Bugün[21 Ekim 2025]
itibarı ile 8.660 başlık/FaRk ile birlikte,
8.660 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(14/36)


- GERGİN/LİK ile/ve/değil ŞİŞKİN/LİK


- GERİ ADIM ATMAK ile/değil/yerine GEREKEN ADIM(LAR)I ATMAK


- GERİ KALMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> UZAK KALMAK


- GERİCİLİK ile/değil DİRENÇ


- GERİCİLİK ile/değil/yerine GELENEKÇİLİK


- GERİDE BIRAKTIKLARIMIZ ile/ve/||/<> ELİMİZİN ALTINDAKİLER ile/ve/||/<> ULAŞAMADIKLARIMIZ

( Özlüyoruz. İLE/VE/||/<> Sıkılıyoruz. İLE/VE/||/<> Tutuluyoruz. )


- GERİLERİN İLERİSİNDE OLMAK ile/ve/||/<> İLERİLERİN GERİSİNDE OLMAK


- GERİLİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DENGE

( [not] TENSION/STRESS vs./and/but/||/<>/> BALANCE/EQUILIBRIUM
BALANCE/EQUILIBRIUM instead of TENSION/STRESS )


- GERİLİM ile/ve/değil/yerine SALINIM


- GERİLİMDE:
GERİLEME ile/değil/yerine İLERLEME


- GERİLME ile GERİNME

( TENSION vs. STRECH )


- GERİLME ile ŞİŞME


- GERİSİ GELİR ile/ve/||/<> SONU GELMEZ


- GETTO[İbr.] ile VAROŞ[Macarca]

( Bir kentin kendiliğinden herhangi bir azınlık kümesince yerleşilen bölümü. | Yahudi'lerin gönüllü olarak ya da zorlanarak yerleştikleri kent dışındaki yer. [Adını/yerleşikliğini, Venedik'teki baruthaneden alır.] İLE Kent ya da kasabada dış mahalle. )


- GEVEZE/YANŞAK ile ÇAÇARON[< İt.]

( ... İLE Karşısındakini susturacak biçimde ve çok konuşan, çenesi güçlü, geveze. )


- GEVŞEK ile LAÇKA[İt.]

( ... İLE Gemi halatının, gevşetilip boşa bırakılması. | Gevşemiş, verimsiz duruma gelmiş, düzeni bozulmuş. )


- GEVŞEK/LİK ile/ve/||/<> ESNEK/LİK


- GİDERİLEMEZ/LİK ile/ve/<> VAROLUŞU REDDEDİLEMEZ/LİK


- GİDERİNİ, GELİRİNE GÖRE AYARLAMAK/DÜŞÜREBİLMEK ile/ve/||/<>/> GELİRİNİ, GİDERİNE GÖRE AYARLAMAK/YÜKSELTEBİLMEK


- GİDERME ile/ve/değil/||/<>/< HAFİFLETME


- GINAÎ ile İZÂFÎ


- GİRDİ ile/ve/||/<>/> ETKEN


- GİRDİ ile/ve/||/<>/> KAZANIM


- GİRDİLER DÖRTLÜSÜ ile/ve/<> YAŞAM DÖRTLÜSÜ ile/ve/<> UYUM DÖRTLÜSÜ ile/ve/<> DEĞERLER DÖRTLÜSÜ

( Sayın Gökçen ADAR'ın, "Yaşamla Flört" adlı kitabını okumanızı salık veririz. )

( Olumlu/Pozitif | Olumsuz/Negatif | Nötr | X [Belirsiz, merak uyandıran]. İLE/VE/<>
İş | Sosyal | Aile | Özel. İLE/VE/<>
Beklenti | Ortam | Olanak | Zaman. İLE/VE/<>
Vizyon | Misyon | Nosyon | Gusto[Zevk ve heyecan niteliği, estetik değerler]. )

( INPUT QUARTET vs./and/<> LIFE QUARTET vs./and/<> HARMONY QUARTET vs./and/<> VALUES QUARTET
Positive | Negative | Neuter | X [Indefinite]. WITH/AND/<> Business | Social | Family | Private. WITH/AND/<> Expectation | Environment/Ambience | Possibility | Time. WITH/AND/<> Vision | Mission | Notion | Gusto. )


- GİRİŞİMCİ ile/ve/değil/||/< "SUÇLU"


- GİRİŞİM/KALKIŞMA ve/<>/> BOZGUN


- GİRİTLİLER ile/ve FENİKELİLER


- GİYİNMEK ile/ve KUŞANMAK


- GİZLEMEK ile/ve/değil (AÇMAYA/PAYLAŞMAYA) GEREK GÖRMEMEK

( [not] TO HIDE vs./and/but NOT TO SEE NECESSITY (TO OPEN/SHARE) )


- GİZLEMEK ile/ve/değil PAYLAŞMAMAK

( [not] TO HIDE vs./and/but NOT TO SHARE )


- GİZLİ EVSİZLER ile GEÇİCİ EVSİZLER ile SÜREKLİ EVSİZLER

( Evsiz kalabilme olasılığı yüksek olan ve zaman zaman evsiz kalan kişiler.[Yoksulluk sınırının altında yaşarlar ve sürekli olarak evsiz kalma olasılığıyla karşı karşıyadır.] İLE Evsizlik süresi çok uzun olmayan evsiz kişiler. [Kendilerini, evsizlerden farklı olarak toplumun bir parçası olarak tanımlar. Kaygı, depresyon belirtileri, alkol ve madde kullanımı görülebilir. Evlerini, işlerini ve toplumsal konumlarını tekrar kazanmak için çaba gösterir.] İLE Uzun süre boyunca evsiz olan kişiler. [Sokak ve parklarda yaşamayı, olağan olarak görür ve açıkça evsiz olarak tanımlanır. Öteki kişilerle iletişimlerinde çok kuşkucudur.] )


- GİZLİ/LİK ile/ve/değil/<> GÖRÜLMESİ/DUYULMASI/BİLİNMESİ İSTENİLMEYEN


- GÖBEKLİTEPE ve/||/<> ANU ve/||/<> MARDUK


- GÖÇ TERİMLERİ ile/ve/||/<> İLTİCA TERİMLERİ


- GÖÇ ile GÖÇÜM

( ... İLE Bazı kimyasal maddelerin ya da ışık, ısı, elektrik gibi güçlerin etkisiyle protoplazmanın, yanaşma ya da uzaklaşma biçiminde olan yer değiştirmesi. )

( ... avec TAKSİ )


- GÖÇEBE ile GÖÇMEN


- GÖÇEBE ile HORDA

( ... İLE Göçebe ve ilkel olarak yaşayan, yağmacı ve sataşkan topluluk. )


- GÖÇMEN ile SIĞINMACI


- GÖÇMENLİKTE:
[TÜRKİYE]
GÖÇ ALAN/VARIŞ ile/ve/||/<> GÖÇ VEREN/KAYNAK ile/ve/||/<> GEÇİŞ/TRANSİT


- GÖKTEN DÜŞEN ile GÖNÜLDEN DÜŞEN

( Parçası bulunur. İLE Parçası bulunmaz. )


- GÖKYÜZÜ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- GÖL OLMAYA ÇALIŞALIM!

( Yaşlı bir usta, çırağının sürekli herşeyden şikâyet etmesinden bıkmıştı. Bir gün çırağını tuz almaya gönderir.

Yaşamındaki herşeyden mutsuz olan çırak döndüğünde, yaşlı usta ona, bir avuç tuzu, bir bardak suya atıp içmesini söyler.

Çırak, yaşlı adamın söylediğini yaptı ama içer içmez ağzındakileri tükürmeye başlar. "Tadı nasıl?" diye soran yaşlı adama öfkeyle "acı" diye yanıt verdi.

Usta, kıkırdayarak çırağını kolundan tuttu ve dışarı çıkardı. Sessizce, az ilerideki gölün kıyısına götürdü ve çırağına bu kez de bir avuç tuzu göle atıp, gölden su içmesini söyledi. Söyleneni yapan çırak, ağzının kenarlarından akan suyu koluyla silerken aynı soruyu sordu:
- "Tadı nasıl?"
- "Ferahlatıcı" diye yanıt verir genç çırak.
- "Tuzun tadını aldın mı?" diye sordu yaşlı adam.
- "Hayır" diye yanıtlar çırağı.

Bunun üzerine, yaşlı adam, suyun yanına diz çökmüş olan çırağının yanına oturur ve şöyle der:
- "Yaşamdaki ıstıraplar tuz gibidir, ne azdır, ne de çok. Istırabın miktarı hep aynıdır. Ancak bu ıstırabın acılığı, neyin içine konulduğuna bağlıdır. Istırabın olduğunda yapman gereken tek şey, ıstırap veren şeyle ilgili hislerini genişletmektir.
Onun için sen de artık bardak olmayı bırak,

Göl olmaya çalış!" )


- GÖLGENDE DİNLENEN değil/yerine GÖNLÜNDE DİNLENEN


- GÖMMEK değil/yerine/>< GÖRMEK


- GÖNDER ile/||/<> GÖNDERE

( Bayrak direği. İLE/||/<> Küçük mızrak. )


- GÖNDERME ile/yerine UĞURLAMA


- GÖNDERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YÖNLENDİRMEK


- GÖNLÜMÜZÜN, ... ve/||/<>/< GÖNLÜMÜZDEN ...

( Perişan olmasını istemiyorsak. VE/||/<>/< Perişan olanları çıkarmamak. )


- GÖNÜL HIRSIZ(LIĞ)I ile/ve/||/<> AÇIK KAPI ARSIZ(LIĞ)I


- GÖNÜL KOYMAK ile/değil/yerine/||/<>/< MESAFE KOYMAK


- GÖNÜL YAPMAK ve/||/<> RIZÂ DEVŞİRMEK


- GÖNÜL ile/ve/||/<>/> GÖRÜNMEYEN GÖNÜL

( Kişi/nin. İLE/VE/||/<>/> Toplum/un. )


- [ne yazık ki]
"GÖNÜL KIRMAK/GÖNÜLDEN ÇIKMAK"
değil/yerine/><
"GÖNÜLE GİRMEK/GÖNÜL ALMAK"

( [ne yazık ki] Zihindeki (tek ya da çoğul) olumsuz ve ölümlü kayıtlarla. DEĞİL/YERİNE/>< Zihindeki (tek) olumlu ve ölümsüz kayıtla. )

( Kişi, "nasıl" ise gireceği/çıkacağı gönül de öyledir. )


- GÖNÜLLÜ ile/ve/||/<>/> BAĞIŞÇI


- GÖNÜLLÜ ile/ve/||/<> GÖNÜLVEREN


- GÖNÜLLÜ ile/ve/değil/<> KATILIMCI


- GÖNÜLLÜLÜK:
ÜCRETSİZ YAPILAN İŞ/LER değil KARŞILIKSIZ GELİŞİM


- GÖNÜLLÜ/LÜK ile/ve/||/<> ADANMIŞ/LIK


- GÖNÜLLÜLÜK ile/ve/||/<> NEŞE


- GÖNÜLLÜLÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< SORUMLULUK ALMAK


- GÖNÜLSÜZ YENEN AŞ, ...:
[ya] KARIN AĞRITIR ya da BAŞ

( Gönülsüz yenen aş, ya karın ağrıtır ya da baş. )


- GÖRDÜĞÜM KADARIYLA ile/ve/||/<> BÜYÜK/AZ OLASILIKLA


- KİŞİ:
"GÖRDÜĞÜMÜZ" ile/ve/değil/yerine TANIDIĞIMIZ


- ADÂLET:
"GÖRELİ" değil DAYANIŞMALI


- [ne yazık ki]
GÖRELİ YOKSULLUK ile/ve/||/<> MUTLAK YOKSULLUK ile/ve/||/<> İNSANİ YOKSULLUK


- GÖRELİ/LİK ile/>< AHLÂK


- GÖREV ve/değil/||/<> İŞLEV


- GÖREV = VAZİFE, ÜFULE = FUNCTION[İng.] = FONCTION[Fr.] = FUNKTION[Alm.] = FUNCTIO[Lat.] = FUNCIÓN[İsp.]


- GÖREV/İMİZ:
"SİYASET" değil TESİS-İ ADÂLET


- GÖRGÜSÜZ/LÜK ile/değil/yerine BİLGİSİZ/LİK

( Bilgisizlik, görgüsüzlükten daha ağırdır ve görgüsüzlüğe yeğdir. )

( Görgü, sürekliliğin, kalıcılığa dönüşmesiyle gerçekleşir. )


- GÖRME ile/ve/<> NÜFÛZ ETME


- GÖRMEK/DUYMAK ile/ve BAKMAK/DİNLEMEK

( İşlevsel. İLE/VE Niyetle. )


- GÖRMEK ile/ve/||/<>/> BAKMAK

( İşlevsel/lik. İLE/VE/||/<>/> Niyetli, bilinçli, amaçlı. )

( GÖRMEK: Can kulağıyla dinlemek. )

( Görmek, dinlemek ile başlar. )

( image )

( İnsanın her bir gözü, doğrudan doğruya karşıya baktığı zaman, burundan dışarı doğru 95 derecelik bir görüş alanına sahiptir.

Ayrıca, gözlerimiz sayesinde burundan aşağıya doğru 75 derece, burna doğruysa 60 derecelik bir açıyı görebiliriz.

İki gözün görüş açısının, yani sol gözümüzün burna ve sağa doğru 60 derecelik görüş alanıyla, sağ gözümüzün burna ve sola doğru 60 derecelik görüş alanının çakıştığı bölge, kabaca 3 boyutlu görüş alanımızdır.

Bu 3 boyutlu görüş alanı, sadece 114 derecelik bir alanı kapsar. Bu iki alanın çakışması sayesinde derinlik algılanabilir. 114 derecenin geri kalan alanında teknik olarak 2 boyutlu görebiliriz ve derinlik algısı yok denecek kadar azdır.

İki göz hesaba katıldığında, insanın yatayda (göz ekseninde) 180 dereceden birazcık büyük bir görüş alanı vardır. Bunun üzerine göz hareketleri de görüş alanını değiştirir. Her bir gözümüz, yuvası içinde 90 dereceye yakın bir açıyla sola ya da sağa dönebilir. Bu sayede, kafamızı hareket ettirmeksizin, görüş alanımız göz ekseninde 270 dereceye kadar ulaşabilir. Kafamız da 100-130 dereceye kadar sağa ya da sola dönebilir. Bu sayede görüş alanımızı toplamda 340-350 dereceye kadar çıkarmamız mümkündür. Kafa ve boyun hareketine, göğüs ve bel dönüşü (rotasyonu) da eklenirse, bacakları hareket ettirmeksizin 360 dereceyi görmemiz olanaklıdır.

Her bir gözümüzde, dimdik ileri baktığımızda 12-15 derece dışa, 1.5 derece aşağıya denk gelecek biçimde optik sinirin retinayı yararak girdiği kör nokta bulunur. Bu kör nokta, görüş alanını gövde eksenimizde 7.5 derece, göz eksenimizde 5.5 derece kısıtlayan bir evrimsel kusurdur. )

( BASAR ile/ve/||/<>/> NAZAR )

( DÎDÂR: Görme, görüş gücü. İLE/VE/||/<>/> ... )

( TO SEE vs./and/||/<>/> TO LOOK )


- GÖRMEK ile/ve/||/<>/> BAKMAK ile/ve/||/<>/> İZLEMEK

( Denk gelerek, istemeden de görülmüş olabilir. İLE/VE/||/<>/> Dikkati yönelterek. İLE/VE/||/<>/> Bakışı kararlı bir biçimde sürdürerek. )

( BASAR ile/ve/||/<>/> NAZAR ile/ve/||/<>/> SEYİR/SEYR )

( TO SEE vs./and/||/<>/> TO LOOK vs./and/||/<>/> TO WATCH )


- GÖRMEMEK ile GÖRÜNENİ GÖRENİ GÖRMEMEK

( Nakışa bak, nakkaşı anla! )


- GÖRMEMEZLİKTEN GELMEK ile/ve/<> KAÇMAK


- GÖRMEMEZLİKTEN GELMEK ile/ve/||/<> YOK SAYMAK


- [önce] | "GÖRMEMEZLİKTEN GELİRLER"
sonra
"ALAY EDERLER"
sonra
"SAVAŞIRLAR" |
ile/değil/yerine/||/>/><
[sonunda]
KAZANIRSIN


- GÖRÜ ile/ve TANIKLIK


- GÖRÜNMEYEN [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]


- GÖRÜNMEZ KAZA" ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< GÖRÜNÜR(ÖNGÖRÜLEBİLİR) "GÖRÜNMEZ KAZA"


- GÖRÜNTÜNÜN/MANZARANIN:
EN ÇİRKİNİ/KORKUNCU ile/değil/yerine/>< EN GÜZELİ

( Somurtan bir "yüz". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gülen bir yüz. :) )

( Gülen İnsan Yüzünün Görsel FaRkLaR'ı için burayı tıklayınız... )

( Kara delik. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Güneş. )

(

ile/değil/yerine/><

)


- GÖRÜNTÜSÜ ile/ve/değil/yerine İŞLEVSELLİĞİ

( [Beynin] Sağ yarımküresi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Sol yarımküresi. )


- GÖRÜNÜŞ ile/ve DUYARLILIK

( APPEARANCE vs./and SENSITIVITY )


- GÖRÜRSEM ile GÖRDÜĞÜMDE


- GÖRÜŞME/EYLEME:
"UYGUN OLDUĞUN(UZ)DA ..."
ile/ve/değil/yerine/<>/>
"UYGUN OLURSAN(IZ) ..."


- GÖRÜŞTÜĞÜN/GÖRÜŞTÜKLERİN değil YANINDA OLDUĞUN/OLMASINI/OLMAK İSTEDİĞİN

( Kimle/rle görüştüğün değil kimin yanında olduğundur belirleyici olan! )


- GÖSTERGE [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- GÖSTERGE [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- GÖSTERİ ile/ve/değil DİNLETİ


- GÖSTERİ(M) ile PAYLAŞIM

( PROJECTION vs. SHARING )


- GÖSTERİMİ OLAN ile GÖSTERİMİ OLMAYAN


- GÖSTERMEK ile/ve/değil/yerine/<> SİMGELERLE/ÖYKÜLERLE/MASALLARLA ANLATMAK


- GÖVDE AMELİYATI ile/ve/||/<> MANEVİ AMELİYAT

( [Kişinin] Uyut(ul)ması gerekir. İLE/VE/||/<> Uyan(dırıl)ması gerekir. )


- GÖVDE ve/||/<> ANLIK(ZİHİN) ve/||/<> TİN

( Çap/çeper. VE/||/<> Yarıçap. VE/||/<> Merkez. )


- GÖVDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BEN

( Gövde ve gövdeyle özdeşlik duygusu var oldukça, düş kırıklıkları kaçınılmazdır. )

( Gövde olmadığında siz gövdeden ayrılmış değilsiniz - sadece Siz'siniz. )

( Gövde, üzerinde aşırı konsantrasyon kendi amacına ters düşer ve aksi sonuç verir. )

( Kendinin, gövde ve zihin olmadığını bilen bir kişi, bencil olamaz. Çünkü, bencillik nedeni olabilecek bir şeye sahip değildir. )

( Benlik, öylesine kendinden emindir ki, cesâreti tümüyle kırılmadıkça vazgeçmez. )

( Bir gövdede odaklanmış sonsuz olansınız. )

( "Ben Gövde'yim" düşüncesini yok edin, o zaman iç ve dış bir olacak. )

( "Ben Gövde'yim" düşüncesinin ötesine geçin. )

( Gövde ve zihin sınırlılardır, onun için de incinmeye açıklardır, onların, korunmaya gereksinimleri vardır ve bu da korkuya yol açar. )

( Gövde ve zihin içinde olmadığınızı, fakat her birinin de farkında olduğunuzu bilmek, kendini-biliştir. )

( Sükûnet ve sessizlik içinde "Ben" kabuğu erir ve iç ile dış bir olur. )

( Her kim, varoluşu hakkında bir yanıt arayarak düşünürse ve kendi kaynağını bulmayı içtenlikle isterse, her zaman mevcut olan "Ben-im" duygusunu kavrayabilir ve zihni karartan bulutlar dağılıp, varlığın özü tüm ihtişamıyla görününceye dek onun üzerinde büyük dikkatle ve sabırla durabilir. )

( As long as there is the body and the sense of identity vs. the body, frustration is inevitable.
Without the body you are not disembodied - you Just are.
The self is so self confident, that unless it is totally discouraged, it will not give up.
Go beyond the I-am-the-body idea.
The body and the mind are limited and therefore vulnerable; they need protection which gives rise to fear.
Whoever is puzzled by his very existence as a conscious being and earnestly wants to find his own source, can grasp the ever-present sense of I am and dwell on it assiduously and patiently, till the clouds obscuring the mind dissolve and the heart of being is seen in all its glory. )

( [not] BODY vs./and/<>/but I
I instead of BODY )

( ZÂT ile/ve/<>/değil VÜCÛD/SIFAT )


- GÖVDE/BEDEN [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- DİNLENME:
GÖVDEDE ile/ve/||/<> BEYİNDE ile/ve/||/<> GÖNÜLDE

( Uzanarak. İLE/VE/||/<> Uyuyarak. İLE/VE/||/<> Paylaşarak![Aynı zaman ve mekânda, aynı durumları paylaşarak!] [Söyleşerek DEĞİL susuşabilerek!] )


- GÖVDEDEN DOĞMAK/DOĞAN ile/ve TOPLUMDAN DOĞMAK/DOĞAN ile/ve KENDİNDEN DOĞMAK/DOĞAN


- ENGELLİLER:
GÖVDESEL ile/ve/ne yazık ki/||/<> DUYUSAL ile/ve/ne yazık ki/||/<> İŞİTME ile/ve/ne yazık ki/||/<> KONUŞMA ile/ve/ne yazık ki/||/<>
ZİHİNSEL ile/ve/ne yazık ki/||/<> GEÇİCİ ile/ve/ne yazık ki/||/<> YAŞLILAR


- GÖVDESEL ile GÖVDE BAĞIMLI


- GÖZ GÖZE (GELMEK)


- GÖZ İÇİNE DOĞRUDAN BAKMAK yerine İKİ KAŞIN ARASINA BAKMAK


- GÖZ KAPAĞI ve/+/||/<> DUDAK

( "Herşeyi görme!" diye vardır. VE/+/||/<> "Her sözü söyleme!" diye vardır. )

( Kulakta, sürekli takılı olması gereken iki küpe...

Bir şey ki, yapmasan da olur... YAPMA!
Bir şey ki, söylemesen de olur... SÖYLEME! )


- GÖZ KARARI ile/değil/yerine ÖLÇÜ


- GÖZ KIRPMAK/KIPMAK ile GÖZ KIRPIŞTIRMAK/KIPIŞTIRMAK

( TWINKLE )


- GÖZ ÖNÜNDE:
()TUTMAK() ile/ve/değil/<> ()BULUNDURMAK()


- GÖZ UYGARLIĞI ile/ve/<> SÖZ UYGARLIĞI

( Dışa bakar. İLE/VE/<> İçe bakar. )


- GÖZ ile/ve GÖRGÜ


- GÖZ ile/ve/=/<> KİŞİLİK/AKIL


- GÖZDEN DÜŞME ile/ve/<>/>< YÜCELME

( İkisi de, kişiyi eşit şaşırtır. )


- GÖZDEN IRAK OLAN, GÖNÜLDEN IRAK OLUR
ile/ve/değil/yerine
GÖNÜLE GİREN, GÖZDEN UZAK OLSA NE OLUR


- GÖZETİM:
DENETLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAKINDAN TAKİP ETMEK


- GÖZLEMEK ile GÖZETLEMEK/DİKİZLEMEK

( Araştırma, takip. İLE Habersiz, gizlice izleme. "Röntgencilik". )

( Olumlu, doğru. İLE Olumsuz, yanlış. )


- GÖZLEMEK ile/değil GÖZLEMLEMEK


- GÖZLEYEN ile/değil GÖZLEMLEYEN


- GÖZÜ KARA/LIK ile/değil/yerine CESÂRET


- GÖZÜN GÖRMEYİP GÖNLÜN KATLANMASI
ile/ve/||/<>
GÖZDEN UZAK/IRAK, GÖNÜLDEN UZAK/IRAK


- GÖZÜTOK/LUK ile TUZUKURU/LUK


- [ne yazık ki]
"GÖZ YUMMA" ile/ve/||/<> "GÖZETİP KOLLAMA"


- GREV ile/<>/>< LOKAVT[İng.]

( ... İLE/<>/>< İşverenin, işçileri, topluca işten uzaklaştırma ya da işten çıkarma kararı. )


- GRUPLAŞ(TIR)MA ile/ve/değil/ne yazık ki/<> KUTUPLAŞ(TIR)MA


- GÜÇ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- GÜÇ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- [ne yazık ki]
"GÜÇ"/"İKTİDAR" "DÂVÂSI" ile/ve/||/<>/< MÜLKİYET KAVGASI


- GÜÇ/KUDRET ve/||/<> MERHAMET


- GÜÇ [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]


- GÜÇ [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]


- GÜÇ:
SIÇRAYIŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SARSILMAZ DURUŞ


- GÜÇ ile/ve/||/<> ASKERİYE


- GÜÇ ile/ve DİRENÇ

( POWER vs./and RESISTANCE )


- GÜÇ ile/ve/||/<>/>/< EKONOMİ


- GÜÇ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< FIRSAT


- GÜÇ ile GİZİL GÜÇ


- GÜÇ ile/değil/yerine/>< SEVGİ

( Amacınız zarar vermekse yeterlidir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Herşey için yeterlidir. )


- GÜÇ ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> TEKELLEŞME


- GÜÇLEN(DİR)ME ile/ve/||/<>/< MERKEZİLEŞ(TİR)ME


- GÜÇLENDİRME ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< SAĞLAMLAŞTIRMA/BERKİTME


- GÜÇLÜ OLAN ile/ve/||/<>/< DAHA GÜÇLÜ OLAN

( Zayıf yönünü bilen. İLE/VE/||/<>/< Zayıf yönünü yönetebilen. )


- GÜÇLÜ OLAN ile/değil/yerine (")HAKLI(") OLAN

( Güçlü olan, haklı değildir! Haklı olan ise güçlü olandır! )


- GÜÇLÜ OLMAK ve/||/<> AKILLI OLMAK ve/||/<> KENDİN OLMAK

( Yalnız başına kalabilecek kadar. VE/||/<> Birarada kalabilecek kadar. VE/||/<> Ayrı kalabilecek kadar. )


- GÜÇLÜ ile/ve/değil/||/<>/< UYUMLANAN


- GÜÇLÜ(") ile/ve/||/<> (")ZENGİN(") ile/ve/||/<> (")AKILLI(")

( Hırslarını yenen. İLE/VE/||/<> Durumundan memnun olan. İLE/VE/||/<> Herşeyden ve herkesten öğrenen. )


- GÜÇLÜ/LÜK ve/||/<>/> KIRILGAN/LIK


- [ne yazık ki]
GÜÇLÜNÜN "SAZINI ÇALMAK" ve/||/=/<> NAMUSSUZLUK

( Gerekçesi ne olursa olsun, güçsüze karşı güçlünün sazını çalmak, namussuz sayılmak için yeterlidir. )

( Namuslular da namussuzlar kadar cesur olmalı! )


- GÜÇSÜZ/LÜK ile/ve/||/<>/> İSTEKSİZ/LİK


- GÜCÜN ADÂLETİ ile/değil/>< ADÂLETİN GÜCÜ


- GÜDMEK değil/yerine GÖZETMEK

( RÂİNE değil/yerine UNZURNA )


- GÜDÜ:
ZİHİNSEL ile/ve/||/<> FİZYOLOJİK ile/ve/||/<> TOPLUMSAL


- GÜDÜLENME ile/ve/||/<>/> ALIŞKANLIK

( Başlamak üzere. İLE/VE/||/<>/> İlerlemek üzere. )


- GÜDÜLENMEDE:
ALGI ve/||/<>/> SEÇME ve/||/<>/> ÖZERKLİK ve/||/<>/> ÖZYETKİNLİK


- GÜDÜLENMEDE:
İLİŞKİLİLİK ve/||/<>/> GÜVEN ve/||/<>/> ŞEFKÂT ve/||/<>/> ÖZGÜNLÜK


- GÜDÜLENMEDE:
UYARILMA ve/||/<>/> MERAK ve/||/<>/> DENETİM ve/||/<>/> OLGUNLAŞMA


- GÜDÜLENMEDE/HAREKETE GEÇMEDE:
[bazen/biraz] HEYECAN/COŞKU/ÜMİT ile/ve/bazen/biraz da/||/<> OLANAK


- GUDÜVV[Ar.] ile GUDVE[Ar. çoğ. GADÂT]

( Sabah vaktinde bir iş yapma ya da yola çıkma. İLE Sabahla güneş doğması arasındaki zaman. )


- GÜL[Fars.] ile GÜL | ile GÜL

( | Çiçeklere verilen genel ad. İLE En güzel çiçeğe[çiçek olan güle] verilen ad. | İLE Gülmenin buyruk kipi. )

( Cins ad. İLE Özel ad. İLE ... )

( Genel. İLE Özel. İLE ... )


- GÜL ile "KIRIK GÜL"

( ... İLE Mezar taşlarında kırık bir gül varsa o mezar, genç yaşta ölmüş bir kıza ait olduğunu gösterir. )

( )


- GÜLEN ile/ve GÜLDÜREN

( ... İLE/VE Gülünecek olana gülmemeyi becerebilen, ciddiyetini sürdürebilen. )


- GÜLME! ve/ya da AĞLAMA! ve/ya da LANETLEME!
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
SADECE ANLA!(MAK)

( NON RIDERE vs. NON LUGERE vs. NEQUE DETESTARI |
SED INTELLIGERE )


- GÜLMEK ile AYIPLAMA


- GÜLMEK ile/ve/<> GÜLÜMSEMEK :)

( ... İLE/VE/<> En etkili/kolay/hızlı yapıt/eylem/ibâdet. )

( Sen gül ki, biz de gülelim! )

( Bir iyi hareket, bin iyi düşünceden
Bir gülüş de bin hareketten daha güçlüdür. )

( Gül ki, gül yüzünde güller açsın! )

( Gülmesini bilmeyen, dükkân açmasın! )

( Paranız yoksa, gülümsemeniz de mi yok? )

( Bir kişinin nasıl güldüğünden terbiyesini, neye güldüğünden akıl seviyesini anlarsın! )

( TEBEŞBÜŞ: Güleryüz gösterme. [küçükten büyüğe] )

( Gülün de, isterseniz beni paçamdan sürükleyin. )

( MÜBTESİM[< TEBESSÜM]: Gülümseyen, tebessüm eden. )

( Haydi! Bırak zihnindeki olumsuz kayıtları ve şu AN'a dön biraz! Ve bunu, sık sık tekralamaya çalışarak olan bitenlere, kişilere/çevrene/yaşama gülümse!... :) Sadece gülümse! :) (Herhangi bir nedeni/kaynağı olmaksızın, aklına geldikçe/getirerek gülümse!) :) Yaşam, vererek başlar ve sürdürülür. Verebilecek hiçbir şeyin olmasa/kalmasa bile, boşver sıkıntıları/saçmalıkları ve hiçbir zaman elinden alınamayacak olanı vererek, o, dünyanın en güzel manzarası olan gülümsemeni paylaşarak yaşa ve yaşat! Haydi! Tekrar tekrar gülümse!... :) )

( Seni güldürmeyen "şeye/duruma/soruna" gülüp geç. :) )

( Ne haliniz varsa gülün! )

( DIHK ile TEBESSÜM )

( LAUGHING vs. SMILING )

( HANDE )


- GÜLMEK ile/ve/değil/<> GÜLÜŞÜNE MEŞRÛ KAYNAK BULMAK/BULABİLMEK

( Umberto Eco'nun, Gülün Adı adlı kitabını okumanızı salık veririz. )


- GÜLÜMSEME :) ve/=/||/<>/: İLÂÇ

( Kana, en hızlı karışan ilâç. )


- GÜLÜN (DAHA) GÜZELİ ve/||/<>/> DOSTUN (DAHA) GÜZELİ ve/||/<>/> İNSANIN (DAHA) GÜZELİ

( Çiçek veren. VE/||/<> Vefâsı uzun süren. VE/||/<> Selâm veren ve gülümseyen. :) )


- GÜLÜŞ(ÜN) < ACI(SI) değil/yerine ACI(NIN) > GÜLÜŞ(Ü)

( Olmamalı. DEĞİL/YERİNE Olabilir. )


- GUNA ile NİTELİK

( Nitelik. )


- GÜNAH ile AYIP


- GÜNAH ile/ve/<> SEYYİAT


- GÜNAYDIN ile/ve/||/<>/> TÜNAYDIN

( 12:00'ye kadar. İLE/VE/||/<>/> 12:00'den sonra. )


- GÜNCEL ile ÇAĞDAŞ


- GÜNDELİK DENEYİM/YAŞAYIŞ ile/değil/yerine ÖZGÜN DENEYİM/YAŞAYIŞ

( ERLEBNIZ mit ERFAHRUNG )


- GÜNEŞ SAATİ ile BASÎTE[Ar.]

( Yalnızca hoş geçen [güneşli/serin/sakin] anları gösteririm.
(Horas non numero nisi serenas.)

[güneş saatleriyle ilişkilendirilmiş bir söz] )


- GÜNEŞ TANRI ve/||/<> YAŞAM AĞACI ve/||/<> SEPET TUTAN KARTALLAR

( Göbeklitepe'de sütunlarında. VE/||/<> Sümer kil tabletlerinde. )


- GÜNEŞ ile/ve/<>/> AY

( Arı bilinç. İLE/VE/||/<>/> Süreçteki bilinç. )

( Özbilinç. İLE/VE/||/<>/> Nefs/ego. )

( Tümel, kavramsal. İLE/VE/||/<>/> Kavramsal. )

( Ziyâ saçar. İLE/VE/||/<>/> Nur saçar. )

( [görselde/çizimde] "Okları"[ışınım gösterimi] olan. İLE/VE/||/<>/> "Okları" olmayan. )

( Kaynak ışığı. İLE/VE/||/<>/> Yansıma ışığı. )

( SUN vs./and/||/<>/> MOON )

( AHÛ-Yİ FELEK/HÂVERİ/ZERÎN ile/ve/||/<>/> MÂH )

( YÛH/YÛHÂ ile/ve/||/<>/> KAMER )


- GÜNEŞ ile/ve/||/<> AY

( SUN vs./and/||/<> MOON )


- GÜNEŞE:
ARKAMIZI DÖNMEK değil/yerine/>< YÜZÜMÜZÜ DÖNMEK

( Gölgeleri/sorunları, önümüzde gösterir ve ümit yitiricidir. DEĞİL/YERİNE/>< Gölgeleri/sorunları, ardımızda bırak(tır)ır. )


- GÜNEŞE:
YAKIN OLMA! ve UZAK OLMA!
değil/yerine/><
BELİRLİ BİR UZAKLIKTA OL!

( Yanarsın. VE Donarsın. DEĞİL/YERİNE Yaşam bulursun. )


- GÜNLÜK "AHLÂK" ile/ve TASAVVUF AHLÂKI

( DAILY MORALS vs./and MORALS OF SUFISM )


- GÜNLÜK HAREKET/LER ile/ve DÜZENSİZ HAREKET/LER

( ... ile/ve TERÂCÛİYYİN )

( ... vs./and RETROGRADE )


- GÜNLÜK KONUŞMALARIN SIRADANLIĞINDA/YALINLIĞIYLA:
AMAÇLI ile/ve/||/<> BİLEREK ile/ve/||/<> BİLMEDEN ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜKLÜ

( Reklam. İLE/VE/||/<> Evlilik. İLE/VE/||/<> Dostluk. İLE/VE/||/<> Sanat. )

( Kitlelere "oynanıyorsa". İLE/VE/||/<> Saygıyla bütünleşilecekse. İLE/VE/||/<> Sevgiyle yaklaşılıyorsa. İLE/VE/||/<> Susulabiliyorsa. )

( )


- GURBET ile/ve KURBET


- GURBET[Ar.] ile/ve/||/<> SILA[Ar.]

( Doğup yaşanılmış olan yerden uzak yer. İLE Bir süre ayrı kaldığı bir yere ya da yakınlarına kavuşma. | Gurbetteki biri için doğup büyüdüğü ve özlediği yer. )


- GÜRÛH[Fars.] ile GÜRÛH-I NÂCİ

( Cemaat, bölük, takım. | Değersiz, aşağı görülen, küçümsenen topluluk, derinti, sürü. İLE Kurtulmuş topluluk. )


- GÜRUH[Fars.] değil/yerine/= SÜRÜ/DERİNTİ

( Değersiz, aşağı görülen, küçümsenen topluluk. )


- [ne yazık ki]
GÜRÜLTÜ ÇIKARMAK/KORNA ÇALMAK ile/değil/yerine/>< SUSMAK/SESSİZLİĞİ YEĞLEMEK

( [ne yazık ki] Bilgisizlik ne kadarsa o kadar çok ve yüksektir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bilgelik ve zarâfet ne kadar derinse/yüksekse. )


- GÜRÜLTÜ YAPMAMALI!


- GÜRÜLTÜ ile/ve/||/<> GÜMBÜRTÜ


- GÜRÜLTÜ ile YAYGARA

( ... İLE Gereksiz olarak yüksek sesle bağırıp çığırma. )


- GÜRÜLTÜSÜZLÜK ile/ve/||/<>/> SESSİZLİK/SAKİNLİK

( ŞÛR[Fars.]: Gürültü, şamata. )

( Gereksiz dış etmenlerin (sesin) bulunmamasıyla. İLE/VE/||/<>/> Kendiliğinden, doğal olarak. )

( SILENCE vs./and/||/<>/> QUITENESS )


- GURUR ve KİBİR | ile/ve/değil/yerine ONUR

( Başkalarının sırtına basarak. VE Başkalarını bastırarak. | İLE/DEĞİL/YERİNE Kendi ayaklarının/duruşunun üzerinde yükselme. )

( Arpa yiyende, kibir olmaz. )

( NAHHÂT[Ar.]: Kibirli, gururlu. )

( Kibir, kişinin, kendine "iltifatıdır". [iltifat, en karşı konulamaz olanlardandır] )

( BÂD-DÂR[Fars.]: Kibirli. | Şişman. | Deli. | Hiçbir işle ilgisi olmayan. )

( Kibir, bele bağlanmış taş gibidir. Onunla, ne yüzülür, ne de uçulur. )


- GURUR ile/ve/değil/yerine ONUR

( Başkasının sırtına basarak birşey olmaya çalışmak. Başkalarını ezerek büyüklenme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Kendi kaynaklarının/duruşunun üzerinde yükselme. )

( [not] PRIDE vs./and/but HONOUR
HONOUR instead of PRIDE )


- GURURUNU/N KIRMAK/KIRILMASI ile/ve/||/<>/> KÜÇÜK DÜŞ(ÜR/ÜL)MEK


- GUSÛL ile/ve/||/<>/< USÛL

( Usûlsüz, gusûl olmaz. )


- GÜVEN!:
GÜLÜŞÜN ARDINDAKİ KEDERE ve/||/<> ÖFKENİN ARDINDAKİ SEVGİYE ve/||/<> SESSİZLİĞİN ARDINDAKİ NEDENE


- GÜVEN KAPISI ARAYIŞI ></< ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ/YARALANMASI


- GÜVEN:
"KAZANILAN" değil İNŞÂ EDİLEN


- GÜVEN KAZANMA ile/ve/<>/||/değil/yerine GÜVENİ/Nİ SARSMAMA


- GÜVEN KAZANMA ile/ve/<>/değil/yerine KENDİNİ TANITMA

( Yeterli gelmeyebilir. İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Hem yeterli gelir, hem geliştirir/ilerletir, hem de güven sunar/kazandırır. )


- GÜVEN ile BEKLENTİ

( Beklenti, bizi güvensiz kılar. )

( Amacınızın herhangi bir beklenti taşımayan salt iyi niyet olduğundan emin olun önce. )

( Elinizde mevcut olandan eminseniz, nihai olana asla ulaşamazsınız. )

( CONFIDENCE vs. EXPECTATION )


- GÜVEN ve/||/<> DERİNLİK ve/||/<> SEVGİ

( Söz ile yapılan iyilik. VE/||/<> Düşünce ile yapılan iyilik. VE/||/<> Vererek yapılan iyilik. )


- GÜVEN ile/ve/||/<>/< ÖZGÜVEN

( Özgüveni olmayana, kimse güvenmez. )


- GÜVEN ile/ve/||/<> SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK


- GÜVENCE ile GARANTİ

( GUARANTEE vs. GUARANTY )


- GÜVENEN/E ve/||/<> YALAN SÖYLEYEN/E

( Yalan söyleme! VE/||/<> Güvenme! )


- GÜVENİLİRLİK ile/ve/> SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

( SİKA[< VÜSÛK]: Güven, emniyet. | Güvenilir/inanılır kişi. )

( RELIABILITY vs./and/> SUSTAINABILITY )


- GÜVENİLMEZLER:
KIŞ GÜNEŞİ ve/||/<> SULTANLARIN GÜLMESİ ve/||/<> DURGUN DENİZ ve/||/<> AMİRLERİN İLTİFATI ve/||/<> DÜŞMANIN ÖĞÜDÜ ve/||/<> BAZI KADININ CİLVESİ/ZÂHİDLİĞİ

( ŞEMS-İ ŞİTÂ ve/||/<> DAHK-I HÜMÂ ve/||/<> SÜKÛNET-İ DERYA ve/||/<> İLTİFAT-I UMERÂ ve/||/<> NASİHAT-İ ADÂ ve/||/<> CİLVE-İ/ZÜHD-Ü NİSÂ )


- GÜVENLİ ile/ve/değil/||/<>/< AVANTAJLI


- GÜVENLİK ile/ve/||/<> DÜZEN


- GÜVENLİK ile/ve/||/<>/>/< GÜVEN


- GÜVEN/LİK ile/ve/||/<>/> GÜVENCE

( Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanaat verici belge, delil, iz, argüman. | Anlaşmazlık konusu olan şeyde, yargıcın kanılarını oluşturan şey, delil. | Sonurguya ulaşan bir uslamlamanın dayandığı gerçek, delil. )


- GÜVENLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/</>< ÖZEL YAŞAMIN GİZLİLİĞİ


- GÜVENLİK ve/||/<> SIRADÜZEN/HİYERARŞİ


- GÜVENMEK:
"O, BUNU YAPMAZ" ile/değil/yerine "O, BUNU YAPTIYSA, BİR BİLDİĞİ VARDIR"


- GÜVEN/MEK ile/ve/fakat/||/<>/> DOĞRULA/MAK


- [ne yazık ki]
GÜVENSİZLİK ile/ve/||/<> BENCİLLİK ile/ve/||/<> AHLÂK

( )


- GÜZEL AHLÂK ve/=/<> İLİM


- GÜZEL/LİK (ARAYIŞI) ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/< "YENİ/LİK" ("İSTEĞİ/BEKLENTİSİ")


- GÜZEL İNSAN değil/yerine KİŞİDEKİ(/İNSANDAKİ) GÜZELLİK


- GÜZEL ile/ve/değil/||/<>/< FARKLI


- DÜŞKÜNLÜK:
GÜZELLİĞE ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DÜRÜSTLÜĞE


- GÜZELLİK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- GÜZEL/LİK ve AHLÂK


- GÜZELLİK ve/||/<> BİRİNİ SEVMEK

( Dünyayı kurtaracak. VE/||/<> ile başlayacak herşey. )

( )


- GÜZEL/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DÜRÜST/LÜK


- GÜZELLİK >< FAZLALIK

( Güzellik, fazlalıklardan arınmışlıktır. )


- HABBE ile/ve/||/<>/> HUBUT [>< SUUT]

( Tohum. İLE/VE/||/<>/> Atılma. )


- HABER ALIRSAM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< HABER ALINCA


- HABER ALMA GEREKSİNİMİ ile/ve/değil/<> HABER ALMA HAKKI


- HABER ile/ve HAVÂDİS

( NEWS vs./and MESSAGE )


- SAVA/HABER ile MÜJDE

( HAVÂDİS[< HÂDİSE], NEBE ile BEŞÂRET )

( ... ile NÜVÎD )

( NEWS vs. GOOD NEWS )


- HABERCİ ile CAŞIT/ÇAŞIT

( Haber ulaştırıcı, haber veren. İLE Bir devletin ya da biri(leri)nin sırlarını, başkalarının hesabına öğrenmeyi üstüne alan kişi. | Yasadışı olan bir durumu, yetkililere bildiren kişi. | Ara bozmak amacıyla söz taşıyan kişi. )

( MUHBİR ile CASUS )


- HABERİNİN OLMAMASI ile/ve/||/<>/ne yazık ki HABERİNİN OLMAMASINDAN, HABERİNİN OLMAMASI


- HABERLEŞMEK ile/ve/değil HABERDAR ETMEK


- HABEŞÎ[Ar.] ile Habeşî[Ar.]

( Hat, tezhip, minyatür gibi güzel sanatlarda kullanılan bir kâğıt cinsi. | Çok esmer. İLE Kasma, kısaltma. | Aruzda, "fâilâtün"den "ât" hecesini çıkararak "fâilün" veznine sokma. )


- HADÂLET[Ar.] ile HADÂRET[Ar.] ile HADÂRET[Ar.]

( Kol ve baldırı etli olma. İLE Alçakgönüllülük. İLE Yeşillik. )


- HADAR ile/ve/||/<> SÜKÛN


- HADARA ile MEDENİYET/UYGARLIK


- HADDİ/Nİ AŞMA ile/ve/||/<>/>/< "RAHATLIK"

( HADDİ/Nİ AŞMA ile/ve/||/<>/>/< "RAHATLIK" )


- HADDİNİ AŞMAK ile ÇIĞRINDAN ÇIKMAK


- HADDİ'Nİ BİLDİRMEK ile HADDİNİ "BİLDİRMEK"

( Bir şeyin/durumun. İLE Bir kişinin/tutumun. )

( Sınırların bilgisini belirtmek/anlatmak. İLE Haddini aşanı engellemek.[bedelini ödetmek üzere ya da öncelikli olmamalı!] )


- HADDİNİ BİLMEK ve HESABINI BİLMEK

( TO KNOW THE LIMIT and TO KNOW THE ECONOMY )


- HADDİNİ BİLMEK ve/||/<> VAROLMA/VAROLABİLME


- HADDİNİ BİLMEMEK HADDİNİ BİLDİRMEK


- HAFİFE ALMA ile/değil/yerine ELEŞTİRİ


- HAFİFE ALMAK ile (YETERİNCE) ÖNEMSEMEMEK


- PLANLAMAK:
HAFTA İÇİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAFTA SONU


- HAİN değil/yerine/= SATKIN


- HAİNLEŞTİRME ile/ve/<> ÖTEKİLEŞTİRME


- HAİN/LİK ile/değil/yerine VEFÂSIZ/LIK


- HAK GÖZETME ile VİCDAN

Bugün[21 Ekim 2025]
itibarı ile 8.660 başlık/FaRk ile birlikte,
8.660 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(14/36)