thumb

K'LERDE

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[ 01 Temmuz 2025 ]
itibariyle 11284 başlık/FaRk ile birlikte,
12999 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

(6/12)


- KARŞI ÇIKMAK ile/ve YASAKLAMAK


- KARŞI KARŞIYA GELMEK" ile "AYNI DÜZLEMDE OLMAK"

( TO COME ACROSS vs. BEING ON THE SAME PLANE )


- KARŞI KARŞIYA ile KAFA KAFAYA


- KARŞI KOYMAK ile/değil/yerine FARKINDALIK


- KARŞI OLMAK ile/değil/yerine AŞMAK/AŞMIŞ OLMAK


- KARŞI OLMAK ile GEÇİŞTİRMEK


- KARŞI" (OLMAK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TEMKİNLİ (OLMAK)


- KARŞI OLMAK ile/yerine UZAK OLMAK


- KARŞI ile KARŞILIK

( OPPOSITE vs. TO OPPOSE )


- KARŞI/T ile ÖTEKİ/ÖBÜR(DİĞER)

( OPPOSITE vs. OTHER )


- KARŞI ile/ve/değil/yerine/></< TAMAMLAYICI


- KARŞI ile TERS ile GERİ


- KARŞI ile/yerine YÖNELİK

( OPPOSITE vs. TO/DIRECTED )


- KARŞI ile YÖNELİK

( OPPOSITE vs. TO/DIRECTED )


- KARŞICIL/MUHÂLİF[Ar.] ile/ve/değil/||/<> ÇEKİNGEN


- KARŞILAMA ile KARŞILAMA

( Dışarıdan gelen birine, karşılayıcı olarak çıkmak, istikbal etmek. | Karşılık olmak, denk gelmek, tekabül etmek. | Söylenilen, yapılan, bildirilen bir şeyi olumlu ya da olumsuz bulmak. | Önlemek, durdurmak. | Masrafı ödemek. İLE Trakya ve Marmara bölgesinde oynanan bir halk oyunu ya da bu oyunun müziği. )


- KARŞILAMA ile/ve/||/<> UĞURLAMA

( Giydiğinle. İLE/VE/||/<> Sohbetinle.
Kişiler, giydiğiyle karşılanır, sohbetiyle uğurlanır. )

( Dress, how you want to be addressed. )


- KARŞILAMAK ile GÖĞÜSLEMEK


- KARŞILAŞMA ve/||/<>/> KARŞILAMA ve/||/<>/> KARŞILAŞTIRMA


- KARŞILAŞMA ile/ve/||/<> KARŞILAŞTIRMA


- KARŞILAŞMA ile/değil YARIŞMA


- KARŞILAŞMAK ile GÖRÜŞMEK


- ARŞILAŞMALARDA/BULUŞMALARDA/KÜLTÜRLERDE:
HİÇ ÖPÜŞMEMEK ile İKİ KEZ ile ÜÇ KEZ ile DÖRT KEZ YANAKTAN ÖPÜŞMEK


- KARŞILAŞTIRMA ile/ve BAĞDAŞTIRMA

( COMPARISON vs./and TO RECONCILE )


- KARŞILAŞTIRMA ile/ve BENZETME

( COMPARISON vs./and TO SIMILE )


- KARŞILAŞTIRMA ve BÖLME ve BİRLEŞTİRME

( COMPARISON and TO DIVIDE/SEPARATE and TO UNITE/COMBINE/MERGE )


- KARŞILAŞTIRMALI!


- KARŞILA(YA)(MA)MAK ile "KALDIR(A)(MA)MAK"


- KARŞILIĞI OLMAYAN DURUMLAR/OLGULAR/KAVRAMLAR/SÖZCÜKLER ile/ve/<> BAŞKA BİR DİLDE KARŞILIĞI OLMAYAN DURUMLAR/OLGULAR/KAVRAMLAR/SÖZCÜKLER

( ... İLE/VE/<> Karşılığı Olmayan Sözcükler )


- KARŞILIĞINDA ile/değil KARŞISINDA


- KARŞILIĞININ OLMAMASI ile "DENK DÜŞMEMESİ"


- KARŞILIK ile/ve/değil/||/<> BAKIŞIM


- KARŞILIK ile/ve/değil/<> IŞILTI


- KARŞILIK ile/ve ŞÜKRAN

( RESPONSE vs./and GRATITUDE )


- KARŞILIKLI AŞK ile KARŞILIKSIZ AŞK

( Hoş olan aşk şarkılarını dinletir. İLE (Olumlu/olumsuz, üzücü/mutlu edici, yıkıcı/umutlandırıcı) Tüm şarkıların sözleri, bulunduğun duruma karşılık verir. )

( "EQUIVALENT LOVE" vs. "WORTHLESS LOVE" )


- KONUŞMAK:
KARŞILIKLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRLİKTE


- KARŞILIKLI" ...LAŞIM değil ...LAŞIM


- KARŞILIKLI ile AYNI ANDA

( RECIPROCAL, RECIPROCITY vs. IN THE SAME TIME/MOMENT )

( SHU ile ... )


- KARŞILIKLI = MÜTEKABİL = RECIPROCAL[İng.] = RÉCIPROQUE[Fr.] = REZIPROK[Alm.]


- KARŞILIKLI ile/ve/||/<> PARALEL


- KARŞILIKLI ile YANSIMALI

( MUTUAL )


- KARŞILIKSIZ AŞK'TA:
ÜZÜNTÜ ile KIZGINLIK


- KARŞILIKSIZ HİZMET ile/ve/<> GÖNÜLLÜ HİZMETÇİLİK


- KARŞILIKSIZ ile/ve KOŞULSUZ

( COMPLIMENTARY/GRATIS vs./and UNCONDITIONAL )


- KARŞİM" değil KARDEŞİM


- DÜŞMAN:
KARŞINDAKİ ile/ve/değil/||/<> "YANINDAKİ" ile/ve/değil/||/<> "İÇİNDEKİ"

( Elindeki kılıçla. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Arkasına sakladığı hançerle. )


- KARŞINDAKİ yerine ÖTEKİ(DİĞERİ)


- KARSİNOGENEZ(İS)/CARCINOGENESIS[İng.] değil/yerine/= KANSERLEŞME


- KARSİNOİT/CARCINOID[İng.] değil/yerine/= KANSERİMSİ


- KARSİNOJEN/CARCINOGEN[İng.] değil/yerine/= KANSERLEŞTİRICİ


- KARSİNOM/CARCINOMA[İng.] değil/yerine/= KÖTÜCÜL EPİTEL URU


- KARSİNOMATÖZ/CARCINOMATOUS[İng.] değil/yerine/= KANSERSİ


- KARŞISINDAKİ


- KARŞIT ile ÇELİŞİK


- KARŞIT ile KARŞI/LIK

( OPPOSITE vs. TO OPPOSE )


- KARŞIT ile/değil MUHATTAB


- KARŞIT = ZIT = CONTRARY[İng.] = CONTRAIRE[Fr.] = KONTRÄR[Alm.] = CONTRARIUS[Lat.] = CONTRARIO/RIA, OPUESTO/TA[İsp.]


- KARŞIT/I ile/değil/yerine ÖTEKİ UC/U


- KARŞITLAR ile/ve BİRLİK

( KARŞITLARIN BİRLİĞİ/CEM'UL EZDÂD[Ar.]/COINCIDENTIA OPPOSITORUM[Lat.] )


- KARŞIT/LAR ile/ve ÇÖZÜMSÜZ KARŞIT/LAR


- KARŞIT/LIK ile/ve BÜTÜN/LÜK


- KARŞITLIK ile/değil/yerine/>< EYTİŞİM

( Uzlaşmaz karşıtlıklara düşkünlük, zekânın zayıflığındandır. )


- KARŞITLIK = KARŞI GELİM


- KARŞIT/LIK ile/değil/yerine KARŞILIK/LILIK


- KARŞITLIK = TEZAT, ZIDDİYET = CONTRARIÉTÉ[Fr.] = GEGENSATZ[Alm.] = CONTRARIETAS[Lat.]


- KARŞIT/LIK ile/ve/||/<> TUTARSIZ/LIK


- KARŞITLIK" değil/yerine/>< ZEKÂ

( Uzlaşmaz karşıtlıklara düşkünlük, zekânın zayıflığındandır. )


- KARŞITSAL DAĞILIM

( CONTRASTIVE DISTRIBUTION )


- Karşılıklı SUS!!!


- KART[Fr. < CARTE] ile KARTPOSTAL[Fr. < CARTE POSTALE]

( ... İLE Genellikle dikdörtgen biçiminde ince kartondan yapılmış, bir yüzü resimli, zarflı ya da zarfsız gönderilen posta kartı. )


- KART ile KART[Fr. < CARTE]

( Gençliği ve körpeliği kalmamış. [>< KÖRPE] İLE Düzgün kesilmiş ince karton parçası. | Birinin kimliğini gösteren, kutlamalarda ya da kendini tanıtmada kullanılan, çoğunlukla beyaz, küçük, ince karton parçası, kartvizit. | Kartpostal. | Bazı yerlere girmek ya da bazı şeylerden yararlanmak için verilen, kimliği belirten belge. | Oyun kâğıdı. | 9x12 santimetre boyutlarındaki baskılı fotoğraf kâğıdı. | Telefonlara takılan, iletişimi sağlamak için gerekli bilgilerin yüklendiği parçacık. | Genellikle parasal işlemlerde çok amaçlı olarak kullanılan manyetik özelliği olan plastik nesne. )


- KARTAL ile AFRİKA DENİZ KARTALI


- KARTAL ile AK BAŞLI KARTAL

( ... vs. BALD EAGLE )

( ... cum HALIAEETUS LEUCOCEPHALUS )


- KARTAL ile AK SIRTLI KARTAL

( ... vs. VERREAUX'S EAGLE )

( ... cum AQUILA VERREAUXI )


- KARTAL ile AKBABA

( ... İLE Kanat açıklıkları 3 metreyi bulabilir. )

( ... İLE Şili'nin de simgesidir. )

( ... ile KERKES/NESR[çoğ. NÜSÛR]
NESRİYYE: Akbabagiller. [Fr.] VULTURIDÉS )

( EAGLE vs. VULTURE/CONDOR )

( AQUILA cum VULTUR MONACHUS )


- KARTAL ile AKKUYRUKLU KARTAL

( ... İLE İskoçya'da yaşarlar. )


- KARTAL ile ALTIN/KAYA KARTAL

( ... ile )

( ... cum AQUILA CHRYSAETOS )


- KARTAL ile ALTIN/KAYA KARTALI


- KARTAL ile BEYAZ BAŞLI BALIK KARTALI

( ... İLE Botswana'nın Chobe Ulusal Parkı'nda görülebilmektedir. )


- KARTAL ile BEYAZ GÖĞÜSLÜ/AK KARINLI DENİZ KARTALI


- KARTAL ile BOZKIR KARTALI

( ... vs. STEPPE EAGLE )

( ... cum AQUILA NIPALENSIS )


- KARTAL ile BÜYÜK ORMAN KARTALI

( ... vs. SPOTTED EAGLE )

( ... cum AQUILA CLANGA )


- KARTAL ile FİLİPİN KARTALI

( ... ile image | image )

( )

( ... vs. PHILIPPINE EAGLE )


- KARTAL ile HARPIA KARTALI

( ... cum HARPIA HARPYJA )


- KARTAL ile KAMA KUYRUKLU KARTAL


- KARTAL ile Kartal

( Kartalgillerden, genellikle kızıl siyah tüylü, çok güçlü, yuvasını yüksek kayalıklar üzerinde kuran, iri, yırtıcı bir tür kuş. İLE İstanbul iline bağlı ilçelerden biri. )


- KARTAL ile KAYA KARTALI

( ... İLE 2 metre genişliğinde kanatları bulunur. [Yaklaşık 4 kg. ağırlığındalardır.] )

( ... İLE Özellikle geyik yavrularını avlarlar. )

( ... vs. GOLDEN EAGLE )

( ... cum AQUILA CHRYSAETOS )


- KARTAL ile KEL KARTAL


- KARTAL ile KEL/DAZLAK KARTAL

( ... İLE Tüyleri, kemiklerinden 2 kat daha ağırdır. )

( ... cum HALIAEETUS LEUCOCEPHALUS )


- KARTAL ve/||/<> KÖPEK ve/||/<> AKILLI GELİN

( Sinek avlamaz. VE/||/<> Kuşa hırlamaz. VE/||/<> Kaynanaya hırlamaz. )


- KARTAL ile KORSAN KARTAL

( ... vs. TAWNY EAGLE )

( ... cum AQUILA RAPAX )


- KARTAL ile KÜÇÜK KARTAL

( ... vs. BOOTED EAGLE )

( ... cum HIERAEETUS PENNATUS )


- KARTAL ile KÜÇÜK ORMAN KARTALI

( ... İLE Tüyleri, kemiklerinden 2 kat daha ağırdır. )

( ... vs. SPOTTED EAGLE )

( ... cum AQUILA POMARINA )


- KARTAL ile MOĞOL KARTALI

( ... vs. PALLAS'S FISH EAGLE )

( ... cum HALIAEETUS LEUCORYPHUS )


- KARTAL ile ÖTLEĞİ

( ... İLE Bir tür kartal. )


- KARTAL ile ÖTÜCÜ KARTAL

( ... vs. AFRCIAN FISH EAGLE )

( ... cum HALIAEETUS VOCIFER )


- KARTAL ile ŞAH KARTAL

( image )

( Şah kartalın nesli küresel ölçekte tehlike altında. Türkiye’de tahminen 100 çift yaşıyor. Trakya genelinde yaptığımız çalışmada 44 yuva bulduk. İyi haber, 27 tanesinde kartallar yaşıyor ve bu yıl[2015] 26 kartal civcivi oldu. Şah kartallar dere boyundaki en uzun söğüt ağaçlarına yuvalarını kuruyor ve gelengi, kirpi ve hatta martıyla besleniyor.

Yuva ağaçlarının kesilmesi, beslenme alanlarının yok edilmesi, izole edilmemiş elektrik telleri ve rüzgar enerjisi için kurulan santrallerin pervaneleri kartalların önündeki en büyük tehditler. Bu, şah kartal için öyle bir durum ki, Türkiye’de sadece 200 insan kaldığını düşünün ve sadece 26 bebeği bulabildik. Şah kartal için araştırmaya, öğrenmeye ve onları kurtarmak için yapabileceklerimizi keşfetmeye devam edeceğiz. )

( ... vs. IMPERIAL EAGLE )

( ... cum AQUILA HELIACA )


- KARTAL ile ŞAHİN/KEKÜK[dvnlgttrk] ile DOĞAN

( Ne olmadıkları üzerinden tanımlanırlar. ["Çaylakların, akbabaların, atmacaların, şahinlerin ve doğanların dışında kalan, gündüz avlanan, büyük bir yırtıcı kuş."] İLE ... İLE ... )

( Dişilleri, erillerinden daha iridir. [Türün yırtıcılık düzeyi arttıkça, dişil ile erili arasındaki fark belirginleşir.] İLE ... İLE ... )

( Gözleri, gövdelerine oranla, insandakinden 20 kat daha büyüktür. [Görme keskinlikleri, kişininkinden 8 kat fazladır.][Bir tavşanı 3 km. öteden fark edebilirler.][Avlarının üzerine çullandığında, göz kasları mercek bombesini sürekli olarak ayarlayarak saldırı boyunca odak keskinliğini ve derinlik algısını korur.] İLE ... İLE ... )

( Yüksekte uçan türlerin, havanın ısınarak hafiflemesini beklemeleri gerekir. İLE ... İLE ... )

( Ne kadar ağırlarsa, av o kadar geç başlar. [Pike yapan bir kartalın hızı saatte 300 km. hıza çıkabilir fakat bu girişimlerin ancak 1/4'ü hedefe ulaşır.] İLE ... İLE ... )

( Ölü ya da diri herşeyi yerler. İLE ... İLE ... )

( İkişerli kümeler halinde yumurtlarlar. [Yumurtadan ilk çıkan yavru kartal kardeşini öldürür.] İLE ... İLE ... )

( Güneşi simgeler. İLE ... İLE ... )

( Bizans İmparatorluğu'nun simgesiydi. [Başlardan biri Eski Roma, öteki ise Yeni Roma(Konstantinopolis)] İLE ... İLE ... )

( Kartal ile Şahin Kartal ile

Kartal Şahin Doğan )

( Kartalların fotoğrafı neden yandan çekilir?

İşte nedeni!...

image )

( NESR, UKAB[çoğ. AKABE, IKBÂN]["ka" uzun okunur] ile ...
YERHÛM: Eril kartal. )

( EAGLE vs. HAWK )

( AQUILA[< ACCIPITER: Avcı kuş.] cum ACCIPITER, BUTEO BUTEO
ACCIPITRADAE [ailesi] cum ... )


- KARTAL ile SAVAŞÇI KARTAL

( ... İLE Babunları avlarlar. )

( ... İLE Mandril maymunlarını avlarlar. [Kendinin 4 katı büyüklükteki bir antilobu bile öldürebilirler.] )

( İkisi de yılanları avlarlar. )

( Pencelerinde sallanan yılanla havalanırlar. İLE Yılanı kafalarından başlamak üzere yemeye başlarlar. )

( ... İLE Afrika'da yaşar. )

( ... vs. IMPERIAL EAGLE
... vs. SHORT-TOED EAGLE )

( ... cum POLEMAETUS BELLICOSUS
... cum AQUILA HELIACA
... cum HALIAEETUS PELAGICUS
... cum CIRCAETUS GALLICUS )


- KARTAL ile SEKRETER KUŞU

( ... İLE Avlarını, güçlü pençeleriyle ezerek öldüren tek yırtıcı kuş. )

( ... İLE Yiyecek kusabilmelerinin yanısıra su da kusabilirler. )

( ... İLE Boyları, 120 cm. civarındadır. )


- KARTAL ile (SİYAH) KESTANE KARTALI


- KARTAL ile TEPELİ ATMACA KARTALI

( ... İLE Mandril maymunlarını avlarlar. [Kendinin 4 katı büyüklükteki bir antilobu bile öldürebilirler.] )

( ... cum HALIAEETUS PELAGICUS )


- KARTALIN:
SOLA BAKAN TARAFI ile SAĞA BAKAN TARAFI

( Hz. İsa. İLE Hz. Meryem. )


- KARTALLAR, YÜKSEKTEN UÇAR ile/||/<> KARTALLAR, SOLUCAN AVLAMAZ


- KARTALOŞ = KARTALOZ

( Yaşı geçkin. )


- KARTEL[Fr. < CARTEL] ile KARTEL[Fr./İt. < CARTEL]

( Gemilerde içlerine içme suyu konulan, ortası basık, küçük fıçı. İLE Tekelci sermaye piyasasında, birtakım ticaret ya da üretim kuruluşlarının, genellikle kazanma ya da başka kuruluşlara karşı tutunabilme vb. amaçlarla aralarında kurdukları dayanışma birliği. )


- KARTELA[İt. < CARTELLA] ile KARTOTEK[Fr. < CARTOTHÈQUE]

( Tombala vb. oyunlarda sayıların yazılı olduğu kart. | Boya, kumaş, halı vb. ürünlerin çeşitlerini küçük parçalar hâlinde gösteren dizin. | Tuluat tiyatrosunun kapısına asılan tabela. İLE Kartlar üstüne işlenmiş bilgilerin düzenli bir dizgeye göre derlenmesi. | Bu biçimde derlenmiş kartların saklandığı kutu, dolap vb. )


- KARTEZYEN İKİCİLİK ile TEKÇİLİK/MONİZM

( Zihin ve gövdenin birbirinden ayrı ve farklı olduğunu savunan görüş. İLE Gerçekliğin tek bir temel unsurdan oluştuğunu savunan görüş. )


- KARTOGRAF/YA / KARTOGRAFİ[İng. < CARTOGRAPHY] değil/yerine/= HARİTALAMA, HARİTACILIK, ÇİZİNÇÇİ/LİK, ÇİZİMBİLİM


- KARTON ile PASPARTU

( ... İLE Çerçeve şeklinde kesilmiş, ortası boş mukavva/karton. )


- KARTOPU ve/ne yazık ki/||/<>/> ÇIĞ


- KARTOPU ile KARTOPU ile KAR TOPU/TOPAĞI

( Hanımeligillerden, birçok türü süs bitkisi olarak yetiştirilen, zeytinimsi, meyvemsi, kırmızı renkte bir ağaççık.[Lat. VIBURNUM]. | Beyaz ve tombul. İLE Elle top biçiminde sıkıştırılmış, eğlence amacıyla karşılıklı atılan kar topağı. )


- KARTUŞ[Fr. < CARTOUCHE] ile/ve/||/<>/> TONER[İng.]

( Sıvı mürekkebi ısıtarak püskürtme işlemiyle. İLE/||/<>/> Mürekkebi toz biçiminde baskıya hazırlayarak. )


- KARTVİZİT değil/yerine/= TANITMA KARTI


- KÂRÛN değil/yerine HÂRÛN


- KÂRÛN ile Kârûn

( Çok zengin kişi. İLE Kur'ânı Kerîm'de, kendinden "çok zengin" olarak söz edilen ve tüm mal varlığı bir anda yok olan kişi. )


- KARUNA

( Sevecenlik, şefkat; içgörü, sezgi, bilgelik(prajna) uyanınca karunanın da kendiliğinden ortaya çıktığını gözlemlemiş olan Mahayana Budizmi bu ilişkiye özellikle vurgu yapar. )


- KARXANA[Azr.] = MADEN, OCAK[Tr.]


- KARY ile/||/<> KURÂ

( Köy. İLE/||/<> Köyler. )


- KARYE ile/ve YESRİB


- KARYOLA[İt. < CARRIOLA] değil/yerine/= SEKİ/SEDİR

( Üzerine yatak yapılıp yatılan tahta ya da metal sedir. | El arabası. )


- KARYOSIT/KARYOCYTE[İng.] değil/yerine/= ÇEKİRDEKLİ GÖZE


- KARZ

( ÖDÜNÇ VERME/ALMA )

( BORÇ )


- KARZ değil/yerine/= ÖDÜNÇ


- KARZ-I HASEN ile KARZ-I ŞİR

( Faizsiz verilen borç. İLE Şiiri, ezbere okuma. )


- KAS BELLEĞİ/HAFIZASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MYELİN BAĞLARI


- KAS BİLGİSİ/BİLİNCİ ve/||/<> KEMİK BİLGİSİ/BİLİNCİ

( [gövdemizdeki sayısı] 640 ve/||/<> 206 )

( )


- KAŞ-GÖZ (ETMEK)


- KAS (GÜCÜ) ile/ve/<>/yerine/değil DÜŞÜNCE (GÜCÜ)


- | "KAS KAFA" ile/ve/||/<> "BOŞ KAFA" ile/ve/||/<> "MAN KAFA" |
ile/değil/yerine
HOŞ KAFA

( Duyduğundan bir şey al(a)mayan. İLE/DEĞİL/YERİNE Duyduğunu çabuk unutan, etki etmeyen. İLE/DEĞİL/YERİNE Duyduğunu herkese anlatan. İLE/DEĞİL/YERİNE Duyduğunu içinde tutan. )

( Üç/dört heykel masalını okumanızı/dinlemenizi salık veririz. )


- KAS(KALAS) KAFALI OLMAK yerine KASK KAFALI OLMAK

( Bisiklet kullanırken kask takmanın farkının ve öneminin sürekli zihinde tutulması gerekliliğinin yanı sıra, takmakla takmamak arasındaki FaRkLaR, burada gösteremeyeceğimiz kadar kötü görüntülerdir. O istenmeyecek durumlara düşmemek için "Kask takmayı tercih ediyorum/z..." )

( )

( )


- KAS KASILMASI ile KAS ÇEŞİTLERİ

( Kas liflerinin kısalması ve uzama yeteneği. İLE İstemli kaslar, istemsiz kaslar ve kalp kası gibi farklı tiplere ayrılır. )


- KAS YANGISI ile DERİ VE KAS YANGISI ile DERİ ALTINDAKİ KATILGAN DOKU YANGISI

( MİYOZİT ile DERMATOMİYOZİT ile FLEGMON )


- KAŞ ile/ve/||/<> BELCE

( ... İLE/VE/||/<> İki kaş arası. )


- KAS ile DELTAKASI

( Omuzbaşında bulunan, üçgen biçimindeki kas. )


- KAS ile/ve/değil GRUP KAS

( ... İLE/VE/DEĞİL Tek bir kas gibi görünen fakat birkaç kastan meydana gelen kas. )


- KAŞ ile KAŞ ile KAS

( Gözün üstünde ve alnın altında bulunan kıllar. İLE Kemerli ve çıkıntılı şey ya da yer. İLE Tellerden oluşan ve kasılarak gövde devimlerini sağlayan örgen ve bu örgenin telsi dokusu. )


- KAS ile KAZ


- KAŞ ile/ve KİRPİK

( Alın ile göz çukurunun arasında bulunan yoğun kıllar. İLE Göz kapaklarının ucunda bulunan seyrek kıllar. )

( Kaş ile göz, gerisi (kalanı, artanı, dahası) söz. )

( TAKATTUB[Ar.]: Buruşma. | Kaşların çatılması. )

( TAKTÎB[Ar.]: Kaş çatıp yüz ekşitme. )

( NEVK[Fars.]: Sivri uc. | Kuş gagası. | Kirpiğin ucu. )

( [Divân edebiyatında] Yay. İLE/VE Ok. )

( REVÂK-ÜL-AYN ile/ve HÜDB )

( EBRÛ ile/ve MÜJGÂN, MÜJE )

( EYE BROW vs./and EYE LASH/EYE WINKER )


- KAS ile SPINCHTER

( ... İLE Kasılıp-gevşeme suretiyle anüsün açılıp kapanmasını sağlayan kas halkası. )


- KAS ile/ve TENDON

( Hangi hareketle, hangisi? )

( MUSCLE vs./and TENDON )


- KAS ile YALIZ

( ... İLE Düz ve parlak kas. )


- KASA ile/ve/değil/yerine/<>/< KESE


- KASABA değil/yerine/= İLÇE


- KASABA değil/yerine/= KIRBUCAK


- KÂŞÂNÎ ile/ve KÂSÂNÎ

( İsfehan'ın kuzeyinde. İLE/VE Semerkand'ın kuzeyinde. )


- KASAR ile !KAŞAR


- KASARA[İt. < CASSERO] ile/ve TAVLON

( Gemideki kısa güverte. İLE/VE Sintinenin üstündeki güverte. )


- KASÂVET[Ar.] ile/ve AZAP[Ar.]

( Üzüntü, tasa, kaygı, sıkıntı. İLE Büyük sıkıntı, eziyet, ezinç. | İslâm inanışına göre, dünyada günah işlemiş olanlara, daha sonra[ahirette] verilecek cezâ. )


- KASD[Ar.] ile NAHV[Ar.]


- KASDÎ ile ALENEN


- KAŞE[Fr. < CACHET] ile KAŞE

( Damga, mühür. | Belirlenmiş sürelerde çalışanlara ödenen ücret. | Toz ilaçların içine konulduğu, yutulmaya uygun, güllaçtan küçük kap. İLE Kalın, kışlık bir tür kumaş. )


- KÂSE ile/||/<> SUKURCA
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( ... İLE Bir tür kâse. )


- KÂSE ile TABAK


- KÂSE[Fars.] değil/yerine/= TAS

( Cam, çini, toprak vb.nden yapılmış derince çanak. | Kalp. )


- KAŞEKSİ/CACHEXIA, CACHEXY[İng.] değil/yerine/= HASTALIKLI ZAYIFLIK


- KASEM/YEMİN[Ar.] değil/yerine/= ANT


- KASEM ile YEMİN


- KASET[Fr. < CASSETTE]/CD[İng. < COMPACT DISC] / ALBÜM[Fr.] yerine UZUNÇALAR

( İçinde, görüntü ve seslerin kaydedildiği, gerektiğinde yeniden kullanılmasını sağlayan bir manyetik şeridin bulunduğu küçük kutu. / Fotoğraf, pul vb.ni dizip saklamaya yarayan bir defter türü. | Herhangi bir konu ile ilgili kısa açıklamalar verilerek resimler basılmış olan kitap. | Uzunçalar. YERİNE ... )


- KAŞI-GÖZÜ (SEÇİLME(ME)K, ANLAŞILMAMAK)


- KASİD[Ar. < KASD | çoğ. KASİDÂN]["ka" uzun okunur] ile KÂSİD[Ar. < KESÂD] ile KASÎD[Ar.]

( Kasdeden, tasarlayan, kıyan. | Postacı, haberci, tatar, ulak. İLE Sürümsüz, geçmez, aranmaz. İLE Kasîde. )


- KASÎDE[çoğ. KASÂİD]

( ONBEŞ BEYİTTEN AŞAĞI OLMAMAK ÜZERE ÖVGÜ [EN ÇOK DOKSANDOKUZ BEYİT OLUR] )


- KASÎDE ile/ve BAAT

( ... İLE/VE Bir tür kasîde. )


- KASÎDE ile BEYT-ÜL-KASÎD

( ... İLE Kasîdenin en iyi beyti. )


- KASÎDE ile ŞİTÂİYYE

( ... İLE Giriş bölümü kıştan bahseden ya da kış betimlemeleriyle başlayan kasîde. )


- KAŞIĞI/ÇATALI BIRAKMAK:
İÇBÜKEY ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DIŞBÜKEY

( Kaşığı tabağın içine ya da herhangi bir zemine sırtı tabana değecek biçimde bırakmak, hem kaşıkta kalıntının bulunmasına, hem de tabaktaysa/tenceredeyse tabağın içine kayarak batmasına neden olabilir. Çözümü ise sırtı havaya gelecek biçimde kaşığı ters bırakmaktır. )


- KÂŞİH[Ar.] ile 'ADUVV[Ar.]


- KAŞIK KAŞIK (YUTMAK)


- KASIK YARIĞI/ÇATLAĞI ile KASIK BAĞI

( Kasık fıtığı. İLE Fıtığı içeride tutmak için kullanılan bağ. )


- KAŞIK yerine DİL ŞERHİ(MİL'AKA)


- KAŞIK değil/yerine/= DOĞUM KAŞIĞI/KAŞIK/KISKAÇ/FORSEPS


- KAŞIK ile KASTANYET[Fr.]/KASTANUELAS[İsp.]/CATERERS/PALILLOS ile CROTALUM

( ... İLE ... İLE Eski Yunanistan ve antik Roma'da. )


- KAŞIKÇI KUŞU ile KAŞIKÇIN

( Pelikan. İLE Ördekgillerden, gagası kaşık biçiminde, tüyleri ak, kara, kahverengi, ayakları kırmızı bir kuş. )

( PELECANUS ONOCROTALUS cum SPATULA CYLPEATA )


- KAŞIKLA VERİP, KEPÇEYLE ALMAK değil/yerine KOŞULSUZ VE BEKLENTİSİZ VERMEK/HİZMET


- KAŞIK'TA:
ÇİFTLİ ile/ve ÜÇLÜ ile/ve DÖRTLÜ


- KASILMA ile/ve TUTULMA


- KASIM KASIM (KASILMAK)


- KASIM[< KISMET]["ka" uzun okunur] ile KASIM[çoğ. KAVÂSIM]["ka" uzun okunur] ile KASIM[Fars.] ile Kasım[Ar. < KÂSİM] ile KASIM[Ar. < KÂSİM]

( Taksim eden, ayıran, bölen. | [matematik] Bölen. İLE Kırıcı, ezici, ufaltıcı. İLE İnce, narin, çabuk kırılabilen. İLE Yılın on birinci ayı, son teşrin, teşrin-i sâni. İLE Kışın başlangıcı sayılan 08 Kasım günü başlayıp Hıdırellez'in ilk günü olan 06 Mayıs'a kadar altı ay süren dönem. )

( Yüz elli, yaz belli. )

( Kasım'ın 150. günü (08 Nisan) olunca, kötü havalar geçer, yazın ucu görünür. )

( Kasım'dan on gün evvel ek, on gün sonra ekme. )


- KAŞIMAK ile/ve/||/<> KIŞKIRTMAK ile/ve/||/<> TETİKLEMEK


- KASIMPAŞA CAMİSİ ile KASIM PAŞA CAMİSİ

( Eyüp'te, Zal Mahmud Paşa Caddesi'ndedir. İLE Kasımpaşa'da, Bahariye Caddesi'ndedir. )

( Cezri[kökten] Kasım Paşa Camisi olarak da bilinir. İLE 1533'te, Rumeli Beylerbeyi Güzelce Kasım Paşa tarafından yaptırılmış, Mimar Sinan yapıtıdır. [Cami-i Kebir adıyla da bilinir.] )


- KASINMA ile KASINÇ/KRAMP[Fr. < CRAMPE]

( Kasılıp kalmak. | Büyüklenmek, kibirlenmek, kendini beğenmek. İLE Bir ya da birkaç kasın istem dışı, ağrılı ve geçici olarak kasılması. )


- KAŞI(N)MAK ile DOKUNUYORMUŞ/SİLİYORMUŞ/KAŞIYORMUŞ/SADECE ELİNİ KOYMUŞ GİBİ YAPMAK


- KAŞINMAK değil/yerine/ya da/>< DÜŞÜNÜP TAŞINMAK


- KAŞI(N)MAK ile KARIŞTIRMAK

( İHTİKÂK["ka" uzun okunur], İNHİKÂK ile ... )


- KAŞINTI ile KARINCALANMA


- KASIP KAVURMAK


- KASÎR

( Kısa, ufak, kısa boylu. )


- KASIR[Ar. < KASR]["ka" uzun okunur] ile KÂSİR[Ar. < KESÎR < KESRET] ile KÂSİR[Ar. < KESR] ile KASIR[Ar. < KUSÛR]["ka" uzun okunur]/KASÎR[Ar. < KASR] ile KASR[Ar. çoğ. KUSÛR] ile KASÎL[Ar.]

( Zorla işleten. İLE Çok olan. İLE Kıran, kesreden. İLE Kısa, boysuz. Kısa kesme, kısaltma, kısma. | Azaltma, kesme, eksiklik. | İbarenin çok kısaltılması. | Aruzda tef'ile'nin son harfinin düşürülmesi. İLE Köşk, kâşâne, saray. İLE Hayvanlara yedirmek üzere zamanından önce biçilen yeşil ot. )


- KASIR ile/ve YALI KASIR

( ... ile/ve SİNANPAŞA KÖŞKÜ / İNCİLİ KÖŞK [Sarayburnu - Çatladıkapı arasında] )


- KASIRGA ile SİKLON KASIRGA[Fr. < Yun.] ile VORTEKS[İng. < VORTEX] ile DENİZ ETKİSİ KAR(DEK)

( ... İLE Atmosferde bir alçak basınç alanı çevresinde, hızla dönen rüzgârların oluşturduğu, şiddetli fırtına. İLE Kuzey Yarım Kürede, saat yönünün tersine dairesel hareketle kendi ekseni etrafında dönen hava akımı. İLE ... )


- KASIRGA ile TAYFUN[İng. TYPHOON][ŞİDDETLİ KASIRGA]

( Atlantik Okyanusu'nda ve dünyanın dönüş [saat] yönündedir. İLE Okyanuslarda, Çin Denizi ile Hint Denizi'nde görülen, dünyanın dönüş [saat] yönüne zıt olarak, Doğu'dan, Batı'ya doğru oluşan, güçlü kasırga. )

( BÂD-GERD ile BERJ/BEVJ )

( HURRICANE vs. TYPHOON )


- KASIRN ile ZEMHERÎR[ZÂM(Fars.): Kış. + HARÎR(Ar.): Uğuldayan.]/KARAKIŞ

( Kışın başlangıcı sayılan 08 Kasım günü başlayıp yazın başlangıcı sayılan 06 Mayıs'a [Hıdrellez'e] kadar süren zaman. İLE Aralık'ın 20'si ile Şubat'ın 01'i arasındaki ilk 40 günlük en etkili, soğuk/kara kış. )


- KASİS[Fr. < CASSIS] ile ÇUKUR/TÜMSEK

( Kara yolunda oluşmuş çukurlar ve tümsekler. | Yollarda araçların hızını düşürmek için yapılan, türlü biçimlerde tümsek. | Bir yolun doğrultusunu dik kesen bir yandan öbür yana geçen ark. )


- KASIT ile/ve/<> AYRIM


- KASIT ile/ve/değil/||/<>/< BAĞLAM


- KASIT ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DAYANAKÇA


- KASIT ile/ve/||/<> HEDEF


- KASIT ile/||/<> KISIT


- KASITLI (OLARAK) ile/ve/değil/yerine ÖZELLİKLE


- KASK ile BARET


- KAŞKA ile SAKAR/AKITMA

( Atın alnındaki beyaz leke. İLE Hayvanların alnındaki beyaz leke. )


- KASKATI (KESİLMEK)


- KAŞKAVAL[İt. < CACIOCAVALLO] ile KAŞKAVAL[İt. < CACCIOCAVALLA]

( [argo] Aptal, sersem. İLE Gabya ve babafingo çubuklarının topuk taraflarında açılan deliklerden geçirilerek ucları mavnalara dayanan, demir ya da ağaç takoz. )


- KASKO[İt. < CASCO] değil/yerine/= GÜVENCELİK


- KASKO[İt. < CASCO] ile/ve/||/<>/> TRAFİK KORUNCU

( image )

( Her araç için zorunludur. İLE/VE/||/<>/> Zorunlu değildir. )

( [amacı] Kaza durumunda, suçsuz olan tarafın hasarının, suçlu tarafın sigorta şirketinin ödemesini sağlamaktır.[Suçu olmayan kişiyi mağdur etmemek için alınan bir önlemdir.][Terör, sel, su baskını, yanma vb. olaylara güvence vermez.] İLE/VE/||/<>/> Kaza yapılan araçta oluşan tüm masrafları karşılamaktır.[Çarpmaya, çalınmaya, yanma, sel ve deprem gibi olaylar sonucunda da hasar görmüş aracın tamir masraflarını ya da tamamının ücretini karşılamaktadır.][Süresi 1 yıldır] )


- KAŞKOL[Fr. < CACHE-COL] değil/yerine/= BOYUN ATKISI


- Kaslarını DİNLE!!!


- KASMAK ile "KASMAK"

( Kasları gergin duruma getirmek. | Kısaltmak. | Daraltmak. | Bölmek, ayırmak. İLE Baskısı altında tutmak. )


- KASNAK ile KASNAKLAMAK

( Enli çember. | Kalbur, tel vb. şeylerin tahta çemberi. | Nakış işlemek için gergef gibi kullanılan, kumaşı germeye yarayan, tahtadan çember. | Bir sütunun gövdesini oluşturan silindir biçimindeki taşların her biri. | Kıyıları oluk biçiminde pervazlı, metal ve tahtadan yapılmış çember. | Pehlivanların giydikleri kispetin bele gelen bölümü. | Makinelerde, bir milden başka mile hareket geçiren kayışların takıldığı demir çember. İLE Kasnak içine almak, çemberlemek. | Kollarını dolayarak kavramak. | Yapılarda, betonun şişmesini önlemek ve direncini artırmak için sıkıştırılmış betonun çevresini metalden bir kasnak içine almak. )


- KAST[Ar. < KASD] ile KAST[Fr. < CASTE]

( Amaç, istek, maksat. | Öldürmeyi, yaralamayı ya da zarar vermeyi isteme, kötü niyet. İLE Ayrıcalıklar bakımından yukarıdan aşağıya doğru kesin ölçülerle sınırlanmış bulunan, en koyu biçimiyle Hindistan'da görülen toplumsal sınıfların her biri. )


- KASTÂL[Ar.] ile KASTAR[Ar.] ile KÂSTÂR[Ar.]

( Şeker tozu. İLE Yalancı. İLE Pamuk ipliğini ya DA bezini bol ve soğuk su ile yıkayarak ağartma işi. )


- KASTEN/KASTİ/MAHSUS değil/yerine/= İSTEYEREK/İSTENEREK/BİLEREK/AMAÇLI/AMAÇLICA


- KASTETMEK değil/yerine/= DEMEK İSTEMEK


- KASTETMEK ile/ve TEMELLENDİRMEK


- KASVETLİ değil/yerine/= İÇSIKAN


- KAT İRTİFAKI ile/ve/||/<> KAT MÜLKİYETİ

( Kat irtifakı tapusu olan gayrimenkulün denetimi belediye tarafından yapılmaz. Kat mülkiyetli tapularda ise belediye projeye uygunluk kontrolü yaptıktan sonra yapı kullanımı için izin belgesi verir. Bu belge daha sonra tapuya gönderilir ve kat mülkiyetli tapuya çevrilir. )


- KAT İRTİFAKI değil/yerine/= KAT YÜKÜMLENİMİ


- KAT/KATT[Ar.] ile KAT'[Ar.]

( Katı bir şeyi enine kesme, yontma. | Tahıl fiyatlarının yüksekliği. | Geçme, ilerleme, yol alma. | Kağıtları oyarak dantel gibi süslü şekiller oluşturma sanatı. | Sözün etkisini artırmak ve dinleyenin anlayışına bırakmak için sözü bitirmeden kesme. [şöyle şöyle oluyor, dikkat edin, yoksa ...] İLE Kesme, keslme, biçme. | Halletme, karar verme, sona erdirme, bitirme. )


- KAT MALİKİ değil/yerine/= KAT İYESİ


- KAT MÜLKİYETİ[Ar.] değil/yerine/= KAT İYELİĞİ


- KAT ile KAT[Ar.]

( Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire ya da odaların bütünü. | Bir yüzey üzerine az ya da çok kalın bir biçimde, düzgün olarak yayılmış bulunan şey. | Üst üste konulmuş şeylerden her biri, tabaka. | Giyeceklerde takım. | Apartman dairesi. | Ön, yan. | Huzur. | Bükülen ya da kıvrılan bir şeyin her kıvrımı. | Makam, mevki. | Kez, defa, misil. | Katman. | Tekrarlanan bir sayının toplamı. İLE Kesme, kesilme. | İlgiyi kesme. | Sonuca bağlama, bitirme. | Kesme. )


- KAT'Â[Ar.] ile KAT'EN[Ar.]

( Hiçbir zaman, asla. İLE Asla, hiçbir zaman. )


- KAT'Â[Ar.] ile KATIA["ka" uzun okunur]

( Hiçbir zaman, asla. İLE Katı'ın dişili/müennesi. | Katı' sanatı ile yapılmış dantel gibi kâğıt oyması yapıt. | Kesen, kesici. )


- KATABOLİZMA/CATABOLISM[İng.] değil/yerine/= YIKIMLAMA | YADIMLAMA


- KATALEPSİ/CATALEPSY[İng.] değil/yerine/= KASILAKALIM


- KATALİTİK ASİMETRİK SENTEZ ile/||/<> RASEMAT SENTEZİ

( Asimetrik katalizörler kullanarak kiral moleküllerin sentezini yapan bilim dalı. İLE/||/<> Kiral olmayan ya da rasemik karışımların sentezini yapan bilim dalı. )


- KATALİTİK HİDROJENASYON ile/>< KATALİTİK DEHİDROJENASYON

( Hidrojen eklenmesiyle gerçekleşen tepkime. İLE/>< Hidrojen çıkarılmasıyla gerçekleşen tepkime. )


- KATALİTİK KİMYA ile/||/<> ENZİM KİMYASI

( Katalizörlerin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Enzimlerin kimyasını inceleyen bilim dalı. )


- KATALİTİK KONVERTÖR ile KATALİZÖR

( Egzoz gazlarını temizleyen aygıt. İLE Kimyasal tepkime hızını artıran nesne. )


- KATALİZÖR KİMYASI ile/||/<> ENZİM KİNETİĞİ

( Katalizörlerin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE Enzimlerin hızlarını ve mekanizmalarını inceleyen bilim dalı. )


- KATALİZÖR KİMYASI ile/||/<> REAKTİF KİMYA

( Katalizörlerin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Reaktiflerin kimyasını inceleyen bilim dalı. )


- KATALİZÖR ile/>< İNHİBİTOR

( Tepkime hızını artıran nesne. İLE/>< Tepkime hızını azaltan nesne. )


- KATALİZÖR ile REAKTANT

( Kimyasal tepkime hızını artıran nesne. İLE Kimyasal tepkimeye giren nesne. )


- KATALİZ/ÖR[Fr. < CATALYSE/UR] değil/yerine/= TEZGEN

( Kimyasal tepkimenin olmasını ya da hızının değişmesini molekül yapısını değiştirmeden sağlayan, katalitik etkiye yol açan nesne. )

( KATALİZ: Bir nesnenin kimyasal bir tepkimede hiçbir değişmeye uğramadan tepkimenin olmasını ya da hızının değişmesini sağlayan etkisi. )


- KATALOG[Fr./İng. CATALOGUE] ile/ve/=/||/<> FİHRİST[Fars.]

( Kitaplıktaki kitapları ya da belirli bir daldaki gereçleri, nitelikleri bakımından tanıtmak, arandıklarında bulunmalarını sağlamak amacıyla, yer numaraları belirtilerek hazırlanmış kitap, defter ya da fişten oluşan bütün. | Kitabevi, yayınevi, kurum vb. kuruluşların yayınlarını, ürettikleri malları, nesneleri tanıtan, gösteren dizin ya da kitap. İLE/VE/=/||/<> İçindekiler. | Abecesel sıralamalar için kullanılan, kenarında tüm harflerin yer aldığı not defteri. )


- KATAPLEKSİ/CATAPLEXIA[İng.] değil/yerine/= GEVŞEYİKALIM


- KATAR[Ar. < KİTÂR] ile MARŞANDİZ[Fr. < MARCHANDISE]

( Tren. | Taşıt dizisi. | Bir arada giden ya da uçan hayvan dizisi. İLE Yük katarı/treni. )


- KATARAKT[Fr. < CATARACTE]/ENÜÇ[dvnlgttrk] değil/yerine/= PERDE, AKBASMA, AKSU


- KATARSİZ/KATARSİS değil KATARZİS


- KATARZİS["KATARSİZ" değil!] ile/ve/||/<> ABREAKSİYON


- KATASTROFİK/CATASTROPHİC[İng.] değil/yerine/= DEHŞET VERICİ, ÜRKÜTÜCÜ


- KATASTROFİZASYON/CATASTROPHİZING[İng.] değil/yerine/= FELAKETLEŞTİRME


- KATATONİ/CATATONIA[İng.] değil/yerine/= TUTULAKALIM


- KATAZAN ile/ve BACAU ile/ve MURUT

( Şehirde yaşayanlar. İLE/VE Balıkçılıkla uğraşanlar. İLE/VE Irmak kıyısında yaşayanlar. )

( KOTA KİNABALU kabileleri. [BORNEO] )


- KATEGORİ = DEME


- KATEGORİ ile DİYALEKTİK


- KATEGORİ[Fr. < CATÉGORIE | İng. CATEGORY < Yun.] değil/yerine/= ULAM/DENKÖBEK

( Aralarında herhangi bir bakımdan ilgi ya da benzerlik bulunanların tamamı. )


- KATEGORİK/HARFÎ/DOKTRİNEL AHLÂK ile/yerine GNOSTİK/İRFAN/TEVHİD AHLÂKI

( Dış dinamikleriyle hareket. İLE/YERİNE İç dinamikleriyle hareket. )


- KATEGORİK İMPERATİF ile HİPOTEETİK İMPERATİF

( Koşulsuz ve evrensel bir ahlâki yükümlülük. İLE Belirli bir amaca ulaşmak için koşullu olarak verilen buyruk. )


- KATEGORİLER:
ARİSTOTELES'TE ile/ve/||/<>/> KANT'TA ile/ve/||/<>/> HEGEL'DE

( [ 2/3/4. dersler...] )


- KATEGORİLER ile/ve/+/||/<> YARGILAR

( KATEGORİLER'DE:
NİCELİK
[Birlik | Çokluk | Bütünlük/Tümlük ]
NİTELİK[Olgusallık/Gerçeklik | Olumsuzlama | Sınırlama]
İLİŞKİLİLİK/BAĞINTI[İlintililik ve Töz/Kalıcılık | Nedensellik ve Etki/Bağımlılık | Ortaklık]
KİPLİK[Olanak/Olanaksızlık | Varlık-Yokluk | Zorunluluk/Olumsallık]

ile/ve/+/||/<>

YARGILAR'DA:
NİCELİK
[Tümel | Tikel | Tekil]
NİTELİK[Olumlu | Olumsuz/Değilleyici | Belirsiz/Sonsuz]
İLİŞKİLİLİK/BAĞINTI[Yüklemli/Kategorik | Koşullu/Hipotetik | Ayrık/Ayırıcı]
KİPLİK[Sorunsal/Olasılıklı | Onaylayıcı/Tahkîkî | Zorunlu] )

( bkz. IMMANUEL KANT )

( Şemaların birliği. İLE/VE/+/||/<> ... )


- KATEGORİLERİ BİLMEK ile/değil KATEGORİLERLE BİLMEK


- KATEKSİS/CATHEXIS[İng.] değil/yerine/= DUYGUSAL YATIRIM


- KATETER/CATHETER[İng.] değil/yerine/= DALGI


- KATETERİZASYON/CATHETERIZATION[İng.] değil/yerine/= DALGILAMA


- KATHAK/KATHAKALİ

( Hindistan'a özgü bir dans. )


- KATHARLAR ile/ve/<> AMİŞLER

( Kan dökmez, şiddete başvurmaz, yalan ve küfre yaşamlarında yer vermezlerdi. Yemin de etmezlerdi. [Tarih, Katharlar'a, Bogomil ve Patarini adlarını da vermiştir.] İLE/VE/<> Günümüzde Amerika'da bulunan Amişler'in, Katharlar'la çok fazla ortak noktaları bulunmaktadır. )


- ANAYASA:
KATI ile/ve/değil/yerine/<> ESNEK


- KAT'I MÜKAFTİ/PARABOL değil/yerine/= ...


- KATI[Ar.] ile KATI[Ar.] ile KATI'[Ar. < KAT]["ka" uzun okunur] ile KAT'Î[Ar.]

( Sert. [>< YUMUŞAK] | Hoşgörüsüz, acımasız, merhametsiz. | Düşünce ve davranışlarında belirli ilkelere sıkı sıkıya bağlı olan. | Sıvıların ve gazların tersine, içinde bulunduğu kabın ya da üstünde bulunduğu yerin biçimini almayan. [sulp] | Çok, aşırı derecede. İLE Kuş vb. hayvanların sindirim kanalları üzerinde bulunan kaslı, öğütücü mide. [taşlık, konsa] İLE Kesen, kat eden, durduran. İLE Kesip atan, ikirciye düşmeye olanak bırakmayan, kesin. )


- KATI ile/||/<> PLATONİK KATILAR


- KATI ile SERT


- KATI ile/>< SIVI

( Belirli biçim ve oyluma sahip nesne. İLE/>< Belirli biçimi olmayan, akışkan nesne. )

( SOLIDS vs./>< LIQUIDS )


- KATI ile ÜSSÜ ile BİR O KADAR DAHA


- KATI ile/ve/değil YOĞUN

( [not] SOLIDS vs./and DENSE )


- KÂTİB[< KİTÂBET (çoğ. KETEBE, KÜTTÂB)]

( YAZI YAZAN )


- KATIK ile/ve/||/<> AZIK

( Yiyecek/yemek. İLE/VE/||/<> Ekmek. )


- KATİL BAL ARISI / AFRİKALILAŞTIRILMIŞ ARI ile AVRUPA BAL ARISI


- KATİL BALİNA ile YALANCI KATİL BALİNA


- KATİL[Ar.] değil/yerine/= ÖLDÜRÜMCÜ/ÖLDÜREN


- KATILA KATILA (GÜLMEK)


- KATILAR'DA:
KRİSTAL ile/ve AMORF/AMORPHE[Fr.]/BÎ-ŞEKL[Fars.]

( Cam, amorf bir katıdır. )


- KATI/LIK" ile/ve/değil ISRAR/CI/LIK


- [ne yazık ki]
KATI/LIK ile YILGAR/SATKIN/HAİN/LİK


- KATILIM FONU ile/ve/değil/yerine/||/<> KATILIM HESABI

( Sermaye piyasası ürünlerinden olan portföyler.[Profesyoneller tarafından yönetilir.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Katılım bankalarının, fon toplamak için kullandığı tasarruf aracıdır. )


- KATILIM [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- KATILIM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- KATILIM SAĞLAMAK ile/değil/yerine/||/<>/< KATILMAK


- KATILIM ile/ve/> BÜTÜNLEŞME

( PARTICIPATION vs./and/> INTEGRITY )


- KATILIM ve/+/||/<>/> COŞKU


- KATILIM ile/ve ERGİNLENME/İNTİSAB/İNİSİYASYON

( ... İLE/VE Perdenin arkasına geçmek/geçebilmek. | İç âlemine yolculuk. )

( Katılım, nefsani arzulardan uzaklaşmakla başlar. )


- KATILIM ve/||/<>/< İLGİ


- KATILIM ile/ve İZLENİM

( PARTICIPATION vs./and IMPRESSION )


- KATILIM ÖNCELİK/ÖNEM VERMEK


- KATILIM ile/ve PAYLAŞIM

( PARTICIPATION vs./and TO SHARE )


- KATILIM ve/||/<> ÜSTLENME


- KATILIM ile/ve/<> VERİMLİLİK

( PARTICIPATION vs./and/<> PRODUCTIVITY )


- KATILIM/CILIK ve SÜRPRİZ

( Eşeysellik/sevişme, katılım ve sürpriz gerektirir. )


- KATILIMLARINIZDAN DOLAYI ile/değil KATILIMINIZDAN DOLAYI


- KATILIRIZ/KATILMAYIZ, ...:
"O(RASI), ÖNEMLİ DEĞİL" değil "O(RASI), AYRI BİR KONU"


- KATILMA TEPKİMESİ/REAKSİYONU ile YER DEĞİŞTİRME TEPKİMESİ/REAKSİYONU

( Bir moleküle bir öbek ya da atom eklenmesi. İLE Bir atom ya da öbeğin başka bir atom ya da öbekle yer değiştirmesi. )


- KATILMAK ile/ve/değil İMAN ETMEK


- KATILMAK ile/ve KARŞI DURMAMAK

( PARTICIPATION vs./and NOT TO OPPOSE )


- KATILMAK ile KATILMAK

( Katma işi yapılmak. | Bir topluluğa girmek, iştirak etmek, iltihak etmek. | Ortak olmak, benimsemek. | Hak vermek. İLE Aşırı derecede gülme, ağlama, gıdıklanma, korkma vb. tepkiler sırasında, solunum kaslarının kasılmasından dolayı soluğun kesilmesi. )


- KATILMAK ile YAPIŞMAK


- KATIM ile KATIMLIK

( Katma durumu/eylemi. İLE Bir kezde katılacak miktarda olan. )


- KATİ/MUHAKKAK değil/yerine/= KESİN


- KATIP KARIŞTIRMAK


- KÂTİP[Ar.]/SEKRETER[Fr.] değil/yerine/= YAZMAN/YÖNETİCİ YARDIMCISI


- KÂTİP ile/ve TERZİ/HAYYAT/BAHYEZEN[Fars.]


- KATIR KUTUR


- KATIR ile ESTER

( Eril eşek ve dişil atın[kısrağın] çiftleşmesiyle. İLE Eril at ve dişil eşeğin çiftleşmesiyle. )

( Katırın üreyememesinin nedeni kromozom sayısının [63] tek olmasıdır. [Eşek ve atların kromozomları 62'dir.] )

( ESTER-İ EBTER: Kuyruksuz katır. )

( MULE vs. HINNY )


- KATIR ile ZEEBRASSE/ZONKEY[İng.]

( ... İLE Eşeklerle çiftleştirilen zebraların yavrularına verilen ad. [her 10.000 melezden sadece biri doğurgandır] )


- KATIRKUYRUĞU ile KATIRTIRNAĞI

( Baklagillerden, çiçekleri sarı ve şemsiye durumunda olan acı bir bitki. İLE Baklagillerden, dalları çok ince, çiçekleri sarı, bazı türleri hekimlikte idrar söktürücü olarak kullanılan bir bitki. )

( EUISETUM PASTUREL cum GENISTA SCOPARIA )


- KATIŞMAZ/LIK ile/ve/<> BİTİŞMEZ/LİK


- KATİYEN/MUHAKKAK/MUTLAKA değil/yerine/= KESİNLİKLE/KESİN/KESİNKES


- KATİYET KESBETMEK değil/yerine/= KESİNLİK KAZANMAK/KESİNLEŞMEK


- KATİYET değil/yerine/= KESİNLİK


- KAT'Î/YET[Ar.] değil/yerine/= KESİN/LİK


- KATÎYETLE ile MUHAKKAK


- KAT'İYYET

( KESİNLİK )


- Katılabilmek için DİNLE!!!


- Katılabilmek için SUS!!!


- Katıştırmadan KONUŞ!!!


- KATKI ile/ve/<>/değil/yerine/|| DEVAM ETTİRME


- KATKI ile/ve/<> GELİŞME


- KATKI ile/ve/<> GENİŞLETME


- KATKI ile/ve/||/<>/> KAZANIM


- KATKI ile/ve/||/<>/> PAY

( Katkı vermeyen, pay alamaz. )


- KATKIDA "BULUNMAK/BULUNMASI" ile/değil "ETKİ ETMEK/ETMESİ"


- KATKIYA ...:
AÇIK/LIK ile/ve/||/<>/> UYGUN/LUK


- KATL[Ar.] ile MEVT[Ar.]

( Öldürmek. İLE Ölüm. )


- KATLAMA ile/ve/||/<> KIVIRMA


- KATLİAM[Ar. KATL+ÂMM] değil/yerine/= KIRIM


- KATLANDIĞIMIZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAŞADIĞIMIZ/YAŞAYABİLECEKLERİMİZ

( Çoğunluk. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Azınlık. [bazı yeğlemelerimizle böyle sürmek/kalmak zorunda olmadan!] )


- KATLANMA/TAHAMMÜL[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAYANÇ/DAYANCA/SABIR

( Katlanmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Direnmek. )

( Maddî olanlara. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Manevî olanlara. )

( PATIENCE vs./and/<> ENDURANCE )


- KATLA(N)MAK ile BÜK(ÜL)MEK


- KATLANMAK değil/yerine DAYANÇ/SABIR


- [ne yazık ki]
KATLANMAK" ile/ve/||/<>/> "KANIKSAMAK" ile/ve/||/<>/> "KABULLENMEK" ile/ve/||/<>/> "ONAYLAMAK"

( Çoğu soruna "tanık olmaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu soruna "katlanmaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu sorunu "kanıksamaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu sorunu "kabullenmekten" dolayı. )


- KATLETMEK ile/değil/yerine/>< KATETMEK


- KATLETMEK değil/yerine/= ÖLDÜRMEK


- KATMAK ile/ve/||/<>/> KARMAK

( Bir şeyin içine, üstüne ya da yanına, niteliğini değiştirmek ya da niceliğini artırmak için başka bir şey eklemek, karıştırmak. | Bir araya getirmek. | Birlikte göndermek. | Döllenmeyi sağlamak için erkek hayvanı dişinin yanına salmak. İLE/VE/||/<>/> Karıştırmak, birbirine katmak. | Toz durumundaki bir şeyi sıvı ile karıştırarak çamur ya da hamur durumuna getirmek. )


- KATMAK ile/ve KAZANDIRMAK


- KATMAN ile/ve/değil EŞİK


- KATMAN ile SIRADÜZEN

( LAYER vs. HIERARCHY )


- KATMANDU'DAKİ TAPINAKLAR:
SWAYAMBHUNATH ile/ve/||/<> BOUDHANATH ile/ve/||/<> PASHUPATINATH ile/ve/||/<> BACHARESVARI ile/ve/||/<> KAMASUTRA ile/ve/||/<> GUHYESVARI ile/ve/||/<> NYATOPOLA-BHIMSEN


- KATMANDU(KASTHAMANDAP)[NEPAL] = AHŞAP TAPINAK

( Rakım: 1300 m. )


- KATMANDU'DAKİ MEYDANLAR:
DURBAR ile/ve/||/<> HANUMAN DHOKA(MAYMUNLAR KRALI) ile/ve/||/<> TAUMADHI ile/ve/||/<> DATTATRAYA


- KATMANLAŞTIRMA ile/ve DERİNLEŞTİRME


- KATMAN/LI ile KAT/LI

( Yatay. İLE Dikey. )


- KATOLİK/LİK ile/ve ORTODOKS/LUK

( Aristo'cu. İLE/VE Platon'cu. )


- KATOLOG değil KATALOG


- KATRAN[Ar.] ile/ve/||/<> KREOZOT[Fr. < CREOSOTE]

( Organik nesnelerden kuru damıtma yoluyla elde edilen, sıvı yağ kıvamında, kara renkte, ağır, is kokulu, suda erimeyen bir nesne. İLE/VE/||/<> Çeşitli katranların damıtılmasından elde edilen ve hekimlikte kullanılan, keskin kokulu bir sıvı. )


- KATRANRUHU ile KATRANTAŞI ile KATRANYAĞI

( Kayın katranının damıtılmasıyla elde edilen ve hekimlikte kullanılan renksiz, keskin kokulu ve yakıcı bir sıvı. İLE Birleşimindeki su miktarı çok olan bir tür yanardağ camı. İLE Katrandan elde edilen ve hekimlikte ilaç olarak kullanılan sıvı. )


- KATRE/KATRA[Ar. çoğ. KATER, KATARÂT] değil/yerine/= DAMLA

( Damla, damlayan şey. )


- KATRE[Ar. çoğ. KATER, KATARÂT] ile/ve/||/<> ZERRE[Ar.]

( Denizde/deryada. İLE/VE/||<> Güneşte/şemste. )


- ... değil KATSAYI


- KATSAYI

( COEFFICIENT )

( Bir niceliğin kaç katı alındığını gösteren sayı, emsal. | Bir yasayı anlatan formülün yazılışında yer alan, değişmeyen sayı. | Nesnelerin fiziksel özelliklerini belirten değişmeyen büyüklükler. )


- KATYON[Fr. < CATION] değil/yerine/= ARTIN

( Bir çözeltinin elektrolizi sırasında katotta toplanan iyon. )


- KAUÇUK[Fr. < CAOUTCHOUC] ile EBONİT

( Gövdesi odunsu, öz suyu yapışkan, süt kıvamında, yaprakları oval biçimli, parlak ve kalın, sıcak ülke bitkisi, lastik ağacı, kauçuk. | Amerika, Asya ve Afrika'nın çeşitli ağaçlarından, özellikle lastik ağacından ya da bazı petrol artıklarının birleşiminden elde edilen, dayanıklı ve esnek nesne. | Bu nesneden yapılmış olan. İLE Yüz bölüm kauçuğun, otuziki bölüm kükürtle işlenmesinden elde edilen plastik nesne. )


- KAUÇUK[Fr. < CAOUTCHOUC] ile GÜTAPERKA[Malezya dilinden]

( Gövdesi odunsu, öz suyu yapışkan, süt kıvamında, yaprakları oval biçimli, parlak ve kalın, sıcak ülke bitkisi, lastik ağacı, kauçuk. | Amerika, Asya ve Afrika'nın çeşitli ağaçlarından, özellikle lastik ağacından ya da bazı petrol artıklarının birleşiminden elde edilen, dayanıklı ve esnek nesne. | Bu nesneden yapılmış olan. İLE Sumatra'da ve çevresindeki adalarda yetişen büyük bir ağaçtan elde edilen, kablo yapımında kullanılan, kauçuğa benzer, yapışkan bir madde. )


- KAUDA/CAUDA, TAIL[İng.] değil/yerine/= KUYRUK


- KAV

( Yılanın attığı deri/gömlek. )


- KAV ile KAV[Fr. < CAVE]

( Ağaçların gövdesinde ya da dallarında yetişen bir tür mantardan elde edilen ve çabuk tutuşan, süngerimsi nesne. | Yılanın deri değiştirirken attığı deri. İLE Mahzen. )


- KAVAF[Ar. < HAFFÂF] ile/değil/yerine/>< ESNAF[çoğ. Ar. < SINIF]

( Ucuz, özenmeden ve bayağı cins ayakkabı, kemer, cüzdan yapan ya da satan esnaf. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Küçük sermaye ve zanaat sahibi. | [mecaz] Başlıca düşüncesi, mesleğinin tüm inceliklerinden yararlanıp bunları karşısındakinin zararına kullanarak ve meslekte kötü örnek oluşturarak çok para kazanan kişi. )


- KAVÂİD[Ar.] değil/yerine/= DİLBİLGİSİ


- KAVAK ile AKÇAKAVAK/AKKAVAK/HOLLANDA KAVAĞI

( Söğütgillerden, sulak bölgelerde yetişen, boyu bazı türlerinde 30-40 metreye değin çıkan, kerestesinden yararlanılan uzun boylu bir ağaç. İLE Söğütgillerden, yapraklarının altı beyaz olan bir tür kavak. )

( POPULUS cum POPULUS ALBA )


- KAVAK ile ÇALIKKAVAK

( ... İLE Dalları, sepetçilikte kullanılan bir kavak türü, sepetçi kavağı. )


- KAVAK ile/değil ÇINAR[Fars. < ÇENÂR]

( Anadolu Kavağı'ndakiler, çınardır. )

( Söğütgillerden, sulak bölgelerde yetişen, boyu bazı türlerinde 30-40 metreye değin çıkan, kerestesinden yararlanılan uzun boylu bir ağaç. İLE İki çeneklilerden, otuz metreye kadar uzayabilen, gövdesi kalın, uzun ömürlü, geniş yapraklı bir ağaç. )

( POPULUS cum PLATANUS )


- KAVAK / KARAKAVAK

( ... İLE Yüksekliği 35 metre kadar olabilen, kabuğu koyu renkli bir tür kavak. )

( POPULUS cum POPULUS NIGRA )


- KAVAL ile NÂREKE

( ... İLE Karagöz oyununda kullanılan, kamıştan yapılmış, kavala benzer bir müzik aleti. )


- KAVAL'DA:
DİLSİZ, HORLATMALI[Diatonik] ile/ve DİLSİZ[Kromatik] ile/ve DİLLİ[Diatonik] ile/ve DİLLİ[Kromatik] ile/ve DÜDÜK KAVAL


- KAVALYE ile KAVALYE[Fr.]

( Eski evlerin çatılarında kullanılan kayrak taşlarını tutmaya, kaymamasına yarayan kama.[kullanılan ağaç, suyu emerek ve şişerek tutan ve su sızdırmayan özellikte] İLE Dansta ve toplantılarda bayanlara eşlik eden bay. )


- KAVÂRİ'[Ar. < KARİA] ile KAVÂRÎR[Ar. < KARÛRE]

( Şiddetli esen rüzgârlar. | Ansızın gelen büyük belâlar. | Kıyâmetler. | Belâdan kurtulmak üzere okunan dualar. İLE Gözbebekleri. | Sırçadan/camdan, bazen de gümüşten yapılan kablar. | Sidik kabları. )


- KAVATA[Yun.] ile KAVATA[Yun.]

( Oyma ağaç kap. İLE Sert ve fazla kızarmayan bir tür domates. )

( ... cum SOLANUM CAPSICUM GROSSUM )


- KAVERN/CAVERN[İng.] değil/yerine/= KOVUK


- KAVERNÖZ/CAVERNOUS[İng.] değil/yerine/= KOVUKSU


- KAVGA-DÖVÜŞ


- KAVGA-GÜRÜLTÜ


- KAVGA[Fars. < GAVGA: Gürültü.] ile !SAVAŞ


- KAVGA ile/yerine TARTIŞMA

( Her kavganın temelinde, taraflardan birinin cahilliği yatar. )

( ARBEDE ile/yerine MÜNÂZARA )

( !FIGHT vs. ARGUE
ARGUE instead of !FIGHT )


- KAVGA ile/ve/değil/yerine TUTUM

( [not] !FIGHT vs./and/but ATTITUDE
ATTITUDE instead of !FIGHT )


- KAVGA ile ZULÜM


- KAVGACI/LIK ile/değil/yerine/>< KARARLI/LIK


- KÂVÎ[Ar. < KEYY | çoğ. KÂVİYÂN] ile KAVÎ[Ar. < KUVVET]

( Dağlayan, yakan/yakıcı. [Fr. CAUSTIQUE] İLE Güçlü, kuvvetli. | Güvenilir, sağlam. )


- KAVÎ değil/yerine/= GÜÇLÜ


- KAVİLEŞMEK[Ar. + Tr.] değil/yerine/= SAĞLAMLAŞMAK, PEKİŞMEK


- KAVİM ile/ve/||/<>/< AŞÎRET/BOY ile/ve/||/<>/< KABÎLE ile/ve/||/<>/< AKRABA ile/ve/||/<>/< AİLE


- KAVİS[Ar.]/KURVATÜR/CURVATURE[İng.] değil/yerine EĞMEÇ/YAY

( Yay ya da buna benzer şeylerin biçimi. | Bir eğrinin sınırlı bir bölümü. )


- KAVİS ile KAVSİ


- KAVITASYON/CAVITATION[İng.] değil/yerine/= OYMA


- KAVİTE/CAVITY[İng.] değil/yerine/= BOŞLUK


- KAVKABAN[Yemen]

( Dağın üstündeki gezegen. )


- KAVKI = KABUK

( Deniz hayvanlarının sert kabuğu. )


- KAVL/KAVİL[Ar.] ile/ve/<> KELÂM

( Yok olanı, var ettiğimiz olana verdiğimiz ad. İLE/VE/<> Var olana ilim vermek. )


- KAVL ile/ve LAFZ


- KAVM[çoğ. AKVAM]

( EVLİYÂ ZÜMRESİ )

( İNSAN TOPLULUĞU )

( BİR PEYGAMBERİN GÖNDERİLDİĞİ TOPLULUK )


- KAVONOZ değil KAVANOZ[Yun.]

( Plastik, cam vb. nesnelerden yapılmış ağzı geniş, çeşitli boylarda kap. )


- KAVRA! ve/> AT!


- KAVRAM "KARGAŞASI" değil KAVRAM KARMAŞASI

( Kargaşa, kişiler arasında olandır. )


- KAVRAM KARMAŞASI ile/ve/değil (KASITLI) KAVRAM SAPTIRMASI


- KAVRAM KARMAŞASI ile/değil ZİHİN/DÜŞÜNÜŞ KARMAŞASI


- KAVRAM OLGUSU ile/ve İÇ OLGULAR

( FACT OF CONCEPT vs./and INNER FACTS )


- KAVRAM:
ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/< ZORUNLULUĞUN BİRLİĞİ


- KAVRAM:
TANIMLAMAK ile/ve/||/<> ZORUNLULUKLARINI GÖSTERMEK


- KAVRAM ÜRETMEK ile/ve/değil/||/<> KURAM ÜRETMEK


- KAVRAM ile/ve/<> ANLAM

( Zihnin, nesne ve olgulara bakan tarafı. İLE/VE Sözcüklere/terimlere bakan tarafı. )

( İçi/dışı yoktur/olmaz. İçeriği vardır. İLE/VE/<> İçi/bâtını ve dışı/zâhiri vardır. )

( Nesneler/olgular/olaylar dünyasıdır. İLE/VE/<>Değerler dünyasıdır. )

( Sözcüğün anlamı, nesnenin kavramı olur. )


- KAVRAM ile/ve/<> AYRIM

( CONCEPT vs./and/<> SEPERATION )


- KAVRAM ile AYRINTI


- KAVRAM ve/<> BELİRGİNLİK

( CONCEPT and/<> CLARITY )


- KAVRAM ile/ve/<> BETİMLEME

( CONCEPT vs./and/<> TO DESCRIBE )


- KAVRAM ile/ve/<> BİLİNÇ

( CONCEPT vs./and/<> CONSCIOUSNESS )


- KAVRAM ve/<> BÜTÜN/LÜK


- KAVRAM ile/ve/<> ÇÖZÜM

( CONCEPT vs./and/<> SOLUTION )


- KAVRAM ile/ve/<> DERİNLİK

( CONCEPT vs./and/<> PROFUNDITY/DEEPNESS )


- KAVRAM ile/ve/değil EŞİK


- KAVRAM ile/ve/<> FİLOZOF ÇIĞLIĞI


- KAVRAM ve/||/<>/> FORMÜL


- KAVRAM ve/||/<> GÖRÜSEL KARŞILIK


- KAVRAM ile/ve/<> İMGE

( )

( CONCEPT vs./and/<> IMAGE )


- KAVRAM ile İMGE

( İlke. İLE Eylem. )


- KAVRAM ile KARÎNE


- KAVRAM ile/ve/<> KAVRAM BAĞLAMI

( CONCEPT vs./and/<> CONTEXT OF CONCEPT )


- KAVRAM ile/ve/değil/||/<>/>/< KAVRAM ÇİFTLERİ


- KAVRAM ile KENDİ


- KAVRAM ile/ve/||/<>/> KURAM

( Bir kuramın varoluşu[ontolojisi] yoksa herhangi bir kuramdır. )

( Kavram ve kuram, genellikle bilim, felsefe ve öteki akademik alanlarda kullanılan iki temel kavramdır.

Bir kavram, genellikle bir düşüncenin ya da bir şeyin anlıksal[zihinsel] karşılığıdır/temsilidir. Kavramlar, genellikle somut ya da soyut var olanları tanımlamak için kullanılır. "masa", "adâlet", "eşitlik" gibi kavramlar, düşünceleri ya da nesneleri karşılar/temsil eder.

Dilde simgeler ya da sözcükler olarak tanımlanır ve bireylerin düşünme ve iletişim kurma yeteneklerini yönlendirir.

Genellikle bir nesnenin ya da bir durumun temel özelliklerini ya da niteliklerini tanımlamak için kullanılır.

İLE/VE/||/<>/>



Bir kuram, genellikle bir görüngüyü, bir olguyu ya da belirli bir alanı açıklamak ya da açıklamak için geliştirilmiş dizgeli bir açıklamadır.

Genellikle gözlemlere dayanarak olgu ve görüngüleri anlamak, öngörmek ya da açıklamak için kullanılır.

Bilimde, felsefede, matematikte ve öteki alanlarda kullanılır.[evrim, kütleçekim kuramı]

Genellikle bir dizi varsayım, ilke ve kavramın bir araya getirilmesiyle oluşturulur ve denenir. Bilimsel yöntemle desteklenir. Bilişsel karşılıklardır ve genellikle düşünceleri ya da nesneleri tanımlamak için kullanılır ancak dizgeli açıklamalardır. Genellikle gözlemlere dayanarak olgu ve görüngüleri anlamak ya da açıklamak için kullanılır. Ancak kavramları kullanarak tanımlama yapılır. )

( FaRkLaR Kılavuzu içinde daha geniş tarama olarak şu sayfaları da okuyabilirsiniz...

FaRkLaR.net/kavram/kavram

FaRkLaR.net/kavram/kuram )

( CONCEPT vs./and/||/<>/> THEORY )


- KAVRAM ve/<> KURUM


- KAVRAM ile/ve KURUM ile/ve KARŞILIK

( Zihinde. İLE/VE Toplumda. İLE/VE Gövdede. )


- KAVRAM ve/<> KURUM ve/<> UYGARLIK ve/<> BULUNÇ/VİCDAN


- KAVRAM = MEFHUM[Ar. < FEHM] = CONCEPTION, NOTION[İng.] = CONCEPT, NOTION[Fr.] = NOTIO, BEGRIFF[Alm.] = CONCEPTUS, NOTIO[Lat.] = LOGOS, ÉNNOIA, HOROS, NOEMA[Yun.] = CONCEPCÍON[İsp.]


- KAVRAM ile/ve/<> NİYET

( Felsefe. İLE/VE/<> Kavrama niyet girince, ideolojiye dönüşür. )

( CONCEPT vs./and/<> INTENTION )


- KAVRAM ile/ve/değil/||/<>/< ÖĞE/UNSUR[Ar.]


- KAVRAM ile/ve/<>/= ÖLÇÜ

( CONCEPT vs./and/<>/= MEASUREMENT )


- KAVRAM ile/ve/||/<> OLUMSUZLAMA


- KAVRAM ve ÖNERME ve ÇIKARIM


- KAVRAM ve SABİTE

( CONCEPT and CONSTANT/STATIC )


- KAVRAM ile/>< SAÇMA


- KAVRAM ve/||/<>/= SAF DÜŞÜNCE/DÜŞÜNME


- KAVRAM ile SALTIK

( CONCEPT vs. ABSOLUTE )


- KAVRAM ile SALTIK


- KAVRAM ve/||/<>/> SANAT


- KAVRAM ile/ve/<> SİMGE

( İndirgeme. İLE/VE/<> Çoğaltma. )

( ... İLE/VE/<> Bireşim/tevhid. )

( Aralarında belirli özellikleri paylaşan bir öbek nesne ya da olaya verilen simgedir. İLE/VE/<> İçinde bulunduğumuz anın ve çevrenin esiri olmaktan bizi kurtarır ve daha önceden görmüş olduğumuz dış çevreyi ve o çevre içinde yer alan deneyimlerimizi istediğimiz zaman yeniden yaratma olanağını bize verir. )

( Simgeler bizi geçmişe, geleceğe ve dışarıda gözlenmesi olanaksız olan yaratıcılığa götürür. )

( Simge, zâtı/sizi gösterir/işaret eder. )

( Olanı gösterir. İLE/VE/<> Olanaklılığı gösterir. )

( Reduction. VS./AND/<> Increase. )

( CONCEPT vs./and/<> SYMBOL )


- KAVRAM ile/ve/<> SİMGE

( İndirgeme. İLE/VE Çoğaltma. )

( Aralarında belirli özellikleri paylaşan bir grup nesne ya da olaya verilen simgedir. İLE/VE İçinde bulunduğumuz anın ve çevrenin esiri olmaktan bizi kurtarır ve daha önceden görmüş olduğumuz dış çevreyi ve o çevre içinde yer alan deneyimlerimizi istediğimiz zaman yeniden yaratma olanağını bize verir. )

( Simgeler bizi geçmişe, geleceğe ve dışarıda gözlenmesi olanaksız olan yaratıcılığa götürür. )

( Olan'ı gösterir. İLE/VE/<> Olanaklı olan'ı gösterir. )

( Olguyu açıklar. İLE/VE "Kişisel deneyimler"i ansıtan ve her bireyde farklı yansımaları işaret eden bir özellik gösterir. )

( Kavramsal düşünme, öğrenmeye ve belirlemeye yardım eder. İLE/VE Simgesel düşünme, yorumlamaya olanak tanır. )

( "Küptaş", geometrinin taşta gösterimi olarak "bilimsel us"u simgeler. )

( Mâbedi, herhangi bir yapıdan ayıran en temel özellik, onun baştan sona simgesel bir donanımda olmasıdır. | Mâbedin yapımında kullanılan hemen her nesne ya da öğe, kendi nesnel ve özdeksel yapısından başka bir değeri göstermekle birer simgedir. [Bilge Süleyman, mâbedi, Tanrı'ya değil Tanrı'nın adına yaptırmıştır.] )

( Adlar, bir nesneyi/kişiyi değil de, bir değeri/erdemi ya da ilkeyi gösteriyorsa simgesellerdir. )

( CONCEPT vs./and SYMBOL
Reduction. WITH/AND Increase. )


- KAVRAM ve/||/<> SİMGE ve/||/<> İÇ DENEYİM


- KAVRAM ile/ve/<> SINIR

( CONCEPT vs./and/<> LIMIT )


- KAVRAM ile/ve/<>/= SÜREÇ

( CONCEPT vs./and/<>/= PROCESS )


- KAVRAM ile/ve/<> TAM AYIRD EDİCİ (BİLGİ)

( CONCEPT vs./and/<> DISTINGUISHED (INFORMATION) )


- KAVRAM ile/ve TARTIŞMA


- KAVRAM ile/ve/||/<>/>/< TERİM

( Genel/leştirir. İLE/VE/||/<>/>/< Özel/leştirir. )

( Kavramlar, felsefededir. İLE/VE/||/<>/>/< Öteki disiplinlerde terim adını alır, terime dönüşür. )

( Kavramlar, terimlerin aklıdır. )

( ISTILAH: BARIŞ/SULH )

( ... İLE/VE/<> Bir bilim, sanat, meslek dalıyla ya da bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı olan sözcük. | Geleneksel mantıkta, özne ya da yüklem. )

( Felsefenin ve terim(ler)in bilinci. İLE/VE/||/<>/>/< Nesnenin bilinci. )

( VORSTELLUNG mit/und/||/<>/>/< AUSDRUCK )

( MEFHUM ile/ve/||/<>/>/< ISTILAH )

( CONCEPT vs./and/||/<>/>/< TERM )


- KAVRAM ile TERİM


- KAVRAM ve/||/<>/> TİKEL SANAT

( KANT ve/||/<>/> HEGEL )


- KAVRAM ile/ve/||/<> TOPLUMSAL YAŞAM


- KAVRAM ile/ve TÜMEL


- KAVRAM ve/<> TUTARLILIK

( CONCEPT and/<> CONSISTENCY )


- KAVRAM ile/ve/||/<> VARSAYIM


- KAVRAM ile/ve/<> YAŞAM

( ... İLE/VE/<> Üzerine konuşulamayan. )

( CONCEPT vs./and/<> LIFE )


- KAVRAM ile/ve/||/<> YETERLİ KAVRAM


- KAVRAMA/ANLAMA ile MATEMATİK/FİZİK(DIANOIA)


- KAVRAMA ile/ve KAPSAMA

( COMPREHENSION vs./and CONTAIN )


- KAVRAMA ile KAPSAMA

( COMPREHENSION vs. CONTAIN )


- KAVRAMA(DA) ile/ve/değil/||/<>/> ANLAMA(DA)

( Kalırsın. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Dönüşürsün. )

( Kavramak, anlamanın sınırında biter. )

( Tinsel. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Ussal. )

( BİR ŞEYİN: Nedenlerini bilmek. İLE/<> Niyetlerini bilmek. )

( Geçmişle ilgilidir. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Gelecekle ilgilidir. )

( [not] Spiritual. WITH/AND/||/<>/>/but Rational. Mental. )

( [not] MEANING vs./and/<>/but COMPREHENSION )


- KAVRAMAK ve BELLEMEK


- KAVRAMAK ile/ve/değil/||/<>/< DENEYİM(LEMEK)


- KAVRAMAK ve/||/<>/> HEYECAN


- KAVRAMAK ile/ve İNANMAK

( COMPREHENSION vs./and TO BELIEVE )


- KAVRAM/AK ile/ve SINIR/LAMAK

( COMPREHENSION vs./and (TO) LIMIT )


- KAVRAMDA değil KAVRAMIN OLGUSUNDA


- KAVRAMI/MEFHUMU GÖRMEK ile/ve/değil/||/<>/< KAVRAM/MEFHUM İLE GÖRMEK

( )

( Mefhumu Görmek, Mefhum ile Görmek - İhsan Fazlıoğlu )


- KAVRAMIN:
AKILSALLIĞI ile/değil TARİHSELLİĞİ

( Tüm filozoflarda. İLE/DEĞİL Hegel'de. )

( Kavramlar, aklın görüleridir. )


- KAVRAMIN:
SONSUZLUĞU ile/ve/değil/<> SINIRLILIĞI


- KAVRAM'IN:
YAŞI ve KATMANLARI

( CONCEPT'S: AGE and LAYERS )


- KAVRAMLAR:
"TEŞBİH EDİLEN/LER" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TESBİH EDİLEN/LER

( Zihin ile bilinenler/bilinebilenler. İLE/VE/||/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Akıl ile bilinenler/bilinebilenler. )


- KAVRAMLAR ile/ve/<> KONU/LAR

( CONCEPTS vs./and/<> SUBJECTS/TOPICS )


- KAVRAM/LAR ve ÖZDEŞLİK

( CONCEPT/S and IDENTITY )


- KAVRAM/LAR ile/ve/<> SINIR KAVRAM/LAR

( CONCEPT/S vs./and/<> LIMIT CONCEPT/S )


- KAVRAM/LAR ile/ve SINIR KAVRAM/LAR


- KAVRAM/LAR ile/ve/||/<> SÖZCÜK/LER

( Mantıkta, en küçük birim. İLE/VE/||/<> Dilde, en küçük birim. )

( KAVRAM: Bilincin dilbilgisi. )

( Şeylerin kavramı, sözcüklerin anlamı olur. )

( Kavram, her defasında üretilmesi gerekli olandır. )

( Kavram, tekil şeylerin özünü değil şeylerdeki evrensel öğeyi açıklar. )

( Kavram, zaman ile ilişki içinde değil zamansal olmayan varoluş [bengilik] türü altında kavranmalıdır. )

( Kavramlar, dışsal nesnelerin imgesi değildir. )

( Her kavram, bütünsel bir süreçtir ya da sürecin bütünselliğidir. )

( Düşünen her bir kişi için, kavram gereksinimi vardır ve bunlar, dünyanın neresinde ve ne zaman üretilirse üretilsin, artık, insanlığın malıdır. )

( Kavramlar dünyasına giren her kişi, evrensellikle bağ kurmuştur. Bunun ayırdında olmak, aydınlanmaya başlamak demektir. )

( Sözcük, bir köprüdür. )

( Sözcükler, bizi ancak kendi sınırlarına kadar götürebilir. )

( Sözcükler, gerçekleri iletmez, onları işaret eder. )

( Sözcükler, işaret eder ama açıklayamaz. )

( Sözcükler ve sorular, zihinden gelir ve bizi orada tutar. )

( Sözcük ile anlamı arasındaki bağlantı nedeniyle, sözcükler değerlilerdir ve eğer kişi, sözcüğü çok büyük bir dikkatle incelerse, kavramın ötesine geçerek, onun kökenindeki deneyime ulaşır. )

( Kişilik ötesine geçtiğinizde artık sözcüklere gereksiniminiz olmaz. )

( Sözcükler olmayınca anlaşılacak ne kalır? Anlama gereksinimi, yanlış-anlamadan doğar. Söylediğim/iz doğrudur fakat size göre o sadece bir kuram. Onun, doğru olduğunu nasıl anlayabileceksiniz? Dinleyin, anımsayın, düşünün, gözünüzde canlandırın. Ve günlük yaşamınızda uygulayın! Bana/bize/ona sabır gösterin ve herşeyden çok, kendinize sabır gösterin, çünkü tek engeliniz kendinizsiniz.

Yol, sizden geçerek kendinizden öteye götürür. Siz, sadece belirli, özel olanın gerçek, bilinçli ve mutlu olduğuna inandıkça ve ikilem ötesi gerçeği, hayal ürünü bir soyut kavram olarak red ve inkâr ettikçe, benim/bizim sadaka verir gibi, kavramlar ve soyutlamalar dağıttığımı/zı düşüneceksiniz. Fakat bir kez kendi varlığınız içindeki gerçeğe dokundunuz mu, o zaman, size en yakın ve en sevgili olanı tarif etmekte olduğumu/zu göreceksiniz. )

( Without words, what is there to understand? The need for understanding arises from misunderstanding. What I say is true, but to you it is only a theory. How will you come to know that it is true? Listen, remember, ponder, visualise, experience. Also apply it in your daily life. Have patience with me and, above all have patience with yourself, for you are your only obstacle.

The way leads through yourself beyond yourself. As long as you believe only the particular to be real, conscious and happy and reject the non-dual reality as something imagined, an abstract concept, you will find me doling out concepts and abstractions. But once you have touched the real within your own being, you will find me describing what for you is the nearest and the dearest. )

( The word itself is the bridge.
Words can bring you only unto their own limit.
Words do not convey facts, they signal them.
Words indicate, but do not explain.
Words and questions come from the mind and hold you there.
Words are valuable, for between the word and its meaning there is a link and if one investigates the word assiduously, one crosses beyond the concept into the experience at the root of it.
Once you are beyond the person, you need no words. )

( Sözcükler, hem tarihsel süreçte dikey, hem de farklı alanlarda, yatay kullanımları nedeniyle çok değişik anlamlara sahip olabilirler. )

( Kavramları/karşılıkları, kişilerde(zihinlerinde) bulunmayan, sadece sözel seviyedeki "düşünme" ve "kullanımlar", kişiler arasında, iletişim kazalarına, anlaşmazlıklara ve/ya da doğrudan şiddete kaynak oluşturur. )

( Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin! )

( ... İLE/VE/||/<> Sabitlenemeyeni, sabitlemek. )

( Kavramlar, aklın görüleridir. )

( CONCEPTS vs./and/<> WORDS )

( CONCEPTUS cum/et/<> ... )

( ... ile/ve/<> YAN )

( MEFHUM ile/ve/<> KELİME )

( DER BEGRIFF mit/und/||/<> ... )


- KAVRAMLARDA:
HAKÎKÎ ile/ve İTİBÂRÎ ile/ve VEHMÎ


- KAVRAMLARIN OLUŞUMU ile/ve/||/<>/> SINIFLANDIRMA


- KAVRAMLARIN TRANSANDANTAL ANALİTİĞİ ile/ve/||/<> İLKELERİN TRANSANDANTAL ANALİTİĞİ


- KAVRAMLAŞTIRMA ile KAVRAMSALLAŞTIRMA

( TO CONCEPT vs. TO CONCEPTUAL )


- KAVRAMSAL BİRLİK ile/ve/<> ZAMANSAL AYRIM


- KAVRAMSAL DİL" değil KAVRAMLAR


- KAVRAMSALLAŞTIRMA ve TÜMEL/LER


- KAVRAMSAL/LIK ile/ve ARI KAVRAMSAL/LIK

( Şey var. İLE/VE Şey yok. Anlamanın anlamı. Bir şeyi anlamaz ama bir şeyle anlaşılır. Bilmenin bilmesini bilmek. Toplanma[cem]. )


- KAVRAMSAL/LIK ile/ve/<> KURUMSAL/LIK

( Üst kavramlar, altındakileri örgütleyen kavramlardır. )


- KAVRAM/SAL/LIK ile/ve/<> OLGU/SAL/LIK

( Tanımlanan her şey, kendine değil ona dairdir/yöneliktir. Tüm fizik ve metafizik, olgu ve kavramlar içindir. )


- KAVRAMSALLIK >< ÖZDEŞLİK


- ADCILIK/NOMİNALİZM:
KAVRAMSAL/LIK ve/||/<> TERİMSEL/LİK


- KAVRAMSIZLIK ile/ve/<> CEHALET


- KAVRANAMAZLIK ile/ve/||/<>/> KAVRANAMAZLIĞIN, KAVRANAMAZLIĞININ KAVRANMASI


- KAVRAYABİLME ve/||/<>/> ESNEKLİK ve/||/<>/> YARATICILIK


- KAVRAYIŞ = FİKR-İ İPTİDAİ, TASAVVUR-I SAZEC = APPREHENSION[İng., Alm.] = APPRÉHENSION[Fr.] = APPREHENSIO[Lat.] = APRENSIÓN[İsp.]


- KAVRAYIŞ ve/||/<>/> KAPSAYICILIK


- KAVRULMUŞ BADEM değil/yerine ÇİĞ BADEM


- KAVŞAK ile/ve/değil/<> AYRIÇ

( Yol vb. uzayıp giden şeylerin kesiştikleri ya da birleştikleri yer. | Bir ırmağın denize ya da başka bir ırmağa döküldüğü, kavuştuğu yer, munsap. İLE/VE/DEĞİL/<> İki yolun ayrıldığı yer. )


- KAVSEYN[< KAVS]:
BİRLEŞTİRİLEN İKİ YAY | İKİ KAVİS


- KAVS-I URÛC KAVS-I NÜZÛL


- KAVUK ile HORASANİ

( ... İLE Üst bölümü sarıktan taşacak biçimde yapılmış hoca kavuğu. )


- KAVUK ile KALLÂVÎ[Ar.]

( Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı. | İçi boş şey. | İdrar torbası. İLE Vezir ve sadrazamların giydikleri bir tür kavuk. | Çok iri, kocaman. )


- KAVUK ile/değil KOVUK

( Pamuktan yapılmış, üzerine sarık sarılan erkek başlığı. | İçi boş şey. | İdrar torbası. İLE/DEĞİL Bir şeyin oyuk durumunda bulunan iç bölümü. )


- KAVUK ile/ve/<> TÂC

( ... İLE/VE/<> Büyük kavuk. )


- KAVUK/ERSUSA ile/||/<> KALLAVİ ile/||/<> YUSUF

( Kavuk. İLE/||/<> Sadrazam, vezir kavuğu. İLE/||/<> Sultan, sadrazam, vezirler ve yüksek dereceli devlet erkanının giydiği kavuk. )


- KAVUKLU ile PİŞEKÂR[Fars.]

( ... İLE Ortaoyununda, kavuklu ile konuşarak oyunu açan kişi. )


- KAVUM/CAVUM[İng.] değil/yerine/= OYUK, BOŞLUK


- KAVUN ile ALTINBAŞ

( ... İLE Genellikle Ege bölgesinde yetişen, yuvarlak, kalınca kabuklu güzel bir tür kavun. )


- KAVUN ile DİVLEK/DÜĞLEK/DÜVLEK

( ... İLE Kalın kabuklu, olgun kavun. | Olgun, ufak kavun. | Kelek. )


- KAVUN ile/ve/||/<>/< KELEK ile/ve/||/<>/< DÜĞLEK

( Güneş gördükçe olgunlaşır. İLE/VE/||/<>/< Başlangıçta ve toprak üstünde kalan bölümüdür. İLE/VE/||/<>/< Yeni oluşmaya başladığı küçükkenki durumuna verilen addır. )

( Meyve olur. İLE/VE/||/<>/< Turşu olur. İLE/VE/||/<>/< ... )


- KAVUN ile MAKUVA URI KAVUNU


- KAVUN ile ŞAMAMA[Ar.]

( ... İLE Güzel kokulu bir tür kavun. | Kavuna benzer bir yıllık otsu ve sürüngen bir bitki. )

( BITTÎH ile ŞEMÂME )

( ... ile KÂLE )

( ... cum CUCUMIS DUDAIM )


- KAVUN ile TOPATAN

( Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, iri meyveli bir bitki. | Bu bitkinin genellikle güzel kokulu, sulu ve etli meyvesi. İLE Güzel kokulu, sarı renkte, uzunca bir tür kavun. )


- KAVUN ile YUBARİ KAVUNU


- ... değil KAVUNİÇİ

( Pembeye çalan sarı renk. | Bu renkte olan. )


- KAVUNİÇİ/PEMBE ile/değil YAVRUAĞZI

( ... İLE/DEĞİL Kavuniçi ile pembe arası bir renk. | Bu renkte olan. )


- KAVURMA / KIZARTMA değil/yerine/>< FIRINDA / BUĞULAMA / HAŞLAMA/KAYNATMA


- KAVUŞAMAYANLARIN YAŞADIĞI AŞK ile/ve/değil/<> KAVUŞANLARIN YAŞATTIĞI AŞK


- KAVUŞMA ile/ve/||/<> BULUŞMA


- KAVUŞMA/VUSLAT ve/değil ÖZGÜRLÜK


- AŞK:
KAVUŞMADAN(VUSLATTAN) ÖNCE değil/yerine/<> KAVUŞMADAN(VUSLATTAN) SONRA


- KAVUŞMAK/VUSLAT ile/ve KARIŞMA(MA)K

( Vuslatın tadı, hasretindedir. Vuslata doyulur, hasrete doyulmaz. )

( Vuslatta gına vardır. )


- KAVUŞMA/VUSLAT

( COITUS )


- KAVUŞSAK ile KAVUŞTAK

( DAÜSSILA ile NAKARAT )


- KAVUŞUM AYI ile/ve/!=/||/<> YILDIZ AYI


- KAVUŞUM ile/ve/||/<> KAVUŞUM DÖNEMİ

( Yer yuvarlağı bir ucta kalmak üzere, yerin, güneşin ve herhangi bir gezegenin bir doğru üzerine gelmesi. İLE/VE/||/<> Bir gezegenin, iki kavuşumu arasında geçen zaman aralığı. )


- KAVUZ ile KAVUZLULAR

( Buğdaygillerin başağında, başakçıkları ya da çiçeği saran kabuk. | İçi boş, kabuklu yemiş. İLE Bir çeneklilerden, çiçeklerinde renkli taç yaprağı yerine kavuz denilen yeşil renkte yaprakçıklar bulunan bitki takımı. )


- KAVZAMAK[yerel] ile/=/<>/< KAVRAMAK

( Sıkı tutmak, kavramak. | Korumak, muhafaza etmek. İLE/=/<>/< Elle sıkıca tutmak. | Bir nesne ya da düşünceyi her yönüyle anlamak. | Motorlu araçlarda debriyaj pedalı görev yapmak. | Motorlu araçlarda lastik yolu kavramak. )


- KAY ile KAY[Ar.]

( Yaz yağmuru. İLE Kusmak. )


- KAYA KELERİ ile KERTENKELE/KELER

( Bulunduğu yerin rengine girme özelliğiyle bilinir. İLE ... )

( ... İLE Türkiye'de 64 kertenkele türü bulunmaktadır. [Hiçbiri zehirli değildir.] )

( Dünyada, 150 kadar türü bulunmaktadır. Yalnızca Madagaskar'da, 75 kadar tür bulunmaktadır. İLE ... )

( EBÛ KALEMÛN, BÛKALEMÛN, HİRBÂ/HIRBÂ' ile ZABB/DABB[çoğ. ZIBÂB/ZUBBÂN] )

( ÂFTÂB-GERDEK ile SÛSMÂR, BEZAGA, BÜJMEJE )

( SQUAMATA: Kertenkeleleri ve yılanları içeren öbek.
CHAMELEON vs. LIZARD )

( CHAMAELEON VULGARIS, CHAMAELEO CHAMAELEON cum LACERTILIA/SAURIA )


- KAYA MEZARI ile/||/<> KÜMBET/KUBBE[Fars.] ile/||/<> KATAKOMP

( Bir yamaçta kayaya oyulmuş bir oda ya da odalardan oluşan, genellikle bezemeli bir fasada sahip mezar biçimi. İLE/||/<> Gömme bölümü, gövde [ziyaret] bölümü ve kubbesinin üstünde külâhı bulunan mezar anıtları. İLE/||/<> Yeraltı mezarı.[İlk Hıristiyanların gizlice toplanıp ibadet ettiği yerlerdi.] )


- KAYA ÖRÜMCEĞİ ile/ve ŞEYTAN ÖRÜMCEĞİ ile/ve YER ÖRÜMCEĞİ


- KAYA ile CENDEL[Ar.]

( ... İLE Irmaklarda bulunan büyük kaya. )


- KAYA ile GNAYS[Alm.]

( ... İLE Kuvars, mika ve feldispattan bileşmiş kayaç. )


- KAYA ile KARABALIK

( ... İLE Tatlısu kayası. )


- KAYA ile KAVLAK

( Kabuğu dökülmüş. | Güneşten derisi soyulan kişi. | Yer altı boşluklarının tavan ve yan duvarlarında bulunan gevşemiş ya da düşebilir kaya parçası. )


- KAYA ile KAYALAMA/ANROŞMAN[Fr. ENROCHEMENT]

( ... İLE Taş ocaklarından çıkarılan, iri kaya blokları. | Bir yapının, su içindeki temellerini pekitmek ve suların aşındırmasından korumak için zemine taş dökme işi. )


- KAYA ile/ve/||/<>/> KAYALIK

( Büyük ve sert taş kütlesi. | Kayaç. İLE/VE/||/<>/> Kayası çok olan yer. )


- KAYA ile KÖR KAYA

( ... İLE Deniz yüzüne çok yakın olan tehlikeli kaya ya da sığlık. )


- KAYA ile MİKAŞİST[Fr.]

( ... İLE Küçük kuvars billurlarıyla mikadan oluşmuş, yaprak biçiminde, başkalaşıma uğramış kaya. )


- KAYA ile PERİMASASI

( ... İLE Dik taşların üstüne yerleşmiş, masa biçimindeki yassı kaya. )


- KAYA ile PORFİR[Fr. < Yun.]

( ... İLE Feldispat gibi büyük minerallerden ya da çok ince tanelerden oluşan kayaç. )


- KAYA ile ŞELF

( ... İLE Raf biçiminde kaya. )


- KAYA ile TRİPOLİ[Fr.]

( ... İLE Ufalandığında toz, madenî eşya, taş, mermer, cam vb.ni temizlemeye ve parlatmaya yarayan silisli kaya. )


- KAYA ile YAŞAYAN KAYA

( ... İLE Şili ve Peru kıyılarında görülür. )

( ... cum PYURA CHILENSIS )


- KAYA ile/ve/||/<> YILAN

( )

( Adam, altında bir yılan olduğunu bilmiyor.
Kadın da adamın üzerinde ağır bir taş olduğunu bilmiyor.

Kadın, şöyle düşünüyor:
“Düşeceğim! Ve tırmanamıyorum. Çünkü yılan beni ısıracak!
Neden biraz daha kuvvet kullanıp beni yukarı çekemiyor?!”

Adam da şöyle düşünüyor:
"Çok acı çekiyorum! Yine de seni hâlâ elimden geldiğince çekiyorum!
Neden biraz daha fazla tırmanmaya çalışmıyor?!"

Öteki tarafın baskı altında olduğunu göremeyiz. Öteki taraf da bizim ne kadar acı çektiğinizi göremez.

Yaşam böyledir işte; İş, Aile, Aşk, Arkadaşlık... Fark etmez.

Konu/sorun ne olursa olsun, birbirimizi anlamaya çalışmalı, farklı düşünmeyi öğrenmeli, empatiyle yaklaşarak daha iyi iletişim kurmayı denemeliyiz...

Unutmayalım ki dünyada yalnız değiliz.

Anladığımız ve anlaşıldığımız kadar varız... )


- KAYA ile ZIMPARA[Fars.]

( ... İLE Çok sert alümin billurlar kapsayan ve aşındırıcı olarak kullanılan doğal kaya. | Mane, tahta ve daha başka şeylerin yüzünü aşındırıp düzeltmeye ve parlatmaya yarayan, üstüne zımpara tozu yapıştırılan kalın kâğıt. )


- KAYAÇ ile ANATEKSİT

( ... İLE Anateksi süreci sonrası oluşan yeni kayaç. )


- KAYAÇ ile DÜNİT

( Doğada büyük yer tutan, yerkabuğunun yapı gereci olan bir ya da birkaç mineralden oluşan kütle. İLE Temel maddesi olivin olan, iri taneli kayaç. [Yeni Zelanda'da, "Dun" adlı bir yerden] )


- KAYAÇ ile GABRO[İt.]

( ... İLE Renkli minerallerden [amfibol, piroksen, olivin] oluşan, bir tür kayaç. )


- KAYAÇLARDA:
MAGMA ile/ve/||/<> TORTUL ile/ve/||/<> BAŞKALAŞIM

( Başlangıçta erimiş durumdayken, daha sonra soğuyup kristalleşmiş nesnelerden oluşur. İLE/VE/||/<> Başka kayaçlardan, aşınma yoluyla kopmuş nesnelerin, rüzgâr ya da suyla taşınarak toprak üstünde ya da su altında birikmesiyle oluşur. İLE/VE/||/<> Magma ya da tortul kayaçların, kimyasal ya da yapısal değişikliğe uğrayacak ölçüde yüksek basınç ve sıcaklığa uğramasıyla oluşur. )

( Dünya üzerinde şimdiye kadar keşfedilen en eski kayaçlar, yaklaşık 3 milyar 800 milyon yıl öncesine tarihlenmektedir.[İlk 800 milyon yılı hakkında doğrudan bir kayıt bulunmamaktadır.] )

( Tüm kayaçlar, mineral karışımlarıdır. )


- KAYAK ile KIZAK

( Kar, su ya DA çim üzerinde kaymak için ayağa takılan araç. | Bu aracı kullanarak yapılan spor. İLE Kar ya da buz üzerinde kayarak yol alan tekerleksiz taşıt. | Ağaç tablaların kamburlaşmaması için liflere dikey konumda açılan kanala geçirilen uzun parça. | Ambalajın dibine uzunluğuna çakılan, hem dip levhası öğelerinin tutturulmasını, hem de ambalajın yerde kolayca kaymasını sağlayan kereste parçası. | Tersanelerde üzerinde gemi yapılan, onarılan ya da gemiyi suya indirip sudan çıkarmaya yarayan ızgara. )


- KAYAR ile/ve/||/<>/> KAYARLAMAK

( Hayvanların eskiyen nallarının çivilerini değiştirme işlemi.| Pay. İLE Hayvanın eskiyen nallarını onarmak, eskiyen nalın çivilerini yenilemek. | Düven taşlarını yeniden koymak ya da onarmak. | Sövmek, küfretmek. )


- KAYASAL GEZEGENLER ile GAZ DEVLERİ

( )

( - Tamamı atmosfere sahiptir ancak atmosferleri çeşitlilik gösterir.

- Sadece dünya atmosferinde oksijen bulunur.

- Dünya ve Mars, yaklaşık aynı hızda kendi çevresinde döner.
[Merkür çok daha yavaştır. Venüs, yavaş ve ters yönde dönüş yapar.]

- Sadece Dünya ve Mars'ın uydusu vardır.

- Sadece Dünya ve Merkür'ün manyetik alanı vardır. )

(

Özellik Kayasal Gezegenler Gaz Devleri
Yapı Katı kayalık yüzey. [Dünya ve Mars] Gaz ve sıvıdan oluşan dev gezegenler. [Jüpiter ve Satürn]
Atmosfer
  • Atmosfer çeşitliliği vardır.
  • Sadece Dünya atmosferinde oksijen bulunur.
Yoğun hidrojen ve helyum tabakasından oluşur.
Oluşum Yeri Güneş'e yakın, yüksek sıcaklık bölgelerde oluşmuştur.[Başka hiçbir şey bu bölgede yoğunlaşamaz.] Güneş'ten uzak, düşük sıcaklık bölgelerde oluşmuştur.
Dönüş Hızı
  • Dünya ve Mars, benzer hızda döner.
  • Venüs ters yönde, Merkür çok yavaş döner.
Genellikle hızlı dönüşü vardır. [Jüpiter 10 saatte bir döner]
Uydu ve Manyetik Alan
  • Sadece Dünya ve Mars'ın uydusu vardır.
  • Sadece Dünya ve Merkür'ün manyetik alanı vardır.
  • Çok sayıda uyduya sahiptir.
  • Güçlü manyetik alanları vardır.
Düzendeki Etkisi Yoğunlaşan nesnelerle oluşmuş küçük gezegenler.
  • Kütle çekimleriyle asteroit kuşağını dengeler.
  • Buzlu gezegen artıkları, gaz devlerinin kütle çekimi nedeniyle Kuiper Kuşağı ve Oort Bulutu'na fırlatılan nesnelerdir.[Bazıları çok eliptik ve güneş düzeninin iç bölümlerinde kuyruklu yıldız olarak görülebilir.]
Gaz Devleri ve Gezegen Artıkları Asteroitler ve meteoroidler, kayasal yapıdadır.
[Asteroitler daha büyüktür.(Vesta, 525 km. çapındadır.)]
  • T Tauri yıldızları, evrimlerinin oldukça etkin dönemindedir ve güçlü yıldız yellerine sahiptir. Bu yeller, yakında oluşan gezegenlerin çevresindeki gaz diskini süpürür.
  • Asteroit Kuşağı, Mars ve Jüpiter arasındadır. Jüpiter’in kütle çekimi gezegen oluşumunu engellemiştir.[Bu nesneler, güneş düzeninin oluşumundan kalan kırıntılardır.]
)


- KAYBEDENLER ile KAYBOLANLAR

( Kaybolmayı isterler. İLE Bulunmayı beklerler. )


- KAYBETME KORKUSU değil KAVUŞMA ÜMİDİ

( Yakınlıkta. DEĞİL Uzaklıkta.
Yakınlık, uzaklıktan daha sıkıntılıdır. )


- KAYBETME ŞANSI değil KAYBETME OLASILIĞI


- KAYBETMEK:
ÇOK DEĞER VERMEK ile/ve/||/<> KIZAMAMAK ile/ve/||/<> "KIYAMAMAK" ile/ve/||/<> ÜZEMEMEK ile/ve/||/<> "ALTTAN ALMAK"


- KAYBETMEK:
(")YENİLİNCE(") değil VAZGEÇİNCE


- KAYBETMEK ile/ve/+/||/<>/>< KAZANMAK

( Ne yazık ki, doğayla savaş durumundayız. Kazanırsak, kaybedeceğiz. )


- KAYBETMEK ile/değil KURTULMAK


- KAYBETMEK ile/ve/değil/yerine/||/>< SEVMEK

( Bir anda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Zamanla. )


- KAYBETMEK[Ar. < GAYB] değil/yerine/= YİTİRMEK

( Bir kez ulaşıldığında artık yitirilmez. )

( ZİYÂ: Taşınmaz malı kaybetmek. | Işık, aydınlık. )

( Once arrived at, it cannot be lost. )


- KAYBETTİĞİNE ÜZÜLMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAZANDIĞINA/KAZANABİLECEĞİNE SEVİNMEK


- KAYBOLMA ile/yerine/değil DÖNÜŞÜM

( [not] TO DISAPPEAR vs./but TRANSFORMATION
TRANSFORMATION instead of TO DISAPPEAR )


- KAYBOLMA ile YOK OLMA

( DISAPPEARANCE vs. TO BE ANNIHILATED/VANISH )


- KAYBOLMAK ile/ve/değil/yerine/<>/> KAPILMAK


- KAYBOLMAK değil/yerine/= YİTMEK


- KAYDEDİCİ = İMLEÇ


- Kaydetmeden DİNLE!!!


- KAYD-I MÜSTAHSEN ile KAYD-I MEVHUME/MÜSTEKREHE

( Güzel kayıtlar. İLE İkrah veren kayıtlar. )


- [ne yazık ki]
KAYDIR ile/ve/||/<>/> KAKTIR


- KAYDIRICI ile/ve/değil KAYGANLAŞTIRICI


- ... KAYDIYLA ile/değil ... KOŞULUYLA


- KAYGAN YAPRAK KURBAĞA ile MALEZYA YAPRAK KURBAĞASI

( Amazon ormanlarında yaşarlar. İLE Malezya, Tayland ve Singapur'daki yağmur ormanlarında yaşarlar. )

( )

( )


- KAYGAN/ZIYPAK ile KAYAĞAN

( Islak ya da düz olduğundan kaydırıcı özelliği bulunan ya da üzerinde kayılan. İLE Üzerinde kolaylıkla kayılan. )


- KAYGI BOZUKLUĞU ve/||/<> İMGE


- KAYGI/ENDİŞE ile/ve HAYRET

( ANXIETY vs./and ASTONISHMENT/AMAZEMENT )


- KAYGI/ENDİŞE ile/ve/<> KARAMSARLIK


- KAYGI/ENDİŞE ile/ve/> SIKINTI

( Geçmiş ıstırabın anısı ve onun yinelenmesi korkusu, kişiyi, gelecek hakkında kaygılandırır. )

( ANXIETY vs./and/> BOREDOM/DISTRESS/DEPRESSION
The memory of past suffering and the fear of its recurrence make one anxious about the future. )


- KAYGI ile/ve/||/<>/> BAŞA ÇIKMA TUTUMU


- KAYGI ile/ve/||/<> BASTIRMA


- KAYGI ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÇABA


- KAYGI ile/ve/değil/||/<>/< "CAN/İÇ" SIKINTISI


- KAYGI/ENDİŞE[Fars. :Düşünce.] ile ÇEKİNME/ÇEKİNCE

( ANXIETY vs. AVOID )


- KAYGI ile/ve/değil/||/<>/< DERT ETME


- KAYGI ve/||/<>/>/< DÜŞÜNCE GEVİŞİ


- KAYGI ile/ve/değil/yerine DUYARLILIK


- KAYGI ile/ve/||/<>/< GERÇEK YÜZ

( Kişilerin gerçek yüzü, kaygıların/ın arttığı yerde açığa çıkar. )


- KAYGI ile/ve/||/<> GEREKSİNİM


- KAYGI ve/||/<>/> HUYSUZLUK


- KAYGI ile/ve/||/<>/> HUZURSUZ/LUK


- KAYGI ile İŞKİLLENMEK/VESVESE[Ar.]


- KAYGI ile/ve/||/<>/> KAÇINMA


- KAYGI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "KANI"


- KAYGI ile/değil/ne yazık ki/||/<>/> KAYGININ "YORUMU"


- KAYGI ile KURUNTU

( ANXIETY vs. APPREHENSION )


- KAYGI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNYARGI


- KAYGI ile/||/<> PANİK ATAK

( Sürekli kaygı ve korku. İLE/||/<> Ani ve yoğun korku ya da rahatsızlık nöbetleri. )


- KAYGI ile/ve/||/<> PARÇALILIK KAYGISI


- KAYGI değil/yerine/>< SAYGI

( "Kaygı..." yazısı için burayı tıklayınız... )


- KAYGI ile/ve/||/<>/>/< STRES


- KAYGI ile/ve TEDİRGİNLİK/PERTÜRBASYON


- KAYGI/ENDİŞE ile/ve/<> TELÂŞ


- KAYGI ile/ve TELAŞ/LANMA


- KAYGI ile TUTUM

( ANXCIETY vs. ATTITUDE )


- KAYGI ile/ve/<> ÜRPERTİ


- KAYGI ile/ve/||/<>/>/< ÜST KAYGI


- KAYGI/ENDİŞE ve/||/<>/> ÜZÜNTÜ/KEDER


- KAYGI/ANKSİYETE ile BUNALIM/DEPRESYON ile TAKINTI/OBSESYON ile KUŞKUCULUK/PARANOYA

( "Ya yanlış yaparsam?" İLE "Hep yanlış yaptım" İLE "Hiç yanlış yapmamalıyım!" İLE "Bana yanlış yapacaklar!" )


- KAYGIDA:
İNCELEME ile/ve/||/<>/> AŞILAMAMA


- KAYGIDA:
MEME ve/||/<> DIŞKI


- KAYGILANMAK ile/değil/yerine DÜŞÜNMEK


- KAYGILANMAMALI!


- [ne yazık ki]
"KAYGILARIMIZA" BOYUN EĞMEK
ve/=/||/<>/>
ÖZGÜRLÜĞÜMÜZE SIRT ÇEVİRMEK


- BAĞLANMA:
KAYGILI <> KAÇINGAN
ile
GÜVENLİ <> KAYITSIZ-KAÇINGAN <> KORKULU-KAÇINGAN <> TAKINTILI

(

DÜŞÜK KAYGI ←───────→ YÜKSEK KAYGI
DÜŞÜK KAÇINMA ←───────→ YÜKSEK KAÇINMA
KAYITSIZ-KAÇINGAN
(Dismissing-Avoidant)
Yüksek Kaçınma
Düşük Kaygı
GÜVENLİ
(Secure)
Düşük Kaçınma
Düşük Kaygı
KORKULU-KAÇINGAN
(Fearful-Avoidant)
Yüksek Kaçınma
Yüksek Kaygı
TAKINTILI
(Preoccupied)
Düşük Kaçınma
Yüksek Kaygı

Yetişkin bağlanma biçimleri, iki temel bağlamda sınıflandırılır...

  • Kaygı: İlişkilerde terk edilme korkusunun şiddetini gösterir.
  • Kaçınma: Yakınlık kurmaktan rahatsızlık duyma derecesini yansıtır.

Dört Temel Biçim:

  1. Güvenli (Secure): Dengeli ilişkiler kurabilenler.
  2. Kayıtsız-Kaçıngan (Dismissing-Avoidant): Yakınlıktan kaçınan, bağımsızlığı vurgulayanlar.
  3. Takıntılı (Preoccupied): Aşırı ilişki odaklı, onay gereksinimi yüksek bireyler.
  4. Korkulu-Kaçıngan (Fearful-Avoidant): Yakınlık istemesine karşın reddedilmekten korkanlar.


)

(

Güvenli Bağlanma
Secure Attachment

Özellikler:

  • Düşük kaygı, düşük kaçınma
  • Dengeli ve sağlıklı ilişkiler kurabilme
  • Duygusal olarak erişilebilir ve tutarlı
  • Özgüvenli ve kendine yeten
Kayıtsız-Kaçıngan Bağlanma
Dismissive-Avoidant Attachment

Özellikler:

  • Yüksek kaçınma, düşük kaygı
  • Yakınlıktan rahatsız olma
  • Bağımsızlık vurgusu
  • Duygusal mesafe koyma eğilimi
Korkulu-Kaçıngan Bağlanma
Fearful-Avoidant Attachment

Özellikler:

  • Yüksek kaygı, yüksek kaçınma
  • Yakınlık isteği ile reddedilme kaygısı arasında çelişki
  • Tutarsız davranışlar
  • Duygusal dalgalanmalar
Takıntılı Bağlanma
Anxious-Preoccupied Attachment

Özellikler:

  • Yüksek kaygı, düşük kaçınma
  • Aşırı ilişki odaklılık
  • Onay gereksinimi yüksek
  • Terk edilme korkusu

Bağlanmada, Güvenli, Kaçıngan, Kaygılı, Takıntılı FaRkLaR'ı...

Türkçe İngilizce Kaygı Seviyesi Kaçınma Seviyesi
Güvenli Bağlanma Secure Attachment Düşük Düşük
Kayıtsız-Kaçıngan Dismissive-Avoidant Attachment Düşük Yüksek
Korkulu-Kaçıngan Fearful-Avoidant Attachment Yüksek Yüksek
Takıntılı Anxious-Preoccupied Attachment Yüksek Düşük
  • Bağlanma Kuramı: Attachment Theory (John Bowlby)
  • Kaygılı Bağlanma: Anxious Attachment (genel)
  • Kaçıngan Bağlanma: Avoidant Attachment (genel)
  • Düzensiz Bağlanma: Disorganized Attachment (çocuklukta görülen karmaşık biçim)
)

( ATTACHMENT: AVOIDANCE <> ANXIETY vs. SECURE <> DISMISSING AVOIDANT <> FEARFUL AVOIDANT <> PREOCCUPIED )


- KAYGIYLA "BAŞA ÇIKMADA":
"SUÇLAYICI/LIK" ile/ve/||/<> "YATIŞTIRICI/LIK / KAÇINMA" ile/ve/||/<> İLGİSİZ/LİK || PATAVATSIZLIK ile/ve/||/<> "AŞIRI MANTIKLI/LIK" ile/ve/||/<> UYUMLU/LUK


- KAYGUSUZ ABDAL ve/< ABDAL MUSA EFENDİ < HÂCE BEKTAŞ-I VELÎ


- KAYIBIN:
KAYBI ile/ve/||/<> KAYIP OLMAYANI


- KAYIBOYU ile KARAKEÇELİ


- KAYICI ile/ve/||/<>/>< YAKICI (< bağlamında/terslikte YIKICI/KIYICI)

( Sevdâlı/âşık.[Bilinci kaymış olan kişi.] [Durum, koşul ve karşılıksızlık durumlarında olasılık olarak davranışlarında kıyıcı ve yıkıcı olabilir.] İLE/VE/||/<>/>< ... İLE/VE/||/<>/>< Sevilen/mâşuk. [Herhangi bir ölçüt olmaksızın âşık olana ya da "kendine yönelmiş olana" karşı, davranışlarında ve sözlerinde, bağlam, olanak ve terslik olarak (%1 - 99 arası) kıyıcı ve yıkıcı[0/1 (Evet/Hayır!)] olabilir.] )


- KAYIK ile/değil ÇIRNIK

( ... İLE/DEĞİL Küçük boyda kayık. | Üç flok yelkeni bulunan, 200 tona kadar olabilen, tek ve yekpare direkli yelkenli. )


- KAYIK ile/ve DAK

( ... İLE/VE Ganj Nehri'nde kullanılan bir sandal. )


- KAYIK/SANDAL ile GONDOL

( ... İLE Venedik'te, kanal içinde, kişileri taşıyan, uzun, süslü, romantizmin simgelerinden biri olmuş kayık. )


- KAYIK ile İMAMİIN "KAYIĞI"/TABUT


- KAYIK ile/ve KAYAK

( ... İLE/VE Eskimoların kullandığı tek kişilik kayık. )


- KAYIK ile KAYIK

( Kürek ya da yelkenle yürütülen ufak tekne. İLE Bir yana kaymış. )


- KAYIK ile/ve KUFA

( ... İLE/VE Dicle'ye özgü bir kayık. )


- KAYIK ile MUKJENSO MOKORO

( ... İLE Mukjenso ağacından yapılan yerel kayık.[Chobe Irmağı - Botswana] )


- KAYIK ile PELEME

( ... İLE Irmaklarda işleyen, altı düz kayık. )


- KAYIK ile/ve TOMBAZ

( ... İLE/VE Irmaklarda işleyen, altı düz kayık. Üzerinde köprü kurulan, altı düz, kayık biçiminde duba. )


- KAYIKÇIK, KARİNA, ALT KAYIK = SÜFLÎ ZEVRAK = NACELLE, CARÈNE


- KAYIK/KÜREK ve/||/<> HAMLA[Ar.]

( ... VE/||/<> Küreklerin bir kez suya daldırılıp çıkarılması. | Bu biçimde sandalın aldığı yol. | Kıçtan, birinci oturak. )


- KAYIN ile KAYIN

( 72 kişinin, 1 günlük oksijenini sağlar. )

( Kayıngillerin örnek bitkisi olan, 30-40 metre boyunda, 2 metre çapında, kışın yapraklarını döken, kerestesi beyaz ve değerli olan bir orman ağacı. | Bu ağaçtan yapılmış olan. İLE Kadın ya da kocaya göre birbirinin erkek kardeşi, kayınbirader, ini. )

( FAGUS ORIENTALIS cum ... )


- KAYINBABA/ANA değil KAİMBABA/ANA


- KAYINGİLLER ile/= PALAMUTLULAR

( İki çeneklilerden, palamut diye adlandırılan, meyveleri yüksüksü bir kadehçik içinde duran, kayın, meşe, kestane vb. kerestelik orman ağaçlarını içine alan bir aile. )


- KAYIP:
GERİ GEL(E)MEYECEK OLAN ile/ve/||/<> YERİ DOLDURULAMAYACAK OLAN


- KAYIP SANILAN KAZANÇ ile/ve/||/<> KAZANÇ SAYILAN KAYIP


- KAYIP ile/değil KAYMA


- [ne yazık ki]
KAYIP ile KOPUK


- KAYIP ile/||/<> TEHLİKE

( Öğrenip düşünmeyen kişiler. İLE/||/<> Düşünüp öğrenmeyen kişiler. )


- KAYIP değil/yerine/= YİTİK


- KAYIPLA:
"BAŞA ÇIKAMAMAK" ile/değil/yerine/>< BAŞA ÇIKMAK


- KAYIPTA:
KAÇAK ile KAÇIRILMA


- [ne yazık ki]
KAYIRMA ile/ve/||/<> ŞIMARTMA

( NEPOTISM vs. SPOIL )


- KAYIŞ ile KAYIŞ

( Bağlamak, tutmak ya da sıkmak amacıyla kullanılan, dar ve uzun kösele dilimi. | Kol saatinin bileğe bağlanmasını sağlayan gereç. | Ustura bilenilen cilalı kösele. İLE Kayma eylemi/durumu/sporu. )


- KAYIŞ ile KEFNE

( ... İLE Çuvaldız ya da kalın iğne ile iş işleyen kişinin, eline geçirdiği demirli kayış. )


- KAYIŞ ile PALASKA[Macarca]

( ... İLE Askerlerin beline bağladığı ya da göğsüne çaprazlama taktığı, üzerinde fişek, kasatura vb. koymak için yerleri bulunan kayış. )


- KAYISI ile/ve ÇATALOĞLU, ÇİĞİLİ, ÇOLOĞLU, HACIHALİLOĞLU, HASANBEY, KARACABEY, ŞAM, TOKALOĞLU, TURFAN, DAİZMİR, YÖRÜKRAMAZAN


- KAYISI ile/ve İRİBİTİRGEN


- KAYISI ile KAMAREDDİN

( [eskiden] [umarız günümüzde de vardır!] Antalya bölgesinde yetişen çok özel bir kayısıymış. [İbn Haldun'un eserlerinde geçer] )


- KAYISI[Fars. KAYSİ]/MIŞMIŞ[Ar.] ile ŞEKERPARE[Fars.]

( Gülgillerden, sıcak ya da ılık iklimlerde yetişen, çiçekleri pembemsi beyaz bir ağaç. | Bu ağacın, açık turuncu renkte, eti sulu, güzel kokulu, tek ve sert çekirdekli tatlı meyvesi. İLE Çok tatlı bir tür kayısı. | Bir tür hamur tatlısı. )

( KAYISI: KAJSZIJA[Bulgarca]
CAIS/CAISI/CASIA[Romence]
KAJSIJA[Hırvatça]
KAJSI[Arnavutça]
KAJSZI[Macarca, Tatarca] )

( PRUNUS ARMENIACA cum ... )


- KAYISI ile/ve SOĞANCI


- KAYISI ile/||/<>/< ZERDÂLİ[Fars.]

( ... İLE Kayısı ağacının, küçük meyveli bir türü. | Bu ağacın, acı çekirdekli meyvesi. )

( Aşılı. İLE/||/<>/< Aşısız. )

( ... cum PRUNUS ARMENIACA )


- KAYIŞKIRAN = SABANKIRAN

( Baklagillerden, kökleri toprağa derince girdiği için tarlalar sürülürken sabanı tutan, çiçekleri kırmızı bir bitki. )

( ONOSIS SPINOSA )


- KAYIT ÇEŞİTLERİ


- KAYIT-KUYUT (ALTINA GİRMEK(ME)K)


- KAYIT[Ar. < KAYD] ile KAYIT

( Bir yere mal ederek deftere geçirme. | Bir yazının, bir hesabın tarih, numara vb.nin ya da kopyasının bir yerde yazılı bulunması. | Önem verme. | Resmî belge. | Sesi ya da görüntüyü manyetik bant üzerine geçirme işlemi. | Şart. | Sınırlama, davranışlarını çerçeveleme. İLE Pencere çerçevesi. | Araç, eşya. | Yiyecek. )


- KAYIT ile SINIR


- KAYIT ile ZABIT (/TUTMAK)


- KAYITLAR ile/ve KALIPLAR


- KAYITLI(RESMî) ile KAYITSIZ(GAYRIRESMî)


- KAYIT/LI ile/ve/değil/||/<>/< KANIT/LI


- KAYITLILIK:
YAKINLIKTA ile/>< UZAKLIKTA

( Azalır. İLE/>< Çoğalır. )

( KAYDİYET: KURBİYET'te İLE/>< BUDİYET'te
( Taklîl eder. İLE/>< Teksîr eder. ) )


- KAYITSIZ/LIK/TAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAYIŞ/TAN

( Bazen, bazıları için, bazı/çoğu durum, olay, tutum ve davranışlar, kayıtsızlıktan dolayı değil ("fazla") anlayıştan/irfandan ileri gelebilir. [Göründüğü gibi yorumlayabilmenin yanı sıra ve karşısında, aykırı/aşırı görmeyebiliriz de.] )


- KAYITSIZ/LIK ile/ve/||/<>/>/< ÂTIL/ATÂLET


- KAYITSIZLIK değil/yerine/>< DERT EDİNME


- KAYITSIZLIK ile/ve DIŞLAMA


- KAYITSIZLIK ile/ve/değil/yerine İLGİLENMEMEK

( BÎ-GÂNE: Kayıtsız, ilgisiz. )


- KAYITSIZLIK ile/değil İZLEME / SEYRETME


- KAYITSIZLIK ile/ve/||/<> KARŞILIK VERMEME


- KAYITSIZ/LIK ile VURDUMDUYMAZ/LIK ile GAMSIZ/LIK

( Kişi ne yaparsa, kendi yapar, kendine yapar fakat bazı tutumlarla etrafındakilere de zarar verebilir! )


- KAYKILMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> UZANMAK


- KAYLÛLE[Ar.]/SİESTA[İsp.]/RİPOSO[İt.]/İNEMURİ[Jap.] değil/yerine/= ÖĞLE ARASI/UYKUSU/DİNLENMESİ


- KAYMA OLANAĞI değil OLASILIĞI


- KAYMA ile/ve/||/<> YOZLAŞMA


- KAYMAN

( Güney Amerika'ya özgü bir sürüngen. )


- KAYNAĞA/KİTABA/SÖZE/SÖYLEYENE GÜVENMEK ile/ve/değil/yerine ANLAMA GÜVENMEK

( [not] TO TRUST TO SOURCE/BOOK/WORD vs./and/but TO TRUST TO MEANING
TO TRUST TO MEANING instead of TO TRUST TO SOURCE/BOOK/WORD )


- KAYNAK/KAYNARCA/GÖZ/PINAR/MEMBA[Ar. < MENBA] ile/ve/||/<> KAYNAÇ/GAYZER[Fr. < GEYSÉR]

( Bir suyun çıktığı yer. İLE Volkan bölgelerinde, belirli aralıklarla su ve buhar fışkırtan sıcak kaynak. )


- KAYNAK/REFERANS[İng. < REFERENCE] ile/ve/||/<>/> KAYNAKÇA

( Araştırma ve incelemede yararlanılan belge. | Herhangi bir bilim dalında yazılmış olan yazı ya da yapıtların tümü. İLE/VE/||/<>/> Belirli bir konu, yer ve dönemle ilgili yayınları kapsayan ya da en iyilerini seçen yapıt. )


- KAYNAK ile/ve/değil/yerine ARAÇ

( [not] SOURCE vs./and/but VEHICLE/TOOL
VEHICLE/TOOL instead of SOURCE )


- KAYNAK ile BAŞVURU/REFERANS

( SOURCE vs. REFERENCE )


- KAYNAK ile ÇOKRAĞAN

( ... İLE Gür kaynak. )


- KAYNAK ve DEĞER ve ÖLÇÜT

( SOURCE and VALUE and MEASUREMENT )


- KAYNAK/MEMBA ile/ve/||/<> EŞİK


- KAYNAK ile/ve/||/<> İLKE


- KAYNAK ile/ve MERKEZ

( Kaynağı bilmek, kaynak olmak demektir. )

( Kaynağın başlangıcı bulunamaz. )

( Pencere, ışığı verendir fakat onun kaynağı değildir. )

( Su bulmak için oraya buraya küçük çukurlar kazmayız fakat bir yeri derinlemesine delerek bir kuyu açarız. )

( Yalnız nimetleri kaynak sanmayın. Irmak değil kaynak olduğunuzu idrak edin. )

( Statünüzün, gücünüzün ya da güvendiklerinizin kaynağı yine kendinizsiniz. )

( SOURCE vs./and CENTER
To know the source is to be the source.
The source is untraceable.
The window is the giver of light, but not the source of it.
To find water you do not dig small pits all over the place, but drill deep in one place only.
Only do not take the gifts for the source. Realise yourself as the source and not as the river. )


- KAYNAK ile/ve NEDEN

( SOURCE vs./and CAUSE )


- KAYNAK ile/ve/<> ÖRNEK


- KAYNAK ile/ve YOL

( SOURCE vs./and WAY )


- KAYNAK ve/<> YOL ve/<> SONUÇ

( TİNSELLİK/İNSAN: Kaynağı, yolu ve sonucu kendinde olan. )


- KAYNAK ile/ve/||/<>/> YÖNELİM


- KAYNAKÇALARDA, OLAYIN/KİŞİNİN:
ZAMANI/DÖNEMİ ile/ve/<> ZAMANINA/DÖNEMİNE EN YAKIN


- KAYNAKLANMA ile/ve/değil/||/<>/< KAYNAK ALMA


- KAYNAK/LAR ile KİTAP/LAR

( SOURCE(S) vs. BOOK(S) )


- KAYNAKLARDAN YARARLANMAMAK ile/ve/değil/yerine/<> ADLARINA YER VERMEMEK


- ...:
KAYNAK/LI/LIK ile/ve/||/<> ODAK/LI/LIK ile/ve/||/<> AMAÇ/LI/LIK ile/ve/||/<> HEDEF/Lİ/LİK ile/ve/||/<> TEMEL/Lİ/LİK


- KAYNAMA NOKTASI ile/ve/değil EŞİK


- KAYNAMA ile/ve/||/<> BUHARLAŞMA

( * Sıvının her yerinde olur.
* Belirli bir sıcaklıkta gerçekleşir.
* Kaynama süresince, sıcaklık değişmez.
* Sıvının, hızla buharlaşmasıdır.

İLE/VE/||/<>

• Sıvının yüzeyinde olur.
• Her sıcaklıkta gerçekleşir.
• Buharlaşan maddelerin sıcaklığı değişebilir.
• Sıvının, ısı alarak, gaz durumuna geçmesidir. )

( )


- KAYNAMA ile/ve/||/<>/> PİŞME


- KAYNANADİLİ ile KAYNANADİLİ

( Dil biçiminde, yassı ve dikenli dalları olan bir tür kaktüs. İLE Bir iğne oyası deseni. )


- KAYNAR ile KAYNAR ile KAYNAR ile KAYNAR ile KAYNAR

( Kaynamakta olan. İLE Çok sıcak. İLE Yeni doğum yapmış anneye ve konuklara sunulan tatlı içecek. İLE Kaynak, pınar. | Kaynarca. )


- KAYNARCA ile Kaynarca

( Kaynak. | Sıcak su kaynağı. | Hastalara kaynatılarak içirilen pekmez, yağ ve baharat karışımı. İLE Sakarya iline bağlı ilçelerden biri. )


- KAYNAŞMA HARFLERİ'Nİ ile ...


- KAYNAŞMA ile/ve BENZEŞME


- KAYNAŞTIRMA HARFİ ile/ve/||/<> YARDIMCI SES


- KAYNATMA ile/ve/değil HAŞLAMA

( Bazı bitkileri/çayları, kaynatarak değil haşlama yaparak içmek gerekir. )

( Kök sebzelerini[patates, yerelması vb.] soğuk su ile. İLE/VE/DEĞİL Yeşil yapraklı, çiçekli ve çeşitli narin sebzeleri[ıspanak, brokoli, kuşkonmaz vb.] kaynamış suyun içine, fazla kaynatmadan, diri tutmak üzere kısa süreli. )


- KAYNATMAK ile "KAYNATMAK"

( Kaynamasını sağlamak. | Kaynak yaptırmak. İLE Unutturmak. | Belirli etmeden almak. | Konuşmak, sohbet etmek. )


- KAYPAK[mecaz]/DÖNEK ile/değil/=/||/<> KAYAĞAN/KAYGAN


- KAYPAK ile/ve/||/<> KAYTAK

( Dönek. İLE/VE/||/<> Kuytu. | Sözünde durmayan. | Yağcı, dalkavuk, numaracı. )


- KAYPAK ile/değil PAYTAK


- KAYPAK/LIK ile/değil/yerine/>< SAMİMİ/YET


- [ne yazık ki]
KAYPAK/LIK ile/ve/||/<> YAVŞAK/LIK


- KAYRA = İNÂYET = GRACE[İng.] = GRÂCE[Fr.] = GNADE[Alm.] = GRATIA[Lat.] = KHARIS[Yun.] = GRACIA[İsp.]


- KAYSI değil KAYISI


- KAYTAN ile/ve/||/<> ŞEYTAN

( Büküle büküle... İLE/VE/||/<> Düzüle düzüle...( / s.kile s.kile...) )


- KAYYİM

( CAMİ HİZMETLİSİ )


- KAYYUM/KAYYIM ile MÜTEVELLİ

( Belirli bir malın yönetilmesi ya da belirli bir işin yapılması için görevlendirilen kişi. | Cami görevlisi. İLE Bir vakfın yönetimi, kendine verilmiş kişi. )


- KAYYUM ile/ve/||/<> Kayyûm

( Cami hizmetlisi. | Birinin yerine geçen, mütevellî. İLE/VE Ebedî ve ezelî olan. Allah. )


- KAZ AYAĞI ile KAZ AYAĞI ile KAZ AYAĞI ile KAZ AYAĞI ile KAZ AYAĞI

( Kumaş deseni. İLE Göz kenarlarındaki kırışıklık. İLE Ispanakgillerden, yaprakları kaz ayağına benzeyen bir bitki [Lat. CHENOPODIUM | Fr. ALISME | Ar. RİCL-ÜL-VEZZ]. İLE Çok kollu çengel. | Çaprazlama yapılan teyel, Hristo teyeli. | İki ayrı yolun birleşip tek yol hâline geldiği kavşak. | İki ucundan herhangi bir yere bağlanmış bir halatın, başka bir halatla ortasından terazilenmiş durumu. İLE Açık turuncu renk. | Bu renkte olan. )


- KAZ ile AK YANAKLI KAZ

( ... İLE Yaşama, henüz yavruyken, Grönland'ın Orsted Dal Vadisi'nin dik kayalıklarından aşağı atlayarak ve ancak birkaçı bu atlayıştan başarıyla çıkarak başlar. )

( NTV - Yaşam Öyküsü 1. Bölüm (İlk Adımlar) )


- KAZ ile BAKLAN

( ... İLE Anguta benzeyen, kırmızı renkli bir çeşit yabankazı. )

( ... cum OTIS TARDA )


- KAZ ile HİNT KAZI

( 10.000 m.'de, saatte 80 km. hızla uçabilmektelerdir. )


- KAZ ile KANADA KAZI


- KAZ ile/ve KAR KAZI

( ... İLE/VE Her yıl, 5 milyon kaz, Meksika Körfezi'nden kuzey kutbuna [Tundralara], yumurtlamak üzere, 5000 km. yolculuk yapar. [3 ayda] )


- KAZ ile KAZ ile KAZ

( Ördeğe benzeyen bir kuş. İLE Toprağı/yeri eşme buyruk kipi. İLE Budala. )


- KAZ ile LÖKEŞE

( ... İLE Yaban kazı. Kazların en büyük türü. )

( Kazın yediği otlar insan için şifalıdır. )

( Hırsı simgeler. )

( İVEZZE ile ... )

( ... ile HARBAT )

( ANSER cum ANSER )


- KAZ ile MAVİ KAZ


- KAZ ile MISIR KAZI


- KAZ ile NİL KAZI

( image )


- KAZ ile PUFLA KAZI

( ... İLE Kuzey Kutbu kazları. )


- KAZ ile SİBİRYA KAZI


- KAZ ile YABANKAZI

( ... İLE Ördekgillerden, tüyleri beyaz, kahve ve külrengi olan, kazların en büyük türü. )

( ... cum ANSER )


- KAZÂ-NİZÂ


- KAZA ile FELÂKET

( ACCIDENT vs. DISASTER )


- KAZÂ ile GAZÂ


- KAZA ile HATA ile YEĞLEME/TERCİH

( 1 KEZ ile 2. KEZ ile 3. KEZ )


- KAZA değil/yerine/= İLÇE


- KAZÂ/KADÂ ile/ve/||/<>/> KADER/KADAR

( Gereksinim. İLE/VE/||/<>/> Ölçü. )

( Gerekeni/gereksinimi ölçülendirmek. )

( Tekil. İLE/VE/||/<>/> Çoğul. )

( Kaderin gerçekleşmesi/vukû bulması, bilinmesi, görülmesi. İLE/VE/||/<>/> Bilinmez. )

( Göz. İLE/VE/||/<>/> Bakış/bakma. )

( Zorunluluk/cebr. İLE/VE/||/<>/> Özgürlük[seçenek/yeğleme]. )

( Tümel. İLE/VE/||/<>/> Tikel. )

( Var oluş/olan. İLE/VE/||/<>/> Bilgi. )


- KAZA ile KASIT

( ACCIDENT vs. PURPOSE )


- KAZA ile KAZA ile KAZA

( İstem dışı ya da umulmayan bir olay dolayısıyla birinin, bir nesnenin ya da bir aracın zarara uğraması. | Zamanında kılınmayan namazı ya da tutulmayan orucu sonradan yerine getirme. İLE Yargı. | Kadılık görevi. İLE İlçe, kaymakamlık. )


- KAZÂ ile/ve/<>/> TESÂDÜF ile/ve/<>/> İSTİKRAR

( 1 kere olursa. İLE/VE/<>/> 2 kere olursa. İLE/VE/<>/> 3. kez olursa. )


- KAZAK ile KAZAK ile KAZAK[Fr. < CASAQUE]

( Kazakistan Cumhuriyeti'nde yaşayan Türk soylu halk ya da bu halktan olan kişi. | Güney Rusya'da yaşayan, Slavlaşmış bir topluluk ve bu topluluktan olan kişi. İLE Rusya'da ve İran'da ayrı bir sınıf oluşturan atlı asker. | Karısına söz geçirebilen, dediğini yaptırabilen erkek, kılıbık karşıtı. İLE Baştan geçirilerek giyilen, genellikle kollu, örme üst giysisi. )


- KAZAN ile/ve/<> ESKİ KAZAN

( Kazanka Irmağı'nın bir büklüm yaparak Volga'ya karıştığı topraklarda kurulmuştur. İLE/VE/<> Bölgeyi ikiye bölen Kazanka Irmağı'nın 45 km. kuzeyinde yer alıyordu. )

( Türk geleneklerine göre, Kazan, "Birleşme"yi simgeler. )


- KAZAN ile KAZAN

( Çok miktarda yemek pişirmeye ya da bir şey kaynatmaya yarayan büyük, derin kap. | Buhar makinelerinde, kalorifer tesisatında, suyun kaynatıldığı büyük derin kap. İLE Tataristan. )


- KAZAN ile TENCERE


- KAZANA/NA YANAŞIRSAK ve/||/<> KÖTÜYE YANAŞIRSAK

( Karası bulaşır. VE/||/<> Belâsı bulaşır. )


- KAZANAMAMAK ile KAYBETMEK

( NOT ABLE TO EARN/WIN vs. TO LOSE )


- [bazen] [ya/hem]
"KAZANÇ"/"KÂR"
ile/ve/değil/yerine/bazen/hem de/ya da/||/<>
DENEYİM/ÖĞRENME/YARAR

( "Hep mi ben kazanacağım/"kazanmalıyım"?",
Sadece benim mi yolum sürekli açık olacak/"olmalı"?
[eksik/fazla/özensiz] Yapmasam da olmaz mı?
[eksik/fazla/özensiz] Söylemesem/konuşmasam da olmaz mı? )


- KAZANÇ ile/ve HARCAMA

( Maliyetinin 6 katı. İLE/VE Gelirin yarısı kadarı üzerinden hareket ederek. )

( Kaybetmeyi ahlâksız kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. )


- KAZANÇ ile/ve/değil KAZANIM ile/ve/değil KÂR ile/ve/değil ÇIKAR


- KAZANÇ ile LÜTÛF


- KAZANÇ ile/ve PARA


- KAZANÇ/KÂR ile/değil/yerine YARAR/FAYDA

( Ne denli güzel ve kârlı olsa da, hiçbir şey sonsuza kadar sürmez. )

( Yaptığımız/söylediğimiz/yediğimiz. İLE/DEĞİL/YERİNE Yapmadığımız/söylemediğimiz/yemediğimiz. )

( RİBH/RIBH ile ... )

( PROFIT vs. BENEFIT )


- KAZANÇTA:
DÜNYALIK ile/ve AHİRET

( Amel ile. İLE/VE Emek ile. )


- KAZANÇ'TA:
TİCARET ile/ve/yerine ÜRETİM


- KAZANILMIŞ YETİLER ile/ve İŞLETİLEBİLİR YETİLER ile/ve GELİŞTİRİLEBİLİR YETİLER

( OBTAINED FACULTIES vs./and OPERATABLE FACULTIES vs./and IMPROVABLE FACULTIES )


- KAZANIM ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DONANIM

( "Kâr". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Yarar. )


- KAZANIM ile/ve ELDE EDİŞ

( BENEFIT vs./and TO GET/OBTAIN )


- Kazan'ın 20 km. kadar dışında bulunan bir tapınak, her bir kubbesinde bir tanesi yer alan ay, haç, yıldız ve öteki birçok dinin simgeleri ile tüm dinleri biraraya toplamak iddiasındadır.


- KAZANMA ile "HAKLILIK"

( Kazanmak, haklılık gibi bir beklentili, yanlı sonuç çıkarmaz! )


- KAZANMAK ile/ve ELDE ETMEK

( İKTİSAB[< KESB] ile/ve ... )

( TO EARN/WIN vs./and TO OBTAIN )


- KAZANMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> KATILMAK


- KAZANMAK ile/ve/değil/yerine KAZANÇLI ÇIKMAK

( Hiçkimse, sürekli olarak ve herşeyi kazanamaz fakat görülmesi gerekeni görebilirse herşeyde ve sürekli kazançlı çıkabilir. )


- KAZANMAK" ile/değil/yerine/>< TARTIŞMAK

( "Kazanmak için başlanılmış" tartışma, kaybetmenin ilk adımıdır. )


- KAZANMAK ile YAKALAMAK


- KAZANMAK ile/yerine YARIŞMAK

( TO WIN vs. TO COMPETE
TO COMPETE instead of TO WIN )


- KAZANMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAŞAMAK


- KAZARA değil/yerine/= KAZAYLA/İSTEMEDEN


- KAZA/SIZ BELÂ/SIZ (GİTMEK)


- KAZASKER MUSTAFA İZZET EFENDİ ile YESERİZÂDE KAZASKER MUSTAFA İZZET EFENDİ


- [ne yazık ki]
KAZF-İ ...:
Bİ-TARÎK-İL KİNÂYE ile MUALLAK ile MUZÂF ile SARÎH

( Birine, kinâyî bir tâbir ile zinâ isnâd etmek.[Hadd cezasını gerektirmez.] İLE Bir koşula talik sûretiyle gerçekleşen hakaret.[Hadd cezasını gerektirmez.]["şuraya giden zânîdir" denilmedikçe] İLE Bir vakte izâfe sûretiyle gerçekleşen hakaret.[Hadd cezasını gerektirmez.]["şu hâneye girerse zânîdir" denilmedikçe] İLE Sarâhâtten zînâya müşir bir söz ile gerçekleşen hakaret.["Şu kişi, zânîdir" gibi.] )


- KAZI ile KAZI ...


- KAZI ile KAZI ile KAZI/HAK[Ar.]

( Bir yeri kazma işi, hafriyat. İLE Yer altındaki tarihsel değeri olan şeyleri, yapıları ortaya çıkarmak amacıyla arkeologlarca toprağın belirli kurallara ve yöntemlere göre kazılması, araştırılması. İLE Maden, ağaç, taş üzerine, elle yazı ya da biçim oyma, kazı. | Kâğıttaki yazıyı kazıma, kazı )


- KÂZİB(KİZBİYET) ile SÂDIK(SIDKIYET)

( Vakıaya mutabık olup olmaması açısından. )

( Vakıanın önermeye mutabık olup olmaması açısından Hakikat ya da Bâtıl. )


- KAZIK KÖK = CEZR-İ AMÛDÎ = RACINE PIVOTANTE


- KAZIK yerine ÇİVİ(ÇÖP)


- KÂZIM ile/ve/||/<>/> KÂZÎM

( Öfkesini tutan. [ara sıra] İLE/VE/||/<>/> Öfkesini tutan. [sürekli] )


- KÂZIM ve/||/<>/> NÂZIM

( Öfkesini tutan. VE/||/<>/> Düzenleyen, düzene koyan, tertip eden. )


- KAZIMAK ile/ve/değil/yerine SIYIRMAK


- KÂZIM/KEZÎM[Ar. çoğ. KÂZIMÎN] ile KAZIM/KAZIMA["ka" uzun okunur]

( Kızgınlığını, öfkesini, hırsını yenen. İLE Kemirici.[hayvan] )


- KAZINMA ile EZİLME


- KAZİYYE-İ MUHKEME/MUHKEM KAZİYE değil/yerine/= KESİN YARGI


- Kâzım ol! sonra KONUŞ!!!


- KAZLIÇEŞME ile/ve KAZLI ÇEŞME

( Yedikule'de bulunan bir semt. İLE/VE Yedikule dışında, Demirhane Caddesi'nde bulunan, ön yüzü kaz kabartmalı bir çeşme. [1537] [Su aranırken kazların konduğu yerde su bulunmasından dolayı] )


- KAZMA ile KİRİZMA[Yun.]

( Herhangi bir araçla toprağı açmak, oymak. | Bu yolla çukur, kuyu, yol vb. oluşturmak. İLE Toprağı derince kazarak altını üstüne getirme. )


- KAZMA ile KÜLÜNG

( TAŞÇI KAZMASI )


- KAZMA ile/ve TIRPIT

( ... İLE/VE Bir tür kazma. )


- KAZMAK ile KAZIMAK


- KAZULET[Ar. < KAZÛRÂT] = KOCAMAN


- KB/BLOOD PRESSURE[İng.] değil/yerine/= KAN BASINCI


- KBB/EAR-NOSE-THROAT[İng.] değil/yerine/= KULAK BURUN BOĞAZ


- KBRN/CHEMICAL, BIOLOGICAL, RADIOACTIVE, NUCLEAR[İng.] değil/yerine/= KİMYASAL, BİYOLOJİK, RADYOAKTİF, NÜKLEER


- KBTA/CORONARY COMPUTED TOMOGRAPHYANGIOGRAHY[İng.] değil/yerine/= KORONER BİLGİSAYARLI KESITÇEKİM DAMAR GÖRÜNTÜLEMESİ, KORONER BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİK ANJIOGRAFİ


- KBY/CHRONIC RENAL FAILURE | PERSONAL INFORMATION MANAGEMENT[İng.] değil/yerine/= KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ | KİŞİSEL BİLGİ YÖNETİMİ


- KBYS/PERSONAL INFORMATION MANAGEMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= KİŞİSEL BİLGİ YÖNETİMİ DÜZENİ


- KDS/DECİSION SUPPORT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= KARAR DESTEK DÜZENİ


- KE[Ar.] ile KE[Ar.]

( Benzetme/teşbih harfi olup "gibi, misillü" anlamlarına gelir. [KE-'L-EVVEL: Önceki gibi. | KE-ZÂLİK: Yine böyle/öylece.] İLE Küçültme edatıdır. [MERDÜMEK: Adamcağız] )


- KEBÂD[Ar.] ile KEBBÂD[Ar.]

( İri limon. İLE Ağaç kavununa benzer bir çeşit büyük ve yumuşak bir limon.[dilim dilim kesilerek tatlısı yapılır] )


- [Ar.] KEBÂD ile KEBBÂD/KÜBBÂD

( İri limon. İLE Ağaç kavununa benzer bir çeşit büyük ve yumuşak bir limon.[dilim dilim kesilerek tatlısı yapılır] )


- KEBAP KÖŞKÜ / İFTÂRİYE KASRI

( Yıldız Sarayı'ndadır. )


- KEBED değil/yerine/= DİK DURMAK | MEŞEKKÂT


- KEBEZLİK/KEBEZLİG ile PAMUK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Pamuk tarlası. İLE ... )


- KEBİKEÇ = DÜĞÜNÇİÇEĞİ[Fars.]

( "Tılsımlı söz". Yazma kitapları güve yememesi için yazılan tılsım. )


- KEBÎR[Ar. >< SAGİR] ile/ve/||/<> CELÎL[Ar. >< HAKİR] ile/ve/||/<> ÂZÎM[Ar.]

( Fiziksel büyük/lük. İLE/VE/||/<> Kabul ya da saygınlıkla ilgili, itibarî büyük/lük. İLE/VE/||/<> Azâmet, heybet ve ihtişam olarak büyük. )


- KEBİT = DÜKKÂN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- KEBS[Ar.] ile KEBŞ[Ar. çoğ. KİBÂŞ]

( Çukurluğu doldurup düzleme. İLE Koç[eril koyun], çebiş. )


- KEÇE ile ÇİLİK


- KEÇE[Oğuz] ile KEÇE ile KEÇE
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Keçe. İLE Sebze ve meyveleri taşımaya yarayan sepet. İLE Gece. )


- KEÇECİ-ZÂDE İZZET MOLLA ve/||/<>/> KEÇECİ-ZÂDE FUAD PAŞA

( Babası. VE/||/<>/> Oğlu. )

( 1786 - Ağustos 1829 VE/||/<>/> 1814 - 12 Şubat 1869 )


- KEÇİ ile/ve BAZUA/BEZUVAR DAĞ KEÇİSİ


- KEÇİ ile BIZIN

( ... İLE Doğu Avrupa ve Orta Doğu'da yaşayan yaban keçisinden evcilleştirilmiş keçi. )


- KEÇİ ile ÇEPİÇ

( ... İLE Bir yaşına kadar olan keçi yavrusu. )


- KEÇİ ile/ve DAĞ KEÇİSİ / YAĞMURCA / ELİK

( ... İLE/VE Boynuzlugillerden, ufak sürüler halinde yaşayan, çok çevik bir antilop türü. )

( MÂIZ, MA'Z, ÜM'ÛZ ile/ve ... )

( BÜZ ile/ve BÜZ-İ KÛHÎ )

( CAPRA HIRCUS cum/et RUPICAPRA CRAGUS )


- KEÇİ ile ERKEÇ

( ... İLE Eril keçi. )


- KEÇİ ile/ve GORAL

( ... İLE/VE Keçiye benzer bir memeli. )


- KEÇİ ile HALEP KEÇİSİ


- KEÇİ[Oğuz] ile KEÇİG
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Keçi. İLE Irmaktaki sığ yer, geçit. )


- KEÇİ ile/ve KÖSEMEN

( ... İLE/VE Kılavuzluk eden keçi. )


- KEÇİ ile/ve MALTIZ KEÇİSİ

( ... İLE/VE Kısa tüylü, küçük bir cins. Malta Adası'nda bulunur. )


- KEÇİ değil MAVİ KOYUN

( Himalaya'da yaşarlar. )


- KEÇİ ile/ve OĞLAK/OGLAK/OGLAQ/DÖRÜKLÜ

( ... İLE/VE Keçi yavrusu, genç/küçük keçi. )

( ... ile/ve YA'MÛR, CEDÎ[astr.] )

( BÜZ ile/ve BÜZÎÇE, BÜZBEÇE, BÜZGALE[ga uzun okunur] )


- KEÇİ ile/ve TEKE[Fars.]

( ... İLE/VE Eril keçi. )


- KEÇİ ile TİYÎS

( Kokan bir keçi hastalığı. )


- KEÇİBOYNUZU ve ÇİTLEMBİK/MELENGİÇ/MENENGİÇ/MERLENGİÇ/MERLENGEÇ/DAVUN

( İkisinde de azcık fakat etkili/hoş bir tad için çok fazla uğraş vermek gerekir. )


- KEÇİSAKALI/KEÇİSEDEFİ ile KEÇİSAKALI/ERKEÇSAKALI/ÇAYIRMELİKESİ

( Ladengillerden, çayırlarda, nemli yerlerde yetişen, yaprakları mızraksı ve çizgili, çiçekleri mavimtırak ya da mor renkte bir tür laden bitkisi. İLE Gülgillerden, beyaz ya da pembe çiçekli, bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen bir ağaççık. )

( CISTUS CRETICUS cum SPIRAEA ARUNCUS )


- KEC-REV

( EĞRİ GİDEN, TUTTUĞU YOL AYKIRI/SAKAT OLAN )

( ALÇAK )


- KED = NE İYİ ...
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Bir şeyi betimlerken vurgulama ya da abartma amacıyla kullanılan bir ilgeç. )

( KED AT: Ne iyi at. | KED NENG: Ne iyi şey. )


- KEDGÜ = KEDÜT
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Her türlü giyilecek nesne. İLE Düğünlerde, gelinin ve damadın akrabalarının, evlenecek çiftin onuruna giydiği belirli bir giysi. )


- KEDİ AYAĞI ile KEDİAYAĞI

( ... İLE Birleşikgillerden, süs bitkisi olarak da yetiştirilen, beyazımsı, yumuşak, sık tüylü bir bitki. )

( ... cum ANTENNARIA DIOICA )


- KEDİ-KÖPEK (GİBİ OLMAK)


- Kedi ve köpekleri DİNLE!!!


- KEDİ ile ASHERA


- KEDİ ile ASYA ALTIN KEDİ

( ... ile )


- KEDİ ile AYI KEDİSİ

( ... ile )


- KEDİ ile BATAKLIK/ORMAN KEDİSİ

( ... İLE Asya ve Ortadoğu'da yaşayan, vahşi bir kedi türüdür. Tüyleri, grimsi ya da kızıl tonlarda olabilir, bacak ve kuyruklarında soluk çizgiler vardır. Boyları, ev kedilerine göre daha büyüktür. [60-70 cm’yi bulurken 12-16 kiloya kadar ulaşabilirler.] Ayrıca, bu kedinin, ev kedisinin vahşi atalarından biri olduğu bilinmektedir. )


- KEDİ ile BENGAL KEDİSİ


- KEDİ ile BİNTURONG

( ... İLE Bir fokun yüzüne ve bıyıklarına, bir ayının kalın kabarık kürküne ve yassı ayaklarına, bir maymunun kuyruğuna ve bir firavunfaresinin pençelerine sahiptir. )

( ... İLE 20 kg. ağırlığında ve 180 cm. uzunluğundalardır. )

( ... İLE Beş tırnaklı güçlü pençeleri bulunur. [Pençelerinin sürtünmeye karşı etli tabanları vardır.] )

( ... İLE Kendi etrafında dönebilen ayak bilekleri vardır. [Ağaca tırmanırken kuyruklarını da kullanırlar.] )

( ... İLE Erillerinden çok daha iri olan dişillerinin, -sırtlanlarınki kadar büyük olmasa da- penis benzeri klitorisleri vardır. )

( ... İLE Bir kısım memelide bulunan bakulumları[penis/klitoris kemikleri(os klitoris/os penis)] vardır. )

( ... ile Binturong )

( ... cum ARCTITIS BINTURONG[< artık kullanılmayan bir Malezya dilinden] )


- KEDİ ile BURMA KEDİSİ


- KEDİ ile CHAUSIE


- KEDİ ile DAĞ KEDİSİ/MANUL

( ... ile SİNNEVR-İ CEBELÎ )


- KEDİ ile GELİNCİK KEDİSİ


- KEDİ ile GEOFFREY KEDİSİ

( image )

( ... İLE Bolivya ve Güney Brezilya'dan itibaren güneye doğru Patagonya'ya kadar, Güney Amerika'nın güney yarısında yaşar. Sadece Andlar'ın doğusunda bulunur. Ağaç bulunan tundralar ve aynı biçimdeki ormanlar yaşam alanıdır. )

( Alt türleri

Leopardus geoffroyi geoffroyi: Merkezî Arjantin
Leopardus geoffroyi euxantha: Kuzey Arjantin, Batı Bolivya
Leopardus geoffroyi leucobapta: Patagonya
Leopardus geoffroyi paraguae: Paraguay, Güneydoğu Brezilya, Uruguay, Kuzey Arjantin
Leopardus geoffroyi salinarum: Kuzeybatı ve Merkezî Arjantin )

( ... cum LEOPARDUS GEOFFROYI )


- KEDİ ile HİMALAYA KEDİSİ


- KEDİ ile/ve/||/<> JEOGLİF

( Peru'nun başkenti Lima'nın 400 km. güneyinde, Palpa ve Nazca kasabaları arasından bulunan bu jeoglif, yüksek ve kurak bir arazide yer almaktadır.

Bazı yerel jeogliflere benzerlik gösterse de, uzmanlar, Nazca çizgilerinin, Nazca kültürü tarafından MS. 400 ve MS. 650 tarihleri arasında yapıldığını düşünüyor.

Yüzlerce karmaşık figürün bulunduğu bu çizgilerde basit hatlarla tasarlanmış örümcek, maymun, köpek, balık, kertenkele gibi figürler göze çarpmakta ve tüm bu çizgiler, 80 km2.'den daha fazla bir alanı kaplamaktadır. )

( image )


- KEDİ ile KAPLAN KESELİ KEDİ


- KEDİ ile KARA AYAKLI KEDİ(GYRA)

( ... İLE En ölümcül vahşi kedi.[%60 başarı oranıyla] )


- KEDİ ile KIRNAV

( ... İLE Çiftleşmek isteyen dişil kedi. )


- KEDİ ile KUM KEDİSİ

( ... İLE Kulakları sayesinde işitme duyusunu inanılmaz gelişmiştir. Kum kedileri, Arabistan ve Afrika çöllerinde yaşarlar. Çöl şartlarına uyum sağlayacak özelliklere sahipkerdir. Öteki vahşi kedi türlerine göre daha ufaktır, kısa bacakları ve uzun kuyrukları vardır. )

( )


- KEDİ ile LAPERM


- KEDİ ile MAINE COON


- KEDİ ile MANKEDİSİ

( ... İLE Kuyruksuz bir kedi. [Man Adası'nda yaşarlar.] )


- KEDİ ile MARGAY

( ... İLE Adeta minyatür bir leoparı andıran, tüyleri ve yuvarlak yüzüyle yetişkin haliyle bile oldukça sevimli görünen Margay, geçmişte eşsiz kürkü yüzünden aşırı avlanmış ve soyu tükenme tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Margayların boyları, 35 ile 50 cm. arasında değişirken, 2-4 kilo ağırlıkta olurlar. Kedi ailesinin en iyi tırmanma ustaları olan Margay'ın tırnakları özellikle sert ve keskindir. )


- KEDİ ile MISIR MAU


- KEDİ ile NORVEÇ ORMAN KEDİSİ


- KEDİ ile PALLAS KEDİSİ

( ... İLE Ufak yapılı kedi. | Kabarık gri tüyleri vardır. Orta Asya'nın kayalık bölgelerinde, su kaynaklarına yakın olarak yaşar. Yaklaşık 10 milyon yıl önce evrilmiştir. Kedigillerin, yaşayan en eski türlerinden biridir. Soyu tükenme tehlikesi altına girebilecek olan bu kedilerin nüfusu, avlanmalardan etkilenmektedir. Bu vahşi kediler, hemen hemen ev kedisi boylarındadır. )

( )


- KEDİ ile PAMPA

( ... İLE Güney Amerika'da yaşarlar ve adını, yaşadığı yerden alan bu vahşi kedi türü hemen hemen ev kedisi ile aynı boyuttadır. Tüy renkleri ve görünümü, çeşitlilik göstermektedir. Ne yazık ki, soyu tükenme tehlikesi ile karşı karşıya olan türlerden biridir. )


- KEDİ ile PARS (KEDİSİ)

( ... ile NEMİR )

( ... ile YÛZ )

( ... vs. ... )

( ... cum FELİS PARDUS )


- KEDİ ile PASLI KEDİ

( Hindistan'ın güney ucu ve Sri Lanka'da yaşarlar. )

( )

( Yetişkinliğe eriştiğinde gövde boyu en falza 40 cm.'e ulaşan kedinin ağırlığı, en fazla 1.4 kg.'ya kadar ulaşabilen, dünyanın en küçük kedisidir. Kuyruk boyu ise 20 cm. )

( )

( CAT vs. RUSTY SPOTTED CAT )

( ... cum PRIONAILURUS RUBIGINOSUS )


- KEDİ ile REKSKEDİSİ


- KEDİ ile RUS MAVİSİ


- KEDİ ile SAVANNA KEDİSİ

( ... İLE Evde beslenilen kediler ile vahşi kedi türünün birleşmesiyle ortaya çıkar. )


- KEDİ ile SAZ KEDİSİ

( ... İLE Nesli tehlike altında olan 3 canlıdan biri. [Saz Kedisi, Orfoz, Deniz Kaplumbağası] )


- KEDİ ile SAZLIK KEDİSİ

( )

( ... İLE Hindiçin Yarımadası ve Sri Lanka'dan, Hindistan ve Mezopotamya üzerinden İdil Deltası ve Sincan Uygur Bölgesi'ne kadar geniş alana dağılmıştır. Afrika kıtasındaki tek popülasyonu, Mısır'da, aşağı Nil Vadisi'nde ve Türkiye'de[Eğirdir Gölü, Nallıhan, Manavgat Çayı, Akyatan Gölü, Porsuk Çayı'nda] bulunan bir kedi türüdür. )


- KEDİ ile SCOTISH FOLD


- KEDİ ile VAHŞİ SERVAL KEDİSİ

( SİNNEVR[çoğ. SENÂNÎR], HİRR, HİRRE[dişil kedi] ile ... )

( GÜRBE ile ... )

( CAT vs. WILDCAT/LYNX )

( FELIS DOMESTICA cum CARACAL MELANOTIS/LYNX PARDINA/LYNX LYNX )


- KEDİ ile/değil/<>/< VAŞAK

( Gebelik süreleri, 56-63 gündür. İLE ... )

( Kedilerin her bir kulağında, 32 adele/kas vardır. İLE ... )

( Kedi ile ... )

( Kediler, geceleri daha iyi görürler. İLE/DEĞİL/<>/< ... )

( Limon ve portakal kokusunu pek sevmezler. İLE/DEĞİL/<>/< ... )

( Siyah kediler, beyaz kedilere göre daha sakindir. İLE/DEĞİL/<>/< ... )

( Dişil kediler, erillerden daha iyi görme özelliğine sahiptir. İLE/DEĞİL/<>/< ... )

( SİNNEVR[çoğ. SENÂNÎR], HİRR, HİRRE[: dişil kedi. | çoğ. HÜRER], KITT[çoğ. KITÂT] ile ZAYVEN[: Eril kedi. | Yaban kedisi. | çoğ. ZAYÂVİN]
HİRRİYYE: Kedigiller.
HÜZÎ: Kedi yavrusu. )

( GÜRBE ile VEŞAK )

( CAT vs. WILDCAT/LYNX )

( FELIS DOMESTICA cum CARACAL MELANOTIS/LYNX PARDINA/LYNX LYNX )

( PİSTAN/PİSİK )


- KEDİ ile YABANKEDİSİ

( ... İLE Kedigillerden, kırçıl renkli, 60 cm. uzunluğuna bir memeli türü. )

( ... cum FELIS SILVESTRIS )


- KEDİLERDE:
CEZA ile/değil/yerine ÖDÜL

( Kediler, cezaları algılayamazlar. İLE/DEĞİL/YERİNE Ödüllere tepki verebilirler. )


- KEDİLERDE:
ÖN AYAK ile ARKA AYAK

( Beş parmak bulunur. İLE Dört parmak bulunur.[Genetik bozukluğu olanlarda, ek parmaklar görülebilir.] )

( Yürürken, aynı anda hareket ettirirler. Sol/sağ ayak öndeyse arka ayak da öne çıkar.[Kedi dışında, sadece deve ve zürafalar bu biçimde yürür.] )


- ALERJİ:
"KEDİYE" değil KEDİ TÜYÜNE


- KEEP :/yerine TUTMAK, SAKLAMAK


- KEEPING vs. COLLECTING


- KEF[Ar.] ile KEF[Ar., Fars.] ile KEFF[Ar. çoğ. KÜFÛF]

( Köpük. | Sünger taşı. İLE Eski Türkçe abecesinin yirmibeşinci harfidir.[ebced hesabında yirmi sayısının karşılığıdır] İLE Eliçi, aya, avuç. RÂHE[Ar.] | Ayağın altı, taban. | El çekme, vazgeçme. | [edebiyatta] Arûz'un yedinci sâkin harfini çıkarma. )


- KEF[Ar.] ile MİSL[Ar.]


- KEFÂF/KİFÂF[Ar.] ile AZIK

( Ancak yetecek, yaşayacak kadar olan azık/yiyecek. İLE Ekmek. )


- KEFAL ile İNCİ KEFALİ

( ... İLE Sadece Van Gölü'nde yaşar/bulunur. )

( )


- KEFAL ile PAÇOZ/PAÇUZ

( ... İLE Kefal türünden bir balık. | [argo] Fahişe. )

( ... cum MUGIL CEPHALUS )


- KEFAL ile UÇARKEFAL

( ... İLE Turnabalğıgillerden, kefala benzer, uzun kanatlı bir balık. )

( ... cum EXOCOETUS )


- KEFÂLET SENEDİ değil/yerine/= YÜKÜMLÜK BELGİTİ


- KEFÂLET/NÂME değil/yerine/= YÜKÜMLÜK/BELGE


- KEFÂRET/PENANCE değil/yerine/= SUÇ ÖRTER


- KEFE[Ar. < KEFFE]["KEVE" değil!] ile KEFE

( Terazi gözlerinden her biri. İLE ... )


- KEFE ile/ve/||/<> KESE


- KEFEN KUMAŞINI:
MAKASLA KESMEK değil ELLE YIRTMAK


- KEFEN ile ÎZÂR

( ... İLE Kefende, iç gömlek. )


- KEFERE'N-Nİ'METE[Ar.] ile BATİRA'N-Nİ'METE[Ar.]


- KEFF[Ar.] ile İHCÂM[Ar.]


- KEFF[Ar.] ile MEN'[Ar.]


- KEFF[Ar.] ile TERK[Ar.]


- KEFFÂRET[Ar.] ile KEFÂLET[Ar.]

( Örtücü ve imhâ edici. | Bir mecburiyet altında ya da yanlışlıkla işlenmiş günahı affettirmek ümidiyle şeriata uygun olarak verilen sadaka ya da tutulan oruç. | Günahtan arınma. İLE Kefillik, birine kefil olma. )


- KEFİL ile/ve/değil ARACI

( ... ile/ve/değil VESÂTET[Ar.]: Aracılık. )


- KEFİL ile REFERANS

( Azamî muhabbetin, teminât-ı tâmmesi, işbu vesileyle mutazammındır. )


- KEFİL ile/ve/<> VEKİL


- KEFİL[Ar.] değil/yerine/= YÜKÜMCÜ


- KEFİLE KEFALET/SECONDARY GUARANTEE değil/yerine/= YÜKÜMCÜYE YÜKÜMLÜK/İKİNCİL GÜVENCE


- KEH KEH ile
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Köpekleri çağırmak için çıkarılan ses. )


- KEHÂNET değil/yerine/= ÖNBİLİ


- KEHÂNET ile ÖNGÖRÜ

( SOOTHSAYING/PREDICTION/PROPHECY/AUGURY vs. FORESIGHT/PRUDENCE )


- KEHF[Ar.] ile KEYF[Ar.]

( Mağara. İLE Araçlı "duyum"/haz.[bkz. 6532] )


- KEHL[Ar.] ile KEHL[Ar. çoğ. KİHÂL, KÜHÛL, KÜHLÂN] ile KEHL[Ar.]

( Göze sürme çekme. İLE 30 - 50 yaş arasında bulunan kişi, olgun çağı. İLE Bit. )


- KEK ile KEK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Öc almak, intikam peşinde koşmak. İLE Sıkıntı, güçlük. )


- KEKA = KEKAH

( Zevkli bir durum anlatılırken, "ne güzel, ne iyi" anlamlarında söylenilen bir söz. )


- KEKELEME ile/ve/değil/||/<>/< GEVELEME


- KEKE / KEKEME/LİK ile/ve/||/<> GEÇ KONUŞMA


- KEKİK ile/ve/||/<> ANUK


- KEKİK ile İZMİR KEKİĞİ

( THYME cum OREGANO )


- KEKİK ile/ve/||/<>/> KEKİK YAĞI

( ... İLE/VE/||/<>/> Kekikten elde edilen ve genellikle geleneksel halk tedavisinde kullanılan kokulu yağ. )


- KEKİK(ŞEYTANOTU) ile/ve KOPUZLA


- KEKİK ile/ve TARHANA/EŞEK KEKİĞİ

( ... İLE/VE Daha serttir. )


- KEKİK ile/ve/||/<> ZAHTER


- KEKLİK ile KINALI KEKLİK

( ... İLE Sülüngillerden, Balkan Yarımadası, Orta ve Doğu Asya'da yaşayan, uzunluğu 38 cm. olan bir tür kuş. )

( ... cum ALECTORIS GRAECA )


- KEKLİK ile KUM KEKLİĞİ


- KEKRE ile OT
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Acı bir ot.[develer çiğner] İLE ... )


- KEKÜŞ ile MERHEM
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- KEL BAŞ >< ŞİMŞİR TARAK


- KEL KARTAL ile AK KUYRUKLU KARTAL

( ... vs. WHITE-TAILED EAGLE )

( ... cum HALIAEETUS ALBICILLA )


- KEL ile FODUL


- KEL[Fars.] ile/ve/||/<> KELEK


- KEL/AYPANG[Çigil][< divanlugatturk] ile/ve/değil/||/<> KÖSE


- KELÂM ERBÂBI ile/ve/<> KALEM ERBÂBI


- Kelâm için SUS!!!


- KELÂM ile/ve/||/<> AKAİD/AKÎDE

( Amacı dinî olmakla birlikte temellendirmesi akılsal olan bilim dalı. İLE/VE İnanca ilişkin ve sem'î[ilgili dinin kutsal metninden alınma] kanıtlara dayalı bilim dalı. )

( Matematik mutlak, fizik mukayyettir. Akaid mutlaktır. )

( NESEF-İ AKAİD'ini okumanızı salık veririz. [TAFTAZÂNİ'nin şerhinden yararlanılabilir.] )


- KELÂM ile/ve/||/<> AKÂİD

( Gövdemizi nasıl gıda büyütüyorsa, aklımızı da sevgi ve kelâm büyütür. )

( Kelâmı anladıktan sonra harfler canlanır. )

( Kelâm, söyleyenin değil, dinleyenindir! )


- KELÂM ve/||/<>/< ARAP DİLBİLGİSİ/GELENEĞİ/ANLAYIŞI


- KELÂM ve/<> AŞK


- KELÂM ile/ve/<>/> CAMİ-ül-KELÂM

( Doğa varolanları. İLE/VE/<>/> İnsan. )


- KELÂM ile FELSEFE

( KÂDİR-İ MUHTAR )


- KELÂM ile/ve FELSEFÎ KELÂM

( Sem'î Kelâm. İLE/VE Nazarî kelâm. )

( CELiL'ÜL KELÂM ile/ve DAKİK'ÜL KELÂM )

( İslâm kelâm tarihinde, naklî kanıtlara dayanarak temellendirilen bilgilerin oluşturduğu dizge. Özellikle akaid ve itikada ilişkin bilgiler. İLE/VE Aklî felsefe [varlık, doğa, kişi, toplum vs...]. İslâm kelâm geleneğinde, naklî kanıtlara dayanmaksızın olgu ve olaylar hakkında aklî sınırlar içerinde üretilen bilgilerin oluşturduğu dizge. )


- KELÂM ve FIKIH ve İRFAN


- KELÂM ve İNSAN

( Kelâm, kelâm oluşu bakımından tektir. Bölünme kelâmda değil, konuşulan şeydedir. Emir, yasaklama, haber verme ve istemek kelâmda tektir. )

( [İbn. Arabî, Fütuhât-ı Mekkiye] )


- KELÂM ve/<> İRFAN


- KELÂM ile/ve/<> İRFAN ile/ve/<> BURHAN


- KELÂM ile KAVL-İ ŞÂRİH

( Söz. İLE Açıklayıcı Söz. | Tanım. | Bir şeyin ne idüğünü/olduğunu belirleyen söz öbeği. )


- KELÂM ile KELÂM-I KADÎM ile KELÂM-I KİBAR

( Söz. | Söyleyiş biçimi, söyleme. | Başta Tanrı'nın varlığı, birliği, peygamberlik ve ahiret olmak üzere İslâmiyet'in ana ilkelerini konu edinen bilim. İLE Kur'ân-ı Ker3im. İLE Özdeyiş. )


- KELÂM ile KELİME/SÖZCÜK

( Kelâmın anlaşılmayanı kabuğu, anlaşılanı içidir. )


- KELÂM ve MÂNÂ


- KELÂM ile "ŞİÎ KELÂMI"

( ... İLE Varolanbilimi[ontoloji] ve bilgibilimi[epistemoloji] farklı. )


- KELÂM[Ar.] değil/yerine/= SÖZLEM


- KELÂM ile/ve TASAVVUF


- KELÂM[Ar.] ile TEKLÎM[Ar.]


- KELÂM ile/ve VAHDET-İ VÜCÛD


- KELÂMÂT-I DİNNİYE ile/ve/değil/yerine/<>/> KELÂMÂT-I FENNİYE


- KELÂMCI(MÜTEKELLİM) ile FİLOZOF(HUKEMA)

( Onlar, "Ve nefahtü"den, yani kelâmdan gıda alırlar. )


- KELÂMCILAR ile/ve/||/<> BÂTINÎLER ile/ve/||/<> FİLOZOFLAR ile/ve/||/<> SÛFÎLER


- KELÂMCILAR ile/ve/||/<> SÛFÎLER ile/ve/||/<> İŞRÂKİLER ile/ve/||/<> MUHAKKİKLER


- KELÂM-I İHBARÎ ile KELÂM-I İNŞAİ

( Önerme. İLE Temenni, emir ve benzeri tümceler. )


- KELÂM'IN:
İHMÂLİ değil/yerine/>< İMÂLİ

( Kelâmın imâli, ihmâlinden evlâdır. )

( Kelâmın imâli, mümkün olmaz ise ihmâl olunur. / Kelâm, imâl olunmazsa, ihmâl olunur. )


- KELDANİ'LER


- KELEBEK BİÇİMİNDE/KELEBEKSİ KOROLLA = TÜVEYC-İ FERÂŞÎ = COROLLE PAPILIONACÉE


- KELEBEK OTU ile KELEBEK ÇİÇEĞİ

( Bir cins yaban yoncası. İLE İki çeneklilerden, aydınlık oda ve salonlarda zengin renkli ve çok dallı bir süs bitkisi. )


- KELEBEK ile AKKELEBEK

( ... İLE Hemen hemen tüm meyve ağaçlarında tomurcuk düşmanı sayılan, iri ak kanatları bulunan, kalın ve kara damarlı bir kelebek. )

( ... cum APORIA CRATAEGI )


- KELEBEK ile AMİRAL KELEBEĞİ


- KELEBEK ile ANADOLU MELİKESİ KELEBEĞİ


- KELEBEK ile BALKELEBEĞİ

( Bal kovanlarına çok zarar veren bir böcek. [Lat. GALLERIA CEREANA] )


- KELEBEK ile BAYKUŞ KELEBEĞİ

( )

( ... cum CALIGO )


- KELEBEK ile FELFELEK

( ... İLE Küçük bir kelebek türü. | Hurmagillerden, kestane büyüklüğündeki yemişi, şerit düşürücü nitelik taşıyan Asya bitkisi. )

( ... cum ... | ARECA CATECHU )


- KELEBEK/FERÂŞE[Ar. FİRÂŞA] ile FELFELEK


- KELEBEK ile FERÂŞE/PERVÂNE

( ... İLE Gece kelebeği. )


- KELEBEK ile/ve GECE KELEBEĞİ/PERVÂNE

( Tad alma duyusu ayağında olan hayvan. İLE/VE Geceleri ışığın etrafında dönen küçük kelebek. )

( Işık pervaneleri çekmez, onlara yönlerini şaşırtır. )

( Pervaneler giysileri yemezler. Giysileri yiyen onların tırtıllarıdır. )


- KELEBEK ile KELEBEK ile KELEBEK ile KELEBEK

( Pul kanatlılardan, gövdesi, kanatları ince pullarla ve türlü renklerle örtülü, dört kanatlı, çok sayıda türü olan böceklere verilen genel ad. İLE Biçim olarak bu böceklere benzeyen. İLE Geviş getiren hayvanların karaciğerlerinde yerleşip en çok öd yollarını tıkayan bir cins asalak hayvan. | Bu hayvanın neden olduğu hastalık. İLE Vida, somun vb. nesnelerde kolayca çevrilmeye yarayan bölüm. )


- KELEBEK/KEPELİ[dvnlgttrk] ile KRAL KELEBEĞİ

( İspanya'dan Rusya'ya kadarlık coğrafyada 500 tür varken sadece Türkiye'de 400 tür kelebek bulunmaktadır. )

( TENÂSÜH: Bazı hayvanların kurttan kelebek haline dönüşmesi durumu. )

( "Türkiye'nin Kelebekleri" (Ahmet BAYTAŞ) kitabını incelemenizi salık veririz. )

( Kelebek ile ... )

( Kelebekler, arka ayakları ile koku alır ve duyargaları, dokunma ile etkinleşir. )

( BUTTERFLY vs. ... )

( EL MARIPOSA con ... )


- KELEBEK ile KRALİÇE ALEXANDRA KELEBEĞİ

( ... İLE Papua Yeni Gine'de yaşar. [Dişileri, erillerine oranla çok daha büyüktür. Yaklaşık olarak erillerin üç katı büyüklüğe sahiptir. Kanat genişliği, yaklaşık 30 santime kadar çıkabilmektedir.] )


- KELEBEK ile KURUKAFA

( ... İLE Tırtılları patates yaprağı yiyen, alt kanatları sarı, üstü kahverengi bir tür kelebek. )

( ... cum ACHERANTIA ADROPHOS )


- KELEBEK ile MADEİRAN BÜYÜK BEYAZ KELEBEĞİ


- KELEBEK ile/ve/||/<> MAYMUN

( ["zihni" ve "düşünme sürecimizi/hızımızı" anlatmada]
Batı'da[Yunan]. İLE/VE/||/<> Doğu'da. )


- KELEBEK ile/ve/değil SİVRİSİNEK

( ... İLE/VE/DEĞİL Papua Yeni Gine'nin, Sepik Irmak'ında bulunan çok çeşitli sivrisineklerinin arasında, kelebeğe benzeyenleri de bulunmaktadır. [Bu bölgedeki sivrisinekler, sabah, öğle ve akşam olmak üzere ayrı sivrisineklerdir.] )


- KELEBEK ile/ve/<> SÖĞÜT KELEBEĞİ


- KELEÇ ile ...

( Söz. )


- KELEÇÜ[Oğuz] ile KELEGÜ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Sözcüklerle anlatma, konuşmak. İLE Tarla sıçanı soyundan, uzun arka ayakları olan küçük bir hayvan. )


- KELEM/DÜRME/KAPUSKA[Slav]/LAHANA[Yun.] ile BRÜKSEL LAHANASI

( Turpgillerden, güz ve kış sebzesi olarak yetiştirilen ve çok çeşitli türü olan bitki. İLE Ceviz büyüklüğünde, bir lahana türü. )

( KOLZA: Lahana tohumu. )

( MELFUF ile ... )

( CABBAGE vs. BRUSSELS SPROUTS )

( BRASSICA OLERACEA cum BRASSICA OLERACEA GEMMIFERA )


- KELEPÇE:
AŞAĞILAYICI değil KORUYUCU

( Zanlı kişinin ellerinin/kollarının önden [ya da duruma/kişiye göre arkadan] kelepçelenmesi, olası ve çeşitli panik, korku ya da kaygılarla, ilk başta kendine daha sonra da çevresine zarar verme olasılığını engelleyebilmek ve kişiyi korumak üzeredir. Hakaret ya da aşağılayıcı bir davranış olarak düşünülmemeli/algılanmamalıdır. )


- KELEPÇE[Fars. < KELEBÇE] ile/ve/||/<>/> PRANGA[İt. < BRANCA]

( El bileklerine takılan. İLE/VE/||/<>/> Ayak bileklerine takılan. )


- KELER ile GÜNEY KAYA KELERİ

( ... İLE Güney Afrika'da yaşarlar. )


- KELER ile KAFKAS KELERİ

( ... İLE Ağrı Dağı eteklerindeki kayalıklarda yaşar. )

( ... cum PARALAUDAKIA CAUCASIA )


- KELER ile SIRTAR

( ... İLE Bir keler türü. )


- KELER ile SUKELERİ/KİLİS

( Köpekbalıkları takımının, kelergiller ailesinden, ılık ve tropik denizlerde yaşayan, uzunluğu 1,5 metre kadar olan, bir defada 20 yavru doğuran bir tür balık. İLE Kurbağagillerden, durgun sularda ve karada yaşayan bir tür küçük hayvan. )

( RHINA SQUATINA cum LOPHIUS )


- KELER ile VEZEGA[Ar.]

( ... İLE Bir çeşit büyük keler. )


- KELGİN ile SEL
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Gel-git döngüsünde, suların kabarması ve bu nedenle oluşan seller. İLE ... )


- KELİK ile ...

( Eski ayakkabı. )


- KELÎM[Ar. < KİLÂM] ile KELİM[Ar. < KELİME]

( Söz söyleyen, konuşan. | İkinci kişi.[muhâtab] İLE Sözler. )


- KELİME HAZİNESİ[Ar.] değil/yerine/= SÖZ AĞIŞI/DAĞARCIĞI/VARLIĞI


- KELÎME değil KELİME


- KELİME[Ar.] ile/yerine/= SÖZCÜK


- KELİME-İ ŞEHÂDET ile/ve/||/<> ŞEYTANIN LÂNETLENMESİ

( İslâm'da. İLE/VE/||/<> Hristiyanlık'ta. )

( HÜSN-EL HÂTİME )


- KELİME-İ TEVHÎD:
"ALLAH'TAN BAŞKA İLÂH YOKTUR" ve/||/<> ÖLÜM VAR!


- KELİME-İ TEVHÎD ve/||/<> KUR'ÂN-I MECÎD


- KELÎMULLAH ile KELİMETULLAH

( Hz. Musa. İLE Hz. İsa. )

( [Eski Ahit'e göre] Hakk'la yüzyüze konuşan. İLE ... )


- KELİSER ile ...

( Keliserli hayvanların tipik özelliği olan pençe şeklindeki beslenme öğesi. [KELİSERLİLER] )

( Atnalı yengeçlerini, akrepleri, keneleri, örümcekleri ve soyu tükenmiş bir öbek olan su akreplerinin yer aldığı hayvan şubesinin üyeleri.] )


- KELLİ FELLİ değil KERLİ FERLİ

( Saçı olmayan ve yarmak. DEĞİL Güç/kuvvet ve erk/iktidar. )


- KEL/LİK ile/değil/yerine SAÇSIZ/LIK


- KELTLER ile/ve İTALİKLER ile/ve GERMENLER


- KEM KÜM (ETMEK)


- KEM-KÜM (ETMEK)

( Sözü ağızda gevelemek, söylenmek isteneni söyleyememek. )


- KEM[Ar.] ile KEM[Ar.]

( Soru edatı.[bir şeyin mikdarını öğrenmek üzere kullanılır][kaç?, ne kadar? vb.] İLE Az, eksik. | Kötü, fena; bozuk. )


- KEM ile KEM[Fars.]
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Sayrılık. İLE Kötü, eksik. )


- KEMAL/OLGUNLUK ve/<>/> ÖZGÜR/LÜK


- KEMÂL ile/ve BEKÂ


- KEMÂL ile BEKÂ


- KEMÂL ve/||/<>/< GÜZELLİK


- KEMAL ile/ve/||/<>/> İHSAN


- KEMÂL ve/||/<>/< KELÂM

( Olgunluğumuz/olgunlaşmamız(kemâlimiz], sözlerimizin altındadır/ardındadır.
[Kemâlimiz, kelâmımızın altındadır.] )


- KEMÂL ve/||/<>/< KELÂM


- KEMÂL ve SÛRET

( Hareket eden maddedeki olanakların dışa çıkması. VE Her kemâl bir sûretin açığa çıkmasıdır. | Mâhiyetin maddeyle bitişmiş halidir. )


- KEMÂL[Ar.] ile TAMÂM[Ar.]


- KEMAL ile/ve/<> TÜMEL


- KEMÂL ve/> ZEVÂL


- KEMÂLÂT ve/< CEMİYET


- KEMÂL'İ TAHSİL ve GÜZEL'İ MÜŞÂHEDE

( Kemâlât, geçtiğimiz yolu unutmayıp, oraya kişileri götürmek üzere geri dönmektir. )


- KEMAN ile/ve ERHU

( ... İLE/VE Çin kemanı. )


- KEMAN ile/ve SARİNDA

( ... İLE/VE Hint kemanı. )



(6/12)

FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
( Click here to see further differences!... )




Bu kılavuz, 24 Haziran 2025 itibariyle 3 kez incelenmiş/okunmuştur.