
J ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 7.202 başlık/FaRk ile birlikte,
7.202 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(4/30)
- ANTLAŞAMAMAK ile/ve/en azından/||/<>/< ANTLAŞAMADIĞIMIZDA ANTLAŞMAK
- Antlaşmazlıkları unut ve SUS!!! -ve
- ANXIETY vs. APPREHENSION
- ANXIETY vs. BOREDOM/DISTRESS/DEPRESSION
- ANXIOUS ABOUT vs. ANXIOUS FOR vs. ANXIOUS TO
- APIK-SAPIK (DÜŞÜNCELER/DAVRANIŞLAR)
- APOLOJİ ile/ve/||/<> GASLIGHTING
( "Kendini haklı çıkararak savunma". İLE Psikolojik yönlendirme. İstismar ve tâciz "yöntemi". )
- APOMORFİ ile/||/<> PLESİOMORFİ
( Apomorfi türemiş İLE plesiomorfi ilkel karakterdir )
( Formül: Yeni İLE eski )
- APOPLEKSİ[Fr.]/APOPLEXIA[İng.] ile/||/<> APOPLEKTİK[Fr.]
( Aniden gelen şiddetli koma durumu, beyin felci. | Kanagan. İLE/||/<> Beyin felcine uğramış kişi. )
- APOPTOSİS İLE NECROSİS İLE AUTOPHAGY İLE PYROPTOSİS ile/||/<> HÜCRE ÖLÜM YOLLARI
( Farklı hücre ölüm mekanizmaları. )
( Formül: Caspase 3/7 → apoptoz )
- APOPTOZ İLE NEKROZ İLE OTOFAJİ ile/||/<> GÖZE ÖLÜM YOLLARI
( Gözelerin farklı ölüm mekanizmaları. )
( Formül: Caspase 3 → DNA fragmantasyonu )
- APPRECIABLE vs. APPRECIATIVE
- APPROACH vs. REACTION
- APPROPRIATE vs. CONVENIENT vs. EXPEDIENT vs. PROPER vs. SUITABLE
- (not APPROVE [/TO]) APPROVE OF
- APTAL CESARETİ ile/değil/yerine/>< STRATEJİ
- APTAL "DOST" ile/değil/yerine AKILLI "DÜŞMAN"
- APTAL OLMAK ile/değil/yerine/||/<>/< İYİ OLMAK
( Birinin hatasını, hiç olmamış gibi saymak. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Affedebilecek kadar. )
- APTAL ile/değil/yerine/>< ABDAL
( "Kafası çalışmama", "gaflette/acziyette bulunma" ve birçok ayrıntılı anlamları taşıyan aşağılayıcı/küçük düşürücü durum/hitap. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kul. Kulluk. Abdiyet (makamı). )
( Değişmeyen. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Değişen. )
( Devrilir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Evrilir. )
( Abdal olan, aptal olanı affedebilir. )
( Hakikat, Ben'im! İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ben, hakikatim. )
( Yanıtları, anlamsız bulur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Soruyu, anlamsız bulur. )
( Hep, haklı olmayı, beceri zanneder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Hep ya da hiç, haklı olmayacağını/olmayabileceğini bilir. )
( [bir oylamanın, sonucunun] "Oy çokluğu" ile alınmasına sevinir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Oy birliği" ile alınmasını bekler/ister. )
( Abdal'a, aptal gibi davranır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Aptal'a, abdal gibi davranır. )
( Uyur, düşünemez. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşünür, uyuyamaz. )
( "De ki, ..." derler. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "... Peki!" derler. )
( [bir düşüncenin] Taraftarı olur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Tarafı olur. )
( Savrulur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Savunur. )
( Lâf eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Söz eder.
[ bkz. www.FaRkLaR.net/Dil ] )
( Dolu taneleri gibidir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kar taneleri gibidir. )
( Öfkeyle konuşur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sükûnetle konuşur. )
( [için öncelikli olan] "Başarmak"tır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Denemektir. )
( Hiçbir esinti bile duymaz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Mâlûm olur. )
( [ "Batı"ya / "Doğu"ya ] Hayranlık duyar ya da nefret eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ne hayranlık duyar, ne de nefret eder. [Sadece, anlamaya çalışır.] )
( [Söz'ün] Kandırıcılığına kapılır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Hakikatini arar. )
( Yakını görür, uzağı söyler. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Uzağı görür, yakını söyler. )
( Zikrine kanma! İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Bikr"ine["ilk olması"na] kapılma[zannetme]! )
( [zihnine/"aklına"] "Güzel" deyince, kadın gelir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Kadın" deyince, güzel/lik gelir. )
( Yaptığından pişmanlık duyar ve yere çöker. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Tövbe eder ve ayağa kalkar. )
( "Gözü açık"lardır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Kör"lerdir. [gözleri, geçici/"değerli" olanlara kapalıdır] )
( Mey ile hoş olur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Aşk ile mest olur. )
( Düşünür ve durur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Durur ve düşünür.
[Duran, susmak bilmez; düşünen, hemen susar.] )
( Alacaklı gibi sevdiğinden dolayı, en küçük antlaşmazlıkta, hacze gelir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Borçlu gibi sever, bedel ödemekten çekinmez. )
( Ortadır[vasat] ama ortada[vasatta] durmayı bilmez. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Orta değildir ve ortada[vasatta] (dengede/itidalde) durmayı bilir. )
( [sevindiğinde] Sırıtır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gülümser. )
( Zırlar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ağlar. )
( [ "düş"te iken, uya(ndı)rılınca ] Ne uyanır, ne de utanır.[ve sayıklar] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Uyanır ve utanır. )
( Dünyayı kurtarmaya çalışır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dünyadan kurtulmaya çalışır.
[En sonunda da, abdal, kendine kavuşur; aptal, dünyaya.] )
( Yararının/çıkarının peşinden koşar. [ve de zarar eder] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yararı ve güzel(lik)i arar. [ıstırap duyar] )
( Anlaşılmak ister. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anlamak ister.
[Oysa ki, [hakikatte] Anlaması gerekir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anlaşılması gerekir.] )
( Aptalı bulunca, aptal aptal konuşur.[abdalın yanına düşse de, yine aptal aptal konuşmaya devam eder] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Abdalı bulunca, susar.[aptalın yanına düşse de susar] )
( Tüm bunları ve ayrıntıları, aptalca/saçma(lık) olarak "görür"/"düşünür". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ayrımları/ayrıntıları görür ve susar.
www.FaRkLaR.net/SUS )
( Herkesin beğendiğini beğenir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Beğendiğinin, başkalarınca da beğenilmesini ister. )
( Rakamlara itibar eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sözcüklere itibar eder. )
( Küfreder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Şükreder. )
( [kendini] Alacaklı zanneder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Borçlu kabul eder. )
( [Kendine gelmek için] Yerin sarsılmasına gereksinim duyar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yüreğin sarsılmasına gereksinim duyar. )
( Anlamaz ve sürekli konuşur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anlar ve susar. )
( Aptala, değerli bir şeyini yitirdiğinden dolayı değil yitirdiği şeylerin değerini anlayamadığından dolayı aptal denilir. )
( "Aptallık Kuramı"(Dietrich Bonhoeffer) [okumak için burayı tıklayınız...] )
( Yapabileceğini yapmayan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yapmayabileceğini yapan.[dallama/dalyarak] )
( VALEA ile/değil/yerine/>< ... )
- APTAL/LIK[Ar.] ile BUDALA/LIK[Ar.]/KAŞALOT[Fr.][argo]
( Zekâsı pek gelişmemiş, zekâ yoksunu, alık. İLE Zekâca geri olan, alık. | Ahmak, bön. | Bir şeye aşırı düşkün. )
- APTALLIK ve/<> İNTİHAR
- APTAL/LIKTA ile/ve/<> SAF/LIKTA |
ile/değil/yerine/><
AKILLI/LIKTA
( Ne affeder/affedilir, ne de unutur/unutulur. İLE/VE/||/<> Affeder/affedilir ve unutur/unutulur.
İLE/DEĞİL/YERİNE/><
Affeder/affedilir ama unutmaz/unutulmaz. )
( Öğretmeyi sever.
İLE/DEĞİL/YERİNE/><
Öğrenmeyi sever. )
- APTALLIK"/TAN ile/değil/ne yazık ki ÇARESİZLİK/TEN
- AR[Fr. < Lat.] ile AR ile Ar
( Tarım alanları için yüz metrekare değerinde yüzey ölçü birimi. [Bir ar, kenarı on metre olan bir karenin alanıdır.] | Sanat. İLE Utanma, utanç duyma. İLE [kimya] Argon'un simgesi. )
- ARA İNANÇLAR ile/ve/||/<> OTONOM DÜŞÜNCELER
- ARA İNANIŞLARDA:
TUTUM ile/ve/||/<> KURAL ile/ve/||/<> SAYILTI
- ARAÇ AKILSALLIĞI ile/ve/<> DEĞER AKILSALLIĞI
- ARAÇLAR/BİLGİLER/TUTUMLAR:
KURUCU ile/ve/||/<> TAŞIYICI ile/ve/||/<> ÖĞRETİCİ
- ARADA KALMAK ile/ve/||/<>/< ZOR DURUMDA KALMAK/ZOR DURUMA DÜŞMEK
- ARAMIZ BOZULMASIN ile/ve/||/<> TADIMIZ KAÇMASIN
- ARAPÇA'DA:
GÖZ ile/ve/||/<> KÖR
( )
( Bir noktanın eksikliği, gözü kör eder. )
- ARAYAN KİMSENİN OLMAMASI ile/ve ARANABİLECEK KİMSENİN OLMAMASI
- ARBITRARY(-I-NESS) vs. PROBABILITY
- ARDINA KADAR AÇMA! ve/||/<> TAMAMEN KAPATMA!
( Kapatmaya gücünün yetmeyeceği kapıyı. VE/||/<> Açmaya yüzünün tutmayacağı kapıyı. )
- ARGU ile/||/<> ARGUÇ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( İki dağ arası.[Tirâz/Talâs ile Balâsâgün arasındaki ülke.] İLE Kişinin aldandığı herhangi bir şey. )
( arguç ajun: Yalan dünya. )
- ARI KAVRAM ve/<> AKIL
- ARIN(DIR)MA'DA:
| SU İLE / ATEŞ İLE / SIYIRARAK |
ile/değil/yerine/<>/>/<
DÜŞÜNCE/ZİHİN İLE
- ARINMA ve/<> YAPILAN(DIR)MA
( PURIFICATION and/<> CONSTRUCTION )
- ARINMAK ile/ve/değil/<> DUYARLILAŞ(TIR)MAK
- ARİTMETİK ile/ve/||/<> LOGARİTMA[Yun.]
( ... İLE/VE/||/<> Büyük çarpmaları, bölmeleri, kök ve kuvvet alışlarını yapabilmek için bulunan bir yol. Biri geometrik, öbürü aritmetik olarak kurulan iki sayı dizisinden, aritmetik olanın her sayısı, karşılaştığı geometrik sayının logaritmasıdır. [1=0 | 10=1 | 100=2 | 1000=3 | 10.000=4 vb.] )
( ... İLE/VE/||/<> Çok büyük ve çok küçük olan sayılarla yapılacak işlemlerde kullanılır.
[Uzay bilimlerinde, bileşik faiz ve koordinat hesaplamalarında, deprem ve ses şiddetinin hesaplamalarında, kimyada pH hesabında, matematiksel konumu belirli olan iki nokta arasındaki uzaklığın hesaplanmasında ve bakterilerin çoğalma hızının hesaplanmasında kullanılır.]
[İlk kez, John Napier tarafından kullanılmıştır.] )
- ARİVİST[Fr.] değil/yerine/= HIRSLI, HARİS
( Ne pahasına olursa olsun hedefine, başarıya ulaşmak isteyen kimse, haris. )
- ÂRIZ OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÂRİF OLMAK
- ARKADAŞ ve/||/<> SAĞLIK
( İkisinin değeri ve önemi de kaybedilince anlaşılıyor ne yazık ki. )
- ARKETİP değil/yerine/= İLK ÖRNEK
- ARKETİP ile PROTOTİP
( Tarihsellik. İLE İlkesellik. )
- ARKUK/ARQUQ ile ARKUK/ARQUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Dik kafalı kişi. İLE İki duvar ya da iki sütun arasındaki tahta engel. )
- ARMAĞAN ETMEK ve/||/<> GERİ VERMEK/İADE ETMEK
- ARMUT, DİBİNE DÜŞER ile/ve/||/<> DEDESİ KORUK YEMİŞ, TORUNUN DİŞİ KAMAŞMIŞ
- ARMUT ile/ve/||/<> ÜZÜM
( Sapı. İLE/VE/||/<> Çöpü. )
- ARPAYI BOL BULMAK ile/ve/||/<> BOSTANI BOŞ BULMAK
- ARŞ ve/<> BEYN | BEYYİNE
( Beyin. VE/<> İki yan/ı. )
- ARŞİV ile/ve/değil/yerine BELLEK/HAFIZA/GÖNÜL
( Batı geleneğinde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Doğu geleneğinde. )
- ARSIZ ile/ve/<> UMARSIZ
- [ne yazık ki]
"ARSIZ/LIK" ile/değil ACIMASIZ/LIK
( Arsız, "güçlü" olunca, haklıyı, suçlu çıkarır. )
- ARTI DEĞER ve DERİNLİK
- ARTI DEĞER ile/ve/||/<> YAN ÜRÜN
- ARTICULATE vs. DEFINE vs. ENUNCIATE vs. EXPATIATE vs. EXPLAIN vs. EXPRESS vs. EXPLICATE vs. NARRATE vs. STATE
- ARZU ile/ve DÜŞÜNCE
( Öznelerini ya da nesnelerini tahrip eden ya da doyurulduklarında yatışmayan arzular kendileriyle çelişen arzulardır ve onlar tatmin edilemezler. )
( Ancak sevgi, iyi niyet ve şefkatle harekete geçirilmiş arzular hem özne hem nesne için yararlılardır ve tamamıyla doyurulabilirler. )
( Arzuladığınız şeyi hak ediyor musunuz? )
( Arzudan kaçınmayın, sadece onun doğru kanallardan akmasına dikkat edin. )
( Siz ortak iyiliği (bütünün hayrını) arzu ettiğinizde tüm dünya sizinle birlikte arzu eder. )
( Şefkat ve merhametten doğan bir arzuyu yerine getirmek için tüm evren harekete geçer. )
( DESIRE vs./and THOUGHT
Desires that destroy their subjects, or objects, or do not subside on satisfaction are self-contradictory and cannot be fulfilled.
Only desires motivated by love, goodwill and compassion are beneficial to both the subject and object and can be fully satisfied.
Do you deserve what you desire?
Shun not desire; see only that it flows into the right channels.
When you desire the common good, the whole world desires vs. you.
The entire universe strives to fulfil a desire born of compassion. )
- ARZU[Ar.] ile/değil/yerine İSTEK
( Tüketme nesnesiyle. İLE Ulaşma/sahip olma durumuyla/"nesnesiyle". )
( Psikolojinin alanı/konusu. İLE/DEĞİL/YERİNE Hukukun alanı/konusu. )
- ARZU/İSTEK ile SEÇME OLANAĞI
( Arzu ve korkuyla hareket etmek bağımlılıktır, sevgiyle hareket etmek ise özgürlüktür. )
( Sevgi seçici değildir, arzu seçicidir. )
( Arzu geçmişe, korku geleceğe yöneliktir. )
( Arzulardan ve korkulardan kurtulun, görüşünüz birdenbire berraklaşacak ve herşeyi olduğu gibi göreceksiniz. )
( Arzunun sahte olarak tanınması ile arzudan kurtulmuşluk kendiliğinden gelir. )
( Unutmak zorunda değiliz; arzu ve korku son bulunca, tutsaklık da biter. )
( İç değerinizi bilmelisiniz, ona güvenmelisiniz ve günlük yaşantınızda arzu ve korkularınızı feda ederek bunu belirgin kılmalısınız. )
( Arzuladığınız şeyde mutluluk yoktur. [Mutluluk sizdedir!] )
( Gerçek olmayanı yaratan imgelemedir, onu devam ettiren ise arzudur. )
( İmgeleme ve arzunun son bulmasıyla birlikte varlık da sona erer ve şu ya da bu oluş saf varoluşla kaynaşıp birleşir, ki onu tarif olanaklı değildir, o ancak yaşanabilir. )
( Kişisel arzularınızı terk edin ve böylece tasarruf edilen gücü dünyanın değişmesi yolunda kullanın! )
( Eğer isteklerimiz güçlü ve gerçeklerse, gerçekleşmek üzere yaşamımızı yoğurup biçimlendireceklerdir. )
( Kendini-bilmek için, herşeyin, arzudan doğmuş imgeleme olduğunu fark etmek gereklidir. )
( Zihin arzudan azade ve rahat olmalıdır. )
( Anlayan bir zihin, arzulardan ve korkulardan azâdedir. )
( Arzudan ve korkudan kurtulmak, bizi öyle korkutmasın. Bu hepinizin bildiğinden öyle farklı, çok daha yoğun ve ilginç bir yaşam sürebilmemizi sağlayacaktır; öyle ki biz her şeyi kaybetmekle, gerçekten her şeyi kazanmış oluruz. )
( To act from desire and fear is bondage, to act from love is freedom.
Love is not selective, desire is selective.
Desire is of the past, fear is of the future.
Be free of desires and fears and at once your vision will clear and you shall see all things as they are.
Desirelessness comes on its own when desire is recognised as false.
You need not forget; when desire and fear end, bondage also ends.
You must know your inner worth and trust it and express it in the daily sacrifice of desire and fear.
No happiness in what you desire. [It is you!]
The innards created by imagination and perpetuated by desire.
With the cessation of imagination and desire, becoming ceases and the being this or that merges into pure being, which is not describable, only experienceable.
If your desires are strong and true, they will mould your life for their fulfilment.
To see everything as imagination, born of desire, is necessary for self-realisation.
Mind must be free of desires and relaxed.
An understanding mind is free of desires and fears.
Do not be afraid of freedom from desire and fear. It enables you to live a life so different from all you know, so much more intense and interesting, that, truly, by losing all you gain all. )
( DESIRE/WANT vs. CHOOSING FREEDOM )
( CUPIDITAS cum ... )
( YU ile ... )
- ÂSÂB[Ar. < ESEB] ile ÂSÂB[Ar.] ile A'SÂB[Ar.]
( Gövdenin alt kısmında çıkan kıllar, kasık kılları. İLE Sinir, damar. İLE Sinirler. )
- ÂSÂB değil/yerine/= SİNİRLER
- ASABİ[Ar.] değil/yerine/= SİNİRLİ
( Sinirli. | Sinirsel. | Sinirli bir biçimde. )
- ASABİYE/NÖROLOJİ/NEUROLOGY[İng.] değil/yerine/= SİNİRBİLİM
- AŞAĞILAMA >< ÖVME/SIVAZLAMA
- AŞAĞILAMA ile/ve/<> UZAKLAŞMA
- AŞAĞILIK KOMPLEKSİ değil/yerine/= ALTSANMA
- SÖZCÜKLER:
ASALAKLAŞTIRILMIŞ/JOKERLEŞTİRİLMİŞ/KATİLLEŞTİRİLMİŞ/SIĞINAKLAŞTIRILMIŞ/ÇİLİNGİRLEŞTİRİLMİŞ ile/ve/||/<> ÇIKINTILAŞTIRILMIŞ/PİÇLEŞTİRİLMİŞ
- ASALAK ile/değil YATALAK
( )
- ASEBİ ile/||/<> ÂSİ ile/||/<> CELÂLÎ
( Hırçın ve sinirli kişi. İLE/||/<> Yasalara başkaldıran, isyan eden. İLE/||/<> İlk olarak Yavuz Sultan Selim döneminde ortaya çıkan Bozoklu Derviş Celal'in adamlarına ve ondan yana olanlara sonraları da türeyen eşkıyaya verilen ad. )
- ASEKSÜEL ile/ve/değil/||/<>/< AZ SEKSÜEL
( Çeşitli neden ya da koşullarla. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Çeşitli olanaksızlıklarla ya da ilişkide/evlilikte. )
- ASİ ile/ve/||/<>/> AKSİ
- ÂŞIK OLMAK ile/ve/değil/||/<> "ÇARPILMAK"
- ÂŞIK OLMAK ile "HASTA OLMAK"
( FALL IN LOVE vs. "TO BE SICK" )
- ÂŞIK OLMAK ile/ve/||/<> TAKINTILI-ZORLAYICI(OBSESİF-KOMPULSİF) KİŞİLİK BOZUKLUĞU
( Gövdede, aynı biyokimyasal etkileri "yaratıyor"/yaratabiliyor. )
- AŞIK ile/değil ÂŞIK
( Baldır kemiği ile eklemleşerek, bileğin belirli başlı oynak merkezini oluşturan, ayak bileğinde bulunan, küçük kemiklerden biri. | Yapı çatılarında, uzun mertek, aşırma. | AŞIK ATMAK: Yarışmak. İLE/DEĞİL Vurgun, tutkun. )
- ASIK ile ASIK
( Somurtkan. İLE Asılı. )
- ÂŞIK ile KUL
- ÂŞIK ile/ve/||/<> MECNÛN
( Kardeşlerdir. )
- ÂŞİKÂR ile/ve/||/<> BÂRİZ
- ÂŞİKÂRE ile/ve/değil ÂŞIK-ÂNE
- ÂŞIKKEN "EVLENMEK" ile/değil/yerine/>< ÂŞIK OLDUĞUMUZ KİŞİYLE EVLENMEK
- ASIKYÜZLÜLÜK değil/yerine/>< GÜLÜMSEMEK
( 43 kas ile. DEĞİL/YERİNE/>< 17 kas. )
- [ne yazık ki]
ASIKYÜZLÜLÜK ile/değil/yerine/>< GÜLÜMSEMEK
( Gülümsemesini kaybeden kişi, herşeyini kaybetmiştir. )
( A person, who has lost their smile, has lost everything. )
( Dünyanın en kötü görüntüsü/manzarası. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dünyanın en hoş/harika görüntüsü/manzarası. )
- ASIKYÜZLÜ/LÜK ile MEYMENETSİZ[Ar.]
( ... İLE "Uğursuz", huysuz, aksi. )
- ASIKYÜZLÜLÜK ile/değil ZİHNİ MEŞGUL(/KAFASI DOLU) OLMAK
- ASIL ile/ve/||/<>/> FER
( Bir şeyin kendisi, kopya karşıtı. | Bir şeyin ilk olarak ortaya çıktığı yer. | Gerçeklik. | Soy. | Esas. | Temel. | Aranılan nitelikleri en çok kendinde toplamış olan. | Bir görevde asaleten bulunan, yedek karşıtı. | Gerçekten, gerçek olarak. İLE/VE/||/<>/> İkinci derecede olan, kol, dal. )
- ASILMAK ile ASILMAK ile ASILMAK
( Tutunmak, tutunarak çekmek. İLE Birine sarkıntılık etmek. İLE [boyundan asılarak] "Ölüm cezası almak/vermek". )
- ASILMAK ile TIRMALAMAK
- AŞIM ile/ve/||/<>/> BAŞIM
( Azıcık. İLE/VE/||/<>/> Ağrısız. )
- ASİMİLASYON >< ADAPTASYON
( [top] Sert > Az sert > Esnek > Yumuşak )
- AŞIN ile/ve/||/<> EŞİN
( Sürtüşmek. İLE/VE/||/<> Sürtünmek. )
- ÂŞİNA/LIK değil/yerine/= TANIDIK/BİLDİK / TANIŞIK/LIK
- AŞINDIRMAK değil/yerine AŞMAK
- AŞIRI DERECE yerine İLERİ DERECE
- [ne yazık ki]
AŞIRI DOYUM ve/||/<>/> KÜSTAHLIK
- AŞIRI/ABARTILI KEYFİYET ve/||/<>/> GECİKEN/GECİKMİŞ ADÂLET
- AŞIRI KULLANIM ile/değil/yerine YERİNDE KULLANIM
- AŞIRI SEVGİ ile/yerine SEVGİ
( GARÂM ile/yerine MUHABBET )
- AŞIRI ŞÜPHECİ/LİK ile/ve/> SALDIRGAN/LIK
- AŞIRI(") ile/değil/yerine/<> ÖTE
- AŞIRI/LIK ile/ve/değil AYKIRI/LIK
- AŞIRI/LIK ve/<> EKSİK/LİK
( YARASA: "Güzelliğim" "fazla görülmesin" diye gece uçarmış. KUĞU: Güzelliğini sergilemekten, su içmeyi bile boşvererek/unutarak susuzluktan ölmüş. )
( Aşırı gidersen tersi olur. )
( EXCESSIVE/NESS vs./<> DEFICIENT/NESS )
- AŞIRI/LIK["AŞŞIRI" değil!] ile/ve/değil SIRADIŞI/LIK
( [not] "EXCESSIVE/NESS" vs./and/but EXTRAORDINARY/INESS )
- AŞIRI/LIK ile UC
- AŞIRI/LIK ile/ve ZORLAMA
( EXCESSIVE/NESS vs./and COMPULSION )
- Âşık'ını DİNLE!!!
- AŞK:
ESKİDEN ile/ne yazık ki/>/>< GÜNÜMÜZDE
( "Korku". İLE/NE YAZIK Kİ/>/>< "Kaygı". )
( "Elâlem görür" diye. İLE/NE YAZIK Kİ/>/>< "Herkes görsün" diye. )
- AŞK "HASTALIĞI" değil ÂŞIK OLMAMA(NIN YARATTIĞI) SORUN/LARI
- AŞK ile/ve/||/=/<> AÇIKLIK
- AŞK ve/||/<>/>< AKIL
( Aklınızı kullandığınız kadar aşkınızı kullanmazsanız, denge/yi tutturamazsınız. )
( Sen, sen olduğun sürece o değilsin; o geldiğinde de sen olmazsın. )
- AŞK ile/ve/değil/yerine/<> COŞKU
( FALL IN LOVE vs./and/<> EXUBERANCE )
- AŞK ile/ve/<>/> GÜLMEK :)
( Sen gülersen, hayat güler. :) :) :) )
( LOVE vs./and/<>/> TO LAUGH )
- AŞK ile/ve/||/<>/> ŞİİR
( Aşk (bile), şiirin bahanesidir. )
( ... İLE/VE/||/<>/> Birinin unuttuğunu, öbürüne unutturmayan söz. )
- AŞK ile/ve/değil/||/<> TUTKU
( Bilincin kayması. | Zihnin by-pass'ı. İLE/VE/DEĞİL ... )
( AŞK: Kendi kendini deneyimleme. )
( AŞK: Kara baht. )
( AŞK: Uykuya dalmadan önceki son düşündüğün ve uyandığındaki ilk düşündüğün. [tabii uyuyabiliyorsan] )
( AŞK: Kendi bilgisinin bittiği yerde, aczin başladığı zaman bilinebilir. )
( [not] LOVE vs./and/but PASSION )
- AŞK:
DOKUNMAYA KIYAMAMA ile/ve/||/<>/>< KIYASIYA DOKUNMA İSTEĞİ (ARASINDALIK)
- AŞK'I BESLEYENLER ile AŞK'I ÖLDÜRENLER
( * MUTLULUK
* HOŞGÖRÜ
* SEVGİ
* İLGİ
* TEN UYUMU
* DOKUNMA
* BİRLİKTE ZAMAN GEÇİRME
* UYUM
* NEŞE
* ÖZLEM
* FEDÂKÂRLIK
* KISKANÇLIK
* PAYLAŞIM
* SEVGİ VE AŞK SÖZCÜKLERİ
* ROMANTİZM
* SADAKAT
* ÖZEN
* SAYGI
* CESARET
* ÇILGINLIK
* ONAYLAMA
* DÜRÜSTLÜK
* DUYARLILIK
ile
* İHMAL
* İLETİŞİM AZLIĞI
* ÇATIŞAN KİŞİLİK
* BASKICI TUTUMLAR
* SÖZEL VE FİZİKSEL ŞİDDET
* ONU TANIMAMAK
* UMUTSUZLUK
* [BAZEN] EVLİLİK )
- AŞK'IN "AZALMASI/DÜŞMESİ" ile/ve/değil/<> KANIKSAMA
- AŞK'IN:
BEDELİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KUDRETİ
- AŞK'IN GETİRDİĞİ TUTKU ile/ve TUTKUNUN GETİRDİĞİ BELÂ
- AŞKINLIK ve/||/<>/< ZAMANSIZLIK
- [AŞKTA] SEVGİLİNİN:
"HERŞEYİ OLMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> "HİÇBİR ŞEYİ OLMAK"
- AŞKTA:
TUTARSIZLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< TUTARLILIK
( Tutmazsa/tutmazlarsa. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Tutarsa/tutarlarsa. )
- AŞKTA ve İŞTE ve DOSTTA
( Vasatından, uzak duralım! VE Kesatından, uzak duralım! VE Fesatından, uzak duralım! )
- AŞKTA:
DOYAMAMAK ile/ve/||/<>/> KIYAMAMAK
( Uyuma! Konuşalım... İLE/VE/||/<>/> Haydi uyu! Geç oldu. )
- AŞMA ile/ve/||/<> DÖNÜŞTÜRME
- AŞMA ile ESNETME
- AŞMAK ile/ve/değil ALIŞMAK
( [not] TO EXCEED vs./and/but TO GET USED TO )
- AŞMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ATLAMAK
- AŞMAK ile/ve/değil/yerine DEĞİŞTİRMEK/DÖNÜŞTÜRMEK
- AŞMAK ve/> ULAŞMAK
- ASOSİYASYON/ASSOCIATION[İng.] değil/yerine/= ÇAĞRIŞIM | İLİŞKİLENDİRME
- ASPERGER ile/||/<> OTİZM
( )
- ASTENİ/ASTHENIA[İng.] ile/ve/||/<>/> ASTENİK/ASTHENIC[İng.]
( Güç yitimi. Gövde/beden düşkünlüğü. İLE/||/<>/> Düşkün. Gücü yitik. )
- AT, O "ADAMI"! ve/||/<>/> AT, O ADIMI!
- AT ile/ve/||/<>/> DEVE ile/ve/||/<>/> FİL
( Attan büyük deve, deveden büyük fil var. )
- ATA EFENDİ ve/||/<> NAZİF EFENDİ
- A'TAF[Ar. < ATF] ile A'TÂF[Ar. < ATF]
( En âtıfetli, pek şefkatli, çok merhametli. İLE Merhametler, şefkatler. | Meyiller, atmalar. )
- ATAK ile ATAK[Fr. < ATTAQUE]/OFANS[Fr. < OFFENCE]
( Düşüncesizce her işe atılan, cüretkâr. Çevik, hareketli. | Geveze. | Aniden başlayan hastalık nöbeti. İLE Atılım. | Saldırı, saldırış, hücum, hamle, akın. | Gol atmak ya da sayı kazanmak amacıyla yapılan akın. )
- ATAK ile/değil/ne yazık ki !SALDIRGAN
- ATAK/LIK ile/ve/||/<> GÖZÜKARA/LIK
- ATÂLET ile/değil/yerine/>< ADÂLET
( Eylemsizliğin(atâletin) olduğu yerde, adâlet olmaz. )
- ATAR ile YATAR
- ATARAKSİYA -
( Hiçbir heyecan ya da zihin etkisiyle uyarılmayan dinginlik, acıya olduğu kadar kıvanca karşı da ilgisizlik. )
- ATASÖZÜ = PROVERB[İng.] = PROVERBE[Fr.] = SPRICHWORT[Alm.] = PROVERBIO[İt.] = PROVERBIO[İsp.]
- ATEŞ[Fars.] ile/ve ALEV
( Zihinde. İLE/VE Gözde. )
( Kavram. İLE/VE Nesne. )
( Yanıcı nesnelerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr. | Tutuşmuş olan nesne. | Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer ya da araç. | Patlayıcı silahların atılması. | Genellikle hastalık etkisiyle artan gövde sıcaklığı, kızdırma. | Öfke, hırs, hınç. | Coşkunluk. | Tehlike, felaket. | Büyük üzüntü, ıstırap. İLE Yanan maddelerin ya da gazların türlü biçimlerdeki ışıklı uzantısı, yalım, yalaz, alaz, şule. | Sıcaklık. | Kıvılcım. | Mızrak uçlarına takılan küçük bayrak, flama. | Aşk ateşi. )
( ÂDÎŞ ile/ve ... )
( FIRE vs./and FLAME )
( NÂR ile/ve ŞU'LE[çoğ. ŞUAL] )
- ATEŞ ile AZ SOĞUK ALGINLIĞI
( FEVER vs. FEWER COLD )
- ATEŞ = ÖFKE
( FIRE = ANGER )
- ÂTIL (KALMAK) değil/yerine/>< ÂDİL (OLMAK)
- ATIL ile/değil ÂTIL
- ATILAN TOKADIN:
"SAHİBİ" ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/>/< NEDENİ
- ATILGAN ile KAPILGAN
( ... İLE Kolayca etkilenen, her şeye çabuk kapılan. )
- ATIMİ/ATHYMIA[İng.] değil/yerine/= DUYGU YİTIMİ
- ATIYORUM değil/yerine SESLİ DÜŞÜNÜYORUM!
( Örnek vermeden önce ya da bir bağlantı kurmadan önce iyi düşünmek ve bunu doğru/iyi belirtmek gerek! )
( Benzetmede/teşbihte, hata olmaz/olmamalı! [Yanlış/yetersiz örnekle istenilen aktarılamaz, amaca ulaşılamaz(maksat hâsıl olmaz)!] )
- ATLAMAK ile/ve/||/<>/> PATLAMAK
- ATLAS[İlk omur]:
İNSANDA ve TARİHTE/MİTOLOJİDE
( Kafatasını taşır. VE Aklı taşır. )
- ATLAS KEMİĞİ[Boyun omurlarının birincisi] ile AŞIK KEMİĞİ ile BEL KEMİĞİ/AMUDUFIKARİ ile ÇEKİÇ KEMİĞİ ile DİRSEK KEMİĞİ ile ELMACIK KEMİĞİ ile KOL KEMİĞİ ile ÖRS KEMİĞİ
- ATOM(BÖLÜNEMEZLİK) = ATOME[İng.] = ATOME[Fr.] = ATAMUS, INDIVIDIUM CORPUS[Lat.] = (HE) ATOMOS[Yun.] = CUZ'UN LA-YETECEZZA, ZERRE[Ar.] = ATOM, ZERRE[Fars.] = PARAMANU, TANMATRA, ANU[Sans.] = YUANZI[Çince] = GENŞİ[Jap.] = NGUYÊN TU'[Vietnamca] = PARÁNY[Macarca]
- ATOM ile/ve/< ÇEKİRDEK ile/ve/< PROTON/NÖTRON(NÜKLEON[Fr. < Lat.]) ile/ve/< MEZON[Fr. < Yun.] ile/ve/< ELEKTRON ile/ve/< KUARK
( 10¯8 cm. İLE/VE/< 10¯¹² cm. İLE/VE/< 10¯¹³ cm. | Elektrondan ağır, protondan hafif bir atom nesneciği. İLE/VE/< 10¯¹6 cm. İLE/VE/< 10¯¹6 cm. )
( ATOM vs./and/< NUCLEUS vs./and/< PROTON/NEUTRON vs./and/< MÉSON vs./and/< ELECTRON vs./and/< QUARK )
- ATRAVMATİK/ATRAUMATIC[İng.] değil/yerine/= ÖRSELEMEYEN
- ATROFİ/ATROPHY[İng.] ile KÖRELİM/KÖRELME
( Körelme, dumur. Örgen ya da dokunun beslenemeyerek küçülmesi. )
- ATTRIBUTION vs. INTERPRETATION
- AUGUSTE RODIN ile/ve/||/<>/> KEMAL KÜNMAT
( "Düşünen Adam" heykelini yapan. İLE/VE/||/<>/> Bakırköy Akıl Hastahanesi'ndeki "Düşünen Adam" heykelini yapan. )
- AUM:
SOLUK ve/||/<> SESSİZLİK
- AURORA ile/ve AURA/ÖNCÜL DUYUM, ÖNCÜL BELİRTİ, GÖVDENİN ÇEVRESİNDEKİ ENERJİ ALANI
( Kuzey kutbu ışıkları. İLE/VE İnsan gövdesi etrafındaki ışıma/tireşim/enerji. )
- AVAL/AVEL AVAL (BAKMAK)
- [not] AVERAGE vs. APPROXIMATE
- AVOID vs. TO PROTECT
- AVUCUNU YALAMAK ile YUMRUĞUNU YALAMAK
( Karşılık bulamamak. İLE Cimrilik. )
- AVUNÇ ile/ve/||/<> AVUNTU
( Acının hafiflemesi ya da unutulması. Teselli. İLE İnsanı avutan şey. )
- AVUNMA ile KANIKSAMA
( TO BE CONSOLED vs. TO BE INURED TO )
- AVUNMA ile/ve NEŞE
( TO BE CONSOLED vs./and GAIETY/MERRIMENT )
- AVUNMA ile/ve/değil/yerine/|| SAVUNMA
- AVUN(/T)MAK ile KAN(DIR)MAK
( TO BE CONSOLED(/TO SOOTHE/DIVERT) vs. TO (BE) DECEIVE(D) )
- AVUNTU ile/ve/değil/yerine/<> GERÇEK/LİK
- [ne yazık ki]
AY VE YILDIZ İSTER/SİN ve/||/<>/> BUNLARI DA GÜNDÜZ OLSUN DİYE İSTER/SİN / BEKLER/SİN
- AY ile AY ile AY
( Birdenbire duyulan acı, ağrı, şaşırma, ürkme ya da sevinç anlatan bir söz. İLE Art arda gelen iki yeni ay arasında geçen süre. | Yılın on iki bölümünden her biri. | Bir ayın herhangi bir gününden ertesi ayın aynı gününe kadar geçen ya da yaklaşık otuz gün olarak kabul edilen süre. İLE Dünyanın uydusu olan gök nesnesi. )
( MOON vs. MOON vs. MOON )
- AYAK SÜRÜYEREK YÜRÜMEK ile/yerine/değil AYAK SÜRÜMEDEN YÜRÜMEK
( [not] WALKING IN, TO DRAG ALONG THE FOOT vs. WALKING IN, NOT TO DRAG ALONG THE FOOT
WALKING IN, TO DRAG ALONG THE FOOT vs. WALKING IN, NOT TO DRAG ALONG THE FOOT )
- AYARLAMA ile UYARLAMA
- AYAR[Madeni parada] -ile
( Basılı madeni paranın içerdiği değerli maden miktarının karışıma olan oranı. )
- AYDIN = MÜNEVVER = INTELLECTUAL[İng.] = INTELLECTUEL[Fr.] = INTELLEKTUELL[Alm.] = INTELLETTUALE[İt.] = INTELECTUAL[İsp.] = PAIDEUMENOS[Yun.] = MUFEKKİR[Ar.] = RÛŞENFİKR[Fars.] = INTELLEKTUEEL[Felm.] = ZİYÂLİ[Azarbaycan = Özbek Tr.] = BİLİKTİ[Kazak Tr.] = BİLİMDÜ[Kırgız Tr.] = DIANOOUMENOS[Yun.] = PROSVEŞÇONNIY[Rusça]
- AYDINLANMA ile/ve/||/<>/> SÜKÛNET
( ENLIGHTENMENT vs./and/||/<>/> QUITENESS )
- AYDINLANMAK ve/||/<>/>/< ŞEFKÂT
- AYDINLANMIŞLIK(ENTELEKYA) ile/ve AKIL(REASON) ile/ve ORAN(RASYO)
( Ereğe bağlı akıl. İLE/VE Nedene/sebebe bağlı akıl. İLE/VE Tasıma/kıyasa bağlı akıl. )
( Ereğe ulaştırır. İLE/VE Hikmet sunar. İLE/VE Düzen sağlar. )
( INTELLECT vs./and REASON vs./and RATIO
Dependent in aim. WITH/AND Dependent in cause. WITH/AND Dependent in comparison.
Attains to the aim. WITH/AND Presents the philosophy. WITH/AND Obtains the regularity. )
- ÂYET ve/||/<>/< SİMGE
- AYIP ile/ve/değil/||/<> "AÇIK"
- AYIP ile/ve/< ISTIRAP
- AYIRICI AKIL ile/ve UYGULAMALI AKIL ile/ve KURAMSAL AKIL
( Yararlı-Zararlı. İLE/VE İyi-Kötü. İLE/VE Doğru-Yanlış. )
- AYKIRI ile/ve/değil/||/<>/< ORANTISIZ
- AYMAZLIK ile/ve/değil/||/<>/< BOŞLAMA/İHMAL
- AYNA:
CAM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< CAN
( Kendi yüzünü görmek isteyenin baktığı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Özünü görmek isteyenin baktığı. )
- AYNALAMA:
BİRİNCİL ile/ve/||/<>/> İKİNCİL
( Bakım veren[anne vb.]. İLE Baba. )
- AYNI AÇIDAN BAKMAK ile/ve/||/<>/>/< AYNI ACIDAN BAKMAK
- AYNI ANDA ile/ve/değil/||/<> MİLİSANİYELER İÇİNDE
- (AYNI/FARKLI) HATALAR İÇİN:
"KİMSEYE GÜVENMEMEK" ile/değil/yerine İKİ KEZ GÜVENMEMEK
- AYNI PARALELDE değil AYNI YÖNDE ya da PARALELDE
- AYNI ile/değil/yerine/>< AYNA
( Çevremizdekilerin [bazı/çoğu olumsuz/kötü/yanlış] zihniyle[düşünce, duygu, davranış, değer, deneyim ve dil] aynı olmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çevremizdekilere yapmayabileceklerimizle[ihtiyârımızla] [etkin ve yetkin] ayna ve örnek olmak. )
- AYNI/LIK ile/ve/||/<> KALICI/LIK
- AYN/ILIK ile/ve/||/<>/>< FARK/LILIK
( Yakınlaştırır. İLE/VE/||/<>/>< Geliştirir. )
- AYRICALIK (BEKLENTİSİ) ile/ve/değil/yerine NEZÂKET
- AYRILABİLİR OLAN/LAR ile/ve/değil/||/<>/< AYRILAMAZ OLAN/LAR
- AYRILIK:
YAKAR ve/||/<>/> YIKAR
- AYRILIK ile/ve/<> SAYRILIK/HASTALIK ile/ve/<> ÖLÜM
- AYRILIK/BOZUŞMA değil/yerine/>< BİRLİK
( Ölümdür/memattır. DEĞİL/YERİNE/>< Yaşamdır/hayattır. )
( TEFRİKA[< FARK] değil/yerine/>< İTTİHAD[< VAHDET] )
- AYRILIKLARDA, UNUTABİLMEK İÇİN:
ZAMAN ile/ve/ya da BAŞKA BİRİ
( Ayrılıklar umutsuzluğa düşürmesin. Bir daha buluşmak için bir elveda gereklidir. )
( Buluşmak, dost olanlar için kaçınılmazdır. )
- AYRILIKTA:
[SEVGİLİNİN, ...]
HÜZNÜNÜN YARALAMASINA ve/||/<> KARANLIĞININ ÜŞÜTMESİNE
( Dayanılmaz. VE/||/<> Alışılmaz. )
- AYRILMA ile AYRIŞMA
- AYRILMA ile/ve/||/<>/> BİREYLEŞME ile/ve/||/<>/> GERÇEK(LİK)LE İLİŞKİ
( WINNICOTT > STERN > MAHLER )
- AYRILMA ile/ve KOPUŞ/KOPMA
( [bir şeyi/kavramı/durumu/olayı] Süreç ve sonucun(un) birlik ve bütünlüğüyle görerek tanımlama ve/ya da değerlendirme. İLE/VE Süreç merkezli/odaklı (aşırı) "yorum"/"okuma". )
( Davranış ve tutum, yeğleme/tercih. İLE/VE Durum. )
( Kişide. İLE/VE Nesnelerde.[Benzetme olarak, tırnak içinde] )
( Tekrar biraraya gelebilme, buluşabilme olanağıyla. İLE/VE Bir daha birleşmemek üzere. )
( "AYRIŞMA"yı da karşılıklılık/işteşlik durumu olduğundan dolayı AYRILMA ile birlikte ya da ayrı ayrı kullanmak olanaklı olduğu gibi bunlarla da karıştırmamak gerekiyor. )
( DEVIATION vs./and TO BREAK OFF )
- AYRILMAK ile/ve UZAKLAŞMAK
( TO LEAVE vs./and TO DIGRESS )
- AYRIM ile/ve ANLAMLANDIRMA
( DISTINGUISH vs./and TO GIVE A MEANING )
- AYRINTICILIK ile/ve/||/<> TİTİZLİK
- AYRIŞMA ile/ve/değil/||/<>/> ÇOĞALMA
- AYRIŞMA/AYRILMA ile/değil/yerine FARKLILAŞMA ile/değil/yerine BİREYLEŞME
( Gölgeden çıkma. İLE Benliğinin ve ötekinin farkındalığıyla yaşayabilme. İLE Tek başına yaşayabilme, tek başına karar alabilme. )
- AYRIŞTIRICI ile/değil KOPUK
- AYRIŞTIRMAK ile/ve/||/<> BAĞIMSIZLAŞTIRMAK
- [ne yazık ki]
AYRIŞ(TIR)MAK ile/ve/<> YABANCILAŞ(TIR)MAK
- [ne yazık ki]
AZ BİLME ve/||/ne yazık ki/<>/> ÇOK SAVUNMA
- AZ BİLMEK ve/değil/için/||/<>/< ÇOK OKUMAK/DİNLEMEK/DÜŞÜNMEK
- AZ YEMEK ile/ve/<>/değil/yerine ÇOK YEMEMEK
- AZAB ile/ve/<> HAZ
- AZAP[Ar. < AZAB < İZB: Tat, lezzet.] değil/yerine/= EZİNÇ
( Şiddetli acı ya da sıkıntı. )
- AZAP değil/yerine HESAP
( Haramdan gelen ile. DEĞİL/YERİNE Helâlden gelenin. )
- AZAPHANE (DERESİ) değil AZEPHANE DERESİ
( İstanbul - Ankara yolunda. )
- AZAR/TEKDİR/TEVBİH değil/yerine/= KIZGI/PAYLAMA
- AZAR[Fars.] değil/yerine/= PAYLAMA
- AZARLAMAK ile/ve/değil/||/<>/< TEPKİ (GÖSTERMEK)
- AZGIN/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TAŞKIN/LIK
- AZI DİŞLERİ ile/ve/||/<>/> AKIL DİŞLERİ
( Öğütme dişleri. İLE/VE/||/<>/> Buluğ çağı ile yaklaşık otuz yaşları arasındaki gençlik dönemi arasındadır. Bundan dolayı bu dişlere, "akıl dişi" adı verilir. )
( DIRS[çoğ. ADRÂS] ile/ve/||/<>/> ... )
- AZITMAK ile DAĞITMAK ile TOZUTMAK
- AZMA ile AZMAK ile AZMAK ile AZMAK ile AZMAK ile AZMAK
( Azmak durumu/eylemi. | Melez. İLE Küçük su birikintisi, gölcük. | Bataklık. | İLE Taşkınlıkta ileri gitmek. İLE Denizin, ırmağın vb. kabarması, taşması. | Yaranın, hastalığın, etkili, tehlikeli duruma gelmesi. | Eşeysel uyarıların artması. İLE Çamaşırın artık ağartılamaz duruma ge(tiri)lmesi. İLE Hayvanların iki ayrı ırktan doğması. | Bitkilerin aşırı büyümesi. )
- AZMAK ile AZMAK ile AZMAK[< AĞIZMAK]
( Taşkınlıkta ileri gitmek, kötülüğünü artırmak. | Denizin, ırmağın kabarması/yükselmesi. | Etkili, tehlikeli duruma gelmek. | Eşeysel duyguları artmak. | Çamaşırın, artık beyazlatılamaz duruma gelmesi. | İki ayrı ırktan doğmak. [Katır, Liger, Tigon gibi.] İLE Yolunu kaybetmek/şaşırmak. İLE Su birikmiş çukur ya da hendek. | Aakarsu kenarlarında yağmurdan sonra tarlalarda, yollarda görülen küçük su birikintisi, gölcük, su toplanan çukurcuk. | Bataklık, sızlık, büyük su birikintisi. | Azmak[< aġızmaḳ: Akarsuyun denize döküldüğü yer.] )
- AZMAK ile COŞMAK
- AZMAN (OLMAK) ile/değil/yerine/>< UZMAN (OLMAK)
- AZMIŞ ile KUDURMUŞ
- AZOTOMETRE değil/yerine/= AZOT ÖLÇER
- AZ/YETERSİZ KAZANÇ TUTUMLU OLMAK
- BÂDİHE = ÂNİ İLHAM
- BAĞDAŞIK = MÜTECÂNİS = HOMOGENEOUS[İng.] = HOMOGÈNE[Fr.] = GLEICHARTIG[Alm.] = OMOGENO[İt.] = HOMOGÉNEO[İsp.] = EIUSDEM GENERIS[Lat.] = HOMOGENES, HOMOIOMERES[Yun.] = MUTECÂNİS[Ar.] = MOTECÂNES[Fars.] = GELIJKSOORTIG[Felm.]
- [ne yazık ki]
BAĞIMLI ile/değil TUTKUN
- BAĞIMLI/LIK(MÜPTELÂLIK) ile ISRARCI/LIK
( DEPENDENCE vs. TO INSIST )
- BAĞIMLILIK SÜRECİ VE SONUCU:
HASTAHANE ve/||/<>/> CEZAEVİ/KODES[Yun.] ve/||/<>/> MEZAR
- BAĞIMLILIK ile/ve AŞIRILIK
( DEPENDENCE vs./and EXCESSIVENESS )
- BAĞIMLI/LIK ile/yerine BAĞLI/LIK
( Onlar mı size, siz mi onlara bağlısınız? )
( Do they depend on you, or you on them? )
( Herhangi bir şeye bağımlı değilim. Geçip giden gösteriyi, geçip giden gösteri olarak görüyorum.[Bazı/çoğu kişi ise nesnelere tutunup yapışıyor ve onlarla birlikte hareket ediyor.] )
( I am detached and see the passing show as a passing show, while you stick to things and move along with them. )
( DEPENDENCE vs. ATTACHMENT
ATTACHMENT instead of DEPENDENCE )
- BAĞIMLILIK ile/değil/yerine/>< GEREKSİNİM
( [not] DEPENDENCE vs.//but/>< NEED
NEED instead of DEPENDENCE )
- BAĞIMLILIK ile ÖZDEŞLİK
( İnsan değil mi, hem yapar, hem tapar! )
( DEPENDENCE vs. IDENTITY )
- BAĞIMLILIK ile/ve SAPLANTI
( DEPENDENCE vs./and OBSESSION )
- [ne yazık ki]
BAĞIMLI/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SINIRLI/LIK
- BAĞIMLILIK ile/ve YERİNDEN OYNATILAMAZLIK
( DEPENDENCE vs./and NOT POSSIBLE TO MOVE UP )
- BAĞIMSIZLIK ile/ve/||/<> RADİKAL BAĞIMSIZLIK
itibarı ile 7.202 başlık/FaRk ile birlikte,
7.202 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(4/30)