Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

GENEL OLARAK

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[ 16 Mayıs 2024 ]
itibariyle 3043 başlık/FaRk ile birlikte,
3251 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

(4/4)


- MÜTENÂKIS[Ar. < NOKSÂN] ile MÜTENÂKIZ[Ar. < NAKZ]

( Eksilen, gittikçe azalan, tenâkus eden. İLE Zıt olan, birbirine muhâlif, tenâkuz eden. | İkinci sözü, birinci sözüne zıt olan, uymayan. | Çelişik. )


- MÜTENESSİK[Ar. < NASK] ile MÜTENESSİK[Ar.]

( Sürekli olarak, aynı biçimde, biteviye olan, yeknesak, tenessuk eden. İLE Kulluk eden. )


- MÜTENEVVİ[Ar. < NEV] ile MÜTENEVVİH[Ar. < NEVHA] ile MÜTENEVVİR[Ar. < NÛR]

( Türlü, çeşitli, çeşit çeşit, değişik, nevîlenen, tenevvü eden. İLE Ağlayan, feryâd eden, tenevvüh eden. İLE Parlayan, nurlanan, tenevvür eden. )


- MÜTENEVVİ[Ar.] değil/yerine/= TÜRLÜ, ÇEŞİTLİ


- MÜTESÂİB[Ar.] ile MÜTESA'İB[Ar.]

( Esneyen, tesâüb eden. İLE Güç olan, güçleşen. )


- MÜTESÂİD[Ar. < SUÛD] ile MÜTESA'İD[Ar.]

( Yukarı çıkan, yükselen, ağan, suûd eden. İLE Yukarı çıkan, yükselen. )


- MÜTEŞÂKÎ[Ar.] ile MÜTEŞÂKİL[Ar. < ŞEKL]

( Birbirine, durumlarından şikâyet edenlerden her biri. İLE Bir biçimde olan, şekli birbirine benzeyenlerden her biri. | Aruz bahirlerinden, fâilâtün mefâîlün mefâîlün vezni. )


- MÜTEŞEBBİS[Ar.] değil/yerine/= GİRİŞKEN/GİRİŞİMCİ


- MÜTESELSİLEN[Ar.] ile SIRA İLE, BİRBİRİ PEŞİ SIRA, ZİNCİRLEME

( SIRA İLE, BİRBİRİ PEŞİ SIRA, ZİNCİRLEME )


- MÜTETABBI[Ar. < TAB] ile MÜTETÂBİ/A[Ar. < TEBA]

( Doğallaşan, tatabbu eden. İLE Birbiri ardınca gelen, peyderpey olan. )


- MÜTEVÂLÎ[Ar. < VELY] ile MÜTEVAKKİ[Ar. < VERÂ]

( Birbiri ardınca giden, art arda gelen, üstüste, tevâlî eden. İLE Gizlenen, gizli, saklı, tevâri eden. )


- MÜTEVALİ[Ar.] değil/yerine/= ARDIŞIK


- MÜTEZÂHİF[Ar. çoğ. MÜTEZÂHİFÎN] ile MÜTEZÂİF[Ar. < ZIF]

( Savaşta, birbirinin üzerine yürüyüp çatan. İLE Kat kat artan, iki ya da daha çok katı olan, tezâüf eden. )


- MUTLAK/LIK ile DOĞRU/LUK

( Doğruluk ve eylemin birliği! )

( ABSOLUTE/NESS vs. RIGHT/NESS )


- MUTLULUK:
FİYATI OLANLARLA değil/yerine DEĞERİ OLANLARLA


- MUTTASIF[Ar.]/VASIFLI değil/yerine/= NİTELENMİŞ/NİCELİKLİ


- MÜTTESİ'[Ar. < VÜS'AT] ile MÜTTEZİH[Ar.]

( Genişleyen, tevessü eden. İLE Açık, ortada olan, ittizâh eden. )


- MUVAFFIK[Ar. < VEFK] ile MUVÂFIK[Ar. < VEFK]

( Başarı kazandıran, muvaffak eden. İLE Uygun, yerinde. | [müzik] Bir makam. )


- MUVÂFIK[< VEFK] ile/ve/değil/||/<> MUTÂBIK[< TIBK]

( Uygun, yerinde. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Birbirine uyan, uygun. )


- MUVAKKAT[Ar. < VAKT] ile BELİRLİ BİR ZAMANA ÖZEL, SÜREKSİZ, GEÇİCİ | EĞRETİ

( BELİRLİ BİR ZAMANA ÖZEL, SÜREKSİZ, GEÇİCİ | EĞRETİ )


- MUVAKKİ'[Ar. < VUKU] ile MUVAKKİR[Ar. < VEKAR]

( Fermanlara tuğra çeken kişi. İLE Ağırlayan, saygı gösteren, tevkir eden. | Ululayan. )


- MUVÂZAA[Ar. < VAZ] ile MUVAZZA'[Ar.] ile MUVAZZAH[Ar. < VUZÛH]

( Bir konuda bahse girişme. | Danışıklı dövüş. İLE Saygı gösterilmeyen kişi. İLE Açıklanmış, etraflıca anlatılmış, îzâh edilmiş, tavzîh edilmiş. )


- MUVAZAT[Ar.]/PARALELLİK değil/yerine/= KOŞUTLUK


- MUVAZENE[Ar.] değil/yerine/= DENGE


- MÜVESSİ'[Ar. < VESÜ ve SAAT] ile MÜVESSİH[Ar.] ile MÜVEZZİ'[Ar. < VEZ | çoğ. MÜVEZZİÎN]

( Genişleten, tevsi eden. İLE Kirleten, tevsîh eden. İLE Dağıtan, tevzi ve taksim eden. | Postacı, posta, mektup, telgraf gibi şeyleri, ev ev dağıtan kişi. | Gazeteci, evlere, gazete dağıtan kişi. )


- MUZA'AF[Ar.] ile MUZÂAF[Ar. < ZIF] ile MUZÂF[Ar. < ZAYF | çoğ. MUZÂFÂT]

( Bir o kadar daha çoğaltılmış, bir kat daha artmış, taz'îf edilmiş. İLE İki kat, kat kat, katmerli. | Aynı "orta harfi" ile "son harfi", aynı harfin tekrarından oluşan sözcük.[musrir:musirr / müdrir:müdirr | hâdid:hadd] İLE Katılmış, bağlanmış, bağlı, izâfe edilmiş. | [ad takılarında] Belirtilen, başka bir ada katılmış ve onu tamamlamış olan. )


- MUZA'FER[Ar.] ile MUZAFFER[Ar. < ZAFER]

( Safran renginde, sarı renkte. | Safranlı. [pilav vb.] İLE Üstün, üstünlük, zafer kazanmış. )


- MUZAFFER-ÂNE[Ar.] ile MUZAFFEREN[Ar.] ile MUZAFFERİYET[Ar.]

( Muzaffer olana yakışır biçimde. İLE Üstünlük kazanarak, üstün gelerek, muzaffer olarak. İLE Üstünlük, düşmana üstün gelme. Bir işi, gerektiği gibi başarma. )


- MUZÂHÎ[Ar. < ZAHY] ile MUZÂHİR/MÜZÂHİR[Ar. < ZAHR]

( Benzeyen, benzeyici. İLE Arka, taraflı çıkan, yardım eden, koruyan, zahîr olan. )


- MÜZÂRAA[Ar.] ile MÜZÂRAA[Ar.]

( Zira ile satma. [ZİRA: 75-90 santimlik bir uzunluk ölçüsü.] İLE Ekincilik üzerine yapılan işler. | Toprağa, çalışmaya ve kazanca ortak olmak üzere kurulan şirket. )


- MÜZÂYEDE[Ar. < ZİYÂDE] değil/yerine/= ARTIRMA


- MUZCER[Ar. < ZUCRET] ile MUZCİR[Ar. < ZUCRET]

( Sıkıntılı, ıstıraplı. İLE Sıkıntı veren, ıstırap. )


- MUZÎ'[Ar.] ile MÛZÎ[Ar. < EZÂ] ile MUZÎ'[Ar. < ZÂYİ] ile MUZÎ/E[Ar. < ZİYÂ] ile MÛZİH/MUVAZZİH[Ar. < VUZÛH]

( Meydana çıkaran, açığa vuran, izâa eden. İLE İnciten, eziyet veren, rahat bırakmayan, îzâ eden. İLE Kaybeden, zâyi' eden. İLE Işık veren, parlayan, parlak, ziyâlandıran. İLE Açıklayan, ayrıntılı olarak anlatan, îzâh eden. )


- MÜZÎL[Ar. < ZEVÂL] ile MÜZİLL[Ar.] ile MÜZİLL[Ar. < ZELLE]

( Yok eden, gideren, izâle eden. İLE Zelil kılan, izlâl eden. İLE Ayak kaydırıcı. | Yanlış yaptıran, yanlış iş gördüren. )


- MUZIRR[Ar. < ZARAR] ile MÜNZİR[Ar. < NEZR][>< MÜBEŞŞİR]

( Zararlı, zarar veren, zarara sokan. İLE Sonunun kötülüğünü söyleyerek korkutan. )


- MÜZMEN[Ar. < ZAMAN] ile MÜZMİN/E[Ar. < ZAMAN]

( Müzmin duruma gelmiş. | [mecaz] Zayıflamış, halsiz düşmüş. İLE Üzerinden zaman geçmiş, eskimiş, süreğen hastalık. )


- MUZMER[Ar. < ZIMÂR | çoğ. MUZMERÂT] ile MUZMİR[Ar. < ZIMÂR]

( Gizli, saklı, örtülü, dışarı vurulmamış, içte saklı, ızmâr edilmiş. İLE İçinde saklayan, gizleyen, ızmâr eden. )


- NÂ-MÜTENÂHÎ[Fars., Ar.] değil/yerine/= SONSUZ


- NADİREN ile YERİ GELDİĞİNDE

( RARELY vs. CONGRUOUS )


- NAH ile/değil NARH[Fars.]

( İşte. İLE/DEĞİL Tüketiciyi korumak amacıyla özellikle temel gereksinim nesneleri için resmî makamlarca belirlenen ve her yerde geçerli olan fiyat. )


- NÂHİRE[Ar.] ile NAHÎRE[Ar.]

( Ayın birinci günü. | Ayın sonu, son gecesi. İLE Ayın ilk günü ya da son gecesi. )


- NÂKIS/A[Ar. < NAKS] ile NAKIŞ[Ar.] ile NÂKIZ[Ar. < NAKZ]

( Eksik, noksan, tam olmayan. | Kusurlu, kusuru olan. | [matematikte] -[eksi] imi/işareti. İLE Genellikle kumaş üzerine, renkli iplikler ya da sırma ve sim kullanarak, elle, makineyle yapılan işleme. | Özellikle duvar ve tavanları süslemek için yapılan resim. | Beste ve semailerin, dört yerine iki haneli olanlarına verilen ad. | [mecaz] Hile. İLE Bozan, bozucu, bozma, çözme, kırma. )


- NAKİT PARA değil NAKİT


- NAKİT ile/ve/< PEŞİN[< Fars. PÎŞÎN]


- NARH[aslı NİRH] değil/yerine/= NARK, ÇARŞIDA, PAZARDA SATILAN ŞEYLER İÇİN RESMÎ MAKAMLARCA GÖSTERİLEN FİYAT


- NASIP[Ar.] değil/yerine/= ATAMA


- NASIP ile NASİP

( Atama. İLE Birinin payına düşen şey. | Birinin elde edebildiği, sahip olabildiği şey. | Kısmet, talih, baht. | Günlük kazanç. )


- NAVLUN SÖZLEŞMESİNDE:
ISKARÇA ile/ve KIRKAMBAR ile/ve TRİPÇARTER

( Tam gemi kiralanması. İLE/VE Parça mal taşıma sözleşmesi. İLE/VE Yolculuk üzerine navlun. )


- NEDEN OLMAK ile "YOL AÇMAK"


- NEDEN/SEBEP/MÜSEBBİB ile VESİLE

( CAUSE vs. MEANS )


- NEDEN ile/ve/||/<> AMAÇ


- NEDEN ile BAĞLANTI

( REASON vs. CONNECTION )


- NEDEN ile TETİKLEYİCİ

( Her şey kendi kendinin nedenidir. )

( REASON vs. TRIGGER
Everything is its own cause. )


- NEDENSELLİK (ANLAYIŞI) ile YASA (ANLAYIŞI)


- NEGATİF/POZİTİF TAM SAYILAR / SAYMA SAYILARI
ile
DOĞAL SAYILAR
ile
GERÇEK/GERÇEL/KARMAŞIK SAYILAR
ile
ORANTISAL/RASYONEL SAYILAR

( -3, -2, -1 / 1, 2, 3, ... ~
İLE
1, 2, 3, ... ~
İLE
-3, -2, -1 0 1, 2, 3, ... ~
İLE
0, 0.1, 0.2, 0.3 ... 0.8, 0.9, 1, 1.5, 2, 2.8, 3, ... ~ )


- NELER DOĞAR ve/||/<>/< GÜN DOĞMADAN

( Gün doğmadan, neler doğar. )


- NEŞE ve/<>/< GÜVEN


- NESNEL DEĞER ile/ve/||/<> ÖZNEL DEĞER


- NESNELERİN RENKLERİNDE:
EMME ile/ve YANSITMA


- NESNESİZ ile/ve/||/<> DÜŞÜNCESİZ

( Nesnesiz ve düşüncesiz, kültür olanağı yoktur. )


- NET ile TEMİZ

( CLEAR vs. CLEAN )


- NFT:
EMANETE DAYALI OLAN ile EMANETE DAYALI OLMAYAN

( )


- NİKÂH ile/ve DÜĞÜN


- NİRENGİ ile/ve/||/<> EKSEN ile/ve/||/<> HİZA


- NÎŞ[Fars.] ile NİŞ[Fr./İng. < NICHE]

( İğne[arı, akrep gibi böceklerde]. | Zehir, ağı. | Diken. İLE Duvar içinde bırakılan oyuk. )

( Niş pazarlama, pazardaki hizmetlerdeki boşlukların doldurulması amacı ile yapılmaktadır. Bu pazarlama çeşidinde herkese hizmet verilmemektedir. Daha küçük bir grup niş pazarlamadan yararlanabilmektedir. Niş pazarlama, hedefindeki kişilerin isteği doğrultusunda sürekli bir biçimde yenilikler yapmak zorundadır.

Niş Pazarlama, İngilizce'de Niche marketing adı ile anılmaktadır. Bu pazarın belirli başlı özellikleri bulunur.

- Niş pazarlama, küçük kitleleri hedef almış olan bir pazarlama yöntemi olarak karşımıza çıkar.
- Niş pazarlama, yönteminde maliyetin üzerine ciddi bir kâr konulmaktadır. Bu nedenle de önemli oranlarda kâr elde etmek olanaklıdır.
- Niş pazarlamada, üretim ve pazarlama oldukça düşüktür. Ancak kazanılan paralar oldukça tatmin edicidir.
- Niş pazarlamada, müşteri gereksinimine göre ürün üretilmektedir.
- Niş pazarlama, kitlesi küçük olması nedeni ile pazarlama iletişimine ayrılan para oldukça azdır.
- Niş pazarlama yapılırken, üretimin özgün olması ve üretimi yapan şirketin alanında uzman olması oldukça önemlidir.
- Tüketici güvenini kazanmak ve tüketiciyi memnun etmek, niş pazarlamada çok daha kolay bir biçimde yapılabilmektedir.

Niş Ürün, Niş Parfüm, Niş Pazar ve Niş Boyut Ne Anlama Gelir?

Niş pazarlamada üretilen niş ürünlerin herhangi bir alternatifinin bulunmaması oldukça önemli bir konudur. Niş pazarlama stratejilerinde hedef kitle oldukça küçük olmaktadır. Bazı kişiler tarafından bu pazar türünde rekabet olmadığı düşünülebilir. Ancak niş pazarlamadaki rekabet oldukça fazladır.

Niş pazarlama, yapmak oldukça dar bir bölgede pazarlama yapmak demektir. Bunun yanında bu dar bölgede pek çok rekabet eden şirket olması da olanaklıdır. )


- NOEL (SANTA CRUZ) ile/ve/değil YILBAŞI (ST. SYLVESTER)

( 25 Aralık'ta. İLE/VE/DEĞİL 31 Aralık'ta. )

( Hristiyanlık'ta dinî bayram. İLE/VE/DEĞİL Yeni yıl kutlaması. )


- NOMİNAL ÜCRET ile GERÇEK ÜCRET


- NORMAL ile ORTALAMA


- NOTA[İt.] ile NOTA[İt.]

( Bir müzik sesini belirtmeye yarayan im. İLE Bir ülkenin, başka bir ülkeye ya da elçisine yaptığı bildiri. )


- NÖTR ile BOŞ

( NEUTER vs. EMPTY )


- OCAK ile KUCAK ile TUZAK

( ... ile ... ile DÂM )


- ÖDE(YE)MEMEK ile/ve ZORUNLU BORÇ ALMAK


- ÖDEME ve/||/<>/> AVİSTO[İt. < A VISTA]

( ... VE/||/<>/> Ödenmesi gereken poliçelere yazılan ve "görüldüğünde" anlamına gelen bir terim. )


- ÖDEME ile CEREME/CERİME

( ... İLE Başkası tarafından yapılan ya da kaza sonucu ortaya çıkan zararı ödeme. )


- ÖDENTİ ile/<> ÖDENEK ile/<> ÖDEME

( AİDAT ile/<> TAHSİSAT ile/<> TEDİYE )


- ÖDÜNÇ ile BORÇ

( KARZ-I HASEN: Faizsiz verilen borç. | Ödeme yapamayan borçlunun, helâl ederek borcundan vazgeçmek. )

( KARZ ile İKRAZ )

( LOANED vs. DEBT )


- OF ŞOR[İng. < OFF SHORE] değil/yerine/= KIYI BANKACILIĞI


- OĞ ile OĞURÇAK ile OĞURDAK ile OĞRAK ile OĞUR

( An. İLE/VE/||/<>/> Salise. İLE/VE/||/<>/> Saniye. İLE/VE/||/<>/> Dakika. İLE/VE/||/<>/> Saat. )


- OĞLAK DÖNENCESİ ile/ve YENGEÇ DÖNENCESİ

( Güney yarımkürede. İLE/VE Kuzey yarımkürede. )

( Ekvator'un, 23° 27' güneyinden geçtiği varsayılan enlemdir. İLE/VE Ekvator'un, 23° 27' kuzeyinden geçtiği varsayılan enlemdir. )


- ÖĞLE VAKTİ ile/ve ÖĞLEDEN ÖNCE ile/ve ÖĞLEDEN SONRA


- ÖĞLE ile ÖYLE


- OKUL ile/ve/||/<>/>< YAŞAM

( Önce ders verir, sonra dener, sınav yapar. İLE/VE/||/<>/>< Önce sınav yapar, sonra [dene(yimle)terek] ders aldırır. )


- OLAN/DAN ile/ve OLMAYAN/DAN

( Kâr. İLE/VE Yarar. )


- OLAN ile/ve/<>/||/hem de ÖLEN ile/ve/<>/||/hem de YANAN ile/ve/<>/||/hem de YENİLEN

( Hiçbirine, çözüm yoktur. )


- OLAN ile/ve/||/<> ORAN


- OLANAK ile/ve/değil/<>/> ÇÖZÜLME


- OLANAK = İMKÂN = POSSIBILITY[İng.] = POSSIBILITÉ[Fr.] = MÖGLICHKEIT[Alm.] = POSSIBILITAS, POTENTIA[Lat.] = POSIBILIDAD[İsp.]

( İMKÂN: Mekân yaratmak. )


- OLANAK ve/||/<>/> ÜMİT


- OLANAK ve/<> VAROLAN(MEVCUT)


- ÖLÇEK ile/ve/<> NİCELİK


- ÖLÇEK ile/ve/<> NİTELİK


- ÖLÇMEK ile/ve HESAPLAMAK

( TO CONSIDER vs./and TO COMPUTE )


- ÖLÇÜ/T ile/ve/değil/<> ÇERÇEVE


- ÖLÇÜ ve/||/<>/> TEKRAR ÜRETİM


- ÖLÇÜLÜ ile/ve/||/<> ÖLÇÜ İLE


- OLİGARŞİ[Fr. < Yun. OLIGOS: Az. | ARKHEIN: Buyurmak.] değil/yerine/= TAKIMERKİ

( Siyasal erkin, birkaç kişilik bir kümenin elinde bulunduğu yönetim. Aristokrasinin, daralmış biçimi. )


- OLMASI GEREKEN KADAR ile ABARTI

( UP TO IT'S NEEDS vs. EXAGGERATION )


- OLMAYANLARI ARAMAK ile/değil/yerine OLANLARI BULMAK/GÖRMEK

( [not] TO SEEK FOR NON-BEINGS vs./but TO SEE(K)/FIND BEINGS
TO SEE(K)/FIND BEINGS instead of TO SEEK FOR NON-BEINGS )


- OLUMLU YANIT ile KARŞILIK


- OLUMLU = MÜSPET, VÜCUBİ = POSITIVE[İng.] = POSITIF[Fr.] = POSITIV[Alm.] = POSITIVO[İsp.]


- OLUMSUZ KOŞULLAR:
GEÇİRİCİ ile/ve/değil/yerine/<> GEÇİCİ


- ÖLÜMSÜZ YAPITLAR:
ÇOCUK ve KİTAP ve HAYRAT


- OLUMSUZ ile/ve/değil/yerine/>< OLUMLU

( !Üretici/yaratıcı. [!:değil] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Üretici/yaratıcı. )

( [not] NEGATIVE vs./and/but/>< POSITIVE
POSITIVE instead of NEGATIVE )


- OLUŞTURMAK ile OTURTMAK


- OLUŞUM ile/ve/||/<> BAŞLANGIÇ


- OLUYORMUŞ GİBİ OLMASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/> OLMAMASI


- ÖN ÖDEME ile TAKSİT

( ME'HÛZÂT: Alınan para. | Alınan paranın defterde yazıldığı hane. )


- ÖNCEKİ ile/ve/değil YETERSİZLİK


- ÖNCELİKLİ/LER ile/ve GENEL

( For human. VS./AND On nature. )

( İnsanda. İLE/VE Doğada. )

( PRIORITY vs./and GENERAL )


- ÖNDERLİK BUNALIMI/KRİZİ ile/ve/<> ÖZERKLİK BUNALIMI/KRİZİ


- ÖNE GEÇMEK ile/ve/değil GÜNDEMDE KALMAK


- ÖNEMLİ GÖRMEK ile ÖNEMLİ KILMAK


- ÖNERİ ile ÖĞÜT

( NUSH İLE USLANMAYANI ETMELİ TEKDÎR TEKDÎR İLE USLANMAYANIN HAKKI KÖTEKTİR )

( ... ile NUSH, IZA, MEV'İZE[< VA'Z] )

( ... ile PEND )

( SUGGESTION vs. ADVICE )


- OPSİYON[İng. < OPTION] değil/yerine/= SEÇENEK/ÖZGESEÇİM


- ORANTI ile/ve/değil/<> BAĞLAM


- ORDİNO[İt.] değil/yerine/= BUYURGA/EMİR

( Bir poliçenin arkasına yazılan havale emri. | Tüccarın malını gümrükten çekebilmesi için gemi şirketinden, yük konşimentosuna karşılık verilen havale. | Denizcilik işletmelerinde, gemi adamlarını, gemilere atama belgesi. )


- ORGANİK DÜŞÜNCE ile SINIFSAL DÜŞÜNCE

( ORGANIC THOUGHT vs. CATEGORIC THOUGHT )


- ÖRGÜ ile/ve/<> ÖRÜ

( Örnek eylemi ya da biçimi. | Tığ ya da şişlerle, ilmiklerin yan yana getirimesiyle örülerek yapılmış şey. | Örülmüş saç bölüğü, belik. | Dokumacılıkta atık ve çözgü ipliklerinin, dokumayı oluşturacak biçimde belirli bir desene göre kesişmesi. | Bazı sinir ya da damarların birbirine geçip dolaşmasından ortaya çıkan oluşum. | İletişim, ulaşım vb.'nin ülke yüzeyinde yayılmış biçimi. | Konunun ana çizgisi, oyunun işlenişi ya da çatısı. | Örülerek yapılmış olan. İLE Örnek işi. | Otlak. | Tarlalarda, sele karşı yapılmış set. | Yama olarak yapılan örgü. )


- ÖRGÜTLENME ile/ve SIÇRAMA


- ÖRNEK ile/ve AÇIKLAMA

( SAMPLE vs./and EXPLANATION )


- ORTAK OLAN/OLUNAN ile/ve/değil/yerine ÖDÜNÇ ALINAN


- ORTAK, GENEL = COMMON[İng.] = COMMUN[Fr.] = COMMUNISGEWÖHNLICH[Alm.]


- ORTAK/LIK ile/ve/<> ÖZDEŞ/LİK


- ORTAKLIK ile/ve/değil/yerine DAYANIŞMACI ORTAKLIK


- ORTALAMA ile EN AZ(ASGARİ)


- ORTALAMA ile/ve/değil/yerine YAKLAŞIK

( [not] AVERAGE vs./and/but APPROXIMATE
APPROXIMATE instead of AVERAGE )


- ORTALIKTA DURAN ile ORTALIKTA DÖNEN

( STANDS AROUND vs. TURNINGS AROUND )


- ORTAM ile ALTYAPI


- ORTAM ile/ve/||/<> KOŞULLAR


- ÖRTÜLÜ/PERDELİ ile AÇIK

( ... ile VUZÛH )

( CONCEALED vs. OPEN )


- ÖRTÜLÜ ile/ve/<> GÖRÜNMEYEN


- ÖRTÜŞME ile/ve/<> UYUMLULUK


- ÖŞR ile VERGİ

( Onda bir, ondalık, onda biri alınan vergi. | Kur'ân-ı Kerim'den 10 âyetlik kısım. )


- OTARŞİ/OTOKRASİ[Yun. AUTOS: Kendi. | KRATOS: Erk.] ile/değil/yerine/>< OTARSİ[Fr. < Yun.]

( Hükümdarın, tüm siyasal erki elinde bulundurduğu yönetim biçimi. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ekonomik alanda, kendi kendine yeterli olmaya yönelen bir ülkenin yönetim biçimi. )


- ÖTE ile BULAŞICI/SİRET


- ÖTE ile/ve İLERİ

( FURTHER vs./and FORWARD )


- ÖTESİNDE ile DIŞINDA

( BEYOND vs. OUTSIDE )


- OTOGESTİYON[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ÖZYÖNETİM

( Sosyalist ülkelerde, tarım ya da endüstri kuruluşlarında, işçilerin söz ve karar sahibi olmaları ilkesine dayanan yönetim biçimi. )


- OTONOM/İ[Fr. < Yun. ATUOS: Kendi, öz. | NOMOS: Yasa.] değil/yerine/= ÖZERK/LİK

( "Hukuk Dili: Özerk mi diyelim “otonom” mu?" - Fethi Gedikli(Prof.Dr.) yazısını okumak için burayı tıklayınız... )


- OVAL[Fr. < OVALE]/BEYZİ[Ar.] değil/yerine/= SÖBE

( Yumurta biçiminde olan, yumurtamsı. | Özellikle elips gibi iki bakışım ekseni olan kapalı eğrinin oluşturduğu biçim. )


- OYALANMAK ile DÜŞKÜ/HOBİ

( TO DAWDLE vs. HOBBY )


- OYALANMAK ile/ve EĞLENMEK


- ÖYKÜNME ile YAPMACIK

( TETABBU' ile TEKELLÜF )

( TO IMITATE vs. TO PRETEND )


- ÖYLE DEMEK ile ÖYLE BİLMEK


- ÖYLE OLDUĞU ANLAMINA GELMEK ile ÖYLE OLDUĞU ANLAMINA GELMEMEK


- ÖYLE, ÖYLE, ÖYLE, ... ile ÖYLE (DE) DEĞİL


- ÖZDEŞ/LİK ile FARKLI/LIK

( IDENTITY vs. DIFFERENCE )


- ÖZDEŞLİK ile/değil İÇİÇELİK


- ÖZDEVİM/OTOMASYON ile ÖZDEVİNİM/OTOMATİZM

( Endüstride, yönetimde ve bilimsel işlerde, insan aracılığı olmadan, işlerin otomatik olarak yapılması. İLE Bir araca, bir şeye otomatik bir işleyiş kazandırmak için gerekli olan düzen. )


- ÖZEL HAT ile ÖZEL HAYAT

( PRIVATE LINE vs. PRIVATE LIFE )


- ÖZEL ile/ve/değil/yerine/||/<> AYRINTI


- ÖZEL = HUSUSİ = SPECIAL[İng.] = SPÉCIAL[Fr.] = BESONDERE[Alm.] = ESPECIAL[İsp.]


- ÖZELLİK ile GİZİL

( Gizil olan, düşünme yoluyla uygulayımsal/fiilî duruma gelir. )

( SPECIALITY vs. POTENTIAL
The potential becomes actual by thinking. )


- ÖZELLİK ile/ve GÜZELLİK

( SPECIALITY vs./and BEAUTY )


- ÖZELLİK ile NİTELİK


- ÖZGÜ ile ÖZGÜN


- ÖZGÜLÜK ile ÖZGÜLLÜK

( Özgü olma durumu. İLE Özgül olma durumu. )


- ÖZGÜNLÜK ile/ve/<> BENZERSİZLİK


- PAÇAGÜNÜ ile/ve/<> PAÇALIK

( Düğünün ertesi günü. İLE/VE/<> Düğünün ertesi günü verilen yemek. | Gelinin, paçagünü giydiği giysi. )


- PAHALILANDI değil PAHALANDI(< BAHALANDI)


- PALYATİF[Fr.]/MUVAKKAT[Ar.] değil/yerine/= GEÇİCİ


- PARA AKLAMAK ile/ve/değil "VİCDAN(LAR)I/NI" "RAHATLATMAK"


- PARA BİRİKTİRMEK ile/ve/değil/yerine PARA KAZANMAK

( Yaşamak için para kazanmak gerekir fakat para kazanmak için yaşanmaz. )

( [not] TO SAVE MONEY vs./and/but TO EARN MONEY
TO EARN MONEY instead of TO SAVE MONEY )


- PARA İLE:
MAL/HİZMET ELDE ETMEK ile/yerine/değil ZAMAN ELDE ETMEK


- PARA KAZANMAK ile/ve PARA HARCAMAK

( İğneyle kuyu kazmak gibi. İLE/VE Kuma su dökmek gibi. )

( Beceri gerektirir. İLE/VE Kültür gerektirir. )

( Paraya ve bilgiye mahkum olma! )

( ... ile/ve SARF[: Harcama. | Para bozma. | Çevirme, döndürme. | Değişme. | Dilbilgisi.] )

( TO EARN MONEY vs./and TO SPEND MONEY )


- PARA:
AKÇE ile/ve/||/<> SULTANÎ ile/ve/||/<> DUCAT ile/ve/||/<> FLORINS ile/ve/||/<> GURUS ile/ve/||/<> ŞÂHÎ

( Osmanlı'da. İLE/VE/||/<> Osmanlı'da. İLE/VE/||/<> İLE/VE/||/<> Venedik'te. İLE/VE/||/<> Macaristan'da. İLE/VE/||/<> Avrupa'da. İLE/VE/||/<> İran'da. )


- PARA:
GEREKSİNİM değil MASKELEME


- PARA[Azr.] ile PARA[Tr.]

( Yarım, yarısı, bölüm/kısım. İLE Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt ya da metalden ödeme aracı, nakit. | Kazanç. | Kuruşun kırkta biri. )


- PARA/NUKUD[Ar. < NAKD]/SİPALİ[argo] ile/ve KAİME/KAYME[Ar.]


- PARA ile/ve/değil/yerine BOL PARA


- PARA ve HARF

( Evrensel eşdeğerlik birimleri. )


- PARA = MONEY[İng.] = ARGENT[Fr.] = GELD[Alm.] = DENARO[İt.] = DINARO[İsp.]


- PARA ile PARA

( Yükseklik, yücelik. İLE Mangır, pul. )


- PARALEL ile/ve/değil/yerine/||/<> KATMANLILIK


- PARALI ile/ve/<>/> PAHALI


- PARAMETRE ile AÇI

( PARAMETER vs. ANGLE )


- PARANIN:
CEPTE OLMAMASI ile/ve/değil/yerine/>< CEPTE OLMASI

( [not] THE MONEY NOT IN THE POCKET vs./and/but/>< THE MONEY IN THE POCKET
THE MONEY IN THE POCKET instead of THE MONEY NOT IN THE POCKET
)


- PARANIN:
GİTMESİ ile/ve HARCANMASI


- PARAVAN[Fr.] değil/yerine/= PERDE

( Menteşelerle birbirine bağlı birkaç parçadan oluşan ve yapılarda, bazı bölümleri ayırmakta kullanılan, katlanır, taşınır, çerçeveli perde. | Adından, yetkisinden, gücünden, kendine belirli etmeden yararlanılan kişi/kuruluş. )


- PARAYI, MEZARA GÖTÜREN >< PARANIN, MEZARA GÖTÜRDÜĞÜ

( Yoktur. >< Çoktur. )


- PARÇALANMIŞLIK ile/değil AYRIM


- PAREKENDE değil PERAKENDE


- PATA ile PATA[İt.]

( Büyük ayaklı. [PATAGONYA < PATA] İLE Oyunda, yenen ve yenilen olmaması, berabere kalma. )


- PATEN ile PATENT

( Buz üstünde kaymak için kullanılan, çoğunlukla, tabanına, dar ve uzun bir çelik takılı ayakkabı. | Bu ayakkabının düz yerlerde kaymakta kullanılan tekerlekli türü. İLE Bir buluşun ya da o buluşu uygulama alanında kullanma hakkının bir kimseye ait olduğunu gösteren belge. | Uyrukluk belgesi. | Gemilere, ayrıldıkları limanın sağlık durumu için verilen belge. | Bir durum ya da bir işi yalnızca kendi yetkisi altında görme. )


- PATENT[İt.] ile MARKA[İt. < Alm.]

( Bir buluşun ya da o buluşu uygulama alanında kullanma hakkının bir kimseye ait olduğunu gösteren belge. | Uyrukluk belgesi. | Gemilere, ayrıldıkları limanın sağlık durumu için verilen belge. | Bir durum ya da bir işi yalnızca kendi yetkisi altında görme. İLE Resim ya da harfle yapılan işaret. | Bilet, para yerine kullanılan metal ya da başka şeyden parça. )


- PATENT ile YARARLI/FAYDALI MODEL ile TASARIM

( )


- PAYDOS[Yun.] değil/yerine SON/ARA

( İşi ya da çalışmayı, (geçici olarak) bırakma. DEĞİL/YERİNE ... )


- PÂYE[Fars.] değil/yerine/= AŞAMA


- PÂYİDAR/PÂY-DÂR[Fars.] değil/yerine/= KALIMLI/YERLEŞMİŞ


- PAYLAŞILABİLECEK ile PAYLAŞILAMAYACAK


- PAYLAŞILABİLEN ile ÖZEL OLAN

( SİHAN: Hisseler. )

( NASÎB: Pay, kısmet. )

( BERHÛR: Hisse, nasip, pay. )

( SHARABLE vs. SPECIAL )


- PAYLAŞIM ile/ve DAĞITIM

( SHARING vs./and DISTRIBUTION )


- PAYLAŞIM ile/ve DAYANIŞMA

( SHARING vs./and SOLIDARITY )


- PAYLAŞIM ile/ve YAKLAŞIM

( SHARING vs./and APPROACHING )


- PAYLAŞMAK ile/ve BÖLÜŞMEK


- PAYLAŞMAK ile/ve PASLAŞMAK

( TO SHARE vs./and TO PASS EACHOTHER )


- PAZAR ile KENT

( Ticaret/alışveriş sabit değilse. İLE Ticaret/alışveriş sabitse. )


- PAZARLAMA ile/ve "KAKALAMA"


- PAZARLAMA ile/ve/<> HALKLA İLİŞKİLER ile/ve/<> REKLAM ile/ve/<> MARKALAŞTIRMA

( "Ben büyük bir âşığım." İLE/VE/<> "İnan bana! O çok büyük bir âşık." İLE/VE/<> "Büyük âşığım! Büyük âşığım! Büyük âşığım!" İLE/VE/<> "Anladım ki, büyük bir âşıksın!" )

( "I'm great lover." vs./AND/<> "Trust me! He's a great lover." vs./AND/<> "I'm a great lover. I'm a great lover. I'm a great lover." vs./AND/<> "I understand. You are a great lover." )

( MARKETING vs./and/<> PUBLIC RELATIONS vs./and/<> ADVERTISING vs./and/<> BRANDING )


- PAZARLAMA ile HİLE

( MARKETING vs. TRICK )


- PAZARLAMA ile/ve/yerine SATIŞ

( Ürünün üretiminden, son tüketiciye ulaşması ve sonrasındaki tüketici destek aşamalarının tamamını kapsar. İLE/VE/YERİNE Pazarlama etkinliklerine anlam kazandıran, hedef aşamadır. Bir ürünün üretimi, reklam edilmesi, fiyatlandırılması, pazara çıkarılması ve tüketiciye sunulacak aşamaya getirilmesini pazarlama süreci olarak değerlendirirsek; bu aşamadan sonra tüketiciye sunulması, sunum yapılması ve kabul edilebilir bir bedel karşılında takasa sokulması işlemi. Genel olarak müşteriye "evet" dedirtme etkinliğidir. )

( Net kâra bakar. İLE/VE/YERİNE Ciroya bakar. )

( Hedefi, şirketin kârlılığını sağlamaktır. İLE/VE/YERİNE Satıcının hedefi ise verilen ciro hedefini tutturmaktır. )

( Süreç yönetir. İLE/VE/YERİNE Süreci başarılı sonlandırma [ürünü verip karşılığını alma] görevini üstlenir. )

( Gereksinim belirler/oluşturur. İLE/VE/YERİNE Gereksinim giderir. [Bazı durumlarda satıcı gereksinim belirlemek ya da var olan gereksinimi açığa çıkarmak için etkin olabilir.] )

( Müşteriyi, ürüne çeker. İLE/VE/YERİNE Ürünü, müşterinin parasıyla takas eder. )


- PERDE ile KATMAN

( PITCH vs. LAYER )


- PERDE ile TÛL

( ... İLE Uzunluk. [Tûl perde] | Zaman çokluğu, uzun süre. | Boylam. [TÛL DAİRESİ] )


- PERİŞAN OLMAK ile YOK OLMAK


- PEŞİN FİYAT değil/yerine/= ÖN EDER


- PEŞİN FİYATINA TAKSİTLE değil/yerine/= ÖN EDERİNE BÖLÜŞLE


- PEŞİN SATAN ile/ve/<> VERESİYE SATAN

( Şişman. İLE/VE/<> Pişman. )


- PEŞÎN/PÎŞÎN[Fars.] ile PESÎN[Fars.] ile Peşîn[Fars.]

( Önden, önce. | Önden verilen. İLE Sonraki, en son. İLE Keykubad'ın üçüncü oğlu. )


- PEŞİN değil/yerine/= ÖNCELİ


- PEŞİNAT değil/yerine/= ÖN ÖDEME


- PEYK[Fars.] ile PEYREV[Fars.]

( Uydu. | Bir başkasına bağımlılığı olan. İLE Başkasının izinden giden, izleyen/izleyici. )


- PÎŞ Ü PES[Fars.] ile PES Ü PÎŞ[Fars.]

( Ön ve arka. İLE Arka ve ön. )


- PİYADE = PAYTAK

( ... = Çarpık, eğri bacaklı. | Satrançta, piyade taşı. )


- PİYASA[İt. < PIAZZA] ile KARABORSA[Tr.(KARA9 + İt. < BORSA]

( Satıcıların mal satmak için bir araya geldiği yer, pazar. | Bir yol üzerinde gidip gelerek gezinme. | Alışveriş fiyatı, geçerli fiyat. | Arz ve talebin karşılaştığı alan. | Ortalık. İLE Piyasada olmayan bir malın gizlice yüksek fiyatla alınıp satılması işi. )


- PİYASA ile PİYASA MEKANİZMASI

( MARKET vs. MECHANISM OF MARKET )


- PLANLAMA ile/ve HESAPLAMA

( TO PLAN vs./and TO RECKON )


- PLANLANMIŞ/LIK ile SINIRLANDIRILMIŞ/LIK


- PLASTİKLER'DE:
PETE[1] ile HDPE[2] ile V[3] ile LDPE[4] ile PP[5] ile PS[6] ile ÖTEKİLER[7]

( )


- PLATFORM ile ALTYAPI

( PLATFORM vs. SUBSTRUCTURE )


- PLÜTOKRASİ[Fr. < PLOUTOCRATIE] ile BEY ERKİ / VARSIL ERKİ

( "Zenginlerin yönetimi, zenginler iktidarı." )


- PLUTOKRASİ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= VARSILERKİ


- POLİÇE[< İt. < Yun.] ile BOLİÇE

( Belirli bir sürenin sonunda, belirli bir parayı, kendi adına ya da bir başkasının buyruğuna ödemesi için alacaklının, borçluya yazdığı bildiri. | Sigorta senedi. İLE Yahudi kadını. )


- POLİÇE[İt. < BOLIZZA] ile BOLİÇE[İbr.]

( Belirli bir sürenin sonunda belirli bir parayı kendi adına ya da bir başkasının emrine ödemesi için alacaklının borçluya yazdığı bildiri. | Sigorta senedi. İLE Yahudi kadını. )


- POLİÇE[İt. < POLIZZA] ile/ve/||/<>/> KLOZ[Fr. < CLAUSE]

( Belirli bir sürenin sonunda belirli bir parayı kendi adına ya da bir başkasının emrine ödemesi için alacaklının borçluya yazdığı bildiri. | Sigorta senedi. İLE/VE/||/<>/> Sigorta poliçelerinde özel koşulları bildiren ek başlıklar. )


- POLİTİKA EKONOMİSİ değil/yerine/>< EKONOMİ POLİTİKASI


- POLİTİKA ile/ve EKONOMİ

( POLITICS vs./and ECONOMICS )


- POLİTİKA ile/ve/<> POLİTİK OLAN


- PORTFÖY[Fr.] değil/yerine/= PARA CÜZDANI


- POTUK ile POTUK

( Kırmalı ve geniş. İLE Deve yavrusu. )


- PRATİK/TATBİK/AT ile UYGULAMA


- PRENSİP ile YASAK

( PRINCIPLE vs. FORBIDDEN )


- PRENSİP ile YÖNTEM

( PRINCIPLE vs. METHOD )


- PROGNOZ/PROGNOSIS[İng.]/AKIBET[Ar.] değil/yerine/= SONLANIM


- PROJE[İng. PROJECT] değil/yerine/= TASARI/İŞ


- PROLETARYA[Fr. < PROLÉTARIAT]

( Emekçinin oluşturduğu sınıf. )


- PROTOKOL ile FORMALİTE

( PROTOCOL vs. FORMALITY )


- PROTOKOL değil/yerine SÖZLEŞME/ANTLAŞMA, SÖZ BELGE/TUTANAK | SEÇKİN, SEÇKİNLER


- PUL[Azr.] ile PUL[Tr.]

( Para. İLE Posta parası karşılığı mektup zarfı, kartpostallara ve damga resmine karşılık kâğıtlara yapıştırılan, basılı küçük kâğıt parçası. | Bazı giysilerde süs olarak kullanılan parlak, incecik, genellikle metal levhacık. | | Tavla oyununda kullanılan, plastik, tahta vb.nden yapılmış yassı yuvarlak levhacık. | Vida, cıvata vb. şeylerin boynuna geçirilen, ortası delik metal levhacık. | Propaganda amacıyla kullanılan yazılı küçük kâğıt. | Küçük ve ince tabakacıklar. | [bitki bilimi] Üzerinde bulunduğu organa yapışık, biçim ve yapıca çok basit yaprakların her biri. | [hayvan bilimi] Balıkların, sürüngenlerin ve bazı kuşlarla memelilerin gövdesini kaplayan boynuzsu, sert levhacık. | Akçeden küçük, metal para. )


- PUL ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> KUL

( Varsa pulun, cümle âlemdir kulun. )


- PUNT[İt.] değil/yerine/= FIRSAT

( Uygun zaman. )


- PUSULA[İt. < BUSSALO] ile/değil/yerine BETİK/PUSULA[İt.]/TEZKERE[Ar.]

( Üzerinde kuzey-güney doğrultusunu gösteren bir mıknatıs iğnesi bulunan ve yön saptamak için kullanılan kadranlı aygıt. İLE/DEĞİL/YERİNE Küçük bir kâğıda yazılmış kısa mektup. | Üzerinde alacak hesabı yazılmış kâğıt. | Bir iş için izin verildiğini bildiren resmi kâğıt. | Genellikle ozanların yaşamlarıyla koşuklarından söz eden yapıt. )


- RA'D[Ar.] ile RÂD[Ar.] ile RÂDD[Ar.] ile RADH[Ar.]

( Gök gürlemesi. İLE Cömert ve eliaçık. | Erdemli/faziletli, üstün, değerli. İLE Reddeden, geri döndüren/çeviren/bırakan. İLE Az bir şey verme, az verilen şey. | [eskiden] Savaşa katılan kadınlara, çocuklara, kölelere, zimmîlere, ganîmetten verilen bir orandaki mal. )


- RÂDDE[Ar. < REDD] ile RA'DE/RA'ŞE[Ar.]

( Derece, mertebe, kerte, sır. | Çizgi/hatt. | Aşağı yukarı tahmin edilen miktar ya da zaman. İLE Titreme/titreyiş. | [korku ya da soğuktan] Ürkme. )


- RADDE[Ar.]/KERTİ/KERTE[İt.] ile İŞARET

( Gemi pusulasında kadranın ayrılmış olduğu on bir derece ve on beş dakika ölçüsünde bir açıya eşit olan otuz iki bölümden her biri. | Derece, radde[Ar.]. | İşaret için yapılmış çentik ya da iz, kerti. İLE ... )


- RAHAT OLDUĞUMUZDA ile/ve/||/<>/> SIKILDIĞIMIZDA

( Sıkılabilelim ki. İLE/VE/||/<>/> Rahat olabilelim. )


- RAHAT/KOLAY ile KENDİLİĞİNDEN

( EASY vs. SPONTANEOUSLY )


- RAHATSIZ EDİCİ ile İTİCİ

( DISTURBER vs. PUSHING )


- RAHATSIZ OLMAK ile GOCUNMAK

( TO BE DISTURBED vs. TO TAKE OFFENCE (AT) )


- RAHATSIZLIK ile ŞİKÂYET


- RALLİ[İng.] değil/yerine/= ARABA YARIŞI


- RAMAZÂN ile ...

( KAMER TAKVİMİNİN DOKUZUNCUSU, ÜÇ AYLARIN SONUNCUSU, ORUÇ AYI )


- RAMAZAN ile/ve/||/<>/> GAMLI RAMAZAN

( ... İLE/VE/||/<>/> 1812 ve 2020 yılındaki Ramazan ayı. )

( )


- RAMAZAN ve KELÂM


- RANDIMAN[Fr.] değil/yerine/= VERİM


- RANT (ELDE ETMEK) ile PRİM (TOPLAMAK)


- RAPOR/DA:
BAĞLAYICI/LIK ile/değil/yerine YOL GÖSTERİCİ/LİK


- RÂST[Fars.] ile RÂST[Fars.]

( Doğru. | Tesadüf. | Hedefi vurma. İLE Türk müziğinde bir makam adı. )


- RASTGELE/LALETTAYİN değil/yerine/= GELİŞİGÜZEL


- RASTLANTI ile/ve ZORUNLULUK

( COINCIDENCE vs./and OBLIGATION )


- RAUNT/RAVNT[İng.] değil/yerine/= DÖNEM


- RAYİÇ[Ar.] değil/yerine/= DEĞER

( Bir malın, satış ve sürüm değeri. )


- REFAH[Ar.] yerine GÖNENÇ

( Bolluk, rahatlık ve varlık içinde, iyi olanaklarda yaşama. )


- REFERANDUM[Lat.]/PLEBİSİT[Fr.] değil/yerine/= HALK OYLAMASI

( Biri ya da bir sorun için halkın olumlu ya da olumsuz kanısının belirmesi amacıyla yapılan oylama. )


- REGAİP[Ar.] ile ...

( Recep ayının ilk Cuma'sıdır. )


- REHÂ'[Ar.] ile REHÂ[Ar.]

( Bolluk, genişlik. | Varlık içinde bulunma. | Gevşeklik, sölpüklük. İLE Kurtulma, kurtuluş. )


- REHABİLİTASYON değil/yerine/= SAĞALTIM


- REHÂVET ile/değil/yerine REKÂBET


- REKLÂM ile/ve/değil OLTA


- REKÂBET EDERSEK değil/yerine/>< CESÂRET EDERSEK

( Aynılaş(tır)ırız. DEĞİL/YERİNE/>< Farklılaş(tır)ırız. )


- REKABET ile/ve/yerine İŞBİRLİĞİ

( RIVALRY vs./and COOPERATION
COOPERATION instead of RIVALRY )


- REKLÂM = ADVERTISEMENT[İng.] = RÉCLAME[Fr.] = ANZEIGE/REKLAME[Alm.] = PUBBLICITÀ[İt.] = ANUNCIO[İsp.]


- RENK/LER ile/ve/değil/< RENK/LER ile/ve/değil/< TON/LARI

( MAVİ: İffeti ve ilmi simgeler. )

( [not] COLO(U)RS vs./and COLO(U)RS vs./and/but/< TONES )


- RENK/LER ve ZEVK/LER

( [sansk.] RUPA ve ... )

( COLO(U)R/S and ENJOYMENT )


- RESİM ile AKADEMİ

( ... İLE Yüksekokul. | Çıplak modelden yapılmış insan resmi. | Bilginler, yazarlar, sanatçılar kurulu. )


- REV'/REV'A[Ar.] ile REVÂ[Ar.] ile REVÂH[Ar.]

( Korku. | Heyecan. İLE Yakışır, uygun, yerinde. İLE Bir şeyi elde etmekten doğan neşe. | Güneş doğduktan sonra gece oluncaya kadar geçen zaman. )


- REVÂÇ[Ar.] değil/yerine/= SÜRÜM


- REVİZE değil/yerine/= DÜZELTME/GÖZDEN GEÇİRMEK


- REY'[Ar.] ile RE'Y[Ar. çoğ. ÂRÂ]

( Nemâ, galle. İLE Görme, görüş. | Düşünce, fikir. | Oy. )


- RİBÂ[Ar.] ile RİBÂ'[Ar. < REB]

( Bir şeyin artması/çoğalması. | Tartısı ve ölçüsü olan bir malı, aynı cinsten daha fazla olan bir mal ile bir karşılığı olmaksızın, peşin olarak ya da veresiye değiştirmek. | Tefecilikle alınan fâhiş faiz. İLE Evler[bahçeleriyle birlikte], bahar evleri. | Barınılan yerler. | Araziler. | Yaz yağmurları. )


- RİSK ile/değil HEYECAN

( [not] RISK vs./but EXCITEMENT )


- RİSK ile/ve/değil/yerine/<>/>< RIZK


- RİTÜEL ile PROTOKOL[Fr. < Yun.]

( ... İLE Bir toplantı, oturum, soruşturma sonunda imzalanan belge. | Diplomatlar arasında yapılan antlaşma tutanağı. | Diplomatlıkta, devletler arasındaki ilişkilerde geçen yazışmalarda, resmi törenlerde, devlet başkanları ile onları temsilcileri arasındaki görüşmelerde uyulan kurallar. )


- RİYÂSET[Ar.] ile BAŞKANLIK

( REİSLİK, BAŞ OLMA, BAŞKANLIK )


- ROL ile NORMAL YAŞAM

( ROLE vs. NORMAL LIFE )


- RÖTAR[Fr.] değil/yerine/= GECİKME


- RUBLE[Rusça] ile RUBLE

( Beyaz Rusya ve Rusya Federasyonu'nda kullanılan para birimi. İLE Bisiklette, arka tekerleğin üzerinde bulunan küçük vites çark(lar)ı. )


- RÛH[Ar.] ile RUH[Ar.]

( Can, nefes. | Canlılık, duygu/his. | En önemli nokta, öz. | İspirto gibi uçucu gaz. | Melek, cin, hayali varolan. | Türk müziğinde en az beş-altı yüzyıllık bir mürekkep makam.[Zamanımıza kalmış bir örneği bulunmamaktadır.] İLE Yanak, yüz/çehre. | Anka kuşu. | Anka kuşuna adına verilen satranç taşlarından biri. | Dizgin. | Taç. | Taraf, yön. | Hasırotu. )


- RUH ve/=/|| SEVGİ

( Sevdiğimiz, Azrail'imizdir. )


- RÜZGÂR ile/değil/yerine/>< YAĞMUR

( "Kapitalisttir". [Zayıf olanı yıkar.] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Komünisttir". [Herkese eşit yağar.] )


- RUZNAME[Fars.] değil/yerine/= GÜNLÜK/GÜNCE

( Günlük olayların yazıldığı defter. | Gündem. | Olayların zaman sırasına göre yazılmış bulunduğu defter. )


- SÂAT ile ...

( SAAT | VAKİT, ZAMAN | BELİRLİ ZAMAN | KIYÂMET )


- SAAT DÜNYA SAATLERİ


- SAAT değil/yerine/= ÖYEN/ÖYLÜK/ÖYBİL/SAYAÇ


- SAAT değil/yerine/= UÇUR, ATLAK


- SABAH-AKŞAM

( Bİ-L-GUDÜV-Vİ VE-L-ÂSÂL )


- SABAH ile/ve/> KUŞLUK


- SABİT ile ÖZSEL


- SAÇMA ile "SAKAT"


- SAÇMA ile ABARTI

( ABSURD vs. EXAGGERATION )


- SAÇMA ile ABES

( ABSURD vs. IMPROPER/UNREASONABLE )


- SAÇMAK ile/ve/<> SERPMEK/SERPİŞTİRMEK


- SAÇMALIK ile AHMAKLIK


- SAFHA[Ar.]/MERHALE[Ar. < RİHLET]/FAZ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= EVRE/AŞAMA

( Bir olayda, birbiri ardınca görülen ve/ya da beliren, gelişen değişik durumların her biri. | Menzil, konak, aşama. | İki menzil, konak arası. | Bir günlük yol. )


- SAĞ ile/ve SOL

( Kalbin olduğu taraf soldur. )

( REST ile/ve ÇEP )

( Arkadan biri ittiğinde ilk atılan adım/ayak, hangi tarafta daha yoğun/öncelikli olduğunuzun göstergesi olabilir. [özellikle snowboard'ta]
RIGHT vs./and LEFT )


- SAĞLAMA ile SAĞLAMA

( Bir işin olması için gerekli durumu, koşulları hazırlamak. | Elde etmek, sahip olmak. | [mat.] Bir işlemin doğruluğunu ortaya koymak. İLE Yolun sağ yanına geçmek. )


- SAĞLAMAK ile/ve/değil SUNMAK


- ŞAH-RUH:
Aynı anda, şah ve kale tehdidi.


- ŞAH ile/ve VEZİR ile/ve FİL ile/ve AT ile/ve KALE/ROK ile/ve PİYON[Fr. < Lat.]

( ... ile/ve FERZ/FERZÎN/FERZÂNE/FERZEND[Fars.] ile/ve PÎL ile/ve ... ile/ve RUH ile/ve PİYÂDE, BEYDÂK[Ar.] )

( KING vs. QUEEN vs. BISHOP vs. KNIGHT vs. ROOK vs. PAWN )


- SÂHA[Ar.]/SEKTÖR[Fr.] ile BÖLÜM/KESİM/ALAN

( SECTOR vs. ZONE/AREA )


- SAHİP ÇIKMAK ile SAVUNMAK

( TO CLAIM vs. TO DEFEND )


- SAHİP OLMAK ile EDİNMEK

( Biri olmadan ötekine sahip olamazsınız. )

( Algıladığınız hiçbir şey sizin değildir. )

( Gerçekten sahip olduğunuzu kaybedemezsiniz. )

( TO HAVE vs. TO GET
You cannot have one without the other.
Nothing you perceive is your own.
What you truly have you cannot lose. )


- SAHİP OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> SAHİP ÇIKMAK


- SAHİP OLMAK ile/ve TÜKETMEK

( TO HAVE vs./and TO CONSUME )


- SAHİPLENMEK ile/yerine SAHİP ÇIKMAK

( TO POSSESS vs. TO CLAIM
TO CLAIM instead of TO POSSESS )


- ŞAHIS ŞİRKETİ ile/ve LİMİTED ŞİRKET


- SAHTE PARA ile/değil/yerine/>< GERÇEK PARA


- SAHTE ile/ve/<> "YARIM"


- SAHTE ile KURGU

( FAKE vs. FICTION )


- SAHTE ile/ve YANILSAMA

( FAKE vs./and ILLUSION )


- SAHUR ve/<> SEHER


- SAKLAMAK ile/değil AYIRMAK

( [not] TO HIDE vs./but TO SEPARATE )


- SAKLAMAK ile/ve/<> BARINDIRMAK


- SAKLAMAK ile KORUMAK

( TO HIDE vs. TO SAVE )


- SALI ve CUMA

( İstinsah yapılan gün. VE ... )


- SÂLİM[Ar.] değil/yerine/= ESEN, SAĞLAM


- SALLANMA ile SARSILMA


- SALTIK/LIK ile/ve/||/<>/< ETKİLENMEYİŞ


- ŞÂM U SEHER[Fars.] değil/yerine/= AKŞAM-SABAH


- ŞÂM-GÂH/ŞÂM-GEH[Fars.] ile ...

( Akşam vakti. )


- ŞÂM[Fars.] ile ...

( Akşam. )


- SAMAN ile ZAMAN


- SANAL ile SOYUT


- SANAL ile UYDURMA


- SANAYİ KAPİTALİZMİ ile/ve/||/<>/> FİNANS KAPİTALİZMİ


- SANAYİ/ENDÜSTRİ[< INDUSTRY]/URAN değil/yerine/= İŞLEYİM


- SANDIĞIMIZ ile SANDIĞIMIZ

( Seçim sandığımız. İLE Zan/zannettiğimiz. )


- SANI/ZAN/ZEHAB[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<> KANI/KANAAT

( Sahibi olunan düşüncenin/yorumun üzerine yargıda bulunum ve bu sürecin ilk durumu/sonucu. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Bir durum/olgu üzerine düşünce/yorum sahibi olmak. )

( Gerçeği bulmak istiyorsak, kanılarımıza asılmamalıyız. )

( To find truth, we must not cling to our convictions. )

( [not] SURMISE vs./and/but/||/<> OPINION
OPINION instead of SURMISE )


- SANI ile SANRI

( Önce, olduğunuzu sandığınız kişi olmadığınızı anlayın. )

( En küçük bir kuşku olmaksızın, kendinizi sandığınız şey olmadığınızı bilin! )

( Understand first that you are not the person you believe yourself to be.
Beyond the least shadow of doubt, that you are not what you believe yourself to be. )

( SURMISE vs. HALLUCINATION )

( ZANN ile BİRSAM )


- SANİYE ile SALİSE


- SANİYE ile/ve/||/<> TOZ


- SANSÜR ile/değil/yerine DİSİPLİN

( [not] CENSORSHIP vs./and/but DISCIPLINE
DISCIPLINE instead of CENSORSHIP )


- SAPMA ile/ve AYRILMA

( Serbest bir mıktnatıslı iğnenin, denge konumunda iken gösterdiği doğrultudan geçen düşey düzlemle, bulunulan noktanın meridyen düzlemi arasındaki açı. | Bir ışının, saydam bir biçmeden geçtikten sonraki doğrultusu ile ilk doğrultusu arasında oluşan açı. | Bazı sözcüklerin, kurallara göre almaları gereken biçimlerden uzaklaşması durumu. İLE ... )

( DEVIATION vs./and DIVERGE )


- SAPMA ile/değil KAYMA


- SARAY ile/ve/<> KRAL


- ŞART (SÜRMEK) ile/değil/yerine RİCA (ETMEK)


- ŞART ile/değil SÜS


- ŞARTLI TAHLİYE/SALIVERME ile/ve/<> DENETİMLİ SERBESTLİK


- ŞATAFAT değil/yerine/= GÖRKEM


- SATILABİLİRLİK ile/ve/değil/<> DEĞİŞİM DEĞERLİLİK


- SATMAK ile GÖTÜRÜ SATMA

( ... ile MÜCÂZEFE )


- SATRANÇ TAŞLARININ DEĞERLERİNDE:
1 ile/ve/||/<>/< 3 ile/ve/||/<>/< 5 ile/ve/||/<>/< 9 ile/ve/||/<>/< SONSUZ

( Piyon. İLE/VE/||/<>/< Filler. İLE/VE/||/<>/< Atlar ve kaleler. İLE/VE/||/<>/< Vezir. İLE/VE/||/<>/< Şah. )


- SATRANÇ ile ÂRİFLERİN SATRANCI/YILANLI DAMA

(

)

( ... İLE Mat yoktur. )

( )


- SATRANÇ ve BİLARDO


- SATRANÇ ile ŞATRANÇ


- SATRANÇTA:
AÇILIŞ ve/||/<> YAPILMAMASI GEREKENLER

( * At ile başlanmaz!
* Kalelerin önündeki piyonlarla başlanmaz! [Yandan değil ortadan başlanır!]
* Vezir'in önündeki piyonla başlanmaz! )


- SATVET[Ar.] değil/yerine/= (ZORLU/SİNDİRİCİ) GÜÇ


- SAVAŞ ya da KORSANLIK değil/yerine/>< TİCARET


- SAVAŞ:
VEKİL ile/ve/||/<>/> MELEZ


- SAVAŞ ile/değil FETİH

( [not] WAR vs./but CONQUEST )


- SAVAŞ ile/ve/değil/yerine/< SALDIRI/Ş


- SAVUNMAK ile DİRENMEK

( TO DEFEND vs. TO RESIST )


- SAVUNMAK ile KORU(N)MAK

( TO DEFEND vs. TO (GET) SAVE )


- SAVURGAN/LIK ile/ve/<>/değil/yerine DAĞINIK/LIK


- SAYI ile ÇEŞİT

( NUMBER vs. KIND )


- SAYIM/TÂDÂT[Ar.] ile SAYIMLAMA/SAYIMBİLİM/İSTATİSTİK ile SAYIŞ ile SAYIŞMA

( Sayma eylemi. İLE Bir dizi olayın ya da sayı ile gösterilen olguların, yöntemli öbekleştirilmesine dayanan ve ilkelerini, olasılık kuramlarından alan, matematiğin uygulamalı dalı. İLE Sayma eylemi ya da biçimi. İLE Takas. | Çocuk oyunlarında, sayı sayarak, ebeyi belirleme. )


- SAYIM ile/ve ÖLÇÜM

( COUNT vs./and MEASUREMENT )


- ŞÂZZ[Ar.] değil/yerine/= AYRIK, KURALDIŞI


- SEANS[Fr.] ile MATİNE[Fr.]

( Mesleğini ya da sanatını yapan birinin yanında, o kişinin mesleğiyle ilgili bir iş için harcanan süre. | Sinema, tiyatro, konser gibi sanat dallarında yapılan gösterilerden her biri. | Aralıksız, bir iş için harcanan süre. İLE Tiyatro, sinema, konser salonu vb.'de, gündüz gösterimi. )


- SEBAT ile/ve AZİM

( PERSEVERANCE vs./and DETERMINATION )


- ŞEBB[Ar.] ile ŞEB[Ar.]

( Şap. İLE Gece. )


- ŞEBEKE[Ar.] değil/yerine/= AĞ

( Ülke çapında yaygınlaştırılmış ulaşım ve iletişim örgüsü, ağ. | Üniversite öğrencilerinin kimlik kartı. | Birbiriyle bağlantılı ve gizli çalışan kişilerin tümü. )


- SEÇENEK = ŞIK, TERDİT = ALTERNATIVE[İng., Alm.] = ALTERNATIF[Fr.] = ALTER:İKİDEN BİRİ[Lat.] = ALTERNATIVA[İsp.]


- SEFÂLET[Ar.] değil/yerine/= YOKSULLUK


- SEFER[Ar. çoğ. ESFÂR] ile SEFER[Ar. çoğ. ESFÂR]

( Arabî ayların ikincisi.[yılbaşının Muharrem olması itibariyle] İLE Yolculuk. | Savaşa gitme. | Savaş. | Askerin savaş durumunda ya da savaşa hazır bulunması durumu. | Kere, kez, defa. | Üç gün, üç gece süren yolculuk. | En az üç gün ve üç gecelik bir yere gitmek üzere, bulunulan yer sınırından çıkmak. | Kalbiyle hak rızasına yürüyen. | Gönlün, Allah'a yönelişi. )


- SEFER ile/ve SEFERÂN

( Arabî ayların ikincisi.[yılbaşının Muharrem olması itibariyle] İLE Muharrem ve Sefer ayları. )


- ŞEFFAFLIK ile REKLÂM


- SEHER-GÂH[Fars.] ile SUBH-GÂH[Fars.]


- SEHER ve/||/<> BAHAR

( Gecenin sonu/sonrası. VE/||/<> Kışın sonu/sonrası. )


- SEHER ile SEHER-İ ÂMME


- ŞEHR[Ar. çoğ. EŞHÜR, ŞÜHÛR ile ...

( Aylar.] )


- ŞEHRÎR[Fars.] ile ...

( Takvim. | İran'da 6. ayın adı. | Her İran ayının 4. günü. )


- SEHVEN[Ar.] değil/yerine/= YANLIŞLIK/LA

( YANLIŞLIKLA, BİLMEYEREK )


- ŞEKEL ile/ve MANA

( 1 gümüş birimi. [60 tabanlı] İLE/VE 60 Şekel. )


- ŞEKİL ve/< SEVGİ


- SEKTE[Ar.] değil/yerine/= DURMA/DURGU


- SELEM[Ar.] ile SELEM[Ar.]

( Diş gediği. İLE Peşin para ile veresiye mal alma. )


- SEMEN-İ HÂL ile/ve/||/<> SEMEN-İ MİSL ile/ve/||/<> SEMEN-İ MÜSEMMÂ ile/ve/||/<> SEMEN-İ RÂİYE

( Peşin olan değer. İLE/VE/||/<> Bilirkişi tarafından, gerçek değerini belirleme. İLE/VE/||/<> İki tarafın isteğiyle verilen değer. İLE/VE/||/<> Geçer değer, sürümü olan değer. )


- SEMERE/Lİ[Ar.] değil/yerine/= MEYVE, ÜRÜN | VERİM

( YARAR(LI), VERİM(Lİ) | SONUÇ | BİR ŞEYDEN ELDE EDİLEN GELİR )


- SEMİRME ile/ve/<>/< SÖMÜRME


- SENATO[İt.]

( Eski Roma'da, yöneticiler meclisi. | Bazı ülkelerde, yaş ve eğitimlerine göre seçilmiş parlamento üyelerinden oluşan meclis. | Üniversite yasasına göre seçilen e rektör başkanlığında toplanan yüksek karar organı. | Senatörlerin toplandıkları yer. )


- SENDİK[Fr. < Yun.] ile SENDİKA[Fr. < Yun.]

( Bir birliğin, ortaklığın ya da alacaklılar grubunun haklarını korumakla görevli kişi. İLE İşçilerin ya da işverenlerin iş, kazanç, toplumsal ve kültürel konular bakımından çıkarlarını korumak ve daha da geliştirmek için aralarında kurdukları birlik. )


- SENE[Ar.] değil/yerine/= YIL


- SENEYE ile/değil SONRAKİ SENE


- SEPÎDE[Fars.] ile/ve SEPÎDE-DEM[Fars.]


- SER-Â-PÂ[Fars.] değil/yerine/= BAŞTAN BAŞA/AŞAĞI/AYAĞA, HEPSİ, TÜMÜ


- SERAP ile GERÇEK

( MIRAGE vs. REALITY )


- SEREMONİ[Fr.] değil/yerine/= TÖREN

( Tören. | Genellikle, resmî yerlerde, resmî işlerde uyulması gereken kural, yol ve yöntemlerin tümü. )


- SERİ[Fr.]/SERIAL[Ing.] değil/yerine/= DİZİ

( SERIAL vs. STRING )


- SERMAYE[Fars.]/KAPİTAL[Fr./İng.] değil/yerine/= ANAMAL


- SERMAYE ile BİDA'A

( ... İLE Birinin, kârı, tamamen kendine ait olmak üzere başkasına verdiği sermaye. )


- SERMAYE ile/ve/||/<> SERVET


- SERT/LİK ile YOĞUN/LUK


- SERVET[Ar.] ile/değil/yerine/hem de/||/<>/>< SERMAYE[Fars.]

( FORTUNA: Kader. | Servet. )

( WEALTH/FORTUNE vs. CAPITAL )

( ... mit VERMÖGEN )

( ... avec FORTUNE/BIENS )


- SERVET ile/ve/değil/yerine İLİM

( Sen korursun. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Seni korur. )


- SERVET ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NİMET


- SEVGİ ile/>< KÂR

( [Pozitivizm ve kapitalizmin ...] Sevmediği. İLE/>< "Sevdiği". )


- SEVGİDE:
GECE ile/ve/<>/> SABAH

( Senin olsun. İLE/VE/<>/> Benim olsun. )


- SEVİMLİ ile/ve GÖSTERİŞLİ

( Ördek. İLE/VE Kuğu. )


- ŞEYLEŞME ile/ve/<> YİTİM


- SEYR-Ü-SEFER[Ar.]/TRAFİK[Fr., İng.] değil/yerine/= GİDİŞ-GELİŞ


- SEYREK >< SIK

( Benzerleri ya da parçaları arasında çok aralık bulunan, aralıklı. | Çok bulunmayan, az rastlanan. | Uzun zaman aralıklarıyla, arada sırada. | Aralıklı olarak, aralıklı bir biçimide. İLE Benzerleri ya da parçaları arasında çok az aralık bulunan. Çok bulunan, çok rastlanan. | Kısa zaman aralıklarıyla, az aralıklarla. | Aralıksız olarak. )


- SEZA[Fars.] değil/yerine/= UYGUN


- SEZGİ/ÖKE(DEHÂ):
ZEKÂ ve/+ İÇGÜDÜ


- SEZGİ ile İÇSEL ALGI

( INTUITION vs. INNER PERCEPTION )


- SEZGİ ile ZAN

( INTUITION vs. SURMISE )


- SEZGİYİ HAREKETE GEÇİRMEK ile/ve SEZGİYİ OLGUNLAŞTIRMAK

( ACTING THE INTUITION vs. RIPENING THE INTUITION )


- SEZMEK ile AŞMAK

( TO PERCEIVE vs. TO EXCEED )


- SEZON[Fr., İng.] değil/yerine/= DÖNEM/MEVSİM


- ŞİDDET" &gt;&lt;/< "İKTİDAR"

( "iktidarın bitmeye başladığı yerde, şiddet başlar." )


- SİF[İng. COST-INSURANCE-FREIGHT] değil/yerine/= MALİYET

( Bir malın fiyatı, sigortası ve navlunu birlikte olmak üzere maliyeti. )


- SIFIR BİÇİM ile SIFIR TÜRETİM

( ZERO MORPH vs. ZERO DERIVATION )


- SIFIRI TÜKETMEK değil ZAFİRİ TÜKETMEK

( ZAFİR: Soluk/nefes. )


- SİGORTA[İt.] ile REASÜRANS[Fr.]

( Bir şeyin ya da birinin, herhangi bir yönden, ileride karşılaşabileceği zararı gidermek için, önceden ödenen önödeme karşılığında, bu işle uğraşan kuruluşla yapılan bağlnatı sözleşmesi. | Bu tür sözleşmeleri yapan şirket. | Özellikle elektrik devresinde, akım çok güçlü olduğunda, eriyerek, güvenliği sağlayan, kazayı önleyen nesne ya da düzenek. İLE Bir sigorta ortaklığının, sigorta ettiği paranın bir bölümünü, olabilecek zarara karşı, başka bir ortaklığa yeniden sigorta ettirmesi işi. )

( INSURANCE vs. REINSURANCE )


- SİGORTA ile/ve/<> TEDBİR


- SİGORTALAYAN SİGORTALANAN


- ŞİKÂYET ile GAMMAZLAMA

( TO COMPLAIN vs. TO SQUEAL/SNITCH )


- ŞİKÂYET ile İSPİYON


- ŞİKÂYET ile/ve/değil/yerine/||/<> TESPİT


- SIKICI ile İÇ KARARTICI


- SIKICI ile/ve/değil ZORLAYICI


- SIKINTI ile/ve/değil/<> SAKINCA


- ŞİLİN[İng. SHILLING] ile PENİ[İng. PENNY]

( Avusturya para birimi. | Birleşik Tanzanya Cumhuriyeti, Kenya, Somali ve Uganda para birimi. | İngiliz lirasının yirmide biri olan para. İLE Sterlin'in yüzde biri değerindeki para birimi. )


- SİLSİLE[Ar.] ile ZİNCİR, ZİNCİRLEME OLAN ŞEY

( ART ARDA GELEN ŞEYLERİN MEYDANA GETİRDİĞİ SIRA )

( SOYSOP )

( ZİNCİR, ZİNCİRLEME OLAN ŞEY )


- ŞİMDİ = NOW[İng.] = MAINTENANT[Fr.] = JETZT[Alm.] = ORA[İt.] = AHORA[İsp.]


- ŞİMDİKİ ZAMAN ile/ve/||/<> ŞİMDİNİN ZAMANI


- SİMGE = REMZ[çoğ. RÜMÛZ(ÂT)] = SYMBOL[İng., Alm.] = SYMBOLE[Fr.] = SYMBOLON[Yun.] = SIMBOLO[İsp.]


- SİMGESEL ile/ve/<> BİÇİMSEL


- SINIF ile/değil/yerine DAL


- SINIF ile/ve/değil/yerine KESİM


- SINIF ile/ve ŞUBE

( CLASS vs./and DEPARTMENT/SECTION )


- SINIR(LI/SIZ) ile SON(LU/SUZ)


- SINIR[Yun. < PERAS]/HADD/HUDUT[Ar.] ile KOTA[Fr./İng. < QUOTA]

( İki komşu devletin topraklarını birbirinden ayıran çizgi. | Komşu il, ilçe, köy ya da kişilerin topraklarını birbirinden ayıran çizgi. | Bir şeyin yayılabileceği ya da genişleyebileceği son çizgi, uc. | Bir şeyin nicelik bakımından inebileceği ya da çıkabileceği en alt ve en üst yer. | Değişken bir büyüklüğün istenildiği kadar yaklaşabildiği durağan büyüklük. | Uc, son. İLE Bir ülkede ithal edilecek nesnelerin çeşitlerini, oranlarını ya da miktarlarını gösteren dizin. | Bir ülkede ithal edilecek mallar için getirilen sınırlama. | Kuruluşlarda ya da derneklerde bir öbeğe tanınan sayı. | Bazı ülkelerde, sinemalarda belirli bir süre oynatılması zorunlu olan yerli film sayısının yabancı filmlere oranı. )

( BOUNDARY vs. QUOTA )


- SINIR ile/ve/değil/yerine/<> ÇARE

( Çare/ler... [için burayı tıklayınız] )


- SINIR ile/ve ÖTEKİ

( BOUNDARY vs./and OTHER )


- SINIR ile SON

( BORDER/BOUNDARY vs. END )


- SINIR ve TAŞIYICI


- SINIRLARI BİLMEK ile/ve/değil/yerine öncelikle EŞİKLERİ BİLMEK


- SINIRLI/LIK ile YETERSİZ/LİK

( RESTRICTED/NESS vs. INFSUFFICIENCY )


- SINIRLI ile/ve KAYNAĞI SINIRSIZDA OLAN SINIRLI


- SINIRLI ile/ve KISITLI

( LIMITED vs./and RESTRICTIVE )


- SINIRLI ile SEÇMELİ

( Sınırlı olanın sıra ile acı ve haz verici olması zorunludur. )

( LIMITED vs. ELECTIVE/MULTIPLE-CHOICE
The limited is bound to be painful and pleasant in turns. )


- SINIRLI ile SONLU


- SINIRLILIK ile/ve TEKRAR

( RESTRICTEDNESS vs./and REPETITION )


- SINIRSIZ ile/ve KAYNAĞI SINIRSIZDA OLAN SINIRLI

( UNLIMITED vs./and THE LIMITED WHICH IN THE SOURCE OF UNLIMITED )


- SINIRSIZ ile SONSUZ

( Mekânda. İLE Zamanda. )

( Bir gövdede odaklanmış, sonsuz olanız. )

( Sonsuz, bölünemez. )

( Sonsuz, sonsuzdan büyük ya da küçük olamaz. )

( Sonsuzluk, nicelik değildir. )

( In place. VS. On time. )

( UNLIMITED vs. INFINITE )

( INTERMINATUM vs. INFINATUM )


- SİNMEK ile İŞLEMEK

( TO PERVADE vs. TO PROCESS )


- SİNYAL ile İPUCU

( SIGNAL vs. CLUE )


- ŞIPPADAK/ŞIPPADANAK/ŞIRAKKADAK/ŞAKKADAK/PATTADAK/PATTADAN/PATTADANAK ANSIZIN/ANİ[Ar.]

( Birdenbire ve beklenmeyen bir zamanda. )


- SIR ve/<> BİRİKMİŞ EMEK


- SIR ile/ve/değil SINIR


- SIRADAN/LIK ile YAVAN/LIK

( ... İLE Yağı az. | Katıksız. | Hoşa gitmeyen, tatsız. | Görgüsüz, bilgisiz. )


- SIRADAN ile KLÂSİK

( ORDINARY vs. CLASSIC/AL )


- SIRADAN ile/değil OLAĞAN

( [not] ORDINARY vs./but USUAL )


- SIRADÜZEN/SİLSİLE-İ MERÂTİB/HİYERARŞİ ile/ve/||/<> BAKIŞIMSIZLIK/ASİMETRİ


- SIRALI ile SÖKÜN

( ... İLE Birbiri ardınca gelmek, görünmek. )


- SİRKADİYEN ile SİRKALUNAR ile SİRKASEPTAN ile SİRKANUAL

( )


- ŞİRKET SANI/UNVANI[Ar.] ile/ve/<> MARKA


- ŞİRKETLER, HİZMETLERİNDE:
UCUZ İSE ile/ya da/<> HIZLI İSE ile/ya da/<> NİTELİKLİ İSE

( Niteliksiz ve hızlıdır. İLE/YA DA/<> Ucuz ve niteliksizdir. İLE/YA DA/<> Pahalı ve yavaştır. )

( Dünyada, hiçbir şirket, bir işi, hem ucuz, hem hızlı, hem de nitelikli yapamaz. )


- ŞİŞİRME ile "ŞİŞİRME"/ŞİŞİRMECE

( Şişirme işi. İLE Baştan savma, kötü iş. )


- SİTTİN SENE

( 60 yıl. | Sonu gelmeyecek kadar uzun zaman. )


- SİVİ[İng. < CV] değil/yerine/= ÖZGEÇMİŞ


- SIYÂS/Î[Ar. < SIYSA] ile SİYÂSÎ[Ar.]

( Kaleler. | Köşkler. | Sığınılacak yerler. İLE Siyâset gereği olan. | Diplomatça olan, politik. | Siyâsetle uğraşan. )


- SİYASAL FELSEFE ile/ve/||/<> SİYASET BİLİMİ


- SİYÂSET ile/değil HAMÂSET


- SİYASET ile İLM-İ SİYASE/T


- SİYÂSET ile/ve/<> POLİTİKA


- SİYASET ile SİYASAL

( Politika gerçekleri yadsıyıp, yalan söylemek değil, gerçeklerin istediğiniz yanını göstermesidir. )


- SİYÂSET ile/ve/||/<> SİYÂSET(İN) YORUMU


- SİYÂSET ile TİCÂRET ile İBÂDET

( "Üsttekiler"in "yaptığı". İLE Ortadakilerin yaptığı. İLE Alttakilerin yaptığı. )


- SİYASETTE:
YOLDAŞ ile/değil YOL

( [siyasette] "Yoldaş, yolu belirler." DEĞİL Yol, yoldaşı belirler. [Yol değiştikçe, yoldaşlar da değişir.] )


- SİYASİ KRİZ ile/ve EKONOMİK(İKTİSADİ) KRİZ ile/ve KÜLTÜREL KRİZ


- SİYÂSÎ ile/ve/<> HİKEMÎ


- SOGİ ile/ve GO

( Japon satrancı. İLE/VE Çin satrancı. )

( Japanese chess. WITH/AND Chinese chess. )


- ŞOM[Fars. ŞÛM] değil/yerine/= "UĞURSUZ"


- SÖMESTR[Fr.] değil/yerine/= YARIYIL


- SON ile ARKA

( THE LAST vs. THE BACK )


- SONSUZ/LUK ile "ULAŞILAMAYAN"/"KÖTÜ" SONSUZ/LUK


- SONSUZ ile/ve BİR

( INFINITE vs./and ONE )


- SONSUZ ile/ve BİREBİR


- SONSUZ ile/ve/= HERŞEY x HERŞEY

( INFINITE vs./and/= EVERYTHING X EVERYTHING )


- SONSUZ ile/ve SINIRLI SONSUZ

( ~ İLE/VE Pi sayısı. )

( Rasyonel. İLE/VE İrrasyonel. )

( INFINITE vs./and LIMITED INFINITE )


- SONSUZLUĞUN:
"VAROLUŞU" ile/değil ADI/ETİKETİ


- SONTEŞRİN/TEŞRİN-İ SÂNÎ[Ar.] değil/yerine/= KASIM


- SONUÇ ile/ve/<>/değil/yerine BİLEŞKE


- SONUÇ ile/ve/değil/||/<>/> ÜRÜN


- SÖNÜM / SÖNÜMLEMEK ile SÖNÜMLÜ

( Bir salınım hareketinin genliğinin, türlü dirençlerin etkisiyle küçülmesi, itfa. | Bir borcun her yıl ödenen taksitlerle belirli bir zaman sonunda ödenmiş olması, itfâ. İLE İLE Belirli bir sürede, genliği, sıfıra inen [salınım hareketi]. )


- SOPA ile MATRAK[Ar.]

( ... İLE Kalın sopa, değnek. | Eğlenceli, gülünç, hoş. )


- SORGULA!:
ELİNİ ve/||/<> DİLİNİ ve/||/<> YOLUNU ve/||/<>
GÜNÜNÜ ve/||/<> GÖNLÜNÜ ve/||/<> SONUNU

( Kazandıkça, bölüşemiyorsan. VE/||/<> Konuştukça, kırıcı oluyorsan. VE/||/<> Yürüdükçe, hedeften çıkıyorsan. VE/||/<> Günler/yıllar geçtikçe, yerinde sayıyorsan. VE/||/<> Sevildikçe, vefâsızlaşıyorsan. VE/||/<> Hangi durumda olursan ol! )


- SORUN" ile/ve/değil/<> "YÜK"


- SORUN = MESELE = PROBLEM[İng., Alm.] = PROBLEME[Fr.] = PROBLEMA < PRO:ÖNE. BALLEIN:ATMAK[Yun.] = PROBLEMA[İsp.]


- SORUNLAR:
"DARBE" ile/değil/yerine PÜRÜZ


- SÖZLEŞME/BAĞIT ile/ve/değil ANTLAŞMA


- SÖZLÜK ÇALIŞMASI/OKUMASI:
HERKESİN HARCI ile/ve/değil/||/<>/< HERKESİN İHTİYACI


- SPEKÜLASYON[Fr., İng.] değil/yerine/= KURGU


- SPEKÜLATİF[Fr., İng.] değil/yerine/= KURGUSAL | SAPTIRICI


- STADYA[Fr. < Yun.]

( Bir noktanın takeometreye olan uzaklığını ölçmek için, bu nokta üzerine düşey doğrultuda konan santimetrelere bölünmüş mira. )


- STAJ[Fr. STAGE] değil/yerine/= ÇIRAKLIK

( Herhangi bir meslek edinecek olan kimsenin geçirdiği uygulamalı öğrenme dönemi. | Birinin, meslek bilgisini artırmak için bir kurumun bir ya da birçok bölümünde çalışarak geçirdiği dönem. )


- STANDART ile KLİŞE


- STARE MESTO ile/ve/<> NOVE MESTO

( Prag'ı, birbirinden ayıran, Vlatava Köprüsü ve birleştiren, Charles Köprüsü'dür.[Bu köprü, "Prag'ın en değerli mücevheri" olarak da anılır. Mücevher benzetmesi, köprünün iki yanında yer alan ve baş döndüren 30 heykelden kaynaklanıyor.] )

( Eski Prag. İLE/VE/<> Yeni Prag. )

( Eski Prag'ın merkezini, Staromestie Namesti oluşturur. Onbin m²'ye yakın alana sahip bu ünlü meydanın tam ortasında, XV. yüzyıldan kalma astronomik saat, bugün hâlâ çalışmaktadır.[Saatin üzerinde, hasat ve ekin zamanı, ay ve güneş düzeninin dünyaya göre konumu, mevsimler ve burçlar gösterilmektedir. Saatin en büyük özelliklerinden biri de, her saat başı, Hz. İsa ve 12 havarisini simgeleyen kuklaların, kulenin iki minik penceresi arasında gidip gelmeleridir. Daha sonra ise yeni bir 60 dakikanın başladığının işaretini, bir iskeletle gösteriyorlar.] )

( En az 650 yıllık olan Yeni Prag'ın tek farkı, Gotik üslûbun Barok 'a dönüşmesini en ince ayrıntısına kadar duyumsatmasıdır.[Ünlü Prag Baharı'nın baş kahramanlarından Wenceslas Meydanı'nda, Neo-Rönesans etkilerinin doruğa ulaştığını görebilirsiniz. Meydanın genişliği 60 m., uzunluğu ise 750 m.'dir.] )


- STATİK[Fr. < Yun.]/STATOR[Lat.] değil/yerine/= DURUK/DURAĞAN/DEĞİŞMEZ[>< DEVİNİM]


- STATÜKO[Lat.] değil/yerine/= SÜRERDURUM/SÜREGİDEN DURUM SÜRERDURUM


- STİL ile TİP

( STYLE vs. TYPE )


- STK ile STK

( Sivil Toplum Kuruluşu İLE Sanat - Tarih - Kültür )


- STOPAJ[İng.] değil/yerine/= ÖN KESİNTİ


- SÜBVANSİYON[Fr., İng. SUBVENTION] değil/yerine/= DESTEKLEME


- SUÇ ile/ve İHLÂL


- SUÇ ile KAZÂ

( CRIME vs. ACCIDENT )


- SÛD[Ar.] ile SÛD[Ar.]

( Sevdâlar. İLE Yarar, kâr, kazanç. )


- ŞUFA[Ar.] (HAKKI) değil/yerine/= ÖNALIM (ÜLEVİ)


- SÛFİLER ve ŞİİR ve/||/<> ORDU ve/||/<> BÜROKRASİ

( Türkçe'mizin yaygınlaşmasında öncelikli ve ağırlıklı etkisi olanlar... )


- SÜHÛLET ile SUHÛNET

( Kolaylık. | Yumuşaklık, naziklik. | Uygun ortam. İLE Sıcaklık. )


- SÜHÛLETLE[Ar.] değil/yerine/= KOLAYLIKLA


- ŞÜHÛR-İ KAMERİYYE ile ŞÜHÛR-İ SELÂSE

( Kamer ayları, arabî aylar. İLE Üç aylar.[Recep, Şaban, Ramazan] )


- SÜKSE[Fr.]/SUCCESS[İng.] değil/yerine/= BAŞARI | GÖSTERİŞ, İLGİ ÇEKECEK DURUM


- SÜLÜS[Ar.] ile SÜLÜS[Ar.] ile SÜLÜS[Ar.]

( Üçte bir. İLE Arap abecesiyle yazılan bir tür süslü yazı. İLE Erlere, yolculuklarda indirim sağlayan belge. )


- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ile/ve/< GELENEK


- SÜRE = MÜDDET, SAYRURE = DURATION[İng.] = DURÉE[Fr.] = DAUER[Alm.] = DURATIO[Lat.] = DURACIÓN[İsp.]


- SÜRE ile SÛRE

( Belirli bir zaman aralığı. İLE Kur'ân-ı Kerîm'in, 114 bölümünden her biri. )


- SÜREÇ ile FETRET[Ar.]

( ... İLE İki peygamber ya da sultan arasında peygambersiz/sultansız geçen süre. | İslâm'a göre, Hz. İsa ile Hz. Muhammed arasında geçen süre. | İki olay arasındaki süre. | Hükümet gücünün gevşediği bir yerde, düzenin yeniden kurulmasına kadar geçen süre. )


- SÜREÇ ile/ve/<> GELİŞİM


- SÜREKLİ EKSİK ile/ve/<>/> "GEREKSİZ"


- SÜREKLİ = MÜTEMADİ = CONTINUOUS[İng.] = CONTINU[Fr.] = KONTINUIERLICH[Alm.] = CONTINUUM[Lat.]


- SÜREKLİ ile/ve/değil/||/<> ÜST ÜSTE


- SÜREKLİLİĞİN:
"BOZULMASI" ile/ve/değil/||/<> KESİLMESİ


- SÜREKLİLİK ile/ve/değil/||/<> İLERLEME


- SÜREKLİLİK = TEMADİ = CONTINUITY[İng.] = CONTINUITÉ[Fr.] = KONTINUITÄT[Alm.] = CONTINUITAS[Lat.]


- SÜREKLİLİK ile/ve/<> YAYGINLIK


- SÜRESİNCE ile/ve/||/<>/> SÜRECİNCE


- SÜRMEK ile SIVAMAK

( TO SMEAR vs. TO PLASTER )


- SÜRŞARJ[Fr., İng. SURCHARGE] değil/yerine/= YENİBASIM

( Bir sayının, sözcüğün yerine geçmek için üzerine başka bir sayı ya da sözcük basma işi. )


- SÜRÜ ile KİTLE


- SÜRÜDEN:
AYRILAN ile/değil/yerine/>< AYRI OLAN

( Kurt kapar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kurtulur. )


- SWAP[İng.] değil/yerine/= TAKASLAMA


- TAADDÜT[Ar.] değil/yerine/= ÇOĞALMA, SAYININ ARTMASI


- TAAMMÜM]Ar.} değil/yerine/= YAYILMA, GENELLEŞME


- TAASSUB ile/değil/yerine GELENEKSEL DEĞER/LER


- TAAYYÜŞ[Ar.] değil/yerine/= YAŞAMA, GEÇİNME


- TABYA[Ar.] ile/<> DONANMA

( Bir bölgeyi savunmak için yapılan ve silahlarla güçlendirilen yapı. İLE/<> ... )

( Karada. İLE/<> Denizde. )


- TAĞYİR[Ar.] değil/yerine/= DEĞİŞTİRME, BAŞKALAŞTIRMA | BOZMA


- TAHAKKUK[< HAKK] ile GERÇEKLEŞME, YERİNE GELME

( HAKÎKAT OLARAK MEYDANA ÇIKMA, GERÇEKLİĞİ ANLAŞILMA )


- TAHAVVÜL ile/ve TAHVÎL[< HAVL]

( Değişim. | Niteliksel hareket. İLE/VE Değiştirme, değiştirilme, çevirme, döndürme. | Borç senedi, aksiyon. )


- TAHDİDAT[Ar.] değil/yerine/= SINIRLAMALAR


- TAHDİT[Ar.] değil/yerine/= SINIRLAMA, ÇEVRELEME


- TAHMİN ile/ve/değil ZAN

( [not] TO GUESS/ESTIMATE vs./and/but SUPPOSITION/TO SURMISE )


- TAHMÎNEN[Ar.] ile TAHMÎNÎ[Ar.]

( Aşağı yukarı. İLE Tahmine ait, tahminle ilgili, aşağı yukarı hesaplanan. )


- TAHSİS (ETMEK) ile/ve/değil/<> TESİS (ETMEK)


- TAHZÎL[Ar.] ile TAHSÎL[Ar. < HUSÛL] ile TAHZÎR[Ar.]

( Alçaltma, bayağılaştırma. İLE Ele geçme/geçirilme, hâsıl etme. | Vergi toplama. | İlim öğrenme. İLE ... )


- TAKANAK değil/yerine/= ALACAK/BORÇ | İLİŞKİ


- TAKAS[Ar.]/CLEARING[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞTOKUŞ/DEĞİŞİM


- TAKDİM-TEHİR[Ar.]/METATEZ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= GÖÇÜŞME

( Bir sözcük ya da rakamlar içinde, birbirini izleyen iki sesbirimin/rakamın yer değiştirmesi. [Türkçe'de, daha çok, r ya da l ünsüzünün bulunduğu sözcüklerde, birinci hecenin başındaki ses, birbirinin yerine geçer. Kibrit > kirbit, çömlek > çölmek] )


- TAKDÎR-İ SEMEN ile/ve/||/<> TAYÎN-İ SEMEN

( Değer biçme. İLE/VE/||/<> Değerini belirtme. )


- TAKIMERKİ = OLIGARCHY[İng.] = OLIGARCHIE[Fr., Alm.] = OLIGARKHIA < OLIGOI:BİRKAÇ KİŞİ, ARKHEIN:EGEMEN OLMA[Yun.]


- TAKİP ETMEK ile DEVAM ETMEK


- TAKİPÇİ ile SAVUNUCU

( PURSUER vs. DEFENCER )


- TAKLİP[Ar.] değil/yerine/= DÖNDÜRME, ÇEVİRME

( Döndürme, çevirme. | Bir şeyin biçim ve kalıbını değiştirme. )


- TAKLİT ETMEK ile/ve/değil/yerine DEVAM ETTİRMEK

( COPYING vs. TO MAINTAIN/SUSTAIN
TO TAKE INTO CONSIDERATION instead of COPYING )


- TAKLİT ile ÂDET

( COPYING vs. CUSTOM/HABIT )


- TAKLİT ile ÖZDEŞLEŞME

( COPYING vs. TO INDENTIFY )


- TAKLİT ile/ve/değil TAKİP

( [not] COPYING vs./and/but FOLLOW-UP )


- TAKLİT ile/yerine YARATIM

( COPYING vs. CREATION
CREATION instead of COPYING )


- TAKSA[Lat.] değil/yerine/= ÜCRET

( Pulu yapıştırılmadan ya da eksik yapıştırılarak gönderilen mektup için alıcının cezalı olarak ödediği posta ücreti. )


- TAKTİK ile "YOL"


- TAKTİK ile YÖNTEM

( TACTICS vs. METHOD )


- TAKVÎM[< KAVM, KIYÂM] ile ...

( EĞRİYİ DOĞRULTMA, BİÇİME KOYMA )


- TAKVİM/LER('İ)


- TAKVİM ile ETİYOPYA TAKVİMİ

( ... İLE Tüm dünyanın kullandığından farklı takvim kullanmaktalardır. [2003 = 1996] )

( Etiyopya'ya, Haziran ile Eylül arasındaki aylarda, yoğun yağmurlar nedeniyle gitmemek daha uygun olur. )


- TALEB-İ CÂH ile ÎTİBAR, MAKAM

( ÎTİBAR, MAKAM )


- TALİH = FORTUNE[İng., Fr.] = SCHICKSAL[Alm.] = FORTUNA[Lat.]


- TAMAMI ile HER AYRINTISI

( ALL OF vs. EACH DETAIL OF )


- TAMİM[Ar.]/SİRKÜLER[Fr.] değil/yerine/= GENELGE


- TAMİR ETMEK ile/ve/değil/yerine YENİDEN YAPILANDIRMA


- TAMİRAT ile/değil TADİLAT


- TANITIM ile/ve/değil/<> MERAKLANDIRMA

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Tanınmışların/ünlülerin yeniliklerinde. )


- TANITIM ile REKLÂM

( INTRODUCTION vs. ADVERTISEMENT )


- TARH ile TARH ile TARH

( Bahçelerde çiçek dikmeye ayrılmış yer. İLE Vergi koyma. İLE Çıkarma. )


- TARİHİ DEĞER(İ OLAN) ile/ve/<> SANATSAL DEĞER(İ OLAN)


- TARİHSEL/LİK ve/<> ORTADAN KALKMIŞ/LIK


- TASARRUF BONOSU değil/yerine/= KESİNTİ BELGİTİ


- TAŞIMAK ile SAHİP OLMAK

( TO CARRY vs. TO HAVE )


- TAŞIMAK ile YÜKLENMEK


- TATİL GÜNÜ değil/yerine İSTİNSAH GÜNÜ


- TATİL/TÂ'TÎL ile ATÂLET

( ATÂLET )


- TATİL ile BALAYI

( HOLIDAY vs. HONEYMOON )


- TATİL ile/ve TAHSİL

( HOLIDAY vs. TO STUDY )


- TATMİN ETMEK ile DİNDİRMEK

( TO SATISFY vs. TO QUENCH )


- TAVLA ile DAMA

( Hayal. İLE Zekâ. )

( Satranç tahtasında, dama oynayan kaybeder. )

( Hesap + olasılık. İLE Küçük hesap. )


- TAVLA ile/ve/değil KENT/KENTLER

( [Fars.] * ŞEŞ: 6[Altı]
* BEŞ: 5[Beş]
* CİHAR: 4[Dört]
* SE: 3[Üç]
* DÜ: 2[İki]
* YEK: 1[Bir] )

( DÜŞEŞ: 6-6 | ŞEŞBEŞ: 6-5 | ŞEŞCİHAR: 6-4 | ŞEŞÜSE: 6-3 | ŞEŞİDÜ: 6-2 | ŞEŞYEK: 6-1 )

( [not] BACKGAMMON vs./and/but ... )


- TAVLA ile SATRANÇ

( ... İLE Zar yoktur. )

( ... İLE Oynayanda kibir varolabilir. )


- TAYİN[Ar.] değil/yerine/= ATAMA


- TAYİN ile/ve/değil TESPİT


- TEÂKUP[Ar.] değil/yerine/= ART ARDA GELME


- TEBELLEŞ[Ar.] değil/yerine/= BİRBİRİNE GEÇMİŞ, KARMAKARIŞIK, KARIŞMIŞ


- TECİM/SEL / TİCARET/TİCARİ ile/ve ÜRETİM/SEL

( Üretim Geliştirme Aşamaları: Araştırma Gözlem Çözümleme Geliştirme Deneme Tecimleştirme/Ticarileştirme )

( Exploration Screening Analysis Development Test phase Commercialisation
COMMERCE vs./and PRODUCTION )


- TEDÂHÜL[Ar.] ile TEDÂVÜL[Ar.]

( Birbirinin içine girme. | Ödemede gecikme. | Yığılıp kalma, birikme. İLE Dolanım. )


- TEDAVİ" BAKANLIĞI değil/yerine SAĞLIK BAKANLIĞI


- TEDÂVÜL[Ar.]/SİRKÜLASYON[Fr.] değil/yerine/= DOLAŞIM/DOLANIM


- TEDBİR-İ NÜFUS ile/ve/||/<>/> TEDBİR-İ MENZİL ile/ve/||/<>/> TEDBİR-İ MEDÎNE/MÜDÜN

( Bireyin ve toplumun oluşumunda. İLE/VE/||/<>/> Aileyi/topluluğu yönetmek. İLE/VE/||/<>/> Kenti/toplumu yönetmek. )

( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )


- TEHDİT ile/ve/<> YASAK


- TEHLİKE/Lİ ile RİSK/Lİ

( DANGER/OUS vs. RISK/Y )


- TEHLİKE ve/|| ÇÖZÜM


- TEK DÜZE ile/ve/değil/||/<> TEK TİP


- TEK FAKAT ÇİFT YÖNLÜLER('İ)


- TEK ile/ve DİK


- TEK ile TEKEL


- TEKAÜT[Ar.] ile/ve/||/<> TEKAÜDİYE[Ar.]

( Emekliye ayrılma. | Emekli. İLE/VE/||/<> Emekli aylığı. )


- TEKDÜZE ile/ve/değil SIRADAN


- TEKLİF[Ar. çoğ. TEKÂLİF] değil/yerine/= ÖNERİ


- TEKLİF ile/ve/<> DAVET

( PROPOSAL vs./and/<> INVITATION )


- TEKLİFSİZ BİRLİKTELİK ile/ve NEDENSİZ BİRLİKTELİK


- TEKNİK ile MEKANİK

( TECHNICAL | TECHNIQUE | TECHNICS vs. MECHANICAL )


- TEKNİK ile/ve/değil/<> TAKTİK


- TEKNİK ile YÖNTEM

( TECHNIQUE vs. METHOD )


- TEKNOLOJİ ile/ve KONFOR


- TEKRAR EDİLEN ile BENZEYEN


- TEKRAR ile DEJA VU

( REPETITION vs. DEJA VU )


- TEKRAR ile/ve/<> ISRAR

( REPETITION vs. INSISTENCE )


- TEKRAR ile NÜKS


- TEKRAR ile ÖZET

( REPETITION vs. SUMMARY )


- TEKRAR ile/ve PEKİŞTİRME

( REPETITION vs./and TO CONSOLIDATE )


- TEKRAR ile SIK TEKRAR

( REPETITION vs. FREQUENT REPETITION )


- TEKRAR ile YENİDEN

( REPETITION vs./and AGAIN )


- TEKRARLAMA ile UYGULAMA

( TO REPEAT vs. TO APPLY )


- TEKRARLAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< İRDELEMEK


- TEMEL ile EGEMEN


- TEMERRÜD değil/yerine/= DİRENİM


- TEMERRÜT[Ar.] değil/yerine/= DİRENME | EK FAİZ

( Dikkafalılık, kafa tutma, direnme. Herhangi bir sebebe dayanmaksızın borcu ödememekte direnme, direnim. | Ek faiz ödememe durumu. )


- TEMİZ ZİHİN ile/ve/<> TEMİZ GÖNÜL


- TEMİZLENME ile/ve EVRİM


- TEMMUZ ile ...

( Bitki/ağaç tanrısı. | Güneş tanrısı. | Orakayı. )


- TEMMUZ ile/ve/||/<>/> KIZIL ISI

( Yılın yedinci ayı. İLE/VE/||/<>/> Temmuz'un çok sıcak olan ikinci yarısı. )


- TEMSİLCİ DEMOKRASİ ile/yerine KATILIMCI DEMOKRASİ

( REPRESENTATIVE DEMOCRACY vs. PARTICIPATIVE DEMOCRACY
PARTICIPATIVE DEMOCRACY instead of REPRESENTATIVE DEMOCRACY )


- TENEZZÜH[< NÜZHET] ile TENEZZÜL[< NÜZÛL]

( Gezinti. İLE Kendine aykırı düşen bir işi ya da durumu kabul etme, alçalma, inma. | Alçakgönüllülük, kibirsizlik. | Fiyatta düşme/inme, indirim. )


- TERKİB[< RÜKÛB | çoğ. TERKÎBÂT] ve İHTİLÂT[< HALT] ile/ve/<> MİZÂC[< MEZC | çoğ. EMZİCE]

( | Birkaç şeyi birleştirip karışık bir şey oluşturma. VE Karışma, katışma. | Karşılaşıp görüşme. | İLE/VE/<> Bir şeyle karıştırılmış olan başka şey. | Huy, tabiat. )


- TERMİN[Alm.] ile/değil TEMRİN[Ar.]

( Belirlenmiş zaman, randevu. İLE/DEĞİL Alıştırma. )


- TERS ile ZIT

( WRONG vs. THE OPPOSITE )


- TERSİNE ÇEVİRME ile YER DEĞİŞTİRME


- TERTİBAT[Ar.] değil/yerine/= DÜZEN/DÜZENLENİŞ

( Bir işin güçlüklerini karşılamak için yapılan ön hazırlıklar. )


- TERTİBAT ile/ve TEŞKİLÂT


- TERVİYE ile/ve/<>/> AREFE ile/ve/<>/> NEHÂR

( [Zilhicce'nin] 8. günü. İLE/VE/<>/> 9. günü. İLE/VE/<>/> 10. günü.[Bayram] )


- TESÂDÜF[< SADEF | çoğ. TESÂDÜFÂT] ile/ve/değil/yerine/<> TEVÂFUK[< VEFK | çoğ. TEVÂFUKAT]

( Rastlantı, aramadan bulma. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Uyma, uygun gelme. )


- TESÂDÜF ile/ve/değil DIŞLAŞMA


- TEŞEBBÜH[Ar. < ŞİBH] değil/yerine/= BENZEME

( Benzeme, andırma, kendini benzetmeye özenme, zorlayarak benzemeye çalışma. )


- TEŞEBBÜS[Ar.] değil/yerine/= GİRİŞİM | GİRİŞME


- TEŞEBBÜS ile/ve/||/<>/> TESADÜF

( Teşebbüs etmezsen, tesadüf etmez. )


- TEŞEKKÜL[< ŞEKL] ile ...

( ŞEKİLLENME | KURULMA, KURULUŞ, MEYDANA GELİŞ | OLUŞUM )


- TESİS ve/<> TEMİN


- TEŞKÎLÂT[< TEŞKÎL] ile/ve/<> TECHÎZÂT[< TECHÎZ]


- TESMÎR[Ar.] ile TESMÎR[Ar. < SEMER]

( Çivileme/mıhlama, çivilenme/mıhlanma. İLE Ağaçların -çiçeklerini döküp- yemiş bağlaması. | Tasarrufla, malın çoğalması. )


- TEŞRÎN-İ EVVEL[Ar.] ile TEŞRÎN-İ SÂNÎ[Ar.]

( Ekim ayı. İLE Kasım ayı.
[aslı, TİŞRÎN (Süryanice): Eskiden, yılın onuncu ve onbirinci aylarına verilen ortak ad.] )


- TESVİYE[< SEVÎ] ile/ve/<> TASFİYE[< SAFV]

( Beraber etme, düz etme, düzleme, düzeltme, düz duruma getirme. | Ödeme, verme. | Hükûmetçe bir yere gönderilen erlere verilen ve bilet yerine geçen kâğıt. İLE/VE/<> Saf kılma, saflaştırma, arıtma, ayıklama, temizleme. | Özleştirme. | Bir ticaret kuruluşunun batması, kapanması vb. nedenler üzerine hesapların kesilmesi, alacaklılara, ortada kalan mal ve paradan paylarına düşen miktarın verilmesi, likidasyon. | Türlü nedenlerle çok sayıda çalışanın görevine son verme. )


- TETİKLE(N)ME ile/ve DÖNÜŞÜM


- TETİKLEME ile/ve KIŞKIRTMA


- TETİKLEMEK ile/ve DEŞMEK

( TRIGGING vs. TO RECALL )


- TEVEKKELÎ[Ar.] değil/yerine/= NEDENSİZ, BOŞ YERE/BOŞUNA


- TEVFİKAT:
TAM ile/ve/değil/yerine/<> KISMÎ

( Ayrıntılarını okumak için burayı tıklayınız... )


- TEVKÎD[Ar. < EKD] ile TEVKİD[Ar. çoğ. TEVKİDÂT] ile TEVKİT[Ar. < VAKT]

( Sağlamlaştırma. İLE Tutuşturup yakma. İLE Vakti, saati belirli kılma. )


- TEZ[Fars.] ile TEZ[Fr.]

( Çabuk olan, hızlı. | Hızlı bir biçimde. İLE Sav. | Üniversitelerde öğrencilerin ya da öğretim üyelerinin hazırlayıp bazen bir sınav kurulu önünde savundukları bilimsel çalışma. )


- TEZAYÜT[Ar.] değil/yerine/= ÇOĞALMA, ARTMA


- TEZBÎL[Ar.] ile TEZBÎR[Ar. < ZEBR | çoğ. TEZBÎRÂT]

( Toprağı gübreleme. İLE Yazma, yazılma. )


- TİCARET, BİLİM VS. ile SANAT ve FELSEFE

( Ortalama akıl, yeterlidir. İLE Ortalama akıl, yetmez. )


- TİCARET:
T ile/ve/||/<> İ ile/ve/||/<> C ile/ve/||/<> A ile/ve/||/<> R ile/ve/||/<> E ile/ve/||/<> T

( Tecrübe/deneyim. İLE/VE/||/<> İtibar/saygınlık. İLE/VE/||/<> Cesaret. İLE/VE/||/<> Risk. İLE/VE/||/<> Emek. İLE/VE/||/<> Tedbir. )


- TİCARET ile/ve BİLGİ


- TİCARET ve/= HİDÂYET


- TİCARET ile/değil KAÇAKÇILIK


- TİCARETGÂH/TİCARETHANE değil/yerine/= TECİMEVİ


- TİCARETLE KAZANILAN PARA (-NIN RİSK EDİLMESİ) ile EMEKLE KAZANILAN PARA (-NIN RİSK EDİLMESİ)


- TİCARETTE:
PARA ARTIRMAK değil/yerine ÜRÜN ARTIRMAK


- TIKAMA KURALI ile ...

( BLOCKING RULE )


- TIKANMAK ile/ve/||/<>/>/< TÜKENMEK


- TİYATRO ile/ve/||/<> KUMPANYA[İt. < COMPAGNIA]

( ... İLE/VE/||/<> Genellikle yabancı sınai, ticari ortaklık. | Tiyatro topluluğu. | Aynı görüşü paylaşan, aynı eylemi yapanlar topluluğu. )


- TON[Fr. < TONNE] ile TON[Fr. < TON]

( Bir metreküp oylumda ve + 4 °C'deki arı suyun ağırlığı. | Bin kilogramlık ağırlık birimi. İLE İnsan seleninin ya da çalgı sesinin yükseklik, alçaklık derecesi. | Konuşmada selenin duyguları belirtecek biçimde çıkması. | Bir rengin koyuluk ya da açıklık derecesi. )


- TOPARLAMAK ile AYAKTA TUTMAK

( TO PACK/TIDY [UP] vs. TO KEEP ALIVE )


- TOPLAM ile/ve/değil AŞILMIŞ BİRLİK


- TOPLAM ile/ve/değil TOPTAN


- TOPLAMA ile "AYARLAMA"


- TOPLAMAK ile/değil TOPARLAMAK


- TOPLANTI ile/ve OTURUM


- TOPLU ile ...

( COLLECTIVE )


- TOPLUMSAL KALKINMA ile/ve/<> BİREYSEL DONANIM


- TÖRE ile/değil GELENEK

( Tarihsel deneyim. İLE/DEĞİL Toplumsal deneyim. )


- TÖREN

( Maddi dünyaya, metafizik yorum getirme. )


- TRAFİK ile/ve/<> SIKIŞAN TRAFİK

( ... İLE/VE/<> TAPONES: Porto Riko'daki adı. )


- TRANSFER[İng., Fr.] değil/yerine/= AKTARIM, AKTARMA


- TRÖST[Fr. < TRUST] ile KONGLOMERA[Fr. < CONGLOMERAT]

( Aynı alanda iş yapan çeşitli ortaklıkların hisse senetlerinin, bir denetim kuruluna teslim edilmesi ve yönetimin bir kurulu yöneten gruba aktarılmasıyla oluşan, tekelci sermayedarlığa dayanan ortaklıklar birliği. İLE Yığışım. | Molozların çimento durumuna dönüşmesiyle oluşan kütle. )


- TÜCCAR[Ar.] değil/yerine/= TECİMEN


- TUĞGENERAL
ile
TUĞBAY
ile
ALBAY

( Tugay komutanı.
İLE
Tugay komutanlığı yapan albay.
İLE
Alay komutanı. )


- TUHAF ile GARİP ile ACAYİP


- TÜKENME ile/ve/<>/> ÇÖZÜNME


- TÜKETENLER ile/ve/değil/yerine/||/<>/</>< ÜRETENLER

( Eşek arısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/< Bal arısı. )

( Fare(mouse) kullanıcısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/< Klavye kullanıcısı. )


- TÜKETİCİ = CONSUMER[İng.] = CONSOMMATEUR[Fr.] = KONSUMENT[Alm.] = CONSUMATORE[İt.] = CONSUMIDOR[İsp.]


- TÜKETİCİ ile/ve/<>/değil/yerine UYGULAYICI


- TÜKETİM ile/değil/yerine KULLANIM


- TÜKETİM ve/ SIKILMA ve/ TÜKETİM


- TÜM ile AYRINCASIZ/İSTİSNASIZ[Ar.]


- TUPAMAROS ve/<> SOL DÜŞÜNCE

( 60'lı yıllarda, güç koşullarda yaşayan Uruguay'lı köylülerin, sendikalaşma hareketi olarak başlayıp, kentlerdeki sol düşünce ile birleşen örgüt. VE/<> ... )


- TÜR ile AŞAMA

( KIND vs. PHASE )


- TÜR ile BÖLÜM

( Bir tür olan şey, zorunlu olarak bir bölümdür fakat bir bölümün aynı zamanda bir tür olması zorunlu değildir. )

( KIND vs. PART )


- TÜR ile İŞLEV

( KIND vs. FUNCTION )


- TÜR = NEVİ = SPECIES[İng., Lat.] = ESPÈCE[Fr.] = ART[Alm.] = EIDOS[Yun.] = ESPECIE[İsp.]


- TÜR ile NİTELİK

( KIND vs. CHARACTER )


- TÜR ile TİP

( KIND vs. TYPE )


- TURA ile TURA ile TUĞRA

( Metal paranın resimli yüzü. | Halat gibi örülmüş iplik çilesi. | Kıvrılarak sıkıştırılmış iplik çilesi. | Bazı oyunlarda, vurmak için kullanılan düğümlenmiş mendil. | Ucu düğümlenmiş bir mendil aracılığıyla yanan ya da yanılanların ebe tarafından cezalandırıldığı bir tür çocuk oyunu. İLE Ev duvarlarını dış etkenlerden korumak için üzerlerine çakılan tahta perde. | Bahçe kapısını korumak için beşik örtüsü biçiminde tahtadan yapılan örtü. | Kadınların başlarına taktıkları küçük altın dizisi. | Çatı. | Çatı arası. | Odalardan başka evdeki öteki bölümler. | Sergen. | Düğünlerde oynanan bir çeşit oyun. | Karşı. | Topuz. İLE Osmanlı sultanlarının imza yerine kullandığı, özel bir biçimi olan simgeleşmiş im. )


- TURFA[Ar. < TURFE] ile TURFANDA[Fars. < TERVENDE]

( Az bulunur, eski, nadir. | Değeri düşük, işe yaramaz. | Acayip, tuhaf. İLE Mevsimin başında ilk yetişen (meyve, sebze). | Yeni, ilk kez ortaya çıkan. )


- TÜRKİYE'DE, BÖLGESEL FaRkLaR

( Türkiye'de Bölgesel FaRkLaR yazısını okumak için burayı tıklayınız... )


- TUTMA ile/ve/> GENİŞLETME

( TO HOLD vs./and/> TO WIDEN )


- TUTMAK ile/ve BAĞLAMAK/BAĞLAYICILIK

( TO HOLD vs./and TO ATTACH )


- TÜYO ile ÖNERİ


- ÜÇ AYLAR/ŞÜHÛR-İ SELÂSE:
RECEP ve/> ŞABAN ve/> RAMAZAN


- UC BİRİM ile UZANTI

( TIP UNIT vs. EXTENSION )


- ÜCRET ile ULÛFE[Ar. ALEF | çoğ. ALÂİF, ULÛF]

( ... İLE Hayvan yemi. | Osmanlılar'da, kapıkulu askerlerine, saray ve devlet örgütlerindeki bazı görevlilere, üç ayda bir verilen ücret. )


- UCUZ ile/değil "UYGUN" (FİYATLI)


- UCUZLAMA ile YAYILMA


- UGİYA ile ...

( Moritanya'nın para birimi.[Paranın üzerinde, geleneksel motifler bulunur.] )


- UĞRAŞMAK ile İLGİLENMEK

( TO STRIVE vs. TO INTEREST )


- ULAŞ/IM ile/ve/değil/<>/ne yazık ki BULAŞ/IM


- ULAŞMA ile/ve/değil ERİŞME


- ULAŞMAK ve/||/=/<>/< ÜLEŞMEK


- ULUS/ULUSAL ile/ve/<> TOPLUM/TOPLUMSAL


- ULUSLARARASI ŞİRKET/LER ile/değil/ne yazık ki "ULUS AŞIRI" ŞİRKET/LER

( ... İLE/DEĞİL/NE YAZIK Kİ Hedef ülkeleri/kitleleri ve dünyayı, çıkarları doğrultusunda yönetme/yönlendirme çabası/"başarısı" peşinde koşan şirketler. )


- ULUSLARARASI ile/değil DEVLETLERARASI


- ÜMİTSİZ/LİK ile YILGIN/LIK


- UN ile/ve/<> PAÇAL

( ... İLE/VE/<> Ekmek yapmak için çeşitli tahılların, yasaca gerekli karışım oranı. | Türlü şeylerin karışımı. )


- ÜNİVERSİTEDE:
BURS ile/ve/<> KREDİ

( * Burs, başbakanlık tarafından verilir ve geri ödemesi yoktur fakat kredinin geri ödemesi vardır.

* Bursunuzun devamı için çeşitli koşulları sağlamanız gerekmektedir. [Disiplin ve not şartı.]

* Kredi alırsanız, geri ödemesi vardır ve beyaz eşyaya bağlı faiz oranlarına göre anaparaya faiz eklenerek sizden tahsil edilir.

* Kredi ödemesi ilk sigorta başlangıcında ya da öğrencilikten 2 yıl sonra başlar. Bu süreyi uzattırabilir, taksitlendirme yapabilir ve çeşitli yollar deneyebilirsiniz.

* Bursunuz, başarısızlık nedeniyle düşerse artık burs değil kredi almış olursunuz. Bursunuz, krediye dönüşür. )


- ÜNİVERSİTENİN:
EVRENSELLİĞİ ile/ve/değil EVRENSELLEŞTİRİCİLİĞİ


- UNUTULMUŞ ile/ve/değil/yerine UNUTULMAYA YÜZ TUTAN


- UPUCUZ


- ÜRETİM:
ENDÜSTRİYEL ile/ve/<> ÖZEL

( Özel üretim yapan işletmelerde, ürünler sıfırdan tasarlanarak ya da siparişe özel olarak mühendislik çalışmaları sonucunda ortaya çıkar. Sipariş için gerçekleştirilen tasarım, ürünün sonucuna aktarılacağından dolayı ve hazırda bulunan pek çok tahmin nedeniyle, tüm üretim sürecinde esnek bir yapı olmasını gerektirmektedir. Varolan süreçlerin esnekliği dolayısıyla da, özel üretim yapan işletmeler, ERP sistemlerinden temel olarak esneklik ve çeviklik beklemektelerdir. Endüstriyel üretim yapan işletmeler tarafında ise ürünler, sipariş bazlı olarak ayarlanır. Müşteriler, stokta bulunan bir ürünü sipariş edebilecekleri gibi, önceden tasarlanmış ve katalogda yer alan bazı özellikler ve seçenekleri de satın alınacak ürüne katarak sipariş verebilirler ancak değişiklik istekleri, kataloglar ile sınırlıdır.

Özel üretim yapan firmalar, esneklik ve çevikliğe önem verirken, endüstriyel üretim yapan firmalar daha çok operasyonel verimliliğe odaklanmaktadır. Aynı zamanda, endüstriyel üretim yapan firmalar, üretim süreçlerinde, özel üretim sürecindeki her bir projenin değiştiği durumun aksine, tahmin edilebilirlik ve süreklilikten gelen avantajlara da sahip olurlar. Tahminler ve yansıtmalar sayesinde de, yöneticiler, sonuçları ölçebilirler ve gerektiğinde yönlerini değiştirebilirler. Bu değerler de bulunulan süreçlerin gelişmesini ve tüm zincirin bütünleşmesinin güçlenmesini sağlar. )


- ÜRETİM/İMALÂT[Ar.] ve/> DÖNÜŞÜM

( PRODUCTION and/> TRANSFORMATION )


- ÜRETİM ile "DOĞUM"


- ÜRETMEK/YAPMAK ile HAZIR ALMAK

( TO PRODUCE/MAKE vs. TO BUY A READY PRODUCT )


- ÜRETMEK ile YENİ BİR ŞEY ÜRETMEK

( TO PRODUCE vs. TO PRODUCE BRAND NEW )


- ÜRÜN ile/ve/<> YAPIT ile/ve/<> MEYVE


- US ile ZİHİN

( REASON vs. MIND )


- ÜSTÜN" ile/değil ÜSTTE DURAN


- ÜSTÜN/LÜK ile/değil FARKLI/LIK

( [not] SUPERIOR/ITY vs./but DIFFERENT/DIFFERENCE, DIVERSITY )


- ÜSTÜN ile/ve/değil ÖTE

( [not] SUPERIOR vs./and/but BEYOND )


- ÜSTÜNLÜK ile/yerine ÇEŞİTLİLİK

( SUPERIOR/ITY vs. VARIETY
VARIETY instead of SUPERIOR/ITY )


- ÜSTÜNLÜK ile/değil/yerine ÖNCELİK


- USÛLSÜZ/LÜK ile HAKSIZ/LIK/GADR[Ar.]

( ILLEGAL vs. UNFAIR )


- ÜŞÜTME ve ÜZÜNTÜ

( FREEZING/TO CATCH COLD and SORROW/TROUBLE/DISTRESS )


- ÜTMEK ile ÜTMEK

( Ateşten ya da yüksek bir ısıdan geçirmek. | Bir şeyi, tüylerini yakmak için alevden geçirmek. | Taze buğday ya da mısırı, ateşe tutup pişirmek. İLE Oyunda, kumarda kazanmak, yenmek. )


- ÜTOPYA >< DİSTOPYA

( Bin/bir, Olmayan, Güzel Yer: "Ütopya" - B [yazısını okumak için burayı tıklayınız...] )


- UYANIK ile AYIK

( AWAKE vs. SOBER )


- UYARMAK ile/ve/değil/yerine BİLGİLENDİRMEK


- UYDURMAK ile/değil/yerine UYARLAMAK

( TO IMPROVISE vs./and TO ADAPT )


- UYGARLIKLARARASI/LIK ile/ve/<> KÜLTÜRLERARASI/LIK


- UYGUNLUK ile/ve/<>/>< ENGEL


- UYGUNLUK ile/ve GEÇERLİLİK

( APPROPRIATENESS vs./and VALIDITY )


- UYUM ile/ve/||/<> EŞZAMANLILIK


- UZAK/LIK ile/ve BAĞIMSIZ/LIK

( DISTANCE vs./and INDEPENDENCE )


- UZAK ile BÜYÜK

( FAR/DISTANT vs. BIG )


- UZAK ile GEREKSİZ

( DISTANT vs. UNNECESSARY )


- UZAK ile İLERİ

( DISTANT vs. ADVANCED )


- UZAK ile KÜÇÜK

( FAR/DISTANT vs. SMALL )


- UZMANLIK ile/ve ORGANİZASYON

( SPECIALIZATION vs./and ORGANISATION )


- UZUN SÜRME = SÜRERLİK


- VAAD/VÂDE ile/ve BORÇ

( Vâde, söz demektir. )

( Sakın para için evlenmeyin! Çok daha uygun koşullarda borç bulabilirsiniz. )


- VABESTE[Fars.] değil/yerine/= BAĞLI


- VÂDE FARKI değil/yerine/= SÜREV ARTISI


- VÂDE[Ar.] değil/yerine/= ERİM


- VAK(İ)T ile ...

( SAAT, GÜNÜN ÇEŞİTLİ SAATLERİ | MEVSİM | BELİRTİLEN ZAMAN | VAK(İ)T ile ABCDEF ( FIRSAT | ZAMAN )


- VAKF-I AKAR/ASL-I VAKF değil/yerine/= GELİR KAYNAĞI


- VAKIF ile/ve/||/<> İRSÂDÎ VAKIF


- VAKIF ile/ve/<> TESİS


- VAKT-İ MERHÛN değil/yerine/= BEKLENİLEN ÇAĞ VE ZAMAN


- VALİ[EPARHOS]:
< LONCA ÖRGÜTÜ ile/ve/||/<> LAGATARIOS ile/ve/||/<> SIMPANOS

( Genel denetimi sağlayanlar. İLE/VE/||/<> Yabancı tüccarların denetimini sağlayanlar. İLE/VE/||/<> Esnaf localarını denetleyenler.[2 kişi] )


- VÂLİ ve/||/<> VELÎ ve/||/<> HÂMİ ve/||/<> RÂB

( [Koruyucu] Dışta. VE/||/<> İçte. )

( Maddî koruyucu. VE/||/<> Manevî koruyucu. )


- VÂRİDÂT[Ar. < VÂRİDE] ile/değil/yerine ESİN/İLHAM

( Yıllık/aylık gelir. | Hatıra gelen, içe doğan şeyler. İLE/DEĞİL/YERİNE Etkilenme, çağrışım ya da içe doğmayla akla gelen, yaratıcı düşünce, duygu. )


- VAROLANLARDA:
YANSIMA ile/ve İKİNCİLLİK


- VAROLDUĞUNDAN DOLAYI DÜŞLENEN ile/ve/||/<> DÜŞLENDİĞİNDEN DOLAYI VAR OLACAK OLAN


- VAROLUŞ'TA:
KUŞKULANILAMAZLIK ile/ve KANITLANAMAZLIK


- VARSIL/ZENGİN
ile/ve/değil/yerine/=/||/&lt;/<>/><
YOKSUL/FAKİR

( )

( "Beş parasızmış" gibi yaşadıklarından dolayı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/


- VARTA[Ar.] değil/yerine/= TEHLİKELİ DURUM


- VÂZIH[Ar.] ile ...

( Açık, meydanda, belirli, kapalı olmayan söz/tümce. )


- VEFÂ ile/ve/<> HİLM

( Sözünde durma, sözünü yerine getirme. | Dostluğu devam ettirme. | Onun yanındayken nasılsan, uzaktayken de aynı olmak. İLE/VE/<> Kişinin doğasında olan yumuşaklık. )

( Doğanızdaki yumuşaklığı anımsayarak kimseye hesap/borç takmayın! )


- VEHÂMET ile/ve/<> HEZİMET


- VERESİYE değil/yerine KONSİNYE


- VERGİ ile HARÇ

( BÂC )


- VERGİ ile/ve KİRA

( RÜSÛM[< RESM]: Vergiler, gümrük vergileri. | Usûl, merasim. İLE/VE ... )

( BÂC, BÂJ [vergi harç. | Gümrük vergisi.] ile/ve ... )


- VERGİ ile OKTRUVA[Fr.]

( ... İLE [eskiden] Kente giren şeylerden alınan vergi. )


- VERGİ ile ŞEREFİYE

( Belediyenin, yol yapmak/genişletmek gibi hizmetleri nedeniyle değeri artan mülk sahibinden, artan değerin üçte biri miktarı üzerinden alınan vergi. )


- VERİM ile/ve BEREKET

( Bereket maddeyle ölçülmez. )

( YIELD vs. ABUNDANCE )


- VERİMLİLİK ve/> BAŞARI

( PRODUCTIVITY vs./> SUCCESS )


- VERMEK/ALMAK ile PAYLAŞMAK

( Paylaşmak, zevki bir kat artırır. )

( TO GIVE/TO TAKE vs. TO SHARE )


- VERMEK ile ALMAK

( TO GIVE vs. TO TAKE )


- VESÎLE ile BAHÂNE

( İyi niyetle. İLE Kötü niyetle. )


- VİRAN KÖYDEN ile ...

( HARAÇ DA, ÖŞR DE ALINMAZ/DI )


- VİRMAN[İng. < VIREMENT] değil/yerine/= AKTARIM


- VİZİTE[İt.] ile VİZİTE[İt.]

( Hekimin, hastahanedeki hastaları dolaşıp yoklaması. İLE Bir muayene için hekime ödenen ücret. )


- VOYVODA[Slavca] ile VOYVODALIK

( Osmanlılar'ın, Eflak ve Buğdan Beylerine verdikleri san. İLE Voyvoda egemenliği. | Voyvoda egemenliği altındaki ülke. )


- WHO yerine DSÖ

( WORLD HEALTH ORGANIZATION yerine DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ )


- YABANCILAŞ(TIR)MA ile/ve/<> ÖTEKİLEŞ(TİR)ME


- YABANCILAŞMA ile/ve DUYARSIZLIK

( ALIENATION vs./and INSENSITIVITY )


- YABANCILAŞMA ile/ve/<> İNKÂR

( ALIENATION vs./and/<> TO DENY )


- YABANCILAŞMA ile/ve/> KORKU

( ALIENATION vs./and/> FEAR )


- YABANCILAŞMA ile/ve/> ÖZYİTİMİ

( YABANCILAŞMA: Kendi özvarlığının yerine koymak. )

( ALIENATION vs./and/> SELF-LOSS )


- YABANCILAŞMA ile/ve/> YALAN

( ALIENATION vs./and/> LIE )


- YABANCILAŞMA ile/ve YANILSAMA


- YABANCILAŞMA ile/ve/> YİTİM

( ALIENATION vs./and/> LOSS )


- YAKIN HEDEF ile/ve UZAK HEDEF


- YAKIN ile/ve/değil ARDIŞIK

( [not] NEAR vs./and/but CONSECUTIVE )


- YAKIN ile/ve UZAK

( NEAR vs./and FAR/DISTANT )


- YAKLAŞIK DEĞER ile TAM DEĞER


- YALAN SÖYLEMEK ile/ve/değil DOĞRUYU SÖYLEYEMEMEK

( [not] TO LIE vs./and/but NOT TO SAY THE TRUTH )


- YALAN:
DÜNYADA ve/||/<> SİYÂSETTE ve/||/<> TİCARETTE ve/||/<> FELSEFEDE ve/||/<> EDEBİYATTA ve/||/<> GAZETECİLİKTE ve/||/<> GENÇLİKTE

( Vefâ. VE/||/<> Vaad. VE/||/<> Reklam. VE/||/<> Safsata. VE/||/<> Mecaz. VE/||/<> Haber. VE/||/<> Aşk. )


- YALAN ile AD/TANIM DEĞİŞTİRMEK

( LIE vs. TO RENAME )


- YALAN ile BAHÂNE


- YALAN ile DOĞASINA UYGUN DAVRANMAK

( LIE vs. BEHAVE IN THE SELF OF NATURE )


- YALAN ile FARKLILAŞTIRMA


- YALAN ile KAMUFLAJ

( LIE vs. CAMOUFLAGE )


- YALAN ile ŞAKA

( Dürûg-zen(yalancı) olursa bir evde, düzen olmaz o evde. )

( Zekâ, doğruluk Hürmüz'ün; cehalet, yalan ise Ehrimen'in sıfatlarıdır. )

( LIE vs. JOKE )


- YALAN ile/değil ÜSTLENME

( [not] LIE vs./but TO TAKE ON )


- YALINLIK ile/ve/||/<>/>/< ŞIKLIK


- YALITMA/YALITIK/İZOLE[Fr., İng. ISOLE < Lat.] ile YOK ETME, GİDERME/İZALE[Ar.]


- YAN ile YÖN

( NEZT ile ... )


- YANILSAMA(İLÜZYON) ile/değil ZİHİNSEL(MENTAL)

( Yapılacak işlem/eylem, önceden söylenmez. İLE/DEĞİL Zihin/düşünce gücüyle gerçekleştirilecek olan, önceden söylenir/belirtilir. )


- YANIT ile/ve AÇIKLAMA

( ANSWER vs./and EXPLANATION )


- YANIT ile KARŞILIK

( ANSWER vs. EQUIVALENT/RESPONSE )


- YANIT ile ONAY

( ANSWER vs. APPROVAL )


- YANIT ile/ve SORU

( Soruyu bulana kadar yanıtı bildiğimiz de, bilmediğimiz de ortaya çıkmaz. )

( ANSWER vs./and QUESTION )


- YANLIŞ ZAMAN VE YER ile/ve/||/<> "KÖRÜN TAŞI, KELİN KAFASINA DENK GELİRMİŞ"


- YANSIMA ile/ve DERİNLİK

( REFLECTION vs./and DEPTH )


- YANSIMA ile/ve GÖSTERGE

( REFLECTION vs./and SIGN )


- YANSIMA ile/ve KARŞILIK BULMA

( REFLECTION vs./and CORRESPONDENCE )


- YANSIMA ile/değil UZANTI

( [not] REFLECTION vs./but EXTENSION )


- YAPAY ile/ve/değil/<> KURGU


- YAPAY ile YAPMACIK


- YAPAYLIK ile/değil OYUN


- YAPI ile/ve KALIP

( Sınırlama ve zorlama anlamına gelebilir. )

( Enerjimizi ve zamanımızı, zihnimizin, çevrenizde örmüş olduğu duvarı yıkmak için saklamalıyız. )

( STRUCTURE vs./and MOULD/MATRIX/PATTERN
Save all your energies and time for breaking the wall your mind had built around you. )


- YAPILAN ile/ve/||/<>/>< YAPIL(MA)MASI GEREKEN


- YAPILANMA ile/ve/||/<>/>< KARŞI YAPILANMA


- YAPTIRIM ile/ve/değil DAYANAKÇA

( [not] SANCTION vs./and/but THE BASE ON )


- YARANMAK ile/ve YARAŞMAK


- YARAR(LI)/LIK ile KAZANÇ(LI)/LIK

( BENEFICIAL[NESS] vs. HAVING PROFITED[NESS] )


- YARAR ile/yerine/değil KARŞILIKLI YARAR

( [not] BENEFIT vs./but RECIPROCAL BENEFIT
RECIPROCAL BENEFIT instead of BENEFIT )


- YARARLANMA ile KAZANIM

( İNTİFÂ'[< NEF'] ile ... )

( BENEFIT vs. TO ACQUIRE )


- YARARLI/LIK ile/ve/<> ANLAMLI/LIK

( USEFUL/NESS vs./and/<> MEANINGFUL/NESS )


- YARARLI ile DOĞRU ile İYİ ile GÜZEL ile SEVAP

( Akıl. İLE Ahlâk. İLE Estetik. İLE Din. )

( Kavram ve nesnenin uygunluğu. İLE Düşünce ve eylemin uygunluğu. İLE Biçim ve içeriğin uygunluğu. İLE ... )

( Kendiniz için neyin iyi olduğunu bilmezken, başkaları için neyin iyi olduğunu nasıl bilebilirsiniz? )

( İyilik konusunda, kişiler, dört bölümdür:
1. Herkesten önce yapanlar: bunlar kerimdir.
2. Taklid yoluyla yapanlar: bunlar hakîmdir.
3. Engelleyenler: bunlar eşkiyadır.
4. Hoşlandıklarından dolayı yapanlar: bunlar kötü niyetlilerdir. )

( Rational. WITH Ethic. WITH Aesthetics. WITH Religious.
Appropriateness of concept and object. WITH Appropriateness of thought and action. WITH Appropriateness of shape and content. WITH ... )

( DEMIURGE: İYİ İDEASI (TANRI VE DÜNYANIN MİMARI) )

( RIGHT vs. GOOD vs. BEAUTIFUL vs. MERIT [IN RELIGION] )

( SATYAM ile SHIVAM ile SUNDARAM ile ... )


- YARATICILIK ile YENİLİK/TİCARİLEŞTİRME

( CREATION vs. INNOVATION )


- YARILMA ile/ve/<> DEVRİM


- YARILMA > FARKINDALIK


- YARIM ile/ve/<> BUÇUK


- YARIN ile/ve/<>/değil/= BUGÜN

( FERDA ile ... )


- YARIŞ(TIR)MA ile/değil/yerine KARŞILAŞ(TIR)MA


- YAŞ ile YAŞ ile YAŞ

( Doğuştan beri geçen ve yıl birimi ile ölçülen zaman. | Yaşamın, çeşitli evrelerinden her biri, çağ. | Bir kurum/kuruluş, düzen vb.'nın kurulduğundan bu yana geçen zaman. | Bir gökcisminin oluşmaya başladığı günden bugüne dek geçirdiği zaman süresi. İLE Nemli, ıslak. | Kendi suyunu, canlılığını yitirmemiş, kurumamış, kurutulmamış, taze. | Ağlandığında, gözlerden akan berrak sıvı, gözyaşı. | Kötü, korkulu, zor. İLE Yüksek Askeri Şûra. )


- YASA/LAR ile/ve/değil KOŞUL/LAR

( Yasalar değil, ancak koşullar/ı değiştirilebilir. )

( Şeriat, şeriatın koşullarını belirler. )

( ŞERİAT ile/ve/değil ŞURÛT[< ŞERAİT, ŞART]: Şartlar. )

( [not] LAW/S vs./and/but CONDITION/S )


- YASA ile/ve ARAÇ

( LAW vs./and VEHICLE )


- YASA ve/<> KOŞUL/LAR


- YASA ile/ve KUVVET

( LAW vs./and STRENGTH/POWER )


- YASA ile MUTLAK

( LAW vs. ABSOLUTE )


- YASA ile/ve OLGU

( LAW vs./and FACT )


- YASA ile/ve UYUM

( LAW vs./and HARMONY )


- YASA ile/ve YAPTIRIM

( KANUN ile/ve MÜEYYİDE )

( LAW vs./and SANCTION )


- YASA ile YÖNERGE

( LAW vs. DIRECTIVE )


- YASA ile YÖNETMELİK

( LAW vs. STATUTES )


- YASAK ile/ve/değil/yerine/||/<> VİCDAN


- YASAKLAMA ile/ve/||/<>/> YÖNLENDİRME


- YASALAR:
İLÂHÎ ile BEŞERÎ

( Herkese. İLE Belirli bir kesime. )


- YASALARA UYGUNLUK(MEŞRÛİYET) ile/ve/<> YAYGINLIK


- YAŞAM'DA:
ANLATIM ile/ve ANLAM

( Yaşam, anlatım ile anlamın birbirinden ayrılmasıyla aydınlanır. )

( The life gets the enlightenment by seperation of expression from meaning. )

( EXPOSITION/EXPRESSION vs./and MEANING (:IN LIFE) )


- YAŞAM/HAYAT ve/= SONSUZLUK

( LIFE and/= ETERNITY )


- YAŞAM/HAYAT ve/= SÜRPRİZ

( LIFE and/= SURPRISE )


- YAŞAM/HAYAT ile/ve TUTARLILIK

( LIFE vs./and CONSISTENCY )


- YAŞAM ile/ve AMAÇ

( Yaşamın amacı, amacı olan bir yaşamdır. )


- YAŞAM ile/ve HAREKET

( LIFE vs./and MOVEMENT )


- YAŞAM ile/ve HERŞEY

( LIFE vs./and EVERYTHING )


- YAŞAM ile/ve KOŞUL/LAR

( LIFE vs./and CONDITION/S )


- YAŞAM ile/ve PAYLAŞIM

( LIFE vs./and SHARING )


- YAŞAM ile/ve/değil/yerine YAŞAM DEĞERLERİNİN BİLİNCE TAŞINMASI


- YAŞAM ile YAŞAMAK

( Hayat hayatla beslenir. Doğada bu süreç zorunluludur, toplumda ise gönüllü olmalıdır. )

( Sorgulanmayan yaşam, yaşam değildir. )

( Yaşam, suyun toprağa karışmasıdır. )

( LIFE vs. SURVIVE
Life lives on life. In nature the process is compulsory, in society it should be voluntary. )


- YAŞAM ile YAŞANTI

( LIFE vs. LIVING )


- YAŞAMAK ile/ve DUYUMSAMAK

( TO LIVE vs./and TO SENSE )


- YAŞAMAK ile/ve YAŞATMAK


- YAŞAMAKTA/YAŞIYOR OLMAK ile/ve/değil ÖLMEKTE/ÖLÜYOR OLMAK


- YAŞAMIN ANLAMI ile/ve YAŞAMIN DENEYİMİ


- YAŞAMIN:
"DAYATTIKLARI" ile/ve/değil/yerine/<> GETİRDİKLERİ


- YAŞAMLAR:
YARI MADDÎ ile/ve YARI MANEVÎ

( İçinde manevî bir boşluk bulunan ve dışa sürekli neşe vuran kişi değersiz, boş zevklere kanacaktır. Mutlaka, giderek kendiyle olan bağını koparacaktır. )


- YAŞANILAN ile/ve/||/<>/>< YAŞANIL(MA)MASI GEREKEN


- YAŞANTI ile/ve ANLATIM

( LIVING vs./and EXPOSITION/EXPRESSION )


- YAŞLILARDA GÖRMEMİZ GEREKEN:
GEÇMİŞ ile/ve/değil/yerine/<> GELECEK


- YATAY RASTGELELİK ile/ve DİKEY RASTGELELİK

( RANDOM IN HORIZONTAL vs. RANDOM IN VERITICAL )


- YATIRIM GİDERLERİ / CAPEX ile/ve/||/<>/> DİZİ EYLEM GİDERLERİ / OPEX

( İşi başlatmak için varlık ve para giderleri. [Yatırım giderleri, makineleri, önemli araç ve iş için başka herhangi bir nesneyi alabilmek için gereklidir.] İLE/VE/||/<>/> İşletmeninin günlük giderleri. [İşletmenin değerini artırmak için doğrudan bir etkiye sahiptir. Günlük giderler büyük oranda etkilenmeden işletme giderleri karşılanabiliyorsa işletme geliri yüksek olasılıkla artacaktır.] )


- YATIRIM:
"DOLAR"A ile/değil/yerine DOĞAYA


- YAVAŞ YAVAŞ ile ADIM ADIM

( Olgun kişi, kendini, küçük başlangıçları adım adım büyük başarılara dönüştürmeye adamıştır. )

( En uzun yokculuklara bile, ufak bir adımla başlanır. )

( İlk adım belki tavanı tepenize indirebilir, fakat az zamanda kargaşa bitecek ve barış ve sevinç gelecektir. )

( Bir sonraki adımınızın ne olması gerektiği hakkında hiçbir zaman bilgisiz bırakılmadınız. )

( Her adım, bir sonraki için yeterli enerji üretecektir. )

( SLOWLY vs. STEP BY STEP
The first steps may bring the roof down on your head, but soon the commotion will clear and there will be peace and joy.
You are never left without knowing what your next step should be.
Each step will generate enough energy for the next. )


- YAYGIN ile BÜYÜK

( COMMON vs. BIG )


- YAYGIN ile ENDER/NADİR

( COMMON vs. UNCOMMON )


- YAYGIN ile/değil/yerine SAYGIN


- YAYGINLAŞMA ile/ve/değil/||/<>/< İTİBAR GÖRME


- YAYIN/LAMA ile YAYIM/LAMA

( Elektronik araçlarla gerçekleştirilen/sağlanan. İLE Kâğıt üzerine basılarak gerçekleştirilen/sağlanan. )

( BROADCAST vs. PUBLISHING )


- YAYINLARDA:
CANLI ile/ve/değil/yerine NAKLEN


- YAYMA/K ile YAYGINLAŞTIRMA/K


- YAYMAK ile DAĞITMAK

( TO EXTEND vs. TO DISTRIBUTE )


- YAYMAK ile GENİŞLETMEK

( EXTEND vs. TO WIDEN )


- YAYMAK ile PAYLAŞMAK

( TO EXTEND vs. TO SHARE )


- YAYMAK ile SAÇMAK

( TO EXTEND vs. TO SCATTER )


- YAZ GÜNDÖNÜMÜ ile KIŞ GÜNDÖNÜMÜ

( SUMMER SOLSTICE vs. WINTER SOLSTICE )


- YAZ TATİLİ ve/ne yazık ki/||/<>/> PARANIN KATİLİ


- YAZ(HIDIR/HIZIR) AYLARI ile/ve/||/<> KIŞ(KASIM) AYLARI


- YAZ/HIZIR GÜNLERİ <> KIŞ/KASIM GÜNLERİ

( 08 Kasım'da başlar, 05 Mayıs'ta biter. <> 06 Mayıs'ta başlar, 07 Kasım'da biter. )


- YAZ ile YAS


- YAZILI KURALLAR ile/ve YAZILI OLMAYAN KURALLAR

( WRITTEN RULES vs./and UNWRITTEN RULES )


- YEDİCE(HAFTA):
BAŞGÜN ile/ve/||/<>/> TOZGÜN ile/ve/||/<>/> ODGÜN ile/ve/||/<>/> ORTAGÜN ile/ve/||/<>/> YEYGÜN ile/ve/||/<>/> ELGÜN ile/ve/||/<>/> ARAGÜN

( Pazartesi İLE/VE/||/<>/> Salı İLE/VE/||/<>/> Çarşamba İLE/VE/||/<>/> Perşembe İLE/VE/||/<>/> Cuma İLE/VE/||/<>/> Cumartesi İLE/VE/||/<>/> Pazar )


- YEKÜN/YEKÛN[Ar.] değil/yerine/= TOPLAM


- YENİ YIL / YILIN BAŞI / MİLÂD[Ar. < VELÂDET/VİLÂDET:
Doğurma. | [Osm.] Doğma.] / ROŞ HA ŞANAH[İbr.]:


- YENİ YIL ile ESKİ/ORTODOKS YENİ YIL

( Milâdî/Gregoryen Takvim[01 Ocak]. İLE Jülyen takvimi ile Yeni Yıl başlangıcı olarak kutlanılan gayri resmi bir geleneksel bayram[13 Ocak]. )


- YENİ YIL ile ISIK

( ... İLE Yakutlar, Güneş Bayramı olarak, üç gün boyunca, güneş batmadan önce kutlanan, günün en uzun olduğu Haziran'ın 21 - 22'sini yeni yıl olarak kabul etmektelerdir.[ISIK, "ışık, hayat, yaz, gün, mutluluk gibi birden fazla anlama gelmektedir. Uyku ve ölüm ile özdeşleştirdikleri hareketsiz kış aylarının bitişini müjdeliyor.] )


- YENİ ile/ve/değil AYRI


- YENİ ile İYİ

( Yeni ise "İyidir" anlamına gelmez. İLE İyi ise "Yepyeni" denilebilir. )


- YENİDEN PAZARLAMA ile/ve/||/<> YENİDEN HEDEFLEME

( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )

( RE-MARKETING vs./and/||/<> RE-TARGETING )


- YENİLEME ile/ve DEĞİŞTİRME

( TO RENOVATE vs./and TO CHANGE )


- YENİLEME ile GÜNCELLEME

( TO RENOVATE vs. TO UPDATE )


- YENİLİK ile/ve/||/<> DEVRİM


- YER VERMEK ile DEĞER VERMEK

( GIVING PLACE vs. GIVING VALUE )


- YEREL/YÖRESEL/MAHALLİ SAAT ile ...

( Herhangi bir yerin yerel saati, o yerin meridyeninden[nısf-ün-nehâr] Güneş'in tam 12'de geçmesi esasına dayanılarak hesaplanan saat. )


- YERİNE KOYMA ile/ve/değil/yerine/<>/> DÖNÜŞTÜRME

( [not] SUBSTITUTION vs./and/but/||/<>/> TRANSFORMATION
TRANSFORMATION instead of SUBSTITUTION )


- YERİNE KOYMA ile YER DEĞİŞTİRME


- YERLEŞME ile/ve/> YAYGINLAŞMA


- YERLEŞMEK ile "KURULMAK"


- YERLEŞMEK ile/ve SAKİNLEŞMEK


- YERLİ ile YERSİZ


- YETERLİ ile/ve/değil/yerine/<>/< TATMİN EDİCİ


- YETKİ ve/||/<> ÖZGÜRLÜK ve/||/<> SORUMLULUK


- YETKİ ile/ve/değil/yerine/<> YETKİNLİK


- YETKİLİ ile/değil/< YETKİN


- YETKİN ile DONANIMLI

( PERFECT vs. "RIGGY" )


- YETKİN ile KESİN

( PERFECT vs. DEFINITE )


- YETKİN ile SAĞLAM

( PERFECT vs. STRONG )


- YETKİSİZLİK ile/ve/<> KABUL EDİLEMEZLİK


- YEVM[Ar. çoğ. EYYÂM]/RÛZ[Fars.] değil/yerine/= GÜN


- YIL-GÜN ile/ve YEDİCE/HAFTA


- YIL ile/ve ARTIK YIL

( 365 gün 6 saat. İLE/VE Dört yılda bir gelen 366 günlük yıl. )

( [Çuvaşça] SUL ile/ve ... )

( ÂM, SENE ile/ve ... )

( SÂL ile/ve ... )

( YEAR vs./and LEAP YEAR )


- YIL ile/ve BILDIR

( ... İLE/VE Bir önceki yıl. )


- YIL ile/değil DÖNEM/SEZON

( SÂL-İ HÂL: İçinde bulunulan yıl. )

( [not] YEAR vs./but PERIOD/SEASON )


- YIL ile YAZSIZ YIL

( ... İLE 1815'te, Endonezya'daki Tambora Dağı'ndaki volkanik patlama sonucu oluşan kül bulutunun stratosfere kadar yükselmesi ve güneş ışınlarını engellemesi nedeniyle ısı 3 derece düşmüştü. [Dünyanın çoğu bölgesinde çeşitli iklimsel bozukluklara, soğuk ve kıtlığa neden olmuştur.] )

( ... İLE Avrupa'da ürünlerin fiyat artışı; Alman mucit Karl Drais'e ilkel bir bisiklet icat etmesi noktasında ilham kaynağı oldu. İsviçre'de bozuk hava koşulları ve sürekli yağışlar 1816 yılında yazar Mary Shelley'i eve kapatmış ve ünlü korku romanı "Frankenstein"ın ortaya çıkmasına dolaylı da olsa etkide bulunmuştur. )


- YİTİRİLMİŞ/LİK ile/ve/değil/yerine ÖRTÜLÜ/LÜK


- YOĞUN ile "AĞIR"


- YOĞUN ile "YÜKSEK"


- YOĞUN ile BOL

( DENSE/INTENSIVE vs. ABUNDANT/AMPLE )


- YOĞUN ile MEŞGUL


- YOĞUNLUK ile AZLIK >< ÇOKLUK


- YOĞUNLUK ile KABALIK


- YOĞUNLUK ile/ve PAYLAŞIM

( DENSITY vs./and SHARING )


- YOK-VAR ile/değil BOŞ-DOLU


- YOL ile YÖN

( WAY vs. DIRECTION )


- YOLA ÇIKMAK ile/ve/<> YOLDAN ÇIKMAK


- YÖN ile BOYUT

( DIRECTION vs. DIMENSION )


- YÖN ile/ve İŞARET

( DIRECTION vs./and SIGN )


- YÖN ile/ve KATMAN

( DIRECTION vs./and LAYER )


- YÖNE ile/değil YÖNDE

( Mesafe. İLE/DEĞİL Her bir yön. )

( İLÂ CİHED ile/değil Fİ CİHED )


- YÖNELİK ile DÖNÜK

( TO/DIRECTED vs. FACING )


- YÖNETİM ve/||/<> TAKIM

( )


- YÖNETME ile/ve/değil/+/||/<>/> YÜRÜTME


- YÖNLENDİRME ile YERLEŞTİRME

( YUDEBBİR ile YUKARRİR )

( TO ORIENTATE vs. TO LOCATE )


- YÖNLENDİRMEK ile/yerine YÖN GÖSTERMEK

( TO ORIENTATE vs. TO SHOW DIRECTION )


- YÖNLER('İ)


- YÖNLER ile/ve/değil İNSANIN DURUŞU/DURUŞLARI


- YÖNTEM/METOD ile YOL


- YÖNTEM ile FORMÜL


- YÖNTEM ile/ve SORU

( Doğru bir yanıtı nasıl alabilirim? Doğru bir soru sorarak! )

( Soru sorma, soru konusu yapılan alana ilişkin sorunların çözümü üzerine düşünüldüğünü gösterir. )

( Bellekte toplanan unsurları kullanma süreci soru ya da sorunla başlar. )

( METHOD vs./and QUESTION
How am I to get a true answer? By asking a true question! )


- YÖNTEM ile SÜREÇ

( METHOD vs. PROCESS )


- YÖNTEM ile YÖNTEMSİZ YÖNTEM

( METHOD vs. THE METHOD WITHOUT METHOD )


- YÖNTEM ile YORDAM(MELEKE)


- YORTU[Yun.] ile YORTU


- YORUMLU HABER ile/değil/yerine HABER


- YÜKLEME ile/ve/değil/yerine "AKTARMA"


- YÜKSEK MALİYET/Lİ ile PAHA/LI


- YUNAN ile ROMA

( Kavramlar. İLE Kurumlar. )


- YUNİT[İng. < UNIT] değil/yerine/= BİRİM


- YURO/EURO yerine "AVRO"


- YÜRÜTME ile/ne yazık ki "YÜRÜTME"

( Sürdürme. İLE/NE YAZIK Kİ Çalma. )


- YUVARLAMA ile/ve GÖRMEMEZLİKTEN GELMEK


- YÜZ ile/ve/<> YÖN


- YÜZ ile YÜZ

( Doksandokuzdan sonra gelen sayını adı ve bu sayıyı gösteren im. 100 | Kez, kere sözcükleri ile birlikte kullanılarak, yapılan işin çokluğunu abartılı bir biçimde anlatı.[Yüz kere söyledi.] İLE Başta, alın, göz, burun, ağız, yanak ve çenenin bulunduğu ön bölümü. | Keskin kenar. | Bir şeyin ön tarafta bulunan bölümü, alnaç, cephe. | Bir kumaşın dikiş sırasında dışa getirilen gösterişli bölümü. | Yastığa geçirilen kılıf. | Bir şeyin, görünün bölümünde kullanılan kumaş. | Utanma. | Birinin, görülegelen ya da umulan hoşgörürlüğüne güvenilerek gösterilen cüret. | Nedeniyle. | Yan, taraf. | Bir yapının dışa bakan düşey yüzeylerinin tümü. )


- ZABIT/ZAPT/ZABT[Ar.] değil/yerine/= TUTANAK


- ZÂHİR ve/<> ÂHİR


- ZAMAN VE KOŞULLARIN DEĞİŞİMİ ve/<> YASALARIN DEĞİŞİMİ

( Zamanın ve koşulların değişmesiyle birlikte yasaların da değişikliğe uğraması kaçınılmazdır.
Ezmanın tagayyürü ile ahkâmın tagayyürü inkâr olunamaz! )


- ZAMAN:
UNUTTURMAYABİLİR ve/fakat UYUŞTURABİLİR


- ZAMAN:
"KAÇIP GİDEN" ile/ve/||/<>/> "ALIP GÖTÜREN"


- ZAMAN:
| BEKLERKEN ve/||/<> KORKARKEN ve/||/<> KEDERLİYKEN ve/||/<> SEVİNÇLİYKEN/NEŞELİYKEN |
ve/değil/yerine/||/<>/<
SEVERKEN

( [ [çok] "Yavaş". VE/||/<> "Hızlı". VE/||/<> "Uzun". VE/||/<> "Kısa". | VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Sonsuz. )


- ZAMAN:
ÖNCELİK ile/ve/||/<> SONRALIK


- ZAMAN:
BEKLEYİNCE ile/ve/||/<> GECİKİNCE ile/ve/||/<> ÜZÜLÜNCE ile/ve/||/<> MUTLU OLUNCA ile/ve/||/<> ACI ÇEKİNCE ile/ve/||/<> SIKILINCA

( "Yavaşlar". İLE/VE/||/<> "Hızlanır". İLE/VE/||/<> "Can yakar". İLE/VE/||/<> "Kısallır". İLE/VE/||/<> "Bitmek bilmez". İLE/VE/||/<> "Uzar". )


- ZAMAN ile GÖRELİ ZAMAN

( TIME vs. RELATIVE TENSE )


- ZAMAN ve/||/<> İRFAN


- ZAMAN ile/ve/||/<> MATEMATİK


- ZAMAN ile/ve/<> VAKİT/ÇERLİK

( ... İLE/VE/<> Özel bir dilim. )

( Vakit, idrak sahibinedir. )

( Vakit, keskin kılıçtır. )

( Zaman onları ifnâ etmez, vaktin içinde vakti yaşayanlara ibn'ül-vakt denilir. )

( Zaman, insana emanettir. )

( Yarın ya da yarına bırakmak tarikat halinden değildir. )

( SA'AT-İ VAHİDEDİR ÖMR-İ CİHAN SA'ATİ TAATE SARFEYLE HEMAN )


- ZAMAN ile ZAMAN (ANLAMSAL)

( TIME (SEMANTIC) )


- ZAMANIN AÇIKLIĞI ile/ve/||/<> EVRENİN KAPALILIĞI


- ZAMANIN:
"GEÇMEMESİ" ile "YETMEMESİ"

( Sevdiğin, yanında değilse. İLE Sevdiğinin yanında. )


- ZAMANIN:
ALTI ile/değil/yerine/>< ÜSTÜ

( Helâk. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Vakit. )



(4/4)




Bu sayfa 01 Ocak 2024 itibariyle 241 kez incelenmiş/okunmuştur.