
Y
Kılavuz: Yaşar'ımızın FaRkLaR'ı
Toplam 423 FaRk bulunmaktadır
Sayfa 2 / 3
- KENDİ DÜNYANDA YAŞAMAK ile/ve/değil/yerine KENDİ DÜNYANI YAŞAMAK
( Sizi tutsak etmiş olan, kendi hakkınızda beslediğiniz fikirdir. )
( Bizi içeri kilitlemiş olan kapı, aynı zamanda bizi dışarı bırakacak olan kapıdır. )
( Bazıları. [Çoğunlukta olsa da herkes değil.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Herkes. )
( The idea you have of yourself that keeps you in bondage.
The door that locks you in, is also the door that lets you out. )
( [not] TO LIVE THE PERSONAL LIFE vs./and/but TO LIVE IN THE PERSONAL LIFE
TO LIVE IN THE PERSONAL LIFE instead of TO LIVE THE PERSONAL LIFE )
- YARATICI ile/ve/değil ÖZGÜN
- YARATIM ile/ve DÖNÜŞÜM
( CREATION vs./and TRANSFORMATION )
- YENİLİKLER ve/< DELİLİKLER
- YAPICI ile/ve OLGUNLAŞTIRICI
( CONSTRUCTIVE/POSITIVE vs./and TO BRING RIPEN )
- DOĞAYA DOĞAN ile/ve/değil/||/<>/> YAŞAMA DOĞAN
( Behaim["hayvan"]. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Beşer/İnsan. )
( Yaşam, yaşamla beslenir. [Doğada bu süreç zorunluludur, toplumda ise gönüllü olmalıdır.] )
( Yaşamın tamir edemediğine ölüm son verir. )
( [not] TO BORN IN NATURE vs./and/but TO BORN IN LIFE
What life cannot mend, death will end. )
- YEKPÂRE[Fars.] değil/yerine/= BÜTÜN
( Küçük olan, bütünü yansıtır ama bütünü içeremez. )
( The small, projects the whole; but it cannot contain the whole. )
( [not] A SINGLE PIECE but COMPLETE
COMPLETE instead of IN A SINGLE PIECE )
- BAZI ŞEYLERİ ...
ANLADIKTAN SONRA YAŞAMAK ile/ve/<>/değil/yerine YAŞADIKTAN SONRA ANLAMAK
- YOLU BİLMEK ile/ve/> YOLDA İLERLEMEK
( Yolunuzu, kendiniz bulmalısınız. )
( TO KNOW THE WAY vs./and/> TO BE ON THE WAY/TO PROGRESS
You must find your own way. )
- GÜNÜ GEÇİRMEK değil/yerine GÜNÜ YAŞAMAK
( Kişi, inandığı gibi yaşayamıyorsa, yaşadığı gibi inanmaya başlar. )
( [not] TO PASS THE DAY but LIVE THE DAY
LIVE THE DAY instead of TO PASS THE DAY )
- KISA VADELİ YARAR-UZUN VADELİ ZARAR ile/değil/yerine ÂN'I YAŞAMAK
- YORUM ile/ve/değil/yerine ÇOK ANLAMLILIK
( [not] INTERPRETATION/COMMENT vs./and/but MULTI MEANING
MULTI MEANING instead of INTERPRETATION/COMMENT )
- YORUM ile/ve YORUMUN ETKİSİ/EGEMENLİĞİ
- YORUM ile/ve DÖNÜŞTÜRÜCÜ NİTELİKTE YORUM
( INTERPRETATION/COMMENT vs./and TRANSFORMER INTERPRETATION/COMMENT )
- YORUM ile/ve/<> DÖNÜŞÜM
( INTERPRETATION/COMMENT vs./and/<> TRANSFORMATION )
- YORUM ve ERDEM
( INTERPRETATION/COMMENT and VIRTUE )
- YORUM ve VAROLUŞ
( INTERPRETATION/COMMENT and EXISTENCE )
- YORUM ile/ve YÖNTEM
( INTERPRETATION/COMMENT vs./and METHOD )
- YORUMLAMAK ve DÖNÜŞTÜRMEK
( TO INTERPRET and TO TRANSFORM )
- YORUMLAMA ile/ve YARATMA
( TO INTERPRET vs./and TO CREAT )
- YORUMLAMA ile/ve YENİDEN KURMA
( TO INTERPRET vs./and RE-ESTABLISH )
- YORUMLAMA ile/değil YORUMBİLİM
( [not] TO INTERPRET vs./but HERMENEUTIC )
- YORUMBİLİM ve SANAT
( Her alanda düşünebilme ve konuşabilme olanağı. )
( HERMENEUTIC and ART )
- YÖNTEM/USÛL["USÜL" değil!]/METOD[İng. < METHOD] ile/ve ÜSLÛB
- ALTIN ORAN ve YAŞAMSALLIK
( GOLDEN PROPORTION/RATIO/MEAN/SECTION and VITALITY )
- YORUM(LAMA)DA:
VARLIK BAKIMINDAN ile/ve ANLAM BAKIMINDAN
( TO INTERPRET: IN EXISTENCE vs./and IN MEANING )
- YORUMLAMA ile/ve DEĞİŞİM
( TO INTERPRET vs./and ALTERATION )
- YORUM ile/ve DEĞERLENDİRME
( INTERPRETATION/COMMENT vs./and EVALUATION )
- YORUM ile/ve DÜŞÜNCE/FİKİR
( ... İLE/VE Düzenlemek, tertip etmek. | Ham düşünce, haber. )
( Fikir, varolanlar üzerine değil varolması gerekenler üzerinedir/olmalıdır. )
( Ancak bizi arzu, korku ve yanlış düşüncelerden kurtaracak olan iyidir. )
( INTERPRETATION/COMMENT vs./and IDEA
Only what liberates you from desire and fear and wrong ideas is good. )
- YORUM ile AÇIKLAMA
( INTERPRETATION/COMMENT vs. EXPLANATION )
- YORUM ile YAKLAŞIM
( INTERPRETATION/COMMENT vs. APPROACH )
- YAKLAŞIM ile/ve DÜZEN
( APPROACH vs./and SYSTEM )
- YAKLAŞMAK ile/ve YANAŞMAK
- YORUM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< GERİBİLDİRİM
( [not] INTERPRETATION/COMMENT vs./and/but/||/<>/>/< FEEDBACK
FEEDBACK instead of INTERPRETATION/COMMENT )
- YORUM ile "BAKIŞ"
( INTERPRETATION/COMMENT vs. "LOOKING" )
- YAKLAŞMAK ile/ve/değil/<>/> YAKINLAŞMAK
( [not] TO GET CLOSE vs./and/but/<>/> TO GET CLOSER )
- YAKINLIK/KURBİYET ile/ve KAVUŞMA/VUSLAT
- KAVRAM ile/ve/<> YAŞAM
( ... İLE/VE/<> Üzerine konuşulamayan. )
( CONCEPT vs./and/<> LIFE )
- YATAY/LIK ile/ve GEÇİŞKEN/LİK
- YÖNTEM ile/ve/değil/yerine AHLÂK
( [not] METHOD vs./and/but MORALS
MORALS instead of METHOD )
- YALNIZ ile/ve TEK
( LONE vs./and ALONE )
- YAŞAMAK ile DENEYİMLEMEK
- YETKİN BİLGİ ile/değil/yerine KESİN(YAKÎN) BİLGİ
( [not] PERFECT KNOWLEDGE vs./but DEFINITE/CERTAIN/EXACT KNOWLEDGE
DEFINITE/CERTAIN/EXACT KNOWLEDGE instead of PERFECT KNOWLEDGE )
- YETKİN/LİK ve/<>/= ÖZGÜR/LÜK
( PERFECTION and/<>/= FREEDOM )
- YETKİN/LİK ve/<> GÜÇLÜ/LÜK ve/<> YETERLİ/LİK ve/<> YETENEKLİ/LİK
( Ne zaman ki güçlülük, tek çözüm olarak kalır; o zaman anlarsın, ne kadar güçlü olduğunu. )
( PERFECT/ION and/<> POWERFUL/NESS and/<> ENOUGH/SUFFICIENCY and/<> ABILITY/CAPACITY/SKILL )
- YAKIN NEDEN ile UZAK NEDEN
( Kuyudaki bir kurbağa, gökteki kuşlar hakkında hiçbir şey bilmez. )
( NEAR CAUSE vs. FAR CAUSE
A frog in a well knows nothing about the birds in the sky. )
- YOĞUNLAŞMA ile/yerine DİKKAT
( TO INTENSIFY vs. ATTENTION
ATTENTION instead of TO INTENSIFY )
- YOĞUNLAŞMA ile/ve/yerine (EN AZINDAN) YAKINLAŞMA
( TO INTENSIFY vs./and TO APPROACH, TO GET CLOSER )
- YOĞUNLAŞMA ile ODAKLANMA
( CONCENTRATION vs. TO GET FOCUS )
- YOĞUNLAŞMA ile DERİNLEŞME
( INTENSIFY vs. DEEPEN )
- YOĞUNLAŞTIRMA ile/ve SIKIŞTIRMA
( INTENSIFY vs./and TO SQUEEZE )
- YOĞUN/LUK ile SIK/LIK
( DENSE/DENSITY vs. FREQUENT/FREQUENCY )
- YARARLI ile YARARLI('YI)
( FEVÂİD[< FAİDE]: Menfaatler, yararlar, kârlar, kazançlar. )
( Yaptığın, "kâr"; yapmadığın, yarar! )
( USEFUL vs. USEFUL )
- YARARLI/LIK ile/ve/<> ANLAMLI/LIK
( USEFUL/NESS vs./and/<> MEANINGFUL/NESS )
- YARARIN SAĞLANMASI ile/ve/değil/yerine/< ZARARIN UZAKLAŞTIRILMASI
( IZRAR[Ar.]: Zarar verme, zarara sokma. )
- YÜKSEK ORAN ile/ve YARAR
- ANLAMA ve YENİDEN YAŞAMA
( TO UNDERSTAND vs. RE-LIVING )
- YAPILAN/OLAN ile YAPILMASI/OLMASI GEREKEN
( Doğa. İLE İnsan eylemi. )
( Platon'a kadar. İLE Platon sonrası. )
- YAPMAK ile/ve/değil/yerine YAPILANDIRMAK
- YAPILANDIRMA ile/ve/<>/değil/yerine İLİŞKİLENDİRME
- YAPILAN ile/ve DOLUNAN
- YAPMAK ile/ve OLUŞTURMAK
- YAPMAK ile/ve/yerine YAŞAMAK
( TO DO vs./and TO LIVE
TO LIVE instead of TO DO )
- BİR KONU/OLGU/DURUM/YAZI/SÖZÜ ANLAMAK ile/ve/değil/yerine (ONU) YAŞAMAK
- YAŞAMAK ile/ve EYLEMİNDE BULUNMAK
( TO LIVE vs./and TO ACT )
- YAŞAMAK ile/ve/||/<> DENEYİMLEMEK / TECRÜBE ETMEK
( TO LIVE vs./and EXPERIENCE )
- YAŞAMAK ile/ve YAŞANTILAMAK
( TO LIVE vs./and EXPERIENCE )
- YAŞAMAK ile/ve DÖNÜŞTÜRMEK
( Yaşayan yaratamaz, yaratan yaşayamaz. )
( TO LIVE vs./and TO TRANSFORM )
- YAŞAMAK ile/ve/<>/></< ÖLMEK
( Biliyor olmak. İLE/VE/<>/>< Bilmek[/Bildim!] )
- ANLAMLI YAŞAM ile/ve/yerine MUTLU YAŞAM
( Geçmiş ve/ya da gelecek üzerine kurulan. İLE/VE/YERİNE ÂN üzerine kurulan. )
- YAŞAM/HAYAT ve/=/<> ÜMİT
( Hayat, teselli olmaktır. )
( Erip, eriyip, biten. VE/=/<> Hiç bitmeyen, bitmemesi gereken. )
( LIFE and/=/<> HOPE )
- YAŞAMI:
GELDİĞİ GİBİ KARŞILAMAK ile/ve/değil OLDUĞU GİBİ KARŞILAMAK
- YAŞAM/HAYAT ve/> ETKİNLİK/FAALİYET ve/> BİLİNÇ/ŞUUR
( LIFE and/> ACTIVITY and/> CONSCIOUSNESS )
- YAŞAM ALANI ile/ve/değil HAREKET ALANI
( Bazı düşünürlerin/sanatçıların, [turistlerin ya da turist gibi yaşayanların vb.] her hareket alanlarının, yaşam alanı olmadığı gibi. )
( [not] LIFE FIELD vs./and/but MOTION/ACTIVITY FIELD )
- YAŞAM BİÇİMİ ile/ve/<> PAYLAŞIM BİÇİMİ
- KÜTLE/YER ÇEKİMİ ile/ve/<> AŞK
( Doğa'da. İLE/VE/<> İnsan'da. )
( Yerçekiminin tutumu, en yüksek bağlantıda olmaktır. )
( The attitude of the gratitude is the highest yoga. )
( In nature. VS./AND On Human. )
( GRAVITATION vs./and LOVE )
- SEVGİNİN NESNELEŞTİRİLMESİ ve ÖLÜMÜN, YAŞAMDAN ÇIKARILMASI
- ÇEVRE İÇİN YAŞAMAK değil/yerine ÇEVRE İLE BİRLİKTE YAŞAMAK
- YÜCELTME ile/ve/değil/yerine SAYGI DUYMA
( [not] TO EXALT vs./and/but TO RESPECT
TO RESPECT instead of TO EXALT )
- YÜCEL(T)MEK ile YÜKSEL(T)MEK
( İTİLA[Ar.]: Yükselme, yücelme. )
( TO BECOME LOFTY, (TO EXALT/SUBLIMATE) vs. TO RISE/INCREASE, (TO PROMOTE) )
- YEĞLEME/TERCİH ile/ve/değil ÖNCELİK
( [not] TO PREFER vs./and/but PRIORITY )
- YEĞLEME/TERCİH ile/ve ÖNCEL/LEMEK
( TO PREFER vs./and PREDECESSOR )
- YEĞLEME/TERCİH ile/ve/> KARAR
( PREFER vs./and/> DECISION )
- YEĞLEME/TERCİH ile/ve/> TUTUM
( PREFER vs./and/> ATTITUDE )
- YEĞLEME/TERCİH ile/ve/<> AYIRDINDALIK, FARKINDALIK
( ... ile/ve/<> BÂZGÜŞÂ )
( PREFER vs./and/<> DISTINGUISHNESS, AWARENESS )
- YEĞLEME/TERCİH ile/ve/<> BEĞENİ
( TO PREFER vs./and/<> LIKING )
- YEĞLEME/TERCİH ve/> MUHABBET
- YAYINLARDA:
CANLI ile/ve/değil/yerine NAKLEN
- YALIN ile BASİT
( BARE vs. SIMPLE )
- YALINLIK ile/ve BİRLİK
( BARE vs./and UNITY )
- YALIN ile OLAĞAN
( BARE vs. USUAL )
- YALINLIK ve AKIL
( BARE and REASON )
- YALIN/LIK ile/ve/<> DURU/LUK
- YALIN/LIK ve/<> GÜZEL/LİK
( SIMPLE/SIMPLICITY and BEAUTY )
- YENİ ile/değil GEÇMİŞE GÖRE YENİ
- YENİ ile/ve YOĞUN
( NEW vs./and DENSE )
- YENİ/ESKİ ile/ve/değil/yerine FARKLI
( [not] NEW/OLD vs./and/but DENSE
DIFFERENT instead of NEW/OLD )
- YENİ ile/ve/> YENİLEYİCİ
( ... ile/ve/> MÜCEDDİD[< CEDÎD] )
- İÇSELLEŞTİRME ile/ve YAŞAMA YANSITMA
( INTERNALIZATION vs./and PROJECTION TO THE LIFE )
- OLMAYIŞI GÖSTERMEK ile OLUŞU YAŞAMAK
- HAREKET ve/> EYLEM ve/> YAŞAM ve/> BİLİNÇ
( HAREKET: Bil-kuvve olanın, bil-fiil olması için gerekli çaba. )
( MOVEMENT and/> ACTION and/> LIFE and/> CONSCIOUSNESS )
- SÜRDÜRMEK ile/ve YAŞAMAK
( TO CONTINUE vs./and TO LIVE )
- YETKİ ile/ve OLANAK
( AUTHORITY vs./and POSSIBILITY )
- YARDIMCI OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< FIRSAT VERMEK
( Tekrarlanması gereken yardım, yardım değildir. )
( Yapılmaya değer tek yardım, yardıma gereksinim duymaktan kurtuluşu sağlamaktır. )
( Bizi, insan yapacak olan, berraklık ve yardımseverliktir. )
( En önemli yardımcı, gerçeğin, içimizde bulunuşudur. )
( The main thing that helps is to have reality within. )
(
Bunu mu istiyorsunuz?
• Çocuğunuz...
– Varsın, bir çivi bile çakamasın... Ama dersleri iyi olsun.
– Varsın, omuzlarda cenaze taşıyanlara bön bön baksın... Ama matematiği düzgün olsun.
– Varsın, evin çalan telefonuna cevap veremesin... Ama notları yüksek olsun.
– Varsın, eve gelen misafirlerinizle üç kelime konuşamasın... Ama fen lisesine gitmiş olsun.
– Varsın, ağlayan bir çocuk görünce ona gülsün... Ama sınıfın birincisi olsun.
– Varsın, kendinin fazladan harçlığı olduğu halde; kantinden simit alamayan çocuklarla alay etsin... Ama öğretmenlerinin gözdesi olsun.
– Varsın, başını okşayıp hatırını soran bir yetişkine dönüp; “Ya siz nasılsınız?” diyemesin... Ama yabancı dili mükemmel olsun.
– Varsın, oyun arkadaşları olmasın... Ama sınavlarda “on” çeksin.
– Varsın;
– Taziye nedir, bilmesin,
– "Başın sağ olsun" ne demek, anlamasın,
– "Geçmiş olsun" kime denir, niçin denir, haberi olmasın,
– "Uğurlar olsun", ne anlama gelir farkında olmasın,
– Ama... Karneleri süper olsun.
– Evet… Varsın, tek dostu olmasın... Ama iyi gelir getiren bir mesleği olsun...
Üstün Dökmen )
( [not] TO HELP vs./and/but/||/<>/>< TO GIVE AN OPPORTUNITY
TO GIVE AN OPPORTUNITY instead of TO HELP )
- YARDIMCI OLMAK ile ARACI/VESİLE OLMAK
- YARDIM ile/ve/değil/yerine İŞ
( [not] HELP vs./and/but BUSINESS
BUSINESS instead of HELP )
- YOK OLMA ile/ve/değil "BUHARLAŞMA"
- YOK OLMA ile/ve RÜZGÂRLIĞI KALMAMA
- YOK OLMAK ile/ve/=/değil VAR OLMAK
- YOK OLAN ile/değil/yerine ORADA OLAN
- YOKLAMAK ile YOK-LAMAK
- YERİNDE/LİK ile/ve GEÇERLİ/LİK
( CONGRUOUS vs./and VALID )
- YOK/LUK ile/ve/<>/değil GÖRÜNMEZ/LİK, BİLİNMEZ/LİK
( AMÂ: Görünmezlik yeri/"ülkesi". )
( [not] NONEXISTENCE vs./and/<>/but INVISIBLE, UNKNOWN )
- YOK ile/ve/değil/yerine GÖSTERİLEMEYEN
- YOK ile/ve/değil ZORUNLULUĞUNUN OLMAMASI
( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and/but LACK OF OBLIGATION )
- YOK ile/ve YOKLUK
( NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and NONEXISTENCE )
- YOK ile/ve PAYLAŞILABİLİR OLMAYAN
( NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and UNSHARED )
- YOK ile/değil HENÜZ/ŞU ANDA BİLİNMEYEN
( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./but UNKNOWN AT THE MOMENT )
- YOK/LUK ile/ve/değil ZİHİN
( Yok etmeyince, yok olmaz. )
( [not] NONEXISTENT/NONEXISTENCE vs./and/but THE MIND )
- YOKLUK ile YOKLUK
( NONEXISTENCE vs. NONEXISTENCE )
- YOK/LUK ile/ve TANIMSIZ/LIK
- YOK/LUK ile/ve EKSİK/LİK
- YOKLUK ile/ve/||/<>/>< VARLIK
( Gölgesi olmaz! İLE/VE/||/<>/>< Gölgesi mutlaka vardır. )
( Yokluğun varlığa gücü yeter de, varlığın yokluğa gücü yetmez. )
( Varlığımın değerini bilmeyeni, yokluğumla terbiye ederim! [en uzun süre 7 yıldır!] )
( Yoktur. İLE/VE/||/<>/>< Vardır. )
( There is no shadow! vs./AND/||/<>/>< Shadow is exist absolutely. )
( Yokluğunuzu hissetmeyeni, varoluşunuzla "rahatsız etmeyin!" )
( NONEXISTENCE vs./and/||/<>/>< EXISTENCE )
- YOKLUK ile YOK İKEN
( NONEXISTENCE vs./and WHEN (IT IS) NOT EXIST )
- YOK/LUK ile/ve BOŞ/LUK
( Görünmezler, tecelli etmezler. )
( NONEXISTENCE vs./and BLANK | CAVITY )
- YOKLUK'TA YOKLUK ile VARLIK'TA YOKLUK
( Yokluk, fazlasıyla zor ve ağır bir durumdur fakat yokluktan daha zoru da vardır ki, o da, varlıkta/olanaklar içinde yokluktur. )
( NONEXISTENCE AT NONEXISTENCE vs./and NONEXISTENCE AT EXISTENCE )
- YOKLUKTAN OLUŞAN YOKLUKLAR ile/ve/değil VARLIKTAN OLUŞAN YOKLUKLAR
- YOKSUN/LUK ile YOKSUL/LUK
( Yoksullukların en kötüsü, kendini aciz görmektir. )
( VITA VERE APOSTOLICA: Yoksulluğu yüceltme. )
( Yoksulluk korkusunu tanımadıysak, kendi yoksulluğumuzu yaratırız. )
( Elini cebine attığında boşsa. İLE Elini tutan yoksa. )
( DEPRIVATION vs. POVERTY )
- YOKSUNLUK ile/ve GEREKSİNİM
( DEPRIVATION vs./and NEED )
- YARATMAK ile/ve DÖNÜŞTÜRMEK
( TO CREATE vs./and TO TRANSFORM )
- YARATMA/YAPMA/ÜRETME ile/>< YAŞAMA
( Yaşayanlar, [pek] yaratamaz/yapamaz/üretemez; yaratanlar/yapanlar/üretenler, [pek] yaşayamaz. )
- YARATICILIK ile/ve CANLANDIRMAK ile/ve HAREKET KATMAK
( Kuralları önce bilmek, sonra [yeri geldiğinde ve gerektiğince] unutmak/unutabilmek gerek! )
- YARATICI/LIK ve BİLGE/LİK
( TO CREATE and WISDOM )
- ŞEKİL VERME ile YARATMA
( TO GIVE FORM vs. TO CREATE )
- YAPILANDIRMA ile BİÇİMLENDİRME/ŞEKİLLENDİRME
( TO CONSTITUTE vs. TO SHAPE )
- YOL ile/ve İLETİŞİM
( Olgun kişi, etkisini tavsiyeleri ve önderliğiyle yayarak izlenecek yolu hazırlar. )
( WAY vs./and COMMUNICATION )
- YERİNE KOYMA ile/değil DÖNÜŞÜM
( [not] TO REPLACE vs./but TRANSFORMATION )
- YAZDIĞINI YAP!(MAK) ve/<> YAPTIĞINI YAZ!(MAK)
( Yapacağını yaz, yazdığını yap! )
( Yaşamak için ayağa kalkmıyorsan, yazmak için masaya oturma! )
( TO DO WHAT YOU WROTE and/<> TO WRITE WHAT YOU DO/DONE )
- YAZ(IL)MAYA GEREK/DEĞER DUYULAN (/DUYULMUŞ/DUYULACAK OLAN) ile/ve YAZ(IL)MAYA GEREK/DEĞER DUYULMAYAN (/DUYULMAMIŞ/DUYULMAYACAK OLAN)
- YAPMAK ve SUSMAK
( Yaşamla tek buluşma noktamız, yapmak/eylem; kişiyle/insanla tek buluşma noktamız susmak/susabilmektir. )
- YEMİN ve/< TAHLÎF/TEHÂLÜF[< HALF]
( ... VE Yemin ettirme. | Yargıcın, taraflardan birine yemin ettirmesi. )
- YİN ile/ve/<> YANG 
( İnsanlığın ilk simgelerindendir. ( İlki EL [çizen araç] olarak kabul edilir! [Eller beynin uzantısıdır!] )
Tüm insanlığa aittir!
Herhangi bir disiplinin ya da kültürün [özellikle Uzakdoğu'nun], tekeli altında kalamayacak kadar ortaktır.
Uyum, bütünlük ve dengeyi simgeler. (Zıtlıkla ya da "Her iyiliğin içinde kötülük, her kötülüğün içinde iyilik vardır" gibi basit tanımlarla tanımlanamayacak kadar derinliği olan bir simgedir!)
Aynı zamanda insanı, duruşunu, omurgayı simgeler!
Varolanları, yaşamı, olan biten herşeyi simgeleyebilecek kadar yalın ve sadedir. )
( Yaşam, [özellikle insan için]
(
)
( )
( )
( )
( )
( )
( )
- YA/YA DA ile/ve/değil/yerine/||/+/<>
( HEM, HEM DE ve/||/<> NE, NE DE )
( Ayrım. | İLE/VE/<> Birlik/bütünlük. )
( 0 1 ile/ve/<> [ 1 ile/ve/<> 0 ] )
( "Ne, ne de", "hem, hem de" ile birliktedir![ayrı değildir!] [sadece insana/gelişmiş zihinlere özgüdür!] )
( Doğada/fizikte/hayvanlarda, deneyde/laboratuvarda. İLE/VE/<> Sadece İNSAN'da. )
( Bir şey(ler)i bildirtir. İLE/VE/<> Kendini bildirtir. )
( EL: [Bağlamına/işlevine/yerine/gereksinime göre]
Hem kirli, hem de temiz...
Ne kirli, ne de temiz. )
( DEKOLTE:
Hem açık, hem de kapalı...
Ne açık, ne de kapalı. )
( BEYİN:
Hem ayrık, hem de bitişik...
Ne ayrık, ne de bitişik. )
- YA DA ile VE
( OR vs. AND )
- BAZI AYRINTILARI ...:
ÖĞRENDİKTEN SONRA YAŞAMAK ile/ve/<>/değil/yerine YAŞADIKTAN SONRA ÖĞRENMEK
( [not] TO REALIZE SOMETHING BEFORE TO LEARN vs./and/but TO LEARN SOMETHING BEFORE TO REALIZE
TO LEARN SOMETHING BEFORE TO REALIZE instead of TO REALIZE SOMETHING BEFORE TO LEARN )
- GÖSTERMEK ile/ve/değil/yerine YAŞAMAK
( [not] TO SHOW vs./and/but TO LIVE/VALUE
TO LIVE/VALUE instead of TO SHOW )
- YAKIŞTIRMAK ile/ve "YAPIŞTIRMAK"
( ASCRIPTION vs./and "TO STICK" )
- GİRDİLER DÖRTLÜSÜ ile/ve/<> YAŞAM DÖRTLÜSÜ ile/ve/<> UYUM DÖRTLÜSÜ ile/ve/<> DEĞERLER DÖRTLÜSÜ
( Sayın Gökçen ADAR'ın, "Yaşamla Flört" adlı kitabını okumanızı salık veririz. )
( Olumlu/Pozitif | Olumsuz/Negatif | Nötr | X [Belirsiz, merak uyandıran]. İLE/VE/<>
İş | Sosyal | Aile | Özel. İLE/VE/<>
Beklenti | Ortam | Olanak | Zaman. İLE/VE/<>
Vizyon | Misyon | Nosyon | Gusto[Zevk ve heyecan niteliği, estetik değerler]. )
( INPUT QUARTET vs./and/<> LIFE QUARTET vs./and/<> HARMONY QUARTET vs./and/<> VALUES QUARTET
Positive | Negative | Neuter | X [Indefinite]. WITH/AND/<>
Business | Social | Family | Private. WITH/AND/<>
Expectation | Environment/Ambience | Possibility | Time. WITH/AND/<>
Vision | Mission | Notion | Gusto. )
- YAŞANMIŞLIK/YAŞANMAMIŞLIK ile/ve ANLAMLILIK/ANLAMSIZLIK
- YÖNTEM ile/ve LOJİ[Yun. < LOGOS]
( METHOD vs./and LOGIC )
- YÖNTEM ile/ve/<> BİLİNÇ
( METHOD vs./and CONSIOUSNESS )
- YÖNTEM ile/ve/<> TUTUM
( METHOD vs./and/<> ATTITUDE )
- YÖNTEM ile/ve/<>/değil/yerine YAKLAŞIM
( [not] METHOD vs./and/<>/but APPROACH
APPROACH instead of METHOD )
- YÖNTEM ile/ve TARZ
( METHOD vs./and STYLE )
- YÖNTEM ile/ve ÜSLÛB
- YÖNTEM ve/<> (BELİRLİ/BAZI) YÖNTEME, YÖNTEMLE(RLE)/BİLİNÇLE BAKMAK
- YOL/YÖNTEM ile/ve İŞ ile/ve BİLGELİK
( WAY/METHOD vs./and BUSINESS vs./and WISDOM )
- YAYGIN BİLGİ ile/ve/<> ÖZEL BİLGİ ile/ve/<> BİLGİ
( 1- Ammeden, ammeye aktarılan yaygın bilgi.
2- Alimlerden, alimlere aktarılan özel bilgi.
3- Tek bir kişiden, tek bir kişiye aktarılan bilgi. )
( COMMON INFORMATION vs./and/<> SPECIAL INFORMATION vs./and/<> INFORMATION )
- YAYGIN/LIK ile/ve ZENGİN/LİK
- YAŞAM/BİLİNÇ ile/ve/değil/=/< BELLEK
( Bellekte, bir boşluğun olması, bilinçte (de), bir boşluğun olmasını gerektirmez. )
( [not] CONSCIOUSNESS vs./and/but/=/< MEMORY )
- YETİ ile KAZANIM
( FACULTY vs. TO ACQUIRE )
- YETİ ile/ve YETENEK/KAPASİTE
( KUVVE ile/ve İSTÎDAD )
( ... ile/ve PUISSANCE )
( FACULTY vs./and CAPACITY )
- YETİ ile/ve GÜÇ
( Güç ve hayırlar herkes içindir ve isteyen herkese hazırdır. )
( Olgun kişi gücünü kullanmazken onun altındaki kişi gücünü sonuna dek tüketir. )
( Power and grace are for all and for the asking. )
( FACULTY vs./and POWER )
- YANSITMAK ile/ve/değil/yerine TAŞIMAK
- YÖNTEM ile/ve YORDAM
( METHOD vs./and WAY )
- YAVAŞLATMAK ile AĞIRDAN ALMAK
( TO SLOW DOWN vs. TO AVOID SHOWING OFF )
- YARAR ile/ve/<> HAYIR
( Hayır! dedikleriniz, hayır/yarar getirir. )
- İNSAN/KİŞİ:
[ya] KULAKTAN İHYÂ OLUR/YAŞAM BULUR ya da KULAKTAN İFNÂ/İMHÂ/YOK OLUR
- YAŞ ile/yerine GÖRÜNÜM
- TERCÜME-İ HAL[Ar.]/BİYOGRAFİ[Fr./İng.] ile/değil/yerine YAŞAM ÖYKÜSÜ
- TADINI BİLMEK ile TADINI YAŞAMAK
( Deneyimlemiş olmak. İLE Deneyimin, zaman, zemin ve dengesini/dozunu doğru belirleyerek sürdürebilmek. )
- ÇOK YAŞAMAK ile/ve/değil/yerine İYİ/NİTELİKLİ YAŞAMAK
( Nicelikli. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Nitelikli. )
( Yaşlanılan gün/saat/dakika/ÂN. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Yaşanılan gün/saat/dakika/ÂN. )
- YAŞAYAMAMAK ile/ve/değil YAŞADIĞINI, GÖNLÜNCE YAŞAYAMAMAK
( Hayallerini/istediklerini gerçekleştirememek. İLE/VE/DEĞİL Gerçekten istediklerini ve gerekenlerini yaptığın halde hayallerini gerçekleştirememek. )
- YALNIZ/LIK ile TEK BAŞINA/LIK
( Gereksinim duyarız. İLE Yeğleriz. | Temsildir. )
( Tek başına yürüyen kişi, bir dostluk kurar. )
( Yalnızların yılmaması, kendileri için yararlı olur. )
( Kendimizi, kendimizle zaman geçirmeyi, "yalnızlık" saymayacağımız biçimde geliştiriyoruz. )
( Yalnız kalpleri harekete geçiren kişi, dünyayı hereket ettirir. )
( We need. VS. We prefer. )
( En kötü/ileri yalnızlık, kendiyle barışık olmamaktır. )
( LONELINESS vs. SOLITUDE/ALONE )
- YALNIZLIK ile DÜŞÜNÜR/YAZAR "YALNIZLIĞI"
( ... İLE Azınlıkta olmanın ya da paylaşım ağının yaygın olamamasından dolayı duyumsanan. )
- YALNIZLIK ile KENDİNLE BAŞBAŞALIK
- YALNIZ/LIK ile/ve/||/<> (")ÇIPLAK/LIK(")
- BAZI) DUYGULARI/NI:
SÜREKLİ YAŞAMAK/DUYUMSAMAK ile/ve/değil YOĞUN YAŞAMAK/DUYUMSAMAK
- BİR YERLİ OLMAK ile/ve/değil/yerine YAŞADIĞI/YAŞAMAK İSTEDİĞİ YERLİ OLMAK(YERE AİT OLMAK)
( Tanışmalarda da ikincil/üçüncül[/ya da yeri kaçıncı sıradaysa] konulardandır. Kişinin zihnindeki, coğrafî ve kültürel arkatasarla/geçmişle ve kabulle ilgili bir durumdur. Kişiler, sorulduğu için yanıtlamak zorunluluğunda bırakılmamalıdır. Nerelisin sorusu da sorulmaması gereken sorulardandır. "Nerelisin?" yerine "Nerede yaşıyorsun?" sorusu daha anlamlıdır. İletişim ve paylaşımlarda kişinin yaşadığı ya da yaşamak istediği yeri düşünmesi ve o düşündüğü yerle özdeşleşmesi ve buna göre beyanda bulunma olanağı/fırsatı verilmelidir. )
- YETERLİ/LİK ile/ve/> RAHAT/LIK
- YETERLİLİK ile/ve/> YETENEK
- YORULMAK ile/ve/<> YOĞRULMAK
- YAKIN/LIK ile/ve/<> YATKIN/LIK
- YÂR ile/ve/< YARDIMCI/MUÎN[Ar. < AVN: İâne eden.]
( LAURUS NOBILIS cum DAPHNE PONTICA cum DAPHNE GNIDIUM )
- YOLCU ile/ve GEZGİN
( ... ile/ve SEYYAH )
( PASSENGER vs./and TRAVELLER )
- YOLCU OLMAK ile/ve/değil YOLDA OLMAK
( MALAGA: Yolculuk. )
- DOĞA'YA DOĞAN ile/değil YAŞAM'A DOĞAN
( Behaim[hayvan]. İLE/DEĞİL İnsan. )
- DOĞAL/TABİÎ YAŞAM/ÖMÜR ile ÖMR-Ü SÂNİ
( ... İLE Yapıt bırakanların yaşamı. )
- YOĞUNLUK ile/ve/<> OLGUNLUK
( Olgunluk nasıl meydana gelir?
Zihnimizi berrak ve temiz tutarak, yaşamımızın her anını tam bir farkındalık hali içinde yaşayarak, korkularımızı ve arzularımızı belirdikleri anda hemen inceleyerek ve gidererek. )
( Meyve bir anda düşer ama olgunlaşması zaman alır. )
( Hazır olmak, olgun olmaktır. )
( How does maturity come about?
By keeping our mind clear and clean, by living our life in full awareness of every moment as it happens, by examining and dissolving our desires and fears as soon as they arise.
The fruit falls suddenly but the ripening takes time.
Readiness is ripeness. )
( INTENSITY vs./and/<> RIPENESS )
- YÖNETİCİ ile/ve/yerine/değil ÖNDER
( BUU/BUĞ: İnsan kümelerinin önderi/yöneticisi. [Birden fazla Buğ varsa içlerinden biri Baş Buğ olmuştur.] [Kişileri koruyup gözeten, birbirine sevgi ve saygıyla bağlayan Bağ, Buğ ve Ban olmuştur.] )
( Kişinin el parmakları, toplumsal örgütlenmeye köz/model olmuştur. Kişi öbekleri/grupları, 10'luk sisteme göre örgütlenmiştir. Buu, 10'luk düzenin önderi olmuştur. )
( İşi, doğru yapan. İLE/VE/YERİNE/DEĞİL Doğru işi yapan. )
( ZİMAMDAR ile/ve/yerine/değil PÎŞVÂ[Reis, başkan]/PÎŞDÂR )
( [not] MANAGER vs./and/but LEADER
LEADER instead of MANAGER )