Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir... Dünya/n değişsin!

Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim

C-Ç'LERDE

KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!

(SÜREKLİ AYIRDINDA VE FARKINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)



Bugün[ 06 Mayıs 2024 ]
itibariyle 3857 başlık/FaRk ile birlikte,
4306 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

(3/5)


- CEBİR = CEBR[Fars., Ar.] = ALGEBRA[İng., İt., İsp., Dan., Rus.] = ALGÈBRE[Fr.] = ARS RATIOCINANDI PER LITTERAS, ARS PER LITTERAS[Orta Lat.] = ALGEBRA, BUCHSTABENRECHNUNG[Alm.] = ALGEBRA, STELKUNDE[Fel.]


- CEBİR değil/yerine/= GÜCER


- CEBİRE[Ar.]/KOAPTÖR[Fr.] = SÜYEK

( Kırık ve çıkık kemikleri yerinde tutmak için kullanılan tahta, mukavva ya da tenekeden yapılmış, üzeri sargıyla kaplanan levha. | Rayları, iki ucundan birbirine bağlamak için kullanılan delikli metal çubuk. )


- CEBÎRE[Ar.] ile CEBÎRE[Ar.]

( Kırık/çıkık olan bir örgene sarılan tahtalar. İLE Halkın bir işe hazırlanması. )


- CEBİRSEL İNŞÂ ile/ve/||/<> GEOMETRİK İNŞÂ


- CEBL[Ar.] ile CEBR[Ar.]

( Yoktan yaratma. İLE Zor, zorlama. | Düzeltme, tamir etme. | Matematik, cebir. )


- CEBR-ÜL es-SÂM:
MATEMATİKTE ile/ve/<> MANTIKTA ile/ve/<> ŞİİRDE

( İrrasyonel [sonu olmayan, aşkın] sayı. İLE/VE/<> Açmaz/çıkmaz[paradoks]. İLE/VE/<> Aşk. )

( CEBR: Kök/köken. | SÂM: Duymak/işitmek. )


- CEBR ile/ve/değil/yerine/<>/< CEZB

( Dışsal. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< İçsel. )


- CEBR ile/ve/<> RAHMET


- CEBRÂİL/GABRIEL[İng.] ile/ve/<> MİKÂİL/MICHAEL[İng.] ile/ve/<> İSRÂFİL/RAPHAEL[İng.] ile/ve/<> AZRÂİL/AZRAEL[İng.]

( Cebrail'in görevi, haber vermektir, yani ağız. İLE/VE/<> Mikail'in görevi, Doğu'dan Batı'ya, tüm sesleri işitmekmiş, Kulak. İLE/VE/<> İsrafil'in öttürdüğü surlardan biri, kişileri öldürecek, öbürüyse diriltecekmiş, değil mi? Burnumuzdan aldığımız solukla biz de diriliyoruz, kanımızdaki canlılar da. Kapa bakalım birisinin burnunu, ölüyor mu, ölmüyor mu? Burun da, her soluk alış-verişte iki sur öttürüyor. İLE/VE/<> Azrail gözdür. İnsan ölürken, önce gözleri solar. )

( ... İLE/VE/<> Sevgi. | Cazibe. | Vahdetin gölgesi. İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> Amellerin toplamı. )

( TÂVUS-İ SİDRE: Cebrail aleyhisselâm. )

( KERRÛBİYYÛN: Dört büyük melek. )

( GREŞTA GABET: Dört büyük melek. )

( BÂNG-İ REVÂREV[Fars.]: İsrafil'in üfleyeceği sûrun ikinci derecesi. )

( ... İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> Alıp, saklayan. )

( Epistemelojik. İLE/VE/<> Ontolojik. İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> ... )

( Ağız/a. İLE/VE/<> Kulak/a. İLE/VE/<> Dil/e. İLE/VE/<> Göz/e. )

( ... İLE/VE/<> Allah'ın adını taşıyan melek. İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> ... )

( Azrail'e can vermeyen,
Hakk'a, Hakikat'e varamaz. )

( NOUS/GABRIEL ile/ve/<> ... ile/ve/<> ... ile/ve/<> ... )


- CEBREN[Ar.] ile CEBRÎ[Ar.]

( [zarf] İLE [sıfat] )

( Zorla, cebr ile. İLE Zorla, zor altında. | Cebirsel. )


- CEBREN değil/yerine/= GÜCERLE


- CEBRÎ İCRA değil/yerine/= GÜCERLE TÜZRE


- CEBRÎ SATIM değil/yerine/= GÜCERLE SATIM


- CEBRİYE ile KADERİYE


- CED/CEDD[Ar.] ile CED'[Ar.]

( Dede, büyükbaba. Annenin/babanın babası. İLE ... )


- CEDDE[Ar. < CEDDÂT] ile/ve/> CEDD[Ar. < ECDÂD]

( Babaanne. İLE/VE Dede, büyük baba. )


- CEDEL ile/değil/yerine/<> BURHAN

( Bir bilginin, yanlışları göstermesi. İLE/DEĞİL/YERİNE/<> Savını temellendirmek. )


- CEDİD MEHMED EFENDİ (KABASAKAL) MEDRESESİ ile/ve ABDURRAHMAN ŞÂMİ (SAHABE) KABRİ

( Yeşil Ev yanındalardır. [Sultanahmet'te] )

( Eski Rıfai Tekkesi de aynı yerde bulunmaktadır. )

( Hürrem Sultan Hamamı da yanındadır. )


- CEDÎD ile BİD'AT

( Yeni. İLE Sonradan ortaya çıkan. )


- CEDVEL ÇEKMEK

( Kenarlara çizgi çekmek. Cedvelkeş, kalemkeş. )


- CEDVEL/HARK[Ar.] ile CETVEL

( Su yolu, su akacak yarık. İLE Ölçüm aracı/tablosu. )


- CEFÂKÂR ile CEFÂKEŞ

( [eziyet] Çeken. İLE Eden. )


- CEFÂKÂR değil/yerine/= KIRAV/CI


- CEFÂKEŞ değil/yerine/= KIRAVÇEKEN


- CEFÂLI değil/yerine/= KIRAVLI


- CEFR[Ar.] ile CEFR/CİFR[Ar.]

( Geniş kuyu. İLE Güyâ bilinmezden/gaipten haber veren bir ilim. )


- ÇEGO VERA değil CHE GUEVARA


- ÇEH[Fars.] ile ÇEH[Fars.]

( Kılıç ve hançer gibi şeylerin kını/kılıfı. İLE Kuyu. )


- CEHADEHU[Ar.] ile CEHADE[Ar.] ile BİHİ[Ar.]


- CEHÂLET KİBARLIĞI ile/değil/yerine KİBARLIK

( "Kibarlığını" yüzüne-gözüne bulaştırır. İLE/DEĞİL/YERİNE Zamanını, zeminini, gerektiği kadar ve ölçüsünü bilerek/tutturarak, bilinçle. )


- CEHÂLET:
BİLGİSİZLİK değil KIBLESİZLİK


- CEHÂLET/BİLGİSİZLİK ve/<> ÇOK VE BOŞ (GEREKSİZ) KONUŞMAK

( IGNORANCE and/<> TO TALK TOO MUCH AND WASTE )


- CEHÂLET/CÂHİL ile/ve ZULÜM/ZÂLİM

( Cahil kişi, kendinin bile düşmanı iken, başkasına dost olması nasıl beklenir? )

( Zulümle âbâd olanın, sonu, berbâd olur. )

( IGNORANCE vs./and OPPRESSION/CRUELTY )

( ... ile/ve ADHARMA )


- CEHÂLET ile/ve CESÂRET

( Cesaret, akıldan gelirse cesârettir. Bilgisizlikten gelirse cehalettir. )

( IGNORANCE vs./and COURAGE )


- CEHÂLET ile/ve/yerine/değil İLİM

( Dönüp dolaşmak. İLE Bilinenden bilinmeyene gitmek. )

( Dünyaya sizin cahilliğe son vermenizden daha çok yardımı olabilecek bir başka şey yoktur. )

( İLMİ: - Ya Öğreten, - Ya öğrenen, - Ya seven olmak gerek. )

( İlmin saati, feyzi belirli olmaz. )

( İlim öğrendikçe, ilim onun niyetini tashih eder. )

( [not] IGNORANCE vs./and/but KNOWLEDGE
KNOWLEDGE instead of IGNORANCE
There is nothing that can help the world more than your putting an end to ignorance. )


- CEHÂLET ile İLİM

( Dönüp dolaşmak. İLE Bilinenden bilinmeyene gitmek. )

( İLMİ: - Ya Öğreten, - Ya öğrenen, - Ya seven olmak gerek. )

( İlmin saati, feyzi belirli olmaz. )

( İlim öğrendikçe, ilim onun niyetini tashih eder. )

( İlim taliplerine melekler kanatlarını serer. )


- CEHÂLET >< İMAN

( İkisi birarada olmaz. )


- CEHÂLET ve/>/ve/< KABA GÜÇ ve/>/ve/< BAĞNAZLIK


- CEHÂLET ile/ve/< KİN

( IGNORANCE vs./and/< HATRED/SPITE/GRUDGE )


- CEHÂLET ile/ve LAUBALİ/LİK


- CEHALET ile/ve/<>/değil OLANAKSIZLIK


- CEHÂLET ve/> RED

( Cahilin reddi/inkârı, ne kadar hızlı ve uzunsa o kadar cahildir. )


- CEHÂLET ve/> SABIRSIZLIK

( IGNORANCE and/> IMPATIENCE )


- CEHÂLET ve/<> ŞİDDET ve/<> BAĞNAZLIK


- CEHÂLET ile SIDKİYET(SÂDIK OLMA)


- CEHÂLET ile/ve ŞİRK


- CEHÂLET ile/ve TEVEKKÜLDEN UZAK OLMAK


- CEHÂLET ile/ve TİCARET

( IGNORANCE vs./and TRADE/COMMERCE )


- CEHÂLET ile UZAK OLMAK

( IGNORANCE vs. TO BE FAR )

( VU MING ile/ve ... )


- CEHÂM[Ar.] ile CEHÂN[Ar.]

( Yağmur vermeyen bulut. İLE Dünya. | Sıçrayan, fırlayan, çabuk hareket eden. )


- CEHD değil/yerine/= ÇALIŞMA, ÇABALAMA


- CEHD ile/ve/||/<> GAYRET


- CEHEL SUTUN = KIRK SÜTUN


- CEHENNEM:
"ACI ÇEKTİĞİMİZ YER" değil ACI ÇEKTİĞİMİZİ KİMSENİN DUYMADIĞI YER


- CEHL-İ BASİT ile CEHL-İ MÜREKKEB

( Bilmediğini bilen. İLE Bilmediğini bilmeyen. )

( Şekk. İLE Eş-şekk. )

( O ki, bilmiyor ama biliyor bilmediğini; çocuktur, onu eğitin/yetiştirin. O ki, bilmiyor ama bilmiyor bilmediğini; cahildir, ondan uzakça durun. O ki, biliyor ama bilmiyor bildiğini; (belki) uykudadır, onu uyandırın. O ki, biliyor ama biliyor bildiğini; bilge kişidir, onu izleyin. )


- CEHL-İ MÜREKKEB ile/ve ECHEL-Ü CÜHELÂ

( Bilmediğini bilmemek. İLE/VE Bilmediği halde bildiğini doğru kabul etmek ve iddia etmek. )

( TECHÎL (ETMEK): Cahile cahilliğini söylemek. )


- CEHL[Ar.] ile CEHR[Ar.]

( Bilmezlik, cehâlet. İLE Yüksek sesle söyleme. )

( CEHL: Köyde/çölde kaybolmuş deve yavrusu. )


- CEHL[Ar.] ile HUMK[Ar.]


- CEHL ile/||/<>/< CEHL-İ BASİT ile/||/<>/< CEHL-İ MÜREKKEB ile/||/<>/< CEHL-İ MİK'AB[KÜP] ile/||/<>/< CEHL-İ MURABBÂ, TAKLİT

( Bir şeyi mutlak olarak bilmemek.
İLE/||/<>/<
Bilmemek. Bilmediğini bilmek.
İLE/||/<>/<
Bilmemek. Bilmediğini bilmemek. [Olgu ve olaya uygun olmayan kesin inanç.]
İLE/||/<>/<
Bilmemek. Bilmediğini bilmemek fakat bildiğini iddia etmek. ["Bildiğinin" ya da bildiğini varsaydığının, yanlışının, en doğru/kesin olduğunu iddia etmek.]
İLE/||/<>/<
Ötekinin iddiasını/sözünü delilsiz/kanıtsız kabul etmek. )

( ... İLE/VE Tek boyutlu. İLE/VE İki boyutlu. İLE/VE Üç boyutlu. İLE/VE Dört boyutlu. )

( [Felsefe'de] BEBGAİYYE[Ar.]/PSITTACISME[Fr.]: Papağanlık. )

( Sadece bir iyi vardır, bilgi; sadece bir kötü vardır, cehalet. )

( TÂC MÂRİFET TÂCIDIR, SANMA GAYRI TÂC OLA
TAKLİT İLE TOK OLAN, HAKİKATTE AC OLA )

( )

( Anlayanlar(those who get it) <> Anlayıp da anlamamış gibi yapanlar(those who get it do not get it) <> Anlamayanlar(those who do not get it)
-----------------------------------------------------

Anlayanlar(those who get it) <> Anlayıp, anlaşılacak hiçbir şey olmadığı gerçeğini görenler(those who get it but realise there is nothing to get) <> Anlaşılacak bir şey olmadığı gerçeğini görenler(those who realise there is nothing to get)
----------------------------------------------------

Anlamayanlar(those who get it) <> Anlamayıp, anlaşılacak hiçbir şey olmadığı gerçeğini görenler(those who do not get it and realise there is nothing to get) <> Anlaşılacak bir şey olmadığı gerçeğini görenler(those who realise there is nothing to get)
-----------------------------------------------------

Karmakarışık durumda olanlar/hiçbir nasibi ol(a)mayanlar(those who are very confused) )

( O ki, bilmiyor ama biliyor bilmediğini;
çocuktur, onu eğitin/yetiştirin.

O ki, bilmiyor ama bilmiyor bilmediğini;
cahildir, ondan uzakça durun.

O ki, biliyor ama bilmiyor bildiğini;
(belki) uykudadır, onu uyandırın.

O ki, biliyor ama biliyor bildiğini;
bilge kişidir, onu izleyin. )


- CEHL >< HİLM


- ÇEHOV değil ÇEHOF


- CEHR[Ar.] ile I'LÂN[Ar.]


- CEHR[Ar.] ile IZHÂR[Ar.]


- CEHR[Ar.] ile KEŞF[Ar.]


- CEHRE[< Fars.] ile ÇEHRE[< Fars.]

( Pamuk, yün gibi şeyleri eğirip iplik durumuna getirmeye yarayan araç, iğ. İLE Yüz. | Görünüş. | Somurtkanlık. )


- CEHRÎ

( AÇIKTAN YA DA YÜKSEK SESLE YAPILAN )


- ÇEK AUT[İng. < CHECK-OUT] değil/yerine/= ÇIKIŞ İŞLEMİ


- ÇEK CUMHURİYETİ değil/yerine/> ÇEKYA[CZECHIA]


- ÇEKAP CHECK-UP değil/yerine/= TÜM/TAM BAKIM


- ÇEKAP/CHECK-UP[İng.] yerine SAĞLIK TARAMASI


- CEKET ile CEPKEN

( ... İLE Kolları yırtmaçlı ve uzun, harçla işlenmiş, bir tür kısa, yakasız, üst giysisi. )


- CEKET ile JAKETATAY[Fr.]

( ... İLE Resmi ziyaret ve davetlerde, erkeklerin giydikleri arkası yırtmaçlı, etekleri uzun ve ön köşeleri yuvarlak kesilmiş ceket. )


- CEKET ile KRUVAZE[Fr. < CROISE]

( ... İLE Ön parçaları, birbiri üzerine gelecek biçimde yapılan ceket, yelek. )


- CEKET yerine/değil YEN


- ÇEKİ-DÜZEN (VERMEK)


- ÇEKİ ile ÇEKER

( Tartı. | 250 kg.'a eşit olan, odun, kireç gibi ağır ve kaba şeyleri tartmakta kullanılan bir ağırlık ölçüsü. | Üzüntü, sıkıntı. İLE Bir tartma aygıtının kaldırabildiği ağırlık miktarı. )


- ÇEKİÇ (KEMİĞİ) ile/ve ÖRS (KEMİĞİ) ile/ve ÜZENGİ (KEMİĞİ) ile/ve ORTA KULAK KEMİKLERİ

( AZM-İ MITRAKA ile/ve AZM-İ SENEDÂNÎ ile/ve AZM-İ RİKÂBÎ ile/ve ... )

( image

image )

( MALLEUS vs./and ANVIL/INCUS vs./and STIRRUP/STIR BONE/STAPES vs./and OSSICLE )


- ÇEKİÇ ile BALYOZ/VARYOS[Yun./Lat.]

( Çivi çakma, madenleri dövme vb. işlerde kullanılan saplı bir el aleti. | Yaklaşık 1,20 metre uzunluğundaki madenî tele bağlı ve ağırlığı 7,257 kilogram olan gülle. İLE Taş kırma, kazık çakma, duvar yıkma vb. işlerde kullanılan, iki ucu az keskin, çok iri, ağır çekiç. )


- ÇEKİÇ ile BARDA

( ... İLE Dam ustalarının kullandığı, başının bir ucu çember parçası biçiminde eğri, öbür ucu keskin çekiç. | Fıçıcı keseri. )


- ÇEKİÇ ile DİŞEĞİ

( ... İLE Taşları yontmak için kullanılan, dişli bir çekiç. )


- ÇEKİÇ ile ŞAHMERDÂN[Fars.]

( ... İLE Vurucu ağırlığın, mekanik olarak yükselmesi ve düşmesi sonucu dövme işlemi yapan makine. | Bir yapının, temel kazıklarını çakmakta kullanılan bir çeşit araç. | Çok ağır bir çeşit tokmak ya da çekiç. )


- ÇEKİÇ ile/ve/değil/||/<> TOKMAK


- ÇEKİLİŞ ile/değil ÇEKİM


- ÇEKİM (MURAD)


- ÇEKİM / ÇEKİM KUVVETİ ile/||/<> ÇEKİM KÜTLESİ / KÜTLE

( Nesnelerin çekim(gravitasyon), elektrik, manyetik ve nükleer nitelikli güçlerle birbirini çekmesi. )

( ATTRACTiON VS. MASS )

( L'ATTRACTiON AVEC LA MASSE )

( ANZiEHUNG MiT MASSE )

( CâZiBE iLE KüTLE )


- ÇEKİM GÜCÜ ve/||/<>/>< MERKEZKAÇ GÜCÜ

( Güneşle aralarındaki eşik ve denge, gezegenler ve gezegenlerin hızıdır. )


- ÇEKİM ile ÇEKİM EKİ

( NFLECTION vs. INFLECTIONAL AFFIX )


- ÇEKİM ile/ve/<> GEREKSİNİM


- ÇEKİM ile/ve/||/<> İTİM

( Göksel/semâvî. İLE/VE/||/<> Yersel/arzî. )


- ÇEKİM ile/ve YANILSAMA


- ÇEKİMİN/KAMERANIN:
ÖNÜNDEN GEÇMEK değil/yerine/>< ARKASINDAN GEÇMEK


- ÇEKİMSEL BİÇİMBİLİM ile ÇEKİMSEL BİÇİMBİRİM

( INFLECTIONAL MORPHOLOGY vs. INFLECTIONAL MORPHEME )


- ÇEKİMSER/LİK ile/ve/||/<> KAÇINGAN/LIK


- ÇEKİMSER/LİK ile/ve/değil/||/<>/< UYUMLU/LUK


- ÇEKİMSER ile ÇEKİNGEN/SINGIN

( ABSTAINER vs. TIMID )


- ÇEKİNCE ile SAKINCA

( DRAWBACK vs. INCONVENIENCE )


- ÇEKİNCE ile/değil/yerine SAYGI

( [not] AVOID vs./but RESPECT
RESPECT instead of AVOID )


- ÇEKİNCE ile SIKINTI


- ÇEKİNGEN/LİK ile/ve/<> DAYANÇLI/LIK/SABIRLI/LIK


- ÇEKİNGEN/LİK ile İÇE KAPANIK/LIK


- ÇEKİNGEN/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> MESAFELİ/LİK


- ÇEKİNGEN ile ÇEKİNİK ile ÇEKKİN

( Herşeyden çekinme huy olan, ürkek, sıkılgan. İLE Birkaç kuşak sonra ortaya çıkan ve o zamana kadar aradaki döllerde gizli kalan soyaçekim nitelikleri için kullanılır. [ÇEKİNİK GEN] İLE Elini çekmiş, ilgisiz. )


- ÇEKİNİLMESİ GEREKEN:
SALDIRGAN/LIK ile/ve/||/<>/> ŞIMARIK/LIK

( [Çekinilmesi gereken ...]
İyi birinin aç kaldığındaki saldırganlığı. İLE/VE/||/<>/>Kötü birinin doyduğundaki şımarıklığından. )


- ÇEKİNME ile EMPATİ

( ABSTAIN vs. EMPATHY )


- ÇEKİNMEK ile ÇEKİLMEK

( TO AVOID vs. TO RETREAT )


- ÇEKİNMEK ile SAKINMAK

( AVOID vs. TO PROTECT )


- ÇEKİP ÇEVİRMEK


- ÇEKİP GİTMEK


- ÇEKİRDEK BÖLÜNMESİ ile/||/<> ÇEKİRDEK BÖLÜNMESİ ENGELİ / BÖLÜNME ENGELİ ile/||/<> ÇEKİRDEK BÖLÜNMESİ REAKTÖRÜ / NÜKLEER REAKTÖR ile/||/<> ÇEKİRDEK BÖLÜNMESİ ÜRÜNLERİ / BİRİNCİL BÖLÜNME ÜRÜNLERİ ile/||/<> ÇEKİRDEK BÖLÜNMESİ VERİMİ ile/||/<> ÇEKİRDEK DÖNÜŞÜMÜ / GEÇİŞ ile/||/<> ÇEKİRDEK ENGELİ ile/||/<> ÇEKİRDEK FİZİĞİ ile/||/<> ÇEKİRDEK GERİ TEPMESİ ile/||/<> ÇEKİRDEK İNDÜKSİYONU ile/||/<> ÇEKİRDEK İZOMERİ / İZOMER ile/||/<> ÇEKİRDEK KAYNAŞMASI ile/||/<> ÇEKİRDEK KAYNAŞMASI NOKTASI ile/||/<> ÇEKİRDEK KAYNAŞMASI REAKTÖRÜ / KAYNAŞMA REAKTÖRÜ ile/||/<> ÇEKİRDEK KAYNAŞMASI YAKITI / KAYNAŞMA YAKITI ile/||/<> ÇEKİRDEK KUTUPLANMASI ile/||/<> ÇEKİRDEK KUVVETLERİ ile/||/<> ÇEKİRDEK KÜTLESİ ile/||/<> ÇEKİRDEK LAZERİ ile/||/<> ÇEKİRDEK MANYETİK MOMENTİ ile/||/<> ÇEKİRDEK MANYETİK REZONANSI[ÇMR] ile/||/<> ÇEKİRDEK MANYETİK REZONANS SPEKTROMETRESİ ile/||/<> ÇEKİRDEK MANYETİK REZONANS TOMOGRAFİSİ ile/||/<> ÇEKİRDEK MANYETOMETRESİ ile/||/<> ÇEKİRDEK MANYETONU ile/||/<> ÇEKİRDEK MODELLERİ (SIVI DAMLASI | KABUK | ORTAK) ile/||/<> ÇEKİRDEK PARÇALANMASI ile/||/<> ÇEKİRDEK PİLİ ile/||/<> ÇEKİRDEK POTANSİYEL ENERJİSİ ile/||/<> ÇEKİRDEK POTANSİYELİ / COULOMB ENGELİ ile/||/<> ÇEKİRDEK REZONANSI ile/||/<> ÇEKİRDEK REZONANS MANYETOMETRESİ / ÇEKİRDEK MANYETOMETRESİÇEKİRDEK SPİNİ ile/||/<> ÇEKİRDEK TABAN DURUMU / ÇEKİRDEK TABAN ENERJİ DURUMU ile/||/<> ÇEKİRDEK TABAN ENERJİ DURUMU ile/||/<> ÇEKİRDEK TEPKİMESİ ile/||/<> ÇEKİRDEK ETKİ KESİTİ / ETKİ KESİTİ / ÇEKİRDEK TESİR KESİTİ / TESİR KESİTİ ile/||/<> ÇEKİRDEK YARIÇAPI ile/||/<> ÇEKİRDEK YOĞUNLUĞU ile/||/<> ÇEKİRDEK YÜKÜ ile/||/<> ÇEKİRDEK ZİNCİR TEPKİMESİ / ZİNCİR TEPKİMESİ


- ÇEKİRDEK DUYULAR ve/||/<> KAYGI ve/||/<> GÜVENLİK STRATEJİLERİ


- ÇEKİRDEK ile/ve/<> ÇEKİRDECİK

( Evli meyvelerin içinde, bir ya da birden çok bulunan, çoğu sert bir kabukla kaplı tohum. | Yenmek için satılan kabak çekirdği. | Bir gözenin merkezini oluşturan cisimcik. | Atom çekirdeği. | 5 santigrama eşit olan, kuyumculukta kullanılan ağırlık ölçüsü. | Bir şeyin temelini oluşturan öz, nüve. İLE Göze çekirdeğinin içinde, tek ya da birden çok bulunan, yuvarlak cisim. )


- ÇEKİRDEK ile/||/<> ÇEKİRDEK BAĞLANMA ENERJİSİ / BAĞLANMA ENERJİSİ ile/||/<> ÇEKİRDEK BOZULMA MODU / BOZULMA ile/||/<> ÇEKİRDEK BÖLÜNMESİ

( Temel olarak proton ve nötronlardan oluşan, yükü +Ze olan, etrafında elektronların döndüğü ve atomun hemen hemen tüm kütlesini oluşturan çok yoğun merkezî kısmı. | Bir düzenek sargısının ortasında bulunan, manyetik çekirdek ya da kor olarak da bilinen manyetik nesne. )

( NUCLEUS, CORE VS. ... VS. ... VS. NUCLEAR JiSSiON )

( LE NUCLéUS / LE NOYAU AVEC ... AVEC ... AVEC LA FiSSiON NUCLéAR )

( KERN MiT ... MiT ... MiT KERNSPALTUNG )

( NüVE )


- ÇEKİRDEK ile/değil ÇİĞİT

( ... İLE/DEĞİL Pamuk çekirdeği. )


- ÇEKİRDEK ile/ve/=/||/<> GİLİK

( ... İLE/VE/=/||/<> Antalya bölgesinde meyve çekirdeklerine verilen ad. )


- ÇEKİRDEK ile SIMIŞKA


- ÇEKİRDEK ile/ve/<> SİTOPLAZMA[Fr.] ile/ve/<> PROTOPLAZMA[Yun.]

( Bir gözenin merkezini oluşturan cisimcik. | Atom çekirdeği. İLE Çekirdek dışta kalmak üzere, protoplazma yığını. İLE Yapı bakımından, çekirdek ve sitoplazmadan oluşan, yarı sıvı, saydam ve canlı gözenin metabolizma olaylarının oluştuğu yer. )


- ÇEKİRGE ile BASIK ÇEKİRGE

( ... İLE Düzkanatlılar (Orthoptera) takımının cüce çekirgeler (Tetrigidae) ailesinde yer alan, erginleri 15-16 mm boyunda, kahverengi, ergin ve nimfleri çeşitli bitki türlerinde beslenen böcek türü. )

( ... avec TÉTRIX DÉPRiMÉ )

( ... mit DEPRESSOTETRIX DEPRESSUS )


- ÇEKİRGE ile BOZKIR KARAÇEKİRGESİ

( ... İLE Düzkanatlılar (Orthoptera) takımının karaçekirgeler (Gryllidae) ailesinde yer alan, erginleri 12-20 mm boyunda, siyah renkli, ergin ve nimfleri sebzeler, mısır, şekerpancarı gibi bitkilerle beslenerek zarara yol açan böcek türü. )

( CRICKET vs. DESERT CRICKET )

( ... avec GRILLON NOIRÂTRE/PUBESCENT )

( ... mit STEPPENGRILLE )

( MELANOGRYLLUS vs. MELANOGRYLLUS DESERTUS )


- ÇEKİRGE ile BÜRKAN/BİRKAN[Ar.]

( ... İLE Alaca çekirge. )


- ÇEKİRGE ile CADI ÇEKİRGESİ

( ... İLE Dünyanın, en uzun böceğidir. [25 cm.] )


- ÇEKİRGE ile CIRCIR BÖCEĞİ / CIRLAK

( Çekirgenin kulakları, dizlerinde bulunmaktadır. )

( CERÂDE/CERÂD[Çoğul] ile ... )

( MELÂH ile ... )

( GRASSHOPPER/LOCUST vs. CRICKET )

( ACRIDIUM | LOCUSTA cum GRYLLUS/GRILLUS DOMESTICUS/CAMPESTRIS )


- ÇEKİRGE ile JAPON YAPRAK ÇEKİRGESİ

( Ayrıntılarını okuyabilmeniz için burayı tıklayınız... )

( ... cum RICANIA JAPONICA )


- ÇEKİRGE ile KIR ÇEKİRGESİ


- ÇEKİŞME ile ÇELİŞME


- ÇEKİŞME değil/yerine/>< UYUM


- ÇEKİŞMEK" ile "SİDİK YARIŞTIRMAK"

( Akıllı kişi, kimseyle yarışmaz. Böylece, kimse, onunla yarışamaz. )


- ÇEKME ile/||/<> ÇEKME DEĞERİ ile/||/<> ÇEKME DİRENCİ / ÇEKME SINIRI

( Bir elektronik sinyal üreteci, bağımsız sinyal üreten başka bir devreyle çiftlenim yaptığında ilk üreteç frekansının bağımsız üreteç frekansına doğru değişme eğilimi göstermesi. İki frekans arasındaki fark küçükse bu eğilim çok güçlüdür. İLE/||/<> Yük empedansı yansıma kat sayısının fazı 360 derece değişliğinde bir sinyal üretecinin frekansının uc değerleri arasında ısıl etkiler dışında oluşan fark. [Bu yansıma kat sayısının mutlak değeri 0.20'dir.] İLE/||/<> Bir nesnenin kopuncaya kadar dayanabildiği, birim kesiti başına düşen çekme gücüyle ölçülen zorlanma. )

( PULLiNG VS. PULLiNG FiGURE VS. ULTiMATE TENSiLE STRESS )

( LA TiRE AVEC LA FiGüRE DE LA TiRE AVEC LA TENSiON ULTiME DE LA TRACTiON )

( ZiEHEN, ANZiEHUNG MiT ZiEHUNGSWERT MiT ZUGSPANNUNGSGRENZE )


- ÇEKMECE KÖPRÜSÜ ve BOSTANCI KÖPRÜSÜ ve ÇOBANÇEŞME KÖPRÜSÜ


- ÇEKMECE KÖPRÜSÜ ile MİMAR SİNAN

( Mimar Sinan'ın, tek, imzasının bulunduğu yapıtıdır. )


- ÇEKMECE/KUTU = KOYACAK

( İçine öteberi koymaya yarayan nesne. )


- ÇEKMECE ile PEŞTAHTA[Fars.]

( ... İLE İş masası gibi kullanılan çekmece. | Sarrafların, üzerinde para saydıkları tahta. )


- ÇEKMEK ile ALIKOYMAK

( TO PULL PLACE vs. TO DETAIN )


- ÇEKMEKAT

( Apartmanlarda ya da evlerde, dört yanı teras olarak bırakılan en üst kat. )


- ÇEKTİRİ ile/= ÇEKTİRME

( Yelkenleri olmakla birlikte, kürekle de yol alan, eskiden kullanılmış olan gemi. İLE/= Çekme eylemini yaptırmak. | Büyük, yelken kayığı. )


- ÇEKÜL/ŞAKUL

( Ucuna bir ağırlık bağlanmış iple oluşturulan, yerçekiminin doğrultusunu belirtmek için sarkıtılarak kullanılan bir araç. )


- CELÂDET[Ar.] ile NEFÂZ[Ar.]


- CELÂL ile/ve/<> CEMÂL

( Kişinin yüzünde hem Celâl, hem Cemâl gizli. Suratı astın mı Celâl, güldün mü Cemâl... )

( İçte[bâtın]. İLE/VE/<> Dışta/n[zâhir]. )

( ... İLE/VE/<> İkram edilen. )

( Batırır. İLE/VE/< Çıkarır. )


- CELÂL ile GADAP


- CELÂLET[Ar.] ile HEYBET[Ar.]


- CELÂLLENMEK değil/yerine/= ÖFKELENMEK


- CELB (ETMEK) ile/ve/||/<> CEZB (ETMEK)

( Kendi üzerine çekmek. | Getirtmek, davet etmek, çağırtmak. İLE/VE/||/<> Kendine çekmek. | Etkileyerek kendine bağlamak. )


- CELB-İ MENÂFİ değil/yerine/>< DEF-İ MEFÂSID

( Yanlışları önlemek ve işlememek; çıkarları, iyilikleri getirmek ve işlemekten öncelik kazanır. )

( Def-i mefâsıd, celb-i menâfiden evlâdır. )


- CELCIUS ile/=/||/<> FAHRENHEIT ile/=/||/<> KELVIN

( °C = 1 ile/=/||/<>  °C x 1.8 + 32 ile/=/||/<> °C + 273.15 )

( 100 °C ile/=/||/<> 212 °F ile/=/||/<> 373 K [Suyun kaynama noktası]

0 °C ile/=/||/<> 32 °F ile/=/||/<> 273 K [Suyun donma noktası]

-78 °C ile/=/||/<> -109 °F ile/=/||/<> 195 K [Karbondioksitin donma noktası]

-183 °C ile/=/||/<> -298 °F ile/=/||/<> 90 K [Oksijenin donma noktası]

-196 °C ile/=/||/<> -321 °F ile/=/||/<> 77 K [Azotun donma noktası]

-273 °C ile/=/||/<> -460 °F ile/=/||/<> 0 K [Mutlak sıfır noktası] )

( image )


- CELEB[Ar.] ile CELEB[Ar.]

( ... | İstanbul sarayında ilk işe başlamış acemi. İLE Orospu, fahişe. | Çan. )


- ÇELEBİ ile Çelebi

( Bektaşî ve Mevlevî pirlerinin en büyüklerine verilen unvanç | Hristiyan tüccar. | Görgülü, terbiyeli, olgun kişi. İLE Kırıkkale iline bağlı ilçelerden biri. )


- ÇELEBİ ile/> ŞEHZÂDE[Fars.]

( Görgülü, terbiyeli ve olgun. | Bay. | Bektâşî ve Mevlevî Pîr'lerinin, en büyüklerine verilen san. İLE Sultanların ve oğullarının erkek çocuklarına verilen san. )


- CELEBRATION vs. CONGRATULATION


- CELEP değil/yerine/= İÇOĞLANI

( Saraylarda, çeşitli devlet hizmeti için aday olarak yetiştirilen gençlere verilen ad. )


- CELESÂT-I ÂTÎ değil/yerine/= GELECEK OTURUMLAR


- CELESTIAL değil/yerine/= GÖK,GÖKÇE, GÖK İLE İLGİLİ


- CELÎ[Ar.]

( Hat sanatında, iri ve büyük yazı. | Kalın ve okunaklı, her çeşit yazı. )


- CELÎD[Ar.] ile CELÎD[Ar.]

( Fazla celâdetli[yiğit/kahraman] olan. İLE Kırağı, çiy, şebnem. )


- ÇELİK YAPI ile (DEMİRLİ) BETON YAPI(KARKAS[Fr. < CARCASSE]


- ÇELİK ile ÇELİK

( Su verilerek çok sert ve esnek bir duruma getirilebilen, bileşiminde az miktarda karbon bulunan demir ve karbon alaşımı. | Çelikten yapılmış. İLE Kısa kesilmiş dal. | Kök salmak amacıyla yere dikilen dal. | Çocukların çelikçomak oyununda, ucuna çomakla vurarak havaya kaldırdıkları, iki tarafı sivri, kısa değnek. | Gemilerde, üzerine halat ya da ip geçirip tutturmaya yarayan ağaç ya da metalden yapılmış kısa değnek. )

( PULAT ile ... )


- ÇELİK ile/ve/||/<> ÇELİK YÜNÜ


- ÇELİK ile GRAFEN

( )


- ÇELİK ile PASLANMAZ ÇELİK

( ... İLE Çeliğe %10-30 krom katılarak. )


- ÇELİKPAMUĞU

( Verniklenmiş yüzeyleri düzeltmeye ya da matlaştırmaya yarayan, uzun ve keskin kenarlı, çelik tel tomarı. )


- CELİLÜ'L-KELÂM ile DAKİKÜ'L KELÂM

( İtikad. İLE Aklî felsefe [varlık, doğa, kişi, toplum vs...]. )


- ÇELİŞİK" ile/değil ÇELİŞKİ OLDUĞUNU İDDİA EDENİN BİLGİSİZLİĞİ/YETERSİZLİĞİ


- ÇELİŞİK ile/ve/değil BARIŞMAMIŞ


- ÇELİŞİK = MÜTENAKIZ = CONTRADICTORY[İng.] = CONTRADICTOIRE[Fr.] = KONTRADIKTORISCH, WIDERSPRECHEND[Alm.] = CONTRADICTORIUS[Lat.] = CONTRADECIR[İsp.]


- ÇELİŞKİ ile/ve/değil/||/<>/< ANA ÇELİŞKİ


- ÇELİŞKİ ve/||/<> BÜTÜNÜN PARÇASI


- ÇELİŞKİ ile/ve ÇATIŞKI

( Düşündürür. İLE/VE Güldürür ya da ağlatır.[öfkeden] )

( Goes to think. WITH/AND Goes to laugh or cry.[by the anger] )

( CONTRADICTION vs./and CONFLICT )


- ÇELİŞKİ ile/değil/< DAYANÇ/SABIR


- ÇELİŞKİ ile/ve/değil/yerine EYTİŞİM

( CONTRADICTION vs. DIALECTIC )


- ÇELİŞKİ ile/ve/||/<> İKİRCİK


- ÇELİŞKİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İLİŞKİ

( [not] CONTRADICTION vs./and/but/||/<>/< RELATION
RELATION instead of CONTRADICTION )


- ÇELİŞKİ ile/ve/||/<> TUTARSIZLIK


- ÇELİŞKİ ile/ve YANILSAMA

( CONTRADICTION vs./and ILLUSION )


- ÇELİŞKİLİ ile/ve/<> ÇEKİCİ/CÂZİBELİ


- ÇELİŞKİLİ ile/ve/değil FARKLI

( [not] CONTRADICTED vs./and/but DIFFERENT )


- ÇELİŞKİLİ ile/ve/değil/<> ÖZENSİZ


- ÇELİŞKİYE/ÇATIŞKIYA İŞARET (ETMEK) ile/ve/değil/<> SERZENİŞ


- ÇELİŞME/ÇELİŞKİ = TENAKUZ = CONTRADICTION[İng., Fr.] = WIDERSPRUCH[Alm.] = CONTRADICTIO[Lat.] = CONTRADECIR[İsp.]


- ÇELİŞMEZLİK ile/ve ÇOKLUK


- CELLAT[Ar. < CELLAD] değil/yerine/= ÖLDÜRMEN


- ÇELME ile ÇELGİ

( Yolundan çevirmek, engel olmak, engellemek. | Düşürme. | Birini yere düşürmek için ayağının önüne ayak uzatma. | Örtünüp iki ucunu bağlamak. Arkadan, hafifçe bağlanan başörtüsü. | Bir şeyin kenarını, verev ya da çapraz kesmek, çalmak. | Düşüncenin/sözün, birbirini tutmaması, birbirine ters düşmesi. İLE Çene altından bağlanan başörtüsü. )


- CELP/CELB[Ar.] ile ÇAĞRI

( MESSAGE vs. SUMMON )


- CELSE[Ar.] değil/yerine/= DURUŞMA/OTURUM


- CELSIUS DERECESİ ile/ve/<> CELSIUS SICAKLIK ÖLÇEĞİ

( Sıcaklık aralığı ya da farkının, 1 kelvin'e ve Celsius ölçeğindeki sıcaklık aralığının 1/100'üne eşit sıcaklık birimi. [simgesi: °C] İLE/VE/<> Normal koşullarda, suyun donma sıcaklığını 0 derece ve kaynama sıcaklığını da 100 derece kabul eden ve kelvin olarak mutlak sıcaklığa, °C = °T-273.15 ile bağlı olan ölçek. )


- ÇELTİK ile/ve/> PİRİNÇ ile/ve/> PİLAV

( Kabuğu ayıklanmamış pirinç. İLE/VE/> Kabuğu ayıklanmış çeltik. İLE/VE/> Bu pirinçlerden yapılan yemek. [Ayıklanmış/kabuksuz, "beyaz pirinç", besin değerlerinden yoksun, neredeyse posa olarak mideyi şişiren özelliğinden öte pek bir etkisi/katkısı olmayan bir gıdadır. Çeltiği yeğlemekte yarar vardır!] )


- CELVET

( YERİNİ YURDUNU TERK ETMEK )


- CEM ETMEK ile BİRLEŞTİRMEK / İLÂÇ HAZIRLAMAK

( İLÂÇ HAZIRLAMAK )


- CEM'[Ar.] ile ECMA'U[Ar.]


- CEM'[Ar.] ile HAŞR[Ar.]


- CEM'[Ar.] ile KÜLL[Ar.]


- CEM'İN:
ÖNCESİ ile/ve SONRASI

( "Musevî'lik". İLE/VE "Muhammedî'lik". )


- CEM[Ar.] ile CEM'[Ar. çoğ. CUMÛ] ile CEMM[Ar.]

( Hükümdar, şah. | Şark söylencesinde/mitolojisinde şarap ve içkinin mucidi. | Süleyman Peygbamber'in takma adı. İLE Toplanma, yığma. | Birden fazla kişi, hayvan ve eşyayı gösteren ad. | Çoğul. [Ar. dilb.] İLE Büyük sayı, çokluk, kalabalık. )


- CEM[Ar.] ile TE'LÎF[Ar.]


- CEM ile İCMAL


- CEM ile/></< İRTİFÂ[< REF]

( ... İLE/>< İki şeyin birarada olamazlığı. )


- CEM ve/<> TERTİB


- CEM ile/ve/değil TEVHİD


- CEMÂ'AT[Ar.] ile BEVŞ[Ar.]


- CEMÂ'AT[Ar.] ile FERÎK[Ar.]


- CEMÂ'AT[Ar.] ile FERÎK[Ar.]


- CEMÂ'AT[Ar.] ile FEVC[Ar.] ile SÜLLE[Ar.] ile ZÜMRE[Ar.] ile HİZB[Ar.]


- CEMÂ'AT[Ar.] ile Fİ'E[Ar.]


- CEMÂ'AT[Ar.] ile MELE'[Ar.]


- CEMÂ'AT[Ar.] ile ŞİRZİME[Ar.]


- CEMÂ'AT[Ar.] ile TÂİFE[Ar.]


- CEMÂAT[Ar. < CEM] ile CEMÂÂT[Ar. çoğ. CEMÂAT] ile CEMÂD[Ar.]

( İnsan topluluğu. | İmamın arkasında namaz kılanlar. İLE İnsan toplulukları. | İmamın arkasında namaz kılanlar. | Bir mezhepten olan topluca halk. | Yeniçeri teşkilâtında birkaç odadan oluşan bölüm. İLE Taş gibi cansız olan şey. )


- CEMAAT ile/ve CEMİYET

( COMMUNITY vs. SOCIETY )

( GEMEINSCHAFT mit GESELLSCHAFT )


- CEMAAT ile İHVÂN


- CEMAAT ile TARİKAT

( Sufi ile Zahit Öyküsü - İsmail Güleç )


- CEMÂDAT(CANSIZLAR) ve/</>/ve NEBÂDAT(BİTKİLER) ve/</>/ve HAYVANAT(CANLILAR)HAYVAN-I NÂTIK(BEŞER/İNSAN)


- CEMÂDÂT ile/ve/||/<>/> NEBÂTÂT ile/ve/||/<>/> HAYVANÂT ile/ve/||/<>/> BEŞERİYET > İNSAN

( Donmuş akıl[/logos]. İLE/VE/||/<>/> Yukarı doğru yönelebilen. İLE/VE/||/<>/> Hareket eden. ["canlı" anlamına ge(tiri)l(e)mez!] İLE/VE/||/<>/> Düşündüğünü, düşünebilen. > Düşünerek hareket edebilen. )


- CEMÂH[Ar.] ile CENÂH[Ar.]

( Atın baş sertliği, harınlık. İLE Kanat, kuş kanadı. | Kol, pazı. | Yan, kol. | Âhiret. )


- CEMÂL GÖRMEK ve/||/<> KEMÂL BULMAK ve/||/<> RIZÂ DEVŞİRMEK


- CEMAL:
GÜZELLİK ile/ve YÜZ


- CEMÂL:
İNSAN YÜZÜ ile/ve/değil/||/<>/< İNSAN SÖZÜ


- CEMÂL[Ar.] ile BAHÂ'[Ar.]


- CEMÂL[Ar.] ile HÜSN[Ar.]


- CEMÂL[Ar.] ile NEBL[Ar.]


- CEMÂL[Ar.] ile SERV[Ar.]


- CEMÂL ile/ve/değil CEMÂL'İNİN NÛRU


- CEMÂL ve/||/<> KEMÂL

( Seyr eylenir. VE/||/<> Tahsil edilir. )


- CEMÂLULLAH

( İNSANIN YÜZÜ, ALLAH'IN İNSANA VERDİĞİ KİTABIN ÖN SAYFASI, YANİ FATİHA'SI )


- ÇEMÂN[Ar.] ile ÇEMEN[Erm.]

( Naz ile salınarak yürüyen. | Şarap kadeni. | Çemen. İLE Yeşil ve kısa otlarla örtülü yer, çimen. | Ağaç ve çiçeği olan çayır, yeşillik. )

( ... cum CUMINUM CYMINUM )


- ÇEMBER/ÇENBER[Fars.] değil/yerine/= DÖNGE


- ÇEMBER ile DAİRE

( ... İLE Bir noktaya eşit uzaklıktaki noktaların toplamı. )


- ÇEMBERİN:
ÇEVRESİ ile/ve/<> ALANI

( )


- ÇEMBERLİTAŞ ile KIZTAŞI[< MARKIANOS SÜTUNU]


- CEMÎ[Ar.] ile/ve/||/<> KÜLLÎ[Ar.]


- CEMİL TOPUZLU ve/||/<> CEMALETTİN EFENDİ

( )


- CEMİYET değil/yerine/= DERNEK


- CEMİYETÇİ BAKIŞ/ANLAYIŞ ile/ve/<> STRATEJİK BAKIŞ/ANLAYIŞ ile/ve/<> FARKLI BAKIŞ/ANLAYIŞ


- CEMM[Ar.] ile KESÎR[Ar.]


- ÇEMOSFER = TERMOSFER


- ÇEMREMEK ile/ve/||/<> ÇEMRENMEK

( Kol, paça, etek gibi şeyleri sıvamak. İLE/VE/||/<> Kendi kol, etek ya da paçalarını çemremek. | Bir işe girişmek için hazırlanmak, paçaları sıvamak. )


- ÇEN ÇEN (ÇENE ÇALMAK, GEREKSİZ/FAZLA KONUŞMAK)


- CEN/COMİTÉ EUROPÉEN DE NORMALISATION, EUROPEAN COMMİTTEE FOR STANDARDIZATION değil/yerine/= AVRUPA STANDARTLAR KURULU


- CENÂB-I HAKK ile ALLÂH-Ü TEÂLÂ (olarak tanımlamak)


- CENÂH-I ZÜBÂB[Ar.]

( Sinek kanadı. )


- CENÂH ile VECHE[aslı VİCHE]

( Kanat, kuş kanadı. | Kol, pazı. | Yan, kol. | Âhiret. İLE Yüz. | Yan, taraf, semt. )


- CENÂZE NAMAZINDA:
4 SELÂM ve/<> 4 UNSUR


- ÇENE:
ALTI ile/ve/<> ÜSTÜ

( Ya dişil, ya eril. İLE/VE/<> Hem dişil, hem eril; ne dişil, ne eril. )

( Gövde[beden/vücut]. İLE/VE/<> Baş. )


- ÇENE ile ÇÂH-I ZENAHDÂN[Fars.]

( Çene çukuru. )


- ÇENE ile GABGAB/SAKAK

( Çene altı, gıdı. )


- ÇENEK, KOTİLEDON = FİLKA = COTYLÉDON


- ÇENEK ile ÇENET

( Tohumda, embriyonu kaplayan etli bölüm. | Kuşların gagasını oluşturan alt ve üst bölümlerden her biri. | Böceklerde, ağzın iki yanında bulunan, parçalayıcı, sert örgen. İLE Açıldığında tohumların ortaya çıktığı kabuk. | İstiridye gibi ikiçenetli yumuşakçalarda, kolsuayaklılarda, kavkının iki parçasından her biri. )


- ÇENESİ DÜŞÜK/LÜK ile ZEVZEK/LİK


- ÇENEYİ "ÇALIŞTIRMAK" değil/yerine ELİNİ "ÇALIŞTIRMAK"


- ÇENEYİ KULLANMADA:
(FAZLA) KONUŞMAK İÇİN ile/ve/değil/yerine ÇİĞNEMEK İÇİN


- ÇENG ve FLÜT


- ÇENGELKÖY'DE:
AYVA ve/||/<> ŞEFTALİ ve/||/<> SALATALIK)


- ÇENİLEMEK ile ÇENTMEK

( Canı yanan köpeğin, ağlama gibi ses çıkarması. İLE Bir şeyin kenarında kertik açmak. | Soğan, salatalık, kabak gibi sebzeleri ya da nesneleri, küçük ve ince parçalar şeklinde doğramak. )


- CENİN değil/yerine/= DÖLÜT/DÖL


- CENK/NÂME ile/değil ÇENG/NÂME


- CENNE CAMİİ ve/<> SYA CAMİİ

( Mali'de. İLE Burkina Faso'nun en eski yerleşim yeri Sya'da. )

( Dünyanın en büyük kerpiç yapısı. VE/<> Dünyanın ikinci en büyük kerpiç yapısı. )


- CENNET'TEN:
"KOVULMA" değil İNDİRİLME


- CENNET/LER ile/değil İRFÂN CENNETİ(CENNET-İ İRFÂN)


- CENNET ile/ve CEHENNEM/TAMU[< Soğdca]

( İyilerin, iyiliklerin, hayrın tekâbül ettiği yer. İLE/VE/>< Şerlerin, şerlilerin tekabül ettiği yer. )

( CENNET: Kuyu. )

( CENNET: Uçmak[Eski Türkçe]. )

( Cennet, kişinin kendini bu âlemde, herkesten, herşeyden küçük görmesidir. )

( Nefis ölmeden, benlik ve gurur gitmeden, gönül cennet olamaz. )

( Cennet'le Cehennem'in kapıları birdir, aynıdır. Kalbimizi temizlersek o kalp cennet olur, temizlemezsek cehennem kapısı. )

( Cennet kapıcısının adı Rıdvan, yani Allah'ın her yaptığına râzı olmaktır. )

( Cehennem kapıcısının adı ise Malim'dir. Yani herhangi bir şeye sahip çıkmak, "Bu benimdir!" demek. )

( Cennetin ebedî zevk olduğu anlaşılınca o da kalmaz. )

( Cehennemin, cehil olduğunu bilip hazmettikten sonra, cehennem kalmaz. )

( Yusuf makamı, kuyudan, Cehennem'den kurtulma makamıdır. )

( En büyük cehennem cehalet, en büyük cennet de İlâhî zevktir. )

( Bu âlemde kimi haksız görüyorsak, başladı içimizde cehennem. )

( [İbr.] GEHENNA: Çöp yakılan yer. )

( Sevdiklerinin biraradalığı. İLE/VE/>< Vicdan azâbı. )

( ... İLE/VE/>< En "lezzetli." )

( ... İLE/VE/>< Dumansız ateş. )

( ... İLE/VE/>< Saygı ve sevginin bittiği yer. )

( CENNET: Bugünkü "hırslarının", geleceğe yansıtılması. )

( Dünyayı cehenneme çeviren, birilerinin, dünyayı cennete çevirmeye çalışmasıdır. )

( ... ile/ve NÎRÂN, DÂR-ÜS-SAÎR | SİCN/SİCCÎN, SAÎR, SAKAR )

( ... ile/ve DÛZAH )

( HEAVEN vs./and HELL )

( TIAN ile/ve ... )


- CENNET ve/<>/= HİZMET


- CENNET ile/ve/||/<> VALHALLA


- CENTER/CENTRE vs. MIDDLE


- ÇENTİK/TIRTIK ile İŞÂRET

( Bir şeyin kenarında kesilerek ya da kırılarak açılan küçük kertik, tırtık. | Küçük oyuk. | Basım sırasında basım aygıtının diyaframını belirli bir açıklığa getirecek düzeni işletmek için filmin kenarına yapılan çukurluk. İLE Anlam yükletilen şey, anlamlı iz, im. | Belirti, gösterge, alâmet. | El, yüz hareketleriyle gösterme. )


- CEP TEL'DA:
KULAKLIKSIZ KULLANMAK değil/yerine KULAKLIĞIYLA KULLANMAK

( [not] TO USE EARPHONELESS - TO USE WITH EARPHONE/WIRELESS :ON MOBILE PHONES) ( TO USE WITH EARPHONE/WIRELESS instead of TO USE EARPHONELESS :ON MOBILE PHONES )


- CEP TELEFONU KULLANIMI DOĞRUDAN KONUYU KONUŞMAK


- CEP TELEFONU:
"YAKINLAŞTIRICI" ile/ve/||/<>/>< UZAKLAŞTIRICI

( Uzaktakileri, size. İLE/VE/||/<>/>< Sizi, yanınızdakilerden. )


- CEP TELEFONU'NDA:
SELÂMLAŞMA/HATIR yerine DOĞRUDAN KONUYU KONUŞMAK

( TO TALK DIRECTLY THE SUBJECT instead of TO GREET :ON MOBILE PHONES )


- CEP TELEFONUNU:
KULAKLIKSIZ KULLANMAK değil/>< KULAKLIĞIYLA KULLANMAK

( Yanlışı. >< Doğrusu. )


- CEP ve/||/<>/> ÇÖP

( Çöpleri, dışarıya/yola/sokağa atmak yerine cebimizde tutma olanağımız varken, cebimiz, bir süreliğine çöp de olabilir. )


- ÇEPEÇEVRE


- CEPHE ile/ve/||/<> MANZARA


- CEPTEKİ PARA ile/ve ALACAK

( THE MONEY IN THE POCKET vs./and THE CREDIT )


- ÇEPTIR/CHAPTER[İng.] değil/yerine/= BÖLÜM


- ÇER-ÇÖP ile İNCİ

( Denizin üstünde. İLE Denizin dibinde. )


- CER'[Ar.] ile CER/CERR[Ar.] ile CER[Ar.]

( Suyu, yudum yudum içme. İLE Çekme, sürükleme.| Arapça'da, ait olduğu ismi, meksûr[kesreli=esreli] okutan harf ya da edat.[harf-i cerr] | Para, eşyâ vb. çekme. İLE Yarık, çatlak, özellikle yarılmış yer. )


- ÇER değil/yerine/= SATRANÇ


- ÇERAG/Ğ[Fars.]/ÇIRA değil/yerine/= KANDİL, MUM, IŞIK | OTLAMA, OTLAK


- CERÂHAT/CİRÂHAT[Ar.] ile CERÂHÂT[Ar. çoğ. CERÂHAT/CİRÂHAT]

( İrin, yara. | Cerrahlık. İLE Yaralar, irinler. )


- CERBEZE ile/ve/||/<>/> CEZBE

( Güzel konuşma. | Beceriklilik, girginlik. | Kurnazlık, hilekârlık. İLE Bir duygu ya da bir inanışın etkisiyle ölçüsüzce coşup kendinden geçme. | Çekilme, çekim. )


- ÇERÇEVE ile DÖNGÜ

( FRAME vs./and CYCLE/CYCLONE )


- ÇERÇEVE ile/ve EREK


- ÇERÇEVE ile GERGEF[Fars.]

( ... İLE Üzerine kumaş gerilerek, nakış işlemeye yarayan, çoğunlukla dikdörtgen biçiminde olan çerçeve. )


- ÇERÇEVE ile KASNAK

( ÇÂR-ÇÛBE [ÇÂR: Dört. | ÇÛBE: Oklava.] ile ... )


- ÇERÇEVE ile SÖVE/SÖĞE ile SÖVE[Fr. SEUIL]

( ... İLE Kapı ve pencerenin yerleştiği kasa, çerçeve. | Eşik. | Avlu kapısının iki yanına konan uzun taşlar. İLE Pencere ve kapı kenarlarındaki süs kalıpları. )


- ÇERÇEVE ile/ve/değil/||/<> ÜST SINIR


- ÇERÇEVE ile/ve/<> YÖRÜNGE


- ÇERÇEVELENDİRME ve/||/<>/> TANITILABİLİRLİK


- ÇERÇİ ile TÜCCAR

( Mal takasıyla sınırlı. İLE Pazar yaratan. )

( Köy, pazar gibi yerlerde dolaşarak, ufak tefek tuhafiye eşyası satan, gezgin esnaf. İLE Ticaret yapan, ticaretle uğraşan kişi. )


- CERDE[Ar.] ile CERDE[Ar.]

( Mekke'de, hacılara eşlik eden atlı koruma görevlisi. | Tüysüz, dazlak. İLE Sarı renkli, donu sarı, kuladan açık olan at. )


- CERED[Ar.] ile CERED[Ar.]

( Çıplak bir duruma getirme. İLE Yaralı. )


- CERENKOV IŞINI ile/||/<> CERENKOV DEDEKTÖRÜ

( Saydam bir ortamı ışığın ortamdaki hızından daha büyük bir hızla geçen yüksek enerjili yüklü tanecikler demetinin oluşturduğu mavimsi ışık. İLE Cerenkov ışınınun gözlenmesiyle yüksek enerjili yüklü tanecikleri ölçmek için kullanılan dedektör. )

( CERENKOV-STRAHLUNG MiT CERENKOV-DEDEKTOR, CERENKOV-ZAHLER )

( LA RADiATiON DE CERENKOV AVEC LE DETECTEUR DE CERENKOV )

( CERENKOV RADiATiON VS. CERENKOV DETECTOR )


- CERES

( Hayvanın boynundaki çıngırak. )


- CEREYAN değil/yerine/= AKIM


- ÇERGE = ÇADIR HAMAM


- ÇERH

( FELEK )


- CERH[Ar.] ile KESB[Ar.]


- ÇERİ

( Asker. )


- CERÎ/CERY[Ar.] ile CERÎ'[Ar. < CÜR'ET]

( Cereyan. İLE Yiğit, cesur, gözü pek, yürekli. )


- CERÎB

( Eskiden Arap ülkelerinde kullanılan [aşağı-yukarı] 216 litrelik bir hacim ölçüsü. | Tarla ve arazi ölçüsü. | Dönüm. )


- CERÎB-üt-TAÂM

( Dört kâfiz arpa ve buğday alan bir ölçek. )


- CERİB[Ar.] ile CERÎB[Ar.]

( Uyuz hastalığına tutulan, uyuz. İLE Eskiden Arap ülkelerinde kullanılan [aşağı-yukarı] 216 litrelik bir hacim ölçüsü. | Tarla ve arazi ölçüsü. | Dönüm. )


- CERİD/E, CERDÂ[Ar.] ile CERÎDE[Ar.] ile CERÎDE[Ar.]

( Verimsiz, çorak yer. İLE Gazete, tutanak, zabıtnâme. İLE Yalnız, tenha. )


- CERİDE[Ar.]

( Gazete. | Dergi, gazete gibi belirli aralıklarla yapılan yayımlar. | Tutanak, kayıt defteri. | Süvari kolu. )


- CERÎM[Ar.] ile CERÎN[Ar. çoğ. ECRÂN, ECRİNE, CÜRÜN]

( Kabahatli, suçlu. İLE Hurma kurutma yeri. )


- CERN'DEKİ ALGILAYICILAR/DEDEKTÖRLER/PRELIMINERY:
CMS / ATLAS

( Normal atmosfer basıncında, ısınma ısısı 15 °C'lik suyunkine eşit olan bir cismin, bir gramının sıcaklığını 10 °C yükseltmek için gerekli ısı miktarına eşit olan ısı birimi, ısın. | Besinlerin, dokular içinde yanarak vücudun sıcaklık ve enerjisini sağlama değerlerini gösteren ölçü. )


- ÇERPA[Tibet dilinde]

( DOĞA İNSANI )


- CERRAH ile/ve CERRAH(Î)


- CERTAIN vs. PUNGENT


- CERTAINTY vs. STERN(NESS)


- CESARET ETMEK değil/yerine/= GÖZE ALMAK


- CESÂRET:
KORKUNUN YOKLUĞU ile/ve/değil/+/||/<>/< BENCİLLİĞİN BULUNMAMASI


- CESÂRET:
"SEÇTİKLERİMİZ" değil VAZGEÇTİKLERİMİZ


- CESÂRET:
DEVAM EDEBİLME GÜCÜ ile/ve/değil/||/<>/< HİÇ GÜCÜMÜZ KALMADIĞINDA, DEVAM EDEBİLMEK


- CESÂRET/CESUR ve/<> AZİM/Lİ


- CESÂRET ile/ve ATILGANLIK

( BAHÂDIR: Yiğit, cesur. )

( COURAGE/BRAVERY vs./and DASH/AUDACITY )

( COURAGE avec/et ... )

( MUT mit/und ... )

( COR/CUER[: Yürek/kalp.] ile/ve ... )

( DENUEDO/VALOR con/y ... )

( CORAGGIO con/e ... )

( ... ile/ve THRASYTES )


- CESÂRET ile/ve/<> AYKIRILIK


- CESÂRET ve/||/<>/> BASİRET ve/||/<>/> FERÂSET ve/||/<>/> HAYRET ve/||/<>/> HİKMET ve/||/<>/> MERHAMET


- CESÂRET ile/ve/değil CAHİL CESÂRETİ

( [not] COURAGE vs./and/but IGNORANT COURAGE )


- CESÂRET ile/ve/<> GÜÇ

( Birini çok sevmek ile. İLE/VE/<> Biri tarafından çok seviliyor olmak ile. )

( COURAGE vs./and/<> POWER )


- CESÂRET ile/ve/||/<>/> GÜÇ ile/ve/||/<>/> MUTLULUK

( En kısa sürede özür dileyerek. İLE/VE/||/<>/> En kısa sürede affederek. İLE/VE/||/<>/> En kısa zamanda unutarak. )


- CESÂRET ve/<> GÜVEN

( COURAGE and/<> CONFIDENCE )


- CESÂRET ile/ve/<>/değil İSTEKLİLİK

( [not] COURAGE vs./and/<>/but WILLINGNESS )


- CESÂRET ile/değil KABA/LIK


- CESÂRET ile/ve KARARLILIK

( COURAGE vs./and DECISIVENESS/STABILITY )


- CESÂRET ve/<> MAHÂRET/BECERİ


- CESÂRET ile/ve/||/<>/> OLASILIK/RİSK/MUHÂTARA[Ar. < HATAR]

( Almaya cesâret edemediğimiz riskleri alanlar, yaşamak istediğimiz yaşamı yaşar. )

( COURAGE vs./and/||/<>/> RISK )


- CESÂRET ile/değil/ne yazık ki SAYGISIZLIK


- CESÂRET = ŞECÂ'AT, CESÂRET[Fars., Ar.] = COURAGE[İng., Fr.] = FORTITUDO[Lat.] = MUT[Alm.] = HË ANDREIA[Yun.] = CORRAGIO[İt.] = VALOR[İsp.] = MOED[Fel.] = MOD[Dan.] = MUJYESTVO[Rus.]


- CESÂRET ile/ve/değil/yerine ŞEHÂMET

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Akıllıca olan cesâret. )

( [not] COURAGE vs./and/but REASONAL COURAGE
REASONAL COURAGE instead of COURAGE )


- CESÂRET ile/ve/||/<>/>/< TESLİMİYET


- CESÂRET ve/||/<>/>/< YARATICILIK

( Önderden gelir. VE/||/<>/>/< Takımdan gelir. )


- CESÂRET ile/ve YÜREKLİLİK

( COURAGE vs./and BRAVENESS )

( ... cum/et ANIMOSITAS )


- CESARET değil/yerine/= YÜREKLİLİK/GÖZÜPEKLİK


- CESÂRET ile/değil YÜZSÜZ/LÜK


- CESARETLEN(DİR)MEK değil/yerine/= YÜREKLEN(DİR)MEK


- CESEDİ:
SIRIKLAR ÜSTÜNE BIRAKMAK ile YAKMAK ile TOPRAĞA GÖMMEK

( Yakutistan'lılar, cenazelerini bu 3 biçimde kaldırırlar. [Ölüleri için yas tutmazlar.] )


- CESET[Ar.] ile MUMYA[Fars.]

( ... İLE Bazı özel ilaçlar kullanılarak bozulmayacak duruma gelmiş olan ve bugün kazılarla ortaya çıkarılan ceset. | [mecaz] Çok zayıf kişi. )


- CESET/CESED ile/ve/değil/||/<>/> CENÂZE

( Hayvanlarda ve insanda. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İnsan için. )


- CESET/NAAŞ[Ar.] değil/yerine/= ÖLÜYİN/GÖVRE


- CESET = CESED[Ar., Fars.] = CETHE/T, NAŞ/NAAŞ[Ar.] = CORPSE[İng., Fr.] = CADAVRE[Fr.] = CADAVER[Lat., İsp.] = LEICHE[Alm.] = HO NEKROS[Yun.] = CADAVERE[İt.] = LIJK[Fel.] = LIGET[Dan.] = TRUP[Rus.]


- ÇEŞİT/LEME / ÇEŞİT/Lİ/LİK ve/<> EŞİT/LEME / EŞİT/LİK


- ÇEŞİT ile/ve DİSİPLİN

( VARIETY vs. DISCIPLINE )


- ÇEŞİT ile TÜR

( KIND vs. TYPE )


- ÇEŞİT ile/ve YÖN

( VARIETY vs./and DIRECTION )


- ÇEŞİTLENME/DEĞİŞKE ile/ve/||/<> ÇEVİRİ

( VARIANTE avec/et/||/<> COMENTAIRE )


- ÇEŞİTLENME ve/<> VAHDET


- ÇEŞİTLERİ BAKIMINDAN ve DELÂLET BAKIMINDAN


- ÇEŞİTLİ MAKAMLAR

( * ACEMAŞÎRÂN
* ACEMKÜRDÎ
* BESTENİGÂR
* BEYÂTİ ARABÂN
* BÛSELİK
* DÜGÂH
* EVC
* EVCÂRÂ
* GERDÂNİYE
* GÜLNÂRÎ
* HİCAZ
* HİCAZKÂR
* HÜSEYNİ
* H. BÛSELİK
* HÜZZÂM
* KARCIĞAR
* K. HİCAZKÂR
* MÂHÛR
* MUHAYYER
* M. BÛSELİK
* NEVÂ
* NİHÂVEND
* NİKRİZ
* PENÇGÂH
* RAST
* SABÂ
* S. ZEMZEME
* SEGÂH
* SÛZİNÂK
* ŞEHNÂZ
* UŞŞÂK
* YEGÂH )


- ÇEŞİTLİ/LİK ile/değil/||/<> ÇEŞNİ


- ÇEŞİTLİ/LİK ile ÇOK/LUK

( Çeşitlilik içinde birlik doğaldır ve iyidir. )

( VARIATION/DIVERSITY vs. ABUNDANCE
Unity in diversity is natural and good. )


- ÇEŞİTLİLİK ile/ve DERİNLİK


- ÇEŞİTLİLİK ile/yerine MÜZİK

( Çeşitlilik alışkanlıklarda aşırılık doğurur, gövdede ise hastalık. İLE/YERİNE Müzikte sadelik, kişilere ağırbaşlılık, gövde eğitiminde ise gövdelere sağlık verir. )


- ÇEŞİTLİLİK ile/ve/<>/> TÜKETİM


- ÇEŞİTLİLİK ile/ve/<> UYUMLULUK ile/ve/<>
EVRİM ile/ve/<> BİYOÇEŞİTLİLİK

( Açıklamalar için burayı tıklayınız... )

( )

( image )

( )


- ÇEŞM

( GÖZ )


- ÇEŞME ile MUSLUK/BURMA

( )

( FOUNTAIN vs. TAP )


- ÇEŞME ile/değil/< ŞADIRVAN/ŞÂDURVÂN[< Fars. ŞÂDÂB-I REVÂN: Akıcı, çok su. (REVÂN: Akıcı.)]

( ... İLE/DEĞİL Daha çok cami avlularında bulunan, etrafı çok musluklu duvarla çevrili su haznesi. )


- ÇEŞME ile/ve SEBİL


- CESSION vs. SESSION


- CESUR ÖNDERİN ANLATACAĞI:
"BAŞARI/SIZLIK" değil/yerine/< GELİŞİM


- CESUR/CESURCA değil/yerine/= YÜREKLİ/KORKUSUZ/GÖZÜPEK


- ÇETE[Bulg.] ile/değil/yerine/||/<>/< ÖRGÜT

( Yasa dışı işler yapmak ya da etrafındakileri korkutmak amacıyla bir araya gelmiş topluluk. | Ordu birliklerinden olmayan silahlı küçük birlik. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Ortak bir amacı ya da işi gerçekleştirmek için bir araya gelmiş kurumların ya da kişilerin oluşturduğu birlik. | Bir kuruluşa bağlı alt bölümlerin bütünü. )


- ÇETERE değil ÇETELE

( Çizilerek ya da oyularak açılan kertik. | Esnafın, uzunlamasına ikiye bölüp üzerine kertikler çenterek hesap tuttukları ağaç dalı. )


- ÇETREFİLLİ/LİK ile/ve/||/<> ÇATALLI/LIK


- ÇETREFİLLİ ile NETAMELİ ile TUMTURAKLI[Fars.]

( Karışıklığı dolayısıyla anlaşılması ya da sonuca bağlanması güç. | Yapı ve ses kurallarına aykırı kullanılan dil. | Sarp, engelli ve engebeli yer. İLE Gizli bir tehlikesi olduğu sanılan, tekin olmayan. | Başına sık sık kaza gelen. İLE Gösterişli. | Anlama bir şey katmayan, bir anlam bildirmeyen ancak kulağa hoş gelen. )


- CETVEL/LİSTE değil/yerine/= DİZELGE


- CETVEL değil/yerine/= ÇİZELGE


- CETVEL değil/yerine/= ÇİZGİLİK/ÇİZGEÇ


- CEV'ÂN, CÂYİ'[Ar.] ile CEVÂN/CÜVÂN/CİVÂN[Ar.]

( Ac, acıkmış, midesi boş. İLE Genç, taze, delikanlı. )


- CEVÂBÎ[Ar.] ile CEVÂBÎ[Ar. < CÂBÎ]

( Yanıt/cevap, karşılık. İLE Tahsildarlar, câbîler. )


- CEVÂD[Ar. < CÛD] ile CEVÂDD[Ar. < CADDE]

( Cömert, eli açık. İLE Büyük, işlek yollar, caddeler. )


- CEVÂD[Ar.] ile NEDÂ[Ar.]


- CEVÂD[Ar.] ile VÂSİ'[Ar.]


- CEVAP[Ar.] ile YANIT


- CEVÂRÎ[Ar.] ile CEVÂRİH/CÂRİHA[Ar. < CERH]

( Hizmetçi kızlar, halayıklar. İLE Yırtıcı kuş ya da hayvanlar. )


- CEVÂZ

( CÂİZ OLMA, İZİN, MÜSÂADE )


- CEVAZ BAHŞ değil/yerine/= OLUR VEREN


- CEVÂZ-I İSTİHDAM değil/yerine/= İŞLENDİRME OLURU


- CEVAZ değil/yerine/= OLUR


- ÇEVGÂN

( ALLAH'IN EZELDEKİ TAKDİRİ )

( CİRİT OYUNUNDA ATLILARIN BİRBİRİNE ATTIKLARI DEĞNEK | UCU EĞRİ DEĞNEK, BASTON, ÇEVGEN )


- CEVHER

( MAYA, ÖZ | AKIL | Ebced hesabına göre yalnızca noktalı harflerin toplamının verdiği tarihtir. )


- CEVHER-İ FERD(ATOM) ile CEVHER-İ FERDÎ


- CEVHER[Ar.] değil/yerine/= TÖZ


- CEVHER ile/ve ARAZ

( [Fıkıh'ta] AYN ile/ve MENFAAT )


- CEVHER = MEKÂN:

( [Kelâmcılara göre...] Bölünebiliyorsa. İLE/VE Bölünemiyorsa. )


- CEVHER ile TÖZ


- CEVÎ[Fars.]

( Bir arpa ölçüsündeki ağırlık. )


- ÇEVİRİ AMAÇLI METİNDE:
ÇÖZÜMLEME ile/ve/||/<> YORUMLAMA


- ÇEVİRİ:
SPONTANE değil SİMULTANE


- ÇEVİRİ ile/ve/<> AKTARIM


- ÇEVİRİ ile/değil ÇEVİRME


- ÇEVİRİ ile ÖDÜNÇLEMELİ ÇEVİRİ

( LOAN TRANSLATION / CALQUE )


- ÇEVİRİ ile/ve/yerine TÜRKÇELEŞTİRME


- ÇEVİRİ ile/ve/değil/||/<> UYARLAMA


- ÇEVİRİ ile/ve YALINLAŞTIRMA

( TRANSLATION vs./and TO SIMPLIFY )


- ÇEVİRİ ile/ve YORUM

( Dillerin dili. İLE/VE ... )


- ÇEVİRİDEN OKUMAK ile/ve/değil/yerine İLK KAYNAKTAN OKUMAK


- ÇEVİRİDEN OKUMAK ile/ve/değil/yerine İLK KAYNAKTAN OKUMAK


- ÇEVİRMEN / KAPIOĞLANI

( ... İLE Kapı çuhadarı yamağı. | Elçiliklerde, çevirmen yardımcısı. )


- CEVİZ (REÇELİ) ile/ve/değil/<> GÖVEK (REÇELİ)

( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Cevizin yeşil kabuğu. )


- CEVİZ/BADEM ve/<> ÇİĞE

( ... VE/<> Ceviz ya da badem içi. )


- CEVİZ ile AKBABA CEVİZİ


- CEVİZ ile BETEL-NUT

( Asya'da ve Papua Yeni Gine'de, ilâç olarak da kullanılan bir ağaç meyvesi. )


- CEVİZ ile CHANDLER CEVİZİ


- CEVİZ ile ÇİĞE

( Ceviziçi. )


- CEVİZ ile/ve HİNDİSTAN CEVİZİ/NARCIL[Ar.]

( GÖVEK/TETİR/BEZBÂZ[Fars.]: Cevizin yeşil kabuğu. )

( CEVİZ ile/ve NÂRCÎL, BEVVÂ )

( GİRDGÂN ile/ve NÂRÇÎL, BÂDİNC )

( JUGLANS REGIA cum COCOS NUCIFERA )


- CEVİZ ile/ve PEKAN CEVİZİ

( KOZ ile/ve ... )

( GİRDGÂN ile/ve ... )


- CEVİZ ile TETİR

( ... İLE Cevizin yeşil kabuğu ve yaprağı. | Yeşil ceviz kabuğu, nar gibi bitkilerin bıraktığı leke. )


- CEVR[Ar.] ile ZULM[Ar.]


- ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK değil/yerine/= ÇEVRE VE URELCİLİK


- ÇEVRE ile/ve/<> ÇEPER


- ÇEVRE ile/ve ÇERÇEVE

( SURROUNDINGS vs./and FRAME )


- ÇEVRE ile ETRAF


- ÇEVRE = MUHİT[Ar. < HAVT] = ENVIRONMENT[İng.] = MILIEU[Fr.] = MITTEL, MILIEU[Alm.] = MEDIO AMBIENTE[İsp.]


- ÇEVRECİ/LİK ile/ve/değil DOĞACI/LIK


- ÇEVREL ÇİÇEK DURUMU, VERTİSİLASTER = EZHÂR-I HALKAVÎYE = VERTICILLE


- ÇEVREN ve/<>/|| EVREN


- Çevrenle KONUŞ!!!


- ÇEVREYİ KORUMALI!


- ÇEVRİNME ile ÇEVRİNTİ

( ... İLE Bir şeyin, kendi ekseni çevresinde, sürekli dönmesi. | Su ve hava çevrisi. | Çeşitli tahıl karışımı. )


- ÇEVRİŞ[Fars.] = ÇERVİŞ[Fars.]

( Yemeğin sulu bölümü. )


- CEVVAL

( SÜREKLİ HAREKET HALİNDE OLAN )


- CEVVAL ile CAZGIR

( Davranışları, çabuk ve keskin olan. İLE Güreşecek olan pehlivanları, yüksek sesle, izleyicilere tanıtan ve dualarını okuyarak onları alana süren kişi. | Fitneci. )


- ÇEYİZ ile DÜRÜ

( ... İLE Dürülmüş şey. | Armağan. | Gelin çeyizi. | Düğüne çağrılanlara, düğün sahibince verilen armağan. )


- CEYLAN/ÂHÛ ile DİBAGAT/ANTİLOP[Fr.] ile GEYİK

( ... İLE ... İLE Gebelik süreleri, 160-200 gündür. )

( MARAL: Dişil geyik. )

( Ceylan ile Antilop ile Geyik )

( MİSK, GAZÂL[çoğ. GAZALE, GAZELÂN][: Ceylan. | Geyik, maral, âhû. | Geyik yavrusu. | Güzel göz.] ile ... ile BECÂ'
ZABY: Geyik, karaca, gazal gibi hayvanlar.
GAZÂLE: Dişil geyik.
YA'FUR[çoğ. YAÂFİR]: Tüyü toprak rengi olan ceylan. | Ceylan yavrusu. ile ... ile HIŞF: Geyik yavrusu. )

( ÂHÛ-BERE: Ceylan yavrusu.
ÂHÛ-MÂDE: Dişil ceylan. )

( GAZELLE vs. ANTELOPE vs. DEER )

( GAZELLE DORCAS cum ANTHILOPUS cum CERVUS ELAPHUS )

( GACELA con ANTÍLOPE con EL CIERVO )


- CEYLAN/CEREN ile ZEREN

( ... İLE Moğolistan'daki ceylanlara verilen ad. )


- CEYLAN ile/<> DAĞ CEYLANI

( ... İLE/<> Dünyada, sayıları 1500'ü geçmeyen Gazella Gazella türü dağ ceylanlarından 231'i Hatay'da, geri kalanı ise İsrail'de bulunmaktadır. )

( Ceylan İLE/<> )

( GAZELLE vs./<> MOUNTAIN GAZELLE )


- CEYLAN ile MOĞOL CEYLANI


- CEZ'[Ar.] ile CEZ'[Ar.] ile CEZ[Fars.]/CEZÎRE[Ar.]

( Göz boncuğu denilen, kara alaca ve değerli bir süs taşı, damarlı akik. İLE Ağaç kökü. İLE Ada. )


- CEZ' ile CEZ/CEZÎRE

( Ağaç kökü. İLE Ada. )

( İLE [Fars.]/[Ar.] )


- CEZA


- CEZA EVİNDE KALMA SÜRESİNİN ARTIRILMASI ile/ve/değil/||/<>/< CEZANIN ARTIRILMASI


- CEZA SAHASI değil/yerine/= KIZIT ALANI


- CEZA TÜZESİ(HUKUKU) ile/ve/değil ÖZGÜRLÜKLERİN TÜZESİ(HUKUKU)


- CEZÂ TÜZESİNDE/HUKUKUNDA ile/ve İCRÂ TÜZESİNDE/HUKUKUNDA ile/ve CEZÂ USÛLÜNDE ile/ve DÜŞMAN CEZÂ TÜZESİNDE/HUKUKUNDA

( Güneşin batmasından bir saat sonra başlar ve güneşin doğmasından bir saat öncesine kadar devam eder. [TCK 502] İLE/VE Güneşin batmasından doğmasına kadar süren zaman. [İc. İf. K. 51] İLE/VE Nisan ayı başından 30 Eylül'e kadar saat 21.00'den sabahın 04.00'üne; 01 Ekim'den 31 Mart'a kadar saat 21.00'den sabahın 06.00'sına kadar devam eden süre. [CMUK 96] )


- CEZA YARGILAMASINDA:
CEZA KARARNAMESİ ile/değil/yerine/||/<>/> BASİT YARGILAMA USÛLÜ

( )

( )

( )


- CEZA:
AMAÇ değil/yerine/>< ARAÇ

( [bkz.] CESARE BECCARIA[15 Mart 1738 - 28 Kasım 1794] )


- CEZÂ:
ÂRIZÎ ile/ve/||/<> İSTİSNAÎ


- CEZA:
GELECEĞE YÖNELİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GEÇMİŞE DÖNÜK


- CEZÂ:
HAD ve/||/<> KISAS ve/||/<> ERŞ ve/||/<> TÂZİR

( Beş amaç/makâsıd-ı hamse. VE/||/<> ... VE/||/<> ... VE/||/<> İctihad yoluyladır.[Had ve kefâret cezası konulmamışlar için] )


- CEZA:
MUTLAK ile/ve/||/<> NİSBÎ ile/ve/||/<> KARMA

( Kesinlik ve karşılık. İLE/VE/||/<> Önleyici. İLE/VE/||/<> Hem önleyici, hem de karşılık. )


- CEZA:
SUÇ İŞLEDİĞİNDEN DOLAYI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SUÇ İŞLENMEMESİ İÇİN


- CEZÂ'[Ar.] ile CEZÂ'[Ar.]

( Sabırsızlıkla sızlanma. İLE İyi ya da kötü karşılık, azap. )


- CEZÂ[Ar.] ile MUKÂBELE[Ar.]


- CEZÂ ile AZAP

( ... İLE Sıkıntı, ıstırap. | Lezzet. )


- CEZA ile BEDEL

( PENALTY vs. WORTH )


- CEZÂ ile/ve/değil/yerine/||/<> CEFÂ


- CEZÂ ile/ve DİSİPLİN

( Karşılık. İLE/VE Öğrenme. )

( Ceza aynı hatayı yinelemeyi önlemelidir sadece. )

( Cezalandıran ya da cezalandırılan siz olabilirsiniz ama, cezanın suça uygun olmasına özen gösterin. )

( PUNISHMENT vs./and DISCIPLINE )


- CEZA değil ERİŞEMEME


- CEZÂ ile/değil KARŞILIK

( Kötülüğü cezalandırmayan, yapılmasını emreden gibidir. )


- CEZA değil/yerine/= KIZIT


- CEZÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< LÜTÛF


- CEZÂ ile/ve/=/||/<>/>/< RAHMET

( Hem suçlu, hem de mağdur için. )


- CEZA ile/ve YAPTIRIM

( PUNISHMENT vs./and SANCTION )

( FALE PUİ PUİ: Cezaevi. )


- CEZÂDA AŞIRIYA DÜŞMEK değil/yerine/>< HATAYLA BERAAT


- CEZAEVİ değil/yerine/= KIZITEVİ


- CEZAÎ ŞART değil/yerine/= KIZITSAL KOŞUL


- CEZALARDA:
YANLIŞ YAPILANA ile YAPILMAYANA/KARŞILANMAYANA [zorunlu olduğu halde]

( Geliştirir. İLE [belki] Dönüştürür. )

( Verilebilir de, verilmeyebilir de. İLE Çoğunlukla verilmesi gerekir. )

( Niyete göre hafifletilebilir. İLE Ne niyet, ne özel koşullar pek değerlendirilmez. )

( Haklılık/haksızlık, yerindelik-yersizlik, adâlet aranabilir. İLE Ne haklılık, ne de herhangi bir şey aranmaz. )

( Nush ile uslanmayanı, etmeli tekdîr
Tekdîr ile uslanmayanın hakkı kötektir! )


- CEZAYİR'Lİ HASAN PAŞA ile "CEZAYİR'Lİ HASAN PAŞA"LAR

( Sadrazam ve Kaptan-ı Derya. İLE ... )


- CEZBE/CAZİBE ile/ve TAHRİK


- CEZBE ve/<> HİZMET


- CEZEL[Ar.] ile CEZER[Ar.]

( Bir şeyi ikiye bölme. İLE Havuç. )


- CEZEL[Ar.] ile SÜRÛR[Ar.]


- CEZÎL[Ar.] ile CEZL[Ar.]

( Peltek ve bozuk olmayan söz/sözcük. İLE Tomruk, kalın odun. | Çetrefil olmayıp, dürüst, doğru olan. [sözler/sözcükler için kullanılır] )


- CEZM

( BİR SÖZCÜĞÜN SONUNDAKİ HARF YA DA HAREKEYİ DÜŞÜRME | KESİN KARAR, NİYET )


- CƏDVƏL[Azr.] = ÇİZELGE[Tr.]


- ÇƏMƏN[Azr.] = ÇİMEN[Tr.]


- CHA-NO-YU[Jap.]

( Geleneksel Japon çay töreni. )


- CHANCE vs. LUCK


- CHANCE vs. POSSIBILITY


- CHANCE vs./and HOPE


- CHANG

( Çin'de eski bir uzunluk ölçüsü. )


- CHANGE ve/||/<>/> CHANCE

( Değişim. VE/||/<>/> Kazanma olanakları/olasılıkları. )


- CHARACTER vs. TEMPERAMENT


- CHARLES DARWIN


- CHARLES DARWIN ve/<>/> ALFRED RUSSELL WALLACE

( 12 Şubat 1809 - 19 Nisan 1882 ve/<> 08 Ocak 1823 - 07 Kasım 1913 )


- CHARLES TRIPP ve/||/<> ELI BOWEN

( Çift kişilik[tandem] bisikleti, elleri olmayan Charles Tripp ile ayakları olmayan Eli Bowen, 1891'de icat etmiştir. )

( )


- CHARLES YASASI

( Bir gazın, sabit basınçta, hacminin, mutlak sıcaklıkla orantılı olduğunu belirten yasa. )


- chart.[Lat. < CHARTA] değil/yerine/= İLÂÇLI KÂĞIT


- CHARTER UÇUŞLAR ile NORMAL UÇUŞLAR


- CHATBOT değil/yerine/= SOHBET ROBOTU


- CHATGPT ile/ve/||/<> BARD


- CHATGPT ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TURGPT

( [Dil Desteği]
Çok sayıda dilde, metin anlama ve üretme yeteneğine sahip bir yapıdır. Ancak, özellikle İngilizce odaklıdır.[Öteki dillerdeki etkililiği, İngilizce kadar yüksek olmayabilir.]
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>
Özellikle Türkçe dilinde üstün performans gösteren ve Türkçe içerik oluşturmak ve anlamak için odaklandırılmış bir yapıdır. )

( [Eğitim verileri ve kaynaklar]
Çok sayıda İngilizce metin kaynağından eğitilmiştir ve İngilizce'ye odaklanır.[Öteki dillerdeki veri kaynaklarına da erişimi vardır.]
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>
Özellikle Türkçe içeriklerden eğitilmiş ve Türkçe'deki metinleri daha iyi anlayabilen ve yansıtabilen bir yapıdır. )

( [Türkçe kültür ve aktarım anlayışı]
Türk kültürü ve tanımları konusunda sınırlı bilgiye sahip olabilir ve bu nedenle Türkçe içerikleri daha az doğru biçimde işleyebilir.
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>
Türk kültürünü ve tanımlarını daha iyi anlar ve bu nedenle Türkçe metinleri daha iyi işleyebilir. )

( [Uygulama Alanları]
Genel sohbet, metin oluşturma, soru-yanıt uygulamaları, metin tabanlı oyunlar ve daha fazlası gibi geniş bir uygulama yelpazesi için kullanılabilir.
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>
Özellikle Türkçe içeriğe sahip web siteleri, müşteri hizmetleri botları, özel Türkçe metin oluşturma görevleri ve Türkçe'deki çeşitli uygulamalar için daha uygundur. )


- CHECK POİNT[İng.] değil/yerine/= DENETİM NOKTASI


- CHECK vs. CONTROL


- CHECK and BALANCE


- CHECKING vs. COMPARE


- CHETANA

( Bilinç, iç uyanış(chit, idrak etmek). )


- CHIDANANDA ile CHIDARAM

( Bilinç-Mutluluk, ruh sevinci. İLE Bilinç sevinci. )


- CHİEH T'O[Çince]

( Kurtuluş, Aydınlanma. )


- CHIHUAHUA ile YORKSHIRE TERİYERİ

( Uzunlukça en kısa. İLE Boyca en kısa. )

( Adını Meksika'daki bir eyaletten alır.[Toltek ve Aztek sanatına dayanarak oranın yerlisi olduğuna inanılıyordu] İLE ... )

( Genel olarak dünyadaki en küçük köpek cinsinin Chihuahua olduğu söylenir. Guiness Rekorlar Kitabı'na göre yaşayan en küçük köpek rekoru tek bir cinsin elinde değildir. )

( Dünyadaki kayda geçmiş en küçük köpek Yorkshire Teriyeri'dir.[Omuzdan 6.5 cm. boyunda, burun ucundan kuyruk ucuna 9.5 cm. uzunluğunda, 113 gr. ağırlığındaydı. 1945'te ölmüştür.] )


- CHILD LANGMUIR DENKLEMİ = CHILD LANGMUIR SCHOOTTKY DENKLEMİ = CHILD YASASI


- CHİT ile CHİTTA

( Evrensel Bilinç. İLE Zihin. Bireysel bilinç. Chitta, maddesel olmayan fakat madde tarafından etkilenen bilinç doğasındadır. O her birinin, bilinç ve maddenin ürünü olarak tarif edilebilir. Chitta, zihnin tüm düzeylerini kapsar, en alt düzey manas'tır. )


- CHLADNI LEVHALARI ile/ve/||/<> CHLADNI BİÇİMLERİ ile/ve/||/<> CHLADNI ŞEKİLLERİ


- CHOKE vs. DROWN vs. STRANGLE vs. SUFFOCATE


- CHRONOS ile CAIROS


- Cİ'TUHÛ[Ar.] ile Cİ'TU İLEYHİ[Ar.]


- CI/CARDIAC INDEX | CONFIDENCE INTERVAL değil/yerine/= KALP İNDEKSİ | GÜVEN ARALIĞI


- ÇİÇEK ile ÇİÇEK SAPI

( )

( FLOWER vs. PEDICEL/PEDUNCLE )


- cib.[Lat. < CIBUM] değil/yerine/= GIDA, YEMEK


- cib.[Lat. < CUM cibis] değil/yerine/= YEMEKLER ARASINDA


- CÎBÂ[Ar.] ile CİBÂH[Ar. < CEBHE:
Alın]

( Odun. İLE Alınlar. )


- CİBALİ[< CEBE]:
ÇUKUR


- ÇIBAN/APSE[Fr. < ABCES] ile SULUK

( Gövdenin herhangi bir yerinde oluşan ve çoğu, deride şişkinlik, kızartı, ağrı ve ateş ile kendini gösteren irin birikimi. İLE Küçük çocukların başlarında, yer yer saç dökülmesi ve kabartılarla beliren bir deri hastalığı. )

( TEKAZZU': Çıbanın irinlenmesi. )

( ÇİRKÎN, ÂBİLE ile ... )

( ABCES avec ... )


- ÇIBAN ile ARPACIK/İTDİRSEĞİ

( ... İLE Gözkapağının kenarında çıkan küçük çıban. )


- ÇIBAN ile CIDAĞI

( ... İLE Derin, işleyen yara, büyük çıban. | Atın, iki omuzunun arası. )


- ÇIBAN ile/ve/||/<> İRİ ÇIBAN/KAN ÇIBANI

( ... ile/ve/||/<> BENÂVER )


- ÇIBAN ile KÖPEKMEMESİ

( Gövdenin herhangi bir yerinde oluşan ve çoğu, deride ya da deri altında şişkinlik, kızartı, ağrı ve ateş ile kendini gösteren irin birikimi: İLE Koltuk altında çıkan iltihaplı çıban. )


- CİBİLİYET ile CİBİLİYETSİZ

( Yaratılış, huy, maya, fıtrat. İLE Soysuz, sütü bozuk. )


- CİBİLLE[Ar.] ile NÂS[Ar.]


- CİBRİYYE[Ar.] ile KİBR[Ar.] ile CEBERÛT[Ar.]


- ÇİÇEĞİN ESAS ÖRGENLERİ, ERKEK VE DİŞİ ÖRGENLER = ÂLÂT-I ASLÎYE-İ ZEHRÎYE = ORGANES ESSENTIELS DE LA FLEUR


- ÇİÇEĞİN ORTASI = MERKEZ-İ ZEHRE = CENTRE DE LA FLEUR


- ÇİÇEK AŞISI ve/||/<>/< EDWARD JENNER


- ÇİÇEK DURUMU = EVZA'-İ EZHÂR = INFLORESCENCE


- ÇİÇEK DURUMU = KEYFİYET-İ VAZ-I EZHÂR = INFLORESCENCE


- ÇİÇEK ÖRTÜSÜ, PERİANT = GILÂF-I ZEHRE = PERIANTHE


- ÇİÇEK SAPI = ZENEB-İ ZEHRE = PÉDONCULE, PÉDICELLE


- ÇİÇEK TABLASI (BİLEŞİKGİLLERDE) = HÂMİL-İ ÂMM = RÉCEPTACLE


- ÇİÇEK TABLASI, RESEPTAKULUM = HÂMİL-İ ZEHRE = RÉCEPTACLE


- ÇİÇEK ile ATATÜRK ÇİÇEĞİ/NOEL YILDIZI/POINSETTIA

( Joel Roberts Poinsett'i de araştırmanızı salık veririz... )

( ... cum EUPHORBIA PULCHERRIMA )


- ÇİÇEK ile AYNISEFÂ

( ... İLE Birleşikgillerden, çiçekleri sarı renkli bir kır bitkisi. )

( ... cum CALENDULA ARVENSIS )


- ÇİÇEK ile ÇALIK

( İrinli kabarcıklar dökerek, yüzde izler bırakan, ateşli, ağır ve bulaşıcı bir hastalık. İLE Çarpık. | Verev kesilmiş. | Doğal olmaktan uzaklaşmış, kendi renginden olmayan. | Yan yan giden. | Adı defterden silinmiş. | Yüzünde çıban ya da yara yeri olan. | Koyunlarda, çiçek hastalığı. )


- ÇİÇEK ile ERSELİK ÇİÇEK

( ... İLE Hem eril, hem dişil gametleri bulunan çiçek. [Hünsa] )

( FLOWER vs. PERFECT FLOWER )


- ÇİÇEK ile KATALPA[Fr. < CATALPA]

( ... cum BIGNONIA CATALPA )


- ÇİÇEK ile KAUDUPUL ÇİÇEĞİ


- ÇİÇEK ile KIZKALBİ

( ... İLE Şahteregillerden, kalp biçiminde pembe çiçekli bir süs bitkisi. )

( ... cum DICENTRA )


- ÇİÇEK ile SARMAŞIK/LEBLÂB[Ar.]


- ÇİÇEK değil SUÇİÇEĞİ


- ÇİÇEK ile TOMURCUK/BÛJENE[Fars.]

( ... İLE Henüz açılmamış çiçek. )


- ÇİÇEK = ZEHRE = FLEUR


- ÇİÇEKLENME DEVRESİ = MEVSİM-İ TEZEHHÜR = PÉRIODE DE FLORAISON


- ÇİÇEKLENME = TEZEHHÜR = FLORAISON


- ÇİÇEKLENME = TEZEHHÜR = FLORAISON


- ÇİÇEKLER = EZHÂR = FLEURS


- ÇİÇEKLİ BİTKİLER ile ÇİÇEKSİZ BİTKİLER

( ÇİÇEKLİ BİTKİLER'DE:
[ A.T.: SEDİR AĞACI(CEDAR TREE)(ELMALI-ANTALYA) ile SERVİ AĞACI(CYPREES TREE) ile MEŞE AĞACI(OAK TREE) ile ÇAM AĞACI(PINE TREE] [ K.T.: HURMA(DATE TREE) ile KARAAĞAÇ(ELM TREE) ile İNCİR(BER-ÂVER[Fars.], FIG TREE) ile FINDIK(HAZELNUT TREE) ile ŞEFTALİ(PEACH TREE) ile AYVA(QUINCE)

İLE

ÇİÇEKSİZ BİTKİLER'DE:
[ EĞRELTİOTLARI(FERNS) ile YOSUNLAR(MOSSES[İng.], ÜŞNE[Ar.]) ile SUYOSUNLARI/ALG(ALGAE)/SEA MOSS ile MANTARLAR(FUNGI) ile LİKENLER(LICHENS) ile BAKTERİLER(FACTERIA[BASİLLER(BACILLI), KAKTÜSLER(CORCI) SPİRALLER(SPIRILLA)]) ] )

( FLOWERING PLANTS[PHANEROGAMS] vs. PLANTS WITHOUT FLOWERS[CRYPTOGAMS] )


- CİCİLİ-BİCİLİ


- CİCİM AYLARI ile/ve/> GEÇİM AYLARI


- CİDÂL[Ar.] ile CİDÂR[Ar. çoğ. CÜDÜR/CÜDRÂN]

( Karşılıklı kavga, savaş. | Zorlu, hararetli konuşma. İLE Duvar. | Zar. )


- CİDD[Ar.] ile İNKİMÂŞ[Ar.]


- CİDDİ ANLAMDA ile/ve/değil/||/<> CİDDİ ORANDA


- CİDDİ/BÜYÜK HATA ile PİŞMANLIK DUYULACAK EYLEM/HATA/OLGU

( Tekrar edilmedikçe, hiçbir şey hata değildir. )

( Hatanızı keşfedin ve korkudan kurtulun. )

( Zarif bir gerileme, kişinin gururunu hiç zedelemezken, pişmanlığın yol açtığı gerileme hem çevresinde hem de ruhunda derin zararlarla sonuçlanır. )

( BATÂNET[Ar.]: Büyük karınlılık. | Çok yiyicilik, oburluk. )

( BEL'AM[Ar.]: Terbiyesiz, açgözlü, pisboğaz, obur. )

( 7 büyük hata/günah: Açgözlülük | Kıskançlık | Oburluk | Şehvet | Gurur | Tembellik | Öfke )

( İlkesiz Siyaset | Emeksiz Zenginlik | Vicdansız Haz | Niteliksiz Bilgi | Ahlâksız Ticaret | İnsaniyetsiz Bilim | Özverisiz İbâdet )

( 7 deadly sins: Covetousness | Envy | Gluttony | Lechery, Lust | Pride | Sloth | Wrath
Politics without Principal | Wealth without Work | Pleasure without Conscience | Knowledge without Character | Science without Humanity | Worship without Sacrifice

Nothing is a mistake unless repeated.
Discover your mistake and be free of fear. )

( SERIOUS/BIG MISTAKE vs. MISTAKE/HAPPEN/BEHAVE IN REGRET )


- CİDDİ/YET ile/ve/<> İSABET/Lİ/LİK


- CİDDİYE ALINMASI GEREKEN:
KENDİMİZ ile/ve/değil/||/<>/< İŞİMİZ


- CİDDİYE ALMA(MA) ile MUHATAP ALMA(MA)/SAYMA(MA)

( İTTİHAZ: Sayma, tutma. | Alma. )


- CİDDİYET:
SURATSIZLIKLA ile/değil İLKELERLE


- CİDDİYET ile/>< ASIKYÜZLÜLÜK

( Ciddiyet, ilkelerle olur.
Yüdeki/surattaki "ciddiyet", suratsızlıktır. )


- CİDDİYET ile/ve/<> DİKKATE ALINIRLIK


- CİDDİYET ile/ve DİSİPLİN

( Kişinin ciddiyeti, disiplinidir. )

( SERIOUSNESS vs./and DISCIPLINE )


- CİDDİYET ve/> GÜVEN ve/> YAKINLIK


- CİDDİYET ve/<> NEŞE

( Riyasız neşe. VE/<> ... )


- CİDDİYET ve SÜREKLİLİK

( SERIOUSNESS and CONTINUITY )


- CİDDİYET ile/ve/değil/yerine TUTARLILIK

( KONSEKAN: Tutarlı, mantıklı davranan. Yargıları mantığa uygun olan. )


- CİDE[Ar.] ile GINÂ[Ar.] ile YESÂR[Ar.]


- CIED/CARDIOVASCULAR IMPLANTABLE ELECTRONIC DEVICE değil/yerine/= KALP-DAMAR İÇİ ELEKTRONİK AYGIT


- CIF ile/ve/||/<>/> CIF TESLİM BİÇİMİ


- ÇIFIT KAPISI

( Eminönü'ndedir. )


- ÇİFT ANLAMLI/LIK ile/değil ÇOK ANLAMLI/LIK


- ÇİFT BAĞ ile/||/<> ÇİFT BAĞ İZOMERLİĞİ

( Atomlar arasında iki elektronun ortaklaşa kullanıldığı bir bağlanma türü. İLE/||/<> İki ya da daha fazla nesnenin aynı temel bileşime fakat farklı çift bağlara sahip olması. )

( DOUBLE BOND VS. DOUBLE BOND iSOMERiSM )

( LA BANDE DOUBLE AVEC L'iSOMéRiSME DE LA BANDE DOUBLE )

( DOPPELBiNDUNG MiT DOPPELBiNDUNGSiSOMERiE )


- ÇİFT DİEZ ile DONANIM


- ÇİFT DİYOT = BİNOT


- ÇİFT KIRILMA / ÇİFT KIRICILIK / ÇİFT KIRICI KRİSTAL ile/||/<> ÇİFT KIRICI LEVHA ile/||/<> ÇİFT KIRILMA SÜZGECİ

( DOUBLE REFRACTiON, BiREFRiNGENCE VS. BiREFRiNGENT PLATE VS. BiREFRiNGENCE FiLTER )

( LA RéFRACTiON DOUBLE, BiRéFRiNGENCE AVEC LA PLAQUE BiRéFRiNGENT AVEC LE FiLTRE DE LA BiRéFRiNGENCE )

( DOPPELREFRAKTiON, DOPPELBRECHUNG MiT DOPPELBRECHUNGSPLATTE MiT DOPPELREFRAKTiONFiLTER )


- ÇİFT KİŞİLİK YATAKTA TEK YATMAK ile/ve/yerine ÇİFT KİŞİLİK YATAKTA ÇİFT YATMAK


- ÇİFT KÖPRÜ = KELVİN KÖPRÜSÜ


- ÇİFT KUTUP/LU(DİPOL[Yun.]):
GEÇİCİ ile KALICI

( Kutupsuz[apolar] en küçük birimlerde[moleküllerde] oluşur. İLE Kutuplu[polar] en küçük birimlerde oluşur. )


- ÇİFT OLMAYAN/LAR


- ÇİFT TARAFLI İÇBÜKEY ile BİR TARAFI İÇBÜKEY, ÖBÜR TARAFI DIŞBÜKEY

( CONCAVO vs. CONCAVO CONVEX )


- ÇİFT YARIK ile/ve/||/<> ÇOKLU YARIK


- ÇİFT-Çİ ile/değil/yerine İKİ-Cİ


- ÇİFT ile/ve/||/<> BAĞDAŞIK


- ÇİFT ile/ve/değil İKİLİ


- ÇİFT ile PARALEL

( DUAL, DOUBLE, PAIR vs. PARALLEL )


- ÇİFT ile/ve/||/<>/> SONSUZLUK


- ÇİFTÇİ ile/ve/değil KÖYLÜ

( FELLAH[Ar.]: Çiftçi. | Mısır köylüsü. | Siyahi, arap. )

( ZÂRİ[çoğ. ZÜRRÂ'] ile/ve/değil ... )

( ... ile/ve/değil RUSTAYİ )

( TAOPOU: Köy güzeli. )


- Çiftçileri DİNLE!!!


- ÇİFTE "STANDART" ile ÇELİŞKİ


- ÇİFTE HAVUZLAR ile/ve ÇİFTE HAVUZLAR

( Selâmiçeşme - Göztepe arasında. İLE/VE Davutpaşa - Maltepe arasında. )


- ÇİFTE STANDART değil/yerine/= İKİLİ ÖLÇÜN


- ÇİFTE STANDART ile İKİYÜZLÜLÜK/RİYÂ


- ÇİFTİ OLMAYAN/LAR


- ÇİFTLEŞ(TİR)ME/AŞIM ile/ve/değil BİRLEŞME

( Hayvanlarda. İLE/VE/DEĞİL İnsanda. )

( DENİZ YILDIZI: Etkin olmayan eşlere verilen ad. )

( MİKSOSKOPİ: Birleşmeyi seyretmekten hoşlanma/hoşlanan. )

( PORNO/GRAFİ: Açık, apaçık olan. [Eşeyselliğin tekelinde bir terim/sözcük değildir. (Güneşin görünürlüğü/varoluşu kadar açık/kesin/net olanlara da "pornografik" denilebileceği gibi)] )

( MEVSİM-İ SİFÂD[Ar.]: Hayvanların çiftleşme mevsimi/dönemi/zamanı. )

( VENERYEN/VENEREAL[İng.]: Eşeysel ilişkiyle ilgili, zührevî. )

( SİFÂD ile/ve/değil CİMÂ'[< CEM], VATY, !LİVÂTA[Eriller arasında, anal yolla olan.] )


- ÇİFTLEŞMEK ile EŞLEŞMEK

( TO BECOME A PAIR vs. TO MATCH )


- ÇİFTLİK ile/değil ESTANCIAL

( ... İLE/DEĞİL Patagonya'da, çok büyük alanı kaplayan çiftlikler. )


- ÇIĞ / ÇIĞ ETKİSİ / ÇAĞLAYAN/ŞELÂLE / YIĞILMIŞ İYONLAŞMA / TOWSEND ÇIĞI / TOWSEND İYONLAŞMASI ile/||/<> ÇIĞ DİYODU ile/||/<> ÇIĞ FOTODİYODU ile/||/<> ÇIĞ GÜRÜLTÜSÜ ile/||/<> ÇIĞ KESİLMESİ ile/||/<> ÇIĞ OSİLATÖRÜ ile/||/<> ÇIĞ TRANSİSTÖRÜ

( Güçlü bir elektrik alanda hızlandırılan elektron ya da öteki yüklü taneciklerin gaz molekülleriyle çarpışarak onları iyonlaştırması sonucunda çıkan elektronlann yaptığı yeni çarpışmalarla sürecin artarak kendini sürdürmesi. | Bir yan iletkende yük taşıyıcıların çığ kesilmesinin bir sonucu olarak, çığ etkisi de denilen toplam çoğalması. İLE/||/<> Genellikle silikondan yapılmış, tüm p-n eklemi boyunca çığ kesilmesinin ve ondan sonra gerilim düşmesinin sabit ve akımdan bağımsız olduğu bir yan iletken kesilme diyodu. İLE/||/<> İç foto akım çoğaltması elde etmek için ışık kontrollü (hızlı) anahtarlama sağlayan, çığ kesilmesi bölgesinde çalışan bir fotodiyot. İLE/||/<> Bir eklem diyot çığ kesilmesinde çalıştırıldığında ortaya çıkan gürültü. | Şiddetli bir elektrik alanda yük taşıyıcıların çarpışmayla ek taşıyıcılar sökecek kadar yeterli eneıjiye sahip olduğu yan iletken eklemlerde görünen olay. İLE/||/<> Bir yan iletken diyotta iyonlaşma ve yük taşıyıcıların toplam çoğalmalarını sağlamak için akım taşıyıcıların değerlik elektronlarıyla çarpışmalarına yetecek şiddette, engelin potansiyel farkından büyük bir potansiyel farkı altında ortaya çıkan tahribatsız kesilme. İLE/||/<> Bir adım dönüşümüyle doğru akımdan GHz seviyesinde mikrodalga çıkışı elde etmek için çığ diyodunun bir eksi direnç olarak kullanıldığı osilatör. İLE/||/<> Akım taşıyıcı deşik-elektron zinciri oluşturmak için çığ kesilmesinin kullanıldığı transistör. )

( AVALANCHE VS. AVALANCHE DiODE VS. AVALANCHE PHOTODiODE VS. AVALANCHE NOiSE VS. AVALANCHE BREAKDOWN VS. AVALANCHE OSCiLLATOR VS. AVALANCHE TRANSiSTOR )

( L'AVALANCHE AVEC LA DiODE DE L'AVALANCHE AVEC LA PHOTODiODE DE L'AVALANCHE AVEC LE BRUiT DE L'AVALANCHE AVEC L'iNTERRUPTiON DE L'AVALANCHE AVEC L'OSCiLLATEUR DE L'AVALANCHE AVEC LE TRANSiSTEUR DE L'AVALANCHE )

( AVALANCHE, LAWINE MiT LAWiNENDiODE, AVALANCHE-DiODE MiT AVALANCHE-FOTODiODE, LAWi-NENFOTODiODE MiT LAWiNENRAUSCHEN, AVALANCH-RAUSCHEN MiT AVALANCHE-BRECHEN, LAWiNENBRECHEN MiT AVALANCHE-OSZiLLATOR, LAWiNE-NOSZiLLATOR MiT AVALANCH-TRANSiSTOR, LAWiNENTRANSiSTOR )


- ÇİĞ EĞRİSİ ile/||/<> ÇİĞ NOKTASI / ÇİĞ NOKTASI SICAKLIĞI

( İkili bir gaz karışımının faz diyagramında belirli bir basınç altında iki sıvı damlasının oluştuğu sıcaklığı karışımın bileşimine bağlı olarak veren eğri. İLE/||/<> Nemli havada herhangi bir yüzeyde çiğin yoğunlaşabileceği en yüksek sıcaklık derecesi. | Herhangi bir gazla su buharı karışımının oluşması için uygun sıcaklık derecesi. )

( DEW CURVATURE VS. DEW POiNT )

( LA COURBE DU CRU AVEC LE POiNT DU CRU )

( TAUKRiiMMUNG MiT TAUPUNKT )


- ÇİĞ SARIMSAK ile/ve/değil/yerine PİŞMİŞ SARIMSAK

( Yedikten sonra ağız kokusu olur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE [pek] Kokusu olmaz. )

( Keskindir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Keskinliği gider. )


- ÇİĞ ile/değil ÇİY/JALE[Fars.]


- ÇIĞ ile SERAK[Fr. < Lat.]

( ... İLE Dik yerlerden inen buzullarda, derin yarılmalar nedeniyle buz parçalarının koparak aşağıya düşmesi. )


- ÇIĞA ile ÇIĞA

( Mersinbalığı türü. İLE Horoz, cennetkuşu gibi bazı kuşların kuyruğundaki tüylerden en uzun ve gösterişli olanı. )

( ACIPENSER RUTHENUS cum ... )


- ÇİĞDE/HÜNNAP ile ÇILAN

( Ayrı çanakyapraklı, ikiçeneklilerden bir ağaç. | Bu ağacın, kırmızı kabuklu, sert çekirdekli, iri zeytin biçiminde ve büyüklüğünde, güzün olgunlaşan meyvesi. İLE İri bir çeşit çiğde. )

( ZIZYPHUS SATIVA cum ... )


- CİĞEROTU

( Düğünçiçeğigillerden, çok yıllık, otsu bir bitki. [Lat. HEPATICA] )


- ÇIĞLIK ÇIĞLIĞA


- ÇİĞNEMEK ile (")GEVİŞ GETİRMEK(")

( İnsanda. İLE Hayvanda ve beşerde. )

( Lokmalarını sıralamayıp gerektiği kadar [20-40 kez] çiğneyerek yutan. İLE Lokmalarını çiğnemeden yutanların yaşadığı. )

( MAZG/MADG ile ...
MÂZIG: Çiğneyen, çiğneyici. )

( CHEW, MASTICATION vs. CHEW THE CUD )


- ÇİĞNEMEK ile/ve/<> EZMEK


- ÇİĞNEMEK ile/ve/||/<>/> SİNDİRMEK


- CİHAN-NÜMÂ ile/ve KIBLE-NÜMÂ

( Pusula. İLE/VE Kıble'yi gösteren. )


- CİHANGİR

( Tophane - Fındıklı sırtları. [Kanuni Sultan Süleyman'ın oğlu Şehzâde Cihangir[1531-1553] adına yapılan cami adından.] )


- CİHANGÎRLER:
CENGİZ HAN ve (BÜYÜK) İSKENDER ve YAVUZ SULTAN SELİM ve NAPOLYON


- CİHAZ[Ar.] değil/yerine/= AYGIT

( Aygıt, alet, takım. | Çeyiz, kadının evlenirken birlikte getirdiği eşyalar. )


- CİHET

( YÜZ, YER | YAN, YÖN, TARAF | NEDEN, VESÎLE, İLGİ | GÖREV, HİZMET )


- CİHET/TARAF değil/yerine/= YÖN/DOĞRULTU


- CİHET ile/ve VECH[Ar. çoğ. VÜCÛH]


- CİK CİK (ÖTMEK)


- ÇIKAR "AHLÂKI" ile/değil/yerine FERÂGAT AHLÂKI

( MORALS OF PROFIT vs. MORALS OF ABNEGATION )


- ÇIKAR(LAR)INI "DÜŞÜNMEK/İSTEMEK/BEKLEMEK" değil/yerine/>< HAK ETTİKLERİNE VE/VEYA ETTİĞİN KADARINA RIZÂ GÖSTERMEK


- ÇIKAR(LAR)INI DÜŞÜNME/K ile/değil/yerine ONU(N)/ÖTEKİ(Nİ)/SENİ(N) (İYİLİĞİN/ÇIKARIN) (İÇİN) DÜŞÜNME/K


- ÇIKAR(MENFAAT) ÇATIŞMASI ile/değil/yerine ÇIKAR İLİŞKİSİ


- ÇIKAR/LAR ile/ve KORUMA


- ÇIKAR/MENFAAT ile/<> EĞİLMEK

( Nokta kadar çıkar/menfaat için virgül kadar eğilmeye değmez. )


- ÇIKAR/NEF'[Ar.] ile/yerine YARAR ile/yerine KÂR

( Ancak ayrılıkçılık ve çıkarcılık, dünyada gerçek ıstırabın ortaya çıkmasına neden olur. )

( It is only vs. separateness and self-seeking that real suffering appears in the world. )


- ÇIKAR ile/değil/yerine/>< ADÂLET

( Düşüncesiz ya da alçak düşünceleri olanlar için. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yüksek düşünceleri olanlar için. )


- ÇIKAR ile/ve/değil/yerine ALIŞVERİŞ

( [not] PROFIT vs./and/but RELATIONS
RELATIONS instead of PROFIT )


- ÇIKAR ile/değil/yerine DEĞER


- ÇIKAR >< GÜZEL/LİK


- ÇIKAR ile/değil/yerine HİZMET


- ÇIKAR ile/değil/yerine İLKE

( [not] PROFIT vs./but PRINCIPLE
PRINCIPLE instead of PROFIT )


- ÇIKAR ile/değil/yerine KATKI


- ÇIKAR ile/ve ÖNCELİK


- ÇIKAR ile/değil/yerine TAD/ZEVK


- ÇIKAR ile/değil/yerine/>< VİCDAN

( Çıkar konuşunca, vicdan susar fakat sus(turul)mamalıdır! )


- ÇIKARDAŞ ile/değil/yerine/>< ANLAMDAŞ


- ÇIKARIM ile/değil/yerine (SADECE) DÜŞÜNME

( [not] INFERENCE vs./but (ONLY) THINKING
(ONLY) THINKING instead of INFERENCE )


- ÇIKARIM ile/ve/||/<>/< İLİNEK


- ÇIKARIM = İSTİDLÅL = INFERENCE, ILLATION[İng.] = INFÉRENCE[Fr.] = SCHLUSS[Alm.] = ILLATION, CONCLUSIO[Lat.]


- ÇIKARIM ile/değil SOYUTLA(N)MA


- ÇIKARSAMA ile "DOĞURTMA"


- ÇIKARSAMA ile/ve/<> BİLEŞİM


- ÇIKARSAMA ile KANI


- ÇIKARSAMA ile KANI


- ÇIKARSAMA ile/ve/<> USLAMLAMA


- ÇIKARSIZ ve/||/<> RİYÂSIZ


- ÇIKARTMA ile/değil ÇIKARMA


- ÇIKIK ile KIRIK

( DISLOCATED vs. BROKEN )


- ÇIKIN ile/ve/<> BOHÇA

( Bir beze sarılarak düğünmlenmiş, küçük bohça. İLE/VE/<> İçine, çamaşır, elbise gibi şeyler koyup sarmaya yarayan, dört köşe kumaş. | İplik ya da kumaşın ticari birimine verilen ad. )

( BUNDLE )


- ÇIKINTILIK YAPMAK ile/ve/||/<>/> İSYAN (YA DA PROTESTO) ETMEK ile/ve/||/<>/> MARJİNAL OLMAYA/GÖRÜNMEYE ÇALIŞMAK


- ÇIKIP GELMEK/GİTMEK


- ÇIKIŞ ile/ve/değil/<> BUHARLAŞMA


- ÇIKIŞ ile ÇIKIŞ

( Dışarı. İLE Yukarı. )


- ÇIKIŞ ile/||/<> ÇIKIŞ BOŞLUĞU ile/||/<> ÇIKIŞ DEVRESİ ile/||/<> ÇIKIŞ DİRENCİ ile/||/<> ÇIKIŞ EMPEDANSI ile/||/<> ÇIKIŞ GÜCÜ ile/||/<> ÇIKIŞ TRAFOSU

( Bir devre, aygıt ya da terminalin verdiği sinyal, akım, gerilim, güç, sürücü güç vb. nicelikler. İLE/||/<> Bir mikrodalaga tüpünde elektron akışından yararlı gücün çıkarıldığı boşluk. İLE/||/<> Yük empedansını oluşturmak üzere çıkış elektroduna bağlanan bir dış devre. İLE/||/<> Bir devre ya da cihazın çıkış terminallerine gösterdiği direnç. İLE/||/<> Bir elektrik, elektronik devre ya da aygıt tarafından yük ya da güce gösterilen empedans. İLE/||/<> Bir elektronik tüp, algılayıcı vb. sistemlerden çıkış devresine ya da çıkış direnci üzerinden taşınan toplam güç. İLE/||/<> Bir radyo alıcısı ya da yükseltecin çıkış katını, hoparlörü ya da öteki devreleriyle eşlemek için kullanılan demir nüveli bir ses frekansı trafosu. )

( OUTPUT VS. OUTPUT GAP VS. OUTPUT CiRCUiT VS. OUTPUT RESiSTANCE VS. OUTPUT iMPEDANCE VS. OUTPUT POWER VS. OUTPUT TRANSFORMER )

( LASORTiE AVEC LA CREUSE DE LA SORTiE AVEC LE CiRCUiT DE LA SORTiE AVEC LA RéSiSTANCE DE LA SORTiE AVEC L'iMPEDANCE DE LA SORTiE AVEC LA PUiSSANCE DE LA SORTiE AVEC LE TRANSFORMATEUR DE LA SORTiE )

( AUSGANG, OUTPUT MiT AUSGANGSGAP MiT AUSGANGSKREiS MiT AUSGANGSRESiSTANZ, AUSGANGSWiDERSTAND MiT AUSGANGSiMPEDANZ, AUSGANGSSCHEiNWiDERSTAND MiT AUSGANGSLEiSTUNG MiT AUSGANGTRAFO, AUSGANGTRANSFORMATOR )


- ÇIKIŞTA ile İNİŞTE

( Estağfirullah. İLE Elhamdülillah. )

( Elhamdülillah. İLE Estağfirullah. )


- CİKLET[İng.] değil/yerine/= SAKIZ


- ÇIKMA DURUMU


- ÇIKMAK ile YÜKSELMEK


- ÇIKMAZ/AÇMAZ = GAYR-İ KABİL-İ HAL MESELE = APORIA[İng.] = APORIE[Fr.] = APORIE[Alm.] = APOROS[Yun.]


- ÇIKMAZ ile KISIR DÖNGÜ


- ÇIKMAZ ile KISKAÇ


- ÇİKOLATA ile "BEYAZ ÇİKOLATA"

( ... İLE Kakao çekirdeklerinin farklı bölümlerinden elde edilen kakao yağıdır. Bu nedenle, çikolata olarak kabul edilmemektedir. )

( Çikolatanın erime sıcaklığı 34 derecedir. )


- ÇIKRA ile/ve GEVEN/KEVEN

( Sık çalı. İLE/VE Baklagillerden, dikenli bir çalı. [Bazı çeşitlerinden, "kitre" denilen yapıştırıcı/zamk çıkarılır.] )

( ... cum/et ASTRAGALUS )


- ÇİL ÇİL (ALTIN)


- ÇİL ile ÇİL

( Ormantavuğügillerden, ormanlarda yaşayan bir kuş, dağtavuğu. İLE Çoğunlukla yüzde oluşan, kahverengi, küçük benekler. | Aynada oluşan leke. | Köklerdeki kıl gibi ince uzantılar. | Tüyünde, küçük benekler bulunan hayvan. | Yeni ve parlak. )


- CİLÂ ile EMAY[Fr.]

( Bazı maddeleri korumak, belirli bir parlaklık kazandırmak ya da boyamak için kullanılan, saydam ya da donuk cama benzeyen bir cilâ. )


- CİLÂ ile SAYKAL[Ar.]

( ... İLE Maden, ayna gibi nesneleri parlatmak için kullanılan cilâ. | Cilâlamakta kullanılan araç. | Bu cilâyı yapan kişi. )


- CİLBAN ile ÇALI FASULYESİ ile MÂŞ FASULYESİ[Fars., Sans.] ile MEKSİKA FASULYESİ ile SIRIK FASULYESİ ile SOYA[Mançuca] FASULYESİ

( Küçük taneli fasulye. İLE ... İLE Börülceye benzeyen fasulyenin iki türü. İLE ... İLE ... )

( ... cum ... cum PHASEOLUS OUREUS cum ... cum SOLA HISPIDA )


- ÇILDIR ÇILDIR


- ÇILDIRI/PSİKOZ ile SİNİRCE/NEVROZ


- Çile çekmemek için SUS!!!


- Çile'deyken DİNLE!!!


- Çile'deyken SUS!!!


- ÇİLE ile ÇİLE

( Dervişlerin, kırk gün süre ile kendilerine uyguladıkları perhizli dönem. | Zahmet, sıkıntı. İLE Pamuk gibi her türlü iplik kangalı. | Yay kirişi. )


- ÇİLE ile KELEP

( Pamuk gibi her türlü iplik kangalı. İLE Büyük iplik çilesi. | Bağlam, demet. )


- ÇİLE ile PEYGAMBER ÇİLESİ


- ÇİLE değil/yerine/= SIKINTI/KIRKÇA


- ÇİLECİLİK ile ADANMIŞLIK


- ÇİLECİLİK = ZÜHDİYE = ASCETISM[İng.] = ASCÉTISME[Fr.] = ASKESE, ASKETIK[Alm.] = ASKEIN[Yun.]


- Çileden çıkarmamak için DİNLE!!!


- Çileden çıktığında DİNLE!!!


- Çileden çıktığında SUS!!!


- ÇİLEK ile BÖĞÜRTLEN/DİKENDUTU/İT ÜZÜMÜ ile DUT ile AHUDUDU(AĞAÇÇİLEĞİ)/FRAMBUAZ[Fr. < FRAMBOISE]

( BÜK, DİKENDUTU: Böğürtlen. )

( AGREGAT MEYVELER: Birkaç karpeli olan, tek bir çiçekten gelişen meyve. )

( Gülgillerden, sapları sürüngen, çiçekleri beyaz bir bitki. | Bu bitkinin güzel kokulu, pembe, kırmızı renkli meyvesi. İLE Gülgillerden, bahçe çitlerinde, yol kenarlarında kendiliğinden yetişen dikenli ve çok yıllık bir çalı, diken dutu. | Bu bitkinin önce kırmızı, olgunlaştığında kararan mayhoş yemişi. İLE Gülgillerden, böğürtleni andıran, çalı görünümünde, dikenli bir bitki. | Bu bitkinin duta benzeyen, kırmızı renkli, sulu ve kokulu yemişi. )

( FERAVLE ile HİM ile ... ile ... )

( STRAWBERRY vs. BLACKBERRY/DEWBERRY vs. MULBERRY vs. RASPBERRY )

( FRAGARIA VESCA cum RUBUS cum MORUS ALBA cum RUBUS IDAEUS )

( ... ile TÛT-İ ŞEVKÎ ile TÛT ile ... )


- ÇİLEK ile DAĞ ÇİLEĞİ/KOCAYEMİŞ/PİĞRETİN


- ÇİLEK ile/değil/ne yazık ki FRENKÇİLEĞİ

( ... İLE/DEĞİL/NE YAZIK Kİ Kokusuz, kırmızı ve iri meyve veren çilek türü. )


- ÇİLEKEŞ değil/yerine/= KIRKÇI


- CILIBIT ile DOĞU CILIBITI


- Çilingir sofrasında DİNLE!!!


- CILIZ/ENEZE/İNEZE ile SISKA


- CİLT/KAPAK


- CİLTTE:
YEK-ŞAH ile/ve/||/<> YAZMA ile/ve/||/<> GÖMME(ŞEMSE)[SOĞUK ve MÜLEMMÂ] ile/ve/||/<> CİHAR ile/ve/||/<> EBRU ile/ve/||/<> ZER-DUA ile/ve/||/<> SİM-DÜZ ile/ve/||/<> LAKE ile/ve/||/<> ZİLBAHAR[BAKLAVA] ile/ve/||/<> MEMLÛK(KAHVERENGİ) ile/ve/||/<> SELÇUK


- CİLVE ile FİNGİRDEMEK


- ÇİM(EN) ile/ve AYRIKOTU

( LOLIUM cum AGROPYRUM REPENS )

( GRASS vs./and QUACK GRASS )


- ÇİM ile/ve/değil/<> ARAPSAÇI

( ... İLE Bir vaziyet planında, genellikle yeşil alanları belirlemek üzere girişik kıvrımlı çizgilerle yapılan bir çeşit tarama. | Bahçelerde, çim yerine kullanılan bir yeşillik. )


- CİMÂ'[Ar.] ile CİMÂH[Ar.]

( Birleşme. [insanda] İLE Atın sert başlı olması. )


- CİMA' ile/ve CUMA

( Gövdelerin birleşmesi. İLE/VE Gönüllerin birleşmesi. )

( Esre ile. İLE/VE Ötre ile. )


- CİMÂL[Ar.] ile CİMÂR[Ar.]

( Eril develer. İLE Toplu kabîle. | Süvâri alayı. )


- ÇİMBALİ

( Orkestralarda çalınan, iki yuvarlak yüzeyden oluşmuş metal, vurmalı çalgı. )


- CIMBIZ ile/değil/yerine BÜYÜTEÇ

( [not] TWEEZERS vs./but MAGNIFYING/BURNING GLASS
MAGNIFYING/BURNING GLASS instead of TWEEZERS )


- CİMCİK ile ÇİMDİK


- ÇİMEN ile ÇİMENLİK

( GRASS vs. LAWN )


- ÇİMEN ile KARAÇAYIR

( Buğdaygillerden, çimen biçiminde ya da geniş çayır olarak yetiştirilen bir park bitkisi. )

( ... cum LOLIUM )


- ÇİMENTO ile KALEKİM

( ... İLE Tamir harcı. )

( İnce. İLE Kalın. )

( ... İLE İçinde ince kum yer almaktadır. )


- ÇİMENTO ile KLİNKER[İng. < CLINKER]

( ... İLE Çimento yapımında fırından ezilmeden çıkan pişirme ürünü. )


- ÇİMENTO değil/yerine/= TAŞÖZÜ


- ÇIMKIRIK/SANK

( Kuş pisliği. )


- ÇİMLENME DEVRESİ = MEVSİM-İ İFRÂH = PÉRIODE DE GERMINATION


- ÇİMLENME, ŞEKİLLENME = İFRÂH = GERMINATION


- CIMON ve/||/<> PERO

( )

( Barok tarzının önde gelen adlarından Paul Rubens'in, 1635'te yaptığı bu tablo, Rusya'nın St. Petersburg kentinde bulunan Hermitage Müzesi'nde sergileniyor.

Elleri bağlanmış yaşlı adam Cimon, dönemin iktidarı tarafından itirafa zorlanmak için açlığa mahkum edilmiş. Yeni doğum yapan kızı Pero, büyük zorluklarla gardiyanlara rüşvet vererek babasını ziyaret eder ve kendi sütüyle babasını açlıktan ve ölümden korumak için emzirir.

Kızın yüzündeki kaygı, kapıya baktığı açıkça görülen duruşu, babasının omzunu şefkatle kavrayışı, güçlü duruşu ve cesareti yansıtmış. Babanın, kızının memesini emerken yüzünde oluşan o çaresizliğini, ellerini koyuş biçimi ve gövde dili ile kabullenişini harika yansıtmış ressam.

Nasıl bakarsak o'yuz, o kadarız.
Ne okursak o'yuz, o kadarız.
Ne anlarsak o'yuz, o kadarız.
Ne yersek o'yuz, o kadarız.
Bakış açımız, bizi anlatır; baktığımız şey değil.

Sanatın gücü, işte budur. )


- CİMRİ/LİK, HASİS/LİK, PİNTİ/LİK ile/değil/yerine TUTUMLU/LUK

( BUHL/BUHÛL, HİSSET ile/değil/yerine ... )

( STINGI/NESS, PARSIMONIOUS vs./and THRIFTY/NESS
THRIFTY/NESS instead of STINGI/NESS, PARSIMONIOUS )


- CİMRİ/NEKES[Fars. < NÂ+KES]/PİNTİ/MIHSIÇTI[argo] değil/yerine/= KISMIK

( Aşırı derecede tutumlu. )


- CİMRİ/PİNTİ/NEKES değil/yerine/= ELİSIKI/KISMIK/VARYEMEZ


- CİMRİLİK ile/ve/değil PARA HARCAYAMAMAK

( Bazı kişiler cimri değildir fakat para da harcayamaz. )


- ÇİN

( KURT [Siyenpice] )


- CİN KÜLTÜRÜ ile/değil/yerine/| DİN KÜLTÜRÜ

( Din kültürünün bittiği yerde/zaman cin kültürü başlar. )


- ÇİN TIBBI ile YUNAN TIBBI

( LLOYD )


- ÇÎN-İ EBRÛ

( Kaş çatıklığı. )


- ÇİN'DE değil İÇİNDE!


- ÇİN('Lİ) ile JAPONYA('LI)

( Çin-Tibet dil ailesindedir. İLE Ural-Altay dil ailesindedir.
[İkisinde de Kanji abece kullanılır.] )

( [saçları ve kaşları] Daha seyrek. İLE Daha yoğun. )

( [boy] Daha uzun. İLE Daha kısa. )

( [ten] Daha koyu, buğday. İLE Daha beyaz. )


- ÇÎN[Fars.] ile -ÇÎN[Fars.]

( Kıvrım, büklüm, çatıklık, buruşukluk. İLE "toplayan, derleyen" anlamlarıyla bileşik sözcükler oluşturur.[HÛŞE-ÇÎN: Başak toplayan.] )


- ÇİN ve HİNT ve MEZOPOTAMYA ve MISIR


- CİN değil/= KÜÇÜK[MİKROP]


- ÇINAR AĞACI YAPRAĞI ile/değil SIĞLA AĞACI YAPRAĞI


- ÇINAR AĞACI ve DUT AĞACI

( Kuşların en çok konduğu ağaçlar. )


- ÇINARALTI ile/ve KÜLLÜK KIRAATHANESİ


- CİNÂS-I TAMM ile/ve CİNÂS-I NÂKIS ile/ve CİNÂS-I MÜREKKEB ile/ve CİNÂS-I MEFRÛK ile/ve CİNÂS-I DARBÎ

( Söyleniş ve yazılışı aynı [eksik ya da fazlalık bulunmayan], anlamı ayrı iki sözcüğün birlikte kullanılışı. İLE/VE Cinaslı sözcüklerin birinde, bir ya da birkaç harfin fazla olması şeklinde yapılan cinas. [dem > âdem gibi] Cinaslı sözlerden biri, iki ayrı sözcük olan cinas türü. İLE/VE Cinaslı sözcüklerden biri, bağımsız iki sözcükten oluşan cinas türü. İLE/VE Pekiştirme sıfatıyla yapılan cinas türü. )


- CİNÂS[Ar.]

( Sesçe aynı, anlamca farklı olan sözcükleri birarada bulundurma sanatı. )


- CİNÂS/TECNİS ile/ve KALB ile/ve İŞTİKAK[< ŞAKK] ile/ve AKİS ile/ve İADE ile/ve TARSÎ'/TERSÎ'

( Söylenişleri ve yazılışları aynı, anlamları farklı iki sözcüğü birarada kullanmaya bağlı bir sanat. İLE/VE Bir sözcükte harflerin yerleri değiştirilerek yapılan cinas. [anlamlı olma koşuluyla] İLE/VE Aynı kökten türemiş sözcükleri aynı mısra ya da beyitin içinde kullanma sanatı. [teslîm, selâmet, selâm] İLE/VE Bir mısranın söz sırasını anlamlı bir biçimde değiştirerek yineleme sanatı. İLE/VE Bir şiirde her beyitin son sözcüğünü (ya da sözcük öbeğini), ondan sonraki beyitin ilk sözcüğü olarak kullanmak. [her beyitin ilk sözcüğü aynı beyitin son sözcüğü olarak yinelenirse ve şiirin uyağını oluşturursa mukaddem ü muahhar[< te'hîr] adını alır.] İLE/VE Bir şiirin mısralarındaki sözcükleri sayı, uyak ve ölçü bakımından birbirine denkleştirme sanatı. [bu sanatın kullanıldığı şiirlere murassa' denilir] )


- CİNÂYET VAKASI değil/yerine/= ÖLDÜRÜM OLAYI


- CİNÂYET değil/yerine/= ÖLDÜRÜM


- ÇİNCE ile JAPONCA

( SİNOLOG: Çince bilen/öğreten. )


- CİNCİ MEYDANI değil/< CÜNDÎ MEYDANI

( Zamanla bu hale dönmüştür. DEĞİL/< Ata iyi binen, binici. Süvâri, sipâhi. )

( KADIRGA - EMİNÖNÜ )


- CINGAR değil ÇINGAR


- ÇİNGENE/KIPTİ[Ar. < KIBTİ] değil/yerine/= ROMAN

( ... DEĞİL/YERİNE/= Sözcük karşılığı, "İnsan". )


- ÇİNGENE ile DENİZ ÇİNGENESİ(BAJAU/BADJAU)


- ÇINGIR ÇINGIR

( Çan ya da bazı eşyaların birbirine sürtünerek ya da çarpışarak çıkardığı seste. )


- ÇINGIRAK BİÇİMİNDE/ÇINGIRAKSI KOROLLA = TÜVEYC-İ CÜLCÜLÎ = COROLLE URCÉOLÉE


- ÇINGIRAKLI YILAN ile DOĞU ELMAS SIRTLI ÇINGIRAKLI YILAN ile BATI ELMAS SIRTLI ÇINGIRAKLI YILAN


- ÇINGIRAKSI KALİKS, ÇINGIRAK BİÇİMİNDE KALİKS = KE'S-İ CÜLCÜLÎ = CALICE URCÉOLÉ


- ÇİNHİNDİ ÜLKELERİ:
TAYLAND ile/ve/||/<> MALEZYA ile/ve/||/<> KAMBOÇYA ile/ve/||/<> VIETNAM ile/ve/||/<> BALİ ile/ve/||/<> LAOS ile/ve/||/<> MYANMAR


- ÇİNİLEK

( Akustiği bozuk yer. )


- ÇİNKO ile ...

( Atom numarası 30, atom ağırlığı 65.37, özgül ağırlığı 7.33g/cm3 , ergime sıcaklığı 419°C, kaynama sıcaklığı 907°C olan, toz durumunda patlayıcı, suda çözülmez ancak asit ve alkaliler içinde çözülebilir, kuvvetli elektroartı, safken haddeden çekilebilir, kuru pillerin katodu olarak alaşımlarda, metal kaplamalarda ve elektrik sigortalarında kullanılan, gövdede kırmızı kan hücreleri ve insülin yapısında bulunan, 250 gün yanlanma süreli beta aktif olan 65 kütle numaralı izotopu [Zn65], sanayide alaşım kaplama izleme çalışmalannda ve tıpta metabolizma incelemelerinde kullanılan, parlak mavimsi-beyaz renkte bir metal. [Simgesi: Zn] )

( ZiNC VS. ... )

( LE ZiNC AVEC ... )

( ZiNK MiT ... )


- CİNNET[Ar.] değil/yerine/= DELİLİK


- CİNNET ile/> CENNET

( İçeride. İLE/<> Dışarıda. )


- CİNS + FASL =/> NEV/TÜR

( HAYVAN + DÜŞÜNEBİLEN/NÂTIK =/> İNSAN )


- CİNS[Ar.] ile KABÎL[Ar.]


- CİNS[Ar.] ile NEV'[Ar.]


- CİNS[Ar.] ile SINIF[Ar.]


- CİNS[Ar.] ile VECH[Ar.]


- CİNS = CİNS[Fars., Ar.] = GENUS[İng., Lat.] = GENRE[Fr.] = GATTUNG[Alm.] = T0 GENOS[Yun.] = GENERE[İt.] = GENERO[İsp.] = SOORT[Fel.] = SLAGS[Dan.] = ROD[Rus.]


- CİNS = CİNS = GENRE


- CİNS ile DOĞAL CİNS

( NATURAL GENDER )


- CİNS ile/ve/||/<>/> NEV/TÜR ile/ve/||/<>/> FASL ile/ve/||/<>/> HASSA ile/ve/||/<>/> ARAZ


- CİNSEL/LİK yerine EŞEYSEL/LİK


- CİNSİ/CİNSEL[Ar.]/SEKSÜEL[İng.] değil/yerine/= EŞEYSEL


- CİNSİYET değil/yerine/= EŞEY


- CİNSLER = EVNÂS = GENRES


- ÇİNTE/BOZ KİRAZ KUŞU ile ALACA ÇİNTE/KAR KİRAZ KUŞU ile MAHMUZLU ÇİNTE ile AK KAŞLI ÇİNTE ile BATAKLIK ÇİNTESİ ile KÜÇÜK ÇİNTE

( image )

( Arktik Okyanusu kıyıları yaşam alanıdır. Bazı kışlar, soğuklardan kaçmak için Türkiye'ye kadar güneye iner. 2016 kışında İstanbul Karaburun sahilinde tek bir birey olarak görülmüştür.[Fot. Alper Tüydeş] )

( EMBERIZA CINERACEA cum PLECTROPHENAX NIVALIS cum CALCARIUS LAPPONICUS cum EMBERIZA RUSTICA cum EMBERIZA SCHOENICLUS cum EMBERIZA PUSILLA )


- CIO/CHIEF INFORMATION OFFICER değil/yerine/= BİLİŞİM KURULU SORUMLUSU


- ÇİP[İng. < CHIP] değil/yerine/= KAMGA/YONGA

( Kesilen, yontulan ya da rendelenen bir şeyden çıkan parça. | Milimetrik yüzeyler üzerinde onbinlerce devre öğesinden oluşan ve son derece karmaşık elektronik devrelerin yerleştirildiği, genellikle silikon benzeri yarı iletken ürün. )


- ÇİP[İng. CHIP] değil/yerine/= YONGA


- ÇIPI ÇIPI

( Suyla oynamak. )


- ÇIPLAK ile/değil BÜRÜNMÜŞ


- ÇIPLAK ile CASCAVLAK

( ... İLE [Baş için] Saçsız, tüysüz. | Çırılçıplak, örtüsüz. )


- ÇIPLAK ile KEL

( URYÂN ile ... )

( BÜREHNE/BEREHNE ile ... )

( NAKED vs. BALD )

( NU avec CHAUVE )

( NACKT mit KAHL )

( DESNUDO con CALVO )

( NUDO con CALVO )


- ÇIPLAK ile/= ŞALLAK

( ... İLE/= Çıplak. | Giyimine, özen göstermeyen kişi. )


- ÇIPLAKTOHUMLULAR, AÇIKTOHUMLULAR = URYÂNÜ'L-BÜZÛR = GYMNOSPERMES

( Tohumları kozalak pulları üzerinde açık olarak bulunan çiçekli bitkilerin ayrıldığı iki büyük daldan biri. )


- CIR CIR (ÖTMEK)


- ÇİRÂ[Fars.] ile ÇİRÂĞ[Fars.]

( Nasıl? İLE Fitil, kandil, mum. | Çırak. | Emekli, tekaüt. | Öğrenci, talebe. )


- ÇIRA ile/ve/<> ÇIRAĞ

( Çam gibi reçineli ağaçların, yağlı çabuk yanmaya elverişli bölümü. | Lamba. İLE/VE/<> Mum, kandil, lamba gibi ışık aracı. )


- CİRÂC(NÜZÛL) ve/||/<> MİRÂC

( Erdemle. VE/||/<> Bilimle. )


- ÇIRAK ve/<> ÇERAĞ[Fars.]


- CİRÂN[Ar. < CÂR] ile CÎRÂN[Ar. < CERRE]

( Toprak testiler. İLE Komşular. | Müşteriler. | Etrafta/civarda olan yerler. )


- ÇIRÇIPLAK/ÇIRILÇIPLAK


- ÇIRÇIR ile CIRCIRBÖCEĞİ

( Pamuğu, çekirdeğinden ayırmaya yarayan aygıt. | Küçük pınar. İLE ... )


- CIRCULATION vs. CYCLONE


- CIRCULATION vs. MOVEMENT


- CİRİT ile CİRİT

( Düğün ve savaş oyunu. İLE Soyulmuş ağaç. [100-120 cm. civarındadır.] )


- CİRİT ile/ve KÖKFÖRÜ ile/ve ÇEVGAN


- CİRİT ve MISIR CİRİDİ


- ÇİRKİN ile/ve/değil/||/<> ÇİRKEF


- ÇİRKİN ile/değil/yerine ELVERİŞSİZ


- ÇİRKİN ile/değil YETERİNCE GÜZEL DEĞİL


- CIRLAK ile CIRLAYIK

( Cırcır böceği. İLE Örümcekgillerden, ormanlık, çalılık yerlerde yaşayan, hoş öten bir kuş. | Ağustos böceği. )

( GRYLLUS/GRILLUS DOMESTICUS/CAMPESTRIS cum LANIUS )


- CIRLAK ile CIRTLAK

( Hoşa gitmeyen, tiz ses. | Cırcır böceği. İLE Cırlak. | Olgunluktan, ezilebilecek duruma gelmiş meyve/sebze. )


- CIRMALAMAK değil TIRMALAMAK


- CİRO ile/değil BİLÂNÇO

( [not] ENDORSEMENT vs./but BALANCE )


- CİRO ile KÂR

( ENDORSEMENT vs. PROFIT )


- ÇIRPICI ile/ve/||/<> PARÇALAYICI


- ÇIRPMAK ile/ve/değil/||/<> SİLKELEMEK


- CİS

( Bitkilerden sızan şekerli su. )


- CIS! ile EE! ile UF!

( Nesnelere dokundurmamak üzere. İLE Pis nesneler için. İLE Can acımasında. )


- CIS! ile EE! ile UF!

( Nesnelere dokundurmamak üzere. İLE Pis nesneler için. İLE Can acımasında. )


- CIS/CARCINOMA İN SITU değil/yerine/= KANSER, YERİNDE KANSER


- ÇİSENTİ ile ÇİSKİN

( Toz gibi ince yağan yağmur. İLE Çiseleyen yağmur. | Çiseleyen yağmurdan hafifçe ıslanmış olan. )


- ÇİŞİ OLAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İŞİ OLAN


- CİSİM

( Ebâdı selâseyi kâbil olan şey. )


- CİSİM ile/ve/||/<>/> CİRİM ile/ve/||/<>/> CESED

( Yeryüzünde. İLE/VE/||/<>/> Gökte/uzayda. İLE/VE/||/<>/> Ölmüş olan. )

( BODY vs./and/||/<>/> ... vs./and/||/<>/> CORPUS )


- CİSİM ile CİSMANÎ

( Tanrı, ne cisim, ne de cismanîdir. )


- CİSİM ile/ve/değil DÜZGÜN KESİTLİ KATI CİSİMLER


- CİSİM değil/yerine/= EYİN


- CİSİM ile/ve/<>/< MEKÂN ile/ve/<>/< HEY'ET ile/ve/<>/< SÛRET-İ VEHMİYE(CİSM-İ MEVHUM) ile/ve/<>/< TEŞEKKÜL/TAHAYYÜL/TAŞAHHUS ile/ve/<>/< SÛRET-İ NEV'İYE(İSTİDAD/TAAYYÜN İSTİDADI) ile/ve/<>/< SÛRET-İ CİSMİYE ile/ve/<>/< UNSUR(TAHAYYÜL) ile/ve/<>/< HEYULA


- CİSİM ile/ve MEVCUD


- CİSİM ile/ve/değil SERT CİSİM


- CİSİM ile/ve ZAMAN


- CİSİMDEN SOYUT OLAN ile MADDEDEN SOYUT OLAN


- CİSM-İ TABİÎ ile CİSM-İ TÂLÎMÎ ile CİSM-İ RİYÂZÎ

( Doğal cisim. İLE Matematiksel cisim. İLE ... )

( Tüm nesneler/cisimler, ya devim ya da dinginliktedir. )

( Nesneler/cisimler, birbirlerinden, tözde değil fakat devim ve dinginlikte ayrılır. )

( Nesnelerin/cisimlerin etkileşimleri, doğalarına bağlıdır. )


- CİSM[Ar.] ile CİRM[Ar.]


- CİSM[Ar.] ile ŞAHS[Ar.]


- CİSM[Ar.] ile ŞEY'[Ar.]


- CİSMANİ değil/yerine/= EYİNSEL


- CİSMİ CAMİD değil/yerine/= DİRİMSİZ EYİN


- CİSMU LÂ YENFEKKU MİN KEZÂ[Ar.] ile LÂ YEBRAHU[Ar.] ile LÂ YEZÂLU[Ar.] ile LÂ YAHLÛ[Ar.] ile LÂ TE'ARRÂ[Ar.]


- CİSN[Ar.] ile DARB[Ar.]


- CISO/CHIEF INFORMATION SECURITY OFFICER değil/yerine/= BİLGİ GÜVENLİĞİ SORUMLUSU


- CİSR-İ MUALLAK[Ar.] ile ASMA KÖPRÜ

( ASMA KÖPRÜ )


- ÇIT ÇIKARMAMAK ile/ve/||/<> GIKININ ÇIKMAMASI


- ÇIT ÇIT (ÇITLATMAK)


- ÇİT[Azr.] = BASMA KUMAŞ[Tr.]


- ÇİT ile/değil BARI

( ... İLE Bahçe, açık ağıl etrafındaki çit. )


- ÇİT ile ÇİT

( Bağ, bahçe, bostan gibi yerlerin çevresine, çalı, kamış, ağaç dalı gibi şeylerden çekilen duvar. İLE Pamuktan dokunmuş basma. | Başörtü, yazma, yemeni. )


- ÇİT ile ÇİTEN/ÇETEN

( ... İLE Saman taşımak için arabalara konulan ince dallardan örülmüş büyük sepet ya da çit. )


- ÇİT ile/değil/yerine GEÇİT


- ÇİTA ile ASYA ÇİTASI


- ÇITA ile BAĞDÂDÎ

( Düzgün biçilmiş uzun ve ensiz tahta. İLE Ağaç direkler üzerine çakılmış çıtalara sıva vurularak yapılan duvar ya da tavan. | Yapılarda kullanılan çıta. | 0,0501 gram olan ağırlık ölçü birimi. )


- ÇİTA ile LEOPAR

( Öncelikle, yüzlerinden anlaşılır. Her yerinde benekleri bulunan fakat sadece burnunun iki yanında siyah çizgi olan ÇİTA. İLE Benekleri burnunun yanında da olmak üzere her yerinde bulunan LEOPAR'dır. )

( Daha zayıf ve narin görünüşlüdür. İLE Daha kaba ve sert görünüşlüdür. )

( ... İLE Gebelik süreleri, 3 aydır. )

( Dünyanın, en hızlı hayvanı.[Saatte, 100 km. hızla koşabilirler. Fakat kısa sürelidir. Çok çabuk yorulurlar.] İLE ... )

( Avlarını çok kısa mesafede yakalamaları gerekir. Çok uzun süre koşamazlar. İLE ... )

( Zaman zaman, leoparlar, çitaları avlar. )

( Çita ile Leopar )

( image )

( 3 km. öteyi görebilirler.[Isı dalgaları nedeniyle net bir görüş elde edemeyebilirler.] İLE ... )

( CHEETAH vs. LEOPARD )

( ACINONYX JUBATUS cum PANTHERA PARDUS )


- ÇITALI UÇURTMA ile/ve ŞEYTAN UÇURTMASI


- ÇITÇIT ile/ve FERMUAR

( Üzerinde dikili bulundukları şeyin iki kenarını üst üste getirerek birleştirmeye yarayan, iki parçadan yapılmış metal tutturmalık. İLE Giysi, çanta vs. yerlerde kullanılan, karşılıklı dişler ve bunların üzerinde yürüyen kapatıcıdan oluşan düzenek. )

( FERMEJÜP avec FERMUAR )


- ÇİTEN

( Kuzu ağılı. )


- ÇITI PITI

( Şirin. )


- ÇITI-PITI


- ÇITIR ÇITIR (YEMEK)


- ÇITIR ile/ve/||/<> KITIR


- CITIZEN vs. DENIZEN vs. INHABITANT vs. RESIDENT


- ÇİTLEMBİK


- ÇİTLEMBİK ile/değil ÇITLIK


- CIVA(Hg)["civa" değil!]

( Atom numarası 80, atom ağırlığı 200.6, donma noktası -38.9 °C olduğundan, oda sıcaklığında, sıvı olarak bulunan, kaynama sıcaklığı 356.6 °C, yoğunluğu 13.59 g/cm³ olan, kütle numarası 196-205 arasında izotopları bulunan, sıcaklıkölçer, basınçölçer, emme pompaları, cıva buharlı lambaların yapımında, aynaların sırlanmasında, altın ve gümüşün özümlenmesinde kullanılan, gümüş renginde bir öğe. )

( ZEYBAK )

( MERCURY )

( HYDRARGYRUM )

( QUECKSILBER )

( LE MERCURE )


- CIVA[Fr. < CİVE] ile ZİNCİFRE/ZİNCEFRE[Ar. < ZİNCEFR/ZUNCUFR]/SÜLÜĞEN

( ... İLE Kırmızı renkli doğal cıva sülfür. | Kırmızı kurşun oksidin. )


- CIVA ile/||/<> CIVA BUHARLI DOĞRULTUCU ile/||/<> CIVA BUHARLI LAMBA ile/||/<> CIVA HAZNELİ KATOT ile/||/<> CIVA LAMBASI ile/||/<> CIVALI ALAŞIM ile/||/<> CIVALI ARK ile/||/<> CIVALI BAROMETRE ile/||/<> CIVALI DOĞRULTUCU ile/||/<> CIVA BUHARLI DOĞRULTUCU ile/||/<> CIVALI MANOMETRE ile/||/<> CIVALI PİL ile/||/<> CIVALI SICAKLIKÖLÇER ile/||/<> CIVALI TERMOMETRE


- CIVA ile/değil GALYUM/GALLIUM


- CIVA ve/<> İNSAN


- CIVA ile MALGAMA[Lat. < Ar.]

( ... İLE Cıvanın, herhangi bir madenle birleşerek yaptığı alaşım. )


- CIVA ile METİL CIVA


- CİVADRA[İt. < GIVADERA] ile/ve GRANDİ ile/ve MİZANA ile/ve GABYA

( Geminin baş tarafındaki yatık direk. İLE/VE Geminin ortasındaki büyük direk. İLE/VE Yelkenli gemilerdeki arka direk. İLE/VE Üç direkli gemilerdeki orta direk. )


- CIVADRA[İt. < GIVADERA] ile TALİMAR[İt. < TAGLIAMARE]

( Geminin baş tarafından havaya doğru biraz kalkık olarak uzatılmış bulunan direk. İLE Baş bodoslamasından omurgaya kadar uzanan, cıvadra donanımına destek olması amacıyla konulan ekleme. )


- CİVAR değil/yerine/= DOLAY


- CİVATA değil CIVATA


- CIVATA ile MAPA[İt.]

( ... İLE Ucu halkalı cıvata. | Gemi içini aydınlatmaya yarayan zeytinyağıyla yanan siperli fener. )


- CİVCİV/CÜLLE ile PİLİÇ

( CHICK vs. PULLET )


- CİVCİV ile KAZ/ÖRDEK YAVRUSU

( Civciv ile Ördek Yavrusu )

( FERHÜN/FERHU'D ile ... )

( CHICK vs. POULT )


- ÇİVİ ÇAKILMADAN YAPILAN CAMİİ

( MUSTAFA CAMİİ )


- ÇİVİ/MIH[Fars.] ile KARFİÇE[Yun.]

( İki şeyi birbirine tutturmak, bir nesneyi bir yere sabitlemek için çakılan, ucu sivri, başlı, metal ya da ağaçtan yapılmış ufak çubuk. | Kalkan balığının üzerindeki düğmeye benzer kemiksi oluşum. İLE Orta boy demir çivi. )


- ÇİVİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BETON ÇİVİSİ


- ÇİVİ ile/ve EKSER/ENSER/MIH[Fars.]/MİSMÂR[Ar.]

( ... İLE Büyük çivi. )


- ÇİVİ ile KABARA

( ... İLE Dayanıklılık sağlamak amacıyla, ayakkabıların altına çakılan, yassı ve iri başlı demir çivi. | Süs olarak odaların ahşap bölümlerine, türlü biçimler yapmak için çakılan iri başlı, sarı çivi. | Kumaş kaplı mobilyanın kenarındaki şeridin üzerine çakılan süslü çivi. )


- ÇİVİ ile NODUL

( ... İLE Üvendirenin ucuna çakılmış, sivri, demir çivi. )


- ÇİVİ ile PİM[İng. < Lat.]

( ... İLE İç içe geçen ya da birbiri üzerine gelen parçaları tutturmaya yarayan bir tür tahta ya da metal çivi. )


- ÇİVİ ile/ve/||/<> RAPTİYE


- ÇİVİ ile/ve/değil/yerine/||/<> VİDA[İt. < VITE]

( İki şeyi birbirine tutturmak, bir nesneyi, bir yere sabitlemek için çakılan, ucu sivri, başlı, metal ya da ağaçtan yapılmış ufak çubuk. | Kalkan balığının üzerindeki düğmeye benzer kemiksi oluşum. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Döndürülerek bir yere sokulan burmalı çivi. )

( image )


- CIVIK (CIVIK) VICIK (VICIK)

( Hareket etmek. | Konuşmak. )


- CIVIL CIVIL

( Canlı, hareketli bir his yansıtmada. )


- CIVILITAS <> HUMANITAS <> VERITAS


- ÇIVMAK ile ÇIVLAMAK

( Atlamak, sıçramak, zıplamak. | Bir yere çarpıp yön değiştirmek, sekmek, çavmak, inhiraf etmek. İLE Fışkırarak akmak. )


- ÇİYAN ile DEV ÇİYAN


- ÇİYDEM değil ÇİĞDEM/MAHMURÇİÇEĞİ

( Zambakgillerden, türlü renklerde çiçek açan, çok yıllık, yumrulu bir kır bitkisi. )

( COLCHICUM )


- CİYER değil CİĞER


- CIYIRTI ile CIZIRTI

( Bez ya da kâğıt gibi şeylerden, yırtılırken çıkan ses. İLE Yağda kızartılan yiyecekten, kesilen camdan ya da yazarken kalemden vb. çıkan ses. )


- ÇİZGİ GENİŞLEMESİ / DOPPLER GENİŞLEMESİ ile/||/<> ÇİZGİSEL KUSUR ile/||/<> ÇİZGİSEL KUTUPLANMA / DOĞRUSAL KUTUPLANMA ile/||/<> ÇİZGİSEL MOMENTUM / MOMENTUM ile/||/<> ÇİZGİSEL SOĞURMA KAT SAYISI / DOĞRUSAL SOĞURMA KAT SAYISI ile/||/<> ÇİZGİSEL YÜK YOĞUNLUĞU ile/||/<> ÇİZGİ SPEKTRUMU

( ... İLE/||/<> Atom ya da molekülleri düzenli olarak sıralanmış tüm katılarda basınç, sıcaklık, ışın vb. fiziksel etkilerle düzenli yapının bir hattında ortaya çıkan kusur. İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> ... İLE/||/<> Bir iletken üzerinde birim uzunluk başına düşen yük miktarı. [Simgesi: X. Birimi: C/m (MKS), eyb/cm (CGS)] İLE/||/<> Enerji ya da frekans niceliklerinin kesikli değerler aldığı elektromanyetik spektrum. | Birbirine çok yakın spektral çizgi desenlerinin oluşturduğu band spektrumundan ayrılabilen, düşük basınçta gaz fazındaki atom, iyon ve moleküllerin spektrumu. )

( ... VS. LiNEAR DEFECT VS. ... VS. ... VS. ... VS. LiNEAR CHARGE DENSiTY VS. LiNE SPECTRUM )

( ... AVEC LE DEFAUT LiNEAiRE AVEC ... AVEC ... AVEC ... AVEC LA DENSiTé DE LA CHARGE LiNéAiRE AVEC LE SPEETRE DE LA LiGNE )

( ... MiT LiNEARER DEFEKT MiT ... MiT ... MiT ... MiT LiNEARE LADUNGSDiCHTE MiT LiNiENSPEKTRUM )


- ÇİZGİ ile ARMUZ[Yun.]

( ... İLE Gemilerde güverte ve borda kaplama tahtalarının yan yana gelmeleri sonucu aralarında oluşturdukları çizgi. )


- ÇİZGİLİ KASLAR ile/ve DÜZ KASLAR(RECTUS)[Baş ve gözde bulunur] ile/ve KALP KASLARI


- ÇİZGİLİ SIRTLAN(ANDIK) ile/ve KAHVERENGİ SIRTLAN ile/ve BENEKLİ SIRTLAN

( Çizgili ve kahverengi sırtlanlar yalnız dolaşır ve avlanır. İLE/VE Topluluk ve geniş bir aile olarak dolaşır ve avlanır. İLE/VE ... )

( Üçü de Afrika'da yaşar. [Anadolu'da soyu tükendiği düşünülen çizgili sırtlan, 25 Nisan 2020'de, Kahramanmaraş'ta da görüntülenmiştir.] )


- ÇİZGİSEL ile/değil/yerine DOĞRUSAL


- ÇİZİM

( DRAW )


- CIZIR CIZIR (PİŞMEK)


- CİZM[Ar.] ile CİZN[Ar.]

( Tayın, porsiyon. İLE Ağaç kütüğü. | Kök. )


- ÇİZME ile SOKMAN

( ... İLE Bir çeşit, uzun konçlu çizme. )


- ÇİZMEK ile KESMEK


- ÇİZMELİ!


- CİZYE[Ar.] ile MAKTÛ' CİZYE[Ar.]

( Müslüman olmayan teb'adan alınan vergi. İLE Fetih sırasında, ahâlîsi Müslüman olmayan yerlerin halkından sulh yoluyla tâyin olunan maktû bedel, vergi. )


- CİZYE ile HUMUS ile FEY


- Çıfıt ile çıfıt

( Yahudi. İLE Hileci, düzenbaz. )


- Çıkar için DİNLE!!!


- Çıkar için SUS!!!


- Çıkmazda DİNLE!!!


- Çıkmazda SUS!!!


- CLAIM vs. ASSERT


- CLAISEN BALONU ile CLAISEN TEPKİMESİ

( U şekilli boyuna sahip damıtma için kullanılan bir balon. İLE Sodyum hidroksitli ortamda, alifatik ve aromatik aldehitlerden su uzaklaştırıldığında, doymamış aldehitlerin meydana geldiği bir tepkime. )

( CLAISEN FLASK vs. CLAISEN REACTION )

( CLAISEN KOLBEN mit CLAISEN REAKTION )


- CLAPEYRON CLAUSIUS DENKLEMİ ile/||/<> CLAUSIUS CLAPEYRON DENKLEMİ ile/||/<> CLAPEYRON KURAMI


- CLARK HÜCRESİ ile CLARK OKSİJEN ELEKTRODU

( Doymuş çinko sülfat çözeltisine daldırılmış çinko anot ve cıva katot içeren standart pil. İLE Çözünmüş oksijen için voltametrik bir algılayıcı.[burada, oksijeni geçiren bir zar vardır.] [Katotta, oksijen indirgenir, anotta ise gümüş, AgCl şeklinde yükseltgenir.] )


- CLASH vs. COINCIDE


- CLASIUS-CLAPEYRON EŞİTLİĞİ

( Sıvının, buhar basıncı üzerine, sıcaklığın etkisini gösteren bağıntı. log P=-(L/4,58T)+C, T mutlak sıcaklık P buhar basıncı, L[cal/mol] molar buharlaşma ısısıdır. İntegrali alınmış şekli, 2,303log P/760=L/R.1/T760 - 1/TP [Burada, T760 760 mm Hg'daki, T, P[mm Hg]'deki kaynama noktasıdır. L cal/mol ise R=1,986 cal.mol¹.K¹'dir.] )


- CLASSIC vs. CLASSICAL


- CLASSIC vs. MODERN


- CLASSIFICATION vs. CLARIFICATION


- CLAUDE İŞLEMİ

( Havayı, çeşitli basamaklardan geçirerek sıvılaştırma işlemi. Basınç altındaki gaz, orifisten geçirilerek genişletilir, iş yaparak genişleyen gaz, soğur ve sıvılaşır. )


- CLAUSİUS CLAPEYRON DENKLEMİ ile/||/<> CLAUSİUS DENKLEMLERİ ile/||/<> CLAUSİUS ERİMİ ile/||/<> CLAUSİUS EŞİTSİZLİĞİ / CLAUSİUS KURAMI ile/||/<> CLAUSİUS HÂL DENKLEMİ ile/||/<> CLAUSİUS MOSSOTTİ DENKLEMİ ile/||/<> CLAUSİUS MOSSOTTİ LORENTZ LORENZ DENKLEMİ ile/||/<> CLAUSİUS RANKİNE ÇEVRİMİ ile/||/<> RANKİNE ÇEVRİMİ ile/||/<> CLAUSİUS RANKİNE SICAKLIK ÖLÇEĞİ / RANKİNE SICAKLIK ÖLÇEĞİ ile/||/<> CLAUSİUS SAYISI ile/||/<> CLAUSİUS VİRİAL KURAMI ile/||/<> CLAUSİUS YASASI

( CLAUSiUS-CLAPEYRON-GLEiCHUNG MiT CLAUSiUSSCHE GLEiCHUNG MiT CLAUSiUS-ENTFERNUNG, CLAUSi-US-REiCHWEiTE MiT CLAUSiUSSCHES THEOREM MiT CLAUSiUSSCHE ZUSTANDGLEiCHUNG MiT CLAUSiUS-MOSSOTTiSCHE GLEiCHUNG MiT CLAUSiUS-MOSSOTTi-LORENTZ-LORENZSCHE GLEiCHUNG MiT ... MiT ... MiT CLAUSiUS-NUMMER / CLAUSiUS-ZAHL MiT CLAUSiUS-ViRiALTHEOREM MiT CLAUSiUSSCHES GESETZ )

( L'EçUALiON DE CLAUSiUS-CLAPEYRON AVEC LES EQUATiONS DE CLAUSiUS AVEC LE RANG DE CLAUSiUS AVEC CLAUSiUS RANGE AVEC LE THEORENıE DE CLAUSiUS AVEC L'EQUATiON D'ETAT DE CLAUSiUS AVEC L'EQUATiON DE CLAUSiUS-MOSSOTTi AVEC L'EQUATiON DE CLAUSiUS-MOSSOTTi-LORENTZ-LORENZ AVEC ... AVEC ... AVEC LE NOMBRE DE CLAUSiUS AVEC LE THEOREME ViRiAL DE CLAUSiUS AVEC LA LOi DE CLAUSiUS )

( CLAUSiUS-CLAPEYRON EQUATiON VS. CLAUSiUS EQUATiONS VS. CLAUSiUS THEOREM VS. CLAUSiUS EQUATiON OF STATE VS. CLAUSiUS-MOSSOTTi EQUATiON VS. CLAUSiUS-MOSSOTTi-LORENTZ-LORENZ EQUATiON VS. ... VS. ... VS. CLAUSiUS NUMBER VS. CLAUSiUS ViRiAL THEOREM VS. CLAUSiUS LAW )

( ... İLE ... İLE CLAUSIUS MENZiLi İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE ... )


- CLEAR vs. "EXCESSIVENESS"


- CLEAR vs. A POSTERIORI


- CLEAR vs. CLARITY


- CLEAR(NESS) vs. CERTAINTY


- CLEAR/OBVIOUS vs. CONSTANT


- CLEBSCH GORDON KAT SAYISI = VEKTÖR ÇİFTLENİM KAT SAYISI


- CLIENT vs. CUSTOMER vs. CONSUMER


- CLOCK vs. WATCH


- CLOSENESS vs. WARMTH


- CLOTH vs. CURTAIN


- CLOTHES vs. CLOTHS


- CLUB yerine KULÜP


- CLUE vs./and "SHOOT"


- CLUSTER/ING değil/yerine/= KÜME/LEME


- cm ile Cm

( Santimetre. İLE Küryum. )

( METRE MiT CURIUM )

( LE MÈTRE AVEC CURIUM )

( METER VS. CURIUM )


- CMR/CARDIAC MAGNETIC RESONANCE değil/yerine/= KARDİYAK MANYETİK REZONANS


- CMS/CONTENT MANAGEMENT SYSTEM değil/yerine/= İÇERİK YÖNETİM DÜZENİ


- CMUK 135 değil/> CMK 148


- CNC/COMPUTER NUMERICAL CONTROL değil/yerine/= BİLGİSAYAR SAYISAL DENETIMİ


- CNN/CONVOLUTIONAL NEURAL NETWORK değil/yerine/= EVRİŞİMSEL SİNİR AĞI


- ÇOCUK/LUK ile GENÇ/LİK

( ... ile CİVÂN/CEVÂN/CÜVÂN )

( CHILD vs. YOUTH/TEENAGE/ADOLESCENCE )


- COAP/CONSTRAINED APPLICATION PROTOCOL değil/yerine/= SINIRLI UYGULAMA PROTOKOLÜ


- COARSE vs. COURSE


- ÇOBAN ile ÂBİL[Ar.]

( ... İLE Çayırda otlayarak suya gereksinimi olmayan hayvan. | Koyun, at ve deve gibi hayvanlara iyi bakan kişi. )


- ÇOBAN ile GAUCHO

( ... İLE Patangonya'da yaşayan koyun çobanları. )


- ÇOBANÇANTASI ile ÇOBANDAĞARCIĞI ile ÇOBANDEĞNEĞİ ile ÇOBANDÜDÜĞÜ ile ÇOBANİĞNESİ ile ÇOBANPÜSKÜLÜ ile ÇOBANSÜZGECİ ile ÇOBANTARAĞI ile ÇOBANTUZLUĞU

( Turpgillerden, yemişleri torbayı andıran bir yaban bitkisi. İLE Turpgilllerden, yabani bir bitki, kuşekmeği. İLE Karabuğdaygillerden, beyaz ya da pembe çiçekli, yürek biçimi yapraklı, otsu bir kır bitkisi. İLE İkiçeneklilerden, sap ve yapraklarında keskin bir koku ve acı bir tat olan nemli yerlerde yetişen bir bitki, meyhaneciotu. İLE Itır çiçeği cinsinden, kokulu bir bitki. İLE Çobanpüskülügillerden, bir süs bitkisi. İLE Yoğurtotu. İLE Maydanozgillerden, tarlalarda çok rastlanılan, beyaz çiçekli bir bitki. İLE Sarıçalı. )

( CAPSELLA BURSA PASTORIS cum THIASPI cum POLYGONUM AVICULARE cum ASARUM EUROPAEUM cum GERANIUM cum ILEX AQUIFOLIUM cum ... cum SCANDIX cum ... )


- ÇOBANÇEŞME ile/ve ÇOBAN ÇEŞMESİ

( Havaalanı sapağı öncesinde bulunan çeşme ve semt. İLE/VE Alibeyköy Deresi ve Kemerburgaz yolunda. [Silâhtar Yusuf Ağa - 1595] )


- coch. mag.[Lat. < COCHLEARE MAGNUM] değil/yerine/= ÇORBA KAŞIĞI, YEMEK KAŞIĞI DOLUSU


- coch. parv.[Lat. < COCHLEARE PARVUM] değil/yerine/= ÇAY KAŞIĞI DOLUSU


- COCKROFT WALTON ELEKTROSTATİK ÜRETECİ = COCKROFT WALTON HIZLANDIRICISI


- ÇOCU-KEN değil/< ÇOCUKKEN


- ÇOCUĞA İFADEDE/HİTAPTA:
"KIRARSIN/KIRACAKSIN" / "DÖKERSİN/DÖKECEKSİN" / "DÜŞERSİN/DÜŞECEKSİN" değil/yerine SIKI TUT! / DİKKAT ET!


- ÇOCUĞA, "GELECEK HAZIRLAMAK" değil ÇOCUĞU, GELECEĞE HAZIRLAMAK


- ÇOCUĞA, PARMAĞINI TUTTURMAK ile/değil/yerine ÇOCUĞUN, ELİNDEN TUTMAK

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Güven, güç, ümit ve cesâret verir. Birlik ve bütünlük düşünce ve duygusu yaratır. )


- ÇOCUĞU "ÖVÜNCE":
KİBİRLİ ile HIRSLI ile ÇABALI ile BENCİL ile AHLÂKLI

( "Zekâ" ve "kişiliğini" "översek". İLE (")Başarısını(") "översek". İLE Çabasını översek. İLE "Tipini" "översek". İLE İyi davranışlarını översek. )


- Çocuğu DİNLE!!!


- ÇOCUĞU/NU:
ACINDIRIRSAN ile ACIKTIRIRSAN

( Arsız olur. İLE Hırsız olur. )


- ÇOCUĞUMUZ, BÜYÜR VE GELİŞİRKEN:
"BEKLEDİĞİMİZ" ile/değil/yerine/>< GERÇEKTE OLAN

( )


- ÇOCUĞUMUZUN SEVGİSİ:
| HASTA OLAN ve KAYIP OLAN ve KÜÇÜK OLAN | ve/değil/||/<>/>/< HEPSİ

( | İyileşene kadar. VE/||/<> Dönene kadar. VE/||/<> Büyüyene kadar. | VE/DEĞİL/||/<>/< Ölene kadar. )


- ÇOCUĞUN GEREKSİNİMLERİ/SORUNLARI İLE "İLGİLENMEK"/KENDİ YAPABİLECEKLERİNİ "GİDERMEK" ile/değil/ne yazık ki/> ÇOCUĞU KÖRELTMEK/KAYBETMEK


- Çocuğunla KONUŞ!!!


- ÇOCUK GELİŞİMİ KURAMLARINDA:
ABRAHAM MASLOW ve/||/<> ERIK ERIKSON ve/||/<> JEAN PIAGET ve/||/<> LAWRENCE KOHLBERG ve/||/<> JOHN BOWLBY

( Gereksinimler sıradüzenine işaret etmiştir. VE/||/<> Bireylerin, sorunlarını çözme olanaklarının bulunduğuna işaret etmiştir. Gelişimin, sekiz aşaması olduğunu öne sürmüştür. Benlik güçlerinin, gelişimsel sorunların başarılı biçimde çözülmesiyle kazanıldığına işaret etmiştir. VE/||/<> Bilişsel gelişimin aşamalarını ortaya koymuş ve çocukların, belirli gelişimsel aşamalara özgü, beceri ve davranışlarının olduğunu, kavramlarla açıklamıştır. VE/||/<> Piaget'in önerdiği, bilişsel gelişim kavramları ile ahlâkî kavramların kazanımı arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. VE/||/<> Çocuğun, duygusal ve davranışsal gelişimi ile ilgisi olduğu düşünülen, anneye bağlanmaya vurgu yapmış ve bağlanma kuramını ortaya atmıştır. )


- ÇOCUK GELİŞİMİNDE:
3 ile/ve/||/<> 6 ile/ve/||/<> 9 ile/ve/||/<> 12

( Çocuklarımızın fiziksel ve zihinsel sağlığı için...


3 yaşından önce televizyon izletmiyoruz!...
İLE/VE/||/<>
6 yaşından önce bilgisayar oyunları oynatmıyoruz!...
İLE/VE/||/<>
9 yaşından önce tek başına internete girmesine izin vermiyoruz!
İLE/VE/||/<>
12 yaşından önce de sosyal medya kullanmalarına izin vermiyoruz!... )

( )


- ÇOCUK GELİŞİMİNDE:
OTİSTİK EVRE ile/ve/||/<>/> SİMBİYOTİK EVRE

( bkz. MAHLER )


- ÇOCUK HAKLARI'NDA:
FELSEFÎ ile/ve/||/<> HUKUKÎ

( * Refah hakkı
* Korumacı haklar
* Yetişkin hakları
* Ebeveyne yönelik haklar
İLE/VE/||/<>
* Olumsuz durumlarda
* Olumlu durumlarda
* Etkin durumlarda )


- ÇOCUK HAKLARINDA:
NESEB HAKLARI ile/ve/||/<> MİRAS HAKLARI ile/ve/||/<> VASIF HAKLARI ile/ve/||/<> VASİYET HAKLARI


- Çocuk şarkılarını DİNLE!!!


- ÇOCUK YETİŞTİRMEDE:
"OLDUĞU KADAR" ile/ve/değil/yerine/ ||/<>/> OLABİLDİĞİ KADAR


- ÇOCUK:
"İSTEDİĞİN GİBİ" değil YETİŞTİRDİĞİN GİBİ

( Çocuklar, donmamış beton gibidir. Üzerlerine ne düşse/basılsa, kalıcı iz bırakır. )


- ÇOCUK:
"BİZE AİT/BİZİM" değil BİZDEN


- ÇOCUK:
OBEZ ile/değil/yerine GÜRBÜZ


- ÇOCUK:
SUÇA SÜRÜKLENEN değil SUÇA SÜRÜKLENDİĞİ İDDİA EDİLEN


- ÇOCUK/LUK ile/> YETİŞKİN/LİK

( [Sorumluluğu] Dışarıda/başkalarında bekleyen/"gören". İLE/> Kendinde bulan/üstlenen. )

( Sorumsuzluk. İLE/> Sorumluluk. )

( Yabancılık. İLE/> Özdeşlik. )

( Oyunlarla aldatılır. İLE/> Yeminlerle aldatılır. )

( Hiçbir şeyde, "her şeyi bulur". İLE/> "Her şeyde", hiçbir şey bulamaz. )


- ÇOCUK/TA, "SAYGISIZ/LIK":
[ya] YILIŞIK/LIK ya da ŞIMARIK/LIK

( Aşırı baskıdan dolayı. YA DA Aşırı "sevgi"den dolayı. )


- ÇOCUK ve/<> BİSİKLET

( İçindeki çocuğa sarıl! Sana, insanı ve bisikleti anlatır/yaşatır... )


- ÇOCUK = CHILD/KID[İng.] = ENFANT/GOSSE[Fr.] = KIND[Alm.] = BAMBINO[İt.] = NIÑO[İsp.]


- ÇOCUK ile HIRSIZ

( İkisi için de, geldiğimiz son nokta[olanaklar/koşullar], onların başlangıç noktasıdır.[Dolayısıyla, ne çocuğun, ne de hırsızın "zekâ"sının ve/ya da "başarı"larının üzerinde fazla durulmaz/durulmamalıdır!] )


- ÇOCUK ve/<>/= İNSANLIK


- ÇOCUK ile/ve SABÎ[Ar.]

( ... İLE/VE Henüz memeden kesilmemiş erkek çocuk. | Üç yaşını tamamlamayan erkek çocuk. )

( SABÎ-İ MUABBİR: Söyleyen ve söylediğini bilen çocuk. )


- ÇOCUK ile VAHŞİ ÇOCUK

( ... İLE Hindistan'da. )


- ÇOCUK ile/ve/||/<>/> YETİŞMİŞ/SERPİLMİŞ ÇOCUK/ÜFHÛD[Ar.]


- ÇOCUKÇA/LIK ile/değil/yerine ÇOCUKSU/LUK

( Belirli bir yaşa/"bilince" kadar ve kısmen kabul edilebilir. İLE/DEĞİL/YERİNE Her yaşta kabul edilir, hoş ve uygundur. )

( Bilgisiz ve bilinçsizcedir. İLE/DEĞİL/YERİNE Bilgecedir. )

( Hamakatle/ahmaklıkla. İLE/DEĞİL/YERİNE Neşeyle, sevinçle, coşkuyla. )

( İrâdeyle. İLE/DEĞİL/YERİNE İhtiyârla. )


- Çocukça/sına KONUŞ!!!


- ÇOCUKLAR:
"İSTEDİĞİMİZ GİBİ" değil/yerine/< YETİŞTİRDİĞİMİZ GİBİ


- ÇOCUKLARA ABUR CUBUR ALMAK/VERMEK, GÖTÜRMEK, HEDİYE ETMEK yerine MEYVE VERMEK, GÖTÜRMEK, HEDİYE ETMEK

( Çikolata/gofret çeşitleri, özellikle çocuklar için olduğu gibi yetişkinler için de sağlığa zararlı ürünlerdir. Neredeyse hiç denilebilecek kadar az tüket(tir)menizi salık veririz. LÜTFEN! )

( Çocukları meyve ya da daha yararlı yiyecek ya da küçük/basit/ucuz hediye ve oyuncaklarla sevindirebiliriz. )

( Çocuklarımıza ve geleceğimize sahip çıkmak, yapılmaması gerekenleri bugün yerine getirerek, sürekli doğru örnek olarak sağlanabilir. )


- ÇOCUKLARA:
KONUŞMAYI "ÖĞRETMEK" ile/ve/değil/yerine DİNLEMEYİ GÖSTERMEK/ÖĞRETMEK


- ÇOCUKLARA/GENÇLERE CEP TELEFONU KULLANDIRTMAMALI!


- ÇOCUKLARI TERBİYE ETMEK ile/ve/değil/yerine KENDİMİZİ TERBİYE ETMEK


- ÇOCUKLARIN CEZÂLANDIRILMASINDA:
0 - 12 ile/ve/||/<> 13 - 15 ile/ve/||/<> 15 - 18

( Tam sorumsuzluk. İLE/VE/||/<> Tam sorumsuzluk ya da sınırlı sorumluluk. İLE/VE/||/<> Sınırlı sorumluluk. )


- ÇOCUKLARIN, KARANLIKTAN KORKMASI
ile/değil/ne yazık ki/>
"YETİŞKİNLERİN", AYDINLIKTAN KORKMASI


- ÇOCUKLARIN:
!YÜZÜNE TOKAT ATMAK değil/yerine !KIÇLARINA VURMAK


- ÇOCUKLARIN:
!YÜZÜNE TOKAT ATMAK değil/>< !KIÇLARINA VURMAK

( Yanlışı. >< Doğrusu. )


- ÇOCUKLARIN/BAŞKALARININ TAKİP ETTİĞİ/EDECEĞİ:
İŞARET PARMAĞIMIZ değil AYAK İZİMİZ


- Çocuklarla göz hizasında KONUŞ!!!


- Çocuklarla KONUŞ!!!


- ÇOCUKLUK VE GENÇLİK ile/ve/||/<> RÜŞT VE KEMÂL


- ÇOCUKLUKTA ve/<> HER YAŞTA


- çoğ. ile coğ.

( "Çoğul"un kısaltması. İLE "Coğrafya"nın kısaltması. )


- ÇOĞA-ZANBİL değil DUR-UNTAŞ/DURAN-TAŞ

( ELAM, M.Ö. 1250 )


- ÇOĞAL(T)MA ile/ve/||/<> YAYGINLAŞ(TIR)MA


- ÇOĞALMA ile/<> BÖLÜNEREK ÇOĞALMA


- ÇOĞALMA ile/||/<> ÇOĞALMA ETMENİ / ÇOĞALMA FAKTÖRÜ / ÇOĞALMA SABİTİ

( Bir yan iletkende yük taşıyıcıların artmasıyla akımdaki artış. | Bir kritik altı reaktördeki nötron akışının, nötron kaynağının akışına oranı. İLE/||/<> Bir reaktörde art arda gelen iki Nm ve Nm+1 nötron kuşağının k = Nm+1 / Nm ile verilen, kritiklik etmeni ya da kritiklik kat sayısı da denilen oranı. | Bir defada doğan etkin bölünme nötronlarının net sayısı. Reaktör ortamı için [sonlu ortam olduğundan] etkin çoğalma etmeni olarak da adlandırılır. [Simgesi: k, ket] )

( TEKÂSÜR ile TEKSİR EMSÂLİ )

( MULTIPLICATION vs. MULTIPLICATION FACTOR )

( LA MULTIPLICATION avec LE FACTEUR DE LA MULTIPLICATION )

( VERHMEHRUNG, MULTIPLIKATION mit VERHMEHRUNGSFAKTOR, MULTIPLIKATIONSFAKTOR )


- ÇOĞALMA ile/ve/değil/||/<>/< EŞLEME


- ÇOĞALTICI ile/||/<> ÇOĞALTICI TÜP / ELEKTRON ÇOĞALTICI TÜP / ÇOĞALTICI FOTOTÜP / ELEKTRON ÇOĞALTICI FOTOTÜP ile/||/<> ÇOĞALTKAN OLMAYAN ORTAM / ÇOĞALTKAN OLMAYAN REAKTÖR / REAKTİFLİK

( Gerilim aralığını artırmak için bir gerilimölçerle seri bağlı olarak kullanılan direnç. İLE/||/<> Fotokatodu ve çıkış elektrodu arasında giderek artan potansiyel farkları altında bir ya da daha fazla kademeli dinotları olan, fotokatottan gelen elektronların her dinotta yansıyarak ve her yansımada yayılan ikincil elektronların eklenmesiyle çoğalarak yükselmiş çıkış alınan bir fototüp. )

( AUGMENTER, iNCREASER VS. ELECTRON MULTiPLiER PHOTOTUBE )

( L'AUGMENTATEUR AVEC LE PHOTOTUBE DU MULTiPLiCATEUR D'éLECTRON )

( MULTiPLiKATOR MiT ELEKTRONENVERViELFACHLiSCHE PHOTORöHRE )


- ÇOĞALTMA ile/ve ZENGİNLEŞTİRME

( DIFFRACTION avec/et ... )

( TEKÂSÜR/TEKSÎR[< KESRET] ile/ve ... )


- ÇOĞALTMAK ile/ve ARTIRMAK

( TO INCREASE vs./and SAVING/ECONOMIZING )


- ÇOĞALTMAK ile/ve/<>/> YAYMAK


- COGNITION vs. RECOGNITION


- COGNITION vs. TO KNOW


- COGNITIVE ATTENTIONAL SYNDROME[CAS] değil/yerine/= BİLİŞSEL DİKKAT SENDROMU[BDS]


- COĞRAFYA ile COĞRAFYA

( ... İLE Strabon'un yazdığı kitabın adıdır! )


- COĞRAFYA = GEOGRAPHY[İng.] = GÉOGRAPHIE[Fr.] = ERDKUNDE[Alm.] = GEOGRAFIA[İt.] = GEOGRAFÍA[İsp.]


- COĞRAFYA ile/ve İKLİM


- COĞRAFYALARDAKİ EN'LER...

( Coğrafyalardaki En'ler... )


- ÇOĞU ÖLÜM ve/=/||/<> ERKEN ÖLÜM


- ÇOĞU ŞEYİ BİLMEMEK/BİLMİYOR OLMAK ile/değil/yerine BAZI ŞEYLERİ BİLMEMEK/BİLMİYOR OLMAK


- ÇOĞUL KİŞİLİK ile/ve/||/<> AYRIŞMA SORUNU


- ÇOĞUL MEME/POLİMASTİ ile/ve/||/<> ÇOK MEME BAŞLILIĞI/POLİTELİ


- ÇOĞUL TANIMLARIN ÖNÜNE/ÖNCESİNE "BİR" (SÖZCÜĞÜ) KONULMAZ/SÖYLENİLMEZ!


- ÇOĞUL ile/ve/değil 1'DEN FAZLA


- ÇOĞUL = CEMİ = PLURAL[İng., Fr., Alm., İsp.] = PLURALIS[Lat.]


- ÇOĞUL ile/ve/||/<> ÇOKLU


- ÇOĞUL ile TEKİL

( PLURAL vs. SINGULAR )


- ÇOĞUL ile TEKİL


- ÇOĞULU OLMAYAN/LAR


- ÇOĞUNLUĞUN:
İSTEDİĞİNİ İSTEMEMEK ile/ve/<> İSTEMEDİĞİNİ İSTEMEK


- ÇOĞUNLUK TAŞIYICILARI ile/||/<> ÇOĞUNLUK YAYICISI

( Bir yan iletkende taşıyıcıların toplam sayısının yansından çoğunu oluşturan elektron ya da deşikler. İLE/||/<> Bir transistörde çoğunluk taşıyıcıları akımını elektrotlararası bölgeye gönderen kaynak elektrot. )

( MAJORiTY CARRiER VS. MAJORiTY EMiTTER )

( LES PORLEURS MAJORiTE AVEC L'éMETEUR MAJORiTé )

( MAJORiTäTSLADUNGSTRäGER, MAJORiTäTSTRäGER MiT MAJORiTäTSEMiTTER )


- ÇOĞUNLUK" ile "AĞIRLIK"


- ÇOĞUNLUK/AZINLIK değil/yerine HEP BİRLİKTE


- ÇOĞUNLUK/LA ile/ve/||/<> YOĞUNLUK/LA


- ÇOĞUNLUK ile BÜYÜK/GENİŞ ÇOĞUNLUK

( MAJORITY vs. WIDED MAJORITY )


- ÇOĞUNLUK ile ÇOĞUL

( MAJORITY vs. PLURAL )


- ÇOĞUNLUK ile ÇOĞULLUK

( MAJORITY vs. PLURALITY )


- ÇOĞUNLUK ile NİTELİKLİ ÇOĞUNLUK


- ÇOĞUNLUK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> SÜRÜ


- ÇOĞUNLUK ile/değil/yerine/<> YETERSAYI

( ... ile/değil/yerine/<> NİSAP )


- ÇOĞUNLUKÇULUK ile/değil/yerine ÇOĞULCULUK


- ÇOĞUNLUKLA ile/ve/değil/yerine BAZEN


- ÇOĞUNLUKLA ile HER ZAMAN

( MOSTLY vs. EVERY TIME )


- ÇÖĞÜR ile ÇÖĞÜR

( İri gövdeli, kısa saplı, bir tür halk sazı. İLE Maydanozgillerden, bir çeşit dikenli yaban bitkisi. | Tohumdan yetişmiş, küçük fidan. )


- ÇOĞUSU değil ÇOĞU



(3/5)

FaRkLaR'ın devamı için burayı tıklayınız...
( Click here to see further differences!... )




Bu sayfa 01 Ocak 2024 itibariyle 160 kez incelenmiş/okunmuştur.