
Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim
DİL'DE
(/DİLBİLGİSİ'NDE)
( ... DEĞİL ... )
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 1081 başlık/FaRk ile birlikte,
1115 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(2/2)
- ARÛZ:
DİL değil SADÂ
- AŞAĞIYA/AŞŞAĞI değil AŞAĞI
- ASINDA değil ASLINDA
- AŞIRI/LIK["AŞŞIRI" değil!] ile/ve/değil SIRADIŞI/LIK
( [not] "EXCESSIVE/NESS" vs./and/but EXTRAORDINARY/INESS )
- AŞK:
"SÖZCÜK" değil SÖZLÜK
- AŞK ile/ve ÂŞIK["AŞIK" değil!]
( Çaresizlik yoktur. İLE/VE Çaresizlik çoktur/yaşayabilir. )
( Birçok şeye [herşeye/herkese] yönelik olabilir. İLE/VE Tek bir şeye/kişiye yönelmiştir. )
( Aşk, daha çok, tek taraflıdır. )
( Aşk ehline, sultanların tahtı, tahta parçasından başka bir şey değildir. )
( AŞK :/= Yasaksa!... [Aşk, ancak yasak aşk ise süreklidir/sürdürülebilirdir.] )
( Mutlu aşk/âşık yoktur.(yoktur) )
( "Kör-kütük âşık olmak" değil bir "kütüğe" âşık olup kör olmak. )
( AŞK'I, ÂŞIKLAR BİLİR
[Başka da, hiçkimse bilemez.] )
( Âşık, türkü yakmazsa, aşka katlanamaz. )
( KENDİNDE VÜCÛD OLMAYAN ZÂT )
( I love my love, but my love doesn't love me as I love my love. )
( )
( "Çıkıktır o. Âşık olsan, duramazdın." )
( )
( Aşk ile yürüyen, sırtında, dünyayı taşır...
Aşksız yürüyen, "beden" diye bir ceset taşır. )
( LOVE vs./and LOVER )
- ASLINDA ŞÖYLE DEĞİL! değil DEĞİL!
- AŞŞA" değil AŞAĞI
- ATABİLİYOR ile/değil ATAYABİLİYOR
- ... değil ATASÖZÜ
- ATIŞ değil ATIF
- ATIYORUM/Z değil ATF EDİYORUM/Z
- AYAĞIMI/AYAKLARIMI (ÇIKARAYIM/ÇIKARMAK)" değil AYAKKABILARIMI (ÇIKARAYIM/ÇIKARMAK)
- AYAKTA DURMAMIZA ŞÜKREDİYORUZ değil AYAKTA DURDUĞUMUZA ŞÜKREDİYORUZ
- AYAN/AYÂN[Ar. < İYÂN] ile ÂYAN/Â'YÂN[Ar. < AYN]
( Belirli, açık. İLE Gözler. | İleri gelenler. | Meşrûtiyet dönemlerinde danışma meclisi niteliğindeki Âyan Meclisi üyeliği yapmış kişilerin her biri. )
- ÂYAR değil AYAR
- AYDINLAMACI değil AYDINLANMACI
- AYNI ONUN GİBİ ... değil AYNI ...
- AYNI ONUN GİBİ ... değil ONUN GİBİ ...
- AYNI PARALELDE değil AYNI YÖNDE ya da PARALELDE
- AYNINDAN değil AYNISINDAN
- AYNISININ, TIPKISI değil AYNISI ya da TIPKISI
- AYOL" değil/< (H)AY OĞUL
- AYRIYET(T)EN değil AYRICA
- ... değil AYŞEKADIN(FASULYE)
- AZ ÖNCE SÖYLEDİM/BELİRTTİM GİBİ değil AZ ÖNCE SÖYLEDİĞİM GİBİ
- AZERİ değil AZERBAYCAN["AZERBEYCAN" değil!] TÜRKÜ/TÜRKÇE'Sİ
- AZİMLE "SIÇAN" BETONU DELER değil AZİMLİ SIÇAN, BETONU DELER
( Sıçanların kemirme gücü gibi kişinin da uğraştığı oranda elinden hiçbir şeyin kurtulamayacağına işaret eder! )
- ... BÂBINDA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ... BAĞLAMINDA
- BACAĞIMI/KOLUMU) KIRDIM değil (BACAĞIM/KOLUM) KIRILDI
- BAĞRİ/BAHRİ değil BARİ[Fars.]
( Öyleyse, hiç olmazsa, hiç değilse, o hâlde. | Keşke. )
- BAHARINDAN" değil BAĞRINDAN
- ... "BÂKÎ KALIR" değil ... BÂKÎ ya da ... KALICI
- BALIK SIRTI değil BALIKSIRTI
- ... değil BALLIBABA
- ... değil BALMUMU
- BANA KALIRSANIZ değil BANA KALIRSA, ...
- ... değil BASIMEVİ
- BAŞIN/IZ SAĞOLSUN/KAYBINIZ İÇİN ÜZGÜNÜM[İng. < SORRY FOR YOUR LOSS] değil YARANIZ SAĞALSIN/İYİLEŞSİN
- BASİTE İNDİRGEMEK değil BASİTE İNDİRMEK
- BAŞKA (BİR) ALTERNATİF (ÇÖZÜM) değil ALTERNATİF (ÇÖZÜM)
- BAŞKA ALTERNATİF değil ALTERNATİF (ya da BAŞKA ÇÖZÜM)
- BAŞKA ŞANSI YOK değil BAŞKA YOLU YOK
- BAŞKALARI değil BAZILARI
- BAŞLAYASIYA KADAR değil BAŞLAYINCAYA KADAR
- ... değil BASMAKALIP
- BAŞTACI değil BAŞ TÂCI
- BAŞTAN AŞAĞIYA değil BAŞTAN AŞAĞI
- BAŞUCU ile BAŞ UCU
- BATI değil BATI/RDI/LAR
- AYDAKİ KAYALAR:
BAZALT ile/ve/değil/||/<>/< ANORTOZİT
( Siyah, volkanik kayalardır. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< İlk oluşan, en yaşlı temel kayalar. )
( 2.5 - 3 milyar yıl önce. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< 4.5 milyar yıl önce. )
(
Özellikler | BAZALT | ANORTOZİT |
---|---|---|
Kimyasal Bileşim | Fe, Ti, Mg, Si | Ca, Si, Al |
Renk | Siyah | Beyaz veya açık renkli |
Köken | Volkanik kayalar | İlk oluşan, en yaşlı temel kayalar |
Yaş | 2.5 - 3 milyar yıl önce | 4.5 milyar yıl önce |
Yoğunluk | Yüksek | Düşük |
Kristal Yapı | İnce taneli | Büyük kristalli |
Oluşum Süreci | Hızlı soğuma | Yavaş soğuma |
(
Properties | BASALT | ANORTHOSITE |
---|---|---|
Chemical Composition | Fe, Ti, Mg, Si | Ca, Si, Al |
Color | Black | White or light-colored |
Origin | Volcanic rocks | First formed, oldest primary rocks |
Age | 2.5 - 3 billion years ago | 4.5 billion years ago |
Density | High | Low |
Crystal Structure | Fine-grained | Large-crystalline |
Formation Process | Rapid cooling | Slow cooling |
- BAZAN değil BAZEN
( Her ne kadar [Ar. "BA'-ZÂN: VAkit vakit, ara-sıra.] gelse de, Türkçe'de BAZEN olarak yazılmakta/kulllanılmaktadır. )
- BEAN/BAN" değil BEN
- BEBEK YAPALIM MI? ile "BEBEK YAPALIM" MI?
( Bebek sahibi olma ya da sevişme önerisi/sorusu. İLE Bebek semtine gitme önerisi/sorusu. )
- BELEK ile/değil BELLEK
( Çocuk bezi. İLE/DEĞİL Yaşantıları, öğrenilen konuları, bunların geçmişle ilişkisini, bilinçli olarak anlıkta saklama olanağı/gücü, hafıza. | Bir bilgisayarda, programı değişmeyen verileri, yapılacak iş için gerekli olan ara sonuçları toplayan bölüm. )
- BELİ ile/değil BERİ
( Evet.[Fars.] | Bele işaret eden. İLE Konuşanın önündeki iki uzaklıktan kendine daha yakın olanı belirten bir söz. | Bu uzaklıkta bulunan. | ...-den bu yana. )
- BELİRLİ-BELİRSİZ ["belli belirsiz" değil!]
- BELKİ OLABİLİR değil OLABİLİR
- BELKİ OLABİLİR" değil [sadece] "BELKİ" ya da "OLABİLİR"
( Hem "belki", hem de olasılık yanyana ifade edilmez. Olasılık, "belki"yi kapsar! )
- BELKİ ... ile/değil/yerine/>< BİR/DÜŞÜK/YÜKSEK OLASILIKLA/OLASILIKLI ...
( "Belki[%50 - 50] ..." [Olur olmadık, orantısız, ölçüsüz, "belki ..." kullanmamak!] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Neyin, nasıl ve ne kadar olabileceğini öngörüyorsak onu [o kadarını yüzdesiyle] söylemenin gerekliliği, değerliliği, anlamlılığı ve önceliği! )
- BELLİ" değil/< BELİRLİ
- BEN İSTEDİM DİYE değil SEN İSTER İSEN
- BENCE YAPMAKTA YARAR "OLABİLİR" değil "BENCE YAPMAKTA YARAR OLUR"
- BENİ ANLAMADIN değil DEDİĞİMİ ANLAMADIN
- BENİ/SENİ/ONU:
"ENTERESE ETMEZ" değil
(FAZLA/YETERİNCE) İLGİLENDİRMİYOR
- BENİM OL! değil KENDİ(N) OL(SUN)!
- ..., BENİM (EN) DEMOKRATİK HAKKIM(DIR)! değil HAKKIM(DIR)!
- BENLE(N) değil BENİMLE
- BERABERCE değil BİRLİKTE
- BEŞ AŞAĞI, BEŞ YUKARI değil ÜÇ AŞAĞI, BEŞ YUKARI
- BEŞBETER değil BESBETER
- ... değil BEŞİBİRLİK
- ... değil BİÇERDÖVER
- BÎ[Fars.]-HABER[Ar.] değil/yerine/= ÇAVSIZ
- BİLDİK değil BİLİNDİK
- BİLİME İNANMAK değil BİLİMİ/BİLİMSELLİĞİ ÖNCELİKLİ KILMAK/TUTMAK
( Bilim/bilimsellik, olay, olgu ve kavramları değerlendirmede/yorumlamada/konuşmada, olmazsa olmaz, aslolan ve öncelikli olanın, yanlı ya da keyfî davranmayarak, kendini/birini/kişiyi merkeze almadan (bu tavır ve tutumu anımsayarak/anımsatarak, göstererek), dayanakçalı düşünerek, konuşarak ve davranarak sağlanabilir/gösterilebilir. )
( Bilim/bilimsellik, doğrulanabilirlik ya da kanıt üzerinden değil yanlışlanana kadar doğru kabul etme gerekliliği ilkesiyle işleyen ve sürdürülebilen bir araç, yaklaşım ve tutumdur. )
- BİLİM/MATEMATİK/TARİH/HUKUK ...
"DİYOR Kİ / ŞUNU/BUNU SÖYLÜYOR" değil BİLİMSEL/MATEMATİKSEL/TARİHSEL/HUKUKSAL AÇIKLAMASI/KARŞILIĞI ŞU/BU
- ... değil BİNDALLI
- BİR HABER değil BÎ-HABER/HABERSİZ
- BİR İKİNCİSİ değil İKİNCİSİ
- BİR "KENARIYA" KOYARAK değil BİR KENARA KOYARAK
- BİR MUKABELE değil BİL-MUKABELE
- BİR SÜRÜ BİR ŞEYLER" değil BİR SÜRÜ ŞEY
- BİR TANE KİŞİ değil BİR KİŞİ
- BİR) KADININ RAHMİ" değil RAHİM
- BİRAZ "İŞLERİM/...LARIM" VAR değil BİRAZ İŞİM/...M VAR
- BİRAZ ile AZICIK["AZCIK" değil!]
- BİRBİRİNDEN AYIRDETMEK değil BİRBİRİNDEN AYIRMAK ya da [sadece] AYIRDETMEK
- BİRBİRİNLE(N) değil BİRBİRİYLE
- BİRBİRLERİMİZLE/BİRBİRLERİNDEN değil BİRBİRİMİZLE/BİRBİRİNDEN
- BİRBİRLERİNİZE değil BİRBİRİNİZE (ANLATIN/GÖSTERİN)
- BİRÇOKLARI/NIZ" değil ÇOĞU/NUZ
- BİREYSEL TARİH değil BİREYSEL GEÇMİŞ
( İnsanlığın tarihi olur fakat kişinin/bireyin "tarihi" değil geçmişi olur! )
- BİRFİİL" değil BİLFİİL
- BİRİ BİN PARA" değil "BİNİ BİR PARA"
- BİRİ YARDIMCI OLSUN değil BELKİ BİRİ YARDIMCI OLUR
- BİRİSİ / BİRİSİNİN değil BİRİ / BİRİNİN
- BİRKAÇ "BİR ŞEY" SÖYLEMEK/AÇIKLAMAK/PAYLAŞMAK değil BİRKAÇ ŞEY SÖYLEMEK/AÇIKLAMAK/PAYLAŞMAK ya da BİR ŞEY SÖYLEMEK/AÇIKLAMAK/PAYLAŞMAK
- BİRLİKTE EVE ...
"GELİYORDUK" değil GİDİYORDUK/DÖNÜYORDUK
- BİSİKLET BİNMEK değil BİSİKLETE BİNMEK
- BİŞİYLER" değil BİR ŞEY ya da BAZI ŞEYLER
- BİSSÜRÜSÜ değil ÇOĞU
- BİYOGRAFİ:
KİŞİ'NİN ÖYKÜSÜ değil CANLININ ÖYKÜSÜ
- ..., BİZİ ŞURAYA "İLETEBİLİR" değil ..., BİZİ ŞURAYA "YÖNLENDİREBİLİR"
- BIZIRTI değil VIZILTI
- BİZLER(E)/SİZLER(E) değil BİZ(E)/SİZ(E)
( Çoğulun, çoğulu olamıyor. )
- BOĞAZLARIM AĞRIYOR / BOĞAZLARIMI ÜŞÜTMÜŞÜM değil BOĞAZIM AĞRIYOR / BOĞAZIMI ÜŞÜTMÜŞÜM
- BU ÇERÇEVEDEN ..." değil BU ÇERÇEVEDE / BU PENCEREDEN ...
- BU KADAR YETKİLERİN, ... değil BU KADAR YETKİNİN, ...
- BUJİTERİ değil BİJUTERİ
- BUKLE değil KUPLE[İng. < COUPLE] [bunların yerine ÇİFT/BEYİT]
- BUNLARDAN KAÇINAMAZSIN/IZ değil BUNLARDAN KAÇAMAZSIN/IZ
- BUNLARIN HEPSİ BİR "PAKET" değil BUNLARIN HEPSİ BİR BÜTÜN
- BUNLARIN "HİÇBİRİSİ" değil BUNLARIN HİÇBİRİ
- BUNLARIN YÜZÜNDEN değil BUNLAR YÜZÜNDEN
- BURA DA ... DEĞİL değil BURASI DA ... DEĞİL
- BURADAYDILAR" değil BURADALARDI
- BURAYA/KONUŞMAYA/KONUYA TEŞRİF ETTİ değil BURAYI TEŞRİF ETTİ(ŞEREFLENDİRDİ/ONURLANDIRDI)
- BÜTÜN BUNLAR değil BUNLARIN HEPSİ/TÜMÜ
- BÜTÜN BUNLAR değil TÜM BUNLAR
- ... değil ÇALAKALEM
- ... değil ÇALIKUŞU
( ... cum TROGIODYTES )
- CALL CENTER[İng.] değil ÇAĞRI MERKEZİ
- CAM KENARI değil PENCERE KENARI
- CAMBAZ değil CÂN-BÂZ[Fars.]
- ... değil CAMGÖBEĞİ
- CANLI:
[ne] BÜYÜK, [ne de] KÜÇÜK değil TEK
( Canlının, (en) "küçüğü" ya da "büyüğü" diye bir şey yoktur/olmaz! Hücreden daha büyük bir canlı yoktur. )
- CEBEL(LEŞME) değil CEDEL(LEŞME)
( TARTIŞMA, SERT MÜNÂKAŞA | KAVGA )
- CEHÂLET["CAHÂLET" değil!] ile/ve/yerine/değil İLİM
( Dönüp dolaşmak. İLE Bilinenden bilinmeyene gitmek. )
( Dünyaya sizin cahilliğe son vermenizden daha çok yardımı olabilecek bir başka şey yoktur. )
( İLMİ: - Ya Öğreten, - Ya öğrenen, - Ya seven olmak gerek. )
( İlmin saati, feyzi belirli olmaz. )
( İlim öğrendikçe, ilim onun niyetini tashih eder. )
( There is nothing that can help the world more than your putting an end to ignorance. )
( [not] IGNORANCE vs./and/but KNOWLEDGE
KNOWLEDGE instead of IGNORANCE )
- CEKETİMİ GİYİNECEĞİM değil CEKETİMİ GİYECEĞİM
- CENNET'TEN:
"KOVULMA" değil İNDİRİLME
- ÇETE/ÇETERE" değil ÇETELE
( Çizilerek ya da oyularak açılan kertik. | Esnafın, uzunlamasına ikiye bölüp üzerine kertikler çenterek hesap tuttukları ağaç dalı. )
- ÇEVİRİ:
SPONTANE değil SİMULTANE
- CİDDİ" ile/değil GİTTİ
- ÇİLEYİ (SEÇMEYİN!) ile/ve/değil/||/<>/< ÇİLEĞİ (SEÇMEYİN!)
- CİMNASTİK/JİMLASTİK değil JİMNASTİK[Fr.] değil ESNETİM
- CINGAR değil ÇINGAR
- CIRMALAMAK değil TIRMALAMAK
- CİVATA değil CIVATA
- CİYER değil CİĞER
- ÇİZİKTİRMEK" değil ÇİZMEK
- ÇOCUĞA, "GELECEK HAZIRLAMAK" değil ÇOCUĞU, GELECEĞE HAZIRLAMAK
- ÇOCUK:
"BİZE AİT/BİZİM" değil BİZDEN
- ÇOCU-KEN değil/< ÇOCUKKEN
- ÇOĞU ...(KİŞİ), ... YAPABİLİYOR değil ÇOĞU ...(KİŞİ), ... YAPIYOR
( Hem çoğul kullanıp hem de olasılık belirtmek olanaksızdır. Tanım ya da anlatım bozukluğudur. )
- ÇOĞUSU" değil ÇOĞU
- ÇOK BAMBAŞKA değil BAMBAŞKA
- ÇOK SAYIDA EKMEKLER değil ÇOK SAYIDA EKMEK (VS.)
( Türkçe'de, İngilizce'deki gibi çoğul eki nesnelere eklenmez! )
- ÇOK "ŞEYLER" değil ÇOK ŞEY
- ÇOK "YUKARI" değil ÇOK YÜKSEK
- ÇOLPAN değil ÇULPAN
( ... DEĞİL Venüs / Zühre / Çoban Yıldızı / Akşam Yıldızı / Ak Yıldız / Kervankıran / Kervan Yıldızı )
- ... değil ÇÖREKOTU
- ÇÖREKOTU değil ÇÖREOTU
( ... DEĞİL Düğünçiçeğigillerden bir bitki ve susam iriliğindeki siyah tohumu. )
- CÛD ile/ve/> VÜCÛD ile/ve/> MEVCÛD ile/ve/> VİCDAN["VİJDAN" değil!]
( Taşma, coşma. İLE/VE/> Varlık, varoluş. İLE/VE/> Varolan. İLE/VE/> Bulunç, bulma/buluş. )
( VİCDAN: Görünmez/semâvî mâbed. )
- ÇUKULOTA değil ÇİKOLATA
- CÜMBÜR-CEMAAT değil CUMHUR-CEMAAT (GİTMEK)
- ÇÜNKİ değil ÇÜNKÜ
- ÇÜNKÜ, NEDEN? değil NEDEN? ÇÜNKÜ ...
- ÇÜNKÜ NİYE ... değil NİYE?, ÇÜNKÜ ...
- ÇÜNKÜ-NİYE? değil NİYE? ÇÜNKÜ ...
- ... ÇÜNKÜ, NİYE? ... değil ... NİYE?, ÇÜNKÜ ...
- CÜRMÜN KADAR YER YAKARSIN değil CİRMİN KADAR YER YAKARSIN
( CÜRM: Suç.
CİRM: Oylum/hacim, nesne/cisim. )
- DAHA DEĞİL değil HENÜZ DEĞİL
- DAHA/EN) KORKUNÇ/VAHİM OLAN:
SOKAKTAKİ KARGAŞA ile/değil DİLDEKİ KARMAŞA
( Yaşamdaki en korkunç "durum" ya da deneyim, birini çok sevmektir.
[Sevgi kadar değerli bir duygunun nesi, nasıl korkunç olabilir? O sevgimizin yoğunluğunun o kişiyi kendimizden kaçırma olasılığının artırması ve ölümünün duyulmasından dolayı her an için geçerli ve etkisi yüksek olan çok korkutucu bir durumdur.] )
- DAHA SONRA AKLIMA GELMEZ değil DAHA SONRA AKLIMA GELMEZSE/GELMEYEBİLİR
- DAKKA" ile/değil DAKİKA
( Kapı çalıcı. | Kapı kapı dolaşan, eşik aşındıran. İLE Bir saatin altmışta biri ya da altmış saniyenin toplamı. )
- DALEVERE değil DALAVERE
( OROSTOPOLLUK[argo]: Kurnazca iş, dalavere, dolap. )
- HOŞLAŞMAM/AK değil ...'DAN (PEK/HİÇ) HOŞLANMAM/HOŞLANMIYORUM
- DEDİMSE DE değil DEDİYSEM DE
- DEFALARCA DEFALARCA değil DEFALARCA
( Fazla tekrarın, ne anlatım niteliği, ne mantığı, ne işlevi, ne de gerekliliği vardır! )
- DEĞİLDİRLER değil DEĞİLLERDİR
- DEĞİŞİK "AÇILARDAN/YÖNLERDEN" değil ÇEŞİTLİ AÇILARDAN/YÖNLERDEN
- DELHİZ değil DEHLİZ[Fars.]
( ... DEĞİL Üstü kapalı, dar ve uzun geçit, koridor. )
- ... değil DEMİRYOLU
- DERİN OLAN değil KISA OLAN
( Kuyu. DEĞİL İp. )
- DEŞELEMEK değil EŞELEMEK ya da DEŞMEK
- ... değil DEVETABANI
- DEVLET ESKİ BAKANI değil ESKİ DEVLET BAKANI
(
)
- DEYİL" değil DEĞİL
- DEYİRMEN değil DEĞİRMEN
- DEZAVANTAJ SAĞLAMAK değil DEZAVANTAJ YARATMAK
- DİĞERKİSİ değil DİĞERİ/ÖTEKİ
- DİKKAT ALIŞKANLIK YAPAR" değil DİKKAT! ALIŞKANLIK YAPAR!
- DİKKATE DEĞMEZ/LİK değil SADE/LİK
- DİL ile "Dİ:L"[< DEĞİL]
- DİL ve DİN ve MUSİKÎ
- DİLDE" ile/ve/değil/||/<>/< BİÇİMDE
- DİLİMİN DÖNDÜĞÜNCE ... değil DİLİMİN DÖNDÜĞÜ KADARIYLA ...
- DİMİ ile/değil "Dİ Mİ?" [DEĞİL Mİ?]
( Sıkı dokunmuş, bir tür pamuklu kumaş. İLE/DEĞİL Soru kipi olduğunu gösteren ayrık mi'lere, hangi zaman, zemin ve koşul olursa olsun, yazımlarımızda, boşlukların önemine ve okuyuculara gösterilmesi gereken saygının olmazsa olmazlığı! )
- DİNAMİTLER değil DİNAMİKLER
- DİNAYET değil DİYANET
- DİNAYET değil DİYÂNET
- DİNAZOR değil DİNOZOR
- DİNLEMEME/... "ÖZGÜRLÜĞÜ" değil DİNLEMEME/... OLANAĞI
- DİNLEMİYORSUNUZ değil DUYAMIYORSUNUZ SANIRIM
- DİNLİYİM ile/değil DİNLEYEYİM
- DİREK/MAN değil DOĞRUDAN
- ... değil DIŞİŞLERİ
- DİYİNCE değil DEYİNCE
- DİYOR Kİ ..." ile/ve/değil/||/<>/< DEMİŞ OLUYOR Kİ ...
- DOĞADA/BİLİMDE:
ÖMRÜ değil YARI ÖMRÜ
- DOĞADA, "BÜTÜN VARLIKLAR" değil TÜM VAROLANLAR
( Vucud = Varlık ve Mevcud = Varolan ayrımı. )
- DOĞANIN:
"YARATMASI" değil BARINDIRMASI
- DOĞASI" değil YAPISI VE İŞLEYİŞİ
- DOĞRU/YANLIŞ! SÖYLÜYORSUN! değil DOĞRU!/YANLIŞ!
- DOĞRUSUN!/YANLIŞSIN! değil DOĞRU!/YANLIŞ!
- DOĞRUYU SÖYLEMEK, HER ZAMAN DOĞRU DEĞİLDİR değil HER DOĞRUYU, HER ZAMAN VE HER YERDE SÖYLEMEMEK GEREK
( "Doğruyu söylemek, her zaman doğru değildir" diyenler, kendileri için "en yararlı olabilecek" yanlışı söylemek için en uygun zamanı bekleyenlerdir... )
- DOĞUBEYAZIT değil DOĞUBAYAZIT
- DOKANIR değil DOKUNUR
- DOKANMAK" değil DOKUNMAK
- DOKTORA "VERMEK" ile/değil DOKTORA VERMEK/YAPMAK
- DOLAŞIYIM" değil DOLAŞAYIM
- DÖNDERMEK değil DÖNDÜRMEK
- DÖNEMEÇ NOKTASI değil DÖNÜM NOKTASI
- DOORU/DORU ile/değil DOĞRU
( Çeşitli tonları bulunan kızıl kahve at rengi. YAĞIZ | Bu renkte olan at. | Bu renkte olan. İLE/DEĞİL Kavram ile nesnenin/durumun uyumluluğu. )
- DÖRT LEVENT değil DÖRDÜNCÜ LEVENT
- DÖRT TARAFI "DENİZLERLE" değil DENİZLE KAPLI
- DOSLUK" değil DOSTLUK
- DOST, ACI SÖYLER değil DOST, ACIYI DA SÖYLEYEBİLİR/SÖYLER
- DOST:
ACI SÖYLEYEN değil ACIYI, TATLI SÖYLEYEN
- DÜNYA "TİYATROLAR" GÜNÜ değil
DÜNYA TİYATRO GÜNÜ
(
)
( Bu takvimleri, şu html kodlarını kopyalayıp yapıştırarak da istediğiniz yerde yayınlayabilir, kendi takviminizde yer almasını sağlayabilirsiniz...
< iframe src="https://www.google.com/calendar/embed?src=bnu9bqjgmq24m6ciq9cr2q5ne0%40group.calendar.google.com&ctz=Europe/Istanbul" style="border: 0" width="600" height="600" scrolling="no">
< iframe src="https://www.google.com/calendar/embed?src=1khlcjeeql7qblbama2s0h7sk4%40group.calendar.google.com&ctz=Europe/Istanbul" style="border: 0" width="600" height="600" scrolling="no"> )
- DÜN-YADA değil DÜNYADA
- DÜNYAYA GELMEK/GELDİK değil DÜNYADAN GELMEK/GELDİK
- ... DÜŞÜNCELİ DÜŞÜNÜRLER değil ... KABULLÜ DÜŞÜNÜRLER
- DÜŞÜNCEME" değil DÜŞÜNMEK
- DÜŞÜNENDEN ÜSTÜN OLMAYA ÇALIŞMAK değil DÜŞÜNCENİN ÜSTESİNDEN GELEBİLMEK
( [ne yazık ki] Düşüncenin üstesinden gelemeyen ya da söylenilen söze yanıt veremeyecek olan, düşünenin, söz söyleyenin "üstesinden gelmeye çalışır". )
- DÜŞÜP BAYILMAK değil BAYILIP DÜŞMEK
- DUYGUSAL DÜŞÜNMEK değil DÜŞÜNMEK
- DUYU/HİS ile/ve/değil/||/<>/< BELLEK KAYDI
- DÜYÜM değil DÜĞÜM
- DÜYÜN değil DÜĞÜN
- DUYURUMUZA/DAVETİMİZE:
"GERİ DÖNÜŞÜMLER OLUYOR" değil "GERİ DÖNÜŞLER OLUYOR"
- DUYUSAL["SENSÜEL" değil!] = HİSSÎ = SENSITIVE[İng.] = SENSITIF[Fr.] = SENSITIV, EMPFINDLICH[Alm.] = SENSITIVO[İsp.]
- ... değil DÜZTABAN
- ... değil EBEGÜMECİ
- E-CEL değil ECEL
- EFENİM" değil EFENDİM
- EKMEĞİN:
"KÖŞESİ" değil UCU
- EKZOZ değil EGZOZ
- EL ELE TUTUNMUŞ değil EL ELE TUTUŞMUŞ
- ELDE EDİNEBİLMEK İÇİN değil ELDE EDEBİLMEK İÇİN
- ELE GÜNE REZİL OLMAK değil İL'E(DEVLET'E) KÜN'E(HALK'A) REZİL OLMAK
- ELE-GÜNE ... değil İL'E(DEVLET'E)-KÜN'E(TOPLUM'A) ...
- ELEŞTİRİYİ "SAĞLAMAK/SAĞLAYAN" değil ELEŞTİRİYE NEDEN OLMAK/OLAN
- ELİF:
GÖVDE değil AKIL
- ELİM, AYAĞIMA DOLAŞTI değil ELİM, AYAĞIMA DOLANDI
- 57.Cİ ALAY değil 57. ALAY
( Hem nokta koyup hem de -ci eki getirilmez! )
( )
- [ E = mc² ]
"EM, CE(KARE)" değil ME, CE(KARE)
- EN AZA İNDİRGEMEK değil EN AZA İNDİRMEK
- EN AZINDAN ... değil EN AZ ...
- EN DORUK/ZİRVE değil DORUK/ZİRVE
- EN OPTİMAL değil OPTİMAL ya da/daha iyisi/Türkçe'si EN ÇOK/YÜKSEK (SEVİYEDE)
- ENGEL/EMİR değil (KAVRAMSAL) OLUMSUZLUK BELİRTİMİ
- ENİNDE SONUNDA değil ÖNÜNDE SONUNDA
- ALAKADAR/ENTERESE ETMEK/EDEN/ETMEZ değil İLGİLENDİRMEK/İLGİLENDİREN/İLGİLENDİRMEZ
- ENTİVİ değil NE-TE-VE NTV
- EROZYON["EREZYON" değil!]//EROSION[İng.]/EROSİYON[Fr.]/İTİKAL[Ar.] değil/yerine/= AŞINMA
- ESEMES değil SEMESE/SMS
- ESKİ ASLI değil ASLI
- EŞKİ değil EKŞİ
- ETİ SENİN, KEMİĞİ BENİM! değil ONU, ETİNDEN VE KEMİĞİNDEN (SAPLANTISINDAN) AYIR!
- ETMEN" ile/değil ETMEYİN
- EVRAKLAR/LA değil EVRAK/LA
( "Evrak", varak[Ar. yaprak, yazılı kâğıt, varaka] sözcüğünün çoğulu olduğundan, çoğul olana bir "-ler" eki daha olmaz/kullanılamaz. )
- EVVELSİ GÜN değil EVVELKİ GÜN
- EVVELSİ SENE değil EVVELKİ(ÖNCEKİ) YIL/SENE
- EYER değil EĞER
- EYİLİM değil EĞİLİM
- EYİM değil EĞİM
- EYİTİM değil EĞİTİM
- EYLENCE değil EĞLENCE
- EYMEK değil EĞMEK
- EYRİ değil EĞRİ
- EZZA değil ECZA
- FAKAT değil AYNI ZAMANDA
- FALİYET değil FAALİYET
- FÂNÎ:
YOK değil GEÇİCİ
- FARK:
"ÜSTÜNLÜK"/"OLUMSUZLUK"/"YIKICI"
değil
AYRIM/ARTI/EK/ÖZELLİK/YAPICI
- FARKLILIKLAR" değil FARKLAR
(
Kavram | Açıklama | Örnek Kullanım |
---|---|---|
Farklılık |
- Bir durum ya da nesnenin genel olarak farklı olma durmunu tanımlar. - Soyut bir kavramdır ve tekil olarak kullanılır/kullanılmalıdır. |
- "İki kültür arasındaki farklılık, oldukça dikkat çekiciydi." - "Tasarımlardaki farklılık, genel estetik anlayışından kaynaklanıyor." |
Farklar |
- Belirli iki ya da daha fazla nesne arasındaki somut ya da açık ayrımları tanımlar. - Nesne ya da tek tek gözlemlenebilen durumlar için yeğlenir. |
- "Bu iki öneri arasındaki farklar oldukça belirgindir." - "Renkler arasındaki farklar, hemen göze çarpıyor." |
"Farklılıklar" |
- En son/üst düşün(dür)me/soyutlama "-lık" ekinden sonra "-lar" çoğul ekinin kullanımı gereksiz/yanlıştır. Dil bilgisi hatasıdır. - Yerine "farklılık" ya da "farklar" yeğlenmelidir. |
- Hatalı örnek: İki çalışma arasındaki "farklılıklar", ayrıntılarıyla incelendi. - Doğru: İki çalışma arasındaki farklar, ayrıntılarıyla incelendi. |
( [not] DIFFERENCE but DIFFERENCES )
- FARZ-I MAHAL değil FARZIMUHAL(OLMAYACAK ŞEY YA!)
- FASÜLYE değil FASULYE
- FEDARASYON değil FEDERASYON
- FEL FECRİ/FECİR değil VEL FECRİ/FECİR
( "Gözleri fel fecri okuyor." DEĞİL Gözleri vel fecri okuyor. )
- FELSEFE:
"YAPILAN/YAPMAK" değil İNŞÂ EDİLEN/ETMEK
- FELSEFE ile/ve METAFİZİK ile/ve MİSTİSİZM["MİSTİZİM" değil!]
( ... İLE/VE Metafizik sözü ilk defa Peripatos'culardan Rodos'lu Andronikos (M.Ö. I. yy.) tarafından kullanıldığı öne sürülür. İLE/VE ... )
( METAFİZİK: BİLGİ - VARLIK - AHLÂK )
( MİSTİSİZM VE FELSEFE - WALTER T. STACE - İNSAN YAY.
PHILOSOPHY vs./and METAPHYSICS vs./and MYSTICISM )
( ... ile/ve XIN ER SHANG XUE ile/ve XUAN )
- FERMAR değil FERMUAR
- FESÂHÂT değil FASÂHÂT
( Hoş ve açık konuşma, uzdillilik, iyi söz söyleme becerisi. )
- FETİH:
İŞGAL değil AÇMA
- FEVKALADE SIKINTILI değil FAZLASIYLA SIKINTILI
- FİAT değil FİYAT
( Alım ya da satımda bir nesnenin/hizmetin para karşılığındaki değeri. [bedel, eder, armağan/hediye, kemal, paha] | Bir mal ya da hizmet için uygun görülen para karşılığı. | Bir değer ile para birimi arasındaki ilişki. )
- FİKİR ...:
"TEATRİSİ" değil TEATİSİ
- FİLOZOFİK değil FELSEFÎ
- FIRINCI değil EKMEKÇİ
- FİSKİYE değil FISKIYE
- ... (FİZİKİ UNSURUN) HER BİRİSİNİ ... değil ... (FİZİKİ UNSURUN) HER BİRİNİ ...
- FOKUS[İng. < FOCUS]/LANMA değil/yerine/= ODAK/LANMA
- FOŞET değil POŞET
- FOTOĞRAF "ÇEKİLMEK/ÇEKİNMEK" değil FOTOĞRAF ÇEKTİRMEK
- GAKGOŞ[Elazığ'da]["GAKKOŞ" değil!] ile/||/<> KARDEŞ/AĞABEY
- GALETE değil GALETA
- GALİ-BA değil GALİBA
- GALVENİZ değil GALVANİZ
- GARAMAFON değil GRAMOFON
- GARAZ değil GAREZ
- GARİZ değil GALİZ
( Kaba ve çirkin. )
- GASTE değil GAZETE
- GAYET TABİİ Kİ" değil GAYET TABİİ (YA DA TABİİ Kİ)
- GAYYÛR değil GAYÛR
- ... değil GAZYAĞI
- GEÇEBİLEMEZ değil GEÇEMEZ
- GEÇMİŞ ANLATIMINDA:
DÜN değil BİR ÖNCEKİ GÜN
- GEÇMİŞ YAŞAMIMIZDA ... değil GEÇMİŞİMİZDE ...
- GEÇMİŞE YÖNELİK değil GEÇMİŞE DÖNÜK
- GEÇTİĞİMİZ HAFTA değil GEÇEN HAFTA
- ... "GELESİYE KADAR" değil ... GELİNCEYE KADAR
- GELİNİLMEZ değil GELİNMEZ
- GELİRLERSE BULMAZLARSA değil GELİRLER DE BULMAZLARSA
- GELİŞMESİNE YOL AÇAR değil GELİŞMESİNİ SAĞLAR
- GELİŞTİREBİLMEMİŞ değil GELİŞTİREMEMİŞ
- GELMİYİM" değil GELMEYEYİM
- GENEL BİR "YAKLAŞIMLAR" değil GENEL YAKLAŞIMLAR
- GERÇEKLEŞMEYECEKTİ değil YAŞANMAYACAKTI
- GEREKEN LÜZÛM (ÜZERE) değil ... GEREĞİ/LÜZÛM ÜZERE
- GEREKSİNİR değil GEREKİR/GEREKTİRİR
- GERİDÖNÜŞÜMSÜZ değil GERİ DÖNÜŞSÜZ
- GEZGİNCİ değil GEZGİN
- ... GİBİLERİNDEN değil ... GİBİ
- GİBİM" değil GİBİ
- GİBİ/Sİ/NE / GİBİ/Sİ/NDEN değil GİBİ
- GİDERMEK değil BULMAK
- GIPTE değil GIPTA
- GÖĞÜSLER değil GÖĞÜS/MEME
( CÂM-I ŞÎR: Sütlü meme. )
( SADR değil SEDY/SEDYÜN )
( [not] CHEST but BREAST )
- ... GÖRDÜKSE/GÖRDÜMSE/GÖRDÜNSE değil ... GÖRDÜYSEK/GÖRDÜYSEM/GÖRDÜYSEN
- GÖRERSİN" değil GÖRÜRSÜN
- GÖRMEYE DEĞER değil GÖRÜLMEYE DEĞER
- GÖRÜM" (DİYE) değil GÖREYİM (DİYE)
- GÖRÜNÜRDE değil GÖRÜNÜŞTE
- GÖYA değil GÜYA
- GÖZ ÖNÜNE ALARAK/ALMAK değil GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURARAK
- GÖZ ÖNÜNE ALARAK/ALMAK değil GÖZE ALARAK/ALMAK
- GÖZ ÖNÜNE ALMAK değil GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURMAK
- GÖZ ÖNÜNE ALMAK değil GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURMAK
- GÖZ ÖNÜNE ALMAK değil GÖZE ALMAK
- GÖZ VAR, NİZAM VAR değil GÖZ VAR, İZAN VAR
( İZAN: Anlama yeteneği, anlayış. | Bir şeyin, göz ve akıl yoluyla anlaşılabilmesi. )
- ... değil GÖZDAĞI
- GÖZE ALMAK değil GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURMAK
- GÖZLENEBİLİYOR değil GÖZLEMLENEBİLİYOR
- GÖZLERİM "YAŞLANDI" değil GÖZLERİM "YAŞARDI"
- GÖZLÜK ...:
GİYMEK değil TAKMAK
- GÖZÜKMEK/GÖRÜKMEK değil GÖRÜNMEK
- GÖZÜKÜYOR değil GÖRÜNÜYOR
- GÖZÜKÜYOR/GÖZÜKTÜ değil GÖRÜNÜYOR/GÖRÜNDÜ
- GÖZÜNÜ:
"SEVİM" değil SEVEYİM
- GÜNEŞ, BATIDAN DOĞAR değil GÜNEŞ, BÂTI(N)DAN[İÇİMİZDEN] DOĞAR
- GÜVENİRLİK değil GÜVENİLİRLİK
- GÜZEL DEĞİL değil BAKILIŞI (YETERİNCE) GÜZEL DEĞİL
- HABERLER KÖTÜ GELSE DE ile/değil KÖTÜ HABERLER GELSE DE
( Haberlerin, "kişinin algısına/yorumuna göre değişebilir" anlamına gelmesi/getirilebilmesi. İLE/DEĞİL Haberlerin, kötü/olumsuz haberler olduğunu bildirmesi. )
- HAF değil HAV[Ar.]
( Kadife, çuha vb.'nin yüzeyindeki ince tüy. )
- HAĞTIRAĞ/HAATIRAA değil HATIRA/ANI
- HAKKATEN" değil HAKİKATEN
- ... HAKKI İÇİN değil HAKKI BÂKÎ OLSUN/KALSIN
- HAKKINI VERMEK değil HAKKINI TESLİM ETMEK
- HAKLISIN!/YANLIŞSIN! değil DOĞRU!/YANLIŞ!
- HALA değil HÂLÂ
- HALBUKİSİ" değil HALBUKİ
- HÂL/İM ile/ve/değil/||/<>/< HALÎM[Ar.]
( Durumum. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yumuşak huylu olan. )
- HÂLÛK[Ar.] ile/değil HALÛK[Ar.]
( Sıçan otu. | Mercimek ocağı. İLE İyi huylu, ahlâklı, insaniyetli, geçim ehli olan. )
- HAMMAL değil HAMAL
- HANEDANLIK değil HANEDAN
- HANGİLERİNLE/N değil HANGİLERİYLE
- ANYAYI KONYAYI ('YI GÖRMEK/GÖRÜRSÜN!) değil HANYA-KONYA ('YI GÖRMEK/GÖRÜRSÜN!)
( Neyin ne olduğunu ve nasıl olduğunu/olmadığını görmek/anlamak. )
( Hanya: Girit adasında bir kent. [ANYA değil HANYA!] )
- HARAKET değil HAREKET
- HARFİYAT değil HAFRİYAT
( ... DEĞİL Toprağı kazma, kazı. )
- HASIRALTI değil HASIR ALTI
- HASTA NAKİL AMBULANSI değil SAYRI TAŞIMA ARACI, CANKURTARAN
- HATA-SEVAP değil HATA-SAVAB
- HATAYA ŞANS VERMEK değil HATA(YA) (YAPMAYA DA) FIRSAT VERMEK
- HÂTIRÂ değil HÂTIRA
- HATTA[Ar.]["HATA" değil!] değil/yerine/= DAHASI
- HAVALİMANI değil HAVAALANI
( ... değil PERVÂZ-GÂH )
- HAYIT değil AYIT
( Mineçiçeğigillerden, Akdeniz çevresinde yetişen, mavi, beyaz ya da menekşe renginde çiçekler açan, 1-2 metre boyunda bir ağaççık. )
( V. AGNUS CASTUS )
- HAYVAN:
"RİYÂKÂR DEĞİLDİR" değil İKİYÜZLÜLÜK/RİYÂKÂRLIK YAPAMAZ
- HEGEL'İN:
"DİYALEKTİK FELSEFESİ" değil
KURGUL FELSEFESİ
- HEGEMONYA[Yun. < HEGEMONIA]["HEGAMONYA" değil!] ile BASKI
( ... İLE Bir devletin, başka bir devlet üzerindeki siyasi üstünlüğü ve baskısı. )
- HELOZON değil HELEZON
- HER BİRİSİNE değil HER BİRİNE
- HER İKİ KAPILARIMIZ değil İKİ KAPIMIZ
- HER İKİSİ değil İKİSİ ya da HER BİRİ
- HER NE KADAR ŞÖYLE OLMASINA KARŞIN/RAĞMEN değil HER NE KADAR ŞÖYLE OLSA DA ya da ŞÖYLE OLMASINA KARŞIN
- HER ŞEY, DEĞİŞİR değil HER ŞEY, (BELİRLİ/BELİRSİZ) BİR ŞEYE GÖRE DEĞİŞİR
- HER ŞEYİ BİLİYOR OLMAK değil ÇOĞUNLUĞUN, PEK FAZLA ŞEY BİLMİYOR OLMASI
- HER "ŞEYSİ" değil HER ŞEYİ
- HER "SORUNLARINI" (ÇÖZMEK) değil HER SORUNUNU (ÇÖZMEK)
- HER "VARLIK" değil VARLIK(VUCUD) ya da HER VAROLAN(MEVCUD)
- HERKES BİLİRLERDİ değil HERKES BİLİRDİ
- HERKESE ...'YA DİKKAT ETMESİNİ TAVSİYE EDİYORUM değil HERKESİ ...'YA DİKKAT ETMESİ İÇİN UYARIYORUM
- HERKESİN:
"BEYNİ" değil ZİHNİ
:FARKLI ÇALIŞIR
- HERKESTE VAR değil HER YERİ/ŞEYİ KAPLAYAN
- HERKEZ değil HERKES
- HEYACAN değil HEYECAN
- HÎBE değil HİBE
- HİÇ ABARTISIZ" değil ABARTISIZ/MÜBALAĞASIZ
- HİÇ KAÇINILMAZ değil KAÇINILMAZ
- HİÇ ŞEKERSİZ/MAKYAJSIZ değil ŞEKERSİZ/MAKYAJSIZ
- HİÇ TARTIŞMASIZ/KATKISIZ/PEŞİNATSIZ ... değil TARTIŞMASIZ/KATKISIZ/PEŞİNATSIZ ...
- HİÇ YOKTAN ... değil HİÇ, YOKTAN, ...(HİÇ, YOKTAN İYİDİR)
- HİÇBİRİSİ değil HİÇBİRİ
- HİÇKİMSEMİZ" değil HİÇBİRİMİZ
- HİLE HURDA" değil HİLE HUD'A[Ar.]
( ... DEĞİL Hîle, düzen, oyun, aldatma. )
- HIRPINMA değil ÇIRPINMA
- HİSSİNE KAPILMAK" değil SEZGİ/SEZMEK
- HİT-İT ÜNİVERSİTESİ değil HİTİT ÜNİVERSİTESİ
- HOJ" BULDUK değil HOŞ BULDUK
- HÖRMET değil HÜRMET
- HORON "VURMAK" değil HORON TEPMEK
- HOŞ VE ETKİLİ KONUŞMAK:
"FEDÂKÂRLIK" değil GEREKLİLİK
- HOŞGELDİNİZ! KAĞIDINIZ KIRIK, KALEMİNİZ değil HOŞGELDİNİZ! KAĞIDINIZ, KIRIK KALEMİNİZ
- HÖYKÜRMEK/HÖYKÜRE HÖYKÜRE ile/ve/değil/||/<>/< HÖNKÜRMEK/HÖNKÜRE HÖNKÜRE
( Bağırmak. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Ağlamak. )
- HUKUKTA, KARDEŞLİK değil KARDEŞLİK HUKUKU
- İÇ ile/değil HİÇ
- İÇERİK ÖNEMLİ DEĞİL değil İÇERİĞİ, (BURADA/BUGÜN[ÇAĞIMIZDA]) ÖNEMLİ DEĞİL
- İÇERİM değil İÇERİK
- İÇİM 3.5 ATIYOR değil GÖTÜM 3.5 ATIYOR
- İÇİM BURKULUYOR değil İÇİM BURULUYOR
- ... İÇİN değil ... İÇİN GEÇERLİDİR
- İDDİALI DEĞİL değil İDDİA ETMİYOR
- ... İDEASI" ile/değil ... İDDİASI
- İFŞALAMAK değil İFŞA ETMEK
- İKİ "HAFTADIR" ... ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İKİ OTURUMDUR/DERSTİR ...
- İKİ KELİME LÂF ETMEK değil İKİ KELÂM LÂF ETMEK
- 2./3./4.:
"MAHKEME" değil DURUŞMA
- İKİ TANE HATALARIM VAR değil İKİ HATAM VAR
- İKİ TERAZİNİN KEFESİ GİBİ" değil "TERAZİNİN İKİ KEFESİ GİBİ"
- İKİSİ DE İKİZ değil İKİZLER
- İKİSİNİN/ONLARIN ...:
"GÖNÜLLERİ" BİR değil GÖNLÜ BİR
( "Gönül", her kişide ayrı ayrı olarak "düşünülen/kabul edilen/zannedilen" değil iki kişinin ya da kişilerin ortak alanda bulunmasının ve buluşmasının karşılığıdır. )
- İLÂÇ/I YEMEK değil İLÂÇ/I YUTMAK
- İLERİ "DÖNELİK" değil İLERİ DÖNÜK/YÖNELİK
- İLERİYE SÜRMEK değil İLERİ SÜRMEK
- İLERİYE SÜRÜLEN ... değil İLERİ SÜRÜLEN ...
- İLETİŞİM (SORUNU) ile/ve/değil/||/<>/>/< BAĞ/BAĞLANTI (SORUNU)
( [not] COMMUNICATION (PROBLEM) vs./and/but/||/<>/>/< RELATION/LINK | COMMUNICATION (PROBLEM) )
- İLK BAŞLANGIÇTA değil İLK BAŞTA ya da [sadece] BAŞLANGIÇTA
- İLK İCAT/MUCİT değil İCAT/MUCİT
- İLK TANIŞTIĞIMIZ GÜN değil TANIŞTIĞIMIZ GÜN
- İLKİNDİ değil İKİNDİ
- İLKOKUL değil İLKÖĞRETİM (OKULU)
- İLMEN YAKÎN değil İLM EL-YAKÎN
- İMZA KOYMAK değil İMZA ATMAK
- İNANMAKLA değil İNANARAK
- İNBİK/İNBİR değil İMBİK
- İNCE "ELEYİP" SIK DOKUMAK değil İNCE EĞİRİP SIK DOKUMAK
- İNEĞİM" ile/değil İNEYİM
- İNKÂR değil BİLDİĞİNİZ GİBİ
- İNŞAAT YÜKSEK MÜHENDİSİ değil YÜKSEK İNŞAAT MÜHENDİSİ
(
)
- İNSAN YAŞAMI değil/yerine YAŞAM
( Hayvanların yaşamı değil yaşam süresi olur. )
( Nesnelerin, varoluş süresi olur. )
- İNSANI İNSAN YAPAN" değil KİŞİYİ, İNSAN YAPAN ...DIR
- İNSANIN "DOĞASI" değil İNSANIN YAPISI(ya da GÖVDE/BEDEN/BİREYİN GÖVDESİ/DOĞA)
- İNSİYATİF değil İNİSİYATİF
- İNTERNETİNE" GEÇMEK değil (WI-FI/GPRS) BAĞLANTISINA GEÇMEK
- İŞALLAH değil İNŞAALLAH
- İSİM ile/değil İŞİM
- İSKANBİL değil İSKAMBİL[Fr. BRISCAMBILLE]
- İSRAR/LA değil ISRAR/LA
- İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ değil İSTANBUL, AYDIN ÜNİVERSİTESİ
( Aydın şehrimizin adını düşünür/seslendirir gibi değil Aydınlanmış/Aydınlanacak olanlar/ın anlamında seslendirilmeli/vurgulanmalıdır! )
- İSTANBUL ŞEHİR ÜNİVERSİTESİ değil İSTANBUL, ŞEHİR ÜNİVERSİTESİ
( "İstanbul Şehri" gibi düşünür/seslendirir gibi değil Şehir Üniversitesi olarak seslendirilmeli/vurgulanmalıdır! )
- İSTENMİYEN değil İSTENİLMEYEN
- İSTERSENİZ OLUR/YAPARSINIZ, İSTERSENİZ OLMAZ/YAPMAZSINIZ değil İSTERSENİZ OLUR/YAPARSINIZ, İSTEMEZSENİZ OLMAZ/YAPMAZSINIZ
- İSTEYEN 'ŞÖYLE' YAPAR, İSTEYEN YAPMAZ değil İSTEYEN 'ŞÖYLE' YAPAR, İSTEMEYEN YAPMAZ
- İTİRAF EDELİM Kİ ..." değil "KABUL EDELİM Kİ ..."
- İTTAFEN değil İTHAFEN
- İ-TÜ ÜNİVERSİTESİ değil İTÜ ÜNİVERSİTESİ
- İYİ "ETMEK" ile/değil İYİLEŞTİRMEK
- İYİCENE, GÜZELCENE değil İYİCE, GÜZELCE
- İYİLİK değil OLDUĞU/GEREKTİĞİ BİÇİMDE/GİBİ
- İYRENÇ/İRENÇ/İİRENÇ değil İĞRENÇ
- KAÇ TANESİYLE değil KAÇIYLA
- KAÇTA DÖNEBİLECEĞİM HAKKINDA HİÇBİR BİLGİM YOK değil KAÇTA DÖNEBİLECEĞİM HAKKINDA HİÇBİR FİKRİM YOK
- KADARSIYLA değil KADARIYLA
- KADERDEN KAÇMAK değil BİR KADERDEN, BAŞKA BİR KADERE GİTMEK/GEÇMEK
- KADININ/ERKEĞİN ... değil KİŞİNİN YANLIŞLARI/YALANLARI([OLUMLU/OLUMSUZ] ÖZELLİKLERİ)
( "Erkeğin ya da kadının" olarak yanlış ve kötü/ye kullanılan (olumlu/olumsuz) "özellikler/i" ve genellemenin yanlışlığını taşı(t)mamak, farkındalık açısından öncelikli bir ayrımdır. )
- KAFA KARIŞTIRIYOR değil (BİLMEDİĞİMDEN) KAFAM KARIŞIYOR
- KAFANIN KARIŞMASI değil ZİHNİN BULANIKLAŞMASI
- KALP ... değil OLUMLU/OLUMSUZ, BELLEK KAYITLARI
- KALIN OYLUMLU/HACİMLİ değil GENİŞ OYLUMLU/HACİMLİ
- KALÖRİFER/KARALÜFER" değil ISITAŞIR/KALORİFER
- KALP KALBE KARŞIDIR/KARŞIYMIŞ (DERLER) değil KALPTEN KALBE YOL VARDIR
- KANBUR değil KAMBUR
- KANPANYA değil KAMPANYA
- KANSAROJEN değil KANSEROJEN
- KÂP PAYI:
AYARLAMAK değil AYIRMAK
- KAPAA değil KAPAĞI
- KAPASİTE ARTTIRIMI değil KAPASİTE ARTIRIMI
- KAPI ÇALINIYOR değil KAPI ÇALIYOR
- KAREKTER değil KARAKTER
- KARGA BURNU değil KARGABURNU
( Ucları karga gagası gibi kıvrık olan araçların ortak adı. | Tel bükmekte kullanılan ve ucları sivri koni biçiminde olan metalden bir kıskaç türü. | Sanayide küçük ve yuva içine yerleştirilmiş vidaları sökmeye yarayan ince, uzun ağızlı araç. 4. isim, halk ağzında Kapı mandalı. )
- KARGAŞA ile KAYNAMA, COŞMA/COŞKU / GALEYÂN[Ar.]["GALYAN" değil!]
- KARI" (SEV[M]İYOR/UM) ile/değil KAR-I (SEV[M]İYOR/UM)
- KARNIBAHAR değil KARNABAHAR
- KARŞILIKLI" ...LAŞIM değil ...LAŞIM
- KARŞİM" değil KARDEŞİM
- KASAR ile !KAŞAR
- KATARSİZ/KATARSİS değil KATARZİS
- KATILIMLARINIZDAN DOLAYI ile/değil KATILIMINIZDAN DOLAYI
- KATILIRIZ/KATILMAYIZ, ...:
"O(RASI), ÖNEMLİ DEĞİL" değil "O(RASI), AYRI BİR KONU"
- KATOLOG değil KATALOG
- ... değil KATSAYI
- KAVONOZ değil KAVANOZ[Yun.]
( Plastik, cam vb. nesnelerden yapılmış ağzı geniş, çeşitli boylarda kap. )
- KAVRAM "KARGAŞASI" değil KAVRAM KARMAŞASI
( Kargaşa, kişiler arasında olandır. )
- KAVRAMDA değil KAVRAMIN OLGUSUNDA
- ... değil KAVUNİÇİ
( Pembeye çalan sarı renk. | Bu renkte olan. )
- KAYBETME ŞANSI değil KAYBETME OLASILIĞI
- KAYINBABA/ANA değil KAİMBABA/ANA
- KAYMA OLANAĞI değil OLASILIĞI
- KAYSI değil KAYISI
- ALERJİ:
"KEDİYE" değil KEDİ TÜYÜNE
- KELÎME değil KELİME
- KELLİ FELLİ değil KERLİ FERLİ
( Saçı olmayan ve yarmak. DEĞİL Güç/kuvvet ve erk/iktidar. )
- KENARIYA değil KENARA
- KENARIYA değil KENARA
- KENDİ:
"DIŞINDAKİNLER" değil KENDİ DIŞINDAKİLER
- KENDİ İŞLERİNE KAPTIRIP GİTMEK değil KENDİ İŞLERİNE KAPILIP GİTMEK
- KENDİ KENDİNE/KENDİNİ değil KENDİNİ
- KENDİ KENDİNİ (.../BİLMEK) değil KENDİNİ (.../BİLMEK)
- KENDİ KENDİNİ değil KENDİ KENDİNE
- KENDİ KENDİNLE değil KENDİNLE
- KENDİ KİŞİSEL ...SI değil KENDİ DÜŞÜNCESİ/KARARI/EŞYASI VB. ya da KİŞİSEL DÜŞÜNCESİ/KARARI/EŞYASI VB.
- KENDİMİ DÜŞÜNMEM GEREKİYOR değil DÜŞÜNMEYE, KENDİMDEN BAŞLAMAM GEREKİYOR
- KENDİMİ/Zİ TATMİN ETMEK/EDEMEMEK değil KENDİMİ/Zİ TATMİN ETMEK/EDEMEMEK
- KENDİMLE OYNUYORUM değil KENDİ KENDİME OYNUYORUM
- KENDİNE ÖZEL değil KENDİNE ÖZGÜ
- KENDİNE ÖZGÜN değil KENDİNE ÖZGÜ ya da ÖZGÜN
- KENDİNİ KAÇINMA değil KAÇINMA
- KENDİNİ ... OLARAK:
TANIŞTIRMIŞ değil TANITMIŞ
- KENDİSİ AÇISINDAN değil KENDİ AÇISINDAN
- KENDİSİNDEN değil KENDİNDEN
( "Sahibisi" demediğimiz gibi. )
- KEŞKE, YAPMAZ OLAYDIM değil YAPMAZ OLAYDIM / KEŞKE YAPMASAYDIM
- KİMİ YERLERDE değil BAZI YERDE
- KİMİSİ değil KİMİ
( "Sahibisi" demediğimiz gibi! )
- KİMSELERİN değil KİMSENİN
- KİMSEYE GÜVENME! değil KİMSEYE (TAMAMEN) BIRAKMA!
- KİM-YASAL" değil KİMYA-SAL
- KİPRİK değil KİRPİK
- KİRLİ TOPRAK değil KİLLİ TOPRAK
- GELECEK:
KISA ile/değil YAKIN
- KISA KES, AYDIN HAVASI OLSUN değil KISA KES, AYDIN ABASI OLSUN
( ABA: Kumaştan yapılma giysi.[Aydın efesinin abası, kısa ve dizleri açıktır.] )
- KISACA GEÇİŞTİRMEK değil KISACA GEÇMEK
- KİŞİ, KÖTÜ değil İŞİ(PARA DURUMU), KÖTÜ
- KİŞİLER İÇİN:
"BİR TANESİ" değil BİRİ
- KİŞİLER İÇİN:
"BİR TANESİ" değil İÇLERİNDEN BİRİ
- KİTLEME" değil KİLİTLE(ME)!
- KİTLEMEK/KİTLİ" değil KİLİTLEMEK/KİLİTLİ
- KOLANYA değil KOLONYA[İt. < COLONIA]
( İçinde limon, lavanta vb. bitkilerin yağı bulunan, hafif kokulu alkollü bir nesne. )
- KOMŞU, KOMŞUNUN KÜLÜNE (BİLE) MUHTAÇTIR değil KOMŞU, KOMŞUNUN 'KÜLL'ÜNE MUHTAÇTIR
( Komşu, komşunun her şeyine muhtaçtır. "Kül"(Küllî, Külliyat), "hepsi, her, tamamı" gibi anlamlarda kullanılır. Eğer yanan şeyden arta kalan anlatılmak istenirse, "bile"(... külüne bile ...) eklenerek kullanılabilir. )
- KOMŞU değil KONŞU
- KONACAK değil KOYULACAK
- KONJEKTÖR değil KONJONKTÖR
- KONJÖKTÜR/KONJUKTÜR/KONJEKTÜR değil KONJONKTÜR
- ... değil KÖREBE
- KÖR-KÜTÜK ÂŞIK değil SIRILSIKLAM ÂŞIK
- KORUM" ile KOYARIM
- ... değil KOŞARADIM (YÜRÜMEK)
- KÖTÜLEDİ değil KÖTÜLEŞTİ
- KRONER değil KORONER
- KÜÇÜK OLASILIK değil DÜŞÜK OLASILIK
- KUNPİR değil KUMPİR
- KÜPÜR değil KUPÜR
- KURDELA değil KURDELE
- KURGULU değil KURULU
- KÜRT BÖREĞİ değil KÜT BÖREK
- KÜRTÇE değil [Doğu Anadolu] OSMANLI TÜRKÇESİ
- ... değil KUŞBURNU
( Çalılık ve ormanlık alanlarda yetişen, soluk pembe renkte çiçekler açan bir ağaç, yaban gülü ağacı. | Bu ağacın parlak kırmızı renkli, içi tüylü ve çekirdekli meyvesi. | Bu meyveden yapılan içecek. )
( ROSA CANINA )
- LAF-Ü GÜZAF değil LÂF Ü GÜZÂF[: Boş söz.]
- LÂKAYT değil LÂKAYIT/KAYITSIZ
- LAMİNAT değil LAMİNANT
- LAYLON değil NAYLON
- LÂZIM GEREKEN değil LÂZIM GELEN
- LEYBIL[İng. < LABEL] değil/yerine/= ETİKET
- LİNÇLEMEK değil LİNÇ ETMEK
- MADDEN değil MADDETEN[Ar.]/EYCE
- MADEM EĞER ÖYLEYSE" değil ÖYLEYSE (ya da MADEM ÖYLE)
- MADEM Kİ ÖYLE "SÖYLÜYORSA/YAPIYORSA" değil MADEM Kİ ÖYLE SÖYLÜYOR/YAPIYOR
- MADUR değil MAĞDUR
- MAHALLE ile/değil/||/<> MAHAL'E
- MAHSUM" değil MASUM
- MAHSUS[Ar.]["MASUS" değil!] değil/yerine/= ÖZELLİKLE
- MAKOSEN değil MOKASEN
- MALUMUN ...:
İLÂNI değil İLÂMI
- MAMÜL değil MAMUL
- MATAMATİK değil MATEMATİK
- MAYDONOZ değil MAYDANOZ
- MAZÂRR[Ar. < MAZARRAT < ZARAR] ile MAZHAR[Ar. < ZUHÛR | çoğ. MAZÂHİR]["MASHAR/MASAR" değil!]
( Zararlar, ziyanlar. İLE Bir şeyin, göründüğü/çıktığı yer. | Nâil olma, onurlanma/şereflenme. | Bazı tekkelerde, oturarak uyunurken, dayanılan kısa değnek. | Bir çeşit tef. )
- MECZ değil MEZC
( ... DEĞİL Birbirine katmak, katıştırmak. )
- MEĞERSE/M değil MEĞER
- MEHENG, MEHEKK değil MİHEKK
- [ne yazık ki]
LÂNET ETMEK, LÂNET OKUMAK ["NALET" değil!]/MELÂNET[Ar. < LA'N] değil/yerine/= BÜYÜK KÖTÜLÜK/İLENÇLİK/KARGIŞLIK, KARGIMAK/UZAKLAŞTIRMA
- MEL-ANKOLİK" değil MELANKOLİK
- MENBA değil MEMBA
- MERAK EDİYORUM değil DÜŞÜNÜYORUM
- MESA" degil MESELA
- MESAA/MESA değil MESELA
- MESAFEYİ:
"ARTIRMAK" değil AÇMAK
- METEROLOJİ" değil METEOROLOJİ
- METİN OKUMALI KONUŞMADA:
"AŞAĞIDA" değil BİRAZ/AZ SONRA
- MEVHUM-U MUHÂLİF değil MEFHUM-U MUHÂLİF
- MEYVA değil MEYVE[Fars. < MÎVE]
- MİKREFON değil MİKROFON
- MİNNETKÂR değil MİNNETTÂR
- MİNÜBÜS/MÜNÜBÜS değil MİNİBÜS
- MİNÜR[Ar.] değil MÜNÎR[Ar. < NÛR]
( ... DEĞİL Işık veren, nurlandıran, parlak. )
- MİSTİİZİM değil MİSTİSİZM
- MÎZAH değil MİZAH
- MODERN TÜRKÇE'MİZ değil TÜRKÇE'NİN, MODERN KULLANIMI
- MORALMAN değil MORAL
- MORGIÇ(MORTGAGE) değil KONUT KREDİSİ
- MUBAH["MÜBAH" değil!] ile CÂİZ[< CEVÂZ]
- MÜCADELE değil MÜCÂDELE
- MUCİZE:
OLAĞANÜSTÜ değil ÂCİZ BIRAKAN
- MUATTAP/MUHATTAP/MUHAATTAP[Ar.] değil MUHÂTAP[Ar. < MUHÂTAB < HUTBE]
- MUHTEMEL["MUTEMEL" değil!][Ar.] değil/yerine/= OLASI
- MUNDAR değil MURDÂR[Fars.]
- MÜSBET değil MÜSPET
- MÜSİBET değil MUSİBET
- MUŞTALAMAK değil MUŞTULAMAK
( Muşta ile vurma. DEĞİL Sevinilecek bir işin, olayın vb. olduğunu, birine haber vermek, müjdelemek. )
- MÜSTEKİL değil MÜSTAKİL
- MÜTAYİT değil MÜTEAHHİT
- MÜTEVÂZILIK değil TEVÂZÛ
- MUTLAKA ... OLABILIR değil MUTLAKA OLUR ya da [sadece] OLABİLİR
- MUTLULUK "DUYGUSU" değil MUTLULUK
- MUZ ÇORAP değil MUS ÇORAP
- MÜZİK KONSERİ değil KONSER[Fr., İng. < CONCERT]/DİNLETİ
- MUZUR değil MUZIR
- NAĞRA değil NARA[Ar. < NARE]
( Haykırma, bağırma. | "Sarhoş ya da külhanbeyi" bağırması. )
- NAKİT PARA değil NAKİT
- NAMIK KEMÂL FIKRALARI değil NÂM-I KEMÂL FIKRALARI
- NASI değil NASIL?
- NASIL KULLANIŞI değil NASIL KULLANILDIĞI
- NE DİYEBİLİRİM (Kİ)? değil NE DENİLEBİLİR (Kİ)?
- NE KADAR KULLANILABİLİR OLMASI değil NE KADAR KULLANILABİLİR OLDUĞU
- NE ÖĞRENDİMSE/YAPTIMSA değil NE ÖĞRENDİYSEM/YAPTIYSAM
- NE OLDUĞUNUN BİR ÖNEMİ YOK değil ADINI, NE KOYDUĞUMUZUN BİR ÖNEMİ YOK/OLMAYABİLİR
- NE OLDUKSA değil NE OLDUYSAK
- NE YAPACAK BENİ Kİ? değil NE YAPACAK Kİ BENİ?
- NE ZAMAN KONUSU AÇILINCA değil NE ZAMAN KONUSU AÇILIRSA
- NEME" değil NEYİME LÂZIM?
- NEREDE, O ESKİ BAYRAMLAR/RAMAZANLAR değil NEREDE, O ÖNCEKİ BEN
- NEREDE OKUDUĞUMU BİLMİYORUM AMA ... değil NEREDE OKUDUĞUMU ANIMSAYAMIYORUM AMA ...
- NEY değil NE
- NEYİ SEMBOLİZE EDİYOR/EDER? değil/yerine NEYİ SİMGELİYOR/SİMGELER?
- NEYİNİ BEĞENMEDİN? değil NESİNİ BEĞENMEDİN?
- ... NE ZAMAN ... değil ... OLDUĞUNDA
- NEZLİNDE/NEZLİMDE değil NEZDİNDE/NEZDİMDE
( Yanında, huzurunda, gözetiminde. )
- NİE değil NİYE?
- ...'NIN ADINA değil ... ADINA
- ...'NIN(BEKLEMENİN/DÜŞÜNMENİN VB.):
"ÂLEMİ" YOK! değil GEREĞİ YOK!
- ..., ...'NIN:
"GÖSTERİSİ" değil GÖSTERGESİ
- ...'NIN TANRI'SINDA değil ...'NIN TANRI ANLAYIŞINDA
- ...NIN:
"ÜRÜNÜLER" değil ÜRÜNLERİ
- ...NIN YARARLARI NEDİR? değil ...NIN YARARLARI NELERDİR?
- NİTELENDİRİLEBİLİNİR değil NİTELENDİRİLEBİLİR
- NİYEMİŞ değil NİYEYMİŞ?/NİYE İMİŞ?
- NOLDU?" değil NE OLDU?
- NOLMAZ NOLMAZ değil NE OLUR, NE OLMAZ
- NOLMAZ NOLMAZ değil NOLUR NOLMAZ
- NÜFUS CÜZDANI değil NÜFUS KÂĞIDI/ÇOĞA/YURTTAŞ/VATANDAŞ KİMLİĞİ
- NUHNEVİDEN KALMA (ÂDETLER) değil NUH NEBÎ(PEYGAMBER)'DEN GELEN
- NUS değil NUSH[Ar.](ÖĞÜT/NASİHAT)
- O, BEN DEĞİLİM değil O, BEN DEĞİL
- ÖBÜRSÜ değil ÖBÜRÜ
- ÖÇ değil ÖC
( Kötü bir davranış ya da sözü cezalandırmak için kötülükle karşılık verme isteği ve eylemi, intikam. )
- ODAKLAŞMAK değil ODAKLANMAK
- ÖĞLEN (YEMEĞİ/TATİLİ/ARASI) değil ÖĞLE (YEMEĞİ/TATİLİ/ARASI)
( Halk dilinde. | Meridyen düzlemi.[NIFS-I NEHAR] DEĞİL Gün ortası.[Öğleden önce, öğleye doğru.] )
- ÖĞRENDİRİYOR değil ÖĞRETİYOR
- OLA DA BİLİR, OLMAYA DA BİLİR değil OLABİLİR DE, OLMAYABİLİR DE
- OLABİLİRLİK değil OLASILIK
- OLABİLİTE değil OLASILIK
- OLABİLMEMELERİ değil OLAMAMALARI
- ... OLACAĞINI TAHMİN ETMİYORUM değil SANMIYORUM
- OLANAKSIZLAR değil OLANAKSIZLIKLAR
- ÖLÇEYİĞLE değil ÖLÇEĞİYLE(< ÖLÇEĞİ İLE)
- ÖLÇÜ/VEZ(İ)N:
SİMGEDE/YAZIDA değil KULAKTA!
- OLDU" ile/değil OLDUĞU
- ... OLDUĞU DOLAYISIYLA değil ... OLMASI DOLAYISIYLA
- ... OLDUĞUNU:
"DÜŞÜNEMEYİZ" değil SÖYLEYEMEYİZ/İDDİA EDEMEYİZ
- ... OLDUĞU SEBEBİYLE değil ... OLMASI NEDENİYLE
- OLDUKÇA ÇOK ZORLANMAK değil OLDUKÇA ZORLANMAK
- ÖLE" değil ÖYLE
- OLGUN KİŞİ:
"GÜZEL SÖZ SÖYLEYEN" değil SÖYLEDİĞİNİ YAPAN VE YAPABİLECEĞİNİ SÖYLEYEN
- OLİM" değil OLAYIM
- OLMASI GEREKİR değil OLSA GEREK
- ... OLMASINI BİLMEK değil ... OLDUĞUNU BİLMEK
- OLMAYAYDI değil OLMASAYDI
- OLUCAK değil OLACAK
- OLUMLU TEPKİ değil OLUMLU GERİBİLDİRİM
- ... OLUNABİLİNECEK değil OLUNABİLECEK
- ÖLÜRSE/M" değil ÖLÜNCE
- ÖNCEKİSİNDEN değil ÖNCEKİNDEN
- ÖNCE/Sİ ile/ve (...) SONRA/SI["sora" DEĞİL!]
( BEFORE [...] vs./and AFTER [...] )
- ÖNEMLİ DEĞİL" değil FAZLA ÖNEMLİ DEĞİL
- ONLAR ...:
"ANLARLARSA" değil ANLARSA
( Çoğuldan sonra tekrar çoğul eki gerekmez/fazlalıktır. )
- ONLA/ŞUNLA-BUNLA değil ONUNLA/ŞUNUNLA-BUNUNLA
- ... değil ÖNSÖZ
- ONU(/BENİ/SENİ) "BÖLMEK/KESMEK" değil SÖZÜ/KONUYU/AKIŞI "BÖLMEK/KESMEK"
- ONUN/SENİN YERİNE değil ONUN/SENİN İÇİN
- ÖPÜŞME/"ÖPÜŞEN" değil ÖRTÜŞME/ÖRTÜŞEN
- ÖRNEĞİN, ... GİBİ değil ÖRNEĞİN, ... ya da ... GİBİ
- ORTADOKS değil ORTODOKS
- ORTAM ile/değil ORTAĞIM
- ... değil ORTAOYUN
- OSMANLI İMPARATORLUĞU/DEVLETİ değil OSMANLI HANEDANI
( Avrupa'lıların sonradan yüklediği bir tanımdır. Osmanlı, hiçbir zaman "imparatorluk" olmamıştır! [insanı, hak ve hukuku hiçe saymak gibi bir tutumu yoktur] )
- OSMANLICA değil OSMANLI TÜRKÇESİ
- ÖTEKİSİ değil ÖTEKİ
( "Sahibisi" demediğimiz gibi. )
- OTOMATİĞE BİNME değil OTOMATİĞE BAĞLAMA
- ... ÖYKÜ/SÜ değil ... SÜRECİ
- ÖYLE ARAÇLAR KULLANACAĞIZ değil ARAÇLARI, ÖYLE KULLANACAĞIZ
- ÖYLE BİRİSİNLE ... değil ÖYLE BİRİYLE ...
- ÖZDEŞMİŞ değil ÖZDEŞLEŞMİŞ
- ... "ÖZELLİĞE HAİZ" değil ... ÖZELLİĞİ HAİZ
- ÖZGÜR İRÂDE değil İHTİYÂR
( "Özgür İrâde", yanlış bir tanım ve "tamlama"dır. (İngilizce "Free Will"den bire bir çeviri olduğundan, Türkçe'nin yapısına ve kullanımına uymaz.)
İrâdenin çeşitleri ya da özgür olanı/olmayanı yoktur. İnsandan bağımsız ayrı ve tek başına da değildir. Ancak "irâdenin özgürce kullanılması" diye bir tanım olabilir.
İrâde, tekil bir kavram da değildir. İnsan/kişi için öncelikli/ağırlıklı olarak ihtiyâr ve sonrasında da irâde olarak işler. Bunlar ayrılamaz bir kavram çiftidir.
İrâde, bitki ve hayvan ile ortak olduğumuz gövdemizle sınırlı/çerçeveli bir olanak, araç ve işlevdir. Bir şeye yönelme, kas ve sinirleri seferber etme olanağı, yapma gücü ve bilgisidir. "Evet" diyerek yönelmedir. "Zekâ"[< tezkiye/keskinleştirilmiş/bileylenmiş] ile ilişkilidir.
İhtiyâr ise "Hayır!" diyebilme, yapmayabilme gücü ve bilgisidir. Sadece insana özgü bir olanak olarak, sorgulayarak, düşünerek ve ayırt ederek yeğleme/tercih olanağımızdır.[Muhtar/iyet] "Yöneldiğimiz/yönelebileceğimiz" düşünce, söz ve eylemden göz, söz ve elimizi/ayağımızı çekebilmemizdir.[EDEB]
2.5 yaş, 4 yaş 4 ay, 7 yaştaki ayırt edebilme[temyiz] becerisi ve yetkinliğiyle 13'ten gün alarak cezai ehliyet kazanma durumu, ihtiyârımızladır. 16'dan gün alarak bazı yetkinlikler itibarı ile bir seviye daha yukarı çıkarılır. 19'dan gün aldıktan sonra da aklî meleke kaybolmadığı sürece ve bunama, Alzheimer görülmedikçe yaşam boyunca öncelikle ihtiyâr sahibi olarak yaşamını sürdürürüz. )
- ... "ÖZGÜRLÜĞÜ" değil ... HAKKI
- PAHALILANDI değil PAHALANDI(< BAHALANDI)
- PANTALON[Fr.] değil PANTOLON[]
- PATETES değil PATATES
- PAYLAÇO değil PALYAÇO[İt. < PAGLIACCIO]
- PAZARTESİ'NE değil PAZARTESİ'YE
- PEK KOLAY DEĞİL değil PEK OLASI DEĞİL
- PENBE değil PEMBE
- PEYDERPEY[Fars. < PEY:Arka. | -DER: İçinde.]["PEYDELPEY" değil!] (ÖDEMEK) AZAR AZAR/BÖLÜM BÖLÜM/YAVAŞ YAVAŞ (ÖDEMEK) | BİRBİRİ ARDINCA, ART ARDA
- PİLİLİ değil PİLELİ
- PLAN:
[okunuşu]
"PILAN" değil PİLAN
- PROBLEM" değil AYRIM
- PRÖMİYER/GALA["İLK PRÖMİYER/İLK GALA" değil!] değil/yerine/= İLK GÖSTERİM
- PURSANTAJ[İng. < PERCENTAGE]["PURSUNTAJ" değil!] değil/yerine/= YÜZDE
( Filmlerin sinema salonlarında gösterildiği süre boyunca elde edilen bilet gelirlerinin dağıtım oranı. [Bu oran, yapımcılar, dağıtımcılar ve sinema salonları arasında bilet satışlarından elde edilen kazancın nasıl paylaştırılacağını belirler.] [Pursantaj oranı, genellikle film gösteriminin ilk haftalarında yüksek olur, ardından zamanla düşebilir.] )
- RAATLAMAK" değil RAHATLAMAK
- KAŞINMA:
RAHİMDE değil VAJİNADA
( İç yüzeyde. [olmaz!] DEĞİL Dış bölgede/yüzeyde. )
( "Rahmim kaşınıyor" diye bir söz olmaz. DEĞİL "Vajina(m)da kaşıntı var/oluyor" olabilir. )
- RAJON değil RACON[argo | İt. < RAGIONE]
( Yol, yöntem, usûl. | Gösteriş, fiyaka. )
- RAKKAM değil RAKAM
- RAYLARA:
"ŞAHIS DÜŞTÜĞÜNDE" değil "BİRİ DÜŞERSE"
( Raylı yolların duraklarında bulunan uyarı yazılarının, ilgili yöneticilerce düzeltilmesi dileğiyle... )
- RAZI MIDIRLAR? değil RAZILAR MIDIR?
- REHA-BİLİTE değil REHABİLİTE
- RESMÎ GEÇİT değil RESM-İ GEÇİT
- REZARVASYON değil REZERVASYON
- RİCA EDEBİLİRSEM/EDEBİLİR MİYİM? değil RİCA EDEYİM
( İnceliğin, duyarlılığın, nezaketin ve kibarlığın da ölçülü, mantık çerçevesinde olması, abartılmaması gerekir.
Koşulun, koşulu olmaz! İki kere eğer ya da ise olmaz! ise'den sonra tekrar "ise", eğer'den sonra tekrar "eğer" olmaz! Mantıksızdır, anlamsızdır ve işlevsizdir! )
- ROL "GEREĞİ" değil ROLÜN EREĞİ
- S HARFİ:
"ES" değil SE
- SAATLER OLSUN değil SIHHATLER OLSUN
- SABAH RÜZGÂRI değil SABÂ RÜZGÂRI
- SABAHA KARŞI değil SABAHA DOĞRU
- SABAHÎ değil SABÂ MAKAMI
- SABAHTAN/DEMİNDEN ...):
"... BELLİ" değil ... BERİ
- SABIN değil SABUN
- SAÇI KEL değil KAFASI KEL
- SAÇMA-SALAK değil SAÇMA-SAPAN
- SADELİ değil(/olmaz) SADE
- SADRAZAM TORUNU değil SADRAZAM'IN SOL TAŞAĞI
- SAF ... değil SALT ...
- SAĞYA değil SAĞA
- SAHA değil SÂHA
- SAHİBİ değil EMÂNETÇİSİ
- SAHİBİNDEN değil EMÂNETÇİSİNDEN
- SAHİBİSİ" değil SAHİBİ
- SAHİH[Ar.]["SAİH" değil!] değil/yerine/= DOĞRU
- ŞAHİT ile/değil ŞAYET
- ŞAHKÜL" değil ŞÂKÜL
- SAİKLER/LE değil SAİK/LE
( "Saik", sevk sözcüğünün çoğulu olduğundan, çoğul olana bir "-ler" eki daha olmaz/kullanılamaz. )
- SAKINAN GÖZE ÇÖP BATAR değil SAKINILAN GÖZE ÇÖP BATAR
- SAKINAN GÖZE ÇÖP BATAR değil SAKINILAN GÖZE ÇÖP BATAR
- SAKİNLEYİCİ değil SAKİNLEŞTİRİCİ
- SALYONGOZ değil SALYANGOZ
- SANIRIM ... OLABİLİR değil SANIRIM ... ya da ... OLABİLİR
- SANIRSAM değil SANIRIM
- SANIRSAM değil SANIRIM/SANIYORUM
( Anlatımda, bir koşulun[eğer/ise] tekrar ya da ikinci kez koşulu olmaz! Zannetmek ya da sanmak, bir koşuldur.
Zannetmek, bir şeyin, sözü geçtiği biçimde olduğunu/olacağını ya da olmadığını/olmayacağını, %51 - 99 oranında "kabul" ya da "iddia" etmenin ikinci kez ve başka bir olasılığı, belirsizliği barındırması ya da "tanımlaması" olanaksız ve anlamsızdır. )
- ... "ŞANSI" YOK değil ... OLASILIĞI/OLANAĞI YOK
- SANSKRİTÇE değil SANSKRİT
- SANTRANÇ değil SATRANÇ
- ŞART değil KOLAY!
- ŞARZ değil ŞARJ
- SAVUNULMASI BİZE DÜŞMEZ değil SAVUNULMASINA GEREK KALMAZ/YOKTUR
- SAYGI "DUYMAMIZ" GEREK/LÂZIM değil "SAYGI GÖSTERMEMİZ GEREK/LÂZIM"
- SAYIN APARTMAN YÖNETİCİLİĞİ değil SAYIN APARTMAN YÖNETİCİSİ/YÖNETİMİ
- SAYISIZ:
KONUŞMALAR değil KONUŞMA
- ŞE / BİŞEY/BİŞE/BİŞİ/BİŞİY değil ŞEY / BİR ŞEY
- SEÇME ... ile/değil SEÇMELİ ...
- ŞEFKÂT VE NEZÂKET:
GÜÇSÜZLÜK VE ÜMİTSİZLİK değil KUVVET VE METÂNET
- ŞEHÂDET["ŞAADET" değil!] ile ŞAHÂDET
( Tanıklık etmek, şahitlik etmek. | Bir şeyin doğruluğuna inanmak. | Delâlet, alâmet, işaret. | Gözle görülen şeyler. İLE Sevgili. | Güzel. )
- ŞEİME/ŞEYİME değil ŞEHÎME
- SELVİ BOYLU değil SERVİ BOYLU
- ŞEMAL" değil ŞEMAİL
- SEMFONİ değil SENFONİ
- ... değil SEMİZOTU
- SEN DE Mİ BRÜTÜS? değil SEN DE Mİ OĞLUM?
- SEN DİLİ KULLANMAMA GEREĞİ:
TANIMADIĞIN KİŞİ değil (YETERİNCE) SAMİMİ/YAKIN OLMADIĞIN(/DAN DOLAYI)
( Tanımadığınız ve/ya da yeterince samimi/yakın olmadığınız kişilere, "SİZ" diye hitap ediniz/edilir! )
- SEN, İSTEDİĞİN KADAR YAPARSAN YAP değil NE KADAR YAPARSAN YAP ya da İSTEDİĞİN KADAR YAP
- SENLEN ... değil SENİNLE ...
- SERHOŞ değil SARHOŞ
- SESİZLİK" değil SESSİZLİK
- SEVGİ:
YANLIŞLARI ÖRTMEK İÇİN değil ZORLUKLARI AŞMAK İÇİN
- ... SEVİYESİ İNDİRGENMİŞ değil ... SEVİYESİ İNDİRİLMİŞ/DÜŞÜRÜLMÜŞ
- SEVMEK:
SIRADIŞI ŞEYLER YAPMAK değil SIRADAN ŞEYLERİ, ÖZENLE YAPMAK
- SEYEHAT değil SEYAHAT
- SEYEHAT değil SEYAHAT[Ar. < SİYAHAT]
- ŞEYSİ" değil ŞEYİ
- SICAKLIK:
"20 - 24 DERECE ARASINDA OLACAK" değil 20 -[ilâ] 24 DERECE OLACAK
( "ilâ" edatı kullanıldıktan sonra, "arasında" sözcüğü kullanılmaz. "ilâ", "arasında" anlamındadır. )
- SIFIRI TÜKETMEK değil ZAFİRİ TÜKETMEK
( ZAFİR: Soluk/nefes. )
- ŞİİR "DİLİ" değil ŞİİR BİÇİMİNDE
- ŞİİR:
"DUYGULANMAK" İÇİN değil DUYUMSAMAK İÇİN
- ŞİİRDE, (")MANTIK("):
"YOK" değil ARANMAZ!
- SİKMEK ile/değil SİLKMEK
- ŞİMDİ ŞİMDİ değil ŞU SIRALAR
- ŞİMDİ (YAPACAĞIM/GİDECEĞİM vs.)" değil BİRAZDAN YAPACAĞIM/GİDECEĞİM vs.
- ŞİMDİ YAPACAĞIMIZ GİBİ değil BİRAZDAN YAPACAĞIMIZ GİBİ
- ŞİNDİ" değil ŞİMDİ
- ... değil SİNEKKAYDI (TRAŞ)
- SIRÇALI KÖŞK değil SIRÇA KÖŞK
- SIRT ÇEVİRMEK değil YÜZ ÇEVİRMEK ya da SIRTINI DÖNMEK
- SİZ (DE) HÂLÂ ÇOK GÜZELSİNİZ değil SİZ (DE) HER ZAMAN ÇOK GÜZELSİNİZ
- SİZİ KESEYİM/KESİYORUM değil SÖZÜNÜZÜ KESEYİM/KESİYORUM
- SİZİ ...:
"ODAKLADIK" değil ODAKLANDIRDIK
- ŞOK OLMAK değil ŞOKE OLMAK
- SÖLEDİMİ" ile/değil SÖYLEDİĞİMİ
- SON NİHAİ NOKTADA ... değil EN SON NOKTADA ...
- SONA değil SONRA
- SONDAN değil SONRADAN
- SONUÇTA değil ...'NIN SONUCUNDA / SONUÇ İTİBARİYLE
- SONUNU GETİRMEK değil SONRASINI GETİRMEK
- (SORUN:
) "İNANMAK/İNANMAMAK" değil KAYITSIZLIK
- SORUN(LAR)LA:
"BAŞ BAŞA OLMAK" değil YÜZ YÜZE OLMAK
- SOTE"YE (YATMAK) değil "SOTA"YA (YATMAK)
( SOTE[Fr. < SAUTÉ]: Küçük küçük doğranmış sebzeleri yağda hafifçe kavrulduktan sonra su, domates, biber vb. katılarak yapılan bir tür yemek. İLE/DEĞİL SOTA[İt. < SOTTO]: Uygun, elverişli [yer]. )
- SOVAN değil SOĞAN
- SÖYLE ile/değil ŞÖYLE
- SÖYLEDİĞİNİZDE değil SÖYLEDİKLERİNİZDE
- SÖZCÜK:
"DAR AĞACI" değil DAĞARCIĞI
- SÖZCÜKLER ÖNEMLİ DEĞİL değil SÖZCÜKLER, BURADA[BU KONUDA/ALANDA] ÖNEMLİ DEĞİL
- SÖZÜ/KONUŞMAYI:
"UZATMA!" değil UZAMASIN
- SÖZÜ/KONUYU:
"UZATMAYAYIM" değil UZATMIŞ OLMAYAYIM
- STAJER değil STAJYER
- ŞU AN, İCÂD ETTİĞİM BİR YANIT DEĞİL değil ŞU AN İÇİN İCÂD ETTİĞİM BİR YANIT DEĞİL
- ŞU KONU(LAR)DA:
"BEN BİLE" HATA/YANLIŞ YAPIYORUM değil BEN DE HATA/YANLIŞ YAPABİLİYORUM
- SU KÜÇÜĞÜN, SÖZ BÜYÜĞÜN değil SUS KÜÇÜĞÜN, SÖZ BÜYÜĞÜN
- SU UYUR, DÜŞMAN UYUMAZ değil SÜ(SUBAY/ASKER) UYUR, DÜŞMAN UYUMAZ
- SU ile/değil ŞU
- SUNA YAKIN değil SUNAY AKIN
- SÛNÎ değil SUN'Î
- ŞUNU ...:
"KONUŞACAĞIM" değil ANLATACAĞIM
- SUPPORT yerine DESTEK
- SÜPRİZ değil SÜRPRİZ
- SÛRETLERİ KAVRAMADA:
ZİHİN/AKIL değil HAYAL
- SÜRGÜN ETMEK değil SÜR(ÜL)MEK
- SUTYEN GİYMEK değil SUTYEN[Fr. < SOUTIEN-GORGE][SÜTYEN değil!] TAKMAK
( Fransızca'da "SOUTIEN-GORGE" olarak geçen, "SOUTIEN"[: Dayanak] anlamına gelen sözcüğün Türkçe'leştirilmişidir. Ayrıca İngilizce'de "SUIT"[: Takım elbise] sözcüğü ile ve yine İngilizce "-IAN"[taraflılık, tarafında olan, kaynaklanan] eki ile de bağlantılandırılabilir. Hareket noktası olan ve zamanla gövdeyi(memeleri ve de özellikle meme ucunu) kıyafete uygun hale getirmeye yarayan, "bunu sağlamanın aracı olan nesne" kullanımına dönüşmüştür. [ "Sütyen" kullanımı yanlıştır. Doğrusu U harfiyle "Sutyen"dir! ] )
- TAAM" değil TAMAM
- TABİÎ Kİ DE değil TABİÎ Kİ
- TAKINILDI ile/değil TAKILINDI
- TAM DOĞRU DEĞİL değil PEK DOĞRU DEĞİL
- TAM EMİN OLMAK değil EMİN OLMAK
- TAMAMEN "BOMBOŞ" değil TAMAMEN BOŞ (ya da BOMBOŞ)
- TAMAMLAYAMADI değil TAM ANLAYAMADI
- TANGA ile/değil TANGO
- TANIMAZLIK ile TANIMAMAZLIK
( NOT DEFINITION vs. NO DEFINITION )
- TARAS değil TERAS[Fr. < TERRASSE]
( Bir yapının damında çevresi, üstü açık yer, ayazlık, taraça. | Damın, genellikle çamaşır sermeye yarayan ve üstü çinko ile döşeli bulunan düz bölümü, tahtaboş. | Seki. )
- TARİH:
"GEÇMİŞ" değil YARIN
( Tarih, geçmiş değil yarındır! )
- TARİH/TÜRKÇE YAZILIMI değil TARİH YAZIMI
- TAŞARON değil TAŞERON
- TASFİR değil TASVİR
- TASHÎH[Ar. < SIHHAT]["TAHSİH" değil!] ile DÜZELTME/DÜZELTİ
- TASHİH[< SIHHAT]["TAHSİH" değil!] ile/ve/değil/yerine/+/> TEKMİL
- TASTİK değil TASDİK
- TAT değil TAD
- TAZZİK değil TAZYİK
- TEFRİS değil TEFSİR
- TEK BİR KISALTILMASI VAR değil TEK BİR KISALTMASI VAR
- TEK-RAR değil TEKRAR
- TEKRARDAN değil TEKRAR
- TEMİN/TEMİNKİ değil DEMİN/DEMİNKİ
- TEMPORALİTE değil GEÇİCİLİK
- TEMSİLİ GİBİ değil [sadece] TEMSİLİ ya da GİBİ
- TENBEL değil TEMBEL
- TEPESİ ATMAK değil TAPASI ATMAK
- TEŞBİHTE HATA ARANMAZ değil TEŞBİHTE, HATA OLMAZ/OLMAMALI
- TEŞBİHTE HATA OLMAZ değil TEŞBİHTE, HATA OLMAZ/OLMASIN/OLMAMALI!
(TEŞBİH, HATA/EKSİK/YÜK/SORUN KALDIRMAZ/TAŞIMAZ/TAŞIMAMALI!)
( Hangi benzetmeyi yaparsak yapalım, önemli değildir anlamına gelmez. Benzetme(teşbih) yapacağımız zaman hata yapmama ve keyfiyet olmaması gerekliliğini anlatır! [Teşbih sözcüğünden sonra virgül/duraklama çok önemli!] )
( Halk arasında daha çok, "yapılan benzetmeden alınılmamasını dilemek için" "söylenilir" fakat bu, yanlış kullanımdır. )
( Herşey, herşeyle dolaylı olarak bağlantılandırılabileceğinden,
hiçbir şeyi, hiçbir şeyle doğrudan bağlantılandırmamakla başlar herşey. )
- TESHİP değil TEZHİP/TEZHİB
- TEŞVİK-İ MESAİ değil TEŞRİK-İ MESAİ/İŞBİRLİĞİ
- TEVÂTÜR:
UYDURMA SÖZ değil GÜVENİLİR KİŞİLERDEN GELEN BİLGİ/HABER
- TİMSAL ETMEK değil ...NIN TİMSALİ
- TİMSAL ETMEK değil TEMSİL ETMEK
- TİSKİNTİ değil TİKSİNTİ
- TİVİ değil/yerine TE-VE TV
- TİYO değil TÜYO
- TOKSİK[İng./Fr. TOXIC]["TOK SİK" değil!] değil/yerine/= ZEHİRLİ
- TONLARCA ... değil YÜZLERCE/BİNLERCE ...
- TOPLARSAK değil TOPARLARSAK
- TOPLU "TAŞIM" değil TOPLU TAŞIMA
- TOTAL" (OLARAK) değil TOPTAN/TOPLAM/TAM (OLARAK)
- TÜKKAN değil DÜKKÂN
- TÜMÖR["TİMÖR" değil!]/TUMOR[İng.]/TUMEUR[Fr.] değil/yerine/= UR/ŞİŞLİK
- TÜRKÇE FELSEFE" (YAPMAK) değil FELSEFEYİ TÜRKÇE (DİLİNDE) (YAPMAK)
- TÜRK-İSLÂM değil İSLÂM-TÜRK
- TÜRKÜAZ değil TURKUAZ
- TÜRKÜAZ değil TURKUAZ
- TUTACAK BİR DAL/ŞEY değil TUTUNACAK BİR DAL/ŞEY
- ÜÇÜNCÜ BOYUT:
YÜKSEKLİK değil DERİNLİK
- ÜÇKEN değil ÜÇGEN
- ÜÇÜSÜNDEN değil ÜÇÜNDEN
- 360 DERECE DÖNMEK değil 180 DERECE DÖNMEK
- ... ÜLKESİ değil ÜLKÜSÜ
- ULUSLAR ARASI değil ULUSLARARASI
- ÜMİT EDİLDİĞİ KADAR DÜŞÜK OLMAZ değil SANILDIĞI KADAR DÜŞÜK OLMAZ
- UNUTMUŞTUM değil UNUTMUŞUM
- ÜSTÜNE ALINMA değil ÜSTÜNE ALMA ya da ALINMA
- ÜSTÜNE ÜSTELİK değil ÜSTÜNE ÜSTLÜK ya da [sadece] ÜSTELİK
- ÜVERTÜR değil UVERTÜR
- UYARI SİMGELERİNDE:
+16 değil 16+
- UYİCAM/UYUCAM" değil UYUYACAĞIM
- UYUCAK/UYUYUCAK" değil UYUYACAK
- UYUMLAŞMA değil UYUMLULAŞMA
- UYUYORSAN, UYU değil İSTİYORSAN, UYU
- ÜZERİNE ALINMA değil ÜZERİNE ALMA
- UZUN SORU değil YANITI, UZUN (OLABİLECEK) BİR SORU
- UZUN SÜREÇ değil UZUN SÜRE
- VAHİH değil VAHİY
- VAHŞET ile/ve VAHÂMET["VEHÂMET" değil!]
- VALEYBOL değil VOLEYBOL
- ... VARLIKLARINI SÜRDÜRÜYOR değil ... VAROLUŞLARINI SÜRDÜRÜYOR
- VAROL-MASI değil VAR OLMASI
- VAROL-UŞSAL değil VAR OLUŞSAL
- ... değil VARSAYIM
- VARSAYISAL değil SAYISAL
- VARSAYISAL değil VARSAYIMSAL
- VAZ CAYDIM değil VAZGEÇTİM
- VAZCAYMAK" değil VAZGEÇMEK ya da CAYMAK
- VAZİYET ETMEK değil VÂZ-I YED ETMEK
( ... DEĞİL Duruma el koymak. )
- VEHÇE değil VECHE
- VEREBİLİNİR değil VERİLEBİLİR
- VEREM" ile/değil VEREYİM
- VERİM / VERMİM/VERMEYİM" ile/değil VEREYİM / VERMEYEYİM
- VERİRSEN ALIRSIN değil VERİRSEN, ALIRSIN
- VERİYİM değil VEREYİM
- VESAİRE["VESAYRE" değil!] ile/ve/> VE ŞAİRE
- VİCDAN[Ar. < VCD]["VİJDAN" değil!] değil/yerine/= BULUNÇ/DUYUNÇ
- ...'YA NEDEN OLACAK ... değil ...'YI SAĞLAYACAK ...
- YAĞLARI/NI YAKMAK değil YAĞLARI/NI ERİTMEK
- YAĞYI/YAĞSI değil YAĞI
- YAKAN TOP değil YAKANTOP
- YAKOMOZ değil YAKAMOZ
- YALAN KONUŞMAK değil YALAN SÖYLEMEK
- YALAN SÖYLÜYORSUN! değil YALAN!
( Doğru/yanlış, tüm bireylere ve olguya/olaylara tâbidir. Dolayısıyla doğrudan ya da "dolaylı" olarak belirli/bir kişiyle sınırlanamaz/odaklanamaz! )
- YALNIŞ değil YANLIŞ
( "Yanılma"dan akılda kalabilir. )
- YALNIŞ değil YANLIŞ
- YALNIZ, İNSAN, ... değil YALNIZCA İNSAN, ...
- YANİ ÖRNEĞİN" değil YANİ ya da ÖRNEĞİN
- YANLIŞ ANLAŞMA değil YANLIŞ ANLAMA/ANLAŞILMA
- YANLIŞ ANLAŞMAZLIK değil YANLIŞ ANLAMA/ANLAŞILMA ya da ANLAŞMAZLIK
- YANLIŞSAM (BENİ) DÜZELT/İN! değil YANLIŞSA / YANLIŞ VARSA/OLU(ŞU)RSA / YANILIYORSAM DÜZELT/İN/İZ!
( Bu "M / N" harflerinin yani "BEN / SEN" "dilinin/kullanımı", "kişi temelli/odaklı" alt seviye "düşünüş"[düşünmeyiş/düşünemeyiş] ile bağlantılı olarak ya da öteki dillerden ve özellikle İngilizce'deki kullanımdan gelen kötü/yanlış bir kullanım/ifade şeklidir. )
- YANLIZ değil YALNIZ
( "Yalın"dan akılda kalabilir. )
- YAPABİLECEĞİM BİR ŞEY YOK değil YAPABİLECEĞİM FAZLA BİR ŞEY YOK
- YAPACAK/YAPILACAK BİR ŞEY YOK değil YAPILACAK (PEK) FAZLA BİR ŞEY YOK
- YAPACAK ÇOK İŞ/İM VAR değil YAPILACAK ÇOK İŞ/İM VAR
- YAPALIM/YAZALIM DA...:
"SONRA UNUTURUZ" değil ANIMSA(YA)MAYABİLİRİZ
- YAPARAKTAN/EDEREKTEN değil YAPARAK/EDEREK
- YAP(IL)ABİLİTE değil YAPILABİLİRLİK
- YAPİM/ARIYİM değil YAPAYIM/ARAYAYIM
- YAPIYIM" değil YAPAYIM
- YAPMADINSA/SÖYLEMEDİNSE değil YAPMADIYSAN/SÖYLEMEDİYSEN
- ... YAPMA(SI)NI ...
YEĞLERDİM/TERCİH EDERDİM değil DİLERDİM
- YAPMIŞIN(DIR)/OLMUŞUN(DUR) değil YAPMIŞSIN(DIR)/OLMUŞSUN(DUR)
- YARALIYOR ile/değil YER ALIYOR
- YARIMI KADAR değil YARISI KADAR
- YARIN(LAR)A TAŞIMAK değil GELECEĞE TAŞIMAK
- YARIŞMAYI:
"KAYBETTİM" değil/yerine KAZANAMADIM
- YASALARINLA" değil YASALARIYLA
- YAŞIMDAYIM" değil YAŞINDAYIM
- YANLIZ değil YALNIZ
- YAYAN (KALMAK) değil YAYA (KALMAK)
- YEDİ EMİN değil YED-İ EMN
( ... DEĞİL Emin el/ler. )
- YEMEK "VERMEK" değil YEMEĞE DAVET ETMEK
- YEMEK:
"AYIRDETMEK" değil AYIRMAK
- YEMİNLEN değil YEMİNLE
- YENİDEN BAŞLANGIÇTA ... değil YENİDEN BAŞLAMAKTA ...
- YENİLEBİLİR değil YENİLENEBİLİR
- YENİLGİ:
KAYBETTİĞİNDE değil VAZGEÇTİĞİNDE
- ... değil YERELMASI
- YEŞİLBİBER değil YEŞİL BİBER
- YEŞİLSOĞAN değil YEŞİL SOĞAN
- YESYENİ değil YEPYENİ
- ...YI ORTAYA KOR değil ...YI ORTAYA KOYAR
- YİĞEN" değil YEĞEN
- YOKLUK, YOKTUR değil YOKLUK, YOKTUR, YOKTUR!
- YOKTAN değil YOK İKEN
- YOKTU değil KAYITLARDA YOK/BULUNMUYOR
- YOL YÜRÜMEK değil YOL SÜRÜMEK
- YOLLU" (OLMAK) ile/değil YOLDA (OLMAK)
- ... YÖNETMENLİĞİ değil ... YÖNETMELİĞİ
- YÖRÜK["YÜRÜK" değil!] ile TÜRKMEN[< TURKOMAN < TÜRK-İMAN]
( Sünnî göçer. İLE Sünnî olmayan göçer. )
- YORULUYOR İNSAN değil YORULUYORUM
( Kişisel ve/ya da özel olan bir durumu, genelleyerek ya da abartarak, [kendine hizmet eden/çıkarına uyan] "akla" bürümenin [rasyonalizasyonun], çevreye hiçbir etkisi/katkısı olmadığı gibi, en başta, bu sözü söyleyen kişiye ve çevresine/zihinlere olan yükü çok fazladır. Aslolan da, ne söyleyeceğini bilmek değil ne söylemeyeceğini düşünmek ve ona göre konuşmak/konuşabilmektir! )
- DEĞİNİLEN:
YUKARIDA değil DEMİN
( Okumada. DEĞİL Konuşmada. )