
SÖYLEMEYEBİLECEKLERİM(İZ)(/SÖYLEMEYELİM!) (/DİRENÇ/İHTİYÂR[< HAYIR])
Kılavuz: Tüze(Hukuk) ve Türe/Adâlet'teki
Toplam 900 FaRk bulunmaktadır
Sayfa 4 / 5
- KEYFİYET ile/değil/yerine TASARRUF
- [ne yazık ki]
KEYİF EHLİ ile/ve İŞİNE GELDİĞİ GİBİ YAŞAYAN
- KEYİF/RAHATLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇALIŞMA/HİZMET
( % 3[daha çok] -31[en fazla, azınlıkla/bazen] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< % 96[daha çok] - 69[en az, çoğunlukla] )
- KEYİF değil/yerine/>< GEREKSİNİM
- KEYİF ve/<> GÜVENLİK
- KEYİF ile TEMBELLİK
( PLEASURE vs. INDOLENCE )
- KEYİF ile/değil/< YAŞAM
( Keyifler değildir yaşamı değerli yapan. Yaşamdır, keyif almayı değerli kılan. )
- KEYİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< ZEVK
( Gövdesel/bedensel. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Zihinsel. )
( Maddi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Manevi. )
( Üç duyudan biriyle [ya da ikisi/üçüyle] ten, organ, kas ve sinirlerin "az ya da çok" uyarımıyla "deneyimlenen".[Dokunma, tatma, koklama][yeme, içme, oturma/uzanma vb.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< İki duyudan biriyle deneyimlenen.[Görme ve duyma][Felsefe, bilim, sanat, kitap okuma, düşünme, dinleme, söyleşi/sohbet] )
( Yatarak/yatmaktan, tembelikten, miskinlikten. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Hareketle/hareketten. )
( Bir şey yapmadan "yaşadığı"[nı zannettiği/n, "iddia ettiği/n"]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Bazı şeyler yaparak, özen ve çaba göstererek, emek ya da ödün vererek elde ettiğimiz. )
( Yaşandığı oranda pişmanlığa götürür. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Yaşandığı oranda sevinç/neşe verir. )
( Canlılığa[hayvana/hayvansallığa] özgü.
[Hayvanlarda ve gövdemiz itibarı ile de canlılıkta ortaktır.] [Keyfin simgesi ve doruğu olan eşekte de vardır.]
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/<
İnsana özgü. [Sadece insandadır, zihindedir.] )
( Geçici. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Kalıcı. )
( Araçlı "duyum"/haz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Aracısız algılayış/idrak. )
( Istırap akışı içinde yalnızca bir kesintidir. )
( Utanç verici bir keyfin, keyfi geçer, utancı kalır. )
( Keyifteki ölçü/oran/sayı/mikdar arttıkça eleme/işkenceye dönüşür. )
( Ancak çalıştıktan ya da bir şeyler yaptıktan sonra, kısa süreli ve hak edilen keyfin tadı ve değeri olur. )
( Zevk, susabilmeyi[sükût etmeyi] öğrendikten sonra başlar. )
( Kişi, kendini ya da başkalarını utandırabilecek ucuz keyiflere, ne şimdi, ne de sonra kapılmalıdır. )
( İki ıstırap verici durum arasındaki aralıklardır. )
( Keyifler değildir yaşamı değerli yapan. Yaşamdır, keyif ve zevk almayı değerli kılan. )
( İkisi de ıstırabın eseridir. )
( Dayatarak/dayatmacı. Sorumsuzca, kendi kendine, başı başında[Farsça "ser-ser-î"]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>>/< Özgürce. Sorumluluğunu alarak/üstlenerek. Başı bağlı[Farsça "ser-best"] )
( [not] PLEASURE vs./and/but/||/<>/>>/< ENJOYMENT
ENJOYMENT instead of PLEASURE )
- KİBİR ile/ve/<>/değil BAĞIMLILIK
( Kibir, kişinin, sahip olduklarını, "hak etmediği" korkusundan kaynaklanır... )
- KİBİR = PRIDE[İng.] = ORGUEIL[Fr.] = HOCHMUT[Alm.] = SUPERBIA[Lat.]
- KİMSEYİ:
(ÇOK/FAZLA) ÖVMEMELİ ve/||/<> KÜSMEMELİ ve/||/<> YAKINMAMALI ve/||/<> SUÇLAMAMALI
- [ne yazık ki]
!KİN ile/<> !GILLÜGİŞ/GILLIGIŞ
( ... İLE/<> Gizli kin, gizli ve kötü erek/amaç. )
- 43 YAŞINA KADAR ALKOL:
İÇMEYENİN BEYNİ ile/ne yazık ki/>< "İÇENİN" "BEYNİ"
( )
( Alkol, yüzeye yakın kan damarları genişleyerek "sıcaklık duyusu" verir fakat gerçek bir durum değildir. Gövde iç sıcaklığını düşürür. )
- KİŞİ/İNSAN ve/||/<>/< ZAAF
( Kişi, "zaafları"nın toplamı kadardır. )
- KİŞİ, NE YAPARSA:
KENDİ YAPAR ve/+/<> KENDİNE YAPAR
- KİŞİ:
ŞER ile/değil/yerine/>< ER
- KİŞİ/İNSAN:
DÜŞKÜN ile/değil/yerine/>< İÇKİN
( Gövde/haz odaklı/lık. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Akıl öncelikll/lik. )
- KİŞİLERİ:
[ne yazık ki]
!"DENEMEK/SINAMAK" değil/yerine/>< KONUŞMAK
( "Denenilen" şeyin sonucunu "elde ettirir" belki fakat o kişiyi mutlaka ve sonsuza kadar kaybettirir. DEĞİL/YERİNE/>< Kişiyi kaybetmemek/kazanmak için özellikle de yakın olduğumuz kişileri denememek/sınamamak gerekir. Çeşitli oyunlar yaparak, tuzaklar kurarak elde edilen "bilgi/sonuç" geçersizdir. Aslolan ise her koşulda, en olumsuzu söylemek bile olsa konuşmayı yeğlemektir. )
- KİŞİLERİ KULLANARAK/SÖMÜREREK ile/değil/yerine/>< KİŞİLER ARACILIĞIYLA
- KİŞİLERİN:
HATASINDAN/YANLIŞINDAN/SUÇUNDAN/GÜNAHINDAN ve/fakat TÖVBESİNDEN
( Haberimiz olabilir. VE/FAKAT Haberimiz olmayabilir. [Dolayısıyla, kimseyi kınamamak gerek!] )
- KİŞİLİK ÖRGÜTLENMELERİ/BOZUKLUKLARI:
[PARANOİD ile ŞİZOİD ile ŞİZOTİPAL] ile [ANTİSOSYAL ile NARSİSİSTİK ile BORDERLINE ile HİSTRİONİK] ile [BAĞIMLI KİŞİLİK ile ÇEKİNGEN ile OBSESİF-KOMPULSİF] ile [PASİF AGRESİF ile KENDİNİ TEKRARLAYAN(SELF REPEATING)]
- KİŞİYE GÖRE RENK DEĞİŞTİRMEK ile/değil/>< KİŞİLİĞİNİN, RENKLİ OLMASI
- KISKANÇLIK = JEALOUSY[İng.] = JALOUSIE[Fr.] = EIFERSUCHT[Alm.] = ZELOTYPIA[Lat.]
- KISMEN "DOĞRU" ile/ve/||/<>/> ABARTI
- KISMEN "DOĞRU" ile/ve/||/<> ÇARPITMA
- KIYAS ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<> HAKARET
( Kimseye ve de özellikle çocuklara, ne kıyas, ne de hakaret edilir! )
- KIYASLAMA HATALARI:
GENELLEŞTİRME ile/ve/||/<> ÖZELLEŞTİRME
( FALLACY OF CONVERSE ACCIDENT vs./and/||/<> FALLACY OF ACCIDENT )
- KÖKTENCİLİK = CEZRİYE = RADICALISM[İng.] = RADICALISME[Fr.] = RADIKALISMUS[Alm.] = RADICALMENTE[İsp.]
- KOLAY DEĞİL fakat (DAHA FAZLA) ZORLAŞTIRMA(YABİLİRSİN)!
- KOLAY OLDUĞUNDAN YAPMAMAK
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
(YETERİNCE)
(B)İLGİLENMEDİĞİNDEN/ANLAMADIĞINDAN YAPMAMAK/ERTELEMEK
- KOLAYCILIK ile/ve/||/<> KAÇIŞ
- KÖLELEŞTİRENLER:
"SEVİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ" ve/||/<>/> "BEĞENİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ" ve/||/<>/> "TAKDİR EDİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ"
- KOMİSYONCU/SİMSAR[Ar.] değil/yerine/= ARACI
- KONUNUN ÖZÜNÜ KAÇIRMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
KISIR DÖNGÜ ile/ve/||/<> İLGİSİZ AMAÇ ile/ve/||/<> İLGİSİZ SONUÇ ile/ve/||/<> İDDİAYI ZAYIFLATMA ile/ve/||/<> KONUYU SAPTIRMA
( BEGGING THE QUESTION vs./and/||/<> FALLACY OF IRRELEVANT PURPOSE vs./and/||/<> IRRELEVANT CONCLUSION vs./and/||/<> FALLACY OF STRAW-MAN vs./and/||/<> FALLACY OF RED HERRING )
- KONUYU:
"SULANDIRMAK" ile/ve/||/<> "BASİTLEŞTİRMEK"
- KÖPÜRME ile/ve/||/<> YÜKSELME
- [ne yazık ki]
KÖR ŞİDDET ile NEDENSİZ ŞİDDET
- KORKU + BİLGİSİZLİK = NEFRET
- KORKU ve/||/<>/< ZARAR GÖRMEK
- KOŞULLANMA ile/ve/değil ALIŞKANLIK
- KOŞULSUZ) SEVGİ:
(EN BÜYÜK) ZAAF ve ERDEM
- KÖTÜ TEMEL ve/ne yazık ki/> KÖTÜ İSTEK
- KÖTÜ = ŞER = BAD, EVIL, WRONG[İng.] = MAL[Fr.] = BÖSE, UEBEL[Alm.] = MALUS[Lat.] = MALO[İsp.]
- [ne yazık ki]
KÖTÜ KULLANIM ile/ve/||/<>/> KÖTÜYE KULLANIM
( "Bir alışveriş, bir fiş." şeklinde, fazladan/gereksiz açıklama yapmak, uyarıda bulunmak. İLE/VE/||/<>/> "Ama bunu söylemenize gerek yok ki! Ben yapınca alışverişi, ZÂTEN/SONUÇTA alıyorum satış fişi." şeklinde [soluksuz/beklemeksizin/düşünmeksizin] "yanıt vermek." )
( Bir kişinin, neyi bilip bilmediğini ve/ya da o an/dönem için anımsayıp anımsamadığını "belirlemek", beklentisi içinde olmak, dilin/ifadenin kötü kullanılmasıdır. [Hiçkimsenin, neyi bilip bilmediği, isteyip istemediği ya da yapıp yapamayacağı, hiçbir zaman, zemin ve koşulda bilinemez!] İLE/VE/||/<>/> Sözcüklerin yetersiz ve kötü kullanımıyla birlikte "niyet okumak" ya da genelleyici/indirgeyici/özdeştleştirici/köktenci/toptancı/sonuç odaklı bir yargı ifadesi ise sürecin ve ilişkinin tükenmesine neden olacak/olmuş bir kötüye kullanımdır. [Güç ve baskı uygulama isteği ve/ya da nedeniyle olduğu/olabileceği gibi sorumluluktan kaçmak gibi çok çeşitli anlamsız/gereksiz nedenlerden de kaynaklanmaktadır.] )
( [... olduğunu/olacağını] "biliyorsun/biliyordun." İLE/VE/||/<>/> "ZÂTEN"/"SONUÇTA"/"ASLINDA" biliyorsun/biliyordun." )
( Dünyadaki Yaşamın Tehlikede Olduğunun 21 Kareyle Kanıtı )
- KÖTÜLEME ile/ve/değil/yerine TESPİT ETME
- [ne yazık ki]
!KÖTÜLEME ile/ve/değil/||/<> !"YAKIŞTIRMA"
- [ne yazık ki]
KÖTÜLERİN, "BASKISI" ile/değil/||/<> İYİLERİN, KAYITSIZLIĞI
- KÖTÜLÜK ETME! ve/<> KUYU KAZMA!
( Kötü düşersin. VE/<> Kendin düşersin. )
- KÖTÜLÜK ETMEK ile/ve/||/<>/< ZARAR VERMEK
( İnsanda. İLE/VE/||/<>/< Kişilerde ve hayvanlarda. )
( ÖNCE, ZARAR VERME!
DO NOT HARM!
PRIMUM NON NOCERE PRIMA NON NOCERE )
- KÖTÜ/LÜK ile ...
( VAROLANLAR ARASINDAKİ GÖRELİLİK )
- KÖTÜ/LÜK ile/ve/değil/||/<> KABA/LIK
- KÖTÜ/LÜK ile/ve/değil/<> KÖTÜLÜKLERE NEDEN/VESİLE OLAN
( Kendinden çok, başkalarından az isteyen bir kişi, kendini, kötülüklerden uzak tutar. )
( HABÂSET ile HASED )
- KÖTÜLÜKLERLE "YÜKSELMEK" değil/yerine/><
İYİLİKLERLE "KAYBETMEK"
- [ne yazık ki]
KÖTÜMSERLİK = BEDBİNLİK = PESSIMISM[İng.] = PESSIMISME[Fr.] = PESSIMISMUS[Alm.] = PESSIMUS[Lat.]
- KÖTÜMSERLİK değil/yerine/>< KONUŞABİLMEK
( Konuşabilirsek, "kötümserlik" oluşmaz. )
- KÖTÜYÜ, DOĞRUDAN GÖSTERMEK/ANLATMAK ile/ve/değil/yerine KÖTÜYÜ, DAHA KÖTÜSÜNÜ GÖSTEREREK GÖSTERMEK/ANLATMAK
- KRİZ YOK değil/ne yazık ki KERİZ ÇOK
- KÜÇÜK GÖRMEK ile/ve/<> KÜÇÜK DÜŞÜRMEK
- KÜÇÜK HESAP ile/değil/yerine/>< AYRINTI
( "Küçük/güdük zihin"liler "uğraşır". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Profesyoneller uğraşır. )
( Gözü, tanede olan kuşun, ayağı, tuzaktan kurtulmaz. )
( FERİ[Ar.]: Ayrıntılarla ilgili, ayrıntı niteliğinde olan. | İkinci derecede/n olan. )
- [ne yazık ki]
KÜÇÜK HESAP ile/ve/||/<>/>/< BİLGİSİZLİK
( İkirciğe neden olur. İLE/VE/||/<>/>/< Hesapsızlığa ve fazla/yersiz "atılganlığa" neden olur. )
- KÜÇÜK ZİHİN ile/değil/yerine/<>/> ORTA ZİHİN ile/değil/yerine/<>/> İLERİ ZİHİN
( Kişilerle uğraşır. İLE/DEĞİL/YERİNE Olaylarla uğraşır. İLE/DEĞİL/YERİNE Düzenle/sistemle uğraşır. )
( "Her sorunun" kendince bir yanıtı/açıklaması vardır. İLE/DEĞİL/YERİNE Deneyimlerinden öğrenir. İLE/DEĞİL/YERİNE Herşeyden ve herkesten öğrenir. )
( "Dengini" arar. İLE ... İLE/DEĞİL/YERİNE Kendini arar. )
( "İleri zihinler, kendi çağının ötesindedir, zekiler, kendine bir şeyler çıkarır ve ahmak olan da buna karşı koyar.[The great person is ahead of their time, the smart make something out of it, and the blockhead, sets themselves against it.]" )
- KÜFÜR değil/yerine/>< FİKİR
( Gerçeğin üstünü örtmek. DEĞİL/YERİNE/>< Gerçeğin örtüsünü açmak. )
- KÜFÜR ile İGLÂZ[< GALÎZ, çoğ. İGLÂZÂT]
( ... İLE Kaba, kötü "söz" söyleme. )
- KULLANAN ile/ve/değil/||/<>/< KULLANMIŞ
- KUMAR BAĞIMLILIĞI DÖNEMLERİ/NDE:
BALAYI ve/||/<>/> DURAKLAMA ve/||/<>/> ÇÖKÜŞ ve/||/<>/> YIKILIŞ
( Genellikle kısa sürer ve "kazançlı" geçen bir dönemdir. Daha sonraki süreçte, sürekli bu dönem anımsanarak oynanmaya devam edilir. VE/||/<>/> Kazanma ve kaybetme dönemleri, ardışık bir biçimde birbirini takip eder. VE/||/<>/> Kayıplar artmaya başladığından dolayı bahis miktarları çoğalır ve borçlanmalar başlar. İş ve aile, boşlanmaya başlanır. Alkol ve madde tüketimi artar/başlar. VE/||/<>/> Ekonomik kaynaklar tamamen tükenmiştir. Yalan, yasadışı maddî kaynak kullanma, yasal sorunlar, aile parçalanması, depresyon ve intihar görülür. )
- KURNAZ/LIK ile/değil/=/<>/>/< APTAL/LIK
( İkisinin de hiçbir "kazanımı", kalıcı değildir/olamaz. )
- [ne yazık ki]
KÜSTAH/LIK ile/ve/değil/||/<>/< ÖZENSİZ/LİK
- LAY vs. LIE
- LÜKS ile/ve/||/<>/< KEYİF/KEYFİ / KİŞİSEL
- MADDİ HAZ ile/ve MANEVİ HAZ
( Zamana bağlı olarak. İLE/VE AN'da. )
- MADDÎ KEYİFLER/ZEVKLER ile/ve/değil/yerine MANEVÎ ZEVKLER
( Başta istek, sonrasında bıkkınlık verir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Başta isteksizlik, sonrasında şevk verir. )
- MAĞLUP/MAĞLUBİYET değil/yerine/= YENİK/YENİLEN/YENİLGİ/SIMAK
( Bir savaşta, yarışmada kaybetme, yenilme. | Bir işte, bir uğraşta başarısızlığa uğrama, kaybetme. )
- [ne yazık ki]
MANTIK DIŞI/LIK ile/değil "DUYGUSAL/LIK"
- MAZOŞİST/MAZOŞİZM[Fr., İng.] değil/yerine/= ÖZEZER/LİK
- MECBUR ile MEMUR
- MEKRUH[Ar.] değil/yerine/= İĞRENÇ
( İğrenç, tiksindirici. | İslâm'da, dince yasaklanmadığı halde yapılmaması istenilen. )
- [ne yazık ki]
LÂNET ETMEK, LÂNET OKUMAK ["NALET" değil!]/MELÂNET[Ar. < LA'N] değil/yerine/= BÜYÜK KÖTÜLÜK/İLENÇLİK/KARGIŞLIK, KARGIMAK/UZAKLAŞTIRMA
- MEME KANSERİ ve/<>/< ALKOL VE SİGARA
- MENFAAT ile/ve ZAAF
( Köleliğe neden olurlar. )
- MENFÛR[Ar. < NEFRET] değil/yerine/= İĞRENÇ
- MERHAMET:
ACIMAK değil/yerine/< ACITMAMAK
- MERKEZCİ/LİK ile/ve/<>/> BAĞIMLI/LIK
- MEŞRÛLAŞTIRMA ile KILIFLANDIRMA
- METAZORİ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ZORLA
- MEYDAN OKUMA ile/değil/yerine DİRENÇ
- MEZELLET[Ar.] değil/yerine/= ALÇALMA, BAYAĞILAŞMA
- MİLLET ile/ve/||/<>/> İLLET
- MIYMINTI/LIK ile MİSKİN/LİK[Ar.]
( Kişinin sabrını tüketecek derecede yavaş ve mızmızca iş gören. İLE Çok uyuşuk olan. | Hoş görülmeyecek durumlar karşısında tepki göstermeyen. | Âciz, zavallı. | Cüzzam hastalığına tutulmuş olan. )
- MIZIKÇI/LIK değil/yerine/= OYUNBOZAN/LIK
( Çeşitli nedenlerle oyunu bozan, yenilgiyi kabul etmeyen, kolayca darılan kişi. )
- MONARŞİ[Fr. < Lat. < Yun.] değil/yerine/= TEKERKLİK
( Siyasal yetkenin, genellikle miras yolu ile bir kişinin üzerinde toplandığı devlet yönetimi. )
- MÜBEZZİR değil/yerine/= TEBZÎR EDEN, GEREKSİZ, YERSİZ HARCAYAN, İSRÂF EDEN
- MÜCBİR[< CEBR] değil/yerine/= ZORLAYICI/ZORLAYAN
- MÜCRİM[Ar.] değil/yerine/= SUÇLU
- MÜDÂVİM ile FANATİK
- MÜFRİT[Ar.] değil/yerine/= AŞIRI
- [ne yazık ki]
!MÜFSİT[Ar.]/MÜZEVİR[Ar.] değil/yerine/= ARABOZUCU
- MUGALATA[Ar.] değil/yerine/= YANILTMACA
( Yanıltmak için, yanıltacak yolda söz söyleme. | Başkasını yanıltmak için, doğru olmadığı bilinerek yapılan uslamlama ve çıkarsama. )
- MUHÂCİM[Ar. < HÜCUM] değil/yerine/= SALDIRAN/SALDIRICI
- MUHADDİR/E[Ar. < HADR] ile MUHADDİR[Ar.]
( Uyuşturan, uyuşturucu, tahdîr eden. [Fr. NARCOTIQUE] İLE Kabartan, şişiren. )
- MUKÂVEMET[Ar.] değil/yerine/= DİRENME
( Dayanma, karşı durma, karşı koyma, direnme, direniş. | Direnç. )
- MÜKEMMELİYETÇİ/LİK ile/ve/değil/<> GARANTİCİ/LİK
- [ne yazık ki]
MÜNKER ile/ve/||/<> FAHŞA-YI MÜNKER
- MÜNKİR[< NEKR] değil/yerine/= İNKÂR EDEN, KABUL ETMEYEN
- [ne yazık ki]
!MÜPTELA[Ar. < BELÂ] değil/yerine/= BAĞIMLI | DÜŞKÜN, TUTULMUŞ
- MÜPTELÂ/MÜBTELÂ[Ar. < BELÂ] ile MÜPTEZEL/MÜBTEZEL[Ar. < İBTİZÂL]
( Bağımlı. | Düşkün, tutulmuş. İLE Değersiz. )
- MÜRÂÎ/LİK[< RİYÂ] değil/yerine/= İKİYÜZLÜ/LÜK
- MUSALLAT[Ar.] değil/yerine/= PEŞİNE DÜŞME/DÜŞEN
( Bir kişi ya da şeyin üzerine, bıktıracak kadar düşmek/düşen. )
- MÜSEKKİN/MÜNEVVİM[< NEVM] ile/>< MÜNEBBİH[< NEBEH]
( Sakinleştirici, uyutucu/uyutan. İLE/>< Uyarıcı. )
- [ne yazık ki]
!MÜSKİRAT[Ar. < SEKR] değil/yerine/= SARHOŞ EDEN ŞEYLER
- MUSTAR ile/değil/yerine/||/>< MUHTAR
( Şarap. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Yapmayabilme ve yeğleme olanağını ve gücünü kullanan kişi. | "Hayır!" diyebilme farkındalığı/önceliği. )
- MUSTARİP ile MÜTEESSİR
( Acı çeken. İLE Kederli, hüzünlü, üzüntülü. | Birinin acısıyla acılanan. | Etkilenen. )
- [ne yazık ki]
!MÜSTEMLEKE[Ar.] değil/yerine/= SÖMÜRGE
- [ne yazık ki]
!MÜTECÂVİZ[Ar.] değil/yerine/= SALDIRGAN/SALDIRICI/SATAŞKAN
- MÜTEHADDİ'[Ar. < HUD'A] ile MÜTEHADDÎ[Ar.]
( Bilerek aldanan, tahaddu' eden. İLE Çekişen, tahaddî eden. )
- MÜTEHADDİR[Ar. < HADER] ile MÜTEHADDİR[Ar.]
( Örtünen, bürünen, tahaddür eden. İLE Yokuş aşağı giden, hızla aşağı doğru inen, yuvarlanan. )
- MÜTEHADDIR[Ar.] ile MÜTEHÂDI'[Ar.]
( Yeşillenen, yeşil renk bağlayan, tahaddur eden. İLE Aldanmamış iken aldanmış gibi görünen. )
- MUTLAK KABUL ETMEK ile/değil/yerine ÖNEMSEMEK
- MUTLAK ile/ve/değil ALIŞKANLIK
- MUTSUZLUK NEDENLERİ'NDE:
CEHÂLET ve DALGI/GAFLET
- MUZA'AF[Ar.] ile MUZÂAF[Ar. < ZIF] ile MUZÂF[Ar. < ZAYF | çoğ. MUZÂFÂT]
( Bir o kadar daha çoğaltılmış, bir kat daha artmış, taz'îf edilmiş. İLE İki kat, kat kat, katmerli. | Aynı "orta harfi" ile "son harfi", aynı harfin tekrarından oluşan sözcük.[musrir:musirr / müdrir:müdirr | hâdid:hadd] İLE Katılmış, bağlanmış, bağlı, izâfe edilmiş. | [ad takılarında] Belirtilen, başka bir ada katılmış ve onu tamamlamış olan. )
- MÜZEVVER[Ar. < ZEVER] ile MÜZEVVİR[Ar. < ZEVER]
( Uydurulmuş, düzme söz, haber, tezvîr olunmuş. İLE Yalanı, telleyip pullayan, arabozucu, tezvîr eden. )
- NARSİSİZM ile/ve/||/<> KÖTÜCÜL(MALIGNANT) NARSİSİZM
- [ne] YAP! "EMRİ" ile/ve/||/<>/ne de YAPMA! "ENGELİ"
- NEFSÂNÎ ile/ve/||/<>/< ŞEHVÂNÎ/ŞEHVETLİ
- NEFSİN:
ESİRİ ile/değil/yerine EMİRİ
- NEPOTİZM ile PATRONAJ ile KAYIRMA
- NESNE/MADDE BAĞIMLI/LIĞI ile/ve/||/<> DAVRANIŞSAL BAĞIMLI/LIK
- NESNELERE/KİŞİLERE:
[ne yazık ki] BAĞIMLILIK ile/ve/değil/yerine BAĞLILIK
- [ne yazık ki]
[ne] "SÖZ DİNLEMEK" ile/ve/ne de/||/<>/< RİCÂ TANIMAK
- [ne yazık ki]
BAĞIMLILIKTAKİ EN YAYGIN SAVUNMA MEKANİZMALARI:
İNKÂR ETME ile BAHANE BULMA ile YANSITMA
- NEZÂKET:
BAŞKASINI RAHATSIZ ETMEMEK değil BAŞKASI İÇİN RAHATSIZLIK DUYMAK
- NICOTIANA RUSTICA ile NICOTIANA TABAKUM
( Rusya ve Hindistan'da yetişir. İLE Dünyanın çoğu bölgesinde bulunanın adıdır. )
- [ne yazık ki]
"NİYET OKUMA" ile/ve/||/<> "AKIL OKUMA"
( İkisi de yanlıştır ve olanaksızdır. Hiçbir zaman, zemin ve koşulda yapılmamalıdır! )
- NONSENSE/FOOLISH vs. STUPIDITY
- OBSESİF değil/yerine/= TAKINTILI
- ÖDEŞMEK ile/ve/<> BOY ÖLÇÜŞMEK
- ÖDÜL ile/ve/değil/||/<>/< UYARAN
- ÖFKE ile/ve/||/<>/> KAYGI
- ÖFKE ile/ve/ne yazık ki/> SALDIRI
- ÖFKE ile/ve/||/<>/> SUÇLULUK DÜŞÜNCESİ/DUYGUSU
- ÖFKE ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< "TEPKİ"
- [ne yazık ki]
ÖĞRENMEME ve/||/<>/> ÖĞRENİLEN YANLIŞLARDAN VAZGEÇMEME ve/||/<>/> YENİDEN ÖĞRENMEME
- ÖĞÜT ile/ve/<>/>< HAKARET
( Bir insana, başkaları yanında verilen "öğüt", öğüt değil "küçük düşürme", "aşağılama" ya da "hakaret" olabilir/olur[bazen/çoğunlukla]. Kimseye ve de özellikle çocuklara, ne kıyas, ne de öğüt, doğru/uygun zaman, zemin ve koşullar oluş(turul)madıkça, yapılmamalıdır. )
- OLANIN, ZARARI değil/yerine/>< OLMASI GEREKENİN, YARARI
- ÖLÇÜSÜZ/LÜK ile/ve/değil/||/<> "GEMSİZ/LİK"
- OLMA!:
[ne] PİŞMAN ne DÜŞMAN ne [de] KAHRAMAN
- OLUMSUZ BAKIŞ/BAKAN ile/değil/yerine/>< OLUMLU BAKIŞ/BAKAN
( Her çözüm için mutlaka bir "sorun" bulmak/bulanlar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Her "sorun" için en az bir çözüm bulmak/bulanlar. )
- OLUMSUZLUKLARI/OLUMSUZLUKLARDAN:
"BESLE(N)ME" ile/ve/<> "BEZE(N)ME"
- SAVAŞI KAYBETMEK:
ÖLÜNCE değil DÜŞMANA BENZEYİNCE
- OLUR"
ile/ve/değil/||/<>/><
NA OLUR ve/||/<> NAH OLUR
- ÖNYARGI ile/ve SAPLANTI
( PREJUDICE vs./and OBSESSION )
( ... ile/ve ZHI )
- ÖNYARGI ile/ve/değil/||/<>/> SONUÇ ODAKLILIK
- [ne yazık ki]
ORANTISIZ GÜÇ ve/||/<>/< KÖR ŞİDDET
- ORANTISIZ GÜÇ ile/ve/||/<> ORANTISIZ HOŞGÖRÜ
- [ne yazık ki]
ORTAK ALANDA:
"KİŞİSEL DAVRANIŞ" ve/||/<>/< "KEYFÎ TUTUM"
( İkisi de yapılmamalı! )
- [ne yazık ki]
!ÖTEKİLEŞTİRME ile/ve/||/<>/> !DÜŞMANLAŞTIRMA
- [ne yazık ki]
ÖTEKİLEŞTİRME ile/ve/<> TEKTİPLEŞTİRME
- [ne yazık ki]
OYALAMAK ile/ve/||/<> "UYUTMAK"
- ÖZDEŞLEŞTİRME ile/ve/||/<> KÖRLÜK
- [ne yazık ki]
ÖZENSİZ/LİK ile/ve/||/<> SAYGISIZ/LIK
- [ne yazık ki!]
ÖZÜR DİLEYEMEMEK/DİLEYEMEYEN ile/ve/<> TEŞEKKÜR EDEMEMEK/EDEMEYEN
- PARA (SAPLANTISI) değil/yerine KİŞİ[KARDEŞ/ARKADAŞ/OLANAKSIZ/MAĞDUR]
- [ne yazık ki]
"PAY KAPMAYA ÇALIŞMAK" değil/yerine HAK ETMEK
- PERDE ile PERDELEME
- PERHÎZ[Fars.] ile PERÎZ[Fars.]
( Sağlığı korumak ya da düzeltmek amacıyla uygulanan beslenme düzeni.[REJİM, RİYAZET/RİYAZAT] | Dince yasak edilen şeylerden tamamıyla uzak kalma/durma. | İncitici sözlerden kaçınma. | Hristiyan ve Yahudiler'in, belirli günlerde, bazı yiyecekleri yemeden tuttukları oruç. İLE Bağırma, haykırma. | Su kenarında yetişen yeşil saz, ot. )
- PERSECUTE vs. PROSECUTE
- PEYK[Fars.] ile PEYREV[Fars.]
( Uydu. | Bir başkasına bağımlılığı olan. İLE Başkasının izinden giden, izleyen/izleyici. )
- PİŞKİN/LİK ile/ve/||/<> YÜZSÜZ/LÜK
- PİŞMANLIK:
YAPTIKLARIMIZDAN ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/> YAPMADIKLARIMIZDAN
( Zamanla geçer. İLE Çözümü yoktur. )
- PİŞMAN/LIK değil/yerine/>< DAYANÇ/LI / SABIR/LI
( Uzun süreli. DEĞİL/YERİNE/>< Kısa süreli.
[Kısa süreli dayanç, uzun süreli pişmanlıktan korur.] )
- PİŞMAN/LIK ile/ve/||/<>/> VİCDAN AZABI
( REGRET vs./and/||/<>/> REMORSE )
- PLEASURE vs./and JUDGEMENT
- PORSELEN ile MERTEBANİ/SELADON TABAK
( ... İLE İçine konulan yiyeceğin zehirli olup olmamasına göre renk değiştiren tabak. )
- PROVOKATÖR değil/yerine/= KIŞKIRTMACI
- [ne yazık ki]
PSİKOPAT/LIK ile/ve/||/<> İNSAFSIZ/LIK
- RANT ve/ne yazık ki/> "RAHAT"/LIK
- REFLEKS(İNSİYÂK) ile ALARM/UYARI
- REZİL/LİK ile/ve/||/<> SEFİL/LİK
( )
- RİCS[Ar. çoğ. ERCÂS] ile RİCZ[Ar. çoğ. ERCÂZ]
( Dinin yasak ettiği şey, günah. | Pislik, murdarlık. İLE Azap. | Puta tapma. | Pislik. )
- SABİTFİKİR ile/ve/> TAKINTI ile/ve/> TAASSUB/NEVROZ
( Bir "düşüncenin", yerinden oynatılamazlığı. İLE/VE/> Sabitfikre, duygunun da katılması (ile). İLE/VE/> Sinirlilik/asabileşme ve çeşitli türlerde tepkisellikler. )
- SABRI OLMAYAN ile/ve/değil/yerine/>/<>/>< RÂZI OLAN
( İntizar eden. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>/<>/>< Zevk eden. )
- SAÇMALIK" ile/ve/değil/yerine/<> ÇELİŞKİ
- SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR:
BİÇİMSİZ ile/ve/||/<> BELİRSİZLİK ile/ve/||/<> SALDIRI ile/ve/||/<> KONUNUN ÖZÜNÜ KAÇIRMA ile/ve/||/<> TARTIŞMALI NEDEN ile/ve/||/<> İSTATİSTİKSEL HATA ile/ve/||/<> ŞAŞIRTMA ile/ve/||/<> YETKEYE BAŞVURMA ile/ve/||/<> DUYGULARA BAŞVURMA ile/ve/||/<> KIYASLAMA HATALARI ile/ve/||/<> SINIFLANDIRMA HATALARI
( BİÇİMSİZ SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR ile/ve/||/<> SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR
( INFORMAL FALLACIES vs./and/||/<> FALLACIES )
BELİRSİZLİK SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: GÖNDERMELİ ile/ve/||/<> VURGULAMA ile/ve/||/<> ÇOK ANLAMLILIK
( FALLACY OF: EQUIVOCATION vs./and/||/<> ACCENT vs./and/||/<> AMPHIBOLY )
SALDIRI SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: KARALAMA ile/ve/||/<> NİTELİKSEL ile/ve/||/<> "SEN / SEN DE ..." ile/ve/||/<> DOLDURUŞA GETİRME
( ARGUMENT AGAINST THE MAN vs./and/||/<> CIRCUMSTANTIAL AD HOMINEM vs./and/||/<> FALLACY OF "YOU / YOU ALSO" vs./and/||/<> POISONING THE WELL )
KONUNUN ÖZÜNÜ KAÇIRMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: KISIR DÖNGÜ ile/ve/||/<> İLGİSİZ AMAÇ ile/ve/||/<> İLGİSİZ SONUÇ ile/ve/||/<> İDDİAYI ZAYIFLATMA ile/ve/||/<> KONUYU SAPTIRMA
( BEGGING THE QUESTION vs./and/||/<> FALLACY OF IRRELEVANT PURPOSE vs./and/||/<> IRRELEVANT CONCLUSION vs./and/||/<> FALLACY OF STRAW-MAN vs./and/||/<> FALLACY OF RED HERRING )
TARTIŞMALI NEDEN SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: YANLIŞ NEDEN ile/ve/||/<> ÖNCESİNDE ile/ve/||/<> ORTAK ETKİ ile/ve/||/<> GÖZDEN KAÇIRILABİLİR NEDEN ile/ve/||/<> YANLIŞ YÖN ile/ve/||/<> KARMAŞIK NEDENLER
( FALLACY OF FALSE CAUSE vs./and/||/<> FALLACY OF "PREVIOUS THIS" vs./and/||/<> JOINT EFFECT vs./and/||/<> GENUINE BUT INSIGNIFICANT CAUSE vs./and/||/<> WRONG DIRECTION vs./and/||/<> COMPLEX CAUSE )
İSTATİSTİKSEL HATA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: YETERSİZ ÖRNEK ile/ve/||/<> TEMSİL ETMEYEN ÖRNEK ile/ve/||/<> YANLIŞ BENZETME ile/ve/||/<> YOK SAYMA ile/ve/||/<> SÜMEN ALTI ile/ve/||/<> KUMARBAZ
( FALLACY OF INSUFFICIENT SAMPLE vs./and/||/<> UNREPRESENTATIVE SAMPLE vs./and/||/<> FALSE ANALOGY vs./and/||/<> SLOTHFUL INDUCTION vs./and/||/<> FALLACY OF SLANTING vs./and/||/<> GAMBLER'S FALLACY )
ŞAŞIRTMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: DEVEDE KULAK ile/ve/||/<> YA SİYAH, YA BEYAZ ile/ve/||/<> KANITLAMA ZORUNLULUĞU ile/ve/||/<> FELÂKET ÇIĞIRTKANLIĞI ile/ve/||/<> İMÂLI SORU ile/ve/||/<> ÇOK SORULU ile/ve/||/<> SINIRLI SEÇENEK
( FALLACY OF THE BEARD vs./and/||/<> BLACK OR WHITE FALLACY vs./and/||/<> ARGUMENT FROM IGNORANCE vs./and/||/<> FALLACY OF SLIPPERY SLOPE vs./and/||/<> COMPLEX QUESTION vs./and/||/<> FALLACY OF MANY QUESTIONS vs./and/||/<> FALLACY OF LIMITED CHOICES )
YETKEYE BAŞVURMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: BİR BİLENE SORMA ile/ve/||/<> YETERSİZ KAYNAK ile/ve/||/<> İNANCA BAŞVURMA ile/ve/||/<> ORTAK TUTUMA BAŞVURMA ile/ve/||/<> ÖBEK BASKISI ile/ve/||/<> YARARCI ile/ve/||/<> BEĞENDİRME ile/ve/||/<> DAYATMA ile/ve/||/<> İÇİNDEKİ DEĞİL DIŞINDAKİ(ZARF-MAZRUF) ile/ve/||/<> GENETİK
( ARGUMENT TO AUTHORITY vs./and/||/<> FALLACY OF UNQUALIFIED SOURCE vs./and/||/<> APPEAL TO BELIEF vs./and/||/<> APPEAL TO COMMON PRACTICE vs./and/||/<> BANDWAGON, PEER PRESSURE vs./and/||/<> PRAGMATIC FALLACY vs./and/||/<> APPEAL TO PERSONAL INTERESTS vs./and/||/<> FALLACY OF "IS" TO "OUGHT" vs./and/||/<> STYLE OVER SUBSTANCE vs./and/||/<> GENETIC FALLACY )
DUYGULARA BAŞVURMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI: TEHDİT ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> ÖNYARGILI DİL ile/ve/||/<> MAZERET
( ARGUMENT FROM FORCE vs./and/||/<> ARGUMENT TO PITY vs./and/||/<> PREJUDICIAL LANGUAGE vs./and/||/<> FALLACY OF SPECIAL PLEADING )
SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR ile/ve/||/<> HATALAR
( FALLACIES vs./and/||/<> MISTAKES/WRONGS )
KIYASLAMA HATALARI: GENELLEŞTİRME ile/ve/||/<> ÖZELLEŞTİRME
( FALLACY OF CONVERSE ACCIDENT vs./and/||/<> FALLACY OF ACCIDENT )
SINIFLANDIRMA HATALARI: BÜTÜNLEME ile/ve/||/<> İNDİRGEME
( FALLACY OF COMPOSITION vs./and/||/<> FALLACY OF DIVISION ) )
- SAÇMA(LIK)LAR / SAFSATALAR ile/değil/yerine FaRkLaR
( Sözcükler: "SEN ..." / "SEN DE ..." ile başlatılan/saldırılan "tanımlar".
* Tanım/açıklama: Tartışmada, öteki kişinin söz ve hareketlerini, kendi görüşünü savunmada kanıt olarak kullanma. | "Bir savın doğruluğunun, savı geliştiren kişinin, kişiliği ile ilgisi olduğu" "savı". | Bir kişinin önerileri yerine, önerinin reddedilmesini sağlamak üzere, kişiye sövülerek yapılan saldırı.
Örnek: - "Senin müdür hakkında söylediklerini duydum. Nankör adam! Sen müdürün o kadar ekmeğini yedin!"
- "...yı şu yaptıysa doğrudur/yanlıştır."
- "...yı savunuyorsa ahlâksızın tekiymiş."
Lat./İng.: ARGUMENTUM AD HOMINEM
* Tanım/açıklama: Tepkisel indirgemecilik.
Örnek:
- ... sorununun bu hâle gelmesinin toplumsal, ekonomik, politik bir sürü nedeni var.
- "Terör örgütünü mü savunuyorsun bana?!..."
İng.: STRAW MAN
Sözcük: "ONA BAKARSAN ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Ortak özellik gösteren iki önermenin birbiriyle aynı olması ya da birbirine çok benzemesi gerektiği" "savı". ZAYIF BENZETME
Örnek: "Osmanlı İmparatorluğu da tıpkı Roma İmparatorluğu gibi parçalanmıştır."
İng.: WEAK ANALOGY
Sözcük: "HERKES ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Çoğunluğun benimsediğinin doğru olduğu" "savı".
Örnek: " 'Herkes' ona oy verdiğine göre yaptıkları da doğrudur."
Lat.: ARGUMENTUM AD POPULUM
Sözcük: "DEMEK Kİ ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Zaman içinde, önce gerçekleşen bir olgunun, onu izleyen başka bir olgunun nedeni olması gerektiği" "savı".
Örnek: "Güneş tutulmasından sonra deprem oldu. Demek ki depremin nedeni güneş tutulmasıdır."
Lat.: POST HOC ERGO PROPTER HOC
Sözcükler: "DEMEK Kİ ..." / "SONUÇTA ..." / "TEMELDE ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Tersi kanıtlanamayanın doğru olduğu" "savı".
Örnek: "UFO'ların dünyayı ziyaret etmediği yolunda hiçbir kanıt yoktur. Demek ki ediyorlar."
Lat.: ARGUMENTUM AD IGNORANTIAM
Sözcükler: "DEMEK Kİ ..." / "ZATEN ..." ile başlayan "tanımlar".
* Tanım/açıklama: "Bağlantı, ilişki ya da ortak özelliklerin, mutlaka neden-sonuç ilişkisi içinde olduğu" "savı".
Örnek: "Genç kızlar, çok çikolata yiyor. Genç kızlarda sivilce çok görülüyor. Demek ki, sivilcenin nedeni çikolatadır."
Lat.: CUM HOC ERGO PROPTER HOC
* Tanım/açıklama: "Geleneksel olanın doğru olduğu" "savı".
Örnek 1: "...'yı öldürmemiz gerekiyor. Çünkü töre böyle."
Örnek 2: "Bunca yıldır böyle yapılıyor. Demek ki doğrudur."
Lat.: ARGUMENTUM AD TRADITIO / ANTIQUITATEM
* Tanım/açıklama: "Bir tartışmanın taraflarından birinin sessiz kalmasının, sessiz kalan tarafın tartışılan konuda bilgisi olmadığını, haksız olduğunu ya da yanıldığını kabullenmesi anlamına geldiği" "savı".
Örnek: "Sükût, ikrardan gelir! Türk atasözü."
Örnek:
- Sanık, sorguda susma hakkını kullanmıştır!
- "Suçsuzsa neden sussun ki?! Kalkıp açık açık, 'Ben suçsuzum!' derdi suçlu olmasaydı!"
Lat.: ARGUMENTUM EX SILENTIO
Sözcükler: "DEMEK Kİ ..." / "BELKİ DE ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Sorunun ardında yatan varsayımların doğru olduğu" "savı". YÜKLÜ SORU
Örnek:
- Uyuşturucu kullanmaktan ne zaman vazgeçtin?
- Vazgeçmedim!
- Demek ki hâlâ kullanıyorsun?!...
- Hayır, hiç kullanmadım!
- "Ama vazgeçmediğini itiraf ettin!"
İng.: LOADED QUESTION
Sözcükler: "TEMELDE ..." / "HİÇ" / "HEP" ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: Döngüsel nedensellik. Kendi kendini "kanıtlayan" önerme.
Örnek: "O, tembeldir. Çünkü çalışmayı hiç sevmez."
Örnek: "Yalancı değilim. O nedenle, tüm söylediklerim doğrudur."
Örnek: "Sudan hafif maddeler yüzerler. Çünkü batmazlar."
Lat.: PETITIO PRINCIPII
İng.: BEGGING THE QUESTION
Sözcükler: "NASILSA ..." ile başlayan "tanımlar".
* Tanım/açıklama: "Ünlülerin/güçlülerin/zenginlerin söylediklerinin doğru ya da yoksulların söylediklerinin yanlış olduğu" "savı".
Örnek 1: "... bunu söylüyorsa doğrudur."
Örnek 2: "O beş parasızın teki! Söylediklerine kim inanır!?..."
Lat.: ARGUMENTUM AD CRUMENAM
* Tanım/açıklama: "Yoksulların söylediklerinin doğru ya da zenginlerin söylediklerinin yanlış olduğu" "savı".
Örnek: "Adamın beş parası yok ki çapkınlık yapabilsin!"
Örnek: "Adamın milyonları var. Güya eşini hiç aldatmamış!"
Lat.: ARGUMENTUM AD LAZARUM
* Tanım/açıklama: "Acınacak durumda olmanın ya da çaresizliğin, söylenilen ya da yapılanların yanlışlığına ağır bastığı" "savı".
Örnek: "Adam ayakta duramayacak denli yaşlı ve hasta. Bence geçmişte yaptıklarından sorumlu tutulmasına artık gerek kalmamalı."
Lat.: ARGUMENTUM AD MISERICORIDIAM
Sözcükler: "İLLE DE" / "TEMELDE ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Yalnızca iki seçeneğin var olduğu savı." YANLIŞ İKİLEM.
Örnek: "Ya çözümün bir parçasısındır ya da sorunun!"
İng.: BIFURCATION
Sözcükler: "ELİMDE DEĞİL ..." / "NE BİLEYİM ..." sözlerinin eklendiği "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Güç"/"zayıflık" kullanımı.
Örnek: "Ders kitaplarında yazılanlar doğrudur. Eğer yanlış dersem öğretmen beni sınıfta bırakır."
Lat.: ARGUMENTUM AD BACULUM
Az kullanılması gerekenleri ve kullanırken çok dikkat edilecekleri bil de KONUŞ!!! )
( http://www.nku.edu/~garns/165/ppt3_2.html
http://courses.washington.edu/spcmu/334/fallacies.html )
( Safsata Türleri )
( [not] FALLACY vs./but DiFfeReNCeS
DiFfeReNCeS instead of FALLACY )
( KIYÂS-I BÂTIL ile/değil/yerine FURKAN )
( SAFSATA ile/değil FURKAN )
- SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR ile/ve/||/<> HATALAR
( FALLACIES vs./and/||/<> MISTAKES/WRONGS )
- SAFDİL[Fars.] ile/= SAFDERUN[Fars.]
( Kolayca aldatılan. )
- ŞAKA ile/ve/||/<>/> İNTİKAM
- SAKÎM[Ar. < SAKAMET] değil/yerine/= BOZUK/YANLIŞ/EKSİK
( Hasta, hastalıklı. | Yanlış. | Rivâyeti doğru, sağlam olmayan hadîs. )
- SALDIRI SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
KARALAMA ile/ve/||/<> NİTELİKSEL ile/ve/||/<> "SEN / SEN DE ..." ile/ve/||/<> DOLDURUŞA GETİRME
( ARGUMENT AGAINST THE MAN vs./and/||/<> CIRCUMSTANTIAL AD HOMINEM vs./and/||/<> FALLACY OF "YOU / YOU ALSO" vs./and/||/<> POISONING THE WELL )
- SALDIRI ile/değil/yerine ÇIKIŞ
- [ne yazık ki]
!SALDIRI ile/ve/||/<>/>/< !ŞİDDET
( Şiddet, saldırganlığın da ötesinde onun, nefret, düşmanlık gibi duygu ve etkinlik kazandığı biçimi ya da çeşit ve derecesidir. )
- SANA YAPILAN "KÖTÜLÜK" ile/değil/yerine/ne yazık ki/>< SENİN YAPTIĞIN KÖTÜLÜK/YANLIŞ/HATA
( Unut/abil! İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Unutma! )
- SAPKINLIK ile "DEJENERASYON"
( ASTRAY vs. DEGENERATION )
- SAPLANTI ile/değil AŞK
- SAPLANTI = FİKR-İ SABİT = FIXED IDEA[İng.] = IDÉE FIXE[Fr.] = FIXE IDEE[Alm.] = FIXUS[Lat.]
- SAPLANTI ile/değil TİK[Fr.]
( ... İLE/DEĞİL Herhangi bir kas kümesinin, istençdışı devinmesi. | Alışkanlıkla sık sık yinelenen, gülünç, sıkıcı söz ya da el, kol, yüz devinmesi. )
- SAPMA ile/ve/<> SAPLANMA
- SARHOŞ[Fars. SER:Baş. + HOŞ] değil/yerine/= ESRİK/ESRÜK[dvnlgttrk]
- SARHOŞLUK ile ZAFER SARHOŞLUĞU
( ... İLE En kötü sarhoşluk. )
- ŞARLATAN[İt./Fr.] ile/ve/<> ŞAKLABAN
( Kendi bilgi ve niteliklerini ya da mallarını överek, çevresindekileri kandıran, dolandıran kişi. | Bilir geçinen kişi. İLE Şen, şakacı ve güldürücü kişi. | Dalkavuk. )
- ŞAŞIRTMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
DEVEDE KULAK ile/ve/||/<> YA SİYAH, YA BEYAZ ile/ve/||/<> KANITLAMA ZORUNLULUĞU ile/ve/||/<> FELÂKET ÇIĞIRTKANLIĞI ile/ve/||/<> İMÂLI SORU ile/ve/||/<> ÇOK SORULU ile/ve/||/<> SINIRLI SEÇENEK
( FALLACY OF THE BEARD vs./and/||/<> BLACK OR WHITE FALLACY vs./and/||/<> ARGUMENT FROM IGNORANCE vs./and/||/<> FALLACY OF SLIPPERY SLOPE vs./and/||/<> COMPLEX QUESTION vs./and/||/<> FALLACY OF MANY QUESTIONS vs./and/||/<> FALLACY OF LIMITED CHOICES )
- ŞAŞKIN/LIK ile/değil/yerine AŞKIN/LIK
- SATVET[Ar.] değil/yerine/= (ZORLU/SİNDİRİCİ) GÜÇ
- SAVAŞ değil/yerine/>< SANAT
- SAVAŞ ile/ve/değil/yerine SAVAŞIM
- [ne yazık ki]
!SAVAŞ ve/||/<>/>/< !YILDIRMA/TERÖR[Fr.]
- SAVAŞ ya da KORSANLIK değil/yerine/>< TİCARET
- [ne yazık ki]
!SAVAŞLAR:
RASYONEL ile/ve/<> KİTLELERİN SEFERBER EDİLDİĞİ ile/ve/<> ASİMETRİK
- SAVRULMAK ile/değil/yerine/>< SALINMAK
- [ne yazık ki]
SAVSAKLAMA ile/ve/||/<> BOŞVERME
- SAVSAKLAMA ile/ve/<> SALLAMA
- SAVURGAN/LIK ile/değil/yerine/>< SADÂKAT
- SAVUŞMA/CIZLAM[argo] ile SIVIŞMA
( Kaçma. İLE Ortadan kaybolma. )
- ŞECAAT ve/||/<>/> İFFET ve/||/<>/> FELSEFE ve/||/<>/> ADÂLET
( Öfke yerine. VE/||/<>/> Şehvet yerine. VE/||/<>/> Bilgisizlik/erdemsizlik yerine. VE/||/<>/> Ölçüsüzlük/dayatma yerine. )
- SEFÂ ve/||/<>/> SEFÂLET
- SEHV değil/yerine/= YANLIŞ, HATA | YANILMA
- SEHVEN[Ar.] değil/yerine/= YANLIŞLIK/LA
( YANLIŞLIKLA, BİLMEYEREK )
- ŞEKVÂ değil/yerine/= ŞİKÂYET, HOŞNUTSUZLUK
( ŞİKÂYET, HOŞNUTSUZLUK )