Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

P'LERDE

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[ 04 Mayıs 2024 ]
itibariyle 1692 başlık/FaRk ile birlikte,
1809 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

(3/3)


- PİŞMAN/LIK değil/yerine/>< DAYANÇ/LI / SABIR/LI

( Uzun süreli. DEĞİL/YERİNE/>< Kısa süreli.
[Kısa süreli dayanç, uzun süreli pişmanlıktan korur.] )


- PİŞMAN/LIK ile/ve/> ÜZGÜN/LÜK


- PİŞMAN/LIK ile/ve/||/<>/> VİCDAN AZABI

( REGRET vs./and/||/<>/> REMORSE )


- PİŞMAN ile/ve/||/<> PERİŞAN

( Alan. İLE/VE/||/<> Almayan. )


- PİŞMANLIĞIN SONA ERMESİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> AYDINLANMA


- PİŞMANLIK:
MERTEBE değil TEKALLÜB/DEVİNİM VE TÖVBE


- PİŞMANLIK:
YAPTIKLARIMIZDAN ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/> YAPMADIKLARIMIZDAN

( Zamanla geçer. İLE Çözümü yoktur. )


- PİŞMANLIK ile ...

( MERTEBE VE TEKALLÜB/DEVİNİM VE TÖVBE )


- PİŞMANLIK ile/ve/yerine (İÇ) HESAPLAŞMA


- PİŞMANLIK ile/ve İSTİĞFAR


- PİŞMANLIK = REPENTANCE[İng.] = REPENTIR[Fr.] = REUE[Alm.] = POENITENTIA[Lat.]


- PİŞMANLIK ile/ve/||/<> SON PİŞMANLIK

( Yarar getirir/getirebilir. İLE/VE/||/<> Yarar getirmez. )


- PİŞMANLIK ile/ve TÖVBE

( PENITENCE/REGRET vs./and REPENTANCE )

( PAENITENTIA cum/et ... )


- PİŞMANLIK ile/ve TÖVBE

( Pişmanlık tövbedir. )

( Tövbede niyet, pişmanlıktır. )

( PİŞMAN < PEŞÎMÂN )


- PİŞMANLIK değil/yerine ÜMİT


- PİŞMANLIK ile/ve/<> UTANÇ

( PENITENCE/REGRET vs./and/<> SHAME )


- PİŞMANLIK ile/ve/> ÜZÜLMEK

( Son pişmanlık işe yaramaz. )

( Yaptığımız şeyler için.["Keşke yapmasaydım."] İLE/VE/> Yapmayı isteyip henüz yapamadıklarımızdan dolayı.["Keşke yapabilsem."] )

( KOUKAI ile/ve/> KUYASHI )


- PİŞMİŞ ile/ve/<>/||/değil/yerine ÇİĞ


- PİST[Fr. < PISTE] ile/ve/||/<> KULVAR[Fr. < COULOIR]

( Gösteri yapmak, dans etmek vb. için düzenlenmiş, genellikle yuvarlak yer. | Bir havaalanında uçakların kalkıp inmesine, park yerlerine gidip gelmesine yarayan özel olarak hazırlanmış şerit. | Motorlu araçların yarışları ve koşular için özel olarak düzenlenmiş yer, yarışlık. İLE/VE/||/<> Yüzme ve atletizm yarışmalarında her yarışçıya ayrılan şerit. | İçinde bulunduğu ya da ilgili olduğu alan. )


- PİST[Fr.] ile/||/<>/> APRON[Fr.]

( Gösteri yapmak, dans etmek vb. için düzenlenmiş, genellikle yuvarlak yer. | Bir havaalanında uçakların kalkıp inmesine, park yerlerine gidip gelmesine yarayan özel olarak hazırlanmış şerit. | Motorlu araçların yarışları ve koşular için özel olarak düzenlenmiş yer, yarışlık. İLE Uçakların inip kalktığı pist. )


- PİST ile PİST[Fr.]

( Kedileri kovmak için kullanılan söz. İLE Gösteri yapmak, dans etmek vb. için düzenlenmiş, genellikle yuvarlak yer. | Bir havaalanında, uçakların kalkıp inmesine, park yerlerine gidip gelmesine yarayan, özel olarak hazırlanmış şerit. | Yarışlar ve koşular için özel olarak düzenlenmiş yer, yarışlık. )


- PİSTAN/PİSİK ile PİSTÂN

( Kedi. İLE Meme. )


- PİSTON[Fr.] değil/yerine/= İTENEK

( Bazı araçlarda, motorlarda, bir silindir içinde düzenli hareket eden, daha küçük çaplı silindir. | [mecaz] Kayıran kişi. | Pistona benzeyen, piston görevi yapan. )


- PISTON[İng.] değil/yerine/= İTENEK


- PİSTON değil/yerine/= İTENEK


- PIT PIT (ATMAK)


- PIT-PIT PIT-PIT (BİR İŞİ HIZLICA YAPMAK)


- PİTA ile ...

( Çanta ekmek. [Beyrut/Lübnan sokaklarında satılır.] )


- PİTİ : SEVİNÇ


- PITIR PITIR (YÜRÜMEK)


- PİTON ile AFRİKA KAYA PİTONU

( ... İLE Dünyanın en büyük yılanıdır. [135 kg. ağırlığa ve 6 m. uzunluğa ulaşabilir.] )

( ... İLE Avını 60 kg.'a kadar bütün olarak yutabilir.[Büyük bir avdan sonra 1 yıldan daha uzun süre avlanmadan durabilir.] )


- PİTON ile BURMA PİTONU

( ... cum PYTHON MOLURUS BIVITTATUS )


- PİTON ile HİNT(BANGLADEŞ) PİTONU


- PİTOZ/PTOSIS[İng.] değil/yerine/= ÖRGEN DÜŞÜKLÜĞÜ


- PİVOT[İng.] değil/yerine/= BEŞ NUMARALI OYUNCU [basketbol]


- PİYADE = PAYTAK

( ... = Çarpık, eğri bacaklı. | Satrançta, piyade taşı. )


- PİYALE PAŞA ÇEŞMESİ ile PİYALE PAŞA SEBİLİ

( Kasımpaşa'dadır. İLE Kasımpaşa'da, Piyale Paşa Camisi yanındadır. )

( 1638'de, Kaptan-ı Derya Uzun Piyale Paşa tarafından. İLE 1573'te, Kaptan-ı Derya Mehmed Piyale Paşa tarafından. )


- PİYÂLE[Fars.]/SÂGAR[Büyük kadeh.] ile/ve ÇEMAN/RITL-GİRÂN[Fars. En büyük kadeh.]

( İçki kadehi. İLE/VE Şarap kadehi. )


- PİYANO ve/||/<> FORTEPİYANO


- PİYANO ile/ve ORG


- PİYANODA:
TAM SESLER ile/ve YARIM SESLER

( Beyaz tuşlar. İLE/VE Siyah tuşlar. [Solunda ise yarım ses inceltir. Sağında ise kalınlaştırır.] )


- PİYASA BEDELİ/PİYASA DEĞERİ/RAYİÇ BEDEL/RAYİÇ FİYAT değil/yerine/= SÜRÜM DEĞERİ


- PİYASA MÜZİĞİ ile/ve POPÜLER MÜZİK


- PİYASA[İt. < PIAZZA] ile KARABORSA[Tr.(KARA9 + İt. < BORSA]

( Satıcıların mal satmak için bir araya geldiği yer, pazar. | Bir yol üzerinde gidip gelerek gezinme. | Alışveriş fiyatı, geçerli fiyat. | Arz ve talebin karşılaştığı alan. | Ortalık. İLE Piyasada olmayan bir malın gizlice yüksek fiyatla alınıp satılması işi. )


- PİYASA ile PAZAR


- PİYASA ile PİYASA MEKANİZMASI

( MARKET vs. MECHANISM OF MARKET )


- PİYASA değil/yerine/= SÜRALGA


- PİYATA[İt.] değil/yerine/= BÜYÜK TABAK

( Yassı ve büyük yemek tabağı. )


- PİYAZ[Fars.] ile PİLÂKİ[Yun.]

( Haşlanmış kurufasulyenin üzerine ince doğranmış soğan ve maydanoz katıldıktan sonra zeytinyağı ve limon dökülerek yapılan fasulye salatası. | Yemeklerin yanına katılan, ince doğranmış ve tuzla öldürülmüş, maydanozlu soğan. | Bir çıkar sağlamak düşüncesiyle söylenilen övücü söz. İLE İçine, soğan, sarımsak, maydanoz ve havuç gibi sebzeler katılarak zeytinyağıyla pişirilen yemek. )


- PİYES[Fr. < PIÈCE] ile/değil/< SKEÇ[İng. SKETCH < Yun.]

( Oyunca. İLE/DEĞİL Daha çok radyodan yayınlanmak üzere hazırlanmış kısa oyun. )


- PİYES[Fr.] ile/ve TİYATRO

( ... İLE/VE Tiyatro, sanatların mâbedidir. )


- PİYES ve/> PERİPESİ

( ... VE Piyesi sonuçlayan olay. )


- PIYRIM-PIYRIM

( Çok eskimiş, çok yıpranmış. )


- PİZOLİT[Fr. < Yun.] ile/değil KİREÇTAŞI

( Kalsiyum karbonat bileşimli, nohut büyüklüğünde, yuvarlağımsı kalsit tanecikleri ya da bunların bağlanmasıyla taş durumuna geçen kireçtaşı. İLE/DEĞİL Kireç ocağında işlenerek kireç elde edilen, kalsiyum karbon tuzundan bileşik kayaç. )


- PKTB/PPII/POTENTIAL PERSONALLY IDENTIFIABLE INFORMATION[İng.] değil/yerine/= POTANSİYEL KİŞİSEL TANIMLANABİLİR BİLGİ


- PLACE vs. PALACE


- PLAK[Fr. < PLAQUE] ile/>< KONTRPLAK[Fr. < CONTRE-PLAQUE]

( Metal nesne, plaka. İLE Genellikle mobilya işlerinde kullanılan, en az üç kaplamanın üst üste tutkallanmasından oluşan, ince, esnek tahta. )


- PLAN:
[okunuşu]
"PILAN" değil PİLAN


- PLAN[İng.] değil/yerine/= TASARI, TASAR


- PLAN/LAR ile/ve/değil/||/<>/>/>< OLAN/LAR


- PLAN/PLANE[İng.] değil/yerine/= DÜZLEM


- PLAN ile/ve/<>/> SAHNE ile/ve/<>/> SEKANS ile/ve/<>/> FİLM


- PLANCK:
SABİTİ/KALINLIĞI ile/ve/||/<> ZAMANI ile/ve/||/<> UZUNLUĞU ile/ve/||/<> SICAKLIĞI

( 10[üzeri]-43 İLE/VE/||/<> 1.38 x 10[üzeri]-43 İLE/VE/||/<> 4.13 x 10[üzeri]-35 İLE/VE/||/<> 10[üzeri]32 °C )

( Evren, sıfır saniyeden başlamaz. )


- PLANETARYUM[Fr.] değil/yerine/= GÖKEVİ/GEZEGENEVİ


- PLANIMETRİ/PLANIMETRY[İng.] değil/yerine/= DÜZLEM ÖLÇÜMÜ


- PLANKTON ile ALG

( PLANKTON vs. ALGA/E )


- PLANLAMA ile/ve HESAPLAMA

( TO PLAN vs./and TO RECKON )


- PLANLANMIŞ/LIK ile SINIRLANDIRILMIŞ/LIK


- PLANTASYON[Fr./İng.] değil/yerine/= EKİM EVİ

( Bazı endüstriyel bitkilerin geniş ölçüde yetiştirildiği işletme. )


- PLASEBO (ETKİSİ) ile/ve/<>/>< NOSEBO (ETKİSİ)

( "Memnun edeceğim." İLE/VE/<>/>< "Zarar vereceğim." )


- PLASEBO/PLACEBO[İng.] değil/yerine/= SÖZDE İLAÇ, YALANCI İLAÇ, "MUTLU OLACAĞIM"


- PLASENTA/MEŞİME değil/yerine/= DÖLEŞİ/ETENE


- PLASMAN değil/yerine/= YATIRIM


- PLASTER[İng.] değil/yerine/= YARA BANDI

( Yara üzerine yapıştırılan, genellikle ilaçlı özel bant. )


- PLASTİK[Fr.] ile TERMOFOR[Fr.] ile TERMOPLAST[Fr.]

( Isı ve basınç etkisiyle biçim verilen, organik ya da sentetik olarak yapılan nesne. | Bu maddeden yapılan. İLE Kauçuk vb. maddelerden yapılan, içi su ya da kimyasal bir madde ile doldurularak ısının aynı düzeyde kalmasını sağlayan kap. İLE Sıcakta biçim verilmeye elverişli, soğukta oldukça sert olan, kalıplandıktan sonra biçim değiştirmeyen yapı malzemesi. )


- PLASTİK ile ABS[Acrylonitrile-Butadiene Styrene]

( ... İLE Boru ve levha yapımında kullanılan, çok dayanıklı bir çeşit plastik. )


- PLASTİK değil/yerine/= YOĞRUK


- PLASTİKLER'DE:
PETE[1] ile HDPE[2] ile V[3] ile LDPE[4] ile PP[5] ile PS[6] ile ÖTEKİLER[7]

( )


- PLASTISITE/PLASTICITY[İng.] değil/yerine/= UYUMLANABİLİRLİK


- PLATELET[İng.] değil/yerine/= PULYUVAR


- PLATFORM ile ALTYAPI

( PLATFORM vs. SUBSTRUCTURE )


- PLATFORM değil/yerine/= YAYKIN, | BATNAR


- PLATO[Fr. < Lat.] değil/yerine/= YAYLA

( UPLAND/HIGH PLATEAU vs. PLATEAU )


- PLATO/PLATEAU[İng.] değil/yerine/= DÜZLÜK


- PLATON ve/<>/< ARISTOKRES


- PLATON ve/||/<> EUDOKSOS ve/||/<> ARISTOTELES ve/||/<> KALLIPPOS


- PLATON ile GEMISTUS PLETHON

( Sokrates'in öğrencisi, Aristoteles hocası Yunan filozof. İLE Bizanslı düşünür. Platon'u çok sevdiği için adının Bizans Rumcası'nda okunuşunu kendine soyad edinmiştir. Uzun süre Osmanlı coğrafyasında sufî çevrelerde bulundu; İbn Arabî sisteminden etkilendi. Dinlerin aşkın birliğini savundu. Öte yandan Bizans'ın yeniden dirilmesi için Ahî teşkilâtını model alan bir çalışma başlattı ve Eski Yunan mitolojisini inceleyen bir eser kaleme aldı. Rumcası yakılan bu eserin Fatih Sultan Mehmed'in emriyle yapılan Arapça tercümesi günümüze gelmiştir. )


- PLATON ve/<>/< PINDAROS


- PLAZİ/PLASIA[İng.] değil/yerine/= GELİŞME


- PLAZMA/PLASMA[İng.] değil/yerine/= KAN SIVISI


- PLAZMOLİZ değil/yerine/= BÜZÜNME/SU SALMA


- PLC/PROGRAMMABLE LOGIC CONTROLLERS[İng.] değil/yerine/= PROGRAMLANABİLİR MANTIK DENETLEYİCİLERİ


- PLEASED vs. HAPPINESS


- PLEASURE vs. INDOLENCE


- PLEASURE vs./and JUDGEMENT


- PLEASURE vs./and RENUNCIATION

( ZEVK ile/ve FERAGAT )


- PLEDGE[İng.] değil/yerine/= DESTEK


- PLEİSTOSEN[Fr. < Yun.] değil/yerine/= BUZUL DÖNEMİ


- PLEJİ/PLEGIA[İng.] değil/yerine/= FELÇ


- PLEKSUS/PLEXUS[İng.] değil/yerine/= SİNİR-DAMAR AĞI


- PLENTY vs. PLENTIFUL


- PLEOMORFİK/PLEOMORPHİC[İng.] değil/yerine/= ÇOK BİÇİMLİ


- PLEOMORFİZM/PLEOMORPHISM[İng.] değil/yerine/= ÇOK BİÇİMLİLİK


- PLETHRON[Yunan çağında, Anadolu'da] ile ...

( 100 ayak. )


- PLEVRA[İt.] ile/ve PERİTON[Fr. < Yun.] ile/ve MASRİKA

( Göğüs boşluğunun iç yüzünü ve akciğerleri saran zar. İLE/VE Karın zarı. İLE/VE Bağırsakları tutan karın iç zarı. )


- PLİKA/PLICA[İng.] değil/yerine/= KATLANTI


- PLİKASYON/PLICATION[İng.] değil/yerine/= KATLANMA


- PLIMPTON 322 : x² + y² = z²

( Babil'de bulunan çivi yazılı bir kil tablettir. Tableti özel kılan ise matematiksel içeriğidir. En önemlisi, Plimpton 322 olan yaklaşık 400 tablet sayesinde, Babil dönemi matematiği çözümlenmiştir. Tabletin, milâttan önce 1800 ilâ 1650 yılları arasında yazıldığı tahmin edilmektedir. )


- PLONJON[Fr.] değil/yerine/= DALIŞ


- PLOT[İng.] değil/yerine/= KURGU, ANA ÇİZGİ


- PLOTINUS ile/ve/<> ORIGANES ile/ve/<> LONGINUS


- PLSI/PROBABILISTIC LATENT SEMANTIC İNDEXING[İng.] değil/yerine/= OLASILIKLI GİZLİ ANLAMSAL İNDEKSLEME


- PLUMB değil/yerine/= ÇEKÜL


- PLURAL vs. SINGULAR


- PLÜRALİST değil/yerine/= ÇOĞULCU


- PLÜRALİST değil/yerine/= ÇOKÇU


- PLÜRALİZM değil/yerine/= ÇOĞULCULUK


- PLÜRALİZM değil/yerine/= ÇOKÇULUK


- PLÜTOKRASİ[Fr. < PLOUTOCRATIE] ile BEY ERKİ / VARSIL ERKİ

( "Zenginlerin yönetimi, zenginler iktidarı." )


- PLUTOKRASİ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= VARSILERKİ


- PLÜTON:
GEZEGEN ile CÜCE GEZEGEN

( Kuiper Kuşağı'nda yer alan Plüton bu kuşaktaki öteki gök nesnelerine göre en büyüklerden biri olmasına karşın, Dünya'nın uydusu olan Ay'dan daha küçüktür. Güneş Sistemi'nde bilinen en büyük cüce gezegen olan Plüton'un, Güneş'in etrafındaki dönüş süresi 248 yıl sürmektedir. )

( Adı 1930'da, 11 yaşındaki Oxford'lu kız öğrenci Venetia Burney tarafından verildi. Venetia'nın dedesi, torununun yaptığı öneriyi yakın arkadaşı Oxford Astronomi Profesörü Herbert Hall Turner'a iletmesiyle konulmuştur. )

( PLANET vs. DWARF PLANET )


- PLUTON:
GEZEGEN ile/ve/değil GAZ BULUTU

( Yoğunlaşırsa. İLE/VE/DEĞİL Kümelenirse. )


- PLUTON ile/ve/||/<> CHARON

( ... İLE/VE/||/<> Plüton'un en büyük uydusudur. Aynı zamanda, Plüton'a en yakın olan uydudur. Çapı, yaklaşık olarak Plüton'un yarıçapı kadardır. Yüzey sıcaklığı, yaklaşık olarak -220 ºC olan uydunun yüzeyi, metan ve donmuş buz nitrojen ile kaplıdır. Charon'un yüzeyinde, 7-8 kilometre kadar derinliğe sahip ve yaklaşık 1000 kilometre kadar uzanan kanyonlar olduğu gözlemlenmiştir. 2015 yılında, New Horizons uzay aracı, Charon'a 21 bin kilometre kadar yaklaşmıştır ve uydu hakkındı bazı önemli bilgiler toplamıştır. )


- PLUTONYUM[Fr.] ve/<>/< NEPTUNYUM

( Atom numarası 94 olan, neptunyumdan elde edilen, radyoaktif bir öğe. [Simgesi: Pu] VE/<>/< ... )


- PLÜVİYOMETRE[Fr.] değil/yerine/= YAĞIŞÖLÇER


- PLÜVİYOMETRE değil/yerine/= YAĞIŞÖLÇER

( Belirli bir zamanda. belirli bir yerde düşen yağış miktarını ölçmeye yarayan aygıt. )


- PM/PACEMAKER[İng.] değil/yerine/= KALP PİLİ


- PNN/PROBABILISTIC NEURAL NETWORKS[İng.] değil/yerine/= OLASILIKSAL SİNİR AĞLARI


- PNÖMOTİK/PNEUMATIC[İng.] değil/yerine/= HAVALI, HAVA BASINÇLI


- PO&SUP2;/PARTIAL OXYGEN PRESSURE[İng.] değil/yerine/= PARSİYEL OKSİJEN BASINCI


- POA/PROOF OF AUTHORITY[İng.] değil/yerine/= YETKİ BELGESİ


- PÖÇ/UCA değil/yerine/= KUYRUKSOKUMU


- pocul.[Lat. < POCULUM] değil/yerine/= BARDAK


- PODYUM[Yun.] değil/yerine/= ÇIKMALIK, YAYKIN

( Genellikle atletizm yarışmalarında derece alan atletlerin ya da giysileri sergilemek için mankenlerin çıktıkları, merdivenli, yüksekçe yer. )


- POETİK[İng./Yun.] değil/yerine/= ŞİİRSEL


- POETİKA ile/ve/||/<>/> RETORİK ile/ve/||/<>/> DİYALEKTİK ile/ve/||/<>/> ANALİTİK

( Üretim/İntac. İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> ... )


- POETRY vs. POEM


- POH POH (SERİLMEK)


- POLARİS değil/yerine/= KUZEY YILDIZI


- POLARITE/POLARITY[İng.] değil/yerine/= KUTUPLULUK


- POLARİZASYON/POLARISATION değil/yerine/= UCLAŞMA


- POLARİZASYON/POLARIZATION[İng.] değil/yerine/= KUTUPLAŞMA


- POLARİZASYON değil/yerine/= UCAYLANMA


- POLARÖLÇER/POLARİMETRE[Fr.] ile POLARİSKOP[Fr.]

( Bir ışığın, polarma oranını ölçmeye yarayan aygıt. İLE Bir ışığın, doğal ya da polarılmış olup olmadığını belirlemeye yarayan aygıt. )


- POLE değil/yerine/= UÇ, UCAY


- POLEMARKHOS ve SOKRATES

( İkisinin de haksız/yersiz öldürülme nedeni, mal varlıklarıydı. )

( Mal varlığından dolayı. VE Bilgi ve düşünme varlığından dolayı. )


- POLEMIC vs. PHILOSOPHICAL DISCUSSION


- POLEMİK[Yun.]/YAZILI TARTIŞMA ile FELSEFİ TARTIŞMA

( POLEMIC vs. PHILOSOPHICAL DISCUSSION )


- POLEN TÜPLERİ = ECZA-İ TALÎ'A = UTRICULES POLLINIQUES, TUBES POLLINIQUES


- POLEN, ÇİÇEK TOZU = TAL' = POLLEN


- POLEN/POLLEN[İng.] değil/yerine/= ÇİÇEK TOZU


- POLİASİT ile POLİYESTER/POLYESTER[Fr.]

( ... İLE Tahta üzerine sürüldüğünde koruyucu, parlak bir katman oluşturan, poliasitin doymamış alkollere ya da glikollere etkimesiyle elde edilen kimyasal madde. )


- POLICE vs. POLICEMAN


- POLİÇE[< İt. < Yun.] ile BOLİÇE

( Belirli bir sürenin sonunda, belirli bir parayı, kendi adına ya da bir başkasının buyruğuna ödemesi için alacaklının, borçluya yazdığı bildiri. | Sigorta senedi. İLE Yahudi kadını. )


- POLİÇE[< İt. < Yun.] değil/yerine/= SİGORTA BELGİTİ


- POLİÇE[İt. < BOLIZZA] ile BOLİÇE[İbr.]

( Belirli bir sürenin sonunda belirli bir parayı kendi adına ya da bir başkasının emrine ödemesi için alacaklının borçluya yazdığı bildiri. | Sigorta senedi. İLE Yahudi kadını. )


- POLİÇE[İt. < POLIZZA] ile/ve/||/<>/> KLOZ[Fr. < CLAUSE]

( Belirli bir sürenin sonunda belirli bir parayı kendi adına ya da bir başkasının emrine ödemesi için alacaklının borçluya yazdığı bildiri. | Sigorta senedi. İLE/VE/||/<>/> Sigorta poliçelerinde özel koşulları bildiren ek başlıklar. )


- POLİÇE değil/yerine/= ÖDEKÇE


- POLİFONİ değil/yerine/= ÇOKSESLİLİK


- POLİFONİK değil/yerine/= ÇOKSESLİ


- POLIFORM/POLYFORM[İng.] değil/yerine/= ÇOK BİÇİMLİ


- POLİGENİK/POLYGENIC[İng.] değil/yerine/= ÇOK GENLİ


- POLİGİNİ/POLİJİNİ ile/ve POLİANDRİ ile/ve POLİGAMİ

( Erilin çok eşliliği. İLE/VE Dişilin çok eşliliği. İLE/VE Çok eşlilik. )


- POLİGON ile ...

( Çokgen. )


- POLİGON değil/yerine/= ATIŞ ALANI


- POLİGON değil/yerine/= ÇOKGEN


- POLİGRAFİ ile/ve PASİGRAFİ


- POLİMER[Fr. < POLYMERE] ile/ve/||/<>/> KOPOLİMERLEŞME ile/ve/||/<>/> KOPOLİMER[Fr. < COPOLYMERE]

( Tekrarlanan yapısal kümelerin oluşturduğu yüksek molekül ağırlıklı birleşikler. İLE/VE/||/<>/> Doymamış birleşikler karışımının büyük moleküller vererek polimerleşmesi. İLE/VE/||/<>/> Kopolimerleşme ile elde edilen nesne. )


- POLIMER/POLYMER[İng.] değil/yerine/= ÇOĞUZ


- POLİMER ile POLİMERİ[Fr. < Yun. POLUS: Çok. | MEROS. Yan.] ile POLİMERLEŞME ile POLİMERLİK

( Yinelenen yapısal kümelerin oluşturduğu yüksek molekül ağırlıklı bileşikler. İLE Polimerlik. İLE Benzer ya da farklı birçok küçük molekülün, "polimer" denilen büyük moleküller biçiminde birleşmesi. İLE Biri, ötekinin polimeri olan iki molekül arasındaki bağıntı. )


- POLIMERİZASYON/POLYMERIZATION[İng.] değil/yerine/= ÇOĞUZLAMA


- POLIMORF/POLYMORPH[İng.] değil/yerine/= ÇOK BİÇİMLİ | PARÇALI


- POLIMORFİK/POLYMORPHİC[İng.] değil/yerine/= ÇOK BİÇİMLİ


- POLIMORFİZM/POLYMORPHISM[İng.] değil/yerine/= ÇOK BİÇİMLİLİK


- POLİNOM DENKLEMLERDE:
I. DERECE ve/<> II. DERECE

( x + b = 0 ise x = - b

VE/<>

x² + bx + c = 0 ise
1. [ -b + √¯(b² - 4c)] / 2
2. [ -b - √¯(b² - 4c)] / 2
[eğer b² - 4c = 0 ise iki formül de aynı sorucu verir.] )


- POLINOM[İng.] değil/yerine/= ÇOK TERİMLİ


- POLINÜKLEER/POLYNUCLEAR[İng.] değil/yerine/= ÇOK ÇEKİRDEKLİ GÖZE


- POLİP[Fr. < Yun.] ile LİPOM[Fr.] ile SARKOM[Fr.]

( İyi huylu ur. Selenterelerden, toplu ya da tek başına yaşayabilen, basit yapılı hayvan. | Mukoza ile kaplı boşluklar içinde gelişen, yumuşak, telsel, genellikle saplı ve armut biçiminde ur. İLE Zararsız ur. Yağ dokusunun, bulunduğu yerde büyümesiyle oluşan iyicil ur. İLE Tehlikeli bir ur. )


- POLİP/POLYP[İng.] değil/yerine/= SAPLI UR


- POLİS


- POLİS[İng./Fr. POLICE < Yun. POLIS(ἡ πόλις)] ile/ve/||/<>/> KOMİSER[Fr. < COMMISSAIRE]["komser" değil!]

( ... İLE/VE/||/<>/> Güvenlik teşkilatının meslek aşamaları içinde yer alan, il, ilçe ya da bucaklarda bulundukları yerin emniyet ve asayişine ait işleri yöneten, üniformalı ya da sivil memur. | Hükûmet komiseri. | Saha komiseri. )


- POLİS ile ...

( ŞEHİR [İstanbul'un adlarından biri olarak da kullanılmıştır.] )


- POLİSOMNOGRAFİ/POLYSOMNOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= UYKU ÇİZGESİ


- POLİTEİZM ile HENOTEİZM ile DÜEİZM ile MONOTEİZM

( Çok tanrılılık. İLE Üç tanrılılık. İLE Çift tanrılılık. [Zerdüştlük.] İLE Tek tanrılılık. [Yahudilik. Hristiyanlık. İslâm.] )


- POLITENESS vs./and CULTURE


- POLITICAL/DIPLOMATIC/MILITARY HISTORY vs. HISTORY


- POLİTİK DÜŞÜNCE ile/ve POLİTİK FELSEFE


- POLİTİK ERDEMLER ile/ve/||/<> BİLGELİK[DİANOETİK] ERDEMLERİ

( Tedbir, itidal ve cesâret. İLE/VE/||/<> Adâlet, bilim ve aşk. )


- POLİTİKA EKONOMİSİ değil/yerine/>< EKONOMİ POLİTİKASI


- POLİTİKA ile/ve EKONOMİ

( POLITICS vs./and ECONOMICS )


- POLİTİKA ile/ve/<> POLİTİK OLAN


- POLİVALAN/POLYVALENT[İng.] değil/yerine/= ÇOK DEĞERLİKLİ


- POLKA[Çekçe] ile ...

( Polonya'ya özgü bir dans. | Bu dansın müziği. )


- POLO[Tibet dilinden] = ÇEVGEN[Fars.]

( Değnek. | Atlara binilerek değneklerle oynanan bir çeşit top oyunu. )


- POLO ile/ve/değil ÇEVGAN


- POLONEZ ile ...

( Polonya milli dansı ve bu dans için yapılmış müzik parçası. )


- POLONYUM[Fr.][< Polonya]

( Atom numarası 84, atom ağırlığı 210 olan, ilk radyoaktif öğe. [ Simgesi: Po ] )


- POLYANNA İLKESİ ile WOBEGON GÖLÜ İLKESİ

( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )


- POLYANNACILIK ile/değil POZİTİFLİK


- POLYBIUS ve/||/<> MONTESQUIEU

( Hiçbir şey insan kalbindeki vicdandan daha korkunç bir tanık ya da daha dehşet verici bir suçlayıcı olamaz. İLE " 'Önyargı' dediğimiz, bazı şeylerin bilinmemesi değil kişinin, kendini tanımamasıdır." )


- POMACEAE = TUFFÂHÎYE


- POMAK

( Rumeli'de, Bulgarca konuşan bir Türk ve Müslüman topluluğu. )


- POMPA/LAMA ile/ve/||/<> KÖRÜK/LEME


- PONKSİYON[Fr. < Lat.]

( Gövdenin herhangi bir boşluğunda bulunan bir sıvıyı akıtmak ya da çekmek için, içi boydan boya delik bir iğneyi batırma işi. )


- PONKSİYON/PUNCTION[İng.] değil/yerine/= DELME


- PONTON[Fr.] ile TOMBAZ

( Batmış gemileri askıya alma işinde kullanılan büyük duba. | Yat limanlarında yatların yanaşması için zincirle karaya bağlı sabit duba. İLE Irmaklarda işleyen, altı düz kayık. | Üzerinde köprü kurulan, altı düz kayık biçiminde duba, ponton. )


- PONZO YANILSAMASI ile/ve/<> MÜLLER-LYER YANILSAMALARI

( Açıklamaları için burayı tıklayınız... )


- POP ile/ve/değil/yerine/||/<>/> POPÜLER ile/ve/değil/yerine/||/<>/> KLASİK


- POP ile/ve/||/<>/> ROCK ile/ve/||/<>/> KLASİK ile/ve/||/<>/> JAZZ


- POPÜLASYON/POPULATION[İng.]/NÜFUS[Ar.] değil/yerine/= TOPLULUK


- POR/PORE[İng.] değil/yerine/= GÖZENEK


- PORNO/GRAFİ


- PORNOGRAFİK:
APAÇIK ile/ve/<> ÖZSÜZ GÖRÜNÜŞ


- POROZİTE/POROSITY[İng.] değil/yerine/= GÖZENEKLİLİK


- PORSELEN ile FAĞFUR[Fars.]

( ... İLE Çin imparatorlarına verilen san. | Çin'de yapılmış kâse, tabak, vazo gibi porselen eşya. )


- PORSELEN ile MAYSERN PORSELENİ


- PORSELEN ile MERTEBANİ/SELADON TABAK

( ... İLE İçine konulan yiyeceğin zehirli olup olmamasına göre renk değiştiren tabak. )


- PORSELEN ile SAKSONYA[Saksonya yer adından]

( ... İLE Almanya'da, Saksonya bölgesinde yapılan, iyi nitelikli porselen tabak vb. türden kap. )


- PORSİYON[Fr. < Lat.]

( Herhangi bir yemekten, bir kişiye verilen belirli miktar. )


- PORSİYON değil/yerine/= PAYLIK


- PORSUK ile BAL PORSUĞU

( Sansargiller ailesinin Mellivorinae alt ailesindeki Mellivora cinsine ait tek türdür.[12 alt türü vardır]

Soyu tükenmekte olan bir hayvan değildir ve IUCN Kırmızı Dizini'nde en düşük kaygı altındaki bir türdür.

Yaşadığı alanlar, Güney Fas'tan, Güney Afrika'ya ve Hazar Denizi'nden, Hindistan'a kadar uzanır. )

( İlgili yazı ve ayrıntıları için burayı tıklayınız... )

( ... cum MELLIVORA CAPENSIS )


- PORSUK ile BOZ ALABAŞLI BOZ PİS PORSUK

( ... İLE Zeki Müren'in seslendirdiği/yaygınlaştırdığı tekerlemede geçen. )


- PORSUK ile DACHSHUND

( ... İLE Sosis şeklinde gövdeleri olan köpekler. )


- PORSUK ile KUTUP PORSUĞU


- PÖRSÜK ile PÖRTLEK

( Gevşeyip sarkmış, yıpranmış. İLE Dışarı doğru çıkık, patlak göz. | Cıvık şeylerin, çatlayan kabuktan, delikten dışarı çıkmış durumu. )


- PORSUKAĞACI

( Porsukgillerden, yaprakları iğne biçiminde, yaz kış yeşil bir orman ve süs ağacı. )

( TAXUS BACCATA )


- PÖRSÜME ile KOFLUK


- PÖRSÜMEK = SALKIMAK

( Gevşeyip sarkmak, pörsümek. )


- PORT/PORTA[İng.] değil/yerine/= GİRİŞ YERİ


- PORTABIL/PORTABLE[İng.] değil/yerine/= TAŞINABİLİR


- PORTAKAL[Portekizce] ile TURUNÇ[Fars.]

( ORANGE vs. BITTER/SEVILLE ORANGE )

( CITRUS SINENSIS/CITRUS AURANTIUM cum CITRUS AURANTIUM AMARA )


- PORTAKAL ile GREYFURT/ALTINTOP/KIZMEMESİ

( ORANGE vs. GRAPEFRUIT )

( CITRUS SINENSIS cum CITRUS PARADISI )


- PORTAKAL ile MAYMUN PORTAKALI

( ... İLE Zambiya'da yetişen, sert kabuğunun kırılarak çıkarıldığı büyük çekirdekli bir meyve. )


- PORTAKAL ile YAFA[< YAFA kenti] PORTAKALI

( ... İLE Kalın kabuklu, çekirdekli bir portakal türü. )


- PORTAL yerine EŞİK


- PORTAL değil/yerine EŞİK


- PORTATİF[Fr.] ile MOBİL

( Kolay taşınabilen, katlanarak taşınabilir duruma getirilebilen. İLE ... )


- PORTATİF/SEYYAR değil/yerine/= TAŞINABİLİR/TAŞINIR


- PORTATİF değil/yerine/= SÖKKURLU


- PORTE[Fr.] değil/yerine/= DİZEK[müzik'te]

( Notaların, üzerinde ya da arasında yazıldığı, beş koşut çizgi. )


- PORTE değil/yerine/= DİZEK


- PORTFÖY[Fr.] değil/yerine/= PARA CÜZDANI


- PORTMANTO[Fr.] değil/yerine/= ASKILIK

( Palto, şapka gibi şeyleri asmak için yapılmış, raflı ve bazısı aynalı askı yeri. )


- PORTO RİKO(BORICUAS) ile ...

( 50 ırmak ve 1200 dere yer almaktadır. )


- PORTOLAN HARİTA ile AZİMUTAL HARİTA


- PORTONEMA[Yun.] ile ...

( Yosun sporlarının çimlenmesinden oluşan, iplik biçimindeki organ. )


- PORTÖR değil/yerine/= HASTALIK TAŞIYICI, SAYRITAŞIR, SAYRI TİNİ


- PORTRE ile PORTE

( Bir kişinin yağlıboya, fotoğraf vb. bir yolla yapılmış betimi. | Bir kişinin, bir şeyin özlü ya da yazılı betimi. İLE Notaların, üzerinde ya da arasında yazıldığı, beş koşut çizgi. )


- POS/PROOF OF STAKE[İng.] değil/yerine/= PAY KANITI


- POSA ile CİBRE[< Yun.]

( Suyu alınmış her tür yiyecek maddesinin artığı. | Tortu, çökelti. | Ezilmiş pancarın, soğuk suda birkaç kez sıkılmasından sonra geriye kalan ve suda erimeyen artık. İLE Sıkılıp suyu alınan üzüm ve başka meyvelerin posası. )


- POSSIBILITY vs. CHANCE


- POSSIBILITY vs. OPPORTUNITY


- POSSITIVE RESPOND vs. RESPONSE


- POST değil/yerine DOST

( Postu bırakırsan, dostu bulursun! )


- POST ile TAHT


- POSTA KATARI ile/değil POSTA TATAR'I/LARI


- POSTACI ile/değil/yerine POSTA KUTUSU

( Papua Yeni Gine'de, hiç postacı bulunmuyor. Ancak posta kutusu kiralayabiliyorsunuz. )


- POSTAHANE ile/değil SU ALTI POSTAHANESİ

( Dünyanın tek sualtı postahanesi, Vanuatu'nun Port Vila yakınlarındaki Hideaway Adası'nda bulunmaktadır. )


- POSTER değil/yerine/= ASKILI SUNUM, ASKILI TANITIM


- POSTERIOR[İng.] değil/yerine/= ARKA | ARKADA


- POSTEROLATERAL/POSTEROLATERAL[İng.] değil/yerine/= ARKA-DIŞ YAN


- POSTEROMEDİYAL/POSTEROMEDIAL[İng.] değil/yerine/= ARKA-İÇ YAN


- POSTİKTAL/POSTICTAL[İng.] değil/yerine/= NÖBET SONRASI


- POSTMORTEM[İng.] değil/yerine/= ÖLÜM SONRASI


- POSTNİŞÎN ile/ve/değil SECCÂDENİŞÎN

( Sabûrî Çelebi'den sonra [1717] Hüdâyî Tekke'sinde irşad postuna oturan zâtlara, seccadeye oturuyor anlamina, "seccâdenişiîn" denilmiştlr. [Huzur Defteri, Fatih Çıtlak] )


- POSTNİŞİN ile/ve SERTARÎK ile/ve SERTABBÂH ile/ve SERZÂKİR ile/ve İMÂM ile/ve MEYDANCI ile/ve TÜRBEDÂR ile/ve ÂSÂDÂR ile/ve NAKÎB ile/ve PAZARCI ile/ve ÇERÂĞÎ ile/ve SÂKÎ ile/ve FERRÂŞ ile/ve KAPUCU


- POSTOP./POSTPERATIVE[İng.] değil/yerine/= AMELİYAT SONRASI


- POSTOPERATİF/POSTPERATIVE[İng.] değil/yerine/= AMELİYAT SONRASI


- POSTULA ile/ve/değil EŞİK


- POSTÜR/POSTURE[İng.] değil/yerine/= GÖVDE DURUŞU


- POSTURE/POSITION vs./and ATTITUDE


- POŞU ile/değil/yerine BAŞÖRTÜSÜ

( Bir tür kenarları saçaklı başörtüsü. İLE ... )


- POT ile POT[Alm.]

( Kötü dikiş nedeniyle kumaşta oluşan büzülme ya da kıvrım. | Yanlışlık, hata. İLE Irmakları geçmek için kullanılan sal. )


- POTA[Fars.] ile POTA

( İçinde maden ergitilen kap. İLE Baskette, topun sokulmaya çalışıldığı çember. )


- POTAMOGAL ile ...

( Afrika'ya özgü, memeli ve yırtıcı bir hayvan. )


- POTAMOLOJİ ile ...

( Akarsuları inceleyen bilim dalı. )


- POTANSİYEL ENERJİ ile/ve/||/<> KİNETİK ENERJİ


- POTANSİYEL ile/ve ENERJİ

( POTENTIAL vs./and ENERGY )


- POTANSİYEL ile/ve/değil OLANAKLILIK


- POTANSİYEL ile/ve/değil OLASILIK


- POTASYUM[Fr. < Lat.] ile/ve/<> POTAS[Fr. < Alm.]

( Potasyum hidroksit içinde bulunan, atom numarası 19, atom ağırlığı 39.10 olan, 0.87 yoğunluğunda, 62.5 °C'de ergiyen, 15 °C'de mum gibi yumuşak, soğukta sert ve kırılgan öğe. [Simgesi: K] İLE/VE/<> Potasyum hidratı, potasyum karbonatı gibi potasyum bileşiklerine verilen genel ad. )


- POTASYUM ile POTASYUM HİDROKSİT(POTASKOSTİK) ile POTASYUM KLORÜR ile POTASYUM NİTRAT ile POTASYUM SÜLFAT ile POTASYUM SÜLFÜR

( Potasyum hidroksit içinde bulunan, atom numarası 19, atom ağırlığı 39.10 olan, 0.87 yoğunluğunda, 62.5 °C'de ergiyen, 15 °C'de mum gibi yumuşak, soğukta sert ve kırılgan öğe. [Simgesi: K] İLE Akkor derecede uçucu olan, 360 °C'de ergiyen, suda ısı açığa çıkararak çözünen, beyaz bir katı. [KOH] İLE Öteki potasyum bileşiklerinin çoğunun hazırlanmasında kullanılan, susuz durumda, 768 °C'de ergiyen, renksiz küpler biçiminde billurlaşan madde. [KCI] İLE Güherçile. İLE Potasyum klorür üstüne sülfirik asidin etkisiyle elde edilen, tarımda gübre olarak kulanılan madde. [K2SO4] İLE Kükürtlü hidrojenin, potasyum hidroksite etkimesiyle oluşan bileşik. [KHS] )


- POTASYUM ile RUBİDYUM[Fr. < Lat.]

( ... İLE Atom numarası 37, atom ağırlığı 85.46 olan, 1.52 yoğunluğunda, 39 °C'de ergiyen, çabuk oksitlenen, pancar gibi bazı bitkilerde, madensularında bulunan, potasyuma benzer kimyasal öğe. [Simgesi: Rb.] )


- POTENT[İng.] değil/yerine/= GÜÇLÜ


- POTENTIAL vs. PROBABILITY/POSSIBILITY


- POTİN/FOTİN[Fr.] ile BOT

( Koncu ayak bileğini örtecek kadar uzun olan, bağcıklı ya da yan tarafı lastikli ayakkabı. İLE ... )


- POTUK ile POTUK

( Kırmalı ve geniş. İLE Deve yavrusu. )


- POTUK ile POTUR

( Kırmalı ve geniş. İLE Kırmalı ve potlu. | Arka tarafında kırmaları çok, bacakları dar bir tür pantolon. )


- POUR vs. SPILL


- POVERTY vs. "STRAIT"


- POVERTY vs. DEPRIVATION


- POW/PROOF OF WORK[İng.] değil/yerine/= İŞLEM KANITI


- POWER OF ATTORNEY ile/ve/||/<> GENERAL POWER OF ATTORNEY ile/ve/||/<> SPECIAL/EXCLUSIVE POWER OF ATTORNEY

( Vekâletnâme. İLE/VE/||/<> Genel vekâletnâme. İLE/VE/||/<> Özel vekâletnâme. )


- POWER vs. ORGANIZED POWER


- POWER vs. STRENGTH


- POWER vs./and RESISTANCE


- POWER vs./and TO RULE/DOMINATE


- POWERFUL/STRONG vs. FACILITATED


- POZ[Fr.] ile POZİSYON[Fr.]

( [Resim ya da fotoğrafta] Duruş. İLE Fotoğrafta, objektifin açık kaldığı süre. | Kurum, çalım. İLE Bir şeyin, bir nesnenin, bir kişinin, bir yerde bulunuş durumu, konum. | Bir kişinin, toplumsal durumu. )


- POZİSYON/POSITION[İng.] değil/yerine/= KONUM | DURUM


- POZİSYON/STATÜ/VAZİYET değil/yerine/= KONUM


- POZİSYONLA(N/DIR)MAK değil/yerine/= KONUMLA(N/DIR)MAK


- POZİTİF BİLİM yerine DENEY BİLİMİ

( POSITIVE SCIENCE instead EXPERIMENTAL SCIENCE )


- POZİTİF BİLİM ile/ve MANEVÎ BİLİM

( Açıklayıcı. İLE/VE Anlamaya yönelik. )


- POZİTİF/LİK ile/ve DIŞADÖNÜK/LÜK

( POSITIVE/NESS vs./and EXTROVERT/NESS )


- POZİTİF/LİK ile/ve UYUMLU/LUK

( POSITIVE/NESS vs./and HARMONIOUS/HARMONY )


- POZİTİF/POSITIVE[İng.] değil/yerine/= VAROLAN | ARTI | OLUMLU


- POZİTİF ile/ve AVANTAJ

( POSITIVE vs./and ADVANTAGE )


- POZİTİF ile NEGATİF


- POZİTİVİST değil/yerine/= OLGUCU


- POZİTİVİZM ve MODERNİZM ve NİHİLİZM


- POZİTİVİZM değil/yerine/= OLGUCULUK


- POZİTİVİZM ile PRAGMATİZM


- POZİTRON ile POZİTRONYUM

( Pozitif elektron. İLE Negatif bir elektronla bir pozitrondan oluşan, hidrojen atomuna benzeyen kararsız yapı. )


- POZMAQ[Azr.] = SİLMEK (YAZI)[Tr.]


- POZOLOJİ/POSOLOGY[İng.] değil/yerine/= DOZLAMA BİLGİSİ


- PPE/PERSONAL PROTECTIVE EQUİPMENT[İng.] değil/yerine/= KİŞİSEL KORUYUCU EKİPMAN, KİŞİSEL KORUYUCU DONANIM


- PPM/PARTS PER MILLION[İng.] değil/yerine/= MILYONDA BİR


- PPM/PERMANENT PACEMAKER KALICI PACEMAKER[İng.] değil/yerine/= KALICI KALP PİLİ


- PRACTICAL vs. PRACTICABLE


- PRADHAVAMSA-ABHAVA ile ...

( Yokolmadan önceki yokluk. )


- PRAG-ABHAVA ile ...

( Ortaya çıkıştan sonra yokluk. )


- PRAG < PRAHA[:
Eşik][Çek dili]

( "Altın Şehir", "Yüz Kuleli Kent", "Şehirlerin Anası", "Kuzeyin Roma'sı" adlarıyla da anılır. )


- PRAGMACILIK = PRAGMATISM[İng.] = PRAGMATISME[Fr.] = PRAGMATISMUS[Alm.] = PRAGMA[Yun.]


- PRAGMATİK ANALİZ/PRAGMATICS[İng.] değil/yerine/= EDİMBİLİMSEL ÇÖZÜMLEME


- PRAGMATİK/PRAGMATICS[İng.] değil/yerine/= YARARCILIK, EDİMBİLİM


- PRAGMATİK değil/yerine/= EDİMBİLİM/EDİMBİLİMSEL


- PRAJNA[Sansk.](PUNNA[Palice], HUİ[Çince]) ile ...

( En yüksek bilgelik, aşkın bilgelik. Ayırdedici bilgelik. İçgörü, sezgi. Şeylerin gerçek doğasına yalın aklın ötesinde doğrudan doğruya bakma yetisi durumu. Evrensel madde. )


- PRAJNA[Sansk.] = PUNNA[P.] = HUI[Çince]


- PRAKRİTİ[Sansk.] ile ...

( Varoluşun maddesel yapısı. Kozmik cevher, fenomenal mevcudiyetin orijinal, kendi nedensiz olan nedeni; şekli, sınırı olmayan, değişmez, devinmez, ebedi ve herşeyi saran, kaplayan. Ona "Avyakta" da denilir. )


- PRAKSİ/PRAXIS[İng.] değil/yerine/= EDİM


- PRALAYA ile ...

( Kozmos'un, En Yüce Gerçeğin Tezahür Etmemiş Mutlağı içine katılmasıyla gerçekleşen tam eriyiş, dağılış. Tanrı'nın dinlenmesi. )


- PRANA ile ...

( Yaşam soluğu, yaşamsal ilke. )


- PRANA = KALEM NURLARI


- PRANA ile/ve MOKSHA


- PRANA ile/ve PRAJNA


- PRANDİYAL/PRANDIAL[İng.] değil/yerine/= ÖĞÜNE AIT


- PRARABDAHA ile ...

( Üstlenilen bir iş olarak başlayan kader. Böylece, sanchita karma'nın birikiminden oluşan bu yaşamın kaderi. )


- PRASARANA ile ...

( Genleşme. )


- PRASEODİM[Fr.]

( Atom numarası 59, atom ağırlığı 140,92 olan, soluk sarı renkli bir öğe. [Simgesi: Pr.] )


- PRATİK[İng., Yun.]/TEAMÜL[Ar.] değil/yerine/= KILGI/KILGIN/KILGILI


- PRATİK/TATBİK/AT ile UYGULAMA


- PRATİK değil/yerine/= KOLAY


- PRATİSYEN değil/yerine/= ALIŞTIRMAN


- PRATYEKA-BUDA(JİRİLİ[Japonca]) ile ...

( Aydınlanmaya kendi çabaları ile ulaşmış ve Dharma'yı vaaz etmeye dönmemiş kişi. (Tasavvuf terminolojisiyle, bir çeşit "Üveysi"). )


- PRAVRİTTİ ile ...

( Devam eden faaliyet, dünyevi yaşama eğilim. Gidiş yolu. )


- PRAY vs. INVOKE


- PRAYATNA ile ...

( İsteme, çaba. )


- PRE-İKONOGRAFİ'DE:
OLGUSAL ile İFADESEL

( Konu. İLE Çözümleme. )

( ... İLE Uzlaşımsal. - Muvazaa )

( FACTUAL ile EXPRESSIONAL )


- PRECAUTION vs. COMPOSURE


- PRECAUTION vs. FORBIDDEN


- PRECAUTION vs. PARANOIA


- PRECEDE vs. PROCEED


- PRECESSION değil/yerine/= DÖNDERGEÇ


- PRECISE(NESS) vs. DEFINITE vs. ABSOLUTE


- PREDİKTİF/PREDICTIVE[İng.] değil/yerine/= ÖNGÖRDÜRÜCÜ (ETKEN)


- PREDİKTÖR/PREDICTOR[İng.] değil/yerine/= ÖNGÖRDÜRÜCÜ


- PREDISPOZAN/PREDISPOSING[İng.] değil/yerine/= YATKINLAŞTIRAN


- PREDISPOZE/PREDISPOSED[İng.] değil/yerine/= YATKIN


- PREDISPOZİSYON/PREDISPOSITION[İng.] değil/yerine/= YATKINLIK


- PREFABRİK[Fr.] değil/yerine/= HAZIRYAPIM EV


- PREFABRİK değil/yerine/= ÖNYAPILI/KURMALI/KURMA


- PREFER vs. CHOOSE


- PREFORMASYON >< EPIGENESIS


- PREHİSTORİK değil/yerine/= ÖNESKİNCİL


- PREKLINİK/PRECLINICAL[İng.] değil/yerine/= KLINİK ÖNCESİ


- PREKÜRSÖR/PRECURSOR[İng.] değil/yerine/= ÖNCÜL


- PRELIMINER/PRELIMINARY[İng.] değil/yerine/= ÖNCÜL | İLK


- PRELOAD[İng.] değil/yerine/= ÖN YÜK


- PRELÜD[Fr. < Lat.] ile ...

( Ses ya da çalgı ile ilgili bir kompozisyona girişi sağlayan yazılı ya da doğaçtan olan müzik parçası. )


- PREMAKASH ile ...

( Brahman, sınırsız sevgi yönüyle. Bu Chidakash'ın bir başka adıdır, fakat bilgi yönünden çok sevgi yönüne ağırlık verir. Sevgi, Öz Varlığın kalp, gönül yoluyla ifadesidir. )


- PREMATÜRE/PREMATURE[İng.] değil/yerine/= ERKENDOĞAN, GÜNSÜZ | ERKEN


- PREMATÜRE değil/yerine/= ERKEN DOĞAN


- PREMEDİKASYON/PREMEDICATION[İng.] değil/yerine/= HAZIRLAYICI SAĞALTIM


- PRENS ile ARŞİDÜK[Fr. < ARCHIDUC]

( ... İLE Avusturya'da imparator ailesi prenslerine verilen unvan. )


- PRENS ile GİRAY

( ... İLE Kırım hanlarına ve han ailesinden olan prenslere verilen san. )


- PRENSİP KARARI değil/yerine/= İLKE VARGISI


- PRENSİP/PRINCIPLE[İng.] değil/yerine/= İLKE


- PRENSİP/UMDE[Ar.] değil/yerine/= İLKE


- PRENSİP/UMDE değil/yerine/= İLKE


- PRENSİP ile YASAK

( PRINCIPLE vs. FORBIDDEN )


- PRENSİP ile YÖNTEM

( PRINCIPLE vs. METHOD )


- PRENSİPLİ değil/yerine İLKELİ


- PREOP./PREOPERATİF PREOPERATIVE[İng.] değil/yerine/= AMELİYAT ÖNCESİ


- PREPARASYON/PREPARATION[İng.] değil/yerine/= HAZIRLAMA


- PREPARAT/PREPARATE[İng.] değil/yerine/= HAZIR İLAÇ


- PRES(S)[İng.] değil/yerine/= BASIN


- PRESENT vs. BRIBE


- PRESENT vs. FUTURE


- PRESENT vs. PAST


- PRESENTATION vs. TO TELL/TO EXPLAIN/TO DESCRIBE


- PRESENTLY vs. AT PRESENT


- PRESENTLY vs. JUST NOW


- PRESİPITAN/PRECIPITANT[İng.] değil/yerine/= TETİKLEYİCİ | HIZLANDIRICI | ÇÖKELTICİ


- PRESİPITASYON/PRECIPITATION[İng.] değil/yerine/= ÇÖKELME | HIZLANDIRMA


- PRESISTOLİK/PRESYSTOLIC[İng.] değil/yerine/= SISTOL ÖNCESİ


- PRESTIGE vs. CHARISMA


- PRESTİJ ile KARİZMA

( PRESTIGE vs. CHARISMA )


- PRESTİJ ile PERESTİJ[Fars.]

( ... İLE/DEĞİL Tapınma, taparcasına sevme. )


- PRETA ile ...

( Kötü karması tarafından bu üzücü fakat geçici varoluş durumuna sokulmuş aç, şaşırmış bir hayalet. )


- PRETEND vs. FORGERY


- PRETENTIOUS vs. ENOUGH


- PREVALAN/PREVALENT[İng.] değil/yerine/= YAYGIN


- PREVALANS/PREVALENCE[İng.] değil/yerine/= YAYGINLIK ORANI


- PREVANTİF/PREVENTIVE[İng.] değil/yerine/= ÖNLEYİCİ


- PREVANTORYUM[Fr. < Lat.]

( Gövdelerine verem mikrobu girmesine karşın henüz hastalığa yakalanmamış zayıf kişilerin, vereme yakalanmasını önlemek amacıyla bakıldıkları sağlık kurumu. [Maslak Kasırları'nda.] )


- PREZANTASYON/PRESENTATION[İng.] değil/yerine/= SUNUM


- PREZENTASYON[İng. < PRESENTATION] yerine SUNUM


- PREZERVASYON SOLÜSYONU/PRESERVATION SOLUTION[İng.] değil/yerine/= KORUMA ÇÖZELTISİ (TRANSPLANTASYON)


- PREZERVASYON/PRESERVATION[İng.] değil/yerine/= KORUMA


- PRICE vs. COST


- PRICK TEST/SKIN PRICK TEST[İng.] değil/yerine/= DERİ DELME TESTİ


- PRIDE vs. HONOUR


- PRIMARY vs. SECONDARY


- PRİMAT ile ŞEBEKLER

( ... İLE Primatların alt takımı. )


- PRIME[İng.] değil/yerine/= ÖNCEL


- PRIMER/PRIMARY[İng.] değil/yerine/= BİRINCİL


- PRIMING[İng.] değil/yerine/= HAZIRLAMA


- PRIMİTİF/PRIMİTIVE[İng.] değil/yerine/= İLKEL


- PRIMITIVE RELIGIONS vs./and MORAL RELIGIONS vs./and COSMIC RELIGIONS


- PRİMİTİVİZM değil/yerine/= İLKELCİLİK


- PRIMORDİYAL/PRIMORDIAL[İng.] değil/yerine/= İLKEL | TEMEL


- PRIMUM NIHIL NOCERE[İng.] değil/yerine/= ÖNCELİKLE ZARAR VERME


- PRIMUM[İng.] değil/yerine/= İLK | ÖNCE


- PRINCIPLE OF THE REASON vs./and REASON


- PRINCIPLE vs. FORBIDDEN


- PRINCIPLE vs. PREACCEPTANCE


- PRINCIPLE vs. PRINCIPAL


- PRINCIPLE vs./and HYPOTHESIS


- PRINCIPLE vs./and INTEGRITY


- PRINCIPLE vs./and REGULARITY


- PRINCIPLE vs./and TRANSFORMATION


- PRINT OUT[İng.] değil/yerine/= ÇIKTI


- PRINTER[İng.] değil/yerine/= YAZICI


- PRIVATE vs. PERSONAL


- PRIVILEGED vs. PRIORITY


- PRİZ[Azr.] = ÖDÜL[Tr.]


- PRİZ[Fr.] ile/ve/||/<>/< FİŞ

( Elektrik akımı almak için fişin sokulduğu yuva. İLE/VE/||/<>/< Prizden akım almaya yarayan araç. | Bir yapıtın hazırlanmasında kolaylık sağlamak ya da bir işe kılavuzluk etmek için yazılıp sınıflandırılan küçük kâğıt yapraklardan her biri. | Bir işi yaptırmak ya da gereken kaydın alındığını belirtmek için bir koçandan koparılmış kâğıtlardan her biri, makbuz. )

( )


- PRİZ ile/ve/değil EŞİK


- PRIZE vs. REWARD


- PRİZMA ile PİRAMİT[Fr. < Yun.]

( [mat.] Biçme. | [fizik] Işık ışınlarını saptıran ve ayrıştıran, saydam maddeden yapılmış üçgen prizma. İLE [mat.] Tepeleri ortak bir noktada birleşen, tabanları da herhangi bir çokgenin birer kenarı olan birtakım üçgenlerden oluşmuş cisim. | Mısır firavunlarının mezarlarına verilen ad. | Gösteri jimnastiklerinde, jimnastikçilerin, araçlı ya da araçsız olarak birbirlerinin omuzlarında, dizlerinde oluşturdukları gösterişli ve düzenli biçimler. )

( PRISM vs. PYRAMID )


- PRK/PHOTOREFRACTIVE KERATOCTOMY FOTOREFRAKTİF[İng.] değil/yerine/= KORNEA KESİSİ, IŞIKKIRAN SAYDAM TABAKA KESİSİ


- PRN/PRO RE NATA[İng.] değil/yerine/= GEREKSİNIM DURUMUNDA, İHTİYAÇ HALİNDE


- pro rat. aet.[Lat. < PRO RATİONE AETATİS] değil/yerine/= YAŞA GÖRE


- pro us ex.[Lat. < PRO USU EXTERNA] değil/yerine/= DIŞARIDAN KULLANMAK İÇİN


- PROAKTİF ZİHİN ile REAKTİF ZİHİN

( Proaktif zihniyetliler, kendilerini harekete geçirerek, teşvik ederek, inisiyatif alır. İLE Reaktif zihniyetliler, sorumluluğu üstlenecek birinin ortaya çıkmasını bekler. )


- PROBABILITY vs. CHANCE


- PROBABILITY vs. POSSIBILITY


- PROBABİLİZM değil/yerine/= OLASICILIK


- PROBABLE vs. LIKE


- PROBİYOTİK/PROBIOTIC[İng.] değil/yerine/= YARARLI MINICAN


- PROBLEM vs. DEFICIENCY


- PROBLEM vs. RISKY


- PROBLEM" değil AYRIM


- PROBLEM/ISSUE vs. DISTRESS


- PROBLEM/Lİ yerine SORUN/LU


- PROBLEMATİK değil/yerine/=


- PROCEDURAL PROVISION and/||/> SUBSTANTIAL PROVISION

( Yönteme/usûle ilişkin kararlar/hükümler. VE/||/> Esasa ilişkin kararlar/hükümler. )


- PROCEDURE vs./and/<> PROCESS

( İşlem. İLE Süreç. )


- PROCESS vs. CONTENT


- PROCESS vs. DURABLE


- PROCESS vs. PHASE


- PROCESS vs. TRACK


- PROCESS vs./ <> OUTCOME

( proses vit autkam )

( SÜREÇ ile SONUÇ )


- PROCESS vs./and STRUCTURE


- PRODROM[İng.] değil/yerine/= ÖNBELİRTİ


- PRODROMAL[İng.] değil/yerine/= ÖNBELİRTILİ


- PRODÜKSİYON değil/yerine/= YAPIM


- PRODÜKTÖR değil/yerine/= YAPIMCI/ÜRETİCİ


- PROFAN ile ...

( Kutsal olmayan. )


- PROFESÖR değil/yerine/= BİLMEN


- PROFESÖR ile LEKTÖR

( ... İLE Üniversitelerde, uygulama çalışmaları, yabancı dil öğretimi vb. ile görevlendirilen öğretim üyesi yardımcısı. | Üniversitede, dışarıdan, ders veren profesör. )


- PROFESÖR ile SLADE

( ... İLE Cambridge, Oxford ve Londra üniversitelerinde kıdemli sanat profesörlerine verilen unvan. )


- PROFESYONEL ile ÇOK ANLAYAN


- PROFESYONEL değil/yerine/= İŞGEDENUZMAN


- PROFESYONEL değil/yerine/= UZMAN/CA


- PROFICIENCY vs./and PARADIGM


- PROFICIENCY[İng.] değil/yerine/= YETERLİLİK


- PROFİL/PROFILE[İng.] değil/yerine/= DÖKÜM | YANDAN GÖRÜNÜŞ


- PROFİLAKSİ/PROPHYLAXIS[İng.] değil/yerine/= ÖNLEME


- PROFİLAKTİK/PROPHYLACTIC[İng.] değil/yerine/= ÖNLEYİCİ


- PROFIT vs. BENEFIT/ADVANTAGE


- PROGERİ ile ...

( Erken yaşlanma. )


- PROGNOZ/PROGNOSIS[İng.]/AKIBET[Ar.] değil/yerine/= SONLANIM


- PROGRAM vs. PROGRAMME


- PROGRAM[İng.] değil/yerine/= İZLENCE, İZLİK


- PROGRAM değil/yerine/= KOMUTLAM


- PROGRAM ile/ve TASARIM

( PROGRAMME vs./and DESIGN )


- PROGRAMME vs. DESIGN


- PROGRES/PROGRESS[İng.] değil/yerine/= İLERLEME | GÜNLÜK


- PROGRESİF/PROGRESSIVE[İng.] değil/yerine/= İLERLEYİCİ


- PROGRESS vs. TRANSFORMATION


- PROGRESYON/PROGRESSION[İng.] değil/yerine/= İLERLEYİŞ


- PROJE[İng. PROJECT] değil/yerine/= TASARI/İŞ


- PROJE ile FORMÜL

( VADE-MECUM: Cepte taşınabilecek boyda formül kitabı. )


- PROJE ile iDEA


- PROJE ile MODEL


- PROJEKSİYON/PROJECTION[İng.] değil/yerine/= YANSITMA | İZ DÜŞÜM


- PROJEKSİYON değil/yerine/= YANSITMA


- PROJEKTİF/IDENTIFIKASYON PROJECTIVE IDENTIFICATION[İng.] değil/yerine/= YANSITMALI ÖZDEŞİM


- PROJEKTIL/PROJECTILE[İng.] değil/yerine/= MERMİ, ATIŞ


- PROJEKTÖR değil/yerine/= IŞILDAK/İZDÜŞÜREÇ


- PROKARYOT değil/yerine/= İLKEL ÇEKİRDEKLİ


- PROKOPE ile/ve/||/<>/> PROFECTUS ile/ve/||/<>/> PROGRESS

( Antik çağda. İLE/VE/||/<>/> Orta çağda. İLE/VE/||/<>/> Modern çağda. )


- PROKSIMAL[/PROXIMAL[[İng.] değil/yerine/= BAŞLANGICA YAKIN


- PROLAPSUS[İng.] değil/yerine/= SARKMA


- PROLETARYA[Fr. < PROLÉTARIAT]

( Emekçinin oluşturduğu sınıf. )


- PROLIFERASYON/PROLIFERATION[İng.] değil/yerine/= ÇOĞALMA


- PROLIFERATİF/PROLIFERATIVE[İng.] değil/yerine/= ÇOĞALAN


- PROLOG[Fr.] değil/yerine/= ÖNDEYİŞ


- PROMETHEUS ile/ve EPIMETHEUS


- PROMETYUM[Fr.]

( Atom numarası 61, atom ağırlığı 145 olan, nadir topraklar öbeğinden bir öğe. [Simgesi: Pm] )


- PROMISSORY NOTE and BILL OF EXCHANGE

( Bono. VE Poliçe. )


- PRÖMİYE(PREMIER) ile GALA


- PRÖMİYER/GALA değil/yerine/= İLK GÖSTERİM


- PROMOSYON değil/yerine/= TANITIM


- PROMOTOR[İng.] değil/yerine/= KURUCU, GELİŞTİREN


- PRON/PRONE[İng.] değil/yerine/= YÜZÜSTÜ


- PRONASYON/PRONATION[İng.] değil/yerine/= İÇE DÖNME (KOL VB.)


- PROP/PROBE[İng.] değil/yerine/= BAŞLIK, MIL


- PROPORSİYON/PROPORTION[İng.] değil/yerine/= ORANTI


- PROPORSİYONEL/PROPORTIONAL[İng.] değil/yerine/= ORANTILI


- PROPORTION vs. BALANCE/PROPORTION


- PROPORTION vs./and SYMMETRY


- PROPOSAL vs. INVITATION


- PROPOSAL vs. SUGGESTION


- PROPRIOSEPTİF/PROPRIOCEPTIVE[İng.] değil/yerine/= DERİN DUYU


- PROPRIYOSEPSİYON/PROPRIOCEPTION[İng.] değil/yerine/= KONUM DUYUSU ALGILAMA


- PROPRIYOSEPTÖR/PROPRIOCEPTOR[İng.] değil/yerine/= KONUM DUYUSU ALMACI


- PROSEDÜR/PROCEDURE[İng.] değil/yerine/= İŞLEM


- PROSEDÜREL BELLEK/PROCEDURAL MEMORY[İng.] değil/yerine/= İŞLEM BELLEĞİ


- PROSES/PROCESS[İng.] değil/yerine/= SÜREÇ


- PROSODİ[Yun.]

( Bir koşuk bestesinde, hece vurgularının, müzik vurgu ve yükselişleriyle iyice uyuşmuş olması ve bu yoldaki kuralların tümü. )


- PROSOPAGNOSIA değil/yerine/= YÜZLERİ TANIYAMAMA


- PROSPEKTİF EVALÜASYON/RETROSPECTIVE EVALUATION[İng.] değil/yerine/= İLERLEYİK DEĞERLEME


- PROSPEKTİF/PROSPECTIVE[İng.] değil/yerine/= İLERLEYİK


- PROSPEKTÜS[Fr./İng. < PROSPECTUS] değil/yerine/= TANITMALIK


- PROSPEKTÜS/PACKAGE INSERT[İng.] değil/yerine/= TANITMALIK


- PROSTAT[Fr. < Yun.] değil/yerine/= KESTANECİK

( Erillerde, sidiktorbasının altında bulunan, siyeğin başlangıç bölümünü çevreleyen ve meni yapımında görev alan, içsalgı da salgılayan bez. )


- PROSTELA[Yun.] değil/yerine/= ÖNLÜK


- PROTAKTİNYUM[Fr.]

( Aktinit öbeğinden olan radyoaktif bir öğe. [Simgesi: Pa.] )


- PROTEİN(LER) ile YAĞ(LAR) ile KARBONHİDRAT(LAR) ile MİNERAL(LER) ile VİTAMİN(LER)

( Canlı gözelerin ana nesnesini oluşturan, genellikle sülfür, oksijen ve karbon öğeleri bulunan amino asit birleşiminden oluşmuş karmaşık yapılı doğal nesne. İLE Birleşiminde stearik, oleik, palmitik asitlerle gliserin bulunan ve bunların oranlarına göre kıvamları değişen bitkisel ya da hayvansal nesne. İLE Karbon, hidrojen ve oksijen atomlarından oluşan organik bileşiklerin genel adı. İLE Normal sıcaklıkta doğada katı durumda birtakım nesnelerle karışık ya da birleşik olarak bulunan ya da kimyasal yollarla elde edilen inorganik nesne. İLE Besinlerde bulunan, gövdede genellikle yapılmayan, yağda ya da suda çözünebilme özelliği olan, eksikliği ya da fazlalığı çeşitli hastalıklara yol açan nesnelere verilen genel ad. )

( PROTEINS vs. FATS vs. CARBOHYDRATES vs. MINERALS vs. VITAMINS )


- PROTEİN[Fr. < Yun.] ile PEPTİD

( Canlı gözelerin ana maddesini oluşturan, genellikle sülfür, oksijen ve karbon öğeleri bulunan amino asit bileşiminden oluşmuş, karmaşık yapılı doğal madde. İLE ... )

( PROTEIN vs. PEPTIDE )


- PROTEİN ile ALBÜMİN[Fr. < ALBUMINE]

( Canlı gözelerin ana nesnesini oluşturan, genellikle sülfür, oksijen ve karbon öğeleri bulunan amino asit birleşiminden oluşmuş, karmaşık yapılı doğal nesne. İLE Bitkilerin, hayvanların doku ve sıvılarında bulunan, birleşimi karbon, oksijen, azot, hidrojen ve kükürt olan, suda eriyen, beyaza yakın renkte, yapışkan özellikte bir protein. )

( ALBÜMİNİMETRİ: Fizyolojik bir sıvıdaki albümin oranını ölçme.
ALBÜMİNİMETRE: Fizyolojik bir sıvıdaki albümin oranını bulmaya yarayan araç. )


- PROTEİN ile ANTİKOR[Fr. < ANTICORPS]

( ... İLE Gövdeye giren antijenlere karşı oluşan bağışıklık proteini. )


- PROTEİN ile/ve/||/<>/> DNaz PROTEİN(DORNAZ ALFA) / rhDNaz[REKOMBİNANT DEOKSİRİBONÜKLEAZ I]

( ... İLE/VE/||/<>/> Dornaz alfa, DNA'yı seçici olarak klivaj eden bir enzim olan rekombinant insan deoksiribonükleaz I'nın oldukça saf bir çözeltisidir.[Kistik fibroz hastalarının balgam / mukusunda bulunan DNA'yı hidrolize eder, akciğerlerdeki viskoziteyi azaltır ve salgıların daha iyi temizlenmesini sağlar.] )


- PROTEİN ile/ve/<> GLOBÜLİN[Fr.]

( ... İLE/VE/<> Kanı oluşturan maddelerden biri olan iri moleküllü protein. )


- PROTEİN değil/yerine/= ÖNBESİ


- PROTEİN ile/ve/||/<> S PROTEİN


- PROTEKTİF/PROTECTIVE[İng.] değil/yerine/= KORUYUCU


- PROTESTO[İt.] ile MANİFESTO[İt. < Lat.]

( Bir davranışı, bir düşünceyi, bir uygulamayı, haksız, yersiz, gereksiz bularak karşı çıkma, kabul etmeme. | Herhangi bir davranışın, haksız, yersiz, gereksiz görülerek onanmadığını bildiren resmi açıklama. | Değerli evrak niteliğindeki borç senedinin ödenmemesi durumunda, özel bir biçime bağlı ve belirli hukuksal sonuçlar doğuran bildirim. İLE Bir gemideki malları göstermek için kaptan tarafından boşaltma işlemlerinin yapılacağı gümrük idaresine verilen dizin. | Bildiri. )


- PROTEZ /PROSTHESIS[İng.] değil/yerine/= TAKMA


- PROTEZ[Fr. PROTHESE] değil/yerine/= TAKMA ...

( Eksik bir örgenin yerini tutmak, bir örgenin sakatlığını örtmek amacıyla yapılan yapay örgen ya da parça. | Bu amaçla yapılıp kullanılan örgen. | [dilb.] Öntüreme. )


- PROTİ


- PROTİSTLER/PROTİSTALAR değil/yerine/= YUVARGİLLER


- PROTİSTOLOJİ ile ...

( Tek hücrelileri inceleyen bilim dalı. )


- PROTOKOL ile FORMALİTE

( PROTOCOL vs. FORMALITY )


- PROTOKOL değil/yerine SÖZLEŞME/ANTLAŞMA, SÖZ BELGE/TUTANAK | SEÇKİN, SEÇKİNLER


- PROTON/LAR ile/ve ELEKTRON/LAR

( + yüklü. İLE/VE - yüklü. )

( J.J. THOMPSON[18 Aralık 1856 - 30 Ağustos 1940]: Elektronları, izotop kavramını keşfetmesi ve kütle spektrometresini icat etmesiyle bilinir. Gazların elektriksel iletkenliği üzerindeki çalışmaları ve elektronları keşfinden dolayı 1906'da Nobel Fizik Ödülü ile ödüllendirilmiştir. )


- PROTOPLAZMA ile/ve/<> İÇPLAZMA

( ... İLE/VE/<> Bir gözeli canlılarda, protoplazmanın merkez bölümüne verilen ad. )


- PROTOPLAZMA ile YALANCIAYAK

( ... İLE Bir gözeli hayvanlarda, devim ve beslenmeye yarayan protoplazma uzantısı. )


- PROTOTİP[Fr.] değil/yerine/= İLK ÖRNEK


- PROTOTİP/PROTOTYPE[İng.] değil/yerine/= ÖN MODEL | İLK ÖRNEK


- PROTOTİP ile/ve/değil ARKAİK


- PROTOTİP değil/yerine/= İLK ÖRNEK


- PROVA[İt.] değil/yerine/= ALIŞTIRMA


- PROVA[İt.] değil/yerine/= ÖNBASKI


- PROVA[İt.] ile PRUVA[İt.]

( Bir şeyin amacına uygun, istenilen düzeyde olup olmadığını anlamak için yapılan deneme. | Bir giysiye son biçimini vermeden önce giysiyi giyecek kişinin üzerinde yapılan düzeltme. | Yazar ya da düzeltmen tarafından üstünde düzeltmeler yapılan basılı metin. İLE Geminin önü. )


- PROVA[İt.] ve REPETİSYO

( Bir şeyin amacına uygun, istenilen düzeyde olup olmadığını anlamak için yapılan deneme. | Bir giysiye son biçimini vermeden önce giysiyi giyecek kişinin üzerinde yapılan düzeltme. | Yazar ya da düzeltmence, üstünde düzeltmeler yapılan basılı metin. İLE Müzik ve tiyatroda prova. )


- PROVİDANSİYALİZM[Fr./İng. PROVIDANTIALISM/E] değil/yerine/= KAYRACILIK

( Evrendeki tüm olayları tanrısal nedene dayandıran, insanın ancak Tanrı kayrasıyla, bağışıyla kurtulabileceğini ileri süren öğreti. )


- PROVIDE vs. SUPPLY


- PROVING vs./and PLAUSIBILITY/PERSUASIVENESS


- PROVİZYON değil/yerine/= KARŞILIK(/DENETİMİ)


- PROVOKASYON/PROVOCATION[İng.] değil/yerine/= KIŞKIRTMA


- PROVOKATİF/PROVOCATIVE[İng.] değil/yerine/= KIŞKIRTICI


- PROVOKATÖR değil/yerine/= KIŞKIRTMACI


- PROZODİ ANALİZ/PROSODY ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= VEZİN ÇÖZÜMLEMESİ


- PROZODİ değil/yerine/= SESLEM UYUM


- PROZOPAGNOZİ/PROSOPAGNOSIA[İng.] değil/yerine/= YÜZ TANIMAZLIĞI


- PRP/PLATELET RICH PLASMA TROMBOSITTEN[İng.] değil/yerine/= ZENGIN PLAZMA


- PRTHAKTVA ile ...

( Ayırıcı özellik. )


- PSALTERİON ile ...

( Telli bir çalgı. )


- PSG/POLİSOMNOGRAFİ POLYSOMNOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= UYKU ÇİZGESİ


- PSİKANALİZ/PSYCHOANALYSIS[İng.] değil/yerine/= DÜŞÜNCE, DUYGU, DAVRANIŞ, DEĞER, DENEYİM VE DİL ÇÖZÜMLEMESİ


- PSİKANALİZİN BÜYÜK ADLARI:
GÖZLEMCİ ile/ve/değil/<>/< KURGUCU


- PSİKİYATRİ İLÂÇLARI/NDA:
"SIFIR'DAN, ARTI'YA" ve/fakat/değil EKSİ'DEN, SIFIR'A

( Pek olanaklı/olası değil. VE/FAKAT Olanaklı/olası. )


- PSİKİYATRİ'DE PARADİGMALAR

( * BİYOLOJİK
* PSİKOLOJİ KURAMLARI
* SOSYAL
* TRAVMA
* KÜLTÜREL )


- PSİKİYATRİ'DE:
FRANSIZ EKOLÜ ile/ve/||/<>/> ALMAN EKOLÜ


- PSİKİYATRİ ile/ve/||/<>/> PSİKİYATRİST[< ALYENİST]

( 1803'te[/n sonra]. ile/ve/||/<>/> 1840'ta[/n sonra]. )


- PSİKO-TOPLUMSAL BEN ile/ve/||/<> TEMSİLİ BEN ile/ve/||/<> EYLEYEN BEN


- PSİKODİNAMİK ile/ve/||/<> BİLİŞSEL


- PSİKODRAMADA:
ISINMA ve/||/<>/> OYUN ve/||/<>/> PAYLAŞIM


- PSİKOLEPTİK/PSYCHOLEPTIC[İng.] değil/yerine/= RUHSAL YATIŞTIRICI


- PSİKOLOG ile PSİKİYATRİST

( PSYCHOLOGIST vs. PSYCHIATRIST )


- PSİKOLOJİ:
BİLİMSEL ve/||/<> SANATSAL

( Gövde. VE/||/<> Zihin. )


- PSİKOLOJİ:
3D ile/ve/değil/||/<>/> 6D

( Düşünce, Duygu ve Davranış. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Değer, Deneyim ve Dil. )


- PSİKOLOJİ'DE

( * YAKLAŞIM TÜRLERİ'NDE:
NÖROBİYOLOJİK ile/ve DAVRANIŞSAL ile/ve BİLİŞSEL ile/ve PSİKOANALİTİK ile/ve FENOMENOLOJİK
* PSİKOLOJİ ALANLARI'NDA:
DENEYSEL ile/ve FİZYOLOJİK ile/ve GELİŞİMSEL ile/ve KİŞİLİK ile/ve SOSYAL ile/ve BİLİŞSEL ile/ve KLİNİK VE DANIŞMANLIK ile/ve OKUL VE EĞİTİM ile/ve ENDÜSTRİ
* ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ'NDE:
DENEYSEL ile/ve GÖZLEM ile/ve TARAMA ile/ve TEST ile/ve VAK'A TARİHÇESİ )


- PSİKOLOJİ[6D] ile/ve/||/<>/> AKTARIM


- PSİKOLOJİ/PSYCHOLOGY[İng.] değil/yerine/= ZİHİN BİLİMİ


- PSİKOLOJİ ile/ve BİLİM ile/ve FELSEFE

( Bilinçle. İLE/VE Nesnelerle. İLE/VE Bilincin bilinci. )


- PSİKOLOJİ ve ELEKTROMANYETİK

( Freud, Maxwell'in elektromanyetik teorisindeki kavramları nefs kuramına uygulamıştır. )


- PSİKOLOJİ ile/ve/||/<>/> POZİTİF PSİKOLOJİ


- PSİKOLOJİ ile/ve/<> PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK(PDR)


- PSİKOLOJİDE/TÜZEDE KORUMA:
KENDİ İÇİN ve/||/<>/> YAKIN ÇEVRE İÇİN ve/||/<>/> TOPLUM İÇİN


- PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK(PDR) ile PSİKOLOJİ ile PSİKİYATRİ

( 1898 - Türkiye'de, Psikiyatri eğitiminin başlangıcı. )

( Üniversitelerin Eğitim fakültelerine bağlı olan Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünden mezun olurlar. İLE Üniversitelerin Fen-Edebiyat fakültelerine bağlı olan Psikoloji bölümünden mezun olurlar. İLE Tıp fakültesinden mezun olurlar ve Psikiyatri alanında uzmanlık yapmışlardır. )

( Okullarda ve eğitimle ilgili öteki alanlarda hizmet verirler. Eğitimini alırlarsa bazı testler uygulayabilirler fakat terapi yapamazlar. İLE Terapist olmak isterlerse yüksek öğrenim görüp gerekli eğitimleri tamamlar ve terapi yapabilirler. İLE İlâç yazma yetkisine sahiplerdir. Terapi eğitimlerini alırlarsa terapi de uygulayabilirler. )

( PSYCHOLOGY vs. PSYCHIATRY )


- PSİKOLOJİK VE TOPLUMSAL SORUNLARIN KÖKENİNDE:
[ya] COŞKUNUN ile/ve/ya da/||/<> ÖFKENİN ile/ve/ya da/||/<> KORKUNUN DÜZENLENEMEMESİ


- PSİKOLOJİK ile/değil/yerine PSİKOJENİK


- PSİKOLOJİK ile/değil PSİŞİK


- PSİKOLOJİSİ BOZUK OLAN ile KARAKTERİ BOZUK OLAN

( Düzelir. İLE Düzelmez. )


- PSİKOPAT ile/ve/değil/< CAHİL


- PSİKOPAT ile/değil/yerine SOSYOPAT


- PSİKOPOS ile MATRÂN/MITRÂN

( Katoliklerde bölge papazı. İLE Taç giymiş psikopos. )


- PSİKOSEKSÜEL EVRELER ile/ve/||/<>/> GELİŞİM EVRELERİ


- PSİKOSOMATİK/PSYCHOSOMATIC[İng.] değil/yerine/= ZİHINE DAYALI GÖVDE


- PSİKOTERAPİ ve/||/<>/> FELSEFÎ PSİKOTERAPİ


- PSİKOTROP/PSYCHOTROPIC[İng.] değil/yerine/= ZİHINETKİLER, RUHETKİLER


- PSİKOZ/PSYCHOSIS[İng.] değil/yerine/= GERÇEKLİK YİTIMİ


- PSİKOZ ile/ve/||/<>/> KİŞİLİK BOZUKLUKLARI ile/ve/||/<>/> NEVROZ


- PSİŞE[Yun.]/ANIMA[Lat.] ile/ve/||/<> SOMA[Yun.]/CORPUS[Lat.] ile/ve/||/<> PNEUMA[Yun.]/SPIRIT[Lat.]


- PSİŞE/PSYCHE[İng.] değil/yerine/= DÜŞÜNCE, DUYGU, DAVRANIŞ, DEĞER, DENEYİM VE DİL


- PSİŞİK "DERT" ile/ve FELSEFİ "DERT"

( Sorun. İLE/VE Sorunsal. )


- PSYCHOLOGY vs. PSYCHIATRY


- PTEROZOR ile/ve/||/<> ARCHAEOPTERYX ile/ve/||/<> COMPSOGNATHUS

( İlgili konuşmayı izlemek için burayı tıklayınız... )


- PTEROZOR ile NE KUŞ, NE DİNOZOR


- PUAN MUN JON:
KUZEY KORE ve/<> GÜNEY KORE

( Kore'yi ikiye bölen, 38. paralelde bulunan bir köy. )

( [o dönemde] Sovyetler Birliği'nin egemenliğindeydi. VE/<> ABD'nin egemenliğindeydi. )


- PUBLISH or PERISH


- PUDRA ile TAŞPUDRA

( ... İLE Süslenmek için kullanılan pudra ve krem karışımı katı madde. )


- PUFLA ile PUFLA/TOZAK

( Bir tür ördek. İskandinavya kıyılarında yaşar. İLE İnce kuş tüyü. )

( SOMATERIA cum ... )


- PÜFÜR PÜFÜR (ESMEK)("KÜFÜR KÜFÜR" değil!)


- PUJA ile ...

( Tapınma, ibadet. )


- PÛJÎNE[Fars.] ile ...

( 1240 gr. ağırlığında bir ölçü. | Kantar. )


- PUKÖ/PICA/PLAN, İMPLEMENT, CONTROL, ACTION[İng.] değil/yerine/= PLAN, UYGULAMA, KONTROL, ÖNLEM


- PUL[Azr.] ile PUL[Tr.]

( Para. İLE Posta parası karşılığı mektup zarfı, kartpostallara ve damga resmine karşılık kâğıtlara yapıştırılan, basılı küçük kâğıt parçası. | Bazı giysilerde süs olarak kullanılan parlak, incecik, genellikle metal levhacık. | | Tavla oyununda kullanılan, plastik, tahta vb.nden yapılmış yassı yuvarlak levhacık. | Vida, cıvata vb. şeylerin boynuna geçirilen, ortası delik metal levhacık. | Propaganda amacıyla kullanılan yazılı küçük kâğıt. | Küçük ve ince tabakacıklar. | [bitki bilimi] Üzerinde bulunduğu organa yapışık, biçim ve yapıca çok basit yaprakların her biri. | [hayvan bilimi] Balıkların, sürüngenlerin ve bazı kuşlarla memelilerin gövdesini kaplayan boynuzsu, sert levhacık. | Akçeden küçük, metal para. )


- PUL[Fars.] ve/||/<> KONFETİ[İt. < CONFETTI] ve/||/<>

( ... VE/||/<> Düğün, balo vb. eğlencelerde, spor karşılaşmalarında serpilen, küçük yuvarlak pul biçiminde kesilmiş renkli kâğıt parçaları. )


- PUL ile/değil İNCE VİDA


- PUL ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> KUL

( Varsa pulun, cümle âlemdir kulun. )


- PUL ile PAYET[Fr.]

( ... İLE Giysi vb. işlemek için kullanılan küçük, pırıltılı pul. )


- PULLUK/KÖTEN ile/ve KUTAN

( Toprağı sürmek için kullanılan tarım aracı. İLE Büyük pulluk. )


- PULLUK ve/||/<> KULAK DEMİRİ

( ... VE/||/<> Pullukta, uç demirinin kaldırdığı toprağı ters çeviren demir. )


- PULMONER/PULMONARY[İng.] değil/yerine/= AKCİĞER


- PULS/OKSİMETRİ / PULSE OXIMETRY[İng.] değil/yerine/= VURU-OKSİJEN ÖLÇÜMÜ


- PULSASYON/PULSATION[İng.] değil/yerine/= VURUM


- PULSATIL/PULSATILE[İng.] değil/yerine/= VURUMLU


- PULSE/PULSUS[İng.] değil/yerine/= NABIZ


- PULUÇ/INNÎN, ANÂNET[Ar.]/IMPOTENCE[İng.]/IMPUISSANCE[Fr.]/EMPTOTANS[Fr. IMPUISSANT] ile/>< PRİAPİZM

( Eşeysel güçsüzlük, iktidarsızlık. Ereksiyon olamama. (Kalkmaması) | Kısır, güçsüz. İLE/>< Sürekli erekte durumunda olma. [Tarihte ilk olarak M.Ö. 1550'lerde Antik Mısır'da yazılmış olan Ebers tıp papirüsünde "Priapizm" hastalığından söz edilmiştir. Bu hastalığın tarihteki ilk tarifi ise M.Ö. 300'lü yıllarda Apamealı Demetrius tarafından yapılmıştır.] [Çok tanrılı Yunan mitolojisinde, Bereket Tanrısı dışında, Dionysus, Pan ve Hermes gibi tanrılar da büyük üreme örgenleri ile bilinir.] )


- pulv.[Lat. < PULVIS] değil/yerine/= TOZ, PUDRA


- PÜLVERİZATÖR[Fr.] değil/yerine/= PÜSKÜRTEÇ/PÜSKÜRTÜCÜ SPREY


- PUNCTUATIONS


- PÜNEZ[Fr.] değil/yerine/= RAPTİYE[Ar.]

( Düz, geniş başlı, kısa bir çivi görünüşünde, kâğıt ya da karton gibi şeyleri bir yere tutturmak için kullanılan araç. )


- PUNGENT vs. DENSE


- PUNISHMENT vs. SANCTION


- PUNT[İt.] değil/yerine/= FIRSAT

( Uygun zaman. )


- PUPILLA[İng.] değil/yerine/= GÖZBEBEĞİ


- PÜR KUSÛR ve/||/<> el-FAKİR TAHT-Ü-TÜRÂB


- PÜR TEMKÎN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EHL-İ TEMKÎN

( Çok ağırbaşlı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Ağırbaşlı. | Televvünden kurtulup huzur ve sükûna mazhar olmuş kişi. | Kendini sadece Tanrı yoluna adamış kişi. )


- PÜR-MELÂL[Fars.] ile ...

( Gamlı, kederli, sıkıntılı, üzüntülü. )


- PÜR[Fars.] ile ...

( Dolu, dolmak. | Çok fazla. | Sahip, mâlik. )


- PURANA ile ...

( Kutsal Hindu metinleri derlemesi. )


- PÜRÇEK ile PÜRÇEK

( Şakaklardan sarkan saç, zülf. İLE Bitkilerin saçaklı kökü ya da püskülü. )


- PURE vs. SIMPLE


- PURE vs. UNADULTERATED


- PURGATORYUM[ARAFAT] ile ...

( KATOLİK İNANCINA GÖRE, TANRI'NIN İNAYETİYLE ÖLEN FAKAT YETERİ KADAR TEMİZLENMEYEN RUHLARIN KALDIKLARI YER [PROTESTAN KİLİSESİ BU GÖRÜŞÜ KABUL ETMEZ!] )


- PURGING[İng.] değil/yerine/= AYIKLAMA | ARINDIRMA


- PURIFICATION vs./and ENLIGHTENMENT


- PURIFIED REASON vs./and INTENTION = HEART

( SAF(LAŞTIRILMIŞ) AKIL ile/ve NİYET = KALP )


- PURIFY vs. TO BE REFINED


- PURITY and WISDOM and LOVE


- PURITY vs. TOLERENCE


- PURNA ile ...

( Dolu, tamam, mutlak, sonsuz. (Brahmaniçin kullanılır.) )


- PÜRTÜK ile/<> PÜRÜZ ile/<> PÜTÜR

( Herhangi bir şeyin üzerindeki çıkıntı biçiminde küçük kabarcık, çıkıntı. İLE/<> Bir şeyin düzgünlüğünü bozacak çıkıntı, gedik ya da kusur. | Engel, güçlük. İLE/<> Küçük kabarcık, çıkıntı. )


- PURUSHA[Sansk.] ile ...

( Varlığın maddesel olmayan özeü. Kişisel ruh. Kozmik Ruh, tüm maddi tezahürlere (Prakriti) bilinç görünümü veren, evrenin ebedi~etkin nedeni. Purusha'nın madde içindeki esareti, sayısız arzulara yol açan Chitta-vrittis'den doğan "Ben" bilincinden ötürüdür. (bkz. Jivatman) )


- PÜRÜZ/LÜ ile TIRTIK/LI


- PUS ile PUS[Fr.]

( Görüş uzaklığını çok azaltmayan bir tür hafif sis. | Bazı meyvelerin üzerinde oluşan, zamk ya da sakıza benzeyen madde. | Yaprakların üzerinde görülen, örümcek ağını andıran böcek ya da kurt yuvası. | Ağaçların kütük ve dallarındaki yosun. | Bazen, meme başında oluşan kabuk. İLE Parmak ölçüsü, İngiliz uzunluk ölçüsü olan ayak'ın 1/12'si, inç.[25,4 milimetre] )


- PUSAN ve/<> SUVAN ve/<> ECO

( Kore Savaşı'nda, askerlerimizin gönderildiği, sıcak savaşın gerçekleştiği cepheler.
[27 Temmuz 1953'te, 2 yıl, 9 ay, 10 gün süren sıcak savaş bittiğinde, 6360 şehit, 229 tutsak, 5247 de gazimiz olmuştu.] )


- PUSAT ile PUSAT ile PUSAT

( Araç. İLE Silah, zırh vb. savaş aracı. İLE Giysi ya da giysilik kumaş. )


- PUSET[Fr. < POUSSETTE] değil/yerine/= (KÜÇÜK) ÇOCUK ARABASI


- PUŞKİN ve/||/<> GOGOL ve/||/<> GONÇAROV ve/||/<> DOSTOYEVSKİ ve/||/<> TURGENYEV ve/||/<> TOLSTOY ve/||/<> ÇEHOV ve/||/<> GORKİ ve/||/<> ZAMYATİN ve/||/<> BULGAKOV ve/||/<> PASTERNAK

( 1799 - 1837 ve/||/<> 1809 - 1852 ve/||/<> 1812 - 1891 ve/||/<> 1821 - 1881 ve/||/<> 1818 - 1883 ve/||/<> 1828 - 1910 ve/||/<> 1860 - 1904 ve/||/<> 1868 - 1936 ve/||/<> 1884 - 1937 ve/||/<> 1891 - 1940 ve/||/<> 1890 - 1960 )

( )


- PUŞT[Fars.] ile PÜŞT/ER[Ar.]

( Eşeşeysel erkeklerin eşeysel "keyiflerine" "hizmet eden" erkek. | Ağır ve kaba sövgü sözü. | Güvenilmez, kalleş. İLE Arka, sırt. )


- PUSULA[İt. < BUSSALO] ile/değil/yerine BETİK/PUSULA[İt.]/TEZKERE[Ar.]

( Üzerinde kuzey-güney doğrultusunu gösteren bir mıknatıs iğnesi bulunan ve yön saptamak için kullanılan kadranlı aygıt. İLE/DEĞİL/YERİNE Küçük bir kâğıda yazılmış kısa mektup. | Üzerinde alacak hesabı yazılmış kâğıt. | Bir iş için izin verildiğini bildiren resmi kâğıt. | Genellikle ozanların yaşamlarıyla koşuklarından söz eden yapıt. )


- PUSULA[İt. < BUSSALO] değil/yerine/= YÖNDEÇ/YÖNEÇ


- PUSULA ile/ve/||/<> EĞİM PUSULASI


- PUSVAL ile ...

( Yemenicilerin kullandığı ölçü. )


- PUT / ŞEYTAN ile TÂGUT["gu" uzun okunur][çoğ. TAVÂGÎ/T]

( ... İLE Kayıptan haber veren, büyücü. | Şeytan. | İslâm'dan önce, Mekke'deki Lât ve Uzzâ putları. )


- PUT IN SIDE BY SIDE vs. TO BRING TOGETHER


- PUT/LAŞTIRMA ile/ve/değil/||/<> İLÂH/LAŞTIRMA


- PUTİYA ile ...

( Küba'da yaşarlar. | Sadece Karayipler'de yaşarlar. )


- PUTLAŞTIRMA ile/değil/yerine VEFÂ


- PUTLAŞTIRMAMAK ve/||/<> DONDURMAMAK


- PUTREL/POTREL[Fr.] ile/değil/yerine/= DEMİR KİRİŞ

( Yapılarda, demiryollarında kullanılan demir kiriş. )


- PÜTÜR PÜTÜR

( Yüzeyi düzgün olmayan nesnelerde. )


- PYTHON:
2 ile 3


- PYTHON ile RUBY



(3/3)




Bu sayfa 01 Ocak 2024 itibariyle 121 kez incelenmiş/okunmuştur.