Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

[... değil ...] BAĞLAÇLI

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[ 01 May 2025 ]
itibariyle 19096 başlık/FaRk yer almaktadır.

- AYKIRI/LIK ile/ve/değil UYMAMA


- AYKIRI ile/ve/değil/yerine/<>/< AYRI


- AYKIRI ile/ve/değil/||/<>/< ORANTISIZ


- AYKIRI değil/yerine/= YADIRGI DÜŞMEK


- AYMAZLIK ile/ve/değil/||/<>/< BOŞLAMA/İHMAL


- AYNA:
CAM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< CAN

( Kendi yüzünü görmek isteyenin baktığı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Özünü görmek isteyenin baktığı. )


- AYNA/LA(N)MAK ile/ve/değil/||/<>/< SAHİPLENMEK/MUSAHİPLİK


- AYNA/MİRAT değil/yerine/= GÖZGÜ


- AYNA değil/yerine/= GÖZGÜ


- AYNADA:
YÜZÜNÜ GÖRMEK ile/ve/değil/yerine ÖZÜNÜ GÖRMEK

( [istersen] Cama bak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Can'a bak! )


- AYNI "BOK" ile/ve/değil/||/<>/> LACİVERDİ


- AYNI ANDA DOĞRU ile/ve/değil/yerine AYRI AYRI/TEK TEK DOĞRU


- AYNI ANDA ile/ve/değil/||/<> MİLİSANİYELER İÇİNDE


- AYNI DÜŞÜNMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRLİKTE DÜŞÜNMEK


- AYNI ONUN GİBİ ... değil AYNI ...


- AYNI ONUN GİBİ ... değil ONUN GİBİ ...


- AYNI PARALELDE değil AYNI YÖNDE ya da PARALELDE


- AYNI ŞEYİ(AYRINTIYI/KONUYU):
KONUŞUYORUZ ile/ve/değil/||/<>/> SÖYLÜYORUZ


- AYNI ZAMANDA ile/ve/değil AYRICA


- AYNI ZAMANDA ile/ve/değil/yerine ÜSTELİK


- AYNI ile/değil/yerine/>< AYNA

( Çevremizdekilerin [bazı/çoğu olumsuz/kötü/yanlış] zihniyle[düşünce, duygu, davranış, değer, deneyim ve dil] aynı olmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çevremizdekilere yapmayabileceklerimizle[ihtiyârımızla] [etkin ve yetkin] ayna ve örnek olmak. )


- AYNI ile/değil/!= BENZER

( [not] SAME vs./but/!= SIMILAR )


- AYNI ile/ve/değil HEMEN HEMEN AYNI

( [not] SAME vs./and/but ALMOST SAME )


- AYNI ile/ve/değil/<> İÇ İÇE


- AYNILAŞ(TIR)MAK değil/yerine/>< FARKLILAŞ(TIR)MAK

( Rekâbet edilirse. DEĞİL/YERİNE/>< Cesâret edilirse. )


- AYNILAŞTIRMAK ile/değil/yerine/>< FARKLILIKLARIN KABULÜ


- AYNINDAN değil AYNISINDAN


- AYNISININ, TIPKISI değil AYNISI ya da TIPKISI


- AYNİYAT[Ar.] değil/yerine/= ÖZDEK


- AYNİYET[Ar.] değil/yerine/= AYNILIK, ÖZDEŞLİK


- AYOL" değil/< (H)AY OĞUL


- AYRI BİR "SANAT" ile/ve/değil/||/<>/< AYRI BİR SEVİYE


- AYRI değil/yerine/>< BİR


- AYRI ile/ve/değil/yerine UZAK


- AYRICALIK (BEKLENTİSİ) ile/ve/değil/yerine NEZÂKET


- AYRICALIK ile/ve/değil/yerine FARK

( [not] PRIVILEGE vs./and/but DIFFERENCE
DIFFERENCE instead of PRIVILEGE )


- AYRIKOTU ile/değil ZEMBİLOTU

( ... İLE/DEĞİL Buğdaygillerden, ayrıkotuna benzeyen, çorak yerlerde yetişen bitki. )


- AYRILABİLİR OLAN/LAR ile/ve/değil/||/<>/< AYRILAMAZ OLAN/LAR


- AYRILIK/BOZUŞMA değil/yerine/>< BİRLİK

( Ölümdür/memattır. DEĞİL/YERİNE/>< Yaşamdır/hayattır. )

( TEFRİKA[< FARK] değil/yerine/>< İTTİHAD[< VAHDET] )


- AYRILIK/İKİLİK ile/değil SALINIM

( [not] DISTINCT vs./but OSCILLATION )


- AYRILIK ile/ve/>/değil BAŞLANGIÇ

( [not] DEVIATION vs./and/>/but BEGINNING )


- AYRILMA ile/ve/değil/yerine DÖNME


- AYRILMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> AYILMAK


- AYRIM/FARK ile/ve/değil/||/<> ORAN


- AYRIM ile/değil AÇIKLAMAK/ÖĞRETMEK ÜZERE, (PEDAGOJİK)


- AYRIM ile/ve/<>/||/değil ÖTEKİLEŞTİRME


- AYRIMLI BİRLİK ile/değil AYRIMLI, AŞILMIŞ BİRLİK


- AYRINCA ile/değil/yerine ÖNCÜL


- AYRINTI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< (BİR/ALT) BAŞLIK


- AYRIŞMA/AYRILMA ile/değil/yerine FARKLILAŞMA ile/değil/yerine BİREYLEŞME

( Gölgeden çıkma. İLE Benliğinin ve ötekinin farkındalığıyla yaşayabilme. İLE Tek başına yaşayabilme, tek başına karar alabilme. )


- AYRIŞMA ile/ve/değil/||/<>/> ÇOĞALMA


- AYRIŞMA ile/ve/değil/yerine/<>/>< KATILMA

( İFTİRÂK ile/ve/değil/yerine/<>/>< İŞTİRÂK )


- AYRIŞMAK değil/yerine BULUŞMAK


- AYRIŞTIKLARIMIZ ile/değil/yerine BULUŞTUKLARIMIZ(BULUŞABİLECEKLERİMİZ)


- AYRIŞTIRICI ile/değil KOPUK


- AYRIŞTIRMAK ile/değil/yerine KAYNAŞTIRMAK


- AYRIYET(T)EN değil AYRICA


- AYRIYKEN/AYRIYSAK ile/değil/yerine/>< BİRLİKTEYKEN/BİRLİKTEYSEK

( Yerlerdeyiz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ayaktayız. )


- AYSBERG[İng. < ICEBERG] değil/yerine/= BUZDAĞI


- AYVA ile/değil ALTIN AYVA


- AZ / ÇOK değil/yerine ORANTISIZ/ORANTILI


- AZ BİLMEK ve/değil/için/||/<>/< ÇOK OKUMAK/DİNLEMEK/DÜŞÜNMEK


- AZ ÖNCE SÖYLEDİM/BELİRTTİM GİBİ değil AZ ÖNCE SÖYLEDİĞİM GİBİ


- AZ SONRA ile/değil/yerine DAHA SONRA


- AZ VEREN değil/yerine ÇOK VEREN

( Candan. DEĞİL/YERİNE Maldan. )

( Az veren, canından; çok veren, malından olur. )

( Aldığımız, "kâr"; verdiğimiz, yarar! )


- AZ YEMEK ile/ve/<>/değil/yerine ÇOK YEMEMEK


- AZ değil/yerine GEREKTİĞİ KADAR


- AZ ile/ve/<>/değil GİZLİ

( [not] FEW vs./and/<>/but SECRET/HIDDEN )


- AZ ile/değil/yerine ÖZ

( Deme! İLE De! )


- AZA[Ar.] değil/yerine/= ÜYE


- AZA ile/değil ARAZ

( Üye. | Örgen. İLE/DEĞİL İlinek. | Belirti. )


- ÂZÂDE, HÜR, SERBEST değil/yerine/= ÖZGÜR


- AZALT ve/değil/yerine/||/<>/>/< BIRAK ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÇOĞALT

( Yediğin yemeği...
Yemeğin tuzunu...
Yediğinin/içtiğinin şekerini...
Satın alacağın eşyaları...
Harcadığın parayı...
Boşa geçen zamanı...
Gözyaşlarını...
Kafaya taktıklarını...
Televizyon ve bilgisayar/internet başında harcadığın zamanı.
Telefonla uğraştığın süreyi...
Kişlerden beklentini...

VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/<

Hız yapmayı...
Şikâyet etmeyi...
Ertelemeyi, üşenmeyi ve "vazgeçmeyi"...
Çekingenliği...
Rezil olma "kaygısını"...
Alaycılığı...
Sabırsızlığı...
Çocuğuna taparlığı...
Mazeret üretmeyi...
Başkaları için yaşamayı...
"Yapamam" "düşüncesini"...
Bahaneleri...
Olumsuz düşünmeyi...
Olumsuz söz(cük)leri...
Surat asmayı...
Önyargıyı...
Kişileri ve kişiler üzerinden düşünmeyi/konuşmayı...
"Sen-ben" tartışmasını/davasını...
Herkesi eleştirmeyi...
Herkesi düzeltmeye çalışmayı...

VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/<

Özen göstermeyi...
Saygı göstermeyi...
Sevmeyi...
Selâm vermeyi...
Gülümsemeyi... :)
Olumlu düşünmeyi...
Vermeyi...
Sabrını...
Şükretmeyi...
Teşekkür etmeyi...
Su içme oranını/sıklığını...
Çocuklarla zaman geçirmeyi, oynamayı...
Özür dilemeyi...
Mazur görmeyi...
Alttan almayı...
İstikrarını...
Düş kurmayı...
Ayırmayı...
Yalınlaştırmayı...
Ara çözümleri...
Güzel söz söylemeyi...
Kitap ve sözlük okumayı... )

( )

( )


- AZALTICI TEDBİR/LER ile/ve/değil/yerine ÖNLEYİCİ TEDBİR/LER

( Ucuz, kolay. | Görünür. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Pahalı, kolay olmayan. | Pek görünmez. )


- AZAMİ/MAKSİMAL/MAKSİMUM değil/yerine/= EN ÜST


- AZAP[Ar. < AZAB < İZB: Tat, lezzet.] değil/yerine/= EZİNÇ

( Şiddetli acı ya da sıkıntı. )


- AZAP değil/yerine/= EZİNÇ


- AZAP değil/yerine HESAP

( Haramdan gelen ile. DEĞİL/YERİNE Helâlden gelenin. )


- AZAPHANE (DERESİ) değil AZEPHANE DERESİ

( İstanbul - Ankara yolunda. )


- AZAR[Fars.] değil/yerine/= PAYLAMA


- AZAR/TEKDİR/TEVBİH değil/yerine/= KIZGI/PAYLAMA


- AZAR ile/ve/değil/||/<>/< NAZAR

( Kime. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Ona. )


- AZARLAMA ile/ve/değil/<> SORGULAMA


- AZARLAMA ile/değil SÖYLENME


- AZARLAMAK/İTAP/TEKDÎR/TEVBÎH[Ar.] ile/ve/değil/yerine UYARMAK

( Nush ile uslanmayanı, etmeli tekdîr
Tekdîr ile uslanmayanın hakkı kötektir! )

( Dostun azarı, olgunluğa[kemâle] götürür. )

( Kendini "azarla", kimse, seni azarlayamaz. )


- AZDIRMAK ile/ve/değil/||/<>/< "BAŞTAN ÇIKARMAK"


- AZERİ değil AZERBAYCAN["AZERBEYCAN" değil!] TÜRKÜ/TÜRKÇE'Sİ


- AZGIN/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TAŞKIN/LIK


- AZI, GÖRÜP; "DÜNYAYA SAHİP OLACAĞIM(IZ)A" değil/yerine DÜNYAYI GÖRÜP AZA, SAHİP OLMAK


- AZİL[Ar. < AZL] değil/yerine/= YETKİKES


- AZÎMET değil/yerine/= GİTME, GİDİŞ


- AZİMLE "SIÇAN" BETONU DELER değil AZİMLİ SIÇAN, BETONU DELER

( Sıçanların kemirme gücü gibi kişinin da uğraştığı oranda elinden hiçbir şeyin kurtulamayacağına işaret eder! )


- AZINA ile/değil AĞZINA


- AZINLIK ile/değil ETNİK ÖBEK

( [not] MINORITY vs./but ETHNICAL GROUP )


- AZITMA ile/ve/değil/yerine/> KAZITMA


- AZÎZ[Ar.] değil/yerine/= MUHTEREM, SAYIN, İZZETLİ, ONURLU, GÜÇLÜ | SEVGİLİ


- AZLETMEK değil/yerine/= GÖREVDEN ALMAK


- AZMAN (OLMAK) ile/değil/yerine/>< UZMAN (OLMAK)


- AZMÎN/ASTÉINE[Fr.] değil/yerine/= KEMİK ÖZÜ


- AZNAVUR[Gürcüce] değil/yerine/= İRİ YARI

( İri yarı, kırıcı, sinirli, asık suratlı, sert kişi. )


- AZOTOMETRE değil/yerine/= AZOT ÖLÇER


- b.[Lat. < BIS] değil/yerine/= İKİ DEFA


- b.i.d.[Lat. < BIS IN DIE] değil/yerine/= GÜNDE İKİ DEFA


- B.İ.D./BIS IN DIE TWICE A DAY değil/yerine/= GÜNDE İKİ KEZ


- b.i.n.[Lat. < BIS IN NOCTE] değil/yerine/= GECEDE İKİ DEFA


- BÂ-HUSÛS değil/yerine/= ÖZELLİKLE, EN ÇOK


- BA'S[Ar.] değil/yerine/= GÖNDERME, GÖNDERİLME | DİRİLTME | PEYGAMBERLİK


- BÂB[Ar.] değil/yerine/= BÖLÜM, KONU BAŞLIĞI | KAPI

( Kapı, sığınılacak yer, başvurulacak yer. )

( Bir kitabın bölümlerinden her biri. )

( İş, husus, madde. )


- BABA, HİMMET! > OĞLUM, HİZMET! değil BABA, HİMMET! =/<>/|| OĞLUM, HİZMET!

( "Hizmet edersen, himmet görürsün/ederim" DEĞİL Hizmet ederken himmet görürsün. )


- BABA:
EVE, "EKMEK" GETİREN ile/ve/değil/||/<> SEVGİSİNE, EMEK VEREN


- BABAYİĞİT ile/değil BİTİRİM(KÖTÜRÜM)


- BÂBİL/MARDUK KULESİ ile/değil (BAB-İL ile E-TEMEN-ANKİ)

( ... ile/değil KAPI-BÖLGE/ŞEHİR ile EV-TEMEL-ANU'NUNKİ )


- BACAĞIMI/KOLUMU) KIRDIM değil (BACAĞIM/KOLUM) KIRILDI


- BACAK/EL SALLAMAK ile/ve/değil/yerine BEKLENTİSİZ VE SAKİN, O ANDA VE ORADA OLMAK

( Bulunulan koşullardan çıkma ya da [çeşitli ve belirli/belirsiz] sıkılma durumlarında yapılan kontrolsüz el/kol/ayak/bacak sallamalarının/hareketlerinin nedeni daha çok "bir an önce o ortamdan/koşullardan çıkma/uzaklaşma" ya da "sonraki sürece/aşamalara geçme" isteği üzerinedir. Bunu da sürenin/sürecin "kısalması/hızlanması" beklentisiyle, farkında olmadan [/"ne yaptıklarını biliyor oldukları" "iddiasıyla"/zannıyla] el/ayak/bacak sallayarak ya da nesnelerle uğraşarak [çizerek, kağıt karalayarak, kalem çevirerek, nesne parçalayarak/delerek, tespih çekerek vs.], zihinlerini başka şeylerle meşgul ederek ve ancak bir şeylerle uğraşmak yoluyla çözmeye çalışırlar. Bu hareketler, "küçük/önemsiz/değersiz hareketler" varsayıldığından dolayı yapan kişi tarafından algılanmaz. [Daha çok da gençlikte/olgunlaşmamışlıktan ve/ya da cahillikten dolayı görülen/yaşanılan bir durumdur.] Bu durumlarda, çevredeki kişiler, çıkan sesle ya da gözleriyle ve zihinleriyle, yapılan harekete ister istemez takılırlar. Bu uyaranları, hem kişinin kendi için, hem de çevresindekileri düşünerek kontrol altında tutmaları gerekir. Bunu da, zihinlerini bulundukları zaman ve zeminde tutmaya çalışarak, geçmesi gereken zamana ve koşullara biraz daha sabrederek ya da odaklanarak sağlayabilirler. Sürekli olarak anımsanmalı ki, zihin, başka/çeşitli noktalarda bulunabilir fakat gövdeyi düşünce hızında bir yerlere taşımak olanaklı değildir. )


- BACKSCATTER değil/yerine/= GERİ SAÇILIM


- BADİ GARD[İng. < BODYGUARD] değil/yerine/= KORUMA


- BADMİNTON değil/yerine/= TÜYLÜ TOP


- BAEP/BRAINSTEM AUDİTORY EVOKED POTENTIAL değil/yerine/= BEYİN SAPI İŞİTSEL UYARILMIŞ/EVOK GİZİL GÜÇ/POTANSİYEL


- BAĞ değil/yerine/= ÜZÜMLÜK


- BAGAJ[Fr. BAGAGE] değil/yerine/= YÜKLÜK


- BAĞFİİL değil/yerine/= ULAÇ


- BAĞIMLILIK ile/değil/yerine/>< GEREKSİNİM

( [not] DEPENDENCE vs.//but/>< NEED
NEED instead of DEPENDENCE )


- BAĞIMSIZ/LIK ile/ve/değil/||/<>/< KAYITSIZ/LIK


- BAĞIMSIZ ile/ve/değil/||/<>/< BAĞLANTISIZ


- BAĞIRAN değil/yerine/>< BAĞIRMAYAN

( Değeri yüksek olmayan mal satanlar. DEĞİL/YERİNE/>< Değeri yüksek olan mal ve/ya da hizmet sunanlar. )

( İşportacı, eskici. DEĞİL/YERİNE/>< Kuyumcu/sarraf. antikacılar. )

( "Pop", "rock" vb. müzikçiler. DEĞİL/YERİNE/>< Sanat müziği/klasik müzik vb. söyleyen ve dinleyenler. )


- BAĞIRARAK SÖYLEMEK ile/değil/yerine/= SERT SÖYLEMEK


- BAĞIRMAK ile/değil SESLENMEK


- BAĞIRMAK ile/değil YÜKSEK SESLE KONUŞMAK

( MİCHÂR[Ar.]: Yüksek sesle konuşan. )


- BAĞIRMAYA ZORLAYAN ACI/ISTIRAP ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SESSİZ KALMAYA ZORLAYAN ACI/ISTIRAP

( Ağırdır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Çok daha ağırdır. )


- BAĞIRSAK:
GEÇİRGEN/SIZDIRAN ile/değil/yerine/>< SAĞLIKLI

( image )


- BAĞIRSAKLAR:
BOŞALTIM DÜZENİ/SİSTEMİ değil SİNDİRİM DÜZENİ/SİSTEMİ


- BAĞIŞ/HİBE ile/ve/değil/yerine HEDİYE


- BAĞIŞIKLIK:
MUTLAK ile/değil/yerine/<>/>< SINIRLI


- BAĞIŞLAMAK ile/ve/değil BAĞIŞ YAPMAK


- BAĞIŞLAYAN ile/ve/değil ESİRGEYEN


- BAĞLAMA ile/değil BAĞLAMA

( Yaygın olarak bilinen, belirli bir boy ve düzende olan. | Tezeneli sazların genel adı olarak.[Tar dışında!] İLE/DEĞİL Topluluklarda pek kullanılmayan, cura ile tambura saz arası boyda, daha çok solo icrada [eski halk ozanları] kullanılan. )


- BAĞLANTI ile/ve/değil/||/<> YANKI


- BAĞLI ile/değil BAĞIMLI


- BAĞNAZLIĞIN KALKMASI:
BİLİMSEL TUTUM (İLE) değil FELSEFİ ANLAYIŞ (İLE)


- BAĞRİ/BAHRİ değil BARİ[Fars.]

( Öyleyse, hiç olmazsa, hiç değilse, o hâlde. | Keşke. )


- BAĞY/İSYAN[Ar.] değil/yerine/= BAŞKALDIRI

( Azgınlık, zulüm, isyan. | İstemek, talep etmek. | Yaranın şişmesi. | Yağmurun şiddetle yağması. )


- BAHÂ ile/değil/yerine BAHÂNE


- BAHADIR[Fars. < BAHADUR] değil/yerine/= BATUR

( Savaşlarda gücü ve yılmazlığıyla üstünlük kazanan ya da yiğitlik gösteren kişi. )


- BAHANE BULMAK ile/değil/yerine ÇÖZÜMÜNÜ/ÇARESİNİ BULMAK(/ARAMAK)

( "İstemediği/n" herşeye. İLE/DEĞİL/YERİNE (Gerçekten) İstediği herşeyin. )


- BAHANE ETMEK değil/yerine/= NEDENCELEMEK


- BAHÂNE ile/ve/değil VESÎLE


- BAHARATLI ile/ve/değil ACI

( ... ile/ve/değil TELH )


- BAHARINDAN" değil BAĞRINDAN


- BAHÇE değil/yerine/= DIŞRA/YEŞEREK


- BAHİS[Ar.] değil/yerine/= SÖZEÇ


- BAHRİ değil/yerine/= DENİZCİL


- BAHRİYE değil/yerine/= DENİZGÜCÜ


- BAHRİYELİ değil/yerine/= DENİZGÜÇLÜ


- BAHS[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= SÖZ ETMEK


- BAHŞİŞ[Fars. < BAHŞİ: Bağışlamak/affetmek.] değil/yerine/= İŞLİK


- BAHŞİŞ ile/ve/değil/yerine/||/<> KATKI PAYI


- BAK-TERİ/LER/İN değil/< BAKTERİ/LER/İN


- BAK! BEN NE YAPTIM! İÇİN YAPMAK ile/ve/değil/yerine HİZMET OLARAK YAPMAK


- BAK! BEN NE YAPTIM! İÇİN YAPMAK değil/>< HİZMET OLARAK YAPMAK


- BAKAN/LIK ile/değil/yerine/> KALEM(SEKRETER/YA)


- BÂKÎ[Ar. < BEKÂ] ile/değil VÂKİ[Ar. < VUKÛ]

( Kalıcı. İLE/DEĞİL Olan, düşen. | Olagelen, rastlayan. | Geçen, geçmiş olan. | Gerçekleşme. )


- BÂKÎ[Ar.] değil/yerine/= KALICI/KALIMLI


- BAKİ[Ar.] değil/yerine/= SÜREKLİ


- BAKICI ile/ve/değil/<> BAKIM VEREN


- BAKIN! BEN NE YAPTIM/YAPMIŞIM değil/yerine YAPILANIN BİLGİSİ


- BAKIP KALMAK ile/değil/yerine/>< GÖRÜP GEÇMEK


- BAKİR değil/yerine/= ERDEN


- BAKIŞ:
DIŞARIDAN ile/ve/değil/||/<>/< İÇERİDEN


- BAKİYE/HARÂBE[Ar.]/VİRÂNE[Fars.] değil/yerine/= KALINTI/ÖREN/YIKI/YIKINTI

( Eski yapı ya da kent kalıntısı. )


- BAKİYE değil/yerine/= KALAN/KALANCA


- BAKMAK:
KAÇIRDIKLARINA değil/yerine YAKALAYABİLECEKLERİNE


- BAKMAK ile/ve/değil/||/<>/< DALMAK


- BAKMAK değil NAZAR KILMAK


- BAKTERİ değil/yerine/= BOZGAN/ÇÖPÜK


- BAKTERİSIT/BACTERICİDE değil/yerine/= BAKTERİKIRAN


- BAKTERİYEL değil/yerine/= ÇÖPÜKSEL


- BAKTERİYEMI/BACTEREMIA değil/yerine/= KANDA BAKTERİ


- BAKTERİYOLOJİ/BACTERIOLOGY değil/yerine/= BAKTERİ BİLİMİ


- BAKTERİYOSTATİK/BACTERIOSTATIC değil/yerine/= BAKTERİ DURDURAN


- BAKULUM ile/değil PENİS

( Klitoris/penis kemiği [os klitoris/os penis]. [Kemirgenlerde, rakun, mors, binturong ve bazı memelilerde bulunur.] [İnsan ve örümcek maymunları bu kemiğe sahip olmayan tek primatlardır.] )


- BÂL[Fars.] değil/yerine/= KUŞ KANADI


- BAL ile/ve/değil EĞİR

( ... İLE/VE/DEĞİL Arıların çıkardığı bir tür salgı. )


- BALAST ile MUCUR[Erm.][MICIR değil!]

( Demiryoluna döşenen taş kırıkları. İLE Kömür kırıntısı. | Yol yapımında kullanılan taş kırıntısı. | Bir şeyin işe yaramayan bölümü. )


- BALDIRAN/BALDIRGAN/ŞEYTANTERSİ değil/yerine/= AĞI OTU

( Maydanozgillerden, nemli yerlerde yetişen zehirli bitkilerin ortak adı. | Bu bitkiden çıkarılan zehir. )

( CONIUM MACULATUM )


- BALDIZ ile/değil DALDIZ

( DALDIZ: Marangozların kullandığı, ağaç oymaya yarayan, oluklu demir kepçe, demir bıçak. )

( "Baldız, baldan tatlıdır." DEĞİL Daldız, baldan tatlıdır. )


- BÂLİĞ değil/yerine/= ERİN


- BALIK SIRTI değil BALIKSIRTI


- BALIK ile/ve/değil ÇAMUR ZIP-ZIPI


- BALKON ile/ve/değil CUMBA/ŞÂH-NİŞÎN[Fars.]


- BALKON değil ŞEREFE

( Yazarım diye geçinene! )


- BALOTMAN değil/yerine/= BINGILDAMA


- BALTA/KAZMA ile/değil ÇÜKÜR

( ... İLE/DEĞİL Bir tarafı balta, bir tarafı kazma olan araç. )


- BALYOZ ile/değil YUMRUK

( Başkasının yumruğunu yemeyen, kendi yumruğunu balyoz zanneder. )


- BÂM[Fars.]/KÜMBET[Fars. < GUNBED]/SAKAF[Ar.]/KUBBE[Ar.] değil/yerine/= ÇATI, DAM


- BAMBU AĞACININ YETİŞTİRİLMESİNDE:
ALTI HAFTA ile/ve/değil/||/<>/< BEŞ YIL

( )


- BAMBU[Malezya yerlilerinin dilinden] ile/ve/değil KARGI

( Buğdaygillerden, sıcak ülkelerde yetişen, boyu 25 metre kadar olabilen, mobilya, merdiven, baston gibi çoğu eşyanın yapımında kullanılan bir tür kamış. HEZAREN, HİNTKAMIŞI | Bu kamıştan yapılmış olan. İLE/VE/DEĞİL Bambunun küçüğü. Gövdesi 5-6 metre yüksekliğe erişebilen çok yıllık bir bitki, kamış, saz. | Silah olarak kullanılan, ucu sivri ve demirli uzun mızrak[Ar.]. )

( BAMBUSA VULGARIS cum ARUNDO DONAX )


- BAN/BODY AREA NETWORK değil/yerine/= GÖVDE ALAN AĞLARI


- BANA GEÇTİ" ile/değil/yerine/||/<>/< AKLIMA YATTI


- BANA GÖRE ... ile/değil/yerine GÖREBİLDİĞİM KADARIYLA ...


- BANA GÖRE (BİR ŞEY) ile/ve/değil BANA ÖZGÜ / BENİM İÇİN (BİR ŞEY)


- BANA GÖRE" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNGÖREBİLDİĞİM KADARIYLA


- BANA GÖRE ile/değil/yerine BENİM İÇİN


- BANA İNANIRSANIZ ile/ve/değil/||/<>/< DEDİĞİME İNANIRSANIZ


- BANA KALIRSANIZ değil BANA KALIRSA, ...


- BANA/DÜŞÜNCEME/İNANCIMA:
"TERS" ile/değil/yerine UZAK / AYKIRI


- BANAL[Fr.] değil/yerine SIRADAN

( Herkesin kullandığı/anladığı. | Bayağı, sıradan. İLE ... )


- BANDAJ[Fr. < BANDAGE] değil/yerine/= BAĞ/SARGI

( Sargı ile sarma. )


- BANDING değil/yerine/= DARALTICI BANTLAMA


- BÂNİ[Ar.] değil/yerine/= KURUCU/YAPAN


- BANKET[Fr. < BANQUETTE] değil/yerine/= BASAMAK

( İller arası yolların iki tarafında yayaların yürümesine ve taşıtların trafiği aksatmadan durabilmesine yarayan çakıl ya da toprak yol. | Yamaçtan kayan toprağı yerinde tutmak ve böylece ekilmeye elverişli yer kazanmak için türlü yollarla yapılan dar basamak. )


- BANKİZ[Fr. < BANQUISE]/ICE-FIELD değil/yerine/= BUZLA

( Deniz suyunun donmasıyla kutup bölgelerinde oluşan buz alanı. )


- BÂR ile/değil/yerine YÂR


- BARBYSOS değil/yerine/= KÂĞITHANE


- BAREM[Fr. < BARÈME] değil/yerine/= DERECE ÇİZELGESİ

( Hazır cetvellerin sonucuna dayanılarak yapılan hesaplar için kullanılan terim. | Devlet memurlarının maaşlarının derece ve tutarlarını düzenleyen çizelge. )


- BÂRİ[Fars.] değil/yerine/= EN AZINDAN / HİÇ OLMAZSA


- BARİKAT[Fr. < BARRICADE] değil/yerine/= ENGEL

( Bir yolu ya da geçidi kapamak için her türlü araçtan yararlanılarak yapılan engel. )


- BARİKAT[Fr. BARRICADE] değil/yerine/= ENGELLEK


- BARINAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> TAPINAK


- BARIŞ(TIR)MAK:
BAŞKALARINI ile/ve/değil/<> KENDİNİ (KENDİNLE)

( Zaman zaman. İLE/VE/<>/DEĞİL Her zaman. )


- BARİSFER/PİROSFER[Fr.] değil/yerine/= AĞIR KÜRE

( Dünyanın ateş halindeki çekirdeği. )


- BARIŞMAK ile/ve/değil/yerine AŞMAK


- BARİYER[< İng. BARRIER] değil/yerine/= ÖNLEÇ/ENGEL


- BARİYER[İng., Fr. < BARRIER] değil/yerine/= ENGEL


- BARİYER değil/yerine/= ENGEL


- BÂRİZ[Ar.] değil/yerine/= BELİRGİN


- BARKOD değil/yerine/= TANITKI


- BARO[Fr. < BARREAU] değil/yerine/= AVUKATLAR BİRLİĞİ

( Bir şehir ya da bir bölge avukatlarının bağlı olduğu meslek kuruluşu. )


- BAROMETRE[< Fr. < Yun.] değil/yerine/= BASINÇÖLÇER


- BARORECEPTOR değil/yerine/= BASINÇ ALMACI


- BAROTRAUMA değil/yerine/= BASINÇLA ÖRSELENME


- BAŞ AĞRISINDA:
MİGREN[Fr. < Yun.] ile/değil GERİLİM TİPİ

( Açıklamalarını okumak için burayı tıklayınız... )


- BAŞ BAŞA ile/değil/<> BİRE BİR


- BAŞA GELEN:
YOLDAŞTAN ile/ve/değil/||/<>/< YOLDAN


- BAŞA GETİRMEK ile/değil BAŞA GEÇİRMEK


- BASAMAK ile/ve/değil EŞİK


- BASAMAK ile/ve/değil/<> TARAÇA[İt. < TERRAZZA]


- BAŞARI GÖSTERGESİ:
TAKDİR (İLE) ile/ve/değil/yerine/< TAKLİT (İLE)


- BAŞARI İÇİN YAŞAMAK ile/değil/yerine YAŞAMI/NI SÜRDÜRMEK


- BAŞARI:
ZEKÂ ve/değil/||/<>/< SORUNLARLA UĞRAŞMAKTAN VAZGEÇMEYEREK


- BAŞARI ile/değil/ne yazık ki SONUÇ MERKEZLİLLİK/ODAKLILIK

( Bir şeyin/durumun, "çoğunluk" tarafından istenmesi, kabul görmesi, başarı değildir/olamaz! )


- BAŞARILI ile/değil/yerine DEĞERLİ

( Verdiğinden, fazlasını alır/almaya çalışır. İLE/DEĞİL/YERİNE Aldığından, fazlasını vermeye çalışır. )


- BAŞARISIZ OLMAK ile/değil BAŞARISIZ KALMAK


- BAŞARISIZ/LIK ile/değil İSTEKSİZ/LİK

( )


- BAŞARISIZ/LIK ile/değil OLANAKSIZ/LIK / PARASIZ/LIK


- BAŞARISIZLIK:
"DÖVME" değil "YARA"


- BAŞARISIZLIK:
YÜKSEK HEDEFLER KOYUP ULAŞAMAMAKTAN DOLAYI değil/ne yazık ki DÜŞÜK HEDEFLER KOYUP ULAŞMAKTAN DOLAYI


- BAŞARISIZLIK ile/değil/yerine/<>/&gt;&lt;/> BAŞARI

( Açıklama gerektirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/<>/> Sessizdir. )

( Başarı, "başarısızlık kaygısı"ndan uzak durabilmeyi bilmektir/yeğlemektir. )


- BAŞARISIZLIK ile/değil/yerine DÜŞMEK

( Başarısızlık, düştüğün yerde kalmaktır. İLE/DEĞİL/YERİNE Düşmek, başarısızlık değildir. )


- BAŞARISIZLIK ile/ve/değil ŞANSSIZLIK

( Düşmek, başarısızlık değil düştüğün yerde kalmaktır. )


- BAŞARISIZLIK ile/ve/değil/||/<>/< YETERSİZLİK


- BAŞARMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< İLERLEMEK

( Sonuç. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Süreç. )


- BAŞARMAK ile/ve/değil KAZANMA (İSTEĞİ/COŞKUSU)


- BAŞARMAK ile/ve/değil/||/<>/< TUTTURMAK


- BAŞBAŞA/LIK ile/ve/değil BİRLİKTE/LİK


- BASELİNE değil/yerine/= TEMEL ÇİZGİ | BAŞLANGIÇ


- BAŞI BAĞLI ile/değil BAŞI BAĞLI

( Baş örtülü. İLE/DEĞİL Eşi/nişanlısı/sözlüsü/sevgilisi olan. )


- BAŞIBOŞ:
İŞSİZLER ile/ve/değil/<> DAHA İYİSİNİ YAPABİLECEK OLANLAR


- BASİL/BACİLLUS değil/yerine/= ÇUBUKSU BAKTERİ


- BAŞIMIZA GELEN ile/ve/değil/||/<>/>/< NASIL TEPKİ VERDİĞİMİZ


- BAŞIN AĞIRLIĞINDA:
"ÖNE EĞİK BOYUNDA" ile/değil/yerine/>< DİK BOYUN

( )


- BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ" ile/ve/değil GAZETECİLERİN SERBESTLİĞİ

( [not] FREEDOM OF PRESS vs./and/but FREEDOM OF JOURNALIST )


- BAŞIN/IZ SAĞOLSUN/KAYBINIZ İÇİN ÜZGÜNÜM[İng. < SORRY FOR YOUR LOSS] değil YARANIZ SAĞALSIN/İYİLEŞSİN


- BASIN/MEDYA:
SİYASİ/EKONOMİK "GÜCÜN"/"İKTİDARLARIN"
değil
TOPLUMUN OLANAĞI/ÜRÜNÜ/HİZMETİ


- BAŞINDAN ...:
"SALMAK" değil SAVMAK


- BASÎRET[Ar.] değil/yerine/= SAĞLAM/SAĞ/DOĞRU GÖRÜ

( Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği. | Doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü. )


- BASİT "BİR ŞEKİLDE" ile/ve/değil/yerine KISA BİR ANLATIMLA


- BASİT/KÜÇÜK/ÖNEMSİZ HATA ile/ve/değil/yerine/||/<> BENİM ÖZENSİZLİĞİM/DİKKATSİZLİĞİM!


- BASİT değil/yerine/= KOLAY | KARMAŞIK OLMAYAN | /OLAĞAN, YÖNEKEY | GÖRGÜSÜZ


- BASİT ile/ve/değil/yerine ÖZET


- BASİTE İNDİRGEMEK değil BASİTE İNDİRMEK


- BASİTLEŞTİRME ile/ve/değil DÜŞÜNCE

( [not] TO SIMPLIFY vs./and/but TO THINK )


- BASİTLİK ile/değil SIĞLIK


- BAŞKA (BİR ÇÖZÜM) ile/ve/değil YENİ (BİR ÇÖZÜM)


- BAŞKA (BİR) ALTERNATİF (ÇÖZÜM) değil ALTERNATİF (ÇÖZÜM)


- BAŞKA ALTERNATİF değil ALTERNATİF (ya da BAŞKA ÇÖZÜM)


- BAŞKA BİR ...:
"DÜNYA" değil YAŞAM (BİÇİMİ)

( Yoktur. DEĞİL Vardır, olanaklıdır. )


- BAŞKA BİR DEYİŞLE ... ile/değil/yerine BAŞKA BİR DİLDEKİ KARŞILIĞIYLA ...


- BAŞKA BİR KONU ile/ve/değil/yerine/ya da/||/<>/< SUSABİLMEK


- BAŞKA ŞANSI YOK değil BAŞKA YOLU YOK


- BAŞKALARI değil BAZILARI


- BAŞKALARINA "EFENDİLİK" ile/değil/yerine/>< KENDİMİZE EFENDİLİK

( "Güç" gerektirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Güçlü olmayı gerektirir. )


- BAŞKALARINI DÜŞÜNMEK ile/değil/yerine BAŞKALARINI DA DÜŞÜNMEK


- BAŞKALARININ (")TERBİYESİZLİĞİ(") ile/değil/yerine/>< KENDİ TERBİYEN


- BAŞKALARIYLA KIYASLAMA ile/değil/yerine/>< BAŞKALARINI ÖRNEK ALMA


- BAŞKALAŞTIRMA ile/ve/değil/yerine DÖNÜŞTÜRME

( [not] TO CHANGE vs./and/but TO TRANSFORM
TO TRANSFORM instead of TO CHANGE )


- BAŞKALDIRI ile/değil/yerine ELEŞTİRİ


- BAŞKASI İLE GELEN MUTLULUK
ile/ve/değil/||/<>/>
BAŞKASI İLE GİDEN MUTLULUK


- BAŞKASINI "KANDIRMAK" değil KENDİNİ YADSIMAK


- BAŞKASININ SORUSU ile/değil/yerine KENDİ SORUN


- BAŞKASININ, BİZİ KEŞFETMESİ ile/ve/>/değil/yerine KENDİNİ KEŞFETME

( Beşer. İLE/VE/>/DEĞİL/YERİNE İnsan. )


- BAŞKASININ/BAŞKALARININ YANITLARI ile/ve/değil/yerine KENDİ(NİN) YANITLARI(N)


- BASKETBOL değil/yerine/= SEPETTOPU


- BASKETBOL ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SİLEMBOL

( [not] BASKETBALL vs./and/but/||/<>/> SLAMBALL
SLAMBALL instead of BASKETBALL )


- BASKI ile/ve/değil/yerine/<> HAKİMİYET


- BASKI ile/ve/değil/||/<>/< REKABET


- BASKILAYICI TUTUM ile/değil/yerine SINIRLAYICI TUTUM


- BASKIN ile/ve/değil/||/<> ÖNE ÇIKAN


- BAŞLANGIÇ:
EYLEM ile/ve/değil/||/<>/< ÖRTÜK EYLEM


- BAŞLANGIÇ ile/ve/değil EŞİK


- BAŞLANGIÇ ile/ve/değil KAYIT TARİHİ, RESMİYET KAZAN(DIR)MA


- BAŞLAYASIYA KADAR değil BAŞLAYINCAYA KADAR


- BAŞLU değil/yerine/= YARALI


- BAŞTA ile/ve/değil BAŞINDA


- BAŞTACI değil BAŞ TÂCI


- BAŞTAN AŞAĞIYA değil BAŞTAN AŞAĞI


- BAŞTAN DÜŞÜNMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> ZAMANINDA DÜŞÜNMEK


- BAŞTAN SONA, SONDAN BAŞA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOLDAN SAĞA, SAĞDAN SOLA / YUKARIDAN AŞAĞI, AŞAĞIDAN YUKARI


- BASTIRMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< TUTMAK


- BÂSÛR[Ar. çoğ. BEVÂSÎR] değil/yerine/= MAYASIL

( Kalınbağırsakta ve makadın etrafındaki siyah kan damarlarının şişmesinden ve bazen iltihaplanmasından dolayı, makadın içinde ve dışında oluşan memeler yüzünden makattan kan ya da irin gelmesi. )


- BATAKLIKTA SİNEK AVLAMAK değil/yerine BATAKLIĞI KURUTMAK


- BATERİ[Fr. < BATTERIE] değil/yerine/= DAVUL

( Orkestrada vurmalı çalgı takımı, davul. )


- BATERİ[İng. < BATTERY] değil/yerine/= PİL


- BATI ROMA İMPARATORLUĞU ile/ve/değil DOĞU ROMA İMPARATORLUĞU

( ... İLE Fethedilmiş olan. )


- BATI'LILAŞMA ile/ve/değil/yerine MODERNLEŞME


- BATİ[Ar.] değil/yerine/= YAVAŞ, AĞIR


- BATI değil BATI/RDI/LAR


- BATICI ile/ve/değil/yerine/||/>< BATILI


- BÂTIL[< BUTLÂN] değil/yerine/= BOŞ, BEYHÛDE | ÇÜRÜK | ZEMİNİ OLMAYAN

( BOŞ, BEYHÛDE | ÇÜRÜK | ZEMİNİ OLMAYAN )


- BÂTIL[< BUTLÂN] ile/değil/yerine/>< HAK


- BÂTINÎ >< ZÂHİRÎ değil/yerine/= İÇREK >< DIŞRAK


- BATINİ/EZOTERİK değil/yerine/= İÇREK


- BÂTINÎ ile/değil HERETİK

( Kendi dininin içindeki "sapmalar". İLE/DEĞİL Dinin dışına yönelik "sapmalar". )

( ... İLE/DEĞİL Ortodoksluk içinde ve sonrasında oluşmuşluğuyla ad bulmuştur. )


- BATKI/HÜSRAN[Ar.] ile/değil/yerine ŞAŞIRMA/ŞAŞKINLIK


- BATTANİYE[Ar.] değil/yerine/= KALIN ÖRTÜ


- BAY BAY değil/yerine/= ESENKALINIZ/GÜLE GÜLE/İYİKALINIZ/SAĞLICAKLA


- BAYAN ile/değil/yerine KADIN

( Kadınların, ad ya da soyadlarının önüne getirilen saygı sözü. | Kadın. | Eş, karı. | Kadınlara bir seslenme sözü. İLE/DEĞİL/YERİNE Erişkin dişil kişi, hatun, hatun kişi. | Analık ya da ev yönetimi bakımından gereken erdemleri, becerileri olan. )


- BAYEZİD YANGIN KULESİ değil OSMANLI TOPU('nun dikilmiş hali)

( Mimar Krikor Amira Balyan [1828] )

( İstanbul Üniversitesi bahçesindedir. )

( 85 m. yüksekliktedir. Gözcülerin bulunduğu bölüm 68 m.'dedir. [180 basamaklıdır] )

( Dış çevresi 43.70 m., iç çevresi 11.20 m.'dir. )


- BAYGIN ile/değil/yerine/>< AYGIN


- BAYİ değil/yerine/= SATÇI


- BAYILMAK ile/ve/değil/yerine/<>/> AYILMAK


- BAYIR DERSEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BAĞ DERSEK

( Bayır olur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Bağ olur. )


- BAYIR DERSEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> HAYIR(!) DERSEK

( Bayır olur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Hayır olur. )


- BAYKAL GÖLÜ değil/< BAY-GAL GÖLÜ

( Ateş/Aşk Denizi[< BAY-GAL][Yakut dilinden]
Zengin Deniz[Moğollar ve Buryatların dilinde]
Baykal Denizi[göl olarak görmeyenler/değerlendirmeyenler]
Sibirya'nın Gözü
Boyu 648 km., eni 40 ilâ 80 km. arasında değişiyor.
31.000 km2'lik bir alanı kaplar ve 23.000 km3'lük bir su hacmi vardır.
En derin yeri 1637 metredir.[daha derin noktalarının olduğu da söyleniyor]
Göle akan 336 ırmak bulunmaktadır. [Fazla suyunu akıtan tek ırmak ise Angara Irmağı.]
25 milyon yaşında olduğu belirtiliyor. )


- BAYPAS/BYPASS değil/yerine/= KÖPRÜLEME


- BAYRAM:
ÂRİF OLMAYANLARA ile/ve/değil/||/<>/< ÂRİFLERE

( Seyran. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Bayram. )


- BAYRAM:
SEVİNDİĞİN KADAR ile/ve/değil/||/<>/< SEVİNDİRDİĞİN KADAR


- BAYRAM ile/ve/değil/||/<>/< BAYRAM ÖZLEMİ


- BAZ[İng./Fr. < BASE]/ALKALİ[Fr. < ALCALI] değil/yerine/= TABAN | ACIT


- BAZAN değil BAZEN

( Her ne kadar [Ar. "BA'-ZÂN: VAkit vakit, ara-sıra.] gelse de, Türkçe'de BAZEN olarak yazılmakta/kulllanılmaktadır. )


- BAZAL METABOLİZMA HIZININ:
AZALMASI ile/değil/yerine/>< ARTMASI

( Az sayıda öğünle fazla miktarda beslenme, bazal metabolizma hızını azaltmaktadır. [İstenilen bir durum değildir.] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Az az ve sık sık beslenme, bazal metabolizma hızını artırır.[Bazal metabolizma hızının artması, gövdemizde gerçekleşen sindirim ve emilim metabolizmalarının daha düzenli işleyişe sahip olmasını sağlar.] )

( BAZAL METABOLİZMA HIZI: Gövdenin, fiziksel anlamda dinlenme halinde iken gövdenin çalışması için harcanan enerji miktarı. )


- BAZAL/BASAL değil/yerine/= TABAN | TEMEL | ALT


- BAZEN ve BAZI "DURUMLARI/KABULLERİ":
"KURMAK/SÜRDÜRMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YIKMAK/BOZMAK


- BAZEN[Ar.] değil/yerine/= ARA SIRA, ARADA BİR


- BAZEN ile/ve/değil/yerine YERİ GELDİĞİNDE


- BAZI "DAVRANIŞLAR/TUTUMLAR":
APTALLIK/TAN / BİLGİSİZLİK/TEN ile/ve/değil/||/<>/< "DURUŞUNU/ÇİZGİNİ" BOZMAMAK/TAN/EŞİĞİ GEÇMEMEK/TEN


- BAZI "SÖZ(CÜK)LERİN/DEYİMLERİN":
"KULLANIMINDA" ve/||/<>
KİŞİLERİN/ÇALIŞANLARIN "DUYDUKLARI/ANLADIKLARI"
ile/değil/yerine/><
DAHA İYİSİ

( "O, benim işim/sorunum değil!":
"Yardım etmeye yanaşmayacağımızı belirtmiş olmak ya da kısaca/doğrudan "Hayır!" demiş olmanın yararı/değeri yoktur. ve/||/<>/> "Sadece, kendim için çalışırım."
İLE/DEĞİL/YERİNE
Yapamayacağımızı söylemek ya da daha sonra yapabileceğimizi, yardım edebileceğimizi söylemek.

"Onu daha önce denemiştik.":
Bir düşünce ya da ara çözüm önermek varken, "tarihi bağlam sunma"nın ya da kişileri dinlememenin kimseye bir yararı yoktur. ve/||/<>/> "Buna katılmak istemiyorum" ya da "Ben herşeyi bilirim", "Sen/siz, hiçbir şeyi bilmezsiniz"
İLE/DEĞİL/YERİNE
Yeni bir yaklaşım için her zaman bir yer vardır.

"Onun için bütçemiz yok/uygun değil.":
Bir düşünce ya da ara çözüm önermek varken, "ekonomik" sıkıntılardan söz etmenin ya da kişileri dinlememenin kimseye bir yararı yoktur. ve/||/<>/> "Başını önüne eğ ve senden beklenileni yap!"
İLE/DEĞİL/YERİNE
Her zaman büyük düşünceler oluşturulabilir/bulunabilir ya da daha düşük bütçelerle de çok fazla şey yapılabilir.[Çalışanların yaratıcılığını ve üretimini engellememek gerekir.]


"Ben (size) söylemiştim.":
Kişiler, düşünce ve girişimlerinin kötü bir düşünce olduğunu düşünür ve o konuda bir daha hiçbir şey yapmamaya başlarlar. ve/||/<>/> "Bugüne kadar bize karşı davranmış olduklarını düşündürür."
İLE/DEĞİL/YERİNE
Çözümü, bu sözü hiçbir zaman, zemin ve koşulda kullanmamaktır ya da sadece susabilmeyi becermektir.

"İşleyişe uygun değil!":
Konuşmaların, gevezelik ya da saçma olduğunu, süreçten uzak kalındığını düşündürtür. ve/||/<>/> "Burada, işlerin yürümesi için tek bir yol bulunmaktadır."
İLE/DEĞİL/YERİNE
Kurallar, kesin sonuçlar anlamına gelmediğinden dolayı, işleyiş, gelişmeyi engelliyorsa o engelleri değiştirmek/düzeltmek gerekir. )


- BAZI AYRINTILARA DEĞİNME:
YANLIŞ ANLAŞILMAMASI İÇİN ile/ve/değil/||/<>/< BOŞLUK KALMAMASI/BIRAKMAMAK İÇİN


- BAZI AYRINTILARI ...:
ÖĞRENDİKTEN SONRA YAŞAMAK ile/ve/<>/değil/yerine YAŞADIKTAN SONRA ÖĞRENMEK

( [not] TO REALIZE SOMETHING BEFORE TO LEARN vs./and/but TO LEARN SOMETHING BEFORE TO REALIZE
TO LEARN SOMETHING BEFORE TO REALIZE instead of TO REALIZE SOMETHING BEFORE TO LEARN )


- BAZI BİLGİLER YA DA KENDİMİZLE İLGİLİ (BAZI) BİLGİLER:
(")ÖVÜNMEK İÇİN(") ile/ve/değil/||/<>/< BİLİNMESİ VE FARKINDA OLUNMASI İÇİN


- BAZI BİLGİLERİN SUNUMUNDA:
TAÇLANMAK ile/ve/değil/<>/&gt;&lt;/< TAŞLANMAK

( Taşlanılmadan, taçlanılmaz! )


- BAZI DAVRANIŞLAR/DURUMLAR/NESNELER:
"HAVA ATMAK İÇİN" ile/ve/değil/||/<>/< HOŞLANDIĞINDAN DOLAYI


- BAZI DEĞERLERİ/İLKELERİ:
"ALMIŞ/ALMAMIŞ" OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> ANLAMIŞ OLMAK


- BAZI DURUMLARDAKİ YENİLGİNİN KESİNLİĞİNDE:
ÖYLE "YENİL(MEK)" Kİ ile/ve/değil/||/<>/> DÜŞMANIN KAZAN(A)MAMASI


- BAZI DUYGULAR/DURUMLAR:
DİLLENDİR(E)MESEK DE ... ile/ve/değil/||/<>/>/< DİLLENDİRİRSEK

( ... de (")olur("). İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Bambaşka[tatlı/değerli/etkil(eşiml)i/karşılıklı/coşkulu/sevimli/sevecen] olur. )


- BAZI KAVRAMLARI:
KOPYALA-YAPIŞTIR değil/yerine TEKRAR TEKRAR DA OLSA YAZMAK


- BAZI KİŞİLER(E/DEN):
UZAK DUR(!)MAK ile/ve/değil/yerine/||/<> (FAZLA) YAKIN OLMAMAK


- BAZI SEBZELER:
TARLADA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SAKSIDA

( saksıda yetiştirebileceğiniz bazı sebzeler )


- BAZI ŞEYLER KOLAYLAŞIYOR ile/ve/değil/||/<>/< GÜÇLENİYORUZ


- BAZI ŞEYLERİ ...
ANLADIKTAN SONRA YAŞAMAK ile/ve/<>/değil/yerine YAŞADIKTAN SONRA ANLAMAK


- BAZI ŞEYLERİ ...
UNUTMAYA ÇALIŞMAK ile/değil/yerine/>
HİÇ YAŞAMAMAK/YAŞAMAMAYA ÇALIŞMAK


- BAZI ŞEYLERİ:
ÇIRPINARAK SİLMEK ile/değil/yerine/>< BİR ÇIRPIDA SİLMEK


- BAZI YİYECEKLERİN:
DOKUNMASI ile/ve/değil/||/<>/< FAZLA GELMESİ


- BAZI) DUYGULARI/NI:
SÜREKLİ YAŞAMAK/DUYUMSAMAK ile/ve/değil YOĞUN YAŞAMAK/DUYUMSAMAK


- BAZI["BAĞZI" değil!] ile BELİRLİ


- BAZI[Ar.] değil/yerine/= KİMİ/BİRTAKIM


- BAZI/BAZEN/ZAMAN ZAMAN değil/yerine/= KİMİKEZ/KİMİLEYİN/KİMİ OĞUR/ARA SIRA


- BB CLOUD COMPUTING | BIOMEDICAL INFORMATICS değil/yerine/= BULUT BİLİŞİM | BİYOMEDİKAL BİLİŞİM


- BD/BIG DATA değil/yerine/= BÜYÜK VERİ


- BDA/BIG DATA ANALYTICS değil/yerine/= BÜYÜK VERİ ÇÖZÜMLEMELERİ


- BDAP/BIG DATA APPLICATION PROVIDER değil/yerine/= BÜYÜK VERİ UYGULAMA SAĞLAYICISI


- BDE/BIG DATA ECOSYSTEM değil/yerine/= BÜYÜK VERİ EKOSİSTEMİ


- BDFP/BIG DATA FRAMEWORK PROVIDER değil/yerine/= BÜYÜK VERİ ÇERÇEVESİ SAĞLAYICISI


- BDHK/COMPUTER SUPPORT PATIENT REGISTRATION değil/yerine/= BİLGİSAYAR DESTEKLİ SAYRI KAYDI


- BDS/BIG DATA SETS değil/yerine/= BÜYÜK VERİ KÜMELERİ


- BE-HEME[Fars.]-HÂL[Ar.] değil/yerine/= MUTLAKA, ELBETTE

( MUTLAKA, ELBETTE )


- BE-YANI değil/< BEYÂN'I


- BEAN/BAN" değil BEN


- BEBEK BESLENMESİNDE:
BİBERON ile/değil/yerine EMZİRME

( Annenin zanları ile. İLE/DEĞİL/YERİNE Bebeğin gereksinimi kadarı ile. )


- BEBEK CAMİİ değil/< HÜMÂYUN-U ÂBÂD


- BEBEK ile/ve/değil YENİ DOĞAN

( Yeni doğan bebekler, 440 hz yüksekliğinde ve la notasıyla ağlar. )

( ... ile/ve/değil NEVZAT )

( RADIUN ile/ve/değil ... )


- BEBEKTE) EK GIDADA:
PİRİNÇ değil/yerine İRMİK / YULAF


- BECEREMEDİM" ile/değil/yerine/>< OLMADI


- BECEREMİYORUM değil/yerine YÜZ VERME!


- BECERİ:
SÖYLEMEK değil/yerine DİNLEMEK

( Dinlemeyenler, öğrenemezler.
Öğrenemeyenler, bilemezler.
Bilemeyenler, olamazlar. )


- BECERİ ile/değil "BİLEK KIVRAKLIĞI"

( CİLASUN: Yiğit, eli çabuk, becerikli. )


- BECERİ ile/değil "OLANAK/LAR"

( [not] SKILL vs./but "CONDITION/S" )


- BECERİKSİZ/LİK ile/değil TİTİZ/LİK

( [not] CLUMSINESS/INCOMPETENCE vs./but FASTIDIOUSNESS/FUSSINESS )


- BED-BAHT değil/yerine/= MUTSUZ


- BEDAVA[Fars. < YEL] değil/yerine/= ÜCRETSİZ/EDERSİZ/CABA

( MÜFT yerine ... )

( MECCÂNEN yerine BİLÂ-BEDEL )


- BEDAVAYA GETİRMEYE ÇALIŞMAK ile/değil PARASIZLIK(TAN)


- BEDÂVET ile/değil/yerine/>< HADÂRET


- BEDBAHT[Fars.] değil/yerine/= MUTSUZ


- BEDBAHTLIK değil/yerine/= MUTSUZLUK


- BEDDÂL[Ar.] değil/yerine/= BAKKAL


- BEDDUA[Ar.] değil/yerine/= KARGIŞ


- BEDEL (ÖDEMEK) ile/ve/<>/değil/yerine KEFÂLET (ÖDEMEK)


- BEDEL değil/yerine/= ÖDEŞ


- BEDELMİSİL değil/yerine/= DENK ÖDEŞ


- BEDELSİZ İTHALAT değil/yerine/= ÖDEŞSİZ DIŞALIM


- BEDEN TERBİYESİ değil/yerine/= YİN EĞİTİMİ


- BEDEN[Ar.] değil/yerine/= GÖVDE


- BEDEN/VÜCUT[Ar.] değil/yerine/= YİN/ETYİN


- BEDENDE (OLMAK) ile/ve/değil BEDENDEN (OLMAMAK)


- BEDEVÎ ile/değil/yerine/>< MEDENÎ


- BEDÎHE[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/> REVİYYE[Ar.]

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Bir konuda uzun uzun düşünmek. )

( İlk aşama. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Son aşama. )


- BEGÂYET[Fars. BE + Ar. GÂYET] değil/yerine/= SON DERECE


- BEĞEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< SARIL

( Facebook'ta. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< www.Good4Trust.org 'da. )


- BEĞENİP BEĞENMEMEK değil/yerine BECERİP BECERMEMEK

( Yapılması gerekenlerin ya da düşünülmesi gerekenlerin, beğenilip beğenilmemesi değil becerip becerememek ya da ne kadar becerebildiğindir öncelikli(önemli) olan. )


- BEGONVİL[< MICHEL BÉGON - 1690] ile/değil BUGENVİL[< LOUIS ANTOINE DE BOUGAINVILLE][Brezilya-1768]/CEMİLE[Kıbrıs'ta]

( ile/değil )

( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )


- BEHAVIORISM değil/yerine/= DAVRANIŞÇILIK


- BEHİMÎ ile/değil/yerine/>< MEDENÎ


- BEİS[Ar. < BE'S]["BEYİS" değil!]/MAHZUR[Ar.] değil/yerine/= SAKINCA/DOKUNCA


- BEKÂ BULMAK değil/yerine/= KALICILAŞMAK/KALICI OLMAK


- BEKÂ değil/yerine/= KALIM/KALICILIK


- BEKÂR ile/değil MÜCERRED


- BEKÂRA, "KARI/KOCA" BOŞAMAK KOLAY GELİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAVULUN SESİ, UZAKTAN HOŞ GELİR


- BEKÂRET ile/ve/değil VAJİNUSMUS


- BEKAS[Fr. < BÉCASSE] değil/yerine/= ÇULLUK

( Çullukgillerden, Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika'da yaşayan, 32 cm. uzunluğunda, tüyleri kahverengi ve kül rengi, göçebe, uzun gagalı bir kuş. )

( SCOLOPAX RUSTICOLA )


- BEKÇİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BAHÇIVAN[Fars. < BAĞÇEVAN] OLMAK


- BEKÇİ ile/ve/değil/||/<> TÜRBEDAR


- BEKLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNGÖRMEK


- BEKLENİLEN ile/ve/değil/yerine SONUÇ


- BEKLENTİ İÇİNDE OLMAK ile/değil/yerine İSTEDİĞİN ŞEY İÇİN GEREKENİ YAPMAK


- BEKLENTİ İÇİNDE SORMAK ile/değil/yerine ANLAMAK ÜZERE SORMAK

( Doğru biçimde anlamak için -inceleyin, araştırın. )

( Anlamak için öteki kişilere güvenmek, iyileşmek için doktorlara güvenmeye benzer. Onlardan, sadece var oldukları ve doğru oldukları zaman yararlanabiliriz. Yok olmuşlarsa ya da yanlışlarsa şanssızız demektir. Fakat bunun yerine, eğer tüm yaşamı, bildiklerimizi nasıl anlayacağımızı öğrenmeye harcarsak, içsel olarak kendini bilme sürekli bizimle birlikte olur, yanlış olduğu zaman ise hemen hemen her zaman işe yarayana kadar onu değiştirebiliriz. )


- BEKLENTİ SIRALAMASI:
"YÖNETİCİLERE GÖRE" ile/değil/yerine/>/>< ÇALIŞANLARA GÖRE

( )


- BEKLENTİ(DE OLMAK) değil/yerine/>< KABUL (ETMEK)

( Hiçbir şey için! DEĞİL/YERİNE/>< Her şeyi. )

( Expect(ation) (for) nothing but accept(ion) (for) everything! )

( not EXPECTATION but/>< ACCEPTION
ACCEPTION instead of EXPECTATION )


- BEKLENTİ değil/yerine/>< EYLEM


- BEKLENTİ ile/değil/yerine GÜVEN

( Beklenti içinde olmayın! )

( Beklentide olmamak en iyisidir. Göstereceğiniz tepkiler bunu tayin edecektir. )

( Anıları ve beklentileri terk edin! )

( Yapmanız gereken, tüm anıları ve beklentileri terk etmektir. )

( Beklenti bizi güvensiz kılar. )

( Beklemekle elde edeceğiniz yalnızca daha da beklemektir. )

( Amacınızın herhangi bir beklenti taşımayan salt iyi niyet olduğundan emin olun önce. )

( Elinizde var olandan eminseniz, sonsal olana asla ulaşamazsınız. )

( Kişi, esnek, içten ve beklentisiz olmalıdır ki verdiğinden çok almayı ummasın. )

( Herhangi bir şey gözönünde bulundurulduğu sürece ondan yararlanılmıyor demektir. )

( Bellek ve beklenti olmadıkça zaman da yoktur. )

( Don't anticipate. )

( [not] EXPECTATION, ANTICIPATION vs./but CONFIDENCE
CONFIDENCE instead of EXPECTATION, ANTICIPATION
Not to anticipate is best. The way you respond is decisive.
Abandon memories and expectations.
All you have to do is to abandon all memories and expectations.
Anticipation makes you insecure.
All you get by waiting is more waiting.
If you are sure of the immediate, you will never reach the ultimate. )


- BEKLENTİ ile/ve/yerine/değil HAYAL

( [not] EXPECTATION, ANTICIPATION vs./and/but DREAM
DREAM instead of EXPECTATION, ANTICIPATION )


- BEKLENTİ ile/ve/değil/yerine HEYECAN


- BEKLENTİ değil/yerine HİZMET


- BEKLENTİ değil KENDİNDEN KAÇIŞ

( Merkezden uzaklaşmak. )


- BEKLENTİ ile/değil/yerine ÜMİT/UMUT

( Ümidiniz, zihninizde sessiz ve gönlünüzde sakin kalmakta yatar. )

( Düşük tut! İLE/DEĞİL/YERİNE Yüksek tut! )

( [not] EXPECTATION vs./but HOPE
HOPE instead of EXPECTATION )


- BEKLENTİ ile/ve/<>/değil YÜKSEK EŞİK

( [not] EXPECTATION, ANTICIPATION vs./and/<>/but HIGH EDGE )


- BEKLENTİDE OLMA(MA)K ile/ve/değil/yerine/>< "RAHATLIK"


- BEKLENTİYİ YÖNETMEYE ODAKLANMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> ÇÖZÜM ÜRETMEYE ÇABALAMAK


- BEL (EVLÂDI) değil/yerine YOL (EVLÂDI)


- BELÂ'YA SABIR ile/ve/değil/yerine NİMET'LERE SABIR

( Anlamadığımız herşey başımıza belâ. )


- BELÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AŞK

( Bin. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bir. )


- BELAGAT/RETORİK değil/yerine/= SÖZDEM


- BELDE değil/yerine/= İLÇİK


- BELEDİYE[Ar.] değil/yerine/= URAY


- BELEK ile/değil BELLEK

( Çocuk bezi. İLE/DEĞİL Yaşantıları, öğrenilen konuları, bunların geçmişle ilişkisini, bilinçli olarak anlıkta saklama olanağı/gücü, hafıza. | Bir bilgisayarda, programı değişmeyen verileri, yapılacak iş için gerekli olan ara sonuçları toplayan bölüm. )


- BELEŞÇİ ile/ve/değil PARASIZ


- BELİ ile/değil BERİ

( Evet.[Fars.] | Bele işaret eden. İLE Konuşanın önündeki iki uzaklıktan kendine daha yakın olanı belirten bir söz. | Bu uzaklıkta bulunan. | ...-den bu yana. )


- BELİRLEME, OLUMSUZLAMADIR ile/değil/yerine OLUMSUZLAYARAK BELİRLEME

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Olumsuzlama, kendini de olumsuzlayabildiğinden dolayı. )

( SPINOZA ile HEGEL )


- BELİRLEME ile/ve/>/<> DEĞİLLEME

( TO DETERMINE vs./and/>/<> NEGATION )


- BELİRLEME ile/ve/>/<> SONSUZ DEĞİLLEME

( TO DETERMINE vs./and/>/<> INFINITE NEGATION )


- BELİRLENİM ile/değil İLKE

( ... İLE/DEĞİL Farkları birliğe getirici olan. )

( Birliğe getiren herşey ilkedir. )

( [not] DESIGNATION vs./but PRINCIPLE )


- BELİRLENMİŞ/LİK ile/ve/değil BELİRGİN/LİK


- BELİRLEYİCİ ile/ve/değil/<> ÖLÇÜT


- BELİRLİ BİR ALANDA/KONUDA:
BİN KİTAP OKUMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< (YETKİN) BİR KİTABI, BİN KEZ OKUMAK


- BELİRLİ-BELİRSİZ ["belli belirsiz" değil!]


- BELİRSİZ SÖZ/MUĞLAK İFADE ile/değil/yerine KAVRAM


- BELİRSİZ/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BELİRGİN/LİK

( Zihnin baş edemediği ve neredeyse her an tükenebileceği tek durum. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Zihnin ve sürecin rahatlayabildiği ve yaşayabildiği tek durum. )


- BELİRSİZ/LİK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< BÖLÜNMÜŞ/LÜK


- BELİRSİZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖRTÜK


- BELİRSİZLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ARA DURUMLAR


- BELİRSİZLİK ile/ve/değil BULANIKLIK


- BELİRSİZLİK ile/ve/değil/||/<>/< GERİLİM


- BELİRSİZLİK ile/ve/değil/yerine/<> ÜMİT


- BELİRTEN değil/yerine/= TAMLAYAN


- BELİRTİ ile/değil UZANTI


- BELİRTİLER ile/ve/değil/yerine KÖKEN

( [not] SIGN/ALS vs./and/but ORIGIN
ORIGIN instead of SIGN/ALS )


- BELİRTİLERİ BASKILAMA ile/değil/yerine/>< İYİLEŞTİRME


- BELİT/AKSİYOM ile/ve/değil EŞİK


- BELKİ ... ile/değil/yerine/>< BİR/DÜŞÜK/YÜKSEK OLASILIKLA/OLASILIKLI ...

( "Belki[%50 - 50] ..." [Olur olmadık, orantısız, ölçüsüz, "belki ..." kullanmamak!] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Neyin, nasıl ve ne kadar olabileceğini öngörüyorsak onu [o kadarını yüzdesiyle] söylemenin gerekliliği, değerliliği, anlamlılığı ve önceliği! )


- BELKİ GELMEZ ile/değil/yerine GELEMEYEBİLİR


- BELKİ OLABİLİR" değil [sadece] "BELKİ" ya da "OLABİLİR"

( Hem "belki", hem de olasılık yanyana ifade edilmez. Olasılık, "belki"yi kapsar! )


- BELKİ OLABİLİR değil OLABİLİR


- BELKİ ile/değil/yerine ACABA


- BELKİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SANIRIM


- BELLEK-GÖVDE(/NEDENSEL-GÖVDE) ile/ve/değil/yerine/< GÖVDE


- BELLEK ile/ve/değil İLGİ


- BELLEK ile/ve/değil ÖNCELİK


- BELLEKTE TAŞIMAK ile/değil/yerine BİLMEK

( Bilgi 2'dir. 1. Hakkında veri sahibi olmak. 2. Nerede bulacağını/bulabileceğini bilmek. [Bu çağda olması gereken ve öncelikli olan nerede bulabileceğini bilmektir.] )

( [not] TO CARRY ON MEMORY vs. TO KNOW
TO KNOW instead of TO CARRY ON MEMORY )


- BELLEKTE TUTMAK/TAŞIMAK değil/>< BİLMEK


- BELLEKTE TUTMAYA ÇALIŞMAK ile/ve/değil/yerine "HEYBEYE ATMAK"


- BELLİ" değil/< BELİRLİ


- BEN ... ile/ve/değil/yerine ADIM ...

( [not] "I AM ..." vs./and/but "MY NAME IS ..."
"MY NAME IS ..." instead of "I AM ..." )


- BEN İSTEDİM DİYE değil SEN İSTER İSEN


- BEN-İM:
BENLİK ile/ve/değil ÖZNE

( Kendini merkeze koymak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Başkalarından/ötekilerden ayrı olan. )


- BEN, UZAYDA ile/ve/değil/||/<>/>/< UZAY, BENDE


- BEN:
"ŞUYUM/BUYUM, BU/ŞU KADARIM!" ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;&lt;/>/< BEN'İM


- BEN/SEN ile/ve/<>/değil/yerine O/BİZ

( Kıyameti koparttıracak olan. İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Birliğe getirecek/götürecek olan. )


- BEN/SEN ile/ve/değil/yerine/||/=/<>/< ZEN

( [bir şey] Yaptığımızda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/=/<>/< Yapmadığımızda/yapmayabildiğimizde[yapmamayı yeğleyebilmemizde)]. )


- BEN ile/ve/değil/||/<>/< ben

( Başkalarının yanındaki. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Mutlak. )


- BEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;&lt;/< BİZ

( Biz, ancak birlikte (olarak) bir adam ediyoruz/ederiz. )

( Sorun. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>

( Ben'in yaratıcı gücü, başlangıçtır. )

( [not] ME vs./and/but/||/<>/> WE/US instead of ME )


- BEN ile/ve/<>/değil/yerine BİZ


- ben ile/değil EŞEYSEL ÖRGEN


- BEN değil/yerine FAKİR


- BENCE YAPMAKTA YARAR "OLABİLİR" değil "BENCE YAPMAKTA YARAR OLUR"


- BENCE/BANA GÖRE/BENİM İÇİN değil/yerine SANIRIM


- BENCE ile/değil/yerine "BANA ÖYLE/ŞÖYLE GELİYOR Kİ ..."


- BENCE ile/ve/değil/yerine BENİM/SENİN İÇİN, BANA/SANA GÖRE


- BENCİL/LİK ile/değil/yerine BİREYSEL/LİK


- BENCİLLİK değil/yerine/>< DAYANIŞMA


- BENCİLLİK ile/değil/>< KENDİNİ ÖNCELİKLENDİRMEK

( Gereksinimlerinin karşılanmasına alışık olmayana, kendini önceliklendirmek, "bencillik" gibi gelebilir. )


- BENCİLLİK ile/değil/yerine KİŞİLİK/ŞAHSİYET

( Kişi, kendini dışarıdan/ötekinden koruyan değil, dışarıyı/ötekini kendinden koruyan kişidir. )


- BEND değil/yerine/= YASA ALT MADDESİ


- BENDE KUSUR VAR değil BİR HATA YAPMIŞIM


- BENDE YOK, SENDE DE OLMASIN ile/değil/yerine SENDE VAR, BENDE DE OLSUN


- BENEK ile/değil ÇİL

( [not] FLECK vs./but FRECKLE )


- BENİ ANLAMADIN değil DEDİĞİMİ ANLAMADIN


- BENİ ANLAYIN ile/değil/yerine/< DEDİĞİMİ ANLAYIN


- BENİ İLGİLENDİRMİYOR ile/ve/değil/yerine BENİ (ÇOK) (FAZLA) İLGİLENDİRMİYOR


- BENİ TUT! ile/ve/değil/<> BANA TUTUN!


- BENİ/SENİ/ONU:
"ENTERESE ETMEZ" değil
(FAZLA/YETERİNCE) İLGİLENDİRMİYOR


- BENİM DE CANIM VAR, BEN DE İNSANIM ile/ve/||/<> BENİM CANIM YOK MU? BEN İNSAN DEĞİL MİYİM?


- BENİM OL! değil KENDİ(N) OL(SUN)!


- BENİM YEĞLEDİĞİM/TERCİHİM ile/ve/değil/yerine/||/<> BİLİMİN YEĞLEDİĞİ/TERCİHİ


- BENİMSEME ile/ve/değil/yerine/<> İÇSELLEŞTİRME


- BENİMSEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KABUL ETMEK


- BENİMSEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> KARŞI ÇIKABİLMEK


- BENİMSEMEK ile/ve/değil/yerine/<> ÖZÜMSEMEK


- BENLE(N) değil BENİMLE


- BENLİK ile/ve/değil/yerine/<>/>< VARLIK


- BENMERKEZCİ/LİK ile/ve/değil/||/<> BENMERKEZLİ/LİK


- BENMERKEZCİ/LİK ile/değil/yerine/>< EVRENSELLİK


- BENZER/LİK ile/değil AYRIM/LAR

( Belirleyici olan/olması gereken benzerlik değil ayrımlardır! )


- BENZER/LİK ile/ve/değil/||/<> PARALEL/LİK


- BENZERLİK ile/ve/değil/||/<>/< DOLAYLILIK


- BENZERSİZLEŞTİRME ile/ve/değil/yerine "FARKLILIK"/"ÖZGÜNLÜK" ATFETMEK


- BENZEŞİM ile/değil BAKIŞIKLIK


- BENZETME" ile/ve/değil/||/<>/< İLİŞKİ


- BENZETME ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TANIM

( "Ağyârını câmî, efrâdını mânî." İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Ağyârını mânî, efrâdını câmî. )


- BENZETME değil YAKIŞTIRMA/N


- BENZETME ile/ve/değil/||/<>/< ZORLAMA


- BERÂAT ile BERÂET[Ar.] değil
BERÂT[Ar. çoğ. BEREVÂT] (KANDİLİ/GECESİ)[Ar.]

( Olgunluk, iyilik, güzellik, meziyet, erdem/fazîlet. İLE Bir dâvâ sonucunda, temiz ve ilişkisiz çıkma, aklık, arılık, aklanma. DEĞİL [eskiden] Rütbe, nişan ve ayrıcalık/imtiyaz verildiğini bildiren ferman. | Bir buluştan, bir haktan yararlanmak için devletçe verilen belge. )

( BERÂT GECESİ: Hz. Muhammed'e, peygamberliğinin bildirildiği, Şaban ayının beşinci gecesi. )


- BERABERCE değil BİRLİKTE


- BEREKETLİ[Ar.] değil/yerine/= ARTAĞAN

( Mutluluk, meymenet, saadet. | Nimette bolluk ve iyilik. )


- BERHAVA[Fars. + Ar.] değil/yerine/= YARARSIZ, BOŞ

( Havaya atılmış, uçurulmuş. | Yararsız, boş. )


- BERHÛD[Fars.] ile/değil/yerine/>< BERFEND[Fars.]

( Saçmasapan söz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Güzel söz. | Derin yer. )


- BERMUTAT[Fars. BER + Ar. MUTÂD] değil/yerine/= ALIŞILAGELEN BİÇİMDE, HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ


- BERR[Ar.] değil/yerine/= KARA


- BERRAK[Ar.]/LIK değil/yerine/= DURU/LUK / AYDIN LIK / AÇIK/LIK / APAÇIK/LIK


- BERRÎ[Ar.] değil/yerine/= KARASAL


- BERTARAF ETMEK değil/yerine/= ORTADAN KALDIRMAK


- BERZAH ile/ve/değil EŞİK


- BEŞ AŞAĞI, BEŞ YUKARI değil ÜÇ AŞAĞI, BEŞ YUKARI


- BEŞER ile/değil/yerine/||/<>/> İNSAN (OLABİLMEK)

( Kendini tanımayan, görünüş bazında, "insan" etiketine sahip olan, sınırlı ve âtıl durumda yaşayan.
İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>
Kendini gerçekleştirmiş, Bilim, Sanat, Felsefe, Zam/an, Doğa, Ayırdındalık/Farkındalık, Yeğleme/Tercih kavramlarının bağlantılarını oluşturabilmiş, oturtabilmiş ve uygulama durumunda olan bir var olan. )

( Hayvanlıktan ayağa kalkmış olan. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Bilinçte ayağa kalkmış olan. )

( Dayanmayan/dayanamayan, sabretmeyen/sabredemeyen. Sabra dayanamayan. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Dayana(bile)n, sabrede(bile)n. )

( Konuşabilen. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Konuşmayabilen, konuşabildiği gibi konuşmamayı ve/ya da [gereğince] susabilmeyi de becerebilen. )

( Başkasının sözünü bile aktaramayan. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Kendi sözünü söyleyebilen/söyleyen. )

( Kişi, kişinin kurdu ise. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Kişi, kişinin dostu ise. )

( [birbirimize] Yaklaşmak/yaklaşan. İLE/ÖNCELİKLE/||/<>/>< Yaklaşmamak/yaklaşmayan. )

( Görünür. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Görünmez. )

( Görünürlük. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Görebilirlik. )

( Herhangi/belirli biri. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Sanatsal biri. )

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Doya doya, insanlığını yaşayan. )

( Gaflet uykusundan uyanan kişi, beşerdir. Beşer, nefsine mahkûm olan kişidir. Beşer, Allah'ı anlamadan, insan olamaz. İnsan/kişi de bu konuyu hallederse Âdem olur. )

( Dostu bul, ona kavuş. Fakat bunu sindiremeyecek olanlara gösterme! )

( Yapmamız gereken, farkında olmanın farkında olmaktır. )

( Anadan doğma insan yoktur. )

( Beşer iken bî-şer olmaktır, insan olmak. )

( Melekler, insan olamadığından dolayı üzgün; şeytan ise insan olmadığından dolayı memnunmuş. )

( What we need is to be aware of being aware. )

( Kendini kabul etmeyen, itirazı çok ve çeşitli olan. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Kendini kabul eden, kendiyle barışan, itirazları olmayan ya da azalmış olan. )

(

İnsanın Evrimsel Süreci

Dönem Tür Özellikler Zaman
İlk İnsan Benzeri Atalar Sahelanthropus tchadensis İnsan ve şempanze ayrımı; çift ayaklılık belirtileri 7 - 6 milyon yıl önce
Erken Homininler Orrorin tugenensis Çift ayaklılık adaptasyonu 6 - 4 milyon yıl önce
Erken Homininler Ardipithecus ramidus Ağaçta yaşama ve yerde hareket etme yeteneği 4,4 milyon yıl önce
Australopithecus Dönemi Australopithecus afarensis Çift ayaklı yürüyüş, küçük beyin; "Lucy" fosili 4 - 3 milyon yıl önce
Australopithecus Dönemi Australopithecus africanus Daha gelişmiş çene yapısı 3 - 2 milyon yıl önce
Erken Homo Türleri Homo habilis İlk taş araç kullanımı 2,5 - 1,8 milyon yıl önce
Erken Homo Türleri Homo rudolfensis Daha büyük beyin oylumu 2 - 1,8 milyon yıl önce
Orta Homo Türleri Homo erectus Afrika'dan göç, ateşin denetimi 1,8 milyon - 500.000 yıl önce
Neandertaller Homo neanderthalensis Avrupa ve Asya'da yaşamış, modern insanlarla genetik aktarım 400.000 - 30.000 yıl önce
Modern İnsan Homo sapiens Anatomik modern insan, Afrika kökenli 300.000 yıl önce
Modern İnsan Homo sapiens sapiens Davranışsal modern insan, ekinsel devrim 40.000 yıl önce - günümüz
)

(

İnsan(Homo) Türlerinin Evrimi

Dönem Tür Özellikler Zaman
Erken Homo Homo habilis İlk taş araç kullanımı, çift ayaklılık 2,5 - 1,8 milyon yıl önce
Erken Homo Homo rudolfensis Daha büyük beyin oylumu, uzun yüz yapısı 2 - 1,8 milyon yıl önce
Orta Homo Homo erectus Ateşin denetimi, karmaşık araç yapımı 1,8 milyon - 110.000 yıl önce
Orta Homo Homo heidelbergensis Barınak yapımı, avlanma stratejileri 700.000 - 200.000 yıl önce
Geç Homo Homo naledi Bilinçli gömme davranışı 335.000 - 236.000 yıl önce
Geç Homo Homo neanderthalensis Avrupa'da yaşamış, modern insanlarla genetik aktarım 400.000 - 30.000 yıl önce
Geç Homo Denisova İnsanları Genetik çözümlemeyle tanımlandı, sınırlı fosil bulguları 200.000 - 30.000 yıl önce
Modern İnsan Homo sapiens Anatomik modern insan, Afrika kökenli 300.000 yıl önce
Modern İnsan Homo sapiens sapiens Davranışsal modern insan, ekinsel devrim 40.000 yıl önce - günümüz
)

( HUMANUS cum/||/<>/> HOMO )


- BEŞBETER değil BESBETER


- BEŞER ile/değil/yerine/>< ÂDEM

( [Kendi sorumluluğunu] Al(a)mayan/alamamış. İLE Alan/almış. )


- BEŞER ile/değil/yerine BÎ-ŞER


- BEŞER ile/ve/>/değil/yerine KİŞİ

( Herhangi/belirli biri. İLE/VE/>/DEĞİL/YERİNE Sanatsal biri. )

( Başkasının sözünü bile aktaramayan. İLE/VE/>/DEĞİL/YERİNE Kendi sözünü söyleyebilen/söyleyen. )

( Hayvanlıktan ayağa kalkmış olan. İLE/VE/>/DEĞİL/YERİNE Bilinçte ayağa kalkmış olan. )


- BESLENME VE ÇİĞNEME SÜRESİ/SAYISI:
YANLIŞSA/EKSİKSE değil/yerine/>< DOĞRUYSA/YERİNDEYSE/YETERİNCEYSE

( [İlâcın] Yararı yok. DEĞİL/YERİNE/>< Gerek yok. )


- BESLENME:
"CANIN SIKILDIKÇA" değil/yerine/>< ACIKTIKÇA


- BESMELE ile/ve/değil/> ZAMAN/FIRSAT/BOŞLUK

( Herhangi bir eylem öncesinde kullanılan Besmele sadece bir söz değil, günlük hayattaki (zihinsel) koşuşturmanın içinde küçük aralar vererek kontrollü/farkındalıklı olmayı, kendine/zihnine ve olaya/olguya [birkaç salise/saniye olsa bile] fırsat/zaman/boşluk sunmayı sağlar. )


- BESTE[Fars.] değil/yerine/= KÜĞ

( Farsça'da, "kapalı" ve "paket" demektir. )


- BESTE ile/ve/değil/||/<>/< SÖZ


- BESTECİ/BESTEKÂR değil/yerine/= KÜĞCÜ/KÜĞYAPAR


- BESTELEYEN ile/ve/<>/değil/yerine DÜZENLEYEN/TERTİPLEYEN


- BETİK:
"SATILSIN DİYE" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OKUNSUN DİYE


- BETİMLEME ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TANIMLAMA


- BETON[Fr.] değil/yerine/= DONGUÇ


- BETONİYER[Fr.] değil/yerine/= BETONKARAR/BETON KARIŞTIRICI

( Beton yapmak üzere çimento, kum ve suyu karıştıran makine. )


- BETÜL ile/değil BETÛL

( ... İLE/DEĞİL Erkeklerden çekinen, nâmuslu kadın. | Ayrı kök salan fidan. )


- BEY BİLVEFÂ değil/yerine/= GERİ ALIMLI SATIŞ


- BEYÂN ETMEK ile/ve/değil AKTARMAK/NAKLETMEK


- BEYÂN(/Î) ile/ve/değil/||/<> Â'YÂN/İYÂN/IYÂN(/Î)


- BEYÂN/BEYÂNAT değil/yerine/= DEMEÇ


- BEYÂNAT[Ar.] değil/yerine/= DEMEÇ


- BEYÂNNÂME değil/yerine/= BİLDİRİ/BİLDİRGE


- BEYAZ AT ile/ve/değil/yerine/ya da DORU/YAĞIZ

( Sadece barış ve törenlerde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Çeşitli tonları bulunan kızıl kahve at rengi. )


- BEYAZ PİRİNÇ yerine/değil KABUKLU/KEPEKLİ PİRİNÇ, ÇELMİK


- BEYAZ[Ar.] değil/yerine/= AK, AKÇA


- BEYAZIT değil BAYEZİD[BAYEZİD-İ VELÎ]

( ... DEĞİL Sultanlar arasında velî adı verilmiş tek sultan, II. BAYEZİD'dir. )


- BEYHÛDE değil/yerine/= BOŞUNA


- BEYİN:
YANSITICI değil/yerine YARATICI

( [not] MONITOR but CREATOR
CREATOR instead of MONITOR )


- BEYİN[Ar.] değil/yerine EMİK


- BEYİN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MİDE

( [boş olunca sahibini ...]
Uyarmaz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Uyarır. )


- BEYİT/DİSTİQUE değil/yerine/= KOŞA


- BEYNİN:
DOĞALLIĞI ile/ve/değil/yerine TARİHSELLİĞİ


- BEYTÜLMAL[Ar.] değil/yerine/= DEVLET HAZİNESİ


- BEYYİNE KÜLFETİ değil/yerine/= KANITLAMA YÜKÜ


- BEYZİK[İng. < BASIC] değil/yerine/= TEMEL


- BEZ ile/değil MUŞAMBA[Ar.]/LİNOLYUM[Lat.]

( ... İLE/DEĞİL Bir tarafına kauçuk ya da yağlıboya sürülerek su geçirmeyecek duruma getirilen kalın bez. | Bu bezden yapılmış olan. | Su geçirmeyecek biçimde yapılmış yağmurluk. | Yer döşemesi olarak kullanılan, üzeri ketenyağı ve mantar tozuyla kaplanmış jüt bezi, linolyum. )


- BEZDİRİ/YILDIRMA ile/ve/değil/||/<> GAZA GETİRME/TAHRİK ETME

( Yönelimli, stratejik ve kasıtlı davranış/lar. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Kandırıcı ve sömürücü tutum. )

( MOBBING vs. GASLIGHTING )


- BEZGİN ile/değil/yerine/>< GEZGİN


- BEZİRGÂN[Fars. < BAZERGÂN]/TÜCCAR[Ar.] değil/yerine/= TECİMEN

( Tüccar. | Alışverişte çok kâr amacı güden kişi. | Yahudiler için kullanılan bir adlandırma. | Mesleğini sadece kazanç için kullanan kişi. )


- BEZK[Fars.] değil/yerine/= TESPİHBÖCEĞİ


- BEZL değil/yerine/= SAÇMAK, DAĞITMAK


- BFO/BASİC FORMAL ONTOLOGY değil/yerine/= TEMEL BİÇİMSEL VAROLUŞ


- BG/BYZANTINE GENERALS PROBLEM değil/yerine/= BİZANS GENERALLERİ SORUNU


- BH/KNOWLEDGE MAPS değil/yerine/= BİLGİ HARİTALARI


- BHD/BIG HEALTHCARE DATA değil/yerine/= BÜYÜK SAĞLIK VERİSİ


- BHD/BSV BİG HEALTHCARE DATA değil/yerine/= BÜYÜK SAĞLIK VERİSİ


- BÎ-ÇÂRE değil/yerine/= ÇARESİZ, ZAVALLI


- BÎ-GÂNE değil/yerine/= KAYITSIZ, İLGİSİZ


- Bİ-NİŞAN[Fars.] değil/yerine/= NİŞANSIZ


- BÎ-RENG değil/yerine/= İLÂHÎ CEVHER


- Bİ-Z-ZÂT / BİZZAT[Ar.] ile/değil Bİ-L-Fİ'L / BİLFİİL[Ar.]

( Kendi. İLE/DEĞİL Gerçekten. / İş olarak, eylemli, edimli. )


- Bİ'L KUVVE[Ar.]/POTANSİYEL[Fr., İng. < POTENTIAL] değil/yerine/= İÇKİN/GİZİL/GİZİLGÜÇ


- BÎ[Fars.]-HABER[Ar.] değil/yerine/= ÇAVSIZ


- BI/BIOMEDICAL INFORMATICS değil/yerine/= BİYOMEDİKAL BİLİŞİM


- BÎAT değil BEY'AT(ONAMA)


- BİAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İTİMAT


- bib.[Lat. < BIBE] değil/yerine/= İÇİNİZ


- BİBERON değil/yerine/= EMZİK


- BİBLIOTHERAPY değil/yerine/= OKUMA SAĞALTIMI


- BİBLİYOGRAFYA[İng.] değil/yerine/= KAYNAKÇA


- BİBLİYOGRAFYA değil/yerine/= KAYNAKÇA


- BIÇAK SIRTI ile/ve/değil EŞİK


- BIÇAK ile/değil TAHRA

( ... İLE Bir tür eğri budama bıçağı. )


- BİÇİM DEĞİŞTİRMEK ile/değil KILIK DEĞİŞTİRMEK


- BİÇİMLENDİRİLMİŞ ile/ve/değil YARATILMIŞ

( Doğa. İLE/VE/DEĞİL İnsan. )


- BİÇİMLENDİRME (GİRİŞİMİ/ÇABASI) ile/ve/<>/değil/yerine YÖNLENDİRME (GİRİŞİMİ/ÇABASI)


- BİD'AT-I KABÎHA ile/değil/yerine BİD'AT-I HASENE


- BİD'AT-I SEİYYE ile/ve/değil/yerine BİD'AT-I HASENE


- BİD'AT değil/yerine/= SONRADAN MEYDANA ÇIKAN | PEYGAMBER ZAMANINDAN SONRA DİNDE MEYDANA ÇIKAN


- BİDÂYET[Ar.] değil/yerine/= BAŞLAMA, BAŞLANGIÇ


- BİFAZİK/BIPHASIC değil/yerine/= İKİ EVRELİ


- BİFOKAL/BİFOCAL değil/yerine/= İKİ ODAKLI


- BİFÜRKASYON/BİFURCATION değil/yerine/= ÇATALLANMA


- BIG DATA değil/yerine/= BÜYÜK VERİ


- BİGUDİ değil/yerine/= SARMAÇ


- BİHASEBİL VERASE değil/yerine/= KALITÇILIK NEDENİYLE


- BİHTER/EK[Fars.] ile/değil BİHTEREK[Fars.]

( Daha, en, pek iyi. İLE/DEĞİL Farslılarca 120 yılda bir kere onüç ay olarak sayılan yılın adı. [sonraları, dört yılda bir gün fazlası olan SENE-İ KEBÎSE şekline konulmuştur.] )


- BİHTER/EK ile/değil BİHTEREK

( Daha, en, pek iyi. İLE/DEĞİL Fars'lılarca 120 yılda bir kere onüç ay olarak sayılan yılın adı. [sonraları, dört yılda bir gün fazlası olan SENE-İ KEBÎSE şekline konulmuştur.] )


- BIKMAK ile/ve/değil/||/<>/< BEZMEK


- BİL BAKALIM ...:
BEN KİMİM? ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SEN KİMSİN?


- BİL/BEYYİNE değil/yerine/= KANITLIK/LA


- BİL ile/ve/değil/||/<>/> BEN/O OL DA BİL


- BİLÂ KAYDÜ ŞART/KAYITSIZ ŞARTSIZ değil/yerine/= KOŞULSUZCA/YAZGASIZ KOŞULSUZ


- BİLÂDER değil BİRÂDER


- BİLÂHARE[Ar.]["BİLÂHERE" değil!] değil/yerine/= SONRADAN/DAHA SONRA/SONRALARI


- BİLANÇO[İt. < BILANCIO] değil/yerine/= DENGELEM


- BİLÂSEBEP değil/yerine/= NEDENSİZCE


- BİLDİĞİM/İNANDIĞIM ŞEYİ YAPARIM ile/değil BİLDİĞİM/İNANDIĞIM ŞEYİ, YAPARIM


- BİLDİĞİMİZİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİLMEDİĞİMİZİ

( Bilmeyelim! İLE/VE/||/<>/< Bilelim! )


- BİLDİĞİNE GİDEN ile/ve/değil/yerine/<> BİLMEDİĞİNE GİDEN


- BİLDİĞİNİ:
YAPMAZSAN ile/değil/yerine YAPARSAN

( Sadece zihnin, bir miktar/bölüm bilir. İLE/DEĞİL/YERİNE Her/bir yerin (tam) bilir/yetkindir. )

( Yetersizdir. İLE/DEĞİL/YERİNE Yeterlidir. )


- BİLDİĞİNİ/BİLMEDİĞİNİ GÖSTERMEK İÇİN KONUŞMAK değil/yerine GERİBİLDİRİM

( [not] TO TALK FOR TO SHOW YOUR INFORMATION but FEEDBACK
FEEDBACK instead of TO TALK FOR TO SHOW YOUR INFORMATION )


- BİLDİĞİNİZ GİBİ ile/değil/yerine BİLENLERİN BİLDİĞİ GİBİ


- BİLDİK değil BİLİNDİK


- BİLDİREN ile/ve/değil/yerine BULDURAN


- BİLDİRGE ile/ve/değil PAYLAŞIM

( [not] DECLARATION vs./and/but TO SHARE )


- BİLDİRİLENİ BİLMEK ile/ve/değil/||/<>/< BİLMEK


- BİLDİRME ile/değil/yerine ÇEKME/ÇEKİM(CÂZİBE)


- BİLDİRME ile/ve/değil/yerine/<> ÖNERME


- BİLDİRMEK ile/ve/değil/yerine/<> UYANDIRMAK


- BİLE BİLİRİZ ile/ve/değil/||/<> BİLEBİLİRİZ


- BİLE değil/yerine/= İLE


- BİLEK[İng. < BLACK] ile/değil BİLEK


- BİLEN/DÜŞÜNEN İNSAN[Lat. HOMO SAPİENS] ile/ve/değil/||/<>/> AKILLI/BİLGE İNSAN[Lat. HOMO SAPİENS SAPİENS]

( "Homo sapiens sapiens" terimi, modern insan türünü belirtmek için kullanılan bir alt tür adıdır. "Homo sapiens", insanın tür adıdır ancak bilim dünyası tarafından modern insan alt türü olarak "Homo sapiens sapiens" olarak sınıflandırılmıştır.

Bu terim, insan türünün daha özel bir alt öbeğini vurgulamak için kullanılır. İlk "Homo sapiens" türü, yaklaşık 200.000 yıl önce ortaya çıktı. Ancak "Homo sapiens sapiens", yaklaşık 50.000 ila 70.000 yıl önce ortaya çıkan ve günümüzdeki insan türünü tanımlayan daha özel bir alt türdür. Bu terim, Homo sapiens'in en yaygın ve günümüzde yaşayan alt türünü belirtmek için kullanılır. )


- BİLENİN/BİLGENİN/USTANIN/HOCANIN, HER:
[hem] YAPTIĞI/NI ile/ve/<>/||/değil/yerine/hem de DEDİĞİ/Nİ

( Yapma. İLE/VE/<>/||/DEĞİL/YERİNE Yap. )


- BİLFARZ/MİSAL/MESELÂ[Ar.]/ÖRNEĞİN/YANİ ile/değil/yerine SÖZGELİMİ/SÖZGELİŞİ


- BİLGE/LİK:
NE İSTEDİĞİNİ BİLEN/BİLMEK ile/ve/değil/||/<>/< NE İSTEMEDİĞİNİ BİLEN/BİLMEK


- BİLGELİK:
(DERİNLİKLİ/KAPSAMLI) KONUŞMAK ile/ve/<>/değil YAPMAK

( (Derinlikli/kapsamlı) Konuşmak, bilgelik değildir. Bilgelik, yapmaktır! )


- BİLGELİK ile/değil MİSTİK DENEYİM


- BİLGİ (VAROLANI) ile/ve/değil/yerine ANLAM (VAROLANI)

( Taşınan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Özümsenen. )


- BİLGİ ÇOKLUĞU ile/ve/değil/yerine ANLAYIŞI GELİŞTİR(EBİL)MEK


- BİLGİ SORUNU ile/ve/<>/değil/yerine AYDINLANMA SORUNU


- BİLGİ TAŞIYICISI OLMAK ile/değil/yerine/||/<>/>/< ÖĞRENMEYİ ÖĞRENMEK


- BİLGİ ÜRETMEK ile/ve/değil/||/<>/< BİLGİ DOĞURMAK


- BİLGİ/(B)İLİM/GÖRGÜ:
NAKLETMEK İÇİN ile/ve/değil/||/<>/< NAKŞETMEK İÇİN


- BİLGİ/VERİ/HABER:
[ne yazık ki]
YOKSA ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< VARSA

( "Asıp kesme." İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Saygı, sevgi, şefkat, merhamet, anlayış. )


- BİLGİ/VERİ ile/ve/değil/yerine YAKLAŞIK BİLGİ

( Ulaştıklarımız, bilgi değil ancak yaklaşık bilgidir. )


- BİLGİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BİLGELİK/HİKMET

( Geçmiş/mazi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Gelecek/istikbal. )

( [not] Past. VS./AND/but/||/<>/> Future.
Future. INSTEAD OF Past. )

( Ekleyerek. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Uzaklaşarak. )

( [not] By adding. VS./AND/but/||/<>/> By retreating.
By retreating. INSTEAD OF By adding. )

( )

( "Bürünerek/giyinerek". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Soyunarak. )

( Knowledge is knowing what to say. AND/||/<>/> Wisdom is knowing whether or not to say it. )

( [not] KNOWLEDGE vs./and/but/||/<>/> WISDOM
WISDOM instead of KNOWLEDGE )


- BİLGİ ile/ve/değil/||/<>/>< SÖYLENTİ


- BİLGİBİLİM/GNOSEOLOJİ[Fr.] ile/değil/yerine EPİSTEMOLOJİ


- BİLGİÇ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BİLGİN ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BİLGE

( Bildiğini zannetme, gereksiz/yararsız/yersiz bilgi sahibi olma, zamansız/bağlantısız paylaşma çabası. Bilgi obezi.[Malûmat-füruş/luk] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Âlim. Derin ve geniş bilgilere sahip olan. )

( [Söz(cük)lerin...] Gerçek anlamlarını kullanarak anlaşırlar. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Mecaz anlamlarıyla anlaşırlar. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Kinâye yoluyla anlaşırlar. )

( Bilge olmaya cesaret et![Sapere aude!] / Aklını kullanma cesaretini göster! )

( PEDANT vs. SCHOLAR )


- BİLGİDE/BİLİMDE, ALANDA/KONUDA ASLOLAN/ÖNCELİKLİ OLAN:
"BİLMEMİZ GEREKEN" ile/ve/||/değil/yerine/>< TAKİP EDEBİLMEMİZ/ETMEYE ÇALIŞMAMIZ


- BİLGİDE/BİLİMDE/BİLİMSELLİKTE,
DÜŞÜNCEDE/UYGULAMADA/YAŞAMDA:
DOĞRULANABİLİRLİK ile/ve/değil/||/<>/< YANLIŞLANABİLİRLİK

( Karl Popper )


- BİLGİLENMEK ile/ve/değil/yerine BİLGİ İŞLEMEK


- BİLGİLERİ/DEĞERLERİ:
KAYIP (ETMEK) ile/değil/yerine/>< KAYIT (ETMEK)


- BİLGİLİ/BİLGİSİZ ile/değil KIBLELİ/KIBLESİZ

( Kişiyi, bilgisinden çok, niyeti/yönelimi/yaklaşımı belirler. )


- BİLGİLİ ile/ve/<>/değil EDİB


- BİLGİN (OLMAK) ile/ve/değil/||/<>/> AKILLI (OLMAK)

( Başkalarının bilgisiyle (de) olabiliriz. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Ancak, kendi aklımızla olabiliriz. )


- BİLGİN ile/ve/değil/<>/> BİLGE

( Âlim. İLE/VE/DEĞİL/<>/> Ârif. )

( Bilge, kendi bilincinde, insan doğasının sezgisel bilgi ve uygulayımsal bilgisini birleştirmiş kişidir. )

( Bilge kişi yaşamını, bir çiçeğin özünü alıp onun kokusuna ve güzelliğine zarar vermeksizin uçup giden bir arı gibi sürdürür. )

( Bilge kişi tedbirli, içine kapanık ve ölçülüdür. )

( Su yolları yapan kişiler, o suları kontrolleri altına alır; marangozlar, ağaçlardan nasıl yararlanacaklarını bilir; bilge kişiler de aynı biçimde kendi zihnini kontrol eder. )

( Karşılaştığı konuları bir acelecilik içinde değerlendirmeye ve çözümlemeye çalışan kişi, doğruluk yolunda değildir. Bilge kişi, herşeyi acele etmeden huzur içinde düşünür ve değerlendirir. Bu kişi, Gerçek'i korur, Gerçek de onu. )

( Çok konuşan kişiye değil, huzur içinde korkusuzca konuşan kişiye "Bilge" adı verilir. )

( BİLGE: Seni, sana bildiren. )

( Bilgin ol ki, kişileri, "büyük" görme. İLE/VE/DEĞİL/<>/> Bilge ol ki, kişileri, "küçük" görme. )

( [not] SCHOLAR vs./and/but/<>/> WISE )


- BİLGİNİN:
BAŞLANGICI ile/değil/yerine SÜRECİ

( Uzmanlaştığını ve doruğa çıktığını sanmak. İLE/DEĞİL/YERİNE İşin başında olduğuna inanır. )


- BİLGİSAYAR:
VERİ ve/+ PROGRAM > ÇIKTI
ile/ve/değil/||/<>/>
VERİ ve/+ ÇIKTI > PROGRAM

( "Yapay zekâ"ya kadarki bilinç/yaklaşım/teknoloji. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> "Yapay zekâ" bilinci/yaklaşımı/teknolojisi. )


- BİLGİSİZ/CÂHİL ile/ve/değil/||/<>/< KAYITSIZ


- BİLGİSİZ/CAHİL ile/değil/yerine/>< USLU/AKILLI

( Çaban bile boş. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dursa da hoş. )


- BİLGİSİZ/LİK ile/değil KÜLTÜRSÜZ/LÜK

( Bazı verilere sahip olmamanın adı, bilgisizlik değil kültürsüzlüktür. )


- BİLGİSİZLİĞİN "ESÂRETİ" ile/ve/değil/yerine/||/<> BİLGELİĞİN BEREKETİ


- BİLGİSİZLİK:
BİLMEMEK ile/ve/değil/ne yazık ki/+/||/<>/< ANLAMAYA DİRENMEK


- BİLGİSİZLİK/CEHÂLET ile/ve/değil EŞİK


- BİLGİSİZLİK ile/değil CAHİLLİK/CEHÂLET

( Cehâlet ve zulmü kaldır, hidayet oradadır. )

( Hayatı amaçsız yaşamak. )

( Zekâ, doğruluk Hürmüz'ün; cehalet, yalan ise Ehrimen'in sıfatlarıdır. )

( [not] UNINFORMED vs./but IGNORANCE )


- BİLHASSA[Ar.] ile BİLAHARE[Ar. < Bİ'L-ÂHİRE]["BİLÂHERE" değil!]

( Özellikle. İLE Sonra, sonradan, daha sonra, sonraları. )


- BİLHASSA/MAHSUS değil/yerine/= ÖZELLİKLE


- BİLİM İNSANI değil/yerine/= BİLİMCİ


- BİLİM:
BİLİNMEYENDEN, BİLİNEBİLECEK OLANA YAPILAN YOLCULUK değil BİLİNENDEN, BİLİNMEYENE YAPILAN YOLCULUK


- BİLİM:
EKLEMLİ ile/ve/değil/<> SIÇRAMALI


- BİLİM(LER)DE:
EVRİM ile/ve/değil/||/<>/< DEVRİM


- BİLİM/MATEMATİK/TARİH/HUKUK ...
"DİYOR Kİ / ŞUNU/BUNU SÖYLÜYOR" değil BİLİMSEL/MATEMATİKSEL/TARİHSEL/HUKUKSAL AÇIKLAMASI/KARŞILIĞI ŞU/BU


- BİLİM/SELLİK ile/ve/değil/< YÖNELİM/SELLİK


- BİLİM ile/değil/yerine BİLİMSEL BİLGİ


- BİLİM ile/ve/değil/||/<>/< BİLİNEN


- BİLİM ile/ve/değil DİSİPLİN


- BİLİM ile/değil DOĞA FELSEFESİ


- BİLİM ile/ve/değil FELSEFE-BİLİM


- BİLİM ile/ve/değil KABUL GÖRMÜŞ BİLİM


- BİLİMADAMI ile/ve/değil BİLEN KİŞİ


- BİLİMBİREYİ ile/ve/değil/yerine DOĞA FİLOZOFU

( Bugünkü anlamda "Bilim" sözcüğünün kullanımı ilk kez ancak 1837 civarında kullanılmaya başlanmıştır. Dolayısıyla 1837 öncesi uğraşlara "doğa felsefesi" ve bu alanda çalışma yapanlara "bilimkişisi" değil "doğa filozofu" tanımı kullanılmaktadır. )

( Âlimin ölümü, âlemin ölümü gibidir. )

( ... ile/ve/değil PERİPATETİK | MEŞŞAİ )

( Görüşmelerimiz sırasında, ... tutarlı bir biçimde, "bilgi kişisi" sözcüklerini kullanıyor ya da bu kavrama göndermeler yapıyordu. Ama bununla ne demek istediğini hiç açıklamamıştı. Bunu, ona sordum.

"Bilgi kişisi, öğrenimin zorluklarına katlanmayı göze almış kişidir," diye yanıtladı. "Acele etmeden, bocalamadan, erk ve bilgi gizlerinin sökülmesi, çözülmesi yolunda, gidebileceği son aşamaya varmış olan bir kişidir."

"Her isteyen, bilgi kişisi olabilir mi?"

"Hayır, herkes olamaz."

"Bilgi kişisi olmak için insan ne yapmalıdır öyleyse?"

"Dört doğal düşmanına meydan okuyup onları yenmelidir."

"O dört düşmanını yenen bir kişi, bilgi kişisi olur mu?"

"Evet. Ancak, dört düşmanının her birini yenebilen kişiye, 'bilgi kişisi' denir."

"Bu düşmanları yenen herkes, 'bilgi kişisi' olur mu?"

"Hepsini yenen herkes, 'bilgi kişisi' olur."

"Bu düşmanlarla savaşıma geçmeden önce, yapılması gereken başka şeyler yok mudur?"

"Yoktur. Her isteyen, bilgi kişisi, olmayı deneyebilir ama çok azı gerçekten başarır bu işi -doğal bir şey bu-. Bilgi kişisi olma yolunda karşılaşılan düşmanlar, gerçekten korkunç şeylerdir; çoğu kişi, yenik düşer onlara."

"Nasıl düşmanlar bunlar, ... ?

Düşmanlar konusunda konuşmak istemedi. Bu konuyu anlamam için daha çok zaman olduğunu söyledi. Sözü değiştirmemek amacıyla benim bir bilgi kişisi olup olamayacağımı sordum. Bunu kimsenin kestiremeyeceğini bildirdi. Ama bir bilgi kişisi olup olamayacağımı gösteren herhangi bir ipucu bulunup bulunmadığını ısrarla sorunca, bunun, o dört düşmanla savaşımımın sonucuna bağlı olduğunu -onları yenebiliyor muyum yoksa onlara yeniliyor muyum- ama o savaşımın sonucunu şimdiden bilmesinin olanaksızlığını belirtti.

"Savaşımın sonucunu görebilmek için büyü yapmak ya da fala bakmak olanaklı mıdır?" diye sordum. Hiçkimsenin, ne araç kullanırsa kullansın, bu savaşımın sonucunu önceden bilemeyeceğini, kesin bir dille anlattı. Neden olarak da bilgi kişisi olmanın, geçici bir şey olduğunu gösterdi. Bu noktayı açıklamasını istediğimde, yanıtı şöyle oldu:

"Bilgi kişisi olmak sürekli değildir! Bir kişi, tam olarak bilgi insanı olamaz. Ancak, çok kısa bir an için olunuverir. Dört düşmanı yendikten sonra!"

"Söylesene, nasıl düşmanlar bunlar?"

Yanıt vermedi. Yine üsteledim ama konuyu değiştirdi ve başka şeyler anlatmaya başladı.

 

( Ertesi gün... )

 

Gitmeye hazırlanıyorken, birden, bilgi kişinin düşmanlarını yine sormak geldi içimden. Uzun süre uzakta kalacağımı, söyleyeceklerini yazarsam, bu konuları düşünme fırsatını bulabileceğimi anlatarak onu ikna etmeye çalıştım.

Bir süre, ikircikli, bekledi; sonra konuşmaya başladı:

"Bir kişi, öğrenmeye başlayınca, amaçlarının neler olduğunu kesin olarak bilmez. Başka bir niyeti vardır, amaçları belirgin değildir. Hiçbir zaman gerçekleşemeyecek ödüller ummaktadır. Çünkü, öğrenmenin "zorluklarını" bilmiyordur henüz."

"Yavaş yavaş öğrenmeye başlar -önceleri azar azar, sonra da büyük parçalar halinde-. Çok geçmeden, düşünceleri çatışır. Öğrendiği şey, umduğu, düşlediği gibi çıkmamıştır; bu durum, onu korkutur. Öğrenim, hiç de beklendiği gibi olmamıştır. Öğreniminin her adımı, yepyeni görevler yükler kişiye; kişinin korkuları, acımasızca birikir, baş kaldırır. Bir savaş alanına döner yaşamı.

"İşte, doğal düşmanların birincisiyle böyle karşılaşılır: Korkuyla! Yenmesi güç, hain, korkunç bir düşmandır korku. Tüm yol boyunca saklanır, ummadığın yerlerde, sinsi sinsi bekler seni. Eğer, onu karşında gördüğün zaman, kaçmaya başlarsan, unut artık bilgiye ulaşmayı."

"Korkup kaçan kişiye ne olur?"

"Bir şey olmaz. Ama öğrenemez bir daha. Korkusunu göğüslemesi, korkusuna karşın, öğrenme yolunda, bir adım daha ilerlemeyi göze alması gerekir. Bir adım daha, bir adım daha. Korkuyla dolmalı... Evet! Ama korksa da ilerlemeyi sürdürmeli, durmamalı! Bu işin yöntemi böyledir! Bu birinci düşmanın, pes edeceği bir an gelecektir. Kişiye, güven gelir. Niyeti daha da güçlenir. Öğrenmeyi, öyle korkutucu bir şey gibi görmez artık."

"Bu sevinçli an gelince, birinci doğal düşmanını yendiğini çok iyi bilir kişi."

"Hemen mi olur bu, yoksa, azar azar mı?

"Azar azar olur ama korkusunun kaybolması çabuk olur. Birdenbire olur."

"Ama yeni bir şeyler gelirse başına, yine korkmaz mı kişi?"

"Hayır. Korkusunu, bir kez yitirmeyegörsün. Kişi, artık yaşamında korku nedir bilmez. Korkunun yerini, zihin berraklığı alır -korkuyu silen bir zihin berraklığı-. Artık, o kişi, ne istediğini biliyordur; o isteklerini nasıl doyuracağını da biliyordur. Yeni öğrenimleri kazanmak için adımlarını nasıl atması gerektiğini sezer; her şey apaçık çıkmıştır ortaya. Artık, hiçbir şey saklı değildir bu kişiden."

"Bu da, ikinci düşmanın karşısına çıkarır onu: Berraklık! Ulaşılması, o denli zor olan zihin berraklığı, korkuyu kovar ama kör eder insanı aynı zamanda."

"Kişinin, kendinden kuşku duymasına yol açar, istediği şeyi yapabileceği inancını verir ona. Çünkü, o kişi, artık, herşeyi apaçık görebilmektedir. Berraklığın yüreklendirdiği kişi, bir türlü durmak bilmez. Ama büyük bir hata yapmaktadır. Bu işin, bir eksik yanı vardır. Kişi, kendini bu sözde erke bırakırsa, ikinci düşmanına boyun eğmiş sayılır. Ve öğrenme diye bir şey kalmaz. Sabırlı olması gereken yerde aceleci olacak ya da acele edilmesi gereken yerde sabırlı olmayı yeğleyecektir. Zaman gelecek, artık, yeni bir şey öğrenme yetisini yitirecektir."

"Bu tür bir yenilgiye uğrayan kişiye ne olur? Ölür mü?"

"Hayır, ölmez. İkinci düşmanı, bu kişinin, bir bilgi insanı olma çabasını kösteklemiştir; artık, bu kişi, bilgi insanı olmayı istemek yerine, devingen, kıvrak bir savaşçı olmayı yeğleyebilir. Ya da soytarı olmayı. Ne var ki, kendine pek pahalıya mal olan o berraklık, hiçbir zaman karanlığa ve korkuya dönüşmeyecektir. Yaşam boyunca, her şeyi açıkça görecektir ama yeni bir şey öğrenemeyecektir, öğrenme özlemi çekmeyecektir."

"Ama yenilmemek için yapabileceği bir şey yok mudur?"

"Korkuyu nasıl aşmışsa yine öyle yapmalıdır. Berraklığa, meydan okumalıdır. Elde ettiği berraklığı, önünü daha iyi görüp yeni adımlarını ona göre atmak için kullanmalıdır. En önemlisi de, berraklığının, bir yanlışlık sonucu ortaya çıktığını düşünmelidir. Ve öyle bir an gelecektir ki, bu berraklığın, gözleri önündeki bir noktadan başka bir şey olmadığını anlayacaktır. Böylece, ikinci düşmanını da yenmiş olacaktır. Artık, hiçbir şeyin, ona zarar veremeyeceği bir yere ulaşacaktır. Bu, bir hata olmayacaktır. Bu, gerçek bir erk(güç) olacaktır."

"Bu yere ulaşınca, ardından koştuğu erke, sonunda kavuştuğunu bilecektir. Ne isterse yapar artık bu erkle. Dostu, onun buyruğundadır artık. Ne isterse, yasa odur. Çevresinde ne varsa görmektedir. Ne var ki, üçüncü düşman dikiliverir karşısına: Erk!

"Düşmanların en güçlüsüdür erk. En doğal şey, ona boyun eğmektir. Öyle ya... O kişinin buyruğunda değil midir erk!? Buyurur; kimi sakıncaları göze ala ala, kendi yasalarını, kendi yapar. Çünkü, buyruk ondadır."

"Bu durumdaki biri, yaklaşmakta olan üçüncü düşmanın, pek farkına varmaz. Bir bakmışsın, birdenbire, haberi bile olmadan yitivermiş savaşımı. Düşmanı, onu, kıyıcı, tutarsız bir adam haline getirivermiş..."

"Erkini yitirir mi?"

"Hayır, berraklığını da erkini de hiçbir zaman yitirmez."

"Bilgi kişinindan farkı nedir, öyleyse?"

"Kendi erkine yenilen bir kişi, onu, doğru dürüst yönlendiremeden ölür gider. Yazgısının üstüne, yük gibi biner erki. Böyle biri, kendini yönetemez ve bilmez erkini, ne zaman ya da nasıl kullanması gerektiğini."

"Bu düşmanlardan birine yenilirsen, bu kesin bir yenilgi mi demektir?"

"Evet, kesin yenilgi olur bu. Bu düşmanlardan biri, insanı yenmeyegörsün, artık yapılabilecek bir şey kalmaz."

"Örneğin, erke yenilen bir kişi, yanlışını görerek, durumu düzeltebilir mi?"

"Düzeltemez. Bir kere yenilmeyegörsün, işi bitmiştir artık."

"Ya geçiciyse erke aldanması; ya erki teperse zamanında?"

"Savaşım sürüyor sayılır o durumda. Hâlâ 'bilgi insanı' olmaya çalışıyor demektir bu. Artık, hiç çabalamıyorsa, kendini koyuverirse yenilmiş olur bu kişi ancak."

"Ama bir insan yıllarca korkuya yenik düşebilir ve sonunda korkusunu yenebilir."

"Hayır, doğru değildir bu. Korkuya kapılırsan, korkuyu yenemezsin; çünkü, öğrenmekten ürküyorsundur, öğrenmek için çaba göstermiyorsundur. Ama korkusunun içinde yıllar boyunca sürdürürse öğrenme çabasını, ola ki, korkusunu yenebilir. Çünkü, kendini, korkuya tümüyle bırakmamıştır."

"Üçüncü düşmanı nasıl yeneriz?"

"Ona karşı çıkarak. Bile bile... Kendimizin olmadığını kavrayarak. Tüm öğrendiklerimizi, dikkatle ve inançla kullanarak, sürekli olarak sınırlarımızı zorlamayarak... Kendimizi denetleme durumunda, berraklığın ve erkin, hatalardan da kötü olduğunu görebilirsek, her şeyi denetimimiz altında bulundurduğumuz bir noktaya erişebiliriz. İşte, o noktada, erkimizi nasıl ve ne zaman kullanabileceğimizi biliriz. Üçüncü düşmanı böylece yenmiş oluruz."

"Bu da kişiyi, öğrenim yolculuğunun sonuna getirir. Bir de ne görürsün! Sonuncu düşman, karşına dikilmiş durmaktadır: Yaşlılık! Düşmanların en acımasızıdır bu. Hiçbir zaman, tümüyle yenemeyeceğimiz bir düşman... Sürekli olarak savaşıp uzak tutmaya çalışmaktan başka yapılacak bir şey yoktur."

"İşte, bu dönemde, kişi, hiçbir şeyden korkmaz; zihni berraktır, sabırsız değildir -tüm erkleri denetimi altındadır-. Ne var ki, bu dönem, aynı zamanda, boyun eğmeyen bir dinlenme isteğinin ortaya çıktığı bir dönemdir. Bir yere uzanmak, unutmak isteğine bırakırsa kendini; yorulur yorulmaz, sürdürdüğü çabayı bırakırsa, son olanağını kaybetmiş olur. Titrek, yaşlı bir yaratık durumuna sokuverir onu düşmanı. Çekilme arzusu, tüm berraklığını, erkini ve bilgisini bastırır."

"Ama kişi, silkinir de yorgunluğundan sıyrılır, yaşamının gereklerini sürdürürse, bu son yenilmez düşmanıyla savaşımda bir an bile olsa başarılı olursa, işte o zaman 'bilgi insanı' olmuş demektir. Berraklığın, erkin ve bilginin egemen olduğu bu an, yeterlidir onun için." )


- BİLİMDE KEŞİF:
HAKİKAT değil MÂRİFET


- BİLİMDE YERALAN ile/ve/değil BİLİMDE DE YERALAN


- BİLİME İNANMAK değil BİLİMİ/BİLİMSELLİĞİ ÖNCELİKLİ KILMAK/TUTMAK

( Bilim/bilimsellik, olay, olgu ve kavramları değerlendirmede/yorumlamada/konuşmada, olmazsa olmaz, aslolan ve öncelikli olanın, yanlı ya da keyfî davranmayarak, kendini/birini/kişiyi merkeze almadan (bu tavır ve tutumu anımsayarak/anımsatarak, göstererek), dayanakçalı düşünerek, konuşarak ve davranarak sağlanabilir/gösterilebilir. )

( Bilim/bilimsellik, doğrulanabilirlik ya da kanıt üzerinden değil yanlışlanana kadar doğru kabul etme gerekliliği ilkesiyle işleyen ve sürdürülebilen bir araç, yaklaşım ve tutumdur. )


- BİLİMİNSANI:
UYGULAYICI ile/ve/değil/||/<>/< DÜŞÜNÜR


- BİLİMSEL DEĞER:
KONUSUYLA ile/değil SORUSUYLA


- BİLİMSEL YÖNTEM ile/ve/değil/yerine/<>/< BİLİMSEL TUTUM


- BİLİMSEL/LİK ile/ve/değil BİLİMLER


- BİLİMSEL ile/ve/değil ÇIKARIMSAL


- BİLİMSEL ile/ve/<>/değil/yerine OLANAKLI


- BİLİMSELLİKTE:
"YANLIŞLANAMAZLIK" ile/değil YANLIŞLANABİLİRLİK


- BİLİMSELLİKTE:
DOĞRULANABİLİRLİK ile/ve/değil/<> YANLIŞLANABİLİRLİK


- BİLİNÇ "TAKLİDİ" "GÖRÜŞÜ" ile/değil BİLİNÇ "BENZERİ SÜREÇLER" GÖRÜŞÜ


- BİLİNÇ/Lİ ile/ve/değil/<>/|| ÖLÇÜ/LÜ


- BİLİNÇ ile/ve/değil/||/<>/< BİRİKİM


- BİLİNÇ ile/ve/değil/||/<>/< DOLANIKLIK


- BİLİNÇ ile/ve/değil YAKLAŞIM


- BİLİNÇALTI" ile/değil/||/<>/< BİLİNÇDIŞI

( Biraz dikkatli olmakla ve kendinizi yakından gözlemlemekle göreceksiniz ki hiçbir olay sizin bilinciniz dışında değildir. )

( )

( A little of attentiveness, of close observation of oneself, and you will see that no event is outside your consciousness. )

( SUBCONSCIOUS vs./and/<> UNCONSCIOUS )


- BİLİNCİ ...:
[ne yazık ki]
BELİRLİ BİR YAŞTA KALMAK
ile/değil/yerine/><
BELİRLİ BİR YAŞTA DURDURMAK


- BİLİNCİN YADSINMASI ile/ve/değil/<> BİLİNCİN, İÇERİĞİNİN YADSINMASI


- BİLİNÇLİ" YEĞLEME/TERCİH ile/değil/yerine YEĞLEME/TERCİH

( Bağlam, "bilinçli" olup olmamak üzerinden değil bir karar ya da davranışın/tutumun, "yönelimli, amaçlı, kasıtlı" olduğunu belirtmek üzere "yeğlemek" tek başına bunu karşıladığından, yeterli ve geçerli olduğundan, farkındalık yansıttığından, "yeğlemenin/tercihin" önüne yeğlemeyi "güçlendireceği/destekleyeceği" varsayılan/sanılan bir sözcük daha gerekmemektedir/kullanılmamalıdır. )


- BİLİNÇLİ ile/değil BİLEREK


- BİLİNÇLİ ile/değil/yerine BİLİNÇLENMİŞ


- BİLİNÇLİ ile/ve/değil KASTEN


- BİLİNÇLİ ile/ve/değil PLANLI

( [not] CONSCIOUSNESS vs./and/but PLANNED )


- BİLİNÇLİ ile/değil TEK BİLİNEN


- BİLİNÇSİZ(CE) ile/ve/değil KONTROLDIŞI


- BİLİNÇSİZLİK ile/ve/değil BİLGİYE KAPALILIK

( BİLİNÇSİZLİK: Örtük/açık nesnellik. )

( [not] UNCONSCIOUSNESS vs./and/but CLOSENESS TO INFORMATION )


- BİLİNEBİLECEK ile/değil BİLDİRİLİRSE BİLİNECEK


- BİLİNEMEYEN ile/ve/değil SÖYLENİLEMEYEN

( [not] AGNOSTIC vs./and/but NOT ABLE TO BE EXPRESSED )


- BİLİNEMEZ ile/değil/yerine BELİRSİZ

( [not] NOT ABLE TO KNOW (/AGNOSTIC) vs./but UNKNOWN/INDEFINITE
UNKNOWN/INDEFINITE instead of NOT ABLE TO KNOW (/AGNOSTIC) )


- BİLİNMEME/Sİ ile/ve/değil DUYULMAMIŞLIĞI/YAYGINLAŞMAMASI


- BİLİNMEMESİ ile/ve/değil BURADA YER ALMAMASI

( [not] UNKNOWN vs./and/but NONEXIST HERE )


- BİLİNMEYENLE İLGİLENMEK ile/ve/<>/değil/yerine BİLİNENLE İLGİLENMEK

( [not] TO BE INTERESTED IN KNOWN vs./and/<>/but TO BE INTERESTED IN UNKNOWN
TO BE INTERESTED IN UNKNOWN instead of TO BE INTERESTED IN KNOWN )


- BİLİNMEYİ "İSTEDİM/İSTEMEK" değil BİLİNMEYİ SEVDİM/SEVERİM


- BİLİYOR OLMAK ile/ve/<>/değil BELLEĞİN GÜÇLÜ OLMASI


- BİLİYORSUN(UZ)DUR ... ile/ve/değil/yerine ANIMSIYORSUN(UZ)DUR ...


- BİLİYORSUNUZ değil/yerine BİLENLER, BİLİR


- BİLLUR/KRİSTAL değil/yerine/= ÖRÜT/KIRILCA


- BİLME/K ile/ve/değil BİLGİSİNE SAHİP OLMA


- BİLME/K ile/ve/değil/<>/>< TANIMA/K

( Bazı olay/olgu/bilgi/durum/tutumları sadece biliyor olmak, tanımanın öteki ucudur/olabilir. )


- BİLMECE ile/ve/değil/yerine/<> BULMACA


- BİLMEDİĞİNDE SUSMAK ile/ve/değil BİLGELİKLE SUSMAK/SUSABİLMEK

( Bilgeliğin dudakları, duymayanlara kapalıdır. )

( [not] TO BE SILENT WHEN YOU DON'T KNOW vs./and/but TO BE SILENT BY WISDOM )


- BİLMEDİĞİNDEN KORKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> BİLDİĞİNDEN KORKMAK

( HAVF ile/ve/değil/yerine HAŞYET )


- BİLMEK ile/ve/değil/yerine ANLAŞILIR KILABİLMEYİ BİLMEK

( [not] TO KNOW vs./and/but TO KNOW TO GET COMPREHENSIBLE
TO KNOW TO GET COMPREHENSIBLE instead of TO KNOW )


- BİLMEK ile/ve/değil/yerine BECERMEK


- BİLMEK ile/ve/değil/||/<> BİLDİRİL(ME)MİŞ OLMA(MA)SI


- BİLMEK ile/değil/yerine BİLMEK

( "Etkinlik". İLE/DEĞİL/YERİNE Dayanakçalı. )


- BİLMEK ile/ve/değil/||/<>/> BİLMENİN SÜREKLİLİĞİ/BİLMEKTE OLMAK


- BİLMEK ile/ve/değil DİKKAT ETMEK

( [not] TO KNOW vs./and/but TO PAY ATTENTION )


- BİLMEK ile/ve/değil EMANET ALMAK


- BİLMEK ile/ve/değil EŞİK


- BİLMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< HÂL'DEN, HÂL'E GEÇEREK BİLMEK


- BİLMEK ile/ve/değil NAKLETMEK


- BİLMEK ile/ve/<>/değil/yerine NEREDE BULACAĞINI/BULABİLECEĞİNİ BİLMEK

( Bulunduğumuz bu dönemin/çağın olanakları içinde bilgileri bellemek değil nerede ve nasıl [kısa sürede ve kolay] doğrudan bulabileceğini bilmektir. )

( [not] TO KNOW vs./and/<>/but TO KNOW, WHERE TO FIND
TO KNOW, WHERE TO FIND instead of TO KNOW )


- BİLMEK ile/ve/değil ÖĞRENİM YOLUYLA İNANDIRILMIŞLIK


- BİLMEMEK ile/değil DAHA/EN DOĞRU(YA YAKIN) OLAN TANIMI/BİLGİYİ DÜŞÜNMEK


- BİLMEMEK ile/ve/değil EDEB

( TECÂHÜL-İ ÂRİFÂNE: Çok iyi bildiği halde bilmiyormuş/cahilmiş gibi görünmek. | [edediyat] Bilinen bir şeyi, edebî bir nükte ile bilinmiyormuş ya da başka türlü biliniyormuş gibi gösterme sanatı. )

( [not] NOT TO KNOW vs./and/but BREEDING )


- BİLMEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İLGİLENMEMEK


- BİLMEMEK ile/ve/değil/<> KABUL ETMEMEK/"EDEMEMEK"


- BİLMEMEK ile/ve/değil TERBİYESİZ/LİK


- BİLMEMEK ile/ve/değil YENİ ÖĞRENMİŞ OLMAK

( [not] NOT TO KNOW vs./and/but LEARNED IN SHORT PERIOD )


- BİLMEYE ÇALIŞMAK ile/ve/yerine/değil ANLAMAYA ÇALIŞMAK

( [not] TRYING TO KNOW vs./and/but TRYING TO UNDERSTAND
TRYING TO UNDERSTAND instead of TRYING TO KNOW )


- BİLMEYEN ile/değil/yerine BİLEN

( Direnir, isyan eder.[hemen hemen herşeye] İLE/DEĞİL/YERİNE Tâbi olur/olabilir.[doğaya, evrene, düzene, bilgiye, insana ...] )


- BİLMEYENLERİN "ALKIŞI" değil/yerine/>< BİLENLERİN "ELEŞTİRİSİ"


- BİLMEZİN ATTIĞI TAŞ ile/ve/değil DOSTUN ATTIĞI GÜL YAPRAĞI

( [belki/bazen] Canımızı [fazla] acıtmaz. İLE/VE/DEĞİL Can dayanmaz. )


- BİLMİYORUM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİLİMYORUM


- BİLMUVAFAKAT değil/yerine/= ONAMAYLA/ONAYLAMAYLA


- BİLMÜZAKERE[Ar.] değil/yerine/= GÖRÜŞLEŞEREK


- BIMANUAL değil/yerine/= İKİ ELLE


- BIMODAL değil/yerine/= İKİ DURUMLU


- BİN ZAHMET ile/değil/yerine/></< BİR HOŞ SÖZ


- BİNDİĞİM/İZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;/< BİLDİĞİM/İZ

( Gövdemiz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Zihnimiz. )


- BINOCULAR değil/yerine/= ÇİFT GÖZLE


- BIOCOMPATIBILITY değil/yerine/= DİRİM GEÇİMLİLİĞİ


- BIOFEEDBACK değil/yerine/= DİRİMSEL GERİBİLDİRİM


- BIOINFORMATICS değil/yerine/= BİYOBİLİŞİM


- BIOMARKER değil/yerine/= DİRİMSEL BELİRTEÇ


- BIPLANAR değil/yerine/= İKİ DÜZLEMLİ


- BIPOLAR DISORDER ile/değil CYCLOMATIC BIPOLAR


- BİPOLAR/DİPOLAR değil/yerine/= İKİ KUTUPLU


- BİR "KENARIYA" KOYARAK değil BİR KENARA KOYARAK


- BİR ALANIN/KONUNUN:
"EN İYİSİ" OLMAK ile/değil TEK KİŞİSİ OLMAK


- BİR AN EVVEL/BİR AN ÖNCE değil/yerine/= KIPICAK


- BİR DURUMA ya da SÖYLENİLEN SÖZE, GERİBİLDİRİMDE:
(BEN) "ANLAMADIM" ile/değil/yerine/||/<>/> "ANLAM VEREMEDİM"


- BİR DURUMU:
KONU ETMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DİLE GETİRMEK


- BİR DÜŞÜNCE/BİLGİ/SÖZ İLE:
TOPLUMU "BOZMAK" ile/değil TOPLUMUN BİR BÖLÜMÜNÜ "BOZMAK" ["bozulacağına" dair ısrarcı olunuyorsa...]

( Olumsuz/kötü niyetli kasıt. İLE/DEĞİL Gelişmek/geliştirmek üzere/için. [Bazı bilgi ve durumlar, herkese değil bazı kişilere verilebilir/verilmelidir.] )


- BİR DÜŞÜNCEYİ "SAVUNAN" ile/değil/yerine/>< BİR DÜŞÜNCEYE SAHİP OLAN

( Ötekileştirir, ayrıştırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bizleştirir ve birleştirir. )


- BİR DÜŞÜNCEYİ:
"BESLEMEK" ile/ve/değil/yerine SADECE BİLMEK


- BİR HABER değil BÎ-HABER/HABERSİZ


- BİR HAYLİ/HAYLİ değil/yerine/= EPEYCE/OLDUKÇA


- BİR HOŞ OLDUM değil/< BÎ-HÛŞ OLDUM

( ... değil/< BÎ-HÛŞ[Fars.]: Şaşkın, sersem. | Deli. )


- BİR İKİNCİSİ değil İKİNCİSİ


- BİR İŞİ/N:
"UCUNDAN TUTMAK" ile/değil/yerine/>< "OMUZLAMAK"


- BİR İŞİN:
"KOLAY GELMESİ" ile/değil/ne yazık ki "KOLAYINA GELMESİ"


- BİR KONU/OLGU/DURUM/YAZI/SÖZÜ ANLAMAK ile/ve/değil/yerine (ONU) YAŞAMAK


- BİR KONUNUN:
ANLAŞILAMAMASI ile/ve/değil ANLATILAMAMASI

( Bir konunun/olgunun anlaşılması ya da anlaşılmaması, daha çok, ilgi ve gereksinimle doğru orantılıdır. )


- BİR KONUNUN/DURUMUN/AYRINTININ:
İŞLEYİŞİ ile/ve/değil/||/<> İŞLENİŞİ


- BİR KONUYU/OLGUYU:
KENDİNE("BANA") GÖRE DÜŞÜNMEK/ÇÖZÜMLEMEK/YORUMLAMAK ile/ve/değil/yerine O KAVRAMI (/N İÇİNDE) KONUŞMAK


- BİR MUKABELE değil BİL-MUKABELE


- BİR OLAY/DURUM:
ÖNCESİNDEKİ DÜŞÜNCE/SÖZ/YORUM ile/değil/yerine SONRASINDAKİ DÜŞÜNCE/SÖZ/YORUM


- BİR ÖLÇÜYE BAĞLAMAK ile/ve/değil BİR ÖLÇÜYE DAYANDIRMAK


- BİR ÖNCEKİ HAFTA ile/değil GEÇEN HAFTA


- BİR ORTAMDA "TAKILMAK" ile/değil/yerine BİR/KAÇ ORTAMA KATILMAK


- BİR ŞEY "YEME/ATIŞTIRMA" "İSTEĞİ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ACIKMAK


- BİR ŞEY KONUŞMAK ile/ve/değil/yerine BİR ŞEYİ/ŞEYLERİ KONUŞMAK


- BİR ŞEY OLUŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< OLUŞ

( [not] BEING SOMETHING vs./and/but/||/<>/>/< BEING
BEING instead of BEING SOMETHING )


- BİR ŞEY/BAZI ŞEYLER) BİLİYOR OLMAK ile/ve/değil/yerine (DERİNLEMESİNE) BİLİYOR OLMAK

( [not] TO KNOW (SOMETHING) vs./and/but TO KNOW (DEEPLY)
TO KNOW (DEEPLY) instead of TO KNOW (SOMETHING) )


- BİR ŞEYDEN[ÜRÜN/HİZMET]) MEMNUN OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> (BİR ŞEYİN[ÜRÜN/HİZMET]) (SİZİN İÇİN) UYGUN OLMASI


- BİR ŞEYE/ŞEYLERE) KARŞI OLMAK İÇİN/ÜZERE ile/ve/değil/yerine (BİR/BİRÇOK) YANLIŞA İŞARET ETMEK İÇİN/ÜZERE


- BİR ŞEYİ ...:
YAPARKEN ile/değil YAPMADAN ÖNCE


- BİR ŞEYİ ANLAMAK ile/ve/<>/değil/yerine ANLAMAYI ANLAMAK


- BİR ŞEYİ:
KISKANMAK ile/ve/değil "CANI ÇEKMEK"


- BİR ŞEYİN:
"HESABINI YAPIYOR OLMAK" ile/ve/değil AKLA GELİYOR OLMASI


- BİR ŞEYİN:
"YOK OLMASI" ile/değil YER/BİÇİM DEĞİŞTİRMESİ


- BİR ŞEYİN:
İYİ OLDUĞUNDAN DOLAYI İSTENMESİ ile/ve/değil/<> İSTENİYOR OLMASINDAN DOLAYI İYİ OLDUĞU


- BİR ŞEYİN:
TAKLİDİ ile/değil BENZERİ


- BİR ŞEYİN(DÜŞÜNCENİN/EYLEMİN):
EGEMEN OLMA(MA)SI ile/ve/değil/<> ÖNÜMÜZE GEÇME(ME)Sİ


- BİR ŞEYİN/DURUMUN:
(")OLMASI(") ile/ve/değil/||/<>/< OLMA/GERÇEKLEŞME OLASILIĞI


- BİR SÜRÜ BİR ŞEYLER" değil BİR SÜRÜ ŞEY


- BİR TANE DAHA RİCA EDEYİM değil/yerine ÇOK GÜZELMİŞ[Bir tane daha alabilirsem memnun olurum tabii anlamında]


- BİR TANE KİŞİ değil BİR KİŞİ


- BİR YANLIŞI:
"BİLEREK YAPMAK"
ile/değil/yerine/><
BİLMEDEN YAPMAK

( Belirleyici olan, bulunç/vicdandır. )


- BİR YERE ULAŞMAK ile/değil/yerine BULUNDUĞUN YERDE KALMAMAK


- BİR YERLİ OLMAK ile/ve/değil/yerine YAŞADIĞI/YAŞAMAK İSTEDİĞİ YERLİ OLMAK(YERE AİT OLMAK)

( Tanışmalarda da ikincil/üçüncül[/ya da yeri kaçıncı sıradaysa] konulardandır. Kişinin zihnindeki, coğrafî ve kültürel arkatasarla/geçmişle ve kabulle ilgili bir durumdur. Kişiler, sorulduğu için yanıtlamak zorunluluğunda bırakılmamalıdır. Nerelisin sorusu da sorulmaması gereken sorulardandır. "Nerelisin?" yerine "Nerede yaşıyorsun?" sorusu daha anlamlıdır. İletişim ve paylaşımlarda kişinin yaşadığı ya da yaşamak istediği yeri düşünmesi ve o düşündüğü yerle özdeşleşmesi ve buna göre beyanda bulunma olanağı/fırsatı verilmelidir. )


- BİR(1) TANE ile/değil TEK


- BİR) HATA YAPMADAN ... ile/değil (PEK/ÇOK) FAZLA HATA YAPMADAN ...


- BİR) KADININ RAHMİ" değil RAHİM


- BİR ile/ve/değil/<> BİRİCİK

( Vahid. İLE/VE/DEĞİL/<> Ahad. )


- BIRAKMAK ile/ve/değil AŞMAK


- BIRAKMAK ile/ve/değil UNUTMAK


- BIRAKMAK ile/ve/yerine/değil UZAKLAŞTIRMAK / TERCİH DEĞİŞTİRMEK [Özellikle sigara ve çeşitli bağımlılık yapıcılarda!]

( Mutlu olmak için herhangi bir şeye bağımlı olmak, çaresizliğin son aşamasıdır. )

( Herhangi bir şeye karşı artık bağımlı olmadığınızda, payınıza düşeni yapmışsınız demektir. )

( Zihnimizi, içiyle dışıyla bilmedikçe, bağımlılıklar bizi terk etmeyecektir. )

( Bağımlılıklarımızdan vazgeçelim. Vazgeçmemiz gereken başka hiçbir şey yoktur. )

( Bilincine varmadığınız bir şeyi, terk edemezsiniz. )

( Alışkanlık ve ihtiras, kör eder ve yanlışa götürür. )

( Alışkanlık! Gereklilik değil! )

( SİGARAYI: "BIRAKTIM!" değil/yerine "İÇMİYORUM" ya da "İÇMEMEYİ YEĞLİYORUM/TERCİH EDİYORUM!" )

( Mücadelemiz içenlerle değil maddeyle!
Koruyup kolladığımız, kişiler; kovduğumuz, o sinsi madde!...
Davetimiz, sağlıklı olmak; kabul etmediğimiz, sararmak...
Çözümlerimiz, herkes için; çaresi "Hayır!"da...
Herkes için hayırlı olan, hayırsızı yakmamakta... )

( Not necessary! It's habit/addiction. )

( FEEL FREE TO SAY NO! )

( Dependence on anything for happiness is utter misery.
When you are no longer attached to anything, you have done your share.
Attachments are in the mind and will not leave you until you know your mind in and out.
Give up your addictions. There is nothing else to give up.
You cannot leave if you don't aware of it.
Habit/addiction and passion makes blind and takes to the false.
"I PREFER, NOT TO SMOKE" instead of "QUIT SMOKING/CIGARETTE" )

( [not] TO LEAVE / QUIT vs./and/but TO CHANGE PREFERENCE
TO CHANGE PREFERENCE instead of TO LEAVE / QUIT )

( PROTIMO NA MIN KAPNIZU: İÇMEMEYİ TERCİH EDİYORUM! )


- BİRAZ "İŞLERİM/...LARIM" VAR değil BİRAZ İŞİM/...M VAR


- BİRAZ SONRA" ile/değil "KISA BİR SÜRE SONRA", "DAHA SONRA"

( Yaşanmış bir şeyin anlatımında "biraz sonra" denilmez! )


- BİRAZ TOPARLASIN ile/değil BİRAZ TOPARLANSIN


- BİRAZ" ... ile/değil TAMAMEN ...


- BİRAZ ile AZICIK["AZCIK" değil!]


- BİRAZ ile/ve/değil/||/<>/< ÇOK AZ


- BİRBİRİMİZE ...:
"DÜŞMEK" değil/yerine/>< "DÜŞKÜN OLMAK"


- BİRBİRİNDEN AYIRDETMEK değil BİRBİRİNDEN AYIRMAK ya da [sadece] AYIRDETMEK


- BİRBİRİNDEN AYRI DEĞİL! ile/ve/değil/yerine BİRBİRİNE UZAK DEĞİL!


- BİRBİRİNDEN:
"KOPUK" ŞEYLER ile/ve/<>/değil/yerine AYRI ŞEYLER


- BİRBİRİNE PARALEL değil PARALEL


- BİRBİRİNİ:
BİLMEK ile/ve/<>/değil/yerine ANLAMAK

( Dinlemeyi/görmeyi/okumayı gerektirir. İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Tanışmayı gerektirir. )


- BİRBİRİNLE(N) değil BİRBİRİYLE


- BİRBİRLERİMİZLE/BİRBİRLERİNDEN değil BİRBİRİMİZLE/BİRBİRİNDEN


- BİRBİRLERİNİZE değil BİRBİRİNİZE (ANLATIN/GÖSTERİN)


- BİRBİRLERİYLE ile/değil BİRBİRİYLE


- BİRÇOKLARI/NIZ" değil ÇOĞU/NUZ


- BİRDEN BİRE ile/değil BİRDENBİRE/ANSIZIN/TINGADAK/FÜC'ETEN, Fİ-L-HÂL[Ar.]


- BİRDENBİRE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ZAMANLA

( Çok az şey. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Çoğu şey. )


- BİREŞİM/SENTEZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇÖZÜMLEME/ANALİZ

( Birleşik nesnelerin oluşturulması. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Nesnelerin bileşenlerine ayrılması. )


- BİREŞİM/TEVHİD:
SEVGİLİNİ, HERŞEYDE/HER YERDE GÖRMEK değil/yerine HERŞEYDE/HER YERDE, SEVDİĞİNİ ANIMSAMAK

( Bir yâr için ağyâra minnet ettiğim ayıb eyleme
Bağ-ı bân bir gül için bin hâra[dikene] hizmetkâr olur )


- BİREŞİM/TEVHİD["TEHVİD" değil!] ve İLKE

( UNITY and PRINCIPLE )


- BİREYSEL BAŞVURUDA:
İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ(AİHM)
ile/ve/değil/önce/||/<>/<
ANAYASA MAHKEMESİ(AYM)

( )


- BİREYSEL DİN ile/ve/değil/yerine DİNİN, BİREYSEL OLAN YÖNÜ/YAN(LAR)I


- BİREYSEL TARİH değil BİREYSEL GEÇMİŞ

( İnsanlığın tarihi olur fakat kişinin/bireyin "tarihi" değil geçmişi olur! )


- BİREYSEL ile/değil ÖZNEL


- BİREYSELLEŞME ile/ve/değil/<> BİREYLEŞME

( Toplumda. İLE/VE/DEĞİL/<> Psikolojide. )

( Bütünden/toplumdan/idealden pay alarak. İLE/VE/DEĞİL/<> Kişide[parçada]. )


- BİRFİİL" değil BİLFİİL


- BİRİ BİN PARA" değil "BİNİ BİR PARA"


- BİRİ YARDIMCI OLSUN değil BELKİ BİRİ YARDIMCI OLUR


- BİRİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DİRİ


- BİRİG[Fars.] değil/yerine/= ÜZÜM SALKIMI


- BİRİNCİ[1.] ile/ve/değil İLK


- BİRİNDEN VAZGEÇMEK ile/ve/değil/yerine/>< BİRİNİ AFFETMEK

( Hiçbir zaman affedemeyeceğimizi zannettiğimizde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Hiçbir zaman vazgeçemeyeceğimizi anladığımızda. )


- BİRİNE EĞİLMEK:
İBÂDET değil TÂZİM(SAYGI)


- BİRİNE, BİR ŞEY(LER)İ:
LÜTÛF ETMEK değil/yerine/>< (O) KİŞİNİN DEĞERİNİ BİLEREK, BİR ŞEY(LER)İ PAYLAŞMAK


- BİRİNE, YENİDEN GÜVENİP FIRSAT VERDİĞİMİZDE:
"KALDIĞIMIZ YER" ile/ve/değil/ne yazık ki KANDIĞIMIZ YER


- BİRİNE:
2 KEZ (VE ÜZERİ) BAKMAK ile/ve/değil/yerine 1 KEZ BAKMAK


- BİRİNE:
2 KEZ (VE ÜZERİ) BAKMAK değil/>< 1 KEZ BAKMAK

( Yanlışı. >< Doğrusu. )


- BİRİNİ BULMAK ile/ve/değil/yerine BİRBİRİNİ BULMAK


- BİRİNİ SEVMEK İSTİYORUM! ile/ve/değil/yerine BENİ SEVEN/SEVECEK, SEVEBİLECEĞİM BİRİNİ (SEVMEK) İSTİYORUM!


- BİRİNİ SEVMEK ile/ve/değil/||/<>/< KENDİNİ SEVMEK


- BİRİNİ TANIMA:
BAŞKALARININ, ONUN HAKKINDA "SÖYLEDİKLERİ" ile/değil/yerine ONUN, BAŞKALARI HAKKINDA SÖYLEDİKLERİ


- BİRİNİN ...:
NE DEMEK İSTEDİĞİNİ ANLAMAK(/ANLAMAYA ÇALIŞMAK)
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
NE DEDİĞİNİ ANLAMAK(/ANLAMAYA ÇALIŞMAK)


- BİRİNİN, SANA/ONA/BİZE ...:
NE/LER VERE(BİLE)CEĞİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< NELERDEN VAZGEÇEBİLECEĞİ


- BİRİNİN:
"EŞİ/SEVGİLİSİ/DOSTU/ARKADAŞI/KARDEŞİ VS." OLMAK ile/değil/yerine/||/<>/< (SADECE VE YETERİNCE) SEVİYOR(/SEVGİNİ GÖSTERİYOR/YAŞIYOR/YAŞATIYOR) OLMAK

( [ne yazık ki] "Yetersiz" gelebilir. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Herşey için yeterlidir. )


- BİRİSİ / BİRİSİNİN değil BİRİ / BİRİNİN


- BİRKAÇ "BİR ŞEY" SÖYLEMEK/AÇIKLAMAK/PAYLAŞMAK değil BİRKAÇ ŞEY SÖYLEMEK/AÇIKLAMAK/PAYLAŞMAK ya da BİR ŞEY SÖYLEMEK/AÇIKLAMAK/PAYLAŞMAK


- BİRKAÇ SAATLİĞİNE ile/değil BİRKAÇ SAAT İÇİN


- BİRLEŞ(TİR)MEK ile/ve/değil/||/<> KAVUŞ(TUR)MAK


- BİRLEŞİK ARAP EMİRLİĞİ'NDE:
SHARJAH ile/ve/değil/yerine/||/<> ÖTEKİ ALTI EMİRLİK

( En sert İslâmî/şerî kuralların uygulandığı emirlik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> ... )


- BİRLEŞİK KAPLAR değil BİLEŞİK KAPLAR


- BİRLEŞİK/BİLEŞİK ile/ve/değil BİTİŞİK


- BİRLEŞİK ile/değil BİLEŞİK

( [not] UNITED vs./but COMPOUND )

( MÜTTEHİT ile/değil MÜREKKEP )


- BİRLEŞTİRME ile/değil BİRLİK


- BİRLİK ile/ve/değil/yerine AŞILMIŞ BİRLİK


- BİRLİKTE EVE ...
"GELİYORDUK" değil GİDİYORDUK/DÖNÜYORDUK


- BİRLİKTE ile/ve/değil KARŞILIKLI


- BİRMANYA/BURMA değil/yerine/= MYANMAR

( MYANMAR: Güçlü ve hızlı insan/kişiler ülkesi. )


- BİRŞEYLERİ:
ERTELEMEK ile/değil/yerine/>< ÖNCELLEMEK

( TEHİR[< AHAR] ile/değil/yerine/>< TEVİL[< EVVEL] )


- BİRTAKIM ile/yerine/değil/< BAZI[< Ar. BA'ZI]


- BİSİKLET BİNMEK değil BİSİKLETE BİNMEK


- BİSİKLET TEKER TELLERİ: OLAĞAN DİZİLİŞLİ ile/değil/yerine TUR DİZİLİŞİ


- BİSİKLET TEKER TELLERİ:
OLAĞAN DİZİLİŞLİ ile/değil/yerine TUR DİZİLİŞİ


- BİSİKLET:
KALDIRIMDA değil/yerine YOLDA


- BİSİKLET:
UZAK YERLER İÇİN ile/ve/değil/yerine/||/<> YAKIN YERLER İÇİN

( 5-6 km. çapındaki tüm çevrenize, hiçbir zorlanma ve sıkıntı çekmeden, çevreyi de gereksiz yere kirletmeden bisikletle ulaşmak olanaklıdır. )


- BİSİKLET/VELESPİT[Fr.] değil/yerine/= ÇİFTTEKER


- BİSİKLET ile/ve/değil/<> SİKLO

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Vietnam'da, bisikletten yapılma çek-çekler. )


- BİSİKLETÇİ ile/ve/değil BİSİKLETLİ


- BİSİKLETİ, METROBÜSTE KİLİTLEMEK:
ÇALINMAMASI İÇİN ile/ve/değil/||/<> DÜŞMEMESİ İÇİN


- BİSİKLETİ:
HIZLI KULLANIM değil/yerine SAKİN/YAVAŞ KULLANIM


- BİSİKLETTE:
ELDİVEN ve/değil/yerine KESİK PARMAKLI ELDİVEN

( Soğukta. VE/DEĞİL/YERİNE Her koşulda. )


- BİSİKLETTE:
EVRİM ile/ve/değil/<> SÜREÇ

( Bisikletin sürecini izlemek için burayı tıklayınız... )


- BİSİKLETTE:
MAYO ile/ve/değil/yerine TAYT


- BİSİKLETTE:
ÖN FREN ile/ve/değil/yerine ARKA FREN

( )


- BİŞİYLER" değil BİR ŞEY ya da BAZI ŞEYLER


- BİŞNEV[Fars.] değil/yerine/= DİNLE!


- BİSSÜRÜSÜ değil ÇOĞU


- BİT PAZARI değil BAT[BAĞTETEN](HIZLI/ANİDEN) PAZARI

( Beyazıt'tadır. )


- BIT/INFORMATION AND COMMUNICATION TECHNOLOGİES değil/yerine/= BİLİŞİM VE İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ


- BİT ile/değil ÇİÇEKBİTİ

( ... İLE/DEĞİL Yarımkanatlılardan, küçük ve yumuşak gövdeli olan, bitkilerin üzerinde sürü durumunda yaşayan bir böcek. )

( ... cum APHIS )


- BİT ile/ve/değil YAVŞAK/SİRKE

( ... İLE/VE/DEĞİL Bit yumurtası. )


- BITCOIN değil/yerine/= DİJITAL PARA BİRİMİ


- BİTEVİYE/MÜTEMADİYEN[Ar.] değil/yerine/= ARALIKSIZ, SÜREKLİ


- BİTİK ile/ve/değil/yerine/||/<> YİTİK


- BİTİRİLDİ ile/değil BÜTÜNLENDİ


- BİTİRMEK ile/değil/yerine TAMAMLAMAK

( Yapılan birçok işte/ilişkilerde, "bitirmek" yerine "tamamlamış/tamamlanmış" olduğu düşüncesi/sözcüğü çok daha yerindedir. )

( TO END/FINISH vs. TO COMPLETE )


- BİTKİ/AĞAÇ DİKENLERİ:
"KORUNMAK İÇİN" değil HAVADAN, SU TOPLAMAK İÇİN


- BİTÜM[Fr.] değil/yerine/= YERSAKIZI

( Keskin bir koku, alev ve koyu duman çıkararak yanan, karbon ve hidrojen bakımından çok zengin doğal yakıt maddelerinin genel adı. | Yol kaplamasında, kâğıt ve çatıların su geçirmez duruma getirilmesinde, kömür tozundan briket yapımında vb.de kullanılan, doğal ısıda katı, yoğunluğu bire yakın, koyukestane renginde madde. )


- BIVAD/BIVENTRICULAR ASSIST DEVICE BIVENTRİKÜLER değil/yerine/= DESTEK AYGITI, İKİ KARINCIĞA DESTEK AYGITI


- BIVALENT değil/yerine/= İKİ DEĞERLİKLİ


- BİYO ORGANİZMA ile/ve/değil KOZMİK ORGANİZMA


- BİYOGRAFİ:
KİŞİ'NİN ÖYKÜSÜ değil CANLININ ÖYKÜSÜ


- BİYOLOG değil/yerine/= DİRİMBİLİMCİ


- BİYOLOJİ[İng. < BIOLOGY] değil/yerine/= DİRİMBİLİM/DİRİLBİLİM


- BİYOLOJİ/K değil/yerine/= DİRİMBİLİM/SEL


- BİYOLOJİK SAAT değil/yerine/= DİRİMSEL ÖYEN


- BİYOLOJİK değil/yerine/= DİRİMSEL


- BİYONİK[İng. < BIONIC] değil/yerine DİRİMKURGU


- BİYOPSİ/BIOPSY değil/yerine/= PARÇA ALIMI


- BİYOSANTRİK değil/yerine/= DİRİMÖZEKÇİ


- BİYOSENTRİZM değil/yerine/= DİRİMÖZEKÇİLİK


- BİYOSFER değil/yerine/= DİRİMYUVAR


- BİZ/DE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİREY/DE


- BİZİ SEVENİN:
NE/LER VERECEĞİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NE(LER)DEN VAZGEÇEBİLECEĞİ


- BİZİ:
KİMİN İNCİTTİĞİ ile/değil/yerine/>< KİMİN GÜLDÜRDÜĞÜ :)


- BİZİM OLAN:
"BİRİKTİRDİĞİMİZ" değil PAYLAŞTIĞIMIZ


- BIZIRTI değil VIZILTI


- BİZLER(E)/SİZLER(E) değil BİZ(E)/SİZ(E)

( Çoğulun, çoğulu olamıyor. )


- BLENDER[İng.] değil/yerine/= PARÇALAYICI VE KARIŞTIRICI


- BLOCKCHAIN değil/yerine/= BLOK ZİNCİR


- BLOKAJ/BLOCKADE değil/yerine/= ENGELLEME, DURDURMA


- BLOKER/BLOCKER değil/yerine/= ENGELLEYİCİ


- BLOKLAMAK değil/yerine/= ENGELLEMEK


- BLUTUT/BLUETOOTH BLUETOOTH değil/yerine/= YAKIN ALAN RADYO FREKANSI


- BMI/BMG BODY MASS INDEX değil/yerine/= GÖVDE KÜTLE GÖSTERGESİ


- BN/BATCH NUMBER değil/yerine/= PARTİ NUMARASI


- BOA YILANI ile/değil/||/<>/> MAHMUZLU YILAN/KUM BOASI

( ... İLE/DEĞİL/||/<>/> Türkiye’nin tek boa yılanı türü. )

( ... cum ERYX JACULUS )


- BÖBREK AKTARIMINDA:
DEĞİŞTİRME değil EKLEME

( Böbrek aktarımı sırasında sorunlu böbrek, yenisi ile değiştirilmez. Gövdeye üçüncü bir böbrek takılır. )

( )


- BÖBÜRLENME! ve KİBİRLENME! ve KÖPÜRME! değil/yerine/>< ABART! ve ÇOĞALT! ve PARLAT!

( )


- BÖBÜRLENME değil/yerine/>< KENDİNİN/KİŞİNİN/İNSAN(IN) DEĞERİ(Nİ) BİLMEK, ONUR/GURUR DUYMAK


- BÖCEK değil VETA


- BOĞA ile/değil KUTUZ


- BOĞAZ ile/ve/değil EŞİK


- BOĞAZLARIM AĞRIYOR / BOĞAZLARIMI ÜŞÜTMÜŞÜM değil BOĞAZIM AĞRIYOR / BOĞAZIMI ÜŞÜTMÜŞÜM


- BOĞULMA ile/ve/değil/||/<> "BUNALMA"


- BOK BÖCEĞİ ile/değil AVUVA BÖCEĞİ

( )


- BOL EKMEK, AZ YEMEK değil/yerine (YETERİNCE) YEMEK, AZ EKMEK

( Para/olanak olmayınca. DEĞİL/YERİNE Her koşulda. )


- BOLD[İng.] değil/yerine/= KOYU/KALIN


- BÖLMEK ile/ve/değil/||/<>/< DIŞINA ÇIK(AR)MAK


- BOLOMETRE değil/yerine/= IŞINIMÖLÇER


- BÖLÜNEMEZ/LİK ile/ve/değil TAHLİL EDİLEMEZ/LİK


- BÖLÜNME ile/ve/<>/değil/yerine AYRIŞMA

( Belirleyici olan, bölünme ya da birleşme değil ayrışmadır. )

( Hücreler, bölündükleri gibi, ayrılarak ve ayrışarak çoğalmaktadır. Daha sonra biraraya gelen bütünlük görüntüsü ise ayrışmışların biraradalığıdır.[Sperm de yumurtaya ulaşarak önce birleşir ve daha sonra ikiye bölünerek ayrılan ve ayrılan her bir hücrenin de ikiye bölünerek ayrışmasıyla ve daha sonra yanyanalığıyla/biraradalığıyla "organ/hayvan/insan" dediğimiz bir bütün oluştururlar. Parmakların arasında da deri/et vardır fakat zamanı gelince hücreler bütünden ayrılarak, parmaklara parmak olma özelliklerini kazandırmış olur.] )


- BÖLÜNMEK ile/değil/yerine/>< BÖLÜŞMEK

( Yok eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Tok eder. )

( Bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz.

Hat: Serçemeli Mustafa Necateddin el-Erzurumî (1912-1991) )


- BOLUS değil/yerine/= BOL VERİŞ


- BOMBE değil/yerine/= ŞİŞKİNLİK/KABARIKLIK


- BONCUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İNCİ

( İnciyi kuyumcuya götürmek gerek, semerciye götürürsen takar bir yere, boncuk diye. )

( ... ile LÜ'LÜ', DÜRR )

( BEAD vs. PEARL )


- BONKÖR değil/yerine/= ELİAÇIK

( NE OLUR!
Arada bir, bonkör/insan ol! )


- BORÇ PARA:
KENDİ ile/ve/değil ZAMAN

( Verilen ve alınacak borç para, paranın kendi değil kişiye kazandıracağı zamandır. Verilecek paranın oranına göre düşünülmemelidir! )


- BORÇ ile/ve/değil/yerine "EMÂNET"


- BORÇ ile/değil/yerine ÖDEME/İTA[Ar.]

( DEYN[çoğ. DÜYUN] ile/değil/yerine VEFÂ )

( [not] DEBT vs./but LOYALTY
LOYALTY instead of DEBT )


- BORCUNU ÖDE(YE)MEMEYE:
"BAHANE" değil/yerine/>< ÇARE

( Onursuz kişinin "davranışı". DEĞİL/YERİNE/>< Onurlu kişinin tutumu. )


- BORCUNU ÖDEMEK:
ÖNCELİKLE ...
TEK TARAFLI BİR DURUM ile/ve/değil/||/<>/< ÖZELLİKLE BORÇLU İÇİN(KENDİ İÇİNDE) BİR RAHATLAMA(YÜKSÜZLÜK)


- BORCUNU/"VERGİNİ":
"ÖDEMEMEK" ile/değil/yerine ÖDEYEMEMEK


- BORD SINAVI/BOARD EXAMINATION değil/yerine/= YETERLİK SINAVI


- BORDÜR[Fr. < BORDURE] değil/yerine/= KENARTAŞI


- BOREAN değil/yerine ÖN-TÜRKÇE


- BÖREK ile/ve/değil/||/<>/< YUFKA


- BÖRK değil/yerine/= KALPAK[Tataristan'da]


- BORSA İŞLEMLERİNDE:
KALDIRAÇLI ile/değil/yerine SPOT


- BORU ile/ve/değil/yerine/||/<> HORTUM


- BORU ile/değil/yerine/>< SORU


- BOŞ DURMAK değil/yerine KOŞTURMAK


- BOŞ KİŞİ ile/değil/yerine NİTELİKLİ KİŞİ

( Kişiyle uğraşır. İLE/DEĞİL/YERİNE İşiyle uğraşır. )


- BOŞ KONUŞMAK ile/değil/yerine/>< AÇIKSÖZLÜLÜK


- BOŞ SÖZ:
SÖYLEMEMEK ile/ve/değil SÖYLEME LÜKSÜ BULUNMAMA/OLMAMA


- BOŞ SÖZ ile/ve/değil DEDİKODU


- BOŞ ZAMAN değil BOŞA GEÇEN ZAMAN


- BOŞ ZAMANINDA GÖRÜŞMEK ile/değil GÖRÜŞMEK İÇİN ÖZEL ZAMAN YARATMAK


- BOŞ ZAMANLARINDA SENİNLE KONUŞANLAR
ile/değil/yerine/><
SENİNLE KONUŞMAK İÇİN ZAMAN AYIRANLAR


- BOS/CEREBROSPINAL FLUİD değil/yerine/= BEYİN-OMURİLİK SIVISI


- BOŞ ile/değil/yerine/>< HOŞ

( Yakından bakarsak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Uzaktan bakarsak. )


- BOŞ ile/ve/<>/değil/yerine KARŞILIKSIZ


- BOŞ ile/ve/değil KOF

( [not] EMPTY/VACANT/VAIN/FUTILE vs./and/but ROTTEN )


- BOŞA ile/ve/değil/||/<>/< BOŞUNA


- BOŞANMA:
ÇEKİŞMELİ ile/değil/yerine/>< ANTLAŞMALI


- BOŞLUK ile/ve/değil ARALIK


- BOŞLUK ile/değil/yerine AŞKIN

( [not] FREE vs./but TRANSCENDENT
TRANSCENDENT instead of FREE )


- BOŞLUK ile/ve/değil EŞİK


- BOŞLUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KALAN


- BOŞLUK ile/ve/değil/||/<> MESAFE


- BOSTAN[Fars. < BUSTAN] değil/yerine/= KAVUNLUK


- BOSTAN değil/yerine/= GÖVERİLİK



(4/13)

FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
( Click here to see further differences!... )




Bu sayfa 01 Ocak 2025 itibariyle 368 kez incelenmiş/okunmuştur.