
Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim
H'LERDE
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 4710 başlık/FaRk ile birlikte,
5341 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(4/6)
- HAVUZ değil/yerine/= DOLGAN
- HAVUZ ile LOK[İng.]
( ... İLE Gemileri, farklı iki su düzeyinin birinden öbürüne aşırmak için yapılmış ara havuz. )
- HAVUZ[Ar.] ile/ve/değil PİSİN
( Etrafı çitle çevrili yer. | Suya girme. | Sakınılacak işe girişme. İLE/VE/DEĞİL Yüzme havuzu. )
- HAVUZ ile/ve SERSEBİL
- HAVZ[Ar.] ile HAVZ[Ar.] ile HAVZ[Ar. çoğ. HİYÂZ]
( Etrafı çitle çevrili yer. İLE Suya girme. | Sakınılacak işe girişme. İLE Havuz. )
- HAVZ ile ZÂT DERYASI
( ZÂT DERYASI )
- HAVZA[Ar.] ile HAVZA[Ar.]
( Bir hükümetin idaresi altında bulunan ülkelerin tümü. İLE Açık ve düz olan deniz kıyısı. | Dağ ya da tepelerle sınırlanmış, aynı denize, göle ya da ırmağa akan bölge. | Kenar, yan, taraf. | Memleket. | Maden bölgesi. | [yerbilim] Tekne. )
- HAVZA-İ FAHMİYE değil/yerine/= KÖMÜR BÖLGESİ
- HAWAII ADALARI'NIN OLUŞUMU:
5 MİLYON YIL ÖNCE ile/ve/<>/> 60.000 YIL ÖNCE
( İlk oluşan ada. İLE/VE/||/<>/> Son oluşan ada. )
- HAWAII ile/değil HONOLULU
( ... İLE/DEĞİL 5509 km2.dir. Şehrin %72'si deniz suyuyla kaplıdır. )
( ... İLE/DEĞİL Hawaii'nin başkentidir. [Hawaii adasında değil Oahu adasında yer alır!]
Captan Cook, Hawaii adalarını 1778'te keşfetti.[Cook, 1779'da Hawaii'de öldürüldü.] Kont Sandwich'in[sponsoru] anısına Sandwich adaları olarak değiştirdi. Amerika'nın eyaleti olmadan önce XIX. yüzyıl başında Hawaii Krallığı olarak biliniyordu.
Dünyada yetişen ananasların üçte birinden fazlası Hawaii'dedir. )
- HAY TEK[İng. < HIGH TECH] değil/yerine/= YÜKSEK TEKNOLOJİ
- HAY ile/ve HAY
( Nefes alan ve veren hep HAY. )
- HAYA/HUSYE/BEYZE/BİLLUR/MEBİZ[Ar.]/TESTİS[Lat.] değil/yerine/= ERBEZİ/TAŞAK
( TESTICLE vs. SCROTUM )
- HAYA[Fars.] ile HAYÂ'[Ar.] ile AYA
( Erbezi, husye/husâ, testis. İLE Utanma, utanç. | Namus, edep. | Günahtan kaçınma. İLE Avuç içi. )
- HAYÂ' ile/ve VERA'
( ... İLE/VE Haramdan kaçınma. )
- HAYAL ETMEK değil/yerine/= DÜŞLEMLEMEK/DÜŞLEMEK
- HAYAL (ETMEK) ile/ve/değil/yerine HEDEF/LEMEK
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Eylem. )
- HAYAL GÜCÜ:
TEKRARLAYICI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YARATICI
( IMAGINATION: PRODUCTIVE instead of/vs./||/<>/> REPRODUCTIVE )
- HAYAL GÜCÜ ile ARAÇ-GEREÇ
( IMAGINATION vs. TOOL )
- HAYAL GÜCÜ ile ÖNGÖRÜ
( IMAGINATION vs. FORESIGHT )
- HAYAL KIRIKLIĞI ile ENGELLENME
( DISAPPOINTED vs. FRUSTRATION )
- HAYAL KIRIKLIĞI ile/ve/||/<> MUTSUZLUK
- HAYAL KIRIKLIĞI ile/ve/değil/<> YAŞANABİLECEK MUTLULUK
( İnsanı en çok üzen, hayal kırıklığı değil yaşanabilecekken yaşanamayan mutluluklardır. )
- HAYAL KIRIKLIĞI(NA UĞRAMAK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÜZÜLMEK
- HAYAL-MEYAL (ANIMSAMAK)
- HAYAL OLAN ile/ve/||/<>/> "YALAN OLAN"
- HAYAL [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- HAYAL ile/ve/değil/||/<>/< ARAYIŞ
- HAYÂL değil/yerine/= DÜŞ(LEM)/SAYIK
- HAYAL ile GERÇEKLİK
( Kusursuzdur. İLE "Kusurludur." )
( "Paris". İLE Bitlis. )
- HAYAL ile/ve/||/<>/>/< HAYAT
- HAYAL ve "HESAP"
- HAYAL ve HEYECAN
( TO IMAGINE and EXCITEMENT )
- HAYAL değil/yerine/= İMGE
- HAYAL ile/ve/değil/yerine/<> MÂNÂ
- HAYAL ile/ve/||/<>/> OLANAKLI ile/ve/||/<>/> GERÇEK
( Konuşuyorsak. İLE/VE/||/<>/> Öngörüyorsak. İLE/VE/||/<>/> Planlıyorsak. )
- HAYAL ile/ve/değil TAHMİN
( [not] TO IMAGINE vs./and/but ESTIMATE/CONJECTURE )
- HAYAL ile/ve/||/<> DÜŞÜLKÜ/ÜTOPYA
- HAYAL ile VEHİM
- HAYAL ile VEHİM/FACULTE ESTIMATIVE[Fr.]
- HAYALET[Ar.] ile/ve/||/<> HAYAL[Ar.] ET
- HAYAL/FANTEZİ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- HAYALHÂNE ile/ve/||/<> HÂFIZA/BELLEK
( Tekil biçim deposu. İLE/VE/||/<> Tekil anlam deposu. )
- HAYALÎ İHRACAT değil/yerine/= DÜZMECE DIŞSATIM
- HAYALÎ[Ar.]/FANTASTİK[Fr. FANTASTIQUE/İng. FANTASTIC] değil/yerine/= DÜŞLEMSEL
- HAYALÎ ile/değil/yerine/>< HAKİKÎ
- HAYALÎ ile/ve HİSSÎ
- HAYALÎ yerine İMGESEL
- HAYALÎ ile/ve KALBÎ
- HAYAL(İN)DEN "YOLA ÇIKMAK" ile/değil/yerine HAYALLER(İN)DEN YARARLANMAK
- HAYALÎYÛN ile/ve/||/<>/>< HAKİKİYÛN
- HAYALLER ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAŞAM/HAYAT
- HAYALPEREST değil/yerine/= DÜŞLEMCİ
- HAYALPERESTLİK ile ABARTMA
( FANCIFULNESS vs. TO EXAGGERATE )
- HAYAT AĞACI ile BİLGELİK AĞACI
( ... İLE Meyvesi yenilmemesi gereken. )
- HAYAT AĞACI ile/ve/değil/yerine/<> BİLGELİK AĞACI
( Sempatik sinir düzeni/sistemi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Parasempatik sinir düzeni/sistemi. )
( Gövde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Sinir düzeni/sistemi. )
- HAYAT STANDARDI değil/yerine/= YAŞAM ÖLÇÜNÜ
- HAYAT[Ar.] ile HAYAT
( Yaşam, dirim. | Doğumdan, ölüme kadar geçen süre, ömür. | Yaşam biçimi, içinde yaşanılan koşulların tümü, yaşantı. | Meslek ve durum. | Geçim koşullarının tümü. | Canlılığı gösteren hareket, kaynaşma. | Canlı varoluşu, yaşamayı sağlayan koşulların tümü. | Bir kişinin yaşamöyküsü. İLE Genellikle köy ve kasaba evlerinde, üstü kapalı, bir ya da birkaç yanı açık sofa. | Avlu. | Balkon. )
- HAYÂT ile HAYÂT-I CÂVİDÂN[Î]/SÜREKLİ YAŞAM
( Dirilik, canlılık. İLE/VE/||/<>/>/< Sürekli yaşam. )
- HAYAT ile/ve/||/<> HÜRRİYET ile/ve/||/<> MÜLKİYET
- HAYAT ve/||/<>/> İLİM ve/||/<>/> SEMİ ve/||/<>/> BASAR ve/||/<>/>
KUDRET ve/||/<>/> İRÂDE ve/||/<>/> KELÂM ve/||/<>/> TEKVÎN
- HAYÂT[Ar.] ile 'IYŞ[Ar.]
- HAYÂT[Ar.] ile KUDRET[Ar.]
- HAYÂT[Ar.] ile NEMÂ[Ar.]
- HAYÂT[Ar.] ile RÛH[Ar.]
- HAYÂT[Ar.] değil/yerine/= YAŞAM
- HAYATÎ GÖREV = Fİ'L-İ HAYÂTÎ = FONCTION VITALE
- HAYATÎ[Ar.]/SURVIVAL[İng.]/VITAL[İng.] değil/yerine YAŞAMSAL
- HAYA-TINDA değil/< HAYATINDA
- HAYATI/NI YAŞAMAK ile/değil/yerine ADAM OLMAK
- HAYATINI YAŞAMAK ile/ve/<>/değil/yerine HAYATI YAŞAMAK
- HAYBE/T[Ar.] ile HEYBET[Ar.]
( Boş, işe yaramaz, anlamsız iş. İLE Korku ve saygı uyandıran görünüş. )
- HAYDA ile HAYDA
( Hayvanları, harekete geçirmek için kullanılan söz. İLE Şaşkınlık belirten ünlem. )
- HAYDAN GELEN HUYA GİDER ile HAY'DAN GELEN HU'YA GİDER
- HAYDAR KUTLU =/< NÂBİ YAĞCI
- HAYDAR ile ESAD
( Arslan | Cesur, yiğit. | HZ. Ali. | ÖLÜMSÜZ DİRİ[HAYY] )
- HAYDÂRÎ ile/ve DESTEGÜL[KEMER]
( Dervişlerin giydiği, kolsuz, kısa, aba hırka. İLE/VE ... )
- HAYDİ BAY değil/yerine/= UĞURLAR OLSUN, HOŞÇAKAL, SAĞLICAKLA
- Haydi SUS!!!
- HAYDUT/ŞAKİ değil/yerine/= YOLKESEN/SOYGUNCU
- HAY-HÛ:
İSTESEN DE ve/<> İSTEMESEN DE
- HAYIFLANMAK ile SIZLANMAK
- HAYIR:
"BİR" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< (")BİN(")
( [(")İstediğimiz(") ...] Oluyorsa. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Olmuyorsa. )
- HAYIR! DİYEBİLMEK ve/||/<>/> ÖNCELİKLİLERİN BELİRLENMESİ ve/||/<>/> YAKINMAMAK
- HAYIR! DİYEBİLMELİ!
- HAYIR HASENÂT
- HAYIR İLE İLGİLİ HÂTIR ile ŞER İLE İLGİLİ HÂTIR
- HAYIR İŞ(LER)İ ile/ve/değil/||/<> ADÂLET
- HAYIR ile/ve DEĞİL ile/ve YOK ile/ve HİÇ
( Hiç, yoktan iyidir. )
( NO vs./and NOT vs./and NON-EXISTENT/ABSENT/THER IS/ARE NOT vs./and NOTHING )
- HAYIR! ile EVET!
( LÂ ile NEAM )
( NO vs. YES )
( NON avec OUI )
( NEIN mit JA )
( NO con SÍ )
( NO con Sİ )
- HAYIR ile HAYIR!
( "Yarar", iyilik, doğruluk, hoşluk. İLE Yanıt niteliği. )
- HAYIR ile/ve/||/<> HIZIR ile/ve/||/<> KADİR
( [Bil!] Her olayı. İLE/VE/||/<> Her geleni. İLE/VE/||/<> Her geceyi. )
- HAYIR ve/||/<>/> İMÂRET
( ... VE/||/<>/> Yoksullara ve öğrencilere yemek dağıtmak üzere kurulmuş hayır kurumları. )
- HAYIR ile İSÂBET
( YA RABBİ! HAYIRLAR YAZ BAŞIMIZA İYİLER ÇIKAR KARŞIMIZA )
- HAYIR >< İSRAF
( Hayırlıda israf, israfta hayır olmaz. )
- HAYIR değil/yerine/= İYİLİK
- HAYIR = NO[İng., İt., İsp.] = NON[Fr.] = NEIN[Alm.]
- HAYIR[< HAYR] ile/ve ŞER
( Cennetlik ameller. İLE/VE Cehennemlik ameller. )
- HAYIR ile/||/<> VAKÂ-I HAYRİYE
( ... İLE/||/<> Hayırlı olay. 1826'da Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılması olayı. )
- HAYIR! ve/||/<> YAPMAYABİLECEKLERİM/İZ
( Kişi, kendini, en iyi, en kolay ve en hızlı olarak yazı aynasında tanır ve gerçekleştirir. Öncelikli olarak, iki ayrı sayfada, "HAYIR!" ve "YAPMAYABİLECEKLERİM" dizinlerini oluşturmakla başlamak gerekmektedir.[Üşenmeden, ertelemeden, vazgeçmeden, en kısa sürede başlamanızı salık veririz...] )
- HAYIRHAH değil/yerine/= İYİLİKSEVER
- HAYIRLARA VESİLE OLMAK değil/yerine/= İYİLİKLERE YOL AÇMAK
- HAYIRLI İŞLER! ile KOLAY GELSİN
- HAYIRLI OLMAK değil/yerine/= İYİLİK GETİRMEK
- - "..., HAYIRLI OLSUN" ile/ve/değil/||/<>/>/< "..., (... İÇİN) (DE) HAYIRLI OLSUN, HAYIRLARA VESİLE OLSUN"
( Kutlama. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Tesellî. )
- HAYIRLI ÖMÜR ile/ve/||/<>/> HAYIRLI ÖLÜM
- HAYIRLI ile/ve/<>/değil/yerine VERİMLİ
- HAYIRLI/HAYIR değil/yerine/= İYİ/KUTLU
- HAYIRSEVER/HAYIRPERVER = HAYIRHAH[Ar., Fars.]
( Yoksullara, düşkünlere, yardıma gereksinimi olanlara, iyilik ve yardım etmeyi seven, iyiliksever, yardımsever. | İyilik dileyen/isteyen, iyicil. )
- HAYIRSEVERLİK ile/ve/değil/||/<>/< SUÇLULUK (DENEYİMLERİ/BELLEK KAYITLARI/DÜŞÜNCESİ/KABULÜ)
( "Üstten bakan hayırseverlik" yerine yan yana yürüyebileceğimiz dayanışma daha değerli olan. )
- HAYIT değil AYIT
( Mineçiçeğigillerden, Akdeniz çevresinde yetişen, mavi, beyaz ya da menekşe renginde çiçekler açan, 1-2 metre boyunda bir ağaççık. )
( V. AGNUS CASTUS )
- Hayır! DİNLE!!!
- Hayır! SUS!!!
- Hayırlıysa DİNLE!!!
- Hayırlıysa SUS!!!
- HAYLİ HAYLİ (YETMEK/YETMESİ)
( "HAYDİ HAYDİ" değil HAYLİ HAYLİ )
- HAYLİ değil/yerine/= EPEY
- HAYME ile/ve MİŞKAN
( Çadır. İLE/VE Mâbed. )
- HAYME ile/ve MİŞKAN
( Çadır. İLE/VE Mâbed. )
- HAYR
( HAYIRLI, İYİ, YARARLI )
- HAYR:
SÖZ (İLE) ile/ve/||/<> SÜKÛT (İLE) ile/ve/||/<> NAZAR (İLE) ile/ve/||/<> AMEL (İLE)
- HAYR[Ar.] ile HAYR[Ar.]
( İyilik, iyi, yararlı iş, yarar. İLE İyi, yararlı, yarar, hayırlı. )
- HAYR[Ar.] ile MENFA'AT[Ar.]
- HAYR[Ar.] ile Nİ'MET[Ar.]
- HAYR[Ar.] ile SALÂH[Ar.]
- HAYR ile/ve/||/<> TEVHÎD
- HAYRAN BAKIŞ ile AYRAN BAKIŞ
- HAYRÂN ile/ve/> DEVRÂN ile/ve/> SEYRÂN
- HAYRAN ile/ve/> HAYRAT
( Hayran olduğuna, hayrat ol! )
- HAYRANLIK ile/ve AŞK
( Aşk, bir bakıştır. [Gerisi vs.] )
- HAYRAN/LIK ile BAYGIN/LIK
- HAYRANLIK ile CEZBE
( ADMIRATION vs. ECSTASY )
- HAYRANLIK ile/ve/||/<>/> İÇSELLEŞTİRME
- HAYRANLIK ile/ve/değil/||/<>/< MAĞLUP OLMUŞ KISKANÇLIK
- HAYRANLIK ile/ve/<> ÖYKÜNME
- HAYRANLIK ile/ve/değil/yerine/||/<> TESLİMİYET
- HAYRANLIK ile/ve ÜRKME
- [ne yazık ki]
HAYRANLIK DUYANI ve/||/<> GÖRMEMEZLİKTEN GELENE
( Görmemezlikten geliyoruz. VE/||/<> Hayranlık duyuyoruz. )
- HAYRÂT[< HAYR]: HAYIRLI İŞLER | HAYIR İÇİN KURULAN MÜESSESELER [ÇEŞME, HASTAHANE, AŞHÂNE]
- HAYRAT değil/yerine/= EYGÜ
- HAYRET (TAHAYYUR)
- HAYRET[Ar.] ile DEHŞ[Ar.]
- HAYRET ile/ve/||/<>/> DİKKAT ile/ve/||/<>/> MERAK ile/ve/||/<>/> BİLME
- HAYRET ile/> HAŞYET
( ... İLE/> Hayretin dehşeti, ürperme. )
- HAYRET değil/yerine/= ŞAŞMA, ŞAŞIRMA, ŞAŞA KALMA
- HAYRET ile/ve UYANIŞ
( Hayret ve merak, bilgeliğin şafağıdır. )
( Ancak, hayrette olduğunuz zaman, gerçeği bilebilirsiniz. )
( Wonder is the dawn of wisdom.
You can know reality only when you are astonished. )
( ASTONISHMENT/AMAZEMENT vs./and AWAKENING )
- HAYRET ile/ve UYANIŞ
- HAYRET = WONDER, ASTONISHMENT[İng.] = ÉTONNEMENT[Fr.] = BEWUNDERUNG[Alm.] = ADMIRATIO[Lat.]
- HAYR(-I MUTLAK) ile/ve/<> SIDDIKİYET ile/ve/<> HÜSN
- HAYS[Ar.] ile HAYZ[Ar. çoğ. HİYÂZ]
( Saygı, itibar. | İlgi. İLE Bayanlarda aybaşı durumu. )
- HAYSİYET ile/değil HASİYET/HASSA
( Kişilik, onur. İLE/DEĞİL Özgülük. | Yarar, etki. )
- HAYSİYET değil/yerine/= ONUR
- HAYSİY(Y)ET değil/yerine/= ONUR
- HAYSİYET ile/ve/||/<>/>/< ŞAHSİYET
- HAYSÜ:
TALİL ile TAKYİD ile ITLAK
- HAYTA/SERSERİ/KÜLHANBEYİ/APAŞ[Fr. < APACHE] ile Hayta
( Osmanlı'ların ilk dönemlerinde eyalet askerlerinin uc boylarında görevli sınıflarından biri. | Başıboş, bir baltaya sap olamamış. İLE Toroslarda yaşayan bir Yörük oymağı/âşireti. )
- HAYVÂN[Ar.]
( Canlılık, dirilik. | Canlı şey. | İnsanı da içine alan tüm canlılar. | HAYEVÂN )
- BEHAİM(HAYVAN) ile BEŞER ile İNSAN(>/< KİŞİ)
( İçgüdü varolanı. İLE Güdü varolanı. İLE Cezbe varolanı. )
- HAYVAN/BİTKİ ile/değil ANTOZA
( ... İLE/DEĞİL Çiçek hayvan. )
- HAYVAN GİBİ YAŞAYAN "KİŞİ/İNSAN" ile/değil/>< İNSAN GİBİ HAREKET EDEN "HAYVAN"
- HAYVAN HORTUMU ile FİL HORTUMU ile BÖCEKLERDE GÖRÜLEN HORTUM
( HORTUMLULAR: HORTÛMİYYE[Ar.], PROBOSCIDIAN[İng.], PROBOSCIDIENS[Fr.] )
( ... İLE Fillerin hortumları, 15.000 kastan oluşmaktadır. İLE ... )
( ... ile HURTÛM[çoğ. HARÂTÎM] ile ... )
( SNOUT vs. TRUNK vs. PROBOSCIS )
- HAYVAN:
"RİYÂKÂR DEĞİLDİR" değil İKİYÜZLÜLÜK/RİYÂKÂRLIK YAPAMAZ
- HAYVAN SOKMALARINDA:
ARI ile/ve/||/<> AKREP ile/ve/||/<> YILAN
( Solunum düzeni bozukluklarına neden olur. İLE/VE/||/<> Sinir düzeni bozukluklarına neden olur. İLE/VE/||/<> Sindirim ve solunum düzeni bozukluklarına neden olur. )
( Acı, şişme ve kızarıklık belirtileri olur. İLE/VE/||/<> Ağrı, ödem, iltihaplanma, kızarma, morarma, kas krampları, titreme, karıncalanma, huzursuzluk ve havale görülebilir. İLE/VE/||/<> Yerel ve genel belirtiler verir. Isırılma bölgesinde, acı, morluk, kanama, iltihaplanma[1–2 hafta sürer]. Kusma, karın arısı, ishal gibi sindirim sistemi bozuklukları, aşırı susuzluk, şok, kanama, psikolojik bozukluklar, kalpte ritm bozukluğu, baş ağrısı ve solunum düzensizliği görülebilir. )
( [İlk Yardım...]
Arının iğnesi çıkarılır. Yara yıkanır ve üzeri örtülür. Soğuk uygulama yapılır. Alerji açısından değerlendirilir.
Ağız içinden soktuysa buz emmesi sağlanır. Alerjik durum varsa, çok sayıda arı tarafından sokulduysa 112 aranır.
İLE/VE/||/<>
Hasta hareket ettirilmez. Yaralı yatar pozisyonda tutulur. Soğuk uygulama yapılır. Kan dolaşımını engellemeyecek biçimde bandaj uygulanır. Yara üzerine herhangi bir müdahale yapılmaz.
İLE/VE/||/<>
Yara yıkanır. Yaralı bölge kalp seviyesinin altında tutulur. Soğuk uygulama yapılır. Hasta hareket ettirilmez. Yaraya yakın bölgede baskı yapan yüzük, bilezik vb. çıkarılır. Yara üzerine herhangi bir müdahale yapılmaz![emilmez!!!] 112 aranır. )
( Kedi-köpek gibi hayvan ısırmalarında ilkyardım:
- Yaşam bulguları değerlendirilir.
- Hafif yaralanmalarda, yara, 5 dk. sabun ve soğuk suyla yıkanır.
- Yaranın üstü, temiz bir bezle kapatılır.
- Ciddi yaralanmalarda, yaraya temiz bir bezle basınç uygulanarak kanama durdurulmalıdır.
- Derhal tıbbi yardım istenmelidir.[112]
- Hasta/yaralı, kuduz - tetanos aşısı için uyarılmalıdır. )
( NEŞEK: Yılan ısırığı. )
- HAYVAN SOKMALARINDA:
KARA CANLILARI ile/ve/||/<> DENİZ CANLILARI
( Soğuk uygulaması yapılır. İLE/VE/||/<> Sıcak uygulaması yapılır. )
( bkz. 52814 İLE/VE/||/<> Kızarma, şişme, iltihaplanma, sıkıntı, huzursuzluk, havale, baş ağrısı görülebilir.[İlk yardımı: Batan diken varsa görülüyorsa çıkarılır. Yaralı bölge hareket ettirilmez. Sıcak su ile yıkanır. Yara yerine herhangi bir müdahale yapılmaz, ovulmaz! 112 aranır.] )
- HAYVAN SÜRÜSÜ ile/ve/||/>< İNSAN TOPLULUKLARI
( Kalabalıklaştıkça akıllanır. İLE/VE/||/>< Kalabalıklaştıkça aklını kaybeder. )
- HAYVAN YILI TAKVİMİ:
ÇİN ve/değil/< ÖZBEKİSTAN
( Hayvan yılı takvimini, Çin'liler, Özbekler'den almıştır. )
- HAYVAN ile AYVAN/EYVÂN[Fars.]
( Canlı. İLE Ev bahçesi, avlu, taşlık. | Mısır, fındık vb. kurutmaya mahsus zeminden yüksek yer. | Üstü kesik, koni şeklinde zahire ambarı. | Balkon, hayat, salon, teras, sundurma, saya. | Çok pencereli ya da bir tarafı açık üst kat odası. | Damda düzlük, düz dam. )
- HAYVAN ile BEBEK/ÇOCUK KAÇIRAN HAYVAN
- HAYVAN ile BEĞNEK
( ... İLE Kuyruğu kesik, güdük hayvan. )
- HAYVAN yerine BEHAİM
- HAYVAN ile BEHÂİM/BEHÎME
( Canlı. İLE İnsan dışındaki tüm hareket edebilen canlılar. | Dört ayaklı hayvan. )
- HAYVAN ile/değil BİYOLOJİK YIĞIN
( Doğasında. İLE/DEĞİL Hayvanat bahçesinde. )
- HAYVAN ile HAYVAN-I NÂTIK(İNSAN)
( Tekilleri görebilir. İLE Tikelleri anlar. )
- HAYVAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/> İNSAN
( [Kalabalıklaştıkça ...] "Akıllanır". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> "Aptallaşır". )
( Âlet kullanan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Âlet yapan. )
( [doğduklarında] Özgürlükleri yoktur fakat (belirli bir oranda ve kısa sürede) yaşamda/ayakta kalma "yetkinlikleri" vardır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Özgürlükleri vardır fakat yaşamda/ayakta kalma "yetkinlikleri" yoktur. )
( Kısmen/neredeyse "düşünebilen". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Düşündüğünü düşünen.[Sapiens sapiens] )
( "İnsan"ın Taksonomik Sınıflandırılması
Tip: Canlılık (Biota)
Süper Alan (Superdomain): Arkeler ve Ökaryotlar (Neomura)
Alan: Ökarya (Eukarya)
Klad: Amipler, Hayvanlar, Mantarlar (Unikonta)
Klad: Arkadan Kamçılılar, Hayvanlar ve Mantarlar (Opisthokonta)
Klad: Hayvanlar ve Tek Hücreli Yakın Akrabaları (Holozoa)
Âlem: Hayvanlar (Animalia)
Alt Âlem: Gerçek Dokulular (Eumetazoa)
Klad: Çift Yanlı Simetrikler (Bilateria)
Üst Şube: İkincil Ağızlılar (Deuterostomia)
Şube/Filum: Kordalılar (Chordata)
Alt Şube: Omurgalılar (Vertebrata)
İnfra Şube (Infraphylum): Gerçekçeneliler (Gnathostomata)
Üst Sınıf: Dört Üyeliler (Tetrapoda)
Sınıf: Memeliler (Mammalia)
Alt Sınıf: Doğuran Memeliler (Theriiformes)
İnfra Sınıf (Infraclass): Plasentalı Memeliler / Eteneliler (Eutheria / Placentalia)
Üst Takım (Superorder): Kemiriciler, Tavşanımsılar, Sivri Sincapçıkgiller, Primatlar, Abalı Memeliler (Euarchontoglires)
Takım: Primatlar / İri Beyinli Yüksek Memeliler (Primata)
Alt Takım: Kuru Burunlu Primatlar (Haplorrhini)
İnfra Takım (Infraorder): Maymunlar (Simiiformes / Simians)
Geçiş Takımı (Parvorder): Eski Dünya Maymunları ve Kuyruksuz Maymunlar (Catarrhini)
Üst Aile/Familya: Kuyruksuz Maymunlar / İnsansılar (Hominoidea / Apes)
Aile/Familya: Büyük Kuyruksuz Maymunlar (Hominidae / Great Apes)
Alt Aile/Familya: İnsan, Şempanzeler, Goriller ve Ataları (Homininae)
Oymak/Tribü: İnsan, Şempanzeler ve Ataları (Hominini)
Alt Oymak: İnsan ve Ataları (Hominina)
Cins: İnsan (Homo)
Tür: Anatomik Olarak Modern İnsan/Kişiler / Bilge İnsan/Kişiler (Homo sapiens)
Alt Tür: Modern Bilge İnsan (Homo sapiens sapiens) )
( Kişi, hayvanlardan uzaklaştıkça hayvanlaşır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Kişi, hayvanlara yakınlaştıkça insanlaşır. )
( [not] ANIMAL vs./and/but/||/<>/> HUMAN
HUMAN instead of ANIMAL )
- HAYVAN ile/ve İNSAN
( Canlı. İLE/VE Konuşabilen canlı. [HAYVAN-I NÂTIK] )
( Hayvanlarda huyların ancak biri vardır. İLE/VE İnsanda hayvanlardaki huyların hepsi bulunur. )
- HAYVAN ile KÜKRE
( ... İLE Öfke ya da eşeysel istek yüzünden saldırıcı bir durum alan hayvan. )
- HAYVAN ile TEK GÖZELİ/HÜCRELİ
( ... İLE Hayvanlardaki gibi beslenme tarzına sahip olan, besinleri yutarak sindiren tek hücreli organizmalar. )
( ANIMAL vs. PROTIST[A]/PROTOZOAN/PROTOZOA[plural] )
- HAYVAN ile TEKHÜCRELİ
- HAYVAN ile YIRTICI HAYVAN
( MESBAA[Ar.]: Yırtıcı hayvanı çok olan yer. )
( ... ile CÂRİHA, SEBÛ'[çoğ. SİBÂ'] )
( ANIMAL vs. PREDATOR )
- HAYVANAT BAHÇESİ" ile/değil HAPİSHANE/ZİNDAN[Fars.]
- "HAYVANAT BAHÇESİ"(NDE YAŞATMAK) yerine DOĞAL ORTAMLARI(NDA YAŞAMALARINA FIRSAT VERMEK)
- HAYVÂNÂT-I MÂSSA[Ar.]
( Pire ve benzeri gibi hortumuyla emen hayvanlar. )
- HAYVÂNÂT-I MÂZIG[Ar.]
( Geviş getiren hayvanlar. )
- HAYVAN(CANLI) = BEHAİM = ANIMAL[İng., Fr., İsp.] = TIER[Alm.] = ANIMALE[İt.]
- HAYVAN-I NÂTIK ile HAYVAN-I DÂHIK ile CİSM-İ DÂHIK
- HAYVÂNÎ RUH ile RÛHREVÂN ile İZÂFÎ RUH (CÂN-I CÂN-I CAN)
- HAYVANINISEVER ile/değil/yerine/>< HAYVANSEVER
- HAYVANLAR (ÂLEMİ) ve/<> NE OLMADIĞININ/OLMAYACAĞININ GÖSTERGELERİ
- HAYVANLAR:
"BİZİM İÇİN" değil BİZİMLE BİRLİKTE
- HAYVANLAR (DOĞAL YAŞAMLARINDA)...
( * ÇÖP ÜRETEMEZ
* KİLO ALAMAZ )
- Hayvan/lar ile KONUŞ!!!
- HAYVANLAR:
YEMEK ve/||/<> BİNEK ve/||/<> DENEK
DEĞİLDİR!
- HAYVANLAR ile/ve DİREY
( ... İLE/VE Belirli bir bölgede/ülkede yaşayan hayvanların tümü. )
( Dünyadaki hayvan çeşidinin %20'si, Kolombiya'da bulunur. | 750 amfibi türü bulunmaktadır.[Bulunmaya da devam etmektedir.] | 100 sürüngen türü bulunmaktadır. )
( )
( ANIMALS vs./and FAUNA )
- ALT ÇENE:
HAYVANDA ile/+/> İNSANDA
( İki yönde hareket eder. [Aşağı/yukarı./Açma-kapama. VE Sağa-sola.] İLE/+/> Üç yönde hareket edebilir.[Aşağı/yukarı./Açma-kapama. VE Sağa-sola. VE İleri-geri.] )
( Yakalama, ısırma. VE Çiğnemeyi sağla(tı)r. İLE/+/> Konuşmayı sağla(tı)r. )
- Hayvanları DİNLE!!!
- HAYVAN/LIK ile/değil/yerine/>< HAYRAN/LIK
- HAYVANSAL "PROTEİN" ile/değil/yerine/||/<>/< BİTKİSEL PROTEİN
- HAYVANSEÇER değil/yerine/>< HAYVANSEVER
( Kedi, köpek sevip inek, koyun, balık yediğinizde, hayvansever değil, hayvan seçer oluyorsunuz. Ne zaman bir köpeğe duyduğunuz sevgiyi ve dostâne yakınlaşmayı bir ineğe de duyarsınız; işte o zaman kendinizle çelişmemiş olacaksınız. )
( Kendime, evrene, çevrem(iz)e, hayvanlara, tüm canlıların yaşam hakkına saygı göstermek üzere ve sağlığım/ız için de et ve hayvansal ürünleri yememeyi yeğliyorum/z...
Bu duyarlılığı gösteren ve gösterecek herkese teşekkür ediyorum/z... )
( )
- HAYY
( ALLAH'IN ADLARINDAN | DİRİ, CANLI )
- HAYY b. YAKZAN(AYIK) = İNSAN - İBN TUFEYL
- HAYY[Ar.] ile HAYEVÂN[Ar.]
- HAYYÂL[Ar.] ile HAYYÂL[Ar. < HAYL]
( Hileci, dalavereci. İLE At yetiştiren, at terbiyecisi. )
- HAYYİZ[Ar.] ile/ve/||/<>/> TAHAYYÜZ[Ar.]
( Mekân, mevki, sâha. İLE/VE/||/<>/> Yer tutma, önemli bir yeri olma, saygıya/hürmete, îtibâra nâil olma. | [nesneler için] Boşlukta bir yer tutma, yer işgal etme. )
- HAZ" ve "GÜÇ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAM ve DEĞER
- | "HAZ YAŞAMI" ile/ve/||/<> "POLİTİK YAŞAM" |
ile/ve/değil/yerine/||/<>/>
KURAMSAL YAŞAM
- HAZ ve/||/<>/< AZ
- HAZ ile/ve DEĞER
( PLEASURE vs./and VALUE )
- HAZ ile/ve/<>/< HAD
- HAZ ile/değil/yerine HAS
- HAZ ile/ve/değil/yerine/<>/> İHTİZAZ
( Gövdesel. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/> Zihinsel. )
- HAZ ile/değil/yerine OLGUNLUK
( Olgunluk, hazzı erteleyebilme becerisidir. )
- HAZ = PLEASURE, JOY[İng.] = PLAISIR, JOIE[Fr.] = LUST[Alm.] = LAETITIA[Lat.] = HEDONE[Yun.] = GUSTO, PLACER[İsp.]
- HAZ ile/ve YARGI
( PLEASURE vs./and JUDGEMENT )
( LAETIA cum/et ... )
- HAZÂ[Ar.] ile HAZA'[Ar.]
( Bu, şu, o. İLE Kesme. | Kesip yarma. )
- HAZÂKAT ve/< EMÂNET ve/< SADÂKAT[< SIDK] ve/< ŞEFKÂT
- HAZAR ATI ile/ve EDREMİT MİDİLLİSİ
- HAZAR[Ar.] ETMEK ile ÇEKİNMEK
- HAZAR[Ar.] ile Hazar[Ar.]
( Sabit meskeni olanların oturdukları memleket. | Barış ve güven. İLE Deniz. | Hazar Denizi çevresinde yaşamış eski bir Türk boyu ya da bu boydan olan kişi. )
- HAZAR ile HAZAR ile HAZARA
- HAZAR(GÜVENLİK) ile HAZER(SAKINMA)
- [ne yazık ki]
"HAZCILIK" ile/ve/||/<> "BAŞINA BUYRUKLUK"
( "Hazcı'yım!(Hedonist'im!)" demek, kendini merkeze koyarak ve herkesten ve herşeyden, tüm sorumluluklarından soyutlandığını zannetmek, "Ateist'im!" demek kadar komik ve zavallıcadır. )
- HAZCI/LIK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< BİLGİSİZ/LİK VE BİLİNÇSİZ/LİK
- HAZCILIK/HEDONİZM ile ÇİLECİLİK/ASCETİZM
( Hazza ulaşmayı yaşamın temel amacı olarak gören felsefi görüş. İLE Keyiflerden ve maddi hazlardan uzak durmayı savunan felsefi görüş. )
- HAZER[Ar.] ile İHTİRÂZ[Ar.]
- HAZF/MÜHMEL/BÎ-NOKAT ile/ve/<> HAZF
( Eski yazıda, noktasız yazılan şiir ya da düzyazılar. Dîvân şiirinin, sanatsal biçimlerindendir. İLE Söylenilmesi gereksiz olan sözün, ibareden çıkarılması ve söylenilmemesi. [Aruz'da, "failâtün" cüzünün son hecesi olan "tün" hecesinin kaldırılıp "fâila" yerine "fâilün" cüzünün getirilmesidir.] )
- HAZF[Ar.] ile İKTİSÂR[KASR]
- HAZFETMEK[Ar.] değil/yerine GİDERMEK/KALDIRMAK
- HÂZIK[Ar.] değil/yerine/= BECERİ SAHİBİ
- HAZIM CİHAZI değil/yerine/= SİNDİRİM AYGITI
- HÂZİM[Ar. < HEZÎMET] ile HAZÎM[Ar.]
( Hezîmete uğratan, zafer kazanan, galip. İLE Sarhoş. )
- HÂZIM[Ar.] ile HÂZIM[Ar.]
( Hazmeden, hazimli, ihtiyatlı, akıllı, işinde gözü açık, sağlam olan. İLE Sindiren/sindirici, hazmettiren. )
- HAZIM değil/yerine/= SİNDİRİM
- HAZIM değil/yerine/= SİNDİRİM/SİNDİRME
- HAZIMSIZLIK değil/yerine/= GÜÇ SİNDİRİM
- HAZIMSIZLIK(DYSPEPSIA)
- HÂZİN ile ABDURRAHMAN el-HÂZİNÎ
( İlk dönem matematikçi, cebirci, denklemlerde rasyonel ve irrasyonel çözüm arasında ayrım yapan. Öklit ile Diophantes'i karşılıklı okuyan. Hendesî dil ile adedî dili birbirine çeviren matematikçi. İLE Fizikçi. Mîzânü'l Hikme adlı kitabın yazarı. Bu kitapta, cisimlerin özgül ağırlıklarını tespit için icat edilen ve icat ettiği âletlerden bahseder ve ayrıca pek çok maddenin özgül ağırlığını verir. )
- HÂZİN[Ar. < HİZÂNE | çoğ. HUZZÂN] ile HAZÎN[Ar. < HÜZM]
( Hazine muhafızı, hazinedar, bekçi. İLE Hüzünlü, mahzun olarak, kederli, gamlı. | Hüzün verici. | Acıklı, üzüntü veren, dokunaklı. )
- HAZIN[Ar.] değil/yerine/= KIŞLIK YİYECEK
- HAZÎNE
( MUHABBET İLE DOLU OLAN GÖNÜL )
- HAZİNE ile/||/<> BEYTÜL MAL ile/||/<> İRÂD-I CEDÎD ile/||/<> HAZİNEDAR
( Sarayın para ve değerli eşyasının korunduğu yer. Devlet malı. İLE/||/<> Devlet hazinesi. İLE/||/<> III. Selim'in Nizam-ı Cedîd Ordusu için oluşturduğu, bazı vergileri kapsayan hazine. İLE/||/<>Saray hazinesini yöneten memur. )
- HAZİNE ile DEFİNE
( Divan şiirinde birçok güzellik unsuru hazineye benzetilmiştir. )
( GENC )
- HAZİNE ile MÎRÎ[Ar.]
( ... İLE Hükümetin, hazinenin malı olan, beylik. | Devlet hazinesi. )
- HAZİNE ile/ve/<> SUAL
( Sandık. İLE/VE/<> Anahtar. )
( Dışarıda. İLE/VE/<> Sende. )
- HAZİNET-ÜL ESMA
( TOPRAK )
- HAZIR ALMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÜRETMEK/YAPMAK
( [not] TO BUY A READY PRODUCT vs./and/but/||/<>/< TO PRODUCE/MAKE
TO PRODUCE/MAKE instead of TO BUY A READY PRODUCT )
- HAZIR BİLGİ ile/ve/değil/yerine YÖNLENDİRİCİ BİLGİ
- HAZIR YANIT ile BAHÂNE
- HAZIR OLMAK/OLAN ile/ve/<> İSTEKLİ OLMAK/OLAN
- HAZIR OLMAK/OLAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TÂLİP OLMAK/OLAN
- HAZIR OLMAK ile/yerine AKŞAMDAN(/ÖNCEDEN) HAZIRLANMAK
- HAZIR OLMAK ile BEKLENTİ
( TO BE READY vs. EXPECTATION )
- HAZIR OLMAK ile/ve/<>/değil/yerine HAZIRLIKLI OLMAK
- HAZIR (OLMAK) ile/ve/> RAHAT (OLMAK)
- HAZIR:
YERİ ve/||/<> YOLU
( Gelenin. VE/||/<> Gidenin. )
- HAZIR değil/yerine EMEK
( [not] READY but/instead of LABOUR )
- HAZIR ile HÂZIR
( ZÂHİRDE GÖRÜNEN VE BİLİNEN, İLİMLE BİLİNEN )
- HÂZIR ve NÂZIR
- HAZIR ile/ve VERİLİ
- HAZİRAN'IN 21/22'Sİ ile ARALIK'IN 21/22'Sİ
( En uzun gün ve günün kısalmaya başlaması. İLE En kısa gün ve günün uzamaya başlaması. )
( HAZİRAN[Süryanice] )
- HAZÎRE ile/ve/değil HÂMÛŞÂN
( ... İLE/VE/DEĞİL Sessizler, susmuşlar. [Mevlevî mezarlıkları] )
- HAZIRLAMA ile/ve/||/<>/> SUNMA
- HAZIRLANMA (İ'TİDÂD)
- HAZIRLA(N)MAK ile/ve/değil PROGRAM YAPMAK
( [not] TO GET READY vs./and/but PROGRAMMING )
- HAZIRLIK ile/ve DONANIM
( TO PREPARE vs./and RIGGING )
- HAZIRLIKSIZ ... ile/değil/yerine/>< HAZIRLIKLI ...
- HAZİRUN değil HAZIRUN
- HÂZÎZ[Ar.] ile HÂZÎZ[Ar.]
( Mutlu, mes'ud. İLE En aşağı, zîr. | Dağ eteği.[>< EVC: Zirve, doruk.] )
- Hazır olmadan susamazsın, susmaya hazırlan ve SUS!!!
- Hazır olmak için SUS!!!
- Hazırda SUS!!!
- HAZM ETMEK ile RÂZI OLMAK
- HAZM[Ar.] ile HAZM[Ar.]
( Kesin karar, sebat, direnme. | Doğru ve sağlam oy ve karar. İLE Midedeki yiyecekleri eritme, sindirme. )
- HAZMETMEK değil/yerine/= SİNDİRMEK
- HAZMETMEK ile/ve SORGULAMAK/SORGULAYABİLMEK
( "TO DIGEST" vs./and (ABLE) TO INTERROGATE )
- HAZRET(HZ.)[< HUZÛR (çoğ. HAZERÂT)][KURB, PİŞ-GÂH]
( Saygı ile büyüklere verilen/kullanılan unvan. | Kalenderce bir sesleniş. | Var oluş mertebelerinin her biri. )
- HAZÛL[Ar.] ile HAZÛR[Ar. < HAZER]
( Kimsesiz, yardımsız kalarak herşeyden mahrum sürünme. İLE Çok çekingen/dikkatli. )
- HAZZ[Ar.] ile HAZ/HAZZ[Ar. çoğ. HUZÛZ, HUZÛZÂT] ile HÂZ[Ar.]
( Kesme, kısaltma. | Kazıma, yırtma, silme. İLE Hoşlanma, zevklenme, sevinç, memnunluk. Hoşa giden duygulanım, hoşlanma. | Bir şeyden duyusal ya da tinsel sevinç duyma. | Sürdürülmesi istenilen ılımlı ve doygunluk veren coşku. | Baht, tâlih, nasip, saadet, kıymet. İLE Kir, pas. )
- HAZZ[Ar.] ile KISM[Ar.]
- HAZZ[Ar.] ile NASÎB[Ar.]
- HBOT/HYPERBARIC OXYGEN THERAPY[İng.] değil/yerine/= YÜKSEK BASINÇ OKSİJEN SAĞALTIMI, HİPERBARİK OKSİJEN TEDAVİSİ
- HBS/HOSPITAL INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= HASTANE BİLGİ DÜZENİ
- HBYS/HOSPITAL INFORMATION MANAGEMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= HASTANE BİLGİ YÖNETİM DÜZENİ
- HCI/HUMAN COMPUTER INTERACTION[İng.] değil/yerine/= INSAN BİLGİSAYAR ETKİLEŞİMİ
- HTK/HCT/HEMATOKRIT HEMATOCRIT[İng.] değil/yerine/= ALYUVAR YÜZDESİ
- HD 80606 B ile/ve/||/<>/< URSA MAJOR
( Bizden yaklaşık olarak 190 ışık yılı uzaklıkta bulunan "HD 80606 B" adlı gezegen, Ursa Major takımyıldızında bulunmaktadır. Jüpiter'den 4 kat daha büyük, gaz devi bir gezegendir. Bu ötegezegende rüzgârların hızı, saatte 17.380 km. hıza kadar ulaşabilmektedir. Dünyada kaydedilmiş en şiddetli rüzgârın hızı, saatte 408 km.'dir. Rüzgârların bu kadar şiddetli olma nedeni ise gezegenin yıldızı etrafındaki yumurta biçimindeki yörüngesidir. Bu yumurta biçimindeki yörüngede, yıldızına yaklaştığı noktalarda atmosfer hızla ısınıyor, bu ısı da atmosferde büyük bir kasırgaya yol açıyor. )
- EKRANDA/MONİTÖRDE:
HDMI ile/ve/||/<>/> DP
- (not HEADACHE) A HEADACHE
- HEALTHY vs. HEALTHFUL
- HEAR vs. LISTEN
- HEART ile/ve/||/<> EARTH
- HEAVINESS vs. PRIORITY
- HEAVINESS vs. PRIORITY
- HEBÂ ile ÂMÂ
- HEBÂ değil/yerine/>< ÇABA
- HEBÂ ile/değil/yerine FEDÂ
- HECCAV[Ar.] değil/yerine YERGİCİ
- HECE:
KAPALI/UZUN ile/ve/<> AÇIK/KISA ile/ve/<> UZATILMIŞ
( 1 harekeli, 1 sakin harf. İLE/VE/<> Harekeli harf. + 1 harf. )
( Son sadâ/hece, kısa kalamaz. )
( Sakin bitmeyen hiçbir hece, uzun hece olamaz! )
( LATİN'DE (KAPALI)
[ İz. İLE Biz. İLE Bâ. ]
[ Sesli > sessiz. İLE Sessiz > sesli > sessiz. İLE Sessiz > uzun sesli. ]
[ 1 harekeli, 1 sakin ] )
( Bir kere bakıp gülse, ölürüm, konuşamam.
[ Hafif-sakîl-veted-i mecmû ] gülse, ölürüm, konuşamam. )
( DAİRE [1]
[ 1 açık/kısa, 3 uzun heceden oluşan. ]
[ Veted-i mecmû, 2 sebeb-i hafiften oluşan. ] )
- HECE:
VURGULU ile/ve/||/<> VURGUSUZ
- HECE ile/ve/değil/yerine/=/||/<> OCAK
- HECE ve/||/=/<> SADÂ
- HECE[Ar.] yerine SESLEM
- HECELEME ile BÖLME
- HECELEME ile İMÂLE
( ... İLE Heceyi uzun okuma. | Meylettirme, bir tarafa doğru eğme. )
- HECİN ile YOZ
( Çift hörgüçlü ve çok hızlı koşan cins deve. | Tek hörgüçlü deve. İLE Tek hörgüçlü dişil deve. | Davar sürüsü. )
- HECTO- ile/||/<> CENTİ-
( Yüz, yüz kat. İLE/||/<> Yüzde bir, yüz. )
- HEDBE[Ar.]
( Ufak tespih böceği. )
- HEDEF ile/ve/> BAŞARI
( Başarıncaya kadar denemeye devam edin! )
( TARGET vs./and/> SUCCESS
You just keep on trying until you succeed. )
- HEDEF ile/değil GÖZLEĞİ
( ... İLE/DEĞİL Gözetleme yeri. | Dağların yüksek yerlerinde, nişan almak için ağaç ya da taştan yapılan belirli yer. )
- HEDEF ile/değil HİTAP
( "Ben" ve "Sen" sözcükleri ve kullanımı, bir hedef değil hitap aracıdır!
Yaşamımızdaki bazı/birçok şey (bu/şu/o),
"benim/senin/onun için böyle/şöyle/öyle!"
"bana/sana/ona göre böyle/şöyle/öyle!"
ya da
ben/sen/o,
"öyle istiyorsa öyledir"
"öyle düşünmüyorsa öyle değildir"
gibi ne yazık ki çokça kullanılan zırva ifadelerle hareket noktası oluşturulamaz! Yani kişi(kendi ya da başkaları), kendinden ve/ya da başkalarından hareket ederek bir sonuç alamaz, yargıda bulunamaz/bulunmamalıdır.
Bu tür, "ben/sen/o" ifadeleri, hitap için kullanılmak yerine bir hedef olarak hiçbir biçimde kullanılamaz. Bu "yaklaşım" ya da "ifade tarzı", öznellikle, demokratlıkla ya da "faşizmle" hiçbir şekil ve koşulda bağlantılandırılamaz/bağdaştırılamaz ya da indirgenemez de!
Son yıllarda, özellikle de sinema/dizi, kitap ve internetin, bilimsel ve/ya da kişisel araştırma ve yayınların, ülkemizde ve dünyada hızla yaygınlaşmasıyla, Amerika/Avrupa zihni ve diliyle yazılmış kitaplarda/filmlerde çokça kullanılan "Ben/Sen" sözcüklerinin etkisiyle de, ülkemizde, bazı/çoğu kişi tarafından yanlış/yamuk bir biçimde düşünsel çabası/becerisi yetersiz ya da benmerkezci kişilerin zihnine ve diline yerleşmiştir ne yazık ki. Toplum olarak bir anda düzeltilemeyecek olsa da, bireysel olarak yeterli bilgi ve bilinçle çok şey değişebilir/değiştirebiliriz. )
( Düşüncenin üstesinden gelemeyen, düşünenin üstesinden gelmeye çalışır. )
( [not] TARGET vs./but ADDRESSING )
- HEDEF ile/ve İDDİA
( TARGET vs./and ASSERTION )
- HEDEF ile UC
- HEDEFİ BELİRLEMEK ile/ve/||/<>/> ÇITAYI YÜKSELTMEK
- HEDER[Ar.] ile/değil HEBÂ[Ar.]
( Karşılığını alamama, boşa gitme, ziyan olma. İLE/DEĞİL Hiçbir işe yaramadan yok olma, boşa gitme. )
- HEDÎR ile NEVH
( Güvercin ve benzeri kuşların ötmesi. İLE Güvercinin nağme ile ötmesi. )
- HEDİYE[Ar.]/PEŞKEŞ[Fars.] değil/yerine/= ARMAĞAN
( MUNUS[Lat.]: Armağanlaşmak. )
- HEDİYE ile RÜŞVET
( PRESENT vs. BRIBE )
- HEDİYELEŞMEK ve/||/<>/> NİTELİKLİ BERABERLİK
- HEDONİ/HEDONIA[İng.] değil/yerine/= HAZ
- HEDY[Ar.] ile BEDENE[Ar.]
- HEDY[Ar.] ile BEYÂN[Ar.]
- HEFT-HÂN[Fars.] ile HEFT-HÂN[Fars.]
( "Yedi konaklık yol": Rüstem ile İsfendiyar'ın geçtikleri yol. İLE "Yedi sofra": Nev'î Zâde Atâî'nin tasavvuf niteliğinde olan bir mesnevîsi.[1627] )
- HEGEL ile/ve/||/<> FEUERBACH ile/ve/||/<> MARX
( Kant'ın takipçisi ve geliştiricisi. İLE/VE/||/<>/> Hegel'in öğrencisi ve Marx'ın öncüsü/hocası. İLE/VE/||/<>/> Hegel'in takipçi ve geliştiricisi. Feuerbach'ın öğrencisi. )
- HEGEL ve HZ. MUHMAMMED
( Bireşimi(tevhidi), felsefede bulan, en yetkin filozof. VE Tevhidi bilen ve sunan peygamber. )
- HEGEL ile/ve/=/||/<>/< PLATON GİBİ DAVRANAN ARİSTOTELES
- HEGEL'DE:
MANTIK BİLİMİ = METAFİZİK
- HEGEL'İN:
"DİYALEKTİK FELSEFESİ" değil
KURGUL FELSEFESİ
- HEGEMON ile/değil/yerine/>< EGEMEN
- HEGEMONYA[Yun. < HEGEMONIA]["HEGAMONYA" değil!] ile BASKI
( ... İLE Bir devletin, başka bir devlet üzerindeki siyasi üstünlüğü ve baskısı. )
- HEINZ KOHUT ile/ve/||/<> CHARLES STROZIER
( Strozier, Kohut'un yaşam öyküsünü yazmıştır. )
- HEINZ KOHUT ve/||/<> EMPATİ
( "Empati" makalesiyle çığır açmıştır.[1959] )
- HEINZ KOHUT ile/ve/||/<> JAMES F. MASTERSON
- HEKİM/HEKİMLİK değil/yerine/= OTACI/OTACILIK
( OTACI: Saray hekimi. )
- HEKİM ile NİTÂSÎ[Ar.]
( ... İLE Anlayışlı hekim. )
- Hekim'e KONUŞ!!!
- HEKİMLER ile/ve/<> PİLOTLAR
- HEKLEMEK"[İng. < HACKING] ile/değil/yerine/>< EKLEMEK
- HEKSİS ile/ve/||/<>/> FUSIS ile/ve/||/<>/> PSUKE ile/ve/||/<>/> HEGEMONİKON
- HEKSOZ ile PENTOZ
( Altı karbonlu monosakkaritler. İLE Beş karbonlu monosakkaritler. )
- HEKTAR ile DESYATİNA[Rusça]
( ... İLE Eski Rusya'da, 1,09 hektara eşit arazi ölçüsü. )
- HELÂ/HALÂ[Ar.]/KENEF[Ar. < KENİF]/KERİZ[Fars. < KARIZ]/AYAKYOLU/WC/TOILET[İng.]/00[Fr.]/TUVALET[Fr.] ile TUVALET
( Ayakyolu. İLE Gece giysisi. )
- HELÂHİL-NİSÂR[Ar.] ile HELÂHİL-RÎZ[Ar., Fars.]
( Öldürücü zehir saçan. İLE Öldürücü zehir saçan. )
- HELÂK ETMEK değil/yerine/= ÖLDÜRMEK/BİTİRMEK
- HELÂK OLMAK değil/yerine/= ÖLÜP BİTMEK
- HELÂK ve/<> ALLAH
( Helâk olmadan Allah'a kavuşulmaz. )
- HELÂL >< HARAM ile MÂRUF >< MÜNKER
( Pek kabul edilmemek ve onaylanmamakla birlikte, farzları yerine getirmemenin, eksikliklerin, yanlışların, en son noktada cezâsı yoktur/olmaz. İLE İnsanlığı ve geneli kapsayan yanlışların cezâsı da vardır. )
( MÂRUF: Herkesçe bilinen, tanınan, belirli, sanlı. | Şeriatın uygun gördüğü, beğendiği ve buyurduğu. )
- HELÂL ile CAİZ
- HELÂL ile/ve HELÂL
- HELÂL ile/ve/||/<> HİLÂL ile/ve/||/<> LÂLEH
- HELÂL[Ar.] ile MÜBÂH[Ar.]
- HELÂL ve/= RIZÂ
- HELÂL ile TAYYİP
- Hele bir SUS!!!
- HELEN ile BARBAR
( BAR BAR (BAĞIRMAK), BARBAR: BIR BIR KONUŞAN )
- HELEN ile GREK
- HELEZON değil/yerine/= SARMAYAY
- HELEZONLU ODUN BORULARI = EV'İYE-İ HELEZONÎYE = VAISSEAUX SPIRAUX, VAISSEAUX SPIRALÉES
- HELİKON[Fr. < Yun.]
( Çalgı ağızlığı ve pistonu olan, boyundan geçirilerek tutulan, çember biçimli, üflemeli bakır çalgı. )
- HELİKOPTER ile/ve ORNİTOPTER
( ... İLE/VE Kanat çırpacak biçimde düzenlenmiş hava taşıtı. )
- HELİKS/HELIX[İng.] değil/yerine/= SARMAL
- HELİKS ile BETAYAPRAK
( Proteinlerin ikincil yapısındaki spiral biçimi. İLE Proteinlerin ikincil yapısındaki yassı yapı. )
- HELKE ile/değil/yerine BAKRAÇ
( Bakraç, kova. İLE/DEĞİL/YERİNE Çoğunlukla bakırdan yapılan küçük kova. | Bir bakracın alabildiği miktar. )
- HELOZON değil HELEZON
- [not] HELP vs./and BUSINESS
- HELVA ile KOZ HELVA
( ... İLE Ceviz ve şekerle yapılan, ağdalı bir helva türü. )
- HELVA ile SABUNİYE
( ... İLE Bir tür nişasta helvası. )
- HELVA ile/ve TATLI
( Eskiden, tatlının genel adı, Helva idi. )
- HELYOGRAF[Fr.] ve RADAR YANSITICI BALON
( Güneşten yayılan ısı miktarını ölçmeye yarayan aygıt. | Güneşin ışıldadığı saatlerin süresini saptamaya yarayan aygıt. | Güneş ışınlarından gelen yararlanan optik telgraf aygıtı. | 30 km.ye kadar yansıtıcı. VE 38 km.ye kadar, özel folyo malzemeden, 5 güne kadar şişik kalan yer belirleyici. )
- HELYOTERAPİ/HELIOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= GÜNEŞLE SAĞALTIM
- HELYUM[Fr. < Yun.] ve/> HİDROJEN[Fr. < Yun.: HYDOR: Su. | GENNAN: Doğurmak.]
( Atom numarası 2, kaynama noktası 270 °C, ergime noktası -272 °C olan kimyasal olarak inert olan, atmosferde, radyoaktif minerallerde ve doğal gazlarda bulunan, renksiz bir gaz ve element. 2,2 K'de çok düşük viskoziteli bir süper iletken sıvıya dönüşür. Oksitlenmeyi önleyici olarak kullanılır. Orto helyum iki elektronunun spinleri paralel, parahelyumun terstir. [simgesi: He] VE/> Oksijenle birleşerek suyu oluşturan, atom numarası 1, rengi, kokusu ve tadı olmayan bir gaz. | XVI. yy.'da Paracellus tarafından keşfedilmiş, ilk kez 1766'da Cavandish tarafından çalışılmış ve daha sonra yakıldığında su elde edildiğini bulmuştur. 1898'de, Dewar, sıvı ve katı hidrojen elde etmiştir. Amonyak ve metanol sentezinde, metal oksit minerallerinin indirgenmesinde kullanılır. [simgesi: H] )
( ... VE/> MÜVELLİD-ÜL-MÂ )
- HEM
( BİR, AYNI )
- [hem] ÇOK OKUYAN ile/ve/||/<>/hem de ÇOK GEZEN
( Hangisi daha çok bilir?" sorusuna, birinden yana, iki yaklaşımda bulunuluyor. Doğru yanıt diye bir şey yok! İkisi de doğru ya/ya da yanlış olabilir. Fakat bilinebilecek bir şey varsa, o da ikisini de yapanın hiçbir şey bilmediğidir. Yani ne kadar bilmediğini anlayarak ve ne kadar daha anlaması gerektiğini anlar. "ŞİO ME NİHİL ŞİRE"[En iyi bildiğim şey, hiçbir şey bilmediğim!"] )
- HEM ..., HEM DE ... ile DURUMA GÖRE ...
- HEM, HEM DE ve NE, NE DE:
[İkisi birlikte kullanılır!/kullanılmalıdır!]
- HEM KARADA, HEM SUDA YAŞAYABİLEN CANLILAR ile/ve SÜRÜNGENLER ile/ve BALIKLAR
( Türkiye Kurbağa ve Sürüngenleri )
( ZÂT-ÜT-TENEFFÜS-İL-MÜZDEVİC, ZU-L-MAÂŞEYN/MÂÎŞEYN ile ... )
( FERZEND-İ ÂB: Suda yaşayan hayvanlar. )
( AMPHIBIANS vs. REPTILES and FISHES )
( AMPHIBIE avec ... et ... )
- [ne yazık ki]:
[hem] SUÇLU ile/ve/hem de/||/<>/> "GÜÇLÜ"
- HEMAFEREZ/HEMAPHERESIS[İng.] değil/yerine/= KAN AYIR-SEÇ (İŞLEMI)
- HEMAGLÜTİNASYON/HEMAGGLUTINATION[İng.] değil/yerine/= KAN KÜMELEŞMESİ
- HEMATEMEZ ile/||/<> MELENA
( Mide ya da yemek borusundan kan kusma. İLE/||/<> Sindirim düzeninden kanamalı dışkı. )
- HEMATİ[Fr. < Yun.] ile HEMATİT[Fr. < Yun.]
( Kanın, hemoglobinle renklenmiş kırmızı yuvarı. [Bir milimetreküp insan kanında, 5 milyon hemati vardır.] İLE Kırmızı ya da esmer renkte olan doğal demir oksidinden oluşan bir mineral [Fe2O3], kantaşı. )
- HEMATİT[Fr. < HÉMATITE] değil/yerine/= KAN TAŞI
( Kırmızı ya da esmer renkte olan doğal demir oksidinden oluşan, yaralardan akan kanı durdurmak için kullanılan bir mineral, hematit. )
- HEMATİT ile MANYATİT
- HEMATİT ile/||/<> MANYETİT/MAGNETİT
( Metalik gri ya da siyah renkte olan bir taş. İLE/||/<> Siyah manyetik bir mineral. )
- HEMATOLOJİ değil/yerine/= KAN BİLİMİ
( Kan üzerinde incelemeler yapan bilim. )
- HEM(AT)OPO(İ)ETİK ile HEM(AT)OPO(İ)EZ ile HEMAGLÜTİNASYON ile HEMATEMEZ ile HEMATOJEN ile HEMATOLOG ile HEMATOLOJİ ile HEMATOM ile HEMATÜRİ
( Kan yapıcı, kan oluşumu [ile ilgili]. İLE Kan yapımı, kan oluşumu. İLE Kan kümeleşimi. İLE Kan kusma. İLE Kan yapıcı, kan yoluyla. İLE Kanbilim uzmanı. İLE Kanbilim. İLE Kan toplağı. İLE Kan işeme. )
- HEMATÜRİ ile/||/<> PROTEİNÜRİ
( Sidikte kan bulunması. İLE/||/<> Sidikte protein bulunması. )
- HEMATÜRİ ile/||/<> PROTEİNÜRİ
( Sidikte kan bulunması. İLE/||/<> Sidikte protein bulunması. )
- HEMCİNS değil/yerine/= EŞEYDEŞ
- HEMCİNS ile/ve/değil/||/<> HEMDERT
( Varolanların tümü. | Cinsleri bir olan, aynı soydan. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Dertleri ortak/yakın olan kişiler. )
- HEM-DEM[Fars.] ile HEM-DEST[Fars.]
( Sıkı fıkı, canciğer arkadaş. İLE Kuvvet kudrette beraber olan, el ele veren. | Ortak. | Kumaş dokuyuculukta bir çırağa, artık tek başına çalışabilecek seviyeye geldiğini bildiren beratı veren kişi. )
- HEM-DEST
- HEM-DİL
( DÜŞÜNCELERİ, YÜREKLERİ BİR OLAN, GÖNÜLDEŞ )
- HEME OST ile HEME EZ OST
- HEMEN DEĞİŞİM ile/ve ÂNÎ DEĞİŞİM
( IMMEDIATELY ALTERATION vs./and SUDDEN ALTERATION )
- HEMEN ile DOĞRUDAN
( IMMEDIATELY vs. INDIRECT )
- HEMEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SICAĞI SICAĞINA
- HEMFİKİR değil/yerine/= DÜŞÜNDEŞ/OYDAŞ
- HEMFİKİR değil/yerine/= OYDAŞ
- HEMİANOPSİ ile HEMİPLEJİ ile HEMİSFER
( Yarım görmezlik. İLE Yarı inme. İLE Yarı küre. )
- HEMİNTH-/HEMİNTHO- ile/||/<> VERMİ-
( Kurt, solucan. İLE/||/<> Solucan. )
- HEMISFER/HEMISPHERE[İng.] değil/yerine/= YARI KÜRE
- HEMM[Ar.] ile GAMM[Ar.]
- HEMM[Ar.] ile HİMMET[Ar.]
- HEMM[Ar.] ile İRÂDE[Ar.]
- HEMM[Ar.] ile KASD[Ar.]
- HEM/NE PAYLAŞILANLAR/PAYLAŞILABİLENLER, HEM/NE PAYLAŞIL(A)MAYANLAR
- HEMODİLÜSYON/HEMODILUTION[İng.] değil/yerine/= KAN SEYRELIM
- HEMODİNAMİ/HEMODYNAMICS[İng.] değil/yerine/= KAN DOLAŞIM DEVİNIMLİĞİ
- HEMODİYALİZ/HEMODIALYSIS[İng.] değil/yerine/= KAN ARITIM/SÜZDÜRÜM
- HEMODİYALİZ ile HEMOGRAM ile HEMOLİTİK ile HEMOLİTİK ANEMİ ile HEMOLİZ ile HEMOPTİZİ ile HEMORAJİ ile HEMORAJİK ile HEMOSİTOMETRE ile HEMOSTATİK ile HEMOSTAZ
( Kan süzüm. İLE Tam kan sayımı. İLE Kan yıkımlı, kan yıkıcı. İLE Yıkımlı kansızlık. İLE Kan yıkımı. İLE Kan tükürme. İLE Kanama. İLE Kanamalı, kanama[yla ilgili]. İLE Kan sayar. İLE Kanama durdurucu. İLE Kanama durması, kanın durması. )
- HEMOFİLTRASYON/HEMOFILTRATION[İng.] değil/yerine/= KAN SÜZDÜRÜM
- HEMOGRAM/HEMOGRAM[İng.] değil/yerine/= KAN GÖZE ÇİZGESİ
- HEMOLİZ/HEMOLYSIS[İng.] değil/yerine/= ALYUVAR YIKIMI
- HEMORAJİ/HEMORRHAGE, BLEEDING[İng.] değil/yerine/= KANAMA
- HEMORAJİK DİYATEZ/HEMORRHAGIC DIATHESIS[İng.] değil/yerine/= KANAMA EĞİLIMİ
- HEMOSTAZ/HEMOSTASIS[İng.] değil/yerine/= KANAMA DURDURMA
- HEMOVİJİLANS/HEMOVIGILANCE[İng.] değil/yerine/= KAN TAKİP DÜZENİ
- HEMPA ile/||/<> HEMTA
( Ayaktaş, arkadaş[kötü işlerde]. İLE/||/<>/||/<> Yandaş, denktaş, arkadaş. )
- HEMPA[Fars.] ile/değil/yerine/>< KANKA/ARKADAŞ
( Kötü işlerde aynı amaçla ve birlikte hareket eden kişi, ayaktaş. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kan kardeşliği kadar yakınlıkla birlikte hareket eden/ler. )
- HEMŞİRE/ŞVESTER değil/yerine/= SAYRICI < KARDEŞ[KADIN]
- HEMZ[Ar.] ile LEMZ[Ar.]
( Örtülü ayıplama. İLE İthâm ederek ayıplama. )
- [ ’ ](Hemze) ile [ ‘ ](Ayn)
- HEMZEMİN ve/<> HEMDEM
- HENDEK ile/ve AZMAK ile/ve UR
( ... İLE/VE Su birikmiş hendek. İLE/VE Bir tür hendek. )
- HENDEK değil/yerine/= ÇUKUR
- HENDEK ile KUYU/TUYNUK
( Kuyu görüntüsü, bir kaynağı ya da bir kazanç kapısını simgeleyebilir. )
( ... ile Bİ'R[çoğ. ÂBÂR], BEVD
... ile BÂSİKA: Ağzına kadar su dolu olan kuyu. )
( ... ile ÇÂH, ÇEH )
( DITCH/TRENCH vs. WELL )
- HENGÂME[Fars.][HANGAME/ENDAME değil!] ile İZDİHÂM[Ar. < ZAHAM] ile CURCUNA
( Kavga, patırtı, gürültü. İLE Kalabalık, yığılma, kalabalıktan sıkışma. İLE Gürültülü, karışık durum. | Türk müziğinde, on zamanlı, altı vuruşlu küçük bir usûl. | Bu usûlle bestelenmiş yapıt. )
- HENÎ'[Ar.] ile MERÎ'[Ar.]
- HENRY CAVENDISH ile/ve/<> ANTOINE LAVOISIER
( [Hidrojen] Kâşifi. [1766] İLE/VE/<> Adlandıran. [1783] )
( Hidrojen )
- HEP ile/yerine/değil DAHA ÇOK
- HEP[Fars. < HEB] ile/değil İKİ (KEZ)
( [not] ALLWAYS vs./but TWO (TIMES)/TWICE )
- HEP ile İKİDE BİR
- HEP ile/değil/yerine OLABİLDİĞİ KADAR
- HEP ile/ve/<> SADECE
- HEPA/FİLTRE HİGH-EFFICIENCY PARTICULATE AIR FILTER[İng.] değil/yerine/= YÜKSEK VERİMLİ PARÇACIKLI HAVA SÜZGECİ
- HEPATİK ile HEPATOLOJİ ile HEPATOMEGALİ ile HEPATOSİT ile HEPATOSPLENOMEGALİ ile HEPATOTOKSİK
( Karaciğer [ile ilgili]. İLE Karaciğerbilim. İLE Karaciğer büyümesi. İLE Karaciğer gözesi. İLE Karaciğer/dalak büyümesi. İLE Karaciğere zararlı. )
- HEPATİT A ile/||/<> HEPATİT B ile/||/<> HEPATİT C ile/||/<> HEPATİT D ile/||/<> HEPATİT E
( Hepatit A virüsünün neden olduğu, genellikle kirli su ya da yiyeceklerle bulaşan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit B virüsünün neden olduğu, kan ve vücut sıvıları yoluyla bulaşan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit C virüsünün neden olduğu, kan yoluyla bulaşan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit B virüsü ile birlikte bulaş oluşturan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit E virüsünün neden olduğu, genellikle kirli su ile bulaşan bir karaciğer bulaşı. )
- HEPAT/O- ile KRAN(İ)YO- ile M(İ)YEL(O)- ile FLEBO- ile PNEUM-/PNEUMO-/PNEUMATO- ile PİYO- ile NEKRO-
( Karaciğer [ön ek]. İLE Kafa-, kafatası. İLE Omurilik [ile ilgili]. İLE Toplardamar [ile ilgili]. İLE Hava-, gaz-, akciğer. İLE İrinli, irin .... İLE Ölü/nekro-. )
- HEPATOMEGALİ ile/||/<> SPLENOMEGALİ
( Karaciğerin olağandışı büyümesi. İLE/||/<> Dalağın olağandışı büyümesi. )
- HEPİMİZ:
AYNIYIZ değil AYNI DEĞERDEYİZ
- HEPİMİZİ BİR YAPAN ile/ve/<> BAZILARIMIZI "AYRI" YAPAN
- HEPİMİZ(İN), ... ile/değil HER BİRİMİZ(İN), ...
- HEPİMİZ(İN) ile HERKES(İN)
- HEPTANRICILIK/TÜMTANRICILIK/PANTEİZM ile KÖKEN TANRI ile MİMAR TANRI ile YARATICI TANRI ile KİŞİ TANRI ile KAVRAM TANRI
- HEPTANRICILIK/TÜMTANRICILIK(PANTEİZM) ile HEPTANRIDACILIK(PANENTEİZM)
( Tanrı ile evrenin aynı şey olduğunu savunan görüş. | Tanrı'yı, etkin yaratıcı güç olarak belirlemekle birlikte Tanrı'yla dünyayı özdeşleştiren öğreti. ["Tek gerçek varlık, Tanrı'dır, dünya onun yansısıdır ya da türevidir. Buna göre, dünya, Tanrı'dan ayrı bir töz değildir".]
İLE
Tanrı'nın evreni kapsadığını ancak ondan daha büyük olduğunu savunan görüş. |
Her şeyin, Tanrı'da olduğunu öne süren öğreti. ["Gerçeklik, üç öğeden; ruhtan, doğadan, insandan oluşur. Ancak, bu üç öğenin temelinde, yüce varlık olan Tanrı vardır. Dünya, Tanrı'yla ve Tanrı'dadır, Tanrı'nın yanında değil ondadır, onun bağımlılığı altındadır, insanlık bu dünya ve yeryüzüyle sınırlı değildir, insanlık Tanrı'dadır, dolayısıyla ölümsüzdür ve tüm evrene yayılmıştır."] )
( PANTEISM vs. PANENTEISM )
- Her AN SUS!!!
- HER AN ile/ve/||/<>/> SÜREKLİ
- HER ANLAM/DA ile/ve/değil/||/<>/< HER ALAN/DA
- HER BABAYİĞİDİN HARCI DEĞİL ile HER BABAYİĞİDİN KÂRI DEĞİL
- HER BİÇİMDEN/GÖRÜNÜŞTEN ÇÖZÜLME/UZAKLAŞMA ve/||/<>/> YENİ VE YENİDEN BİÇİMLENME
- HER BİLDİĞİMİZİ ... ile/ve/||/<> HER SÖYLEDİĞİMİZİ ...
( Söylemiyoruz! İLE/VE/||/<> Biliyoruz! )
- HER BİR/BEHER[Fars.] ile BEHER/BEHERGLAS[Alm. < BECHER/GLAS]
( Her bir. İLE Silindir biçiminde cam deney çubuğu. )
- HER BİRİSİNE değil HER BİRİNE
- HER DERDE DEVÂ OLAN:
(")SARIMSAK(") ile/ve/değil/||/<>/< SARILMAK
- Her düşündüğünde SUS!!!
- HER ELİNİ SIKAN İLE ... ile/ve/<> HER CANINI SIKAN İLE ...
( Dost olma! İLE/VE/<> Düşman olma! )
- Her fırsatta DİNLE!!!
- Her fırsatta SUS!!!
- HER GÜN ...:
BİR ile/ve/||/<>/> ÜÇ ile/ve/||/<>/> BEŞ
İŞ/GÖREV
( [Her gün ...]
Büyük bir işi/görevi yerine getirebilmek. İLE/VE/||/<>/> En az üç orta işi/görevi yerine getirebilmek. İLE/VE/||/<>/> En az beş küçük işi/görevi yerine getirebilmek. )
- (HER GÜN) GERİNMELİ ve ESNEMELİ!
- HER HAFTA ile AYDA DÖRT KERE
- HER HALÜKÂRDA değil/yerine/= HER DURUMDA
- HER İKİ KAPILARIMIZ değil İKİ KAPIMIZ
- HER İKİSİ değil İKİSİ ya da HER BİRİ
- HER İŞE KARIŞMAK =/<> HİÇBİR İŞ YAPMAMAK
- HER KAVRAM ve/<> HER KAHRAMAN(/KİŞİ)
- HER KOŞUL ALTINDA GEÇERLİLER ile/ve/||/<>/> MÜKEMMELLEŞME
- (HER KOŞULDA) YAP!:
NE YAPABİLİYORSAN ile/ve/||/<> NE KADARINA SAHİPSEN ile/ve/||/<> NEREDEYSEN
( (IN ANY CONDITION) DO:
WHAT YOU CAN vs./and/||/<> WHAT YOU HAVE vs./and/||/<> WHERE YOU ARE )
- HER NE KADAR ŞÖYLE OLMASINA KARŞIN/RAĞMEN değil HER NE KADAR ŞÖYLE OLSA DA ya da ŞÖYLE OLMASINA KARŞIN
- HER NE MENEMSE" ile "HER NE ŞEYİMSE/SİKİMSE" |
ile/değil/yerine/||/<>/<
"HER NEYSE"
- HER NE OLURSA ve/||/<> DİLİM/İZ DURURSA
( Bana, benden olur. VE/||/<> Başım barış/selâmet bulur. )
- HER NEYSE değil/yerine NEYSE
- HER SEFERİNDE değil/yerine/= DEĞME KEZ
- HER ŞERDE, BİR HAYIR VARDIR değil HER ZAHMETTE, BİR RAHMET VARDIR
- HER ŞEY, DEĞİŞİR değil HER ŞEY, (BELİRLİ/BELİRSİZ) BİR ŞEYE GÖRE DEĞİŞİR
- HER ŞEY ile/ve/değil/||/<>/>/< HER ŞEYDE
- HER ŞEY ile HER ŞEY('İ)
( EVERY THING vs. EVERY THING )
- HER ŞEY ile HERŞEY('İ)
( Her şey, her şeyle ilişkili olduğu için hiçbir şeyi, sadece ve tek başına "her şey" olarak düşünemez ve dillendiremezsin. )
( Her şey, biraraya getirilmiş parçalar anlamını taşır. )
( EVERY THING vs. EVERYTHING
Everything implies a collection of particulars. )
- HER ŞEY(DE)/YER(DE) ile/ve HİÇBİR ŞEY(DE)/YER(DE)
( Herşeyin, zihnimizde olduğunu, bizim, zihinden öte olduğumuzu ve gerçekten yalnız başımıza olduğumuzu, ne zaman anlarsak, işte o zaman, herşey biziz. )
( When we realise that all is in our mind and that we are beyond the mind, that we are truly alone; then all is us.
Nothing is me, so I am nothing. )
( Hiçbir "şey", ben değildir; böylece, ben, hiçbir şeyim. )
( Herhangi bir şey, sadece o şey değildir. )
( Herhangi bir şey, bütünün bir yanını göstererek gizleyendir. )
( Herşey, kendi olmayanı da işaret etmektedir. )
( Can sıkmanın sırrı, herşeyi anlatmaktır. )
( [ON] EVERYTHING/PLACE vs./and [ON] NOTHING/PLACE )
- HER ŞEYİ BİLİYOR OLMAK değil ÇOĞUNLUĞUN, PEK FAZLA ŞEY BİLMİYOR OLMASI
- HER ŞEYİN KONUŞULABİLİRLİĞİ ile/ve/||/<>/>/< SÖYLEDİKLERİNİ TAMAMLAMASINI BEKLEMEK
- HER "ŞEYSİ" değil HER ŞEYİ
- HER "SORUNLARINI" (ÇÖZMEK) değil HER SORUNUNU (ÇÖZMEK)
- HER "VARLIK" değil VARLIK(VUCUD) ya da HER VAROLAN(MEVCUD)
- HER YERDE ile/ve/<> DİLDE, GÖNÜLDE
- HER YERDE ve/<> HER KOŞULDA
- HER YER(İ)(NDE) ile/ve HİÇBİR YER(İ)(NDE)
( EVERYWHERE vs./and NOWHERE | NOT ANYWHERE )
- Her zaman DİNLE!!!
- Her zaman DİNLE!!!
- Her zaman DİNLE!!!
- Her zaman SUS!!!
- HER ZAMAN ile "HER ZAMAN"I
( Genelin içinde düşünülen zaman. İLE Özelliği/farkı olan üzerine düşünülen "ZAMAN"ı. )
( EACH TIME vs. EVERYTIME )
- HER ZAMAN ile SÜREKLİ/DAİMA[Ar.]
( Zaman-ötesi oluş, tümüyle Şimdi'dedir. )
( EVERY TIME vs. ALWAYS/FOREVER
Timeless being is entirely in the now. )
- HER ile/ve BASİT HER
- HER ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BAZI
( [kitap] Okunmaz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Bazılarına başvurulur. )
( [eşya] Kullanılmaz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Bazıları saklanır. )
( [yazar] Sevilmez. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Bazıları (sadece) beğenilir. )
- HER ile HEP
( EACH/EVERY vs. ALWAYS )
- HER ile/ve HERHANGİ
- HER ... ile/değil HİÇBİR ...
- HER ile TÜM
( EACH/EVERY vs. ALL )
- HERA ile/ve/||/<> ATHENA ile/ve/||/<> AFRODİT
- HERAKLEITOS AÇMAZI ile/ve/||/<> ÇOKLUK AÇMAZI ile/ve/||/<> THESEUS AÇMAZI
- HERBAL[İng.] değil/yerine/= OTSU BİTKİ
- HERC Ü MERC değil/yerine/= ALTÜST, KARMAKARIŞIK, ALLAK BULLAK, DARMADAĞINIK
- HERCAİ MENEKŞE ile YABANİ HERCAİ MENEKŞE
( PANSY vs. WILD PANSY )
( VIOLA TRICOLOR HORTENSIS cum VIOLA TRICOLOR )
- HERCÂÎ[Fars.] değil/yerine/= YELTEK/GELGEÇ
( İsteğinde kararlı olmayan ya da konudan konuya geçiveren. | Aşkta, değişken, vefâsız. )
- HERDER ve/||/<>/> GOETHE ve/||/<>/> SCHILLER
( 25 Ağustos 1744 - 18 Aralık 1803 VE/||/<>/> 28 Ağustos 1749 - 22 Mart 1832 VE/||/<>/> 10 Kasım 1759 - 09 Mayıs 1805 )
- HEREDİTE/HEREDITY[İng.] değil/yerine/= KALITIM, SOYA ÇEKİM
- HEREDİTE ile HEREDİTER ile HERİTABİLİTE
( Kalıtım, soyaçekim. İLE Kalıtsal. İLE Kalıtılabilirlik. )
- HEREDİTER/HEREDITARY[İng.] değil/yerine/= KALITIMSAL
- HEREDOT ile/ve/değil TUKİDİDES
- HEREKE ile/ve KAYSERİ ile/ve BÜNYAN ile/ve YAHYALI ile/ve TAŞPINAR ile/ve SİVAS ile/ve KARS ile/ve BERGAMA ile/ve LADİK ile/ve MİLAS ile/ve ISPARTA
- HEREKE ile/ve SİVAS
- HERETİK ile HERMETİK
- HERETİZM ile ATEİZM ile PANTEİZM
- HERHALDE ile/ve/||/<> BELKİ (DE)
- HERHALDE değil/yerine YÜKSEK/BÜYÜK OLASILIKLA
- HERHALDE ile HER HALDE
( Tahmin, belki. İLE Mutlaka, kesinlikle. )
- HERHALDE["HERALDE" değil!] ile/değil/yerine SANIRIM
- HERHANGİ BİR ARKADAŞININ, SENİ, PARA İSTEMEK İÇİN ARAMASI ile TANIDIĞIN VE SEVDİĞİN BİR ARKADAŞININ, SENİ, PARA İSTEMEK İÇİN ARAMASI
- HERHANGİ BİR) DÜŞÜNCEYE:
MAHKÛM/İYET ile/ve/değil/yerine HÂKİM/İYET
- HERHANGİ BİR KİŞİ (OLAN/OLMAK) ile/ve/değil/yerine BELİRLİ BİR KİŞİ (OLAN/OLMAK)
- HERHANGİ BİR ŞEY ile HERHANGİ BİR ŞEY('İ)
( ANYTHING vs. ANYTHING )
- HERHANGİ BİRİ OLMAK ile/değil/yerine BELİRLİ BİR KİŞİ OLMAK
- [ne yazık ki]
HERHANGİ BİR YERDEKİ ADÂLETSİZLİK ile/değil/yerine/></> HER YERDEKİ ADÂLET
( Tehdit. İLE/DEĞİL/YERİNE/>> Düzen. )
( Herhangi bir yerdeki adâletsizlik, adâleti tehdit eder her yerde. )
( Injustice anywhere is a threat to justice everywhere. )
- HERITAGE and LEGACY
- HERKELE[Ar.] ile HERGELE[Ar.]
( İnce, zarif, hoş. | Hoşluk, incelik. İLE Eşek sürüsü. | Binek ve taşıta alışmamış [akıllı] hayvan. | Terbiye ve görgüden uzak, bayağı, aşağılık kişi. )
- HERKES BİLİRLERDİ değil HERKES BİLİRDİ
- HERKES, "HER ŞEYİN FARKINDA"
ile/değil/||/<>/<
"HİÇKİMSE, HİÇBİR ŞEYİN FARKINDA DEĞİL" DEĞİL
- HERKES, KENDİ İŞİNE BAKSIN! değil HERKES, KENDİ İÇİNE BAKSIN!
- HERKES YAPAMAZ ile/ve/değil HERKES, HER ZAMAN (KOLAY KOLAY) YAPAMAZ
- HERKES YAPIYORSA BIRAK YAPSINLAR | KİMSE YAPAMIYORSA BEN NASIL YAPAYIM ile/değil/yerine/>< HERKES YAPIYORSA BEN DE YAPABİLMELİYİM | KİMSE YAPAMIYORSA BEN YAPAYIM
- HERKES ile BİRÇOK
( EVERYBODY vs. MANY )
- HERKES ile/değil/yerine ÇOĞUNLUK
- HERKES ile/ve/değil/yerine HAZIR OLAN HERKES
( [not] EVERYBODY vs./and/but EVERYBODY WHO ARE READY
EVERYBODY WHO ARE READY instead of EVERYBODY )
- HERKES ile HEPİMİZ
( EVERYBODY vs. ALL OF US )
- HERKES ile/ve/değil/||/<> HERHANGİ BİRİ
- HERKES ile "HERKES"İ
( Genelin içinde düşünülen kişiler. İLE Özelliği/farkı olan üzerine düşünülen "KİŞİ"yi. )
( EVERYBODY vs. "EVERYBODY" )
- HERKES ile MİLLET
( EVERYBODY vs. PEOPLE )
- HERKES ile ORTAK DİLDE HERKES ile AYRIMSIZ HERKES
- HERKESE YETİŞMEYE ÇALIŞMAK ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> KENDİNE GEÇ KALMAK
- HERKESE ...'YA DİKKAT ETMESİNİ TAVSİYE EDİYORUM değil HERKESİ ...'YA DİKKAT ETMESİ İÇİN UYARIYORUM
- HERKESİN:
"BEYNİ" değil ZİHNİ
:FARKLI ÇALIŞIR
- HERKESİN:
YANLAŞTIĞI KİŞİ/LER ile/ve/değil/||/<>/< İYİ ANLAŞTIĞI KİŞİ/LER
- Herkesle herşeyi konuşma fakat her ayrıntıyı KONUŞ(ABİL)!!!
- HERKESTE VAR değil HER YERİ/ŞEYİ KAPLAYAN
- HERKEZ değil HERKES
- HERMANN von MEYER ve/<>/> GERHARD HEILMANN
( 03 Eylül 1801 - 02 Nisan 1869 ve/||/<> 25 Haziran 1859 - 26 Mart 1946 )
- HERMENEUTİK
( HERMENEUTICS )
- HERMENEUTİK ve FELSEFÎ ANTROPOLOJİ
- HERMENEUTİK ile/ve FELSEFÎ HERMENEUTİK
- HERMENEUTİK ve SANAT
- HERMES ile HERMES
( MISIR - BÂBİL - İRAN / İSLÂM'DA[İDRİS] ile YUNAN )
( TOTH ile HERMES TRIMEGISTES )
- HERMES = İDRİS(Terzi) = ERMİŞ(Anadolu Türkçe'si) = HİRAMUS = HERMESE = HERMESÜ'L-HİRAMİSE(Araplarca) = THOT(Mısır'da) = HERMİS
( )
- HERMETİK EĞİTİM
( 1. Gövde Eğitimi.
2. Hayvansal Ruh Eğitimi.
3. İnsani Ruh Eğitimi. )
- HERMETİK ÖĞRETİ ile HERMES
- HERMETİK ile/ve HERMENEUTİK
( ... İLE/VE Farklı bakışlarla aynı olguya bakma olanağını sunmak/kazandırmak. Çok anlamlılığa izin vermektir. )
( Hermes. İLE/VE Dilthey. )
( Hermeneutik'in amacı: Tekil tarihsel varoluşun anlaşılması. )
( ... İLE/VE Aslına uygun okuyabilme. )
- HERMETİK ile/ve/> HERMENION ile/ve/> HERMENEUTİK
( Kilitli, örtük, mühürlü. İLE/VE/> Anlamlandırma. İLE/VE/> Şifrelerin çözümlenip yorumlanması. )
- HERNİ/HERNIA[İng.] değil/yerine/= FITIK
- HERNİASYON/HERNIATION[İng.] değil/yerine/= FITIKLAŞMA
- HERO ve/||/<> İLKBAHAR, YAZ, SONBAHAR, KIŞ... VE İLKBAHAR
( ve/||/<>
)
( )
- HER ŞEY İLE HER ŞEY ile/ve HER ŞEY İLE BİR ŞEY
( EVERYTHING WITH EVERYTHING vs./and EVERYTHING WITH A THING )
- HERŞEY ve CESÂRET
- HERŞEY ile/ve/değil/yerine ÇOK ŞEY
- HERŞEY ile/ve GÜVENİLİRLİK
( Masum ve basit olana güvenme cesâretine pek az kişi sahiptir. )
( EVERYTHING vs./and RELIABILITY
Very few are those who have the courage to trust the innocent and the simple. )
- HER ŞEY ilefakat HERKES/TE
( Olabilir. İLE/FAKAT Olamaz. )
- HER ŞEY ile/ve HER ŞEYE HER ŞEYİ SÖYLEYEBİLMEK
( HER SÖYLEDİĞİN DOĞRU OLMALI HER DOĞRUYU SÖYLEMEK DOĞRU DEĞİLDİR HER SÖYLEDİĞİN HAKK OLMALI HER HAKK'I SÖYLEMEK HAKKIN DEĞİLDİR )
- HER ŞEY ile HER ŞEY('İ)
( EVERYTHING vs. EVERYTHING )
- HER ŞEY ile HİÇBİR ŞEY
( Zamanla telâfi edilebilir. İLE Geçip giden zaman, hiçbir şeyle telâfi edilemez. )
- HER ŞER'DE/ŞEYDE, BİR HAYIR VARDIR ile/değil HER ŞER'DE/ŞEYDE, BİR OLABİLİR/ARAMAK GEREK
- HERŞEYDEN ÖNCE ... ile/değil/yerine TÜM BUNLARIN YANISIRA ...
- (HERŞEYE) BURNUNU SOKMAK/SOKUYOR OLMAK ile/ve (HERŞEYE) MAYDANOZ OLMAK
- HERŞEYİ BİLEN ile/değil KENDİNİ BİLEN
- (HERŞEYİ) ELLEMEMELİ/DOKUNMAMALI!
- HERŞEYİ İÇİNE ALAN ile/ve HERŞEYİN İÇİNDE OLAN
( INCLUDES EVERYTHING vs./and IN EVERYTHING )
- HER ŞEYİ İÇİNE ALAN HER ŞEYİN İÇİNDE OLAN
- HERŞEYİ KAPSAYICI/LIK ile/ve/değil/<> HİÇBİR ŞEYE İNDİRGENEMEZ/LİK
- HER ŞEYİ) KOKLAMAMALI!
- HERŞEYİ YAZMAK ile/ve/değil/yerine YAZILABİLDİĞİ KADAR/INI YAZMAK
- HERŞEYİN ANLAMINI ÇÖZMEK ve/=/||/<>/> HİÇBİR ŞEYİN ANLAMININ, (PEK DE FAZLA) OLMADIĞINI ANLAMAK
- HERŞEYİN DÜZELECEĞİNE ve/||/<> HERŞEYİ DÜZELTEBİLECEĞİNE ve/||/<> HERŞEYİN BİTECEĞİNE
( İnanarak dileyelim! VE/||/<> İnanarak çabalayalım! VE/||/<> İnanarak sabredelim! )
- Herşeyin (düzgün/yolunda) yürümesini istiyorsan SUS!!!
- HERŞEYİN KURAMI[THE THEORY OF EVERYTHING] ve/<> I ORIGINS
( Stephen Hawking'in yaşam öyküsü ve "Zamanın Kısa Tarihi" kitabı üzerine... VE/<> Gözün ve doğanın sınırsızlıkları, bilim ve bilin(e)meyen alanların/durumların ilişkisi ve/ya da birlikteliği üzerine önemli iki film. )
- ... HERŞEYİN EN İYİSİNE LÂYIKTIR ile/değil ... HERŞEYİN EN İYİSİNİ YAPAR/DI
- HERTZ:
60 ile/<>/> 90 ile/<>/> 120 ile/<>/> 144
- HERTZ ile KİLOHERTZ
( Saniyede bir titreşim yapan devirli bir olayın frekansına eşit frekans birimi. İLE Bir saniyede bin titreşimi olan elektromanyetik dalga boyu ölçüsü birimi. )
- ... HESABI (İLE) ile/değil ... HASEBİ (İLE)
- HESABI:
"YIKMAK" ile/ve/değil/yerine "YÜKLEMEK"
- HESABINI GÜDMEK/YAPMAK ile/<> DAVASINI GÜDMEK/YAPMAK
- HESABINI SORMAK ile HESABI TAKİP ETMEK
- HESABINI TUTMAK ile HESABINI YAPMAK
- HESABINI YAPMAK ile/ve HESABINI TUTMAK
- HESAP BAKİYESİ değil/yerine/= SAYANAK KALANCASI
- HESAP CETVELİ değil/yerine/= SAYIŞ ÇİZELGESİ
- HESAP CÜZDANI değil/yerine/= SAYANAK BETLEĞİ
- HESAP EDİLME/HESAPLANMA değil/yerine/= SAYIŞILMA
- HESAP ETMEK/HESAPLAMAK değil/yerine/= SAYIŞLAMAK
- HESAP[Ar. < HİSBE]/CALCULUS = ÇAKILTAŞI
( Çakıltaşlarını saymaktan gelir. )
- HESAP-KİTAP (YAPMAK, ORTADA)
- HESAP MAKİNESİ değil/yerine/= SAYIŞ YAPAR
- HESAP MAKİNESİ ile/ve/||/<>/><//> TELEFON
( )
- HESAP SAHİBİ değil/yerine/= SAYANAK İYESİ
- HESAP SORMAK ile/değil/yerine ANLAMAK ÜZERE SORU SORMAK
- HESAP SORMAK ile/değil/yerine ÇÖZÜM/KATKI SUNMAK
- HESAP SORMAK ile/değil/yerine ÖRNEK OLMAK
- HESAP SORMAK ile/değil/yerine UYARMAK
- HESAP VERİLEBİLİRLİKTE:
DİKEY ile/ve/||/<> YATAY
( Oy/seçim. İLE/VE/||/<> ... )
- HESAP ile/ve/değil/||/<>/< AKD
( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Parmak hesabı. )
- HESAP ile/ve GEREKÇE
- HESAP ile/ve GÖZLEM
( TO THINK vs./and OBSERVATION )
- HESAP değil/yerine/= SAYIŞ
- HESAP/ACCOUNT değil/yerine/= SAYANAK
- HESAPLAMA/COMPUTATION değil/yerine/= SAYIŞIM
- HESAPLAMA:
MÜHENDİSLİK ve/||/<> LOJİSTİK
- HESAPLAMA ile/ve/<> AÇIKLAMA
- HESAPLAMA ile PARAKETE HESABI
( Gemilerin gittiği yön ve yaptığı hıza göre, bulunduğu yerin tahmini olarak hesaplanması. )
- HESAPLAMALI!
- HESAPLAMALI ile BELİMSEL
- HESAPLANABİLİRLİK ile/ve/>< HESAPLANAMAZ SAYILAR
- HESAPLAŞMA ile/ve/değil/yerine YÜZLEŞME
- HESAPLAŞMAK ile/ve/değil/||/<> HELÂLLEŞMEK
- HESAPLAŞMAK değil/yerine/= SAYIŞMAK
- HESAPLAŞMAYI:
KENDİNLE YAPMAK ile/ve KENDİNE YAPMAK
( TO GET EVEN WITH: YOUR SELF vs./and TO YOUR SELF )
- HETEROATOM ile KARBON İSKELE
( Karbon dışındaki atomları içeren bileşik. İLE Sadece karbon ve hidrojen atomlarından oluşan iskelet. )
- HETEROGREFT/HETEROGRAFT[İng.] değil/yerine/= AYRI TÜR YAMASI
- HETEROJEN/HETEROGENOUS[İng.] değil/yerine/= AYRIŞIK
- HETEROJEN (KARIŞIMLAR) ile HOMOJEN (KARIŞIMLAR)
( Gözle ayırt edilebilen farklı fazlardan oluşur. İLE Tek bir fazda homojen bir biçimde dağılmış nesnelerden oluşur. )
- HETEROJENİSITE/HETEROGENICITY[İng.] değil/yerine/= AYRI TÜRELLİLİK
- HETEROSİKLİK KİMYA ile/||/<> AROMATİK KİMYA / KARBOHİDRAT KİMYASI
( Heterosiklik bileşiklerin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Aromatik bileşiklerin kimyasını inceleyen bilim dalı. )
- HETEROTOPİ/HETEROTOPY[İng.] değil/yerine/= KONUM DIŞILIK
- HEVÂ
( HEVES, İSTEK, ARZU | KEYİF )
- HEVÂ-HEVES
- HEVÂ[Ar.] ile ŞEHVET[Ar.]
- HEVENK[< Fars.]
( Bir ipe geçirilmiş ya da birbirine bağlanmış, yaş yemiş ya da sebze bağı. )
- HEVES KIRILMASI ve/<>/> YALNIZLIĞA YÖNELİM/DÜŞKÜNLÜK
- HEVES/ŞEVK değil/yerine/= İSTEYİŞ/İSTEK
- HEVES ile GIPTA
- HEVES ile/ve/değil/yerine/||/<>/> HEDEF
( [kişiyi ...] Oyalar. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Yola çıkarır. )
- HEVES ile/ve HEYECAN
- HEVES ile/değil/yerine İDEAL
( Yetersiz zihinlerde. İLE/DEĞİL/YERİNE Yetkin zihinlerde. )
- HEVES değil/yerine/= KÖSEME
- HEVES ile/ve/değil/yerine/<>/> TUTKU
- HEVESKÂR/HEVESLİ değil/yerine/= KÖSEMELİ
- HEVESKÂR ile/ve/değil/yerine GAYRETKÂR
( Olgun kişi, kişileri topluma yararlılık konusunda heveslendirerek, iyi çalışmalarını sağlar. )
- HEVESKÂR ile TALEBE
( İsteme[/eğilimli]. İLE Gayret eden, İsteyen[talep eden]. )
- HEVESKÂR ile/değil/yerine TALEPKÂR
( Tembel olur. İLE/DEĞİL/YERİNE Gereğini yerine getirebilecek kadar çalışkan olur. )
- HEVESLİ ile/ve HAZIR
- HEY ... ile EY ...
- HEYACAN değil HEYECAN
- HEYBE/ÇANTA ile/ve/||/<> CEP
( Bilgiyi, heybene/çantana at / cebinde bulunsun! [Ne zaman, nerede, nasıl işe yarayabileceği bilinmez!] )
- HEYBE[Ar. < AYBE] ile HEYBET[Ar.]
( Omuzda taşınan, içine öteberi koymaya yarayan, kilim ya da halıdan yapılmış iki gözlü torba. | Omuza geçirilebilen tek gözlü bir çanta türü. | Eril üreme örgeni.[Güney İkizdere -Rize'de] İLE Korku ve saygı uyandıran görünüş. )
- HEYBE ile HURÇ
( ... İLE Genellikle yelken bezinden yapılmış büyük heybe. )
- HEYBE[Ar. < AYBE] değil/yerine/= MANÇUK/ÇUG[dvnlgttrk]
- HEYBET[Ar.] ile CELÂLET[Ar.]
- HEYBET >< ÜNS
- HEYECAN:
"HATA YAPTIRABİLİR" ve/fakat/||/<>/> HAK'I YAPTIRIR
- HEYECAN:
TÜMELİN > TEKİLLEŞMESİ
- HEYECAN ile/ve ACELE
( EXCITEMENT vs./and HASTE )
- HEYECAN[Ar.] değil/yerine/= COŞUNTU
- HEYECAN ile/ve DAVET
- HEYECAN ile/ve ENERJİ
( EXCITEMENT vs./and ENERGY )
- HEYECAN ile/ve/> ETKİ
- HEYECAN ile GERGİNLİK
- HEYECAN ile HELECAN
( ... İLE Yürek çarpıntısı, çarpıntı. )
- HEYECAN ile/ve/değil TELÂŞ
- HEYECAN ile/ve/değil/||/<>/< ÜMİT
- HEYECAN ve/=/<> YARATIM
- HEYECAN ile/ve YOĞUN İLGİ/İSTEKLİLİK
( EXCITEMENT vs./and ENTHUSIASM )
- HEYECANLAN(M)IYORUM ile/ve/değil/yerine/<> HEYECANI(MI) İÇİMDE TAŞIYORUM/TUTUYORUM
- HEYELAN[Ar.][HEYALAN değil!] değil/yerine/= GÖÇÜ/KAYŞA
( Toprak kayması. )
- HEY'ET:
HEYULA ve/ SÛRET-İ CİSMİYE ve/ SÛRET-İ NEV'İYE ve/ ŞEKİL/BİÇİM ve/ SÛRET-İ VEHMİYE
- HEYET ile/ve/||/<> HAZİRUN
- HEYET[Ar.]/KOMİTE[Fr. < COMITE][İng. COMMITTEE] değil/yerine/= KURUL
- HEYET ile/ve/||/<>/< MAHİYET
( Mâhiyet + Sûret + Ârazlar. İLE/VE/||/<>/< Öz. )
( Mâhiyet, taksim edilmez. )
( Mâhiyetten istisna yapılmaz. )
( CONFIGURATION vs./and/||/<>/< QUIDDITY/ESSENCE )
- HEYET ile/ve/<> METAFİZİK
- HEYET-İ ÂYÂN ile/ve/||/<> HEYET-İ MEBÛSAN
- HEY'Î[Ar.] ile HEYÎ[Ar.]
( Astronomi ile ilgili. İLE Madde, varolan. )
- HEYKEL[Ar.] değil/yerine/= ANIT/YAPIT/YONTU
( STATUE vs. MONUMENT )
- HEYKEL ile KOLOSAL
( ... İLE Büyük boyutlu ve masif mimari ögeleri ve heykelleri niteler. )
- HEYKEL ile/ve/değil MOZOLE[Fr. < Yun.]
- HEYKEL ile PIETA
( ... İLE Kucağında, ölü İsa Mesih'i tutan Meryem Ana heykeli. )
- HEYKEL ile/ve TORS
( ... İLE/VE Gövde heykeli. )
- HEYKELTRAŞ ile/ve/||/<> MİMAR
( Her mimar, heykeltraş değildir fakat her heykeltraş, aynı zamanda da mimardır. )
- HEYÛLA ve/<> SÛRET ve/<> ŞEKİL ve/<> NİTELİK
- HEZEL[Ar. < HEZL] ile MİZÂH[Ar.]
( Çevresindekileri neşelendirmek amacıyla yazılan ya da söylenilen söz. | Bir şiiri ya da şiir parçasını şakalı bir anlatıma çevirme. İLE Eğlendirme, güldürme ve birinin davranışına, incitmeden takılma amacını güden ince alay. | Gerçeğin güldürücü yanlarını ortaya koyan yazın türü. )
- HEZER
( Çekinme, zarar verecek şeyden korunma. )
- HEZEYAN/DELİRİUM değil/yerine/= SABUKLANI/SAÇMALAMA
- HEZEYAN/SABUKLANMA ile/değil/yerine/>< COŞKU
- HEZEYAN değil/yerine/= SAYIKLAMA
- HI/HEALTH INFORMATICS[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK BİLİŞİMİ
- HİBÂ[Ar.] ile HİBÂ[Ar. çoğ. AHBİYE]
( Vergi. | Bahşiş. | Bayana kocasından kalan hisse. İLE Keçeden ya da abadan yapılmış göçebe çadırı, oba. )
- HİBB[Ar.] ile HİBB[Ar.]
( Sevgi, sevgili. | Yol arkadaşı.[çoğ. AHBÂB] İLE Hilekâr, aldatıcı, kurnaz. )
- HİBBE[Ar. < HİBEB] ile HİBE[Ar. < HİBÂT]
( Paçavra, kesilmiş kumaş parçası. İLE Bağışlama, bağış. )
- HİBE değil/yerine/= BAĞIŞ
- HİBE[Ar.] ile HEDİYE[Ar.]
- HÎBE değil HİBE
- HİBE[Ar.] ile İ'TÂ'[Ar.]
( Mülk olarak vermek. İLE Vermek, bir şeyi, alıcısına ulaştırmak. )
- HİBE[Ar.] ile MİNHA[Ar.]
- HİBE[Ar.] ile Nİ'MET[Ar.]
- HİBERNASYON/HIBERNATION[İng.] değil/yerine/= KIŞ UYKUSU
- HİBRE[Ar.]
( Birebir yaşanmışlıktan elde edilen bilgi. )
- HİBRİDİZASYON/HYBRIDIZATION[İng.] değil/yerine/= MELEZLEME
- HİBRIT/HYBRID[İng.] değil/yerine/= KATIŞIK | KIRMA
- HİÇ ABARTISIZ" değil ABARTISIZ/MÜBALAĞASIZ
- HİÇ BİLMEMEK ile ANIMSA(YA)MAMAK
( Anımsanacak neyi unuttum? )
- HİÇ DE ... ile PEK DE ...
- HİÇ ETMEK ile/ve/değil/<> PİÇ ETMEK
- HİÇ KAÇINILMAZ değil KAÇINILMAZ
- HİÇ Mİ HİÇ (DÜŞÜNMEMEK, UĞRAŞMAMAK)
- HİÇ ÖNEMİ YOK ile/değil ÖNEMLİ DEĞİL
- HİÇ ŞEKERSİZ/MAKYAJSIZ değil ŞEKERSİZ/MAKYAJSIZ
- HİÇ SEVMEM ile/değil/yerine PEK SEVMEM
- HİÇ TARTIŞMASIZ/KATKISIZ/PEŞİNATSIZ ... değil TARTIŞMASIZ/KATKISIZ/PEŞİNATSIZ ...
- HİÇ VAR OLMAMAK değil/yerine "TELEF OLMAK"
- HİÇ YOKTAN ... değil HİÇ, YOKTAN, ...(HİÇ, YOKTAN İYİDİR)
- HİÇ ..." ile/değil "HENÜZ ..."
- HİÇ ile/ve/||/<> HİÇ-"LİK"
- HICÂ[Ar.] ile 'AKL[Ar.]
- HİCÂ[Ar.] ile HİCÂ'[Ar.]
( Bilmece, bulmaca, yanıltmaca. İLE Hicvetme, yerme. )
- HİCÂB[Ar.] ile KİTMÂN[Ar.] ile İHFÂ'[Ar.] ile SETR[Ar.]
- HİCÂB[çoğ. HÜCÜB] değil/yerine/= UTANMA, SIKILMA | PERDE | AYIP | SÜLÛKA ENGEL OLA(BİLE)N HERŞEY
- HİCÂC[Ar.] ile HİCÂC[Ar. < HÜCCET]
( Gözün ikinci tabakası. İLE Kanıtlar/deliller, hüccetler, vesikalar, senetler. )
- HİCAL[Ar. < HACLE] ile HİCÂL[Ar. < HECL]
( Gelin odaları. İLE Çukurlar, uçurumlar. )
- HİCAP[Ar.] ile/ve/||/<> HÂCİP[Ar.]
( [örtülmesi gerekeni ...]
Örtmek. İLE/VE/||/<> Örten. )
- HİÇBİR ŞEY
- HİÇBİR ŞEY HAKKINDA KONUŞMAMAK ile/ve/= HERŞEY HAKKINDA KONUŞUYOR OLMAK
( Bir metafizikçi olmak, hiçbir şey hakkında konuşmamak demektir. )
- HİÇBİR ŞEY ile HİÇBİR ŞEY('İ)
( RIEN )
( NOTHING vs. NOTHING )
- HİÇBİR ŞEYE SAHİP OLMAMAK değil HİÇBİR ŞEYİN, BİZE SAHİP OLMAMASI
- HİÇBİR YERDE/LİK ile/ve/değil YOK/LUK
- HİÇBİR ZAMAN değil/yerine/= YOK KEZ
- HİÇBİRİMİZ ile HİÇKİMSE
- HİÇBİRİSİ değil HİÇBİRİ
- HİÇÇİLİK = ADEMİYUM MEZHEBİ = NIHILISM[İng.] = NIHILISME[Fr.] = NIHILISMUS[Alm.] = NIHIL[Lat.]
- HİÇÇİ/LİK ile/ve/||/<>/> ALAYCI/LIK/MÜSTEHZİ
- HİÇÇİLİK/NİHİLİZM ile VAROLUŞÇULUK/EGZİSTANSİYALİZM
( Her türlü anlam, değer ve amaç reddini savunan felsefi görüş. İLE Bireyin özgürlüğünü ve varoluşsal sorumluluğunu vurgulayan felsefi görüş. )
- HİÇGÖRÜ ile/değil/yerine/></> İÇGÖRÜ
- HİCÎR[Ar.] ile HİCR[Ar.]
( Huy, âdet, tabîat. İLE Ayrılık. | Sayıklama, saçmalama. )
- HİCİV/HİCV[Ar. < (aslı) HECV]/SATİR değil/yerine/= YERGİ/TAŞLAMA[Ar. TÂRÎZ]
( Birini, bir toplumu, bir düşünceyi, bir nesneyi ya da bir göreneği yermek için yazılmış yazı/şiir ya da söylenmiş söz. İLE "Taşlamak." | Sert madenleri aşındırıcı bir taşla parlatma ve yerine uymasını sağlama. | Alaylı halk şiiri. | Kapalı bir biçimde, dolaylı olarak söz söyleme, târîz. | Hakâret. )
( Terbiyesize, terbiyesizliğini, terbiyesizlik yapmadan ve onun seviyesine inmeden söylemek/yazmak. )
- HİCİV ile MİZAH
- HİÇKİMSE...
( * ... düşüncenin ve dilin dışına çıkamaz.
* ... varoluşundan kuşku duyamaz ve varoluşunu inkâr ya da reddedemez.
* ... olmak, konuşmaya başlayana kadardır.
* ..., tek başına yaşayabilecek kadar güçlü değildir.
* ..., zaafsız değildir.
* ..., her şeyi yapabilecek güçte ve olanakta değildir.
[Non omnia possumus omnes]
* ..., fazla yaşamış olmakla yaşlanmaz.
* ..., yaşamı boyunca yalnız kalmamıştır ve kalamaz.
* ..., başkasıyla aynı değildir.(Kendiyle de aynı değildir.[sürekli gelişir, değişir, dönüşür])
* ..., kimsenin, düşüncesini/niyetini okuyamaz.
* ..., kendi özünü ortadan kaldırmaksızın, kendi ahlâksal görevini terk edemez.
* ..., başkalarının bizi yok etmesine/saymasına ve üzmesine fırsat verecek kadar "iyi niyetli" olmamalıdır.
* ..., başkalarından ya da genel olarak beklenti içinde olmamalıdır.
* ..., hiçkimsenin "düşünce" ve "zihnini" beğenmez, tamamen almaz ya da kullanmaz.
* ..., hiçkimsenin, neyi bilip bilmediğini, isteyip istemediğini ya da yapıp yapamayacağını, hiçbir zaman, zemin ve koşulda bilemez.
* ...'nin diline ve dinine, dil uzatmamalı!
*...'nin iç dünyasına karışma; hiçkimseyi, iç dünyana karıştırma; hiçkimseye iç dünyanı "tamamen" açma!
* ..., bir şeyin sonucunu, önceden, kesin olarak bilemez.
* ...ye, bir şey öğretmeye çalışmamalı fakat düşünmelerine aracı/destekçi olabiliriz.
* ..., ümit etmedikçe, aldatılmadıkça, korkmadıkça, çok sevmedikçe ve kendi istemedikçe başkasına (yüksek mikdarda) para ver(e)mez.
* ..., kimseyle kıyaslanamaz ve ölçülendirilemez.
* ..., hiçkimseyi anlayamaz, eleştiremez ve düzeltemez.[ancak davranış ve sözlerindeki yanlışlar/eksiklere işaret edilebilmektedir]
* ..., hiçkimseye benzetilemez/benzetilmemeli!
* ..., hiçkimseyi yargılayabilecek kadar kusursuz değildir.
* ..., hiçkimsenin "durduğu/bulunduğu "yer"e ulaşamaz.
* ..., hiçkimsenin kendi doğasının ilkelerine göre yaşamasını engelleyemez.(kendi dışında!)
* ..., hiçbir canlının özgürlüğünü kendi çıkarları için sınırlandıramaz.
* ..., (tamamen) masum değildir/olamaz.
* ..., "dâhi" ya da "aptal" değildir/olamaz.
* ..., "idâre edilmek"ten hoşlanmaz.
* ..., değişime karşı değildir. (Yeter ki, ucu, kendine dokunmasın.)
* ..., "Bulunmaz Hint kumaşı" değildir!
* ...'nin terazisi, bir başkasını tartmaya yetmez!
* ..., hiçkimseyi/e övmemeli, küsmemeli, yakınmamalı, suçlamamalı![olgunluğun gereği ve göstergelerindendir.]
* ...'yi, başkalarının "anlattıklarıyla" yargılamamalı!
* ...'ye, güvenmemek değil yanlışta olana, yanlış yapana ikinci kez güvenmemek!
* ...'yle, ikinci kez tanışamayız.
* ... ile fazla yüz-göz olmaya değmez/gelmez.
* ..., kendi için rahmet okuyamaz.
* ..., kendinden başkası olamaz.
* ..., kendinden daha zengin olamaz.
* ..., kendi değerini bilmezsen/ortaya çıkarmazsan, senin/onun değerini bil(e)mez.
* ..., kendi "katılımımız(rızâmız/iznimiz)" olmadan, bize kendimizi değersiz hissettiremez.
* ..., küçümseyecek kadar büyük değildir.
* ..., sınanmadıkça, zorunda kalmadıkça, kendine fırsat tanımadıkça kendi (hukukî/ahlâkî) olanak ve sınırlarını bilemez.
* ..., dirseğini yalayamaz.
* ..., gölgesinin dışına zıplayamaz.
* ..., kendini gıdıklayamaz.
* ..., boş sözlere, yetkin yanıt veremez.
* ..., ayak parmaklarından birini ötekilerden ayrı olarak bükemez.
[Biri bükülmek istendiğinde hepsi bükülür.]
* ..., aramadığını bulamaz, doldurmadığını boşaltamaz, sahip olmadığı şeyden vazgeçemez, bulunmadığı yeri terk edemez.
* ..., duymak istemeyen kadar sağır, görmek istemeyen kadar kör, anlamak istemeyen kadar âciz, yapmak istemeyen kadar âtıl olamaz!
* ..., anımsamadığı şeyi anımsamadığını bilemez.
* ..., unutmak istediği bir şeyin fotoğrafını çekmez.
* ..., gerçek yüzünü ortaya çıkarmaz.
* ..., kızdığında, kendini/özünü saklayamaz.
* ..., başka bir kişinin, iki dudağının ötesinde/berisinde değildir.
* ..., yalnızken, dengede değildir.
* ..., düşünürken, düşündüğünden daha tehlikeli bir şeyi düşünemez
* ..., üçüncü kişi olmayı kabul etmez/edemez![Üç kişi biraradaysa, bir kişi orayı terk etmelidir!]
* ..., başarı merdivenini, elleri cebinde tırmanmamıştır.
* ..., kendi başarısızlığından kaçamaz.
* ..., çıktığı yolda, (önceki) "kendi kalamaz".
* ..., başkasının donunu/külodunu giymez ve diş fırçasını kullanmaz.
* ..., bazı durum/koşullarda, bize yardımcı olamaz.
* ..., kısa kısa konuşurken/yazarken, uzun uzun düşünmüş/düşünüyor olamaz.
* ..., hepimiz kadar akıllı değildir/olamaz.
* ...nin, "Ahhh"ını alma!
* ...ye, sürekli "toplarsa", hiçbir şey yetmez.[Sürekli paylaşırsa/k da herkese yeter!]
* ..., sürekli olarak ve herşeyi kazanamaz fakat görülmesi gerekeni görebilirse herşeyde ve sürekli kazançlı çıkabilir.
* ..., hiçkimseye tamamen tâbi değildir, olamaz, olmamalıdır da.
* ..., üretimden çekilip tüm geleceğini, bir kişinin(adamın/kadının) "buluncuna(vicdanına)", "aşkına", (")samimiyetine("), bir gün, aklının karışmasına ve yanılgılarına bırakmamalıdır.
* Bazı/çoğu düşünce/söz/yer vs., hiçkimseye ait olmadan, herkesindir!
* Felsefe, ...'nin, itibar edip etmemesine, itibar etmeyendir/etmemektir.
* AŞK'I, ÂŞIKLAR BİLİR [Başka da kimse bilemez.]
* Zaman, hiçkimse için durmaz. )
- HİÇKİMSE ile/ve/<>/> HERHANGİ BİRİ ile/ve/<>/> BELİRLİ BİR KİŞİ
( Çırak. İLE/VE/<>/> Kalfa. İLE/VE/<>/> Usta. )
( Bebek. İLE/VE/<>/> Çocuk/genç. İLE/VE/<>/> Yetişkin. )
( 0-1 İLE/VE/<>/>1-18 İLE/VE/<>/> 18 - ~ )
( Konuşmaya başlayana kadar. İLE/VE/<>/> Yetkinleşene[rüşte] kadar. İLE/VE/<>/> Olgunlaşana[kemâline] kadar ve sonrası. )
- HİÇKİMSE ile/ve HERKES
( Kimse beni sevmek zorunda değil fakat ben herkesi sevmek durumundayım. )
( Herkes, er ya da geç, bazı düşünce ve tutumlarından dönüş yapar. )
- HİÇKİMSEMİZ" değil HİÇBİRİMİZ
- HİÇKİMSEYİ:
ÖVMEMEK ve/||/<> KÜSMEMEK ve/||/<> YAKINMAMAK ve/||/<> SUÇLAMAMAK
( Olgunluğun gereği ve göstergelerindendir. )
- HİÇKİMSEYLE KONUŞ(A)MAYACAĞIN/PAYLAŞ(A)MAYACAĞIN DÜŞÜNCELER/SÖZLER[KONULAR, OLAYLAR, OLGULAR, KAVRAMLAR] ile/ve/<> KENDİNİN (BİLE) DÜŞÜNMEK İSTEMEYECEĞİN DÜŞÜNCELER/SÖZLER[KONULAR, OLAYLAR, OLGULAR, KAVRAMLAR]
- HIÇKIRIK
( Çok yemek yeme ya da sinirsel bir nedenle ya da istemsiz olarak diyafram kasının kasılmasıyla hava akciğerlere geçerken boğazdan çıkan ya da düzgün aralıklarla yinelenen ses. )
- HİÇLİK = ADEM = NON-BEING[İng.] = NÉANT[Fr.] = NICHTS[Alm.] = NON ENS[Lat.]
- HİÇLİK ile/değil BİLİNMEYEN
- HİÇLİK ile/ve/<>/değil/yerine BOŞLUK
- HİÇLİK ile/ve/=/<>/değil/yerine/hem de/ya da/belki BÜTÜNLÜK
( [not] NOTHINGNESS vs./and/=/<>/but/maybe/also/or INTEGRITY
INTEGRITY instead of NOTHINGNESS )
- HİÇ/LİK ile/ve/değil/<> DEĞERSİZ/LİK
( NOTHINGNESS vs./and WORTHLESS/NESS )
- HİÇ/LİK ile/ve MUTLAK/LIK
( NOTHING/NESS vs./and ABSOLUTE/NESS )
- HİÇ/LİK ile/ve YOK/LUK
( Kendinizi alabildiğine çıplaklık, alabildiğine hiçlik içinde hazır tutun. )
( NOTHING/NESS vs./and NON-BEING
Just keep yourself ready in utter nakedness and nothingness. )
- HİÇ/LİK ile YOK/LUK
( SHUNYA/NADA ile ... )
( Y EN EL MONTE NADA: ve hiçlik dağının üzerinde )
( Hiç, hiçbir bilim dalının konusu değildir. )
( NOTHING(NESS) vs. NON-BEING )
- HİÇ(LİK) ile YOK(LUK)
- HİCRÂN değil/yerine/= AYRILIK [bkz. FIRAK, FÜRKAT, İFTİRÂK] | UNUTULMAZ ACI, KEDER, İÇ ACISI
- HİCRÂN ile/ve/<> FİRÂK
- HİCRET[Ar. < HECR] değil/yerine/= GÖÇ
( Göç. | Hz. Peygamber'in, Mekke'den, Medine'ye göç etmesi.[İslâm tarihinin/takviminin başı][Hicret-i Nebeviye] )
- HİCRÎ TAKVİM ile/ve MÎLÂDÎ TAKVİM(EFRENCÎ/GREGORYEN TAKVİM) ile/ve MUSEVÎ TAKVİMİ
( Güneş yılına göre ayarlanmış olan Musevî takvimi. M.S. 2000=5761 )
( İslâm'ın takvimi olmaz, takvim müslümanlarındır, kullanım(ı) içindir. )
( 103 ile/ve 100 ile/ve ... )
( 309 ile/ve 300 )
( Takvimin başlangıç noktası, Hz. Muhammed'in 622 yılındaki Mekke'den Medine'ye hicretidir. Hicrî takvimde bir ay yılı 354 gündür. 29 ve 30 gün çeken 12 aydan oluşur. Hicrî(H) 300=Mîlâdî(M)(M.S.) 912-913, H 600=M 1203-1204, H 1000=M 1591-1592, H 1300=M 1822-1823'tür. İLE/VE ( Mîlâd/Nexus, Hz. İsa'nın doğumu ile başlar. [M.Ö.(Mîlât'tan Önce) / B.C.(Before Christ / İsa'dan Önce)] - 0 - [M.S.(Mîlâttan Sonra) / A.D.(Anno Domini)]. Papa XIII. Gregorius tarafından 1582'de düzeltilip, şimdiye kadar kullanılmakta olan ve 1926'dan beri Türkiye'de de kullanılan takvim. )
- HİCRÎ ile/ve İSKENDERÎ ile/ve MİLÂDÎ ile/ve TÜRKÎ ile/ve FARSÎ/YEZDİGER ile/ve RAKAMLA ile/ve EBCED ile/ve LUĞAZ
- HİCV ile İSTİHZÂ
- HİCV[Ar.] ile ZEMM[Ar.]
- HİDÂB[Ar. < HADEB] ile HİDÂB/HİZÂB[Ar.]
( Kanburluklar, yumruluklar. İLE Boya. | Kına. )
- HİDÂS[Ar.] ile HİDÂŞ[Ar.]
( Son, nihâyet, bitim. İLE Tırmalama. )
- HİDÂYET CAMİİ ile/ve NUSRETİYE CAMİİ
( İkisi de, II. Mahmut tarafından inşâ ettirilmiştir. )
( Caminin bulunduğu sokaktaki pisliklerden temizlenmesi ve bölgenin hidâyete ermesi üzerine. İLE Yeniçeriliğin kaldırılması vesilesi["başarısı ve şükranı"] ile inşâ ettirmiştir.[1826][NUSRET: İlâhî yardım.] )
- HİDÂYET[Ar.] ile İRŞÂD[Ar.]
- HİDÂYET = KILAVUZLANMA
- HİDÂYET[Ar.] ile NECÂT[Ar.]
- HİDAYET'ÜL HİKME:
MANTIK ve FİZİK ve METAFİZİK
- HİDDET ile HIŞIM/HIŞM
- HİDDET ile/ve ŞİDDET
- HİDDETLİ değil/yerine/= ÖFKELİ/KIZGIN
- HİDEMAT-I AMME değil/yerine/= KAMU İŞGÖRÜSÜ
- HIDIRELLEZ[< HIZIR-İLYAS][6 Mayıs sabahı]
- HIDİV KASRI ile/ve HIDİV SARAYI
( Abbas Hilmi Paşa Sarayı. [Mimar Delfo Seminati] [1907] İLE/VE Abbas Hilmi Paşa'nın annesi Emine Hanım tarafından yaptırılmıştır. [Şu anda Mısır Konsolosluğu'dur.] )
( Çubuklu'da, Dalgıç Okulu'nun arkasında, koruluğun ortasında ve en yüksek noktasındadır. İLE/VE ... )
( Buharla işleyen bir asansörü vardır. İLE/VE ... )
( HIDİV[Fars.]: Osmanlı döneminde, Kavala'lı Mehmet Ali Paşa'dan sonra Mısır valilerine verilen san. [Abbas Hilmi Paşa, Osmanlı Devleti'nin son valisidir.] )
- HİDR-/HİDRO- ile/||/<> HYGR-/HYGRO-
( Ter. İLE/||/<> Islak, nemli. )
- HİDRASİT[Fr. < Yun.] ile HİDRAT[Fr. < Yun.]
( Hidrojen ile bir metalsinin, oksijensiz bileşmesinden oluşan asit. İLE Su ile bir cismin verdiği bileşik. )
- HİDRASYON/HYDRATION[İng.] değil/yerine/= SIVIYLA BİRLEŞTİRME, SU EKLEME, SIVI DESTEĞİ
- HİDRASYON ile/>< DEHİDRASYON
( Su molekülü eklenmesi. İLE/>< Su molekülü çıkarılması. )
- HİDRASYON ile HİDROLİZ
( Su moleküllerinin bir bileşiğe eklenmesi. İLE Su moleküllerinin bir bileşiği parçalanması. )
- HİDROBİYOLOJİ ile/ve/<> HİDRODİNAMİK
( Sularda yaşayan canlıların yaşamını inceleyen bilim. İLE/VE/<> Sıvıya batırılmış katı cisimler üzerinde, onların hareketiyle ilgili olarak sıvıların gösterdiği direnci ve sıvıların hareketini inceleyen bilim dalı. | Bu bilimle ilgili. )
- HİDROFİL/HYDROPHIL[İng.] değil/yerine/= SUCUL, SU GEÇİMLİ, SUÇEKEN
- HİDROFİL ile HİDROFİL
( Sucul. İLE Suböceği. )
- HİDROFİL değil/yerine/= SU BÖCEĞİ
- HİDROFİL/HİDROFİLİK değil/yerine/= SUCUL
- HİDROFİLİ değil/yerine/= SUYUSEVİ
- HİDROFİL/İK ile HİDROFOBİ ile HİDROFOBİK ile HİDROLİZ ile HİDROTERAPİ ile HİDRÖZ
( Su/nem çeken, su seven. İLE Su korkusu, su çekmezlik. İLE Sudan korkan, su çekmez. İLE Sudan korkan, su çekmez. İLE Suyla yıkım. İLE Su sağaltımı. İLE Sulu. )
- HİDROFİLİK ile/>< HİDROFOBİK
( Su seven moleküller. İLE/>< Su sevmeyen moleküller. )
- HİDROFOBİK ile HİDROFİLİK
( Suyu sevmeyen nesneler. İLE Suyu seven nesneler. )
- HİDROFOP/HYDROPHOBE[İng.] değil/yerine/= SU GEÇİMSİZ, SUÇEKMEZ
- HİDROFOR değil/yerine/= SUBASAR
- HİDROGRAFİ/K değil/yerine/= SUBİLGİSİ/SUBİLGİSEL
- HİDROJEN BAĞI ile/ve/||/<> İYONİK BAĞ
( Su molekülleri arasındaki bağ.[Hidrojen atomunun elektronegatif bir atom ile oluşturduğu zayıf bir bağ.] İLE/VE/||/<> Elektron alışverişi ile oluşan bağ.[Pozitif ve negatif iyonlar arasındaki çekim kuvvetine dayanan bir bağ.] )
- HİDROJEN BAĞI ile VAN DER WAALS BAĞI
( Hidrojen atomu ile öteki atomlar arasında oluşan zayıf bağ. İLE Moleküller arası zayıf çekim güçleri. )
( F, O ya da N'ye bağlı H atomunun başka bir atomla oluşturduğu güçlü bağ. İLE Zayıf elektrostatik çekim güçleri. )
- HİDROJEN ile/ve/||/<>/> HİDROJEN PEROKSİT[OKSİJENLİ SU]
( H2O ile/ve/||/<>/> H202 )
- HİDROKARBON ile/||/<> ALKOHOL
( Sadece karbon ve hidrojen atomlarından oluşan bileşikler. İLE/||/<> Karbon, hidrojen ve oksijen atomları içeren bileşikler. )
- HİDROKARBON ile İŞLEVSEL ÖBEK/FONKSİYONEL GRUP
( Sadece hidrojen ve karbon içeren bileşikler. İLE Bir molekülün kimyasal özelliklerini belirleyen atom ya da atom öbekleri. )
- HİDROKARBON ile PARAFİN[Fr. < Lat.]
( ... İLE Katran, petrol, neft gibi maddelerden çıkarılan, katı, beyaz, yarı saydam, buharı parlak bir alevle yanan, kimyasal etkenlere karşı ilgisiz, katı hidrokarbon. )
- HİDROKSİL ile/ve/<> HİDROKSİT
( Bir madenle birleştiği zaman hidroksit yapan atom grubu. İLE/VE/<> Bir maden üzerine suyun etkisiyle, yani bir hidroksil grubu ile bir madenin kaynaşmasından oluşan bileşik. )
- HİDROLİK ile MAÇUNA[İt.]
( ... İLE Buharla çalışan, ağırlık kaldırma makası. )
- HİDROLOG değil/yerine/= SUBİLİMCİ
- HİDROLOJİ değil/yerine/= SUBİLİM
- HİDROLOJİ/K değil/yerine/= SUBİLİM/SEL
- HİDROMETRE değil/yerine/= SU ÖLÇER
- HİDROSEL/HYDROCELE[İng.] değil/yerine/= SULUTORBA
- HİDROSEL ile/ve/||/<> VARİKOSEL
- HİDROSTATİK BASINÇ/HYDROSTATIC PRESSURE[İng.] değil/yerine/= SU BASINCI
- HIE/HEALTH INFORMATION EXCHANGE[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK BİLGİSİ ALIŞVERİŞİ
- HIEROPHANTES ile/ve/<> DADOUCHOS
( Kutsalı açıklayan. İLE/VE/<> Meşale taşıyan. )
- HIFZ[Ar.] ile HİMÂYE[Ar.]
- HIFZ[Ar.] ile HIRÂSE[Ar.]
- HIFZ[Ar.] ile 'ILM/İLM[Ar.]
- HIFZ[Ar.] ile KİLÂE[Ar.]
- HIFZ[Ar.] ile Rİ'ÂYE[Ar.]
- HIFZ[Ar.] ile ZABT[Ar.]
- HIFZISSIHHA[Ar.]/SANİTASYON/SANITATION[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK KORUMA, SAĞLIKLAMA
- HIGGS BOZONU ile/ve/||/<> GRAVITON
( Standart Model'deki fermiyonlara kütle kazandırmak için var olduğu öne sürülmüş, spini 0 olan parçacık. [H ya da h olarak kısaltılır.][Peter Higgs, Gerald Guralnik, Richard Hagen, Tom Kibble, François Englert ve Robert Brout tarafından 1960'larda öne sürülen ve 04 Temmuz 2012'de, CERN'deki araştırmalarda, özellikleri Higgs bozonuna benzeyen bir parçacığın gözlemlenmesiyle 2013 yılının Mart ayında kütlesi yaklaşık 125 GeV/c2 olan bir parçacık gözlemlediklerini ve ayrıntılı çözümlemelerin, bu parçacığın bir Higgs bozonu olduğunu gösterdiğini açıkladılar.] İLE/VE/||/<> Günümüze kadar varolduğu kanıtlanamamış, kütleçekim kuvvetini ilettiği varsayılan, sanal bir parçacık. [Genel Görelilik kuramının önemli bir parçasıdır. Graviton'un varoluşu, etkileri sayesinde bilinmektedir fakat onu ölçmek ya da gözlemlemek olanaksızdır.] )
- HIGGS PARÇACIĞI/BOZONU ile/ve/||/<>/> PENTAKUARK
( Ayrıntılar için burayı tıklayınız... )
( Sayın Haluk Berkmen'in yazısını okumak için burayı tıklayınız... )
- HIGGS / HICKS(-KALDOR)
- HİGROTROPİZM değil/yerine/= NEME YÖNELİM
( Canlıların, zorunlu olarak havanın nemine göre yönelmesi ve yer değiştirmesi. )
- HİJYEN/HYGIENE[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK KORUMA BİLGİSİ
- HİJYEN ile/ve/||/<> STERİL
( Sağlıklı, temiz. İLE/VE/||/<> Mikropsuz, fazlalıktan arın(dırıl)mış. )
- HİJYEN[Fr./İng. HYGIÈNE < Yun.]["HİİJEN" değil!] ile TEMİZLİK
( Sağlık bilgisi/koşulları. İLE Sağlıklı olmayı/kalmayı devam ettirmek üzere sağlanması ve sürdürülmesi gereken eylem/tutum. )
( Ameliyat ya da açık yara gibi bazı ileri durumlar ve yapılacak incelikli işler için koşulların/araçların temiz olması yeterli değildir. )
( ... ile NEZÂFET )
( HYGIENE vs. CLEANLINESS )
- HİJYENİK/HYGIENIC[İng.] değil/yerine/= SAĞLIKLI
- HİKÂYE ETMEK değil/yerine/= ÖYKÜLEMEK
- HİKÂYE ile BOŞ
- HİKÂYE ile/ve FASA FİSO
- HİKÂYE[Ar.] değil/yerine/= ÖYKÜ
- HİKMET ve/||/<> DENGE/İTİDAL
- HİKMET ile/ve/<> HAKK
- HİKMET ile/ve/> İFFET ile/ve/> CESÂRET ile/ve/> ADÂLET
( Aklın dengeliliği/îtidali. İLE/VE/> Şehvetin dengeliliği/îtidali. İLE/VE/> Öfkenin dengeliliği/îtidali. =/> HİLÂFET, HİDÂYET ve KEMÂLÂT'a eriştirir. )
( Hikmetin dili, simge ve sükûttur. )
( [ucları(tefrit-ifrat)] BİLGİSİZLİK/CEHÂLET >< BİLGİÇLİK/MALÛMATFURUŞLUK ile/ve/> İLGİSİZLİK/İSTEKSİZLİK >< AZGINLIK ile/ve/> KORKAKLIK/KABALIK >< KAHRAMANLIK )
- HİKMET ile İLLET ile SEBEP
( Teoloji. İLE Ontolojik metafizik. | Numenal. İLE Fizik. Fenomenal. )
( Theology. VS. Ontological metaphysics. | Numenal. VS. Physics. Phenomenal. )
( WISDOM vs. CAUSE vs. REASON )
- HİKMET ile/ve LÜTÛF
- HİKMET ve/||/<>/< MERHAMET
- HİKMET ile NUTUK
- HİKMET ile SEBEP
- HİKMET ve/<> TABİAT
( Ancak, hayvanlar hikmet aramaz. )
( WISDOM and/<> NATURE )
- HİKMET = TEMİZLİK
- HİKMET ve VECD ve İSTİĞRAK
( Tasavvufun başı kalbî sezgi, sonu herşeyi kaplayan ilâhi irfan ve sevgidir. )
( Hikmet, boş midelere iner. )
- HİKMET-İ AMELİYE ile/ve HİKMET-İ ÂLİYE
- HİLÂF ile KARŞI, ZIT | YALAN
( KARŞI, ZIT | YALAN )
- HİLÂFET[Ar.] değil/yerine/= BİRİNİN YERİNİ TUTMA | PEYGAMBER VEKİLLİĞİ, HALÎFELİK
- HİLÂFET ile İMÂMET
- HİLÂFET-İ KÂMİLE ile HİLÂFET-İ NÂKISA
- HİLÂFIN(D)A
( DIŞINDA, TERSİNE )
- HİLÂL değil/yerine/= YENİAY/AYÇA
( Hilâl. | Bayrak ve sancak direklerinin tepesindeki pirinçten yapılmış ay yıldızlı süs, alem. )
- HİLÂL/HİLÂLLEMEK
( Zaman aralığı. )
- HİLÂLÎ ile/||/<> İHLÎLÎCÎ
( Hilâl biçimi. İLE/||/<> Oval. )
- HILBERT UZAYI ve/||/<> MİLENYUM SORULARI
- HILBERT ve/||/<> MİLENYUM SORUNLARI MİLENYUM PROBLEMLERİ
- HİLE HURDA" değil HİLE HUD'A[Ar.]
( ... DEĞİL Hîle, düzen, oyun, aldatma. )
- HİLE[Ar. çoğ. HİLEL] ile/ve/<> DESİSE[Ar.]
( ... İLE/VE/<> Hile, oyun, el altından yapılan iş. )
( FENT )
- HİLE[Ar.]/DESİSE[Ar.]/FENT[Fars.]/DEK[Fars.]/ENTRİKA[Fr. < INTRIGUE] değil/yerine/= DOLAN/AYAK OYUNU/DALAVERE
- HİLE ile/ve HESAP
- [ne yazık ki]
!HİLE[Ar.] ile !ŞİKE[Fr. CHIQUE]
( Birini aldatmak, yanıltmak için yapılan düzen, dolap, oyun, ayak oyunu, alavere dalavere, desise, entrika. | Çıkar sağlamak için bir şeye değersiz bir şey katma. İLE Bir spor karşılaşmasının sonucunu değiştirmek için maddi ya da manevi bir çıkar karşılığı varılan antlaşma. | Bir çıkar karşılığı, uzlaşarak bir iş yapma, aldatma. )
( MADİK ile ... )
- HÎLE[Ar.] ile TEDBÎR[Ar.]
- HİLEKÂR[Ar. HİLE | Fars. -KÂR]/AFERİST[Fr.] değil/yerine/= VURGUNCU, ÇIKARCI, DOLANCI, DALAVERECİ
- HİLKAT değil/yerine/= YARATILIŞ
- HİLM >< CEHL
- HİLM[Ar.] ile İMHÂL[Ar.]
- HİLM ile MÜLÂYİM
- HİLM[Ar.] ile VAKÂR[Ar.]
- HİLOMORFİZM/HYLOMORPHISM[İng.] değil/yerine/= ÖZDEKBİÇİMCİLİK/MADDEBİÇİMCİLİK
- HİLUM[İng.] değil/yerine/= SAP
- HİLYE[Ar.] ile HEY'ET[Ar.]
- HİLYE ile HZ. MUHAMMED
( Hz. Muhammed'in vasıflarını öven yapıt. )
- HİMALAYA[Sans. HİMA-ALAYA]
( Karın biriktiği yer. )
- HİMALAYA TUZUNDA:
BEYAZ ile/ve/<> PEMBE
( Yemeklerde kullanılır. İLE/VE/<> Banyo ve tuz lambalarında kullanılır. )
( Hem beyaz, hem pembede, 83 nitelikli mineral bulunmaktadır. İLE/VE/<> Demiroksit ve bakır oranı daha yüksektir. )
( 70 - 80 m. derinlik ve kayalık bölgelerden çıkarılır. İLE/VE/<> Yüzeye yakın yerlerden ve bataklık altından çıkarılır. )
- HİMÂYE ile/değil/yerine İDÂRE
- HİMÂYE[Ar.] değil/yerine/= KORUMA/GÖZETME/ESİRGEME/KORUYUCULUK/GÖZETİM
- HİMÂYE/T
( KORUMA, KOLLAMA )
- HİMEM[< HİMMET]
( GAYRETLER, EMEKLER, ÇALIŞMALAR | ERMİŞLERİN MÂNEVÎ YARDIMLARI )
- HİMMET[çoğ. HİMEM]
( GAYRETLİ ÇALIŞMA, ÇABALAMA | Mânen yardım etmek, çalışma, gayret etme. )
- HİMMET ile/ve/<>/< HİKMET ile/ve/<>/< HİZMET
( Yardım. İLE/VE/<> Bereket. İLE/VE/<> İç yardım. )
( İSLÂM: Allah'ın emirlerine tâzim, kullarına hizmet. )
( BABA, HİMMET! OĞLUM, HİZMET! )
( BİN'E HİZMET, BİR'DEN HİMMET )
( GÖRÜNMEYENE HİZMET
GÖRÜNENDEN HİZMET
[GÖRÜNENE HİZMET, GÖRÜNMEYENDEN HİMMET] )
( Onu bile, kurtuluşa erdirmek üzere hizmet et! )
( Hizmet edersen, himmet edilirsin! )
- HİMMET ile KERÂMET
- HİMMET ile/ve ŞEFAAT
- HİMMET ile/ve TEŞVİK
- HIMSS/HEALTHCARE INFORMATION AND MANAGEMENT SYSTEMS SOCIETY[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK BİLGİ VE YÖNETİM SİSTEMLERİ DERNEĞİ
- HİN[Azr.] = KÜMES[Tr.]
- HÎN[Ar.] ile SENE[Ar.]
- HİNATERA ile HİNATERO
- HİNAYANA
( Küçük Araç/Yol. Budizmin iki ana kolundan biri. Güneydoğu Asya'da yaygındır. )
- HINBIL ile/değil HIMBIL
( Şişman ve uyuşuk kişi. | Aciz, zavallı. | Bir çeşit iskambil oyunu. İLE/DEĞİL Hizmetçi. | Eşek. )
- HINÇ/GAYZ ile İNTİKAM
( Zayıf olan, nefret etme ve intikam alma eğilimindedir. Tembel olduğundan da, yatışır ve bu düşüncelerden vazgeçer. )
( GAYZ ile ZAHL[çoğ. ZÜHÛL] )
- HINÇ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HIRS
( Öç alma düşünce ve duygusu ile dolu öfke, kin; gayz. İLE/DEĞİL/YERİNE Bir şeyi elde etmek için duyulan, önüne geçilmez derecede güçlü istek, aşırı tutku. | öfke. )
- HINÇ ile/ve/||/<> !ÖÇ
( Zayıf olan, "alınır". "Alınan", kızar. Kızan, öfkelenir. İLE/VE/||/<> Daha zayıf olan, incinir. İncinen, gücenir. Gücenen, kinlenir. )
- HINCA HINÇ (DOLU)
- HİND ile HİNT
( Yabancı kişi. )
- HİNDİ:
turkey ile/||/<> PERU ile/||/<> ETİYOPYA KUŞU ile/||/<> BUKALEMUN ile/||/<> FRANSIZ KIZI/ĞALOPÛLÂ ile/||/<> TACCHINO[: Kuş.]
( Türkçe'de
İngilizce'de. İLE/VE/||/<> Portekizce'de. İLE/VE/||/<> Arapça'da. İLE/VE/||/<> Farsça'da. İLE/VE/||/<> Yunanca'da. İLE/VE/||/<> İtalyanca'da. )
- HİNDİ/GÜLÜK ile GURK | BABA HİNDİ
( ... İLE Eril hindi. )
( Kökenleri Meksika ve Kuzey Amerika'dır. )
( "Hindi" adı, İspanyol'ların Amerika'ya "Indies" demesinden dolayıdır. )
( Amerika yerlilerinin kullandıkları ad "FURKEE"dir. [Pilgrim Fathers] )
( İngilizce'de "turkey"[Baş harfi(t) küçük olarak!] olarak geçmesinin nedeni, hindinin ticaretini İspanya'dan tüm Avrupa'ya yapanların Türk tüccarlar olmasıdır. [Avrupa'ya hindinin gelişi 1520'lerdir.] )
( "TÜRKİYE HOROZU" [Eskiden İngiltere'de hindileri satanlardan dolayı] )
( Portekiz'liler, hindi için "PERU" adını kullanır. )
( [İbranice] MEKARKERİM )
( Hindi sesi çoğu dilde "GLU GLU" ya da "KRUK KRUK" olarak yazılır. )
( ile ... )
( DİKÜN RUMİY ile ... )
( HURÛS-İ HİNDÎ ile ... )
( [Choctaw dilinde] FAKİT [Hindinin çıkardığı sesi benzettikleri sözcük olarak] )
( MELEAGRIS GALLOPAVO[beçtavuğu, tavuskuşu] )
- HİNDİ[Azr.] = KIZILDERİLİ[Tr.]
- HİNDİBA[Ar.]/ANDİV[Fr.] değil/yerine/= GÜNEĞİK
- GÜNEĞİK/KARAKAVUK/HİNDİBÂ[Ar.] ile KARAHİNDİBA
( Birleşikgillerden, yaprakları haşlanarak salata gibi yenebilen, birkaç yıllık otsu bir bitki. İLE Birleşikgillerden, uzun ve dişli yapraklı, çiçekleri sarı ve kömeç biçiminde bir bitki. )
( CICHORIUM ENDIVIA cum TARAXACUM )
- HİNDİSTAN CEVİZİ TİPİ ile/yerine ŞEFTALİ TİPİ
( Dıştan sert görünen fakat içi boş olan. İLE/YERİNE Dıştan yumuşak görünen fakat içi sağlam olan. )
- HİNDİSTAN CEVİZİ ile MUSKAT
( ... İLE Küçük hindistan cevizi. )
- HİNDİSTAN[Ar.] ile HANDİSTÂN[Ar.]
( Ülke. İLE Maskara ve soytarıların derneği. | Lâtife, şaka. )
- HİNDİSTAN ve/<> SRİ LANKA[< SEYLAN]
( Hindistan Yarımadası'ndan, Palk Boğazı ile ayrılan Sri Lanka, yarımadaya, "Âdem'in Köprüsü" denilen mercan adalarıyla bağantılıdır. VE/<> Önceki adı Seylan olan Sri Lanka, Sinhala dilinde, "pırıl pırıl parıldayan ülke" anlamına gelmektedir. )
( ... VE/<> Budizm'in önemli hac merkezlerinden biridir. )
( ... VE/<> Yakut'u ile de ünlüdür. )
- HİNDİSTAN'DA ÖTEN HOROZUN SESİ KULAĞIMIZDADIR ile/ve/<> BİR YILDIZ KAYSA DİŞİM AĞRIR
- HI(N)K ile/ve/||/<>/> BURNU(NDAN)
( Demiş. İLE/VE/||/<>/> Düşmüş. )
- HINSIR/HINSAR[Ar.] ile HINSÎR[Ar.]
( Serçe parmak. İLE Alçak. )
- HİNT İNCİRİ ile KAVAK İNCİRİ
( Kaktüsgillerden, yaprakları etli ve yayvan dikenli bir bitki. | Bu bitkinin, kalın ve dikenli kabuğu olan tatlı yemişi. İLE Açık mor renkli bir tür incir. )
( OPUNTIA FICUSINDI cum ... )
- HİNT KAMIŞI ile SU KAMIŞI ile ŞEKER KAMIŞI
( Bambu. İLE Hasır otu. İLE Buğdaygillerden, çiçekleri salkım durumunda başakçıklar oluşturan, 10 metreye kadar uzayabilen, öz suyundan şeker çıkarılan bir bitki. )
- HİNT ÖKÜZÜ ile TİBET ÖKÜZÜ
( ZEBU vs. YAK )
- HİNT OKYANUSUNDA:
ANDAMAN DENİZİ ile/ve/||/<> MALAKKA BOĞAZI ile/ve/||/<> MARTABAN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BENGAL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KANBAY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KUÇ KÖRFEZİ ile/ve/||/<> UMMAN DENİZİ ile/ve/||/<> UMMAN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BASRA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> YEMEN DENİZİ ile/ve/||/<> ADEN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KIZILDENİZ ile/ve/||/<> MOZAMBİK KANALI ile/ve/||/<> SOFALA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DELAGOA KÖRFEZİ
- HİNTERLANT değil/yerine/= İÇBÖLGE/ARTBÖLGE
- HİPER TANSİYON[İng./Fr. < TENSION] değil/yerine/= YÜKSEK KAN BASINCI
- HİPER- ile HİPO- ile EU-
( Aşırı, yüksek, ... üstünde. >< Altında, olağanın altında, alt, düşük. İLE Uygun, normal, gerçek. )
- HİPERAERASYON ile HİPERVENTİLASYON
( Aşırı havalanma. İLE Aşırı solu(t)ma, aşırı havalanma. )
- HİPERAKTİF ile/değil HAREKETLİ
( Öğrenme becerisi gösteremeyenler için geçerlidir. İLE ... )
( Nohut, boncuk vb. gibi şeyleri, önündeki ağzı dar şişeye 1-2-3 dk. boyunca doldurabiliyorsa ve dikkatini belirli sürelerde bir şeyler üzerinde tutabiliyorsa hiperaktif değildir! )
- HİPERAKTİVİTE/HYPERACTIVITY[İng.] değil/yerine/= AŞIRI HAREKETLİLİK
- HİPERAKTİVİTE ile/||/<> DİKKAT EKSİKLİĞİ
( Aşırı devimlilik ve enerji. İLE/||/<> Odaklanma zorluğu ve dikkat süresinde zorluk, dikkati sürdürememe. )
- HİPERAKTİVİTE ile HİPERMOTİLİTE ile HİPERKİNEZİ
( Aşırı devinim. İLE Aşırı devinim. İLE Aşırı devinim. )
- HİPERAKUT/HYPERACUTE[İng.] değil/yerine/= AŞIRI IVEGEN
- HİPERALIMENTASYON/HYPERALIMENTATION[İng.] değil/yerine/= YOĞUN BESLEME
- HİPEREKSİTABİLİTE ile HİPERESTEZİ ile HİPERREFLEKSİ ile HİPERSENSİBİLİTE/HİPERSENSİTİVİTE
( Aşırı uyarılganlık. İLE Aşırı duyumsarlık. İLE Aşırı tepke. İLE Aşırı duyarlılık. )
- HİPEREMESİS ile/||/<> BULANTI
( Aşırı ve sürekli kusma. İLE/||/<> Mide bulantısı. )
- HİPEREMI/HYPEREMIA[İng.] değil/yerine/= AŞIRI KANLANMA
- HİPEREMİ ile HİPERTANSİYON
( Kızarıklık, kan artımı. İLE Yüksek kan basıncı. )
- HİPERGLİSEMI/HYPERGLYCEMIA[İng.] değil/yerine/= KAN ŞEKERİ YÜKSEKLİĞİ
- HİPERGLİSEMİ ile/||/<> HİPOGLİSEMİ
( Kanda yüksek seviyede glikoz bulunması. İLE/||/<> Kanda düşük seviyede glikoz bulunması. )
- HİPERHİDROZ ile/||/<> ANHİDROZ
( Aşırı terleme. İLE/||/<> Terleme yetersizliği ya da hiç terlememe. )
- HİPERHİDROZ ile/||/<> ANHİDROZ
( Aşırı terleme. İLE/||/<> Terleme yetersizliği ya da terleyememe. )
- HİPERHİDROZ ile/||/<> ANHİDROZ
( Aşırı terleme. İLE/||/<> Terleme yetersizliği ya da hiç terlememe. )
- HİPERİNTENS/HYPERINTENSE[İng.] değil/yerine/= AŞIRI YOĞUN
- HİPERKAPNİ ile AKAPNİ ile HİPOKAPNİ
( Kanda ve dokuda karbondioksit(CO2) artması. İLE Kanda ve dokuda karbondioksit(CO2) yokluğu. İLE Kanda ve dokuda karbondioksit(CO2) azalması. )
- HİPERKERATOZ ile/||/<> KERATİNİZASYON
( Deride aşırı keratin birikimi ile kalınlaşma. İLE/||/<> Deri gözelerinin keratin üretmesi ve sertleşmesi süreci. )
- HİPERLİPİDEMİ ile/||/<> HİPOGLİSEMİ
( Kanda yüksek seviyede lipid bulunması. İLE/||/<> Kan şekeri seviyesinin normalin altına düşmesi. )
- HİPERLİPİDEMİ ile/||/<> HİPOLİPİDEMİ
( Kanda yüksek seviyede lipid bulunması. İLE/||/<> Kanda düşük seviyede lipid bulunması. )
- HİPERMETROP(İ)[Fr. < Yun. HYPER: Aşırı. | METRON: Ölçü. | OPS: Göz.] ile/ve/||/<> MİYOP[Fr. < Yun. MYEIN: Kırpmak. | OPS: Göz.] ile/ve/||/<> ASTİGMATİZMA ile/ve/||/<> PRESBİTLİK[Fr. < Yun.: PRESBYTES: Yaşlı.]
( Nesnelerin görüntüleri, ağtabakanın gerisinde kaldığından dolayı, yakını net/iyi görememe. İLE/||/<> Nesnelerin görüntüleri, ağtabakanın ön tarafında kaldığından dolayı, uzağı net/iyi görememe. İLE/||/<> Gözün saydam tabakasında meridyenlerin eşitsizliği yüzünden duru görememe durumu. | Gözdeki kornea ya da lensin düzensiz eğriliği nedeniyle bulanık görme. İLE/||/<> Gözde uyum gücünün azalması yüzünden, yakındaki nesneleri net görememe durumu. )
( * Eksen,
* Kırıcılık,
* Gelıp Geçici Hipermetropi.
İLE
* Eksen,
* Kırıcılık,
* Gelİp Geçici Hipermetropi.
İLE
* Basit,
* Kompoze/Bileşik,
* Mikst
İLE
)
( ... ile/||/<> KASR-ÜL-BASAR ile/||/<> ... ile/||/<> ... )
( FARSIGHTEDNESS/HYPERMETROPIC vs. NEARSIGHTEDNESS/MYOPIC vs. ASTIGMATISM )
( ... avec MYOPIE avec ... )
- HİPERMETROPİ ile/||/<> PRESBİYOPİ
( Yakını net görememe ile ilişkili bir göz kusuru. İLE/||/<> Yaşlanma ile birlikte yakını görme yeteneğinin azalması. )
- HİPERPARATİROİDİZM ile/||/<> HİPOPARATİROİDİZM
( Paratiroid bezlerinin aşırı hormon üretimi. İLE/||/<> Paratiroid bezlerinin yetersiz hormon üretimi. )
- HİPERPİGMENTASYON ile/||/<> HİPOPİGMENTASYON ile/||/<> DEPİGMENTASYON
( Deride aşırı melanin birikimi ile koyu lekeler oluşması. İLE/||/<> Deride melanin eksikliği ile açık lekeler oluşması. İLE/||/<> Renk yitimi. )
- HİPERPLAZİ ile/||/<> ATROFİ
( Göze sayısının artmasıyla doku büyümesi. İLE/||/<> Göze sayısının azalması ya da gözelerin küçülmesiyle doku küçülmesi. )
- HİPERPROLAKTİNEMİ ile/||/<> HİPOPROLAKTİNEMİ
( Prolaktin hormonunun kanda yüksek seviyede bulunması. İLE/||/<> Prolaktin hormonunun kanda düşük seviyede bulunması. )
- HİPERSELÜLER/HYPERCELLULAR[İng.] değil/yerine/= ARTMIŞ GÖZELİ
- HİPERSENSITİVİTE/HYPERSENSITIVITY[İng.] değil/yerine/= AŞIRI DUYARLILIK
- HİPERTANSİYON ile/||/<> HİPOTANSİYON
( Kan basıncının normalden yüksek olması. İLE/||/<> Kan basıncının normalden düşük olması. )
- HT/HİPERTANSİYON HYPERTENSION[İng.] ile/||/<>/>< HİPOTANSİYON HYPOTENSION[İng.]
( Yüksek kan basıncı durumu. İLE/||/<>/>< Düşük kan basıncı durumu. )
- HİPERTERMİ/HYPERTHERMIA[İng.] değil/yerine/= KONTROLSÜZ SICAKLIK ARTIŞI
- HİPERTERMİ ile/||/<> HİPOTERMİ
( Gövde sıcaklığının normalin üzerine çıkması. İLE/||/<> Gövde sıcaklığının normalin altına düşmesi. )
- HİPERTİROİDİZM ile/||/<> HİPOTİROİDİZM
( Tiroid bezinin aşırı hormon üretimi ile metabolizmanın hızlanması. İLE/||/<> Tiroid bezinin yetersiz hormon üretimi ile metabolizmanın yavaşlaması. )
- HİPERTONİ/HYPERTONIA[İng.] değil/yerine/= AŞIRI GERİM | AŞIRI GEÇİŞİM
- HİPERTONİ ile HİPERTONİK ile HİPERTONİSİTE
( Aşırı gergi, aşırı yoğunluk. İLE Aşırı yoğun, aşırı gergin. İLE Aşırı yoğunluk. )
- HİPERTRİKOZ ile HİRŞUTİZM
( Aşırı kıllanma. İLE Kadında kıllanma. )
- HİPERTROFİ/HYPERTROPHY[İng.] değil/yerine/= İRİLEŞİM
- HİPERVENTILASYON/HYPERVENTILATION[İng.] değil/yerine/= HIZLI-DERİN SOLUMA
- HİPERVİJİLANS/HYPERVIGILANCE[İng.] değil/yerine/= AŞIRI UYARILMIŞLIK
- HİPERVİSKOZİTE/HYPERVISCOSITY[İng.] değil/yerine/= AĞDALILIK
- HİPERVOLEMI/HYPERVOLEMIA[İng.] değil/yerine/= OYLUM FAZLALIĞI
- HIPHIZLI
- HİPNOZ AŞAMALARINDA:
LETARJİ ile/ve/||/<>/> KATALEPSİ[Fr. < CATALEPSIE] ile/ve/||/<>/> SOMNAMBUL/İZM
- HİPNOZ:
BİREYSEL ile/ve/||/<> ÖBEK(GRUP) ile/ve/||/<> KENDİ KENDİNE(AUTO) ile/ve/||/<> BAŞKASI ARACILIĞIYLA ile/ve/||/<> YOL ile/ve/||/<> TOPLUMSAL ile/ve/||/<> SİYASAL REKLÂM AMACIYLA
- HİPNOZ:
FARKINDALIĞIMIZDA OLANI DIŞSALLAŞTIRMAK ve/||/<> FARKINDALIĞIMIZDA OLMAYANI İÇSELLEŞTİREBİLMEK
- HİPNOZ SAĞALTIMI ile HİPNOTİK YENİDEN İŞLEME SAĞALTIMI(HYT)
- HİPNOZ UYGULAMALARINDA:
GELENEKSEL ile/ve/||/<>/> MODERN ile/ve/||/<>/> M. H. ERICKSON
- HİPNOZ ve/||/<> "BÂTIL İNANÇ"
( İkisinde de istek, inanç ve "güvenme" vardır. )
- HİPNOZ ile/ve/||/<> HİPNOTERAPİ
- HİPNOZ ile OLUMSUZ OTOHİPNOZ
- HİPNOZDA, KİŞİNİN ...:
TELKİN ALIP ALMAMASI ile/ve/||/<>/> NARKOZ ile/ve/||/<>/> KATELEPSİ ile/ve/||/<>/> LATERJİ ile/ve/||/<>/> SOMNAMBUL
- HİPOAKTİVİTE/HYPOACTIVITY[İng.] değil/yerine/= ETKINLİK AZALMASI
- HİPOALBÜMİNEMİ ile/||/<> HİPERALBÜMİNEMİ
( Kanda düşük seviyede albümin bulunması. İLE/||/<> Kanda yüksek seviyede albümin bulunması. )
- HİPODENS/HYPODENSE[İng.] değil/yerine/= AZ YOĞUN
- HİPOFİZ BEZİ ile KALKANBEZİ/TİROİD BEZİ ile PARATİROİD BEZİ ile LENF BEZİ ile BÖBREK ÜSTÜ BEZİ ile PANKREAS BEZİ ile EŞEYSEL BEZ ile İÇ SALGI BEZLERİ ile GASTRİT SUYU BEZİ ile GÖĞÜS KEMİĞİ ARKASINDA BULUNAN İÇSALGI BEZİ/TİMUS
( PITUITARY GLAND vs. THYROID GLAND vs. PARATHYROID GLAND vs. ADENOID (GLAND) vs. ADRENAL (GLAND) vs. PANCREATIC GLAND vs. GONADIAL GLAND vs. ENDOCRINE GLANDS vs. PEPTIC GLAND vs. THYMUS )
- HİPOFOSFATEMİ ile/||/<> HİPERFOSFATEMİ
( Kanda düşük seviyede fosfat bulunması. İLE/||/<> Kanda yüksek seviyede fosfat bulunması. )
- HİPOGLİSEMI/HYPOGLYCEMIA[İng.] değil/yerine/= KAN ŞEKERİ DÜŞÜKLÜĞÜ
- HİPOKALEMİ ile/||/<> HİPERKALEMİ
( Kanda düşük seviyede potasyum bulunması. İLE/||/<> Kanda yüksek seviyede potasyum bulunması. )
- HİPOKALSEMİ ile/||/<> HİPERKALSEMİ
( Kanda düşük seviyede kalsiyum bulunması. İLE/||/<> Kanda yüksek seviyede kalsiyum bulunması. )
- HİPOKONDRİASİS ile HİPERKONDRİASİS
( Hastalık hastalığı/saplantısı. İLE Tıbbî yardım almama/istememe saplantısı. )
- HİPOKRAT ile/ve/||/<>/> GALEN ile/ve/||/<>/> İBN-İ SİNÂ
- HİPOKSEMİ ile HİPOKSİ
( Kanda oksijen azlığı. İLE Oksijen azlığı. )
- HİPOMAGNEZEMİ ile/||/<> HİPERMAGNEZEMİ
( Kanda düşük seviyede magnezyum bulunması. İLE/||/<> Kanda yüksek seviyede magnezyum bulunması. )
- HİPONATREMİ ile/||/<> HİPERNATREMİ
( Kanda düşük seviyede sodyum bulunması. İLE/||/<> Kanda yüksek seviyede sodyum bulunması. )
- HIPOPE:
İKİ KÜRELİ ile/ve/<> DÖRT KÜRELİ
( EUDOXOS )
- HİPOPLASTİK/HİPOPLAZİK ile HİPOPLAZİ
( Az gelişmiş. İLE Az gelişmişlik. )
- HİPOPLAZİ/HYPOPLASIA[İng.] değil/yerine/= AZ GELİŞİM
- HİPOPNE ile/>< HİPERPNE
( Solunum derinliğinin azalması[yüzeysel solunum]. İLE/>< Solunum derinliğinin artması. )
- HİPOPOTAM değil/yerine/= SUAYGIRI
- HİPOSELÜLER ile HİPERSELÜLER
( Seyrek gözeli. İLE Artmış gözeli, aşırı gözeli. )
- HİPOSTAZ/HYPOSTASIS[İng.] değil/yerine/= KAN GÖLLENİMİ
- HİPOSTENİ/HYPOSTENIA[İng.] değil/yerine/= GÜÇ DÜŞÜKLÜĞÜ
- HİPOTALAMUS ve/||/<> EPİFİZ ve/||/<> HİPOFİZ
( Hz. İbrahim. VE/||/<> Hz. İshak. VE/||/<> Hz. Yakub. )
( Beyinde, tek olanlar. )
- HİPOTANSİYON/HYPOTENSION[İng.] değil/yerine/= DÜŞÜK KAN BASINCI
- HİPOTANSİYON değil/yerine/= DÜŞÜK KAN BASINCI
- HİPOTERMİ/HYPOTHERMIA[İng.] değil/yerine/= DÜŞÜK SICAKLIK
- HİPOTEZ ile/değil/yerine ÖRNEK
- HİPOTEZ/HYPOTHESIS[İng.] değil/yerine/= VARSAYIM
- HİPOTONİ/HYPOTONIC[İng.] değil/yerine/= AZ GERİM | AZ GEÇİŞİM
- HİPOVENTİLASYON ile HİPERVENTİLASYON
( [1 dakikada] Akciğerlere giren hava miktarının azalması. İLE Akciğerlere giren hava miktarının artması. )
- HİPOVOLEMI/HYPOVOLEMIA[İng.] değil/yerine/= KAN HACMİ DÜŞÜKLÜĞÜ
- HIR-GÜR (ÇIKARMAK)
( Kavga çıkarmak/etmek. )
- HİRA DAĞI değil HİRA MAĞARASI
( HİRA: Arayış. )
- HİRA DAĞI değil NUR DAĞI
- HIRA ile HIRA
( Zayıf, cılız. İLE Çok yiyen, obur. )
- HIRABE[Ar. harbe/savaşa giderken] değil/yerine/= YOL KESME
- HİRÂM[Ar. < HEREM] ile HİRÂM[Fars.]
( Piramitler, ihramlar. İLE Salınma, salınarak edâlı yürüme. )
- HIRÇIN/LIK ile/değil/yerine ÇEVİK/LİK
- [ne yazık ki]
HIRÇIN/LIK ile/ve/||/<>/> ÇİRKEF/LİK
- HIRDAVAT[Fars. HURDE + Ar. -ÂT] ile/ve/||/<> AVADAN[Fars. < ÂBÂDÂN]
( Kilit, tel, çivi vb. metal nesne. | Önemsiz, ufak tefek nesne, gereksiz nesne. İLE/VE/||/<> Araç[âlet edevât] takımı. )
- HIRE vs. RENT
- HİRFET ile/||/<> HAKKAK
( Osmanlı'da, kunduracılık, duvarcılık, demircilik, marangozluk, dokumacılık gibi küçük el sanatlarına verilen ad. İLE/||/<> Tahta, taş ya da maden üzerine yazı ya da biçim kazıyan sanatçı. )
- HIRIL HIRIL (HIRILDAMAK)
( Ciğerleri üşütmede. )