
GENEL OLARAK
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 3164 başlık/FaRk ile birlikte,
3398 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(4/4)
- MÜTA[Ar.] değil/yerine/= GEÇİCİ KAZANÇ
- MU'TÂDEN[Ar.] ile MU'TÂDÎ[Ar.]
( Alışıldığı üzere. İLE Alışılmış, her zamanki. )
- MUTASADDI'[Ar. < SAD] ile MUTASADDIR[Ar. < SADR | çoğ. SADDIRÎN] ile MUTASADDÎ[Ar. < SADV]
( Dağılan. | Yarılıp çatlayan. İLE Baş sedire geçip oturan, baş köşeye kurulan. İLE Bir işe girişen, tasaddî eden. | Başkasına saldıran. )
- MUTAT[Ar.] değil/yerine/= ALIŞILMIŞ/ALIŞILAN
- MUTAZARRI'[Ar. < ZER | çoğ. MUTAZARRÎN] ile MUTAZARRIR/MUTAZARRİR[Ar. < ZARR, ZURR]
( Yalvarıp yakaran, tazarru' eden. İLE Zarar gören, zarara uğrayan. )
- MÜTEÂDDİD[Ar. < ADED] MÜTEÂDİD[Ar.]
( Çoğalan, çok, birkaç, türlü türlü, taaddüd eden. İLE Kol kola dokunan, taâdut eden. )
- MÜTEADDİT[Ar.] değil/yerine/= ÇOK, BİRÇOK
- MÜTEÂKIB[< AKAB] değil/yerine/= BİRBİRİ ARDINDAN GELEN (SIRA İLE) | ARDINDAN GELEN, ARKASI SIRA BELİREN
- MÜTEÂKID[Ar. < ADED] ile MÜTEAKKID[Ar. < AKD]
( Antlaşma/akid yapan iki kişiden her biri. İLE Düğümlenen, karışık, çapraşık olan, taakkud eden. )
- MÜTEALLİK[Ar.] değil/yerine/= İLİŞKİN, İLGİLİ
- MÜTEASSİR[Ar. < USR] ile MÜTEAZZİR[Ar. < ÖZR]
( Güçleşen, güç, zor, çetin, teassur eden. İLE Özrü/engeli bulunan, engelli/özürlü, taazzür eden. | Olanaklı olmayan, güç, zor. )
- MÜTEÂZZİL[Ar. < AZL] ile MÜTEAZZİR[Ar. < ÖZR]
( İşinden çıkarılmış, azledilmiş, ma'zul olan, taazzül eden. İLE Özürlü/mazeretli, özürü/mazereti bulunan, taazzür eden. )
- MÜTEBÂDİL[Ar. < BEDEL] ile MÜTEBÂDİR[Ar. < BÜDÛR]
( Birbirinin yerine geçen, tebâdül eden. | Sıra ile değişen. | [geometri] Karşılıklı. İLE Birdenbire akla gelen. | Üstün, birinci olmak için çırpınan. )
- MÜTEBÂKÎ[Ar. < BEKÂ] ile MÜTEBÂKÎ[Ar. < BÜKÂ]
( Geri kalan, artan, bâkî kalan. İLE Ağlar gibi görünen, yalandan ağlayan, tebâkî eden. )
- MÜTECÂVİL[Ar. < CEHD] ile MÜTECÂVİR[Ar. < CİVÂR]
( Dolaşan, cevelân eden. İLE Bir civarda olan, komşu. )
- MÜTECERRİD[Ar. < CERED] ile MÜTEFERRİD[Ar. < FERD | çoğ. MÜTEFERRİDÎN]
( Soyunan, çıplak olan, tecerrüd eden. | Evli olmayan. | Tek başına kalan. | Dünya işlerinden vazgeçip Allah'a yönelen. İLE Tek ve yalnız olan, eşi benzeri olmayan, teferrüd eden. )
- MÜTEDAVİL[Ar.] değil/yerine/= ÇEVRİMDE/Kİ, YÜRÜRLÜKTE, DOLAŞIMDAKİ
- MÜTEFECCİ'[Ar.] ile MÜTEFECCİR[Ar. < FECR]
( Acıklanan, acınan, dertli olan. İLE Açılan, görünen, tefeccür eden. )
- MÜTEFERRİG[Ar.] ile MÜTEFERRİK[Ar. < FARK]
( Vazgeçen, ferâgat eden. İLE Dağınık, ayrı ayrı, teferruk eden. )
- MÜTEFERRİS[Ar. < FERÂSET] ile MÜTEFERRİŞ[Ar.] ile MÜTEFERRİZ[Ar. < FERZ]
( Anlayan, anlayışlı, sezişli, teferrüs eden. İLE Döşenen, mefrûş olan, teferrüş eden. İLE Ayrılan, teferrüz eden. )
- MÜ'TEFİK[Ar.] ile MÜTTEFİK[Ar. < VEFK]
( Tersine dönen, dönmüş. İLE Bağlaşmış, birleşmiş, antlaşmış. | Düşüncede birlikte olan. )
- MÜTEHADDİS[Ar. < HUDÛS] ile MÜTEHADDİŞ[Ar.]
( Meydana gelen ya da çıkan, peydâ olan, tehaddüs eden. İLE Tırmalanan, ıstırap çeken, tahaddüş eden. )
- MÜTEHASSIS[Ar. < HUSÛS] ile MÜTEHASSİS[Ar. < HİSS]
( Bir işin bir alanını çok iyi bilen, uzman. | Sadece bir şeye ayrılmış, ayrı bir işte kullanılan. İLE Duygulanan, hislenen. )
- MÜ'TELİF[Ar. < ÜLFET] ile MUHTELİF/E[Ar. çoğ. HALEFE]
( Alışan, alışık, ülfet eden. | Uygun, denk. İLE Birbirine uymayan, birbirinin öteki ucu. | Türlü, çeşitli, çeşit çeşit. )
- MÜ'TEMİN[Ar.] ile MÜTEMMİM/E[Ar. < TEMÂM]
( Güvenen, emniyet eden. İLE Tamamlayan, bitiren, itmâm eden. | Tümleç, herhangi bir sözcüğün anlamını tamamlayan. | Bütünler, bütün duruma getiren. )
- MUTENA[Ar.]/MÜMTAZ[Ar.]/GÜZİDE[Fars.]/ELİT[Fr./İng. < ELITE] değil/yerine/= ÖZENİLMİŞ | SEÇİLMİŞ, SEÇKİN, BEĞENİLMİŞ, ÖNEMLİ | AYRI/ÜSTÜN
- MÜTENAHHÎ[Ar.] ile MÜTENÂHÎ[< NİHÂYET]
( Alarga duran, bir tarafa çekilen. İLE Sona eren, biten, nihâyet bulan. | Sonsuz. )
- MÜTENÂKIS[Ar. < NOKSÂN] ile MÜTENÂKIZ[Ar. < NAKZ]
( Eksilen, gittikçe azalan, tenâkus eden. İLE Zıt olan, birbirine muhâlif, tenâkuz eden. | İkinci sözü, birinci sözüne zıt olan, uymayan. | Çelişik. )
- MÜTENESSİK[Ar. < NASK] ile MÜTENESSİK[Ar.]
( Sürekli olarak, aynı biçimde, biteviye olan, yeknesak, tenessuk eden. İLE Kulluk eden. )
- MÜTENEVVİ[Ar. < NEV] ile MÜTENEVVİH[Ar. < NEVHA] ile MÜTENEVVİR[Ar. < NÛR]
( Türlü, çeşitli, çeşit çeşit, değişik, nevîlenen, tenevvü eden. İLE Ağlayan, feryâd eden, tenevvüh eden. İLE Parlayan, nurlanan, tenevvür eden. )
- MÜTENEVVİ[Ar.] değil/yerine/= TÜRLÜ, ÇEŞİTLİ
- MÜTESÂİB[Ar.] ile MÜTESA'İB[Ar.]
( Esneyen, tesâüb eden. İLE Güç olan, güçleşen. )
- MÜTESÂİD[Ar. < SUÛD] ile MÜTESA'İD[Ar.]
( Yukarı çıkan, yükselen, ağan, suûd eden. İLE Yukarı çıkan, yükselen. )
- MÜTEŞÂKÎ[Ar.] ile MÜTEŞÂKİL[Ar. < ŞEKL]
( Birbirine, durumlarından şikâyet edenlerden her biri. İLE Bir biçimde olan, şekli birbirine benzeyenlerden her biri. | Aruz bahirlerinden, fâilâtün mefâîlün mefâîlün vezni. )
- MÜTEŞEBBİS[Ar.] değil/yerine/= GİRİŞKEN/GİRİŞİMCİ
- MÜTESELSİLEN[Ar.] ile SIRA İLE, BİRBİRİ PEŞİ SIRA, ZİNCİRLEME
( SIRA İLE, BİRBİRİ PEŞİ SIRA, ZİNCİRLEME )
- MÜTETABBI[Ar. < TAB] ile MÜTETÂBİ/A[Ar. < TEBA]
( Doğallaşan, tatabbu eden. İLE Birbiri ardınca gelen, peyderpey olan. )
- MÜTEVALİ[Ar.] değil/yerine/= ARDIŞIK
- MÜTEVÂLÎ[Ar. < VELY] ile MÜTEVAKKİ[Ar. < VERÂ]
( Birbiri ardınca giden, art arda gelen, üstüste, tevâlî eden. İLE Gizlenen, gizli, saklı, tevâri eden. )
- MÜTEZÂHİF[Ar. çoğ. MÜTEZÂHİFÎN] ile MÜTEZÂİF[Ar. < ZIF]
( Savaşta, birbirinin üzerine yürüyüp çatan. İLE Kat kat artan, iki ya da daha çok katı olan, tezâüf eden. )
- MUTLAK/LIK ile DOĞRU/LUK
( Doğruluk ve eylemin birliği! )
( ABSOLUTE/NESS vs. RIGHT/NESS )
- MUTLULUK:
FİYATI OLANLARLA değil/yerine DEĞERİ OLANLARLA
- MUTTASIF[Ar.]/VASIFLI değil/yerine/= NİTELENMİŞ/NİCELİKLİ
- MÜTTESİ'[Ar. < VÜS'AT] ile MÜTTEZİH[Ar.]
( Genişleyen, tevessü eden. İLE Açık, ortada olan, ittizâh eden. )
- MUVAFFIK[Ar. < VEFK] ile MUVÂFIK[Ar. < VEFK]
( Başarı kazandıran, muvaffak eden. İLE Uygun, yerinde. | [müzik] Bir makam. )
- MUVÂFIK[< VEFK] ile/ve/değil/||/<> MUTÂBIK[< TIBK]
( Uygun, yerinde. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Birbirine uyan, uygun. )
- MUVAKKAT[Ar. < VAKT] ile BELİRLİ BİR ZAMANA ÖZEL, SÜREKSİZ, GEÇİCİ | EĞRETİ
( BELİRLİ BİR ZAMANA ÖZEL, SÜREKSİZ, GEÇİCİ | EĞRETİ )
- MUVAKKİ'[Ar. < VUKU] ile MUVAKKİR[Ar. < VEKAR]
( Fermanlara tuğra çeken kişi. İLE Ağırlayan, saygı gösteren, tevkir eden. | Ululayan. )
- MUVÂZAA[Ar. < VAZ] ile MUVAZZA'[Ar.] ile MUVAZZAH[Ar. < VUZÛH]
( Bir konuda bahse girişme. | Danışıklı dövüş. İLE Saygı gösterilmeyen kişi. İLE Açıklanmış, etraflıca anlatılmış, îzâh edilmiş, tavzîh edilmiş. )
- MUVAZAT[Ar.]/PARALELLİK değil/yerine/= KOŞUTLUK
- MUVAZENE[Ar.] değil/yerine/= DENGE
- MÜVESSİ'[Ar. < VESÜ ve SAAT] ile MÜVESSİH[Ar.] ile MÜVEZZİ'[Ar. < VEZ | çoğ. MÜVEZZİÎN]
( Genişleten, tevsi eden. İLE Kirleten, tevsîh eden. İLE Dağıtan, tevzi ve taksim eden. | Postacı, posta, mektup, telgraf gibi şeyleri, ev ev dağıtan kişi. | Gazeteci, evlere, gazete dağıtan kişi. )
- MUZA'AF[Ar.] ile MUZÂAF[Ar. < ZIF] ile MUZÂF[Ar. < ZAYF | çoğ. MUZÂFÂT]
( Bir o kadar daha çoğaltılmış, bir kat daha artmış, taz'îf edilmiş. İLE İki kat, kat kat, katmerli. | Aynı "orta harfi" ile "son harfi", aynı harfin tekrarından oluşan sözcük.[musrir:musirr / müdrir:müdirr | hâdid:hadd] İLE Katılmış, bağlanmış, bağlı, izâfe edilmiş. | [ad takılarında] Belirtilen, başka bir ada katılmış ve onu tamamlamış olan. )
- MUZA'FER[Ar.] ile MUZAFFER[Ar. < ZAFER]
( Safran renginde, sarı renkte. | Safranlı. [pilav vb.] İLE Üstün, üstünlük, zafer kazanmış. )
- MUZAFFER-ÂNE[Ar.] ile MUZAFFEREN[Ar.] ile MUZAFFERİYET[Ar.]
( Muzaffer olana yakışır biçimde. İLE Üstünlük kazanarak, üstün gelerek, muzaffer olarak. İLE Üstünlük, düşmana üstün gelme. Bir işi, gerektiği gibi başarma. )
- MUZÂHÎ[Ar. < ZAHY] ile MUZÂHİR/MÜZÂHİR[Ar. < ZAHR]
( Benzeyen, benzeyici. İLE Arka, taraflı çıkan, yardım eden, koruyan, zahîr olan. )
- MÜZÂRAA[Ar.] ile MÜZÂRAA[Ar.]
( Zira ile satma. [ZİRA: 75-90 santimlik bir uzunluk ölçüsü.] İLE Ekincilik üzerine yapılan işler. | Toprağa, çalışmaya ve kazanca ortak olmak üzere kurulan şirket. )
- MÜZÂYEDE[Ar. < ZİYÂDE] değil/yerine/= ARTIRMA
- MUZCER[Ar. < ZUCRET] ile MUZCİR[Ar. < ZUCRET]
( Sıkıntılı, ıstıraplı. İLE Sıkıntı veren, ıstırap. )
- MUZÎ'[Ar.] ile MÛZÎ[Ar. < EZÂ] ile MUZÎ'[Ar. < ZÂYİ] ile MUZÎ/E[Ar. < ZİYÂ] ile MÛZİH/MUVAZZİH[Ar. < VUZÛH]
( Meydana çıkaran, açığa vuran, izâa eden. İLE İnciten, eziyet veren, rahat bırakmayan, îzâ eden. İLE Kaybeden, zâyi' eden. İLE Işık veren, parlayan, parlak, ziyâlandıran. İLE Açıklayan, ayrıntılı olarak anlatan, îzâh eden. )
- MÜZÎL[Ar. < ZEVÂL] ile MÜZİLL[Ar.] ile MÜZİLL[Ar. < ZELLE]
( Yok eden, gideren, izâle eden. İLE Zelil kılan, izlâl eden. İLE Ayak kaydırıcı. | Yanlış yaptıran, yanlış iş gördüren. )
- MUZIRR[Ar. < ZARAR] ile MÜNZİR[Ar. < NEZR][>< MÜBEŞŞİR]
( Zararlı, zarar veren, zarara sokan. İLE Sonunun kötülüğünü söyleyerek korkutan. )
- MÜZMEN[Ar. < ZAMAN] ile MÜZMİN/E[Ar. < ZAMAN]
( Müzmin duruma gelmiş. | [mecaz] Zayıflamış, halsiz düşmüş. İLE Üzerinden zaman geçmiş, eskimiş, süreğen hastalık. )
- MUZMER[Ar. < ZIMÂR | çoğ. MUZMERÂT] ile MUZMİR[Ar. < ZIMÂR]
( Gizli, saklı, örtülü, dışarı vurulmamış, içte saklı, ızmâr edilmiş. İLE İçinde saklayan, gizleyen, ızmâr eden. )
- NADİREN ile YERİ GELDİĞİNDE
( RARELY vs. CONGRUOUS )
- NAFAKA[Ar.] YÜKÜMÜ değil/yerine/= GEÇİMLİK YÜKÜMÜ
- NAG ile NAG YILAN ile NAG YILI
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Timsah. İLE "Ejderha". İLE Türk takviminin oniki yılından biri. )
- NAH ile/değil NARH[Fars.]
( İşte. İLE/DEĞİL Tüketiciyi korumak amacıyla özellikle temel gereksinim nesneleri için resmî makamlarca belirlenen ve her yerde geçerli olan fiyat. )
- NÂHİRE ile ...
( Ayın sonu, son gecesi. | Ayın birinci günü. )
- NÂHİRE[Ar.] ile NAHÎRE[Ar.]
( Ayın birinci günü. | Ayın sonu, son gecesi. İLE Ayın ilk günü ya da son gecesi. )
- NÂKIS/A[Ar. < NAKS] ile NAKIŞ[Ar.] ile NÂKIZ[Ar. < NAKZ]
( Eksik, noksan, tam olmayan. | Kusurlu, kusuru olan. | [matematikte] -[eksi] imi/işareti. İLE Genellikle kumaş üzerine, renkli iplikler ya da sırma ve sim kullanarak, elle, makineyle yapılan işleme. | Özellikle duvar ve tavanları süslemek için yapılan resim. | Beste ve semailerin, dört yerine iki haneli olanlarına verilen ad. | [mecaz] Hile. İLE Bozan, bozucu, bozma, çözme, kırma. )
- NAKİT PARA değil NAKİT
- NAKİT ile/ve/< PEŞİN[< Fars. PÎŞÎN: Önceki.]
- NÂ-MÜTENÂHÎ[Fars., Ar.] değil/yerine/= SONSUZ
- NARH[aslı NİRH] değil/yerine/= NARK, ÇARŞIDA, PAZARDA SATILAN ŞEYLER İÇİN RESMÎ MAKAMLARCA GÖSTERİLEN FİYAT
- NASIP[Ar.] değil/yerine/= ATAMA
- NASIP ile NASİP
( Atama. İLE Birinin payına düşen şey. | Birinin elde edebildiği, sahip olabildiği şey. | Kısmet, talih, baht. | Günlük kazanç. )
- NAVLUN SÖZLEŞMESİNDE:
ISKARÇA ile/ve KIRKAMBAR ile/ve TRİPÇARTER
( Tam gemi kiralanması. İLE/VE Parça mal taşıma sözleşmesi. İLE/VE Yolculuk üzerine navlun. )
- NEDEN OLMAK ile "YOL AÇMAK"
- NEDEN/SEBEP/MÜSEBBİB ile VESİLE
( CAUSE vs. MEANS )
- NEDEN ile/ve/||/<> AMAÇ
- NEDEN ile BAĞLANTI
( REASON vs. CONNECTION )
- NEDEN ile TETİKLEYİCİ
( Her şey kendi kendinin nedenidir. )
( REASON vs. TRIGGER
Everything is its own cause. )
- NEDENSELLİK (ANLAYIŞI) ile YASA (ANLAYIŞI)
- NEGATİF/POZİTİF TAM SAYILAR / SAYMA SAYILARI
ile
DOĞAL SAYILAR
ile
GERÇEK/GERÇEL/KARMAŞIK SAYILAR
ile
ORANTISAL/RASYONEL SAYILAR
( -3, -2, -1 / 1, 2, 3, ... ~
İLE
1, 2, 3, ... ~
İLE
-3, -2, -1 0 1, 2, 3, ... ~
İLE
0, 0.1, 0.2, 0.3 ... 0.8, 0.9, 1, 1.5, 2, 2.8, 3, ... ~
)
(
Sayı Türü | Açıklama | Örnek |
---|---|---|
Doğal Sayılar (N) | Sıfır ve pozitif tam sayılar | {0, 1, 2, 3, ...} |
Tam Sayılar (Z) | Negatif tam sayılar, sıfır ve pozitif tam sayılar | {... -2, -1, 0, 1, 2, ...} |
Rasyonel Sayılar (Q) | Kesir olarak tanımlanabilen sayılar | 1/2, -3/4, 5 |
İrrasyonel Sayılar | Ondalık gösterimi sonsuz ve döngüsel(periyodik) olmayan sayılar | √2, π, e |
Gerçek Sayılar (R) | Rasyonel ve irrasyonel sayıların birleşimi | √2, 3/4, -5 |
Karmaşık Sayılar (C) | Gerçek ve sanal bölümlerden oluşan sayılar | a + bi (i² = -1) |
Asal Sayılar | Sadece 1 ve kendine bölünebilen sayılar | 2, 3, 5, 7, 11 |
Çift Sayılar | 2 ile tam bölünebilen sayılar | 0, 2, 4, 6 |
Tek Sayılar | 2 ile tam bölünemeyen sayılar | 1, 3, 5, 7 |
Pozitif Sayılar | 0’dan büyük sayılar | 1, 2, 3, ... |
Negatif Sayılar | 0’dan küçük sayılar | -1, -2, -3, ... |
Sıfır (0) | Ne pozitif, ne de negatif olan nötr bir sayı | 0 |
- NELER DOĞAR ve/||/<>/< GÜN DOĞMADAN
( Gün doğmadan, neler doğar. )
- NENG ile/ve/||/<>/> NENG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Nesne, şey. İLE/VE/||/<>/> Mal ya da zenginlik. )
- NEREDE, O ESKİ BAYRAMLAR/RAMAZANLAR değil NEREDE, O ÖNCEKİ BEN
- NEŞE ve/<>/< GÜVEN
- NESNE ile/ve/<> YOĞUNLUK
- NESNEL DEĞER ile/ve/||/<> ÖZNEL DEĞER
- NESNELERİN RENKLERİNDE:
EMME ile/ve YANSITMA
- NESNESİZ ile/ve/||/<> DÜŞÜNCESİZ
( Nesnesiz ve düşüncesiz, kültür olanağı yoktur. )
- NET ile TEMİZ
( CLEAR vs. CLEAN )
- [ne yazık ki]
KÖLELİK ile/ve/||/<>/> BORÇ KÖLELİĞİ
- NFT:
EMANETE DAYALI OLAN ile EMANETE DAYALI OLMAYAN
( )
- [ne yazık ki]
NİCELİK EGEMENLİĞİ ile/ve/<> DEĞERSİZLİK ile/ve/<> GÖRELİLİK
- NİKÂH ile/ve DÜĞÜN
- NİRENGİ ile/ve/||/<> EKSEN ile/ve/||/<> HİZA
- NÎŞ[Fars.] ile NİŞ[Fr./İng. < NICHE]
( İğne[arı, akrep gibi böceklerde]. | Zehir, ağı. | Diken. İLE Duvar içinde bırakılan oyuk. )
( Niş pazarlama, pazardaki hizmetlerdeki boşlukların doldurulması amacı ile yapılmaktadır. Bu pazarlama çeşidinde herkese hizmet verilmemektedir. Daha küçük bir grup niş pazarlamadan yararlanabilmektedir. Niş pazarlama, hedefindeki kişilerin isteği doğrultusunda sürekli bir biçimde yenilikler yapmak zorundadır.
Niş Pazarlama, İngilizce'de Niche marketing adı ile anılmaktadır. Bu pazarın belirli başlı özellikleri bulunur.
- Niş pazarlama, küçük kitleleri hedef almış olan bir pazarlama yöntemi olarak karşımıza çıkar.
- Niş pazarlama, yönteminde maliyetin üzerine ciddi bir kâr konulmaktadır. Bu nedenle de önemli oranlarda kâr elde etmek olanaklıdır.
- Niş pazarlamada, üretim ve pazarlama oldukça düşüktür. Ancak kazanılan paralar oldukça tatmin edicidir.
- Niş pazarlamada, müşteri gereksinimine göre ürün üretilmektedir.
- Niş pazarlama, kitlesi küçük olması nedeni ile pazarlama iletişimine ayrılan para oldukça azdır.
- Niş pazarlama yapılırken, üretimin özgün olması ve üretimi yapan şirketin alanında uzman olması oldukça önemlidir.
- Tüketici güvenini kazanmak ve tüketiciyi memnun etmek, niş pazarlamada çok daha kolay bir biçimde yapılabilmektedir.
Niş Ürün, Niş Parfüm, Niş Pazar ve Niş Boyut Ne Anlama Gelir?
Niş pazarlamada üretilen niş ürünlerin herhangi bir alternatifinin bulunmaması oldukça önemli bir konudur. Niş pazarlama stratejilerinde hedef kitle oldukça küçük olmaktadır. Bazı kişiler tarafından bu pazar türünde rekabet olmadığı düşünülebilir. Ancak niş pazarlamadaki rekabet oldukça fazladır.
Niş pazarlama, yapmak oldukça dar bir bölgede pazarlama yapmak demektir. Bunun yanında bu dar bölgede pek çok rekabet eden şirket olması da olanaklıdır. )
- NOEL (SANTA CRUZ) ile/ve/değil YILBAŞI (ST. SYLVESTER)
( 25 Aralık'ta. İLE/VE/DEĞİL 31 Aralık'ta. )
( Hristiyanlık'ta dinî bayram. İLE/VE/DEĞİL Yeni yıl kutlaması. )
- NOMİNAL ÜCRET ile GERÇEK ÜCRET
- NORMAL ile ORTALAMA
- NOTA[İt.] ile NOTA[İt.]
( Bir müzik sesini belirtmeye yarayan im. İLE Bir ülkenin, başka bir ülkeye ya da elçisine yaptığı bildiri. )
- NÖTR ile BOŞ
( NEUTER vs. EMPTY )
- OCAK ile KUCAK ile TUZAK
( ... ile ... ile DÂM )
- ÖDEME ve/||/<>/> AVİSTO[İt. < A VISTA]
( ... VE/||/<>/> Ödenmesi gereken poliçelere yazılan ve "görüldüğünde" anlamına gelen bir terim. )
- ÖDEME ile CEREME/CERİME
( ... İLE Başkası tarafından yapılan ya da kaza sonucu ortaya çıkan zararı ödeme. )
- ÖDENTİ ile/<> ÖDENEK ile/<> ÖDEME
( AİDAT ile/<> TAHSİSAT ile/<> TEDİYE )
- ÖDE(YE)MEMEK ile/ve ZORUNLU BORÇ ALMAK
- ÖDÜNÇ ile BORÇ
( KARZ-I HASEN: Faizsiz verilen borç. | Ödeme yapamayan borçlunun, helâl ederek borcundan vazgeçmek. )
( KARZ ile İKRAZ )
( LOANED vs. DEBT )
- OF ŞOR[İng. < OFF SHORE] değil/yerine/= KIYI BANKACILIĞI
- OĞ ile OĞURÇAK ile OĞURDAK ile OĞRAK ile OĞUR
( An. İLE/VE/||/<>/> Salise. İLE/VE/||/<>/> Saniye. İLE/VE/||/<>/> Dakika. İLE/VE/||/<>/> Saat. )
- OĞLAK DÖNENCESİ ile/ve/>< YENGEÇ DÖNENCESİ
( Güney yarımkürede. İLE/VE/>< Kuzey yarımkürede. )
( Ekvator'un, 23° 26' güneyinden geçtiği varsayılan enlemdir. İLE/VE/>< Ekvator'un, 23° 26' kuzeyinden geçtiği varsayılan enlemdir. )
( 21 Aralık'ta.[Güneş, tam zenitte] İLE/VE/>< 21 Haziran'da.[Güneş, tam zenitte] )
( Güney Yarımküre'de yaz gündönümü.[Güney Yarımküre'de yaz gündönümü. | En uzun gün ve en kısa gece] İLE/VE/>< Kuzey Yarımküre'de yaz gündönümü[Kuzey Yarımküre'de yaz gündönümü. | En uzun gün ve en kısa gece] )
( Güney tropikal kuşağının kuzey sınırı. İLE/VE/>< Kuzey tropikal kuşağının güney sınırı. )
- ÖĞLE VAKTİ ile/ve ÖĞLEDEN ÖNCE ile/ve ÖĞLEDEN SONRA
- ÖĞLE ile ÖYLE
- ÖĞLEN (YEMEĞİ/TATİLİ/ARASI) değil ÖĞLE (YEMEĞİ/TATİLİ/ARASI)
( Halk dilinde. | Meridyen düzlemi.[NIFS-I NEHAR] DEĞİL Gün ortası.[Öğleden önce, öğleye doğru.] )
- OKUL ile/ve/||/<>/>< YAŞAM
( Önce ders verir, sonra dener, sınav yapar. İLE/VE/||/<>/>< Önce sınav yapar, sonra [dene(yimle)terek] ders aldırır. )
- OLAN ile/ve/<>/||/hem de ÖLEN ile/ve/<>/||/hem de YANAN ile/ve/<>/||/hem de YENİLEN
( Hiçbirine, çözüm yoktur. )
- OLAN ile/ve/||/<> ORAN
- OLANAK ile/ve/değil/<>/> ÇÖZÜLME
- OLANAK = İMKÂN = POSSIBILITY[İng.] = POSSIBILITÉ[Fr.] = MÖGLICHKEIT[Alm.] = POSSIBILITAS, POTENTIA[Lat.] = POSIBILIDAD[İsp.]
( İMKÂN: Mekân yaratmak. )
- OLANAK ve/<> VAROLAN(MEVCUT)
- OLAN/DAN ile/ve OLMAYAN/DAN
( Kâr. İLE/VE Yarar. )
- ÖLÇEK ile/ve/<> NİCELİK
- ÖLÇEK ile/ve/<> NİTELİK
- ÖLÇMEK ile/ve HESAPLAMAK
( TO CONSIDER vs./and TO COMPUTE )
- ÖLÇÜ ve/||/<>/> TEKRAR ÜRETİM
- ÖLÇÜLÜ ile/ve/||/<> ÖLÇÜ İLE
- ÖLÇÜ/T ile/ve/değil/<> ÇERÇEVE
- OLDUKÇA ile İYİCE
- OLİGARŞİ[Fr. < Yun. OLIGOS: Az. | ARKHEIN: Buyurmak.] değil/yerine/= TAKIMERKİ
( Siyasal erkin, birkaç kişilik bir kümenin elinde bulunduğu yönetim. Aristokrasinin, daralmış biçimi. )
- ...:
"OLMALI!" ile/değil OLABİLDİĞİ KADAR(IYLA) OLMALI(/OLABİLİR ANCAK)
- OLMASI GEREKEN KADAR ile ABARTI
( UP TO IT'S NEEDS vs. EXAGGERATION )
- OLMAYANLARI ARAMAK ile/değil/yerine OLANLARI BULMAK/GÖRMEK
( [not] TO SEEK FOR NON-BEINGS vs./but TO SEE(K)/FIND BEINGS
TO SEE(K)/FIND BEINGS instead of TO SEEK FOR NON-BEINGS )
- OLUMLU YANIT ile KARŞILIK
- OLUMLU = MÜSPET, VÜCUBİ = POSITIVE[İng.] = POSITIF[Fr.] = POSITIV[Alm.] = POSITIVO[İsp.]
- OLUMSUZ KOŞULLAR:
GEÇİRİCİ ile/ve/değil/yerine/<> GEÇİCİ
- ÖLÜMSÜZ YAPITLAR:
ÇOCUK ve KİTAP ve HAYRAT
- OLUMSUZ ile/ve/değil/yerine/>< OLUMLU
( !Üretici/yaratıcı. [!:değil] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Üretici/yaratıcı. )
( [not] NEGATIVE vs./and/but/>< POSITIVE
POSITIVE instead of NEGATIVE )
- OLUŞTURMAK ile OTURTMAK
- OLUŞUM ile/ve/||/<> BAŞLANGIÇ
- OLUYORMUŞ GİBİ OLMASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/> OLMAMASI
- ÖN ÖDEME ile TAKSİT
( ME'HÛZÂT: Alınan para. | Alınan paranın defterde yazıldığı hane. )
- ÖNCEKİ ile/ve/değil YETERSİZLİK
- ÖNCELİKLİ/LER ile/ve GENEL
( İnsanda. İLE/VE Doğada. )
( For human. VS./AND On nature. )
( PRIORITY vs./and GENERAL )
- ÖNDERLİK BUNALIMI/KRİZİ ile/ve/<> ÖZERKLİK BUNALIMI/KRİZİ
- ÖNE GEÇMEK ile/ve/değil GÜNDEMDE KALMAK
- ÖNEMİ YOK ile/değil BELİRLEYİCİLİĞİ YOK
- ÖNEMLİ GÖRMEK ile ÖNEMLİ KILMAK
- ÖNERİ ile ÖĞÜT
( NUSH İLE USLANMAYANI ETMELİ TEKDÎR TEKDÎR İLE USLANMAYANIN HAKKI KÖTEKTİR )
( ... ile NUSH, IZA, MEV'İZE[< VA'Z] )
( ... ile PEND )
( SUGGESTION vs. ADVICE )
- ONLARIN TEKELİNDE ile/ve/değil/yerine/<> ONLARLA ÖZDEŞ
- ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA ile/değil BİR SONRAKİ HAFTA
- OPSİYON[İng. < OPTION] değil/yerine/= SEÇENEK/ÖZGESEÇİM
- ORANTI ile/ve/değil/<> BAĞLAM
- ORDİNO[İt.] değil/yerine/= BUYURGA/EMİR
( Bir poliçenin arkasına yazılan havale emri. | Tüccarın malını gümrükten çekebilmesi için gemi şirketinden, yük konşimentosuna karşılık verilen havale. | Denizcilik işletmelerinde, gemi adamlarını, gemilere atama belgesi. )
- ORGANİK DÜŞÜNCE ile SINIFSAL DÜŞÜNCE
( ORGANIC THOUGHT vs. CATEGORIC THOUGHT )
- ÖRGÜ ile/ve/<> ÖRÜ
( Örnek eylemi ya da biçimi. | Tığ ya da şişlerle, ilmiklerin yan yana getirimesiyle örülerek yapılmış şey. | Örülmüş saç bölüğü, belik. | Dokumacılıkta atık ve çözgü ipliklerinin, dokumayı oluşturacak biçimde belirli bir desene göre kesişmesi. | Bazı sinir ya da damarların birbirine geçip dolaşmasından ortaya çıkan oluşum. | İletişim, ulaşım vb.'nin ülke yüzeyinde yayılmış biçimi. | Konunun ana çizgisi, oyunun işlenişi ya da çatısı. | Örülerek yapılmış olan. İLE Örnek işi. | Otlak. | Tarlalarda, sele karşı yapılmış set. | Yama olarak yapılan örgü. )
- ÖRGÜTLENME ile/ve SIÇRAMA
- ÖRNEK ALMAK ile/ve ÖYKÜNMEK
- ÖRNEK ile/ve AÇIKLAMA
( SAMPLE vs./and EXPLANATION )
- ORTAK, GENEL = COMMON[İng.] = COMMUN[Fr.] = COMMUNISGEWÖHNLICH[Alm.]
- ORTAK OLAN/OLUNAN ile/ve/değil/yerine ÖDÜNÇ ALINAN
- ORTAKLIK ile/ve/değil/yerine DAYANIŞMACI ORTAKLIK
- ORTAK/LIK ile/ve/<> ÖZDEŞ/LİK
- ORTALAMA ile EN AZ(ASGARİ)
- ORTALAMA ile/ve/değil/yerine YAKLAŞIK
( [not] AVERAGE vs./and/but APPROXIMATE
APPROXIMATE instead of AVERAGE )
- ORTALIKTA DURAN ile ORTALIKTA DÖNEN
( STANDS AROUND vs. TURNINGS AROUND )
- ORTAM ile ALTYAPI
- ORTAM ile/ve/||/<> KOŞULLAR
- ÖRTÜLÜ ile/ve/<> GÖRÜNMEYEN
- ÖRTÜLÜ/PERDELİ ile AÇIK
( ... ile VUZÛH )
( CONCEALED vs. OPEN )
- ÖRTÜŞME ile/ve/<> UYUMLULUK
- OŞ ile OŞ ile OŞ OŞ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Böyle, bu biçimde. İLE Şimdi. İLE Öküzü su içmeye teşvik etmek için çıkarılan ses. )
- ÖŞR ile VERGİ
( Onda bir, ondalık, onda biri alınan vergi. | Kur'ân-ı Kerim'den 10 âyetlik kısım. )
- OTARŞİ/OTOKRASİ[Yun. AUTOS: Kendi. | KRATOS: Erk.] ile/değil/yerine/>< OTARSİ[Fr. < Yun.]
( Hükümdarın, tüm siyasal erki elinde bulundurduğu yönetim biçimi. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ekonomik alanda, kendi kendine yeterli olmaya yönelen bir ülkenin yönetim biçimi. )
- ÖTE ile BULAŞICI/SİRET
- ÖTE ile/ve İLERİ
( FURTHER vs./and FORWARD )
- ÖTESİNDE ile DIŞINDA
( BEYOND vs. OUTSIDE )
- OTOGESTİYON[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ÖZYÖNETİM
( Sosyalist ülkelerde, tarım ya da endüstri kuruluşlarında, işçilerin söz ve karar sahibi olmaları ilkesine dayanan yönetim biçimi. )
- OTONOM/İ[Fr. < Yun. ATUOS: Kendi, öz. | NOMOS: Yasa.]/AUTONOMOUS[İng.] değil/yerine/= ÖZERK/LİK
- OTURMA ile/ve/değil KAPLAMA
- OVAL[Fr. < OVALE]/BEYZÎ[Ar.] değil/yerine/= SÖBE
( Yumurta biçiminde olan, yumurtamsı. | Özellikle elips gibi iki bakışım ekseni olan kapalı eğrinin oluşturduğu biçim. )
- OYALANMAK ile DÜŞKÜ/HOBİ
( TO DAWDLE vs. HOBBY )
- ÖYKÜNME ile YAPMACIK
( TETABBU' ile TEKELLÜF )
( TO IMITATE vs. TO PRETEND )
- ÖYLE DEMEK ile ÖYLE BİLMEK
- ÖYLE OLDUĞU ANLAMINA GELMEK ile ÖYLE OLDUĞU ANLAMINA GELMEMEK
- ÖYLE, ÖYLE, ÖYLE, ... ile ÖYLE (DE) DEĞİL
- OYUN ile/||/<> ÖGÜN/ÖĞÜN
( Zaman. İLE/||/<> Kez, belirli bir zaman.[yemek için] )
- ÖZDEŞ/LİK ile FARKLI/LIK
( IDENTITY vs. DIFFERENCE )
- ÖZDEŞLİK ile/değil İÇİÇELİK
- ÖZDEVİM/OTOMASYON ile ÖZDEVİNİM/OTOMATİZM
( Endüstride, yönetimde ve bilimsel işlerde, insan aracılığı olmadan, işlerin otomatik olarak yapılması. İLE Bir araca, bir şeye otomatik bir işleyiş kazandırmak için gerekli olan düzen. )
- ÖZEL HAT ile ÖZEL HAYAT
( PRIVATE LINE vs. PRIVATE LIFE )
- ÖZEL ile/ve/değil/yerine/||/<> AYRINTI
- ÖZEL = HUSUSİ = SPECIAL[İng.] = SPÉCIAL[Fr.] = BESONDERE[Alm.] = ESPECIAL[İsp.]
- ÖZELLİK ile GİZİL
( Gizil olan, düşünme yoluyla uygulayımsal/fiilî duruma gelir. )
( SPECIALITY vs. POTENTIAL
The potential becomes actual by thinking. )
- ÖZELLİK ile/ve GÜZELLİK
( SPECIALITY vs./and BEAUTY )
- ÖZELLİK ile NİTELİK
- ÖZGÜ ile ÖZGÜN
- ÖZGÜLÜK ile ÖZGÜLLÜK
( Özgü olma durumu. İLE Özgül olma durumu. )
- ÖZGÜN/LÜK ile/ve/<> BENZERSİZ/LİK
- PAÇAGÜNÜ ile/ve/<> PAÇALIK
( Düğünün ertesi günü. İLE/VE/<> Düğünün ertesi günü verilen yemek. | Gelinin, paçagünü giydiği giysi. )
- PAHALI ile/ve/değil BANA ÇOK GELİR
- PAHALILANDI değil PAHALANDI(< BAHALANDI)
- PALYATİF[Fr.]/MUVAKKAT[Ar.] değil/yerine/= GEÇİCİ
- PARA:
AKÇE ile/ve/||/<> SULTANÎ ile/ve/||/<> DUCAT ile/ve/||/<> FLORINS ile/ve/||/<> GURUS ile/ve/||/<> ŞÂHÎ
( Osmanlı'da. İLE/VE/||/<> Osmanlı'da. İLE/VE/||/<> İLE/VE/||/<> Venedik'te. İLE/VE/||/<> Macaristan'da. İLE/VE/||/<> Avrupa'da. İLE/VE/||/<> İran'da. )
- PARA AKLAMAK ile/ve/değil "VİCDAN(LAR)I/NI" "RAHATLATMAK"
- PARA BİRİKTİRMEK ile/ve/değil/yerine PARA KAZANMAK
( Yaşamak için para kazanmak gerekir fakat para kazanmak için yaşanmaz. )
( [not] TO SAVE MONEY vs./and/but TO EARN MONEY
TO EARN MONEY instead of TO SAVE MONEY )
- PARA:
GEREKSİNİM değil MASKELEME
- PARA İLE:
MAL/HİZMET ELDE ETMEK ile/yerine/değil ZAMAN ELDE ETMEK
- PARA KAZANMAK ile/ve PARA HARCAMAK
( Beceri gerektirir. İLE/VE Kültür gerektirir. )
( Paraya ve bilgiye mahkum olma! )
( İğneyle kuyu kazmak gibi. İLE/VE Kuma su dökmek gibi. )
( ... ile/ve SARF[: Harcama. | Para bozma. | Çevirme, döndürme. | Değişme. | Dilbilgisi.] )
( TO EARN MONEY vs./and TO SPEND MONEY )
- PARA/NUKUD[Ar. < NAKD]/SİPALİ[argo] ile/ve KAİME/KAYME[Ar.]
- PARA ile/ve/değil/yerine BOL PARA
- PARA ve HARF
( Evrensel eşdeğerlik birimleri. )
- PARA = MONEY[İng.] = ARGENT[Fr.] = GELD[Alm.] = DENARO[İt.] = DINARO[İsp.]
- PARA ile PARA
( Yükseklik, yücelik. İLE Mangır, pul. )
- PARA[Azr.] ile PARA[Tr.]
( Yarım, yarısı, bölüm/kısım. İLE Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt ya da metalden ödeme aracı, nakit. | Kazanç. | Kuruşun kırkta biri. )
- PARALEL ile/ve/değil/yerine/||/<> KATMANLILIK
- PARALI ile/ve/<>/> PAHALI
- PARAMETRE ile AÇI
( PARAMETER vs. ANGLE )
- PARANIN:
CEPTE OLMAMASI ile/ve/değil/yerine/>< CEPTE OLMASI
( [not] THE MONEY NOT IN THE POCKET vs./and/but/>< THE MONEY IN THE POCKET
THE MONEY IN THE POCKET instead of THE MONEY NOT IN THE POCKET
)
- PARANIN:
GİTMESİ ile/ve HARCANMASI
- [ne yazık ki]
PARA/NIZ:
VARSA ile/ve/değil/yerine YOKSA
( Sadece kendiniz, kim olduğunuzu unutursunuz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Tüm dünya, kim olduğunuzu unutur. )
- PARASINI ÖDEMEK ile/değil/yerine ÜCRETİNİ ÖDEMEK
- [ne yazık ki]
PARASIZLIK ile/ve/||/<> ALÇIDA OLMA/KALMA
( İkisi de zamanla çözülür. Zamanın değerini/önemini, en yakın/yoğun biçimde düşündürür/deneyimletir. )
- PARAVAN[Fr. < PARAVENT] değil/yerine/= PERDE[Fars.]
( Menteşelerle birbirine bağlı birkaç parçadan oluşan ve yapılarda, bazı bölümleri ayırmakta kullanılan, katlanır, taşınır, çerçeveli perde. | Adından, yetkisinden, gücünden, kendine belirli etmeden yararlanılan kişi/kuruluş. )
- PARAYI, MEZARA GÖTÜREN >< PARANIN, MEZARA GÖTÜRDÜĞÜ
( Yoktur. >< Çoktur. )
- PARÇALANMIŞLIK ile/değil AYRIM
- PAREKENDE değil PERAKENDE
- PATA ile PATA[İt.]
( Büyük ayaklı. [PATAGONYA < PATA] İLE Oyunda, yenen ve yenilen olmaması, berabere kalma. )
- PATEN ile PATENT
( Buz üstünde kaymak için kullanılan, çoğunlukla, tabanına, dar ve uzun bir çelik takılı ayakkabı. | Bu ayakkabının düz yerlerde kaymakta kullanılan tekerlekli türü. İLE Bir buluşun ya da o buluşu uygulama alanında kullanma hakkının bir kimseye ait olduğunu gösteren belge. | Uyrukluk belgesi. | Gemilere, ayrıldıkları limanın sağlık durumu için verilen belge. | Bir durum ya da bir işi yalnızca kendi yetkisi altında görme. )
- PATENT ile YARARLI/FAYDALI MODEL ile TASARIM
( )
- PATENT[İt.] ile MARKA[İt. < Alm.]
( Bir buluşun ya da o buluşu uygulama alanında kullanma hakkının bir kimseye ait olduğunu gösteren belge. | Uyrukluk belgesi. | Gemilere, ayrıldıkları limanın sağlık durumu için verilen belge. | Bir durum ya da bir işi yalnızca kendi yetkisi altında görme. İLE Resim ya da harfle yapılan işaret. | Bilet, para yerine kullanılan metal ya da başka şeyden parça. )
- PATIRTI ile GÜMBÜRTÜ
- PAY ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAK
- PAYDOS[Yun.] değil/yerine SON/ARA
( İşi ya da çalışmayı, (geçici olarak) bırakma. DEĞİL/YERİNE ... )
- PÂYE[Fars.] değil/yerine/= AŞAMA
- PÂYİDAR/PÂY-DÂR[Fars.] değil/yerine/= KALIMLI/YERLEŞMİŞ
- PAYLAŞILABİLECEK ile PAYLAŞILAMAYACAK
- PAYLAŞILABİLEN ile ÖZEL OLAN
( SİHAN: Hisseler. )
( NASÎB: Pay, kısmet. )
( BERHÛR: Hisse, nasip, pay. )
( SHARABLE vs. SPECIAL )
- PAYLAŞIM ile/ve DAĞITIM
( SHARING vs./and DISTRIBUTION )
- PAYLAŞIM ile/ve DAYANIŞMA
( SHARING vs./and SOLIDARITY )
- PAYLAŞIM ile/ve YAKLAŞIM
( SHARING vs./and APPROACHING )
- PAYLAŞMAK ile/ve BÖLÜŞMEK
- PAYLAŞMAK ile/ve PASLAŞMAK
( TO SHARE vs./and TO PASS EACHOTHER )
- PAZAR ile KENT
( Ticaret/alışveriş sabit değilse. İLE Ticaret/alışveriş sabitse. )
- PAZARLAMA ile/ve/<> HALKLA İLİŞKİLER ile/ve/<> REKLAM ile/ve/<> MARKALAŞTIRMA
( "Ben büyük bir âşığım." İLE/VE/<> "İnan bana! O çok büyük bir âşık." İLE/VE/<> "Büyük âşığım! Büyük âşığım! Büyük âşığım!" İLE/VE/<> "Anladım ki, büyük bir âşıksın!" )
( "I'm great lover." vs./AND/<> "Trust me! He's a great lover." vs./AND/<> "I'm a great lover. I'm a great lover. I'm a great lover." vs./AND/<> "I understand. You are a great lover." )
( MARKETING vs./and/<> PUBLIC RELATIONS vs./and/<> ADVERTISING vs./and/<> BRANDING )
- PAZARLAMA ile HİLE
( MARKETING vs. TRICK )
- PAZARLAMA ile/ve "KAKALAMA"
- PAZARLAMA ile/ve/yerine SATIŞ
( Ürünün üretiminden, son tüketiciye ulaşması ve sonrasındaki tüketici destek aşamalarının tamamını kapsar. İLE/VE/YERİNE Pazarlama etkinliklerine anlam kazandıran, hedef aşamadır. Bir ürünün üretimi, reklam edilmesi, fiyatlandırılması, pazara çıkarılması ve tüketiciye sunulacak aşamaya getirilmesini pazarlama süreci olarak değerlendirirsek; bu aşamadan sonra tüketiciye sunulması, sunum yapılması ve kabul edilebilir bir bedel karşılında takasa sokulması işlemi. Genel olarak müşteriye "evet" dedirtme etkinliğidir. )
( Net kâra bakar. İLE/VE/YERİNE Ciroya bakar. )
( Hedefi, şirketin kârlılığını sağlamaktır. İLE/VE/YERİNE Satıcının hedefi ise verilen ciro hedefini tutturmaktır. )
( Süreç yönetir. İLE/VE/YERİNE Süreci başarılı sonlandırma [ürünü verip karşılığını alma] görevini üstlenir. )
( Gereksinim belirler/oluşturur. İLE/VE/YERİNE Gereksinim giderir. [Bazı durumlarda satıcı gereksinim belirlemek ya da var olan gereksinimi açığa çıkarmak için etkin olabilir.] )
( Müşteriyi, ürüne çeker. İLE/VE/YERİNE Ürünü, müşterinin parasıyla takas eder. )
- PAZARTESİ'NE değil PAZARTESİ'YE
- PERDE ile KATMAN
( PITCH vs. LAYER )
- PERDE ile TÛL
( ... İLE Uzunluk. [Tûl perde] | Zaman çokluğu, uzun süre. | Boylam. [TÛL DAİRESİ] )
- PERİŞAN OLMAK ile YOK OLMAK
- PEŞİN FİYAT değil/yerine/= ÖN EDER
- PEŞİN FİYATINA TAKSİTLE değil/yerine/= ÖN EDERİNE BÖLÜŞLE
- PEŞÎN/PÎŞÎN[Fars. < PÎŞ: Ön.] ile PESÎN[Fars.] ile Peşîn[Fars.]
( Önden, önce. | Önden verilen. İLE Sonraki, en son. İLE Keykubad'ın üçüncü oğlu. )
- PEŞİN SATAN ile/ve/<> VERESİYE SATAN
( Şişman. İLE/VE/<> Pişman. )
- PEŞİN değil/yerine/= ÖNCELİ
- PEŞİNAT değil/yerine/= ÖN ÖDEME
- PEYDERPEY[Fars. < PEY:Arka. | -DER: İçinde.]["PEYDELPEY" değil!] (ÖDEMEK) AZAR AZAR/BÖLÜM BÖLÜM/YAVAŞ YAVAŞ (ÖDEMEK) | BİRBİRİ ARDINCA, ART ARDA
- PEYK[Fars.] ile PEYREV[Fars.]
( Uydu. | Bir başkasına bağımlılığı olan. İLE Başkasının izinden giden, izleyen/izleyici. )
- [Fr. < Yun.] PİLOT ile PİLOT
( Bir hava taşıtını kullanmak ve yönetmekle görevli kişi. İLE Deneme niteliğinde olan. )
- PÎŞ Ü PES[Fars.] ile PES Ü PÎŞ[Fars.]
( Ön ve arka. İLE Arka ve ön. )
- PİYADE = PAYTAK
( ... = Çarpık, eğri bacaklı. | Satrançta, piyade taşı. )
- PİYASA ile PİYASA MEKANİZMASI
( MARKET vs. MECHANISM OF MARKET )
- PLANLAMA ile/ve HESAPLAMA
( TO PLAN vs./and TO RECKON )
- PLANLANMIŞ/LIK ile SINIRLANDIRILMIŞ/LIK
- PLASTİKLER'DE:
PETE[1] ile HDPE[2] ile V[3] ile LDPE[4] ile PP[5] ile PS[6] ile ÖTEKİLER[7]
( )
- PLATFORM ile ALTYAPI
( PLATFORM vs. SUBSTRUCTURE )
- PLÜTOKRASİ[Fr. < PLOUTOCRATIE] ile BEY ERKİ / VARSIL ERKİ
( "Zenginlerin yönetimi, zenginler iktidarı." )
- PLUTOKRASİ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= VARSILERKİ
- POLİÇE[< İt. < Yun.] ile BOLİÇE
( Belirli bir sürenin sonunda, belirli bir parayı, kendi adına ya da bir başkasının buyruğuna ödemesi için alacaklının, borçluya yazdığı bildiri. | Sigorta senedi. İLE Yahudi kadını. )
- POLİÇE[İt. < POLIZZA] ile/ve/||/<>/> KLOZ[Fr. < CLAUSE]
( Belirli bir sürenin sonunda belirli bir parayı kendi adına ya da bir başkasının emrine ödemesi için alacaklının borçluya yazdığı bildiri. | Sigorta senedi. İLE/VE/||/<>/> Sigorta poliçelerinde özel koşulları bildiren ek başlıklar. )
- POLİÇE[İt. < BOLIZZA] ile BOLİÇE[İbr.]
( Belirli bir sürenin sonunda belirli bir parayı kendi adına ya da bir başkasının emrine ödemesi için alacaklının borçluya yazdığı bildiri. | Sigorta senedi. İLE Yahudi kadını. )
- POLİTİKA EKONOMİSİ değil/yerine/>< EKONOMİ POLİTİKASI
- POLİTİKA ile/ve/||/<>/>/< JEOPOLİTİKA ile/ve/||/<>/>/< EKONOMİ
( ... İLE/VE/||/<>/>/< Coğrafya, ekonomi, nüfus vb.nin devletin ve yönetimi üzerindeki ülkeler arasındaki koşulları, değişkenleri ve etkisi. İLE/VE/||/<>/>/< ... )
( POLITICS vs./and/||/<>/>/< GEOPOLITICS vs./and/||/<>/>/< ECONOMICS )
- POLİTİKA ile/ve/<> POLİTİK OLAN
- PORTFÖY[Fr.] değil/yerine/= PARA CÜZDANI
- POTUK ile POTUK
( Kırmalı ve geniş. İLE Deve yavrusu. )
- PRATİK/TATBİK/AT ile UYGULAMA
- PRENSİP ile YASAK
( PRINCIPLE vs. FORBIDDEN )
- PRENSİP ile YÖNTEM
( PRINCIPLE vs. METHOD )
- PROGNOZ/PROGNOSIS[İng.]/AKIBET[Ar.] değil/yerine/= SONLANIM
- PROJE[İng. PROJECT] değil/yerine/= TASARI/İŞ
- PROLETARYA[Fr. < PROLÉTARIAT]
( Emekçinin oluşturduğu sınıf. )
- PROTOKOL ile FORMALİTE
( PROTOCOL vs. FORMALITY )
- PROTOKOL değil/yerine/= SÖZLEŞME/ANTLAŞMA, SÖZ BELGE/TUTANAK | SEÇKİN, SEÇKİNLER
( Bir toplantı sonunda imzalanan belge. | Diplomaside uyulması gereken kurallar. )
- PUL ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> KUL
( Varsa pulun, cümle âlemdir kulun. )
- PUL[Azr.] ile PUL[Tr.]
( Para. İLE Posta parası karşılığı mektup zarfı, kartpostallara ve damga resmine karşılık kâğıtlara yapıştırılan, basılı küçük kâğıt parçası. | Bazı giysilerde süs olarak kullanılan parlak, incecik, genellikle metal levhacık. | | Tavla oyununda kullanılan, plastik, tahta vb.nden yapılmış yassı yuvarlak levhacık. | Vida, cıvata vb. şeylerin boynuna geçirilen, ortası delik metal levhacık. | Propaganda amacıyla kullanılan yazılı küçük kâğıt. | Küçük ve ince tabakacıklar. | [bitki bilimi] Üzerinde bulunduğu organa yapışık, biçim ve yapıca çok basit yaprakların her biri. | [hayvan bilimi] Balıkların, sürüngenlerin ve bazı kuşlarla memelilerin gövdesini kaplayan boynuzsu, sert levhacık. | Akçeden küçük, metal para. )
- PUNT[İt.] değil/yerine/= FIRSAT
( Uygun zaman. )
- PURSANTAJ[İng. < PERCENTAGE]["PURSUNTAJ" değil!] değil/yerine/= YÜZDE
( Filmlerin sinema salonlarında gösterildiği süre boyunca elde edilen bilet gelirlerinin dağıtım oranı. [Bu oran, yapımcılar, dağıtımcılar ve sinema salonları arasında bilet satışlarından elde edilen kazancın nasıl paylaştırılacağını belirler.] [Pursantaj oranı, genellikle film gösteriminin ilk haftalarında yüksek olur, ardından zamanla düşebilir.] )
- PUSULA[İt. < BUSSALO] ile/değil/yerine İLETECİK/BETİK/PUSULA[İt.]/TEZKERE[Ar.]
( Üzerinde kuzey-güney doğrultusunu gösteren bir mıknatıs iğnesi bulunan ve yön saptamak için kullanılan kadranlı aygıt. İLE/DEĞİL/YERİNE Küçük bir kâğıda yazılmış kısa mektup. | Üzerinde alacak hesabı yazılmış kâğıt. | Bir iş için izin verildiğini bildiren resmi kâğıt. | Genellikle ozanların yaşamlarıyla koşuklarından söz eden yapıt. )
- RA'D[Ar.] ile RÂD[Ar.] ile RÂDD[Ar.] ile RADH[Ar.]
( Gök gürlemesi. İLE Cömert ve eliaçık. | Erdemli/faziletli, üstün, değerli. İLE Reddeden, geri döndüren/çeviren/bırakan. İLE Az bir şey verme, az verilen şey. | [eskiden] Savaşa katılan kadınlara, çocuklara, kölelere, zimmîlere, ganîmetten verilen bir orandaki mal. )
- RÂDDE[Ar. < REDD] ile RA'DE/RA'ŞE[Ar.]
( Derece, mertebe, kerte, sır. | Çizgi/hatt. | Aşağı yukarı tahmin edilen miktar ya da zaman. İLE Titreme/titreyiş. | [korku ya da soğuktan] Ürkme. )
- RAHAT OLDUĞUMUZDA ile/ve/||/<>/> SIKILDIĞIMIZDA
( Sıkılabilelim ki. İLE/VE/||/<>/> Rahat olabilelim. )
- RAHAT/KOLAY ile KENDİLİĞİNDEN
( EASY vs. SPONTANEOUSLY )
- RAHATSIZ EDİCİ ile İTİCİ
( DISTURBER vs. PUSHING )
- RAHATSIZ OLMAK ile GOCUNMAK
( TO BE DISTURBED vs. TO TAKE OFFENCE (AT) )
- RAHATSIZLIK ile ŞİKÂYET
- RALLİ[İng.] değil/yerine/= ARABA YARIŞI
- RAMAZÂN ile ...
( KAMER TAKVİMİNİN DOKUZUNCUSU, ÜÇ AYLARIN SONUNCUSU, ORUÇ AYI )
- RAMAZAN ile/ve/||/<>/> GAMLI RAMAZAN
( ... İLE/VE/||/<>/> 1812 ve 2020 yılındaki Ramazan ayı. )
( )
- RAMAZAN ve KELÂM
- RANDEVU ile/ve/değil/||/<>/< REZERVASYON
- RANDIMAN[Fr.] değil/yerine/= VERİM
- RANT (ELDE ETMEK) ile PRİM (TOPLAMAK)
- RANT ve/ne yazık ki/> "RAHAT"/LIK
- RAPOR/DA:
BAĞLAYICI/LIK ile/değil/yerine YOL GÖSTERİCİ/LİK
- RÂST[Fars.] ile RÂST[Fars.]
( Doğru. | Tesadüf. | Hedefi vurma. İLE Türk müziğinde bir makam adı. )
- RASTGELE/LALETTAYİN değil/yerine/= GELİŞİGÜZEL
- RASTLANTI ile/ve ZORUNLULUK
( COINCIDENCE vs./and OBLIGATION )
- RAUNT/RAVNT[İng.] değil/yerine/= DÖNEM
- RAYİÇ[Ar.] değil/yerine/= DEĞER
( Bir malın, satış ve sürüm değeri. )
- REFAH[Ar.] yerine GÖNENÇ
( Bolluk, rahatlık ve varlık içinde, iyi olanaklarda yaşama. )
- REFERANDUM[Lat.]/PLEBİSİT[Fr.] değil/yerine/= HALK OYLAMASI
( Biri ya da bir sorun için halkın olumlu ya da olumsuz kanısının belirmesi amacıyla yapılan oylama. )
( PLEBİSİT: Devletler hukukunda bir ulusun hangi devlete bağlanacağı ile ilgili eylem. )
- REGAİP[Ar.] ile ...
( Recep ayının ilk Cuma'sıdır. )
- REHÂ'[Ar.] ile REHÂ[Ar.]
( Bolluk, genişlik. | Varlık içinde bulunma. | Gevşeklik, sölpüklük. İLE Kurtulma, kurtuluş. )
- REHÂVET ile/değil/yerine REKÂBET
- REKLÂM ile/ve/değil OLTA
- REKÂBET EDERSEK değil/yerine/>< CESÂRET EDERSEK
( Aynılaş(tır)ırız. DEĞİL/YERİNE/>< Farklılaş(tır)ırız. )
- REKABET ile/ve/yerine İŞBİRLİĞİ
( RIVALRY vs./and COOPERATION
COOPERATION instead of RIVALRY )
- REKLÂM = ADVERTISEMENT[İng.] = RÉCLAME[Fr.] = ANZEIGE/REKLAME[Alm.] = PUBBLICITÀ[İt.] = ANUNCIO[İsp.]
- RENK/LER ile/ve/değil/< RENK/LER ile/ve/değil/< TON/LARI
( MAVİ: İffeti ve ilmi simgeler. )
( [not] COLO(U)RS vs./and COLO(U)RS vs./and/but/< TONES )
- RENK/LER ve ZEVK/LER
( [sansk.] RUPA ve ... )
( COLO(U)R/S and ENJOYMENT )
- RESİM ile AKADEMİ
( ... İLE Yüksekokul. | Çıplak modelden yapılmış insan resmi. | Bilginler, yazarlar, sanatçılar kurulu. )
- REV'/REV'A[Ar.] ile REVÂ[Ar.] ile REVÂH[Ar.]
( Korku. | Heyecan. İLE Yakışır, uygun, yerinde. İLE Bir şeyi elde etmekten doğan neşe. | Güneş doğduktan sonra gece oluncaya kadar geçen zaman. )
- REVÂÇ[Ar.] değil/yerine/= SÜRÜM
- REVİZE değil/yerine/= DÜZELTME/GÖZDEN GEÇİRMEK
- REY'[Ar.] ile RE'Y[Ar. çoğ. ÂRÂ]
( Nemâ, galle. İLE Görme, görüş. | Düşünce, fikir. | Oy. )
- RİBÂ[Ar.] ile RİBÂ'[Ar. < REB]
( Bir şeyin artması/çoğalması. | Tartısı ve ölçüsü olan bir malı, aynı cinsten daha fazla olan bir mal ile bir karşılığı olmaksızın, peşin olarak ya da veresiye değiştirmek. | Tefecilikle alınan fâhiş faiz. İLE Evler[bahçeleriyle birlikte], bahar evleri. | Barınılan yerler. | Araziler. | Yaz yağmurları. )
- RİSK ALMAK ile/değil/yerine/>< ÖNLEM ALMAK
- RİSK ile/değil HEYECAN
( [not] RISK vs./but EXCITEMENT )
- RİSK ile/ve/değil/yerine/<>/>< RIZK
- RİTÜEL ile PROTOKOL[Fr. < Yun.]
( ... İLE Bir toplantı, oturum, soruşturma sonunda imzalanan belge. | Diplomatlar arasında yapılan antlaşma tutanağı. | Diplomatlıkta, devletler arasındaki ilişkilerde geçen yazışmalarda, resmi törenlerde, devlet başkanları ile onları temsilcileri arasındaki görüşmelerde uyulan kurallar. )
- RİYÂSET[Ar.] ile BAŞKANLIK
( REİSLİK, BAŞ OLMA, BAŞKANLIK )
- ROL ile NORMAL YAŞAM
( ROLE vs. NORMAL LIFE )
- RÖTAR[Fr./İng. < RETARD] değil/yerine/= SARKMA/GECİKME
- RUBLE[Rusça] ile RUBLE
( Beyaz Rusya ve Rusya Federasyonu'nda kullanılan para birimi. İLE Bisiklette, arka tekerleğin üzerinde bulunan küçük vites çark(lar)ı. )
- RÛH[Ar.] ile RUH[Ar.]
( Can, nefes. | Canlılık, duygu/his. | En önemli nokta, öz. | İspirto gibi uçucu gaz. | Melek, cin, hayali varolan. | Türk müziğinde en az beş-altı yüzyıllık bir mürekkep makam.[Zamanımıza kalmış bir örneği bulunmamaktadır.] İLE Yanak, yüz/çehre. | Anka kuşu. | Anka kuşuna adına verilen satranç taşlarından biri. | Dizgin. | Taç. | Taraf, yön. | Hasırotu. )
- RUH ve/=/|| SEVGİ
( Sevdiğimiz, Azrail'imizdir. )
- RUSYA ile/ve/||/<> ALASKA
( )
- RÜZGÂR ile/değil/yerine/>< YAĞMUR
( "Kapitalisttir". [Zayıf olanı yıkar.] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Komünisttir". [Herkese eşit yağar.] )
- RÜZGÂR[Fars. :Çağ.] değil/yerine/= YEL
- RUZNAME[Fars.] değil/yerine/= GÜNLÜK/GÜNCE
( Günlük olayların yazıldığı defter. | Gündem. | Olayların zaman sırasına göre yazılmış bulunduğu defter. )
- SÂAT ile ...
( SAAT | VAKİT, ZAMAN | BELİRLİ ZAMAN | KIYÂMET )
- SAAT DÜNYA SAATLERİ
- SAAT değil/yerine/= ÖYEN/ÖYLÜK/ÖYBİL/SAYAÇ
- SAAT değil/yerine/= UÇUR, ATLAK
- SABAH-AKŞAM
( Bİ-L-GUDÜV-Vİ VE-L-ÂSÂL )
- SABAH ile/ve/> KUŞLUK
- SABAH[Azr.] = YARIN[Tr.]
- SABAHTAN/DEMİNDEN ...):
"... BELLİ" değil ... BERİ
- SÂBIK[Ar.] ile SÂDIK[Ar.]
( Önceki. İLE Sadakatli. | Doğru, gerçek. )
- SABİT ile ÖZSEL
- [ne yazık ki]
!SABOTAJ[Fr.] ile !KOMPLO[Fr. COMPLOT] ile !KUMPAS/KOMPAS[Fr. COMPAS] ile !MANİPLE[Fr.]
( Baltalama. [Fransa'daki işçilerin, haklarını almak/savunmak üzere tepki olarak ayaklarındaki saboları[tahta ayakkabı], makinelerin içine atmasıyla] İLE Birine, bir kuruluşa karşı, toplu olarak alınan, gizli karar. | Topluca ve gizlice yürütülen herhangi bir tasar. İLE Dizicilerin, harfleri, satır durumuna getirirken, içine yerleştirdikleri ayarlanabilir demir yuva. | Gizli bir iş, düzen hazırlamak. İLE Telgraf imlerini göndermek için bir devredeki akımı kesmekte ya da yeniden vermekte kullanılan aygıt. | Roma ordusunda, 60 ya da 120 erden ibaret bölük. | Bazı papazların ayinlerde sol kolun bileğine yakın taktığı süslü şerit. )
( !SABOTAGE vs. !CONSPIRACY vs. !PLOT vs. !MANIPLE )
- SAÇMA ile ABARTI
( ABSURD vs. EXAGGERATION )
- SAÇMA ile ABES
( ABSURD vs. IMPROPER/UNREASONABLE )
- SAÇMA ile "SAKAT"
- SAÇMAK ile/ve/<> SERPMEK/SERPİŞTİRMEK
- SAÇMALIK ile AHMAKLIK
- SAFHA[Ar.]/MERHALE[Ar. < RİHLET]/FAZ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= EVRE/AŞAMA
( Bir olayda, birbiri ardınca görülen ve/ya da beliren, gelişen değişik durumların her biri. | Menzil, konak, aşama. | İki menzil, konak arası. | Bir günlük yol. )
- SAĞ ile/ve SOL
( Kalbin olduğu taraf soldur. )
( REST ile/ve ÇEP )
( Arkadan biri ittiğinde ilk atılan adım/ayak, hangi tarafta daha yoğun/öncelikli olduğunuzun göstergesi olabilir. [özellikle snowboard'ta]
RIGHT vs./and LEFT )
- SAĞLAMA ile SAĞLAMA
( Bir işin olması için gerekli durumu, koşulları hazırlamak. | Elde etmek, sahip olmak. | [mat.] Bir işlemin doğruluğunu ortaya koymak. İLE Yolun sağ yanına geçmek. )
- SAĞLAMAK ile/ve/değil SUNMAK
- ŞAH ile/ve VEZİR ile/ve FİL ile/ve AT ile/ve KALE/ROK ile/ve PİYON[Fr. < Lat.]
( ... ile/ve FERZ/FERZÎN/FERZÂNE/FERZEND[Fars.] ile/ve PÎL ile/ve ... ile/ve RUH ile/ve PİYÂDE, BEYDÂK[Ar.] )
( KING vs. QUEEN vs. BISHOP vs. KNIGHT vs. ROOK vs. PAWN )
- SÂHA[Ar.]/SEKTÖR[Fr.] ile BÖLÜM/KESİM/ALAN
( SECTOR vs. ZONE/AREA )
- SAHİBİ OLMAK ile/değil/yerine PARÇASI OLMAK
- SAHİP ÇIKMAK ile SAVUNMAK
( TO CLAIM vs. TO DEFEND )
- SAHİP OLMAK ile EDİNMEK
( Biri olmadan ötekine sahip olamazsınız. )
( Algıladığınız hiçbir şey sizin değildir. )
( Gerçekten sahip olduğunuzu kaybedemezsiniz. )
( TO HAVE vs. TO GET
You cannot have one without the other.
Nothing you perceive is your own.
What you truly have you cannot lose. )
- SAHİP OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> SAHİP ÇIKMAK
- SAHİP OLMAK ile/ve TÜKETMEK
( TO HAVE vs./and TO CONSUME )
- SAHİPLENMEK ile/yerine SAHİP ÇIKMAK
( TO POSSESS vs. TO CLAIM
TO CLAIM instead of TO POSSESS )
- ŞAHIS ŞİRKETİ ile/ve LİMİTED ŞİRKET
- ŞAH-RUH:
Aynı anda, şah ve kale tehdidi.
- SAHTE PARA ile/değil/yerine/>< GERÇEK PARA
- SAHTE ile KURGU
( FAKE vs. FICTION )
- SAHTE ile/ve YANILSAMA
( FAKE vs./and ILLUSION )
- SAHTE ile/ve/<> "YARIM"
- SAHUR ve/<> SEHER
- SAKLAMAK ile/değil AYIRMAK
( [not] TO HIDE vs./but TO SEPARATE )
- SAKLAMAK ile/ve/<> BARINDIRMAK
- SAKLAMAK ile KORUMAK
( TO HIDE vs. TO SAVE )
- ...SAL ile/değil OLUŞTURULMUŞ
- SALATA" ile/değil/yerine KOMEDİ
- SALI ve CUMA
( İstinsah yapılan gün. VE ... )
- SÂLİM[Ar.] değil/yerine/= ESEN, SAĞLAM
- SALLANMA ile SARSILMA
- SALLANTI ile ÇALKANTI
- SALLANTI ile SARSINTI
- SALTIK/LIK ile/ve/||/<>/< ETKİLENMEYİŞ
- ŞÂM U SEHER[Fars.] değil/yerine/= AKŞAM-SABAH
- ŞÂM[Fars.] ile ...
( Akşam. )
- ŞÂM-GÂH/ŞÂM-GEH[Fars.] ile ...
( Akşam vakti. )
- SANAL ile SOYUT
- SANAL ile UYDURMA
- SANAYİ KAPİTALİZMİ ile/ve/||/<>/> FİNANS KAPİTALİZMİ
- SANAYİ/ENDÜSTRİ[< INDUSTRY]/URAN değil/yerine/= İŞLEYİM
- SANDIĞIMIZ ile SANDIĞIMIZ
( Seçim sandığımız. İLE Zan/zannettiğimiz. )
- SANI/ZAN/ZEHAB[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<> KANI/KANAAT
( Sahibi olunan düşüncenin/yorumun üzerine yargıda bulunum ve bu sürecin ilk durumu/sonucu. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Bir durum/olgu üzerine düşünce/yorum sahibi olmak. )
( Gerçeği bulmak istiyorsak, kanılarımıza asılmamalıyız. )
( To find truth, we must not cling to our convictions. )
( [not] SURMISE vs./and/but/||/<> OPINION
OPINION instead of SURMISE )
- SANI ile SANRI
( Önce, olduğunuzu sandığınız kişi olmadığınızı anlayın. )
( En küçük bir kuşku olmaksızın, kendinizi sandığınız şey olmadığınızı bilin! )
( Understand first that you are not the person you believe yourself to be.
Beyond the least shadow of doubt, that you are not what you believe yourself to be. )
( SURMISE vs. HALLUCINATION )
( ZANN ile BİRSAM )
- SANİYE değil/yerine/= İKİNÖY
- SANİYE ile SALİSE
- SANİYE ile/ve/||/<> TOZ
- SANSÜR ile/değil/yerine DİSİPLİN
( [not] CENSORSHIP vs./and/but DISCIPLINE
DISCIPLINE instead of CENSORSHIP )
- SAPASAĞLAM ile TAŞ GİBİ
- SAPMA ile/ve AYRILMA
( Serbest bir mıktnatıslı iğnenin, denge konumunda iken gösterdiği doğrultudan geçen düşey düzlemle, bulunulan noktanın meridyen düzlemi arasındaki açı. | Bir ışının, saydam bir biçmeden geçtikten sonraki doğrultusu ile ilk doğrultusu arasında oluşan açı. | Bazı sözcüklerin, kurallara göre almaları gereken biçimlerden uzaklaşması durumu. İLE ... )
( DEVIATION vs./and DIVERGE )
- SAPMA ile/değil KAYMA
- SARAY ile/ve/<> KRAL
- ŞART (SÜRMEK) ile/değil/yerine RİCA (ETMEK)
- ŞART ile/değil SÜS
- ŞARTLI TAHLİYE/SALIVERME ile/ve/<> DENETİMLİ SERBESTLİK
- ŞATAFAT değil/yerine/= GÖRKEM
- SATILABİLİRLİK ile/ve/değil/<> DEĞİŞİM DEĞERLİLİK
- SATMAK ile GÖTÜRÜ SATMA
( ... ile MÜCÂZEFE )
- SATRANÇ TAŞLARININ DEĞERLERİNDE:
1 ile/ve/||/<>/< 3 ile/ve/||/<>/< 5 ile/ve/||/<>/< 9 ile/ve/||/<>/< SONSUZ
( Piyon. İLE/VE/||/<>/< Filler. İLE/VE/||/<>/< Atlar ve kaleler. İLE/VE/||/<>/< Vezir. İLE/VE/||/<>/< Şah. )
- SATRANÇ ile ÂRİFLERİN SATRANCI/YILANLI DAMA
( ... İLE Mat yoktur. )
(
)
( )
- SATRANÇ ve BİLARDO
- SATRANÇ ile ŞATRANÇ
- SATRANÇTA:
AÇILIŞ ve/||/<> YAPILMAMASI GEREKENLER
( * At ile başlanmaz!
* Kalelerin önündeki piyonlarla başlanmaz! [Yandan değil ortadan başlanır!]
* Vezir'in önündeki piyonla başlanmaz! )
- SATVET[Ar.] değil/yerine/= (ZORLU/SİNDİRİCİ) GÜÇ
- SAVAŞ ile/değil FETİH
( [not] WAR vs./but CONQUEST )
- SAVAŞ ile/ve/değil/yerine/< SALDIRI/Ş
- SAVAŞ ile/ve/değil/yerine SAVAŞIM
- [ne yazık ki]
!SAVAŞ ve/||/<>/>/< !YILDIRMA/TERÖR[Fr.]
- SAVAŞ ya da KORSANLIK değil/yerine/>< TİCARET
- [ne yazık ki]
SAVAŞ DÖNEMLERİNDE:
RİTÜELLEŞMİŞ ile SINIRLAMACI OLAN ile FETİH ile MUTLAK AMACI OLAN ile SINIRI OLMAYAN
- [ne yazık ki]
SAVAŞLARDA:
PARTİZAN ile/<> GERİLLA ile/<> TERÖR
- [ne yazık ki]
!SAVAŞLAR:
RASYONEL ile/ve/<> KİTLELERİN SEFERBER EDİLDİĞİ ile/ve/<> ASİMETRİK
- SAVUNMAK ile DİRENMEK
( TO DEFEND vs. TO RESIST )
- SAVUNMAK ile KORU(N)MAK
( TO DEFEND vs. TO (GET) SAVE )
- SAVURGAN/LIK ile/ve/<>/değil/yerine DAĞINIK/LIK
- SAYI ile ÇEŞİT
( NUMBER vs. KIND )
- SAYIM/TÂDÂT[Ar.] ile SAYIMLAMA/SAYIMBİLİM/İSTATİSTİK ile SAYIŞ ile SAYIŞMA
( Sayma eylemi. İLE Bir dizi olayın ya da sayı ile gösterilen olguların, yöntemli öbekleştirilmesine dayanan ve ilkelerini, olasılık kuramlarından alan, matematiğin uygulamalı dalı. İLE Sayma eylemi ya da biçimi. İLE Takas. | Çocuk oyunlarında, sayı sayarak, ebeyi belirleme. )
- SAYIM ile/ve ÖLÇÜM
( COUNT vs./and MEASUREMENT )
- ŞÂZZ[Ar.] değil/yerine/= AYRIK, KURALDIŞI
- SEANS[Fr.] ile MATİNE[Fr.]
( Mesleğini ya da sanatını yapan birinin yanında, o kişinin mesleğiyle ilgili bir iş için harcanan süre. | Sinema, tiyatro, konser gibi sanat dallarında yapılan gösterilerden her biri. | Aralıksız, bir iş için harcanan süre. İLE Tiyatro, sinema, konser salonu vb.'de, gündüz gösterimi. )
- SEBAT ile/ve AZİM
( PERSEVERANCE vs./and DETERMINATION )
- ŞEBB[Ar.] ile ŞEB[Ar.]
( Şap. İLE Gece. )
- ŞEBEKE[Ar.]/NETWORK/WEB[İng.] değil/yerine/= AĞ
( Ülke çapında yaygınlaştırılmış ulaşım ve iletişim örgüsü, ağ. | Üniversite öğrencilerinin kimlik kartı. | Birbiriyle bağlantılı ve gizli çalışan kişilerin tümü. )
- SEÇENEK = ŞIK, TERDİT = ALTERNATIVE[İng., Alm.] = ALTERNATIF[Fr.] = ALTER:İKİDEN BİRİ[Lat.] = ALTERNATIVA[İsp.]
- SEFÂLET[Ar.] değil/yerine/= YOKSULLUK
- SEFER[Ar. çoğ. ESFÂR] ile SEFER[Ar. çoğ. ESFÂR]
( Arabî ayların ikincisi.[yılbaşının Muharrem olması itibariyle] İLE Yolculuk. | Savaşa gitme. | Savaş. | Askerin savaş durumunda ya da savaşa hazır bulunması durumu. | Kere, kez, defa. | Üç gün, üç gece süren yolculuk. | En az üç gün ve üç gecelik bir yere gitmek üzere, bulunulan yer sınırından çıkmak. | Kalbiyle hak rızasına yürüyen. | Gönlün, Allah'a yönelişi. )
- SEFER ile/ve SEFERÂN
( Arabî ayların ikincisi.[yılbaşının Muharrem olması itibariyle] İLE Muharrem ve Sefer ayları. )
- ŞEFFAFLIK ile REKLÂM
- SEHER ve/||/<> BAHAR
( Gecenin sonu/sonrası. VE/||/<> Kışın sonu/sonrası. )
- SEHER ile SEHER-İ ÂMME
- SEHER-GÂH[Fars.] ile SUBH-GÂH[Fars.]
- ŞEHR[Ar. çoğ. EŞHÜR, ŞÜHÛR ile ...
( Aylar.] )
- ŞEHRÎR[Fars.] ile ...
( Takvim. | İran'da 6. ayın adı. | Her İran ayının 4. günü. )
- SEHVEN[Ar.] değil/yerine/= YANLIŞLIK/LA
( YANLIŞLIKLA, BİLMEYEREK )
- ŞEKEL ile/ve/||/<>/> MANA
( 1 gümüş birimi. [60 tabanlı] İLE/VE/||/<>/> 60 Şekel. )
- ŞEKİL ve/< SEVGİ
- SEKTE[Ar.]/KRİZ[İng. < CRISIS] ile/||/<>/> BUNALIM/BUHRAN[Ar.]
( Tıpta. [kalp sektesi(nden ölmek/gitmek) /kalp krizi(nden ölmek/gitmek).] İLE/||/<>/> Toplumsal. [büyük buhran (1929)] )
- SEKTE[Ar.] değil/yerine/= DURMA/DURGU
- SELEM[Ar.] ile SELEM[Ar.]
( Diş gediği. İLE Peşin para ile veresiye mal alma. )
- SEMEN-İ HÂL ile/ve/||/<> SEMEN-İ MİSL ile/ve/||/<> SEMEN-İ MÜSEMMÂ ile/ve/||/<> SEMEN-İ RÂİYE
( Peşin olan değer. İLE/VE/||/<> Bilirkişi tarafından, gerçek değerini belirleme. İLE/VE/||/<> İki tarafın isteğiyle verilen değer. İLE/VE/||/<> Geçer değer, sürümü olan değer. )
- SEMERE/Lİ[Ar.] değil/yerine/= MEYVE, ÜRÜN | VERİM
( YARAR(LI), VERİM(Lİ) | SONUÇ | BİR ŞEYDEN ELDE EDİLEN GELİR )
- SEMİRMEK ile/ve/<>/< SÖMÜRMEK
- SENATO[İt.]
( Eski Roma'da, yöneticiler meclisi. | Bazı ülkelerde, yaş ve eğitimlerine göre seçilmiş parlamento üyelerinden oluşan meclis. | Üniversite yasasına göre seçilen e rektör başkanlığında toplanan yüksek karar organı. | Senatörlerin toplandıkları yer. )
- SENDİK[Fr. < Yun.] ile SENDİKA[Fr. < Yun.]
( Bir birliğin, ortaklığın ya da alacaklılar grubunun haklarını korumakla görevli kişi. İLE İşçilerin ya da işverenlerin iş, kazanç, toplumsal ve kültürel konular bakımından çıkarlarını korumak ve daha da geliştirmek için aralarında kurdukları birlik. )
- SENE[Ar.] değil/yerine/= YIL
- SENEYE ile/değil SONRAKİ SENE
- SEPÎDE[Fars.] ile/ve SEPÎDE-DEM[Fars.]
- SERAP ile GERÇEK
( MIRAGE vs. REALITY )
- SER-Â-PÂ[Fars.] değil/yerine/= BAŞTAN BAŞA/AŞAĞI/AYAĞA, HEPSİ, TÜMÜ
- SEREMONİ[Fr.] değil/yerine/= TÖREN
( Tören. | Genellikle, resmî yerlerde, resmî işlerde uyulması gereken kural, yol ve yöntemlerin tümü. )
- SERİ[Fr.]/SERIAL[Ing.] değil/yerine/= DİZİ
( SERIAL vs. STRING )
- SERMAYE[Fars.]/KAPİTAL/İZM[Fr./İng. < CAPITALISM] değil/yerine/= ANAMAL/CILIK
- SERMAYE ile BİDA'A
( ... İLE Birinin, kârı, tamamen kendine ait olmak üzere başkasına verdiği sermaye. )
- SERTEN ile ...
( Bir ülkenin/devletin parasını başka bir ülkenin parasıyla ifade etme yöntemi. )
- SERT/LİK ile YOĞUN/LUK
- SERVET ile/ve/değil/yerine İLİM
( Sen korursun. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Seni korur. )
- SERVET ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NİMET
- SERVET[Ar.] ile/değil/yerine/hem de/||/<>/>< SERMAYE[Fars.]
( FORTUNA: Kader. | Servet. )
( WEALTH/FORTUNE vs. CAPITAL )
( ... mit VERMÖGEN )
( ... avec FORTUNE/BIENS )
- SERVET ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SERMAYE
( Hangi amaç ve/ya da bağlamda kullanılmasına bağlıdır. )
- SEVGİ ile/>< KÂR
( [Pozitivizm ve kapitalizmin ...] Sevmediği. İLE/>< "Sevdiği". )
- SEVGİDE:
GECE ile/ve/<>/> SABAH
( Senin olsun. İLE/VE/<>/> Benim olsun. )
- SEVİMLİ ile/ve GÖSTERİŞLİ
( Ördek. İLE/VE Kuğu. )
- ŞEYLEŞME ile/ve/<> YİTİM
- SEYREK >< SIK
( Benzerleri ya da parçaları arasında çok aralık bulunan, aralıklı. | Çok bulunmayan, az rastlanan. | Uzun zaman aralıklarıyla, arada sırada. | Aralıklı olarak, aralıklı bir biçimide. İLE Benzerleri ya da parçaları arasında çok az aralık bulunan. Çok bulunan, çok rastlanan. | Kısa zaman aralıklarıyla, az aralıklarla. | Aralıksız olarak. )
- SEYR-Ü-SEFER[Ar.]/TRAFİK[Fr., İng.] değil/yerine/= GİDİŞ-GELİŞ
- SEZA[Fars.] değil/yerine/= UYGUN
- SEZGİ/ÖKE(DEHÂ):
ZEKÂ ve/+ İÇGÜDÜ
- SEZGİ ile İÇSEL ALGI
( INTUITION vs. INNER PERCEPTION )
- SEZGİ ile ZAN
( INTUITION vs. SURMISE )
- SEZGİSEL AKIL ile ÖTEKİ AKILLAR
- SEZGİYİ HAREKETE GEÇİRMEK ile/ve SEZGİYİ OLGUNLAŞTIRMAK
( ACTING THE INTUITION vs. RIPENING THE INTUITION )
- SEZMEK ile AŞMAK
( TO PERCEIVE vs. TO EXCEED )
- SEZON[Fr., İng.] değil/yerine/= DÖNEM/MEVSİM
- ŞİDDET" >< "İKTİDAR"
( "iktidarın bitmeye başladığı yerde, şiddet başlar." )
- SİF[İng. COST-INSURANCE-FREIGHT] değil/yerine/= MALİYET
( Bir malın fiyatı, sigortası ve navlunu birlikte olmak üzere maliyeti. )
- SIFIR BİÇİM ile SIFIR TÜRETİM
( ZERO MORPH vs. ZERO DERIVATION )
- SIFIRI TÜKETMEK değil ZAFİRİ TÜKETMEK
( ZAFİR: Soluk/nefes. )
- SİGORTA[İt.] ile REASÜRANS[Fr.]
( Bir şeyin ya da birinin, herhangi bir yönden, ileride karşılaşabileceği zararı gidermek için, önceden ödenen önödeme karşılığında, bu işle uğraşan kuruluşla yapılan bağlnatı sözleşmesi. | Bu tür sözleşmeleri yapan şirket. | Özellikle elektrik devresinde, akım çok güçlü olduğunda, eriyerek, güvenliği sağlayan, kazayı önleyen nesne ya da düzenek. İLE Bir sigorta ortaklığının, sigorta ettiği paranın bir bölümünü, olabilecek zarara karşı, başka bir ortaklığa yeniden sigorta ettirmesi işi. )
( INSURANCE vs. REINSURANCE )
- SİGORTA ile/ve/<> TEDBİR
- SİGORTALAYAN SİGORTALANAN
- ŞİKÂYET ile GAMMAZLAMA
( TO COMPLAIN vs. TO SQUEAL/SNITCH )
- ŞİKÂYET ile İSPİYON
- ŞİKÂYET ile/ve/değil/yerine/||/<> TESPİT
- SIKICI ile İÇ KARARTICI
- SIKICI ile/ve/değil ZORLAYICI
- SIKINTI ile/ve/değil/<> SAKINCA
- SIKINTILI ile/değil SIKINTIDA
- ŞİLİN[İng. SHILLING] ile PENİ[İng. PENNY]
( Avusturya para birimi. | Birleşik Tanzanya Cumhuriyeti, Kenya, Somali ve Uganda para birimi. | İngiliz lirasının yirmide biri olan para. İLE Sterlin'in yüzde biri değerindeki para birimi. )
- SİLSİLE[Ar.] ile ZİNCİR, ZİNCİRLEME OLAN ŞEY
( ART ARDA GELEN ŞEYLERİN MEYDANA GETİRDİĞİ SIRA )
( SOYSOP )
( ZİNCİR, ZİNCİRLEME OLAN ŞEY )
- ŞİMDİ = NOW[İng.] = MAINTENANT[Fr.] = JETZT[Alm.] = ORA[İt.] = AHORA[İsp.]
- ŞİMDİKİ ZAMAN ile/ve/||/<> ŞİMDİNİN ZAMANI
- SİMGE = REMZ[çoğ. RÜMÛZ(ÂT)] = SYMBOL[İng., Alm.] = SYMBOLE[Fr.] = SYMBOLON[Yun.] = SIMBOLO[İsp.]
- SİMGESEL ile/ve/<> BİÇİMSEL
- ŞİNDİ" değil ŞİMDİ
- SINIF ile/değil/yerine DAL
- SINIF ile/ve/değil/yerine KESİM
- SINIF ile/ve ŞUBE
( CLASS vs./and DEPARTMENT/SECTION )
- SINIR ile/ve/değil/yerine/<> ÇARE
( Çare/ler... [için burayı tıklayınız] )
- SINIR[Yun. < PERAS]/HADD/HUDUT[Ar.] ile KOTA[Fr./İng. < QUOTA]
( İki komşu devletin topraklarını birbirinden ayıran çizgi. | Komşu il, ilçe, köy ya da kişilerin topraklarını birbirinden ayıran çizgi. | Bir şeyin yayılabileceği ya da genişleyebileceği son çizgi, uc. | Bir şeyin nicelik bakımından inebileceği ya da çıkabileceği en alt ve en üst yer. | Değişken bir büyüklüğün istenildiği kadar yaklaşabildiği durağan büyüklük. | Uc, son. İLE Bir ülkede ithal edilecek nesnelerin çeşitlerini, oranlarını ya da miktarlarını gösteren dizin. | Bir ülkede ithal edilecek mallar için getirilen sınırlama. | Kuruluşlarda ya da derneklerde bir öbeğe tanınan sayı. | Bazı ülkelerde, sinemalarda belirli bir süre oynatılması zorunlu olan yerli film sayısının yabancı filmlere oranı. )
( BOUNDARY vs. QUOTA )
- SINIR ile/ve ÖTEKİ
( BOUNDARY vs./and OTHER )
- SINIR ile SON
( BORDER/BOUNDARY vs. END )
- SINIR ve TAŞIYICI
- SINIRLARI BİLMEK ile/ve/değil/yerine öncelikle EŞİKLERİ BİLMEK
- SINIRLARI GENİŞLETMEK ile EŞİĞİ YÜKSELTMEK
- SINIRLI ile/ve KAYNAĞI SINIRSIZDA OLAN SINIRLI
- SINIRLI ile/ve KISITLI
( LIMITED vs./and RESTRICTIVE )
- SINIRLI ile SEÇMELİ
( Sınırlı olanın sıra ile acı ve haz verici olması zorunludur. )
( LIMITED vs. ELECTIVE/MULTIPLE-CHOICE
The limited is bound to be painful and pleasant in turns. )
- SINIRLI ile SONLU
- SINIRLILIK ile/ve TEKRAR
( RESTRICTEDNESS vs./and REPETITION )
- SINIRLI/LIK ile YETERSİZ/LİK
( RESTRICTED/NESS vs. INFSUFFICIENCY )
- SINIR(LI/SIZ) ile SON(LU/SUZ)
- SINIRSIZ ile/ve KAYNAĞI SINIRSIZDA OLAN SINIRLI
( UNLIMITED vs./and THE LIMITED WHICH IN THE SOURCE OF UNLIMITED )
- SINIRSIZ ile SONSUZ
( Mekânda. İLE Zamanda. )
( Bir gövdede odaklanmış, sonsuz olanız. )
( Sonsuz, bölünemez. )
( Sonsuz, sonsuzdan büyük ya da küçük olamaz. )
( Sonsuzluk, nicelik değildir. )
( In place. VS. On time. )
( UNLIMITED vs. INFINITE )
( INTERMINATUM vs. INFINATUM )
- SİNMEK ile İŞLEMEK
( TO PERVADE vs. TO PROCESS )
- SİNYAL ile İPUCU
( SIGNAL vs. CLUE )
- ŞIPPADAK/ŞIPPADANAK/ŞIRAKKADAK/ŞAKKADAK/PATTADAK/PATTADAN/PATTADANAK ANSIZIN/ANİ[Ar.]
( Birdenbire ve beklenmeyen bir zamanda. )
- SIR ve/<> BİRİKMİŞ EMEK
- SIR ile/ve/değil SINIR
- SIRADAN ile KLÂSİK
( ORDINARY vs. CLASSIC/AL )
- SIRADAN ile/değil OLAĞAN
( [not] ORDINARY vs./but USUAL )
- SIRADAN/LIK ile YAVAN/LIK
( ... İLE Yağı az. | Katıksız. | Hoşa gitmeyen, tatsız. | Görgüsüz, bilgisiz. )
- SIRADÜZEN/SİLSİLE-İ MERÂTİB/HİYERARŞİ ile/ve/||/<> BAKIŞIMSIZLIK/ASİMETRİ
- SIRALI ile SÖKÜN
( ... İLE Birbiri ardınca gelmek, görünmek. )
- SİRKADİYEN ile SİRKALUNAR ile SİRKASEPTAN ile SİRKANUAL
( )
- ŞİRKET SANI/UNVANI[Ar.] ile/ve/<> MARKA
- ŞİRKETLER, HİZMETLERİNDE:
UCUZ İSE ile/ya da/<> HIZLI İSE ile/ya da/<> NİTELİKLİ İSE
( Niteliksiz ve hızlıdır. İLE/YA DA/<> Ucuz ve niteliksizdir. İLE/YA DA/<> Pahalı ve yavaştır. )
( Dünyada, hiçbir şirket, bir işi, hem ucuz, hem hızlı, hem de nitelikli yapamaz. )
- ŞİŞİRME ile "ŞİŞİRME"/ŞİŞİRMECE
( Şişirme işi. İLE Baştan savma, kötü iş. )
- SİTTİN SENE ile Fİ TARİHİNDE
( 60 yıl. | Sonu gelmeyecek kadar uzun zaman. )
- SİVİ[İng. < CV] değil/yerine/= ÖZGEÇMİŞ
- SİYASAL FELSEFE ile/ve/||/<> SİYASET BİLİMİ
- SİYÂSET[Ar.] ile/değil HAMÂSET[Ar.]
- SİYASET ile İLM-İ SİYASE/T
- SİYÂSET ile/ve/<> POLİTİKA
- SİYASET ile SİYASAL
( Politika gerçekleri yadsıyıp, yalan söylemek değil, gerçeklerin istediğiniz yanını göstermesidir. )
- SİYÂSET ile/ve/||/<> SİYÂSET(İN) YORUMU
- SİYÂSET ile TİCÂRET ile İBÂDET
( "Üsttekiler"in "yaptığı". İLE Ortadakilerin yaptığı. İLE Alttakilerin yaptığı. )
- KÜFÜR:
[ne yazık ki]
SİYASETTE değil/yerine/>< GECE ve TOPRAK ve DENİZ ve DOST
( Hakikati örter. DEĞİL/YERİNE/>< Dünyayı örter. VE Tohumu örter. VE Dibini örter. VE Dostun, ayıbını örter. )
( KÜFR: Bir şeyin üzerini örtmek. )
- SİYASETTE:
YOLDAŞ ile/değil YOL
( [siyasette] "Yoldaş, yolu belirler." DEĞİL Yol, yoldaşı belirler. [Yol değiştikçe, yoldaşlar da değişir.] )
- SİYASİ KRİZ ile/ve EKONOMİK(İKTİSADİ) KRİZ ile/ve KÜLTÜREL KRİZ
- SIYÂS/Î[Ar. < SIYSA] ile SİYÂSÎ[Ar.]
( Kaleler. | Köşkler. | Sığınılacak yerler. İLE Siyâset gereği olan. | Diplomatça olan, politik. | Siyâsetle uğraşan. )
- SİYÂSÎ ile/ve/<> HİKEMÎ
- SOGİ ile/ve GO
( Japon satrancı. İLE/VE Çin satrancı. )
( Japanese chess. WITH/AND Chinese chess. )
- ŞOM[Fars. ŞÛM] değil/yerine/= "UĞURSUZ"
- SÖMESTR/E[Fr.] değil/yerine/= YARIYIL
- SON ile ARKA
( THE LAST vs. THE BACK )
- SONSUZ ile/ve BİR
( INFINITE vs./and ONE )
- SONSUZ ile/ve BİRE BİR
- SONSUZ ile/ve/= HERŞEY x HERŞEY
( INFINITE vs./and/= EVERYTHING X EVERYTHING )
- SONSUZ ile/ve SINIRLI SONSUZ
( ~ İLE/VE Pi sayısı. )
( Rasyonel. İLE/VE İrrasyonel. )
( INFINITE vs./and LIMITED INFINITE )
- SONSUZLUĞUN:
"VAROLUŞU" ile/değil ADI/ETİKETİ
- SONSUZ/LUK ile "ULAŞILAMAYAN"/"KÖTÜ" SONSUZ/LUK
- SONTEŞRİN/TEŞRİN-İ SÂNÎ[Ar.] değil/yerine/= KASIM
- SONUÇ ile/ve/<>/değil/yerine BİLEŞKE
- SONUÇ ile/ve/değil/||/<>/> ÜRÜN
- SÖNÜK/LÜK ile/ve/değil/yerine SADE/LİK
- SÖNÜM / SÖNÜMLEMEK ile SÖNÜMLÜ
( Bir salınım hareketinin genliğinin, türlü dirençlerin etkisiyle küçülmesi, itfa. | Bir borcun her yıl ödenen taksitlerle belirli bir zaman sonunda ödenmiş olması, itfâ. İLE İLE Belirli bir sürede, genliği, sıfıra inen [salınım hareketi]. )
- SOPA ile MATRAK[Ar.]
( ... İLE Kalın sopa, değnek. | Eğlenceli, gülünç, hoş. )
- SORGULA!:
ELİNİ ve/||/<> DİLİNİ ve/||/<> YOLUNU ve/||/<>
GÜNÜNÜ ve/||/<> GÖNLÜNÜ ve/||/<> SONUNU
( Kazandıkça, bölüşemiyorsan. VE/||/<> Konuştukça, kırıcı oluyorsan. VE/||/<> Yürüdükçe, hedeften çıkıyorsan. VE/||/<> Günler/yıllar geçtikçe, yerinde sayıyorsan. VE/||/<> Sevildikçe, vefâsızlaşıyorsan. VE/||/<> Hangi durumda olursan ol! )
- SORUN = MESELE = PROBLEM[İng., Alm.] = PROBLEME[Fr.] = PROBLEMA < PRO:ÖNE. BALLEIN:ATMAK[Yun.] = PROBLEMA[İsp.]
- SORUN" ile/ve/değil/<> "YÜK"
- SORUNLAR:
"DARBE" ile/değil/yerine PÜRÜZ
- AKRONİM[İng. < ACRONYM] ile SÖZCÜKLEŞTİRİLMİŞ KISALTMA/KISALTILMIŞ BAŞLIK/KISMA AD
( ACRONYM )
- SÖZLEŞME/BAĞIT ile/ve/değil ANTLAŞMA
- SÖZLÜK ÇALIŞMASI/OKUMASI:
HERKESİN HARCI ile/ve/değil/||/<>/< HERKESİN İHTİYACI
- SPEKÜLASYON[Fr., İng.] değil/yerine/= KURGU
- SPEKÜLATİF[Fr., İng. SPECULATIVE] değil/yerine/= KURGUSAL | SAPTIRICI
- STADYA[Fr. < Yun.]
( Bir noktanın takeometreye olan uzaklığını ölçmek için, bu nokta üzerine düşey doğrultuda konan santimetrelere bölünmüş mira. )
- STAJ[Fr./İng. STAGE] değil/yerine/= ÇIRAKLIK
( Herhangi bir meslek edinecek olan kimsenin geçirdiği uygulamalı öğrenme dönemi. | Birinin, meslek bilgisini artırmak için bir kurumun bir ya da birçok bölümünde çalışarak geçirdiği dönem. )
- STANDART ile KLİŞE
- STARE MESTO ile/ve/<> NOVE MESTO
( Prag'ı, birbirinden ayıran, Vlatava Köprüsü ve birleştiren, Charles Köprüsü'dür.[Bu köprü, "Prag'ın en değerli mücevheri" olarak da anılır. Mücevher benzetmesi, köprünün iki yanında yer alan ve baş döndüren 30 heykelden kaynaklanıyor.] )
( Eski Prag. İLE/VE/<> Yeni Prag. )
( Eski Prag'ın merkezini, Staromestie Namesti oluşturur. Onbin m²'ye yakın alana sahip bu ünlü meydanın tam ortasında, XV. yüzyıldan kalma astronomik saat, bugün hâlâ çalışmaktadır.[Saatin üzerinde, hasat ve ekin zamanı, ay ve güneş düzeninin dünyaya göre konumu, mevsimler ve burçlar gösterilmektedir. Saatin en büyük özelliklerinden biri de, her saat başı, Hz. İsa ve 12 havarisini simgeleyen kuklaların, kulenin iki minik penceresi arasında gidip gelmeleridir. Daha sonra ise yeni bir 60 dakikanın başladığının işaretini, bir iskeletle gösteriyorlar.] )
( En az 650 yıllık olan Yeni Prag'ın tek farkı, Gotik üslûbun Barok 'a dönüşmesini en ince ayrıntısına kadar duyumsatmasıdır.[Ünlü Prag Baharı'nın baş kahramanlarından Wenceslas Meydanı'nda, Neo-Rönesans etkilerinin doruğa ulaştığını görebilirsiniz. Meydanın genişliği 60 m., uzunluğu ise 750 m.'dir.] )
- STATİK[Fr. < Yun.]/STATOR[Lat.] değil/yerine/= DURUK/DURAĞAN/DEĞİŞMEZ[>< DEVİNİM]
- STATÜKO[Lat.] değil/yerine/= SÜRERDURUM/SÜREGİDEN DURUM SÜRERDURUM
- STİL ile TİP
( STYLE vs. TYPE )
- [ne yazık ki]
STK ile/değil "SDK"
( Sivil Toplum Kurumu İLE/DEĞİL "Sivil Devlet Kurumu" )
- STK ile STK
( Sivil Toplum Kuruluşu İLE Sanat - Tarih - Kültür )
- STOPAJ[İng.] değil/yerine/= ÖN KESİNTİ
- SÜBVANSİYON[Fr., İng. SUBVENTION] değil/yerine/= DESTEKLEME
- SUÇ ile/ve İHLÂL
- SUÇ ile KAZÂ
( CRIME vs. ACCIDENT )
- SÛD[Ar.] ile SÛD[Ar.]
( Sevdâlar. İLE Yarar, kâr, kazanç. )
- ŞUFA[Ar.] (HAKKI) değil/yerine/= ÖNALIM (ÜLEVİ)
- SÛFİLER ve ŞİİR ve/||/<> ORDU ve/||/<> BÜROKRASİ
( Türkçe'mizin yaygınlaşmasında öncelikli ve ağırlıklı etkisi olanlar... )
- SÜHÛLET ile SUHÛNET
( Kolaylık. | Yumuşaklık, naziklik. | Uygun ortam. İLE Sıcaklık. )
- SÜHÛLETLE[Ar.] değil/yerine/= KOLAYLIKLA
- ŞÜHÛR-İ KAMERİYYE ile ŞÜHÛR-İ SELÂSE
( Kamer ayları, arabî aylar. İLE Üç aylar.[Recep, Şaban, Ramazan] )
- SÜKSE[Fr.]/SUCCESS[İng.] değil/yerine/= BAŞARI | GÖSTERİŞ, İLGİ ÇEKECEK DURUM
- SÜLÜS ile/ve/||/<> SÜLÜS ASIR/YÜZYIL
( Üçte bir. İLE/VE/||/<> Yüzyılın üçte biri olan 33 yıl. )
- SÜLÜS[Ar.] ile SÜLÜS[Ar.] ile SÜLÜS[Ar.]
( Üçte bir. İLE Arap abecesiyle yazılan bir tür süslü yazı. İLE Erlere, yolculuklarda indirim sağlayan belge. )
- SÜRALGA/PİYASA[İt. < PIAZZA:Meydan.] ile KARABORSA[Tr.(KARA) + İt. < BORSA]
( Satıcıların mal satmak için bir araya geldiği yer, pazar. | Bir yol üzerinde gidip gelerek gezinme. | Alışveriş fiyatı, geçerli fiyat. | Arz ve talebin karşılaştığı alan. | Ortalık. İLE Piyasada olmayan bir malın gizlice yüksek fiyatla alınıp satılması işi. )
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ile/ve/< GELENEK
- SÜRE = MÜDDET, SAYRURE = DURATION[İng.] = DURÉE[Fr.] = DAUER[Alm.] = DURATIO[Lat.] = DURACIÓN[İsp.]
- SÜRE ile SÛRE
( Belirli bir zaman aralığı. İLE Kur'ân-ı Kerîm'in, 114 bölümünden her biri. )
- SÜREÇ ile FETRET[Ar.]
( ... İLE İki peygamber ya da sultan arasında peygambersiz/sultansız geçen süre. | İslâm'a göre, Hz. İsa ile Hz. Muhammed arasında geçen süre. | İki olay arasındaki süre. | Hükümet gücünün gevşediği bir yerde, düzenin yeniden kurulmasına kadar geçen süre. )
- SÜREÇ ile/ve/<> GELİŞİM
- SÜRECE ile/ve/||/<>/> SÜRECE
( Sonuca değil "Süreç"e. İLE/ve/||/<>/> Belirli bir süre boyunca. )
- SÜREKLİ EKSİK ile/ve/<>/> "GEREKSİZ"
- SÜREKLİ KAZANMAK ile/ve/||/<> HİÇ KAYBETMEMEK
( İkisi de olanaklı değildir! )
- SÜREKLİ = MÜTEMADİ = CONTINUOUS[İng.] = CONTINU[Fr.] = KONTINUIERLICH[Alm.] = CONTINUUM[Lat.]
- SÜREKLİ ile/ve/değil/||/<> ÜST ÜSTE
- SÜREKLİ/HABİRE ile DURMADAN
- SÜREKLİLİĞİN:
"BOZULMASI" ile/ve/değil/||/<> KESİLMESİ
- SÜREKLİLİK ile/ve/değil/||/<> İLERLEME
- SÜREKLİLİK = TEMADİ = CONTINUITY[İng.] = CONTINUITÉ[Fr.] = KONTINUITÄT[Alm.] = CONTINUITAS[Lat.]
- SÜREKLİLİK ile/ve/<> YAYGINLIK
- SÜRESİNCE ile/ve/||/<>/> SÜRECİNCE
- SÜRMEK ile SIVAMAK
( TO SMEAR vs. TO PLASTER )
- SÜRŞARJ[Fr., İng. SURCHARGE] değil/yerine/= YENİBASIM
( Bir sayının, sözcüğün yerine geçmek için üzerine başka bir sayı ya da sözcük basma işi. )
- SÜRÜ ile/ve/değil/||/<> KİTLE
( Hayvan için. İLE/VE/DEĞİL/||/<> İnsan için. )
- SÜRÜDEN:
AYRILAN ile/değil/yerine/>< AYRI OLAN
( Kurt kapar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kurtulur. )
- SÜRÜKLENME ile GECİKME
- SWAP[İng.] değil/yerine/= TAKASLAMA
- TAADDÜT[Ar.] değil/yerine/= ÇOĞALMA, SAYININ ARTMASI
- TAAMMÜM]Ar.} değil/yerine/= YAYILMA, GENELLEŞME
- TAASSUB ile/değil/yerine GELENEKSEL DEĞER/LER
- TAAYYÜŞ[Ar.] değil/yerine/= YAŞAMA, GEÇİNME
- TABYA[Ar.] ile/<> DONANMA
( Bir bölgeyi savunmak için yapılan ve silahlarla güçlendirilen yapı. İLE/<> ... )
( Karada. İLE/<> Denizde. )
- TAĞYİR[Ar.] değil/yerine/= DEĞİŞTİRME, BAŞKALAŞTIRMA | BOZMA
- TAHAKKUK[< HAKK] ile GERÇEKLEŞME, YERİNE GELME
( HAKÎKAT OLARAK MEYDANA ÇIKMA, GERÇEKLİĞİ ANLAŞILMA )
- TAHAVVÜL ile/ve TAHVÎL[< HAVL]
( Değişim. | Niteliksel hareket. İLE/VE Değiştirme, değiştirilme, çevirme, döndürme. | Borç senedi, aksiyon. )
- TAHDİDAT[Ar.] değil/yerine/= SINIRLAMALAR
- TAHDİT[Ar.] değil/yerine/= SINIRLAMA, ÇEVRELEME
- TAHMİN ile/ve/değil ZAN
( [not] TO GUESS/ESTIMATE vs./and/but SUPPOSITION/TO SURMISE )
- TAHMÎNEN[Ar.] ile TAHMÎNÎ[Ar.]
( Aşağı yukarı. İLE Tahmine ait, tahminle ilgili, aşağı yukarı hesaplanan. )
- TAHSİS (ETMEK) ile/ve/değil/<> TESİS (ETMEK)
- TAHVİL[Ar.] değil/yerine/= ÇEVRİL
- TAHZÎL[Ar.] ile TAHSÎL[Ar. < HUSÛL] ile TAHZÎR[Ar.]
( Alçaltma, bayağılaştırma. İLE Ele geçme/geçirilme, hâsıl etme. | Vergi toplama. | İlim öğrenme. İLE ... )
- TAKANAK değil/yerine/= ALACAK/BORÇ | İLİŞKİ
- TAKAS[Ar.]/CLEARING[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞTOKUŞ/DEĞİŞİM
- TAKDİM-TEHİR[Ar.]/METATEZ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= GÖÇÜŞME
( Bir sözcük ya da rakamlar içinde, birbirini izleyen iki sesbirimin/rakamın yer değiştirmesi. [Türkçe'de, daha çok, r ya da l ünsüzünün bulunduğu sözcüklerde, birinci hecenin başındaki ses, birbirinin yerine geçer. Kibrit > kirbit, çömlek > çölmek] )
- TAKDÎR-İ SEMEN ile/ve/||/<> TAYÎN-İ SEMEN
( Değer biçme. İLE/VE/||/<> Değerini belirtme. )
- TAKIMERKİ = OLIGARCHY[İng.] = OLIGARCHIE[Fr., Alm.] = OLIGARKHIA < OLIGOI:BİRKAÇ KİŞİ, ARKHEIN:EGEMEN OLMA[Yun.]
- TAKİP ETMEK ile DEVAM ETMEK
- TAKİPÇİ ile SAVUNUCU
( PURSUER vs. DEFENCER )
- TAKLİP[Ar.] değil/yerine/= DÖNDÜRME, ÇEVİRME
( Döndürme, çevirme. | Bir şeyin biçim ve kalıbını değiştirme. )
- TAKLİT ETMEK ile/ve/değil/yerine DEVAM ETTİRMEK
( COPYING vs. TO MAINTAIN/SUSTAIN
TO TAKE INTO CONSIDERATION instead of COPYING )
- TAKLİT ile ÂDET
( COPYING vs. CUSTOM/HABIT )
- TAKLİT ile ÖZDEŞLEŞME
( COPYING vs. TO INDENTIFY )
- TAKLİT ile/ve/değil TAKİP
( [not] COPYING vs./and/but FOLLOW-UP )
- TAKLİT ile/yerine YARATIM
( COPYING vs. CREATION
CREATION instead of COPYING )
- TAKSA[Lat.] değil/yerine/= ÜCRET
( Pulu yapıştırılmadan ya da eksik yapıştırılarak gönderilen mektup için alıcının cezalı olarak ödediği posta ücreti. )
- TAKTİK ile "YOL"
- TAKTİK ile YÖNTEM
( TACTICS vs. METHOD )
- TAKVÎM[< KAVM, KIYÂM] ile ...
( EĞRİYİ DOĞRULTMA, BİÇİME KOYMA )
- TAKVİM ile ETİYOPYA TAKVİMİ
( ... İLE Tüm dünyanın kullandığından farklı takvim kullanmaktalardır. [2003 = 1996] )
( Etiyopya'ya, Haziran ile Eylül arasındaki aylarda, yoğun yağmurlar nedeniyle gitmemek daha uygun olur. )
- TAKVİM/LER('İ)
( )
( )
- TALEB-İ CÂH ile ÎTİBAR, MAKAM
( ÎTİBAR, MAKAM )
- TALİH = FORTUNE[İng., Fr.] = SCHICKSAL[Alm.] = FORTUNA[Lat.]
- TAMAMI ile HER AYRINTISI
( ALL OF vs. EACH DETAIL OF )
- TAMİM[Ar.]/SİRKÜLER[Fr.] değil/yerine/= GENELGE | GENELEME/GENELLEŞTİRME
- TAMİR ETMEK ile/ve/değil/yerine YENİDEN YAPILANDIRMA
- TAMİRAT ile/değil TADİLAT
- TANI/TEŞHİS[Ar.] ile SAĞALTIM/ONDURMA/REHABİLİTASYON/REHABILITATION[İng.]
- TANITIM ile/ve/değil/<> MERAKLANDIRMA
( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Tanınmışların/ünlülerin yeniliklerinde. )
- TANITIM ile REKLÂM
( INTRODUCTION vs. ADVERTISEMENT )
- TARH ile TARH ile TARH
( Bahçelerde çiçek dikmeye ayrılmış yer. İLE Vergi koyma. İLE Çıkarma. )
- TARİHİ DEĞER(İ OLAN) ile/ve/<> SANATSAL DEĞER(İ OLAN)
- TARİHSEL/LİK ve/<> ORTADAN KALKMIŞ/LIK
- TARTMAK ile/ve/<> DEĞERLENDİRMEK
- TASARRUF BONOSU değil/yerine/= KESİNTİ BELGİTİ
- TAŞIMAK ile SAHİP OLMAK
( TO CARRY vs. TO HAVE )
- TAŞIMAK ile YÜKLENMEK
- TATİL GÜNÜ değil/yerine İSTİNSAH GÜNÜ
- TATİL/TÂ'TÎL ile ATÂLET
( ATÂLET )
- TATİL ile BALAYI
( HOLIDAY vs. HONEYMOON )
- TATİL değil/yerine/>< BAYRAM
( Tatile gitmeyi, bayram eder/etmiş gibi düşünmemeli; bazı bayramları da tatil olarak düşünmemeli, "tanımlamamalı" ve "görmemeliyiz". )
- TATİL ile/ve TAHSİL
( HOLIDAY vs. TO STUDY )
- TAT/LI/LIK ve/<>/>< ZAHMET
- TATMİN[Ar.] (ETMEK) ile DİNDİRMEK/DOYUMLATMAK
( TO SATISFY vs. TO QUENCH )
- TAVLA ile DAMA
( Hesap + olasılık. İLE Küçük hesap. )
( Hayal. İLE Zekâ. )
( Satranç tahtasında, dama oynayan kaybeder. )
- TAVLA ile/ve/değil KENT/KENTLER
( DÜŞEŞ: 6-6 | ŞEŞBEŞ: 6-5 | ŞEŞCİHAR: 6-4 | ŞEŞÜSE: 6-3 | ŞEŞİDÜ: 6-2 | ŞEŞYEK: 6-1 )
( [Fars.] * ŞEŞ: 6[Altı]
* BEŞ: 5[Beş]
* CİHAR: 4[Dört]
* SE: 3[Üç]
* DÜ: 2[İki]
* YEK: 1[Bir] )
( [not] BACKGAMMON vs./and/but ... )
- TAVLA ile SATRANÇ
( ... İLE Zar yoktur. )
( ... İLE Oynayanda kibir varolabilir. )
- TAYİN[Ar.] değil/yerine/= ATAMA
- TAYİN ile/ve/değil TESPİT
- TEÂKUP[Ar.] değil/yerine/= ART ARDA GELME
- TEBELLEŞ[Ar.] değil/yerine/= BİRBİRİNE GEÇMİŞ, KARMAKARIŞIK, KARIŞMIŞ
- TECİL[Ar.] değil/yerine/= ERTELEME
- TECİM/TİCARET:
KAZANMAK ya da GEREKSİNİMİNİ KARŞILAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAZANDIRMAK ya da GEREKSİNİMİ KARŞILAMAK
- TECİM/SEL / TİCARET/TİCARİ ile/ve ÜRETİM/SEL
( Üretim Geliştirme Aşamaları: Araştırma Gözlem Çözümleme Geliştirme Deneme Tecimleştirme/Ticarileştirme )
( Exploration
Screening
Analysis
Development
Test phase
Commercialisation
COMMERCE vs./and PRODUCTION )
- TEDÂHÜL[Ar.] ile TEDÂVÜL[Ar.]
( Birbirinin içine girme. | Ödemede gecikme. | Yığılıp kalma, birikme. İLE Dolanım. )
- TEDAVİ" BAKANLIĞI değil/yerine SAĞLIK BAKANLIĞI
- TEDÂVÜL[Ar.]/SİRKÜLASYON[Fr.] değil/yerine/= DOLAŞIM/DOLANIM
- TEDBİR-İ NÜFUS ile/ve/||/<>/> TEDBİR-İ MENZİL ile/ve/||/<>/> TEDBİR-İ MEDÎNE/MÜDÜN
( Bireyin ve toplumun oluşumunda. İLE/VE/||/<>/> Aileyi/topluluğu yönetmek. İLE/VE/||/<>/> Kenti/toplumu yönetmek. )
( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )
- TEĞET:
| FAKİR ve ORTA İÇİN | ile/değil/ne yazık ki ZENGİN İÇİN
( )
- TEHDİT ile/ve/<> YASAK
- TEHLİKE ve/|| ÇÖZÜM
- TEHLİKE ile/değil VAROLUŞ SORUNSALI
- TEHLİKE/Lİ ile RİSK/Lİ
( DANGER/OUS vs. RISK/Y )
- TEK DÜZE ile/ve/değil/||/<> TEK TİP
- TEK FAKAT ÇİFT YÖNLÜLER('İ)
- TEK ile/ve DİK
- TEK ile TEKEL
- TEKAÜT[Ar.] ile/ve/||/<> TEKAÜDİYE[Ar.]
( Emekliye ayrılma. | Emekli. İLE/VE/||/<> Emekli aylığı. )
- TEKDÜZE ile/ve/değil SIRADAN
- TEKLİF ile/ve/<> DAVET
( PROPOSAL vs./and/<> INVITATION )
- TEKLİF[Ar. çoğ. TEKÂLİF] değil/yerine/= ÖNERİ
- TEKLİFSİZ BİRLİKTELİK ile/ve NEDENSİZ BİRLİKTELİK
- TEKNİK ile MEKANİK
( TECHNICAL | TECHNIQUE | TECHNICS vs. MECHANICAL )
- TEKNİK ile/ve/değil/<> TAKTİK
- TEKNİK ile YÖNTEM
( TECHNIQUE vs. METHOD )
- TEKNOLOJİ ile/ve KONFOR
- TEKRAR EDİLEN ile BENZEYEN
- TEKRAR ile DEJA VU
( REPETITION vs. DEJA VU )
- TEKRAR ile/ve/<> ISRAR
( REPETITION vs. INSISTENCE )
- TEKRAR ile NÜKS
- TEKRAR ile ÖZET
( REPETITION vs. SUMMARY )
- TEKRAR ile/ve PEKİŞTİRME
( REPETITION vs./and TO CONSOLIDATE )
- TEKRAR ile SIK TEKRAR
( REPETITION vs. FREQUENT REPETITION )
- TEKRAR ile YENİDEN
( REPETITION vs./and AGAIN )
- TEKRARLAMA ile UYGULAMA
( TO REPEAT vs. TO APPLY )
- TEKRARLAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< İRDELEMEK
- TEMEL ile EGEMEN
- TEMERRÜD değil/yerine/= DİRENİM
- TEMERRÜT[Ar.] değil/yerine/= DİRENME | EK FAİZ
( Dikkafalılık, kafa tutma, direnme. Herhangi bir sebebe dayanmaksızın borcu ödememekte direnme, direnim. | Ek faiz ödememe durumu. )
- TEMİZ ZİHİN ile/ve/<> TEMİZ GÖNÜL
- TEMİZLENME ile/ve EVRİM
- TEMMUZ ile ...
( Bitki/ağaç tanrısı. | Güneş tanrısı. | Orakayı. )
- TEMMUZ ile/ve/||/<>/> KIZIL ISI
( Yılın yedinci ayı. İLE/VE/||/<>/> Temmuz'un çok sıcak olan ikinci yarısı. )
- TEMPORALİTE değil GEÇİCİLİK
- TEMSİLCİ DEMOKRASİ ile/yerine KATILIMCI DEMOKRASİ
( REPRESENTATIVE DEMOCRACY vs. PARTICIPATIVE DEMOCRACY
PARTICIPATIVE DEMOCRACY instead of REPRESENTATIVE DEMOCRACY )
- TENEZZÜH[< NÜZHET] ile TENEZZÜL[< NÜZÛL]
( Gezinti. İLE Kendine aykırı düşen bir işi ya da durumu kabul etme, alçalma, inma. | Alçakgönüllülük, kibirsizlik. | Fiyatta düşme/inme, indirim. )
- TERKİB[< RÜKÛB | çoğ. TERKÎBÂT] ve İHTİLÂT[< HALT] ile/ve/<> MİZÂC[< MEZC | çoğ. EMZİCE]
( | Birkaç şeyi birleştirip karışık bir şey oluşturma. VE Karışma, katışma. | Karşılaşıp görüşme. | İLE/VE/<> Bir şeyle karıştırılmış olan başka şey. | Huy, tabiat. )
- TERMİN[Alm.] ile/değil TEMRİN[Ar.]
( Belirlenmiş zaman, randevu. İLE/DEĞİL Alıştırma. )
- TERS ile ZIT
( WRONG vs. THE OPPOSITE )
- TERSİNE ÇEVİRME ile YER DEĞİŞTİRME
- TERTİBAT[Ar.] değil/yerine/= DÜZEN/DÜZENLENİŞ
( Bir işin güçlüklerini karşılamak için yapılan ön hazırlıklar. )
- TERTİBAT ile/ve TEŞKİLÂT
- TERVİYE ile/ve/<>/> AREFE ile/ve/<>/> NEHÂR
( [Zilhicce'nin] 8. günü. İLE/VE/<>/> 9. günü. İLE/VE/<>/> 10. günü.[Bayram] )
- TESÂDÜF ile/ve/değil DIŞLAŞMA
- TESÂDÜF[< SADEF | çoğ. TESÂDÜFÂT] ile/ve/değil/yerine/<> TEVÂFUK[< VEFK | çoğ. TEVÂFUKAT]
( Rastlantı, aramadan bulma. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Uyma, uygun gelme. )
- TEŞEBBÜH[Ar. < ŞİBH] değil/yerine/= BENZEME
( Benzeme, andırma, kendini benzetmeye özenme, zorlayarak benzemeye çalışma. )
- TEŞEBBÜS[Ar.] değil/yerine/= GİRİŞİM | GİRİŞME
- TEŞEBBÜS ile/ve/||/<>/> TESADÜF
( Teşebbüs etmezsen, tesadüf etmez. )
- TEŞEKKÜL[< ŞEKL] ile ...
( ŞEKİLLENME | KURULMA, KURULUŞ, MEYDANA GELİŞ | OLUŞUM )
- TESİS (ETMEK) ve/<> TEMİN (ETMEK)
- TEŞKÎLÂT[< TEŞKÎL] ile/ve/<> TECHÎZÂT[< TECHÎZ]
- TESMÎR[Ar.] ile TESMÎR[Ar. < SEMER]
( Çivileme/mıhlama, çivilenme/mıhlanma. İLE Ağaçların -çiçeklerini döküp- yemiş bağlaması. | Tasarrufla, malın çoğalması. )
- TEŞRÎN-İ EVVEL[Ar.] ile TEŞRÎN-İ SÂNÎ[Ar.]
( Ekim ayı. İLE Kasım ayı.
[aslı, TİŞRÎN (Süryanice): Eskiden, yılın onuncu ve onbirinci aylarına verilen ortak ad.] )
- TESVİYE[< SEVÎ] ile/ve/<> TASFİYE[< SAFV]
( Beraber etme, düz etme, düzleme, düzeltme, düz duruma getirme. | Ödeme, verme. | Hükûmetçe bir yere gönderilen erlere verilen ve bilet yerine geçen kâğıt. İLE/VE/<> Saf kılma, saflaştırma, arıtma, ayıklama, temizleme. | Özleştirme. | Bir ticaret kuruluşunun batması, kapanması vb. nedenler üzerine hesapların kesilmesi, alacaklılara, ortada kalan mal ve paradan paylarına düşen miktarın verilmesi, likidasyon. | Türlü nedenlerle çok sayıda çalışanın görevine son verme. )
- TETİKLEME ile/ve KIŞKIRTMA
- TETİKLEMEK ile/ve DEŞMEK
( TRIGGING vs. TO RECALL )
- TETİKLE(N)ME ile/ve DÖNÜŞÜM
- TETİKLE(N)ME" ile/ve "KÖRÜKLE(N)ME" ile/ve "YÜKSELME" ile/ve "HOŞLANMA"
- TEVEKKELÎ[Ar.] değil/yerine/= NEDENSİZ, BOŞ YERE/BOŞUNA
- TEVFİKAT:
TAM ile/ve/değil/yerine/<> KISMÎ
( Ayrıntılarını okumak için burayı tıklayınız... )
- TEVKÎD[Ar. < EKD] ile TEVKİD[Ar. çoğ. TEVKİDÂT] ile TEVKİT[Ar. < VAKT]
( Sağlamlaştırma. İLE Tutuşturup yakma. İLE Vakti, saati belirli kılma. )
- TEZ[Fars.] ile TEZ[Fr.]
( Çabuk olan, hızlı. | Hızlı bir biçimde. İLE Sav. | Üniversitelerde öğrencilerin ya da öğretim üyelerinin hazırlayıp bazen bir sınav kurulu önünde savundukları bilimsel çalışma. )
- TEZAYÜT[Ar.] değil/yerine/= ÇOĞALMA, ARTMA
- TEZBÎL[Ar.] ile TEZBÎR[Ar. < ZEBR | çoğ. TEZBÎRÂT]
( Toprağı gübreleme. İLE Yazma, yazılma. )
- TİCARET, BİLİM VS. ile SANAT ve FELSEFE
( Ortalama akıl, yeterlidir. İLE Ortalama akıl, yetmez. )
- TİCARET:
T ile/ve/||/<> İ ile/ve/||/<> C ile/ve/||/<> A ile/ve/||/<> R ile/ve/||/<> E ile/ve/||/<> T
( Tecrübe/deneyim. İLE/VE/||/<> İtibar/saygınlık. İLE/VE/||/<> Cesaret. İLE/VE/||/<> Risk. İLE/VE/||/<> Emek. İLE/VE/||/<> Tedbir. )
- TİCARET ile/ve BİLGİ
- TİCARET ve/= HİDÂYET
- TİCARET ile/değil KAÇAKÇILIK
- TİCARETGÂH/TİCARETHANE değil/yerine/= TECİMEVİ
- TİCARETLE KAZANILAN PARA (-NIN RİSK EDİLMESİ) ile EMEKLE KAZANILAN PARA (-NIN RİSK EDİLMESİ)
- TİCARETTE:
PARA ARTIRMAK değil/yerine ÜRÜN ARTIRMAK
- TIKAMA KURALI ile ...
( BLOCKING RULE )
- TIKANMAK ile/ve/||/<>/>/< TÜKENMEK
- TİPİK[Fr./İng.] ile/değil/yerine ALIŞILAGELMİŞ
( Birini ya da nesneyi niteleyen. | Çok özgün olan. İLE ... )
( "TYPICAL" vs./and TO BE HABBITED
TO BE HABBITED instead of "TYPICAL" )
- TİYATRO ile/ve/||/<> KUMPANYA[İt. < COMPAGNIA]
( ... İLE/VE/||/<> Genellikle yabancı sınai, ticari ortaklık. | Tiyatro topluluğu. | Aynı görüşü paylaşan, aynı eylemi yapanlar topluluğu. )
- TON[Fr. < TONNE] ile TON[Fr. < TON]
( Bir metreküp oylumda ve + 4 °C'deki arı suyun ağırlığı. | Bin kilogramlık ağırlık birimi. İLE İnsan seleninin ya da çalgı sesinin yükseklik, alçaklık derecesi. | Konuşmada selenin duyguları belirtecek biçimde çıkması. | Bir rengin koyuluk ya da açıklık derecesi. )
- TOPARLAMAK ile AYAKTA TUTMAK
( TO PACK/TIDY [UP] vs. TO KEEP ALIVE )
- TOPLAM ile/ve/değil AŞILMIŞ BİRLİK
- TOPLAM ile/ve/değil TOPTAN
- TOPLAMA ile "AYARLAMA"
- TOPLAMAK ile/değil TOPARLAMAK
- TOPLANTI ile/ve OTURUM
- TOPLU ile ...
( COLLECTIVE )
- TOPLU ile TOPTAN
- TOPLUMSAL KALKINMA ile/ve/<> BİREYSEL DONANIM
- TÖRE ile/değil GELENEK
( Tarihsel deneyim. İLE/DEĞİL Toplumsal deneyim. )
- TÖREN
( Maddi dünyaya, metafizik yorum getirme. )
- TRAFİK ile/ve/<> SIKIŞAN TRAFİK
( ... İLE/VE/<> TAPONES: Porto Riko'daki adı. )
- TRANSFER[İng., Fr.] değil/yerine/= AKTARIM, AKTARMA
- TRÖST[Fr. < TRUST] ile KONGLOMERA[Fr. < CONGLOMERAT]
( Aynı alanda iş yapan çeşitli ortaklıkların hisse senetlerinin, bir denetim kuruluna teslim edilmesi ve yönetimin bir kurulu yöneten gruba aktarılmasıyla oluşan, tekelci sermayedarlığa dayanan ortaklıklar birliği. İLE Yığışım. | Molozların çimento durumuna dönüşmesiyle oluşan kütle. )
- TÜCCAR[Ar.] değil/yerine/= TECİMEN
- TUHAF ile GARİP ile ACAYİP
- TÜKENME ile/ve/<>/> ÇÖZÜNME
- TÜKETENLER ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< ÜRETENLER
( Eşek arısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/< Bal arısı. )
( Fare(mouse) kullanıcısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/< Klavye kullanıcısı. )
- TÜKETİCİ = CONSUMER[İng.] = CONSOMMATEUR[Fr.] = KONSUMENT[Alm.] = CONSUMATORE[İt.] = CONSUMIDOR[İsp.]
- TÜKETİCİ ile/ve/<>/değil/yerine UYGULAYICI
- TÜKETİM ile/değil/yerine KULLANIM
- TÜKETİM ve/ SIKILMA ve/ TÜKETİM
- TÜM ile AYRINCASIZ/İSTİSNASIZ[Ar.]
- TUPAMAROS ve/<> SOL DÜŞÜNCE
( 60'lı yıllarda, güç koşullarda yaşayan Uruguay'lı köylülerin, sendikalaşma hareketi olarak başlayıp, kentlerdeki sol düşünce ile birleşen örgüt. VE/<> ... )
- TÜR ile AŞAMA
( KIND vs. PHASE )
- TÜR ile BÖLÜM
( Bir tür olan şey, zorunlu olarak bir bölümdür fakat bir bölümün aynı zamanda bir tür olması zorunlu değildir. )
( KIND vs. PART )
- TÜR ile İŞLEV
( KIND vs. FUNCTION )
- TÜR = NEVİ = SPECIES[İng., Lat.] = ESPÈCE[Fr.] = ART[Alm.] = EIDOS[Yun.] = ESPECIE[İsp.]
- TÜR ile NİTELİK
( KIND vs. CHARACTER )
- TÜR ile TİP
( KIND vs. TYPE )
- TURA ile TURA ile TUĞRA
( Metal paranın resimli yüzü. | Halat gibi örülmüş iplik çilesi. | Kıvrılarak sıkıştırılmış iplik çilesi. | Bazı oyunlarda, vurmak için kullanılan düğümlenmiş mendil. | Ucu düğümlenmiş bir mendil aracılığıyla yanan ya da yanılanların ebe tarafından cezalandırıldığı bir tür çocuk oyunu. İLE Ev duvarlarını dış etkenlerden korumak için üzerlerine çakılan tahta perde. | Bahçe kapısını korumak için beşik örtüsü biçiminde tahtadan yapılan örtü. | Kadınların başlarına taktığı küçük altın dizisi. | Çatı. | Çatı arası. | Odalardan başka evdeki öteki bölümler. | Sergen. | Düğünlerde oynanan bir çeşit oyun. | Karşı. | Topuz. İLE Osmanlı sultanlarının imza yerine kullandığı, özel bir biçimi olan simgeleşmiş im. )
- TURFA[Ar. < TURFE] ile TURFANDA[Fars. < TERVENDE]
( Az bulunur, eski, nadir. | Değeri düşük, işe yaramaz. | Acayip, tuhaf. İLE Mevsimin başında ilk yetişen (meyve, sebze). | Yeni, ilk kez ortaya çıkan. )
- TÜRKİYE'DE, BÖLGESEL FaRkLaR
( Türkiye'de Bölgesel FaRkLaR yazısını okumak için burayı tıklayınız... )
- TUTMA ile/ve/> GENİŞLETME
( TO HOLD vs./and/> TO WIDEN )
- TUTMAK ile/ve BAĞLAMAK/BAĞLAYICILIK
( TO HOLD vs./and TO ATTACH )
- TÜYO ile ÖNERİ
- 3 ANA RENK ve/<> 3 ANA BİÇİM
( Sarı, Kırmızı, Mavi. VE/<> Daire, Kare, Üçgen. )
- ÜÇ AYLAR/ŞÜHÛR-İ SELÂSE:
RECEP ve/> ŞABAN ve/> RAMAZAN
- UC BİRİM ile UZANTI
( TIP UNIT vs. EXTENSION )
- ÜCRET ile ULÛFE[Ar. ALEF | çoğ. ALÂİF, ULÛF]
( ... İLE Hayvan yemi. | Osmanlılar'da, kapıkulu askerlerine, saray ve devlet örgütlerindeki bazı görevlilere, üç ayda bir verilen ücret. )
- UCUZ ile/değil "UYGUN" (FİYATLI)
- UCUZLAMA ile YAYILMA
- UGİYA ile ...
( Moritanya'nın para birimi.[Paranın üzerinde, geleneksel motifler bulunur.] )
- UĞRAŞMAK ile İLGİLENMEK
( TO STRIVE vs. TO INTEREST )
- ULAŞ/IM ile/ve/değil/<>/ne yazık ki BULAŞ/IM
- ULAŞMA ile/ve/değil ERİŞME
- ULAŞMAK ve/||/=/<>/< ÜLEŞMEK
- ULUSAL/ULUSLARARASI) ÖRGÜT ile (ULUSAL/ULUSLARARASI) KURUM
- ULUS/ULUSAL ile/ve/<> TOPLUM/TOPLUMSAL
- ULUSLARARASI ŞİRKET/LER ile/değil/ne yazık ki "ULUS AŞIRI" ŞİRKET/LER
( ... İLE/DEĞİL/NE YAZIK Kİ Hedef ülkeleri/kitleleri ve dünyayı, çıkarları doğrultusunda yönetme/yönlendirme çabası/"başarısı" peşinde koşan şirketler. )
- ULUSLARARASI ile/değil DEVLETLERARASI
- OLANAK/SIZ/LIK ile/ve/değil/||/<>/< ÜMİT/SİZ/LİK
- ÜMİTSİZ/LİK ile YILGIN/LIK
- UN ile/ve/<> PAÇAL
( ... İLE/VE/<> Ekmek yapmak için çeşitli tahılların, yasaca gerekli karışım oranı. | Türlü şeylerin karışımı. )
- ÜNİVERSİTEDE:
BURS ile/ve/<> KREDİ
( * Burs, başbakanlık tarafından verilir ve geri ödemesi yoktur fakat kredinin geri ödemesi vardır.
* Bursunuzun devamı için çeşitli koşulları sağlamanız gerekmektedir. [Disiplin ve not şartı.]
* Kredi alırsanız, geri ödemesi vardır ve beyaz eşyaya bağlı faiz oranlarına göre anaparaya faiz eklenerek sizden tahsil edilir.
* Kredi ödemesi ilk sigorta başlangıcında ya da öğrencilikten 2 yıl sonra başlar. Bu süreyi uzattırabilir, taksitlendirme yapabilir ve çeşitli yollar deneyebilirsiniz.
* Bursunuz, başarısızlık nedeniyle düşerse artık burs değil kredi almış olursunuz. Bursunuz, krediye dönüşür. )
- ÜNİVERSİTENİN:
EVRENSELLİĞİ ile/ve/değil EVRENSELLEŞTİRİCİLİĞİ
- UNUTULMUŞ ile/ve/değil/yerine UNUTULMAYA YÜZ TUTAN
- UPUCUZ
- ÜRETİM ile "DOĞUM"
- ÜRETİM/İMALÂT[Ar.] ve/> DÖNÜŞÜM
( PRODUCTION and/> TRANSFORMATION )
- ÜRETMEK ile YENİ BİR ŞEY ÜRETMEK
( TO PRODUCE vs. TO PRODUCE BRAND NEW )
- ÜRÜN ile/ve/<> YAPIT ile/ve/<> MEYVE
- US ile ZİHİN
( REASON vs. MIND )
- ÜSTÜN ile/ve/değil ÖTE
( [not] SUPERIOR vs./and/but BEYOND )
- ÜSTÜN" ile/değil ÜSTTE DURAN
- ÜSTÜNLÜK ile/yerine ÇEŞİTLİLİK
( SUPERIOR/ITY vs. VARIETY
VARIETY instead of SUPERIOR/ITY )
- ÜSTÜN/LÜK ile/ve/değil/yerine/||/<> FARKLI/LIK
( [not] SUPERIOR/ITY vs./and/but/||/<> DIFFERENT/DIFFERENCE, DIVERSITY
DIFFERENT/DIFFERENCE, DIVERSITY instead of SUPERIOR/ITY )
- ÜSTÜNLÜK ile/değil/yerine ÖNCELİK
- USÛLSÜZ/LÜK ile HAKSIZ/LIK/GADR[Ar.]
( ILLEGAL vs. UNFAIR )
- ÜŞÜTME ve ÜZÜNTÜ
( FREEZING/TO CATCH COLD and SORROW/TROUBLE/DISTRESS )
- ÜTMEK ile ÜTMEK
( Ateşten ya da yüksek bir ısıdan geçirmek. | Bir şeyi, tüylerini yakmak için alevden geçirmek. | Taze buğday ya da mısırı, ateşe tutup pişirmek. İLE Oyunda, kumarda kazanmak, yenmek. )
- ÜTOPYA >< DİSTOPYA
( Bin/bir, Olmayan, Güzel Yer: "Ütopya" - B [yazısını okumak için burayı tıklayınız...] )
- UYANIK ile AYIK
( AWAKE vs. SOBER )
- UYARMAK ile/ve/değil/yerine BİLGİLENDİRMEK
- UYDURMAK ile/değil/yerine UYARLAMAK
( TO IMPROVISE vs./and TO ADAPT )
- UYGARLIKLARARASI/LIK ile/ve/<> KÜLTÜRLERARASI/LIK
- UYGUNLUK ile/ve/<>/>< ENGEL
- UYGUNLUK ile/ve GEÇERLİLİK
( APPROPRIATENESS vs./and VALIDITY )
- UYUM ile/ve/||/<> EŞZAMANLILIK
- UZAK ile BÜYÜK
( FAR/DISTANT vs. BIG )
- UZAK ile GEREKSİZ
( DISTANT vs. UNNECESSARY )
- UZAK ile İLERİ
( DISTANT vs. ADVANCED )
- UZAK ile KÜÇÜK
( FAR/DISTANT vs. SMALL )
- UZAK/LIK ile/ve BAĞIMSIZ/LIK
( DISTANCE vs./and INDEPENDENCE )
- UZATMAK ile/değil AYRINTIYA GİRMEK
- UZMANLIK ile/ve/değil/yerine/||/<> MESLEK
( [not] PROFESSION vs./and/||/<>/but JOB
JOB instead of PROFESSION )
- UZMANLIK ile/ve ORGANİZASYON
( SPECIALIZATION vs./and ORGANISATION )
- UZUN SÜRME = SÜRERLİK
- VAAD/VÂDE ile/ve BORÇ
( Vâde, söz demektir. )
( Sakın para için evlenmeyin! Çok daha uygun koşullarda borç bulabilirsiniz. )
- VABESTE[Fars.] değil/yerine/= BAĞLI
- VÂDE FARKI değil/yerine/= SÜREV ARTISI
- VÂDE[Ar.] değil/yerine/= ERİM
- VAHÂMET ile/ve/<> HEZİMET
- VAKF-I AKAR/ASL-I VAKF değil/yerine/= GELİR KAYNAĞI
- VAKIF ile/ve/||/<> İRSÂDÎ VAKIF
- VAKIF ile/ve/<> TESİS
- VAK(İ)T ile ...
( SAAT, GÜNÜN ÇEŞİTLİ SAATLERİ | MEVSİM | BELİRTİLEN ZAMAN | VAK(İ)T ile ABCDEF ( FIRSAT | ZAMAN )
- VAKİTLİCE ile ZAMANINDA
- VAKT-İ MERHÛN değil/yerine/= BEKLENİLEN ÇAĞ VE ZAMAN
- VALİ[EPARHOS]:
< LONCA ÖRGÜTÜ ile/ve/||/<> LAGATARIOS ile/ve/||/<> SIMPANOS
( Genel denetimi sağlayanlar. İLE/VE/||/<> Yabancı tüccarların denetimini sağlayanlar. İLE/VE/||/<> Esnaf localarını denetleyenler.[2 kişi] )
- VÂLİ ve/||/<> VELÎ ve/||/<> HÂMİ ve/||/<> RÂB
( [Koruyucu] Dışta. VE/||/<> İçte. )
( Maddî koruyucu. VE/||/<> Manevî koruyucu. )
- VÂRİDÂT[Ar. < VÂRİDE] ile/değil/yerine ESİN/İLHAM
( Yıllık/aylık gelir. | Hatıra gelen, içe doğan şeyler. İLE/DEĞİL/YERİNE Etkilenme, çağrışım ya da içe doğmayla akla gelen, yaratıcı düşünce, duygu. )
- VAROLANLARDA:
YANSIMA ile/ve İKİNCİLLİK
- VAROLDUĞUNDAN DOLAYI DÜŞLENEN ile/ve/||/<> DÜŞLENDİĞİNDEN DOLAYI VAR OLACAK OLAN
- VAROLUŞ'TA:
KUŞKULANILAMAZLIK ile/ve KANITLANAMAZLIK
- VARSIL/LIK(ZENGİN[Fars. < SENGİN]/LİK) ile/ve/değil/yerine/=/||/<>/>< YOKSUL/LUK(FAKİR/LİK)
( Malı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>< Çenesine vurur. )
( Rezilliğin yardımcısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>< Erdemin düşmanı. )
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>< Suçsuz olmasına karşın, "düzenden"/"erkten" korkan. )
( )
( Paranın satın alamayacağı bir şeye sahip olana kadar varsıl değilizdir. )
( "Beş parasızmış" gibi yaşadıklarından dolayı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>< "Zenginmiş" gibi yaşadıklarından dolayı. )
( Yoksulluğu över. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>< "Varsılları" savunur. )
( )
- VARTA[Ar.] değil/yerine/= TEHLİKELİ DURUM
- VÂZIH[Ar.] ile ...
( Açık, meydanda, belirli, kapalı olmayan söz/tümce. )
- VEFÂ ile/ve/<> HİLM
( Sözünde durma, sözünü yerine getirme. | Dostluğu devam ettirme. | Onun yanındayken nasılsan, uzaktayken de aynı olmak. İLE/VE/<> Kişinin doğasında olan yumuşaklık. )
( Doğanızdaki yumuşaklığı anımsayarak kimseye hesap/borç takmayın! )
- SAVAŞ:
VEKİL ile/ve/||/<>/> MELEZ
- VERESİYE değil/yerine KONSİNYE
- [ne yazık ki]
VERGİ KAÇIRMAK değil/yerine VERGİDEN KAÇINMAK
- VERGİ ile HARÇ
( BÂC )
- VERGİ ile/ve KİRA
( RÜSÛM[< RESM]: Vergiler, gümrük vergileri. | Usûl, merasim. İLE/VE ... )
( BÂC, BÂJ [vergi harç. | Gümrük vergisi.] ile/ve ... )
- VERGİ ile OKTRUVA[Fr.]
( ... İLE [eskiden] Kente giren şeylerden alınan vergi. )
- VERGİ ile ŞEREFİYE
( Belediyenin, yol yapmak/genişletmek gibi hizmetleri nedeniyle değeri artan mülk sahibinden, artan değerin üçte biri miktarı üzerinden alınan vergi. )
- VERİM ile/ve BEREKET
( Bereket maddeyle ölçülmez. )
( YIELD vs. ABUNDANCE )
- VERİMLİLİK ve/> BAŞARI
( PRODUCTIVITY vs./> SUCCESS )
- VERMEK ile ALMAK
( TO GIVE vs. TO TAKE )
- VERMEK/ALMAK ile PAYLAŞMAK
( Paylaşmak, zevki bir kat artırır. )
( TO GIVE/TO TAKE vs. TO SHARE )
- VESÎLE ile BAHÂNE
( İyi niyetle. İLE Kötü niyetle. )
- VİRAN KÖYDEN ile ...
( HARAÇ DA, ÖŞR DE ALINMAZ/DI )
- VİRMAN[İng. < VIREMENT] değil/yerine/= AKTARIM
- VİZİTE[İt.] ile VİZİTE[İt.]
( Hekimin, hastahanedeki hastaları dolaşıp yoklaması. İLE Bir muayene için hekime ödenen ücret. )
- VOYVODA[Slavca] ile VOYVODALIK
( Osmanlılar'ın, Eflak ve Buğdan Beylerine verdikleri san. İLE Voyvoda egemenliği. | Voyvoda egemenliği altındaki ülke. )
- WHO yerine DSÖ
( WORLD HEALTH ORGANIZATION yerine DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ )
- WIND vs. WIND
( Yel/rüzgâr. İLE Saat/i kurmak. )
- YABANCILAŞMA ile/ve DUYARSIZLIK
( ALIENATION vs./and INSENSITIVITY )
- YABANCILAŞMA ile/ve/<> İNKÂR
( ALIENATION vs./and/<> TO DENY )
- YABANCILAŞMA ile/ve/> KORKU
( ALIENATION vs./and/> FEAR )
- YABANCILAŞMA ile/ve/> ÖZYİTİMİ
( YABANCILAŞMA: Kendi özvarlığının yerine koymak. )
( ALIENATION vs./and/> SELF-LOSS )
- YABANCILAŞMA ile/ve/> YALAN
( ALIENATION vs./and/> LIE )
- YABANCILAŞMA ile/ve YANILSAMA
- YABANCILAŞMA ile/ve/> YİTİM
( ALIENATION vs./and/> LOSS )
- YABANCILAŞ(TIR)MAK ile/ve/<> ÖTEKİLEŞ(TİR)MEK
- YAKALAMAK" ile/ve TUTTURMAK
- YAKIN HEDEF ile/ve UZAK HEDEF
- YAKIN ile/ve/değil ARDIŞIK
( [not] NEAR vs./and/but CONSECUTIVE )
- YAKIN ile/ve UZAK
( NEAR vs./and FAR/DISTANT )
- YAKLAŞIK DEĞER ile TAM DEĞER
- YALAN SÖYLEMEK ile/ve/değil DOĞRUYU SÖYLEYEMEMEK
( [not] TO LIE vs./and/but NOT TO SAY THE TRUTH )
- YALAN ile AD/TANIM DEĞİŞTİRMEK
( LIE vs. TO RENAME )
- YALAN ile BAHÂNE
- YALAN ile DOĞASINA UYGUN DAVRANMAK
( LIE vs. BEHAVE IN THE SELF OF NATURE )
- YALAN ile FARKLILAŞTIRMA
- YALAN ile İFTİRA
- YALAN ile KAMUFLAJ
( LIE vs. CAMOUFLAGE )
- YALAN ile ŞAKA
( Dürûg-zen(yalancı) olursa bir evde, düzen olmaz o evde. )
( Zekâ, doğruluk Hürmüz'ün; cehalet, yalan ise Ehrimen'in sıfatlarıdır. )
( LIE vs. JOKE )
- YALAN ile/değil ÜSTLENME
( [not] LIE vs./but TO TAKE ON )
- YALIN/LIK ile/ve/||/<>/>/< ŞIK/LIK
- YALITMA/YALITIK/İZOLE[Fr., İng. ISOLE < Lat.] ile YOK ETME, GİDERME/İZALE[Ar.]
- YAN ile YÖN
( NEZT ile ... )
- YANAŞMAK ile/ve YARANMAK
- YANILSAMA(İLÜZYON) ile/değil ZİHİNSEL(MENTAL)
( Yapılacak işlem/eylem, önceden söylenmez. İLE/DEĞİL Zihin/düşünce gücüyle gerçekleştirilecek olan, önceden söylenir/belirtilir. )
- YANIT ile/ve AÇIKLAMA
( ANSWER vs./and EXPLANATION )
- YANIT ile KARŞILIK
( ANSWER vs. EQUIVALENT/RESPONSE )
- YANIT ile ONAY
( ANSWER vs. APPROVAL )
- YANIT ile/ve SORU
( Soruyu bulana kadar yanıtı bildiğimiz de, bilmediğimiz de ortaya çıkmaz. )
( ANSWER vs./and QUESTION )
- YANLIŞ ZAMAN VE YER ile/ve/||/<> "KÖRÜN TAŞI, KELİN KAFASINA DENK GELİRMİŞ"
- YANLIŞ ile/değil FARKLI
- YANSIMA ile/ve DERİNLİK
( REFLECTION vs./and DEPTH )
- YANSIMA ile/ve GÖSTERGE
( REFLECTION vs./and SIGN )
- YANSIMA ile/ve KARŞILIK BULMA
( REFLECTION vs./and CORRESPONDENCE )
- YANSIMA ile/değil UZANTI
( [not] REFLECTION vs./but EXTENSION )
- YAPAY ile/ve/değil/<> KURGU
- YAPAY ile YAPMACIK
- YAPAYLIK ile/değil OYUN
- YAPI ile/ve KALIP
( Sınırlama ve zorlama anlamına gelebilir. )
( Enerjimizi ve zamanımızı, zihnimizin, çevrenizde örmüş olduğu duvarı yıkmak için saklamalıyız. )
( STRUCTURE vs./and MOULD/MATRIX/PATTERN
Save all your energies and time for breaking the wall your mind had built around you. )
- YAPILAN ile/ve/||/<>/>< YAPIL(MA)MASI GEREKEN
- YAPILANMA ile/ve/||/<>/>< KARŞI YAPILANMA
- YAPTIRIM ile/ve/değil DAYANAKÇA
( [not] SANCTION vs./and/but THE BASE ON )
- YARANMAK ile/ve YARAŞMAK
- YARAR ile/yerine/değil KARŞILIKLI YARAR
( [not] BENEFIT vs./but RECIPROCAL BENEFIT
RECIPROCAL BENEFIT instead of BENEFIT )
- YARARLANMA ile KAZANIM
( İNTİFÂ'[< NEF'] ile ... )
( BENEFIT vs. TO ACQUIRE )
- YARARLI ile DOĞRU ile İYİ ile GÜZEL ile SEVAP
( Akıl. İLE Ahlâk. İLE Estetik. İLE Din. )
( Kavram ve nesnenin uygunluğu. İLE Düşünce ve eylemin uygunluğu. İLE Biçim ve içeriğin uygunluğu. İLE ... )
( Kendiniz için neyin iyi olduğunu bilmezken, başkaları için neyin iyi olduğunu nasıl bilebilirsiniz? )
( İyilik konusunda, kişiler, dört bölümdür:
1. Herkesten önce yapanlar: bunlar kerimdir.
2. Taklid yoluyla yapanlar: bunlar hakîmdir.
3. Engelleyenler: bunlar eşkiyadır.
4. Hoşlandıklarından dolayı yapanlar: bunlar kötü niyetlilerdir. )
( DEMIURGE: İYİ İDEASI (TANRI VE DÜNYANIN MİMARI) )
( Rational. WITH Ethic. WITH Aesthetics. WITH Religious.
Appropriateness of concept and object. WITH Appropriateness of thought and action. WITH Appropriateness of shape and content. WITH ... )
( RIGHT vs. GOOD vs. BEAUTIFUL vs. MERIT [IN RELIGION] )
( SATYAM ile SHIVAM ile SUNDARAM ile ... )
- YARARLI/LIK ile/ve/<> ANLAMLI/LIK
( USEFUL/NESS vs./and/<> MEANINGFUL/NESS )
- YARAR(LI)/LIK ile KAZANÇ(LI)/LIK
( BENEFICIAL[NESS] vs. HAVING PROFITED[NESS] )
- YARATICILIK ile YENİLİK/TİCARİLEŞTİRME
( CREATION vs. INNOVATION )
- YARILMA ile/ve/<> DEVRİM
- YARILMA > FARKINDALIK
- YARIM ile/ve/<> BUÇUK
- YARIMI KADAR değil YARISI KADAR
- YARIŞ(TIR)MAK ile/değil/yerine KARŞILAŞ(TIR)MAK
- YAŞ ile YAŞ ile YAŞ
( Doğuştan beri geçen ve yıl birimi ile ölçülen zaman. | Yaşamın, çeşitli evrelerinden her biri, çağ. | Bir kurum/kuruluş, düzen vb.'nın kurulduğundan bu yana geçen zaman. | Bir gökcisminin oluşmaya başladığı günden bugüne dek geçirdiği zaman süresi. İLE Nemli, ıslak. | Kendi suyunu, canlılığını yitirmemiş, kurumamış, kurutulmamış, taze. | Ağlandığında, gözlerden akan berrak sıvı, gözyaşı. | Kötü, korkulu, zor. İLE Yüksek Askeri Şûra. )
- YASA ile/ve ARAÇ
( LAW vs./and VEHICLE )
- YASA ve/<> KOŞUL/LAR
- YASA ile/ve KUVVET
( LAW vs./and STRENGTH/POWER )
- YASA ile MUTLAK
( LAW vs. ABSOLUTE )
- YASA ile/ve OLGU
( LAW vs./and FACT )
- YASA ile/ve UYUM
( LAW vs./and HARMONY )
- YASA ile/ve YAPTIRIM
( KANUN ile/ve MÜEYYİDE )
( LAW vs./and SANCTION )
- YASA ile YÖNERGE
( LAW vs. DIRECTIVE )
- YASA ile YÖNETMELİK
( LAW vs. STATUTES )
- YASAK ile/ve/değil/yerine/||/<> VİCDAN
- YASAKLAMA ile/ve/||/<>/> YÖNLENDİRME
- YASA/LAR ile/ve/değil KOŞUL/LAR
( Yasalar değil, ancak koşullar/ı değiştirilebilir. )
( Şeriat, şeriatın koşullarını belirler. )
( ŞERİAT ile/ve/değil ŞURÛT[< ŞERAİT, ŞART]: Şartlar. )
( [not] LAW/S vs./and/but CONDITION/S )
- YASALARA UYGUNLUK(MEŞRÛİYET) ile/ve/<> YAYGINLIK
- YAŞAM:
GÜN/HAFTA/AY/YIL[UZUN ARALIKLARDA]
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
TUVALET[EN KISA İKİ ZORUNLULUK ARASI/NDA]
( 24 saatin uyuma süresi olan 7-8 saatlik dışında 16 saat içinde yaptıklarımız/yapabileceklerimiz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< İki zorunlu boşaltım[işeme] arasındaki 2-3 saatlik sürede yaptıklarımız/yapabileceklerimiz.[Ne kadar bölünse/kesilse de ve buna engel olamayacağımız gibi] )
- YAŞAM/HAYAT ve/= SONSUZ/LUK
( LIFE and/= ETERNITY )
- YAŞAM/HAYAT ile/ve TUTARLILIK
( LIFE vs./and CONSISTENCY )
- YAŞAM ile/ve AMAÇ
( Yaşamın amacı, amacı olan bir yaşamdır. )
- YAŞAM ile/ve HAREKET
( LIFE vs./and MOVEMENT )
- YAŞAM ile/ve HERŞEY
( LIFE vs./and EVERYTHING )
- YAŞAM ile/ve KOŞUL/LAR
( LIFE vs./and CONDITION/S )
- YAŞAM ile/ve PAYLAŞIM
( LIFE vs./and SHARING )
- YAŞAM ile/ve/değil/yerine YAŞAM DEĞERLERİNİN BİLİNCE TAŞINMASI
- YAŞAM ile YAŞAMAK
( Hayat hayatla beslenir. Doğada bu süreç zorunluludur, toplumda ise gönüllü olmalıdır. )
( Sorgulanmayan yaşam, yaşam değildir. )
( Yaşam, suyun toprağa karışmasıdır. )
( LIFE vs. SURVIVE
Life lives on life. In nature the process is compulsory, in society it should be voluntary. )
- YAŞAM ile YAŞANTI
( LIFE vs. LIVING )
- YAŞAMAK ile/ve DUYUMSAMAK
( TO LIVE vs./and TO SENSE )
- YAŞAMAK ile/ve YAŞATMAK
- YAŞAMAKTA/YAŞIYOR OLMAK ile/ve/değil ÖLMEKTE/ÖLÜYOR OLMAK
- YAŞAM'DA:
ANLATIM ile/ve ANLAM
( Yaşam, anlatım ile anlamın birbirinden ayrılmasıyla aydınlanır. )
( The life gets the enlightenment by seperation of expression from meaning. )
( EXPOSITION/EXPRESSION vs./and MEANING (:IN LIFE) )
- YAŞAM/HAYAT ve/= SÜRPRİZ
( LIFE and/= SURPRISE )
- YAŞAMI ÖĞÜTMEK değil/yerine YAŞAM ÜRETMEK
- YAŞAM/IM ÇOK SIKICI değil (YETERİNCE) PARA(N) YOKTUR
- YAŞAMIN ANLAMI ile/ve YAŞAMIN DENEYİMİ
- YAŞAMIN:
"DAYATTIKLARI" ile/ve/değil/yerine/<> GETİRDİKLERİ
- YAŞAMLAR:
YARI MADDÎ ile/ve YARI MANEVÎ
( İçinde manevî bir boşluk bulunan ve dışa sürekli neşe vuran kişi değersiz, boş zevklere kanacaktır. Mutlaka, giderek kendiyle olan bağını koparacaktır. )
- YAŞANILAN ile/ve/||/<>/>< YAŞANIL(MA)MASI GEREKEN
- YAŞANTI ile/ve ANLATIM
( LIVING vs./and EXPOSITION/EXPRESSION )