
Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim
TÜZE'de
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 14080 başlık/FaRk ile birlikte,
16296 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(8/15)
- İMAN ve/||/<> ÜMİT ve/||/<> ŞEFKÂT
- YAPI/İMAR:
"BARIŞI" ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> "AFFI"
- IMGA = INGA
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Hazinedar. İLE Süfli ve ahlâksız, rezil ve aşağılık. )
- İMGE:
CANLANDIRAN ile/ve/||/<>/< "CANLI"
- İMGE/LEME ile/ve/||/<> NESNE TAKLİDİ
- İMGESEL ile/ve/||/<>/> SEZGİSEL ile/ve/||/<>/> KAVRAMSAL
- İMGESELLİK ve/||/<> DOĞRUDANLIK
- İMLÂ ile/ve/||/<> İHYÂ
- İMLÂ[Ar. MELV] ile/ve/||/<> İMLÂ[Ar. < MEL]
( Yazım (kuralları).[< Söyleyip yazdırmak.] | Bir yapıtı ya da bir ezgiyi notaya alıp yazma. İLE/VE/||/<> [boşluğu/çukuru] Doldurmak. )
- İMLÂ ile/ve/||/<>/> MÜMLÎ
- IMMEDIATELY ALTERATION vs. SUDDEN ALTERATION
- IMMIGRATE vs. EMIGRATE
- IMMINENT vs. IMMANENT
- IMMORAL/ITY[Fr./İng.] değil/yerine/= TÖRETANIMAZ/LIK
( Daha üstün saydığı bir töre adına geçerli töreyi tanımayan. | Töre kurallarına aykırı olan. )
- IMPLICATION vs. IMPLICIT
- IMPORT and DISCOUNTED IMPORTS and IMPORT LEVY and IMPORT REGIME and IMPORT SUBSTITUTION and SAFETY CONTROLS ON IMPORTS and SUBSIDISED IMPORTS
( İthalat. VE Dampingli ithalat. VE İthalat prelevmanı. VE İthalat rejimi. VE İthalat ikâmesi. VE İthalattaki güvenlik kontrolleri. VE Sübvansyonlu ithalat. )
- IMPORTANT vs. PRECIOUS
- IMPORTANT vs. SPECIAL/PRIVATE
- IMPORTANT vs./and SERIOUS
- IMPRESSIVE vs./and DETERMINER
- IMPROVEMENT vs. CONTINUITY
- İMTİHAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İMKÂN
- İMTİHÂN[Ar. < MEHN] değil/yerine/= DENEME, SINAMA | SINAV
- İMTİNÂ (ETMEK) ile/ve/||/<>/>/< İHTİYÂR (ETMEK)
- İMTİNA ile/ve/||/<>/< HAYÂ
- İMTİNÂ ile/ve/||/<> İHTİYAT
( Feragat edip geri durma. İLE/VE/||/<> İleriyi düşünürek/görerek davranma. | Sakınma. | Yedek. )
- İMTİNA[Ar.] ile İMTİSAL[Ar. < MİSL]
( Kaçınma, sakınma, çekinme. İLE Gerekeni yapma. | Bir örneğe göre davranma, uyma, benzemeye çalışma. | Alınan buyruğa tümüyle uyma. [İNKIYÂD] )
- İMTİNÂ-İ ÂDÎ ile/ve/<> İMTİNÂ-İ HAKİKÎ
( Bir şeyin, varoluşunun olanaksızlığı. İLE/VE/<> Bir şeyin, yokluğunun, akılsal olarak olanaksızlığı. )
( Birinin, başka birinin çocuğu olduğu bilinen biri için, "benim çocuğumdur" demesi gibi. İLE/VE/<> Birinin, kendinden yaşça büyük biri için, "benim çocuğumdur" demesi gibi. [davası edil(e)mez/dinlenmez] )
- İMTİYÂZ değil/yerine/= AYRICALIK | FARKLI OLMA
- İMTİZÂC[< MEZC] ile KARIŞABİLME | BİRBİRİNİ TUTMA, UYGUNLUK | UYUM SAĞLAMAK, İYİ GEÇİNME
- İMZA BEYANNÂMESİ ile/ve/||/<>/> İMZA SİRKÜLERİ/SİRKÜSÜ
( Gerçek kişi için, bireysel. İLE/VE/||/<>/> Tüzel kişi/kuruluş için. )
- İMZA KOYMAK değil İMZA ATMAK
- İMZA[Ar.] ile/ve/||/<> İMCE/PARAF[Fr. < PARAPHE]
( ... İLE/VE/||/<> Sadece baş harflerle yazılan, kısa imza. )
- İMZAYI:
ADIN ALTINA ATMAK ile/ve/değil/yerine ÜSTÜNE ATMAK
- (not IN AVERAGE) ON AVERAGE
- IN CASE OF vs. IN THE CASE OF
- IN THE ESSENCE vs. AT THE BEHIND OF vs. BELOW
- IN THE TERM OF CHANGE vs./and NOT IN THE TERM OF CHANGE
- IN THIS/THAT CASE vs. IN THIS/THAT RESPECT(POINT)
- İNÂ'[Ar. < EVÂNÎ] ile İ'NÂ[Ar.] ile ÎNÂ'[Ar.] ile ÎNÂ'[Ar.]
( Kap kacak. İLE Zahmete uğratma. İLE Yemiş toplama zamanının gelmesi. İLE Geciktirme, alıkoyma. )
- İNAN ile İMAN
( DO BELIEVE vs. FAITH/FULLNESS )
- | "İNANAN" ile/ve/>< "KUŞKULANAN" |
değil/yerine/>
BAKMAYI BİLEN
( | "Mutludur." ile/ve/>< (")Bilgilidir.(") | DEĞİL/YERİNE Anlayandır. )
- İNANÇ ile/ve/<>/değil AKLINA/ÇIKARLARINA UYGUNLUK
- İNANÇ ile/ve/değil/yerine "BAKIŞ/GÖRÜŞ"
- İNANÇ ile/ve/değil/||/<> DAVRANIŞ
( Seni, daha iyi bir insan yapan, "inançların" değil davranışlarındır. )
- İNANÇ ile DEĞER
( FAITH/BELIEF vs. WORTH/VALUE )
- İNANÇ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İNSANLIK
( Sadece kişiyi ilgilendiriyor. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Herkesi ilgilendiriyor. )
( )
- İNANÇ ile/ve/değil/yerine/<>/>/< İTİBAR
- İNANÇ ile/ve/değil/yerine TESPİT
( [not] BELIEF vs./and/but ESTABLISHING
ESTABLISHING instead of BELIEF )
- İNANÇ ile/ve/değil/||/<>/< VARSAYIM
- İNANÇ/SIZLIK ile/ve/||/<> KUŞKU/ŞÜPHE
( Ne çıplaklık, ne dağınık saçlar, ne pislik, ne günlerce oruç tutmak, ne yerde yatmak, ne de bağdaş kurarak saatlerce bir yerde oturmak, kuşku ve isteklerden arınmamış bir kişiyi kurtarmaz. )
( DISBELIEF vs. DOUBT/SUSPICION )
- İNANÇ"TA:
KATI "AKILCILIK" ile/||/<> "İMANCILIK" |
ile/değil/yerine/><
ELEŞTİRİCİ AKILCILIK
- İNANDIĞINI BİLMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< BİLDİĞİNE İNANMAK
- İNANILMAZ BİR ŞEY/İŞ YAPMAMIZ ile/değil/yerine YAPTIĞIMIZ ŞEYİ/İŞİ, İNANILMAZ BİR BİÇİMDE YAPMAMIZ
- İNANMA +/+/+ BİLME +/+/+ DÜŞÜNME +/+/+ GÜZELLİK
( Din. + Bilim. + Felsefe. + Estetik. )
- İNANMADAN AİT OLMAK" ile/değil AİT OLMADAN İNANMAK
( [not] "BELONG WITHOUT BELIEVE" vs./but BELIEVE WITHOUT BELONG )
- İNANMAK ile/değil/yerine/>< BİLMEK
( [not] TO BELIEVE vs./but/>< TO KNOW
TO KNOW instead of TO BELIEVE )
- İNANMAK ile/ve/değil/||/<>/< KABUL ETMEK
- İNANMAK ile/değil/yerine KABUL ETME(ME)K
- İNANMAK ile/ve/||/<> "YEMEK"/"YUTMAK"
- İNANMIŞ ile DELİ
- İNAT (ETMEK/EDEN) ile/ve/değil/yerine/<> DİRENÇ/İHTİYÂR[< HAYIR] (GÖSTERMEK/GÖSTEREN)
- İNAT değil/yerine/>< İNSAF
- İNAT/ÇI ile/ve/||/<> İNAK/ÇI
- INAUGURATE vs. INITIATE vs. INSTIGATE vs. PROMPT vs. SPARK vs. TRIGGER
- INCAPABLE vs. UNABLE
- İNCE "ELEYİP" SIK DOKUMAK değil İNCE EĞİRİP SIK DOKUMAK
- İNCE ve/||/<> İNCİ
- İNCELEMEK ile/ve/||/<>/>/< ARAŞTIRMAK ile/ve/||/<>/>/< SORGULAMAK
- İNCELEMEK ile/ve KURCALAMAK
( TO INVESTIGATE vs./and TO DELVE )
- İNCELİK ile/ve/||/<> DOĞRULUK ile/ve/||/<> GÜZELLİK
( Belde değil dilde. İLE/VE/||/<> Sözde değil özde. İLE/VE/||/<> Yüzde değil yürekte. )
- İNCELİK ve/||/<>/> İNCİNME
- KIRILMA('DA):
İNCELİK('TEN) ile/değil/<> KALINLIK('TAN)
( Her şey. İLE/<>/DEĞİL İnsan. )
- İNCELTME (SİMGESİ) ile/ve/||/<>/< İNCELİK
( İzlemek için burayı tıklayınız... )
- INCITEMENT vs. PROVOKE
- INÇKIR ile/||/<> İNÇKİR ile/||/<> INGRAN/İNGREN
( Ağlamak[hıçkıra hıçkıra]. İLE/||/<> Ağlamak[ince sesle]. İLE Ağlamak[dertli olarak, gizli gizli ağlamak, inlemek] )
- INCOME vs. INCREMENT vs. PROFIT vs. REVENUE
- INCONGRUOUS vs. "FAR"
- [not] INCONSISTENT ASSERTION vs. ASSERTION IN OUTSTANDING
- INCREDIBLE vs. IMPLAUSIBLE vs. UNBELIEVABLE
- INDEPENDENCE vs. ARBITRARINESS
- INDEPENDENCE vs./and SOLIDARITY
- İNDİRGEME ile/değil/yerine AZALTMA
- İNDİRGEME ile/ve/değil/yerine/>< DAYANDIRMA
- [ne yazık ki]
İNDİRGEME ile/değil/yerine/>< DAYANDIRMA
- İNDİRGEME ile EŞDEĞER TUTMA/"GÖRME"
- İNDİRGEME ile/ve/||/<>/>/= HADDİNİ AŞMAK
- İNDİRGEME ile/ve/> İHMAL
- İNDİRGEME = İRCA = REDUCTION[İng.] = RÉDUCTION[Fr.] = REDUKTION[Alm.] = REDUCTIO[Lat.] = REDUCCION[İsp.]
- İNDİRGEME ile/ve/değil/yerine MODELLEME
- İNDİRGEME ile/ve/> ORTADAN KALDIRMA
- İNDİRGEME ile/değil/yerine/>< ÖRTÜŞTÜRME
- [NE YAZIK Kİ]
İNDİRGEME ile/ve/||/<> SINIRLAMA/KISITLAMA
- İNDİRGEME ile/ve YAPAY/KABA "BAĞLANTI/LANDIRMA"
- [ne yazık ki]
İNDİRGEME ile/ve/değil/||/<> YOK SAYMA
- İNDİRGEME ile/değil/yerine YORUM/LAMA
( [not] TO REDUCE vs./but TO INTERPRET
TO INTERPRET instead of TO REDUCE )
- İNDİRGEMECİLİK >< ÇEŞİTLİLİK
- İNDİRGEMEK ile/ve/<> "DÜŞÜRMEK"
- İNDİRGEMEK ile/değil İNDİRMEK
( TENZİH ile/değil TENZİL )
- İNDİRGEMEK ile/ve/<>/> KALIPLAŞ(TIR)MAK
- İNDİRGEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> KISINGILAMAK/HAPSETMEK
- İNDİRGEMEK ile/ve/değil/||/<>/< SOYUTLAMAK
- İNDİRGEMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YALINLAŞTIRMAK
- INDIVIDUALISM OF HUMAN vs. SOCIALISM OF HUMAN
- INDUSTRIAL vs. INDUSTRIOUS
- Ne peki? diye anlaşılması çok basit olanı karmaşıklaştırmadan KONUŞ!!!
- İNFÂK ile/ve/||/<> İBZÂL
( ... İLE/VE/||/<> Esirgemeden, bol bol verme, kullanma, yapma ya da söyleme. )
- İNFÂK ile/değil İSRAFA ENGEL OLMA
- İNFÂK ile/ve/||/<> KİŞİ
- İNFAZ[Ar.] ETMEK değil/yerine/= YÜRÜTÜMLEMEK
- İNFAZ MASASI değil/yerine/= YÜRÜTÜM BİRİMİ
- İNFAZ MEMURU değil/yerine/= YÜRÜTÜM İŞYARI
- İNFÂZ[Ar. < NÜFÛZ | çoğ. İNFÂZÂT]/EXECUTION[İng.] değil/yerine/= YÜRÜTÜM, YERİNE GETİRME, UYGULAMA
- INFER vs. IMPLY
- İNFİAL değil/yerine/= KIZGINLIK/ÖFKE
- İNFİLÂK ile/değil/||/<> İNTİHAR
( Nesnelerde. İLE/DEĞİL/||/<> İnsanda. )
- INFINITE vs. UNLIMITED
- İNFİRÂT[Ar. < FERD] ile İNHİSÂR[Ar. < HASR]
( Topluluktan ayrı durma. İLE Tekel. | Tek başına sahip olma. )
- INFLUENCE/TO EFFECT vs. "TO INVOLVE"
- INFORMATION vs. TO KNOW
- INFORMATION vs./and IDEA
- INFORMATION vs./and PAIN
- INFORMATION vs./"instead" METHOD
- INGENIOUS vs. INGENUOUS
- İNHA[Ar.] ile YÖNERGE
( Resmi bir göreve atama ya da bir üst aşama için yazılan yazı. İLE ... )
- İNHİMAK[Ar.] ile İPTİLÂ[Ar.]
( Bir şeye, aşırı düşkünlük gösterme, kapılma. İLE Düşkünlük, tiryakilik. )
- İNHİSÂR[Ar. < HASR] ile İNKİSAR[Ar. < KESR]
( Bir malın yapımının yalnızca bir kuruluşun elinde bulunduğu durum. | Devletin herhangi bir üretim alanını elinde tutması, satışı tek elden yönetmesi ve fiyata hâkim olması durumu. | Bir kişi ya da kuruluşun herhangi bir alanda kazandığı büyük güç. İLE Kırılma. | Gücenme. | İlenme, ilenç. )
- İNİŞ >< ÇIKIŞ ile/ve/||/<> GİDİŞ >< GELİŞ
- İN'İSÂM[Ar.] ile/değil/yerine/>< İN'İSÂR[Ar.]
( Sıkılma. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Koruma. )
- İNİSİYATİF[Fr./İng. < INITIATIVE] değil/yerine/= ÖNCE(Cİ)LİK, ÖNCÜLÜK
- İNKÂR ETMEK ile ANLAMAK
( TO DENY vs. TO UNDERSTAND )
- İNKÂR değil BİLDİĞİNİZ GİBİ
- İNKÂR ile CAHT
( ... İLE Bile bile inkâr etme. )
- İNKÂR ile/ve/değil İSPATLANAMAMA
- İNKÂR ile/değil İTİRAF
- İNKÂR ile KABUL ETMEMEK
- İNKÂR ile/ve/değil/yerine OLUMSUZLAMA
( İnkârın inkârı yapılarak ikrâra varılır. )
( [not] TO DENY vs./and/but NEGATORY
NEGATORY instead of TO DENY )
- İNKÂRCI/LIK ile/ve/değil/||/<>/< KUŞKUCU/LUK
- INNER EXISTENCE vs. EXTERIOR EXISTENCE
- INNOCENT vs. PROTECTED
- İNŞÂ ile/ve/<> İHYÂ
- İNŞÂ ile/ve/<> İMHÂ
( Her inşâ edilen, aynı zamanda, yok olmaya da başlamıştır. İLE/VE/<> Her imhâ edilen, aynı zamanda, inşâ/var olmaya da başlamıştır. )
- İNSÂF
( MERHAMETE, VİCDÂNA YA DA MANTIĞA DAYANAN ADÂLET )
- İNSAF ile/ve HAKKÂNİYET
( JUSTICE/MERCY vs./and EQUITY )
- İNSAF ile/ve/<>/> İMAN
- İNSÂF[Ar.] ile İNSÂF[Ar. < NISF]
( Yaprak yaprak, lîme lîme olma, dağılma. İLE Merhamete, vicdana ya da mantığa dayanan adâlet. | Ortalama davranış. )
- İNSÂF[Ar.] ile/ve/<> İNTİSÂF[Ar.]
( Merhamete, vicdana ya da mantığa dayanan adâlet. | Ortalama davranış. İLE/VE/<> Hakkını, tamamen alma. | Hakkını ve adâleti isteme. | [zamanda] Yarıyı bulma. )
( Hakkını verme. İLE/VE/<> Hakkını alma. )
- İNSAF/LI değil/yerine/= DUYUŞ/LU
- İNŞÂÎ ile/ve/||/<> KURUMSAL
- İNSAN:
ANLAMAYANA ile/ve/||/<> "ANLAYANA"
( "Eksik" geliriz. İLE/VE/||/<> "Çok" geliriz. )
- İNSAN:
DİRİMSEL(BİYO) ve/||/<> ANLIKSAL/ZİHİNSEL(PSİKO) ve/||/<> TOPLUMSAL(SOSYAL) VAROLAN
- İNSAN:
"ET/KEMİK" ile/ve/değil/||/<>/< ALGI
- BİREYSEL BAŞVURUDA:
İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ(AİHM)
ile/ve/değil/önce/||/<>/<
ANAYASA MAHKEMESİ(AYM)
( )
- KİŞİ(İNSAN) HAKLARININ:
TANINMASI ile/ve/<> KORUNMASI ile/ve/<> GELİŞTİRİLMESİ
- İNSAN:
İRÂDE SAHİBİ ile/ve/değil/||/<>/< (TEK) İHTİYÂR SAHİBİ
- [ne yazık ki]
!İNSAN KAÇAKÇILIĞI ile/ve/||/<> !İNSAN TİCARETİ
( TCK79 ile/ve/||/<> TCK80 )
- İNSAN KAYNAKLI YARALANMA/TRAVMALARDA:
KAZAYLA OLANLAR ile/ve/ne yazık ki/||/<> KASITLI/AMAÇLI OLANLAR
( )
- İNSAN/KİŞİ:
DOĞA ve/<> TARİH
( Dirimsel[biyolojik] yanı, gövdesi itibariyle. VE/<> Zihni, bilgisi, deneyimleri, görgüsü, dili ve kültürü itibariyle. )
- İNSAN/KİŞİ:
[ya] KULAKTAN İHYÂ OLUR/YAŞAM BULUR ya da KULAKTAN İFNÂ/İMHÂ/YOK OLUR
- İNSAN/KİŞİ:
OLGUN ile/ve/değil/<> ONURLU
- İNSAN/KİŞİ ile/ve İNSAN ADAYI
( ... İLE/VE Beşer. )
- İNSAN:
SOĞUKTA ile/ve/değil/>< (")KARANLIKTA(")
( Yaşayamaz. İLE/DEĞİL/>< [Ancak/sadece, biyolojik (yığın) olarak] "Yaşar". )
- İNSAN ve/||/<> EMEK
- İNSAN ve/||/<> GÜVEN
( İNSAN: Kendine, insan emânet edilebilen. )
- İNSAN ile HERHANGİ BİR ŞEY('İ)
( Kişi, başlı başına bir şeydir! Hiçbir şeyle karıştırılamaz/karıştırılmamalıdır! )
( HUMAN vs. ANYTHING )
- İNSANA/KİŞİYE SIĞABİLEN/SIĞAMAYAN ve/=/||/<> EVRENE SIĞABİLEN/SIĞAMAYAN
( Evren. VE/=/||/<> İnsan. )
- İNSANBİLİM'DE:
FARKLILAŞMA ile BİREYLEŞME
- İNSANCILIK = HUMANISM[İng.] = HUMANISME[Fr.] = HUMANISMUS[Alm.] = HUMANUS[Lat.]
- İNSANCILLIK = POLITENESS, COURTESY[İng.] = HUMANITÉ[Fr.] = MENSCHENFEUNDLICHKEIT[Alm.] = HUMANITAS[Lat.]
- İNSANI, EN ÇOK ZORLAYANLAR
( BOŞANMA, CENÂZE KALDIRMA, TAŞINMA )
- İNSANI İNSAN YAPAN" değil KİŞİYİ, İNSAN YAPAN ...DIR
- İNSANÎ KONULAR/DURUMLAR/OLAYLAR:
AŞILMASI GEREKEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAŞILMASI GEREKEN
- İNSANİ YETKİNLİK ve/||/<>/> SİYASET
- İNSÂNÎ ile/ve/değil/<> İTİBÂRÎ
- KİŞİNİN AHLÂKI ile/ve HERHANGİ BİR ŞEYİN/NESNENİN "AHLÂKI"
( MORALS OF HUMAN vs./and MORALS OF OBJECT/SOMETHING )
- İNSANIN "DOĞASI" değil (BİR/ÇOK) NİTELİĞİ, DOĞASI KILMAK
( Kişi, belirli bir doğa ile doğmaz. Bir niteliği, doğası durumuna getirebilir.[TETABBU] )
- İNSANIN "DOĞASI" değil İNSANIN YAPISI(ya da GÖVDE/BEDEN/BİREYİN GÖVDESİ/DOĞA)
- İNSAN'IN/KİŞİNİN DÜŞÜNMESİ ile/ve TANRI'NIN DÜŞÜNMESİ
( [mâhiyetçe değil derece olarak!] Bilkuvve'den bilfiil'e doğru. İLE/VE Bilfiil. )
- İNSANIN/KİŞİNİN:
SÖZÜ ile/ve BAKIŞI ile/ve SUSMASI
( Hikmet olmalı. İLE/VE İbret olmalı. İLE/VE Ders olmalı. )
( Gerek yok, her sözü, lâf ile beyâna
Bir bakış, bin söz eder, bakıştan anlayana... )
( )
- İNSANIN/KİŞİNİN DOĞUMU ile HAYVANIN DOĞUMU
( [not] BIRTH vs. BREED )
- İNSANIN/KİŞİNİN:
TENSEL VAROLUŞ/U ile/ve/<> TİNSEL VAROLUŞ/U
( Belirlilik. İLE/VE<> Ereklilik. )
( Belirleyici olan, zemindir/koşullarındır. )
- İNSAN/KİŞİ:
NE İSTEDİĞİNİ BİLEBİLEN ile/ve/değil/||/<>/< NE İSTEMEDİĞİNİ BİLEBİLEN
- İNSAN/KİŞİ ve/<> GÖRÜNMEYEN VAROLAN
- İNSAN(KİŞİ/KENDİN):
OKYANUSUN İÇİNDE BİR DAMLA ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİR DAMLANIN İÇİNDEKİ OKYANUS
- İNSAN/LAR ile/değil/< KİŞİ/LER / BİREY/LER
( İnsan olmayanların[hayvan/bitki/nesne] bulunduğu yerde. İLE/DEĞİL/< Hayvan/bitki/nesnenin bulunmayıp sadece insanın bulunduğu ya da konu edildiği yerde. )
( Soyut, kümeleme ve kümenin "adı/etiketi/rengi". İLE/DEĞİL/< Kümenin öğeleri. )
( "İnsanlar" ve "kişiler" sözcükleri, birbirine benzer anlamları taşısa da önemli bir farkı gösterir. Genel olarak, "insan" ya da "insanlar" sözcüğü daha geniş bir kapsama sahiptir ve tüm insan kümesini, insan olmayanları yani tüm hayvan, bitki ve nesneleri dışarıda bırakacak biçimde tanımlar. "kişiler" sözcüğü daha özel bir anlam taşır ve "insan" kümesinin içinde bulunan bireyleri ya da çoğul olması durumunda belirli bir ya da birkaç topluluğu karşılar.
"İnsanlar doğayı kirletiyor." tümcesi, 8 milyarın tamamının doğayı kirlettiğini yansıtır ya da varsayarken,
"Kişiler, doğayı kirletiyor." tümcesi, belirli bireylerin ya da topluluğun doğayı kirlettiğini tam olarak ya da daha yetkin ve doygun tanımlar.
Bu nedenle, anlamın doğru biçimde aktarılabilmesi için nasıl kullanıldığına olabildiğince özen göstermek gerekir. )
( [not] HUMAN vs./but/< PERSON/PEOPLE )
( REN ile/değil/< MIN )
- İNSANLAŞMA:
KARADA ile/ve/değil/||/<>/>/< DENİZDE
- İNSANLAŞMA ve/||/<>/>/< "DERTLİLİK"
- İNSANLIK DURUMU(") ile/değil/ne yazık ki/>< ÖNYARGI
- İNSANLIK İÇİN ile İNSANLIK ADINA
- İNSANLIK OLARAK ile/ve/||/<> TOPLUMSAL OLARAK
- [ne yazık ki]
İNSANLIK SUÇLARI:
SOYKIRIM ile/ve/||/<> İŞKENCE/ŞİDDET ile/ve/||/<> TERÖR ile/ve/||/<> NEFRET/DÜŞMANLIK ile/ve/||/<> IRKÇILIK ile/ve/||/<> KÖLELEŞTİRME ile/ve/||/<> İNSAN KAÇAKÇILIĞI ile/ve/||/<> ORGAN TİCARETİ ile/ve/||/<> BAĞIMLILAŞTIRMA
( Bağımlılaştırma - İnsanlık Suçu İlişkisi - Muharrem Balcı )
( * Kasten öldürme
* Kasten yaralama
* İşkence, eziyet ya da köleleştirme
* Kişiyi, özgürlüğünden yoksun kılma
* Bilimsel deneylere tâbi kılma
* Eşeysel saldırıda bulunma, çocukların eşeysel istismarı
* Zorla gebe bırakma
* Zorla fuhşa sevketme )
( [unfortunately] HUMAN CRIMES: GENOCIDE and/||/<> TORTURE and/||/<> DISCRIMINATION and/||/<> HATRED and/||/<> TO PUSH ADDICTION (and/||/<> TO DISSAPOINT) )
- İNSANLIK = BEŞERİYET, İNSANİYET = HUMANITY[İng.] = HUMANITÉ[Fr.] = HUMANITÄT, MENSCHHEIT[Alm.] = HUMANITAS[Lat.]
- İNSAN/LIK ve/<>/= GÜZEL AHLÂK
( İNSAN: Doya doya, insanlığını yaşayan. )
- İNSAN/LIK ve/<>/= GÜZEL AHLÂK
- INSENSITIVITY vs./and NON-REACTING
- İNSİCÂM ile MERBÛTİYET
( Yağmurun sürekli yağması. | Gitme, gidiş. | Düzgün söz. İLE Bağlılık, eklilik, ilinti. )
- INSIDE vs. OUTSIDE
- İNŞİKÂK[< ŞAKK] değil/yerine/= YARILMA, ÇATLAMA | İKİYE AYRILMA
- INSISTENCE vs. ASSERTION
- INSISTENCE vs. COMPULSION
- INSPIRATION vs. INTUITION
- İNTAÇ ile İNTİHA
( Bir işi sonuçlandırma, sona erdirme, bitirme. İLE Son, sona erme, sonu gelme. )
- INTEGRATED vs. EQUAL
- INTEGRATED vs. SAME
- INTEGRATION vs. TO GET COMPLETION
- INTEGRITY vs. CONCENTRATION
- INTEGRITY IN THE SELF vs. SEPERATION TO OUT WORLD [AND MANAGEMENT]
- INTELLECTUS ile RATIO
( Evrenselliği olanlar/da. İLE Tüm varolanlar/da. )
- INTELLIGENCE vs./and SKILL/ABILITY
- INTENTION vs. PURPOSE
- INTENTION vs./and ACTION
- INTENTION vs./and SERIOUSNESS
- INTERACTION vs. COMMUNICATION
- INTEREST FIELD vs./and EFFECT FIELD
- INTERFERENCE vs./and LIMITING
- INTERIM AWARD and INTERIM MEASURES and PROVISIONAL MEASURES and CONSERVATORY MEASURES and REMEDIES
( Ara karar. VE Geçici tedbirler. VE İhtiyâtî tedbirler. VE Koruma tedbirleri. VE Hukukî çözümler/çareler. )
- INTERIOR DYNAMIC vs. EXTERNAL DYNAMIC
- INTERSECTION vs. TO CONJUNCTION
- İNTIBÂ[Ar. < TAB] ile İNTİBÂH[Ar.] ile İNTIBÂH[Ar.]
( Basılma, matbû olma. | Zihinde iz bırakma. | İzlenim. İLE Uyanma, uyanış. İLE Pişme. )
- İNTIBÂ ile/ve/||/<> İTİBAR
- İNTIBÂ[Ar.] değil/yerine/= İZLENİM
- İNTİBAK[Ar.]/ENTEGRASYON[İng. < INTEGRATION] değil/yerine/= ÖLÇÜDEŞLİK/ÖLÇÜ UYUM, UYUM
- İNTİHÂL ile/ve/||/<>/> İNTİHÂR
( Alıntı. İLE/VE/||/<>/> Kendini öldürmek. )
- İNTİHAR/MÜNTEHİR[: İntihar eden.] ile/değil ÖTANAZİ["ÖTENAZİ" değil!]
- İNTİKAL[Ar.] ile/ve/değil/<> İŞTİRAK[Ar.]
- İNTİKAM ile/değil/yerine ADÂLET
( "Öfke", "kıskançlık" ve "nefret" "kaynaklıdır". İLE/DEĞİL/YERİNE Gücünü, sevgiden alır. )
- İNTİKAM değil/yerine/>< AFFETMEK
( En etkili/büyük intikam, affetmektir. )
- İNTİKAM ile/ve/değil/yerine/<> DENGE
- İNTİKAM ve/>/= KAYBETMEK
- İNTİKAM değil/yerine/= ÖÇ
- İNTİZÂÎ TECVİZ ile/ve İHTİRAÎ TECVİZ
- İNTİZÂR[< NAZAR] ile/ve/<> İNKİSÂR[< KESR]
( Bekleme, gözleme. | İlenme, beddua. İLE/VE/<> Kırılma. | Gücenme. | İlenme, ilenç. )
- INTUITION vs. INSTINCT vs. INSIGHT vs. INKLING
- INVALUABLE vs. UNVALUABLE
- INVALUABLE vs. VALUABLE
- İP ile/ve/< İPLİK
( Divân şiirinde sevgilinin saçı ve canı iplik gibi düşünülür. )
( Dokuma maddelerinin, bükülmüş liflerinden yapılmış bağ. | [yerel/bölgesel dilde] İplik. | Asarak öldürme cezası. İLE Pamuk, keten, naylon vb. dokuma maddelerinin, uzun, ince liflerinden her biri. | Bu liflerin, birlikte bükülmüş ve çekilmiş durumu. | Fasulye gibi sebzelerin ya da bazı meyvelerin lifi. )
( ÂVEND ile/ve/< RİŞTE )
- İPEK YOLU ve/||/<> İLİM YOLU
- İPİN UCUNU KAÇIRMAK ile CILKINI ÇIKARMAK ile EŞEĞİN KULAĞINA(/..INA) SU KAÇIRMAK
- İPİN UCUNU KAÇIRMAK ile OKUN YAYDAN ÇIKMASI
- İPOTEK ile TAŞINMAZ YÜKÜ
( Bir borcun ödenmesini güvence altına almak için borç ödenince ortadan kaldırmak koşuluyla borçlu tarafından belirlenecek bir taşınmaz üzerine alacaklı lehine tapuya işlenen kayıt. İLE Söz konu taşınmaz sahibini başka bir kişiye yükümlü kılar.[Söz konusu olabilmesi için tapu kütüğüne tescil koşulu bulunmaktadır.] )
- İPTİDAİ İTİRAZ değil/yerine/= İLK KARŞIÇIKI
- IQ ile/ve/||/<> CQ ile/ve/||/<> EQ ile/ve/||/<> SQ ile/ve/||/<> KQ
( Zihinsel Bölüm[Zekâ/Gelişim][IQ: Intelligence Quotient]
İLE/VE/||/<>
İletişimsel Bölüm[Zekâ/Gelişim][CQ: Communication Quotient]
İLE/VE/||/<>
Duygusal Bölüm[Zekâ/Gelişim][EQ: Emotional Quotient]
İLE/VE/||/<>
Tinsel Bölüm[Zekâ/Gelişim][SQ: Spiritual Quotient]
İLE/VE/||/<>
Gövdesel Bölüm[Zekâ/Gelişim][KQ: Kinesthetic Quotient] )
( )
- İRÂDE[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/> İDÂRE[Ar.]
- İRÂDE ile/ve/||/<> İDRAK
- İRÂDE ile/ve/||/<>/> İFÂDE
- İRÂDE ile/ve/değil/<> İKTİDAR
- İRÂDE ile/ve/||/<> İSTİDÂD
- İRÂDE ile/ve/değil/||/<>/< RIZÂ
- İRÂDE ile/ve/||/<>/> SAVAŞ
( Bireyde. İLE/VE/||/<>/> Topluluklar/toplumlar arasında. )
- İRÂDE ile/ve/<> ŞEHVET ile/ve/<> TAMAH
( Varoluş ve sürdürme isteği. İLE/VE/<> Dürtü ve/ya da "güdü"ler aracılığıyla isteme. İLE/VE/<> İstemenin aşırılıkları. Açgözlülük, hırs. )
( CONATUS cum/et/<> APETITUS cum/et/<> CUPIDITAS )
- İRÂDÎ ARABULUCU/LUK ile/ve/<> YARGISAL ARABULUCU/LUK
- İRÂDÎ ERDEMLER ile GAYRİ İRÂDÎ ERDEMLER
( Varlık[Vucud]'a yönelik. İLE Varolan[Mevcud]'a yönelik. )
( Kendini bulduran. İLE Allah'ı bulduran. )
- IRAKSAMA ile IRAKSAK
( Bir şeyin gerçekleşmesini uzak görmek, olacağına pek inanmamak. İLE Birbirinden gittikçe uzaklaşan ışınlar, çizgiler. )
( İSTİBAT ile ... )
- İRCÂ ve/||/<>/>/< İCRÂ
( Dönmek. VE/||/<>/>/< Uygulamak/eylemek/işlemek/yürütmek. )
- İRDELEME ile/ve/<> ÇÖZÜMLEME
- İRDELEME ile/ve İNCELEME
- İRFAN [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- İRFAN [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- IRK ADI ile MİLLET ADI
( RACE NAME vs. NATION NAME )
- IRK değil/yerine/= SOY
- IRK ile/değil/yerine ULUS/MİLLET
( [not] RACE vs./but NATION
NATION instead of RACE )
( ... ile/değil/yerine GUO/GUOJIA )
- IRKÇI ULUSÇULUK ile ETNİK ULUSÇULUK ile KÜLTÜREL ULUSÇULUK ile VATAN ULUSÇULUK
- [ne yazık ki]
!IRKÇILIK ile/ve/<> !EŞEYSELCİLİK
- [ne yazık ki]
!"IRKÇI/LIK" ile MİLLİYETÇİ/LİK
- "IRKÇI/LIK" ile/ve/değil/<> OYMAKÇI/LIK / KABİLECİ/LİK
- IRKÇI/LIK ile/değil YABANCI DÜŞMAN(LIĞ)I
- IRKÎ ŞUUBİYE ile/değil LİSÂNÎ ŞUUBİYE
- IRK/IRQ ile IRK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- İRONİ > ALAY ALIŞKANLIĞI
- IRRASYONEL[İng. < IRRATIONAL] değil/yerine/= US DIŞI
- IRREGÜLER/IRREGULAR[İng.] değil/yerine/= DÜZENSİZ
- IRREVOCABLE ile/ve/||/<> NON-RETROACTIVITY OF LAW
( Geri dönülemez. İLE/VE/||/<> Geriye/geçmişe yürümemezlik. )
- IRS[Ar.] ile IRZ[Ar.]
( Karı-kocadan her biri. İLE Şan ve şeref, namus, iffet. | Perde. )
- İRTEMEK ile İRTEŞ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Araştırmak. İLE Belirli bir konu üzerine kişiler arasında ortaya çıkan hesap sorma isteği. )
- İRTİBÂ[Ar.] ile İRTİBÂT[Ar. < RABT]
( Baharda, güzel bir yerde oturma. İLE Bağlanış, rabtedilme. | İlgi, ilgili olma. | Bağlantı, belirtilerin birbirini tutması. )
- İRTİBAT ile ALÂKA
- İRTİCÂ ile İLTİCÂ
( Hak ve hakîkata, doğruya, ilme, irfâna, insanlığa dönmek. Rücûdan; geri dönücülük, eskiyi istemek. Yoldan çıkmışın yola girmesi, dönmesi. İLE Sığınma. )
- İRTİDÂ'[Ar. < RİDÂ] ile İRTİDÂ'[Ar. < RIDÂ]/İRTİZÂ'[Ar. < RIZÂ] ile İRTİDÂ'[Ar.] ile İRTİDÂD[Ar. < REDD]
( Örtünme, çarşaf gibi şeye bürünme. Beğenme, seçme. | Uygun bulma, râzı olma. İLE Süt emme. İLE Yasak olan şeyden geri durma, çekinme. İLE İslâm dinini bırakarak başka bir dini kabul etme. )
- İRTİDÂ'[< RIDÂ]/İRTİZÂ'[< RIZÂ] ile İRTİZÂH
( Bir şey kesilme, bir şeyden ziyân görme. | Beğenme, seçme. | Uygun olma, uygun bulma, râzı olma. İLE Özür dileme. | Biraz bahşiş alma. )
- [ne yazık ki]
İRTİKÂB SUÇU:
ZORLAMAYLA(İCBAR) ile/ve/||/<> İKNÂYLA ile/ve/||/<> MUHATABININ HATASINDAN YARARLANARAK
- İRTİKAB["ka" uzun okunur] ile İRTİKÂB[Ar. çoğ. İRTİKÂBÂT]
( Bekleme, gözleme. İLE Kötü bir iş işleme. | Yiyicilik, rüşvet yeme. )
- [ne yazık ki]
İRTİKÂB ile/ve/||/<> RÜŞVET ile/ve/||/<> ZİMMET ile/ve/||/<> GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA
( [TCK md.] 250 ile/ve/||/<> 252 ile/ve/||/<> 247 İLE/VE/||/<> 257 )
( Kamu görevlisinin (memur, bilirkişi vb.), icra ettiği kamu görevinin kendine sağladığı nüfûzu kötüye kullanarak, muhatap olduğu kişilerden yarar sağlamaya ya da bu kişileri yarar sağlama yönünde vaatte bulunmaya yönlendirmesi ile oluşur. Kamu görevlisinin tek taraflı olarak mağdurun irâdesini etkilemesi sonucunda işlenen bir suçtur. Seçimlik hareketli bir suç olup kamu yönetiminin güvenilirliğine ve işleyişine karşı suçlar arasındadır. [ “Özgü suç” olarak kabul edilen suçlardandır.][İrtikap suçunun edimcisi, kamu görevlisidir. Kamu görevlisi dışındaki kişilerin irtikap suçu işlemesi olanaklı değildir. Kamu görevlisi olmayan kişiler, suça katıldıklarında, irtikap suçuna yardım etme ya da azmettirme gibi katılım vargıları gereği yargılanabilirler.]
İLE/VE/||/<>
Görevinin gereği olan bir işi yapması ya da yapmaması için doğrudan ya da aracılarla bir kamu görevlisine ya da başka bir kişiye çıkar sağlanması.[Dört yıldan on iki yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaktadır.]
İLE/VE/||/<>
Üstünde olan şey. | Kurum ve kuruluşlarda çalışanlara ya da para işleri ile uğraşan görevliye imza karşılığı teslim edilen para ya da eşya. | Birinin, yasal olmayan yollardan üzerine geçirip ödemeye zorunlu olduğu para. | Bir ticaret kuruluşunun borçlarının tümü.
İLE/VE/||/<>
Kamu görevlisinin görevlerinin gereklerine aykırı hareket etmesiyle oluşan genel bir suçtur. )
- [ne yazık ki]
!İRTİKÂB ile/değil/yerine/= !YİYİCİLİK, RÜŞVET[Ar. < RİŞVET] YEME
( Bekleme, gözleme. | Kötü bir iş işleme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/= Yaptırılmak istenilen bir işte yasa dışı kolaylık ve çabukluk sağlanması için birine mal ya da para olarak sağlanan çıkar. )
( MÜRTEKİP[Ar.]: Kötü, uygunsuz işler çeviren. | Rüşvet yiyen/yiyici. )
- İRTİSÂM[Ar. < RESM] ile İDRAK
( Resmi çıkma/çizilme. | İzdüşüm. İLE ... )
- İRTİZÂ'[< RIZÂ]:
SÜT EMME
- İRTİZÂ[Ar.] ile İRTİZÂ'[Ar. < RIZÂ] ile İRTİZÂ'[Ar. < RIZÂ] ile İRTİZÂH[Ar.]
( Bir şeyin eksilmesi, bir şeyden zarar/ziyan görme. İLE Beğenme, seçme. | Uygun bulma, râzı olma. İLE Süt emme. İLE Özür dileme. | Biraz bahşiş alma. )
- İRTİZÂK[< RIZK]
( RIZIKLANMA, RIZIK ALMA )
- İRTİZÂK[RIZK] ile/ve/<> İRTİBAT[Ar. < RABT]
( Rızıklanma, rızk alma. İLE/VE/<> Bağlanış, bağlanma. | İlgi, ilgili olma. | Bağlantı. )
- IRZA[Ar.] ile IRZÂ'[Ar.] ile IRZ'A GEÇMEK[Ar.]
( Otu çok olan yer, çayırlık. İLE Emzirmek, emzirilmek. İLE Tecavüz. )
- İŞ GÖREMEMEZLİK ile/ve/değil/yerine ENGELLİLİK ORANI
- İŞ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- İŞ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- ÖNLEME:
İŞ KAZALARINDA ile/ve/||/<> MESLEK HASTALIKLARINDA
( [Gereken doğru/uygun koşulların sağlanmasıyla] %98 ile/ve/||/<> %100 )
- [ne yazık ki]
İŞ KAZASI ile/ve/değil BÜYÜK İHMAL
- İŞ:
[ne yazık ki]
ÖYLESİNE ve/||/<> ŞİŞİRME
- İŞ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- İŞ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- İŞ VERMEK:
YETERSİZE ile/ve/<> HIRSLIYA ile/ve/<> YETERSİZ HIRSLIYA
( Başarısızlığa neden olur. İLE/VE/<> Kavgaya neden olur. İLE/VE/<> Fitneye neden olur. )
( KİFÂYETSİZE ile/ve/<> MUHTERÎSE ile/ve/<> KİFÂYETSİZ MUHTERÎSE )
- İŞ YAPMAK ve/||/<>/> YAPTIĞIMIZI, İYİ YAPMAK
- İŞ ile YUMUŞ BUYURMAK(BİR İŞİN YAPILMASINI İSTEMEK)
- İSABETLİLİK ile/ve TUTARLILIK
- İSABETSİZ "HAKLILIK" ile/değil/yerine İSABETLİ "HAKLILIK"
- İSAF[Ar.] ile İSAL[Ar.]
( Bir isteği, yerine getirme. İLE Ulaştırma. )
- İSÂLE[Ar. < SEYL | çoğ. SEYELÂN] ile İZÂLE[Ar. < ZEVÂL]
( Akıtmak. İLE Yok etme, giderme. )
- ÎSÂR[Ar.] ile İS'ÂR[Ar.] ile ÎSÂR[Ar.] ile İS'ÂR/İSGAR["ga" uzun okunur] ile İ'SÂR[Ar.] ile İ'SÂR[Ar.] ile İ'SÂR[Ar.] ile İSÂR[Ar.]
( Bağ, sargı. | Esirlik. İLE Fiyat biçme, narh koyma. İLE İkram, bahşiş. | Cömertlikle verme. | Dökme, saçma, serpme. | Kendi muhtaç olduğu halde bahşiş verme. | Seçme. İLE Çocuğun diş çıkarması. İLE Sürçdürme, ayak kaydırma. | Birini, büyüklere kötüleme/zemmetme. İLE Güçleştirme. | Fakirleşme. İLE İkindi zamanında bulunma. | Gelin olma çağına gelme. | Kasırga. İLE Keçi memesine takılan kese/torba. )
- ÎSÂR değil/yerine/= SEÇME
- İŞARET PARMAĞI ile/ve/değil/||/<>/< ÖTEKİ ÜÇ PARMAK
( Bir yanlışın/eksiğin savunması olarak kendimizi hatasız/suçsuz göstermek için başka bir şeyi/kişiyi işaret ettiğimizde, işaret ettiğimiz parmağımız, işaret edilen şeyle ilgili olsa bile olayların/olguların kökenindekinin, kaynağının ve ağırlığın bizim "düşünce/davranış" ve "yorumumuz" olduğunu, öteki üç parmağımız bizi gösterir. )
( %25. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< %75. )
( İyi birini gördüğünüzde, onu taklit etmeye çalışın. Kötü birini gördüğünüzde, onun kusurlarını, kendinizde de arayın. )
- İŞARET PARMAĞIYLA GÖSTERMEK ile/ve/değil/yerine/|| AYAK İZİ
- İŞARET ile DELİL
( SIGN vs. PROOF )
- İŞARET = SIGN[İng.] = MARQUE[Fr.] = ZEICHEN[Alm.] = SEGNO[İt.] = SIGNO[İsp.]
- İŞBİRLİĞİ/ÇÖZÜM ORTAKLIĞI ile/ve/||/<> DESTEK ALMA ile/ve/||/<> YARDIM ALMA ile/ve/||/<> YARARLANMA
( %60-70[kendin] - %30-40[öteki]. İLE/VE/||/<> %40-50[kendin] - %50-60[öteki]. İLE/VE/||/<> %70-80[öteki] - %20-30[kendin]. İLE/VE/||/<> %80-90[öteki] - %10-20[kendin]. )
- İŞE ALINMA ile/ve İŞTEN ÇIKARILMA
( Bilgi, beceri gibi özelliklerle. İLE/VE Davranış ve tutumlarla. )
- İŞE YARAMAYAN ile/değil İŞİNE GELMEYEN
- İŞE YARAR/LIK ve/<> KÖPRÜ
- İŞE YARAYAN ile/ve/değil/||/<>/< İŞ GÖREN
- İŞGAL[Ar. < ŞUGL] ile/>< FERAĞ
( Bir yeri ele geçirme. | Bir yeri geçici bir süre için ele geçirme. | Birini işten alıkoyma, engelleme, oyalama. | Uğraştırma. İLE/>< Bir işten vazgeçme, çekilme, el çekme, terk etme. | Bir taşınmazı başkasına bırakma, başkasının üstüne geçirme. | Boşaltma. )
- İŞGAL ile/ve/<> DEĞERSİZLEŞTİRME
- İŞGAL ile/değil FETİH
( ... İLE/DEĞİL "Ele geçirdiği" yere ve yaşayanlarına teklif sunuyorsa. )
( [not] OCCUPATION vs./but CONQUEST )
- İŞGAL ile/ve/||/<>/>/< SAVAŞ
- İŞGÜZAR/LIK ile/ve/||/<>/< BİLGİSİZ/LİK
- [ne yazık ki]
İŞGÜZÂR/LIK ile/ve/<> BOŞBOĞAZ/LIK
- İŞİ:
BİLMEK ile/ve/||/<>/> TUTTURMAK
- ISI ve IŞIK...:
OLSUN ile/ve/||/<>/> DOLSUN
- IŞIK HIZI ile/değil/< DÜŞÜNCE HIZI
( Saniyede, 300.000 km. İLE/DEĞİL/< En hızlı olan. )
- IŞIK ile/ve/değil/yerine/||/></< KARANLIK
( Görmek isteyenler için. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Görmek istemeyenler için. )
- İSİM ile/değil İŞİM
- İŞİMİZ/UĞRAŞIMIZ/HİZMETİMİZ:
| "YIKMAK" ve/ya da "YAKMAK" İLE | değil YAPMAK İLE
- İŞİNE GELDİĞİ GİBİ ile ANLADIĞI KADAR
- İŞİNE GEL(ME)ME/GELEN ile/değil/ne yazık ki/||/<>/< KOLAYINA GEL(ME)ME/GELEN
- İŞİNE GELİRSE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UYARSA/UYUYORSA
- İŞİNE GEL(ME)MEK/GELEN ile/ve/||/<> DEĞER BİLMEZLİK
- İŞİNE GEL(ME)MEK/GELEN ile/ve/||/<> İŞİNE YARAMAK/YARAYAN ile/ve/||/<>
- [ne yazık ki]
"İŞİNE GELDİĞİNDE" ile/değil/yerine/>< YERİ GELDİĞİNDE
- İŞİ/Nİ İYİ YAPMAK ve/||/<>/> HELÂLİNDEN KAZANMAK
- ISIRMAK ile/değil/yerine "DİŞLERİNİ GÖSTERMEK"
- ISITILAN KURBAĞA ÖYKÜSÜ değil/yerine SARI ÖKÜZ ÖYKÜSÜ
( ... DEĞİL/YERİNE Otlakların birinde bir öküz sürüsü yaşarmış. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü öküzlerdeymiş. Ancak, öküzler saldırı anında bir araya geldiği zaman, aslanların yapılacak bir şeyi kalmazmış. Bu yüzden küçük hayvanlarla beslenmek zorunda kalan aslanlar, iyi beslenememeye başlayınca bir çare düşünmüşler. Topal aslan yanına bir iki aslanı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmış.
"SUÇ, HEP O SARI ÖKÜZ'DE..."
Öküzlerin önderi Boz Öküz ve yanındakilere tatlı dille konuşmaya başlamış:
"Saygıdeğer öküz efendiler. Bugün buraya sizden özür dilemeye geldik. Biliyorum. Bugüne kadar size zarar verdik. Ama inanın ki, bunların hiçbirini isteyerek yapmadık. Tüm suç hep o Sarı Öküz''de. Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Biz de barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Sizle bir sorunumuz yok. Verin onu bize, siz kurtulun, yine barış içinde yaşayalım."
Boz Öküz ve heyeti, bu sözler üzerine, aralarında tartışmış ve teklifi haklı bularak, Sarı Öküz'ü vermişler aslanlara. Bir tek, Benekli Öküz karşı çıkmış ama kimseye derdini anlatamamış.
"AFERİN! SİZİ KUTLARIZ!"
Bir süre sonra, aslanlar yine aynı yöntemle gelip, bu kez Uzun Kuyruk'u istemişler:
"Gördünüz mü ne kadar barış severiz. Sizi de kararınızdan dolayı kutlarız. Ancak, şu sizin Uzun Kuyruk var ya, kuyruğunu salladıkça nereden baksak görünüyor ve aklımızı başımızdan alıyor. Size saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Oysa siz normal kuyruklusunuz. Verin onu bize, bu konuyu kapatıp, barış içinde yaşamaya devam edelim."
Boz Öküz ve heyeti, Uzun Kuyruk''u teslim etmiş, yine Benekli Öküz karşı çıkmış. Uzun Kuyruk, aslanların pençesi altında can vermiş.
"NEREDE KAYBETTİK BİZ BU SAVAŞI?"
Bu olay, sürekli tekrarlanmış, her seferinde farklı bahanelerle. Sonunda, öküzler zayıflamış, aslanlar küstahlaşmış. Artık, hiçbir bahane ileri sürmeden, doğrudan müdahale ederek, "Verin bize şunu, yoksa karışmayız" demeye başlamışlar. Birer birer aslanların pençesinde can verirken, Boz Öküz ve birkaç öküz kalmış geride. İçlerinden biri, önderlerine, "Ne oldu bize? Nerede kaybettik biz bu savaşı? Oysa, zamanında ne kadar da güçlüydük" diye sormuş.
Boz Öküz, Benekli Öküz'ün sözlerini anımsayarak, gözleri nemli... "Biz, Sarı Öküz'ü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı..." )
- İSKAN RUHSATI[Ar.] değil/yerine/= OTURULUR BELGESİ
- İSKÂN ile/ve/||/<>/> İMÂR ile/ve/||/<>/> İNŞÂ
- İSKAT/ISKAT[< SUKUT | çoğ. ISKATÂT]["ka" uzun okunur] ile İSKÂT[< SÜKÛT]
( Düşürme/düşürülme. | Yok etme. | Hükümsüz bırakma. | Ölünün azapsız kalması için dağıtılan sadaka. İLE Susturma, sükût ettirme. | Tartışmada yanıt veremeyecek duruma getirme, ağzını kapattırma. | Kandırma, râzı etme. )
( ISKAT-I CENÎN: Çocuk düşürme. )
- İŞKENCE ile/değil/yerine CEZA
- [ne yazık ki]
!İŞKENCE ile/ve/<> !İNSANLIK DIŞI "UYGULAMA"
- ISLÂH[Ar.] değil/yerine/= DÜZELTME/İYİLEŞTİRME
- İSLÂM DÜŞÜNCESİ ile/ve TÜRK DÜŞÜNCESİ
- İSLÂM HUKUKU değil İSLÂM FIKHI HUKUKU
- VAKIF:
İSLÂM HUKUKUNDA ile/ve/||/<>/> MEDENİ HUKUKTA
- İSLÂM İCTİHÂDINDA:
KAZAÎ ve/||/<> ADLÎ
- İSLÂM/MÜSLÜMANLIK ve/<> KAVRAMAK
- İŞLEM ile İŞLEV
- İŞLEMEK ile/ve/||/<>/> GELİŞTİRMEK
- İŞLEMEK ile/ve/<> İZLEMEK
- İŞLENEBİLİR VERİ ile/ve/||/<>/> ERİŞİLEBİLİR VERİ ile/ve/||/<>/> OKUNABİLİR VERİ ile/ve/||/<>/> ANLAŞILABİLİR VERİ
( Simge seviyesinde. Dijital ve mantıksal girdilerle. İLE/VE/||/<>/> Bili/enformasyon. | Veri aktarımı. | Matematik ve iletişim. | Anlam olmayan değer. İLE/VE/||/<>/> Bilgi. | Değer etiketlemesi. İLE/VE/||/<>/> Keşif. KATAdop Mimarisiyle. )
- İŞLENİLEN/İŞLENİLMEYECEK HALT ile YENİLEN/YENİLMEYECEK NANE
- İŞLENİLEN/İŞLENİLMEYECEK HALT ile YENİLEN/YENİLMEYECEK NANE
- İŞLENMİŞ/RAFİNE/PAKETLİ/KONSERVE/DONMUŞ/HAZIR GIDALAR ile/değil/yerine OLABİLDİĞİ KADAR DOĞAL OLANI
( )
- İŞLER ve/||/<>/> İLİŞKİLER
- ... İŞLERİ ile/ve/||/<> ... İLİŞKİLERİ
- İŞLERİ(MİZİ)/GEREKSİNİMLERİ(MİZİ)(EŞİMİZE/YAKINLARIMIZA/ÇALIŞANLARA/BİRİLERİNE/TOPLUMA/ÖTEKİNE):
"YIKMAK(/YIKILMAK)" ile/değil/yerine/>< (HER KOŞULDA) KONUŞMAK/KONUŞABİLMEK
- İŞLET FİİLİN, DUYSUN KULAĞIN ve/||/<> NE VERİRSEN ELİNLE, O DA GELİR SENİNLE ve/||/<> SADECE İŞİNİ YAP, BIRAK ULUSUNLAR
- İŞLEV ile/ve/<> BİÇİM ile/ve/<> NİTELİK
- İŞLEV ile/ve TERETTÜB-ÜL ÂSÂR[Ar.]
( ... İLE/VE Varolanın içeriğine(mahiyetine) ilişkin niteliklerinin ortaya çıkması. )
- İŞLEVSELLİK ve/||/<> İŞE YARARLIK
- İSMET:
İMAN ve/||/<> EMAN
- İSMET ve/||/<>/< ÂDEMİYET
- İSNAD ile/değil/yerine/||/>< ELEŞTİRİ
- İSNÂD ile İSTİNÂD
( Bir şeyi, biri için "yaptı" demek. | İftira etmek. | Hadislerin sırasıyla kimler tarafından söylenilegeldiğini bildirme. | Yüklem[müsned] ile özne[müsnediileyh] arasındaki ilgi.[Türkçe'de; "-im, -şim, -dim, -dik" gibi] İLE İnat etme. | Direnme. |/| Dayanma. | Güvenme. | Senet, delil, hüccet sayma. | Avcı zinciri gerisinde arka olmak üzere toplu bir durumda bulundurulan asker. )
- ISO 9000 ile/ve/<> ISO 9001
- İSPAT ETMEK ile ORTAYA KOYMAK
- İSPAT/TANIT ile/ve KANIT
( Matematik'te. İLE/VE Matematik dışında. Fizik'te. )
( Öne sürülen bir şeyin doğruluğunu göstermede izlenen düşünce süreci. | Tanıtlamaya yarayan belge ya da herhangi bir şey, beyyine, hüccet. İLE Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanaat verici belge, delil, iz, argüman. | Anlaşmazlık konusu olan şeyde, yargıcın kanılarını oluşturan şey, delil. | Sonurguya ulaşan bir uslamlamanın dayandığı gerçek, delil.
SONURGU: Bir başlangıcın, bir olgunun, bir ilginin renkli ve zorunlu görülen sonucu, vargısı. )
( İçeriden. İLE/VE Dışarıdan. )
- İSPAT ile DELİL ile BURHAN
( ... İLE ... İLE Kendine uygun ilkeleri olan, ne'liği ve neden'liği belirli olan. )
- İSPAT ile/ve DESTEK
( TO PROVE vs./and SUPPORT )
- İSPAT/İSBAT ile/ve HÜCCET ile/ve BURHAN ile/ve DELİL
( BELGİT: Bir kişinin, yapmaya ya da ödemeye borçlu olduğu şeyi göstermek üzere imzaladığı resmi kâğıt, senet. | Bir önermeyi tanıtlamak için gösterilen ve daha önce doğru olarak kabul edilen başka önerme. )
- İSPAT ile/ve İNANDIRICILIK
( PROVING vs./and PLAUSIBILITY/PERSUASIVENESS )
- İSPAT/İSBAT ile SUBÛT
( Zihinde. İLE Hem zihinde, hem de dışarıda/nesnede/olguda. )
( ... İLE Gerçekleşme, şüpheye yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkma. )
- KANIT ile/ve/<> KUŞKUSUZLUK
- İSPAT değil/yerine/= TANITLAMA
- İSRAF (EKONOMİSİ) değil/yerine/>< İNSAF (EKONOMİSİ)
- İSRAF ile/ve/> BATKI/NLIK / İFLÂS
( İsraf, iflâsı muhakkak kılar. )
( En büyük israf, zaman israfıdır. )
( EXTRAVAGANCE vs. BANKRUPTCY )
- [ne yazık ki]
İSRAF ve/||/<>/> İFLÂS
- İSRAF ve/değil/yerine İNFÂK
- İSRAF ile SAVURGANLIK
- [ne yazık ki]
İSRAF ile/ve/||/<> ŞİDDET
- İSRAF ile SUİSTİMAL
- İSRAF ile ZİYAN
( EXTRAVAGANCE vs. TO WASTE )
- ISRAR ETME! ile/ve/||/<>/> (FAZLA) DİRENÇ GÖSTERME!
- ISRAR ETMEK değil/yerine/>< AŞMAK
- ISRAR ile BASKI
- ISRAR ile/değil/yerine ÇÖZÜMCÜLÜK
- ISRAR ile DİRETMEK/DİRENTİ
- ISRAR ile/ve İBRÂM[Ar.]
( ... İLE/VE Can sıkacak derecede ısrar etme, üstüne düşme, zorlama. )
- ISRAR ile İDDİA
( INSISTENCE vs. ASSERTION )
- ISRÂR ile ISNÂ'
( Ayak direme. İLE Yardım etme. | Anla(ya)mayan birinin, gerektiği gibi öğrenmesi. )
- ISRAR ile/değil ŞANSINI ZORLAMAK (İÇİN)
( [not] INSISTENCE vs./but (FOR TO) CHALLENGE THE CHANCE )
- ISRAR ile/ve/<> "SIKBOĞAZ ETMEK"
- ISRAR ile/değil/yerine TEKLİF
( Teklif et fakat ısrar etme! )
( Yok. İLE/DEĞİL/YERİNE Var. )
( [not] INSISTENCE vs./but PROPOSAL/OFFER
PROPOSAL/OFFER instead of INSISTENCE )
- ISRAR/CI/LIK ile/değil/yerine KARARLI/LIK
- İSRAR/LA değil ISRAR/LA
- İSSİ değil/yerine/= SAHİBİ
- ISSUE vs. SUBJECT vs. TOPIC vs. PARAMETER
- ISSUING/OPENING BANK and/||/<> ADVISING BANK
( Amir/açan banka. VE/||/<> İhbar bankası. )
- İSTANBUL('UN):
EFENDİSİ ile/ve MANEVÎ EFENDİSİ ile/ve KÜLTÜREL EFENDİSİ
( Yöneticiler. İLE/VE Meşâyih. İLE/VE Dikkatli, temiz, düzenliler. )
( Maddî. İLE/VE Manevî. İLE/VE Kültürel. )
( İHTİSAB AĞALARI )
( ALİİ: Efendi. ile/ve ... )
- İSTATİSTİK:
MATEMATİK ile/ve/||/<>/> YÖNETİM/DEVLET BİLGİSİ
- İSTATİSTİK = STATISTICS[İng.] = STATISTIQUE[Fr.] = STATISTIK[Alm.] = STATISTIKA[İt.] = ESTADÍSTICA[İsp.]
- İSTATİSTİK ile/ve/değil VERİTABANI
- İSTATİSTİKSEL HATA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
YETERSİZ ÖRNEK ile/ve/||/<> TEMSİL ETMEYEN ÖRNEK ile/ve/||/<> YANLIŞ BENZETME ile/ve/||/<> YOK SAYMA ile/ve/||/<> SÜMEN ALTI ile/ve/||/<> KUMARBAZ
( FALLACY OF INSUFFICIENT SAMPLE vs./and/||/<> UNREPRESENTATIVE SAMPLE vs./and/||/<> FALSE ANALOGY vs./and/||/<> SLOTHFUL INDUCTION vs./and/||/<> FALLACY OF SLANTING vs./and/||/<> GAMBLER'S FALLACY )
- İSTATİSTİKSEL/LİK ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> GENELLEYİCİ/LİK
- İŞTE:
"GÖNÜL EĞLENDİRMEK" ile/ve/değil/yerine/||/></< GÖNÜLLÜLÜK
- İSTEDİĞİNİ:
ALMAK ile/ve/değil/<> ALDIKTAN SONRA HÂLÂ İSTİYOR OLMAK
- İSTEDİĞİNİ/AĞZINA GELENİ" "SÖYLEMEK" ile/değil/yerine/>/>< İSTEMEDİĞİN SÖZLERİ DUYMAK (ZORUNDA KALMAK/KALIR)
- İSTEK/TALEP değil/yerine ADÂLET
- İSTEK/TAMAH ile/ve/değil/yerine/>< KANAAT
( Zahmet. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Rahatlık. )
- İSTEK ile/ve/<> DÜŞÜNME
( REQUEST vs./and/<> TO THINK )
- İSTEK ile/ve/<> GAYRET
( YISA[İt.]: Gayret vermek için söylenilen söz. )
( REQUEST vs./and/<> EXERTION )
- İSTEKSİZ/LİK ile GÖNÜLSÜZ/LÜK
( ... İLE %51 isteksizlik ya da isteyip istemediği belirli olmama. )
- İSTEMEDEN VERMEK ile/değil İSTENİLMEDEN VERMEK
- İSTEMEDEN ile RASTLANTI ile DÜŞMANCA
( 1 KEZ ile 2. KEZ ile 3. KEZ )
( Bir hata, ikinci kez yapılmaz. İkinci kez yapıyorsanız, üçüncü kez de yapacaksınız demektir. )
- İSTEMEDEN ..." ile YANLIŞLIKLA ...
- İSTEMEK ile/ve/değil/yerine/hem de/+/||/<>/> GERÇEKTEN İSTEMEK
( Zihindeki günlük 40-50.000 düşüncenin büyük bir bölümünün tanımlanmamış/netleşmemiş, pasif temelli, sıradan, dayanaksız, isteme eylemi. İLE Sıradan isteğin bir üst aşaması olan gerçekten istemenin, gerekeni yaparak ve istenenin umudu ve çabası, içtenliği, samimiyeti ve ciddiyeti ile istemek. )
( İstemekle tamamına ve daha da fazlasına sahip olabilirsiniz. )
( EĞİNİK: İçten istemek. )
( İSTİD'Â'[Ar. < DUA]: Yalvararak isteme. | Dilekçe. )
( You can have the whole of it and more for the mere asking. )
( [not] TO ASK/REQUIRE vs./and/but/also REALLY/DEEPLY WANT/REQUEST
REALLY/DEEPLY WANT/REQUEST instead of TO ASK/REQUIRE )
( [nicht] FORDERN/WOLLEN mit/und TATSÄCHLICH FORDERN/WOLLEN )
- İSTEMEK ile/ve/||/<>/> KARAR VERMEK
- İSTEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> YEĞLEMEK
- İŞTEN ÇIKIŞTA/ÇIKARILMADA:
KIDEM TAZMİNATI ile/ve/<> İHBAR TAZMİNATI ile/ve/<> İŞSİZLİK ÖDENEĞİ
( )
- İSTENÇ/İRÂDE ile/ve NİYET
( WILLPOWER vs./and INTENTION )
- İSTENÇ/İRÂDE ve/||/<>/> SİYÂSET
( Bireydeki yapma isteği. VE/||/<>/> Toplumdaki yapma isteği. )
- İSTENÇ/DİRETME/İRÂDE[EVET]
ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
DİRENÇ/DİRENME/İHTİYÂR[< HAYIR]
( ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
REVİYE[Ar.][>< BEDİHE])
( Yapma/yapabilme becerisi/isteği/coşkusu/olanağı/gücü. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Yapmama/yapmayabilme becerisi/isteği/coşkusu/olanağı/gücü. )
( "Zekâda", nefiste. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Akılda. )
( Seçim. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Yeğleme/tercih. )
( Cins. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Fasl. )
( Varoluş/sal. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Varoluşunun sürekliliği için/yönünde. )
( Doğadaki tüm varolanlar gibi insanın gövdesi de gelişerek ve değişerek sürecini tamamlar. Gövdemiz itibariyle bitki ve hayvanların koşullarıyla birlikte bülûğa ermesiyle tanımlanan belirli yaş, dönem ve zihinsel seviyelerden geçerek herkesle eşit olanaklara, haklara ve kararlara sahip olmak üzere birey olmaya, reşit olmaya hak kazanırız.
Olanaklarımız, 18 yılımızı tamamlayana kadar, ağırlıklı olarak bitki ve hayvanlarla ortak olduğumuz gövdemizde, varoluşsal ve canlılık gereksinimlerimize, istediklerimize gözümüzü, ağzımızı, elimizi ve dilimizi, "Evet"lerimizi yöneltmeyle yani "yapma isteği/bilgisi" anlamına gelen irâdemiz aracılığıyla sağlanır.
Bu süreç, özellikle 1 yaşında, bazı sözcükleri söylemeye başlayarak; 2 yaşında, benlik algımızın kısmen gelişmişliğiyle erk karşısında, varolduğunu gösterebilmek üzere dışkı tutarak; 4 yaşında, kısmen başlayan öğrenim/eğitim becerisiyle; 7 yaşından itibaren bilinçlenerek; 18'den önce dereceli olarak, 12 - 15 yaş arasında ve 15 - 18 yaş arasında, ayırd etme[temyîz] ve hukuksal cezâ görme eşiğiyle; 16 yaşında, ebeveynin resmî izniyle dünyanın her yerine gidebilme; yine ebeveyn izniyle 17 yaşında evlenebilme eşiklerindeki kısmî hakları ile 18'den sonra da gözümüzü, ağzımızı, elimizi, belimizi ve dilimizi uzatmayabileceklerimiz için "Hayır!" diyerek, "yapmama bilgisi/isteği" olarak tanımlanan ihtiyârımız ve muhtariyetimizle yani kendimize ve çevremizdekilere zarar vermemek üzere, ancak bu koşullarla özgürlük hakkımızı elde ederiz ve yaşamımızı, yapmayabileceklerimiz üzerinden sürdürürüz.
Atacağımız her adımda, yapacağımız ve söyleyeceğimiz herşeyde, önce "Evet"imiz(irâdemiz) değil "Hayır!"ımız(ihtiyârımız) devrede olmak zorundadır. Birilerini yaralamak, öldürmek ya da insanlık suçlarına giren uyuşturucu("sigara vb". da) satmak gibi çevremize çeşitli zarar verebilecek eylemler ise en önemli ve olmazsa olmazımız, Sağlık ve Özgürlük'ün yitirilmesi, hastahane ya da hapishaneyle sınırlandırılmasıyla son bulmasıdır.
İlim ve irfanın öncelikleri, ilkeleri olan eline, diline ve beline hâkim olmak, tüm kadîm geleneklerin ortak uyarısıdır. Şiddet kontrolü, şiddetsizlik, zararsızlık; başkalarını, düşünce, söz ve hareketle incitmemek; yalan kontrolü ve dürüstlük; benimseme kontrolü ya da çalmama; eşeysel(cinsel) enerji kontrolü; mal/eşya biriktirme kontrolü, biriktirmemek; nefret kontrolü ve merhamet; kızgınlık kontrolü ve affetme; güçsüzlük kontrolü ve dayanıklılık; aşırılık kontrolü ve ılımlılık; yanlışlık kontrolü ve doğruluk da insan haklarının dışına çıkmamayı sağlayacak olan uyarılardır.
[ www.FaRkLaR.net/kisiselgelisim ve www.FaRkLaR.net/ilim-irfan sayfalarından da yararlanılabilir.]
Kendi haklarımızı ve başkalarının haklarını tanımamıza yardımcı olabilecek çok önemli iki çalışma ise bir kâğıda ya da bilgisayarda/cep telefonunda, iki ayrı sayfa oluşturup öncelikle "Ne yapmayabileceklerim"i/zi, ötekine ise tam ve kesin olarak "Hayır!" dediklerimizi, diyebileceklerimizi yazmamızdır.
Giyinmek, öncelikle toplum (ve düzeni/sağlığı) için
ancak daha sonra kişinin kendi içindir. )
( Bir şeyi yapmanın, tek bir yolu yoktur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Yolu, tektir! [Yapmamaktır!] )
( Başı, ortası/süreci ve sonucu, akıl iledir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Özgüven iledir ve öz/güven sağlatır. )
( Parça. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Bütün. )
( Özgürlüğümüzü yitirdiğimizde, değerini bilmeye başladığımız, anladığımız ve anımsadığımız. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Özgürlüğümüzde, sürekli bilmemiz ve anımsamamız gereken. )
( Gereksinimimize yönelterek, önceleyerek.[Kısa ve uzun süreli olarak tehlikeli/riskli/zararlı olup olmadığına fazla bakmaksızın.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Var oluşumuzu ve var oluşumuzun sürekliliğini önemseten, önceleyen.[Hem şu anda, hem de uzun süreli olarak.] )
( Bir şey ki, yapmasan da olur... YAPMA!
Bir şey ki, söylemesen de olur... SÖYLEME!
Yaptığımız, "kâr"; yapmadığımız, yarar!
Aldığımız, "kâr"; verdiğimiz, yarar!
Yediğimiz/içtiğimiz, "kâr"; yemediğimiz/içmediğimiz, yarar!
Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir/geliştir... Dünya/n değişsin//gelişsin! )
( Belediye. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Muhtarlık. )
( Görülen, gösterilen/gösterilebilen. | Görülebilir/lik, gösterilebilir/lik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Görülmeyen, gösterilmeyen ve gösterilemeyen. | Görülemez/lik, gösterilemez/lik. )
( "Evet!" diyebilme (olanağı/gücü). İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< "Hayır!" diyebilme (olanağı/gücü). )
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Nefsine muhâlefet etmek/edebilmek.[MUHALEFET-ÜN-NEFS] )
(
İhtiyâr ve İrâde | "Kader" - "İrâdenin Özgürce Kullanımı" Tartışması | Huyların Değişmesinin Olanağı | Mantıksal Belirlenimcilik | |
---|---|---|---|---|
Kindî | Bağdaşırcı | Belirlenimci/Bağdaşırcı | - | - |
Fârâbî | Bağdaşırcı | Bağdaşırcı | Bağdaşırcı | Bağdaşırcı |
Yahyâ İbn Adî | - | Bağdaşırcı | Belirlenimci | İrâdenin Özgürce Kullanımı |
Âmirî | Bağdaşırcı | Bağdaşırcı | - | - |
İbn Sînâ | Belirlenimci | Belirlenimci | Bağdaşırcı | Belirlenimci |
İbn Bâcce | Bağdaşırcı/İrâdeci | - | - | - |
İbn Rüşd | Belirlenimci/Bağdaşırcı | Belirlenimci/Bağdaşırcı | - | Bağdaşırcı |
"Meşşâî Felsefede Ahlâkî Determinizm ve Özgürlük" - Emre Çeliker

( WILL/WILLPOWER vs. RESISTANCE )
- İSTENÇ = İRÂDE = WILL[İng.] = VOLONTÉ[Fr.] = WILLE[Alm.] = VOLUNTAS < VELLE:İSTEMEK. VOLO:İSTİYORUM[Lat.] = VOLUNTAD[İsp.]
- İSTENİLEN/BEKLENİLEN:
HAKİKAT ile/ve/değil/||/<>/> MÂRİFET
( Tek. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Çok. )
- İSTENİLEN ile/ve/<>/değil/yerine GEREKSİNİM
( "Bilir/ler." İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Bil(e)mez/ler. )
( Gereksiniminiz olmayan şeyler alırsanız, çok yakın gelecekte, gereksinim duyduğunuz şeyleri satmak zorunda kalırsınız. )
- İSTER İSTEMEZ (DÜŞÜNMEK)
( Bİ-Z-ZARÛRE, Bİ-L-İSTİRAR / TAV'AN VE KERHEN[hem isteyerek, hem istemeyerek] )
( ÇÂR-NÂ-ÇÂR, HÂH NÂ HÂH, KÂM-U NÂ-KÂM )
- İSTİÂRE ile/ve/değil MECÂZ[< CEVAZ | çoğ. MECÂZÂT]
( Bir sözcüğü kendi anlamı dışında kullanarak, bir şeyi benzediği başka şeylerin adıyla anma sanatı. İLE/VE Sözcükleri gerçek anlamları dışında kullanma sanatı. )
- İSTİCVÂB[< CEVÂB] değil/yerine/= SORUP YANIT ALMA, YANIT ALMA AMACIYLA SÖYLETME | SORGU
- İSTİ'DÂD[Ar.] değil/yerine/= AKILLILIK | ANLAYIŞLILIK | DOĞAL EĞİLİM, BECERİ/KABİLİYET
- İSTİFA ETMEK ile/ve/||/<> AFFINI İSTEMEK
- İSTİFÂ[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= İŞBIRAKI, İŞİ/GÖREVİ BIRAKMAK, İŞTEN/GÖREVDEN AYRILMAK
- İSTİFÂ[Ar.] ile/ve/değil ÇEKİLME
( Görevden. İLE/VE/DEĞİL Önderlikten. )
( Siyasette. İLE/VE/DEĞİL Dinde. )
- ISTIFÂ'[< SAFVET] ile/ve/< İSTİ'FA'[< AFV]
( Bir şeyin hâlisini, temizini seçip alma. | Ayıklama. | Seçme, seçkinlik. İLE/VE Affını isteme. | Bir işten, kendi isteğiyle çekilme. )
- İSTİFA ile/ve/||/<>/> İSTİĞFAR
( Affını isteme. | Bir işten, kendi isteğiyle çekilme. İLE/VE/||/<>/> Tövbe. | Allah'tan günahın bağışlanmasını isteme. | Estağfirullah. )
- İSTİFSÂR[Ar. < FESR] değil/yerine/= SORGULAMA
( Bir şeyin açıklanmasını, aydınlığa kavuşmasını isteme, anlamaya çalışma, sorma. )
- İSTİFTÂ'[Ar. < FETVÂ] ile İSTİFTÂH[Ar. < FETH]
( Fetvâ almak/istemek. Müftüye başvurma. İLE Siftah etme. | Başlama, başlanılma. | Açma, açılma. )
- İSTİĞASE[Ar.] değil/yerine/= YARDIM İSTEMEK
- İSTİHÂB/ISTIHÂB ile İSTİHÂB ile İSTİHÂB/İŞTİHÂB ile İSTÎÂB[< VAB]
( Saklama, gizleme. | Dostluk kurma. | Konuşma, musâheb etme. İLE Hibe ve armağan olarak isteme. Bağış olarak arzulama. İLE Ağarma, beyazlama, kırlaşma. İLE İçine alma, sığdırma. | Kaplamak, toplamak, tamam etmek. | Tutulmak, zapteylemek. )
- İSTİHBARAT TEŞKİLÂTI[Ar.] değil/yerine/= BİLGİTOPLAV ÖRGÜTÜ
- İSTİHKAK[Ar. < HAKK]["ka" uzun okunur] ile İSTİKÂK[Ar.] ile İŞTİKAK[Ar. < ŞAKK]
( Hakkı olma, hak kazanma. | Hak kazanılan şey. İLE Bitkilerin çokluktan dolayı birbirine dolaşık/sarmaşık olması. İLE Yarılmış bir şeyin bir bölümünü alma. | Aynı kökten çıkma, türeme. | Aynı kökten türemiş sözcükleri aynı mısra ya da beyitin içinde kullanma sanatı. [teslîm, selâmet, selâm] )
- İSTİHRAÇ ile İSTİHSAL ile İSTİNTAÇ
( Anlam, sonuç çıkarma/çıkarsama. İLE Çıkarma, elde etme. | Üretim, üretme. İLE Sonuç çıkarma. | Bir büyük önermeden küçüğe ve sonurguya, yasalardan olaylara, nedenden sonuca giderek sonuç çıkarma. )
- İSTİHSÂL[Ar. < HÂSIL çoğ. İSTİHSÂLÂT] ile İSTİHZAR[Ar. < HUZÛR (çoğ. İSTİHZÂRÂT)]
( Elde etme, ele geçirme/geçirilme, çıkarma, meydana getirme, hâsıl etme. | Üretim, üretme. Üretme. İLE Hazırlama. | Anımsama. )
- İSTİKÂMET ve/<> HÜRMET ve/<> KIRAAT
- İSTİKRAR ile İKTİDAR
- İSTİKŞÂF[< KEŞF | çoğ. İSTİKŞÂFÂT][İSTİŞKÂF değil!] ile/ve/<>/> İSTİŞÂRE
( Keşfetmeye çalışma, ne olup bittiğini öğrenmek için araştırmada bulunma. | [coğr.] Açınsama. İLE Fikir sorma, danışma. )
- İSTİLÂ[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİSMÂR[Ar.]
- [ne yazık ki]
İSTÎLÂ ile/ve/||/<>/> SÖMÜRÜ
- ISTILAH[< SULH] değil/yerine/= TERİM, İLİM SÖZÜ, TÂBİR
- İSTİ'LÂM[< İLM]
( YAZI İLE BİLGİ İSTEME | BİLGİ İSTEME )
- İSTİMÂL[Ar. < AMEL] ile İSTİMHÂL[Ar. < MEHL]
( Kullanma. İLE Zaman, mühlet isteme. )
- İSTİMAL[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİFÂDE[Ar.]
( Kullanım. İLE/VE/||/<> Yararlanma. )
- İSTİMÂL[Ar. < AMEL] ile İSTİMÂR[Ar. < TAMİR]
( Kullanma. İLE İmâr ettirme. | Bir yerin imarını isteme. | İstimlâk etme, sömürgeleştirme. )
- İSTİMDÂT[Ar. < MEDED] değil/yerine/= YARDIM İSTEME
- İSTİMLÂK[Ar. < MİLK] ile/ve/||/<> İSTİMÂR[Ar. < TAMİR]
( Bir yeri satın alma, mülk alma. | Kamulaştırma. Devletin, genelin yararına olarak bir şeyi sahibinden satın alması. İLE/VE/||/<> İmâr ettirme. | Bir yerin imarını isteme. | İstimlâk etme, sömürgeleştirme. )
- İSTİMLÂK ile DAYATMA
- İSTİMLÂK[Ar.] değil/yerine/= KAMULAŞTIRMA
- İSTİNABE[Ar.] değil/yerine/= DAYANAKÇA
- İSTİNBÂT[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİDLÂL[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİBSÂR[Ar.]
( Bir söz ya da işten gizli bir anlam çıkarma. Açık olmayarak, dolayısıyla, zımnen anlama. İLE Bir delile dayanarak bir şeyden sonuç çıkarma, delil ile anlama. İLE Basiretli olmak. Düşünceli, hesaplı ve dikkatli iş yapmak ve hareket etmek. )
- İSTİNCÂ' değil/yerine/= PİSLİKTEN/NECASETTEN TEMİZLENME
- İŞTİRAK HİSSESİ[Ar.] değil/yerine/= KATILIM PAYI
- İŞTİRÂK[< ŞİRKET] değil/yerine/= ORTAK OLMA, ORTAKLIK | KATILIM
- [ne yazık ki]
ISTIRAP:
HAFİF ile DERİN
( Konuşulabilir. İLE Konuşulamaz, dile gel(e)mez/getiril(e)mez. )
- ISTIRAP [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- ISTIRAP [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- ISTIRAP ve/<> OLGUNLUK
- İSTİRDAT[Ar.] değil/yerine/= KURTARMA, GERİ ALMA
- İSTİRHÂM[Ar. < RUHM]["İSTİRÂM" değil!] değil/yerine/= YALVARMA
- İSTİŞÂRE HEYETİ/ŞURA değil/yerine/= DANIŞMA KURULU/DANIŞ
- İSTİŞÂRE ile/ve/<> İSTİFÂDE
- İSTİSÂRE[Ar.] ile İSTİŞÂRE[Ar. < ŞÛRÂ (çoğ. İSTİŞÂRÂT)]
( Tozutma, toz savurma. | Fitnecilik, fesatçılık etme. İLE Fikir sorma, danışma. )
- İSTİŞÂRÎ ile/ve/||/<> İSTİDLÂLÎ
- İSTİŞHÂD[Ar.] ile İSTİŞHÂD[Ar.]
( Tanık getirme, tanık gösterme. | Şehit olma. İLE Edebî bir düşüncenin sağlamlığını kanıtlamak için, değerli yapıtlardan örnek gösterme. )
- [ne yazık ki]
!İSTİSHÂR değil/yerine/= !ALAY ETME, EĞLENME
- İSTİSMÂR ile/ve/değil FEDÂ
- İSTİSMAR ile/ve RİYÂ
- İSTİSMÂR[Ar. < SEMERE] ile/ve/<>/değil SÛ-İ İSTİ'MÂL[Ar. < AMEL | çoğ. İSTİ'MÂLÂT]
( İşletme, yararlanma. | Sömürme. İLE/VE/<>/DEĞİL Kötü/yersiz/yolsuz kullanma. )
( )
- [ne yazık ki]
İSTİSMÂR ile/ve/||/<>/> TECÂVÜZ
- İSTİSNA OLMAK" değil/yerine/>< İNSAN/KİŞİ/ADAM OLMAK
( [istiyorsan] "Egemen olmak." DEĞİL/YERİNE Özgür olmak. )
- İSTİSNA[Ar.] değil/yerine/= AYRINCA
- İSTİSNA ile KAİDE
( İstisnalar kaideyi bozmaz, kuvvetlendirir! )
( İstisnalar bilinmedikçe, kaide bilinmiyor demektir. )
- İŞTİYÂK[< ŞEVK] değil/yerine/= ÖZLEM, HASRET | YOĞUN İSTEK/ARZU
- İSTİZAH[Ar.] değil/yerine/= GENSORU
( Herhangi bir konuda, açıklayıcı bilgi isteme, bir sorunun açıklanmasını isteme. )
- İSTİZAH değil/yerine/= GENSORU
- İSTİZAN[Ar.] değil/yerine/= YETKİ/İZİN İSTEME
- İSYAN (MECLİSİ) değil/yerine İSTİŞARE (MECLİSİ)
- İSYAN ile HAREKÂT
( REBELLION vs. OPERATIONS )
- İSYÂN ile/ve/<> İNTİZÂR
( Emre boyun eğmeme, itaatsizlik. | Başkaldırı, ayaklanma. İLE/VE/<> Bekleme, gözleme. | İlenme, beddua. )
- İSYAN ile İTİRAZ
- İSYAN/KÂR/LIK ile/ve/değil/yerine/<> TEPKİ/SEL/LİK
- İT ve/||/<>/> BİT
( ile yatan. VE/||/<>/> ile kalkar. )
- İTAAT ile/ve/değil/<> DÜZEN
- İTAAT ile/değil/yerine/>< İTTİHAT
- İTAAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KABUL
- İTAAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< RIZÂ
- İTAAT/KÂR ile/ve/||/<> BİAT/KÂR
( Aç kalarak/bırakarak. İLE/VE/||/<> Bilgisiz kalarak/bırakarak. )
- [ne yazık ki]
!İTEN ile/||/<> !TUTMAYAN
- İTFA[Ar.] ile/değil/yerine BORÇ ÖDEME
( ... İLE Söndürme. | Sönüm. | Bir borcu, azar azar ödeyerek kapatma, sönüm. )
- İTHAM ile AŞAĞILAMA
( Suçlama, suçlu görme. İLE Küçük görme. )
- İTHAM ile/değil/yerine/||/>< ELEŞTİRİ
- İTHAM ile/ve/<> GENELLEME
- [ne yazık ki]
İTHAM ile İMÂ
- İTHAM ile İSNÂD
- [ne yazık ki]
!İTHAM ile !TEKFÎR
( Çoğunlukla/bazen itham, küfürden daha ağırdır. )
( Suçlama. İLE Kâfir sayma. )
- İTHAM ile/ve/||/<> YAFTALAMA
- İTHAM/NÂME["İTAM" değil!] değil/yerine/= SUÇLAMA/LIK
- İTİBAR ETMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SAYGI GÖSTERMEK
- İTİBAR/HAYSİYET[Ar.] değil/yerine/= SAYGINLIK/ÖZSAYGI
- İTİBAR ile/ve/||/<>/> İTİMAT
- İTİBAR ile/ve/||/<> TAHAMMÜL
- İTİBARÎ ile "HAKİKÎ"
- İTİBARÎ[Ar.] değil/yerine/= SAYMACA
- İTİBARIYLA değil/yerine/= İLE BİRLİKTE
- İTİBÂR/LI değil/yerine/= SAYGIN/LIK
- ÎTİDAL ve/<> FAZÎLET
- İTİDAL ve/<> HAYIR
( Hayır olan itidal olan, itidal olan hayır olandır. )
- İ'TİDÂL[< ADL] ile Î'TİZÂL[< AZL]
( Denge, ölçülülük. İLE Yalnızlığı yeğleyip bir köşeye çekilme, uzlet etme. | İşi terketme. | Topluluktan/cemâatten ayrılma. )
- İTİDAL ve/> KEMÂL
( İnce oranlarda karışım. VE Hareket eden maddedeki olanakların dışa çıkması. )
- İT(İL)MEK ile/ve KAK(IL)MAK
- İTİMAT[Ar.] değil/yerine/= GÜVEN/GÜVENÇ
- İTİMATSIZ/EMNİYETSİZLİK değil/yerine/= GÜVENSİZLİK / GÜVENMEZ/LİK
- İTİNÂ ile/ve/||/<>/> İMTİNÂ
- İTİNÂ ve/||/<>/> İTİBAR
- İTİNÂ[Ar.] değil/yerine/= ÖZEN
- İTİRAF[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= EYDİVERME/K
- İTİRAF ETMEK ile/değil KABUL ETMEK
- İTİRAF ile/ve/değil/||/<>/< AÇIK AÇIK SÖYLEMEK
- İTİRAF ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AÇIKLAMA
- İTİRAF ile AĞZINDAN KAÇIRMAK
( Kişiler, fiziksel açıdan yorgun olduğunda, dürüst olmaya daha eğilimliler. Bu nedenle, gece geç saatte yapılan konuşmalarda, itiraflar daha sık oluyor. )
( CONFESSION vs. TO LET SLIP, TO BLURT OUT )
- İTİRAF ile/ve/||/<>/> ARINMA
- İTİRAF ile/ve/||/<> (")GÜNAH ÇIKARMA(")
- İTİRAF ile/ve/değil/||/<> İDDİA
- İTİRAF ile İFŞÂ
- İTİRAF ve/> PİŞMANLIK ve/> HESAPLAŞMA ve/> TÖVBE
- İTİRAF ile/ve/değil/ne yazık ki TEHDİT
- İTİRAF ile/ve/||/<> TÖVBE
( Hristiyanlık'ta. İLE/VE/||/<> İslâm'da. )
- İTİRAF ile/ve VURGULAMA
( CONFESSION vs./and TO EMPHASIZE )
- İTİRAZ ETMEK ile/ve/||/<> KARŞI ÇIKMAK
- İTİRAZ (ETMEK) ile/ve/<>/değil/yerine SORU (SORMAK)
- İTİRAZ:
KABUL EDİLDİ >< REDDEDİLDİ
( OBJECTION:
SUSTAINED >< DENIED/OVERRULED )
- İTİRAZ ile/ve/değil/yerine İLÂVE/EK, KATKI
( Li-kâilin en-yekûl: Güçlü bir itirazı imler; yanıtın da bu itiraza orantılı olması amaçlanır. İn kulte: Orta seviyeli bir itiraza işaret eder. Fe-in kîle: Zayıf bir itiraz olduğu anlamına gelir. La-yukâl: Çok zayıf bir karşı düşüncenin dile getirilmesinde kullanılır. )
( [not] OBJECTION vs./and/but CONTRIBUTION
CONTRIBUTION instead of OBJECTION )
- İTİRAZ ile/ve/değil/||/<>/< İTİRAF
- İTİRAZ ile/ve/<> İTİZAL
- İ'TİZÂL[Ar. < AZL] ile İ'TİZÂR[Ar. < ÖZR | çoğ. İ'TİZÂRÂT]
( Bir tarafa çekilme. | İşten çekilme. | Ehl-i sünnet'ten Vâsıl b. Atâ'nın kurduğu mu'tezile mezhebi. | Takımdan ayrılma. İLE Özür dileme. )
- ITLÂK ile/>< İTİLÂK
( Uzaklaşma, ayrı/bağımsız olma, boşanma. İLE/>< Birinin sevgisine yakalanma, tutulma. )
- İTLE DALAŞMAK ile/değil/yerine/>< YAMACI DOLANMAK
- İTMİNAN değil/yerine/= İNANMA, GÜVENME
- İTMÎNÂN değil/yerine/= KESİN OLARAK BİLME | EMİN OLMA | BİRİNE İNANMA, GÜVENME )
- İTTİBÂ[Ar.] değil/yerine/= UYMA, ARDISIRA GİTME, TÂBÎ OLMA
- İTTİFAK ile/ve MUTABAKAT
- İTTİHÂZ[< AHZ] değil/yerine/= EDİNME, EDİNİLME | KABUL ETME | SAYMA, SAYGI DUYMA
- İTTİKAN değil/yerine/= İYİ VE SAĞLAM BİLME
- ITTILÂ'[Ar.] ile ITTILÂ[Ar. < TULÛ | çoğ. ITTILAÂT]
( Kokulu şeyler sürünme. İLE Öğrenme, tanıma, bilme, haberli olma. )
- İVEDİ/MÜSTACEL değil/yerine EVGİN
( Öncelikle yapılması gereken. )
- İYELİK/SAHİP OLMAK ile SAHİPLENMEK
( Sen sahip çıkmazsan, birileri gelir sahip çıkar. )
( Kendinin olan bir şeyi, yasa çerçevesi içinde, istediği gibi kullanabilme hakkını taşıma durumu. İLE ... )
- İYİ AHLÂK ve DOĞRU DÜŞÜNME
- İYİ ANLAMAK ile/ve/||/<>/< YALIN ANLATABİLMEK
( Yalın anlatamıyorsak, yeterince / iyi anlamamışız demektir. )
( If we cannot explain simply, we don't understand it enough well. )
- İYİ BİR YÖNETİCİ OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İYİ BİR KİŞİ OLMAK
( AKIL ve/<> ADÂLET ve/<> SİYASET ve/<> DOĞRULUK ve/<> AHLAK BİLGİ
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/<
ADÂLET DAİRESİ
)
- İYİ "ETMEK" ile/değil İYİLEŞTİRMEK
- İYİ İŞ ve/||/<>/>/< USTA
- İYİ KULLANMAK ile/ve/||/<> YARARLANMAK
- İYİ NİYET ile/ve/değil/||/<>/>/< ADÂLET
- İYİ NİYET(Lİ YAKLAŞIM) ile/ve/<>/değil/yerine ÇÖZÜMCÜ (VE YAPICI) YAKLAŞIM
( İyi niyet, bir şeyleri çözmekte/aşmakta yeterli değildir/olmayabilir. )
- İYİ NİYETLİ ile/ve/< YUFKAYÜREKLİ/RAKÎK[Ar. < RİKKAT]
- İYİ NİYETLİLİK ile/ve/<> ANLAYIŞ GÖSTERMEK
- İYİ NİYETLİ/LİK ile ENAYİ/LİK
- İYİ OLMAK ile/ve/değil/=/||/<>/< ÂDİL OLMAK
- İYİ OLMAK ile/ve/değil/||/<>/< ÂDİL OLMAK
- İYİ ile/ve/<>/> DAHA İYİ ile/ve/<>/> EN İYİ
( İnanırsak. İLE/VE/<>/> Sabredersek. İLE/VE/<>/> Vazgeçmezsek. )
- İYİ ile/ve DOĞRU ile/ve GÜZEL
( Duyu ve duygu. İLE/VE Düşünce. İLE/VE Duyu ve duygu ve düşünce. )
( Davranış. İLE/VE Düşünce. İLE/VE Bütünlük. )
- İYİ ile/ve/<> GÜZEL
( Ayrıntıdır/ayrıntılardadır. İLE/VE/<> Bütündür/bütünlüktedir. | İyilerin biraradalığı/toplamıdır. )
- İYİ = HAYIR = GOOD[İng.] = BIEN[Fr.] = GUT[Alm.] = BONUS[Lat.] = AGATHOS[Yun.] = BUENO/NA[İsp.]
- İYİ ile/ve KESİN
( GOOD vs./and DEFINITE )
- İYİCENE, GÜZELCENE değil İYİCE, GÜZELCE
- İYİDEN İYİYE (ŞIMARMAK, HADDİNİ AŞMAK)
- İYİ/GÜZEL DİLEKLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- İYİ-KÖTÜ AYRIMI YAPMAK/TELKİN ETMEK değil/yerine (SADECE) NE OLMADIĞINI BELİRTME (ÇABASI)
- İYİLER:
KAYBETMEZ <>/>/ne yazık ki KAYBEDİLİR
- İYİLEŞTİRİCİLER/DENGELEYİCİLER:
GÜNEŞ ile/ve/||/<> DİNLENME ile/ve/||/<> HAREKET/SPOR ile/ve/||/<> BESLENME ile/ve/||/<> ÖZGÜVEN ile/ve/||/<> ARKADAŞLAR
- İYİLEŞTİRMEK ile/ve/||/<>/> GELİŞTİRMEK
- İYİLİĞE GEREKSİNİMİ OLANLAR ile/ve/||/<> İYİLİK YAPMAYA GEREKSİNİMİ OLANLAR
( )
( The Last Bookstore (Son Kitapçı) adlı şu kısa belgesel, Los Angeles'ta bulunan 'Son Kitapçı' adlı kitapçının sahibi ve işletmecisi Josh Spencer'ın yaşamına odaklanıyor. Belgesel, Spencer'ın bir baba, koca, küçük işletme sahibi ve paraplejik olarak yaşamını gözler önüne sererken, fiziksel kitaplardan vazgeçemeyenler için bir çekim merkezi haline gelen dükkanının da öyküsünü anlatmış oluyor.
http://lastbookstorela.com
)
( Çok sevgili arkadaşım,
Ramazan Baş’ın (Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği Başkanı),
koronavirüs nedeniyle yaşamını kaybettiğini öğrendik.
Çok çok üzüldüm/üzüldük.
Ne yazacağımı ve ne kadar yazacağımı bilemiyorum. Ben/biz de tüm Türkiye de en başta engelliler olmak üzere yakın bir dostumuzu kaybetmenin çok büyük üzüntüsü içinde...
Türkiye de, dünya da çok büyük bir değerini, başarısını, çok önemli bir gönüllüsünü çok erken kaybetti. Hepimizin başı[yarası] sağılsın[iyileşsin].
Çok sevgili Ramazan Baş'la 2006 yılında, her ayın ilk Çarşamba'sı
gezi anıları ve sunumlarımızı paylaşmak üzere buluştuğumuz Gezginler Derneği toplantımıza katılmasıyla tanıştık. Onu ve yanındakileri tekerlekli sandalyesiyle sahnede görünce çok mutlu olmuştum.
Dernek başkanımız Orhan Kural ve yönetim kurulu üyeleri, düşünce, öneri, istek ve beklentilerini dinlemek üzere yılda bir kez de tüm gezgin üyelerimizi davet ediyorduk. 2000'den beri katılabildiğim bu toplantıların birinde gezi ve gezginlik dışında dernek olarak daha etkin, topluma da yararlı çalışma ve dayanışmalarımızın olması gerektiğine değinmiştim. Her ne kadar gezme olanağı buluyorsak da engellilerin bu olanağa pek de sahip olmadığına, hepimizin çeşitli nedenlerle her an bir kaza geçirerek engelli kalabileceğine, gücümüz ve olanaklarımız yerindeyken engellilerin sorunlarına çok daha fazla katkı ve destek vermemiz gerektiğini paylaşmıştım. Bu konudaki ilk adımımızın da engelli dernekleriyle olan ilişki ve işbirliğiyle gerçekleşebileceğine de değinmiştim.
2006'daki toplantılarımızın birinde bu düşünce ve dileklerimin ekonomik gücü yerinde olan kişilerin/gezginlerin önüne daha yakından ulaşabildiğini görmekten, az da olsa bir katkım olması ve aracı olabilmekten çok mutlu oldum.
(Kendimi değil bu tür düşünce, adım, aracılık ve çabaların önemini pekiştirme ve yayılması dileğiyle bu deneyimimi paylaşıyorum.)
Ben de kendi olanaklarım içinde daha fazla neler yapabileceğimi düşünerek Ramazan Baş ile daveti üzerine Ataköy'deki dernek merkezine gitmeye başladım. İnternet ve bilgisayarla ilgili olanaklarımı seferber ederek birkaç yıl derneğin web sitesiyle ilgili çalışmalar yürüttüm. Sevgili Ramazan Baş, tüm çalışanlar, gönüllüler ve engelliler ile daha yakından iletişim ve paylaşım fırsatı bularak tekerlekli sandalye dağıtımı başta olmak üzere çoğu etkinliğin mutfağında yer almaya çalıştım.
Derneğin başarılarından çoğunuzun haberdar olduğunu bildiğim her süreç ve ayrıntıda çeşitli gereksinimleri olan engelliler için çok önemli olanaklar sağlandı. Boynundan aşağısı felç kalmış, çoğunlukla yattığı yerden hizmet vermeye çalışan sevgili Ramazan Baş'ın, en başta annesi olmak üzere çevresindeki tüm dostların, üstün, özverili emek, çaba ve başarılarıyla dolu yaşamında, yazmak ve paylaşmakla bitmeyecek Türkiye ve dünya çapında örnek hizmet ve katkıları için ne kadar teşekkür etsek azdır. Yıllarca dernek çalışmalarına ve engellilere sürekli destek veren binlerce tanınmış/tanınmamış gönüllü, siyasetçi, sanatçı ve sporcuya da ayrıca çok teşekkür ederim/z...
Tüm emek, çaba, katkı, aracılık ve çalışmalarından dolayı tekrar tekrar milyonlarca minnet ve teşekkür ediyorum/z çok sevgili Ramazan Baş. Her zaman, hepimizleydin, her zaman da öyle olacaksın. Yaşamımız, gönlümüz ve zihnimizdeki yerin apayrı!
(Dileklerimiz, tek başına bazı sorunların gelişmesi, değişmesi ve
düzelmesi için yeterli olmuyor biliyorsunuz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hem doğrudan, hem de dolaylı olarak gereksinimi çok fazla olan birey ve derneklere her türlü maddi ve manevi yardımı sürekli kılarak gerçekleşiyor. Eğer bugüne kadar katkı ve desteğiniz olmuş ya olamamışsa da bundan sonra daha fazla olabileceğini de tekrar ve sürekli anımsayalım istiyorum. Bu doğrultuda da TOFD'ye cep telefonu üzerinden aylık 10 TL.'lik düzenli bağışına siz de katılabilirsiniz. Ayrıca, plastik şişelerin kapaklarını biriktirerek ve dernek merkezine ulaşmasını sağlayarak da destekte bulunabiliyoruz. Tüm ayrıntılarını TOFD.org.tr adresinden görebilir ve takip edebilirsiniz. Şimdiden tüm katkı ve desteklerinizden dolayı tebrik ve teşekkür ediyorum/z...)
Ancak bu kadarıyla sınırlandırabildiğim, ne kadar yazsam ve anlatsam da onu tanı(t)maya yetmeyecek sevgili Ramazan Baş'ı, kısmen de olsa daha yakından tanıyabilmeniz için aşağıdaki bağlantıdan
TEDx konuşmasını kesinlikle izlemenizi rica ediyorum...
İYİLİĞE GEREKSİNİMİ OLANLAR ile/ve/||/<>
İYİLİK YAPMAYA GEREKSİNİMİ OLANLAR
Mutluluğun Anahtarı; Köprü Olmak | Ramazan Baş
youtube.com/watch?v=wA4wK6Kby2Q
instagram.com/TOFDgenelmerkez
instagram.com/ramazanbastofd
instagram.com/semracetinkaya__
(Sürekli erişim ve paylaşım adresleri...
FaRkLaR.net/sozluk/fark/37462
instagram.com/p/CODS7iwAJcg )
- İYİLİĞİN KOŞULLARI:
HIZLI(EN KISA SÜREDE) OLMALI ile/ve/||/<>/> GİZLİ OLMALI ile/ve/||/<>/> GÖZDE BÜYÜTÜLMEMELİ ile/ve/||/<>/> SÜREKLİ OLMALI ile/ve/||/<>/> YERİNİ BULMALI
- İYİLİK:
BAŞKASINA YAPTIĞIMIZ ile/ve/||/<> BİZE YAPILAN
( Unutalım! İLE/VE/||/<> Unutmayalım! )
- İYİLİK:
EMPATİ ve/||/<> PİŞMANLIK ve/||/<> UTANMAK
- İYİLİK:
SÖZ İLE ve/||/<> VERMEK İLE ve/||/<> DÜŞÜNCE İLE
( Güven oluşturur. VE/||/<> Sevgi oluşturur. VE/||/<> Derinlik oluşturur. )
- İYİLİK YAPAR GİBİ GÖRÜNMEK ile/değil/>< İYİLİK YAPIP GÖRÜNMEMEK
- İYİ/LİK ve/||/<>/< AŞKIN/LIK
- İYİLİK ile/ve/||/<> DOĞRULUK ile/ve/||/<> CESÂRET ile/ve/||/<> VEFÂ
( Kötülüğe karşın. İLE/VE/||/<> Yanlışa karşın. İLE/VE/||/<> Zorluğa karşın. İLE/VE/||/<> Mesafeye karşın. )
- İYİLİK ile/ve/değil İŞİNİN HAKKINI TESLİM ETMEK
( İyiliğe iyiliği her kişi yapar, Kötülüğe iyiliği er kişi yapar. )
( "(BİR) GÜZELLİK YAPMAK": İYİLİK )
( [not] GOODNESS/KINDNESS vs./and/but TO GIVE TO THE BUSINESS IT'S DUE )
- İYİLİK ve/||/<>/>/< KAMU YARARI
- İYİLİKSEVERLİK = BENEVOLENCE[İng.] = BIENVEILLANCE[Fr.] = WOHLWOLLEN[Alm.] = BENEVOLENTIA[Lat.]
- İYİMSER/LİK VE/VEYA ANLAYIŞLI/LIK değil/yerine GERÇEKÇİLİK VE/VEYA (İSABETLİ) ÖNGÖRÜ
- İYİMSER/LİK ile/ve/<> ANLAYIŞLI/LIK
- İYİMSER/LİK ile/ve/||/<>/> SAKINGAN/İHTİYATLI İYİMSER/LİK
- İYİ/YETERİNCE DÜŞÜNMEK ile/ve/||/<>/>/< İSABETLİ KARAR VERMEK
- İZ ile/ve/||/<>/> İZLENİM
- İZÂFETEN[Ar.] ile İZÂFÎ[Ar.]
( Bir şeye ilişik/ait olarak. İLE Görelilikle/izâfetle ilgili. | Bağlı bulunduğu şey ile değişen. )
- İZAH ve/<> HİZA
- İZAHAT ile/ve NASİHAT
- İZAHI yoksa/> MİZAHI
( Açıklması/izahı olmayanın, mizahı/gülmecesi olur. )
- İZALE [< ZEVAL] değil/yerine/= GİDERME, GİDERİLME; YOK ETME
- İZ'ÂN değil/yerine/= ANLAYIŞ, KAVRAYIŞ, AKIL | SÖZ DİNLEME | TERBİYE, EDEP
- İZÂN ve/<> FERÂSET
- İZDÜŞÜM ile/ve/<> UZANTI
- İZİN İSTEMEK ile/ve/değil/yerine OLUR ALMA, BİLGİ VERME (GEREKLİLİĞİ)
- İZİN VERMEK(/"VERİRSENİZ) ile/değil/yerine UYGUN GÖRMEK(/"GÖRÜRSENİZ)
( [not] TO ALLOW vs./but TO SEE FIT
TO SEE FIT instead of TO ALLOW )
- İZİN VERMEMEK ile/ve ENGEL OLMAK
- İZİN ile/ve BİLGİ
- İZİN ile/ve/değil/yerine ONAY
( [not] PERMISSION vs./and/but TO APPROVE
TO APPROVE instead of PERMISSION )
- İZİN ile/ve/değil/yerine/< RIZÂ
- İZİNSİZ GÖSTERİ/YÜRÜYÜŞ değil/yerine GÜVENLİK İÇİN HABER VERME GEREKLİLİĞİ
- IZLÂL[Ar.] ile IZLÂL[Ar.]
( Gölgelendirme, gölgeli olma. İLE Dalâlete düşürme, doğru yoldan çıkarma, azdırma. )
- İZLEK ile/ve/||/<> SÜREK
- İZLEM/STRATEJİ(K)[Fr. < Yun. STRATOS: Ordu. | AGO: Gütmek.] ile/ve/<> TAKTİK
( Üst kuram, kuram kurma kuramı. İLE/VE Stratejinin uygulanması. )
( STRATEGY vs./and TACTICS )
- İZLEME ile/ve/||/<> TARAMA
- İZLEMEK ile/ve/<> DESTEKLEMEK
- İZLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEMEK
- İZLENİLESİ:
ÖNCELİKLİLER ve/ya da/||/<> AYRICALIKLILAR
( ESARETİN BEDELİ (SHAWSHANK REDEMPTION) (1994)
CESUR YÜREK (BRAVEHEART) (1995)
YEŞİL YOL (GREEN MILE) (1999)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)
FARELER VE İNSANLAR (OF MICE AND MEN) (1992)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)
İYİLİK BUL, İYİLİK YAP (PAY IT FORWARD) (2000)
ÖLÜ OZANLAR DERNEĞİ (DEAD POETS SOCIETY) (1989)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)
YEDİ (SEVEN) (1995)
TİBET'TE YEDİ YIL (SEVEN YEARS IN TIBET) (1997)
YENİ YAŞAM (CAST AWAY) (2000)
TRUMAN SHOW (1998)
YÜKSELİŞ (ASCENSION) (dizi)(3 bölüm) (2014)
ŞEYTANIN AVUKATI (DEVIL'S ADVOCATE) (1997)
MALICE (1993)
İHANET (THE EDGE) (1996)
İÇİMDEKİ DENİZ (2004)
PLATFORM (2019)
KÖRLÜK (BLINDNESS) (2008)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)
JOKER (2019)
LORENZO'NUN YAĞI (LORENZO'S OIL) (1992)
CAN DOSTUM (THE INTOUCHABLES) (2011)
İÇGÜDÜ (INSTINCT) (1999)
FİL ADAM (THE ELEPHANT MAN) (1980)
NELL (1994)
BABAM VE OĞLUM (2005)
GÖNÜL YARASI (2005)
ABİM (2009)
BENİM DÜNYAM (2013) / < (BLACK) (2005)
RASHOMON (1950)
LEON (1994)
YİĞİT (HERO) (2002)
İLKBAHAR, YAZ, SONBAHAR, KIŞ VE İLKBAHAR (SPRING, SUMMER, FALL, WINTER AND SPRING) (2003)
DELİ VE DAHİ (THE PROFESSOR AND THE MAD MAN) (2019)
RÜZGÂRI Dİ(ZGİ)NLEYEN ÇOCUK (THE BOY WHO HARNESSED THE WIND) (2019)
BALİNANIN SIRTINDA (WHALE RIDER) (2002)
HÜCRE NO:7 MUCİZESİ (MIRACLE IN CELL NO:7) (2013)
KIYIM GECESİ (FRACTURE) (2007)
MAÇ SAYISI (MATCH POINT) (2005)
BİR DÜŞÜŞÜN ANATOMİSİ (ANATOMY OF A FALL) (2023)
BÜYÜK HESAPLAŞMA (HEAT) (1995)
KARDEŞ GİBİLERDİ (SLEEPERS) (1996)
GÜLÜN ADI (THE NAME OF THE ROSE) (1986)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)
YATAĞIMDAKİ DÜŞMAN (SLEEPING WITH THE ENEMY) (1991)
YETER (ENOUGH) (2002)
KÜP (CUBE) I, II, III (1997, 2002, 2004)
OYUN (THE GAME) (1997)
BUGÜN, DÜNDÜ (GROUNDHOG DAY) (1993) :)
BENDEN BU KADAR (AS GOOD AS IT GETS) (1997)
YEŞİL KILAVUZ (GREEN BOOK) (2018)
12 YILLIK TUTSAKLIK (12 YEARS A SLAVE) (2013)
ŞİMDİ YA DA ASLA (THE BUCKET LIST) (2007)
SOFİ'NİN SEÇİMİ (SOPHIE'S CHOICE) (1982)
ÇİZGİLİ PİJAMALI ÇOCUK (THE BOY IN THE STRIPED PAJAMAS) (2008)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)
SCHINDLER'İN DİZİNİ (SCHINDLER'S LIST) (1993)
PİYANİST (2002)
SALAK İLE AVANAK (DUMB AND DUMBER) (1994) :)
BAY EVET (YES MAN) (2008) :)
FORREST GUMP (1994) :)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)
TEHLİKELİ YÜRÜYÜŞ (THE WALK) (2015)
(İzlemeden önce "TO REACH THE CLOUDS" betiğini okumanızı salık veririz.)
LA CASA DE PAPALLE (dizi) (2017 - 2020)
THELMA VE LOUISE (1991)
MİLYONLUK BEBEK (MILLION DOLLAR BABY) (2004)
BÖKE(ŞAMPİYON) (THE CHAMP) (1979)
HERŞEYİN KURAMI (THE THEORY OF EVERYTHING) (2014)
YAĞMUR ADAM (RAIN MAN) (1988)
LION (2016)
TEMPLE GRANDIN (2010)
GİZLİ SAYILAR (HIDDEN FIGURES) (2016)
EŞKIYA (1996)
KABADAYI (2007)
AŞK, TESADÜFLERİ SEVER (2011)
TESADÜF (SERENDIPITY) (2001)
MELEKLER ŞEHRİ(CITY OF ANGELS) (1998)
AŞK MASALI (MAID IN MANHATTAN) (2002)
İKNA (PERSUASION) (2022)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)
AŞK VE YAŞAM (SENSE & SENSIBILITY) (1995)
(İzlemeden önce betiğini okumanızı salık veririz.)
GÜN DOĞMADAN > GÜN BATMADAN > GECE OLMADAN
(BEFORE SUNRISE > BEFORE SUNSET > BEFORE MIDNIGHT)
(1995, 2004, 2013)
BARFİ (2012)
CESARETİN VAR MI AŞKA? (JEUX D'ENFANTS) (2003)
ÖZEL BİR KADIN (PRETTY WOMAN) (1990)
KORUMA (THE BODYGUARD) (1992)
HAYALET (GHOST) (1990)
TITANIC (1997)
KESİŞME (INTERSECTION) (1994)
AHLÂKSIZ TEKLİF (INDECENT PROPOSAL) (1993)
BİRKAÇ İYİ ADAM (A FEW GOOD MEN) (1992)
TERMINAL (2004)
BİZ MELEK DEĞİLİZ (WE ARE NOT ANGELS) (1989)
BENİM 533 ÇOCUĞUM VAR (STARBUCK) (2011)
ÇAŞIT OYUNU (SPY GAME) (2001)
SON KALE (THE LAST CASTLE) (2001)
SON SAMURAY (THE LAST SAMURAI) (2003)
SÜREKLİ GENÇ (FOREVER YOUNG) (1992)
VATANSEVER (THE PATRIOT) (2000)
KURTLARLA DANS (DANCES WITH WOLVES) (1990)
DOKUNULMAZLAR (UNTOUCHABLES) (1987)
ZAFER VE GURUR (PRIDE AND GLORY) (2008)
ÖZGÜN KIYIMLAR (RIGHTEOUS KILL) (2008)
SÖZLEŞME (THE CONTRACT) (2006)
ŞANTAJ (STONE) (2010)
KÖPEKLERİN GÜNÜ (DOG DAY AFTERNOON) (1975)
CASINO (1995)
İÇERİDEKİ ADAM (INSIDE MAN) (2006)
RONIN (1998)
KIRILMA NOKTASI (POINT BREAK) (1991)
KURDA TUZAK (ENTRAPMENT) (1999)
GERİ DÖNEN (THE REVENANT) (2015)
KAYA (THE ROCK) (1996)
SIKI DOSTLAR (GOOD FELLAS) (1990)
GUGUK KUŞU (ONE FLEWS OVER THE CUCKOO'S NEST) (1975)
BÜLBÜLÜ ÖLDÜRMEK (1962)
RUANDA OTELİ (HOTEL RWANDA) (2004)
KUZULARIN SESSİZLİĞİ (THE SILENCE OF THE LAMBS) (1991)
UCUZ ROMAN (PULP FICTION) (1994)
TANGO VE CASH (1989)
DÖVÜŞ KULÜBÜ (FIGHT CLUB) (1999)
WHIPLASH (2014)
YABAN YAŞAMA DOĞRU (INTO THE WILD) (2007)
127 SAAT (127 HOURS) (2010)
96 SAAT (TAKEN) (2009)
KÖSTEBEK (2006)
21 (2008)
ENOLA HOLMES (2020) (B Niles <> 11-08-22)
AKLI HAVADA (UP IN THE AIR) (2009)
CEHENNEM SİLAHI (LETHAL WEAPON) II, III, IV (1989, 1992, 1998)
GELECEĞE DÖNÜŞ (BACK TO THE FUTURE) I, II, III (1985)
YAŞLI DELİKANLI (OLDBOY) (2003)
ŞARLO DİKTATÖR (1940)
ÇILGIN MAX (MAD MAX) I, II, III (1979, 1981, 1985)
İLK KORKU (PRIMAL FEAR) (1996)
KIRILAMAZ (UNBREAKABLE) (2000)
AYRIM (SPLIT) (2016)
CAM (GLASS) (2019)
DAĞCI (CLIFFHANGER) (1993)
ÇAKAL (JACKAL) (1997)
KAÇAK (FUGITIVE) (1993)
TUTUKLULAR (PRISONERS) (2013)
DENEY (THE EXPERIMENT) (2010)
AĞLATAN OYUN (THE CRYING GAME) (1992)
OMUZ OMUZA (JULIA ROBERTS) (1998)
AĞILI SARMAŞIK (POISON IVY) (1992)
OCEAN'S ELEVEN | TWELVE | THIRTEEN (2001, 2004, 2007)
HIZ TUZAĞI (SPEED) (1994)
DENİZDE İSYAN (CRIMSON TIDE) (1995)
AZINLIK RAPORU (MINORITY REPORT) (2002)
OLAĞAN ŞÜPHELİLER (USUAL SUSPECTS) (1995)
KÖSTEBEK (THE DEPARTED) (2006)
SIKIYSA YAKALA (CATCH ME IF YOU CAN) (2002)
CASUSLAR KÖPRÜSÜ (BRIDGE OF SPIES) (2015)
ZİNDAN ADASI (SHUTTER ISLAND) (2010)
YANILTICI (THE ILLUSIONIST) (2006)
SİHİRBAZLAR ÇETESİ (NOW YOU SEE ME) I, II (2013, 2016)
SOYGUN (HOLD UP) (1985)
DÜŞMAN (ENEMY) (2013)
AVUNTU (SOLACE) (2016)
JUMANJİ (1995)
ZOR ÖLÜM (DIE HARD) I, II, III (1988, 1990, 1995)
DEVLET DÜŞMANI (ENEMY OF THE STATE) (1998)
DENGESİZ (UNHINGED) (2020)
PARAZİT (PARASITE) (2019)
PERSON OF INTEREST (dizi) (2011)
MR. BEAN (1990)
EVDE TEK BAŞINA (HOME ALONE) I, II (1990)
DİKKAT KÖPEK VAR (TURNER&HOOCH) (1989)
SOSYETE POLİSİ (BEVERLY HILLS COP) I, II, III, IV (1984, 1987, 1994, 2016)
ÇIPLAK SİLAH (THE NAKED GUN) | 2.5 | 3.3 (1988, 1991, 1994)
POLİS AKADEMİSİ I, II, III (1984, 1985, 1986, 1987, 1988)
BANA GÖZ KULAK OL (SEE NO EVIL, HEAR NO EVIL) (1989)
ÇOK GİZLİ (TOP SECRET) (1984)
Güncellenme Tarihi > [karşıdaki sağ alt köşe --->] )
- İZLENİLESİ:
SUÇ ile/ve/değil/||/<>/< YANILGI
( MALICE (1993)
BÜYÜK HESAPLAŞMA (HEAT) (1995)
YEDİ (SEVEN) (1995)
YATAĞIMDAKİ DÜŞMAN (SLEEPING WITH THE ENEMY) (1991)
YETER (ENOUGH) (2002)
CASINO (1995)
ÖZGÜN KIYIMLAR (RIGHTEOUS KILL) (2008)
KIRILMA NOKTASI (POINT BREAK) (1991)
SIKI DOSTLAR (GOOD FELLAS) (1990)
RUANDA OTELİ (HOTEL RWANDA) (2004)
KUZULARIN SESSİZLİĞİ (THE SILENCE OF THE LAMBS) (1991)
CEHENNEM SİLAHI (LETHAL WEAPON) II, III, IV (1989, 1992, 1998)
AĞILI SARMAŞIK (POISON IVY) (1992)
OCEAN'S ELEVEN | TWELVE | THIRTEEN (2001, 2004, 2007)
HIZ TUZAĞI (SPEED) (1994)
AZINLIK RAPORU (MINORITY REPORT) (2002)
OLAĞAN ŞÜPHELİLER (USUAL SUSPECTS) (1995)
KÖPEKLERİN GÜNÜ (DOG DAY AFTERNOON) (1975)
KÖSTEBEK (THE DEPARTED) (2006)
SIKIYSA YAKALA (CATCH ME IF YOU CAN) (2002)
YANILTICI (THE ILLUSIONIST) (2006)
SİHİRBAZLAR ÇETESİ (NOW YOU SEE ME) I, II (2013, 2016)
AVUNTU (SOLACE) (2016)
ZOR ÖLÜM (DIE HARD) I, II, III (1988, 1990, 1995)
96 SAAT (TAKEN) (2009)
KURDA TUZAK (ENTRAPMENT) (1999)
KAYA (THE ROCK) (1996)
DEVLET DÜŞMANI (ENEMY OF THE STATE) (1998)
PERSON OF INTEREST (dizi) (2011)
YANILGI (bireysel/toplumsal)
FARELER VE İNSANLAR (OF MICE AND MEN) (1992)
YEDİ (SEVEN) (1995)
İHANET (THE EDGE) (1996)
ŞEYTANIN AVUKATI (DEVIL'S ADVOCATE) (1997)
KARDEŞ GİBİYDİLER (SLEEPERS) (1996)
YEŞİL YOL (GREEN MILE) (1999)
KÖRLÜK (BLINDNESS) (2008)
JOKER (2019)
CAN DOSTUM (THE INTOUCHABLES)(2011)
BALİNANIN SIRTINDA (WHALE RIDER) (2002)
BABAM VE OĞLUM (2005)
GÖNÜL YARASI (2005)
BÜLBÜLÜ ÖLDÜRMEK (1962)
RUANDA OTELİ (HOTEL RWANDA) (2004)
ŞARLO DİKTATÖR (1940)
KAÇAK (FUGITIVE) (1993) )
- İZLENİM ile ÇAĞRIŞIM
( IMPRESSION vs. ASSOCIATION )
- İZLENİM = İNTİBA = IMPRESSION[İng., Fr.] = EINDRUCK[Alm.] = IMPRESSIO[Lat.] = IMPRESIÓN[İsp.]
- İZLENİM ile TESPİT
( IMPRESSION vs. TO DETERMINE )
- İZLENİM ile/değil YANILSAMA
- İZNİN(İZ)LE ... ile/değil/yerine BİLGİNİZLE ...
- JANDARMA[İt. < GENDARME] ile KARABİNYER[İt. < CARABINIER]
( Yurt içinde genel güvenliği ve kamu düzenini korumakla görevli, yasa ve nizamların koyduğu hükümlerin yürütülmesini ve bunlara dayanan hükûmet emirlerinin yerine getirilmesini sağlayan silahlı askerî kuvvet. | Bu kuvvette görevli olan. | Açıkgöz. İLE İtalyan jandarması. )
- JIM CROW YASALARI ile NÜRNBERG YASALARI
- JOINT AND SEVERALLY and JOINT AND SEVERALLY RESPONSIBLE (LIABILITY)
( Ortaklaşa/müştereken ve müteselsilen. VE Ortaklaşa/müştereken ve müteselsil sorumlu/luk. )
- JÜRİ[Fr. < İng.] değil/yerine/= KURUL/SEÇİCİ KURUL
( Seçiciler kurulu, seçici kurul. | Yargıcılar kurulu. )
- JURISPRUDENCE = FIKIH
( FIKIH )
- JUS COGENS ile/ve/||/<> OBLIGATIO ERGA OMNES ile/ve/||/<> OPINIO JURIS
( Hukukta en üst kurallar. İLE/VE/||/<> Uluslararası hukuk açısından, devletlerin uymakla ve gözetmekle yükümlü olduğu kurallar. | "Herkese karşı hak". İLE/VE/||/<> Davranışın, bir hukukî zorunluluk oluşturduğunun kanaati. | Devletlerin, bir uygulamasının, örf ve âdet hukuku kuralı durumuna "ge(tiri)lmesi". | Devletlerin, işlem ve eylemlerinin, hukukî olması zorunluluğu. )
- JUS INTER GENTES and JUS CIVILE and JUS COGENS and JUS GENTIUM and JUS NATURALE and JUS SANGUINES and JUS SOLI
- JUSTICE and LOVE
- JUSTICE vs. EQUALITY
- JUSTICE vs. EQUITY
- JUSTICE vs. MERCY
- ...KA... ile/ve/değil/||/<>/> ...KÂ...
( İkamet, istikamet, tekabül, mukabil, enkaz/ı, erkan. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Tekâmül, kâğıt, erkân, iskân, eşkâl. )
(
)
- KABA OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KİTABIN ORTASINDAN KONUŞMAK
- KABA ile/değil/yerine ENGİN
- KABACA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANA HATLARIYLA
- KABÂHAT ile/değil/yerine/= SUÇ
( Uygunsuz hareket, çirkin, yakışıksız davranış, suç, kusur, töhmet. | Hafif hapis, para cezası ya da meslek ve sanattan alıkonulma ile cezalandırılan suç. İLE Törelere, ahlâk kurallarına aykırı davranış. | Yasalara aykırı davranış. )
- KABALA = CABALA[İng.] = CABALE[Fr.] = KABBALA[Alm.] = KABBALAH:ALINMIŞ ŞEYLER, GELENEK, KABUL ETMEK[İbr.]
- KABA/LIK ile/ve/ya da ÇIKARCI/LIK
( GALÎZ[< GILZET] ile/ve/ya da ... )
- KABALIK ve/||/<>/< GÜÇLÜ TAKLİDİ
( Kabalık, zayıf kişinin, güçlü taklididir. )
- KABA/LIK ile/ve/değil/<> SAF/LIK
- KÂBİL ile/ve/<> FAİL
- KABOTAJ[Fr. < CABOTAGE] değil/yerine/= GEMİ İŞLETME
( Bir ülkenin iskele ya da limanları arasında gemi işletme işi. )
- KABUL EDİLMESİ GEREKEN:
[ya] RASTGELELİK ya da/>< BİLİN(E)MEYEN/GİZLİ DEĞİŞKENLER
( Θ - φ )
- KABUL ETMEK ile/ve/değil/yerine "GÖZE ALMAK"
- KABUL ETMEK ile GÜZEL GÖRMEK(TAHSÎN[< HÜSN])
( TO ACCEPT vs. TO SEE NICE )
- KABUL İLİŞKİSİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YADSIMA İLİŞKİSİ
- KABUL ile/ve/değil/<> İÇSELLEŞTİRME
- KABUL ile/ve/||/<>/>/< İTİBAR
( ... İLE/VE/||/<>/>/< Saygı gösterme. | Önem verme. | Onur/şeref, haysiyet. | Bir şeyin, gerçek değil kararlaştırılan değeri. | İbret alma. | [ticaret] Söz ya da imzanın değeri. [İng./Fr. CREDIT] | Değer. )
- İTİRAF ile/ve/değil/||/<>/< KABUL
( [not] CONFESS vs./and/but/||/<>/< ACCEPTANCE )
- KABUL ile/ve/||/<>/< RIZÂ
- KABUL ile/değil/yerine TEMELLENDİRME
- KABULLENMEK değil/yerine DÜŞÜNMEK
- KABULLENMEK ile/ve/<> KOŞULLANMAK
- KABUL/LER ile/ve/değil/<> GELENEK/LER
- KABZ değil/yerine/>< FERÂGAT
- KABZIMAL[Ar.] ile MADRABAZ[Fars.]
( Meyve sebze üreticileri ile satıcılar arasında, aracılık eden kişi. İLE Sebze, meyve gibi yiyecekleri, yerinden getirterek, toptan satan kişi. | Hile yapan, hileci. )
- KAÇAK-GÖÇEK (YAŞAMAK)
- TEBLİĞ:
"KAÇAK" değil KORSAN
- KAÇAK ile GİZLİ ile YERALTI
( ILLEGAL vs. SECRET/HIDDEN )
- KACAK ile KAÇAK
( Mutfak araçları, kap kacak. İLE Bir kapalı kaptan, bir borudan sızan gaz ya da sıvı. | Gizlice kaçırılmış olan mal ya da nesne. | Bağlı bulunduğu yerden ya da yasadan kaçan, uzaklaşan. | Yasaca yapılması yasak olan ya da yapılması için gerekli izin alınmayan. | Yasaca belirtilmiş gerekli gümrük ve vergileri ödenmeden bir yere sokulan ya da bir yerden çıkarılan. | Yasalara, kurallara uymayarak, gizlice. )
- KAÇAK ile KAÇIK ile KAÇINTI ile KAÇKIN
( Bir kapalı kaptan, bir borudan sızan gaz ya da sıvı. | Gizlice kaçırılmış olan mal ya da nesne. | Bağlı bulunduğu yerden ya da yasadan kaçan, uzaklaşan. | Yasaca yapılması yasak olan ya da yapılması için gerekli izin alınmayan. | Yasaca belirtilmiş gerekli gümrük ve vergileri ödenmeden bir yere sokulan ya da bir yerden çıkarılan. | Yasalara, kurallara uymayarak, gizlice. İLE İlmeği kaçmış (çorap vb.). | Bir yana kaçmış, kaymış. | Bazı davranışları dengesiz olan, zıvanasız. | Çorabın ilmeği kaçmış yeri. İLE Erken doğan kuzu. | Sızıntı, kaçak. İLE Bir yerden ya da bir işten kaçmış kişi. | Toplumdan uzak duran, toplum içine çıkmak istemeyen kişi. )
- KAÇAK ile KAÇKIN
- KAÇAMAK ile KAÇAMAK
( Hoş görülmeyen bir şeyi, ara sıra yapma. | Bir şeyi, belirli etmeden, gizlice yapmaya çalışma. | Bir şeyden kaçınma yolu. | Kaçılacak yer. | Başkalarına belirli etmeden, gizlice yapılan. İLE Mısır unundan yapılan yağlı bir yemek. )
- KAÇAN ile/değil/yerine/>< KAZANAN
( Kazanamaz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kaçmaz. )
- KAÇILMAZ ile/değil KAÇINILMAZ
- KAÇKIN ile/ve/||/<> UÇKUN
- KAÇMAK ile/değil/yerine KAÇINMAK
( Tüm canlılarda. İLE/DEĞİL/YERİNE Hayvanlarda[kısmen] ve insanda. )
- KAÇMAK ile "KAÇMAK"
( Kendi anlamı. İLE İzin istemek/izin isteyerek/bildirerek ayrılma.(Deyim/argo). )
( Hızla koşup bir yere saklanmak. | Kimseye bildirmeden bulunduğu yerden ayrılmak, firar etmek. | Kendini göstermemek, rastlaşmamaya çalışmak. | Kaçınmak. | Gaz, sıvı vb. şeylerin sızması. | İpinin kopması. | Girmek. | Bir yana doğru kaymak. | Görünmeden gitmek, savuşmak, sıvışmak. | Hızlı koşmak. | Yok olmak. | Benzemek, andırmak. | Kaçgöçe uymak. | Kadının, yasalara ve aile isteklerine karşı gelerek evlenmek için evinden ayrılması. | Rengi ağarmak, uçmak. | Yarışçının ötekilerden hızla ayrılıp arayı açması. | Futbol ve basketbolda, engelleyen adamdan kurtulmak ya da pas alabilmek için boş alana koşmak. İLE ... )
- KAÇMAK ile/değil/yerine/>< KALMAK
- KAÇMAK ile SIVIŞMAK/TÜYMEK/FIYMAK
- KAÇMAK ile/ve/değil/yerine ÜSTLENMEMEK
- KAÇMAK ile/değil/yerine UZAK DURMAK
- KAÇMAK/KAÇIŞ ile/değil/yerine/>< ÖZGÜRLÜK
- KADEH ile/ve/değil/yerine PİSAGOR'UN KADEHİ
( ... İLE Ölçüyü kaybedersen, herşeyi/ni kaybedersin. )
( ... İLE İçine konulan şarabın, kadehin ortasındaki çıkıntının seviyesini geçmesiyle, fazla olanı değil kadehin içindeki tüm sıvıyı, altındaki deliklerden akıtır. [Nerede duracağını ve ne kadar içmesi gerektiğini bilmeyenler için ve sınırlarını öğrenmeleri için yapılmıştır.] )
( |
)
( )
- KADEM ve/<> HATEM
- KADER:
TESÂDÜF değil YEĞLEME/TERCİH
- KADER ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEM
- KADER ile/ve/||/<> KARMA
( ... ile/ve/||/<> )
( Karma ve Kader kavramlarını, kapsamlı bir biçimde anlamak ve görmek üzere "My name is Earl" dizisini baştan sona izlemenizi öneririz... )
( Karma'nın etkileyici ve ilham verici 10 yasası )
- KADI ile/ve/||/<> KÂTİP
( Yargıç. İLE/VE/||/<> Yazıcı ya da sekreter. )
- KADI ile/||/<> KAZASKER/SADIR
( Osmanlı Devleti'nde, Tanzimat Dönemi'ne kadar her türlü davâya, Tanzimat Dönemi ile Medeni Kanun'un kabulü arasındaki dönemde ise evlenme, boşanma, nafaka davalarına bakan mahkeme başkanı. İLE/||/<> Yargı düzeninde Şeyhülislam'dan sonra gelen en yüksek görevliye verilen san. | İlmiye sınıfının yüksek derecesinde bulunan devlet görevlisi. )
- KÂDI ile MÜÇTEHİT[Ar.]
( Tanzimata kadar her türlü davaya, Tanzimat ile Medeni Kanun arasındaki dönemde ise yalnız evlenme, boşanma, nafaka, miras davalarına bakan mahkemelerin başkanları. İLE Ayet ve hadislere dayanarak yargıya varan, karar veren din düşünürü. )
- KADI ile/||/<> TAHT KADISI
( ... İLE/||/<> İstanbul'un sorunları ile ilgilenen, ticaret, sanat, iaşe denetimlerini yapan, aynı zamanda başkentin en büyük yargıcı olan ilmiye mensubu. )
- KÂDI/LIK ile/değil NAİB/LİK
- KADÎM BİLGELİK ile/ve/<> KADÎM GELENEK
( ... İLE/VE/<> Kadîm Gelenek, hiçbir kültürün, milletin ve/ya da egemenliği altında değildir! Evrenseldir ve bu geleneğe ulaşmak, hünerdir. )
- KADÎM değil/yerine/= ESKİL
- KADÎM ile HÂDÎS
( Başlangıcı ve sonu olmayan. İLE Oluşta olan. )
- KADÎM'İN KIDEMİ ile/ve CEDÎD'İN VAADİ
( Geçmişte. İLE/VE Gelecekte. )
( Klasik geleneklerde esas olan. İLE/VE Modern zamanlarda ve arayışlarda. )
( Geçmiş dönemlerde, tarihin oluşması[tekâmülü], geçmiş üzerine/üzerindendi. )
( MA el-MÂHÛD )
- KADIN ve ERKEK:
EŞİT ile/ve/değil/||/<>/>/< EŞ
( Eşitlik, ancak hak ve koşullar/olanaklar itibariyle, tüze ve tıpta geçerli olmak üzere, hâkim ve hekim önünde söz konusudur.
Hiçkimse de kimseyle kıyaslanamaz ve ölçülendirilemezdir. Kadın ve erkek "farkı/ayrımı" ise anlamsız bir genelleme sonucunda oluşan gereksiz, yersiz, karşılıksız, anlamsız ve boş bir "çabadır"/zorlamadır. )
- KADIN, ...:
..., SEVMEDİĞİ KİŞİYE[ERKEK/KADIN] ...
ile/><
..., SEVDİĞİ KİŞİ[ERKEK/KADIN] İÇİN ...
( ... hiç acımaz. İLE/>< ... kendine hiç acımaz. )
- KADIN ile/değil KADINLIK/KADINLAR
( MER'A ile/değil NİSÂ )
- KADIN ile KARI
( HÜRRE: Cariye(eme) ya da esir olmayan kadın. )
- KADIN ile/ve/||/<>/> MÜCEVHER ile/ve/||/<>/> ERKEK ile/ve/||/<>/> KADIN
( Birbirini tüketen döngü. )
- KADININ/ERKEĞİN ... değil KİŞİNİN YANLIŞLARI/YALANLARI([OLUMLU/OLUMSUZ] ÖZELLİKLERİ)
( "Erkeğin ya da kadının" olarak yanlış ve kötü/ye kullanılan (olumlu/olumsuz) "özellikler/i" ve genellemenin yanlışlığını taşı(t)mamak, farkındalık açısından öncelikli bir ayrımdır. )
- KADINLAR ve/ne yazık ki/||/<>/> ÖLDÜRÜLEN KADINLAR :( ((((((
( Anıt Sayaç :( (((((( )
- KADINLARIN:
KORUNMASI ile/yerine/değil ANLAŞILMASI/EĞİTİLMESİ
- KADINLARIN SEÇME VE SEÇİLME HAKKI:
BELEDİYE SEÇİMLERİ/NDE ile/ve/||/<>/> MILLETVEKİLLİĞİ/NDE
( 03 Nisan 1930 İLE/VE/||/<>/> 05 Aralık 1934 )
- KADIZÂDE MEHMET EFENDİ ile/değil KADIZÂDE AHMET EFENDİ
- Kadını DİNLE!!!
- KADÜK[Fr. < CADUC] değil/yerine/= DEĞERİNİ/ÖNEMİNİ YİTİRMİŞ, GEÇERLİLİĞİ KALMAMIŞ, ESKİMİŞ
- KAFAM KARIŞTI ile/ve/değil/yerine BİLMİYORUM
- KAFAMIZIN KARIŞMASI ile/ve/değil/||/<>/< EZBERİMİZİN BOZULMASI
- KAFANIN BASMAMASI ile/ve/||/<>/< KAPASİTE(Sİ)NİN YETMEMESİ
- KAFANIN ÇALIŞMASI ile/ve/değil/+/||/<>/> KAFANIN ÇALIŞTIRILMASI
( Zekâ. İLE/VE/DEĞİL/+/||/<>/> Akıl. )
- KAFANIN KARIŞMASI değil ZİHNİN BULANIKLAŞMASI
- KAFAYI ÇALIŞTIRMAK ve MESAFEYİ KORUMAK
- KAFESİN İÇİNDEN ÇIKMAK değil KAFESİ, İÇİNDEN ÇIKARMAK
- KÂFİR ile FÂSIK
( Farzlara inanmayan. İLE Farzları tembellikle yerine getirmeyen. | Allah'ın emirlerini tanımayan, sapkın, günah işleyen, fesatçı, kötülük eden. )
- | KAFTAN ve CÜBBE | ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HIRKA
( | Sultan'da. VE Yargıç'ta. | İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Derviş'te. )
- KAĞIT PARANIN BASIMI ile/ve MADENÎ PARANIN BASIMI
( Merkez Bankası tarafından. İLE/VE Maliye Bakanlığı tarafından. )
- KÂĞIT ve/||/<>/> GAZETE ve/||/<>/> ROMAN
( [olmasaydı, ...] Kapitalizm olmazdı. VE/||/<>/> Ulus olmazdı. VE/||/<>/> Birey olmazdı. )
( "Kitap, Kütüphane, Yazı, Okuma Kültürü, Yayıncılık" Konulu Kitaplar )
- KAHİR EKSERİYET[Ar.] değil/yerine/= EZİCİ ÇOĞUNLUK
- KAHPE[Ar. < KAHBE] ile DÖNEK/CAYGIN/KAYPAK
( Fahişe/orospu. İLE İnanç ve düşüncesini değiştiren, sözüne güvenilmeyen kişi. )
- KAHRAMAN/ALP ile ERMİŞ
( Halkı için öleni, halkı yaşatır. )
- KAHRAMAN >< KURBAN
- KAHR (OLMAK) ile/ve/||/<>/> MAHV (OLMAK)
- KAİDE değil/yerine/= DURAÇ/TABAN/AYAKLIK
- KAİDE[Ar.] değil/yerine/= KURAL
- KAİNAT:
EVREN ile/ve/değil/<> YERYÜZÜ
- KAKAFONİ[Fr.]/TENÂFÜR[Ar.] değil/yerine/= KAKIŞMA, DÜRTÜŞME, İTİŞME
- KAKIMAK = ÖFKELENMEK
- KÂL ve/> HÂL ve/> SÜKÛT
- KALABALIKLARDAN YANA OLMAK ile/değil/yerine HAKTAN YANA OLMAK
( )
- KALABALIKLAŞTIKÇA:
"AKILLANAN/LAR" ne yazık ki APTALLAŞAN/LAR
( Hayvanlar. İLE/NE YAZIK Kİ Kişiler. )
- KALAN SAĞLAR ile/ve/||/<> KALAN SAHALAR
(BİZİMDİR)
- KALBİN YOLU ile/ve/||/<> ZİHNİN YOLU
( Hoştur fakat tehlikelidir. VE/||/<> Sıradandır fakat güvenlidir. )
- KALBURA ile/ve/||/<> KEVGİRE DÖNMEK/ÇEVİRMEK
- KALDIRIP DİKMEK ile/ve/||/<>/> YATIRIP SİKMEK
- KALDIRMA:
KORUMA ile/ve/||/<> YOK ETME
( KATERGEIN )
- KALDIRMAK ile/değil/yerine İYİLEŞTİRME
- KALDIRMAK/KALDIR(A)MAMAK ile TAŞIMAK/TAŞI(YA)MAMAK
- KALDIRMAK ile/değil/yerine YAY(IL)ARAK GÖSTERMEME/GÖRÜNMEME
- KALE[Ar. < KAL'A]/KERMEN ile KALEBENT
( Düşmanın gelmesi beklenilen yollar üzerinde, askerî önem taşıyan şehirlerde, geçit ve dar boğazlarda güvenliği sağlamak için yapılan kalın duvarlı, burçlu, mazgallı yapı, kermen. | Satranç tahtasının dört köşesine dikilen, tahtanın bir tarafından öteki tarafına kadar düz olarak boş hanelerde gidebilen kale biçiminde taş. | Genellikle bir düşüncenin savunulduğu, sürdürüldüğü yer. | Takımla oynanan bazı top oyunlarında topun sokulmasına çalışılan yer. | Denizli iline bağlı ilçelerden biri. | Malatya iline bağlı ilçelerden biri. İLE Kale dışına çıkmamaya hüküm giyen suçlu. )
- KALEM TÜKETMEK ile/ve/değil/daha çok/+/||/<>/></< SİLGİ TÜKETMEK
- KALFA ile/ve/<> YARDAK
( Aşaması çırakla usta arasında bulunan zanaatçı.| Mimar yardımcısı. | Saraylarda ve büyük konaklarda, halayıkların başında bulunan kadın. | İptidailerde, hoca yardımcısı. | Çocukları evlerinden alarak okula, okuldan evlerine götüren yardımcı. İLE/VE/<> Karagöz ustasının yardımcısı. )
- KALICI ile/ve/değil/||/<>/< GEÇERLİ
- KALICILIK ile/ve/değil/||/<>/> BAĞLAYICILIK
- KALICI/LIK ile/ve/||/<>/> SÜRDÜRÜLEBİLİR/LİK
- KALICI/LIK ile/ve/değil/yerine SÜREKLİ/LİK
( [not] PERMANENCE vs./and/but CONTINUOUS/NESS
CONTINUOUS/NESS instead of PERMANENCE )
- KALICI/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UZUN SÜRELİ/LİK
- KALINKAFALI/LIK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< HAYAL GÜCÜNÜN OLMAMASI
- KALIN/LIK / KABA/LIK değil/yerine/>< İNCE/LİK
( Kişinin, kırılma nedeni. >< Herşeyin kırıldığı nokta. )
- KALIP/LAR ile/ve/<> KABUL/LER
( Az bilenlerde/okumuşlarda. İLE/VE/<> "Çok" "bilenlerde"/"okumuşlarda". )
- KALIT/MİRAS [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- KALITIM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< KATILIM
( [not] HERITAGE vs./and/but/||/<>/>/< PARTICIPATION
PARTICIPATION instead of HERITAGE )
- KALIT/MİRAS ile/ve/||/<> KALITÇILAR/MİRASÇILAR/VERESE[Ar.]
- KALKIN(DIR)MA ile UYGARLAŞMA
- KALLEŞ/LİK ile/değil/yerine KARDEŞ/LİK
- KALP (İLE) ve/||/<> DİL (İLE)
( İkrar. VE/||/<> Tekrar. )
- KALP KIRMAK değil/yerine/>< ÖZÜR DİLEMEK
( Zulm eder. DEĞİL/YERİNE/>< Feth eder. )
- KALP [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- KALP ile KALP ile KALP
( Göğüs orta boşluğunda, iki akciğer arasında, gövdenin her yanından gelen kirli kanı akciğerlere ve oradan gelen temiz kanı da gövdeye dağıtan organ, yürek. | Kalp hastalığı. | Sevgi, gönül. | Bir ülkenin, bir kuruluşun işleyiş, yönetim ve varlığını sürdürme bakımından en önde gelen yeri. | Duygu, his. İLE Bir durumdan başka bir duruma çevirme, dönüştürme. İLE Düzme, sahte, geçmez para. | İşe yaramaz, tembel. | Yalancı, kendine güvenilmeyen. )
- KALTABAN[Fars.] değil/yerine/= NAMUSSUZ | ŞARLATAN, YALANCI, HİLECİ
- KAM' değil/yerine/= EZME, KIRMA; ZAPTETME
- KAMARİLLA[İsp. < CAMARILLA ] ile AZMETTİRİCİ
( Bir büyük güç sahibini perde arkasından yöneten "kişi". İLE Suç işlemeye iten/yönlendiren/zorlayan "kişi". )
- KÂMİL DİN değil DİNİN KÂMİLİ/KEMÂLİ
- KÂMİL'İN SABRI ile ÂRİF'İN SABRI ile AVAM'IN SABRI
- KAMU
( Tüm, hep, hepsi. )
- KAMU DENETÇİ/LİĞİ/MUHTESİB(OMBUDSMAN/LIK) ile/ve/||/<> ARABULUCU/LUK
( ... ile/ve/||/<> MUSLİHÛN )
- KAMU TÜZESİ/HUKUKU ile/ve/||/<>/> DEVLETLER TÜZESİ/HUKUKU ile/ve/||/<>/> DÜNYA VATANDAŞLIĞI TÜZESİ/HUKUKU
- KAMU ile/ve/||/<>/> ÖZEL ile/ve/||/<>/> VAKIF
- KAMUFLAJ[Fr./İng. < CAMOUFLAGE] değil/yerine/= GİZLEME/ÖRTME
- KAMUFLE ETMEK değil/yerine/= GİZLEYİLEMEK
- KAMUOYU ile KAMU VİCDANI
- KÂMUS ve/<> NÂMUS
( Kâmus, namustur. )
- [KAMUSAL MAL'DA] KÖY ORTA MALLARI:
OTLAK ile/ve/||/<> YAYLAK ile/ve/||/<> KIŞLAK ile/ve/||/<> BALTALIK
- KAMUTAY ile/ve/||/<>/> OĞUŞLUK KAMUTAYI ile/ve/||/<>/> ULUS KAMUTAYI ile/ve/||/<>/> URAY KAMUTAYI
( MECLİS ile/ve/||/<>/> AİLE MECLİSİ ile/ve/||/<>/> MİLLET MECLİSİ ile/ve/||/<>/> BELEDİYE MECLİSİ )
- KAN [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- KAN [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- KAN ile KAN
( Gövdemizde dolaşan yaşamsal sıvı. İLE İnanmak. )
- KANAAT değil/yerine/= KANI/KANIKLIK
- KANAAT ile/ve/değil/yerine KANIT
- KANAATKÂR değil/yerine/= YETİNGEN
( Kazandığı ile meşgul olup, başkasının kazandığı ile meşgul olmamak. )
- KANADI OLMAK/ÇIRPMAK ile/ve/fakat/||/<>/> UÇAMAMAK
- KANALİZASYON ve/||/<> HAMAM ve/||/<> KÜTÜPHANE
( Kentin kirini alır götürür. VE/||/<> Gövdenin kiri temizlenir. VE/||/<> Aklın boşlukları/"tozları" alınır. )
( Pis ve atık suların özel kanallar aracılığıyla belirli merkezlerde toplanıp atılmasını sağlayan düzen, lağım döşemi. VE/||/<> Yıkanılacak yer, yunak, ısıdam. | Para karşılığında yıkanma işinin yapıldığı yer. VE/||/<> Betiklik/kitaplık. | Betik satılan dükkân, betikevi. )
- KANDIR(IL)MAK ile/ve/değil/yerine İKNA ETMEK/EDİLMEK
- KANDIRMA ile/ve/değil/yerine/<> İKNA
- KANDIRMA ile/ve/<>/> "YUTTURMA"
- KANDIRMA/CA ile/ve/değil ŞAŞIR(T)MA/CA ile/ve/değil YANILTMA/CA / YANILSAMA
- [ne yazık ki]
KANDIRMADA:
"APTAL/LIĞIMIZ" ile/ve/değil/||/<>/< "ONUN/ONLARIN" KARAKTERSİZ/LİĞİ
( Olmuyor. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Oluyor. )
- KANDIRMAK ile ALDATMAK
( TO DELUDE vs. TO DECEIVE )
- KANDIRMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALGI OLUŞTURMAK
- KANDIRMAK ile/<> "ATLATMAK"
- KANDIRMAK/ALDATMAK ile/ve/değil AVUTMAK
- KANDIRMAK ile/ve/değil "BAŞTAN ÇIKARMAK"
( ... ile/ve/değil TEDSİYE )
- KANDIRMAK ile/ve/değil "GÖZÜNÜ BOYAMAK"
- KANDIRMAK ile/değil/yerine İSTEDİKLERİNİ/BEKLEDİKLERİNİ VERMEK
- KANDIRMAK ile/değil/yerine/>< KABUL/RÂZI ETTİRMEK
- KANDIRMAK ile KAFESLEMEK[argo]
( Kanmasını sağlamak, inandırmak, ikna etmek. | Aldatmak. | İçme, yeme isteğini karşılamak. İLE Çıkar sağlamak için birini aldatmak. )
- KANDIRMAK ile/değil OYALAMAK
- KANDIRMAK ile SANDIRMAK
- KANDIRMAK(YEMEK) ile/değil YANILTMAK
- KANIN AKMASI ile/değil/yerine/>< MÜREKKEBİN AKMASI
- KANIT ARAMAK ile/değil/yerine KAVRAYIŞ
- KANIT/DELİL ile/ve İTİRAZ
( Hem filozofların, hem kelâmcıların birbirine yönelik yaptığı. )
( DELİL: Burhanın zihinde olması. (İNNE/İNNİ) )
( Kendiyle başka bir şeye işaret eden. İLE/>< ... )
( PROOF vs./and OBJECTION )
- KANIT ile/ve/||/<> BİLİMSEL BİLGİNİN OLANAĞI
- KANIT = DELİL = ARGUMENT[İng., Fr., Alm.] = ARGUMENTUM, ARGUERE[Lat.] = ARGUMENTO[İsp.] = APODEIXIS[Yun.]
- KANIT ile/ve İSPAT
( Fizik'te. İLE/VE Matematik'te. )
- KANIT[Ar.] ile KANIT[Ar. < KUNÛT]["ka" uzun okunur] ile KANİT[Ar. < KUNÛT]["ka" uzun okunur]
( Bir şeyin doğruluğu/gerçekliği konusunda kanı verici belge/öğe, delil. İLE Ümidi tamamen sönmüş, ümitsiz, kederli. İLE İtaatli, bağlı, dindar. )
- KANIT ve/||/<>/< KAVRAM
- KANIT ile/ve KAYNAK
( PROOF vs./and SOURCE )
- KANIT ile/ve/||/<> SAĞLAMA
- KANIT ve/<> SONSUZLUK
- KANIT ile/ve/değil/||/<> TANIK
- KANIT/BURHAN ile/ve/||/<> KESİNLİK/YAKÎN
- KANITIN YOKLUĞU ve YOKLUĞUN KANITI
( İkisi de olamaz! )
( "Kanıtın yokluğu, yokluğun kanıtı değildir." )
- KANITLAMAK ile/ve/||/<>/> İKNÂ ETMEK
- KANITLAMAK ile İNANDIRMAK
( TO PROVE vs. TO PERSUADE )
- KANITLAMAK ile/ve/değil/||/<>/< TEMELLENDİRMEK
- KANITLANABİLİRLİK
( EVIDENTIALITY )
- KANIT(LANABİLİRLİK) ile/ve/||/<> ZORUNLULUK
- KANIT/LAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖSTERGE/LER
- KANITLARI:
SAKLAMAK ile/ve ÇARPITMAK ile/ve YOK ETMEK
- KANITLAYAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DESTEKLEYEN
- KANMA ile/ve/||/<>/> KANIŞ
( Söylenilen sözün, anlatılan konunun doğruluğuna inanmak. | Tatlı sözlere aldanmak. | Bir gereksinimini, bir isteğini yeteri kadar karşılamış olmak, doymak. | Yetinmek, iktifa etmek. İLE/VE/||/<>/> Kanma durumu. | Kanı, kanaat. | Aldanış, kanma. )
- KANON = KANUN, KAİDE = CANON[İng., Fr., İsp.] = KANON[Alm., Yun.]
( Herhangi bir konuda yetkelerin belirlediği seçimler bütünü. | Eşit aralıklarla ilerleyen ancak birlikte değil, art arda duyulan iki ya da daha çok sesin birbirini sürekli taklit etmesiyle oluşan bütün. )
- KANSER ile GANSER (SENDROMU)
- KÂNÛN[Ar.]
( Kış mevsiminin ilk ayı.[Aralık.] )
- KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME(KHK) ile/ve/değil/yerine/||/<> YASA
- VARSIL/ZENGİN OLMAK:
KANUN KADAR değil KARUN KADAR
- KÂNUN ile KURAL
- KANUN değil/yerine/= YASA
- KÂNUN-I EVVEL ile/ve KÂNUN-I SÂNÎ
- KANUNÎ ile KANUNÎ ile KANUNÎ
( Yasal. İLE Kanun çalan. İLE Kanuni Sultan Süleyman. )
- KANUN-U ESÂSÎ değil/yerine/= ANAYASA
- KANUN-U ESASÎ değil/yerine/= ANAYASA
( Anayasa, teşkîlât-ı esâsiye kānûnu. )
- KAOTİK değil/yerine/= KARMAŞIK
- KAP ile/değil DAĞAR
( ... İLE/DEĞİL Ağzı yayvan, toprak kap. | Dağarcık. )
- KAPALI ile/ve/||/<> DOLAYLI
- KAPARO[İt. < CAPARRA]/BESMÂN[Fars.] ile/ve PEY/PEH[Fars.]
- KAPARO[İt. < CAPARRA] değil/yerine/= ÖNDELİK
- KAPATMAK ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/>< ÜSTÜNÜ ÖRTMEK
- KAPI ile/ve/||/<> GEÇİT
- KAPI ile/ve/gibi/||/<>/> TAPU
- KAPI ve/||/<>/> YAPI
- KAPİTALİSTLEŞME ile/ve/||/<> ULUSLAŞMA ile/ve/||/<> BİREYLEŞME
( Kâğıt para. İLE/VE/||/<> Gazete. İLE/VE/||/<> Roman. )
- KAPİTALİZM:
ÜRÜN ÜRETME değil/ne yazık ki/>< MÜŞTERİ ÜRETME
- KAPİTALİZM ile/ve SAVAŞ
- KAPİTALİZMDE:
KÂR ile/değil/ne yazık ki (")ARTI DEĞER(") (SÖMÜRÜSÜ)
- KAPİTÜLASYON[Fr./İng.]/İMTİYAZ[Ar.] AYRICALIK
( Bir ülkede yurttaşların zararına olarak yabancılara verilen ayrıcalık hakları. | [belirli koşullarla] Teslim olma, teslimiyet, silahları bırakma. | Teslim antlaşması, teslim koşullarını içeren belge. | Özet, hulâsa. )
- KAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALMAK
- KAPORA[İt. < CAPARRA] değil/yerine/= GÜVENMELİK
- KAPSAM ile/ve/= BÜTÜNLÜK
( ŞÜMÛL ile/ve/= ... )
- KAPSAM ile İSTİAP
( ... İLE İçine alma, içine sığdırma. )
- KAPSAYICI/LIK ile/ve/||/<> KUCAKLAYICI/LIK
- KÂR ETMEYE ÇALIŞMAK ile/değil/yerine/< ZARAR ETMEMEYE ÇALIŞMAK
- KÂR [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- KÂR [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- KİŞİ/İNSAN:
KÂR VAROLANI ile/değil/yerine DEĞERLER VAROLANI
- KÂR değil/yerine AR
- [ne]
([ne yazık ki] [ya]) "KÂR" ne de/ya da İNKÂR
- KAR ile KÂR
( Kış mevsiminde yağan. İLE Kazanç. )
( Atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak düşen su buharı. İLE Alışveriş işlerinin sağladığı para kazancı. | İş. | Yarar, fayda. | Üretim etmenlerinden biri olan girişimcinin üretimden aldığı pay. | Maliyet fiyatıyla satış fiyatı arasındaki fark. )
- KÂR["KAR" degil!] ile/ve ZARAR
( Fahiş olmamak kaydıyla çeşitli koşullara göre değişebilir. İLE/VE Neresinden dönülürse kârdır. )
- KARA KARA (DÜŞÜNMEK)
( ALE-L-İNFİRÂD )
( AVAZ AVAZ )
- KARA ile KARA
( Yeryüzünün denizle örtülü olmayan bölümü, toprak. İLE En koyu renk, siyah, ak, beyaz karşıtı. | Bu renkte olan. | Esmer. | Kötü, uğursuz, sıkıntılı. | Yüz kızartıcı durum, leke. | İftira. )
- KARABATAK / KARABATAK
- KARAKOL yerine POLİS MERKEZİ
- KARALAMA ile/ve/||/<>/>/< DIŞLAMA
- KARALAMA ile/değil/yerine ELEŞTİREL
- KARALAMAK ile/ve/||/<> ÇAMUR ATMAK
- [ne yazık ki]
!"KARALAMAK" ile/değil/yerine REDDETMEK
- KARAMBOL[Fr. < CARAMBOLE < İsp. CARAMBOLA] ile KARGAŞA
( Bilardo oyununda isteka ile vurulan bilyenin öbürlerine dokunması. | Çarpışma, birbirine çarpma. | Karışıklık, karmaşa. İLE Kışkırtma ve karışıklık yoluyla toplumda ortaya çıkan düzen bozukluğu. | Kalabalık, düzensizlik vb.nin yol açtığı karışıklık. )
- KARAMSARLIK değil/yerine/>< KAVRAMSALLIK
- KAPILMAYALIM!:
KARANLIĞA ve/||/<> KARAMSARLIĞA
- KARANLIK:
ZULÜM ile SIKINTI
( Algısı. İLE Duygusu. )
- KARANLIK ile/ve/||/<> BULANIK
- KARANLIK ile/ve/yerine KANDİL (-İN UYANDIRILMASI)
- KARAR:
"ISMARLAMA" ile/ve/<> BAŞTAN SAVMA
- KARAR = DECISION[İng.] = DÉCISION[Fr.] = ENTSCHEIDUNG[Alm.] = DECISIÓN[İsp.]
- DEĞİŞİM:
KARARDA ile/ve/||/<> YAŞAMDA ile/ve/||/<> KİŞİDE
( Bir sözcükle. İLE/VE/||/<> Bir duyguyla. İLE/VE/||/<> Bir kişiyle[seninle/onunla]. )
- KARARI-DUVARI (OLMAMAK)
( Bir kişinin nasıl hareket edeceğinin bilinememesi. )
- KARARIMIZI MANTIKSALLAŞTIRMAK ile/ve/değil/yerine/>< UYGUN MANTIKTA KARARLILIK GÖSTERMEK
- KARARLI/LIK ile/ve/||/<> (ALÇAK)GÖNÜLLÜ/LÜK
- KARARLI/LIK ve/||/<>/< DAYANIKLI/LIK
- KARARLI/LIK ve/||/<> TUTARLI/LIK
- KARARSIZ ile YERİNDE DURAMAYAN
- KARARSIZLIK ile/değil/yerine/>< KARARLILIK
( Kör bir bıçak gibidir.[parçalar/yırtar] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Keskin bir bıçak gibidir.[bir kerede ve dümdüz keser] )
- KARASU ile KARASULARI
( Ağır akan su. | Çoğunlukla gözün iç basıncının çoğalmasıyla kendini gösteren, körlüğe neden olabilen bir göz sayrılığı. İLE Bir devletin, deniz kıyıları boyunca egemenliği altında tuttuğu belirli genişlikte su şeridi. )
- KARAT değil KIRAT[Ar.]
( Elmas, zümrüt vb. değerli taşların tartısında kullanılan, 0,20043 gramlık ağırlık ölçü birimi. | Nitelik, değer, düzey, seviye. )
- | KARATE[Jp.] ile/ve/||/<> TEKVANDO[Korece] ile/ve/||/<> JUDO[Fr. < JIUJITSU(Jp.)] ile/ve/||/<> KUNGFU |
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
AIKIDO
( Ayak ve yumruk vuruşları üzerine kurulu, Japon kökenli bir dövüş yöntemi. İLE/VE/||/<> El ve kol vuruşlarından çok, ayak ve tekme tekniklerine önem veren, Uzak Doğu'ya özgü dövüş sanatı. İLE/VE/||/<> Jiujitsudan gelişmiş, tutmalara, fırlatmalara, hareketsiz bırakmalara dayanan, Japon kökenli silahsız yapılan dövüş sporu. İLE/VE/||/<> Kendini savunma temeline dayalı Çin kökenli spor.
İLE/VE/||/<>
Anatomi ve fizyoloji bilgisiyle saldırganın hareketini ve enerjisini kendine yansıtarak ve etkisiz duruma getirerek savunma bilgisi, felsefesi ve sporu.[AI-KI-DO: Evrensel enerjiyle uyumlanma yöntemi.] )
- KARA/TOPRAK UYGARLIĞI ile/ve/||/<>/> DENİZ UYGARLIĞI
( Bizim gibi olanlarla aynı zaman, zemin ve koşullarda gerçekleşebilir. İLE/VE/||/<>/> "Bizim gibi" olmayanlarla ilişkiye girme yetisinin ortaya çıktığı zemin ve koşullarda gerçekleşir. )
- KARDEŞLER('İ)
- KARGAŞA ile/ve ÇATIŞMA/ARBEDE[Ar.]["ARBADE" değil!]
( TUMULT/ANARCHY vs./and ROW )
- KARGAŞA ile KAYNAMA, COŞMA/COŞKU / GALEYÂN[Ar.]["GALYAN" değil!]
- [ne yazık ki]
KARGAŞA ile VURTUT
( ... İLE Silah kullanılan kargaşa. | Uzun uzun çekişerek, sıkı pazarlık ederek. )
- KARÎ[Ar.] ile KARI
( Okuyucu, okur. İLE Bir erkeğin evlenmiş olduğu kadın. "KARI-KOCA" | Yaşlı. "KOCA KARI" )
- KÂRINCA KARARINCA (YAŞAMAK, DAVRANMAK)
- KARÎNE[çoğ. KARÂİN]
( KARIŞIK BİR İŞ YA DA MES'ELENİN ANLAŞILMASINA, ÇÖZÜLMESİNE YARAYAN HAL, İPUCU )
- KARÎNE ile DELİL
- KÂRİNE-İ MANİA('DA)
- KARIŞAN/IN-GÖRÜŞEN/İN (OLMAMASI)
- KARIŞIK ile/ve/değil/||/<>/< ÇOK
- KARIŞIK ile/ve/değil DAĞINIK
( [not] MIXED vs./and/but MESSY )
- KARIŞIK ile/ve/değil KARMAŞIK
( [not] MIXED vs./and/but COMPLICATED )
- KARIŞIK/LIK ile/ve/değil/||/<>/< ÇEŞİTLİ/LİK
- KARIŞMAK:
NE YAPMAYACAĞI/NA / SÖYLEMEYECEĞİ/NE ile/değil
NE YAPTIĞINA/SÖYLEDİĞİNE
( Birine, ne yapmayacağını söylemek/anlatmak/göstermek karışmak değildir! ["Karışmak", yapılacak yanlış ya da doğru olan eylem/söz için kullanılabilir ancak.] )
( Kişilerin ne söyleyeceğini ya da yapacağını söylemeye, "müdahale" ya da "karışmak" denilebilir (belki ve çoğu şey için). Fakat ortak olan kavram, ifade, durum, davranış ve tutumlarda, toplumsal birlik, düzenlilik ve sürekliliğin sağlanması için gerektiğinde, hepimizin, birbirimize neyi yapamayacağını/yapmayabileceğini söylemesi kabalık ya da karışmak değildir! )
- KARIŞMAK ile MÜDAHALE (ETMEK)
( "TO INTERFERE/MEDDLE" vs. TO INTERVENE )
- KARIŞMAK ile MÜDAHALE ETMEK
- KARIŞMAK ile SORGULAMAK
( "TO INTERFERE/MEDDLE" vs. TO INTERROGATE )
- KARIŞMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< ZORLAMAK
- KARIŞTIRMA ile/ve YERİNE KOYMA
( TO CONFUSE vs./and TO REPLACE )
- KARIŞTIRMA ile/ve YUVARLAMA
( TO CONFUSE vs./and TO ROLL UP )
- KARIŞTIRMAK ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/< ANLAYAMAMAK
- KARIŞTIRMAK ile/ve BENZETMEK
( TO CONFUSE vs./and TO LIKEN )
- KARIŞTIRMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> KAKTIRMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> KAKALAMAK
- KARIŞTIR(MA)MAK ile/ve KARŞILAŞTIR(MA)MAK
( TO CONFUSE vs. TO COMPARE )
- KARIŞTIRMAK ile KURCALAMAK
( TO MIX vs./and TO DELVE )
- KARIŞTIRMAK ile/ve ŞAŞIRMAK
( TO CONFUSE vs./and TO LOSE )
- KARMA[Sansk.](KAMMA[Palice]) ile KARMA/BLENDING
( Etkinlik. Eylem, özellikle sorumluluğu olan iyi ve kötü eylem. Her hareketin bir öncekine bağlandığı nedensellik döngüsü, uygun nedenlerden oluşan sonuçlar zinciri.
Karma, üç türlüdür:
Sanchita(geçmiş enkarnasyonlardan birikmiş olanlar),
Pararabdha(karma'nın şimdiki yaşamda çözümlenmesi gereken bölümü),
Agami(gelecekte meyvesini verecek olan karma) )
- KARMAŞA değil/yerine/>< SEVGİ
( )
( Bazı noktaları birleştirirsek "karmaşa", görünmez ve (en başta sevgi gibi) bazı (değerli) şeyler görünür olur. )
- GAUSS(ÇAN) EĞRİSİ:
"KARMAŞIK" değil RASTGELE OLAN
- KARMAŞIK YAPININ DEĞERİNİ DÜŞÜRMEK ile/değil/yerine KARMAŞIK YAPIYI, BASİT/KOLAY ÇÖZÜMLE ÇÖZMEK
- KARMAŞIK/LIK ile ÇAPRAŞIK/LIK
( TÂR Ü MÂR[Fars.]: Karmakarışık; dağınık, perişan. )
( COMPLEX/COMPLICATED vs. CONFUSED )
- KARMAŞIKLIKTA ve/||/<> UYUŞMAZLIKTA ve/||/<> ZORLUKTA | ve/||/<>
SÜREKLİLİKTE
( Yalınlığı bulmak. VE/||/<> Uyumu bulmak. VE/||/<> Çözümü bulmak. VE/||/<> Kendini bulmak/tanımak! )
- KARPUZ ile EBU CEHİL KARPUZU
( ... İLE Zehirlidir. )
- KARŞI ÇIKMA ile/ve/||/<> BAŞKALDIRI
- KARŞI ÇIKMAK ile/değil/yerine ELEŞTİRMEK
- KARŞI ÇIKMAK ile/ve YASAKLAMAK
- KARŞI KARŞIYA GELMEK" ile "AYNI DÜZLEMDE OLMAK"
( TO COME ACROSS vs. BEING ON THE SAME PLANE )
- KARŞI KARŞIYA ile KAFA KAFAYA
- KARŞI KOYMAK ile/değil/yerine FARKINDALIK
- KARŞI OLMAK ile/değil/yerine AŞMAK/AŞMIŞ OLMAK
- KARŞI" (OLMAK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TEMKİNLİ (OLMAK)
- KARŞI ile/ve/değil/yerine/></< TAMAMLAYICI
- KARŞICIL/MUHÂLİF[Ar.] ile/ve/değil/||/<> ÇEKİNGEN
- KARŞILAMAK ile GÖĞÜSLEMEK
- KARŞILIĞI OLMAYAN DURUMLAR/OLGULAR/KAVRAMLAR/SÖZCÜKLER ile/ve/<> BAŞKA BİR DİLDE KARŞILIĞI OLMAYAN DURUMLAR/OLGULAR/KAVRAMLAR/SÖZCÜKLER
( ... İLE/VE/<> Karşılığı Olmayan Sözcükler )
- KARŞILIĞINDA ile/değil KARŞISINDA
- KARŞILIK ile/ve/değil/<> IŞILTI
- KARŞILIKLI = MÜTEKABİL = RECIPROCAL[İng.] = RÉCIPROQUE[Fr.] = REZIPROK[Alm.]
- KARŞILIKLI ile/ve/||/<> PARALEL
- DÜŞMAN:
KARŞINDAKİ ile/ve/değil/||/<> "YANINDAKİ" ile/ve/değil/||/<> "İÇİNDEKİ"
( Elindeki kılıçla. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Arkasına sakladığı hançerle. )
- KARŞINDAKİ yerine ÖTEKİ(DİĞERİ)
- KARŞIT ile ÇELİŞİK
- KARŞIT ile/değil MUHATTAB
- KARŞIT/LAR ile/ve ÇÖZÜMSÜZ KARŞIT/LAR
- KARŞIT/LIK ile/ve BÜTÜN/LÜK
- KARŞITLIK = TEZAT, ZIDDİYET = CONTRARIÉTÉ[Fr.] = GEGENSATZ[Alm.] = CONTRARIETAS[Lat.]
- KARŞIT/LIK ile/ve/||/<> TUTARSIZ/LIK
- KARŞITLIK" değil/yerine/>< ZEKÂ
( Uzlaşmaz karşıtlıklara düşkünlük, zekânın zayıflığındandır. )
- KARTEL[Fr. < CARTEL] ile KARTEL[Fr./İt. < CARTEL]
( Gemilerde içlerine içme suyu konulan, ortası basık, küçük fıçı. İLE Tekelci sermaye piyasasında, birtakım ticaret ya da üretim kuruluşlarının, genellikle kazanma ya da başka kuruluşlara karşı tutunabilme vb. amaçlarla aralarında kurdukları dayanışma birliği. )
- KARZ-I HASEN ile KARZ-I ŞİR
( Faizsiz verilen borç. İLE Şiiri, ezbere okuma. )
- KAS (GÜCÜ) ile/ve/<>/yerine/değil DÜŞÜNCE (GÜCÜ)
- | "KAS KAFA" ile/ve/||/<> "BOŞ KAFA" ile/ve/||/<> "MAN KAFA" |
ile/değil/yerine
HOŞ KAFA
( Duyduğundan bir şey al(a)mayan. İLE/DEĞİL/YERİNE Duyduğunu çabuk unutan, etki etmeyen. İLE/DEĞİL/YERİNE Duyduğunu herkese anlatan. İLE/DEĞİL/YERİNE Duyduğunu içinde tutan. )
( Üç/dört heykel masalını okumanızı/dinlemenizi salık veririz. )
- KASDÎ ile ALENEN
- KASEM/YEMİN[Ar.] değil/yerine/= ANT
- KASEM ile YEMİN
- KAŞI-GÖZÜ (SEÇİLME(ME)K, ANLAŞILMAMAK)
- KASİD[Ar. < KASD | çoğ. KASİDÂN]["ka" uzun okunur] ile KÂSİD[Ar. < KESÂD] ile KASÎD[Ar.]
( Kasdeden, tasarlayan, kıyan. | Postacı, haberci, tatar, ulak. İLE Sürümsüz, geçmez, aranmaz. İLE Kasîde. )
- KAŞIKLA VERİP, KEPÇEYLE ALMAK değil/yerine KOŞULSUZ VE BEKLENTİSİZ VERMEK/HİZMET
- KAŞIMAK ile/ve/||/<> KIŞKIRTMAK ile/ve/||/<> TETİKLEMEK
- KAŞINMAK değil/yerine/ya da/>< DÜŞÜNÜP TAŞINMAK
- KASIP KAVURMAK
- KASIR[Ar. < KASR]["ka" uzun okunur] ile KÂSİR[Ar. < KESÎR < KESRET] ile KÂSİR[Ar. < KESR] ile KASIR[Ar. < KUSÛR]["ka" uzun okunur]/KASÎR[Ar. < KASR] ile KASR[Ar. çoğ. KUSÛR] ile KASÎL[Ar.]
( Zorla işleten. İLE Çok olan. İLE Kıran, kesreden. İLE Kısa, boysuz. Kısa kesme, kısaltma, kısma. | Azaltma, kesme, eksiklik. | İbarenin çok kısaltılması. | Aruzda tef'ile'nin son harfinin düşürülmesi. İLE Köşk, kâşâne, saray. İLE Hayvanlara yedirmek üzere zamanından önce biçilen yeşil ot. )
- KASIT ile/ve/<> AYRIM
- KASIT ile/ve/değil/||/<>/< BAĞLAM
- KASIT ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DAYANAKÇA
- KASIT ile/ve/||/<> HEDEF
- KASKO[İt. < CASCO] değil/yerine/= GÜVENCELİK
- KASKO[İt. < CASCO] ile/ve/||/<>/> TRAFİK KORUNCU
( )
( Her araç için zorunludur. İLE/VE/||/<>/> Zorunlu değildir. )
( [amacı] Kaza durumunda, suçsuz olan tarafın hasarının, suçlu tarafın sigorta şirketinin ödemesini sağlamaktır.[Suçu olmayan kişiyi mağdur etmemek için alınan bir önlemdir.][Terör, sel, su baskını, yanma vb. olaylara güvence vermez.] İLE/VE/||/<>/> Kaza yapılan araçta oluşan tüm masrafları karşılamaktır.[Çarpmaya, çalınmaya, yanma, sel ve deprem gibi olaylar sonucunda da hasar görmüş aracın tamir masraflarını ya da tamamının ücretini karşılamaktadır.][Süresi 1 yıldır] )
- KAST[Ar. < KASD] ile KAST[Fr. < CASTE]
( Amaç, istek, maksat. | Öldürmeyi, yaralamayı ya da zarar vermeyi isteme, kötü niyet. İLE Ayrıcalıklar bakımından yukarıdan aşağıya doğru kesin ölçülerle sınırlanmış bulunan, en koyu biçimiyle Hindistan'da görülen toplumsal sınıfların her biri. )
- KASTETMEK değil/yerine/= DEMEK İSTEMEK
- KASTETMEK ile/ve TEMELLENDİRMEK
- KAT İRTİFAKI ile/ve/||/<> KAT MÜLKİYETİ
( Kat irtifakı tapusu olan gayrimenkulün denetimi belediye tarafından yapılmaz. Kat mülkiyetli tapularda ise belediye projeye uygunluk kontrolü yaptıktan sonra yapı kullanımı için izin belgesi verir. Bu belge daha sonra tapuya gönderilir ve kat mülkiyetli tapuya çevrilir. )
- KAT MÜLKİYETİ[Ar.] değil/yerine/= KAT İYELİĞİ
- KATEGORİLER:
ARİSTOTELES'TE ile/ve/||/<>/> KANT'TA ile/ve/||/<>/> HEGEL'DE
( [ 2/3/4. dersler...] )
- ANAYASA:
KATI ile/ve/değil/yerine/<> ESNEK
- KATI ile ÜSSÜ ile BİR O KADAR DAHA
- KATİL[Ar.] değil/yerine/= ÖLDÜRÜMCÜ/ÖLDÜREN
- KATI/LIK" ile/ve/değil ISRAR/CI/LIK
- KATILIM [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- KATILIM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- KATILIM ve/+/||/<>/> COŞKU
- KATILIM ve/||/<>/< İLGİ
- KATILIM ile/ve PAYLAŞIM
( PARTICIPATION vs./and TO SHARE )
- KATILIM ve/||/<> ÜSTLENME
- KATILMAK ile KATILMAK
( Katma işi yapılmak. | Bir topluluğa girmek, iştirak etmek, iltihak etmek. | Ortak olmak, benimsemek. | Hak vermek. İLE Aşırı derecede gülme, ağlama, gıdıklanma, korkma vb. tepkiler sırasında, solunum kaslarının kasılmasından dolayı soluğun kesilmesi. )
- KÂTİP ile/ve TERZİ/HAYYAT/BAHYEZEN[Fars.]
- KAT'Î/YET[Ar.] değil/yerine/= KESİN/LİK
- KATÎYETLE ile MUHAKKAK
- KATKI ile/ve/||/<>/> KAZANIM
- KATLİAM[Ar. KATL+ÂMM] değil/yerine/= KIRIM
- KATLETMEK ile/değil/yerine/>< KATETMEK
- KATLETMEK değil/yerine/= ÖLDÜRMEK
- KATMAN/LI ile KAT/LI
( Yatay. İLE Dikey. )
- KAVGA-DÖVÜŞ
- KAVGA-GÜRÜLTÜ
- KAVGA[Fars. < GAVGA: Gürültü.] ile !SAVAŞ
- KAVGA ile/yerine TARTIŞMA
( Her kavganın temelinde, taraflardan birinin cahilliği yatar. )
( ARBEDE ile/yerine MÜNÂZARA )
( !FIGHT vs. ARGUE
ARGUE instead of !FIGHT )
- KAVGA ile/ve/değil/yerine TUTUM
( [not] !FIGHT vs./and/but ATTITUDE
ATTITUDE instead of !FIGHT )
- KAVGA ile ZULÜM
- KAVGACI/LIK ile/değil/yerine/>< KARARLI/LIK
- KÂVÎ[Ar. < KEYY | çoğ. KÂVİYÂN] ile KAVÎ[Ar. < KUVVET]
( Dağlayan, yakan/yakıcı. [Fr. CAUSTIQUE] İLE Güçlü, kuvvetli. | Güvenilir, sağlam. )
- KAVİLEŞMEK[Ar. + Tr.] değil/yerine/= SAĞLAMLAŞMAK, PEKİŞMEK
- KAVRAM "KARGAŞASI" değil KAVRAM KARMAŞASI
( Kargaşa, kişiler arasında olandır. )