Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

DİL'DE
(/DİLBİLGİSİ'NDE)

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[01 May 2025]
itibariyle 9773 başlık/FaRk ile birlikte,
10819 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

(4/11)


- DAİREVİ değil/yerine/= DAİRESEL

( ... DEĞİL/YERİNE/= Daire ile ilgili. | Daire biçiminde olan. )


- DAKİK DİL ve/||/<>/> SAHİH TASAVVUR


- DAKKA" ile/değil DAKİKA

( Kapı çalıcı. | Kapı kapı dolaşan, eşik aşındıran. İLE Bir saatin altmışta biri ya da altmış saniyenin toplamı. )


- DAKTİLODA/KLAVYEDE:
A KLAVYE/DVORAK ile F KLAVYE ile E KLAVYE ile Q KLAVYE

( Klavyede, harflerin bulunduğu sol üst köşeye göre ad alırlar. )

( Hiyeroglif klavyesi... http://discoveringegypt.com/egyptian-hieroglyphic-writing/hieroglyphic-typewriter )

( Marcin Wichary'nin, "Sadece Türkçe bir daktiloya bakarak diller hakkında öğrendiklerim" yazısı için burayı tıklayınız... )

(

ile

)

( What I learned about languages just by looking at a Turkish typewriter )

( İHSAN SITKI YENER KİMDİR?

Liseyi, 1942 yılında, İzmir Ticaret Lisesi'nde bitirdi. Ortaokul yıllarında, daktiloda on parmak yazı yazmaya başlayan İhsan Sıtkı Yener, 1940'lı yıllardan itibaren standart klavye konusunda çalışmaya başladı.

Yüksek öğrenimini, 1946 yılında, İstanbul'da Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde tamamladı. Aynı yıl, Sultanahmet Lisesi'nde daktilografi öğretmenliği yaptı. Yüksek Lisans için ABD'ye giderek New York Üniversitesi'nde “Ölçme ve Değerlendirme” konusunda yüksek lisans yaptı ve aynı yıl doktorasını tamamladı.

Yener, 1946 yılında öğretmenliğe başladığı sırada, Türk dilinin özelliklerine göre yapılmış bir daktilo icat etme çalışmalarına başladı. "On parmak için ideal Türk Klavyesi"ni, 1955 yılında kabul ettirdi ve 1974 yılında tüm daktiloların F klavye olmasını sağladı. )

( Ümit Kıvanç'ın, "F klavye, Türkiye'de yapılmış tek düzgün iştir" yazısı için burayı tıklayınız... )

( )

( Bilgisayarınızda klavyeler tanımlanmışsa "Alt + Shift" komutu ile direkt olarak geçiş yapabilirsiniz. Aynı klavyeyi ister F, ister Q olsun, hem F, hem Q olarak kullanabilirsiniz. )

( F klavyenin mucidi İhsan Sıtkı Yener, yaşamını kaybetti - 02 Eylül 2016 )

( )

( )

( Q klavyeyi oluşturan: Christopher Latham Sholes (1867) )

( "Neden Q (QWERTY) Klavye Kullanmaktan Vazgeçemiyoruz?" yazısı için burayı tıklayınız... )


- DAL ile DAL ile DAL ile DAL ile DAL ile DAL ile DAL ile DAL

( Ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri. | Kol, bölüm. | Canlıların bölümlenmesinde, sınıfların biraraya gelmesiyle oluşan birlik, şube. İLE Arka, sırt. | Kol. | Boyun, ense. İLE Çıplak, yalın. İLE Zaman belirten sözcüklerin karşısına getirildiğinde sözcüğün anlamını güçlendirir. İLE Arap abecesindeki yazaç/harf. İLE Suda derinlere doğru ilerlemek. İLE Düşlemek, düşünmek, dalmak. İLE Bir tür Hint yemeği. )


- DAL-BUDAK

( BERG Ü ŞÂH )


- DALDAN DALA (ZIPLAMAK)


- DALDIRMAK ile/ve/<> BATIRMAK


- DALEVERE değil DALAVERE

( OROSTOPOLLUK[argo]: Kurnazca iş, dalavere, dolap. )


- DALGA-DÜMEN


- DALGALANMA ile/ve ÇALKALANMA


- DALGI/GAFLET ile YANLIŞ(HATÂ) ile YANILGI/SAPKI/SAPINÇ/DALÂLET

( Kişi, yanlışları olup da bunları düzeltmezse, bunları benimsemiş demektir. )

( Gaflet de bir nimettir. )


- DALGI/GAFLET ile/ve YANILGI/SAPKI/SAPINÇ/DALÂLET

( Tembih ile giderilir. İLE/VE Tâlim ile giderilir. )

( CARELESSNESS vs./and ABERRATION )


- DALINÇ/İSTİĞRAK ile KONSANTRASYON


- DALLANDIRIP BUDAKLANDIRMAK


- DAL-TAŞAK (GEZMEK, DOLAŞMAK, ORTALIKTA GEZİNMEK)


- DAMAKSILLAŞTIRMA/İMÂLE ile/||/<> ART DAMAKSALLAŞTIRMA ile/||/<> EKLEMLEME NOKTASI/ÇIKAK ile/||/<> GENİZSİL/GUNNE ile/||/<> SALÂBET

( İki ses arasından, asıl seslere katılmayacak bir ses çıkarma. | Bir sesin eklemlenme bölgesini art damaktan ön damağa kaydırma. [iki ses arasından, asıl seslere katılamayacak bir ses çıkarma]. İLE/||/<> Yumuşak damak bölgesinde, sert damağın art uç noktasıyla küçük dil arasında oluşturulan ses. İLE/||/<> Sesler oluşturulurken eklemleyicilerin birbirine yaklaşması ya da değmesi sonucu ses yolunun daraldığı ya da tıkandığı yer. İLE/||/<> Geniz yoluyla[nazal] çıkarılan ses. İLE/||/<> Sertlik. )


- DAMARDAN" değil/yerine DOĞRUDAN


- DAMLAYA DAMLAYA GÖL OLUR ile/ve/||/<> TAŞI DELEN, SUYUN GÜCÜ DEĞİL DAMLALARIN SÜREKLİLİĞİDİR


- ...'DAN:
BERİ ile İTİBAREN


- DOĞRUYU BİLMEK/BULMAK:
...'DAN DOLAYI ile/ve/değil/yerine/||/<> ...'YA KARŞIN


- ...DAN DOLAYI ile ... SAYESİNDE


- DAN-DUN (KOŞMAK/YÜRÜMEK/VURMAK)


- HOŞLAŞMAM/AK değil ...'DAN (PEK/HİÇ) HOŞLANMAM/HOŞLANMIYORUM


- ...DAN KALKARAK ile ...DAN HAREKET EDEREK


- ...'DA/N:
"NE ANLADIĞIN" ile/ve/değil "NE BEKLEDİĞİN"


- ...DAN ÖNCE ile/ve/değil ... YANISIRA


- ...DAN SONRA:
GÖRÜŞÜRÜZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖRÜŞELİM


- ...DAN ŞÜPHE ETMEK ile ...NIN UZAK GELMESİ


- DANGIL-DUNGUL (KONUŞMAK)


- DANS:
YATAY İSTEK ve/||/<>/> DİKEY ANLATIM


- DAPDAR


- DAR ile DÂR[Ar.] ile DÂR[Fars.]

( Ensiz. İLE Ev, yurt. İLE İdam mahkûmlarını asmak için dikilen direk. )


- DARI DARINA


- DARILMA ile/değil/yerine/>< DAYANMA


- DARMA DUMAN (OLMAK, HİSSETMEK)


- DARMADAĞIN (OLMAK)


- DARMADUMAN


- DAVÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< MÂNÂ

( Bilmezler mânâsını, ederler dâvâsını. )


- DAVÂ ile ŞEKVÂ

( ... İLE Şikâyetin, mahkemelik olmadan, dava haline getirilmesi. )


- DAYANAK ile DÜZLEM


- DAYANAK = MABİH-İL-KIVAM = SUBSTRATUM[İng.] = SUBSTRAT[Fr., Alm.] = SUBSTSRATUM[Lat.] = HYPOKEIMENON[Yun.] = LECHO[İsp.]


- DAYAN(AMA)MAK" ile "KALDIR(AMA)MAK


- DAYANMA ile KATLANMA


- DAYATMA değil/yerine/>< DAYANIŞMA


- DAYATMA ile/değil/yerine ZORUNLULUK


- DAYAYIP DÖŞEMEK


- DEBDEBE[Fars.] değil/yerine/= GÜRÜLTÜ/PATIRTI/TANTANA

( Ululuk, haşmet, büyük bir gösteriş. | Gürültü, tantana. )


- DEC-/DECA-/DEKA-/DECEM- ile/||/<> DECİ-

( On. İLE/||/<> On, onda bir. )


- ... DE/DA ile ... VE ...


- [ne yazık ki]
!DEDİKODU ile/değil/yerine/>< BİLGİ

( "Dilde". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Akılda. )


- DEDİLER Kİ ... ile DİYORLAR Kİ ...


- DEDİMSE DE değil DEDİYSEM DE


- DE(EEEEEE)RMİŞİM yerine ATLIYORUM!


- DEFALARCA DEFALARCA değil DEFALARCA

( Fazla tekrarın, ne anlatım niteliği, ne mantığı, ne işlevi, ne de gerekliliği vardır! )


- DEFATEN[Ar. DEF-AT[çoğ.] + Fars. -EN] ile/değil DEFAATLE[Ar. DEFA-AT[çoğ.] + Tr. İLE]

( Ansızın, bir kerede, bir çırpıda. İLE/DEĞİL Yineleyerek/tekrarlayarak, defalarca. )


- DEFAULT[İng.] değil/yerine/= VARSAYILAN


- DEFORMASYON değil/yerine BİÇİM BOZULMASI


- DEĞER = MERIT[İng.] = MÉRITE[Fr.] = VERDIENST[Alm.] = MERITUS[Lat.]


- DEĞERİ, ÜCRETİ yerine EDERİ


- DEĞER/İNİ BİLMEK:
SAHİP OLMADAN ÖNCE ile SAHİP İKEN ile KAYBETTİKTEN SONRA

( )

( )

( )

( )


- DEĞERLENDİRME ile DEĞER-LENDİRME


- DEĞER/LER ile/ve/<> KAVRAM/LAR

( Uğruna yaşanılacak kavramlar. İLE/VE/<> ... )

( VALUE/S vs./and/<> CONCEPT/S )


- [ne yazık ki]
DEĞERSİZLEŞTİRME ile/ve/||/<> AŞAĞILAMA ile/ve/||/<> SUÇLAMA


- DEĞİL ile/ve/değil/yerine YERİNE


- DEĞİLDİRLER değil DEĞİLLERDİR


- DEĞİLLEME ve/> AŞKINLIK


- DEĞİLLEME = NEFİY, İNKÂR, SELB = NEGATION[İng., Fr., Alm.] = NEGATIO[Lat.] = APOPHASIS[Yun.]


- DEĞİM/LİYÂKAT ile HAK EDİŞ


- DEĞİN ile DEĞİN ile DEĞGİN

( "...'ya kadar/dek" gibi bir işin/durumun sona erdiği/ereceği zamanı/yeri gösteren sözcük. İLE Sincap. İLE İlişkin, üstüne, ait, dair. )


- DEĞİN ile DENLİ


- DEĞİNMEK ile/ve/||/<> DEYİNMEK

( Bir konuyu ele alarak ondan kısaca söz etmek. İLE Yakınma, sitem yollu söylenme. )


- DEĞİŞEBİLİRLER ile/ve DEĞİŞMEMESİ GEREKENLER


- DEĞİŞEBİLİR/LİK ile KEYFÎ/LİK

( EXCHANGEABLE/NESS vs. ARBITRARY/-I-NESS )


- DEĞİŞEN ile/ve/değil DÖNÜŞEN

( Doğa. İLE/VE/DEĞİL Zekâ. )


- DEĞİŞİK "AÇILARDAN/YÖNLERDEN" değil ÇEŞİTLİ AÇILARDAN/YÖNLERDEN


- DEĞİŞİM:
KIRILINCA ile/ve/||/<> KANDIRILINCA ile/ve/||/<> ÇOK FAZLA ŞEY ÖĞRENİNCE ile/ve/||/<> ÂŞIK OLUNCA ile/ve/||/<> ZORDA/ZORUNDA KALINCA


- DEĞİŞİM:
UZAYDA ile/ve DÜNYADA

( Tekil. İLE/VE Türsel. )


- DEĞİŞİM ile DEĞİŞİNİM

( ALTERATION/VARIATION vs. MUTATION )


- DEĞİŞİM ile/ve/<>/yerine/değil HEMEN DEĞİŞİM

( Değişmek, acı çekmekten daha kolaydır. )

( Easier to change, than to suffer. )

( [not] ALTERATION vs./and/<>/but ALTERATION IMMEDIATELY
ALTERATION IMMEDIATELY instead of ALTERATION )


- DEĞİŞİM ile/ve KENDİ KENDİNE DEĞİŞİM

( ALTERATION vs./and ALTERATION SPONTANEOUSLY )


- DEĞİŞİM ile/ve KENDİNDE DEĞİŞİM

( ALTERATION vs./and CHANGING THE SELF )


- DEĞİŞİM ile/değil MAYALANMA


- DEĞİŞİYOR ile/değil DEĞİŞEBİLİYOR


- DEĞİŞKEN ile/ve GİZLİ DEĞİŞKEN

( VARIABLE vs. HIDDEN VARIABLE )


- DEĞİŞKEN ile/ve/değil/||/<>/< OLASILIK


- DEĞİŞKEN ile/ve/değil/||/<>/< VERİ

( Her değişken, bir veridir fakat her veri bir değişken değildir. )


- DEĞİŞKEN/PARAMETRE ile/ve/||/<> ETMEN/FAKTÖR


- DEĞİŞME ile/ve/değil BİR BAŞKA OLMA

( Sizi, eskisi gibi kullanamadıklarında, değiştiğinizi "söylerler". )

( [not] ALTERATION vs./and/but BEING AN OTHER )


- DEĞİŞMEK ile DEĞİŞTİRİL(E)ME(ME)K

( TO CHANGE vs. TO GET (NOT) (ABLE TO) CHANGE )


- DEĞİŞMEZ/LİK ile/değil TUTARLI/LIK


- DEĞİŞTİRGEN

( PARAMETER )


- DEĞİŞTİRİCİ ile BELİRLEYİCİ


- DEĞİŞTİRMEK ile/ve/değil/yerine DEĞİŞİME KATKIDA BULUNMAK

( Değişimin sırrı, tüm enerjini, yeniyi inşâ etmek üzerine odaklamandır! Eskiyle savaşmak üzerine değil! )

( The secret of change is to focus all of your energy, not on fighting the old, but on building the new. )


- DEĞİŞTİRMEK ile/ve DÖNÜŞTÜRMEK

( Dıştakileri. İLE/VE İçtekileri/Kendini. )

( İnsanı. İLE/VE Toplumu. )


- DEĞİŞTİRMEK ile/ve/değil/yerine GÜNCELLEŞTİRMEK


- DEĞİŞTİRMEK ile/ve/değil/yerine ZENGİNLEŞTİRMEK


- DEJENERASYON ile ASİMİLASYON


- DEJENERASYON/DEGENERATION[İng.] değil/yerine/= YOZLAŞMA | BOZUNMA


- DEJENERE ile DEFORME


- DEJENERE değil/yerine/= YOZ

( Doğada olduğu gibi kalarak işlenmemiş olan. | Kaba, adi, bayağı. | Yozlaşmış. | Kısır. )


- DEK ile DEK[Fars.] ile DEK/TEK

( "...ya kadar" gibi, bir eylemin sona erdiği noktayı ya da zamanı anlatır. Bir işin, bir durumun sona erdiği zamanı ya da yeri gösteren bir söz; kadar, değin. | Belirtilen zamanı, yeri vb.ni içine almayacak bir biçimde; kadar, değin. İLE Düzen, hile, desise, entrika. | Dilenci. | Tokuşma, çatışma. | Sağlam. İLE Tek. )


- DEKLARASYON değil/yerine/= BİLDİRİM


- DELÂLET ile DALÂLET

( Delil. İLE Yanılgı/sapınç. )

( Delâleti(rehberi) olmayan, dalâlete düşer. )

( Ben istiyorum delâlet
"Gönül" istiyor dalâlet )


- DELÂLET ile DALÂLET


- DELÂLET ve HİDÂYET


- DELÂLETEN ile/ve/<> İŞÂRETEN

( Doğrudan. İLE Dolaylı. )


- DELÂLET-İ LAFZİYE ile DELÂLET-İ GAYR-I LAFZİYE

( Sesli/Sözlü delâlet. İLE Sessiz/Sözlü delâlet. )

( Tabii | Vazî | Aklî İLE/VE Tabii | Vazî | Aklî )

( İkisi de; Tabiiye, Akliye, Vaz'iye olarak 3'e ayrılır. )

( Delâlet-i Gayr-ı Lafziye'ye örnekler; * Tabiiye(Aşık, maşuku rüyet zamanında(gördüğünde), vech-i aşıkta zuhur eden kırmızılık) * Akliye[Kardaki (ayak/dal vs.) iz(i)] * Vaz'iye[ (-Duman işaretleri, -Trafik lambaları) (uylaşım(sal)) (muvadaa/karşılıklı konmak) (dil) (mantık)] )

( Delâleti(rehberi) olmayan, dalâlete düşer. )


- DELHİZ değil DEHLİZ[Fars.]

( ... DEĞİL Üstü kapalı, dar ve uzun geçit, koridor. )


- DELİ DOLU (YAŞAMAK/DAVRANMAK)


- DELİ ile DÎVÂNE

( Dîvan'dan, bir söz çıkar, âleme sığmaz. Dîvâne'den bir söz çıkar, Dîvân'a sığmaz. )

( "Ârifim ben!" diye hiçbir kimseye ta'n etme sen,
Defter-ü-divâna sığmaz söz gelir, dîvâneden!
[ Bâyezîd-i Bistâmî, bir tımarhanenin önünden talebeleriyle birlikte geçiyormuş.

Onlara ders vermek üzere hekime sorar:
"Sen akıl hastalıklarına çare buluyorsun, günah derdine de bir çâre var mı?"

Hekim, başını kaşıya dursun,
bir deli yanıt verir:
"İstiğfar kökünü tövbe yaprağıyla karıştırmalı,
gönül havanına koyup tevhid tokmağıyla dövmeli,
insaf eleğinden eleyip gözyaşıyla hamur etmeli,
aşk ateşinde pişirip muhabbet balıyla karıştırmalı
ve kanaat kaşığıyla da gece gündüz yemeli!"

Delinin bu sözü bittikten sonra, Bâyezid-i Bistâmi şöyle der:

"Ârifim ben!" diye hiçbir kimseye ta'n etme sen,
Defter-ü-divâna sığmaz söz gelir, dîvâneden!] )

( Harabât ehlini hor görme şâkir
Defîneye mâlik vîrâneler var )

( Defter-i irfâna sığmaz söz gelir divâneden - İsmail Güleç )


- DELİ ile/değil DONANIMLI

( Sadece aklı başında olanlar, deli olduklarını kabul ederler. )


- DELİK DEŞİK (ETMEK)


- DELİL/REHBER değil/yerine/= KILAVUZ


- DELİL değil/yerine/= TUTAMAK


- DELİRTME değil/yerine/>< BELİRTME

( Zihnin başedemediği tek şey belirsizliktir. Eğer yakınlarımızı "delirtmek" istemiyorsak, ancak zihnimizden/düşünce(ler)mizden/niyetimizden/yaklaşımımızdan ve/ya da durumumuzdan çevremizi haberdar ederek buna engel olabiliriz. Konuşmayarak, "susmayı"/"az konuşmayı" bir "beceri/fark" görerek iletişim ve paylaşım içinde olamaz, ortak alanda, birlikte hareket edemeyiz. )


- DEM ile DEHR


- DEM[Ar.] ile DEM[Fars.]

( Kan. İLE An. | Zaman, çağ. | Soluk/nefes. | İçki. | Hazırlanan çayın renk ve koku bakımından, istenilen durumu. | Koku. | Pişirilen yemeklerin, yenilecek kıvama gelmesi. )


- DEM ve/||/<> GAM ve/||/<> SERENCÂM[Fars.]

( Olsun! VE/||/<> Olmasın! VE/||/<> Hayrolsun! )


- DEMAGOJİ[Fr. DÉMAGOGIE]["DEMOGOJİ" değil!] ile POLEMİK

( ... İLE Yazarak/yazılı tartışma.[söz dalaşı vs. değildir!] [İSTİŞ'ÂR: Yazı ile bildirilmesini isteme.] )


- DEMAGOJİ ile TOTOLOJİ


- DEMEK İSTİYOR/UM Kİ, ... ile/değil/yerine DİYOR/UM Kİ, ...


- DEMEK Kİ ... ile/değil/yerine BELKİ DE ...


- DEMEK ile SÖYLEMEK

( Sözün aktarımı/seslendirilişi. İLE Düşüncenin/kavramın/olgunun/durumun bildirimi/paylaşımı. )


- DEMİ- ile/||/<> HEMİ- ile/||/<> SEMİ- ile/||/<> FİSS- ile/||/<> SCHİZ-/SCHİZO-

( Yarım, yarı. İLE/||/<> Yarı. İLE/||/<> Yarı, yarım, yarısı. İLE/||/<> Yarılma, ayrılma, ikiye ayrılma, çatlama, bölünme. İLE/||/<> Yarı, kısmî. )


- ... değil DEMİRYOLU


- DEMOKRASİ değil/yerine/= ELERKİ


- DEN- ile/||/<> DENT-/DENTA-/DENTİ-/DENTİA-/DENTO-

( Diş. İLE/||/<> Diş, dişlerle ilgili. )


- DENDİĞİNDE ile DENİLDİĞİNDE


- DE-NE DİLİ

( EN ESKİ DİLLERDEN )


- DENEME-YANILMA değil/yerine YAŞANMIŞLIKLARDAN DERS ALMAK


- DENENEBİLİR/LİK ile/ve/||/<>/> DENETLENEBİLİR/LİK


- DENEY BİLİMLERİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİLİM


- DENEY VE GÖZLEM ve/||/<> ÖLÇÜ VE YÖNTEM


- DENEYİM ile/ve BİRİKİM

( Doğrudan deneyim, tek geçerli doğrulamadır. )

( Geçmiş deneyimlere göre davranmayalım, yeniden deneyelim. )

( Tüm deneyim, imgelemeden doğmuştur. )

( Direct experience is the only valid confirmation.
All experience is born of imagination. )

( EXPERIENCE vs./and ACCUMULATION )


- DENEYİM ile/ve/değil/||/<>/< DENEYEYİM


- DENEYİM ile/ve/değil/||/<>/< YÖNTEM

( Bireysel. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Bilimsel. )


- DENEYİMLEMEK ile/ve/<>/>/< DEYİMLEMEK


- DENEYSEL ile MEKANİK ile MATEMATİK


- DENGE ile/ve/||/<> JİROSKOP/GYROSCOPE[İng.]


- DENGE ve/||/<> SÜKÛNET


- DENGELİ ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜKLÜ


- DENGİN(İ BULMAK) ile/ve/||/<>/> DENGEN(İ BULMAK)


- DENİR ile DENİLİR


- DENİZ OTOBÜSLERİNDE:
AUTHORISED PERSONNEL ONLY yerine ANCAK YETKİLİ KİŞİ GİREBİLİR


- DENİZ ve/||/<> DALGA

( Enerji. VE Etki eden enerji. )


- DENİZKIZI ile DENİZ KIZI

( Balık. İLE Mitoloji. )


- DENK DÜŞMEK/DÜŞÜRMEK ile/ve DENK GELMESİ/GETİRMEK


- DEPAR[Fr.] değil/yerine ÇIKIŞ


- DEPARTMAN değil/yerine/= BÖLÜM | ANA BİLİM DALI


- DEPOLANANIN DİLİ ile/ve/değil/yerine KULLANILANIN DİLİ


- DER-/DERO- ile/||/<> CERVİC-/CERVİCO- ile/||/<> TRACHEL-/TRACHELO- ile/||/<> OM-/OMO- ile/||/<> PHARYNG- ile/||/<> CLEİD-/CLEİDO-

( Boyun. İLE/||/<> Boyun, boyunla ilgili, bir organın serviksi ile ilgili. İLE/||/<> Boyun ya da boyuna benzer yapı ile ilgili. İLE/||/<> Omuz. İLE/||/<> Boğaz. İLE/||/<> Köprücük kemiği, Klaviküla ile ilgili. )


- DERDİ ... ile ... DERDİ


- DERE TEPE (YÜRÜMEK)


- DERECE/RADDE[Ar.] / KERTE/KERTİ[İt.] ile/ve/||/<> KERT ile/ve/||/<> İŞARET

( Gemi pusulasında kadranın ayrılmış olduğu on bir derece ve on beş dakika ölçüsünde bir açıya eşit olan otuz iki bölümden her biri. | Derece, radde[Ar.]. | İşaret için yapılmış çentik ya da iz, kerti. İLE Bir uçurumun ya da bir derinliğin keskin kenarı. İLE ... )

( DEGREE vs. ... vs. LEVEL )


- DERECELENDİRİLEBİLİR ile DERECELENDİRİLEBİLİRLİK

( GRADABLE )


- DERGİ ile/değil BELLETEN

( ... İLE/DEĞİL Bilim kurumlarının çalışmaları ile ilgili yazı ve haberlerin yayımlandığı dergi, bilim dergisi. )


- DERİ[Yun.]/CİLT/CİLD[Ar.] ile CİLT

( Ten, deri. İLE Kitap kaplaması. )


- DERİN DERİN (DÜŞÜNMEK)


- DERİN DÜŞÜNMEK(TEFEKKÜR) ile/ve UYUMAK

( Uykunun karanlığı bile tazeleyici ve gençleştiricidir. )

( Uyanıkken bilinçlisiniz; uyurken sadece canlısınız. )

( FİKR-İ AMÎK[Ar. < UMK]: DERİN DÜŞÜNCE )

( CONTEMPLATION vs./and TO SLEEP
Even the darkness of sleep is refreshing and rejuvenating. )


- DERİN OLAN değil KISA OLAN

( Kuyu. DEĞİL İp. )


- DERİNLEŞMEK ile KÖK SALMAK


- DERİNLİK ile/ve/<> İÇ İÇELİK


- DERLEME ile KOLAJ


- ... DERLER ile ... DEMİŞLER


- ... "DERLER" ile/değil/yerine/||/<>/< ... DİYE SORARLAR


- DERLEYİP TOPARLAMA ile/ve/<> ANIMSATMA


- DERLEYİP TOPARLAMAK


- DERLİ TOPLU (OLMAK, HALE GETİRMEK/SOKMAK)


- DERLİ-TOPLU


- DERM-/DERMA-/DERMAT-/DERMATO-/-DERM/-DERMA/-DERMATOUS/-DERMİA/-DERMİS/DERMO- ile/||/<> CUTİ- ile/||/<> -PHYMA

( Deri, deri ile ilgili, deriye uygulanan, derinin durumu ve tipi, deri tabakası, doku tabakası. İLE/||/<> Deri. İLE/||/<> Derinin bir bölümünün şişmesi, tümör. )


- DERME-ÇATMA (BİR YERDE YAŞAMAK)


- DERS YAPMAK ile/değil/yerine DERS(İ) İŞLEMEK


- DERS[Ar.] değil/yerine/= ÖĞRENCE/ÖĞREŞ


- DERSİM ile Dersim

( Yapmam gereken ders. İLE Tunceli'nin önceki ya da eş adı. )


- DERT ile/değil/yerine UĞRAŞ


- DERTLİ AĞIZ ile/ve/||/<> EHLİYETLİ KİŞİ


- DERTLİ ile/ve/<> EDİP ile/ve/<> ÂŞIK ile/ve/<> ÂRİF

( [Derdini] Yalın anlatan. İLE/VE/<> Hoş anlatan. İLE/VE/<> Haliyle anlatan. İLE/VE/<> Gülümseyişiyle örterek anlatan. )


- DERTSİZ KİŞİ ile/ve/<> AŞSIZ KİŞİ

( İnsan değil. [Bunu anlayın!] İLE/VE/<> Hayvan cinsi. [Bunu dinleyin!] )


- DERYA DENİZ (BİLGİ SAHİBİ OLMAK)


- DEŞELEMEK değil EŞELEMEK ya da DEŞMEK


- DESEM ile DE(EEE)RMİŞİM


- -DESİS ile/||/<> DESM-/DESMO-

( Bağlanma. İLE/||/<> Bağlı, bağlantı, ligament. )


- DESTEKLEMEK ile/ve/||/<> PEKİŞTİRMEK


- DETAY[İng./Fr. < DETAIL]/TEFERRUAT[Ar.] değil/yerine/= AYRINTI/LAR


- DEVÂ ile DERMAN


- DEVAMLI[Ar.] değil/yerine/= SÜREKLİ


- ... değil DEVETABANI


- DEVİM ile/ve/<> DEVİNİM

( Hareket. İLE/VE/<> Çeşitleri. )


- DEVİNİM ile DEVİR

( Organik. İLE Mekanik. )


- DEVİNİM ile/ve/||/<>/> DEVİR


- DEVİNİM = HAREKET = MOVE, MOTION, MOVEMENT[İng.] = MOUVEMENT[Fr.] = BEWEGUNG[Alm.] = MOTUS[Lat.] = KINESIS[Yun.] = MOVIMIENTO[İsp.]


- DEVİR/DEVRE[Ar.]/PERİYOT[İng. < PERIOD] değil/yerine/= DÖNEM/ÇEVRİM

( ... DEĞİL/YERİNE/= Sürekli ve düzenli değişme, devir. | Bir elektrik akımının, iletken üzerinde aldığı yol, devre. )


- DEVİR[Ar.] değil/yerine/= ÇAĞ/DÖNEM


- DEVİR ile DEVİR

( Çağ. İLE Dönme, dönüş. | Dolaşma. | Aktarılma. | Bir malın iyeliğini ya da bir mal üzerindeki hakkı, bir başkasına geçirme. | Bir görevin, bir kişiden, bir başkasına geçmesi. | Sürekli ve düzenli değişme, çevrim. | Bir devinim, birbirinin aynı olan ve eşit zamanlarda yapılan başka devinimlerden oluştuğunda, devinimlerin her biri ya da bunların yapılması için geçen her zaman aralığı, periyot. )


- DEVLET (ANLAYIŞI) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞER (ANLAYIŞI)


- DEVLET ESKİ BAKANI değil ESKİ DEVLET BAKANI

(

)


- DEVLET-İ OSMÂNİYE ile/ve/||/<> KAVÂİD-İ OSMÂNİYE

( Osmanlı Devleti. İLE/VE/||/<> Osmanlı Türkçesi dilbilgisi. )


- DEVLETİN SÜREKLİLİĞİ/KALICILIĞI ile/ve/||/<> TOPLUMUN SÜREKLİLİĞİ/KALICILIĞI

( Siyaset ile. İLE/VE/||/<> Bilgi ve dil ile. )

( [simgesi/değeri/ölçütü] Bayrak. İLE/VE/||/<> Sancak. )

( BEKÂ-İ DEVLET ile/ve/||/<> BEKÂ-İ MİLLET )


- DEVRİ DAİM ile/ve/değil/||/<>/< DEVR-İ DAİM


- DEVRİK TÜMCE/CÜMLE ile/ve/yerine (DÜZGÜN/DOĞRU) TÜMCE/CÜMLE


- DEVRİK TÜMCE(/CÜMLE) ile/değil PARANTEZ BİLGİ


- DEVRİLE DEVRİLE ile/değil/yerine/||/<>/></> EVRİLE EVRİLE


- DEVRİM "YAPMAK" ile/ve/<>/değil/yerine DEVRİM "YARATMAK"


- DEVRİM "YARATMAK" ile "ÇIĞIR AÇMAK"


- DEYİ ile DEYİM ile DEYİŞ

( Dil, söz, im, mimik gibi anlatım araçlarının tümü. | Hristiyan felsefesinde, Tanrı kelâmını, kişilere ulaştıran oğul [Hz. İsa], logos. İLE Genellikle, gerçek anlamından az çok ayrı bir anlam taşıyan, kalıplaşmış anlatım. İLE Söyleme/anlatım biçimi. | Halk koşuğu/türküsü. | Bir kişinin, bir konuyla ilgili anlattıkları. )

( KELÂM ile TÂBİR ile ÜSLÛP | İFÂDE )


- DEYİL" değil DEĞİL


- DEYİM ile ATASÖZÜ

( * Kavram ve durum bildirirler. İLE Bir yargı ifade ederler.
* Mecazlı anlamı vardır. İLE Bu, koşul değildir.
* Deyimlerde kesin hüküm, öğüt, yol göstericilik yoktur.[Bu yüzden genel kural oluşturmazlar.] İLE Kesin bir yargı bildirirler.
* Genellikle, öyküsü, efsanesi ve kaynağı vardır. İLE Anonimdir, söyleyenleri belirli değildir.
* Anlatım kalıbı olarak görebiliriz. İLE Tek başlarına bir tümcedir. )

( * İkisinde de sözcüklerde, mecaz, istiare ve kinâye vardır.
* Sözcük dizilişleri değiştirilemez.
* Sözcüklerin eş anlamlısını, sözcüğün yerine getirmek, olumlu bir sonuç vermez, sözü bozar.
* Biçim yönünden, birbirine benzerler. )

( TÂBİR/VECÎZE ile DARB-I MESEL )


- DEYİM ile DEĞİM

( Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, kendine özgü bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeği, tabir. İLE Liyâkat. )


- DEYİM/DİYİM ile/değil DİYEYİM


- DEYİM ile/değil DİYEYİM[YAZIDA]/DİYİM[KONUŞMADA]


- DEYİM ile/ve/||/<> TERİM


- DEYİRMEN değil DEĞİRMEN


- DEYİŞ ile/ve DEYİM


- DEYİŞ ile/ve/değil/<> DOĞUŞ

( Yaşanmamış olan. İLE/VE/DEĞİL/<> Yaşanmış olan. )

( KELÂM ile/ve/değil/<> VAHİY-KELÂM )


- DEZAVANTAJ SAĞLAMAK değil DEZAVANTAJ YARATMAK


- DİASTEM- ile/||/<> VACU-

( Boşluk, aralık. İLE/||/<> Boş, boşluk. )


- DİBİNDE ile YANINDA


- DİDİK DİDİK (ARAMAK, ARAŞTIRMAK, KURCALAMAK, İNCELEMEK)


- DİDİKLEMEK ile/ve/||/<> KURCALAMAK


- DİDİŞME ile DİDİŞİM

( El ya da sözle birbirini hırpalamak. | Geçimini sağlamak amacıyla güç koşullarda çalışmak, uğraşmak. İLE Konuşma ve tartışmayı, bir araç değil bir amaç sayan felsefe yöntemi. )

( ... avec ERİSTİK[< Yun.] )


- DİFÜZYON ile YAYINIM


- DİĞER değil/yerine/= ÖTEKİ/ÖTE/ÖBÜR/BAŞKA


- DİĞERKİSİ değil DİĞERİ/ÖTEKİ


- DİGİT- ile/||/<> DACTYL-/-DACTYLİA/DACTYLO-

( Parmak. İLE/||/<> Parmak, genellikle el parmakları. )


- DİKİŞ-NAKIŞ


- DİKİT ile/ve/<> SARKIT

( Mağaraların tabanında, yukarıdan damlayan kireçli suların katılaşmasıyla oluşan kolonlardan her biri. İLE/VE/<> Mağaraların tavanında oluşan, genel olarak koni biçiminde olan, kalker birikintisi, damlataş. )

( STALAGMİT[< Fr. < Yun.] cum/et/<> STALAKTİK[< Fr. < Yun.] )


- DİKKAT ALIŞKANLIK YAPAR" değil DİKKAT! ALIŞKANLIK YAPAR!


- DİKKAT ÇEKMEK ile/ve/değil/yerine/<> DİKKAT ETMEK


- DİKKAT:
KENDİMİZE ile/ve/||/<> SÖZÜMÜZE

( Yalnızken. İLE/VE/||/<> Yalnız değilken. )


- DİKKATE ALMAK ile/ve/<> GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURMAK


- DİKKATE DEĞMEZ/LİK değil SADE/LİK


- DİKKATİNİ ÇEKMEK ile MERAK ETMEK


- SÖYLEYİŞ/DİKSİYON[Fr./İng. < DICTION] ile/ve/değil/||/<> SESLENDİRİŞ/ARTİKÜLASYON[Fr./İng. < ARTICULATION]


- DİL AİLELERİ ile/ve ANTROPOLOJİ


- DİL (BİLGİSİ) YAZIP KONUŞMAK ile/ve/değil KONUŞUP, DİL (BİLGİSİ) YAZMAK

( TASHÎF[Ar. < SAHF | çoğ. TASHÎFÂT]: Yazı yazarken sözcüğü yanlış yazma, yanılıp yanlış sözcük yazma. )


- DİL BİLİM(db.) ile/ve/<> DİL BİLGİSİ(dbl.)

( Dil konularında inceleme yoluyla toplum kültürünü araştırma bilimi. İLE ... )

( DİLBİLİM: * Dilin ne olduğu. * Dilin işleyişi. * Dilin edinimi. * Eğitim-Öğretim. İLE/VE/<> DİLBİLGİSİ: * Kuralcılık. * Doğru/yanlış kullanım. * Eğitim-Öğretim. )

( PHILOLOGY vs. GRAMMAR )


- DİL, DOĞRU KULLANILMAZSA...

( Öğrenciler, bir gün, hocasına sorar...

- Eğer elinizde, ülkenin işlerini düzeltecek bir güç ve olanak bulunsaydı, işe nereden başlardınız?

Hoca, düşünmeden, şu yanıtı verir:

- Dilin, doğru kullanılmasına çalışırdım.

Öğrenciler, hocalarının yüzüne şaşkın şaşkın bakar:

- Fakat bu küçük bir şey. Niçin çok önemli olduğunu söylüyorsunuz?

Bilge hoca, başını sallar ve şöyle devam eder:

- Eğer dil doğru kullanılmazsa, ağızdan çıkan sözcükler, ifade edilmek istenilenleri vermez. Söylenilen sözler ve kullanılan sözcükler, ifade edilmek istenilen amacı anlatamayınca da, yapılması gereken işler yapılamaz. Yapılması gereken işler yapılamayınca da ahlâk ve sanat, soysuzlaşır. Ahlâk ve sanat soysuzlaşınca da adâletsizlik başlar. Bu durumda, halk ne yapacağını bilemez ve çaresizlik içinde bocalar, durur... )


- DİL FELSEFESİ'NDE:
NAHİV ve/<> MANTIK ve/<> BELÂGAT ve/<> USUL-Ü FIKIH


- DİL:
GÖNÜL "KARIŞTIRAN" ile/ve/||/<> ZİHİN KARIŞTIRAN


- DİL - NESNE İLİŞKİSİ!


- DİL ÖBEKLERİNDE:
KENGER ile/ve/<> KHEIN ile/ve/<> KHOISAN

( 15.000 yıl önce. )


- DİL ÖBEKLERİ'Nİ(GRUPLARI'NI)

( KÖKEN BAKIMINDAN:

* HİNT-AVRUPA DİLLERİ
A. AVRUPA KOLU
1. Cermen Dilleri: Almanca, Felemenkçe, İngilizce, İskandinav dilleri.
2. Roman Dilleri: Bu grubun ana dili Lâtince'dir. Bugün yaşayan kolları Fransızca, İspanyolca, Portekizce, İtalyanca ve Rumence'dir.
3. İslâv Dilleri: Rusça, Bulgarca, Sırpça ve Lehçe.
4. Yunanca, Arnavutça, Keltçe.

B. ASYA KOLU
Hint - İran Dilleri(Arî Dilleri)

a. Hintçe(Eski-Orta, Yeni Hintçe). Bu alt kol, Sanskrit ve bugünün başlıca Hint dilleri olarak da gösterilebilir.
b. Farsça: Ölü dil olan Avesta, Eski, Orta ve Yeni Farsça.
c. Ermenice: Eski, Orta ve Yeni Ermenice.
d. Eski Anadolu: Hititçe (ölü dildir)
e. Toharca: Asya kolunun en doğuda kalan dalıdır ve ölü dildir.

* HAMİ - SAMİ DİLLERİ
Bu dil ailesinde Akkadça, Aramca, İbranice, Arapça ile Libya-Berber dilleri yer almaktadır. Akkadça ölü bir dildir.

* BANTU DİLLERİ
Orta ve Güney Afrika'da konuşulan Bantu dillerini içine alan geniş bir dil ailesidir.

* ÇİN - TİBET DİLLERİ
Çin ve Tibet dilleri bu aile içinde yer alır.

* KAFKAS DİLLERİ
Bu gruba giren başlıca diller Kartvel koluna giren Gürcüce ile Abhaz - Çerkeş, Lezgi - Çeçen kollarıdır. Bu diller fonem sistemleri ve iç yapıları bakımından öteki dil ailelerine göre büyük ayrılıklar taşır.

* ALTAY DİLLERİ
Bu aile, Ural - Altay dil grubunun Altay kolunu oluşturmaktadır. Türkçe, Moğolca, Mançuca ve Tunguzca Altay Dil Ailesi içindedir.

* URAL DİLLERİ
Ural - Altay dil grubunun Ural kolunu oluşturmaktadır.
a. Fin - Ugur Kolu
b. Samoyet Kolu

2. YAPI BAKIMINDAN:
A. TEK HECELİ DİLLER

(Yalınlayan Diller, Ayrımlı Diller)
(Isolating Languages, Monosyllabic Languages)

B. EKLEMELİ DİLLER
(Bağlantılı Diller, İltisaklı Diller)
(Agglutinative Languages)

C. ÇEKİMLİ DİLLER
(Bükümlü Diller, Tasrifli Diller)
(Inflected Languages)

)


- DİL ÖĞRENME ile/ve/||/<>/> YABANCI DİL KONUŞMA

( )


- DİL OLUŞTURMAK ile/değil DİLİN, DİLBİLGİSİNİ(GRAMERİNİ) OLUŞTURMAK


- DİL OYNAMAZ ile/ve DUDAK OYNAMAZ


- DİL SÜRÇMESİ/LÂĞZ[Ar.] ile GAF


- DİL SÜRÇMESİ" ile "AYAK TAKILMASI"

( Bir sözcüğü, istemeden, yanlış söyleme durumu. İLE Yürürken, yanlış adım atıp dengeyi yitirmek. | Dalgınlıkla yanlış bir iş yapmak, yanılmak. )


- DİL/TÜRKÇE ile GÜNLÜK DİL


- DİL ile/ve/||/<>/= AKIL


- DİL ile/ve/<> AKIL

( Lâl. İLE/VE/<> Mat. )


- DİL ve/< US/AKIL ve/< DENEYİM/TECRÜBE

( Dil, akıl ve deneyimde temellenir. )


- L ile/ve İNSANBİLİM(ANTROPOLOJİ)

( LANGUAGE vs./and ANTHROPOLOGY )


- DİL ile/ve/<>/değil ARAÇ


- DİL ile/ve AYNA


- DİL ve/||/<> BELLEK ve/||/<> YAŞAM


- DİL ile/ve BİÇİM


- DİL ile/ve BİLDİRİŞİM


- DİL ve/<> BİLİNÇ


- DİL ile/ve/<> BİLİNÇLENME


- DİL ve/<> BİRLİK


- DİL ile "Dİ:L"[< DEĞİL]


- DİL ile/ve/<> DİL ile/ve/<> DİL[Fars.]

( Ağızdaki, tad alma örgeni/aracı. İLE/VE/<> Konuşma(sesli aktarım/paylaşım) aracı. İLE/VE/<> Gönül/kalp. )


- DİL[Fars.] ile DÎL[Fars.] ile | [Tr.] DİL[Fars.] ile DİL[Fars.]

( Gönül, yürek/kalb. İLE Nokta. | Gönül, kalb. | Mandıra, ağıl. İLE | Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan, etli, uzun, hareketli örgen. Tat alma örgeni. İLE Kişilerin, düşündüğünü ve duyduğunu bildirmek için sözcüklerle ya da işaretlerle yaptıkları anlaşma. Lisan. )


- DİL ile/ve DİN

( Dilini kaybeden, dinini de kaybeder. )

( Who loose the language, loose the religion, either. )

( LANGUAGE vs./and RELIGION )


- DİL ve DİN ve MUSİKÎ


- DİL ve/||/<> DİŞ

( DİL VE DİŞ

“Dişler, tüm organların aynasıdır” sözünü anımsayarak, “Dil neyin aynasıdır?” sorusuna bir yanıt arasak, hepimizin buluşma noktası “ÖZ” olacaktır.

“Dil, özümüzün aynasıdır”

“ÖZ <–> GÖZ <–> SÖZ” bağlantısı, nereden hareket edecek olursak olalım, üzerinde en çok durulması gereken ilişkidir. “Öz”ün üzerine fazla eğilmeye gerek kalmaksızın bizleri nereye ulaştırdığını biliyoruz. “Göz” üzerine de aynı ortak duygu ve düşüncelere sahip olarak, özümüzün kapısı olduğu noktasına ulaşıyoruz. “Söz” ise geçmiş, şimdi ve geleceğin; usumuzun, bilimin, felsefenin ve sanatın; iş ve özel yaşamın ve günlük yaşamdaki tüm sürecin en büyük aracıdır. Simge diliyle “Söz”, yazı diliyle “Söz”, sözün diliyle “Söz”, günlük yaşamımızın, düşünce ve duygularımızın ve tüm ilişkilerimizin aracı “Söz”.

Sevgili Yunus Emre’nin güzel sözü ile...

Keleci[sözü] bilen kişinün yüzünü ağ[ak] ede bir söz,
Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz.

Söz ola kese savaşı, söz ola kese başı,
Söz ola ağılı[zehirli] aşı bal ile yağ ede bir söz.




Psikoloji, 3D/6D temelli, "Düşünce, Duygu ve Davranışlar"ımızı anlamaya, incelemeye ve altında yatan nedenleri bulmaya çalışan bir bilim dalıdır. Hiçbiri birbirinden bağımsız olmadığı gibi ayrı ayrı düşünmek de pek olanaklı değildir. Bu doğrultuda, son zamanlarda çok yoğun ilgi gören Sinir Dili Programlaması(SDP ya da NLP), çalışmalarının da en büyük aracı olan söz -ve her bir sözcük- ile, tüm hücrelerimizin ve beynimizin programlanabilmesi yoluyla yaşamımıza katacağı gelişmişliği, derinliği, kolaylığı ve rahatlığı sağlatan bir disiplin. SDP tüm eylemlerimiz ile ağzımızdan çıkan her sözün nasıl ve ne kadar bağlantısının olabileceğini anlatır. Ayağını sürüyerek yürüyen bir kişinin, sözlerinin de ağzından uzata uzata, yayılarak çıktığını görebilirsiniz (ya da tam tersi). Yüzü asık birinin, her ne kadar hoş sözler kullansa bile sesinden psikolojik durumunu anlayabilirsiniz. Aynı bağlantılar dilimiz ve dişimize verdiğimiz önem için de geçerlidir. Diş fırçalama alışkanlığımız ile kullanacağımız sözcüklerin de bağlantısı vardır ve de dile, sözlerimize gösterdiğimiz özen ile diş fırçalama alışkanlığımızın. Dişimizin ne kadar önemli olduğunu biliriz fakat maalesef yeteri kadar özeni göstermeyiz.

Dile ve sözlerimize verdiğimiz önem ve duyarlılığımız nedir? Dilimizin de durumu aynı mı acaba? Aynı mı olmalı? Olmamalı mı? Peki nasıl? Bu durumu ne, kim, nasıl değiştirebilir? Tüm bu sorular ve benzerleri gibi daha birçok soruya verebileceğimiz yanıt aynıdır! KENDİMİZ!

Yaşamımızda pek dikkat edilmeyen, çok fazla karıştırılan fakat hiçbir zaman karıştırılmaması gereken bazı noktalar vardır. Bunların en çok yaşandığı altı hassas nokta ve şu oniki kavramın da ayrıntılarına sahip olmalı ve önemine çok dikkat etmeliyiz.

- GENEL ile ÖZEL;

- BİRİNCİL OLAN(/Olma[ma]sı Gereken) ile
İKİNCİL OLAN (/Olma[ma]sı Gereken);

- AMAÇ ile ARAÇ;

- SÜREÇ ile SONUÇ (Merkezlilik);

- KURAM(TEORİ) ile UYGULAMA(PRATİK);

- KORGU ile KAYGI


Konuşmalarımız, değerlerimiz ve tutumlarımız bazen Genel'den hareket ederek Özel'e, bazen de Özel'den hareket ederek Genel'e giderek devam eder. Fakat farkında olunması gereken bu ikisinin arasındaki geçiştir. Geçişteki dikkatsizlikler çok büyük sorunlara dönüşebilirler. Konu ve kavramları ele alışımızdaki sıralamada neyin öncelikli olduğu ve olmadığı bilinci, durumun ya da konunun bir Araç mı, Amaç mı? olduğu sorusunun her an farkındalığımızda olması en dikkat edilmesi gereken noktalardandır. Süreç ve Sonuç’un birbirinden ayrı olmadığı, dengeli bir durumda olması, herhangi birinin üzerinde yoğunlaşmama gerekliliği de üzerinde titizlikle durulması gereken noktalardır. Kuram ile uygulamanın arasındaki farkların ve derecelerinin atlanmaması gerekir. Korku ve Kaygı arasındaki farkların (Belirginlik, Şiddet ve Süre) da bilincinde olarak korku ve kaygı yönetiminin elde tutulması, geleceğin olumsuzu “YA … [olursa]” üzerine değil, olumlu gelecek “… [’nın olmasını] İSTİYORUM” üzerinde durulması gerekmektedir.

Doğru, yerinde ve zamanında kullanım için yeğlenebilecek her sözcüğün değeri çok yüksektir. Kişisel ve toplumsal birliğimiz olan sözlükleri daha çok kullanmak, kitap okumak, düşünmek, araştırmak; sözcüklerin, terimlerin günlük hayatımızda, dilimizde yer almasını sağlamak en önemli sorumluluklarımızdandır. Toplumların en büyük serveti dilleri olduğu gibi, kişinin de en büyük değeri ve serveti dilidir.

Dil ile, söz ile başlayan serüvenin çeşitli dönüşümler ile yaşamımızın en büyük parçası ve kaderimize bile dönüşebileceğini vurgulayan şu sözleri sürekli anımsamak gerekir!

Söylediklerinize dikkat edin,
düşüncelere dönüşür...

Düşüncelerinize dikkat edin,
duygularınıza dönüşür...

Duygularınıza dikkat edin,
davranışlarınıza dönüşür...

Davranışlarınıza dikkat edin,
alışkanlıklarınıza dönüşür...

Alışkanlıklarınıza dikkat edin,
değerlerinize dönüşür...

Değerlerinize dikkat edin,
karakterinize dönüşür...

Karakterinize dikkat edin,
Kaderinize dönüşür...
)


- DİL ile/ve DOĞA

( Yorumlanmış varolan. VE Verili varolan. )

( Akıl, dil ve doğadır. )


- DİL ile/ve DOĞANIN DİLİ

( Doğada varolan hiçbir şey yoktur ki, dışsal olarak içsel biçimini göstermesin. )


- DİL ve/<>/= DÜŞÜNCE

( Düşünceyi sınırlandırarak gelişir ve kişiyi geliştirir. VE/<>/= Dili geliştirerek gelişir ve kişiyi geliştirir. )

( Birlikte tutmak/birleştirmek gerekiyor. )

( Zihin - Dil, Beyin - El ilişkisi! )

( Dilin tıkandığı yerde düşünce, dili, düşüncenin tıkandığı yerde dil, düşünceyi geliştirir. )

( Dil, düşünceyi, geliştirir de, ketler de. )


- DİL ve/<> DÜŞÜNCE ve/<> KÜLTÜR

( Birbirinden ayrılamaz bir bütündür. )


- DİL ile/ve/<>/= DÜŞÜNME

( LANGUAGE vs./and/<>/= TO THINK )


- DİL ve/=/||/<>/>/< EDEB


- DİL ve/<> EGEMENLİK


- DİL ile/ve/<> FELSEFE

( Aklın dilbilgisi. İLE/VE/<> Dilin dilbilgisi. )

( STOACILIK/REVÂKİYE )


- DİL[Fars.] ve/= GÖNÜL

( "Dil, gönlü yüzdüren gemidir." )


- DİL ile/ve GÖSTERGE


- DİL ile/ve GÜNLÜK/KONUŞULAN DİL

( Papua Yeni Gine'de, dünyanın başka herhangi bir yerinde olduğundan daha fazla dil vardır. )

( Dil, dile değmeden, dil öğrenilmez! )

( LANGUAGE vs./and SPOKEN LANGUAGE, VERNACULAR )

( ... ile/ve BAIHUA )


- DİL ve/||/<>/= GÜVENİLİRLİK


- DİL ile/ve/değil/<> HÂL

( Sözcüklerle. İLE/VE/DEĞİL/<> Kendi. )


- DİL ile/ve İLETİŞİM


- L ve/<>/= KİŞİ/İNSAN


- DİL ile KASTANYOLA[İt. < CASTAGNOLA]

( ... İLE Bir çarkın dişlerine takılıp geriye doğru dönmesini önleyen dil. | Akan gemi zincirini sıkarak durdurmak için kullanılan, güverte locasının altına konmuş, hareketli demir kol. )


- DİL ile KAYIŞ DİLİ

( ... İLE Kaba ve çirkin sözler kullanılarak konuşulan dil. )


- DİL ile/ve KÜÇÜK DİL

( Çin'li doktorlar, binlerce yıl öncesinden beri, hastalıkları saptamak için dil inceleme yöntemini kullanıyor. Günümüzde de doktorlar, teşhis için hastanın önce dilini muayene etmek istiyor. Dil, çok hızlı bir biçimde yeni hücreler üretir. Eğer gövdenin herhangi bir bölgesinde bir sorun varsa, dili inceleyen doktor bunu anlayabilir.

Çin'li doktorlar, dilin renginde ve görünüşündeki bazı değişikliklerin, bazı hastalıkların habercisi oldukları kanısında.

Örneğin, dilin ucundaki değişiklik, bir kalp sorununun habercisidir.

Dilin sağ kenarı, safra kesesiyle ilgili değişiklikleri simgeler.

Sol kenarı ise karaciğerdeki sorunların habercisidir.

Arka kısmı, böbrekler ve bağırsaklarla ilgili sorunları haber verir.

Aynanın karşısına geçin ve dilinizi alıcı gözüyle inceleyin. Size yardımcı olmak için bazı ipuçları verelim:
Dilinizin rengi soluksa, bu, kansızlık[anemi] işaretidir.

Dilin rengi koyu pembe olmuşsa, kan dolaşımında sorun var demektir.

Dilin ucu kırmızıysa kalp yangısı(iltihabı) var demektir.

Dilin kenarları kırmızıysa, alkolik olduğunuz anlaşılır.

Dilin üzerinde beyaz lekeler varsa, soğuk algınlığına işarettir.

Dilin kuruması, menapoz başlangıcını belirtir.

)

( TONGUE vs./and UVULA )


- DİL = LANGUAGE[İng.] = LANGUE[Fr.] = SPRACHE[Alm.] = LINGUA[İt.] = LENGUA[İsp.]


- DİL ve/<> MANEVİYAT


- DİL ve/+ MANTIK ve/+ GEOMETRİ


- DİL ve/||/<> MANTIK ve/||/<> MATEMATİK

( ... VE/||/<> ... VE/||/<> Kavramı, kavramla göstermek. )


- DİL ile/ve META DİL


- DİL ve NİYET


- DİL ve ÖZNE


- DİL ve SANAT


- DİL ve/||/<> SANAT ve/||/<> AHLÂK

( Kişilerin, düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek üzere, işaret ya da sözcüklerle yaşadıkları anlaşma. VE/||/<> Kişinin, hem kendine, hem de hemcinslerine yönelik 'iyilik' ülküsüne yaklaşma çabası ile hak-ödev bağlantısı çerçevesinde kurduğu ilişkiler manzumesini ve bunları belirleyen kurallar düzeni. VE/||/<> Yarar kaygısından git gide uzaklaşıp 'güzellik' değerlendirişine, elden geldiğince uygun ürün ortaya koymanın anlamını dışavurmanın yolu yordamıdır. )

( Dilde, mucize olmaz. )


- DİL ve/<> SEYİR


- DİL ve/<> SEYRÂN


- DİL ile/ve/<>/= SİMGE


- DİL ve/||/<> SÖYLEM

( Toplumsal. VE/||/<> Bireysel. )


- DİL ile/ve/<> SÖZ

( ... ile/ve/<> SEHUN/SÜHÂN/SUHAN )


- DİL ve SÖZ/SÖZCÜK:
Ölçü eşikleri.


- DİL/TIL ile/ve/||/<> SÖZCÜK/KELİME

( Sözcükler, anlamları taşıyan at gibidir. )

( Küçücük bir sözü/kelâmı bile küçümsemeyeceksin! )

( Sözün/Kelâmın değerini bilmek, duymakla olur. )

( Sözcükler, işaret eder ama açıklayamaz. )

( Words indicate, but do not explain. )

( LANGUAGE vs./and WORD )


- DİL ile/ve TARİH

( Herşeye yayılmış olan en genel temsil. İLE/VE ... )

( Dil, zihin tarafından, zihin için meydana getirilmiştir. )

( Dil, varlığın evidir. )

( Zihin, dili şekillendirir ve dil de zihne şekil verir. )

( Konfüçyüs: "Eğer konuşulan dil doğru değilse o zaman söylenilen söz, söylenilmek istenen şey olmaz. O zaman, yapılması gereken yapılmaz ve eğer işler yapılmadan kalırsa, maneviyat ve sanat bozulur. O zaman, adâlet, sahtekârlıkla yürür. Eğer bu olursa, kişiler, kendilerini umutsuz bir karmaşanın içinde bulur. Bu nedenle, söylenilen şey her şeyden önemlidir ve bu konuda dikkatsizlik yapılmamalıdır." )

( Language is an instrument of the mind. It is made by the mind, for the mind. )

( LANGUAGE vs./and HISTORY )


- DİL ve/< TÜM ÖRGENLER

( Tüm örgenler dilin peşinden gider. )


- DİL ile/ve TUTARLILIK


- DİL ve ÜRETİM

( Toplumları ayakta tutacak ve devam ettirebilecek en önemli iki değer. )

( 21 Aralık, Üretim Günü'dür! [Tabii sadece 21 Aralık değil her gün, her an!] )

( 10 Aralık, Tarımsal Üretim Günü'dür! )


- DİL ile/ve/<>/değil/yerine ÜSLÛB

( Üslûb-u beyân/lisân, aynıyla insan. )


- DİL ile/ve/değil/||/<>/> ÜSLÛP


- DİL ile/ve/||/<> VARLIK

( Dilin düzeni varlığın düzenidir, varlığın düzeni dilin düzenidir. )

( Ülkesinin yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk ulusu, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır. )

( LANGUAGE vs./and/||/<> EXISTENCE )


- DİL ile/ve YANSIMA


- DİLBAZ[Fars.] ile/ve/||/<> DİLBER[Fars.] ile/ve/||/<> DİLRUBA[Fars.]

( Güzel söz söyleyen, konuşkan. | Konuşmasıyla kandıran. İLE/VE/||/<> Alımlı, güzel kadın. İLE/VE/||/<> Gönül çalan, gönül hırsızı. )


- DİLBİLGİSEL ile DİLBİLGİSEL BİÇİMBİRİM ile DİLBİLGİSEL CİNS ile DİLBİLGİSEL DURUM ile DİLBİLGİSEL GÖRÜNÜŞ ile DİLBİLGİSEL KOŞULLAMA

( GRAMMATICAL vs. GRAMMATICAL MORPHEME vs. GRAMMATICAL GENDER vs. GRAMMATICAL CASE vs. GRAMMATICAL ASPECT vs. GRAMMATICAL CONDITIONING )


- DİLBİLGİSİ ve DÜZEN


- DİLBİLGİSİ/VERİ/BİLGİ/INPUT ile/ve/||/<>/> MANTIK/ANLAYIŞ/İŞLEM ile/ve/||/<>/> SÖZ SÖYLEME SANATI/BİLGELİK/ÇIKIŞ

( Klasik. İLE/VE/||/<>/> İçrek[ezoterik]. İLE/VE/||/<>/> Modern. )

( GRAMMAR/DATA/KNOWLEDGE/INPUT vs./and/||/<>/> LOGIC/COMPREHENSION/PROCESS vs./and/||/<>/> RHETORIC/WISDOM/OUTPUT )


- DİLBİLİM ile/ve/||/<>/&lt;/&gt; MANTIK


- DİLBİLİM ve/||/<>/> DİL ve/||/<>/> TÜMELLER ve/||/<>/> TANIM ve/||/<>/>
ÖNERME ve/||/<>/> YARGI ve/||/<>/> ÇIKARIM ve/||/<>/> TASIM/KIYAS


- DİLBİLİM/LİNGUİSTİK ile/ve/||/<> ÖRÜBİLİM/FİLOLOJİ

( ... İLE/VE/||/<> Yazına[edebiyata] dayalı dilbilgisi. )


- DİL'DE:
BİÇİMCE ile/ve SOYCA


- BİRLİK:
DİLDE ve/||/<> DÜŞÜNCEDE ve/||/<> İŞTE


- DİLDE:
KAYMA ile/ve/||/<> "ESNEME"


- DİLDE" ile/ve/değil/||/<>/< BİÇİMDE


- DİLDEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TELDEN


- DİLEMMA/KIYAS-I MUKASSEM değil/yerine/= İKİLEM


- DİLENCİ ile CERRAR

( .. İLE Çekici, sürükleyici. | Zorla para alan. | Savaş araçlarıyla donatılmış, kalabalık ordu. | Dilenci. )

( GEDA ile ... )


- DİLİ-DAMAĞI (KURUMAK)


- DİLİ, DOĞRU KULLANMAK:
HER VATANDAŞIN/KİŞİNİN GÖREVİ ve/||/<>/> KENDİNE VE TOPLUMA YAPTIĞI YATIRIM


- DİLİ FARKLI OLSA DA KAVRAMLARI AYNI OLANLARI


- -Dİ'Lİ GEÇMİŞ ile/<> -MİŞ'Lİ GEÇMİŞ

( Belirli geçmiş. İLE/<> Belirsiz geçmiş. )

( İstenç/irâde devrede olduğunda. İLE/<> Yapılabilecek/değiştirilebilecek herhangi bir durum olmadığında. )

( Farkındalıkla, sorumluluğu üstlenilmiş eylemlerde/tutumlarda. İLE/<> Farkında olunmadan/olunmayabilinenlerde. )

( Görülen. İLE/<> Duyulan. )


- DİL'İ KULLANMAK ve VAROLMAK


- DİLİ KULLANMA(MIZ) ile/ve/<>/değil DİLİ KULLANAMAMA(MIZ) / DİLİN BİZİ KULLANMASI

( Belirli olanlarda. İLE/VE/<>/DEĞİL Belirsizlikle oluşan / belirsizlikte bırakılan durumlarda. )


- DİLİ ÖĞRENMEK/ÖĞRETMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< DİLİ KULLANMAYI ÖĞRENMEK/ÖĞRETMEK


- DİL/İ ile/ve/değil/||/<>/> ANLATIM/I


- DİLİM DİLİM (KESMEK)

( ŞERHA ŞERHA )


- DİLİM ile DİLİM ile DİLİM

( Ağzımdaki dil. İLE Kullandığım/konuştuğum dil. İLE Bir bütünden kesilmiş ya da ayrılmış ince, yassı parça. | Radyatör parçalarından her biri. | Belirli ölçülere göre oluşmuş bölüm. | Değişik anlatı türü, masal, efsane, bilmece vb. bir metnin, bir yapıtın, aslından az çok ayrılan değişik biçimli olanı, epizot. )


- DİLİM ile KATMAN

( SLICE vs. LAYER )


- DİLİMİN DÖNDÜĞÜNCE ... değil DİLİMİN DÖNDÜĞÜ KADARIYLA ...


- DİLİN:
BELİRLENMESİ ile/ve/||/<>/> YALINLAŞTIRILMASI


- DİL'İN:
ÇEŞİTLERİ ile/ve/||/<>
LEHÇELERİ ile/ve/||/<> ŞİVELERİ ile/ve/||/<> AĞIZLARI

( ŞİVE[Fars.]: Söyleyiş özelliği. | Naz, eda, cilve. | Ağız. )

( ... İLE/VE/||/<> Bir dilin, bilinmeyen, çok eski dönemlerinde, kendinden ayrılmış kolları. İLE/VE/||/<> Bir dilin, izlenebilen tarihi dönemlerinde ayrılmış kolu. İLE/VE/||/<> Herhangi bir şivenin, daha çok, söyleyiş[telaffuz] özelliklerine bağlı olarak oluşan yerel kolları. )

( VARIANTES vs./and/||/<> DIALECTE vs./and/||/<> PATOIS vs./and/||/<> ACCENT )


- (DİLİN) DİLBİLGİSİ ile/ve/<>/değil/yerine AKLIN DİLBİLGİSİ


- DİL'İN:
DOĞUŞU ile/ve/<>/> KURULUŞU ile/ve/<>/> KULLANILIŞI


- DİLİN, FARKINDALIKLI KULLANIMI ile/ve FELSEFÎ BİLİNÇ


- DİLİN İŞLEVLERİ ve/||/<> KİMLİK


- DİLİN:
KÖKENİ ile/ve/||/<> YAPISI

( KÖKEN BAKIMINDAN:

* HİNT-AVRUPA DİLLERİ
A. AVRUPA KOLU

1. Cermen Dilleri: Almanca, Felemenkçe, İngilizce, İskandinav dilleri.
2. Roman Dilleri: Bu grubun ana dili Lâtince'dir. Bugün yaşayan kolları Fransızca, İspanyolca, Portekizce, İtalyanca ve Rumence'dir.
3. İslâv Dilleri: Rusça, Bulgarca, Sırpça ve Lehçe.
4. Yunanca, Arnavutça, Keltçe.

B. ASYA KOLU
Hint - İran Dilleri(Arî Dilleri)

a. Hintçe(Eski-Orta, Yeni Hintçe). Bu alt kol, Sanskrit ve bugünün başlıca Hint dilleri olarak da gösterilebilir.
b. Farsça: Ölü dil olan Avesta, Eski, Orta ve Yeni Farsça.
c. Ermenice: Eski, Orta ve Yeni Ermenice.
d. Eski Anadolu: Hititçe (ölü dildir)
e. Toharca: Asya kolunun en doğuda kalan dalıdır ve ölü dildir.

* HAMİ - SAMİ DİLLERİ
Bu dil ailesinde Akkadça, Aramca, İbranice, Arapça ile Libya-Berber dilleri yer almaktadır. Akkadça ölü bir dildir.

* BANTU DİLLERİ
Orta ve Güney Afrika'da konuşulan Bantu dillerini içine alan geniş bir dil ailesidir.

* ÇİN - TİBET DİLLERİ
Çin ve Tibet dilleri bu aile içinde yer alır.

* KAFKAS DİLLERİ
Bu gruba giren başlıca diller Kartvel koluna giren Gürcüce ile Abhaz - Çerkeş, Lezgi - Çeçen kollarıdır. Bu diller fonem sistemleri ve iç yapıları bakımından öteki dil ailelerine göre büyük ayrılıklar taşır.

* ALTAY DİLLERİ
Bu aile, Ural - Altay dil grubunun Altay kolunu oluşturmaktadır. Türkçe, Moğolca, Mançuca ve Tunguzca Altay Dil Ailesi içindedir.

* URAL DİLLERİ
Ural - Altay dil grubunun Ural kolunu oluşturmaktadır.
a. Fin - Ugur Kolu
b. Samoyet Kolu

2. YAPI BAKIMINDAN:
A. TEK HECELİ DİLLER

(Yalınlayan Diller, Ayrımlı Diller)
(Isolating Languages, Monosyllabic Languages)

B. EKLEMELİ DİLLER
(Bağlantılı Diller, İltisaklı Diller)
(Agglutinative Languages)

C. ÇEKİMLİ DİLLER
(Bükümlü Diller, Tasrifli Diller)
(Inflected Languages)

- TÜRKÇE YAZI DİLLERİ
A. Batı Türkçesi
(Güney-Batı Türkçesi)
* Türkiye Türkçesi
* Gagauz Türkçesi
* Azerbaycan Türkçesi
* Türkmen Türkçesi

B. Kuzey - Doğu Türkçesi(Doğu Türkçesi)
* Özbek Türkçesi
* Uygur Türkçesi
* Kazak Türkçesi
* Karakalpak Türkçesi
* Kırgız Türkçesi
* Kazan(Tatar) Türkçesi
* Başkurt Türkçesi
* Kırım Türkçesi
* Nogay Türkçesi
* Karaçay Türkçesi
* Malkar Türkçesi
* Kumuk Türkçesi
* Altay Türkçesi
* Hakas(Abakan) Türkçesi
* Tuva Türkçesi )

( image )


- DİL'İN:
KÖKENİ ile/ve/yerine KULLANILIŞI


- DİLİN KULLANIMI ile/ve DİLİN AKLI


- DİLİNİ ANLAMAK ile/ve/<>/||/değil ZEVKİNİ ANLAMAK


- DİLİ/Nİ ARINDIRMAK ve/<> DÜŞÜNCENİ/ZİHNİNİ ARINDIRMAK


- DİLİNİN ALTI ile SÖZÜNÜN ARKASI


- DİLİ(ZİHNİ) (DOĞRU/YETKİN) KULLANMAK ile/ve/<> TÜRKÇE'Yİ (DOĞRU/YETKİN) KULLANMAK


- DİLLE ANLATMAK ile/yerine DİLDE YANSITMAK


- DİLLENME ile/değil DİLLENDİRME


- DİLLER ile/ve/değil/||/<>/> ÖBEKLERİ

( image )

( image )


- DİLLER'DE


- DILTHEY ve/<> GADAMER


- DİMDİK ile/ve/||/<> DÜMDÜZ


- DIMDIZLAK


- DİMİ ile/değil "Dİ Mİ?" [DEĞİL Mİ?]

( Sıkı dokunmuş, bir tür pamuklu kumaş. İLE/DEĞİL Soru kipi olduğunu gösteren ayrık mi'lere, hangi zaman, zemin ve koşul olursa olsun, yazımlarımızda, boşlukların önemine ve okuyuculara gösterilmesi gereken saygının olmazsa olmazlığı! )


- DİN DERSİ ile/ve/||/<> DÜN DERSİ


- DİN ile DİN ile DIN[Fr. < Yun.]

( ... İLE Bir şeyin en yüksek ve sivri noktası. | İlmek. İLE C.G.S. dizgesinde, bir gramlık bir kütlenin hızını, saniyede bir santimetre artıran güç birimi. [Bir Newton, 10[üssü]5 DIN'e eşittir.] )


- DİNAMİT ile/değil DİNAMİK


- DİNAMİTLER değil DİNAMİKLER


- NAYET değil DİYANET


- DİNAYET değil DİYÂNET


- DİNAZOR değil DİNOZOR


- DİNİN DİLİ ile/ve İLMİN DİLİ ile/ve EDEBİYATIN DİLİ


- DİNLE! ve/||/<> YÜZLEŞ! ve/||/<> ANLA!

( [yoksa] Dilin, seni sağır eder. VE/||/<> Kalbin, seni esir eder. VE/||/<> Zihnin, seni deli eder. )


- DİNLEMEK ve/||/<>/> DİNLENMEK


- DİNLEMEME/... "ÖZGÜRLÜĞÜ" değil DİNLEMEME/... OLANAĞI


- DİNLEMİYORSUNUZ değil DUYAMIYORSUNUZ SANIRIM


- DİNLENMEK ile/ve/||/<>/< ANA DİLİNDE DİNLENMEK


- DİNLEYEN ile/ve/||/<> OKUYAN

( Ne düşüneceğini öğrenir. İLE/VE/||/<> Nasıl düşüneceğini öğrenir. )


- DİNLİYİM ile/değil DİNLEYEYİM


- DİNSEL ile/ve/değil/yerine DİLSEL

( Sınırlayıcı olabilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Birleştirici, buluşturucu, uzlaştırıcı[dır]. )


- DİPDİBE (OTURMAK, YAŞAMAK)


- DİPDİRİ


- DİPFRİZ[İng. < DEEP FREEZE] değil/yerine DONDURAÇ / DERİN DONDURUCU


- DİPNOT ile PARANTEZ

( FOOTNOTE vs. PARENTHESIS )


- DİPTIRNAK (TEMİZLEMEK)


- DIRAFT[İng. < DRAFT] değil/yerine/= TASLAK


- DIR-DIR (ETMEK)


- DİREK/MAN değil DOĞRUDAN


- DİREKT OLARAK değil/yerine DOĞRUDAN


- DİREKT ile DİREK


- DİREKTİF/TÂLİMAT değil/yerine/= YÖNERGE/BUYURU


- DİRETMEK ile/değil/yerine/>< DİRİLTMEK


- ...DIR'IN İŞLEVİ:
NE OLDUĞUNU TANIMLAMADA ile/değil NE OLMADIĞINI TANIMLAMADA

( Bigi yoksa kişisel bir iddia olarak kalır. İLE Ancak, veriye/bilgiye dayanarak kullanılabilir. )

( Bir konunun/durumun/ayrıntının, ne olduğunu "tanımladığımızdaki" ["...dır"] karşılığı ile ne olmadığı ya da ne olmayabileceğini belirttiğimizdeki anlamı, etkisi bir/aynı değildir. Ne olmadığını/olmayabileceğini ["... değildir"] belirttiğimizde [fazla] tartışma konusu bulunmayabilir fakat ne olduğu "iddia edilirse" çok fazla tartışma ve ayrışma konusu doğabilir/olabilir. )


- DİRLİK ile DİRİLİK


- DIŞ DÜNYA ile/ve/değil/yerine TOPLUM


- DIŞ DUYULAR ile/ve/||/<>/+/ve İÇ DUYULAR

( Görme, İşitme, Koklama, Tatma, Dokunma. İLE/VE/<>/+ Hiss-i Müşterek, Hayal[Hissî Suretler], Vehim[Tikel Anlamlar], Hafıza, Kuvve-i Mutasarrıfa[Hayalhane'ye dayanırsa: Muhayyile; Vehim'e dayanırsa: Müdrike.] )

( BEŞ DUYU ile/ve/<>/+ BULUNÇ/VİCDAN[Ar. < VUCUD < CÛD: Taşma, bulunma, görünme.] )

( İÇ DUYULAR:
* ORTAK DUYU/HİSS-İ MÜŞTEREK
* HAYALHANE

(TEKİL BİÇİM)
* VÂHİME
(TEKİL/TİKEL ANLAMLAR)
* HÂFIZA
(TEKİL ANLAMLAR)
* KUVVE-İ MUTASARRIFA (İŞLEMCİ)
KUVVE-İ MUTASARRIFA + HAYALHÂNE = MUHAYYİLE
KUVVE-İ MUTASARRIFA + HÂFIZA = MÜVEHHİME
KUVVE-İ MUTASARRIFA + AKIL = MÜFEKKİRE
AKIL = MÜDRİKE )


- DIŞ ile DİŞ


- DIŞARIDA ile/ve/değil/||/<> UZAKTA


- DIŞARISINDA ile/değil DIŞINDA


- DIŞAVURUM = İFADE = EXPRESSION[İng., Fr.] = AUSDRUCK[Alm.] = EXPRESIÓN[İsp.]


- DIŞAVURUM ile/ve/||/<> UZANTI


- DİŞE DİŞ (MÜCADELE)


- DİSFAZİ ile DİSFONİ ile DİSFEMİ/REKÂKET[Ar.]

( Söz yitimi, konuşma bozukluğu. İLE Ses bozukluğu. İLE Tutukluk/kekemelik/pepemelik. )


- DİŞİL ile/değil/yerine ANAÇ


- DIŞINDA OLAN ile/ve/değil DIŞSALLAŞMIŞ OLAN

( [not] EXTERIOR vs./and/but WHICH TO BECOME EXTERIORED )


- DİŞİNDEN-TIRNAĞINDAN (ARTIRMAK)


- ... DİSİPLİNİ ile/değil/yerine ... DİLİ


- DİSİPLİN(LER):
INTER ile/ve/||/<>/> MULTI ile/ve/||/<>/> TRANS ile/ve/||/<>/> OMNI ile/ve/||/<>/> HOLİSTİK

( İkili. İLE/VE/||/<>/> Çoklu. İLE/VE/||/<>/> Çeşitli. İLE/VE/||/<>/> Karışık. İLE/VE/||/<>/> Bütüncül. )


- ... değil DIŞİŞLERİ


- DİSKUR değil/yerine/= SÖYLEM


- DIŞLAMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DIŞARIDA BIRAKMA


- DIŞLAMA(MA)K ile/ve/<> HOR GÖRME(ME)K


- DIŞLAŞIM ile DIŞAVURUM


- DIŞLAŞMA ile/ve/||/<> DIŞSALLAŞ(AMA)MA


- DIŞLAŞMAK ve/||/<>/> AÇIĞA ÇIKMAK


- DİSLEKSİ ile DİSGRAFİ ile DİSKALKULİ ile PARAFAZİ[Fr. < Yun.]

( Okuma becerilerindeki güçlükler. İLE Yazma becerilerindeki güçlükler. İLE Matematik becerilerindeki güçlükler. İLE Sözcük karışıklığı. )

( "10 Maddeyle Disleksi" [okumak için burayı tıklayınız...] )


- DIŞSAL ile/ve/<> TARİHSEL


- DİSTİLLASYON ile DAMITMA


- DİSTRİBÜTÖR["DİSPÜTÖR" değil!][İng. DISTRIBUTOR][Fr. DISTRIBUTEUR] değil/yerine/= DAĞITICI/DAĞITIM


- DİVAN DÜZYAZILARINDA:
TEZKİRE ile/ve TARİH ile/ve SEFARETNAME ile/ve SEYAHATNAME ile/ve SİYASETNAME ile/ve MÜNAZARA ile/ve MÜNŞEAT ile/ve EVLİYÂ TEZKİRESİ ile/ve KISAS-I ENBİYÂ


- DİVAN ile DİVAN ile DİVAN/SEDİR[Ar. < SADR]

( Yüksek düzeydeki devlet adamlarının kurduğu büyük meclis. İLE Divan edebiyatı şairlerinin şiirlerini topla(n)dığı yapıt. İLE Arkalıksız, üstü minderli ve yastıklı olabilen, oturmaya ya da yatmaya yarayan ev nesnesi. )


- DİVAN-I LÛGAT-I TÜRK ile/ve ESKİ UYGUR YAZITLARI

( 7000 sözcük ve 290 fark[28 Ocak 2025] İLE/VE 9000 sözcük. )


- DİYAGRAM//DIAGRAM[İng./Fr. < Yun.] ile DİYAGRAM[Fr. < Yun.]

( Herhangi bir olayın değişimini gösteren çizge. İLE Bir çiçeğin, tüm ayrıntılarını gösteren taslak. )


- DİYE BİLİYOR/UM ile/ve/||/<> DİYEBİLİYOR/UM


- ... DİYE ile ... ADINA


- ... DİYE BİLDİĞİ/M/İZ ile ... DİYEBİLDİĞİ/M/İZ


- ... DİYE BİLİRİZ ile/değil ... DİYEBİLİRİZ


- DİYEBİLİYORUZ ile DİYE BİLİYORUZ


- DİYECEKSİN Kİ ... ile DEMELİSİN Kİ ...

( "YOU ARE GOING TO SAY ..." vs. "YOU SHOULD SAY ..." )


- (DİYELEKTİK değil/değil/yerine/= DİYALEKTİK) değil/değil/yerine/= EYTİŞİM(SEL)


- ... DİYEYİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ... DİYELİM


- DİYİNCE değil DEYİNCE


- DİYOR Kİ ..." ile/ve/değil/||/<>/< DEMİŞ OLUYOR Kİ ...


- ... DİYOR ile/değil ... DA DEMİŞ OLUYOR


- DİYOR ile DEMEK İSTİYOR


- DİZ DİZE (OTURMAK)

( ZÂNÛ-BE-ZÂNÛ / ZÂNÛ-BER-ZÂNÛ )


- DİZAYN EDİLMİŞTİR değil/yerine/= TASARLANMIŞTIR


- DİZAYN/DESİGN[İng.] değil/yerine/= TASARIM


- DİZE GELMEK" ile/ve/||/<> DİZ ÇÖKMEK

( Bilgi ve zekâ karşısında. İLE Sevgide. )


- DİZEK/SATIR ile SATIR

( Bir sayfa üzerinde yan yana dizilmiş sözcükler. İLE Ağır ve enli bir bıçak. )


- DİZİLİM/SÖZDİZİMİ ile/ve ANLAM(BİLİM)

( NAHİV ile/ve ... )

( SYNTAX vs./and SEMANTICS )


- DİZİM DİZİM/SIRA SIRA/SAF SAF


- DİZİ-NİN ile DİZİ-NİN ile DİZİN-İN

( Bacakların ortasındaki onun dizi. İLE Bölümleriyle izlenilenin. İLE Sıralamanın. )


- DİZİSEL ile DİZİMSEL

( PARADIGMA ile SYNTAGMA )


- DODUR DODUR (DODURDANMAK, SÖYLENMEK)


- DODURDA(N)MAK ile HOMURDAMAK


- DOĞA ile/ve/||/<>/> EKİN

( Uzam/mekân. Döngüseldir.[zaman yoktur] İLE/VE/||/<>/> Süreç ve zaman üzerinedir. )

( Uzam. İLE/VE/||/<>/> Dönüştürülmüş doğa. )

( NATURE vs./and/||/<>/> CULTURE )


- DOĞA ile/ve GEREKSİNİM

( Kişileri, dilin seslerini çıkarmaya iten, doğadır. İLE/VE Şeylerin adlarının ortaya çıkmasını sağlayan, gereksinimlerdir. )

( CIK CIK ile/ve IH IH )


- DOĞADA/BİLİMDE:
ÖMRÜ değil YARI ÖMRÜ


- DOĞADA, "BÜTÜN VARLIKLAR" değil TÜM VAROLANLAR

( Vucud = Varlık ve Mevcud = Varolan ayrımı. )


- OLASILIK:
DOĞADA/DEVİMDE/NESNELERDE ile/ve/||/<>/> DAVRANIŞTA/EYLEMDE(KİŞİDE) ile/ve/||/<>/> ZİHİNDE/DÜŞÜNCEDE/SÖZDE


- DOĞAL DEĞİŞİM ile YAPAY/SUNİ DEĞİŞİM

( NATURAL ALTERATION vs. ARTIFICIAL ALTERATION )


- DOĞAL DİLLER ile BİÇİMSEL/FORMEL DİLLER ile ALAN DİLLERİ


- DOĞAL OLANI O/ŞU/BU ile/ve/değil/yerine DENGELİ/UYUMLU OLANI O/ŞU/BU


- DOĞAL OLARAK ile/değil/yerine ARAYA, ZAMANIN GİRMESİ NEDENİYLE


- DOĞAL OLARAK ile/ve/değil/yerine KENDİLİĞİNDEN


- DOĞAL ile/ve/değil TARİHSEL


- DOĞAL ile/değil TARİHSEL


- DOĞAL ile/ve/||/<>/> TİNSEL ve TOPLUMSAL


- DOĞAL/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<> KENDİLİĞİNDEN/LİK


- DOĞANIN/NESNELERİN OKUNMASINDA:
DİL ile/ve/<> MATEMATİK ile/ve/<> İLİŞKİSEL ile/ve/<> DİL-MATEMATİK KESİŞİMİNDEN


- DOĞANIN:
"YARATMASI" değil BARINDIRMASI


- DOĞASI" değil YAPISI VE İŞLEYİŞİ


- DOĞAYA DOĞAN ile/ve/değil/||/<>/> YAŞAMA DOĞAN

( Behaim["hayvan"]. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Beşer/İnsan. )

( Yaşam, yaşamla beslenir. [Doğada bu süreç zorunluludur, toplumda ise gönüllü olmalıdır.] )

( Yaşamın tamir edemediğine ölüm son verir. )

( [not] TO BORN IN NATURE vs./and/but TO BORN IN LIFE
What life cannot mend, death will end. )


- DOGMA ile DOĞMA


- DOGMA[Yun.] değil/yerine/= İNAK


- DOĞMAMIŞ ÇOCUĞA DON BİÇMEK ile/değil DEREYİ GÖRMEDEN, PAÇALARI SIVAMAK


- DOĞRU BİLDİĞİNİ YAPMAK ile/değil CANININ İSTEDİĞİNİ YAPMAK [değil/yerine/daha iyisi YAPMAMAK]


- DOĞRU-DÜRÜST[Fars.] ile/değil/yerine/||/<> DOĞRU-DÜZGÜN


- DOĞRU İŞİN YAPILMASI ile/ve/<> İŞİN, DOĞRU YAPILMASI

( Etkililik. İLE/VE/<> Etkinlik. )


- DOĞRU SORULARIN YANITLARI ile/ve/||/<> DOĞRU YANITLARIN SORULARI


- DOĞRU/YANLIŞ! SÖYLÜYORSUN! değil DOĞRU!/YANLIŞ!


- DOĞRU SÖYLÜYORSUN yerine SÖYLEDİĞİN SÖZ DOĞRU


- DOĞRU ile/ve/değil/yerine/||/<> KISMEN DOĞRU


- DOĞRU ile/değil SABİT(E)

( [not] RIGHT vs./but CONSTANT )


- DOĞRU ile/ve/<> TÜMEL


- DOĞRUCU ile DOĞURUCU


- DOĞRUDAN DOĞRUYA


- DOĞRUDANLIK ile/ve/<> BİRE BİR


- DOĞRUDUR YA DA YANLIŞTIR ile/değil/yerine ÖYLEDİR YA DA DEĞİLDİR


- DOĞRUDUR ile DOĞRU DUR!


- DOĞRUDUR" ile/değil/yerine "ÖYLEDİR"


- DOĞRU-DÜZGÜN


- DOĞRULAMAK ile/ve/<> DOLDURMAK


- DOĞRULAMAK = VERIFY[İng.] = VÉRIFIER[Fr.] = VERIFIZIEREN[Alm.]


- DOĞRU/LUK ile/ve/değil/yerine OLANAKLI/LIK


- DOĞRUSU ile AÇIKÇASI


- DOĞRUSUN!/YANLIŞSIN! değil DOĞRU!/YANLIŞ!


- DOĞRUYSA ile/ve/değil/yerine NE KADAR DOĞRUYSA


- DOĞRUYU SÖYLEMEK, HER ZAMAN DOĞRU DEĞİLDİR değil HER DOĞRUYU, HER ZAMAN VE HER YERDE SÖYLEMEMEK GEREK

( "Doğruyu söylemek, her zaman doğru değildir" diyenler, kendileri için "en yararlı olabilecek" yanlışı söylemek için en uygun zamanı bekleyenlerdir... )


- DOĞRUYU/YANLIŞI KONUŞMUYORUZ ile/değil DOĞRU/YANLIŞ DİYE KONUŞMUYORUZ


- EBCED:
DOĞU ile/ve/||/<> BATI


- DOĞU SÜRYANİCESİ ile/ve BATI SÜRYANİCESİ

( Sözcüklerin sonundaki harf, O harfiyle tamamlanır. )


- DOĞU TOPLUMU ile/değil/yerine DOĞULU TOPLUM


- DOĞUBEYAZIT değil DOĞUBAYAZIT


- DOĞUM VE ÖLÜM:
1'ER KERE ile/ve/değil/<>/> 2'ŞER KERE

( [doğum] Anadan. İLE/VE/DEĞİL/<>/> Babadan. )

( [ölüm] Ölünce. İLE/VE/DEĞİL/<>/> Ölmeden önce. )

( Beşer. İLE/VE/DEĞİL/<>/> İnsan. )


- DOĞUŞ ile/ve/<> BİÇİMLENİŞ

( BIRTH vs./and/<> TO SHAPE UP )


- DOĞUŞ ile ORTAYA ÇIKIŞ


- DOĞUŞTAN/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİLİĞİNDEN/LİK


- DOKANIR değil DOKUNUR


- DOKANMAK" değil DOKUNMAK


- DOKTORA "VERMEK" ile/değil DOKTORA VERMEK/YAPMAK


- DOKTRİN değil/yerine/= ÖĞRETİ


- DÖKTÜRMEK ile DÖŞENMEK


- DOKUMA ve/||/<>/>/< OKUMA


- DOKÜMAN[Fr., İng. < DOCUMENT]["DÖKÜMAN" da değil!] değil/yerine/= BELGE


- DOKUNAKLI ile/ve/||/<>/< DÜŞÜNDÜRÜCÜ/DUYGUSAL


- DOKUNARAK ile/ve/değil/yerine/||/<> YOKLAYARAK


- DOKUNMA ve/||/<>/> YOĞRULMA


- DOKUNMAK ile/ve/||/=/<> ANMAK


- DOKUNMAK ile/ve/değil DEĞİNMEK

( Fiziksel. İLE/VE/DEĞİL Zihinsel/kavramsal. | Bağlantı kurmak, ilişkiye geçmek. )


- DOLANAN ile/değil DOLAŞAN


- DOLANDIRMAK ile DOLANDIRMAK

( Üçkağıt. İLE Uzatmak. )


- DOLANDIRMAK ile UZATMAK


- DOLAŞIM ile/değil DOLAYIM


- DOLAŞIYIM" değil DOLAŞAYIM


- DOLAŞMAK ile/ve/değil BAKINMAK

( CEVELÂN ile/ve/değil SEYR )


- DOLAYIM(LI/SIZ) ile DÜŞÜNÜLMÜŞ


- DOLAYISIYLA ile/ve/değil/yerine ARACILIĞIYLA/VESİLESİYLE


- DOLAYISIYLA ile BU/O NEDENLE


- DOLAYISIYLA ile ÖYLE İSE


- DÜŞÜNMEK:
DOLAYLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞRUDAN


- DOLDURMAK ile/ve/<> ŞİŞİRMEK


- DÖLLENME ile MAYALANMA

( ZYGOSIS vs. ZYMOSIS )


- DOLMUŞTA ANLATIRIM ile DOLMUŞ DA ANLATIYOR


- DOLUDİZGİN (İLERLEMEK, YOL ALMAK)


- DOLUP TAŞMAK


- DOMESTİK[İng./Fr. < DOMESTIC/DOMESTIQUE] değil/yerine/= YEREL/İÇ, ÜLKE İÇİ


- DOMİNO ETKİSİ ile/ve/||/<> ZİNCİRLEME ETKİ


- DON-GÖMLEK ([ORTALIKTA] DOLAŞMAK)


- DON-PAÇA ([ORTALIKTA] DOLAŞMAK)


- DONAKALMAK değil/yerine/>< ODAKLANMAK


- DÖNDERMEK değil DÖNDÜRMEK


- DONE ile DONÖR

( veri. İLE Verici. )


- DONE[Fr.] değil/yerine/= VERİ


- DÖNEM ile/ve/||/<>/< DOLAYLILIK


- DÖNEMEÇ NOKTASI değil DÖNÜM NOKTASI


- DONMA ile/değil/yerine KRİSTALİZE OLMA


- DÖNÜP DOLAŞMAK

( Dönüp dolaşıp aynı yere gelmek. Başlanılan noktaya geri dönmek zorunda kalmak. )


- DÖNÜŞTÜRME ile DEVŞİRME


- DOORU/DORU ile/değil DOĞRU

( Çeşitli tonları bulunan kızıl kahve at rengi. YAĞIZ | Bu renkte olan at. | Bu renkte olan. İLE/DEĞİL Kavram ile nesnenin/durumun uyumluluğu. )


- DÖRT AYAK ÜZERİNE DÜŞMEK ile ...


- DÖRT DÖRTLÜK ADAM OLMAK ile/ve KALIBININ ADAMI OLMAK

( Dört unsur ve dört hıltın [bkz. İnsan'da!] en uyumlu ve dengeli bir biçimde biraradalığı. İLE/VE Sözleri ve yaptıklarında tutarlı ve bütünlüklü olmak/davranmak. )


- DÖRT ETRAFI değil/yerine DÖRT BİR YANI/TARAFI


- DÖRT LEVENT değil DÖRDÜNCÜ LEVENT


- DÖRT TARAFI "DENİZLERLE" değil DENİZLE KAPLI


- DOSLUK" değil DOSTLUK


- DOST, ACI SÖYLER değil DOST, ACIYI DA SÖYLEYEBİLİR/SÖYLER


- DOST, ACI SÖYLER değil/yerine DOST, ACIYI, TATLI SÖYLEYEBİLİR/SÖYLEYEBİLENDİR


- DOST:
ACI SÖYLEYEN değil ACIYI, TATLI SÖYLEYEN


- DOST:
KOLAY KAZANILMAZ ve KOLAY KAYBEDİLEBİLİR


- DOSTLARINLA DÜŞMAN OL(MA)MAK/OLABİLMEK ile/||/<> DÜŞMANLARINLA DOST OL(MA)MAK/OLABİLMEK


- DOYA DOYA (YEMEK/İÇMEK, SEVMEK/ÖPMEK)


- DOYMAK ile "KESİLMEK"


- DOYMAK ile "KESİLMEK"


- DOZAJ/DOSAGE[İng.] değil/yerine DOZLAMA/DÜZEM

( Bir bileşiğe ya da bir karışıma girecek madde miktarlarının belirtilmesi. )


- DUALİTE değil/yerine/= EŞLEKLİK/İKİLİK/İKİLLİK/İKİLEM


- DUBLÖR ile/değil DUBLÜR

( Çıkrık. İLE/DEĞİL Büyük perdelerin astarı. )

( Yanlışı. >< Doğrusu. )

( DOUBLEUR avec DOUBLURE )


- DUCT- ile/||/<> -FERENT

( Kanal, iletim yolu. İLE/||/<> Taşıyan, ileten. )


- DUDAK/MİDE ORUCU ile/ve/değil/||/< DİL ORUCU


- DUDAKSIL HARFLER ile/ve YARI DUDAKSIL HARFLER

( B | M | P ile/ve V | F )

( Bugünkü B harfi, Etrüsk abecesinden alınmıştır. )

( B harfi, EYEF'i [OB tamgasını] işaret etmektedir. )

( B: Bel'in simgesi. [B, b] | Bor'un simgesi. [B] | Elektrik alınganlığın simgesi. [B] | Manyetik akı yoğunluğunun(indüklemenin) simgesi. [B] | Temel tanecik fiziğinde, Baryon sayısının simgesi. [B] | Basınç birimi Bar'ın simgesi. [b] | Optik gerilme katsayısı brevster'ın simgesi. [b] | Yüzeyce genleşme katsayısının simgesi. [b] | ...'LI V

M: Baş kuvantum sayısı n = 3 'e karşılık gelen elektron tabakasının simgesi. [M] | Kuvvet momentinin simgesi. [M] | Mach sayısının simgesi. [M] | Madelung sabitinin simgesi. [M] | Milyon anlamındaki Mega [10&sup6;]'nın simgesi. [M] | Kütlenin simgesi. [m] | Manyetik kuvantum sayısının simgesi. [m] | Manyetik momnetin simgesi. [m] | Metrenin simgesi. [m]

P: Basıncın simgesi. [P, p] | Dinamik ağdalılık birimi poiz'in simgesi. [P] | Ettingshausen katsayısının simgesi. [P] | Fosforun simgesi. [P] | Gücün simgesi. [P] | Paritenin simgesi. [P] | Poynting vektörünün simgesi. [P] | Atomda, yörüngesel kuvantum sayısı l = 1 'e karşılık gelen elektron tabakalarının simgesi. [p] | Momentumun simgesi. [p] | Piko [10¯¹2;] 'nun simgesi. [p] | Plank'ın simgesi. [p] | Protonun simgesi. [p, ¦p, 1p¹] | Yarı iletken tipinin [p tipi] simgesi. [p]

İLE/VE

F: Fahrenheit derecesinin simgesi. [ºF] | Faraday sabitinin simgesi. [F] | Farad'ın simgesi. [F] | Flor'un simgesi. [F] | Kuvvetin simgesi. [F] | Coriolis parametresinin simgesi. [f] | Fanning sürtünme katsayısının simgesi. [f] | femto'nun simgesi. [f] | Frekans'ın simgesi. [f] | Odak uzaklığının simgesi. [f] | Yörüngesel kuvantum sayısı l = 3 'e karşılık gelen elektron alt tabakasının simgesi. [f]

V: Elektrik potansiyel farkı, gerilim ve voltajın simgesi. [V] | Hacmin simgesi. [V] | Vanadyum öğesinin simgesi. [V] | Hızın simgesi. [v] )

( HURÛF-İ ŞEFE )


- DUDAKTAN/AĞIZA GİREN ile/ve/<> DUDAKTAN/AĞIZDAN ÇIKAN

( İnsan/kişi, iki dudağı arasındadır.
1. İçeri ne gireceğini [yiyeceğini/içeceğini] bilen.
2. Dışarı ne [söz] çıka(ra)cağını bilen. )

( Dudak ise beşer'i, İnsan yapan/yapabilendir! [Dudağın altı doğadır.[doğanın/düzenin parçasıdır, doğayla ve doğada varolanlarla ortaktır.] )

( İnsan/kişi, yediğini bilen/tanıyan, doğasına uygun olanları dudağından geçirendir/geçirebilendir. )

( BİR ŞEY Kİ...
YAPMASAN DA OLUR! YAPMA!!!

BİR ŞEY Kİ...
SÖYLEMESEN DE OLUR! SÖYLEME!!!

 

BİR ŞEY Kİ...
YEMESEN DE OLUR! YEME!!!

BİR ŞEY Kİ...
İÇMESEN DE OLUR! İÇME!!!
[Özellikle abur-cuburlar, et ve tüm hayvansal ürünler, kahve ve de özellikle sigara gibi...] )


- DUDU DUDU (KONUŞMAK)


- DÜĞÜM ile/ve BOĞUM


- DÜĞÜM ile/değil KÖRDÜĞÜM

( ... İLE/DEĞİL Çözülemeyen, ilmiksiz düğüm. | Çözülmesi hemen hemen olanaksız olan sorun. )


- DÜĞÜMÜ KESMEK ile/değil/yerine DÜĞÜMÜ ÇÖZMEK


- DÜĞÜN-DERNEK


- DÜMDÜZ ile/ve/||/<> TEKDÜZE


- DÜNYA KADINLAR GÜNÜ ve/değil DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ

( Kadının/kişinin "günü" olmaz. Her gün, kadının günüdür! )


- DÜNYA "TİYATROLAR" GÜNÜ değil
DÜNYA TİYATRO GÜNÜ

(

)

( Bu takvimleri, şu html kodlarını kopyalayıp yapıştırarak da istediğiniz yerde yayınlayabilir, kendi takviminizde yer almasını sağlayabilirsiniz...
< iframe src="https://www.google.com/calendar/embed?src=bnu9bqjgmq24m6ciq9cr2q5ne0%40group.calendar.google.com&ctz=Europe/Istanbul" style="border: 0" width="600" height="600" scrolling="no">

< iframe src="https://www.google.com/calendar/embed?src=1khlcjeeql7qblbama2s0h7sk4%40group.calendar.google.com&ctz=Europe/Istanbul" style="border: 0" width="600" height="600" scrolling="no"> )


- DÜNYA VATANDAŞI ile/ve/<> DÜNYA BİREYİ


- DÜNYA VATANDAŞLIĞI ile/ve/||/<>/> EKİN(KÜLTÜR) VATANDAŞLIĞI

( 11. aya kadar. İLE/VE/||/<>/> 11. ay sonrası boyunca. )


- DÜN-YADA değil DÜNYADA


- DÜNYAYA GELMEK/GELDİK değil DÜNYADAN GELMEK/GELDİK


- DÜPEDÜZ


- DÜPEDÜZ ile BASBAYAĞI


- DURAĞIN ORADA ile DURAKTA


- DURAKLAMAK ile/ve/değil DURAKSAMAK


- DURANDA, DÖNEN ile/ve/<> DÖNENDE, DURAN

( Doğa. İLE/VE/<> İnsan/kendi. )


- DUR-DURAK (BİLMEMEK)


- DURMAK ve/<> DURU BAKMAK


- DÜRTMEK ile/değil/yerine UYARMAK


- DÜRÜLÜ-BÜKÜLÜ


- DÜRÜM DÜRÜM (KATLAMAK)


- DURUM/HAL ve/<>/|| GENİŞ/GELECEK ZAMAN


- DURUM/VAZ:
TAHKİKÎ ile/ve/||/<>/> TEVİLÎ


- DURUP DURURKEN (AĞLAMAK, GÜLMEK VS.)


- DÜRZÜ değil/>< DÜRZİ

( Ağır bir hakaret ve küfür sözü olarak kullanılır. DEĞİL/>< Suriye'nin, Havran bölgesinde yaşayan ve kendilerine özgü mezhepleri olan bir müslüman topluluğu. )


- DUŞ ALMAK değil/yerine YIKANMAK


- DÜŞE-KALKA/ÜFTÂN Ü HİZÂN[Fars.] (BÜYÜMEK)

( ÜFTÂN Ü HÎZÂN )


- DÜŞES ile DÜŞEŞ[Fars. DÜ: İki. + ŞEŞ: Altı.]

( Büyük ve önemli bir toprak parçasını yöneten yüksek rütbeli soylu. | Bazı devletlerde prensten sonra gelen en yüksek soyluluk gösteren san. İLE Zarla oynanan oyunlarda, atılan zarlardan her ikisinin de altı benekli olan yüzlerinin üste gelmesi. | Umulmayan iyi bir rastlama. )


- DÜŞMAN ve DELİ ile/değil/yerine/||/>< DOST ve ÂŞIK

( İşine geleni söyler. VE Ağzına geleni söyler. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gerçekleri söyler. VE Gönlünden geçeni söyler. )


- DÜŞMAN/LIK ile/değil/yerine FARKLI/LIK


- DÜSTÛR[Ar.] değil/yerine/= KURAL/ÖKKURAL

( KANUN, KAİDE, KURAL )


- DUŞUMU ALDIM, (...) değil/yerine YIKANDIM / DUŞ ALDIM

( "Ben" ve/ya da "Benim" tanımları/sözcükleri, öteki kişilerden ayırma durumunda kullanılır. "Duşum" diye bir şey olmaz. Yıkanmak ya da "duş almak" diye tanımlayabiliriz. )


- DÜŞÜNCE ve/=/||/<>/< DEVİMİN/HAREKETİN DUYUMU/DUYUMSANMASI


- DÜŞÜNCE ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> DAVRANIŞ/TUTUM ile/ve/||/<> DENEYİM ile/ve/||/<> DEĞER ile/ve/||/<> DİL

( Akıl[doğru bağ/lar] ve ilim ile yapılandırılır. İLE/VE/||/<> Çeşitli fizyolojik ve psikolojik isteklerle ve eğlencelerle doyurulur. İLE/VE/||/<> Çalışarak, iş yaparak, kazanarak ve kazandırarak dengelenir. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )

( Düşünceler, duygulardan önce gelir. )

( %80 İLE/VE/||/<> %20 İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )

( Duygu yok fakat [çeşitli oranlarda/yoğunluklarda] etkisi olabilir. İLE/VE/||/<> Düşünce var. İLE/VE/||/<> Düşünce ve duygu var. İLE/VE/||/<> Öncenin, kendimizin ve başkalarının düşünceleri var. İLE/VE/||/<> Tümü var. )

( Saniyelerde. İLE/VE/||/<> Milisaniyelerde. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )

( Zihnimizin konuşma dili. İLE/VE/||/<> Gövdemizin konuşma dili. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )


- DÜŞÜNCE ile/ve/değil/yerine HESABINI VEREBİLECEĞİN DÜŞÜNCE

( Her düşündüğünü seslendirmemeli/söylememelisin! )


- DÜŞÜNCE ve/||/<>/> KİP


- İNCELİK:
DÜŞÜNCEDE ile/ve/||/<> DUYGUDA ile/ve/||/<> DİLDE

( Derinlik yansıtır. İLE/VE/||/<> Sevgi oluşturur. İLE/VE/||/<> Güven yansıtır. )


- ... DÜŞÜNCELİ DÜŞÜNÜRLER değil ... KABULLÜ DÜŞÜNÜRLER


- DÜŞÜNCEME" değil DÜŞÜNMEK


- DÜŞÜNCENİN, GELİŞİGÜZEL "KULLANILIŞI" ile/değil/yerine/>/>< FELSEFE


- DÜŞÜNDÜREN(/"ÜZEN/KIRAN"):
DÜŞMANIN ...
SALDIRILARI ile/ve/değil/||/<>/< AKIL VE ZEKÂ DIŞI "SÖZ VE DAVRANIŞLARI"


- [ne yazık ki]
DÜŞÜNEMEMEK ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> ADLANDIRAMAMAK/ANLAMLANDIRAMAMAK


- DÜŞÜNENDEN ÜSTÜN OLMAYA ÇALIŞMAK değil DÜŞÜNCENİN ÜSTESİNDEN GELEBİLMEK

( [ne yazık ki] Düşüncenin üstesinden gelemeyen ya da söylenilen söze yanıt veremeyecek olan, düşünenin, söz söyleyenin "üstesinden gelmeye çalışır". )


- DÜŞÜNME ve/||/<>/= AYIRMA


- DÜŞÜNME ile/ve/<> DİL

( Düşünme, sözcüklerle gerçekleşmez. İLE/VE/<> Düşünme, sözcükleri kullanır! )

( Beyin-el ilişkisi ve zihin-dil ilişkisi sürekli akılda tutulmalı! )

( Bir şey ki, söylemesen de olur! SÖYLEME! )

( Düşünme/düşünce, dil kullanımıdır. )

( Kişi, dilinin ardında gizlidir. )

( İNTÂK[< NUTK]: Dile getirme, söyletme. | Akledilen şeyleri idrak etmek. )

( Türk dilinin kökenlerini araştırmanın birinci koşulu, sağlıklı bir dil felsefesi bilgisi edinmek, bu felsefenin ışığında yürümeyi bilmek, araştırılan sorunlara, bu felsefenin yöntemiyle yaklaşmaktır.

Bir topluluğun dilinde, o topluluğun yaşama anlayışını, yaşama biçimini, olaylara, doğaya bakışını yansıtmayan sözcüklerin hepsi yabancı kökenlidir.

Kavramlarını üretirken somuttan soyuta yönelmeyi başaramayan bir toplumun dilinde soyut var olanları içeren sözcüklerin bulunması bir olasılıktan öteye geçemez.

Bir toplumun düşünce ortamında bulunmayan şeyin, kavramı da yoktur.

Kavramlar, düşünsel içeriklerin taşıyıcısıdır.

Dilcinin, bilge olması kaçınılmazdır.

Dilin gerçeğini, ancak bilge dilci kavrayabilir.

Bir aydın, başka dillerden aldığı sözcüklerle düşünemez, üretemez, ancak aktarır, bellekten belleğe gönderir.

Doğal yapısı ağacın yetişmesine elverişli olmayan bir ülkede, orman ürünleriyle ilgili kavramlar üretilebilir mi? Kişi, bilmediği bir nesneye, bildiği bir adı verebilir mi?

Düşünsel alanda yeri olmayan bir kavram içeriğinin sözcüğe girmesi söz konusu değildir.

Soyut var olanlar üretemeyen bir topluluğun dilinde, soyutu yansıtan kavramın yeri yoktur.

Anlamsal içerik, o sözcüğü konuşan topluluğun düşünsel çevresiyle bağlantılıdır.

Bir dille konuşup yazmak, o dili bilmek değildir, önemli[öncelikli] olan, o dille düşünmek, üretmek, düşünsel bir alan oluşturmaktır.

Dilin yüzeysel özelliklerine bakarak kökenine inmeye çalışmak, yanıltıcıdır, saptırıcıdır. Kökte bulunmayan anlamı sözcükte aramak da dil bilincinden yoksunluk demektir.

Dilin ayakta durmasını, yaşamasını, yayılmasını sağlayan, yazıdır.

Dil, insan/kişi ile insan/kişi, dille vardır.

Dili yaşatan, geçmişten geleceğe taşıyan yazıdır. )

( TO THINK vs./and/<> LANGUAGE )


- DÜŞÜNME ile/ve/||/<>/>/< DUYUMSAMA


- DÜŞÜNME =/<> İÇ KONUŞMA

( İKİ BEN: İç konuşma, düşünme.
KONUŞMA: RUBÛBİYET )


- DÜŞÜNME ile/ve/||/<>/> İLERLEME


- DÜŞÜNME ile/ve/değil/||/<>/< VERİ İŞLEME


- DÜŞÜNMEDEN KONUŞMAK ve/ne yazık ki/||/<>/> SONRADAN DÜŞÜNMEK ZORUNDA KALMAK


- DÜŞÜNMEK ve/<>/>/< BOŞ KONUŞMAMAYI BECERMEK

( Düşünmeden konuşmanın cezası, sonradan düşünmeye mahkûm olmaktır. )

( Bir şey ki, yapmasan da olur. YAPMA! Bir şey ki, söylemesen de olur. SÖYLEME! )

( Konuşulacak bir kişi olduğunda, onunla konuşamamak, onu yitirmek demektir. Konuşulamayacak bir kişiyle konuşmaksa sözlerin boşuna harcanması demektir. )

( Bazı şeyleri konuşmuyoruz diye aklımız/sözümüz yok zannedilmesin! )

( TO THINK and/<> MANAGE TO NOT VAIN/WASTE TALKING )


- DÜŞÜNMEK ile/ve/değil/<> DÜŞÜNDÜĞÜNÜ DÜŞÜNMEK


- DÜŞÜNMEK ile/değil GELİŞTİRMEK


- DÜŞÜNMEK/TEFEKKÜR ile/ve ÖLÇÜNMEK/TEEMMÜLL[< EMEL]

( ... İLE/VE Gerek bir olayın sebeplerini daha çok çözümleme ve daha doğru anlamak gerekse bir hareket tarzının sonuçlarını, özellikle de yarar ile sakıncalarını irdelemek amacıyla, oluşmuş/oluşturulmuş 'yargı'nın, eleştirilmek üzere, 'askı'ya alınmasıdır. Aklın benzer addettiği duyuları, dolayısıyla da 'olaylar'ı belirli bir 'kavram şemsiyesi' altında 'düşünmek'tir. O belirli 'kavram' altında düşünülen duyulardan, böylelikle de 'olaylar'dan biriyle karşılaşıldığında 'olay'a denk düşen 'kavram'ı 'akıl'da 'uyandırmak'tır. )

( Fikir yürütme, düşünme. İLE/VE Katlanmalı, iyice, etraflıca düşünme, idrak. )

( Kişi, herşeyin tohumudur. Neyi tefekkür ederse onun tohumudur. )

( Kişiyi kurtaracak ilâçlar, aşk ve düşünmektir. )


- DÜŞÜNMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAZARAK VE YAPARAK DÜŞÜNMEK ve/||/<> DÜŞÜNEREK YAZMAK VE YAPMAK


- DÜŞÜNMENİN/KONUŞMANIN (OLASI) SONUÇLARINI:
"ÖNGÖRMEK" ile/ve/değil/yerine/<> "GÖZE ALMAK"


- [ne yazık ki]
DÜŞÜNMEYEN ile DÜŞÜNEMEYEN ile DÜŞÜNEMİYOR OLMASINA ALDIRMAYAN

( Tutucu. İLE Aptal. İLE Köle. )


- DÜŞÜNMEYİ BECEREMEMEK ve/||/<>/>/< DÜŞÜNMEYİ SEV(E)MEMEK


- DÜŞÜNMEYİ BİLMEMEK ile/ve/<>/= KONUŞMAYI BİLMEMEK

( Düşünmeyi bilmeyen, [sürdürmeyen ve geliştirmeyen] konuşmayı da bilemez! )


- DÜŞÜNSEL ile/ve/<> MANTIKSAL

( INTELLECTUAL vs./and/<> LOGICAL )


- DÜŞÜNSEL ile/ve/||/<> UZAMSAL


- DÜŞÜNÜLEBİLİR ile/ve/||/<> BİLGİNİN KONUSU OL(A)MAMA ile/ve/||/<> DİLE GETİRİLEMEME


- DÜŞÜNÜLEN/DÜŞÜNÜLEBİLİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DÜŞÜNÜLENE/DÜŞÜNÜLEBİLİRE YAKLAŞMAK


- DÜŞÜNÜLMEMİŞ BİLİNEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BİLİNEN


- DÜŞÜNÜLÜR ile/ve/değil/||/<>/< KABUL EDİLİR


- DÜŞÜNÜNCE (YANITLARIM) ile/ve/değil DÜŞÜNDÜKTEN SONRA (YANITLAYAYIM)


- DÜŞÜNÜP TAŞINMAK


- DÜŞÜNÜŞ" ile/ve/||/<> "ELE/DİLE ALIŞ" ile/ve/||/<> "YAKLAŞIM" ile/ve/||/<> "ANLAYIŞ" ile/ve/||/<> "YÖNTEM"


- DÜŞÜP BAYILMAK değil BAYILIP DÜŞMEK


- DÜŞÜP-KALKMAK


- DÜŞ(ÜR)ME ile/değil DEVİRME/DEVRİLME


- DUVARI-DİREĞİ (OLMAK)


- DUYARLIK ile/değil DUYARLILIK

( Duyma/işitme aracının/durumunun/sürecinin ve olanağının var olması ya da sürmesi. İLE/DEĞİL Çevresinde ve odağında olanı saygı, ölçü ve özenle anlamaya[düşünmeye ve sorgulamaya] öncelik verme çabası. )


- DUYARLILIK = HASSASİYET = SENSIBILITY[İng.] = SENSIBILITÉ[Fr.] = SENSIBILITÄT, SINNLICHKEIT[Alm.] = SENSIBILIDAD[İsp.]


- DUYARLILIK" ile "YUMUŞAK KARIN"


- DUYGU ile/değil ÇAĞRIŞIM


- DUYGULARA BAŞVURMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
TEHDİT ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> ÖNYARGILI DİL ile/ve/||/<> MAZERET

( ARGUMENT FROM FORCE vs./and/||/<> ARGUMENT TO PITY vs./and/||/<> PREJUDICIAL LANGUAGE vs./and/||/<> FALLACY OF SPECIAL PLEADING )


- DUYGUSAL DÜŞÜNMEK değil DÜŞÜNMEK


- ... DUYGUSU ile/değil/yerine/>< ... DÜŞÜNCESİ VE DUYGUSU


- DUYMAK/DUYUMSAMAK ile/ve/||/<>/< ÖNEMSEMEK


- DUYU/HİS ile/ve/<> DEĞER


- DUYU/HİS ile/ve/değil/||/<>/< BELLEK KAYDI


- DUYULAR ile/ve/<>/değil FARKINDALIK

( [not] SENSES vs./and/<>/but AWARENESS )


- DÜYÜM değil DÜĞÜM


- DÜYÜN değil DÜĞÜN


- DUYURMAK ile/ve/değil DİNLETMEK


- DUYURUMUZA/DAVETİMİZE:
"GERİ DÖNÜŞÜMLER OLUYOR" değil "GERİ DÖNÜŞLER OLUYOR"


- DUYUSAL["SENSÜEL" değil!] = HİSSÎ = SENSITIVE[İng.] = SENSITIF[Fr.] = SENSITIV, EMPFINDLICH[Alm.] = SENSITIVO[İsp.]


- DÜZ ANLAM ile TERS ANLAMLANDIRMA


- SÖZ:
DÜZ ile/ve/||/<> ETKİ ile/ve/||/<> EDİM


- DÜZ YAZI ile DANS

( Yürümeye benzetilebilir.[Kendi dışında bir amacı vardır.] İLE Şiire benzetilebilir.[Amacı, kendidir.] )


- DÜZELSİN/DÜZELTİN/DÜZELTELİM ile/ve/değil/yerine DÜZELTİYORUM(DEĞİŞİME ŞİMDİ/ŞU AN BAŞLIYORUM!)


- DÜZELTME ile/ve/değil/<>/> GELİŞTİRME


- DÜZELTME ile (")ÜTÜLEME(")


- DÜZELTME ile/değil/yerine ZENGİNLEŞTİRME


- DÜZEN-TAKAN (SAĞLAMAK)


- DÜZEN ile/ve "DÜZENSİZ" DÜZEN


- DÜZEN ile/ve KAVRAM

( Örgütlenmiş bir bütünlüğü oluşturacak biçimde karşılıklı olarak birbirine bağlı maddî ya da maddî olmayan unsurların tamamı. İLE/VE ... )

( SYSTEM vs./and CONCEPT )


- DÜZEN ile/ve/değil/||/<>/< ÖRÜNTÜ


- DÜZENLEME ile TOPARLAMA

( TO ORGANIZE vs. SUMMARIZE )


- DÜZENLEYİCİ KAVRAMLAR ile/ve/<> VAROLUŞSAL KAVRAMLAR

( ORGANIZER/REGULATOR CONCEPTS vs./and/<> ONTOLOGICAL CONCEPTS )


- DÜZENLİ/LİK ile/ve/<> BÜTÜNLÜK/LÜ/LÜK


- DÜZENSİZLİK İÇİNDE/Kİ DÜZEN ile/ve DÜZEN İÇİNDE/Kİ DÜZENSİZLİK

( REGULARITY IN DISORDER vs./and DISORDER IN REGULARITY )


- DÜZENSİZLİK ile/ve/değil/||/<>/< ÖLÇÜLEMEZLİK/HESAPLANAMAZLIK


- ... değil DÜZTABAN


- EBAD-I SELÂSE değil/yerine/= ÜÇ BOYUT


- EBED ile/değil SONRA


- ... değil EBEGÜMECİ


- E-CEL değil ECEL


- ECİRGAT ile AMELE


- ECİŞ-BÜCÜŞ


- ECT-/ECTO- ile/||/<> -ECTASİA/-ECTASİS ile/||/<> -ECTOMİZE ile/||/<> -ECTOMY ile/||/<> -CENOSİS ile/||/<> -STEREİSİS ile/||/<> ECTRO-

( Dış, dışta, olmaksızın. İLE/||/<> Dilatasyon, genişleme. İLE/||/<> Eksizyondan uğrama. İLE/||/<> Cerrahi olarak çıkarma. İLE/||/<> Akıntı, cerrahi olarak çıkarma. İLE/||/<> Bir bölümün cerrahi olarak çıkarılması, eksiklik. İLE/||/<> Doğuştan, konjenital olarak eksik. )


- ED ile ED
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( İşlenmiş, üretilmiş herhangi bir şey. [Süslü bir kumaş ya da benzerleri.] İLE İyiye işaret olan herhangi bir şey. )


- EDÂ ile EDÂ

( Davranış, tavır. | Naz, işve. | Anlatış yolu. İLE Verme, ödeme. | Namazı kılma, yerine getirme. )


- EDÂLI-İŞVELİ


- EDATLAR/HURÛF:
(HURÛF-U) ATIF ve/||/<> (HURÛF-U) CER ve/||/<> (HURÛF-U) ŞART

( VE | FA[Ar.]/FAYI[Ar.] | SÜMME(SONRA) | BEL[FAKAT, ANCAK, BİLÂKİS] | LÂKİN | EV(YA DA)
ve/||/<>
BA[İLE] | ALÂ[ÜZERİNDE] | İLÂ[...YA KADAR]
ve/||/<>
İN[EĞER] | İZÂ[O/NE ZAMAN Kİ] )

( DES PARTICULES: DES PARTICULES ATTRIBUTIVES avec PARTICULES CREANT RELATION DU GENITIF avec DES PARTICULES CONDITIONNELLES )


- EDAT/ZARF/ADPOSITION(PREPOSITION / POSTPOSITION) değil/yerine/= İLGEÇ/BELİRTEÇ(ADVERB) [dilbilgisinde]


- EDEB ve/<>/= DİL

( BREEDING and/<>/= LANGUAGE )


- EDEB ile/ve/<> HAYÂ

( : ZİNNÛREYN )


- EDEB ile/ve USÛL


- EDEBÎ (OLAN) ile/ve/||/<>/>/< EBEDÎ (OLAN)


- EDEBİ ile EBEDİ


- EDEBİYAT[Ar.] ile YAZIN


- EDENLİ EDİLGEN ile EDENSİZ EDİLGEN

( PERSONAL PASSIVE vs. IMPERSONAL PASSIVE )


- [ne yazık ki]
EDEPSİZ ile/değil/yerine/>< EDEPLİ

( Bildiği sözcükler kadar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bilmediği sözcükler kadar. )


- EDEPSİZLİK" ile/değil/yerine COŞKU


- EDİLGEN ile/ve/değil/||/<>/< ETKİN OL(A)MAYAN


- EDİLGEN ile ETTİRGEN

( PASSIVE vs. CAUSATIVE )


- EDİLGEN ile GAİB


- EDİLGİN = MÜNFAİL = PASSIVE[İng.] = PASSIF[Fr.] = PASSIV[Alm.] = PASSIVUS[Lat.] = PASIVO[İsp.]


- EDİMSELLİK ve/||/<>/> OLUMSUZLAMA


- EDİSYON/EDİT yerine DÜZENLEME


- EDİT ETMEK değil/yerine/= DÜZENLEMEK


- EFENDİSİ ve/||/<>/< KÖLESİ

( Bilginin. VE/||/<>/< Çalışmanın. )


- EFENİM" değil EFENDİM


- EFİL EFİL (ESMEK)


- EFSANE[Ar.] değil/yerine/= GÜZELLEME


- EFSANE değil/yerine/= SÖYLENCE


- EFTEN-PÜFTEN (KONULARA DEĞİNMEK/TAKILMAK)


- EGALE[Fr. < ÉGALE | İng. < EQUAL] ile ANGAJE/ENGAJE[Fr./İng. < ENGAGÉ]

( Her ne kadar "yinelemek/tekrar" olarak bilinse ve kullanılsa da "eşitlemek/eşit değer" köküyle düşünmek ve anlamak gerekir. İLE Bağlamak, bağlanmak, ilişkilenmek, yer tutmak, işe almak/girmek. )


- EGEMEN ile/değil/yerine YAYGIN


- EĞEREK-BÜKEREK (SÖYLEMEK/ANLATMAK)


- EĞİLMEK["EYİLMEK" değil!] ile "EĞİLMEK"

( Fiziksel. İLE Yönelmek. )


- EĞİP BÜKME


- EĞİTİLMİŞ/LİK ile/ve/||/<>/< ADANMIŞ/LIK


- EĞİTİM ile/ve/||/<> GÖRGÜ


- EĞRİ-BÜĞRÜ(İVİCAÇLI)

( A'VEC )


- EĞRİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;&lt;/>/< DOĞRU

( Doğrulabilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Eğrilebilir. )

( Ne "eğriler", doğrula; ne "doğrular", eğrile. )

( Oturalım. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Konuşalım. )


- EĞRİSİ/YLE DOĞRUSU/YLA


- EHVEN-İ ŞER[Ar.] değil/yerine/= KÖTÜNÜN İYİSİ


- EK

( AFFIX )


- EK ile/ve/<> İÇEK

( ... İLE/VE/<> Bazı dillerde, sözcük kökünün içine giren ek.[Arapça'da: Münteşir, intişar gibi.] )


- EK ile/ve/değil İKİNCİL


- EK ile KÖK

( ADDITIONAL vs. ROOT )


- EK ile/ve/<> ÖRNEK


- EK ile ZAM


- EKİP ve/||/<>/> BİÇMEK


- EKMEK/EKİP ile/ve/||/<> DİKMEK[< TİKMEK]

( Tohum, ekilir. İLE/VE/||/<> Ağaç, dikilir. )


- EKLEKTİK değil/yerine/= DERLENMİŞ


- EKLEMEK ile/ve YÜKLEMEK

( TO ADD vs./and TO LOAD )


- EKLENEBİLİR/LİK ile/ve/değil/||/<> EKLEMLENEBİLİR/LİK


- EKLER:
ADDAN AD YAPMA ile/ve/||/<> EYLEMDEN AD YAPMA ile/ve/||/<> ADDAN EYLEM YAPMA ile/ve/||/<> EYLEMDEN EYLEM YAPMA

( - Addan ad yapma ekleri
-aç / -eç
-ak / -ek
-al / -el
-an / -en
-ar / -er
-ay / -ey
-ca / -ce / -ça / -çe
-cağız / -ceğiz
-cak / -cek / -çak / -çek
-cı / -ci / -cu / -cü / -çı / -çi / -çu / -çü
-ciğaz / -ciğez / -cuğaz / -cüğez
-cık / -cik / -cuk / -cük / -çık / -çik / -çuk / -çük
-cı / -ci / -cu / -cü/ / -çı / -çi / -çu / -çü / -cılayın / -cileyin
-cm / -cin / -cun / -cün / -çın / -çin / -çun / -çün

-dam / -dem / -tam / -tem
-daş / -deş / -taş / -teş
-dmk / -dirik / -duruk / -dürük
-ga / -ge
-gan / -gen
-k
-l
-lak / -lek
-layın / -leyin
-lı / -li / -lu / -lü
-lık / -lik / -luk / -lük
-m
-man / -men
-msı / -msi / -msu / -msü
-mtırak
-ncı / -nci / -ncu / -ncü
-rak / -rek
-sal / -sel
-sı / -si / -su / -sü
-sıl / -sil / -sul / -sül
-sız / -siz / -suz / -süz
-şar / -şer
-şın / -şin
-t
-tı / -ti / -tu / -tü
-z

- Addan eylem yapma ekieri
-a- / -e-
-al- / -el-
-ar- / -er-
-da- / -de- / -ta- / -te-
-ı- / -i- / -u- / -ü-
-k-
-kır- / -kir- / -kur- / -kür-
-1-
-la- / -le-
-lan- / -len-
-laş- / -leş-
-msa- / -mse-
-r-
-rga-
-sa- / -se-
-sı- / -si- / -su- / -sü-

- Eylemden ad yapma ekleri
-a / -e
-acak / -ecek
-acan / -ecen
-aç / -eç
-ağan / -eğen
-ak / -ek
-al / -el
-alak / -e/ek
-alga / -elge
-am / -em
-amaç / -emeç
-amak / -emek
-an / -en
-anak / -enek
-ar / -er
-ası / -esi
-ay / -ey
-az / -ez
-ca / -ce
-cak / -cek

-dık / -dik / -duk / -dük / -tık / -tik / -tuk / -tük
-ga / -ge / -ka / -ke
-gıç / -giç / -guç / -güç
-gm / -gin / -gun / -gün / -km / -kin / -kun / -kün
-ı / -i / -u / -ü
-ıcı / -ici / -ucu / -ücü
-ış / -iş / -uş / -üş
-k
-1
-m
-ma / -me
-maca / -mece
-maç / -meç
-mak / -rnek
-man / -men
-maz / -mez
-mık / -mik / -muk / -mük
-mış / -miş / -muş / -müş
-n
-nç
-ntı / -nti / -ntu / -ntü
-r
-sal / -sel
-t
-tay
-tı / -ti / -tu / -tü
-v
-z

- Eylemden eylem yapma ekieri
-ala- / -ele-
-ar- / -er-
-dar- / -der-
-dır- / -dir- / -dur- / -dür-1 -tır- / -tir- / -tur- / -tür-
-ga / -ge
-ı- / -i- / -u- / -ü-
-k-
-l-
-ma- / -me-
-msa- / -mse-
-n-
-p-
-r-
-ş-
-t-
-z-
)


- EKMEĞİN:
"KÖŞESİ" değil UCU


- EKMEK PARASI ile ÇORBA PARASI

( Kim kazanmasın, bir ekmek parası
Dostunun yüzkarası, düşmanının maskarası...

M. Âkif Ersoy )


- EKMEK ile EKMEK

( Undan yapılan yiyecek. İLE Bir tohumu/bitkiyi toprağa gömmek/dikmek. )


- EKMEK ve/||/<> KÂĞIT

( Gövdenin beslenmesinde. VE/||/<> Zihnin/gönlün beslenmesinde. )


- EKO/AKS/AKSİSEDÂ/İNİKÂS[Ar. < AKS (çoğ. İN'İKÂSÂT)] değil/yerine/= YANKI/YANSI

( Işığın, parlak bir yere çarpıp geriye doğru yön değiştirerek kaynağını göstermesi. | Tepke. )


- EKSEN/MİHVER[Ar. çoğ. MAHÂVİR] ile/<> ORTAY

( Bir cismi, iki eşit parçaya bölen, gerçek ya da sanal çizgi. | Üzerinde bir pozitif yön varsayılan sonsuz doğru. | Dingil. İLE/<> [mat.] Bir düzlem şeklin aynı yöndeki koşut tüm kirişlerini eşit parçalara bölen çizgi. | Bir uzayı, bir yüzeyi, iki eşit parçaya bölen çizgi/düzlem. )

( MİHVER ile/<> ... )


- EKSİK-GEDİK (GİDERMEK)


- EKSİK ile YARI/M


- EKSİK/LİK ile/değil/yerine FARKLI/LIK


- EKSİK/LİK ile/ve/değil/yerine ÖRTÜK/LÜK


- EKSİKLİKLERİN:
KABULÜ değil/yerine/>< GİDERİLMESİ


- EKSİKSİZLİK = PERFECTION[İng., Fr.] = VOLLKOMMENHEIT[Alm.] = PERFECTIO[Lat.]


- EKSTRA/DAN ile FAZLA/DAN


- EKSTREM[İng., Fr. < EXTREME] değil/yerine/= UC/AŞIRI/SIRADIŞI


- EKZOZ değil EGZOZ


- EL ATMAK ile ELE ALMAK


- EL-AYAK (ÇEKİLİNCE)


- EL BEBEK, GÜL BEBEK (BAKMAK, YETİŞTİRMEK)


- EL DELİSİ ile/ve/||/<>/> EV DELİSİ


- EL, ELDEN ÜSTÜNDÜR ile DİNSİZİN HAKKINDAN İMANSIZ GELİR


- EL ELE, GÖZ GÖZE


- EL ELE TUTUNMUŞ değil EL ELE TUTUŞMUŞ


- EL ELE (VERMEK)


- EL-ENSE (ÇEKMEK/YAPMAK)


- EL-ETEK (ÇEKMEK)


- EL-KOL (HAREKETİ)


- EL-PENÇE (DİVÂN)


- EL YAZISI ile RİKA[Ar.]

( ... İLE Arap harflerinin en çok kullanılan el yazısı biçimi. )


- EL ve/||/<> DUDAKLAR

( Eller, zihnin/beynin uzantısıdır. VE/||/<> Kişi/kişi, iki dudağında saklıdır.[1- Ne girmeyeceğini[Beslenme!]; 2- Ne çıkmayacağını[dilini/sözünü!] bilmelidir!] )


- EL ile EL

( Parmakların bulunduğu örgen. İLE Yabancı. )


- EL-ÂLEM


- ELASTİK/ELASTIC[İng.]/ELASTISITE ile ESNEK/LİK


- ELBETTE ile/ve/||/<> GÖRÜNDÜĞÜ/BİLİNDİĞİ GİBİ


- ELBİSE[Ar.]/URBA[İt.] değil/yerine/= GİYECEK/GİYSİ


- EL-BURHÂN ile CEDEL ile HATÂBE(T) ile ŞİİR ile MUĞÂLATA/SAFSATA

( İspat. Kesin sonuç olmak amacıyla kesinlik taşıyan öncüllerden oluşturulan kıyas. İLE Diyalektik. Yaygın olarak bilinen önermelerden oluşan kıyas. İLE Retorik. Güvene bağlı olarak kabullenilen(makbûlât) önermelerden oluşan kıyas. İLE Poetik. İnsan ruhunu mutluluğa ya da mutsuzluğa yöneltici etkisi olan önermelerden oluşan kıyas. İLE Sofistik. Gerçeğe benzer ya da yaygınlık kazanmış yalan ya da kuruntudan oluşan önermelerden oluşan kıyas. )

( Safsata Türleri )


- ELÇİ/HABERCİ değil/yerine/= ULAK


- ELDE AVUÇTA (KALMADI)


- ELDE EDERSEK["ELDE EDİNİRSEK" değil!] ile EDİNİRSEK


- ELDE EDİNEBİLMEK İÇİN değil ELDE EDEBİLMEK İÇİN


- ELDE ETMEK ile/ve/değil EDİNMEK


- ELDE ETMEK ile/değil/yerine EDİNMEK


- ELDE ETMEK ile/değil/yerine GERÇEKLEŞTİRMEK


- ELDE ETMEK ile NEDEN OLMAK


- ELDE ETMEK ile/değil/yerine YAŞAMAK


- ELDEN-AYAKTAN (DÜŞMEK)


- ELDEN-AYAKTAN DÜŞMEK ile ELİNİ-AYAĞINI ÇEKMEK


- ELDEN ELE (VERMEK)


- ELE ALMAK ile SUNMAK


- ELE "GEÇİRME" ile "EL KOYMA"


- ELE "GEÇİRMEK" ile/değil/yerine "ELDE ETMEK"


- ELE GÜNE REZİL OLMAK değil İL'E(DEVLET'E) KÜN'E(HALK'A) REZİL OLMAK


- ELE-GÜNE ... değil İL'E(DEVLET'E)-KÜN'E(TOPLUM'A) ...


- ELE-AVUCA (SIĞMAMAK)


- ELEKTRİKLERİ/IŞIKLARI KAPATMAK fizik ELEKTRİĞİ KESMEK/IŞIĞI KAPATMAK

( Elektriğin ve ışığın, çoğulu olmaz! )


- ELEM-KEDER


- FELSEFE:
ELEŞTİREL ile/ve/<> YARATICI ile/ve/<> ETKİN


- YAKLAŞIM/YORUM:
ELEŞTİREL ile/değil/yerine/>< ENTELLEKTÜEL


- ELEŞTİRİ:
REDDETMEK değil/yerine/>< GÖZDEN GEÇİRMEK


- ELEŞTİRİ/TENKİD:
OLUMSUZ/MENFÎ ile/değil/yerine/>< OLUMLU/MÜSPET


- ELEŞTİRİ ile "ALT-ÜST ETME"


- ELEŞTİRİ ile/ve/<>/> ÇOĞALMA

( Eleştiril(e)meyen şey, çoğal(a)maz. )


- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/<>/> DAYANIŞMA


- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞİNİ


- ELEŞTİRİ ile "DİL UZATMA"


- ELEŞTİRİ ile/değil/yerine/< GERİBİLDİRİM


- ELEŞTİRİYİ "SAĞLAMAK/SAĞLAYAN" değil ELEŞTİRİYE NEDEN OLMAK/OLAN


- ELEVATÖR/ELEVATOR[İng.]/MANİVELA[İt. < MANOVELLA] değil/yerine/= KALDIRAÇ

( Bir ucunun bağlı bulunduğu bir nokta çevresinde dönen kol. | Kaldıraç. )


- ELİ-AYAĞI (KARIŞMAK)


- ELİ-KOLU (BAĞLI KALMAK)


- ELİBBÂ[Ar. < LEBÎB] ile ELİFBÂ/ELİFBE[Ar.]

( Akıllı, olgun, kâmil kişiler. İLE 33 harften oluşan Osmanlı abecesi. | Bir şeyin başlangıcı. | Bir örgü motifi. )


- ELİF:
GÖVDE değil AKIL


- ELİF:
İBTİDÂ[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİVÂ[Ar.] ile/ve/||/<> İNFİRÂD[Ar. < FERD] ile/ve/||/<> İNKITÂ[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİĞNÂ[Ar.] ile/ve/||/<> ÜLFET[Ar.]


- ELİF ile ELÎF[< ÜLFET]


- |(ELİF) ile ÖTEKİ HARFLER

( Harflerle birleşmez. İLE ... )

( Harfleri okutur. İLE ... )


- ELİM, AYAĞIMA DOLAŞTI değil ELİM, AYAĞIMA DOLANDI


- ELİMGA ile YAZMAN/KÂTİP
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Hakanın mektuplarını Türk yazısıyla yazan yazman. İLE ... )


- ELİMİNE[Fr.] (ETMEK) ile A LIMINE[Lat.]

( Elemek, ayıklamak. İLE Eşikten doğru. | Önyargıyla, kestirmeden. | Konunun/sorunun özüne, işin aslına bakmaksızın. )


- ELİN KİRİ ile/ve/||/<>/>/< KALBİN KİRİ

( Sabun ile su temizler. İLE/VE/||/<>/>/< Dost ile sohbet temizler. )


- ELİNE SAĞLIK ile/ve ELLERİN DERT GÖRMESİN!


- ELİNİ ETEĞİNİ (ÇEKMEK)


- ELİNİN KÖRÜ değil/< ÖLÜNÜN GÛRU(MEZARI)[Fars.]


- [ne yazık ki]
!ELİT/İST değil/yerine/= SEÇKİN/Cİ


- ELLİ BİN ile/değil YEDİ BİN


- 57.Cİ ALAY değil 57. ALAY

( Hem nokta koyup hem de -ci eki getirilmez! )

( )


- ELZEM[Ar.] değil/yerine VAZGEÇİLMEZ


- EM- ile/||/<> -EMİA/-AEMİA ile/||/<> AP-/APO-/APH- ile/||/<> HEM-/HEMA-/HEMAT-/HEMATA-/HEMATO-/HEMO- ile/||/<> SANGUİ-/SANGUİN- ile/||/<> -PLASMİA ile/||/<> THROMB-/THROMBO-

( Kan. İLE/||/<> Kan, kanla ilgili durum. İLE/||/<> Kan. İLE/||/<> Kan, kanla ilgili. İLE/||/<> Kan. İLE/||/<> Kan plazmasının özel bir durumu ile ilgili. İLE/||/<> Pıhtı ya da trombusla ilgili. )


- E-MAIL yerine E-POSTA


- EMÂNETİ:
TESLİM ETMEK ile/ve/değil/<> TEVDÎ ETMEK


- EMÂRE[Ar.] ile ALÂMET[Ar.]

( Belirti, iz, ipucu. İLE Belirti, işaret, iz, nişan. | Büyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan nesne. )


- EMÂRE ile EMMÂRE


- EMÂRE[Ar.] ile/ve/||/<> ESAM/E[< ESÂM/İ / İSİMLER][Ar.]

( Belirti. İLE/VE/||/<> Adlar/isimler. )


- EMÂRE ile REMZ


- [ E = mc² ]
"EM, CE(KARE)" değil ME, CE(KARE)


- EMEK ve/||/<> SEVİNÇ


- EMEK ve/<> YAŞATMAK


- EMEL/GÂYE[Ar.] değil/yerine/= İSTEK/UMUT/ÜMİT/ÜLKÜ


- EMİN[Ar.] değil/yerine/= GÜVENLİ


- EMİR VERMEK ile/ve/değil/yerine/>/< DOĞRUDAN SÖYLEMEK


- EMİR ile/değil KOŞUL


- EMİR[Ar.] değil/yerine/= BUYRUK/BUYURU


- EMİR[Ar.] değil/yerine/= BUYRUK/KOMUT

( Askerlere, izcilere, öğrencilere, gövde eğitimi çalışmalarında ya da bir tören sırasında, bir durumdan başka bir duruma geçmeleri için bildirilen/söylenilen söz. )


- EMİR ile/ve/||/<>/< CEBİR


- EMİR ile/ve/değil/<> DEVİR


- EMİR ile EMİR

( Buyruk. | Bir orundan öbürüne geçerken, görevliye verilen belge. İLE Araplarda ve öteki müslüman ülkelerde bir kavim, kent ya da ülkenin başı. )


- EMİR ile/ve/değil GİZİL EMİR


- EMOJİ/SMILEY[İng.] değil/yerine/= DUYGUCUK


- EMPATİ[İng. < Yun. EM-PATHY] yerine EŞDUYUM/DUYGUDAŞLIK


- EMPOZE (ETMEK) değil/yerine/= DAYATMAK


- EMSÂL ile NUMUNE

( BENZER ile ÖRNEK )


- EN ANLAMLI YEMİN ile EN BÜYÜK İNTİKAM ile EN ADİ SÖZ ile EN İYİ YANIT

( Söz vermek. İLE Affetmek. İLE "Seni hiç sevmemiştim." İLE Gülüp geçmek. )


- EN AZA İNDİRGEMEK değil EN AZA İNDİRMEK


- EN AZINDAN ile ile NEYSE Kİ ...


- EN AZINDAN ile BAŞLANGIÇ OLARAK


- EN AZINDAN ... değil EN AZ ...


- EN BAŞLANGIÇTA ile/değil (EN) BAŞINDA


- EN) BAŞTAN ile/değil (EN) BAŞINDAN


- EN BÜYÜK ile/ve/değil/yerine/||/<> TEK


- EN DAYANILMAZ/LAR

( * EDEPSİZLİK )

( * DENSİZLİK )

( * PATAVATSIZLIK )

( * İŞGÜZARLIK )


- EN DORUK/ZİRVE değil DORUK/ZİRVE


- EN İYİ ile/ve/<>/>< EN KÖTÜ

( Çalışmaz. İLE/VE/<>/>< İşlemez. )

( Ümit et! İLE/VE/<>/>< Hazırlıklı ol! )

( Not works. VS./AND/<>/>< Not runs. )

( THE BEST vs./and/<>/>< THE WORST )


- EN KESTİRME YOL, BİLDİĞİN YOLDUR ile/ve/||/<> BİLDİĞİN CEHENNEM. BİLMEDİĞİN CENNETTEN İYİDİR


- EN KÖTÜ KARAR ...

( KARARSIZLIKTAN DAHA İYİDİR )


- EN KÖTÜ/LER

( Kişinin başına gelebilecek en kötü şey,
başına gelenin en kötü şey olduğunu anlayamamasıdır. )


- EN ÖNEMLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRİNCİ


- EN ÖNEMLİ/LER ve/ya da OLMAZSA OLMAZ/LAR

( KULLANILAGELENLER [DRIVEN/USEFUL]

( 1.) SAĞLIKÖZGÜRLÜK [HEALTHFREEDOM] )

( 2.) ZAMAN ve ENERJİ [TIME & ENERGY]

( 3.) BİLGİ ve FARKINDALIK [INFORMATION & AWARENESS] )

( UYGULANAGELENLER [APPLIED/PRACTICAL]

( 1.) DOĞA ve DOĞALLIK [NATURE & NATURALNESS] )

( 2.) UYUM ve BÜTÜNLÜK [HARMONY & INTEGRITY] )

( 3.) GELİŞİM ve DEĞİŞİM [PROGRESS/DEVELOPMENT & ALTERATION/CHANGING] )

( "EĞER"SİZ, "ÇÜNKÜ"SÜZ, "AMA"SIZ; "KARŞIN/RAĞMEN"Lİ SAYGI VE SEVGİ! )

( Sevgi, hiçbir zaman durmaz ve dinlenmez. )

( Sevgide, "bir" bile yoktur, "iki" nasıl olabilsin? )

( SEVGİ: BÜTÜNÜN DUYUMU )

( İVAZSIZ, GARAZSIZ, ÇIKARSIZ, AİDİYETSİZ, SAHİPSİZ SEVGİ )

( Gelişim ve Değişim, ani ve süreksiz adımlarla gerçekleşir. )

( UNCONDITIONAL RESPECT & UNCONDITIONAL LOVE [WITHOUT "IF", "BECAUSE", "BUT"] )

( While love will never stops or rest.
In love there is not the one even, how can there be two? )

( THE MOST IMPORTANT/S
CONDITIO SINE QUA NON
DRIVEN/USEFUL vs./or APLLIED/PRACTICAL
INFORMATION & AWARENESS )


- EN OPTİMAL değil OPTİMAL ya da/daha iyisi/Türkçe'si EN ÇOK/YÜKSEK (SEVİYEDE)


- EN SEVMEDİĞİM (ŞEY) ile/değil/yerine PEK/HİÇ SEVMEDİĞİM (BİR ŞEY)


- EN ... değil/yerine DAHA ...

( "Ya, ya da" düşüncesi/zannı/yüklemesi. DEĞİL/YERİNE "Hem, hem de | Ne, ne de" düşüncesiyle/mantığıyla. )

( Durağan. DEĞİL/YERİNE Hareketli. )

( Yapay. DEĞİL/YERİNE Doğal. )

( Sahte. DEĞİL/YERİNE Gerçek. )

( Konfor temelli/odaklı. DEĞİL/YERİNE Yaşam temelli/odaklı. )

( İnorganik. DEĞİL/YERİNE Organik. )


- EN ile/ve/||/<> TAM


- EN ... değil/yerine YETERİNCE ...


- ENCÂM[Ar.] ile/ve/<>/> SERENCÂM[Fars.]

( Son, nihayet. İLE/VE/<>/> Bir işin sonu. | Başına gelen. | Olay/vak'a. )


- EN-DAM


- ENERJİ" ile/değil EMEK


- ENFÜSÎ[Ar.]/SÜBJEKTİF[Fr./İng.] değil/yerine/= ÖZNEL


- ENGEL/EMİR değil (KAVRAMSAL) OLUMSUZLUK BELİRTİMİ


- ENGEL OLMAK ile ARAYA GİRMEK


- ENGEL OLMAK değil/yerine TEŞVİK ETMEK


- ENGEL/SORUN ile/değil/yerine ARA/DİNLENME NOKTASI/VESİLESİ


- ENGEL değil/yerine/>< DEVRİM

( Boş konuşan kişiler arasında, dilsizlik(susmak), engel değil devrimdir. )


- [hem, ne] ENGEL ile/ve/değil/yerine/hem de/ne de/||/<>/> KAYNAK

( [hem, ne] Kendimizden başka yoktur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/HEM DE/NE DE/||/<>/> Kendimizden başka yoktur. )


- ENGEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLANAK


- ENGELLEYİCİ ile/ve/değil/yerine/<> ÖNLEYİCİ


- ENİNDE-SONUNDA[değil ÖNÜNDE-SONUNDA] ile ENİNE BOYUNA


- ENİNDE SONUNDA değil ÖNÜNDE SONUNDA


- ENİNE BOYUNA (DÜŞÜNMEK, DEĞERLENDİRMEK)


- ENİS ile/ve/||/<> KURBİYET


- ENKAZ[Ar.] değil/yerine/= YIKINTI/ÇÖKÜNTÜ/KALINTI


- ENSE YAPMAK ile ENSELENMEK


- ENSELEMEK" ile "TEPELEMEK"


- ENTER-/ENTERO- ile/||/<> COL-/COLİ-/COLO- ile/||/<> İLE-/İLEO-

( Bağırsak. İLE/||/<> Kalın bağırsak/kolon (ile ilgili), kolonik. İLE/||/<> İnce bağırsağın son bölümü ile ilgili. )


- ENTERESAN[Fr. INTÉRESSANT / İng. < INTERESTING] değil/yerine/= İLGİNÇ


- ALAKADAR/ENTERESE ETMEK/EDEN/ETMEZ değil İLGİLENDİRMEK/İLGİLENDİREN/İLGİLENDİRMEZ


- ENTERNASYONAL değil/yerine/= ULUSLARARASI


- ENTİVİ değil NE-TE-VE NTV


- EPİGRAF değil/yerine/= TANIMLIK


- EPİLOG değil/yerine/= SONDEYİŞ


- EQUUS ile AEQUUS

( At. İLE Düz, yatay, eşit; uygun, elverişli, dost, haklı, haktanır; sakin. )

( Pegaus'a işaret eder. İLE İnsana işaret eder. )


- ERDEM ile/ve/||/<> ÖVGÜ


- EREK = GAYE = PURPOSE, END[İng.] = FIN[Fr.] = ZWECK[Alm.] = FINIS[Lat.] = TELOS[Yun. < TELEUTE]


- ERGEN ile ERKEN


- ERİN ve ERİŞKİN ile/ve/||/<>/> ERGİN

( 13-15 yaş civarına gelmiş, bülûğa ermişler. VE 18-21 yaşlarını doldurmuşlar. İLE/VE/||/<>/> İhtiyârını devrede tutanlar, nelere, ne kadar HAYIR! diyeceğini ve istencini/irâdesini neye, ne kadar yönelteceklerini bilenler/uygulayanlar. )


- ERİNÇ/HUZUR ve/||/<> BARIŞ

( İç/içte. VE/||/<> Dış/dışta. )


- ERİNÇ ile ERİNÇ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Belki de. İLE Huzur, rahatlık, mutluluk. )


- ERİNMEK ile UTANMAK


- ERK ile ERKE


- ERKEK değil/yerine ERİL


- ERKEN KALKAN YOL ALIR ile ACELE GİDEN, ECELE GİDER


- ERKEN ile ERKİ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- ERKEN ile/ve/<>/değil/yerine ZAMANSIZ


- ERKENDEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/> GENÇ YAŞTA


- ERKEN/DEN ... ile/değil/yerine ZAMANINDA/SAATİNDE ...


- ERMENİCE ile/ve/değil/<> KRAPAR ERMENİCESİ

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Kilise mensuplarının ya da "Aristokrat"ların bildiği/kullandığı Ermenice. )


- EROR[İng. < ERROR] değil/yerine/= HATA


- EROZYON["EREZYON" değil!]//EROSION[İng.]/EROSİYON[Fr.]/İTİKAL[Ar.] değil/yerine/= AŞINMA


- EROZYON ile KISIRLAŞMA


- EŞ ANLAMLI ile EŞ KÖK ANLAMLI

( SYNONYM ile PARONYM )

( MÜTERADİF[< RİDF]: Birbirine bağlı olan, birbirinin ardı sıra giden. | Yazılışı ayrı, anlamı bir olan sözcük. İLE ... )


- EŞ ANLAMLI ile/ve/değil YAKIN ANLAMLI


- EŞ ANLAMLI/LIK ile/ve ÇİFT ANLAMLI/LIK


- EŞ ANLAMLI/LIK ile/ve ÇOK ANLAMLI/LIK


- EŞ ANLAMLI/LIK ile/ve EŞ ZAMANLI/LIK

( SYNONYM vs./and SYNCHRONIZE )


- EŞ ANLAMLI/LIK ile/ve/değil YAYGIN ANLAMLI/LIK


- EŞ-DOST(LA GÖRÜŞMEK)


- ES VERMEK ile/değil/yerine VİRGÜL KOYMAK


- EŞADLI = HOMONYM[İng., Alm.] = HOMONYMIE[Fr.] = HOMONYMIA[Yun.]


- ESÂMİ ile/||/<> MEZKÛR ile/||/<> MUTEBER

( Adlar. İLE/||/<> Zikredilen, sözü edilen. İLE/||/<> İtibar edilen, kabul gören. )


- ESÂRET[Ar.]/YÛG[Fars.] değil/yerine/= TUTSAKLIK/BOYUNDURUK(/YÜK)


- ESAS ile/ve/< USÛL/YÖNTEM

( Temel, öz. İLE/VE/||/< Yöntem, yol, uygulayım, metot. )

( Usûl olmadan vusûl olmaz.[Yöntem olmazsa kavuşulmaz/ulaşılmaz.] )

( Anayasa ve bazı/çoğu önemli davalar, önce usûlden sonra esastan ele alınır. )

( Kızgın tencere, bir kulpundan tutulmaz. )

( [öncelik ve simge/benzetme olarak]
Dere. İLE/VE/||/< Okyanus.
"Okyanus". İLE/VE/||/< "Dere".

[örnek ve deyim olarak]
Okyanus[u geçmek]. İLE/VE/||/FAKAT/NE YAZIK Kİ Dere[de boğulmak][usûlün öncelikli tutulması ve/ya da bulunmaması durumunda]. )

( BASE vs./and/||/< METHOD )


- ESAS/ASIL ile/ve/||/<> DAYANAK


- ESASINDA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ESNASINDA


- EŞDEĞERLİLİK ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜK


- ... EŞEK DEĞİLSİN YA ... ile/yerine İSTER İSTEMEZ


- ESEMES değil SEMESE/SMS


- ESEN ile ESEN[Fars.]

( Sağlık/lı. İLE Kolay. )


- ESER değil/yerine/= YAPIT; İZ


- GAL ile EŞL


- EŞİ-BENZERİ (BULUNMAMAK/OLMAMAK)


- EŞİ-MENENDİ/MÂNENDİ (BULUNMAMA/OLMAMA)


- EŞİK ile/ve/||/<> KURUCU UNSUR


- ESİP GÜRLEMEK


- ESÎR[Ar.] değil/yerine/= TUTSAK


- EŞİTLEME ile EŞDEĞERLİLİK


- EŞİT/LEME ile/değil/||/<>/> EŞ/LEME


- EŞİTLEME ile İNDİRGEME


- EŞİTLİK ADÂLETİ ve/||/<> ONUR ADÂLETİ


- EŞİT/LİK ile BAĞDAŞIK/LIK


- EŞİT/LİK ile DENK/LİK

( MÜSÂVÎ[< SEVİYY] ile MÜTEKABİL[< KABL] )

(

Kavram Açıklama Kullanım Alanları Örnek
Eşit / Eşitlik Aynı niceliğe, değere veya ölçüye sahip olma durumudur. Matematik, hukuk, felsefe, sosyal bilimler 2 + 3 = 5 ifadesinde sol ve sağ taraf birbirine eşittir.
Denk / Denklik Aynı etkiye, sonuca ya da işlevselliğe sahip olma durumudur. Matematik, mantık, eğitim, mühendislik Bir dikdörtgen ile aynı alanı kaplayan bir paralelkenar denktir.
)

(

Anlamı Kullanım Alanları Örnek
= (Eşittir) İki tanımın tam olarak aynı değerde olduğunu gösterir. Temel matematik, cebir, denklem çözme 2 + 3 = 5
x=10 (x'in değeri 10'dur.)
≡ (Denk ya da Özdeşlik) İki tanımın belirli bir bağlamda, her zaman eşdeğer olduğunu gösterir. Cebir, modüler aritmetik, mantık Cebirde:
(x + 1)2 ≡ x2 + 2x + 1 (Bu eşitlik, her x için doğrudur.)

Modüler Aritmetikte:
17 ≡ 5 (mod 6) (17 ve 5, 6'ya bölündüğünde aynı kalanı verir.)
)


- EŞİTLİK ile/ve/değil/||/<>/< EŞİTLEYEN


- EŞİTLİK ile/ve/değil/||/<> FIRSAT/OLANAK/KOŞULLAR EŞİTLİĞİ


- EŞİTLİK = MÜSÂVÂT = EQUALITY[İng.] = ÉGALITÉ[Fr.] = GLEICHHEIT[Alm.] = AEQUALITAS[Lat.] = IGUALDAD[İsp.]


- EŞİT/LİK ile/ve/<> UYUMLU/LUK


- ESKİ ASLI değil ASLI


- ESKİ DİL ile TEMEL DİL


- ESKİ EŞYA ve/||/< ESKİ DÜŞÜNCE

( At! VE/||/<> At! )


- ESKİ KÖYE, YENİ ÂDET GETİRMEK ve/değil/yerine/||/<> EZBER BOZMAK


- ESKİ PÜSKÜ (GİYİNMEK, EŞYA)


- ESKİ TABİRLE ... ile/ve/değil ESKİMEYEN TABİRLE


- ESKİ TÜRKÇE ile/ve GÜNÜMÜZ TÜRKÇESİ

( Yakut/Saka Türkçe'si, eski ile günümüz Türkçe'si arasında bir köprüdür. )


- ESKİ ile/ve/değil/yerine BİR ÖNCEKİ


- EŞKİ değil Eİ


- ESKİ ile/ve/değil/yerine ÖNCEKİ


- ESKİZ değil/yerine/= TASLAK


- EŞLEME ile/ve/||/<> EŞLEŞTİRME ile/ve/||/<> EŞİTLEME


- EŞLEŞTİRME ile/değil/yerine İLİŞKİLENDİRME


- ESNEK ile EVRENSEL


- ESNEK ile/ve GENİŞ


- ESNEK/LİK ile/ve/<> GENİŞ/LİK


- ESNETMEK ile SÜNDÜRMEK

( ... İLE Bir şeyi çekerek uzatmak, esnetmek. )


- ESPERANTO ile/ve POLİGRAFİ

( 1887'de, Polonya'lı Zamenhof (Dr.) tarafından ortaya atılan ve dünyadaki tüm bireylerin anlaşabilmeleri için düzenlenmiş, 16 kurala dayanan, kolay bir yapma dil. İLE/VE ... )


- ESRE[Ar.] ile ESRE[Ar.] ile ÖTRE[Ar.]

( Arap yazısında/harflerinde bir ünsüzün, dar, düz ve kısa okunacağını gösteren im. İLE Eski zamanlardan söylenilegelen bilgi ve haberlerin sonucu. İLE Arap yazısında, bir sesin yuvarlak, dar ve kalın[u], Türkçe'de de yuvarlak[o, ö, u, ü] okunacağını gösteren im. )


- EŞSESLİ = EQUIVOCAL[İng.] = ÉQUIVOQUE[Fr.] = ÄQUIVOK[Alm.] = AEQUIVOCUS < AEQUUS[Lat.]


- EŞSÖZ


- ESTEK-KÖSTEK


- ESTETİK ÖNERME/YARGI ile/ve MANTIKSAL ÖNERME/YARGI


- ESTETİK ile/ve/||/<> BAKIŞIM(SİMETRİ)


- [Ar.] ESVÂB[< SEVB] ile/değil ESBÂB[< SEBEB]

( Giyimler, giyilecek şeyler. İLE/DEĞİL Nedenler/sebepler, aracılar/vâsıtalar, lâzımalar. )

( ESBÂB-I MÛCİBE: Gerek(tir)en/icâb eden nedenler/sebepler. )


- ET-TIRNAK ile/ve/||/<> "ET-KEMİK"


- ETİ SENİN, KEMİĞİ BENİM! değil ONU, ETİNDEN VE KEMİĞİNDEN (SAPLANTISINDAN) AYIR!


- ETİKET[Fr. < Alm.] ile/= YAFTA[Fars. < YAFTE]

( Bir malın, tür, miktar vb. niteliklerini ya da kitap, defter vb. şeylerin, kime ait olduğunu belirtmek, belirli kılmak için üzerlerine konulan küçük kâğıt. | Toplum içindeki davranışlarda izlenecek yol.TEŞRİFAT İLE/= Üzerine asıldığı ya da yapıştırıldığı şeylerle ilgili herhangi bir bilgi veren, yazılı kâğıt parçası. )


- ETİKET/LEMEK ile YAFTA/LAMAK


- ETİMOLOJİK MEŞRÛLAŞTIRMA ile MİMOLOJİK MEŞRÛLAŞTIRMA


- ETİO- ile/||/<> RHİZ-/-RHİZA/RHİZO- ile/||/<> CARY-/CARYO-/KARY-/KARYO-

( Neden. İLE/||/<> Kök. İLE/||/<> Tane çekirdek. )


- ETİYOPYA ile/ve/<> AMAHARİ

( ... İLE/VE/<> 83 farklı dilin konuşulduğu Etiyopya'da, resmî abece olarak kullanılmaktadır. )


- ETKEN/ETMEN = ÂMİL = FACTOR[İng., İsp.] = FACTEUR[Fr.] = FAKTOR[Alm.]


- ETKEN ile/ve/değil/||/<> DEĞİŞKEN


- ETKEN ile ETMEN


- ETKİ ile/ve/||/<> GEÇİŞ


- ETKİ ile/ve/||/<> GERÇEKLİK


- ETKİ ile/ve/||/<>/> İZ


- ETKİ ile/ve/<>/> YANSIMA


- ETKİLEYİŞ ile/değil ETKİLEŞİM


- ETKİN ile/ve BASKIN

( AFFECTIVE vs./and DOMINANT )


- ETKİN ile/ve/<> ETKİLİ


- ETKİNLİK ile EDİLGENLİK

( Tarihte yerini alır. İLE Yazında[edebiyatta] yer bulur. )


- ETKİNLİK = FAALİYET, FAİLİYET = ACTIVITY[İng.] = ACTIVITÉ[Fr.] = AKTIVITÄT, TÄTIGKEIT[Alm.] = ACTIVIDAD[İsp.]


- ETME-BULMA (DÜNYASI)


- ETMEN" ile/değil ETMEYİN


- EU- ile/||/<> COSM-

( İyi, güzel. İLE/||/<> Kozmetik, güzellik, düzenli. )


- EURY- ile/||/<> PLAT-/PLATY-

( Geniş, enli. İLE/||/<> Geniş, enli, yaygın. )


- -EURYSİS ile/||/<> TENS- ile/||/<> TRACT-

( Gerilme, genişletici ameliyat. İLE/||/<> Gerilme. İLE/||/<> Çekme, germe. )


- EV-BARK (SAHİBİ OLMAK)


- EVELEYİP-GEVELEMEK


- EVET DERİM/DEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAYIR DİYEMEM(EK)

( Özellikle de sevdiğin birinden alabileceğin "evlilik teklifi"ne... )


- EVET ile/ve/||/<>/> DEVAM ET


- EVET ile HE


- EVET = YES[İng.] = OUI[Fr.] = JA[Alm.] = SI[İt.] = SÍ[İsp.]


- EVİRE-ÇEVİRE (DÖVMEK)


- EVLÂT[Ar.] değil/yerine/= ÇOCUKLAR


- EVLİ-BARKLI


- EVLİ-DAMLI


- EVRAKLAR/LA değil EVRAK/LA

( "Evrak", varak[Ar. yaprak, yazılı kâğıt, varaka] sözcüğünün çoğulu olduğundan, çoğul olana bir "-ler" eki daha olmaz/kullanılamaz. )


- ... "EVRENİ" ile/ve/<> ... EVRİMİ


- EVRENİN:
BÜYÜMESİ ile/ve/değil GENİŞLEMESİ


- EVRENSEL DİL ARAYIŞI ile/ve/||/<>/> YETER NEDEN İLKESİ

( LEIBNIZ )


- EVRENSEL = UNIVERSAL[İng., Alm.] = GÉNÉRALE[Fr.] = UNIVERSALIS[Lat.]


- EVRENSELLEŞTİRME ile/ve SONSUZLAŞTIRMA

( UNIVERSALIZATION vs./and TO GET INFINITE )


- EVRENSEL/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<> KALICI/LIK


- EVRENSELLİK ile/ve/<>/< ZORUNLULUK


- EVRİK ile/ve/<> EVRİŞİK

( [başka bir önermeye, kurama göre] Terimleri ters durumda olan. [önerme, kuram]
"Üçün altıya oranı, altının onikiye oranı gibidir" ve "onikinin altıya oranı, altının üçe oranı gibidir" önermeleri, birbirinin evriğidir.
"Aydınlığın yeğinlği, ışıklı cismin uzaklığıyla evrik olarak orantılıdır. Uzaklık çok olunca aydınlık azalır, az olunca aydınlık çoğalır."
İLE/VE/<>
Evirme yoluyla elde edilen önerme.
"Her kişi, gülendir." önermesinin evrişiği,
"Her gülen, insandır." biçiminde olur. )


- EVRİM/SEL/LİK ve/<> EVREN/SEL/LİK


- EVVELSİ GÜN değil EVVELKİ GÜN


- EVVELSİ SENE değil EVVELKİ(ÖNCEKİ) YIL/SENE


- EYEF ile/ve EYER

( İp yayı. İLE/VE İnsan yayı. )

( M.Ö. 6000-8000 zamanlarının en önemli teknolojik buluşlarından biridir. İLE/VE ... )

( Yük taşımaya yarayan urganın ayrılmaz parçası olan oval iki uçlu bir aygıt. İLE/VE ... )

( Teknik özellikleri:
* Eyef olmazsa ekin sapı, budanmış bağ çubukları, okluk ve yaylık gibi çubukların yakacak için çalı çırpının taşınması neredeyse olanaksızdır. Çubukların kayıp düşmelerine engel olur.
* Eyef'te düğüm yoktur. Karda-kışta, düğüm donduğundan dolayı yük boşaltılamaz. İple bağlanmış olsa ipi kesmek zorunda kalınır. Bu da yapılması zor ve zahmetli olan bir malzemenin kaybıdır.
* Ağır bir yükü, ikinci bir kişinin yardımına gerek kalmadan sırtınıza alabilir ve indirebilirsiniz.
* Düğüm olmadığından, yükü indirmek ve boşaltmak çok kolaydır. İpin/eyefin ucunu salıvermek yeterlidir.
* Yüklerin devrilmesi söz konusu olmadığından, kervanın sağlıklı akışını sağlar. Kesinti ve duraklamaya neden olmaz.
* Çalı-çırpının ve kişilerin, düzgün, tertipli bir disiplinle A noktasından, B noktasına ulaşmasını sağlar.
* Düğüm yapmak ve ipi kesmek gibi bir sorunu, temelli ortadan kaldırmıştır.
* Âlet, yetişkin bir kişinin, açık eli kadardır.
* Oval biçimlidir.
* Ucları dışarı taşarak üst üste oturur, gerektiğinde uclar aralanabilir. )

( BU/BUU/BUĞ ile/ve ... )



(4/11)

FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
( Click here to see further differences!... )




Bu sayfa 01 Ocak 2025 itibariyle 3910 kez incelenmiş/okunmuştur.