
OSMANLI TÜRKÇESİ'nde
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
EN SON YAPILMIŞ OLAN EKLEMELER
[ 06 Mayıs - 24 Temmuz 2025 arasında... ]
Bugün itibarı ile yapılmış olan eklemeler aşağıdaki gibidir.
[ 06 Mayıs - 24 Temmuz 2025 arasında... ]
( 53 yeni ekleme, 20 katkı(bilgi/açıklama) )
- TEVESSÜL ile/ve/||/<> TENEZZÜL
[Eklenme Tarih ve Saati: 20 July | 21:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/75708(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- İFRAT/TEFRİT ve/> TENKİT" değil/ne yazık ki/||/<>/< İFRAT ve/>< TEFRİT
[Eklenme Tarih ve Saati: 14 July | 00:03 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/75673(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- CÂRÎ[AR.] ile/ve/||/<>/> SÂRÎ[AR.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 July | 16:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/75662(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- VEHÂMET[AR.] ile/ve/||/<> GARÂBET[AR.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 July | 16:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/75658(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- HASET[AR.] ile/ve/||/<> FESAT[AR.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 July | 16:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/75655(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- VESVESE[AR.] ile/ve/||/<>/> VELVELE[AR.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 July | 16:54 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/75651(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Kuruntu. İLE/VE/||/<>/> Gereksiz telâş, gürültü ve heyecan. )
- TELEF[Ar.] (ETMEK) ile/ve/||/<> HEBÂ[Ar.] (ETMEK)
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 July | 16:54 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/75646(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Hayvanın yok edilmesi, öldürülmesi. | Boş yere tüketme, yıpratma. İLE/VE/||/<> Hiçbir işe yaramadan yok olma, boşa gitme. )
- MECÂZEN[Ar.] ile/ve/||/<> MEÂLEN[Ar.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 July | 16:54 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/75624(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- İKTİSAT[AR.] ile/ve/değil/||/<>/< İHTİSAS[AR.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 July | 16:54 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/75618(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- BÂYİ[AR.] ile/ve/||/<> ŞÛBE[AR.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 July | 16:53 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/75613(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- SARF[Ar.] ile/ve/||/<> NAHV[Ar.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 07 July | 17:57 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/75603(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Sözcük bilgisi/(b)ilimi. İLE/VE/||/<> Tümce/cümle bilgisi/(b)ilimi. )
- KEHÂNET[AR.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< ALÂMET[AR.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 03 July | 18:18 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/75589(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- İLÂN[AR.] ile/ve/||/<>/> KABUL[AR.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 03 July | 18:18 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/75580(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- İLÂN[AR.] ile/ve/||/<>/> İCAP/İCAB[AR.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 03 July | 18:18 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/75579(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- TEMAYÜL" (ETMEK/EDEMEMEK) ile/değil TAHAYYÜL (ETMEK/EDEMEMEK)
[Eklenme Tarih ve Saati: 03 July | 18:18 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/75575(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- ŞÜKUK ile/ve/||/<> OLASILIK
[Eklenme Tarih ve Saati: 03 July | 18:18 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/75557(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- KAVVAM[AR.] ile/değil KAVRAM
[Eklenme Tarih ve Saati: 03 July | 18:18 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/75553(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Gözleyen ve koruyan. İşlerin sorumluluğunu alıp iyi yöneten. İLE/VE/||/<>/< Bir nesnenin ya da düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımı. )
- MÜCAHİT[AR.] ile MÜŞAHİT[AR.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 03 July | 18:18 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/75550(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- TEVÂFUK ile TEVÂRÜS
[Eklenme Tarih ve Saati: 03 July | 18:18 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/75545(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- TEMAYÜL ile/değil TEAMÜL
[Eklenme Tarih ve Saati: 03 July | 18:18 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/75539(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Eğilim/yönseme. İLE/DEĞİL Bir yerde öteden beri olagelen davranış. | Tepkime. | Uygulama/pratik. )
- LAKAYIK" değil LAKAYIT
[Eklenme Tarih ve Saati: 03 July | 18:18 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/75538(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- TEVCÎH[AR. < VECH] ile/ve/||/<> TEVDÎ[AR. < VED]
[Eklenme Tarih ve Saati: 03 July | 18:05 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/75488(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Çevirme, yöneltme, döndürme, söz atma, bakma, anlam verme, yorumlama, rütbe/mevki verme. İLE Bırakma, emânet etme, vedâlaşma. )
- TEDENNÎ[AR. < DENÂVET | ÇOĞ. DUNUVV] ETMEDEN ve/||/<>/> TEVELLÎ OLMAZ
[Eklenme Tarih ve Saati: 03 July | 18:05 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/75487(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Yaklaşmak, aşağıya yakın olmak. VE/||/<>/> Dostluk, birini Allah rızâsı için sevme, dost edinme. )
- NÂFİLE ile/ve/||/<> ZİYÂDE
[Eklenme Tarih ve Saati: 03 July | 17:41 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/75485(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- ÜSSÜ[Ar. < USS] ile/||/<> ÜSSÜ[Ar. < USS] ile/||/<> ÜSTÜ[< ÜST]
[Eklenme Tarih ve Saati: 24 June | 16:22 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/75474(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( [matematikte] Bir sayının üstüne yazılan ve kendiyle kaç kez çarpıldığını gösteren sayı, kuvvet. [62 'de 2 üs, 6 ise taban] İLE/||/<> Esas. | Bazı görevleri yürütebilmek amacıyla kurulan, özel yapıları, donatımları, atölyeleri, onarım yerleri, hizmet alanları olan, sürekli ya da geçici olarak konaklanılan yer. | Bir askerî harekâtta, birliklerin gereksinim duyduğu her türlü gerecin toplandığı, dağıtıldığı bölge. İLE/||/<> Bir nesnenin ya da yerin, yukarı, göğe doğru olan yanı. )
- MÜŞKÜL[AR. MUŞKİL] ile/değil/yerine/>< MEŞGUL
[Eklenme Tarih ve Saati: 17 June | 20:46 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/75459(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- TEZYÎF[Ar. < ZEYF] ile/ve/||/<> İSTİHFAF[Ar.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 06 June | 12:25 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71947(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Değersiz gösterme. | Alay etme. İLE/VE/||/<> Küçümseme, hor görme, tahkir. )
- TEZYÎF[Ar. < ZEYF] ile/ve/||/<> TAHKİR[Ar.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 06 June | 12:21 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71946(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Değersiz gösterme. | Alay etme. İLE/VE/||/<> Aşağılama, onur kırma, onuruna dokunma. | Hakaret. )
- İNHİTÂT[Ar.] ile/||/<> İNZİLÂL[Ar. < ZELÎL]
[Eklenme Tarih ve Saati: 06 June | 12:16 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71945(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Son bulma, yıkılıp dağılma. | Güçten düşme, yaşlanma, inginlik. İLE Hor görme, aşağı tutma, aşağılama. )
- İSTİHFÂF[< HİFFET] ile/değil/yerine/>< İSTİ'FÂF[Ar. < İFFET]
[Eklenme Tarih ve Saati: 06 June | 12:09 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71944(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Küçümseme, hor görme, tahkir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Haram ve çirkin şeylerden kaçınmak, kötülükten, günahtan kaçınmak, iffetli olmak. )
- ELİF ile/||/<> LÜTFEN
[Eklenme Tarih ve Saati: 01 June | 22:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71927(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- AMENNÂ ve/||/<>/> SADAKNÂ
[Eklenme Tarih ve Saati: 01 June | 22:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71926(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- MÜLÂHAZA[AR.] ile/||/<> MÜTALÂA[AR.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 01 June | 22:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71916(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- TOPLU ZEREFŞAN ile/||/<> KÖRÜKLÜ ZEREFŞAN
[Eklenme Tarih ve Saati: 01 June | 22:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71915(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- ŞEHÂDET ile/||/<> TASDİK
[Eklenme Tarih ve Saati: 01 June | 22:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71913(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- MUSHAF ile/ve/||/<>/< CÜZ
[Eklenme Tarih ve Saati: 01 June | 22:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71912(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- FURKAN ile/ve/||/<> FARUK
[Eklenme Tarih ve Saati: 01 June | 22:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71873(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Farklar. İLE/||/<> Farkında/ayırdında olan. )
- SUDUR[AR.] ile/||/<> SUDUR[TR.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 01 June | 22:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71871(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Taşma. İLE/||/<> Su olduğu öngörüsü. )
- ŞİAR ile ŞİYAR
[Eklenme Tarih ve Saati: 01 June | 22:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71828(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- MÂKUZ değil MÂKUS
[Eklenme Tarih ve Saati: 01 June | 22:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71826(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Ters çevrilmiş, baş aşağı getirilmiş. | Uğursuz, kötü. )
- İHTİYÂR HEYETİ[AR.] ile/ve/=/||/<> YÖNETİM KURULU
[Eklenme Tarih ve Saati: 01 June | 22:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71813(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- HASEBİYLE değil/yerine/= NEDENİYLE
[Eklenme Tarih ve Saati: 01 June | 22:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71792(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- DEĞİŞKE/VARYANT[FR. VARIANTE | İNG. VARIANT] ile/||/<> SÜRÜM/VERSİYON[FR./İNG. VERSION]
[Eklenme Tarih ve Saati: 01 June | 22:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71778(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Bir yol ağı üzerinde, belirli bir noktadan ayrılarak başka bir noktadan aynı yolla birleşen ikinci derecedeki yol. | Masal, efsane, bilmece, oyun, gelenek vb. bir metnin, bir yapıtın, bir olayın aslından az çok ayrılan değişik biçimli olanı. | Değişke. İLE/||/<> Yorum. | Sürüm. )
- İSHAR ile İZHAR
[Eklenme Tarih ve Saati: 01 June | 22:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71777(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- ÇÜN ile PES
[Eklenme Tarih ve Saati: 01 June | 22:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71776(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- ESMÂ ile/ve/||/<> EŞRÂ/T
[Eklenme Tarih ve Saati: 01 June | 22:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71775(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- MÜDAHALE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TASHİH
[Eklenme Tarih ve Saati: 01 June | 22:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71774(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- TASHİH ile/ve/||/<>/> TENKİD
[Eklenme Tarih ve Saati: 01 June | 22:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71773(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- İMLÂ ile İBÂRAT ile ÎRAB
[Eklenme Tarih ve Saati: 01 June | 22:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71767(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- SER LEVHA ile MİHRÂBİYE
[Eklenme Tarih ve Saati: 01 June | 22:55 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/71766(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- MÜSÂDERE (ETMEK) değil/yerine/= GÜCERLE ALIM/ALMAK
[Eklenme Tarih ve Saati: 20 July | 21:41 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/59949(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- BAHŞ[Fars.] ile BAHŞ(Â)[Fars.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 20 July | 21:19 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/17056(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- BAHS[Ar.] ile BAHS/BAHİS[Ar.]
[Eklenme Tarih ve Saati: 20 July | 21:19 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/17055(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- AVNÎ ile/ve/||/<> SELİMÎ ile/ve/||/<> MUHİBBÎ ile/ve/||/<> ADLÎ ile/ve/||/<> MURÂDÎ ile/ve/||/<> NECİB ile/ve/||/<> İLHÂMÎ
( [şiirlerinde kullandığı takma ad/mahlas]
Fatih Sultan Mehmet'in. İLE/VE/||/<> Yavuz Sultan Selim'in. İLE/VE/||/<> Kanunî Sultan Süleyman'ın. İLE/VE/||/<> II. Bayezit'in. İLE/VE/||/<> III. Murad'ın. İLE/VE/||/<> III. Ahmed'in. İLE/VE/||/<> III. Selim'in. )
- BEYHÛDE[Fars. < BİHÛDE] ile/ve/||/<> NÂFİLE ile/ve/||/<> FUZÛLÎ
( Yararsız. | Boşuna. İLE/VE/||/<> Gerekli değilken yapılan iş. | Farzların dışında kılınan namaz. | Boşuna, gereksiz. İLE/VE/||/<> Erdemli/faziletli. | Gerekli, yersiz, boşuna. )
- EMSÂL ile NUMUNE
( BENZER ile ÖRNEK )
- FETHA ile/ve KESRE/ESRE/HAFZ ile/ve HEMZE ile/ve ÖTRE/ZAMME ile/ve ŞEDDE/TEŞDÎD ile/ve TENVÎN ile/ve NASB ile/ve REF ile/ve İLLET ile/ve MEDD/E ile/ve MEDD-İ LÎN ile/ve LÎN ile/ve VAV-I ATIFA
( a ya da e [düz ve geniş ünlü] okutan üstün imi. İLE/VE/||/<> ı ya da i [düz ve dar ünlü] okutan im. İLE/VE/||/<> Elif, vav, ye, he üzerine konan işaret - gırtlak vuruşu; elifin adı. İLE/VE/||/<> o, ö, u, ü [yuvarlak ünlü] okutan ötre imi. İLE/VE/||/<> Bir yazacı çift okutan ve şedde denilen im. İLE/VE/||/<> Sözcüğün sonunu, nun gibi okutmak üzere konan iki üstün[-en], iki esre[-in], iki ötre[-ün]. İLE/VE/||/<> Yazacın etha'lıymış gibi a ya da e'yle okunması. İLE/VE/||/<> Bir sözcüğü zammeli[ötre - yuvarlak ünlülü (o, ö, u, ü)] okuma. İLE/VE/||/<> Çeker harfleri[matres lectionis] elif, vav, ye yazaçlarından biri. İLE/VE/||/<> elif, vav, y e'yi çekerek uzatma. İLE/VE/||/<> vav ile ye sesçil imsiz[harekesiz] olup kendinden önceki yazaç üstün imi almışsa medd-i lîn olur. İLE/VE/||/<> Yumuşatarak çekme. İLE/VE/||/<> Atıf vavı. Bağlaç. Arapça ya da Farsça iki sözcüğü birbirine bağlarken, ilk sözcük ünsüzle bitmişse bu yazacı ü gibi okutur [ilim ve irfan~ilm ü irfan], ünlüyle bitmişse iki sözcüğü bağlayan vav, vü biçiminde okunur [kaza ve kader / kaza vü kader]. )
- KETEBE ile/ve SEVVEDE ile/ve NESEHA ile/ve HARRERE ile/ve NEMEKA ile/ve RAKAME ile/ve NAKALE ile/ve ZEBERE ile/ve SATARE ile/ve İSTİRAHE
- KUTR ile/||/<> NISFU'L-KUTR ile/||/<> MUHÎT
( Çap. | Köşegen. | Çapraz. İLE/||/<> Yarı çap. İLE/||/<> Çevre. )
- MASTAR BİNAYI MERRE(KERE) ile/ve NEVÎ
( SAĞDAN SOLA! )
( NASARÂTÜN | NASRETÂNİ | NASRETEN ile/ve NİSRÂTÜN | NİSRATÂNÎ | NİSRATEN )
- MÜCERRED/YALIN ile/||/<> NÂKIS/MENKÛS/EKSİKLİ ile/||/<> FASİH
( Türemiş ya da bileşik sözcüğe karşıt olarak, kök nitelikli bir anlambirim özelliği taşıyan sözcük. İLE/||/<> Ad ya da eylem çekimine girmekle birlikte ilişkin olduğu veznin tüm biçimlerini içermeyen sözcükler. İLE/||/<> Bozulmamış, öz dile ait sözcük. )
- NA'L[Ar.] ile NÂL[Ar.]
( Ayakkabı, pabuç. | Nal. | Oturacak yerlerin en aşağısı. İLE Kamış düdük. | Kamış. | Kamış kalemin içindeki saz. | Şeker kamışı. | İnleyen/inleyici. )
- NA'Z/İNTİÂZ[Ar.] ile NÂZ[Ar.]
( Güçlenme, kıvama gelme. | Kalkma. İLE Kendini beğendirmek için takınılan yapmacık. | Bir şeyi beğeniyormuş gibi görünme. | Şımarıklık. | Yalvarma, ricâ. )
- NÂB[Ar. çoğ. ENYÂB] ile NA'B[Ar.] ile NÂB[Ar.]
( Azı dişi. | Yaşlı deve. İLE Karga ya da horoz gibi ötmek. İLE Arı, saf, hâlis. | Katıksız. | Berrak. | Oluk. )
- NÂBÎ[Ar.] ile NÂBİ'/NÂBİA[Ar. < NEBEÂN] ile Nâbî[Ar.]
( Haberci, haber veren. İLE Yerden çıkıp fışkıran, kaynayan, akan. İLE Büyük Türk şairi.[1626 - 1712][müzikte, Seyyid Nuh takma/müstear adıyla besteleri vardır.] )
- NÂCÎ[Ar.] ile NÂCİ'[Ar.] ile Nâcî[Ar.]
( Kurtulan, selâmete kavuşan, necat bulan. | Cehennemden kurtulmuş, cennetlik. İLE Sindirimi kolay yiyecek. İLE Birçok eseri bulunan, Tercemân-ı Hakîkat gazetesi yazarı.[öl. 1893] )
- NÂCİZ[Ar. çoğ. NEVÂCİZ] ile NÂ-ÇÎZ[Ar.] ile NÂCİS[Ar.]
( Azı dişi. İLE Değersiz, hiç sayılan, önemsiz, çok küçük şey. | Recâizâde Ekrem'in 1886'da basılmış, Fransızca'dan yaptığı çevirileri içeren bir kitabı. İLE Onulmaz hastalık. )
- NÂDÂN[Fars.] ile/değil/yerine/>< DÂNÂ[Fars.]
( Bilmez. | Nobran, kaba, terbiyesi kıt. | Kendini beğenmiş, kibirli. >< Bilen, bilici, bilgiç. )
- NÂDİR[Ar. < NEDRET | çoğ. NÂDİRÂT, NEVÂDİR] ile NADÎR/NAZÎR[Ar.]
( Seyrek, az, ender bulunur. İLE Taze. | Altın. )
- NAFAKA[Ar.] YÜKÜMÜ değil/yerine/= GEÇİMLİK YÜKÜMÜ
- NÂFÎ[Ar. < NEFY] ile NÂFİ'[Ar. < NEFY]
( Gideren, giderici, yok eden/edici. İLE Yararlı, kârlı. )
- NÂFİLE[Ar.] ile NEDB[Ar.]
- NÂFİLE ile/ve/||/<> ZİYÂDE
- NÂH[Fars.] ile NAH[Fars.]
( Göbek. İLE Tel. | İp. | Değerli kumaşlardan yapılan bir çeşit halı, kilim. )
- NAHB[Ar.] ile NAHB[Ar.]
( Ölüm, ecel. | Yüksek sesle ağlama. İLE Çekip çıkarma. | Şerefe içilen kadeh. | En iyi şeyi seçme, tercih etme. )
- NAHHÂT[Ar.] ile NAHHÂT[Ar.]
( Kereste kesicisi, doğramacı, marangoz, tahta/ağaç oymacısı. İLE Kibirli, gururlu. )
- NÂHÎ[Ar. < NEHY] ile NÂHÎ[Ar. çoğ. NUHAT]
( Yasak eden, önleyen, men eden. İLE Sözdizmi, nahiv, sentaks. )
- NÂHİB[Ar. < NEHB] ile NAHÎB[Ar. çoğ. NAHB] ile NAHÎB[Ar.]
( Yağmalayıcı/yağma eden, talanlayan/talanlayıcı, çapulcu. İLE Korkak. İLE Avaz avaz ağlama. )
- NAHÎF[Ar.] ile NAHÎF/NAÎF[Ar. < NEHÂFET] ile NAHİF/NAİF[Fr.]
( Genizden gelen ses. İLE Zayıf, arık. İLE Kendini yetiştirmiş, doğal bir plastik sanat yeteneğine sahip sanatçılar tarafından yaratılan resim sanatı. | Güzel sanatların, özellikle resim alanında kendini yetiştirmiş sanatçısı ya da onun yapıtı. | Saf, deneyimsiz. | Acemice yapılan. )
- NAHÎL[Ar. < NAHL] ile NÂHİL/E[Ar. < NAHL] ile NÂHİL[Ar. < NAHL] ile NÂHİL[Ar.]
( Hurma ağacı. İLE İnce, zayıf, arık. İLE Kalburcu. İLE Susuz, suyu olmayan. )
- NÂHİR[Ar. < NAHR] ile NAHÎR[Ar.]
( Çürüyüp ufalanmış kemik. İLE Burundan hırlama. )
- NÂHİRE[Ar.] ile NAHÎRE[Ar.]
( Ayın birinci günü. | Ayın sonu, son gecesi. İLE Ayın ilk günü ya da son gecesi. )
- NÂHİS[Ar.] ile NAHÎS[Ar. < NAHS]
( Kıtlık yılı. İLE Uğursuz. | Kıtlık. )
- NÂHL[Ar. çoğ. NÜHÛL] ile NAHL[Ar.]
( Dişil bal arısı. İLE Hurma ağacı. | Zamanında, âdet olan süs ağacı. | Gümüş ya da mumdan yapılarak gelinlerin önünde götürülmesi ve sonra gelin odasına konulması. | [yazında/edebiyatta] İnce, uzun, nârin gövdeli dilber. )
- NAHZ[Ar.] ile NAHZ[Ar.]
( Bir şeyle dürtme. | Biber gibi şeyleri havanda dövme. İLE [cerrahlıkta] Ameliyatta kesilecek kemiği açma. )
- NAÎB[Ar.] ile NÂİB[Ar. < NEVB| çoğ. NÜVAB]
( Karga ve çirkin sesli kuşların ötüşü. İLE Birinin yerine geçen, vekil. | Kadı vekili. | Kadı, şeriat hükümlerine göre hüküm veren hâkim. | Nöbet bekleyen, nöbetle gelen. )
- NAÎB[Ar.] ile NAÎK[Ar.]
( Karga ve çirkin sesli kuşların ötüşü. İLE Karga ötüşü. | Horoz sesi. )
- NÂİM[Ar. < NEVM | çoğ. NÂİMÎN, NİYÂM, NÜVVÂM, NÜVVEM, NÜYYEM] ile NÂİM[Ar. < Nİ'M] ile NAÎM[Ar.]
( Lezzeti alınan her türlü yiyecek, bollukta yaşayış. | Cennetin bir bölümü. | Uyuyan, uykuda bulunan. İLE Taze, körpe. | Yumuşak, kemiksiz şey. İLE Bollukta yaşayış. | Cennetin bir bölümü. )
- NAÎR[Ar.] ile NÂİR[Ar. < NÂR]
( Haykıran, na're atan. İLE Parlayan. )
- NAK'[Ar.] ile -NÂK[Ar.]
( Suda ıslanma. | Sıcak suda haşlama. | İlâç olarak çıkarılan su. | Hayvanın yiyeceğini soğuk su ile ıslatma. | Toz. İLE Adlara takılarak sıfat oluşturan bir edat.[-li,-lü anlamını verir][DERD-NÂK: Dertli. | ELEM-NÂK: Elemli.] )
- NAKA'["ka" uzun okunur] ile NÂKA[Ar.]
( Temiz olma, paklanma. İLE Dişil deve, maya. )
- NAKAHA[Ar.]-!TAZAVVACA[Ar.]
- NAKALE[Ar.] ile NAKARE[Ar.]
( Haberciler, nakledenler. | Eşyayı bir yerden başka bir yere taşıyanlar. | Bir maddenin geçmesine uygun, elverişli olan şeyler. | Bir kitabı/yazıyı bir dilden başka bir dile çevirenler, aktaranlar. | Elektrik akımını ya da ısıyı ileten maddeler/iletkenler. İLE ... )
- NAKARE["ka" uzun okunur][Fars.] ile NÂ-KÂRE[Fars.]
( Davul, kös. | Dümbelek. İLE İşe yaramaz, yararsız. | Tembel, üşengen, uyuşuk. )
- NAKDEN[Ar.] ile NAKDÎ[Ar.]
( Para olarak, para ile. | Peşin, elden. İLE Nakitle ilgili, para bakımından olan, paraca, nakde mensup. )
- NAKÎ[Ar.] ile NAKÎ'[Ar.]
( Temiz, pak. İLE Kandırıcı/kandıran. )
- NÂKIL[Ar. < NAKL | çoğ. NÂKILÂN] ile NÂKIR["ka" uzun okunur]
( Taşıyan. | Geçiren. | Çeviren.[bir dilden] | Duyduğunu anlatan. | İletken.[Fr. CONDUCTEUR] İLE Nişana isabet olan ok. | Delen, oyan, kazan. )
- NÂKİL[Ar.] ile NAKÎR[Ar. < NAKR]
( Dönen, nükûl eden. | Kaçınan, çekinen.[MUHTERİZ] İLE Hurma çekirdeğinin arkasındaki beyaz çukur. | Pek küçük, önemsiz şey. )
- NAKÎS[Ar. < NOKSÂN] ile NÂKİS[Ar. < NEKS | çoğ. NEVÂKİS] ile NAKÎZ[Ar. < NAKZ]
( Eksik. İLE Başını sürekli öne eğen kişi. | Alçak, adi, bayağı. İLE Karşı, zıt. )
- NÂKIS/A[Ar. < NAKS] ile NAKIŞ[Ar.] ile NÂKIZ[Ar. < NAKZ]
( Eksik, noksan, tam olmayan. | Kusurlu, kusuru olan. | [matematikte] -[eksi] imi/işareti. İLE Genellikle kumaş üzerine, renkli iplikler ya da sırma ve sim kullanarak, elle, makineyle yapılan işleme. | Özellikle duvar ve tavanları süslemek için yapılan resim. | Beste ve semailerin, dört yerine iki haneli olanlarına verilen ad. | [mecaz] Hile. İLE Bozan, bozucu, bozma, çözme, kırma. )
- NAKL[Ar.] ile NAKR[Ar.]
( Bir şeyi başka bir yere götürme. | Taşıma, aktarma, geçirme. | Aynısını başka bir şey üzerine alma. | Masal/öykü anlatma, söyleme. | Çeviri yapma, tercüme etme. | [coğrafya] Taşın.[Fr. TRANSPORT] İLE Vurma. | Kuşun yem toplaması. | Oyma, kazma, taş oyma, heykel yapma, taş oymacılığı. )
- NAKLEN[Ar.] ile NAKLÎ[Ar.]
( Nakil yoluyla. | Anlatma ya da öykü yoluyla. İLE Akla değil, nakle dayanan. )
- NAKS[Ar.] ile NAKŞ[Ar.]
( Eksiklik, noksan. | Eksiltme, azaltma. İLE Resim. | Duvarlara, tavanlara yapılan yağlı ya da sulu boya resim, süsleme sanatı. | İpekle, sırma ile işletme. | Hile, renk. )
- NAL[Ar.] ile NALÇA[Ar. + Fars.]
( At, eşek, öküz vb. yük hayvanlarının tırnaklarına çakılan, ayağın biçimine uygun demir parçası. İLE Ayakkabıların altına çakılan demir. )
- NÂME[Fars.] ile -NÂME[Fars.]
( Mektup. | Sevgiye ve aşka dair yazılmış mektup. | Kitap, dergi/mecmûa. İLE "Yazılı/yazılmış, küçük kitap" anlamlarına gelerek birleşik/mürekkep sözcükler oluşturur.[EMİR-NÂME, KÂNUN-NÂME, KARAR-NÂME] )
- NÂMÎ[Ar. < NÜMÜVV] ile NÂMÎ[Ar. < Fars. NÂM]
( Yerden biten, yetişen, büyüyen, artan. İLE Ünlü, namlı, şöhretli. )
- NÂR[Ar.] ile NÂR[Ar.]
( Ateş, od. | Cehennem. | Yakıcı şey. İLE Nar. )
( ... cum PUNICA GRANATUM )
- NÂRCÎL[Ar.] ile NÂRÇÎL[Ar.]
( Hindistan cevizi. İLE Hindistan cevizi. )
- NARENCİYE[Ar.] değil/yerine/= TURUNÇGİLLER
- NÂS[Ar. < İNS] ile NAS/NASS[Ar. < NUSÛS] ile NA'S/NA'SE[Ar.]
( Kişiler, halk, herkes. İLE Açıklık, sarihlik, kat'îlik. | Anlamında açıklık, kesinlik bulunan Kur'an-ı Kerîm ayetinin delil olarak gösterileni. | [felsefe] İnak, dogma. | [eskiden] Sadece bir anlama gelen sözcük. İLE Uykusu gelme, uyku bastırma, ımızganma. | Zayıflık, bitkinlik, kuvvetsizlik. )
- NÂS[Ar.] ile/ve/||/<> İHTİYÂR[Ar.]
- NÂS[Ar.] ile SUBE[Ar.]
- NÂS[Ar.] ile VERÂ[Ar.]
- NASAF[Ar.] ile NÂ-SÂF[Fars. Ar.]
( Uşak, hizmetçi. İLE Saf/hâlis olmayan, karışık. | Kirli, pis. )
- NASARA ile/ve NÂSİRUN
( Yardım etmek. İLE/VE Yardım edici. )
- NASÎB ile NASB
( Pay, kısmet. | Birinin elde edebildiği şey. İLE Bir memurluğa tâyin. | Dikmek, saplamak. )
- NÂSİH[Ar. < NESH] ile NASÎH[Ar. çoğ. NUSAHÂ]
( İptal eden, nesh eden. | Kopyasını çıkaran, istinsâh eden. İLE Öğüt veren, nasihat eden. )
- NÂSİK[Ar. < NESAK] ile NÂSİK[Ar.]
( Düzenleyen, tertip eden. İLE Allah yolunda ibâdet eden, dine bağlı. )
- NÂSİL[Ar. < NESAK] ile NÂSİR[Ar. < NESR] ile NASÎR[Ar. < NASR] ile NASL[Ar. çoğ. NİSÂL, NUSÛL] ile NASR[Ar.]
( Kıl dökücü ilâç. İLE Yayan, saçan. | Düzyazı/nesir yazan. İLE Yardımcı, nusret eden. İLE Ok, kargı, temren gibi şeylerin ucundaki sivri demir. İLE Yardım. | Üstünlük. )
- NASÎR[Ar.] ile VELÎ[Ar.]
- NAT'[Ar. çoğ. ENTÂ', NUTÛ'] ile NA'T[Ar. çoğ. NUÛT]
( Sofra bezi. | Meşinden yapılan döşek.[Fr. NATTE] İLE Bir şeyi överek/medhederek anlatma, vasıflandırma. | Hz. Muhammed'i övmek üzere yazılan şiirler. )
- NATS[Ar.] ile NATŞ[Ar.]
( Nadas. İLE Bünyenin gücü ve şiddeti. )
- NÂY[Ar.] ile -NÂY/NÂ-[Ar.] ile NA'Y[Ar.]
( Kamış. | Ney, kamıştan yapılan düdük. İLE Sözcüğün başına getirilerek sözcüğü olumsuzlaştıran bir edat. İLE Ölüm haberi getirme. )
- NÂY ile NEY
- NAZAR[Ar.] ile RÜ'YET[Ar.]
- NAZAR[Ar.] ile TE'EMMÜL[Ar.]
- NAZAR/NAZÂRET[Ar.] ile NAZAR[Ar. çoğ. ENZÂR]
( Altın. | Tazelik. İLE Bakma, göz atma. | Düşünme. | Göz değme. | İltifat. | İtibar. | Yan bakış. | Güzel, dilber. )
- NÂZİL[Ar. < NÜZÛL] ile NAZÎR[Ar.] ile NAZÎR[Ar. < NAZAR]
( Yukarıdan aşağı inen/inici. | Bir yere konan, bir yerde konaklayan. | [müzikte] İnici, tizden pese doğru giden dizi. İLE Taze. | Altın. İLE Benzer, eş. )
- NE?[Ar.] ile NE[Ar.]
( ... İLE Değil, yok. )
- NEBÂİL[Ar. < NEBÎLE] ile NEBÂİR[Ar. < NEBÎRE]
( Yüceler, yüksekler. İLE Torunlar. )
- NEBÂT[Ar. çoğ. NEBÂTÂT] ile NEBÂT[Ar.]
( Topraktan çıkan/biten her türlü şey, bitki. İLE Nöbet şekeri. )
- NEBÎL[Ar.] ile NEBÎR[Ar.]
( Yüksek yetenek ve onur sahibi. | Akıllı, anlayışlı. | Bilgili ve erdemli. İLE Torun. )
- NEBL[Ar.] ile NEBR[Ar.]
( Ok. | Ok yapma. İLE Yükseğe çıkarma, kaldırma, yükseltme, sesi yükselme. | Korkup çığlık atma, haykırma. )
- NEBZ[Ar.] ile TARH[Ar.]
- NECÂT[Ar.] ile TEHALLUS[Ar.]
- NECD[Ar.] ile Necd[Ar.]
( Yüksek yer. | Yiğitlik durumu. | Gamlılık. | Yol. İLE Arap Yarımadası'nın orta bölgesi. )
- NECİS[Ar.] ile NECÎS[Ar.]
( Pis, murdar. İLE Pis, kirli, murdar. | Onulmaz hastalık. )
- NECVÂ[Ar.] ile SIRR[Ar.]
- NEDBE[Ar. çoğ. NEDEB, NÜDÛB] ile NEDEBE[Ar.] ile NEDEBÎ[Ar.]
( Yara izi. İLE Yara/kırık yeri. İLE Yara izi ile ilgili. )
- NEDEM[Ar.] ile TEVBE[Ar.]
- NEDF[Ar.] ile NEDFÎ[Ar.] ile NEDÎF[Ar. < NEDF]
( Pamuk atma/ditme. İLE Didilmiş/nedfolunmuş yün topağı. İLE Atılmış pamuk, yün. )
- NEDÎM[Ar.] ile Nedîm
( Meclis/sohbet arkadaşı. | Büyükleri, fıkra ve öyküleriyle eğlendiren. | Güzel, öykü anlatan, tatlı konuşan. | Yeniçeri ocağına yeni yazılan. İLE Osmanlı şairlerindendir. [öl. 1730] )
- NEDY[Ar.] ile MECLİS[Ar.] ile MUKÂME[Ar.]
- NEF'Î[Ar. < NEF] ile Nef'î[Ar.]
( Çıkar ile ilgili, yararcı. İLE Divan Edebiyatı'nın en yüksek kasidecisi. [öl. 1634][IV. Murat döneminde, Bayram Paşa tarafından, bir hicvinden dolayı boğdurularak öldürtülmüştür.] )
- NEFEL[Ar.] ile NEFER[Ar.]
( Düşmandan alınan mal. | Ülül-emrin iznini almadan düşmana karşı çıkan, sayısı az bir topluluk. İLE Bir adam, tek kişi. | Rütbesi olmayan asker, er. | İnsan sayısı bildiren sözler için kullanılır. )
- NEFER[Ar.] ile RAHT[Ar.]
- NEFFÂ'[Ar. < NEF] ile NEFFÂH[Ar.]
( Çıkarı çok olan. İLE Hayırlı, hayır ve iyilik sahibi. | Kokusu çok. )
- NEFH[Ar.] ile NEFH[Ar.]
( Güzel kokunun yayılması. | Rüzgârın esmesi. İLE Üfürme. | Boru vs. üfleme. )
- NEFHA[Ar. çoğ. NEFEHÂT] ile NEFHA[Ar.]
( Güzel koku. | Bir esim yel, rüzgârın bir kere esmesi. | Üfürük, soluk üfürme. İLE Üfürük. | Karın şişmesi, şişkinlik. )
- NEFL[Ar.] ile NEFR[Ar.]
( Fazladan, vacib olmayan ibadet. İLE Ürküp kaçma. | İğrenme, tiksinme. )
- NEFS[Ar.] ile NEFS[Ar.]
( Tükürükle üfleme. Üfleme. İLE Can, yaşam/hayat. | Kişinin yeme-içme gibi dirimsel gereksinimleri. | Kendi, kişi. | Asıl, maya, töz/cevher. | Bir şeyin ta kendi. | Döl suyu. | İç, iç taraf. | Bir kentin içinden olan kişi. )
- NEFS ile LEYH
( Kendi nefsinin siyaseti ile başlayan, kişilerin siyasetini de idrak eder. )
( "Ancak nefis terbiyesi(tehzîb) ve istikâmet üzere olma(takvim) ile ıslah gerçekleşir." )
- NEFZ[Ar.] ile NEFZ[Ar.]
( Saçma, yayma. İLE Meyveli bir ağacı sallama. | Giysinin tozunu silkme. | Hastalık nöbetiyle titreme. | Kur'ân-ı Kerîm'i hatmetme. | Bir şeyi inceleme. )
- NEHÂR[Ar.] ile YEVM[Ar.]
- NEHK[Ar.] ile NEHK[Ar.]
( Yıpratma/yıpranma. | Bir şeyi aşırı ölçüde kullanma. | Cezalandırma, işkence etme. | Zayıflayıp güçten düşme. İLE Eşek anırtısı. )
- NEHZ/NEHZÂT[Ar.] ile NEHZAT[Ar.]
( Davranma, kalkışma. İLE Hareket, yola çıkma. )
- NEKABET["ka" uzun okunur] ile NEKÂBET[Ar.]
( Ululuk, bir topluluğun durumunu takip eden büyük kimselerin durumu/özelliği. | Belirli kesimlerin başları. | Sapma, vazgeçme, yön değiştirme. İLE Dönme, vazgeçme, cayma. )
- NEKAİS[Ar. < NAKÎSA]["ka" uzun okunur] ile NEKAİZ[Ar. < NAKÎZA]["ka" uzun okunur]
( Eksiklikler, noksanlar. İLE Birbirine zıt olan, birbirini çelen şeyler. )
- NEKÎR[>< MA'RUF] >ile Nekîr[Ar. < NEKRE] >ile NEKR[Ar.]
( Bilinmemiş şey. İLE Mezarda ölüleri sorguya çekecek olan iki melekten birinin adı. | Tanınmamış, inkâr edilmiş. İLE Zeki, anlayışlı, akıllı. )
- NEKL[Ar.] ile NEKR[Ar.]
( ... İLE Zeki, anlayışlı, akıllı. )
- NEKS[Ar.] ile NEKS[Ar.] ile NEKS[Ar.] ile NEKZ[Ar.]
( Çok çekinme, kaçınma. İLE Ters çevirme, başaşağı etme, altüst etme. | Geri dönme. | Hastalığın geri dönmesi, depreşmesi.[NÜKS] İLE Ayırma, parçalama, parçalara bölme. İLE Çok çabalama, gayret etme. )
- NES'[Ar.] ile NEZ'[Ar.]
( "Eşhür-ül-Hurum"un muayyen vaktini geçirme. İLE Bir şeyi yerinden koparma, sökme. | Kaldırma, yok etme. | Bozma. | Halkı birbirine düşürme. )
- NEŞİD/E[Ar.] ile/ve/||/<> NEŞİT[Ar.]
( Bir toplulukta, okunmaya değer şiir. | Atasözü derecesinde kullanılan ünlü beyit ya da mısra. | [müzik] Eski Arap müziğinde usullü olmak koşuluyla, kendiliğinden ya da hazırlanarak söylenilen güfteli müzik yapıtı. İLE Sevinçli, neşeli, şenlikli. )
- NESİK[Ar.] ile NESÎK[Ar.]
( Düzenli/nizamlı. | Bezenmiş, süslü. İLE Altın. | Gümüş. )
- NESİL[Ar.] değil/yerine/= KUŞAK
- NESÎMÎ[Ar.] ile Nesîmî[Ar.]
( Hafif ve lâfif esen rüzgârla ilgili. İLE XIV. yüzyılın en büyük Türk şairlerindendir.[öl. 1417/1418] )
- NESİR[Ar.] ile NESÎR[Ar.]
( Düzyazı. İLE Hayvan aksırması. )
- NESL[Ar. çoğ. ENSÂL] ile NESR[Ar. çoğ. ENSÜR, NÜSÛR, NİSÂR] ile NESR[Ar.] ile NEŞR[Ar.]
( Kuşak, nesil. İLE Akbaba. | Kartal. | Nûh kavminin putlarından biri. İLE Yayma, saçma. | Manzum olmayan söz. )
- NEŞR[Ar. çoğ. NÜŞÛR] ile/ve/||/<>/> NEŞREN[Ar.] ile/ve/||/<>/> NEŞRÎ[Ar.] ile/ve/||/<>/> NEŞRÎYAT[Ar. < NEŞR]
( Yayma, dağıtma, saçma, açma. | Herkese duyurma. | Gazeteye yazma, yazdırma. | Kıyamette tüm bireylerin dirilmesi. İLE/VE/||/<>/> Neşir yoluyla. İLE/VE/||/<>/> Neşir ile ilgili. İLE/VE/||/<>/> Yayın, yazılan şeyler. | Basılıp dağıtılan yazılar/makaleler, yapıtlar/eserler. )
- NESRÎN[Fars.] ile NESTER/BESTEREN/NESTERÛN/NESTERÎN[Fars.]
( Ağustos gülü, yaban gülü. | Mısır gülü. | Van gülü. İLE Ağustos gülü, yaban gülü. )
- NEŞTER ile/ve/||/<> TEŞRİH
- NEŞVE ile/ve TEMÂYÜL
- NEV[Ar.] ile NEV'[Ar. çoğ. ENVÂ']
( Yeni. | Yeni, son zamanlarda çıkmış. | Taze, körpe. İLE Çeşit, tür. | Cins. | Sınıf. )
- NEVÂFİS[Ar. < NEFSÂ] ile NEVÂFİZ[Ar. < NÂFİZE]
( Loğusalar. İLE Nüfuz edici şeyler. )
- NEVÂHÎ[Ar. < NÂHİYE] ile NEVÂHÎ[Ar. < NEHY]
( Yanlar, taraflar. Bucaklar, nâhiyeler. İLE Yasak şeyler. )
- NEVÂÎ[Fars.] ile Nevâî[Ali Şîr-][Fars.]
( Makam, uyum ve nasip ile ilgili. İLE [1441-1501]. )
- NEVÂİR[Ar. < NÂİRE] ile NEVÂÎR[Ar. < NÂÛRE]
( Ateşler, alevler. İLE Bostan dolapları. )
- NEVÂKIS[Ar. < NAKÎSA] ile NEVÂKIS[Ar. < NÂKİS] ile NEVÂKÎS[Ar. < NÂKUS]
( Eksikler, noksanlar. İLE Başlarını sürekli önüne eğen adamlar. İLE İbâdet zamanlarında kilisede çalınan çanlar. )
- NEVÂTÎ[Ar. < NÛTÎ] ile NEVÂTÎR[Ar. < NÂTÛR]
( Gemiciler. İLE Hamam hizmetlileri, natırlar. | Bostan bekçileri. )
- NEVBET[Ar. < NÜVEB] ile NEVBET[Fars.]
( Sıra, sıra ile görülen iş. | Hastalık ateşi. | Zaman zaman ortaya çıkan aynı cinsten fizyolojik bozuklukların hepsi. | Nokta hizmeti, karakol. İLE Resmî ya da saray ve konak gibi bazı belirli yerlerde ve belirli zamanlarda çalınan davul, dümbelek gibi şeyler, seferlerde çalınan askerî mızıka, bando. )
- NEVEND[Ar. < NÜVEB][Fars.] ile LEVEND[LEVENDÂN][Fars.]
( Hızlı giden at. | Postacı, atlı postacı. İLE Yeniçeri devrinde deniz erlerine verilen bir ad. | Zamanında, Venedik'lilerin, doğu bölgelerinden, maaşla topladıkları deniz askeri. | Tembel. | Ayyaş, içkici. | Zampara. | Kabadayı. | Hizmetçi, gündelikçi, çırak. | Namussuz kadın. | İbne. [Türkçe'de kullanılan anlamlar, Farsça'da yoktur!] )
- NEVH[Ar. < NÂİHA] ile NEVH[Ar.]
( Ağıt yakan, ağlayan hanımlar. İLE Ölüye avaz avaz ağlama. | Güvercinin nağma ile ötmesi. )
- NEVHÂT[Ar. < NEVHA] ile NEV-HATT[Fars., Ar.]
( Ölüye yüklsek sesle ağlamalar. İLE Sakal başı yeni çıkmaya başlamış genç. )
- NEVÎ[Ar. < NEV] ile NEV'Î[Fars.] ile Nev'î[Ar.]
( Türü/nevi ile, çeşitle, cinsle, sınıfla ilgili. İLE Yenilik. İLE Müderrislik, kadılık, kazaskerlik görevlerinde bulunmuştur. Divânı, edebi risaleleri ve bazı ilmi eserleri vardır.[1533 - 1599] )
- NEVRÂ[Ar. < NEVR] ile NEV-RÂH[Fars.]
( Parlak. İLE Yeni yolcu, ilk olarak yolculuğa çıkan. | Yeni yol. )
- NEZ'[Ar.] ile NEZ'[Ar.]
( Bozma, halkı birbirine düşürme. İLE Bir şeyi yerinden koparma, sökme. | Kaldırma, yok etme. | Can çekişme. )
- NEZÂFET ile TEMİZLİK, PÂKLIK | TAM SAĞLIK VE SELÂMET
( TEMİZLİK, PÂKLIK | TAM SAĞLIK VE SELÂMET )
- NEZÂRET[Ar. < NAZAR] ile/ve/<> VEKÂLET/VEKİLLİK[Ar.]
( Bakma, bakış, etrafı görme, seyir. | Gözetme, gözden geçirme, denetim. | İdâre, reislik. | Nâzırlık, vekillik. İLE/VE/<> Başkasının işini görmeye görevli ve/ya da yetkili olma. | Birini, kendi yerine geçirme. | Birinin yerini tutma. | Vekillik, nezâret. | Vekilin, görev yaptığı yer/bina. )
- NEZÂRET[Ar.] ile NEZÂRET[Ar. < NAZAR]
( Tazelik, parlaklık. İLE Bakma, bakış, etrafı görme, seyir. | Gözetme, gözden geçirme, denetim, kontrol. | İdare, reislik. | Bakanlık/nâzırlık, vekillik. )
- NEZÎL[Ar. < NÜZL] ile NEZÎR[Ar. < NEZR | çoğ. NÜZERÂ, NÜZÜR]
( Konuk, misafir. İLE Birini, doğru yola sokmak için gözdağı vererek korkutma. | Hz. Muhammed'in adlarından. )
- NİDÂ[Ar.] ile SIYÂH[Ar.]
- NİGÂL[Fars.] ile NİGÂR[Fars.] ile Nigâr[Fars.]
( Yeni. | Yeni, son zamanlarda çıkmış. | Taze, körpe. İLE Resim. | Resim gibi güzel sevgili. | Resmedilmiş, resmi yapılmış. | Put. | Türk müziğinin en az altı yüzyıllık bir mürekkep makam. İLE Ünlü hanım şairlerimizdendir. Aks-i sadâ, Efsûs, Nîran adlı kitapları vardır.[1856 - 1918] )
- NİHÂN[Fars.] ile/||/<> PİNHÂN[Fars.]
( Gizli, saklı. | Sır. | Bulunmayan, görünmeyen. İLE/||/<> Gizli, saklı, gizlenmiş. )
- NİHÂVEND[Fars.] ile NİHÂVEND[Fars.]
( İran'ın batısında bulunan ünlü bir şehir. İLE Türk müziğinde bir makam. )
- NİKAB["ka" uzun okunur] ile NİKÂB[Ar.]
( Peçe, yüz örtüsü. | Perde, örtü. İLE Kuşçu eldiveni. )
- NİKABET[Ar. < NAKABET | çoğ. NUKABÂ] ile NİKÂBET[Ar.]
( Bir kavim ya da kabilenin reisi ya da vekili. | Bir tekkede, şeyhin, yardımcısı olan en eski dervişi ya da dedesi. İLE Rüzgârın, ters yönlerden esmesi. )
- NİKAT[Ar. < NOKTA]["ka" uzun okunur] ile NİKÂT[Ar. < NÜKTE]
( Noktalar. İLE Herkesin anlayamadığı ince anlamlar. | İnce anlamlı, zarif ve şakalı sözler. )
- NİKRİS/NİKRÎS[Ar. < NEKARÎS] ile NÎKRÎZ/NÎRÎZ[Fars.]
( Ayak parmaklarında, topuklarda ve eklemlerde meydana gelen ağrılı hastalık. [Fr. GOUTTE] İLE Türk müziğinin en eski bileşik makamlarından. )
- Nîl ile NÎL[Ar.]
( Mısır'da geçen, Akdeniz'e dökülen ünlü ırmak. İLE Çivit otu. )
- NİMÂL[Ar. < NEML] ile NİMÂR[Ar. < NİMR]
( Karıncalar. İLE Kaplanlar. )
- NİMET[Ar.] değil/yerine/= ERGİ
- NİMET[Ar.] ve/<> RAHMET[Ar.]
- NİSÂL[Ar. < NASL] ile NİSÂR[Ar.] ile -NİSÂR[Ar.]
( Temrenler, ok, kargı gibi şeylerin uclarındaki sivri demirler. İLE Saçma, serpme. | Saçı, düğünde saçılan para. İLE "Saçan/saçıcı" anlamlarına sözcükleri sıfatlandırır.[PERTEV-NİSÂR: Işık saçan.] )
- NİŞÂN[Fars.] ile -NİŞÂN[Fars.]
( İz, belirti. | İşaret, fabrika işareti. | Yara izi. | Amaç, hedef, vurulması istenilen nokta. | Vurulacak noktaya silahı çevirme. | Sevgililik işareti. | Bu işareti takmak üzere yapılan tören. | Hatıra için dikilen taş. | Tuğra. | Taltif için verilen madalya. | Ferman. İLE "duran, dikilen, kalan" gibi anlamları gelerek bileşik sıfatlar yapar.[HATIR-NİŞAN: Unutulmayan, akılda kalan.] )
- NISF ile/ve/||/<> CERH
( Yarım. İLE/VE/||/<> Yarmak. )
- NİSYÂN[Ar.] ile SEHV[Ar.]
- NİYÂBE[Ar.] ile NİYÂBET[Ar.]
( Nöbet. İLE Vekillik, vekâlet, nâiblik. | Kadı vekilliği, kadılık. )
- NİYÂM[Ar. < NEVM, NÂİM] ile NİYÂM[Fars.]
( Uyuyanlar, uykuda olanlar. İLE Kın, kılıö kını, kılıf. )
- NİYÂZÎ[Fars. | çoğ. NİYÂZİYÂN] ile Niyâzî[Ar.] ile Niyazî[MISRÎ]
( Yalvarıcı, niyaz edici. | Sevgili. İLE XV. yüzyılın divan şairlerindendir. İLE XVIII. yüzyılın büyük Türk mutasavvıfı. )
- NÜFÛS[Ar. < NEFS] ile NÜFÛZ/İÇEGEÇİ[Ar.]
( Canlar. | Kişiler. İLE İçe geçme/işleme. | Sözü geçme/dinlenme. )
- NUHÂT[Ar. < NÂHÎ] ile NUHÂT[Ar.]
( Sözdizimi/nahiv/sentaks âlimleri. İLE Hıçkırma. )
- NUHLE[Ar.] ile NUHRE[Ar.]
( Din şubesi, mezhep. | Çeyiz, düğün hediyesi. İLE Kemik dokusunun çürümesi. )
- NUHNEVİDEN KALMA (ÂDETLER) değil NUH NEBÎ(PEYGAMBER)'DEN GELEN
- NÜHÛL[Ar. < NAHL] ile NÜHÛR[Ar. < NAHR] ile NÜHÛR[Ar. < NAHR] ile NÜHÛR[Fars.]
( Arılar, bal arıları. | Çok zayıflı, arıklık, lâgarlık. İLE Kurbanlar. İLE Akarsular, çaylar, ırmaklar. İLE Göz. )
- NÜKET[Ar. < NÜKTE] ile NÜKHET/NEKHET[Ar.]
( Nükteler, herkesin anlayamayacağı ince, zarif, anlamlı sözler. İLE Koku. | Ağız kokusu. )
- NÛŞ[Fars.] ile -NÛŞ[Fars.]
( Tatlı, bal. | İçki, işret. İLE "içen/içici" anlamlarıyla sözcüklere takılır.[BÂDE-NÛŞ: Şarap içen.] )
- NÜZHE[Ar.] ile NÜZHET[Ar.]
( Kanuna benzer bir saz. İLE Neşe, eğlence, eğlenilecek yerlere gidip gezme. | Tazelik, sevinç, ferahlık. )
- NÜZL[Ar. çoğ. ENZÂL] ile NÜZÛL[Ar.]
( Konak yeri. | Misafir için hazırlanan yemek. İLE Aşağı inme. | Konağa inme, konaklama. | İnme, felç. )
- NÜZÛR[Ar. < NEZR] ile NÜZÛR/NÜZERÂ[Ar. < NEZÎR]
( Adaklar, adamalar. İLE Doğru yola getirmek üzere gözdağı vermeler, korkutmalar. )
- SAYI = ADET = NUMBER[İng.] = NOMBRE[Fr.] = ZAHL[Alm.] = NUMERUS[Lat.] = ARITHMOS[Yun.] = NUMERO[İsp.]
- SONSUZ = NAMÜTENAHİ = INFINITE[İng.] = INFINI[Fr.] = UNENDLICH[Alm.] = INFINITUS, INFINITA[Lat.] = INFINITO/TA[İsp.]
- NA'L[Ar.] ile NÂL[Ar.]
( Ayakkabı, pabuç. | Nal. | Oturacak yerlerin en aşağısı. İLE Kamış düdük. | Kamış. | Kamış kalemin içindeki saz. | Şeker kamışı. | İnleyen/inleyici. )
- NA'Z/İNTİÂZ[Ar.] ile NÂZ[Ar.]
( Güçlenme, kıvama gelme. | Kalkma. İLE Kendini beğendirmek için takınılan yapmacık. | Bir şeyi beğeniyormuş gibi görünme. | Şımarıklık. | Yalvarma, ricâ. )
- NÂB[Ar. çoğ. ENYÂB] ile NA'B[Ar.] ile NÂB[Ar.]
( Azı dişi. | Yaşlı deve. İLE Karga ya da horoz gibi ötmek. İLE Arı, saf, hâlis. | Katıksız. | Berrak. | Oluk. )
- NÂBÎ[Ar.] ile NÂBİ'/NÂBİA[Ar. < NEBEÂN] ile Nâbî[Ar.]
( Haberci, haber veren. İLE Yerden çıkıp fışkıran, kaynayan, akan. İLE Büyük Türk şairi.[1626 - 1712][müzikte, Seyyid Nuh takma/müstear adıyla besteleri vardır.] )
- NÂCÎ[Ar.] ile NÂCİ'[Ar.] ile Nâcî[Ar.]
( Kurtulan, selâmete kavuşan, necat bulan. | Cehennemden kurtulmuş, cennetlik. İLE Sindirimi kolay yiyecek. İLE Birçok eseri bulunan, Tercemân-ı Hakîkat gazetesi yazarı.[öl. 1893] )
- NÂCİZ[Ar. çoğ. NEVÂCİZ] ile NÂ-ÇÎZ[Ar.] ile NÂCİS[Ar.]
( Azı dişi. İLE Değersiz, hiç sayılan, önemsiz, çok küçük şey. | Recâizâde Ekrem'in 1886'da basılmış, Fransızca'dan yaptığı çevirileri içeren bir kitabı. İLE Onulmaz hastalık. )
- NÂDİR[Ar. < NEDRET | çoğ. NÂDİRÂT, NEVÂDİR] ile NADÎR/NAZÎR[Ar.]
( Seyrek, az, ender bulunur. İLE Taze. | Altın. )
- NÂFÎ[Ar. < NEFY] ile NÂFİ'[Ar. < NEFY]
( Gideren, giderici, yok eden/edici. İLE Yararlı, kârlı. )
- NÂFİLE[Ar.] ile NEDB[Ar.]
- NÂH[Fars.] ile NAH[Fars.]
( Göbek. İLE Tel. | İp. | Değerli kumaşlardan yapılan bir çeşit halı, kilim. )
- NAHB[Ar.] ile NAHB[Ar.]
( Ölüm, ecel. | Yüksek sesle ağlama. İLE Çekip çıkarma. | Şerefe içilen kadeh. | En iyi şeyi seçme, tercih etme. )
- NAHHÂT[Ar.] ile NAHHÂT[Ar.]
( Kereste kesicisi, doğramacı, marangoz, tahta/ağaç oymacısı. İLE Kibirli, gururlu. )
- NÂHÎ[Ar. < NEHY] ile NÂHÎ[Ar. çoğ. NUHAT]
( Yasak eden, önleyen, men eden. İLE Sözdizmi, nahiv, sentaks. )
- NÂHİB[Ar. < NEHB] ile NAHÎB[Ar. çoğ. NAHB] ile NAHÎB[Ar.]
( Yağmalayıcı/yağma eden, talanlayan/talanlayıcı, çapulcu. İLE Korkak. İLE Avaz avaz ağlama. )
- NAHÎF[Ar.] ile NAHÎF/NAÎF[Ar. < NEHÂFET] ile NAHİF/NAİF[Fr.]
( Genizden gelen ses. İLE Zayıf, arık. İLE Kendini yetiştirmiş, doğal bir plastik sanat yeteneğine sahip sanatçılar tarafından yaratılan resim sanatı. | Güzel sanatların, özellikle resim alanında kendini yetiştirmiş sanatçısı ya da onun yapıtı. | Saf, deneyimsiz. | Acemice yapılan. )
- NAHÎL[Ar. < NAHL] ile NÂHİL/E[Ar. < NAHL] ile NÂHİL[Ar. < NAHL] ile NÂHİL[Ar.]
( Hurma ağacı. İLE İnce, zayıf, arık. İLE Kalburcu. İLE Susuz, suyu olmayan. )
- NÂHİR[Ar. < NAHR] ile NAHÎR[Ar.]
( Çürüyüp ufalanmış kemik. İLE Burundan hırlama. )
- NÂHİRE[Ar.] ile NAHÎRE[Ar.]
( Ayın birinci günü. | Ayın sonu, son gecesi. İLE Ayın ilk günü ya da son gecesi. )
- NÂHİS[Ar.] ile NAHÎS[Ar. < NAHS]
( Kıtlık yılı. İLE Uğursuz. | Kıtlık. )
- NÂHL[Ar. çoğ. NÜHÛL] ile NAHL[Ar.]
( Dişil bal arısı. İLE Hurma ağacı. | Zamanında, âdet olan süs ağacı. | Gümüş ya da mumdan yapılarak gelinlerin önünde götürülmesi ve sonra gelin odasına konulması. | [yazında/edebiyatta] İnce, uzun, nârin gövdeli dilber. )
- NAHZ[Ar.] ile NAHZ[Ar.]
( Bir şeyle dürtme. | Biber gibi şeyleri havanda dövme. İLE [cerrahlıkta] Ameliyatta kesilecek kemiği açma. )
- NAÎB[Ar.] ile NÂİB[Ar. < NEVB| çoğ. NÜVAB]
( Karga ve çirkin sesli kuşların ötüşü. İLE Birinin yerine geçen, vekil. | Kadı vekili. | Kadı, şeriat hükümlerine göre hüküm veren hâkim. | Nöbet bekleyen, nöbetle gelen. )
- NAÎB[Ar.] ile NAÎK[Ar.]
( Karga ve çirkin sesli kuşların ötüşü. İLE Karga ötüşü. | Horoz sesi. )
- NÂİM[Ar. < NEVM | çoğ. NÂİMÎN, NİYÂM, NÜVVÂM, NÜVVEM, NÜYYEM] ile NÂİM[Ar. < Nİ'M] ile NAÎM[Ar.]
( Lezzeti alınan her türlü yiyecek, bollukta yaşayış. | Cennetin bir bölümü. | Uyuyan, uykuda bulunan. İLE Taze, körpe. | Yumuşak, kemiksiz şey. İLE Bollukta yaşayış. | Cennetin bir bölümü. )
- NAÎR[Ar.] ile NÂİR[Ar. < NÂR]
( Haykıran, na're atan. İLE Parlayan. )
- NAKA'["ka" uzun okunur] ile NÂKA[Ar.]
( Temiz olma, paklanma. İLE Dişil deve, maya. )
- NAKALE[Ar.] ile NAKARE[Ar.]
( Haberciler, nakledenler. | Eşyayı bir yerden başka bir yere taşıyanlar. | Bir maddenin geçmesine uygun, elverişli olan şeyler. | Bir kitabı/yazıyı bir dilden başka bir dile çevirenler, aktaranlar. | Elektrik akımını ya da ısıyı ileten maddeler/iletkenler. İLE ... )
- NAKARE["ka" uzun okunur][Fars.] ile NÂ-KÂRE[Fars.]
( Davul, kös. | Dümbelek. İLE İşe yaramaz, yararsız. | Tembel, üşengen, uyuşuk. )
- NAKDEN[Ar.] ile NAKDÎ[Ar.]
( Para olarak, para ile. | Peşin, elden. İLE Nakitle ilgili, para bakımından olan, paraca, nakde mensup. )
- NAKÎ[Ar.] ile NAKÎ'[Ar.]
( Temiz, pak. İLE Kandırıcı/kandıran. )
- NÂKIL[Ar. < NAKL | çoğ. NÂKILÂN] ile NÂKIR["ka" uzun okunur]
( Taşıyan. | Geçiren. | Çeviren.[bir dilden] | Duyduğunu anlatan. | İletken.[Fr. CONDUCTEUR] İLE Nişana isabet olan ok. | Delen, oyan, kazan. )
- NÂKİL[Ar.] ile NAKÎR[Ar. < NAKR]
( Dönen, nükûl eden. | Kaçınan, çekinen.[MUHTERİZ] İLE Hurma çekirdeğinin arkasındaki beyaz çukur. | Pek küçük, önemsiz şey. )
- NAKÎS[Ar. < NOKSÂN] ile NÂKİS[Ar. < NEKS | çoğ. NEVÂKİS] ile NAKÎZ[Ar. < NAKZ]
( Eksik. İLE Başını sürekli öne eğen kişi. | Alçak, adi, bayağı. İLE Karşı, zıt. )
- NÂKIS/A[Ar. < NAKS] ile NAKIŞ[Ar.] ile NÂKIZ[Ar. < NAKZ]
( Eksik, noksan, tam olmayan. | Kusurlu, kusuru olan. | [matematikte] -[eksi] imi/işareti. İLE Genellikle kumaş üzerine, renkli iplikler ya da sırma ve sim kullanarak, elle, makineyle yapılan işleme. | Özellikle duvar ve tavanları süslemek için yapılan resim. | Beste ve semailerin, dört yerine iki haneli olanlarına verilen ad. | [mecaz] Hile. İLE Bozan, bozucu, bozma, çözme, kırma. )
- NAKL[Ar.] ile NAKR[Ar.]
( Bir şeyi başka bir yere götürme. | Taşıma, aktarma, geçirme. | Aynısını başka bir şey üzerine alma. | Masal/öykü anlatma, söyleme. | Çeviri yapma, tercüme etme. | [coğrafya] Taşın.[Fr. TRANSPORT] İLE Vurma. | Kuşun yem toplaması. | Oyma, kazma, taş oyma, heykel yapma, taş oymacılığı. )
- NAKLEN[Ar.] ile NAKLÎ[Ar.]
( Nakil yoluyla. | Anlatma ya da öykü yoluyla. İLE Akla değil, nakle dayanan. )
- NAKS[Ar.] ile NAKŞ[Ar.]
( Eksiklik, noksan. | Eksiltme, azaltma. İLE Resim. | Duvarlara, tavanlara yapılan yağlı ya da sulu boya resim, süsleme sanatı. | İpekle, sırma ile işletme. | Hile, renk. )
- NAL[Ar.] ile NALÇA[Ar. + Fars.]
( At, eşek, öküz vb. yük hayvanlarının tırnaklarına çakılan, ayağın biçimine uygun demir parçası. İLE Ayakkabıların altına çakılan demir. )
- NÂMÎ[Ar. < NÜMÜVV] ile NÂMÎ[Ar. < Fars. NÂM]
( Yerden biten, yetişen, büyüyen, artan. İLE Ünlü, namlı, şöhretli. )
- NÂR[Ar.] ile NÂR[Ar.]
( Ateş, od. | Cehennem. | Yakıcı şey. İLE Nar. )
( ... cum PUNICA GRANATUM )
- NÂRCÎL[Ar.] ile NÂRÇÎL[Ar.]
( Hindistan cevizi. İLE Hindistan cevizi. )
- NÂS[Ar. < İNS] ile NAS/NASS[Ar. < NUSÛS] ile NA'S/NA'SE[Ar.]
( Kişiler, halk, herkes. İLE Açıklık, sarihlik, kat'îlik. | Anlamında açıklık, kesinlik bulunan Kur'an-ı Kerîm ayetinin delil olarak gösterileni. | [felsefe] İnak, dogma. | [eskiden] Sadece bir anlama gelen sözcük. İLE Uykusu gelme, uyku bastırma, ımızganma. | Zayıflık, bitkinlik, kuvvetsizlik. )
- NASAF[Ar.] ile NÂ-SÂF[Fars. Ar.]
( Uşak, hizmetçi. İLE Saf/hâlis olmayan, karışık. | Kirli, pis. )
- NASARA ile/ve NÂSİRUN
( Yardım etmek. İLE/VE Yardım edici. )
- NASÎB ile NASB
( Pay, kısmet. | Birinin elde edebildiği şey. İLE Bir memurluğa tâyin. | Dikmek, saplamak. )
- NÂSİH[Ar. < NESH] ile NASÎH[Ar. çoğ. NUSAHÂ]
( İptal eden, nesh eden. | Kopyasını çıkaran, istinsâh eden. İLE Öğüt veren, nasihat eden. )
- NÂSİK[Ar. < NESAK] ile NÂSİK[Ar.]
( Düzenleyen, tertip eden. İLE Allah yolunda ibâdet eden, dine bağlı. )
- NÂSİL[Ar. < NESAK] ile NÂSİR[Ar. < NESR] ile NASÎR[Ar. < NASR] ile NASL[Ar. çoğ. NİSÂL, NUSÛL] ile NASR[Ar.]
( Kıl dökücü ilâç. İLE Yayan, saçan. | Düzyazı/nesir yazan. İLE Yardımcı, nusret eden. İLE Ok, kargı, temren gibi şeylerin ucundaki sivri demir. İLE Yardım. | Üstünlük. )
- NAT'[Ar. çoğ. ENTÂ', NUTÛ'] ile NA'T[Ar. çoğ. NUÛT]
( Sofra bezi. | Meşinden yapılan döşek.[Fr. NATTE] İLE Bir şeyi överek/medhederek anlatma, vasıflandırma. | Hz. Muhammed'i övmek üzere yazılan şiirler. )
- NATS[Ar.] ile NATŞ[Ar.]
( Nadas. İLE Bünyenin gücü ve şiddeti. )
- NÂY[Ar.] ile -NÂY/NÂ-[Ar.] ile NA'Y[Ar.]
( Kamış. | Ney, kamıştan yapılan düdük. İLE Sözcüğün başına getirilerek sözcüğü olumsuzlaştıran bir edat. İLE Ölüm haberi getirme. )
- NÂY ile NEY
- NAZAR/NAZÂRET[Ar.] ile NAZAR[Ar. çoğ. ENZÂR]
( Altın. | Tazelik. İLE Bakma, göz atma. | Düşünme. | Göz değme. | İltifat. | İtibar. | Yan bakış. | Güzel, dilber. )
- NÂZİL[Ar. < NÜZÛL] ile NAZÎR[Ar.] ile NAZÎR[Ar. < NAZAR]
( Yukarıdan aşağı inen/inici. | Bir yere konan, bir yerde konaklayan. | [müzikte] İnici, tizden pese doğru giden dizi. İLE Taze. | Altın. İLE Benzer, eş. )
- NE?[Ar.] ile NE[Ar.]
( ... İLE Değil, yok. )
- NEBÂİL[Ar. < NEBÎLE] ile NEBÂİR[Ar. < NEBÎRE]
( Yüceler, yüksekler. İLE Torunlar. )
- NEBÂT[Ar. çoğ. NEBÂTÂT] ile NEBÂT[Ar.]
( Topraktan çıkan/biten her türlü şey, bitki. İLE Nöbet şekeri. )
- NEBÎL[Ar.] ile NEBÎR[Ar.]
( Yüksek yetenek ve onur sahibi. | Akıllı, anlayışlı. | Bilgili ve erdemli. İLE Torun. )
- NEBL[Ar.] ile NEBR[Ar.]
( Ok. | Ok yapma. İLE Yükseğe çıkarma, kaldırma, yükseltme, sesi yükselme. | Korkup çığlık atma, haykırma. )
- NECD[Ar.] ile Necd[Ar.]
( Yüksek yer. | Yiğitlik durumu. | Gamlılık. | Yol. İLE Arap Yarımadası'nın orta bölgesi. )
- NECİS[Ar.] ile NECÎS[Ar.]
( Pis, murdar. İLE Pis, kirli, murdar. | Onulmaz hastalık. )
- NEDBE[Ar. çoğ. NEDEB, NÜDÛB] ile NEDEBE[Ar.] ile NEDEBÎ[Ar.]
( Yara izi. İLE Yara/kırık yeri. İLE Yara izi ile ilgili. )
- NEDF[Ar.] ile NEDFÎ[Ar.] ile NEDÎF[Ar. < NEDF]
( Pamuk atma/ditme. İLE Didilmiş/nedfolunmuş yün topağı. İLE Atılmış pamuk, yün. )
- NEDÎM[Ar.] ile Nedîm
( Meclis/sohbet arkadaşı. | Büyükleri, fıkra ve öyküleriyle eğlendiren. | Güzel, öykü anlatan, tatlı konuşan. | Yeniçeri ocağına yeni yazılan. İLE Osmanlı şairlerindendir. [öl. 1730] )
- NEF'Î[Ar. < NEF] ile Nef'î[Ar.]
( Çıkar ile ilgili, yararcı. İLE Divan Edebiyatı'nın en yüksek kasidecisi. [öl. 1634][IV. Murat döneminde, Bayram Paşa tarafından, bir hicvinden dolayı boğdurularak öldürtülmüştür.] )
- NEFEL[Ar.] ile NEFER[Ar.]
( Düşmandan alınan mal. | Ülül-emrin iznini almadan düşmana karşı çıkan, sayısı az bir topluluk. İLE Bir adam, tek kişi. | Rütbesi olmayan asker, er. | İnsan sayısı bildiren sözler için kullanılır. )
- NEFFÂ'[Ar. < NEF] ile NEFFÂH[Ar.]
( Çıkarı çok olan. İLE Hayırlı, hayır ve iyilik sahibi. | Kokusu çok. )
- NEFH[Ar.] ile NEFH[Ar.]
( Güzel kokunun yayılması. | Rüzgârın esmesi. İLE Üfürme. | Boru vs. üfleme. )
- NEFHA[Ar. çoğ. NEFEHÂT] ile NEFHA[Ar.]
( Güzel koku. | Bir esim yel, rüzgârın bir kere esmesi. | Üfürük, soluk üfürme. İLE Üfürük. | Karın şişmesi, şişkinlik. )
- NEFL[Ar.] ile NEFR[Ar.]
( Fazladan, vacib olmayan ibadet. İLE Ürküp kaçma. | İğrenme, tiksinme. )
- NEFS[Ar.] ile NEFS[Ar.]
( Tükürükle üfleme. Üfleme. İLE Can, yaşam/hayat. | Kişinin yeme-içme gibi dirimsel gereksinimleri. | Kendi, kişi. | Asıl, maya, töz/cevher. | Bir şeyin ta kendi. | Döl suyu. | İç, iç taraf. | Bir kentin içinden olan kişi. )
- NEFZ[Ar.] ile NEFZ[Ar.]
( Saçma, yayma. İLE Meyveli bir ağacı sallama. | Giysinin tozunu silkme. | Hastalık nöbetiyle titreme. | Kur'ân-ı Kerîm'i hatmetme. | Bir şeyi inceleme. )
- NEHK[Ar.] ile NEHK[Ar.]
( Yıpratma/yıpranma. | Bir şeyi aşırı ölçüde kullanma. | Cezalandırma, işkence etme. | Zayıflayıp güçten düşme. İLE Eşek anırtısı. )
- NEHZ/NEHZÂT[Ar.] ile NEHZAT[Ar.]
( Davranma, kalkışma. İLE Hareket, yola çıkma. )
- NEKABET["ka" uzun okunur] ile NEKÂBET[Ar.]
( Ululuk, bir topluluğun durumunu takip eden büyük kimselerin durumu/özelliği. | Belirli kesimlerin başları. | Sapma, vazgeçme, yön değiştirme. İLE Dönme, vazgeçme, cayma. )
- NEKAİS[Ar. < NAKÎSA]["ka" uzun okunur] ile NEKAİZ[Ar. < NAKÎZA]["ka" uzun okunur]
( Eksiklikler, noksanlar. İLE Birbirine zıt olan, birbirini çelen şeyler. )
- NEKÎR[>< MA'RUF] >ile Nekîr[Ar. < NEKRE] >ile NEKR[Ar.]
( Bilinmemiş şey. İLE Mezarda ölüleri sorguya çekecek olan iki melekten birinin adı. | Tanınmamış, inkâr edilmiş. İLE Zeki, anlayışlı, akıllı. )
- NEKL[Ar.] ile NEKR[Ar.]
( ... İLE Zeki, anlayışlı, akıllı. )
- NEKS[Ar.] ile NEKS[Ar.] ile NEKS[Ar.] ile NEKZ[Ar.]
( Çok çekinme, kaçınma. İLE Ters çevirme, başaşağı etme, altüst etme. | Geri dönme. | Hastalığın geri dönmesi, depreşmesi.[NÜKS] İLE Ayırma, parçalama, parçalara bölme. İLE Çok çabalama, gayret etme. )
- NES'[Ar.] ile NEZ'[Ar.]
( "Eşhür-ül-Hurum"un muayyen vaktini geçirme. İLE Bir şeyi yerinden koparma, sökme. | Kaldırma, yok etme. | Bozma. | Halkı birbirine düşürme. )
- NEŞİD/E[Ar.] ile/ve/||/<> NEŞİT[Ar.]
( Bir toplulukta, okunmaya değer şiir. | Atasözü derecesinde kullanılan ünlü beyit ya da mısra. | [müzik] Eski Arap müziğinde usullü olmak koşuluyla, kendiliğinden ya da hazırlanarak söylenilen güfteli müzik yapıtı. İLE Sevinçli, neşeli, şenlikli. )
- NESİK[Ar.] ile NESÎK[Ar.]
( Düzenli/nizamlı. | Bezenmiş, süslü. İLE Altın. | Gümüş. )
- NESÎMÎ[Ar.] ile Nesîmî[Ar.]
( Hafif ve lâfif esen rüzgârla ilgili. İLE XIV. yüzyılın en büyük Türk şairlerindendir.[öl. 1417/1418] )
- NESİR[Ar.] ile NESÎR[Ar.]
( Düzyazı. İLE Hayvan aksırması. )
- NESL[Ar. çoğ. ENSÂL] ile NESR[Ar. çoğ. ENSÜR, NÜSÛR, NİSÂR] ile NESR[Ar.] ile NEŞR[Ar.]
( Kuşak, nesil. İLE Akbaba. | Kartal. | Nûh kavminin putlarından biri. İLE Yayma, saçma. | Manzum olmayan söz. )
- NEŞR[Ar. çoğ. NÜŞÛR] ile/ve/||/<>/> NEŞREN[Ar.] ile/ve/||/<>/> NEŞRÎ[Ar.] ile/ve/||/<>/> NEŞRÎYAT[Ar. < NEŞR]
( Yayma, dağıtma, saçma, açma. | Herkese duyurma. | Gazeteye yazma, yazdırma. | Kıyamette tüm bireylerin dirilmesi. İLE/VE/||/<>/> Neşir yoluyla. İLE/VE/||/<>/> Neşir ile ilgili. İLE/VE/||/<>/> Yayın, yazılan şeyler. | Basılıp dağıtılan yazılar/makaleler, yapıtlar/eserler. )
- NESRÎN[Fars.] ile NESTER/BESTEREN/NESTERÛN/NESTERÎN[Fars.]
( Ağustos gülü, yaban gülü. | Mısır gülü. | Van gülü. İLE Ağustos gülü, yaban gülü. )
- NEV[Ar.] ile NEV'[Ar. çoğ. ENVÂ']
( Yeni. | Yeni, son zamanlarda çıkmış. | Taze, körpe. İLE Çeşit, tür. | Cins. | Sınıf. )
- NEVÂFİS[Ar. < NEFSÂ] ile NEVÂFİZ[Ar. < NÂFİZE]
( Loğusalar. İLE Nüfuz edici şeyler. )
- NEVÂHÎ[Ar. < NÂHİYE] ile NEVÂHÎ[Ar. < NEHY]
( Yanlar, taraflar. Bucaklar, nâhiyeler. İLE Yasak şeyler. )
- NEVÂÎ[Fars.] ile Nevâî[Ali Şîr-][Fars.]
( Makam, uyum ve nasip ile ilgili. İLE [1441-1501]. )
- NEVÂİR[Ar. < NÂİRE] ile NEVÂÎR[Ar. < NÂÛRE]
( Ateşler, alevler. İLE Bostan dolapları. )
- NEVÂKIS[Ar. < NAKÎSA] ile NEVÂKIS[Ar. < NÂKİS] ile NEVÂKÎS[Ar. < NÂKUS]
( Eksikler, noksanlar. İLE Başlarını sürekli önüne eğen adamlar. İLE İbâdet zamanlarında kilisede çalınan çanlar. )
- NEVÂTÎ[Ar. < NÛTÎ] ile NEVÂTÎR[Ar. < NÂTÛR]
( Gemiciler. İLE Hamam hizmetlileri, natırlar. | Bostan bekçileri. )
- NEVBET[Ar. < NÜVEB] ile NEVBET[Fars.]
( Sıra, sıra ile görülen iş. | Hastalık ateşi. | Zaman zaman ortaya çıkan aynı cinsten fizyolojik bozuklukların hepsi. | Nokta hizmeti, karakol. İLE Resmî ya da saray ve konak gibi bazı belirli yerlerde ve belirli zamanlarda çalınan davul, dümbelek gibi şeyler, seferlerde çalınan askerî mızıka, bando. )
- NEVH[Ar. < NÂİHA] ile NEVH[Ar.]
( Ağıt yakan, ağlayan hanımlar. İLE Ölüye avaz avaz ağlama. | Güvercinin nağma ile ötmesi. )
- NEVHÂT[Ar. < NEVHA] ile NEV-HATT[Fars., Ar.]
( Ölüye yüklsek sesle ağlamalar. İLE Sakal başı yeni çıkmaya başlamış genç. )
- NEVÎ[Ar. < NEV] ile NEV'Î[Fars.] ile Nev'î[Ar.]
( Türü/nevi ile, çeşitle, cinsle, sınıfla ilgili. İLE Yenilik. İLE Müderrislik, kadılık, kazaskerlik görevlerinde bulunmuştur. Divânı, edebi risaleleri ve bazı ilmi eserleri vardır.[1533 - 1599] )
- NEVRÂ[Ar. < NEVR] ile NEV-RÂH[Fars.]
( Parlak. İLE Yeni yolcu, ilk olarak yolculuğa çıkan. | Yeni yol. )
- NEZ'[Ar.] ile NEZ'[Ar.]
( Bozma, halkı birbirine düşürme. İLE Bir şeyi yerinden koparma, sökme. | Kaldırma, yok etme. | Can çekişme. )
- NEZÂRET[Ar.] ile NEZÂRET[Ar. < NAZAR]
( Tazelik, parlaklık. İLE Bakma, bakış, etrafı görme, seyir. | Gözetme, gözden geçirme, denetim, kontrol. | İdare, reislik. | Bakanlık/nâzırlık, vekillik. )
- NEZÎL[Ar. < NÜZL] ile NEZÎR[Ar. < NEZR | çoğ. NÜZERÂ, NÜZÜR]
( Konuk, misafir. İLE Birini, doğru yola sokmak için gözdağı vererek korkutma. | Hz. Muhammed'in adlarından. )
- NİGÂL[Fars.] ile NİGÂR[Fars.] ile Nigâr[Fars.]
( Yeni. | Yeni, son zamanlarda çıkmış. | Taze, körpe. İLE Resim. | Resim gibi güzel sevgili. | Resmedilmiş, resmi yapılmış. | Put. | Türk müziğinin en az altı yüzyıllık bir mürekkep makam. İLE Ünlü hanım şairlerimizdendir. Aks-i sadâ, Efsûs, Nîran adlı kitapları vardır.[1856 - 1918] )
- NİHÂVEND[Fars.] ile NİHÂVEND[Fars.]
( İran'ın batısında bulunan ünlü bir şehir. İLE Türk müziğinde bir makam. )
- NİKAB["ka" uzun okunur] ile NİKÂB[Ar.]
( Peçe, yüz örtüsü. | Perde, örtü. İLE Kuşçu eldiveni. )
- NİKABET[Ar. < NAKABET | çoğ. NUKABÂ] ile NİKÂBET[Ar.]
( Bir kavim ya da kabilenin reisi ya da vekili. | Bir tekkede, şeyhin, yardımcısı olan en eski dervişi ya da dedesi. İLE Rüzgârın, ters yönlerden esmesi. )
- NİKAT[Ar. < NOKTA]["ka" uzun okunur] ile NİKÂT[Ar. < NÜKTE]
( Noktalar. İLE Herkesin anlayamadığı ince anlamlar. | İnce anlamlı, zarif ve şakalı sözler. )
- NİKRİS/NİKRÎS[Ar. < NEKARÎS] ile NÎKRÎZ/NÎRÎZ[Fars.]
( Ayak parmaklarında, topuklarda ve eklemlerde meydana gelen ağrılı hastalık. [Fr. GOUTTE] İLE Türk müziğinin en eski bileşik makamlarından. )
- Nîl ile NÎL[Ar.]
( Mısır'da geçen, Akdeniz'e dökülen ünlü ırmak. İLE Çivit otu. )
- NİMÂL[Ar. < NEML] ile NİMÂR[Ar. < NİMR]
( Karıncalar. İLE Kaplanlar. )
- NİSÂL[Ar. < NASL] ile NİSÂR[Ar.] ile -NİSÂR[Ar.]
( Temrenler, ok, kargı gibi şeylerin uclarındaki sivri demirler. İLE Saçma, serpme. | Saçı, düğünde saçılan para. İLE "Saçan/saçıcı" anlamlarına sözcükleri sıfatlandırır.[PERTEV-NİSÂR: Işık saçan.] )
- NİYÂBE[Ar.] ile NİYÂBET[Ar.]
( Nöbet. İLE Vekillik, vekâlet, nâiblik. | Kadı vekilliği, kadılık. )
- NİYÂM[Ar. < NEVM, NÂİM] ile NİYÂM[Fars.]
( Uyuyanlar, uykuda olanlar. İLE Kın, kılıö kını, kılıf. )
- NİYÂZÎ[Fars. | çoğ. NİYÂZİYÂN] ile Niyâzî[Ar.] ile Niyazî[MISRÎ]
( Yalvarıcı, niyaz edici. | Sevgili. İLE XV. yüzyılın divan şairlerindendir. İLE XVIII. yüzyılın büyük Türk mutasavvıfı. )
- NÜFÛS[Ar. < NEFS] ile NÜFÛZ/İÇEGEÇİ[Ar.]
( Canlar. | Kişiler. İLE İçe geçme/işleme. | Sözü geçme/dinlenme. )
- NUHÂT[Ar. < NÂHÎ] ile NUHÂT[Ar.]
( Sözdizimi/nahiv/sentaks âlimleri. İLE Hıçkırma. )
- NUHLE[Ar.] ile NUHRE[Ar.]
( Din şubesi, mezhep. | Çeyiz, düğün hediyesi. İLE Kemik dokusunun çürümesi. )
- NUHNEVİDEN KALMA (ÂDETLER) değil NUH NEBÎ(PEYGAMBER)'DEN GELEN
- NÜHÛL[Ar. < NAHL] ile NÜHÛR[Ar. < NAHR] ile NÜHÛR[Ar. < NAHR] ile NÜHÛR[Fars.]
( Arılar, bal arıları. | Çok zayıflı, arıklık, lâgarlık. İLE Kurbanlar. İLE Akarsular, çaylar, ırmaklar. İLE Göz. )
- NÜKET[Ar. < NÜKTE] ile NÜKHET/NEKHET[Ar.]
( Nükteler, herkesin anlayamayacağı ince, zarif, anlamlı sözler. İLE Koku. | Ağız kokusu. )
- NÜZHE[Ar.] ile NÜZHET[Ar.]
( Kanuna benzer bir saz. İLE Neşe, eğlence, eğlenilecek yerlere gidip gezme. | Tazelik, sevinç, ferahlık. )
- NÜZL[Ar. çoğ. ENZÂL] ile NÜZÛL[Ar.]
( Konak yeri. | Misafir için hazırlanan yemek. İLE Aşağı inme. | Konağa inme, konaklama. | İnme, felç. )
- NÜZÛR[Ar. < NEZR] ile NÜZÛR/NÜZERÂ[Ar. < NEZÎR]
( Adaklar, adamalar. İLE Doğru yola getirmek üzere gözdağı vermeler, korkutmalar. )