K ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 52.663 başlık/FaRk ile birlikte,
52.663 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(65/212)
- EXCITEMENT vs./and ENERGY
- EXCITEMENT vs./and ENTHUSIASM
- EXCITING :/yerine HEYECAN VERİCİ
- EXCURSION[İng.] değil/yerine/= AÇILMA | GEZİNIM
- EXECUTIVE :/yerine YÖNETİCİ
- EXERCISE :/yerine EGZERSİZ
- EXHIBIT :/yerine SERGİLEMEK
- EXHIBITION :/yerine SERGİ
- EXIST :/yerine VAR OLMAK
- EXISTENCE vs. PRESENCE
- EXISTENCE :/yerine VARLIK
- EXISTING :/yerine MEVCUT
- EXIT[Tr.] değil/yerine/= ÇIKIŞ
- EXPAND :/yerine GENİŞLETMEK
- EXPANDER[İng.] değil/yerine/= GENİŞLETICİ (DOKU, YAPI VB.)
- EXPANSION :/yerine GENİŞLEME
- EXPECT :/yerine BEKLEMEK
- EXPECTATION :/yerine BEKLENTİ
- EXPENSE :/yerine MASRAF
- EXPENSIVE :/yerine PAHALI
- EXPERIENCE :/yerine DENEYİM
- EXPERIMENT :/yerine DENEY
- EXPERİMENTAL DESİGN ile/||/<> OBSERVATİONAL STUDY
( Experimental design kontrollü deney planlaması yaparken İLE observational study mevcut verilerin analizi yapar )
( Formül: Randomization )
- EXPERİMENTAL EVOLUTİON ile/||/<> NATURAL EVOLUTİON
( Experimental evolution kontrollü laboratuvar koşullarında evrim deneyi yaparken İLE natural evolution doğal çevre koşullarında gerçekleşen evrimdir )
( Formül: Controlled selection )
- EXPERT :/yerine UZMAN
- EXPLAIN :/yerine AÇIKLAMAK
- EXPLANATION :/yerine AÇIKLAMA
- EXPLODE :/yerine PATLAMAK
- EXPLORE :/yerine KEŞFETMEK
- EXPLOSION :/yerine PATLAMA
- EXPOSE :/yerine ORTAYA ÇIKARMAK
- EXPOSURE :/yerine MARUZ KALMA
- EXPRESS :/yerine İFADE ETMEK
- EXPRESSION :/yerine İFADE
- exsic.[Lat. < EXSICCATUS] değil/yerine/= KURU, KURUTULMUŞ
- ext.[Lat. < EXTERNUS] değil/yerine/= DIŞTAN KULLANILIR
- ext. sup. alut.[Lat. < EXTENDE SUPER ALUTEM] değil/yerine/= DERİ ÜZERİNE YAYINIZ
- ext./EKSTRE[Lat. < EXTRACTUM] değil/yerine/= ÖZ, HULÂSA,
- EXTEND :/yerine UZATMAK, GENİŞLETMEK
- EXTENSION :/yerine UZATMA, EKLENTİ
- EXTENSIVE :/yerine KAPSAMLI
- EXTENT :/yerine BOYUT, KAPSAM
- EXTERNAL :/yerine DIŞ
- EXTRA :/yerine EKSTRA
- EXTRAORDINARY :/yerine OLAĞANÜSTÜ
- EXTREME DEVOTION vs. SELF-SACRIFICE
- EXTREME VALUE THEOREM ile/||/<> INTERMEDİATE VALUE
( EVT kapalı aralık max/min, IVT sürekli ara değer. )
( Formül: Max/min existence İLE intermediate )
- EXTREME :/yerine AŞIRI
- EXTREMELY :/yerine SON DERECE
- EXTREMOPHİLE BİOLOGY ile/||/<> MESOPHİLE BİOLOGY
( Extremophile biology aşırı çevre koşullarına uyum sağlamış organizmalar incelerken İLE mesophile biology ılıman koşullardaki organizmları inceler )
( Formül: Extreme environment adaptation )
- EYÂLÂT[Ar. < EYÂLET] ile EYÂLET[Ar.]
( Vâlîlerin yönetimi altında bulunan bölgeler. İLE Bir vâlînin yönetimi altında bulunan bölge. )
- EYALET ile/ve/değil COMMONWEALTH
( ... İLE/VE/DEĞİL Ortak rızayla oluşturulmuş siyasi topluluk. ["İngiliz Uluslar Topluluğu" değil!] )
( Amerika'da 46 eyalet vardır. İLE/VE/DEĞİL Virginia, Kentucky, Pennsylvania ve Massachusetts birer Commonwealth'tir.
Virginia [(Virgin: Bakire) Kraliçe I. Elizabeth'ten] Amerika'nın kuruluşundaki 13 eyaletten [Amerikan bayrağındaki 13 çizgi] biriydi. Kendisini Commonwealth olarak ilân eden ilk bölgeydi. )
- EYE :/yerine GÖZ
- EYEF ile/ve EYER
( İp yayı. İLE/VE İnsan yayı. )
( M.Ö. 6000-8000 zamanlarının en önemli teknolojik buluşlarından biridir. İLE/VE ... )
( Yük taşımaya yarayan urganın ayrılmaz parçası olan oval iki uçlu bir aygıt. İLE/VE ... )
( Teknik özellikleri:
* Eyef olmazsa ekin sapı, budanmış bağ çubukları, okluk ve yaylık gibi çubukların yakacak için çalı çırpının taşınması neredeyse olanaksızdır. Çubukların kayıp düşmelerine engel olur.
* Eyef'te düğüm yoktur. Karda-kışta, düğüm donduğundan dolayı yük boşaltılamaz. İple bağlanmış olsa ipi kesmek zorunda kalınır. Bu da yapılması zor ve zahmetli olan bir malzemenin kaybıdır.
* Ağır bir yükü, ikinci bir kişinin yardımına gerek kalmadan sırtınıza alabilir ve indirebilirsiniz.
* Düğüm olmadığından, yükü indirmek ve boşaltmak çok kolaydır. İpin/eyefin ucunu salıvermek yeterlidir.
* Yüklerin devrilmesi söz konusu olmadığından, kervanın sağlıklı akışını sağlar. Kesinti ve duraklamaya neden olmaz.
* Çalı-çırpının ve kişilerin, düzgün, tertipli bir disiplinle A noktasından, B noktasına ulaşmasını sağlar.
* Düğüm yapmak ve ipi kesmek gibi bir sorunu, temelli ortadan kaldırmıştır.
* Âlet, yetişkin bir kişinin, açık eli kadardır.
* Oval biçimlidir.
* Ucları dışarı taşarak üst üste oturur, gerektiğinde uclar aralanabilir. )
( BU/BUU/BUĞ ile/ve ... )
- EYER değil EĞER
- EYİCEOĞLU, CELAL (İST. 1914) :
( Deniz Harp Okulunu bitirdikten sonra değişik askeri görevler üstlendi, Donanma Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı görevlerinde bulundu ve Oramiral iken emekli oldu. Sarıyer Spor Kulübü'nde 1 dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. )
- EYİLİM değil EĞİLİM
- EYİM değil EĞİM
- EYİTİM değil EĞİTİM
- EYLE! ve/||/<> GÖSTER! ve/||/<> KANITLA!
( Konuşmak yerine. VE/||/<> Söylemek yerine. VE/||/<> Söz vermek yerine. )
( Instead of talk! AND/||/<> Instead of say! AND/||/<> Instead of promise! )
( ACT! and/||/<> SHOW! and/||/<> PROVE! )
- EYLEM/FİİL ile/ve ETKİNLİK/FAALİYET
( Tek. İLE/VE Çok. )
( Somut. İLE/VE Soyut. )
( Fizikteki simgesi: S )
( ACTION vs./and ACTIVITY )
- EYLEM/HAREKET ve/||/<>/>/< SAĞALTIM/TEDAVİ/ŞİFÂ
- EYLEM:
[hem/ne] SONLULUK ile/ve/||/<>/hem de/ne de SONSUZLUK
- EYLEM:
KARINCA[< KARIŞTIRARAK] ve/||/<> KARARINCA/KARARINDA
- EYLEM:
ÖZEN ve/||/<> DİSİPLİN
- EYLEM:
US/AKIL ve/+/||/<> İSTENÇ/İRÂDE
- EYLEM ve/||/<>/> ANDA OLMAK ve/||/<>/> KENDİLİĞİNDENLİK ve/||/<>/> YARATICILIK
- EYLEM ve BİRLİK
( ACTION and UNITY )
- EYLEM ile/ve/değil/yerine BÜTÜNLÜK İÇİNDE EYLEM
( [not] ACTION vs./and/but ACTION IN THE INTEGRITY
ACTION IN THE INTEGRITY instead of ACTION )
- EYLEM ve/<>/>< DÜŞÜNME
- EYLEM ile/||/<> EK EYLEM/MECHÛL ile/||/<> EYLEMLİK ile/||/<> ETKEN/EDEN ile/||/<> EDİLGEN EYLEM ile/||/<> BUYRUM ile/||/<> ORTAÇ/FERÎ FİL ile/||/<> GEÇİŞLİ/MÜTEADDÎ ile/||/<> GEÇİŞSİZ/LÂZIM ile/||/<> KİŞİSİZ/MEÇHUL
( ... İLE/||/<> Ad soylu dil birimlerinin yüklem işlevi üstlenmesini sağlayan eylem. İLE/||/<> Başlıca işlevi, eylemin belirttiği oluşu göstermek olan ad özellikli eylemsi. İLE/||/<> Etken biçimde oluşa katılan öğe. İLE/||/<> Öznenin, yapılan işin etkisi altında kaldığını belirten çatıyla kurulan eylem. İLE/||/<> Eylemin yapılması gerektiğini buyurarak anlatan isteme kipi. İLE/||/<> Eylemden türemiş, çoğunlukla ön ad/sıfat, bazen de ad olarak kullanılan eylemsi. İLE/||/<> Nesneyle kullanılan eylem. İLE/||/<> Nesnesiz kullanılan eylem. İLE/||/<> Kişi belirtisi olmayan eylem kipleri ile üçüncü tekil kişi çekimlerinde öznesi belirli olmayan eylem biçimleri için kullanılan bir tanım.+ Diller/Arapca )
- EYLEM ile/ve/||/<>/> ETKİ
( ACT vs./and/||/<> EFFECT )
- EYLEM ile/değil EYLEME(K)
- EYLEM ile/ve/değil/||/<>/< EYLEMİN DEĞERİ
( Bilim. | Sanat. | Fizik/doğa. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Felsefe. )
- EYLEM = FİİL = ACTION, ACTIVITY[İng.] = ACTION[Fr.] = AKTION, HANDLUNG[Alm.] = ACTION[Lat.] = ACCIÓN[İsp.]
- EYLEM ile/ve ÖZGÜRLEŞTİRİCİ EYLEM
( O, ırmağa götürür fakat geçiş size aittir. )
( It will take you to the river, but the crossing is your own. )
( ... ile/ve SATSANG )
- EYLEM ile ÖZGÜRLEŞTİRİCİ EYLEM(SATSANG)
( O, ırmağa götürür ama geçiş size aittir. )
- EYLEM ile/ve UYGULAMA
( Doğruluk ve eylemin birliği! )
( Bencil olmayan ve arzudan arınmış eylem! )
( ACTION vs./and TO APPLY
Union of righteousness and action!
Unselfish and desireless action! )
- EYLEM ve/||/<>/> YOL GÖSTERİCİ/LİK
- EYLEME = ACT, OPERATE[İng.] = AGIR[Fr.] = HANDELN[Alm.] = AGERE[Lat.] = OBRAR[İsp.]
- EYLEM/FİİL ve/> KEMÂL
- İKTİDAR:
"EYLEMSEL" değil/yerine/></< HUKUKÎ
- EYLEMSİZ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE ile/değil/yerine EYLEMLİ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE
( El duası olmadan, dil duası olmaz. )
( Yaparak başarırsınız, tartışıp çekişerek değil. )
( Kalbi değiştiren eylemdir. )
( Herşey yapıldığında zihin sessiz kalır. )
( Sağlam bir anlayışa sahip bir kişi, eylemden sakınmaz. )
( İnandığınızı yapın ve yaptığınıza inanın. Başka her şey enerji ve zaman savurganlığıdır. )
( Evinizin eşiğini temizlemeden, komşunuzun damındaki kardan şikâyet etmeyiniz. )
( [not] THOUGHT/TO THINK WITHOUT ACTION vs./but THOUGHT/TO THINK IN ACTION
THOUGHT/TO THINK IN ACTION instead of THOUGHT/TO THINK WITHOUT ACTION
By doing you succeed, not by arguing.
A change of heart is action.
When all is done, the mind remains quiet. )
- EYLEMSİZ HAREKET ile/ve/||/<> KÜTLE ÇEKİMİ ALTINDAKİ NESNENİN HAREKETİ
- EYLEMSİZ "ÖNGÖRÜ" ile/ve/<> ÖNGÖRÜSÜZ "EYLEM"
( Hayal görmek. İLE/VE/<> Karabasan görmek. )
- EYLENCE değil EĞLENCE
- EYMEK değil EĞMEK
- EYR KONDİŞIN/AIR CONDITION değil/yerine/= ISI DENGELER
- EYRİ değil EĞRİ
- EYTİŞİM(DİYALEKTİK) ile/ve/||/<> ÇEKİŞENLERİN EYTİŞİMİ(AMPHETESIS[Yun.])
- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve/||/<>/> ÇOKLU EYTİŞİM
- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve DEVİM/DİNAMİK
( DIALECTIC vs./and DYNAMIC )
- EYTİŞİM = FENN-İ MÜNAZARA, İLMİ- CEDEL, İLM-İ HİLAF Ü CEDEL = DIALECTIC[İng.] = DIALECTIQUE[Fr.] = DIALEKTIK[Alm.] = DIALEKTIKE[Yun.] = DIALECTO[İsp.]
- EYTİŞİM(DİYALEKTİK) ve/||/<> GÖRELİLİK ve/||/<> HOLOGRAFİK EVREN ve/||/<> SİBERNETİK ve/||/<> KUVANTUM
- EYTİŞİM ile/ve KAVRAMSAL EYTİŞİM
- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve/değil/yerine ile/ve/değil/yerine ÇOKLU EYTİŞİM / POLİ-DİYALEKTİK
- EYTİŞİM(DİYALEKTİK) ile SÜREÇ(VETÎRE)
( DIALECTIC vs. PROCESS )
- EYTİŞİM ve/||/<> YÖNTEMSEL KUŞKU
- EYTİŞİM/DİYALEKTİK:
DOĞAL ile/ve/||/<> TARİHSEL
- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve/||/<>/> ÇATIŞKI[ANTİNOMİ] (VE GELİŞTİRİLMESİ)
- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile SAFSATACILIK/YANILTMACILIK/SOFİSTİKA
( Karşıt görüşlerin çatışması yoluyla gerçeğe ulaşma yöntemi. İLE İkna etmek amacıyla kanıtların retorik ve mantık hileleriyle kullanılması. )
- EYÜP ODABAŞI SPORCULAR PARKI :
( Yenimahalle meydanında ve eski vapur iskelesinin önündeki alanda yapılan bir parktır. Sarıyer S. K. nün eski milli futbolcusu ve Yöneticisi; Yenimahalle spor Kulübünün kurucularından ve başkanlarından Eyüp Odabaşı'nın adı verilen bir parktır. 650,00 m²'lik bir alan üzerindedir. 160 m²'lik yeşil alanı ve 90 m²'lik çocuk oyun alanı bulunmaktadır. )
- EYÜP PAŞA YALISI :
( Yeniköy vapur iskelesinin hemen yanında ve İstinye tarafındaki yalıdır. İlk sahibi Eyüp Paşa (Ermeni)'dır. Hacı Parsık İhmalyan tarafından satın alınmış olup, uzun yıllar restaurant olarak kullanılmıştır. Halen kaderine terk edilmiş durumdadır. )
- EYVAH" ile/değil/yerine EYVALLAH
( Temel, yerde bir muz kabuğu görmüş...
- "Eyvah! Yine düşeceğim." demiş. )
- EYVALLAH ile/ve ESTAĞFİRULLAH
- EYVAN ile/||/<> EYVAN BİÇİMİ TÜRBE
( Üç tarafı ve üstü kapalı, bir tarafı tüm genişliği ile bir avluya ya da başka bir mekâna açılan yapı birimi. İLE/||/<> Gövde bölümü eyvan biçiminde olan bir bölüm Anadolu mezar anıtı. )
- [ne yazık ki]
EZÂ[Ar.] ve/||/<> CEFÂ (ÇEK(TİR)MEK)[Ar.]
( İncinme, incitme, can yakma. İLE/VE/||/<> Büyük sıkıntı, eziyet. )
- EZÂ ile/ve/||/<> CEZÂ
- EZ'AF[Ar. < ZAÎF] ile EZ'ÂF[Ar. < ZI'F]
( Daha/pek zayıf, dermansız, kuvvetsiz. İLE Bir şeyi, iki katı yapan fazlalıklar, katlar. )
- EZÂLEHU 'AN MEVZİ'İHÎ[Ar.] ile EZELLEHÛ[Ar.]
- EZBER BOZMAK ile/ve/||/<>/>/< FARKLI/YENİ BİR BAKIŞ AÇISI
- EZBER BOZMAK ile KULAĞINA KAR SUYU KAÇIRMAK
- EZBER ile/ve/değil ALIŞKANLIK
( EZBER hem de ALIŞKANLIK )
- EZBER değil/yerine/= BELLEME
- EZBER ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLGİ
- EZ-BER[Fars.] ile EZ-DİL[Fars.]
( Zihinde tutma, unutmamaya çalışma. [EZ: -den. | BER: Göğüs. EZ-BER: Göğüsten.(Kalpten/kalbe anlamına!)]["ezberden" değildir/yanlıştır!] İLE Gönülden. )
- EZBER ve/||/<> İTİRAZ
- EZBERCİ/LİK ile/değil/yerine HAZIRCI/LIK
- [ne yazık ki]
EZBERE YAŞAMAK ve/||/<>/> KÖTÜLÜK
- EZEJERE" değil EKZAJERE
- EZEL[Ar.] ile EZELL[Ar. < ZELÎL]
( Başlangıcı olmayan geçmiş zaman, öncesizlik. İLE Daha/pek/çok aşağılık kişi. )
- EZELDE ve/||/<>/> GÜZELDE
( Nokta. VE/||/<>/> Saklı. )
- EZELİ REKABET[Ar.] değil/yerine/= ESKİLİ ÇEKİŞKİ
- EZELİ değil/yerine/= BİTİMSİZ
- EZGİ/NAĞME[Ar.]/MELODİ[Fr. < MÉLODIE] ile ARA NAĞME
( Güzel, uyumlu ses. | Birinin yalandan ve nazlanarak söylediği söz. İLE Şarkı, türkü, köçekçe vb. küçük güfteli bestelerde, güftenin iki kıtası arasına ya da başına, sonuna da gelebilen, sözsüz çalınan parça. | Sık sık söylenilen söz ya da açılan sorun. )
- EZHÂR[Ar. < ZAHR] ile EZHÂR[Ar. < ZEHRE/ZEHERE]
( Arkalar, sırtlar. | Yüzler, satıhlar. İLE Çiçekler. )
- EZHEL[Ar.] ile EZHER[Ar.]
( Pek dalgın ve unutkan. Gaflette çok bulunan. İLE Pek beyaz, güzel ve parlak. )
- EZİCİ "GÖRÜŞ/KANAAT" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ORANTILI/ORANTISIZ "GÜÇ"
- EZİK BÜZÜK -ile
- EZİK ile/değil ALÇAKGÖNÜLLÜ
- EZİK ile ÇÜRÜK
- EZİK ile/değil UTANGAÇ/SİNGİN
- EZİLE BÜZÜLE (İSTEMEK, SÖYLEMEK, SORMAK)
- [ne yazık ki]
EZİLENLER ile/ve/||/<> BASKILANANLAR
- EZİNÇ ile EZİNTİ
( Korku ya da heyecan nedeniyle duyulan, şiddetli acı ya da sıkıntı. İLE Açlık etkisiyle midede duyulan tedirginlik, acıkma duyusu. )
- [ne yazık ki]
!EZİYET ile/<> !İŞKENCE[Fars. < ŞİKENCE]
- EZKÂR[< ZİK[İ]R]:
ZİKİRLER | ANMALAR, ANIMSAMALAR, SÖYLEMELER -<
- EZKİYÂ'[Ar. < ZEKÎ] ile EZKİYÂ[Ar. < ZEKÎ]
( Lekesizler, hâlisler, erdemliler. İLE Keskin fikirliler, anlayışlılar. )
- EZMEK ile/ve/<> KÜÇÜK DÜŞÜRMEK
- EZOTERİK RİTÜEL ile/ve/<> DİNSEL RİTÜEL
( İçselliği geliştirici. İLE/VE/<> Dışsallaştırıcı. )
- EZOTERİK ile EKZOTERİK
( Ezoterik: 1.İçsel/Lâtif olan; 2. Üyelerine açık, halka kapalı. İLE Ekzoterik: Dışsal/Kesif olan, herkese açık olan. )
( Yeraltı suları. İLE Yerüstü suları. )
- EZRA'[Ar.] ile EZRÂ'[Ar.]
( Pek düzgün/fasih. Sözü düzgün kişi. İLE Beyaz kulaklı siyah at. )
- EZZA değil ECZA
- ƏRİK[Azr.] = KAYISI[Tr.]
- f./ft.[Lat. < FIAT] değil/yerine/= YAP, YAPINIZ
- F. NIETZSCHE ve/||/<> S. FREUD ve/||/<> K. MARX
- f SAYISI(BAĞIL AÇIKLIK/DURDURMA SAYISI) ile F(APPLETON) TABAKASI
( Merceğin, odak uzaklığının etkin çarpına oranıyla elde edilen, ışınlama[exposure] süresiyle ters orantılı olan ve odak oranı bulunan bir karakteristiği. İLE İyonosferin, yeryüzünden yaklaşık olarak 150 - 1000 km. yükseklikler arasındaki, serbest elektronların en yüksek derişimde bulunduğu en yüksek tabakası. )
- f = d/dt (-----> mv)
- F[Ar.] ve FÂ'[Ar.]
( Osmanlı abecesinin 23. harfidir. Ebced hesabında 80 sayısının karşılığıdır. İLE Atıf harfi olan. )
- F = GM, M2 / r²
- F = m a
- F = ma
( Maxwell Denklemi )
- F ve/||/<> S ve/||/<> T ve/||/<> K ve/||/<> Ç ve/||/<> Ş ve/||/<> H ve/||/<> P
[FISTIKÇI ŞAHAP]
( Bu harfler, ayrık de'lerin kullanımı dışında, ancak, buradaki öteki harflerle kullanılır.
Levent'te | Erdinç'te | Sınıfta | Geçitte, Geçişte | Sancak'ta | Sehpada | Edip'te | Sevinçte, Sevinç'te | Elektrikçi )
- FÂ[Ar.] ile FÂ[Ar.]
( Şartın yanıtı olan. İLE Atıf harfi olan. )
- FAAL FİİL ve AYNEL FİİL ve LÂ'MEL FİİL
( SAĞDAN SOLA!: Birinci/baştaki harf. VE İkinci/ortadaki harf. VE Üçüncü/sondaki harf. )
( VEZİN - MEVZUN )
- FABL değil/yerine/= ÖYKÜNCE
- FABRIC :/yerine KUMAŞ
- FABRİKA değil/yerine/= ÜRETİMLİK
- FAC-/FACİ- ile/||/<> FASCİ- ile/||/<> PROSOP-/PROSOPO-
( Yüz. İLE/||/<> Bant. İLE/||/<> Yüz. )
- FAC İZOMER ile/||/<> MER İZOMER
( Fac yüzey üçgen, mer meridyen çizgi oktahedral. )
( Formül: MA₃B₃ düzenlenmesi )
- FAÇA ile/değil PAÇA
- FACE :/yerine YÜZ
- FACEBOOK ile X/TWITTER ile YOUTUBE ile LINKEDIN ile INSTAGRAM ile PINTEREST ile BLOG ile FOUR SQUARE
( Kurabiye yemeyi seviyorum. İLE Kurabiye yiyorum. İLE Bakın nasıl da yiyorum kurabiyeyi. İLE Nasıl kurabiye canavarı oldum? İLE Buyurun, kurabiye yerkenki fotoğrafım. İLE Kurabiye tarifimi de paylaşayım. İLE Kurabiye yapma/yeme anılarım. İLE Şurada, kurabiye yiyorum. )
( I like eating cookie. VS. I'm eating cookie. VS. This is how I eat my cookie. VS. My skills include eating cookie. VS. Here's a photo of the cookie I eat. VS. Here's my recipe for the cookie. WITH Here's my cookie eating experience. VS. This is where I am eating the cookie. )
- FÂCİ'[Ar. çoğ. FEVÂCİ] ile FÂCİR/E[Ar. < FÜCÛR | çoğ. FECERE/FÜCCÂR]
( Kişiyi dertli eden, keder veren, acıklı. İLE Kötü huylu. | Ayyaş, sefih. | Rezil, habîs, şerîr, şakî. | Yalancı. | Bayanlara düşkün bay, baylara düşkün bayan. )
- -FACIENT ile/||/<> -FICATION ile/||/<> -FEROUS ile/||/<> FUNCT- ile/||/<> -GEN/-GENE ile/||/<> -GENESIS ile/||/<> HEREDO- ile/||/<> -PRAXIA/-PRAXIS ile/||/<> -PLASIA/-PLASIS/-PLASY ile/||/<> -PLAST/-PLASTIC/-PLASTY/-PLASY ile/||/<> -PARA/-PAROUS ile/||/<> -POIESIS/-POIETIC ile/||/<> NE-/NEO- ile/||/<> -OSIS/SIS- ile/||/<> SEPT-/SEPTI-/SEPTO- ile/||/<> ECH-
( Yapmak, oluşturmak. İLE/||/<> Yapmak, neden olmak. İLE/||/<> Oluşturmak, sağlamak, yapmak. İLE/||/<> Yapma, hizmet, işlev. İLE/||/<> Oluşturulan, yayılan, yönlendirilen, oluşturan, yönlendiren, meydana getiren, babası olmak. İLE/||/<> Herhangi bir şeyin oluşumu, kaynağı. İLE/||/<> Genetiksel. İLE/||/<> Etki, yapma, tedavi uygulamaları. İLE/||/<> Gelişme ile ilgili, oluşum. İLE/||/<> Oluşturan, oluşma, oluşturma olayı, meydana getirme, gelişme, büyüme, canlı ilkel göze. İLE/||/<> Yapma, oluşturma, ortaya çıkarma, doğurma. İLE/||/<> Oluşum ya da yapımla ilgili. İLE/||/<> Yeni, son, yeni gelişen bölüm, anormal yeni oluşum. İLE/||/<> Bir durum, olay, koşul, fizyolojik artım, oluşum. İLE/||/<> Bölme, bölüm/septum ile ilgili, yedi. İLE/||/<> Sahip olmak, birleşmek. )
- FACILITY :/yerine TESİS, OLANAK
- FÂCİR ile FÂCİRE
( Kadınlara düşkün eril kişi. İLE Baylara düşkün, çapkın dişil kişi. )
- FÂCİRE ile NEMFOMANİK
( HÜYÂM-İ RAHM[Ar.], NYMPHOMANIA[İng.], NYMPHOMANIE[Fr.] )
- FACT :/yerine GERÇEK, OLGU
- FACTOR :/yerine FAKTÖR
- FACTORY :/yerine FABRİKA
- FACULTY :/yerine FAKÜLTE
- FACYO RESTAURANT :
( Tarabya, Kireçburnu arasında Araba Yolu Caddesi üzerindedir. Uzun yıllar bilhassa Musevi vatandaşların çok yoğun ilgi gösterdikleri ünlü bir balık restaurantı iken el değiştirerek Urcan Restaurant oldu, bilahare yeniden el değiştirdi. )
- FADE :/yerine SOLMAK, RENGİ ATMAK
- FAGOSİT ile FAGOSİTE ETMEK ile FAGOSİTE OLMAK ile FAGOSİTOZ
( Yutar göze. İLE Yutmak. İLE Yutulmak. İLE Göze yutarlığı. )
- FAGOSİT değil/yerine/= YUTARGÖZE
( Organik ya da inorganik cisimcikleri içine alıp sindirebilen kan gözesi. )
- FAGOSITOZ/PHAGOCYTOSIS[İng.] değil/yerine/= GÖZE YUTUMU
- FAGOSİTOZ değil/yerine/= YUTMA
- FAGOT ile/ve FAGOTTO
- FAHİŞ[Ar.] değil/>< NARH[Fars.]
( Ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla. | Ahlâka ve törelere uygun olmayan. DEĞİL/>< Tüketiciyi korumak amacıyla, özellikle zorunlu gereksinme maddeleri için devletçe saptanan fiyat. )
- FAHİŞ[Ar.] değil/yerine/= ÖLÇÜYÜ AŞAN/AŞIRI
- FAHİŞE ile GEYŞA
- [ne yazık ki]
!FAHİŞ/FUHUŞ ile/ve/||/<> !MURABAHA/TEFECİLİK
( Ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla. | Ahlâka ve törelere uygun olmayan. İLE/VE/||/<> Bir malı, çok fazla kârla satma. | Yasanın izin verdiği sınırdan aşkın faiz alma. )
- FAHRENHEIT ile/ve/<> CELSIUS
( 1708 ile 1742 )
- FAHRETTİN ASLAN OKUL YANI PARKI :
( 884,00 m² bir alanı kapsar. 600,00 m²'lik yeşil alanı, 99,00 m²'lik çocuk oyun alanı bulunmaktadır. )
- FAHR-İ ÂLEM -ile
( Âlemlerin övüncü, kumandanı. )
- FAHRî değil/yerine/= ONURSAL
- FAHRÎ[Ar.] değil/yerine/= SAYGIL
- FAHŞÂ'(FAHŞ/FÂHİŞ/FUHUŞ)[Ar.] ile FAHS[Ar.]
( Akıl ve mantığın kabul edemeyeceği söz ve iş. | Meşrû olmayan şehvâni haller, fuhuş, zinâ. | Verilen zekâttaki tamahkârlık. İLE Bir şeyin iç yüzünü araştırma/arama. )
- FÂİDE[Ar.] ile BEYÂN[Ar.]
- FAİK BEY VE BEKİR BEY (SİMETRİK) YALILARI :
( Yeniköy'de Köybaşı caddesinde 1890/95 tarihleri arasında inşâ edilmiştir. Yalı Sara Sultan tarafından ikiz kızları için yaptırılmıştır. Zamanla yalı el değiştirmiştir. İlk el değiştirmede simetrik yalılardan birini Faik Kurtoğlu diğerini Bekir Sıtkı Oyal aldığından bu kişilerin ilk isimle yalı ismi olarak anılmaktadır. Ahşap olup önemli tarihi eserlerdendir. )
- FAİK BEY/PAKİZE HANIM YALISI :
( Yeniköy Köybaşı Caddesi üzerindeki 267 kapı No.lu Ahşap tarihi eser yalıdır. "Kabuli Paşa" yalısı olarak da bilinen yalı yıkılmış ve yerine bu yalı 1906 yılında İtalyan mimar Raimondo D‘arenca tarafından inşâ edildi. Yalı Gümüşhane Mutasarrıfı Faik Bey Yalısı olarak bilinmektedir. Yalıya "Simetrik Yalı", "İkiz Yalı" ve "Pakize Hanım Yalısı" da denilmektedir. Yalı 1984'te büyük onarım gördü. 16.955 m²'lik büyük koruluk alanın içinde ve deniz kenarındadır. )
- FÂİL TANRI ile ÂMİL TANRI
- FAİL ile ÂMİL
- FAIL :/yerine BAŞARISIZ OLMAK
- FÂİL ile FÂİL
( İŞLEYEN, YAPAN, EDEN ile ETKİLİ/TE'SİRLİ )
- FAİL ve KÂBİL
- FAİLİ MEÇHUL değil/yerine/= EDİMCİSİ BELİRSİZ/EDİMCİSİ BİLİNMEYEN
- FAILURE :/yerine BAŞARISIZLIK
- FAIR :/yerine ADİL
- FAIRLY :/yerine OLDUKÇA, ADİL BİR ŞEKİLDE
- FAIR-PLAY değil/yerine/= DOĞRU/DÜRÜST[Fars.] OYUN
- FAITH[İng.] ile/değil FATİH
- FAITH :/yerine İNANÇ
- [ne yazık ki]:
FAİZ ve/||/<>/>/< BİLGİSİZLİK
- FÂİZ ve/||/<>/> FÂHİŞ[çoğ. FUHUŞ]
- FÂİZ/FÂİZE[Ar. < FEVZ] ile FÂİZ[Ar. < FEVZ, çoğ. FEVÂİZ]
( İsteğine ulaşan, bir başarı kazanan, fevz bulan. İLE Ödünç verilen paraya karşı alınan kâr. | Bolluk, çokluk, taşkınlık. | Taşan, feyezan eden. )
- FAİZ ile HİZMET
( INTEREST vs. SERVICE )
- FAİZ ile/ve MÜREKKEP FAİZ
- FAİZ/NEMA[Ar.] değil/yerine/= GETİRİ/ÜREM
- [ne yazık ki]:
FAİZ ile/değil/yerine/>< ÜRETİM(EKİN/KÜLTÜR)
- FAKAT[Ar.] ile FAKD[Ar.] ile FAKÎD[Ar.]
( Yalnız, ancak, lâkin, ama, şu da var ki. İLE Yokluk, bulunmama. İLE Nadir bulunan.[nesne] )
- FAKİH ile İLMİHAL BİLEN/HOCA
- FAKİH ile MÜCTEHİD
- FAKİR-FUKARA (YA DESTEK OLMAK)
- FAKİR OLUP DA SABRETMEK ile/ve/<> ZENGİN OLUP DA ŞÜKRETMEK
( İkisi de "pek kolay değil" diye "görülse/zannedilse" de asıl olan, her koşulda ve özellikle de uclarda ve uçurumlarda, yani maddî fakirlik ve zenginlikte, sabır göstermek ve şükrü edâ etmektir. )
- FAKİR ile/ve/||/<> BÂKİR
- FAKİR ile/ve/değil/yerine KANAATKÂR
- FAKÎR[Ar.] ile MÜMLİK[Ar.]
- FAKÎR[Ar.] ile MUSRİM[Ar.]
- FAKİR[Ar.]/ÇIGAY[dvnlgttrk] değil/yerine/= YOKSUL
- [Ar., Fars.] FAKÎR-ÂNE[Ar.] ile FAKÎR-HÂNE[Ar.]
( Fakire yakışacak biçimde/sûrette. | Fakircesine. | Nezâket olarak "ben" zamirinin karşılığı. İLE [alçakgönüllülükle] Söz söyleyenin evi. )
- FAKİRİN CANI değil/yerine "ZENGİNİN" MALI
- FAKİRİN SABRI ile ZENGİNİN SABRI
( Gaflette olduğu halde, zevkte/neşede olmadığı halde, tüm olumsuz koşullara karşın istikâmet üzere devam etmek. İLE Çok yalnız olduğu, çok ikram ettiği halde bile taşkınlık yapmayarak istikâmet üzere devam etmek. )
- FAKİR/LİK ile MİSKİN/LİK
( Çalışmasına karşın yoksul/luk. İLE Çalış(a)madığı için yoksul/luk. )
- FAKİR/LİK ile/değil PARASIZ/LIK
- FAKO- ile FARMA/KO-
( Göz merceği [ile ilgili]. İLE İlaç [ile ilgili]. )
- FAKR ile FAHR
( Yokluk, yoksunluk. İLE Övünç. )
( SORU ve YANIT ( [40'LAR MECLİSİ] KİM O? ve 1. MUHAMMED en RESULLULLAH 2. ABDULLAH oğlu MUHAMMED 3. el-FAKR ün FAHRİ: Yokluğum, övüncümdür. [ Allah'ın hakkı 3'tür sözü, bu deneyimden çıkmıştır.] )
- FAKR[Ar.] ile HÂCET[Ar.]
- FAKR[Ar.] ile HALLE[Ar.]
- FAKR[Ar.] ile İ'DÂM[Ar.]
- FAKR[Ar.] ile MESKENET[Ar.]
- FAKS değil/yerine/= BELGEÇ, BELGEGEÇER
- FAKSİYON değil/yerine/= KURUMLAR
( KURUMLAR )
- FAKTÖR[İng.] değil/yerine/= ETKEN/ETMEN
- [gökbilim] FAKÜL[Fr.] değil/yerine/= BENEK
- FAKÜLTE ile/ve/||/<>/> ÜNİVERSİTE
( Bilim dalları. ile/ve/||/<>/> Felsefe. )
- FALAKA ile FALAKA
( Ömer Seyfettin'in, öykü kitabı. İLE Ahmet Rasim'in, anı kitabı. )
- FALAN FEŞMEKAN
- FALAN"["FELAN" değil!] ile "YANİ"
- FALANCA ..., FİLANCA ...
- FALANKS/PHALANX[İng.] değil/yerine/= PARMAK KEMİĞİ
- FALİH RIFKI ATAY PİKNİK YERİ :
( Belgrad Ormanı içinde olup Neşet Suyuna bir kilometre uzaklıktadır. Her türlü sosyal ihtiyacı karşılayabilecek kapasitede bir piknik yeridir. Piknik alanı içinde mükemmel içme suyu bulunuyor. Av sahası da piknik yerine yakındır, ayrıca olta balıkçılığı için gelenler hemen yanındaki Kömürcü Bentten yararlanabilir. )
- FALİYET değil FAALİYET
- FALK[Ar.] ile ŞAKK[Ar.]
- FALL :/yerine DÜŞMEK, SONBAHAR
- FAMILIAR :/yerine TANIDIK
- FAMILY :/yerine AİLE
- FAMİLYA ile FAMİLYAL
( Aile. İLE Ailesel. )
- FAMİLYA = FASÎLE = FAMILLE
itibarı ile 52.663 başlık/FaRk ile birlikte,
52.663 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(65/212)
(1996'dan beri)