
Bitkiler'deki FaRkLaR
YILDIZLI TERİMLER...
itibarı ile 58 başlık/FaRk ile birlikte,
58 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(1/2)
- AĞACI:
[ne yazık ki]
!KESERSENİZ ile/değil/yerine/>< KESMEZSENİZ
( Kazık kalır, üstüne oturursunuz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gölge olur, altına oturursunuz. )
( )
- ALTIN ORAN ve/||/<>/> TEKRARLAYAN ALTIN ORAN
- ARMUT (ÇEKİRDEĞİ) ve/||/<> HIRSIZ
( Bir zamanlar, Çin'de yoksul biri, o denli aç ve bitkin düşmüştür ki kendini tutamayıp bir armut çalar. Çalanı yakalarlar ve İmparator'un karşısına cezalandırılmak üzere çıkarırlar.
Hırsız, İmparator'a şöyle der:
"Değerli efendim. Çok açtım, dayanamadım, çaldım. Beni affetmeniz için yalvarıyorum. Eğer beni af ederseniz, size paha biçilmez bir armağanım olacak."
İmparator, dudak büker...
"Senin gibi birinde paha biçilmez ne olabilir ki?"
Hırsız, avucunun içindeki armut çekirdeğini uzatır.
"Bu çekirdeği ekerseniz, bir gün içinde altın meyveler veren bir ağacın yeşereceğini göreceksiniz."
İmparator, bir kahkaha atarak...
"Ek o zaman, altın meyveleri görünce affederim seni."
Yoksul:
"Haşmetlim. Bu tohumu ben ekemem. Çünkü ben bir hırsızım. Bu sihirli tohumu ancak yaşamında hiç çalmamış, başkalarına haksızlık yapmamış, yalan söylememiş biri ekebilir. Tohum, o zaman gücünü gösterir. Aksi takdirde, onu ekeni zehirler. Tarif edilmez acılarla öldürür."
"Sultan'ım! Bu tohumu ancak siz ekebilirsiniz."
İmparator, irkilir, yüzünü asar. Bir süre düşünür ve sonra da hırçın bir sesle:
"Ben imparatorum, bahçıvan değil! O tohumu Başbakan'a ver, eksin de altın meyveleri görelim." der.
Yoksul, tohumu Başbakan'a uzatınca, Başbakan, telâş içinde İmparator'a dönüp itiraz eder:
"Ben ekim biçim işlerinde çok beceriksizim efendim. Sihirli tohumu yanlış eker, ziyan ederim. Bence bu tohumu Hazinedar başı eksin."
Hazinedar başı, hemen bahane bulur ve bu görevi bir başkasına devreder.
Orada bulunan her bir kişi, sudan nedenlerle tohumu ekme görevinden kaçınır.
Sonra İmparator, doğan sessizliğin içinde bir süre düşünür. Başı önünde duran Başbakan'a, Hazinedar'a ve tüm görevlilere dik dik bakar ve...
"Haydi bakalım! Bu hırsız bahçıvana tohumunun nasıl altın meyve verdiğini hep birlikte gösterip sevindirelim" der, cebinden bir altın çıkarır ve yoksula tutması için atar.
Oradakilerin tümü ceplerinden sessiz sedâsız birer altın çıkarıp yoksula verdikten sonra, İmparator, gülerek adama seslenir:
"Bas git buradan! Bu verdiğin ders hepimize yeter!" )
- AYIP OLMAZ/ARANILMAZ!:
TIPTA ile/ve/||/<> HUKUKTA ile/ve/||/<> SÖZLÜKTE ile/ve/||/<>
FELSEFEDE ile/ve/||/<> BİLİMDE ile/ve/||/<> SANATTA ile/ve/||/<> SPORDA ile/ve/||/<>
DOĞADA ile/ve/||/<> HAYVANLARDA ile/ve/||/<> BİTKİLERDE ile/ve/||/<>
NESNELERDE ile/ve/||/<> DİRİMBİLİMDE ile/ve/||/<>
ANLIKTA(ZİHİNDE) ile/ve/||/<> USTA(AKILDA) ile/ve/||/<> TARİHTE ile/ve/||/<>
RIZÂDA ile/ve/||/<> GÜVENLİKTE ile/ve/||/<> İKİ KİŞİ ARASINDA ile/ve/||/<>
EŞEYSELLİKTE ile/ve/||/<> DÖRT DUVAR ARASINDA ile/ve/||/<> BATTANİYENİN ALTINDA
- BAMBU AĞACININ YETİŞTİRİLMESİNDE:
ALTI HAFTA ile/ve/değil/||/<>/< BEŞ YIL
( )
- BESLENMEDE, ...:
YEŞİL ve/||/<> SARI ve/||/<> TURUNCU ve/||/<> KIRMIZI ve/||/<> MOR
( Zehir atıcı. VE/||/<> Güzellik. VE/||/<> Kanserden koruyucu. VE/||/<> Kemik sağlığı. VE/||/<> Uzun yaşam. )
( )
- BİÇTİĞİN ve/||/<>/>/< EKTİĞİN
( "Biçtiğimizi" beğenmiyorsak, "ektiğimize" bakmalıyız! )
- BÖĞÜRTLEN LEKESİ ve/||/<>/< BÖĞÜRTLEN YAPRAĞI
( Böğürtlen lekesini, böğürtlen yaprağı çıkarır. )
- BUĞDAY ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< "NEFES"
( "Adam olmayı" simgeler. VE/||/<> Nefsi simgeler. )
- CANLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLİNÇLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLİNCİNİN BİLİNCİNDE OLAN/OLABİLEN
( Uyurken. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< "Uyurgezer". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Uyanıkken. )
( Bitki. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Hayvan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< İnsan. )
- CANLI ile/ve/<> CAN
( Görünür. İLE/VE/<> Görünmez. )
- ÇAPA/LAMAK ile ÇABA/LAMAK
- (ÇEŞİTLİ) BİTKİSEL/HAYVANSAL YAĞLAR yerine ZEYTİNYAĞI!
( )
- DALINI KIRMAMAK ve/||/<> GÜVENİNİ KIRMAMAK
( Ağaçtan, meyve almak istiyorsak... VE/||/<> Kişilerden, sevgi bekliyorsak... )
- DÖNÜŞÜM ve/||/<>/> DOĞUM
- DUYUMSAMA ile/ve/||/<> DUYARLILIK
( Dışarıdakilerde/n. İLE/VE//||/<> İçte/n. )
- EKİP ve/||/<>/> BİÇMEK
- EVRİM:
DOĞAL SEÇİLİM KURAMI/ÖRNEĞİ ile/ve/değil/yerin/<>/>< DAYANIŞMA(SYMBIOSIS) KURAMI/ÖRNEĞİ
( Ekvator bölgesinde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Sibirya'da. )
( CHARLES DARWIN ile/ve/değil/yerine/<>/>< PYOTR KROPOTKIN[09 Aralık 1842 - 08 Şubat 1921] )
- EYEF ile/ve EYER
( İp yayı. İLE/VE İnsan yayı. )
( M.Ö. 6000-8000 zamanlarının en önemli teknolojik buluşlarından biridir. İLE/VE ... )
( Yük taşımaya yarayan urganın ayrılmaz parçası olan oval iki uçlu bir aygıt. İLE/VE ... )
( Teknik özellikleri:
* Eyef olmazsa ekin sapı, budanmış bağ çubukları, okluk ve yaylık gibi çubukların yakacak için çalı çırpının taşınması neredeyse olanaksızdır. Çubukların kayıp düşmelerine engel olur.
* Eyef'te düğüm yoktur. Karda-kışta, düğüm donduğundan dolayı yük boşaltılamaz. İple bağlanmış olsa ipi kesmek zorunda kalınır. Bu da yapılması zor ve zahmetli olan bir malzemenin kaybıdır.
* Ağır bir yükü, ikinci bir kişinin yardımına gerek kalmadan sırtınıza alabilir ve indirebilirsiniz.
* Düğüm olmadığından, yükü indirmek ve boşaltmak çok kolaydır. İpin/eyefin ucunu salıvermek yeterlidir.
* Yüklerin devrilmesi söz konusu olmadığından, kervanın sağlıklı akışını sağlar. Kesinti ve duraklamaya neden olmaz.
* Çalı-çırpının ve kişilerin, düzgün, tertipli bir disiplinle A noktasından, B noktasına ulaşmasını sağlar.
* Düğüm yapmak ve ipi kesmek gibi bir sorunu, temelli ortadan kaldırmıştır.
* Âlet, yetişkin bir kişinin, açık eli kadardır.
* Oval biçimlidir.
* Ucları dışarı taşarak üst üste oturur, gerektiğinde uclar aralanabilir. )
( BU/BUU/BUĞ ile/ve ... )
- FARK ile/ve/||/<> MÜBÎN[Ar. BEYN/BEYÂN]
( ... İLE/VE/||/<> İyiyi, kötüyü [hayr'ı, şer'i] ayıran/ayırabilen. | Açık, apaçık, belirli. )
- HAVA (DURUMU) ile/ve/<>/değil İKLİM
( 21 - 22 derecenin altında ve üstünde olan ortamlarda, kişilerin, konu ne kadar önemli olursa olsun toplantılarda konuşmacıya beş dakikadan fazla odaklanamadıkları araştırmalar sonucu tespit edilmiştir. )
( Günümüz belediye yönetmeliklerinde, apartmanlardaki kalorifer kazanları ve ısılar için şu yönerge vardır: "Dışarıda havanın ısısı 17 derecenin altına düştüğünde kalorifer yakılmak zorundadır. Oda sıcaklıkları ortalama 21 - 22 derece dolayında olmalıdır." )
( Hayvanların iklimin genel gidişine göre doğurdukları ve doğacak yavru sayısını ayarladıkları tespit edilmiştir. )
( Bitki tohumlarının belirli bir ısı ve nem olmadıkça filizlenmediği bilinmektedir. )
( Ağustos böcekleri, 17 yıl toprak altında yetişir. Havanın 17 C olduğu günün gecesi dışarı/yüzeye çıkar. İki günde ağaçların tepesine ulaşmaya çalışırlar. )
( ERZE[Fars.]: Eski yönteme göre yeryüzünün bölündüğü yedi iklim.[yedi parçadan birinci iklim, ekvatora yakın olan bölge. )
( ... ile/ve/<>/değil MERZÜBÛM )
( [not] WEATHER vs./and/<>/but CLIMATE )
( VAYU ile/ve/<>/değil ... )
- HAYVANSAL "PROTEİN" ile/değil/yerine/||/<>/< BİTKİSEL PROTEİN
- HER DERDE DEVÂ OLAN:
(")SARIMSAK(") ile/ve/değil/||/<>/< SARILMAK
- HIYAR ile HIYAR[AHYÂR]
( Salatalık. İLE Kendi ve başkaları/toplum için yararlı işler yapan, hayırlı olan kişi.[Argodaki ve tırnak içinde, "anlamaz, işe yaramaz" olarak "yerme" anlamındaki kullanımı "kişisel" ve kötü, yanlış bir kullanımdır.] )
Tüm Başlıkları Görmek İçin Üyelik Gerekli!
Bu kılavuzda toplam 58 başlık bulunmaktadır.
Sınırsız erişim için üyeliğinizi/katılımınızı rica ediyoruz.
Üyelik Ayrıcalıkları
Kılavuz Giriş İstatistikleri
0
Bugünkü Girişler
0
Bu Hafta
0
Bu Ay
4
Toplam Girişler