thumb

D'LERDE

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[ 01 Temmuz 2025 ]
itibariyle 7824 başlık/FaRk ile birlikte,
8967 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

(6/9)


- DOMUZ ile BAĞRÂ[Fars.]

( ... İLE Eril domuz. )


- DOMUZ ile DOMUZLAN

( ... İLE Kınkanatlılardan bir böcek. )

( ... cum BRACHYNUS CREPITANS )


- DOMUZ ile FESEK

( ... İLE Yabani domuz. )

( Gebelik süreleri 119-130 gündür. İLE ... )

( Çin, yaban domuzlarının ilk olarak evcilleştirildiği yerdir. [9000 yıl önce] )

( Dünyada bir milyardan fazla domuz vardır. )

( Domuzlar, ter bezleri olmadığından dolayı terlemezler. [Güneş yanığına karşı zayıflardır, buna karşın yalıtıcı kalın bir yağ tabakasına sahiplerdir.] [Serin kalmak ve korunmak için gövdelerini saran çamurdan bir tabakaya gereksinim duyarlar.] )

( DOKS[Tuna Bulgarları'na ait kitâbelerde] ile ... )

( Domuz ile Yaban Domuzu )

( BOCUK ile ... )

( HINZÎR[çoğ. HANÂZÎR] ile ...
HINZIÎRİYYE: Domuzgiller. )

( BAĞRÂ[Eril], GÜRÂZ[: Azgın eril domuz.], HÛK ile ... )

( PIG/HOG vs. WILD BOAR )

( SUS SCROFA DOMESTICA cum SUS SCROFA )

( EL CERDO con ... )

( PUAA ile ... )


- DOMUZ ile GEYİK DOMUZU/BABİRUSA

( ... İLE Boynuzu kafa tasına doğru büyümesi ve kafatasını delip beynine girmesi nedeniyle ölen ["intihar eden"] domuz. )


- DOMUZ ile GİNE DOMUZU


- DOMUZ ile HİNT DOMUZU/KOBAY

( ... İLE Büyük Okyanus adalarında yaşayan, köpekdişleri boynuz gibi yukarı doğru kıvrık, iri yapılı bir domuz türü. )

( ... cum PORCUS BABYRUSSA )


- DOMUZ yerine HINZIR


- DOMUZ ile KUNE KUNE DOMUZU


- DOMUZ ile PEKARİ


- DOMUZ ile SAKALLI DOMUZ

( ... İLE Asya ile Avustralya arasındaki cennet adalarında yaşarlar. )


- DOMUZ ile/ve YERDOMUZU/AARDVARK

( image )


- Don

( Giysi, elbise. )


- DON-GÖMLEK ([ORTALIKTA] DOLAŞMAK)


- DON-PAÇA ([ORTALIKTA] DOLAŞMAK)


- DON/KÜLOT[Fr. < CULOTTE] ile DON ile DON

( Giysi. | Gövdenin, belden aşağısına giyilen, uzun ya da kısa iç giysisi, beli lastikli iç çamaşırı. İLE Hava sıcaklığının sıfırdan aşağı düşmesiyle, suların buz tutması. İLE At tüyünün rengi. )


- DON[Azr.] = GİYSİ[Tr.]


- DONAKALMAK değil/yerine/>< ODAKLANMAK


- DONANIM ile/ve/<> DENEYİM

( RIGGING vs./and/<> EXPERIENCE )


- DONANIM ile/ve YATKINLIK


- DONANIMLI OLMAK ile/ve HAZIRLIKLI OLMAK

( İlerleme, ancak hazırlık [sadhana] aşamasında olur. )

( MÜCEHHEZ[< CİHAZ] ile/ve ... )

( TO BE RIGGED vs./and TO BE READY
There can be progress only in the preparation [sadhana]. )


- DONANIMLI (OLMAK) ile HAZIRLIKLI (OLMAK)

( İlerleme ancak hazırlık(sadhana) aşamasında olur. )


- Donanımlıysan KONUŞ!!!


- Donanımlıysan SUS!!!


- DONANMA ile/||/<> KARAKA ile/||/<> KARAVELA ile/||/<> KIRLANGIÇ ile/||/<> KÖKE ile/||/<> MALAYA ile/||/<> KAPTAN-I DERYÂ ile/||/<> LEVEND ile/||/<> TERSANELİ

( Osmanlı Donanması ya da eski adıyla Donanma-yı Hümâyûn, Osmanlı Devleti'nin deniz kuvvetleri. XIV. yüzyılda kuruldu. Osmanlı Devleti, 1323 yılında Karamürsel'i fethederek denize ulaştı, Karamürsel Bey komutasında ilk donanma oluşturuldu veKocaeli'nde yapılan savaşlarda denizden destek sağlandı. 1327 yılında Karamürsel'de ilk Osmanlı tersanesi kuruldu ve böylece deniz gücünün kurumsallaşma çalışmaları başladı. Osmanlı donanmasında sıradüzensel düzene geçildi. İlk Kaptan-ı Derya(Donanma Komutanı), Karamürsel Bey oldu. 1337 yılında Kocaeli ele geçirildi. Böylece 1353 yılında gerçekleşecek olan Rumeli'ye geçişin önü açıldı. Bundan sonra donanmanın merkezi sırasıyla İzmit, Gelibolu ve son olarak da İstanbul oldu. İLE/||/<> Donanma da kullanılan ve ana güvertesi ile iki alt güvertesinde top bataryaları bulunan bir kalyon türü. İLE/||/<> Donanmanın büyük gemileri. İLE/||/<> Donanmada kullanılan bir tür küçük savaş gemisi. İLE/||/<> Osmanlı Donanmasında kullanılmış bir tür savaş gemisi. İLE/||/<> Vahdettin'in sığındığı İngiliz zırhlısı. İLE/||/<> Donanma komutanı. İLE/||/<> Deniz askeri. İLE/||/<> Deniz subay ve erlerine verilen ad. )


- DONANMAK ile/ve/değil/||/<> KUŞANMAK


- DONASYON/DONATION[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞ | BAĞIŞLAMA


- DONATMAK ile/ve BEZEMEK

( TO RIG vs./and TO EMBELLISH )


- DÖNBABA

( Turnagagası. )


- DÖNBABA = TURNAGAGASI

( Sardunyagillerden, tohumlarının ucunda turna gagasına benzer ince uzun bir uc bulunan, yaprakları güzel kokulu bir bitki. )

( GERANIUM ROBERTIANUM )


- DÖNDERMEK değil DÖNDÜRMEK


- DONDURMA/BİSKÜVİ[Fr./İng. BISCUIT] ile KEDİDİLİ

( Un, şeker ya da tuzla yapılan ince, gevrek bir tür kuru pasta. İLE Genellikle dondurmanın yanında yenilen bir tür tatlı bisküvi. )


- DONDURMAK ile SABİTLEMEK

( "TO SET" vs. TO FIX )


- DÖNDÜRME ile YUVARLAMA


- DÖNDÜRMEK ile ÇEVİRMEK


- DÖNDÜRMEK ile/değil DÖNÜŞTÜRMEK


- DÖNDÜRMEK ile EVİRMEK


- DONE ile DONÖR

( veri. İLE Verici. )


- DONE[Fr.] değil/yerine/= VERİ


- DÖNEK ile DÖNME


- DÖNEM ile ANTİKİTE[Fr.]

( ... İLE Antik devir, ilk/eski çağ. | Eski Yunan/Roma uygarlıkları. )


- DÖNEM ile/ve/||/<>/< DOLAYLILIK


- DÖNEM ile/ve SÜREÇ

( PERIOD vs./and PROCESS )


- DÖNEMEÇ NOKTASI değil DÖNÜM NOKTASI


- DÖNEMİN "KONJONKTÜRÜ" ile KONJONKTÜR (YA DA DÖNEMİN KOŞULLARI)


- DÖNEN ile/ve/değil DAİRESEL

( ... İLE/VE/DEĞİL Konumsal/vaz'î. )


- DÖNGE/ÇEMBER ile/ve/||/<> YUVARLAK


- DÖNGEL/BEŞBIYIK/MUŞMULA[Yun.] ile ÜVEZ

( Gülgillerden, küçük bir ağaç. | Bu ağacın, olgunlaşıp çürüdükten sonra yenilebilen, yuvarlak, mayhoş, buruk ve beş çekirdekli meyvesi. İLE Gülgillerden bir ağaç. | Bu ağacın, muşmulaya benzeyen yemişi/meyvesi. )

( MESPILUS GERMANICA cum PIRUS SORBUS )


- DÖNGÜ ile ALIŞKANLIK

( CYCLE/CYCLONE vs./< HABIT )


- DÖNGÜ ile/ve ANKH

( CYCLE/CYCLONE vs./and ANKH )


- DÖNGÜ ile/ve BOKBÖCEĞİ/KHEBER[Mısır'da]

( )

( CYCLE/CYCLONE vs./and SCARAB )

( ... cum GEOTRUPES STERCORARIUS )


- DÖNGÜ ile/ve/||/<> DEVİNİM


- DÖNGÜ ile DÜZEN/DİZGE

( CYCLE/CYCLONE vs. SYSTEM )


- DÖNGÜ ile/ve/değil EŞİK


- DÖNGÜ ile/ve/<> OLUŞUM


- DÖNGÜ ile/ve/||/<> SALINIM


- DÖNGÜ ile/ve/değil SÜREKLİLİK

( [not] CYCLE/CYCLONE vs./and/but CONTINUITY )


- DÖNGÜSEL ile/>< APERİYODİK[Fr.]

( ... İLE/>< Kendine özgü bir salınım döngüsü olmayan. )


- DÖNGÜSEL(CYCLOID) GEOMETRİ - 1599

( Nicholas of Cusa [Güneş lekesi gözlemlerinde] )


- DONKEY PLEASURE vs. PLEASURE OF ARTIST


- DONMA DERECELERİNDE:
1 ile/> 2 ile/> 3

( En hafif biçimidir. Erken müdahale edilirse hızla iyileşir. [Deride solukluk, soğukluk hissi olur. Uyuşukluk ve halsizlik görülür. Daha sonra kızarıklık ve iğnelenme duyumu oluşur.] İLE/> Soğuğun sürekli olması ile belirtiler belirginleşir. [Zarar gören bölgede, gerginlik duyumu olur. Ödem, şişkinlik, ağrı ve içi su dolu kabarcıklar[bül] oluşur. Su toplanması, iyileşirken, siyah kabuklara dönüşür.] İLE/> Dokuların, geriye dönülmez biçimde hasara uğramasıdır.[Canlı ve sağlıklı deriden kesin hatları ile ayrılan siyah bir bölge oluşur.] )

( [Donmada İlk Yardım]
- Hasta/yaralı ılık bir ortama alınarak soğukla teması kesilir.
- Sakinleştirilir, kesin dinlendirmeye alınır ve hareket ettirilmez.
- Kuru giysiler giydirilir.
- Çok sıcak olmayan içecekler verilir.
- Su toplamış bölgeler patlatılmaz, bu bölgelerin üstü temiz bir bez ile örtülür.
- Isınma işleminden sonra hâlâ hissizlik varsa bezle bandaj yapılır.
- Donuk bölge ovulmaz, kendi kendine ısınması sağlanır.
- El ve ayak, doğal konumunda tutulur.
- El ve ayaklar, yukarı kaldırılır.
- Tıbbî yardım istenir[112]. )


- DONMA NOKTASI ile BUZ NOKTASI

( ... İLE Bir saf su karışımıyla saf buzun, standart atmosfer [1 At] basıncında dengede olduğu, buzun gerçek donma noktası. )


- DONMA NOKTASI ile DONUKLUK

( Bir maddenin, katı ve sıvı eşiklerinin, belirli bir basınçta [normal olarak 1 At basınçta] birlikte dengede bulundukları sıcaklık. İLE Bir madde üzerine gelen ışık akısının, geçen akıya oranı. )

( FREEZING POINT vs. OPACITY, DULLNESS )

( LE POINT DE LA CONGÉLATION avec L'OPACITÉ )

( GEFRIERPUNKT mit UNDERCHSICHTIGKEIT )


- DONMA NOKTASI ile/ve/değil EŞİK


- DONMA ile/değil/yerine KRİSTALİZE OLMA


- DONMAK ile DONUP-KALMA

( Gövde ısısı düşük birine konyak vermek çok vahim bir hatadır! )


- DÖNME ile "DÖNME"


- DÖNME ile MÜHTEDÎ


- DÖNMEK ile/ve/değil SEMÂ ETMEK


- DONÖR/DONOR[İng.] değil/yerine/= VERICİ, BAĞIŞLAYICI, BAĞIŞLAYAN


- DONUK ile/ve/değil/||/<>/< DURGUN


- DONUKLUK ile/değil BULANIKLIK


- DONUK/LUK ile/değil ÇİĞ/LİK


- DÖNÜM NOKTASI ile/ve/değil EŞİK


- DÖNÜP DOLAŞMAK

( Dönüp dolaşıp aynı yere gelmek. Başlanılan noktaya geri dönmek zorunda kalmak. )


- DONUP KALMAK ile APIŞIP KALMAK


- DÖNÜŞ ile/değil DÖNÜŞTÜRME


- DÖNÜŞLERDE:
WILLIAMSON ile/ve/<> ANDERSEN ile/ve/<> SCHARNOV

( Denize düşen kişiyi kurtarmak için yapılan dönüş. İLE/VE/<> Dümen, kişinin düştüğü tarafa doğru alabanda basılır. İlk rotadan 240 derece sapınca, dümen ortalanır ve durma dönüşüne başlanır. İLE/VE/<> Dümen, alabanda basılır. İlk rotadan 240 derece sapınca, dümen öteki tarafa alabanda basılır. Rotanın 180 derece tersine gelmesine 20 derece kala, dümen ortalanır ve kişiyi kurtarmak için geminin geri dönmesi sağlanır. [Denize düşen kişinin, köprü üstünden fark edilmesi durumunda kullanılmaz.] )


- DÖNÜŞLÜ

( REFLEXIVE )


- DÖNÜŞTÜREREK ile/değil/<> DÖNÜŞEREK


- DÖNÜŞTÜRME ile DEVŞİRME


- DÖNÜŞTÜRME ve/||/<>/< DÜŞÜNME


- DÖNÜŞTÜRME ile/ve/değil/yerine/||/<> UYARLAMA


- DÖNÜŞTÜRMEK ile İÇSELLEŞTİRMEK

( Dıştakileri. İLE/VE Kavramları. )


- DÖNÜŞTÜRÜCÜ ile/ve/değil/yerine UZLAŞTIRICI


- DÖNÜŞÜM ile/ve/<> DEĞİŞİM

( Değişimi kavrayan kişi, işaretleri farkeder ve bu belirtilerin ardındaki zamansal beklentileri karşılar. )

( Değişim, ancak şimdi olabilir. Gelecekte değil! )

( Bilinç, tümüyle değişimin bilincidir. )

( Emek ve çaba harcayarak değişebileceğimizi düşlemeyelim! )

( Olgun kişi, bir panter gibi farkettirmeden değişir. )

( Kişisel arzularınızı terk edin ve böylece tasarruf edilen gücü dünyanın değişmesi yolunda kullanın! )

( Sessizlik bir kez idrak edildiğinde, o, değişebilir olanı derin biçimde etkiler, kendi etkilenmeden kalarak. )

( Değişmez olan, işimize yaramaz. )

( Ancak değiştirebileceklerinizden sorumlusunuz. Tüm değiştirebileceğiniz ise kendi tavrınızdır. Sorumluluğunuz oradadır. )

( Sadece değişebilir olan üzerine düşünülüp konuşulabilir. )

( Çevremizi o kadar değiştirdik ki, şimdi bu yeni çevreye uyabilmek için kendimizi değiştirmemiz gerekiyor. )

( İSTİDÂRE[Ar. < DEVR]: Daire biçimine girme, değirmi olma, değirmilenme. )

( All consciousness is consciousness of change.
Do not imagine that you can change through effort.
Abandon every personal desire and use the power thus saved for changing the world!
Once realised of silence, it will deeply affect the changeable, itself remaining unaffected.
The unchangeable is of no use to you.
You are responsible only for what you can change. All you can change is only your attitude. There lies your responsibility.
Only the changeable can be thought of and talked about. )

( TRANSFORMATION vs./and/<> ALTERATION )


- DÖNÜŞÜM ile/ve/||/<> DEĞİŞKEN DÖNÜŞÜMÜ


- DÖNÜŞÜM ve/||/<>/> DOĞUM


- DÖNÜŞÜM ile/ve/değil/||/<>/< DÖNGÜ


- DÖNÜŞÜM ile/ve/değil EŞİK


- DÖNÜŞÜM ile/ve/<> ETKİNLİK

( TRANSFORMATION vs./and/<> ACTIVITY )


- DÖNÜŞÜM ile/ve/||/<>/> "SIÇRAMA"


- DÖNÜŞÜM ile/ve/değil/yerine YERİNİ BULMA


- Dönüşümün için KONUŞ!!!


- DOOR :/yerine KAPI


- DOORU/DORU ile/değil DOĞRU

( Çeşitli tonları bulunan kızıl kahve at rengi. YAĞIZ | Bu renkte olan at. | Bu renkte olan. İLE/DEĞİL Kavram ile nesnenin/durumun uyumluluğu. )


- DOPİNG TESTİ değil/yerine/= GÜÇKATIM YOKLAMASI


- DOPİNG ile DOPİNG ile DOPİNG MADDESİ

( Bir spor yarışması sırasında, gövdeye, üstün hareket ve enerji sağlamak için kullanılan, kural ve/ya da yasadışı ilaç (kullanımı.)
İLE
İstenilen p ya da n tipi iletkenlikler elde etmek için yarı iletkene, safsızlıklar eklenmesi.
İLE
Kristal diyotlar ve transistörlerde kullanılan yarı iletken maddelere eklenen safsızlık öğesi. )


- DOPİNG değil/yerine/= GÜÇKATIM


- DÖPİYES[Fr. DEUX-PIÈCES] ile/değil TAYYÖR[Fr. TAILLEUR]

( Yalnızca ceket ve etekten oluşan iki parçalı kadın giysisi. İLE/DEĞİL Ceket, etek ve bluzdan oluşan üç parçalı kadın giysisi. )


- DOPPLER ETKİSİ/OLAYI ile/ve/<> DOPPLER GENİŞLEMESİ ile/ve/<> DOPPLER GENİŞLİĞİ ile/ve/<> DOPPLER KAYMASI/FREKANSI ile/ve/<> DOPPLER ORTALAMA ETKİ KESİTİ

( Bir akustik dalga ışık ya da öteki elektromanyetik dalgaların görünen frekansında, kaynağın ve gözlemcinin bağıl hareketinin neden olduğu değişim. Bu, ışık ve öteki elektromanyetik dalgalar için Optik Doppler Etkisi olarak da bilinir.
İLE/VE/<>
Uyarılmış atomlar, moleküller ya da çekirdeklerin hepsi de aynı hıza sahip olmadıkları ve her biri farklı bir Doppler kaymasına neden olduklarında, tek frekanslı bir ışında ortaya çıkan frekans yayılması. | Molekül, atom ya da çekirdeklerin ısıl hareketlerinden dolayı spektrum çizgilerinde gözlenilen genişleme. | Özel bir spektral çizgi oluşturan uyarılmış çekirdekler, atomlar ve moleküller, ısıl hareketlerinin neden olduğu Doppler etkisinden dolayı bir frekans dağılımına sahip oldukları zaman çizgi ve soğurma spektrumlarında ve çekirdek tepkimelerinde gözlenilen bir etki.
İLE/VE/<>
Bir tek gaz atomundan yayınlanan ışığın görünen frekansı, atomun gözlemciye göre olan hızına bağlıdır ve gaz atomları, bir Maxwell hız dağılımına sahip olduğundan, bir gözlemcinin algıladığı ışın frekanslarının da benzer bir dağılıma sahip olmasıyla verdiği bir tek spektral çizginin genişliği.
İLE/VE/<>
Bir dalganın kaynaklanan ve Hertz olarak ifade edilen değişim miktarı.
İLE/VE/<>
Hedef taneciklerin ısıl hareketlerini hesaba katmak için uygun ağırlık katsayılarını kullanarak, enerjiye göre ortalanmış etki kesiti. )

( DOPPLEREFFEKT mit DOPPLER-VERBREITERUNG mit DOPPLERBREITE mit DOPPLER-VERSCHIEBUNG mit DOPPLERMITTELQUERSCHNIT )

( L'EFFECT DE DOPPLER avec LA DILATATION DE DOPPLER avec LA LARGEUR DE DOPPLER avec LE DÉPLACEMENT DE DOPPLER avec LA SECTION TRANSVERSALE )

( DOPPLER EFECT vs. DOPPLER BROADENING vs. DOPPLER WIDTH vs. DOPPLER SHIFT vs. DOPPLER MEAN CROSS-SECTION )


- DOR DÜZENİ ile/||/<> İYON DÜZENİ ile/||/<> KORİNT DÜZENİ

( Antik mimarlıkta kullanılan düzenlerin kurallara en bağlı olanı.[Ahşap tekniğine özgü ayrıntıların taşa geçirilmesiyle ortaya çıkmıştır.] İLE/||/<> Antik mimarlıkta kullanılan, İyonya'da geliştirildiğinden, bu adla anılan düzen. Dor düzenine oranla daha incelmiş sütunları, sütun kaideleri ve volütlü sütun başlıkları ile ayırt edilir. İLE/||/<> Antik mimarlıkta kullanılan bir düzen olup stilize akantus yaprakları ile bezeli sütun başlıkları yoluyla öteki düzenlerden ayrılır.[Dor ve İyon düzenlerinden daha geç bir dönemde ortaya çıkmıştır.] )


- DORSAL[İng.] değil/yerine/= SIRT/ARKA (İLİŞKİLİ)


- DORSO-LOMBER değil/yerine/= SIRT-BEL


- DORSUM ile DORSAL ile DORSO-LOMBER ile DORSİFLEKSİYON

( Sırt, arka. İLE Sırt[la ilgili], arka[yla ilgili]. İLE Sırt-bel [ile ilgili]. İLE Geriye bükme. )


- DORSUM[İng.] değil/yerine/= SIRT


- DÖRT AYAK ÜZERİNE DÜŞMEK ile ...


- DÖRT BÜYÜK KUTUB(AKTÂB-I ERBAA)

( * Hz. Pîr Sultân Abdülkâdir-i Geylânî - Bağdat
* Hz. Pîr Seyyid Ahmed er-Rifâî - Irak-Benû Şeybe
* Hz. Pîr Seyyid Ahmet el-Bedevî - Mısır-Tanta
* Hz. Pîr Seyyid İbrahim-i Düsûkî - Mısır-Düsuk )


- DÖRT DİREK/EVTÂD-I ERBAA:
HÂCE ŞABAN-I VELÎ ve HÂCE BAYRAM-I VELÎ ve HÜNKÂR-I VELÎ ve MEVLÂNÂ CELÂLEDDİN RUMÎ


- DÖRT DÖRTLÜK ADAM OLMAK ile/ve KALIBININ ADAMI OLMAK

( Dört unsur ve dört hıltın [bkz. İnsan'da!] en uyumlu ve dengeli bir biçimde biraradalığı. İLE/VE Sözleri ve yaptıklarında tutarlı ve bütünlüklü olmak/davranmak. )


- DÖRT ETRAFI değil/yerine DÖRT BİR YANI/TARAFI


- DÖRT HANELİLER


- DÖRT İMAM/EİMME-İ ERBAA[Ar.]

( * Ebû Hanîfe
* Ahmed bin İdrîs-es-Şâfiî
* Mâlik bin Enes
* Ahmed bin Hanbel )


- DÖRT İSTEK:
AÇGÖZLÜLÜK ile/ve/||/<>/> ÇEKİŞME ile/ve/||/<>/> GÖSTERİŞ ile/ve/||/<>/> GÜÇ TUTKUSU


- DÖRT LEVENT değil DÖRDÜNCÜ LEVENT


- DÖRT MEZHEB(MEZÂHİB-İ ERBAA)

( * HANEFİYYE: Hz. İmâm-ı A'zâm Ebû Hanife (r.a.)
* ŞÂFİİYYE: Hz. İmâm-ı Şafiî (r.a.)
* HANBELİYYE: Hz. İmâm-ı Ahmed b. Hanbelî (r.a.)
* MÂLİKİYYE: Hz. İmam Muhammed Mâlikî (r.a.) )


- DÖRT PARMAK ve/<> BAŞPARMAK

( [elini, kalbinin üzerine getirdiğinde] Geleneği/e işaret eder. VE/<> Kişiyi/e[seni/sana] işaret eder. )


- DÖRT PARMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SERÇE PARMAK

( Bazı yiyecekleri tadarken ya da nesneyi temizlerken baş, işaret, orta ve yüzük parmağı yerine serçe parmağın kullanılması, daha az mikrop bulaştırma olanağı ve sağlık koşulları nedeniyle yeğlenebilir/yeğlenmeli. )


- 4S:
SPOR ve/ SEKS[UYKU / GÜNEŞ] ve/ SANAT ve/ SEYAHAT

( SPORT and SEX and ART and TRAVEL )


- DÖRT SÜTUN:
GOTLAR ve/||/<> MISIR OBELİSKİ ve/||/<> CONSTANTINUS ve/||/<> IUSTINIANUS

( Hangi dönemde inşâ edildiği kesin olarak bilinmeyen bu anıt sütun, bazı araştırmacılar tarafından üzerindeki yazı biçimleri nedeniyle İmparator I. Constantinus dönemine tarihlenir. Mavi damarlı Prokennesos mermerinden yapılan sütunun üzerinde korint üslûbunda bir sütun başlığı taşımaktadır ve kaidesinde ise şu sözler yer alır. "Gotları yenmemizle dönen tâlihe..." VE/||/<> İmparator I. Theodosios döneminde, hipodromun spinası üzerine dikilen bu anıtın üst bölümü, Mısır uygarlığına ait bir anıt sütundur. Ancak bu bizi şaşırtmaz. Nitekim, Roma'nın köklerinde yatan tanrıları arasında Mısır tanrıları sıklıkla görülür. Hatta bunlar adına Roma topraklarında tapınaklar bile yapılmıştır. Bu obeliskin en önemli bölümü ise kaidesindeki rölyeflerdir. Kaidenin bir tarafında eski Yunanca bir kitâbe varken, öbür tarafında ise Latince bir kitâbe bulunur. VE/||/<> İmparator I. Constantinus tarafından İstanbul'un M.S. 330 tarihindeki başkent oluşunun bir nişânesi olarak dikilen bu anıt sütun, Roma çağında İstanbul'un simgesi durumuna gelmiştir. O dönemde yapılan haritalarda İstanbul bu sütunla simgelenmiştir. VE/||/<> Bugün yerinde yeller esen bu sütun, Roma çağında, Ayasofya'nın güneyinde bulunuyordu. Osmanlı devrinde yıkılan bu sütunun üzerinde, at üstünde I. Iustinianus'un heykeli vardı. Heykelin üzerindeki imparator, bir eliyle dünya hakimiyetini simgeleyen bir küre tutarken öteki eli ile doğuyu işaret eden bir mızrak tutardı. )

( )


- DÖRT TARAFI "DENİZLERLE" değil DENİZLE KAPLI


- DÖRT UNSUR(BASÂİD, ANÂSIR-I ERBAA, ÇÂR-I ANÂSIR)/ERKÂN[< RÜKN] ve/<> HILTLAR/SUYUK (İLK SIVILAR) ve/<> NİTELİK

( TOPRAK <> SU <> HAVA <> ATEŞ ve/<> (KAN <> SALYA <> SAFRA <> DALAK) | ( KURULUK <> ISLAKLIK <> SOĞUKLUK <> SICAKLIK )

( KALP <> AKCİĞER <> KARACİĞER <> DALAK )

( DÖRT DÖRTLÜK ADAM OLMAK: Dört unsur ve dört hıltın en uyumlu ve dengeli bir biçimde biraradalığı. )


- DÖRT UNSUR/ANASIR-I ERBAA[Ar.]/ÇÂR-RÜKN[Fars.]:
TOPRA/K / TOPLAK VE SU ve HAVA VE ATEŞ ve BOŞLUK

( Hafiflerdir ve yukarı doğru hareket ederler. VE Ağırlardır ve aşağı doğru hareket ederler. )

( Ateşe bakanın ömrü az, suya bakanınsa uzun olur. )

( Ateş, Celâl; su, Cemâl'dir. )


- 4 UNSUR ile/ve/değil EŞİK


- DÖRT UNSUR ve/||/<> DÖRT MELEK(E)


- DÖRT YETİ:
CÂZİBE ve/> MÂSIKA ve/> HÂZIMA ve/> LÂMİA


- 4 YIL, 4 AY, 4 GÜN:
Çocukların, eğitime (ilk öğrenim ve eğitime) başlatılma eşiği.


- 4 YÖN ile/ve/<> KOZMİK YÖN/2 KONUM


- MİNERALLERDE:
DÖRT YÜZLÜ ile/ve/||/<> ZİNCİR ile/ve/||/<> YAPRAK

( Dünyada en bol bulunan mineraller, silisyum, oksijen ve demir gibi öteki öğelerden oluşan silikatlardır. Bir silikat mineralinin en baskın yapısal bileşeni merkezinde bir silisyum atomu bulunduran ve dört oksijen atomundan oluşan bir dört yüzlüdür. Farklı silikat minerallerinde, birbirine göre farklı biçimlerde sıralanan ve farklı öğelerden oluşan bir karışım içeren silisyum-oksijen dört yüzlüleri bulunur. )


- DORUK/ZİRVE/EVC[Ar.] ile UC


- DORUK ile/ve/değil EŞİK


- DORUK/ZİRVE[Ar.] ile TEPE

( Dorukta, tüm yollar, aşağı doğru götürür. )

( From the summit all roads lead downwards. )

( EVC, ŞÂHİKA ile ... )

( BERMÂL ile ... )

( SUMMIT vs. HILL/TOP )


- DORUK ile UC

( SUMMIT vs. TIP )


- DORUK ile/ve/değil UC

( [not] SUMMIT vs./and TIP )


- DORUKLARI/NI...

( DORUKLARI/NI
[NE YAZIK Kİ]

ŞEFKÂTSİZLİĞİ/MİZİ, ANNEDE/N ÖĞREN/DİK
ANLAYIŞSIZLIĞI/MIZI, BABADA/N ÖĞREN/DİK
ÖTEKİLEŞTİRME/MİZİ, KARDEŞLERDE/N ÖĞREN/DİK
UZAKLIĞI/MIZI, YAKINLARIMIZDA/N ÖĞREN/DİK

ACIMASIZLIĞI/MIZI, KADINLARDA/N ÖĞREN/DİK
TAKINTILARI/MIZI, ERKEKLERDE/N ÖĞREN/DİK
KEYFİYETİ/MİZİ, EŞEŞEYSELLERDE/N ÖĞREN/DİK

SEFİLLİĞİ/MİZİ, ZENGİNLERDE/N ÖĞREN/DİK
KAYITSIZLIĞI/MIZI, ÜNLÜLERDE/N ÖĞREN/DİK

İKİYÜZLÜLÜĞÜ/MÜZÜ, POLİTİKACILARDA/N ÖĞREN/DİK
SAPLANTILARI/MIZI, BAŞ(BA)KANLARDA/N ÖĞREN/DİK

DİNSİZLİĞİ/MİZİ, DİN(İ)DARLARDA/N ÖĞREN/DİK
TUTARSIZLIĞI/MIZI, HOCALARDA/N ÖĞREN/DİK
ZEVZEKLİĞİ/MİZİ, AYDINLARDA/N ÖĞREN/DİK

SİNSİLİĞİ/MİZİ, TÜCCARLARDA/N ÖĞREN/DİK
DEDİKODUCULUĞU/MUZU, ESNAFTA/N ÖĞREN/DİK
İLGİSİZLİĞİ/MİZİ, BİLGİSAYARCILARDA/N ÖĞREN/DİK
DEĞERSİZLEŞTİRMEYİ/MİZİ, GAZETECİLERDE/N ÖĞREN/DİK

AKILSIZLIĞI/MIZI, BİLİMKİŞİLERİNDE/N ÖĞREN/DİK
YÜZEYSELLİĞİ/MİZİ, FELSEFECİLERDE/N ÖĞREN/DİK
DUYARSIZLIĞI/MIZI, SANATÇILARDA/N ÖĞREN/DİK

SAYGISIZLIĞI/MIZI, YAYADAN ÖĞREN/DİK
DİKKATSİZLİĞİ/MİZİ, ONDAN ÖĞREN/DİK
ÖZENSİZLİĞİ/MİZİ İSE SENDEN ÖĞREN/DİK

DİDİŞME/MİZİ, KOMŞUDAN ÖĞREN/DİK
SATAŞMA/MIZI, ARKADAŞTAN ÖĞREN/DİK
KAVGAYI DA, TARAFTARLARDA/N ÖĞREN/DİK

[FAKAT/YERİNE]

BARIŞI, HALKTA/N ÖĞREN/DİK

BAYRAMI, ÇOCUKLARDA/N ÖĞREN/DİK

DENGEYİ, DOĞADA/N ÖĞREN/DİK

KENDİMİZİ, EVRENDE/N ÖĞREN/DİK



[ Sürekli/doğrudan erişim adresi...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/32793 ] )

( THEIR SUMMITS
[UNFORTUNATELY]

(WE) LEARN/ED (OUR) COMPASSION FROM/AT (OUR) MOTHER
(WE) LEARN/ED (OUR) INCOMPREHENSION FROM/AT (OUR) FATHER
(WE) LEARN/ED (OUR) FROM/AT (OUR) BROTHERS/SISTERS
(WE) LEARN/ED (OUR) OTHERING FROM/AT (OUR) RELATIVES

(WE) LEARN/ED (OUR) RELENTLESS FROM/AT WOMEN
(WE) LEARN/ED (OUR) OBSSESSIONS FROM/AT MEN
(WE) LEARN/ED (OUR) MODALITIES FROM/AT HOMOSEXUALS

(WE) LEARN/ED (OUR) POVERTY FROM/AT RICHS
(WE) LEARN/ED (OUR) DETACHMENT FROM/AT CELEBRITIES

(WE) LEARN/ED (OUR) HYPOCRISY FROM/AT POLITICIANS
(WE) LEARN/ED (OUR) FIXATIONS FROM/AT PRESIDENTS/MINISTERS

(WE) LEARN/ED (OUR) IRRELIGION FROM/AT RELIGIOUS'
(WE) LEARN/ED (OUR) INCONSISTENCE FROM/AT TEACHERS
(WE) LEARN/ED (OUR) FLIPPANCY FROM/AT INTELLECTUALS

(WE) LEARN/ED (OUR) SLYNESS FROM/AT TRADERS
(WE) LEARN/ED (OUR) GOSSIPY FROM/AT DEALERS
(WE) LEARN/ED (OUR) IRRELEVANCE FROM/AT COMPUTER NERDS
(WE) LEARN/ED (OUR) DEBASEMENT FROM/AT JOURNALISTS

(WE) LEARN/ED (OUR) INSANITY FROM/AT SCIENTICIANS
(WE) LEARN/ED (OUR) SUPERFICIALITY FROM/AT PHILOSOPHERS
(WE) LEARN/ED (OUR) INSENSITIVITY FROM/AT ARTISTS

(WE) LEARN/ED (OUR) INDIGNITY FROM/AT PEDESTRIANS
(WE) LEARN/ED (OUR) NEGLIGENCE FROM/AT HIM/HER
(WE) LEARN/ED (OUR) SLIPSHOD FROM/AT YOU

(WE) LEARN/ED (OUR) SCUFFLE FROM/AT NEIGHBOR
(WE) LEARN/ED (OUR) PROVOCATION FROM/AT FRIEND
(WE) LEARN/ED (OUR) SCRAP FROM/AT FANS


[BUT/INSTEAD OF "THESE"]


(WE) LEARN/ED (OUR) PEACE FROM/AT PUBLIC

(WE) LEARN/ED (OUR) MERRINESS FROM/AT KIDS

(WE) LEARN/ED (OUR) BALANCE FROM/AT NATURE

(WE) LEARN/ED (OUR) SELF/SELVES FROM/AT UNIVERSE



[ Direct reach address...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/32793 ] )


- DORUM/KÖŞEK/KÖÇEK/POTUK/TAYLAK/YELEK ile TAYLAN

( Bir yaşına kadar olan deve yavrusu. İLE İki yaşında deve yavrusu. )


- DOS/DENIAL OF SERVICE[İng.] değil/yerine/= İŞGÖRÜ(HİZMET/SERVİS) REDDİ


- DOS/DISK OPERATING SYSTEM[İng.] değil/yerine/= DİSK İŞLETIM DÜZENİ


- DOSA

( Yanaşan gemiye konan iskele. )


- DOSE vs. LEVEL


- DOSLUK" değil DOSTLUK


- DOST

( HAKÎKÎ SEVGİLİ, ALLAH )

( SEVEN VE SEVİLEN KİMSE )


- DOST, ACI SÖYLER değil DOST, ACIYI DA SÖYLEYEBİLİR/SÖYLER


- DOST, ACI SÖYLER değil/yerine DOST, ACIYI, TATLI SÖYLEYEBİLİR/SÖYLEYEBİLENDİR


- DOST:
ACI SÖYLEYEN değil ACIYI, TATLI SÖYLEYEN


- DOST / KİŞİ/LERİ KAZANMAK ile/ve/değil/yerine DOSTU/DOSTLARI/KİŞİ/LERİ KAYBETMEMEK

( Dost kazanmak yerine varolan dostları [tanıyarak/anlayarak] kaybetmemeye çalışmalı! )


- DOST:
KOLAY KAZANILMAZ ve KOLAY KAYBEDİLEBİLİR


- DOST OL(A)MAYAN/A ile/değil/yerine DOST (OLAN/A, OLABİLEN/E)

( Yol ver. İLE/DEĞİL/YERİNE "Yaşamını ver." )

( KIYIM-KIYIM, KIYIL Kİ, DOST ÖNÜNE ÇIK(ABİL) )


- DOST:
YANLIŞINI DUYURAN/YAYAN değil YANLIŞINDA UYARAN ve/sonra KORUYAN/KOLLAYAN


- DOST YÜZÜ ve/||/<> SALÂT-I DAİM

( Aşk, imamdır bize
Gönül, cemaat.
Dost yüzü, kıbledir.
Daimdir salât. )


- DOST ve/>< DERT

( Dostu olanın, derdi olmaz. )


- DOST ile KARDEŞLİK

( Kardeş olma durumu, karındaşlık, uhuvvet. | Kardeş kadar yakın sayılan kimse, yakın dost. | Birlik, beraberlik. | Adı bilinmeyen kişilere söylenilen bir seslenme sözü. )


- DOSTA VİSÂL ve MUTMAİN


- DOSTLARINLA DÜŞMAN OL(MA)MAK/OLABİLMEK ile/||/<> DÜŞMANLARINLA DOST OL(MA)MAK/OLABİLMEK


- Dostlarını ara ve KONUŞ!!!


- DOSTLUK:
"KUSURSUZ/LUK" değil/yerine SAMİMİYET


- DOSTLUK ve/||/<> YARDIM

( Eli. VE/||/<> Seli. )


- DOSTLUK/TA:
ÜST/AŞAĞI değil/yok DENKLİK


- DOSTLUKTA/YOLCULUKTA:
İKNÂ ve/||/<> RIZÂ

( [ne yazık ki] Dostlukta ya da bir yol alışta, iknâ ve rızâ değil de zorlama var ise, yoldaşlar, önce birbirini yargılamaya sonra da birbirini yok etmeye başlarlar. )

( Amaçları farklı iki kişinin, aynı yolda yürümesi, onları yoldaş kılmaz, bir süreliğine yol arkadaşı kılar. Birbirini taşımaz, yük olurlar. )


- DOSTU ile/ve OĞLU ile/ve KÖLESİ

( Hz. Musa. İLE/VE Hz. İsa. İLE/VE Hz. Muhammed. )


- DOSTUNA, HERŞEYİ/Nİ ANLATMA! ve DÜŞMANINA, BÜYÜK/FAZLA HAKARET ETME!

( [ileride] Düşmanın olabilir. VE Dostun olabilir. )

( ...nın, yarısını göster, yarısını gösterme! )


- Dostunla KONUŞ!!!


- DOSYA ile/ve KLASÖR

( FILE vs./and FOLDER )


- DOSYA ve KLASÖR ADLARI!

( Dosya ve klasör adlarında, kesinlikle Türkçe karakter kullanmayınız! )


- DOSYA değil/yerine/= KOVLUK


- DOUBLE-BLIND[İng.] değil/yerine/= ÇİFT-KÖR


- DOUBLE BUBBLE ile DOUBLE-BLİND

( Çift kabarcık. İLE Çift kör. )


- DOUBLE CORTEX[İng.] değil/yerine/= ÇİFT BEYİN KABUĞU


- DOUBLE :/yerine ÇİFT


- DOUBT vs. CONTRADICTION


- DOUBT vs. DISBELIEF


- DOUBT :/yerine ŞÜPHE


- DÖVİZ ile DÖVİZ[Fr. < DEVISE]

( Yabancı ülke parası. İLE Herhangi bir konuyu tanıtma, duyurma, propaganda yapma amacıyla üzerine yazı yazılmış bez ya da karton. )


- DÖVİZİN "YÜKSELMESİ" ile/değil/yerine/||/<>/< ÜLKENİN PARA DEĞERİNİN KAYBETMESİ


- DÖVÜNMEK ile/değil/yerine/>< ÖVÜNMEK


- [ne yazık ki]
DÖVÜŞ ile/ve/||/<>/> GÖLGE DÖVÜŞÜ


- DÖVÜŞ ile/değil GÜÇLÜ GENİN AKTARILMASI


- DOWN-REGULATION değil/yerine/= AZALTARAK DÜZENLEME


- DOWN SENDROMUNDA:
EDWARDS ile/||/<> PATAU

( 47 kromozom[21 numaralı kromozomun üç tane olmasından dolayıdır]:
18. kromozomdan bir fazla olursa. İLE/||/<> 13. kromozomdan bir fazla olursa. )


- DOWN :/yerine AŞAĞI


- DOWNREGULATION[İng.] değil/yerine/= AZALARAK DÜZENLENİM


- DOWNSTREAM[İng.] değil/yerine/= AŞAĞI AKIŞ


- DOWNTOWN :/yerine ŞEHİR MERKEZİ


- DOYA DOYA (YEMEK/İÇMEK, SEVMEK/ÖPMEK)


- DOYAMAMAK ile/ve DAYANAMAMAK


- DOYGUNLUK ile/ve/değil/yerine TADINA VARMAK


- DOYGU/RIZK:
BOL ile/ve/<>/değil/yerine BEREKETLİ


- DOYMA ile AŞIRI DOYMA

( Yeğinliği gittikçe artırılan bir manyetik alanın içindeki bir çelik çubuğun alabileceği en çok manyetizmayı almış olması. | Bir gazın, belirli bir sıcaklıkta o sıcaklığa özgü olan en büyük basınç altında bulunması. | Bir sıvının içinde belirli bir nesneden eriyebilecek en çok miktarın erimiş bulunması, işba. İLE Belirli sıcaklıktaki bir sıvı içinde, eriyebildiği kadar eriyen bir nesnenin, sıcaklığın düşmesine karşın bir sınıra kadar erimiş olarak kalması durumu. )


- DOYMAK(SINIRA GELMEK) ile/yerine GEREKSİNİM DUYDUĞUN KADARINI ALMAK


- DOYMAK ile "KESİLMEK"


- DOYMAK ile "KESİLMEK"


- DOYMAK ile/ve/değil ŞİŞMEK

( Beyin, doyma bilgisini, 20 dak. sonra oluşturur. )


- DOYMALI!


- DOYMUŞ ÇÖZELTİ ile/>< DOYMAMIŞ ÇÖZELTİ

( En yüksek oranda çözünmüş nesne içerir. İLE/>< Daha fazla nesne çözebilir. )


- DOYMUŞ YAĞ ASİDİ(SATURE) ile/yerine DOYMAMIŞ YAĞ ASİDİ(UNSATURE)

( Karbon atomları, birbirine tek bağ ile bağlanmış ve hidrojenle doyurulmuş olan yağ asitleri. Hayvansal olan sert yağlarda oranı yüksektir. İLE/YERİNE Karbon atomlarının bazılarında çift bağ bulunan ve hidrojenle doyurulmamış yağ asitleri. Bitkisel sıvı yağlarda oranı yüksektir. )


- DOYUM:
"İNANARAK" ile/değil ANLAYARAK


- DOYUM ve/||/<>/< BÜTÜNLÜK


- DOYUM ile/ve/> TEKRAR

( SATISFACTION vs./and/> REPETITION )


- DOYUMLULUK ve/||/<> GÜVEN

( En büyük zenginlik. VE/||/<> En iyi yakınlık/akrabalık. )


- DOYUMSUZ/LUK ile/ve/<>/|| DUYARSIZ/LIK


- DOYURMAK ÜZERE ile/ve/değil/yerine HAREKETE GEÇİRMEK


- DOYURUCU ile/ve/değil/||/<> TOK TUTUCU


- DOZ ile DOZAJ ile DOZE ETMEK ile DOZİMETRE

( verit, ölçü. İLE Kullanım ölçüsü, düzem. İLE Ölçüsünü ayarlamak. İLE Işınölçer. )


- DOZ[İng. DOSE] ile DÜZE/SEVİYE

( DOSE vs. LEVEL )


- DOZAJ/DOSAGE[İng.] değil/yerine DOZLAMA/DÜZEM

( Bir bileşiğe ya da bir karışıma girecek madde miktarlarının belirtilmesi. )


- DOZEN :/yerine DÜZİNE


- DOZİMETRE/DOSİMETER[İng.] değil/yerine/= IŞINÖLÇER, IŞINÖLÇÜMÜ


- Dozunda KONUŞ!!!


- DOZUNU KAÇIRMAK ile ABARTMAK

( TO OVERDO vs. TO EXAGGERATE )


- DRAFT vs. BILL

( Tasarı, poliçe, çek. İLE Yasa tasarısı. )


- DRAFT :/yerine TASLAK


- DRAG :/yerine SÜRÜKLEMEK


- DRAGON ile LANCER ile SÜVÂRİ

( Piyadeler. İLE Mızraklılar. İLE Kılıç ve ok kullananlar. )


- DRAM[Fr. < DRAME]/DRAMA ile TRAJEDİ[Fr. < Yun. TRAGEDIE]

( Sahnede oynanmak için yazılmış oyun, drama. | Acıklı, üzüntülü olayları, bazen güldürücü yönlerini de katarak konu alan sahne oyunu ya da televizyon filmi. | Tiyatro yazını. | Acıklı olay. İLE Konusunu efsanelerden ya da tarihsel olaylardan alan, acıklı sonuçlarla bağlanan bir tür tiyatro yapıtı, facia. | Üzücü iki [ve üzeri] olmazın biraradalığı. )


- DRAM[Fr. < Yun.] ile DRAMATURGİ[Yun.]

( Dram yazma ve oyun yönetme kurallarını ele alan sanat ve bu sanatın uygulanması. | Tiyatro yapıtları incelemesi. )


- DRAM ile KOMEDİ

( Duyguya yöneliktir. İLE Zekâya yöneliktir. )


- DRAM[Fr. < Yun.] ile MELODRAM[Fr. < Yun.]

( Sahnede oynanmak üzere yazılmış oyun. | Acıklı, üzüntülü olayları, bazen güldürücü yönlerini de katarak konu alan sahne oyunu türü. | Tiyatro yazını. | Acıklı olay. İLE Yunan trajedilerinde koro başı ile bir oyuncu arasında geçen şarkılı konuşma. | Müzik eşliğinde, oyuncuların sahneye girip çıktığı bir oyun türü. | Çağdaş tiyatroda, hareketli ve duygusal olaylara dayalı bir oyun türü. )


- DRAM ile/değil/yerine/||/<>/> SDRAM


- DRAMA ile DRAM'A


- DRAMA :/yerine DRAMA


- DRAMATIC vs. TRAGIC


- DRAMATIC :/yerine DRAMATİK


- DRAMATICALLY :/yerine ÇARPICI BİÇİMDE


- DRAMATÜRJ/DRAMATÜRG[Fr. < Yun.]

( Tiyatro yapıtı yazan, okuyan. )


- DRAVATRA

( Akıcılık. )


- DRAVİDLER ile/ve MİKENLER ile/ve DORLAR ile/ve İYONLAR


- DRAW :/yerine ÇİZMEK


- DRAWBACK vs. INCONVENIENCE


- DRAWING :/yerine ÇİZİM


- DRAYVIR [İng. < DRİVER] değil/yerine/= SÜRÜCÜ


- DREAM :/yerine RÜYA


- DREN/DRAIN[İng.] değil/yerine/= AKITAÇ


- AKAÇ/AKITAÇ/DREN ile/ve/||/<> BOŞALTMA/AKAÇLAMA/DRENAJ[İng. < DRAINAGE]

( Birikmiş suları akıtmaya yarayan boru, oluk ve benzeri araç. | Temel düzeyindeki suları toplayıp yapıların uzağına akıtan, yeraltı su borusu. İLE/VE/||/<> ... )


- DRESS :/yerine ELBİSE, GİYİNMEK


- DRESS(ING) vs. WEAR(ING) vs. CLOTH(ING)


- DREZİN

( Yol kontrol ve bakımı için demiryollarında kullanılan küçük araba. )


- DRG/DIAGNOSTIC-RELATED GROUPS[İng.] değil/yerine/= TANI İLİŞKİLİ ÖBEKLER


- (not DRINK SOUP) EAT SOUP


- DRINK :/yerine İÇMEK


- DRINKABLE vs. POTABLE


- DRIVE :/yerine SÜRMEK


- DRIVER yerine SÜRÜCÜ


- DRIVER :/yerine SÜRÜCÜ


- DROMEDARY SIGN ile DUMPING

( Hörgüç bulgusu. İLE Hızlı emilim. )


- DRONE:
HAVADA ile/ve/||/<> SUDA

(

ile/ve/||/<>

)


- DROP vs. LEAVE


- DROP :/yerine DÜŞÜRMEK


- DROSERA

( Topuz biçimindeki yapraklarının üst yüzeyi, böcekleri yakalayan yapışkan tüyler ile örtülü otsu bir bitki. [Lat. DROSERA ROTUNDIFOLIA] )


- DRUG ELUTİNG STENT değil/yerine/= İLAÇSALAR KAFES


- DRUG ile DROG

( Uyuşturucu. İLE İlaç. )


- DRUG :/yerine İLAÇ, UYUŞTURUCU


- DRUGLAMAK" ile/değil/yerine DURAKLAMAK


- DRUPA, TEK ÇEKİRDEKLİ ETLİ MEYVE = SİMÂR-I TUFFÂHÎYE-İ MÜLTEZİKATÜ'N-NEVÂT = MÉLONIDE À NUCULES, DRUPE


- DRY :/yerine KURU, KURUTMAK


- DS-DA/DOCUMENT LEVEL SENTIMENT ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= BELGE DÜZEYİ DUYGU ÇÖZÜMLEMESİ


- DSA/DİJİTAL SUBTRAKSİYON ANJİYOGRAFİ/DONOR SPECIFIC ANTIGEN | DIGITAL SUBTRACTION ANGIOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= VERİCİ ÖZGÜL ANTİJEN | SAYISAL ÇIKARIMLI DAMAR GÖRÜNTÜLEMESİ


- DSM ile ICD 10 ile CCMD

( APA'nın. İLE DSÖ'nün. İLE Çin'in. )


- DSP/DATA SCIENCE PYRAMİD[İng.] değil/yerine/= VERİ BİLİMİ PIRAMİDİ


- DSS/DECİSION SUPPORT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= KARAR DESTEK DÜZENİ


- DUA ETMEK ile/ve BOYNUNU BÜKMEK


- DUA (İLE) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞA (İLE)


- DUA TEPE değil/< KEKİK TEPE


- DUA ile/ve ARZU


- DUÂ ile/ve/||/<>/> DEVÂ


- DUA ile/ve DİLEMEK


- DUA ile/ve DUHÂ

( ... İLE/VE Güneşin ve parlaklığının en yüksek olduğu an. )


- DUA ile/ve İSTEK


- DUA ile İSTİSKA'[< SAKY]

( ... İLE Yoğun bir biçimde su gereksinimi duyma. | Yağmur duası. | Gövdenin bir yerinde ya da karında su birikmesi. )


- DUA >< KİBİR[UCB]

( Dua, kibri giderir/yener. )


- DUA ile/ve/||/<> MAHATMA GANDHI'NİN DUASI

( )


- DUA ve/<> MANEVİYAT


- DUÂ'[Ar.] ile MES'ELE[Ar.]


- DUÂ[Ar.] ile NİDÂ'[Ar.]


- DUA ile/ve NİYZ[Fars.]

( İsteyeceksin, sürekli niyaz edeceksin! )


- DUA ve/<> ORUÇ

( Sen onda. VE/<> O sende. )


- DUA ile/ve/değil/<> SOHBET


- DUA ile VAHİY

( Bizden çıkan. İLE Ondan gelen. )

( Kulun, Allah'la konuşması. İLE Allah'ın, kul ile konuşması. )


- DUA ile YOM

( ... İLE Uğurlu dua. )


- DUA ve/||/<> YÖNELME


- DUAL ile DUBLE ile DUPLİKASYON

( İkili. İLE Çift, iki kez, iki kat. İLE İkilenme. )


- DUAL değil/yerine/= İKİL


- DUAL değil/yerine/= İKİL


- DUAL[İng.] değil/yerine/= İKİLİ


- DUAL/DUBLE ile/||/<> DUPLİKASYON ile/||/<> DİVALAN

( İkili/çift. İLE/VE/|| İkileşme. İLE/VE/|| İki değerli. )


- DÜALİST değil/yerine/= İKİCİ


- DUALİTE değil/yerine/= EŞLEKLİK/İKİLİK/İKİLLİK/İKİLEM


- İKİLİK/İKİLEM/DUALİTE ile HİYERARŞİ


- DUALITY vs. CONTRADICTION


- DUALİZM değil/yerine/= İKİCİLİK


- DÜALİZM değil/yerine/= İKİCİLİK


- DUALLY vs. DIALECTIC


- BAŞ DİPLOMAT[Fr. < DIPLOMATE]/DUAYEN[Fr. < DOYEN]

( Kordiplomatikte başta gelen diplomat. )


- DUBA ile PONTON[Fr.]

( ... İLE Batmış gemileri askıya alma işinde kullanılan büyük duba. )


- DUBLÂJ/CI değil/yerine/= SESLENDİRME / SESLENDİRİCİ


- DUBLAJ/CI[Fr.] değil/yerine/= SESLENDİRME / SÖZLENDİRİCİ/SESLENDİRMECİ/SELENDİRMEN/SELENDİREN


- DUBLE/DOUBLE[İng.] değil/yerine/= ÇİFT


- DUBLEKS[İng.] değil/yerine/= İKİ KATLI


- DUBLİN'İN:
KUZEY'İ ile/ve/<> GÜNEY'İ

( İrlanda'nın başkenti Dublin'i, Liffey Irmağı, ikiye ayırmaktadır.[LIFFEY: Çitli ırmak geçidi.] )


- DUBLÖR ile/değil DUBLÜR

( Çıkrık. İLE/DEĞİL Büyük perdelerin astarı. )

( Yanlışı. >< Doğrusu. )

( DOUBLEUR avec DOUBLURE )


- DUBLÖR değil/>< DUBLÜR

( Çıkrık. DEĞİL Büyük perdelerin astarı. )

( DOUBLEUR değil DOUBLURE )


- DUBLÜR ile FİGÜRAN

( STUNT vs. EXTRA )


- DUBROVNİK

( Meşe ağacı. )


- DÛÇÂR[Fars.] ile TUTULMUŞ, UĞRAMIŞ, YAKALANMIŞ

( TUTULMUŞ, UĞRAMIŞ, YAKALANMIŞ )


- DÜCNE[Ar. çoğ. DÜCEN, DÜCÜNÂT] ile DÜCÜNNE[Ar. çoğ. DÜCÜNÂT]

( Karanlık, kapalı hava. İLE Bulut, kat kat olma, karanlık. | Yağmur yağma. )


- DUCT

( Salgı kanalı. )


- DUCT- ile/||/<> -FERENT

( Kanal, iletim yolu. İLE/||/<> Taşıyan, ileten. )


- DUDAK BÜKMEK ile/ve/||/<> BURUN KIVIRMAK


- DUDAK BÜKMEK ile DUDAK SARKITMAK

( Beğenmemek. İLE Somurtmak. )


- DUDAK, DUDAKSI PETAL = ŞEFE = LÈVRE


- DUDAK ile DURAK


- DUDAK ile/ve/değil EŞİK


- DUDAK/ERİN[dvnlgttrk] ile/ve/değil YANAK ile/ve/değil YAKA

( ŞEFE ile/ve/değil HADD, VECNE )

( LEB, LA'L ile/ve/değil BÎLE, KELE )

( [not] LIP vs./and/but CHEEK )


- DUDAKLI KOROLLA = TÜVEYC-İ ŞEFEVÎ = COROLLE LABIÉE


- DUDAK/MİDE ORUCU ile/ve/değil/||/< DİL ORUCU


- DUDAKSIL HARFLER ile/ve YARI DUDAKSIL HARFLER

( B | M | P ile/ve V | F )

( Bugünkü B harfi, Etrüsk abecesinden alınmıştır. )

( B harfi, EYEF'i [OB tamgasını] işaret etmektedir. )

( B: Bel'in simgesi. [B, b] | Bor'un simgesi. [B] | Elektrik alınganlığın simgesi. [B] | Manyetik akı yoğunluğunun(indüklemenin) simgesi. [B] | Temel tanecik fiziğinde, Baryon sayısının simgesi. [B] | Basınç birimi Bar'ın simgesi. [b] | Optik gerilme katsayısı brevster'ın simgesi. [b] | Yüzeyce genleşme katsayısının simgesi. [b] | ...'LI V

M: Baş kuvantum sayısı n = 3 'e karşılık gelen elektron tabakasının simgesi. [M] | Kuvvet momentinin simgesi. [M] | Mach sayısının simgesi. [M] | Madelung sabitinin simgesi. [M] | Milyon anlamındaki Mega [10&sup6;]'nın simgesi. [M] | Kütlenin simgesi. [m] | Manyetik kuvantum sayısının simgesi. [m] | Manyetik momnetin simgesi. [m] | Metrenin simgesi. [m]

P: Basıncın simgesi. [P, p] | Dinamik ağdalılık birimi poiz'in simgesi. [P] | Ettingshausen katsayısının simgesi. [P] | Fosforun simgesi. [P] | Gücün simgesi. [P] | Paritenin simgesi. [P] | Poynting vektörünün simgesi. [P] | Atomda, yörüngesel kuvantum sayısı l = 1 'e karşılık gelen elektron tabakalarının simgesi. [p] | Momentumun simgesi. [p] | Piko [10¯¹2;] 'nun simgesi. [p] | Plank'ın simgesi. [p] | Protonun simgesi. [p, ¦p, 1p¹] | Yarı iletken tipinin [p tipi] simgesi. [p]

İLE/VE

F: Fahrenheit derecesinin simgesi. [ºF] | Faraday sabitinin simgesi. [F] | Farad'ın simgesi. [F] | Flor'un simgesi. [F] | Kuvvetin simgesi. [F] | Coriolis parametresinin simgesi. [f] | Fanning sürtünme katsayısının simgesi. [f] | femto'nun simgesi. [f] | Frekans'ın simgesi. [f] | Odak uzaklığının simgesi. [f] | Yörüngesel kuvantum sayısı l = 3 'e karşılık gelen elektron alt tabakasının simgesi. [f]

V: Elektrik potansiyel farkı, gerilim ve voltajın simgesi. [V] | Hacmin simgesi. [V] | Vanadyum öğesinin simgesi. [V] | Hızın simgesi. [v] )

( HURÛF-İ ŞEFE )


- DUDAKTAN/AĞIZA GİREN ile/ve/<> DUDAKTAN/AĞIZDAN ÇIKAN

( İnsan/kişi, iki dudağı arasındadır.
1. İçeri ne gireceğini [yiyeceğini/içeceğini] bilen.
2. Dışarı ne [söz] çıka(ra)cağını bilen. )

( Dudak ise beşer'i, İnsan yapan/yapabilendir! [Dudağın altı doğadır.[doğanın/düzenin parçasıdır, doğayla ve doğada varolanlarla ortaktır.] )

( İnsan/kişi, yediğini bilen/tanıyan, doğasına uygun olanları dudağından geçirendir/geçirebilendir. )

( BİR ŞEY Kİ...
YAPMASAN DA OLUR! YAPMA!!!

BİR ŞEY Kİ...
SÖYLEMESEN DE OLUR! SÖYLEME!!!

 

BİR ŞEY Kİ...
YEMESEN DE OLUR! YEME!!!

BİR ŞEY Kİ...
İÇMESEN DE OLUR! İÇME!!!
[Özellikle abur-cuburlar, et ve tüm hayvansal ürünler, kahve ve de özellikle sigara gibi...] )


- DUDE vs. BUDDY


- DÛD-I DİL[Ar.]

( Gönülden/yürekten çıkan duman/ah. )


- DUDU DUDU (KONUŞMAK)


- DUDU KUŞU/PAPAĞAN[İt. < Ar.] ile MUHABBET KUŞU

( Deli İbrahim'in, Papağan'dan bahsettiği öyküyü okumanızı salık veririz. )

( Ulviye Sultan'ın Papağan öyküsünü okumanızı salık veririz. )

( ... İLE Papağangillerden, asıl yurdu Avustralya olan bir kuş. )

( BEBGA ile ... )

( BEPGA, TÛTÎ/TUTU, MÜRG-İ DÂNÂ[akıllı kuş] ile ... )

( PARROT vs. LOVEBIRD/PARAKEET/BUDGERIGAR/BUDGIE )

( PICISTACUS cum MELEOPSITTACUS UNDULATUS )


- DÜDÜK ile/ve/değil DUDUK

( ... İLE/VE/DEĞİL Kayısı ağacından yapılır. )


- DÜDÜK ile/ve/değil KAVAL

( ... ile/ve/değil PİŞE )


- DÜDÜK ile SİPSİ

( ... İLE Ağaç dallarından yapılan düdük. | Gemici düdüğü. | Zurnanın, dudaklara gelen, kamış bölümü. )


- DUE :/yerine VADESİ DOLMUŞ, NEDENİYLE


- DÜET değil/yerine/= İKİLİ


- DÜET/DÜO ile DÜETTO

( İki ses için ya da iki müzik aygıtı için düzenlenmiş müzik parçası. | İki kişi tarafından, birlikte söylenilen şarkı. İLE Küçük düet. )


- DÜĞME ile/ve BENDENE[Fars.]


- DÜĞME ile/ve ÇITÇIT


- DÜĞME ile KANCA/KOPÇA[Bulgarca]/AGRAF[Fr. < AGRAFE]


- DÜĞÜM ile/ve BOĞUM


- DÜĞÜM değil/yerine/>< ÇÖZÜM


- DÜĞÜM ile/değil/yerine DÜĞÜN

( Kişiye[zih(ni)ne], durumlara/koşullara göre değişir. )


- DÜĞÜM ile/ve/değil EŞİK


- DÜĞÜM ile İLMİK

( ... İLE Çözülmesi kolay düğüm, eğreti düğüm. )


- DÜĞÜM ile/değil KÖRDÜĞÜM

( ... İLE/DEĞİL Çözülemeyen, ilmiksiz düğüm. | Çözülmesi hemen hemen olanaksız olan sorun. )


- DÜĞÜMLENMİŞ ile DOKUNMUŞ ile İŞLENMİŞ


- DÜĞÜM/NOD değil/yerine/= DÜĞÜMCÜK/NODÜL


- DÜĞÜMÜ KESMEK ile/değil/yerine DÜĞÜMÜ ÇÖZMEK


- DÜĞÜMÜ ile/ve ATKISI ile/ve SAÇAĞI


- DÜĞÜN ÇİÇEĞİ/TURNAAYAĞI/SÜTLÜCE ile AVCI OTU

( Düğün çiçeğigillerin örnek bitkisi. İLE Düğün çiçeğigillerden, kokusuz, parlak zehirli bir bitki. )

( DÜĞÜNÇİÇEĞİGİLLER: İki çeneklilerden, bazı türleri süs bitkisi olarak kullanılan bir aile. )

( RANUNCULUS cum ADONIS )


- DÜĞÜN-DERNEK


- KEBİKEÇ/DÜĞÜNÇİÇEĞİ[Fars.] = TURNAAYAĞI

( Düğünçiçeğigillerin örnek bitkisi. )

( RANUNCULUS )


- DUH[Fars.] ile DÛH[Fars.]

( Kız. | Hasır otu, hasır sazı. | Havâi fişek. İLE Otsuz, çıplak arazi, yer. Yapraksız ve meyvesiz ağaç. | Tüysüz, çıplak baş ve yüz. | Hasırotu. )


- DUHÂ ile/ve EZAN


- DUHEM ile/ve/||/<> QUINE (TEZİ)

( 10 Haziran 1861 - 14 Eylül 1916 İLE/VE/||/<> 25 Haziran 1908 - 25 Aralık 2000 )


- DUHÛL[Ar.] ile DÜHÜL[Ar.]

( İçeri/içine girme. İLE Davul. )


- DÜK ile DÜK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Yumruk. İLE DÜK MİNG: Binlerce. )


- DÜK =/< DUKA

( ... =/< Dük sanının, eskiden kullanılan biçimi. | XIII. yüzyılda Venedik'te çıkarılmış altın akçesine verilen ad. )


- [Fr.] DÜK ile GRANDÜK

( Büyük bir düklüğün egemenine verilen ad. | Çarlık Rusya'sında, prenslere verilen ad. )


- DÜKKAN değil/yerine/= KEPİT


- DUKKHA[Palice]

( Acı, ıstırap, doğum, yaşlanma, hastalık, ölüm... Dört yüce gerçekten biri. Buda'nın öğretisiyle acı~ıstıraptan kurtulmanın yolu bulunabilir.
1. Dukha dukkha: Sıradan acı çekme.
2. Viparinama dukkha: Değişimlerden dolayı acı çekme.
3. Samkhara dukkha: Koşullanmalardan dolayı acı çekme. )


- DUKTUS ile DUKTULER ile DUKTULİ

( Boru. İLE Borusal, boru[yla ilgili]. İLE Borucuk. )


- DUKTUS değil/yerine/= KANAL


- DULAVRATOTU ile DULAPTALOTU

( Bileşikgillerden, tıpta kullanılan bir bitki. İLE Dulaptalotugillerin örnek bitkisi olan, yüksek yerlerde yetişen, çiçekleri güzel kokan bir ağaççık. )

( ARCTIUM LAPPA cum DAPHNE MEZEREUM )


- düldül ile Düldül

( ... İLE Hz. Ali'nin atı. )


- DÜLEK ile/<> KIRIK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kırık çanak çömlek, ağzı kırık bir testi. İLE/<> ... )


- DUMAN ile BUHÂR[: Buğu. Ar. çoğ. EBHİRE]

( Bir maddenin yanması ile çıkan ve içinde katı zerrelerle buğu bulunan kara ya da esmer renkli gaz. | Havalanan ince tozların ya da sisin havada oluşturduğu bulanıklık. İLE Bir kritik sıcaklığın altında gaz fazına geçen ve sıcaklığı düşürmeksizin, sadece basıncın artırılmasıyla sıvılaştırılabilen özdek/madde. )

( ... avec LA VAPEUR )

( ... mit DAMPF )

( SMOKE vs. STEAM )


- DUMAN ile BULUT

( ACÂC: Bulut. | Duman. )

( SMOKE ile CLOUD )


- DUMAN ile/ve/değil GAZ

( Sigaranın zararı, görünen dumanından değil görünmeyen gazındandır! [dolayısıyla havalandırma[air-condition] neredeyse hiçbir etkisi yoktur!] )

( [not] SMOKE vs./and GAS )


- DUMAN ile TUMAN, TENBÂN[Fars.]

( Yanan ya da buharlaşan bir nesneden göğe doğru yükselen yoğunluk. İLE Don, içe giyilen don, şalvar. )


- Dumanla KONUŞ!!!


- DÜMBÂL/E[Fars.] ile DÜNB/E[Fars.]

( Kuyruk. İLE Kuyruk. )


- DÜMBELEK[< DÜBALAK]


- DÜMDÜZ ile/ve/||/<> TEKDÜZE


- DÜMEN ile/değil/yerine/>< DÜZEN


- DÜMENCİ ile/değil/yerine/>< KÜREKÇİ

( image )


- DUMUR ile BİTKİNLİK/SÜRMENAJ[Fr.]


- DUMÛR[Ar.] ile DUMÛR[Ar.]

( Hastalıktan bir örgenin kuruması. | Zayıflıktan/açlıktan hayvanın karnının içeri çökmesi. İLE Bir örgenin beslenememesinden dolayı kuruyup kalması, körelme. )


- DÛN

( ALTTA, AŞAĞIDA | AŞAĞI, AŞAĞILIK | ALÇAK )


- DÜN İLE BUGÜNÜN "KAVGASI/TARTIŞMASI" ve/ne yazık ki/||/<>/> YARININ KAYBI


- DÜN ile YARIN ile/ve/değil/yerine/||/=/<>/< BUGÜN

( Gitti mi gelmez. İLE Gelir mi bilinmez. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/<>/< [ne yazık ki] Değeri bilinmez. )

( Yarın, bugünün öğrencisidir.
[Lat.] Discipulus est prioris posterior dies. )

( ... ile FERDA ile/ve/değil/yerine/||/=/<>/< ... )


- DÜN ile/ve TÂR

( Gece. İLE/VE Karanlık. )


- DÜN/LER ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< GÜN/LER

( Unutulabilirler. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Yaşanılması gerekenler, yaşanılacaklar. )

( Unutulabilecek ve bağlamında unutulabilmesi gereken. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Yaşanılabilecek ve yaşanılması gereken. )


- DÜNÜŞGE[Kençek] ile TERE
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Yabani tere. İLE ... )


- DÜNÜVV[Ar.] ile KURB[Ar.]


- DÜNYA

( Hareket eden. )


- DÜNYA BANKASI ile IMF


- DÜNYA DİNLERİ


- DÜNYA DİNLERİ


- DÜNYA GÖRÜŞÜ ile PARADİGMA


- DÜNYA İŞLERİNİ BİLMEK ile/ve AHİRET İŞLERİNİ BİLMEK

( Aldanmamak için. İLE/VE Aldatmamak için. )

( Kişinin ibadeti bilmektir. )


- DÜNYA KADAR MAL ile/ve/değil/yerine/>< FINDIK KADAR .M


- DÜNYA KADINLAR GÜNÜ ve/değil DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ

( Kadının/kişinin "günü" olmaz. Her gün, kadının günüdür! )


- DÜNYA KEDİ GÜNÜ ile/ve/||/<> ULUSLARARASI KEDİ GÜNÜ

( 17 Şubat İLE/VE/||/<> 08 Ağustos )

( Uluslararası Kediler Günü, 08 Ağustos'ta kutlanıyor. Ayrıca, 17 Şubat'ta, Dünya Kedi Günü kutlanıyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde(ABD), 29 Ekim'de; Rusya'da, 01 Mart'ta; Avrupa'daki çoğu ülkede ise 17 Şubat'ta kutlanıyor. Dünya Kedi Günü ile karıştırılan Uluslararası Kedi Günü, 2002 yılında Uluslararası Hayvan Refahı Fonu tarafından oluşturuldu. )

( www.6Dtr.com/OZELGUNLER

Özel/Önemli Günler Takvimi'ni, şu html kodunu kopyalayıp istediğiniz sayfada yayınlayabilirsiniz...

< iframe src="https://www.google.com/calendar/embed?src=bnu9bqjgmq24m6ciq9cr2q5ne0%40group.calendar.google.com&ctz=Europe/Istanbul" style="border: 0" width="600" height="600" scrolling="no" > )


- DÜNYA:
NESNELER değil OLGULAR

( Dünya, nesnelerin değil olguların toplamıdır. )


- DÜNYA NÜFUSU(-1) ile/ve/||/<>/ya da 1 KİŞİ

( "Pamuk". İLE/VE/||/<>/YA DA "Demir". )


- DÜNYA:
ŞEYLERİN TOPLAMI ile/ve/değil/||/<>/>/< OLGULARIN TOPLAMI


- DÜNYA TARİHİ ile/ve/||/<>/>/< DÜŞÜNCE TARİHİ ile/ve/||/<>/>/< FELSEFE-BİLİM TARİHİ

(
Felsefe - Bilim Tarihi Zihin Haritası




---



BİLİM/BİLİMDE/BİLİMSELLİKTE:
(ÖNCELİKLE) VAR OLANIN[MEVCUD/ONTOS] ve/||/<>/> DOĞANIN ve/||/<>/> DOĞAL)
NESNE ve/||/<>/> OLAY ve/||/<>/> OLGU ve/||/<>/> DURUM ve/||/<>/> İLİŞKİLERİN
(VE ANCAK DAHA SONRA) ÜRETİLMİŞ NESNELERİN
(VE EN SON OLARAK) KİŞİLERİN ve/||/<>/> TOPLULUKLARIN ve/||/<>/> TOPLUMUN/TOPLUMLARDA YAŞANMIŞ/YAŞANAN/YAŞANABİLEN
OLAY ve/||/<>/> OLGU ve/||/<>/> DURUM ve/||/<>/> İLİŞKİLERİN
(ÖNCEDEN TANIMLANMIŞ ve/||/<>/> BELİRLENMİŞ BİR YÖNTEM ve/||/<>/> ARACA BAĞLI OLARAK)
(İSTİDLÂLÎ/RASYONEL [AKIL İLE])
ÖLÇÜLÜ ve/||/<>/> ÖLÇÜLEBİLİR/ÖLÇÜMLENEBİLİR
NEDENSEL ve/||/<>/> KAVRAMSAL ve/||/<>/> ELEŞTİREL (OLANAK ve/||/<>/> SINIRLARI İÇİNDE)
KANITLI ve/||/<>/> DÜZENLİ ve/||/<>/> TUTARLI (BİR BİÇİMDE)
KAMUSAL/LIK ve/||/<>/> TEKRARLANABİLİR/LİK ve/||/<>/> DENETLENEBİLİR/LİK ve/||/<>/> PAYLAŞILABİLİR/LİK (KOŞULLARINDA)
TANIM ve/||/<>/> İŞLEV ve/||/<>/> YARARA (KONU OLABİLEN/OLABİLECEK)
VERİ ve/||/<>/> BİLİ ve/||/<>/> BİLGİ/Sİ



---



[2. | 3. | 4. | 5. | 6. | 7. | 8. dersler...]


---



)

( [2. | 3. | 4. | 5. | 6. | 7. | 8. dersler...] )

( )

( )

( [2. | 3. | 4. | 5. | 6. | 7. | 8. dersler...]


1. ders [Klasik Mekanik] - Baha Zafer - İst. Medeniyet Üniversitesi [10 Ekim 2019]

2. ders [Uzay-Zaman] - Baha Zafer - İst. Medeniyet Üniversitesi [24 Ekim 2019]

3. ders [Dik Yamaçlar - Dünü Olmayan Gün"] - Baha Zafer - İst. Medeniyet Üniversitesi [07 Kasım 2019]

4. ders [Yeni Mekaniğe Giden Yollar] - Baha Zafer - İst. Medeniyet Üniversitesi [14 Kasım 2019]

5. ders [Belirsiz Sular] - Baha Zafer - İst. Medeniyet Üniversitesi [21 Kasım 2019]

6. ders [Dalganın Sırtında] - Baha Zafer - İst. Medeniyet Üniversitesi [05 Aralık 2019]

7. ders [Kuark Denizi] - Baha Zafer - İst. Medeniyet Üniversitesi [19 Aralık 2019]

8. ders [EPR ve Zaman] - Baha Zafer - İst. Medeniyet Üniversitesi [26 Aralık 2019]
-------------

II. Dönem - Ayhan Çitil

1. ders [XIX. ve XX. yy.'da Felsefenin Gözünden, Fizikte Neler Oldu?] - Ayhan Çitil - İst. Medeniyet Üniversitesi [27 Şubat 2020]

2. ders [Geometrilerin Çokluğundan Yeni Dil ve Mantık Anlayışına] - Ayhan Çitil - İst. Medeniyet Üniversitesi [12 Mart 2020] )

( Bilim Tarihi Ders Notları ve Kavramları... )

( )

( )

( )

( )

( "Bilim Tarihi Durakları"[Şeniz Yıldırımer - İlke Yay.] kitabını da okumanızı salık veririz. )

( )

( )

( )

(
"3 Blue 1 Brown" Youtube hesabındaki videoları da izlemenizi salık veririz... )

( )

( Nesin Matematik Köyü Youtube Kanalı )

( )

( )

( | 2. | 3. | 4. | 5. dersler...] )

( )

(

https://twitter.com/floodmania/status/1294365941791424513 )

( )

( [2. | 3. | 4. dersler... )

( )

( [Bilim Tarihi Sohbetleri 2/3/4/5/6/7/8/9/10. dersler...] )

( Bilim Tarihi Buluşmaları - Dr. Derya Gürses Tarbuck )

( )

( )

( Dünyadaki Bilimsel Eğitimler - researchseminars.org )

( Tarihteki En Etkili 10 Matematikçi )

(
Felsefe - Bilim Tarihi Zihin Haritası
)

( Türk Tarih Kurumu
Felsefe ve Bilim Tarihi Söyleşileri - 1

)

( "Bilim Tarihinin Tarihi - İhsan Fazlıoğlu" yazısını okumak için burayı tıklayınız...

ya da

"Bilim Tarihinin Tarihi - İhsan Fazlıoğlu" söyleşisini dinlemek için burayı tıklayınız... )

( )

( )

(

)

( )


- DÜNYA "TİYATROLAR" GÜNÜ değil
DÜNYA TİYATRO GÜNÜ

(

)

( Bu takvimleri, şu html kodlarını kopyalayıp yapıştırarak da istediğiniz yerde yayınlayabilir, kendi takviminizde yer almasını sağlayabilirsiniz...
< iframe src="https://www.google.com/calendar/embed?src=bnu9bqjgmq24m6ciq9cr2q5ne0%40group.calendar.google.com&ctz=Europe/Istanbul" style="border: 0" width="600" height="600" scrolling="no">

< iframe src="https://www.google.com/calendar/embed?src=1khlcjeeql7qblbama2s0h7sk4%40group.calendar.google.com&ctz=Europe/Istanbul" style="border: 0" width="600" height="600" scrolling="no"> )


- DÜNYA VATANDAŞI ile/ve/<> DÜNYA BİREYİ


- DÜNYA VATANDAŞI ile/ve VATANSIZ/HAYMATLOS


- DÜNYA VATANDAŞLIĞI ile/ve/||/<>/> EKİN(KÜLTÜR) VATANDAŞLIĞI

( 11. aya kadar. İLE/VE/||/<>/> 11. ay sonrası boyunca. )


- DÜNYA ile/ve/<> ÂHİRET

( Ahlâk. İLE/VE/<> İlim. )


- DÜNYA ile/ve ÂLEM

( Âlemi hoş bilen boşa varır, boş bilen hoşa varır. )


- DÜNYA ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< AŞK/IM

( [Ne kadar büyük olsa da ...] (daha) Küçük. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< [Ne kadar küçük olsa da ...] (daha) Büyük. )


- DÜNYA ve/||/<> AY

( İlgili konuşmayı izlemek için burayı tıklayınız... )

( [çapı] 12.756 km.[çevresi 40.000 km.] VE/||/<> 3474 km.[4/1] )

( Arasındaki uzaklık, 356.000 - 406.000 km. )

( Ay, her yıl 4 cm. kadar dünyadan uzaklaşmaktadır. )

( Işıkla ulaşma uzaklığı, gönderim süresiyle 1.27 saniye, dönüşüyle birlikte toplam 2.54 saniyedir. )

( ... VE/||/<> -233 ile 123 °C arasındadır.[Atmosferin olmaması nedeniyle] )

( ... VE/||/<> Aydaki yerçekimi, dünyanın altıda biridir. [60 kg. = 10 kg.] )

( ... VE/||/<> Güneş Sistemi içinde beşinci büyük doğal uydudur. Dünya'nın yörüngesindeki dönüşünü 27.3 günde tamamlar ve her 29.5 günde tekrar eden Ay'ın evreleri oluşur. )

( ... VE/||/<> Ay'ın yüzeyi, çoğunlukla oksijen, silikon, magnezyum, demir, kalsiyum, alüminyum ve titanyumdan oluşur. )

( İnsan eliyle yapılmış hiçbir yapı, aydan çıplak gözle görülemez. )


- DÜNYA -/<> A'RAF/BERZAH -/<> ÂHİRET

( ... <-> İnsan. <-> ... )


- DÜNYA(") ile/ve/=/||/<>/> ÇEVRE


- DÜNYA ve/||/<> DÖNÜŞ HIZLARI

( image )


- DÜNYA ...:
"DÜZDÜR" değil DÜZ DUR

( Ya da değildir. DEĞİL Önce sen, düz dur! )


- DÜNYA ile/||/<>/< ESKİ DÜNYA

( ... İLE/||/<>/< Asya, Avrupa ve Afrika'ya topluca verilen ad. )


- DÜNYA ile/ve/=/||/<> KAPI


- DÜNYA ile/ve/||/<> MARS

( 90 kilo. İLE/VE/||/<> 35 kilo.[yerçekimi farkı nedeniyle] )

( 15 yaşındaysak. İLE/VE/||/<> 8 yaşındayız.[1 Mars yılı, 686,9 Dünya gününe eşittir.] )

( [en yüksek dağ] Everest.[8848 m.] İLE/VE/||/<> Olympus Dağı[Lat. Olympus Mons)[güneş sistemindeki ve evrendeki bilinen en yüksek dağdır.][22 km. yüksekliğindedir. Everest'ten üç kat daha yüksektir. 624 km. genişliğindeki bu dağ, Britanya adalarının bulunduğu alanın tamamını kaplayabilir.] )


- DÜNYA ile/ve/||/<>/> NEPTÜN ile/ve/||/<>/> URANÜS ile/ve/||/<>/> SATÜRN ile/ve/||/<>/> GÜNEŞ

( [=]
50 ay. İLE/VE/||/<>/> 57 dünya. İLE/VE/||/<>/> 63 dünya. İLE/VE/||/<>/> 700 dünya. İLE/VE/||/<>/> 1300 dünya. İLE/VE/||/<>/> 1.300.000 dünya. )


- DÜNYA ile/ve/||/<> NESNELERİN ÖYKÜSÜ

( )


- DÜNYA ile/ve/||/<> TOI 700 D

( ... İLE/VE/||/<> Dünyadan 100 milyon ışık yılı uzaklıkta, yaşama uygun bir gezegen. )

( ... İLE/VE/||/<> TOI 700 D, "TOI" (TESS Object of Interest) 700 D olarak adlandırılan bir öte gezegen ya da güneş dışı gezegen[exoplanet]. Bu gezegen, NASA tarafından Kepler uydu gözlemleriyle ve TESS (Transiting Exoplanet Survey Satellite) tarafından keşfedilmiştir. TOI 700 D, yörüngesinde TOI 700 yıldızının 3. gezegeni olarak bilinmektedir ve yörüngesinin merkezinde bulunan yıldıza yaklaşık 100 dünya günü içinde dönmektedir. [TOI 700 adlı bir yıldızın yaklaşık 100 işaretli yıldızın yakınında yer alır ve yaklaşık D tipi bir yıldız olarak kabul edilir.]

TOI 700 D, gezegenin yörüngesinde döndüğü yıldızın yakınında yer almasına karşın yörüngesinin merkezinde bulunan yıldızın yaklaşık olarak aynı sıcaklıkta olduğu ve dolayısıyla potansiyel olarak yaşam ve yerleşim için uygun bir ortam oluşturabileceği düşünülmektedir. )


- DÜNYA ve/ TÜRKİYE ve/ İSTANBUL ve/ FATİH

( Gövde. VE Yüz. VE Göz. VE Gönül. )


- DÜNYA ile/ve UKBÂ

( ... İLE/VE Beklenti. )


- DÜNYA = WORLD[İng.] = MONDE[Fr.] = WELT[Alm.] = MUNDUS[Lat.] = MUNDO[İsp.]


- DÜNYA[Ar.] ile/değil/yerine/||/<>/> YERYÜZÜ / ACUN / YERTİNÇ


- DÜNYA ile/ve/||/<> YOL

( Doğa. İLE/VE/||/<> İnsan/lık. )


- AKADEMİK YIL:
DÜNYADA ile JAPONYA'DA

( Eylül-Ekim aylarında başlar. İLE 01 Nisan'da başlar. )


- DÜNYADA, BİR KİŞİ/İNSAN OLMAK ile/ve/değil/||/<> BİR KİŞİ İÇİN DÜNYA OLMAK


- EN'LER:
DÜNYADA ve/||/<>/>/< EVRENDE

( İçerik için burayı tıklayınız... )


- DÜNYADA EŞEYSELLİK/SEKS ile/ve UZAYDA/BOŞLUKTA/YERÇEKİMSİZ ALANDA EŞEYSELLİK/SEKS


- YALAN:
DÜNYADA ve/||/<> SİYÂSETTE ve/||/<> TİCARETTE ve/||/<> FELSEFEDE ve/||/<> EDEBİYATTA ve/||/<> GAZETECİLİKTE ve/||/<> GENÇLİKTE

( Vefâ. VE/||/<> Vaad. VE/||/<> Reklam. VE/||/<> Safsata. VE/||/<> Mecaz. VE/||/<> Haber. VE/||/<> Aşk. )


- DÜN-YADA değil DÜNYADA


- DÜNYANIN:
AÇISI ile/ve/||/<> YALPALAMA AÇISI

( WORLD'S: ANGLE and/||/<> PRECESSION ANGLE )


- DÜNYANIN ÇEVRESİNİ DOLAŞAN İLK KİŞİ:
MACELLAN değil HENRY

( Ferdinand Macellan, dünyanın etrafındaki turunu tamamlayamadı. 1521'de, Filipinler'de henüz turun yarısındayken öldürüldü. [Macellan, 1511'de, Portekiz'den çıkıp Hint Okyanusu'nu geçerek önce Uzakdoğu'yu ziyaret etti. Henry'i, 1511'de, Malezya'daki bir köle pazarında buldu ve onu geldiği yoldan Lizbon'a götürdü. 1519'da çıkılan dünya turu girişimi de dahil olmak üzere bundan sonraki tüm yolculuklarında Henry, Macellan'ın yanında gitti. Bu yolculuk, öteki yönden, yani Atlas Okyanusu'nu ve Büyük Okyanus'u geçerek gerçekleşti. Bu yüzden, 1521'de Uzakdoğu'ya vardıklarında, Henry dünyanın etrafını tam olarak dolaşmış olan ilk kişi oldu. )


- DÜNYANIN DÖNÜŞ HIZI:
KENDİ ÇEVRESİNDE ile/ve/||/<>/> GÜNEŞİN ÇEVRESİNDE

( [saatte] 1670 km. İLE/VE/||/<>/> 107.627 km. hızla [yılda 2.6 milyon km.] )


- DÜNYANIN EĞİMİ

( 23.27° )


- DÜNYANIN EN BÜYÜK ÇİÇEĞİ:
RAFFLESIA ARNOLDII

( ... İLE/VE/<> )

( Dünyanın en büyük çiçeği olarak kabul edilen, "Rafflesia Arnoldii"nin çapı 91 cm., kalınlığı 1.9 cm., ağırlığı ise 7 kg. )

( Kökü, sapı ve yaprağı olmayan bu çiçek, bölgenin simgesi sayılıyor. )

( Sinekler, leş kokulu ve asalak bir çiçek olan bu çiçekten, kokusu ve görüntüsü yüzünden, çürümüş et sanıyor.[Bu çiçeğin tek tohumunu, ancak ayılar, yerinden alıp başka bir yere taşıyabilirmiş.] )


- DÜNYANIN EN KALIN KİTABI ile DÜNYANIN EN İNCE KİTABI

( TÜRK YEMEK KİTABI ile İNGİLİZ YEMEK KİTABI )


- DÜNYANIN EN SOĞUK YERİ:
OLMYAKON

( Orta Yakutistan'da bulunan Olmyakon'da ölçülen en düşük ısı, -71 °C'dir. )


- DÜNYANIN ORTALAMA ISISI

( 15 - 16 °C )


- UYDU:
DÜNYA'NIN ile SATÜRN'ÜN

( 1 ile 82 )


- DÜNYANIN YARIÇAPI

( 6371 km. )


- [ne yazık ki]
"DÜNYANIN DAR GELMESİ" ile/ve/değil/<> "KÖŞELERİN KAPILMASI/TUTULMASI OYUNU/ÇABASI/YANILSAMASI"


- DÜNYAYA GELMEK/GELDİK değil DÜNYADAN GELMEK/GELDİK


- DÜNYAYI "ALGILAMA/YORUMLAMADA":
"OLDUĞUMUZ GİBİ" ile/değil/yerine/>< OLDUĞU GİBİ


- DÜNYAYI DEĞİŞTİRMEK ile/değil/yerine DÜNYANI[İSTEKLERİNİ/ÇEVRENİ/KOŞULLARINI] DEĞİŞTİRMEK


- DÜNYAYI YERİNDEN OYNATMAK ile/ve/||/<>/< OTURDUĞUMUZ YERDEN KALKMAK


- DÜNYAYI/ÜLKEYİ/KİŞİLERİ KURTARMAK/KORUMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİNİ KURTARMAK VE KORUMAK


- HİKMET:
DÜNYEVÎ ile/ve/<> NEFSÂNÎ ile/ve/<> ŞEYTANÎ ile/ve/<> İLÂHÎ

( Toplumsal. İLE/VE/<> Psikolojik. İLE/VE/<> Siyasal. İLE/VE/<> Tanrısal[Teolojik], [Din, Mârifetullah]. )


- DÜNYEVÎ ... ile/ve/değil/||/<> DÜNYADA KAZANILACAK OLAN ...


- DUODENUM ile DUODENAL

( Onikiparmak bağırsağı. İLE Onikiparmak bağırsağı [ile ilgili]. )


- DUODENUM ile/ve JEJUNUM ile/ve ILEUM

( İnce bağırsakların ilk bölümü.[12 parmak bağırsağı.] İLE/VE İnce bağırsağın duodenum ile ileum arasındaki bölümü. İLE/VE İnce bağırsakların son bölümü.[Jujenum ile çekum arasında uzanır ve ince bağırsakların 3/5'ini oluşturur.] )


- DUOTERAPİ ile DURAPLASTİ ile DUŞ

( İkili sağaltım. İLE Dura onarımı. İLE [iç örgenleri/n] Yıka(n)ma/sı. )


- DÜPEDÜZ


- DÜPEDÜZ ile BASBAYAĞI


- DUPLİKASYON/DUPLICATION[İng.] değil/yerine/= İKİLEŞME


- dur. dolor.[Lat. < DURANTE DOLORE] değil/yerine/= AĞRI SIRASINDA, AĞRI VARKEN


- Dur ve KONUŞ!!!


- DÛR[Ar. < DÂR] ile DÛR[Fars.]

( Evler. | Bölgeler. İLE Uzak. [DÛR-BÎN: Uzağı gören. | Dürbün.] )


- DURABILITY[İng.] değil/yerine/= DAYANIKLILIK, SAĞLAMLIK


- DURABİLMEK ile/ve/||/<> UNUTABİLMEK ile/ve/||/<> SUSABİLMEK ile/ve/||/<> AFFEDEBİLMEK


- DURAÇ/TURAÇ ile DURAÇ

( Sülüngillerden, uzunluğu 34 cm. olan, soyu azalmış bir kuş türü. İLE Yontu, sütun gibi şeylerin üstüne konulduğu parça, ayaka, taban. )


- DURAĞAN SÜREÇ ile/ve/değil/yerine ETKİN SÜREÇ

( [not] STATIC PROCESS vs./and/but ACTIVE PROCESS
ACTIVE PROCESS instead of STATIC PROCESS )


- DURAĞAN TOPLUM ile/değil/yerine/>< DEVİNGEN TOPLUM


- DURAĞAN ile/ve/değil/yerine/||/>< DEVİNGEN


- DURAĞAN ile HANTAL


- DURAĞAN ile SABİT


- DURAĞANLIK/ATÂLET(OTURMA/YATMA) ile/değil/yerine/>< HAREKET

( Üşütür ve giydirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Isıtır ve soyundurur. )


- DURAĞANLIK ile/ve/değil/yerine/||/>< DEVİNİMSEL/LİK


- DURAĞAN/LIK ve YOK/LUK

( STABLE/STABILITY and NONEXISTENT/NONEXISTENCE )


- DURAĞANLIK/ATÂLET ile/değil/yerine/||/<> DURUŞ


- DURAĞAN/STATİK ile/>< DEVİNGEN/DİNAMİK

( Durağan nesnelerin dengesi ve Güçlerle ilgilenen fizik dalı. İLE/>< devimli nesnelerin Güç ve devimle ilgilenen fizik dalı. )


- DURAĞIN ORADA ile DURAKTA


- DURAK ile/ve/değil EŞİK


- DURAK ile/değil İSKELE


- DURAK ile PERON[Fr.]

( ... İLE Tren istasyonlarında, tren yolu boyunca uzanan, inilip binilen, yüksekçe döşeme. )


- Duraklamak için SUS!!!


- DURAKLAMAK ile/ve/değil DURAKSAMAK


- DURAN ADAM ve/||/<> OTURAN TOPLUM


- DURAN ile/ve/>/değil/yerine DÖNENDE, DURAN


- DURAN ile/ve/||/<> DURAĞAN


- DURAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< DÜŞÜNEN

( Susmak bilmez. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Hemen susar.
bkz. www.FaRkLaR.net/SUS )


- DURANDA, DÖNEN ile/ve/<> DÖNENDE, DURAN

( Doğa. İLE/VE/<> İnsan/kendi. )


- Durarak KONUŞ!!!


- DURATION vs. PROCESS


- DÛR-BÎN[Fars.] ile DÛR-NÜMÂ/Y[Fars.]

( Uzağı/ileriyi/geleceği gören. İLE Uzağı gösteren. )


- DÜRBÜN[Fars. < DÜR:Uzak. + BÎN: Gören(/gösteren).] değil/yerine/= BAKAÇ

( Uzaktaki nesnelerin görüntülerini büyütmeye ya da yaklaştırmaya yarayan, objektif ve oküler adlı iki mercekten oluşan optik araç. | Gözetleme deliği. )


- DÜRBÜN ile/değil BÜYÜTEÇ

( [not] BINOCULARS vs. MAGNIFYING GLASS )


- DÜRBÜN ile ÇİÇEK DÜRBÜNÜ(KALEYDESKOP)

( ... İLE Bir ucu buzlu camla kapatılan, metal ya da mukavvadan bir boru içine yerleştirilmiş aynaların aracılığıyla, boru içine konulmuş renkli küçük nesnelerin ve görüntülerin oluşturduğu çeşitli biçimleri gösteren araç. )


- DÜRBÜN ile PERİSKOP[Fr. < Yun. PERI: Dolay. SKOPEIN: Gözetlemek.]

( ... İLE Denizaltılarda, tanklarda, siperlerde kullanılan, gözlemcinin gözünü çevirmeksizin çevreyi araştırmasını sağlayan optik araç. )


- DÜRBÜN ile TELESKOP

( BINOCULARS vs. TELESCOPE )


- DÜRD

( TORTU )


- DÜRDÂNE değil/yerine/= İNCİ TANESİ


- DUR-DURAK (BİLMEMEK)


- DURDURMA ile/ve/||/<> BERTARAF ETME


- DURDURMA ile/ve/||/<> SINIRLANDIRMA


- DURDURMAK ve/||/<>/< DURMAK

( Yaşamımızdaki ve çevremizdeki tüm yakın ya da uzak sorunları, öncelikle sorunların ve sorunları yaratanların karşılarında durarak, yapmayarak, yaptırmayarak, "Hayır!" deme olanağımızla[ihtiyârımızla/muhtariyetimizle] durdurabiliriz. )


- DURDURMAK ile/ve/<> ENGELLEMEK


- DURDURMAK ile/ve/||/<> KURTULMAK


- DURDURMAK ile/ve/değil SABİTLEMEK


- DURDURMAK ile/ve YAVAŞLATMAK

( TO CEASE/STOP vs./and TO SLOW DOWN )


- DURDURUCU ile/ve YAPTIRICI

( STOPPER vs./and SANCTER )


- DURENDİŞ[Fars.]

( Uzağı görür, ileriyi düşünür, öngörülü. )


- DURGUN BAKIŞ ile/ve DARGIN BAKIŞ


- DURGUN/LUK ile/ve/değil/yerine DİNGİN/LİK


- DURGUN/LUK ile/ve/değil/||/<> DURAĞAN/LIK


- DURING vs. FOR


- DURING vs. IN


- DURING :/yerine SIRASINDA


- DURMA = DÜZGÜN DOĞRUSAL DEVİM/HAREKET

( Aralarında fark yoktur. )


- DURMAK ve/<> DURU BAKMAK


- DÜRMEK ile KATLAMAK


- DURR[Ar.] ile ŞERR[Ar.]


- DURR[Ar.] ile SÛ'[Ar.]


- DÜRR-Ü YEKTÂ

( YEGÂNE İNCİ )


- DÜRTEN ile/ve/||/<>/> DÜŞÜNDÜRTEN


- DÜRTME ile/ve/değil/||/<> SÜRTME


- DÜRTMEK ile GIDIKLAMAK


- DÜRTMEK ile İTMEK


- DÜRTMEK ile/değil/yerine UYARMAK


- DÜRTÜ = DRIVE, IMPULSE[İng.] = IMPULSION[Fr.] = TRIEB[Alm.] = IMPETUS[Lat.]


- DÜRTÜ ile/ve/||/<>/> GÜDÜ(MOTİVASYON)

( Fiziksel kaynaklı gereksinim. İLE/VE/<> Zihinsel/düşünsel kaynaklı gereksinim. [ve bunların harekete geçmesi/geçirilmesi] )

( DRIVE vs./and/||/<>/> MOTIVATION )


- DÜRTÜ ve/||/<> ÖRÜNTÜ KURMA DÜRTÜSÜ


- DÜRTÜ ile/ve/değil/||/<>/> UYARAN ile/ve/değil/||/<>/> UYARILMA


- DÜRTÜ ile/değil/ne yazık ki/||/<>/> ZORLAMA

( [not] DRIVE vs./||/<>/>/but ENFORCE )


- DÜRTÜLER ile/ve/||/<> KAYGI ile/ve/||/<> SAVUNMALAR


- DURU

( Kalktığı zaman. )


- DURUK DİN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEVİMSEL/DİRİMSEL DİN


- DÜRÜLÜ-BÜKÜLÜ


- DURUM

( CASE )


- DÜRÜM DÜRÜM (KATLAMAK)


- [DURUM > DUYGU > DÜŞÜNCE > DAVRANIŞ >= ... ]
ile
[DURUM > DÜŞÜNCE > DAVRANIŞ > DUYGU >= ... ]
ile
[DUYGU > DURUM > DAVRANIŞ >= ... ]
ile
[DÜŞÜNCE > DAVRANIŞ > DURUM > DUYGU >= ... ]

( Sorun. İLE Çözüm. İLE Âşık. Düşünme[sonradan]. İLE Biliminsanı. )


- DURUM - KARŞILAŞMA ile/ve/||/<>/> DURUŞ - KARŞILAMA


- Durum ne kadarını gerektiriyorsa onu KONUŞ!!!


- DURUM ile/ve/<> ARADURUM


- DURUM ile BADİRE

( ... İLE Birdenbire ortaya çıkan tehlikeli durum. )


- DURUM ile/ve/<> DURUŞ


- DURUM ile/ve/değil GEREKSİNİM

( [not] STATE/SITUATION vs./and/but NEED )


- DURUM ile/ve GÖRÜNTÜ

( STATE/SITUATION vs./and SPECTRE/PHANTOM/PHENOMENON )


- DURUM ile/ve/<> KONUM

( STATE/SITUATION vs./and/<> POSITION )


- DURUM ile/ve/<> OLGU

( STATE/SITUATION vs./and/<> FACT )


- DURUM ile/ve/değil/<> ÖTESİ


- DÜRÜM ile/değil SIKMA


- DURUM ile/ve/> SONUÇ

( Neden-sonuç, sadece zihindedir. )

( Kişi, tüm etmenleri bilmeden, hemen sonuçlar çıkarmamalıdır. )

( Durum beter, durun yeter! )

( STATE/SITUATION vs./and/> CONSEQUENCE/RESULT
Causality is in the mind.
One must not draw conclusions without understanding all the factors. )


- DURUM ile/ve/<> SÜREÇ

( Durumun doğasını değerlendirmeden zorla sürdürmeye çalışmak sorunlara yol açmıştır. )

( Durumunun doğasını ve ruhunun derinliklerini araştırmaktan daha yaşamsal bir şey yoktur. )

( STATE/SITUATION vs./and/<> PROCESS )


- DURUM ile/ve/||/<> SÜREDURUM/EYLEMSİZLİK


- DURUM = VAZİYET = SITUATION[İng., Fr., Alm.] = SITUS[Lat.] = SITUACION[İsp.]


- DURUMDAN/HALDEN ANLAMAK ve/||/<> GÖNÜL KIRMAMAK


- DURUM/HAL ve/<>/|| GENİŞ/GELECEK ZAMAN


- DURUM/LAR ile/ve/||/<>/> KOŞUL/LAR ile/ve/||/<>/> KARAR/LAR


- DURUMLAR'I(HALLER'İ)


- ["DURUMU"] KABUL ETME(ME)K ile KABULLENME(ME)K

( TEK ELİNİ KALDIRMAK ile İKİ ELİNİ BİRDEN KALDIRMAK )


- Durumu KONUŞ!!!


- DURUMUNDA OLMAK ile/ve KONUMUNDA OLMAK

( BEING IN THE STATE OF vs. HAD TO IN THE STATE OF )


- DURUMUNDA OLMAK ile ZORUNLULUK

( BEING IN THE STATE OF vs. OBLIGATION )


- DURUMU/OLAYI BÜYÜLTMEYE:
"YAKIN" ile/ve/değil/<> "AÇIK"

( Cahil ve/ya da ahmak kişiler[zihin(li)ler]dir. )


- DURUM/VAZ:
TAHKİKÎ ile/ve/||/<>/> TEVİLÎ


- DURUP DURURKEN (AĞLAMAK, GÜLMEK VS.)


- DURUŞ SAHİBİ OLMALI!!


- DURUŞ ile/ve/||/<> BAKIŞ


- DURUŞ ile/ve/||/<>/>/< OTURUŞ


- DURUŞ ve/<> SAYGI ve/<> SEVGİ

( Kıyam. VE/<> Rükû. VE/<> Secde. )


- DURUŞ ile/ve TUTUM

( Sen doğru dur, kötüler ecelini bulur! )

( POSTURE/POSITION vs./and ATTITUDE )


- DURUŞMA ile/ve/||/<> TENSİB DURUŞMASI/İSTİNÂBE

( ... İLE/VE/||/<> Davanın görülmekte olduğu mahkemeye gönderilmek için başka bir yerde bulunan bir tanığın, oradaki mahkemece ifadesinin alınması. )


- DOĞRU/DÜRÜST[Fars.] OLMAK =/||/<> "MANZARA KAPATAN AĞAÇ OLMAK"

( Ne yazık ki, bazı "kişiler" için dürüst kişilerin (istenilmeme) durumu. )


- DÜRÜST OLMAK/OLMAM "GEREKİRSE" değil DÜRÜST OLMAK/OLMAM GEREKİR Kİ


- DÜRÜST[Fars.] değil/yerine/= DOĞRU


- DÜRÜŞT[Fars.] ile/değil/yerine/>< DÜRÜST[Fars.]

( Sert; gücendirici, kırıcı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sözünde ve davranışlarında, doğruluktan ayrılmayan, doğru, onurlu. | Doğru, yanlışsız. )


- DÜRÜSTLÜK:
"ÇOK ARKADAŞ" değil/yerine İYİ DOST (KAZANDIRIR)


- DOĞRU/LUK/DÜRÜST/LÜK[Fars.] ile/ve AÇIK/LIK

( TO BE HONEST vs./and OPEN/NESS, CLARITY )


- DÜRÜST/LÜK >< BİLGİSİZ/LİK(CEHÂLET)


- DOĞRULUK/DÜRÜSTLÜK[Fars.] =/> RAHATLIK


- DOĞRULUK/DÜRÜSTLÜK[Fars.] ile/ve/<> SAYGI

( Dürüst olmayan cezalandırılır. İLE/VE Saygı göstermeyene toplumda yer verilmez. )

( Teşekkür ve özür dilemeyi bilmek/uygulamak ile. )

( TO BE HONEST vs./and RESPECT )


- DÜRÜSTLÜKTE:
KOLAY İNCİNME ile/ve/||/<> KOLAY İNCİTME


- DURYAN MEYVESİ:
TATLI ile/değil KOKULU

( "Cennet" gibi. İLE/DEĞİL "Cehennem" gibi. )


- DÜRZÜ değil/>< DÜRZİ

( Ağır bir hakaret ve küfür sözü olarak kullanılır. DEĞİL/>< Suriye'nin, Havran bölgesinde yaşayan ve kendilerine özgü mezhepleri olan bir müslüman topluluğu. )


- DUŞ ALMAK değil/yerine YIKANMAK


- DÜŞ KURMA ve/||/<>/> UYANIŞ YAŞAMA

( Dışa bakınca. VE/||/<>/> İçe bakarak. )


- DÜŞ/ÜNÜ KURMAK ve/||/<>/> HAREKETE GEÇMEK


- DÜŞ ile/||/<> GÜNDÜZ DÜŞLERİ


- DÜŞ/RÜYÂ ile DÜŞ/HAYAL

( Rüya görmekte olduğunuzu gerçekten anlamadınız. Tutsaklığın özü de budur - gerçek ile gerçek olmayanı birbirine karıştırmak. )

( Rüya gördüğünüzü anladığınız anda, uyanacaksınız. Fakat anlamazsınız çünkü rüyanın devam etmesini istersiniz. )

( Sorununuz rüya değil, rüyanın bir kısmından hoşlanıp bir kısmından hoşlanmamaktır. )

( Bir gün gelecek, rüyanın sona ermesini tüm aklınız ve gönlünüzle özleyeceksiniz ve bunun bedeli her ne olursa ödemeye istekli olacaksınız. )

( Rüya, gündüz yaşadığının gece hapşırmasıdır. )

( Bir kişi, yılda 1.500 kadar rüya görür. )

( )

( It is because you have not really understood that you are dreaming. This is the essence of bondage - the mixing of the real vs. unreal.
Once you have seen that you are dreaming, you shall wake up. But you do not see, because you want the dream to continue.
Your problem is that you like one part of your dream and not another.
A day will come when you will long for the ending of the dream, vs. all your heart and mind, and be willing to pay any price. )

( DREAM vs. TO IMAGINE )


- DÜŞ ile/ve/||/<>/> OYUN


- DUŞAMBE

( Pazartesi. )


- DÜŞE-KALKA/ÜFTÂN Ü HİZÂN[Fars.] (BÜYÜMEK)

( ÜFTÂN Ü HÎZÂN )


- DÜŞES ile DÜŞEŞ[Fars. DÜ: İki. + ŞEŞ: Altı.]

( Büyük ve önemli bir toprak parçasını yöneten yüksek rütbeli soylu. | Bazı devletlerde prensten sonra gelen en yüksek soyluluk gösteren san. İLE Zarla oynanan oyunlarda, atılan zarlardan her ikisinin de altı benekli olan yüzlerinin üste gelmesi. | Umulmayan iyi bir rastlama. )


- DÜŞKÜNLÜK ile/ve/değil/yerine ÖNCELİK (VERMEK/VERİLEN)

( [not] FONDNESS/ADDICTION vs./and/but PRIORITY
PRIORITY instead of FONDNESS/ADDICTION )


- DÜŞKÜNLÜK ile/ve/değil/yerine SEVGİ

( Sevgi, tutkunluk ve düşkünlük göstermez, düşkünlük ise sevgi değildir. )


- DÜŞLEM = HAYAL = FANTASY[İng.] = FANTAISIE[Fr.] = EINBILDUNG, PHANTASIE[Alm.] = PHANTASIA[Lat., Yun.] = FANTASÍA[İsp.]


- DÜŞLEMELİ/HAYAL ETMELİ!


- DÜŞMAN ve DELİ ile/değil/yerine/||/>< DOST ve ÂŞIK

( İşine geleni söyler. VE Ağzına geleni söyler. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gerçekleri söyler. VE Gönlünden geçeni söyler. )


- DÜŞMAN OLMAK değil/yerine/>< BİRBİRİNE HAYRAN OLMAK


- DÜŞMAN OLMAK ile/ve "GICIK" OLMAK


- DÜŞMAN(") ile/ve/değil KARŞI GÜÇ


- DÜŞMAN(") ile/değil/yerine RAKİP


- DÜŞMANA:
| "ZARAR VERMEK ve/ya da ÖÇ ALMAK" |
ile/değil/yerine/><
BAĞIŞLAMAK

( | Düşmanından daha alçağa düşürür. VE/YA DA Düşmanınla aynı seviyeye düşürür. | İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yüceltir. )


- DÜŞMANCA ile/ve/değil/||/<>/< SAYGISIZCA


- DÜŞMANDAN KORUNMAK ile/ve/değil/||/<> "DOST"TAN KORUNMAK

( Kendin korunabilirsin. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Bir şeylerin ve/ya da birilerinin de koruması gerekir. )

( Dostlarım! Dünyada, dost yoktur! )

( Kusursuz dost isteyen, dostsuz kalır. )

( Ayıpsız yâr isteyen, yârsız kalır. )


- Düşmanın olsa bile DİNLE!!!


- Düşmanınla KONUŞ!!!


- DÜŞMANLIK değil/yerine/>< BİREŞİM/TEVHİD


- DÜŞMAN/LIK ile/değil/yerine/>< DOST/LUK

( Dostluğunun bedelini ödemekten kaçınanın, "düşmanlığı"nı önemsemeyebilirsin. Fakat düşmanlığının bedelini ödemeye hazır olanın, "dostluğu"nu ciddiye al! )

( Düşmanın en büyük hilesi, "dostluğudur". )

( Dedikodu/nu eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Uyarır/ikaz eder. )

( )

( [ölümü] Unutturan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anımsatan. )

( "Ne yapmamız gerektiğini" gösterir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ne yapabileceğimizi gösterir. )

( Her canımızı sıkanla. VE Her elimizi sıkanla. [Olmayalım!] )

( Her başımızı ağrıtanı düşman bilmeyelim/saymayalım. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Her başımızı okşayanı dost bilmeyelim/saymayalım. )

( Düşmana sus. İLE/VE/>< Dost ile konuş. )

( ADÂVET ile/değil/yerine/>< SÂDIK[< SIDK] )


- DÜŞMAN/LIK ile/değil/yerine FARKLI/LIK


- [ne yazık ki]
DÜŞMAN/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<> KARŞIT/LIK


- DÜŞMAN/LIK ve KİN


- DÜŞMAN/LIK ve/||/<> YAKIN/LIK

( "Hiçbir şey, çetin düşmanlar kadar birbirine yakın değildir." )


- DÜŞME KAYGISI ile/ve/||/<> YÜKSEK SES KAYGISI

( İnsanın, doğduğunda,sahip olduğu, sadece iki korku. [Öteki tüm korku ve kaygıları sonradan öğrenir.] )


- DÜŞMEK ile İNMEK


- DÜŞMEK ile KAPAKLANMAK


- DÜŞMEMEK değil/yerine KALKABİLMEK

( Hiç. DEĞİL/YERİNE Her düştüğünde. )


- DÜŞMƏK[Azr.] = İNMEK[Tr.]


- DUST vs. SMOKE


- DUST :/yerine TOZ


- DUŞTA/YIKANMADA SICAK/SOĞUK SU AYAKLARDAN YUKARI DOĞRU ISLATMAYA BAŞLAYARAK DÖK(ÜN)MEK


- DÜSTÛR[Ar.] değil/yerine/= KURAL/ÖKKURAL

( KANUN, KAİDE, KURAL )


- DUŞU:
YEMEKTEN SONRA, DOLU MİDEYLE YAPMAK değil/yerine YEMEKTEN ÖNCE, BOŞ MİDEYLE YAPMAK


- DUŞU:
YEMEKTEN/KAHVALTIDAN SONRA, DOLU MİDEYLE YAPMAK değil/>< YEMEKTEN/KAHVALTIDAN ÖNCE, BOŞ MİDEYLE YAPMAK


- DÜŞÜK ENERJİLİ FOTONLAR ile/ve YÜKSEK ENERJİLİ FOTONLAR

( X-Ray ışınları gibi. İLE/VE Gama ışınları gibi. )


- ÖZSAYGI:
DÜŞÜK ile/değil/yerine YÜKSEK

( Süreğen kararsızlık ve mükemmelliyetçilik aranır/yaşanır. İLE/DEĞİL/YERİNE Eylemlerinin sorumluluğu kabul edilir. )

( Savunucu olma ve başkalarının düşüncelerine karşı duyarlılık görülür. İLE/DEĞİL/YERİNE Karar verirken, mantığı ile temellendirme görülür. )

( Hata yapmaktan korkma görülür. İLE/DEĞİL/YERİNE Başarı için kararlılığa sahip olma görülür. )

( Başkaları ile kıyaslama yapılır. İLE/DEĞİL/YERİNE Değişime açık olunur. )

( Kişinin, kendi hakkında aşırı eleştirellik görülür. İLE/DEĞİL/YERİNE Fizyolojik, zihinsel ve duygusal durumuna göre yaklaşılır. )

( Başkaları tarafından onaylanmaya aşırı istek görülür. İLE/DEĞİL/YERİNE Sağlıklı ilişki kurmaya özen gösterilir. )


- Düşük sesle KONUŞ!!!


- DÜŞÜK YOĞUNLUK ile YÜKSEK YOĞUNLUK

( Düşük kütle/oylum oranı. İLE Yüksek kütle/oylum oranı. )


- DÜŞÜK ile HAFİF/YEĞNİ


- DÜŞÜK ile YETERSİZ

( "LOW" vs. INSUFFICIENT )


- DUŞUMU ALDIM, (...) değil/yerine YIKANDIM / DUŞ ALDIM

( "Ben" ve/ya da "Benim" tanımları/sözcükleri, öteki kişilerden ayırma durumunda kullanılır. "Duşum" diye bir şey olmaz. Yıkanmak ya da "duş almak" diye tanımlayabiliriz. )


- Düşün ve DİNLE!!!


- Düşün ve KONUŞ!!!


- Düşün ve SUS!!!


- DÜŞÜN! ve/||/<>/> OKU!

( Konuşmadan önce. VE/||/<>/> Düşünmeden önce. )


- DÜŞÜNCE

( 10¯³¹ jul )


- DÜŞÜNCE DÖNEMLERİNDE:
"BÜYÜSEL" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> (")DİNSEL(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BİLİMSEL

( Onbinlerce yıldır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Sekizbin yıldır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Birkaç yüzyıldır. )


- DÜŞÜNCE/DÜŞÜNME ve/<> İMGELEM YETİSİ

( IDEA/TO THINK and/<> THE FACULTY OF IMAGINATION )


- DÜŞÜNCE, DÜŞÜNMEK yerine ZAMANINDA DÜŞÜNMEK

( Düşünce, düşünce başlar. [yere/aşağı düşünce!][düşen, düşünce/düştükten sonra anlar/bilir!] )

( "Melek Şehri" filmini de izlemenizi salık veririz. )


- DÜŞÜNCE:
ETKİNLİĞİ ile/ve/||/<> OLAYI ile/ve/||/<> NESNESİ

( THOUGHT ACTION vs./and/||/<> THOUGHT EVENT vs./and/||/<> THOUGHT OBJECT )


- DÜŞÜNCE:
GİZEMLİ değil GİZLİ


- DÜŞÜNCE [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- DÜŞÜNCE/İLKE:
KURUCU ile/ve/||/<>/> DÜZENLEYİCİ


- DÜŞÜNCE/İNANÇ/İDEAL ile/ve/<> KİŞİ

( Bazen ancak bir düşünce/inanç/ideal için herkesten vazgeçebilirsin, bazen de ancak bir kişi için tüm düşünce/inanç/ideallerinden! )


- DÜŞÜNCE [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- DÜŞÜNCE ve/||/<>/< MANTIK
ve/||/<>
EYLEM ve/||/<>/< EDEB

( Düşüncenin edebi, mantıktır. VE/||/<> Eylemin mantığı, edebdir. )


- DÜŞÜNCE/FİKİR ile/ve/<>/< BİLGİ/VERİ

( Amaca yönelik. İLE/VE/||/<>/< Nedene yönelik. )

( Entellektüel akıl. Amaçlı, evrensel düşünme. İLE/VE/||/<>/< Rasyonel akıl. )

( Gelecekte tutar, geleceğe yöneliktir. İLE/VE/||/<>/< Geçmişte tutar. )

( Bilgi/veri sahibi olmadan, düşünce/fikir sahibi olunmaz/olunmamalı! )

( Gelecek. İLE/VE/||/<>/< Şimdi. )

( IDEA/THOUGHT vs./and/||/<>/< KNOWLEDGE/DATA )


- DÜŞÜNCE ve/||/<> BİLGİ ve/||/<> BELLEK


- DÜŞÜNCE ile/ve/değil/||/<>/< ÇAĞRIŞIM


- DÜŞÜNCE ve/=/||/<>/< DEVİMİN/HAREKETİN DUYUMU/DUYUMSANMASI


- DÜŞÜNCE ile/ve/||/<>/>/< DİKKAT

( Düşünceler dedikleriniz, zihnin yüzeyindeki dalgacıklardır ancak. )

( Yaşamınızdaki en önemli şeye -kendinize-, bölünmez dikkatinizi verin. )

( Zorlamasız, kendi benliği ile kısıtlanmamış bir dikkat ve ilgi gerekir. )

( Olgun kişi, dikkatini içine yönelterek, meziyetlerini geliştirir. )

( Dikkat, Şimdi'ye geri getirir. )

( Dikkat, özgürleştirir. )

( Dikkatsizlik, tutsaklaştırır. )

( Dikkatsizlik, köreltir; dikkat, berraklaştırır. )

( Öteye ulaşmak için uyanık bir sükûnete ve sessiz dikkate gereksinimimiz vardır. )

( Dikkatsizliğiniz yüzünden kendi çevrenizde inşâ etmiş olduğunuz hapishaneyi inceleyin. )

( Başparmağınız işaret parmağınıza dokunuyor. İkisi de dokunuyor ve dokunuluyor. Dikkatinizi başparmağınızda topladığınız zaman başparmak hissedendir ve işaret parmağı da nesne. Dikkat odağını değiştirin, ilişki de tersine döner. )

( Attention liberates. )

( Inattention obscures, attention clarifies. )

( It needs effortless, un-self-conscious attention.
To go beyond, you need alert immobility, quiet attention.
Attention brings you back to the present.
Study the prison you have built around yourself by inadvertence.
Your thumb touches your forefinger. Both touch and are touched. When your attention; is on the thumb, the thumb is the feeler and the forefinger - the self. Shift the focus of attention and the relationship is reversed. )

( THOUGHT vs./and/||/<>/>/< ATTENTION )


- DÜŞÜNCE ile/ve/=/||/<>/> DÜŞÜNCENİN DÜŞÜNCESİ


- DÜŞÜNCE ile/ve/<> DUYGU


- DÜŞÜNCE ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> DAVRANIŞ/TUTUM ile/ve/||/<> DENEYİM ile/ve/||/<> DEĞER ile/ve/||/<> DİL

( Akıl[doğru bağ/lar] ve ilim ile yapılandırılır. İLE/VE/||/<> Çeşitli fizyolojik ve psikolojik isteklerle ve eğlencelerle doyurulur. İLE/VE/||/<> Çalışarak, iş yaparak, kazanarak ve kazandırarak dengelenir. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )

( Düşünceler, duygulardan önce gelir. )

( %80 İLE/VE/||/<> %20 İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )

( Duygu yok fakat [çeşitli oranlarda/yoğunluklarda] etkisi olabilir. İLE/VE/||/<> Düşünce var. İLE/VE/||/<> Düşünce ve duygu var. İLE/VE/||/<> Öncenin, kendimizin ve başkalarının düşünceleri var. İLE/VE/||/<> Tümü var. )

( Saniyelerde. İLE/VE/||/<> Milisaniyelerde. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )

( Zihnimizin konuşma dili. İLE/VE/||/<> Gövdemizin konuşma dili. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )


- DÜŞÜNCE ile/ve DÜZEN

( IDEA vs./and ORDER )


- DÜŞUNCE ile EDİM


- DÜŞÜNCE ile/değil/yerine FARKLARI BİRLİĞE GETİREN DÜŞÜNCE

( En ufak bir fark gördüğün müddetçe sen gerçeğe yabancısın demektir. )

( Kederin nedeni, farklar ve ayrımlar değildir. )

( [not] THOUGHT vs./but THE THOUGHT BRINGS THE DIFFERENCES IN UNITY
THE THOUGHT BRINGS THE DIFFERENCES IN UNITY instead of THOUGHT
As long as you see the least difference, you are a stranger to reality.
Differences and distinctions are not the causes of sorrow. )


- DÜŞÜNCE ile FARKLILIKLARI BİRLİĞE GETİREN DÜŞÜNCE


- DÜŞÜNCE ile/ve/<> FELSEFE

( ... İLE/VE/<> Düşüncenin hesabını verebilmek. )

( IDEA vs./and/<> PHILOSOPHY )


- DÜŞÜNCE = FİKİR, MİSAL = IDEA[İng.] = IDÉE[Fr.] = IDEE[Alm.] = IDEA < IDEIN[Yun.]


- DÜŞÜNCE = FİKİR = THOUGHT[İng.] = PENSÉE[Fr.] = GEDANKE[Alm.] = PENSAMIENTO[İsp.]


- DÜŞÜNCE ile/ve/değil/yerine HESABINI VEREBİLECEĞİN DÜŞÜNCE

( Her düşündüğünü seslendirmemeli/söylememelisin! )


- DÜŞÜNCE ile/ve/> İNANÇ

( İnandığınızı yapın ve yaptığınıza inanın. Başka her şey enerji ve zaman savurganlığıdır. )

( İNANÇ: Değişimi engelleme. )

( THOUGHT vs./and/> BELIEF/FAITH )

( ... ile/ve/> SRADDHA )


- DÜŞÜNCE ile/ve/+/<>/> İNANÇ ile/ve/+/<>/> İMAN

( Bilgi ve/+ yorum. [D] İLE/VE/+/<>/> Düşüncenin karesi. [D²] İLE/VE/+/<>/> Düşüncenin küpü. [D³] )

( [Kanıt gereksinimi] Vardır. İLE/VE/+/<>/> Daha çoktur. İLE/VE/+/<>/> Hem vardır, hem yoktur; ne vardır, ne de yoktur. )


- DÜŞÜNCE ve/||/<> IŞIK ve/||/<> KİŞİ ve/||/<> İLİŞKİ

( Her zaman, zemin ve koşulda, her yöne ilerleyebilirler. )


- DÜŞÜNCE ile/ve/||/<>/> İZLENİM

( David Hume )


- DÜŞÜNCE ile/ve/değil/yerine KENDİNİ OLUŞTURAN DÜŞÜNCE


- DÜŞÜNCE ve/||/<>/> KİP


- DÜŞÜNCE ile MİSAFİR-İ GAYBÎ

( ZAMAN ZAMAN İNSANIN AKLINA GELEN KÖTÜ DÜŞÜNCELER [GELİP GEÇİCİDİR!] )


- DÜŞÜNCE ile/ve TANRI

( IDEA vs./and THE GOD )


- DÜŞÜNCE ile TEKLİF

( IDEA, THOUGHT vs. PROPOSAL )


- DÜŞÜNCE ile/değil/yerine TÜREYEBİLİR/TÜRETİLEBİLİR DÜŞÜNCE

( İyi düşünceler, hormonların dengeli salgılanmasını sağlar. )

( Yüksek düşünceler, örnek kullanılmadan, hoşnut edici bir biçimde anlatılamaz. )

( Kötü düşünce, döner-dolaşır, ne yapar-eder size ulaşır! )

( Hakkımdaki yüksek düşünceniz, sadece sizin bir düşüncenizdir. [Onu herhangi bir anda değiştirebilirsiniz. Görüş ve kanılara nasıl/neden o kadar önem yüklenebilir?] )

( Your high opinion of me is your opinion only. [Any moment you may change it. How/why attach importance to opinions?] )


- DÜŞÜNCE ile/ve TUTKU

( IDEA vs./and PASSION )


- DÜŞÜNCE ile/ve/||/<> VARLIK

( ... İLE/VE/||/<> En temel düşünce. )


- DÜŞÜNCE ile/ve VARSAYIM

( IDEA vs./and HYPOTHESIS )


- İNCELİK:
DÜŞÜNCEDE ile/ve/||/<> DUYGUDA ile/ve/||/<> DİLDE

( Derinlik yansıtır. İLE/VE/||/<> Sevgi oluşturur. İLE/VE/||/<> Güven yansıtır. )


- DÜŞÜNCEDE ile/ve/||/<>/>/< EĞİTİMDE ile/ve/||/<>/>/< BİLİMDE

( Özgürlüğü. İLE/VE||/<>/>/< Çağdaşlığı. İLE/VE||/<>/>/< Evrenselliği. [yeğleyelim!] )


- DÜŞÜNCEDEN DAHA ZARARLI OLAN:
"USTA SALDIRICI" ile/ve/değil/||/<> ACEMİ SAVUNUCU


- DÜŞÜNCE/DUYGU/DAVRANIŞ'LARDA:
KOŞMAK/EMEKLEMEK değil/yerine YÜRÜMEK


- DÜŞÜNCELERİ ÖĞRENMEK ile/ve/değil/yerine DÜŞÜNMEYİ ÖĞRENMEK/BECERMEK

( [not] TO LEARN IDEAS vs./and/but TO LEARN/MANAGE TO THINK
TO LEARN/MANAGE TO THINK instead of TO LEARN IDEAS )


- DÜŞÜNCELERİN, ...:
DENETLENEMEYECEĞİ KUŞKUSU/ZANNI ile/ve/||/<>/> ZARAR VEREBİLECEĞİ KUŞKUSU/ZANNI


- DÜŞÜNCELERİN/HAYALLERİN:
"KAÇMAK" ile/değil/yerine PEŞİNDEN KOŞMAMAK


- Düşüncelerini DİNLE!!!


- Düşüncelerini dizginlemek için DİNLE!!!


- Düşüncelerini dizginlemek için SUS!!!


- ... DÜŞÜNCELİ DÜŞÜNÜRLER değil ... KABULLÜ DÜŞÜNÜRLER


- DÜŞÜNCEME" değil DÜŞÜNMEK


- DÜŞÜNCEMİZİ DEĞİŞTİREBİLMEK:
"ZAAFİYET" değil MEZİYET


- DÜŞÜNCENİN, GELİŞİGÜZEL "KULLANILIŞI" ile/değil/yerine/>/>< FELSEFE


- DÜŞÜNCENİN KENDİ ile/ve/<> DÜŞÜNCENİN İÇERİĞİ

( THE IDEA vs./and/<> THE CONTENT OF THE IDEA )


- DÜŞÜNCESİZLİK ile DÜŞÜNEMEMEK/DÜŞÜNEMEMİŞ OLMAK

( THOUGHTLESSNESS vs. NOT ABLE TO THINK )


- DÜŞÜNCEYİ/DÜŞLERİ, DOĞAYA YANSITMAK değil/yerine DOĞAYI, ZİHİNDE İNŞÂ ETMEK


- DÜŞÜNCEYİ:
SÖZDE/YAZIDA BIRAKMAK ile/değil/yerine UYGULAMAYA SOKMAK

( Bir düşüncene(/düşünceye/ilkeye/mirasa), ancak, sen sahip çıkarsan (uygular ve devam ettirirsen), bir anlam/değer kazanır/sın ve/ya da kazandırır/sın. )


- DÜŞÜNCEYLE BAKMAK ile DÜŞÜNCE OLMADAN BAKMAK

( TO LOOK IN THINKING vs. TO LOOK WITHOUT THINKING )


- DÜŞÜNDÜĞÜNÜ, VAROLANA GİYDİRMEK ile/değil/yerine VAROLANI DÜŞÜNMEK


- DÜŞÜNDÜREN(/"ÜZEN/KIRAN"):
DÜŞMANIN ...
SALDIRILARI ile/ve/değil/||/<>/< AKIL VE ZEKÂ DIŞI "SÖZ VE DAVRANIŞLARI"


- ... DÜŞÜNDÜRTÜR ile/ve/||/<>/> DÜŞÜN DÜRTER


- Düşünemediğin zaman SUS!!!


- [ne yazık ki]
DÜŞÜNEMEMEK ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> ADLANDIRAMAMAK/ANLAMLANDIRAMAMAK


- DÜŞÜNEMEMEK ile/ve/<> AYIRD EDEMEMEK

( Düşünemeyen ayırd etmeyi de ayrıntıları da göremez. [ayıramayınca/düşünemeyince de bedelini ağır ödeyebilir!] )


- DÜŞÜNEMEMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< DÜŞÜNMEMEK


- DÜŞÜN(E)MEMEK değil/ne yazık ki/< "DÜŞÜNMEYİ İSTEMEMEK"


- DÜŞÜNEN/ZİHİNSEL TÖZ(RES COGITANS) ile/ve UZAMLI/NESNE TÖZ(RES EXTENSA)


- DÜŞÜNEN ile/ve/<> DÜŞÜNCELİ


- DÜŞÜNENDEN ÜSTÜN OLMAYA ÇALIŞMAK değil DÜŞÜNCENİN ÜSTESİNDEN GELEBİLMEK

( [ne yazık ki] Düşüncenin üstesinden gelemeyen ya da söylenilen söze yanıt veremeyecek olan, düşünenin, söz söyleyenin "üstesinden gelmeye çalışır". )


- Düşünerek KONUŞ!!!


- DÜŞÜNME (TAFAKKUR)


- DÜŞÜNME (")YOĞUNLUĞU(") ile/değil/>< VERİ PAYLAŞIMI


- DÜŞÜNME ile/ve AYIK DÜŞÜNME

( TO THINK vs./and SOBER THINKING )


- DÜŞÜNME ve/||/<>/= AYIRMA


- DÜŞÜNME ile/ve BÖLÜMLEME

( TO THINK vs./and CLASSIFICATION )


- DÜŞÜNME ile/ve/<> DENETLEME


- DÜŞÜNME ile/ve/<> DİL

( Düşünme, sözcüklerle gerçekleşmez. İLE/VE/<> Düşünme, sözcükleri kullanır! )

( Beyin-el ilişkisi ve zihin-dil ilişkisi sürekli akılda tutulmalı! )

( Bir şey ki, söylemesen de olur! SÖYLEME! )

( Düşünme/düşünce, dil kullanımıdır. )

( Kişi, dilinin ardında gizlidir. )

( İNTÂK[< NUTK]: Dile getirme, söyletme. | Akledilen şeyleri idrak etmek. )

( Türk dilinin kökenlerini araştırmanın birinci koşulu, sağlıklı bir dil felsefesi bilgisi edinmek, bu felsefenin ışığında yürümeyi bilmek, araştırılan sorunlara, bu felsefenin yöntemiyle yaklaşmaktır.

Bir topluluğun dilinde, o topluluğun yaşama anlayışını, yaşama biçimini, olaylara, doğaya bakışını yansıtmayan sözcüklerin hepsi yabancı kökenlidir.

Kavramlarını üretirken somuttan soyuta yönelmeyi başaramayan bir toplumun dilinde soyut var olanları içeren sözcüklerin bulunması bir olasılıktan öteye geçemez.

Bir toplumun düşünce ortamında bulunmayan şeyin, kavramı da yoktur.

Kavramlar, düşünsel içeriklerin taşıyıcısıdır.

Dilcinin, bilge olması kaçınılmazdır.

Dilin gerçeğini, ancak bilge dilci kavrayabilir.

Bir aydın, başka dillerden aldığı sözcüklerle düşünemez, üretemez, ancak aktarır, bellekten belleğe gönderir.

Doğal yapısı ağacın yetişmesine elverişli olmayan bir ülkede, orman ürünleriyle ilgili kavramlar üretilebilir mi? Kişi, bilmediği bir nesneye, bildiği bir adı verebilir mi?

Düşünsel alanda yeri olmayan bir kavram içeriğinin sözcüğe girmesi söz konusu değildir.

Soyut var olanlar üretemeyen bir topluluğun dilinde, soyutu yansıtan kavramın yeri yoktur.

Anlamsal içerik, o sözcüğü konuşan topluluğun düşünsel çevresiyle bağlantılıdır.

Bir dille konuşup yazmak, o dili bilmek değildir, önemli[öncelikli] olan, o dille düşünmek, üretmek, düşünsel bir alan oluşturmaktır.

Dilin yüzeysel özelliklerine bakarak kökenine inmeye çalışmak, yanıltıcıdır, saptırıcıdır. Kökte bulunmayan anlamı sözcükte aramak da dil bilincinden yoksunluk demektir.

Dilin ayakta durmasını, yaşamasını, yayılmasını sağlayan, yazıdır.

Dil, insan/kişi ile insan/kişi, dille vardır.

Dili yaşatan, geçmişten geleceğe taşıyan yazıdır. )

( TO THINK vs./and/<> LANGUAGE )


- DÜŞÜNME ile/ve/değil DOĞRU DÜŞÜNME

( Aklın bilinmeyenden bilinene doğru yaptığı hareket. İLE/VE/DEĞİL Aklın bilinenden bilinmeyene doğru yaptığı hareket. )

( Aklın bilinenle bilinmeyen arasındaki hareketi. İLE/VE/DEĞİL ... )

( Düşündüğün şeye bürünürsün/bulaşırsın. )


- DÜŞÜNME ile/ve/||/<>/> DÜŞÜNCE

( Yaşam. İLE/VE/||/<>/> Yaşam(/a/k). )

( Düşünce damlacıklarıyla doldurulan havuzda yüzmek. İLE/VE/||/<>/> Kişinin[düşünenin/düşünmesi gerekenin], suyun üstünde (yaşamda) kalmasını sağlayan kaldırma gücünü sağlayan yasa/zorunluluk/gereklilik. )

( Bilinenleri, bilinmeyenlere götürebilecek biçimde düzenlemek. )

( Sonsuz olanaklılıklar. )

( Her şey düşünce ile başlar. )

( Düşün-ce: Yukarıdan düşünce/inince sende ortaya çıkan. )

( Bir yerini/dizini incitmeyen düşünmeye başlamaz kolay kolay. )

( Düşünme ifade edilerek düşünce haline getirilmiş olur. )

( Aklın bilinen ile bilinmeyen arasındaki hareketidir. )

( Düşünme süreci tamamlandığında, yani anlamlı bir bütünlük oluşturulduğunda, soruya yanıt verilir. )

( Düşünmeyi kesmek zorunda değilsiniz, sadece ilgilenmeyi kesin. )

( Düşüncelerinizi gözleyin, düşüncelerinizi gözlemekte olan kendinizi gözleyin. )

( Düşüncelerinizi sokak trafiğini seyreder gibi seyredin. )

( Rüyanızda bir çölde susuzluktan ölmekte olduğunuzu görürken, başucunuzda duran bir bardak suyun size yararı olmadığı gibi. )

( Düşüncelere sarılmayın yeter. )

( Zihin fukara olunca, fikir ukala olur! )

( Tefekkür, müşâhede ile olur. )

( Kendi düşünce berraklığınıza, amaçtaki safiyetinize ve eylemdeki dürüstlüğünüze güvenin. )

( Düşünmenin hakkını verirsen, düşünme de senin hakkını sana teslim eder. )

( Düşünmek için sükûnete gereksinim vardır. )

( el-NAZAR: Düşünmek, aklın, bilinmeyenden bilinmeyene doğru yaptığı harekettir. )

( Düşüncenin nesnesi, düşüncenin içindedir. )

( Watch your thoughts and watch yourself watching the thoughts.
You need not stop thinking. Just cease being interested.
Watch your thoughts as you watch the street traffic.
Just like the glass of water near your bed if of no use to you, when you dream that you are dying of thirst in a desert.
Don't hold on, that is all.
Rely entirely on your clarity of thought, purity of motive and integrity of action. )

( DÜŞÜNCE ÜZERİNE BAZI SÖZLER

Her şey düşünce ile başlar.

O, gelecek kuşakların faydalanabilmesi için ağaç diker.

Düşünce, okumuş insanların çalışmasıdır. Hayal görmek ise onların zevki.

Düşünce karanlığına ışık tutanlara ne mutlu.
Düşünce rüzgar, bilgi yelken, insanlık da kayığın kendisidir.

Düşünce ve pratik, yavaş yavaş her sanatı ilerletir.

Düşüncelerine hakim olamayanlar kısa zaman sonra davranışlarına da hakim olamazlar.

Düşüncelerini iyi kolla, onlar ağaçtaki kuşlar gibi sen farkında olmadan gelir ve sen her gün işinle meşgul olmaya devam ederken, geldikleri gibi sana haber vermeden gene kaybolurlar.

Düşüncelerinizi, kendi tercih ve kararınızla, hareket haline sokunuz.

Düşüncelerinizi yalnız siz seçiyorsunuz ve bu düşünceler hayatınızı biçimlendiriyor.

Düşüncenin kuvveti, zekanın sırrıdır.

Düşüncenin ortaya koyulması, insanı kölelikten kurtarıp özgürlüğe ulaştırır.

Düşünceye dalmış olan bir insanı tembel bir insan sayma, çünkü insanların yaptıkları bir görünen iş vardır, bir de görünmeyen.

Düşündüğünüz, inandığınız ve güvenle beklediğiniz her şey mutlaka gerçekleşir.

Düşünmeden konuşmanın cezası, sonradan düşünmeye mahkum olmaktır.

Düşünmeden okumak körletir, okumadan düşünmek yanıltır.

Düşünür, yeniden düşünen ve şimdiye kadar üzerinde düşünülmüş şeylerin asla yeterince düşünülmemiş olduğu kanısına varan kimsedir.

Ebedi olan şey yalnızca düşüncedir.

Işık gökgürültüsünden, düşünce de eylemden önce gelir.
Kendi düşünce biçiminden başka hiçbir şey sınırlayamaz seni !

Alçak gönüllü yüreklerde yaşayan düşünceler, en yüksek düşüncelerdir.

Birçok insan, bellekleri çok kuvvetli olduğu için, orijinal bir düşünücü olamaz.

Hayatımızda yaptığımız hataların çoğu, düşünmek gereken yerden hislerimizle, hissetmek gerektiği yerde düşüncelerimizle karar verdiğimizden ileri gelmiştir.

İyimser, yaranın üstünde kabuk; kötümser, kabuğun altında yara görür.

Her bakış bir gözlem, her gözlem bir düşünce, her düşünce bir bağlantı ve ilişki doğurur.

Düşünmekten utanmıyorsan, söylemekten de utanma.

Mantık eleştiri aracı, matematik ise buluş aracıdır.

Her problemin bir çözümü var ve bu çözüm her zaman içimde yatmakta.

Dünya ve içerdiği her şey düşüncenin ürünüdür.

Bağnazlıktan barbarlığa yalnız bir adım vardır.

Camdan evde oturanlar, başkalarına taş atmamalıdırlar.

Bir kere centilmen, her zaman centilmen.

Felsefe koşulsuz sorgulamadır.

İnsan hangi konuda meyl ederse felsefeye girmiş olur.

Akıllı insan, hem kitaplardan, hem de doğadan faydalanır.

Tüm bilimler, hergünkü düşüncenin mükemmel şekilde ıslah edilmesinden başka bir şey değildir.

Dişlerinin tümünü fırçalamana gerek yok. Sadece, ağzında kalmasını istediğin dişleri fırçala.

Bir düşünce eken bir eylem biçer
Bir eylem eken bir alışkanlık biçer
Bir alışkanlık eken bir karakter biçer
Bir karakter eken kaderini biçer.

Üzerinde yoğunlaşılması gereken düşünce, ŞU ANDA ve BURADA'dır.

İki tip insan var.
1. Pasif (a. Düşünmeyen, b. Düşünmüş)
2. Aktif (Düşünen)


 

Düşüncenin Doğası

Düşünce, bilinçlilik alanındaki sakinliğin gerisinde akan şeydir. Düşünce bizim duygu ya da his diye adlandırdığımız şekle bürünebilir, fikir veya kavram formunu alabilir, yazı şeklinde veya sembolik olabilir. Düşüncenin geçmiş ve gelecek yaratma yeteneği vardır.

Düşünce nesne ve özne olmadan şekillenemez. Düşünce zaman olmadan şekillenemez. Düşünce hiçbir şeyi doğrudan deneyimleyemez. Düşünce kendisinin farkında olamaz.

Düşünce gerçekliktir. Düşünce olmadan gerçeklik yoktur. Bu düşün-gerçeklik, gerçek değildir ve doğasında şeylik veya madde yoktur.

Bölünmemiş olan yalnız düşünce ile bölünmüş görünür. Düşünce, şuna ya da buna ayırır.

Düşünce birlik taşıyamaz çünkü her zaman düşüncenin dışında olan vardır. Birlik düşünceyi kapsar çünkü birlik her şeyi kapsar.

Düşünce, bir düşüneni imler. Bir düşünenin düşüncesi olur. Düşünceler gözlemlenebilir. Düşünen ancak düşünce olarak gözlemlenebilir.

Düşünce, daraltır ve sınırlar. Bilinçlilik sınırsızdır. Düşüncenin bilinçliliğe gereksinimi vardır. Bilinçlilik düşünceye ihtiyaç duymaz.

 

 

Bu sözleri söyleyenlerin önemsiz olduğunu düşünmüyoruz. Esas olanın ve yoğunlaşılması gerekenin, sözü kimin söylediği değil, söylenen sözün kendisi olduğuna inandığımızdan dolayı kimin söylediğine yer vermedik. Farklı kitap ve kaynaklardan kimin söylediğini bulabilirsiniz. (Yukarıdaki sözlerin tümü, tanınmış kişilerin söylemiş oldukları değildir.)

"Gerçek ve mantık tüm insanlara açıktır ve onları ilk söyleyen kişiye, onları yineleyene ait olduğundan daha fazla ait değildir."

"Sizi güldüren ya da ağlatan bir mektup alırsınız, bunun nedeni olan postacı değildir." )

( TO THINK vs./and/||/<>/> IDEA )

( COGITO cum/et/||/<>/> COGITATIO )


- DÜŞÜNME ile DÜŞÜNMEYİ DÜŞÜNMEK


- DÜŞÜNME ile/ve/||/<>/>/< DUYUMSAMA


- DÜŞÜNME ile/ve/||/<>/> EYLEM


- DÜŞÜNME ile/ve/<> HESAPLAMA

( Düşünmeyi, yeteri kadar ve ancak gerektiği/gerektirdiği kadar sürdürmek gerek. )

( Ya hesap bilmiyorsun, ya da dayak yememişsin! )

( TO THINK vs./and/<> TO COMPUTE )


- DÜŞÜNME =/<> İÇ KONUŞMA

( İKİ BEN: İç konuşma, düşünme.
KONUŞMA: RUBÛBİYET )


- DÜŞÜNME ile/ve/değil İÇGÜDÜ

( Dolayımlı. İLE/VE/DEĞİL Dolayımsız, doğrudan. )

( Düşünmekten daha fazla olan neye sahibiz/sahip olabiliriz? )


- DÜŞÜNME ile/ve/||/<>/> İLERLEME


- DÜŞÜNME ile/ve/<> SİMGESEL DÜŞÜNME

( ... İLE/VE/<> Sayın Metin Bobaroğlu'nun, Simgesel Düşünme adlı kitabını okumanızı salık veririz. )


- DÜŞÜNME = TEFEKKÜR = THINK[İng.] = PENSÉE[Fr.] = DENKEN[Alm.] = COGITARE, COGITATIO[Lat.] = NOEIN, DIANOIA[Yun.] = PENSAR[İsp.]


- DÜŞÜNME ile/ve/değil/||/<>/< VERİ İŞLEME


- DÜŞÜNME ile/ve/<> YANSIMALI DÜŞÜNME

( TO THINK vs./and/<> REFLECTIVE THINKING )


- DÜŞÜNME ile YOĞUNLAŞMA/KONSANTRASYON


- DÜŞÜNMEDEN KONUŞMAK ve/ne yazık ki/||/<>/> SONRADAN DÜŞÜNMEK ZORUNDA KALMAK


- DÜŞÜNMEDEN ÖĞRENMEK ile/ve/<> ÖĞRENMEDEN DÜŞÜNMEK

( Yararsız. İLE/VE/<> Tehlikeli. )


- DÜŞÜNMEDEN ile/ve/değil/yerine KENDİLİĞİNDEN

( ... ile/ve/değil/yerine TAV'Î[< TAV] )


- Düşünmek için DİNLE!!!


- DÜŞÜNMEK => VAR OLMAK
ve/||/<>/>
VAR OLMAK =< ALGILANMIŞ OLMAK

( René Descartes VE/||/<>/> George Berkeley )

( COGITO ERGO SUM and/||/<>/> ESSE EST PERCIPI )


- DÜŞÜNMEK/SORGULAMAK/BİLMEK/ARAŞTIRMAK/ÇALIŞMAK:
ANLATMAK İÇİN/ÜZERE ile/ve/değil/||/<>/< ANLAMAK İÇİN/ÜZERE


- DÜŞÜNMEK ile/ve/değil/yerine BİLDİĞİN ŞEY ÜZERİNE DÜŞÜNMEK

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Tefekkür. )

( [not] TO THINK vs./and/but TO THINK ON WHICH YOU KNOW
TO THINK ON WHICH YOU KNOW instead of TO THINK )


- DÜŞÜNMEK ve/<>/>/< BOŞ KONUŞMAMAYI BECERMEK

( Düşünmeden konuşmanın cezası, sonradan düşünmeye mahkûm olmaktır. )

( Bir şey ki, yapmasan da olur. YAPMA! Bir şey ki, söylemesen de olur. SÖYLEME! )

( Konuşulacak bir kişi olduğunda, onunla konuşamamak, onu yitirmek demektir. Konuşulamayacak bir kişiyle konuşmaksa sözlerin boşuna harcanması demektir. )

( Bazı şeyleri konuşmuyoruz diye aklımız/sözümüz yok zannedilmesin! )

( TO THINK and/<> MANAGE TO NOT VAIN/WASTE TALKING )


- DÜŞÜNMEK ile DEĞERLENDİRMEK

( TO THINK vs. TO APPRECIATE/EVALUATE )


- DÜŞÜNMEK ile DEĞERLENDİRMEK

( TO THINK vs. EVALUATE )


- DÜŞÜNMEK ve/<> DÖNÜŞMEK

( TO THINK vs./<> TO TRANSFORM )


- DÜŞÜNMEK ile/ve/değil/<> DÜŞÜNDÜĞÜNÜ DÜŞÜNMEK


- DÜŞÜNMEK ile/ve/değil/yerine DÜŞÜNMEYİ DEĞERLENDİREREK DÜŞÜNMEK

( [not] TO THINK vs./and/but TO THINK IN EVALUATION OF THE THINKING
TO THINK IN EVALUATION OF THE THINKING instead of TO THINK )


- DÜŞÜNMEK ile/ve/değil/yerine DÜŞÜNMEYİ "DERT" EDİNMEK


- DÜŞÜNMEK ile/ve/<>/= ETKİNLİK

( TEFEKKÜR ile/ve/<>/= FAALİYET )


- DÜŞÜNMEK ile/değil GELİŞTİRMEK


- DÜŞÜNMEK ve/||/=/<> GÖRMEK

( DÜŞÜNMEK: Görmeyi, yeniden ve tekrar tekrar öğrenmek. )


- DÜŞÜNMEK ile/ve/<> HAYAL ETMEK

( Kişinin en yüce yetisi düşünme yetisidir. Akılda bulunduğu için de en önemli varlıktır/değerdir. )

( TO THINK vs./and/<> TO IMAGINE )


- DÜŞÜNMEK ile/ve/||/<>/> "HESAP ETMEK"


- DÜŞÜNMEK ile HESAPLAMAK

( TO THINK vs. TO CALCULATE )


- DÜŞÜNMEK ile/ve/||/<> İNANMAK


- DÜŞÜNMEK ve KENDİNİN BİLİNCİNDE OLMAK

( TO THINK and TO BE AWARE OF THE SELF )


- DÜŞÜNMEK ile/ve/||/<>/> KONUŞMAK ile/ve/||/<>/> YAPMAK

( Konuşmadan önce "konuşmak". İLE/VE/||/<>/> Yapmadan önce "yapmak". İLE/VE/||/<>/> [olumlu/olumsuz] Kesinleşmeden önce "görmek/denemek". )


- DÜŞÜNMEK/TEFEKKÜR ile/ve ÖLÇÜNMEK/TEEMMÜLL[< EMEL]

( ... İLE/VE Gerek bir olayın sebeplerini daha çok çözümleme ve daha doğru anlamak gerekse bir hareket tarzının sonuçlarını, özellikle de yarar ile sakıncalarını irdelemek amacıyla, oluşmuş/oluşturulmuş 'yargı'nın, eleştirilmek üzere, 'askı'ya alınmasıdır. Aklın benzer addettiği duyuları, dolayısıyla da 'olaylar'ı belirli bir 'kavram şemsiyesi' altında 'düşünmek'tir. O belirli 'kavram' altında düşünülen duyulardan, böylelikle de 'olaylar'dan biriyle karşılaşıldığında 'olay'a denk düşen 'kavram'ı 'akıl'da 'uyandırmak'tır. )

( Fikir yürütme, düşünme. İLE/VE Katlanmalı, iyice, etraflıca düşünme, idrak. )

( Kişi, herşeyin tohumudur. Neyi tefekkür ederse onun tohumudur. )

( Kişiyi kurtaracak ilâçlar, aşk ve düşünmektir. )


- DÜŞÜNMEK ile/ve/||/<> OLGUSALLIK


- DÜŞÜNMEK ile/ve/<>/değil/yerine ÖNGÖRMEK

( Bazı ileri/yüksek düşünceler, örnek kullanılmadan, hoşnut edici bir biçimde anlatılamazlar. )

( [not] TO THINK vs./and/<>/but TO FORESEE/ANTICIPATE
TO FORESEE/ANTICIPATE instead of TO THINK )


- DÜŞÜNMEK ile TAKILMAK


- DÜŞÜNMEK ile/ve/<> TEKRARLAMAK

( TO THINK vs./and/<> TO REPEAT )


- DÜŞÜNMEK ile/ve/değil/||/<> UMMAK/ÜMİT ETMEK


- DÜŞÜNMEK ile/ve VAR OLMAYANI DÜŞÜN(EBİL)MEK

( TO THINK vs./and TO THINK ABOUT NONEXIST )


- DÜŞÜNMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAZARAK VE YAPARAK DÜŞÜNMEK ve/||/<> DÜŞÜNEREK YAZMAK VE YAPMAK


- | "DÜŞÜNMEK" ve "İNANMAK" ve "SEVMEK" |
ile/ve/ne yazık ki/||/<>/>
EYLEMEK

( Çok fazla. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/> Çok az. )


- DÜŞÜNMEK:
ya KAÇARKEN ile/ve/ya da SIÇARKEN

( TO THINK: WHILE RUN AWAY vs./and/or WHILE SHIT )


- DÜŞÜNME/KONUŞMA HAKKI ile/ve/||/<>/> BİLGİLENME HAKKI

( ISEGORIA vs./and/||/<>/> ISONOMIA )


- DÜŞÜNME/KONUŞMA:
"OLANAK(LI/SIZ)" ile/ve/değil/yerine VAROLAN


- DÜŞÜNMEK/TAHAYYÜL ile/ve DÜŞÜNEMEMEK/TAHAYYÜL (BİLE) EDEMEMEK

( Bazı şeyler hayal edilebilir fakat bazı şeyleri ne düşünmek, ne hayal edebilmek bile söz konusu değildir. )

( TO THINK vs./and (EVEN) NOT ABLE TO THINK )


- DÜŞÜNMELİ!


- DÜŞÜNMEMEK ile DÜŞÜNMEMİŞ OLMAK

( TO NOT THINK vs. HAVEN'T THOUGHT ABOUT )


- DÜŞÜNMEMENİN BEDELİ(/YÜKÜ/AĞIRLIĞI) ile/değil/yerine DÜŞÜNMENİN "BEDELİ"

( Çoktur! İLE/DEĞİL/YERİNE Yoktur! )


- DÜŞÜNMEMİŞ OLMAK ile/değil YETERSİZLİK/ZAYIFLIK/GERİLİK

( ... ile/değil REKÂKET )

( [not] HAVEN'T THOUGHT ABOUT vs./but INSUFFICIENCY/WEAKNESS/BACKWARD )


- DÜŞÜNMENİN/SORGULAMANIN:
İLK VE EN ÖNEMLİ SAĞLADIĞI/SUNDUĞU:
KENDİNİ VE DÜNYAYI...
KENDİNDEN KURTARMAK/KORUMAK ile/ve/||/<>/< DÜNYADAN KURTARMAK/KORUMAK ile/ve/||/<>/< YANILSAMALARDAN KURTARMAK/KORUMAK


- DÜŞÜNMENİN/KONUŞMANIN (OLASI) SONUÇLARINI:
"ÖNGÖRMEK" ile/ve/değil/yerine/<> "GÖZE ALMAK"


- DÜŞÜNMEYE/ANLATMAYA BAŞLAMA:
KÖTÜLERDEN ile/değil/yerine İYİLERDEN


- [ne yazık ki]
DÜŞÜNMEYEN ile DÜŞÜNEMEYEN ile DÜŞÜNEMİYOR OLMASINA ALDIRMAYAN

( Tutucu. İLE Aptal. İLE Köle. )


- DÜŞÜNMEYİ BECEREMEMEK ve/||/<>/>/< DÜŞÜNMEYİ SEV(E)MEMEK


- DÜŞÜNMEYİ BİLMEMEK ile/ve/<>/= KONUŞMAYI BİLMEMEK

( Düşünmeyi bilmeyen, [sürdürmeyen ve geliştirmeyen] konuşmayı da bilemez! )


- DÜŞÜNSEL UĞRAŞ ile/ve/<>/değil/yerine VAROLUŞSAL UĞRAŞ

( [not] INTELLECTUAL PROFESSION vs./and/<>/but EXISTENTIAL PROFESSION
EXISTENTIAL PROFESSION instead of INTELLECTUAL PROFESSION )


- DÜŞÜNSEL ile/ve/<> MANTIKSAL

( INTELLECTUAL vs./and/<> LOGICAL )


- DÜŞÜNSEL ile/ve MANTIKSAL

( INTELLECTUAL vs./and LOGICAL )


- DÜŞÜNSEL ile/ve/||/<> UZAMSAL


- DÜŞÜNÜLEBİLEN ile/ve/||/<>/>/< YAŞANILABİLEN


- DÜŞÜNÜLEBİLİR/DÜŞÜNÜLÜR (OLAN) ile/ve/||/<>/> KABUL EDİLEBİLİR/EDİLİR (OLAN)


- DÜŞÜNÜLEBİLİR ile/ve/||/<> BİLGİNİN KONUSU OL(A)MAMA ile/ve/||/<> DİLE GETİRİLEMEME


- DÜŞÜNÜLEBİLİR/LİK ile/ve/||/<> BİLİNEBİLİR/LİK


- DÜŞÜNÜLEN/DÜŞÜNÜLEBİLİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DÜŞÜNÜLENE/DÜŞÜNÜLEBİLİRE YAKLAŞMAK


- DÜŞÜNÜLMEMİŞ BİLİNEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BİLİNEN


- DÜŞÜNÜLMEMİŞ KABUL yerine DÜŞÜNÜLMÜŞ BEN


- DÜŞÜNÜLÜR ile/ve/değil/||/<>/< KABUL EDİLİR


- DÜŞÜNÜNCE (YANITLARIM) ile/ve/değil DÜŞÜNDÜKTEN SONRA (YANITLAYAYIM)


- DÜŞÜNÜP DURMAK" ile/değil/yerine/>< DURUP DÜŞÜNMEK


- DÜŞÜNÜP TAŞINMAK


- DÜŞÜNÜR ile/ve/ne yazık ki/> DÜŞÜNÜLENLERİ "DÜŞÜNÜR"

( Her uzun dönemde, ancak birkaç kişi. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/> Geri kalanlar. )


- DÜŞÜNÜŞ BİÇİMİ ile/ve/<> BİLGİ ÇERÇEVESİ


- DÜŞÜNÜŞ" ile/ve/||/<> "ELE/DİLE ALIŞ" ile/ve/||/<> "YAKLAŞIM" ile/ve/||/<> "ANLAYIŞ" ile/ve/||/<> "YÖNTEM"


- DÜŞÜNÜŞ ile SORGULAMA

( ... İLE Sonuç ya da kararda tutarlılık/bütünlük elde etmek üzere ayrıntılı/derinlemesine düşünme. )


- DÜŞÜP BAYILMAK değil BAYILIP DÜŞMEK


- DÜŞÜP-KALKMAK


- DÜSÛR[Ar.] ile DÜSÜR[Ar. < DİSÂR]

( Mahvolma, eseri kalmama. İLE Üste giyilen kaftanlar, giysiler. | Yatak çarşafları. )


- DÜŞ(ÜR)ME ile/değil DEVİRME/DEVRİLME


- DÜŞÜRMEK ile ATMAK


- DÜŞÜRMEK değil/yerine DÜŞÜNMEK


- DUŞU/YIKANMAYI:
SICAK SUYLA TAMAMLAMAK değil ILIK (ya da [DAYANILABİLİR] SOĞUĞA YAKIN) SUYLA TAMAMLAMAK


- DUT AĞACI ile/ve GÖLGE DUTU AĞACI


- DUT ile KÂĞIT DUTU/KÂĞIT AĞACI

( ... İLE Dutgillerden, Çin'de ve Japonya'da yetişen, kabuğundan kâğıt yapılan bir ağaç. )

( ... cum BROUSSENETIA PAPYRIFERA )


- DUT ile ŞAH DUTU


- DUT ile URMU DUTU

( .. İLE Kahramanmaraş'ın, yüksek yaylalarında yetişir. )


- DUT ile/||/<> YER

( Dutu yemezsen/silkelemezsen yer, yer! )


- DUTY vs. MISSION vs. TASK


- DUTY :/yerine GÖREV


- DUVAK ile CİBİNLİK

( Gelinin başını, bazen de yüzünü kapayan dantel ya da tülden örtü. | Küp, tandır, baca gibi şeylerin, taş ya da topraktan kapağı. | Kimi bebeklerin doğduğu zaman, başlarını çevreleyen zar. İLE Sivrisinekten ve öteki böceklerden korunmak için yatağın üstüne ve yanlarına gerilen, çadır biçiminde tül. )


- DUVAR ile ATİKA[Al. ATTİKA < Yun. ATTİKOS] DUVARI

( ... İLE Bir çatının önündeki alçak duvar. )


- DUVAR ile/ve/değil EŞİK


- DUVAR ile HIMIŞ

( ... İLE Kerpiç ya da tuğlayla örülmüş, ahşap duvar. )


- DUVAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/> KAPI


- DUVARDA:
KİREÇ HARÇLI ile/ve HORASAN HARÇLI

( Horasan harçlının yıkımı üç kat daha fazla maliyetlidir. )


- DUVARI-DİREĞİ (OLMAK)


- DUVARI SIRTINA YASLAMAK ile/değil/>< DUVARA SIRTINI YASLAMAK


- DÜVE ile GEVSÂLE[Fars.]

( Bir yaşını geçmiş, doğurmamış dana[dişi inek yavrusu]. İLE Bir yaşını geçmiş dana. )


- Duyabildiğini DİNLE!!!


- Duyabileceğini DİNLE!!!


- Duyamayanları anlamak için DİNLE!!!


- Duyamayanları anlamak için SUS!!!


- Duyamıyorsan DİNLE!!!


- Duyamıyorsan SUS!!!


- DUYARGA ile KÜÇÜK DUYARGA/ANTEN[Fr. < ANTENNE]

( ANTENNA vs. ANTENNULE )


- DUYARLIK ile/değil DUYARLILIK

( Duyma/işitme aracının/durumunun/sürecinin ve olanağının var olması ya da sürmesi. İLE/DEĞİL Çevresinde ve odağında olanı saygı, ölçü ve özenle anlamaya[düşünmeye ve sorgulamaya] öncelik verme çabası. )


- DUYARLILIK ile "AÇLIK"

( SENSITIVITY vs. "HUNGER" )


- DUYARLILIK = HASSASİYET = SENSIBILITY[İng.] = SENSIBILITÉ[Fr.] = SENSIBILITÄT, SINNLICHKEIT[Alm.] = SENSIBILIDAD[İsp.]


- DUYARLILIK ile/ve/<> İÇSELLEŞTİRME


- DUYARLILIK ile/ve İMGELEM

( DUYUSALLIK + DUYGUSALLIK = DUYARLILIK )

( SENSITIVITY vs./and IMAGINATION )


- DUYARLILIK ile/ve/||/<> İRKİLME ile/ve/||/<> ÜREME


- DUYARLILIK/HASSASİYET ile/ve/değil/yerine KAYGI/ENDİŞE [>< BİLGİ/BİLİNÇ]


- DUYARLILIK ve/> ÖZ | OLUŞ

( Duyarlılık, özünüze yeni bir başlangıcın açılımıdır. )

( SENSITIVITY and/> ESSENCE | BEING
Sensitivity is the beginning of the new openning in your being. )


- DUYARLI/LIK ve/||/<> ÖZEN / TİTİZ/LİK


- DUYARLILIK ile/ve "TOPLUMSAL ROL"

( SENSITIVITY vs./and "SOCIAL ROLE" )


- DUYARLILIK" ile "YUMUŞAK KARIN"


- DUYARLILIK ile/ve ZEKÂ


- DUYARLI/LIK/HASSASİYET ile TİTİZ/LİK

( Durumunuzun ne denli nazik olduğunu fark ettiğiniz anda uyanık ve tetiksizsinizdir. )

( SENSITIVENESS vs. FASTIDIOUSNESS/FUSSINESS
The moment you have seen how fragile is your condition, you are already alert. )


- DUYARSIZLAŞMADA:
SOĞUK AŞAMA ile/ve/||/<>/> SICAK AŞAMA

( Kortizon. İLE/VE/||/<>/> Çarpıntı + korku. )


- DUYARSIZ/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<> KAYITSIZ/LIK


- DUYARSIZLIK ile/ve TEPKİSİZLİK

( INSENSITIVITY vs./and NON-REACTING )


- DUYDUĞUNU NAKLETMEK ile/ve/yerine BİLDİĞİNİ NAKLETMEK


- DÜYEK

( Türk müziğinin küçük usullerindendir. )


- DÜ-YEK ile DÜ-YEK

( Usûl. İLE 1-2. )


- DUYGU:
İÇSEL ile/ve/||/<>/> YOL GÖSTERİCİ


- DUYGU İFADELERİNDE:
POZİTİF ile/ve/||/<> NEGATİF ile/ve/||/<> YAKINLIK

( 3, 4, 9, 11, 13, 15, 16. maddeler. İLE/VE/||/<> 2, 5, 10, 14. maddeler. İLE/VE/||/<> 1, 6, 7, 8, 12. maddeler. )


- DUYGU:
İLİŞKİSEL EYLEM EĞİLİMİ ile/ve/||/<> ANLAM İNŞÂ SÜRECİ ile/ve/||/<> BİRİNCİL UYARIM DÜZENİ/DÜZENEĞİ


- DUYGU:
İŞLEVSİZ ile/değil/yerine/>< İŞLEVSEL

( Atmalı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bütünleşmeli. )


- DUYGU ODAKLI TERAPİDE:
DUYGU ŞEMALARI ile/ve/||/<> DUYGU DEĞERLENDİRME ile/ve/||/<> DUYGU DEĞİŞİM İLKELERİ


- DUYGU [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- DUYGU ŞEMALARI ile/ve/||/<> ANLAM ŞEMALARI


- DUYGU:
SEMPATİK DÜZENEK ve/||/<> PARASEMPATİK DÜZENEK

( DUYGU: Düşüncenin, gövde üzerinde/eşliğinde, sempatik ve parasempatik düzenekle açığa çıkan fizyolojik etkileşimleri/yansımaları. )


- DUYGU ile/ve SU

( EMOTION vs./and WATER )


- DUYGU ile/ve/||/<> BELLEK


- DUYGU ile/ve/||/<> "BİR DUYGUNUN, BAŞKA BİR DUYGUYLA KARŞILANMASI/KAPATILMAYA ÇALIŞILMASI"

( Ancak, bilgi ve bilinç ile doğal işleyişin dışına çıkılabilir. )


- DUYGU ile/ve/=/||/<> BULANIK DÜŞÜNCE


- DUYGU ile/değil ÇAĞRIŞIM


- DUYGU ile/ve/<> COŞKU

( Kaynağı ve uyaranları, dışarıdan olanlara verilen geribildirim. İLE/VE/<> Kaynağı, içte/sende bulunanlarla verilen geribildirim. )

( İkincildir. İLE/VE/<> Birincildir. )

( FEELING vs./and EMOTION
EMOTION vs./and EXUBERANCE | EBULLIENCE )


- DUYGU ve/||/<>/= DEĞİŞKİ


- DUYGU ile/ve/değil/||/<> DENEYİM


- DUYGU ile/ve/değil/||/<>/< DURUM


- DUYGU ile/ve DUYU/HİS

( EMOTION vs./and FEEL )

( MANAS ile/ve ... )


- DUYGU ile/ve/||/<>/>/< EYLEM EĞİLİMİ


- DUYGU = HİS = FEELING, SENTIMENT, (EMOTION)[İng.] = SENTIMENT[Fr.] = GEFÜHL[Alm.] = SENTIMIENTO[İsp.]


- DUYGU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NİYET


- DUYGU ile/ve TUTKU

( EMOTION vs./and PASSION )


- DUYGUDAŞLIK = TECAZÜP = SYMPATHY[İng.] = SYMPATHIE[Fr., Alm.] = SYMPATHEIA[Yun.] = SIMPETIA[İsp.]


- DUYGULANIM = TEESSÜR = AFFECTION[İng., Fr.] = AFFEKT, AFFEKTION[Alm.] = CARIÑO[İsp.]


- DÜŞÜNSEL İZLENİMLER:
DİNGİN ile/ve/||/<> ŞİDDETLİ

( Eylemlerde, sanat yapıtlarında ve doğa nesnelerinde, güzellik, biçimsizlik. İLE/VE/||/<> Sevgi, nefret, sevinç, keder. )

( David Hume )


- DUYGULARA BAŞVURMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
TEHDİT ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> ÖNYARGILI DİL ile/ve/||/<> MAZERET

( ARGUMENT FROM FORCE vs./and/||/<> ARGUMENT TO PITY vs./and/||/<> PREJUDICIAL LANGUAGE vs./and/||/<> FALLACY OF SPECIAL PLEADING )


- DUYGULARI:
ANLAMA BÜRÜME ile/ve/||/<>/> ANLAMLANDIRMA ile/ve/||/<>/> HUZUR


- DUYGULARIN:
FARKINDALIĞI ile/ve/||/<> SAHİPLENİLMESİ


- DUYGULARIN KONUŞULMASI ile/ve/||/<> GEREKSİNİMLERİN GİDERİLMESİ


- Duygulu KONUŞ!!!


- DUYGUNUN:
NESNESİ ile/ve/değil/<>/< NEDENİ


- DUYGUSAL BİRLİK ve/< İLKESEL BİRLİK


- DUYGUSAL DÜŞÜNMEK değil DÜŞÜNMEK


- İÇGÖRÜ:
"DUYGUSAL" ile/ve/değil/yerine/||/<> DÜŞÜNSEL/ZİHİNSEL


- [ne yazık ki]
İSTİSMÂR:
DUYGUSAL ile/ve/ya da/||/<> FİZİKSEL ile/ve/ya da/||/<> EŞEYSEL


- DUYGUSAL "OLMAK" ile/değil/yerine DUYGUSAL OLABİLMEK


- DUYGUSAL YALNIZLIK ile "ENTELEKTÜEL YALNIZLIK"


- DUYGUSAL = HİSSÎ = SENTIMENTAL[İng., Fr.] = SENTIMENTAL, EMPFINDSAM[Alm.]


- DUYGUSAL ile/ve/||/<>/> SEZGİSEL


- DUYGUSALLIK YAPMAK ile/değil/yerine DUYGUSAL OLABİLMEK

( Çiftler birbirine yönelik olarak duygusallıklarını yaşayabilmeli, duygusal olabilmelidir fakat birbirine ağırlık/yük yapacak türden duygusal yüklenmelerden kaçınmalıdır. )


- DUYGUSALLIK ve/> DENETİMSİZLİK/KONTROLSÜZLÜK


- DUYGUSAL/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DUYARLI/LIK


- DUYGUSALLIK ve/> MUTSUZLUK


- DUYGUSAL/LIK ile/ve/||/<> TEPKİSEL/LİK

( Bilgisizlikle. İLE/VE/||/<> Bilinçsizlikle. )


- ... DUYGUSU ile/değil/yerine/>< ... DÜŞÜNCESİ VE DUYGUSU


- DUYGUYA ODAKLANMADA:
VAROLUŞUMUZU SÜRDÜRMEK ile/ve/||/<> İLİŞKİLERİMİZİ DÜZENLEMEK ile/ve/||/<> SORUN ÇÖZMEK


- DUYGUYA SAHİP OLMA ile/ve/||/<>/> DUYGULAR ÜZERİNE DERİNLEMESİNE DÜŞÜNME (YETENEĞİ)


- DUYGUYU DÜZENLEME ile/ve/||/<>/> KİŞİYİ/DANIŞANI, DUYGUYA GETİRME


- DUYMA

( TO HEAR )


- Duymak için DİNLE!!!


- Duymak için SUS!!!


- DUYMA(MA)K ile/ve DİNLEME(ME)K

( Her dinlemiyor gibi görünen, dinlemiyor değildir! )

( Beyin ve kulak ile. İLE/VE Zihin, veri/bilgi, düşünce ve tutum ile. )


- DUYMAK/DUYUMSAMAK ile/ve/||/<>/< ÖNEMSEMEK


- DUYMALI!


- Duymuyorsan DİNLE!!!


- Duymuyorsan SUS!!!


- SİNİR GÖZESİNDE:
DUYU ile/ve/||/<> MOTOR ile/ve/||/<> ARA


- DUYU ve/+ AKIL ve/+ HADS ve/+ MATEMATİK


- DUYU ile/ve/<>/değil/yerine AKLIN DOĞASI


- DUYU ve/||/<>/> ALGI ve/||/<>/> BETİMLEME ve/||/<>/> TASARIM


- DUYU/HİS ile/ve/<> DEĞER


- DUYU ve/||/<> DUYGU ve/||/<> AKIL

( Akıl eleştiri kaldırır, duygu/vicdan kaldırmaz. )

( Duygular bilgilerle ters orantılıdır. Ne kadar az biliş varsa o kadar savunuş vardır. )

( ZİHİN: İç duyuların toplam adı. )

( DUYU: (DIŞ DUYULAR) İNTİBÂ/İZLENİM/MÜŞAHEDÂT ve DUYGU: (İÇ DUYULAR) ANLAM-DEĞER, MANEVİYAT/VİCDÂNİYAT, (AHLÂK, DİN, ESTETİK) [ ZİHİN/İHSAS/MAHSUSAT ] ve AKIL: AKLİYÂT/MÜDRİKÂT, TÜMELLER-FORMLAR, BİLGİ(TANIM + YARGI + TASAVVUR + TASDİK) [ İDRAK ] )

( Sadece duyulara verilen yanıtlar/karşılıklar, kişiyi sakatlar. VE/||/<> Sadece duygulara verilen yanıtlar/karşılıklar, kişiyi köreltir. VE/||/<> Sadece akla verilen yanıtlar/karşılıklar, kişiyi ketler. )

( Sadece duyulara verilen yanıtlar/karşılıklar, kişiyi hayvanileştirir. VE/||/<> Sadece duygulara verilen yanıtlar/karşılıklar, kişiyi mistikleştirir. VE/||/<> Sadece akla verilen yanıtlar/karşılıklar, kişiyi vahşileştirir. )

( ... VE/||/<> Karanlık. VE/||/<> Aydınlık. )

( SENSE and/||/<> EMOTION and/||/<> REASON )


- DUYU ile/ve/değil EŞİK


- DUYU ile/ve/||/<>/> GEREKSİNİM


- DUYU = HASSE = SENSE[İng.] = SENS[Fr.] = SINN/E[Alm.] = SENSUS[Lat.] = SENTIDO[İsp.]


- DUYU ile HAYAL ile AKIL

( Biriyle uğraşan zihin/kişi, öteki ikisiyle uğraşamaz. [Çivi çakmak. İLE Sevgiliyi düşünmek. İLE Matematik yapmak.] )

( Kişileri birleştiren, [ortak] hayalleridir. [aklın olabildiğince devrede olanları/tutulanları ile tabii!] )


- DUYU ile/ve/||/<>/> ZİHİN ile/ve/||/<>/> AKIL

( "Çırak". İLE/VE/||/<>/> "Kalfa". İLE/VE/||/<>/> "Usta". )


- DUYU/HİS ile/ve/değil/||/<>/< BELLEK KAYDI


- DUYU/HİS ile/ve/değil/||/<>/< DENEYİM


- DUYULAR/DA:
SINIRLI/LIK ile/ve/||/<> ÇARPITICI/LIK


- DUYULAR:
DİRENÇSİZ/DİRENÇDIŞI/"İSTEMEDEN"(GAYR-I İHTİYÂRÎ) ile/ve/||/<>/> HEM DİRENÇLİ(İHTİYÂRÎ), HEM DE DİRENÇSİZ; NE DİRENÇLİ, NE DE DİRENÇSİZ ile/ve/||/<>/> DİRENÇLİ(İHTİYÂRÎ)

( Duyma(kulak) ve koklama(burun). İLE/VE/||/<>/> Dokunma/fiziksel duyumsama(deri). İLE/VE/||/<>/> Bakma(göz) ve tad(ağız/dil). )


- DUYULAR ile/ve/<>/değil FARKINDALIK

( [not] SENSES vs./and/<>/but AWARENESS )


- DUYULARDA:
| GÖRME, DUYMA ve DOKUNMA |
ile/ve/değil/||/<>
TATMA ve KOKLAMA


- DUYULARDA:
GÖRME VE DUYMA ile TATMA VE KOKLAMA VE DOKUNMA/LÂMİSE[Ar.]

( Temsil edilebilirlik sağlayan. İLE Temsil edilebilirlik sağlayamayan. )

( "Süreklilik" sağlar. İLE "Geçici"dir. )

( Duyulara açık olan, en örtük olandır! )


- DUYULARDA KESİNLİK ile DUYULARIN KESİNLİĞİ


- HAKİKAT:
"DUYULUR OLAN" değil DÜŞÜNÜLÜR OLAN


- DUYU/M ile/ve ALGI

( SENSE/SENSATION vs./and PERCEPTION )


- DÜYÜM değil DÜĞÜM


- DUYUM ile/ve HAZ

( SENSE vs./and PLEASURE )

( SINNLICHKEIT mit/und VERGNÜGEN )


- DUYUM ile TAHMİN


- DUYUMDA:
BASINÇ ile/ve/<> ISI ile/ve/<> AĞRI/ACI


- DUYUMSADIKLARIMIZ:
SOMUT değil SOYUT


- DUYUMSAMA ile/ve/||/<> DUYARLILIK

( Dışarıdakilerde/n. İLE/VE//||/<> İçte/n. )


- DUYUMSAMA ile HEYECAN

( TO SENSE vs. EXCITEMENT )


- DUYUM/SAMA = İHSAS = SENSATION[İng., Fr.] = EMPFINDUNG[Alm.] = SENSACION[İsp.] = SENTIO[Lat.]


- DUYUMSAMA ile/ve YANILSAMA


- DUYUMSAMAK ile/ve/<> KABUL ETMEK


- DUYUMSAMALI/HİSSETMELİ!


- DUYUMSATABİLMEK/DUYUMSAYABİLEN ile/ve/||/<>/> DUYUMSAYABİLDİĞİNİ, DUYUMSATABİLMEK/DUYUMSATABİLEN


- Duyumsayarak KONUŞ!!!


- DÜYÜN[Azr.] = DÜĞÜM[Tr.]


- DÜYÜN değil DÜĞÜN


- Duyurmak için DİNLE!!!


- Duyurmak için SUS!!!


- DUYURMAK ile/ve/değil DİNLETMEK


- DUYURU ile/ve ÜSTLENME

( ANNOUNCEMENT vs./and TO TAKE )


- DUYURUMUZA/DAVETİMİZE:
"GERİ DÖNÜŞÜMLER OLUYOR" değil "GERİ DÖNÜŞLER OLUYOR"


- DUYUSAL DENEYİM ile BİREYSEL BİLİNÇLİLİK ile TOPLUMSAL İLİŞKİLER


- DUYUSAL KANIT ile/ve/||/<> TÜMEL KANIT

( Anlık/zihin. İLE/VE/||/<> Us/akıl. )


- DUYUSAL-NESNE DÜRTÜSÜ ve BİÇİM DÜRTÜSÜ | ile/ve/||/<>/> OYUN DÜRTÜSÜ

( Doğal yanımız/yaşamımız. VE Akıl yanımız. İLE/VE/||/<>/> Canlı biçim.[Güzellik ve özgürlük.][İkisi arasında kurulmak istenilen uyumdur. Sanatta ortaya çıkar.][İnsan, oynayabildiği yerde tamlık kazanır.] )


- DUYUSAL SOYUT ile/ve/değil/||/<>/>/< SOYUT

( Doğa. İLE/VE/||/<>/>/< Akıl. )


- DUYUSAL["SENSÜEL" değil!] = HİSSÎ = SENSITIVE[İng.] = SENSITIF[Fr.] = SENSITIV, EMPFINDLICH[Alm.] = SENSITIVO[İsp.]


- DUYUSAL ile/ve/<> USSAL

( Geçici. İLE/VE/<> Kalıcı. )


- Duyuyorsan DİNLE!!!


- Duyuyorsan SUS!!!


- DÜZ ANLAM ile TERS ANLAMLANDIRMA


- | DÜZ/"DONUK" BAKIŞ ile/ve DİK BAKIŞ | ile/değil/yerine/>< YANSIZ/NÖTR BAKIŞ


- DÜZ BASKI/OFSET[İng.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DİJİTAL BASKI

( Kalıp izlerini, önce kauçuğa, kauçuktan da kâğıda geçirmeye dayanan, çift kopyalı baskı yöntemi. )


- DÜZ ÇİZME ile/ve/yerine KÖRÜKLÜ ÇİZME


- DÜZ (DOKUNMUŞ) ile/ve SUMAK ile/ve CECİM/CİCİM ile/ve ZİLİ ile/ve HEYBE

( ... İLE/VE ... İLE/VE Nakışlı ve ince. Sivas/Divriği bölgesinde. İLE/VE Ağrı/Patnos, Çanakkale bölgelerinde. İLE/VE Urfa bölgesinde. )


- SÖZ:
DÜZ ile/ve/||/<> ETKİ ile/ve/||/<> EDİM


- DÜZ < = > TERS
ÇEŞİTLİ ÖRNEKLER...

( 246642 | 623326 | 7895987 | 42699624 )


- (TORNA) VİDALARDA:
DÜZ ile YILDIZ

( ON SCREW(DRIVER): SLOTTED vs. PHILIPS )


- DÜZ VİTES ile OTOMATİK VİTES


- DÜZ YAZI ile DANS

( Yürümeye benzetilebilir.[Kendi dışında bir amacı vardır.] İLE Şiire benzetilebilir.[Amacı, kendidir.] )


- DÜZ YÖNELTEÇ/GİDON ile/ve/>< TERS YÖNELTEÇ/GİDON

( )


- DÜZ ZİNCİR ile DALLANMIŞ ZİNCİR

( Karbon atomlarının düz bir çizgide bağlandığı yapı. İLE Karbon atomlarının dallanmış bir yapıda bağlandığı yapı. )


- DÜZ[Azr.] = DOĞRU[Tr.]


- DÜZ[Ar.] ile DÛZ[Ar.]

( Yatay durumda olan. Eğik ve dik olmayan. | Eğri ya da kıvrımlı olmayan. İLE Dikici, diken. [ÇUVALDIZ < CÜVÂL-DÛZ: Çuval dikmeye özgü iğne.] )


- DÜZ </=/> TERS

( ANAKİKLİK )

( PALINDROME )


- DÜZELMEK ile DOĞRULMAK

( TO GET BETTER vs. TO BECOME ERECT )


- DÜZELSİN/DÜZELTİN/DÜZELTELİM ile/ve/değil/yerine DÜZELTİYORUM(DEĞİŞİME ŞİMDİ/ŞU AN BAŞLIYORUM!)


- Düzelterek KONUŞ!!!


- DÜZELTME ile/ve/değil BİLGİLENDİRME

( [not] CORRECTION vs./and/but TO INFORM )


- DÜZELTME ile/ve/değil/yerine/||/<>/< CESÂRET VERME


- DÜZELTME ile/ve/değil/<>/> GELİŞTİRME


- DÜZELTME ile (")ÜTÜLEME(")


- DÜZELTME ile (YENİDEN) DÜZENLEME

( TO MAKE BETTER vs. (RE) ARRANGEMENT )


- DÜZELTME ile/değil/yerine ZENGİNLEŞTİRME


- DÜZELTME/HAVALE İŞARETLERİNDE:
S ile/ve/||/<> H

( MÜKERRER: Altı çizilerek gösterilir. )


- Düzeltmek için KONUŞ!!!


- DÜZELTMEK ile DOĞRULTMAK

( TO MAKE BETTER vs. TO CORRECT )


- DÜZELTMEK ile TOPARLAMAK

( TO SMOOTH; TO CORRECT vs. TO PACK/TIDY UP; SUMMARIZE )


- Düzeltmeye çalışmadan DİNLE!!!


- DÜZEN

( REGULARITY )


- DÜZEN BİYOLOJİSİ ile BİYOKİMYA

( Karmaşık biyolojik düzenlerin bütünsel bir biçimde incelenmesine odaklanan bir bilim dalı. İLE Canlılardaki kimyasal tepkimeleri inceleyen bir bilim dalı. Bu iki dalın kesiştiği noktada, gözesel ve moleküler düzeydeki etkileşimler ve metabolik yollar incelenmekte. )


- DÜZEN "BU/(B)ÖYLE" ile/ve/değil/yerine/<> ÇOĞUNLUK "(B)ÖYLE" OLDUĞUNDAN DOLAYI

( Çoğunluğun sürdürdüğü/uyduğu olgu/durum/tutum, düzenin öyle olduğu ya da olması gerektiği anlamına gelmez/getirilmemelidir! )


- DÜZEN KURMAK ile STANDARTLARI OTURTMAK


- DÜZEN KURUCU ile "DÜZEN KORUYUCU" ile "DÜZENİN PARÇASI"


- DÜZEN-TAKAN (SAĞLAMAK)


- DÜZEN ve SIRADÜZEN/HİYERARŞİ ile/ve/||/<>/> DEĞİŞİM ve EŞİTLİK

( Modern öncesindeki öncelikler. İLE/VE/||/<>/> Modern dönemdeki öncelikler. )


- DÜZEN ile/ve/||/<> BAĞLAM


- DÜZEN ile/ve DENGE ile/ve UYUM

( Düzenli bir hayat yaşayın ama onu kendi içinde bir amaç haline getirmeyin. )

( SETTING/ORDER/REGULARITY vs. BALANCE
Live an orderly life, but don't make it a goal by itself. )


- DÜZEN ile/ve DİSİPLİN

( Disiplin için "Sevgiyle Disiplin-Fitzhugh Dodson-Kuraldışı Yay." kitabından yararlanmanızı salık veririz. )

( REGULARITY vs./and DISCIPLINE )


- DÜZEN ile DİZGE


- DÜZEN ile/ve DİZGE/SİSTEM

( Kurulabilir en geniş düşünce kalıpları. )

( SETTING/ORDER/REGULARITY vs./and SYSTEM )


- DÜZEN ile DÜZEN DEVİMLERİ/DİNAMİKLERİ

( SYSTEM vs. SYSTEM DYNAMICS )


- DÜZEN ile/ve/değil DÜZENEK

( [not] SYSTEM vs./and/but MECHANISM )


- DÜZEN ile/ve "DÜZENSİZ" DÜZEN


- DÜZEN ile/>< DÜZENSİZLİK

( KOZMOS ile/>< KAOS )

( Düzen, düzensizliğin anlaşılması ile oluş(turul)ur. )


- DÜZEN ile/ve/||/<>/> DÜZEY


- DÜZEN ile/ve GEREKLİLİK

( REGULARITY vs./and NECESSITY )


- DÜZEN ile/ve GİZLİ DÜZEN

( DAVID BOHM )

( ORDER vs./and IPLICATE ORDER )


- DÜZEN ve/<> GÜZELLİK ve/<> UYUM

( ORDER and/<> BEAUTY and/<> HARMONY )


- DÜZEN ve/<> HIZ ve/<> YALINLIK


- DÜZEN ile/ve/<> İLERLEME

( BREZİLYA ve TÜRKİYE )

( REGULARITY vs./and/<> PROGRESS )

( İTTİHAT ile/ve/<> TERAKKİ )


- DÜZEN ile İRÂDE

( REGULARITY vs. WILL )


- DÜZEN ile/ve/değil/yerine İSTENİLEN/İSTENİLEBİLEN DÜZEN

( [not] REGULARITY vs./and/but REQUESTED/REQUESTABLE REGULARITY
REQUESTED/REQUESTABLE REGULARITY instead of REGULARITY )


- DÜZEN ile İSTİKRAR

( REGULARITY vs. STABILITY )


- DÜZEN ile/ve/değil KALIP


- DÜZEN ile KAOS

( ORDER vs. CHAOS )


- DÜZEN ile/ve KAVRAM

( Örgütlenmiş bir bütünlüğü oluşturacak biçimde karşılıklı olarak birbirine bağlı maddî ya da maddî olmayan unsurların tamamı. İLE/VE ... )

( SYSTEM vs./and CONCEPT )


- DÜZEN ile/ve/<> KURALLILIK

( REGULARITY vs./and/<> REGULARNESS )


- DÜZEN ile/ve/değil MAKİNA

( [not] SYSTEM vs./and/but MACHINE )


- DÜZEN ile MEKANİZMA

( REGULARITY vs. MECHANISM )


- DÜZEN = NİZAM = ORDER[İng.] = ORDRE[Fr.] = ORDNUNG[Alm.] = ORDEN[İsp.] = ORDO[Lat.]


- DÜZEN ile/ve/değil/||/<>/< ÖRÜNTÜ


- DÜZEN ile OTOMATİĞE BAĞLAMAK

( REGULARITY vs. TO AUTOMATIZE )


- DÜZEN ile SİMETRİ


- DÜZEN ile SİSTEM


- DÜZEN ve/||/<>/>/< SÜKÛNET


- DÜZEN ile/ve/<>/= SÜREKLİLİK

( REGULARITY vs./and/<>/= CONTINUITY )


- DÜZEN ile SÜREKLİLİK

( ORDER vs. CONTINUITY )


- DÜZEN ile/ve TEKRAR

( ORDER vs./and REPETITION )


- DÜZEN ile/ve UYGUNLUK

( ORDER vs./and APPROPRIATENESS )


- DÜZEN ile/ve UYUM

( Düzen ve uyumu içinizde aramalısınız. )

( ORDER vs./and HARMONY
To find order you must search within. )


- DÜZEN ile UYUMSAL ORAN

( REGULARITY vs. HARMONIOUS PROPORTION )


- DÜZENİ:
KURMAK ile/ve/||/<>/> KORUMAK


- DÜZEN'İN:
İÇTE ARANMASI ile DIŞTA ARANMASI

( İçinize yönelin ve ne olmadığınızı keşfedin. )

( TO FIND ORDERLINESS: INSIDE/INSELF vs. OUTSIDE/OUTSELF
Go within and discover what you are not. )


- DÜZENLEME ve/+/||/<>/> ANLAMA ve/+/||/<>/> DÖNÜŞTÜRME


- DÜZENLEME ile TOPARLAMA

( TO ORGANIZE vs. SUMMARIZE )


- DÜZENLEYİCİ KAVRAMLAR ile/ve/<> VAROLUŞSAL KAVRAMLAR

( ORGANIZER/REGULATOR CONCEPTS vs./and/<> ONTOLOGICAL CONCEPTS )



(6/9)

FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
( Click here to see further differences!... )




Bu kılavuz, 24 Haziran 2025 itibariyle 56 kez incelenmiş/okunmuştur.