SEN BENSEN, YA BEN KİMİM?

Nasreddin Hoca, bir devre riyâzât yapıyormuş. Uzun zaman dışarı çıkmamış. Evde hiçbir şey kalmamış.

Karısı:
"Haydi bakkala da tuz al!" diyor.

Hoca: Avrat, ben kendimi kaybettim, alacağım şeyi unuturum" demiş.

Karısı: "Ben senin beline bir kabak bağlarım, eline de bir taş veririm. Kendini kaybedince taşla kabağa vur, kendine gelirsin" demiş.

"Eh, ne yapalım." demiş hoca da.

Kabağa vurarak bakkalı bulmuş. Hoca'ya çoktandır hasret olan mahalle çocukları, bakıyorlar ki Hoca'da bir acayiplik var, ikide bir belindeki kabağa vuruyor. Çocuklardan biri, kabağı Hoca'nın belinden çözüp kendi beline bağlamış. Karşıdaki duvara yaslanıp başlamış onun gibi zaman zaman kabağa vurmaya. Hoca, kendi kabağına vurup ses çıkmayınca, bakıyor ki kabak çocuğun belinde. Elindeki taşı çocuğun belindeki kabağa vuruyor. O tanıdığı sesi alınca, çocuğa:

"Sen bensen, ya ben kimim?"