Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

HE... ~ HE...
İLE BAŞLAYAN SÖZCÜKLERDE

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



HE... ~ ... / ... ~ HE... ile başlayan FaRkLaR...

- ' (KESME İMİ) ile - HECE BÖLME


- -FACİENT ile/||/<> -FİCATİON ile/||/<> -FEROUS ile/||/<> FUNCT- ile/||/<> -GEN/-GENE ile/||/<> -GENESİS ile/||/<> HEREDO- ile/||/<> -PRAXİA/-PRAXİS ile/||/<> -PLASİA/-PLASİS/-PLASY ile/||/<> -PLAST/-PLASTİC/-PLASTY/-PLASY ile/||/<> -PARA/-PAROUS ile/||/<> -POİESİS/-POİETİC ile/||/<> NE-/NEO- ile/||/<> -OSİS/SİS- ile/||/<> SEPT-/SEPTİ-/SEPTO- ile/||/<> ECH-

( Yapmak, oluşturmak. İLE/||/<> Yapmak, neden olmak. İLE/||/<> Oluşturmak, sağlamak, yapmak. İLE/||/<> Yapma, hizmet, işlev. İLE/||/<> Oluşturulan, yayılan, yönlendirilen, oluşturan, yönlendiren, meydana getiren, babası olmak. İLE/||/<> Herhangi bir şeyin oluşumu, kaynağı. İLE/||/<> Genetiksel. İLE/||/<> Etki, yapma, tedavi uygulamaları. İLE/||/<> Gelişme ile ilgili, oluşum. İLE/||/<> Oluşturan, oluşma, oluşturma olayı, meydana getirme, gelişme, büyüme, canlı ilkel göze. İLE/||/<> Yapma, oluşturma, ortaya çıkarma, doğurma. İLE/||/<> Oluşum ya da yapımla ilgili. İLE/||/<> Yeni, son, yeni gelişen bölüm, anormal yeni oluşum. İLE/||/<> Bir durum, olay, koşul, fizyolojik artım, oluşum. İLE/||/<> Bölme, bölüm/septum ile ilgili, yedi. İLE/||/<> Sahip olmak, birleşmek. )


- ... ANLAŞILMAZ! ile/değil/yerine HERKES, KABI KADARINI ALIR


- ... HERŞEYİN EN İYİSİNE LÂYIKTIR ile/değil ... HERŞEYİN EN İYİSİNİ YAPAR/DI


- ...:
KAYNAK/LI/LIK ile/ve/||/<> ODAK/LI/LIK ile/ve/||/<> AMAÇ/LI/LIK ile/ve/||/<> HEDEF/Lİ/LİK ile/ve/||/<> TEMEL/Lİ/LİK


- (HERŞEYE) BURNUNU SOKMAK/SOKUYOR OLMAK ile/ve (HERŞEYE) MAYDANOZ OLMAK


- [Ar.] CÜSSE ile/ve HEYBET

( Gövde, kalıp, çelim. İLE/VE Korku ile saygı duygularını birden uyandıran durum ya da gösteriş. )


- [hem] ÇOK OKUYAN ile/ve/||/<>/hem de ÇOK GEZEN

( Hangisi daha çok bilir?" sorusuna, birinden yana, iki yaklaşımda bulunuluyor. Doğru yanıt diye bir şey yok! İkisi de doğru ya/ya da yanlış olabilir. Fakat bilinebilecek bir şey varsa, o da ikisini de yapanın hiçbir şey bilmediğidir. Yani ne kadar bilmediğini anlayarak ve ne kadar daha anlaması gerektiğini anlar. "ŞİO ME NİHİL ŞİRE"[En iyi bildiğim şey, hiçbir şey bilmediğim!"] )


- [ne yazık ki]:
[hem] SUÇLU ile/ve/hem de/||/<>/> "GÜÇLÜ"


- [ne yazık ki]
HARAM ile/ve/değil/yerine/>< HELÂL

( Helâl damlar, haram akar. )

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Dinin hükümleri bakımından kullanılabilen. | Haram olmayan. )


- [ne yazık ki]
HERHANGİ BİR YERDEKİ ADÂLETSİZLİK ile/değil/yerine/></> HER YERDEKİ ADÂLET

( Tehdit. İLE/DEĞİL/YERİNE/> Düzen. )

( Herhangi bir yerdeki adâletsizlik, adâleti tehdit eder her yerde. )

( Injustice anywhere is a threat to justice everywhere. )


- [ÖĞRENİYORUZ/ANLIYORUZ]
OKUDUĞUMUZU ile/ve/<> DUYDUĞUMUZU ile/ve/<>
GÖRDÜĞÜMÜZÜ ile/ve/<>
HEM DUYUP, HEM GÖRDÜĞÜMÜZÜ ile/ve/<>
TARTIŞTIĞIMIZI ile/ve/<> DENEYİMLEDİĞİMİZİ ile/ve/<>
ANLATTIĞIMIZI/ÖĞRETTİĞİMİZİ

( %10 ile/ve/<> %20 ile/ve/<> %30 ile/ve/<> %50 ile/ve/<> %70 ile/ve/<> %80 ile/ve/<> %95 )

( [WE LEARN, WHAT WE]:
READ vs./and/<> HEAR vs./and/<> SEE vs./and/<> SEE & HEAR vs./and/<> DISCUSS vs./and/<> EXPERIENCE vs./and/<> TEACH )


- [TENZİH-TEŞBİH ile/ve/> TENZİHTE TEŞBİH, TEŞBİHTE TENZİH] ile/ve/değil/yerine/> HEM TENZİH, HEM DE TEŞBİH | NE TENZİH, NE DE TEŞBİH


- | ENERJİ || HELYUM[He] || NÖTRON |
ile/ve/<>/<
DÖTERYUM[D] || TRİTYUM[T]

( )


- A/AN[Yun.] ile/||/<> ANTİ[Yun.] ile/||/<> Bİ/BİS[Lat.] ile/||/<> DE/DES[Fr.] ile/||/<> DİS[Yun.] ile/||/<> EX[Lat.] ile/||/<> EXO[Lat.] ile/||/<> EPİ[Yun.] ile/||/<> FOS[Yun.] ile/||/<> GEO( >JEO)[Yun.] ile/||/<> HETER/O[Yun.] ile/||/<> HYPO(HİPO)[Yun.] ile/||/<> HYPER(HİPER) ile/||/<> HYDRO(HİDRO)[Yun.] ile/||/<> HOMO[Yun.] ile/||/<> İL/İN ile/||/<> İNTER[Lat.] ile/||/<> İZO[Yun.] ile/||/<> COZMO(KOZMO)[Yun.] ile/||/<> KONTRA[İt.] ile/||/<> KO/KOL/KOM/KON[Lat.] ile/||/<> MAKRO[Yun.] ile/||/<> MİKRO[Yun.] ile/||/<> MONO[Yun.] ile/||/<> NEO[Yun.] ile/||/<> OTO[Yun.] ile/||/<> PAN[Yun.] ile/||/<> PAR/PARA[Yun.] ile/||/<> POLİ[Yun.] ile/||/<> PRE[Fr.] ile/||/<> PRO[Yun.] ile/||/<> RE[Lat.] ile/||/<> SYN/SYM/SEM[Yun.] ile/||/<> SÜR[Lat.] ile/||/<> TELE[Yun.]

( Yok/luk. [ametal | amorf | aritmik] [analjezi | anestezi | anonim]

İLE/||/<>

Karşıt. [antibiyotik | antipatik | antitez]

İLE/||/<>

Çift, tekrar. [binok | bisiklet]

İLE/||/<>

Olumsuzluk.[demode | deforme | deşifre]

İLE/||/<>

Olumsuzluk ve güçlük. [diskalifiye | dismorf | disfonksiyon]

İLE/||/<>

Dışı, dışında, ...-dan başka. [exporte | expresyonizm | expresyon]

İLE/||/<>

Dışarıdan, dıştan bakılınca. [exotermik | exotizm]

İLE/||/<>

Üzerinde. [epiderm | epigrafi]

İLE/||/<>

Işık, parıltı. [fosfat | fosfor]

İLE/||/<>

Yerle ilgili ön ek. [jeofizik | jeoloji/jeolog]

İLE/||/<>

Öteki, öbür, başka. [heterojen | heterozigot]

İLE/||/<>

Aşağı, alt, daha alt. [hipoderm | hipotenüs | hipotez]

İLE/||/<>

Üstünde, aşırı, yukarı, dışında. [hipertansiyon]

İLE/||/<>

Su, suyla ilgili. [hidrosefali | hidrografi | hidrojen]

İLE/||/<>

Eş, benzer. [homojen | homonim | homolog]

İLE/||/<>

-dan yoksun. [illegal] [indirekt | inorganik]

İLE/||/<>

Ara, arası. [internasyonal | interpol]

İLE/||/<>

Eşitlik. [izobar | izotop | izoterm]

İLE/||/<>

Evren. [kozmogami | kozmopolit | kozmoloji]

İLE/||/<>

Karşı, aksi yönde. [kontrast | kontgerilla | kontratak]

İLE/||/<>

Birlik, beraberlik. [koalisyon | koleksiyon | konferans

İLE/||/<>

Büyük, geniş. [makrosefal | makrostopi]

İLE/||/<>

Küçük. [mikrofilm | mikrometre | mikrofon]

İLE/||/<>

Bir, tek. [monarşi | monolog | monopol]

İLE/||/<>

Yeni. [neolitik]

İLE/||/<>

Kendi, kendiliğinden. [otobiyografi | otopsi | otokritik]

İLE/||/<>

Bütün, birlik. [panorama | pankreas]

İLE/||/<>

Boyunca, karşı, üstünde, yanında. [paragraf | paralel]

İLE/||/<>

Çok. [poliandri | poliklinik]

İLE/||/<>

İlk, önceki, birinci. [prefabrik | prematüre]

İLE/||/<>

İleride, önde. [prolog | prova | prototip]

İLE/||/<>

Yeniden, tekrar, geri döndürmek. [reaksiyon | redaktör]

İLE/||/<>

Birlikte. [simetri | senfoni | sempati]

İLE/||/<>

Süper, üstünlük. [sürmenaj]

İLE/||/<>

Uzak, ırak. [teleferik | telefon | telepati] )

( ANTİ-...

- Antiaging/anti-aging: Genç kalma, yaşlanmayı önleme; yaşlanmayı önleyici.

- Antialerjik: Duyarca önleyici/giderici.

- Antidepresan: Çökkünlük giderici.

- Antidiüretik: Sidik/idrar kesici.

- Antidiyabetik: Şeker düşürücü.

- Antidot(e): Panzehir.

- Antiemetik: Kusma önleyici.

- Antienfeksiyöz/antienfektif: Bulaş önleyici/giderici.

- Anti-enflamatuvar: Yangı giderici.

- Antiflojistik: Yangı giderici.

- Antifungal: Mantar giderici/karşıtı.

- Antihelmintik: Solucan kıran/giderici.

- Antihemorajik: Kanama kesici/önleyici.

- Antihipertansif: Kan basıncı düşürücü.

- Antikoagülan: Pıhtı önleyici/çözücü.

- Antikodon: Karşıt şifre.

- Antikonsepsiyonel: Gebelik önleyici.

- Antikonvülzif: Nöbet önleyici.

- Antimalarial: Sıtma ilacı.

- Antimikotik: Mantar ilacı/karşıtı.

- Antineoplastik: Kanser ilacı.

- Antinevraljik: Sinir ağrısı dindirici.

- Antiparaziter: Asalak karşıtı/ilacı.

- Antipiretik: Ateş düşürücü.

- Antiproliferatif: Çoğalım önleyici.

- Antiprüritik: Kaşıntı giderici.

- Antisekretuvar: Salgı önleyici.

- Antisepsi: Arıtım, bulaş giderici.

- Antiseptik: Arıtkan, bulaş gideren.

- Antispazmodik: Kasılım çözücü.

- Antistres: Gerilim giderici/önleyici.

- Antite: Özgün durum.

- Antite morbid: Sayrılıklı özgün durum.

- Antitermik: Isı/sıcaklık düşürücü.

- Antitussif: Öksürük kesici/önleyici.

- Antivertijinöz: Baş dönmesi önleyici. )


- aa[Lat. < ANA] değil/yerine/= HER BİRİNDEN EŞİT ORANDA


- ABDOMİN- ile/||/<> CELİ-/CELİO-/COELİ-/COELİO- ile/||/<> OMPHAL-/OMPHALO-/-OMPHALUS ile/||/<> GASTER-/-GASTER/GASTREO-/GASTR-/-GASTRİA/GASTRO- ile/||/<> LAPAR- ile/||/<> LUMB-/LUMBO- ile/||/<> VENTRİ-/VENTRO- ile/||/<> HELC-/HELCO-

( Karın, karınla ilgili. İLE/||/<> Karın, göbek. İLE/||/<> Göbek, göbeğin durumu, navel. İLE/||/<> Mide/karın ile ilgili, mide ile ilgili durum, bölüm ya da benzerliği belirir. İLE/||/<> Yan taraf, böğür, bel, karın(bazen). İLE/||/<> Bel. İLE/||/<> Karın, gövdenin ön tarafı. İLE/||/<> Ülser, ülser yapan, dokuyu yiyen yara. )


- ACTİN-/ACTİNO- ile/||/<> HELİ-/HELİO- ile/||/<> THERM-/-THERM/THERMO-/-THERMY ile/||/<> CAL-/CALORİ- ile/||/<> ELECTRO- ile/||/<> ASTR-/ASTRO-

( Işın. İLE/||/<> Güneş, güneş ışığı ile ilgili. İLE/||/<> Isıyla, ısı oluşumu ile ilgili. İLE/||/<> Isı. İLE/||/<> Elektrikle ilgili. İLE/||/<> Yıldız, yıldızımsı, yıldız biçiminde. )


- ADAM[Ar. < ÂDEM] ile HERİF[Ar. < HARİF]


- ADINA ile/ve/||/<> HESABINA


- AITHER ile/ve HEMERA

( Esir, Esirli Işık. İLE/VE Gün, Gün Işığı. )

( Olympos'luların mekânı. İLE/VE ... )


- ALÂLÂDE ile HERHANGİ


- ALDANAN ya da ALDATAN ile/ve/||/<> HEM ALDANAN, HEM ALDATAN

( Hayvan. İLE/VE/||/<> İnsan. )


- ÂLET = TOOL[İng.] = OUTIL[Fr.] = WERKZEUG[Alm.] = ARNESE[İt.] = HERRAMIENTA[İsp.] = ARNESE[Lat.] = TO ORGANON[Yun.] = ÂLET[Ar., Fars.] = WERKTUIG[Felm.]


- ALGI = İDRAK = PERCEPTION[İng., Fr.] = WAHRNEHMUNG[Alm.] = PERCEPCION[İsp.] = PERCEPTIONIS[Lat.] = HE KATALEPSIS[Yun.] = el-İDRÂK el-HİSSÎ[Ar.] = İDRÂK-İ CUZ'Î[Fars.] = GEWAARWORDING, WAARNEMING[Felm.]


- ALIŞKANLIK = İTİYAT = HABIT[İng.] = HABITUDE[Fr.] = GEWOHNHEIT[Alm.] = HABITUS[Lat.] = HEKSIS[Yun.] = COSTUMBRE[İsp.]


- ALO ile/ve/||/<> HELLO[İng.] ile/ve/||/<> MOSHI MOSHI[Jap.]


- ALTIN KÖKÜ ile BOYA KÖKÜ ile EĞİR KÖKÜ/OTU ile HELVACI KÖKÜ/ÇÖVEN ile MEYAN KÖKÜ ile EK KÖK ile SAÇAK KÖK ile YUMRU KÖK

( Güney Amerika'da yetişen, kusturucu niteliği olan bir kök, ipeka. İLE ... İLE Dere ve durgun su kenarlarında yetişen, 50-125 santimetre yüksekliğinde, çok yıllık ve otsu bir bitki, eğir kökü. İLE Kökü ve dalları, suyu sabun katılmış gibi köpürten, kir temizleyici bir bitki. İLE Fasulyegillerden, 30-60 santimetre yüksekliğinde, tüysü yapraklı, mavimsi, mor çiçekli, tatlı olan toprak altı bölümleri hekimlikte ve serinletici içeceklerin yapımında kullanılan, çok yıllık otsu bir bitki. İLE Sapın yanlarından çıkan ince kök. İLE Buğdayda olduğu gibi asıl kökün çevresindeki ek köklerin gelişmesiyle oluşan kök topluluğu. | Kök boğazının hemen alt kısmından başlayıp çok dallanmış olarak toprakta yüzeysel biçimde gelişen kök. İLE Patates, pancar, yer elması gibi yumru biçiminde olan kök. )

( CEPHAELIS IPECA CUANHA cum ... cum ACORUS CALAMUS cum SAPONARIA OFFICINALIS cum GLYCYRRHIZA GLABRA cum ... cum ... cum ... )


- ALTIN ile/değil HELYODOR[Fr.]

( ... İLE/DEĞİL Altın sarısı renginde, berilden oluşan, kuyumculukta kullanılan bir taş. )


- ANADOLU'DA:
HELVA "KARMAK/KARIŞTIRMAK" ile/ve/değil/||/<> HELVA BASMAK


- ANEMAS KULESİ VE ZİNDANLARI ile/ve HERAKLEUS BURÇLARI


- ANEMİ ile/||/<> HEMOKROMATOZ

( Kanda düşük seviyede hemoglobin ya da kırmızı kan gözesi bulunması. İLE/||/<> Gövdede aşırı demir birikimi. )


- ANIMSAMA ile/ve/||/<> HESABA KATMA


- ANLAM/LI = MEAN/ING[İng.] = SIGNIFICATION[Fr.] = BEDEUTUNG[Alm.] = SIGNIFICATO[İt.] = SIGNIFICACION[İsp.] = SIGNIFICATIO[Lat.] = HE DIANOIA, HE DÜNAMIS[Yun.] = MEDLÛL, DELÂLET[Ar., Fars.] = BETEKENIS[Felm.]


- ANLAMA = FEHM, İDRAK = UNDERSTANDING, COMPREHENSION[İng.] = COMPRENDRE[Fr.] = DAS VERSTEHEN, HET VERSTAAN[Alm.] = ENTENDER, COMPRENDER[İsp.] = COMPREHENSIO[Lat.] = HE DIANOIA[Yun.] = MEFHUM[Ar.] = DARK[Fars.]


- ANTİK YUNAN'DA:
HELEN DÖNEMİ ile/ve/<> HELENİSTİK DÖNEM ile/ve/<> ROMA DÖNEMİ

( M.Ö. VI. - IV. yy. İLE/VE/<> M.Ö. IV. - I. yy. İLE/VE/<> M.S. I. - V. yy. )

( )


- ARAN ile/= HEYBE
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- ÂRİF ve ÂGÂH ve HEMDERT


- AŞAĞILAYICI/LIK / DIŞLAYICI/LIK ile/ve/<> "HERETİK" DEMEK


- AŞK ile/ve/<> HELÂK OLMAK

( Aşk/âşık olmadan helâk olunmaz. )


- ASPARAINEAE = HELYÛNÎYE


- ASPH/ASSOCIATION OF SCHOOLS OF PUBLIC[İng.] değil/yerine/= HEALTH KAMU SAĞLIĞI OKULLARI DERNEĞİ


- AŞURE[Ar. AŞURÂ] ile/ve/||/<>/> HELİSE KÖHLE SAVRMA KEŞKEK SAHRA AŞURESİ TUZLU AŞURE

( Tatlı olanı. İLE/VE/||/<>/> Tuzlu olanı. )


- AT:
HİÇKİMSENİN ve/<> HERKESİN(BİNENİN)


- ATOM(BÖLÜNEMEZLİK) = ATOME[İng.] = ATOME[Fr.] = ATAMUS, INDIVIDIUM CORPUS[Lat.] = (HE) ATOMOS[Yun.] = CUZ'UN LA-YETECEZZA, ZERRE[Ar.] = ATOM, ZERRE[Fars.] = PARAMANU, TANMATRA, ANU[Sans.] = YUANZI[Çince] = GENŞİ[Jap.] = NGUYÊN TU'[Vietnamca] = PARÁNY[Macarca]


- AYNI ile/ve/değil HEMEN HEMEN AYNI

( [not] SAME vs./and/but ALMOST SAME )


- AZAP değil/yerine HESAP

( Haramdan gelen ile. DEĞİL/YERİNE Helâlden gelenin. )


- BAĞ ile/ve/||/<> HEVENK[Fars.]

( ... İLE/VE/||/<> Bir ipe geçirilmiş ya da birbirine bağlanmış yaş yemiş ya da sebze bağı. )


- BAĞIŞ/HİBE ile/ve/değil/yerine HEDİYE


- BAMBU ile HEZAREN[Fars.: HEZAR[BİN] RENK]

( ... İLE Düğünçiçeğigillerden, hekimlikte kullanılan zehirli bir bitki. | Bambu. [Fars. HİZRAN] | Bambu saplarından yapılmış eşya. )


- BARIŞ = SULH = PEACE[İng.] = LA PAIX[Fr.] = DER FRIEDEN[Alm.] = LA PACE[İt.] = LA PAZ[İsp.] = PAX[Lat.] = HE EIRENE[Yun.] = SELÂM, SULH[Ar.] = ÂŞTÎ[Fars.] = VREDE[Felm.]


- BAŞ = HEAD[İng.] = TÊTE[Fr.] = HAUPT[Alm.] = TESTA[İt.] = CABEZA[İsp.] = CAPUT[Lat.] = HE KEFALE[Yun.] = REİS[Ar.] = SER[Fars.] = HOOFD[Felm.]


- BATI/LI(coğrafya) = KEDİN, KURIYAKI = WEST/ERN[İng.] = OUEST, OCCIDENT/AL[Fr.] = DER WESTEN/WESTLICH[Alm.] = OCCIDENTE/OCCIDENTAL(E)[İt., İsp.] = OCCIDENS/OCCIDENTEM[Lat.] = HE DÜZIS/PROS HELION DÜZIN[Yun.] = el-ĞARB/ĞARBÎ[Ar.] = BÂKHTER/Î[Fars.] = HET WESTEN/WESTELIJK[Felm.]


- BATI/LI(uygarlık) = GARB/Î = OCCIDENT/AL[İng., Fr.] = DAS ABENDLAND/ABENDLÄNDISCH[Alm.] = OCCIDENTE/OCCIDENTAL(E)[İt., İsp.] = VESPER, OCCIDENS, TERRÆ OCCIDENTEM VERSUS SITÆ[Lat.] = HE PROS HELIOU DÜSMAS[Yun.] = el-MAĞRİB[Ar.] = GARBÎ[Fars.] = HET AVONDLAND/S[Felm.]


- BÂTINÎ ile/değil HERETİK

( Kendi dininin içindeki "sapmalar". İLE/DEĞİL Dinin dışına yönelik "sapmalar". )

( ... İLE/DEĞİL Ortodoksluk içinde ve sonrasında oluşmuşluğuyla ad bulmuştur. )


- BAZI BÖCEK TAKIMLARI'NDA:
ANOPLURA ile COLEOPTERA ile DERMAPTERA ile DIPTERA ile HEMIPTERA ile HYMENOPTERA ile ISOPTERA ile LEPIDOPTERA ile ODONATA ile ORTHOPTERA ile SIPHONAPTERA ile TRICHOPTERA

( Kanatsız dış parazitlerdir. Ağız parçaları emici tiptedir. Küçük, yassılaşmış gövdeleri vardır. Gözler indirgenmiştir. Bacakların tarsus bölümleri, deriye tutunmak için tırnak şeklindedir. Yarı-başkalaşım geçirirler. Konağa özgü parazitlerdir. İLE İki çift kanatları vardır [bir çifti kalın ve derimsi, bir çifti zarsı]. Zırh şeklinde dış iskeletleri vardır. Ağız parçaları ısırıcı ve çiğneyicidir. Tam başkalaşım görülür. İLE İki çift kanatları vardır [bir çifti derimsi, bir çifti zarsı] ya da kanatsızlardır. Ağız parçaları ısırıcı tiptedir. Gövdenin arkasında kıskaç şeklinde uzantılar vardır. Yarı-başkalaşım görülür. İLE İki çift kanatları vardır [bir çifti kısmen derimsi, bir çifti zarsı]. Ağız parçaları delici ya da emici tiptedir. Yarı-başkalaşım görülür. İLE Zarsı iki çift kanatları vardır. Baş hareketlidir. Ağız parçaları çiğneyici ya da emicidir. Dişillerin arkasında zehir iğnesi vardır. Tam başkalaşım vardır. Birçoğu sosyal yaşam sürer. İLE İki çift zarsı kanatları vardır [bazı evreleri kanatsız]. Ağız parçaları çiğneyici tiptedir. Yarı-başkalaşım görülür. Oldukça sosyal hayvanlardır. İLE Küçük pullarla kaplı iki çift kanatları vardır. Dil şeklinde olan uzun ve kıvrık ağız parçası emici tiptedir. Tam başkalaşım görülür. İLE İki çift zarsı kanatları vardır. Ağız parçaları çiğneyici tiptedir. Yarı-başkalaşım görülür. İLE İki çift kanatları vardır [bir çifti derimsi, bir çifti zarsı]. Ağız parçaları ısırıcı ve çiğneyici tiptedir. Yarı-başkalaşım görülür. İLE Gövde yanlardan basık ve kanatsızdır. Erginleri, kuşlardan ve memelilerden kan emerler. Ağız parçaları delici ve emici tiptedir. Bacakları sıçrayıcı tiptedir. Tam başkalaşım görülür. İLE İki çift, kıllı kanatları vardır. Ağız parçaları çiğneyici ya da yalayıcı tiptedir. Tam başkalaşım görülür. Sucul larvaları ipek ağ örerler ya da ipekle kum, çakıl ve odun parçalarını birleştirerek evcik inşa ederler. )

( Bit. İLE Kıt kanatlılar. İLE Kulağa kaçanlar. İLE Sinekler, sivrisinekler. İLE Gerçek tahtakurusu, kati tahtakurusu. İLE Karıncalar, arılar, eşekarıları. İLE Beyaz karıncalar. İLE Kelebekler, güveler. İLE Kızböcekleri, Teyyare böcekleri. İLE Cırcırlar, Çekirgeler, Peygamberdeveleri. İLE Pireler. İLE Evcikli böcekler. )

( Yaklaşık Tür Sayıları: 2.400 ile 500.000 ile 1.000 ile 120.000 ile 55.000 ile 100.000 ile 2.000 ile 140.000 ile 5.000 ile 30.000 ile 2.000 ile 7.000 )

( Amazonlar'da, 200.000'in üzeri çeşit, böcek bulunmaktadır. )

( ABC Adaları Mercan kayalıklarında, 800 balık türü, 8000 kabuklu ve omurgasız türü bulunmaktadır. )

( Böcekler Belgeseli )


- BEDENE[Ar.] ile HEDY[Ar.]


- BEKLENTİ ile/ve HEDEF

( EXPECTATION, ANTICIPATION vs./and TARGET )


- BEKLENTİ ile/ve/değil/yerine HEYECAN


- BELİRSİZ ile HERHANGİ

( INDEFINITE vs. ANY )


- BELKİ" ile/ve "HER NE KADAR ŞÖYLE ŞÖYLE OLSA DA"


- BELLEKTE TUTMAYA ÇALIŞMAK ile/ve/değil/yerine "HEYBEYE ATMAK"


- BEŞÛŞ/BEŞÎR[Ar.] ile/ve HECCÂM

( Güleryüzlü, şen. İLE/VE Taşlama/hiciv yapan/sanatçısı. )


- BEYÂN[Ar.] ile HEDY[Ar.]


- BEYİN = BRAIN[İng.] = CERVEAU[Fr.] = DAS GEHIRN[Alm.] = CERVELLO[İt.] = CEREBRO[İsp.] = CEREBRUM[Lat.] = HO EGKEFALOS[Yun.] = MUKH[Ar.] = MAĞZ[Fars.] = HET HERSENEN[Felm.]


- BİLEN AÇMAZI ile/ve/||/<> HERŞEYİ BİLME AÇMAZI ile/ve/||/<> YALANCI AÇMAZI ile/ve/||/<> ÖNCEDEN BİLME AÇMAZI


- BİLGİ = KNOWLEDGE, COGNITION[İng.] = CONNAISSANCE[Fr.] = die ERKENNTNIS, die KENNTNIS[Alm.] = COGNITIO[Lat.] = HË GNÕSIS[Yun.] = CONOCIMIENTO[İsp.]


- BİLMEK ile/ve/=/||/<> HESAPLAYABİLMEK


- BİR DE ile HEM DE


- BİRER ile HER BİRİ


- BİREŞİM/TEVHİD:
SEVGİLİNİ, HERŞEYDE/HER YERDE GÖRMEK değil/yerine HERŞEYDE/HER YERDE, SEVDİĞİNİ ANIMSAMAK

( Bir yâr için ağyâra minnet ettiğim ayıb eyleme
Bağ-ı bân bir gül için bin hâra[dikene] hizmetkâr olur )


- BİSİKLET ve/<> HEYECAN


- BÖCEK ile HERKÜL BÖCEĞİ


- BÖCEK ile HERKÜL BÖCEĞİ


- BUHTE ile HECÎN

( Çift hörgüçlü deve. İLE Çift hörgüçlü ve çok hızlı koşan cins deve. | Tek hörgüçlü deve. )

( Develer hörgüçlerinde su değil, yağ depolar. Suyun depolandığı yer gövdeleridir, özellikle de kan dolaşım sistemleridir. )

( Develer, gövde ağırlıklarının %40'ını kaybedene kadar su kaybından zarar görmezler ve su içmeden 7 gün boyunca yaşayabilirler. İçtiklerinde bir kerede 225 litre kadar içerler. )

( Develer kızdıklarında, deve bakıcısı deveyi sakinleştirmek için ceketini deveye verir. Deve, elbisenin üzerinde tepinir, ısırır, parçalara ayırır. Kızgınlığı geçtiğinde bakıcısı ile tekrar uyum içinde yaşayabilirler. )

( Gebelik süreleri 345-375 gündür. İLE ... )

( Deve, kini simgeler. )

( Develerin gözlerini kuma karşı koruyan tam üç katlı bir göz kapakları vardır. )

( Çok hızlı giden atı, deve geçer. )

( VESÎC[Ar.]: Hızlı yürüyen deve. )

( MENHÛS[Ar.]: Kuyruğunun yanları uyuz olan deve. )

( BAHBAHA[Ar.]: Develerin çıkardığı ses, kükreme. )

( NEHEM[Ar.]: Deve homurtusu. )

( BEVÂNÎ[Ar.]: Deve ayakları. )

( İBLÂN[Ar.]: İki sürü deve. )

( EBÛ EYYÛB: Deve. )

( KUSVÂ/KASVÂ: Hz. Muhammed'i taşıyan deve. )

( ŞİKÂL[Ar.]: Devenin ayağının bağlandığı ip, bukağı, köstek; el ve ayak zinciri. | Devenin palanını bağlayan ip. )

( Deve ile Hecin )

( CEMEL, HUFF, İBİL[çoğ. ÂBÂL] ile MEHRÎ[çoğ. MEHÂRÎ] )

( ŞÜTÜR, ÜŞTÜR ile ...
ŞÜTÜREK: Küçük deve, devecik. | ŞÜTÜR-KÜRRE/ŞÜTÜR-PEÇE: Deve yavrusu. ile ... )

( CAMELUS cum CAMELLUS DROMEDARIUS )


- BULGUR ile HEDİK

( ... İLE Kaynatılmış buğday/bulgur. )


- BÜST ile HERME


- BÜTÜN HEPSİ yerine HEPSİ/TAMAMI


- BÜTÜN HEPSİ ile/yerine/değil HEPSİ/TÜMÜ/TAMAMI


- BÜYÜK OKYANUSTA:
[AVUSTRALYA'DA]
TAZMANYA DENİZİ ile/ve/||/<> BASS BOĞAZI ile/ve/||/<> HALIFAX KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PRENSEN CHARLOTTE KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PAPUA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CARPENTERIA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> MERCAN DENİZİ ile/ve/||/<> BISMARCK DENİZİ ile/ve/||/<> ARAFURA DENİZİ ile/ve/||/<> FLAMINGO KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BANDA DENİZİ ile/ve/||/<> MOLUK BOĞAZI ile/ve/||/<> MAKASSAR BOĞAZI ile/ve/||/<> TİMOR DENİZİ ile/ve/||/<> JOSEPH BONAPART KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CLARENCE BOĞAZI ile/ve/||/<> FLORES DENİZİ ile/ve/||/<> JAVA DENİZİ ile/ve/||/<> SELEBES DENİZİ ile/ve/||/<> SULU DENİZİ ile/ve/||/<> BALABAC BOĞAZI ile/ve/||/<> GÜNEY ÇİN DENİZİ ile/ve/||/<> TAYLAND KÖRFESİ ile/ve/||/<> VİETNAM KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FİLİPİNLER DENİZİ ile/ve/||/<> LUZON BOĞAZI
ile/ve/||/<>
[G. AMERİKA'DA]
PENAS KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CORCAVADO KÖRFEZİ ile/ve/||/<> GUAYAQUIL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PANAMA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PANAMA KANALI ile/ve/||/<> TETUANTEPEC KOYU
ile/ve/||/<>
[K. AMERİKA'DA]
KALİFORNİYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KRALİÇE CHARLOTTE BOĞAZI ile/ve/||/<> HECATE BOĞAZI ile/ve/||/<> COOK KOYU ile/ve/||/<> SHELIKOF BOĞAZI ile/ve/||/<> BRISTOL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KUSKOKWIM KOYU ile/ve/||/<> NORTON KOYU ile/ve/||/<> BERING BOĞAZI


- ÇALIŞMAK:
HİÇ ERİŞEMEYECEKMİŞİZ GİBİ ile/ve/ya da/||/<> HERŞEYİ YİTİRECEKMİŞİZ GİBİ


- CAMİA[Ar., Fars.] = COMMUNITY[İng.] = COMMUNAUTÉ[Fr.] = COMMUNITAS[Lat.] = GEMEINSCHAFT[Alm.] = HË METUZIA[Yun.] = COMUNITA[İt.] = COMUNIDAD[İsp.] = GEMEENSCHAP[Fel.] = FÆLLESSKAB[Dan.] = OBŞÇESTVO[Rus.]


- CANLILIK = TİRİGLİG = SERZENDEGÎ[Fars.] = el-HAYAVİYE/T[Ar.] = LIVELINESS[İng.] = VITALITÉ[Fr.] = VITALITAS[Lat.] = DIE BELEBUNG, DIE BELEBHEIT, DIE LEBENDIGKEIT, DAS LEBENDIGSEIN[Alm.] = HË EMPSÜKHË[Yun.] = VITALITA[İt.] = VIDALIDAD[İsp.] = LEVENDIGHEID[Fel.] = LIVLIGHED[Dan.] = JIVAYO SUŞŞESTVO[Rus.]


- CELÂLET[Ar.] ile HEYBET[Ar.]


- CESÂRET = ŞECÂ'AT, CESÂRET[Fars., Ar.] = COURAGE[İng., Fr.] = FORTITUDO[Lat.] = MUT[Alm.] = HË ANDREIA[Yun.] = CORRAGIO[İt.] = VALOR[İsp.] = MOED[Fel.] = MOD[Dan.] = MUJYESTVO[Rus.]


- CİSİM ile/ve/<>/< MEKÂN ile/ve/<>/< HEY'ET ile/ve/<>/< SÛRET-İ VEHMİYE(CİSM-İ MEVHUM) ile/ve/<>/< TEŞEKKÜL/TAHAYYÜL/TAŞAHHUS ile/ve/<>/< SÛRET-İ NEV'İYE(İSTİDAD/TAAYYÜN İSTİDADI) ile/ve/<>/< SÛRET-İ CİSMİYE ile/ve/<>/< UNSUR(TAHAYYÜL) ile/ve/<>/< HEYULA


- ÇOCUĞUMUZUN SEVGİSİ:
| HASTA OLAN ve KAYIP OLAN ve KÜÇÜK OLAN | ve/değil/||/<>/>/< HEPSİ

( | İyileşene kadar. VE/||/<> Dönene kadar. VE/||/<> Büyüyene kadar. | VE/DEĞİL/||/<>/< Ölene kadar. )


- ÇOCUKLUKTA ve/<> HER YAŞTA


- ÇOĞUNLUK/AZINLIK değil/yerine HEP BİRLİKTE


- ÇOĞUNLUKLA ile HER ZAMAN

( MOSTLY vs. EVERY TIME )


- ÇORBA YAPMAK ile HELVA YAPMAK


- ÇUKUR ile HENDEK[Ar. < HANDAK]

( Eski astronomi âlimleri gök cisimlerini gözlemek için kuyular kazıp bunların içinde çalışırlardı. )

( Çevresine göre aşağı çökmüş olan yer. | Çene ve yanaktaki gamze. | Mezar. İLE Geçmeye engel olacak biçimde uzunlamasına kazılmış derin çukur. )

( MÜNHATT ile ... )

( ÇÂH/ÇEH: Kuyu, çukur. İLE ... )

( PIT vs. DITCH/TRENCH )


- CÜMLETEN yerine HERKESE


- DAHA DEĞİL değil HENÜZ DEĞİL


- DAHA ile/ve/değil/yerine/=/||/<> HENÜZ ile/ve/değil/yerine/=/||/<> HÂLÂ ile/ve/değil/yerine/=/||/<> ARTIK


- DEĞERLENDİRME ile HESAPLAMA

( TO ESTIMATE vs. TO RECKON )


- DEĞİŞİM'DE:
ÖZ ile/ve/<> HAL/LER ile/ve/<> HEM ÖZ, HEM HAL/LER

( Başkalaşım [tagayyür]. İLE/VE/<> Değişim [tahavvül]. İLE/VE/<> Gelişim [tekâmül]. )


- DEĞİŞİM ile/ve/<>/yerine/değil HEMEN DEĞİŞİM

( Değişmek, acı çekmekten daha kolaydır. )

( Easier to change, than to suffer. )

( [not] ALTERATION vs./and/<>/but ALTERATION IMMEDIATELY
ALTERATION IMMEDIATELY instead of ALTERATION )


- DEMİ- ile/||/<> HEMİ- ile/||/<> SEMİ- ile/||/<> FİSS- ile/||/<> SCHİZ-/SCHİZO-

( Yarım, yarı. İLE/||/<> Yarı. İLE/||/<> Yarı, yarım, yarısı. İLE/||/<> Yarılma, ayrılma, ikiye ayrılma, çatlama, bölünme. İLE/||/<> Yarı, kısmî. )


- DEMİR ile/değil HEME DEMİR


- DEMİR ile HERDA

( ... İLE Hurda demir. )


- DENSİZ/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< HEVESLİ/LİK


- DİLEK ile/ve HEDEF

( Sana hiçbir dilek verilmemiştir ki, onu gerçekleştirecek güç de verilmemiş olsun. Ancak bunun için çallışman gerekebilir. )

( WISH vs./and TARGET )


- DİPLEJİ ile HEMİPLEJİ ile KUADRİPLEJİ

( Bacakların, kollardan daha fazla etkilenmesidir. İLE Gövdenin aynı tarafındaki kol ve bacak etkilenmeleridir. [Kol tutulumu, genelde daha fazla olur.] İLE Tüm kol ve bacak etkilenmeleridir. )


- DİVAN ŞİİRİ TÜRLERİ [DİNSEL OLMAYAN/LAR]:
BAHÂRİYE ile/ve/<> CEMREVİYE ile/ve/<> FAHRİYE ile/ve/<> IYDİYE ile/ve/<> MEDHİYE ile/ve/<> MERSİYE ile/ve/<> HİCVİYE ile/ve/<> GAZAVATNÂME ile/ve/<> SAKİNÂME ile/ve/<> HAMAMNÂME ile/ve/<> SAHİLNÂME ile/ve/<> KIYÂFETNÂME ile/ve/<> SURNÂME ile/ve/<> LÛGAZ ile/ve/<> MUAMMÂ ile/ve/<> HEZLİYÂT ile/ve/<> TARİH DÜŞÜRME ile/ve/<> ŞEHR-ENGİZ ile/ve/<> DÂRİYE

( XIII. yy.'dan, XIX. yy.'a kadar, 3182 Dîvân Şairi vardır. )

( Bahar nitelemeleriyle başlanarak birini övmek için yazılan kasîde. | Baharın gelişiyle doğanın uyanışını, değişimini, güzelleşmesini konu edinen kasîdeler. İLE/VE/<>
Bayramlar, baharlar gibi cemre vesilesiyle, dönemlerindeki önemli kişiler için yazılan şiirler. İLE/VE/<>
Bir kişinin[devletli, bir başka şair ya da şairin kendinin] övüldüğü şiirler. İLE/VE/<>
Dönem büyüklerinden birini bayramın gelişi dolayısıyla öven kasîde türü. İLE/VE/<>
Bir kişiyi [devlet ya da tasavvuf ileri gelenlerini] övmek için yazılan manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Bir ölenin/vefâtın ardından duyulan acıyı anlatmak, öleni övmek için yazılan manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Bir kişiyi, kurumu, toplumsal olayı, geleneği yeren/taşlayan manzum türü. [Siham-ı Kaza - Nef'î] İLE/VE/<>
Savaşları, kahramanlıkları, zaferleri anlatan manzum ya da mensur yapıtlar. [İlk gazavatnameler XV. yy.'da yazılmaya başlanmıştır] İLE/VE/<>
İçki ve içki âlemlerinin övülerek anlatıldığı manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Hamamları, hamam eğlencelerini ve hamamdaki güzelleri betimlemek üzere yazılan manzum yapıtlar. [ilki: Deli Birader - Gazalî] İLE/VE/<>
İstanbul kıyıları ile buralardaki yerlerinin anlatıldığı şiirlerin genel adı. [Fennî] İLE/VE/<>
Kişilerin karakterlerini, fiziksel görünümlerini [göz rengi, boy uzunluğu/kısalığı vb.] temel alarak açıklamaya çalışan yapıtlar. İLE/VE/<>
Sarayın mutlu günlerini [evlenme, doğum şenlikleri vb.] anlatann manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Hece vezniyle yazılmış manzum bilmece. İLE/VE/<>
Belirli kurallara göre düzenlenip çözülebilen manzum bilmece. İLE/VE/<>
Alaylı bir dille yazılmış manzum türü. [zarif bir nükte ya da güzel bir mazmun kadar kaba şakalara, taşlamalara ve sövgülere de yer verilir] İLE/VE/<>
Önem verilen bir olayın ya da bir yapının kuruluş yılını bildiren bir tümce, bir mısra ya da beyit yazmak. İLE/VE/<>
[Fars.: "Şehir karıştıran"] Bir kenti, o kentin güzelliklerini, doğal ve sosyal özelliklerini anlatan manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Yeni yaptırılmış saray, köşk, yalı benzeri binalar için yazılmış kasîdeler. )


- DOĞRUYU SÖYLEMEK, HER ZAMAN DOĞRU DEĞİLDİR değil HER DOĞRUYU, HER ZAMAN VE HER YERDE SÖYLEMEMEK GEREK

( "Doğruyu söylemek, her zaman doğru değildir" diyenler, kendileri için "en yararlı olabilecek" yanlışı söylemek için en uygun zamanı bekleyenlerdir... )


- DÜNYANIN ÇEVRESİNİ DOLAŞAN İLK KİŞİ:
MACELLAN değil HENRY

( Ferdinand Macellan, dünyanın etrafındaki turunu tamamlayamadı. 1521'de, Filipinler'de henüz turun yarısındayken öldürüldü. [Macellan, 1511'de, Portekiz'den çıkıp Hint Okyanusu'nu geçerek önce Uzakdoğu'yu ziyaret etti. Henry'i, 1511'de, Malezya'daki bir köle pazarında buldu ve onu geldiği yoldan Lizbon'a götürdü. 1519'da çıkılan dünya turu girişimi de dahil olmak üzere bundan sonraki tüm yolculuklarında Henry, Macellan'ın yanında gitti. Bu yolculuk, öteki yönden, yani Atlas Okyanusu'nu ve Büyük Okyanus'u geçerek gerçekleşti. Bu yüzden, 1521'de Uzakdoğu'ya vardıklarında, Henry dünyanın etrafını tam olarak dolaşmış olan ilk kişi oldu. )


- DÜŞÜNCE ile/ve/değil/yerine HESABINI VEREBİLECEĞİN DÜŞÜNCE

( Her düşündüğünü seslendirmemeli/söylememelisin! )


- DÜŞÜNME ile/ve/<> HESAPLAMA

( Düşünmeyi, yeteri kadar ve ancak gerektiği/gerektirdiği kadar sürdürmek gerek. )

( Ya hesap bilmiyorsun, ya da dayak yememişsin! )

( TO THINK vs./and/<> TO COMPUTE )


- DÜŞÜNMEK ile/ve/||/<>/> "HESAP ETMEK"


- DÜŞÜNMEK ile HESAPLAMAK

( TO THINK vs. TO CALCULATE )


- DUYUMSAMA ile HEYECAN

( TO SENSE vs. EXCITEMENT )


- DÜZ (DOKUNMUŞ) ile/ve SUMAK ile/ve CECİM/CİCİM ile/ve ZİLİ ile/ve HEYBE

( ... İLE/VE ... İLE/VE Nakışlı ve ince. Sivas/Divriği bölgesinde. İLE/VE Ağrı/Patnos, Çanakkale bölgelerinde. İLE/VE Urfa bölgesinde. )


- ED'İYE[< DUÂ] ile/ve/<>/> HEDİYE

( Yalvarmalar, yakarmalar. İLE/VE/<>/> Armağan. )


- EĞLENCE ile/ve/<> HEYECAN


- EĞRİ ile HELİS[Fr. < Yun.]

( ... İLE Bir silindirin anadoğrularını, sabit bir açı altında kesen eğri. )


- EKSTRE değil/yerine/= HESAP ÖZETİ


- ELİF ile/ve/||/<>/> HEMZE (ELİF)

( ... İLE/VE/||/<>/> Arapça'da, Elif'in adı. | "Elif, Vav, Ye, He" harfleri üzerine konulan " işareti. | Parmakla sıkma, bir yere sıkıştırma ya da dürtme. | Gırtlakta, ses tellerinin birbirine yapışması sonucu havanın akışını birdenbire engellemesiyle oluşan ve bir kesinti izlenimi veren ünsüz. )

( Gövde. İLE/VE/||/<>/> Anlık. )

( Okunan. İLE/VE/||/<>/> Okutan. )


- EM- ile/||/<> -EMİA/-AEMİA ile/||/<> AP-/APO-/APH- ile/||/<> HEM-/HEMA-/HEMAT-/HEMATA-/HEMATO-/HEMO- ile/||/<> SANGUİ-/SANGUİN- ile/||/<> -PLASMİA ile/||/<> THROMB-/THROMBO-

( Kan. İLE/||/<> Kan, kanla ilgili durum. İLE/||/<> Kan. İLE/||/<> Kan, kanla ilgili. İLE/||/<> Kan. İLE/||/<> Kan plazmasının özel bir durumu ile ilgili. İLE/||/<> Pıhtı ya da trombusla ilgili. )


- EMPATİDE:
THEODOR REIK ile/ve/||/<>/> WILHELM FLIESS ile/ve/||/<>/> DONALD WINNICOTT ile/ve/||/<>/> HEINZ KOHUT ile/ve/||/<>/> CARL ROGERS


- EPİSTAKSİS ile/||/<> HEMOPTİZİ

( Burun kanaması. İLE/||/<> Ağızdan kan tükürme. )


- EREK(AMAÇ) ile/ve/<> HEDEF

( Amacınızın herhangi bir beklenti taşımayan salt iyi niyet olduğundan emin olun önce. )

( Nesnelerin ve olayların alacağı şekil sizin elinizde değildir; eylemlerinizin ardındaki amacınıza gelince, o sizin elinizdedir. )

( İSTİHDAF: Amaçlama, hedef alma. )

( Be sure your attitude is of pure goodwill, free of expectation of any kind.
The shape things take is not within your power; the motives of your actions are. )

( AIM vs./and TARGET )


- ERKEK (MİLLETİ)/KADIN (KISMI) DEĞİL Mİ, HEPSİ AYNI!(BÖYLE/ŞÖYLE) / ŞÖYLE/ŞUNU İSTER/YAPAR değil/yerine HER BİRİ AYRIDIR!

( Genellememek gerekir! Büyük yanlıştır! )


- EŞEŞEYSEL/LİK ile/değil HEMEŞEYSEL/LİK

( Eşeysel işlevler, beyin ve eşeşeysellik - Sinan Canan )

( [not] HOMOSEXUALITY vs./but BISEXUALITY )


- EŞEYSEL BOŞALMA ile/ve HEYECANSAL BOŞALMA

( En doğal haliyle, gövdenin ve eşeysel örgenlerin fiziksel devinim ile gerçekleştiği yakınlık ve paylaşımın, titreme, sarsılma, penisten/vajinadan özel sıvının(belsuyu) dışarı çıkması gibi çeşitli dışavurumlar ve yoğunluklar yaşanması. İLE Bir düşüncenin/hayalin/projenin/işin gerçekleşmesi yönündeki enerjinin içinde bulunulan ana yaklaşması, geç kalma, bir aracı kaçırmada yaşanan heyecan gibi çok çeşitli özel durumlar ile yaşanabilen heyecanlar ve kendinden geçiş derecesindeki mutlulukların yaşanması durumu ve eşeysel uyarılma/yoğunluk ve boşalım deneyimi. )

( ŞEKKÂZ: İlişki sırasında girişten/duhûlden önce boşalan kişi. )

( SEXUAL EJACULATION vs./and EXCITABLE EJACULATION )


- ESİR ile/ve/>< HEYULA/MEZC

( [Oluş-bozuluşa ...] Uğramayan. İLE/VE/>< Uğrayan.[ilk nesne][bir şeyin, her şey olabilme olanağı] )


- EVET ile HE


- FATİHÂ ile HER REK'ATIN FATİHÂ'SI


- FELSEFE/KAVRAM ANSİKLOPEDİSİNDE:
ARİSTOTELES ile/ve HEGEL


- FETHA ile/ve KESRE/ESRE/HAFZ ile/ve HEMZE ile/ve ÖTRE/ZAMME ile/ve ŞEDDE/TEŞDÎD ile/ve TENVÎN ile/ve NASB ile/ve REF ile/ve İLLET ile/ve MEDD/E ile/ve MEDD-İ LÎN ile/ve LÎN ile/ve VAV-I ATIFA

( a ya da e [düz ve geniş ünlü] okutan üstün imi. İLE/VE/||/<> ı ya da i [düz ve dar ünlü] okutan im. İLE/VE/||/<> Elif, vav, ye, he üzerine konan işaret - gırtlak vuruşu; elifin adı. İLE/VE/||/<> o, ö, u, ü [yuvarlak ünlü] okutan ötre imi. İLE/VE/||/<> Bir yazacı çift okutan ve şedde denilen im. İLE/VE/||/<> Sözcüğün sonunu, nun gibi okutmak üzere konan iki üstün[-en], iki esre[­-in], iki ötre[-ün]. İLE/VE/||/<> Yazacın etha'lıymış gibi a ya da e'yle okunması. İLE/VE/||/<> Bir sözcüğü zammeli[ötre - yuvarlak ünlülü (o, ö, u, ü)] okuma. İLE/VE/||/<> Çeker harfleri[matres lectionis] elif, vav, ye yazaçlarından biri. İLE/VE/||/<> elif, vav, y e'yi çekerek uzatma. İLE/VE/||/<> vav ile ye sesçil imsiz[harekesiz] olup kendinden önceki yazaç üstün imi almışsa medd-i lîn olur. İLE/VE/||/<> Yumuşatarak çekme. İLE/VE/||/<> Atıf vavı. Bağlaç. Arapça ya da Farsça iki sözcüğü birbirine bağlarken, ilk sözcük ünsüzle bitmişse bu yazacı ü gibi okutur [ilim ve irfan~ilm ü irfan], ünlüyle bitmişse iki sözcüğü bağlayan vav, vü biçiminde okunur [kaza ve kader / kaza vü kader]. )


- FEVT ile/ve/||/<> "HELÂK"

( [Osmanlı mahkeme kayıtlarında] Vefât etmiş müslümanlar için kullanılan. İLE/VE/||/<> Vefât etmiş müslüman olmayanlar için kullanılan. )


- FEZ'A[Ar.] ile HEL'A[Ar.] ile HAVF[Ar.]


- FLEBO- ile FOTO- ile GASTR/O-, GASTRİK ile HEM-/HEMATO-/HEMO-

( Toplar damar [ile ilgili]. İLE Işıl, ışık [ile ilgili]. İLE Mide [ile ilgili]. İLE Kan [ile ilgili]. )


- FOTOTROF ile/ve HELYOFİT

( Enerji kaynağı olarak güneş ışığını kullanan organizmalar. İLE/VE Gelişmelerini en iyi güneş ışığı altında yapan bitkiler. )


- GAMM[Ar.] ile HEMM[Ar.]


- GARAZ değil/yerine/= HEDEF, GAYE, MEYİL, İSTEK


- GNOSTİSİZM ile/ve HERMETİZM


- GOETHE["GÖTE" değil!] ve/||/<> HERDER


- GÖVDE = BEDEN = BODY[İng.] = CORPS[Fr.] = DAS LEIB, DER KÖRPER[Alm.] = IL CORPO[İt.] = EL CUERPO[İsp.] = CORPUS[Lat.] = TO SOMA, HO KHROS[Yun.] = CİSM, CESED, CURM[Ar.] = BEDEN[Fars.] = HET LICHAAM[Felm.] = DEHA[Sansk.]


- GÖZLEM ile HESAP


- GÜDÜ ile HEVES

( MOTIVATION vs. DESIRE )


- GÜNEY KUTBUNA GİDİŞTEKİ YÜRÜYÜŞ YOLLARI:
AXEL HEIBERG ile/||/<> HERCULES INLET ile/||/<> ROSS ile/||/<> UNION GLACIER ile/||/<> VİNCENT MASİFİ TIRMANIŞI ile/||/<> MESSNER

( 1.400 km. [Ross Buz Sahanlığı'ndan Güney Kutbu'na kadar] İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<> 1.130 km.[40-60 gün] İLE/||/<> 1.480 km.[50 - 65 gün] İLE/||/<> 1.000 km.[30 - 40 gün] İLE/||/<> 21 km.[10-14 gün][Vincent Dağı zirvesine kadar] İLE/||/<> 890 km.[35 - 50 gün] )

( [zorluk] Çok yüksek. İLE/||/<> Çok yüksek. İLE/||/<> Çok yüksek. İLE/||/<> Yüksek. İLE/||/<> Yüksek. İLE/||/<> ... )

( Transantarktik Dağları'nı aşarak, 3.000 metreden yükseklikteki dağlık bölgelerden geçer. Bu da oksijen seviyesinin düşük olduğu, oldukça zorlayıcı bir bölüm sunar. [Amundsen'in Güney Kutbu'na ulaşmak için kullandığı buzuldur. Bu bölümde, büyük çatlaklar, dik eğimler ve kar fırtınalarıyla uğraşmak gerekir.] İLE/||/<> Antarktika'nın kıyısındaki Hercules Inlet'ten başlar ve Güney Kutbu'na kadar uzanır. [Çoğunlukla buzlu arazide, sürekli sert yellerle mücadele edilerek yapılır. Kendi yiyeceğinizi ve araçlarınızı kızaklarla taşımak zorunda kalınır.] İLE/||/<> Ernest Shackleton ve Robert Falcon Scott'ın kullandığı tarihi yoldur. [Ross Buz Sahanlığı'ndan başlayıp Beardmore Buzulu boyunca uzanır. Zorlu buzulların, sert hava koşullarının ve yüksekliğin olduğu bir yoldur.] İLE/||/<> Union Glacier'deki bir ana kamptan başlar ve genellikle daha dengeli hava koşulları nedeniyle yeğlenir. [Daha düz arazilerde kızak çekerek yapılan bir yürüyüştür.] İLE/||/<> Antarktika'nın en yüksek doruğu olan Vincent Masifi'ne tırmanmak için kullanılan yoldur. [Dağcılık araçlarıyla yapılan, pek de kolay olmayan bir doruk tırmanışıdır.] İLE/||/<> Reinhold Messner'in izlediği yoldan esinlenilmiştir. [Antarktika'nın iç bölgelerinde daha kısa ama yine de zorlu bir yoldur. Hercules Inlet'ten başlayıp Thiel Dağları'nı geçerek Güney Kutbu'na ulaşılır. Arazisi daha dik olabilir.] )


- GÜYA ile HESAPTA


- GÜZEL OLANLAR:
DURUNCA/SUSUNCA ile/ve/yerine KONUŞUNCA ile/ve/yerine HEM DURUNCA/SUSUNCA, HEM KONUŞUNCA


- GÜZEL = GÖZ-EL = BEAUTIFUL[İng.] = BEAU[Fr.] = SCHÖN[Alm.] = KALOS[Yun.] = HERMESO/SA, BELLO[İsp.]


- H, HA[Ar.] ile HE, HÂ'(HÂ-İ HEVVEZ, HÂ-İ RESMİYYE)[Ar.] ile HI[Ar.] ile -HÂ/Y[Ar.] ile -HÂ[Ar.]

( Osmanlı abecesinin 8. harfidir. Ebced hesabında 8 sayısının karşılığıdır. İLE Osmanlı abecesinin 30. harfidir. Ebced hesabında 5 sayısının karşılığıdır. İLE Osmanlı abecesinin 9. harfidir. Ebced hesabında 600 sayısının karşılığıdır. İLE "Çiğneyen" anlamına gelen sözcüklere katılarak birleşik sözcük[vasfı terkîbî] yapar. İLE Çoğul edatı.[ESB-HÂ: Atlar. | SEG-HÂ: Köpekler.] | O. )


- HABITUS = HABITUS[Lat.] = HEKSIS[Yun.]


- HADDİNİ BİLMEK ve HESABINI BİLMEK

( TO KNOW THE LIMIT and TO KNOW THE ECONOMY )


- HÂFIZLIK:
3/5/10 SAYFA(DA/SI) OLMAK/KALMAK ve/<> HER CÜZ'DE

( Mushafın, tamamının baştan hıfz edilmiş olduğundan hareket edilir. )


- HAKİKATİ İFADE EDEN ile HERŞEYİ/HERKESİ BAĞLAYICI


- HAKİKATİ:
[ya] ARAMA! ve/ya da/<> HERKESE VE HER YERDE/ZAMAN AÇIKLAMA!

( [Kişiyi] Yalnız kılar. VE/YA DA/<> Maskara eder. )


- HAKÎM ile HÂKİM ile HAKEM ile HEKİM

( Bilge, hikmet sahibi. İLE Hüküm veren, yargıç. İLE Karar veren. İLE Tabip, tıp doktoru. )

( BİCİŞK ile ... ile ... ile ... )

( ... ile PULENU ile ... ile ... )


- HÂLÂ ile/ve/değil/||/<> HENÜZ


- HÂLÂ ile/ve/değil/||/<> HER ZAMAN


- HALEL ile/değil/yerine/>< HELÂL


- HALLENMEK ile/değil HEMHAL OLMAK


- HARF ABECESİ ile/ve/||/<>/< HECE ABECESİ


- HARF ile/ve/<>/> HECE ile/ve/<>/> CÜZ ile/ve/<>/> TEFİLE ile/ve/<>/> VEZİN ile/ve/<>/> BAHRİ


- HAŞMET ile HEYBET

( MAJESTY vs. GRANDEUR )


- HATA ile HELÂK

( MISTAKE vs. DESTRUCTION )


- HAVF[Ar.] ile HEL'A'[Ar.] ile FEZ'A[Ar.]


- HAVF[Ar.] ile HEVL[Ar.]


- HAYAL (ETMEK) ile/ve/değil/yerine HEDEF/LEMEK

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Eylem. )


- HAYAL ve "HESAP"


- HAYAL ve HEYECAN

( TO IMAGINE and EXCITEMENT )


- HAYBE/T[Ar.] ile HEYBET[Ar.]

( Boş, işe yaramaz, anlamsız iş. İLE Korku ve saygı uyandıran görünüş. )


- HAZ = PLEASURE, JOY[İng.] = PLAISIR, JOIE[Fr.] = LUST[Alm.] = LAETITIA[Lat.] = HEDONE[Yun.] = GUSTO, PLACER[İsp.]


- HEALTHY vs. HEALTHFUL


- HEAR vs. LISTEN


- HEART ile/ve/||/<> EARTH


- HEAVINESS vs. PRIORITY


- HEAVINESS vs. PRIORITY


- HEBÂ ile ÂMÂ


- HEBÂ değil/yerine/>< ÇABA


- HEBÂ ile/değil/yerine FEDÂ


- HECCAV[Ar.] değil/yerine YERGİCİ


- HECE:
KAPALI/UZUN ile/ve/<> AÇIK/KISA ile/ve/<> UZATILMIŞ

( 1 harekeli, 1 sakin harf. İLE/VE/<> Harekeli harf. + 1 harf. )

( Son sadâ/hece, kısa kalamaz. )

( Sakin bitmeyen hiçbir hece, uzun hece olamaz! )

( LATİN'DE (KAPALI)
[ İz. İLE Biz. İLE Bâ. ]
[ Sesli > sessiz. İLE Sessiz > sesli > sessiz. İLE Sessiz > uzun sesli. ]
[ 1 harekeli, 1 sakin ] )

( Bir kere bakıp gülse, ölürüm, konuşamam.
[ Hafif-sakîl-veted-i mecmû ] gülse, ölürüm, konuşamam. )

( DAİRE [1]
[ 1 açık/kısa, 3 uzun heceden oluşan. ]
[ Veted-i mecmû, 2 sebeb-i hafiften oluşan. ] )


- HECE:
VURGULU ile/ve/||/<> VURGUSUZ


- HECE[Ar.] yerine SESLEM


- HECE ile/ve/değil/yerine/=/||/<> OCAK


- HECE ve/||/=/<> SADÂ


- HECELEME ile BÖLME


- HECELEME ile İMÂLE

( ... İLE Heceyi uzun okuma. | Meylettirme, bir tarafa doğru eğme. )


- HECİN ile YOZ

( Çift hörgüçlü ve çok hızlı koşan cins deve. | Tek hörgüçlü deve. İLE Tek hörgüçlü dişil deve. | Davar sürüsü. )


- HECTO- ile/||/<> CENTİ-

( Yüz, yüz kat. İLE/||/<> Yüzde bir, yüz. )


- HEDBE[Ar.]

( Ufak tespih böceği. )


- HEDEF ile/ve/> BAŞARI

( Başarıncaya kadar denemeye devam edin! )

( TARGET vs./and/> SUCCESS
You just keep on trying until you succeed. )


- HEDEF ile/değil GÖZLEĞİ

( ... İLE/DEĞİL Gözetleme yeri. | Dağların yüksek yerlerinde, nişan almak için ağaç ya da taştan yapılan belirli yer. )


- HEDEF ile/değil HİTAP

( "Ben" ve "Sen" sözcükleri ve kullanımı, bir hedef değil hitap aracıdır!
Yaşamımızdaki bazı/birçok şey (bu/şu/o),
"benim/senin/onun için böyle/şöyle/öyle!"
"bana/sana/ona göre böyle/şöyle/öyle!"
ya da
ben/sen/o,
"öyle istiyorsa öyledir"
"öyle düşünmüyorsa öyle değildir"
gibi ne yazık ki çokça kullanılan zırva ifadelerle hareket noktası oluşturulamaz! Yani kişi(kendi ya da başkaları), kendinden ve/ya da başkalarından hareket ederek bir sonuç alamaz, yargıda bulunamaz/bulunmamalıdır.

Bu tür, "ben/sen/o" ifadeleri, hitap için kullanılmak yerine bir hedef olarak hiçbir biçimde kullanılamaz. Bu "yaklaşım" ya da "ifade tarzı", öznellikle, demokratlıkla ya da "faşizmle" hiçbir şekil ve koşulda bağlantılandırılamaz/bağdaştırılamaz ya da indirgenemez de!

Son yıllarda, özellikle de sinema/dizi, kitap ve internetin, bilimsel ve/ya da kişisel araştırma ve yayınların, ülkemizde ve dünyada hızla yaygınlaşmasıyla, Amerika/Avrupa zihni ve diliyle yazılmış kitaplarda/filmlerde çokça kullanılan "Ben/Sen" sözcüklerinin etkisiyle de, ülkemizde, bazı/çoğu kişi tarafından yanlış/yamuk bir biçimde düşünsel çabası/becerisi yetersiz ya da benmerkezci kişilerin zihnine ve diline yerleşmiştir ne yazık ki. Toplum olarak bir anda düzeltilemeyecek olsa da, bireysel olarak yeterli bilgi ve bilinçle çok şey değişebilir/değiştirebiliriz. )

( Düşüncenin üstesinden gelemeyen, düşünenin üstesinden gelmeye çalışır. )

( [not] TARGET vs./but ADDRESSING )


- HEDEF ile/ve İDDİA

( TARGET vs./and ASSERTION )


- HEDEF ile UC


- HEDEFİ BELİRLEMEK ile/ve/||/<>/> ÇITAYI YÜKSELTMEK


- HEDER[Ar.] ile/değil HEBÂ[Ar.]

( Karşılığını alamama, boşa gitme, ziyan olma. İLE/DEĞİL Hiçbir işe yaramadan yok olma, boşa gitme. )


- HEDÎR ile NEVH

( Güvercin ve benzeri kuşların ötmesi. İLE Güvercinin nağme ile ötmesi. )


- HEDİYE[Ar.]/PEŞKEŞ[Fars.] değil/yerine/= ARMAĞAN

( MUNUS[Lat.]: Armağanlaşmak. )


- HEDİYE ile RÜŞVET

( PRESENT vs. BRIBE )


- HEDİYELEŞMEK ve/||/<>/> NİTELİKLİ BERABERLİK


- HEDONİ/HEDONIA[İng.] değil/yerine/= HAZ


- HEDY[Ar.] ile BEDENE[Ar.]


- HEDY[Ar.] ile BEYÂN[Ar.]


- HEFT-HÂN[Fars.] ile HEFT-HÂN[Fars.]

( "Yedi konaklık yol": Rüstem ile İsfendiyar'ın geçtikleri yol. İLE "Yedi sofra": Nev'î Zâde Atâî'nin tasavvuf niteliğinde olan bir mesnevîsi.[1627] )


- HEGEL'DE:
MANTIK BİLİMİ = METAFİZİK


- HEGEL'İN:
"DİYALEKTİK FELSEFESİ" değil
KURGUL FELSEFESİ


- HEGEL ile/ve/||/<> FEUERBACH ile/ve/||/<> MARX

( Kant'ın takipçisi ve geliştiricisi. İLE/VE/||/<>/> Hegel'in öğrencisi ve Marx'ın öncüsü/hocası. İLE/VE/||/<>/> Hegel'in takipçi ve geliştiricisi. Feuerbach'ın öğrencisi. )


- HEGEL ve HZ. MUHMAMMED

( Bireşimi(tevhidi), felsefede bulan, en yetkin filozof. VE Tevhidi bilen ve sunan peygamber. )


- HEGEL ile/ve/=/||/<>/< PLATON GİBİ DAVRANAN ARİSTOTELES


- HEGEMON ile/değil/yerine/>< EGEMEN


- HEGEMONYA[Yun. < HEGEMONIA]["HEGAMONYA" değil!] ile BASKI

( ... İLE Bir devletin, başka bir devlet üzerindeki siyasi üstünlüğü ve baskısı. )


- HEINZ KOHUT ile/ve/||/<> CHARLES STROZIER

( Strozier, Kohut'un yaşam öyküsünü yazmıştır. )


- HEINZ KOHUT ve/||/<> EMPATİ

( "Empati" makalesiyle çığır açmıştır.[1959] )


- HEINZ KOHUT ile/ve/||/<> JAMES F. MASTERSON


- Hekim'e KONUŞ!!!


- HEKİM/HEKİMLİK değil/yerine/= OTACI/OTACILIK

( OTACI: Saray hekimi. )


- HEKİM ile NİTÂSÎ[Ar.]

( ... İLE Anlayışlı hekim. )


- HEKİMLER ile/ve/<> PİLOTLAR


- HEKİNG/HEKİNK/HACKING[İng.] değil/yerine/= ÇÖKERTME


- HEKIR/HACKER[İng.] değil/yerine/= ÇÖKERTEN


- HEKLEMEK"[İng. < HACKING] ile/değil/yerine/>< EKLEMEK


- HEKSİS ile/ve/||/<>/> FUSIS ile/ve/||/<>/> PSUKE ile/ve/||/<>/> HEGEMONİKON


- HEKSOZ ile PENTOZ

( Altı karbonlu monosakkaritler. İLE Beş karbonlu monosakkaritler. )


- HEKTAR ile DESYATİNA[Rusça]

( ... İLE Eski Rusya'da, 1,09 hektara eşit arazi ölçüsü. )


- HELÂ/HALÂ[Ar.]/KENEF[Ar. < KENİF]/KERİZ[Fars. < KARIZ]/AYAKYOLU/WC/TOILET[İng.]/00[Fr.]/TUVALET[Fr.] ile TUVALET

( Ayakyolu. İLE Gece giysisi. )


- HELÂHİL-NİSÂR[Ar.] ile HELÂHİL-RÎZ[Ar., Fars.]

( Öldürücü zehir saçan. İLE Öldürücü zehir saçan. )


- HELÂK ETMEK değil/yerine/= ÖLDÜRMEK/BİTİRMEK


- HELÂK OLMAK değil/yerine/= ÖLÜP BİTMEK


- HELÂK ve/<> ALLAH

( Helâk olmadan Allah'a kavuşulmaz. )


- HELÂL >< HARAM ile MÂRUF >< MÜNKER

( Pek kabul edilmemek ve onaylanmamakla birlikte, farzları yerine getirmemenin, eksikliklerin, yanlışların, en son noktada cezâsı yoktur/olmaz. İLE İnsanlığı ve geneli kapsayan yanlışların cezâsı da vardır. )

( MÂRUF: Herkesçe bilinen, tanınan, belirli, sanlı. | Şeriatın uygun gördüğü, beğendiği ve buyurduğu. )


- HELÂL[Ar.] ile MÜBÂH[Ar.]


- HELÂL ile CAİZ


- HELÂL ile/ve HELÂL


- HELÂL ile/ve/||/<> HİLÂL ile/ve/||/<> LÂLEH


- HELÂL ve/= RIZÂ


- HELÂL ile TAYYİP


- Hele bir SUS!!!


- HELEN ile BARBAR

( BAR BAR (BAĞIRMAK), BARBAR: BIR BIR KONUŞAN )


- HELEN ile GREK


- HELEZON değil/yerine/= SARMAYAY


- HELEZONLU ODUN BORULARI = EV'İYE-İ HELEZONÎYE = VAISSEAUX SPIRAUX, VAISSEAUX SPIRALÉES


- HELİKON[Fr. < Yun.]

( Çalgı ağızlığı ve pistonu olan, boyundan geçirilerek tutulan, çember biçimli, üflemeli bakır çalgı. )


- HELİKOPTER ile/ve ORNİTOPTER

( ... İLE/VE Kanat çırpacak biçimde düzenlenmiş hava taşıtı. )


- HELİKS/HELIX[İng.] değil/yerine/= SARMAL


- HELİKS ile BETAYAPRAK

( Proteinlerin ikincil yapısındaki spiral biçimi. İLE Proteinlerin ikincil yapısındaki yassı yapı. )


- HELKE ile/değil/yerine BAKRAÇ

( Bakraç, kova. İLE/DEĞİL/YERİNE Çoğunlukla bakırdan yapılan küçük kova. | Bir bakracın alabildiği miktar. )


- HELOZON değil HELEZON


- HELVA ile KOZ HELVA

( ... İLE Ceviz ve şekerle yapılan, ağdalı bir helva türü. )


- HELVA ile SABUNİYE

( ... İLE Bir tür nişasta helvası. )


- HELVA ile/ve TATLI

( Eskiden, tatlının genel adı, Helva idi. )


- HELYOGRAF[Fr.] ve RADAR YANSITICI BALON

( Güneşten yayılan ısı miktarını ölçmeye yarayan aygıt. | Güneşin ışıldadığı saatlerin süresini saptamaya yarayan aygıt. | Güneş ışınlarından gelen yararlanan optik telgraf aygıtı. | 30 km.ye kadar yansıtıcı. VE 38 km.ye kadar, özel folyo malzemeden, 5 güne kadar şişik kalan yer belirleyici. )


- HELYOTERAPİ/HELIOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= GÜNEŞLE SAĞALTIM


- HELYUM[Fr. < Yun.] ve/> HİDROJEN[Fr. < Yun.: HYDOR: Su. | GENNAN: Doğurmak.]

( Atom numarası 2, kaynama noktası 270 °C, ergime noktası -272 °C olan kimyasal olarak inert olan, atmosferde, radyoaktif minerallerde ve doğal gazlarda bulunan, renksiz bir gaz ve element. 2,2 K'de çok düşük viskoziteli bir süper iletken sıvıya dönüşür. Oksitlenmeyi önleyici olarak kullanılır. Orto helyum iki elektronunun spinleri paralel, parahelyumun terstir. [simgesi: He] VE/> Oksijenle birleşerek suyu oluşturan, atom numarası 1, rengi, kokusu ve tadı olmayan bir gaz. | XVI. yy.'da Paracellus tarafından keşfedilmiş, ilk kez 1766'da Cavandish tarafından çalışılmış ve daha sonra yakıldığında su elde edildiğini bulmuştur. 1898'de, Dewar, sıvı ve katı hidrojen elde etmiştir. Amonyak ve metanol sentezinde, metal oksit minerallerinin indirgenmesinde kullanılır. [simgesi: H] )

( ... VE/> MÜVELLİD-ÜL-MÂ )


- HEM

( BİR, AYNI )


- HEM ..., HEM DE ... ile DURUMA GÖRE ...


- HEM KARADA, HEM SUDA YAŞAYABİLEN CANLILAR ile/ve SÜRÜNGENLER ile/ve BALIKLAR

( Türkiye Kurbağa ve Sürüngenleri )

( ZÂT-ÜT-TENEFFÜS-İL-MÜZDEVİC, ZU-L-MAÂŞEYN/MÂÎŞEYN ile ... )

( FERZEND-İ ÂB: Suda yaşayan hayvanlar. )

( AMPHIBIANS vs. REPTILES and FISHES )

( AMPHIBIE avec ... et ... )


- HEM-DEM

( SIKI FIKI, CANCİĞER ARKADAŞ )


- HEM-DEST

( KUVVET VE KUDRETTE BERÂBER OLAN, ELELE VEREN | ORTAK | KUMAŞ DOKUYUCULUKTA BİR ÇIRAĞA, ARTIK TEK BAŞINA ÇALIŞABİLECEK SEVİYEYE GELDİĞİNİ BİLDİREN BERATI VEREN KİMSE )


- HEM-DİL

( DÜŞÜNCELERİ, YÜREKLERİ BİR OLAN, GÖNÜLDEŞ )


- HEM, HEM DE ve NE, NE DE:
[İkisi birlikte kullanılır!/kullanılmalıdır!]


- HEM(AT)OPO(İ)ETİK ile HEM(AT)OPO(İ)EZ ile HEMAGLÜTİNASYON ile HEMATEMEZ ile HEMATOJEN ile HEMATOLOG ile HEMATOLOJİ ile HEMATOM ile HEMATÜRİ

( Kan yapıcı, kan oluşumu [ile ilgili]. İLE Kan yapımı, kan oluşumu. İLE Kan kümeleşimi. İLE Kan kusma. İLE Kan yapıcı, kan yoluyla. İLE Kanbilim uzmanı. İLE Kanbilim. İLE Kan toplağı. İLE Kan işeme. )


- HEM/NE PAYLAŞILANLAR/PAYLAŞILABİLENLER, HEM/NE PAYLAŞIL(A)MAYANLAR


- HEMAFEREZ/HEMAPHERESIS[İng.] değil/yerine/= KAN AYIR-SEÇ (İŞLEMI)


- HEMAGLÜTİNASYON/HEMAGGLUTINATION[İng.] değil/yerine/= KAN KÜMELEŞMESİ


- HEMATEMEZ ile/||/<> MELENA

( Mide ya da yemek borusundan kan kusma. İLE/||/<> Sindirim düzeninden kanamalı dışkı. )


- HEMATİ[Fr. < Yun.] ile HEMATİT[Fr. < Yun.]

( Kanın, hemoglobinle renklenmiş kırmızı yuvarı. [Bir milimetreküp insan kanında, 5 milyon hemati vardır.] İLE Kırmızı ya da esmer renkte olan doğal demir oksidinden oluşan bir mineral [Fe2O3], kantaşı. )


- HEMATİT[Fr. < HÉMATITE] değil/yerine/= KAN TAŞI

( Kırmızı ya da esmer renkte olan doğal demir oksidinden oluşan, yaralardan akan kanı durdurmak için kullanılan bir mineral, hematit. )


- HEMATİT ile MANYATİT


- HEMATİT ile/||/<> MANYETİT/MAGNETİT

( Metalik gri ya da siyah renkte olan bir taş. İLE/||/<> Siyah manyetik bir mineral. )


- HEMATOLOJİ değil/yerine/= KAN BİLİMİ

( Kan üzerinde incelemeler yapan bilim. )


- HEMATÜRİ ile/||/<> PROTEİNÜRİ

( Sidikte kan bulunması. İLE/||/<> Sidikte protein bulunması. )


- HEMATÜRİ ile/||/<> PROTEİNÜRİ

( Sidikte kan bulunması. İLE/||/<> Sidikte protein bulunması. )


- HEMCİNS değil/yerine/= EŞEYDEŞ


- HEMCİNS ile/ve/değil/||/<> HEMDERT

( Varolanların tümü. | Cinsleri bir olan, aynı soydan. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Dertleri ortak/yakın olan kişiler. )


- HEME OST ile HEME EZ OST


- HEMEN DEĞİŞİM ile/ve ÂNÎ DEĞİŞİM

( IMMEDIATELY ALTERATION vs./and SUDDEN ALTERATION )


- HEMEN ile DOĞRUDAN

( IMMEDIATELY vs. INDIRECT )


- HEMEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SICAĞI SICAĞINA


- HEMFİKİR değil/yerine/= DÜŞÜNDEŞ/OYDAŞ


- HEMFİKİR değil/yerine/= OYDAŞ


- HEMİANOPSİ ile HEMİPLEJİ ile HEMİSFER

( Yarım görmezlik. İLE Yarı inme. İLE Yarı küre. )


- HEMİNTH-/HEMİNTHO- ile/||/<> VERMİ-

( Kurt, solucan. İLE/||/<> Solucan. )


- HEMISFER/HEMISPHERE[İng.] değil/yerine/= YARI KÜRE


- HEMM[Ar.] ile GAMM[Ar.]


- HEMM[Ar.] ile HİMMET[Ar.]


- HEMM[Ar.] ile İRÂDE[Ar.]


- HEMM[Ar.] ile KASD[Ar.]


- HEMODİLÜSYON/HEMODILUTION[İng.] değil/yerine/= KAN SEYRELIM


- HEMODİNAMİ/HEMODYNAMICS[İng.] değil/yerine/= KAN DOLAŞIM DEVİNIMLİĞİ


- HEMODİYALİZ/HEMODIALYSIS[İng.] değil/yerine/= KAN ARITIM/SÜZDÜRÜM


- HEMODİYALİZ ile HEMOGRAM ile HEMOLİTİK ile HEMOLİTİK ANEMİ ile HEMOLİZ ile HEMOPTİZİ ile HEMORAJİ ile HEMORAJİK ile HEMOSİTOMETRE ile HEMOSTATİK ile HEMOSTAZ

( Kan süzüm. İLE Tam kan sayımı. İLE Kan yıkımlı, kan yıkıcı. İLE Yıkımlı kansızlık. İLE Kan yıkımı. İLE Kan tükürme. İLE Kanama. İLE Kanamalı, kanama[yla ilgili]. İLE Kan sayar. İLE Kanama durdurucu. İLE Kanama durması, kanın durması. )


- HEMOFİLTRASYON/HEMOFILTRATION[İng.] değil/yerine/= KAN SÜZDÜRÜM


- HEMOGRAM/HEMOGRAM[İng.] değil/yerine/= KAN GÖZE ÇİZGESİ


- HEMOLİZ/HEMOLYSIS[İng.] değil/yerine/= ALYUVAR YIKIMI


- HEMORAJİ/HEMORRHAGE, BLEEDING[İng.] değil/yerine/= KANAMA


- HEMORAJİK DİYATEZ/HEMORRHAGIC DIATHESIS[İng.] değil/yerine/= KANAMA EĞİLIMİ


- HEMOSTAZ/HEMOSTASIS[İng.] değil/yerine/= KANAMA DURDURMA


- HEMOVİJİLANS/HEMOVIGILANCE[İng.] değil/yerine/= KAN TAKİP DÜZENİ


- HEMPA[Fars.] ile/değil/yerine/>< KANKA/ARKADAŞ

( Kötü işlerde aynı amaçla ve birlikte hareket eden kişi, ayaktaş. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kan kardeşliği kadar yakınlıkla birlikte hareket eden/ler. )


- HEMPA ile/||/<> HEMTA

( Ayaktaş, arkadaş[kötü işlerde]. İLE/||/<>/||/<> Yandaş, denktaş, arkadaş. )


- HEMŞİRE/ŞVESTER değil/yerine/= SAYRICI < KARDEŞ[KADIN]


- HEMZ[Ar.] ile LEMZ[Ar.]

( Örtülü ayıplama. İLE İthâm ederek ayıplama. )


- HEMZEMİN ve/<> HEMDEM


- HENDEK ile/ve AZMAK ile/ve UR

( ... İLE/VE Su birikmiş hendek. İLE/VE Bir tür hendek. )


- HENDEK değil/yerine/= ÇUKUR


- HENDEK ile KUYU/TUYNUK

( Kuyu görüntüsü, bir kaynağı ya da bir kazanç kapısını simgeleyebilir. )

( ... ile Bİ'R[çoğ. ÂBÂR], BEVD
... ile BÂSİKA: Ağzına kadar su dolu olan kuyu. )

( ... ile ÇÂH, ÇEH )

( DITCH/TRENCH vs. WELL )


- HENGÂME[Fars.][HANGAME/ENDAME değil!] ile İZDİHÂM[Ar. < ZAHAM] ile CURCUNA

( Kavga, patırtı, gürültü. İLE Kalabalık, yığılma, kalabalıktan sıkışma. İLE Gürültülü, karışık durum. | Türk müziğinde, on zamanlı, altı vuruşlu küçük bir usûl. | Bu usûlle bestelenmiş yapıt. )


- HENÎ'[Ar.] ile MERÎ'[Ar.]


- HENRY CAVENDISH ile/ve/<> ANTOINE LAVOISIER

( [Hidrojen] Kâşifi. [1766] İLE/VE/<> Adlandıran. [1783] )

( Hidrojen )


- HEP[Fars. < HEB] ile/değil İKİ (KEZ)

( [not] ALLWAYS vs./but TWO (TIMES)/TWICE )


- HEP ile/yerine/değil DAHA ÇOK


- HEP ile İKİDE BİR


- HEP ile/değil/yerine OLABİLDİĞİ KADAR


- HEP ile/ve/<> SADECE


- HEPA/FİLTRE HİGH-EFFICIENCY PARTICULATE AIR FILTER[İng.] değil/yerine/= YÜKSEK VERİMLİ PARÇACIKLI HAVA SÜZGECİ


- HEPAT/O- ile KRAN(İ)YO- ile M(İ)YEL(O)- ile FLEBO- ile PNEUM-/PNEUMO-/PNEUMATO- ile PİYO- ile NEKRO-

( Karaciğer [ön ek]. İLE Kafa-, kafatası. İLE Omurilik [ile ilgili]. İLE Toplardamar [ile ilgili]. İLE Hava-, gaz-, akciğer. İLE İrinli, irin .... İLE Ölü/nekro-. )


- HEPATİK ile HEPATOLOJİ ile HEPATOMEGALİ ile HEPATOSİT ile HEPATOSPLENOMEGALİ ile HEPATOTOKSİK

( Karaciğer [ile ilgili]. İLE Karaciğerbilim. İLE Karaciğer büyümesi. İLE Karaciğer gözesi. İLE Karaciğer/dalak büyümesi. İLE Karaciğere zararlı. )


- HEPATİT A ile/||/<> HEPATİT B ile/||/<> HEPATİT C ile/||/<> HEPATİT D ile/||/<> HEPATİT E

( Hepatit A virüsünün neden olduğu, genellikle kirli su ya da yiyeceklerle bulaşan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit B virüsünün neden olduğu, kan ve vücut sıvıları yoluyla bulaşan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit C virüsünün neden olduğu, kan yoluyla bulaşan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit B virüsü ile birlikte bulaş oluşturan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit E virüsünün neden olduğu, genellikle kirli su ile bulaşan bir karaciğer bulaşı. )


- HEPATOMEGALİ ile/||/<> SPLENOMEGALİ

( Karaciğerin olağandışı büyümesi. İLE/||/<> Dalağın olağandışı büyümesi. )


- HEPİMİZ:
AYNIYIZ değil AYNI DEĞERDEYİZ


- HEPİMİZ(İN), ... ile/değil HER BİRİMİZ(İN), ...


- HEPİMİZ(İN) ile HERKES(İN)


- HEPİMİZİ BİR YAPAN ile/ve/<> BAZILARIMIZI "AYRI" YAPAN


- HEPTANRICILIK/TÜMTANRICILIK(PANTEİZM) ile HEPTANRIDACILIK(PANENTEİZM)

( Tanrı ile evrenin aynı şey olduğunu savunan görüş. | Tanrı'yı, etkin yaratıcı güç olarak belirlemekle birlikte Tanrı'yla dünyayı özdeşleştiren öğreti. ["Tek gerçek varlık, Tanrı'dır, dünya onun yansısıdır ya da türevidir. Buna göre, dünya, Tanrı'dan ayrı bir töz değildir".]
İLE
Tanrı'nın evreni kapsadığını ancak ondan daha büyük olduğunu savunan görüş. | Her şeyin, Tanrı'da olduğunu öne süren öğreti. ["Gerçeklik, üç öğeden; ruhtan, doğadan, insandan oluşur. Ancak, bu üç öğenin temelinde, yüce varlık olan Tanrı vardır. Dünya, Tanrı'yla ve Tanrı'dadır, Tanrı'nın yanında değil ondadır, onun bağımlılığı altındadır, insanlık bu dünya ve yeryüzüyle sınırlı değildir, insanlık Tanrı'dadır, dolayısıyla ölümsüzdür ve tüm evrene yayılmıştır."] )

( PANTEISM vs. PANENTEISM )


- HEPTANRICILIK/TÜMTANRICILIK/PANTEİZM ile KÖKEN TANRI ile MİMAR TANRI ile YARATICI TANRI ile KİŞİ TANRI ile KAVRAM TANRI


- HER ... ile/değil HİÇBİR ...


- HER "ŞEYSİ" değil HER ŞEYİ


- HER "SORUNLARINI" (ÇÖZMEK) değil HER SORUNUNU (ÇÖZMEK)


- HER "VARLIK" değil VARLIK(VUCUD) ya da HER VAROLAN(MEVCUD)


- Her AN SUS!!!


- HER AN ile/ve/||/<>/> SÜREKLİ


- HER ANLAM/DA ile/ve/değil/||/<>/< HER ALAN/DA


- HER BABAYİĞİDİN HARCI DEĞİL ile HER BABAYİĞİDİN KÂRI DEĞİL


- HER BİÇİMDEN/GÖRÜNÜŞTEN ÇÖZÜLME/UZAKLAŞMA ve/||/<>/> YENİ VE YENİDEN BİÇİMLENME


- HER BİLDİĞİMİZİ ... ile/ve/||/<> HER SÖYLEDİĞİMİZİ ...

( Söylemiyoruz! İLE/VE/||/<> Biliyoruz! )


- HER BİR/BEHER[Fars.] ile BEHER/BEHERGLAS[Alm. < BECHER/GLAS]

( Her bir. İLE Silindir biçiminde cam deney çubuğu. )


- HER BİRİSİNE değil HER BİRİNE


- HER DERDE DEVÂ OLAN:
(")SARIMSAK(") ile/ve/değil/||/<>/< SARILMAK


- Her düşündüğünde SUS!!!


- HER ELİNİ SIKAN İLE ... ile/ve/<> HER CANINI SIKAN İLE ...

( Dost olma! İLE/VE/<> Düşman olma! )


- Her fırsatta DİNLE!!!


- Her fırsatta SUS!!!


- HER GÜN ...:
BİR ile/ve/||/<>/> ÜÇ ile/ve/||/<>/> BEŞ
İŞ/GÖREV

( [Her gün ...]
Büyük bir işi/görevi yerine getirebilmek. İLE/VE/||/<>/> En az üç orta işi/görevi yerine getirebilmek. İLE/VE/||/<>/> En az beş küçük işi/görevi yerine getirebilmek. )


- HER HAFTA ile AYDA DÖRT KERE


- HER HALÜKÂRDA değil/yerine/= HER DURUMDA


- HER İKİ KAPILARIMIZ değil İKİ KAPIMIZ


- HER İKİSİ değil İKİSİ ya da HER BİRİ


- HER İŞE KARIŞMAK =/<> HİÇBİR İŞ YAPMAMAK


- HER KAVRAM ve/<> HER KAHRAMAN(/KİŞİ)


- HER KOŞUL ALTINDA GEÇERLİLER ile/ve/||/<>/> MÜKEMMELLEŞME


- HER NE KADAR ŞÖYLE OLMASINA KARŞIN/RAĞMEN değil HER NE KADAR ŞÖYLE OLSA DA ya da ŞÖYLE OLMASINA KARŞIN


- HER NE MENEMSE" ile "HER NE ŞEYİMSE/SİKİMSE" |
ile/değil/yerine/||/<>/<
"HER NEYSE"


- HER NE OLURSA ve/||/<> DİLİM/İZ DURURSA

( Bana, benden olur. VE/||/<> Başım barış/selâmet bulur. )


- HER NEYSE değil/yerine NEYSE


- HER SEFERİNDE değil/yerine/= DEĞME KEZ


- HER ŞER'DE/ŞEYDE, BİR HAYIR VARDIR ile/değil HER ŞER'DE/ŞEYDE, BİR OLABİLİR/ARAMAK GEREK


- HER ŞERDE, BİR HAYIR VARDIR değil HER ZAHMETTE, BİR RAHMET VARDIR


- HER ŞEY İLE HER ŞEY ile/ve HER ŞEY İLE BİR ŞEY

( EVERYTHING WITH EVERYTHING vs./and EVERYTHING WITH A THING )


- HER ŞEY, DEĞİŞİR değil HER ŞEY, (BELİRLİ/BELİRSİZ) BİR ŞEYE GÖRE DEĞİŞİR


- HER ŞEY(DE)/YER(DE) ile/ve HİÇBİR ŞEY(DE)/YER(DE)

( Herşeyin, zihnimizde olduğunu, bizim, zihinden öte olduğumuzu ve gerçekten yalnız başımıza olduğumuzu, ne zaman anlarsak, işte o zaman, herşey biziz. )

( When we realise that all is in our mind and that we are beyond the mind, that we are truly alone; then all is us.
Nothing is me, so I am nothing. )

( Hiçbir "şey", ben değildir; böylece, ben, hiçbir şeyim. )

( Herhangi bir şey, sadece o şey değildir. )

( Herhangi bir şey, bütünün bir yanını göstererek gizleyendir. )

( Herşey, kendi olmayanı da işaret etmektedir. )

( Can sıkmanın sırrı, herşeyi anlatmaktır. )

( [ON] EVERYTHING/PLACE vs./and [ON] NOTHING/PLACE )


- HER ŞEY ile HER ŞEY('İ)

( EVERYTHING vs. EVERYTHING )


- HER ŞEY ile HER ŞEY('İ)

( EVERY THING vs. EVERY THING )


- HER ŞEY ile/ve/değil/||/<>/>/< HER ŞEYDE


- HER ŞEY ile/ve HER ŞEYE HER ŞEYİ SÖYLEYEBİLMEK

( HER SÖYLEDİĞİN DOĞRU OLMALI HER DOĞRUYU SÖYLEMEK DOĞRU DEĞİLDİR HER SÖYLEDİĞİN HAKK OLMALI HER HAKK'I SÖYLEMEK HAKKIN DEĞİLDİR )


- HER ŞEY ilefakat HERKES/TE

( Olabilir. İLE/FAKAT Olamaz. )


- HER ŞEY ile HERŞEY('İ)

( Her şey, her şeyle ilişkili olduğu için hiçbir şeyi, sadece ve tek başına "her şey" olarak düşünemez ve dillendiremezsin. )

( Her şey, biraraya getirilmiş parçalar anlamını taşır. )

( EVERY THING vs. EVERYTHING
Everything implies a collection of particulars. )


- HER ŞEY ile HİÇBİR ŞEY

( Zamanla telâfi edilebilir. İLE Geçip giden zaman, hiçbir şeyle telâfi edilemez. )


- HER ŞEYİ BİLİYOR OLMAK değil ÇOĞUNLUĞUN, PEK FAZLA ŞEY BİLMİYOR OLMASI


- HER ŞEYİ İÇİNE ALAN HER ŞEYİN İÇİNDE OLAN


- HER ŞEYİ) KOKLAMAMALI!


- HER ŞEYİN KONUŞULABİLİRLİĞİ ile/ve/||/<>/>/< SÖYLEDİKLERİNİ TAMAMLAMASINI BEKLEMEK


- HER YER(İ)(NDE) ile/ve HİÇBİR YER(İ)(NDE)

( EVERYWHERE vs./and NOWHERE | NOT ANYWHERE )


- HER YERDE ile/ve/<> DİLDE, GÖNÜLDE


- HER YERDE ve/<> HER KOŞULDA


- Her zaman DİNLE!!!


- Her zaman DİNLE!!!


- Her zaman DİNLE!!!


- Her zaman SUS!!!


- HER ZAMAN ile "HER ZAMAN"I

( Genelin içinde düşünülen zaman. İLE Özelliği/farkı olan üzerine düşünülen "ZAMAN"ı. )

( EACH TIME vs. EVERYTIME )


- HER ZAMAN ile SÜREKLİ/DAİMA[Ar.]

( Zaman-ötesi oluş, tümüyle Şimdi'dedir. )

( EVERY TIME vs. ALWAYS/FOREVER
Timeless being is entirely in the now. )


- HER ile/ve BASİT HER


- HER ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BAZI

( [kitap] Okunmaz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Bazılarına başvurulur. )

( [eşya] Kullanılmaz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Bazıları saklanır. )

( [yazar] Sevilmez. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Bazıları (sadece) beğenilir. )


- HER ile HEP

( EACH/EVERY vs. ALWAYS )


- HER ile/ve HERHANGİ


- HER ile TÜM

( EACH/EVERY vs. ALL )


- HERA ile/ve/||/<> ATHENA ile/ve/||/<> AFRODİT


- HERAKLEITOS AÇMAZI ile/ve/||/<> ÇOKLUK AÇMAZI ile/ve/||/<> THESEUS AÇMAZI


- HERBAL[İng.] değil/yerine/= OTSU BİTKİ


- HERC Ü MERC değil/yerine/= ALTÜST, KARMAKARIŞIK, ALLAK BULLAK, DARMADAĞINIK


- HERCAİ MENEKŞE ile YABANİ HERCAİ MENEKŞE

( PANSY vs. WILD PANSY )

( VIOLA TRICOLOR HORTENSIS cum VIOLA TRICOLOR )


- HERCÂÎ[Fars.] değil/yerine/= YELTEK/GELGEÇ

( İsteğinde kararlı olmayan ya da konudan konuya geçiveren. | Aşkta, değişken, vefâsız. )


- HERDER ve/||/<>/> GOETHE ve/||/<>/> SCHILLER

( 25 Ağustos 1744 - 18 Aralık 1803 VE/||/<>/> 28 Ağustos 1749 - 22 Mart 1832 VE/||/<>/> 10 Kasım 1759 - 09 Mayıs 1805 )


- HEREDİTE/HEREDITY[İng.] değil/yerine/= KALITIM, SOYA ÇEKİM


- HEREDİTE ile HEREDİTER ile HERİTABİLİTE

( Kalıtım, soyaçekim. İLE Kalıtsal. İLE Kalıtılabilirlik. )


- HEREDİTER/HEREDITARY[İng.] değil/yerine/= KALITIMSAL


- HEREDOT ile/ve/değil TUKİDİDES


- HEREKE ile/ve KAYSERİ ile/ve BÜNYAN ile/ve YAHYALI ile/ve TAŞPINAR ile/ve SİVAS ile/ve KARS ile/ve BERGAMA ile/ve LADİK ile/ve MİLAS ile/ve ISPARTA


- HEREKE ile/ve SİVAS


- HERETİK ile HERMETİK


- HERETİZM ile ATEİZM ile PANTEİZM


- HERHALDE["HERALDE" değil!] ile/değil/yerine SANIRIM


- HERHALDE ile/ve/||/<> BELKİ (DE)


- HERHALDE ile HER HALDE

( Tahmin, belki. İLE Mutlaka, kesinlikle. )


- HERHALDE değil/yerine YÜKSEK/BÜYÜK OLASILIKLA


- HERHANGİ BİR ARKADAŞININ, SENİ, PARA İSTEMEK İÇİN ARAMASI ile TANIDIĞIN VE SEVDİĞİN BİR ARKADAŞININ, SENİ, PARA İSTEMEK İÇİN ARAMASI


- HERHANGİ BİR KİŞİ (OLAN/OLMAK) ile/ve/değil/yerine BELİRLİ BİR KİŞİ (OLAN/OLMAK)


- HERHANGİ BİR ŞEY ile HERHANGİ BİR ŞEY('İ)

( ANYTHING vs. ANYTHING )


- HERHANGİ BİR) DÜŞÜNCEYE:
MAHKÛM/İYET ile/ve/değil/yerine HÂKİM/İYET


- HERHANGİ BİRİ OLMAK ile/değil/yerine BELİRLİ BİR KİŞİ OLMAK


- HERITAGE and LEGACY


- HERKEZ değil HERKES


- HERKELE[Ar.] ile HERGELE[Ar.]

( İnce, zarif, hoş. | Hoşluk, incelik. İLE Eşek sürüsü. | Binek ve taşıta alışmamış [akıllı] hayvan. | Terbiye ve görgüden uzak, bayağı, aşağılık kişi. )


- HERKES BİLİRLERDİ değil HERKES BİLİRDİ


- HERKES YAPAMAZ ile/ve/değil HERKES, HER ZAMAN (KOLAY KOLAY) YAPAMAZ


- HERKES YAPIYORSA BIRAK YAPSINLAR | KİMSE YAPAMIYORSA BEN NASIL YAPAYIM ile/değil/yerine/>< HERKES YAPIYORSA BEN DE YAPABİLMELİYİM | KİMSE YAPAMIYORSA BEN YAPAYIM


- HERKES, "HER ŞEYİN FARKINDA"
ile/değil/||/<>/<
"HİÇKİMSE, HİÇBİR ŞEYİN FARKINDA DEĞİL" DEĞİL


- HERKES, KENDİ İŞİNE BAKSIN! değil HERKES, KENDİ İÇİNE BAKSIN!


- HERKES ile "HERKES"İ

( Genelin içinde düşünülen kişiler. İLE Özelliği/farkı olan üzerine düşünülen "KİŞİ"yi. )

( EVERYBODY vs. "EVERYBODY" )


- HERKES ile BİRÇOK

( EVERYBODY vs. MANY )


- HERKES ile/değil/yerine ÇOĞUNLUK


- HERKES ile/ve/değil/yerine HAZIR OLAN HERKES

( [not] EVERYBODY vs./and/but EVERYBODY WHO ARE READY
EVERYBODY WHO ARE READY instead of EVERYBODY )


- HERKES ile HEPİMİZ

( EVERYBODY vs. ALL OF US )


- HERKES ile/ve/değil/||/<> HERHANGİ BİRİ


- HERKES ile MİLLET

( EVERYBODY vs. PEOPLE )


- HERKES ile ORTAK DİLDE HERKES ile AYRIMSIZ HERKES


- HERKESE ...'YA DİKKAT ETMESİNİ TAVSİYE EDİYORUM değil HERKESİ ...'YA DİKKAT ETMESİ İÇİN UYARIYORUM


- HERKESE YETİŞMEYE ÇALIŞMAK ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> KENDİNE GEÇ KALMAK


- HERKESİN:
"BEYNİ" değil ZİHNİ
:FARKLI ÇALIŞIR


- HERKESİN:
YANLAŞTIĞI KİŞİ/LER ile/ve/değil/||/<>/< İYİ ANLAŞTIĞI KİŞİ/LER


- Herkesle herşeyi konuşma fakat her ayrıntıyı KONUŞ(ABİL)!!!


- HERKESTE VAR değil HER YERİ/ŞEYİ KAPLAYAN


- HERMANN von MEYER ve/<>/> GERHARD HEILMANN

( 03 Eylül 1801 - 02 Nisan 1869 ve/||/<> 25 Haziran 1859 - 26 Mart 1946 )


- HERMENEUTİK

( HERMENEUTICS )


- HERMENEUTİK ve FELSEFÎ ANTROPOLOJİ


- HERMENEUTİK ile/ve FELSEFÎ HERMENEUTİK


- HERMENEUTİK ve SANAT


- HERMES ile HERMES

( MISIR - BÂBİL - İRAN / İSLÂM'DA[İDRİS] ile YUNAN )

( TOTH ile HERMES TRIMEGISTES )


- HERMES = İDRİS(Terzi) = ERMİŞ(Anadolu Türkçe'si) = HİRAMUS = HERMESE = HERMESÜ'L-HİRAMİSE(Araplarca) = THOT(Mısır'da) = HERMİS

( )


- HERMETİK EĞİTİM

( 1. Gövde Eğitimi.
2. Hayvansal Ruh Eğitimi.
3. İnsani Ruh Eğitimi. )


- HERMETİK ÖĞRETİ ile HERMES


- HERMETİK ile/ve HERMENEUTİK

( ... İLE/VE Farklı bakışlarla aynı olguya bakma olanağını sunmak/kazandırmak. Çok anlamlılığa izin vermektir. )

( Hermes. İLE/VE Dilthey. )

( Hermeneutik'in amacı: Tekil tarihsel varoluşun anlaşılması. )

( ... İLE/VE Aslına uygun okuyabilme. )


- HERMETİK ile/ve/> HERMENION ile/ve/> HERMENEUTİK

( Kilitli, örtük, mühürlü. İLE/VE/> Anlamlandırma. İLE/VE/> Şifrelerin çözümlenip yorumlanması. )


- HERNİ/HERNIA[İng.] değil/yerine/= FITIK


- HERNİASYON/HERNIATION[İng.] değil/yerine/= FITIKLAŞMA


- HERO ve/||/<> İLKBAHAR, YAZ, SONBAHAR, KIŞ... VE İLKBAHAR

( ve/||/<> )

( )


- HERŞEY ve CESÂRET


- HERŞEY ile/ve/değil/yerine ÇOK ŞEY


- HERŞEY ile/ve GÜVENİLİRLİK

( Masum ve basit olana güvenme cesâretine pek az kişi sahiptir. )

( EVERYTHING vs./and RELIABILITY
Very few are those who have the courage to trust the innocent and the simple. )


- HERŞEYDEN ÖNCE ... ile/değil/yerine TÜM BUNLARIN YANISIRA ...


- HERŞEYİ BİLEN ile/değil KENDİNİ BİLEN


- HERŞEYİ İÇİNE ALAN ile/ve HERŞEYİN İÇİNDE OLAN

( INCLUDES EVERYTHING vs./and IN EVERYTHING )


- HERŞEYİ KAPSAYICI/LIK ile/ve/değil/<> HİÇBİR ŞEYE İNDİRGENEMEZ/LİK


- HERŞEYİ YAZMAK ile/ve/değil/yerine YAZILABİLDİĞİ KADAR/INI YAZMAK


- Herşeyin (düzgün/yolunda) yürümesini istiyorsan SUS!!!


- HERŞEYİN ANLAMINI ÇÖZMEK ve/=/||/<>/> HİÇBİR ŞEYİN ANLAMININ, (PEK DE FAZLA) OLMADIĞINI ANLAMAK


- HERŞEYİN DÜZELECEĞİNE ve/||/<> HERŞEYİ DÜZELTEBİLECEĞİNE ve/||/<> HERŞEYİN BİTECEĞİNE

( İnanarak dileyelim! VE/||/<> İnanarak çabalayalım! VE/||/<> İnanarak sabredelim! )


- HERŞEYİN KURAMI[THE THEORY OF EVERYTHING] ve/<> I ORIGINS

( Stephen Hawking'in yaşam öyküsü ve "Zamanın Kısa Tarihi" kitabı üzerine... VE/<> Gözün ve doğanın sınırsızlıkları, bilim ve bilin(e)meyen alanların/durumların ilişkisi ve/ya da birlikteliği üzerine önemli iki film. )


- HERTZ:
60 ile/<>/> 90 ile/<>/> 120 ile/<>/> 144


- HERTZ ile KİLOHERTZ

( Saniyede bir titreşim yapan devirli bir olayın frekansına eşit frekans birimi. İLE Bir saniyede bin titreşimi olan elektromanyetik dalga boyu ölçüsü birimi. )


- HESABI:
"YIKMAK" ile/ve/değil/yerine "YÜKLEMEK"


- HESABINI GÜDMEK/YAPMAK ile/<> DAVASINI GÜDMEK/YAPMAK


- HESABINI SORMAK ile HESABI TAKİP ETMEK


- HESABINI TUTMAK ile HESABINI YAPMAK


- HESABINI YAPMAK ile/ve HESABINI TUTMAK


- HESAP BAKİYESİ değil/yerine/= SAYANAK KALANCASI


- HESAP CETVELİ değil/yerine/= SAYIŞ ÇİZELGESİ


- HESAP CÜZDANI değil/yerine/= SAYANAK BETLEĞİ


- HESAP EDİLME/HESAPLANMA değil/yerine/= SAYIŞILMA


- HESAP ETMEK/HESAPLAMAK değil/yerine/= SAYIŞLAMAK


- HESAP MAKİNESİ değil/yerine/= SAYIŞ YAPAR


- HESAP MAKİNESİ ile/ve/||/<>/><//> TELEFON

( )

( "Telefon ve Hesap Makinesinin Tuş Dizilimi Neden Farklıdır?" yazısını okumak için burayı tıklayınız... )


- HESAP SAHİBİ değil/yerine/= SAYANAK İYESİ


- HESAP SORMAK ile/değil/yerine ANLAMAK ÜZERE SORU SORMAK


- HESAP SORMAK ile/değil/yerine ÇÖZÜM/KATKI SUNMAK


- HESAP SORMAK ile/değil/yerine ÖRNEK OLMAK


- HESAP SORMAK ile/değil/yerine UYARMAK


- HESAP VERİLEBİLİRLİKTE:
DİKEY ile/ve/||/<> YATAY

( Oy/seçim. İLE/VE/||/<> ... )


- HESAP-KİTAP (YAPMAK, ORTADA)


- HESAP[Ar. < HİSBE]/CALCULUS = ÇAKILTAŞI

( Çakıltaşlarını saymaktan gelir. )


- HESAP/ACCOUNT değil/yerine/= SAYANAK


- HESAP ile/ve/değil/||/<>/< AKD

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Parmak hesabı. )


- HESAP ile/ve GEREKÇE


- HESAP ile/ve GÖZLEM

( TO THINK vs./and OBSERVATION )


- HESAP değil/yerine/= SAYIŞ


- HESAPLAMA:
MÜHENDİSLİK ve/||/<> LOJİSTİK


- HESAPLAMA/COMPUTATION değil/yerine/= SAYIŞIM


- HESAPLAMA ile/ve/<> AÇIKLAMA


- HESAPLAMA ile PARAKETE HESABI

( Gemilerin gittiği yön ve yaptığı hıza göre, bulunduğu yerin tahmini olarak hesaplanması. )


- HESAPLAMALI!


- HESAPLAMALI ile BELİMSEL


- HESAPLANABİLİRLİK ile/ve/>< HESAPLANAMAZ SAYILAR


- HESAPLAŞMA ile/ve/değil/yerine YÜZLEŞME


- HESAPLAŞMAK ile/ve/değil/||/<> HELÂLLEŞMEK


- HESAPLAŞMAK değil/yerine/= SAYIŞMAK


- HESAPLAŞMAYI:
KENDİNLE YAPMAK ile/ve KENDİNE YAPMAK

( TO GET EVEN WITH: YOUR SELF vs./and TO YOUR SELF )


- HETEROATOM ile KARBON İSKELE

( Karbon dışındaki atomları içeren bileşik. İLE Sadece karbon ve hidrojen atomlarından oluşan iskelet. )


- HETEROGREFT/HETEROGRAFT[İng.] değil/yerine/= AYRI TÜR YAMASI


- HETEROJEN (KARIŞIMLAR) ile HOMOJEN (KARIŞIMLAR)

( Gözle ayırt edilebilen farklı fazlardan oluşur. İLE Tek bir fazda homojen bir biçimde dağılmış nesnelerden oluşur. )


- HETEROJEN/HETEROGENOUS[İng.] değil/yerine/= AYRIŞIK


- HETEROJENİSITE/HETEROGENICITY[İng.] değil/yerine/= AYRI TÜRELLİLİK


- HETEROSİKLİK KİMYA ile/||/<> AROMATİK KİMYA / KARBOHİDRAT KİMYASI

( Heterosiklik bileşiklerin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Aromatik bileşiklerin kimyasını inceleyen bilim dalı. )


- HETEROTOPİ/HETEROTOPY[İng.] değil/yerine/= KONUM DIŞILIK


- HEVÂ

( HEVES, İSTEK, ARZU | KEYİF )


- HEVÂ-HEVES


- HEVÂ[Ar.] ile ŞEHVET[Ar.]


- HEVENK[< Fars.]

( Bir ipe geçirilmiş ya da birbirine bağlanmış, yaş yemiş ya da sebze bağı. )


- HEVES KIRILMASI ve/<>/> YALNIZLIĞA YÖNELİM/DÜŞKÜNLÜK


- HEVES/ŞEVK değil/yerine/= İSTEYİŞ/İSTEK


- HEVES ile GIPTA


- HEVES ile/ve/değil/yerine/||/<>/> HEDEF

( [kişiyi ...] Oyalar. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Yola çıkarır. )


- HEVES ile/ve HEYECAN


- HEVES ile/değil/yerine İDEAL

( Yetersiz zihinlerde. İLE/DEĞİL/YERİNE Yetkin zihinlerde. )


- HEVES değil/yerine/= KÖSEME


- HEVES ile/ve/değil/yerine/<>/> TUTKU


- HEVESKÂR/HEVESLİ değil/yerine/= KÖSEMELİ


- HEVESKÂR ile/ve/değil/yerine GAYRETKÂR

( Olgun kişi, kişileri topluma yararlılık konusunda heveslendirerek, iyi çalışmalarını sağlar. )


- HEVESKÂR ile TALEBE

( İsteme[/eğilimli]. İLE Gayret eden, İsteyen[talep eden]. )


- HEVESKÂR ile/değil/yerine TALEPKÂR

( Tembel olur. İLE/DEĞİL/YERİNE Gereğini yerine getirebilecek kadar çalışkan olur. )


- HEVESLİ ile/ve HAZIR


- HEY ... ile EY ...


- HEY'ET:
HEYULA ve/ SÛRET-İ CİSMİYE ve/ SÛRET-İ NEV'İYE ve/ ŞEKİL/BİÇİM ve/ SÛRET-İ VEHMİYE


- HEY'Î[Ar.] ile HEYÎ[Ar.]

( Astronomi ile ilgili. İLE Madde, varolan. )


- HEYACAN değil HEYECAN


- HEYBE[Ar. < AYBE] ile HEYBET[Ar.]

( Omuzda taşınan, içine öteberi koymaya yarayan, kilim ya da halıdan yapılmış iki gözlü torba. | Omuza geçirilebilen tek gözlü bir çanta türü. | Eril üreme örgeni.[Güney İkizdere -Rize'de] İLE Korku ve saygı uyandıran görünüş. )


- HEYBE[Ar. < AYBE] değil/yerine/= MANÇUK/ÇUG[dvnlgttrk]


- HEYBE/ÇANTA ile/ve/||/<> CEP

( Bilgiyi, heybene/çantana at / cebinde bulunsun! [Ne zaman, nerede, nasıl işe yarayabileceği bilinmez!] )


- HEYBE ile HURÇ

( ... İLE Genellikle yelken bezinden yapılmış büyük heybe. )


- HEYBET[Ar.] ile CELÂLET[Ar.]


- HEYBET >< ÜNS


- HEYECAN:
"HATA YAPTIRABİLİR" ve/fakat/||/<>/> HAK'I YAPTIRIR


- HEYECAN:
TÜMELİN > TEKİLLEŞMESİ


- HEYECAN[Ar.] değil/yerine/= COŞUNTU


- HEYECAN ile/ve ACELE

( EXCITEMENT vs./and HASTE )


- HEYECAN ile/ve DAVET


- HEYECAN ile/ve ENERJİ

( EXCITEMENT vs./and ENERGY )


- HEYECAN ile/ve/> ETKİ


- HEYECAN ile GERGİNLİK


- HEYECAN ile HELECAN

( ... İLE Yürek çarpıntısı, çarpıntı. )


- HEYECAN ile/ve/değil TELÂŞ


- HEYECAN ile/ve/değil/||/<>/< ÜMİT


- HEYECAN ve/=/<> YARATIM


- HEYECAN ile/ve YOĞUN İLGİ/İSTEKLİLİK

( EXCITEMENT vs./and ENTHUSIASM )


- HEYECANLAN(M)IYORUM ile/ve/değil/yerine/<> HEYECANI(MI) İÇİMDE TAŞIYORUM/TUTUYORUM


- HEYELAN[Ar.][HEYALAN değil!] değil/yerine/= GÖÇÜ/KAYŞA

( Toprak kayması. )


- HEYET-İ ÂYÂN ile/ve/||/<> HEYET-İ MEBÛSAN


- HEYET[Ar.]/COUNCIL[İng.]/KONSEY[Fr. < CONSEIL] değil/yerine/= KURUL


- HEYET[Ar.]/ENCÜMEN/KOMİTE[Fr. < COMITE]/KOMİSYON değil/yerine/= YARKURUL/ALT KURUL

( Meclis ya da herhangi bir kurultayda, bazı konuları inceleyerek, varılan sonuçları tartışılmak için genel kurula getirmekle görevli, üyeler arasından oluşturulan altkurul. )


- HEYET[Ar.]/KOMİTE[Fr. < COMITE][İng. COMMITTEE] değil/yerine/= KURUL


- HEYET ile/ve/||/<> HAZİRUN


- HEYET ile/ve/||/<>/< MAHİYET

( Mâhiyet + Sûret + Ârazlar. İLE/VE/||/<>/< Öz. )

( Mâhiyet, taksim edilmez. )

( Mâhiyetten istisna yapılmaz. )

( CONFIGURATION vs./and/||/<>/< QUIDDITY/ESSENCE )


- HEYET ile/ve/<> METAFİZİK


- HEYKEL[Ar.] değil/yerine/= ANIT/YAPIT/YONTU

( STATUE vs. MONUMENT )


- HEYKEL ile KOLOSAL

( ... İLE Büyük boyutlu ve masif mimari ögeleri ve heykelleri niteler. )


- HEYKEL ile/ve/değil MOZOLE[Fr. < Yun.]


- HEYKEL ile PIETA

( ... İLE Kucağında, ölü İsa Mesih'i tutan Meryem Ana heykeli. )


- HEYKEL ile/ve TORS

( ... İLE/VE Gövde heykeli. )


- HEYKELTRAŞ ile/ve/||/<> MİMAR

( Her mimar, heykeltraş değildir fakat her heykeltraş, aynı zamanda da mimardır. )


- HEYULA[Ar.]/HYLE[Yun.] ile NESNE, ŞEY | BİÇİMİ OLMAYAN NESNE, ŞEY


- HEYÛLA ve/<> SÛRET ve/<> ŞEKİL ve/<> NİTELİK


- HEZEL[Ar. < HEZL] ile MİZÂH[Ar.]

( Çevresindekileri neşelendirmek amacıyla yazılan ya da söylenilen söz. | Bir şiiri ya da şiir parçasını şakalı bir anlatıma çevirme. İLE Eğlendirme, güldürme ve birinin davranışına, incitmeden takılma amacını güden ince alay. | Gerçeğin güldürücü yanlarını ortaya koyan yazın türü. )


- HEZER

( Çekinme, zarar verecek şeyden korunma. )


- HEZEYAN[Ar.]/DELÜZYON/DELUSION[İng.] değil/yerine/= SANRI


- HEZEYAN/DELİRİUM değil/yerine/= SABUKLANI/SAÇMALAMA


- HEZEYAN/SABUKLANMA ile/değil/yerine/>< COŞKU


- HEZEYAN değil/yerine/= SAYIKLAMA


- HİBE[Ar.] ile HEDİYE[Ar.]


- HİÇ ..." ile/değil "HENÜZ ..."


- HİÇBİR ŞEY HAKKINDA KONUŞMAMAK ile/ve/= HERŞEY HAKKINDA KONUŞUYOR OLMAK

( Bir metafizikçi olmak, hiçbir şey hakkında konuşmamak demektir. )


- HİÇKİMSE ile/ve/<>/> HERHANGİ BİRİ ile/ve/<>/> BELİRLİ BİR KİŞİ

( Çırak. İLE/VE/<>/> Kalfa. İLE/VE/<>/> Usta. )

( Bebek. İLE/VE/<>/> Çocuk/genç. İLE/VE/<>/> Yetişkin. )

( 0-1 İLE/VE/<>/>1-18 İLE/VE/<>/> 18 - ~ )

( Konuşmaya başlayana kadar. İLE/VE/<>/> Yetkinleşene[rüşte] kadar. İLE/VE/<>/> Olgunlaşana[kemâline] kadar ve sonrası. )


- HİÇKİMSE ile/ve HERKES

( Kimse beni sevmek zorunda değil fakat ben herkesi sevmek durumundayım. )

( Herkes, er ya da geç, bazı düşünce ve tutumlarından dönüş yapar. )


- HİLE ile/ve HESAP


- HİLYE[Ar.] ile HEY'ET[Ar.]


- HIRS ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HEVES


- HOM-/HOMEO-/HOMO-/HOMOİ- ile/||/>< HETER-/HETERO-

( Benzer, eş, aynı. İLE/||/>< Değişik, alışılagelenden farklı. )


- HOMEROS ile/ve/||/<> HESIODOS

( )


- HOMOJEN KARIŞIM ile HETEROJEN KARIŞIM

( Bileşenlerin eşit dağıldığı ve tek evrede bulunduğu karışımlar. İLE Bileşenlerin eşit dağılmadığı ve iki ya da daha fazla evrede bulunduğu karışım. )


- HOMOJEN KATALİZ ile HETEROJEN KATALİZ

( Katalizör ve reaktantların aynı evrede olduğu kataliz. İLE Katalizör ve reaktantların farklı evrelerde olduğu kataliz. )


- HOMOLOG KROMOZOM ile HETEROSOM KROMOZOM

( Eşleşen ve aynı genleri taşıyan kromozomlar. İLE Cinsiyet belirleyen kromozomlar.[X ve Y kromozomları] )


- HOMOZİGOT ile HETEROZİGOT

( Anne ve babadan gelen genler, birbirinin aynıdır. İLE Anneden ve babadan gelen genlerin birbirinden farklı olması durumu. )

( Aynı iki allel taşıyan organizma. İLE İki farklı allel taşıyan organizma. )


- İBN ARABÎ ile HEGEL

( Teşbihte tenzih. İLE Tenzihte teşbih. )


- İDDİA ile HEVES

( Yüksek zihinlerin iddiası, düşük zihinlerin hevesi olur. )


- İHTİYÂRÎ/TAHYİRÎ HÜKÜMLER:
CEVAZ ile/ve/||/<> İBÂHE/MUBAH ile/ve/||/<> NEDB ile/ve/||/<> İSTİHSAN ile/ve/||/<> TABİÎYET ile/ve/||/<> HELÂL


- İKİ(2) ile HERŞEY/HERKES/HER ZAMAN

( TWO vs. EVERYTHING/EVERYBODY/EVERYTIME )


- İLÂCIN ETKİSİ ile/ve/< HEKİMİN ETKİSİ

( Bazen [ya da çoğunlukla], ilâçtan çok hekimin iyileştirici etkisi/telkini daha fazladır. )


- İLK GÖRÜŞTE AŞK ile/ve/||/<> HER GÖRÜŞTE AŞK


- in d[Lat. < IN DIES] değil/yerine/= HER GÜN


- İNŞÂ EDİLEBİLİRLİK ile/ve/||/<> HESAPLANILABİLİRLİK


- İNSAN ile HERHANGİ BİR ŞEY('İ)

( Kişi, başlı başına bir şeydir! Hiçbir şeyle karıştırılamaz/karıştırılmamalıdır! )

( HUMAN vs. ANYTHING )


- IOE/INTERNET OF EVERYTHING[İng.] değil/yerine/= HER ŞEYİN INTERNETİ


- İRAB ile/||/<> HAREKE/SESÇİL İM ile/||/<> İŞMÂM ile/||/<> HECÂ/HECE/SESLEM

( Sözcüğün sonundaki yazacın ya da imin değişmesi. İLE/||/<> Arapça'da bir yazacın nasıl okunacağını gösteren ve fetha[üstün], kesre[esre], zamme[ötre] denilen imlerden her biri. İLE/||/<> Bir yazacın asıl sesçil imini vurgulama. İLE/||/<> Bir tek sesleme eylemiyle çıkarılan ses ya da sesler öbeği. )


- İSABETSİZ/LİK ile/ve/değil/yerine HEDEFİ TUTTURAMAMA


- İŞİ/Nİ İYİ YAPMAK ve/||/<>/> HELÂLİNDEN KAZANMAK


- İŞLERİ(MİZİ)/GEREKSİNİMLERİ(MİZİ)(EŞİMİZE/YAKINLARIMIZA/ÇALIŞANLARA/BİRİLERİNE/TOPLUMA/ÖTEKİNE):
"YIKMAK(/YIKILMAK)" ile/değil/yerine/>< (HER KOŞULDA) KONUŞMAK/KONUŞABİLMEK


- İSTİHDAF[Ar. < HEDEF] ile HEDEF TUTMA, AMAÇ EDİNME[Ar.]

( HEDEF TUTMA, AMAÇ EDİNME )


- İTİRAF ve/> PİŞMANLIK ve/> HESAPLAŞMA ve/> TÖVBE


- KÂFİR ile HERETİK


- KAHIR ile HELÂK

( Kalıcı/bâki kılmak için fâni kıl(ın)mak. | Yıkıp da yapmak. İLE Yokluğa/fâniliğe mahkum etmek/olmak. )


- KANT ile/ve/||/<>/> SCHILLER ile/ve/||/<>/> FICHTE ile/ve/||/<>/> SCHLEIERMACHER ile/ve/||/<>/> SCHLEGEL ile/ve/||/<>/> HEGEL ile/ve/||/<>/> SCHELLING ile/ve/||/<>/> SCHOPENHAUER ile/ve/||/<>/> FUERBACH ile/ve/||/<>/> DARWIN ile/ve/||/<>/> SPENCER

( [Doğum Tarihi] 1724 ile/ve/||/<>/> 1759 ile/ve/||/<>/> 1762 ile/ve/||/<>/> 1768 ile/ve/||/<>/> 1770 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1775 ile/ve/||/<>/> 1788 ile/ve/||/<>/> 1804 ile/ve/||/<>/> 1809 ile/ve/||/<>/> 1820 )

( Wilhelm Schlegel, 22 Ocak 1798'de Jena'dan, Berlin'de kardeşi Friedrich Schlegel ile küçük bir evi paylaşan Schleiermacher'a, kardeşinin yarattığı skandallardan dolayı sitem dolu bir mektup yazar ve yakın zamanda taşınmış olduğu Berlin'den Jena'ya, kendinin yanına dönmesi için Friedrich'i ikna etmesini ister; zira kardeşi, Schiller ile girdiği tartışma sonrasında yayımladığı son metniyle tümden tozu dumana katmıştır. Öyle ki, aynı soyadını taşımasıyla Wilhelm dahi gözden çıkarılmanın eşiğine gelmiştir. Sonunda, Goethe, tartışmaya dahil olur ve Friedrich ile babacan bir konuşma yaparak, ondan kibarca, bundan sonra başka bir alan üzerine, başka bir yerde çalışmasını ister. Oysa Friedrich, bu tavsiye üzerine gittiği Berlin’de, çoktan kendi çevresini kurarak yeni bir edebi akımın öncülüğü görevini üstlenmiştir. Henüz 25 yaşındaki bir genç tarafından yazılıp böylesi büyük bir etki yaratan, yepyeni ve tümüyle özgün bir düşünsel hareketin öncüsü olan bu metin, Eleştirel Fragmanlar'dı ve yalnızca 37 sayfalık 127 aforizmadan oluşuyordu. Aradan geçen neredeyse iki yüz yıl boyunca Eleştirel Fragmanlar üzerine yüzlerce kitap yazılacaktı. Schlegel kimilerine göre yaygaracı, kimilerine göre dâhi olarak adlandırılacak ama her halükârda Romantik hareketin düşünsel temellendiricisi olarak tarih sahnesindeki yerini alacaktı... )


- KASIT ile/ve/||/<> HEDEF


- KATEGORİLER:
ARİSTOTELES'TE ile/ve/||/<>/> KANT'TA ile/ve/||/<>/> HEGEL'DE

( [ 2/3/4. dersler...] )


- KAVRAMAK ve/||/<>/> HEYECAN


- KENDİLİK'TE:
MİNİMAL ile ÖYKÜSEL ile HEM MİNİMAL, HEM DE ÖYKÜSEL

( Deneyimlerin, "anlık" ve "aracısız" öznesi olan kendilik. İLE Zamana yayılmış, geçmiş ve geleceğe sahip kendilik. İLE ... )


- KİFÂYETSİZ MUHTERİS ile/ve/<> HEBENNEKA[Ar.]

( ... İLE/VE/<> Zeki ve becerikli olmadığı halde, kendini öyle sanan. )


- KİMSE, KİMSEYE MUHTAÇ DEĞİLDİR ve/||/<>/> HERKES, HERKESE MUHTAÇ OLABİLİR


- KİŞİNİN AHLÂKI ile/ve HERHANGİ BİR ŞEYİN/NESNENİN "AHLÂKI"

( MORALS OF HUMAN vs./and MORALS OF OBJECT/SOMETHING )


- KİTAPSIZLIK ile/değil/yerine "HESAPSIZLIK"


- KLOROFİL ile/ve HEMOGLOBİN[Fr. < Yun: HAIMA: Kan. | BUS: Yuvarlak.]

( Bitkilere rengini veren. İLE/VE Kana rengini veren. | Soluk alma aygıtıyla organizmanın gözeleri arasında oksijen ve karbon gazını iletmeyi sağlayan, bileşiminde, demir, azot, oksijen, hidrojen, kömür ve kükürt bulunan alyuvarların en önemli maddesi. )


- KOLESTAZ ile/||/<> HEPATOMEGALİ

( Kolestaz, safra akışının durması ya da azalması. İLE/||/<> Hepatomegali, karaciğerin normalden büyük olması. )


- KÖPEKBALIĞI ile HEMŞİRE KÖPEKBALIĞI

( Sürekli hareket halindelerdir. İLE Hareket etmeden durabilirler. )

( ... İLE Sadece gece avlanırlar. )

( ... İLE Karayipler'de yaşarlar. )


- KORKU(HAVF) ile HAŞYET(ALLAH'TAN KORKMA) ile İTTİKÂ ile HEYBET

( Korku peşimizi bırakmaz. Tüm çalışıp çabalamamız, ölüm korkusundan. Halbuki, korku gitmeyince Allah dostu olamayız. )

( Korkunun bir bölümü, Allah'ın "Rezzâk-ı Âlem" olduğunu anlayınca gider. )

( İhanet bitsin, kanundan da, hemcinsinden de, Allah'tan da korkmazsın. )


- KOŞUK ile HEZEL[Ar.]/HEZLİYAT

( ... İLE Şaka, alay, mizah. | Bir koşuğu ya da koşuk parçasını, şakalı bir anlatıma çevirme. / Hezel türünde yazılmış koşuklar. )


- KOŞULSUZ/LUK ile/ve/değil/yerine/> HER KOŞULDA


- KURUL/HEYET ile/||/<> HEYET-İ TEMSİLİYE

( ... İLE/||/<> Temsil kurulu. Sivas Kongresi sonucu oluşturulan ve Anadolu'yu temsil eden kurul. )


- KUSA'LI) NICOLAUS CUSANUS ile/ve/||/<>/> GIORDANO BRUNO ile/ve/||/<>/> HENRY MORE

( 1401 - 11 Ağustos 1464 İLE/VE/||/<>/> Ocak 1548 - 17 Şubat 1600 İLE/VE/||/<>/> 12 Ekim 1614 - 01 Eylül 1687 )


- KUTSAL = KUTSİ, MUKADDES = SAINT, HOLY[İng.] = SAINT[Fr.] = HEILIG[Alm.] = SANCTUS[Lat.] = SANTO/TA[İsp.]


- LE CHATELİER İLKESİ ile/||/<> HESS YASASI

( Dengeye etki edildiğinde yapının/sürecin bu etkiye karşı tepki vereceğini belirten ilke. İLE/||/<> Toplam entalpi değişiminin adımlardan bağımsız olduğunu belirten yasa. )


- LEZZET ile/ve/<> HEYECAN


- LOJİSTİK = HESAP = LOGISTIC[İng.] = LOGISTIQUE[Fr.] = LOGISTIK[Alm.] = LOGISTIKE[Yun.]


- LOUIS COTURAT ve/||/<> HENRI POINCARÉ

( 17 Ocak 1868 - 03 Ağustos 1914 AND/||/<> 29 Nisan 1854 - 17 Temmuz 1912 )


- MALAKOLOJİ ile/ve/||/<> HELMİNTOLOJİ[Fr. < Yun.]

( Yumuşakçalar bilimi. İLE/VE/||/<> Kurtbilim. )


- MANTIK ile/ve "HESAP ETMEK"


- MENEKŞE(< BENEFŞE[Fars.], BENEFSEC[Ar.]):
AFRİKA MENEKŞESİ ile CEZAYİR MENEKŞESİ ile DENİZ MENEKŞESİ/ÇAN ÇİÇEĞİ ile HERCAİ MENEKŞE/ALACAMENEKŞE ile MISIR/FRENK MENEKŞESİ

( Cezayir Menekşesi'nde, kanser hücrelerinin çoğalmasını durduran alkaloitler bulunur. )

( [Menekşegillerden, bir ya da çok yıllık otsu bitki. | Bu bitkinin, mor renkli, güzel kokulu çiçeği.]: ... İLE Zakkumgillerden, bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen, kendine özgü, mavi, açık mor renkli çiçekleri ve ortası çukur taçyaprakları olan bir bitki. İLE ... İLE Menekşegillerden, mor, sarı, beyaz renkte, menekşeye benzer çiçekleri olan bir bitki. | Bu bitkinin çiçeği. İLE Turpgillerden, çiçekleri hoş kokulu bir süs bitkisi türü. )

( )

( VIOLA: SAINT PAULIA IONANTA cum VINCA | CATHARANTHUS ROSEUS cum ... cum VIOLA TRICOLOR cum HESPERIS )


- MERAKLI/LIK ile/ve/değil/yerine HEVESLİ/LİK


- MEŞGUL OLMAK ile/ve HEMHAL OLMAK


- MİSAL(İ) ile HESAB(I)


- MISIR ile HEDİK

( ... İLE Kaynatılmış mısır. )


- MİTOLOJİ ve HERMETİZM


- MONAD[1] ile/ve/||/<> DIAD[2] ile/ve/||/<> TRIAD[3] ile/ve/||/<> TETRAD[4] ile/ve/||/<> PENTAD[5] ile/ve/||/<> HEKSAD[6] ile/ve/||/<> HEPTAD[7] ile/ve/||/<> OGDOAD[8] ile/ve/||/<> ENNEAD[9] ile/ve/||/<> DECAD[10]


- MONO- ile UNİ- ile MULTİ- ile PAN- ile POLİ- ile SEMİ- ile HEMİ-

( Tek-, tekli. İLE Tek. İLE Çok-, çoklu. İLE Tüm. İLE Çok-, aşırı [polidaktili: çok parmaklılık] İLE Yarı-, yarım[semi lunar: yarım aysı] İLE Yarı, yarım. )


- MORGANİT ile/||/<> HELİODOR

( Pembe ila turuncu renkte bir beril. İLE/||/<> Sarı renkte bir beril. )


- MUHABBET ve HEYBET


- MUHAKKAK Kİ ... ile/değil/yerine HERHALDE ...


- MÜHMEL[Ar.] ile HEZEYÂN[Ar.] ile HEZER[Ar.]

( Anlamsız ve boş söz. İLE Saçma sapan konuşmak. İLE Dil sürçmesi. )


- NEŞE = NEŞVE = MERRIMENT, CHEERFULNESS[İng.] = GAIETÉ[Fr.] = HEITERKEIT[Alm.] = HILARITAS[Lat.]


- NESNE İLİŞKİLERİNDE:
ANNA FREUD ile/ve/||/<> MELANIE KLEIN ile/ve/||/<> ROLAND FAIRBAIRN ile/ve/||/<> OTTO F. KERNBERG ile/ve/||/<> HEINZ KOHUT ile/ve/||/<> JOHN BOWLBY ile/ve/||/<> MARGARET MAHLER ile/ve/||/<> DANIEL N. STERN ile/ve/||/<> JAMES F. MASTERSON ile/ve/||/<> VAMIK VOLKAN


- NİŞASTA ile/ve/<>/> HELME

( ... İLE/VE/<>/> Fasulye, pirinç, buğday gibi taneler, kaynatıldığında, nişastanın çökelmesiyle oluşan koyu sıvı. | Bazı bitkilerin, kök, çiçek ve tohumlarında bulunan koyu kıvamlı madde. )


- NİYET ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HEDEF


- O DA HAKLI, O DA, O DA ile/değil/yerine HER BİRİNDE, HAKLILIK PAYI VAR


- o.m.[Lat. < OMNI MANE] değil/yerine/= HER SABAH


- o.n/omn. noct.[Lat. < OMNI NOCTE] değil/yerine/= HER GECE


- OKUMA ile/ve/değil HECELEME

( [not] READING vs./and/but SYLLABLING )


- ÖLÇMEK ile/ve HESAPLAMAK

( TO CONSIDER vs./and TO COMPUTE )


- OLGU = VAKIA = FACT[İng.] = FAIT[Fr.] = FAKTUM[Alm.] = FACTUM[Lat.] = HECHO[İsp.]


- omn. hor.[Lat. < OMNI HORA] değil/yerine/= HER SAAT


- ÖNGÖRMEK ile/ve/<> HESAPLAŞMAK


- ONİKS ile/||/<> HEMATİT

( Siyah ve beyaz şeritlere sahiptir. İLE/||/<> Metalik gri ya da siyah renkte olan bir taş. )


- ORDIR/ORDER[İng.] değil/yerine/= HEKİM İSTEMİ


- OT YİYENLER/OTOBURLAR ile/ve ET YİYENLER/ETOBURLAR ile/ve HEPÇİLLER[hem OT, hem ET YİYENLER] ile/ve LEŞ YİYENLER/LEŞOBURLAR ile/ve AYRIŞTIRICILAR

( )

( )

( DÂD ile/ve DED ile/ve DÂD Ü DED ile/ve ... ile/ve ... )

( HERBIVOROUS vs./and CARNIVOROUS vs./and OMNIVOROUS vs./and ... vs./and ... )


- OT = HAŞÎŞE = HERBE


- ÖTEKİ ile/ve HERKES


- OTLAR = HAŞÂYİŞ = HERBES


- OTOFAG ile HETETROF

( Kendi besinini üreten organizma. İLE Besinini dışarıdan alan organizma. )


- OTSU = HAŞÎŞÎ = HERBACÉ


- OYUNCU:
İSTEKLİ ile YETENEKLİ ile HEM İSTEKLİ, HEM DE YETENEKLİ


- ÖZ KİŞİLİK ile/ve HEDEF KİŞİLİK


- ÖZDEŞLEŞMEK ile/ve "HEMHAL OLMAK"


- PED-/-PEDE/PEDİ-/PEDO-/PAED-/PAEDO- ile/||/<> HEBE-

( Çocuk. İLE/||/<> Ergenlik, ergenlik çağında. )


- PEYGAMBER ile HEKİM

( ... İLE Peygamberlikten nasibi olan. )

( İkisi de gelecekten haber verir. )

( Topluluğu değiştirme gücü olmayanlar, kendini düzeltemez. )


- PLANLAMA ile/ve HESAPLAMA

( TO PLAN vs./and TO RECKON )


- PLAZMOLİZ ile HEMOLİZ

( Göze zarının göze çeperinden ayrılması. İLE Kırmızı kan gözelerinin parçalanması. )


- PNEUMO-/PNEUMON-/PNEUMONO- ile/||/<> PULMO- ile/||/<> BRONCH- ile/||/<> HEPA-/HEPAT-/HEPATICO-/HEPATO- ile/||/<> ANTHRACO-

( Akciğer, hava ya da solunumla ilgili. İLE/||/<> Akciğerlerle ilgili. İLE/||/<> Bronş. İLE/||/<> Karaciğerle ilgili. İLE/||/<> Kömür, siyah renk ile ilgili [antrakoz: Akciğerlerde kömür tozu birikmesi]. )


- POLİTEİZM ile HENOTEİZM ile DÜEİZM ile MONOTEİZM

( Çok tanrılılık. İLE Üç tanrılılık. İLE Çift tanrılılık. [Zerdüştlük.] İLE Tek tanrılılık. [Yahudilik. Hristiyanlık. İslâm.] )


- PURIFIED REASON vs./and INTENTION = HEART

( SAF(LAŞTIRILMIŞ) AKIL ile/ve NİYET = KALP )


- Q.D./QUAQUE DIE, EVERY DAY[İng.] değil/yerine/= HER GÜN


- q.h.[Lat. < QUAQUE HORA] değil/yerine/= HER SAAT, SAATTE BİR


- Q.H./QUAQUE HORA, EVERY HOUR[İng.] değil/yerine/= HER SAAT BAŞI


- Q.M./QUAQUE MANE, EVERY MORNING[İng.] değil/yerine/= HER SABAH


- Q.N/QUAQUE NOCTE, EVERY NİGHT[İng.] değil/yerine/= HER GECE


- Q.Q./QUE QUE, FROM EACH[İng.] değil/yerine/= HER BİRİNDEN


- RESİM ile HEYKEL/SİN-TAŞ


- RİSK ile/değil HEYECAN

( [not] RISK vs./but EXCITEMENT )


- RUSSELL AÇMAZI ile/ve/||/<> CANTOR AÇMAZI ile/ve/||/<> RICHARD AÇMAZI ile/ve/||/<> YALANCI AÇMAZI ile/ve/||/<> CURRY AÇMAZI ile/ve/||/<> YABLO AÇMAZI ile/ve/||/<> BERRY AÇMAZI ile/ve/||/<> HETEROLOJİK AÇMAZ


- SADECE ve/<> HER ZAMAN

( ONLY vs./<> ALWAYS/FOREVER )


- SAĞLIK = HEALTH[İng.] = SANTÉ[Fr.] = GESUNDHEIT[Alm.] = SALUTE[İt.] = SALUD[İsp.]


- SAVCININ/POLİSİN İŞİ(/GÖREVİ/SORUMLULUĞU):
"ALEYHTE KANIT TOPLAMAK" değil HEM LEHTE, HEM DE ALEYHTE; NE LEHTE, NE DE ALEYHTE KANIT TOPLAMAK


- SEKB[Ar.] ile SABB[Ar.] ile SÜFÛH[Ar.] ile HÜMÛL[Ar.] ile HETL[Ar.]


- ŞEKİL ile/ve SÛRET-İ NEVİYE ile/ve SÛRET-İ CİSMİYE ile/ve HEYÛLÂ


- SEREBRAL PALSİDE, KONJENİTAL ENFEKSİYONLAR (TORCH):
TOKSOPLAZMOZ ile/ve/||/<> ÖTEKİ ENFEKSİYONLAR ile/ve/||/<> RUBELLA ile/ve/||/<> SİTOMEGALOVİRÜS ile/ve/||/<> HERPES SİMPLEKS VİRÜS

( )


- SERSERİ[Fars.] ile/ve/||/<> HERCÂÎ[Fars.]

( Başı boş.[baş başa][kendi kendine] İLE/VE/||/<> İsteğinde kararlı olmayan ya da konudan konuya geçiveren. | Aşkta, değişken, vefâsız. )


- SES ve/<> HER VAROLAN

( Sur'dan üflenmiş olan. VE/<> ... )


- SEVGİ:
CAN ve/<> HEYECAN


- SEVGİDE:
KOŞULSUZLUK ve/||/<> HESAPSIZLIK ve/||/<>
SÜREKLİLİK ve/||/<> VEREREK BAŞLAMAK(< ALMA DÜŞÜNCESİNİN/BEKLENTİSİNİN OLMAMASI)


- SIFAT[Ar.] ile HEY'ET[Ar.]


- SIGMUND FREUD ile/ve/||/<> HEINZ KOHUT

( Birbirine sadece selâm verecek kadar görüşmüşler. )


- SİMİTSONİT/E ile/||/<> HEMİMORFİT/HEMİMORPHİTE

( Çinko karbonat mineralidir ve genellikle mavi-yeşil renkte olur. İLE/||/<> Çinko silikat mineralidir ve beyaz, mavi ve kahverengi renklerde bulunabilir. )


- SINIR:
SAPTANABİLİR ile/ve/||/<>/> HESAPLANABİLİR


- SIRADAN BİRİ ile/yerine/değil HERHANGİ BİRİ


- SIRIK ile HEREK/İSPALYA[Fr.]

( ... İLE Asma, fasulye gibi sarılgan bitkilerin tutunması için yanlarına dikilen sırık. )


- SİROZ ile/||/<> HEPATİT

( Karaciğerin süreğen hasar görmesi ile skar dokusu oluşumu. İLE/||/<> Karaciğerin yangılanması ile ilişkili bir bulaş. )


- SİVRİSİNEK ile HELİKOPTER SİNEĞİ


- SİVRİSİNEK ile HEMEC[Ar.]


- SOKRATES\'Çİ DİYALEKTİK ile HEGEL\'Cİ DİYALEKTİK

( Soru-yanıt yöntemiyle gerçeğe ulaşmayı amaçlayan diyalektik yaklaşım. İLE Tez, antitez ve sentez süreciyle gerçeğe ulaşmayı amaçlayan diyalektik yaklaşım. )


- SONSUZ ile/ve/= HERŞEY x HERŞEY

( INFINITE vs./and/= EVERYTHING X EVERYTHING )


- SONSUZLUK ile/ve/||/<>/> AN ile/ve/||/<>/> TERSİNEMEZLİK(ENTROPİ) ile/ve/||/<>/> HEM, HEM DE | NE, NE DE ile/ve/||/<>/> BİLE DEĞİL (<> / > / < BİLE DEĞİL) (<> / > / < BİLE DEĞİL) ... ∞


- SORUMLULUK ...:
BİRİ/LERİ İÇİN değil HERKES İÇİN


- SORUN ve/||/<>/> HEDEF ve/||/<>/> ENGEL ve/||/<>/> GÜÇ KAYNAĞI


- SÖZ SÖYLEMENİN KURALLARINDA:
ÖNÜNÜ ARDINI GÖZETMEK[Ar.] ve/||/<> SÖYLEMEDEN ÖNCE TEKRAR TEKRAR DÜŞÜNMEK[Ar.] ve/||/<> ON KERE DÜŞÜNÜP BİRİNİ SÖYLEMEK[Ar.] ve/||/<> "HER AĞZIMIZA GELENİ" SÖYLEMEMEK[Ar.]

( Önün ardın gözet fikr-i dakîk et onda bir söyle
Öğütme ağzına her ne gelirse âsiyâb-âsâ

Osman Nevres[ö. 1762] )

( )


- SÖZLÜK ÇALIŞMASI/OKUMASI:
HERKESİN HARCI ile/ve/değil/||/<>/< HERKESİN İHTİYACI


- SPİRAL ve/||/<> HELİS ve/||/<> ELİPS

( Arşimed'in, zevk için çalıştığı geometrik biçimlerden biri. VE/||/<> Sarmaşığın, ağaca tırmanırken çizdiği eğri. VE/||/<> Apollonius'un, zevk için çalıştığı geometrik biçimlerden biri.[Gezegenler, bu eğrileri çizerek dolaşır.] )


- STANDART MODEL ile/ve/||/<>/> HERŞEYİN KURAMI

(

İLE/VE/||/<>/>

)

( )

( )


- stat.[Lat. < STATIM] değil/yerine/= HEMEN, DERHAL


- SÛRET[Ar.] ile HEY'ET[Ar.]


- TABİP[Ar.] = HEKİM/DOKTOR


- TAMAMI ile HER AYRINTISI

( ALL OF vs. EACH DETAIL OF )


- TARLA ile/ve HERK

( ... İLE/VE Nadasa bırakılmış tarla. )


- TARLA ile HERK

( ... İLE Sürüldükten sonra bir yıl dinlendirilen, nadasa bırakılan tarla. )


- TARTIŞMAK ile/ve/yerine "HESAP ETMEK"


- TAŞ, YERİNDE AĞIRDIR ile/ve/||/<> HER 'HOROZ', KENDİ ÇÖPLÜĞÜNDE ÖTER


- TAŞ ile HELİK

( ... İLE Duvar örülürken, büyük taşların arasına konulan ufak taşlar. )


- TASAVVUF GELENEĞİ ile/ve HERMETİK GELENEK


- TAV'AN VE KERHEN değil/yerine/= HEM İSTEYEREK, HEM DE İSTEMEYEREK


- TAVŞAN ADASI ile/ve SEDEF ADASI ile/ve BÜYÜKADA ile/ve HEYBELİADA ile/ve BURGAZADA ile/ve KINALIADA

( Vapur ve motor seferleri, Eminönü, Kabataş, Bakırköy, Kadıköy ve Bostancı'dan yapılmaktadır. )

( Sedef Adası'na belirli saatlerde sadece Bostancı'dan ulaşılmaktadır. Tavşan Adası'na ise yapılmamaktadır. )

( bkz. ADALAR SEFERLERİ )

( "Prens Adaları" ya da "Kızıl Adalar" adlarıyla da bilinirler. )

( Türkiye'nin ilk Sanatoryum'u[Fr. < Lat. Verem hastalarının iyileştirilmesi için kurulmuş hastahane] Heybeliada'da, 1924 yılında kurulmuştur. )

( İmparatorluk ailesi ile devlet ileri gelenlerinin sürgün yerleridir. )

( İmparator II. Justinus, 569 yılında Büyükada'da bir saray ile bir manastır yaptırmıştır. [Bugünkü Maden semtinde] )

( IV. Leon'un annesi Eirene, II. Justinus'un sarayının bulunduğu yere, 775-780 yıllarında kadın manastırı inşa ettirmiştir. [Manastırın duvarları ile bir sarnıcın kalıntısı günümüze ulaşmıştır.] )

( Heybeliada, adını adada işletilen bakır madeninden almıştır. )

( Kınalıada'ya Bizans devrinde iki manastır yaptırılmıştır. )

( 944'te, İmparator Romanos Lekapenos ile 1071'de Malazgirt'te Selçuklular'a yenildikten sonra, Konstantinopolis'e dönüşünde IV. Romanos Diogenes, Kınalıada'ya sürgün edilir. )

( Sedefadası'nda, VIII. yüzyılda bir erkekler manastırı inşa edilmiştir. [Günümüzdeki kalıntılar bu yapıya ait olabilir.] )

( Tarihi kaynaklarda, Tavşan Adası'nda bir manastır varolduğu kaydedilmiştir. )

( NEANDROS ile/ve TEREUINTHA, TEREBINTHOS/TEREBINTHODES/ANTEROVITHOS ile/ve PITYADES MEGALE[Plinius], PRİNKİPİ/PRINKIPO[Bizans Devri'nde] ile/ve HAKLİ (BAKIR), KHALKE, KHALKITIS ile/ve ANTİGONİ/ANTIGONEIA, [Antikçağ yazarları, Erebinthus, Bizanslı yazarlar ise Therebintos ya da Panormos adını vermişlerdir] ile/ve PROTİ/PROTA["Birincisi" anlamına gelir] )

( PRINCESS ISLANDS )

( Heybeliada'da, en önemli Bizans Devri yapısı Panagia Kamariotissa Kilisesi'dir. [XIII. ya da XIV. yüzyılda inşa edilmiş, yonca planlı, son dönemin mimari özelliklerini yansıtan önemli bir örnektir.] )

( )


- TEBERRÜKEN[Ar.] değil/yerine/= HEDİYE OLARAK


- TECERRÜT/D[Ar.] değil/yerine/= HERŞEYDEN UZAKLAŞMA, SIYRILMA, SOYUTLANMA


- TEDİRGİNLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HEYECAN


- TEK TEK ŞEY ile HER ŞEY


- TELÂŞ ile/yerine HEYECAN


- TENCERE ile HELVAHANE[Ar. Fars.]

( ... İLE Genellikle helva pişirmekte kullanılmış olan, geniş ve az derin tencere. )


- TERBİYESİZ ile HERGELE[Fars. | çoğ. HERÂGİ]

( ... İLE Terbiye ve görgüden uzak, bayağı, aşağılık kişi. | Eşek sürüsü. | Binek ve taşıta alışmamış huysuz hayvan. )


- TÖZ = CEVHER = SUBSTANCE[İng., Fr.] = das WESEN, WESENHEIT, STAMMBEGRIFF, SUBSTANZ[Alm.] = SUBSTANTIA[Lat.] = HË UZIA, HYPOSTASIS, HYPOKEIMENON[Yun.] = SOSTANZA[İt.] = SUBSTANCIA[İsp.] = SUBSTANTIE[Fel.] = SUBSTANS[Dan.] = SUBSTANTSIYA[Rus.]


- TOZ ile HEBÂ'

( ... İLE Gayet ince toz, zerre. | Yok yere, boş, nâfile. )


- TRAUMAT-/TRAUMATO- ile/||/<> HELC-/HELCO-

( Yara. İLE/||/<> Ülser, ülser yapan, dokuyu yiyen yara. )


- TÜKENMİŞLİK BELİRGESİ/SENDROMU ile/ve/||/<>/< HERBERT FREUDENBERGER

( 1974 )


- TÜM ile/ve/<> HER

( Her biri, öbürünün parçasıdır. )

( ALL vs./and/<> EACH/PER
Each is a part of the other. )


- TÜMEL/LİK ile/ve/||/<> HEDEF/Lİ/LİK


- TUTARLILIK ile/ve/||/<> "HESABINI VEREBİLMEK"


- TUTMAK/SAKLAMAK ile/yerine HEYBEYE ATMAK


- TÜZE'NİN TEMEL İLKELERİ - ULPIAN[M.S. 170 - 223]:
ONURLU YAŞAMAK ve/||/<> BAŞKASINI İNCİTMEMEK ve/||/<> HERKESE, HAKKINI TESLİM ETMEK

( JURIS PRAECEPTA SUNT HAEC - [ULPIAN]:
HONESTE VIVERE et/||/<> ALTERUM NON LAEDERE et/||/<> SUUM CUIQUE TRIBUERE )

( THE BASIC PRINCIPLES OF THE LAW - [ULPIAN]:
LIVE HONESTLY and/||/<> DO NOT OFFEND OTHERS and/||/<> GIVE TO EACH PERSON WHAT IS DUE )


- US/AKIL:
HERKESİ AŞKIN ile/ve/||/<> HERKESTE İÇKİN


- UZAK DURULMASI GEREKEN KİŞİLER:
"HEP HAKLILAR" ve/||/<> "HERŞEYE, SÜREKLİ İTİRAZ EDENLER" ve/||/<> "SADECE BEN" DİYENLER ve/||/<> BAŞKALARINI DEĞERSİZ GÖRENLER ve/||/<> ÇIKARCILAR ve/||/<> İSTEDİĞİ OLMADIĞINDA TUTUM DEĞİŞTİRENLER ve/||/<> ARAMADIĞIN SÜRECE ARAMAYANLAR ve/||/<> İŞİ DÜŞMEDİKÇE TANIMAYANLAR ve/||/<> İŞİ BİTTİĞİNDE, YANINDA DURMAYANLAR


- ÜZÜLMEK ile/ve HESAP SORMAK


- VAHÂMET ile/ve/<> HEZİMET


- VAHDET-İ VUCUD ile HEPTANRICILIK/TÜMTANRICILIK/PANTEİZM

( HAKK <> DOĞA ile HAKK > DOĞA )


- VE ile HEM DE

( AND vs. ALSO )


- VEDALAŞMAK ile/ve HELÂLLEŞMEK


- VERMEK ile/ve/değil/yerine HEDİYE ETMEK

( TUHFE: Armağan, hediye. | İlâhî hediye. )

( [not] TO GIVE vs./and/but TO GIVE AS A GIFT
TO GIVE AS A GIFT instead of TO GIVE )


- VERTİGO ve/<> TİP 1 DİYABET ve/<> HEMATOİD ARTRİT ve/<> LUPUS ve/<> MS ve/<> HAŞİMATO


- YA, YA DA ile HEM, HEM DE ile HEM, HEM DE | NE, NE DE

( Kul - Tanrı İLE İnsan. İLE İnsan <> Tanrı. )

( Şeriat. İLE Tarikat. İLE Hakikat ve Marifet. )


- YA/YA DA ile/ve/değil/yerine/||/+/<>
( HEM, HEM DE ve/||/<> NE, NE DE )

( Ayrım. | İLE/VE/<> Birlik/bütünlük. )

( 0 1 ile/ve/<> [ 1 ile/ve/<> 0 ] )

( "Ne, ne de", "hem, hem de" ile birliktedir![ayrı değildir!] [sadece insana/gelişmiş zihinlere özgüdür!] )

( Doğada/fizikte/hayvanlarda, deneyde/laboratuvarda. İLE/VE/<> Sadece İNSAN'da. )

( Bir şey(ler)i bildirtir. İLE/VE/<> Kendini bildirtir. )

( EL: [Bağlamına/işlevine/yerine/gereksinime göre]
Hem kirli, hem de temiz
Ne kirli, ne de temiz. )

( DEKOLTE:
Hem açık, hem de kapalı
Ne açık, ne de kapalı. )


- YADERKLİK = İĞTİYAR = HETERONOMY[İng.] = HÉTÉRONOMIE[Fr.] = HETERONOMIE[Alm.] = HETEROS:BAŞKASI, NOMOS:YASA[Yun.]


- YARARLILIK ile/ve/<>/< HESAPLANABİLİRLİK


- YAŞAM:
BİR NEFES ile KAFES ile HEVES

( Aldığımız kadar. İLE Kaldığımız kadar. İLE Daldığımız kadar. )


- YAŞAM:
SINANDIĞIMIZ YERDE ve/||/<> HESAP VERECEĞİMİZ YERDE

( Başlar. VE/||/<> Biter. )


- YAŞAM ile/ve HERŞEY

( LIFE vs./and EVERYTHING )


- YILKI(OTLAK) ATI(/ÖZGÜR/YABAN AT) değil/= HERGELE

( Tek tırnaklı hayvan sürüsü. )

( ... ile Yılkı )

( Sahipleri tarafından, kışın kendi haline bırakılıp yazın yaşarlarsa kullanılan atlar. [soğuktan ve açlıktan çoğu ölür]

[Dünya üzerinde yaşayan yaban atı yoktur. Sonuncusu, 1909 yılında, Rusya'da, hayvanat hapishanesinde ölmüştür.] )


- YOK ile/değil HENÜZ/ŞU ANDA BİLİNMEYEN

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./but UNKNOWN AT THE MOMENT )


- YORUMSAMA = HERMENEUTICS[İng.] = HERMÉNEUTIQUE[Fr.] = HERMENEUTIK[Alm.] = HERMENEUTIKE < HERMENEUEIN[Yun.]


- YÜRÜYÜŞ ile HERVELE YÜRÜYÜŞÜ


- ZAMAN ALGISINDA:
24 SAAT ile/ve/değil/yerine/<> (HER) AN

( Kesikli süreklilik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Kesiksiz süreklilik. )

( Güneşe ve güne göre. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> İnternette. )

( Doğal. İLE/VE/<> Yapay. )

( Dengeli. İLE/VE/<> Dengesiz. )

( Doğal sınırların güvenliği ve güvencesinde. İLE/VE/<> Şişirilmiş "sınırsızlığın" ve ucların uçurumunda. )


- ZEN ile/ve/<> HERHANGİ BİR ŞEY

( ZEN vs./and/<> ANYTHING )


- ZENGİN ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< HESAPSIZ


- ZEVK ile/ve HEYECAN


- ZİKİR ile/ve HECÎR

( Allah'ın hatırlanması ve anılması. İLE Salikin sık sık andığı ve dilinden eksik etmediği zikir. )

( KUHUD ZİKRİ: Fiziksel etkinliği en fazla olan zikir. )


- ZULM[Ar.] ile HEZM[Ar.]

( Bir şeyi, kendi yerinden başka bir yere koyma. | Haksızlık, eziyet. İLE Hakkını, kısmen eksik almak. )

HE... ~ HE... ile başlayan FaRkLaR...

- HEDER[Ar.] ile/değil HEBÂ[Ar.]

( Karşılığını alamama, boşa gitme, ziyan olma. İLE/DEĞİL Hiçbir işe yaramadan yok olma, boşa gitme. )


- HEFT-HÂN[Fars.] ile HEFT-HÂN[Fars.]

( "Yedi konaklık yol": Rüstem ile İsfendiyar'ın geçtikleri yol. İLE "Yedi sofra": Nev'î Zâde Atâî'nin tasavvuf niteliğinde olan bir mesnevîsi.[1627] )


- HEKLEMEK"[İng. < HACKING] ile/değil/yerine/>< EKLEMEK


- HEKSİS ile/ve/||/<>/> FUSIS ile/ve/||/<>/> PSUKE ile/ve/||/<>/> HEGEMONİKON


- HELÂHİL-NİSÂR[Ar.] ile HELÂHİL-RÎZ[Ar., Fars.]

( Öldürücü zehir saçan. İLE Öldürücü zehir saçan. )


- HELÂL ile/ve HELÂL


- HELOZON değil HELEZON


- HEM(AT)OPO(İ)ETİK ile HEM(AT)OPO(İ)EZ ile HEMAGLÜTİNASYON ile HEMATEMEZ ile HEMATOJEN ile HEMATOLOG ile HEMATOLOJİ ile HEMATOM ile HEMATÜRİ

( Kan yapıcı, kan oluşumu [ile ilgili]. İLE Kan yapımı, kan oluşumu. İLE Kan kümeleşimi. İLE Kan kusma. İLE Kan yapıcı, kan yoluyla. İLE Kanbilim uzmanı. İLE Kanbilim. İLE Kan toplağı. İLE Kan işeme. )


- HEMATİ[Fr. < Yun.] ile HEMATİT[Fr. < Yun.]

( Kanın, hemoglobinle renklenmiş kırmızı yuvarı. [Bir milimetreküp insan kanında, 5 milyon hemati vardır.] İLE Kırmızı ya da esmer renkte olan doğal demir oksidinden oluşan bir mineral [Fe2O3], kantaşı. )


- HEMCİNS ile/ve/değil/||/<> HEMDERT

( Varolanların tümü. | Cinsleri bir olan, aynı soydan. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Dertleri ortak/yakın olan kişiler. )


- HEME OST ile HEME EZ OST


- HEMİANOPSİ ile HEMİPLEJİ ile HEMİSFER

( Yarım görmezlik. İLE Yarı inme. İLE Yarı küre. )


- HEMODİYALİZ ile HEMOGRAM ile HEMOLİTİK ile HEMOLİTİK ANEMİ ile HEMOLİZ ile HEMOPTİZİ ile HEMORAJİ ile HEMORAJİK ile HEMOSİTOMETRE ile HEMOSTATİK ile HEMOSTAZ

( Kan süzüm. İLE Tam kan sayımı. İLE Kan yıkımlı, kan yıkıcı. İLE Yıkımlı kansızlık. İLE Kan yıkımı. İLE Kan tükürme. İLE Kanama. İLE Kanamalı, kanama[yla ilgili]. İLE Kan sayar. İLE Kanama durdurucu. İLE Kanama durması, kanın durması. )


- HEMPA ile/||/<> HEMTA

( Ayaktaş, arkadaş[kötü işlerde]. İLE/||/<>/||/<> Yandaş, denktaş, arkadaş. )


- HEMZEMİN ve/<> HEMDEM


- HEPATİK ile HEPATOLOJİ ile HEPATOMEGALİ ile HEPATOSİT ile HEPATOSPLENOMEGALİ ile HEPATOTOKSİK

( Karaciğer [ile ilgili]. İLE Karaciğerbilim. İLE Karaciğer büyümesi. İLE Karaciğer gözesi. İLE Karaciğer/dalak büyümesi. İLE Karaciğere zararlı. )


- HEPATİT A ile/||/<> HEPATİT B ile/||/<> HEPATİT C ile/||/<> HEPATİT D ile/||/<> HEPATİT E

( Hepatit A virüsünün neden olduğu, genellikle kirli su ya da yiyeceklerle bulaşan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit B virüsünün neden olduğu, kan ve vücut sıvıları yoluyla bulaşan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit C virüsünün neden olduğu, kan yoluyla bulaşan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit B virüsü ile birlikte bulaş oluşturan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit E virüsünün neden olduğu, genellikle kirli su ile bulaşan bir karaciğer bulaşı. )


- HEPİMİZ(İN), ... ile/değil HER BİRİMİZ(İN), ...


- HEPİMİZ(İN) ile HERKES(İN)


- HEPTANRICILIK/TÜMTANRICILIK(PANTEİZM) ile HEPTANRIDACILIK(PANENTEİZM)

( Tanrı ile evrenin aynı şey olduğunu savunan görüş. | Tanrı'yı, etkin yaratıcı güç olarak belirlemekle birlikte Tanrı'yla dünyayı özdeşleştiren öğreti. ["Tek gerçek varlık, Tanrı'dır, dünya onun yansısıdır ya da türevidir. Buna göre, dünya, Tanrı'dan ayrı bir töz değildir".]
İLE
Tanrı'nın evreni kapsadığını ancak ondan daha büyük olduğunu savunan görüş. | Her şeyin, Tanrı'da olduğunu öne süren öğreti. ["Gerçeklik, üç öğeden; ruhtan, doğadan, insandan oluşur. Ancak, bu üç öğenin temelinde, yüce varlık olan Tanrı vardır. Dünya, Tanrı'yla ve Tanrı'dadır, Tanrı'nın yanında değil ondadır, onun bağımlılığı altındadır, insanlık bu dünya ve yeryüzüyle sınırlı değildir, insanlık Tanrı'dadır, dolayısıyla ölümsüzdür ve tüm evrene yayılmıştır."] )

( PANTEISM vs. PANENTEISM )


- HER "ŞEYSİ" değil HER ŞEYİ


- HER "SORUNLARINI" (ÇÖZMEK) değil HER SORUNUNU (ÇÖZMEK)


- HER "VARLIK" değil VARLIK(VUCUD) ya da HER VAROLAN(MEVCUD)


- HER ANLAM/DA ile/ve/değil/||/<>/< HER ALAN/DA


- HER BABAYİĞİDİN HARCI DEĞİL ile HER BABAYİĞİDİN KÂRI DEĞİL


- HER BİLDİĞİMİZİ ... ile/ve/||/<> HER SÖYLEDİĞİMİZİ ...

( Söylemiyoruz! İLE/VE/||/<> Biliyoruz! )


- HER BİRİSİNE değil HER BİRİNE


- HER ELİNİ SIKAN İLE ... ile/ve/<> HER CANINI SIKAN İLE ...

( Dost olma! İLE/VE/<> Düşman olma! )


- HER HALÜKÂRDA değil/yerine/= HER DURUMDA


- HER KAVRAM ve/<> HER KAHRAMAN(/KİŞİ)


- HER NE KADAR ŞÖYLE OLMASINA KARŞIN/RAĞMEN değil HER NE KADAR ŞÖYLE OLSA DA ya da ŞÖYLE OLMASINA KARŞIN


- HER ŞER'DE/ŞEYDE, BİR HAYIR VARDIR ile/değil HER ŞER'DE/ŞEYDE, BİR OLABİLİR/ARAMAK GEREK


- HER ŞERDE, BİR HAYIR VARDIR değil HER ZAHMETTE, BİR RAHMET VARDIR


- HER ŞEY İLE HER ŞEY ile/ve HER ŞEY İLE BİR ŞEY

( EVERYTHING WITH EVERYTHING vs./and EVERYTHING WITH A THING )


- HER ŞEY, DEĞİŞİR değil HER ŞEY, (BELİRLİ/BELİRSİZ) BİR ŞEYE GÖRE DEĞİŞİR


- HER ŞEY ile HER ŞEY('İ)

( EVERYTHING vs. EVERYTHING )


- HER ŞEY ile HER ŞEY('İ)

( EVERY THING vs. EVERY THING )


- HER ŞEY ile/ve/değil/||/<>/>/< HER ŞEYDE


- HER ŞEY ile/ve HER ŞEYE HER ŞEYİ SÖYLEYEBİLMEK

( HER SÖYLEDİĞİN DOĞRU OLMALI HER DOĞRUYU SÖYLEMEK DOĞRU DEĞİLDİR HER SÖYLEDİĞİN HAKK OLMALI HER HAKK'I SÖYLEMEK HAKKIN DEĞİLDİR )


- HER ŞEY ilefakat HERKES/TE

( Olabilir. İLE/FAKAT Olamaz. )


- HER ŞEY ile HERŞEY('İ)

( Her şey, her şeyle ilişkili olduğu için hiçbir şeyi, sadece ve tek başına "her şey" olarak düşünemez ve dillendiremezsin. )

( Her şey, biraraya getirilmiş parçalar anlamını taşır. )

( EVERY THING vs. EVERYTHING
Everything implies a collection of particulars. )


- HER ŞEYİ İÇİNE ALAN HER ŞEYİN İÇİNDE OLAN


- HER YERDE ve/<> HER KOŞULDA


- HER ZAMAN ile "HER ZAMAN"I

( Genelin içinde düşünülen zaman. İLE Özelliği/farkı olan üzerine düşünülen "ZAMAN"ı. )

( EACH TIME vs. EVERYTIME )


- HER ile HEP

( EACH/EVERY vs. ALWAYS )


- HER ile/ve HERHANGİ


- HEREDİTE ile HEREDİTER ile HERİTABİLİTE

( Kalıtım, soyaçekim. İLE Kalıtsal. İLE Kalıtılabilirlik. )


- HERETİK ile HERMETİK


- HERHALDE ile HER HALDE

( Tahmin, belki. İLE Mutlaka, kesinlikle. )


- HERHANGİ BİR ŞEY ile HERHANGİ BİR ŞEY('İ)

( ANYTHING vs. ANYTHING )


- HERKEZ değil HERKES


- HERKELE[Ar.] ile HERGELE[Ar.]

( İnce, zarif, hoş. | Hoşluk, incelik. İLE Eşek sürüsü. | Binek ve taşıta alışmamış [akıllı] hayvan. | Terbiye ve görgüden uzak, bayağı, aşağılık kişi. )


- HERKES BİLİRLERDİ değil HERKES BİLİRDİ


- HERKES YAPAMAZ ile/ve/değil HERKES, HER ZAMAN (KOLAY KOLAY) YAPAMAZ


- HERKES YAPIYORSA BIRAK YAPSINLAR | KİMSE YAPAMIYORSA BEN NASIL YAPAYIM ile/değil/yerine/>< HERKES YAPIYORSA BEN DE YAPABİLMELİYİM | KİMSE YAPAMIYORSA BEN YAPAYIM


- HERKES, KENDİ İŞİNE BAKSIN! değil HERKES, KENDİ İÇİNE BAKSIN!


- HERKES ile "HERKES"İ

( Genelin içinde düşünülen kişiler. İLE Özelliği/farkı olan üzerine düşünülen "KİŞİ"yi. )

( EVERYBODY vs. "EVERYBODY" )


- HERKES ile HEPİMİZ

( EVERYBODY vs. ALL OF US )


- HERKES ile/ve/değil/||/<> HERHANGİ BİRİ


- HERKESE ...'YA DİKKAT ETMESİNİ TAVSİYE EDİYORUM değil HERKESİ ...'YA DİKKAT ETMESİ İÇİN UYARIYORUM


- HERKESTE VAR değil HER YERİ/ŞEYİ KAPLAYAN


- HERMES ile HERMES

( MISIR - BÂBİL - İRAN / İSLÂM'DA[İDRİS] ile YUNAN )

( TOTH ile HERMES TRIMEGISTES )


- HERMES = İDRİS(Terzi) = ERMİŞ(Anadolu Türkçe'si) = HİRAMUS = HERMESE = HERMESÜ'L-HİRAMİSE(Araplarca) = THOT(Mısır'da) = HERMİS

( )


- HERMETİK ÖĞRETİ ile HERMES


- HERMETİK ile/ve HERMENEUTİK

( ... İLE/VE Farklı bakışlarla aynı olguya bakma olanağını sunmak/kazandırmak. Çok anlamlılığa izin vermektir. )

( Hermes. İLE/VE Dilthey. )

( Hermeneutik'in amacı: Tekil tarihsel varoluşun anlaşılması. )

( ... İLE/VE Aslına uygun okuyabilme. )


- HERMETİK ile/ve/> HERMENION ile/ve/> HERMENEUTİK

( Kilitli, örtük, mühürlü. İLE/VE/> Anlamlandırma. İLE/VE/> Şifrelerin çözümlenip yorumlanması. )


- HERŞEYİ İÇİNE ALAN ile/ve HERŞEYİN İÇİNDE OLAN

( INCLUDES EVERYTHING vs./and IN EVERYTHING )


- HERŞEYİN DÜZELECEĞİNE ve/||/<> HERŞEYİ DÜZELTEBİLECEĞİNE ve/||/<> HERŞEYİN BİTECEĞİNE

( İnanarak dileyelim! VE/||/<> İnanarak çabalayalım! VE/||/<> İnanarak sabredelim! )


- HESABI:
"YIKMAK" ile/ve/değil/yerine "YÜKLEMEK"


- HESABINI SORMAK ile HESABI TAKİP ETMEK


- HESABINI TUTMAK ile HESABINI YAPMAK


- HESABINI YAPMAK ile/ve HESABINI TUTMAK


- HESAPLANABİLİRLİK ile/ve/>< HESAPLANAMAZ SAYILAR


- HESAPLAŞMAK ile/ve/değil/||/<> HELÂLLEŞMEK


- HEVES ile/ve/değil/yerine/||/<>/> HEDEF

( [kişiyi ...] Oyalar. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Yola çıkarır. )


- HEVES ile/ve HEYECAN


- HEY'Î[Ar.] ile HEYÎ[Ar.]

( Astronomi ile ilgili. İLE Madde, varolan. )


- HEYACAN değil HEYECAN


- HEYBE[Ar. < AYBE] ile HEYBET[Ar.]

( Omuzda taşınan, içine öteberi koymaya yarayan, kilim ya da halıdan yapılmış iki gözlü torba. | Omuza geçirilebilen tek gözlü bir çanta türü. | Eril üreme örgeni.[Güney İkizdere -Rize'de] İLE Korku ve saygı uyandıran görünüş. )


- HEYECAN ile HELECAN

( ... İLE Yürek çarpıntısı, çarpıntı. )


- HEYECANLAN(M)IYORUM ile/ve/değil/yerine/<> HEYECANI(MI) İÇİMDE TAŞIYORUM/TUTUYORUM


- HEYET-İ ÂYÂN ile/ve/||/<> HEYET-İ MEBÛSAN

HE... ~ ... ile başlayan FaRkLaR...

- ... HERŞEYİN EN İYİSİNE LÂYIKTIR ile/değil ... HERŞEYİN EN İYİSİNİ YAPAR/DI


- ... HESABI (İLE) ile/değil ... HASEBİ (İLE)


- (HER GÜN) GERİNMELİ ve ESNEMELİ!


- (HER KOŞULDA) YAP!:
NE YAPABİLİYORSAN ile/ve/||/<> NE KADARINA SAHİPSEN ile/ve/||/<> NEREDEYSEN

( (IN ANY CONDITION) DO:
WHAT YOU CAN vs./and/||/<> WHAT YOU HAVE vs./and/||/<> WHERE YOU ARE )


- (HERŞEYE) BURNUNU SOKMAK/SOKUYOR OLMAK ile/ve (HERŞEYE) MAYDANOZ OLMAK


- (HERŞEYİ) ELLEMEMELİ/DOKUNMAMALI!


- (not HEADACHE) A HEADACHE


- [ ’ ](Hemze) ile [ ‘ ](Ayn)


- [hem] ÇOK OKUYAN ile/ve/||/<>/hem de ÇOK GEZEN

( Hangisi daha çok bilir?" sorusuna, birinden yana, iki yaklaşımda bulunuluyor. Doğru yanıt diye bir şey yok! İkisi de doğru ya/ya da yanlış olabilir. Fakat bilinebilecek bir şey varsa, o da ikisini de yapanın hiçbir şey bilmediğidir. Yani ne kadar bilmediğini anlayarak ve ne kadar daha anlaması gerektiğini anlar. "ŞİO ME NİHİL ŞİRE"[En iyi bildiğim şey, hiçbir şey bilmediğim!"] )


- [ne yazık ki]:
[hem] SUÇLU ile/ve/hem de/||/<>/> "GÜÇLÜ"


- [ne yazık ki]
HERHANGİ BİR YERDEKİ ADÂLETSİZLİK ile/değil/yerine/></> HER YERDEKİ ADÂLET

( Tehdit. İLE/DEĞİL/YERİNE/> Düzen. )

( Herhangi bir yerdeki adâletsizlik, adâleti tehdit eder her yerde. )

( Injustice anywhere is a threat to justice everywhere. )


- [not] HELP vs./and BUSINESS


- HEALTHY vs. HEALTHFUL


- HEAR vs. LISTEN


- HEART ile/ve/||/<> EARTH


- HEAVINESS vs. PRIORITY


- HEAVINESS vs. PRIORITY


- HEBÂ ile ÂMÂ


- HEBÂ değil/yerine/>< ÇABA


- HEBÂ ile/değil/yerine FEDÂ


- HECCAV[Ar.] değil/yerine YERGİCİ


- HECE:
KAPALI/UZUN ile/ve/<> AÇIK/KISA ile/ve/<> UZATILMIŞ

( 1 harekeli, 1 sakin harf. İLE/VE/<> Harekeli harf. + 1 harf. )

( Son sadâ/hece, kısa kalamaz. )

( Sakin bitmeyen hiçbir hece, uzun hece olamaz! )

( LATİN'DE (KAPALI)
[ İz. İLE Biz. İLE Bâ. ]
[ Sesli > sessiz. İLE Sessiz > sesli > sessiz. İLE Sessiz > uzun sesli. ]
[ 1 harekeli, 1 sakin ] )

( Bir kere bakıp gülse, ölürüm, konuşamam.
[ Hafif-sakîl-veted-i mecmû ] gülse, ölürüm, konuşamam. )

( DAİRE [1]
[ 1 açık/kısa, 3 uzun heceden oluşan. ]
[ Veted-i mecmû, 2 sebeb-i hafiften oluşan. ] )


- HECE:
VURGULU ile/ve/||/<> VURGUSUZ


- HECE[Ar.] yerine SESLEM


- HECE ile/ve/değil/yerine/=/||/<> OCAK


- HECE ve/||/=/<> SADÂ


- HECELEME ile BÖLME


- HECELEME ile İMÂLE

( ... İLE Heceyi uzun okuma. | Meylettirme, bir tarafa doğru eğme. )


- HECİN ile YOZ

( Çift hörgüçlü ve çok hızlı koşan cins deve. | Tek hörgüçlü deve. İLE Tek hörgüçlü dişil deve. | Davar sürüsü. )


- HECTO- ile/||/<> CENTİ-

( Yüz, yüz kat. İLE/||/<> Yüzde bir, yüz. )


- HEDBE[Ar.]

( Ufak tespih böceği. )


- HEDEF ile/ve/> BAŞARI

( Başarıncaya kadar denemeye devam edin! )

( TARGET vs./and/> SUCCESS
You just keep on trying until you succeed. )


- HEDEF ile/değil GÖZLEĞİ

( ... İLE/DEĞİL Gözetleme yeri. | Dağların yüksek yerlerinde, nişan almak için ağaç ya da taştan yapılan belirli yer. )


- HEDEF ile/değil HİTAP

( "Ben" ve "Sen" sözcükleri ve kullanımı, bir hedef değil hitap aracıdır!
Yaşamımızdaki bazı/birçok şey (bu/şu/o),
"benim/senin/onun için böyle/şöyle/öyle!"
"bana/sana/ona göre böyle/şöyle/öyle!"
ya da
ben/sen/o,
"öyle istiyorsa öyledir"
"öyle düşünmüyorsa öyle değildir"
gibi ne yazık ki çokça kullanılan zırva ifadelerle hareket noktası oluşturulamaz! Yani kişi(kendi ya da başkaları), kendinden ve/ya da başkalarından hareket ederek bir sonuç alamaz, yargıda bulunamaz/bulunmamalıdır.

Bu tür, "ben/sen/o" ifadeleri, hitap için kullanılmak yerine bir hedef olarak hiçbir biçimde kullanılamaz. Bu "yaklaşım" ya da "ifade tarzı", öznellikle, demokratlıkla ya da "faşizmle" hiçbir şekil ve koşulda bağlantılandırılamaz/bağdaştırılamaz ya da indirgenemez de!

Son yıllarda, özellikle de sinema/dizi, kitap ve internetin, bilimsel ve/ya da kişisel araştırma ve yayınların, ülkemizde ve dünyada hızla yaygınlaşmasıyla, Amerika/Avrupa zihni ve diliyle yazılmış kitaplarda/filmlerde çokça kullanılan "Ben/Sen" sözcüklerinin etkisiyle de, ülkemizde, bazı/çoğu kişi tarafından yanlış/yamuk bir biçimde düşünsel çabası/becerisi yetersiz ya da benmerkezci kişilerin zihnine ve diline yerleşmiştir ne yazık ki. Toplum olarak bir anda düzeltilemeyecek olsa da, bireysel olarak yeterli bilgi ve bilinçle çok şey değişebilir/değiştirebiliriz. )

( Düşüncenin üstesinden gelemeyen, düşünenin üstesinden gelmeye çalışır. )

( [not] TARGET vs./but ADDRESSING )


- HEDEF ile/ve İDDİA

( TARGET vs./and ASSERTION )


- HEDEF ile UC


- HEDEFİ BELİRLEMEK ile/ve/||/<>/> ÇITAYI YÜKSELTMEK


- HEDER[Ar.] ile/değil HEBÂ[Ar.]

( Karşılığını alamama, boşa gitme, ziyan olma. İLE/DEĞİL Hiçbir işe yaramadan yok olma, boşa gitme. )


- HEDÎR ile NEVH

( Güvercin ve benzeri kuşların ötmesi. İLE Güvercinin nağme ile ötmesi. )


- HEDİYE[Ar.]/PEŞKEŞ[Fars.] değil/yerine/= ARMAĞAN

( MUNUS[Lat.]: Armağanlaşmak. )


- HEDİYE ile RÜŞVET

( PRESENT vs. BRIBE )


- HEDİYELEŞMEK ve/||/<>/> NİTELİKLİ BERABERLİK


- HEDONİ/HEDONIA[İng.] değil/yerine/= HAZ


- HEDY[Ar.] ile BEDENE[Ar.]


- HEDY[Ar.] ile BEYÂN[Ar.]


- HEFT-HÂN[Fars.] ile HEFT-HÂN[Fars.]

( "Yedi konaklık yol": Rüstem ile İsfendiyar'ın geçtikleri yol. İLE "Yedi sofra": Nev'î Zâde Atâî'nin tasavvuf niteliğinde olan bir mesnevîsi.[1627] )


- HEGEL'DE:
MANTIK BİLİMİ = METAFİZİK


- HEGEL'İN:
"DİYALEKTİK FELSEFESİ" değil
KURGUL FELSEFESİ


- HEGEL ile/ve/||/<> FEUERBACH ile/ve/||/<> MARX

( Kant'ın takipçisi ve geliştiricisi. İLE/VE/||/<>/> Hegel'in öğrencisi ve Marx'ın öncüsü/hocası. İLE/VE/||/<>/> Hegel'in takipçi ve geliştiricisi. Feuerbach'ın öğrencisi. )


- HEGEL ve HZ. MUHMAMMED

( Bireşimi(tevhidi), felsefede bulan, en yetkin filozof. VE Tevhidi bilen ve sunan peygamber. )


- HEGEL ile/ve/=/||/<>/< PLATON GİBİ DAVRANAN ARİSTOTELES


- HEGEMON ile/değil/yerine/>< EGEMEN


- HEGEMONYA[Yun. < HEGEMONIA]["HEGAMONYA" değil!] ile BASKI

( ... İLE Bir devletin, başka bir devlet üzerindeki siyasi üstünlüğü ve baskısı. )


- HEINZ KOHUT ile/ve/||/<> CHARLES STROZIER

( Strozier, Kohut'un yaşam öyküsünü yazmıştır. )


- HEINZ KOHUT ve/||/<> EMPATİ

( "Empati" makalesiyle çığır açmıştır.[1959] )


- HEINZ KOHUT ile/ve/||/<> JAMES F. MASTERSON


- Hekim'e KONUŞ!!!


- HEKİM/HEKİMLİK değil/yerine/= OTACI/OTACILIK

( OTACI: Saray hekimi. )


- HEKİM ile NİTÂSÎ[Ar.]

( ... İLE Anlayışlı hekim. )


- HEKİMLER ile/ve/<> PİLOTLAR


- HEKLEMEK"[İng. < HACKING] ile/değil/yerine/>< EKLEMEK


- HEKSİS ile/ve/||/<>/> FUSIS ile/ve/||/<>/> PSUKE ile/ve/||/<>/> HEGEMONİKON


- HEKSOZ ile PENTOZ

( Altı karbonlu monosakkaritler. İLE Beş karbonlu monosakkaritler. )


- HEKTAR ile DESYATİNA[Rusça]

( ... İLE Eski Rusya'da, 1,09 hektara eşit arazi ölçüsü. )


- HELÂ/HALÂ[Ar.]/KENEF[Ar. < KENİF]/KERİZ[Fars. < KARIZ]/AYAKYOLU/WC/TOILET[İng.]/00[Fr.]/TUVALET[Fr.] ile TUVALET

( Ayakyolu. İLE Gece giysisi. )


- HELÂHİL-NİSÂR[Ar.] ile HELÂHİL-RÎZ[Ar., Fars.]

( Öldürücü zehir saçan. İLE Öldürücü zehir saçan. )


- HELÂK ETMEK değil/yerine/= ÖLDÜRMEK/BİTİRMEK


- HELÂK OLMAK değil/yerine/= ÖLÜP BİTMEK


- HELÂK ve/<> ALLAH

( Helâk olmadan Allah'a kavuşulmaz. )


- HELÂL >< HARAM ile MÂRUF >< MÜNKER

( Pek kabul edilmemek ve onaylanmamakla birlikte, farzları yerine getirmemenin, eksikliklerin, yanlışların, en son noktada cezâsı yoktur/olmaz. İLE İnsanlığı ve geneli kapsayan yanlışların cezâsı da vardır. )

( MÂRUF: Herkesçe bilinen, tanınan, belirli, sanlı. | Şeriatın uygun gördüğü, beğendiği ve buyurduğu. )


- HELÂL[Ar.] ile MÜBÂH[Ar.]


- HELÂL ile CAİZ


- HELÂL ile/ve HELÂL


- HELÂL ile/ve/||/<> HİLÂL ile/ve/||/<> LÂLEH


- HELÂL ve/= RIZÂ


- HELÂL ile TAYYİP


- Hele bir SUS!!!


- HELEN ile BARBAR

( BAR BAR (BAĞIRMAK), BARBAR: BIR BIR KONUŞAN )


- HELEN ile GREK


- HELEZON değil/yerine/= SARMAYAY


- HELEZONLU ODUN BORULARI = EV'İYE-İ HELEZONÎYE = VAISSEAUX SPIRAUX, VAISSEAUX SPIRALÉES


- HELİKON[Fr. < Yun.]

( Çalgı ağızlığı ve pistonu olan, boyundan geçirilerek tutulan, çember biçimli, üflemeli bakır çalgı. )


- HELİKOPTER ile/ve ORNİTOPTER

( ... İLE/VE Kanat çırpacak biçimde düzenlenmiş hava taşıtı. )


- HELİKS/HELIX[İng.] değil/yerine/= SARMAL


- HELİKS ile BETAYAPRAK

( Proteinlerin ikincil yapısındaki spiral biçimi. İLE Proteinlerin ikincil yapısındaki yassı yapı. )


- HELKE ile/değil/yerine BAKRAÇ

( Bakraç, kova. İLE/DEĞİL/YERİNE Çoğunlukla bakırdan yapılan küçük kova. | Bir bakracın alabildiği miktar. )


- HELOZON değil HELEZON


- HELVA ile KOZ HELVA

( ... İLE Ceviz ve şekerle yapılan, ağdalı bir helva türü. )


- HELVA ile SABUNİYE

( ... İLE Bir tür nişasta helvası. )


- HELVA ile/ve TATLI

( Eskiden, tatlının genel adı, Helva idi. )


- HELYOGRAF[Fr.] ve RADAR YANSITICI BALON

( Güneşten yayılan ısı miktarını ölçmeye yarayan aygıt. | Güneşin ışıldadığı saatlerin süresini saptamaya yarayan aygıt. | Güneş ışınlarından gelen yararlanan optik telgraf aygıtı. | 30 km.ye kadar yansıtıcı. VE 38 km.ye kadar, özel folyo malzemeden, 5 güne kadar şişik kalan yer belirleyici. )


- HELYOTERAPİ/HELIOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= GÜNEŞLE SAĞALTIM


- HELYUM[Fr. < Yun.] ve/> HİDROJEN[Fr. < Yun.: HYDOR: Su. | GENNAN: Doğurmak.]

( Atom numarası 2, kaynama noktası 270 °C, ergime noktası -272 °C olan kimyasal olarak inert olan, atmosferde, radyoaktif minerallerde ve doğal gazlarda bulunan, renksiz bir gaz ve element. 2,2 K'de çok düşük viskoziteli bir süper iletken sıvıya dönüşür. Oksitlenmeyi önleyici olarak kullanılır. Orto helyum iki elektronunun spinleri paralel, parahelyumun terstir. [simgesi: He] VE/> Oksijenle birleşerek suyu oluşturan, atom numarası 1, rengi, kokusu ve tadı olmayan bir gaz. | XVI. yy.'da Paracellus tarafından keşfedilmiş, ilk kez 1766'da Cavandish tarafından çalışılmış ve daha sonra yakıldığında su elde edildiğini bulmuştur. 1898'de, Dewar, sıvı ve katı hidrojen elde etmiştir. Amonyak ve metanol sentezinde, metal oksit minerallerinin indirgenmesinde kullanılır. [simgesi: H] )

( ... VE/> MÜVELLİD-ÜL-MÂ )


- HEM

( BİR, AYNI )


- HEM ..., HEM DE ... ile DURUMA GÖRE ...


- HEM KARADA, HEM SUDA YAŞAYABİLEN CANLILAR ile/ve SÜRÜNGENLER ile/ve BALIKLAR

( Türkiye Kurbağa ve Sürüngenleri )

( ZÂT-ÜT-TENEFFÜS-İL-MÜZDEVİC, ZU-L-MAÂŞEYN/MÂÎŞEYN ile ... )

( FERZEND-İ ÂB: Suda yaşayan hayvanlar. )

( AMPHIBIANS vs. REPTILES and FISHES )

( AMPHIBIE avec ... et ... )


- HEM-DEM

( SIKI FIKI, CANCİĞER ARKADAŞ )


- HEM-DEST

( KUVVET VE KUDRETTE BERÂBER OLAN, ELELE VEREN | ORTAK | KUMAŞ DOKUYUCULUKTA BİR ÇIRAĞA, ARTIK TEK BAŞINA ÇALIŞABİLECEK SEVİYEYE GELDİĞİNİ BİLDİREN BERATI VEREN KİMSE )


- HEM-DİL

( DÜŞÜNCELERİ, YÜREKLERİ BİR OLAN, GÖNÜLDEŞ )


- HEM, HEM DE ve NE, NE DE:
[İkisi birlikte kullanılır!/kullanılmalıdır!]


- HEM(AT)OPO(İ)ETİK ile HEM(AT)OPO(İ)EZ ile HEMAGLÜTİNASYON ile HEMATEMEZ ile HEMATOJEN ile HEMATOLOG ile HEMATOLOJİ ile HEMATOM ile HEMATÜRİ

( Kan yapıcı, kan oluşumu [ile ilgili]. İLE Kan yapımı, kan oluşumu. İLE Kan kümeleşimi. İLE Kan kusma. İLE Kan yapıcı, kan yoluyla. İLE Kanbilim uzmanı. İLE Kanbilim. İLE Kan toplağı. İLE Kan işeme. )


- HEM/NE PAYLAŞILANLAR/PAYLAŞILABİLENLER, HEM/NE PAYLAŞIL(A)MAYANLAR


- HEMAFEREZ/HEMAPHERESIS[İng.] değil/yerine/= KAN AYIR-SEÇ (İŞLEMI)


- HEMAGLÜTİNASYON/HEMAGGLUTINATION[İng.] değil/yerine/= KAN KÜMELEŞMESİ


- HEMATEMEZ ile/||/<> MELENA

( Mide ya da yemek borusundan kan kusma. İLE/||/<> Sindirim düzeninden kanamalı dışkı. )


- HEMATİ[Fr. < Yun.] ile HEMATİT[Fr. < Yun.]

( Kanın, hemoglobinle renklenmiş kırmızı yuvarı. [Bir milimetreküp insan kanında, 5 milyon hemati vardır.] İLE Kırmızı ya da esmer renkte olan doğal demir oksidinden oluşan bir mineral [Fe2O3], kantaşı. )


- HEMATİT[Fr. < HÉMATITE] değil/yerine/= KAN TAŞI

( Kırmızı ya da esmer renkte olan doğal demir oksidinden oluşan, yaralardan akan kanı durdurmak için kullanılan bir mineral, hematit. )


- HEMATİT ile MANYATİT


- HEMATİT ile/||/<> MANYETİT/MAGNETİT

( Metalik gri ya da siyah renkte olan bir taş. İLE/||/<> Siyah manyetik bir mineral. )


- HEMATOLOJİ değil/yerine/= KAN BİLİMİ

( Kan üzerinde incelemeler yapan bilim. )


- HEMATÜRİ ile/||/<> PROTEİNÜRİ

( Sidikte kan bulunması. İLE/||/<> Sidikte protein bulunması. )


- HEMATÜRİ ile/||/<> PROTEİNÜRİ

( Sidikte kan bulunması. İLE/||/<> Sidikte protein bulunması. )


- HEMCİNS değil/yerine/= EŞEYDEŞ


- HEMCİNS ile/ve/değil/||/<> HEMDERT

( Varolanların tümü. | Cinsleri bir olan, aynı soydan. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Dertleri ortak/yakın olan kişiler. )


- HEME OST ile HEME EZ OST


- HEMEN DEĞİŞİM ile/ve ÂNÎ DEĞİŞİM

( IMMEDIATELY ALTERATION vs./and SUDDEN ALTERATION )


- HEMEN ile DOĞRUDAN

( IMMEDIATELY vs. INDIRECT )


- HEMEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SICAĞI SICAĞINA


- HEMFİKİR değil/yerine/= DÜŞÜNDEŞ/OYDAŞ


- HEMFİKİR değil/yerine/= OYDAŞ


- HEMİANOPSİ ile HEMİPLEJİ ile HEMİSFER

( Yarım görmezlik. İLE Yarı inme. İLE Yarı küre. )


- HEMİNTH-/HEMİNTHO- ile/||/<> VERMİ-

( Kurt, solucan. İLE/||/<> Solucan. )


- HEMISFER/HEMISPHERE[İng.] değil/yerine/= YARI KÜRE


- HEMM[Ar.] ile GAMM[Ar.]


- HEMM[Ar.] ile HİMMET[Ar.]


- HEMM[Ar.] ile İRÂDE[Ar.]


- HEMM[Ar.] ile KASD[Ar.]


- HEMODİLÜSYON/HEMODILUTION[İng.] değil/yerine/= KAN SEYRELIM


- HEMODİNAMİ/HEMODYNAMICS[İng.] değil/yerine/= KAN DOLAŞIM DEVİNIMLİĞİ


- HEMODİYALİZ/HEMODIALYSIS[İng.] değil/yerine/= KAN ARITIM/SÜZDÜRÜM


- HEMODİYALİZ ile HEMOGRAM ile HEMOLİTİK ile HEMOLİTİK ANEMİ ile HEMOLİZ ile HEMOPTİZİ ile HEMORAJİ ile HEMORAJİK ile HEMOSİTOMETRE ile HEMOSTATİK ile HEMOSTAZ

( Kan süzüm. İLE Tam kan sayımı. İLE Kan yıkımlı, kan yıkıcı. İLE Yıkımlı kansızlık. İLE Kan yıkımı. İLE Kan tükürme. İLE Kanama. İLE Kanamalı, kanama[yla ilgili]. İLE Kan sayar. İLE Kanama durdurucu. İLE Kanama durması, kanın durması. )


- HEMOFİLTRASYON/HEMOFILTRATION[İng.] değil/yerine/= KAN SÜZDÜRÜM


- HEMOGRAM/HEMOGRAM[İng.] değil/yerine/= KAN GÖZE ÇİZGESİ


- HEMOLİZ/HEMOLYSIS[İng.] değil/yerine/= ALYUVAR YIKIMI


- HEMORAJİ/HEMORRHAGE, BLEEDING[İng.] değil/yerine/= KANAMA


- HEMORAJİK DİYATEZ/HEMORRHAGIC DIATHESIS[İng.] değil/yerine/= KANAMA EĞİLIMİ


- HEMOSTAZ/HEMOSTASIS[İng.] değil/yerine/= KANAMA DURDURMA


- HEMOVİJİLANS/HEMOVIGILANCE[İng.] değil/yerine/= KAN TAKİP DÜZENİ


- HEMPA[Fars.] ile/değil/yerine/>< KANKA/ARKADAŞ

( Kötü işlerde aynı amaçla ve birlikte hareket eden kişi, ayaktaş. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kan kardeşliği kadar yakınlıkla birlikte hareket eden/ler. )


- HEMPA ile/||/<> HEMTA

( Ayaktaş, arkadaş[kötü işlerde]. İLE/||/<>/||/<> Yandaş, denktaş, arkadaş. )


- HEMŞİRE/ŞVESTER değil/yerine/= SAYRICI < KARDEŞ[KADIN]


- HEMZ[Ar.] ile LEMZ[Ar.]

( Örtülü ayıplama. İLE İthâm ederek ayıplama. )


- HEMZEMİN ve/<> HEMDEM


- HENDEK ile/ve AZMAK ile/ve UR

( ... İLE/VE Su birikmiş hendek. İLE/VE Bir tür hendek. )


- HENDEK değil/yerine/= ÇUKUR


- HENDEK ile KUYU/TUYNUK

( Kuyu görüntüsü, bir kaynağı ya da bir kazanç kapısını simgeleyebilir. )

( ... ile Bİ'R[çoğ. ÂBÂR], BEVD
... ile BÂSİKA: Ağzına kadar su dolu olan kuyu. )

( ... ile ÇÂH, ÇEH )

( DITCH/TRENCH vs. WELL )


- HENGÂME[Fars.][HANGAME/ENDAME değil!] ile İZDİHÂM[Ar. < ZAHAM] ile CURCUNA

( Kavga, patırtı, gürültü. İLE Kalabalık, yığılma, kalabalıktan sıkışma. İLE Gürültülü, karışık durum. | Türk müziğinde, on zamanlı, altı vuruşlu küçük bir usûl. | Bu usûlle bestelenmiş yapıt. )


- HENÎ'[Ar.] ile MERÎ'[Ar.]


- HENRY CAVENDISH ile/ve/<> ANTOINE LAVOISIER

( [Hidrojen] Kâşifi. [1766] İLE/VE/<> Adlandıran. [1783] )

( Hidrojen )


- HEP[Fars. < HEB] ile/değil İKİ (KEZ)

( [not] ALLWAYS vs./but TWO (TIMES)/TWICE )


- HEP ile/yerine/değil DAHA ÇOK


- HEP ile İKİDE BİR


- HEP ile/değil/yerine OLABİLDİĞİ KADAR


- HEP ile/ve/<> SADECE


- HEPA/FİLTRE HİGH-EFFICIENCY PARTICULATE AIR FILTER[İng.] değil/yerine/= YÜKSEK VERİMLİ PARÇACIKLI HAVA SÜZGECİ


- HEPAT/O- ile KRAN(İ)YO- ile M(İ)YEL(O)- ile FLEBO- ile PNEUM-/PNEUMO-/PNEUMATO- ile PİYO- ile NEKRO-

( Karaciğer [ön ek]. İLE Kafa-, kafatası. İLE Omurilik [ile ilgili]. İLE Toplardamar [ile ilgili]. İLE Hava-, gaz-, akciğer. İLE İrinli, irin .... İLE Ölü/nekro-. )


- HEPATİK ile HEPATOLOJİ ile HEPATOMEGALİ ile HEPATOSİT ile HEPATOSPLENOMEGALİ ile HEPATOTOKSİK

( Karaciğer [ile ilgili]. İLE Karaciğerbilim. İLE Karaciğer büyümesi. İLE Karaciğer gözesi. İLE Karaciğer/dalak büyümesi. İLE Karaciğere zararlı. )


- HEPATİT A ile/||/<> HEPATİT B ile/||/<> HEPATİT C ile/||/<> HEPATİT D ile/||/<> HEPATİT E

( Hepatit A virüsünün neden olduğu, genellikle kirli su ya da yiyeceklerle bulaşan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit B virüsünün neden olduğu, kan ve vücut sıvıları yoluyla bulaşan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit C virüsünün neden olduğu, kan yoluyla bulaşan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit B virüsü ile birlikte bulaş oluşturan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit E virüsünün neden olduğu, genellikle kirli su ile bulaşan bir karaciğer bulaşı. )


- HEPATOMEGALİ ile/||/<> SPLENOMEGALİ

( Karaciğerin olağandışı büyümesi. İLE/||/<> Dalağın olağandışı büyümesi. )


- HEPİMİZ:
AYNIYIZ değil AYNI DEĞERDEYİZ


- HEPİMİZ(İN), ... ile/değil HER BİRİMİZ(İN), ...


- HEPİMİZ(İN) ile HERKES(İN)


- HEPİMİZİ BİR YAPAN ile/ve/<> BAZILARIMIZI "AYRI" YAPAN


- HEPTANRICILIK/TÜMTANRICILIK(PANTEİZM) ile HEPTANRIDACILIK(PANENTEİZM)

( Tanrı ile evrenin aynı şey olduğunu savunan görüş. | Tanrı'yı, etkin yaratıcı güç olarak belirlemekle birlikte Tanrı'yla dünyayı özdeşleştiren öğreti. ["Tek gerçek varlık, Tanrı'dır, dünya onun yansısıdır ya da türevidir. Buna göre, dünya, Tanrı'dan ayrı bir töz değildir".]
İLE
Tanrı'nın evreni kapsadığını ancak ondan daha büyük olduğunu savunan görüş. | Her şeyin, Tanrı'da olduğunu öne süren öğreti. ["Gerçeklik, üç öğeden; ruhtan, doğadan, insandan oluşur. Ancak, bu üç öğenin temelinde, yüce varlık olan Tanrı vardır. Dünya, Tanrı'yla ve Tanrı'dadır, Tanrı'nın yanında değil ondadır, onun bağımlılığı altındadır, insanlık bu dünya ve yeryüzüyle sınırlı değildir, insanlık Tanrı'dadır, dolayısıyla ölümsüzdür ve tüm evrene yayılmıştır."] )

( PANTEISM vs. PANENTEISM )


- HEPTANRICILIK/TÜMTANRICILIK/PANTEİZM ile KÖKEN TANRI ile MİMAR TANRI ile YARATICI TANRI ile KİŞİ TANRI ile KAVRAM TANRI


- HER ... ile/değil HİÇBİR ...


- HER "ŞEYSİ" değil HER ŞEYİ


- HER "SORUNLARINI" (ÇÖZMEK) değil HER SORUNUNU (ÇÖZMEK)


- HER "VARLIK" değil VARLIK(VUCUD) ya da HER VAROLAN(MEVCUD)


- Her AN SUS!!!


- HER AN ile/ve/||/<>/> SÜREKLİ


- HER ANLAM/DA ile/ve/değil/||/<>/< HER ALAN/DA


- HER BABAYİĞİDİN HARCI DEĞİL ile HER BABAYİĞİDİN KÂRI DEĞİL


- HER BİÇİMDEN/GÖRÜNÜŞTEN ÇÖZÜLME/UZAKLAŞMA ve/||/<>/> YENİ VE YENİDEN BİÇİMLENME


- HER BİLDİĞİMİZİ ... ile/ve/||/<> HER SÖYLEDİĞİMİZİ ...

( Söylemiyoruz! İLE/VE/||/<> Biliyoruz! )


- HER BİR/BEHER[Fars.] ile BEHER/BEHERGLAS[Alm. < BECHER/GLAS]

( Her bir. İLE Silindir biçiminde cam deney çubuğu. )


- HER BİRİSİNE değil HER BİRİNE


- HER DERDE DEVÂ OLAN:
(")SARIMSAK(") ile/ve/değil/||/<>/< SARILMAK


- Her düşündüğünde SUS!!!


- HER ELİNİ SIKAN İLE ... ile/ve/<> HER CANINI SIKAN İLE ...

( Dost olma! İLE/VE/<> Düşman olma! )


- Her fırsatta DİNLE!!!


- Her fırsatta SUS!!!


- HER GÜN ...:
BİR ile/ve/||/<>/> ÜÇ ile/ve/||/<>/> BEŞ
İŞ/GÖREV

( [Her gün ...]
Büyük bir işi/görevi yerine getirebilmek. İLE/VE/||/<>/> En az üç orta işi/görevi yerine getirebilmek. İLE/VE/||/<>/> En az beş küçük işi/görevi yerine getirebilmek. )


- HER HAFTA ile AYDA DÖRT KERE


- HER HALÜKÂRDA değil/yerine/= HER DURUMDA


- HER İKİ KAPILARIMIZ değil İKİ KAPIMIZ


- HER İKİSİ değil İKİSİ ya da HER BİRİ


- HER İŞE KARIŞMAK =/<> HİÇBİR İŞ YAPMAMAK


- HER KAVRAM ve/<> HER KAHRAMAN(/KİŞİ)


- HER KOŞUL ALTINDA GEÇERLİLER ile/ve/||/<>/> MÜKEMMELLEŞME


- HER NE KADAR ŞÖYLE OLMASINA KARŞIN/RAĞMEN değil HER NE KADAR ŞÖYLE OLSA DA ya da ŞÖYLE OLMASINA KARŞIN


- HER NE MENEMSE" ile "HER NE ŞEYİMSE/SİKİMSE" |
ile/değil/yerine/||/<>/<
"HER NEYSE"


- HER NE OLURSA ve/||/<> DİLİM/İZ DURURSA

( Bana, benden olur. VE/||/<> Başım barış/selâmet bulur. )


- HER NEYSE değil/yerine NEYSE


- HER SEFERİNDE değil/yerine/= DEĞME KEZ


- HER ŞER'DE/ŞEYDE, BİR HAYIR VARDIR ile/değil HER ŞER'DE/ŞEYDE, BİR OLABİLİR/ARAMAK GEREK


- HER ŞERDE, BİR HAYIR VARDIR değil HER ZAHMETTE, BİR RAHMET VARDIR


- HER ŞEY İLE HER ŞEY ile/ve HER ŞEY İLE BİR ŞEY

( EVERYTHING WITH EVERYTHING vs./and EVERYTHING WITH A THING )


- HER ŞEY, DEĞİŞİR değil HER ŞEY, (BELİRLİ/BELİRSİZ) BİR ŞEYE GÖRE DEĞİŞİR


- HER ŞEY(DE)/YER(DE) ile/ve HİÇBİR ŞEY(DE)/YER(DE)

( Herşeyin, zihnimizde olduğunu, bizim, zihinden öte olduğumuzu ve gerçekten yalnız başımıza olduğumuzu, ne zaman anlarsak, işte o zaman, herşey biziz. )

( When we realise that all is in our mind and that we are beyond the mind, that we are truly alone; then all is us.
Nothing is me, so I am nothing. )

( Hiçbir "şey", ben değildir; böylece, ben, hiçbir şeyim. )

( Herhangi bir şey, sadece o şey değildir. )

( Herhangi bir şey, bütünün bir yanını göstererek gizleyendir. )

( Herşey, kendi olmayanı da işaret etmektedir. )

( Can sıkmanın sırrı, herşeyi anlatmaktır. )

( [ON] EVERYTHING/PLACE vs./and [ON] NOTHING/PLACE )


- HER ŞEY ile HER ŞEY('İ)

( EVERYTHING vs. EVERYTHING )


- HER ŞEY ile HER ŞEY('İ)

( EVERY THING vs. EVERY THING )


- HER ŞEY ile/ve/değil/||/<>/>/< HER ŞEYDE


- HER ŞEY ile/ve HER ŞEYE HER ŞEYİ SÖYLEYEBİLMEK

( HER SÖYLEDİĞİN DOĞRU OLMALI HER DOĞRUYU SÖYLEMEK DOĞRU DEĞİLDİR HER SÖYLEDİĞİN HAKK OLMALI HER HAKK'I SÖYLEMEK HAKKIN DEĞİLDİR )


- HER ŞEY ilefakat HERKES/TE

( Olabilir. İLE/FAKAT Olamaz. )


- HER ŞEY ile HERŞEY('İ)

( Her şey, her şeyle ilişkili olduğu için hiçbir şeyi, sadece ve tek başına "her şey" olarak düşünemez ve dillendiremezsin. )

( Her şey, biraraya getirilmiş parçalar anlamını taşır. )

( EVERY THING vs. EVERYTHING
Everything implies a collection of particulars. )


- HER ŞEY ile HİÇBİR ŞEY

( Zamanla telâfi edilebilir. İLE Geçip giden zaman, hiçbir şeyle telâfi edilemez. )


- HER ŞEYİ BİLİYOR OLMAK değil ÇOĞUNLUĞUN, PEK FAZLA ŞEY BİLMİYOR OLMASI


- HER ŞEYİ İÇİNE ALAN HER ŞEYİN İÇİNDE OLAN


- HER ŞEYİ) KOKLAMAMALI!


- HER ŞEYİN KONUŞULABİLİRLİĞİ ile/ve/||/<>/>/< SÖYLEDİKLERİNİ TAMAMLAMASINI BEKLEMEK


- HER YER(İ)(NDE) ile/ve HİÇBİR YER(İ)(NDE)

( EVERYWHERE vs./and NOWHERE | NOT ANYWHERE )


- HER YERDE ile/ve/<> DİLDE, GÖNÜLDE


- HER YERDE ve/<> HER KOŞULDA


- Her zaman DİNLE!!!


- Her zaman DİNLE!!!


- Her zaman DİNLE!!!


- Her zaman SUS!!!


- HER ZAMAN ile "HER ZAMAN"I

( Genelin içinde düşünülen zaman. İLE Özelliği/farkı olan üzerine düşünülen "ZAMAN"ı. )

( EACH TIME vs. EVERYTIME )


- HER ZAMAN ile SÜREKLİ/DAİMA[Ar.]

( Zaman-ötesi oluş, tümüyle Şimdi'dedir. )

( EVERY TIME vs. ALWAYS/FOREVER
Timeless being is entirely in the now. )


- HER ile/ve BASİT HER


- HER ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BAZI

( [kitap] Okunmaz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Bazılarına başvurulur. )

( [eşya] Kullanılmaz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Bazıları saklanır. )

( [yazar] Sevilmez. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Bazıları (sadece) beğenilir. )


- HER ile HEP

( EACH/EVERY vs. ALWAYS )


- HER ile/ve HERHANGİ


- HER ile TÜM

( EACH/EVERY vs. ALL )


- HERA ile/ve/||/<> ATHENA ile/ve/||/<> AFRODİT


- HERAKLEITOS AÇMAZI ile/ve/||/<> ÇOKLUK AÇMAZI ile/ve/||/<> THESEUS AÇMAZI


- HERBAL[İng.] değil/yerine/= OTSU BİTKİ


- HERC Ü MERC değil/yerine/= ALTÜST, KARMAKARIŞIK, ALLAK BULLAK, DARMADAĞINIK


- HERCAİ MENEKŞE ile YABANİ HERCAİ MENEKŞE

( PANSY vs. WILD PANSY )

( VIOLA TRICOLOR HORTENSIS cum VIOLA TRICOLOR )


- HERCÂÎ[Fars.] değil/yerine/= YELTEK/GELGEÇ

( İsteğinde kararlı olmayan ya da konudan konuya geçiveren. | Aşkta, değişken, vefâsız. )


- HERDER ve/||/<>/> GOETHE ve/||/<>/> SCHILLER

( 25 Ağustos 1744 - 18 Aralık 1803 VE/||/<>/> 28 Ağustos 1749 - 22 Mart 1832 VE/||/<>/> 10 Kasım 1759 - 09 Mayıs 1805 )


- HEREDİTE/HEREDITY[İng.] değil/yerine/= KALITIM, SOYA ÇEKİM


- HEREDİTE ile HEREDİTER ile HERİTABİLİTE

( Kalıtım, soyaçekim. İLE Kalıtsal. İLE Kalıtılabilirlik. )


- HEREDİTER/HEREDITARY[İng.] değil/yerine/= KALITIMSAL


- HEREDOT ile/ve/değil TUKİDİDES


- HEREKE ile/ve KAYSERİ ile/ve BÜNYAN ile/ve YAHYALI ile/ve TAŞPINAR ile/ve SİVAS ile/ve KARS ile/ve BERGAMA ile/ve LADİK ile/ve MİLAS ile/ve ISPARTA


- HEREKE ile/ve SİVAS


- HERETİK ile HERMETİK


- HERETİZM ile ATEİZM ile PANTEİZM


- HERHALDE["HERALDE" değil!] ile/değil/yerine SANIRIM


- HERHALDE ile/ve/||/<> BELKİ (DE)


- HERHALDE ile HER HALDE

( Tahmin, belki. İLE Mutlaka, kesinlikle. )


- HERHALDE değil/yerine YÜKSEK/BÜYÜK OLASILIKLA


- HERHANGİ BİR ARKADAŞININ, SENİ, PARA İSTEMEK İÇİN ARAMASI ile TANIDIĞIN VE SEVDİĞİN BİR ARKADAŞININ, SENİ, PARA İSTEMEK İÇİN ARAMASI


- HERHANGİ BİR KİŞİ (OLAN/OLMAK) ile/ve/değil/yerine BELİRLİ BİR KİŞİ (OLAN/OLMAK)


- HERHANGİ BİR ŞEY ile HERHANGİ BİR ŞEY('İ)

( ANYTHING vs. ANYTHING )


- HERHANGİ BİR) DÜŞÜNCEYE:
MAHKÛM/İYET ile/ve/değil/yerine HÂKİM/İYET


- HERHANGİ BİRİ OLMAK ile/değil/yerine BELİRLİ BİR KİŞİ OLMAK


- HERITAGE and LEGACY


- HERKEZ değil HERKES


- HERKELE[Ar.] ile HERGELE[Ar.]

( İnce, zarif, hoş. | Hoşluk, incelik. İLE Eşek sürüsü. | Binek ve taşıta alışmamış [akıllı] hayvan. | Terbiye ve görgüden uzak, bayağı, aşağılık kişi. )


- HERKES BİLİRLERDİ değil HERKES BİLİRDİ


- HERKES YAPAMAZ ile/ve/değil HERKES, HER ZAMAN (KOLAY KOLAY) YAPAMAZ


- HERKES YAPIYORSA BIRAK YAPSINLAR | KİMSE YAPAMIYORSA BEN NASIL YAPAYIM ile/değil/yerine/>< HERKES YAPIYORSA BEN DE YAPABİLMELİYİM | KİMSE YAPAMIYORSA BEN YAPAYIM


- HERKES, "HER ŞEYİN FARKINDA"
ile/değil/||/<>/<
"HİÇKİMSE, HİÇBİR ŞEYİN FARKINDA DEĞİL" DEĞİL


- HERKES, KENDİ İŞİNE BAKSIN! değil HERKES, KENDİ İÇİNE BAKSIN!


- HERKES ile "HERKES"İ

( Genelin içinde düşünülen kişiler. İLE Özelliği/farkı olan üzerine düşünülen "KİŞİ"yi. )

( EVERYBODY vs. "EVERYBODY" )


- HERKES ile BİRÇOK

( EVERYBODY vs. MANY )


- HERKES ile/değil/yerine ÇOĞUNLUK


- HERKES ile/ve/değil/yerine HAZIR OLAN HERKES

( [not] EVERYBODY vs./and/but EVERYBODY WHO ARE READY
EVERYBODY WHO ARE READY instead of EVERYBODY )


- HERKES ile HEPİMİZ

( EVERYBODY vs. ALL OF US )


- HERKES ile/ve/değil/||/<> HERHANGİ BİRİ


- HERKES ile MİLLET

( EVERYBODY vs. PEOPLE )


- HERKES ile ORTAK DİLDE HERKES ile AYRIMSIZ HERKES


- HERKESE ...'YA DİKKAT ETMESİNİ TAVSİYE EDİYORUM değil HERKESİ ...'YA DİKKAT ETMESİ İÇİN UYARIYORUM


- HERKESE YETİŞMEYE ÇALIŞMAK ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> KENDİNE GEÇ KALMAK


- HERKESİN:
"BEYNİ" değil ZİHNİ
:FARKLI ÇALIŞIR


- HERKESİN:
YANLAŞTIĞI KİŞİ/LER ile/ve/değil/||/<>/< İYİ ANLAŞTIĞI KİŞİ/LER


- Herkesle herşeyi konuşma fakat her ayrıntıyı KONUŞ(ABİL)!!!


- HERKESTE VAR değil HER YERİ/ŞEYİ KAPLAYAN


- HERMANN von MEYER ve/<>/> GERHARD HEILMANN

( 03 Eylül 1801 - 02 Nisan 1869 ve/||/<> 25 Haziran 1859 - 26 Mart 1946 )


- HERMENEUTİK

( HERMENEUTICS )


- HERMENEUTİK ve FELSEFÎ ANTROPOLOJİ


- HERMENEUTİK ile/ve FELSEFÎ HERMENEUTİK


- HERMENEUTİK ve SANAT


- HERMES ile HERMES

( MISIR - BÂBİL - İRAN / İSLÂM'DA[İDRİS] ile YUNAN )

( TOTH ile HERMES TRIMEGISTES )


- HERMES = İDRİS(Terzi) = ERMİŞ(Anadolu Türkçe'si) = HİRAMUS = HERMESE = HERMESÜ'L-HİRAMİSE(Araplarca) = THOT(Mısır'da) = HERMİS

( )


- HERMETİK EĞİTİM

( 1. Gövde Eğitimi.
2. Hayvansal Ruh Eğitimi.
3. İnsani Ruh Eğitimi. )


- HERMETİK ÖĞRETİ ile HERMES


- HERMETİK ile/ve HERMENEUTİK

( ... İLE/VE Farklı bakışlarla aynı olguya bakma olanağını sunmak/kazandırmak. Çok anlamlılığa izin vermektir. )

( Hermes. İLE/VE Dilthey. )

( Hermeneutik'in amacı: Tekil tarihsel varoluşun anlaşılması. )

( ... İLE/VE Aslına uygun okuyabilme. )


- HERMETİK ile/ve/> HERMENION ile/ve/> HERMENEUTİK

( Kilitli, örtük, mühürlü. İLE/VE/> Anlamlandırma. İLE/VE/> Şifrelerin çözümlenip yorumlanması. )


- HERNİ/HERNIA[İng.] değil/yerine/= FITIK


- HERNİASYON/HERNIATION[İng.] değil/yerine/= FITIKLAŞMA


- HERO ve/||/<> İLKBAHAR, YAZ, SONBAHAR, KIŞ... VE İLKBAHAR

( ve/||/<> )

( )


- HERŞEY ve CESÂRET


- HERŞEY ile/ve/değil/yerine ÇOK ŞEY


- HERŞEY ile/ve GÜVENİLİRLİK

( Masum ve basit olana güvenme cesâretine pek az kişi sahiptir. )

( EVERYTHING vs./and RELIABILITY
Very few are those who have the courage to trust the innocent and the simple. )


- HERŞEYDEN ÖNCE ... ile/değil/yerine TÜM BUNLARIN YANISIRA ...


- HERŞEYİ BİLEN ile/değil KENDİNİ BİLEN


- HERŞEYİ İÇİNE ALAN ile/ve HERŞEYİN İÇİNDE OLAN

( INCLUDES EVERYTHING vs./and IN EVERYTHING )


- HERŞEYİ KAPSAYICI/LIK ile/ve/değil/<> HİÇBİR ŞEYE İNDİRGENEMEZ/LİK


- HERŞEYİ YAZMAK ile/ve/değil/yerine YAZILABİLDİĞİ KADAR/INI YAZMAK


- Herşeyin (düzgün/yolunda) yürümesini istiyorsan SUS!!!


- HERŞEYİN ANLAMINI ÇÖZMEK ve/=/||/<>/> HİÇBİR ŞEYİN ANLAMININ, (PEK DE FAZLA) OLMADIĞINI ANLAMAK


- HERŞEYİN DÜZELECEĞİNE ve/||/<> HERŞEYİ DÜZELTEBİLECEĞİNE ve/||/<> HERŞEYİN BİTECEĞİNE

( İnanarak dileyelim! VE/||/<> İnanarak çabalayalım! VE/||/<> İnanarak sabredelim! )


- HERŞEYİN KURAMI[THE THEORY OF EVERYTHING] ve/<> I ORIGINS

( Stephen Hawking'in yaşam öyküsü ve "Zamanın Kısa Tarihi" kitabı üzerine... VE/<> Gözün ve doğanın sınırsızlıkları, bilim ve bilin(e)meyen alanların/durumların ilişkisi ve/ya da birlikteliği üzerine önemli iki film. )


- HERTZ:
60 ile/<>/> 90 ile/<>/> 120 ile/<>/> 144


- HERTZ ile KİLOHERTZ

( Saniyede bir titreşim yapan devirli bir olayın frekansına eşit frekans birimi. İLE Bir saniyede bin titreşimi olan elektromanyetik dalga boyu ölçüsü birimi. )


- HESABI:
"YIKMAK" ile/ve/değil/yerine "YÜKLEMEK"


- HESABINI GÜDMEK/YAPMAK ile/<> DAVASINI GÜDMEK/YAPMAK


- HESABINI SORMAK ile HESABI TAKİP ETMEK


- HESABINI TUTMAK ile HESABINI YAPMAK


- HESABINI YAPMAK ile/ve HESABINI TUTMAK


- HESAP BAKİYESİ değil/yerine/= SAYANAK KALANCASI


- HESAP CETVELİ değil/yerine/= SAYIŞ ÇİZELGESİ


- HESAP CÜZDANI değil/yerine/= SAYANAK BETLEĞİ


- HESAP EDİLME/HESAPLANMA değil/yerine/= SAYIŞILMA


- HESAP ETMEK/HESAPLAMAK değil/yerine/= SAYIŞLAMAK


- HESAP MAKİNESİ değil/yerine/= SAYIŞ YAPAR


- HESAP MAKİNESİ ile/ve/||/<>/><//> TELEFON

( )

( "Telefon ve Hesap Makinesinin Tuş Dizilimi Neden Farklıdır?" yazısını okumak için burayı tıklayınız... )


- HESAP SAHİBİ değil/yerine/= SAYANAK İYESİ


- HESAP SORMAK ile/değil/yerine ANLAMAK ÜZERE SORU SORMAK


- HESAP SORMAK ile/değil/yerine ÇÖZÜM/KATKI SUNMAK


- HESAP SORMAK ile/değil/yerine ÖRNEK OLMAK


- HESAP SORMAK ile/değil/yerine UYARMAK


- HESAP VERİLEBİLİRLİKTE:
DİKEY ile/ve/||/<> YATAY

( Oy/seçim. İLE/VE/||/<> ... )


- HESAP-KİTAP (YAPMAK, ORTADA)


- HESAP[Ar. < HİSBE]/CALCULUS = ÇAKILTAŞI

( Çakıltaşlarını saymaktan gelir. )


- HESAP/ACCOUNT değil/yerine/= SAYANAK


- HESAP ile/ve/değil/||/<>/< AKD

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Parmak hesabı. )


- HESAP ile/ve GEREKÇE


- HESAP ile/ve GÖZLEM

( TO THINK vs./and OBSERVATION )


- HESAP değil/yerine/= SAYIŞ


- HESAPLAMA:
MÜHENDİSLİK ve/||/<> LOJİSTİK


- HESAPLAMA/COMPUTATION değil/yerine/= SAYIŞIM


- HESAPLAMA ile/ve/<> AÇIKLAMA


- HESAPLAMA ile PARAKETE HESABI

( Gemilerin gittiği yön ve yaptığı hıza göre, bulunduğu yerin tahmini olarak hesaplanması. )


- HESAPLAMALI!


- HESAPLAMALI ile BELİMSEL


- HESAPLANABİLİRLİK ile/ve/>< HESAPLANAMAZ SAYILAR


- HESAPLAŞMA ile/ve/değil/yerine YÜZLEŞME


- HESAPLAŞMAK ile/ve/değil/||/<> HELÂLLEŞMEK


- HESAPLAŞMAK değil/yerine/= SAYIŞMAK


- HESAPLAŞMAYI:
KENDİNLE YAPMAK ile/ve KENDİNE YAPMAK

( TO GET EVEN WITH: YOUR SELF vs./and TO YOUR SELF )


- HETEROATOM ile KARBON İSKELE

( Karbon dışındaki atomları içeren bileşik. İLE Sadece karbon ve hidrojen atomlarından oluşan iskelet. )


- HETEROGREFT/HETEROGRAFT[İng.] değil/yerine/= AYRI TÜR YAMASI


- HETEROJEN (KARIŞIMLAR) ile HOMOJEN (KARIŞIMLAR)

( Gözle ayırt edilebilen farklı fazlardan oluşur. İLE Tek bir fazda homojen bir biçimde dağılmış nesnelerden oluşur. )


- HETEROJEN/HETEROGENOUS[İng.] değil/yerine/= AYRIŞIK


- HETEROJENİSITE/HETEROGENICITY[İng.] değil/yerine/= AYRI TÜRELLİLİK


- HETEROSİKLİK KİMYA ile/||/<> AROMATİK KİMYA / KARBOHİDRAT KİMYASI

( Heterosiklik bileşiklerin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Aromatik bileşiklerin kimyasını inceleyen bilim dalı. )


- HETEROTOPİ/HETEROTOPY[İng.] değil/yerine/= KONUM DIŞILIK


- HEVÂ

( HEVES, İSTEK, ARZU | KEYİF )


- HEVÂ-HEVES


- HEVÂ[Ar.] ile ŞEHVET[Ar.]


- HEVENK[< Fars.]

( Bir ipe geçirilmiş ya da birbirine bağlanmış, yaş yemiş ya da sebze bağı. )


- HEVES KIRILMASI ve/<>/> YALNIZLIĞA YÖNELİM/DÜŞKÜNLÜK


- HEVES/ŞEVK değil/yerine/= İSTEYİŞ/İSTEK


- HEVES ile GIPTA


- HEVES ile/ve/değil/yerine/||/<>/> HEDEF

( [kişiyi ...] Oyalar. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Yola çıkarır. )


- HEVES ile/ve HEYECAN


- HEVES ile/değil/yerine İDEAL

( Yetersiz zihinlerde. İLE/DEĞİL/YERİNE Yetkin zihinlerde. )


- HEVES değil/yerine/= KÖSEME


- HEVES ile/ve/değil/yerine/<>/> TUTKU


- HEVESKÂR/HEVESLİ değil/yerine/= KÖSEMELİ


- HEVESKÂR ile/ve/değil/yerine GAYRETKÂR

( Olgun kişi, kişileri topluma yararlılık konusunda heveslendirerek, iyi çalışmalarını sağlar. )


- HEVESKÂR ile TALEBE

( İsteme[/eğilimli]. İLE Gayret eden, İsteyen[talep eden]. )


- HEVESKÂR ile/değil/yerine TALEPKÂR

( Tembel olur. İLE/DEĞİL/YERİNE Gereğini yerine getirebilecek kadar çalışkan olur. )


- HEVESLİ ile/ve HAZIR


- HEY ... ile EY ...


- HEY'ET:
HEYULA ve/ SÛRET-İ CİSMİYE ve/ SÛRET-İ NEV'İYE ve/ ŞEKİL/BİÇİM ve/ SÛRET-İ VEHMİYE


- HEY'Î[Ar.] ile HEYÎ[Ar.]

( Astronomi ile ilgili. İLE Madde, varolan. )


- HEYACAN değil HEYECAN


- HEYBE[Ar. < AYBE] ile HEYBET[Ar.]

( Omuzda taşınan, içine öteberi koymaya yarayan, kilim ya da halıdan yapılmış iki gözlü torba. | Omuza geçirilebilen tek gözlü bir çanta türü. | Eril üreme örgeni.[Güney İkizdere -Rize'de] İLE Korku ve saygı uyandıran görünüş. )


- HEYBE[Ar. < AYBE] değil/yerine/= MANÇUK/ÇUG[dvnlgttrk]


- HEYBE/ÇANTA ile/ve/||/<> CEP

( Bilgiyi, heybene/çantana at / cebinde bulunsun! [Ne zaman, nerede, nasıl işe yarayabileceği bilinmez!] )


- HEYBE ile HURÇ

( ... İLE Genellikle yelken bezinden yapılmış büyük heybe. )


- HEYBET[Ar.] ile CELÂLET[Ar.]


- HEYBET >< ÜNS


- HEYECAN:
"HATA YAPTIRABİLİR" ve/fakat/||/<>/> HAK'I YAPTIRIR


- HEYECAN:
TÜMELİN > TEKİLLEŞMESİ


- HEYECAN[Ar.] değil/yerine/= COŞUNTU


- HEYECAN ile/ve ACELE

( EXCITEMENT vs./and HASTE )


- HEYECAN ile/ve DAVET


- HEYECAN ile/ve ENERJİ

( EXCITEMENT vs./and ENERGY )


- HEYECAN ile/ve/> ETKİ


- HEYECAN ile GERGİNLİK


- HEYECAN ile HELECAN

( ... İLE Yürek çarpıntısı, çarpıntı. )


- HEYECAN ile/ve/değil TELÂŞ


- HEYECAN ile/ve/değil/||/<>/< ÜMİT


- HEYECAN ve/=/<> YARATIM


- HEYECAN ile/ve YOĞUN İLGİ/İSTEKLİLİK

( EXCITEMENT vs./and ENTHUSIASM )


- HEYECANLAN(M)IYORUM ile/ve/değil/yerine/<> HEYECANI(MI) İÇİMDE TAŞIYORUM/TUTUYORUM


- HEYELAN[Ar.][HEYALAN değil!] değil/yerine/= GÖÇÜ/KAYŞA

( Toprak kayması. )


- HEYET-İ ÂYÂN ile/ve/||/<> HEYET-İ MEBÛSAN


- HEYET[Ar.]/KOMİTE[Fr. < COMITE][İng. COMMITTEE] değil/yerine/= KURUL


- HEYET ile/ve/||/<> HAZİRUN


- HEYET ile/ve/||/<>/< MAHİYET

( Mâhiyet + Sûret + Ârazlar. İLE/VE/||/<>/< Öz. )

( Mâhiyet, taksim edilmez. )

( Mâhiyetten istisna yapılmaz. )

( CONFIGURATION vs./and/||/<>/< QUIDDITY/ESSENCE )


- HEYET ile/ve/<> METAFİZİK


- HEYKEL[Ar.] değil/yerine/= ANIT/YAPIT/YONTU

( STATUE vs. MONUMENT )


- HEYKEL ile KOLOSAL

( ... İLE Büyük boyutlu ve masif mimari ögeleri ve heykelleri niteler. )


- HEYKEL ile/ve/değil MOZOLE[Fr. < Yun.]


- HEYKEL ile PIETA

( ... İLE Kucağında, ölü İsa Mesih'i tutan Meryem Ana heykeli. )


- HEYKEL ile/ve TORS

( ... İLE/VE Gövde heykeli. )


- HEYKELTRAŞ ile/ve/||/<> MİMAR

( Her mimar, heykeltraş değildir fakat her heykeltraş, aynı zamanda da mimardır. )


- HEYÛLA ve/<> SÛRET ve/<> ŞEKİL ve/<> NİTELİK


- HEZEL[Ar. < HEZL] ile MİZÂH[Ar.]

( Çevresindekileri neşelendirmek amacıyla yazılan ya da söylenilen söz. | Bir şiiri ya da şiir parçasını şakalı bir anlatıma çevirme. İLE Eğlendirme, güldürme ve birinin davranışına, incitmeden takılma amacını güden ince alay. | Gerçeğin güldürücü yanlarını ortaya koyan yazın türü. )


- HEZER

( Çekinme, zarar verecek şeyden korunma. )


- HEZEYAN/DELİRİUM değil/yerine/= SABUKLANI/SAÇMALAMA


- HEZEYAN/SABUKLANMA ile/değil/yerine/>< COŞKU


- HEZEYAN değil/yerine/= SAYIKLAMA

... ~ HE... ile başlayan FaRkLaR...

- ' (KESME İMİ) ile - HECE BÖLME


- -FACİENT ile/||/<> -FİCATİON ile/||/<> -FEROUS ile/||/<> FUNCT- ile/||/<> -GEN/-GENE ile/||/<> -GENESİS ile/||/<> HEREDO- ile/||/<> -PRAXİA/-PRAXİS ile/||/<> -PLASİA/-PLASİS/-PLASY ile/||/<> -PLAST/-PLASTİC/-PLASTY/-PLASY ile/||/<> -PARA/-PAROUS ile/||/<> -POİESİS/-POİETİC ile/||/<> NE-/NEO- ile/||/<> -OSİS/SİS- ile/||/<> SEPT-/SEPTİ-/SEPTO- ile/||/<> ECH-

( Yapmak, oluşturmak. İLE/||/<> Yapmak, neden olmak. İLE/||/<> Oluşturmak, sağlamak, yapmak. İLE/||/<> Yapma, hizmet, işlev. İLE/||/<> Oluşturulan, yayılan, yönlendirilen, oluşturan, yönlendiren, meydana getiren, babası olmak. İLE/||/<> Herhangi bir şeyin oluşumu, kaynağı. İLE/||/<> Genetiksel. İLE/||/<> Etki, yapma, tedavi uygulamaları. İLE/||/<> Gelişme ile ilgili, oluşum. İLE/||/<> Oluşturan, oluşma, oluşturma olayı, meydana getirme, gelişme, büyüme, canlı ilkel göze. İLE/||/<> Yapma, oluşturma, ortaya çıkarma, doğurma. İLE/||/<> Oluşum ya da yapımla ilgili. İLE/||/<> Yeni, son, yeni gelişen bölüm, anormal yeni oluşum. İLE/||/<> Bir durum, olay, koşul, fizyolojik artım, oluşum. İLE/||/<> Bölme, bölüm/septum ile ilgili, yedi. İLE/||/<> Sahip olmak, birleşmek. )


- ... ANLAŞILMAZ! ile/değil/yerine HERKES, KABI KADARINI ALIR


- ... HERŞEYİN EN İYİSİNE LÂYIKTIR ile/değil ... HERŞEYİN EN İYİSİNİ YAPAR/DI


- ...:
KAYNAK/LI/LIK ile/ve/||/<> ODAK/LI/LIK ile/ve/||/<> AMAÇ/LI/LIK ile/ve/||/<> HEDEF/Lİ/LİK ile/ve/||/<> TEMEL/Lİ/LİK


- (HERŞEYE) BURNUNU SOKMAK/SOKUYOR OLMAK ile/ve (HERŞEYE) MAYDANOZ OLMAK


- [Ar.] CÜSSE ile/ve HEYBET

( Gövde, kalıp, çelim. İLE/VE Korku ile saygı duygularını birden uyandıran durum ya da gösteriş. )


- [hem] ÇOK OKUYAN ile/ve/||/<>/hem de ÇOK GEZEN

( Hangisi daha çok bilir?" sorusuna, birinden yana, iki yaklaşımda bulunuluyor. Doğru yanıt diye bir şey yok! İkisi de doğru ya/ya da yanlış olabilir. Fakat bilinebilecek bir şey varsa, o da ikisini de yapanın hiçbir şey bilmediğidir. Yani ne kadar bilmediğini anlayarak ve ne kadar daha anlaması gerektiğini anlar. "ŞİO ME NİHİL ŞİRE"[En iyi bildiğim şey, hiçbir şey bilmediğim!"] )


- [ne yazık ki]:
[hem] SUÇLU ile/ve/hem de/||/<>/> "GÜÇLÜ"


- [ne yazık ki]
HARAM ile/ve/değil/yerine/>< HELÂL

( Helâl damlar, haram akar. )

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Dinin hükümleri bakımından kullanılabilen. | Haram olmayan. )


- [ne yazık ki]
HERHANGİ BİR YERDEKİ ADÂLETSİZLİK ile/değil/yerine/></> HER YERDEKİ ADÂLET

( Tehdit. İLE/DEĞİL/YERİNE/> Düzen. )

( Herhangi bir yerdeki adâletsizlik, adâleti tehdit eder her yerde. )

( Injustice anywhere is a threat to justice everywhere. )


- [ÖĞRENİYORUZ/ANLIYORUZ]
OKUDUĞUMUZU ile/ve/<> DUYDUĞUMUZU ile/ve/<>
GÖRDÜĞÜMÜZÜ ile/ve/<>
HEM DUYUP, HEM GÖRDÜĞÜMÜZÜ ile/ve/<>
TARTIŞTIĞIMIZI ile/ve/<> DENEYİMLEDİĞİMİZİ ile/ve/<>
ANLATTIĞIMIZI/ÖĞRETTİĞİMİZİ

( %10 ile/ve/<> %20 ile/ve/<> %30 ile/ve/<> %50 ile/ve/<> %70 ile/ve/<> %80 ile/ve/<> %95 )

( [WE LEARN, WHAT WE]:
READ vs./and/<> HEAR vs./and/<> SEE vs./and/<> SEE & HEAR vs./and/<> DISCUSS vs./and/<> EXPERIENCE vs./and/<> TEACH )


- [TENZİH-TEŞBİH ile/ve/> TENZİHTE TEŞBİH, TEŞBİHTE TENZİH] ile/ve/değil/yerine/> HEM TENZİH, HEM DE TEŞBİH | NE TENZİH, NE DE TEŞBİH


- | ENERJİ || HELYUM[He] || NÖTRON |
ile/ve/<>/<
DÖTERYUM[D] || TRİTYUM[T]

( )


- A/AN[Yun.] ile/||/<> ANTİ[Yun.] ile/||/<> Bİ/BİS[Lat.] ile/||/<> DE/DES[Fr.] ile/||/<> DİS[Yun.] ile/||/<> EX[Lat.] ile/||/<> EXO[Lat.] ile/||/<> EPİ[Yun.] ile/||/<> FOS[Yun.] ile/||/<> GEO( >JEO)[Yun.] ile/||/<> HETER/O[Yun.] ile/||/<> HYPO(HİPO)[Yun.] ile/||/<> HYPER(HİPER) ile/||/<> HYDRO(HİDRO)[Yun.] ile/||/<> HOMO[Yun.] ile/||/<> İL/İN ile/||/<> İNTER[Lat.] ile/||/<> İZO[Yun.] ile/||/<> COZMO(KOZMO)[Yun.] ile/||/<> KONTRA[İt.] ile/||/<> KO/KOL/KOM/KON[Lat.] ile/||/<> MAKRO[Yun.] ile/||/<> MİKRO[Yun.] ile/||/<> MONO[Yun.] ile/||/<> NEO[Yun.] ile/||/<> OTO[Yun.] ile/||/<> PAN[Yun.] ile/||/<> PAR/PARA[Yun.] ile/||/<> POLİ[Yun.] ile/||/<> PRE[Fr.] ile/||/<> PRO[Yun.] ile/||/<> RE[Lat.] ile/||/<> SYN/SYM/SEM[Yun.] ile/||/<> SÜR[Lat.] ile/||/<> TELE[Yun.]

( Yok/luk. [ametal | amorf | aritmik] [analjezi | anestezi | anonim]

İLE/||/<>

Karşıt. [antibiyotik | antipatik | antitez]

İLE/||/<>

Çift, tekrar. [binok | bisiklet]

İLE/||/<>

Olumsuzluk.[demode | deforme | deşifre]

İLE/||/<>

Olumsuzluk ve güçlük. [diskalifiye | dismorf | disfonksiyon]

İLE/||/<>

Dışı, dışında, ...-dan başka. [exporte | expresyonizm | expresyon]

İLE/||/<>

Dışarıdan, dıştan bakılınca. [exotermik | exotizm]

İLE/||/<>

Üzerinde. [epiderm | epigrafi]

İLE/||/<>

Işık, parıltı. [fosfat | fosfor]

İLE/||/<>

Yerle ilgili ön ek. [jeofizik | jeoloji/jeolog]

İLE/||/<>

Öteki, öbür, başka. [heterojen | heterozigot]

İLE/||/<>

Aşağı, alt, daha alt. [hipoderm | hipotenüs | hipotez]

İLE/||/<>

Üstünde, aşırı, yukarı, dışında. [hipertansiyon]

İLE/||/<>

Su, suyla ilgili. [hidrosefali | hidrografi | hidrojen]

İLE/||/<>

Eş, benzer. [homojen | homonim | homolog]

İLE/||/<>

-dan yoksun. [illegal] [indirekt | inorganik]

İLE/||/<>

Ara, arası. [internasyonal | interpol]

İLE/||/<>

Eşitlik. [izobar | izotop | izoterm]

İLE/||/<>

Evren. [kozmogami | kozmopolit | kozmoloji]

İLE/||/<>

Karşı, aksi yönde. [kontrast | kontgerilla | kontratak]

İLE/||/<>

Birlik, beraberlik. [koalisyon | koleksiyon | konferans

İLE/||/<>

Büyük, geniş. [makrosefal | makrostopi]

İLE/||/<>

Küçük. [mikrofilm | mikrometre | mikrofon]

İLE/||/<>

Bir, tek. [monarşi | monolog | monopol]

İLE/||/<>

Yeni. [neolitik]

İLE/||/<>

Kendi, kendiliğinden. [otobiyografi | otopsi | otokritik]

İLE/||/<>

Bütün, birlik. [panorama | pankreas]

İLE/||/<>

Boyunca, karşı, üstünde, yanında. [paragraf | paralel]

İLE/||/<>

Çok. [poliandri | poliklinik]

İLE/||/<>

İlk, önceki, birinci. [prefabrik | prematüre]

İLE/||/<>

İleride, önde. [prolog | prova | prototip]

İLE/||/<>

Yeniden, tekrar, geri döndürmek. [reaksiyon | redaktör]

İLE/||/<>

Birlikte. [simetri | senfoni | sempati]

İLE/||/<>

Süper, üstünlük. [sürmenaj]

İLE/||/<>

Uzak, ırak. [teleferik | telefon | telepati] )

( ANTİ-...

- Antiaging/anti-aging: Genç kalma, yaşlanmayı önleme; yaşlanmayı önleyici.

- Antialerjik: Duyarca önleyici/giderici.

- Antidepresan: Çökkünlük giderici.

- Antidiüretik: Sidik/idrar kesici.

- Antidiyabetik: Şeker düşürücü.

- Antidot(e): Panzehir.

- Antiemetik: Kusma önleyici.

- Antienfeksiyöz/antienfektif: Bulaş önleyici/giderici.

- Anti-enflamatuvar: Yangı giderici.

- Antiflojistik: Yangı giderici.

- Antifungal: Mantar giderici/karşıtı.

- Antihelmintik: Solucan kıran/giderici.

- Antihemorajik: Kanama kesici/önleyici.

- Antihipertansif: Kan basıncı düşürücü.

- Antikoagülan: Pıhtı önleyici/çözücü.

- Antikodon: Karşıt şifre.

- Antikonsepsiyonel: Gebelik önleyici.

- Antikonvülzif: Nöbet önleyici.

- Antimalarial: Sıtma ilacı.

- Antimikotik: Mantar ilacı/karşıtı.

- Antineoplastik: Kanser ilacı.

- Antinevraljik: Sinir ağrısı dindirici.

- Antiparaziter: Asalak karşıtı/ilacı.

- Antipiretik: Ateş düşürücü.

- Antiproliferatif: Çoğalım önleyici.

- Antiprüritik: Kaşıntı giderici.

- Antisekretuvar: Salgı önleyici.

- Antisepsi: Arıtım, bulaş giderici.

- Antiseptik: Arıtkan, bulaş gideren.

- Antispazmodik: Kasılım çözücü.

- Antistres: Gerilim giderici/önleyici.

- Antite: Özgün durum.

- Antite morbid: Sayrılıklı özgün durum.

- Antitermik: Isı/sıcaklık düşürücü.

- Antitussif: Öksürük kesici/önleyici.

- Antivertijinöz: Baş dönmesi önleyici. )


- aa[Lat. < ANA] değil/yerine/= HER BİRİNDEN EŞİT ORANDA


- ABDOMİN- ile/||/<> CELİ-/CELİO-/COELİ-/COELİO- ile/||/<> OMPHAL-/OMPHALO-/-OMPHALUS ile/||/<> GASTER-/-GASTER/GASTREO-/GASTR-/-GASTRİA/GASTRO- ile/||/<> LAPAR- ile/||/<> LUMB-/LUMBO- ile/||/<> VENTRİ-/VENTRO- ile/||/<> HELC-/HELCO-

( Karın, karınla ilgili. İLE/||/<> Karın, göbek. İLE/||/<> Göbek, göbeğin durumu, navel. İLE/||/<> Mide/karın ile ilgili, mide ile ilgili durum, bölüm ya da benzerliği belirir. İLE/||/<> Yan taraf, böğür, bel, karın(bazen). İLE/||/<> Bel. İLE/||/<> Karın, gövdenin ön tarafı. İLE/||/<> Ülser, ülser yapan, dokuyu yiyen yara. )


- ACTİN-/ACTİNO- ile/||/<> HELİ-/HELİO- ile/||/<> THERM-/-THERM/THERMO-/-THERMY ile/||/<> CAL-/CALORİ- ile/||/<> ELECTRO- ile/||/<> ASTR-/ASTRO-

( Işın. İLE/||/<> Güneş, güneş ışığı ile ilgili. İLE/||/<> Isıyla, ısı oluşumu ile ilgili. İLE/||/<> Isı. İLE/||/<> Elektrikle ilgili. İLE/||/<> Yıldız, yıldızımsı, yıldız biçiminde. )


- ADAM[Ar. < ÂDEM] ile HERİF[Ar. < HARİF]


- ADINA ile/ve/||/<> HESABINA


- AITHER ile/ve HEMERA

( Esir, Esirli Işık. İLE/VE Gün, Gün Işığı. )

( Olympos'luların mekânı. İLE/VE ... )


- ALÂLÂDE ile HERHANGİ


- ALDANAN ya da ALDATAN ile/ve/||/<> HEM ALDANAN, HEM ALDATAN

( Hayvan. İLE/VE/||/<> İnsan. )


- ÂLET = TOOL[İng.] = OUTIL[Fr.] = WERKZEUG[Alm.] = ARNESE[İt.] = HERRAMIENTA[İsp.] = ARNESE[Lat.] = TO ORGANON[Yun.] = ÂLET[Ar., Fars.] = WERKTUIG[Felm.]


- ALGI = İDRAK = PERCEPTION[İng., Fr.] = WAHRNEHMUNG[Alm.] = PERCEPCION[İsp.] = PERCEPTIONIS[Lat.] = HE KATALEPSIS[Yun.] = el-İDRÂK el-HİSSÎ[Ar.] = İDRÂK-İ CUZ'Î[Fars.] = GEWAARWORDING, WAARNEMING[Felm.]


- ALIŞKANLIK = İTİYAT = HABIT[İng.] = HABITUDE[Fr.] = GEWOHNHEIT[Alm.] = HABITUS[Lat.] = HEKSIS[Yun.] = COSTUMBRE[İsp.]


- ALO ile/ve/||/<> HELLO[İng.] ile/ve/||/<> MOSHI MOSHI[Jap.]


- ALTIN KÖKÜ ile BOYA KÖKÜ ile EĞİR KÖKÜ/OTU ile HELVACI KÖKÜ/ÇÖVEN ile MEYAN KÖKÜ ile EK KÖK ile SAÇAK KÖK ile YUMRU KÖK

( Güney Amerika'da yetişen, kusturucu niteliği olan bir kök, ipeka. İLE ... İLE Dere ve durgun su kenarlarında yetişen, 50-125 santimetre yüksekliğinde, çok yıllık ve otsu bir bitki, eğir kökü. İLE Kökü ve dalları, suyu sabun katılmış gibi köpürten, kir temizleyici bir bitki. İLE Fasulyegillerden, 30-60 santimetre yüksekliğinde, tüysü yapraklı, mavimsi, mor çiçekli, tatlı olan toprak altı bölümleri hekimlikte ve serinletici içeceklerin yapımında kullanılan, çok yıllık otsu bir bitki. İLE Sapın yanlarından çıkan ince kök. İLE Buğdayda olduğu gibi asıl kökün çevresindeki ek köklerin gelişmesiyle oluşan kök topluluğu. | Kök boğazının hemen alt kısmından başlayıp çok dallanmış olarak toprakta yüzeysel biçimde gelişen kök. İLE Patates, pancar, yer elması gibi yumru biçiminde olan kök. )

( CEPHAELIS IPECA CUANHA cum ... cum ACORUS CALAMUS cum SAPONARIA OFFICINALIS cum GLYCYRRHIZA GLABRA cum ... cum ... cum ... )


- ALTIN ile/değil HELYODOR[Fr.]

( ... İLE/DEĞİL Altın sarısı renginde, berilden oluşan, kuyumculukta kullanılan bir taş. )


- ANADOLU'DA:
HELVA "KARMAK/KARIŞTIRMAK" ile/ve/değil/||/<> HELVA BASMAK


- ANEMAS KULESİ VE ZİNDANLARI ile/ve HERAKLEUS BURÇLARI


- ANEMİ ile/||/<> HEMOKROMATOZ

( Kanda düşük seviyede hemoglobin ya da kırmızı kan gözesi bulunması. İLE/||/<> Gövdede aşırı demir birikimi. )


- ANIMSAMA ile/ve/||/<> HESABA KATMA


- ANLAM/LI = MEAN/ING[İng.] = SIGNIFICATION[Fr.] = BEDEUTUNG[Alm.] = SIGNIFICATO[İt.] = SIGNIFICACION[İsp.] = SIGNIFICATIO[Lat.] = HE DIANOIA, HE DÜNAMIS[Yun.] = MEDLÛL, DELÂLET[Ar., Fars.] = BETEKENIS[Felm.]


- ANLAMA = FEHM, İDRAK = UNDERSTANDING, COMPREHENSION[İng.] = COMPRENDRE[Fr.] = DAS VERSTEHEN, HET VERSTAAN[Alm.] = ENTENDER, COMPRENDER[İsp.] = COMPREHENSIO[Lat.] = HE DIANOIA[Yun.] = MEFHUM[Ar.] = DARK[Fars.]


- ANTİK YUNAN'DA:
HELEN DÖNEMİ ile/ve/<> HELENİSTİK DÖNEM ile/ve/<> ROMA DÖNEMİ

( M.Ö. VI. - IV. yy. İLE/VE/<> M.Ö. IV. - I. yy. İLE/VE/<> M.S. I. - V. yy. )

( )


- ARAN ile/= HEYBE
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- ÂRİF ve ÂGÂH ve HEMDERT


- AŞAĞILAYICI/LIK / DIŞLAYICI/LIK ile/ve/<> "HERETİK" DEMEK


- AŞK ile/ve/<> HELÂK OLMAK

( Aşk/âşık olmadan helâk olunmaz. )


- ASPARAINEAE = HELYÛNÎYE


- ASPH/ASSOCIATION OF SCHOOLS OF PUBLIC[İng.] değil/yerine/= HEALTH KAMU SAĞLIĞI OKULLARI DERNEĞİ


- AŞURE[Ar. AŞURÂ] ile/ve/||/<>/> HELİSE KÖHLE SAVRMA KEŞKEK SAHRA AŞURESİ TUZLU AŞURE

( Tatlı olanı. İLE/VE/||/<>/> Tuzlu olanı. )


- AT:
HİÇKİMSENİN ve/<> HERKESİN(BİNENİN)


- ATOM(BÖLÜNEMEZLİK) = ATOME[İng.] = ATOME[Fr.] = ATAMUS, INDIVIDIUM CORPUS[Lat.] = (HE) ATOMOS[Yun.] = CUZ'UN LA-YETECEZZA, ZERRE[Ar.] = ATOM, ZERRE[Fars.] = PARAMANU, TANMATRA, ANU[Sans.] = YUANZI[Çince] = GENŞİ[Jap.] = NGUYÊN TU'[Vietnamca] = PARÁNY[Macarca]


- AYNI ile/ve/değil HEMEN HEMEN AYNI

( [not] SAME vs./and/but ALMOST SAME )


- AZAP değil/yerine HESAP

( Haramdan gelen ile. DEĞİL/YERİNE Helâlden gelenin. )


- BAĞ ile/ve/||/<> HEVENK[Fars.]

( ... İLE/VE/||/<> Bir ipe geçirilmiş ya da birbirine bağlanmış yaş yemiş ya da sebze bağı. )


- BAĞIŞ/HİBE ile/ve/değil/yerine HEDİYE


- BAMBU ile HEZAREN[Fars.: HEZAR[BİN] RENK]

( ... İLE Düğünçiçeğigillerden, hekimlikte kullanılan zehirli bir bitki. | Bambu. [Fars. HİZRAN] | Bambu saplarından yapılmış eşya. )


- BARIŞ = SULH = PEACE[İng.] = LA PAIX[Fr.] = DER FRIEDEN[Alm.] = LA PACE[İt.] = LA PAZ[İsp.] = PAX[Lat.] = HE EIRENE[Yun.] = SELÂM, SULH[Ar.] = ÂŞTÎ[Fars.] = VREDE[Felm.]


- BAŞ = HEAD[İng.] = TÊTE[Fr.] = HAUPT[Alm.] = TESTA[İt.] = CABEZA[İsp.] = CAPUT[Lat.] = HE KEFALE[Yun.] = REİS[Ar.] = SER[Fars.] = HOOFD[Felm.]


- BATI/LI(coğrafya) = KEDİN, KURIYAKI = WEST/ERN[İng.] = OUEST, OCCIDENT/AL[Fr.] = DER WESTEN/WESTLICH[Alm.] = OCCIDENTE/OCCIDENTAL(E)[İt., İsp.] = OCCIDENS/OCCIDENTEM[Lat.] = HE DÜZIS/PROS HELION DÜZIN[Yun.] = el-ĞARB/ĞARBÎ[Ar.] = BÂKHTER/Î[Fars.] = HET WESTEN/WESTELIJK[Felm.]


- BATI/LI(uygarlık) = GARB/Î = OCCIDENT/AL[İng., Fr.] = DAS ABENDLAND/ABENDLÄNDISCH[Alm.] = OCCIDENTE/OCCIDENTAL(E)[İt., İsp.] = VESPER, OCCIDENS, TERRÆ OCCIDENTEM VERSUS SITÆ[Lat.] = HE PROS HELIOU DÜSMAS[Yun.] = el-MAĞRİB[Ar.] = GARBÎ[Fars.] = HET AVONDLAND/S[Felm.]


- BÂTINÎ ile/değil HERETİK

( Kendi dininin içindeki "sapmalar". İLE/DEĞİL Dinin dışına yönelik "sapmalar". )

( ... İLE/DEĞİL Ortodoksluk içinde ve sonrasında oluşmuşluğuyla ad bulmuştur. )


- BAZI BÖCEK TAKIMLARI'NDA:
ANOPLURA ile COLEOPTERA ile DERMAPTERA ile DIPTERA ile HEMIPTERA ile HYMENOPTERA ile ISOPTERA ile LEPIDOPTERA ile ODONATA ile ORTHOPTERA ile SIPHONAPTERA ile TRICHOPTERA

( Kanatsız dış parazitlerdir. Ağız parçaları emici tiptedir. Küçük, yassılaşmış gövdeleri vardır. Gözler indirgenmiştir. Bacakların tarsus bölümleri, deriye tutunmak için tırnak şeklindedir. Yarı-başkalaşım geçirirler. Konağa özgü parazitlerdir. İLE İki çift kanatları vardır [bir çifti kalın ve derimsi, bir çifti zarsı]. Zırh şeklinde dış iskeletleri vardır. Ağız parçaları ısırıcı ve çiğneyicidir. Tam başkalaşım görülür. İLE İki çift kanatları vardır [bir çifti derimsi, bir çifti zarsı] ya da kanatsızlardır. Ağız parçaları ısırıcı tiptedir. Gövdenin arkasında kıskaç şeklinde uzantılar vardır. Yarı-başkalaşım görülür. İLE İki çift kanatları vardır [bir çifti kısmen derimsi, bir çifti zarsı]. Ağız parçaları delici ya da emici tiptedir. Yarı-başkalaşım görülür. İLE Zarsı iki çift kanatları vardır. Baş hareketlidir. Ağız parçaları çiğneyici ya da emicidir. Dişillerin arkasında zehir iğnesi vardır. Tam başkalaşım vardır. Birçoğu sosyal yaşam sürer. İLE İki çift zarsı kanatları vardır [bazı evreleri kanatsız]. Ağız parçaları çiğneyici tiptedir. Yarı-başkalaşım görülür. Oldukça sosyal hayvanlardır. İLE Küçük pullarla kaplı iki çift kanatları vardır. Dil şeklinde olan uzun ve kıvrık ağız parçası emici tiptedir. Tam başkalaşım görülür. İLE İki çift zarsı kanatları vardır. Ağız parçaları çiğneyici tiptedir. Yarı-başkalaşım görülür. İLE İki çift kanatları vardır [bir çifti derimsi, bir çifti zarsı]. Ağız parçaları ısırıcı ve çiğneyici tiptedir. Yarı-başkalaşım görülür. İLE Gövde yanlardan basık ve kanatsızdır. Erginleri, kuşlardan ve memelilerden kan emerler. Ağız parçaları delici ve emici tiptedir. Bacakları sıçrayıcı tiptedir. Tam başkalaşım görülür. İLE İki çift, kıllı kanatları vardır. Ağız parçaları çiğneyici ya da yalayıcı tiptedir. Tam başkalaşım görülür. Sucul larvaları ipek ağ örerler ya da ipekle kum, çakıl ve odun parçalarını birleştirerek evcik inşa ederler. )

( Bit. İLE Kıt kanatlılar. İLE Kulağa kaçanlar. İLE Sinekler, sivrisinekler. İLE Gerçek tahtakurusu, kati tahtakurusu. İLE Karıncalar, arılar, eşekarıları. İLE Beyaz karıncalar. İLE Kelebekler, güveler. İLE Kızböcekleri, Teyyare böcekleri. İLE Cırcırlar, Çekirgeler, Peygamberdeveleri. İLE Pireler. İLE Evcikli böcekler. )

( Yaklaşık Tür Sayıları: 2.400 ile 500.000 ile 1.000 ile 120.000 ile 55.000 ile 100.000 ile 2.000 ile 140.000 ile 5.000 ile 30.000 ile 2.000 ile 7.000 )

( Amazonlar'da, 200.000'in üzeri çeşit, böcek bulunmaktadır. )

( ABC Adaları Mercan kayalıklarında, 800 balık türü, 8000 kabuklu ve omurgasız türü bulunmaktadır. )

( Böcekler Belgeseli )


- BEDENE[Ar.] ile HEDY[Ar.]


- BEKLENTİ ile/ve HEDEF

( EXPECTATION, ANTICIPATION vs./and TARGET )


- BEKLENTİ ile/ve/değil/yerine HEYECAN


- BELİRSİZ ile HERHANGİ

( INDEFINITE vs. ANY )


- BELKİ" ile/ve "HER NE KADAR ŞÖYLE ŞÖYLE OLSA DA"


- BELLEKTE TUTMAYA ÇALIŞMAK ile/ve/değil/yerine "HEYBEYE ATMAK"


- BEŞÛŞ/BEŞÎR[Ar.] ile/ve HECCÂM

( Güleryüzlü, şen. İLE/VE Taşlama/hiciv yapan/sanatçısı. )


- BEYÂN[Ar.] ile HEDY[Ar.]


- BEYİN = BRAIN[İng.] = CERVEAU[Fr.] = DAS GEHIRN[Alm.] = CERVELLO[İt.] = CEREBRO[İsp.] = CEREBRUM[Lat.] = HO EGKEFALOS[Yun.] = MUKH[Ar.] = MAĞZ[Fars.] = HET HERSENEN[Felm.]


- BİLEN AÇMAZI ile/ve/||/<> HERŞEYİ BİLME AÇMAZI ile/ve/||/<> YALANCI AÇMAZI ile/ve/||/<> ÖNCEDEN BİLME AÇMAZI


- BİLGİ = KNOWLEDGE, COGNITION[İng.] = CONNAISSANCE[Fr.] = die ERKENNTNIS, die KENNTNIS[Alm.] = COGNITIO[Lat.] = HË GNÕSIS[Yun.] = CONOCIMIENTO[İsp.]


- BİLMEK ile/ve/=/||/<> HESAPLAYABİLMEK


- BİR DE ile HEM DE


- BİRER ile HER BİRİ


- BİREŞİM/TEVHİD:
SEVGİLİNİ, HERŞEYDE/HER YERDE GÖRMEK değil/yerine HERŞEYDE/HER YERDE, SEVDİĞİNİ ANIMSAMAK

( Bir yâr için ağyâra minnet ettiğim ayıb eyleme
Bağ-ı bân bir gül için bin hâra[dikene] hizmetkâr olur )


- BİSİKLET ve/<> HEYECAN


- BÖCEK ile HERKÜL BÖCEĞİ


- BÖCEK ile HERKÜL BÖCEĞİ


- BUHTE ile HECÎN

( Çift hörgüçlü deve. İLE Çift hörgüçlü ve çok hızlı koşan cins deve. | Tek hörgüçlü deve. )

( Develer hörgüçlerinde su değil, yağ depolar. Suyun depolandığı yer gövdeleridir, özellikle de kan dolaşım sistemleridir. )

( Develer, gövde ağırlıklarının %40'ını kaybedene kadar su kaybından zarar görmezler ve su içmeden 7 gün boyunca yaşayabilirler. İçtiklerinde bir kerede 225 litre kadar içerler. )

( Develer kızdıklarında, deve bakıcısı deveyi sakinleştirmek için ceketini deveye verir. Deve, elbisenin üzerinde tepinir, ısırır, parçalara ayırır. Kızgınlığı geçtiğinde bakıcısı ile tekrar uyum içinde yaşayabilirler. )

( Gebelik süreleri 345-375 gündür. İLE ... )

( Deve, kini simgeler. )

( Develerin gözlerini kuma karşı koruyan tam üç katlı bir göz kapakları vardır. )

( Çok hızlı giden atı, deve geçer. )

( VESÎC[Ar.]: Hızlı yürüyen deve. )

( MENHÛS[Ar.]: Kuyruğunun yanları uyuz olan deve. )

( BAHBAHA[Ar.]: Develerin çıkardığı ses, kükreme. )

( NEHEM[Ar.]: Deve homurtusu. )

( BEVÂNÎ[Ar.]: Deve ayakları. )

( İBLÂN[Ar.]: İki sürü deve. )

( EBÛ EYYÛB: Deve. )

( KUSVÂ/KASVÂ: Hz. Muhammed'i taşıyan deve. )

( ŞİKÂL[Ar.]: Devenin ayağının bağlandığı ip, bukağı, köstek; el ve ayak zinciri. | Devenin palanını bağlayan ip. )

( Deve ile Hecin )

( CEMEL, HUFF, İBİL[çoğ. ÂBÂL] ile MEHRÎ[çoğ. MEHÂRÎ] )

( ŞÜTÜR, ÜŞTÜR ile ...
ŞÜTÜREK: Küçük deve, devecik. | ŞÜTÜR-KÜRRE/ŞÜTÜR-PEÇE: Deve yavrusu. ile ... )

( CAMELUS cum CAMELLUS DROMEDARIUS )


- BULGUR ile HEDİK

( ... İLE Kaynatılmış buğday/bulgur. )


- BÜST ile HERME


- BÜTÜN HEPSİ yerine HEPSİ/TAMAMI


- BÜTÜN HEPSİ ile/yerine/değil HEPSİ/TÜMÜ/TAMAMI


- BÜYÜK OKYANUSTA:
[AVUSTRALYA'DA]
TAZMANYA DENİZİ ile/ve/||/<> BASS BOĞAZI ile/ve/||/<> HALIFAX KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PRENSEN CHARLOTTE KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PAPUA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CARPENTERIA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> MERCAN DENİZİ ile/ve/||/<> BISMARCK DENİZİ ile/ve/||/<> ARAFURA DENİZİ ile/ve/||/<> FLAMINGO KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BANDA DENİZİ ile/ve/||/<> MOLUK BOĞAZI ile/ve/||/<> MAKASSAR BOĞAZI ile/ve/||/<> TİMOR DENİZİ ile/ve/||/<> JOSEPH BONAPART KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CLARENCE BOĞAZI ile/ve/||/<> FLORES DENİZİ ile/ve/||/<> JAVA DENİZİ ile/ve/||/<> SELEBES DENİZİ ile/ve/||/<> SULU DENİZİ ile/ve/||/<> BALABAC BOĞAZI ile/ve/||/<> GÜNEY ÇİN DENİZİ ile/ve/||/<> TAYLAND KÖRFESİ ile/ve/||/<> VİETNAM KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FİLİPİNLER DENİZİ ile/ve/||/<> LUZON BOĞAZI
ile/ve/||/<>
[G. AMERİKA'DA]
PENAS KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CORCAVADO KÖRFEZİ ile/ve/||/<> GUAYAQUIL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PANAMA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PANAMA KANALI ile/ve/||/<> TETUANTEPEC KOYU
ile/ve/||/<>
[K. AMERİKA'DA]
KALİFORNİYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KRALİÇE CHARLOTTE BOĞAZI ile/ve/||/<> HECATE BOĞAZI ile/ve/||/<> COOK KOYU ile/ve/||/<> SHELIKOF BOĞAZI ile/ve/||/<> BRISTOL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KUSKOKWIM KOYU ile/ve/||/<> NORTON KOYU ile/ve/||/<> BERING BOĞAZI


- ÇALIŞMAK:
HİÇ ERİŞEMEYECEKMİŞİZ GİBİ ile/ve/ya da/||/<> HERŞEYİ YİTİRECEKMİŞİZ GİBİ


- CAMİA[Ar., Fars.] = COMMUNITY[İng.] = COMMUNAUTÉ[Fr.] = COMMUNITAS[Lat.] = GEMEINSCHAFT[Alm.] = HË METUZIA[Yun.] = COMUNITA[İt.] = COMUNIDAD[İsp.] = GEMEENSCHAP[Fel.] = FÆLLESSKAB[Dan.] = OBŞÇESTVO[Rus.]


- CANLILIK = TİRİGLİG = SERZENDEGÎ[Fars.] = el-HAYAVİYE/T[Ar.] = LIVELINESS[İng.] = VITALITÉ[Fr.] = VITALITAS[Lat.] = DIE BELEBUNG, DIE BELEBHEIT, DIE LEBENDIGKEIT, DAS LEBENDIGSEIN[Alm.] = HË EMPSÜKHË[Yun.] = VITALITA[İt.] = VIDALIDAD[İsp.] = LEVENDIGHEID[Fel.] = LIVLIGHED[Dan.] = JIVAYO SUŞŞESTVO[Rus.]


- CELÂLET[Ar.] ile HEYBET[Ar.]


- CESÂRET = ŞECÂ'AT, CESÂRET[Fars., Ar.] = COURAGE[İng., Fr.] = FORTITUDO[Lat.] = MUT[Alm.] = HË ANDREIA[Yun.] = CORRAGIO[İt.] = VALOR[İsp.] = MOED[Fel.] = MOD[Dan.] = MUJYESTVO[Rus.]


- CİSİM ile/ve/<>/< MEKÂN ile/ve/<>/< HEY'ET ile/ve/<>/< SÛRET-İ VEHMİYE(CİSM-İ MEVHUM) ile/ve/<>/< TEŞEKKÜL/TAHAYYÜL/TAŞAHHUS ile/ve/<>/< SÛRET-İ NEV'İYE(İSTİDAD/TAAYYÜN İSTİDADI) ile/ve/<>/< SÛRET-İ CİSMİYE ile/ve/<>/< UNSUR(TAHAYYÜL) ile/ve/<>/< HEYULA


- ÇOCUĞUMUZUN SEVGİSİ:
| HASTA OLAN ve KAYIP OLAN ve KÜÇÜK OLAN | ve/değil/||/<>/>/< HEPSİ

( | İyileşene kadar. VE/||/<> Dönene kadar. VE/||/<> Büyüyene kadar. | VE/DEĞİL/||/<>/< Ölene kadar. )


- ÇOCUKLUKTA ve/<> HER YAŞTA


- ÇOĞUNLUK/AZINLIK değil/yerine HEP BİRLİKTE


- ÇOĞUNLUKLA ile HER ZAMAN

( MOSTLY vs. EVERY TIME )


- ÇORBA YAPMAK ile HELVA YAPMAK


- ÇUKUR ile HENDEK[Ar. < HANDAK]

( Eski astronomi âlimleri gök cisimlerini gözlemek için kuyular kazıp bunların içinde çalışırlardı. )

( Çevresine göre aşağı çökmüş olan yer. | Çene ve yanaktaki gamze. | Mezar. İLE Geçmeye engel olacak biçimde uzunlamasına kazılmış derin çukur. )

( MÜNHATT ile ... )

( ÇÂH/ÇEH: Kuyu, çukur. İLE ... )

( PIT vs. DITCH/TRENCH )


- CÜMLETEN yerine HERKESE


- DAHA DEĞİL değil HENÜZ DEĞİL


- DAHA ile/ve/değil/yerine/=/||/<> HENÜZ ile/ve/değil/yerine/=/||/<> HÂLÂ ile/ve/değil/yerine/=/||/<> ARTIK


- DEĞERLENDİRME ile HESAPLAMA

( TO ESTIMATE vs. TO RECKON )


- DEĞİŞİM'DE:
ÖZ ile/ve/<> HAL/LER ile/ve/<> HEM ÖZ, HEM HAL/LER

( Başkalaşım [tagayyür]. İLE/VE/<> Değişim [tahavvül]. İLE/VE/<> Gelişim [tekâmül]. )


- DEĞİŞİM ile/ve/<>/yerine/değil HEMEN DEĞİŞİM

( Değişmek, acı çekmekten daha kolaydır. )

( Easier to change, than to suffer. )

( [not] ALTERATION vs./and/<>/but ALTERATION IMMEDIATELY
ALTERATION IMMEDIATELY instead of ALTERATION )


- DEMİ- ile/||/<> HEMİ- ile/||/<> SEMİ- ile/||/<> FİSS- ile/||/<> SCHİZ-/SCHİZO-

( Yarım, yarı. İLE/||/<> Yarı. İLE/||/<> Yarı, yarım, yarısı. İLE/||/<> Yarılma, ayrılma, ikiye ayrılma, çatlama, bölünme. İLE/||/<> Yarı, kısmî. )


- DEMİR ile/değil HEME DEMİR


- DEMİR ile HERDA

( ... İLE Hurda demir. )


- DENSİZ/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< HEVESLİ/LİK


- DİLEK ile/ve HEDEF

( Sana hiçbir dilek verilmemiştir ki, onu gerçekleştirecek güç de verilmemiş olsun. Ancak bunun için çallışman gerekebilir. )

( WISH vs./and TARGET )


- DİPLEJİ ile HEMİPLEJİ ile KUADRİPLEJİ

( Bacakların, kollardan daha fazla etkilenmesidir. İLE Gövdenin aynı tarafındaki kol ve bacak etkilenmeleridir. [Kol tutulumu, genelde daha fazla olur.] İLE Tüm kol ve bacak etkilenmeleridir. )


- DİVAN ŞİİRİ TÜRLERİ [DİNSEL OLMAYAN/LAR]:
BAHÂRİYE ile/ve/<> CEMREVİYE ile/ve/<> FAHRİYE ile/ve/<> IYDİYE ile/ve/<> MEDHİYE ile/ve/<> MERSİYE ile/ve/<> HİCVİYE ile/ve/<> GAZAVATNÂME ile/ve/<> SAKİNÂME ile/ve/<> HAMAMNÂME ile/ve/<> SAHİLNÂME ile/ve/<> KIYÂFETNÂME ile/ve/<> SURNÂME ile/ve/<> LÛGAZ ile/ve/<> MUAMMÂ ile/ve/<> HEZLİYÂT ile/ve/<> TARİH DÜŞÜRME ile/ve/<> ŞEHR-ENGİZ ile/ve/<> DÂRİYE

( XIII. yy.'dan, XIX. yy.'a kadar, 3182 Dîvân Şairi vardır. )

( Bahar nitelemeleriyle başlanarak birini övmek için yazılan kasîde. | Baharın gelişiyle doğanın uyanışını, değişimini, güzelleşmesini konu edinen kasîdeler. İLE/VE/<>
Bayramlar, baharlar gibi cemre vesilesiyle, dönemlerindeki önemli kişiler için yazılan şiirler. İLE/VE/<>
Bir kişinin[devletli, bir başka şair ya da şairin kendinin] övüldüğü şiirler. İLE/VE/<>
Dönem büyüklerinden birini bayramın gelişi dolayısıyla öven kasîde türü. İLE/VE/<>
Bir kişiyi [devlet ya da tasavvuf ileri gelenlerini] övmek için yazılan manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Bir ölenin/vefâtın ardından duyulan acıyı anlatmak, öleni övmek için yazılan manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Bir kişiyi, kurumu, toplumsal olayı, geleneği yeren/taşlayan manzum türü. [Siham-ı Kaza - Nef'î] İLE/VE/<>
Savaşları, kahramanlıkları, zaferleri anlatan manzum ya da mensur yapıtlar. [İlk gazavatnameler XV. yy.'da yazılmaya başlanmıştır] İLE/VE/<>
İçki ve içki âlemlerinin övülerek anlatıldığı manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Hamamları, hamam eğlencelerini ve hamamdaki güzelleri betimlemek üzere yazılan manzum yapıtlar. [ilki: Deli Birader - Gazalî] İLE/VE/<>
İstanbul kıyıları ile buralardaki yerlerinin anlatıldığı şiirlerin genel adı. [Fennî] İLE/VE/<>
Kişilerin karakterlerini, fiziksel görünümlerini [göz rengi, boy uzunluğu/kısalığı vb.] temel alarak açıklamaya çalışan yapıtlar. İLE/VE/<>
Sarayın mutlu günlerini [evlenme, doğum şenlikleri vb.] anlatann manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Hece vezniyle yazılmış manzum bilmece. İLE/VE/<>
Belirli kurallara göre düzenlenip çözülebilen manzum bilmece. İLE/VE/<>
Alaylı bir dille yazılmış manzum türü. [zarif bir nükte ya da güzel bir mazmun kadar kaba şakalara, taşlamalara ve sövgülere de yer verilir] İLE/VE/<>
Önem verilen bir olayın ya da bir yapının kuruluş yılını bildiren bir tümce, bir mısra ya da beyit yazmak. İLE/VE/<>
[Fars.: "Şehir karıştıran"] Bir kenti, o kentin güzelliklerini, doğal ve sosyal özelliklerini anlatan manzum yapıtlar. İLE/VE/<>
Yeni yaptırılmış saray, köşk, yalı benzeri binalar için yazılmış kasîdeler. )


- DOĞRUYU SÖYLEMEK, HER ZAMAN DOĞRU DEĞİLDİR değil HER DOĞRUYU, HER ZAMAN VE HER YERDE SÖYLEMEMEK GEREK

( "Doğruyu söylemek, her zaman doğru değildir" diyenler, kendileri için "en yararlı olabilecek" yanlışı söylemek için en uygun zamanı bekleyenlerdir... )


- DÜNYANIN ÇEVRESİNİ DOLAŞAN İLK KİŞİ:
MACELLAN değil HENRY

( Ferdinand Macellan, dünyanın etrafındaki turunu tamamlayamadı. 1521'de, Filipinler'de henüz turun yarısındayken öldürüldü. [Macellan, 1511'de, Portekiz'den çıkıp Hint Okyanusu'nu geçerek önce Uzakdoğu'yu ziyaret etti. Henry'i, 1511'de, Malezya'daki bir köle pazarında buldu ve onu geldiği yoldan Lizbon'a götürdü. 1519'da çıkılan dünya turu girişimi de dahil olmak üzere bundan sonraki tüm yolculuklarında Henry, Macellan'ın yanında gitti. Bu yolculuk, öteki yönden, yani Atlas Okyanusu'nu ve Büyük Okyanus'u geçerek gerçekleşti. Bu yüzden, 1521'de Uzakdoğu'ya vardıklarında, Henry dünyanın etrafını tam olarak dolaşmış olan ilk kişi oldu. )


- DÜŞÜNCE ile/ve/değil/yerine HESABINI VEREBİLECEĞİN DÜŞÜNCE

( Her düşündüğünü seslendirmemeli/söylememelisin! )


- DÜŞÜNME ile/ve/<> HESAPLAMA

( Düşünmeyi, yeteri kadar ve ancak gerektiği/gerektirdiği kadar sürdürmek gerek. )

( Ya hesap bilmiyorsun, ya da dayak yememişsin! )

( TO THINK vs./and/<> TO COMPUTE )


- DÜŞÜNMEK ile/ve/||/<>/> "HESAP ETMEK"


- DÜŞÜNMEK ile HESAPLAMAK

( TO THINK vs. TO CALCULATE )


- DUYUMSAMA ile HEYECAN

( TO SENSE vs. EXCITEMENT )


- DÜZ (DOKUNMUŞ) ile/ve SUMAK ile/ve CECİM/CİCİM ile/ve ZİLİ ile/ve HEYBE

( ... İLE/VE ... İLE/VE Nakışlı ve ince. Sivas/Divriği bölgesinde. İLE/VE Ağrı/Patnos, Çanakkale bölgelerinde. İLE/VE Urfa bölgesinde. )


- ED'İYE[< DUÂ] ile/ve/<>/> HEDİYE

( Yalvarmalar, yakarmalar. İLE/VE/<>/> Armağan. )


- EĞLENCE ile/ve/<> HEYECAN


- EĞRİ ile HELİS[Fr. < Yun.]

( ... İLE Bir silindirin anadoğrularını, sabit bir açı altında kesen eğri. )


- EKSTRE değil/yerine/= HESAP ÖZETİ


- ELİF ile/ve/||/<>/> HEMZE (ELİF)

( ... İLE/VE/||/<>/> Arapça'da, Elif'in adı. | "Elif, Vav, Ye, He" harfleri üzerine konulan " işareti. | Parmakla sıkma, bir yere sıkıştırma ya da dürtme. | Gırtlakta, ses tellerinin birbirine yapışması sonucu havanın akışını birdenbire engellemesiyle oluşan ve bir kesinti izlenimi veren ünsüz. )

( Gövde. İLE/VE/||/<>/> Anlık. )

( Okunan. İLE/VE/||/<>/> Okutan. )


- EM- ile/||/<> -EMİA/-AEMİA ile/||/<> AP-/APO-/APH- ile/||/<> HEM-/HEMA-/HEMAT-/HEMATA-/HEMATO-/HEMO- ile/||/<> SANGUİ-/SANGUİN- ile/||/<> -PLASMİA ile/||/<> THROMB-/THROMBO-

( Kan. İLE/||/<> Kan, kanla ilgili durum. İLE/||/<> Kan. İLE/||/<> Kan, kanla ilgili. İLE/||/<> Kan. İLE/||/<> Kan plazmasının özel bir durumu ile ilgili. İLE/||/<> Pıhtı ya da trombusla ilgili. )


- EMPATİDE:
THEODOR REIK ile/ve/||/<>/> WILHELM FLIESS ile/ve/||/<>/> DONALD WINNICOTT ile/ve/||/<>/> HEINZ KOHUT ile/ve/||/<>/> CARL ROGERS


- EPİSTAKSİS ile/||/<> HEMOPTİZİ

( Burun kanaması. İLE/||/<> Ağızdan kan tükürme. )


- EREK(AMAÇ) ile/ve/<> HEDEF

( Amacınızın herhangi bir beklenti taşımayan salt iyi niyet olduğundan emin olun önce. )

( Nesnelerin ve olayların alacağı şekil sizin elinizde değildir; eylemlerinizin ardındaki amacınıza gelince, o sizin elinizdedir. )

( İSTİHDAF: Amaçlama, hedef alma. )

( Be sure your attitude is of pure goodwill, free of expectation of any kind.
The shape things take is not within your power; the motives of your actions are. )

( AIM vs./and TARGET )


- ERKEK (MİLLETİ)/KADIN (KISMI) DEĞİL Mİ, HEPSİ AYNI!(BÖYLE/ŞÖYLE) / ŞÖYLE/ŞUNU İSTER/YAPAR değil/yerine HER BİRİ AYRIDIR!

( Genellememek gerekir! Büyük yanlıştır! )


- EŞEŞEYSEL/LİK ile/değil HEMEŞEYSEL/LİK

( Eşeysel işlevler, beyin ve eşeşeysellik - Sinan Canan )

( [not] HOMOSEXUALITY vs./but BISEXUALITY )


- EŞEYSEL BOŞALMA ile/ve HEYECANSAL BOŞALMA

( En doğal haliyle, gövdenin ve eşeysel örgenlerin fiziksel devinim ile gerçekleştiği yakınlık ve paylaşımın, titreme, sarsılma, penisten/vajinadan özel sıvının(belsuyu) dışarı çıkması gibi çeşitli dışavurumlar ve yoğunluklar yaşanması. İLE Bir düşüncenin/hayalin/projenin/işin gerçekleşmesi yönündeki enerjinin içinde bulunulan ana yaklaşması, geç kalma, bir aracı kaçırmada yaşanan heyecan gibi çok çeşitli özel durumlar ile yaşanabilen heyecanlar ve kendinden geçiş derecesindeki mutlulukların yaşanması durumu ve eşeysel uyarılma/yoğunluk ve boşalım deneyimi. )

( ŞEKKÂZ: İlişki sırasında girişten/duhûlden önce boşalan kişi. )

( SEXUAL EJACULATION vs./and EXCITABLE EJACULATION )


- ESİR ile/ve/>< HEYULA/MEZC

( [Oluş-bozuluşa ...] Uğramayan. İLE/VE/>< Uğrayan.[ilk nesne][bir şeyin, her şey olabilme olanağı] )


- EVET ile HE


- FATİHÂ ile HER REK'ATIN FATİHÂ'SI


- FELSEFE/KAVRAM ANSİKLOPEDİSİNDE:
ARİSTOTELES ile/ve HEGEL


- FETHA ile/ve KESRE/ESRE/HAFZ ile/ve HEMZE ile/ve ÖTRE/ZAMME ile/ve ŞEDDE/TEŞDÎD ile/ve TENVÎN ile/ve NASB ile/ve REF ile/ve İLLET ile/ve MEDD/E ile/ve MEDD-İ LÎN ile/ve LÎN ile/ve VAV-I ATIFA

( a ya da e [düz ve geniş ünlü] okutan üstün imi. İLE/VE/||/<> ı ya da i [düz ve dar ünlü] okutan im. İLE/VE/||/<> Elif, vav, ye, he üzerine konan işaret - gırtlak vuruşu; elifin adı. İLE/VE/||/<> o, ö, u, ü [yuvarlak ünlü] okutan ötre imi. İLE/VE/||/<> Bir yazacı çift okutan ve şedde denilen im. İLE/VE/||/<> Sözcüğün sonunu, nun gibi okutmak üzere konan iki üstün[-en], iki esre[­-in], iki ötre[-ün]. İLE/VE/||/<> Yazacın etha'lıymış gibi a ya da e'yle okunması. İLE/VE/||/<> Bir sözcüğü zammeli[ötre - yuvarlak ünlülü (o, ö, u, ü)] okuma. İLE/VE/||/<> Çeker harfleri[matres lectionis] elif, vav, ye yazaçlarından biri. İLE/VE/||/<> elif, vav, y e'yi çekerek uzatma. İLE/VE/||/<> vav ile ye sesçil imsiz[harekesiz] olup kendinden önceki yazaç üstün imi almışsa medd-i lîn olur. İLE/VE/||/<> Yumuşatarak çekme. İLE/VE/||/<> Atıf vavı. Bağlaç. Arapça ya da Farsça iki sözcüğü birbirine bağlarken, ilk sözcük ünsüzle bitmişse bu yazacı ü gibi okutur [ilim ve irfan~ilm ü irfan], ünlüyle bitmişse iki sözcüğü bağlayan vav, vü biçiminde okunur [kaza ve kader / kaza vü kader]. )


- FEVT ile/ve/||/<> "HELÂK"

( [Osmanlı mahkeme kayıtlarında] Vefât etmiş müslümanlar için kullanılan. İLE/VE/||/<> Vefât etmiş müslüman olmayanlar için kullanılan. )


- FEZ'A[Ar.] ile HEL'A[Ar.] ile HAVF[Ar.]


- FLEBO- ile FOTO- ile GASTR/O-, GASTRİK ile HEM-/HEMATO-/HEMO-

( Toplar damar [ile ilgili]. İLE Işıl, ışık [ile ilgili]. İLE Mide [ile ilgili]. İLE Kan [ile ilgili]. )


- FOTOTROF ile/ve HELYOFİT

( Enerji kaynağı olarak güneş ışığını kullanan organizmalar. İLE/VE Gelişmelerini en iyi güneş ışığı altında yapan bitkiler. )


- GAMM[Ar.] ile HEMM[Ar.]


- GARAZ değil/yerine/= HEDEF, GAYE, MEYİL, İSTEK


- GNOSTİSİZM ile/ve HERMETİZM


- GOETHE["GÖTE" değil!] ve/||/<> HERDER


- GÖVDE = BEDEN = BODY[İng.] = CORPS[Fr.] = DAS LEIB, DER KÖRPER[Alm.] = IL CORPO[İt.] = EL CUERPO[İsp.] = CORPUS[Lat.] = TO SOMA, HO KHROS[Yun.] = CİSM, CESED, CURM[Ar.] = BEDEN[Fars.] = HET LICHAAM[Felm.] = DEHA[Sansk.]


- GÖZLEM ile HESAP


- GÜDÜ ile HEVES

( MOTIVATION vs. DESIRE )


- GÜNEY KUTBUNA GİDİŞTEKİ YÜRÜYÜŞ YOLLARI:
AXEL HEIBERG ile/||/<> HERCULES INLET ile/||/<> ROSS ile/||/<> UNION GLACIER ile/||/<> VİNCENT MASİFİ TIRMANIŞI ile/||/<> MESSNER

( 1.400 km. [Ross Buz Sahanlığı'ndan Güney Kutbu'na kadar] İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<> 1.130 km.[40-60 gün] İLE/||/<> 1.480 km.[50 - 65 gün] İLE/||/<> 1.000 km.[30 - 40 gün] İLE/||/<> 21 km.[10-14 gün][Vincent Dağı zirvesine kadar] İLE/||/<> 890 km.[35 - 50 gün] )

( [zorluk] Çok yüksek. İLE/||/<> Çok yüksek. İLE/||/<> Çok yüksek. İLE/||/<> Yüksek. İLE/||/<> Yüksek. İLE/||/<> ... )

( Transantarktik Dağları'nı aşarak, 3.000 metreden yükseklikteki dağlık bölgelerden geçer. Bu da oksijen seviyesinin düşük olduğu, oldukça zorlayıcı bir bölüm sunar. [Amundsen'in Güney Kutbu'na ulaşmak için kullandığı buzuldur. Bu bölümde, büyük çatlaklar, dik eğimler ve kar fırtınalarıyla uğraşmak gerekir.] İLE/||/<> Antarktika'nın kıyısındaki Hercules Inlet'ten başlar ve Güney Kutbu'na kadar uzanır. [Çoğunlukla buzlu arazide, sürekli sert yellerle mücadele edilerek yapılır. Kendi yiyeceğinizi ve araçlarınızı kızaklarla taşımak zorunda kalınır.] İLE/||/<> Ernest Shackleton ve Robert Falcon Scott'ın kullandığı tarihi yoldur. [Ross Buz Sahanlığı'ndan başlayıp Beardmore Buzulu boyunca uzanır. Zorlu buzulların, sert hava koşullarının ve yüksekliğin olduğu bir yoldur.] İLE/||/<> Union Glacier'deki bir ana kamptan başlar ve genellikle daha dengeli hava koşulları nedeniyle yeğlenir. [Daha düz arazilerde kızak çekerek yapılan bir yürüyüştür.] İLE/||/<> Antarktika'nın en yüksek doruğu olan Vincent Masifi'ne tırmanmak için kullanılan yoldur. [Dağcılık araçlarıyla yapılan, pek de kolay olmayan bir doruk tırmanışıdır.] İLE/||/<> Reinhold Messner'in izlediği yoldan esinlenilmiştir. [Antarktika'nın iç bölgelerinde daha kısa ama yine de zorlu bir yoldur. Hercules Inlet'ten başlayıp Thiel Dağları'nı geçerek Güney Kutbu'na ulaşılır. Arazisi daha dik olabilir.] )


- GÜYA ile HESAPTA


- GÜZEL OLANLAR:
DURUNCA/SUSUNCA ile/ve/yerine KONUŞUNCA ile/ve/yerine HEM DURUNCA/SUSUNCA, HEM KONUŞUNCA


- GÜZEL = GÖZ-EL = BEAUTIFUL[İng.] = BEAU[Fr.] = SCHÖN[Alm.] = KALOS[Yun.] = HERMESO/SA, BELLO[İsp.]


- H, HA[Ar.] ile HE, HÂ'(HÂ-İ HEVVEZ, HÂ-İ RESMİYYE)[Ar.] ile HI[Ar.] ile -HÂ/Y[Ar.] ile -HÂ[Ar.]

( Osmanlı abecesinin 8. harfidir. Ebced hesabında 8 sayısının karşılığıdır. İLE Osmanlı abecesinin 30. harfidir. Ebced hesabında 5 sayısının karşılığıdır. İLE Osmanlı abecesinin 9. harfidir. Ebced hesabında 600 sayısının karşılığıdır. İLE "Çiğneyen" anlamına gelen sözcüklere katılarak birleşik sözcük[vasfı terkîbî] yapar. İLE Çoğul edatı.[ESB-HÂ: Atlar. | SEG-HÂ: Köpekler.] | O. )


- HABITUS = HABITUS[Lat.] = HEKSIS[Yun.]


- HADDİNİ BİLMEK ve HESABINI BİLMEK

( TO KNOW THE LIMIT and TO KNOW THE ECONOMY )


- HÂFIZLIK:
3/5/10 SAYFA(DA/SI) OLMAK/KALMAK ve/<> HER CÜZ'DE

( Mushafın, tamamının baştan hıfz edilmiş olduğundan hareket edilir. )


- HAKİKATİ İFADE EDEN ile HERŞEYİ/HERKESİ BAĞLAYICI


- HAKİKATİ:
[ya] ARAMA! ve/ya da/<> HERKESE VE HER YERDE/ZAMAN AÇIKLAMA!

( [Kişiyi] Yalnız kılar. VE/YA DA/<> Maskara eder. )


- HAKÎM ile HÂKİM ile HAKEM ile HEKİM

( Bilge, hikmet sahibi. İLE Hüküm veren, yargıç. İLE Karar veren. İLE Tabip, tıp doktoru. )

( BİCİŞK ile ... ile ... ile ... )

( ... ile PULENU ile ... ile ... )


- HÂLÂ ile/ve/değil/||/<> HENÜZ


- HÂLÂ ile/ve/değil/||/<> HER ZAMAN


- HALEL ile/değil/yerine/>< HELÂL


- HALLENMEK ile/değil HEMHAL OLMAK


- HARF ABECESİ ile/ve/||/<>/< HECE ABECESİ


- HARF ile/ve/<>/> HECE ile/ve/<>/> CÜZ ile/ve/<>/> TEFİLE ile/ve/<>/> VEZİN ile/ve/<>/> BAHRİ


- HAŞMET ile HEYBET

( MAJESTY vs. GRANDEUR )


- HATA ile HELÂK

( MISTAKE vs. DESTRUCTION )


- HAVF[Ar.] ile HEL'A'[Ar.] ile FEZ'A[Ar.]


- HAVF[Ar.] ile HEVL[Ar.]


- HAYAL (ETMEK) ile/ve/değil/yerine HEDEF/LEMEK

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Eylem. )


- HAYAL ve "HESAP"


- HAYAL ve HEYECAN

( TO IMAGINE and EXCITEMENT )


- HAYBE/T[Ar.] ile HEYBET[Ar.]

( Boş, işe yaramaz, anlamsız iş. İLE Korku ve saygı uyandıran görünüş. )


- HAZ = PLEASURE, JOY[İng.] = PLAISIR, JOIE[Fr.] = LUST[Alm.] = LAETITIA[Lat.] = HEDONE[Yun.] = GUSTO, PLACER[İsp.]


- HEDER[Ar.] ile/değil HEBÂ[Ar.]

( Karşılığını alamama, boşa gitme, ziyan olma. İLE/DEĞİL Hiçbir işe yaramadan yok olma, boşa gitme. )


- HEFT-HÂN[Fars.] ile HEFT-HÂN[Fars.]

( "Yedi konaklık yol": Rüstem ile İsfendiyar'ın geçtikleri yol. İLE "Yedi sofra": Nev'î Zâde Atâî'nin tasavvuf niteliğinde olan bir mesnevîsi.[1627] )


- HEKLEMEK"[İng. < HACKING] ile/değil/yerine/>< EKLEMEK


- HEKSİS ile/ve/||/<>/> FUSIS ile/ve/||/<>/> PSUKE ile/ve/||/<>/> HEGEMONİKON


- HELÂHİL-NİSÂR[Ar.] ile HELÂHİL-RÎZ[Ar., Fars.]

( Öldürücü zehir saçan. İLE Öldürücü zehir saçan. )


- HELÂL ile/ve HELÂL


- HELOZON değil HELEZON


- HEM(AT)OPO(İ)ETİK ile HEM(AT)OPO(İ)EZ ile HEMAGLÜTİNASYON ile HEMATEMEZ ile HEMATOJEN ile HEMATOLOG ile HEMATOLOJİ ile HEMATOM ile HEMATÜRİ

( Kan yapıcı, kan oluşumu [ile ilgili]. İLE Kan yapımı, kan oluşumu. İLE Kan kümeleşimi. İLE Kan kusma. İLE Kan yapıcı, kan yoluyla. İLE Kanbilim uzmanı. İLE Kanbilim. İLE Kan toplağı. İLE Kan işeme. )


- HEMATİ[Fr. < Yun.] ile HEMATİT[Fr. < Yun.]

( Kanın, hemoglobinle renklenmiş kırmızı yuvarı. [Bir milimetreküp insan kanında, 5 milyon hemati vardır.] İLE Kırmızı ya da esmer renkte olan doğal demir oksidinden oluşan bir mineral [Fe2O3], kantaşı. )


- HEMCİNS ile/ve/değil/||/<> HEMDERT

( Varolanların tümü. | Cinsleri bir olan, aynı soydan. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Dertleri ortak/yakın olan kişiler. )


- HEME OST ile HEME EZ OST


- HEMİANOPSİ ile HEMİPLEJİ ile HEMİSFER

( Yarım görmezlik. İLE Yarı inme. İLE Yarı küre. )


- HEMODİYALİZ ile HEMOGRAM ile HEMOLİTİK ile HEMOLİTİK ANEMİ ile HEMOLİZ ile HEMOPTİZİ ile HEMORAJİ ile HEMORAJİK ile HEMOSİTOMETRE ile HEMOSTATİK ile HEMOSTAZ

( Kan süzüm. İLE Tam kan sayımı. İLE Kan yıkımlı, kan yıkıcı. İLE Yıkımlı kansızlık. İLE Kan yıkımı. İLE Kan tükürme. İLE Kanama. İLE Kanamalı, kanama[yla ilgili]. İLE Kan sayar. İLE Kanama durdurucu. İLE Kanama durması, kanın durması. )


- HEMPA ile/||/<> HEMTA

( Ayaktaş, arkadaş[kötü işlerde]. İLE/||/<>/||/<> Yandaş, denktaş, arkadaş. )


- HEMZEMİN ve/<> HEMDEM


- HEPATİK ile HEPATOLOJİ ile HEPATOMEGALİ ile HEPATOSİT ile HEPATOSPLENOMEGALİ ile HEPATOTOKSİK

( Karaciğer [ile ilgili]. İLE Karaciğerbilim. İLE Karaciğer büyümesi. İLE Karaciğer gözesi. İLE Karaciğer/dalak büyümesi. İLE Karaciğere zararlı. )


- HEPATİT A ile/||/<> HEPATİT B ile/||/<> HEPATİT C ile/||/<> HEPATİT D ile/||/<> HEPATİT E

( Hepatit A virüsünün neden olduğu, genellikle kirli su ya da yiyeceklerle bulaşan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit B virüsünün neden olduğu, kan ve vücut sıvıları yoluyla bulaşan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit C virüsünün neden olduğu, kan yoluyla bulaşan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit B virüsü ile birlikte bulaş oluşturan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit E virüsünün neden olduğu, genellikle kirli su ile bulaşan bir karaciğer bulaşı. )


- HEPİMİZ(İN), ... ile/değil HER BİRİMİZ(İN), ...


- HEPİMİZ(İN) ile HERKES(İN)


- HEPTANRICILIK/TÜMTANRICILIK(PANTEİZM) ile HEPTANRIDACILIK(PANENTEİZM)

( Tanrı ile evrenin aynı şey olduğunu savunan görüş. | Tanrı'yı, etkin yaratıcı güç olarak belirlemekle birlikte Tanrı'yla dünyayı özdeşleştiren öğreti. ["Tek gerçek varlık, Tanrı'dır, dünya onun yansısıdır ya da türevidir. Buna göre, dünya, Tanrı'dan ayrı bir töz değildir".]
İLE
Tanrı'nın evreni kapsadığını ancak ondan daha büyük olduğunu savunan görüş. | Her şeyin, Tanrı'da olduğunu öne süren öğreti. ["Gerçeklik, üç öğeden; ruhtan, doğadan, insandan oluşur. Ancak, bu üç öğenin temelinde, yüce varlık olan Tanrı vardır. Dünya, Tanrı'yla ve Tanrı'dadır, Tanrı'nın yanında değil ondadır, onun bağımlılığı altındadır, insanlık bu dünya ve yeryüzüyle sınırlı değildir, insanlık Tanrı'dadır, dolayısıyla ölümsüzdür ve tüm evrene yayılmıştır."] )

( PANTEISM vs. PANENTEISM )


- HER "ŞEYSİ" değil HER ŞEYİ


- HER "SORUNLARINI" (ÇÖZMEK) değil HER SORUNUNU (ÇÖZMEK)


- HER "VARLIK" değil VARLIK(VUCUD) ya da HER VAROLAN(MEVCUD)


- HER ANLAM/DA ile/ve/değil/||/<>/< HER ALAN/DA


- HER BABAYİĞİDİN HARCI DEĞİL ile HER BABAYİĞİDİN KÂRI DEĞİL


- HER BİLDİĞİMİZİ ... ile/ve/||/<> HER SÖYLEDİĞİMİZİ ...

( Söylemiyoruz! İLE/VE/||/<> Biliyoruz! )


- HER BİRİSİNE değil HER BİRİNE


- HER ELİNİ SIKAN İLE ... ile/ve/<> HER CANINI SIKAN İLE ...

( Dost olma! İLE/VE/<> Düşman olma! )


- HER HALÜKÂRDA değil/yerine/= HER DURUMDA


- HER KAVRAM ve/<> HER KAHRAMAN(/KİŞİ)


- HER NE KADAR ŞÖYLE OLMASINA KARŞIN/RAĞMEN değil HER NE KADAR ŞÖYLE OLSA DA ya da ŞÖYLE OLMASINA KARŞIN


- HER ŞER'DE/ŞEYDE, BİR HAYIR VARDIR ile/değil HER ŞER'DE/ŞEYDE, BİR OLABİLİR/ARAMAK GEREK


- HER ŞERDE, BİR HAYIR VARDIR değil HER ZAHMETTE, BİR RAHMET VARDIR


- HER ŞEY İLE HER ŞEY ile/ve HER ŞEY İLE BİR ŞEY

( EVERYTHING WITH EVERYTHING vs./and EVERYTHING WITH A THING )


- HER ŞEY, DEĞİŞİR değil HER ŞEY, (BELİRLİ/BELİRSİZ) BİR ŞEYE GÖRE DEĞİŞİR


- HER ŞEY ile HER ŞEY('İ)

( EVERYTHING vs. EVERYTHING )


- HER ŞEY ile HER ŞEY('İ)

( EVERY THING vs. EVERY THING )


- HER ŞEY ile/ve/değil/||/<>/>/< HER ŞEYDE


- HER ŞEY ile/ve HER ŞEYE HER ŞEYİ SÖYLEYEBİLMEK

( HER SÖYLEDİĞİN DOĞRU OLMALI HER DOĞRUYU SÖYLEMEK DOĞRU DEĞİLDİR HER SÖYLEDİĞİN HAKK OLMALI HER HAKK'I SÖYLEMEK HAKKIN DEĞİLDİR )


- HER ŞEY ilefakat HERKES/TE

( Olabilir. İLE/FAKAT Olamaz. )


- HER ŞEY ile HERŞEY('İ)

( Her şey, her şeyle ilişkili olduğu için hiçbir şeyi, sadece ve tek başına "her şey" olarak düşünemez ve dillendiremezsin. )

( Her şey, biraraya getirilmiş parçalar anlamını taşır. )

( EVERY THING vs. EVERYTHING
Everything implies a collection of particulars. )


- HER ŞEYİ İÇİNE ALAN HER ŞEYİN İÇİNDE OLAN


- HER YERDE ve/<> HER KOŞULDA


- HER ZAMAN ile "HER ZAMAN"I

( Genelin içinde düşünülen zaman. İLE Özelliği/farkı olan üzerine düşünülen "ZAMAN"ı. )

( EACH TIME vs. EVERYTIME )


- HER ile HEP

( EACH/EVERY vs. ALWAYS )


- HER ile/ve HERHANGİ


- HEREDİTE ile HEREDİTER ile HERİTABİLİTE

( Kalıtım, soyaçekim. İLE Kalıtsal. İLE Kalıtılabilirlik. )


- HERETİK ile HERMETİK


- HERHALDE ile HER HALDE

( Tahmin, belki. İLE Mutlaka, kesinlikle. )


- HERHANGİ BİR ŞEY ile HERHANGİ BİR ŞEY('İ)

( ANYTHING vs. ANYTHING )


- HERKEZ değil HERKES


- HERKELE[Ar.] ile HERGELE[Ar.]

( İnce, zarif, hoş. | Hoşluk, incelik. İLE Eşek sürüsü. | Binek ve taşıta alışmamış [akıllı] hayvan. | Terbiye ve görgüden uzak, bayağı, aşağılık kişi. )


- HERKES BİLİRLERDİ değil HERKES BİLİRDİ


- HERKES YAPAMAZ ile/ve/değil HERKES, HER ZAMAN (KOLAY KOLAY) YAPAMAZ


- HERKES YAPIYORSA BIRAK YAPSINLAR | KİMSE YAPAMIYORSA BEN NASIL YAPAYIM ile/değil/yerine/>< HERKES YAPIYORSA BEN DE YAPABİLMELİYİM | KİMSE YAPAMIYORSA BEN YAPAYIM


- HERKES, KENDİ İŞİNE BAKSIN! değil HERKES, KENDİ İÇİNE BAKSIN!


- HERKES ile "HERKES"İ

( Genelin içinde düşünülen kişiler. İLE Özelliği/farkı olan üzerine düşünülen "KİŞİ"yi. )

( EVERYBODY vs. "EVERYBODY" )


- HERKES ile HEPİMİZ

( EVERYBODY vs. ALL OF US )


- HERKES ile/ve/değil/||/<> HERHANGİ BİRİ


- HERKESE ...'YA DİKKAT ETMESİNİ TAVSİYE EDİYORUM değil HERKESİ ...'YA DİKKAT ETMESİ İÇİN UYARIYORUM


- HERKESTE VAR değil HER YERİ/ŞEYİ KAPLAYAN


- HERMES ile HERMES

( MISIR - BÂBİL - İRAN / İSLÂM'DA[İDRİS] ile YUNAN )

( TOTH ile HERMES TRIMEGISTES )


- HERMES = İDRİS(Terzi) = ERMİŞ(Anadolu Türkçe'si) = HİRAMUS = HERMESE = HERMESÜ'L-HİRAMİSE(Araplarca) = THOT(Mısır'da) = HERMİS

( )


- HERMETİK ÖĞRETİ ile HERMES


- HERMETİK ile/ve HERMENEUTİK

( ... İLE/VE Farklı bakışlarla aynı olguya bakma olanağını sunmak/kazandırmak. Çok anlamlılığa izin vermektir. )

( Hermes. İLE/VE Dilthey. )

( Hermeneutik'in amacı: Tekil tarihsel varoluşun anlaşılması. )

( ... İLE/VE Aslına uygun okuyabilme. )


- HERMETİK ile/ve/> HERMENION ile/ve/> HERMENEUTİK

( Kilitli, örtük, mühürlü. İLE/VE/> Anlamlandırma. İLE/VE/> Şifrelerin çözümlenip yorumlanması. )


- HERŞEYİ İÇİNE ALAN ile/ve HERŞEYİN İÇİNDE OLAN

( INCLUDES EVERYTHING vs./and IN EVERYTHING )


- HERŞEYİN DÜZELECEĞİNE ve/||/<> HERŞEYİ DÜZELTEBİLECEĞİNE ve/||/<> HERŞEYİN BİTECEĞİNE

( İnanarak dileyelim! VE/||/<> İnanarak çabalayalım! VE/||/<> İnanarak sabredelim! )


- HESABI:
"YIKMAK" ile/ve/değil/yerine "YÜKLEMEK"


- HESABINI SORMAK ile HESABI TAKİP ETMEK


- HESABINI TUTMAK ile HESABINI YAPMAK


- HESABINI YAPMAK ile/ve HESABINI TUTMAK


- HESAPLANABİLİRLİK ile/ve/>< HESAPLANAMAZ SAYILAR


- HESAPLAŞMAK ile/ve/değil/||/<> HELÂLLEŞMEK


- HEVES ile/ve/değil/yerine/||/<>/> HEDEF

( [kişiyi ...] Oyalar. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Yola çıkarır. )


- HEVES ile/ve HEYECAN


- HEY'Î[Ar.] ile HEYÎ[Ar.]

( Astronomi ile ilgili. İLE Madde, varolan. )


- HEYACAN değil HEYECAN


- HEYBE[Ar. < AYBE] ile HEYBET[Ar.]

( Omuzda taşınan, içine öteberi koymaya yarayan, kilim ya da halıdan yapılmış iki gözlü torba. | Omuza geçirilebilen tek gözlü bir çanta türü. | Eril üreme örgeni.[Güney İkizdere -Rize'de] İLE Korku ve saygı uyandıran görünüş. )


- HEYECAN ile HELECAN

( ... İLE Yürek çarpıntısı, çarpıntı. )


- HEYECANLAN(M)IYORUM ile/ve/değil/yerine/<> HEYECANI(MI) İÇİMDE TAŞIYORUM/TUTUYORUM


- HEYET-İ ÂYÂN ile/ve/||/<> HEYET-İ MEBÛSAN


- HİBE[Ar.] ile HEDİYE[Ar.]


- HİÇ ..." ile/değil "HENÜZ ..."


- HİÇBİR ŞEY HAKKINDA KONUŞMAMAK ile/ve/= HERŞEY HAKKINDA KONUŞUYOR OLMAK

( Bir metafizikçi olmak, hiçbir şey hakkında konuşmamak demektir. )


- HİÇKİMSE ile/ve/<>/> HERHANGİ BİRİ ile/ve/<>/> BELİRLİ BİR KİŞİ

( Çırak. İLE/VE/<>/> Kalfa. İLE/VE/<>/> Usta. )

( Bebek. İLE/VE/<>/> Çocuk/genç. İLE/VE/<>/> Yetişkin. )

( 0-1 İLE/VE/<>/>1-18 İLE/VE/<>/> 18 - ~ )

( Konuşmaya başlayana kadar. İLE/VE/<>/> Yetkinleşene[rüşte] kadar. İLE/VE/<>/> Olgunlaşana[kemâline] kadar ve sonrası. )


- HİÇKİMSE ile/ve HERKES

( Kimse beni sevmek zorunda değil fakat ben herkesi sevmek durumundayım. )

( Herkes, er ya da geç, bazı düşünce ve tutumlarından dönüş yapar. )


- HİLE ile/ve HESAP


- HİLYE[Ar.] ile HEY'ET[Ar.]


- HIRS ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HEVES


- HOM-/HOMEO-/HOMO-/HOMOİ- ile/||/>< HETER-/HETERO-

( Benzer, eş, aynı. İLE/||/>< Değişik, alışılagelenden farklı. )


- HOMEROS ile/ve/||/<> HESIODOS

( )


- HOMOJEN KARIŞIM ile HETEROJEN KARIŞIM

( Bileşenlerin eşit dağıldığı ve tek evrede bulunduğu karışımlar. İLE Bileşenlerin eşit dağılmadığı ve iki ya da daha fazla evrede bulunduğu karışım. )


- HOMOJEN KATALİZ ile HETEROJEN KATALİZ

( Katalizör ve reaktantların aynı evrede olduğu kataliz. İLE Katalizör ve reaktantların farklı evrelerde olduğu kataliz. )


- HOMOLOG KROMOZOM ile HETEROSOM KROMOZOM

( Eşleşen ve aynı genleri taşıyan kromozomlar. İLE Cinsiyet belirleyen kromozomlar.[X ve Y kromozomları] )


- HOMOZİGOT ile HETEROZİGOT

( Anne ve babadan gelen genler, birbirinin aynıdır. İLE Anneden ve babadan gelen genlerin birbirinden farklı olması durumu. )

( Aynı iki allel taşıyan organizma. İLE İki farklı allel taşıyan organizma. )


- İBN ARABÎ ile HEGEL

( Teşbihte tenzih. İLE Tenzihte teşbih. )


- İDDİA ile HEVES

( Yüksek zihinlerin iddiası, düşük zihinlerin hevesi olur. )


- İHTİYÂRÎ/TAHYİRÎ HÜKÜMLER:
CEVAZ ile/ve/||/<> İBÂHE/MUBAH ile/ve/||/<> NEDB ile/ve/||/<> İSTİHSAN ile/ve/||/<> TABİÎYET ile/ve/||/<> HELÂL


- İKİ(2) ile HERŞEY/HERKES/HER ZAMAN

( TWO vs. EVERYTHING/EVERYBODY/EVERYTIME )


- İLÂCIN ETKİSİ ile/ve/< HEKİMİN ETKİSİ

( Bazen [ya da çoğunlukla], ilâçtan çok hekimin iyileştirici etkisi/telkini daha fazladır. )


- İLK GÖRÜŞTE AŞK ile/ve/||/<> HER GÖRÜŞTE AŞK


- in d[Lat. < IN DIES] değil/yerine/= HER GÜN


- İNŞÂ EDİLEBİLİRLİK ile/ve/||/<> HESAPLANILABİLİRLİK


- İNSAN ile HERHANGİ BİR ŞEY('İ)

( Kişi, başlı başına bir şeydir! Hiçbir şeyle karıştırılamaz/karıştırılmamalıdır! )

( HUMAN vs. ANYTHING )


- IOE/INTERNET OF EVERYTHING[İng.] değil/yerine/= HER ŞEYİN INTERNETİ


- İRAB ile/||/<> HAREKE/SESÇİL İM ile/||/<> İŞMÂM ile/||/<> HECÂ/HECE/SESLEM

( Sözcüğün sonundaki yazacın ya da imin değişmesi. İLE/||/<> Arapça'da bir yazacın nasıl okunacağını gösteren ve fetha[üstün], kesre[esre], zamme[ötre] denilen imlerden her biri. İLE/||/<> Bir yazacın asıl sesçil imini vurgulama. İLE/||/<> Bir tek sesleme eylemiyle çıkarılan ses ya da sesler öbeği. )


- İSABETSİZ/LİK ile/ve/değil/yerine HEDEFİ TUTTURAMAMA


- İŞİ/Nİ İYİ YAPMAK ve/||/<>/> HELÂLİNDEN KAZANMAK


- İŞLERİ(MİZİ)/GEREKSİNİMLERİ(MİZİ)(EŞİMİZE/YAKINLARIMIZA/ÇALIŞANLARA/BİRİLERİNE/TOPLUMA/ÖTEKİNE):
"YIKMAK(/YIKILMAK)" ile/değil/yerine/>< (HER KOŞULDA) KONUŞMAK/KONUŞABİLMEK


- İSTİHDAF[Ar. < HEDEF] ile HEDEF TUTMA, AMAÇ EDİNME[Ar.]

( HEDEF TUTMA, AMAÇ EDİNME )


- İTİRAF ve/> PİŞMANLIK ve/> HESAPLAŞMA ve/> TÖVBE


- KÂFİR ile HERETİK


- KAHIR ile HELÂK

( Kalıcı/bâki kılmak için fâni kıl(ın)mak. | Yıkıp da yapmak. İLE Yokluğa/fâniliğe mahkum etmek/olmak. )


- KANT ile/ve/||/<>/> SCHILLER ile/ve/||/<>/> FICHTE ile/ve/||/<>/> SCHLEIERMACHER ile/ve/||/<>/> SCHLEGEL ile/ve/||/<>/> HEGEL ile/ve/||/<>/> SCHELLING ile/ve/||/<>/> SCHOPENHAUER ile/ve/||/<>/> FUERBACH ile/ve/||/<>/> DARWIN ile/ve/||/<>/> SPENCER

( [Doğum Tarihi] 1724 ile/ve/||/<>/> 1759 ile/ve/||/<>/> 1762 ile/ve/||/<>/> 1768 ile/ve/||/<>/> 1770 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1775 ile/ve/||/<>/> 1788 ile/ve/||/<>/> 1804 ile/ve/||/<>/> 1809 ile/ve/||/<>/> 1820 )

( Wilhelm Schlegel, 22 Ocak 1798'de Jena'dan, Berlin'de kardeşi Friedrich Schlegel ile küçük bir evi paylaşan Schleiermacher'a, kardeşinin yarattığı skandallardan dolayı sitem dolu bir mektup yazar ve yakın zamanda taşınmış olduğu Berlin'den Jena'ya, kendinin yanına dönmesi için Friedrich'i ikna etmesini ister; zira kardeşi, Schiller ile girdiği tartışma sonrasında yayımladığı son metniyle tümden tozu dumana katmıştır. Öyle ki, aynı soyadını taşımasıyla Wilhelm dahi gözden çıkarılmanın eşiğine gelmiştir. Sonunda, Goethe, tartışmaya dahil olur ve Friedrich ile babacan bir konuşma yaparak, ondan kibarca, bundan sonra başka bir alan üzerine, başka bir yerde çalışmasını ister. Oysa Friedrich, bu tavsiye üzerine gittiği Berlin’de, çoktan kendi çevresini kurarak yeni bir edebi akımın öncülüğü görevini üstlenmiştir. Henüz 25 yaşındaki bir genç tarafından yazılıp böylesi büyük bir etki yaratan, yepyeni ve tümüyle özgün bir düşünsel hareketin öncüsü olan bu metin, Eleştirel Fragmanlar'dı ve yalnızca 37 sayfalık 127 aforizmadan oluşuyordu. Aradan geçen neredeyse iki yüz yıl boyunca Eleştirel Fragmanlar üzerine yüzlerce kitap yazılacaktı. Schlegel kimilerine göre yaygaracı, kimilerine göre dâhi olarak adlandırılacak ama her halükârda Romantik hareketin düşünsel temellendiricisi olarak tarih sahnesindeki yerini alacaktı... )


- KASIT ile/ve/||/<> HEDEF


- KATEGORİLER:
ARİSTOTELES'TE ile/ve/||/<>/> KANT'TA ile/ve/||/<>/> HEGEL'DE

( [ 2/3/4. dersler...] )


- KAVRAMAK ve/||/<>/> HEYECAN


- KENDİLİK'TE:
MİNİMAL ile ÖYKÜSEL ile HEM MİNİMAL, HEM DE ÖYKÜSEL

( Deneyimlerin, "anlık" ve "aracısız" öznesi olan kendilik. İLE Zamana yayılmış, geçmiş ve geleceğe sahip kendilik. İLE ... )


- KİFÂYETSİZ MUHTERİS ile/ve/<> HEBENNEKA[Ar.]

( ... İLE/VE/<> Zeki ve becerikli olmadığı halde, kendini öyle sanan. )


- KİMSE, KİMSEYE MUHTAÇ DEĞİLDİR ve/||/<>/> HERKES, HERKESE MUHTAÇ OLABİLİR


- KİŞİNİN AHLÂKI ile/ve HERHANGİ BİR ŞEYİN/NESNENİN "AHLÂKI"

( MORALS OF HUMAN vs./and MORALS OF OBJECT/SOMETHING )


- KİTAPSIZLIK ile/değil/yerine "HESAPSIZLIK"


- KLOROFİL ile/ve HEMOGLOBİN[Fr. < Yun: HAIMA: Kan. | BUS: Yuvarlak.]

( Bitkilere rengini veren. İLE/VE Kana rengini veren. | Soluk alma aygıtıyla organizmanın gözeleri arasında oksijen ve karbon gazını iletmeyi sağlayan, bileşiminde, demir, azot, oksijen, hidrojen, kömür ve kükürt bulunan alyuvarların en önemli maddesi. )


- KOLESTAZ ile/||/<> HEPATOMEGALİ

( Kolestaz, safra akışının durması ya da azalması. İLE/||/<> Hepatomegali, karaciğerin normalden büyük olması. )


- KÖPEKBALIĞI ile HEMŞİRE KÖPEKBALIĞI

( Sürekli hareket halindelerdir. İLE Hareket etmeden durabilirler. )

( ... İLE Sadece gece avlanırlar. )

( ... İLE Karayipler'de yaşarlar. )


- KORKU(HAVF) ile HAŞYET(ALLAH'TAN KORKMA) ile İTTİKÂ ile HEYBET

( Korku peşimizi bırakmaz. Tüm çalışıp çabalamamız, ölüm korkusundan. Halbuki, korku gitmeyince Allah dostu olamayız. )

( Korkunun bir bölümü, Allah'ın "Rezzâk-ı Âlem" olduğunu anlayınca gider. )

( İhanet bitsin, kanundan da, hemcinsinden de, Allah'tan da korkmazsın. )


- KOŞUK ile HEZEL[Ar.]/HEZLİYAT

( ... İLE Şaka, alay, mizah. | Bir koşuğu ya da koşuk parçasını, şakalı bir anlatıma çevirme. / Hezel türünde yazılmış koşuklar. )


- KOŞULSUZ/LUK ile/ve/değil/yerine/> HER KOŞULDA


- KURUL/HEYET ile/||/<> HEYET-İ TEMSİLİYE

( ... İLE/||/<> Temsil kurulu. Sivas Kongresi sonucu oluşturulan ve Anadolu'yu temsil eden kurul. )


- KUSA'LI) NICOLAUS CUSANUS ile/ve/||/<>/> GIORDANO BRUNO ile/ve/||/<>/> HENRY MORE

( 1401 - 11 Ağustos 1464 İLE/VE/||/<>/> Ocak 1548 - 17 Şubat 1600 İLE/VE/||/<>/> 12 Ekim 1614 - 01 Eylül 1687 )


- KUTSAL = KUTSİ, MUKADDES = SAINT, HOLY[İng.] = SAINT[Fr.] = HEILIG[Alm.] = SANCTUS[Lat.] = SANTO/TA[İsp.]


- LE CHATELİER İLKESİ ile/||/<> HESS YASASI

( Dengeye etki edildiğinde yapının/sürecin bu etkiye karşı tepki vereceğini belirten ilke. İLE/||/<> Toplam entalpi değişiminin adımlardan bağımsız olduğunu belirten yasa. )


- LEZZET ile/ve/<> HEYECAN


- LOJİSTİK = HESAP = LOGISTIC[İng.] = LOGISTIQUE[Fr.] = LOGISTIK[Alm.] = LOGISTIKE[Yun.]


- LOUIS COTURAT ve/||/<> HENRI POINCARÉ

( 17 Ocak 1868 - 03 Ağustos 1914 AND/||/<> 29 Nisan 1854 - 17 Temmuz 1912 )


- MALAKOLOJİ ile/ve/||/<> HELMİNTOLOJİ[Fr. < Yun.]

( Yumuşakçalar bilimi. İLE/VE/||/<> Kurtbilim. )


- MANTIK ile/ve "HESAP ETMEK"


- MENEKŞE(< BENEFŞE[Fars.], BENEFSEC[Ar.]):
AFRİKA MENEKŞESİ ile CEZAYİR MENEKŞESİ ile DENİZ MENEKŞESİ/ÇAN ÇİÇEĞİ ile HERCAİ MENEKŞE/ALACAMENEKŞE ile MISIR/FRENK MENEKŞESİ

( Cezayir Menekşesi'nde, kanser hücrelerinin çoğalmasını durduran alkaloitler bulunur. )

( [Menekşegillerden, bir ya da çok yıllık otsu bitki. | Bu bitkinin, mor renkli, güzel kokulu çiçeği.]: ... İLE Zakkumgillerden, bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen, kendine özgü, mavi, açık mor renkli çiçekleri ve ortası çukur taçyaprakları olan bir bitki. İLE ... İLE Menekşegillerden, mor, sarı, beyaz renkte, menekşeye benzer çiçekleri olan bir bitki. | Bu bitkinin çiçeği. İLE Turpgillerden, çiçekleri hoş kokulu bir süs bitkisi türü. )

( )

( VIOLA: SAINT PAULIA IONANTA cum VINCA | CATHARANTHUS ROSEUS cum ... cum VIOLA TRICOLOR cum HESPERIS )


- MERAKLI/LIK ile/ve/değil/yerine HEVESLİ/LİK


- MEŞGUL OLMAK ile/ve HEMHAL OLMAK


- MİSAL(İ) ile HESAB(I)


- MISIR ile HEDİK

( ... İLE Kaynatılmış mısır. )


- MİTOLOJİ ve HERMETİZM


- MONAD[1] ile/ve/||/<> DIAD[2] ile/ve/||/<> TRIAD[3] ile/ve/||/<> TETRAD[4] ile/ve/||/<> PENTAD[5] ile/ve/||/<> HEKSAD[6] ile/ve/||/<> HEPTAD[7] ile/ve/||/<> OGDOAD[8] ile/ve/||/<> ENNEAD[9] ile/ve/||/<> DECAD[10]


- MONO- ile UNİ- ile MULTİ- ile PAN- ile POLİ- ile SEMİ- ile HEMİ-

( Tek-, tekli. İLE Tek. İLE Çok-, çoklu. İLE Tüm. İLE Çok-, aşırı [polidaktili: çok parmaklılık] İLE Yarı-, yarım[semi lunar: yarım aysı] İLE Yarı, yarım. )


- MORGANİT ile/||/<> HELİODOR

( Pembe ila turuncu renkte bir beril. İLE/||/<> Sarı renkte bir beril. )


- MUHABBET ve HEYBET


- MUHAKKAK Kİ ... ile/değil/yerine HERHALDE ...


- MÜHMEL[Ar.] ile HEZEYÂN[Ar.] ile HEZER[Ar.]

( Anlamsız ve boş söz. İLE Saçma sapan konuşmak. İLE Dil sürçmesi. )


- NEŞE = NEŞVE = MERRIMENT, CHEERFULNESS[İng.] = GAIETÉ[Fr.] = HEITERKEIT[Alm.] = HILARITAS[Lat.]


- NESNE İLİŞKİLERİNDE:
ANNA FREUD ile/ve/||/<> MELANIE KLEIN ile/ve/||/<> ROLAND FAIRBAIRN ile/ve/||/<> OTTO F. KERNBERG ile/ve/||/<> HEINZ KOHUT ile/ve/||/<> JOHN BOWLBY ile/ve/||/<> MARGARET MAHLER ile/ve/||/<> DANIEL N. STERN ile/ve/||/<> JAMES F. MASTERSON ile/ve/||/<> VAMIK VOLKAN


- NİŞASTA ile/ve/<>/> HELME

( ... İLE/VE/<>/> Fasulye, pirinç, buğday gibi taneler, kaynatıldığında, nişastanın çökelmesiyle oluşan koyu sıvı. | Bazı bitkilerin, kök, çiçek ve tohumlarında bulunan koyu kıvamlı madde. )


- NİYET ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HEDEF


- O DA HAKLI, O DA, O DA ile/değil/yerine HER BİRİNDE, HAKLILIK PAYI VAR


- o.m.[Lat. < OMNI MANE] değil/yerine/= HER SABAH


- o.n/omn. noct.[Lat. < OMNI NOCTE] değil/yerine/= HER GECE


- OKUMA ile/ve/değil HECELEME

( [not] READING vs./and/but SYLLABLING )


- ÖLÇMEK ile/ve HESAPLAMAK

( TO CONSIDER vs./and TO COMPUTE )


- OLGU = VAKIA = FACT[İng.] = FAIT[Fr.] = FAKTUM[Alm.] = FACTUM[Lat.] = HECHO[İsp.]


- omn. hor.[Lat. < OMNI HORA] değil/yerine/= HER SAAT


- ÖNGÖRMEK ile/ve/<> HESAPLAŞMAK


- ONİKS ile/||/<> HEMATİT

( Siyah ve beyaz şeritlere sahiptir. İLE/||/<> Metalik gri ya da siyah renkte olan bir taş. )


- ORDIR/ORDER[İng.] değil/yerine/= HEKİM İSTEMİ


- OT YİYENLER/OTOBURLAR ile/ve ET YİYENLER/ETOBURLAR ile/ve HEPÇİLLER[hem OT, hem ET YİYENLER] ile/ve LEŞ YİYENLER/LEŞOBURLAR ile/ve AYRIŞTIRICILAR

( )

( )

( DÂD ile/ve DED ile/ve DÂD Ü DED ile/ve ... ile/ve ... )

( HERBIVOROUS vs./and CARNIVOROUS vs./and OMNIVOROUS vs./and ... vs./and ... )


- OT = HAŞÎŞE = HERBE


- ÖTEKİ ile/ve HERKES


- OTLAR = HAŞÂYİŞ = HERBES


- OTOFAG ile HETETROF

( Kendi besinini üreten organizma. İLE Besinini dışarıdan alan organizma. )


- OTSU = HAŞÎŞÎ = HERBACÉ


- OYUNCU:
İSTEKLİ ile YETENEKLİ ile HEM İSTEKLİ, HEM DE YETENEKLİ


- ÖZ KİŞİLİK ile/ve HEDEF KİŞİLİK


- ÖZDEŞLEŞMEK ile/ve "HEMHAL OLMAK"


- PED-/-PEDE/PEDİ-/PEDO-/PAED-/PAEDO- ile/||/<> HEBE-

( Çocuk. İLE/||/<> Ergenlik, ergenlik çağında. )


- PEYGAMBER ile HEKİM

( ... İLE Peygamberlikten nasibi olan. )

( İkisi de gelecekten haber verir. )

( Topluluğu değiştirme gücü olmayanlar, kendini düzeltemez. )


- PLANLAMA ile/ve HESAPLAMA

( TO PLAN vs./and TO RECKON )


- PLAZMOLİZ ile HEMOLİZ

( Göze zarının göze çeperinden ayrılması. İLE Kırmızı kan gözelerinin parçalanması. )


- PNEUMO-/PNEUMON-/PNEUMONO- ile/||/<> PULMO- ile/||/<> BRONCH- ile/||/<> HEPA-/HEPAT-/HEPATICO-/HEPATO- ile/||/<> ANTHRACO-

( Akciğer, hava ya da solunumla ilgili. İLE/||/<> Akciğerlerle ilgili. İLE/||/<> Bronş. İLE/||/<> Karaciğerle ilgili. İLE/||/<> Kömür, siyah renk ile ilgili [antrakoz: Akciğerlerde kömür tozu birikmesi]. )


- POLİTEİZM ile HENOTEİZM ile DÜEİZM ile MONOTEİZM

( Çok tanrılılık. İLE Üç tanrılılık. İLE Çift tanrılılık. [Zerdüştlük.] İLE Tek tanrılılık. [Yahudilik. Hristiyanlık. İslâm.] )


- PURIFIED REASON vs./and INTENTION = HEART

( SAF(LAŞTIRILMIŞ) AKIL ile/ve NİYET = KALP )


- Q.D./QUAQUE DIE, EVERY DAY[İng.] değil/yerine/= HER GÜN


- q.h.[Lat. < QUAQUE HORA] değil/yerine/= HER SAAT, SAATTE BİR


- Q.H./QUAQUE HORA, EVERY HOUR[İng.] değil/yerine/= HER SAAT BAŞI


- Q.M./QUAQUE MANE, EVERY MORNING[İng.] değil/yerine/= HER SABAH


- Q.N/QUAQUE NOCTE, EVERY NİGHT[İng.] değil/yerine/= HER GECE


- Q.Q./QUE QUE, FROM EACH[İng.] değil/yerine/= HER BİRİNDEN


- RESİM ile HEYKEL/SİN-TAŞ


- RİSK ile/değil HEYECAN

( [not] RISK vs./but EXCITEMENT )


- RUSSELL AÇMAZI ile/ve/||/<> CANTOR AÇMAZI ile/ve/||/<> RICHARD AÇMAZI ile/ve/||/<> YALANCI AÇMAZI ile/ve/||/<> CURRY AÇMAZI ile/ve/||/<> YABLO AÇMAZI ile/ve/||/<> BERRY AÇMAZI ile/ve/||/<> HETEROLOJİK AÇMAZ


- SADECE ve/<> HER ZAMAN

( ONLY vs./<> ALWAYS/FOREVER )


- SAĞLIK = HEALTH[İng.] = SANTÉ[Fr.] = GESUNDHEIT[Alm.] = SALUTE[İt.] = SALUD[İsp.]


- SAVCININ/POLİSİN İŞİ(/GÖREVİ/SORUMLULUĞU):
"ALEYHTE KANIT TOPLAMAK" değil HEM LEHTE, HEM DE ALEYHTE; NE LEHTE, NE DE ALEYHTE KANIT TOPLAMAK


- SEKB[Ar.] ile SABB[Ar.] ile SÜFÛH[Ar.] ile HÜMÛL[Ar.] ile HETL[Ar.]


- ŞEKİL ile/ve SÛRET-İ NEVİYE ile/ve SÛRET-İ CİSMİYE ile/ve HEYÛLÂ


- SEREBRAL PALSİDE, KONJENİTAL ENFEKSİYONLAR (TORCH):
TOKSOPLAZMOZ ile/ve/||/<> ÖTEKİ ENFEKSİYONLAR ile/ve/||/<> RUBELLA ile/ve/||/<> SİTOMEGALOVİRÜS ile/ve/||/<> HERPES SİMPLEKS VİRÜS

( )


- SERSERİ[Fars.] ile/ve/||/<> HERCÂÎ[Fars.]

( Başı boş.[baş başa][kendi kendine] İLE/VE/||/<> İsteğinde kararlı olmayan ya da konudan konuya geçiveren. | Aşkta, değişken, vefâsız. )


- SES ve/<> HER VAROLAN

( Sur'dan üflenmiş olan. VE/<> ... )


- SEVGİ:
CAN ve/<> HEYECAN


- SEVGİDE:
KOŞULSUZLUK ve/||/<> HESAPSIZLIK ve/||/<>
SÜREKLİLİK ve/||/<> VEREREK BAŞLAMAK(< ALMA DÜŞÜNCESİNİN/BEKLENTİSİNİN OLMAMASI)


- SIFAT[Ar.] ile HEY'ET[Ar.]


- SIGMUND FREUD ile/ve/||/<> HEINZ KOHUT

( Birbirine sadece selâm verecek kadar görüşmüşler. )


- SİMİTSONİT/E ile/||/<> HEMİMORFİT/HEMİMORPHİTE

( Çinko karbonat mineralidir ve genellikle mavi-yeşil renkte olur. İLE/||/<> Çinko silikat mineralidir ve beyaz, mavi ve kahverengi renklerde bulunabilir. )


- SINIR:
SAPTANABİLİR ile/ve/||/<>/> HESAPLANABİLİR


- SIRADAN BİRİ ile/yerine/değil HERHANGİ BİRİ


- SIRIK ile HEREK/İSPALYA[Fr.]

( ... İLE Asma, fasulye gibi sarılgan bitkilerin tutunması için yanlarına dikilen sırık. )


- SİROZ ile/||/<> HEPATİT

( Karaciğerin süreğen hasar görmesi ile skar dokusu oluşumu. İLE/||/<> Karaciğerin yangılanması ile ilişkili bir bulaş. )


- SİVRİSİNEK ile HELİKOPTER SİNEĞİ


- SİVRİSİNEK ile HEMEC[Ar.]


- SOKRATES\'Çİ DİYALEKTİK ile HEGEL\'Cİ DİYALEKTİK

( Soru-yanıt yöntemiyle gerçeğe ulaşmayı amaçlayan diyalektik yaklaşım. İLE Tez, antitez ve sentez süreciyle gerçeğe ulaşmayı amaçlayan diyalektik yaklaşım. )


- SONSUZ ile/ve/= HERŞEY x HERŞEY

( INFINITE vs./and/= EVERYTHING X EVERYTHING )


- SONSUZLUK ile/ve/||/<>/> AN ile/ve/||/<>/> TERSİNEMEZLİK(ENTROPİ) ile/ve/||/<>/> HEM, HEM DE | NE, NE DE ile/ve/||/<>/> BİLE DEĞİL (<> / > / < BİLE DEĞİL) (<> / > / < BİLE DEĞİL) ... ∞


- SORUMLULUK ...:
BİRİ/LERİ İÇİN değil HERKES İÇİN


- SORUN ve/||/<>/> HEDEF ve/||/<>/> ENGEL ve/||/<>/> GÜÇ KAYNAĞI


- SÖZ SÖYLEMENİN KURALLARINDA:
ÖNÜNÜ ARDINI GÖZETMEK[Ar.] ve/||/<> SÖYLEMEDEN ÖNCE TEKRAR TEKRAR DÜŞÜNMEK[Ar.] ve/||/<> ON KERE DÜŞÜNÜP BİRİNİ SÖYLEMEK[Ar.] ve/||/<> "HER AĞZIMIZA GELENİ" SÖYLEMEMEK[Ar.]

( Önün ardın gözet fikr-i dakîk et onda bir söyle
Öğütme ağzına her ne gelirse âsiyâb-âsâ

Osman Nevres[ö. 1762] )

( )


- SÖZLÜK ÇALIŞMASI/OKUMASI:
HERKESİN HARCI ile/ve/değil/||/<>/< HERKESİN İHTİYACI


- SPİRAL ve/||/<> HELİS ve/||/<> ELİPS

( Arşimed'in, zevk için çalıştığı geometrik biçimlerden biri. VE/||/<> Sarmaşığın, ağaca tırmanırken çizdiği eğri. VE/||/<> Apollonius'un, zevk için çalıştığı geometrik biçimlerden biri.[Gezegenler, bu eğrileri çizerek dolaşır.] )


- STANDART MODEL ile/ve/||/<>/> HERŞEYİN KURAMI

(

İLE/VE/||/<>/>

)

( )

( )


- stat.[Lat. < STATIM] değil/yerine/= HEMEN, DERHAL


- SÛRET[Ar.] ile HEY'ET[Ar.]


- TABİP[Ar.] = HEKİM/DOKTOR


- TAMAMI ile HER AYRINTISI

( ALL OF vs. EACH DETAIL OF )


- TARLA ile/ve HERK

( ... İLE/VE Nadasa bırakılmış tarla. )


- TARLA ile HERK

( ... İLE Sürüldükten sonra bir yıl dinlendirilen, nadasa bırakılan tarla. )


- TARTIŞMAK ile/ve/yerine "HESAP ETMEK"


- TAŞ, YERİNDE AĞIRDIR ile/ve/||/<> HER 'HOROZ', KENDİ ÇÖPLÜĞÜNDE ÖTER


- TAŞ ile HELİK

( ... İLE Duvar örülürken, büyük taşların arasına konulan ufak taşlar. )


- TASAVVUF GELENEĞİ ile/ve HERMETİK GELENEK


- TAV'AN VE KERHEN değil/yerine/= HEM İSTEYEREK, HEM DE İSTEMEYEREK


- TAVŞAN ADASI ile/ve SEDEF ADASI ile/ve BÜYÜKADA ile/ve HEYBELİADA ile/ve BURGAZADA ile/ve KINALIADA

( Vapur ve motor seferleri, Eminönü, Kabataş, Bakırköy, Kadıköy ve Bostancı'dan yapılmaktadır. )

( Sedef Adası'na belirli saatlerde sadece Bostancı'dan ulaşılmaktadır. Tavşan Adası'na ise yapılmamaktadır. )

( bkz. ADALAR SEFERLERİ )

( "Prens Adaları" ya da "Kızıl Adalar" adlarıyla da bilinirler. )

( Türkiye'nin ilk Sanatoryum'u[Fr. < Lat. Verem hastalarının iyileştirilmesi için kurulmuş hastahane] Heybeliada'da, 1924 yılında kurulmuştur. )

( İmparatorluk ailesi ile devlet ileri gelenlerinin sürgün yerleridir. )

( İmparator II. Justinus, 569 yılında Büyükada'da bir saray ile bir manastır yaptırmıştır. [Bugünkü Maden semtinde] )

( IV. Leon'un annesi Eirene, II. Justinus'un sarayının bulunduğu yere, 775-780 yıllarında kadın manastırı inşa ettirmiştir. [Manastırın duvarları ile bir sarnıcın kalıntısı günümüze ulaşmıştır.] )

( Heybeliada, adını adada işletilen bakır madeninden almıştır. )

( Kınalıada'ya Bizans devrinde iki manastır yaptırılmıştır. )

( 944'te, İmparator Romanos Lekapenos ile 1071'de Malazgirt'te Selçuklular'a yenildikten sonra, Konstantinopolis'e dönüşünde IV. Romanos Diogenes, Kınalıada'ya sürgün edilir. )

( Sedefadası'nda, VIII. yüzyılda bir erkekler manastırı inşa edilmiştir. [Günümüzdeki kalıntılar bu yapıya ait olabilir.] )

( Tarihi kaynaklarda, Tavşan Adası'nda bir manastır varolduğu kaydedilmiştir. )

( NEANDROS ile/ve TEREUINTHA, TEREBINTHOS/TEREBINTHODES/ANTEROVITHOS ile/ve PITYADES MEGALE[Plinius], PRİNKİPİ/PRINKIPO[Bizans Devri'nde] ile/ve HAKLİ (BAKIR), KHALKE, KHALKITIS ile/ve ANTİGONİ/ANTIGONEIA, [Antikçağ yazarları, Erebinthus, Bizanslı yazarlar ise Therebintos ya da Panormos adını vermişlerdir] ile/ve PROTİ/PROTA["Birincisi" anlamına gelir] )

( PRINCESS ISLANDS )

( Heybeliada'da, en önemli Bizans Devri yapısı Panagia Kamariotissa Kilisesi'dir. [XIII. ya da XIV. yüzyılda inşa edilmiş, yonca planlı, son dönemin mimari özelliklerini yansıtan önemli bir örnektir.] )

( )


- TEBERRÜKEN[Ar.] değil/yerine/= HEDİYE OLARAK


- TECERRÜT/D[Ar.] değil/yerine/= HERŞEYDEN UZAKLAŞMA, SIYRILMA, SOYUTLANMA


- TEDİRGİNLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HEYECAN


- TEK TEK ŞEY ile HER ŞEY


- TELÂŞ ile/yerine HEYECAN


- TENCERE ile HELVAHANE[Ar. Fars.]

( ... İLE Genellikle helva pişirmekte kullanılmış olan, geniş ve az derin tencere. )


- TERBİYESİZ ile HERGELE[Fars. | çoğ. HERÂGİ]

( ... İLE Terbiye ve görgüden uzak, bayağı, aşağılık kişi. | Eşek sürüsü. | Binek ve taşıta alışmamış huysuz hayvan. )


- TÖZ = CEVHER = SUBSTANCE[İng., Fr.] = das WESEN, WESENHEIT, STAMMBEGRIFF, SUBSTANZ[Alm.] = SUBSTANTIA[Lat.] = HË UZIA, HYPOSTASIS, HYPOKEIMENON[Yun.] = SOSTANZA[İt.] = SUBSTANCIA[İsp.] = SUBSTANTIE[Fel.] = SUBSTANS[Dan.] = SUBSTANTSIYA[Rus.]


- TOZ ile HEBÂ'

( ... İLE Gayet ince toz, zerre. | Yok yere, boş, nâfile. )


- TRAUMAT-/TRAUMATO- ile/||/<> HELC-/HELCO-

( Yara. İLE/||/<> Ülser, ülser yapan, dokuyu yiyen yara. )


- TÜKENMİŞLİK BELİRGESİ/SENDROMU ile/ve/||/<>/< HERBERT FREUDENBERGER

( 1974 )


- TÜM ile/ve/<> HER

( Her biri, öbürünün parçasıdır. )

( ALL vs./and/<> EACH/PER
Each is a part of the other. )


- TÜMEL/LİK ile/ve/||/<> HEDEF/Lİ/LİK


- TUTARLILIK ile/ve/||/<> "HESABINI VEREBİLMEK"


- TUTMAK/SAKLAMAK ile/yerine HEYBEYE ATMAK


- TÜZE'NİN TEMEL İLKELERİ - ULPIAN[M.S. 170 - 223]:
ONURLU YAŞAMAK ve/||/<> BAŞKASINI İNCİTMEMEK ve/||/<> HERKESE, HAKKINI TESLİM ETMEK

( JURIS PRAECEPTA SUNT HAEC - [ULPIAN]:
HONESTE VIVERE et/||/<> ALTERUM NON LAEDERE et/||/<> SUUM CUIQUE TRIBUERE )

( THE BASIC PRINCIPLES OF THE LAW - [ULPIAN]:
LIVE HONESTLY and/||/<> DO NOT OFFEND OTHERS and/||/<> GIVE TO EACH PERSON WHAT IS DUE )


- US/AKIL:
HERKESİ AŞKIN ile/ve/||/<> HERKESTE İÇKİN


- UZAK DURULMASI GEREKEN KİŞİLER:
"HEP HAKLILAR" ve/||/<> "HERŞEYE, SÜREKLİ İTİRAZ EDENLER" ve/||/<> "SADECE BEN" DİYENLER ve/||/<> BAŞKALARINI DEĞERSİZ GÖRENLER ve/||/<> ÇIKARCILAR ve/||/<> İSTEDİĞİ OLMADIĞINDA TUTUM DEĞİŞTİRENLER ve/||/<> ARAMADIĞIN SÜRECE ARAMAYANLAR ve/||/<> İŞİ DÜŞMEDİKÇE TANIMAYANLAR ve/||/<> İŞİ BİTTİĞİNDE, YANINDA DURMAYANLAR


- ÜZÜLMEK ile/ve HESAP SORMAK


- VAHÂMET ile/ve/<> HEZİMET


- VAHDET-İ VUCUD ile HEPTANRICILIK/TÜMTANRICILIK/PANTEİZM

( HAKK <> DOĞA ile HAKK > DOĞA )


- VE ile HEM DE

( AND vs. ALSO )


- VEDALAŞMAK ile/ve HELÂLLEŞMEK


- VERMEK ile/ve/değil/yerine HEDİYE ETMEK

( TUHFE: Armağan, hediye. | İlâhî hediye. )

( [not] TO GIVE vs./and/but TO GIVE AS A GIFT
TO GIVE AS A GIFT instead of TO GIVE )


- VERTİGO ve/<> TİP 1 DİYABET ve/<> HEMATOİD ARTRİT ve/<> LUPUS ve/<> MS ve/<> HAŞİMATO


- YA, YA DA ile HEM, HEM DE ile HEM, HEM DE | NE, NE DE

( Kul - Tanrı İLE İnsan. İLE İnsan <> Tanrı. )

( Şeriat. İLE Tarikat. İLE Hakikat ve Marifet. )


- YA/YA DA ile/ve/değil/yerine/||/+/<>
( HEM, HEM DE ve/||/<> NE, NE DE )

( Ayrım. | İLE/VE/<> Birlik/bütünlük. )

( 0 1 ile/ve/<> [ 1 ile/ve/<> 0 ] )

( "Ne, ne de", "hem, hem de" ile birliktedir![ayrı değildir!] [sadece insana/gelişmiş zihinlere özgüdür!] )

( Doğada/fizikte/hayvanlarda, deneyde/laboratuvarda. İLE/VE/<> Sadece İNSAN'da. )

( Bir şey(ler)i bildirtir. İLE/VE/<> Kendini bildirtir. )

( EL: [Bağlamına/işlevine/yerine/gereksinime göre]
Hem kirli, hem de temiz
Ne kirli, ne de temiz. )

( DEKOLTE:
Hem açık, hem de kapalı
Ne açık, ne de kapalı. )


- YADERKLİK = İĞTİYAR = HETERONOMY[İng.] = HÉTÉRONOMIE[Fr.] = HETERONOMIE[Alm.] = HETEROS:BAŞKASI, NOMOS:YASA[Yun.]


- YARARLILIK ile/ve/<>/< HESAPLANABİLİRLİK


- YAŞAM:
BİR NEFES ile KAFES ile HEVES

( Aldığımız kadar. İLE Kaldığımız kadar. İLE Daldığımız kadar. )


- YAŞAM:
SINANDIĞIMIZ YERDE ve/||/<> HESAP VERECEĞİMİZ YERDE

( Başlar. VE/||/<> Biter. )


- YAŞAM ile/ve HERŞEY

( LIFE vs./and EVERYTHING )


- YILKI(OTLAK) ATI(/ÖZGÜR/YABAN AT) değil/= HERGELE

( Tek tırnaklı hayvan sürüsü. )

( ... ile Yılkı )

( Sahipleri tarafından, kışın kendi haline bırakılıp yazın yaşarlarsa kullanılan atlar. [soğuktan ve açlıktan çoğu ölür]

[Dünya üzerinde yaşayan yaban atı yoktur. Sonuncusu, 1909 yılında, Rusya'da, hayvanat hapishanesinde ölmüştür.] )


- YOK ile/değil HENÜZ/ŞU ANDA BİLİNMEYEN

( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./but UNKNOWN AT THE MOMENT )


- YORUMSAMA = HERMENEUTICS[İng.] = HERMÉNEUTIQUE[Fr.] = HERMENEUTIK[Alm.] = HERMENEUTIKE < HERMENEUEIN[Yun.]


- YÜRÜYÜŞ ile HERVELE YÜRÜYÜŞÜ


- ZAMAN ALGISINDA:
24 SAAT ile/ve/değil/yerine/<> (HER) AN

( Kesikli süreklilik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Kesiksiz süreklilik. )

( Güneşe ve güne göre. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> İnternette. )

( Doğal. İLE/VE/<> Yapay. )

( Dengeli. İLE/VE/<> Dengesiz. )

( Doğal sınırların güvenliği ve güvencesinde. İLE/VE/<> Şişirilmiş "sınırsızlığın" ve ucların uçurumunda. )


- ZEN ile/ve/<> HERHANGİ BİR ŞEY

( ZEN vs./and/<> ANYTHING )


- ZENGİN ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< HESAPSIZ


- ZEVK ile/ve HEYECAN


- ZİKİR ile/ve HECÎR

( Allah'ın hatırlanması ve anılması. İLE Salikin sık sık andığı ve dilinden eksik etmediği zikir. )

( KUHUD ZİKRİ: Fiziksel etkinliği en fazla olan zikir. )


- ZULM[Ar.] ile HEZM[Ar.]

( Bir şeyi, kendi yerinden başka bir yere koyma. | Haksızlık, eziyet. İLE Hakkını, kısmen eksik almak. )




Bu sayfa 01 Ocak 2025 itibariyle 23 kez incelenmiş/okunmuştur.