Bugün[26 Ekim 2025]
itibarı ile 52.663 başlık/FaRk ile birlikte,
52.663 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(16/212)


- ASETAL ile ASTEALDEHİT ile ASETAMİT ile ASETANİLİT


- AŞEVİ/AŞHANE[Fars.]/LOKANTA[İt.]/RESTORAN[Fr./İng. < RESTAURANT] = YEMEK (PİŞİRME/YEME) YERİ

( Yoksullara parasız yemek yedirilen ya da dağıtılan yer, aşhane. | Düğün, nişan vb. toplantılarda, verilecek yemekleri hazırlamak için geçici olarak mutfak gibi kullanılan yer. | Tekkelerde yemek pişirilen yer. )


- ASFİKSİ/ASPHYXIA[İng.] değil/yerine/= HAVASIZ KALMA


- ASGARÎ MÜŞTEREK ile/ve/yerine AZAMÎ MÜŞTEREK


- ASHAB ile/ve ÂLİM


- ASHAB ile MÜCTEHİD


- ASHAB ile/ve/> TABİÎN ile/ve/> TEB-İ TABİÎN


- ASHAR[Ar.] ile ASHÂR[Ar. < SIHR]

( Saçı kızıl olan. | Kırmızı tüylü. İLE Evlenme dolayısıyla erkek tarafı akrabalar, güveyler. )


- ÂSÎ[Ar. < ESER] ile ASÎ ile ASÎ, ASİYE ile ÂSÎ[< İSYÂN, çoğ. USÂT] ile ÂSÎ ile ÂSÎ[Fars.]

( Ahlâkı bozuk, ahlâksız, çapkın. İLE Uygun, elverişli. İLE Çok isyancı. İLE Karşı gelen. | Haydut, şakî. | Günahkâr. İLE Hekim, cerrah. İLE Kederli, mahzûn. )


- AŞI ile AĞAÇ AŞILAMA

( )

( VACCINATION/INOCULATION vs. GRAFTING )


- ASİ ile/ve/||/<>/> AKSİ


- ÂŞÎ[Ar.] ile ÂŞÎ[Ar.] ile AŞÎ[Ar.]

( Aşçı. İLE Akşam yemeği yiyen. | Gidip, uzaklaşan. İLE Tavuk karasına tutulmuş. | Akşam. | Akşam yemeği. )


- ASİ ile ASİL


- AŞI[Ar.] ile KALEMAŞISI[Ar.]

( ... İLE Ucu kalem gibi kesilmiş çubukla yapılan ağaç aşısı. )


- ASIAN :/yerine ASYALI


- AŞİB[Ar.] ile AŞÎB[Ar.]

( Çok otlu. İLE Bol otlu. )


- AŞIBOYASI ile/ve/<>/< AŞITAŞI

( İçindeki demir hidroksit miktarına bağlı olarak rengi pas sarısından çok koyu, kırmızıya kadar değişen toz boya. [Eskiden, binaların dış ahşap kaplamalarında yaygın olarak kullanılırdı.] | Koyuca kırmızı, kiremit rengi. İLE/VE/<>/< Aşıboyası yapmakta kullanılan taş. )


- ASIDE :/yerine BİR KENARA


- ASİDİFİKASYON ile/||/<> ASİDİTE ile/||/<> ASİDOREZİSTAN

( Asitleştirme, asitleşme. İLE/||/<> Asitlik. İLE/||/<> Aside dirençli. )


- ASİDİK ile/ve/||/<>/>< BAZİK

( pH değeri 7'den küçük. İLE/VE/||/>< pH değeri 7'den büyük. )


- ASİDİMETRE[Fr.] değil/yerine/= ASİTÖLÇER


- ASIG ile/||/<> ASIGLIG
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kazanç, yarar. İLE Yararlı iş. )


- ÂŞIK ÖĞRENCİ ile/ve/||/<> MELAHAT PARS

(
ÖĞRENCİSİNİN AŞKINA YANIT...

Konservatuvarda öğretim görevlisidir. Son derecede güzel, alımlı, zarif, ince, nazik, olgun yaşlarda bir güfte ve beste sanatçısıdır.

Bir öğrencisi, duygularına yenik düşerek, hocası Melahat Pars'a âşık olur. Sanki rastlantıymış gibi her fırsatta karşısına çıkmayı huy edinir. Hoca, merdivenlerden inerken, o merdivenlerden çıkarken hocasını süzer. Hocası bir yöne doğru yürürken, o karşı yönden hocasına doğru yürür. Bu tür rastlantılar o kadar sık tekrar etmeye başlayınca, Melahat Pars da durumu anlar, ancak görmemezlikten gelir.

Bir gün merdivenlerden inerken, yukarı çıkmakta olan öğrencisi, hocası Melahat Pars’ın önünde durur, boynunu büker, yüzüne derinden bakar ve sevecen bir selenle;
- "Hocam, ben size âşık oldum. Ne yapsam olmuyor. Sizi görmeden duramıyorum. Gece gündüz hayalimdesiniz. Duygularımı denetleyemiyorum, perişanım, beni anlayınız lütfen." der.

Melahat Pars'ın yüzü kızarır. Hafifçe gülümser, yana çekilir ve yoluna devam eder. Evine vardığında ilham gelir, sabaha kadar çalışır ve bir beste yapar. Ertesi gün sabah, duygularını söyleyen öğrencisinin de olduğu sınıfta öğrencilerine;

- "Arkadaşlar, gece bir beste yaptım bakalım beğenecek misiniz?" diyerek udunu eline alır ve şu besteyi, hoş seleniyle söylemeye başlar:

Ben gamlı hazan sense bahar dinle de vazgeç
Sen kendine kendin gibi bir taze bahar seç
Olmaz meleğim böyle bir aşk bende vakit geç
Sen kendine kendin gibi bir taze bahar seç

Bestekâr hanımefendi, çaktırmadan âşık öğrencisine bir göz attığında, öğrencinin hüngür hüngür ağladığını görür...

Melahat Pars (1918 - 2005)

)

( )


- ÂŞIK OLMAK ve/||/<> AŞK OLMAK


- ÂŞIK OLMAK ile AŞK/I YAŞAMAK


- ÂŞIK OLMAK ile/ve/değil/||/<> "ÇARPILMAK"


- ÂŞIK OLMAK ile "HASTA OLMAK"

( FALL IN LOVE vs. "TO BE SICK" )


- ÂŞIK OLMAK ile/ve/||/<> TAKINTILI-ZORLAYICI(OBSESİF-KOMPULSİF) KİŞİLİK BOZUKLUĞU

( Gövdede, aynı biyokimyasal etkileri "yaratıyor"/yaratabiliyor. )


- ÂŞIK PAŞA ile/ve ÂŞIK PAŞA-ZÂDE

( 1272 - 1333 ile 1303 - 1481 )

( En önemli kitabı, Garîb-nâme'dir. İLE En önemli kitabı, Âşık Paşa-zâde Tarihi'dir. )


- AŞIK VEYSEL PARKI :

( Fatih Sultan Mehmet (Armutlu) mahallesinde hizmete açılan parklardan biridir. )


- AŞIK VEYSEL PARKI :

( Pınar Mahallesindedir. 2.000,00 m²'lik bir alanı kapsamaktadır. 80,00 m²'lik yeşil alanı, 480,00 m²'lik spor alanı ve 60,00 m²'lik'te bir tesisi bulunuyor. )


- ÂŞIK VEYSEL ve/<> SELMAN EFENDİ


- ÂŞIK ile ÂRİF

( Susarsa helâk olur. İLE Konuşursa helâk olur. )


- AŞIK ile/değil ÂŞIK

( Baldır kemiği ile eklemleşerek, bileğin belirli başlı oynak merkezini oluşturan, ayak bileğinde bulunan, küçük kemiklerden biri. | Yapı çatılarında, uzun mertek, aşırma. | AŞIK ATMAK: Yarışmak. İLE/DEĞİL Vurgun, tutkun. )


- ASIK ile ASIK

( Somurtkan. İLE Asılı. )


- ASIK ile ÂŞIK

( Asılmış olan. İLE Çok seven. )


- ÂŞIK <> AŞK <> MÂŞÛK(A)

( Rüyasını görür. <> ... <> Uyur. )

( Kayıcı. [Durum, koşul ve karşılıksızlık durumlarında olasılık olarak davranışlarında kıyıcı ve yıkıcı olabilir.] İLE/||/<>/>< ... İLE/||/<>/>< Yakıcı.[Herhangi bir ölçüt olmaksızın âşık olana ya da "kendine yönelmiş olana" karşı, davranışlarında ve sözlerinde, bağlam, olanak ve terslik olarak (%1 - 99 arası) kıyıcı ve yıkıcı[0/1 (Evet/Hayır!)] olabilir.] )


- AŞIK ile/||/<>/< AŞUK/AŞUQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( ... İLE/||/<>/< İnsanın ayak bileğinde bulunan kemiklerden biri. )


- ÂŞIK ile/ve/değil/yerine/<> HAYRAN


- ÂŞIK ile KUL


- ÂŞIK ile/ve/||/<> MECNÛN

( Kardeşlerdir. )


- ÂŞIK ve (")MUM(")


- ÂŞIK ile/ve/||/<> SÂDIK ile/ve/||/<> LÂYIK


- ÂŞIK ile ŞIPSEVDİ

( ... İLE Görür görmez seven, âşık olan kişi. )


- Âşikâr olduğu için SUS!!!


- ÂŞİKÂR ile/değil ÂŞİNÂ


- ÂŞİKÂR ile/ve/||/<> BÂRİZ


- ÂŞİKÂRE ile/ve/değil ÂŞIK-ÂNE


- ÂŞIKKEN "EVLENMEK" ile/değil/yerine/>< ÂŞIK OLDUĞUMUZ KİŞİYLE EVLENMEK


- ÂŞIKLAR ARASINDA:
VE ile/değil/yerine İLE

( Bireysellik. İLE/DEĞİL/YERİNE Birliktelik. )

( Batı'da. İLE/DEĞİL/YERİNE Doğu'da. )

( Romeo ve Juliet. İLE/DEĞİL/YERİNE Leylâ ile Mecnun. )


- ASİKLİK/ACYCLIC[İng.] değil/yerine/= DÖNGÜSÜZ | DÖNGÜSÜ DÜZENSİZ


- ASIKYÜZLÜLÜK değil/yerine/>< GÜLÜMSEMEK

( 43 kas ile. DEĞİL/YERİNE/>< 17 kas. )


- [ne yazık ki]
ASIKYÜZLÜLÜK ile/değil/yerine/>< GÜLÜMSEMEK

( Gülümsemesini kaybeden kişi, herşeyini kaybetmiştir. )

( A person, who has lost their smile, has lost everything. )

( Dünyanın en kötü görüntüsü/manzarası. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dünyanın en hoş/harika görüntüsü/manzarası. )


- ASIKYÜZLÜ/LÜK ile MEYMENETSİZ[Ar.]

( ... İLE "Uğursuz", huysuz, aksi. )


- ASIKYÜZLÜLÜK ile/değil ZİHNİ MEŞGUL(/KAFASI DOLU) OLMAK


- ASIL/ESAS ile/ve/<>/|| ÖNCELİK/Lİ

( Yokluk, esas ve önceliklidir. )


- AŞİL İLE KAPLUMBAĞA PARADOKSU ile/||/<> HAREKET PARADOKSU

( Aşil paradoksu yavaş gidene yetişememe İLE hareket paradoksu sonsuz bölmenin sonucudur. Zenon Aşil kaplumbağaya yetişemez çünkü sonsuz adım gerekir İLE bu hareketin mantıksal analizini sorgular. Modern matematik limit kavramı ile çözüldü. )

( Zenon (Elea) tarafından -450 yılında keşfedildi/formüle edildi. (-490--430) (Ülke: Antik Yunan) (Alan: Felsefe, Mantık) (Önemli katkıları: Zenon paradoksları (Aşil ve kaplumbağa, ok paradoksu), hareket ve bölünebilirlik paradoksları) )


- ASİL ile ÂCİZ ile BASİT

( ASİLLER İDARE EDER ACİZLER ŞİKÂYET EDER BASİTLER İFTİRA EDER )


- ASİL ile/değil AĞA


- ASÎL[Ar.] ile ASÎL[Ar. < ASL]

( Öğleden sonranın son bölümü, akşamüstü. | Ölüm. İLE Sağlam. | İyice kökleşmiş. | Kendi adına hareket eden. | Edepli, terbiyeli. )


- ASÎL[Ar.] ile ASÎLE[Ar. çoğ. ASÂİL]

( Öğleden sonranın son bölümü, akşamüstü. | Ölüm. İLE Öğleden sonranın son bölümü, akşamüstü. | Bir şeyin bütünü. | Ölüm. )


- ASIL ile/ve/<> FASIL


- ASIL ile/ve/||/<>/> FER

( Bir şeyin kendisi, kopya karşıtı. | Bir şeyin ilk olarak ortaya çıktığı yer. | Gerçeklik. | Soy. | Esas. | Temel. | Aranılan nitelikleri en çok kendinde toplamış olan. | Bir görevde asaleten bulunan, yedek karşıtı. | Gerçekten, gerçek olarak. İLE/VE/||/<>/> İkinci derecede olan, kol, dal. )


- ASIL ile/değil ÖNCELİKLE


- ASIL/ASLINDA[Ar. < ASL] değil/yerine/= ÖZDE/GERÇEKTE


- AŞILAMA ile KÜLTÜRLEME


- AŞILARDA:
KARMA ile/ve/||/<> KAKMA(GÖZ/T) ile/ve/||/<> YARMA ile/ve/||/<> KALEM ile/ve/||/<> KABUK/KABUK ALTI ile/ve/||/<> YAN ile/ve/||/<> KÖPRÜ ile/ve/||/<> DİLCİKLİ (İNGİLİZ)

(

Bitki/Ağaç Aşılama Yöntemleri ve Kullanım Koşulları

1. Karma Aşı

Tanım: Farklı aşı tekniklerinin bir araya getirilerek uygulandığı sistemdir.

  • Ne zaman? Türlere göre değişken
  • Ne için? Dayanıklılık + verim kombinasyonu gerektiğinde
  • Uygun bitkiler: Turunçgiller, bağ bitkileri, nar

2. Kakma Aşı (Göz Aşısı / T-Aşısı)

Tanım: Kabuk altına göz yerleştirilerek yapılır.

  • Ne zaman? İlkbahar ortası veya yaz sonu
  • Ne için? Genç, ince gövdelilerde hızlı çoğaltma
  • Uygun bitkiler: Elma, armut, kayısı, narenciye

3. Yarma Aşı

Tanım: Kalın anaç yarılarak içine kalem yerleştirilir.

  • Ne zaman? İlkbahar başında (özsu öncesi)
  • Ne için? Kalın gövde, çeşit değiştirme
  • Uygun bitkiler: Ceviz, kestane, kiraz

4. Diğer Aşılama Yöntemleri

a) Kalem Aşı

  • İlkbaharda, dinlenme döneminde
  • Genç fidanlarda elma, armut, şeftali

b) Göz Aşıları

  • T-Göz: Kabuk kolay ayrıldığında yazın yapılır
  • Yonga Göz: İlkbahar veya yaz sonu

c) Kabuk Altı Aşı

  • Kalın anaç – ince kalem durumunda
  • Kabuk kolay ayrılıyorsa (özellikle ilkbaharda)

d) Yan Aşı

  • Anaç kenarına yapılan eğik kesiye kalem yerleştirilir

e) Köprü Aşı

  • Fare, don veya mekanik zarar gören gövdeleri kurtarmak için

f) Dilcikli İngiliz Aşısı

  • Kalem ve anaç aynı kalınlıkta olduğunda güçlü tutunma sağlar

Karşılaştırma Tablosu

Aşı Türü Uygulama Zamanı Anaç Kalınlığı Uygun Türler Avantajı
Karma Aşı Değişken Karışık Turunçgil, süs bitkileri Uyum artırımı, kombinasyon sağlama
Kakma Aşı Yaz / İlkbahar İnce gövde Elma, armut, şeftali Hızlı ve verimli üretim
Yarma Aşı İlkbahar başı Kalın gövde Ceviz, kiraz, elma Çeşit değişimi için ideal
Kalem Aşı İlkbahar İnce – Orta Şeftali, elma Genç fidanlarda etkili
Kabuk Aşısı İlkbahar Kalın gövde Elma, armut Kabuk kolay ayrıldığında çok etkili
Göz Aşısı Yaz / Sonbahar İnce gövde Narenciye, üzüm Yüksek tutma oranı

Hangi Durumda Hangisi Tercih Edilmeli?

Durum Uygun Aşı Türü
Kalın gövdeli yaşlı ağaç Yarma Aşı, Kabuk Aşısı
Genç fidanlarda çoğaltma Göz Aşısı, Kalem Aşı
Kabuğun kolay ayrıldığı dönem Kakma Aşı, Kabuk Aşısı
Çeşit değişimi ya da gövde onarımı Yarma Aşı, Köprü Aşı
Çok yönlü genetik özellik istenirse Karma Aşı

Sonuç İtibarı ile

  • Bitki türü ve çeşidi
  • Anaç ve kalem yaş/kalınlık oranı
  • İklim ve mevsim koşulları
  • Kabuğun ayrılma durumu
  • Aşının amacı: Verim artırımı, çeşit değiştirme, zarar onarımı
)


- ASILI ile ASILLI

( Asılmış olan, asma, asık, muallak. | Asılmış bir biçimde. İLE Bir kökene dayanan, kökenli. )


- AŞİLİ değil/yerine/= MİDE SALGISI YOKLUĞU


- ASILMAK ile ASILMAK ile ASILMAK

( Tutunmak, tutunarak çekmek. İLE Birine sarkıntılık etmek. İLE [boyundan asılarak] "Ölüm cezası almak/vermek". )


- ASILMAK ile TIRMALAMAK


- AŞILMAMASI GEREKEN BEL ÇEVRESİ -ile

( [dişillerde] 80 cm. | [erillerde] 94 cm. )


- ASIM = ASMA

( Asma işi/durumu. )


- AŞIM ile/ve/||/<>/> BAŞIM

( Azıcık. İLE/VE/||/<>/> Ağrısız. )


- ÂSİM[Ar.] ile ESİM[Ar.]


- ASİMETRİ ile/değil YAMUKLUK


- ASİMİLASYON >< ADAPTASYON

( [top] Sert > Az sert > Esnek > Yumuşak )


- ASİMİLASYON[Fr. < ASSIMILATION] değil/yerine/= ÖZÜMLEMEK | BENZEŞ(TİR)MEK

( Özümleme. | Benzeşme. | Farklı kökenden gelen azınlıkları ya da etnik öbekleri, bunların kültür birikimlerini, kimliklerini baskın doku ve yapı içinde eriterek yok etme. )


- AŞIN ile/ve/||/<> EŞİN

( Sürtüşmek. İLE/VE/||/<> Sürtünmek. )


- ÂŞİNA/LIK değil/yerine/= TANIDIK/BİLDİK / TANIŞIK/LIK


- ASINDA değil ASLINDA


- AŞINDIRMAK değil/yerine AŞMAK


- ASİNERJİ/ASYNERGY[İng.] değil/yerine/= EŞ ETKİMESİZLİK


- ASİNERJİ değil/yerine/= EŞ ETKİMESİZLİK


- AŞINIM/KOROZYON/CORROSION[İng.] ile/ve TERSİNEMEZLİK/ENTROPİ/ENTROPY[İng.]

( Tersinemezlik, nesnel zamanı kurar. )


- AŞÎR[Ar.] ile ÂŞİR[Ar.]

( Onda bir [1/10]. | Samimi dost ve arkadaş. | Koca. İLE Onuncu. | Öşür toplayan. )


- ÂSİR[Ar.] ile ÂSİR/ÂSİRE[Ar.] ile ÂSİR/ÂSİRE[Ar.] ile ASÎR[Ar.] ile ASÎR[Ar.] ile ASÎR[Ar. < USRET]

( Bir söylenceyi/efsaneyi aktaran/nakleden. İLE Ayağı kayan. İLE [Üzüm ve benzerleri gibi şeyleri] Şırasını ya da yağını almak üzere sıkan. İLE Bitişik komşu. | Karmakarışık, dolaşık. İLE Şırası ya da yağı alınmak üzere sıkılmış şey, usâre. İLE Zor, güç, zahmetli. | Titiz. )


- ASIR[Ar.] değil/yerine/= YÜZYIL


- AŞÎRÂN ile AŞÎRÂN-MÂYE ile AŞÎRÂN-PÛSELİK/PÛSELİK-AŞÎRÂN ile AŞÎRÂN-ZEMZEME

( Hüseynî-aşîrân perdesinin ve makamının adının kısaltılmış biçimidir. İLE Nasır Abdülbakî'nin, tetkik ve tahkikinde adı geçen makam. İLE Türk mûsikîsinin en eski makamlarındandır. Aşirân'da uşşak ve pûselik makamlarından mürekkeptir. İLE Sâdullah Ağa'nın düzenlediği bir makamdır. Bu makam, pûselik-aşîrân mürekkebine, mi'de bir kürdî dörtlüsü eklenmesiyle oluşmuştur. )


- ÂSİRE[Ar.] ile ASÎRE, SECÎR[Ar.]

( ... İLE Posa, cibre. )


- AŞİRET ile/değil/yerine HUKUK


- AŞİRET ile KABİLE

( Devlet örgütünün geri ve etkisiz olduğu toplumlarda bireylerin korunma ve yaşama gereksinimiyle bir şefin yönetimi altında birleşerek oluşturdukları küme. İLE ... )


- AŞİRET değil/yerine/= OYMAK


- AŞIRI "AKILCILIK" >< YARATICILIK


- AŞIRI ALÇAKGÖNÜLLÜ/LÜK ile/ve/<>/>/< YAĞCI/LIK


- AŞIRI DERECE yerine İLERİ DERECE


- [ne yazık ki]
AŞIRI DOYUM ve/||/<>/> KÜSTAHLIK


- AŞIRI GERİLİM ile/||/<> DENGE POTANSİYELİ

( Aşırı gerilim kinetik kayıp η, denge termodinamik Nernst. )

( Formül: η = E - Eeq )


- AŞIRI HIZ ve/||/<>/> GERÇEKLER

( Aşırı hız yapılan düşünceler, gerçeklere çarparak durur. )


- AŞIRI/ABARTILI KEYFİYET ve/||/<>/> GECİKEN/GECİKMİŞ ADÂLET


- AŞIRI KİBAR/LIK ile/değil AHMAK/LIK


- AŞIRI KULLANIM ile/değil/yerine YERİNDE KULLANIM


- AŞIRI SEVGİ ile/yerine SEVGİ

( GARÂM ile/yerine MUHABBET )


- AŞIRI ŞÜPHECİ/LİK ile/ve/> SALDIRGAN/LIK


- AŞIRI YORUMA KAÇMADAN! ile/ve/değil/||/<>/< ELDEN/DİLDEN GELDİĞİNCE


- AŞIRI değil/yerine/>< BAŞARI


- AŞIRI(") ile/değil/yerine/<> ÖTE


- AŞIRI/LIK ile/ve/değil AYKIRI/LIK


- AŞIRI/LIK ve/<> EKSİK/LİK

( YARASA: "Güzelliğim" "fazla görülmesin" diye gece uçarmış. KUĞU: Güzelliğini sergilemekten, su içmeyi bile boşvererek/unutarak susuzluktan ölmüş. )

( Aşırı gidersen tersi olur. )

( EXCESSIVE/NESS vs./<> DEFICIENT/NESS )


- AŞIRI/LIK["AŞŞIRI" değil!] ile/ve/değil SIRADIŞI/LIK

( [not] "EXCESSIVE/NESS" vs./and/but EXTRAORDINARY/INESS )


- AŞIRI/LIK ile UC


- AŞIRI/LIK ile/ve ZORLAMA

( EXCESSIVE/NESS vs./and COMPULSION )


- ASİSTAN değil/yerine/= YARDIMCI


- ASİSTOLİ/ASYSTOLE[İng.] değil/yerine/= KALP DURMASI


- ABSİSİK ASİT ile/||/<> AMİNO ASİT ile/||/<> KOLİK ASİT ile/||/<> NÜKLEİK[DNA/RNA] ASİT ile/||/<> SÜLFÜRİK ASİT/ZAÇ YAĞI[H2SO4]

( Bitkilerin büyüme, gelişme ve stres yanıtlarının düzenlenmesinde önemli rolü olan bir bitki hormonu.[Tohum ve tomurcuk dormansisi, filizlenme, stomaların kapanması, yaprakların dirimsel yaşlanması, ozmotik düzenleme, büyümenin engellenmesi gibi çoğu fizyolojik durumda etker.] İLE/||/<> Proteinleri oluşturan temel yapıtaşları.[Bilinen, beşyüz amino asit vardır. Bunların yirmiikisi canlıların yapısına katılır ve yirmisi temel amino asit olarak bilinir.][Her amino asit, DNA tarafından kodlanır. Amino asitler, hem amin, hem de karboksil öbeği içeren moleküldür.] İLE/||/<> Yağ sindirimine yardım eden ve safrada bulunan asit. İLE/||/<> Canlılardaki en büyük molekül türü. Proteinleri kodlayan ve nükleotit zinciri. İLE/||/<> Güçlü ve tehlikeli bir mineral asidi. [Akü sıvısı üretiminde kullanılır.] )


- ASİT/ASİDİTE ile/ve/||/>< NÖTRAL ile/ve/||/>< ALKALİ/BAZİKLİK/ANTİ ASİT

( 1-2-3-4-5-6 ile/ve/||/>< 7 ile 8-9-10-11-12-13-14 )

( 2[Mide sıvısı, limon suyu], 3[Sirke, bira, şarap, kola], 4[Domates suyu], 5[Sade kahve, yağmur suyu], 6[Sidik] İLE/VE/||/>< 7[Saf su, insan kanı] İLE/VE/||/>< 8-9[Deniz suyu], 10-11[Magnezyum hidroksit sıvısı], 11-12[Amonyaklı temizlik sıvısı], 12-13[Çamaşır suyu], 13-14[Yağ çözücü temizlik maddesi] )

( [H+] > [OH-] ile/ve/||/>< [H+] = [OH-] ile/ve/||/>< [H+] < [OH-] )

( )

( Suda hidrojen iyonu (H+) verebilen nesneler. İLE/VE/||/>< ... İLE/VE/||/>< Suda hidroksit iyonu (OH-) verebilen ya da proton alabilen nesneler. )

( Proton verici nesne. İLE/VE/||/>< ... İLE/VE/||/>< Proton alıcı nesne. )


- ASİT ile/ve/>< ALKALİ BESİNLER'İ

( MEYVELER'DE:
- TADI ASİT OLAN MEYVELER ile/ve TADI HAFİF ASİT OLAN MEYVELER
( * Portakal - Alkali
* Mandalina - Alkali
* Klementin - Alkali
* Greyfurt - Alkali
* Limon - Alkali
* Nar - Alkali
* Ananas - Alkali
İLE/VE
HAFİF ASİT OLANLAR
* Çilek - Alkali
* Domates - Alkali
* Elma - Alkali
* Armut - Alkali
* Şeftali - Alkali
* Üzüm - Alkali
* Kiraz - Alkali
* Kayısı - Asit
* Erik - Asit )

- TADI TATLI OLANLAR
* Hurma - Alkali
* İncir - Alkali
* Tatlı üzüm - Alkali
* Tatlı elma - Alkali
* Muz - Alkali

- YANSIZ MEYVELER
* Karpuz - Alkali
* Kavun - Alkali

- KURUTULMUŞ MEYVELER
* Erik - Asit
* Kayısı - Asit
* Armut - Alkali
* Elma - Alkali
* İncir - Alkali
* Muz (olgunsa) - Alkali

SEBZELER'DE:
- HAFİF UNLU ile/ve ORTA DERECE UNLU ile/ve ÇOK UNLU
( HAFİF UNLULAR

* Kuşkonmaz - Alkali
* Patlıcan - Alkali
* Mantar - Alkali
* Lahana - Alkali
* Karnabahar - Alkali
* Balkabağı - Alkali
* Salatalık - Alkali
* Kabak - Alkali
* Tere - Alkali
* Ispanak - Alkali
* Hindiba - Alkali
* Yeşil Fasulye - Alkali
* Marul - Alkali
* Mısır/Frenk Salatası - Alkali
* Pırasa - Alkali
* Tatlı Biber - Alkali
* Turp - Alkali
* Semizotu - Alkali
* Kuzukulağı - Asit
İLE/VE
ORTA DERECE UNLULAR
* Enginar - Alkali
* Pancar - Alkali
* Havuç - Alkali
* Kereviz - Alkali
* Brüksel Lahanası - Alkali
* Şalgam - Alkali
* Maydanoz - Alkali
* Radika - "Alkali
* Taze Bezelye - Alkali
* Roka - Alkali
* Bamya - Alkali
* Soğan - Asit
* Sarımsak - Asit
İLE/VE
- ÇOK UNLULAR
* Kestane - Alkali
* Patates - Alkali
* Yer elması - Alkali )

- KURU SEBZELER
* Bakla - Asit
* Kuru fasulye - Asit
* Kuru bezelye - Asit
* Mercimek - Asit
* Soya - Asit

YAĞLI MADDELER
* Avokado - Alkali
* Zeytin - Alkali

YAĞLI KURUYEMİŞLER
* Ceviz - Asit
* Fındık - Asit
* Şamfıstığı - Asit
* Amerikan fıstığı - Asit
* Badem - Alkali

TAHIL VE MAMULLERİ
* Yulaf - Asit
* Buğday - Asit
* Beyaz un - Asit
* Mısır - Asit
* Arpa - Asit
* Kepekli ve beyaz pirinç - Asit
* Çavdar - Asit
* Kepekli ekmek - Asit
* Hamur işleri - Asit
* İrmik - Asit
* Mısır unu - Asit
* Yulaf unu - Asit
* Patates nişastası - Asit

ZARARLI OLANLAR
* Kakao - Asit
* Çay ve kahve - Asit
* Baharat - Asit
* Konserveler - Asit
* Şeker ve şekerli maddeler - Asit
* Her tür pasta ve benzerleri - Asit
* Alkol - Asit )


- ASİT ile/||/<> BAZ

( Asitler proton (H+) veren İLE bazlar ise proton alan maddelerdir. )

( pH = -log[H^+] )

( Cabir ibn Hayyan (Geber) | 780 | Orta Çağ | Kimyanın babası, deneysel yöntemi geliştirdi (1859 - 1927) (Ülke: İsveç) (Alan: Kimya) (Önemli katkıları: Elektrolit teorisi, Arrhenius denklemi) (Nobel: 1903) )


- ASİT ile/||/<> BAZ

( Asitler proton (H+) veren İLE bazlar ise proton alan maddelerdir. )

( Formül: pH = -log[H^+] )

( Cabir ibn Hayyan (Geber) tarafından 780 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1859-1927) (Ülke: İsveç) (Alan: Kimya) (Önemli katkıları: Elektrolit teorisi, Arrhenius denklemi) (Nobel: 1903) )


- ASİT[İng. < ACIDE] değil/yerine/= EKŞİT


- ASİT ile FORMİK ASİT

( ... İLE Karıncalarda ve bazı bitkilerde bulunan asit. [HCOOH] )


- ASİT ile POLİASİT[Fr.]

( ... İLE Bileşiminde birçok asit özelliği bulunan madde. )


- ÂSİTÂN[Fars.] ile ÂSTÂN[Fars.]

( Eşik. İLE Eşik, ayakkabılık. | Dergâh, tekke/tekye. )


- ÂS(İ)TÂNE -ile

( BÜYÜK TEKKE | MERKEZ | PAYİTAHT | EŞİK )


- AŞİYAN MEZARLIĞI :

( Bebek'le Rumelihisarı arasındadır. Sarıyer İlçesi sınırları buradan başlar. Rumelihisarı Kalesi bitişiğindedir. Önceleri "Kayalar Mezarlığı" olarak biliniyordu. Zaman zaman Rumelihisarı Mezarlığı da deniliyorsa da asıl daha ziyade Aşiyan Mezarlığı olarak bilinmektedir. Aşiyan Sarıyer ilçesini Beşiktaş'tan ayıran sınırdır. Bu mezarlıkta gömü yapılmaktadır. )


- ÂŞİYAN MEZARLIĞI değil KAYALAR MEZARLIĞI

( ÂŞİYAN[Fars.]: Yuva, ev. | Kuş[bülbül] yuvası. )

( ÂŞİYAN KÖŞKÜ: Tevfik Fikret'in yaptırdığı köşk. )


- AŞİYAN MÜZESİ :

( Rumelihisarı'nda Aşiyan Mezarlığı karşısındadır. Müze olarak kullanılan ev Şair Tevfik Fikret'e (1867 - 1915) aittir. Aşiyan (Yuva) adını taşıyan bu ev "Edebiyatı Cedideciler" yani (Yeni Edebiyatçılar) adına 1945 yılında müze yapılmıştır. Bu müze "Cedide Müzesi" adıyla da tanınır. )


- ASİYANOTİK değil/yerine/= MORARMAMIŞ


- Âşık'ını DİNLE!!!


- AŞK

( AŞK-I CİSMÂNÎ: Maddî aşk, eşeysel arzulara dayanan sevgi.
AŞK-I DERÛN: Derinde, içte olan aşk, içten gelen arzu, istek.
AŞK-I EFLÂTÛNÎ: Platonik aşk, maddeci olmayan ideal aşk.
AŞK-I FAZL Ü HAKK: Fazilet ve doğruluk aşkı, sevgisi.
AŞK-I FÜSÛNKÂR: Sihirli, büyüleyici aşk.
AŞK-I HAKİKÎ: Gerçek sevgi, maddeye bağlı olmayan aşk.
AŞK-I İLÂHÎ: Tanrı aşkı.
AŞK-I MAKHÛR: Kahrolmuş, mahvolmuş aşk.
AŞK-I MARAZÎ: Düzensiz bir ruh halinin normal olmayan sevgisi.
AŞK-I MECÂZÎ: Allah sevgisine ulaşmak için O'nun yarattığı geçici suretlerden birini sevme.
AŞK-I MEMNÛ: Menedilmiş, yasaklanmış aşk.
AŞK-I MÜRDE: Ölmüş, bitmiş aşk.
AŞK-I RÛHÂNÎ: Manevî sevgi, Allah sevgisi.
AŞK-I SEHHÂR: Sihirleyici, büyüleyici aşk. )


- AŞK/IN:
"ACISI"(x ISTIRABI) ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ANISI


- AŞK:
ANLAMAYAN İÇİN ile/değil/yerine ANLAYAN İÇİN

( Bir günlük. İLE/DEĞİL/YERİNE Ömürlük. )


- AŞK:
ARAYIŞ ile/değil/yerine/>/< ADAYIŞ/ADANIŞ


- AŞK:
[bazen]
CAN ile/<> GAM ile/<> HİÇ


- AŞK:
ÇOK UZAK ile/ve/<>/< FAZLA YAKIN


- AŞK ERBÂBI ile/ve ZEVK ERBÂBI


- AŞK:
ESKİDEN ile/ne yazık ki/>/>< GÜNÜMÜZDE

( "Korku". İLE/NE YAZIK Kİ/>/>< "Kaygı". )

( "Elâlem görür" diye. İLE/NE YAZIK Kİ/>/>< "Herkes görsün" diye. )


- AŞK "HASTALIĞI" değil ÂŞIK OLMAMA(NIN YARATTIĞI) SORUN/LARI


- AŞK:
İKRAM değil İHSAN


- AŞK (İLE) ve/||/<>/> (B)İLİM (İLE)

( Bulunur, bulmak gerekir. VE/||/<>/> Bilinir, bilmek gerekir. )


- AŞK/MÂŞUK ve/<> MASUMİYET/MASUM


- AŞK OLSUN ile/ve/||/<> AŞK OLSUN ile/ve/||/<> AŞK OLSUN

( Beğenilmeyecek bir davranış/tutum karşısında kınama, sitem bildiren söz. | "Aferin" anlamında bir davranışın, bir tutumun çok beğenildiğini bildiren söz. | Dervişler arasında kullanılan merhabalaşma. )


- AŞK/ÇOĞU DURUM:
[önce] AKIM ve/sonra/||/<>/> BAKIM


- AŞK:
"SANDIĞIMIZ KADAR" ile/değil YANDIĞIMIZ KADAR


- AŞK:
SİN ile/ve/||/<>/> ŞIN

( | HİPOTALAMUS ve/||/+ HİPOFİZ ve/||/+ EPİFİZ | ile/ve/||/<>/>
| İYİ/LİK ve/||/+ DOĞRU/LUK ve/||/+ GÜZEL/LİK | )


- AŞK:
SOHBET ve ZİKİR


- AŞK:
"SÖZCÜK" değil SÖZLÜK


- AŞK:
VARKEN ile/ve/||/<> YOKKEN ile/ve/||/<> BİTİNCE

( (")Bıkılan("). İLE/VE/||/<> (")Aranılan("). İLE/VE/||/<> (")Özlenilen("). )


- AŞK YAŞAMI ile/ve/=/değil/yerine EŞEYSELLİK/SEKS YAŞAMI


- AŞK YÜZÜNDEN değil/yerine AŞK SÂYESİNDE


- AŞK ile/ve/||/=/<> AÇIKLIK


- AŞK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ADÂLET

( [ölçü/ölçüsüzlük] Bireyde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Toplumda. )


- AŞK ve/<> AF


- AŞK ile/ve/değil/<> AHİD'E VEFÂ


- AŞK ve/||/<>/>< AKIL

( Aklınızı kullandığınız kadar aşkınızı kullanmazsanız, denge/yi tutturamazsınız. )

( Sen, sen olduğun sürece o değilsin; o geldiğinde de sen olmazsın. )


- AŞK ile/ve ÂŞIK["AŞIK" değil!]

( Çaresizlik yoktur. İLE/VE Çaresizlik çoktur/yaşayabilir. )

( Birçok şeye [her şeye/herkese] yönelik olabilir. İLE/VE Tek bir şeye/kişiye yönelmiştir. )

( Aşk, daha çok, tek taraflıdır. )

( Aşk ehline, sultanların tahtı, tahta parçasından başka bir şey değildir. )

( AŞK :/= Yasaksa!... [Aşk, ancak yasak aşk ise süreklidir/sürdürülebilirdir.] )

( Mutlu aşk/âşık yoktur.(yoktur) )

( "Kör-kütük âşık olmak" değil bir "kütüğe" âşık olup kör olmak. )

( AŞK'I, ÂŞIKLAR BİLİR
[Başka da, hiçkimse bilemez.] )

( Âşık, türkü yakmazsa, aşka katlanamaz. )

( KENDİNDE VÜCÛD OLMAYAN ZÂT )

( I love my love, but my love doesn't love me as I love my love. )

( )

( "Çıkıktır o. Âşık olsan, duramazdın." )

( )

( Aşk ile yürüyen, sırtında, dünyayı taşır...
Aşksız yürüyen, "beden" diye bir ceset taşır. )

( LOVE vs./and LOVER )


- AŞK ve/<> AŞKINLIK


- AŞK ile/ve/değil ÇEKİM/CÂZİBE


- AŞK ile/ve/<>/> CESÂRET

( FALL IN LOVE vs./and/<>/> COURAGE )


- AŞK ile/ve/değil/yerine/<> COŞKU

( FALL IN LOVE vs./and/<> EXUBERANCE )


- AŞK ile/ve DALÂLET

( FALL IN LOVE vs./and ABERRATION )


- AŞK ve/||/<> DAYANÇ/SABIR


- AŞK ile/ve/> DERT

( Aşkın gıdası, derttir. )

( Söylemem derdimi, hemderde bile! )

( Aşk adamı inletir, dert adamı söyletir. )

( Dinletir. İLE/VE/> Söyletir. )

( FALL IN LOVE vs./and/> TROUBLE )


- AŞK ile/ve DEVAMLILIK

( FALL IN LOVE vs./and CONTINUITY )


- AŞK ile/ve/||/<>/> EŞEYSELLİK/SEKS

( BÂH-NÂME[Ar., Fars.]: Eşeyselliği konu alan kitap. )

( EŞEYSELLİK (SEKS) :
- Eşey Bilim: Seksoloji.

- Latince "sexus".

- Eşeysel çekim(cazibe): seksapel (ingilizce "sexappeal").

- Orpheus("Nur ile şifa veren"). (Fenike dilinde Nur anlamına gelen Aur, Yunanca'da Arpha ile şifa anlamına gelen Rafae sözcüklerinden oluşmuştur ve "Nur ile şifa veren" anlamına gelmektedir.)

- Üçlemeler(Triad'lar)... (Sevgi-Sezgi-Bilgi), (Güzellik-Bilgi-Güç), (Sevgi-Arınma-Aydınlanma), (Güzel-İyi-Doğru).

 

American Heritage Sözlüğü'nde

- Sex: 1. a. The property or quality by which organisms are classified according to their reproductive functions. b. Either of two divisions, designated male and female, of this classification.
2. Males or females collectively.
3. The condition or character of being male or female; the physiological, functional, and psychological differences that distinguish the male and the female.
4. The sexual urge or instinct as it manifests itself in behavior.
5. Sexual intercourse.
6. The genitalia.
sexed, sexing, sex.es: To determine the sex of (young chickens).

- sex appeal: n. Physical attractiveness or personal qualities that arouse sexual interest in another person.

- sex cell: n. A gamete.

- sex chromosome: n. Either of a pair of chromosomes, usually, designated X or Y, in the germ cells of human, most animals, and some plants, that combine to determine the sex of an individual, XX resulting in a female and XY in a male.

- sex gland: n. A testis or ovary; gonad.

- sex hormone: n. Any of various animal hormones, such as estrogen and androgen, affecting the growth of function of the reproductive organs and the development of secondary sex characteristics.

- sex.ism: n. Discrimination based on sex, esp. discrimination against women. 2. Attitudes or conditions that promote stereotyping of social roles based on gender. -sex'ist adj. & n.

- sex.less: adj. 1. Lacking sexual characteristics; neuter. 2. Arousing or exhibiting no sexual interest or desire; asexual. -sex'less.ly adv. -sex'less.ness n.

- sex linkage: n. The condition in which a gene responsible for a specific phenotypic trait is located on the X choromoseome, resulting in sexually dependent inheritance of the trait.

- sex-linked: adj. 1. Carried by a sex chromosome, esp. an X chromosome. Used of genes. 2. Sexually determined. Used esp. of inherited traits.

- sex.ol.o.gy: n. The study of human sexual behavior. -sex'o.log'ic, sex'o.log'i.cal adj. -sex.ol'o.gist n.

- sex.pot: n. Informal. A strikingly sexy person.

- sex.tant: n. 1. A navigational instrument used for measuring the altitudes of celestial bodies. 2. Sextant. Sextans. [NLat. sextans, sextant- < Lat., sixth part(from its being graduated in sixths of a circle) < sextus, sixth.]

- sex.tile: adj. Designating the position of two celestial bodies when they are 60 degrees apart. [Lat. sextilis, one sixth < sextus, sixth.]

- sex.u.al: adj. 1. Of, pertaining to, affecting, or characteristic of sex, the sexes, or the sex organs and their functions. 2. Implying or symbolizing erotic desires or activity. 3. Of, pertaining to, or designating reproduction involving the union of male and female gametes. [LLat. sexualis < Lat. sexus, sex.] -sex'u.al.ly adv.

- sexual intercourse: n. Coitus, esp. between humans.

- sex.u.al.i.ty: n. 1. The conditionof being characterized and distinguished by sex. 2. Concern with or interest in sexual activity. 3. The quality of possessing a sexual character or potency.

- sex.u.al.ize: tr.v. -ized, -iz.ing, -iz.es. To make sexual in character or quality.

- sex.y: adj. -i.er, -iest. Arousing or tending to arouse. sexual desire or interest. -sex'i.ly adv. -sex'i.ness n.

- sexual selection: n. Darwinian adjunct of natural selection hypothesizing the preffered hereditary selection of characteristics involved in male courtship displays and combat.

 

- sex: pref. Six; sexpartite. [Lat. sex, six.]

- sex.a.ge.nar.i.an: n. A person who is sixty years old or between the ages of sixty and seventy.
adj. 1. Being sixty years old or between the ages of sixty and seventy. 2. Of or pertaining to a sexagenarian. [Lat. sexagenarius, sexagenary]

- sex.ag.e.nar.y: adj. 1. Pertaining to or proceeding by sixties. 2. Sexagenarian. -n., pl. -ies. A sexagenarian. [Lat. sexagenarius < sexageni, sixty each < sexaginta, sixty < sex, six.]

- Sex.a.ges.i.ma: n. The Second Sunday before Lent. [LLat. sexagesima < Lat. sexagesimus, sextieth < sexaginta, sixty < sex, six.]

- sex.a.ges.i.mal: adj. Of, relating to, or based on the number 60. [< Lat. sexagesimus sixty.]

- sex.cen.te.nar.y: adj. Pertaining to 600 or to a 600-year period. -n., pl. -ies. A 600th anniversary or its commemoration. [< Lat. sexcenteni, six hundred each : sex, six + centeni, a hundred each < centum, hundred.]

- sex.en.ni.al: adj. 1. Occurring every six years. 2. Relating to or lasting six years. -n. An event that occurs ever six years. [Lat. sexennium, of six years : sex, six + annus, year.] -sex.en'ni.al.ly adv.

- sex.par.tite: adj. Composed of or divided into six parts, as a groined vault.

- sext(also Sext): n. Eccles. 1. The fourth of the seven canonical hours. 2. The time of day set aside for sext, usually the sixth hour, or noon. [ME sexte < Lat. sexta(hora), sixth(hour) < sextus, sixth.]

- sex.tan: n. A malarial fever with paroxysms recurring every six days. -adj. Occurring or recurring every six days. [NLat. sextana(febris), sextan(fever) < Lat. sextus, sixth.]

- Sex.tans: n. A constellation in the equatorial region of the sky near Leo and Hydra. [NLat., sextant.]

- sex.tet: n. 1. Mus. a. A group composed of six vocalists or musicians. b. A musical composition written for six performers. 2. A group of six persons or things. [Alteration of SESTET.]

- sex.til.lion: n. 1. The cardinal number written 10*21. 2. Chiefly Brit. The cardinal number written 10*36. [Fr. sex-, six (Lat. sex) + million, million.] -sex.til'lion adj. & pron.

- sex.til.lionth: n. The ordinal number that matches the number sextillion in a series. 2. One of sextillion equal parts. -sex.til'lionth adj. & adv.

- sex.to.dec.i.mo: n. pl. -mos. 1. The page size of a book composed of printer's sheets folded into 16 leaves or 32 pages. 2. A book composed of sextodecimo pages. [Lat. sextodecimo, ablative of sextusdecimus, one sixteenth : sextus, sixth + decimus, tenth < decem, ten.]

- sex.ton: n. An employee or officer of a church who is responsible for the care and upkeep of church property and sometimes for ringing bells and digging graves. [ME segerstone < AN segerstaine < Med. Lat. sacristanus, sacristan.]

- sexton beetle: n. The burying beetle.

- sex.tu.ple: tr. & intr.v. -pled, -pling, -ples. To multiply or be multiplied by six. adj. 1. Containing or consisting of six parts; sixfold. 2. Larger or greater by sixfold; multiplied by six. 3. Mus. Having six beats to the measure. -n. A number six times larger than another. [Prob. SEX- + (QUIN)TUPLE] - sex.tu'ply adv.

- sex.tu.plet: n. 1. One of six delivered at one birth. 2. sextuplets. The six offspring of one birth. 3. A group of six similar persons or things; sextet. [SEXTU(PLE) + (TRI)PLET.]

- sex.tu.pli.cate: adj. 1. Six times as many or as much; sixfold. 2. Raised to the sixth power. -tr.v. -cat.ed, -cat.ing, -cates. To sextuple. -n. One of six similar things. [SEXTU(PLE) + (DU)PLICATE.] - sex.tu'pli.cate.ly adv. -sex.tu'pli.ca'tion n. )

( LOVE vs./and/||/<>/> SEX )

( ... ile MÜCAMAA )


- AŞK ile/ve/> EŞK[Fars.]

( ... İLE/VE/> Gözyaşı. )


- AŞK = (FALL IN) LOVE[İng.] = AMOUR[Fr.] = LIEBE[Alm.] = AMORE[İt.] = AMOR[İsp., Lat.] = HO ER.S, HE FILIA, HE AGAPE[Yun.] = İŞK[Ar., Fars.] = MIN[Felm.]


- AŞK ve/> FEDÂKARLIK

( FALL IN LOVE and/> SACRIFICE )


- AŞK ve FEDÂKÂRLIK


- AŞK ile GARÂM


- AŞK ve/||/<> GÖNÜL

( İmam. VE/||/<> Cemaat. )


- AŞK ile/ve/<>/> GÜLMEK :)

( Sen gülersen, hayat güler. :) :) :) )

( LOVE vs./and/<>/> TO LAUGH )


- AŞK ve HAKK

( Nefisle karışık aşk zillete, Allah'la karışık aşk da devlete götürür. )

( İrfaniyetle ilmin, ilimle ibâdetin araları, birer asır kadar uzaktır. Fakat aşk, bu mesafeyi bir adımda aşar gider. Aşksız da olur ama beşer ömrü yetmez. )


- AŞK ile HAYALPERESTLİK


- AŞK ile/ve/<> HELÂK OLMAK

( Aşk/âşık olmadan helâk olunmaz. )


- AŞK ile HIRS

( LOVE vs. GREED )


- AŞK ve İCÂD ETMEK


- AŞK ile/ve İHLÂS

( Aşk kelâmını anlamak için âşık olmak gerektir. )

( Âşıklar ölmez! Ölen, hayvân imiş. )

( Aşkta herşeyin mânâsı var, davası yok. )

( AŞK: VASITA-İ VUSLAT-İ İLÂHÎ )


- AŞK ve/> İHSAN


- AŞK ile/ve/değil/||/<>/< İLK GÖRÜŞTE AŞK


- AŞK ve/> İRFAN

( FALL IN LOVE and/> WISDOM )


- AŞK ve/> İRFAN


- AŞK ile/< IŞK

( ... İLE/< Sarmaşık. )


- AŞK ile/ve İŞTİYÂK


- AŞK ve/<> KAVUŞMA(VUSLAT)

( İkisi de AN'dadır. )


- AŞK >< KAYITSIZLIK [NEFRET değil!]


- AŞK ve/<> KEMÂL

( AŞK: Kendi olgunluğuna/kemâline olan/yönelik tutku/şevk. )


- AŞK ve/||/<>/>/< MAHVİYET


- AŞK ve/<> MEŞK


- AŞK ile/ve/değil/||/<>/< (")MİNNETTARLIK(")


- AŞK ve MUHABBET ve CEZBE

( Allah'a duyulan. VE İnsan'a duyulan. VE ... )


- AŞK ile/ve/değil/||/<>/< "OLMAZIN"(ÇOK DÜŞÜK OLASILIĞIN) HEYECANI("GERÇEKLEŞME DÜŞÜNCESİ/DÜŞÜ/BEKLENTİSİ")


- AŞK ile/ve/||/<> ONUR


- AŞK ve/||/<>/> ŞAİR/ŞİİR

( Aşkın dokunuşlarıyla herkes şair olur. )


- AŞK ve/<> SAVUNMASIZLIK


- AŞK ile/ve/> SAYGI

( FALL IN LOVE vs./and/> RESPECT )


- AŞK ile/ve/||/<> SEVDÂ

( Hevesin geçene kadar. İLE/VE/||/<> Soluğun yetene kadar. )

( ... İLE/VE/||/<> Kalbin ortasındaki kararmaya yüz tutmuş kan. | Aşk, sevgi. | Aşırı sevgiden doğan bir çeşit hastalık. | İstek, heves, arzu. | Çok kara/siyah. | Eskilerin, insan mizâcında kabul ettikleri dört hılttan biri. )


- AŞK ile/ve/||/<>/> SEVGİ

( İçine girme isteği/coşkusu ile. İLE/VE/||/<>/> İçine alma isteği/coşkusu ile. )

( Dudaklarından öpme/öpülme isteği/coşkusu ile. İLE/VE/||/<>/> Yanaklarından öpme/öpülme isteği/coşkusu ile. )

( Gönüldeki durum, kişiye hâkim oluyorsa. İLE/VE/||/<>/> Kişi, gönlündeki duruma hâkim olabiliyorsa. )

( Aşk, düzenliyi ve güzeli, akla ve mûsikî eğitimine uygun bir biçimde sevmektir. )

( Aşk, bilincin kaymasıdır. )

( Özne ile nesnenin, sarmal birliği. )

( Kişinin, aslını bulma zevki. )

( Muhabbet Yolu, Aşk Apartmanı, No.1, o kapıdan gir! )

( Aşkta, herşeyin mânâsı var, davası yok. )

( Aşkta, özün yanmaya, gözün ağlamaya başlar. )

( Meyl edip muhabbet ettiğin şeyin, olmaması durumu. )

( Aşk/Âşık! Ölümden ne korkarsın? Korkma! Ebedî varsın! )

( Dün olmayan. | Güzelliğe duyulan özlem. İLE/VE/||/<>/> ... )

( İTİLÂK: Birinin sevgisine yakalanma, tutulma. )

( Aşk ehline, önce dert düşer, aşk değil! )

( Bağımlılık gibidir.[Kaybedince/kaybedersek, kendini kaybetmiş gibi oluruz/olabiliriz.] İLE/VE/||/<>/> Bağlılık gibidir.[Kaybedince/kaybedersek, bir parçamızı kaybetmiş gibi oluruz/olabiliriz.] )

( Yakıcı. İLE/VE/||/<>/> Isıtıcı. )

( "Seni seviyorum..." [Çünkü sana gereksinimim var.] İLE/VE/||/<>/> Sana gereksinimim var. [Çünkü seni seviyorum...] )

( Coşkulu, tutkulu yaşanır. İLE/VE/||/<>/> Farkındalıklı, derinlikli, dingin ve doyurucudur. )

( Başımızı döndürür. İLE/VE/||/<>/> Dünyayı döndürür. )

( FALL IN LOVE vs./and/> LOVE )


- AŞK[Ar.] değil/yerine/= SEVİ


- AŞK ile/ve/> SIDKIYET

( Birinde kül olduysan, başkasını ısıtamazsın. )


- AŞK ile/ve/||/<>/> ŞİİR

( Aşk (bile), şiirin bahanesidir. )

( ... İLE/VE/||/<>/> Birinin unuttuğunu, öbürüne unutturmayan söz. )


- ASK :/yerine SORMAK


- AŞK ile/ve ŞÜKÜR

( FALL IN LOVE vs./and GRATITUDE )


- AŞK ile/ve ŞÜKÜR


- AŞK >< TAASSUB


- AŞK ile TAŞKIN SEVGİ, ĞARAM/GARAM


- AŞK ile/ve/<> (")TİTİZLİK(")

( FALL IN LOVE vs./and/<> (")FASTIDIOUSNESS/FUSSINESS(") )


- AŞK ile/ve/değil/||/<> TUTKU

( Bilincin kayması. | Zihnin by-pass'ı. İLE/VE/DEĞİL ... )

( AŞK: Kendi kendini deneyimleme. )

( AŞK: Kara baht. )

( AŞK: Uykuya dalmadan önceki son düşündüğün ve uyandığındaki ilk düşündüğün. [tabii uyuyabiliyorsan] )

( AŞK: Kendi bilgisinin bittiği yerde, aczin başladığı zaman bilinebilir. )

( [not] LOVE vs./and/but PASSION )


- AŞK ile/ve/>/değil VEFÂ

( NE MÜMKÜNDÜR VEFÂ BULMAK CİHANIN BÎ-VEFÂSINDAN
MUHİB-İ SÂDIKI YEĞDİR KİŞİNİN AKRABASINDAN )


- ÂŞK/ÂŞIK ile/ve/<> YANAK

( Âşıkların alınyazısı, sevgililerinin yanaklarında yazmaktadır. )


- AŞK ile/ve YORGUNLUK


- AŞK ve/<> ZÂT

( Zât(ın)'a yol, sadece/ancak AŞK'tır. )


- AŞK ile/ve/||/<> ZEN

( FALL IN LOVE vs./and ZEN )


- AŞKA DÜŞMEK:
GÖNÜL İLE ile ZEKÂ İLE ile AKIL İLE ile DUYGU İLE ile DÜŞMEZSEK

( Yanarız. İLE Kavruluruz. İLE Çıldırırız. İLE Gülünç oluruz. İLE Kalabalığa karışıp ezilir gideriz. )


- ASKA'[Ar. < SUK] ile ASKA'[Ar.]

( Bölgeler. | Çeşme duvarlarının bölmeleri. İLE Kanarya. [kuş] )


- AŞKÂR[/Â/E], ÂŞİKÂR/E[Ar.] ile AŞKAR[Ar.]

( Belirli, açık, meydanda. İLE Koyu al. | Kızıl saçlı adam. | Doru[gövdesi kızıl, ayakları ve yelesi kara] at. )


- ASKARİS değil/yerine/= YUVARLAK BAĞIRSAK SOLUCANI


- AŞK:
DOKUNMAYA KIYAMAMA ile/ve/||/<>/>< KIYASIYA DOKUNMA İSTEĞİ (ARASINDALIK)


- ASKER SUYU ÇEŞMESİ :

( Yenimahalle'nin Havantepe mevkiinde ve Rumelikavağı'na bakan yamaçtadır. Çeşme bu alanda konuşlanan askeri birliğin ihtiyacını karşıladığı ve askeri birlikçe uzun yıllar korunması ve bakımı yapıldığı için "Asker Suyu" adını almıştır. )


- ASKER[Fars.] ile ASKER, CÜND[Ar.], LEŞKER[Fars.]

( Devredici, seyyar. İLE Er. )


- ASKER ile KAPIKULU

( ... İLE Osmanlı'larda, devletten ödenek alan, sürekli görev yapan atlı ve yaya askerlerden oluşan teşkilat. )


- ASKER ile/ve/||/<> KARACI

( Kara kuvvetlerine bağlı subay, astsubay ya da er. )


- ASKER ile KARAKULLUKÇU

( ... İLE Yeniçeri Ocağı bölüklerinde odaları ve odaya gelen konukların ayakkabılarını temizleme, yemek kaplarını yıkama vb. işlerle görevli er. )


- ASKER ile KOMANDO[Fr. < COMMANDO]

( ... İLE Özel yetiştirilmiş askerlerden oluşan birlik. | Bu birlikte görevli asker. | Vurucu güç. )


- ASKER ile PENCİK[Fars.]

( ... İLE Asker yetiştirilmek üzere, savaş tutsaklarından, beşte bir oranında ayrılan acemioğlan adaylarına verilen ad. )


- ASKER ile SEKBAN[Fars.]

( ... İLE Osmanlılar'da, sınır boylarında görev yapan bir sınıf asker. | Eyalet paşaları ve sancak beylerine bağlı olarak görev yapan bir sınıf asker. )


- ASKER ile/ve/||/<>/>< SİVİL

( Kep ile postal arasında sıkışıp kalma(!) İLE/VE/||/<>/>< Cüzdan ile vicdan arasında sıkışıp kalma(!) )


- ENGELLEM/AMBARGO[Fr.]:
SÜEL/ASKERÎ değil/yerine/= GEÇİMSEL/EKONOMİK değil/yerine/= YÖNETKİL/SİYASİ


- ASKERÎ ATAŞE değil/yerine/= SÜEL ELÇİGE


- ASKERİ İSKELE :

( Çayırbaşı'nda, Tekel iskelesi yanındaki ikinci iskele Marmara ve Boğazlar Sahil Güvenlik Kumandanlığına ait olup, iskelede güvenlik ve kontrol ile ilgili gemiler bulunmaktadır. )


- PİLOT:
ASKERİ ile SİVİL


- ASKERÎ ŞAHISLAR değil/yerine/= SÜEL KİŞİLER


- ASKERÎ ile/değil ASGARÎ


- ASKER/POLİS ile ZAPTİYE[Ar.]


- ASKETİZM değil/yerine/= ADANMIŞLIK, ÇİLECİLİK


- AŞK'I BESLEYENLER ile AŞK'I ÖLDÜRENLER

( * MUTLULUK
* HOŞGÖRÜ
* SEVGİ
* İLGİ
* TEN UYUMU
* DOKUNMA
* BİRLİKTE ZAMAN GEÇİRME
* UYUM
* NEŞE
* ÖZLEM
* FEDÂKÂRLIK
* KISKANÇLIK
* PAYLAŞIM
* SEVGİ VE AŞK SÖZCÜKLERİ
* ROMANTİZM
* SADAKAT
* ÖZEN
* SAYGI
* CESARET
* ÇILGINLIK
* ONAYLAMA
* DÜRÜSTLÜK
* DUYARLILIK

ile

* İHMAL
* İLETİŞİM AZLIĞI
* ÇATIŞAN KİŞİLİK
* BASKICI TUTUMLAR
* SÖZEL VE FİZİKSEL ŞİDDET
* ONU TANIMAMAK
* UMUTSUZLUK
* [BAZEN] EVLİLİK )


- AŞKI DOĞURMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AŞKLA DOĞURMAK


- AŞK-I HAKÎKÎ/İLÂHÎ ile/ve AŞK-I MECÂZÎ


- AŞKI:
OLUŞTURAN ile/ve/||/<>/> ARTIRAN


- AŞK:
"SAKLAMAK" ile/değil İÇİNDE YAŞAMAK


- AŞKIM" ile/ve "İMANIM"


- AŞKIN, ...:
KAPIYI ÇALMASI ile/ve/||/<>/> BACAYI SARMASI


- AŞK'IN "AZALMASI/DÜŞMESİ" ile/ve/değil/<> KANIKSAMA


- AŞKIN "AZLIĞI" ile/ve/değil/||/<>/< ÇARESİZLİĞİN ÇOKLUĞU


- AŞK'IN:
BEDELİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KUDRETİ


- AŞKIN EKSİKLİĞİ ile/değil/ne yazık ki/< ARKADAŞLIĞIN EKSİKLİĞİ


- AŞK'IN FİZYOLOJİSİ

( 1. FAZ:(AMFETAMİN FAZI)(6 AY - 3 YIL)
FENİLETİLAMİN
DOPAMİN
NOREPİNEFRİN
2. FAZ: ENDORFİN FAZI
GÜVEN
3. FAZ: OKSİTOSİN FAZI
VAZOPRESSİN + ÖSTROJEN
TESTOSTERON
SERATONİN > MELATONİN
RAHATLAMA > UYUKLAMA(ASETİLKOLİN-UYKUDA SALGILANIR)
(BESLENME)

- AŞK'I BESLEYENLER ile AŞK'I ÖLDÜRENLER
AŞK'I BESLEYENLER
:
( * MUTLULUK
* HOŞGÖRÜ
* SEVGİ
* İLGİ
* TEN UYUMU
* DOKUNMA
* BİRLİKTE ZAMAN GEÇİRME
* UYUM
* NEŞE
* ÖZLEM
* FEDÂKÂRLIK
* KISKANÇLIK
* PAYLAŞIM
* SEVGİ VE AŞK SÖZCÜKLERİ
* ROMANTİZM
* SADAKAT
* ÖZEN
* SAYGI
* CESARET
* ÇILGINLIK
* ONAYLAMA
* DÜRÜSTLÜK
* DUYARLILIK )

AŞK'I ÖLDÜRENLER:
( * İHMAL
* İLETİŞİM AZLIĞI
* ÇATIŞAN KİŞİLİK
* BASKICI TUTUMLAR
* SÖZEL VE FİZİKSEL ŞİDDET
* ONU TANIMAMAK
* UMUTSUZLUK
* [BAZEN] EVLİLİK ) )


- AŞK'IN GETİRDİĞİ TUTKU ile/ve TUTKUNUN GETİRDİĞİ BELÂ


- AŞK'IN GIDASI:
ÖZLEM/HASRET ve AYRILIK/HİCRAN


- AŞKIN KİŞİ ile/ve/<> AŞK('IN) KİŞİSİ

Bugün[26 Ekim 2025]
itibarı ile 52.663 başlık/FaRk ile birlikte,
52.663 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(16/212)