
Yerine bağlaçlı FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 16.892 başlık/FaRk ile birlikte,
16.892 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(57/69)
- SOLÜSYON/SOLUTION[İng.] değil/yerine/= ÇÖZELTİ
- SOLÜSYON[Fr., İng. SOLUTION] değil/yerine/= ÇÖZELTİ
- SOLUTION :/yerine ÇÖZÜM
- solv.[Lat. < SOLVE] değil/yerine/= ÇÖZ, ERİT
- SOLVE :/yerine ÇÖZMEK
- ŞOM[Fars. ŞÛM] değil/yerine/= "UĞURSUZ"
- SOMATİK/BEDENSEL/SOMATIC[İng.] değil/yerine/= GÖVDESEL
- SOMATİZASYON/BEDENSELLEŞTİRME/SOMATIZATION[İng.] değil/yerine/= GÖVDESELLEŞTİRME
- SOME :/yerine BAZI
- SOMEBODY :/yerine BİRİSİ
- SOMEHOW :/yerine BİR ŞEKİLDE
- SOMEONE :/yerine BİRİ
- SÖMESTR/E[Fr.] değil/yerine/= YARIYIL
- SOMETHING :/yerine BİR ŞEY
- SOMETIMES :/yerine BAZEN
- SOMEWHAT :/yerine BİRAZ, BİR NEBZE
- SOMEWHERE :/yerine BİR YERDE
- SOMNAMBULİZM/SOMNAMBULISM[İng.] değil/yerine/= UYURGEZERLİK
- SOMNOGRAFİ/SOMNOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= UYKU ÇİZGELEMESİ
- SOMNOLANS/SOMNOLENCE[İng.] değil/yerine/= AŞIRI UYKU EĞİLIMİ
- Sömürmek yerine DİNLE!!! -yerine
- SOMUTU AÇIKLAMAYA ÇALIŞMAK ile/ve/değil/yerine SOYUTU ANLATIP SOMUTTAN ÖRNEK VERMEK
- SON :/yerine OĞUL
- SONA BAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< YOLA BAKMAK
- SONBAHAR/HAZAN[Ar.] değil/yerine/= GÜZ/DÖKEN
- SONDA/CATHETER[İng.] değil/yerine/= DALGI
- SÖNDÜRMEK:
YAŞAMI değil/yerine/>< SİGARAYI/TÜTÜNÜ
- SONG :/yerine ŞARKI
- SONİKATÖR ULTRASONİK HOMOJENİZATÖR/ULTRASONIC HOMOGENİZER[İng.] değil/yerine/= SES ÖTESİ BAĞDAŞTIRICI
- SONLU/LUK / SONSUZ/LUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SALTIK/LIK / MUTLAK/LIK
- SONOGRAM[İng.] değil/yerine/= SES ÖTESİ GÖRÜNTÜ
- SONSAL SINIFLAMA ile/ve/değil/yerine BİRBİRİNE DÖNÜŞTÜRÜLEMEYEN SONSAL SINIFLAMA
- SONSUZ ile/ve/değil/yerine/<> BİTİMSİZ
- SONSUZA KADAR değil/yerine ÖLENE KADAR
- SONTEŞRİN/TEŞRİN-İ SÂNÎ[Ar.] değil/yerine/= KASIM
- SONUÇ, SONUÇTA ile/ve/değil/yerine ŞU AN
( İkisinin kullanımında da, "Önemli[öncelikli] olan, şu andır/sonuçtur" indirgemeci/lik yanlışlığı yapılmamalıdır! )
( [not] "FINALLY" vs./and/but "RIGHT NOW"
"RIGHT NOW" instead of "FINALLY" )
- SONUÇ ile/ve/<>/değil/yerine BİLEŞKE
- SONUÇ ile/değil/yerine ÇIKARIM
( vs./and/||/<>/but/< INFERENCE
INFERENCE instead of RESULT )
- SONUÇ ile/ve/değil/yerine/||/<> DEĞERLENDİRME
- SONUÇTA"[değil SONUÇ İTİBARI İLE ...] yerine ÇÜNKÜ ...
- SONUÇTA ... ile/ve/değil/yerine/<> GEREKSİNİM
- SÖNÜK/LÜK ile/ve/değil/yerine SADE/LİK
- SOON :/yerine YAKINDA
- SOFİSTİKE/SOPHISTICATED :/yerine KARMAŞIK
- SORARKEN:
"... MIDIR?" ile/değil/yerine DAHA ÇOK, NEDİR? (NE OLSA GEREK)
- SÖRÇ(SEARCH) YAPMAK değil/yerine/= ARAMA YAPMAK
- SORGU SUAL değil/yerine/= SORGULAMA
- SORGULAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖZLEMLEMEK
- SORGULAMAK ile/değil/yerine/</>< SORU SORMAK
( Bazı "savcı"ların yanlış, olumsuz, yüklü, kandırıcı tarzı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşünenlerin, uygun, doğru, yerinde tutumu. )
- SORGULANAMAYACAK YANITLAR değil/yerine/>< YANITLANAMAYACAK SOR(G)ULAR
- SORGULANAMAYACAK YANITLAR değil/yerine YANITLANAMAYACAK SORULAR
- SORGULANMAK ile/ve/değil/yerine SORUMLULUK/U/NU ALMAK
- SORİT[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ÇIKARIM
( Öncül sayısı ikiden çok olan tasımsal çıkarım. )
- SÖRKIL[İng. < CIRCLE] değil/yerine/= DÖNGÜ
- SORMAYAN ile/değil/yerine/>< SORAN
( Yaşam boyu ahmak ve aptal. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bir dakikalığına, "birkaç kişi nezdinde" "aptal." )
- SORRY :/yerine ÜZGÜN, ÜZGÜNÜM
- SORT :/yerine TÜR, ÇEŞİT
- SORU KİPİNDE İNANÇSIZLIK/ÜMİTSİZLİK ile/değil/yerine SORMAK
( "Yapsa ne olacak?" İLE/DEĞİL/YERİNE ... )
- SORU SORMAK:
"BİLDİĞİNİ/EZBERİNİ" "ONAYLATMAK" ya da KENDİNİ "ALKIŞLATMAK" ile/değil/yerine/>< ANLAMAYA ÇABALAMAK
- SORUMLU TUT(UL)MAK ile/ve/değil/yerine SORUMLU OLMAK
- SORUMLULUK VERME ile/değil/yerine SORUMLULUK ALMA(YI SAĞLAMA)
( Sorumluluk verilmez, sorumluluk alınır. Sorumluluk alınması için koşullar, uygun yapıya büründürülür. )
( It's not right to "giving responsibility". Better to arrange conditions "to taking responsibility". )
( GIVING RESPONSIBILITY vs. TAKING RESPONSIBILITY
TAKING RESPONSIBILITY instead of GIVING RESPONSIBILITY )
- SORUN:
ENGEL ile/değil/yerine/>< BASAMAK
( Önümüze çıkana, "engel" dersek, takılıp düşebiliriz; "basamak" dersek bir basamak daha yükseliriz. )
- SORUN ile/değil/yerine FARK
( [not] PROBLEM vs./but DIFFERENCE
DIFFERENCE instead of PROBLEM )
- SORUN ile/ve/değil/yerine KONU
( Sorunumuzdan tümüyle haberdar olalım, ona her yönünden bakalım, onun, yaşamımızı nasıl etkilediğini gözlemleyelim. Sonra onu kendi haline bırakalım. )
( Hiçbir sorun tümüyle çözülemez, fakat siz onun geçerli olmadığı bir düzeye kendinizi çekebilirsiniz. )
( Sana bir yararı olmayacak sorun diye bir şey yoktur. )
( Yararlarına gereksinimin olduğu için sorunları ararsın. )
( [not] PROBLEM vs./and/but SUBJECT/TOPIC
SUBJECT/TOPIC instead of PROBLEM
Become fully aware of your problem, look at it from all sides, watch how it affects your life. Then leave it alone.
No problem is solved completely, but you can withdraw from it to a level on which it does not operate. )
- SORUN" ile/değil/yerine/>< VERİ
- SORUNDA:
ÇOKLUĞU ile/değil/yerine HİKMETİ
- SORUNLAR:
"DARBE" ile/değil/yerine PÜRÜZ
- SORUNLAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SORUNLARI TERK ETMEK
- SORUNLARA ODAKLANMAK ile/değil/yerine/>< OLASILIKLARA VE (ARA) ÇÖZÜMLERE ODAKLANIRSAK
( Daha çok sorun/umuz olur/oluşturur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Daha çok seçeneğimiz ve çözümümüz olur/oluşur. )
- SORUNLARDAN:
"KAÇALIM" ile/değil/yerine ÇIKALIM
- SORUNLARDAN RAHATSIZ OLMAMAK/SORUNLARLA BAŞ ETMEK:
(AYRINTILARDA ...)
BİLGİSİZLİKLE/BİLİNÇSİZLİKLE ile/değil/yerine/>/>< BİLGİYLE/BİLİNÇLE
- SORUNLARDAN/KİŞİLERDEN "KAÇMAK/UZAKLAŞMAK" ile/değil/yerine SORUN(LU)LARI UZAKLAŞTIRMAK
- SORUNLARI:
AŞMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ASKIYA ALMAK
- SORUNLARI:
BAŞKALARIYLA OLAN/LAR ile/değil/yerine (OLABİLDİĞİNCE) KENDİYLE OLAN/LAR
( [çoğunlukla] Kendiyle, (ciddi) sorunları olan(lar)dır. İLE/DEĞİL/YERİNE Başkalarıyla, "sorunlu" "görünseler/düşünülseler" de sorunsuzdur(lar). )
( Sorunun, kendi(nde) olduğunu anla(ya)mayan kişiler, ne yazık ki, çözümü, başkalarının huzurunu bozmakta "arar/bulur". )
- SORUNLARI ERTELEMEK/DAHA SONRAYA TAŞIMAK yerine SORUNLARI TERK ETMEK
- SORUNLARI (SADECE) KONUŞMAK ile/ve/yerine/değil SORUNLAR İÇİN ÇÖZÜM ARAMAK/BULMAK
( Hiçbir sorun, onu yaratan 'bilinç seviyesi'yle çözülemez. )
( Problems cannot be solved at the same level of awareness that created them. )
( [not] (ONLY) TO TALK THE PROBLEMS vs./and TO SEARCH/FIND SOLUTION FOR PROBLEMS
TO SEARCH/FIND SOLUTION FOR PROBLEMS instead of (ONLY) TO TALK THE PROBLEMS )
- SORUNLARI:
SORUN OLARAK KONUŞMAK ile/yerine/değil İLERLEME/GELİŞİM ARACI OLARAK KONUŞMAK/DEĞERLENDİRMEK
( [not] TO TALK THE PROBLEMS AS PROBLEMS vs. TO TALK PROBLEMS AS VEHICLE FOR DEVELOPMENT/PROGRESS
TO TALK PROBLEMS AS VEHICLE FOR DEVELOPMENT/PROGRESS instead of TO TALK THE PROBLEMS AS PROBLEMS )
- SORUNLARI(N/I):
ÖNEMSEMEMEK ile/ve/değil/yerine ÜSTÜNDE DURMAMAK
- SORUNLARI/SIKINTILARI:
ÖTELEMEK ile/değil/yerine ÇÖZMEK
- SORUNLARLA/SIKINTILARLA:
BOĞUŞMAK değil/yerine YOĞRULMAK
- SORUNLU "YASALARI":
REDDEDELİM değil/yerine DEĞİŞTİRELİM
- SORUNLU ile/değil/yerine/>< SORUMLU
- SORUNU YOK ETMEK değil/yerine SORUNU YÖNETMEK
- SORUNUN:
"ÜSTÜNÜ ÖRTMEK" değil/yerine/>< ÜSTESİNDEN GELMEK
- SOSYAL[İng. < SOCIAL < SOCIETY] değil/yerine/= TOPLUMSAL
- SOSYALİZASYON/SOCIALIZATION[İng.] değil/yerine/= TOPLUMSALLAŞMA
- SOSYOMETRİ/SOCIOMETRY[İng.] değil/yerine/= TOPLUMSAL DAVRANIŞ ÖLÇÜMÜ
- SOSYOMETRİ değil/yerine/= UYUMÖLÇÜM
- SOUL :/yerine RUH
- SOUND :/yerine SES
- SOUP :/yerine ÇORBA
- SOURCE :/yerine KAYNAK
- SOUTH :/yerine GÜNEY
- SOUTHERN :/yerine GÜNEYLİ
- ŞOV değil/yerine/= GÖSTERİ
- ŞOV[İng. < SHOW] değil/yerine/= GÖSTERİ
- SÖVEN ile/değil/yerine/></< SEVEN
- SOVIET :/yerine SOVYET
- SOY ADI/SOYADI değil/yerine SON ADI/SONADI, EK ADI/EKADI, İKİNCİ/İKİNCİL ADI
( Kişinin/kişinin, "soy adı" diye tanımlanmış/kullanılan sözcük, kişinin "soy"unu değil kişinin aynı ada sahip olduğu/olabileceği tek(/ilk/birinci) adına, takma ad[meslek,özellik vs.] vermek yerine belirli, kayıt altına alınan/alınacak bir ek/ikinci adla tanımak/tanımlamak üzere kullanılmıştır. )
- SOY/HEALTH LITERACY[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK OKUR-YAZARLIĞI
- SOY değil/yerine YOL
- SÖYLE! GİTSİN! ile/değil/yerine/>< SUS! BİTSİN!
- SÖYLEM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEM
- SÖYLEMEK ile/ve/yerine ÖRNEK VERMEK
- SÖYLENİLEN'İ:
YORUMLAMAK ile/yerine DİNLEMEK[Kabul etmek anlamında değil!]
( Doğruyu konuşmak iki kişi ister; doğru söyleyen, doğru dinleyen. )
( İmgelemeden bakmayı, çarpıtmadan dinlemeyi öğrenin, hepsi bu. )
( EXPLANATION: TO INTERPRET vs. TO LISTEN(Not in the mean of acceptance!)
EXPLANATION: TO LISTEN instead of TO INTERPRET )
- SÖYLENİLEN'İ:
YORUMLAMAK ile/değil/yerine DİNLEMEK[Kabul etmek anlamında değil!]
( İmgelemeden bakmayı, çarpıtmadan dinlemeyi öğrenin, hepsi bu. )
( Dinleyen, anlatandan ârif gerektir. )
( Çok dinlememiz ve az konuşmamız için, iki kulağımız ve bir dilimiz var. )
( EXPLANATION: TO INTERPRET vs. TO LISTEN[Not in the mean of acceptance!]
EXPLANATION: TO LISTEN instead of TO INTERPRET
Learn to look without imagination, to listen without distortion; that is all. )
- SÖYLENMEK değil/yerine SAKİN OLMAK
- SÖYLERKEN BUYRUK VERMEK ile/değil/yerine/>< SÖYLEMEK
- SOYUTLANMA ile/değil/yerine SOYUTLAMA
( Dışarıdakilerde/n. İLE/DEĞİL/YERİNE Zihinde/n. )
( Yalnızlığa götürür. İLE/DEĞİL/YERİNE Kendine dönmeyi ve derin dalışı sağlar. )
- SOYUTLA(N)MAK ile/değil/yerine DERİNLEŞ(TİR)MEK
( [not] TO GET IN ABSTRACTION vs./but (TO GET) DEEPEN
(TO GET) DEEPEN instead of TO GET IN ABSTRACTION )
- SOYUTLAŞTIRMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YAŞAMA GEÇİRME
- SÖZ (ALMAK/VERMEK) ile/değil/yerine OLUR/ONAY (ALMAK/VERMEK)
( [not] TO GET/GIVE PROMISE vs. TO GET/GIVE APPROVAL/CONSENT
TO GET/GIVE APPROVAL/CONSENT instead of TO GET/GIVE PROMISE )
- SÖZ:
KABUL GÖRMEK İÇİN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞRULUĞUNDAN DOLAYI
- SÖZ VERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÜVEN VERMEK
( Güven veriyorsan, ayrıca söz vermen gerekmez. )
- SÖZ ile/ve/değil/yerine EKSİNTİSİZ/FİRESİZ SÖZ
- SÖZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< NİYET
- SÖZCÜK PEŞİNDE KOŞMAK değil/yerine ANLAM PEŞİNDE KOŞMAK
- SÖZCÜK TÜRETMEK ile/ve/değil/yerine KAVRAM/SÖZCÜK OLUŞTURMAK
- SÖZCÜKLERDEN, ANLAMA ULAŞMAK/"GİTMEK" ile/ve/<>/yerine/değil ANLAMDAN, SÖZCÜĞE ULAŞMAK
( Sözlerin ötesine geçmeye çalışın. )
( Sözler, gerçekleri yaratmaz; onlar ya tarif ya tahrif eder. )
( Sözün tamamı, anlamayana söylenilir. )
( Try to go beyond the words.
Words do not create facts; they either describe them or distort. )
( [not] GOING TO MEANING (BASED) FROM WORD vs./and/<>/but GOING TO WORD (BASED) FROM MEANING
GOING TO WORD (BASED) FROM MEANING instead of GOING TO MEANING (BASED) FROM WORD )
- SÖZCÜKTEN, ANLAMA GİTMEK ile/yerine/değil ANLAMDAN, SÖZCÜĞE GİTMEK
( Sözlerin ötesine geçmeye çalışın. )
( [not] GOING TO MEANING (BASED) FROM WORD vs. GOING TO WORD (BASED) FROM MEANING
GOING TO WORD (BASED) FROM MEANING instead of GOING TO MEANING (BASED) FROM WORD )
- SÖZDİZİMİNDE:
ÖZNE > EYLEM > NESNE ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ÖZNE > NESNE > EYLEM
(
)
- SÖZE UYUMAK değil/yerine SÖZE UYMAK
- SÖZ/KONUŞMA:
"UZAMASIN!" yerine/değil NE KADAR GEREKİYORSA O KADAR KONUŞMAK
- SÖZ/LE ile/ve/değil/yerine HAL İLE
- SÖZLERİNİ DUYURMAK İÇİN:
KİŞİLERİ TUTMAK değil/yerine ÇENEYİ TUTMAK
- SÖZLÜK ile/ve/yerine/<> ANSİKLOPEDİK SÖZLÜK
( İlk sözlük yazarı... Halil b. Ahmed [ö. 786] )
( DICTIONARY vs./and/<> ENCYCLOPEDIC DICTIONARY
ENCYCLOPEDIC DICTIONARY instead of DICTIONARY )
- SÖZ(Ü) DİNLEMEK ile/ve/değil/yerine SÖYLENİLENİ/İSTENİLENİ YAPMAK/YAPABİLMEK
- SÖZÜN:
BAĞLAYICILIĞI ile/ve/değil/yerine ETKİLEYİCİLİĞİ
- SÖZÜN:
BAŞINDA ile/değil/yerine SONUNDA
( "Sadece ..." İLE/DEĞİL/YERİNE "... sadece." )
- SÖZÜN/KONUŞMANIN:
BAŞINDA SÖYLENİLECEK (OLAN) ile/ve/değil/yerine SONUNDA SÖYLENİLECEK (OLAN)
- sp.[Lat. < SPIRITUS] değil/yerine/= ALKOL
- SPA/SALUS PER AQUA, HEALTH FROM WATER[İng.] değil/yerine/= SUDAN GELEN SAĞLIK
- SPACE :/yerine UZAY
- SPACER[İng.] değil/yerine/= ARACI TÜP
- SPANISH :/yerine İSPANYOLCA
- SPARSA değil/yerine/= DOKUNMA
- SPASYAL DEZORYANTASYON/SPATIAL DISORIENTATION[İng.] değil/yerine/= UZAMSAL YÖNELIM BOZUKLUĞU
- SPASYAL/SPATIAL[İng.] değil/yerine/= UZAMSAL | MEKANSAL
- SPAZM/SPASM[İng.] değil/yerine/= KASILIM
- SPAZMODİK/SPASMODIC[İng.] değil/yerine/= KASILIMLI
- SPAZMOLITİK/SPASMOLYTIC[İng.] değil/yerine/= KASILIMÇÖZER
- SPAZMOLİZ/SPASMOLYSIS[İng.] değil/yerine/= KASILIM ÇÖZÜLMESİ
- SPB/SEREBRAL PERFÜZYON BASINCI/ CEREBRAL PERFUSION PRESSURE[İng.] değil/yerine/= BEYİN KANLANMA BASINCI
- SPEAK :/yerine KONUŞMAK
- SPEAKER :/yerine KONUŞMACI, HOPARLÖR
- SPECIAL :/yerine ÖZEL
- SPECIALIST :/yerine UZMAN
- SPECIES :/yerine TÜR
- SPECIFIC GRAVITY[İng.] değil/yerine/= ÖZGÜL AĞIRLIK
- SPECIFIC :/yerine BELİRLİ, SPESİFİK
- SPECIFICALLY :/yerine ÖZELLİKLE
- SPECIMEN/SPECİMEN[İng.] değil/yerine/= PARÇA ÖRNEK
- SPECT/TEK FOTON EMISYON BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ/SINGLE PHOTON EMISSION COMPUTERIZED TOMOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= TEK FOTON SAÇILIMLI BİLGİSAYARLI KESITÇEKİM
- SPEECH :/yerine KONUŞMA
- SPEED :/yerine HIZ
- SPEKTRAL/SPECTRAL[İng.] değil/yerine/= GÖRÜNTÜSEL
- SPEKTROFOTOMETRİ/SPECTROPHOTOMETRY[İng.] değil/yerine/= İZGESEL IŞIL ÖLÇÜMÜ
- SPEKTROSKOPİ/SPECTROSCOPY[İng.] değil/yerine/= İZGESEL GÖRÜNTÜLEME
- SPEKÜLASYON[Fr., İng.] değil/yerine/= KURGU
- SPEKÜLATİF değil/yerine/= KURGUSAL/DÜŞÜNTÜLÜ
- SPEKÜLATİF[Fr., İng. SPECULATIVE] değil/yerine/= KURGUSAL | SAPTIRICI
- SPEKÜLATİF[İng.] değil/yerine/= TARTIŞILIR
- SPEND :/yerine HARCAMAK, GEÇİRMEK
- SPENDING :/yerine HARCAMA
- SPESIFIK/SPECİFIC[İng.] değil/yerine/= ÖZGÜL
- SPESİFİK[İng. < SPECIFIC] değil/yerine/= ÖZGÜL
- SPESIFIKASYON/SPECİFICATION[İng.] değil/yerine/= ÖZGÜLLEME | ÖZGÜL ÖZELLİK
- SPESIFISITE/SPECİFICITY[İng.] değil/yerine/= ÖZGÜLLÜK
- SPESİMEN/SPECİMEN[İng.] değil/yerine/= PARÇA ÖRNEK
- SPEYS/SPACE değil/yerine/= UZAY
- SPHERE değil/yerine/= YUVAR
- SPHEROID değil/yerine/= TOPAR, DÖNME SÖBÜSÜ
- SPIN değil/yerine/= DİKEN
- SPIN :/yerine DÖNDÜRMEK, DÖNMEK
- SPINAL[İng.] değil/yerine/= OMURGAYLA İLGILİ | DİKENSİ
- SPINOZ/SPINOUS[İng.] değil/yerine/= DİKENSİ (ÇIKINTI)
- SPIRAL[İng.] değil/yerine/= SARMAL
- SPIRIT değil/yerine/= DÜZEÇ
- SPIRIT :/yerine RUH
- SPIRITUAL :/yerine MANEVİ
- SPIROMETRİ/SPIROMETRY[İng.] değil/yerine/= SOLUK ÖLÇÜMÜ
- SPLINTER[İng.] değil/yerine/= KIYMIKSI
- SPLIT :/yerine BÖLMEK, AYIRMAK
- SPLIT[İng.] değil/yerine/= YARILMA | ÇİFTLENME | INCE DİLIM
- SPLITTING[İng.] değil/yerine/= AYIRMA/AYRIŞTIRMA
- SPOKESMAN :/yerine SÖZCÜ
- SPONJİYÖZ/SPONGIOUS[İng.] değil/yerine/= SÜNGERİMSİ
- SPONTAN(İT)/E değil/yerine/= KENDİLİĞİNDEN/LİK
- SPOR değil/yerine/= ÇEYNİK
- SPORADİK/SPORADIC[İng.] değil/yerine/= TEK TÜK
- SPORT :/yerine SPOR
- SPOT :/yerine YER, BENEK
- SPREAD :/yerine YAYMAK, YAYILMAK
- SPREY[İng. SPRAY] değil/yerine/= PÜSKÜRTÜCÜ
( Bir püskürtücü yardımıyla çok ince damlacıklar durumunda püskürtülen sıvı. | Püskürtücü. )
- SPRING :/yerine İLKBAHAR, YAY
- SPRİNT/ER değil/yerine/= KISA KOŞU/CU
- SPS/HEALTH PROFILE SYSTEM[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK PROFİL DÜZENİ
- SPUR[İng.] değil/yerine/= MAHMUZ | MAHMUZSU
- SQL/STRUCTURED QUERY LANGUAGE[İng.] değil/yerine/= YAPILANDIRILMIŞ SORGU DİLİ
- SQL ile/yerine MYSQL
- SQUARE :/yerine KARE, MEYDAN
- SQUEEZE :/yerine SIKMAK
- SRT/STEROTAKTİK RADYOTERAPİ STEREOTACTIC RADIOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= STEROTAKTİK IŞIN SAĞALTIMI
- ss.[Lat. < SEMıS] değil/yerine/= YARI, YARIM
- SSD/SOLİD STATE DISK[İng.] değil/yerine/= KATI HAL SÜRÜCÜSÜ
- SSL/SECURE SOCKET LAYER[İng.] değil/yerine/= GÜVENLİ SOKET KATMANI
- STABIL/STABLE[İng.] değil/yerine/= KARARLI | DEĞİŞMEZ | DENGELİ | SABİT
- STABILITE/STABILITY[İng.] değil/yerine/= DENGELİLİK
- STABILITY :/yerine İSTİKRAR
- STABİLİZASYON/STABILIZATION[İng.] değil/yerine/= DENGELEME
- STABİLİZATÖR[Fr. STABILISATEUR] değil/yerine/= DENGELEYİCİ
- STABİLİZATÖR/STABILIZER[İng.] değil/yerine/= DENGELEYEN
- STABİLİZE ETMEK değil/yerine/= SÜRDENGELEMEK
- STABILOMETRE/STABILOMETER[İng.] değil/yerine/= DENGE ÖLÇER
- STABILOMETRİ/STABILOMETRY[İng.] değil/yerine/= DENGE ÖLÇÜMÜ
- STABLE :/yerine SABİT, KARARLI
- STAFF :/yerine PERSONEL
- STAGE[İng.] değil/yerine/= EVRE
- STAGE :/yerine SAHNE, AŞAMA
- STAGFLASYON değil/yerine/= DURGUN ŞİŞKİNLİK
- STAI/STATE-TRAIT ANXIETY INVENTORY[İng.] değil/yerine/= DURUM-SÜREKLİ KAYGI DÖKÜMÜ
- STAIR :/yerine BASAMAK
- STAJ[Fr./İng. STAGE] değil/yerine/= ÇIRAKLIK
( Herhangi bir meslek edinecek olan kimsenin geçirdiği uygulamalı öğrenme dönemi. | Birinin, meslek bilgisini artırmak için bir kurumun bir ya da birçok bölümünde çalışarak geçirdiği dönem. )
- STAKE :/yerine KAZIK, PAY
- STALAGMİT[Yun.] değil/yerine/= DİKİT
- STAND-BY[İng.] değil/yerine/= HAZIRDA
- STAND :/yerine AYAKTA DURMAK
- STANDARD :/yerine STANDART
- STANDARDİZASYON/STANDARDIZATION[İng.] değil/yerine/= ÖLÇÜNLEME
- STANDARDİZE ETMEK değil/yerine/= ÖLÇÜNLENMEK
- STANDART/STANDARD[İng.] değil/yerine/= ÖLÇÜNLÜ
- STANDART değil/yerine/= ÖLÇÜN/LÜ
- STANDART/LAŞTIRMA değil/yerine/= ÖLÇÜN/LEŞTİRME / TEK BİÇİM
- STANDING :/yerine AYAKTA, İTİBARLI
- STANDSTILL[İng.] değil/yerine/= DURAKLAMA
- STANT[İng.] değil/yerine/= SERGİLİK
- STAPLER[İng.] değil/yerine/= TEL ZIMBA, BASARDİKER
- STAR WARS değil/yerine/= YILDIZ SAVAŞLARI
- STAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/> EFSANE
( Hem işinde, hem de magazinde "iyi olan." İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> İşinde iyi olan fakat magazinde "kötü olan." )
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Yaşar... | Şair Sanatçımız, Yaşar... | Radyo Programı - Nisan 2016 )
- STAR :/yerine YILDIZ
- STAR"[İng.] değil/yerine/= "YILDIZ"
- STARE :/yerine DİK DİK BAKMAK
- START ALMAK/ALDIRMAK / VERMEK değil/yerine/= BAŞLAMAK/BAŞLATMAK
- START :/yerine BAŞLAMAK
- STARTLE HASTALIĞI/STARTLE DISEASE[İng.] değil/yerine/= İRKİLME SAYRILIĞI
- stat.[Lat. < STATIM] değil/yerine/= HEMEN, DERHAL
- STATE :/yerine DURUM, EYALET
- STATEMENT :/yerine İFADE, AÇIKLAMA
- STATİK/STATIC[İng.] değil/yerine/= DURAĞAN
- STATİK değil/yerine/= DURUK
itibarı ile 16.892 başlık/FaRk ile birlikte,
16.892 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(57/69)