thumb

B'LERDE

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[ 29 Haziran 2025 ]
itibariyle 8305 başlık/FaRk ile birlikte,
9689 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

(8/9)


- GÜZELLİK = BEAUTY[İng.] = BEAUTÉ[Fr.] = SCHÖNHEIT[Alm.] = PULCHRITUDO[Lat.]


- GÜZELLİK ile/ve BİLEŞİK


- GÜZELLİK ve/||/<> BİRİNİ SEVMEK

( Dünyayı kurtaracak. VE/||/<> ile başlayacak herşey. )

( )


- GÜZELLİK ile/ve/||/<> BÜTÜNSEL KAVRAYIŞ


- HABER ile/ve/<>/hem de/değil/yerine BİLGİ

( PEYÂM ile/ve/<>/hem de/değil/yerine ... )

( [not] NEWS vs./and/<>/but/also INFORMATION
INFORMATION instead of NEWS )


- HABERCİ OLDUĞUNU:
BİLEN ile/ve/değil BİLMEYEN


- HACI ile BEDEL

( ... İLE Başkasının adına ve masrafıyla hacca giden. )


- HACKER değil/yerine/= BİLGİSAYAR KORSANI


- HAFİFE ALMAK ile/ve/değil/<> BOŞLAMAK


- HÂFIZA[Ar.] değil/yerine/= BELLEK


- HAİNLİK ile/değil/ne yazık ki BİLMEMEZLİK


- HAK ile/değil BAĞIMLILIK

( [not] RIGHT vs./but DEPENDENCE )


- HAKİKAT ile/ve/||/<>/&gt;&lt;/< "BENLİK"

( "Konuşursa". İLE/VE/||/<>/>


- HAKİM ... ile BASKIN ...


- HÂKİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİLİRKİŞİ

( Yöntemi/usûlü bilir ve süreci takip etmekle görevli ve yetkilidir. Esasa dayalı bilgi, belge ve kanıtlara dayanarak son kararı belirler. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Esası, içeriği[konuyu, alanı ve terimlerini] (daha) iyi/geniş/derin bilir ve/ya da belirler.[Bazı/çoğu davada, hâkimin değil/yerine bilirkişilerin ortak görüşleri ve uzlaşımsal kararı önceliklidir ya da dikkate alınmalıdır.] )


- HAKSIZLIK ile/değil BİLİNÇ FARKLILIKLARI


- HALAT ile BORİNA[< İt.]

( ... İLE Dört köşe yelkenlerin, yan yakalarına, alt tarafa doğru bağlanan halat. )


- HALİ[Ar.] değil/yerine BOŞ/ISSIZ


- HALI/KİLİM ile/ve BERCED[Ar.]

( ... İLE/VE Kalın kilim. | Türk halısı. )


- HALK MECLİSİ ile/ve BULE


- HALK[Ar.] ile BER'[Ar.]


- HALKA ile BALIKGÖZÜ

( ... İLE Ayakkabıların bağ geçirilen deliklerine ve kemer deliklerine takılan maden, kemik vb.nden yapılmış halka. )


- HALLETMEK ile BAĞLAMAK


- HAM ile/ve/değil/||/<> BİÇİMSİZ


- HAMUR ile BULAMAÇ

( ... İLE Sulu, cıvık hamur. | Bu koyulukta yapılan, türlü hamur yemekleri. )


- HÂNE[Fars.] ile/değil/yerine/||/<>/< BASAMAK


- HANİ ile BARİ


- HAR VURUP HARMAN SAVURMAK ile BOL KESEDEN HARCAMAK/SAVURMAK


- HARAÇ[Ar. < HARÂC] ile/ve/||/<> BAÇ[Fars. < BÂC] ile/ve/||/<> BÂD-I HAVA

( Bir yerden, bir kimseden zorbalıkla alınan para. | Osmanlı Devleti'nde Müslüman olmayanların devlete ödemekle yükümlü oldukları vergi. | Osmanlı Türklerinde genellikle toprak sahiplerinden devletçe alınan vergi. İLE/VE/||/<> Osmanlı Devleti'nde gümrük vergisi. | Zorla alınan para. İLE/VE/||/<> Topraksız köylüden alınan kazanç vergisi. )


- HARCADIKLARINDAN KALANI BİRİKTİRMEK değil/yerine/>< BİRİKTİRDİKTEN SONRA, KALANI HARCAMAK


- HARCANILACAK PARA ile/ve BİRİKTİRİLECEK/SAKLANILACAK PARA

( THE MONEY TO SPEND vs./and THE MONEY TO SAVE )


- HAREKET DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> DOLAŞIM DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> SOLUNUM DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> SİNİR DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> SİNDİRİM DÜZENİ/SİSTEMİ ile/ve/||/<> BOŞALTIM DÜZENİ/SİSTEMİ

( Kemikler, eklemler ve kaslar. İLE/VE/||/<> Kalp, damar, kan. İLE/VE/||/<> Solunum yolu ve akciğerler. İLE/VE/||/<>. İLE/VE/||/<> Beyin, beyincik, omurilik, omurilik soğanı. İLE/VE/||/<> Dil ve dişler, yemek borusu, mide, karaciğer, safra kesesi, pankreas, bağırsaklar. İLE/VE/||/<> Böbrek, sidik/idrar kesesi, sidik/idrar kanalları. )

( Zehirlenmelerde genel belirtiler:
Sindirim sistemi bozuklukları: Bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal.
Sinir sistemi bozuklukları: Bilinç kaybı, havale, rahatsızlık hissi, hareketlerde uyumsuzluk.
Solunum sistemi bozuklukları: Soluk darlığı, morarma, solunum durması.
Dolaşım sistemi bozuklukları: Nabız bozukluğu, kalp durması. )


- HAREKET:
GÖRELİ ile/ve/<> BAĞIL


- HAREKET ile/ve/||/<> BAĞIL HAREKET/HIZ


- HAREKET ile/ve BELİRLEYİCİLİK

( MOVEMENT vs./and DETERMINATION )


- HAREKET ile/ve BELİRSİZLİK

( MOVEMENT vs./and INDEFINITENESS )


- HAREKET ve/<> BEREKET

( Varoluşu sağlar. VE/<> Varoluşun sürekliliğini sağlar. )


- HAREKET ve/<> BİÇİM ve/<> UZAM


- HAREKET ve/||/<> DUYGULANIM ve/||/<> BENZETME

( İki kişi arasındaki tüm ilişkilerde ve temelinde, anne ile çocuğun ilişkisinde, yerli yerinde ve yeterince bulunması gerekenler... )


- HAREKET ve/> EYLEM ve/> YAŞAM ve/> BİLİNÇ

( HAREKET: Bil-kuvve olanın, bil-fiil olması için gerekli çaba. )

( MOVEMENT and/> ACTION and/> LIFE and/> CONSCIOUSNESS )


- HAREKETİN KAYNAĞI ile BİLGİNİN KAYNAĞI


- HARF ile/ve/<>/> HECE ile/ve/<>/> CÜZ ile/ve/<>/> TEFİLE ile/ve/<>/> VEZİN ile/ve/<>/> BAHRİ


- HÂRİC-İ KISMET değil/yerine/= BÖLÜM


- HARMAN[Fars.] ile/ve/<>/> BADAS

( Tahıl demetlerinin üzerinden döven geçirilerek tanelerin başaklarından ayrılması işi. | Bu işin yapıldığı yer ya da mevsim. | Birçok çeşitten birer parça alıp yeni bir bileşim oluşturma işi. İLE/VE/<>/> Harman kaldırıldıktan sonra yerde kalan toprak, çöp ve samanla karışık tahıl taneleri, harman döküntüsü. )


- HAŞEFE[Ar.]/GLANS[İng.] ile/ve/=/<>/hem de/ne de BIZIR/KLİTORİS[Yun.]

( GULFE[Ar.]: Haşefenin etrafında bulunan deri. )


- HAŞERE değil/yerine/= BÖCEK


- HASTALIK SONRASI SÜMÜK (TADI) ile BALGAM (TADI)


- HATA/KUSUR ARAMAK/BULMAK (İÇİN/ÜZERE) ile/değil/yerine BİR EKSİĞİNİ/HATASINI (DAHA) DÜZELTTİRMEYE ARACI OLMAK


- HATEM:
"SONLANMA" değil BÜTÜNLEŞME/OLGUNLAŞMA


- HAVAYA GİRMEK ve BUNALIMA GİRMEK


- HAVAYI[Azr.] = BEDAVA[Tr.]


- HAVUZ ile BİRKE[Ar.]

( ... İLE Büyük havuz, küçük göl, gölcük. | Göğüs. )


- HAYAT AĞACI ile BİLGELİK AĞACI

( ... İLE Meyvesi yenilmemesi gereken. )


- HAYAT AĞACI ile/ve/değil/yerine/<> BİLGELİK AĞACI

( Sempatik sinir düzeni/sistemi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Parasempatik sinir düzeni/sistemi. )

( Gövde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Sinir düzeni/sistemi. )


- HAYAT ve/||/<>/> İLİM ve/||/<>/> SEMİ ve/||/<>/> BASAR ve/||/<>/>
KUDRET ve/||/<>/> İRÂDE ve/||/<>/> KELÂM ve/||/<>/> TEKVÎN


- HAYIR:
"BİR" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< (")BİN(")

( [(")İstediğimiz(") ...] Oluyorsa. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Olmuyorsa. )


- HAYRAN/LIK ile BAYGIN/LIK


- HAYRET ile/ve/||/<>/> DİKKAT ile/ve/||/<>/> MERAK ile/ve/||/<>/> BİLME


- HAYRET = WONDER, ASTONISHMENT[İng.] = ÉTONNEMENT[Fr.] = BEWUNDERUNG[Alm.] = ADMIRATIO[Lat.]


- BEHAİM(HAYVAN) ile BEŞER ile İNSAN(>/< KİŞİ)

( İçgüdü varolanı. İLE Güdü varolanı. İLE Cezbe varolanı. )


- HAYVAN HORTUMU ile FİL HORTUMU ile BÖCEKLERDE GÖRÜLEN HORTUM

( HORTUMLULAR: HORTÛMİYYE[Ar.], PROBOSCIDIAN[İng.], PROBOSCIDIENS[Fr.] )

( ... İLE Fillerin hortumları, 15.000 kastan oluşmaktadır. İLE ... )

( ... ile HURTÛM[çoğ. HARÂTÎM] ile ... )

( SNOUT vs. TRUNK vs. PROBOSCIS )


- HAYVAN ile BEBEK/ÇOCUK KAÇIRAN HAYVAN


- HAYVAN ile BEĞNEK

( ... İLE Kuyruğu kesik, güdük hayvan. )


- HAYVAN yerine BEHAİM


- HAYVAN ile BEHÂİM/BEHÎME

( Canlı. İLE İnsan dışındaki tüm hareket edebilen canlılar. | Dört ayaklı hayvan. )


- HAYVAN ile/değil BİYOLOJİK YIĞIN

( Doğasında. İLE/DEĞİL Hayvanat bahçesinde. )


- HAYVAN(CANLI) = BEHAİM = ANIMAL[İng., Fr., İsp.] = TIER[Alm.] = ANIMALE[İt.]


- HAYVANLAR:
"BİZİM İÇİN" değil BİZİMLE BİRLİKTE


- HAYVANLAR:
YEMEK ve/||/<> BİNEK ve/||/<> DENEK
DEĞİLDİR!


- HAYVANSAL "PROTEİN" ile/değil/yerine/||/<>/< BİTKİSEL PROTEİN


- [ne yazık ki]
"HAZCILIK" ile/ve/||/<> "BAŞINA BUYRUKLUK"

( "Hazcı'yım!(Hedonist'im!)" demek, kendini merkeze koyarak ve herkesten ve herşeyden, tüm sorumluluklarından soyutlandığını zannetmek, "Ateist'im!" demek kadar komik ve zavallıcadır. )


- HAZCI/LIK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< BİLGİSİZ/LİK VE BİLİNÇSİZ/LİK


- HÂZIK[Ar.] değil/yerine/= BECERİ SAHİBİ


- HAZİNE ile/||/<> BEYTÜL MAL ile/||/<> İRÂD-I CEDÎD ile/||/<> HAZİNEDAR

( Sarayın para ve değerli eşyasının korunduğu yer. Devlet malı. İLE/||/<> Devlet hazinesi. İLE/||/<> III. Selim'in Nizam-ı Cedîd Ordusu için oluşturduğu, bazı vergileri kapsayan hazine. İLE/||/<>Saray hazinesini yöneten memur. )


- HAZIR YANIT ile BAHÂNE


- HAZIR OLMAK ile BEKLENTİ

( TO BE READY vs. EXPECTATION )


- HEAD :/yerine BAŞ


- HECELEME ile BÖLME


- HEDEF ile/ve/> BAŞARI

( Başarıncaya kadar denemeye devam edin! )

( TARGET vs./and/> SUCCESS
You just keep on trying until you succeed. )


- HEDY[Ar.] ile BEDENE[Ar.]


- HEDY[Ar.] ile BEYÂN[Ar.]


- HEGEMONYA[Yun. < HEGEMONIA]["HEGAMONYA" değil!] ile BASKI

( ... İLE Bir devletin, başka bir devlet üzerindeki siyasi üstünlüğü ve baskısı. )


- HELEN ile BARBAR

( BAR BAR (BAĞIRMAK), BARBAR: BIR BIR KONUŞAN )


- HELİKS ile BETAYAPRAK

( Proteinlerin ikincil yapısındaki spiral biçimi. İLE Proteinlerin ikincil yapısındaki yassı yapı. )


- HELKE ile/değil/yerine BAKRAÇ

( Bakraç, kova. İLE/DEĞİL/YERİNE Çoğunlukla bakırdan yapılan küçük kova. | Bir bakracın alabildiği miktar. )


- HEM KARADA, HEM SUDA YAŞAYABİLEN CANLILAR ile/ve SÜRÜNGENLER ile/ve BALIKLAR

( Türkiye Kurbağa ve Sürüngenleri )

( ZÂT-ÜT-TENEFFÜS-İL-MÜZDEVİC, ZU-L-MAÂŞEYN/MÂÎŞEYN ile ... )

( FERZEND-İ ÂB: Suda yaşayan hayvanlar. )

( AMPHIBIANS vs. REPTILES and FISHES )

( AMPHIBIE avec ... et ... )


- HEPİMİZİ BİR YAPAN ile/ve/<> BAZILARIMIZI "AYRI" YAPAN


- HER BİR/BEHER[Fars.] ile BEHER/BEHERGLAS[Alm. < BECHER/GLAS]

( Her bir. İLE Silindir biçiminde cam deney çubuğu. )


- HER GÜN ...:
BİR ile/ve/||/<>/> ÜÇ ile/ve/||/<>/> BEŞ
İŞ/GÖREV

( [Her gün ...]
Büyük bir işi/görevi yerine getirebilmek. İLE/VE/||/<>/> En az üç orta işi/görevi yerine getirebilmek. İLE/VE/||/<>/> En az beş küçük işi/görevi yerine getirebilmek. )


- HER ile/ve BASİT HER


- HER ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BAZI

( [kitap] Okunmaz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Bazılarına başvurulur. )

( [eşya] Kullanılmaz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Bazıları saklanır. )

( [yazar] Sevilmez. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Bazıları (sadece) beğenilir. )


- HERE :/yerine BURADA


- HEREKE ile/ve KAYSERİ ile/ve BÜNYAN ile/ve YAHYALI ile/ve TAŞPINAR ile/ve SİVAS ile/ve KARS ile/ve BERGAMA ile/ve LADİK ile/ve MİLAS ile/ve ISPARTA


- HERHALDE ile/ve/||/<> BELKİ (DE)


- HERHALDE değil/yerine YÜKSEK/BÜYÜK OLASILIKLA


- HERHANGİ BİR KİŞİ (OLAN/OLMAK) ile/ve/değil/yerine BELİRLİ BİR KİŞİ (OLAN/OLMAK)


- HERHANGİ BİRİ OLMAK ile/değil/yerine BELİRLİ BİR KİŞİ OLMAK


- HERKES ile BİRÇOK

( EVERYBODY vs. MANY )


- HESAPLAMALI ile BELİMSEL


- HİBE değil/yerine/= BAĞIŞ


- HİÇKİMSE ile/ve/<>/> HERHANGİ BİRİ ile/ve/<>/> BELİRLİ BİR KİŞİ

( Çırak. İLE/VE/<>/> Kalfa. İLE/VE/<>/> Usta. )

( Bebek. İLE/VE/<>/> Çocuk/genç. İLE/VE/<>/> Yetişkin. )

( 0-1 İLE/VE/<>/>1-18 İLE/VE/<>/> 18 - ~ )

( Konuşmaya başlayana kadar. İLE/VE/<>/> Yetkinleşene[rüşte] kadar. İLE/VE/<>/> Olgunlaşana[kemâline] kadar ve sonrası. )


- HİÇLİK ile/değil BİLİNMEYEN


- HİÇLİK ile/ve/<>/değil/yerine BOŞLUK


- HİÇLİK ile/ve/=/<>/değil/yerine/hem de/ya da/belki BÜTÜNLÜK

( [not] NOTHINGNESS vs./and/=/<>/but/maybe/also/or INTEGRITY
INTEGRITY instead of NOTHINGNESS )


- HİKÂYE ile BOŞ


- HİLÂFET[Ar.] değil/yerine/= BİRİNİN YERİNİ TUTMA | PEYGAMBER VEKİLLİĞİ, HALÎFELİK


- HİNDİ:
turkey ile/||/<> PERU ile/||/<> ETİYOPYA KUŞU ile/||/<> BUKALEMUN ile/||/<> FRANSIZ KIZI/ĞALOPÛLÂ ile/||/<> TACCHINO[: Kuş.]

( Türkçe'de
İngilizce'de. İLE/VE/||/<> Portekizce'de. İLE/VE/||/<> Arapça'da. İLE/VE/||/<> Farsça'da. İLE/VE/||/<> Yunanca'da. İLE/VE/||/<> İtalyanca'da. )


- HİNDİ/GÜLÜK ile GURK | BABA HİNDİ

( ... İLE Eril hindi. )

( Kökenleri Meksika ve Kuzey Amerika'dır. )

( "Hindi" adı, İspanyol'ların Amerika'ya "Indies" demesinden dolayıdır. )

( Amerika yerlilerinin kullandıkları ad "FURKEE"dir. [Pilgrim Fathers] )

( İngilizce'de "turkey"[Baş harfi(t) küçük olarak!] olarak geçmesinin nedeni, hindinin ticaretini İspanya'dan tüm Avrupa'ya yapanların Türk tüccarlar olmasıdır. [Avrupa'ya hindinin gelişi 1520'lerdir.] )

( "TÜRKİYE HOROZU" [Eskiden İngiltere'de hindileri satanlardan dolayı] )

( Portekiz'liler, hindi için "PERU" adını kullanır. )

( [İbranice] MEKARKERİM )

( Hindi sesi çoğu dilde "GLU GLU" ya da "KRUK KRUK" olarak yazılır. )

( Hindi ile ... )

( DİKÜN RUMİY ile ... )

( HURÛS-İ HİNDÎ ile ... )

( [Choctaw dilinde] FAKİT [Hindinin çıkardığı sesi benzettikleri sözcük olarak] )

( MELEAGRIS GALLOPAVO[beçtavuğu, tavuskuşu] )


- HİNDİSTAN'DA ÖTEN HOROZUN SESİ KULAĞIMIZDADIR ile/ve/<> BİR YILDIZ KAYSA DİŞİM AĞRIR


- HI(N)K ile/ve/||/<>/> BURNU(NDAN)

( Demiş. İLE/VE/||/<>/> Düşmüş. )


- HİNT OKYANUSUNDA:
ANDAMAN DENİZİ ile/ve/||/<> MALAKKA BOĞAZI ile/ve/||/<> MARTABAN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BENGAL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KANBAY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KUÇ KÖRFEZİ ile/ve/||/<> UMMAN DENİZİ ile/ve/||/<> UMMAN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BASRA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> YEMEN DENİZİ ile/ve/||/<> ADEN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KIZILDENİZ ile/ve/||/<> MOZAMBİK KANALI ile/ve/||/<> SOFALA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DELAGOA KÖRFEZİ


- HİPEREMESİS ile/||/<> BULANTI

( Aşırı ve sürekli kusma. İLE/||/<> Mide bulantısı. )


- HİPNOZ:
BİREYSEL ile/ve/||/<> ÖBEK(GRUP) ile/ve/||/<> KENDİ KENDİNE(AUTO) ile/ve/||/<> BAŞKASI ARACILIĞIYLA ile/ve/||/<> YOL ile/ve/||/<> TOPLUMSAL ile/ve/||/<> SİYASAL REKLÂM AMACIYLA


- HİPNOZ ve/||/<> "BÂTIL İNANÇ"

( İkisinde de istek, inanç ve "güvenme" vardır. )


- HİPOFİZ BEZİ ile KALKANBEZİ/TİROİD BEZİ ile PARATİROİD BEZİ ile LENF BEZİ ile BÖBREK ÜSTÜ BEZİ ile PANKREAS BEZİ ile EŞEYSEL BEZ ile İÇ SALGI BEZLERİ ile GASTRİT SUYU BEZİ ile GÖĞÜS KEMİĞİ ARKASINDA BULUNAN İÇSALGI BEZİ/TİMUS

( PITUITARY GLAND vs. THYROID GLAND vs. PARATHYROID GLAND vs. ADENOID (GLAND) vs. ADRENAL (GLAND) vs. PANCREATIC GLAND vs. GONADIAL GLAND vs. ENDOCRINE GLANDS vs. PEPTIC GLAND vs. THYMUS )


- HIZ ile BAĞIL HIZ


- HİZMETÇİ ile BESLEK/BESLEME


- HOLISTİK TIP/HOLISTIC MEDICINE[İng.] değil/yerine/= BÜTÜNCÜL TIP


- HOLİZM/HOLISM[İng.] değil/yerine/= BÜTÜNCÜLLÜK


- HOMEOPATİ/HOMEOPATHY[İng.] değil/yerine/= BENZERİ BENZERLE SAĞALTIM


- HOMOJENİZATÖR/HOMOGENIZER[İng.] değil/yerine/= BAĞDAŞTIRICI


- HOMOJENLEŞME" değil/yerine/= BENZEŞME/BAĞDAŞIK


- HONA ile/ve BURÇİN/MARAL

( Eril geyik. İLE/VE Dişil geyik. )


- HONEY :/yerine BAL


- HORN[İng.] değil/yerine/= BOYNUZ


- HOROZ ile BERNİYE[Ar. | çoğ. BERÂNÎ]

( ... İLE Küçük horoz. )


- HORTUM[Ar.]/GİRDAP[Fars.] değil/yerine/= BURGAÇ


- HOŞ "KAFA" ile/ve/||/<>/> BOŞ "KAFA"


- HOŞGÖRÜ ile/ve/değil/yerine BAĞDAŞMA


- HUDUS ile/ve/||/<> ZAMAN ile/ve/||/<> NİSAP ile/ve/||/<> GÜN ile/ve/||/<> RES ile/ve/||/<> KÂBE ile/ve/||/<> NEŞV-Ü-NEMÂ ile/ve/||/<> KAST VE NİYET ile/ve/||/<> HÜKÜMLER ile/ve/||/<> BEKÂ ile/ve/||/<> MEŞRÛ TASARRUF


- HÜNER[Fars.] değil/yerine/= BECERİ


- HUNİ ile BÜHNER HUNİSİ

( ... İLE Üzerine süzgeç kâğıdının olduğu gibi yerleştirileceği tabanı bulunan, porselenden yapılmış huni. )

( FUNNEL vs. BUCHNER FUNNEL )


- HÜSRAN[Ar.] değil/yerine/= BATKI, DÜŞ KIRIKLIĞI


- HZ. TAYFUR = BAYEZİD-İ BİSTÂMÎ


- POLİNOM DENKLEMLERDE:
I. DERECE ve/<> II. DERECE ve/<> III. DERECE ve/<> IV. DERECE ve/<> V. DERECE

( x + b = 0 ise x = - b

VE/<>

x² + bx + c = 0 ise
1. [ -b + √¯(b² - 4c)] / 2
2. [ -b - √¯(b² - 4c)] / 2
[eğer b² - 4c = 0 ise iki formül de aynı sorucu verir.] )


- I ve/<> B

( İçeriden çıkmaya başlayan ilk harf. VE İçeriden en son çıkan/çıkacak harf. )


- I ve B

( İçeriden çıkmaya başlayan ilk harf. VE/<> İçeriden en son çıkan/çıkacak harf. )


- I :/yerine BEN


- IABP/INTRAAORTIC BALLOON PUMP INTRAAORTIC[İng.] değil/yerine/= BALON POMPASI, AORT İÇİ BALON POMPASI, ANA ATARDAMAR İÇİ BALON POMPASI


- İBÂDET/BULUŞMA/TOPLANMA YERLERİ'NDE:
CAMİ/MESCİD ile/ve CEMEVİ ile/ve KİLİSE(< EKLESIA | BÎA[Ar. çoğ. BİYÂ'], DEYR[Fars.] ) ile/ve HAVRA[İbr.]/SİNAGOG[Yun.]/TABERNACLE ile/ve BURKAN EVİ/PAGODA[< OHATAGORBA/DATUGARBA (< GORBA/GARBA[< RAHİM/UTERUS])], VİHARA ile/ve ŞRAYN/SHRINE ile/ve PRASADA ile/ve ZİGURAT ile/ve (DOĞA) ile/ve FU YUN-SE ile/ve GÜNEŞ MÂBEDİ

( İslâm'da. İLE/VE Alevilik'te. İLE/VE Hristiyanlık'ta. İLE/VE Yahudilik'te/Kabala'da. İLE/VE Burkancılık'ta/Budizm'de. İLE/VE Şintoculuk'ta. [Buda heykeli bulunmaz] Mezopotamya'da, Sümerler'de ilk tapınaklardır. İLE/VE Hind mâbedi. İLE/VE Şamanlık'ta. İLE/VE Şamanlık'ta.[Çinlilerin verdiği addır.] İLE/VE Dünyadaki 7 güneş mâbedinden 4'ü Türkiye'de, Fırat'tadır. )

( HOCA/DRUİT/MAKA[Tatarca] ile/ve DEDE/DEDE-BABA ile/ve PAPAZ ile/ve HAHAM ile/ve GURU, LAMA ile/ve ... ile/ve ... ile/ve "BÜYÜCÜ/ARRÂFE" ile/ve ... ile/ve KAM ile/ve ... )

( SANAL CAMİLER )

( GELENEKTEN GELECEĞE CAMİLER - SÜLEYMAN FARUK GÖNCÜOĞLU, ZELİHA KUMBASAR )

( Hünkâr[Sultan] Mahvil'lerinin girişi Kıble'dedir. )

( Yüreğinde bir tapınağı olmayan, hiçbir tapınakta bulamaz yüreğini! )

( CAMİLERİN İLGİNÇ ÖYKÜLERİ... )


- İBÂHÂ ve/||/<>/>/< BERÂET-I ZİMMET

( İkisi de asıl ve öncelikli olandır. Belirleyici ve bağlayıcı olandır. )


- İBRÂ ile BERAAT


- İÇ DENETİM ile/ve/<> BAĞIMSIZ DENETİM

( İç denetçiler ve bağımsız denetçiler, finansal kontrollerin etkinliği konusunda ortak paydalardır. İki taraf da etik kurallar ve profesyonel standartlara bağlı kalmaktadır. Bununla birlikte şirketle olan ilişkileri ve çalışma amaçları konusunda büyük farklılıkları bulunmaktadır.

İç denetçiler, şirketin bir parçasıdır. Hedefleri, profesyonel standartlar, yönetim kurulu ve üst yönetim tarafından belirlenmiştir. Birincil müşterileri, yönetim ve yönetim kuruludur. Bağımsız denetçiler, şirketin bir parçası değildir ancak şirket tarafından tutulur. Hedefleri, öncelikli olarak, yasalar tarafından belirlenir ve birincil müşterileri yönetim kuruludur.

İç denetçilerin çalışma amaçları çok kapsamlıdır. Şirket hedeflerine ulaşılmasına ve operasyonlar, risk yönetimi, iç kontrol ve yönetişim süreçlerini iyileştirmeye yardımcı olurlar. Şirketin her yönüyle -finansal ve operasyonel- ilgili olarak, iç denetçiler, kontrollerin ve süreçlerin sürekli gözetimi ve değerlendirilmesi etkinliklerinin bir sonucu olarak geleceğe odaklanır. Aynı zamanda, her türde yolsuzluk ve hilenin de önlenmesi ile ilgilidir.

Bağımsız denetçilerin öncelikli misyonu, şirketin yıllık finansal raporları hakkında bağımsız bir fikir vermektir. Raporların, genel kabul edilmiş muhasebe standartlarına uygunluğunu, şirketin finansal bildirimleri tarafsızca yaptıklarını, belirli dönemdeki operasyonların sonuçlarının doğru olarak gösterildiğini değerlendirirler.

İç ve bağımsız denetçiler, periyodik olarak ortak paydalarını tartışmak; tamamlayıcı yetkinlikler, deneyim alanları ve bakış açılarından yararlanmak; birbirinin çalışma amaçları ve yöntemlerini anlamak; denetim kapsamı ve programını tartışmak; raporlara, programlara ve çalışma kâğıtlarına erişmek ve risk alanlarını ortaklaşa değerlendirmek amacı ile toplanmalıdır. Yönetim kurulu, güvence için gözetim sorumluluklarını yerine getirmek ve denetim sürecinin bütününün etkinliğini ve verimliliğini artırmak amacı ile iç ve bağımsız denetim çalışmalarını koordine etmelidir. )


- İÇ İÇE ile/ve/||/<> BURUN BURUNA


- İCAT/ÎCÂD değil/yerine/= BULGU; BULUŞ/YARATMA; TÜRETİ


- ICE :/yerine BUZ


- İÇERİK ile/ve BAĞLAM

( CONTENT vs./and CONTEXT )


- İÇERİK ile BİÇİM


- İÇERİK ve/||/<> BİÇİM ve/||/<> TEKNİK


- İÇ İÇE/LİK ile BAĞIMLI/LIK

( Bağımlı olduğunu imgeleyen yalnızca zihindir. )

( ... ile MENÛTİYYET )

( ONE WITHIN THE OTHER vs. DEPENDENCE, BONDAGE, ADDICTION
It is only the mind that imagines bondage. )


- OL!:
İÇİNDE ve/||/<> KIÇINDA ve/||/<> BAŞINDA ve/||/<> YANINDA

( Tarlan varsa. VE/||/<> Teknen varsa. VE/||/<> İşin varsa. VE/||/<> Eşin varsa. )


- İÇKİN/LİK ile/ve/değil BAŞAT/LIK


- İÇLENMEK ile/ve BOZULMAK


- İCRÂCI ile BESTELEYEN/BESTECİ/BESTE-KÂR[Fars.]/KOMPOZİTÖR/COMPOSITEUR[Fr.]


- İÇREK = BÂTINÎ = ESOTERIC[İng.] = ÉSOTÉRIQUE[Fr.] = ESOTERISCH[Alm.] = ESO[Yun.]


- ICT/INFORMATION AND COMMUNICATION TECHNOLOGY[İng.] değil/yerine/= BİLGİ VE İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ


- İCTEZE'E[Ar.] ile BİH[Ar.] ile İKTEFÂ BİH[Ar.]


- ÎD[çoğ. A'YÂD] değil/yerine/= BAYRAM


- İDDİA ile/ve BENCİLLİK

( Bencillik, parçanın adına ve bütünün zararına, açgözlülük etmek, ele geçirmek, biriktirmek demektir. )

( Tüm çatışmaların kökeninde "ben" ve "benim" fikirleri yatar. )

( Sadece kendi ötenize, egonuzdan öteye uzanmalısınız, o zaman onu bulacaksınız. )

( Bencillik, ıstırabın nedenidir. )

( Kendinin, gövde ve zihin olmadığını bilen bir kişi, bencil olamaz, çünkü bencillik nedeni olabilecek bir şeye sahip değildir. )

( Tek kötülük, budalalık ve bencilliktir. )

( Bencillik merkezi yok olduğu zaman, tüm haz arzusu ve ıstırap korkusu biter. )

( ASSERTION vs./and EGO
To be selfish means to covet, acquire, accumulate on behalf of the part against the whole.
The ideas of 'me' and 'mine' are at the root of all conflict.
You have only to reach out beyond yourself, and you will find it.
Selfishness is the cause of suffering.
A man who knows that he is neither body nor mind cannot be selfish, for he has nothing to be selfish for.
Stupidity and selfishness are the only evil.
When the center of selfishness is no longer, all desires for pleasure and fear of pain cease. )


- İFRAĞ[Ar.] değil/yerine BOŞALTIM

( Bir şeyi, başka bir biçime çevirme. | Boşaltım. DEĞİL/YERİNE ... )


- İĞNE ile BİZ

( ... İLE Meşin gibi şeyler dikilirken iğneye yol açmak için kullanılan, bir sapa çakılmış ince çivi gibi, kalın iğne. )


- IGO ile INGO ile PVO ile BINGO ile TGO ile HO

( INTERSTATE/INTERGOVERNMENT ORGANIZATIONS vs. INTERNATIONAL NONGOVERNMENTAL ORGANIZATIONS vs. PUBLIC VOLUNTARY ORGANIZATIONS vs. BUSINESS INTERNATIONAL NONGOVERNMENTAL ORGANIZATIONS vs. TRANSGOVERNMENTAL ORGANIZATIONS )


- İHTİYÂR ile/ve/değil/||/<>/> BİLGE/LİK


- İHTİYOLOJİ değil/yerine/= BALIK BİLİMİ


- İKİ AYAĞINI BİR PABUCA SOKTURMAK ile BOĞAZINA DİZDİRTMEK


- İKİ DÜZLEMLİ/LİK ile BAĞDAŞIK/LIK

( Gizli bir bilgiden daha çekici bir şey yoktur. Varolduğu bilinir ancak bilginin kendi bilinmez, dolayısıyla çok derin bir bilgi olduğu varsayılır. )


- İKİ TUZLU ve BİR TATLI


- İKİLİK değil/yerine/>< BİREŞİM/TEVHİD


- DÜŞÜNMEK:
İKİNCİL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRİNCİL


- İKİNCİL KAYNAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRİNCİL KAYNAKLAR


- İKİNCİL KAYNAKLARLA:
ÇÖZÜMLEME değil/yerine BETİMLEME

( İkincil kaynaklarla, belki betimleyici(tasvirî) çalışmalar yapılabilir fakat çözümleyici(tahlilî) çalışmalar yapılamaz! )


- İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ETKİLERİ ile BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK

( Dünyanın ortalama sıcaklığının ve hava modellerinin uzun vadede değişmesi. İLE Bu değişimler, biyolojik çeşitlilik üzerinde birçok olumsuz etkiye sahiptir ve birçok türün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmasına neden olmakta. )


- İKLİM ile/ve/||/<> BİSİKLET

( Erkan Karavelioğlu'nun çalışmasını okumak için burayı tıklayınız... )


- İKRAM ile/ve BAĞIŞ

( VÂHİB[Ar. < VEHB]: Hibe eden, bağış yapan kişi. )

( MEVHİBE: Bahşiş, ihsan, bağış. )

( MEVHÛB[Ar. < VEHB]: Bağışlanan mal. )


- İLÂÇ[Ar.] ile/ve/değil/yerine/<>/< BESİN

( Besininiz, ilâcınız; ilâcınız, besininiz olsun! )


- YASALAR/KANUNLAR:
"İLÂHÎ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/⊇/< BEŞERÎ/İNSANİ

( (Olan ve olması gereken...
Belirli ve yaygın bir kesime. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/⊇/< [ne iyi ki] Herkese. )

(Çoğunluk/yaygın/baskın olmasına karşın olmaması gereken...
Herkese. İLE/VE/||/<> [ne yazık ki] Belirli bir kesime. )


- İLÂLLÂH ile/ve ALÂLLÂH ile/ve BİLLÂH ile/ve HÂNİLLÂH ile/ve FİLLÂH ile/ve MAÂLLAH ile/ve LİLLÂH

( Allah'a. İLE/VE Allah üzerine. İLE/VE Allah ile. İLE/VE Allah'tan. İLE/VE Allah'ta. İLE/VE Allah'la. İLE/VE Allah için. )


- İL/EL:
ORDA + KUN + BUDUN


- İLERİ SÜRME = İDDİA = ASSERTION[İng., Fr.] = BEHAUPTUNG[Alm.] = ASSERTIO < ASSERERE[Lat.]


- İLETİŞİM (SORUNU) ile/ve/değil/||/<>/>/< BAĞ/BAĞLANTI (SORUNU)

( [not] COMMUNICATION (PROBLEM) vs./and/but/||/<>/>/< RELATION/LINK | COMMUNICATION (PROBLEM) )


- İLETİŞİM ile/ve BİLDİRİŞİM


- [ne yazık ki]
İLETİŞİMSİZLİK:
"ANLAMSIZ KIRGINLIKLAR" ve/||/<> "BEKLENTİ" ve/||/<> "ZAMAN KAYBI"


- İLGEÇ/BELİRTEÇ/EDAT ile/ve/<> BAĞLAÇ

( Yalnız, ancak, sadece, sade, tek, bir, için, diye, üzere, kadar, denli, gibi, ile, değil, -e dair, -e doğru, -e değin, -e dek, -e göre, -e kadar, -e karşın, -e rağmen, -den başka, -den beri, -den dolayı, -den ötürü, -den sonra, -den önce, -den evvel vb.

İLE/VE/<>

Ama, fakat, lakin, ancak, yalnız, oysa, oysaki, hâlbuki, ve, ile, ki, de, çünkü, zira, madem, mademki, ya dahut, yahut, ya da, ya da, şayet, eğer, ise, öyleyse, o hâlde, kısacası, demek ki, nitekim, yoksa, anlaşılan, ne (...) ne (de), ya (…) ya (da), gerek (...) gerek (se), ha (…) ha, ister (…) ister (se), kâh (...) kâh, de (…) de, hatta, üstelik, ayrıca, hem, hem de, yine, gene, meğer vb. )

( Edatlar, tümcenin bir öğesi durumuna gelirken, bağlaçlarda ise bir öğe özelliği yoktur. Edatlar, tümceden çıkarıldığında tümce/cümle anlamsızlaşabilir. Bağlaçlar ise tümceden çıkarıldığında, tümcede en fazla anlam daralabilir, tümce anlamsızlaşmaz.

Örneğin:
"Onun gibisi çıkmadı."

"Gibisi" çıkarıldığında, anlamda bir bozulma oluşur. Dolayısıyla, bu bir edattır.

"Sevdim ama sevilmedim."

"Ama" çıkarıldığında, anlamda daralma olsa da tümcenin yapısı değişmediğinden, bağlaç özelliği taşır.

"Ancak" ve "yalnız" yerine "sadece" sözcüğü getirilebilirse bu sözcükler edat, "ama" bağlacı getirilebilirse bu sözcükler bağlaçtır. "İle" yerine "ve" getirilemez ise buradaki "ile" edat, getirilebilir ise "ile" bağlaçtır. )


- İLGEÇ/EDÂT ile/||/<> BELİRTEÇ ile/||/<> ADIL/ZAMİR ile/||/<> KOŞAÇ/SILA

( Ününde yer aldığı ya da ardından geldiği birimle başka bir birim ya da tümcenin geri kalan bölümü arasında ilgi kurmaya yarayan birim. İLE/||/<> Bir eylemin, bir ön adın/sıfatın, bir ilgecin, bir bağlacın ya da kendi türünden bir başka birimin anlamım etkileyen, onu kesinleştirerek ya da kısıtlayarak belirleyen birim. İLE/||/<> Dilsel bağlamda daha önce anılan bir öğeyi, bildirişime katılan birini, sözcenin oluşturulduğu sırada gözlem alanına giren bir varlık ya da nesneyi gösteren biçimbirim ve bu niteliği taşıyan biçimbirimlerin oluşturduğu dilbilgisi ulamı. Adıllar, ad soylu biçimbirimlerin önemli bir bölümünü oluşturur, genellikle adların yerini tutar, kişi, soru, iyelik ilgi, gösterme ya da belgisizlik kavramını içerir. İLE/||/<> Yüklemi özneye bağlayan öğe.[Türkçe'de ek eylemin üçüncü kişi eki, -dir, bildirme koşacı olarak kullanılır.] )


- İLGİ ile/ve/<> BECERİ

( INTEREST vs./and/<> SKILL | ABILITY )


- İLGİ ile/ve/<> BELİRLENİM

( İlgilendiğimiz şeyle belirleniriz. )


- İLGİ ve/> BİLGİ ve/> ZEVK

( INTEREST and/> KNOWLEDGE and/> PLEASURE )


- İLGİLENDİRİR ile BAĞLAR


- İLGİLİ ile/ve BAĞLANTILI

( RELEVANT vs./and RELATED )


- İLİM ve/<>/>/< İRFAN ve/<>/>/< BURHAN ve/<>/>/< BEYAN

( Başkası. VE/<>/>/< Kendi. VE/<>/>/< Özü. VE/<>/>/< Bunların da merkezi/kaynağı. )


- ILIMAN İKLİM ile/ve/> BOREAL ile/ve/> TUNDRA ile/ve/> KUTUP


- İLİŞKİ:
"BAŞLAMIŞ OLAN" değilse/olmadıkça "BİTMİŞ/BİTECEK OLAN" (DA OL(A)MAZ)


- İLİŞKİ ile/ve BAĞ

( RELATION vs./and LINK )


- İLİŞKİ ile/değil/yerine BAĞINTI


- İLİŞKİ ile/ve BAĞLANTI

( RELATION vs./and CONNECTION )


- İLİŞKİ ile/ve BİLGİ

( Bilgi, kendini talep edene, kendini açar. )

( RELATION vs./and INFORMATION )


- İLİŞKİ ile/ve/değil BİRLİKTELİK

( [not] RELATION vs./and/but TO BE IN COMPANY )


- İLİŞKİDE/EVLİLİKTE:
İKİ KİŞİNİN "BİR KİŞİ OLMASI" (VE BEKLENTİSİ) ile/değil/yerine/>< BİR KİŞİNİN İKİ KİŞİ OLABİLMESİ


- İLİŞKİLİ ile/ve/<> BÜTÜNLÜKTE


- İLK ARACIN GELİŞTİRİLMESİ ile/ve/<>/> İLK ARAÇ > YAZI ile/ve/<>/> YAZI > MATBAA ile/ve/<>/> MATBAA > BİLGİSAYAR ile/ve/<>/> BİLGİSAYAR > İNTERNET ile/ve/<>/> İNTERNET > BLOK ZİNCİR

( 300.000 yıl öncesi. İLE/VE/<>/> 294.000 yıl. İLE/VE/<>/> 5430 yıl. İLE/VE/<>/> 450 yıl. İLE/VE/<>/> 40 yıl. İLE/VE/<>/> 30 yıl. )


- İLK
I ve/&lt;&gt; B

( İçeriden çıkmaya başlayan ilk harf. VE/<> İçeriden en son çıkan/çıkacak harf. )


- İLK YARDIMDA, AĞIZ/BOĞAZ DENETİMİ/KONTROLÜ:
ÇOCUKTA ile/ve/||/<> BEBEKTE

( İşaret parmağıyla. İLE/VE/||/<> Serçe parmağıyla. )


- İLK YARDIMIN TEMELİ(KBK):
KORUMA ile/ve/||/<>/> BİLDİRME ile/ve/||/<>/> KURTARMA


- İLK ile/ve/değil BİLİNEN/BİLİNEBİLEN İLK


- İLKE ile/ve BELİT/AKSİYOM

( Fizik'te. İLE/VE Matematik'te. )

( ... İLE/VE Geriye götürülemeyen ilke. )

( On physics. WITH/AND On mathematics. )

( PRINCIPLE vs./and AXIOM )


- İLKE ile/ve/<> BÜTÜNSELLİK/BÜTÜNLÜK

( PRINCIPLE vs./and/<> INTEGRITY )


- İLKEL ile/ve/değil/||/<> BİRİNCİL

( [not] PRIMITIVE vs./and/||/<>/but PRIMARY )


- İLKELERİN:
VAROLMA SORUNSALI ile/ve İŞLEVSELLİĞİ ile/ve DEĞİŞİMİ ile/ve OLMAMASI ile/ve BİRLİĞİ ile/ve İNKÂRI


- İLKSEL ile/ve BİRİNCİL


- IMAGO[İng.] değil/yerine/= BÜYÜKLER İMGESİ


- İMAN ile/ve BÂTIL İNANÇ/İ'TİKAD

( BÂTIL[Ar. < BUTLÂN]: Boş, beyhude, yalan; çürük. )

( FAITH vs./and SUPERSTITION )


- İMÂR değil/yerine/= BAYINDIRLIK


- İMGE = HAYAL = IMAGE[İng., Fr.] = BILD, VORSTELLUNG[Alm.] = IMAGEN[İsp.]


- IMMÜN/IMMUNE[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIK


- IMMUNE-MEDIATED/IMMUNE-MEDIATED[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK ARACILI


- IMMÜNİTE/IMMUNITY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK


- IMMÜNİZASYON/IMMUNIZATION[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLAMA


- IMMÜNOJENİK/IMMUNOGENIC[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLAŞTIRAN


- IMMÜNOJENİTE/IMMUNOGENICITY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLILIK YETISİ


- IMMÜNOLOJİ/IMMUNOLOGY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK BİLİMİ


- IMMÜNOMEDİYATÖR/IMMUNE-MEDIATED[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK ARACILI


- IMMÜNOMODÜLASYON/IMMUNOMODULATION[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK UYUMLAMASI


- IMMÜNOMODÜLATÖR/IMMUNOMODULATORY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK UYUMLAŞTIRICI


- IMMÜNOSÜPRESİF/IMMUNOSUPPRESSIVE[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK BASKILAYICI


- İMPALA ve BABUNLAR

( Aslanların, olası saldırılarına karşı, aralarında, dayanışma ve uyarı amaçlı iletişim bulunmaktadır. )


- İMPARATORLUK ile/değil BÜYÜK KRALLIK


- IMPRINTING[İng.] değil/yerine/= BASIMLAMA


- İN/MAĞARA ile BÜYÜK/DERİN İN/MAĞARA

( CAVE ile CAVERN )


- | "İNANAN" ile/ve/>< "KUŞKULANAN" |
değil/yerine/>
BAKMAYI BİLEN

( | "Mutludur." ile/ve/>< (")Bilgilidir.(") | DEĞİL/YERİNE Anlayandır. )


- [İNANÇ +] İLİM ile/ve/||/<> İRFAN ile/ve/||/<> HÜZÜN ile/ve/||/<> NEŞE ile/ve/||/<> [bunlar yoksa]

( Hikmet. İLE/VE/||/<> Rahmet. İLE/VE/||/<> Zarâfet. İLE/VE/||/<> Muhabbet. İLE/VE/||/<> Şiddet. )


- İNANÇ ile/ve/değil/yerine "BAKIŞ/GÖRÜŞ"


- İNANÇ ile/ve BELİRSİZLİK

( BELIEF vs./and INDEFINITENESS )


- İNANÇ = İTİKAT = BELIEF[İng.] = CROYANCE[Fr.] = GLAUBE[Alm.] = FE, CREENCIA[İsp.]


- İNANÇ ile/ve/<> SEVGİ ile/ve/<> BİLGİ

( Toplumsal yönetimde, kişiler üzerinde oynanan alanlar. )

( BELIEF vs./and/<> LOVE vs./and/<> KNOWLEDGE )


- İNANDIĞINI BİLMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< BİLDİĞİNE İNANMAK


- İNANMA ile/ve/değil/||/<>/>/< BIKMA


- İNANMA +/+/+ BİLME +/+/+ DÜŞÜNME +/+/+ GÜZELLİK

( Din. + Bilim. + Felsefe. + Estetik. )


- İNANMAK ile/ve BEKLEYİŞ/BEKLENTİ

( TO BELIEVE vs./and EXPECTATION )


- İNANMAK ile/değil/yerine/>< BİLMEK

( [not] TO BELIEVE vs./but/>< TO KNOW
TO KNOW instead of TO BELIEVE )


- İNCELME ile BİLLURLAŞMA


- İNCİR/YEMİŞ/BALLIDARI ile BURUK İNCİR/YEMİŞ

( ... İLE Dalında kuruyan, kimyasal kullanılmış incir. )


- İNCİR ile BARDACIK

( ... İLE Bir tür yaş incir. )

( ... İLE Ege bölgesindeki adı. )


- INCORPORATE :/yerine BİRLEŞTİRMEK


- INDEPENDENCE :/yerine BAĞIMSIZLIK


- INDEPENDENT VARIABLE[İng.] değil/yerine/= BAĞIMSIZ DEĞİŞKEN


- INDEPENDENT :/yerine BAĞIMSIZ


- INDICATE :/yerine BELİRTMEK


- INDICATION :/yerine BELİRTİ


- İNDİRGEME ile BASİTLEŞTİRME

( TO REDUCE vs. TO SIMPLIFY )


- İNDİRGEME ile/değil/yerine BİLME/BİLEREK


- İNDİRGEMEK ile/ve/||/<> BAŞKALAŞTIRMAK


- İNDİRİM ile BİNDİRİM


- INDIVIDUAL[İng.] değil/yerine/= BİREY


- INDIVIDUAL :/yerine BİREY


- İNEK ile/ve/||/<>/< BOLLUK/BEREKET İNEĞİ/KAMADHENU[Hintçe]

( ... İLE/VE/||/<>/< "Tüm ineklerin annesi".[Dişil başlı, dişil memeli, kuş kanatlı ve tavus kuyruklu olarak betimlenir.][Bazen de gövdesinde çeşitli tanrıları barındıran beyan bir inek olarak betimlenir.][Tanrıça "Devi"dir. İstenilen her şeyi veren inektir.]["Rahim/uterus", bir inek başına benzetilir.] )


- INFANT[İng.] değil/yerine/= BEBEK


- INFANT :/yerine BEBEK, YENİ DOĞAN


- INFANTILİZM/INFANTILISM[İng.] değil/yerine/= BEBEKSİLİK


- INFO yerine BİLGİ


- INFORM :/yerine BİLGİLENDİRMEK


- INFORMATION :/yerine BİLGİ


- İNGİLİZCE ile/ve/değil/<> BİSLAMA

( ... İLE/VE/<> Vanuatu'da, 115 ayrı kültür ve dil oluşmuş. İki komşu köy bile birbiriyle anlaşamıyormuş. Daha sonra, dil olarak bozuk bir İngilizce olan "Bislama" kabul edilmiş. )


- İNGİLTERE ile/ve/||/<> BÜYÜK BRİTANYA ile/ve/||/<> BİRLEŞİK KRALLIK

( image )


- İNHİMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BAĞIMLILIK

( Bir şeye, aşırı düşkünlük gösterme, kapılma. İLE/VE/||/<>/> ... )


- INITIALLY :/yerine BAŞLANGIÇTA


- İNKÂR ile/ve "BENDE OLMAZ"


- İNKÂR değil BİLDİĞİNİZ GİBİ


- İNSAN BAĞIRSAĞI MİKROBİYATASINDA:
FIRMICUTES ile/ve/||/<> BACTEROIDETES ile/ve/||/<> ACTINOBACTERIA ile/ve/||/<> PROTEOBACTERIA

( %65 ile/ve/||/<> %15 ile/ve/||/<> ... ile/ve/||/<> ... )

( )

( image )


- İNSAN-DOĞA İLİŞKİSİ ile/ve/değil BİREY-BİREY İLİŞKİSİ

( Anlam bulamaz. İLE/VE/DEĞİL Anlam bulur. )


- İNSAN FELSEFESİNDE:
FİZİK ÖTESİ/METAFİZİK ve/<> VARLIKBİLİM/ONTOLOJİ ve/<> BİLGİBİLİM/EPİSTEMOLOJİ ve/<> ZİHİNBİLİM/PSİKOLOJİ ve/<> TOPLUMBİLİM/SOSYOLOJİ


- İNSAN/KİŞİ ve/<>/= BİLİNÇ/FARKINDALIK

( İNSAN: Varolmayanın, varlaştırılma süreci. )

( HUMAN and/<>/= CONSCIOUSNESS/AWARENESS )


- İNSAN = BERZAH


- İNSAN BEŞER


- İNSANBİLİM = BEŞERİYAT = ANTHROPOLOGY[İng.] = ANTHROPOLOGIE[Fr., Alm.] = ANTHROPOS:İNSAN. LOGOS:BİLİM[Yun.] = ANTROPOLOGÍA[İsp.]


- İNSANBİLİM'DE:
FARKLILAŞMA ile BİREYLEŞME


- İNSANIN "DOĞASI" değil (BİR/ÇOK) NİTELİĞİ, DOĞASI KILMAK

( Kişi, belirli bir doğa ile doğmaz. Bir niteliği, doğası durumuna getirebilir.[TETABBU] )


- İNSANIN, ...[CANI İSTİYOR/ÇEKİYOR] ile/ve/değil BENİM/SENİN/ONUN ...


- İNSAN(KİŞİ/KENDİN):
OKYANUSUN İÇİNDE BİR DAMLA ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİR DAMLANIN İÇİNDEKİ OKYANUS


- [ne yazık ki]
İNSANLIK SUÇLARI:
SOYKIRIM ile/ve/||/<> İŞKENCE/ŞİDDET ile/ve/||/<> TERÖR ile/ve/||/<> NEFRET/DÜŞMANLIK ile/ve/||/<> IRKÇILIK ile/ve/||/<> KÖLELEŞTİRME ile/ve/||/<> İNSAN KAÇAKÇILIĞI ile/ve/||/<> ORGAN TİCARETİ ile/ve/||/<> BAĞIMLILAŞTIRMA

( Bağımlılaştırma - İnsanlık Suçu İlişkisi - Muharrem Balcı )

( * Kasten öldürme
* Kasten yaralama
* İşkence, eziyet ya da köleleştirme
* Kişiyi, özgürlüğünden yoksun kılma
* Bilimsel deneylere tâbi kılma
* Eşeysel saldırıda bulunma, çocukların eşeysel istismarı
* Zorla gebe bırakma
* Zorla fuhşa sevketme )

( [unfortunately] HUMAN CRIMES: GENOCIDE and/||/<> TORTURE and/||/<> DISCRIMINATION and/||/<> HATRED and/||/<> TO PUSH ADDICTION (and/||/<> TO DISSAPOINT) )


- İNSANLIK = BEŞERİYET, İNSANİYET = HUMANITY[İng.] = HUMANITÉ[Fr.] = HUMANITÄT, MENSCHHEIT[Alm.] = HUMANITAS[Lat.]


- INSEKTISIT/INSECTICIDE[İng.] değil/yerine/= BÖCEKKIRAN


- INTEROPERABILITE/INTEROPERABILITY[İng.] değil/yerine/= BİRLİKTE ÇALIŞABİLİRLİK


- İP ile BENE[Fars.]

( İnce urgan, palamar, ip. )


- İPEKYOLU ile/ve BAHARAT YOLU

( Belh şehri, kesişim noktasıdır. )


- İPLİK ile BUKLET

( ... İLE Bükülmüş iplik. | Bu iplikten dokunmuş giyecek. )


- İRADE ile BİLİNÇ

( WILLPOWER vs. AWARENESS )


- İRİ ile BALABAN

( ... İLE İri, büyük. | Nazik. | Şişman, gürbüz kişi, çocuk. | Atmaca, doğan vb. yırtıcı bir kuş. )


- İRITABL[İng.] değil/yerine/= BAĞIRSAK SENDROMU


- IRMAK ile BÜYÜK IRMAK

( ... ile ŞATT/ŞAT )


- İRTİBATLANDIRARAK yerine BAĞLANTILANDIRARAK


- IS/INFORMATION SYSTEMS[İng.] değil/yerine/= BİLGİ DÜZENİ


- [ne yazık ki]
İŞ KAZASI ile/ve/değil BÜYÜK İHMAL


- İŞ ile/ve/||/<>/> BEN YAPMAZSAM HİÇKİMSENİN YAP(A)MAYACAĞI İŞ


- İŞ ve/<> (B)İLİM ve/<> İSTEK

( DAVRANIŞ/TUTUM ve/<> DÜŞÜNCE ve/<> DUYGU )

( Çalışarak, iş yaparak, kazanarak ve kazandırarak sağlanır ve dengelenir. VE/<> Akıl[doğru bağ/lar] ve ilim ile yapılandırılır. VE/<> Çeşitli fizyolojik ve psikolojik isteklerle ve eğlencelerle karşılanır. )

( Yarar/lılık ilkesiyle işler. VE/<> Doğru/luk ilkesiyle işler. VE/<> İyi ve güzel ilkeleriyle işler. )

( İlişkilerin yapılandığı üç alan. )


- İŞÇİ ile BİLİMBİREYİ

( Emeğinin karşılığını almazsa çalışmaz, çalışmaya devam etmez.[Haklı olarak!] İLE Hiçbir karşılık almasa da sonuna kadar çalışır. )


- İŞEMEK ile/ve BOŞALMAK


- İŞGÜZAR[Azr.] = BECERİKLİ, ELİ İŞE YATKIN [Tr.]


- İŞGÜZAR/LIK ile/ve/||/<>/< BİLGİSİZ/LİK


- [ne yazık ki]
İŞGÜZÂR/LIK ile/ve/<> BOŞBOĞAZ/LIK


- İŞİ:
BİLMEYEN ile/değil/yerine/>< BİLEN

( "Hocası". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yapıcısı. )


- İŞİN/KONUNUN:
"KESİLMESİ" ile/ve/<> "BÖLÜNMESİ"


- İSKELE ile BENDER[Fars. çoğ. BENÂDİR]

( ... İLE Ticaret yeri, işlek ticaret iskelesi. )


- İŞKEMBE[Fars. < ŞIKENBE] ile/ve/> BÖRKENEK ile/ve/> KIRKBAYIR/KERGÜK ile/ve/> ŞİRDEN/ŞÎRDÂN[Fars.]/KUTNE

( Geviş getirenlerin, ilk ve en büyük mide bölümü. İLE/VE/> Geviş getiren hayvanlarda ikinci mide. İLE/VE/> Geviş getiren hayvanlarda üçüncü mide. İLE/VE/> Geviş getiren hayvanlarda dördüncü mide. )

( RUMEN vs./and/> RETIKULUM vs./and/> OMASUM vs./and/> ABOMASUM )


- İSKETE ile/<> BAĞRIKARA

( Serçegillerden, gagaları dişli, zararlı böcek ve kurtlarla beslenen, hoş sesli bir kuş. İLE/<> İskete kuşunun bir türü. )

( PARUS ATER cum/<> SAXICOLA TORQUATA )


- İŞLEME/NAKIŞ ile/ve/||/<> BRODE

( ... İLE/VE/||/<> Kâğıt ve kumaş gibi nesneler üzerine, makine ya da el ile yapılan kabartma biçimindeki işleme. )


- İŞLEV ile/ve/<> BİÇİM ile/ve/<> NİTELİK


- İSPAT ile DELİL ile BURHAN

( ... İLE ... İLE Kendine uygun ilkeleri olan, ne'liği ve neden'liği belirli olan. )


- İSPAT/İSBAT ile/ve HÜCCET ile/ve BURHAN ile/ve DELİL

( BELGİT: Bir kişinin, yapmaya ya da ödemeye borçlu olduğu şeyi göstermek üzere imzaladığı resmi kâğıt, senet. | Bir önermeyi tanıtlamak için gösterilen ve daha önce doğru olarak kabul edilen başka önerme. )


- İSRAF ile/ve/> BATKI/NLIK / İFLÂS

( İsraf, iflâsı muhakkak kılar. )

( En büyük israf, zaman israfıdır. )

( EXTRAVAGANCE vs. BANKRUPTCY )


- ISRAR ile BASKI


- IST/IMMÜNOSÜPRESİF TEDAVİ/IMMUNOSUPPRESSIVE THERAPY[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞIKLIK BASKILAYICI SAĞALTIM


- İŞTAH[Ar.]/APETİT[Fr./İng.] ile/ve BESLENME

( APPETITE vs./and NUTRITION )


- ISTAKOZ ile BÖCEK

( 50'yi geçen tür sayısı vardır. İLE Kıskaçsız olan türlerine Türkiye'de verilen addır. )

( Büyük bir kıskaçla 6 cm² alana 450 kg. basınç uygulayabilirler. [Uzun olan (sol) kıskaçlarını parçalamak üzere, geniş ve daha güçlü olan (sağ) kıskaçlarını da sıkıca tutmak üzere kullanırlar.] İLE Kıskaçları yoktur. )

( Çok hızlı yüzücülerdir. [Kuyruklarındaki yüzgeç sayesinde saniyede 4.5 metre katedebilirler. ] İLE ... )

( Bazıları eş ve yiyecek bulabilmek için yılda 150 kilometreden fazla dolaşabilirler. İLE ... )

( Normal koşullarda dişil ve eril ıstakozlar birbirini gördükleri an saldırırlar. [Eriller çiftleşmek üzere kaya oluklarında bekler ve sidiklerini oyuktan dışarı doğru fışkırtırlar. Dişiller kızışmaya hazır olduğunda yaklaşır ve o da sidiğini erile fışkırtır.] İLE ... )

( Eriller, dişillerin kabuğu sertleşene kadar [2 hafta] boyunca dişiyi korur ve sonra tekrar eskisi gibi düşman olurlar. İLE ... )

( Misyoner pozisyonunda çiftleşirler. İLE ... )

( Istakozun büyümesi için kabuğunu kırması gerekir. [Midelerinin içindeki azı dişleri dış iskeletin birer parçasıdır. Kendini serbest bırakabilmesi için boğazının, midesinin ve kloakının iç kaplamasını dışarı doğru itmek zorundadır.][Her ıstakoz bu süreçten başarıyla çıkamaz. Bu durum ıstakozun yaşının belirlenmesini de zorlaştırır.] İLE ... )

( Bacakları, anten ve kıskaçları yeniden çıkabilir. İLE ... )

( Ancak solungaçları nemli olduğu sürece soluk alabilirler. İLE ... )

( Susuzluğa bir hafta kadar dayanabilirler. İLE ... )

( LOBSTER[< LOPPESTRE: LOCUSTA(Lat. Çekirge) + LOPPE(İng. Örümcek)]) )

( Istakoz )

( HOMARUS VULGARIS / LANGUST cum ... )


- İSTANBUL'UN FETHİNDEKİ BAYRAKLAR:
KIRMIZI ile/ve/<> YEŞİL ile/ve/<> BEYAZ

( Orduyu simgeler. İLE/VE/<> Dini simgeler. İLE/VE/<> Devleti simgeler. )


- İSTATİSTİK ve/||/<> BOLTZMANN İSTATİSTİK YASASI


- İSTEDİĞİMİZ ŞEYİ BİLMEK ile BİLDİĞİMİZ ŞEYİ İSTEMEK

( Amaç/Neden: İsteğin başlangıcının enerjetik mi, duygusal mı, zihinsel mi olup-olmadığının tam bir ayırdındalık ve bilinç/farkındalık içinde bulunma gerekliliği. Tanım: İstenilen şeyin tam bir farkındalığı, kısıtlama anlamında olmayan, gözleme dayanan kontrollülüğü ile tam olarak bilme/farkında olma gerekliliği İLE İstenilen şey hakkında daha önce bilgi sahibi olmuş olmanın getirdiği rahatlığın etkisi olup-olmadığı, o rahatlığın esiri olmama, tutkusu olmadan, tutturmadan isteme gerekliliği ile; istediğim için mi biliyor, bildiğim için mi istiyor olup-olmadığımın tam bir farkındalığı ve bunların ayırdındalığı/karıştırılmaması. )

( KNOWING WHAT I REQUEST vs. REQUESTING WHAT I KNOW )


- İSTEK ile/ve/||/<> BEĞENİ

( Dopamin üretir. İLE/VE/||/<> Opioid etkisi yaratır. )


- İSTEK ile BEKLENTİ

( REQUEST vs. EXPECTATION )


- İSTEK = DESIRE[İng.] = DÉSIR[Fr.] = BEGIERDE[Alm.] = CUPIDITAS[Lat.]


- İSTEMEK ile/ve BEHCET


- İSTENÇ(İRÂDE) ile BİLİNÇ

( Kavram olarak bilinç, aklın gözüdür. )

( WILLPOWER vs. CONSCIOUSNESS/AWARENESS )


- İSTENÇ(İRÂDE) ile/ve/||/<> BULUNÇ(KEŞF/VİCDAN)

( Gerçek, keşiftedir, keşfedilmişte değil. )

( Özgürleşme, keşfetme özgürlüğü demektir. )

( Keşif için ne başlangıç ne son vardır. )

( KEŞF: Kaldırmak. )

( To discovery there is no beginning and no end. )

( WILLPOWER vs./and/||/<> CONSCIENCE/CONSCIOUS )

( MEŞİYET[: İrâde. | Arzu, dilek, istek. | Yürüyüş, yürütme.] ile/ve ... )


- İSTİHBARAT TEŞKİLÂTI[Ar.] değil/yerine/= BİLGİTOPLAV ÖRGÜTÜ


- İSTİKLÂL (SAVAŞI):
"KURTULUŞ" (SAVAŞI) ile/ve/değil/||/<>/>/< BAĞIMSIZLIK (SAVAŞI)


- İSTİKLÂL[Ar.] değil/yerine/= BAĞIMSIZLIK


- IT/INFORMATION TECHNOLOGIES[İng.] değil/yerine/= BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ


- İT(") ve/||/<>/> (")BİT(")

( İtle yatan, bitle kalkar. )


- İT ve/||/<>/> BİT

( ile yatan. VE/||/<>/> ile kalkar. )


- İTAAT/KÂR ile/ve/||/<> BİAT/KÂR

( Aç kalarak/bırakarak. İLE/VE/||/<> Bilgisiz kalarak/bırakarak. )


- İTFA[Ar.] ile/değil/yerine BORÇ ÖDEME

( ... İLE Söndürme. | Sönüm. | Bir borcu, azar azar ödeyerek kapatma, sönüm. )


- İTTİHÂD[< VAHDET] değil/yerine/= BİR OLMA, BİRLEŞME, BİRLİK | AYNI OLMA, AYNI ANLAMI TAŞIMA | ALLAH VARLIĞINDA YOK OLMAK


- İTTİZAL[Ar.] değil/yerine/= BİTİŞME, DOKUNMA/DEĞME


- IVAN PAVLOV ve/||/<> BIANCHI ve/||/<> SANTIAGO RAMON Y CAJAL ve/||/<> ALOIS ALZHEIMER ve/||/<> HANS BERGER


- IVAZ[Ar.] ile BEDEL[Ar.]


- İYİ KİŞİ ile/ve/||/<>/> BİLGELİK


- İYİ = HAYIR = GOOD[İng.] = BIEN[Fr.] = GUT[Alm.] = BONUS[Lat.] = AGATHOS[Yun.] = BUENO/NA[İsp.]


- İYİLEŞTİRİCİLER/DENGELEYİCİLER:
GÜNEŞ ile/ve/||/<> DİNLENME ile/ve/||/<> HAREKET/SPOR ile/ve/||/<> BESLENME ile/ve/||/<> ÖZGÜVEN ile/ve/||/<> ARKADAŞLAR


- İYİLİK:
BAŞKASINA YAPTIĞIMIZ ile/ve/||/<> BİZE YAPILAN

( Unutalım! İLE/VE/||/<> Unutmayalım! )


- İYİLİKSEVERLİK = BENEVOLENCE[İng.] = BIENVEILLANCE[Fr.] = WOHLWOLLEN[Alm.] = BENEVOLENTIA[Lat.]


- İZAÇ[Ar.] değil/yerine/= BUNALTMA

( Bunaltma, tedirgin etme. )


- İZİN ile/ve BİLGİ


- İZNİN(İZ)LE ... ile/değil/yerine BİLGİNİZLE ...


- JAZZ ile/ve BLUES


- JET LAG[İng.] değil/yerine/= BOYLAM AŞMA SERSEMLİĞİ


- JİLET ile/ve/||/<> BALTA

( Keskindir ama odunu parçalayamaz/kesemez. İLE/VE/||/<> Güçlüdür ama traş edemez. )

( )


- JPG/JPEG/JOINT PHOTOGRAPHİC EXPERTS GROUP[İng.] değil/yerine/= BİRLEŞMİŞ FOTOĞRAF UZMANLARI GRUBU (SAYISAL GÖRÜNTÜ KODLAMASI)


- JÜPİTER'DE:
1 GÜN ve/||/<> 1 YIL

( 9 saat 50 dakika. VE/||/<> 4332 dünya günü. )


- KABAK ile BALKABAĞI/HELVACIKABAĞI/KESTANEKABAĞI

( Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, sarı çiçekli, birçok türü olan bir bitki. | Bu bitkinin türlerine göre yemeği ve tatlısı yapılan ürünü. | Kabak kemane.Ham, tatsız kavun, karpuz. | Tüysüz, dazlak. | Dişleri aşınarak yüzeyi düzleşmiş olan taşıt lastiği. | Bilgisiz, görgüsüz, kaba. | Kısa boynuzlu hayvan. İLE Kabakgillerden, tatlısı yapılan, dışı boz, içi sarı renkli, iri bir kabak türü. )

( SQUASH vs. PUMPKIN, WINTER SQUASH )

( CUCURBITA cum CUCURBITA MAXIMA/PEPO )


- KÂBİLİYET-İ TAKSİM değil/yerine/= BÖLÜNEBİLME


- KABİN[Fr. < CABINE] değil/yerine/= BÖLÜM

( Küçük, özel bölme. | Gemilerde, uçaklarda, uzay gemilerinde, küçük bölme. | Uçakta, yolcuların oturduğu bölüm. | Plajda, soyunma yeri. )


- KABUK ile/ve/<> BADIÇ

( .. İLE/VE/<> Bakla, fasulye, bezelye gibi taze sebzelerde, içinde tohumların sıralanmış bulunduğu kabuk. )


- KABUK ile BAĞA

( ... İLE Deniz kaplumbağasının kabuğu. | Kaplumbağa kabuğu. | Ur. )


- KABUKİ ile/ve BUNRAKU

( Geleneksel Japon tiyatrosu. İLE/VE Kukla tiyatrosu. )


- KABUKİ ile/ve BUNRAKU

( Geleneksel Japon tiyatrosu. İLE/VE Kukla tiyatrosu. )


- KABUL EDİLMESİ GEREKEN:
[ya] RASTGELELİK ya da/>< BİLİN(E)MEYEN/GİZLİ DEĞİŞKENLER

( Θ - φ )


- KABUL ETMEK ile "BOYUN EĞMEK"


- KABZA ile/ve/||/<> BARÇAK

( ... İLE/VE/||/<> Kılıç kabzasının siperi. )


- KAÇ YAŞINDASIN? yerine BÖYLE BİR SORU SORMA! (DAHA İYİ)

( Kişilerin yaşı, sorulmaması gereken sorulardan biridir.(Bay/Bayan farketmez). Kişi kendi paylaşmak istediğinde öğrenilecek bir konudur. Kişiler, sorulduğu için yanıtlamak zorunluluğunda bırakılmamalıdır. )


- KADER ile/ve BUYRUK

( DESTINY vs./and ORDER )


- KADERDEN KAÇMAK değil BİR KADERDEN, BAŞKA BİR KADERE GİTMEK/GEÇMEK


- KADÎM BİLGELİK:
TOPLUMSAL değil BİREYSEL


- KADIRGA ile BAŞTARDE/BASTARDA[İt.]

( ... İLE Osmanlı donanmasında kullanılan, kadırga türünden bir savaş gemisi. )


- KAF "DAĞI" ile/değil BUZ DAĞI


- KAFA KARIŞTIRIYOR değil (BİLMEDİĞİMDEN) KAFAM KARIŞIYOR


- KAFA/KELLE[Fars.] değil/yerine/= BAŞ


- KAFAM KARIŞTI ile/ve/değil/yerine BİLMİYORUM


- KAFAYI YEMİŞ ile BALATAYI SIYIRMIŞ


- KÂĞIT:
DOĞU'DA ile/ve/||/<>/> BATI'DA

( M.Ö. 100 - M.S. 650 arasında Semerkand'da. İLE/VE/||/<>/> XIII. yy.'dan sonra Avrupa'da. )


- KÂĞIT:
PAPİRÜS ile/ve/||/<> BAĞDÂDÎ ile/ve/||/<> SEMERKANDÎ ile/ve/||/<> HİNDÎ


- KÂĞITTA:
TERBİYECİ ile/ve/||/<>/> AHERCİ ile/ve/||/<>/> BOYAYICI ile/ve/||/<>/> TAMİRCİ

( [bkz.]
Kâğıtlar ve Su Damgaları - Süheyl Ünver - Türk Tarih Kurumu, Belleten
XVIII. ve XIX. yy.'da, Türkiye'de Kâğıt - Osman Ersoy (Prof.) - Ankara, 1963 )


- KAGU ile/ve/<> BENZERİ

( Yeni Kaledonya'da. İLE/VE/<> Yeni Zelanda'da. )

( Uçamayan, kocaman bir kuş. Kanatlarını kullanarak ağaçlara tırmanabiliyor. )


- KAHRAMAN ile/ve/değil/||/<>/< BAŞ ROL


- KAHVERENGİ ile BAKIR RENGİ

( ... İLE Kızıla yakın kahverengi. )


- KAKAO ||/<> BAMYA ||/<> PAMUK


- KAKTÜS ile/değil BEKTAŞİKAVUĞU

( ... İLE Büyük ve güzel çiçekler veren, ılık iklimlerde yetişen bir kaktüs. )

( ... cum ECHINOCACTUS )


- KALA ile BEYAZ KALA

( Papua Yeni Gine'nin Kundiava kasabasında bulunan bir çiçek. )


- KALICILIK ile/ve/değil/||/<>/> BAĞLAYICILIK


- [ne yazık ki]
KALİFORNİYA SENDROMU:
HAZCILIK ile/ve/+/||/<>/> BEN MERKEZCİLİK ile/ve/+/||/<>/> YALNIZLIK ile/ve/+/||/<>/> MUTSUZLUK


- KALİKS'İN KENARI, KALİKS AĞZI = HÂFFE-İ KE'S = BORDURE DU CALICE


- KALINTI ile/ve/||/<> BULUNTU


- KALP-DAMAR HASTALIKLARI ile/ve/||/<> BÖBREK HASTALIKLARI


- KALP ZARI YANGISI ile/ve KARIN ZARI(PERİTON) YANGISI ile/ve BAĞIRSAK YANGISI ile/ve MESANE YANGISI

( İLTİHAB-I ŞEGAF ile/ve PERİTONİT ile/ve ENTERİT ile/ve ZATÜLMESANE )


- KAMIŞ ile BAGAS

( ... İLE Ezilip suyu çıkarılmış, kâğıt ve yakıt yapımında kullanılan kamış. )


- [KAMUSAL MAL'DA] KÖY ORTA MALLARI:
OTLAK ile/ve/||/<> YAYLAK ile/ve/||/<> KIŞLAK ile/ve/||/<> BALTALIK


- KAN ÖBEKLERİNDE:
0 ile/değil BOMBAY

( ... İLE/DEĞİL 250 bin kişide bir görüldüğü tahmin edilmektedir. Beklenilenden farklı bir kan öbeğiyle olan doğumda, Bombay olabilir şüphesiyle yaklaşılabilir. Yani, çiftlerin her birinin kanı 0 öbeği olduğu durumda, çocuğun kan öbeğininin A ya da B olması pek beklenmez, ancak bu tarz bir durumda çiftlerden herhangi birinin kan öbeğinin Bombay olma olasılığı üzerinde durulabilir. )


- KANARYA SESİ ile/ve BÜLBÜL SESİ

( Sadece eril kanaryalar öter. İLE/VE ... )

( Telefonları ve öteki ev aletlerinin seslerini taklit edebilirler. İLE/VE Çevrelerindeki tüm sesleri belleklerine kaydederek büyük bir uyum içinde kaydettikleri tüm sesleri çıkartırlar. )


- KANDIRMAK ile/ve/değil "BAŞTAN ÇIKARMAK"

( ... ile/ve/değil TEDSİYE )


- KANGURU ile/ve BUDİ

( Avustralya'da bulunan keseli hayvan. İLE/VE Fare kangurusu. )


- KANIKSAMAK ile/ve BENİMSEMEK

( TO BE INURED TO vs./and TO MAKE ONE'S OWN )


- KANIT ile/ve/||/<> BİLİMSEL BİLGİNİN OLANAĞI


- KANT'IN, YÜRÜYÜŞLERİNİN DAKİKLİĞİ ile/ve/||/<>/> BOZULMASI

( ... İLE/VE/||/<>/> 1789 Aydınlanma Devrimi'nin haberi ve coşkusundan dolayı. VE Rousseau'nun, eğitim felsefesi ile ilgili adlı "Emile" adlı kitabını okurken çok etkilenmiş olmasından dolayı. )


- KANTON[Fr. < CANTON] değil/yerine/= BÖLGE

( İsviçre Konfederasyonu'nu oluşturan devletlerden her biri. )


- KANÜL/CANNULA[İng.] değil/yerine/= BORUCUK


- KANÜLASYON/CANULATION[İng.] değil/yerine/= BORUCUK YERLEŞTİRİMİ


- KAP ile BADYA

( ... İLE Ağzı geniş, yayvan, büyükçe su kabı. )


- KAPALI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BELİRSİZ


- KAPICI ile BEVVAP

( ... İLE Kapıcı. | Mahalle okullarında hademe. )


- KAPİTALİSTLEŞME ile/ve/||/<> ULUSLAŞMA ile/ve/||/<> BİREYLEŞME

( Kâğıt para. İLE/VE/||/<> Gazete. İLE/VE/||/<> Roman. )


- [ne yazık ki]
KAPİTALİZM ve/> BİLGİSİZLEŞMEK ve/> YOKSULLAŞMAK

( Kapitalizm, okudukça cahil bırakır; çalıştıkça fakirleştirir. )

( CAPITALISM and/> IGNORANCE and/> TO GET POOR )


- KAPLAN ile BEBR/BEBİR[Fars.]

( ... İLE Hindistan'da kaplana benzeyen, kedi yapılı, gayet büyük, üstü yol yok tüylü bir hayvanmış. Saldırdığı zaman tüyleri öyle bir kabarırmış ki gören ürkermiş. Böbürlenmek sözcüğünün bebr'den geldiği sanılmaktadır. Efsaneye göre bu hayvanın derisine ok, kılıç, mızrak gibi savaş aletleri işlemezmiş. )


- KAPLAN ile/ve BENGAL KAPLANI


- KAPLAN ile/ve BEYAZ KAPLAN


- KAPLUMBAĞA ile BEYAZ KAPLUMBAĞA


- KAPSAM ile/ve/= BÜTÜNLÜK

( ŞÜMÛL ile/ve/= ... )


- KAPUT/HEAD[İng.] değil/yerine/= BAŞ


- KARA ÇARŞAF ile BUNKO

( ... İLE Özbekçe'de. )


- KARA DELİK ile BEYAZ CÜCE

( Çok büyük kütleli yıldızların çökmesiyle oluşan, ışığın bile kaçamadığı bölge. İLE Düşük kütleli yıldızların yaşamının son evresinde oluşan yoğun ve küçük yıldız. )


- KARA KAPLUMBAĞASI ile BATAKLIK KAPLUMBAĞASI ile TATLISU KAPLUMBAĞASI ile DENİZ KAPLUMBAĞASI

( Bilinen, 200'den fazla çeşidi bulunmaktadır. Türkiye'de, 10 kaplumbağa türü bulunmaktadır. )

( ... İLE ... İLE ... İLE Türkiye'deki yuvalama kumsalları: Türkiye'nin Akdeniz kıyılarında belirlenmiş ve resmî olarak kabul edilmiş 21 yuvalama kumsalı bulunuyor. Bu kumsallar, Batı'dan Doğu'ya şöyle sıralanmaktadır: Ekincik, Dalyan, Dalaman, Fethiye (Muğla), Patara, Kale, Kumluca, Çıralı, Tekirova, Belek, Kızılot, Demirtaş, Gazipaşa (Antalya), Anamur, Göksu Deltası, Alata, Kazanlı, Davultepe (Mersin), Akyatan, Yumurtalık (Adana) ve Samandağ (Hatay). )

( [yaşam alanları] Dağlık, ormanlık hatta çöl ortamlarında bile rastlanmaktadır. İLE ... İLE Karadan, su yaşamına geçen hayvanlardandır. Tropikal ve alt tropikal iklim bölgelerinde yaşarlar. İLE Hem karada, hem de suda yaşarlar. Dünyanın orta bölgelerinde, tropikal bölgelerine yakın denizlerinde, açık okyanuslarda, kıyı habitatları özellikle tropikal ve ılıman bölgelerde, Hint Okyanusu, Atlantik Okyanusu, Pasifik Okyanusu, Karayipler ve Akdeniz'de yaşarlar. )

( [yaşam süreleri] ... İLE ... İLE ... İLE 25-50 yıldır. )

( ... İLE ... İLE ... İLE Dünya denizlerinde yaşayan yedi deniz kaplumbağası türü:[Dermochelys coriacea, Eretmochelys imbricata, Lepidochelys kempii, Lepidochelys olivacea, Chelonia mydas, Caretta caretta, Natator depressus] )

( Ayaklarında, beş parmak bulunmaktadır. Çiftleşmeyi kolaylaştırabilmek için karın alt kabuğu, erillerde daha güçlü ve içe doğru çöküktür. Erillerin, ön bacak tırnaklarından biri, dişiyi çiftleşme sırasında kavrayabilmek üzere daha uzundur. İLE ... İLE Parmakları arasında yarım perde biçimlenmiştir. Ayakları ve sırt kabukları biraz daha küçülmüş, uzamış ve yüzmeye uygun bir duruma gelmiştir.[Fırat kaplumbağasında, kabuk, tam sertleşmemiş bir yapı gösterir.] İLE Ayakları, yüzmeye uygun palet benzeri biçim almıştır. Tırnaklardan bir ya da ikisi kalmıştır. Kabukları, kayık benzeri, uzun bir biçim almış, baş ve ön ayakların bulunduğu yerden, kabuk, daha geri çekilmiştir. )

( Kaplumbağalar, kıçlarından da soluk alabilirler. )

( SELÂHİF[< SULHAFÂT, SULAHFÂT ]: Kaplumbağalar. )

( TURTLE vs. TORTOISE vs. ... )

( SULHAFÂH | TURÂBİYYE ile ... ile ... )

( TESTUDO avec ... avec ... )


- KARA TOPRAK ile/=/||/<> BİLGE


- KARABALDIR = BALDIRIKARA

( Nemli yerlerde yetişen, çoğu eğrelti otu türünün ortak adı. )


- KARABAŞ MARTI ile BÜYÜK KARABAŞ MARTI

( BLACK-HEADED GULL vs. GREAT BLACK-HEADED GULL )

( LARUS RIDIBUNDUS cum LARUS ICHTHYAETUS )


- KARACİĞER ve/||/<> BAĞIRSAK

( %75'i olmadan yaşayabiliriz. VE/||/<> %80'i olmadan yaşayabiliriz. )


- KARANLIK ile/ve/||/<> BULANIK


- KARAR:
"ISMARLAMA" ile/ve/<> BAŞTAN SAVMA


- KARAR VERELİM! ve/||/<> HAZIRLANALIM! ve/||/<> BAŞLAYALIM! ve/||/<> ÖĞRENELİM! ve/||/<>
ÇALIŞALIM! ve/||/<> DİNLEYELİM! ve/||/<> ÇABALAYALIM! ve/||/<> GÜLÜMSEYELİM! :)

( [başkaları] Ertelese de. VE/||/<> Düşlere dalsa da. VE/||/<> Sonraya bıraksa da. VE/||/<> Uyusa da. VE/||/<> Dilese de. VE/||/<> Konuşsa da. VE/||/<> Vazgeçse de. VE/||/<> Kaşlarını çatsa da. )


- KARBON ile/ve/||/<>/> BENZEN HALKASI

( Kimya. İLE/VE/||/<>/> Petrokimya. )


- KARBONAT ile BİKARBONAT

( CO³²? iyonunu içeren bileşikler. İLE HCO³? iyonunu içeren bileşikler. )


- KARDEŞ ile BACI

( ... İLE Kız kardeş. | Bir evde uzun zaman çalışmış yaşlı kadınlara verilen unvan. | Büyük kız kardeş, abla. | Tarikat şeyhlerinin karısı. | Kadınlara söylenilen bir seslenme sözü. )


- KARDEŞLİK ile/ve/<> BİRLİK


- KARGA değil/yerine/>< BÜLBÜL

( Çöplüğe götürür. DEĞİL/YERİNE/>< Güle götürür. )


- KARGA ile BÜYÜK KARGA

( Tûle emeli simgeler. )

( Karga Mitleri'ni okumak için burayı tıklayınız... [İng.] )

( Bazı karga türleri:
Avustralya Kuzgunu [Corvus Coronoides]
Alacalı Karga [C. Albus]
Amerika Kargası [C. Brachyrhynchos]
Balık Kargası [C. Ossifragus]
Banggai Kargası [C. Unicolor]
Başlıklı Karga [C. Cornix]
Bayağı Karga [C. Monedula] [Türkiye'de]
Bayağı Kuzgun [C. Corax] [Türkiye'de]
Beyaz Boyunlu Karga [C. Leucognaphalus]
Beyaz Gagalı Karga [C. Woodfordi]
Beyaz Yakalı Kuzgun [C. Albicollis]
Boz Karga [C. Tristis]
Bugenvillea Kargası [C. Meeki]
Büyük Gagalı Karga [C. Macrorhynchos]
Chatham Adaları Kuzgunu [C. Moriorum]
Chihuahua Kuzgunu [C. Cryptoleucus]
Çöl Kuzgunu [C. Ruficollis] [Türkiye'de]
Dauria Kargası [Alaca Küçük Karga] [C. Dauuricus]
Ekin Kargası [C. Frugilegus] [Türkiye'de]
Ev Kargası [C. Splendens]
Flores Kargası [C. Florensis]
Hawai Kargası [C. Hawaiiensis]
İnce Gagalı Karga [C. Enca]
Jamaika Kargası [C. Jamaicensis]
Kahverengi Başlı Karga [C. Fuscicapillus]
Kalın Gagalı Kuzgun [C. Crassirostris]
Kap Kargası [C. Capensis]
Kuzeybatı Kargası [C. Caurinus]
Küba Kargası [C. Nasicus]
Küçük Karga [C. Bennetti]
Küçük Kuzgun [C. Mellori]
Leş Kargası [C. Corone] [Türkiye'de]
Mariana Adaları Kargası [C. Kubaryi]
Meksika Kargası [C. Sinaloae]
Orman Kuzgunu [C. Tasmanicus]
Palmiye Kargası [C. Palmarum]
Somali Kargası [C. Edithae]
Şeritli Karga [C. Typicus]
Tamaulipas Kargası [C. Imparatus]
Torres Kargası [C. Orru]
Uzun Gagalı Karga [C. Validus]
Yakalı Karga [C. Torquatus]
Yelpaze Kuyruklu Kuzgun [C. Rhipidurus]
Yeni Kaledonya Kargası [C. Moneduloides]
Yeni Zelanda Kuzgunu [C. Antipodum] )

( ZÂG-BEÇE[Fars.]: Karga yavrusu. )

( NEÂB[Ar.]: Karga yavrusu. )

( GURÂB[çoğ. GARÂBÎN, AGRİBE, GIRBÂN] ile ... )

( ZÂG[çoğ. ZAGAN(ga uzun okunur)] ile ... )

( CROW vs. RAVEN )

( CORVUS MONEDULA cum/et ... )


- KARINCA ile BEYAZ KARINCA

( ANT vs. WHITE ANT )


- KARIŞIMLAR('I) ile/ve BİLEŞİMLER('İ)

( MIXTURES vs./and COMPOSITIONS )


- KARIŞMA ile/ve BAŞKALDIRI

( "TO INVOLVE" vs./and REVOLT/UPRISING/REBELLION/MUTING )


- KARIŞMAK ile BURNUNU SOKMAK

( "TO INTERFERE/MEDDLE" vs. "TO NOSE INTO" )


- KARIŞMAK ile "BURNUNU SOKMAK"


- KARIŞTIRMAK ile/ve BAĞDAŞTIRMAK

( TO CONFUSE vs./and TO RECONCILE )


- KARIŞTIRMAK ile/ve BENZETMEK

( TO CONFUSE vs./and TO LIKEN )


- KARIŞTIRMAK ile/ve/değil/||/<>/< BİLMEMEK


- KARIŞTIRMAK ile/ve BİRLEŞTİRMEK

( TO CONFUSE vs./and TO UNITE )


- KARIŞTIRMAK ile/ve BULAŞTIRMAK

( TO CONFUSE vs./and TO SMUDGE )


- KARMA ile/ve/değil BİRLEŞİK


- KARMAŞA ile/ve/||/<> BELİRSİZLİK


- KARNABAHAR ile BROKOLİ

( )

( CAULIFLOWER vs. BROCOLI )

( BRASSICA OLERACEA BOTRYLIS) cum BROCCOLI )


- KARNE[Fr. < CARNET] değil/yerine/= BELGE

( Öğrencilere dönem sonlarında okul yönetimleri tarafından verilen ve her dersin başarı durumu ile devam, sağlık, yetenek ve genel gidiş durumlarını gösteren belge. | Kişilerin bir haktan yararlanmaları için bir kuruluş tarafından verilen belge. )


- KARŞI ÇIKMA ile/ve/||/<> BAŞKALDIRI


- KARŞILAŞTIRMA ile/ve BAĞDAŞTIRMA

( COMPARISON vs./and TO RECONCILE )


- KARŞILAŞTIRMA ile/ve BENZETME

( COMPARISON vs./and TO SIMILE )


- KARŞILAŞTIRMA ve BÖLME ve BİRLEŞTİRME

( COMPARISON and TO DIVIDE/SEPARATE and TO UNITE/COMBINE/MERGE )


- KARŞILIĞI OLMAYAN DURUMLAR/OLGULAR/KAVRAMLAR/SÖZCÜKLER ile/ve/<> BAŞKA BİR DİLDE KARŞILIĞI OLMAYAN DURUMLAR/OLGULAR/KAVRAMLAR/SÖZCÜKLER

( ... İLE/VE/<> Karşılığı Olmayan Sözcükler )


- KARŞILIK ile/ve/değil/||/<> BAKIŞIM


- KONUŞMAK:
KARŞILIKLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRLİKTE


- KARŞITLAR ile/ve BİRLİK

( KARŞITLARIN BİRLİĞİ/CEM'UL EZDÂD[Ar.]/COINCIDENTIA OPPOSITORUM[Lat.] )


- KARŞIT/LIK ile/ve BÜTÜN/LÜK


- KARTAL ile BEYAZ BAŞLI BALIK KARTALI

( ... İLE Botswana'nın Chobe Ulusal Parkı'nda görülebilmektedir. )


- KARTAL ile BEYAZ GÖĞÜSLÜ/AK KARINLI DENİZ KARTALI


- KARTAL ile BOZKIR KARTALI

( ... vs. STEPPE EAGLE )

( ... cum AQUILA NIPALENSIS )


- KARTAL ile BÜYÜK ORMAN KARTALI

( ... vs. SPOTTED EAGLE )

( ... cum AQUILA CLANGA )


- | "KAS KAFA" ile/ve/||/<> "BOŞ KAFA" ile/ve/||/<> "MAN KAFA" |
ile/değil/yerine
HOŞ KAFA

( Duyduğundan bir şey al(a)mayan. İLE/DEĞİL/YERİNE Duyduğunu çabuk unutan, etki etmeyen. İLE/DEĞİL/YERİNE Duyduğunu herkese anlatan. İLE/DEĞİL/YERİNE Duyduğunu içinde tutan. )

( Üç/dört heykel masalını okumanızı/dinlemenizi salık veririz. )


- KAŞ ile/ve/||/<> BELCE

( ... İLE/VE/||/<> İki kaş arası. )


- KASÎDE ile/ve BAAT

( ... İLE/VE Bir tür kasîde. )


- KASÎDE ile BEYT-ÜL-KASÎD

( ... İLE Kasîdenin en iyi beyti. )


- KASIT ile/ve/değil/||/<>/< BAĞLAM


- KASK ile BARET


- KAŞKOL[Fr. < CACHE-COL] değil/yerine/= BOYUN ATKISI


- KATAZAN ile/ve BACAU ile/ve MURUT

( Şehirde yaşayanlar. İLE/VE Balıkçılıkla uğraşanlar. İLE/VE Irmak kıyısında yaşayanlar. )

( KOTA KİNABALU kabileleri. [BORNEO] )


- KATI ile ÜSSÜ ile BİR O KADAR DAHA


- KATILIM ile/ve/> BÜTÜNLEŞME

( PARTICIPATION vs./and/> INTEGRITY )


- KATIŞMAZ/LIK ile/ve/<> BİTİŞMEZ/LİK


- KATLA(N)MAK ile BÜK(ÜL)MEK


- KATMANDU'DAKİ TAPINAKLAR:
SWAYAMBHUNATH ile/ve/||/<> BOUDHANATH ile/ve/||/<> PASHUPATINATH ile/ve/||/<> BACHARESVARI ile/ve/||/<> KAMASUTRA ile/ve/||/<> GUHYESVARI ile/ve/||/<> NYATOPOLA-BHIMSEN


- KAVİTE/CAVITY[İng.] değil/yerine/= BOŞLUK


- KAVRAM ve/<> BELİRGİNLİK

( CONCEPT and/<> CLARITY )


- KAVRAM ile/ve/<> BETİMLEME

( CONCEPT vs./and/<> TO DESCRIBE )


- KAVRAM ile/ve/<> BİLİNÇ

( CONCEPT vs./and/<> CONSCIOUSNESS )


- KAVRAM ve/<> BÜTÜN/LÜK


- KAVRAMAK ve BELLEMEK


- KAVUŞMA ile/ve/||/<> BULUŞMA


- KAYAÇLARDA:
MAGMA ile/ve/||/<> TORTUL ile/ve/||/<> BAŞKALAŞIM

( Başlangıçta erimiş durumdayken, daha sonra soğuyup kristalleşmiş nesnelerden oluşur. İLE/VE/||/<> Başka kayaçlardan, aşınma yoluyla kopmuş nesnelerin, rüzgâr ya da suyla taşınarak toprak üstünde ya da su altında birikmesiyle oluşur. İLE/VE/||/<> Magma ya da tortul kayaçların, kimyasal ya da yapısal değişikliğe uğrayacak ölçüde yüksek basınç ve sıcaklığa uğramasıyla oluşur. )

( Dünya üzerinde şimdiye kadar keşfedilen en eski kayaçlar, yaklaşık 3 milyar 800 milyon yıl öncesine tarihlenmektedir.[İlk 800 milyon yılı hakkında doğrudan bir kayıt bulunmamaktadır.] )

( Tüm kayaçlar, mineral karışımlarıdır. )


- KAYGI ile/ve/||/<>/> BAŞA ÇIKMA TUTUMU


- KAYGI ile/ve/||/<> BASTIRMA


- KAYGI/ANKSİYETE ile BUNALIM/DEPRESYON ile TAKINTI/OBSESYON ile KUŞKUCULUK/PARANOYA

( "Ya yanlış yaparsam?" İLE "Hep yanlış yaptım" İLE "Hiç yanlış yapmamalıyım!" İLE "Bana yanlış yapacaklar!" )


- KAYIPLA:
"BAŞA ÇIKAMAMAK" ile/değil/yerine/>< BAŞA ÇIKMAK


- KAYNAK ile BAŞVURU/REFERANS

( SOURCE vs. REFERENCE )


- KAYNAMA ile/ve/||/<> BUHARLAŞMA

( * Sıvının her yerinde olur.
* Belirli bir sıcaklıkta gerçekleşir.
* Kaynama süresince, sıcaklık değişmez.
* Sıvının, hızla buharlaşmasıdır.

İLE/VE/||/<>

• Sıvının yüzeyinde olur.
• Her sıcaklıkta gerçekleşir.
• Buharlaşan maddelerin sıcaklığı değişebilir.
• Sıvının, ısı alarak, gaz durumuna geçmesidir. )

( )


- KAYNAŞMA ile/ve BENZEŞME


- KAZ ile BAKLAN

( ... İLE Anguta benzeyen, kırmızı renkli bir çeşit yabankazı. )

( ... cum OTIS TARDA )


- KEÇİ ile/ve BAZUA/BEZUVAR DAĞ KEÇİSİ


- KEÇİ ile BIZIN

( ... İLE Doğu Avrupa ve Orta Doğu'da yaşayan yaban keçisinden evcilleştirilmiş keçi. )


- KEDİ ile BATAKLIK/ORMAN KEDİSİ

( ... İLE Asya ve Ortadoğu'da yaşayan, vahşi bir kedi türüdür. Tüyleri, grimsi ya da kızıl tonlarda olabilir, bacak ve kuyruklarında soluk çizgiler vardır. Boyları, ev kedilerine göre daha büyüktür. [60-70 cm’yi bulurken 12-16 kiloya kadar ulaşabilirler.] Ayrıca, bu kedinin, ev kedisinin vahşi atalarından biri olduğu bilinmektedir. )


- KEDİ ile BENGAL KEDİSİ


- KEDİ ile BİNTURONG

( ... İLE Bir fokun yüzüne ve bıyıklarına, bir ayının kalın kabarık kürküne ve yassı ayaklarına, bir maymunun kuyruğuna ve bir firavunfaresinin pençelerine sahiptir. )

( ... İLE 20 kg. ağırlığında ve 180 cm. uzunluğundalardır. )

( ... İLE Beş tırnaklı güçlü pençeleri bulunur. [Pençelerinin sürtünmeye karşı etli tabanları vardır.] )

( ... İLE Kendi etrafında dönebilen ayak bilekleri vardır. [Ağaca tırmanırken kuyruklarını da kullanırlar.] )

( ... İLE Erillerinden çok daha iri olan dişillerinin, -sırtlanlarınki kadar büyük olmasa da- penis benzeri klitorisleri vardır. )

( ... İLE Bir kısım memelide bulunan bakulumları[penis/klitoris kemikleri(os klitoris/os penis)] vardır. )

( ... ile Binturong )

( ... cum ARCTITIS BINTURONG[< artık kullanılmayan bir Malezya dilinden] )


- KEDİ ile BURMA KEDİSİ


- KEFERE'N-Nİ'METE[Ar.] ile BATİRA'N-Nİ'METE[Ar.]


- KELÂM ile/ve/<> İRFAN ile/ve/<> BURHAN


- KELÂMCILAR ile/ve/||/<> BÂTINÎLER ile/ve/||/<> FİLOZOFLAR ile/ve/||/<> SÛFÎLER


- KELEBEK ile BALKELEBEĞİ

( Bal kovanlarına çok zarar veren bir böcek. [Lat. GALLERIA CEREANA] )


- KELEBEK ile BAYKUŞ KELEBEĞİ

( )

( ... cum CALIGO )


- KELEM/DÜRME/KAPUSKA[Slav]/LAHANA[Yun.] ile BRÜKSEL LAHANASI

( Turpgillerden, güz ve kış sebzesi olarak yetiştirilen ve çok çeşitli türü olan bitki. İLE Ceviz büyüklüğünde, bir lahana türü. )

( KOLZA: Lahana tohumu. )

( MELFUF ile ... )

( CABBAGE vs. BRUSSELS SPROUTS )

( BRASSICA OLERACEA cum BRASSICA OLERACEA GEMMIFERA )


- KEMÂL ile/ve BEKÂ


- KEMÂL ile BEKÂ


- KEMİRGEN ile BÜYÜK KEMİRGEN

( ... İLE Ne yazık ki, soyu tükenmiştir. :( )

( ... cum JOSEPHOARTIGASIA MONES )


- KENAR, KIYI = HÂFFE = BORDURE


- KENDİ İÇİN KILMA ile/değil/yerine BELİRLEME


- KENDİLERİ YANARLAR ve BİZİ DE AYDINLATIRLAR


- KENDİLİK EDİMLERİ ile/ve/||/<> BAŞKALARININ TEPKİLERİNE ÖZGÜ BEKLENTİLER ile/ve/||/<> BAŞKALARININ EDİMLERİ ile/ve/||/<> KENDİLİĞİN, KENDİLİĞE KARŞI EDİMLERİ(İÇE YANSITMA)


- KENDİLİK:
KAYITLARIMIZDA ile/ve/||/<>/< BELLEĞİMİZDE


- KENDİLİK ile/ve/||/<> BİRİCİKLİK


- KENDİ/LİK ile/ve/= BÜTÜN/LÜK


- KENDİNDE ŞEY = BİZATİHİ ŞEY = THING IN ITSELF[İng.] = CHOSE EN SOI[Fr.] = DING AN SICH[Alm.]


- KENDİNDE = BİZATİHİ = IN-ITSELF[İng.] = EN SOI[Fr.] = AN SICH[Alm.] = IN SE[Lat.] = KATH'HAUTO[Yun.]


- KENDİNE MAL ETME/TEMELLÜK[Ar.] ile/ve/||/<>/< BENZEŞME

( Özdeşlik. İLE/VE/||/<>/< Farklılık. )

( Akılsallık. İLE/VE/||/<>/< Mimesis. )


- KENDİNE YAPILMASINI İSTEMEDİĞİNİ BAŞKASINA YAPMA!
ve/||/<>/>
BAŞKASINA (DA) YAPILMASINI İSTEMEDİĞİNİ KENDİNE (DE) YAPMA!


- KENDİNİ, BAŞKALARINDAN KORUMAK ile/ve/değil/yerine BAŞKALARINI, KENDİNDEN KORUMAK

( [not] TO PROTECT THE SELF FROM OTHERS vs./and/but TO PROTECT OTHERS FROM THE SELF
TO PROTECT OTHERS FROM THE SELF instead of TO PROTECT THE SELF FROM OTHERS )


- KENDİNİ, BAŞKALARINDAN KORUMAK ile/ve/<>/değil BAŞKALARINI, KENDİNDEN KORUMAK

( [not] TO PROTECT THE SELF FROM OTHERS vs./and/<>/but TO PROTECT OTHERS FROM THE SELF )


- KENDİNİ BEĞENMİŞ/LİK ile/ve/<>/değil "BURNU HAVADA/LIK"

( "Kaşları çok" dedikçe,
"Kirpiği ok" dedikçe,
Pek mi burnun büyüdü,
"Senin gibisi yok!" dedikçe? )


- KENDİNİ BİLMEK ile/ve BAŞKALARINI BİLMEK

( Kendini bilmeyen, eli/başkasını nereden bilsin? )

( El arpa, biz saman
El yahşî, biz yaman )


- KENDİNİ KURTARAN VELİ/VELÂYET ile/ve BAŞKALARINI KURTARAN VELİ/VELÂYET


- KENT/ŞEHİR[Ar.] yerine/değil BALIK


- KENTET[Fr. < QUINTETTE] değil/yerine/= BEŞLİ


- KERTENKELE ile BABAKÖŞ

( ... İLE Ayaksız olmasından dolayı yılan sanılan, solucanla beslenen bir tür kertenkele. )

( ... cum ANGUIS FRAGILIS )


- KERTENKELE ile BOZUMCA

( ... İLE Kurşun renginde bir kertenkele. )


- KESELİ SIÇANLARDA:
KESELİ ile BASİT KESELİ ile BEYAZ KULAKLI ile BÜYÜK KULAKLI ile ANDEAN BEYAZ KULAKLI ile GUIAN BEYAZ KULAKLI ile KUZEY AMERİKA

(
KESELİ SIÇAN

ile


BASİT KESELİ SIÇAN

ile


BEYAZ KULAKLIKESELİ SIÇAN

ile


BÜYÜK KULAKLI KESELİ SIÇAN

ile


ANDEAN BEYAZ KULAKLI KESELİ SIÇAN

ile

...
GUIANAN BEYAZ KULAKLI KESELİ SIÇAN )

( OPPOSSUMS: OPPOSSUM vs. COMMON OPPOSSUM vs. WHITE-EARED OPPOSSUM vs. BIG-EARED OPPOSSUM vs. ANDEAN WHITE-EARED OPPOSSUM vs. GUIANAN WHITE-EARED OPPOSSUM )

( DIDELPHIS: DIDELPHIS VIRGINIANA cum DIDELPHIS MARSUPIALIS cum DIDELPHIS ALBIVENTRIS cum DIDELPHIS AURITA cum DIDELPHIS PERNIGRA cum DIDELPHIS IMPERFECTA )


- KESİCİ DİŞLER ile/ve KÖPEK DİŞLERİ ile/ve ÖĞÜTÜCÜ DİŞLER (KÜÇÜK AZI DİŞLERİ ile/ve BÜYÜK AZI DİŞLERİ)

( ... ile/ve ... ile/ve TÂHİNE[çoğ. TAVÂHİN] (NÂB[çoğ. ENYÂB] ile/ve ÂZİME) )

( INCISORS vs./and CANINE vs./and (PREMOLARS vs./and MOLARS) )

( ... avec/et ... avec/et MOLAIRE )


- KEŞİF değil/yerine/= BULUŞ


- KESİNLEŞTİRME ile/değil/yerine/>< BULANIKLAŞTIRMA

( TO BECOME DEFINITE vs./and TO BECOME TURBIDITY )


- KESİNLİK ile/ve/değil BİLGİ

( [not] CERTAINTY vs./and/but KNOWLEDGE )


- KESİN/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİLİM/SEL


- KESİR ile BAYAĞI/ADİ KESİR

( ... İLE Ondalık olmayan kesir. )


- KESİR ile BİLEŞİK KESİR

( ... İLE Payı, paydasına eşit ya da paydasından büyük olan kesir. 4/4 | 9/6 )


- KESİŞME ile/ve BİRLEŞME

( INTERSECTION vs./and TO CONJUNCTION )


- KESKİN ile BASKIN


- KESKİN ile/ve/değil/yerine BELİRGİN


- KESMEK ile/değil BUDAMAK


- KESTANE ile/ve/||/<> BARBUNYA

( İkisinin de tadı ve nişastası apayrı birer lezzet durağı ve haz kaynağı. )


- KESTİRİP ATMAK ile/değil/yerine BAĞLAMAK


- KEYİFSİZLİK ile ZİHNİN MEŞGULİYETİ

( MEŞGULİYET: Bir şeyle uğraşırken, başka bir şeyle ilgilenememe. )


- KEZLİK ile BIÇAK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kadınların kaftanına tutturulmuş olarak sakladığı küçük bir bıçak. İLE ... )


- KİBAR-I KELÂM = BÜYÜKLERİN KELÂMI


- KİBİR ile/ve/<>/değil BAĞIMLILIK

( Kibir, kişinin, sahip olduklarını, "hak etmediği" korkusundan kaynaklanır... )


- KİBİR ile/ve/<> BENCİLLİK


- KIÇ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BACAK

( MÂ-BA'D ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÂMİLE[< AMEL] )

( [not] BUTTOCK[ASS, ARSE] vs./and/but/||/<>/< LEG
LEG instead of BUTTOCK )


- KİLİM ile BİSÂT[Ar. çoğ. BUSAT]

( ... İLE Kilim, minder, döşeme, keçe, yaygı. )


- KİLİSE ile BAZİLİKA[< Lat. < Yun.]

( ... İLE Kral sarayı. | Dikdörtgen biçimindek, uc kısmında, yarım çembere benzeyen bir çıkıntısı olan Roma mahkemesi. | Ortadaki yüksek, yanlardakiler daha alçak olmak üzere içi, iki sıra sütunla, üç salona ayrılmış, dikdörtgen biçimindeki kilise. | Hristiyanların eski Roma mahkemeleri biçiminde yaptığı ilk kiliselere verilen ad. | Düz çatılı. )


- KİLİSE ile/ve/||/<>/> BAŞKİLİSE/KATEDRAL[Fr. < CATHÉDRALE]

( ... İLE/VE/||/<>/> Baş kilise. Bir kentin büyük kilisesi. )


- KILLIK ile/değil (BİLİNÇLİ) TAVIR/TUTUM


- KİMİ YERLERDE değil BAZI YERDE


- KİMİ ... ile/ve/||/<> BAZI ...


- KİMLİK ile/ve/<> BENLİK ile/ve/<> BİREYSELLİK


- KİMSE DİKKAT ETMİYOR yerine/değil BEN NE YAPMAMALIYIM/YAPABİLİRİM?


- KINIK BOYU ile/ve KAYI BOYU ile/ve BAYAT BOYU

( Selçuklu. İLE/VE Osmanlı. İLE/VE ... )


- KINK[İng.] değil/yerine/= BÜKÜM


- KİP ile BİÇİM

( MOOD )


- KIR YEMEĞİ ile BERVÂZE[Fars.]

( PICNIC vs. ... )


- KIR ile BAKLA KIRI

( ... İLE Beyazı çoğalmış, beyazlamaya yüz tutmuş saç vb. | Koyu ve iri lekeli at donu. )


- KİR ile/değil BOYA


- KİREÇLEŞME ile/ve/||/<> ÇÖZÜNME ile/ve/||/<> AYRIŞMA ile/ve/||/<> BAĞLAŞIM ile/ve/||/<> MAYALANMA(FERMENTASYON) ile/ve/||/<> DAMITMA(DİSTİLASYON) ile/ve/||/<> ÇÖKELME


- KIRGINLIK ile BURUKLUK

( DİLGİR[Fars.]: Kırgın, gönlü kırgın. )


- KIRIK ile/ve/||/<> BÜKÜK ile/ve/||/<> EĞİK


- KIRILMA ile BOZULMA


- KIRILMA ile/ve/değil BÜKÜLME


- KIRILMA/KIRIK ile/ve/||/<>/< ÇIKMA/ÇIKIK ile/ve/||/<>/< BURKULMA

( Kırık, kemik bütünlüğünün bozulmasıdır. Kırıklar, darbe sonucu ya da kendiliğinden oluşabilir. Yaşlılık ile birlikte kendiliğinden kırık oluşma riski de artar. İLE/VE/||/<>/< Eklem yüzeylerinin kalıcı olarak ayrılmasıdır. Kendiliğinden normal konumuna dönemez.[Yoğun ağrı, şişlik ve kızarıklık, işlev kaybı ve eklem bozukluğu gibi belirtileri vardır.] İLE/VE/||/<>/< Eklem yüzeylerinin anlık olarak ayrılmasıdır. Zorlamalar sonucu oluşur.[Burkulan bölgede ağrı, kızarma, şişlik, işlev kaybı gibi belirtileri vardır.] )

( [Kırıklarda İlk Yardım]
- Yaşamı tehdit eden yaralanmalara öncelik verilir.
- Hasta/yaralı, hareket ettirilmez, sıcak tutulur.
- Kol etkilenmişse yüzük ve saat gibi nesneler çıkarılır. - Sabitleme ve sargı yapılırken, parmaklar görünecek biçimde açıkta bırakılır.
- Kırık kuşkusu bulunan bölge, ani hareketlerden kaçınılarak bir alt ve bir üst eklemleri de içine alacak biçimde sabitlenir.
- Açık kırıklarda, sabitlemeden önce yara temiz bir bezle kapatılmalıdır.
- Kırık bölgede sık aralıklarla nabız, derinin rengi ve ısısı gözlenir.
- Kol ve bacaklar yukarıda tutulur.
- Tıbbî yardım istenir[112].

İLE/VE/||/<>/<

[Çıkıkta İlk Yardım]
- Eklem aynen bulunduğu biçimde sabitlenir.
- Çıkık yerine oturtulmaya çalışılmaz.
- Hastaya/yaralıya, ağızdan hiçbir şey verilmez.
- Bölgede nabız, deri rengi ve ısısı kontrol edilir. - Tıbbi yardım alınır.

İLE/VE/||/<>/<

[Burkulmada İlk Yardım]
- Sıkıştırıcı bir bandajla burkulan eklem sabitlenir.
- Şişliği azaltmak için bölge yukarı kaldırılır.
- Hareket ettirilmez.
- Tıbbî yardım alınır. )


- KIRILMADA:
BURKULMA ile BASINÇ ile KESME

( )


- KİRİŞ ile BAŞTABAN

( ... İLE Yunan ve Roma mimarlıklarında, sütunların üstüne oturan ve iki sütun arasındaki uzaklığın üstünü örten büyük, uzun taş kirişlerin oluşturduğu bölüm. )


- KIRK HANE ile/ve/||/<>/>/< BİR ÂRİF


- KIRLANGIÇ ile BALIKÇIN

( ... İLE Perdeayaklılardan, uzunca gagalı, uzun ve çatal kuyruklu, deniz kıyılarında yaşayan bir kuş, denizkırlangıcı. )

( ... cum STERNA HIRUNDO )


- KIRLANGIÇ ile BATAK/LIK KIRLANGICI


- KIRMIZI IŞIK:
HERKESE YANMALI ve/fakat/ne yazık ki/>/< BANA YANMASIN


- KIRMIZI ÖLÜM ile/ve BEYAZ ÖLÜM ile/ve YEŞİL ÖLÜM ile/ve SİYAH ÖLÜM

( Hırs ve ihtirasların, şehvetin ölümü. Alışkanlıkların[murâdât'ın], alışkanlıklardan dolayı oluşmuş yakınlıkların [menusât'ın] ölümü. İLE/VE İştahın ölümü.[Tokluğun, tıkınmanın] İLE/VE Kıyafetin ölümü. Giyim-kuşamdan uzaklaşma, libası terk etme. İLE/VE Halkın arasına girmek, halkın içinde yaşamak, halkın ıstırabını yüklenmek. )

( MEVT-İ AHMER ile/ve MEVT-İ EBYEZ ile/ve MEVT-İ AHDER ile/ve MEVT-İ ESVED )

( Ölümün Dört Rengi - Dücâne Cündioğlu )


- KIRTASİYE[Ar. < ] ile/ve/||/<> BETİKEVİ/KİTAPÇI

( Defter, kâğıt, kalem vb. yazı araç ve gereçlerinin tümü. | Kâğıtla yapılan işlemler. İLE/VE/||/<> ... )


- KISAYOL ile BAĞLANTI

( SHORTCUT vs. LINK )


- KİŞİ İÇİN:
"ÇİZİLEN RESİM" ile "BİÇİLEN KAFTAN"


- KİŞİ/İNSAN:
UYKU ve/||/<> UYANIKLIK ve/||/<> BEN'İN DENEYİMİ/FARKINDALIĞI


- KİŞİ:
MUTLU ve/||/<>/> KARARLI ve/||/<>/> ONURLU ve/||/<>/> "BÜYÜK" ve/||/<>/> SAYGIN ve/||/<>/> İNSAN

( Sevgimiz kadar. VE/||/<>/> Bilgimiz kadar. VE/||/<>/> Ürettiğimiz kadar. VE/||/<>/> Paylaştığımız kadar. VE/||/<>/> Merhametimiz kadar. VE/||/<>/> Dürüstlüğümüz kadar. )


- KİŞİ:
ÜMİT ve/<> BATKI/HÜSRÂN['ın biraradalığı]

( Kişilerin ümitleriyle oynama! Belki ve bazen/çoğunlukla, tek sahip oldukları şey odur. )

( "Ümit Yitimi" değil/yerine Ümit... yazısını okumak için burayı tıklayınız... )


- KİŞİ ve/||/<>/> BAŞ OYUNCU

( Her birey, yaşamının baş oyuncusudur. )


- KİŞİ ve/||/<>/>/< BELLEK

( ... VE/||/<>/>/< Güncellenen geçmiş. )


- KİŞİ/İNSAN:
BİLGİSİZLİĞİNİN ESİRİ
ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>
BİLGELİĞİNİN ESERİ


- KİŞİ/İNSAN ve/<> BİRLİK

( Benden konuşan ile senden dinleyenin birliği. )

( HUMAN and UNITY )


- KİŞİLER İÇİN:
"BİR TANESİ" değil BİRİ


- KİŞİLİK ÖRGÜTLENMELERİ/BOZUKLUKLARI:
[PARANOİD ile ŞİZOİD ile ŞİZOTİPAL] ile [ANTİSOSYAL ile NARSİSİSTİK ile BORDERLINE ile HİSTRİONİK] ile [BAĞIMLI KİŞİLİK ile ÇEKİNGEN ile OBSESİF-KOMPULSİF] ile [PASİF AGRESİF ile KENDİNİ TEKRARLAYAN(SELF REPEATING)]


- KİŞİNİN/ULUSUN:
TOPRAĞI ile/ve/||/<>/> BİNASI

( Ümit. İLE/VE/||/<>/> Çalışma. )


- KISKANÇLIK ile/ve BEĞENMEME


- KISMÎ/PARSİYEL/PARTIAL[İng.] değil/yerine/= BÖLÜMSEL/BÖLÜMLÜ/BÖLÜNMÜŞ


- KISRAK ile BAYKAL/YUND

( Dişil at. İLE Yabani kısrak. )

( Gebelik süreleri 330-335 gündür. İLE ... )


- BETİK/KİTAP:
SIRTI ile/ve/||/<> ARKASI


- KİTAP/DEFTER VS. SAYFALARININ UCUNU BÜKEREK ÇEVİRMEK yerine/değil BÜKMEDEN (DIŞINDAN/YAPRAKLARINDAN)(ALTTAN/ÜSTTEN/YANDAN) ÇEVİRMEK


- KITSCH değil/yerine/= BAYAĞI/ZEVKSİZLİK


- KIVIRMAK ile BECERMEK


- KIVRIM ile BÜZGÜ

( ... İLE Dikişte kumaşın bir ucundan, istenilen yere kadar geçirilen bir ipliğin çekilmesi ile oluşan, kumaşın bolluğunu azaltan sık, küçük kıvrım. )


- KIVRIMLI ile/ve/değil BOĞUMLU


- KIYI ve/<> BİSİKLET


- KIZMAK ile/ve/||/<>/< BİLGİSİZLİK

( Ne kadar az bilirsen, o kadar kızarsın. )


- KIZMAK ile "BOZULMAK"


- KLARNET ile BASKLARNET

( ... İLE Kalın sesli klarnet. )


- KLASİK KOŞULLANMA ile/ve BİLİŞSEL KOŞULLANMA


- KLASİK ile/ve/>< BAROK

( ... İLE/VE/>< Motif, hareket ve gerilim ağırlıklıdır. )

( Heinrich Wölfflin Kuramsallığı ile... * ÇİZGİSELLİK/LINEAR[İng., Alm.] ile/ve/>< GÖLGESELLİK/PAINTERLY[İng.]/MALERISCH[Alm.] * DÜZLEMSELLİK/PLANE[İng.]/FLÄCHE[Alm.] ile/ve/>< DERİNLİK/RECESSION[İng.]/TIEFE[Alm.] * KAPALI BİÇİM/TECTONIC FORM[İng.]/GESCHLOSSEN[Alm.] ile/ve/>< AÇIK BİÇİM/A-TECTONIC FORM[İng.]/OFFEN[Alm.] * ÇOKLUK(ÇOKLUKTAKİ BİRLİK)/MULTIPLICITY[İng.]/VIELHEIT[Alm.] ile/ve/>< BİRLİK(TEKLİKTEKİ BİRLİK)/UNITY[İng.]/EINHEIT[Alm.] * AÇIKLIK/APAÇIKLIK/ABSOLUTE CLARITY[İng.]/KLARHEIT[Alm.] ile/ve/>< GÖRECE AÇIKLIK/RELATIVE CLARITY[İng.]/UNKLARHEIT UND BEWEGTHEIT[Alm.]
"XVI. yy." İLE/VE/>< "XVII. yy." )


- KLASİK ile/ve/> BAROK ile/ve/> ROKOKO[Fr.]

( ... İLE/VE/> ... İLE/VE/> XVIII. yüzyılın başında, Fransa'da çok geçerli olan, kavisli çizgileri bol, gösterişli bir bezeme biçemi. | Bu biçimde olan eşya/mobilya, tasarım. )

( XVI. yüzyıl. ile/ve/> XVII. yüzyıl. ile/ve/> XVIII. yüzyıl. )


- KLAS/MAN[Fr. < CLASSE/MENT] değil/yerine/= BÖLÜM


- KLİŞE[Fr. < CLICHÉ] değil/yerine/= BASMAKALIP SÖZ / TANIKLIK


- KLOZET[Fr. < CLOSETTE] ile/ve/<> BİDE[Fr. < BIDET]

( ... İLE/VE/<> Gövdenin, belden aşağı bölümlerini yıkamakta kullanılan, çoğunlukla klozet yanında bulunan tuvalet aracı. )


- KM/BY/KNOWLEDGE MANAGEMENT değil/yerine/= BİLGİ YÖNETİMİ


- KNIFE :/yerine BIÇAK


- KNOW :/yerine BİLMEK


- KNOWLEDGE :/yerine BİLGİ


- KNOWLEDGE :/yerine BİLGİ


- KOÇ ile BAHTE[Fars.]

( ... İLE Besili, semiz koyun. | Burulmuş, üç yaşında koç. )


- KOCAMAN ALKIŞ değil/yerine/= BÜYÜK ALKIŞ


- KOGNİTİF[İng. < COGNITIVE] değil/yerine/= BİLİŞSEL


- KOĞUŞ ile BAŞALTI

( ... İLE Gemilerde tayfa ve erlerin ön güverte altındaki koğuşları. )


- KÖKEN DİLLER ile/ve/<> UZLAŞIMSAL DİLLER ile/ve/<> DAVRANIŞSAL DİLLER ile/ve/<> İMGESEL DİLLER ile/ve/<> KURMACA DİLLER ile/ve/<> BİÇİMSEL DİLLER


- KÖKSÜZ/LÜK ile/ve/||/<>/> BÖLÜNMÜŞ/LÜK


- KOL ile/ve/değil/||/<>/< BACAK

( Denge. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Güç. )


- KOLAY/LIK ile YALIN/LIK / BASİT/LİK

( EASY/NESS vs. SIMPLE/NESS )


- GÜÇ/DAYANIKLILIK/DENGE:
KOL/DA ile/ve/değil/||/<>/< BACAK/TA

( Yüzmede[özellikle suyun üstünde durmada], tutunma ve tırmanmada kolun gücüne değil bacakların gücüne ve olanaklarına yönelmek/odaklanmanın önceliği ve farkındalığı... )


- KÖLELEŞTİRENLER:
"SEVİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ" ve/||/<>/> "BEĞENİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ" ve/||/<>/> "TAKDİR EDİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ"


- KOLTUK ile BERJER[Fr.]

( ... İLE Arkası kabarık, oturulacak yeri geniş koltuk. )


- KOMA ile/<>/> "BİTKİSEL" "YAŞAM"/DURUM ile/<>/> KİLİT DURUM

( COMA vs./||/<>/> VEGETATIVE STATE )


- KOMBİNASYON/COMBİNATION[İng.] değil/yerine/= BİRLEŞİM


- KOMBINE/COMBINED[İng.] değil/yerine/= BİRLEŞİK


- KOMBİNE/KOMBİNASYON değil/yerine/= BİRLEŞİK/BİRLEŞİM


- KOMPOZİSYON/COMPOSITION[İng.] değil/yerine/= BİLEŞİM


- KOMPOZİT/COMPOSITE[İng.] değil/yerine/= BİLEŞİK


- KOMPRES/COMPRESS[İng.] değil/yerine/= BASKIT


- KOMPRESYON/COMPRESSION[İng.] değil/yerine/= BASI


- KOMŞUDA PİŞER ve/||/<>/> BİZE DE DÜŞER


- KOMÜNİKAN/COMMUNICANT[İng.] değil/yerine/= BAĞLANTILI


- KON(N)EKTÖR[Fr. < CONNECTEUR] değil/yerine/= BAĞLAYICI

( Demir yollarında fren kumanda kollarını dingilin üzerine bağlayan ve iki ucunda da kumanda kolunun girmesine uygun deliği bulunan parça ya da düzen. )


- KONAKLAMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BARINMA


- KONFİGÜRASYON/CONFİGURATION[İng.] değil/yerine/= BİÇİM | DİZİLENİM


- KONFÜZYON/CONFUSION[İng.] değil/yerine/= BİLİNÇ BULANIKLIĞI


- KONKASÖR[Fr. < CONCASSEUR] ile/ve/||/<> ÇEKİÇ KIRICI ile/ve/||/<> BİLYALI DEĞİRMEN

( Çimento yapımında kullanılan kırıcılar. )


- KONNEKSİYON/CONNECTION[İng.] değil/yerine/= BAĞLANTI


- KONNEKTİF DOKU/CONNECTIVE TISSUE[İng.] değil/yerine/= BAĞ DOKUSU


- KONNEKTÖR/CONNECTOR[İng.] değil/yerine/= BAĞLAYICI, BAĞLANTI (DONANIM)


- KONSTRİKSİYON/CONSTRICTION[İng.] değil/yerine/= BÜZÜLME


- KONSÜL[Fr. < CONSUL] ile BAŞKAN/YARGIÇ

( Görevini bir başka meslektaşıyla paylaşan yargıç. [Görev süresi 1 yıl olmak üzere][Eski Roma'da] )

( Roma'da, her yıl seçilen iki devlet başkanından her biri. | 1799'dan, 1804'e kadar Fransa'da birlikte görev alan üç devlet başkanından her biri. )


- KONTAMINASYON/CONTAMINATION[İng.] değil/yerine/= BULAŞMA


- KONTAMINE/CONTAMINATED[İng.] değil/yerine/= BULAŞMIŞ


- KONTEKS/T değil/yerine/= BAĞLAM


- KONTRAKTÜR/CONTRACTURE[İng.] değil/yerine/= BÜZÜLÜ KALIM


- KONTROL BAŞTA VE SÜREKLİ YAPMAK


- KONU:
AMAÇ ile/ve BAĞLAM/INDA


- KONU ile BİÇİM

( SUBJECT/TOPIC vs. FORM )


- KONUM ve/||/<>/> KARŞI KONUM ve/||/<>/> BİLEŞTİRME

( POSITION and/||/<>/> OPPOSITION and/||/<>/> COMPOSITION )


- KONUŞMAK ile/ve/<>/değil/yerine BİR ŞEYİ KONUŞMAK


- KOORDİNASYON AKSİYOMU ile/ve/||/<> BAĞLANTI BELİTİ


- ZAĞAR ile BEAGLE ZAĞAR


- KÖPEKBALIĞI ile BAKIR KÖPEKBALIĞI


- KÖPEKBALIĞI ile BALİNA KÖPEKBALIĞI

( ... İLE Ağırlığı, 35 tona varanları vardır. Gözleri çok küçük olduğundan, avlarını koku duyularıyla algılarlar. [İnsana saldırmazlar] )

( ... İLE Saatte 6.000 lt. su filtre edebilmektelerdir. )

( ... İLE 1000 metreye kadar ve daha derine dalabilirler. )

( ... İLE Derileri en kalın hayvanlardandır. Derilerinin üzerlerindeki beneklerle sıradışı ve harika bir görüntü sergilerler. [Herbiri kendine özgüdür. 1000'inin görüntü kaydı ortak ve açık bir veritabanında bulunmaktadır.] )

( ... İLE Ağırlıklı olarak plankton yiyerek beslenirler. )

( ... cum RHINCODON TYPUS )


- KÖPEKBALIĞI ile BAMBU KÖPEKBALIĞI


- KÖPEKBALIĞI ile/değil BEYAZ YÜZGEÇLİ KÖPEKBALIĞI

( ... İLE/DEĞİL Karşılaştıkları herşeyi yiyen bir tür. )

( ... İLE/DEĞİL Okyanus açıklarında yaşar. )


- KÖPEKBALIĞI ile BODUR FENER KÖPEKBALIĞI

( .. vs. DWARF LANTERNSHARK )

( ... cum ETMOPTERUS PERRYI )


- KÖPEKBALIĞI ile BOYNUZLU KÖPEKBALIĞI

( ... İLE Pasifik ve Hint Okyanusları'nın dip bölgelerindeki kumluklarda yaşarlar. )

( ... İLE Kıvrımlı bir burnu, sivri uclu omurgaları ve tuhaf görünüşlü yüzleri vardır. )

( ... vs. HORN SHARK )

( ... cum HETERODONTUS FRANCISCI )


- KÖPEKBALIĞI ile BOZ CAMGÖZ KÖPEKBALIĞI

( SHARK vs. COW SHARK )

( ... cum HEXANCHUS GRISEUS )


- KÖPEKBALIĞI ile BÜYÜK, BEYAZ KÖPEKBALIĞI / HARHARYAS[Tr.]

( ... İLE Dişleri 50.000 jilet kadar etkilidir. Öteki köpekbalıkları gibi çiğneme yeteneği yoktur. Avını, parça parça kopararak ya da tüm olarak yutar. )

( ... İLE Gözleri, en keskin köpek balığıdır. )

( ... İLE Avlandığı büyük bir av, onu, 1-2 ay idare edebilir. )

( ... İLE Brezilya kıyılarında, 80'den fazla, beyaz köpekbalığı türü bulunmaktadır. )

( ... cum CARCHARODON CARCHARIAS )


- KOPUK ile/ve/değil/<> BAĞLANTISIZ


- KOPYA ÇEKMEK ile/ve/değil "BAKMAK"

( [not] TO COPY vs./and/but "TO LOOK" )


- KORELASYON[Fr. < CORRELATION] değil/yerine/= BAĞINTI

( Bir nesneyi başka bir nesne ile uyarlı kılan bağ. | Organizmanın değişik yapı, özellik ve olaylarında görülen karşılıklı ilgi, bağlılık. | İki ayrı veri grubu arasında bulunan ilişki derecesinin ölçümü, deneştirme. | İki ya da daha fazla değişken arasındaki bağıntı. | Görelilik. | İki ya da daha çok nitelik arasında matematik işlemleri yardımı ile kurulan bağlılık ya da eşitlik. )


- KORELE/CORRELATED[İng.] değil/yerine/= BAĞINTILI


- KORİNDON[Fr. < CORINDON] = BOKSİT[Fr. < BAUXITE]

( Birleşimi alüminyum oksit olan, cam parlaklığında, saydam ve türlü renklerde, elmastan sonra en sert mineral, alüminyum taşı. )


- KORKU ve ÜZÜNTÜ değil/yerine/>< BİREŞİM(TEVHİD)

( Gelecekle ilgili. VE Geçmişle ilgili. DEĞİL/YERİNE/>< Şimdide. )


- KORKU ile/ve/<> BÂTIL İNANÇ

( Korku, bâtıl inançların temel kaynağıdır. )


- KORKU ve/> BERRAKLIK ve/> ERK(GÜÇ) ve/> YAŞLILIK

( BİLGİ KİŞİSİ

Görüşmelerimiz sırasında, ... tutarlı bir biçimde, "bilgi kişisi" sözcüklerini kullanıyor ya da bu kavrama göndermeler yapıyordu. Ama bununla ne demek istediğini hiç açıklamamıştı. Bunu, ona sordum.

"Bilgi kişisi, öğrenimin zorluklarına katlanmayı göze almış kişidir," diye yanıtladı. "Acele etmeden, bocalamadan, erk ve bilgi gizlerinin sökülmesi, çözülmesi yolunda, gidebileceği son aşamaya varmış olan bir kişidir."

"Her isteyen, bilgi kişisi olabilir mi?"

"Hayır, herkes olamaz."

"Bilgi kişisi olmak için insan ne yapmalıdır öyleyse?"

"Dört doğal düşmanına meydan okuyup onları yenmelidir."

"O dört düşmanını yenen bir kişi, bilgi kişisi olur mu?"

"Evet. Ancak, dört düşmanının her birini yenebilen kişiye, 'bilgi kişisi' denir."

"Bu düşmanları yenen herkes, 'bilgi kişisi' olur mu?"

"Hepsini yenen herkes, 'bilgi kişisi' olur."

"Bu düşmanlarla savaşıma geçmeden önce, yapılması gereken başka şeyler yok mudur?"

"Yoktur. Her isteyen, bilgi kişisi, olmayı deneyebilir ama çok azı gerçekten başarır bu işi -doğal bir şey bu-. Bilgi kişisi olma yolunda karşılaşılan düşmanlar, gerçekten korkunç şeylerdir; çoğu kişi, yenik düşer onlara."

"Nasıl düşmanlar bunlar, ... ?

Düşmanlar konusunda konuşmak istemedi. Bu konuyu anlamam için daha çok zaman olduğunu söyledi. Sözü değiştirmemek amacıyla benim bir bilgi kişisi olup olamayacağımı sordum. Bunu kimsenin kestiremeyeceğini bildirdi. Ama bir bilgi kişisi olup olamayacağımı gösteren herhangi bir ipucu bulunup bulunmadığını ısrarla sorunca, bunun, o dört düşmanla savaşımımın sonucuna bağlı olduğunu -onları yenebiliyor muyum yoksa onlara yeniliyor muyum- ama o savaşımın sonucunu şimdiden bilmesinin olanaksızlığını belirtti.

"Savaşımın sonucunu görebilmek için büyü yapmak ya da fala bakmak olanaklı mıdır?" diye sordum. Hiçkimsenin, ne araç kullanırsa kullansın, bu savaşımın sonucunu önceden bilemeyeceğini, kesin bir dille anlattı. Neden olarak da bilgi kişisi olmanın, geçici bir şey olduğunu gösterdi. Bu noktayı açıklamasını istediğimde, yanıtı şöyle oldu:

"Bilgi kişisi olmak sürekli değildir! Bir kişi, tam olarak bilgi insanı olamaz. Ancak, çok kısa bir an için olunuverir. Dört düşmanı yendikten sonra!"

"Söylesene, nasıl düşmanlar bunlar?"

Yanıt vermedi. Yine üsteledim ama konuyu değiştirdi ve başka şeyler anlatmaya başladı.

 

( Ertesi gün... )

 

Gitmeye hazırlanıyorken, birden, bilgi kişinin düşmanlarını yine sormak geldi içimden. Uzun süre uzakta kalacağımı, söyleyeceklerini yazarsam, bu konuları düşünme fırsatını bulabileceğimi anlatarak onu ikna etmeye çalıştım.

Bir süre, ikircikli, bekledi; sonra konuşmaya başladı:

"Bir kişi, öğrenmeye başlayınca, amaçlarının neler olduğunu kesin olarak bilmez. Başka bir niyeti vardır, amaçları belirgin değildir. Hiçbir zaman gerçekleşemeyecek ödüller ummaktadır. Çünkü, öğrenmenin "zorluklarını" bilmiyordur henüz."

"Yavaş yavaş öğrenmeye başlar -önceleri azar azar, sonra da büyük parçalar halinde-. Çok geçmeden, düşünceleri çatışır. Öğrendiği şey, umduğu, düşlediği gibi çıkmamıştır; bu durum, onu korkutur. Öğrenim, hiç de beklendiği gibi olmamıştır. Öğreniminin her adımı, yepyeni görevler yükler kişiye; kişinin korkuları, acımasızca birikir, baş kaldırır. Bir savaş alanına döner yaşamı.

"İşte, doğal düşmanların birincisiyle böyle karşılaşılır: Korkuyla! Yenmesi güç, hain, korkunç bir düşmandır korku. Tüm yol boyunca saklanır, ummadığın yerlerde, sinsi sinsi bekler seni. Eğer, onu karşında gördüğün zaman, kaçmaya başlarsan, unut artık bilgiye ulaşmayı."

"Korkup kaçan kişiye ne olur?"

"Bir şey olmaz. Ama öğrenemez bir daha. Korkusunu göğüslemesi, korkusuna karşın, öğrenme yolunda, bir adım daha ilerlemeyi göze alması gerekir. Bir adım daha, bir adım daha. Korkuyla dolmalı... Evet! Ama korksa da ilerlemeyi sürdürmeli, durmamalı! Bu işin yöntemi böyledir! Bu birinci düşmanın, pes edeceği bir an gelecektir. Kişiye, güven gelir. Niyeti daha da güçlenir. Öğrenmeyi, öyle korkutucu bir şey gibi görmez artık."

"Bu sevinçli an gelince, birinci doğal düşmanını yendiğini çok iyi bilir kişi."

"Hemen mi olur bu, yoksa, azar azar mı?

"Azar azar olur ama korkusunun kaybolması çabuk olur. Birdenbire olur."

"Ama yeni bir şeyler gelirse başına, yine korkmaz mı kişi?"

"Hayır. Korkusunu, bir kez yitirmeyegörsün. Kişi, artık yaşamında korku nedir bilmez. Korkunun yerini, zihin berraklığı alır -korkuyu silen bir zihin berraklığı-. Artık, o kişi, ne istediğini biliyordur; o isteklerini nasıl doyuracağını da biliyordur. Yeni öğrenimleri kazanmak için adımlarını nasıl atması gerektiğini sezer; her şey apaçık çıkmıştır ortaya. Artık, hiçbir şey saklı değildir bu kişiden."

"Bu da, ikinci düşmanın karşısına çıkarır onu: Berraklık! Ulaşılması, o denli zor olan zihin berraklığı, korkuyu kovar ama kör eder insanı aynı zamanda."

"Kişinin, kendinden kuşku duymasına yol açar, istediği şeyi yapabileceği inancını verir ona. Çünkü, o kişi, artık, herşeyi apaçık görebilmektedir. Berraklığın yüreklendirdiği kişi, bir türlü durmak bilmez. Ama büyük bir hata yapmaktadır. Bu işin, bir eksik yanı vardır. Kişi, kendini bu sözde erke bırakırsa, ikinci düşmanına boyun eğmiş sayılır. Ve öğrenme diye bir şey kalmaz. Sabırlı olması gereken yerde aceleci olacak ya da acele edilmesi gereken yerde sabırlı olmayı yeğleyecektir. Zaman gelecek, artık, yeni bir şey öğrenme yetisini yitirecektir."

"Bu tür bir yenilgiye uğrayan kişiye ne olur? Ölür mü?"

"Hayır, ölmez. İkinci düşmanı, bu kişinin, bir bilgi insanı olma çabasını kösteklemiştir; artık, bu kişi, bilgi insanı olmayı istemek yerine, devingen, kıvrak bir savaşçı olmayı yeğleyebilir. Ya da soytarı olmayı. Ne var ki, kendine pek pahalıya mal olan o berraklık, hiçbir zaman karanlığa ve korkuya dönüşmeyecektir. Yaşam boyunca, her şeyi açıkça görecektir ama yeni bir şey öğrenemeyecektir, öğrenme özlemi çekmeyecektir."

"Ama yenilmemek için yapabileceği bir şey yok mudur?"

"Korkuyu nasıl aşmışsa yine öyle yapmalıdır. Berraklığa, meydan okumalıdır. Elde ettiği berraklığı, önünü daha iyi görüp yeni adımlarını ona göre atmak için kullanmalıdır. En önemlisi de, berraklığının, bir yanlışlık sonucu ortaya çıktığını düşünmelidir. Ve öyle bir an gelecektir ki, bu berraklığın, gözleri önündeki bir noktadan başka bir şey olmadığını anlayacaktır. Böylece, ikinci düşmanını da yenmiş olacaktır. Artık, hiçbir şeyin, ona zarar veremeyeceği bir yere ulaşacaktır. Bu, bir hata olmayacaktır. Bu, gerçek bir erk(güç) olacaktır."

"Bu yere ulaşınca, ardından koştuğu erke, sonunda kavuştuğunu bilecektir. Ne isterse yapar artık bu erkle. Dostu, onun buyruğundadır artık. Ne isterse, yasa odur. Çevresinde ne varsa görmektedir. Ne var ki, üçüncü düşman dikiliverir karşısına: Erk!

"Düşmanların en güçlüsüdür erk. En doğal şey, ona boyun eğmektir. Öyle ya... O kişinin buyruğunda değil midir erk!? Buyurur; kimi sakıncaları göze ala ala, kendi yasalarını, kendi yapar. Çünkü, buyruk ondadır."

"Bu durumdaki biri, yaklaşmakta olan üçüncü düşmanın, pek farkına varmaz. Bir bakmışsın, birdenbire, haberi bile olmadan yitivermiş savaşımı. Düşmanı, onu, kıyıcı, tutarsız bir adam haline getirivermiş..."

"Erkini yitirir mi?"

"Hayır, berraklığını da erkini de hiçbir zaman yitirmez."

"Bilgi kişinindan farkı nedir, öyleyse?"

"Kendi erkine yenilen bir kişi, onu, doğru dürüst yönlendiremeden ölür gider. Yazgısının üstüne, yük gibi biner erki. Böyle biri, kendini yönetemez ve bilmez erkini, ne zaman ya da nasıl kullanması gerektiğini."

"Bu düşmanlardan birine yenilirsen, bu kesin bir yenilgi mi demektir?"

"Evet, kesin yenilgi olur bu. Bu düşmanlardan biri, insanı yenmeyegörsün, artık yapılabilecek bir şey kalmaz."

"Örneğin, erke yenilen bir kişi, yanlışını görerek, durumu düzeltebilir mi?"

"Düzeltemez. Bir kere yenilmeyegörsün, işi bitmiştir artık."

"Ya geçiciyse erke aldanması; ya erki teperse zamanında?"

"Savaşım sürüyor sayılır o durumda. Hâlâ 'bilgi insanı' olmaya çalışıyor demektir bu. Artık, hiç çabalamıyorsa, kendini koyuverirse yenilmiş olur bu kişi ancak."

"Ama bir insan yıllarca korkuya yenik düşebilir ve sonunda korkusunu yenebilir."

"Hayır, doğru değildir bu. Korkuya kapılırsan, korkuyu yenemezsin; çünkü, öğrenmekten ürküyorsundur, öğrenmek için çaba göstermiyorsundur. Ama korkusunun içinde yıllar boyunca sürdürürse öğrenme çabasını, ola ki, korkusunu yenebilir. Çünkü, kendini, korkuya tümüyle bırakmamıştır."

"Üçüncü düşmanı nasıl yeneriz?"

"Ona karşı çıkarak. Bile bile... Kendimizin olmadığını kavrayarak. Tüm öğrendiklerimizi, dikkatle ve inançla kullanarak, sürekli olarak sınırlarımızı zorlamayarak... Kendimizi denetleme durumunda, berraklığın ve erkin, hatalardan da kötü olduğunu görebilirsek, her şeyi denetimimiz altında bulundurduğumuz bir noktaya erişebiliriz. İşte, o noktada, erkimizi nasıl ve ne zaman kullanabileceğimizi biliriz. Üçüncü düşmanı böylece yenmiş oluruz."

"Bu da kişiyi, öğrenim yolculuğunun sonuna getirir. Bir de ne görürsün! Sonuncu düşman, karşına dikilmiş durmaktadır: Yaşlılık! Düşmanların en acımasızıdır bu. Hiçbir zaman, tümüyle yenemeyeceğimiz bir düşman... Sürekli olarak savaşıp uzak tutmaya çalışmaktan başka yapılacak bir şey yoktur."

"İşte, bu dönemde, kişi, hiçbir şeyden korkmaz; zihni berraktır, sabırsız değildir -tüm erkleri denetimi altındadır-. Ne var ki, bu dönem, aynı zamanda, boyun eğmeyen bir dinlenme isteğinin ortaya çıktığı bir dönemdir. Bir yere uzanmak, unutmak isteğine bırakırsa kendini; yorulur yorulmaz, sürdürdüğü çabayı bırakırsa, son olanağını kaybetmiş olur. Titrek, yaşlı bir yaratık durumuna sokuverir onu düşmanı. Çekilme arzusu, tüm berraklığını, erkini ve bilgisini bastırır."

"Ama kişi, silkinir de yorgunluğundan sıyrılır, yaşamının gereklerini sürdürürse, bu son yenilmez düşmanıyla savaşımda bir an bile olsa başarılı olursa, işte o zaman 'bilgi insanı' olmuş demektir. Berraklığın, erkin ve bilginin egemen olduğu bu an, yeterlidir onun için." )


- KORKU ||/ve/yerine/|| CEHALET ||/ve/yerine/|| BİLGİ ||/ve/yerine/|| CESÂRET

( Korku, bilgisizlikten de, çok bilgiden de olur. )

( CESARET: Köprüyü geçmeyi göze alabilmek. )


- KORKULUK ile BOSTAN KORKULUĞU/MİCDÂR[Ar.]/ÜFÇE[Fars.]


- KÖRLÜK:
ZİHİNSEL ile/ve/||/<> İŞLETME ile/ve/||/<> BENCİL

( Kendi eksiklerini "görememe". İLE/VE/||/<> Şirketinde tekrarlayan yanlışlara karşı oluşan "görememe". İLE/VE/||/<> Dost eleştirisine, "niyet okuyarak", inanmamak. )


- KÖRPƏ[Azr.] = BEBEK[Tr.]


- KORUMAK ile/ve/<> BÂKÎ KILMAK


- ŞEFKÂT:
KORUYUCU ve BAKICI ve YETİŞTİRİCİ


- KÖŞE ile "BAŞ KÖŞE"


- KÖŞK ile BEYKEM[Fars.]

( ... İLE Yazlık köşk. | Sofa ve salon. )


- KOŞUL = BAYLAV = ŞART = CONDITION[İng., Fr.] = BEDINGUNG[Alm.] = CONDITIO[Lat.] = CONDICIONAR[İsp.]


- KOŞULLARIN "AĞIRLIĞI" değil/ne yazık ki ("BAZI") "KİŞİLERİN" DUYARSIZLIĞI/KAYITSIZLIĞI


- KOŞULLU ile BİTİŞİK KOŞULLU ile AYRIK KOŞULLU


- KOTA ile/ve BARIŞ

( QUOTA vs./and PEACE )


- KÖTÜ ile/ve/||/<> İYİ ile/ve/||/<> BENLİK

( İd. İLE/VE/||/<> Süper ego. İLE/VE/||/<> Ego. )

( Düşman/rakip. İLE/VE/||/<> Yardımcı. İLE/VE/||/<> Kahraman. )


- KÖTÜ = ŞER = BAD, EVIL, WRONG[İng.] = MAL[Fr.] = BÖSE, UEBEL[Alm.] = MALUS[Lat.] = MALO[İsp.]


- [ne yazık ki]
KÖTÜMSERLİK = BEDBİNLİK = PESSIMISM[İng.] = PESSIMISME[Fr.] = PESSIMISMUS[Alm.] = PESSIMUS[Lat.]


- KÖY ve/<> BİSİKLET


- KOYMAK ile BIRAKMAK

( TO PUT vs. TO PUT )


- KOYMAK ile/ve/değil BIRAKMAK


- KOYNUNDA ile/ve/||/<> BAĞRINDA


- KOYUN ile/ve BARAL (MAVİ KOYUN)

( ... İLE/VE Hindistan'da yaşarlar. )


- KOYUN ile/ve BORDERLEICESTER


- KRAL / KRALİÇE ile/ve/||/<>/> PRENS / PRENSES ile/ve/||/<>/> ARŞİDÜK/ARŞİDÜKA / ARŞİDÜŞES ile/ve/||/<>/> DÜK / DÜŞES ile/ve/||/<>/> KONT[Fr. < COMTE] ile/ve/||/<>/> VOYVODA ile/ve/||/<>/> VİKONT[Fr. < VICOMTE] ile/ve/||/<>/> BARON[Fr.] / BARONES ile/ve/||/<>/> ŞÖVALYE[Fr. < CHEVALIER] ile/ve/||/<>/> SÖR/SIR / DAME

( [Batı ülkelerinde]
En yüksek devlet otoritesini, kalıtım ya da soylularca seçilme yoluyla elinde bulunduran hükümdar. İLE/VE/||/<>/> Hükümdar ailesinden olan erkeklere verilen san. İLE/VE/||/<>/> Özellikle Habsburg hanedanının (Avusturya - Macaristan) erkek üyeleri için kullanılan bir san. İLE/VE/||/<>/> Büyük ve önemli bir toprak parçasını yöneten yüksek rütbeli soylu. | Bazı devletlerde prensten sonra gelen en yüksek soyluluk gösteren san. İLE/VE/||/<>/> Roma imparatorunun danışman olarak seçtiği kişi. | Derebeyi. | Erkekler için kullanılan bir "soyluluk" sanı. İLE/VE/||/<> Orta ve Doğu Avrupa'da, özellikle Balkanlar'da ve Polonya-Litvanya'da kullanılan bir askeri önder ya da yönetici sanı. İLE/VE/||/<>/> Belirli bölgeleri yöneten soyluluk sanı. İLE/VE/||/<>/> Küçük toprak sahibi ve yerel bir yönetici olabilir.[En düşük soyluluk sanlarından biri] İLE/VE/||/<>/> Eski Roma'da üç sınıftan ikincisinin üyesi olan yurttaş. | Orta Çağ Avrupası'nda özel eğitimle yetişmiş, belirli ülküler taşıyan, soylu, atlı savaşçı ve genellikle askeri hizmetler için kullanılan san.[Soylulukta en alt seviyededir.] | Derebeylik düzeninde soyluluk sanlarının en alt basamağı. | Günümüzde Fransız hükûmetinin verdiği şeref belgesi ve nişanı. İLE/VE/||/<>/> Bir kişiye şövalyelik sanı verildiğinde kullanılır. [Genellikle önemli hizmetleri ya da başarıları olan kişilere verilir.] )


- KRAL OLMAK ile/değil/yerine/>< BABA OLMAK


- KRAL/LIK" ile/ve/değil/||/<>/>/< BİLGE/LİK

( Davranışla. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Sessizlikle. )


- KRANİYAL/CRANIAL[İng.] değil/yerine/= BAŞ (İLGILİ)


- KRİSTAL[Fr. < CRISTAL] değil/yerine/= BİLLUR


- KRİSTALOİT[Fr. < CRISTALLOIDE] değil/yerine/= BİLLURSU


- KRİTER ile/ve BİLGİ BİRİKİMİ

( CRITERION vs./and KNOWLEDGE )


- KRİZ değil/yerine/= BUNALIM


- KROMOFİL/CHROMOPHIL[İng.] değil/yerine/= BOYA TUTAR


- KROMOFOP/CHROMOPHOBE[İng.] değil/yerine/= BOYA TUTMAZ


- KUARKLAR ile/ve/||/<>/> LEPTONLAR ile/ve/||/<>/> BOZONLAR ile/ve/||/<>/> HIGGS BOZONU


- KÜÇÜĞÜN, BÜYÜĞE SELÂM VERMESİ ile/ve/değil/yerine BÜYÜĞÜN, KÜÇÜĞE SELÂM VERMESİ


- KÜÇÜK AK BALIKÇIL ile BÜYÜK BALIKÇIL

( İki kat büyüktür. )


- KÜÇÜK CEDEL ile/ve BÜYÜK CEDEL


- KÜÇÜK DERT ile/ve/||/<> BÜYÜK DERT

( Konuşur/konuşturur. İLE/VE/||/<> Dilsizdir. )


- KÜÇÜK GÜNAH ile BÜYÜK GÜNAH

( Allah'ın, adâletiyle muamele edeceği zaman küçük günah yoktur. İLE Allah'ın, faziletiyle muamele edeceği zaman büyük günah yoktur. )


- [ne yazık ki]
KÜÇÜK HESAP ile/ve/||/<>/>/< BİLGİSİZLİK

( İkirciğe neden olur. İLE/VE/||/<>/>/< Hesapsızlığa ve fazla/yersiz "atılganlığa" neden olur. )


- KÜÇÜK İŞ ile/ve/<> BÜYÜK İŞ

( [iş/çalışma/etkinlik] Kent içindeyse. İLE/VE/<> Kent dışındaysa. )

( Küçük çocuklara, işe gitmenin ve geri dönüşün ne kadar süreceğini anlatmak üzere kullanılabilecek sözler. )


- KÜÇÜK KAN DOLAŞIMI ile/ve/<> BÜYÜK KAN DOLAŞIMI

( Sağ karıncıktan çıkan akiğer atardamarı kalbin hemen üzerinde ikiye ayrılarak biri sağ öbürü sol akciğere ider. Akciğerde kan temizlendikten sonra her akciğerden bir çift toplardamar halinde çıkarak sol kulakçığa dört koldan dökülür. Kalple akciğer arasındaki bu dolaşıma "Küçük Dolaşım" denir. İLE/VE/<> Sol karıncıktan çıkan aort, sola doğru kıvrılarak bir yay yapar. Bu yaydan başa ve kollara damarlar ayrılır. Daha sonra aort aşağı doğru kıvrılarak diyaframı deler ve karın boşluğuna geçer; kalça hizasında ikiye ayrılarak bacaklara uzanır. Bu aralıkta, iç organlara ve kaslara dallar verir. Gövdenin alt kısımlarında oksijensiz kan al ana toplardamarı ile gövdenin üst kısmından toplanan oksijensiz kan ise üst ana toplardamarı ile kalbin sağ kulakçığına dökülür. Bu dolaşım sistemine de "Büyük Dolaşım" denir. )

( KÜÇÜK KAN DOLAŞIMI - İBN. NEFİS, FAZIL b. NÂTIK ve HARVEY )

( Kanımızın, gövdemizi dolaşması, yalnızca 22-23 saniye sürmektedir. )

( )


- YILDIZLAR:
KÜÇÜK KÜTLELİ ile/ve/||/<>/> BÜYÜK KÜTLELİ

( Sessiz. İLE/VE/||/<>/> Büyük bir patlama ile. )


- KÜÇÜK ROK ile BÜYÜK ROK


- KÜÇÜK ŞEYLER ve/||/<>/> BÜYÜK ŞEYLER

( Yaşam, küçük şeylerden oluşur. VE/||/<>/> Eğer seversek, büyük olurlar. )


- KÜÇÜK ÜNLÜ(LER) ile BÜYÜK ÜNLÜ(LER)


- [ne yazık ki]
"KÜÇÜK ŞEYLERİ KONUŞMAMAK" ve/||/<>/>/ne yazık ki BÜYÜK ŞEYLERİ KONUŞAMAMAK


- KÜÇÜLME ile/ve/||/<> BÜZÜŞME/SIKIŞMA


- KÜÇÜLTMEK ile/ve/||/<> BÖLMEK


- KÜFÜR ETMEK ile/değil/yerine "BU DA VAR(MIŞ)" DEMEK


- KÜFÜR ile/ve/||/<> SİLAH ile/ve/||/<> BİAT ile/ve/||/<> YALAN

( Küfürden medet uman fikir,
Silahtan medet uman cesâret,
Biattan medet uman haysiyet,
Yalandan medet uman inanç, YOKSULDUR/FAKİRDİR... )


- KUİNTET[Fr. < QUINTETTE] değil/yerine/= BEŞLİ


- KULAK ile/ve/||/<> BURUN ile/ve/||/<> BOĞAZ


- KULE/KALE ile BELEM KULESİ

( ... İLE Lizbon-Portekiz. )


- KÜLTÜR, ...
BİLİNÇDIŞINI ile/ve BİLİNÇALTINI ile/ve BİLİNÇLE

( Örgütler. İLE/VE Besler. İLE/VE Gelişir. )


- KÜLTÜR YAPITI ile/ve/||/<>/< BARBARLIK YAPITI


- | (")KÜLTÜRLÜ(") ya da (")HOCA(") |
ile/değil/yerine/<>/>
BİLGE

( | Öğrenmeyi seven. YA DA Öğretmeyi seven. |
İLE/DEĞİL/YERİNE/<>/>
Hem öğrenmeyi seven, hem de öğretmeyi seven. )


- KULVAR/KANAL" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BAĞLAM


- KUM KAPLANI KÖPEKBALIĞI ile BOĞA KÖPEKBALIĞI

( Boyu 1.8 ile 3.6 metre arasında değişmektedir. Ahtapot ve küçük balıklarla beslenir. Yüzeye çıkıp hava yutarak, suda hareket etmeden süzülebilen tek köpek balığıdır. İLE En tehlikeli köpekbalığı. )


- KUMAŞ ile BÂKEND

( Renkli ipeklerle dokunmuş kumaş. )


- KUMAŞ ile BENG[Fars.]

( Atlas zemin üzerine işlenmiş sırma çiçekli bir tür kumaş. )


- KUMAŞ ile BEŞME

( ... İLE Her çubuğu ayrı ayrı beş renkte olan, bir çeşit yollu kumaş. | Çıkrıkçı tezgâhının kütüğü. )


- KUMAŞ ile BEZ


- KUMAŞ ile/değil (BULUNMAZ) HİNT KUMAŞI

( ... İLE/DEĞİL Kumaş, defalarca boya tankına daldırılıp güneşte kurutulur ve bu işlem, kumaşın rengi, güneşte solmayana kadar edermiş. Böylece, rengi solmayan, değerli bir kumaş elde edilirmiş. )

( Değerli ve "değersiz"[kinâyeli olarak kullanılan] nesneler/"şey"ler için, "Bulunmaz, Hint Kumaşı" (mı?) deyimi de, kumaşın elde edilmesindeki bu sürecin kolay ve kısa olmamasındaki gibi, bazı değerli eşyaların/olanakların da hiçbir uğraş göstermeden, kolaylıkla edinilemeyeceğine/erişilemeyeceğine "gönderme" olarak da kullanılmaktadır. )


- KUMAŞI FARKLI ile BAMBAŞKA BİR RENGİ VAR


- KÜMÜLASYON/CUMULATION[İng.] değil/yerine/= BİRİKİM


- KUPLE değil/yerine BEYİT


- KURALCI/LIK ile/ve BİLGİSİZ/LİK


- KUR'ÂN-I KERÎM:
FELSEFE değil BİLİM


- KURBAĞA ile BOĞA KURBAĞA


- KURBAĞA ile BREZİLYA ZEHİRLİ KURBAĞASI


- KURBAĞA ile (BUSHWELT) YAĞMUR KURBAĞASI


- KURD ile BİDRE

( ... İLE Ağaç kurdu. )

( Zİ'B[çoğ. ZU-BÂN] ile ...
Zİ'B-İ BAHRÎ: Deniz kurdu denilen bir cins yırtıcı büyük balık. )


- KÜRESEL ile/ve/değil/||/<>/< BASKIN YEREL


- KURGU-BİLİM değil BİLİM-KURGU


- KURNAZ/LIK ile BENCİL/LİK


- KURTBOĞAN = BOĞAN OTU

( Düğün çiçeğigillerden, özellikle kökünde akonitin adında bir zehir bulunan bitki, kurtboğan. )

( ACUNITUM NAPELLUS )


- KURU ÇİÇEK ile BAŞAK


- KURUCU KLÂSİK ile BÜYÜK SENTEZ KLÂSİĞİ ile MEDENİYETLERİ YATAY/DİKEY(/HEM YATAY, HEM DİKEY) KESEN KLÂSİKLER

( FOUNDER CLASSIC vs. BIG SYNTHESIS CLASSIC vs. CLASSICS IN, TO CEASE THE CIVILIZATIONS VERTICAL/HORIZONTAL(/BOTH) )


- KURUMSAL DİN ile/ve BİREYSEL DİN


- KUŞ ile BEYAZ ÇAM KUŞU


- KUŞ ile BOKİ BOKİ


- KUŞ ile BURUŞUK BOYNUZ GAGA KUŞU

( ... ile )


- KUŞ ile BÜYÜK KUM KUŞU


- KUŞANMA ile/ve/değil/yerine BÜRÜNME


- KUŞKONMAZDA:
YEŞİL ve/||/<> MOR ve/||/<> "BEYAZ"

( ... VE/||/<> ... VE/||/<> Yeşil ve morun, herhangi birinin ışık görmemiş toprakaltı sürgünlerinin hasat edilmesiyle, “beyaz kuşkonmaz” elde edilir. )


- KUŞKU değil/yerine/>< BİLGİ

( BİLGİ: Kuşkuyu yok eden neyse, o! | Kuşkunun giderildiği kavrayış. )


- KÜSKÜN/LÜK ile/ve/+/||/<>/> BIKKIN/LIK

( Yaşama değil yanlış kişilere. İLE/VE/+/||/<>/> Yanlış/yetersiz "zihinliler"in, yüzlerine bakmak zorunda kalmaktan. )


- KÜSTAHLIK:
EMEK YOKSA ile/ve/||/<>/< BİLGİ YOKSA


- KUSURSUZLUK ile/değil/yerine BÜTÜNLENME


- KUTLAMA ile/ve BAYRAM

( [Tatarlar'da] "Beyremi bar balık, bay balık"[Bayramı olan halk, zengin halktır.] )


- KUTSAL/LIK ile/ve/değil/=/< BÜTÜNSEL/LİK / BÜTÜNLÜKLÜ


- KÜTTEDEK = BİRDEN BİRE

( "küt" diye ses çıkararak. )


- TIRNAK:
KUTUP AYISINDA ile BOZ AYIDA ile KARA AYIDA


- KUVANTUM MEKANİĞİ/NDE:
[NESNE + ...] ÖLÇÜM ile/ve/||/<> SIRALI ÖLÇÜMLER ile/ve/||/<> BAĞLAMSALLIK


- KUVVET/LER ve/<> BÜTÜN/LÜK


- KUYU ile BİRBÂS[Ar.]

( ... İLE Derin kuyu. )


- KUZEY DENİZİNDE:
KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> ÇUKÇİ DENİZİ ile/ve/||/<> DE LONG BOĞAZI ile/ve/||/<> DOĞU SİBİRYA DENİZİ ile/ve/||/<> LAPTEV BOĞAZI ile/ve/||/<> BOURHAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> LAPTEV DENİZİ ile/ve/||/<> OLENEKSKİY KÖFREZİ ile/ve/||/<> KATANSKİY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> VİLKİTSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> YENİSEY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA DENİZİ ile/ve/||/<> BAYDARATSKAYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KARA BOĞAZI ile/ve/||/<> ÇEYŞSKAYA KOYU ile/ve/||/<> BEYAZ DENİZİ ile/ve/||/<> ONEGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KANDELAŞKA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DİVİNA KOYU ile/ve/||/<> BARENTS DENİZİ ile/ve/||/<> GRÖNLAND DENİZİ ile/ve/||/<> NORVEÇ DENİZİ ile/ve/||/<> KUZEY DENİZİ ile/ve/||/<> DANZİNG KÖRFEZİ ile/ve/||/<> RİGA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FİNLANDİYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BOTNİ KÖRFEZİ ile/ve/||/<> DANİMARKA BOĞAZI ile/ve/||/<> DAVIS BOĞAZI ile/ve/||/<> BALTIK DENİZİ ile/ve/||/<> LABRADOR DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN DENİZİ ile/ve/||/<> BAFFIN KÖRFEZİ ile/ve/||/<> SMITH KÖRFEZİ ile/ve/||/<> NARES BOĞAZI ile/ve/||/<> LANCASTER BOĞAZI ile/ve/||/<> ARKTİK KOYU ile/ve/||/<> PR. REGENT BOĞAZI ile/ve/||/<> BOOTHIA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FOXE ÇANAĞI ile/ve/||/<> FOXE KANALI ile/ve/||/<> REPULSE KOYU ile/ve/||/<> CORAL LİMANI ile/ve/||/<> JAMES KOYU ile/ve/||/<> HUDSON BOĞAZI ile/ve/||/<> UNGAVA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FROBISHER KOYU ile/ve/||/<> CUMBERLAND KÖRFEZİ ile/ve/||/<> HOME KÖRFEZİ ile/ve/||/<> JONES BOĞAZI ile/ve/||/<> PEARY KANALI ile/ve/||/<> BARROW BOĞAZI ile/ve/||/<> FRANKLIN BOĞAZI ile/ve/||/<> VISCOUT MELVILLE BOĞAZI ile/ve/||/<> Mc CLURE BOĞAZI ile/ve/||/<> McCLINTOK KANALI ile/ve/||/<> KRALİÇE MAUD KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CORONATION KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PR. ALBERT KOYU ile/ve/||/<> AMUNDSEN BOĞAZI ile/ve/||/<> GALLER PRENSİ BOĞAZI ile/ve/||/<> BEAUFORT DENİZİ ile/ve/||/<> PRODHOE KOYU ile/ve/||/<> KOTZEBUE KOYU ile/ve/||/<> NORTON KOYU


- LÂ İLÂHE:
PARÇA değil BÜTÜN


- LADY :/yerine BAYAN


- LADY :/yerine BAYAN


- LAGUN ile BARDAK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( İçecek kabı. İLE ... )


- LAHANA[Yun.] ile BAŞLAHANA

( ... İLE Yaprakları sıkı, yuvarlak başlı lahana. )

( BRASSICA OLERACEA )


- LAHANACILAR ile/ve BAMYACILAR

( )


- LARGE :/yerine BÜYÜK


- LARGE :/yerine BÜYÜK


- LARGELY :/yerine BÜYÜK ÖLÇÜDE


- LARGELY :/yerine BÜYÜK ÖLÇÜDE


- LARİNGOSPAZM ile/||/<> BRONKOSPAZM

( Gırtlak kaslarının ani ve istemsiz kasılması. İLE/||/<> Bronş kaslarının ani ve istemsiz kasılması. )


- LAUNCH :/yerine BAŞLATMAK


- LAUNCH :/yerine BAŞLATMAK


- LAZER ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BUZ LAZER


- LAZERDE:
A SABİTLERİ ile/ve/||/<>/> B SABİTLERİ

( Einstein )


- LEG :/yerine BACAK


- LEG :/yerine BACAK


- LEHİM ile BRONZ/TUNÇ ile FAKFON ile KUPRONİKEL ile PERMALLOY

( Kalay ve kurşun alaşımı. İLE Bakır ve kalay alaşımı. İLE Bakır, çinko ve nikel alaşımı. İLE Bakır ve nikel alaşımı. İLE Demir ve nikel alaşımı. )


- LEM'A[Ar.] ile/ve BALG/BALK

( Parıltı, parlayış. İLE/VE Ufukta görülen parıltı. )


- LEMUR ile BARDRO

( ... İLE Kuzey Madagaskar bataklıklarında yaşarlar. )


- LEVREK ile/değil BARGAM

( ... İLE/DEĞİL Levreğe benzer bir balık. )


- LEVREK ile BUHAR LEVREĞİ


- LİGAMAN/LIGAMENT[İng.] değil/yerine/= BAĞ


- LİGANT/LIGAND[İng.] değil/yerine/= BAĞLANAN (MOLEKÜL, ATOM VB.)


- LİGASYON/LIGATION[İng.] değil/yerine/= BAĞLAMA


- LİMUZİN değil/yerine BİSİKLET

( )

( Bisikletin konforu/artıları, limuzinde bile yoktur. )


- LİMUZİN değil/yerine BİSİKLET

( Bisikletin konforu/artıları, limuzinde bile yoktur. )


- LİNK[İng.] değil/yerine/= BAĞLANTI


- LINK :/yerine BAĞLANTI


- LINK :/yerine BAĞLANTI


- LİR/LÂVUTA/LAVTA/BER-BATT[Ar., Fars.]/LYRE[Fr.] ile ...

( Eski Türk'lerin kopuzu ile aynıdır. Kiriş tellerinin iki yanında ikişer demir tel olduğu ve Muğla'da icat edildiği söylenilir. )


- LİSE[Fr.] değil/yerine/= BİLGİTEY


- LLULL KOMBİNATUVARI ile/ve BRUNO KOMBİNATUVARI


- LOB değil/yerine/= BÖLÜM


- LOOK :/yerine BAKMAK, GÖRÜNMEK


- LOOK :/yerine BAKMAK, GÖRÜNMEK


- LÜMEN/LUMEN[İng.] değil/yerine/= BORUMSU BOŞLUK


- MAA-MÂ-FÎH[Ar.] ile BİNÂEN ALEYH[Ar.]

( Bununla birlikte, (b)öyle iken, (b)öyle ise de. İLE Bunun üzerine, bundan dolayı. )


- MÂBED ile/ve BELDE


- TAPINAK/MÂBED[Ar.] ile/ve/değil/||/<>/>/< BETİKLİK/KÜTÜPHANE


- MÂBEYN ile/||/<> MÂBEYN SENEDİ ile/||/<> BEYNİNDE

( Ara. İLE/||/<> Ara senedi. İLE/||/<> Arasında, aralarında. )


- MADDE ve/<> BİLİNÇ

( Yayılan/a. VE/<> Kavranılan/a. )

( EXTENTIO et/<> COGITO )


- MAĞARA ile/ve/||/<>/> BARAKA


- MAGNİFİKASYON/MAGNİFICATION[İng.] değil/yerine/= BÜYÜLTME


- MAGNİTÜT/MAGNİTUDE[İng.] değil/yerine/= BÜYÜKLÜK | ÖNEM


- MAHÂRET değil/yerine/= BECERİ


- MÂHÂZÂ/MAAHÂZÂ değil/yerine/= BUNUNLA BİRLİKTE, BÖYLEYKEN, BÖYLE İSE DE


- MÂHİYET ve/> BEYAN


- MAHSUBEN[Ar.] ile/değil BİNAEN[Ar.]

( Sayılca. İLE/DEĞİL Dayanarak. )


- ENGEL/SAKINCA/MAHZUR[Ar.] ile ENGEL/SAKINCA/BEİS[Ar.]


- MAINLY :/yerine BAŞLICA


- MAINLY :/yerine BAŞLICA


- MAINTENANCE :/yerine BAKIM


- MAINTENANCE :/yerine BAKIM


- MAJÖR/MAJOR[İng./Fr.] değil/yerine/= BÜYÜK/ÖNEMLİ

( Büyük, önemli. | Bir makam, bir akort ya da bir aralığın oluşma biçimi. | Büyük önerme. )


- MAKASLIBÖCEK = BAĞKESEN

( Kınkanatlılardan, başı ve makasları iri bir böcek. )

( LUCANIUS )


- MAKSUMUN ALEYH değil/yerine/= BÖLEN


- MAKYAJ ile/ve/değil BOYA

( [not] MAKE-UP vs./and PAINT )


- MALAKİT[Fr. MALACIHTE < Yun.] değil/yerine/= BAKIRTAŞI

( Yeşil renkli, yontulup parlatılabilen, doğal bakırlı, hidratlı karbonat. )


- MALİ ve/<> BAMAKO

( ... VE/<> Mali'nin başkenti. [: Timsah havuzu.] )


- MALİ ve/<> BURKİNA FASO

( İkisi de, Batı Afrika müziğinin çıkış noktasıdır.[Mali'nin adını dünyaya duyuran, SALIF KEITEN'in müziğini dinlemenizi salık veririz.] )


- MALİ'DE:
CENNE ile/ve/<> TİMBUKTU ile/ve/<> BANDIAGARA FALEZİ ile/ve/<> ASKİA MEZARI

( Mali'nin, UNESCO Dünya Mirası dizininde bulunan, görülmeye değer dört önemli mekânı. )


- MÂLİYET ile/ve/değil BEDEL


- MA'LÛM[Ar. < İLM | çoğ. MA'LÛMAT] < BİLİNEN, BELİRLİ


- MALUMUNUZ ... ile/ve/değil/yerine/<> BİLDİĞİNİZ GİBİ


- MALZEME ile/ve/değil/||/<> BAHARAT


- MAMUR[Ar.] değil/yerine/= BAYINDIR

( Gelişip güzelleşmesi, yaşayış koşullarının uygun duruma getirilmesi için üzerinde çalışılmış olan. )


- MANATİ:
KARAYİP ile AMAZON ile BATI HİNT ile BATI AFRİKA

( image )

( TRICHECHUS MANATUS cum TRICHECHUS INUNGUIS cum TRICHECHUS SENEGALENSIS cum TRICHECHUS SENEGALENSIS )


- MANGA ile/ve/||/<>/> TAKIM ile/ve/||/<>/> BÖLÜK ile/ve/||/<>/> TABUR ile/ve/||/<>/> ALAY ile/ve/||/<>/> TUGAY/LİVA ile/ve/||/<>/> TÜMEN/FIRKA ile/ve/||/<>/> KOLORDU ile/ve/||/<>/> ORDU ile/ve/||/<>/> KUVVETLER ile/ve/||/<>/> GENEL KURMAY

( Onbaşı/çavuş/asteğmen/teğmen yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Üstteğmen yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Yüzbaşı yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Binbaşı/yarbay yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Albay yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Tuğgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Tümgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Korgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Orgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Orgeneraller yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Genel Kurmay Başkanı yönetiminde. )

( 10 er. İLE/VE/||/<>/> Birkaç[4/5] manga. İLE/VE/||/<>/> Birkaç takım. İLE/VE/||/<>/> Birkaç[dört] bölük. | Küme, yığın, grup. İLE/VE/||/<>/> Birkaç tabur. İLE/VE/||/<>/> Birkaç alay. İLE/VE/||/<>/> Birkaç tugay. İLE/VE/||/<>/> Birkaç tümen. İLE/VE/||/<>/> Birkaç kolordu. İLE/VE/||/<>/> Birkaç ordu. İLE/VE/||/<>/> Birkaç kuvvet. )

( [OSMANLI'da] Mülâzım-ı Sânî yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Mülâzım-ı Evvel yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Yüzbaşı yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Kolağası yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Binbaşı yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Kaymakam yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Miralay yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Mirliva yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Mirliva/Ferik yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Ferik yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Birinci Ferik yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Birinci Ferikler yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Genel Kurmay Başkanı yönetiminde. )

( SECOND LIEUTENANT vs./and/||/<>/> (FIRST) LIEUTENANT vs./and/||/<>/> CAPTAIN vs./and/||/<>/> MAJOR/COMMANDANT vs./and/||/<>/> LIEUTENANT COLONEL vs./and/||/<>/> COLONEL vs./and/||/<>/> BRIGADIER GENERAL vs./and/||/<>/> MAJOR GENERAL vs./and/||/<>/> LIEUTENANT GENERAL vs./and/||/<>/> GENERAL vs./an/||/<>/> GENERALS vs./and/||/<>/> HEAD OFFICER )

( II. Dünya Savaşı "WEHRMACHT", Kara Kuvvetleri (HEER), Deniz Kuvvetleri (KRIEGSMARINE), Hava Kuvvetleri (LUFTWAFFE) ve Özel "SS" Birlikler'inden oluşuyordu. )

( RİYALA[İt.]: Osmanlı donanmasında, Tümgeneral'e eş bir rütbe. )


- MANİFESTO[İt. < Lat.] değil/yerine/= BİLDİRİ


- MANİKA[İt. < MANICA] değil/yerine/= BACA[Fars. < BÂCE]

( Gemilerde, ambarlara ve makine bölümüne hava vermek için güverteye açılan baca. )


- MANOMETRE[Fr. < Yun. MANOS: Seyrek, yumuşak. | METRON: Ölçü.] değil/yerine/= BASIÖLÇER


- MANTAR ile BAZİDİYOSPOR[Fr. < BASIDIOSPORE]

( ... İLE Bazitli mantarların sporları. )


- MANTIK ile/ve BİÇİMSEL MANTIK

( MANTIK: Biçimsel düşünmenin kurallarını tespit eden alan. | Tanım yapma bilimi. | Zihni, fikirde hatadan koruyan alet. )

( Düşüncenin iskeletidir. )

( Nutkiyetin biçimsel yapısının incelenmesi. )

( Mantık aklın kurallılığını aramaktır. )

( Mantık belirsizliği kaldırmaz. )

( EDEB-ÜL AKL )

( ESEME )


- MANTIK ile/ve/<> BİÇİMSELLEŞTİRİLMİŞ MANTIK

( LOGIC vs./and/<> SHAPED LOGIC )


- MANTIK ile/ve BULANIK MANTIK

( LOGIC vs./and FUZZY LOGIC )


- MANTIK ve/<> BÜTÜN/LÜK


- MANTRA ile BİJA-MANTRA

( ... İLE Tohum mantrası ya da tek sözcükten oluşan bir güç çığlığı. )


- MANY :/yerine BİRÇOK


- MANY :/yerine BİRÇOK


- MARKER[İng.] değil/yerine/= BELİRTEÇ


- MARKER değil/yerine/= BELİRTİCİ


- MASALLAR:
ÇOCUKKEN ile/değil/yerine BÜYÜYÜNCE

( Uyuyana kadar. İLE/DEĞİL/YERİNE Uyanana kadar. )


- MATAH değil BATAK


- MATBAA[Ar.] değil/yerine/= BASIMEVİ


- MATBÛ[Ar.] değil/yerine/= BASILI/BASILMIŞ


- MATEMATİK ile/ve/||/<> ASTRONOMİ ile/ve/||/<> BİYOLOJİ

( image )


- MATEMATİK ile BAYEZYEN MATEMATİK

( )


- MATEMATİK ve/=/||/<>/: BİLGELİK

( "Matematiğin Aydınlık Dünyası" (- Sinan Sertöz - TÜBİTAK) adlı kitabı özellikle okumanızı salık veririz. )


- MATEMATİK ile/ve BİLİM

( Mutlakı dikkate alarak kurguda bulunur. İLE/VE Tekil ve tikel olanı dikkate alır. )

( Olanaklı zorunlu bağlantılar. İLE/VE ... )

( Matematik, modern bilimin metafiziğidir. )

( EL-ULUM'UN İNTİZAİYYE ile/ve ... )

( A'MÂL-İ ERBAA[Ar.]: Dört işlem. [Toplama, çıkarma, çarpma, bölme] )

( EIDOKSOS )

( MATHEMATICS vs./and SCIENCE )


- MATEMATİK ve/=/||/<>/>/< BÜTÜN/LÜK


- MATEMATİKTE:
EŞLEŞME ve/||/<> ÖLÇME ve/||/<> SAYMA ve/||/<> STANDARDİZASYON ve/||/<> KÜME ve/||/<> BAĞINTI ve/||/<> İŞLEV(FONKSİYON)


- MATEMATİK'TE:
KÜÇÜKTÜR["<"] ile BÜYÜKTÜR[">"]

( İşaretin sol tarafına, zihinden dikey bir çizgi çizildiğinde ilk/baş imleçten anımsanabilir. )


- MATÛH[Ar. < ATEH] değil/yerine/= BUNAMIŞ/BUNAK


- MATUH[Ar.] değil/yerine/= BUNAK


- MAYA TAKVİMİ'NDE:
KATUN ile/ve KISA DÖNGÜ ile/ve BAKTUN

( 5125:60=19.7 yıl. İLE/VE 5125:20=256.1 (13x19.7) yıl. İLE/VE 5125:13=394 yıl. )


- MAYA/BAİR/ARVANA/NÂKA ile BURHA

( Dişil deve. İLE Çok cins olan dişil deve. )


- MAYALAMA ile/<> ESKİ HAMUR(PATE FERMANTE) ile/<> BİGA ile/<> SPONÇ ile/<> POOLISH


- MAYBE :/yerine BELKİ


- MAYBE :/yerine BELKİ


- MAYMUN ile BABUN

( ... ile Babun )

( MONKEY/APE vs. BABOON )


- MAYMUN ile/ve BAŞLIKLI MAYMUN

( ... İLE/VE Trinidad Adaları'nda, Güney ve Orta Amerika'da yaşarlar. )


- MAYMUN ile BAYKUŞ MAYMUNU

( ... İLE Günün 17 saatini uyuyarak geçirirler. )


- MAYMUN ile BEYAZ YANAKLI MANGABEY

( ... cum LOPHOCEBUS ALBIGENA )


- MAYMUNLAR ile/ve/değil BONOBOS MAYMUNLARI

( Gaia dergisindeki haberi için burayı tıklayınız... )


- MAYOR :/yerine BELEDİYE BAŞKANI


- MAYOR :/yerine BELEDİYE BAŞKANI


- ME :/yerine BEN, BENİ


- ME :/yerine BEN, BENİ


- MEANWHILE :/yerine BU ARADA


- MEANWHILE :/yerine BU ARADA


- MECHÛL[Ar. < CEHL] değil/yerine/= BİLİNMEYEN[BELİRSİZ değil!]


- MEDDAH İSMET (SOKAĞI) ile BEHÇET NECATİGİL (SOKAĞI)

( )


- MEDICAL FUTILITY[İng.] değil/yerine/= BOŞA SAĞALTIM


- MEDYATİK ZİHNİYET ile AKADEMİK ZİHNİYET ile SİSTEMİK ZİHNİYET ile BİLGE ZİHNİYET

( 50-100 günü öngermek. İLE 50-100 yılı öngermek. İLE 500-1000 yılı öngermek. İLE 5000 - ~ yılı öngörmek. )

( MEDIATICAL MIND vs. ACADEMICAL MIND vs. SYSTEMATICAL MIND vs. WISE MIND
Prudence in 50-100 days. WITH Prudence in 50-100 years. WITH Prudence in 500-1000 years. WITH Prudence in 5000 -
years. )


- MEDYUN[Ar. < DEYN] değil/yerine/= BORÇLU/VERECEKLİ


- MEKÂN:
BÖLÜNEBİLİYORSA ile/ve BÖLÜNEMİYORSA

( Nesne. İLE/VE Atom. )


- MEKÂN:
BÖLÜNEBİLİYORSA ile/ve BÖLÜNEMİYORSA

( Nesne. İLE/VE Atom. )


- MEKTUP değil/yerine/= BİTİ/BETİK


- MEL- ile/||/<> BUCCO- ile/||/<> -MELİA/-MELAS ile/||/<> MEL-/-MELO- ile/||/<> BRACHİ-/BRACHİO- ile/||/<> -PELLİC/PELYCO- ile/||/<> POD-/-POD/-PODİA/PODO-

( Yanak. İLE/||/<> Yanaklarla ilgili. İLE/||/<> Kol ve bacaklar. İLE/||/<> Ekstremite, kol ve bacaklarla ilgili durumlar. İLE/||/<> Kollarla ilgili, kol. İLE/||/<> Belirli tipte, pelvisle ilgili. İLE/||/<> Ayakla ilgili, ayaklı, ayakların oluşumuyla ilgili. )


- MELÂHAT[Ar.] ile/ve SABÂHAT[Ar. < SUBH] ile/ve BEŞENC[Fars.]

( Güzellik, yüz güzelliği. İLE/VE Güzellik, lâtiflik, yüz güzelliği. İLE/VE Yüz lâtifliği, güzelliği, parlaklığı ve gençliği. )


- [ne yazık ki]
LÂNET ETMEK, LÂNET OKUMAK ["NALET" değil!]/MELÂNET[Ar. < LA'N] değil/yerine/= BÜYÜK KÖTÜLÜK/İLENÇLİK/KARGIŞLIK, KARGIMAK/UZAKLAŞTIRMA


- MEMBA/MENBA değil/yerine/= BULAK/KAYNAK/PINAR

( MENBA'[< NEBEÂN: Kaynama.]: Kaynağın görünmeyen bölümü. Kaynak. )


- MENGİZ ile BENİZ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Yüzün rengi. )


- MENTION :/yerine BAHSETMEK


- MERCİMEĞİ ... :
"FIRINA VERMENİN" HAZZI ve/||/<>
EVSİZ(LER)E VERMENİN HUZURU

( EVSİZLERİ (DE) DÜŞÜN(ELİM)!!! )

( Çorbada Tuzun Olsun!... )

( Aynada gördüğün, ben(evsiz) değil(im)!

Bu işte bir Evsizlik var!

Ne yersek paylaşıyoruz!...
Bu kurda-kuşa, bu bana, bu da bir evsize...

Evlenme teklifime yardım eder misin!?

Ben - Sen - O | Biz - Siz - Evsiz

3 taş oynamak için taşta oturmak/yatmak zorunda değilsin!

Yazın kaşın, kışın taşın! (İşimiz/yaşamımız bu/böyle!)

Düşün, taşın! Ya da kaşın!

"Evde yokuz!" / "Evdeyim!"
( Senin yalanın. / Benim yalanım. )

Benim görmem için pertavsız gerekebilir fakat senin görmen(düşünmen) için bir evsiz görmen gerekmiyor!

Yaşar, ne(rede) yaşar; ne(rede) yaşamaz(. / ?)

Ah bir Çelik kapım olsa...
Evsiz Hercai

Neden, huzurlu evinizde, evsizler için bir Hadise çıkmasın? )


- MERDİVEN ile/ve BASAMAK

( SÜLLEM ile/ve ATEBE )

( STAIRS vs./and STEP )


- MERKEZ ile/ve/değil BAŞKENT


- MERKEZCİ/LİK ile/ve/<>/> BAĞIMLI/LIK


- MERMER'DE/HARA:
AFYON ile/ve BEJ


- MERSİN BALIĞI ile BELUGA MERSİN BALIĞI

( ... ile )

( Mersinbalığıgillerden, ılık denizlerde, göllerde yaşayan, tatlı sularda yumurtlayan bir balık. İLE ... )

( STURGEON / ACIPENSER STURIO vs. BELUGA STURGEON )


- MERSİN[Ar. < Yun.] ile BEYAZ MERSİN


- MEŞGUL ile BİŞKÛL

( ... İLE Becerikli, çevik, işe düşkün. | Akıllı. | Güçlü. | Uyanık, tedbirli, ihtiyatlı. | Rastık. )


- MEŞRÛ MÜDÂFAA:
BİRLİKTE/ORTAK ile/ve/||/<> BİREYSEL/TEK BAŞINA


- METAFİZİK ile/ve/<> ONTOLOJİ ile/ve/<> EPİSTEMOLOJİ ile/ve/<> BİLİNÇ ile/ve/<> SÖZCÜK


- METAFİZİK/DİN ile/ve/||/<> BİLİM

( Saltık. İLE/VE/||/<> Aşkınlık. )

( İçeriği baştan belirli olan tek alan. İLE/VE/||/<> ... )


- METAMORFOZ/METAMORPHOSIS[İng.] değil/yerine/= BAŞKALAŞIM


- METAMORFOZ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= BAŞKALAŞMA


- METAMORFOZ/METAMORFİZM değil/yerine/= BAŞKALAŞIM/BAŞKALAŞMA


- METAN[Fr. < Yun.] değil/yerine/= BATAKLIK GAZI

( Çürümekte olan karbonlu maddelerden çıkan, havada sarı bir alevle yanan, renksiz bir gaz.[CH4] )


- METİN OKUMALI KONUŞMADA:
"AŞAĞIDA" değil BİRAZ/AZ SONRA


- METRÛK ile BATTAL

( Terk edilmiş, bırakılmış, kullanılmasından vazgeçilmiş. İLE İşe yaramaz, kullanılmaz. | Alışılmış olandan büyük. )


- MEYHÂNE ile/ve/||/<> BOZAHÂNE[Fars. < BÛZEHÂNE(BİRAHÂNE)] ile/ve/||/<> KAHVEHÂNE


- MEYL ve/> MUHABBET ve/> AŞK ve/> BULMAK VE OLMAK

( MÜEBBED MUHABBET )


- MEZUN:
KENDİNİ KURTARACAK KADAR ile BAŞKASINI KURTARACAK KADAR


- MHC/MAJOR HISTOCOMPATIBILITY COMPLEX[İng.] değil/yerine/= BÜYÜK DOKU UYUMU BİLEŞİĞİ


- MİDE ile/ve/değil/||/<> BAL MİDESİ/HUNYUN

( Arılar, balı ne sıçar, ne de kusar.

Bal, arıların topladığı nektarın özel bir işlemden geçmesiyle oluşur. İşleyiş şu biçimdedir:

- Nektar Toplama: Arılar, çiçeklerden nektarı emer ve bal midesi[hunyun] adı verilen özel bir kesede toplar.[Bu mide, sindirim midesinden ayrıdır.]

- Enzimlerle İşleme: Arılar, kovana dönerken, bu nektara enzimler ekleyerek kimyasal dönüşüm başlatır.

- Kovana Aktarma: Kovandaki işçi arılar, toplayıcı arıların getirdiği nektarı ağızdan ağıza aktararak işleme devam eder.

- Suyun Uçurulması: Nektarın içindeki fazla su, petek gözlerine yerleştirildikten sonra kanat çırparak buharlaştırılır. Böylece koyulaşarak bal durumuna gelir.

- Peteklerin Kapatılması: Olgunlaşan bal, balmumu ile kapatılır ve saklanır.

[Arıların kendi beslenmesi için topladığı bu sıvıya, insanın el koyması, çalması, tüketmesi, sömürmesi de gerekli ve zorunlu değildir!] )


- MİDE ile BÖRKENEK(İKİNCİ MİDE)(GEVİŞ GETİRENLERDE)

( RUMEN/PAUNCH vs. RETICULUM )


- MIHLADIZ/MIKNATIS[Yun.] ile BURGAÇ/ANAFOR[Yun.]/GİRDAP[Fars.]

( ÂHEN-RÜBÂ ile ... )

( MAGNET vs. WHIRLPOOL, SWIRL, EDDY )


- MİKA[Fr.] ile BİYOTİT[< Biot]

( Püskürük ve başkalaşmış kayalar içinde bulunan, alüminyum silikat ile potasyumdan oluşmuş, yapraklar durumunda ayrılabilen parlak bir mineral, evrenpulu. | Bu mineralden yapılmış olan. İLE Bir çeşit kara renkli mika. )


- MİKTAR = BÜYÜKLÜK = MAGNITUDE[İng.]


- MİLLETVEKİLİ/MEBUS ile BAKAN[< VEKİL < NÂZIR]


- MINE :/yerine BENİM, MADEN


- MINISTER :/yerine BAKAN


- MINTIKA[Ar.] değil/yerine/= BÖLGE


- MİNVAL[Ar.] değil/yerine/= BİÇİM/YOL | BAĞLAM


- ...MIŞ GİBİ ile/ve/değil BİLE DEĞİL


- MİS[Azr.] = BAKIR[Tr.]


- MISIR NİŞASTASI ile BUĞDAY NİŞASTASI

( CORN STARCH vs. WHEAT STARCH )


- MISIR PİRAMİTLERİ ile/ve/<> MAYA PİRAMİTLERİ[KUKULKAN/EL CASTILLO] ile/ve/<> BOLİVYA PİRAMİTLERİ

( PİRAMİT: Merkezdeki ateş. )

( Gize - Kahire - Mısır'da. İLE/VE/<> Chichen-Itza - Yucatán - Meksika'da. İLE/VE/<> Desaguadero'da. [La Paz'dan 70 km. Batı'da, Peru sınır geçişi olan yolu üzerinde.] )

( Keops [M.Ö. 2550], Mikerinos, Kefren [M.Ö. 2520], Sfenks, Sakkara [M.Ö. 2650], Maldum Snefru [M.Ö. 2000], Dahahur [M.Ö. 2600], Dahahur Snefru [M.Ö. 3000], Sakkara Pepi II [M.Ö. 2250]. İLE/VE/<> Uxmal Tapınağı ve Teotehuacan. İLE/VE/<> Tiahuanaco. )


- MİSKET[Fr. < Ar.] ile MİSKET[Fr. < İt.] ile BİLYE[İt. < BIGLIA]

( Hoş kokulu meyveleri nitelemek için kullanılır. İLE Bomba ve şarapnellerin içinde bulunan kurşun ya da demir tanelerin adı. | Bilye. )


- MİSKİN/LİK ile/ve/<> BEZGİN/LİK


- MİSTİK ile BULANIK


- MİTİNG[İng. < MEETING] değil/yerine/= BULUŞMA/TOPLANTI

( Gösteri amacıyla ya da bir olaya dikkati çekmek için, genellikle açık yerlerde yapılan, herkesin katılabileceği toplantı. )


- MİTOZ BÖLÜNME:
HAYVAN GÖZESİNDE/HÜCRESİNDE ile/ve/||/<> BİTKİ GÖZESİNDE/HÜCRESİNDE

( image )


- -MİZ = BİZ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- MİZÂC ile/ve/<>/> BÜNYE ile/ve/<>/> DİMAĞ


- MIZMIZ/LIK ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> BASKIN/LIK / BASKICI/LIK


- MOBBING[İng.] değil/yerine/= BEZDİRİ


- MODERNİZM ile BATI'LILAŞMA


- MODERNLEŞME ile/ve/||/<> "BATILILAŞMA" ile/ve/||/<> AYDINLANMA


- MODÜL/MODULE[İng.] değil/yerine/= BİRİM


- MODÜLER/MODULAR[İng.] değil/yerine/= BİRİMLİ


- MOLLA ile BEŞİK ULEMÂSI


- MONARŞİ ile/değil/yerine/||/> BAŞKANLIK ile/değil/yerine/||/> PARLAMENTARİZM

( MONARCHY vs./but/||/> PRESIDENCY vs./but/||/> PARLIAMENTARISM )


- MONTEVIDEO'DA:
"ANTİKACILAR SOKAĞI" değil BİT PAZARI

( Adı bu olsa da, antikaya rastlanmamaktadır. DEĞİL Bölgedeki bireylerin, evinden getirdiği çeşitli eşyaların satıldığı yer. )


- MOORE AÇMAZI ile/ve/||/<> BEKLENMEYEN SINAV AÇMAZI ile/ve/||/<> BELİRLENMİŞ ÖĞRENCİ AÇMAZI ile/ve/||/<> INDY AÇMAZI


- MOORE AÇMAZI ile/ve/||/<> BEKLENMEYEN SINAV AÇMAZI ile/ve/||/<> YALANCI İLAÇ AÇMAZI


- MORATORYUM[Fr. < Lat.] değil/yerine/= BORÇ ERTELEME


- MORFOGENEZ/MORPHOGENESIS[İng.] değil/yerine/= BİÇİMLENME


- MORFOLOJİ/MORPHOLOGY[İng.] değil/yerine/= BİÇİM BİLİMİ


- MORFOLOJİK/MORPHOLOGIC[İng.] değil/yerine/= BİÇİMSEL


- MORS ABECESİ ile/ve/||/<> BREYL(BRAILLE) ABECESİ

( Işık ya da seslerin kullanılarak bilgi aktarılmasını sağlayan yöntem/abece. İLE/VE/||/<> Görme engelliler abecesi. )

( Hem görmeyen, hem de duymayan bir çocuğun, nasıl eğitilip yaşama katılabileceğini ve tek başına ayakta kalabileceğini, böyle bir durumun tüm zorlukları ve buna karşın olan çaba ve çözümlerini de ayrıntılarıyla gösteren, çok etkileyici ve çok başarılı bir film olan "Benim Dünyam" adlı filmi [Uğur Yücel - Beren Saat] izlemenizi salık veririz. )

( Mors Abecesi ve Metin - Mors Çeviricisi için burayı tıklayınız... )

( )

( Yıldızlararası(Interstellar) filmini de izlemenizi salık veririz... )

(

"Braille Abecesi ve Louis Braille'nin Öyküsü" yazısı için burayı tıklayınız... )

( DUMLUPINAR

"Delikanlı, Askeri Deniz Lisesi'ni kazanır ve Heybeliada'da okula başlar...

Bu arada, tanıştığı o Çanakkale'li kıza âşık olmuştur. Okulla beraber, aşkını büyüterek geliştirir. Arada mektuplaşmalar yazışmalar ve gün gelir, okul biter. Deniz Harp Okulu'nu da bitiren delikanlı, artık, Teğmen olmuştur.

Yine her zaman buluştukları kır kahvesinde buluşmak için randevulaşırlar. Önce delikanlı gelir, sonra da genç kız. Genç kız geldiğinde delikanlının yüzü düşmüş, yüzü asık onu beklemektedir. Genç kız, bu yüzü hiç beğenmemiştir. "Ayrılık zamanı geldi" diye düşünerek hazırlamıştır kendini. Önceki buluşmalardaki o heyecan, o sevinç, artık yoktur delikanlıda...

Usulca yanına yaklaşır ve "Hoş geldin" der. Kuru bir "sen de hoş geldin" diye aldığı yanıt, iyice hüzne boğmuştur genç kızı.

Artık bu aşkın sonuna geldiğini düşünerek sorar;

- "Senin bir sıkıntın mı var?"
- "Evet!"
- "Haydi söyle o zaman, her şeye hazırlıklıyım."v - "Yaa... Beni bir denizaltıya verdiler", der genç... Kızgınca...

Genç kız, artık rahatlamıştır. Sorunun kendi değil denizaltı olduğunu duyunca içinden bir ohh çeker.

- "Ne var bunda?" diye sorar genç kız.
- "Yaa öyle deme! Biz denizciler, gemideyken sevdiklerimizle haberleşemiyoruz. Denizaltıdan nasıl haberleşeceğiz?"

Ve delikanlı, üzgün bir sesle sorar genç kıza...

- "İstersen ayrılalım!"
- "Hayır! Asla! Ben, seni bırakmam!" diye yanıtlar genç kız.

Delikanlı, beklediği bu yanıtı alır almaz heyecanlanır ve elinde tuttuğu paketi kıza uzatır.

- "Sana armağan getirdim. Al!"
Kızın kalbi hızla atmaya başlar. Neredeyse duracak gibi olur ve içinde yüzük olduğunu tahmin ettiği paketi heyecanla açar ama şaşkınlıktan duraklar. Paketin içinde bir fener ve mors abecesini gösteren kitap bulunmaktadır. Kız, şaşkınlıkla yine sorar...

- "Bunlar da ne?"
- "Yaa biz Çanakkale boğazından denizaltı ile çok geçeceğiz ve geçişlerimiz hep yüzeyden olur. Sen de fenerle mors abecesini kullanarak sana haber verdiğim zamanlarda yazışırız. Olmaz mı?"
- "Bunlarla mı yazışacağız?" diye sorar genç kız, yeniden.
- "İstemiyorsan ayrılalım!" der delikanlı.
- "Yok! Hayır!" der genç kız... "Ayrılık yok! Yaşasın mors!" diye yineler delikanlıya.

Genç kız, mors abecesi üzerinde çalışmaya başlar. Tüm ayrıntılarıyla öğrenir ve kullanabilir seviyeye gelir artık. Birkaç gün sonra haber gelir delikanlıdan. Gelen iletiye göre beş gün sonra gece saat 01:00'de geçeceğini ve kendine ileti yazmasını, kendinin de ona ileti göndereceğini iletir. Genç kız, belirtilen zaman ve saatte pencerede hazır bekler. Gelibolu'da denizaltı denizden süzülerek geçerken, çevrenin zifiri karanlığında, uzaklardan bir yerden yanan ışık pırıltılarını fark eder güvertedeki komutan ve öteki subaylar... İçlerinden biri...

- "Bakın bakın! İleriden bir yerden ışık yanıp sönüyor" diye dikkat çeker.
- "Çabuk okuyun! Bakalım ne diyorlarmış?" diye emir verir komutan. Subaylardan biri heceleyerek okur...

- "S-e-n-i-s-e-v-i-y-o-r-u-m..."

- "Bu ne lan?"" diye sorar komutan.

Hemen yanında duran delikanlı Teğmen...

- "Komutanım. "O, benim sevgilim!" der en şirin haliyle...
- "Nedir oğlum bu?"
- "Komutanım. Mors abecesi kitabı armağan etmiştim ve ben geçince bana yazarsın demiştim. İşte o!" diye yanıtlar delikanlı Teğmen.
- "Vayy be aferin lan! Desene biz bunca zaman boğazları hep boş geçmişiz."
- "İzin verir misiniz komutanım. Ben de bir ileti göndereyim."
- "Neyle?"
- "Cep fenerim var komutanım." der delikanlı Teğmen.
- "Ne feneri? Aç yansıtıcıyı! Geç başına! Gönder iletini!" der komutanı Teğmen'e...

Yansıtıcıyı açan Teğmen, yanıp söndürürken, sanki Gelibolu'yu yakıp tutuşturuyordu aşkından... İlk kez böyle bir şeyle karşılaşan Gelibolu halkı ise sanki uzaylılar istila etmiş gibi heyecanlanmıştı Teğmen ile genç kızın aşkından.

Gelen iletileri heceleyerek kâğıda dökmeye çalışan genç kız, denizaltı geçtikten sonra elindeki kâğıdı okur.

"S-O-N-S-U-Z-A-K-A-D-A-R!" yazılıydı delikanlıdan gelen iletide.

Bu olay, tüm denizaltıcılar arasında duyulmuştu. Artık herkes delikanlı Teğmen ile genç kızın aşkını anlatıyordu...
Birkaç gün sonra bir haber daha gelir. "Bir hafta sonra gece saat 02:45'te pencerede ol! Ben geçiyorum. Bana ileti gönder. Ama dikkat et! Konvoy durumunda geliyoruz ve ilk denizaltıda ben varım. Sakın sırayı şaşırma!"

Genç kız yine belirtilen saatte pencerede bekler...

Gecenin karanlığında Ege Denizi'nden, Çanakkale Boğazı'na giren denizaltılar süzülerek ilerliyordu. Genç kız, fenerini yakıp söndürerek iletisini göndermeye başladı. Işıkları gören denizaltındaki denizciler...

- "Bakın bakın! Işık, yanıp sönüyor okuyun!"

"S-e-n-i-s-e-v-i-y-o-r-u-m"

- "Vay be! Duyduğumuz doğruymuş. Gerçekten böyle bir aşk varmış!" der denizaltının kaptanı Bahri Kunt.
- "İyi de bu kızın sevgilisinin denizaltısı öndeydi. İlk denizaltıydı. Niye bize ileti gönderdi ki?" diye kendi kendine seslice sormadan edemez kaptan.
- "Komutanım. Herhalde uyuyakaldı ya da sırayı şaşırmıştır." diye yanıtlar subaylardan biri.
- "Yahu geçip gideceğiz. Şimdi kız haber almazsa yanlış anlayacak. Rahat uyuyamaz... Nasılsa gecenin karanlığı. Kimse anlamaz. Açın şu yansıtıcıyı!" emrini verir kaptan Bahri Kunt.

Ve iletiyi gönderir...

"S-O-N-S-U-Z-A-K-A-D-A-R!"

Tarih, 04 Nisan 1953'tü...

O konvoyun 1. denizaltısının adı ise "Dumlupınar"dı...

Çanakkale'nin Nara burnu açıklarında, İsveç bandıralı ve buzkıran donanımlı Naboland gemisinin çarpması sonucu Çanakkale Boğazı'nın derin sularına az önce gömülmüştü...

Konvoydaki 2. denizaltı ise bunu hiç fark etmeden devam etmişti ve boğazdan ilk geçen denizaltı olmuştu... 81 denizcimiz ile beraber o genç delikanlı Teğmen...

"S-O-N-S-U-Z-A-K-A-D-A-R..." sürecek olan son uykularına dalıyordu...

Anılarına saygıyla... Mekânları cennet olsun... )

( MORSE CODE vs./and/||/<> BRAILLE )


- MOTORLU ARAÇ değil/yerine BİSİKLET

( Paranızı harcatır ve şişmanlatır. DEĞİL/YERİNE Paranızı korur ve zayıflatır. )

( Geçmişte. DEĞİL/YERİNE Bugün ve gelecekte. )


- MOTORSİKLET ile/ve/değil/yerine BİSİKLET


- MOZAİK[Fr. < MOSAIQUE] ile/değil/yerine BAĞDAŞTIRIM


- MR :/yerine BAY


- MRS :/yerine BAYAN


- MS :/yerine BAYAN


- MUAMMA[Ar.] değil/yerine/= BELİRSİZ/LİK

( Şiir sanatında harflerle yapılan bilmece/ler. )


- MUAYEDE[Ar.] değil/yerine/= BAYRAMLAŞMA


- MUAYYEN[Ar.] değil/yerine/= BELİRLİ

( Belirli, tâyin edilmiş. | Kararlaştırılan. )


- MÜCESSEM[Ar.] değil/yerine/= BELİRMİŞ OLAN

( Nesne/cisim/madde durumunda olan. | Somut bir varolanda, tam olarak belirmiş olan. )


- MÜDAHALE ile/değil BEKLENTİ


- MÜDÂVİM ile/ve BELEŞÇİ


- MÜELLİF TESPİTİ:
SATIR SAYISI ve/||/<> ÇİZİM/KARALAMA ve/||/<> BOŞLUKLAR ve/||/<> KENDİ İRÂDESİ

( Hicrî IV./V. yy.'a kadar, sin ve şın harfleri dişliydi. )


- MÜFLİS[Ar.] değil/yerine/= BATKIN

( Borçlarını ödeyemez duruma düşen, iflas etmiş kişi. )


- MUHAFAZAKÂR/LIK ile BAĞNAZ/LIK

( CONSERVATIVE/NESS vs. FANATIC/ISM )


- MUHASSALA[Ar.] değil/yerine/= BİLEŞKE

( Elde edilen sonuç. | Bileşke. )


- MÜHÜR ile DEMİRBAŞ MÜHRÜ ile BAĞIŞ MÜHRÜ ile VAKIF MÜHRÜ ile ZÂT MÜHRÜ


- MUKAYYET[Ar.] değil/yerine/= BAĞLI OLAN

( Bağlı olan, bağlanmış. | Bir koşul ya da kayıtla bağlı olan. | Yazılmış, yazılı, kayıtlı. )


- MUKRİZ[Ar.] değil/yerine/= BORÇ VEREN


- MÜMASİL[Ar.] değil/yerine/= BENZEYEN, ANDIRAN


- MÜNKAD[Ar.] değil/yerine/= BOYUN EĞEN


- MÜNKARİZ[Ar.] değil/yerine/= BATMIŞ, ÇÖKMÜŞ, TÜKENMİŞ


- MUNTAZIR[Ar.] değil/yerine/= BEKLEYEN, GÖZLEYEN


- MÜPHEMİYET[Ar.] değil/yerine/= BELİRSİZLİK


- [ne yazık ki]
!MÜPTELA[Ar. < BELÂ] değil/yerine/= BAĞIMLI | DÜŞKÜN, TUTULMUŞ


- MURÂBATA[< RABT] ile BAĞLAMAK | DÜŞMANI, SALDIRACAĞI YERDE DURUP BEKLEME

( BAĞLAMAK | DÜŞMANI, SALDIRACAĞI YERDE DURUP BEKLEME )


- MÜREKKEPBALIĞI ile BÜYÜK KANCALI MÜREKKEPBALIĞI


- MÜRTED[Ar. < İRTİDÂD] ile/ve/||/<> BAĞYİ[Ar.]


- MÜŞABEHET[Ar.] değil/yerine/= BENZERLİK/BENZEŞLİK


- MÜŞEKKEL[Ar.] değil/yerine/= BİÇİM VERİLMİŞ | İRİ, GÖSTERİŞLİ


- MUSÎBET ile/değil BELÂ

( Nefsinden gelen. İLE/DEĞİL Hakk'tan gelen. )

( Belâ, efendi arar. )

( Musibetin, nereden/niçin geldiğini bilmemek, en büyük musibettir. )

( ... İLE/DEĞİL Karşılık. )


- MUŞMULA ile BEŞBIYIK

( Gülgillerden, küçük bir ağaç. | Bu ağacın, olgunlaşıp çürüdükten sonra yenilebilen, yuvarlak, mayhoş, buruk ve beş çekirdekli meyvesi. İLE İri muşmula. )


- MÜSTAKİLL[Ar. < KILLET] değil/yerine/= BAĞIMSIZ

( BAŞLI BAŞINA, KENDİ BAŞINA, KENDİ KENDİNE, AYRICA, BAĞIMSIZ )


- MUSTEBSIR[Ar.] ile BASÎR[Ar.]


- MÜŞTEREK[Ar.] değil/yerine/= BİRLİKTE, ORTAK/LAŞA


- MUTAASSIP(/B)[Ar.] değil/yerine/= BAĞNAZ/AŞIRI TUTUCU


- MUTÂVAAT[Ar. < TAV] değil/yerine/= BOYUN EĞME

( Baş/boyun eğme, itâat etme. | [dilb.] Dönüşlü. )


- MU'TAZIB[Ar.] ile BİRBİRİNE YARDIM EDEN

( BİRBİRİNE YARDIM EDEN )


- MÜTEÂKIB[< AKAB] değil/yerine/= BİRBİRİ ARDINDAN GELEN (SIRA İLE) | ARDINDAN GELEN, ARKASI SIRA BELİREN


- MÜTEMADİYEN ile BİTEVİYE ile NAMÜTENAHİ


- MÜTENÂDÎ[< NİDÂ] ile BİRBİRİNİ ÇAĞIRAN, BİRBİRİNE NİDÂ EDEN


- MUTLAK ile/ve BELİRLEYİCİ


- MUTLAKA ile BİR ŞEKİLDE

( ABSOLUTELY vs. IN A WAY )


- MUTLAK/LIK ile/ve/||/<> BAĞLAYICI/LIK


- MUTLULUK:
GERÇEKLİK ile/ve/değil/yerine/-/||/<> BEKLENTİSİZLİK


- MUTLULUK = SAADET = HAPPINESS[İng.] = BONHEUR, FELICITÉ[Fr.] = GLÜCK[Alm.] = FELICITAS[Lat.] = FELICIDAD[İsp.]


- MUVAKKAT[Ar. < VAKT] ile BELİRLİ BİR ZAMANA ÖZEL, SÜREKSİZ, GEÇİCİ | EĞRETİ

( BELİRLİ BİR ZAMANA ÖZEL, SÜREKSİZ, GEÇİCİ | EĞRETİ )


- MÜZİK ve/||/<> BEYİN

( )


- MÜZİK'TE:
"ÖZGÜN/LÜK" değil BİZE ÖZGÜ/LÜK


- MY :/yerine BENİM


- NABIZ ALINABİLEN BÖLGELER:
ŞAH DAMARI ile/ve/||/<> KOL DAMARI ile/ve/||/<> ÖN KOL DAMARI ile/ve/||/<> BACAK DAMARI

( Âdem elmasının iki yanında. İLE/VE/||/<> Kolun iç yüzü, dirseğin üstü. İLE/VE/||/<> Bileğin iç yüzü, baş parmağın üst hizası. İLE/VE/||/<> Ayak sırtının ortasında.
[Çocuk ve yetişkinlerde: Şah damarından.
Bebeklerde: Kol atardamarından.] )

( )


- NÂFİA[Ar.] değil/yerine/= BAYINDIRLIK

( Bir yeri, geliştirip güzelleştirmek için yapılan işlerin tümü. )


- NÂHİYE[Ar.] değil/yerine/= BUCAK/BÖLGE


- NAKL ETMEK ile BEYÂN ETMEK


- NAMİJA = BACANAK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Eşin[kadın] kız kardeşinin kocası. )


- NANE ile/değil BUHRİYE


- NANOTEKNOLOJİ ile BİYOTEKNOLOJİ

( Atomik ve moleküler seviyede nesnelerin manipülasyonu ile ilgilenen bir bilim dalı. İLE Canlıları ve biyolojik süreçleri kullanarak ürünler ve hizmetler üreten bir bilim dalı. Bu iki dalın kesiştiği noktada, nano ölçekte biyolojik düzenler ve cihazlar tasarlanmakta. )


- NARBÜLBÜLÜ/ARDIÇKUŞU(TURDUS PILARIS[Lat.], ROBIN[İng.], Avrupa ve Asya ormanlarında yaşar.) ile/ve BAYIR KUŞU ile/ve ÇALI KUŞU ile/ve ÇAMURCUN ile/ve DALGIÇ KUŞU ile/ve DEVEKUŞU ile/ve FIRTINA KUŞU ile/ve GELİNKUŞU[Lat. OTOCORIS PENCILLATUS] ile/ve İNCİRKUŞU[Lat. ANTHUS TRIVIALIS] ile/ve İSHAK KUŞU/BATAKLIKBAYKUŞU[Fars. ŞEB-ÂVÎZ][ayağından asılarak başaşağı sarkar ve öter] ile/ve KARDİNALKUŞU ile/ve KARİYAMA(Güney Amerika'da) ile/ve KAŞIK GAGA ile/ve KAŞIKCI KUŞU ile/ve KEDİKUŞU ile/ve KELAYNAK[Sadece bu üç yerde: BİRECİK-URFA, FAS, PALMİRA ÇÖLLERİ-SURİYE][Lat. GERONTICUS EREMITA]17 Şubat, Birecik'te, Kelaynak Günü'dür! ile/ve KUYRUKKAKAN[Afrika ile/ve Asya'da][Lat. SAXICOLA] ile/ve MALURUS[Avustralya'da] ile/ve MAMO[Hawaii'de] ile/ve MANAKİN[Amerika'da] ile/ve MİNO[Asya'da] ile/ve MOA ile/ve MOHO ile/ve MUHABBET KUŞU ile/ve ÖRÜMCEK KUŞU[Lat. LANIUS] ile/ve TARLA KUŞU ile/ve YAĞMUR KUŞU ile/ve ALICI KUŞ ile/ve BOĞMAKLI KUŞ ile/ve MAKARALI KUŞ ile/ve SAKSAĞAN(AK'AK[Ar.], PÎSE[Fars.], PICA PICA[Lat.]) ile/ve SAKARMEKE ile/ve SIĞIRCIK(MÜRG-İ ZÎREK/ZÎREK-SÂR, LÂLESAR[Fars.], STURNUS VULGARIS[Lat.]) ile/ve İBİBİK, ÇAVUŞ KUŞU, HÜDHÜD[çoğ. HEDÂHİD][HÛC-I HÜDHÜD:
İbibik ibiği.](EBÜRREBÎ', UPUPA EPOPS[Lat.]) ile/ve ÖZKUŞU ile/ve PAPUÇGAGA[Afrika'da] ile/ve POTU(Güney Amerika'da) ile/ve POYRAZKUŞU ile/ve SUBAKALI ile/ve TORGU ile/ve TURAKO/MUZCUL(Afrika'da yaşar.) ile/ve UZUNBACAK ile/ve ÜVEYİK(TURTLE DOVE[İng.], STREPTOPELIA TURTUR[Lat.]) ile/ve YEŞİLBAŞ

( Kolombiya'da, dünyadaki tüm ülkelerdeki kuş türlerinden daha fazla kuş türü bulunur. )


- NAZAR BERKADEM ile BAKIŞLAR, AYAK ÜZERİNE

( BAKIŞLAR AYAK ÜZERİNE )


- NAZAR[Ar.] değil/yerine/= BAKMA, GÖZ ATMA | DÜŞÜNME | GÖZ DEĞME


- NAZİRE değil/yerine/= BENZETİLEME


- NAZLANMAK/ŞIMARMAK = BAYLANMAK


- NCD/NONCOMMUNICABLE DISEASE[İng.] değil/yerine/= BULAŞICI OLMAYAN SAYRILIK


- NE YAPACAĞINI BİLMEK ile/ve/değil/||/<>/> BİLDİĞİNİ, YAPMAK/UYGULAMAK


- NEBÜLÖZ[Fr.] değil/yerine/= BULUTSU


- NECK :/yerine BOYUN



(8/9)

FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
( Click here to see further differences!... )




Bu kılavuz, 24 Haziran 2025 itibariyle 63 kez incelenmiş/okunmuştur.