Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

I-İ'LERDE

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[ 02 May 2025 ]
itibariyle 6792 başlık/FaRk ile birlikte,
7674 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

(4/8)


- İGTİMÂD/İGMÂD[Ar. < GIMÂ] | İĞTİLÂF/İGLÂF[Ar. < GILÂF] [Ar.] ile İTİMAD[Ar. < AMD]

( Kınına/kılıfına sokma. İLE Dayanma, güvenme. | Emniyet, güven. )


- İGTİMÂS[Ar.] ile İGTİMÂZ[Ar.]

( Suya dalma. İLE Gözünü yumma. )


- İĞTİNAM[Ar.] değil/yerine/= YAĞMA


- İGUANA ile/ve KOMODO EJDERİ

( Amerika'ya özgü bir kertenkele. Hint Kertenkelesi. İLE/VE ... )

( ... İLE/VE En büyük zehirli hayvan. )


- İGUANA ile/ve/<> DENİZ İGUANASI

( ... İLE/VE/<> Galapagos Adaları'nda yaşamaktalardır. )

( Kara iguanaları, rengârenktir. İLE/VE/<> Koyu renktedir. )


- IGUANA ile GALAPAGOS KARA IGUANASI ile GALAPAGOS DENİZ IGUANASI


- İGUANA ile KALAKBAŞ/TEPEGÖZ

( ... İLE Kafalarının ön tarafında üçüncü bir "göz"leri vardır. [Işığa duyarlıdır ve büyük olasılıkla gövde ısısını düzenlemeye yarar.] )

( ... İLE 100 yıldan uzun yaşayabilirler. )

( ... İLE Yeni Zelanda'nın kıyılarındaki adalarda yaşarlar. [Serin adalarda yaşayabiliyorlar.] )

( ... İLE En ilkel sürüngenlerdir. )

( ... İLE Dişleri yoktur. [Tek parça bir çene kemikleri vardır.] )

( ... İLE Kıçlarını birbirine bastırarak çiftleşirler. )

( ... İLE Dişilleri 4 yılda sadece bir kez yumurtlar ve kuluçkaları 1 yıldan uzun sürer. )

( ... İLE Yavrunun, dişil mi eril mi olduğu, yumurta sıcaklığından anlaşılır. )

( ... İLE Nüfusu 2 kat daha fazla eril üretmektedir. [toplam 55.000 kadarlardır] )

( ... İLE İpe bağlı bir topu ısırıp bırakmadıkları için yakalanırlar. [Maymunların, sadece ellerinin girebileceği büyüklükteki bir delikten muzu almak üzere sepetten çıkartmak isterken ellerinin yumruk olmasıyla ve muzu bırakmamalarıyla yakalandıkları gibi] )

( [Maori dilinde] ... ile SİVRİ SIRTLI )

( ... vs. TUATARA )

( ... cum SFENEDON ailesi )

( CYCLOPS STRENUUS )


- İGUANA ile MADAGASKAR İGUANASI


- İGUANA ile YAKALI İGUANA

( ... İLE Madagaskar'da yaşar. )


- İGUANA ile YEŞİL İGUANA


- İGZÂ'[Ar.] ile İGZÂ'[Ar. < GAZÂ]

( Görmemezliğe gelme. İLE Gazâya, cenge/savaşa gönderme/gönderilme. )


- İHÂLE ETMEK ile/ve EMÂNET ETMEK


- İHÂN[Ar. < VEHN] ile İHAN[Ar. < İHNET]

( Birini zayıf, güçsüz tutma, güçsüzleştirme. | Birini hor görme, tahkir etme. İLE Öfkeler, hiddetler, gazaplar. )


- İHANET ETMEK değil/yerine/= SATKINLIK ETMEK


- İHÂNET ile/ve/<> GÜNAH


- İHÂNET ile/değil MUHÂLEFET


- İHÂNET değil/yerine/>< SADÂKAT

( Sözler verilir, sözler unutulur; gün gelir, ihânet eden, sadâkat ister. )


- İHÂNET değil/yerine/>< SEVGİ

( İhânet, sevgiyi öldürür. )

( KÂBİL >< HÂBİL )


- İHÂTA DUVARI ile/ve/||/<> İSTİNÂD DUVARI

( Daha kısadır.[Bahçe ya da binayı çevreler] İLE/VE/||/<> Daha uzundur. Yükseklik önemlidir.[Toprağın tipi ve kayması hesaplanarak kalınlık belirlenir.] )

( İncedir. İLE/VE/||/<> Kalındır[taşla örüldüğünden]. )


- İHÂTA değil/yerine/= KAVRAYIŞ/ANLAYIŞ

( Bir şeyin etrafını çevirme, sarma, kuşatma. | Tam kavrayış, anlayış, geniş bilgi. )


- İHBÂL[Ar.] ile İFKÂR[Ar.]


- İHBAR ile/ve/değil DEDİKODU

( [not] DENUNCIATION vs./and/but GOSSIP )


- İHBAR ile/ve/değil İKAZ


- İHBAR ile/ve İTİRAF

( DENUNCIATION vs./and CONFESSION )


- İHBÂRÎ ÖNERME ile İNŞÂÎ ÖNERME


- İHBÂS[Ar.] ile İHBÂS[Ar.]

( Hayır ve iyilik için mal ve hayvan vakfetme. İLE Birinin hakkını yok etme. )


- İHBÂT[Ar.] ile TEKFÎR[Ar.]


- İHCÂM[Ar.] ile KEFF[Ar.]


- İHDÂ[müennesi[Ar.] ile AHAD] ile İHDÂ'[Ar. < HEDİYYE]

( Bir. İLE Armağan yollama, hediye verme/etme/gönderme. )


- İHDÂL[Ar.] ile İHDÂR[Ar.] ile İHDÂR[Ar. < HADR]

( Islatma, ıslatılma. İLE İptal etme, hükümsüz bırakma. İLE Bir örgenin/uzvun hissini iptal etme, uyuşturma. [İng. ANESTHESIA | Fr. ANESTHÉSIE] | Genç kızı yaşmaklandırma, ferâce giydirme. )


- IHE/INTEGRATING THE HEALTHCARE ENTERPRISE[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK GİRİŞİMCİLERİ BİRLİĞİ


- İHKAK-I HAK[Ar.] ile/ve/||/<>/> YARGILAMA

( Bir hakkı, usûlü dairesinde yerine getirme, mürâfaa ve muhâkeme sonucunda, ispat ve izhâr etme. )


- İHKÂM[Ar.] ile İTKÂN[Ar.]


- İHKÂM[Ar.] ile RASF[Ar.]


- İHKÂMU'Ş-ŞEY'[Ar.] ile İBRÂMUHU[Ar.]


- İHKAR["ka" uzun okunur] ile İHKAR[Ar.]

( Tahkir etme, rezil etme. İLE Bir yere bina yapmak ya da ağaç dikmek için yıllık belirli bir para ile ve üzerinde kalması koşuluyla o yeri kiralama. )


- İHLÂ'[Ar.] ile İHLÂ'[Ar. < HULV]

( Boş bırakma, boşaltma. İLE Tatlılaştırma, tatlılandırma. )


- İHLÂK[Ar.] ile İ'DÂM[Ar.]


- İHLÂL[Ar. < HALEL] ile İHLÂL[Ar. < MAHALL]

( Bozma, sakatlama, halel getirme. İLE Yer gösterme, yerleştirme. )


- İHLÂL ve/> ÇILDIRI/PSİKOZ


- IHLAMUR ile JÜT[Bengal dilinden]

( ... İLE Ihlamurgillerden, Hindistan ve Bengaldeş'te yetişen, ip ve çuval yapımında kullanılan, liflerinden yararlanılan bir bitki. | Bu bitkinin liflerinden yapılan dokuma. )

( ... cum CORCHORUS CAPSULARIS )


- İHLÂS:
YANLIŞIN KARŞITI değil YALANIN KARŞITI


- İHLÂS[Ar.] ile İHLÂS[Ar. < HULÛS | çoğ. İHLÂSÂT]

( Bozma, sakatlama, halel getirme. İLE Temiz/doğru/hâlis sevgi. | Gönülden gelen dostluk, samimiyet, doğruluk, bağlılık. | Yalandan uzaklaşma. )

( HULUS[Ar.]: Gönül temizliği. )


- İHLÂS ve/<> EYLEM

( İhlâs, bir eylemi, o eylemin özüne özgü kılmaktır. )


- İHLÂS ile/ve İLİM

( Rab. İLE/VE Süs. )


- İHLÂS ve/||/<>/> İSLÂM[< SLM] ve/||/<>/> İMÂN[< EMN] ve/||/<>/> İKÂN[< YAKÎN] ve/||/<>/> İHSÂN[< HÜSN]

( Elimizde ve dilimizde. VE/||/<>/> Zihnimizde.[İSLÂM: Bilinçli ihlâs.] VE/||/<>/> Kalbimizde. VE/||/<>/> Kalbimizde. VE/||/<>/> Kalbimizde. )

(

)


- İHLÂS ve/> MUHLÎS ve/> MUHLÂS/MUKARREB(ÎN)

( Hâlis, temiz, doğru sevgi. | Gönülden gelen dostluk, samimiyet, doğruluk. | Arı kavramsallığın doruğu. VE/> Herşeyden önce Allah'ı isteyen. VE/> Bu isteğini, duyuran/yayan. )

( ... VE/> Kişinin kendi gönlü ile. VE/> Allah'ın rızâsı ile. )

( İHLÂS: Melek bilmez ki yazsın, şeytan bilmez ki bozsun. )


- İHLÂS ile/ve/= RABB


- İHLÂS ile/ve SAMİMİYET


- İHLÂS ve/||/<> SEKÎNE


- İHMAL ETMEK ile/ve/değil/yerine İMAL ETMEK


- İHMÂL[Ar. < HAML] ile İHMÂL[Ar.]

( Yükletme, yükletilme. İLE Önem vermeme, önemsememe, boşlama, terk etme. Olduğu gibi bırakma, savsaklama. )


- İHMAL/İHMALKÂRLIK değil/yerine/= SAVSAMA/SAVSAKLAMA/SAVSAKLIK/BOŞLAMA


- İHMAL ile GÖZARDI

( NEGLIGENCE vs. TO IGNORE )


- İHMÂL ve/||/<>/> İHTİMÂL/OLASILIK (ARTIŞI)


- İHMAL ile/ve/> İKİLEM

( NEGLIGENCE vs./and/> DILEMMA )


- İHMAL ile/ve/değil/yerine İMHAL

( Boşlama, önemsememe, bırakma. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Mühlet verme. )

( ["]Allah, ihmal etmez, imhal eder.["] [Mühlet verir.] )


- İHMAL ile/ve/değil/>/< OLASI KAST


- İHMAL değil/yerine/= SAVSAKLAMA/SAVSAMA


- İHMAL ile TERK

( NEGLIGENCE vs. ABANDONMENT )


- İHMÂLÎ ile/ve/<> İCRÂÎ


- İHMALKÂR değil/yerine/= SAVSAK/SAVSAGAN/SAVSAMACI/BOŞLAGAN/BOŞLAMACI


- İHRÂB[Ar.] ile İHRÂB[Ar.] ile İHRÂB[Ar.]

( Harâb etme/edilme. İLE Azmetme. | Kaçmaya zorunlu kılma. İLE Kavgayı kızıştırma. )


- İHRAÇ (ETMEK) değil/yerine/= ÇIKARMAK/DIŞARI ATMAK


- İHRAÇ ETMEK değil/yerine/= DIŞA SATMAK


- İHRACAT/İHRAÇ değil/yerine/= DIŞSATIM


- İHRÂK[Ar.] ile İHRÂK[Ar. < HARK]

( Dökme, akıtma. İLE Yakma, yakılma. )


- İHRÂM[< HAREM]

( HACILARIN KÂBE'YE GİDERKEN ÖRTÜNDÜKLERİ DİKİŞSİZ BEYAZ ÖRTÜ )


- İHRAM ile/ve KEFEN

( Ölmeden önce ölmek! - MÛTÛ KABLE EN TE-MÛT )


- İHSÂ'[Ar.] ile İHSÂ'[Ar. < HASÂ | çoğ. İHSÂİYYÂT] ile İHSÂ'[Ar.]

( Hayvan tezeği yakma. İLE Sayma, sayılma. İLE Yalnız bir ilim ve sanat ile uğraşıp onda geniş bilgi elde etme. | Eneme, eusyelerini çıkarma, hadım/iğdiş etme. )


- İHSÂN ETMEK ile İKRÂM ETMEK

( İstenileni vermek. İLE Elindekini vermek. )


- İHSAN FAZLIOĞLU BETİKLERİNDE:
KENDİLİK ile/ve/||/<> KİMLİK


- İHSÂN[< HASEN (çoğ. İHSÂNAT)]

( İYİLİK ETME | BAĞIŞ | VERİLEN, BAĞIŞLANAN ŞEY | LÜTF | BİR YERİ SAĞLAMLAŞTIRMA | İFFETLİ VE NAMUSLU OLMA )


- İHSÂN[Ar. < HISN] ile İHSÂN[Ar. < HASEN | çoğ. İHSÂNAT]

( Bir yeri sağlamlaştırma. | İffetli ve namuslu olma. İLE İyilik etme. | Bağış, bağışlama. | Verilen, bağışlanan şey. | İyilik, lütûf. )


- İHSÂN[Ar.] ile İCMÂL[Ar.]


- İHSÂN[Ar.] ile İFDÂL[Ar.]


- İHSÂN[Ar.] ile NEF'[Ar.]


- İHSAN ve/<> EDEB


- İHSAN ile/ve/değil/yerine İKRAM

( İsteyene verilen/vermek. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE İstenmeden verilen/vermek. )


- İHSÂN ile/ve/||/<>/< İSÂR

( Fazlasıyla vermek. İLE/VE/||/<>/< Kendi muhtaçken vermek. )


- İHSÂN ile LÜTÛF


- İHSÂNEN[Ar.] ile İHSÂNÎ[Ar.]

( İyilik ederek, bağışlayarak, ihsan suretiyle. İLE İhsana ait, ihsan ile ilgili, ihsan yoluyla. )


- İhsanlı KONUŞ!!!


- İHSAS[Ar.] değil/yerine/= DUYUM


- İHSÂS[Ar.] ile İHSÂS[Ar.] ile İHSÂS[Ar. < HİSS | çoğ. İHSÂSÂT]

( Hisse verme/verilme, pay etme. İLE Kandırma. İLE Üstü kapalı anlatma, duyurma, sezdirme. | Duyum. )


- İHSAS ile/ve AKIL

( MAHSUSAT ve MAKULÂT )


- İHTÂ'[Ar.] ile İHTÂR[Ar. < HUTÛR | çoğ. İHTÂRÂT]

( Hataya düşürme/düşürülme. | Yanılma/yanıltılma. İLE Anımsatma. | Dikkatini çekme, tenbih. )


- İHTAR[Ar.] ile/ve/||/<>/> İHBAR[Ar.]

( Uyarma, dikkat çekme, uyarı. | Bir şeyi, birine anımsatma. İLE/VE/||/<>/> Bildirme, bildirim, haber verme. | Suçlu saydığı birini ya da suç saydığı bir olayı yetkili kuruma gizlice bildirme, ele verme. )


- İHTÂR[Ar.] değil/yerine/= UYARI/UYARMA


- İHTELAKA[Ar.] ile İFTERÂ[Ar.]


- İHTİBÂR[Ar.] ile TECRÎB[Ar.]


- İHTİBÂRSIZ İHTİYÂR ile/değil/yerine İHTİYÂR

( Deneyimsiz/ihtibarsız ihtiyâr, ne doğru, ne de sağlıklı olur. )


- İHTİCÂC[Ar.] ile İSTİDLÂL[Ar.]


- İHTİDÂ'[Ar. < HADA] ile İHTİDÂ'[Ar. < HİDÂYET] ile İHTİDÂ'/İHTİZÂ'[Ar.]

( Hilekârlık, hilecilik. | Aldatma, oyun etme. İLE Doğru yola girme. İslâm dinini kabul etme, müslüman olma. İLE Alçakgönüllülük/tevâzu. )


- İHTİDÂ'[Ar. < HİDÂYET] ile İMTİDÂD[Ar. < MEDD]

( ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK, TEVAZÛ [bkz. İHTİZÂ] | HÎLEKÂRLIK | ALDATMA | DOĞRU YOLA GİRME, HİDAYETE ERME | İSLÂM DİNİNİ KABUL ETME, MÜSLÜMAN OLMA )


- İHTİFÂ'[Ar.] ile İHTİFÂ'[Ar. < HAFÎ]

( Çıplak ayakla yürüme. İLE Saklanma, gizlenme. )


- İHTİFÂL[Ar.] değil/yerine/= ANMA TÖRENİ


- İHTİFÂL[Ar.] ile İNFİÂL[Ar. < Fİ'L | çoğ. İNFİÂLÂT]

( Büyük kalabalıkla yapılan anma töreni. İLE Gücenme, darılma. )


- İHTİKÂK[Ar. < HİKKE] ile İHTİKAK["ka" uzun okunur]

( Değme, birbirine sürünme. | Kaşınma. İLE İki taraftan her birinin "hak benimdir" diye ayak diremesi. )


- İHTİKAR[Ar. < HAKARET] ile İHTİKÂR[Ar.]

( Hor, hakir görme. | Hakarete katlanma. İLE Halkın, yiyecek ve içecek gibi zorunlu gereksinimlerini ucuz ucuz toplayıp, fırsat bulunca pahalı satma, vurgunculuk, boğuntu, madrabazlık. )


- İHTİKÂR ile İHTİLAS

( Vurgunculuk, vurgun. İLE Aşırma, para aşırma, aşırtı. )


- İHTİLÂ'[Ar.] ile İHTİLÂ'[Ar.]

( Taze ot biçme. İLE Bayanın, mehrinden vazgeçip ya da çok para vererek kocasından boşanması, nikâhı bozdurma. )


- İHTİLÂB[Ar.] ile İHTİLÂB[Ar.]

( Aldatma, aldatılma. İLE Süt sağma. )


- İHTİLÂC[Ar.] değil/yerine/= ÇARPINTI | ÇIRPINMA | SEĞİRME


- İHTİLAÇ ile İHTİYAÇ

( Çırpınma. İLE Gereksinim. )


- İHTİLÂF EKOLÜ ile/değil/yerine İTTİFAK EKOLÜ


- ÎHTİLÂF-ÜL MENZAR/PARALAKS değil/yerine/= IRAKLIK


- İHTİLÂF[< HİLÂFET]

( AYRILIK, UYUŞMAZLIK, ANLAŞMAZLIK, AYKIRILIK )


- İHTİLÂF[Ar.] ile TEFÂVÜT[Ar.]


- İHTİLÂF ile HİLÂF

( Köke ilişkin. İLE Basit bir konuya ilişkin. )

( Delillendirilen. Müdellel. İLE Delillendirilmeyen. Gayr-ı müdellel. )

( Kişiler arasında. İLE Yöntem(usûl) ve ilkelerde. )

( Olabilir. İLE Olmamalı. )


- İHTİLÂF ile İRTİDÂD[< REDD]


- İHTİLÂF ile İTİRAZ


- İHTİLÂF yerine İTTİFAK


- İHTİLÂF ile TEFRİKA


- İHTİLÂK[Ar.] ile İHTİLÂK[Ar.]

( Traş etme/edilme. İLE Yalan uydurma. )


- İHTİLÂL[Ar.] değil/yerine/= DEVİRİ/DEVRİM


- İHTİLÂL ile/değil/yerine İNKILÂP


- İHTİMAL DAHİLİNDE[Ar.] değil/yerine/= OLASILIK İÇİNDE


- İHTİMÂL değil/yerine/= OLASILIK


- İHTİMAM[< HEMM] ile/ve/||/<> İTİNÂ[< UNİYY]

( Dikkatle, çabayla çalışma, özenle iş görme. İLE Çok dikkat etme. )


- İHTİMÂM[Ar. < HEMM] (GÖSTERMEK) değil/yerine/= ÖZEN (GÖSTERMEK)


- İHTİMAM[Ar. < HEMM] ile/ve/||/<>/>/< İTİBAR[Ar.]


- İHTİMÂM[Ar.] ile İHTİMÂM[Ar.] ile İHTİMÂM[Ar. < HEMM | çoğ. İHTİMÂMÂT]

( Süpürme. İLE Elemden/kederden dolayı uyuyamama. İLE Dikkatle, çabayla çalışma, özenle iş görme. )


- İHTİRÂ'[Ar.] ile İBTİDÂ'[Ar.]

( Daha önce benzeri olmayan bir şey icat etme; türetme. | Uydurulan bir yalanı gerçek gibi gösterme. | Daha önce kimse tarafından söylenmemiş yeni şeyler söyleme. | Özgün söz, şiir vb. İLE Başlangıç. | Bir işe başlama. | Önceleri, en önce, ilk önce. )


- İHTİRÂS[< HIRS] ile/ve/değil/yerine İŞTİYÂK[< ŞEVK]

( Gövdeye/fiziğe yönelik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Aşkınlığa yönelik. )


- İHTİRÂS[Ar. < HİRÂSET] ile İHTİRÂS[Ar. < HIRS] ile İHTİRÂZ[Ar. < HIRZ]

( Çekinme, sakınma, korunma. İLE Şiddetli istek/arzu. İLE Sakınma, çekinme. | Korkma. )


- İHTİRAS ile İTİRAZ


- İHTİRÂS değil/yerine/= TUTKU


- İHTİRAS ile/ve/> YABANCILAŞMA


- İHTİŞÂM[< HAŞMET]

( ŞANLI GÖRÜNÜŞ, GÖSTERİŞ, DEBDEBE, TANTANA )


- İHTİŞAM[< HAŞMET] ile/ve/||/<> ŞATAFAT

( Şanlı görünüş, tantana, debdebe. | Büyüklük, gözalıcılık, gösterişlilik, görkem. İLE/VE/||/<> Süs ve gösteriş. )


- İHTİŞÂM değil/yerine/= GÖRKEM/GÖZALICILIK


- İHTİSÂR[Ar. < HASR]/İKTİSÂR/SIMPLIFICATION[Fr., İng.] ile KISALTMA

( Kısaltma tekniği. )


- İHTİSÂR[Ar.] ile ÎCÂZ[Ar.]


- İHTİSÂR değil/yerine/= SADELEŞTİRME


- İHTİSÂS[Ar. < HİSS | çoğ. İHTİSÂSÂT] ile İHTİSÂS[Ar. < HUSÛS] ile İHTİZÂZ[Ar.] ile İ'TİSÂS[Ar.]

( Duyumsama/hissetme. | Duygulanma. İLE Bir ilim ya da sanat üzerinde fazla çalışarak onda derinleşmiş olma, uzmanlık. İLE Gece gezip dolaşma, bekçilik görevi görme. )


- İHTİSAS ile/ve ÂSÂR


- İHTİSAS ile/ve/değil/yerine İHSAS


- İHTİTÂB[Ar. < HUTBE] ile İHTİTÂB[Ar. < HATAB]

( Nikâhla isteme. İLE Odun toplama, odun kesme. )


- İHTİVÂ ETMEK değil/yerine/= İÇERMEK


- İHTİVÂ'

( KAPSAM(A), İÇİNE ALMA, İÇİNDE BULUNDURMA )


- İHTİVA(EDEN) değil/yerine/= İÇERME/İÇEREN


- İHTİVÂ değil/yerine/= KAPSAMA


- İHTİYAÇ HALİNDE[Ar.] değil/yerine/= GEREK OLDUĞUNDA


- İHTİYAÇ HASIL OLUNCA değil/yerine/= GEREKTİĞİNDE


- İHTİYAÇ ile/yerine GEREKSİNİM


- İHTİYAÇ ve/=/<> İHTİYÂR

( İhtiyârımız[Hayır! deme bilgisi/gücü], bizi biz yapan, en öncelikli işleyiş, gereksinim ve bilgimizdir[mârifet]. )


- İHTİYACA CEVAP VERMEK değil/yerine/= GEREKSİNİMİ KARŞILAMAK


- İHTİYÂL[Ar.] ile İHTİYÂL[Ar. < HÎLE | çoğ. İHTİYÂLÂT] ile İHTİYÂL[Ar.]

( Kibirlenme, gururlanma, büyüklenme. İLE Hile yapma, düzen, oyun etme. İLE Korkma. )


- İHTİYÂR SAHİBİ (OLMAK/OLAN) ile/ve/<>/|| TASARRUF SAHİBİ (OLMAK/OLAN)


- İHTİYÂR-LAMA ve/> GENÇLEŞME

( İhtiyarlayan, yani ne yapmayacaklarını bilen kişi, gençleşmeye de başlar. )


- İHTİYÂR[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİMSÂK[Ar.]

( "Hayır!" deme bilgisi/becerisi, isteği. İLE/VE/||/<> Kendini/nefsini tutma. )


- İHTİYÂR[Ar.] ile/ve/||/<>/> REVİYE[Ar.]

( Yapmayabilme gücü/olanağı/bilgisi/çabası/özeni. İLE/VE/||/<>/> Bir konuda uzun uzun düşünmek. )


- İHTİYÂR ile/ve/değil/||/<>/> BİLGE/LİK


- İHTİYÂR ile/ve DENGELİ(İTİDALİ/İTİDALLİ) İHTİYÂR


- İHTİYÂR ve/||/<> EDEBİ KORUMA/MUHAFAZA, SÜRDÜRME


- İHTİYÂR ve/||/<>/> İFFET


- İHTİYÂR ile İHTİYÂR

( Yaşlı. İLE Seçmek, üstün tutmak, katlanmak. )


- İHTİYAR ile/ve/< ISTIFÂ'[< SAFVET]


- İHTİYÂR ile/ve/||/<> ÖLÇÜLÜLÜK ile/ve/||/<> EMEK

( Kişiler arasında bu üçü dışında hiçbir ayrım yapamayız, yapmamak gerekir. )


- İHTİYÂR ile/ve/||/<>/> SABIR


- İHTİYÂR ile/ve/||/<>/>/< TAKDİR


- İHTİYÂR ile/değil/yerine/=/<>/> YAŞLI


- İHTİYÂREN[Ar.] ile/ve/||/<> İHTİYÂRÎ[Ar.]

( Olumsuzdan, yanlıştan, zararlıddan, kötüden uzak durarak, zihnini/dilini/gözünü/elini/belini çekerek. İLE/VE/||/<> Reddetmeyi ve "Hayır!" demeyi yeğleyerek.["Evet!" demekten, istenç/irâdeden(yapma isteğinden/bilgisinden) önce olarak.] )


- İHTİYÂRÎ VAKİT ile/ve/<> ZARURÎ VAKİT


- İHTİYÂRÎ/TAHYİRÎ HÜKÜMLER:
CEVAZ ile/ve/||/<> İBÂHE/MUBAH ile/ve/||/<> NEDB ile/ve/||/<> İSTİHSAN ile/ve/||/<> TABİÎYET ile/ve/||/<> HELÂL


- İHTİYARLAMA ile/değil/yerine YAŞLANMA


- İHTİYÂRLAR HEYETİ değil İHTİYÂR HEYETİ

( İhtiyâr, "yaşlı" demek değil "ne yapmayabileceğini bilen" demektir. )


- İHTİYAT KAYDI İLE değil/yerine/= SAKINARAK/SAKINILARAK


- İHTİYÂT[Ar.] ile İTİYAT[Ar.]

( İleriyi düşünürek/görerek davranma. | Sakınma. | Yedek. İLE Alışkanlık, huy. )


- İHTİYAT/Î[Ar.] değil/yerine/= SAKINTI/L


- İHTİYAT/LI[Ar.] değil/yerine/= SAKINMA/SAKINGAN

( Herhangi bir korku ya da düşünce ile bir şeyi yapmaktan uzak uzak durmak, içtinap etmek. | Olabileceği düşünülen kötülüklere karşı önlemler almak. | Korumak, esirgemek, gözetmek. )


- İHTİYÂT ile/ve/||/<>/< İHTİYÂR


- İHTİYÂT ile/ve/||/<>/> KANUN


- İHTİYÂT ile TEMKİN


- İHTİYATEN ile İHTİYATÎ

( Her duruma, her olasılığa karşı, ileriyi düşünerek. İLE İlerisi düşünülerek yapılan. )


- İHTİYATÎ TEDBİR değil/yerine/= SAKINTIL ÖNLEM


- İHTİYATLI/İHTİYATKÂR değil/yerine/= SAKINGAN


- İHTİYOLOJİ değil/yerine/= BALIK BİLİMİ


- İHTİZÂ'[Ar.] ile İHTİZÂ'[Ar.] ile İHTİZÂ'/İHTİDÂ'[Ar.]

( Ateş yakıp alevlendirme. İLE Örneğe/nümûneye göre iş yapma. İLE Alçakgönüllülük. )


- İHTİZÂR[Ar. < HUZÛR] ile İHTİZÂR[Ar.]

( Can çekişme. İLE Sakınma, çekinme, korunma. | Korkma. )


- İHTİZAZ[Ar.]/VİBRASYON[Fr./İng.]/REZONANS[Fr./İng. < RESONANCE] değil/yerine/= TİTREŞİM/SESELİM/TINLAŞIM


- İHTİZÂZ[Ar.] ile İHTİZÂZ[Ar.] ile İHTİZÂZ[Ar. çoğ. İHTİZÂZÂT] ile İHTİSÂS[Ar.]

( Hazzetme, gönül ferahlığı. İLE Kendini alçak tutma, alçalma. İLE Titreme, deprenme. | Sıçrayıp oynama, sallanma. İLE ... )


- İHTİZÂZ[Ar.] ile İHTİZÂZ[Ar.] ile İHTİZÂZ[Ar.]

( Hazzetme, gönlü ferahlama. İLE Kendini alçak tutma, alçalma. İLE Titreme. | Sıçrayıp oynama, sallanma. )


- İHTİZÂZ değil/yerine/= KENDİNİ ALÇAK TUTMA, ALÇALMA [bkz. TEZELLÜL] | TİTREME | SIÇRAYIP OYNAMA | SALLANMA | HAZZETME, GÖNLÜ FERAHLAMA )


- İHVÂN[< ÂH] ile/ve/<> TÂLİB

( Sâdık, samimi, candan dostlar. | Tarîkat yoldaşları/arkadaşları. İLE/VE/<> İsteyen, istekli. )

( Amaçta bir olmak. İLE/VE/<> Aynı amacı arıyor/istiyor olmak. )


- İHVÂN ile DERVİŞÂN ile MÜRÎDÂN


- İHYÂ'[< HAYÂT] ile MUHYÎ[< HAYÂT]

( Diriltme, diriltilme, canlandırma, maddî-manevî can kazandırmak. | Taze can verircesine iyilik, lütfetme. | Yeniden güçlendirme. | Uyandırma, canlandırma, tazelik verme. İLE İhyâ eden, dirilten, canlandıran, hayat veren. )


- İHYÂ ile/||/<> İHYÂEN ile/||/<> İHYÂ-YI MEVÂT ile/||/<> MÜTEVECCİHAN

( Diriltme, canlandırma, tazelik verme. İLE/||/<> (Ham arazinin) ıslahıyle iktisap. İLE/||/<> İşlenmemiş toprağı ekime elverişli bir duruma getirme, işleme. İLE/||/<> Dönülerek. )


- İHZÂ'[Ar.] ile İHZÂ'[Ar.]

( Ayakkabı giydirme. | Ganimetten pay alma. İLE Semirme, semirtme/semirtilme. )


- İHZÂL[Ar.] ile İHZÂL[Ar.]

( Islatma, ıslatılma. İLE Alay ve şaka ile çok uğraşma. )


- İHZÂR[Ar. < HUZÛR] ile İHZÂR[Ar.]

( Hazırlama, hazır etme/edilme. | Huzura getirme. Birinin mahkemeye davet edilmesi. İLE Gevezelik etme, saçmalama. )


- II. ANALİTİK ve/+ GÖRSELLİK[Cetvel, pergel vb.]


- II. MAHMUT ve/||/<>/> ABDÜLAZİZ ve/||/<>/> FEYZİ PAŞA/FEYZULLAH İZMİDÎ

( )


- II. Murad'a


- II. RAMSES'İN:
YAŞAM TAPINAĞI ile/ve/||/<> ÖLÜM TAPINAĞI

( Doğu'da. İLE/VE/||/<> Batı'da. )


- II. RAMSES ile/ve/||/<> HZ. MUSA

( Aynı dönemde yaşamışlardır. )


- III. AHMET ve/||/<> YİRMİSEKİZ ÇELEBİ MEHMET

( ... VE/||/<> Avrupa'ya[Fransa] ilk kez gönderilen Osmanlı elçisi. )


- III. MUSTAFA

( İstanbul'un ikinci "mimarı"! )


- IK/IQ ile HIÇKIRIK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Soğuk su içilip hemen sonrasında ekmek yenildiğinde ortaya çıkan hıçkırık. İLE ... )


- İK/YİK/İĞ/KİRMEN ile İP
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( İp eğirmekte kullanılan araç. İLE ... )


- ÎKA'["ka" uzun okunur][Ar. < VUKU] ile ÎKÂ'[Ar.]

( Yapma, yaptırma, oldurma; düşürme. | Türk müziğinde bir usul. İLE Dayanma, dayanılacak şey verme. )


- İKÂB[Ar.] ile 'AZÂB[Ar.]


- İKÂB[Ar.] ile İNTİKÂM[Ar.]


- ÎKAD["ka" uzun okunur] ile ÎKÂD[Ar.] ile İK'ÂD[Ar. < KUÛD]

( Yama, yakılma. İLE Sağlam kalma. İLE Oturtma. | Bir hükümdarı tahta çıkarma/oturtma. )


- ÎKAF["ka" uzun okunur][Ar. < VAKF] ile İKÂF[Ar.]

( Bir malı vakfetme. Mal. Vakfedilme. | Durdurma, durdurulma. İLE Palan. )


- IKÂL[Ar. < AKL/AKIL] ile/> IK'ÂR[Ar.]

( Deve ayağına bağlanan bağ, köstek. İLE Derinletmek/derinletilmek, derinleştirmek/derinleştirilmek. )


- İKAL ile/ve/||/<> AKIL

( İçten. İLE/VE/||/<> Dıştan. )


- İKÂME (ETME) değil/yerine/= ORNATMA

( Bir türün yerine onun değişik bir biçiminin geçmesi. | [kimya] Molekülün geri kalan bölümünde değişikliğe yol açmadan, bir atom ya da bir kök yerine bir başka atom ya da kökün geçmesi. | [mat.] Bir cebirsel ifadenin yerine bir başkasını koyma işlemi. )


- İKÂME[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İKMAL[Ar.]


- İKÂME ile/ve/<> İDÂME


- İKÂMET[Ar.] ETMEK değil/yerine/= OTURMAK/KONA YAŞAMAK


- İKÂMET/İZAZ ile/ve/değil/yerine/<> KONUK AĞIRLAMA


- İKÂMETGÂH İLMÜHABERİ[Ar.] değil/yerine/= KONUT/OTURUM/YERLEŞİM BELGESİ


- İKÂMETGÂH[Ar. + Fars.]/MESKEN[Ar.] değil/yerine/= KONUT


- ÎKÂR[Ar.] ile İK'ÂR[Ar.]

( Doldurma, doldurulma. İLE Derinletme/derinletilme, derinleştirme/derinleştirilme. )


- ÎKÂZ[Ar.] değil/yerine/= UYARI


- İKBÂL[Ar.] ile MUDİYY[Ar.] ile MECÎ'[Ar.]


- İKBALPEREST değil/yerine/= GÜN DÜŞKÜNÜ


- İKBÂR[Ar.] ile İKBÂR[Ar.]

( Büyük/ulu görme/görülme. İLE Mezara koyma/konulma. )


- İKDÂM[Ar.] ile TEKAHHUM[Ar.]


- IKEA:
INGVAR KAMPRAD ve/+/||/<> ELMTARYD ve AGUNNARYD

( IKEA adı, Ingvar Kamprad'ın baş harfleriyle birlikte, doğduğu ve yaşadığı yerler olan ELMTARYD ve AGUNNARYD'ın baş harflerinin birleşiminden oluşturulmuş. )


- İKFÂL[Ar.] ile İKFÂL[Ar.] ile İKFÂR[Ar. < KÜFR]

( Kilitleme/kilitlenme. İLE Kefil kılma, tekeffül ettirme. İLE Birine kâfir deme/denilme. )


- İKHA

( İstek, arzu. )


- İKİ "HAFTADIR" ... ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İKİ OTURUMDUR/DERSTİR ...


- İKİ "YAN" ile/ve/değil İKİ SOYUTLAMA BİÇİMİ


- İKİ (EN BÜYÜK) "ENGEL"/TEHDİT ile/ve/||/<> İKİ (EN BÜYÜK) "ENGEL"/TEHDİT

( Önce, Kadın; Sonra, Ölüm. İLE/VE/||/<> Önce, Kadın; Sonra, Ölüm. )

( Erkek için. İLE/VE/||/<> Kadın için. )


- İKİ ALTERNATİF/ALTERNATİFLER değil ALTERNATİF

( Alternatif, bir durumdaki/yapıda, tek ya da çoklu seçeneklerden sonraki, son ve/ya da yan seçenek/olanak anlamında, tekil anlamlı bir kullanım için geçerlidir. )


- İKİ AYAĞINI BİR PABUCA SOKTURMAK ile BOĞAZINA DİZDİRTMEK


- İKİ AYRI ŞEYİN BULUŞMASI ile/ve/değil VAROLANIN ALGILANMASI


- İKİ BİLİM:
REKLAMCILIK ile/ve/||/<>/> FİZİK


- İki canlı KONUŞ!!!


- İKİ CİSİM ile/ve/||/<>/> ÜÇ CİSİM

( Dünya ve Ay. İLE/VE/||/<>/> Dünya, Ay ve Güneş. )


- İKİ DÜZLEMLİ/LİK ile BAĞDAŞIK/LIK

( Gizli bir bilgiden daha çekici bir şey yoktur. Varolduğu bilinir ancak bilginin kendi bilinmez, dolayısıyla çok derin bir bilgi olduğu varsayılır. )


- İKİ HANELİLER


- İKİ İÇ NEDEN ile/ve/||/<>/> İKİ DIŞ NEDEN

( Varoluşu kaplayan ilk neden. İLE/VE/||/<>/> ... )


- İKİ İKİ AYIRMAK ile ÇİFTLEŞTİRMEK

( TO SEPARATE IN PAIR vs. TO MAKE A PAIR )


- İKİ KELİME LÂF ETMEK değil İKİ KELÂM LÂF ETMEK


- İKİ KİŞİ ARASINDAKİ İLİŞKİYE/İLETİŞİME:
[ne yazık ki]
| "BEL ALTI/NDAN" "BAKAN/YAKLAŞAN" ile/ve/||/<> "KARINDAN" "BAKAN/YAKLAŞAN" ile/ve/||/<> "ZİHİN/DEN" "BAKAN/YAKLAŞAN" |
ile/değil/yerine/><
KALP/TEN BAKAN/YAKLAŞAN

( [ne yazık ki]
| "Eşeysel/cinsel ilişki ("olarak") görür." İLE/VE/||/<> "Çıkar ilişkisi ("olarak") görür." İLE/VE/||/<> "İdeolojik ilişki ("olarak") görür." |
İLE/DEĞİL/YERİNE/><
Yalnızca/koşulsuz, ilişki görür. / Yalnızca/koşulsuz, saygı ve sevgi ilişkisi görür. )


- İKİ KİŞİ ARASINDAKİ İYİLİK KURALLARI:
BİRİNİN ve/||/<> ÖTEKİNİN

( Verdiğini, hemen unutması. VE/||/<> Aldığını, hiç unutmaması. )


- İKİ KÖK ile/<> KARE KÖK ile/<> KÜP KÖK

( İki kök. İLE/<> Kare kök. İLE/<> Küp kök. )

( CEZR-İ MUZÂAF ile/<> CEZR-İ MURABBA ile/<> CEZR-İ MİK'ÂB )


- İKİ MISIR'LI

( AHMES VE EMHETOP )


- İKİ PARMAKLI TEMBEL HAYVAN ile ÜÇ PARMAKLI TEMBEL HAYVAN

( Vahşidir. İLE Evcil olabilirler. )

( Boyunlarında altı kemik/omur vardır. [Dolayısıyla da kafasını çevirmekte zorlanırlar.] İLE Boyunlarında dokuz kemik vardır. )

( Tedirgin olduklarında tıslarlar. İLE Burun delikleriyle acı ve tiz sesler çıkarırlar. )

( İki parmaklılar üç parmaklılardan biraz daha hızlıdır. )

( Aynı ailelerden değillerdir. )

( AFROTHERIA: Tembel hayvanları, karınca yiyenleri ve kemerli hayvanları içine alan memeli hayvanların bir dalı. )


- İKİ SORUN:
ADÂLETSİZLİK ile/ve/||/<> ANLAMSIZLIK

( Tüze(hukuk) ile sağlanmaya/çözülmeye çalışılmaktadır fakat hukuka ulaşılamamıştır. İLE/VE/||/<> Sanat ile giderilmeye çalışılmaktadır fakat ne yazık ki, sanat, kişilere ulaşamamıştır. )


- İKİ TANE HATALARIM VAR değil İKİ HATAM VAR


- İKİ TARAFLILIK ile/ve ÇOK TARAFLILIK


- İKİ TERAZİNİN KEFESİ GİBİ" değil "TERAZİNİN İKİ KEFESİ GİBİ"


- İKİ TUZLU ve BİR TATLI


- İKİ YAN ile/ve/||/<> İKİ UC


- İKİ YIL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALTMIŞ YIL

( Konuşabilmek için gerekli zaman. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Susabilmek ve susabilmeyi anlayabilmek için geçen [ya da bu kadar uzun sürmeyebilecek] zaman. )


- İKİ YUMURTAYI BİRDEN ALMAK ile/yerine/değil TEK YUMURTAYI ALMAK


- İKİ(2) ile HERŞEY/HERKES/HER ZAMAN

( TWO vs. EVERYTHING/EVERYBODY/EVERYTIME )


- İKİ) AYAK > (İKİ) EL ile/ve/||/<>/> İFFET[Ar. < ŞEHVET] ile/ve/||/<>/> ŞECAAT[Ar. < ÖFKE]

( ... İLE/VE/<>/> Kendini (")savunur/korur("). İLE/VE/<>/> Haksızlığa gösterilen öfke. [Hakk'ı savunur/korur.] )

( ... İLE/VE/<>/> Temizlik. | Namus. İLE/VE/<>/> Yiğitlik, yüreklilik, koçaklık. )


- İKİ/LEME ile TEKRAR/LAMA


- İKİ/LİK ile/ve/||/<>/> ÇOK/LUK


- İKİ ile/ve ÇOĞUL

( TWO vs./and PLURAL )


- İKİÇENEKLİ/LER ile İKİÇENETLİ

( Tohumlarında, iki çenek bulunan, kapalıtohumlu bitkiler sınıfı. [Jessieu'nun bitki sınıflamasına göre] İLE Çatladığında, kabuğu, iki çenete ayrılan [meyve]. | İki parçalı kavkısı, birbirine kaslarla bağlı, yassı solungaçlılardan midye, istiridye gibi [hayvan]. )


- İKİCİLİK/DUALİZM ile TEKÇİLİK/MONİZM

( Gerçekliğin iki temel unsurdan [anlık/zihin ve özdek/madde] oluştuğunu savunan görüş. İLE Gerçekliğin tek bir temel unsurdan oluştuğunu savunan görüş. )


- İKİCİLİK ile/ve/değil İKİLİK


- İKİCİLİK = SÜNAİYE = DUALISM[İng.] = DUALISME[Fr.] = DUALISMUS[Alm.] = DUALIS[Lat.]


- İKİDEN FAZLA DEMET DURUMUNDA BİRLEŞİK, ÇOK DEMETLİ = KESÎRÜ'L-IHVE = POLYADELPHE


- İKİEŞEYLİ ile İKİEVCİKLİ

( Eril ve dişil eşey örgenleri bir arada bulunan, ikicinslikli. İLE Eril ve dişil çiçekleri ayrı ayrı bitkilerde bulunan bitki. )


- İKİLEM/DUALİTE ile/ve PARADOKS


- İKİLEM ile/ve/||/<> ÇATIŞMA


- İKİLEM ile İKİLEME ile İKİLİ ile İKİRCİK

( DILEMMA/CONFLICT vs. DUPLICATE/DOUBLING vs. DOUBLE/DUAL/BINARY/BILATERAL vs. HESITATION/INCERTITUDE )


- İKİLEM ile/ve/||/<> İKİRCİK

( DILEMMA vs. HESITATION )


- İKİLEM ile/değil İLİŞKİ


- İKİLEM = KIYAS-I MUKASSİM = DILEMMA[İng., Alm., Yun.] = DILEMME[Fr.] = DILEMA[İsp.]


- İKİLEMLİ ile/değil İKİLİ


- İKİLİ ile ÇOKLU


- İKİLİ ile/ve UC


- İKİLİK(/DUALİTE) ile EYTİŞİM(DİYALEKTİK/CEDEL/ZÜLFİKÂR)

( Descartes. İLE Hegel. )

( ... İLE Gerçekliği ve onun çelişmelerini incelemeye yarayan ve bu çelişmeleri aşmayı sağlayan yolları aramayı öngören us yürütme yöntemi. )

( SENEVİYE ile ÂDAB'UL-BAHS VE'L-MÜNÂZARA )

( DUALLY vs. DIALECTIC )


- İKİLİK/DUALİTE[Fr./İng.] ile İKİLEŞİM/DİKOTOMİ[Fr./İng.]

( İkilik. İLE Çatışan ikilik. )


- İKİLİK/İKİLEM ile ÇELİŞKİ

( İkiliğin geçerli olmadığı âlemde her şey tamam, kendi kendinin kanıtı, anlamı ve amacıdır. )

( DICHOTOMY/DUALITY vs. CONTRADICTION
In the realm of non-duality everything is complete, its own proof, meaning and purpose. )


- İKİLİK değil/yerine/>< BİREŞİM/TEVHİD


- İKİLİK ile/ve/||/<> YANILSAMA


- İKİLİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ÜÇLÜLÜK


- İKİLİSİ ile/ve/değil İLİŞKİSİ


- IKINA-SIKINA (ANLATMAK)


- İKİNCİ EL ile ÇALINTI


- İKİNCİ:
KEZ ile/ve/değil/||/<>/< BÖLÜM/AŞAMA


- İKİNCİ/L EL(LER)DEN ÖĞRENMEK ve/||/=/<>/> ÖĞRENMEMEK


- İKİNCİL KAYNAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRİNCİL KAYNAKLAR


- İKİNCİL KAYNAKLAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANA KAYNAKLAR

( Petrol, Doğalgaz, Uranyum. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Güneş, akarsu, rüzgâr, jeotermal, hidrojen. )


- İKİNCİL KAYNAKLARLA:
ÇÖZÜMLEME değil/yerine BETİMLEME

( İkincil kaynaklarla, belki betimleyici(tasvirî) çalışmalar yapılabilir fakat çözümleyici(tahlilî) çalışmalar yapılamaz! )


- İKİNCİL KORUMA ile İNSANİ KORUMA ile GEÇİCİ KORUMA

( YUKK 63 ile ... ile ... )


- İKİNCİL/ESAS OLMAYAN ÖRGENLER = A'ZÂ-İ REDÎFE = ORGANES ACCESSOIRES


- İKİNCİLLER ile/ve/<> ÇEŞİTLİLİK


- İKİNCİLLEŞTİRME ile/ve/<> TARİHSELLENDİRME


- İKİNDİ VAKTİ, ASR-I SÂBIK/EVVEL/SÂNÎ [ASR

( Zaman, yüzyıl.] )

( Gün, 2 ikindi zamanı/vakti arasıdır. )


- İKİRCİK(TEREDDÜT) ile/değil DÜŞÜNÜYOR OLMAK


- İKİRCİK/TEREDDÜT[Ar. < REDD] ile TEMKÎN[Ar. < MEKÂNET]

( Kararsızlık. İLE Yerleşme, yer tutma, mekânlanma.| Ağırbaşlılık. | İhtiyat, tedbir. | Televvünden kurtulup huzur ve sükûna mazhar olmuş kişi, kendini yalnızca Hakk yoluna adamış olan kişi. )


- İKİRCİK ile/ve/||/<> ÇATIŞMA


- İKİRCİK ile ÇEKİNCE

( HESITATION vs. DRAWBACK/AVOID )


- İKİRCİK ile/ve GÜVENSİZLİK

( HESITATION vs./and DISTRUSTFULNESS )


- İKİRCİK ile İKİRİM

( TEREDDÜT ile/ve KARARSIZLIK )

( HESITATION vs./and INDECISION )


- İKİRCİK ile/ve TARTIŞMA


- İKİŞER İKİŞER ile TEKRAR TEKRAR


- İKİSİ DE İKİZ değil İKİZLER


- İKİSİ DE ile/ve/değil/yerine İKİSİ BİRLİKTE


- İKİSİNİN/ONLARIN ...:
"GÖNÜLLERİ" BİR değil GÖNLÜ BİR

( "Gönül", her kişide ayrı ayrı olarak "düşünülen/kabul edilen/zannedilen" değil iki kişinin ya da kişilerin ortak alanda bulunmasının ve buluşmasının karşılığıdır. )


- İKİYE YARIK YAPRAK = VARAK-I SÜNÂÎYÜ'Ş-ŞUKÛK = FEUILLE BIFIDE


- İKİYE YARIK YAPRAK = VARAK-I ZÛŞIKKAYN = FEUILLE BIFIDE


- İKİYÜZLÜ/LÜK ile/ve/değil/||/<>/>/< KORKAK/LIK


- İKİYÜZLÜLÜK ile/ve/değil/yerine ÇELİŞKİ

( CONTRADICTION instead fo RİYÂ )

( [not] RİYÂ vs./and/but CONTRADICTION )


- İKİYÜZLÜLÜK ile/ve/>/değil/yerine GÖSTERİŞ BUDALALIĞI


- İKİYÜZLÜLÜK ile/değil İKİ/ÇİFT KİMLİKLİLİK


- İKİYÜZLÜLÜK ile/değil İRFÂN


- İKİZ ile/ve/değil ÇİFT


- İKİZLER('İ)/TEV'EM[Ar.]


- İKLEMEK/İRKLEMEK ile İRPEMEK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Çiğnemek. İLE Doğramak, parçalara ayırmak. )


- İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ETKİLERİ ile BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK

( Dünyanın ortalama sıcaklığının ve hava modellerinin uzun vadede değişmesi. İLE Bu değişimler, biyolojik çeşitlilik üzerinde birçok olumsuz etkiye sahiptir ve birçok türün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmasına neden olmakta. )


- İKLİM HARİTASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ANAKARA/KITA HARİTASI

( LEVAMİ'U'N NUR - KÂTİP ÇELEBİ )


- İKLİM KRİZİ değil İKLİMİN NEDEN OLDUĞU KRİZ/LER


- İKLİM ile/ve/||/<> BİSİKLET

( Erkan Karavelioğlu'nun çalışmasını okumak için burayı tıklayınız... )


- IKMÂ'[Ar.] ile IKMÂH[Ar.]

( Birini aşağılama. | Gelen birini geriye döndürme. İLE Kibir ve azametle kafa tutma. )


- İKNA EDİCİ değil/yerine/= İŞANDIRMACI


- İKNA ETMEK değil/yerine/= İŞANDIRMAK


- İKNA OLMA(MA)K ile "AKLINA YATMA(MA)K"

( Kişileri kandırmak, kandırılmış olduklarına ikna etmekten daha kolaydır. )


- İKNA OLMAK değil/yerine/= İŞANMAK


- İKNA ile/ve İNSAF

( PERSUASION vs./and JUSTICE/MERCY )


- İKNÂ ile/ve/||/<>/> KÂNİ

( Bir konuda birinin inanmasını sağlama, inandırma, kandırma. İLE/VE/||/<>/> Kanmış, inanmış. )


- İKON ile İDOL/PUT


- İKONA/LAR ile KOKONA/LAR


- İKONALARDA:
HZ. MERYEM ve HZ. MERYEM'İN YANINDAKİ

( Kilisenin kime ithâf edildiğini gösterir. )


- İKRÂ'[Ar.] ile İKRÂ'[Ar.] ile İKRÂH[Ar. < KERH]

( Kiraya verme/verilme. İLE Okutma. İLE Birine, zorla iş yaptırma. | İğrenme, tiksinme. )


- İKRÂ ile/ve/değil/||/<> VAHİY


- İKRAH[< KERH]

( BİRİNE ZORLA İŞ YAPTIRMA | İĞRENME, TİKSİNME (DVESA [Sansk.]) )


- İKRAH[Ar.] ETMEK değil/yerine/= İĞRENMEK/TİKSİNMEK


- İKRAM (ETMEK) değil/yerine/= SUNUNÇ/LAMAK


- İKRÂM[< KEREM | çoğ. İKRÂMÂT] ve/||/<>/>/< İNÂM[< NİMET | çoğ. İNÂMÂT]

( Saygı gösterme, hürmet. | Ağırlama. | Bir şeyi, armağan olarak verme. | Hesap dışı yapılan indirim. VE/||/<>/>/< İyilik etme, nimet verme. | Yeniçerilerin aylıklarına yapılan zam. )


- İKRAM ile/ve BAĞIŞ

( VÂHİB[Ar. < VEHB]: Hibe eden, bağış yapan kişi. )

( MEVHİBE: Bahşiş, ihsan, bağış. )

( MEVHÛB[Ar. < VEHB]: Bağışlanan mal. )


- İKRAM ile/ve İNAM


- İKRAM ile/ve İNFÂK

( Birey. İLE/VE Aydın. )


- İKRAM ile/ve KABAHAT


- İKRAMİYE değil/yerine/= SUNUNÇLUK


- İKRÂR[Ar.] ile İ'TİRÂF[Ar.]


- İKRAR ve/<>/&lt;/&gt; İMAN


- İKRAR ile/ve/||/<> İTİRAF


- İKRAR ve TEKRİS


- İKSÂ'[< KİSVET(KİSVE değil!)] ile İKSÂ'

( Giydirme, giydirilme. İLE Kasvet, sıkıntı ver[il]me. )


- İKSÂ'[< KİSVET]:
GİYDİRME, GİYDİRİLME


- İKSÂ'[Ar.] ile İKSÂ'[Ar.]

( Kasveti sıkıntı verme/verilme. İLE Giydirme/giydirilme. )


- İKSÂM[Ar.] ile İKSÂM[Ar.]

( Yemin etme, and içme, kasem. İLE Kökünü kırma, hepsinin silinip süpürülmesi. | Çok mal alma/biriktirme. )


- İKSÂR[Ar.] ile İKSÂR[Ar. < KESRET]

( Bir şeyi yapmak elinde iken, savsaklayıp yapmama. İLE Çoğaltma/çoğaltılma, artırma. )


- İKTAM - İstanbul Şehri Kültür Tarihi Araştırmaları Merkezi


- İKTER/JAUNDICE[İng.] değil/yerine/= SARILIK


- İKTER/US ile İKTERİK ile İKTERUS NEONATORUM

( Sarılık. İLE Sarılıklı. İLE Yenidoğan sarılığı. )


- İKTİBÂS[Ar.] ile/ve/<> İKRAZ[Ar.]

( Ödünç alma. | Alıntı. İLE/VE/<> Borç ya da ödünç verme. )


- İKTİBÂS[Ar.] ile/ve/<> İSTİKRAZ[Ar.]

( Ödünç alma. | Alıntı. İLE/VE/<> Ödünç alma, borçlanma. )


- İKTİBÂS ve/< İNTIBAK[Ar. < TIBK: Tıpkı, aynı. | çoğ. İNTIBÂKAT]

( Alıntı, uygunluk gerektirir. )

( Teşbihte, hata olmamalı/olmaz! )


- İKTİBÂS ile İSTİMLÂK[< MİLK]

( Ödünç alma. | Bir sözcüğü, tümceyi ya da bunların anlamlarını, olduğu gibi alma/aktarma. İLE Bir yeri satın alma, mülk alma. | Kamulaştırma. Devletin, genelin yararına olarak bir şeyi sahibinden satın alması. )


- İKTİBÂS ve MEHAZ[< AHZ | çoğ. MEÂHİZ]

( Ödünç alma. | Bir sözcüğü, tümceyi ya da bunların anlamlarını, olduğu gibi alma/aktarma. VE Bir şeyin alındığı, çıkarıldığı yer; kaynak. [Bir yapıt yazılırken başvurulan.] )


- İKTİBÂS ile/değil/yerine TAHSİL


- İKTİBÂS ile/ve/<> TAKLİT


- İKTİDÂ'[< KIDVE]:
TÂBÎ OLMA, UYMA


- İKTİDAR PARTİSİ değil/yerine/= ERK BİRELİ


- İKTİDAR[Ar.] değil/yerine/= ERK


- İKTİDÂR ile/ve İHTİYÂR


- İKTİDAR değil/yerine İTİBAR


- İKTİDAR ile/ve/||/<>/> KAVGA


- İKTİDARDA KALMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İTİBARDA KALMAK


- İKTİFÂ' (ETMEK) ile/ve/<> KÂFÎ

( İkisi de, [< KİFÂYET] kökünden gelmektedir. )


- İKTİFA'[Ar. < KİFÂYET] değil/yerine/= YETİNME


- İKTİHÂL[Ar.] ile İKTİHÂL[Ar.]

( Saçın/sakalın ağarması, kır düşme. | Yaşlanma, kocama. İLE Sürme çekme. )


- İKTİNÂ'[Ar.] ile İKTİNÂ'[Ar.] ile İKTİNÂH[Ar. < KÜNH] ile İKTİNÂF[Ar.]

( Gizlenme, saklanma. İLE Çalışarak kazanma. | Meslek tutma, uyma. | Biriktirme, yığma. İLE Kökünü, aslını, künhünü anlama. İLE Bir şeyin etrafını kuşatmak. )


- İKTİRÂ'[Ar.] ile İKTİRÂ'[Ar. < KİRÂ]

( Kur'a atma, atışma, seçme. İLE Kirâ ile tutma, kiralama. )


- İKTİRÂB[Ar.] ile İKTİRÂB[Ar. < KURB]

( Korkulu, gamlı, kederli buluşma. İLE Yaklaşma, yanaşma. )


- İKTİRÂNÎ[Ar. < KARN] ile İZÂFÎ


- İKTİRÂS[Ar.] ile İKTİRÂZ[Ar. < KARZ]

( Kederli olma. | Bir işe/şeye önem verme. İLE Borç alma. )


- İKTİSÂ[Ar.] ile İKTİSÂ'[Ar. < KİSVET]

( Biriktirme/biriktirilme. İLE Giyme/giyinme. )


- İKTİSÂB[< KESB] değil/yerine/= KAZANMA, EDİNME


- İKTİSABÎ MÜRÛR-U ZAMAN değil/yerine/= KAZANDIRICI YILLANMA


- İKTİSÂD[< KASD] değil/yerine/= AŞIRI GİTMEME, DAVRANMAMA | TUTUM | BİRİKTİRME, ARTIRMA | EKONOMİ (AMELDE/EYLEMDE İTİDÂL/DENGE)


- İKTİSÂD[Ar. < KASD] ile İHTİSÂD[Ar.]

( Aşırı gitmeme/davranmama. | Tutum, tutma. | Biriktirme, artırma. | Ekonomi. İLE Biçme, biçilme. )


- İKTİSADİ DEVLET TEŞEKKÜLÜ değil/yerine/= GENERKİL GEÇİMGE KURULUŞU


- İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ değil/yerine/= GEÇİMGE VE YÖNETİM BİLİMLERİ ALANDALI


- İKTİSAP ETMEK değil/yerine/= KAZANMAK/EDİNMEK


- İKTİSÂR[< KASR] ile/ve/> İKTİSÂT[< KASD] ile/ve/> İSTİKRÂ

( Başlangıç. İLE/VE/> Orta. İLE/VE/> İleri. )


- İKTİSÂR[Ar.] ile İKTİSÂR[Ar. < KASR]

( Kırma, kesretme. İLE Sözü uzatmama. )


- İKTİSÂR/KASR[Ar.] ile HAZF[Ar.]


- İKTİSAR ile İKTİSAD ile İSTİKSA

( Başlangıç. İLE Orta. İLE İleri. )


- İKTİSÂS[Ar.] ile İKTİSÂS[Ar.]

( İzinden, ardından gitme. | Kısas isteme ya da etme. | Öykü, kıssa söyleme. İLE Çekip koparma/koparılma. )


- İKTİSAT/İKTİSADİ[Ar.]/EKONOMİ/K[İng. < ECONOMY] değil/yerine/= GEÇİMGE/GEÇİMSEL


- İKTİVÂ'[Ar.] ile İKTİVÂ'[Ar.]

( Dağlama/dağlanma, kızgın demirle, cehennem taşıyla gövdenin bir yerine dağ vurma. İLE Güçlenme. )


- İKTİYÂD[Ar.] ile İKTİYÂD[Ar., Fars.]

( Tutup götürme/götürülme. İLE Hile, dalavere yapma. )


- İKTİYÂL

( Ölçü ile, ölçek ile ölçme. )


- İKTİZÂ[Ar. < KAZÂ] ile/ve/<> İKTİFÂ[Ar. < KİFÂYET]

( Gerekli olma, gerekme. İLE/VE/<> Yetinme. | Kanma. )


- İKTİZÂ ile/ve/||/<> TAHYİR ile/ve/||/<> VAZI


- İKTİZÂZ[Ar.] ile/ne yazık ki !İKTİZÂZ[Ar.]

( Cildin bozulması. İLE/NE YAZIK Kİ Irza geçme. )


- İL

( ORDA'YA TABİ OLAN, GETİRDİKLERİNİ KABUL EDENLER ] BARIŞ İÇİNDE YAŞAYAN KABİLELER )


- İL MUKAH:
AY TANRISI > ALLAH


- İL[Azr.] = YIL[Tr.]


- İL/EL:
ORDA + KUN + BUDUN


- İLK ile/ve/değil EŞİK


- İLK ile/ve TEK

( FIRST vs./and UNIQUE )


- İLÂ[Ar.] ile ÎLÂ'[Ar.] ile İ'LÂ[Ar. < ULÜVV] ile ÎLÂ'[Ar.]

( ...ye (kadar), ... dek. İLE Yemin etme. İLE Yükseltme, yükseltilme, yüceltilme; şöhretini artırma. İLE Çok istekli kılma. )


- İLÂ[Ar.] ile ÎLÂ'[Ar.] ile ÎLÂ'[Ar.] ile İ'LÂ[Ar. < ULÜVV]

( ...ye kadar, ...dek/değin. İLE Yemin etme. | Kocanın eşine yaklaşmaması için yemin etmesi. | Sıkıntı ve derde uğrama. İLE Çok istekli kılma, harîs etme. İLE Yükseltme/yükseltilme, yüceltme/yüceltilme. | Şan ve şöhretini artırma. )


- İLA/HUMAN LEUKOCYTE ANTIGEN[İng.] değil/yerine/= İNSAN AKYUVAR ANTİJENİ, İNSAN LÖKOSIT ANTİJENİ


- ILA/İLİ/CEYHUN/AMUDERYA ile ILAL[HAKANİ/HAQANİ]
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- İLAÇ TOLERANSI/DRUG TOLERANCE[İng.] değil/yerine/= İLAÇ DOZ YETERSİZLİĞİ


- İLÂÇ[Ar.] ile/ve/değil/yerine/<>/< BESİN

( Besininiz, ilâcınız; ilâcınız, besininiz olsun! )


- ÎLÂC[Ar.] ile İLÂC[Ar.]

( Girdirme, içeri sokma. İLE İlâç, derde devâ olan şey. | Çare, tedbir. )


- İLÂÇ[Ar.] ile/ve/<> İNANÇ

( Bir yere kadar. İLE/VE/<> Her yere kadar. )


- İLAÇ[Ar.] değil PASTİL[Fr.]

( ... DEĞİL Ağızda eritilmek üzere yapılmış şekerli ilaç tableti. )


- İLÂÇ/I YEMEK değil İLÂÇ/I YUTMAK


- İLÂÇ değil/yerine/= EM


- İLAÇ ile/ve/||/<>/> KODEKS

( ... İLE/VE/||/<>/> Tedavi edici etkisi kesin olarak kabul edilen ilaçların formüllerini, fiziksel ve kimyasal özelliklerini, tanınma etkileşimlerini, saflık kontrollerini, ölçü belirlemelerini ve saklama koşullarını içeren resmî kuruluş tarafından onaylı başvuru kaynağı. )


- İLÂCIN ETKİSİ ile/ve/< HEKİMİN ETKİSİ

( Bazen [ya da çoğunlukla], ilâçtan çok hekimin iyileştirici etkisi/telkini daha fazladır. )


- İLÂCIN:
ETKİN DOZU ile/ve/<> DEVAM DOZU


- İLAÇLARDA:
AĞRIYI/ETKİYİ/SORUNU ...
"ENGELLEMEK" ile/ve/değil/||/<>/< AZALTMAK


- İLÂH[Ar. çoğ. ÂLİHE] ile ÎLÂH[Ar.]

( Tanrı, mitolojide tanrı. İLE Ve başkaları/benzerleri. vb. | ilâ-âhirihi'nin kısaltması. )


- İLÂH[Ar.] ile MA'BÛD Bİ HAKKIN[Ar.]


- İLÂH ile/ve/değil ALLAH

( Bütünlük içindeki bir parçaya bağlanmak. İLE/VE/DEĞİL Bütünlüğe bağlı. )


- İLÂH ve/ CİRİM ve/ CİSİM ve/ İNSAN

( TANRI ve TANRISAL ve DÖRT UNSUR ve İNSAN )


- İLÂH ile/ve/<> İLÂÇ


- İLÂH ve/||/<>/= ZAN


- İLÂHİ ÂLEMLER


- İLÂHÎ HİKMET ile/ve İLÂHÎ AŞK ile/ve İLÂHÎ KUDRET

( İrfanî. İLE/VE/||/<> Mistik. İLE/VE/||/<> Ezoterik. )

( Düzenli. İLE/VE/||/<> Düzensiz. İLE/VE/||/<> Düzenli. )

( Ne'liksiz, niteliksiz, muhattabsızdır ilâhî aşk. )

( ... İLE/VE/||/<> Cemâl ve celâl'i bir bilmek/görmek. İLE/VE/||/<> ... )


- İLÂHÎ MELANKOLİ ile AKLÎ MELANKOLİ ile HAYALÎ MELANKOLİ

( MELANCHOLIA MENTIS vs. MELANCHOLIA RATIONIS vs. MELANCHOLIA IMAGINATIONIS )


- İLÂHÎ SÛRET

( Seni, sana bildiren şekil. )


- İLÂHİ:
ARAPÇA ile/ve/<> ŞUUL

( Güfte ve bestesi Arapça olan ilâhiler. İLE/VE/<> Bestesi Arapça, güftesi[sözleri] Türkçe olan ilâhiler. )


- İLÂHÎ[Ar.] ile İLÂHÎ[Ar.]

( Allah/tanrı ile ilgili. Tanrısal. | Münâcât. İLE "Allah'ım!", "Ey Allah!". "Bu ne hal", "ne tuhaf". )


- İLÂHİ[sansk. BHAJAN] ile ŞUUL(ŞUĞL)

( Sözleri Türkçe olan ilâhi. İLE Sözleri Arapça olan ilâhi. )


- İLÂHÎ ile/ve METAFİZİK

( İlâh. İLE/VE Felek. )

( Sınırsız. İLE/VE Sınırsıza yakın fakat sınırlı. )

( KÜRSÎ: ATLAS FELEĞİ )

( SİPİHR, GERDÛN: FELEK )


- İLÂHÎ ile/ve MUTLAK

( Mutlak, deneyimlenemez, çünkü o, deneyim alanı ötesindedir. )

( Deneyimi olanaklı kılan Mutlak'tır. Onu gerçektleştiren ise Öz Varolan'dır [zâttır]. )

( Mutlak, deneyimlenebilir olan her şeyi içerir, fakat deneyimleyen olmazsa onlar hiçbir şey demektir. )

( Sizi sizin ötenizdeki mutlak'a götürecek olan yine kendi içinizdeki mutlak'tır. )

( DIVINE vs./and ABSOLUTE
There can be no experience of the Absolute as it is beyond all experience.
That which makes the experience possible is the Absolute. That which makes it actual is the Self.
The Absolute contains everything experienceable, but without the experience they are as nothing.
It is the absolute in you that takes you to the absolute beyond you. )

( SHEN ile/ve ... )


- İLÂHİ ile/ve NEFES


- İLÂHİ ile NEVBE

( ... İLE Bayramlarda ve kandillerde, dergâhlarda, halîle, kudüm, mazhar çalınarak ilâhî okuhması. )


- İLÂHİ ile/ve NUTUK

( ... İLE Konusu sınırlıdır. Bektâşilik'te görülür. )

( ... İLE Tarikata yeni giren dervişlere yol göstermek ve tarikat âdâbını öğretmek için tasavvuf ulularınca söylenen şiir. )


- İLÂHİ ile/ve OLMAZSA OLMAZ

( DIVINE vs./and IF NOT HAPPENS NOTHING HAPPENS )


- İLÂHİ ile/ve OLMAZSA OLMAZ


- İLÂHİ ile USUL-İ İLÂHİ

( ... İLE Devran öncesi okunan ilâhi. )


- İLÂHİYAT-I MAHZ ile/ve İLÂHİYAT-I AKLÎ


- İLAHİYAT ile/ve/||/<> MİSTİSİZM


- İLÂLLÂH ile/ve ALÂLLÂH ile/ve BİLLÂH ile/ve HÂNİLLÂH ile/ve FİLLÂH ile/ve MAÂLLAH ile/ve LİLLÂH

( Allah'a. İLE/VE Allah üzerine. İLE/VE Allah ile. İLE/VE Allah'tan. İLE/VE Allah'ta. İLE/VE Allah'la. İLE/VE Allah için. )


- İLÂM[Ar.] değil/yerine/= YARGI BELGESİ


- İLÂN-I AŞK ile YOLUNDA YÜRÜMEK


- İLÂN[Ar.]/ANONS[Fr. < ANNONCE] değil/yerine/= DUYURU/DUYURMAK/DUYUT

( Söz ve yazı yoluyla verilen kısa haber. )

( ANONSE[Fr.]: Bildirilmiş, ilân edilmiş. )


- İLÂN[Ar.] ile İ'LÂN[Ar. < ALEN | çoğ. İ'LÂNÂT]

( Meydana çıkarma, açığa vurma, yayma. İLE Açığa vurma, meydana çıkarma, belirli etme. | Yayma, yaymak için gazeteye verme. | Gazetelerde bu yolda ya da reklâm için yazılmış yazı. )


- İLAN[Azr.] = YILAN[Tr.]


- İLÂN ile REKLÂM


- İLÂN ile DUYURU


- İLAN değil/yerine/= DUYURU


- İLÂN ile İLÂM

( Duyuru. | Açıkça bildirme/duyurma. İLE Bildirme, anlatma. | Bir davanın, mahkemece nasıl bir hükme bağlandığını gösteren resmi belge. )


- İLÂN ve/||/<>/> İSTİLÂB

( Açığa çıkarma. VE/||/<>/> Kapma, kaparak alma, alınma. )


- İLÂVE (ETMEK) değil/yerine/= EK/KATKI, ULAMA


- İLÂVE ETMEK değil/yerine/= EKLEMEK/KATMAK/KATKI/ULAMAK


- İLAVE ÜCRET ile/ve/<> FARK ÜCRETİ ile/ve/<> MUAYENE ÜCRETİ

( İlaç ve muayene üzerinden alınan ücret. İLE/VE/<> "Otelcilik hizmetleri." İLE/VE/<> ... )


- İLÂVETEN[Ar. + Fars.] değil/yerine/= EK OLARAK/EK YOLUYLA/EKLEYEREK


- İLBÂS

( ALIKOYMA, DURDURMA )


- İLBÂS[< LİBS]:
GİYDİR(İL)ME | ÖRTME, ÖRTÜLME [bkz. İKSÂ]


- İLBÂS[Ar.] ile İLBÂS[Ar. < LİBS]

( Alıkoyma, durdurma. İLE Giydirme/giydirilme, örtme/örtülme. )


- İLBAY/VALİ[Ar.]/SATRAP[Fars.] ile/ve İLÇEBAY/İLÇEBAŞ/KAYMAKAM[Ar.]

( VALİ[< VELİ: Koruyup kollayan.] ile/ve ... )

( TEKFUR[Bizans döneminde] ile/ve ... )

( [Slav] VOYVODA ile/ve ... )

( EMİR ile/ve ... )

( ÂRENG ile/ve ... )


- İLCAM[Ar.] değil/yerine/= GEMLEMEK, DİZGİNLEMEK


- İLE BİRLİKTE ile/ve/değil/||/<>/< İLE BİR


- İLE ile/ve/yerine ÜZERİNE

( WITH vs./and ON/ONTO
ON/ONTO vs./and WITH )


- İLE yerine/değil VE


- İLELEBET[Ar.] değil/yerine/= SÜRGİT


- İLELEBET ile/değil KIYÂMETE KADAR


- İLENÇ/BED-DUA[Fars.]

( Başkasına yönelik olumsuz/kötü söz, inkisar. )


- İLENÇ/BEDDUA ile/yerine DUA

( Beddua edenlerin sözü dinlenmez. )

( Zayıf "kişi(lik)ler". İLE/YERİNE Sabırlı kişiler. )


- ILENÇ/İLENÇ ile YAKINMA
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Belirli bir konuya özgü görüşünün hatalı olduğu anlaşıldığında, salık veren kişiye yöneltilen yakınma. İLE ... )


- İLERİ "DÖNELİK" değil İLERİ DÖNÜK/YÖNELİK


- İLERİ GİDEBİLMEK ve/||/<>/< GERİ GİDEBİLMEK


- İLERİ GİTME! ve/||/<> GERİDE KALMA!

( [vururlar] Başına. VE/||/<> Kıçına. )


- İLERİ SÜRME = İDDİA = ASSERTION[İng., Fr.] = BEHAUPTUNG[Alm.] = ASSERTIO < ASSERERE[Lat.]


- İLERİ SÜRME ile KABUL ETME


- İLERİ SÜRÜM ile/ve/değil OLAN


- İLERİ SÜRÜM ile/ve/değil ÖNGÖRÜ


- İLERİ-GERİ (KONUŞMAK)


- İLERİ ile GERİ


- İLERİ ile GERİ


- İLERİ ile/ve/değil KAPSAYICI


- İLERİCİ/LİK ile/ve/<> GENİŞ BAKIŞLI/LIK


- İLERİDE OLUR" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ŞİMDİ YAPARSA/M OLUR


- İLERİDE/GERİDE ile İYİ/KÖTÜ

( FORWARD/BACKWARD vs. GOOD/BAD )


- İLERİDE ile ARADA


- İLERİDE ile SONRA


- İLERİYE SÜRMEK değil İLERİ SÜRMEK


- İLERİYE SÜRÜLEN ... değil İLERİ SÜRÜLEN ...


- İLERLEME [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- İLERLEME [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- İLERLEME:
HIZLI ile/ve/değil/yerine UZAK

( Yalnız. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Birlikte/beraber. )

( Hızlı ilerlemek/gitmek istiyorsan, yalnız git; uzağa gitmek istiyorsan, beraber! )


- İLERLEME/TERAKKİ ve/||/<>/< TAKLİT

( Taklit, ilerlemenin/terakkinin motorudur. )


- İLERLEME ile ÇOĞALMA


- İLERLEME ile DERİNLEŞME


- İLERLEME ile/ve/<> DEVAMLILIK

( Devam etmek, fırsatlar doğurur. )

( Gökgürültüsü ve rüzgâr, devamlılığı simgeler. )

( Genellikle, gerçek devamlılık, görünüşten anlaşılır. )

( Yalnızca dikkatli, hassas ve becerikli çabalar, devamlılık gösterecek sonuçlara ulaşır. )

( Kişi, yolunda devam ederse iyiye doğru belirtiler oluşur. )

( IMPROVEMENT vs./and/<> CONTINUITY )


- İLERLEME ile GELİŞME ile DEĞİŞME

( İlerlemenin yolu sakin bir ısrarlılıkta yatar. )

( ADVANCE vs. PROGRESS/DEVELOPMENT/IMPROVEMENT vs. CHANGE )


- İLERLEME = TERAKKİ = PROGRESS[İng.] = PROGRÈS[Fr.] = FORTSCHRITT[Alm.] = PROGRESSUS < GRESSUS:YÜRÜME, ADIM. PRO:ÖNDE, İLERİYE[Lat.] = PROGRESO[İsp.]


- İLERLEME ile/ve/değil YOL ALIŞ


- İLERLEMECİ ile AYDINLANMACI


- İLERLEMEK ile "YANAŞMAK"


- İLERLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÜRDÜRMEK


- İLERLEMEK ile/ve YÜRÜMEK


- İLERLEMELİ GÖRÜNÜŞ

( PROGRESSIVE ASPECT )


- İLERLEMELİ!


- İlerleyenleri DİNLE!!!


- İLERLEYİCİ/LİK ile/ve/||/<> YENİLİKÇİ/LİK


- İLERSÜK = UÇKUR
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Donun kuşak/ip bölümü. İLE ... )


- İLETEÇ/KABLO[Fr. CABLEAU] ile TEL

( Elektrik akımı iletiminde kullanılan ve yalıtkan bir nesne ile sarılı bulunan metal tel. İLE Türlü metallerden yapılmış, kopmaya karşı bir direnç gösteren ince uzun nesne. | Bu nesneden yapılmış ya da bu nesne biçiminde olan. | Tencere, çaydanlık vb.ni ovarak temizlemek için kullanılan nesne. | İnsan saçını oluşturan ipçik. | Bazı organizmaların demet durumundaki oluşumunu meydana getiren ipçiklerin her biri, lif. )

( )


- İLETİM DOKUSU = NESC-İ Vİ'ÂÎ = TISSU CONDUCTEUR


- İLETİŞİM (SORUNU) ile/ve/değil/||/<>/>/< BAĞ/BAĞLANTI (SORUNU)

( [not] COMMUNICATION (PROBLEM) vs./and/but/||/<>/>/< RELATION/LINK | COMMUNICATION (PROBLEM) )


- İletişim için DİNLE!!!


- İletişim için SUS!!!


- İLETİŞİM İÇİNDE OLMALI!


- İLETİŞİM KURAMADIK" ile/değil/||/<>/> ANLAŞAMADIK


- İLETİŞİM TÜRLERİ:
KİTLE İLETİŞİMİ ile/ve/değil/||/<>/< ÖRGÜTSEL DÜZEY ile/ve/değil/||/<>/< ÖBEKLERARASI DÜZEY ile/ve/değil/||/<>/< KİŞİLERARASI DÜZEY ile/ve/değil/||/<>/< KİŞİSEL DÜZEY


- İLETİŞİM ile/ve BİLDİRİŞİM


- İLETİŞİM = COMMUNICATION[İng., Fr.] = KOMMUNIKATION[Alm.] = COMUNICAZIONE[İt.] = COMUNICACIÓN[İsp.]


- İLETİŞİM ile/ve/değil/önce/||/<>/< ETKİLEŞİM

( [not] COMMUNICATION vs./and/first/but/||/<>/< INTERACTION )


- İLETİŞİM ile KOORDİNASYON

( COMMUNICATION vs. COORDINATION )


- İLETİŞİM ile/ve PİKTOGRAFİ

( ... İLE/VE Resim ve çizim aracılığıyla iletişim. )

( COMMUNICATION vs./and PICTOGRAPHY )


- İLETİŞİM ile TEKELLÜM


- İLETİŞİM ile/ve/||/<>/>/< ULAŞIM ile/ve/||/<>/>/< ENERJİ

( İnsanlığın/bilginin/aklın gelişim, araç ve kaynak yönetimindeki önceliklerindeki/sıralamasındaki üç temel alan. )


- İLETKEN ile/değil/yerine/||/&gt;&lt;/< YALITKAN

( Elektrik akımını kolayca geçiren nesne. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/>


- İLGA'[< LAĞV]

( LAĞVETME, KALDIRMA, BOZMA | YÜRÜRLÜKTEN KALDIRMA, HÜKÜMSÜZ BIRAKMA )


- İLGA ile LAĞV


- İLGEÇ/BELİRTEÇ/EDAT ile/ve/<> BAĞLAÇ

( Yalnız, ancak, sadece, sade, tek, bir, için, diye, üzere, kadar, denli, gibi, ile, değil, -e dair, -e doğru, -e değin, -e dek, -e göre, -e kadar, -e karşın, -e rağmen, -den başka, -den beri, -den dolayı, -den ötürü, -den sonra, -den önce, -den evvel vb.

İLE/VE/<>

Ama, fakat, lakin, ancak, yalnız, oysa, oysaki, hâlbuki, ve, ile, ki, de, çünkü, zira, madem, mademki, ya dahut, yahut, ya da, ya da, şayet, eğer, ise, öyleyse, o hâlde, kısacası, demek ki, nitekim, yoksa, anlaşılan, ne (...) ne (de), ya (…) ya (da), gerek (...) gerek (se), ha (…) ha, ister (…) ister (se), kâh (...) kâh, de (…) de, hatta, üstelik, ayrıca, hem, hem de, yine, gene, meğer vb. )

( Edatlar, tümcenin bir öğesi durumuna gelirken, bağlaçlarda ise bir öğe özelliği yoktur. Edatlar, tümceden çıkarıldığında tümce/cümle anlamsızlaşabilir. Bağlaçlar ise tümceden çıkarıldığında, tümcede en fazla anlam daralabilir, tümce anlamsızlaşmaz.

Örneğin:
"Onun gibisi çıkmadı."

"Gibisi" çıkarıldığında, anlamda bir bozulma oluşur. Dolayısıyla, bu bir edattır.

"Sevdim ama sevilmedim."

"Ama" çıkarıldığında, anlamda daralma olsa da tümcenin yapısı değişmediğinden, bağlaç özelliği taşır.

"Ancak" ve "yalnız" yerine "sadece" sözcüğü getirilebilirse bu sözcükler edat, "ama" bağlacı getirilebilirse bu sözcükler bağlaçtır. "İle" yerine "ve" getirilemez ise buradaki "ile" edat, getirilebilir ise "ile" bağlaçtır. )


- İLGEÇ/EDÂT ile/||/<> BELİRTEÇ ile/||/<> ADIL/ZAMİR ile/||/<> KOŞAÇ/SILA

( Ününde yer aldığı ya da ardından geldiği birimle başka bir birim ya da tümcenin geri kalan bölümü arasında ilgi kurmaya yarayan birim. İLE/||/<> Bir eylemin, bir ön adın/sıfatın, bir ilgecin, bir bağlacın ya da kendi türünden bir başka birimin anlamım etkileyen, onu kesinleştirerek ya da kısıtlayarak belirleyen birim. İLE/||/<> Dilsel bağlamda daha önce anılan bir öğeyi, bildirişime katılan birini, sözcenin oluşturulduğu sırada gözlem alanına giren bir varlık ya da nesneyi gösteren biçimbirim ve bu niteliği taşıyan biçimbirimlerin oluşturduğu dilbilgisi ulamı. Adıllar, ad soylu biçimbirimlerin önemli bir bölümünü oluşturur, genellikle adların yerini tutar, kişi, soru, iyelik ilgi, gösterme ya da belgisizlik kavramını içerir. İLE/||/<> Yüklemi özneye bağlayan öğe.[Türkçe'de ek eylemin üçüncü kişi eki, -dir, bildirme koşacı olarak kullanılır.] )


- İLGİ

( INTEREST )


- İLGİ (ALANI) ile/ve/||/<>/> ETKİ (ALANI)


- İLGİ ALANI ile/ve/<> ETKİ ALANI

( İlgi bir kez uyandığında, düzgün uygulama onu izler. )

( Işığa, ışıkla etki edilmez. )

( İğne ucundan daha küçüksek, iğne, bizi delemez - biz iğneyi delebiliriz. )

( INTEREST FIELD vs./and/<> EFFECT FIELD
Once the interest is roused, orderly application will follow.
When you are smaller than the point of a needle, then the needle cannot pierce you - you pierce the needle! )


- İLGİ ÇEKİCİ ile/değil/yerine SIRADIŞI


- İLGİ UYANDIRMAK ile/ve CAZİBE YARATMAK/OLUŞTURMAK


- İLGİ UYANDIRMAK ile/ve DİKKATLERİ TOPLAMAK


- İLGİ ve/> (DÜZGÜN) UYGULAMA

( İlgi bir kez uyandığında, düzgün uygulama onu izler. )


- İLGİ ile/ve/<> BECERİ

( INTEREST vs./and/<> SKILL | ABILITY )


- İLGİ ile/ve/<> BELİRLENİM

( İlgilendiğimiz şeyle belirleniriz. )


- İLGİ ve/> BİLGİ ve/> ZEVK

( INTEREST and/> KNOWLEDGE and/> PLEASURE )


- İLGİ ve/<> GEREKSİNİM

( Başlangıçta gerekli olan. VE/<> Tamamlamak ve başarmak için gerekli olan. )


- İLGİ ve/> İSTEK ve/> YÖNTEM ve/> EYLEM

( INTEREST and/> REQUEST and/> METHOD and/> ACTION )


- İLGİ ile/ve/<> SEMPATİ

( INTEREST vs./and/<> SYMPATHY )


- İLGİ ile/ve/<> SEVGİ


- İLGİ ile/ve TEPKİ

( INTEREST vs./and REACTION )


- İLGİ ile/ve/<> TEVECCÜH


- İLGİ ile/ve/<> ZEKÂ

( Zekâ, özgürlüğe açılan kapıdır ve uyanık dikkat, zekânın anasıdır. )

( Intelligence is the door to freedom and alert attention is the mother of intelligence. )

( INTEREST vs./and/<> INTELLIGENCE )


- İLGİLENDİRİR ile BAĞLAR


- İLGİLENDİRMEK ile/ve/||/<> IRGALAMAK


- İLGİLENME(ME)K ile İTİBAR GÖSTERME(ME)K


- İLGİLENME(ME)K ile YAKINLIK/YABANCILIK

( (NOT) TO INTEREST vs. NEARNESS/STRANGENESS )


- İLGİLENME ile/ve/||/<> İLİŞKİLENME


- İLGİLENMELİ!


- İLGİLİ ile/ve BAĞLANTILI

( RELEVANT vs./and RELATED )


- İLGİLİ ile/ve İLİŞKİLİ

( INTERESTED vs./and CONNECTED/RELATED )


- İLGİLİ ile/ve/<> İSTEKLİ


- ILGIM/SERAP[Fars. < SERÂB] ile YANILSAMA

( Yanılsamalar dünyasında yaşadığımızı anlamaya çalışalım, onları inceleyelim ve köklerini açığa çıkaralım. )

( Burnumuza sarımsak tıkamışız, gül kokusu arıyoruz. )

( Hiçbir şey, apaçık ortada olan kadar aldatıcı değildir. )

( Bir şeyi saklamak istiyorsan, ortalıkta bırak. )

( YANILSAMA NEDENLERİ:
* ARAÇLAR
* İLİŞKİLENDİRME
* "AKIL YÜRÜTME" )

( Try to understand that we live in a world of illusions, examine them and uncover their roots.
We plugged the garlic to our nose but we are seeking the smell of the rose. )

( MIRAGE vs. ILLUSION )


- ILGIM/YALGIN ile/ve/değil/<> DALGIR

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Bir yüzeyde, renk dalgalanması sonucu görülen parlaklık. )

( SERAP ile/ve/değil/<> MENEVİŞ/HARE )


- ILGIN ile ILGINCAR/KUŞKİRAZI/GELİNFENERİ

( Ilgıngillerden, Akdeniz bölgesinde yetişen bir ağaç ya da ağaççık cinsi. İLE Gülgillerden, yaprak açmadan önce beyaz çiçek veren, kaplamacılıkta kullanılan yabanıl ağaç. | Bu ağacın, reçeli yapılan meyvesi. )

( TAMARIX cum PADUS AVIUM )


- İLGİNÇ (OLAN) ile ESRARENGİZ (OLAN)


- İLGİNÇ/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<> SIRADIŞI/LIK


- İLGİNÇ ile ACAYİP


- İLGİNÇ ile/ve/değil FARKLI

( [not] INTERESTING vs./and/but DIFFERENT )


- İLGİNÇ ile İLGİ ÇEKİCİ

( Öznede. İLE Nesnede ve öznede. )


- İLGİNÇ ile ÖZEL

( INTERESTING vs. SPECIAL )


- İLGİNÇ ile TEZAD

( INTERESTING vs. OPPOSITION )


- İLGİNÇ ile TEZAT

( INTERESTING vs. OPPOSITION )


- İLGİSİZLİK ile/ve/değil KAYITSIZLIK


- ILGIT ILGIT

( Yavaş yavaş. [Esinti ve akış için] )

( ILGIT: Yavaş. | Belirli belirsiz. | Suyun aklığı belirli olmayan. | Yavaş ve hafif esen yel. | Kişiye üzüntü veren, dokunaklı türkü söylemek. )


- İLHÂD[Ar.] ile KÜFR[Ar.]


- İLHÂD değil/yerine/= GERÇEK İNANÇTAN DÖNME | ALLAH'IN VARLIĞINA BİRLİĞİNE İNANMAMA | TANRI TANIMAZLIK, ATEİZM [bkz. ŞİRK, İŞRÂK]


- İLHÂK[Ar.] ile İŞGÂL[Ar. < ŞUGL]

( Katma, katılma, karışma, katıştırma. | Egemenlik altına alma, bağlama. | Sözcüğün sonuna bir harf ya da edat katma. İLE Meşgul etme, işle uğraştırma. | İşten alıkoyma. | Tutma. | Oyalama. )


- İLHAM ALMAK değil/yerine/= ESİNLENMEK


- İLHAM VERMEK değil/yerine/= ESİNLEMEK


- İLHÂM[Ar.] değil/yerine/= ESİN(LENME)/İÇE DOĞMA/BERGÜ


- İLHÂM[Ar.] ile MA'RİFETU'Z-ZARÛRİYE[Ar.]


- İLHÂM/AT ile VESVESE


- İLHAM ile DEHÂ


- İLHAM ile İGVA/İĞVÂ'[< GAVÂYE]

( ... İLE Azdırma, azdırılma, baştan çıkarma, baştan çıkarılma, yolunu şaşırtma, ayartmak. )


- İLHAM ile İLHAN

( Esin. | Allah tarafından peygamberlerin ve seçkin kulların gönlüne verilen ilahi düşünce. İLE imparator. | İran Moğollarında hükümdarın unvanı. )


- İLHAM ile SEZGİ

( Kaynağının nerede olduğu/nereden geldiği gibi soruların sorulmadan kullanıldığı veri İLE Kaynağının tanımlanamaz/belirsiz fakat kendinde bir yerlerde (düşünce-duygu-tecrübelerin birleştiği alan/varsayılan alan olabilir) olduğu düşüncesinden hareketle kullanılan/pratiğe yönelik işlenme potansiyelli/pratik bilgi. )

( INSPIRATION vs. INTUITION )


- İLHAM ile SEZGİ

( Kaynağının nerede olduğu/nereden geldiği gibi soruların sorulmadan kullanıldığı veri. İLE Kaynağının tanımlanamaz/belirsiz fakat kendinde bir yerlerde (düşünce-duygu-tecrübelerin birleştiği alan/varsayılan alan olabilir) olduğu düşüncesinden hareketle kullanılan/pratiğe yönelik işlenme potansiyelli/pratik bilgi. )

( Sezgi, organik düzeyden başlayarak, içgüdü ve duygu alanlarının içinden yükselerek ve ansal süreçlere bağlanıp onları besleyen ve bunu sibernetik deyimiyle "feed-back/geri besleme/bildirim" yaparak sürdüren bir "İç-Kaynak". )

( Açık zihinle, işleri derin ve kapsamlı bir önseziyle organize etmelidir. )

( INSPIRATION vs. INTUITION )


- İLHAM ile VAHİY

( Kuşkulu. İLE Kuşkusuz. )

( ... İLE Özdeki kaydın, açığa çıkması. )


- İLHAMÎ değil/yerine/= ESİNSEL/BERGÜSEL


- ILICA > KAPLICA

( ... > Kapalı ılıca. )


- ILIG/YILIG = ILIK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- İLİK/YİLİK[dvnlgttrk] ile/ve/<> KEMİKTE BULUNAN BOŞLUK

( BONE MARROW vs./and/<> LACUNA )


- İLİK ile İLİK ile ILIK

( Giysilerin, yorgan çarşaflarının, yastık kılıflarının vb.nin gereken belirli yerlerine, iplikle örülerek, parça geçirilerek ya da biye ile yapılan küçük yarık. İLE Kemiklerin boşluklarını dolduran yağlı madde. İLE Hem sıcak, hem de soğuk; ne sıcak, ne de soğuk olan. )


- İLİM [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- İLİM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- İlim için DİNLE!!!


- İlim için SUS!!!


- İLİM SAHİBİ OLMAK ile/ve/<> YED-İ TÛL/TÛLÂ SAHİBİ OLMAK

( [bir konunun/alanın/şeyin] Öncesi ve sonrasını, içini ve dışını bilmek. | Terimlerini ve tarihçesini bilmek. İLE/VE/<> Bir alanda, tam ve çok geniş bilgi sahibi olmak. )


- İLİM-İRFAN (SAHİBİ OLMAK)


- İLİM-İRFAN ve ÂRİF-ZARİF


- İLİM-İRFAN ve FİKİR-FELSEFE ve GÜZEL SANATLAR


- İLİM-İRFAN ve/||/<>/>/< NOKTA

( İlim-irfan, noktayı düşünmek ve anlamaktır.
[Noktayı fehm etmektir, ilim-irfandan kasıt.] )


- İLİM:
HAKİKAT ve/+/||/<> İTİBAR


- İLİM:
YARGI/HÜKÜM ile/ve/değil/ya da YARGI/HÜKÜM OLMASA DA


- İLİM'DE:
RÜSÛH EDEN/LER ile/ve RÜŞTE EREN/LER


- İLİM('İ) ile/ve MAL('I)

( İsteyene verir Allah. İLE/VE İstediğine verir Allah. )


- İLİM ve/<> ÂLİM

( İLİM: Âlemin, bilendeki sûreti. )


- İLİM ile/ve/=/||/<>/> AMEL

( Kim ilmiyle amel ederse, Allah da onu bilmediği ilimlere varis kılar. )

( [Nedenini] Temellendirerek ve gerekçelendirerek ortaya koyuş. İLE/VE/=/||/<>/> [Nedenlerini] Göstermeden anlatmak. )

( Hakikati verir. İLE/VE/=/||/<>/> Hayrı verir. )


- İLİM ile/ve/değil/yerine ANLAYIŞ

( [not] SCIENCE vs./and/but PARADIGM
PARADIGM instead of SCIENCE )


- İLİM ile/ve/<>/değil AŞK

( Âşk imiş her ne var âlemde
İlim bir kıyl ü kâl imiş ancak )


- İLİM ile/ve/||/<>/< DURUM/HÂL

( Önce durum/hâl gerek... Neylesin, ilim. )


- İLİM ile/ve FEHM


- İLİM ile/ve/değil FEN/TEKNOLOJİ


- İLİM ve/<> HAKİKAT

( "Cahil" dediğimizde, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir.

Yoksa, okumuş olanlardan, en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okuma bilmeyenlerden de hakikati gören, gerçek âlimler çıkabilir. )


- İLİM ve/> HAL

( İlim, hale inkılâp etmezse, hiçbir değer ifade etmez. )


- İLİM ile HİLİM


- İLİM ile/ve/<> HİZMET

( Kibirlendir(ebil)ir. İLE/VE/<> Erdir(ebil)ir. )

( Bilen, bilmeyenin hizmetçisi değilse hainliktir. )


- İLİM ve/<> İLİM

( İDRAK + MELEKE + MESAİ ve/<> İDRAK + İLLET + SURET )

( İLİM: Nesnesine/maluma ve yöntemin[nesneyle/nesnesiyle olan ilişikisine] tâbidir. )


- İLİM ile/ve/değil/<> İLM-İ HÜVVİYET

( Dıştan. İLE/VE/DEĞİL/<> İçten. )


- İLİM ile/ve İMAN


- İLİM ve/> İMAN ve/> ÎKAN ve/> İHSAN ve/> İSLÂM

( ... ve/> ... ve/> Sağlam biliş. Kuşkudan uzak olma. ve/> ... ve/> ... )


- İLİM ve İRÂDE ve KUDRET


- İLİM ile/ve İRFAN

( Sahip olmak. İLE/VE Olmak. )

( Soyutlama. İLE/VE Soyutlanma. )

( İlim; Evvel ile Ahir, Batın ile Zahir'i bilip, tüm bildiklerini en iyi/üst derecede bağlantırabilme/birleştirebilme uğraşıdır. İLE İrfan; ilmin niteliklerinin üzerine ek olarak, hikmetine sahip olup, zaman ve zeminine/mekânına göre değerlendirme yapabilme durumudur. )

( İlim: - Kendini bilmek ve - Gayrıyı bilmek İrfan: - İlm'ul-ilim ve - İlm'un Nefs )

( İlim: - İlm-i Hudurî ve - İlm-i Husulî )

( İlim: - Tasavvur(Kavram) ve - Tasdik(Yargı) İlim: - Bilmek ve - Bilgi )

( İlimde marifet zât'ı bilmektir. Eşyanın(nesnenin) akılda hasıl olan(meydana gelen) suretine ilim denir. Hariçten kattı nazarla malûma ilim denir. )

( İlmi, asıl sahibine götürüp teslim eden kurtulur. )

( İlim, ilim bilmektir. İlim kendin bilmektir. Sen kendin bilmezsen ya nice okumaktır? )

( İlim, ilim ilmektir. İlim ilim ilmektir. )

( "İlmi öğreniniz. İlim için de dinginliği(sekîne) ve hilmi öğreniniz". )

( Çeşm-i insaf gibi kâmile mîzân olmaz Kişi noksanını bilmek gibi irfân olmaz. )


- İLİM ile/ve İRFAN ile/ve AŞK ile/ve MUHABBET

( Gurur verir. İLE/VE Anlayış verir. İLE/VE Yok/ifnâ eder. İLE/VE Yaşam verir. )


- İLİM ve/<>/>/< İRFAN ve/<>/>/< BURHAN ve/<>/>/< BEYAN

( Başkası. VE/<>/>/< Kendi. VE/<>/>/< Özü. VE/<>/>/< Bunların da merkezi/kaynağı. )


- İLİM ve/<> İSİM


- İLİM >< İTİRAZ


- İLİM ile/ve/<> KEMÂL


- İLİM ile/ve/<> KEREM


- İLİM ve/<>/|| KİŞİLİK


- İLİM ve/+/<> TASAVVUR

( ... VE/+/<> Bir şeyin sûretinin zihinde bulunması/oluşması. )

( Bir ilme başlamak, o ilmi tasavvur etmeye/etmeyi bağlıdır/gerektirir. )

( Bir şeyi, hiçbir yönünden bilmemek olanaksızdır. )

( Bir ilmi bilmek bile ucundan tutmaktır. )


- İLİM ile/ve/değil TEDRİS


- İLİM ile TEFEKKÜR

( İlâhî sıfat. İLE Tabiî sıfat. )


- İLİM ile ULUM

( Tekil.(Taksim edilir.) İLE Çoğul.(Tasnif edilir.) )


- İLİM >< ZANN


- ILIMAN İKLİM ile/ve/> BOREAL ile/ve/> TUNDRA ile/ve/> KUTUP


- İLİMLER:
(")GÜMÜŞ(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< (")ALTIN(")

( Dışsal/zâhirî/dünyevi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< İçsel/bâtınî/manevî. )


- İLİMLER(ULÛM) ile/ve/||/<> FENN(FÜNÛN) ile/ve/||/<> MEBHAS[MEBÂHİS]

( * İLM-EL-YAKÎN: KESİN BİLGİ
* İLM-İ AHCÂR: TAŞBİLİMİ, JEOLOJİ
* İLM-İ AHLÂK: AHLÂK BİLGİSİ
* İLM-İ AHVÂL-İ CEVV: METEOROLOJİ
* İLM-İ AKVÂM: MİLLETLERİN, KAVİMLERİN, KÜLTÜR, GÖRENEK GİBİ HALLERİNİ ARAŞTIRAN, İNCELEYEN İLİM, ETNOLOJİ, IRKIYYÂT
* İLM-İ ARÛZ: [ed.] VEZİN, NAZIM ÖLÇÜLERİYLE İLGİLİ BULUNAN BİLİM
* İLM-İ ARZ, İLM-ÜL-ARZ: JEOLOJİ
* İLM-İ ÂSÂR-I ATÎKA: ARKEOLOJİ
* İLM-İ BEDÂYİ': ESTETİK
* İLM-İ BEDEN, İLM-ÜL-EBDÂN: HEKİMLİK BİLGİSİ
* İLM-İ BEDÎ': [ed.] GÜZEL SÖZ SÖYLEME VE YAZMA BİLİMİ, ESTETİK
* İLM-İ BEDÎHÎ: GERÇEĞİ SEZEREK ANLAMA BİLİMİ
* İLM-İ BELÂGAT: İYİ, GÜZEL, PÜRÜZSÜZ SÖZ SÖYLEME, UZDİLLİLİK; SÖZÜN DÜZGÜN, KUSURSUZ, YERİNDE VE ADAMINA GÖRE SÖYLENMESİNİ ÖĞRETEN BİLİM
* İLM-İ BEYÂN: İFADE BİLİMİ
* İLM-İ CEBR: CEBİR BİLGİSİ (CEBİR(GABER) [SÜMERCE'DEN](HAREZMİ)): Kırılan kemiği yerine koymak.

* İLM-İ CEDEL: BİLİMSEL TARTIŞMA
* İLM-İ CERR-İ ESKAL: MAKİNE VE KUVVETLER İLE BU KUVVETLERDEN DOĞAN HAREKETLER ARASINDAKİ İLİŞKİLERİ ARAŞTIRAN BİLİM
* İLM-İ EDEB: ARAP DİLBİLGİSİ
* İLM-İ EDVÂR: MÜZİK BİLGİSİ
* İLM-İ EHÂDİS, İLM-İ AHBÂR, İLM-İ ÂSÂR: HZ. MUHAMMED VE YAKINLARININ SÖZLERİYLE, HAREKETLERİYLE İLGİLİ BULUNAN GELENEKLERİ KONU EDİNEN BİLİM
* İLM-İ EKTÂF: KÜREKKEMİĞİNE YA DA BU KEMİĞİN PARÇALARINA GEÇMİŞİ BİLME VE GELECEKTEN HABER VERME BİLİMİ
* İLM-İ ELSİNE: DİLBİLİM, LİNGUİSTİK
* İLM-İ EMRÂZ, İLM-ÜL EMRÂZ: PATOLOJİ
* İLM-İ ENSÂB, İLM-ÜL ENSÂB: JENEOLOJİ
* İLM-İ ENSÂC, İLM-ÜL ENSÂC: DOKUBİLİM, HİSTOLOJİ
* İLM-İ ENVÂ: AY'IN ZAMANLARINI ARAŞTIRAN BİLİM
* İLM-İ ESMÂ': ALLAH ADLARININ VE NİTELİKLERİNİN ANLAM VE AÇIKLAMALARIYLA İLGİLİ OLAN BİLİM
* İLM-İ EZELÎ: ALLAH'IN EZELÎ BİLGİSİ, ÖNCEBİLİM
* İLM-İ FERÂİZ: (huk.) ŞER'İ MİRAS İLMİ
* İLM-İ FETVÂ: (huk.) İSLÂM DİNİ YASALARINI İNCELEYEREK BAZI İDARÎ VE ADLÎ KONULARDA BİR KARARA VARMA BİLGİSİ
* İLM-İ FIKH: (huk.) ŞERÎAT İLMİ, ŞERÎATIN USUL VE HÜKÜMLERİ, AMELÎ VE ŞER'Î MESELELER BİLGİSİ, BİR ŞEYİ GEREĞİ GİBİ ANLAYIP BİLME
* İLM-İ HABER, İLM-İ HADÎS: HZ. MUHAMMED'İN SÖZLERİNİ İNCELEYEREK BUNLARDAN ÇIKAN ANLAMLARI AÇIKLAYAN BİLİM
* İLM-İ HÂL: DİN KAİDELERİNİ ÖĞRETMEK ÜZERE YAZILMIŞ KİTAP; TEKKEDE ÖĞRENİLEN BİLGİLER
* İLM-İ HAYVÂNÂT: ZOOLOJİ
* İLM-İ HENDESE/MESÂHA/MİSÂHA: GEOMETRİ BİLİMİ
* İLM-İ HESÂB: ARİTMETİK
* İLM-İ HEY'ET: ASTRONOMİ
* İLM-İ HİKMET: FELSEFE İLE İLGİLİ KONULARI İNCELEYEN BİLİM
* İLM-İ HİLÂF Ü CEDEL: TARTIŞMA/MÜNÂKAŞA YOLLARINI ÖĞRETEN BİLİM
* İLM-İ HİSÂB: ARİTMETİK
* İLM-İ HİYEL, İLM-ÜL HİYEL: MEKANİK BİLGİSİ
* İLM-İ HUKUK: HUKUK BİLGİSİ
* İLM-İ İCTİMÂ': TOPLUMBİLİM, SOSYOLOJİ
* İLM-İ İDÂRE: İDARE BİLGİSİ
* İLM-İ İKTİSÂD: EKONOMİ POLİTİK
* İLM-İ İLÂHÎ: TEODİSE
* İLM-İ İMLÂ: DİLBİLGİSİ KURALLARINA UYGUN YAZI BİLGİSİ; PERSPEKTİF RESİMDE KURALA UYGUN RESİM ÇİZME İLMİ
* İLM-İ İSNÂD: İLK NAZARİYE SAHİBİNİ İNCELEYEN VE BU NAZARİYENİN ONA BAĞLANMASI GEREKTİĞİNİ SAVUNAN İLİM
* İLM-İ İŞTİKAK: SÖZCÜK TÜRETME YOLLARINI ARAŞTIRAN İLİM, ETİMOLOJİ
* İLM-İ KABL-ET-TÂRİH: TARİHÖNCESİ DEVİRLERE AİT VARLIKLARI VE OLAYLARI KONU EDİNEN İLİM, PREHİSTORYA
* İLM-İ KAFİYE: ŞİİRDE RİTİM SAĞLAMA İLMİ
* İLM-İ KAL: MEDRESEDE ÖĞRENİLEN İLİM
* İLM-İ KEFF: AVUÇ ÇİZGİLERİNE BAKARAK GEÇMİŞİ VE GELECEĞİ BİLME İLMİ
* İLM-İ KELÂM: KUR'AN'IN HÜKÜMLERİNİ AÇIKLAYAN VE YORUMLAYAN İLİM
* İLM-İ KELÂM VE AKAİD: METAFİZİK
* İLM-İ KIHIF: KAFATASI KEMİĞİNİN ŞEKİL BAKIMINDAN AKLÎ MELEKE/YETİLERİN BELİRTİSİ OLDUĞUNU İLERİ SÜREN GÖRÜŞ, FRENOLOJİ
* İLM-İ KIRÂAT: KUR'AN'IN İLK YEDİ KİŞİ TARAFINDAN YEDİ TÜRLÜ OKUNUŞ TARZINI SAVUNAN VE BU YOLDAKİ ÇALIŞMALARI KAPSAYAN İLİM
* İLM-İ KIYÂFET: İNSANIN YÜZÜNDEN VE DIŞ GÖRÜNÜŞÜNDEN, İÇ VASIFLARINA, İÇ YAŞAMINA DAİR AHKAM ÇIKARMA BİLGİSİ
* İLM-İ KİMYÂ: KİMYA BİLGİSİ; SUN'Î OLARAK ALTIN VE GÜMÜŞ YAPMA İLMİ
* İLM-İ KİTÂB: KUR'AN'IN AÇIKLANMA VE YORUMUNA ÖZGÜ İLİM
* İLM-İ KİTÂBET: YAZI YAZMA, BİR MADDEYİ KURALLARINA UYGUN OLARAK EN GÜZEL BİR ŞEKİLDE KALEME ALMA İLMİ
* İLM-İ LEDÜN: ALLAH'IN SIRLARINA AİT MANEVİ BİLGİ
* İLM-İ LÛGAT: SÖZLÜKBİLİM, LEKSİKOLOJİ
* İLM-İ MAÂD: YAŞAM SONU BİLGİSİ, ESKATOLOJİ
* İLM-İ MAÂNÎ: SÖZCÜĞÜN GEREKEN DURUMA, YANİ AÇIKLAMANIN ÖZÜNE YAKIŞMASI YOLLARINI GÖSTEREN İLİM, ANLAMBİLİM, SEMANTİK
* İLM-İ MAÂŞ: MAİŞET, GEÇİM, YAŞAM BİLGİSİ
* İLM-İ MÂ-BA'D-ÜD-TABÎA: METAFİZİK
* İLM-İ MA'DENİYYÂT: MADEN ARAŞTIRMA VE İNCELEME İLMİ
* İLM-İ MAHÂSİN: ESTETİK
* İLM-İ MA'NÂ: GÜZEL SÖZ SÖYLEME İLMİ
* İLM-İ MA'NEVÎ: RÛHÎ VE ZİHNÎ OLGULARI VE OLAYLARI KONU EDİNEN İLİM
* İLM-İ MENÂHİC: YÖNETME İŞLERİ İÇİN GEREKLİ BİLGİYİ VEREN İLİM, METODOLOJİ
* İLM-İ MENAKİT: KRONOLOJİK VE ASTRONOMİK ZAMANLARI İNCELEYEN İLİM
* İLM-İ MENŞE'-İ AKVÂM: KAVİMLERİN, MİLLETLERİN MENŞEİ İLE, DOĞUŞU İLE İLGİLİ OLAN İNCELEME VE ARAŞTIRMALAR YAPAN İLİM
* İLM-İ MERÂYÂ: BİR İŞİN EN İNCE AYRINTILARINA KADAR İNMEYİ ÖĞRETEN İLİM
* İLM-İ MERÂYÂ-Yİ MUHRİKA: MERCEKLERİN, YAPIM, KULLANILMA VE YAKICI OLAN TÜRLERİNİ ARAŞTIRARAK KURALLARA BAĞLAYAN İLİM
* İLM-İ MESÂHA: YÜZÖLÇÜMÜ BİLGİSİ
* İLM-İ MEVCÛDÂT: DOĞANIN TÜM VARLIKLARINI İNCELEYEN İLİM
* İLM-İ MUÂMELE: MÜMİNLERİN, ALLAH VE KULLARINA KARŞI OLAN VAZİFE İLE İLGİLİ BİLGİLERDEN BAHSEDEN İLİM
* İLM-İ MÛSIKÎ: MÜZİĞİN TÜM KONULARINI İÇİNE ALNA İLİM, MÜZİK BİLGİSİ, MÜZİKOLOJİ
* İLM-İ MÜSTEHÂSÂT: ESKİ VARLIK-BİLİM, PALEONTOLOJİ
* İLM-İ NEBÂTÂT: BOTANİK
* İLM-İ NEFS, İLM-ÜN-NEFS: PSİKOLOJİ
* İLM-İ NÜCÛM: ASTROLOJİ
* İLM-İ PÎŞÂNÎ: ALINA BAKARAK, KARAKTERİ, ALINYAZISINI OKUMA İLE İLGİLİ İLİM
* İLM-İ REML: GEREKLİ OLAN ARAÇLAR KULLANILARAK FALA BAKMA
* İLM-İ RİVÂYET: GELENEKLERİN DOĞRULUK DERECESİNİ ARAŞTIRAN İLİM
* İLM-İ RİYÂZET: TASAVVUFU KONU EDİNEN İLİM
* İLM-İ RÛH, İLM-ÜR-RÛH: PSİKOLOJİ
* İLM-İ RÜSÛM: VERGİ MEVZUATI VE GÜMRÜĞE AİT KONULARLA İLGİLİ OLAN İLİM
* İLM-İ RÜŞEYN: DÖLLENMİŞ YUMURTACIĞIN CENİN DURUMUNA KADAR GEÇİRDİĞİ SAFHALARI İNCELEYEN İLİM, EMBRİYOLOJİ
* İLM-İ SAÂDET: MUTLULUĞU EN BÜYÜK GAYE EDİNEN BU GÖRÜŞLE İLE İLGİLİ BULUNAN BİLGİLERİ ELE ALAN İLİM
* İLM-İ SARF: SÖZCÜKLERİ, ONLARIN KONULUŞLARINI, TÜREYİŞ VE ÇEKİMLERİNİ KONU EDİNEN DİL VE EDEBİYAT BÖLÜMÜ
* İLM-İ SARF VE NAHV: GRAMER-SENTAKS İLMİ
* İLM-İ SAVT: AKUSTİK
* İLM-İ SECÂYÂ: IRABİLİM, ETOLOJİ
* İLM-İ SERVET: SİYASÎ İKTİSAT İLMİ
* İLM-İ SİHR: İNSAN RUHUNU ETKİLEYEN VE BAZI OLAYLARIN SEYRİNİ DURDURACAĞINA İNANILAN BÜYÜ İLE İLGİLİ OLAN İLİM
* İLM-İ SİMYÂ: HARFLERLE, SAYILARLA, İLÂHÎ SÖZLER VE ALLAH'IN ADLARINI KULLANMAKLA KÂİNATIN SIRLARINI ÇÖZME İLMİ
* İLM-İ SÛRÎ: ÜRETİM BİLGİSİ, ÜRETİMİ GELİŞTİRME BİLGİSİ
* İLM-İ SÜLÛK: ALLAH VE DİN UĞRUNA ÇİLE DOLDURMA YOLUNU ÖĞRETEN İLİM
* İLM-İ ŞERÎF: MÛSIKÎ
* İLM-İ ŞUHÛD: GÖZLEME, DENEYE DAYANAN BİLİM
* İLM-İ TABAKAT-ÜL-ARZ: YERBİLİMİ, JEOLOJİ
* İLM-İ TABÎÎ: DOĞABİLİM
* İLM-İ TASAVVUF: TASAVVUF İLMİ, TASAVVUFÎ DÜŞÜNCE VE MEVZU TARZINI YORUMLAYIP İNCELEYEN BİLİM
* İLM-İ TASVÎR-İ MİYÂH: [coğr.] SU BİLGİSİ, HİDROGRAFİ
* İLM-İ TAVSÎF-İT-TABÎA: FİZYOGRAFYA
* İLM-İ TEDBÎR-İ MENZİL: EV EKONOMİSİ İLMİ
* İLM-İ TEDKÎK-İ HUTÛT: ESKİ YAZILARI OKUYUP, ÇÖZME İLMİ
* İLM-İ TEFSÎR: KUR'AN'I İZAH ETMENİN YOLLARINI, USULLERİNİ BİLDİREN İLİM
* İLM-İ TEKVÎN: KÂİNATIN YARATILIŞINI İNCELEYEN BİLİM, KOZMOGONİ
* İLM-İ TE'LİF: MÜZİK KOMPOZİSYONU İLMİ
* İLM-İ TENCÎM: YILDIZLARA BAKARAK GEÇMİŞTEN VE GELECEKTEN HÜKÜM ÇIKARMA İLMİ
* İLM-İ TERBİYE-İ ETFÂL: EĞİTBİLİM, PEDAGOJİ
* İLM-İ TEŞRİH: KUTSAL KİTAPLARIN AÇIKLANMA VE YORUMLANMASIYLA İLGİLİ BULUNAN İLİM
* İLM-İ TEVHÎD: ALLAH'IN BİRLİĞİNE AİT BİLGİ, YORUM GİBİ ŞEYLERİ TOPLAYIP İNCELEYEN İLİM
* İLM-İ TE'VÎL: KUR'AN İLE İLGİLİ OLAN BİLGİLERLE UĞRAŞAN İLİM
* İLM-İ TEVLÎD: BAHÇIVANLIK İLMİ
* İLM-İ TIBB: TIP İLMİ, HEKİMLİK BİLİMİ
* İLM-İ TILSIMÂT: TILSIM, BÜYÜ İLMİ
* İLM-İ VEZÂİF: ÖDEV BİLGİSİ, DEONTOLOJİ
* İLM-İ VÜCÛH: KUR'AN'IN TÜRLÜ TÜRLÜ OKUNUŞLARINI ÖĞRETEN İLİM
* İLM-İ YAKÎN: İLÂHÎ ÂLEMLERE İLİŞİK BİLGİLERİ TOPLAYAN VE DOĞRULUĞUNDAN ŞÜPHE EDİLMEYEN İLİM

ile/ve/<>

- FENN(FÜNÛN)
* FENN-İ
:
* FENN-İ DERYÂ: DENİZCİLİK
* FENN-İ İNŞÂ: YAZI YAZMA SANATI
* FENN-İ KİMYÂ: KİMYÂ İLMİ
* FENN-İ MA'DENİYYÂT: MİNERALOJİ
* FENN-İ MENÂFİ'-ÜL-A'ZÂ: FİZYOLOJİ
* FENN-İ MESÂHA-İ ARÂZÎ: YER ÖLÇME BİLGİSİ[fr. GÉODÉSIE]
* FENN-İ SAYDELÂNÎ: ECZACILIK
* FENN-İ TABAKAT-ÜL-ARZ: JEOLOJİ
* FENN-İ TERBİYE-İ ETFÂL: PEDAGOJİ
* FENN-İ TEŞRÎH: ANATOMİ BİLGİSİ
* FENN-İ ZİRÂAT: ZİRÂAT, EKİNCİLİK BİLGİSİ

ile/ve/<>

- MEBHAS[Ar. çoğ. MEBÂHİS]: Bir şeyin arandığı yer. | Arama, araştırma yeri. | Bâb, fasıl. | Logic[İng.]/Logie[Fr.] sözünün karşılığı.
* MEBHAS-I ADALÂT: KAS BİLİMİ
* MEBHAS-İ AHCÂR: TAŞBİLİM, LİTOLOJİ
* MEBHAS-İ A'SÂB: SİNİRBİLİM, NEVROLOJİ
* MEBHAS-İ CÜMÛDİYYE: BUZUL BİLİMİ, GLASİYOLOJİ
* MEBHAS-İ ENHÂR: AKARSU BİLİMİ, POTAMOLOJİ
* MEBHAS-İ ESBÂB: NEDENBİLİM, ETYOLOJİ
* MEBHAS-İ ESVÂT: SES BİLGİSİ, FONETİK
* MEBHAS-İ GAYÂT: EREKBİLİM, TELEOLOJİ
* MEBHAS-İ HAYVÂNÂT-I NÂİME: YUMUŞAKÇALAR BİLİMİ
* MEBHAS-İ KUVVET-İ HAVÂ: HAVA DEVİNİMİ BİLGİSİ, AERODİNAMİK
* MEBHAS-İ MA'RİFET: BİLGİ KURAMI, EPİSTEMOLOJİ
* MEBHAS-İ MÜSTEHÂSÂT: ESKİVAROLAN BİLİMİ, PALEONTOLOJİ
* MEBHAS-İ RÜŞEYM: EMBRİYOLOJİ
* MEBHAS-İ TASVÎR-İ CİBÂL: DAĞ BİLGİSİ
* MEBHAS-İ TAVSÎF-İ MAÂDİN: METALOGRAFİ[kimya]
* MEBHAS-İ TUFEYLÂT: ASALAKBİLİMİ
* MEBHAS-İ ZIYÂ: IŞIK BİLGİSİ
* MEBHAS-İ VUCUD: VAROLAN BİLİMİ, ONTOLOJİ
* MEBHAS-ÜL-BEŞER: İNSANBİLİM, ANTROPOLOJİ
* MEBHAS-ÜL-EŞKÂL: BİÇİMBİLİM, MORFOLOJİ
* MEBHAS-ÜL-EV'İYE: DAMARBİLİMİ
* MEBHAS-ÜL-EZHÂR: ÇİÇEKLER BİLİMİ/BİLGİSİ
* MEBHAS-ÜL-HAREKÂT: DEVİNBİLİMİ, DİNAMİK
* MEBHAS-ÜL-İZÂM: KEMİK BİLİMİ
* MEBHAS-ÜL-MİYÂH: SU BİLİMİ, HİDROLOJİ )

( ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> Bir şeyin arandığı yer. | Arama, araştırma yeri. | Bâb, fasıl. | Logic[İng.]/Logie[Fr.] sözünün karşılığı. )


- İLİMLERİN AMACI ile/ve AMELLERİN AMACI

( Tevhid. İLE/VE İstikâmet. )


- ILIMLI ile/ve DENGELİ


- ILIMLILIK = TEMPERANCE[İng.] = TEMPÉRANCE[Fr.] = MÄßIGHEIT[Alm.] = TEMPERANTIA[Lat.]


- İLİNEK/SEL ile/ve/değil/yerine TÖZ/SEL


- İLİNEK = ARAZ = ACCIDENT[İng., Fr.] = AKZIDENZ[Alm.] = ACCIDENS[Lat.] = SYMBEBEKOS[Yun.] = ACCIDENTE[İsp.]


- İLİO- ile/||/<> İSCHİ-/İSCHİO-

( Böğür, yan tarafla ilgili. | Kalça kemiğinin üstteki geniş bölümü ile ilgili. İLE/||/<> Kalça. )


- İLİŞKİ

( RELATIONSHIP )


- İlişki için DİNLE!!!


- İlişki için SUS!!!


- İLİŞKİ-ÇELİŞKİ-İLERLEME


- İLİŞKİ:
"BAŞLAMIŞ OLAN" değilse/olmadıkça "BİTMİŞ/BİTECEK OLAN" (DA OL(A)MAZ)


- İLİŞKİ:
EMEK ile/ve/değil/||/<>/< ÖZEN


- İLİŞKİ:
HAFTADA 3/4 GÜN ve/||/<> 3'ER SAAT


- İLİŞKİ:
KATEGORİK ve/||/<> HİPOTETİK ve/||/<> AYIRICI


- İLİŞKİ:
MESAFELİ ile/ya da/||/<> YÜZEYSEL


- İLİŞKİ/Lİ ile İLİNTİ/Lİ

( RELATION vs./and CONNECTION )


- İLİŞKİ ile/ve/<> "GEÇİŞ"


- İLİŞKİ ile/ve AYIRIM(-/)BİRLEŞİM

( Fark gözetmeyin ve ayrılmaz olanı ayırmayın. )

( Ortak etmeni bulmak için tüm ayrımları terk etmek zorundasınız. Ancak evrensel olan ortaktır. )

( To find the common factor you must abandon all distinctions. Only the universal is in common. )

( RELATION vs./and DISCRIMINATION(-/)UNION )


- İLİŞKİ ile/ve BAĞ

( RELATION vs./and LINK )


- İLİŞKİ ile/değil/yerine BAĞINTI


- İLİŞKİ ile/ve BAĞLANTI

( RELATION vs./and CONNECTION )


- İLİŞKİ ile/ve BİLGİ

( Bilgi, kendini talep edene, kendini açar. )

( RELATION vs./and INFORMATION )


- İLİŞKİ ile/ve/değil BİRLİKTELİK

( [not] RELATION vs./and/but TO BE IN COMPANY )


- İLİŞKİ ile ÇIKARSAMA


- İLİŞKİ ile/ve EĞİLİM

( RELATION vs./and TENDENCY )


- İLİŞKİ ile/ve EŞİTLİK

( RELATION vs./and EQUALITY )


- İLİŞKİ ile/ve GEÇİŞ

( Geride kalanı unutmadan ilerlemek olanaklı değildir. )

( RELATION vs./and TRANSITION )


- İLİŞKİ ile/ve GÖRELİLİK/İZÂFET

( RELATION vs./and RELATIVITY )


- İLİŞKİ ile/ve/<> HİZMET/EYLEM


- İLİŞKİ ile/ve/<> İLGİ

( RELATION vs./and/<> INTEREST )


- İLİŞKİ ile/değil İLİŞKİ DIŞI İLİŞKİ


- İLİŞKİ ile/ve İŞLEV

( RELATION vs./and FUNCTION )


- İLİŞKİ ile/ve POTANSİYEL

( RELATION vs./and POTENTIAL )


- İLİŞKİ ile/ve SÜREÇ

( İlişki, kavramın özünü, süreç de onun içeriğini oluşturur. )

( İlişki(relatio), doğasal, toplumsal ve bilinçsel tüm olgular arasındaki karşılıklı bağlılıktır. )

( Bir şey "ne" ise, ancak başka bir şeyle ilişkisinde "o"dur. )

( Bir şeyi tanımak, o şeyin ilişkilerini tanımaktır. )

( Evrende herhangi bir şey ancak ilişkileriyle varlaşır. )

( Uslamlamanın ya da akıl yürütmenin temeli ilişki kurmaktır. )

( Tüm varoluşlar "İlişki'nin zorunlu sonucu olduğu gibi, varoluşların zorunlu koşulu da "İlişki"dir. )

( Bir şeyin kendi iç çelişkisi ve o çeşitli yanları arasındaki ilişkiler "İç İlişkiler"; o şeyle başka şeyler arasındaki ilişkiler ise "Dış İlişkiler"dir. )

( İç ve Dış İlişkiler birbiriyle bağımlıdır. )

( RELATION vs./and PROCESS )


- İLİŞKİ ile/ve/> SÜREKLİ İLİŞKİ


- İLİŞKİ ile/ve VE

( RELATION vs./and AND )


- İLİŞKİ ile/ve YAKINLIK

( RELATION vs./and CLOSENESS/SYMPATHY )


- İlişkide KONUŞ!!!


- İLİŞKİDE/EVLİLİKTE:
İKİ KİŞİNİN "BİR KİŞİ OLMASI" (VE BEKLENTİSİ) ile/değil/yerine/>< BİR KİŞİNİN İKİ KİŞİ OLABİLMESİ


- İLİŞKİLEN(DİR)MEK ile/ve/||/<>/> DOKUMAK


- İLİŞKİLENDİRME ile/ve/<> ESİNLENDİRME


- İLİŞKİLENDİRME ile/ve ORANLAMA


- İLİŞKİLENDİRMEK ile/ve/değil/yerine/<>/> AN'A GETİRMEK


- İLİŞKİLENDİRMEK ile/ve/<> DERİNLEŞTİRMEK

( TO GET RELATION vs./and/<> TO DEEPEN )


- İLİŞKİLERDE:
"GÜVENİLİRLİK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "ELDE TUTULABİLİRLİK/TUTULAMAZLIK"


- İLİŞKİLERDE:
"KAÇMAK/KOVALAMAK" ile/yerine ADAM/KENDİN OLMAK


- İLİŞKİLERDE:
DEVRİLMEK değil/yerine EVRİLMEK


- İLİŞKİLERİ ÖNEMSEMELİ!


- İLİŞKİLERİ:
BİTİRMEK ile/değil/yerine DONDURMAK


- İLİŞKİLERİN:
AÇIK ANLAMLARI ile/ve/||/<> ÖRTÜK ANLAMLARI


- İlişkili KONUŞ!!!


- İlişkili KONUŞ!!!


- İLİŞKİLİ NEDEN ile DIŞTAKİ NEDEN


- İLİŞKİLİ NEDEN ile DIŞTAKİ NEDEN

( RELATED REASON vs. EXTERIOR REASON )


- İLİŞKİLİ/LİK:
UZAYSAL/LIK ile/ve/||/<> NEDENSEL/LİK

( David Hume )


- İLİŞKİLİ ile/ve/<> BÜTÜNLÜKTE


- İLİŞKİLİ ile ÖZDEŞ

( RELATED vs. IDENTICAL )


- İLİŞKİLİLİK ile/ve/<>/değil GEÇİŞLİLİK


- İLİŞKİNİN/TOPLUMUN:
KAYNAŞMASI ile/ve/||/<>/> YAŞAMASI ile/ve/||/<>/> SÜRDÜRÜLMESİ

( Sevgiyle. İLE/VE/||/<>/> Adâletle. İLE/VE/||/<>/> Dürüst çalışmayla. )


- İLİŞKİYE GİRMEK ile/ve/||/<> İLİŞKİDE BULUNMAK


- İLİŞKİYİ BİTİRMEK değil/>< İLİŞKİYİ DONDURMAK

( Yanlışı. >< Doğrusu. )


- İLİŞKİYİ:
YÜRÜYÜŞ GİBİ SÜRDÜRMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DANS GİBİ SÜRDÜRMEK


- İLK

( FIRST )


- İLK "GECE"


- İLK "ORKESTRA"YI KURAN:
HZ. DAVUD

( Neyzen. [Davudî ney]
Teşbih geleneğindendir. )


- İLK ACI BİBER


- İLK ADIM


- İLK ALDATILMA


- İLK AN


- İLK ANTLAŞMA


- İLK ARABAYA/KAMYONETE TAKILMA


- İLK ARACIN GELİŞTİRİLMESİ ile/ve/<>/> İLK ARAÇ > YAZI ile/ve/<>/> YAZI > MATBAA ile/ve/<>/> MATBAA > BİLGİSAYAR ile/ve/<>/> BİLGİSAYAR > İNTERNET ile/ve/<>/> İNTERNET > BLOK ZİNCİR

( 300.000 yıl öncesi. İLE/VE/<>/> 294.000 yıl. İLE/VE/<>/> 5430 yıl. İLE/VE/<>/> 450 yıl. İLE/VE/<>/> 40 yıl. İLE/VE/<>/> 30 yıl. )


- İLK ARKADAŞ/LIK


- İLK ARMAĞAN


- İLK AŞK/SEVDA


- İLK ATLAMA


- İLK AYDINLANMA


- İLK BAKIŞ


- İLK BARAJ

( Mağreb - Yemen'de bulunan ilk barajın boyu 670 m. Yüksekliği 16 m. )


- İLK BARAJ:
DÜNYADA ile/ve/||/<>/> ANADOLU'DA

( 6000 yıl önce.[Jawa bölgesinde] İLE/VE/||/<>/> 3250 yıl önce.[Hitit'ler tarafından] )


- İLK BAŞLANGIÇTA değil İLK BAŞTA ya da [sadece] BAŞLANGIÇTA


- İLK BATIK (TİCARİ) GEMİ : ULUBURUN

( M.Ö. XIV. yy.'da - Uluburun - Kaş )


- İLK BATKI/HÜSRAN


- İLK BAYTAR, VETERİNER


- İLK BEŞİĞİ YAPAN KİŞİ

( ASSISI'Lİ AZİZ FRANCIS )


- İLK BİLİNMESİ GEREKEN

( KENDİN! )


- İLK BİNYIL'LARDA


- İLK BİRİNCİ[1.] ile/ve/değil İLK


- İLK BİRLİKTELİK


- İLK BULUŞ


- İLK BÜYÜK KAYIP


- İLK BÜYÜK RİSK


- İLK CADDESİ


- İLK CEZA


- İLK DANS


- İLK DAYAK


- İLK DENEME/LER


- İLK DENİZ FENERİ


- İLK DENİZALTI (MODELİ) ile/ve/||/<>/> OSMANLI'DA DENİZALTI

( )


- İLK DERS


- İLK DİL ile/ve EVRENSEL DİL

( Tüm dillerde ortak dilbilgisel ilkeler arayabiliriz ancak bu, zorunlu olarak bir ilk dile dönmemizi gerektirmez. )


- İLK DİL ile/ve İKİNCİ DİL ile/ve ÜÇÜNCÜ DİL

( Hiyeroglif dili. İLE/VE Simge dili. İLE/VE Mektup dili. )

( Kutsal ya da tanrısal dil. İLE/VE İşaretler ya da kahramanlık armaları. İLE/VE Biririnden uzak kimselerin yaşamlarının halihazırdaki gereksinimlerini birbirine iletmeleri için. )

( GIAMBATTISTA VICO )


- İLK DİREKSİYON


- İLK DIŞARI ÇIKAMAMA


- İLK DIŞARIDA YATMA/UYUMA


- İLK DOĞUM


- İLK DOKUNUŞ


- İLK DOLANDIRILMA


- İLK DÖNEM MAKAM SINIFLANDIRMALARI (*)

( * İSTİCÂBET(Allah'ın çağrısını kabul etme)
* İNÂBET(Allah'a yönelme)
* TÖVBE ve İSTİĞFAR
* HALVET
* SIDK
* TEFEKKÜR
* MARİFET
* HİTAP
* ISTIFA(Seçilme)
* HİLLET(Dostluk) )


- İLK DOST/LUK


- İLK DÜĞME ile/ve/||/<>/> SONRAKİ DÜĞMELER

( İlk ilikleme yanlışsa gerisi de yanlış olacaktır. )


- İLK ELEKTRİK FABRİKASI


- İLK ERGİNLEŞME ile/ve/||/<>/> İKİNCİ ERGİNLEŞME ile/ve/||/<>/> ERGENLİK ile/ve/||/<>/> ERİŞKİNLİK ile/ve/||/<>/> YETİŞKİNLİK ile/ve/||/<>/> OLGUNLUK

( 4 yaşında. İLE/VE/||/<>/> 9 yaşında. İLE/VE/||/<>/> 13-15 yaşında. İLE/VE/||/<>/> 18-21 arasında. İLE/VE/||/<>/> 21-24 sonrasında. İLE/VE/||/<>/> 40 yaşından sonra. )


- İLK ESER


- İLK EV


- İLK EVDE YALNIZ KALMA


- İLK FARKINDALIK


- İLK FELSEFE ile/ve İKİNCİ FELSEFE

( Metafizik. İLE Fizik. )


- İLK GÖRÜŞ


- İLK GÖRÜŞTE AŞK ile/ve/||/<> HER GÖRÜŞTE AŞK


- İLK GÜLÜCÜK


- İLK GÜNEŞ SAATİ

( DİKİLİTAŞ )


- İLK HACC


- İLK HAMAMNÂME


- İLK HAREKET


- İLK HAYVAN HASTAHANESİ

( Dünyanın ilk Hayvan Hastahanesi olan Gurabahane-i Laklakan(Düşkün Leylekler Evi), XIX. yy'da, Osmanlı tarafından Bursa'da kurulmuştur. Sonbaharda geri dönemeyecek leyleklere yardım amaçlı kurulan bu hastahane, ayrıca sokak hayvanlarına ve çeşitli hayvanlara da yardım amaçlı kurulmuştur. )


- İLK HERŞEY


- İLK HESAP


- İLK İCAT/MUCİT değil İCAT/MUCİT


- İLK İÇKİ


- İLK İLİŞKİ


- İLK İLK


- İLK İLKE ile/ve/||/<>/< EVREN ile/ve/||/<>/< İNSAN

( Kişi, evrenin kilit taşıdır. )

( ... İLE/VE/||/<>/< Büyük insan. İLE/VE/||/<>/< Küçük evren. )


- İLK İŞ


- İLK İŞARET


- İLK KAR, YENMEZ!

( DO NOT EAT THE FIRST SNOW! )


- İLK KAVGA


- İLK KAYAK


- İLK KAZA


- İLK KAZIK


- İLK KEMÂL ile/ve İKİNCİ KEMÂL

( [Kişi ...] Ancak, insan olma olanaklarıyla doğar. İLE/VE Ancak, kendine emek verdikçe, özendikçe insanlaşır. )

( Hiçbir bitki, bitkileşmez; hiçbir hayvan, hayvanlaşmaz fakat kişi, insanlaşır. Ancak kişi, kendi seviyesine ait yeti ve yetenekleri gerçekleştirdikçe, geliştirdikçe insan olur. )

( KEMÂL-İ EVVEL ile/ve KEMÂL-İ SÂNÎ )


- İLK KEŞİF


- İLK KİTAP


- İLK KOL ve RAHİM NAKLİ

( Akdeniz Üniversitesi'nde. )


- İLK KONULU TÜRK FİLMİ:
PENÇE ve/||/<>/> CASUS

( Sedat Simavi[1917] )


- İLK KONUŞMA


- İLK KOPYA (ÇEKME)


- İLK KORKU (ANI)


- İLK KORKU[PRIMAL FEAR] ile/ve/||/<>/> UNBREAKABLE ile/ve/||/<>/> SPLIT ile/ve/||/<>/> GLASS

( Dört filmi de sırasıyla izlemenizi salık veririz... )

( | )


- İLK KÜSKÜNLÜK


- İLK KUTLAMA


- İLK MAAŞ


- İLK MASTÜRBASYON


- İLK MODERN ÇOCUK HASTAHANESİ


- İLK MÜŞTERİ


- İLK MUTASAVVIFLAR (KİTABI)


- İLK MÜZE


- İLK NEDEN ile/ve/<> İLKELER


- İLK NEDEN ile/ve NEDENSELLİK


- İLK NEDEN ile/ve/||/<>/> YÖNELİM


- İLK NEDENLER ile/ve/||/<> SON NEDENLER


- İLK NOKTA


- İLK ÖĞE

( IMMEDIATE CONSTITUENT )


- İLK ÖĞRETMEN


- İLK OKUL


- İLK OKULDAN/DERSTEN KAÇMA


- İLK OKUMA-YAZMA


- İLK ÖNEMSENMEME


- İLK OPERA


- İLK ÖPÜCÜK


- İLK OSMANLI MEZARLIĞI

( ANADOLU HİSARI'nda )


- İLK OSMANLI SARAYI

( BEY SARAYI )


- İLK PARA (KAZANMA)


- İLK PARASIZLIK


- İLK PARAŞÜT VE KRAVAT:
HIRVATLAR

( Otuz Yıl[1618 - 1648] Savaşları'na katılan Hırvat askerler, Fransız'lardan boyunalarına bağladıkları atkılarla ayırt edilince Fransızlar, bu boyun bağına "Cravate" demişler. Kravat sözcüğünün kökeni de buradan geliyor. )


- İLK PARÇACIKLAR ile/ve/> İLK YILDIZLAR

( Kuantum Sıçramasından: 400.000 yıl sonra/sı. İLE/VE/> 400 milyon yıl sonra/sı. )


- İLK PİL (VOLTA)

( 1799 )


- İLK PİŞMANLIK


- İLK PORNO


- İLK SARAY


- İLK SARHOŞLUK


- İLK SATIŞ


- İLK ŞEHİR


- İLK SELÂM


- İLK SEMTİ


- İLK SEVİŞME


- İLK SİNEMA


- İLK SİNEMA GÖSTERİMİ:
1895 ile/ve/||/<>/> 1896

( Dünyada. İLE/VE/||/<>/> Osmanlı'da/Türkiye'de. )

( Lumiere Kardeşler. İLE/VE/||/<>/> Manaki Kardeşler. )

( Paris'te. İLE/VE/||/<>/> Beyoğlu - İstanbul'da.[Avrupa Pasajı'nda.] )


- İLK SINIF


- İLK SİPARİŞ


- İLK SIRA ARKADAŞI


- İLK SOHBET


- İLK SÖZ


- İLK SÖZLER ile SONRAKİ SÖZLER


- İLK SU SAATİ

( M.Ö. 1397 )


- İLK SÛRE


- İLK TANIŞMA


- İLK TANIŞTIĞIMIZ GÜN değil TANIŞTIĞIMIZ GÜN


- İLK TELEVİZYON İZLEYEMEME


- İLK TELYAZI/TELGRAF


- İLK TİYATRO


- İLK TİYATRO VE OPERA


- İLK TOKAT


- İLK TÜY/KIL


- İLK UÇAK


- İLK UÇURTMA


- İLK UÇUŞ


- İLK VAROLAN ile/ve/<> İLK NEDEN


- İLK YANGIN KULELERİ


- İLK YAPI

( FATİH CAMİİ )


- İLK YARATIM


- İLK YARDIMDA "ABC":
HAVA YOLUNUN AÇIK TUTULMASI ve/||/<>/> SOLUNUMUN SAĞLANMASI ve/||/<>/> KAN DOLAŞIMININ DÜZENİ

( ABC
AIRWAY and/||/<>/> BREATHING and/||/<>/> CIRCULATION )


- İLK YARDIMDA [SIRASIYLA]:
HASTAYI HAREKET ETTİRMEMEK
ve/||/<>/>
YİYECEK-İÇECEK VERMEMEK
ve/||/<>/>
ÜSTÜNÜ ÖRTMEK
ve/||/<>/>
TIBBÎ YARDIM ÇAĞIRMA[112]
ve/||/<>/>
2-3 DAKİKADA BİR SOLUNUMU KONTROL ETMEK


- İLK YARDIMDA ARAÇ ÖNLEM ARALIĞI:
KENT İÇİNDE ile/ve/||/<> TEM'DE

( 50 m. İLE/VE/||/<> 100 m. )


- İLK YARDIMDA ÖNCELİKLER:
HASTANIN DURUMU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLAY YERİ GÜVENLİĞİ

( Önce kendi güvenliğimiz, sonra çevrenin/trafiğin vs. güvenliği ve daha sonra hastanın güvenliği. )


- İLK YARDIMDA ÖNCELİKLİLER:
YETİŞKİNDE ile ÇOCUKTA/BEBEKTE

( Kalbin çalışmasını sağlamak.[Yetişkinde: Çift el ile. | Çocukta: Tek el ile.] İLE Solunumunu sağlamak. )


- İLK YARDIMDA, AĞIZ/BOĞAZ DENETİMİ/KONTROLÜ:
ÇOCUKTA ile/ve/||/<> BEBEKTE

( İşaret parmağıyla. İLE/VE/||/<> Serçe parmağıyla. )


- İLK YARDIMDA:
SOLUK VERME ve/||/<>/> KALP MASAJI

( İki kere. VE/||/<>/> Otuz kere.[Kalp çalışıncaya kadar, tıbbî yardım gelene kadar ve yalnızsak, yoruluncaya kadar] )


- İLK YARDIMIN TEMELİ(KBK):
KORUMA ile/ve/||/<>/> BİLDİRME ile/ve/||/<>/> KURTARMA


- İLK YASA/KÂNUN

( Yılın ilk ve son ayları. )


- İLK YAZI


- İLK YEMEK


- İLK YOLCULUK


- İLK:
ÖZÜR DİLEYEN ve/<>/|| AFFEDEN ve/<>/|| UNUTAN

( En cesurdur. VE/<>/|| En güçlüdür. VE/<>/|| En mutludur. )


- İLK
I ve/&lt;&gt; B

( İçeriden çıkmaya başlayan ilk harf. VE/<> İçeriden en son çıkan/çıkacak harf. )


- İLK ile (ve) TEK

( FIRST vs./(and) UNIQUE )


- İLK ile/ve/değil BİLİNEN/BİLİNEBİLEN İLK


- İLK ile EN ESKİ/YAŞLI

( THE FIRST vs. THE OLDEST )


- İLK ile/değil İLKSEL


- İLK ile/ve/||/<> KÖK


- İLK ile ÖN

( THE FIRST vs. FRONT )


- İLK ile ÖNCELİKLİ

( FIRST vs. PRIMARY )


- İLK ile/ve/değil/||/<>/> ÖNCÜ


- İLKA'["ka" uzun okunur] ile İLKAH["ka" uzun okunur]

( Bırakma/bırakılma, terk, atma. | Telkin etme, ilhâm etme. | Bir hatayı/kusuru başkasına yükleme. İLE Aşı vurma, dölleme/döllenme. )


- İLKAH ile/ve/||/<> İLHAM


- İLKBAHAR NOKTASI ile/ve ORTALAMA İLKBAHAR NOKTASI

( SPRING(VERNAL) EQUINOX vs. MEAN EQUINOX )


- İLKBAHAR NOKTASI ile SONBAHAR NOKTASI ile GÜN-TÜN EŞİTLİĞİ(EKİNOKS)

( 21 Mart. İLE 21/23 Eylül. İLE ... )

( ARISTARKOS: İlk büyük keşif olarak ekinoks noktalarını keşfetmiştir. )

( March 21. İLE September 21/23. )

( SPRING(VERNAL) EQUINOX vs. AUTUMNAL(FALL) EQUINOX vs. EQUINOX )

( ... avec ... avec ÉQUINOXE )

( ... ile ... ile TESÂVÎ-İ LEYL Ü NEHÂR )


- İLKBAHAR ile/ve YAZ ile/ve SONBAHAR/GÜZ/KÜZ[dvnlgttrk] ile/ve KIŞ


- İLKE/LER ile/ve EVRENSEL/LER


- İLKE/LER ile/ve/değil/<> EVRENSEL/LER


- İLKE/LER ile/ve/<> KAVRAM/LAR

( Olmayanı oldurmak üzere/için. İLE/VE/<> ... )

( İlkelerle düşünürüz. İlkeler bizi birliğe getirir. )

( İlke'li düşünmek, niyettir. )

( Niyet, davranışları birleştiriyorsa ilkedir. )

( PRINCIPLE/S vs./and/<> CONCEPT/S )

( LI ile/ve/<> ... )


- İLKE/LER ile/ve/||/<>/>< KOŞUL/LAR

( İlkeler, koşullara göre oluşmazlar ve belirlenemezler! )


- İLKE/Lİ/LİK ile/ve/<> İŞLEV/SEL/LİK


- İLKE/SEL/LİK ile/ve/<> US/SAL/LIK


- İLKE ile/ve/||/<>/>/< ARKE ile/ve/||/<>/>/< ERKE

( PRINCIPLE vs./and ARCHE vs./and AIM )


- İLKE ile/ve BELİT/AKSİYOM

( Fizik'te. İLE/VE Matematik'te. )

( ... İLE/VE Geriye götürülemeyen ilke. )

( On physics. WITH/AND On mathematics. )

( PRINCIPLE vs./and AXIOM )


- İLKE ile/ve/<> BÜTÜNSELLİK/BÜTÜNLÜK

( PRINCIPLE vs./and/<> INTEGRITY )


- İLKE ile/ve/||/<> DAYANAK


- İLKE ile/ve/değil DOĞRU

( [not] PRINCIPLE vs./and/but RIGHT )


- İLKE ile/ve/<> DÖNÜŞÜM

( PRINCIPLE vs./and/<> TRANSFORMATION )


- İLKE ile/ve/||/<> DÜZEN

( İlkelerimizin ışığında dünyaya katılamazsak, ilkelerimize karşın dünyaya katılmak zorunda kalırız. )

( Olgun kişiler, ilkesiz davranmaktan vazgeçerek kendilerine olan güveni ve meziyetlerini sağlamlaştırır. )

( PRINCIPLE vs./and/||/<> SETTING/ORDER/REGULARITY )


- İLKE ile/ve/||/<> ERDEM


- İLKE ve/=/<>/> HAKİKAT

( PRINCIPLE and/=/<>/> TRUTH )


- İLKE ile/ve KIBLE


- İLKE ile/ve/<> KİŞİ/İNSAN

( Bazen, bir ilke için herkesten, bazen bir kişi/insan için tüm ilkeler(imiz)den vazgeçebiliriz/vazgeçebilmeliyiz! )


- İLKE = MEBDE, UMDE = PRINCIPLE[İng.] = PRINCIPE[Fr.] = PRINZIP, GRUNDSATZ[Alm.] = PRINCIPIUM[Lat.] = ARKHE[Yun.] = PRINCIPIO[İsp.]


- İLKE ile/ve/<> ÖNKABUL

( PRINCIPLE vs./and/<> PREACCEPTANCE )


- İLKE ile/ve REFERANS

( PRINCIPLE vs./and REFERENCE )


- İLKE ve/<> SİMGE

( İp. VE/<> Uçurtma.
İlke[ip] yoksa simge[uçurtma] da olmaz. )

( PRINCIPLE and/<> SYMBOL )


- İLKE ile/ve/<> SIRADÜZEN

( PRINCIPLE vs./and/<> HIERARCHY )


- İLKE ile/ve/||/<> TROPLAR

( ... İLE Antik Çağ kuşkucularının varolanlar hakkında nesnel bilgi edinebilmenin olanaksızlığını kanıtlamak için kullandıkları ilkeler. )


- İLKE ve/||/<>/= ÜST SOYUTLAMA


- İLKE ile/ve VARSAYIM

( PRINCIPLE vs./and HYPOTHESIS )


- İLKE ile/ve/||/<> ZEMİN


- İLKECE BİLİNÇLİ:
GERÇEK ile/ve/||/<> OLANAKLI

( )


- İLKECE BİLİNÇLİ ile/ve/||/<> İLKECE BİLİNÇSİZ

( )


- İLKEL DİNLER ile/ve AHLÂK DİNLERİ ile/ve KOZMİK DİNLER

( PRIMITIVE RELIGIONS vs./and MORAL RELIGIONS vs./and COSMIC RELIGIONS )


- İLKEL/LİK değil/yerine/>< İLKELİ/LİK

( Kişiyi ayakta tutan, iskelet ve kas sistemi değil ilkeliliğidir. )

( )

( İlkel olmak istemiyorsak ilkeli olmak durumundayız. )


- İLKEL/LİK ile/ve/||/<> OLANAKSIZ/LIK


- İLKEL ile/ve/değil/||/<> BİRİNCİL

( [not] PRIMITIVE vs./and/||/<>/but PRIMARY )


- İLKEL ve/<> İLK EL


- İLKEL ile/değil İLKSEL


- İLKEL = İPTİDAİ = PRIMITIVE[İng.] = PRIMITIF[Fr.] = PRIMITIV[Alm.] = PRIMITIVUS < PRIMUS[Lat.] = PRIMITIVO[İsp.]


- İLKELER:
BİLGİDE ile/ve/=/||/<> OLGUSALLIKTA


- İLKELER ile/ve/değil İÇERİK

( [not] PRINCIPLES vs./and/but CONTENT )


- İLKELER ile/ve/değil/||/<> İLKESELLİK

( Değişebilir/değiştirilebilir, geliştirilebilir, yok edilebilir. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Aşılamaz, geçilemez, ertelenemez, göz ardı edilemez, askıya alınamaz, kenara konulamaz. )


- İLKELERİM ile/değil/yerine İLKELER (VE İLKESELLİK)


- İLKELERİN:
VAROLMA SORUNSALI ile/ve İŞLEVSELLİĞİ ile/ve DEĞİŞİMİ ile/ve OLMAMASI ile/ve BİRLİĞİ ile/ve İNKÂRI


- İLKELLİK ile/ve/değil/yerine/||/=/<>/></> UYGARLIK


- İLKENİN:
GERÇEKLEŞTİRİLMESİ ile/ve/değil/||/<>/> DÜZENLEYİCİLİĞİ


- İLKESEL/İLKEYİ DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK ile/ve İLKEYLE DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK

( Anlayışı konuşmak, aklı anlamak. İLE/VE Şeyi, olayı anlamak. )

( Varlıksal. İLE/VE Varoluşsal. )


- İLKESELLİK ve/||/<>/< ZORUNLULUK


- İLKESİZLİK ile/ve/= DÜŞÜNCESİZLİK

( LACK OF PRINCIPLE vs./and/= THOUGHTLESSNESS )


- İLKİN AĞIZLILAR ile/ve/değil/||/<>/> İKİNCİL AĞIZLILAR

( Bilateria öbeğinden çokhücrelilerin ayrıldığı iki alt öbekten biridir. Embriyonik gelişim sırasında blastopor, tüm yaşam boyunca ağız olarak kalırken, öteki öbek olan ikincil ağızlılarda anüse dönüşür; ağız başka yerde oluşur. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Hayvanlar âleminin üst şubesidir. Protostomia'ya girmeyen hayvanları kapsayan ve alt âlem olan Eumetazoa'nın Bilateria dalının bir taksonudur. )

( PROTOSTOMIA cum/et/||/<>/> DEUTROSTOMIA/DEUTEROSTOMES )


- İLKİNDİ değil İKİNDİ


- İLKLER ve/<>/> İZLER


- İLKOKUL FİŞLERİ:
ALMANYA'DA ile İNGİLTERE'DE ile JAPONYA'DA ile [ne yazık ki]
TÜRKİYE'DE

( Üretim ve yaşam, disiplinle başlar. İLE Geçmişini bilmeyen, geleceğini belirleyemez. İLE Yaşamak için üreteceksin. İLE Ali, ata bak! )


- İLKOKUL değil İLKÖĞRETİM (OKULU)


- İLKÖRNEK = ENMUZEC-İ EVVEL = ARCHETYP[İng.] = ARCHÉTYPE[Fr.] = ARCHETYP[Alm.] = ARKHÉTYPOS[Yun.]


- İLKSEL ile/ve BİRİNCİL


- İLKSEL ile SONSAL

( İlksel, Biçimi verir. [İnsandaki olanaklar ilkseldir(deneye dayanmayandır)]. İLE Sonsal, Malzemeyi verir. )

( APRIORI vs. APOSTERIORI )


- ILL vs. SICK


- İLLÂ[Ar.] ile LÂKİN[Ar.]


- ILLEGAL vs. SECRET/HIDDEN


- İLLEGAL değil/yerine/= YASADIŞI


- ILLEGIBLE vs. ELIGIBLE


- İLLET-İ CELÎ ile/ve/||/<> İLLET-İ HAFÎ ile/ve/||/<> MÜNÂSEBET ile/ve/||/<> REY-İ HÜZZAK

( Zahir ve açık bir nedene dayanan yol. İLE/VE/||/<> Gizli bir nedene dayanan yol. İLE/VE/||/<> Mantıkî bir ilişkiye dayanan yol. İLE/VE/||/<> Bu alanda uğraşan âlimlerin oylarına dayanan yol. )


- İLLET-İ MADDİYE ile/ve İLLET-İ SÛRİYE ile/ve İLLET-İ FAİLE ile/ve İLLET-İ GAİYE

( Ne'den/Hangi şeyden? İLE/VE Nasıl?/Ne surette? İLE/VE Kim? İLE/VE Ne için/Niçin? )


- İLLET-İ SEHER[Ar.]/ENSOMİ/INSOMNIA[İng.] ile ARIK[Ar.]

( Uykusuzluk hastalığı. İLE Uykusuzluk. )


- İLLET'TEN MALÛL'A ile MALÛL'DAN İLLET'E

( Delil. İLE Burhan-ı İnnî. )


- İLLET ile/ve EVSÂT

( Fizikte! İLE/VE Mantıkta! )


- İLLET ile İLKE


- İLLET ile İLLET

( Sayrılık. | Sayrılık derecesine varan alışkanlık. | Bozukluk. | Kızdıran, sinirlendiren şey ya da kişi. İLE Neden. )


- İLLET ile/ve/<> MALÛL

( Sebep. İLE/VE/<> Sonuç. )


- İLLETLER ve İLLETLER[tanımlarda]

( Fâil ve Gâyî ve Sûrî ve Maddî VE Sûrî ve Maddî )


- ILLIMANI ve/<> CORDILLERA REAL

( Bolivya'nın başkenti La Paz'ın 6462 m. yüksekliğinde bulunan bu iki karlı tepe, kentin en görülmeye değer yerlerindendir. )


- ILLIMUNATE vs. LIGHTENMENT


- İLLİYET BAĞI değil/yerine/= NEDENSELLİK BAĞI


- ILLNESS vs. SICKNESS vs. AILMENT vs. DISEASE vs. MALADY


- ILLUSTRE ile/ve CARDINALE ile/ve REGALE ile/ve CURIALE

( Işık saçan dil. İLE/VE Kılavuz ve kural işlevi gören dil. İLE/VE Ulusal bir hükümdarlığın sarayında yer almaya lâyık dil. İLE/VE Hükümetin, yargının, bilgeliğin dili. )


- İLLÜZYON[İng./Fr. < ILLUSION] değil/yerine/= YANILSAMA


- İLM

( OKUYARAK ÖĞRENİLEN BİLGİ, NAZARÎ BİLGİ | BİLME, BİLİŞ, BİR ŞEYİN DOĞRUSUNU BİLME | SIFÂT-I KEMÂLİYE )


- İLM el-YAKÎN ile AYN el-YAKÎN ile HAKK el-YAKÎN

( Okuyarak/duyarak eminlik. İLE Görerek eminlik. İLE Hakk'la, bizzat yaşayarak eminlik. )


- İLM-EL YAKÎN ile MAKBULÂT


- İLM-EL-EDDÂN ile/ve/||/<> İLM-EL-LEDÜN

( Gövdenin/bedenin bilgisi. İLE/VE/||/<> Allah bilgisi. )


- İLM-EL-YAKÎN

( KESİN BİLGİ )


- İLM-İ ÂLÂ/EVVEL ile/ve İLM-İ EVSAD ile/ve İLM-İ EDNÂ

( İLM-İ İLÂHÎ ile/ve İLM-İ RİYÂZÎ ile/ve İLM-İ TABİİ )

( Metafizik. İLE/VE Matematik. İLE/VE Fizik. )


- İLM-İ CEFR(/CİFR) ile İLM-İ REML ile İLM-İ VEFK


- İLM-İ EDVÂR[Ar.]

( Mûsikî ilmi. )


- İLM-İ HEY'E(T) ile/= İLM-İ FELEK ile/= İLM-İ NÜCÛM/İLM el-NÜCÛM ile/= İLM-İ AHKÂM ile/= İLM-İ el-MİKAT

( ... İLE/= İLM-İ MİKAT'ta: Şemsedin Halili VE Muhammed Konevi. )


- İLM-İ HUDÛRÎ ile/ve/<> İLM-İ HUSÛLÎ

( Bilen ile bilinenin aynı olduğu ilim. İLE/VE/<> Bilen ile bilinenin ayrı olduğu ilim. )

( Hazır/huzur olan. İLE/VE/<> Edinilen. Hasıl olan. )

( Sûfi'nin bilgisi. İLE/VE/<> Âlim'in bilgisi. )

( Ancak husûlî ilim ikiye ayrılır. )


- İLM-İ İLÂHÎ ile/ve İLM-İ A'LÂ

( Hem hariçte, hem zihinde, maddeden ârî olan ilimler. )


- İLM-İ KELÂM ve İLM-İ FIKIH ve İLM-İ HÂL

( İman ve itikadı anlatan geniş ve derin ilim.[Bu ilmi anlatan kitaplara AKÂİD de denilir.] VE Gövde ile yapılacak ahkâm-ı islâmiye'yi bildiren ilim ve kitapları. VE Halk için, tahsili olmayanlar için yazılmış olan ve herkesin bilmesi, inanması ve yapması gereken kelâm, ahlâk ve fıkıh bilgilerini kısaca ve açıkça anlatan ilim ve kitapları. )


- İLM-İ LEDÜN

( ALLAH'IN SIRLARINA AİT MANEVİ BİLGİ, GAYB İLMİ )


- İLM-İ MEDENİYE(T) ile/ve/||/<> İLM-İ SİYÂSE(T)


- İLM-İ MUTLAK ve/= TASAVVUR-U MUTLAK


- İLM-İ NAHV ile İLM-İ MAHV


- İlm-i Siyâse(t) ile KONUŞ!!!


- İLM-İ SİYASET ile/ve İRFAN


- İLM-İ TEDBİR-İ MÜLK ile/ve/||/<> İLM-İ TEDBİR-İ MENZİL


- İLM-İ VÜCÛD ile/ve İLM-İ MEVCÛD ile/ve İLM-İ MADDÎ

( Varlık bilimi. İLE/VE Varolan bilimi. İLE/VE Maddelerin/şeylerin bilimi. )


- İLM-İ ZÂHİR ile/ve İLM-İ BÂTIN

( İlmi- Zâhir ve Bâtın'ın çok çeşitleri vardır: İlm-i imân, ilm-i İslâm, ilm-i ihsan, ilm-i ikân, ilm-i tövbe, ilm-i zühd, ilm-i takva, ilm-i ihlâs, ilm-i mârifet-i nefs, ilm-i mârifet-i dil, ilm-i tezkiye-yi nefs, ilm-i tezkiye-yi dil, ilm-i hitab, ilm-i nidâ, ilm-i kelâm, ilm-i mükâşefe, ilm-i tevhîd, ilm-i tecelli-i zât, ilm-i tecelli-i sıfat, ilm-i makamât, ilm-i ahvâl, ilm-i kurb, ilm-i vusûl, ilm-i fenâ, ilm-i bekâ, ilm-i sekr. )

( Her ilmin kendine göre perdeleri vardır. )


- İLM-İ ZÂHİR ile/ve/<> İLM-İ BÂTIN ile/ve/<> İLM-İ LEDÜN

( İlimler üç bölüktür.
- Sülûk yoluyla elde edilen ilim.
- Keşfe dayanan ilim.
- Sırra bağlı ilim.[Hiçbir biçimde belirtilmez.] )

( Ledün ilmi, bilineni unutma ilmidir. )

( Ledün ilmi, öğrenmek değil, unutma ilmidir. )

( Bildiklerimizi unıta unuta, ilimsiz bir ilim zuhur eder. )

( Bilip unutacağız, sıra kendimize gelecek. Kendimizi de, önce bileceğiz, sonra unutacağız. )

( Bugünkü Cennet-i İrfâna dahil olsalar uşşak, Yarınki va'dolan hûri veyâ gılmanı neylerler... )

( Su. İLE/VE/<> Saf su gibidir. )

( Su. İLE/VE/<> Süt. )


- İLM'EL YAKÎN ile/ve AYN'EL YAKÎN ile/ve HAKK'EL YAKÎN

( AVAM ile/ve EBRAR ile/ve MUKARREBÎN )

( TOWARD GOD vs./and WITH GOD vs./and IN GOD
BODILY/INTIMATE KNOWING vs./and BODILY/INTIMATE RECOGNITION vs./and BODILY/INTIMATE EXPERIENCING )

( TIZHI ile/ve TIREN ile/ve TIYAN )


- İLM'EL YAKÎN ile AYN'EL YAKÎN ile HAKK'EL YAKÎN

( Okuyarak/duyarak eminlik. İLE Görerek eminlik. İLE Hakk'la, bizzat yaşayarak eminlik. )


- ILM/İLM[Ar.] ile MA'RİFET[Ar.]


- ILM/İLM[Ar.] ile RESH[Ar.]


- ILM/İLM[Ar.] ile RÜ'YET[Ar.]


- ILM/İLM[Ar.] ile ŞEHÂDET[Ar.]


- ILM/İLM[Ar.] ile ŞU'ÛR[Ar.]


- ILM/İLM[Ar.] ile TAKLÎD[Ar.]


- ILM/İLM[Ar.] ile TEBYÎN[Ar.]


- ILM/İLM[Ar.] ile/ve/||/<>/> YAKÎN[Ar.]


- ILM/İLM[Ar.] ile/>< ZANN[Ar.]


- ILM/İLM[Ar.] ile ZİKR[Ar.]


- İLMÂ[Ar.] ile İLMÂ'[Ar.] ile İLMÂH[Ar.]

( Çalma. İLE Parlatma, lemeân ettirme. | Bir şeyi, olmadan önce işaretle bildirme. İLE Bir şeyi parıldatma. | Güzel bir bayanın, yüzünü gösterip hemen çekilmesi. )


- İLMEK İLMEK (İŞLEMEK/DOKUMAK)


- İLMEKLERDEN YAPILMIŞ DOKU = SIRÇALI NESC = TISSU DE MAILLES


- İLMEN YAKÎN değil İLM EL-YAKÎN


- İLMİ EĞİTİM ve/<> İRFÂNÎ TERBİYE


- İLMÎ ESER ile/ve/değil FİKRÎ ESER


- İLMÎ TEVHÎD ile/ve/değil/yerine HÂL TEVHÎDİ

( Ham. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Olgun. )

( Tevhidi anlayan, mağaradan çıkar. )

( Evvelâ hâl gerek, neylesin ilim. )


- İLMÎ ve AMELÎ


- İLMÎ ile/ve/değil ZEVKÎ


- İLMİHAL =/< İLM-İ HÂL


- İLMİNE, İRFÂN (İSTEYEN/ARAYAN) ile/ve DERDİNE, DERMÂN (İSTEYEN/ARAYAN)


- İLMULLÂH ile/ve/değil/yerine MARİFETULLÂH

( Allah'ı bildim" cümlesinde bilmek anlamında ilim sözcüğü kullanılmaz. Çünkü, filozof ve kelâmcılara göre ilim, tümellere ilişkin olduğundan, Allah'ın zâtını bilmek(ilim) mümkün değildir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Bilmek(ilim) yerine Marifet kullanılır. Çünkü Marifet filozof ve kelâmcılara göre tikellere ilişkindir. )

( Mârifetullah'ta, fikir/tefekkür kalmaz. )


- İLO

( Erkeğin eşine yanaşmaması için yemin etmesi. )


- ILR/İMPLANTABLE LOOP RECORDER[İng.] değil/yerine/= YÜREK İÇİ DÖNGÜ KAYDEDICİ


- İLRÜK[Uç]/İLDRÜK ile SEDEFOTU
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Sedefotugillerden bir bitki. İLE ... )


- İLTERİŞ

( Milleti toplayan. )


- İLTİFAT DEĞİL!:
[ya] KİNÂYE ile/değil/ya da GERÇEK


- İLTİFAT ETMEK değil/yerine/= İLGİKAYRI GÖSTERMEK


- İLTİFAT[Ar. < İLTAFAT] değil/yerine/= İLGİKAYRI(/DÖNMEK/İLGİLENMEK/YÖNELMEK)


- İLTİFAT[Ar. < LÜTÛF[çoğ.] < LÂTİF(< L-T-F)(< LETÂFET)] ile/ve/||/<> TALTİF[Ar. < LÜTÛF < T-L-F]

( Sözel ya da duygusal bir övgü ve ilgi gösterme biçimi. | Birine güler yüz gösterme, hatırını sorma, tatlı davranma. | İlgi gösterme, rağbet etme. | Söz söylerken, daha çok etki sağlamak için beklenmedik bir anda sözü, konu ile çok yakından ilgili birine ya da bir şeye yöneltme. | Yüzünü çevirerek bakma. İLE/VE/||/<> Daha çok, somut bir ödül ya da onurlandırma anlamı taşır. | Birini ödüllendirmek, takdir etmek. Birine lütûf ve ikramda bulunmak. | Yumuşatma, güzelleştirme. | | İyi ve güzel davranarak gönül almak. | Birini nişan, madalya, aylık artırma vb. şeylerle ödüllendirme. )

( Kişiye/kişilere, (beklentisiz/karşılık beklemeksizin ve incelerek) gülümsemek/tebessüm, yüz/bakış, dans, müzik, ses, şiir, ince sözcük, selen/sedâ ve/ya da soluk/nefes(konuşma/yanıt) ikram etmek... )


- İLTİFAT ve/+/||/<>/> CESÂRET VERMEK


- İLTİFAT ile HAKARET


- İLTİFAT ile/ve/||/<>/>/< İTİBAR


- İLTİFAT ile/ve KİNÂYE


- İLTİFAT ile/ve ONAY


- İLTİFAT ile/ve/değil/yerine/<> ŞÜKRAN


- İLTİFATA TÂBİ OLAN:
HAKİKAT değil MÂRİFET


- İLTİHÂF[Ar.] ile İLTİHÂF[Ar. < LİHAF]

( Yanma, parlama. İLE Yorgan, çarşaf gibi şeylere bürünme. )


- İLTİHAP[Ar. değil/yerine/= YANGI


- İLTİKA'[Ar. < LİKA]["ka" uzun okunur] ile İLTİKA'["ka" uzun okunur]

( Rastgelme, kavuşma, karşılaşma, buluşma. İLE Rengi değişme, benzi atma. )


- İLTİMÂ[Ar.] ile İLTİMÂ'[Ar. < LEM | çoğ. İLTİMÂÂT] ile İLTİMÂH[Ar. < LEMH]

( Renk değiştirme. | Sararma, solma. İLE Parıldama, lem'alanma. İLE Bir şeye şaşkın şaşkın bakma. )


- İLTİMAS[Ar.] değil/yerine/= KAYIRMA/KAYIRIŞ



(4/8)

FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
( Click here to see further differences!... )




Bu sayfa 01 Ocak 2025 itibariyle 286 kez incelenmiş/okunmuştur.