Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

P'LERDE

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[ 02 May 2025 ]
itibariyle 2946 başlık/FaRk ile birlikte,
3230 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

(3/4)


- PANİK ile/ve/||/<> STRESLİ ile/ve/||/<> SİNİRLİ (OLMAMAK!)


- PANİKLEMEMELİ!


- PANKREAS[Yun. PAN: Tüm. | KREAS: Et.] ile PANKREAS[Yun. PAN: Tüm. | KRATOS: Güç.]

( Midenin arkasında bulunan, boşaltıcı kanallarıyla onikiparmakbağırsağına bağlı, iç ve dış salgıları olan iri bir bez. İLE Güreşle yumrukoyununu birleştiren sert bir tür spor. )


- PANKREATİK ENZİM EKSİKLİĞİ ile/||/<> PANKREATİK YETMEZLİK

( Pankreasın yeterli enzim üretememesi. İLE/||/<> Pankreasın işlevlerini yerine getirememesi. )


- PANKREATİT ile/||/<> KOLESİSTİT

( Pankreasın yangılanması. İLE/||/<> Safra kesesinin yangılanması. )


- PANKREATİT ile/||/<> PANKREAS KANSERİ

( Pankreasın yangılanması. İLE/||/<> Pankreas gözelerinden kaynaklanan bir kanser türü. )


- PANORAMA değil/yerine/= GENGÖRÜNÜ


- PANORAMİK değil/yerine/= GENGÖRÜNÜL


- PANPAN ile/<> MAYDAY

( [denizcilikte] Yardım gereksiniminin, yaşamsal olmadığı durumlarda kullanılır. İLE/<> Çok acil ve yaşamsal tehlike durumlarında yardım için kullanılır. )


- PANSUMAN[Fr. < PANSEMENT] değil/yerine/= YARA BAKIMI/TEMİZLİĞİ


- PANSUMAN/DRESSING[İng.] değil/yerine/= YARA BAKIMI


- PANTALON[Fr.] değil PANTOLON[]


- PANTEON ile/ve PARTENON

( Yunan ve Roma'lıların tapınaklarının ortak adı. | Bir ülkenin büyüklerinin gömüldükleri yapı. İLE/VE Eski Yunan'ın Atina'daki ünlü tapınağı. [ Antik çağda yapılmış dünyanın en büyük kubbeli yapıtıdır. ] [ Roma Kralı Hadriyan 115-123 yılları arasında eski Yunan Tanrısı Athena Parthenos adına inşa ettirmiştir. Plan ve projesini mimar İktinos, süsleme ve heykellerini heykeltraş Fidyas yapmıştır.] )


- PANTOLON[Fr.] ile BERMUDA[Fr.]

( ... İLE Dizlere kadar inen dar ve kısa pantolon. )


- PANTOLON yerine/değil DON


- PANTOLON[Fr.] ile ZIPKA[Rusça]

( ... İLE Karadeniz kıyısı halkının giydiği, dar paçalı potur/pantolon. )


- PANYA ile ...

( Kayık bağlayacak kıç ipi. )


- PANZEHİR[Fars.] ile PANZEHİROTU

( Zehrin etkisini ortadan kaldırabilme özelliği olan madde. İLE Küçük, beyaz çiçekli, kökü zehirli, çok yıllık otsu bitki. )

( ANTI-VENOM cum VINCETOXICUM )


- PAO ile ...

( Çin'e özgü bir giysi. )


- PAPA ile/ve PAPAZ

( Katolik mezhebinin dini ulu'su. V. yüzyıldan bu yana sadece Roma Psikoposu'na verilen ad. İLE/VE Hristiyan din adamı. )


- PAPAĞAN ile AFRİKA GRİ PAPAĞANI

( ... cum PSITACCUS ERITHACUS )


- PAPAĞAN ile AMAZON PAPAĞANI/YELPAZELİ PAPAĞAN/ŞAHİN BAŞLI


- PAPAĞAN ile ARA/MAKAV/MACAW

( PARROT vs. MACAW )


- PAPAĞAN ile/değil HİNT KARGASI


- PAPAĞAN ile JAKO, KAKADU, KAKAPOEN, LORİ, AMAZON, ARA


- PAPAĞAN ile KAKAPO

( www.parrotsinternational.org )

( ... İLE Yeni Zelanda'da yaşarlar. )

( ... İLE 80 yıl yaşarlar. )

( )


- PAPAĞAN ile KEA PAPAĞANI

( ... İLE Dağlarda yaşayan tek papağan türü. )

( )


- PAPAĞAN ile KIRMIZI GAGALI TUKAN

( ... İLE Güney Amerika'nın, tropikal ormanlarında yaşarlar. )

( ... İLE Gagalarını kullanarak serinlerler. )


- PAPAĞAN ile LEVRİ

( ... İLE Kırmızı papağan. )


- PAPAĞAN ile PALMİYE KAKADUS

( ... İLE Yeni Gine ve civarındaki adalarda görülmektedir. )

( ... İLE Uzunlukları, 65 - 75 cm. arasında değişmektedir. )

( ... İLE Kırmızı renkli yüzü vardır.[Heyecanlandıklarında, mavileşmektedir.] )


- PAPAĞAN ile PERU PAPAĞANI


- PAPAĞAN/PENGUEN ile/değil PUFFIN


- PAPALIK ile/||/<> PAPA

( Katolik Hıristiyanlığın başkanlığı. Vatikan Kilisesi. İLE/VE/||/<> Katolik Kilisesi'nin, bir kurul tarafından seçilen, Vatikan'da oturan ve Hz. İsa'nın vekili sayılan başkanı. )


- PAPA'NIN:
SOYUNMASINDA ile GİYDİRİLMESİNDE

( Bir rahip yardımcı olur. İLE İki rahibe yardımcı olur. )


- PAPATYA TOPLAMA:
HAZİRAN/TEMMUZ'DA değil/>< MAYIS'TA

( Zehirli. >< Zehirsiz. )


- PAPATYA ile AFRİKA PAPATYASI


- PAPATYA ile/ve ÇAYIR PAPATYASI

( BÜLÜMBEBEK[Kayseri'de] )

( UKHUVAN ile/ve ... )

( ANTHEMIS NOBILIS / MATRICARIA CHAMOMILLA cum/et ... )


- PAPATYA ile/değil GÜMÜŞDÜĞME


- PAPATYA ile/ve HOROZGÖZÜ, KOYUNGÖZÜ, SIĞIRGÖZÜ, TAVUKGÖZÜ


- PAPATYA ile/değil PYRENTUM

( ... İLE/DEĞİL Zehir olarak kullanılmaktadır. )


- PAPATYA ile SARI ÇALI PAPATYASI


- PAPATYA ile/ve SIĞIRGÖZÜ

( BÂBÛNE/C ile/ve BÂBÛNE-İ GÂV [Sarı bir papatya.] )


- PAPATYA ile/ve VİRÂNE PAPATYASI/VARATİKA


- PAPATYA ile YAYLA PAPATYASI


- PAPAZ ile/ve/<>/< DİYAKOZ[Yun.]

( ... İLE/VE/<>/< Papazın yardımcısı. )


- PAPAZ ile/ve/||/<>/> KARDİNAL[Fr. < CARDINAL]

( ... İLE/VE/||/<>/> Papa'yı seçen, danışmanlığını yapan başpapazlardan her biri. )


- PAPAZ ile/ve/<> PİSKOPOS[Yun.]

( ... İLE/VE/<> Katoliklerde, bir bölgenin din işlerine başkanlık eden, papazlığın en yüksek aşamasında olan din görevlisi. )


- PAPILIONACÉES = FERÂŞÎYE


- PAPİRUS <> KÜREK KEMİĞİ <> CEYLAN DERİSİ <> KİL TABLETLERİ


- PAPUA YENİ GİNE KİŞİLERİ ile ...

( Kendi içlerinde evlenmenin sonucunda, kadın ve erkekler, kısa boylu ve gösterişsiz bir toplum oluşmuş. Bazıları, doğal olarak, çok farklı tonda bir sarı saça sahip. Ciltleri çok kuru olduğundan, çabuk buruşuyor ve yaşlarından çok daha yaşlı gösteriyorlar. )


- PAPUA YENİ GİNE'DE:
İNGİLİZCE ile/ve/<> PİDGİN

( Resmi dil. İLE/VE/<> Halkın kullandığı bozuk İngilizce.[Zaman kipi yoktur.]
[EM WANEY: Bu nedir? | YU ONAIT: Nasılsın?] )


- PAPUS = KANZA'A = AIGRETTE


- PARA:
AKÇE ile/ve/||/<> SULTANÎ ile/ve/||/<> DUCAT ile/ve/||/<> FLORINS ile/ve/||/<> GURUS ile/ve/||/<> ŞÂHÎ

( Osmanlı'da. İLE/VE/||/<> Osmanlı'da. İLE/VE/||/<> İLE/VE/||/<> Venedik'te. İLE/VE/||/<> Macaristan'da. İLE/VE/||/<> Avrupa'da. İLE/VE/||/<> İran'da. )


- PARA AKLAMAK ile/ve/değil "VİCDAN(LAR)I/NI" "RAHATLATMAK"


- PARA BİRİKTİRMEK ile/ve/değil/yerine PARA KAZANMAK

( Yaşamak için para kazanmak gerekir fakat para kazanmak için yaşanmaz. )

( [not] TO SAVE MONEY vs./and/but TO EARN MONEY
TO EARN MONEY instead of TO SAVE MONEY )


- PARA:
GEREKSİNİM değil MASKELEME


- PARA HARCAMAK:
"SAHİP OLMAK" İÇİN ile/değil/yerine DENEYİM KAZANMAK ÜZERE

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Daha mutlu kılar. )


- PARA [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- PARA İLE:
MAL/HİZMET ELDE ETMEK ile/yerine/değil ZAMAN ELDE ETMEK


- Para kazanabilmek için SUS!!!


- PARA KAZANMAK ile/ve PARA HARCAMAK

( İğneyle kuyu kazmak gibi. İLE/VE Kuma su dökmek gibi. )

( Beceri gerektirir. İLE/VE Kültür gerektirir. )

( Paraya ve bilgiye mahkum olma! )

( ... ile/ve SARF[: Harcama. | Para bozma. | Çevirme, döndürme. | Değişme. | Dilbilgisi.] )

( TO EARN MONEY vs./and TO SPEND MONEY )


- PARA/NUKUD[Ar. < NAKD]/SİPALİ[argo] ile/ve KAİME/KAYME[Ar.]


- PARA [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- PARA-PUL (SAHİBİ OLMAK)


- PARA (SAPLANTISI) değil/yerine KİŞİ[KARDEŞ/ARKADAŞ/OLANAKSIZ/MAĞDUR]


- PARA TUTKUSU/HAMAN ile/ve ORUN/MEVKİ TUTKUSU/BELÂM ile/ve RUHBANLIK/İLÂH OLMA TUTKUSU

( KÂRUN ile/ve FİRAVUN ile/ve BELÂM )

( Emeğin sömürücüsü. İLE/VE Siyasetin zâlimi. İLE/VE Maneviyatın gaspçısı. )


- PARA VAKFI(NUKUD) ile VEFÂEN SATIŞ


- PARA ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLGİ

( Bilgi peşinde koşmak, altın peşinde koşmaktan daha iyidir.
[Ar. Talebu'l-ilm hayrun min taleb'z-zeheb] )

( [not] MONEY vs./and/but/||/<>/>/< KNOWLEDGE
KNOWLEDGE instead of MONEY )


- PARA ile/ve/değil/yerine BOL PARA


- [ne yazık ki]
PARA ile/ve/||/<> DİN

( [ne yazık ki]
Konu "para" olduğunda, herkesin dini aynıdır. )


- PARA ve HARF

( Evrensel eşdeğerlik birimleri. )


- PARA" ile/değil/yerine İNSANLIK

( Ne önemi var? İLE/DEĞİL/YERİNE Önemli/mühim[öncelikli] olan. )


- PARA ile/değil MADALYON


- PARA ile MAHMUDİYE

( ... İLE Bugün süs altını gibi kullanılan, Sultan II. Mahmut zamanında basılmış, ince altın sikke. )


- PARA yerine MANGIR


- PARA = MONEY[İng.] = ARGENT[Fr.] = GELD[Alm.] = DENARO[İt.] = DINARO[İsp.]


- PARA ile PAPEL[argo < İsp. < Lat.]

( ... İLE Kâğıt para. )


- PARA ile PARA

( Yükseklik, yücelik. İLE Mangır, pul. )


- PARA[Azr.] ile PARA[Tr.]

( Yarım, yarısı, bölüm/kısım. İLE Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt ya da metalden ödeme aracı, nakit. | Kazanç. | Kuruşun kırkta biri. )


- PARA- ile PERİ- ile KO/CO-

( Yan, yanında. İLE Çevresinde, yakınında. İLE Birlikte, eşlik eden. )


- PARA ile SILE[Ar.]

( ... İLE Bir şaire, yazdığı övgü karşılığı verilen para. )


- PARA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ZAMAN

( Parayı, paranın satın alabileceği şeyler için tüketmek. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Para ile satın alınamayacak şeyler için tüketmek. )


- PARABOL ile/ve HİPERBOL

( İki bilinmeyenli denklemlerle ölçülür. İLE/VE Üç ve üzeri bilinmeyenli denklemlerle ölçülür. )

( Bir düzlemin, odak denilen sabit bir noktadan ve doğrultman denilen sabit bir doğrudan, eşit uzaklıktaki noktalarının geometrik yeri. İLE Bir düzlemin, odak denilen durağan iki noktaya uzaklıkları değişmeyen noktaların geometrik yeri olan eğri. )


- PARABOL[Fr. < Yun.] ile PARABOLOİT[Fr. < Yun.]

( Bir düzlemin, odak denilen sabit bir noktadan ve doğrultman denilen sabit bir doğrudan, eşit uzaklıktaki noktalarının geometrik yeri. İLE Odağı olmayan, yalnız bir bakışım[simetri] ekseni bulunan, ikinci dereceden yüzey. )


- PARABRAHMAN ile ...

( En Yüce Gerçek. )


- PARADİGMA ile KESİNLİK


- PARADİGMA ile PERSPEKTİF

( PARADIGM vs. PERSPECTIVE )


- PARADIGM vs./and ALTERATION


- PARADOKS ile ANTİNOMİ

( PARADOX vs. ANTINOMY )


- PARADOKS[Fr. < Yun.] ile/ve ŞAŞKINLIK/HAYRET[Ar.]/APORIA[Yun.]

( Kökleşmiş kanışlara aykırı olarak ileri sürülen düşünce. İLE/VE ... )


- PARADOKSAL/PARADOXICAL[İng.] değil/yerine/= ÇELİŞKİLİ


- PARADOX vs. ANTINOMY


- PARAFİNDEN YAPILMIŞ MUM ile/yerine %100 STEARİN YA DA DONYAĞI İÇEREN MUM


- PARAGNA/PRAJNA ile ...

( "Benlik" ile meşgul olmayan bilgi, kavrayış, bilinç, saf farkındalık. [Üstün bilinç durumu anlamına gelir.] )


- PARAGRAF:
AÇMAK ile/ve/||/<> OLUŞTURMAK


- PARAGRAFİ/PARAGRAPHY[İng.] değil/yerine/= YAZILI ANLATIM GÜÇLÜĞÜ


- PARAKETE[İt.] ile PAREKETE

( Geminin saatteki hızını ölçmek üzere bir ucu denize atılan araç. )


- PARAKRİN/PARACRINE[İng.] değil/yerine/= YEREL HORMON


- PARALALİ/PARALALIA[İng.] değil/yerine/= HARF SÖYLEYİŞ GÜÇLÜĞÜ


- PARALANMAK ile PARALA(N)MAK

( Parasızken para elde etmek. İLE Parçala(n)mak. | Yıprat(/n)ıp eski(t)mek. )


- PARALEL EVREN değil ÇOKLU EVREN

( HUGH EVERETT )


- PARALEL VENASYON ile RETİKÜLER VENASYON

( Yaprak damarlarının koşut dizilimi. İLE Yaprak damarlarının ağsı dizilimi. )


- PARALEL değil/yerine/= ENLEM/ENLEMLİ


- PARALEL ile EŞZAMANLI

( PARALLEL vs. SYNCHRONOUS )


- PARALEL ile/ve/değil/yerine/||/<> KATMANLILIK


- PARALEL ile/ve VE

( PARALLEL vs./and AND )


- PARALEL/LİK ile BERABER/LİK

( PARALLEL/NESS vs. COOPERATION )


- PARALI SEKS ile PARAYLA SEKS

( Olabilir. İLE Olmaz! )


- PARALI ile/ve/<>/> PAHALI


- PARALI ile ZENGİN


- PARALITİK/PARALYTIC[İng.] değil/yerine/= FELÇLİ


- PARALİZİ/PARALYSIS[İng.] değil/yerine/= FELÇ


- PARALİZİ ile PLEJİ


- PARALLEL(NESS) vs. COOPERATION


- PARALOJİ/PARALOGIA[İng.] değil/yerine/= YANLIŞ AKIL YÜRÜTME


- PARALOJİZM ile ...

( Mantığa uymazlık. )


- PARAMAKASH ile ...

( Büyük saha, zamanı ve uzayı olmayan Gerçeklik. Mutlak Varlık. )


- PARAMARTHA ile ...

( Yüce Gerçek. )


- PARAMEDİKAL/PARAMEDICAL[İng.] değil/yerine/= TIPLA BAĞLANTILI


- PARAMEDİYAN/PARAMEDIAN[İng.] değil/yerine/= ORTAYA YAKIN


- PARAMETER vs. VARIABLE


- PARAMETER ile/ve/||/<> COMPONENT


- PARAMETRE ile AÇI

( PARAMETER vs. ANGLE )


- PARAMETRE ile KOMPARTIMAN


- PARAMETRE/LER ile/ve DİNAMİK/LER

( "PARAMETER/S" vs./and "DYNAMIC/S" )


- PARAMİMİ ile AMİMİ

( Düşünceler ile yüz ifadeleri arasındaki uyuşmazlık. İLE Bazı sinirsel hastalıklarda görülen mimik yitimi. )


- PARAMİTA ile PRAJNA PARAMİTA

( Buda doğasının yüzleri. Altı yüce edim. Karşı kıyıya geçmenin, böylelikle Nirvana'ya ermenin bir yolu. İLE Bilgelik Uygulaması. Mahayana Budizmi'nde filozof Nagarjuna'nın felsefesinin etkisiyle gelişmiş bir takım sutralardan oluşan bir yazın türü. Altıncı Kural. )


- PARAMNEZİ/PARAMNESIA[İng.] değil/yerine/= BELLEK YANILSAMASI


- PARAMPARÇA (OLMAK)


- PARAN:
VARSA ile/ne yazık ki YOKSA

( Sayarlar. İLE/NE YAZIK Kİ "Satarlar." )


- PARANIN:
CEPTE OLMAMASI ile/ve/değil/yerine/>< CEPTE OLMASI

( [not] THE MONEY NOT IN THE POCKET vs./and/but/>< THE MONEY IN THE POCKET
THE MONEY IN THE POCKET instead of THE MONEY NOT IN THE POCKET
)


- PARANIN:
GİTMESİ ile/ve HARCANMASI


- PARANIN KAYBI ile/ve/||/<> SAĞLIĞIN KAYBI ile/ve/||/<> KARAKTERİN KAYBI

( Çok da etkileyici olmayabilir. İLE/VE/||/<> Kaybımız, önemli, etkileyici ve büyük olabilir. İLE/VE/||/<> Herşeyi kaybetmiş oluruz. )


- PARANIN "ÖNEMİ" değil/yerine/< İNSANLIK


- [ne yazık ki]
PARA/NIZ:
VARSA ile/ve/değil/yerine YOKSA

( Sadece kendiniz, kim olduğunuzu unutursunuz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Tüm dünya, kim olduğunuzu unutur. )


- Paranı söyleme! SUS!!!


- PARANKİM/PARENCHYMA[İng.] değil/yerine/= ÖZEK DOKU


- PARANLA "VEZİR", AKLINLA REZİL OLMAK
ile/değil/yerine/><
PARANLA "REZİL", AKLINLA "VEZİR" OLMAK


- PARANOYA:
ERDEM ve/||/<> AMAÇTAN UZAKLAŞMA/"SOYUTLANMA"


- PARANOYA/PARANOIA[İng.] değil/yerine/= AKIL DIŞI SAPLANTI


- PARANOYA ile KISKANÇLIK


- PARANOYA ile KOMPLO


- PARANOYA ile KORKU

( PARANOIA vs. FEAR )


- PARANOYA ile KURUNTU

( PARANOIA vs. APPREHENSION )


- PARANOYA/K[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ÖTEKUŞKU/CU / ÖTEKUŞKUSAL


- PARANTEZE ALMAK ile KENARA KOYMAK/ASKIYA ALMAK


- PARANTEZ[İng.]/MUTARIZA[Ar.] değil/yerine/= AYRAÇ


- PARAPET[İt.] ile/= KÜPEŞTE[Yun.] ile/= KORKULUK

( Gemi küpeştesi[Yun.]. | Korkuluk. | Pencere önlerindeki dar çıkıntı. İLE/= Gemide güverte hizasında ıskarmoz bağlarına tutturulan dikmelerin dış yüzlerine kaplanan kaplamaların oluşturduğu siper, borda kaplamalarının en üstü, güverteden yukarı kalan bölüm. | Duvarların üzerine, balkon ya da pencerelerin içine çimento ve mozaik karışımı ile yapılan dolgu set. )


- PARAPLEJİ ile/ve TETRAPLEJİ

( İki bacakta da görülen felç. İLE/VE ... )


- PARAPRAKSİ/PARAPRAXIA[İng.] değil/yerine/= DİL-DEVİNIM SÜRÇMESİ


- PARAPSİKOLOG değil/yerine/= ÖTEUSBİLİMCİ


- PARAPSİKOLOJİ/PARAPSYCHOLOGY[İng.] değil/yerine/= FİZİK ÖTESİ "BİLGİSİ"


- PARAPSİKOLOJİ ile/||/<> PARANORMAL ile/||/<> PARAFİZİK ile/||/<> PARADİGMA ile/||/<> PARALEL ile/||/<> PARAZİT ile/||/<> PARALİMPİK ile/||/<> PARAMEDİK

(

Parapsikoloji Psikolojinin ötesindeki ruhsal/psişik olayları inceleyen alan.
Paranormal Normalin dışında olan, açıklanamayan (örnek: hayaletler, "UFO"lar)
Parafizik Fiziğin ötesindeki, fizik yasalarıyla açıklanamayan olaylarla ilgili.
Paradigma Bir düşünce yapısının yanındaki örnek, model, kalıp, çerçeve.
Paralel Yan yana giden, aynı doğrultuda. (matematiksel ya da mecâzî anlamda)
Parazit Yanında yaşayıp zarar veren canlı. [mecâzen de "gereksiz ses vb."]
Paralimpik Olimpiyatların yanında/desteğiyle düzenlenen engelli spor oyunları.
Paramedik Doktorun yanında çalışan sağlık görevlisi [acil tıp teknikeri].
)


- PARAPSİKOLOJİK değil/yerine/= ÖTEUSBİLİMSEL


- PARASANG[İran ölçüsü][Yunan çağında, Anadolu'da] ile ...

( 30 stadion'a eşittir. [5 kilometre, 328 metre] )


- PARASEMPATİK ile/ve/||/<>/< SEMPATİK SİNİR SİSTEMİ

( )

( ALÂKAVÎ )


- PARASENTEZ/PARACENTESIS[İng.] değil/yerine/= KARIN ZARI SIVI ALIMI


- PARASINI ÖDEMEK ile/değil/yerine ÜCRETİNİ ÖDEMEK


- [ne yazık ki]
PARASIZLIK ile/ve/||/<> ALÇIDA OLMA/KALMA

( İkisi de zamanla çözülür. Zamanın değerini/önemini, en yakın/yoğun biçimde düşündürür/deneyimletir. )


- PARASIZLIK ile "YOKLUK"

( MÜZÂYAKA[< ZÎK, ZAYK/DÎK, DAYK] )


- PARAŞÜT değil/yerine/= DÜŞÜRTEÇ


- PARATİROİD BEZİ ile (KULAKALTI) TÜKÜRÜK BEZİ

( PARATHYROID GLAND vs. PAROTID GLAND/SALIVARY GLAND )


- PARATVA ile ...

( Uzaklık, terkedilmişlik. )


- PARAVAN[Fr. < PARAVENT] ile/ve/değil/||/<> KALKAN


- PARAVAN[Fr. < PARAVENT] değil/yerine/= PERDE[Fars.]

( Menteşelerle birbirine bağlı birkaç parçadan oluşan ve yapılarda, bazı bölümleri ayırmakta kullanılan, katlanır, taşınır, çerçeveli perde. | Adından, yetkisinden, gücünden, kendine belirli etmeden yararlanılan kişi/kuruluş. )


- PARAVAN/A[Fr. < PARAVENT]/SEPERATÖR[İng. < SEPERATOR] değil/yerine/= AYRAÇ

( Menteşelerle birbirine bağlı birkaç parçadan oluşan ve yapılarda bazı bölümleri ayırmakta kullanılan, katlanır, taşınır çerçeveli perde. | Adından, yetkisinden, gücünden kendisine belirli etmeden yararlanılan [kişi ya da kuruluş]. )


- PARAYI, MEZARA GÖTÜREN >< PARANIN, MEZARA GÖTÜRDÜĞÜ

( Yoktur. >< Çoktur. )


- PARAZİT[Fr. < Yun.] değil/yerine/= (")ASALAK(")

( Asalak. | Radyo yayınına karışan yabancı ses. | Başkalarının sırtından geçinen kişi. )


- PARAZİT ile DİL PARAZİTİ

( ... cum CYMOTHOA EXIGUA )


- PARAZİT ile SAPROFİT

( Canlı konakçıdan beslenen organizma. İLE Ölü organik nesnelerden beslenen organizma. )


- PARAZİTİZM ile KOMENSALİZM

( Bir canlının ötekine zarar vererek yaşadığı ilişki türü. İLE Bir canlının yarar sağladığı, ötekinin etkilenmediği ilişki türü. )


- PARÇ ile ...

( Büyük bakır tas. )


- PARÇA PARÇA ile PARAMPARÇA

( PIECE BY PIECE vs. ALL IN PIECES )

( RÎZE RÎZE ile ... )


- PARÇA-PİNÇİK (ETMEK)


- PARÇA ile/ve/||/<> ASKAT

( ... İLE Herhangi bir ölçü biriminin bölündüğü eşit parçalardan her biri. )


- PARÇA ile/ve/değil/||/<>/< BİLEŞEN


- PARÇA[Azr.] = KUMAŞ[Tr.]


- PARÇA ile PAFTA[Fars. :Örmüş.]

( ... İLE Büyük harita, plan ya da modeli oluşturan ayrı parçalardan her biri. | Metal çubuk ve borulara diş açan aygıt, yivaçar. | Süs için takılan pul ya da çakılan iri başlı çivi. | Büyük benek, leke. )


- PARÇA[Fars. < PÂÇE] ile SONAT[Fr. < SONATE]

( ... İLE Bir ya da iki çalgı için yazılmış, üç ya da dört bölümden oluşan müzik yapıtı. | Çeşitli türlerde [Allegro, Adacco, Andante] üç ya da dört bölümden oluşan müzik parçası. )


- PARÇA ve/||/<>/>/< TAMAMLAYICI/LIK


- PARÇA ile/ve TAVIR

( PIECE vs./and MANNER )


- PARÇA ile/ve/değil UZANTI

( [not] PIECE vs./and/but EXTENSION )


- PARÇACIK - DALGA


- PARÇACIL ile ...

( PARTITIVE )


- PARÇALAMA ile/ve AÇIKLAMA

( TO BREAKT INTO PIECES vs./and EXPLANATION )


- PARÇALAMA ile/ve/değil/||/<> AYIRMA


- PARÇALAMA ile DAĞITMA


- PARÇALA(N)MAK ile DOĞRA(N)MAK


- PARÇALAMAK ile/değil/yerine YARGILAMAK


- PARÇALANMA ile/ve/> ÇOĞALMA

( TO BREAK INTO PIECES vs./and/> INCREASE )


- PARÇALANMA ile/ve/değil/yerine DAĞILMA

( [not] TO BREAK INTO PIECES vs./and/but TO DISPERSE
TO DISPERSE instead of TO BREAK INTO PIECES )


- PARÇALANMA ile KOPYALANMA


- PARÇALANMIŞLIK ile/değil AYRIM


- PARÇALANMIŞ/LIK ile BÖLÜNMÜŞ/LÜK

( TO BREAK INTO PIECES vs. TO BE DIVIDED )


- PARÇALARDA, PARÇAYI/LARI GÖRMEK ile/değil/yerine PARÇALARDA, BÜTÜNÜ GÖRMEK

( TO SEE THE PIECES/S ON PIECES vs. TO SEE THE INTEGRITY ON PIECES )


- PARÇALI YAPRAK = VARAK-I MÜNKASİM = FEUILLE DIVISÉE


- PARÇALI YAPRAK = VARAK-I MÜREKKEBE = FEUILLE COMPOSÉE


- PARÇALI/LIK ile/değil AYRI/LIK


- PARÇA(NIN) SAPTA(N)MASI/KABULÜ ile BÜTÜN(ÜN) SAPTA(N)MASI/KABULÜ

( TO DETERMINE/ACCEPTANCE THE PIECE vs. TO DETERMINE/ACCEPTANCE THE ENTIRE/WHOLENESS )


- PARÇASI OLMAK ile/yerine/değil UZANTISI OLMAK

( [not] TO BE PART OF vs./but TO BE EXTENSION
TO BE EXTENSION instead of TO BE PART OF )


- PARÇAYI ZİKR-BÜTÜNÜ KASIT ile BÜTÜNÜ ZİKR-PARÇAYI KASIT


- PARDESÜ[Fr.] ile CÜPPE[Ar.]

( Serin havalarda, giysilerin üzerine giyilen ince üstlük. İLE Hukukçuların, bilimteylerde, belirli bir aşamaya ulaşmış bilimkişileri, dinadamlarının giysi üzerine giydikleri, uzun yenleri geniş, düğmesiz giysi. )

( Mİ'TAF ile CÜBBE )


- PÂRE[Fars.] ile -PÂRE[Fars.]

( Parça. | Tane, adet. | Sayı, bölük. | Para. İLE "parça" anlamıyla bileşik sözcükler yapar.[SEMS-PÂRE: Güneş parçası, güzel. | YEK-PÂRE: Tek/bir parça.] )


- PAREKENDE değil PERAKENDE


- PARENKİMA = NESC-İ HÜCREVÎ = TISSU CELLULAIRE


- PARENTERAL NÜTRİSYON/PARENTERAL NUTRITION[İng.] değil/yerine/= SINDIRİM YOLU DIŞI BESLENME


- PARENTERAL[İng.] değil/yerine/= SINDIRİM YOLU DIŞI


- PARENTHESES ( ) vs. BRACKETS [ ]


- PAREO ile ETEK

( ... ile ZEYL )

( ... ile DÂMEN )


- PAREZİ/PARESIS[İng.] değil/yerine/= HAFİF FELÇ


- PARFÜM (KOKUSU) ile/yerine TEMİZ TEN (KOKUSU)


- PARİDİYE[Ar.]/PARIDÉES[Fr.] değil/yerine/= BAŞTANKARAGİLLER

( ... cum TERMINALIA CITRINA )


- PARIL PARIL (PARLAMAK, PARILDAMAK)


- PARİMANA ile ...

( Boyut. )


- PARİPİNNAT YAPRAK = VARAK-I RÎŞÎ-İ TEV'EMÎ = FEUILLE CONJUGUÉE, FEUILLE PARIPENNÉE


- PARİS KOMÜNÜ ile/ve/||/<>/> GEZİ PARKI

( 83 gün sürmüştür. İLE/VE/||/<>/> 22 gün sürmüştür. )


- PARITE/PARITY[İng.] değil/yerine/= DOĞUM SAYISI


- PARK STANDARTLARI RAPORU-2015 ve/||/<>/> KENT İÇİ BİSİKLET YOLLARI KILAVUZU

( Okumak için burayı tıklayınız... VE/||/<>/> Okumak için burayı tıklayınız... )


- PARK YERİ değil/yerine BİSİKLET(Lİ) YOLU


- PARKE ile MARLEY[bir marka adından]

( Küçük, biçimli tahta parçalarının, belirli bir düzene göre yerleştirilmesiyle yapılan döşeme. | Düzgün bir biçimde yontulmuş, köşeli taşlarla yapılmış kaldırım. İLE Yapılarda, düşeme gereci olarak kullanılan plastik madde. )


- PARKE[Fr. PARQUET] değil/yerine/= SAVCI

( Eskiden, hakim kürsüsünden aşağıda ve yerde oturmaları nedeniyle savcılara, parke adı verilirmiş. )


- PARKİNSON İLÂCI ile/değil HUZURSUZ BACAK İLÂCI

( Huzursuz Bacak tanısı bulunanlar, yazılan ilâcın, farklı dozda olması ve aynı zamanda Parkinson hastasına da yazılıyor olmasından dolayı, kendilerinin de Parkinson olup olmadığı şüphesine düşmemelidir. [Parkinson için yazılan ilâçtaki ilgili tamamlayıcı kimyasalın dozu, Huzursuz Bacak hastalığı ilâcındakinden 80 kat daha fazla ve ayrı bir yapıdadır.] )


- PARKINSON ile/değil ESANSİYEL TREMOR


- PARKİNSON ile/||/<> HUNTİNGTON

( Beyinde dopamin üreten gözelerin kaybı ile ilişkili bir devim bozukluğu. İLE/||/<> Genetik bir bozukluk sonucu beyinde sinir gözelerinin bozunumu ve zihinsel gerileme. )


- PARKİNSON ile/ve/||/<> KORA

( ... İLE/VE/||/<> Başlıca belirtisi, kısa, çabuk, değişken güçte istemsiz hareketler olan bir hastalık. )


- PARKUR[Fr.] ile/ve/||/<> KULVAR[Fr. < COULOIR]

( Bisiklet, atletizm gibi bazı yarış ve koşularda, yarışmaların yapıldığı yol. İLE/VE/||/<> Bazı yarışlarda, koşucunun koştuğu ya da yüzücünün yüzdüğü yarış aralığı/şeridi. )


- PARKUR değil/yerine/= YARIŞ YOLU

( Bisiklet, atletizm gibi bazı yarış ve koşularda, yarışmaların yapıldığı yol. )


- PARLAK ile/||/<> ARJANTE[Fr.]

( ... İLE/||/<> Gümüş gibi parlak. )


- PARLAK/CİLÂLI = YALDIRAK


- PARLAMA ile ALEVLENME

( İŞTİAL: Tutuşma, parlama, alevlenme. )


- PARLAMA ile ÇÖKME


- PARLAMENTO ile/ve/||/<> AMERİKA YENİ KUVVETLER AYRILIĞI


- PARLAMENTO ile DUMA[Rusça]

( Başlıca görevi yasama, devlet bütçesini çıkarma ve hükümeti denetleme olan, üyeleri halk oyu ile belirli bir süre için seçilen meclis ya da meclisler. İLE Çarlık zamanında, Rus meclisine verilen ad. )


- PARLAYICI ile/ve/||/<>/> PATLAYICI


- PARMAK BASMAK ile ALTINI ÇİZMEK


- PARMAK/AYAK İZİ < DİL İZİ < RETİNA < DNA


- PARMAK İZİ ÖBEKLERİ(GRUPLARI):
ARCH ile/ve TENTARCH ile/ve LOOP ile/ve DOUBLE LOOP ile/ve POCKED LOOP ile/ve WHORL ile/ve MIXED

( DAKTİLOSKOPİ[< Yun. DAKTYLOS: Parmak. | SKOPEIN: Gözlemlemek.]: Parmak izine dayanarak kimlik belirleme yöntemi. )

( 8'er alt grupları daha vardır. )

( Parmak iziyle kimlik tespitinde binde 2.5 ilâ 3'lük bir hata payı olabilmektedir. )

( İlgili ayrıntıları okumak için burayı tıklayınız... )


- PARMAK ile EKMEK ile BIÇAK


- PARMAK ile/ve HAT ile/ve NOKTA

( Bir mimari arşının 1/24'ü.[3,158 cm.] İLE/VE Bir parmağın 1/12'si.[0,263 cm.] İLE/VE Bir hat'ın 1/12'si.[0,0219 cm.] )

( 1 mimari arşın = 24 parmak = 288 hat = 3456 nokta'dır. )


- PARMAK ile KISA PARMAKLILIK/BRAKİDAKTİLİ


- PARMAK ile/||/<> ÖRÜMCEK PARMAK/ARAKNODAKTİLİ


- PARMAKLA GÖSTERMEK ile/değil/yerine GÖSTERMEK


- PARMAK(LAR)/ELİG/ELEK ile/ve/||/<>/> AYA ile/ve/||/<>/> AVUÇ ile/ve/||/<>/> KOL ya da/= EL

( Elin/kolun ucuyla ayanın başladığı beş uzantı/çıkıntı. İLE/VE/||/<>/> Parmakların dibiyle bilek arasındaki iç bölüm. İLE/VE/||/<>/> Parmakların içi ve aya bölümü. İLE/VE/||/<>/> Parmak uclarından omuz başına kadar uzanan bölüm. )

( ELGE/ELİGE/ELİG/ELEG/ELEK: Elemek[: parmaklar arasından geçirmek] | İlk elek.[Daha sonraları elek görevini gören nesneler ve araçlar üretilmiştir.] )


- PARMAKLAR ile/ve/||/<> SERÇE PARMAKLAR

( Kişinin el parmakları sosyal örgütlenmeye köz/model olmuştur. İnsan öbekleri/grupları 10'luk sisteme göre örgütlenmiştir. Bu 10'luk sistemin önderi olmuştur. )

( PARMAK: Bitişik ve dışı içine gelecek biçimde dizilmiş altı arpa tanesi uzunluğunda bir mesafe. | [Yunan çağında, Anadolu'da] Ayağın on altıda biri. [0,0185 metre] )

( Yanyana, ayası[avuç içi] aşağıya bakacak konumda duran ellerin, geride/içte kalan, ötekilere göre daha geniş tırnaklı(/belki de boyu kısa) olan parmak(lar) "baş parmak".
Baş parmağın ve orta parmağın yanındaki/arasındaki parmağa "işaret parmağı".
İşaret parmağının ve yüzük parmağının yanındaki/arasındaki, aynı zamanda, iki tarafında da ikişer parmağın bulunduğu parmağa "orta parmak".
Orta parmak ve serçe parmağın yanındaki/arasındaki parmağa "yüzük parmağı".
Yanyana, ayası(avuç içi) aşağıya bakacak konumda duran ellerin, en dışta kalan parmak(lara) "serçe parmağı" denilir. )

( PARMAK[< VARMAK]: Varmayı/ulaşmayı/gerçekleştirmeyi sağlayan araç. )

( SEBBÂBE[Ar.]: İşaret/şehâdet parmağı[başparmağın yanındaki]. | BİNSIR/BİNSÂR[Ar.]: Yüzük parmağı[Serçe parmak ile orta parmak arasındaki]. | HINSIR: Serçe parmak. )

( ... ile/ve/||/<> )

( DAKTYLOS )


- PARMAKLARDA:
BAŞ ile/ve/||/<> İŞARET ile/ve/||/<> ORTA ile/ve/||/<> YÜZÜK/ADSIZ ile/ve/||/<> SERÇE


- PARMAKLARI:
ÇITLATMAK ile KÜTLETMEK

( TO CRACK )


- PARMAKSI PARÇALI YAPRAK = VARAK-I ISBI'Î = FEUILLE DIGITÉE


- PARMENİDES ile/ve/||/<> ZENON


- PARODİ[Fr. < Yun.] ile PASTİŞ[Fr. < PASTICHE]

( Ciddi sayılan bir yapıtın, bir bölümünü ya da tamamını alaya alarak, biçimini bozmadan ona bambaşka bir öz vererek, biçimle öz arasındaki bu ayrılıktan, gülünç etki çıkaran tür. İLE Başka sanatçıların yapıtlarını taklit yoluyla oluşturulan sanat yapıtı. | Bir ekolün özelliklerine göre oluşturulan yapıt. )


- PAROKSİSMAL/PAROXYSMAL[İng.] değil/yerine/= NÖBETLEMELİ


- PARS ile ANADOLU PARSI

( )

( ... İLE Bu ırk, Andolu’da yaklaşık 40 yıl öncesine kadar yaşamını sürdürmekteydi. Yaşamları, yaklaşık 20 yıl kadardı. Son üyenin, 1974’te, Beypazarı’nda vurulduğu kabul edilmektedir. )

( FELIS PARDUS vs. PANTHERA PARDUS TULLIANA )


- PARS ile İRAN PARSI


- PÂRS[Fars.] ile Pârs[Fars.]

( Panter[Yun.]. İLE İran, Fars iklimi, Acemistan. )


- PARSAL = PARTAL

( Çok kullanılmaktan dolayı yıpranmış, eskimiş. )


- PARSE[İng.] ile/değil/yerine İNCELEME

( Bir tümce ya da sözcüğü, dilbilgisi açısından incelemek. )


- PARSEL ile İFRAZ[Ar.]

( ... İLE Bir arazinin bölünmesi, parsellere ayrılması. | Salgı. )


- PART vs. SECTOR


- PART vs. SIDE


- PART TAYM/PART TIME değil/yerine/= YARIM GÜN


- PART TİME[İng.] değil/yerine/= YARI ZAMANLI


- PART-TIME[İng.] değil/yerine/= YARI ZAMANLI


- part vic.[Lat. < PARTIBUS VICIBUS] değil/yerine/= BÖLÜNMÜŞ DOZLARLA


- PART vs. WHOLE


- PARTICIPATION vs./and IMPRESSION


- PARTICIPATION vs./and TO SHARE


- PARTICULAR vs. SPECIAL


- PARTİKÜL/PARTICLE[İng.] değil/yerine/= PARÇACIK


- PARTİKÜL[Fr.] değil/yerine/= PARÇACIK


- PARTİSYON değil/yerine/= BÖLME, BÖLÜM


- PARTNER ile KAVALYE


- PAS ile/ve/değil/||/<> BUĞU

( Özellikle metalde, bazı nesnelerde, camda/aynada. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Özellikle camda/aynada ve bazı nesnelerde. )


- PAS ile PAS[İng.] ile PAS

( )

( Su içinde ve nemli havada, metallerin, özellikle demirin yüzeyinde oksitlenme sonucunda oluşan nesne. | Genellikle midenin bozulmasından ötürü dilin üzerinde oluşan beyaz tabaka. | Bazı asalak mantarların çeşitli bitkilerde oluşturduğu portakal sarısı ya da kahverengi lekeler. Bu lekelerden ileri gelen bitki hastalığı. İLE Bazı top oyunlarında, oyunculardan birinin, topu, başkasına geçirmesi. | Bazı kâğıt oyunlarında, sırası gelen oyuncunun, oyuna o elde katılmayacağını belirtir. İLE Üç saatlik süre. )


- PAŞA KAPISI ile ...

( Sadrâzamlık makamı. )


- PAŞA PAŞA

( AVAZ AVAZ
PEHLÛ-BE-PEHLÛ
CEV CEV
BÂRHÂ
ŞÛLÎDE
HERC Ü MERC
SER-Â-PÂ, SER-TE-SER
BERG Ü ŞÂH
ZÂNÛ-BE-ZÂNÛ / ZÂNÛ-BER-ZÂNÛ
ÜFTÂN Ü HÎZÂN
REFTE REFTE
BÂRÂN-DÎDE
BÎ-SER Ü BÛN
ÇÂR-NÂ-ÇÂR, HÂH NÂ HÂH, KÂM-U NÂ-KÂM
ÂVEND )


- PAŞA PAŞA (GİTMEK, KABUL ETMEK)


- PASAJ[Fr.] ile/değil/yerine ÇARŞI

( İçinde dükkânlar bulunan, üzeri kapalı ya da açık, aynı zamanda yol olarak kullanılan ve geçiş yapılan çarşı. | Bir yazıdan, bir yapıttan alınan bölüm, parça. İLE/DEĞİL/YERİNE ... )


- PASAJ/PASSAGE[İng.] değil/yerine/= GEÇİŞ | GEÇİT


- PASAKLI/LIK, ÇAPAÇUL ile/ve/değil DAĞINIK/LIK


- PASAPORT ile/ve LESEPASE

( ... İLE/VE Sınırı geçmek için verilen yazılı izin. )


- PASAPORT[Fr.] ile PASAVAN[Fr.]

( Yabancı ülkelere gidecek olanlara, yetkili kurumca verilen, yabancı ülke yetkililerinin kimlik incelemesinde geçerli olan belge. İLE Türkiye Cumhuriyet ile sınırları olan ülkelerin, sınır bölgeleri içinde oturan Türk vatandaşlarına serbestçe gidip gelmeleri için verilen belge. )


- PASCAL ÜÇGENİ ve/||/<> BİNOM DAĞILIMI

( Sayın Haluk Berkmen'in yazısını okumak için burayı tıklayınız... )

( )


- PASCAL UÇURUMU ile/ve ASTRONOT SENDROMU ile/ve SİMURG SENDROMU


- PÂSEK[Fars.] ile PÂ-SENG/PÂR-SENG[Fars.]

( Esneme/esneyiş. İLE Teraziyi denkleştirmek için kefesine konulan şey. )


- PASİF-AGRESİF/PASSIVE-AGGRESSIVE[İng.] değil/yerine/= EDİLGEN-SALDIRGAN


- PASİF/PASSIVE[İng.] değil/yerine/= EDİLGEN


- PASİF değil/yerine/= ÇEKİNİK


- PASİF değil/yerine/= EDİLGEN


- PASİF değil/yerine/= EDİLGEN/EDİLGİN


- PASİFİK OKYANUSU:
MALENEZYA ile/ve/<> MİKRONEZYA ile/ve/<> POLONEZYA

( Dumont d'Ureille adlı bir denizci, 1827 yılında bu coğrafyaya ulaşmayı başarmıştır. Pasifik Okyanusu'nu bu 3 bölgeye ayırmıştır. )


- PASİFİK OKYANUSU'NUN ile ...

( Belleği yoktur. [Meksika'lıların deyişi] )


- PASİFİK SOMONLARI ile ATLANTİK SOMONLARI

( Yumurtladıktan sonra ölürler. İLE Yumurtladıktan sonra yaşamlarına devam ederler. )


- PASİFİKASYON değil/yerine/= ETKİSİZLEŞTİRME


- PASİFİZE ETMEK değil/yerine/= ETKİSİZLEŞTİRMEK


- PASKAL[Fr.] ile (BLAISE) PASCAL

( Bireyleri, güldürüp eğlendiren kişi. İLE Matematikçi, fizikçi ve düşünür. [19 Haziran 1623 – 19 Ağustos 1662] )


- PASKALYA ÇÖREĞİ ile/<> VASİLOPİTA

( ... İLE/<> Yılbaşında yapılır.[St. Vasil için 1 tabak-çatal takımı fazladan konulur.] )


- PASPAL[Yun.] ile PESPÂYE[Fars. PEST-PÂYE] ile PEJMURDE[Fars. < PİJMURDE]/SALAŞ

( Çok kepekli un. | Bakımsız, dağınık, pis. İLE Alçak, aşağılık. İLE Eski püskü, yırtık. | Dağınık, perişan. )


- PASPAL ile SALAŞ


- PASPAS ile PASPAS

( Ayakkabıların altını temizlemek için kapı önlerine konulan kıl, plastik vb.den yapılmış yüzü tırtıklı silecek. İLE Yer silmekte kullanılan, özel olarak yapılmış bir sopa ve ona geçirilmiş bezden oluşan temizlik aracı. )


- PASSION vs. LUST


- PASSION vs./and ATTITUDE


- PASTEL[Fr.] ile/ve İNDİGO

( Resim yapmakta kullanılan renkli boya kalemi. | Böyle kalemlerle yapılan resim. | Soluk renk. İLE ... )


- PASTIRMA YAZI değil
BASTIRMA(/BASTIRAN) YAZ/I


- PASTÖR

( Protestan din adamı. )


- PASTORAL MÜZİK[Fr.] ile KIRSAL MÜZİK

( Kır yaşamını anlatan müzik. )


- PASTORAL[Fr.] değil/yerine/= ÇOBANLAMA/KIRSAL


- PASTORİZASYON ile/ve STERİLİZASYON


- PAT PAT (VURMAK)


- PAT ile PAT ile PAT

( Yassı, basık. İLE Yassı bir şeyle vurulunca çıkan ses. İLE Bileşikgillerden, kasımpatına benzeyen bir çiçek. | Bu çiçeğin biçiminde elmas iğne. )


- PATA-KÜTE (GİRİŞMEK, VURMAK)


- PATA ile PATA[İt.]

( Büyük ayaklı. [PATAGONYA < PATA] İLE Oyunda, yenen ve yenilen olmaması, berabere kalma. )


- PATALYA[İt.] ile DİNGİ

( İki küreği de bir kişi tarafından çekilen, birden üç çifteye kadar olan savaş gemisi sandalı. İLE Çifte kürekli, küçük patalya. )


- PATATES/HAVUÇ ile MANYOKA


- PATATES ile KRALİYET PATATESİ

( ... İLE Jersey Adası'nın, ünlü, küçük ve lezzetli patatesleri. )


- PATATES ve/ne yazık ki/> SOLANİN

( Kimyasal Tehlike: Solanin:

Patateslerin filizlenmesiyle birlikte, özellikle filizlerin ve yeşil renkli bölümlerin oluştuğu bölgelerde "solanin" adlı toksik bir alkaloid üretimi artar. Solanin, sinir sistemi üzerinde olumsuz etkiler yapabilir ve mide bulantısı, kusma, ishal gibi belirtilere yol açabilir. Bu nedenle, filizlenmiş ve yeşillenmiş patateslerin tüketimi önerilmez.

Patatesin Filizlenme Nedenleri:

Patatesler, doğal bir depolama sürecinin parçası olarak filizlenir. Filizlenme, patatesin sıcaklık, ışık ve nem gibi çevresel koşullara maruz kaldığında oluşur. Bu koşullar, patateslerin büyüme hormonlarını[giberellinler] etkinleştirerek filizlenme sürecini başlatır.

Patatesi Saklama Koşulları

Patatesler, 4 - 10°C arasında, serin ama donma noktasının üzerinde saklanmalıdır.

Orta derecede nemli bir ortam tercih edilmelidir. Aşırı nem, çürümeye neden olabilir.

Patatesler karanlık bir ortamda saklanmalıdır. Işık, klorofil üretimini artırarak patateslerin yeşillenmesine ve solanin üretimine yol açar.

Patateslerin saklandığı alan iyi hava almalı, plastik torbalar yerine delikli kutular ya da bez torbalar yeğlenmelidir. )


- PATATES ile TATLI PATATES

( POTATO vs. YAM/SWEET POTATO )

( SOLANUM TUBEROSUM cum IPOMOEA BATATAS )


- [ne yazık ki]
PATAVATSIZLIK ile/ve/||/<> TOKSÖZLÜLÜK

( Sözlerinin nereye varacağını düşünmeden saygısızca konuşma, davranışlarına dikkat etmememe. İLE Hatır ve gönül dinlemeden, hiçbir şeyden "çekinmeden" konuşmak. )


- PATCH[İng.] değil/yerine/= YAMALIK


- PATCHPLASTY[İng.] değil/yerine/= YAMALAMA


- PATCHWORK[İng.] değil/yerine/= KIRK YAMA / YAMA İŞİ


- PATE ile ...

( Ahşap evlerin üzerinde bulunduğu direklerin üzerinden farelerin çıkamaması için kullanılan ara taş. )


- PATEN ile PATENT

( Buz üstünde kaymak için kullanılan, çoğunlukla, tabanına, dar ve uzun bir çelik takılı ayakkabı. | Bu ayakkabının düz yerlerde kaymakta kullanılan tekerlekli türü. İLE Bir buluşun ya da o buluşu uygulama alanında kullanma hakkının bir kimseye ait olduğunu gösteren belge. | Uyrukluk belgesi. | Gemilere, ayrıldıkları limanın sağlık durumu için verilen belge. | Bir durum ya da bir işi yalnızca kendi yetkisi altında görme. )


- PATEN ile ROLLERBLADE


- PATENS/PATENCY[İng.] değil/yerine/= AÇIK KALMA


- PATENT[İng.] değil/yerine/= AÇIK | BULUŞ BELGESİ


- PATENT ile YARARLI/FAYDALI MODEL ile TASARIM

( )


- PATENT[İt.] ile MARKA[İt. < Alm.]

( Bir buluşun ya da o buluşu uygulama alanında kullanma hakkının bir kimseye ait olduğunu gösteren belge. | Uyrukluk belgesi. | Gemilere, ayrıldıkları limanın sağlık durumu için verilen belge. | Bir durum ya da bir işi yalnızca kendi yetkisi altında görme. İLE Resim ya da harfle yapılan işaret. | Bilet, para yerine kullanılan metal ya da başka şeyden parça. )


- PATENTLER


- PATERN ANALİZ/PATTERN ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= ÖRÜNTÜ ÇÖZÜMLEME


- PATERN[İng.] değil/yerine/= ÖRÜNTÜ | KALIP


- PATERNAL[İng.] değil/yerine/= BABADAN/ATADAN


- PATETES değil PATATES


- PATH vs. LANE


- PATIENCE vs. DUPERY


- PATIENCE vs./and HARMONY


- PATIENCE/FORBEARANCE instead of EXPECTATION


- PATİK ile/= ÇETİK

( Anadolu'da. İLE/= Trakya'da. )

( Altı yumuşak, genellikle üstten bağlı, küçük çocuk ayakkabısı. )


- PATİKA ile/ve BOĞAZ


- PATİKA[Slavca/Bulgarca] değil/yerine/= İZLEK/İZYOLU/KEÇİ YOLU/YOLAK/ÇIĞIR[dvnlgtturk]


- PATİKA ile PARKUR


- PATİNAJ[Fr.] ile ...

( Patenle kayma eylemi. | Yolun kaygan olması dolayısıyla tekerlekler dönmeksizin bir taşıtın kayması ya da tekerleklerin dönmesine karşın taşıtın ilerleyememesi. İLE ... )


- PATIR PATIR (KOŞMAK, İNMEK)


- PATIR PATIR ile LAMBUR LUMBUR


- PATIRTI ile GÜMBÜRTÜ


- PATİSKA[Baptiste de Cambrai'nin adından] ile/<> NANSUK

( Çoğu pamuktan dokunmuş sık ve düzgün bez. | Bu bezden yapılmış olan. İLE Bir tür, ince, sık dokunmuş patiska. )


- PATKA ile TEPELİ PATKA


- PATLAK ile PIRTLAK

( ... İLE Dışarı fırlamış. | Kolayca kabuğundan dışarı çıkabilen. )


- PATLAK ile PÖRTLEK


- PATLAMAK ile BÖSMEK

( ... İLE Bir maddenin, birdenbire gaz durumuna gelerek patlaması. infilâk etmesi. )


- PATLAYANA KADAR ile/değil/yerine DOYANA/DOYACAK KADAR


- PATLICAN ile/ve/||/<> BAN OTU

( ... İLE/VE/||/<> Patlıcangillerden, Asya, Kuzey Afrika ve Avrupa'nın sıcak bölgelerinde yetişen, hekimlikte kullanılan, uyuşturucu ve zehirli, bir ya da iki yıllık otsu bir bitki. )

( ... cum HYOSCYAMUS NIGER )


- PATLICAN ile BİRECİK PATLICANI


- PATLICAN ile BOSTAN PATLICANI

( ... İLE Az çekirdekli, iri, yuvarlak/topak ve oval bir patlıcan türü. )


- PATLICAN ile İTÜZÜMÜ/KÖPEKÜZÜMÜ

( ... İLE Patlıcangillerden, bazı ilaçların yapımında kullanılan bir bitki. )

( ... cum SOLANUM NIGRUM )


- PATLICAN ve/||/<>/> KARNIYARIK

( ... VE/||/<>/> Uzunlamasına yarılan kızarmış patlıcanların ortasına iç malzeme konularak hazırlanmış yemek. | Matbaacılıkta her sayfayı çift sütun olarak düzenleme. )


- PATLICAN ile KEMER PATLICANI

( BÂDİNCÂN, BÂDİNGÂN )

( HADAK )

( SOLANUM MELONGENA )


- PATLICAN ile/ve/<> MUSAKKA

( ... İLE/VE/<> Ufak parçalar biçiminde doğranmış sebzelerin, soğanla pişirilmesiyle yapılan bir yemek. )


- PATOGENEZ/PATHOGENESIS[İng.] değil/yerine/= SAYRILIK GELİŞİM SÜRECİ


- PATOGNOMİK/PATHOGNOMONIC[İng.] değil/yerine/= TANI KOYDURUCU


- PATOJEN[Fr.] ile/ve/<> PATOLOJİ[Fr. < Yun. PATHOS: Sayrılık. | LOGOS: Bilim.]

( Sayrılık oluşturan. İLE Sayrılıklar bilimi. )


- PATOJEN/PATHOGEN[İng.] değil/yerine/= SAYRILAYICI, HASTALIK YAPICI


- PATOJENİK/PATHOGENIC[İng.] değil/yerine/= YOZLATAN, SAYRILAYAN


- PATOLA ile ...

( Hindistan'a özgü bir bayan giysisi. )


- PATOLOJİ ile/||/<> HİSTOLOJİ

( Sayrılıkların nedenlerini ve etkilerini inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Dokuların mikroskobik yapısını inceleyen bilim dalı. )


- PATOLOJİ ile/ve/||/<> PARODİ


- PATOLOJİ/PATHOLOGY[İng.]/MARAZÎ[Ar.] değil/yerine/= SAYRILIK BİLİMİ


- PATOLOJİK/PATHOLOGIC[İng.]/MARAZÎ değil/yerine/= SAYRILIKBİLİMSEL/SAYRILIKLI/SAYRILIKLA İLGILİ


- PATOMİMİ ile ...

( Sahte hastalık. )


- PATRİK ile ...

( Ortodoks ve bazı Doğu kiliselerinin başkanlarının unvanı. )


- PATRİK ile/||/<> PATRİCİ

( Ortodoks ve Doğu kiliselerinin başkanlarına verilen ad. İLE Eski Roma Uygarlığı'nda soylulara verilen ad. )


- PATRİYARKALİZM ile PATRİMONYALİZM


- PATRON OLMAK ile/değil/yerine ÖRNEK VE ÖNDER OLMAK

( [not] BEING BOSS vs./but BEING EXAMPLE AND LEADER
BEING EXAMPLE AND LEADER instead of BEING BOSS )


- PATRON ile AİLE ile SEVGİLİ/EŞ

( [ne yazık ki]
Köle gibi olmamızı/çalışmamızı ister/bekler. İLE/VE/||/<> Kendi istedikleri gibi olmamızı ister/bekler. İLE/VE/||/<> Sürekli değişmemizi ister/bekler. )


- PATRON değil/yerine/= İŞVEREN


- PATRON[Azr.] = KOVAN[Tr.]


- PATRONAJ[Fr. < PATRONAGE] ile/ve/değil/yerine/<> YARDIM | YÖNETİM, GÖZETİM

( Cezaevinden serbest bırakılan suçlunun, toplum yaşantısına yeniden uyabilmesini sağlamak amacıyla yapılan yardım çalışması. )


- PATTADANAK


- PATTERN vs. FORM


- PATTERN MINING[İng.] değil/yerine/= ÖRÜNTÜ MADENCİLİĞİ


- PAUL EKMAN ve/||/<> LESLIE GREENBERG ve/||/<> RHONDA GOLDMAN


- PAUL JOSEPH GOEBBELS ile/değil KURT GÖDEL


- PAVANE ile ...

( Avrupa kökenli bir dans. )


- PAVURYA[Yun.] ile ÇAĞANOZ

( Bir tür iri yengeç. İLE Bir tür pavurya. )


- PAVYON[Fr.] ile PAVYON[Fr.]

( Bir kuruluşun, bir kurumun, bir bahçe içindeki yapılarından her biri. İLE Geceleri açık, içkili eğlence yeri. )


- PAWLOWNIA ile/ve OCALIPTUS


- PAY (AL[DIR]MAK) ile/ve/değil/||/<>/< İLİŞKİ/LEN[DİR]MEK


- PAY ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAK


- PAY ile/ve NASİP/BEHRE[Fars.]


- PAYAN[Fars.] ile PAYANDA[Fars.]

( Son, sonuç, uç, kenar. İLE Yerinden oynamış bir nesnenin düşmemesi için konulan eğik ya da düz destek, dayak. )


- PAYDA ile/ve/||/<> PARÇA


- PAYDA ile PAYANDA[Fars.]


- PAYDOS[Yun.] değil/yerine SON/ARA

( İşi ya da çalışmayı, (geçici olarak) bırakma. DEĞİL/YERİNE ... )


- PÂYE[Fars.] değil/yerine/= AŞAMA


- PAYE[Fars.] ile/ve/değil/||/<>/< PAY/ÜLEŞ/HAK/HİSSE/SEHİM

( Aşama, rütbe. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Birden fazla kişi arasında bölüşülmüş bir bütünden, bu kişilerin her birine düşen bölüm. | Eşit bölüm. | Ticari bir işlemde zarar tehlikesine karşı ayrılan para, marj. | Bayağı kesirlerden birinin eşit parçalardan kaç tane aldığını gösteren sayı. | Katkı. )


- PAYEN[Fr.]/PAGAN(US)[Lat.] ile ...

( Çok tanrılı dinden olan. )


- PÂYİDAR/PÂY-DÂR[Fars.] değil/yerine/= KALIMLI/YERLEŞMİŞ


- PAYİTAHT[Fars.] değil/yerine/= BAŞKENT


- [ne yazık ki]
"PAY KAPMAYA ÇALIŞMAK" değil/yerine HAK ETMEK


- PAYLAÇO değil PALYAÇO[İt. < PAGLIACCIO]


- PAYLAMAK değil/yerine PAYLAŞMAK

( İter. DEĞİL/YERİNE Çeker. )


- PAYLAMAQ[Azr.] = DAĞITMAK, BÖLÜŞTÜRMEK[Tr.]


- Paylaşanı DİNLE!!!


- PAYLAŞILABİLECEK ile PAYLAŞILAMAYACAK


- PAYLAŞILABİLEN ile ÖZEL OLAN

( SİHAN: Hisseler. )

( NASÎB: Pay, kısmet. )

( BERHÛR: Hisse, nasip, pay. )

( SHARABLE vs. SPECIAL )


- PAYLAŞILABİLENLER ile/ve PAYLAŞILANLAR


- PAYLAŞIL(A)MAYANLAR


- PAYLAŞIL(A)MAYANLAR


- PAYLAŞILMAYANLAR ile/ve PAYLAŞIL(A)MAYANLAR [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]


- PAYLAŞIM ile/ve DAĞITIM

( SHARING vs./and DISTRIBUTION )


- PAYLAŞIM ile/ve DAYANIŞMA

( SHARING vs./and SOLIDARITY )


- PAYLAŞIM ve/> DÖNÜŞÜM

( SHARING and/> TRANSFORMATION )


- PAYLAŞIM ile/ve/||/<> İŞLEM ile/ve/||/<> ARŞİV

( Verilerin ve özellikle de e-postaların düzenlenmesinde gerekli olan, öncelikli ve işlevsel en üst üç bölüm/leme. )


- PAYLAŞIM ile/ve/değil PAYLAŞIMI YAŞAMAK

( [not] SHARING vs./and TO LIVE/FEEL THE SHARING )


- PAYLAŞIM ile/ve/<> SAYGINLIK


- PAYLAŞIM ile/ve YAKLAŞIM

( SHARING vs./and APPROACHING )


- [ne yazık ki]
PAYLAŞIMSIZ/LIK ile/değil/< "DOYUMSUZ/LUK"


- Paylaşım için DİNLE!!!


- Paylaşım için SUS!!!


- PAYLAŞMAK ile/ve BÖLÜŞMEK


- PAYLAŞMAK ile KIRIŞMAK


- PAYLAŞMAK ile/ve PASLAŞMAK

( TO SHARE vs./and TO PASS EACHOTHER )


- PAYLAŞMAK ile/ve "YÜKLENME(ME)K"


- PAYLAŞMALI!


- PAYPLAN[İng. < PIPELINE] değil/yerine/= BORUYOLU


- PAZAR ile AKŞAM PAZARI


- PAZAR ile/ve/||/<> ARKADIUS(AVRAD) PAZARI

( ... İLE/VE/||/<> Cerrahpaşa'da kurulurdu. )


- PAZAR ile KENT

( Ticaret/alışveriş sabit değilse. İLE Ticaret/alışveriş sabitse. )


- PAZAR ile MERKATA

( ... İLE Etiyopya'nın başkenti Addis Ababa'da bulunan pazar, Afrika'nın en büyük pazarıdır.[20 km²] )

( ... con MERCATO )


- PAZAR ile MEYVE-İTER PAZARI


- PAZAR ile/ve/değil/||/<>/> MEZAR

( Ana rahminden geldik pazara
Bir kefen aldık döndük mezara )

( image )


- PAZAR ile/ve/||/<> PANAYIR[Yun. < PAN AGHIOS]

( Haftalık ve/ya da belirli günlerde kurulan. İLE/VE/||/<> Yılda 1-2 kez kurulan/yapılan, sergi niteliği de taşıyan pazar. )


- PAZAR ile PASAR MALAM

( Yerde, tezgâh ya da bir şeylerin üzerinde. İLE Brunei'nin başkenti Bandar Seri Begawan'da, yerli halkın, kayıklarının içinde çeşitli tropikal meyveler sattığı bir pazar. )


- PAZAR ile/||/<> SATAK

( ... İLE/||/<> Çarşı, pazar yerleri. )


- PAZARLAMA ile/ve/<> HALKLA İLİŞKİLER ile/ve/<> REKLAM ile/ve/<> MARKALAŞTIRMA

( "Ben büyük bir âşığım." İLE/VE/<> "İnan bana! O çok büyük bir âşık." İLE/VE/<> "Büyük âşığım! Büyük âşığım! Büyük âşığım!" İLE/VE/<> "Anladım ki, büyük bir âşıksın!" )

( "I'm great lover." vs./AND/<> "Trust me! He's a great lover." vs./AND/<> "I'm a great lover. I'm a great lover. I'm a great lover." vs./AND/<> "I understand. You are a great lover." )

( MARKETING vs./and/<> PUBLIC RELATIONS vs./and/<> ADVERTISING vs./and/<> BRANDING )


- PAZARLAMA ile HİLE

( MARKETING vs. TRICK )


- PAZARLAMA ile/ve "KAKALAMA"


- PAZARLAMA ile/ve/yerine SATIŞ

( Ürünün üretiminden, son tüketiciye ulaşması ve sonrasındaki tüketici destek aşamalarının tamamını kapsar. İLE/VE/YERİNE Pazarlama etkinliklerine anlam kazandıran, hedef aşamadır. Bir ürünün üretimi, reklam edilmesi, fiyatlandırılması, pazara çıkarılması ve tüketiciye sunulacak aşamaya getirilmesini pazarlama süreci olarak değerlendirirsek; bu aşamadan sonra tüketiciye sunulması, sunum yapılması ve kabul edilebilir bir bedel karşılında takasa sokulması işlemi. Genel olarak müşteriye "evet" dedirtme etkinliğidir. )

( Net kâra bakar. İLE/VE/YERİNE Ciroya bakar. )

( Hedefi, şirketin kârlılığını sağlamaktır. İLE/VE/YERİNE Satıcının hedefi ise verilen ciro hedefini tutturmaktır. )

( Süreç yönetir. İLE/VE/YERİNE Süreci başarılı sonlandırma [ürünü verip karşılığını alma] görevini üstlenir. )

( Gereksinim belirler/oluşturur. İLE/VE/YERİNE Gereksinim giderir. [Bazı durumlarda satıcı gereksinim belirlemek ya da var olan gereksinimi açığa çıkarmak için etkin olabilir.] )

( Müşteriyi, ürüne çeker. İLE/VE/YERİNE Ürünü, müşterinin parasıyla takas eder. )


- PAZARLIK PAYI ile/ve/değil/yerine İNDİRİM PAYI


- PAZARLIK ile/değil/yerine TARTIŞMA

( [not] NEGOTIATION vs./but ARGUE
ARGUE instead of NEGOTIATION )


- PAZAR/pazar ile/ve/değil/||/<> Pazar

( Ürünlerin satıldığı yer. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Haftanın son günü. )


- PAZARTESİ'NE değil PAZARTESİ'YE


- PAZI/YABANİ ISPANAK/YABANPANCARI ile IŞTIR

( Ispanakgillerden, yaprakları sebze olarak kullanılan bir bitki. İLE Ispanakgillerden, sapları etli bir ot, yabanpazısı. )

( BETA VULGARIS cum BLITUM CAPITATUM )


- PAZI ile PAZU/PAZI[Fars. :Kol.] ile PAZI

( Ispanakgillerden, yaprakları sebze olarak kullanılan bir bitki, yabanpancarı, yabanlıspanak. İLE Kolun, omuz ile dirsek arasındaki bölümünde bulunan, şişkince kas kitlesi. İLE Bir ekmeklik hamur topağı, beze. )


- PAZIBENT[Fars.] değil/yerine/= KUŞAK/KOLÇAK

( Belirli bir amaçla, kola geçirilen, enli kuşak, kolçak. )


- PAZU GÖSTERMEK" ile/değil/yerine/||/<>/>&lt;/&lt; GÖNLÜNÜN GENİŞLİĞİ


- PAZU[Fars. < BÂZÛ](BİSEPS) ile/ve TRİSEPS

( Kolun, omuz ile dirsek arasındaki bölümü. İLE/VE ... )

( BICEPS vs./and TRICEPS )


- PAZVAL ile/değil/yerine KAYIŞ

( Kunduracıların, çalışırken, kundurayı, dizleri üzerinde tutmak için kullandıkları kayış. )


- PAZVANT/PÂSBÂN/PÂSDÂR/PÂSVÂN[Fars.] değil/yerine/= BEKÇİ

( Osmanlı döneminde, Rumeli'de, gece bekçilerine verilen ad. )


- Pb ile Pd

( Kurşunun simgesi. İLE Palladyum'un simgesi. )


- PBFT/PRACTICAL BYZANTINE FAULT TOLERANCE[İng.] değil/yerine/= UYGULAYIMSAL BİZANS HATA TOLERANSI


- PBH ile/ve/ne yazık ki/||/<>/< PBH

( Polikistik Böbrek Hastalığı. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/< Pek Bilinmeyen Hastalık. )


- p.c.[Lat. < POST CIBUM] değil/yerine/= YEMEKLERDEN SONRA


- PC/POST CİBUM[İng.] değil/yerine/= YEMEKTEN SONRA


- PC ile PALM


- PC ile MACINTOSH


- PC ile NOTEBOOK(DİZÜSTÜ/LAPTOP)


- PCI/PERCUTANEOUS CORONARY INTERVENTION[İng.] değil/yerine/= DERİDEN KORONER ATARDAMAR GİRİŞİMİ, PERKÜTAN KORONER GİRİŞİM


- PCO&SUP2;/PARTIAL CARBON DIOXIDE PRESSURE[İng.] değil/yerine/= PARSİYEL KARBONDİOKSİT BASINCI


- PCR/POLYMERASE CHAIN REACTION POLIMERAZ[İng.] değil/yerine/= ZINCIR TEPKİMESİ


- PDA/PERSONAL DATA ASSISTANT | PATENT DUCTUS ARTERIOSUS[İng.] değil/yerine/= KİŞİSEL VERİ YARDIMCISI | PATENT DUKTUS ARTERİYOZUS, DUKTUS ARTERİYOZUS AÇIKLIĞI


- PDÖ/PROBLEM-BASED TEACHING[İng.] değil/yerine/= SORUNA DAYALI ÖĞRETIM


- PDR ile/ve/||/<> RPD

( Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik. İLE/VE/||/<> Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık. )


- PE[Fars.]


- PE/PULMONARY EMBOLISM PULMONER[İng.] değil/yerine/= EMBOLİ, AKCİĞER DAMAR TIKANIMI


- PEÇE[Ar.] ile PEÇE[Ar.]

( Sarmaşık. | Yavru.[insan ve hayvanda] | Çocuk, oğlan. İLE Eskiden ülkemizde, bugün kimi ülkede bayanların sokakta yüzlerine örttükleri ince siyah örtü. | Bir şeyi gizlemek için üzerine çekilen örtü. | Yıldız resimlerinin alındığı plakların yüzeyinde görülen hafif karartı. )


- PEÇE ile/değil PERDE


- PEÇELİ BAYKUŞ ile KIR BAYKUŞLARI ile KULAKLI ORMAN BAYKUŞU ile ALACA BAYKUŞ

( Tiz bir sesle çığlık atar. İLE Genellikle ses çıkarmaz. İLE Düşük perdeden uzatılmış bir uu-uu-uu sesi çıkarır. İLE Erili huuu-huuu-huuu diye öter, dişili boğuk bir sesle kiv-vik diye ses çıkarır. )

( ile ... ile ... ile ... )


- PEÇENEK ile

( VIII-XI. yüzyıl arasında, Türkistan'da, Güneydoğu Avrupa ve Balkanlar'da yaşamış olan bir Türk boyu. )


- PEÇETA ile ...

( İspanyol para birimi. )


- PEÇİÇ[Hintçe] ile ...

( Deniz kabuklarıyla oynanan bir oyun. )


- PECULIARITY/SPECIALITY vs./and PRIVILEGENESS


- PEDAGOG değil/yerine/= EĞİTİMBİLİMCİ/EĞİTİMCİ


- PEDAGOJİ/K değil/yerine/= EĞİTİMBİLİM/SEL


- PEDAL değil/yerine/= AYAKÇA


- PEDAL[İt.] değil/yerine/= AYAKLIK

( Bir makinede/araçta, ayak yardımıyla dönmeyi ya da devinimi sağlayan düzen. )


- PEDER ile/||/<> PEDEREŞ

( Baba. İLE/||/<> (Onun) babası. )


- PEDERŞAHİ[Fars.] değil/yerine/= ATAERKİL

( Soyda babayı esas alan ve ailede çocukları baba soyuna mal eden toplum düzeni. )


- PEDİKÜL/PEDICLE[İng.] değil/yerine/= AYAK, AYAKÇIK | SAP


- PEDİYATRİ/PEDİATRICS[İng.] değil/yerine/= ÇOCUK SAĞLIĞI VE SAYRILIKLARI BİLİMİ


- PEDİYATRİK/PEDİATRIC[İng.] değil/yerine/= ÇOCUKLA İLGILİ


- PEDOLOJİ[Fr. < Yun. PAİD: Çocuk. LOGOS: Bilim.] ile PEDOLOJİ[Fr. < Yun. PEDON: Toprak. LOGOS: Bilim.]


- PEDOLOJİ ile ...

( Toprak bilimi. )


- PED-/-PEDE/PEDİ-/PEDO-/PAED-/PAEDO- ile/||/<> HEBE-

( Çocuk. İLE/||/<> Ergenlik, ergenlik çağında. )


- PEDÜNKÜL/PEDINCLE[İng.] değil/yerine/= SAP


- PEELING[İng.] değil/yerine/= DERİ SOYMA


- PEFMETRE/PEAK FLOW METER[İng.] değil/yerine/= TEPE AKIM HIZIÖLÇER


- PEG/PERKÜTAN ENDOSKOPİK GASTROSTOMİ/ PERCUTANEOUS ENDOSCOPIC GASTROSTOMY[İng.] değil/yerine/= DERİDEN İÇ GÖREÇLEMEYLE MİDE AĞIZLAŞTIRMASI


- PEGASUS ve TRUVA ATI


- PEGASUS ile/ve UNICORN

( Kanatlı at. İLE/VE Boynuzlu at. )

( ASLAN - KEÇİ - YILAN )

( bkz. KİMERİZM/CHIMERISM )


- PEHLİVAN[Fars.] değil/yerine/= GÜREŞÇİ


- PEJMURDE[Fars.] değil/yerine/= SALAŞ

( Eski püskü, yırtık. | Dağınık, perişan. )


- PEJORATİF[Fr.] değil/yerine/= YERMELİ


- PEK KOLAY DEĞİL değil PEK OLASI DEĞİL


- PEK KONUŞMAMAK ile/değil/yerine/>/< (DAHA) AZ KONUŞMAK


- PEKÂLÂ değil/yerine/= PEKİYİ


- PEKİN = EMİNL = CERTAIN[İng., Fr.] = GEWIß[Alm.] = CERTUS[Lat.]


- PEKİNLİK = EMİNLİK = CERTAINTY[İng.] = CERTITUDE[Fr.] = GEWIßHEIT[Alm.] = CERTITUDINEM[Lat.]


- PEKİŞTİRME ile/ve/||/<> VURGU/ÜNLEM

( Bazı sözler, argolar ve küfürler, sözcüğün birebir anlamı/karşılığı için kullanılmaz. Daha çok pekiştirme sıfatı ya da vurgu, ünlem olarak kullanılır. )


- Pekiştirmek için DİNLE!!!


- Pekiştirmek için SUS!!!


- PEKİŞ(TİR)MEK ile/ve/<> OLGUNLAŞ(TIR)MAK

( TO CONSOLIDATE vs./and/<> TO RIPEN )


- PEKİŞTİRMEK ile/ve/<> PERÇİNLEMEK[Fars. :Siyeç.]

( ... İLE/VE/<> Bir bağıntıyı, perçinle tutturmak. | İki ya da daha çok parçayı, karşılıklı bölümlerini birbiri üzerinde ezerek birleştirmek. | Berkitmek, sağlamlaştırmak, güçlendirmek. )

( PERÇİN[Fars.]: İki ya da daha çok levhayı birbirine bağlamak için geçirilen çivinin, ezilerek baş durumuna getirilen ucu. )

( TO CONSOLIDATE vs./and/<> TO RIVET )


- PEKMEZ ile NARDENK[Fars.]

( ... İLE Nar, erik, kızılcık gibi yemişlerden yapılan pekmez. )


- PEKMEZ'LERDE:
HURMA ile/ve KAYISI ile/ve DUT ile/ve ÜZÜM ile/ve KEÇİBOYNUZU/HARNUP ile/ve ANDIZ ile/ve KIZILCIK

( )


- PELE[Fars.] ile PELLE[Fars.]

( Terazi kefesi. | Merdiven basamağı. | Çark dişi. İLE Pele. | Derece. | Merdiven basamağı. )


- PELE[Fars.] ile PELLE[Fars.]

( Terazi kefesi. | Merdiven basamağı. | Çark dişi. İLE Pele. | Derece. | Merdiven basamağı. )


- PELERİN ile PANÇO


- PELESENK[Ar.] ile/değil PERSENK[Fars.]

( Türlü bitkilerden çıkarılan, kokulu bir reçine. | Pelesenkağacından elde edilen değerli kereste. İLE/DEĞİL Konuşurken, gereksiz yinelenen söz. )


- PELET ile ...

( PRİNA POSASI )


- PELİKAN ile AK PELİKAN


- PELİKAN ile DALMAÇYALI/TEPELİ PELİKAN

( ... ile )


- PELİKAN[Fr. < Lat.]/KAŞIKÇI KUŞU ile KAHVERENGİ PELİKAN

( )

( PELECANUS ONOCROTALUS cum ... )


- PELİN ile ...

( Bileşikgillerden, yapraklarında ve öteki bölümlerinde çok acı, ıtırlı bir madde bulunan, tıpta kullanılan bir bitki. )

( ARTEMISIA ABSINTHUM )


- PELOURINHO ile ...

( Eski şehir. [UNESCO dünya mirası arasındadır.] )


- | PELTE/PALUZE ile ELMÂSİYE/JÖLE | ile/yerine MURABBÂ

( | Meyvesularının nişastayla ve bir miktar şeker ile koyulaştırılması/kaynatılmasıyla elde edilen tatlı. | Bu kıvamda olan madde. | Koloidal bir katı içine bir sıvının işlemesinden sonra, ya bu sıvıya daldırılan koloidin, doğrudan doğruya şişmesiyle ya da sıcakta hazırlanan, oldukça derişik çözeltinin soğutularak kıvamlaşmasıyla oluşan esnek madde. İLE Meyvesularının jelatin ve şekerle koyulaştırılması/kaynatılmasıyla elde edilen tatlı. | İLE/YERİNE Meyvesularının katkısız olarak -kısık ateşte- uzun süre kaynatılıp koyulaştırılmasıyla elde edilen tatlı. [az miktarda şeker katılabilir][Jöle de denilir fakat içinde jelatin yoktur!] )

( Sayın Gökçen ADAR'ın, yemek kitaplarına ulaşmanızı salık veririz. )


- PELTE ile/değil PIHTI


- PELTEK ile PEPE

( Dilini, dişlerinin arasına alır gibi konuşan ve bu yüzden, s, z gibi sesleri kusurlu söyleyen. | Tutuk, titrek bir biçimde. İLE Dudak sesleriyle başlayan sözcüklerin ilk seslerini güçlükle söyleyen ve birkaç kez yineledikten sonra arkasını getirebilen, tutuk dilli. )


- PELTEKLİKTE:
Z'LEŞTİRME ile/||/<> S'LEŞTİRME ile/||/<> C'LEŞTİRME ile/||/<> L'LEŞTİRME

( Jale > Zale | Jilet > Zilet
İLE/||/<>
Paşa > Pasa | Kışlık > Kıslık | Şapka > Sapka
İLE/||/<>
Jandarma > Candarma | Jilet > Cilet
İLE/||/<>
Birader > Bilader | Berber > Belber | Merhem > Melhem | Terlik > Tellik )


- PELTELEŞMEK/PELTELENMEK

( Pelte kıvamını almak. | Bitkisel göze zarlarındaki selülozun değişmesi ve jelatin kıvamını alması. )


- PEMBE YALI (FETHİ AHMED PAŞA YALISI) ile PEMBE YALI (İLYAS BEY YALISI)

( Kuzguncuk'tadır. İLE Anadoluhisarı'ndadır. )

( 1840-50'lerde, Müzeci Fethi Ahmed Paşa tarafından. İLE XIX. yüzyıl sonunda yaptırılmıştır. )


- PEMDAS and/sometimes/||/<> BODMAS

( Parantheses > Exponents > Multiplication > Division > Addition > Subtraction AND/SOMETIMES/||/<> Brackets > Order > Division > Multiplication > Addition > Subtraction )

( Parantez > üstler > çarpma > bölme > toplama > çıkarma VE/BAZEN/||/<> Parantez > üstler > bölme > çarpma > toplama > çıkarma )


- PENÂH[Fars.] ile -PENÂH[Fars.]

( Sığınma, sığınılacak yer. İLE Bir şeyin sığınağı, koruyucusu, dayanağı anlamlarıyla bileşik sözcükler yapar.[ADÂLET-PENÂH: Adâletin sığındığı yer.] )


- PENÂHÎ ile ...

( SIĞINMA )


- PENBE değil PEMBE


- PENÇE[Fars.] ile AYAK/PATİ

( Yırtıcı hayvanların ön ayaklarının parmaklarıyla tırnakları. | Etkisinden kurtulmak olanaksız, etkisi çok olan güç. | Ayakkabının tabanındaki kösele. İLE Kedi, köpek için ön ayak. | Küçük çocuk ayağı. )

( ZIFR ile ... )

( PAW/CLAW vs. FOOT/... )


- PENÇE ve PARMAKLAR

( ŞEHÂDET - ORTA - YÜZÜK - SERÇE
BAŞ )

( HASANEYN[ÇİFTE GÜZELLİK] )


- Pençen konuşmaktır! KONUŞ!!!


- Pençen yok! KONUŞ!!!


- PENÇE/PENCE[Fars.] ile HILÂB[Ar.]

( Yırtıcı hayvanların ön ayaklarının parmakları ve tırnakları. İLE Yırtıcı kuş ve hayvan pençesi. )


- PENCERE ile ARNAVUTBACASI

( ... İLE Tavan arasına ışık sağlayan, çatı penceresi. )


- PENCERE ile AYPENCERE

( ... İLE Yarım daire biçiminde pencere. )


- PENCERE[Fars.] değil/yerine/= BAKANAK


- PENCERE ile/ve/değil EŞİK


- PENCERE ile LOMBOZ[İt./Yun.]

( ... İLE Kamaralarla alt güverteleri aydınlatmak için bordalardan ve güvertelerden açılan yuvarlak pencere. )


- PENCERE değil/yerine/= ODAGÖZ


- PENCERE[Fars.] ile PERVÂZ[Fars.]

( ... İLE Kapı, pencere gibi yerlerin kenarlarına geçirilen ensiz parça. | Giysilerin, yaka, kol, etek gibi yerlerine ya da kumaştan yapılmış öteki eşyaların kenarlarına geçirilmiş, dar, uzun parça. | Cilt kapağının iç tarafına konulan parça. )


- PENCERE ile TEMEK

( ... İLE Ahırdaki pisliği dışarı atmak için kullanılan kapaklı ya da kapaksız delik/pencere. )


- PENCERE ile/ve/||/<> TEPE CAMI

( ... İLE/VE/||/<> Tavanda ya da tavana yakın yerde, tepeye yakın bulunan pencere. )


- PENÇGAH[Fars.]

( Türk müziğinde, rast ve bayati dizilerinden oluşan bileşik makam. )


- PENDANT[İng.] değil/yerine/= ASKI


- PENEPLEN değil/yerine/= YONTUKDÜZ

( Erozyon etkisiyle oluşmuş, yumuşak engebeli yeryüzü parçası, yalama yazı. )


- PENEPLEN değil/yerine/= YONTUKDÜZ


- PENETRAN/PENETRANT[İng.] değil/yerine/= DELICİ | İÇEGEÇEN


- PENETRAN YARALANMA/PENETRATING İNJURY[İng.] değil/yerine/= DELICİ YARALANMA


- PENETRANS/PENETRANCE[İng.] değil/yerine/= İÇE GEÇİŞ, İÇE İŞLEME


- PENETRASYON/PENETRATION[İng.] değil/yerine/= DELME | İÇE GEÇME


- PENGUEN DAYANIŞMASI ile/ve/||/<> LEYLEK DAYANIŞMASI


- PENGUEN ile CÜCE PENGUEN

( Buzullarda. İLE Avustralya'da. )

( APTERODYTES PATAGONICA cum ... )


- PENGUEN ile/ve/değil DENİZ KUŞU(CORMORANTS)

( ... İLE/VE/DEĞİL Patagonya'da, bir çeşit karabatak olan ve uzaktan penguene benzeyen deniz kuşları bulunmaktadır. )


- PENGUEN ile/ve/<> GALAPAGOS PENGUENİ

( ... İLE/VE/<> Galapagos Adaları'nda yaşamaktalardır. )


- PENGUEN ile GENTOO PENGUENİ

( ... İLE Güney Kutbu'nun kuzeye doğru olan karasal noktalarında yaşarlar. )

( ... İLE 35 km. hızla yüzerler. )

( ... cum PYGOSCELIS PAPUA )


- PENGUEN ile GÜNEY AFRİKA/"EŞEK" PENGUENİ

( 18 saate kadar durmaksızın avlanabilirler ve suyun altında kalabilirler. İLE ... )

( 13 mil hızla yol alabilirler. İLE ... )

( 175 m. kadar dalabilirler. İLE ... )

( ... İLE Cape yarımadasının belirli bir noktasında yaşarlar. )

( ... İLE Gebelik süreleri, 40 gündür. )


- PENGUEN ile GÜNEY KAYA (ROCKHOPPER) PENGUEN

( ... İLE Batı Pasifik ve Hint Okyanusları'nın alt antarktika sularında ve Güney Amerika'nın güney kıyılarında görülür. )


- PENGUEN ile İMPARATOR/KRAL PENGUEN

( ... İLE Yavruları, 1 yıl boyunca, anne-babalarının bakımına muhtaç olarak büyürler. )

( ... İLE 535 metre derinliğe dalabilirler. )

( Dünyada, 18 penguen türü bulunmaktadır. Ne yazık ki, küresel ısınma nedeniyle 10'u, yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. )

( ZERADİYYE ile ... )

( PENGUIN vs. EMPEROR PENGUIN )

( APTERODYTES PATAGONICA cum ... )


- PENGUEN ile MACELLAN PENGUENİ

( ... İLE Patagonya'da, Trelew'in 90 km. uzağındaki Punta Tombo alanında, Eylül ile Nisan ayları arasında görünürler.[Sayıları yarım milyonu bulur.][Smokinli garson penguen olarak da tanımlanmışlardır.] )

( İLE )


- PENGUEN ile MASKELİ PENGUEN


- PENGUEN ile PAPUA PENGUENİ


- PENGUEN ile SAKALLI PENGUEN


- PENGUEN ile SORGUÇLU/MAKARONİ PENGUEN

( ... İLE Güney Amerika, Güney Afrika ve Antarktika Yarımadası arasında kalan bölgede yaşayan bir penguen türüdür. )


- PENGUEN ile YALANCI PENGUEN

( ... İLE Avlanma nedeniyle soyları tükenmeden önce Kuzey Atlas Okyanusu'ndaki adalarda endemik bir türdü. )

( ... cum PINGUINIS IMPENNIS )


- PENİS/YARDA (SİK/YARAK/PİPİ/ÇÜK/KAMIŞ/ANDIR/FALLUS[Yun. < PHALLUS]) / VAJİNA (AM/KUKU/PITTIK)/ANDIR/PUDENDUM[Lat. < PUDERE: Utanmak.] ile KASIK

( [çiçeklerde] ANDROECIUM[eril] - PISTIL[dişil] )

( ZİB ile ASL'ÜL-FAHZ )

( LENG ile BÂNE )

( PENIS (COCK/DICK) / VAGINA (CUNT/PUSSY) vs. GROIN )


- PENİS ile/ve/||/<> DILAK/BIZIR[Ar. < BAZR]/KLİTORİS[Yun.]

( BAYZAR/BAZR[Ar.]: Rahmin başlangıcındaki et parçası, dilcik. )

( PREPUS: Penis ve klitorisin baş kısmını örten deri kıvrımı. )

( Klitorisin, Anlatılmayan Öyküsü )

( )

( )

( Kökeni/Etimolojisi: clitoris < Mateo Renaldo Colombo [İtal. anatomist][1516-1559] < kleítoris κλείτορις|EYun]: küçük kapalı yer < kleíō κλείω|EYun]: kapatmak, kapalı olmak, örtmek )

( )

( 4000 sinir ucu bulunmaktadır. İLE/VE/||/<> 8000 sinir ucu bulunmaktadır. )

( PENIS vs./and/||/<> CLITORIS )


- PENOPLEN[Fr.] değil/yerine/= YONTUKDÜZ

( Erozyon etkisiyle oluşmuş, yumuşak, engebeli yeryüzü parçası, yalama yazı. )


- PENS[Fr.] değil/yerine/= KISKAÇ/MAŞA[Fars. < MAŞE: Tetik.]

( Çeşitli biçim ve büyüklükte, maşa ya da kıskaç. | Giysilerde, kimi yerinden içeri doğru daraltılarak dikilmiş bölüm. )


- PENSE ile KERPETEN

( PLIERS vs. PINCERS )


- PENTATLON'DA:
ÖNCEKİ ile/ve OLİMPİYATLARDA

( Cirit Atma, Disk Atma, Uzun Atlama, 200 metre koşusu ve 1500 metre koşusu. İLE/VE 4000 metre kros kantri koşusu, 5000 metrelik 30 engelli, 6 kros kantrili koşu, 3000 metre serbest yüzme, eskrim ve tabanca ile atış. )

( PENTATLON: Atletizmde beş yarıştan biraraya gelen bir yarışma. )


- PENUMBRA[İng.] değil/yerine/= YARI GÖLGELEME


- PEOPLE vs. PEOPLES


- PEPSİN[Fr. < Yun.] ile PEPTON[Fr. < Yun.]

( Mide mukozasının salgıladığı albüminli besinleri peptona çeviren enzim. İLE Gövdece özümlenebilecek duruma gelmiş, albüminli besin. )


- PEPT- ile/||/<> -PEPSİA

( Sindirim. İLE/||/<> Özel bir sindirim tipi ile ilgili. )


- PEPTİD BAĞI ile/||/<> GLİKOZİD BAĞI

( İki yaşamsal/amino asit arasında oluşan bağ. İLE İki şeker birimi arasında oluşan bağ. )


- PEPTİK/PEPTIC[İng.] değil/yerine/= SINDIRİMSEL


- PER (OS) ORAL[İng.] değil/yerine/= AĞIZDAN


- PERAKUT/PERACUTE[İng.] değil/yerine/= AŞIRI IVEGEN


- PERCEPTION vs. FEELING


- PERCEPTION OF SERIAL TIME vs. PERCEPTION OF CONTINUAL TIME


- PERCEPTION vs./and TO LISTEN


- PERDE ile/değil/yerine BASAMAK


- PERDE ile BRİZBİZ

( ... İLE Pencerelerin çerçevesine, içeriden tutturulan ince perde. )


- PERDE ile EFRİZ/FRİZ[Fr.]

( ... İLE Tavandan inerek sahnenin üst bölümünü, sahne boyunca kaplayan, kısa, dar perde. | Eski Yunan ve Roma yapılarında, taban kirişi ile çatı arasında kalan, üzeri boydan boya kabartmalarla süslü bölüm. )


- PERDE ile GERGİ

( ... İLE Perde. | İp, kayış, tel vb. gerginleştirme işinde kullanılan araç. )


- PERDE değil/yerine/= GERGİ/GERELTİ


- PERDE ile İNCE PERDE/BÜRGÜ


- PERDE ile KATMAN

( PITCH vs. LAYER )


- PERDE[Fars.]/STOR[Fr. < Lat.] değil/yerine/= ÖRTÜ

( Ağaç, kumaş vb.nden yapılmış, bir kanal içinde hareket ederek açılıp kapanan perde. )


- PERDE ile PERDELEME


- PERDE ile/ve TARABA

( ... İLE/VE Tahta perde. )


- PERDE ile TÛL

( ... İLE Uzunluk. [Tûl perde] | Zaman çokluğu, uzun süre. | Boylam. [TÛL DAİRESİ] )


- PERDE[Fars.] ile TÜL[Fr. < TULLE]

( Görüşü, ışığı engellemek, bir şeyi gizlemek için pencereye ya da bir açıklığın önüne gerilen örtü. | Üzerine bir nesnenin görüntüsü yansıtılan saydam olmayan yüzey. | İki yeri birbirinden ayıran bölme. | Seste pes perde. | Doğruyu görmeye engel olan şey. | Kaz, ördek, martı gibi hayvanların parmaklarını birbirine bitiştiren zar. | Bir müzik parçasını oluşturan seslerden her birinin kalınlık ya da incelik derecesi. | Bu ses derecelerini sağlamak için çalgılarda bulunup parmaklarla basılan yer. | Katarakt. | Bir sahne eserinin büyük bölümlerinin her biri. İLE Çok ince gözenekli pamuk ya da sentetik dokuma. | Bu dokumadan yapılmış olan. )


- PERDE ile/ve/<> YANILSAMA


- PERDEDÂR ile ...

( Protokol müdürü. | Özel kalem. | PERDECİ, ÖNDER BİR KİŞİNİN KAPISINDA BEKLEYİP İÇERİ GİRECEKLERE KAPI PERDESİNİ AÇMAKLA GÖREVLİ KİŞİ )


- PERDELER('İ)


- PERDELİ AYAKLILAR ile/ve PERDESİZLER


- PERDENİN KALKMASI ve/< HAKK'I ZİKRETMEK


- PEREKLITOS ile/ve PARAKLITOS(AHMED)


- PERESE ile ...

( Duvarcıların doğrultu bulmakta kullandıkları çekül ipi. )


- PERFECT vs. "RIGGY"


- PERFECT vs. STRONG


- PERFEKSİYONİZM/PERFECTIONISM[İng.] değil/yerine/= MÜKEMMELLİYETÇİLİK


- PERFORAN/PERFORANT[İng.] değil/yerine/= DELICİ


- PERFORASYON/PERFORATION[İng.] değil/yerine/= DELINME


- PERFORMANS/PERFORMANCE[İng.] değil/yerine/= VERİM | BAŞARIM | GÖSTERİ


- PERFORMANS değil/yerine/= BAŞARIM


- PERFÜZÖR/PERFUSOR[İng.] değil/yerine/= KANA SIVI AKTARICI, SIVI POMPASI


- PERFÜZYON/PERFUSION[İng.] değil/yerine/= KANLANMA | KANA SIVI AKTARIMI


- PERGEL değil/yerine/= YAYÇİZER


- PERGEL[Fars.] değil/yerine/= YAYÇİZER


- PERGENDE ile/> FİRKATA ile/> KALİATA ile/> KADIRGA


- PERGOLA[İt.] değil/yerine/= GÖLGELİK/ÇARDAK


- PERHÎZ[Fars.] ile PERÎZ[Fars.]

( Sağlığı korumak ya da düzeltmek amacıyla uygulanan beslenme düzeni.[REJİM, RİYAZET/RİYAZAT] | Dince yasak edilen şeylerden tamamıyla uzak kalma/durma. | İncitici sözlerden kaçınma. | Hristiyan ve Yahudiler'in, belirli günlerde, bazı yiyecekleri yemeden tuttukları oruç. İLE Bağırma, haykırma. | Su kenarında yetişen yeşil saz, ot. )


- PERİDOT ile/||/<> AMETİST

( Zeytin yeşili renkte bir olivin türü. İLE/||/<> Mor renkte bir kuvars türü. )


- [Fr.] PERİDOT ile PERİDOTİT

( Olivin. İLE Olivin ve piroksenden oluşmuş magma taşı. )


- PERİDOT ile/||/<> SFEN

( Zeytin yeşili renkte bir olivin türü. İLE/||/<> Sarı-yeşil renkte ve yüksek dispersiyona sahip bir mineral. )


- PERİDOT ile/||/<> ZİRKON

( Zeytin yeşili renkte bir olivin türü. İLE/||/<> Çeşitli renklerde bulunabilen bir taş. )


- PERİFERİ[Fr. < PÉRİPHÉRİE] değil/yerine/= KIYI | ÇEVRE | UC


- PERİFERİK ARTER ile/||/<> KORONER ARTER

( Bacaklardaki arterlerin daralması ile kan akışının sınırlanması. İLE/||/<> Kalbi besleyen arterlerin daralması ile kan akışının sınırlanması. )


- PERİFERİK/PERIPHERAL[İng.] değil/yerine/= ÇEVRESEL


- PERİFERİK YAYMA/PERIPHERAL BLOOD SMEAR[İng.] değil/yerine/= ÇEVRESEL KAN YAYMASI


- PERIGEE değil/yerine/= YERBERİ


- PERIHELION değil/yerine/= GÜNBERİ


- PERİLİ KÖŞK ile ...

( Emirgân'dadır. [XIX. yy.] )


- PERİN ile ...

( Kanat. )


- PERIOPERATİF/PERIOPERATIVE[İng.] değil/yerine/= AMELİYAT SÜRECİ


- PERİŞAN OLMAK ile/ve/||/<> TELEF OLMAK


- PERİŞAN OLMAK ile YOK OLMAK


- PERİŞAN[Fars.] değil/yerine/= DAĞILGAN


- PERÎŞAN ile/ve PERÎ-ŞÂN

( Âşık. İLE/VE Sevgili/mâşuk. )


- PERISTALTİK/PERISTALTIC[İng.] değil/yerine/= SAĞINIMLI


- PERİSTALTİK ile SEGMENTATION

( Peristaltik, sindirim kanalındaki kasların ritmik kasılmalarıyla ilerleyen devimi. İLE Segmentation, sindirim kanalındaki kasların bölgesel kasılmalarıyla karışma devimi. )


- PERİTONİT ile/||/<> APANDİSİT

( Karın zarı yangısı. İLE/||/<> Apandisin yangılanması. )


- PERİYOD değil/yerine/= DÖNEY


- PERİYODİK değil/yerine/= DÖNEMSEL


- PERİYODİK/PERIODIC, PERIODICAL[İng.] değil/yerine/= DÖNEMSEL | SÜRELİ (YAYIN)


- PERİYOT/PERIOD[İng.] değil/yerine/= DÖNEM, DEVRE


- PERKÜSYON değil/yerine/= VURMALI ÇALGI


- PERKÜTAN NEFROSTOMİ/PERCUTANEOUS NEPHROSTOMY[İng.] değil/yerine/= DERIDEN BÖBREK AĞIZLAŞTIRMASI


- PERKÜTAN/PERCUTANEOUS[İng.] değil/yerine/= DERİ YOLUYLA, DERIDEN


- PERMANAT[Fr.] ile PERMANGANAT[Fr.]

( Saçların, uzun süre dalgalı kalmasını sağlamak için uygulanan işlem. İLE Mikrop öldürücü olarak kullanılan, suda eriyiği menekşe renginde bulunan, potasyum permanganatın kısa adı. )


- PERMANENCE vs. CONTINUOUSNESS


- PERMEÇE ile/ve FİLADUR

( Yedek olarak kullanılan ince halat. İLE/VE İnce ve katranlı halat. )


- PERMISSION vs./and APPROVE


- PERMISSION/MAY vs. PROBABILITY/MIGHT


- PERMİYEN[Perm kentinin adından]

( Birinci çağın altıncı ve sonuncu dönemi ve bu dönemde oluşmuş yer katmanları. )


- PERO ve FAÇETA[İt.]

( Armut şeklinde tek parça elmas. VE Elmasın yontulmuş her bir yüzü. )


- PEROKSİZOM değil/yerine/= AYIRGAN


- PERPENDICULAR vs./and HIGH


- PERPENDİKÜLER/PERPENDICULAR[İng.] değil/yerine/= DİKEY


- PERPERÎŞÂN/PERMEPERÎŞÂN


- PERSANTIL/PERCENTILE[İng.] değil/yerine/= YÜZDELİK


- PERSECUTE vs. PROSECUTE


- PERŞEMBE'NİN GELİŞİ, ÇARŞAMBA'DAN, BELİRLİ OLUR ile/<> ADAM OLACAK ÇOCUK, BOKUNDAN BELİRLİ OLUR


- PERSEPSİYON/PERCEPTION[İng.] değil/yerine/= ALGILAMA


- PERSEVERASYON/PERSEVERATION[İng.] değil/yerine/= TEKRARLI TAKILIM


- PERSISTAN/PERSISTENT[İng.] değil/yerine/= İNATÇI


- PERSON vs. CONCEPT/EVENT


- PERSONAL vs. PERSONNEL


- [not] PERSONAL REQUEST vs./and GOOD REQUEST


- PERSONAL vs. SELF


- PERSONALITE/PERSONALITY[İng.] değil/yerine/= KİŞİLİK


- PERSONEL yerine ÇALIŞAN


- PERSONEL ile MÜRETTEBAT


- PERSPEKTİF/PERSPECTIVE değil/yerine/= BAKIŞ AÇISI


- PERSPEKTİF değil/yerine/= GÖRÜNGE/BAKIŞ AÇISI


- PERSUASION vs./and JUSTICE/MERCY


- PERTEV değil/yerine/= IŞIK, PARLAKLIK, YALIM


- PERTEVNİYAL KADIN EFENDİ ÇEŞMESİ ile PERTEVNİYAL SULTAN ÇEŞMESİ / VALİDE ÇEŞMESİ

( Eyüp'te, Eyüpsultan'dadır. İLE Aksaray'da Valide Sultan Camisi bahçesindedir. )

( 1867'de, Sultan Abdülaziz'in annesi Pertevniyal Sultan tarafından. İLE 1871'de, Pertevniyal Sultan tarafından. )


- PERTEVNİYAL VÂLİDE SULTAN ile BEZM-İ ÂLEM VÂLİDE SULTAN

( SULTAN ABDÜLAZİZ ile SULTAN ABDÜLMECİD )

( Pertevniyal Vâlide Sultan Çeşmesi, Eyüp Sultan'da, Yâvedûd Türbesi karşısında, Haliç Köprüsü'nün altındadır. [19. yy.] )


- PERU ve/||/<> MISIR

( )


- PERUK ile SAÇ


- PERUKA[İt.] ile PERÜKÂR[Fr. < İt.]

( Takma saç. İLE Berber. )


- PERUZ HANIM ile/ve/||/<>/> NURHAN DAMCIOĞLU

( )


- PERVÂ[Fars.] değil/yerine/= ÇEKİNME/SAKINMA/KORKU


- PERVANEBALIĞI = AYBALIĞI


- PERVANECİ

( Selçuklu Divanı'nda bulunan, arazi defterlerine bakan görevli. )


- PERVÂSIZ/LIK[Fars.] ile PATAVATSIZ/LIK

( Çekinmez, sakınmaz, korkusuz kişi. / Çekinmeden, sakınmadan, korkmadan. İLE/VE/||/<>/> Sakınmama, korkusuzluk: Sözlerinin nereye varacağını düşünmeden saygısızca konuşan, davranışlarına dikkat etmeyen kişi/tutum. )


- PERVÂZ[Fars.] ile -PERVÂZ[Fars.] ile PERVÂZE[Fars.] ile PERVÂZÎ[Fars.]

( Uçma, uçuş. | Saçak. | Göze/hücre. | Ayna. | Dolap. | Aynalı, ince ve uzun tahta. İLE "Uçan, uçucu" anlamlarıyla birleşik sözcük yapar.[BÂLÂ-PERVÂZ: Yüksekten uçan. | BÜLEND-PERVÂZ: İddialı, inatçı.] İLE Kır, gezinti için hazırlanan yemek. | Gece eğlencesi ışığı. | Altın ve gümüş yaprakların kırıntısı. İLE Divân-ı Hümâyün ve Defter-i Hâkânî kalemlerine devam ve hizmet etmeden ve de hâcegândan olmadan, yolunu bularak bu kalemlerden birinde ketebeden olduğuna dair kayıtlarına şerh verilen kişi. )


- PERVAZE ile PERVÂZE[Fars.]

( Uçan. İLE Kır gezisi için hazırlanan yemek | Altın ve gümüş yaprakların kırıntısı. )


- PERVERENDE[Fars.] ile/ve/||/<>/> PERVERDE[PELVERDE değil!][Fars.] ile/ve/||/<>/> PERVERD/-PERVER[çoğ. PERVERÂN][Fars.]

( Yetiştirici, terbiye edici. | Besleyici, büyütücü. İLE/VE/||/<>/> Beslenmiş, büyütülmüş, yetiştirilmiş. | Üzüm şırasından yapılan bir çeşit tatlı. İLE/VE/||/<>/> "Besleyen/besleyici, büyüten, yetiştiren/yetiştirici, koruyan, terbiye eden" anlamlarıyla birleşik sözcükler yapar.[DEHÂ-PERVER: Dâhî yetiştiren. | FUKARÂ-PERVER: Yoksul besleyen.] )


- PERVERÎ[Fars.] / PERVERİŞ[Fars.] / PERVERÎŞ-ÂMÛZ[Fars.] / PERVERÎŞ-YÂB[Fars.] / PERVERİŞ-YÂFTE[Fars.]

( Besleyicilik, büyütücülük, terbiye. | Seçme. | Sevme. İLE Besleyiş, besleme, beslenme. | İlerleme, terakkî. İLE Mânen yetiştiren, filozof. İLE Beslenen. | Yetiştirilen, terbiye gören, terbiye edilen. İLE Büyütülmüş, bakımlı, terbiyeli, terbiye edilmiş. )


- PERVEZ/PERVAZ[Fars.] ile/ve/değil/<> EŞİK


- PES ETMEK ile/ve/değil/yerine/>< AKIŞINA BIRAKMAK


- PES ETMEK ile KAÇMAK


- PES ETMEK ile/değil/yerine OLGUNLAŞMAK


- PES ETMEK ile/ve/değil/yerine VAZGEÇMEK


- PES/FOOT[İng.] değil/yerine/= AYAK


- PEŞ PEŞE


- PEŞ[Fars.] ile PEŞ[Fars.]

( Arka. İLE Bazı giysilerin bol olması için yanlarına eklenen kumaş parçası. )


- PES ile/ve/||/<>/> TİZ ile/ve/||/<>/> UYUM

( Hafif, yavaş sesle söylenen. | Yenilgiyi kabul ettiğini belirtmek için ya da birinin şaşkınlık veren davranışlarına karşılık olarak kullanılır. İLE/VE/||/<>/> İnce, keskin selen/sadâ. İLE/VE/||/<>/> ... )


- PESEND[Fars.] ile/ve/||/<> -PESEND[Fars.]

( Beğenme, seçme. | Bir çeşit iğne işi. | Esmerleşmiş/mat altın. | Mushaflarla yazmaların ilk sayfalarıyla sure ya da bahis başlarında boya ile perdâh edilerek altınla karışık yapılmış olan biçimler. İLE Beğenen, beğenmiş.[MÜŞKÜL-PESEND: Güç beğenir. | HOD-PESEND: Kendini beğenmiş.] )


- PESETA ile/değil/yerine/> AVRO

( Eski İspanyol para birimi. )


- PEŞİ PEŞİNE (GELMEK)


- PESİMİST/PESSIMIST[İng.]/BEDBİN[Fars.] değil/yerine/= KARAMSAR/KÖTÜMSER


- PESİMİZM/PESSIMISM[İng.]/BEDBİNLİK değil/yerine/= KÖTÜMSERLİK/KARAMSARLIK


- PEŞİN FİYAT değil/yerine/= ÖN EDER


- PEŞİN FİYATINA TAKSİTLE değil/yerine/= ÖN EDERİNE BÖLÜŞLE


- PEŞÎN/PÎŞÎN[Fars. < PÎŞ: Ön.] ile PESÎN[Fars.] ile Peşîn[Fars.]

( Önden, önce. | Önden verilen. İLE Sonraki, en son. İLE Keykubad'ın üçüncü oğlu. )


- PEŞİN SATAN ile/ve/<> VERESİYE SATAN

( Şişman. İLE/VE/<> Pişman. )


- PEŞİN değil/yerine/= ÖNCELİ


- PEŞİNAT değil/yerine/= ÖN ÖDEME


- PEŞİNDE KOŞMAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> VAZGEÇMEK


- PEŞİNDE ile ARDINDA


- ... PEŞİNDE ile/ve/değil/<> ... DERDİNDE


- PEŞİNDEN KOŞMAMALI!


- PESPEMBE


- PEŞREV ile PEŞREV ile PES-REV

( Türk müziğinde, faslın giriş taksiminden sonra ilk çalınan dört haneli ve dört teslimli parça. | Halk öykülerinde, türkülerin okunup çalınışı sırasında türkü aralarına katılan mani türünden küçük türküler. İLE Pehlivanların tutuşmadan önce kispetlerine vurarak yaptıkları gösteri. İLE Hizmetli/uşak.[arkadan gelen] )


- PEŞREV ile UVERTÜR

( Alaturka müsikîde bestelerden önce ve taksimden sonra çalınan nağme. İLE Batı müziğinde ana parçadan önce çalınan giriş/açış müziği. )


- PEŞTAMAL[Fars.] ile/değil/||/<> KEŞAN


- PEŞTEMÂL ile ÂB-ÇÎN[Ar.]

( ... İLE Ölü yıkayıcıya ait ve ölü kurulamaya yarayan peştemal, bez. )


- PESTİL değil/yerine/= BASTIK


- PESTİL ile KÖFTER[Fars. < KOFTER]

( İnce yufka biçiminde kurutulmuş meyve ezmesi, bastık. | Çok yorgun, güçsüz. | Hasta. | Tavan ile kömür damarı arasında yer alan ince, yumuşak killi tabaka. İLE Üzüm şırasıyla nişasta karışımının kaynatılıp dökülerek kesildikten sonra kurutulmasıyla hazırlanan bir tür pestil. )


- PES Ü DÎVÂR[Fars.] ile/ve/değil/||/<>/< PES Ü PERDE[Fars.]

( Duvarın arkası. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Perdenin arkası. )


- PET/BT/POZİTRON EMISYON TOMOGRAFİ, POZİTRON YAYILIMLI KESITÇEKİM/POSITRON EMISSION TOMOGRAPHY/COMPUTERIZED TOMOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= BİLGİSAYARLI KESITÇEKİM/TOMOGRAFİ


- PET/POZİTRON EMISYON TOMOGRAFİ POSITRON EMISSION TOMOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= POZİTRON YAYILIMLI KESİTÇEKİM


- PETEK ile ...

( Minarelerde külâh ile şerefe arasındaki bölüm. )


- PETEŞİ/PETECHIA[İng.] değil/yerine/= NOKTASAL KANAMA


- PETROL ile AĞIR PETROL

( Kendiliğinden.[yüzeye nisptene yakın derinlikten] İLE 300 ºC buhar basıncıyla.[en az 1000 - 2000 metreden] )

( Yoğunluğu 0.8'den 0.95'e kadar değişebilen, hidrokarbürlerden oluşmuş, kendine özgü kokusu olan, koyu renkli, arıtılmamış, doğal yanıcı mineral yağ. İLE ... )


- PETROL[Fr. < Lat.] değil/yerine/= YERYAĞI

( Yoğunluğu 0.8'den 0.95'e kadar değişebilen, hidrokarbürlerden oluşmuş, kendine özgü kokusu olan, koyu renkli, arıtılmamış, doğal yanıcı mineral yağ. )


- PETROLOJİ ile ...

( Kayaç bilimi. )


- PETUNYA

( Patlıcangillerden, çeşitli renkte çiçekler açan, kokulu bir süs bitkisi. )

( PETUNIA )


- PEYDÂ ile ...

( MEYDANDA, AÇIKTA | HAZIR, MEVCUT )


- PEYDERPEY[Fars. < PEY:Arka. | -DER: İçinde.]["PEYDELPEY" değil!] (ÖDEMEK) AZAR AZAR/BÖLÜM BÖLÜM/YAVAŞ YAVAŞ (ÖDEMEK) | BİRBİRİ ARDINCA, ART ARDA


- PEYGAMBER


- PEYGAMBER OLDU değil PEYGAMBERLİĞİNİ İLÂN ETTİ


- PEYGAMBER YEMİNİ ile NEFİS YEMİNİ


- PEYGAMBER ile/ve/||/<> AZİZ ile/ve/||/<> MESİH

( Dışarıdan. İLE/VE/||/<> Yüz yüze. İLE/VE/||/<> İçeriden. )


- PEYGAMBER ile HEKİM

( ... İLE Peygamberlikten nasibi olan. )

( İkisi de gelecekten haber verir. )

( Topluluğu değiştirme gücü olmayanlar, kendini düzeltemez. )


- PEYGAMBER ve/||/<>/> İLİM

( Peygamberler, yalnızca, ilmi, kalıt[miras] bırakır. )


- PEYGAMBER ve ÜMMET


- PEYGAMBERAĞACI ile PEYGAMBERÇİÇEĞİ ile PEYGAMBERDEVESİ

( Yabanikimyongillerden, reçinesinden gayakol çıkarılan bir ağaç. İLE Mavi kantaron, belemir. İLE Sıcak ve ılıman ülkelerde yaşayan, genellikle yeşil renkte ve ortalama 5 cm. boyuna, düz kanatlı, çok obur böcek. )

( GUAJACUM OFFICINALE cum CENTAUREA CYNUS cum MANTIS RELIGIOSA )


- PEYGAMBERDE:
HATA/GÜNAH değil ZELLE

( ... DEĞİL İyilerden en iyiyi seçememe. )

( Peygamberin hatası olmaz! Sadece iyilerden en iyiyi seçememe olabilir belki. )


- PEYGAMBERDEVESİ ile ASYA PEYGAMBERDEVESİ

( 5 gözleri bulunmaktadır. )


- PEYGAMBERDEVESİ ile ORKİDE PEYGAMBERDEVESİ

( NTV - Yaşam Öyküsü 1. Bölüm (İlk Adımlar)[22:40 - 28:30 arası] )


- PEYGAMBER'İN:
SOL'U değil SAĞ-I SÂNÎ(ÖTEKİ/İKİNCİ SAĞI)


- PEYGAMBERLER ve VELÎLER

( Ümmetleriyle bilinir. VE Dostlarıyla bilinir. )


- PEYK[Fars.] ile PEYREV[Fars.]

( Uydu. | Bir başkasına bağımlılığı olan. İLE Başkasının izinden giden, izleyen/izleyici. )


- PEYKE[Fars. < PAYGÂH]/SEKİ/KEREVET[Yun.] değil/yerine/= SEDİR/SALACAK

( Genellikle eski kahvelerde ve evlerde bulunan, duvara bitişik, alçak, tahta sedir. )


- PEYMÂNE[Fars.] ile SAĞRAK/KADEH[Ar.]

( Kalp. (Eskiden kadehleri kalp biçiminde yaparlarmış.) | Büyük kadeh. İLE ... )

( Aynı/ortak kadehten içiliyorsa. İLE Her bir kişininki ayrıysa. )


- [ne yazık ki]
PEZEVENK/TERES/KAVAT[Ar. < KAVVÂD]/GODOŞ[Erm. < KODOŞ]/PIMP/COCKOLD[İng.] ile/değil PUZEVENK


- PEZEVENK[Erm.] ile/ve/||/<> GAVAT/KAVAT[Ar. < KAVVÂD]


- PEZEVENK/LİK ile/değil ÇÖPÇATAN/LIK


- PƏRT OLMAQ[Azr.] = İÇERLEMEK[Tr.]


- PƏZƏVƏNG[Azr.] = İRİ YAPILI/TORAMAN[Tr.]


- PH/POWER OF HYDROGEN[İng.] değil/yerine/= HİDROJEN GÜCÜ


- PH ile PUANTOMETRE

( Asitlik ya da bazlık derecesi. İLE Işık yeğinliğini/şiddetini ölçen aygıt. )


- PHALL-/PHALLO- ile/||/<> BALAN-/BALANO-

( Penis. İLE/||/<> Glans penisle ilgili. )


- PHASE vs. LAP/STAGE


- PHD/DOCTOR OF PHILOSOPHY[İng.] değil/yerine/= AKADEMIK UZMAN


- PHENOMENON vs. FACT


- PHENOMENON vs. REALITY


- PHI PHI DON ile/ve/<> PHI PHI LEE

( Büyük olan ve konaklama olanaklarının bulunduğu ada. İLE/VE/<> Maya Beach'in bulunduğu ada. [Leonardo DiCaprio'nun oynadığı The Beach filminin çekildiği yer.] )

( Tayland'ın ünlü iki adası. [Phuket ve Krabi'den turlarla da gidilebilmektedir.] )


- PHI/PROTECTED HEALTH INFORMATION[İng.] değil/yerine/= KORUNMUŞ SAĞLIK BİLGİSİ


- PHI/PUBLIC HEALTH INFORMATICS[İng.] değil/yerine/= HALK SAĞLIĞI BİLİŞİMİ


- PHII/PUBLIC HEALTH INFORMATICS INSTİTUTE[İng.] değil/yerine/= HALK SAĞLIĞI BİLİŞİM ENSTİTÜSÜ


- PHİL-/-PHİL/-PHİLE/-PHİLİA/-PHİLİC/PHİLO-/-PHİLY ile/||/<> PHOB-/-PHOBE/-PHOBİA/-PHOBİAC/PHOBO-

( Sevme, eğilimi olma, eğilim, hastalık derecesinde eğilim. İLE/||/<> Korku, kaygı, fobisi olan. )


- PHILLIP[PHILIA: Sevgi/si. | HIP: At.]:

( At sevgisi/sever. )


- PHILOMYTHOS ile/ve PHILOSOPHOS


- PHILONOUS ile/ve/||/<> HYLAS


- PHILOSOPHY vs. METAPHYSICS


- PHIN/PUBLIC HEALTH INFORMATION NETWORK[İng.] değil/yerine/= HALK SAĞLIĞI BİLGİ AĞI


- PHMETRİ/POWER OF HYDROGENMETRY[İng.] değil/yerine/= HİDROJEN GÜCÜ ÖLÇÜMÜ


- PHOTOAGING[İng.] değil/yerine/= UV YAŞLANMASI, MORÖTESİ YAŞLANMASI


- PHP'DE:
ECHO ile PRINT

( Echo, print'e göre işlemciyi daha verimli kullanır. )


- PHP'DE YORUM SİMGESİ:
// ile/ve/||/<>/> /* ... */

( Tek satır için. İLE/VE/||/<>/> Birkaç satır için. )


- PHR/PERSONAL HEALTH RECORD[İng.] değil/yerine/= KİŞİSEL SAĞLIK KAYDI


- PHYE ile/ve/<> PHYA

( Gövdesel ve fiziksel. İLE/VE/<> Ahlâksal ve siyasal. )


- PHYSIC vs. PHYSICS vs. PHYSICAL


- PHYSICIAN vs. PHYSICIST


- PHYSIOLOGICAL NEEDS vs./and PSYCHOLOGICAL NEEDS


- PHYSİ-/PHYSİO- ile/||/<> PHYT-/-PHYTE/PHYTİ-/PHYTO- ile/||/<> DENDR- ile/||/<> PHARMACO-

( Doğa ile ilgili, doğal, fizyoloji ile ilgili. İLE/||/<> Bitki, vejetasyon, bitkisel, parazit ile ilgili. İLE/||/<> Ağaç. İLE/||/<> İlaç ya da ilaç nesneleri ile ilgili. )


- Pİ SAYISI ile/<> HİDROJEN ATOMLARI(NIN ENERJİ DÜZEYLERİ)


- Pİ:
SINIRLI ve SONSUZ


- Pİ[Π][3.14] ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TAU[τ][6.28]

( Çemberin çevresini çapıyla ilişkilendirir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Bir çemberin çevresini yarıçapıyla ilişkilendirir. [Tam çemberin radyan cinsinden açı ölçüsü olarak daha kullanışlıdır.] )


- PİÇ ile GÖBEL

( ... İLE Babası belirli olmayan çocuk. | Kimsesiz, başıboş çocuk. | Çocuk. | Sınırları ayırmak için tarla kenarlarında yapılan toprak tepecikler. )


- PİÇ/FIR/KOPİL[Yun.] ile PUŞT[Fars.]


- PİÇ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YETİM/ÖKSÜZ


- PICTURE vs. PHOTOGRAPH


- PİDE ile FODLA[Ar.]

( ... İLE Çoğunlukla imaretlerde, yoksullara verilen, kepekli undan yapılmış, pideye benzer bir tür ekmek. )


- PİDE ile GÖMBE

( ... İLE Mayalı ya da mayasız, yağlı ya da yağsız olarak yapılan bir tür kül pidesi. )


- PİDE ile/||/<> KAHİ

( ... İLE/||/<> Emekliye ayrılacak yeniçeri aşçıların kendine sermaye toplamak için yapıp dağıttığı bir tür pide. )


- PİDE[Yun.] ile KİRDE[Fars. < GİRDE]

( Mayalı hamurdan yapılan, ince, yayvan yiyecek. İLE Genellikle mısır unuyla yapılan bir pide türü. )


- PİDE değil/yerine/= PÜŞKEL


- PİDE/FODLA ile SOMUN/ERMENİ EKMEĞİ ile FRANCALA

( Arpa unu karıştırılırdı. İLE Buğday, arpa, çavdar, mısır unundan. İLE Beyaz undan yapılırdı. )

( Sarayda pişirilen ekmeklerin unu, Bursa'dan, özel olarak getirtilirdi. [330 ton/ay] )


- PIECE BY PIECE vs. ALL IN PIECES


- PIECE vs. ENTIRE/WHOLE


- PIECE vs./and MANNER


- PİERCING[İng.] değil/yerine/= DELTAK


- PIERRE LOTI değil/yerine/ya da ÜÇ ŞEHİTLER değil/yerine/ya da İDRİS-İ BİTLİSÎ TEPESİ


- PIERRE PAUL BROCA ile/ve/||/<> CARL VERNICKE


- PİETA ile ...

( Meryem'in üzüntülü kompozisyonları. )


- PİETİZM ile ...

( Dini kuralları tutarlı ve sıkı yaşamak. )


- PİGME ile ABORJİN ile AINU ile İNUİT

( Afrika yerlisi. İLE Yeni Zelanda yerlisi. [Lat.: Roma'lıların ilk ataları. | Yerliler. | İlk oturanlar.] İLE Japonya yerlisi. İLE Kuzey Amerika yerlisi. )


- PİGME ile/ve EFE

( Afrika yerlisi. İLE/VE Kongo'daki Pigme'ler. )


- PİGME'LERDE:
KAYIK yerine KÖPRÜ


- PİGMENT[Fr. < Lat.] PİGMENTLERİN TEMEL RENKLERİ

( Canlı bir organizmanın oluşturduğu, ona özel bir renk veren kimyasal madde. İLE Siyah, mor, kırmızı, mavi. )


- PÎH[Fars.] ile PÎH[Fars.]

( İçyağı. İLE Göz çapağı. )


- PIHTILAŞMA ile DONMA


- PII/PERSONAL IDENTIFIABLE INFORMATION[İng.] değil/yerine/= KİŞİSEL TANIMLANABİLİR BİLGİ


- PİJAMA[Fr. < Hint dillerinden] değil/yerine/= GECELİK


- PİK[İng.] ile PİK[İt.]

( Dökme demir. İLE Geminin kıç tarafındaki bayrak serenine açılan üçgen biçimindeki yelken. )


- PİK/PEAK[İng.] değil/yerine/= TEPE | DORUK


- [İng.] PİKAP ile PİKAP[< PICK-UP]

( Elektrikle ya da pille çalışan, plak dinlemekte kullanılan aygıt. İLE Küçük kamyon, kamyonet. )


- PİKNİK (YAPMAK) değil/yerine/= KIR'A GİTMEK


- PİKTOGRAFİ değil/yerine/= ÇİZİYAZIM


- PİKTOGRAFİK değil/yerine/= ÇİZİYAZIMSAL


- PİKTOGRAM değil/yerine/= ÇİZİYAZI


- PİL

( Volta, 1799 )


- PİL-/PİLİ-/PİLO- ile/||/<> TRİCH-/TRİCHO-

( Kıl. İLE/||/<> Saç, saçların durumu ile ilgili, kıl. )


- PİL[Fr.] ile PİL[Fars.] ile PÎL[Fars.]

( Kimyasal erkeyi, elektrik erkesine çeviren aygıt. İLE Topuk, ökçe. | Çadır eteği tutturmada kullanılan küçük ağaç parçaları. | Çelik çomak oyunu. İLE Fil. )


- PILATES TOPU ile/ve/değil BOBATH TOPU

( Pilates topu olarak bilinen top, Bobath topudur. )

( ... İLE/VE/DEĞİL Dik oturmayı sağlamak ve birçok özelliğinden yararlanmak üzere kullanmanızı salık veririz. )


- PİLAV(/YEMEK) PİŞİRMEDE:
"DEMLENDİRME" ile/ve/||/<> "DİNLENDİRME"


- PİLAV:
BEYAZ PİRİNÇTEN yerine KABUKLU PİRİNÇTEN (YA DA BULGUR PİLAVI)


- PILI-PIRTI (ESKİ EŞYA)(NI TOPLAMAK)


- PİLİ[Fr.] değil/yerine/= KIVRIM/KIVRINTI

( Kumaş, kâğıt vb.'de bir bölümünün, öbürünün üzerine gelmesiyle oluşan kıvrım. | Bu biçimde kıvrımı olan etek. )


- PİLİÇ ile BULADA[< Yun.]

( ... İLE Büyük piliç. )


- PİLİÇ ile/ve TAVUK

( Dünyadaki tüm piliçlerin kökeni Kırmızı Orman Tavuğu denen Tayland'a özgü bir tür sülüne dayanmaktadır. )

( Amerika kıtasında 1500'lerden önce hiç piliç yoktu. Kıtaya pilici ilk götüren İspanyol'lar oldu. )

( Öteki dillerde GIT GIT GIDAK[Türkçe'de]: * GAK GAK[Almanya'da] * GOK GOK[Danimarka'da] * KOT KOT[Finlandiya ve Macaristan'da] * KOTKOTKODAT[Fransa'da] * TOK TOK[Hollanda'da] * GUK GUK[Tayland'da] )

( HURÛS-BEÇE ile/ve ... )

( PULLET vs./and CHICKEN )


- PİLİÇ ile YARGA/YARKA

( ... İLE Büyük piliç. )


- PİLİLİ değil PİLELİ


- PİLONİDAL SİNÜS ile/ve/||/<> PİLONİDAL APSE

( Açıklamalarını okumak için burayı tıklayınız... )


- PİLOT ÇALIŞMA/PİLOT STUDY[İng.] değil/yerine/= ÖNCÜL ÇALIŞMA


- [Fr. < Yun.] PİLOT ile PİLOT

( Bir hava taşıtını kullanmak ve yönetmekle görevli kişi. İLE Deneme niteliğinde olan. )


- pilul/pil.[Lat. < PILULA] değil/yerine/= HAP


- PIM/PERSONAL INFORMATION MANAGEMENT[İng.] değil/yerine/= KİŞİSEL BİLGİ YÖNETİMİ


- PIMS/PERSONAL INFORMATION MANAGEMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= KİŞİSEL BİLGİ YÖNETİM DÜZENİ


- PİNA ile MİDYE

( Telli bir çalgı.[Çin kökenli] | Bir tür yumuşakça. | Midyenin büyüğü. İLE ... )


- PINARA ile/ve PATARA


- PİNGPONG[İng.] ile PİNPON[argo]

( Masatopu. İLE Yaşlılıktan çökmüş. )


- PINOSITOZ/PINOCYTOSIS[İng.] değil/yerine/= GÖZE SIVI İÇİMİ


- PİNOSİTOZ değil/yerine/= ETME


- PİNOSİTOZ ile FAGOSİTOZ

( Gözenin sıvı nesneleri alması. İLE Gözenin katı nesneleri alması. )


- PİNTİ[Azr.] = PASAKLI[Tr.]


- PİPİLEMEK:
İŞEMEK ile ÇİFTLEŞMEK ile DÖKMEK/DAMLATMAK

( Köpeklerin işeme eylemini tanımlar.[Genellikle küçük köpekler için kullanılır ve genellikle sevimli ya da eğlenceli bir biçimde kullanılır.] İLE Köpeklerin birbiriyle ya da cansız nesnelerle çiftleşme benzeri hareketler yapması.[Bu davranış, köpekler arasında baskınlık kurma, kendi arasında üstünlük oluşturma ya da sadece oyun oynama gibi çeşitli nedenlerle gerçekleşebilir.] [Bazen stres, heyecan ya da enerji fazlalığı gibi duygusal durumların bir ifadesi olarak da görülebilir.] İLE Az ölçüde bir şey dökmek ya da damlatmak. )


- PIR PIR (UÇMAK)


- PIR PIR ile PIRPIRI/PİRPİRİ

( Genellikle kuş kanadının çıkardığı sesi andırır sesleri anlatmak için kullanılır. İLE Yeniçeri salma erlerinin giydikleri, kırmızı çuhadan yapılmış cüppe. | Bir tür Bizans altını. | Uçarı, hovarda. )


- PÎR ile ŞEYH


- PİRAMİD


- PİRAMİT ile KIZIL/KIRMIZI PİRAMİT


- PİRAMİT ile/<> KONİ

( THALES KURAMI: Piramidin yüksekliğini bulmak için yere dikilen bir çubuğun gölgesinin uzunluğunun, çubuğun uzunluğuna eşit olmasını beklemek ve o anda piramidin gölgesinin uzunluğunu ölçerek piramidin yüksekliğinin ölçülmesi. )


- PİRAMİT ile/ve/||/<> YILDIZ


- PİRAMİTLER:
[BOSNA ile GİZA ile TİKAL ile MAURITIUS ile KOHKER ile GUIMAK ile ENDONEZYA ile JİLİN ile BEYAZ ile KUKULKAN ile SUDAN ile SUALTI ile KÜBA ile YONAGUNİ ile BALİ ile MAYA ile JAVA ile KAMBOÇYA ile AVUSTRALYA ile GUATEMALA] ile
MODERN PİRAMİTLER
[MOSKOVA ile KANADA ile CEITUS ile MEMPHIS ile LAS VEGAS]

( [Bosna'da. İLE Mısır'da. İLE Guatemala'da. İLE Mauritius'ta. İLE Kamboçya'da. İLE Kanarya Adaları'nda. İLE Endonezya'da. İLE Kuzeydoğu Çin'de. İLE Çin'de. İLE Meksika'da. İLE Sudan'da. İLE Portekiz açıklarında. İLE Küba açıklarında. İLE Japonya'da. İLE Bali adalarında. İLE Güney Amerika'da. İLE Java adalarında. İLE Kamboçya'da. İLE Avustralya'da. İLE Guatemala'da.]
İLE
Modern:
[Rusya'da. İLE Kanada'da. İLE Roma(İtalya)'da. İLE Amerika'da. İLE Amerika'da.] )

( En çok piramitin bulunduğu ülke, Mısır değil Sudan'dır[220 piramit bulunmaktadır.] )


- PİRAMİTLER:
KHUFU ile/ve KHAF-RA ile/ve MENKAURA

( KEOPS ile/ve KEFREN ile/ve MİKERİNOS )


- PİRANA ile BARAKUDA ile LOTA/GELİNCİKBALIĞI

( Yırtıcı balıklar. )

( Piranalar, kan yoksa doğrudan saldırmazlar. )

( Piranalar, beyaz, gri, siyah, sarı, gümüş ve kırmızı renktelerdir. )

( Amazon havzasındaki akarsularda ve Orinoko gibi yakınındaki ırmaklarda yaşarlar. İLE ... İLE ... )


- PIRASA ile/||/<> GÖMÜ PIRASA

( ... İLE/||/<> Katmanları daha incedir. )


- PIRASA ile/değil PILASA[Arnavutça]

( ... İLE/DEĞİL Baklava. )

( L/R harfi )


- PİR'E KADAR ile PEYGAMBER'E KADAR


- PİRE ile BİT

( Bit yiğitte, pire itte bulunur. [Rüstem Paşa'nın, Cüzzam'lı olmamasına bağlı olarak söylendiği varsayılmaktadır.] )

( [argo] ... ile MACAR )

( YAVŞAK: Bit yavrusu. )

( BÜRGÛS[çoğ. BERÂGÎS], HADÛŞ[: Sinek. | Pire.] ile KAML/KAMLE, KEHLE
MASS-I ADÎM-ÜL-CANÂHİYYE: Pireler. )

( ... ile ŞÜPÜŞ )

( FLEA vs. LOUSE [YOUNG LOUSE]
XENOPYSLLA )

( PULEX IRRITANS cum PEDICULUS )

( ... ile MACAR )


- PİRE ile BİTKİ PİRESİ

( )


- PİRE yerine KALKAĞAN


- PİRE ile KÖPEK PİRESİ

( ... İLE Siphonaptera takımının gerçek pireler(Pulicidae) ailesinde yer alan, erginleri 2-3 mm boyunda, kırmızımsı esmer renkte, köpek, kedi, tavşan, sıçan ve insanı sokup emerek beslenen, kaşıntı ve gelişme geriliğine neden olan, veba hastalığının taşıyıcılığını yapan böcek türü. )

( FLEA vs. DOG FLEA )

( ... avec PUCE DU CHIEN )

( ... mit HUNDEFLOH )

( ... vs. CTENOCEPHALIDES CANIS )


- PİRE ile SU PİRESİ/BİTİ

( ... İLE Kabuklulardan, durgun sularda yaşayan bir hayvan. )

( ... cum DAPHNIA PULEX )


- PİREKAPAN/PİREOTU = NEZLEOTU

( Bileşikgillerden, beyaz yapraklı çok yıllık bir bitki. Bazı türlerinden elde edilen toz, böcek öldürücü olarak kullanılır. )

( PYRENTHRUM )


- PİR-İ MEHMED PAŞA CAMİSİ ile PİR-İ MEHMED PAŞA MESCİDİ / KONUK TEKKESİ MESCİDİ

( Silivri'dedir. İLE Fatih'te, Molla Gürâni'dedir. )

( Sadrazam Pirî Mehmed Paşa tarafından. İLE Sadrazam Pirî Mehmed Paşa tarafından. [Yıkık durumdadır.] )


- PİRÎ PAŞA MEDRESESİ MESCİDİ / SOĞUKKUYU MESCİDİ / KANLI MEDRESE MESCİDİ ile PİRÎ PAŞA MESCİDİ

( Zeyrek'te, Pirî Paşa Sokağı'ndadır. İLE Hasköy, Sütlüce'dedir. )

( 1543'te, Pirî Paşa tarafından. İLE 1520'de, Sadrazam Pirî Mehmed Paşa tarafından. )


- PIRİFORM[İng.] değil/yerine/= ARMUDUMSU


- PIRIL PIRIL (PARLAMAK, PARILDAMAK)


- PİRİNA[Yun.] ile ...

( Zeytinin, sıkıldıktan sonra yağ bakımından zenginliğini yitirmeyen, gübre ya da hayvan yemi olarak kullanılan küspesi. )


- | PİRİNÇ EKMEK ile AĞAÇ DİKMEK |
ile/ve/değil/||/<>/<
ÇOCUK YETİŞTİRMEK

( [öngörümüz/"beklentimiz"] Bir yıllıksa. İLE On yıllıksa. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yüz yıllık olursa. )


- PİRİNÇ:
PİLAV ile/ve/değil/||/<>/> ÇORBA

( Suyunu çekerse. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Çekmezse. )


- PİRİNÇ ile ANBERBU/Y[Ar. ANBER + Fars. BÛ]

( Pirinç.[hubûbat] | Pilav. | Pirinç.[Maden] İLE Hindistan'da, İran'da yetişen, piştiğinde güzel bir koku veren, iri ve uzun daneli bir pirinç türü. )

( PİRİNÇ MÜZESİ: Malezya'da, Langkawi'dedir. )

( ERZ/ERÜZ ile ... )

( BİRİNC ile ... )

( RICE vs. INDIAN RICE )


- PİRİNÇ ile BASMATİ PİRİNCİ

( ... İLE Sri Lanka'nın Sigiriya kentindeki Matele bölgesinde daha fazla yağış aldığından, öteki bölgelere göre daha yeşildir. Bu bölgede 40 çeşit pirinç yetişmektedir. En ünlü ve sağlıklısı, anavatanı Pakistan olan Basmati pirincidir. )


- PİRİNÇ ile/ve/||/<> BUĞDAY

(

Ölçüt "Pirinç Kültürü" "Buğday Kültürü"
Tarımsal Yapı Yoğun iş gücü gerektirir, sulama düzenekleri ve topluluk iş birliği zorunludur. Bireysel olarak yapılabilir, daha az iş gücü gerektirir.
Toplumsal Etki İş bölümü ve dayanışma baskındır, topluluk iş birliği ön plandadır. Bireycilik baskındır, bağımsız çalışma olanaklıdır.
Düşünce Tarzı Bütüncül ve bağlamsal düşünme eğilimi vardır. Çözümleyici ve bireysel düşünme eğilimi vardır.
Thomas Talhelm'in "İddiası" Bireylerin ortaklık içinde olduğu, topluluk içinde iş birliğine yatkın olduğu savunulur. Bireyci yapının daha güçlü olduğu, bağımsızlığın vurgulandığı savunulur.
)


- PİRİNÇ ile HİNTPİRİNCİ

( ... İLE Buğdaygillerden, Hindistan ve Etiyopya'da yetiştirilen, taneleri pirinç yerine kullanılan bir bitki. )


- PİRİNÇ[Fars.] ile PİRİNÇ[Fars.]

( Hububat. Buğdaygillerden, kökleri bol su içinde yetişen bir bitki. | Bu bitkinin, besin olarak kullanılan tanesi. İLE Maden. Bakıra, çinko katılarak elde edilen, sarı renkte bir alaşım. | Bu alaşımdan yapılmış olan. )


- PİRİNCİ:
[hem] PİŞİRMEK ile/ve/<>/hem de ŞİŞİRMEK

( ... İLE/VE/<>/HEM DE Tencerenin içine bir baş, bütün kurusoğan konularak pirincin şişirilmesi sağlanabilir. )


- PIRLANMAK

( Yavru kuşun, uçmaya çabalaması. )


- PIRLANTA[İt. BİRİYYAN < Fr. BRILLANT: Parlayıcı.] ile/ve/< ELMAS

( Birçok façetası olacak biçimde yontulmuş, foyasız, işlenmiş elmas. | Üzerinde pırlanta olan. İLE/VE/< Saf karbondan meydana gelir. Yerin 160 - 480 km. altında oluşur. [Tüm elmaslar yerin altında yüksek ısı ve basınç altında oluşur ve yer yüzeyine volkanik patlamalar sonucu gelir.] )

( Kaşıkçı Elmas'ı 86 Kırat'tır ve etrafında 49 küçük elmas bulunur. )

( Hollanda'da Elmas Müzesi'ni ziyaret edebilirsiniz. )

( Kudüs, elmasın merkezidir. )

( ... İLE/VE/< Işık elmasın içinden saniyede ancak 130.000 km. hızla geçer. )

( Kavram. İLE/VE/< Töz. )

( Çok çalışmak. İLE/VE/< Çalışmak. )

( BRILLIANT vs./and/< DIAMOND )


- PIROJEN/PIROGEN[İng.] değil/yerine/= ATEŞ YÜKSELTICİ


- PIRPI değil/yerine/= YILANTAŞI

( Yılan sokmasına karşı ilaç olduğuna inanılan bir tür taş. )


- PIRPIT ile PIRTI

( Eski püskü, değersiz, işe yaramayan. | Bazı pehlivanların, güreşte, kispet yerine giydikleri, kalın bezden yapılmış don. İLE Değersiz şey, eşya. | Ufak tefek ev eşyası. | Basma ve ketenden, yatak, yorgan yüzü, giysilik kumaş. )


- PIRTLAMA ile OSURMA(YELLENME/GAZ ÇIKARMA/KAVARA/ZARTA[Ar.]/CARTA)

( Birinin/birilerinin yanında yelleniliyorsa ya çok büyük bir yakınlığa ya da kopuşa/uzaklaşmaya işarettir. )

( Sevgili/eş yanında yellenebilmek, ilk başlarda yakınlığın/rahatlığın bir göstergesi olsa da daha sonraları dikkatsiz tutumlarla uzaklaşmanın ya da fazla kanıksamanın göstergesi olabilir. )

( Kişilere ayrı oda verme gereğinin/isteğinin de en büyük olası nedenlerinden biridir. )

( ... ile OS[İsveççe]: Kötü koku. )


- PİRUHİ[Slav.] ile PİŞİ

( Bir çeşit hamur yemeği. İLE Mayalı hamurdan yapılan, yağda kızartılarak pişirilen bir tür yiyecek. )


- PİS KOKU ile "AĞIR KOKU"


- PİS OLMAK ile/ve/<>/değil/yerine (YETERİNCE) TEMİZ OLMAMAK


- PİS PİS (GÜLMEK)


- PIŞ PIŞ (UYU(T)MAK)


- PÎŞ Ü PES[Fars.] ile PES Ü PÎŞ[Fars.]

( Ön ve arka. İLE Arka ve ön. )


- PİS ile/değil BİZ


- PİS ile/değil/yerine ÇİĞ


- PİS[Azr.] = KÖTÜ[Tr.]


- PÎS[Ar.] ile PİS[Ar.]

( Gövdede yer yer beyaz ya da kırmızımtırak siyah lekeler bırakan bir hastalık.[Ar. BARAS] İLE Leke, toz ya da kirle kaplı olan, kirli. | Kendinde pislik olan ya da kirlenmiş olan. | Beğenilmeyecek durumda olan, kötü, zararlı. | Kendinde pislik/kir olmamasına karşın kimi/çeşitli nedenlerden dolayı iğrenilen. | Çirkin, sevimsiz olan. | Dinleyenleri utandıracak söz. | İçinden çıkılması çok güç, karışık. )


- PİS ile/değil YOĞUN


- PISA KULESİ ve/<> SÜYÜMBİKE KULESİ ve/<> ASİNELLİ VE GARİSENDA KULESİ

( Üçü de eğri olmasıyla ünlüdür. )

( ... VE/<> Kazan'ın simgesi olan ve Kazan Hanlığı'ndan kalan tek yapıttır. 1552 yılında, Kazan Hanlığı'nı istilâ eden korkunç Ivan'a karşı kahramanca direnen, çok küçük olan oğlu yerine hanlığın başına geçen kadın hükümdar Süyüm[Sevim] Bike'nin anısına dikilmiştir. [Kırmızı tuğladan yapılmış kule, 7 katlı ve 35 m. yüksekliğindedir.] VE/<> [Bazı kaynaklara göre] İki aile arasında bir yarışma olduğu 1119 inşâ edilmiş olduğu bilinmektedir. Kentin en belirgin simgelerindendir... Uzun boylu olanın adı Asinelli, daha küçük ve daha eğimli kulenin adı ise Garisenda'dır. Dönemin güçlü ailelerinin adlarını taşıyor. Asinelli Kulesi 97.2 m. yüksekliğindedir.[Zamanında bir hapishane ve küçük kale olarak kullanılmış.] Garisenda Kulesi ise 48 m. yüksekliğe sahiptir. )

( VE/<> VE/<> )


- PİSAGOR'CU SAYI ANLAYIŞI ile/ve/||/<> ORANSAL OLMAYAN SAYI

( "Antik Mısır’dan Günümüze Pisagor" yazısı için burayı tıklayınız... )


- PİSBOĞAZ/ŞİKEMPERVER[Fars.] değil/yerine/= OBUR

( Zamansız ve ayırt etmeden, eline geçeni yiyen kişi. İLE Gereğinden çok yemek yiyen, doymak bilmeyen. )


- PÎŞE[çoğ. PÎŞE-GÂN][Fars.] ile PÎŞE[Fars.]

( Sanat/zanaat, meslek. | İş. | Huy, tabiat, alışkanlık, âdet. | Kaval. İLE "alışmış, huy edinmiş" anlamlarına gelerek bileşik sözcükler oluşturur.[FESÂD-PÎŞE: Kötülük peşinde olan.] )


- PİŞEĞEN = PİŞEK

( Kolay pişen. )


- PİŞER-PİŞMEZ YEMEK ile/değil/yerine PİŞTİKTEN SONRA BİRAZ DİNLENDİRİP YEMEK


- PİSİ PİSİ

( Kediler için ve kedileri çağırmak için seslendirilen. )


- PİSİ PİSİNE ("GİTMEK")

( Öldürülmek. )


- PİSİ ile/değil PİŞİ

( Kedi. İLE/DEĞİL Kızartılmış hamur. )


- PİSİBALIĞI ile DİPLARYA

( ... İLE Pisibalığının küçüğü. )

( LIMANDA LIMANDA ile ... )


- PİSİFORM[İng.] değil/yerine/= BEZELYEMSİ


- PİŞİK[Azr.] = KEDİ[Tr.]


- PISIRIK ile PİNPİRİK

( Tutuk, yüreksiz, beceriksiz. İLE Yaşlı ve güçsüz. )


- PİŞİRMEDE:
ALEV ile/ve/||/<> ISI ile/ve/||/<> SÜRE

( Pişirilme amaç ve hedefine göre değişir ve iyi ayarlanması gerekir. )


- PİŞİRMEK ile/değil/yerine BÖRTMEK

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Az pişirmek, haşlamak. )

( [Fars.] PÛHTE: Pişmiş, pişkin, olgun. | NÂ-PÛHTE: Pişmemiş. )


- PİŞKİN/LİK ile/ve/değil/yerine EMİN/LİK


- PİŞKİN/LİK ile/ve PUŞT/LUK


- PİŞKİN/LİK ile/ve/||/<> YÜZSÜZ/LÜK


- PİSLİK ile/değil ÇAKILDAK

( ... İLE Bir çarkın, yalnız bir yöne doğru işlemesine yol verip tersine dönmesini önleyen ya da değirmen, sudolabı gibi bazı makinelerin işleyişini, çıkardığı sesle denetlemeye yarayan parça. | Elde çevrildikçe gürültülü ses çıkaran, değirmen biçiminde bir çocuk oyuncağı. | Koyun, keçi gibi bazı hayvanların kuyrukları altındaki kıllara takılıp kuruyan pislik. )


- PİSLİKTEN ile/değil TEMİZ OLMAYI (YETERİNCE/FAZLA) ÖNEMSEMEMEKTEN

( Tuvaletten daha pis 10 ürün ve eşya...
- Teneke kutu içeceklerin dış yüzeyi
- Hastane ve kamu binaları tırabzanları
- El kurutma makineleri
- Fast food ve çiğ köftecilerde verilen uzun süre bekletilmiş yeşil sebzeler
- Otobüs içindeki tutacaklar
- Havlu kullanılmayan spor salonlarındaki aletler
- Kağıt ve madeni paralar
- Restoran menü kitapçıkları
- Ortak kullanım alanlarındaki lamba düğmeleri
- Güzellik salonları ve kuaförlerdeki havlu ve aletler )


- Pişman olmadan önce KONUŞ!!!


- PİŞMAN OLMAK değil/yerine/= ÖKÜNMEK


- Pişman olmamak için DİNLE!!!


- Pişman olmamak için SUS!!!


- PİŞMAN ile/ve/||/<> PERİŞAN

( Alan. İLE/VE/||/<> Almayan. )


- PİŞMANLIĞIN SONA ERMESİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> AYDINLANMA


- PİŞMANLIK:
MERTEBE değil TEKALLÜB/DEVİNİM VE TÖVBE


- PİŞMANLIK:
YAPTIKLARIMIZDAN ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/> YAPMADIKLARIMIZDAN

( Zamanla geçer. İLE Çözümü yoktur. )


- PİŞMANLIK ile ...

( MERTEBE VE TEKALLÜB/DEVİNİM VE TÖVBE )


- PİŞMAN/LIK ile/ve/> ÇARESİZ/LİK


- PİŞMAN/LIK değil/yerine/>< DAYANÇ/LI / SABIR/LI

( Uzun süreli. DEĞİL/YERİNE/>< Kısa süreli.
[Kısa süreli dayanç, uzun süreli pişmanlıktan korur.] )


- PİŞMANLIK / OKSINMAK/OXSINMAK[dvnlgttrk] ile/ve/yerine (İÇ) HESAPLAŞMA


- PİŞMANLIK ile/ve İSTİĞFAR


- PİŞMANLIK = REPENTANCE[İng.] = REPENTIR[Fr.] = REUE[Alm.] = POENITENTIA[Lat.]


- PİŞMANLIK ile/ve/||/<> SON PİŞMANLIK

( Yarar getirir/getirebilir. İLE/VE/||/<> Yarar getirmez. )


- PİŞMANLIK[Fars. < PEŞÎMAN] ile/ve TÖVBE

( Pişmanlık, tövbedir. )

( Tövbede niyet, pişmanlıktır. )

( PİŞMAN < PEŞÎMÂN )

( PENITENCE/REGRET vs./and REPENTANCE )

( PAENITENTIA cum/et ... )


- PİŞMANLIK değil/yerine ÜMİT


- PİŞMANLIK ile/ve/<> UTANÇ

( PENITENCE/REGRET vs./and/<> SHAME )


- PİŞMAN/LIK ile/ve/> ÜZGÜN/LÜK


- PİŞMANLIK ile/ve/> ÜZÜLMEK

( Son pişmanlık işe yaramaz. )

( Yaptığımız şeyler için.["Keşke yapmasaydım."] İLE/VE/> Yapmayı isteyip henüz yapamadıklarımızdan dolayı.["Keşke yapabilsem."] )

( KOUKAI ile/ve/> KUYASHI )


- PİŞMAN/LIK ile/ve/||/<>/> VİCDAN AZABI

( REGRET vs./and/||/<>/> REMORSE )


- PİŞMİŞ AŞA SU KATMAK ile BİR ÇUVAL İNCİRİ BERBAT ETMEK

( BER-BÂD[Fars.]: Perîşan, harap, viran. | Pis, fenâ, kirli. )


- PİŞMİŞ ile/ve/<>/||/değil/yerine ÇİĞ


- PİŞMİŞ ile/ve/değil/||/<>/> PİŞKİN


- PİST[Fr.] ile/||/<>/> APRON[Fr.]

( Gösteri yapmak, dans etmek vb. için düzenlenmiş, genellikle yuvarlak yer. | Bir havaalanında uçakların kalkıp inmesine, park yerlerine gidip gelmesine yarayan özel olarak hazırlanmış şerit. | Motorlu araçların yarışları ve koşular için özel olarak düzenlenmiş yer, yarışlık. İLE Uçakların inip kalktığı pist. )


- PİST[Fr. < PISTE] ile/ve/||/<> KULVAR[Fr. < COULOIR]

( Gösteri yapmak, dans etmek vb. için düzenlenmiş, genellikle yuvarlak yer. | Bir havaalanında uçakların kalkıp inmesine, park yerlerine gidip gelmesine yarayan özel olarak hazırlanmış şerit. | Motorlu araçların yarışları ve koşular için özel olarak düzenlenmiş yer, yarışlık. İLE/VE/||/<> Yüzme ve atletizm yarışmalarında her yarışçıya ayrılan şerit. | İçinde bulunduğu ya da ilgili olduğu alan. )


- PİST ile PİST[Fr.]

( Kedileri kovmak için kullanılan söz. İLE Gösteri yapmak, dans etmek vb. için düzenlenmiş, genellikle yuvarlak yer. | Bir havaalanında, uçakların kalkıp inmesine, park yerlerine gidip gelmesine yarayan, özel olarak hazırlanmış şerit. | Yarışlar ve koşular için özel olarak düzenlenmiş yer, yarışlık. )


- PİSTAN/PİSİK ile PİSTÂN

( Kedi. İLE Meme. )


- PİSTON[Fr.] değil/yerine/= İTENEK

( Bazı araçlarda, motorlarda, bir silindir içinde düzenli hareket eden, daha küçük çaplı silindir. | [mecaz] Kayıran kişi. | Pistona benzeyen, piston görevi yapan. )


- PİSTON değil/yerine/= İTENEK


- PISTON[İng.] değil/yerine/= İTENEK


- PİSUVAR[Fr. PISSOIR] ile/ve/||/<>/< BİSİKLET ile/ve/||/<>/< MERDİVENDEN İNEN KADIN

( 1917 ile/ve/||/<>/< 1913 ile/ve/||/<>/< 1912 )

( ile/ve/||/<>/< ile/ve/||/<>/< )


- PIT PIT (ATMAK)


- PİTA ile ...

( Çanta ekmek. [Beyrut/Lübnan sokaklarında satılır.] )


- PİTİ : SEVİNÇ


- PITIR PITIR (YÜRÜMEK)


- PİTON ile AFRİKA KAYA PİTONU

( ... İLE Dünyanın en büyük yılanıdır. [135 kg. ağırlığa ve 6 m. uzunluğa ulaşabilir.] )

( ... İLE Avını 60 kg.'a kadar bütün olarak yutabilir.[Büyük bir avdan sonra 1 yıldan daha uzun süre avlanmadan durabilir.] )


- PİTON ile BURMA PİTONU

( ... cum PYTHON MOLURUS BIVITTATUS )


- PİTON ile HİNT(BANGLADEŞ) PİTONU


- PİTOZ/PTOSIS[İng.] değil/yerine/= ÖRGEN DÜŞÜKLÜĞÜ


- PIT-PIT PIT-PIT (BİR İŞİ HIZLICA YAPMAK)


- PİVOT[İng.] değil/yerine/= BEŞ NUMARALI OYUNCU [basketbol]


- PİYADE = PAYTAK

( ... = Çarpık, eğri bacaklı. | Satrançta, piyade taşı. )


- PİYALE PAŞA ÇEŞMESİ ile PİYALE PAŞA SEBİLİ

( Kasımpaşa'dadır. İLE Kasımpaşa'da, Piyale Paşa Camisi yanındadır. )

( 1638'de, Kaptan-ı Derya Uzun Piyale Paşa tarafından. İLE 1573'te, Kaptan-ı Derya Mehmed Piyale Paşa tarafından. )


- PİYÂLE[Fars.]/SÂGAR[Büyük kadeh.] ile/ve ÇEMAN/RITL-GİRÂN[Fars. En büyük kadeh.]

( İçki kadehi. İLE/VE Şarap kadehi. )


- PİYANO ve/||/<> FORTEPİYANO


- PİYANO ile/ve ORG


- PİYANODA:
TAM SESLER ile/ve YARIM SESLER

( Beyaz tuşlar. İLE/VE Siyah tuşlar. [Solunda ise yarım ses inceltir. Sağında ise kalınlaştırır.] )


- PİYASA BEDELİ/PİYASA DEĞERİ/RAYİÇ BEDEL/RAYİÇ FİYAT değil/yerine/= SÜRÜM DEĞERİ


- PİYASA MÜZİĞİ ile/ve POPÜLER MÜZİK


- PİYASA ile PAZAR


- PİYASA ile PİYASA MEKANİZMASI

( MARKET vs. MECHANISM OF MARKET )


- PİYATA[İt.] değil/yerine/= BÜYÜK TABAK

( Yassı ve büyük yemek tabağı. )


- PİYAZ[Fars.] ile PİLÂKİ[Yun.]

( Haşlanmış kurufasulyenin üzerine ince doğranmış soğan ve maydanoz katıldıktan sonra zeytinyağı ve limon dökülerek yapılan fasulye salatası. | Yemeklerin yanına katılan, ince doğranmış ve tuzla öldürülmüş, maydanozlu soğan. | Bir çıkar sağlamak düşüncesiyle söylenilen övücü söz. İLE İçine, soğan, sarımsak, maydanoz ve havuç gibi sebzeler katılarak zeytinyağıyla pişirilen yemek. )


- PİYELONEFRİT ile/||/<> SİSTİT

( Böbreklerin bakteriyel bulaşı. İLE/||/<> Mesanenin bakteriyel bulaşı. )


- PİYES ve/> PERİPESİ

( ... VE Piyesi sonuçlayan olay. )


- PİYES[Fr. < PIÈCE] ile/değil/< SKEÇ["SİKEÇ" değil SIKEÇ][İng. SKETCH < Yun.]

( Oyunca. İLE/DEĞİL Daha çok radyodan yayınlanmak üzere hazırlanmış kısa oyun. )


- PİYES[Fr.] ile/ve TİYATRO

( ... İLE/VE Tiyatro, sanatların mâbedidir. )


- PİYON ile/ve/değil/||/<>/> VEZİR

( )


- PIYRIM-PIYRIM

( Çok eskimiş, çok yıpranmış. )


- PİZOLİT[Fr. < Yun.] ile/değil KİREÇTAŞI

( Kalsiyum karbonat bileşimli, nohut büyüklüğünde, yuvarlağımsı kalsit tanecikleri ya da bunların bağlanmasıyla taş durumuna geçen kireçtaşı. İLE/DEĞİL Kireç ocağında işlenerek kireç elde edilen, kalsiyum karbon tuzundan bileşik kayaç. )


- PKTB/PPII/POTENTIAL PERSONALLY IDENTIFIABLE INFORMATION[İng.] değil/yerine/= POTANSİYEL KİŞİSEL TANIMLANABİLİR BİLGİ


- PLACE vs. PALACE


- PLAK[Fr. < PLAQUE] ile/>< KONTRPLAK[Fr. < CONTRE-PLAQUE]

( Metal nesne, plaka. İLE Genellikle mobilya işlerinde kullanılan, en az üç kaplamanın üst üste tutkallanmasından oluşan, ince, esnek tahta. )


- PLAN:
[okunuşu]
"PILAN" değil PİLAN


- PLAN/PLANE[İng.] değil/yerine/= DÜZLEM


- PLAN ile/ve/<>/> SAHNE ile/ve/<>/> SEKANS ile/ve/<>/> FİLM


- PLAN[İng.] değil/yerine/= TASARI, TASAR


- PLANCK:
SABİTİ/KALINLIĞI ile/ve/||/<> ZAMANI ile/ve/||/<> UZUNLUĞU ile/ve/||/<> SICAKLIĞI

( 10[üzeri]-43 İLE/VE/||/<> 1.38 x 10[üzeri]-43 İLE/VE/||/<> 4.13 x 10[üzeri]-35 İLE/VE/||/<> 10[üzeri]32 °C )

( Evren, sıfır saniyeden başlamaz. )


- PLANETARYUM[Fr.] değil/yerine/= GÖKEVİ/GEZEGENEVİ


- PLANIMETRİ/PLANIMETRY[İng.] değil/yerine/= DÜZLEM ÖLÇÜMÜ


- PLANKTON ile ALG

( PLANKTON vs. ALGA/E )


- PLANLAMA ile/ve HESAPLAMA

( TO PLAN vs./and TO RECKON )


- PLANLANMIŞ/LIK ile SINIRLANDIRILMIŞ/LIK


- PLAN/LAR ile/ve/değil/||/<>/>/>< OLAN/LAR


- PLANTASYON[Fr./İng.] değil/yerine/= EKİM EVİ

( Bazı endüstriyel bitkilerin geniş ölçüde yetiştirildiği işletme. )


- PLASEBO (ETKİSİ) ile/ve/<>/>< NOSEBO (ETKİSİ)

( "Memnun edeceğim." İLE/VE/<>/>< "Zarar vereceğim." )


- PLASEBO/PLACEBO[İng.] değil/yerine/= SÖZDE İLAÇ, YALANCI İLAÇ, "MUTLU OLACAĞIM"


- PLASENTA/MEŞİME değil/yerine/= DÖLEŞİ/ETENE


- PLASM-/-PLASM/PLASMO- ile/||/<> -PLASMİA

( Plazma, göze nesnesi ile ilgili, canlının oluşumu. İLE/||/<> Kan plazmasının özel bir durumu ile ilgili. )


- PLASMAN değil/yerine/= YATIRIM


- PLASTER[İng.] değil/yerine/= YARA BANDI

( Yara üzerine yapıştırılan, genellikle ilaçlı özel bant. )


- PLASTİD ile LİZOZOM

( Bitki gözelerinde fotosentez ve depo işlevlerini üstlenen organel. İLE Hayvan gözelerinde sindirim ve atık bertarafını sağlayan organel. )


- PLASTİK ile ABS[Acrylonitrile-Butadiene Styrene]

( ... İLE Boru ve levha yapımında kullanılan, çok dayanıklı bir çeşit plastik. )


- PLASTİK[Fr.] ile TERMOFOR[Fr.] ile TERMOPLAST[Fr.]

( Isı ve basınç etkisiyle biçim verilen, organik ya da sentetik olarak yapılan nesne. | Bu maddeden yapılan. İLE Kauçuk vb. maddelerden yapılan, içi su ya da kimyasal bir madde ile doldurularak ısının aynı düzeyde kalmasını sağlayan kap. İLE Sıcakta biçim verilmeye elverişli, soğukta oldukça sert olan, kalıplandıktan sonra biçim değiştirmeyen yapı malzemesi. )


- PLASTİK değil/yerine/= YOĞRUK


- PLASTİKLER'DE:
PETE[1] ile HDPE[2] ile V[3] ile LDPE[4] ile PP[5] ile PS[6] ile ÖTEKİLER[7]

( )


- PLASTISITE/PLASTICITY[İng.] değil/yerine/= UYUMLANABİLİRLİK


- PLATELET[İng.] değil/yerine/= PULYUVAR


- PLATFORM ile ALTYAPI

( PLATFORM vs. SUBSTRUCTURE )


- PLATFORM değil/yerine/= YAYKIN, | BATNAR


- PLATO/PLATEAU[İng.] değil/yerine/= DÜZLÜK


- PLATO[Fr. < Lat.] değil/yerine/= YAYLA

( UPLAND/HIGH PLATEAU vs. PLATEAU )


- PLATON ve/<>/< ARISTOKRES


- PLATON ve/||/<> EUDOKSOS ve/||/<> ARİSTOTELES ve/||/<> KALLIPPOS


- PLATON ile GEMISTUS PLETHON

( Sokrates'in öğrencisi, Aristoteles hocası Yunan filozof. İLE Bizanslı düşünür. Platon'u çok sevdiği için adının Bizans Rumcası'nda okunuşunu kendine soyad edinmiştir. Uzun süre Osmanlı coğrafyasında sufî çevrelerde bulundu; İbn Arabî sisteminden etkilendi. Dinlerin aşkın birliğini savundu. Öte yandan Bizans'ın yeniden dirilmesi için Ahî teşkilâtını model alan bir çalışma başlattı ve Eski Yunan mitolojisini inceleyen bir eser kaleme aldı. Rumcası yakılan bu eserin Fatih Sultan Mehmed'in emriyle yapılan Arapça tercümesi günümüze gelmiştir. )


- PLATON ve/<>/< PINDAROS


- ZAMAN:
PLATON'DA ile/ve/||/<>/> ARİSTOTELES'TE

( Gökyüzü hareketi. İLE/VE/||/<>/> Hareketin sayımı. )


- PLAZİ/PLASIA[İng.] değil/yerine/= GELİŞME


- PLAZMA KİMYASI ile/||/<> GAZ PLAZMA KİMYASI

( Plazma durumundaki nesnelerin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Gaz plazma durumundaki nesnelerin kimyasını inceleyen bilim dalı. )



(3/4)

FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
( Click here to see further differences!... )




Bu sayfa 01 Ocak 2025 itibariyle 239 kez incelenmiş/okunmuştur.