Bugün[18 Kasım 2025]
itibarı ile 4.016 başlık/FaRk ile birlikte,
4.016 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(8/17)


- HAYBE/T[Ar.] ile HEYBET[Ar.]

( Boş, işe yaramaz, anlamsız iş. İLE Korku ve saygı uyandıran görünüş. )


- HAYIR[< HAYR] ile/ve ŞER

( Cennetlik ameller. İLE/VE Cehennemlik ameller. )


- HAYR:
SÖZ (İLE) ile/ve/||/<> SÜKÛT (İLE) ile/ve/||/<> NAZAR (İLE) ile/ve/||/<> AMEL (İLE)


- HAYR[Ar.] ile HAYR[Ar.]

( İyilik, iyi, yararlı iş, yarar. İLE İyi, yararlı, yarar, hayırlı. )


- HAYS[Ar.] ile HAYZ[Ar. çoğ. HİYÂZ]

( Saygı, itibar. | İlgi. İLE Bayanlarda aybaşı durumu. )


- HAYTA/SERSERİ/KÜLHANBEYİ/APAŞ[Fr. < APACHE] ile Hayta

( Osmanlı'ların ilk dönemlerinde eyalet askerlerinin uc boylarında görevli sınıflarından biri. | Başıboş, bir baltaya sap olamamış. İLE Toroslarda yaşayan bir Yörük oymağı/âşireti. )


- HAYVAN ile AYVAN/EYVÂN[Fars.]

( Canlı. İLE Ev bahçesi, avlu, taşlık. | Mısır, fındık vb. kurutmaya mahsus zeminden yüksek yer. | Üstü kesik, koni biçiminde zahire ambarı. | Balkon, hayat, salon, teras, sundurma, saya. | Çok pencereli ya da bir tarafı açık üst kat odası. | Damda düzlük, düz dam. )


- HAYVAN(CANLI) = BEHAİM = ANIMAL[İng., Fr., İsp.] = TIER[Alm.] = ANIMALE[İt.]


- HAYY[Ar.] ile HAYEVÂN[Ar.]


- HAYYÂL[Ar.] ile HAYYÂL[Ar. < HAYL]

( Hileci, dalavereci. İLE At yetiştiren, at terbiyecisi. )


- HAYYİZ[Ar.] ile/ve/||/<>/> TAHAYYÜZ[Ar.]

( Mekân, mevki, sâha. İLE/VE/||/<>/> Yer tutma, önemli bir yeri olma, saygıya/hürmete, îtibâra nâil olma. | [nesneler için] Boşlukta bir yer tutma, yer işgal etme. )


- HAZÂ[Ar.] ile HAZA'[Ar.]

( Bu, şu, o. İLE Kesme. | Kesip yarma. )


- HAZAR ile HAZAR ile HAZARA


- HAZAR(GÜVENLİK) ile HAZER(SAKINMA)


- HÂZİM[Ar. < HEZÎMET] ile HAZÎM[Ar.]

( Hezîmete uğratan, zafer kazanan, galip. İLE Sarhoş. )


- HÂZİN[Ar. < HİZÂNE | çoğ. HUZZÂN] ile HAZÎN[Ar. < HÜZM]

( Hazine muhafızı, hazinedar, bekçi. İLE Hüzünlü, mahzun olarak, kederli, gamlı. | Hüzün verici. | Acıklı, üzüntü veren, dokunaklı. )


- HAZIR ile HÂZIR

( ZÂHİRDE GÖRÜNEN VE BİLİNEN, İLİMLE BİLİNEN )


- HAZİRUN değil HAZIRUN


- HAZZ[Ar.] ile HAZ/HAZZ[Ar. çoğ. HUZÛZ, HUZÛZÂT] ile HÂZ[Ar.]

( Kesme, kısaltma. | Kazıma, yırtma, silme. İLE Hoşlanma, zevklenme, sevinç, memnunluk. Hoşa giden duygulanım, hoşlanma. | Bir şeyden duyusal ya da tinsel sevinç duyma. | Sürdürülmesi istenilen ılımlı ve doygunluk veren coşku. | Baht, tâlih, nasip, saadet, kıymet. İLE Kir, pas. )


- HEGEMONYA[Yun. < HEGEMONIA]["HEGAMONYA" değil!] ile BASKI

( ... İLE Bir devletin, başka bir devlet üzerindeki siyasi üstünlüğü ve baskısı. )


- HELÂ/HALÂ[Ar.]/KENEF[Ar. < KENİF]/KERİZ[Fars. < KARIZ]/AYAKYOLU/WC/TOILET[İng.]/00[Fr.]/TUVALET[Fr.] ile MEMİŞHANE ile TUVALET

( Ayakyolu. İLE Gece giysisi. )


- HELÂL ile/ve/||/<> HİLÂL ile/ve/||/<> LÂLEH


- HELOZON değil HELEZON


- HEMATİT[Fr. < HÉMATITE] değil/yerine/= KAN TAŞI

( Kırmızı ya da esmer renkte olan doğal demir oksidinden oluşan, yaralardan akan kanı durdurmak için kullanılan bir mineral, hematit. )


- HENGÂME[Fars.][HANGAME/ENDAME değil!] ile İZDİHÂM[Ar. < ZAHAM] ile CURCUNA

( Kavga, patırtı, gürültü. İLE Kalabalık, yığılma, kalabalıktan sıkışma. İLE Gürültülü, karışık durum. | Türk müziğinde, on zamanlı, altı vuruşlu küçük bir usûl. | Bu usûlle bestelenmiş yapıt. )


- HEPAT/O- ile KRAN(İ)YO- ile M(İ)YEL(O)- ile FLEBO- ile PNEUM-/PNEUMO-/PNEUMATO- ile PİYO- ile NEKRO-

( Karaciğer [ön ek]. İLE Kafa-, kafatası. İLE Omurilik [ile ilgili]. İLE Toplardamar [ile ilgili]. İLE Hava-, gaz-, akciğer. İLE İrinli, irin .... İLE Ölü/nekro-. )


- HER ZAMAN ile "HER ZAMAN"I

( Genelin içinde düşünülen zaman. İLE Özelliği/farkı olan üzerine düşünülen "ZAMAN"ı. )

( EACH TIME vs. EVERYTIME )


- HERMES = İDRİS(Terzi) = ERMİŞ(Anadolu Türkçe'si) = HİRAMUS = HERMESE = HERMESÜ'L-HİRAMİSE(Araplarca) = THOT(Mısır'da) = HERMİS

( )


- HERNİ/HERNIA[İng.] değil/yerine/= FITIK


- HERŞEYİ İÇİNE ALAN ile/ve HERŞEYİN İÇİNDE OLAN

( INCLUDES EVERYTHING vs./and IN EVERYTHING )


- ... HESABI (İLE) ile/değil ... HASEBİ (İLE)


- HETEROGREFT/HETEROGRAFT[İng.] değil/yerine/= AYRI TÜR YAMASI


- HETEROTOPİ/HETEROTOPY[İng.] değil/yerine/= KONUM DIŞILIK


- HEVÂ-HEVES


- HEYACAN değil HEYECAN


- HEYBE[Ar. < AYBE] ile HEYBET[Ar.]

( Omuzda taşınan, içine öteberi koymaya yarayan, kilim ya da halıdan yapılmış iki gözlü torba. | Omuza geçirilebilen tek gözlü bir çanta türü. | Eril üreme örgeni.[Güney İkizdere -Rize'de] İLE Korku ve saygı uyandıran görünüş. )


- HEYELAN[Ar.][HEYALAN değil!] değil/yerine/= GÖÇÜ/KAYŞA

( Toprak kayması. )


- HEY'Î[Ar.] ile HEYÎ[Ar.]

( Astronomi ile ilgili. İLE Madde, varolan. )


- HEZEL[Ar. < HEZL] ile MİZÂH[Ar.]

( Çevresindekileri neşelendirmek amacıyla yazılan ya da söylenilen söz. | Bir şiiri ya da şiir parçasını şakalı bir anlatıma çevirme. İLE Eğlendirme, güldürme ve birinin davranışına, incitmeden takılma amacını güden ince alay. | Gerçeğin güldürücü yanlarını ortaya koyan yazın türü. )


- HİBÂ[Ar.] ile HİBÂ[Ar. çoğ. AHBİYE]

( Vergi. | Bahşiş. | Bayana kocasından kalan hisse. İLE Keçeden ya da abadan yapılmış göçebe çadırı, oba. )


- HİBBE[Ar. < HİBEB] ile HİBE[Ar. < HİBÂT]

( Paçavra, kesilmiş kumaş parçası. İLE Bağışlama, bağış. )


- HÎBE değil HİBE


- HİCÂC[Ar.] ile HİCÂC[Ar. < HÜCCET]

( Gözün ikinci tabakası. İLE Kanıtlar/deliller, hüccetler, vesikalar, senetler. )


- HİCAL[Ar. < HACLE] ile HİCÂL[Ar. < HECL]

( Gelin odaları. İLE Çukurlar, uçurumlar. )


- HİCAP[Ar.] ile/ve/||/<> HÂCİP[Ar.]

( [örtülmesi gerekeni ...]
Örtmek. İLE/VE/||/<> Örten. )


- HİCÎR[Ar.] ile HİCR[Ar.]

( Huy, âdet, tabîat. İLE Ayrılık. | Sayıklama, saçmalama. )


- HİCİV/HİCV[Ar. < (aslı) HECV]/SATİR değil/yerine/= YERGİ/TAŞLAMA[Ar. TÂRÎZ]

( Birini, bir toplumu, bir düşünceyi, bir nesneyi ya da bir göreneği yermek için yazılmış yazı/şiir ya da söylenmiş söz. İLE "Taşlamak." | Sert madenleri aşındırıcı bir taşla parlatma ve yerine uymasını sağlama. | Alaylı halk şiiri. | Kapalı bir biçimde, dolaylı olarak söz söyleme, târîz. | Hakâret. )

( Terbiyesize, terbiyesizliğini, terbiyesizlik yapmadan ve onun seviyesine inmeden söylemek/yazmak. )


- HİDÂB[Ar. < HADEB] ile HİDÂB/HİZÂB[Ar.]

( Kanburluklar, yumruluklar. İLE Boya. | Kına. )


- HİDDET ile HIŞIM/HIŞM


- HİDR-/HİDRO- ile/||/<> HYGR-/HYGRO-

( Ter. İLE/||/<> Islak, nemli. )


- HİDROFİL/İK ile HİDROFOBİ ile HİDROFOBİK ile HİDROLİZ ile HİDROTERAPİ ile HİDRÖZ

( Su/nem çeken, su seven. İLE Su korkusu, su çekmezlik. İLE Sudan korkan, su çekmez. İLE Sudan korkan, su çekmez. İLE Suyla yıkım. İLE Su sağaltımı. İLE Sulu. )


- HIFZ[Ar.] ile 'ILM/İLM[Ar.]


- HİJYEN[Fr./İng. HYGIÈNE < Yun.]["HİİJEN" değil!] ile TEMİZLİK

( Sağlık bilgisi/koşulları. İLE Sağlıklı olmayı/kalmayı devam ettirmek üzere sağlanması ve sürdürülmesi gereken eylem/tutum. )

( Ameliyat ya da açık yara gibi bazı ileri durumlar ve yapılacak incelikli işler için koşulların/araçların temiz olması yeterli değildir. )

( HYGIENE vs. CLEANLINESS )

( ... ile NEZÂFET )


- HİLE[Ar.]/DESİSE[Ar.]/FENT[Fars.]/DEK[Fars.]/ENTRİKA[Fr. < INTRIGUE] değil/yerine/= DOLAN/AYAK OYUNU/DALAVERE


- HİNATERA ile HİNATERO


- HINCA HINÇ (DOLU)


- HİNDİSTAN CEVİZİ ile MÜSKAT(< MUSKAT)

( ... İLE Küçük hindistan cevizi. )


- HİNDİSTAN[Ar.] ile HANDİSTÂN[Ar.]

( Ülke. İLE Maskara ve soytarıların derneği. | Lâtife, şaka. )


- HINSIR/HINSAR[Ar.] ile HINSÎR[Ar.]

( Serçe parmak. İLE Alçak. )


- HİPOSTENİ/HYPOSTENIA[İng.] değil/yerine/= GÜÇ DÜŞÜKLÜĞÜ


- HIRDAVAT[Fars. HURDE + Ar. -ÂT] ile/ve/||/<> AVADAN[Fars. < ÂBÂDÂN]

( Kilit, tel, çivi vb. metal nesne. | Önemsiz, ufak tefek nesne, gereksiz nesne. İLE/VE/||/<> Araç[âlet edevât] takımı. )


- HİSÂBÜ'L-GUBÂR/HESÂB-I GUBÂR ile/ve/||/<> HİSÂB EL-HEVÂ/HEVAÎ

( Tahta ve toprak hesabı ya da toz hesabı. İLE/VE/||/<> Zihinsel hesap. )


- HISÂM[Ar. < HASM] ile HISÂM[Ar.]

( İki kişi, birbirine düşmanlık etme. | Muhâsama[: İki taraf arasındaki düşmanlık]. İLE Kavga, çekişme, mücâdele, münâkaşa, uğraşma, iddia. )


- HISÂN[Ar.] ile HISAN[Ar.]

( Mümtaz kişiler. İLE Aygır. )


- HİSS[Ar.] ile 'ILM/İLM[Ar.]


- HİST-/HİSTİ-/HİSTİO-/HİSTO- ile/||/<> HOL-/HOLO- ile/||/<> PER-

( Doku ile ilgili, doku, ağ. İLE/||/<> Tam, bütün. İLE/||/<> Tam olarak, aşırı olarak, bütünü ile. )


- HİTÂR[Ar.] ile HİTR[Ar.]

( Saçma söz, herze. İLE Anlamsız/yararsız söz, yalan, kıtır. )


- HIYÂT[Ar. < HÂİT] ile HIYÂT[Ar.]

( Perdeler, engeller/mâniler. İLE İbrişim, tire. | Dikiş iğnesi. )


- HIZ ile/ve/||/<>/> HAZ

( Kişinin en büyük baş belâları. )


- HİZÂB[Ar.] ile HÎZAB[Ar.]

( Boya. | Kına. İLE Dalga. )


- HIZR, HIZIR -ile

( KUL SIKIŞTIĞI ZAMAN İMDÂDINA YETİŞEN PEYGAMBER )


- HOBİ[İng. < HOBBY] değil/yerine DÜŞKÜ/OYNAÇ


- HOCA[Fars. HVÂCE] değil/yerine/= ÖĞRETMEN


- HOL[İng. HALL]/KORİDOR[Fr. CORRIDOR]/SOFA[Ar.] değil/yerine/= GEÇENEK, ARALIK

( Evlerde, oda kapılarının açıldığı genişçe yer. )

( BAKLA SOFA
FASULYE ODA )


- HOM-/HOMEO-/HOMO-/HOMOİ- ile/||/>< HETER-/HETERO-

( Benzer, eş, aynı. İLE/||/>< Değişik, alışılagelenden farklı. )


- HOMOZİGOT/HOMOZYGOTE[İng.] değil/yerine/= EŞKALITIM/ÖZKALITIMLI


- HOR[Fars.] ile HOR[Fars.] ile -HÔR[Fars.]

( Önemsiz, değersiz, bayağı, adi kişi. İLE Güneş. | Işık, aydınlık. İLE Yiyen, yiyici. )


- HÖRMET değil HÜRMET


- HOŞGÖRÜ/İYİGÖRÜ = MÜSAMAHA, TESAMUH = TOLERANS[İng. < TOLERANCE] = TOLÉRANCE[Fr.] = TOLERANZ[Alm.] = TALERANTIA < TOLERARE[Lat.]


- HÖYKÜRMEK/HÖYKÜRE HÖYKÜRE ile/ve/değil/||/<>/< HÖNKÜRMEK/HÖNKÜRE HÖNKÜRE

( Bağırmak. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Ağlamak. )


- HUBUB[Ar. < HUBÂB, HUBÂBE] ile HUBÛB[Ar. < HABB]

( Su üzerindeki kabarcıklar. İLE Taneler, tohumlar. )


- HUBÛR[Ar.] ile HUBÛR[Ar. < HABER]

( Sevinç, neşe/sürûr. | Bilginler, âlimler, fakihler, zekiler, anlayışlıklar.[< HİBR: Öğretmen. | Mürekkep. | Yahudi/İsrailoğulları bilgini.] İLE Haberler, havâdisler. )


- HUD'A[Ar.] ile HUDÂ/HÜDÂ[Fars.]

( Aldatma, oyun, hile, dalavere, düzen, dek. İLE Tanrı/Allah. | Doğru yol gösterme. | Kur'ân-ı Kerîm [bkz. HİDÂYET] )


- HUDÂYÎ ile/ve/||/<> HUDÂYÎ-NÂBİT

( Ulûhiyet. | Allah'a mensup. İLE/VE/||/<> Allah'ın verdiği.[bkz. HÜKM-İ İLÂHİ] | Ekilmeksizin kendiliğinden biten/yeşeren/oluşan. )


- HUDDÂM[Ar. < HÂDEM] ile HÜDÂM[Ar.]

( Hizmetçiler, hizmet edenler. İLE Deniz tutması. )


- HÜDHÜD[çoğ. HEDÂHÎD/İBİBİK/MÜRG-İ SÜLEYMÂN[Fars.] değil/yerine/= ÇAVUŞKUŞU

( Çok renkli, çizgili ve kötü kokan bir kuş. )

( Mezbelede açtığı bir çukur içinde yumurtlar. Yer altında bulunan suları, sanki bir cam içindeymiş gibi gördüğü söylenir. | SÜLEYMAN PEYGAMBER İLE SEBÂ MELÎKESİ BELKİS ARASINDA HABER GETİRİP GÖTÜREN KUŞ | TASARRUF-I İLÂHÎ [bkz. EBÜRREBİ'] )


- HUDÜS[Ar.] ile İHDÂS[Ar.]

( Sonradan oluşma. İLE Yeni bir şeyin oluşması. )


- HÜLLE ile HÜLLE ile HÜLLE ile HÜLLE ile HÜLLE ile HÜLLE ile HÜLLE ile HÜLLE[Ar. < HOL] ile HÜLLE[Ar. < HULLE]

( Haller, durumlar. İLE Cennette giyilecek giysi. İLE Sazdan yapılan, kulübe. İLE Tandır bacası. İLE Kâğıt lira. İLE Abartmalı konuşma. İLE Hülleyi gerçekleştirmek. | Bir işte geçici çözüm için hileye başvurmak. İLE Gölgelik. İLE Yurttaşlar Yasası'nın kabulünden önce, kocasından üç kez boşanan kadının, yine eski kocasıyla evlenebilmesi için yabancı bir erkeğe, bir günlüğüne nikâh edilmesi. )


- HULÛL[Ar.] ile HULÛL[Ar. < HALL]

( Gelip çatma. | Girme. | Yanaşma. | Geçme. İLE Sirkeler. | Sirkede bulunan kurtçuklar. )


- -HÜMÂ[Ar.] ile HÜMA/Y[Ar.]

( Arapça dilbilgisinde iki kişiyi gösterir. Sürü konulan yerler. İLE Devlet kuşu. | Saâdet, kutluluk. )


- HUMBARA/HUMBERE[Fars.] ile HUMBARA/KUMBARA[Fars. < HUMBERE]

( Havan topu. İLE Para biriktirmek için kullanılan, bozuk ya da kâğıt para atılan deliği olan, metal, toprak ya da plastikten yapılmış küçük kap. | Humbara. )


- HUMOR/HÜMOR ile HUMORAL İMMÜNİTE

( Sıvı. İLE Sıvısal bağışıklık. )


- HÜR ile HÛR/HURR[Ar./Fars.] ile HÛR[Fars.] ile HÛR[Ar. < AHVER, HAVRA][Fars.]

( Özgür. İLE Güneş. İLE Güneş. | Yiyecek. İLE Âhû gözlüler, gözlerinin akı karasından çok olanlar. | Cennetteki hûriler. )


- HURÇ ile HURUÇ[Ar.]

( Genellikle yelken bezinden yapılmış büyük heybe. İLE Çıkma, çıkış. | Göç. )


- HÛRÎ ile RÛHÎ


- HÜSÜN[Ar. < HÜSN] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< CEMÂL[Ar.]

( Görünüşün/sıfatın güzelliği. | Bezenerek, bir etkiyle oluşturulan güzellik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Var olanın/oluşun, özün[zât] "güzelliği". )


- HUSUS/U ile/ve/||/<>/> HUKUK/U


- HÜYÂM[Ar.] ile HÜYYÂM[Ar. < HÂİM]

( Azgınlık. [HÜYÂM-İ RAHM/NEMFOMANİ: Hanımlarda.] İLE Sevgiden şaşırmış olanlar. )


- HUZÛ'[Ar.] ile HUZÛR[Ar.]

( Alçakgönüllülük. İLE Hazır bulunma. | Rahat/lık. )


- HYAL-/HYALO- ile/||/<> HYL-/HYLE-/HYLO-

( Camsı, cam gibi. İLE/||/<> Nesne, odun. )


- HYGİ- ile/||/<> -İA ile/||/<> -İASİS/-ASİS/SİS- ile/||/<> -İATRİCS/-İATR/-İATRY ile/||/<> -İTİS ile/||/<> NOS-/NOSO-/NOSUS- ile/||/<> PATH-/-PATH/-PATHİA/-PATHİC/PATHO-/-PATHY ile/||/<> THERAP- ile/||/<> PHLOGO- ile/||/<> CAUST-

( Bir durumu, patolojik durumu anlatan son ek. İLE/||/<> Etki ve gelişim süreci, hastalık, patolojik durum. İLE/||/<> Sayrılığın sağaltımıyla ilgili, iyileşme. İLE/||/<> Sayrılık, özel bir bölümün yangısal durumu. İLE/||/<> Sayrılık, özel bir bölümün sayrılık durumu. İLE/||/<> Sağlık. İLE/||/<> Bir sayrılık ilgili, sayrılığa ait, sayrı. İLE/||/<> Sağaltım ile ilgili. İLE/||/<> Yangı ile ilgili. İLE/||/<> Yanma. )


- HYPN-/HYPNO- ile/||/<> NARCO-/NARE- ile/||/<> SOMN-/SOMNİ-/SOMO-/-SOMNİA

( Uyku. İLE/||/<> Uyku durumu; uyuşukluk, cansızlık, sersemlik. İLE/||/<> Uyku. )


- î ile -i


- İBÂDET[çoğ. İBÂDÂT] -ile

( Sevgiliyi göreyim de, ona hizmet etmeyeyim mi? )

( Aslı, üç erkân üzeredir: Göz[hıfz ile]. VE Dil/lisan[Sıdk ile]. VE Konuşma/kâl[düşünce ile]. )

( Allah'a, ârif olmak. )


- İBÂDET ile/ve TAAT ile/ve İTAAT

( SAAT-İ VAHİDEDİR ÖMÜR CİHÂN SAAT-İ TAATE SARF EYLE HEMÂN )

( PUJA ile/ve ... ile/ve ... )


- İBÂRET ile/ve/<> İBRET


- İBDÂ[Ar.] ile/ve/||/<>/> İBKA'[Ar.]


- İBKA'["ka" uzun okunur] ile İBKÂ[Ar.]

( Sürekli kılma, devamlı, daim, bâki. | Yerinde, önceki durumunda bırakma. | Sınıf geçememe. İLE Ağlatma. )


- İBRA ile İBDÂ'/İBZA

( Alacaklının, hakkından kısmen ya da tamamen vazgeçmesi. | Borçtan kurtarma, aklama. İLE Kârı tamamen kendine ait olmak üzere bir kimseye sermaye vermek. [VİDAA: Verilen sermaye. | MÜBDÎ: Sermaye veren. | MÜSTEBZÎ: Sermaye alan.] | Sorulan soruya güzel yanıt verme. | Kandırma. )


- İBRET OLAN ile/ve/yerine İBRET ALAN


- İBRÎ[Ar.] ile İBRÎ/İBRİYYE[Ar.]

( İbrânî, Yahudi. İLE İbresi, iğnesi olan. | [hayvanlarda] İğneliler.[İng. STYLOID | Fr. STYLOÏDE] | İğne yapan, satan. )


- İBTİLÂ'[Ar.] ile İBTİLÂ'[Ar. < BEL]

( Bir şeye düşkün olma, düşkünlük, tiryakilik, mübtelâlık. İLE Zorlukla yutma. | Gelini gerdeğe sokma. )


- İCAP/ÎCÂB değil/yerine/= GEREK/GEREKLİLİK


- İ'CÂB[Ar. < UCB] ile ÎCÂB[Ar. < VÜCÛB | çoğ. ÎCÂBÂT]

( Şaşırtma, taaccübe düşürme. | Kendini beğenmişlik.[Ar.: İyiliğe, güzelliğe hayran etme] İLE Gerek/lilik. | Bir sözleşme için ilk söylenilen söz. | Olumlama.[İng., Fr. AFFIRMATION] )


- ÎCÂR ile/||/<> İCÂRE ile/||/<> MECÛR

( Kiraya verme. İLE/||/<> Kira, gelir. İLE/||/<> Kiraya verilen şey, kiralanan. )


- İCAT/ÎCÂD değil/yerine/= BULGU; BULUŞ/YARATMA; TÜRETİ


- İÇGÜDÜ/DOĞALİTKİ = SEVK-İ TABİÎ, GARİZE, İNSİYAK = INSTINCT[İng., Fr.] = INSTINKT[Alm.] = INSTINCTUS[Lat.] = INSTINTO[İsp.]


- İCTİHÂD[< CEHD]/İÇTİHAT ve İSTİNBÂT

( Nefsin, güç tüketerek bir şey elde etmesi. | Gücü, kuvveti yettiği kadar çalışma. | Fıkıh'ta, yed-i tûlâ sahibi, büyük din âlimlerinin, Kur'ân-ı Kerîm ve Ahâdis-i Nebevviye'ye dayanarak ortaya koydukları şer'î düstur. | Birinin, bir şeyden, anlam ve hüküm çıkararak, o iş hakkındaki düşüncesi, görüşü. İLE Bir söz ya da işten, gizli bir anlam çıkarma. Açık olmayarak, dolayısıyla, zımnen anlama. )


- İDAM" ETMEK/ETTİRMEK ile/değil/yerine/>< İDAME ETMEK/ETTİRMEK


- İDÂM[Ar.] ile İ'DÂM[Ar. < ADEM]

( Katık, ekmeğe katık edilen şey. İLE Bir kimsenin yasa/yargı gereği ölümü. )


- İDDİA ile YÂDES/T[< Fars. YÂD DÂŞ][LÂDES değil!]

( ... İLE Bellekte/hatırda tutulan şey. )


- İDEALİZM = MEFKÛRECİLİK, İFTİKÂRİYE = IDEALISM[İng.] = IDÉALISME[Fr.] = IDEALISMUS[Alm.]


- İDEO- ile/||/<> İDİO- ile/||/<> LOG-/-LOGİA/-LOGO-/-LOGY-/-OLOGY ile/||/<> AUT-/AUTO-

( Düşünce, fikir. İLE/||/<> Kendiliğinden oluşan, kendine özgü, ayrı, değişik. İLE/||/<> Düşünce, konuşma, sözcük, mantık, doktrin, öğreti, sav, bilim. İLE/||/<> Kendi, aynı, kendi kendine, kendine ait, öz [otoimmün: Bağışıklık sisteminin kendi gözelerine saldırması]. )


- İDEO- ile/||/<> İDİO- ile/||/<> LOG-/-LOGİA/-LOGO-/-LOGY-/-OLOGY ile/||/<> AUT-/AUTO-

( Düşünce, fikir. İLE/||/<> Kendiliğinden oluşan, kendine özgü, ayrı, değişik. İLE/||/<> Düşünce, konuşma, sözcük, mantık, doktrin, öğreti, sav, bilim. İLE/||/<> Kendi, aynı, kendi kendine, kendine ait, öz [otoimmün: Bağışıklık sisteminin kendi gözelerine saldırması]. )


- İD(İ)(Y)OPATİK ile İD(İ)(Y)OSENKRAZİ ile İDİ(Y)OT

( Nedeni bilinmeyen. İLE Özgün duyarlık. İLE Geri anlaklı/zekâlı. )


- İDOLA = SANEM[Ar.] = PUT[Fars.] = IDOL[İng.] = IDOLE[Fr.] = IDOL[Alm.] = EIDOLON[Yun.] = ÍDOLO[İsp.]


- ÎFÂ[< VEFÂ] ile/ve/<> İCRÂ[< CEREYÂN | çoğ. İCRÂÂT]

( Ödeme, yerine getirme. | Bir işi yapma. | İş görme. İLE/VE/<> Akıtma, akıtılma. | Yapma, yerine getirme, bir işi yürütme. | Bir müzik parçasını çalarak gösterme. | Borçlunun, alacaklıya karşı ödemekle yükümlü bulunduğu bir şeyi, adlî bir oluşum aracılığıyla elde etme. )


- İFHÂM[Ar. < FUHÛM] ile İFHÂM[Ar. < FEHM]

( Ağız açtırmama, susturma. İLE Anlatma/anlatılma, bildirme/bildirilme. )


- İFLÂH (OLMA[MA]K) ile İSLÂH (OLMA[MA]K)


- İFTİDA'[Ar. < FİDYE] ile İFTİDÂH/İFTİZÂH[Ar. < FADÂHAT/FAZÂHAT]

( Fidye vererek kölelikten kurtulma. İLE Kırma, kırıp ufalama. | Rezil/maskara olma. )


- İFTİKÂL[Ar.] ile İFTİKAR["ka" uzun okunur]

( Fazla çalışma, bir işte çok emek harcama. İLE Fakirlik gösterme. | Büyük/çok gereksinimi olma. | Alçakgönüllülük. )


- İFTİRÂS[Ar.] ile İFTİRÂZ[Ar. < FARZ]

( Yırtıp paralama, zorla yere yıkma. İLE Gerekli sayma, farz kılma. )


- İGİŞ = UGUŞ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Huysuzlaşmış, denetimden çıkmış hayvan. )


- İĞNE ile/değil/< ÇUVALDIZ[< Fars. CÜVÂL-DÛZ, BENDERZ]

( Dikim sağlayan alet. İLE/DEĞİL Çuval gibi şeyleri dikmekte kullanılan büyük iğne. )

( İğneyi, başkasına; çuvaldızı, kendimize batırmalıyız! )


- İĞRETİ" ile/değil EĞRETİ/İĞRENÇ


- İHÂN[Ar. < VEHN] ile İHAN[Ar. < İHNET]

( Birini zayıf, güçsüz tutma, güçsüzleştirme. | Birini hor görme, tahkir etme. İLE Öfkeler, hiddetler, gazaplar. )


- İHÂTA değil/yerine/= KAVRAYIŞ/ANLAYIŞ

( Bir şeyin etrafını çevirme, sarma, kuşatma. | Tam kavrayış, anlayış, geniş bilgi. )


- İHDÂ[müennesi[Ar.] ile AHAD] ile İHDÂ'[Ar. < HEDİYYE]

( Bir. İLE Armağan yollama, hediye verme/etme/gönderme. )


- İHLÂS[Ar.] ile İHLÂS[Ar. < HULÛS | çoğ. İHLÂSÂT]

( Bozma, sakatlama, halel getirme. İLE Temiz/doğru/hâlis sevgi. | Gönülden gelen dostluk, samimiyet, doğruluk, bağlılık. | Yalandan uzaklaşma. )

( HULUS[Ar.]: Gönül temizliği. )


- İHRÂK[Ar.] ile İHRÂK[Ar. < HARK]

( Dökme, akıtma. İLE Yakma, yakılma. )


- İHSÂNEN[Ar.] ile İHSÂNÎ[Ar.]

( İyilik ederek, bağışlayarak, ihsan suretiyle. İLE İhsana ait, ihsan ile ilgili, ihsan yoluyla. )


- İHTÂ'[Ar.] ile İHTÂR[Ar. < HUTÛR | çoğ. İHTÂRÂT]

( Hataya düşürme/düşürülme. | Yanılma/yanıltılma. İLE Anımsatma. | Dikkatini çekme, tenbih. )


- İHTÂR[Ar.] değil/yerine/= UYARI/UYARMA


- İHTİDÂ'[Ar. < HADA] ile İHTİDÂ'[Ar. < HİDÂYET] ile İHTİDÂ'/İHTİZÂ'[Ar.]

( Hilekârlık, hilecilik. | Aldatma, oyun etme. İLE Doğru yola girme. İslâm dinini kabul etme, müslüman olma. İLE Alçakgönüllülük/tevâzu. )


- İHTİKÂK[Ar. < HİKKE] ile İHTİKAK["ka" uzun okunur]

( Değme, birbirine sürünme. | Kaşınma. İLE İki taraftan her birinin "hak benimdir" diye ayak diremesi. )


- İHTİKAR[Ar. < HAKARET] ile İHTİKÂR[Ar.]

( Hor, hakir görme. | Hakarete katlanma. İLE Halkın, yiyecek ve içecek gibi zorunlu gereksinimlerini ucuz ucuz toplayıp, fırsat bulunca pahalı satma, vurgunculuk, boğuntu, madrabazlık. )


- İHTİMÂM[Ar. < HEMM] (GÖSTERMEK) değil/yerine/= ÖZEN (GÖSTERMEK)


- İHTİSÂR[Ar. < HASR]/İKTİSÂR/SIMPLIFICATION[Fr., İng.] ile KISALTMA

( Kısaltma tekniği. )


- İHTİTÂB[Ar. < HUTBE] ile İHTİTÂB[Ar. < HATAB]

( Nikâhla isteme. İLE Odun toplama, odun kesme. )


- İHTİYAÇ ve/=/<> İHTİYÂR

( İhtiyârımız[Hayır! deme bilgisi/gücü], bizi biz yapan, en öncelikli işleyiş, gereksinim ve bilgimizdir[mârifet]. )


- İHTİYÂR ile/ve DENGELİ(İTİDALİ/İTİDALLİ) İHTİYÂR


- İHTİYÂREN[Ar.] ile/ve/||/<> İHTİYÂRÎ[Ar.]

( Olumsuzdan, yanlıştan, zararlıddan, kötüden uzak durarak, zihnini/dilini/gözünü/elini/belini çekerek. İLE/VE/||/<> Reddetmeyi ve "Hayır!" demeyi yeğleyerek.["Evet!" demekten, istenç/irâdeden(yapma isteğinden/bilgisinden) önce olarak.] )


- İHTİYÂT[Ar.] ile İTİYAT[Ar.]

( İleriyi düşünürek/görerek davranma. | Sakınma. | Yedek. İLE Alışkanlık, huy. )


- İHTİYATEN ile İHTİYATÎ

( Her duruma, her olasılığa karşı, ileriyi düşünerek. İLE İlerisi düşünülerek yapılan. )


- İHTİZAZ[Ar.]/VİBRASYON[Fr./İng.]/REZONANS[Fr./İng. < RESONANCE] değil/yerine/= TİTREŞİM/SESELİM/TINLAŞIM


- İHZÂR[Ar. < HUZÛR] ile İHZÂR[Ar.]

( Hazırlama, hazır etme/edilme. | Huzura getirme. Birinin mahkemeye davet edilmesi. İLE Gevezelik etme, saçmalama. )


- ÎKA'["ka" uzun okunur][Ar. < VUKU] ile ÎKÂ'[Ar.]

( Yapma, yaptırma, oldurma; düşürme. | Türk müziğinde bir usul. İLE Dayanma, dayanılacak şey verme. )


- ÎKAF["ka" uzun okunur][Ar. < VAKF] ile İKÂF[Ar.]

( Bir malı vakfetme. Mal. Vakfedilme. | Durdurma, durdurulma. İLE Palan. )


- ÎKÂR[Ar.] ile İK'ÂR[Ar.]

( Doldurma, doldurulma. İLE Derinletme/derinletilme, derinleştirme/derinleştirilme. )


- ÎKÂZ[Ar.] değil/yerine/= UYARI


- İKİCİLİK = SÜNAİYE = DUALISM[İng.] = DUALISME[Fr.] = DUALISMUS[Alm.] = DUALIS[Lat.]


- İKİLEM ile İKİLEME ile İKİLİ ile İKİRCİK

( DILEMMA/CONFLICT vs. DUPLICATE/DOUBLING vs. DOUBLE/DUAL/BINARY/BILATERAL vs. HESITATION/INCERTITUDE )


- İKİSİNİN/ONLARIN ...:
"GÖNÜLLERİ" BİR değil GÖNLÜ BİR

( "Gönül", her kişide ayrı ayrı olarak "düşünülen/kabul edilen/zannedilen" değil iki kişinin ya da kişilerin ortak alanda bulunmasının ve buluşmasının karşılığıdır. )


- İKONA/LAR ile KOKONA/LAR


- İKTİRÂS[Ar.] ile İKTİRÂZ[Ar. < KARZ]

( Kederli olma. | Bir işe/şeye önem verme. İLE Borç alma. )


- İKTİSAT/İKTİSADİ[Ar.]/EKONOMİ/K[İng. < ECONOMY] değil/yerine/= GEÇİMGE/GEÇİMSEL


- İLÂ[Ar.] ile ÎLÂ'[Ar.] ile İ'LÂ[Ar. < ULÜVV] ile ÎLÂ'[Ar.]

( ...ye (kadar), ... dek. İLE Yemin etme. İLE Yükseltme, yükseltilme, yüceltilme; şöhretini artırma. İLE Çok istekli kılma. )


- İLÂ[Ar.] ile ÎLÂ'[Ar.] ile ÎLÂ'[Ar.] ile İ'LÂ[Ar. < ULÜVV]

( ...ye kadar, ...dek/değin. İLE Yemin etme. | Kocanın eşine yaklaşmaması için yemin etmesi. | Sıkıntı ve derde uğrama. İLE Çok istekli kılma, harîs etme. İLE Yükseltme/yükseltilme, yüceltme/yüceltilme. | Şan ve şöhretini artırma. )


- İ'LÂF[Ar. < ALEF] ile ÎLÂF[Ar. < ÜLFET]

( Hayvana yem verme/yedirme. İLE Alıştırma/alıştırılma, ülfet etme/ettirilme. )


- İLÂH[Ar. çoğ. ÂLİHE] ile ÎLÂH[Ar.]

( Tanrı, mitolojide tanrı. İLE Ve başkaları/benzerleri. vb. | ilâ-âhirihi'nin kısaltması. )


- İ'LÂM[Ar. < ELEM] ile İ'LÂM[Ar. < İLM] ile ÎLÂM[Ar.]

( Elem/keder verme. İLE Bildirme/bildirilme, anlatma. | Bir davanın, mahkemece nasıl bir yargı ve karara bağlandığını gösteren resmi belge. İLE Düğün yemeği. )


- İLÂM[Ar.] değil/yerine/= YARGI BELGESİ


- İL/EL:
ORDA + KUN + BUDUN


- ILENÇ/İLENÇ ile YAKINMA
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Belirli bir konuya özgü görüşünün hatalı olduğu anlaşıldığında, salık veren kişiye yöneltilen yakınma. İLE ... )


- İLERİ "DÖNELİK" değil İLERİ DÖNÜK/YÖNELİK


- İLERLEME = TERAKKİ = PROGRESS[İng.] = PROGRÈS[Fr.] = FORTSCHRITT[Alm.] = PROGRESSUS < GRESSUS:YÜRÜME, ADIM. PRO:ÖNDE, İLERİYE[Lat.] = PROGRESO[İsp.]


- İLİM ve/> İMAN ve/> ÎKAN ve/> İHSAN ve/> İSLÂM

( ... ve/> ... ve/> Sağlam biliş. Kuşkudan uzak olma. ve/> ... ve/> ... )


- İLİM-İRFAN ve ÂRİF-ZARİF


- ILIMLILIK = TEMPERANCE[İng.] = TEMPÉRANCE[Fr.] = MÄßIGHEIT[Alm.] = TEMPERANTIA[Lat.]


- İLİO- ile/||/<> İSCHİ-/İSCHİO-

( Böğür, yan tarafla ilgili. | Kalça kemiğinin üstteki geniş bölümü ile ilgili. İLE/||/<> Kalça. )


- İLİŞKİ ile/ve AYIRIM(-/)BİRLEŞİM

( Fark gözetmeyin ve ayrılmaz olanı ayırmayın. )

( Ortak etmeni bulmak için tüm ayrımları terk etmek zorundasınız. Ancak evrensel olan ortaktır. )

( To find the common factor you must abandon all distinctions. Only the universal is in common. )

( RELATION vs./and DISCRIMINATION(-/)UNION )


- İLKE ile/ve/||/<>/>/< ARKE ile/ve/||/<>/>/< ERKE

( PRINCIPLE vs./and ARCHE vs./and AIM )


- İLKEL/LİK değil/yerine/>< İLKELİ/LİK

( Kişiyi ayakta tutan, iskelet ve kas sistemi değil ilkeliliğidir. )

( )

( İlkel olmak istemiyorsak ilkeli olmak durumundayız. )


- İLLÜZYON[İng./Fr. < ILLUSION] değil/yerine/= YANILSAMA


- ILM/İLM[Ar.] ile RESH[Ar.]


- ILM/İLM[Ar.] ile TAKLÎD[Ar.]


- ILM/İLM[Ar.] ile TEBYÎN[Ar.]


- ILM/İLM[Ar.] ile/ve/||/<>/> YAKÎN[Ar.]


- ILM/İLM[Ar.] ile/>< ZANN[Ar.]


- ILM/İLM[Ar.] ile ZİKR[Ar.]


- İLMEN YAKÎN değil İLM EL-YAKÎN


- İLMİHAL =/< İLM-İ HÂL


- İLTİFAT[Ar. < LÜTÛF[çoğ.] < LÂTİF(< L-T-F)(< LETÂFET)] ile/ve/||/<> TALTİF[Ar. < LÜTÛF < T-L-F]

( Sözel ya da duygusal bir övgü ve ilgi gösterme biçimi. | Birine güler yüz gösterme, hatırını sorma, tatlı davranma. | İlgi gösterme, rağbet etme. | Söz söylerken, daha çok etki sağlamak için beklenmedik bir anda sözü, konu ile çok yakından ilgili birine ya da bir şeye yöneltme. | Yüzünü çevirerek bakma. İLE/VE/||/<> Daha çok, somut bir ödül ya da onurlandırma anlamı taşır. | Birini ödüllendirmek, takdir etmek. Birine lütûf ve ikramda bulunmak. | Yumuşatma, güzelleştirme. | | İyi ve güzel davranarak gönül almak. | Birini nişan, madalya, aylık artırma vb. şeylerle ödüllendirme. )

( Kişiye/kişilere, (beklentisiz/karşılık beklemeksizin ve incelerek) gülümsemek/tebessüm, yüz/bakış, dans, müzik, ses, şiir, ince sözcük, selen/sedâ ve/ya da soluk/nefes(konuşma/yanıt) ikram etmek... )


- İLTİFAT[Ar. < İLTAFAT] değil/yerine/= İLGİKAYRI(/DÖNMEK/İLGİLENMEK/YÖNELMEK)


- İM/İNTRAMÜSKÜLER İNTRAMUSCULAR[İng.] değil/yerine/= KAS İÇİ


- İ'MÂLÂT[Ar. < İ'MÂL] ile İMÂLÂT[Ar. < İMÂLE]

( Bir fabrikanın ya da bölgenin sanaiye ait yaptığı işler. İLE Vezne uydurmak için, kısa heceyi gereğinden fazla uzun okumalar. )


- İMAN ve/<> AMAN


- İMAN ile/ve/||/<>/< EMAN

( Kendilik bilinci. İLE/VE/||/<>/< Güvenlik. )

( Kişide. İLE/VE/||/<>/< Mekânda. )

( Metafizik. İLE/VE/||/<>/< Fizik. )


- İM'ÂN[Ar. < MAAN] ile ÎMÂN[Ar. < EMN]

( Bir işte çok ileri varma, çok dikkatli olma. | İnceden inceye araştırma. İLE İnancın pekişmişliği, emin olma. | İslâm dinini kabul etme. )


- İMGE:
CANLANDIRAN ile/ve/||/<>/< "CANLI"


- İMPAKT/IMPACT[İng.] değil/yerine/= ETKİ


- İMPARATOR[İt. < IMPARATORE] değil/yerine/= İLHAN


- İMPARATOR ile/||/<> KAYSER[Ar. < KAYSAR]

( ... İLE Roma ve Bizans imparatorlarına verilen san/unvan. )


- İMPULS/IMPULSE[İng.] değil/yerine/= UYARI | DÜRTÜ


- İMPULS[İng. < IMPULSE] değil/yerine/= UYARIM/UYARAN


- İMSÂS[Ar. < MASS] ile İMSÂS[Ar.]

( Emdirme/emdirilme. | Suda erimiş ilâcı şırınga etme. İLE Değdirme, elle tutup sevme, messettirme. )


- İMSÂS[Ar. < MASS] ile İMTİSÂS[Ar. < MASS]

( Emdirme/emdirilme. | Suda erimiş ilâcı şırınga etme. İLE Emme, emerek çekme, soğurma. | [biyolojide] Soğurulma, emilme.[İng. ABSORPTION | Fr. ABSORBTION] )


- ÎN/İYN[Ar. < AYNÂ] ile ÎN[Fars.]

( İri ve güzel gözlüler. İLE Bu. )


- İNÂ'[Ar. < EVÂNÎ] ile İ'NÂ[Ar.] ile ÎNÂ'[Ar.] ile ÎNÂ'[Ar.]

( Kap kacak. İLE Zahmete uğratma. İLE Yemiş toplama zamanının gelmesi. İLE Geciktirme, alıkoyma. )


- İNAK = NASS = DOGMA[İng., Alm.] = DOGME[Fr.] = DOGMA[Yun.]


- İNAN / İNANCA ile/ve/<>/> İNANÇ

( Süreç. İLE/VE/<>/> Sonuç. )

( Bireysel. İLE/VE/<>/> Toplumsal. )


- İNCE ve/||/<> İNCİ


- İNCELEMEK ile İNCE ELEMEK


- İNCİ ile İNCİ ÇİÇEĞİ(MÜGE[Fr. < MUGUET])


- INÇKIR ile/||/<> İNÇKİR ile/||/<> INGRAN/İNGREN

( Ağlamak[hıçkıra hıçkıra]. İLE/||/<> Ağlamak[ince sesle]. İLE Ağlamak[dertli olarak, gizli gizli ağlamak, inlemek] )


- İNDEKS/LEME / ENDEKS/LEME / INDEX[İng.] değil/yerine/= DİZİNLEME | LİSTE | İŞARET | GÖSTERGE


- İNDİRGEME ile/değil/yerine DÖNÜŞ/KAYITIM/RÜCÛ/İRCÂ


- İNDİRİM/ISKONTO[İt.][İSKONTO değil!] ile/ve/değil/yerine "İYİLEŞTİRME"


- İNE- ile/||/<> İNO-

( Fibröz doku ile ilgili. İLE/||/<> Fibröz doku ile ilgili. )


- İNFÂL[Ar.] ile İNFİÂL[Ar. < Fİ'L]

( Ganimetten mal ayırıp verme. İLE Gücenme, darılma. | Edilgi. )


- İNFÂZ[Ar. < NÜFÛZ | çoğ. İNFÂZÂT]/EXECUTION[İng.] değil/yerine/= YÜRÜTÜM, YERİNE GETİRME, UYGULAMA


- İNFİLÂK[Ar.] ile İNFİRAK[Ar.]

( Güçlü bir biçimde patlama. İLE Ayrılma. )


- INFLAKS/INFLUX[İng.] değil/yerine/= İÇ AKIM


- GRİP/İNFLUENZA/ENFLUENZA ile/||/<> KORONAVİRÜS

( İnfluenza virüslerinin neden olduğu, ani başlayan ateş, öksürük ve kas ağrıları ile ilişkili bir sayrılık. İLE/||/<> Koronavirüslerin neden olduğu, solunum yolu bulaşları ile ilişkili bir sayrılık. )


- İNHALASYON ile İNHALE ETMEK ile İNHALER

( Soluma. İLE Solumak. İLE Solunan, ilaç solutucu [aygıt]. )


- İNHİKAK["ka" uzun okunur] ile İNHİKÂK[Ar.]

( Kördüğüm olma. İLE Kaşınma. )


- İNHİSÂR[Ar. < HASR] ile İNKİSAR[Ar. < KESR]

( Bir malın yapımının yalnızca bir kuruluşun elinde bulunduğu durum. | Devletin herhangi bir üretim alanını elinde tutması, satışı tek elden yönetmesi ve fiyata hâkim olması durumu. | Bir kişi ya da kuruluşun herhangi bir alanda kazandığı büyük güç. İLE Kırılma. | Gücenme. | İlenme, ilenç. )


- İNİK ile İNİK/ENİK/ENCEK/ENCİK

( İnmiş, indirilmiş. İLE Kedi, köpek gibi çok memeli hayvanların yavrusu. )


- İNİSİYATİF[Fr./İng. < INITIATIVE] değil/yerine/= ÖNCE(Cİ)LİK, ÖNCÜLÜK


- İNKİLAP[Ar. < KELB] ile/değil İNKILÂP[Ar. < KALB]

( Köpekleşme. İLE/DEĞİL Toplum düzenini ve yapısını daha iyi duruma getirmek için yapılan köklü değişiklik, iyileştirme, devrim. | Bir durumdan başka bir duruma geçiş, dönüşüm. )


- İNKİŞAF/TEKÂMÜL[Ar.] değil/yerine/= GELİŞİM/GELİŞME


- İNORGANİK[İng.]/ANORGANİK[Fr.] ile/||/<>/> KİMYASAL ile/||/<>/> ORGANİK

( )

( Karbon dışındaki ögelerin bileşiklerini inceleyen kimya dalı. İLE/||/<>/> ... İLE/||/<>/> Karbon bileşiklerini inceleyen kimya dalı. )


- İNŞAAT ile İNŞAT

( Yapı işleri. | Yapmak, yapım. İLE Koşuk okuma. | Bir koşuğu, bir yazın yapıtını, topluluk önünde, yüksek sesle ve gerektiği biçimde okuma. )


- İNSÂK[< NESAK] -ile

( SECİ'Lİ VE KARİYELİ SÖZ SÖYLEME )


- İNSANIN/KİŞİNİN:
TENSEL VAROLUŞ/U ile/ve/<> TİNSEL VAROLUŞ/U

( Belirlilik. İLE/VE<> Ereklilik. )

( Belirleyici olan, zemindir/koşullarındır. )


- İNSANLIĞI "KURTARMA" "İSTEĞİ" ile/değil/ne yazık ki/>< "İNSANLIĞA HÜKMETME İSTEĞİ"


- İNSÎ[Ar.] ile İNSÂN[Ar.]


- İNSİYATİF değil İNİSİYATİF


- İNSOMNİ/INSOMNIA[İng.] değil/yerine/= UYKUSUZLUK, UYUYAMA, UYKU YİTİMİ, UYKU ZORU


- İNTIBÂ[Ar. < TAB] ile İNTİBÂH[Ar.] ile İNTIBÂH[Ar.]

( Basılma, matbû olma. | Zihinde iz bırakma. | İzlenim. İLE Uyanma, uyanış. İLE Pişme. )


- İNTİBAK[Ar.]/ENTEGRASYON[İng. < INTEGRATION] değil/yerine/= ÖLÇÜDEŞLİK/ÖLÇÜ UYUM, UYUM


- İNTİHAR/MÜNTEHİR[: İntihar eden.] ile/değil ÖTANAZİ["ÖTENAZİ" değil!]


- İNTİHAR[Ar.]["İNTAHAR" değil!]/SUİSİT[İng. < SUICIDE] değil/yerine/= ÖZKIYIM


- İNTİKALEN["ka" uzun okunur] ile İNTİKALÎ["ka" uzun okunur]

( İntikal suretiyle. İLE İntikal ile ilgili. )


- İNTİSÂR[Ar. < NESR] ile İNTİSÂR[Ar. < NASR] ile İNTİŞÂR[Ar.] ile İNTİZÂR[Ar. < NAZAR]

( Saçılma, dağılma. | Püskürme/püskürtme. | Aksırma. İLE Öc alma. İLE Yayılma, dağılma, neşr olunma. | Üreme. | Gizli bir şeyin ağızdan ağza yayılması. | Genelleşme. | [fizik] Ayrılma. [İng./Fr. DISPERSION] | [kimya] Dağılım, yayınma. [İng./Fr. DIFFUSION] İLE Bekleme, gözleme. | İlenme, beddua. )


- İPEK/İBRİŞİM[Fars. < EBRİŞUM] ile/ve KEMHA


- İRAB ile/||/<> HAREKE/SESÇİL İM ile/||/<> İŞMÂM ile/||/<> HECÂ/HECE/SESLEM

( Sözcüğün sonundaki yazacın ya da imin değişmesi. İLE/||/<> Arapça'da bir yazacın nasıl okunacağını gösteren ve fetha[üstün], kesre[esre], zamme[ötre] denilen imlerden her biri. İLE/||/<> Bir yazacın asıl sesçil imini vurgulama. İLE/||/<> Bir tek sesleme eylemiyle çıkarılan ses ya da sesler öbeği. )


- Irâk[Ar.] ile IRAK[Ar.] ile IRÂK[Ar.]

( Ülke. | Dicle nehrinden aşağı Basra'ya kadar Şat Suyu'nun iki tarafı. İLE Uzak. İLE Türk müziğinde, aynı adla anılan ve kalın fa diyez notasını andıran perdedeki makamlardan biri.[en eski mürekkep makamlarındandır] )


- İRAN[Ar.] ile İRÂN[Ar.]

( Ülke. İLE Neşeli olma. | Tabut. )


- İR/ER ile İR
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Delik açmak için kullanılan sivri uçlu bir araç. İLE Utanma bildiren bir ilgeç. )

Bugün[18 Kasım 2025]
itibarı ile 4.016 başlık/FaRk ile birlikte,
4.016 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(8/17)