Z yazaçlı
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 440 başlık/FaRk ile birlikte,
440 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(3/3)
- MUVÂZAA[Ar. < VAZ] ile MUVAZZA'[Ar.] ile MUVAZZAH[Ar. < VUZÛH]
( Bir konuda bahse girişme. | Danışıklı dövüş. İLE Saygı gösterilmeyen kişi. İLE Açıklanmış, etraflıca anlatılmış, îzâh edilmiş, tavzîh edilmiş. )
- MUVÂZÎ[Ar. < VEZY] ile MUVAZZİH[Ar. < VUZÛH]
( Paralel. İLE Açıklayan, ayrıntılı olarak anlatan, îzâh eden. )
- MÜVESSİ'[Ar. < VESÜ ve SAAT] ile MÜVESSİH[Ar.] ile MÜVEZZİ'[Ar. < VEZ | çoğ. MÜVEZZİÎN]
( Genişleten, tevsi eden. İLE Kirleten, tevsîh eden. İLE Dağıtan, tevzi ve taksim eden. | Postacı, posta, mektup, telgraf gibi şeyleri, ev ev dağıtan kişi. | Gazeteci, evlere, gazete dağıtan kişi. )
- MUZ ÇORAP değil MUS ÇORAP
- MÜZİK ile/ve MÛSİKÎ
( Hakimiyet Simgesi. İLE/VE Medenî yükselişin son, sükûtun da ilk sanatıdır. )
( Türk ile Batı müziğinde 4 ses farkı vardır. )
( Türk mûsikîsinde, akord, Ney'e göre yapılır. )
( Türk mûsikîsinde, selen/sadâ[insan sesi] esastır! )
( Fâsık'ın fısk'ını, Âşık'ın aşkını artırır. )
( MÛSÎKÂR KUŞU: Gagasındaki deliklerden çıkan uyumlu sesten. )
- NÂCİZ[Ar. çoğ. NEVÂCİZ] ile NÂ-ÇÎZ[Ar.] ile NÂCİS[Ar.]
( Azı dişi. İLE Değersiz, hiç sayılan, önemsiz, çok küçük şey. | Recâizâde Ekrem'in 1886'da basılmış, Fransızca'dan yaptığı çevirileri içeren bir kitabı. İLE Onulmaz hastalık. )
- NÂDİR[Ar. < NEDRET | çoğ. NÂDİRÂT, NEVÂDİR] ile NADÎR/NAZÎR[Ar.]
( Seyrek, az, ender bulunur. İLE Taze. | Altın. )
- NAKÎS[Ar. < NOKSÂN] ile NÂKİS[Ar. < NEKS | çoğ. NEVÂKİS] ile NAKÎZ[Ar. < NAKZ]
( Eksik. İLE Başını sürekli öne eğen kişi. | Alçak, adi, bayağı. İLE Karşı, zıt. )
- NÂKIS ile/||/>< ZÂİD
( Eksi/negatif. İLE/||/>< Artı/ pozitif. )
- NÂKIS/A[Ar. < NAKS] ile NAKIŞ[Ar.] ile NÂKIZ[Ar. < NAKZ]
( Eksik, noksan, tam olmayan. | Kusurlu, kusuru olan. | [matematikte] -[eksi] imi/işareti. İLE Genellikle kumaş üzerine, renkli iplikler ya da sırma ve sim kullanarak, elle, makineyle yapılan işleme. | Özellikle duvar ve tavanları süslemek için yapılan resim. | Beste ve semailerin, dört yerine iki haneli olanlarına verilen ad. | [mecaz] Hile. İLE Bozan, bozucu, bozma, çözme, kırma. )
- NAZ ile NAS
- NAZ ile NAS
- NE YAPARSAK/YAZARSAK YAPALIM/YAZALIM,
HİÇBİR KONUDA:
ACELE ETME(YELİM)! ve/||/<>/> ÖZEN GÖSTER(ELİM)!
( )
- NEKS[Ar.] ile NEKS[Ar.] ile NEKS[Ar.] ile NEKZ[Ar.]
( Çok çekinme, kaçınma. İLE Ters çevirme, başaşağı etme, altüst etme. | Geri dönme. | Hastalığın geri dönmesi, depreşmesi.[NÜKS] İLE Ayırma, parçalama, parçalara bölme. İLE Çok çabalama, gayret etme. )
- NES'[Ar.] ile NEZ'[Ar.]
( "Eşhür-ül-Hurum"un muayyen vaktini geçirme. İLE Bir şeyi yerinden koparma, sökme. | Kaldırma, yok etme. | Bozma. | Halkı birbirine düşürme. )
- NEVÂFİS[Ar. < NEFSÂ] ile NEVÂFİZ[Ar. < NÂFİZE]
( Loğusalar. İLE Nüfuz edici şeyler. )
- NİKRİS/NİKRÎS[Ar. < NEKARÎS] ile NÎKRÎZ/NÎRÎZ[Fars.]
( Ayak parmaklarında, topuklarda ve eklemlerde meydana gelen ağrılı hastalık. [Fr. GOUTTE] İLE Türk müziğinin en eski bileşik makamlarından. )
- NOEZİS/NOESIS[İng.] değil/yerine/= DÜŞÜNME
- NÜFUS NÜFÛZ
- ZULMET-İ CEHL-İ İLTİZAM[Ar.]/OBSKÜRANTİZM[İng. < OBSCURANTISM] değil/yerine/= BİLMESİNLERCİLİK
- OSMO-/OZ- ile/||/<> OZO- ile/||/<> OSMO- ile/||/<> OSPHRESİO-
( Koku. İLE/||/<> Hoşa gitmeyen koku. İLE/||/<> İmpuls, ozmoz, impuls ya da ozmozla ilgili. İLE/||/<> Koku duyusu. )
- OZ ile/ve/||/<>/< ONS
(
OZ ve ONS
Etimolojik Köken ve Dilsel Evrim
ONS (Ounce) Sözcüğünün Yolculuğu:
UNCIA (Latince) > UNCE (Eski Fransızca) > OUNCE (Orta İngilizce) > OUNCE (Modern İngilizce)
OZ Kısaltmasının Kökeni:
UNCIA (Latince) > ONZA (İtalyanca) > OZ (Kısaltma)
| Dil/Dönem | Terim | Anlamı | Tarihsel Bağlam |
|---|---|---|---|
| Klasik Latince | uncia | "On ikide bir" (1/12) | Roma pound'u (libra) 12 uncia'ya bölünürdü |
| Orta Çağ Latincesi | untia/onza | Ağırlık birimi | Ticaret dilinde standardizasyon |
| Eski Fransızca (12. yy) | unce | 1/12 pound | Norman İstilası ile İngiltere'ye geçiş |
| İtalyanca (13. yy) | onza/oncia | Ağırlık ve oylum birimi | Venedik ve Ceneviz ticaret ağları |
| Orta İngilizce (14. yy) | ounce/unce | Ağırlık birimi | Ticaret ve zanaat gildelerinde kullanım |
| Modern Kullanım | ounce (oz) | 28.35 gram (avoirdupois) | Uluslararası ticaret standardı |
Neden "OZ" Kısaltması Kullanılır?
| Neden | Açıklama | Örnek/Ayrıntı |
|---|---|---|
| Ticari Köken | İtalyan ticaret cumhuriyetlerinin etkisi | 13 - 15. yy Venedik, Cenova, Floransa ticaret ağları "onza" terimini yaydı |
| Karışıklık Önleme | "on" kısaltması sayı ile karışabilirdi | "10 on" yazımı → "10" mu "10 ons" mu belirsizliği |
| Standardizasyon | Uluslararası kabul görmüş kısaltma | ISO standartlarında "oz" kabul edilmiştir |
| Çoğul Kullanım | Tekil ve çoğul için aynı biçim | 1 oz, 16 oz (ozs ya da ozes denmez) |
Farklı Ons Düzenleri ve Kullanım Alanları
| Düzen | Simge | Gram | Mililitre | Pound İlişkisi | Kullanım Alanı |
|---|---|---|---|---|---|
| Avoirdupois Ons | oz / oz av | 28.349523125 g | - | 1 lb = 16 oz | Genel ağırlık (ABD/İngiltere) |
| Troy Ons | oz t / ozt | 31.1034768 g | - | 1 lb t = 12 oz t | Altın, gümüş, platin fiyatlaması |
| Sıvı Ons (ABD) | fl oz (US) | - | 29.5735295625 ml | 1 US gal = 128 fl oz | ABD sıvı ölçümleri |
| Sıvı Ons (İmparatorluk) | fl oz (Imp) | - | 28.4130625 ml | 1 Imp gal = 160 fl oz | İngiltere sıvı ölçümleri |
| Apothecary Ons | ℥ / oz ap | 31.1034768 g | — | 1 lb ap = 12 ℥ | Tarihi eczacılık (artık kullanılmıyor) |
| Maria Theresa Ons | oz MT | 28.0668 g | - | - | Etiyopya, Eritre (tarihi) |
Değerli Metal Ticaretinde Troy Ons
| Metal | Piyasa Simgesi | Standart Bar Ağırlığı | Fiyatlama | Saflık Standardı |
|---|---|---|---|---|
| Altın | XAU/USD | 400 oz t (12.4 kg) | $/oz t | 999.9 (24 karat) |
| Gümüş | XAG/USD | 1000 oz t (31.1 kg) | $/oz t | 999.0 |
| Platin | XPT/USD | 50 oz t (1.55 kg) | $/oz t | 999.5 |
| Paladyum | XPD/USD | 100 oz t (3.11 kg) | $/oz t | 999.5 |
Uygulama Dönüşüm Tablosu
Dünya Genelinde Kullanım
| Ülke/Bölge | Resmi Düzen | Ons Kullanımı | Özel Durumlar |
|---|---|---|---|
| ABD | Imperial/US Customary | Yaygın kullanım | Gıda etiketlerinde hem oz, hem de gram |
| İngiltere | Metrik (resmi) | Halk arasında hâlâ kullanımda | Bira imperial pint (20 fl oz) ile satılır |
| Kanada | Metrik | ABD ürünlerinde | Çift etiketleme zorunlu |
| Avrupa Birliği | Metrik | Sadece değerli metaller | Troy ons altın ticaretinde |
| Türkiye | Metrik | Altın piyasasında | "Ons altın" tabiri yaygın |
| Çin | Metrik | Uluslararası ticarette | Geleneksel "liang" (两) hâlâ kullanımda |
Tarihsel Gelişim Kronolojisi
Hassas Matematiksel Dönüşümler
Temel Dönüşüm Formülleri:
Avoirdupois: 1 oz = 28.349523125 gram (tam değer)
Troy: 1 oz t = 31.1034768 gram (tam değer)
Troy/Avoirdupois oranı: 1 oz t = 1.09714286 oz av
1 pound (av) = 16 oz = 453.59237 gram
1 pound (troy) = 12 oz t = 373.2417216 gram
1 kilogram = 35.27396195 oz (avoirdupois)
1 kilogram = 32.15074657 oz t (troy)
Mutfak ve Gıda Alanında Kullanım
| Ürün Sınıfı | Tipik Ölçüler (oz) | Metrik Karşılık | Örnek Ürünler |
|---|---|---|---|
| İçecekler (Kutu) | 12 fl oz | 355 ml | Meyve suyu |
| Bebek Maması | 4 oz, 8 oz, 32 oz | 113 g, 227 g, 907 g | Hazır mama, biberon ölçüleri |
Önemli Veri ve İpuçları:
- Altın Alımında: Daima troy ons (31.1 gram) kullanılır, avoirdupois ons (28.35 gram) değil!
- İlaç Dozajında: Modern tıpta gram/miligram kullanılır, eski apothecary ons artık kullanılmaz.
- Havacılıkta: Yakıt ağırlığı hâlâ pound/ons ile ölçülür (özellikle ABD yapımı uçaklarda).
- E-ticaret: Uluslararası kargo ağırlıkları genelde iki düzende de belirtilir.
- Spor Ekipmanları: Boks eldivenleri, bowling topları hâlâ oz ile ölçülür (10 oz, 12 oz, 16 oz eldiven gibi).
- Parfüm Endüstrisi: Sıvı ons (fl oz) yaygın kullanımdadır (1.7 fl oz, 3.4 fl oz şişeler).
Bilimsel ve Teknik Alanlarda Kullanım
| Alan | Kullanım Biçimi | Standart | Bilgi |
|---|---|---|---|
| Kimya | Nadiren | SI (gram/mol) | Sadece eski Amerikan literatüründe |
| Farmasötik | Tarihi referans | Metrik | FDA etiketlerinde gram zorunlu |
| Havacılık | Yaygın | Pound/Ons | Fuel weight, payload calculations |
| Metalurji | Değerli metaller | Troy ons | LBMA, COMEX standartları |
| Gıda Bilimi | ABD/İngiltere | Çift düzen | Beslenme etiketlerinde ikisi de |
- ÖZGÜ ile/ve ÖVGÜ
- ÖZLEM ve/||/<>/> GÖZLEM ve/||/<>/> SÖZLEM ve/||/<>/> EYLEM ve/||/<>/> İŞLEM ve/||/<>/> İZLEM
- ÖZÜMLEME/ASİMİLASYON/ANABOLİZMA[Fr. < ANABOLISME] ile/ve/||/<>/>/>< YADIMLAMA/DİSİMİLASYON/KATABOLİZMA[Fr. < CATABOLISME] ile/ve/||/<>/>/>< ÖZÜMLEME-YADIMLAMA/METABOLİZMA/METABOLISM[İng.]
( Canlı var olanların, dışarıdan aldığı besinleri, değişikliğe uğratarak yeni bir bileşimle, organizmanın gereksinim duyduğu nesneler durumuna getirmek. | Edinilmiş olan verileri, bireyin öz malı durumuna getirmek. İLE/VE/||/<>/>/>< Canlı protoplazmayı yapan, büyük ve karmaşık yapılı moleküllerin enerji çıkararak yanması. İLE/VE/||/<>/< Canlılardaki tüm kimyasal tepkimelerin toplamı. )
( [Hormonlar:] Testosteron, östrojen, büyüme hormonu, insülin. İLE/VE/||/<>/>/>< Kortizol, Glukagon, adrenalin, sitokinler. İLE/VE/||/<>/< ... )
( Protein sentezi tepkimeleri
Yağ sentezi tepkimeleri
Dehidrasyon
Fotosentez
Karbonhidrat sentezi
Mitoz
Kas oluşturmak amaçlı fiziksel egzersiz
Kemosentez
Kalvin döngüsü
İLE/VE/||/<>/>/><
Hidroliz
Sindirim
Hücresel solunum
Fermantasyon
Aerobik fiziksel egzersiz
Krebs döngüsü
Nükleik Asitlerin Parçalanması
Glikoz
İLE/VE/||/<>/>/><
... )
( [Enerji] Harcanır. İLE/VE/||/<>/>/>< Harcanmaz. İLE/VE/||/<>/>< ... )
( İkisi de hormonların, şekerlerin, enzimlerin, üreme, gözelerinin büyümesi ve doku onarımı gibi çok sayıda nesnenin üretilmesi için gereksinim duyulan enerjinin oluşturulmasından sorumludur. )
( İkisinin de tek göze içinde de çalışması olanaklı ve olasılıklıdır. )
( ... İLE/VE/||/<>/>/>< En fazla olduğu bölge, karaciğerdir. Bir saat içinde binlerce yıkım etkinliği karaciğer içinde gerçekleştirilebilmektedir. Gözelerde gerçekleşen yıkımların sağlıklı bir biçimde gerçekleştirilebilmesi için hafif gıdalarla beslenmekte yarar vardır. Ağır gıdalarla beslenen kişilerde karaciğer daha fazla yorulur ve bu nedenle zamanla tükenmesine neden olur. İLE/VE/||/<>/< ... )
- PALAZ ile PALAZ/PALAS/FARIÇ/SELAH
( Kaz, ördek, güvercin gibi bazı kuş yavrularının, civcivlikten sonraki durumu. İLE Keklik yavrusu. )
- PAPA ile/ve PAPAZ
( Katolik mezhebinin dini ulu'su. V. yüzyıldan bu yana sadece Roma Psikoposu'na verilen ad. İLE/VE Hristiyan din adamı. )
- PAZAR ile PASAR MALAM
( Yerde, tezgâh ya da bir şeylerin üzerinde. İLE Brunei'nin başkenti Bandar Seri Begawan'da, yerli halkın, kayıklarının içinde çeşitli tropikal meyveler sattığı bir pazar. )
- PELTEKLİKTE:
Z'LEŞTİRME ile/||/<> S'LEŞTİRME ile/||/<> C'LEŞTİRME ile/||/<> L'LEŞTİRME
( Jale > Zale | Jilet > Zilet
İLE/||/<>
Paşa > Pasa | Kışlık > Kıslık | Şapka > Sapka
İLE/||/<>
Jandarma > Candarma | Jilet > Cilet
İLE/||/<>
Birader > Bilader | Berber > Belber | Merhem > Melhem | Terlik > Tellik )
- PESİMİZM/PESSIMISM[İng.]/BEDBİNLİK değil/yerine/= KÖTÜMSERLİK/KARAMSARLIK
- PIRTLAMA ile OSURMA(YELLENME/GAZ ÇIKARMA/KAVARA/ZARTA[Ar.]/CARTA)
( Birinin/birilerinin yanında yelleniliyorsa ya çok büyük bir yakınlığa ya da kopuşa/uzaklaşmaya işarettir. )
( Sevgili/eş yanında yellenebilmek, ilk başlarda yakınlığın/rahatlığın bir göstergesi olsa da daha sonraları dikkatsiz tutumlarla uzaklaşmanın ya da fazla kanıksamanın göstergesi olabilir. )
( Kişilere ayrı oda verme gereğinin/isteğinin de en büyük olası nedenlerinden biridir. )
( ... ile OS[İsveççe]: Kötü koku. )
- POLARİZASYON/POLARISATION değil/yerine/= UCLAŞMA/KUTUPLAŞMA
- POLİÇE[İt. < BOLIZZA] ile BOLİÇE[İbr.]
( Belirli bir sürenin sonunda belirli bir parayı kendi adına ya da bir başkasının emrine ödemesi için alacaklının borçluya yazdığı bildiri. | Sigorta senedi. İLE Yahudi kadını. )
- PROSTAT BEZİ ile/||/<> TESTİS ile/||/<> VAZEKTOMİ/VASEKTOMİ
( Mesane tabanında olmak üzere sidik borusunu[üretra] kuşatan ve meni salgılayan eril üreme bezi.[Bu meni, erbezlerinde yapılan spermleri penise taşır. Yaşlılıkta prostatın iyi huylu olarak büyümesi, sık görülen bir durumdur ve mesanede sidik birikmesine neden olabilir. Yaşlılarda prostat kanseri de sık görülür. İki biçimde de sayrıya cerrahi girişim yararlı olur.] İLE/||/<> Hayvanda, sperm ve eril hormonları olan androjenleri üreten örgen.[İnsanda, testisler iki tanedir ve oval biçimindedir.[Penisin hemen arkasında ve anüsün önünde bulunan skrotal kesede bulunur.] İLE/||/<> Bir erilin spermini taşıyan tüpleri, gebeliği kalıcı olarak önlemek için kesmek ya da kapatmak amacıyla yapılan cerrahi işlem.[Genellikle lokal anestezi altında yapılır. İşlemin gerçekleşmesi yaklaşık olarak 15 dakika sürer.] )
- PROZOPAGNOZİ/PROSOPAGNOSIA değil/yerine/= YÜZ TANIMAZLIĞI / YÜZLERİ TANIYAMAMA
- RÂDÎ'[Ar. < REDÂ | çoğ. RUZAA'] ile RÂDÎ[Ar.]
( Süt emen çocuk. | Sütkardeş. İLE Rıza gösteren, kabul eden, boyun eğen. )
- RÂDÎ/RÂDÎYYE[Ar.] ile RÂDİYE[Ar. < RIZÂ] ile RA'DİYYE[Ar.]
( Rıza gösteren, kabul eden, boyun eğen. İLE Râzı olsun! İLE Torpil. )
- RASTLANTI["RASLANTI" değil!] = TESADÜF = CHANCE, HAZARD[İng.] = HASARD[Fr.] = ZUFALL[Alm.]
- RAZ/RAZZ[Ar.] ile RÂZZ[Ar.] ile RÂZ[Ar.]
( Berelenme, bere. | Bir şeyi döküp bulgur gibi ufalama. İLE Kesmez alet. İLE Sır, gizlenilen şey. )
- RÂZÎ/RAZİYYE[Ar. < RIZÂ] ile RAZÎ/RADÎ[Ar. çoğ. RUZAÂ] ile Râzî[Ar.]
( Kabul eden, boyun eğen, rıza gösteren. İLE Süt kardeş. | Süt emen çocuk. İLE Rey şehrine bağlı/mensup, bu şehirle ilgili olan. | İran'ın "Rey" şehrinden olan. | Sırra/râza bağlı/mensup. )
- REHBER[Fars.] ile REHDÂN[Fars.] ile REHZEN[Fars.]
( Yol gösterici/gösteren, kılavuz. | Derviş olanı, şeyh huzuruna götüren. | Hz. Cebrail. İLE Yol bilen. İLE Yol kesici. )
- REZERV/RESERVE[İng.] değil/yerine/= YEDEK
- REZİDÜ/RESIDUE[İng.] değil/yerine/= KALINTI, ARTIK
- RİCS[Ar. çoğ. ERCÂS] ile RİCZ[Ar. çoğ. ERCÂZ]
( Dinin yasak ettiği şey, günah. | Pislik, murdarlık. İLE Azap. | Puta tapma. | Pislik. )
- RIDVÂN[Ar.] ile Rıdvân[Ar.]
( Hoşnutluk, râzı olma. İLE Cennetin kapıcısı olan büyük melek. )
- RİSK ile/ve/değil/yerine/<>/>< RIZK
- RÛMÛS[Ar. < REMS] ile RUMÛZ[Ar. < REMZ]
( Mezarlar, sinler, kabirler. İLE İşaretler, remizler, anlamı gizli olan sözler. )
- RZK >/<> ZKR >/<> KZR
( RIZK > ZİKİR > KAZÛRÂT [~] )
( Doğadan kişiye/hayvana. > Kişide/hayvanda. <> Doğaya. )
( Gıda > Sindirim/işleme[Besin/posa] <> Dışkı/gübre-toprak/su-gıda )
- S ile 5 <> Z ile 2
- S ile Z
- SABİT ile ZÂBİT
( Sabitleyen kişi/şey. İLE Tutan, saklayan, zabteden kişi/şey. | Rütbesi, teğmenden, binbaşıya kadar olan asker, subay. | Yönetme gücü olan, dediğini yaptıran. )
- SAÇ ile ZAÇ[Ar.]
( ... İLE Kükürtle demir bileşimlerinden biri. )
- SÂDE[Ar. < SEYYİD] ile SÂDE[Ar. < SÂDEC/SÂZEC]/YALIN[Ar.]
( Seyyidler. İLE Düz, basit, yalın, gösterişsiz. | Süssüz. | Karışıksız, katkısız. | Derin düşünemeyen, bön, saf adam. | Yalnız, ancak. | Arasına, içine peynir vb. konulmamış hamur. )
- SAF ile/ve/< SADE[Fars. < SÂZEC]
( Bir maddenin, kavramın ve/ya da ...'nın kendi özünden/doğasından uzaklaşmadığı kadar ve dışarıdan etkilenmediği derecede bulunduğu hal. İLE/VE Bir maddenin ve/ya da kavramın etkilendiği dış faktörlerin olabildiğince alt seviyede/kıvamda tutulup, fazlalılığa/aşırılığa/lükse gitmeme/kaçmama hali. )
( Sadelikten şaşmamak doğrudur. )
( Saflaşın, dikkatli ve uyanık olun, hazır bulunun. )
( Be pure, be alert, keep ready. )
( PURE vs./and SIMPLE )
- SAĞ ile ZAĞ/KILAĞI
( ... İLE Taş üzerinde bilenen bir kesici aracın, keskin yüzüne yapışan ve aracın iyi kesebilmesi için yağlanmış yumuşak taşla kaldırılması gereken çok ince çelik parçaları. )
- SANI/ZAN/ZEHAB[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<> KANI/KANAAT
( Sahibi olunan düşüncenin/yorumun üzerine yargıda bulunum ve bu sürecin ilk durumu/sonucu. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Bir durum/olgu üzerine düşünce/yorum sahibi olmak. )
( Gerçeği bulmak istiyorsak, kanılarımıza asılmamalıyız. )
( To find truth, we must not cling to our convictions. )
( [not] SURMISE vs./and/but/||/<> OPINION
OPINION instead of SURMISE )
- SANSÜALİZM[İng. < SENSUALISM] değil/yerine/= DUYUMCULUK
- SARMA ile SARMAL/YILANKAVİ/HELİSEL/HELEZONİ[Ar., Yun.] ile SARMAN ile SARMAŞAN/SARILGAN ile SARMAŞIK
( Sarma eylemi. | Saran, içine alan şey. | Yaprak ya da başka şeylerle, içlik malzeme konup sarılarak yapılan yemek. | Güreşçinin, kendi ayağını, arkasında bulunan rakibin ayağının iç tarafına sokup dolaması. | Sarılarak yapılan. İLE Sarmal biçiminde olan. İLE Azman, iri. | Sarı tüylü kedi. İLE Sarılgan. İLE Sarmaşıkgillerden, koyu yeşil renkli, değişik biçimli yaprakları olan, sap ve dallarından çıkan, küçük ek köklerle dik, düz yerlere yapışarak tırmanan bitki. )
- ŞARZ değil ŞARJ
- SASTRA(/ŞASTRA) ile ...
( Kutsal belge ya da sutraların yorumu. (Şerh) )
- SATEN ile/değil ZÂT-EN
- SEBZE/SEBZEVAT/ZERZEVAT değil/yerine/= GÖVERİ/GÖVERTİ/GÖVLÜK/YEŞERTİ/YEŞİLLİK
- SEKTE[Ar.]/KRİZ[İng. < CRISIS] ile/||/<>/> BUNALIM/BUHRAN[Ar.]
( Tıpta. [kalp sektesi(nden ölmek/gitmek) /kalp krizi(nden ölmek/gitmek).] İLE/||/<>/> Toplumsal. [büyük buhran (1929)] )
- BEN/SEN ile/ve/değil/yerine/||/=/<>/< ZEN
( [bir şey] Yaptığımızda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/=/<>/< Yapmadığımızda/yapmayabildiğimizde[yapmamayı yeğleyebilmemizde)]. )
- SERMAYE[Fars.]/KAPİTAL/İZM[Fr./İng. < CAPITALISM] değil/yerine/= ANAMAL/CILIK
- SEVGİ ve KEŞF ve SEZGİ
( LOVE and CONSCIENCE/CONSCIOUS and INTIUTION )
- SEVGİ ile/ve/||/<> SEZGİ ile/ve/||/<> COŞKU
( LOVE vs./and/<> INTUITION vs./and/<> EXUBERANCE | EBULLIENCE )
- SEZÂB/SEDÂB[Ar.] ile SEZÂB[Ar.]
( Sedefotu. İLE Su teresi. )
- SİFTİNMEK/ZİFTİNMEK = OYALANMAK
( Oyalanmak, vakit geçirmek. | Bir yere sürtünerek kaşınmak. )
- SİLAH ile ARKEBÜZ[Fr. < ARQUEBUSE]
( ... İLE XV. yüzyılda, Fransa'da kullanılmaya başlanan, taşınabilir ateşli silah. )
- SİMBİYOZ/SYMBIOSIS[İng.] değil/yerine/= ORTAK YAŞAM
- SİNÜS[İng. < Lat.] ile SİNÜS[Lat.] ile SİNÜZOİT/SINUSOID[İng.]
( Kovuk, kanal, boşluk. Örgenlerin ya da dokuların arasında bulunan boşluklar. | Dibi ağzından geniş oyuk/yara. İLE Trigonometrik bir çember üzerine taşınmış bir yayın ucunun ve bu yaya karşılık olan merkez açısının ordinatı. Simgesi: sin İLE Boşlukçuk, toplardamar boşluğu. )
- SİTOPLAZM/CYTOPLASM ile/||/<> SİTOİSKELET/CYTOSKELETON
( Göze içi sıvı. İLE/||/<> Göze iskeleti. )
- SOBA[Macarca SZOBA] ile ŞÖMİNE[Fr. CHEMINEE]
( İçinde, kömür, odun ya da gaz yakılan, elektrikle de çalıştırılabilen ısınma aracı. İLE Odalarda, genellikle duvar kenarlarında tuğla ya da taştan yapılmış, bacası olan yer, ocak. )
- SPAZM/SPASM[İng.] değil/yerine/= KASILIM
- SÜPERVİZÖR/"SÜPERVAYZIR"[İng. < SUPERVISOR] değil/yerine/= GÖZETMEN
- TAARRUS/TAARRÜS[Ar. çoğ. TAARRUSÂT] ile TAARRUZ[Ar. çoğ. TAARRUZÂT] ile TAÂRUZ/TEÂRUZ[Ar. < ARAZ | çoğ. TEÂRUZÂT]
( Kocanın, karısına sevgi göstermesi. İLE İlişme, sataşma, takılma. | Düşmana saldırma. İLE Birbirine zıt olma. )
- TÂ'AT[Ar.] ile HİDMET/HİZMET[Ar.]
- TAHÂDU'[Ar. < HUD'A] ile TAHADDU'/TAHAZZU'[Ar. < HUDÛ'/HUZÛ'] ile TAHADDUR[Ar. < HIDR/HIZR] ile TAHAZZUR[Ar. < HÂZIR] ile TAHADDÜR[Ar. < HADER] ile TAHADDÜR[Ar. < HADR] ile TAHAZZÜR[Ar. < HAZER] ile TAHATTUR[Ar. çoğ. TAHATTURÂT]
( Aldanmış gibi görünme. İLE Alçakgönüllülük gösterme. İLE Yeşilleşme, yeşil renk bağlama. İLE Hazır olma/bulunma. İLE Örtünmek, tesettür. | Uyuşma, uyuşturulma. İLE Yokuş aşağı inme. | Yukarıdan aşağı akıp gitme. İLE Sakınma, korunma, çekinme. İLE Anımsama, hatıra getirme/getirilme, unutulduktan sonra anımsanan şey. )
- TAHAMMUS[Ar.] ile TAHAMMUZ[Ar. < HAZM | çoğ. TAHAMMUZÂT]
( Büzülme, büzülüp buruşma. İLE Ekşime, oksitlenme. )
- TAHARRÜS[Ar.] ile TAHARRÜZ[Ar.] ile TAHARRÜŞ[Ar. çoğ. TAHARRÜŞÂT]
( Çekinme, sakınma.[maddiyatta kullanılır] İLE Çekinme, sakınma.[maneviyatta kullanılır] İLE Tırmalanma, örselenme. )
- TAHDÎB/TAHZÎB[Ar. < HİDAB] ile TAHDİB[Ar. < HADEB]
( Saç/sakal boyama. İLE Kamburlaştırma, kamburlaştırılma, kubbelendirme. )
- TAHDÎR[Ar. < HADER] ile TAHDÎR/TAHZÎR[Ar.]
( Örtülendirme, örtülü bulundurma. İLE Hazırlama. | İlâç hazırlama. | Yeşillendirme, yeşil renk verme. )
- TAHMÎS[Ar. < HUMS | çoğ. TAHMÎSÂT] ile TAHMÎS[Ar. < HAMS] ile TAHMÎS[Ar.] ile TAHMÎZ[Ar.]
( Bir şeyi beş kat ya da beş köşeli yapma. | Bir şiirin her beytinin üstüne üçer mısrâ katarak her beyti beşer mısrâya çıkarma.[bkz. TEŞTÎR] İLE Ateşte kızdırıp kavurma. İLE Beşte bir cezâ. İLE Humuzlandırma, oksitlendirme. )
- TAHRÎS[Ar.] ile TAHRÎS[Ar. < HIRS | çoğ. TAHRÎSÂT] ile TAHRÎZ[Ar. < HIRZ | çoğ. TAHRÎZÂT] ile TAHRÎŞ[Ar. çoğ. TAHRÎŞÂT]
( İçinde bir şey saklanılan nesne. Ambar. İLE Hırslandırma/hırslandırılma. İLE Kışkırtma, kışkırtılma. İLE Tırmalama, tırmalanma. | Yakış kaşındırma, azdırma. )
- TAHSÎR[Ar. < HASRET] ile TAHSÎR[Ar. < HASÂR] ile TAHZÎR[Ar.]
( Özlem duyma, duydurma. İLE Zarara uğratma. İLE ... )
- TAHZÎL[Ar.] ile TAHSÎL[Ar. < HUSÛL] ile TAHZÎR[Ar.]
( Alçaltma, bayağılaştırma. İLE Ele geçme/geçirilme, hâsıl etme. | Vergi toplama. | İlim öğrenme. İLE ... )
- TAHZÎN[Ar. < HÜZN] ile TAHZÎN[Ar.] ile TAHSÎN[Ar.]
( Kederlendirme, tasalandırma. | Hazin hazin Kur'an-ı Kerîm okuma. İLE Hazinede saklama. İLE ... )
- TANZİM/AT ile/değil TAZMİN/AT
- TASFİYE ile/ve/||/<>/> TESFİYE ile/ve/||/<>/> TEZKİYE
( ( Nefsi. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> Aklı. ) )
- TAZLÎL/TADLÎL[Ar.] ile TAZLÎL[Ar. < ZILL]
( Dalâlete düşürme, doğru yoldan çıkarma, azdırma, ayartma. İLE Gölgelendirme, gölgelendirilme. )
- TAZZİK değil TAZYİK
- TDP/FRESH FROZEN PLASMA[İng.] değil/yerine/= TAZE DONMUŞ PLAZMA
- TEBESSÜM :) ve/<> TEFEKKÜR ve/<> TEŞEKKÜR ve/<> TEZEKKÜR
( GÜLÜMSEME ve/<> DÜŞÜNME ve/<> KIVANÇ ve/<> ANMA/ANIMSAMA/TEKRAR )
- TE'BÎS[Ar.] ile TEB'ÎZ[Ar.]
( Hakaret, horlama. İLE Bölüm bölüm ayırma, paralama. )
- TEBSÎL[Ar. < BASAL] ile TEBZÎL[Ar. < BEZL]
( ... İLE Yarma, delme. | Bir uzvun suyunu boşaltmak üzere o yeri bir aletle delme işlemi. )
- TEBSÎR[Ar.] ile TEBZÎR[Ar. < BEZR | çoğ. TEBZÎRÂT]
( ... İLE Tohumu saçıp dağıtma. | Har vurup harman savurma. )
- TECNÎS[Ar. < CİNÂS] ile TECDÎR[Ar. < CİNÂZE]
( İki anlamlı söz[mânî] söyleme, cinas yapma. İLE Ölüyü tabuta koyma. )
- TEFEKKÜR ile/ve TEZEKKÜR
( FRONESİS ile/ve NOESİS )
- TEFEKKÜR ile TEZEKKÜR ile TEFAKKUH ile İTTİKA ile İSTİMA' ile YAKÎN
- TEFERRÜS[Ar. < FERÂSET | çoğ. TEFERRÜSÂT] ile TEFERRÜŞ[Ar. < FERŞ] ile TEFERRÜZ[Ar. < İFRÂZ]
( Sezme, anlar gibi olma. İLE Yayılma, serilme. İLE Ayrılma. )
- TEKZİP[Ar.] değil/yerine/= YALANLAMA
- TELA'SÜM[Ar.] ile TELÂZUM[Ar.]
( Yanıt verilecek yerde veremeyip kekeleme. | Saçmasapan yanıt verme, kemküm etme. | Dil dolaşma. İLE Birbirini gerektirme ilişkisi. )
- TELEMMÜS[Ar. < LEMS] ile TELEMMÜZ[Ar. < TİLMÎZ]
( El ile dokunma. İLE Öğrencilik/talebelik, çömezlik etme, öğrenci olarak devam etme. )
- TENÂKUS[< NAKS] ile TENÂKUZ[< NAKZ]
( Azalma, eksilme. İLE Çelişme, karşıtlık. )
- TENCÎS[Ar. < NECÂSET] ile TENCİZ[Ar.]
( Kirletme, pisletme. İLE Sona erdirme; sonuçlandırma. )
- TENEFFÜS[Ar. < NEFES] ile TENEFFÜZ[Ar. < NEFZ]
( Soluk/nefes alma. | Yorgunluğu gidermek üzere dinlenme. | Okulda ders araları verilen dinlenme. | Tan yerinin ağarması. | Deniz suyunun dalga ile sahile vurması. İLE Nüfuzlu, sözü geçer olma. )
- TENESSÜH[Ar.] ile TENEZZÜH[Ar. < NÜZHET]
( Pek güzel, eşsiz, çok az bulunur olma. İLE Gezinti. )
- TENFÎS[Ar. < NEFES | çoğ. TENFÎSÂT] ile TENFÎŞ[Ar. çoğ. TENFÎŞÂT] ile TENFÎZ[Ar. < NÜFUZ | çoğ. TENFÎZÂT]
( Soluklandırma/nefeslendirme, soluklandırılma. İLE Pamuk atma, yün ditme. İLE Hükmünü yürütme, nâfiz kılma. )
- TENGİS[Ar. < NAGS] ile TENGÎZ[Ar.]
( Hayatını kederli, tasalı kılma. İLE Zindeliğini sarsma, zindeliği sarsılma. )
- TENKİS[Ar. < NÜKS] ile TENKÎS[Ar. < NOKSAN | çoğ. TENKÎSÂT] ile TENKİZ[Ar.]
( Başaşağı etme/edilme. | Boşaltma. İLE Azaltma, kısma, indirme, eksiltme/eksiltilme. İLE Kurtarma. )
- TERKİS[Ar. < RAKS] ile TERKİŞ[Ar. çoğ. TERKİŞÂT] ile TERKÎZ[Ar. < REKZ]
( Dans/raks ettirme, oynatma, oynatılma. İLE Sözcüğü süsleme, güzelleştirme. İLE Dikme, yere saplama, kurma. )
- TESHİP değil TEZHİP/TEZHİB
- TEŞHÎS[< ŞAHS | çoğ. TEŞHÎSÂT] ile TEŞHÎZ[< ŞAHZ | çoğ. TEŞHÎZÂT]
( Ayırma, seçme, fark etme, tanıma. | Hastalığın, hangi hastalık olduğunu bilme. | Eşyaya şahsiyet verme, onlara hitâb etme. İLE Sivriltme, keskinleştirme. | Bileme. | Uyandırma, kuvvet ve etkisini artırma. )
- TESKERE[Fars. < DESKERE] ile/değil TEZKERE[Ar.]
( Sedye. | Eskimiş yapılarda malzeme taşımak için kullanılan, dört kollu ve iki kişinin taşıdığı tahta araç. İLE/DEĞİL Pusula. | Bir iş için izin verildiğini bildiren resmî kâğıt. | Askerlik görevinin bittiğini bildiren belge. )
- TETANOZ/TETANOS[Fr.] değil/yerine/= KAZIKLI HUMMA
( İnsan ve hayvan gövdesine açık yaralardan giren, genellikle toprakta, gübrede yaşayan bir basilin yol açtığı, kasların sürekli ağrılı kasılmasıyla kendini gösteren ateşli ve tehlikeli bir hastalık. )
- TİRB[Ar.] ile/ve/||/<> ZEMÎL[Ar.] ile/ve/||/<> SEMÎR[Ar.] ile/ve/||/<> SAHİB[Ar.] ile/ve/||/<> REFÎK[Ar.] ile/ve/||/<> HİLL[Ar.] ile/ve/||/<> NECİY[Ar.]
( Bizimle aynı yaşta olan. İLE/VE/||/<> İş arkadaşımız. İLE/VE/||/<> Oturduğumuz yerde bize arkadaşlık eden. İLE/VE/||/<> Bizimle geceleri konuşan. İLE/VE/||/<> Uzun süre bizimle arkadaşlık eden. İLE/VE/||/<> Yolculuk arkadaşımız. İLE/VE/||/<> Bizi kalbine yerleştiren. İLE/VE/||/<> Sırdaş. )
- TOPLUM/SAL/LIK ile/ve/değil/||/<>/< YAŞAM ORTAKLIĞI/SİMBİOSİS
- TÖZ ile TÖS
( Kök, asıl, cevher. | Değişenlerin özünde değişmeden kaldığı varsayılan idealist kavram. İLE Hayvanı geri geri yürütmek. | Düşmanı püskürtmek. Karşısındakini yıldırarak kavgadan kaçırtmak. )
- TÜFEK ile MAVZER[< MAUSER'in adından]
( ... İLE Atış hızı, dakikada, ortalama altı mermi olan ve orduda kullanılan bir tüfek. )
- TÜRKÜAZ değil TURKUAZ
- TUZ ile BAZAL[Fr. < BASAL]
( ... İLE Bazı çok olan tuz. | Bazın özelliklerini taşıyan. )
- TÜZE(HUKUK) (DAİRESİ) ile/ve/||/<> TÜRE(ADÂLET) (DAİRESİ)
HUKUK ve/||/<> ADÂLET ve/||/<> ÖZGÜRLÜK ve/||/<> MEŞRÛİYET(GEÇERLİLİK)
( ... İLE/VE/||/<> Lâyık olana, lâyık olunanı vermek/verebilmektir. )
( Adâlet ancak hakikatten, saadet ancak adâletten doğabilir. )
( Attika mahkemelerinde, suçlu, suçu tespit edildikten sonra, bazı hallerde, kendine uygun gördüğü cezayı kendi isteyebilirdi. )
( Adâlette gecikme olmaz! | Adâletin gecikmesi olmaz/olmamalı! | Adâletin gecikmişi olmaz! )
( "BURNU SÜRTMEK": Yavuz Sultan Selim, hükümdarlığında, hırsızlık yapanları bir direğe bağlar, tanınması için günlerce çarşının içinde dolaştırtırmış. Bugünkü deyimle yüz kızartıcı suçlar dediğimiz çeşitli ahlâki suçlarda ise suçluyu burnu yere sürtecek biçimde bir arabaya yatırtır, burnunu yere sürttürürmüş. "Bırak, burnu sürtsün biraz!" gibi deyimler buradan gelmektedir. Yavuz Sultan Selim'in ilk sekiz yılında yaptığı bu uygulamalarla toplum büyük bir huzura ulaşmış ve hem devletin gücünü, hem de bütçesini üç kat büyütmüştür. )
( ZEMBİLLİ ALİ EFENDİ(CEMÂLÎ)'nin adâlet anlayışını ve uygulamalarını yani kendine neden "Zembilli" denildiğini de araştırmanızı salık veririz. )
(
| 
ADÂLET DAİRESİ
Adâlet, dünya barışının temelidir.
Dünya bağının sınırlarını devlet belirler.
İşte bu devlet duvarını inşâ edecek, devlete düzen sağlayacak olan hukuktur.
Siyasi güç olmaksızın hukuk, yaptırımlarını yerine getiremez.
Siyasi gücü, askeriye korur.
Askeri gücün yaşamasını ekonomi sağlar.
Ekonomik gücü halk sunar.
Halkın birliğini sağlayacak olan ise adâlettir.
Adl'dir mucib-i salâh-ı cihan
Cihan bir bağdır, divan devlet
Devletin nâzımı şeriattır
Şeriata olamaz hiç hâris illâ mülk
Mülk zabteylemez illâ leşker
Leşkeri cem edemez illâ mal
Malı cem eyleyen raiyettir
Raiyeti kul eder padişah-ı âleme adl. )
( Sayın Muharrem Balcı'nın yayınlarını paylaştığı adresi... www.MuharremBALCI.com )
( Türk Hukuk Lügâtı'na, burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz... )
( Elimizde kudret olmadığı sürece, özgürlük isteriz.
Kudreti ele geçirince üstün olmak isteriz.
Ama başaramazsak, adâlet isteriz. )
( "Kurallara uymak", adâlet değildir. )
( Rızâ yazısı için burayı tıklayınız... )
(
| 
|
)
( ... İLE/VE/||/<> Güçler arasındaki denge. )
( LAW vs./and/||/<> JUSTICE )
( JURISTISCHE/RECHTSWISSENSCHAFTLICHE mit/und/||/<> GERECHTIGKEIT )
( DROIT avec/et/||/<> JUSTICE )
( ... cum/et/||/<> JUSTITIA )
( ... ile/ve/||/<> DÍKÊ )
- URÛS[Ar.] ile URÛŞ[Ar. < ARŞ] ile URÛZ[Ar. < ARZ]
( Ekin ya da meyve mahsullerinin zekâtı. İLE Gökler, arşlar, tavanlar. İLE Arzlar, keyfiyetler, bildirmeler. | Ârız olma, gelme. )
- UZLAŞIM/SAL ile UYLAŞIM/SAL
- VÂCİD[Ar.] ile VÂCİZ[Ar.]
( Vücûda getirici/getiren. | Zengin. [Allah'ın sıfatıdır.] İLE Kısa. )
- VAHS/VEHS[Ar.] ile VAHZ[Ar.]
( Ayak altında çiğneme. | Kırma. İLE Çimdikleme. | Sivri bir şey batırarak acıtma. | Isırma, sokma. )
- VAÎD[Ar.] ile VÂİZ[Ar. < VA'Z | çoğ. VÂİZÂN, VU'ÂZ]
( Birini iyiliğe sevk ve kötülükten uzaklaştırmak için korkutma, yıldırma. İLE Dini öğütlerde bulunan.[ibâdet yerlerinde] )
- VARSIL/LIK(ZENGİN[Fars. < SENGİN]/LİK) ile/ve/değil/yerine/=/||/<>/></< YOKSUL/LUK(FAKİR/LİK)
( Malı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>< Çenesine vurur. )
( Rezilliğin yardımcısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>< Erdemin düşmanı. )
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>< Suçsuz olmasına karşın, "düzenden"/"erkten" korkan. )
(
)
( Paranın satın alamayacağı bir şeye sahip olana kadar varsıl değilizdir. )
( "Beş parasızmış" gibi yaşadıklarından dolayı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>< "Zenginmiş" gibi yaşadıklarından dolayı. )
( Yoksulluğu över. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/>< "Varsılları" savunur. )
(
)
- VA'Z/VAAZ/VAAD[Ar.] ile VAZ'[Ar. çoğ. EVZÂ'] ile VÂZ[Ar.]
( Bir kişiye, kalbini yumuşatacak, kendini iyiliğe sevk edecek biçimde söz söyleme. | Dini öğüt. İLE Koyma, konulma. | Belirleme, tayin etme. | Kurma, icad etme. | Bir şeye ad koyma. | Meydana getirme. | Duruş, tavır, hareket. İLE Bırakma, terk. )
- VAZO[İt. < VASO]/SÜRÂHÎ[Ar.] değil/yerine/= SULUK/DOLÇA
( ... İLE/DEĞİL İçecek koymaya yarar, cam, plastik vb.den yapılan kap. )
- VAZOMOTOR/VASOMOTOR[İng.] değil/yerine/= DAMAR DEVİNIMSEL
- VAZORÖLAKSAN/VASORELAXANT[İng.] değil/yerine/= DAMAR GEVŞETICİ
- VAZOSPAZM/VASOSPASM[İng.] değil/yerine/= ANİ DAMAR KASILMASI
- YALITMA/YALITIK/İZOLE[Fr., İng. ISOLE < Lat.] ile YOK ETME, GİDERME/İZALE[Ar.]
- YARAMAK/YARAMAZ ile/değil YETMEZ/YETMEK
- YATAK/MECRÂ ile EKENEK/MEZRÂ
( [coğrafya] Yatak. | Bir işin gidişi, bir olayın doğrultusu. İLE Ekilen yer. Ekime elverişli, ekilecek tarla ya da yer. | Kırsalda, birkaç evden oluşan, en küçük yerleşim birimi. )
- YAZ(HIDIR/HIZIR) AYLARI ile/ve/||/<> KIŞ(KASIM) AYLARI
- YAZ ile YAS
- YAZDIĞINI YAP!(MAK) ve/<> YAPTIĞINI YAZ!(MAK)
( Yapacağını yaz, yazdığını yap! )
( Yaşamak için ayağa kalkmıyorsan, yazmak için masaya oturma! )
( TO DO WHAT YOU WROTE and/<> TO WRITE WHAT YOU DO/DONE )
- YAZGI" ile/değil/yerine/||/>< YARGI
- YÜZ ile/ve/||/<> YÜREK
( Yüzümüz kime ve kiminle gülüyorsa yüreğimiz de onunladır. )
- YÜZÜK ile YÜKSÜK
( Parmağa geçirilen, genellikle metal halka. | Yüzük oyunu. İLE Dikiş dikerken, iğnenin batmasını önlemek için parmak ucuna takılan kesik koni biçiminde koruncak. | Köklerin ucunda bulunan ve kökün üretken dokusunu korumaya yarayan oluşum. KALENSÖVE )
( RING vs. THIMBLE )
- ZABT-U-RABT[Ar.]/DİSİPLİN[İng.] değil/yerine/= SIKIDÜZEN
- ZÂD[çoğ. EZVÂD/EZVİDE/ZEVÂD] ile ZÂD[Ar. < ZİYÂDET] ile ZÂT ile ZÂT ile -ZÂD[Fars.]
( Azık, yiyinti. İLE Çoğalsın, artsın. İLE Kendi. | Asıl, öz, cevher. | Saygıya değer kişi. İLE Sahip, mâlik[hanım][<(dişil/müennes) ZÛ]. | Hekimlik terimlerinde hastalık [ZÂT-ÜD-DİMÂĞ: Beyin dokusunun/nescinin yangısı/iltihabı.], bitkibilim[botanik] ve hayvanbilim[zooloji] terimlerinde "-li, -giller" gibi anlamlarıla sınıflamalar oluşturur.[ZÂT-ÜL-İBRE: İğneli böcekler.] İLE "Doğma, doğuş" anlamına gelerek birleşik sözcükler yapar.[MÂDER-ZÂD: Anadan doğup büyüme. | NEV-ZÂD: Yeni doğmuş.] )
- ZÂHİR ve/<> ÂHİR
- ZAHMET[Ar.] ile ZAMET[< SAMET < SAMED]
- ZAHMET/Lİ ile/ve/değil/||/<>/> RAHMET/Lİ
( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> "Zahmet"i, zevk edinmek. )
( Zahmet ile Rahmet arasında, sadece bir nokta fark vardır. )
- ZÂLİM <>/>< ÂLİM
( Zâlim olan, âlim olabilir fakat zâlim olan, ârif ol(a)maz. )
( Yol sırasında, süreçte, kimin zâlim, kimin âlim olduğu/olacağı bilinmez. )
- ZAMAN ile SAMAN
( Evvel. İLE/VE/||/<> Kalbur.
[Evvel, zaman içinde. İLE/VE/||/<> Kalbur, saman içinde.] )
- ZAN değil/yerine/= SANI
- ZAP ZAP ile RAP RAP
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Adımların hızlı atılmasına ilişkin yansıma bir ilgeç. İLE Adımların atılmasına ilişkin yansıma bir ilgeç. )
- ZARAR ile/değil/yerine KARAR
( Çoğu. İLE/DEĞİL/YERİNE Azı. )
- ZEBSE değil SEBZE
- ZENGİN/LİK ile/ve/değil/yerine/||/< ENGİN/LİK
- ZERRE ile/ve/||/<> KÜRRE[Ar. < KURE]
( Çok küçük parçacık. | 0,00156 gram olan ağırlık ölçü birimi. İLE/VE/||/<> Tüm noktaları merkezden aynı uzaklıkta bulunan bir yüzeyle sınırlı nesne. | Yeryüzü, acun/dünya. )
- ZERZEVÂT değil SEBZEVÂT
- ZERZEVÂT/SEBZEVÂT[Fars.] değil/yerine/= GÖVERİ/GÖVERTİ
- ZEVÂD[Ar. < ZÂD] ile ZEVÂT[Ar. < ZÂT] ile ZEVÂD[Fars.]
( Azıklar, yiyintiler. İLE Kişiler/şahıslar, kimseler. İLE Azık, erzak stoku. )
- ZEVK ile/ve/||/<>/>/< ŞEVK
- ZİLLET ile/değil/yerine/>< MİLLET
- ZIRT ile/değil/yerine/>< SIRT
- ZONTA[Yun.] ile ZORBA[Fars. < ZORBAZ]
( Kaba ve kültürsüz kişi. İLE Güç gösterisi yapan, ağırlık kaldıran sporcu. )
- ZORBA[Fars. < ZURBÂZ] ile/ve/||/<> ZALİM[Ar.]
( Gücüne güvenerek buyruğu altında bulunanlara söz hakkı ve davranış olanağı tanımayan "kişi". İLE/VE/||/<> Acımasız ve haksız davranan, zulmeden. )
- ZORUNLU ile/ve/<> SORUNLU
- ZUHUR ile/ve/<> SUDUR
itibarı ile 440 başlık/FaRk ile birlikte,
440 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(3/3)
(1996'dan beri)