Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(12/61)


- ÇIKARSAMA ile KANI


- ÇIKARSAMA ile/ve/<> USLAMLAMA


- ÇIKARSIZ ve/||/<> RİYÂSIZ


- ÇIKARTMA ile/değil ÇIKARMA

( KIBRIS "ÇIKARTMASI" değil KIBRIS ÇIKARMASI )


- ÇİLEDEN ÇIKMAK ile/ve/||/<> ÇIĞIRDAN ÇIKMAK


- ÇILGIN/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< APTAL/LIK


- CİLLE ile CİLLE ile CİLLE ile CİLLE ile CİLLE ile CİLLE ile CİLLE ile CİLLE ile ÇİLE

( Madeni kalem ucu. İLE Sedir. İLE Üstü toprak ile örtülmüş küçük ve alçak ev. İLE İşin içine iyice girmek. İLE Hile. | İşkence. İLE Yalnız kişi. İLE Gerdek gecesi, gelin ile güveyi el ele dolaştırma geleneği. İLE Büyük testi. )


- CIMON ve/||/<> PERO

( )

( Barok tarzının önde gelen adlarından Paul Rubens'in, 1635'te yaptığı bu tablo, Rusya'nın St. Petersburg kentinde bulunan Hermitage Müzesi'nde sergileniyor.

Elleri bağlanmış yaşlı adam Cimon, dönemin iktidarı tarafından itirafa zorlanmak için açlığa mahkum edilmiş. Yeni doğum yapan kızı Pero, büyük zorluklarla gardiyanlara rüşvet vererek babasını ziyaret eder ve kendi sütüyle babasını açlıktan ve ölümden korumak için emzirir.

Kızın yüzündeki kaygı, kapıya baktığı açıkça görülen duruşu, babasının omzunu şefkatle kavrayışı, güçlü duruşu ve cesareti yansıtmış. Babanın, kızının memesini emerken yüzünde oluşan o çaresizliğini, ellerini koyuş biçimi ve gövde dili ile kabullenişini harika yansıtmış ressam.

Nasıl bakarsak o'yuz, o kadarız.
Ne okursak o'yuz, o kadarız.
Ne anlarsak o'yuz, o kadarız.
Ne yersek o'yuz, o kadarız.
Bakış açımız, bizi anlatır; baktığımız şey değil.

Sanatın gücü, işte budur. )


- CİMRİ/LİK, HASİS/LİK, PİNTİ/LİK ile/değil/yerine TUTUMLU/LUK

( BUHL/BUHÛL, HİSSET ile/değil/yerine ... )

( STINGI/NESS, PARSIMONIOUS vs./and THRIFTY/NESS
THRIFTY/NESS instead of STINGI/NESS, PARSIMONIOUS )


- ÇIN ile ÇIN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Doğru söz. İLE Doğruluk, doğruculuk. İLE + Dil )


- CİN/LİK ile HİN/LİK


- ÇIPLAK ile/değil BÜRÜNMÜŞ


- ÇIPLAK/LIK ile/ve/değil/||/<> GÜÇSÜZ/LÜK


- ÇIPLAK/LIK(") ile/ve/değil/||/<>/< (")ŞEFFAF/LIK(")

( BÜREHNEGÎ/BEREHNEGÎ ile/ve ... )


- ÇIPLAK/LIK ile/ve/değil/||/<>/> ZAMAN ÜSTÜ/LÜK


- CIRCULATION vs. CYCLONE


- ÇİRKİN[Fars. KİRLİ] ile/ve/değil/yerine/<> YANLIŞ


- ÇİRKİN ile/değil YETERİNCE GÜZEL DEĞİL


- ÇİRKİN/LİK ARAMAK/BULMAK ile/değil/yerine MAZERET ARAMAK/BULMAK


- ÇİRKİN/LİK ile/ve/<> ÇİĞ/LİK


- ÇİRKİN/LİK ile/ve/değil/||/<> ÇİRKEF/LİK


- CIRMALAMAK değil TIRMALAMAK


- CITIZEN vs. DENIZEN vs. INHABITANT vs. RESIDENT


- ÇİVİ ile/ve/||/<> RAPTİYE


- CIVIK ile/= MIÇÇIK


- CIVILITAS <> HUMANITAS <> VERITAS


- ÇİZGİSEL ile/değil/yerine DOĞRUSAL


- Çıfıt ile çıfıt

( Yahudi. İLE Hileci, düzenbaz. )


- CLAIM vs. ASSERT


- CLASH vs. COINCIDE


- [not] CLASSIFICATION vs. CATEGORY

( CATEGORY instead of CLASSIFICATION )


- CLASSIFICATION vs. CLARIFICATION


- CLEAR vs. CLARITY


- CLEAR vs. "EXCESSIVENESS"


- CLEAR(NESS) vs. CERTAINTY


- CLIENT vs. CUSTOMER vs. CONSUMER


- CLOSENESS vs. WARMTH


- CLUE vs./and "SHOOT"


- CMUK 135 değil/> CMK 148


- COARSE vs. COURSE


- ÇOCUĞA, "GELECEK HAZIRLAMAK" değil ÇOCUĞU, GELECEĞE HAZIRLAMAK


- [ne yazık ki]
ÇOCUĞUNA TAPMA ve ALAYCI TAVIR

( Modern kişinin, öncül ve ölümcül tutumları. )

( http://ahmetcorak.blogspot.com.tr/2010/01/ahtapor-anne.html )


- ÇOCUK DÜŞÜNCESİ ile/değil/yerine ŞİZOİD DÜŞÜNCE ile/değil/yerine BİRLİK DÜŞÜNCESİ


- ÇOCUK HAKLARI'NDA:
FELSEFÎ ile/ve/||/<> HUKUKÎ

( * Refah hakkı
* Korumacı haklar
* Yetişkin hakları
* Ebeveyne yönelik haklar
İLE/VE/||/<>
* Olumsuz durumlarda
* Olumlu durumlarda
* Etkin durumlarda )


- ÇOCUK HAKLARINDA:
NESEB HAKLARI ile/ve/||/<> MİRAS HAKLARI ile/ve/||/<> VASIF HAKLARI ile/ve/||/<> VASİYET HAKLARI


- ÇOCUK:
(hem) (")MASUM(") ile/ve/değil/hem de/||/<> KURNAZ


- ÇOCUK:
SUÇA SÜRÜKLENEN değil SUÇA SÜRÜKLENDİĞİ İDDİA EDİLEN


- ÇOCUK ile KİŞİ


- ÇOCUKLAR [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- ÇOCUKLARA/GENÇLERE CEP TELEFONU KULLANDIRTMAMALI!


- ÇOCUKLARA, DAHA İYİ BİR DÜNYA BIRAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜNYAYA, DAHA İYİ ÇOCUKLAR BIRAKMAK


- VÜCUB EHLİYETİ > HAK EHLİYETİ ve/||/<> EDÂ EHLİYETİ ve/||/<> FİİL EHLİYETİ ve/||/<> CEZAİ EHLİYET


- ÇOCUKLARIN CEZÂLANDIRILMASINDA:
0 - 12 ile/ve/||/<> 13 - 15 ile/ve/||/<> 15 - 18

( Tam sorumsuzluk. İLE/VE/||/<> Tam sorumsuzluk ya da sınırlı sorumluluk. İLE/VE/||/<> Sınırlı sorumluluk. )


- ÇOCUKLARIN, KARANLIKTAN KORKMASI
ile/değil/ne yazık ki/>
"YETİŞKİNLERİN", AYDINLIKTAN KORKMASI


- ÇOCUKLARIN:
!YÜZÜNE TOKAT ATMAK değil/yerine !KIÇLARINA VURMAK


- ÇOCUKLUK VE GENÇLİK ile/ve/||/<> RÜŞT VE KEMÂL


- ÇOĞALTMAK ile/ve ARTIRMAK

( TO INCREASE vs./and SAVING/ECONOMIZING )


- ÇOĞAL(T)MAK ile/ve/||/<> YAYGINLAŞ(TIR)MAK


- ÇOĞALTMAK ile/ve/<>/> YAYMAK


- ANKLAV:
COĞRAFİ ile/ve/||/<> SİYASİ ile/ve/||/<> ETNİK

( Coğrafi Anklavlar:
Bir ülkenin topraklarının başka bir ülke tarafından çevrelenmiş olması.[Lesotho, Güney Afrika tarafından çevrelenen bir anklavdır.]

İLE/VE/||/<>

Siyasi Anklavlar:
Ülke içinde ülke olan, farklı devlet toprağıyla kuşatılmış siyasi yapılar.[Vatikan, İtalya sınırları içinde yer alan bir anklavdır.]

İLE/VE/||/<>

Etnik Anklavlar:
Farklı bir kültürün yaşandığı ve öteki kültürlerle sınırlandırılmış bölgeler.[Gettolar, küçük İtalyan bölgeleri ve Çin mahalleleri vb.] )

(

Anklav Türü Tanım Örnek
Coğrafi Anklav Coğrafi olarak bir ülkenin içinde tamamen çevrili olan bölge. San Marino (İtalya içinde)
Siyasi Anklav Politik nedenlerle başka bir ülke tarafından tamamen çevrelenmiş bölge. Kaliningrad (Rusya'ya ait ancak diğer ülkelerle çevrili)
Etnik Anklav Farklı etnik bir grubun çoğunlukta olduğu ve çevre ülkenin kültürel yapısından farklılık gösteren bölge. Nagorno-Karabağ (Azerbaycan içinde Ermeni nüfus ağırlıklı)
)


- ÇOĞU AYRINTI/DURUM İÇİN:
DOĞRU/YANLIŞ SORGULAMA

( Yok. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Var. )


- ÇOĞU ÖLÜM ve/=/||/<> ERKEN ÖLÜM


- ÇOĞUL / ÇOK/LU ile/ve/=/||/<> KAVRAM

( Nesne(ler)de. İLE/VE/=/||/<> Düşüncede/anlıkta. )


- ÇOĞUL/LUK / ÇOK/LU ile/ve/değil/||/<> ÇEŞİT/Lİ/LİK


- ÇOĞUNLUK/AZINLIK değil/yerine HEP BİRLİKTE


- ÇOĞUNLUK ile NİTELİKLİ ÇOĞUNLUK


- ÇOĞUNLUK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> SÜRÜ


- ÇOĞUNLUK ile/değil/yerine/<> YETERSAYI

( ... ile/değil/yerine/<> NİSAP )


- ÇOĞUNLUKLA ... ile DAHA ÇOK ...


- ÇOĞUNLUK/LA ile/ve/||/<> YOĞUNLUK/LA


- [ne yazık ki]
(ÇOK) BENCİL/LİK değil/yerine/>< (ÇOK) BİLGİ(Lİ/LİK)

( Ne kadar bilgi, o kadar az bencillik; ne kadar az bilgi, o kadar çok bencillik. )


- ÇOK BİLGİLİ OLMAK ile/ve/||/<>/> ÇOK GÜZELLİK VE ACI GÖRMEK/YAŞAMAK


- ÇOK BİLMEK/BİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/>
ÇOK BİLMEK/BİLEN / ÇOK BİLGİSİ OLMAK/OLAN

( Hiç yanıltmaz. [Her bilinen, her zaman, zemin ve koşul için "yeterince" hatta tamamen bilinir, emin olunan/olunur "kabul edilir."] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Çok yanıltır. [Veriyle/bilgiyle uğraşmak, varolanlar ve varolabileceklerin tüm (olası) çeşitlilikleriyle uğraşmak demek olduğundan dolayı her ilerleyişte, çok sayıda, yeni bilinmez(lik)ler/veriler açığa çıkar. Dolayısıyla da bilinemeyecek sayıda (sonsuzlukta), bilmenin/verinin ve yeninin sınırı olmadığı kadar yanılmanın da sınırı olmaz/yoktur. Bu durum ve süreçten dolayı da yeni olanların karşısında, yanılma da kaçınılmazdır. Tabii bu süreç/yol da bir o kadar tetikleyicidir. Bilme isteğinin pek sonu olmadığından ve olmayacağından dolayı da yanılmaktan da kurtulma olanağı yoktur. Süreç ve sonuç itibariyle de iyi bir durum ve süreçtir.] )


- ÇOK BİLMİŞLİK ile/ve/değil/<> HADDİNİ/AMACINI AŞAN, ANLAMSIZ(GEREKSİZ/YERSİZ) SÖZ/KONUŞMA


- ÇOK DÜŞÜNME" ile/ve/değil/yerine İYİ/DOĞRU/YETERLİ/NİTELİKLİ DÜŞÜNME

( Çok düşün(ül)memeli, iyi/doğru/yeterli/nitelikli düşün(ül)meli! )

( [not] TO THINK MUCH vs./and/but TO THINK WELL/RIGHT/ENOUGH/QUALIFIED
TO THINK WELL/RIGHT/ENOUGH/QUALIFIED instead of TO THINK MUCH )


- ÇOK (FAZLA) ŞEY BİLMEK ile/ve/<>/değil/yerine İŞE YARAYACAK ÇOK (FAZLA) ŞEY BİLMEK


- ÇOK GÖRMEK/GÖRDÜĞÜMÜZ ile/değil/yerine HAK GÖRMEK/GÖRDÜĞÜMÜZ

( "Kendimize" hak gördüğümüzü, başkasına "çok" görmeyelim! )


- ÇOK GÜZELSİN! DEMENİN:
ÖNCESİ ile/ve/||/<>/> SONRASI

( )

( "Çok Güzelsin!" Demenin Etkileri... yazısı için burayı tıklayınız... )


- ÇOK/GERÇEKTEN İSTEMEK ile/ve/<> TAM/DOĞRU İSTEMEK

( REQUEST SO MUCH vs./and/<> ENTIRE/RIGHT REQUEST )


- ÇOK İSTEMEK ile/yerine GERÇEKTEN İSTEMEK

( REQUEST SO MUCH vs. REALLY REQUEST/WANT
REALLY REQUEST/WANT instead of REQUEST SO MUCH )


- ÇOK KİŞİYLE ile/ve/||/<> AZ KİŞİYLE ile/ve/||/<> TEK BAŞINA

( Konuş. İLE/VE/||/<> Düşün. İLE/VE/||/<> Karar al. )


- ÇOK KONUŞMAK değil/yerine/>< AZ KONUŞMAK

( Sık sık pişman olunur. DEĞİL/YERİNE/>< Pek az pişman olunur. )


- ÇOK "PARA" ve/||/<> ÇOK "SÖZ"

( Dolansız/yanlışsız olmaz. VE/||/<> Yalansız olmaz. )


- ÇOK SESLİLİK / İFADE HAKKI ile/değil DENSİZLİK

( "Sosyal medya"da. İLE/DEĞİL Günlük yaşamda. )

( Keyfiyette. İLE/DEĞİL Gerçeklikte. )

( "Kendi çıkarlarında." İLE/DEĞİL Ortak alanda, olanaklarda ve koşullarda. )


- ÇOK ŞEYDEN HABERDAR OLMAK ile/ve/değil/yerine BİRBİRİMİZİ DİNLEMEK


- ÇOK SÖZ ile/ve/<> ÇOK MAL

( Yalansız olmaz. İLE/VE/<> Haramsız olmaz. )


- ÇOK SÖZ ile/yerine TOK SÖZ

( Sözü çoğaltan, perdeyi kalınlaştırır. )

( MANY WORD vs. FULL WORD
FULL WORD instead of MANY WORD )


- ÇOK TERBİYESİZ ile ÇOK TERBİYELİ

( İkisi de çok tehlikelidir. )


- ÇOK VERİ/BAŞLIK/AYRINTI:
OLMAYANLAR ile OLANLAR


- ÇOK YAŞAMAK ile/ve/değil/yerine İYİ/NİTELİKLİ YAŞAMAK

( Nicelikli. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Nitelikli. )

( Yaşlanılan gün/saat/dakika/ÂN. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Yaşanılan gün/saat/dakika/ÂN. )


- [ne yazık ki]
ÇOK ile/değil/>< AZ

( Sözcük. İLE/VE/DEĞİL/||/>< Anlam.
"Yargı". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Adâlet.
Geveze. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Konuşan.
Sevişen. İLE/VE/DEĞİL/||/>< Seven.
Yürüyen. İLE/VE/DEĞİL/||/>< İlerleyen. )

( "Yetmez." İLE/DEĞİL/>< Yeter. )


- ÇOK ile/>< YOK

( MANY/MUCH vs./>< ABSENT/NONE )


- [ne yazık ki]
"ÇOK BİLMİŞLİK" ile/ve/||/<> "GARANTİCİLİK"

( [ne yazık ki] Bir kişi, ne kadar bilmiyorsa, o kadar "bilir". İLE/VE/||/<> Ne kadar "korkuyor" ve "öfkeliyse", o kadar "garanticidir". )


- ÇOK/ÇOQ = ÇOTUR
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Alçak, aşağılık kişi. İLE Huysuz, öfkeli kişi. )


- ÇOKLUK AÇMAZI ile/ve/||/<> ÇOĞULLUK AÇMAZI


- ÇOKLUK ile/ve/<>/= BİRLİK


- ÇOK/LUK ve/||/<>/> ÇÖP/LÜK


- ÇÖKME ile/ve/||/<> BÜKÜLME


- ÇÖKMEK ile/ve/||/<> ÇÖREKLENMEK


- ÇÖKMEK ile/ve/değil/||/<>/< ÇULLANMAK


- COLLABORATION vs. COLLUSION


- COLLATERAL and LIEN and LIENS IN GOODS and ENFORCEMENT OF LIEN

( Maddî teminat. VE Rehin hakkı. VE Mallar üzerinde rehin, hapis hakkı. VE Haciz konulması. )


- ÇOLPA/TOPAL ile ÇOLAK

( Ayağında/bacağında sakatlık/aksaklık bulunanlara verilen ad. İLE Elinde/kolunda sakatlık/aksaklık bulunanlara verilen ad. )


- ÇOMAR ile ŞOPAR

( İri köpek, çoban köpeği. İLE Çingene çocuğu. | Şımarık, küstah, yaramaz olan. )


- COMFORT vs. FREEDOM


- COMFORT vs./and CLOSENESS/SYMPATHY


- COMMENT vs. APPROACH


- COMMENT vs. CRITIQUE


- COMMENT vs. EVALUATION


- COMMENT vs. FEEDBACK


- COMMENT vs. IDEA


- COMMENT vs. "IN ONE RESPECT"


- COMMENT vs. LOOKING


- COMMENTS


- COMMERCIAL LAW and/||/<> COMMERCIAL UNDERTAKINGS LAW and/||/<> COMMERCIAL TRANSACTIONS AND APPLICABLE RULES and/||/<> COMMERCIAL LITIGATITION and/||/<> COMMERCIAL/TRADE REGISTRY

( Ticaret hukuku. VE/||/<> Ticarî işletme hukuku. VE/||/<> Ticari işler ve tâbi oldukları kararlar. VE/||/<> Ticarî yargı. VE/||/<> Ticaret sicili. )


- COMMISION vs. BRIBE


- [not] COMMITTEE vs./and COORDINATION

( COORDINATION instead of COMMITTEE )


- COMMON FIELD vs. COMMON POINT


- COMMON vs. MUTUAL


- COMMON POINT vs. COMMON SENSE


- COMMON POINT vs. TO LIKEN


- COMMONWEALTH ile COMMONWEALTH

( İngiliz Uluslar Topluluğu. İLE Ortak rızayla oluşturulmuş siyasi topluluk. )


- COMMUNITY vs. SOCIETY


- COMPARATIVE vs. COMPARABLE


- COMPARE TO vs. COMPARE WITH


- COMPARISON vs. SIMILE


- COMPARISON vs./and INTERPRETATION/COMMENT


- COMPLEMENTARY vs. COMPLIMENTARY


- COMPLETE vs. FINISH


- COMPLETE vs. INTEGRITY


- COMPOSITION vs. COMPOSITE


- COMPREHEND vs. UNDERSTAND


- COMPREHENSIBLE vs. COMPREHENSIVE


- (not COMPRISE OF) COMPRISE


- CONCENTRATED vs. TO CONCENTRATE


- CONCENTRATION vs. TO GET FOCUS


- CONCEPT vs. TERM


- CONCEPT vs./and LIFE


- CONCEPTS vs. SUBJECT/TOPIC


- CONCEPTS vs. WORDS


- CONCERNED ABOUT vs. CONCERNED WITH


- CONCOMITANT vs. CONCURRENT vs. SIMULTANEOUS


- CONDITION vs. POWER


- CONFESSION vs. TO LET SLIP, TO BLURT OUT


- CONFIDENTLY vs. CONFIDENTIALLY


- CONGENITAL vs. INBORN vs. INBRED vs. INHERENT vs. INNATE


- CONNECTION vs. TRICK


- CONNECTION vs./and RELATION


- CONSCIOUS vs. CONSCIENTIOUS


- CONSERVATION ile/değil/yerine CONVERSATION

( Korumacılık. İLE/DEĞİL/YERİNE Konuşmak. )


- CONSIDER vs. CONTEMPLATE vs. MEDITATE vs. PONDER vs. RUMINATE vs. THINK


- CONSIOUSNESS vs./and PARADIGM


- (not CONSIST FROM) CONSIST OF


- CONSPICUOUS vs. EMINENT vs. DISTINGUISHED vs. NOTICEABLE vs. OUTSTANDING vs. PROMINEN vs. REMARKABLE vs. SALIENT vs. STRIKING


- CONTEMPLATION vs. CONTEMPLATION IN WHICH TURNS TO THE BASE


- CONTEMPLATION vs. TO SLEEP


- CONTENT vs. CONTEXT


- CONTENT vs./and ASSERTION


- CONTEST vs. CONTEST

( Yarışma. İLE Tartışma, iddia/laşma, çekişme. )


- CONTINUAL vs. MUCH


- CONTINUAL QUANTITY vs. DISCONTINUOUS/TRANSIENT QUANTITY

( Unit. vs. Quantity. )


- CONTINUAL vs. REPEATITION


- CONTINUAL vs./and REGULAR


- CONTINUITY vs. CONTINUUM


- CONTINUITY vs. ORDER


- CONTINUOUS vs. CONTINUAL


- CONTRARY vs. ANTI


- CONTRAST vs. OPPOSITE vs. ANTONYMOUS vs. REVERSE vs. INVERSE


- CONTROL vs. INSPECTION


- COOL vs. IMPORTANT


- COOPERATION vs./and DIVISION OF LABOUR


- ÇÖP ve/<> KİLO

( Ancak/sadece kişinin/insanın oluşturdukları. )


- [ne yazık ki]
!ÇÖP ATMAK =/||/<> !"ÇÖP BIRAKMAK"


- COPY vs. RECORD


- COPYING vs. CREATION


- COPYING vs. CUSTOM/HABIT


- ÇORAP:
SICAK TUTAR ile/ve/||/<>/< SOĞUKTAN KORUR


- ÇORBA ile/değil/yerine TORBA


- [not] CORRECTION vs./and TO INFORM


- COŞKU ile DİDİŞME


- COŞUNTU/HEYECAN ve/||/<>/< OLASILIK/İHTİMAL


- COUNCIL vs. COUNSEL


- COUNTERVAILING CHARGES IN RESPECT OF IMPORTS and COUNTERVAILING IMPORT DUTIES

( İthalata konulan telâfi edici vergiler. VE İthalatta telâfi edici vergiler. )


- COVER vs. ESSENCE


- ÇÖZME GÜCÜ = AYIRMA GÜCÜ


- ÇÖZME ile ÇÖZÜNME ile ÇÖZÜNÜRLÜK ile ÇÖZÜNME ENTALPİSİ ile ÇÖZÜNMEYEN NESNE

( Bir katının, çözeltiye geçirilmesi. İLE Katı, sıvı ya da gaz durumundaki maddelerin, molekül ya da atomlarını birarada tutan güçleri yenerek bir başka madde içinde tek faz oluşturacak biçimde dağılmaları olayı. İLE Bir maddenin çözünmesine eşlik eden entalpi değişimi. İLE Bir maddenin, belirli bir sıcaklıktaki doygun çözeltisindeki derişimi. İLE Belirli bir çözücüde çözünmeyen madde. [Aksi belirtilmemişse çözücünün su olduğu anlaşılır.] )


- ÇÖZMEK ile/ve AŞMAK


- ÇÖZMEK ile/değil GİDERMEK


- ÇÖZMEK ile/ve/değil/yerine SÜZMEK


- ÇÖZ(ÜL)ME/Sİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇÖZÜM/LE(N)ME/Sİ

( Tüm durum, sorun, koşul ve ayrıntıları, çözemeyebiliriz fakat çözebiliriz. )


- ÇÖZÜM "BULMAK" ile ÇÖZÜM "YARATMAK"


- ÇÖZÜM:
ÇÖZMEK" değil/yerine/||/<>/< ÇÖZÜMLEMEK


- Çözüm için DİNLE!!!


- ÇÖZÜM ORTAKLIĞI ile YATIRIM ORTAKLIĞI


- ÇÖZÜM ÜRETMEK ile/ve ÇÖZÜM OTURTMAK

( FINDING SOLUTION vs. FIX THE SOLUTION )


- ÇÖZÜM ile/ve AÇIKLAMA

( SOLUTION vs./and EXPLANATION )


- ÇÖZÜM ile/ve/||/<>/< ANLAMAK

( SOLUTION vs./and/||/<>/< TO UNDERSTAND )


- ÇÖZÜM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ARA ÇÖZÜM

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yukarı çekersek, ayak açıkta kalır. Aşağı çekersek, omuz. Neşeli kişiler, çözüm üreterek[dizlerini karnına çekerek] rahat uyur. )


- ÇÖZÜM ile ÇARE

( Genel ya da kavramsal bir olguya işaret eder. İLE Belirli bir olgu ya da soruna işaret eder. )

( Çare/ler...
Bbiledegil.blogspot.com.tr/2015/02/careler.html )

( ... ile BEYÂRİŞ )

( SOLUTION vs. WAY/HELP )


- ÇÖZÜM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇÖZÜMLEME

( Çözümleme/sorgulama(analiz), her durum/konu/ayrıntı için söz konusuyken; ("kökten/toptan") "çözüm", her durum için olanaklı değildir.

Sorumluluğumuz ve önceliğimiz de çözmek değil çözümlemektir.

Çözümleme varsa çözüm ya da ara çözüm de yakınında bir yerde bulunacaktır. )

( [not] SOLUTION vs./and/but/||/<>/< ANALYSIS
ANALYSIS instead of SOLUTION )


- ÇÖZÜM ile/ve/||/<> DÜZENLEME


- ÇÖZÜM ile İDEAL

( SOLUTION vs. IDEAL )


- ÇÖZÜM ile/ve OYUN

( SOLUTION vs./and GAME )


- ÇÖZÜM = SOLUTION[İng.] = SOLUTION[Fr.] = LÖSUNG[Alm.] = SOLUZIONE[İt.] = SOLUCIÓN[İsp.]


- ÇÖZÜM ile/ve SONUÇ

( SOLUTION vs./and CONSEQUENCE/RESULT )


- ÇÖZÜM ile/ve/değil/yerine/> SÜREKLİ/ESASLI/KALICI/KÖKLÜ/GERÇEK ÇÖZÜM

( Bir olay ya da kişinin bir durumu/sorunu ile sınırlı/özel kalabilen. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> Sürekli ve her koşulda, herhangi bir özel durumla sınırlı kalmayacak sürekli/kalıcı olan. )

( Seninle. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> Senden sonra da! )

( Ne olduğu. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> Ne/nasıl[ne/yin asıl] olması gerektiği. )

( [not] SOLUTION vs./and/>/but CONTINUAL/REAL SOLUTION
CONTINUAL/REAL SOLUTION instead of SOLUTION )


- ÇÖZÜM ile/ve TEDBİR

( SOLUTION vs./and PRECAUTION )


- ÇÖZÜM ile YANIT

( Geciken yanıt yanlış yanıttır. )

( Bir sorunun doğru çözümü, onun ancak evrensel, tarafsız bir araştırma ve sorgulama içinde çözümlenmesiyle bulunabilir. )

( Her sorunun kökeni geçmişte, çözümü gelecektedir. )

( SOLUTION vs. ANSWER/RESPONSE
Delayed response is wrong response.
Only in the dissolution of the problem in the universal solvents of enquiry and dispassion, can its right solution be found. )


- ÇÖZÜM ile YÖNEYLEM

( ... İLE Karmaşık sorunların çözümünde ve incelenmesinde, bilimsel ve özellikle matematiksel yöntemlerin uygulanışı. )


- ÇÖZÜM:
"BİZDE" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİREYDE


- ÇÖZÜMLEME/ANALİZ ile/ve ELEŞTİRİ

( ANALYSIS vs./and CRITIQUE )


- ÇÖZÜMLEME ile ETKİLE(N)ME

( ANALYSIS vs. TO (GET) EFFECT )


- ÇÖZÜMLEME ve/> GELİŞTİRME


- ÇÖZÜMLEME ile/ve ÖZGÜRLEŞTİRME

( TO ANALYSE vs./and TO FREE )


- ÇÖZÜMLEME ile/ve RAHATLATMA

( TO ANALYSE vs./and TO RELIEVE/RELAX )


- ÇÖZÜMLEME ile/ve SERİMLEME


- ÇÖZÜMLEME = TAHLİL[Ar.] = ANALYSIS[İng.] = ANALYSE[Fr.] = ANALYSE[Alm.] = ANALYSIS < ANALYEIN[Yun.] = ANALIZAR[İsp.]


- ÇÖZÜMLEMELER('İ)


- ÇÖZÜMLER ÜZERİNE KONUŞMAK ve/||/<>/> ÇÖZÜM ÜRETİR


- ÇÖZÜMSÜZLÜK ile/ve/> ÇARESİZLİK

( Çözümsüzlük hiçbir zaman çözüm değildir/olamaz! [kabul edilemez/edilmemeli, gözardı edilemez/edilmemeli, boş verilemez/verilmemeli, ertelenemez/ertelenmemeli!] )


- Çözümü KONUŞ!!!


- ÇÖZÜMÜN BİR PARÇASI DEĞİLSEK, SORUNUN BİR PARÇASIYIZDIR ile/ve/||/<> YAŞAMAKLA MEŞGUL OLMAZSAK, ÖLMEKLE MEŞGUL OLURUZ


- ÇÖZÜMÜNÜN BASİT/KOLAY OLMASI/OLMAMASI ile/ve/değil/yerine BİR ÇÖZÜMÜNÜN (VAR) OLMASI


- CREATION vs./and TRANSFORMATION


- CRIME vs. ACCIDENT


- CRIME vs. MISTAKE


- CRIME vs./and INFRINGEMENT


- CRISIS vs. SYNDROME


- CRITIQUE vs. EVALUATION


- CRITIQUE vs. REJECTION


- CRITIQUE vs. TO DENY/REJECT


- [not] CRITIQUE vs. TO DETERMINE


- CRITIQUE vs./and CREATION


- CRUELTY vs. COMPULSION


- CÜBBE ile CÜBBE

( [Tasavvuf'ta] Siyahtır. Nefs ile ilişkisizliği simgeler. İLE/VE/||/<> [Hukuk'ta...] Yakanın yeşil bölümü, hukuk davalarını, kırmızı bölümü ise ceza davalarını simgeler. Kamu hizmeti olduğundan cepleri, bağımsız olduğundan düğmeleri yoktur. Siyah rengi yasaların yetkesini, sarı rengi ise adâlete hizmet eden bu mesleğin ağırlığını simgeler. )


- CÛD ile (CÛD-İ) KEREM ile (CÛD-İ) SEHÂ ile SADAKA

( El açıklığı. cömertlik. | Taşmak, dışlaşmak. | İstenilmeden vermek. İLE/VE/||/<>/> İstenildiğinde vermek. İLE/VE/||/<>/> Gerektiği kadar, ölçüsünde vermek. İLE/VE/||/<>/> Manevi olarak vermek. )


- CÛD ile/ve/> VÜCÛD ile/ve/> MEVCÛD ile/ve/> VİCDAN["VİJDAN" değil!]

( Taşma, coşma. İLE/VE/> Varlık, varoluş. İLE/VE/> Varolan. İLE/VE/> Bulunç, bulma/buluş. )

( VİCDAN: Görünmez/semâvî mâbed. )


- ÇULIK/ÇULIQ ile ÇULK/ÇULQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Üveyik büyüklüğünde alacalı bir su kuşu. İLE Saldırgan kişi. )


- ÇULSUZ ile/ve/||/<> PAÇOZ ile/ve/||/<> ÇAPULCU/PLAÇKACI

( Giysisiz. İLE/VE/||/<> Kefal türünden bir balık. | [argo] Fahişe. İLE/VE/||/<> Düzene aykırı davranışlarda bulunan, düzeni bozan. | Yağmacı. )


- CUMHURİYET ile/ve DEMOKRASİ

( Belirli (bir) ideolojide. İLE/VE İdeolojiler arasında. )

( ONAFHANKELIJKHEIDPLEIN
[Paramaribo'daki, Cumhuriyet Meydanı'nın yerel adı.] )


- CUMHURİYET[Ar.] ile/ve ELERKİ/KAMUERK


- ÇÜN ile PES


- ÇÜNKÜ-NİYE/NEDEN? yerine NİYE/NEDEN? ÇÜNKÜ ...


- CÜNÛN ile FÜNÛN ile SÜKÛN

( Coşkunluk. [Aşkın öncesi]. İLE İlim. [Aşkın ortası]. İLE Sakinlik. [Aşkın sonu]. )


- CÜRET ile/ve/değil/||/<> BİLGİSİZLİK


- CURIOSITY vs./and LIMIT/BORDER


- CÜRM[Ar.] ile/değil CİRM[Ar.]

( Suç. İLE/DEĞİL Oylum/hacim, nesne/cisim. )


- CÜRMÜN KADAR YER YAKARSIN değil CİRMİN KADAR YER YAKARSIN

( CÜRM: Suç.
CİRM: Oylum/hacim, nesne/cisim. )


- ÇÜRÜK-ÇARIK (MALZEMELER KULLANMAK)


- CÜRÜM TASNİİ değil/yerine/= SUÇ UYDURMA