
TANISAN, GEREK KALMAZ
Zamanında Sultan Mahmud, tebdil gezermiş, her gün başka bir giysiyle...
Bir gün dilenci olmuş. "Allah rızası için!" diyerek dilenmeye başlamış.
Her zaman oralarda dilenen kör bir dilenci, bakıyor ki yabancı bir ses var, sormuş:
"Sen kimsin?" diye.
Sultan: "Dilenciyim" demiş.
Dilenci: "Başka yerde dilen, burası benim mıntıkam" demiş.
Sultan: "Ben sakatım, başka yere gidemem, beraber dilenelim. Ben değneğin ucundan tutayım, sen paraları topla, sonra bölüşürüz" demiş.
Antlaşmışlar ve müşterisi bol olan bir berber dükkânına girmişler.
Yeniçeriler oturmuşlar, Sultan'ın aleyhinde konuşuyorlarmış.
Kör: "Allah rızası için" deyince, herkes sadaka vermiş. Bol parayı gören kör, ortalıktan ayrılmak istemiş ama Sultan onu bırakmamış.
Berber yaman biriymiş. Sultan'ı gözünden tanımış.
Köre: "Ulan, değneğin ucundan tutanı tanısan, dilenmene gerek kalmaz" demiş.
Bir gün dilenci olmuş. "Allah rızası için!" diyerek dilenmeye başlamış.
Her zaman oralarda dilenen kör bir dilenci, bakıyor ki yabancı bir ses var, sormuş:
"Sen kimsin?" diye.
Sultan: "Dilenciyim" demiş.
Dilenci: "Başka yerde dilen, burası benim mıntıkam" demiş.
Sultan: "Ben sakatım, başka yere gidemem, beraber dilenelim. Ben değneğin ucundan tutayım, sen paraları topla, sonra bölüşürüz" demiş.
Antlaşmışlar ve müşterisi bol olan bir berber dükkânına girmişler.
Yeniçeriler oturmuşlar, Sultan'ın aleyhinde konuşuyorlarmış.
Kör: "Allah rızası için" deyince, herkes sadaka vermiş. Bol parayı gören kör, ortalıktan ayrılmak istemiş ama Sultan onu bırakmamış.
Berber yaman biriymiş. Sultan'ı gözünden tanımış.
Köre: "Ulan, değneğin ucundan tutanı tanısan, dilenmene gerek kalmaz" demiş.