Toplam 2639 FaRk bulunmaktadır

Sayfa 7 / 12


- HIYAR ile EŞEKHIYARI

( ... İLE Kabakgillerden, yabanıl, tırmanıcı, otsu bir bitki. )

( ... cum ECBALLIUM ELETERIUM )


- HIYAR ile HİNTHIYARI/HIYARŞEMBE

( ... İLE Baklagillerden, siyah renkte olan meyvelerinin içinde çekirdeklerden başka, hekimlikte kullanılan bir öz bulunan bitki. )

( ... cum CASSIA )


- HIYAR ile HIYAR[AHYÂR]

( Salatalık. İLE Kendi ve başkaları/toplum için yararlı işler yapan, hayırlı olan kişi.[Argodaki ve tırnak içinde, "anlamaz, işe yaramaz" olarak "yerme" anlamındaki kullanımı "kişisel" ve kötü, yanlış bir kullanımdır.] )


- HİYEROGLİF ve ÖZET

( Nasıl, iyi bir ilkokul öğretmeni, dersini daha açık duruma getirmek için tebeşiri eline alıyorsa mağaralarda yaşayanlar da konuşmalarının arasına, açıklayıcı küçük resimler koyuyordu. Sözgelimi, "bir karga uçup bir ağacın tepesine kondu" demek istediğinde, önce kuşun ötüşünü taklit ediyor, uçuşu "frrr!" frrr!" ile dile getiriyor, sonra bir odun parçası alarak bir ağaç ile ağacın üzerinde bir kuş çiziyordu. )

( BROSSES )


- HODAN ile/ve/<> HODANGİLLER

( Hodangillerden, çiçekleri tıpta kullanılan ve kökü kavrularak yenilen bir bitki. İLE/VE/<> İkiçeneklilerden, üzeri sert dikenlerle kaplı, otsu ve ağaçsı bitkiler ailesi. )


- HOROZCUK (OTU) ile HOROZGÖZÜ ile HOROZİBİĞİ

( Turpgillerden, eskiden kuduzun ilacı sanılan, ıtırlı bir dağ bitkisi, yabanteresi. İLE Maydanozgillerden, beyaz ya da pembe çiçekli bir bitki. İLE Horozibiğigillerden, kırmızı çiçekleri horoz ibiğini andıran bir süs bitkisi. )

( LEPIDIUM CAMPESTRE cum SESELI cum AMARANTHUS )


- GÖZELERİ SIKICA BİTİŞİK BİR KÜTLE = HACM-I MÜTELÂSIKA = MASSE COHÉRENTE


- HUDÂYÎ ile/ve/||/<> HUDÂYÎ-NÂBİT

( Ulûhiyet. | Allah'a mensup. İLE/VE/||/<> Allah'ın verdiği.[bkz. HÜKM-İ İLÂHİ] | Ekilmeksizin kendiliğinden biten/yeşeren/oluşan. )


- HÜLLE ile HÜLLE ile HÜLLE ile HÜLLE ile HÜLLE ile HÜLLE ile HÜLLE ile HÜLLE[Ar. < HOL] ile HÜLLE[Ar. < HULLE]

( Haller, durumlar. İLE Cennette giyilecek giysi. İLE Sazdan yapılan, kulübe. İLE Tandır bacası. İLE Kâğıt lira. İLE Abartmalı konuşma. İLE Hülleyi gerçekleştirmek. | Bir işte geçici çözüm için hileye başvurmak. İLE Gölgelik. İLE Yurttaşlar Yasası'nın kabulünden önce, kocasından üç kez boşanan kadının, yine eski kocasıyla evlenebilmesi için yabancı bir erkeğe, bir günlüğüne nikâh edilmesi. )


- HUMUS ile/ve/||/<> KOMPOST

( Latince, "toprak" ya da "alt, sığ" kökünden türemiştir. Kullanımı konusunda bazı yanlış anlamalar söz konusudur. Humus, kompostun alabileceği son durumdur, yani içinde çürüme sürecini devam ettirecek azot, fosfor bileşikleri kalmamıştır. Kompost ise, etrafındaki bitkilere çeşitli vadelerde farklı besin maddeleri sunan, bu nedenle bol miktarda canlıya ev sahipliği yapan, dolayısıyla çürüme işlemi az da olsa hâlâ devam eden ”canlı” bir oluşumdur. Toprağa serdikten sonra toprak ekosistemine karışır, topraktaki biyolojik süreçleri destekleyerek çeşitliliği arttırır ve zamanla humusa dönüşür. Bildiğimiz tüm yaşam türleri karbon temellidir, yani canlı ya da ölü, her şey organik maddedir. Kuru yapraklar, mantarlar, ağaçlar, canlı bir kedi, ölü bir kunduz; aklınıza yaşayan ya da yaşamış olan ne gelirse, organik madde olarak anılır. Bilimsel olarak, içinde karbon bulunan herhangi bir molekül, organik bir moleküldür.

Humusun içinde parçalanması zor olan karbon molekülleri elektrik yüklenerek mineral parçacıkların kendine yapışmasını sağlar. Dahası, bu moleküller sünger işlevi görerek topraktaki mikro yaşam için barınak oluşturur. Yukarıda sözünü ettiğimiz aşınmış minerallere organik madde eklediğinizde birçok bitkinin yaşamasına olanak tanıyan ortam neredeyse oluşmuştur.

Yaşayıp da ölmüş olan her canlı, organik madde olarak toprağa geri döner ve döngüyü tamamlar. Toprakta yetişen her türlü bitkinin yaprak, sap ve kökleriyle birlikte toprakta yaşayan mikro ve makro hayvan varlığının bu biçimde toprak organik maddesine dönüşmesi humus oluşumunun kaynağıdır. Sentetik kimyasalların etkisiyle yararlı canlıların da zarar gördüğü modern tarım yöntemleri nedeniyle bu döngünün kırılmış olması, günümüz yaygın ziraat anlayışının yol açtığı sorunların başında gelir. )


- HUN ile HUN ile HUN ile HUN[Fars.]

( Küçük parça, bölüm. İLE Hazine. İLE Ottan, çalı-çırpıdan yapılan kulübe. İLE Kan. )


- HUNİ BİÇİMİNDE/HUNİMSİ KOROLLA = TÜVEYC-İ KAM'Î = COROLLE INFUNDIBULÉE, COROLLE INFUNDIBULIFORME


- HÜNNAP ile TOPALAK

( ... İLE Hünnapgillerden, yapraklarından yeşil boya çıkarılan bir bitki. )


- HÜNSÂ/AMPHOTERIC/HERMAPHRODITE[İng.]/MİZVÂCE

( HEM DİŞİLİK, HEM ERİLLİK ALÂMETİ BULUNAN (HÜNSÂ-Yİ RECÛLÎ/HÜNSÂ-Yİ NİSÂÎ) )


- HURMA AĞACI ile/= MAYAAĞACI

( ... İLE/= Meyvelerinden yemek yağı çıkarılan bir tür hurma ağacı. )

( ELAELS )


- HURMA ile HİNTHURMASI

( ... İLE Palmiyegillerden, taze filizleri Hindistan'da sebze gibi yenilen, meyvesinden reçel yapılan çok sert bir ağaç. )

( ... cum BORRASSUS )


- HURMA ile TEMR-İ HİNDÎ

( ... İLE Hind hurması, demirhindi. )


- HURMA'LARDA:
MEBRUM ile SAFAVİ ile SUFRİ ile SUGAYİ


- HURMA[Fars.]/TEMR/NAHL[Ar.] ile ÖTEKİ MEYVELER

( Birlik'in/Tevhid'in meyvesi. [Bulunmadığında erik!] İLE ... )

( Dünyada 600 çeşit hurma vardır. 150 çeşidi Medine'de bulunmaktadır. )

( Bitki ile hayvan arasındaki eşik.[Çekirdeği, hem dişil, hem eril, ne dişil, ne erildir.] )

( PHOENIX DACTYLIFERA cum ... )


- HUŞ ile HUŞ

( Gürgengillerden, kerestelik bir ağaç cinsi. İLE Yemen'in bir kenti. )

( BETULA cum ... )


- HÜSNÜYUSUF değil/yerine/= GUGUÇİÇEĞİ

( Karanfilgillerden, bazı türleri bahçelere süs olarak dikilen bir bitki. )

( DIANTHUS BARBATUS )


- HYPERICACEAE = HUFÂFİKÛNÎYE


- İBRÎ/İBRİYYE[Ar.][İng. STYLOID | Fr. STYLOÏDE]

( İğneliler. )


- İBRİK ile SU İBRİĞİ

( ... İLE Suibriğigillerden, yaprakları almaşık, sapları uzun ve sülüksü, yaprak ayası ibrik biçiminde gelişmiş olan, sıcak ülkelerde yetişen, tırmanıcı bir bitki. )

( NEPENTHES DESTILLATORIA )


- İÇ DEVİMSEL/HAREKİ[Ar.]/DİNAMİK ile/ve DIŞ DEVİMSEL/HAREKİ/DİNAMİK

( Onun bütününü dikkate alın, yalnızca dış belirtilerini değil. )

( INTERIOR DYNAMIC vs./and EXTERNAL DYNAMIC )


- İÇİNDE ile/ve/değil/||/<>/>/< İÇİNDEKİ İÇİNDE(FİH-İ MA FİH)


- İĞAĞACI ile İĞDE

( Anayurdu, Asya'nın dağlık bölgeleri olan, bazı türlerinde yaprakları kışın dökülen, odunu, tornacılık ve kaplamacılıkta kullanılan, kömürü ile karakalem resim yapılan küçük bir ağaç. İLE İğdegillerin örnek bitkisi olan bir ağaç. | Bu ağacın, zeytin biçiminde, kabuğu kırmızıya çalan, sarı renkte, beyaz unlu, tadı mayhoş yemişi. )

( EVONYMUS cum ELAEAGNUS )


- İĞDE ile/ve ÇİLA

( ... İLE/VE Büyük, kurutulmuş iğde. [Urumçi] )


- İĞNEMSİ YAPRAKLAR = SERÎDİYYÜ'L-EVRÂK = FEUILLES ACICULAIRES


- İĞNEYAPRAKLILAR = KOZALAKLILAR


- İĞSİ KÖK = CEZR-İ MİĞZELÎ = RACINE FUSIFORME


- IHLAMUR ile JÜT[Bengal dilinden]

( ... İLE Ihlamurgillerden, Hindistan ve Bengaldeş'te yetişen, ip ve çuval yapımında kullanılan, liflerinden yararlanılan bir bitki. | Bu bitkinin liflerinden yapılan dokuma. )

( ... cum CORCHORUS CAPSULARIS )


- İHSAS[Ar.] değil/yerine/= DUYUM


- II. MAHMUT ve/||/<>/> ABDÜLAZİZ ve/||/<>/> FEYZİ PAŞA/FEYZULLAH İZMİDÎ

( )


- İKİÇENEKLİ/LER ile İKİÇENETLİ

( Tohumlarında, iki çenek bulunan, kapalıtohumlu bitkiler sınıfı. [Jessieu'nun bitki sınıflamasına göre] İLE Çatladığında, kabuğu, iki çenete ayrılan [meyve]. | İki parçalı kavkısı, birbirine kaslarla bağlı, yassı solungaçlılardan midye, istiridye gibi [hayvan]. )


- İKİDEN FAZLA DEMET DURUMUNDA BİRLEŞİK, ÇOK DEMETLİ = KESÎRÜ'L-IHVE = POLYADELPHE


- İKİEŞEYLİ ile İKİEVCİKLİ

( Eril ve dişil eşey örgenleri bir arada bulunan, ikicinslikli. İLE Eril ve dişil çiçekleri ayrı ayrı bitkilerde bulunan bitki. )


- İKİNCİL/ESAS OLMAYAN ÖRGENLER = A'ZÂ-İ REDÎFE = ORGANES ACCESSOIRES


- İKİYE YARIK YAPRAK = VARAK-I SÜNÂÎYÜ'Ş-ŞUKÛK = FEUILLE BIFIDE


- İKİYE YARIK YAPRAK = VARAK-I ZÛŞIKKAYN = FEUILLE BIFIDE


- İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ETKİLERİ ile BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK

( Dünyanın ortalama sıcaklığının ve hava modellerinin uzun vadede değişmesi. İLE Bu değişimler, biyolojik çeşitlilik üzerinde birçok olumsuz etkiye sahiptir ve birçok türün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmasına neden olmakta. )


- İKTİSÂD[Ar. < KASD] ile İHTİSÂD[Ar.]

( Aşırı gitmeme/davranmama. | Tutum, tutma. | Biriktirme, artırma. | Ekonomi. İLE Biçme, biçilme. )


- İLÂÇ[Ar.] ile/ve/değil/yerine/<>/< BESİN

( Besininiz, ilâcınız; ilâcınız, besininiz olsun! )


- İLETİM DOKUSU = NESC-İ Vİ'ÂÎ = TISSU CONDUCTEUR


- ILGIN ile ILGINCAR/KUŞKİRAZI/GELİNFENERİ

( Ilgıngillerden, Akdeniz bölgesinde yetişen bir ağaç ya da ağaççık cinsi. İLE Gülgillerden, yaprak açmadan önce beyaz çiçek veren, kaplamacılıkta kullanılan yabanıl ağaç. | Bu ağacın, reçeli yapılan meyvesi. )

( TAMARIX cum PADUS AVIUM )


- İLİŞKİYE GİRMEK ile/ve/||/<> İLİŞKİDE BULUNMAK


- İLK ile/ve/||/<> KÖK


- İLMEKLERDEN YAPILMIŞ DOKU = SIRÇALI NESC = TISSU DE MAILLES


- İLRÜK[Uç]/İLDRÜK ile SEDEFOTU
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Sedefotugillerden bir bitki. İLE ... )


- İMALÂT ile HASAT


- İMGESELLİK ve/||/<> DOĞRUDANLIK


- İNÂ'[Ar. < EVÂNÎ] ile İ'NÂ[Ar.] ile ÎNÂ'[Ar.] ile ÎNÂ'[Ar.]

( Kap kacak. İLE Zahmete uğratma. İLE Yemiş toplama zamanının gelmesi. İLE Geciktirme, alıkoyma. )


- İNCE BAĞIRSAK ve/||/<> ZONULİN BAĞLARI


- İNCE DERİ, ZAR = ZAR = MEMBRANE


- İNCİ: Cansız ve bitki eşiği.


- İNCİ ile İNCİ ÇİÇEĞİ(MÜGE[Fr. < MUGUET])


- İNCİR AĞACI ile/değil KOKAR AĞACI


- İNCİR/YEMİŞ/BALLIDARI ile BURUK İNCİR/YEMİŞ

( ... İLE Dalında kuruyan, kimyasal kullanılmış incir. )


- İNCİR/YEMİŞ/BALLIDARI ile ÖTEKİ MEYVELER

( Bilgeliği simgeler. İLE ... )

( TİN ile ... )

( FIG vs. OTHER FRUITS
Signs the wisdom. WITH ... )

( FICUS CARICA cum ... )


- İNCİR ile BARDACIK

( ... İLE Bir tür yaş incir. )

( ... İLE Ege bölgesindeki adı. )


- İNCİR ile İNCİRSİ MEYVE

( ... İLE Gerçek bir meyve olmayan, yumurtalardan değil çiçeklikten oluşan, incire benzer meyve. )


- İNCİR ile KAYA İNCİRİ

( ... İLE Susuz ve ilaçsız, kendi kendine yetişen siyah kaya incirleri, olgunlaşıp yere düşünce toplanıp önce güneşte kurutulur. Sonrasında, çuvallara sıkıştırılarak bastırılıp saklanıyor. Yeneceği zamandan 4-5 gün önce çıkarılıp mersin, kekik ve defne yaprağı ile kaynatılan suya bandırılır ve tekrar kurutulur. Sonra da unlanıp yenir. Hava alan kâğıt ya da bez kesede saklanıp birkaç hafta içinde yumuşacık halde tüketilir. )

( ...ile )


- İNCİR ile LOP İNCİR

( ... İLE İri ve yumuşak bir tür incir. )


- İNCİR ile MISIR/FRENK, HİNT, KİLİS, PABUÇ İNCİRİ / DİKENLİ İNCİR / BABUTSA / KAYNANADİLİ / KÜREKYEMİŞİ


- İNCİR ile PATLICAN İNCİRİ

( ... İLE İncirin, iri ve mor bir türü. )


- İNCİR ile YABANİNCİRİ

( ... İLE Dutgillerden, Mısır'da yetişen ve kerestesi, eski Mısırlılar'ca mumyalara sanduka yapmakta kullanılmış olan bir ağaç. | Bu ağacın meyvesi. )


- İNCİR ve ZEYTİN

( TİN ve ZEYTÛN )

( Çok çekirdekli. VE Tek çekirdekli. )

( Tek/çok. VE 2 )

( Beyin. VE Gözbebeği. )

( KÂBE: Beyin. )


- INGA

( Amazon'un Ant dağlarındaki [Kanopi'lerde] ağaçların en üst dallarında bulunan, sulu bir meyve.[Tadı, vanilyaya benzemektedir.] )


- İNGLİÇ ile SARIMSAK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Sarımsağa benzeyen bir dağ bitkisi. İLE ... )


- İNORGANİK[İng.]/ANORGANİK[Fr.] ile/||/<>/> KİMYASAL ile/||/<>/> ORGANİK

( )

( Karbon dışındaki ögelerin bileşiklerini inceleyen kimya dalı. İLE/||/<>/> ... İLE/||/<>/> Karbon bileşiklerini inceleyen kimya dalı. )


- İNSAN ile/ve/||/<>/< MAYMUN/SÜRÜNGEN/BALIK

(



)


- İNTİŞÂR[Ar. < NEŞR] değil/yerine/= YAYILMA, DAĞILMA | ÜREME


- İP ile/ve SİCİM

( ... İLE/VE Keten, kenevir gibi bitkilerin liflerinden yapılan ince ip. )


- İPEKA ile İPEKAĞACI

( Altınkökü. İLE Ekvatorsu bölgelerde yetişen, kerestesi ipek görünüşünde, sarı parıltılı bir ağaç. )

( ... cum C. PROCERA )


- İPEKÇİÇEĞİ ile İPEKAĞACI

( Semizotugillerden, güzel çiçek açan bir bitki cinsi. İLE Ekvatorsu bölgelerde yetişen, kerestesi ipek görünüşünde, sarı parıltılı bir ağaç. )

( PORTULACA GRANDIFLORA cum C. PROCERA )


- İPEK/İBRİŞİM[Fars. < EBRİŞUM] ile/ve KEMHA


- İPLİKSİ YAPRAKLAR = EVRÂK-I HAYTÎYE = FEUILLES FILIFORMES


- İRAN HURMASI ile ÖTEKİ HURMALAR


- İREM[Ar.] ile İrem[Ar.]

( Ok ya da kurşun atılan nişan tahtası. | Çenk denilen müzik aleti ve bunu icâd edenin adı. İLE Âd kavmi zamanında, Şeddâd tarafından, cennete benzetilerek yapılan bir bahçe.[Şam'da ya da Yemen'de bulunmuş olduğu söylenilir] )


- IRIDACEAE = SÛSENÎYE


- İRTİZÂK[< RIZK]

( RIZIKLANMA, RIZIK ALMA )


- İRVİ/İRWİ ile İRVİ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Hindistan'dan gelen bir ilaç. İLE Sivri, ince. )


- IRZA[Ar.] ile IRZÂ'[Ar.] ile IRZ'A GEÇMEK[Ar.]

( Otu çok olan yer, çayırlık. İLE Emzirmek, emzirilmek. İLE Tecavüz. )


- İŞ, GÖREV = Fİ'L = FONCTION


- ISI YALITIMINDA:
BETON ile/değil/yerine/< AHŞAP ile/değil/yerine/< KÜTÜK ile/değil/yerine/< TAŞ ile/değil/yerine/< KERPİÇ ile/değil/yerine/< SAMAN

( Daha/en düşük. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Daha/en yüksek. )


- IŞIĞADOĞRULUM ile/<> IŞIĞAGÖÇÜM/IŞIKGÖÇÜM

( Işık etkisiyle bir bitkinin büyüme devinimi. İLE/VE/<> Birgözelilerde birdenbire aydınlanma sonucu görülen tepkime. )

( PHOTOTROPISM vs./<> PHOTOTACTISM )


- IŞIK ile/ve/||/<> GÜNEŞ IŞIĞI

( ... ile/ve/||/<> FÜRÛG-İ ÂFTÂB )

( SET ile/ve/||/<> JANSET )


- IŞILKÜFLER ile IŞILKÜFLÜCE

( Çeşitli türleri, insan ve hayvanlarda, asalak yaşayan tatlıbitkiler takımı. İLE Evcil hayvanlarda, özellikle sığırlarda, ışılküflerden ileri gelen ve insana da bulaşabilen ilkel mantar sayrılığı. )


- IŞIN = ŞUÂ' = RAYON


- IŞINSAL ÇİÇEKLER = KAPİTULUMDAKİ DİLSİ KENAR ÇİÇEKLER = EZHÂR-I ŞUÂ'ÎYE = RAYONS, FLEURS RAYONNÉES, RUBANÉES, FLEURS LIGULÉES


- ISIRGAN OTU değil DALGAN(DALAYAN) OTU

( Hayvan ısırır, ot dalar. )

( Isırgangillerden, her tarafı sert tüylerle kaplı, tüyleri kırılınca, karınca asidi denilen, çok kaşındırıcı bir madde çıkaran bir ot. İLE ... )

( URTICA cum ... )


- İSKORÇİNA[İt.]

( Bileşikgillerden, lezzetli kökleri sebze olarak kullanılan, Akdeniz bölgesinde çokça yetiştirilen bir bitki. [Lat. SCORZONERA] )


- İŞLETME ile KOLHOZ[Rusça]

( ... İLE Rusya'da, köylülerin ortak olarak çalıştıkları tarım işletmesi. )


- İSOT/BİBER ile PİSPAS

( ... İLE Yemen'lilerin yemeklerinde kullandıkları çok acı bir biber. )

( CAPSICUM ANNUUM cum ... )


- ISPANAKTA:
NİTRAT > NİTRİT

( Ispanakta bulunan nitrat, ısıtılırsa nitrite dönüşür. Dolayısıyla, hiçbir zaman ısıtmadan, ilk pişirmede tüketilmelidir. )


- İSTİHKAK[Ar. < HAKK]["ka" uzun okunur] ile İSTİKÂK[Ar.] ile İŞTİKAK[Ar. < ŞAKK]

( Hakkı olma, hak kazanma. | Hak kazanılan şey. İLE Bitkilerin çokluktan dolayı birbirine dolaşık/sarmaşık olması. İLE Yarılmış bir şeyin bir bölümünü alma. | Aynı kökten çıkma, türeme. | Aynı kökten türemiş sözcükleri aynı mısra ya da beyitin içinde kullanma sanatı. [teslîm, selâmet, selâm] )


- İSTİHSÂL[Ar. < HÂSIL çoğ. İSTİHSÂLÂT] ile İSTİHZAR[Ar. < HUZÛR (çoğ. İSTİHZÂRÂT)]

( Elde etme, ele geçirme/geçirilme, çıkarma, meydana getirme, hâsıl etme. | Üretim, üretme. Üretme. İLE Hazırlama. | Anımsama. )


- ITIR ile ITIR

( Güzel koku. İLE Sardunyagillerden, yaprakları güzel kokulu, çiçekleri türlü renklerde bir süs bitkisi. )

( ... cum GERENIUM ODOTRATISSIUM )


- İYİLEŞME/ŞİFA:
SARIMSAK ve/||/+/hem de/<> SARILSAK


- İYOT[Fr. < Yun.] ile/ve/<> İYODÜR[Fr.]

( Atom numarası 53, atom ağırlığı 126,92 olan, doğada deniz suyunda, sodyum iyodür durumunda rastlanılan, bazı deniz bitkilerinde de çokça birikmiş olarak bulunan, mavimsi esmer renkte, katı bir öğe. [simgesi: I] İLE/VE/<> İyotun, bir öğe ya da bir bileşikle verdiği bileşim. )


- JAPONCA'DA (KANJİ):
AĞAÇ ile/ve/||/<>/> KİTAP/KÖK ile/ve/||/<>/> KORU ile/ve/||/<>/> ORMAN

( ile ile ile )


- JELATİN[Fr.] ile JELOZ[Fr.]/AGARAGAR[Malaya dilinden]

( Daha çok hekimlikte kullanılan, bitkisel yosunlardan elde edilmek üzere sınırlanması gereken, saydam, renksiz, kokusuz bir madde. İLE Deniz yosunlarından çıkarılan, beslenme endüstrisinde, hekimlikte ve bakteriyolojide kullanılan, bir tür jelatin. )


- JEOBİYOLOJİ ile/ve/<> JEOBOTANİK

( Canlı maddenin evrimini inceleyen bilim dalı. İLE/VE/<> Bitkilerin dağılımını inceleyen bilim. )


- KABAK ile ARMUT KABAĞI

( Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, sarı çiçekli, birçok türü olan bir bitki. | Bu bitkinin türlerine göre yemeği ve tatlısı yapılan ürünü. | Kabak kemane. | Ham, tatsız kavun, karpuz. | Tüysüz, dazlak. | Dişleri aşınarak yüzeyi düzleşmiş olan taşıt lastiği. | Bilgisiz, görgüsüz, kaba. | Kısa boynuzlu hayvan. İLE Ürünü, armut biçiminde olan bir süs kabağı. )

( CUCURBITA cum ... )


- KABAK ile ASMA KABAĞI

( Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, sarı çiçekli, birçok türü olan bir bitki. İLE Kabakgillerden, sürüngen ya da sarılgan, mevsimlik bir tür kabak. | Bu kabağın ince uzun, sebze olarak kullanılan ürünü. )

( CUCURBITA cum LAGENERIA VULGARIS )


- KABAK ile BALKABAĞI/HELVACIKABAĞI/KESTANEKABAĞI

( Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, sarı çiçekli, birçok türü olan bir bitki. | Bu bitkinin türlerine göre yemeği ve tatlısı yapılan ürünü. | Kabak kemane.Ham, tatsız kavun, karpuz. | Tüysüz, dazlak. | Dişleri aşınarak yüzeyi düzleşmiş olan taşıt lastiği. | Bilgisiz, görgüsüz, kaba. | Kısa boynuzlu hayvan. İLE Kabakgillerden, tatlısı yapılan, dışı boz, içi sarı renkli, iri bir kabak türü. )

( SQUASH vs. PUMPKIN, WINTER SQUASH )

( CUCURBITA cum CUCURBITA MAXIMA/PEPO )


- KABAK ile İTHIYARI/ACIHIYAR/ACIELMA/EBUCEHİLKARPUZU

( ... İLE Kabakgillerden, elma büyüklüğündeki meyvesi çok acı ve iç sürdürücü bir bitki. )

( ... cum CITRULLUS COLOCYNTHIS )


- KABAK ile JACKFRUIT

( ... İLE Tayland'da yetişen, iri kabağa benzeyen bir meyve.[Dünya üzerinde ağaçta yetişen en büyük meyvedir.] )


- KABAK ile SAKIZKABAĞI

( CUCURBITA cum CUCURBITA PEPO )


- KABAK ile SU KABAĞI

( Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, sarı çiçekli, birçok türü olan bir bitki. | Bu bitkinin türlerine göre yemeği ve tatlısı yapılan ürünü. | [müzik] Kabak kemane. | Ham, tatsız (kavun, karpuz). | Tüysüz, dazlak. | Dişleri aşınarak, yüzeyi düzleşmiş olan (taşıt lastiği). | Bilgisiz, görgüsüz, kaba. | Kısa boynuzlu hayvan. İLE Kabakgillerden, alt bölümü şişkin, birçok yerde kurutulup su kabı olarak kullanılan, bir tür asma kabağı, kantar kabağı. )

( CUCURBITA cum LAGENARIA VULGARIS )


- KABAK ile VEZİRKÜLÂHI

( Kabak kızartılmamalıdır. [Tüm özellikleri nitelikleri kaybolur.] )


- KABAKLAMAK ile KABAKLAŞMAK ile KABAKLIK

( Ağaçların gençleşmesi için dallarını budamak. İLE Saçları dökülmek, dazlaklaşmak. | Taşıt lastiklerinin, dişleri aşınıp yüzeyi düz bir duruma gelmesi. İLE Karpuz ya da kavunun ham olma durumu. | Başın tüysüz ya da dazlak olma durumu. | Bilgisizlik, görgüsüzlük. )


- KABALAK ile KABALAK

( Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusunda kullanılmış olan, şapkaya benzeyen bir başlık türü. İLE Kabak yaprakları biçiminde etli ve tüylü yaprakları olan, kırlarda ve su kenarlarında yetişen bir bitki. )


- KABUĞUN, FLOEM TABAKASI = TABAKA-İ KIŞR = LIBER


- KABUK ile/ve/<> BADIÇ

( .. İLE/VE/<> Bakla, fasulye, bezelye gibi taze sebzelerde, içinde tohumların sıralanmış bulunduğu kabuk. )


- KABUK ile/ve/||/<>/> KABUKLU

( Bir şeyin üstünü kaplayan ve onu dış etkilere karşı koruyan, kendiliğinden oluşmuş sertçe bölüm, kışır/kışr. | Ekmeğin, pişme sırasında içinden daha çok sertleşen dış bölümü. | Bir sıvı ya da gazı dıştan saran, sert katman. | Deri üzerinde bir yaranın ya da sivilcenin kurumasıyla oluşan sertçe bölüm. | Bir hayvanı dıştan örten kitinli, kalkerli, silisli, kemiksi ya da boynuzsu örtü, kavkı. İLE/VE/||/<>/> Kabuğu olan. )


- KABUK = KIŞR = ÉCORCE


- KABUK ile KUKUÇ

( ... İLE Şeftali, kayısı gibi meyvelerin çekirdeklerinin sert kabuğu. )


- KABUK ile TOPUR

( ... İLE Kestanenin dikenli olan dış kabuğu. | Fındığın dışındaki yeşil kabuk. )


- KABUK ile/<> YALAMUK

( ... İLE/<> Çam ağacının reçineli kabuğu, soymuk. | Çam ağacının reçineli kabuğundan çıkan özsuyu. )


- KABZIMAL[Ar.] ile MADRABAZ[Fars.]

( Meyve sebze üreticileri ile satıcılar arasında, aracılık eden kişi. İLE Sebze, meyve gibi yiyecekleri, yerinden getirterek, toptan satan kişi. | Hile yapan, hileci. )


- KAÇINMA ile/ve/||/<>/> HOŞGÖRÜ ile/ve/||/<>/> TOPARLANMA


- KÂFÛR

( Uzakdoğu'da yetişen, bir çeşit taflandan elde edilen ve hekimlikte kullanılan, beyaz ve yarı saydam, kolaylıkla parçalanan, ıtırı güçlü bir nesne. )


- KAKAO ||/<> BAMYA ||/<> PAMUK


- KAKTÜS ile/değil BEKTAŞİKAVUĞU

( ... İLE Büyük ve güzel çiçekler veren, ılık iklimlerde yetişen bir kaktüs. )

( ... cum ECHINOCACTUS )


- KAKTÜS ile/ve/değil SUKKULENT


- KAKTÜS[Fr., İng. CACTUS] ile SÜTLEĞEN/JAPON KAKTÜSÜ

( Kaktüsgillerden, yaprakları yayvan ve dikenli, güzel, parlak renkte çiçekler açan bir bitki, atlas çiçeği. İLE Sütleğengillerden, yaprak sap ve köklerinde süt görünüşlü, kekre ve yakıcı bir öz su bulunan, verdiği öz su türlerine göre tıpta ve sanayide kullanılan, yediyüz kadar türü bilinen, bir ya da çok yıllık bir bitki. )

( CACTUS cum EUPHORBIA )


- KAKTÜS/ATLASÇİÇEĞİ ile/ve FESTAN

( ... İLE/VE Dikensiz kaktüs. )

( GÜLÂYÂN ile/ve ... )


- KALA ile BEYAZ KALA

( Papua Yeni Gine'nin Kundiava kasabasında bulunan bir çiçek. )


- KALEM ile KAMIŞ


- KALİKS DİŞLERİ = ESNÂN-I KE'S = DENTS DU CALICE


- KALİKS TÜBÜ = ÜNBÛBE-İ KE'S = TUBE DU CALICE


- KALİKS'İN KENARI, KALİKS AĞZI = HÂFFE-İ KE'S = BORDURE DU CALICE


- KALPSİ YAPRAK = VARAK-I KALBÎ = FEUILLE CORDIFORME


- KAMELYA[Fr. < CAMÉLIA] ile/değil KAMERİYE[İt. < CAMERILLA]/ÇARDAK[Fars. ÇAR + Ar. DAK]/ALAÇIK/GÖLGELİK

( Çingülü, japongülü. İLE/DEĞİL Tarla, bahçe vb. yerlerde ağaç dallarından örülmüş barınak. | Asma vb. bitkilerin dallarını sardırmak için direklerle yapılmış yer. )


- KAMIŞ ile ARAROT KAMIŞI/MARANTA[bitkibilimci MARANTA'nın adından]

( Buğdaygillerden, sulak, nemli yerlerde yetişen, boğumlu, sert gövdesi olan bitkilere verilen ad. | Bu bitkiden yapılmış olan. | Erillik örgeni, penis. İLE Birçenekliler sınıfından, Antillerde ve tüm tropikal bölgelerde yetiştirilen, kökündeki yumrulardan un[ararot] çıkarılan bir kamış çeşidi. )

( ARUNDO DONAX cum MARANTA ARUNDINACA )


- KAMIŞ ile SU KAMIŞI/HASIR OTU/KOFA/KİLİZ

( Buğdaygillerden, sulak, nemli yerlerde yetişen, boğumlu, sert gövdesi olan bitkiler. | Bu bitkiden yapılmış olan. | Sıvı içecekleri, bardak ya da şişeden kolayca içmek için kullanılan ince, plastik boru, pipet. İLE ... )

( PHRAGMITES AUSTRALIS cum ... )


- KANARYAÇİÇEĞİ ile KANARYAOTU

( Çan çiçeğigillerden, sarı renkli bir çiçek. İLE Çuha çiçeğigillerden, tohumları kafes kuşlarına yem olarak verilen bir bitki. )

( TROPAEOLUM PEREGRINUM cum ALSINE MEDIA )


- KANATÇIKLAR, YAN KANATLAR = CENBÎ CENÂHEYN = AILES


- KANATLI MEYVE, SAMARA = SİMÂR-I MÜCENNEHA = SAMARE


- KANDİLÇİÇEĞİ = CİVANPERÇEMİ/CİĞEROTU

( Bileşikgillerden, çok çeşidi olan bir kır bitkisi. )

( ACHILLEA MILLEFOLIUM )

( HAŞÎŞET-ÜR-RİE )


- KANDIRA ile KANDIRA

( Kocaeli iline bağlı ilçelerden biri. İLE Buğdaygiller familyasından, pek çok türü bulunan, çok yıllık sürüngen bitki. | Ağaç. | Ot. )


- KANGAL[Yun.] ile KANGAL ile Kangal

( Tel, kurşun boru gibi uzun ve bükülebilir şeylerin halka biçiminde sarılmasıyla yapılan bağ. | Bu biçimde bükülmüş şeylerin her bir halkası. İLE Deve dikeni. | Kangal ilçesine özgü bir köpek. İLE Sivas iline bağlı ilçelerden biri. )


- KANKURUTAN = ADAMOTU

( Patlıcangillerden, geniş yapraklı, mavi çiçekli, meyveleri sarı, çok yıllık bir bitki, kankurutan, adamkökü. )

( MANDRAGORA AUTUMNALIS )


- KANTARON ile KANTARON ile KIZIL KANTARON

( Kızılkantarongillerden, hekimlikte kullanılan, sarı çiçekli, acı köklü, küçük bir bitki İLE Birleşikgillerden, sarı, mavi, kırmızı çiçekli türleri bulunan otsu bir bitki. İLE Kızılkantarongillerin örnek bitkisi olan, 10-50 santimetre yüksekliğinde, kırmızı çiçekli, karşılıklı yapraklı, sap ve yaprakları tıpta kullanılan, iki yıllık otsu bir bitki. )

( GENTIANA LUTEA cum CENTAUREA cum ERYHRAEA CENTAURIUM )

( ST. JOHN'S WORT vs. ... vs. ... )


- KANTİYANE[Lat. < GENTIANA]

( Kızılkantarongillerden, hekimlikte iştah açıcı olarak kullanılan bir tür bitki. )


- KAP ile KAPÇIK

( ... İLE Küçük kap. | Boş mermi kovanı. | Tahıl tanelerinde kabuk. )


- KAPAKLI KAPSULA = SİMÂR-I SAVNÎYE = PYXIDE


- KAPALITOHUMLULAR = MESTÛRÜ-'L BÜZÛR = ANGIOSPERMES


- KAPAR ile KAPAR

( Kapatmanın geniş zamanlı tanımı/kullanımı. İLE Kapmanın geniş zamanlı tanımı/kullanımı. )


- KAPARİ[Yun.] değil/yerine/= GEBRE OTU


- KAPI ile KAPICIK

( ... İLE Yumurtacığın tepesinde bulunan çiçek tozu borusunun geçtiği delik. )


- KAPISKA değil KAPUSKA[Slav]

( Lahana yemeği. )


- KAPİTULUM = EZHÂR-I KIMMÎYE = CAPITULE


- KAPLICA ile KAPLICA

( Kapalı ılıca, hamam. İLE Taneleri ufak bir tür buğday. )

( ... cum TRITICUM MONOCOCCUM )


- KAPLUMBAĞA ve/||/<> GORİL ve/||/<> FİL

( [karadaki] En yaşlı. VE/||/<> En güçlü. VE/||/<> En büyük. )


- KAPSÜL[Fr. < CAPSULE]

( Ateşli silahlarda, horozun ya da iğnenin çarpmasıyla ateş alan, bir tür özel barutla dolu, küçük, yuvarlak metal parça. | Bazı ilaçların, kolay yutulmak üzere içine konulduğu, ilacın yapısını etkilemeyen jelatinden kap. | Laboratuvarlarda kullanılan yarım küre biçimindeki kap. | Raflı mobilyalarda rafları taşımak için yan tablalara açılan deliklere çakılan ortası delik ve silindir biçimli metal ya da plastik araç.| Oturma mobilyalarının, masa, sehpa vb. eşyaların ayaklarının altına çakılan, genellikle üç tırnaklı ya da ortadan çivili, tepesi bombeli, kalın sacdan pres yapılarak elde edilen araç. | Bazı bitkilerde tohumları içinde taşıyan kuru kabuk. | Bir örgeni ya da yapıyı çevreleyen kese biçiminde zar. | Oyuncak tabancalarda kullanılan, şerit biçiminde iki kâğıt tabaka arasına konmuş patlayıcı madde. | Şişe kapağı. )


- KAPUZ ile/ve AKABE ile/ve MUHAK

( Dar ve derin geçit. İLE/VE Tehlikeli geçit. İLE/VE Dağ geçidi. )


- KAR' ile KAR' ile KA'R[çoğ. KUÛR] ile KÂR[Fars.] ile -KÂR[Fars.]

( Kapıyı çalma. İLE Hekimin, hastayı muayene ederken, ses almak üzere, bir örgene/uzva parmakla vurması. | Kapı çalma. | Su kabağı. İLE Çukur şeyin dibi, dip, son/nihayet. | Derinlik. İLE İş güç, iş. | Kazanç, temettü. | Meşguliyet; sanat. | İşleme, etki/te'sir. | Savaş. İLE "-li, -ci, eden, -edici" eklerinin karşılığıdır. Adları sıfat yapar.[HİLE-KÂR, İSYAN-KÂR, KANAAT-KÂR vb.] )


- KARA ÇAM ile KIZIL ÇAM ile YEŞİL ÇAM

( image )


- KARA YEMİŞ

( TAFLAN[yerel dilde] )


- KARABALDIR = BALDIRIKARA

( Nemli yerlerde yetişen, çoğu eğrelti otu türünün ortak adı. )


- KARABAŞ ile KARABAŞ

( Çoban köpeği. | Bir hücreli özel bir asalağın, hindinin karaciğerine yerleşerek yaptığı, büyük ölçüde ölümlere yol açan kümes hastalığı. | Ballıbabagillerden, çiçekleri mavi ya da menekşe renginde başakçıklar durumunda olan güzel kokulu bir bitki [Lavandula stoechas]. | Kışa dayanıklı sert buğday. İLE Rahip. | Evlenmemiş, evlenmek istemeyen erkek. )


- KARABİBER ile DÂR-İ FÜLFÜL[Fars., Ar.]

( ... İLE Karabibere benzer, uzun dâneli baharat. )


- KARABİBER ile KARABİBER

( Karabibergillerin örnek bitkisi olan, zeytinsi, meyvelerin taneleri yuvarlak, yaprakları kalp biçiminde, tırmanıcı bir bitki. | Bu bitkinin baharat olarak kullanılan kuru ve siyah tanesi. | Bu tanelerin kurutulup öğütülmesiyle yapılan toz. İLE Sevimli ve ufak tefek esmer güzeli. )

( PIPER NIGRUM cum ... )


- KARABUĞDAY ile/||/<>/< KARABUĞDAYGİLLER

( ... İLE/||/<>/< Taçsız iki çeneklilerden, ravent, kuzukulağı, kurtpençesi, çobandeğneği ve karabuğday gibi sapları boğumlu, çiçekleri başak ya da salkım durumunda bazı türleri hekimlikte kullanılan bitkileri içinde toplayan bir aile. )


- KARAÇALI = ÇALIDİKENİ

( Hünnapgillerden, kurak yerlerde yetişen, çiçekleri altın sarısı renginde, dikenli bir bitki. | İki kişinin arasına girerek ilişkileri bozan kişi. )

( PALIURUS SPINOSA )


- KARACAOT = ÇÖREK OTU

( Bir tür çöpleme. | Çörek otu. )

( HELLOBORUS NIGER )


- KARAKAFES = EŞEKKULAĞI

( Sığırdiligillerden, çiçekleri beyaz ve menekşeye çalan kırmızı renkte, eczacılıkta kullanılan bir bitki. )


- KARAKTER[Fr., İng. < CHARACTER < Yun.]/SECİYE[Ar.] değil/yerine/= ÖZYAPI/IRA/İMCETÜR


- KARANFİL[Ar. < KARANFUL] ile KARAMUK

( Karanfilgillerden, güzel renkli çiçekler açan bir süs bitkisi. | Mersingillerden, Molük Adaları'nda, Filipinler'de ve Hindistan'da yetişen ve yaprakları sürekli yeşil kalan bir ağaç.[Caryophyllus aromaticus] | Bu ağacın karanfil yağı elde edilen ve baharat olarak kullanılan, ağız kokusunu gideren, acımsı, koyu renkli, küçük çivi biçimindeki tomurcuğu. İLE Karanfilgillerden, ekin tarlalarında biten, yaprakları karşılıklı, çiçeği pembe mor renkte, zararlı bir bitki. | Gövdede, kara renkli kabarcıklara neden olan bir hastalık. | Koyunlarda görülen bir hastalık türü. )

( DIANTHUS CARYOPHYLLUS cum AGROSTEMMAGITHAGO )


- KARANFİL[Ar. < KARANFUL] ile KASIK OTU

( Karanfilgillerden, güzel renkli çiçekler açan bir süs bitkisi. | Mersingillerden, Molük Adaları'nda, Filipinler'de ve Hindistan'da yetişen ve yaprakları sürekli yeşil kalan bir ağaç.[Caryophyllus aromaticus] | Bu ağacın karanfil yağı elde edilen ve baharat olarak kullanılan, ağız kokusunu gideren, acımsı, koyu renkli, küçük çivi biçimindeki tomurcuğu. İLE Karanfilgillerden, saz biçiminde ince sapları olan, güzel çiçekler açan, kasık yaralarına yararlı sayılan bir bitki. )

( DIANTHUS CARYOPHYLLUS cum HERNIARIA HIRSUTA )


- KARANFİL ile KASTAMONU KARANFİLİ


- KARANFİL[Ar. < KARANFUL] ile TARÇIN[Fars. < DÂRÇÎN < DÂRÛ-Yİ ÇİN/DÂR-I ÇİN: Çin darısı/ağacı.]

( ... İLE Tarçın bitkisinin kökeninin, Sri Lanka olarak da bilinen Seylan Adası olduğu söylenir. Ne var ki, biz bu bitkiyi Uzakdoğu'dan, Çin ve Malezya gibi ülkelerden almışız. Aslında, bitkinin dilimizdeki adı da, tarihi bu bağa ilişkin bir ipucu verir gibi. Farsça, "dâr" sözcüğü, ağaç anlamına geliyor.[Arapça'da ev anlamına gelen "dâr" sözcüğüyle karıştırılmamalı!] "Dâr-ı Çin" yani "Çin ağacı" sözcüğü, Farsça'dan dilimize girmiş ve başındaki sessiz harf sertleşerek tarçın biçiminde söylenir olmuş.

İngilizce gibi Batı dillerinde, tarçın sözcüğünün karşılığı, "cinnamon". Bu sözcük, Latince, tarçın demek olan "cinnamomum" sözcüğünden kaynaklanıyor. Ama sözcük, Latince'ye gelinceye kadar dilden dile dolaşmış. Tıpkı, İpek Yolu tüccarlarının, mallarını taşımaları gibi, sözcük de dilden dile taşınmış. Sözcük, Latince'ye, eski Yunanca "kinnamomon"dan geçmiş. Yunanlar'sa, bu sözcüğü, İbraniler'in, "kinamom" dedikleri sözcükten alıp dillerine uyarlamışlar. Aramca, "qunimun" olarak söylenilen sözcüğün kökeniyse, Malezya'da ve Endonezya'da konuşulan Malay dili. Bu dilde, "kayu manis" sözcüğü, "tatlı odun" anlamına geliyor. )

( CLOVE vs. CINNAMON )


- KARANFİLSİ KOROLLA, KARANFİL ÇİÇEĞİNDEKİ GİBİ BİR KOROLLA = TÜVEYC-İ KARANFİLÎ = COROLLE CARYOPHYLLÉE


- KARAYOSUNU ile KARAYOSUNLARI

( Çayır ve ormanlarda yumuşak bir bitki oluşturan çiçeksiz bitki. İLE Çiçeksiz bitkiler sınıfından, nemli yerlerde yetişen, birleşim ya da spor verme yoluyla üreyen, pek çok türü bulunan bir bitki ailesi. )


- KARBONUN TEPKİMESİ

( -20 °C ilâ 120 °C )


- KARDEŞLENMEK ile KARDEŞLENMEK

( Ekin bir kökten birkaç sap birden üremek. İLE Kardeş sahibi olmak. )


- KARGABÜKEN ile/ve/||/<>/> STRİKNİN

( Bitişik taç yapraklı iki çeneklilerden, yaprakları karşılıklı, çiçekleri talkım durumunda olan, meyvesi zehirli bir ağaç. | Bu ağacın striknin elde edilen tohumu. İLE/VE/||/<>/> Kargabükenden çıkarılan, etkili bir zehir. )


- KARGILIK ile KARGILIK

( Fişeklik. İLE Kamış yetişen yer. )


- KARNABAHAR ile BROKOLİ

( )

( CAULIFLOWER vs. BROCOLI )

( BRASSICA OLERACEA BOTRYLIS) cum BROCCOLI )


- KARNIBAHAR değil KARNABAHAR


- KAROTEN ile KLOROFİL

( Bitkilerde turuncu renk veren pigment. İLE Bitkilerde yeşil renk veren pigment. )


- KARPOZ[Yun.] ile KARPUZİ[Yun.]/KARPUZ[Fars. < HARPUZ]

( Her tür meyvenin genel adı. İLE Karpuz. )


- KARPUZ ile ÇAKAL KARPUZU

( ... İLE Bazı tarlalarda çakal karpuzu olur. Çakallar, karpuzu yer, sonra da etrafı pislerler. Pislikteki bütün(hazma uğrayıp erimemiş) çekirdekler, karpuz ekiminden önce, örneğin kışın toprağa düşmüş olurlar. Toprak, karpuz mevsimi gelinceye kadar, çekirdeğin yarı kuvvetini alır. Zamanı gelince, o zayıf çekirdekten ufak bir karpuz olur. Buna "çakal karpuzu" denir. )


- KARPUZ ile CİMCİME


- KARPUZ ile DENSUKA KARPUZU


- KARPUZ ile EBU CEHİL KARPUZU

( ... İLE Zehirlidir. )


- KARPUZ[Fars. < HARBÛZ | Kavun.] ile ŞALAK

( Kabakgillerden, sürüngen gövdeli parçalı sert yapraklı, sarı çiçekler açan bir bitki. | Bu bitkinin dışı yeşil kabuklu, içi kırmızı ve sulu, iri meyvesi. | Lamba karpuzu. | Kadın memesi. İLE Ham, büyümemiş karpuz. )

( BOSTAN: Sebze bahçesi. | Kavun, karpuz tarlası. | Kavun ve karpuza verilen ortak ad. )

( BATİH, BITTÎH ile ... )

( CITRULLUS VULGARIS cum ... )


- KARTOPU ile KARTOPU ile KAR TOPU/TOPAĞI

( Hanımeligillerden, birçok türü süs bitkisi olarak yetiştirilen, zeytinimsi, meyvemsi, kırmızı renkte bir ağaççık.[Lat. VIBURNUM]. | Beyaz ve tombul. İLE Elle top biçiminde sıkıştırılmış, eğlence amacıyla karşılıklı atılan kar topağı. )


- KASIR[Ar. < KASR]["ka" uzun okunur] ile KÂSİR[Ar. < KESÎR < KESRET] ile KÂSİR[Ar. < KESR] ile KASIR[Ar. < KUSÛR]["ka" uzun okunur]/KASÎR[Ar. < KASR] ile KASR[Ar. çoğ. KUSÛR] ile KASÎL[Ar.]

( Zorla işleten. İLE Çok olan. İLE Kıran, kesreden. İLE Kısa, boysuz. Kısa kesme, kısaltma, kısma. | Azaltma, kesme, eksiklik. | İbarenin çok kısaltılması. | Aruzda tef'ile'nin son harfinin düşürülmesi. İLE Köşk, kâşâne, saray. İLE Hayvanlara yedirmek üzere zamanından önce biçilen yeşil ot. )


- KATIRKUYRUĞU ile KATIRTIRNAĞI

( Baklagillerden, çiçekleri sarı ve şemsiye durumunda olan acı bir bitki. İLE Baklagillerden, dalları çok ince, çiçekleri sarı, bazı türleri hekimlikte idrar söktürücü olarak kullanılan bir bitki. )

( EUISETUM PASTUREL cum GENISTA SCOPARIA )


- KAUÇUK[Fr. < CAOUTCHOUC] ile EBONİT

( Gövdesi odunsu, öz suyu yapışkan, süt kıvamında, yaprakları oval biçimli, parlak ve kalın, sıcak ülke bitkisi, lastik ağacı, kauçuk. | Amerika, Asya ve Afrika'nın çeşitli ağaçlarından, özellikle lastik ağacından ya da bazı petrol artıklarının birleşiminden elde edilen, dayanıklı ve esnek nesne. | Bu nesneden yapılmış olan. İLE Yüz bölüm kauçuğun, otuziki bölüm kükürtle işlenmesinden elde edilen plastik nesne. )


- KAUÇUK[Fr. < CAOUTCHOUC] ile GÜTAPERKA[Malezya dilinden]

( Gövdesi odunsu, öz suyu yapışkan, süt kıvamında, yaprakları oval biçimli, parlak ve kalın, sıcak ülke bitkisi, lastik ağacı, kauçuk. | Amerika, Asya ve Afrika'nın çeşitli ağaçlarından, özellikle lastik ağacından ya da bazı petrol artıklarının birleşiminden elde edilen, dayanıklı ve esnek nesne. | Bu nesneden yapılmış olan. İLE Sumatra'da ve çevresindeki adalarda yetişen büyük bir ağaçtan elde edilen, kablo yapımında kullanılan, kauçuğa benzer, yapışkan bir madde. )


- KAVAK ile AKÇAKAVAK/AKKAVAK/HOLLANDA KAVAĞI

( Söğütgillerden, sulak bölgelerde yetişen, boyu bazı türlerinde 30-40 metreye değin çıkan, kerestesinden yararlanılan uzun boylu bir ağaç. İLE Söğütgillerden, yapraklarının altı beyaz olan bir tür kavak. )

( POPULUS cum POPULUS ALBA )


- KAVAK ile ÇALIKKAVAK

( ... İLE Dalları, sepetçilikte kullanılan bir kavak türü, sepetçi kavağı. )


- KAVAK ile/değil ÇINAR[Fars. < ÇENÂR]

( Anadolu Kavağı'ndakiler, çınardır. )

( Söğütgillerden, sulak bölgelerde yetişen, boyu bazı türlerinde 30-40 metreye değin çıkan, kerestesinden yararlanılan uzun boylu bir ağaç. İLE İki çeneklilerden, otuz metreye kadar uzayabilen, gövdesi kalın, uzun ömürlü, geniş yapraklı bir ağaç. )

( POPULUS cum PLATANUS )


- KAVAK / KARAKAVAK

( ... İLE Yüksekliği 35 metre kadar olabilen, kabuğu koyu renkli bir tür kavak. )

( POPULUS cum POPULUS NIGRA )


- KAVATA[Yun.] ile KAVATA[Yun.]

( Oyma ağaç kap. İLE Sert ve fazla kızarmayan bir tür domates. )

( ... cum SOLANUM CAPSICUM GROSSUM )


- KAVRULMUŞ BADEM değil/yerine ÇİĞ BADEM


- KAVUN ile ALTINBAŞ

( ... İLE Genellikle Ege bölgesinde yetişen, yuvarlak, kalınca kabuklu güzel bir tür kavun. )


- KAVUN ile DİVLEK/DÜĞLEK/DÜVLEK

( ... İLE Kalın kabuklu, olgun kavun. | Olgun, ufak kavun. | Kelek. )


- KAVUN ile/ve/||/<>/< KELEK ile/ve/||/<>/< DÜĞLEK

( Güneş gördükçe olgunlaşır. İLE/VE/||/<>/< Başlangıçta ve toprak üstünde kalan bölümüdür. İLE/VE/||/<>/< Yeni oluşmaya başladığı küçükkenki durumuna verilen addır. )

( Meyve olur. İLE/VE/||/<>/< Turşu olur. İLE/VE/||/<>/< ... )


- KAVUN ile MAKUVA URI KAVUNU


- KAVUN ile ŞAMAMA[Ar.]

( ... İLE Güzel kokulu bir tür kavun. | Kavuna benzer bir yıllık otsu ve sürüngen bir bitki. )

( BITTÎH ile ŞEMÂME )

( ... ile KÂLE )

( ... cum CUCUMIS DUDAIM )


- KAVUN ile TOPATAN

( Kabakgillerden, sürüngen gövdeli, iri meyveli bir bitki. | Bu bitkinin genellikle güzel kokulu, sulu ve etli meyvesi. İLE Güzel kokulu, sarı renkte, uzunca bir tür kavun. )


- KAVUN ile YUBARİ KAVUNU


- KAVUNİÇİ/PEMBE ile/değil YAVRUAĞZI

( ... İLE/DEĞİL Kavuniçi ile pembe arası bir renk. | Bu renkte olan. )


- KAVUZ ile KAVUZLULAR

( Buğdaygillerin başağında, başakçıkları ya da çiçeği saran kabuk. | İçi boş, kabuklu yemiş. İLE Bir çeneklilerden, çiçeklerinde renkli taç yaprağı yerine kavuz denilen yeşil renkte yaprakçıklar bulunan bitki takımı. )


- KAYAR ile/ve/||/<>/> KAYARLAMAK

( Hayvanların eskiyen nallarının çivilerini değiştirme işlemi.| Pay. İLE Hayvanın eskiyen nallarını onarmak, eskiyen nalın çivilerini yenilemek. | Düven taşlarını yeniden koymak ya da onarmak. | Sövmek, küfretmek. )


- KAYIKÇIK, KARİNA, ALT KAYIK = SÜFLÎ ZEVRAK = NACELLE, CARÈNE


- KAYIN ile KAYIN

( 72 kişinin, 1 günlük oksijenini sağlar. )

( Kayıngillerin örnek bitkisi olan, 30-40 metre boyunda, 2 metre çapında, kışın yapraklarını döken, kerestesi beyaz ve değerli olan bir orman ağacı. | Bu ağaçtan yapılmış olan. İLE Kadın ya da kocaya göre birbirinin erkek kardeşi, kayınbirader, ini. )

( FAGUS ORIENTALIS cum ... )


- KAYINGİLLER ile/= PALAMUTLULAR

( İki çeneklilerden, palamut diye adlandırılan, meyveleri yüksüksü bir kadehçik içinde duran, kayın, meşe, kestane vb. kerestelik orman ağaçlarını içine alan bir aile. )


- KAYISI ile/ve ÇATALOĞLU, ÇİĞİLİ, ÇOLOĞLU, HACIHALİLOĞLU, HASANBEY, KARACABEY, ŞAM, TOKALOĞLU, TURFAN, DAİZMİR, YÖRÜKRAMAZAN


- KAYISI ile/ve İRİBİTİRGEN


- KAYISI ile KAMAREDDİN

( [eskiden] [umarız günümüzde de vardır!] Antalya bölgesinde yetişen çok özel bir kayısıymış. [İbn Haldun'un eserlerinde geçer] )


- KAYISI[Fars. KAYSİ]/MIŞMIŞ[Ar.] ile ŞEKERPARE[Fars.]

( Gülgillerden, sıcak ya da ılık iklimlerde yetişen, çiçekleri pembemsi beyaz bir ağaç. | Bu ağacın, açık turuncu renkte, eti sulu, güzel kokulu, tek ve sert çekirdekli tatlı meyvesi. İLE Çok tatlı bir tür kayısı. | Bir tür hamur tatlısı. )

( KAYISI: KAJSZIJA[Bulgarca]
CAIS/CAISI/CASIA[Romence]
KAJSIJA[Hırvatça]
KAJSI[Arnavutça]
KAJSZI[Macarca, Tatarca] )

( PRUNUS ARMENIACA cum ... )


- KAYISI ile/ve SOĞANCI


- KAYISI ile/||/<>/< ZERDÂLİ[Fars.]

( ... İLE Kayısı ağacının, küçük meyveli bir türü. | Bu ağacın, acı çekirdekli meyvesi. )

( Aşılı. İLE/||/<>/< Aşısız. )

( ... cum PRUNUS ARMENIACA )


- KAYIŞKIRAN = SABANKIRAN

( Baklagillerden, kökleri toprağa derince girdiği için tarlalar sürülürken sabanı tutan, çiçekleri kırmızı bir bitki. )

( ONOSIS SPINOSA )


- KAYNANADİLİ ile KAYNANADİLİ

( Dil biçiminde, yassı ve dikenli dalları olan bir tür kaktüs. İLE Bir iğne oyası deseni. )


- KAYNATMA ile/ve/değil HAŞLAMA

( Bazı bitkileri/çayları, kaynatarak değil haşlama yaparak içmek gerekir. )

( Kök sebzelerini[patates, yerelması vb.] soğuk su ile. İLE/VE/DEĞİL Yeşil yapraklı, çiçekli ve çeşitli narin sebzeleri[ıspanak, brokoli, kuşkonmaz vb.] kaynamış suyun içine, fazla kaynatmadan, diri tutmak üzere kısa süreli. )


- KAYSI değil KAYISI


- KAZ AYAĞI ile KAZ AYAĞI ile KAZ AYAĞI ile KAZ AYAĞI ile KAZ AYAĞI

( Kumaş deseni. İLE Göz kenarlarındaki kırışıklık. İLE Ispanakgillerden, yaprakları kaz ayağına benzeyen bir bitki [Lat. CHENOPODIUM | Fr. ALISME | Ar. RİCL-ÜL-VEZZ]. İLE Çok kollu çengel. | Çaprazlama yapılan teyel, Hristo teyeli. | İki ayrı yolun birleşip tek yol hâline geldiği kavşak. | İki ucundan herhangi bir yere bağlanmış bir halatın, başka bir halatla ortasından terazilenmiş durumu. İLE Açık turuncu renk. | Bu renkte olan. )


- KAZIK KÖK = CEZR-İ AMÛDÎ = RACINE PIVOTANTE


- KAZMA ile KİRİZMA[Yun.]

( Herhangi bir araçla toprağı açmak, oymak. | Bu yolla çukur, kuyu, yol vb. oluşturmak. İLE Toprağı derince kazarak altını üstüne getirme. )


- KEBÂD[Ar.] ile KEBBÂD[Ar.]

( İri limon. İLE Ağaç kavununa benzer bir çeşit büyük ve yumuşak bir limon.[dilim dilim kesilerek tatlısı yapılır] )


- [Ar.] KEBÂD ile KEBBÂD/KÜBBÂD

( İri limon. İLE Ağaç kavununa benzer bir çeşit büyük ve yumuşak bir limon.[dilim dilim kesilerek tatlısı yapılır] )


- KEBEZLİK/KEBEZLİG ile PAMUK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Pamuk tarlası. İLE ... )


- KEBİKEÇ = DÜĞÜNÇİÇEĞİ[Fars.]

( "Tılsımlı söz". Yazma kitapları güve yememesi için yazılan tılsım. )


- KEÇE[Oğuz] ile KEÇE ile KEÇE
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Keçe. İLE Sebze ve meyveleri taşımaya yarayan sepet. İLE Gece. )