Bugün[17 Ekim 2025]
itibarı ile 16.892 başlık/FaRk ile birlikte,
16.892 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(16/69)


- DİŞ PROTEZİNDE:
PORSELEN ile/değil/yerine/> ZİRKONYUM

( )


- DİŞ TELİ ile/değil/yerine/||/<>/> SAYDAM PLAK

(
ile/değil/yerine/||/<>/>
)


- DIŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< İÇ

( İçinize, derine dalın ve sizde neyin gerçek olduğunu bulun. )

( İç ile dış arasındaki uyum, mutluluktur. )

( Dışa yöneltmekte olduğunuz aynı dikkati içe çevirin. )

( İç ve dış arasındaki ayrımın yalnızca zihinde olduğunu idrak ettiğiniz zaman, artık korkunuz kalmaz. )

( Dive deep within and find what is real in you.
Harmony between the inner and the outer is happiness.
The same attention that you give to the outer, you turn to the inner.
When you realise that the distinction between inner and outer is in the mind only, you are no longer afraid. )

( Bilincin içerikleri. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Bilince dışsal olan her şey. )

( Kişinin içi[zihni] ne kadar boşsa, "dışa" o kadar önem verir. )

( Mahrem. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Namahmrem. )

( Seni/onu yakar. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Beni/kişiyi yakar. )

( [not] OUTSIDE vs./and/but/||/<>/>< INSIDE
INSIDE instead of OUTSIDE )


- DIŞA BAKAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İÇE BAKAN

( Düş görür. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Uyanır/uyandırır. )


- DİSABİLİTE/DISABILITY[İng.] değil/yerine/= ENGELLİLİK | YETİ YİTIMİ


- DISABILITY :/yerine ENGELLİLİK


- DISAGREE :/yerine KATILMAMAK


- DISAPPEAR :/yerine KAYBOLMAK


- DIŞARIDA ARAMAK ile/ve/değil/yerine İÇERİDE/YAKINDA ARAMAK/BULMAK

( Dışarıda aranan/bulunan, kaybedilir de. )


- DISASTER :/yerine FELAKET


- DISCIPLINE :/yerine DİSİPLİN


- DISCOURSE :/yerine SÖYLEM


- DISCOVER :/yerine KEŞFETMEK


- DISCOVERY :/yerine KEŞİF


- DISCRIMINATION :/yerine AYRIMCILIK


- DISCUSS :/yerine TARTIŞMAK


- DISCUSSION :/yerine TARTIŞMA


- DİSDİYADOKİNEZİ/DYSDİADOCHOKINESIA[İng.] değil/yerine/= ARDIŞIK DEVİNIM BOZUKLUĞU


- DISEASE :/yerine HASTALIK


- DİSEKAN değil/yerine/= DİLİNİK


- DİSEKİLİBRİUM/DYSEQUILIBRIUM[İng.] değil/yerine/= DENGESİZLEŞME


- DİSEKSİYON değil/yerine/= KES AYIR | DİLİNME


- DİSEMİNASYON/DISSEMINATION[İng.] değil/yerine/= YAYILMA


- DİSEMİNASYON değil/yerine/= SERPİLME | YAYILMA


- DİSFONKSİYON/DYSFUNCTION[İng.] değil/yerine/= İŞLEV BOZUKLUĞU


- DİSGRAFİ/DYSGRAPHIA[İng.] değil/yerine/= YAZI-ÇİZİ BOZUKLUĞU


- DİSGUZİ/DYSGEUSIA[İng.] değil/yerine/= TAT ALMA BOZUKLUĞU


- DISH :/yerine TABAK


- DİŞİL ile/değil/yerine ANAÇ


- DİŞİLİK ile/yerine KİŞİLİK

( "Dişi-kişi" "olmak" değil, kişi-dişi olmaktır aslolan. )


- DİSİMİLASYON[Fr.] değil/yerine/= BENZEŞMEZLİK


- DIŞINDA/GAYRI ile/değil/yerine RIZÂ


- DİSİPLİN CEZÂSI değil/yerine/= DÜZENCE KIZITI


- DİSİPLİN değil/yerine/= DÜZENCE


- ... DİSİPLİNİ ile/değil/yerine ... DİLİ


- DİSKİNEZİ/DYSKINESIA[İng.] değil/yerine/= DEVİNIM BOZUKLUĞU


- DİSKONEKSİYON/DISCONNECTION[İng.] değil/yerine/= BAĞLANTI KESİLMESİ


- DİSKORDANS/DISCORDANCE[İng.] değil/yerine/= UYUMSUZLUK


- DİSKORDAN/S değil/yerine/= BENZEŞMEZ/LİK | UYUMSUZ/LUK


- DİSKRİMINAN/DISCRIMINANT[İng.] değil/yerine/= AYIRT EDICİ


- DİSKUR değil/yerine/= SÖYLEM


- DIŞLAMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DIŞARIDA BIRAKMA


- DIŞLAMA ile/değil/yerine UYANDIRMA (ÇABASI/VESİLESİ)


- DIŞLAMAK ile/ve/değil/yerine DIŞARIDA BIRAKMAK

( [not] TO EXCLUDE vs./and/but TO LEAVE OUT
TO LEAVE OUT instead of TO EXCLUDE )


- DIŞLAMAK ile/değil/yerine UZAKLAŞTIRMAK


- DIŞLAYICI ile/değil/yerine KAPSAYICI


- DİSLEKSİ/DYSLEXIA[İng.] değil/yerine/= OKUMA BOZUKLUĞU


- DİŞLERİ:
YEMEKTEN HEMEN SONRA/YER-YEMEZ FIRÇALAMAK yerine 10-15 DAKİKA SONRA FIRÇALAMAK


- DİSLOKASYON/DISLOCATION[İng.] değil/yerine/= ÇIKIK


- DISMETRİ/DYSMETRIA[İng.] değil/yerine/= UZAKLIK KESTİRİMSİZLİĞİ


- DISMISS :/yerine KOVMAK, REDDETMEK


- DISMORFİK/DISMORPHİC[İng.] değil/yerine/= BOZUK BİÇİMLİ


- DISORDER :/yerine BOZUKLUK


- DISORDER[İng.] değil/yerine/= BOZUKLUK


- DİSOSİYASYON/DISSOCIATION[İng.] değil/yerine/= AYRIŞMA | RUHSAL ÇÖZÜLME


- diso.[Lat. < DISPENSA] değil/yerine/= DAĞITINIZ


- DİSPANSER değil/yerine/= SAĞLIKEVİ/SAĞLIK OCAĞI


- DİSPERSİYON değil/yerine/= DAĞILIM


- DISPLAY :/yerine GÖSTERMEK, EKRAN


- DISPOSABLE[İng.] değil/yerine/= TEK KULLANIMLIK / KULLAN AT


- DİSPOSİBLE değil/yerine/= KULLAN AT


- DİSPRAKSİ/DYSPRAXIA[İng.] değil/yerine/= DEVİNIMSEL BECERİ BOZUKLUĞU


- DİSPROPORSİYON/DISPROPORTION[İng.] değil/yerine/= ORANTISIZLIK


- DİSPROPORSİYON değil/yerine/= ORANTISIZLIK


- DİSPROSODİ/DYSPROSODIA[İng.] değil/yerine/= SÖZ EZGISİ BOZUKLUĞU


- DISPUTE :/yerine ANLAŞMAZLIK


- DİSRAFİ/DISRAPHY[İng.] değil/yerine/= BİTİŞİM BOZUKLUĞU


- DİSRITMİ/DYSRHYTHMIA[İng.] değil/yerine/= DİZEM BOZUKLUĞU


- DİSRİTMİ değil/yerine/= DİZEM BOZUKLUĞU


- DIŞSALLAYICI/LIK ile/değil/yerine/>< KAPSAYICI/LIK


- DİSSEMİNE İNTRAVASKÜLER KOAGÜLASYON değil/yerine/= YAYGIN DAMARİÇİ PIHTILAŞMA


- DİSTAL değil/yerine/= BAŞLANGICA UZAK


- DISTAL[İng.] değil/yerine/= BAŞLANGICA UZAK


- DISTANCE :/yerine MESAFE


- DİSTANSİYON değil/yerine/= GERGİNLİK, ŞİŞKİNLİK


- DISTANT :/yerine UZAK


- DİSTİLASYON/DISTILLATION[İng.] değil/yerine/= DAMITMA


- DİSTİLE/DISTILLED[İng.] değil/yerine/= DAMITIK


- DISTINCT :/yerine FARKLI


- DISTINCTION :/yerine AYRIM


- DISTINGUISH :/yerine AYIRT ETMEK


- DİSTONİ değil/yerine/= GERİM BOZUKLUĞU


- DİSTORSİYON değil/yerine/= BURKULMA | ÇARPITMA | SAPMA


- DİSTRES/DISTRESS[İng.] değil/yerine/= SIKINTI | ZORLANMA


- DİSTRES değil/yerine/= SIKINTI


- DİSTRİBÜSYON/DISTRIBUTION[İng.] değil/yerine/= DAĞILIM


- DISTRIBUTE :/yerine DAĞITMAK


- DISTRIBUTION :/yerine DAĞITIM


- DİSTRİBÜTÖR["DİSPÜTÖR" değil!][İng. DISTRIBUTOR][Fr. DISTRIBUTEUR] değil/yerine/= DAĞITICI/DAĞITIM


- DISTRICT :/yerine İLÇE


- DİSTROFİ/DYSTROPHY[İng.] değil/yerine/= YOZLAŞIM, YOZLAŞMA


- DİURNAL[İng.] değil/yerine/= GÜN BOYU


- div.[Lat. < DIVIDE] değil/yerine/= BÖL, BÖLÜNÜZ


- DİVALAN/DİVALENT[İng.] değil/yerine/= İKİ DEĞERLİKLİ


- DİVÂN-I MUHASEBAT[Ar.] değil/yerine/= SAYIŞTAY


- DİVERJANS/DIVERGENCE[İng.] değil/yerine/= IRAKSAMA, | AYRIKLAŞMA


- DIVERSE :/yerine ÇEŞİTLİ


- DIVERSITY :/yerine ÇEŞİTLİLİK


- DİVERTİKÜL değil/yerine/= CEPÇİK


- DIVIDE :/yerine BÖLMEK


- DIVISION :/yerine BÖLÜM, BÖLME


- DIVORCE :/yerine BOŞANMA


- DİYABET/DİABETES MELLITUS[DM][İng.] değil/yerine/= ŞEKER HASTALIĞI


- DİYABETİK/DİABETIC[İng.] değil/yerine/= ŞEKER HASTASI | ŞEKER HASTALIĞI (İLİŞKİLİ)


- DİYABETOJENİK/DİABETOGENIC[İng.] değil/yerine/= ŞEKER HASTALIĞI YAPAN


- DİYADOKINEZİ/DİADOCHOKINESIS[İng.] değil/yerine/= ARDIŞIK DEVİNIM


- DİYAFOREZ değil/yerine/= TERLEME


- DİYAFRAM/DİYAFRAGMA değil/yerine/= BÖLEÇ

( Göğüs boşluğu ve karın boşluğunu birbirinden ayırır. )


- DİYAGNOSTİK/DİAGNOSTIC[İng.] değil/yerine/= TANISAL


- DİYAGNOZ/DİAGNOSIS[İng.] değil/yerine/= TANI


- DİYALEKTİK değil/yerine/= EYTİŞİM


- DİYALİZ/DIALYSIS[İng.] değil/yerine/= ARITIM, SÜZDÜRÜM


- DİYASTAZ/DİASTASIS[İng.] değil/yerine/= YAVAŞ DOLUŞ | AYRILIM


- DİYASTAZ değil/yerine/= YAVAŞ DOLUŞ | AYRILIM


- DİYASTOL/DİASTOLE[İng.] değil/yerine/= YÜREK KASI GEVŞEMESİ


- DİYASTOLİK[İng.] değil/yerine/= KAN BASINCI


- DİYATERMİ/DİATHERMY[İng.] değil/yerine/= ISI UYGULAMASI


- DİYATERMİ değil/yerine/= ISI UYGULAMASI


- DİYATEZ/DIATHESIS[İng.] değil/yerine/= DOĞAL YATKINLIK


- DİYATEZ değil/yerine/= YATKINLIK


- (DİYELEKTİK değil/değil/yerine/= DİYALEKTİK) değil/değil/yerine/= EYTİŞİM(SEL)


- DİYET yerine BESİDÜZEN


- ... DİYEYİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ... DİYELİM


- DİZARTRİ/DYSARTHRIA[İng.] değil/yerine/= DEVİNIMSEL KONUS¸MA BOZUKLUGˆU


- DİZARTRİ değil/yerine/= SÖYLEYİŞ BOZUKLUĞU


- DİZAYN EDİLMİŞTİR değil/yerine/= TASARLANMIŞTIR


- DİZAYN/DESİGN[İng.] değil/yerine/= TASARIM


- DİZGE ile/yerine/değil DÜZEN

( Küçük zihinliler, kişileri; orta zihinliler, olayları; ileri zihinliler; düzenleri/sistemleri konuşurlar/tartışırlar. )

( Olgun kişi, kurulu düzene karşı çıkmaz. )

( Başkalarıyla iyi ilişkileri koruyup, düzensizliğin içinde düzen arayın. )

( [not] SYSTEM vs./but REGULARITY
REGULARITY instead of SYSTEM )


- DİZÜRİ değil/yerine/= AĞRILI İŞEME | İŞEME GÜÇLÜĞÜ


- DL/DEEP LEARNING[İng.] değil/yerine/= DERİN ÖĞRENME


- DLT/DISTRİBUTED LEDGER TECHNOLOGY[İng.] değil/yerine/= DAĞITIK DEFTER TEKNOLOJİSİ


- DMS/DATABASE MANAGEMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= VERİTABANI YÖNETİM SİSTEMİ


- DNA MISMATCH REPAIR[İng.] değil/yerine/= DNA YANLIŞ EŞLEŞME ONARIMI


- DNA :/yerine DNA


- DNN/DEEP NEURAL NETWORK[İng.] değil/yerine/= DERİN SİNİR AĞI


- DO :/yerine YAPMAK


- DOÇENT değil/yerine/= BİLGEN


- DOCTOR :/yerine DOKTOR


- DOCUMENT :/yerine BELGE


- DOG :/yerine KÖPEK


- DOĞA VAROLANI ile/ve/değil/yerine EYLEM VAROLANI (OLMAK)


- DOĞA/(")TANRI(") "YAPTI/YARATTI" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞANIN PARÇASI


- DOĞACILIK/"DOĞASEVERLİK":
[ne yazık ki]
BAHÇE/DE İSE ile/ve/değil/yerine/||/>< ORMAN/DA İSE

( Çoğunlukta. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Azınlıkta. )

( Bilgisizlik ve bilinçsizlikte. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Bilgi ve bilinçlilikte. )


- DOĞAL OLANI O/ŞU/BU ile/ve/değil/yerine DENGELİ/UYUMLU OLANI O/ŞU/BU


- DOĞAL OLANLARIN:
REDDİ, YOK SAYILMASI değil/yerine DENETİM ALTINDA TUTULMASI


- DOĞAL OLARAK ile/değil/yerine ARAYA, ZAMANIN GİRMESİ NEDENİYLE


- DOĞAL OLARAK ile/ve/değil/yerine KENDİLİĞİNDEN


- DOĞAL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞAYA UYUMLU


- DOĞAL/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<> KENDİLİĞİNDEN/LİK


- DOĞAN ile/değil/yerine ESPERİ

( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Ava alıştırılmayan, bir tür doğan. )


- DOĞDUĞUMUZ YER ile/ve/değil/yerine/> DOYDUĞUMUZ YER ile/ve/değil/yerine/> DOLDUĞUMUZ YER


- DOGMA[Yun.] değil/yerine/= İNAK


- DOĞRU-DÜRÜST[Fars.] ile/değil/yerine/||/<> DOĞRU-DÜZGÜN


- DOĞRU SÖYLEYEN ile/değil/yerine/ya da/>< "ÇOK İYİ YALAN SÖYLEYEBİLEN"


- DOĞRU SÖYLÜYORSUN yerine SÖYLEDİĞİN SÖZ DOĞRU


- DOĞRU/YANLIŞ ile/ve/değil/yerine EN AZ YANLIŞ

( Bazen/bazı durum/konu/olaylarda, doğru ya da yanlış üzerinden değil, en az yanlışı düşünerek[hesaplayarak, göze alarak] hareket etmek, karar almak durumunda/zorunda kalabilir/olabilirsiniz. )


- DOĞRU :/yerine DOĞRU, GERÇEK


- DOĞRU ile/ve/yerine/değil GEREKTİĞİ GİBİ

( Eğer doğru ise başka türlü olamaz. )

( Doğru kendini öne sürmez, o sahtenin sahte olarak görülmesi ve reddedilmesinde yatar. Zihin sahte olan tarafından kör edilmişken doğruyu aramak yararsızdır. Doğru olanın sezilebilmesi için önce sahtenin tamamen temizlenip yok edilmesi gerekir. )

( RIGHT vs./and TO BE REQUIRED/NEEDED
It cannot be otherwise, if it is right.
Truth does not assert itself, it is in the seeing of the false as false and rejecting it. It is useless to search for truth, when the mind is blind to the false. It must be purged of the false completely before truth can dawn on it. )


- DOĞRU ile/ve/yerine/değil GEREKTİĞİ GİBİ

( Eğer doğru ise başka türlü olamaz. )

( Doğru kendini öne sürmez, o sahtenin sahte olarak görülmesi ve reddedilmesinde yatar. Zihin sahte olan tarafından kör edilmişken doğruyu aramak yararsızdır. Doğru olanın sezilebilmesi için önce sahtenin tamamen temizlenip yok edilmesi gerekir. )

( RIGHT vs./and TO BE REQUIRED/NEEDED )


- DOĞRU ile/ve/değil/yerine/||/<> KISMEN DOĞRU


- DOĞRU yerine YERİNDE/ZAMANINDA


- DOĞRUCA (ÜZERİNE) BAKIŞ ile/yerine SÜREGİDEN BAKIŞ

( DIRECT LOOKING vs. LOOKING PERIODICAL
LOOKING PERIODICAL instead of DIRECT LOOKING )


- DOĞRUDAN YARDIM ile/değil/yerine DOLAYLI YARDIM

( Politikacıdan gelir. İLE/DEĞİL/YERİNE Bilgelerden gelir. )


- DOĞRUDUR YA DA YANLIŞTIR ile/değil/yerine ÖYLEDİR YA DA DEĞİLDİR


- DOĞRUDUR" ile/değil/yerine "ÖYLEDİR"


- DOĞRU/LUK ile/ve/değil/yerine OLANAKLI/LIK


- DOĞRU/LUK ile/ve/değil/yerine UYGUN/LUK


- DOĞRU/SÂDIK ile/ve/değil/yerine OLDUĞU GİBİ

( Doğru, gün gibi âşikârdır. )

( RIGHT vs./and AS WHAT IT IS )


- DOĞRUYSA ile/ve/değil/yerine NE KADAR DOĞRUYSA


- DOĞU TOPLUMU ile/değil/yerine DOĞULU TOPLUM


- DOĞUCU ile/ve/değil/yerine/||/>< DOĞULU


- DOĞUŞTAN/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİLİĞİNDEN/LİK


- DOKTOR değil/yerine/= ÖKE


- | DOKTOR ile HEKİM | ile/ve/değil/yerine TABİP

( | Fakültelerin bölümleri üzerine doktora yapmış kişi. Akademik bir derecenin adı. | Öğretme yeterliliği. İLE Hikmet sahibi. Doğruyu, yanlıştan ayırabilen kişi. | Tıp fakültesi öğrenimi/eğitimi almış pratisyen ya da eğitimini devam ettirmiş tüm hekimler. [Doğrudan doktora[Doktor] unvanı verildiğinden ve bu sıfatının öne geçirilmesinden dolayı doktor adı yerleş(tiril)miştir. | İLE/DEĞİL/YERİNE Tıp/tababet bilimiyle/ilmiyle uğraşan, insan gövdesiyle ilgili bilgiye sahip kişi. )

( | ... ile ... | ile/ve/değil/yerine BİCİŞK/BİZİŞK )


- DOKTRİN değil/yerine/= ÖĞRETİ


- DOKTRİN değil/yerine/= ÖĞRETİ


- DOKÜMAN[Fr., İng. < DOCUMENT]["DÖKÜMAN" da değil!] değil/yerine/= BELGE


- DOKUNARAK ile/ve/değil/yerine/||/<> YOKLAYARAK


- DOKUNMA COŞKUSU/TUTKUSU ile/ve/değil/yerine/<> GÖRME COŞKUSU/TUTKUSU


- DOKUNMUŞLUK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BİLMEK (VE UYGULAMAK)


- DOKUNULABİLİR/LER ile/ve/değil/yerine/||/<> GÖZLE(MLE)NEBİLİR/LER

( MELMÛS[< LEMS | çoğ. MELÂMÎS] ile/ve MERSÛD[< RASAD] )


- DOKUNULMAZ/LIK ile/değil/yerine AYRICALIK/LI


- DOKUNULMAZLIK ile/ve/değil/yerine KORUMA


- dol. urg.[Lat. < DOLORE URGENTE] değil/yerine/= AĞRI SIKIŞTIRINCA


- DOLANA KADAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/> OLANA KADAR

( Nicelik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> Nitelik. )


- YATIRIM:
"DOLAR"A ile/değil/yerine DOĞAYA


- DOLAYISIYLA ile/ve/değil/yerine ARACILIĞIYLA/VESİLESİYLE


- DÜŞÜNMEK:
DOLAYLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞRUDAN


- DOLAYLI ELERKİ(DEMOKRASİ) ile/değil/yerine DOLAYSIZ/TEMSİLSİZ ELERKİ(DEMOKRASİ)


- DOLGUNLUK ile/yerine OLGUNLUK

( STUFFED vs. RIPENESS
RIPENESS instead of STUFFED )


- DOLOR, PAIN[İng.] değil/yerine/= AĞRI


- DOLOR değil/yerine/= AĞRI


- DOM/DOCUMENT OBJECT MODEL[İng.] değil/yerine/= BELGE NESNESİ MODELİ


- DOM/DOME[İng.] değil/yerine/= KUBBE


- DOMESTIC :/yerine EVCİL, YERLİ


- DOMESTİK[İng./Fr. < DOMESTIC/DOMESTIQUE] değil/yerine/= YEREL/İÇ, ÜLKE İÇİ


- DOMİNANS/DOMINANCE[İng.] değil/yerine/= BASKINLIK


- DOMINANT :/yerine BASKIN


- DOMINATE :/yerine HAKİM OLMAK


- DOMİNE ETMEK değil/yerine/= YÖNLENDİRMEK


- DOMING[İng.] değil/yerine/= KUBBELEŞME


- DOMUZ yerine HINZIR


- DONAKALMAK değil/yerine/>< ODAKLANMAK


- DONASYON/DONATION[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞ | BAĞIŞLAMA


- DONE[Fr.] değil/yerine/= VERİ


- DONMA ile/değil/yerine KRİSTALİZE OLMA


- DONÖR/DONOR[İng.] değil/yerine/= VERICİ, BAĞIŞLAYICI, BAĞIŞLAYAN


- DÖNÜŞTÜRME ile/ve/değil/yerine/||/<> UYARLAMA


- DÖNÜŞTÜRÜCÜ ile/ve/değil/yerine UZLAŞTIRICI


- DÖNÜŞÜM ile/ve/değil/yerine YERİNİ BULMA


- DOOR :/yerine KAPI


- DOPİNG TESTİ değil/yerine/= GÜÇKATIM YOKLAMASI


- DOPİNG değil/yerine/= GÜÇKATIM


- DORSAL[İng.] değil/yerine/= SIRT/ARKA (İLİŞKİLİ)


- DORSO-LOMBER değil/yerine/= SIRT-BEL


- DORSUM[İng.] değil/yerine/= SIRT


- DÖRT ETRAFI değil/yerine DÖRT BİR YANI/TARAFI


- DÖRT PARMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SERÇE PARMAK

( Bazı yiyecekleri tadarken ya da nesneyi temizlerken baş, işaret, orta ve yüzük parmağı yerine serçe parmağın kullanılması, daha az mikrop bulaştırma olanağı ve sağlık koşulları nedeniyle yeğlenebilir/yeğlenmeli. )


- DOS/DENIAL OF SERVICE[İng.] değil/yerine/= İŞGÖRÜ(HİZMET/SERVİS) REDDİ


- DOS/DISK OPERATING SYSTEM[İng.] değil/yerine/= DİSK İŞLETIM DÜZENİ


- DOST, ACI SÖYLER değil/yerine DOST, ACIYI, TATLI SÖYLEYEBİLİR/SÖYLEYEBİLENDİR


- DOST / KİŞİ/LERİ KAZANMAK ile/ve/değil/yerine DOSTU/DOSTLARI/KİŞİ/LERİ KAYBETMEMEK

( Dost kazanmak yerine varolan dostları [tanıyarak/anlayarak] kaybetmemeye çalışmalı! )


- DOST OL(A)MAYAN/A ile/değil/yerine DOST (OLAN/A, OLABİLEN/E)

( Yol ver. İLE/DEĞİL/YERİNE "Yaşamını ver." )

( KIYIM-KIYIM, KIYIL Kİ, DOST ÖNÜNE ÇIK(ABİL) )


- DOSTLUK:
"KUSURSUZ/LUK" değil/yerine SAMİMİYET


- DOSYA değil/yerine/= KOVLUK


- DOUBLE-BLIND[İng.] değil/yerine/= ÇİFT-KÖR


- DOUBLE CORTEX[İng.] değil/yerine/= ÇİFT BEYİN KABUĞU


- DOUBLE :/yerine ÇİFT


- DOUBT :/yerine ŞÜPHE


- DÖVİZİN "YÜKSELMESİ" ile/değil/yerine/||/<>/< ÜLKENİN PARA DEĞERİNİN KAYBETMESİ


- DÖVÜNMEK ile/değil/yerine/>< ÖVÜNMEK


- DOWN-REGULATION değil/yerine/= AZALTARAK DÜZENLEME


- DOWN :/yerine AŞAĞI


- DOWNREGULATION[İng.] değil/yerine/= AZALARAK DÜZENLENİM


- DOWNSTREAM[İng.] değil/yerine/= AŞAĞI AKIŞ


- DOWNTOWN :/yerine ŞEHİR MERKEZİ


- DOYGUNLUK ile/ve/değil/yerine TADINA VARMAK


- DOYGU/RIZK:
BOL ile/ve/<>/değil/yerine BEREKETLİ


- DOYMAK(SINIRA GELMEK) ile/yerine GEREKSİNİM DUYDUĞUN KADARINI ALMAK


- DOYMUŞ YAĞ ASİDİ(SATURE) ile/yerine DOYMAMIŞ YAĞ ASİDİ(UNSATURE)

( Karbon atomları, birbirine tek bağ ile bağlanmış ve hidrojenle doyurulmuş olan yağ asitleri. Hayvansal olan sert yağlarda oranı yüksektir. İLE/YERİNE Karbon atomlarının bazılarında çift bağ bulunan ve hidrojenle doyurulmamış yağ asitleri. Bitkisel sıvı yağlarda oranı yüksektir. )


- DOYURMAK ÜZERE ile/ve/değil/yerine HAREKETE GEÇİRMEK


- DOZAJ/DOSAGE[İng.] değil/yerine DOZLAMA/DÜZEM

( Bir bileşiğe ya da bir karışıma girecek madde miktarlarının belirtilmesi. )


- DOZEN :/yerine DÜZİNE


- DOZİMETRE/DOSİMETER[İng.] değil/yerine/= IŞINÖLÇER, IŞINÖLÇÜMÜ


- DRAFT :/yerine TASLAK


- DRAG :/yerine SÜRÜKLEMEK


- DRAM ile/değil/yerine/||/<>/> SDRAM


- DRAMA :/yerine DRAMA


- DRAMATIC :/yerine DRAMATİK


- DRAMATICALLY :/yerine ÇARPICI BİÇİMDE

Bugün[17 Ekim 2025]
itibarı ile 16.892 başlık/FaRk ile birlikte,
16.892 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(16/69)