Bugün[15 Ekim 2025]
itibarı ile 9.326 başlık/FaRk ile birlikte,
9.326 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(11/39)


- ... DIŞI ile ...YI AŞAN

( OUT OF ... vs. PASS OVER OF ... )


- DİŞ"İM" AĞRIYOR değil ÖYLE BİR ŞEY/"İN" Mİ VAR?


- DIŞINDA/GAYRI ile/değil/yerine RIZÂ


- DİSİPLİN:
GÖVDEDE ve/||/<> AKILDA ve/||/<> DUYGUDA

( Spor. VE/||/<> Felsefe. VE/||/<> Sanat. )


- DİSİPLİNLERARASILIK ile/ve/<> SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

( INTERDISCIPLINARY vs./and/<> SUSTAINABILITY )


- DIŞLAMA ile/değil/yerine UYANDIRMA (ÇABASI/VESİLESİ)


- DIŞLAMAK ile ARKADA BIRAKMAK


- DIŞLAMAK ile REDDETMEK

( TO EXCLUDE vs./and TO REJECT/DECLINE )


- DIŞLAMA(MA)K ile/ve/||/<> KÜÇÜMSE(ME)MEK


- DIŞLAŞIM ile DIŞAVURUM


- DİŞLERİ:
YEMEKTEN HEMEN SONRA/YER-YEMEZ FIRÇALAMAK yerine 10-15 DAKİKA SONRA FIRÇALAMAK


- DIŞSAL ile/ve/||/=/<>/> DÜŞÜNCENİN YANSIMALARI/NESNELER


- DİYABET ile/ve/||/<> ALZHEIMER

( Washington Üniversitesi’nde yürütülen bir çalışma, kan şekerindeki yükselmenin, Alzheimer hastalarında rastlanılan amyloid beta kaynaklı plak oluşumunu da tetiklediğini ortaya çıkardı. Böylece, diyabet ile Alzheimer arasında doğrudan bir bağ olduğu kesinleşti.

Ayrıntıları için burayı tıklayınız... )


- DİZGİN ile/ve/||/<>/> DİNGİN


- ...dır ile ...dır

( Tahmin "dır"ı. İLE Bilimsel "dır". )

( "is" as Guess. vs. "is" as Scientific.
"is" as Scientific. vs. "is" as To prove the self. )

( Bilimsel "dır". İLE Kendini ispat "dır"ı. )

( ...is VS. ...is )


- DOĞA ARAŞTIRMALARI ile/ve DOĞA FELSEFESİ ile/ve DOĞA BİLİMİ ile/ve DOĞAL TÜZE(HUKUK)

( Doğadaki olguları toplama. İLE/VE Bu olguların nedensel bağlarını tespit etme. İLE/VE Bu olguların "nasıl"lıklarını tespit etme. )

( Tekilleri araştırmak. İLE/VE/||/<> Hareket ve sükûn nedenlerini araştırmak. İLE/VE/||/<> Deneysel verileri, matematikselleştirerek araştırma. )


- DOĞA:
"MİRAS" (ATALARDAN) değil ÖDÜNÇ (ÇOCUKLARIMIZDAN)


- DOĞA NESNELERİ ile/ve/değil KÜLTÜR NESNELERİ


- DOĞA TARİHİ MÜZESİ

( www.mta.gov.tr sitesini ve müzesini özellikle görmenizi ve incelemenizi öneririz. )


- DOĞA VAROLANI ile/ve/değil/yerine EYLEM VAROLANI (OLMAK)


- DOĞA VAROLANI ile/ve/<> SONRA/NIN VAROLANI

( Hayvan. İLE/VE/<> İnsan. )


- DOĞA ve/<> BİLGİ ve/<> KILAVUZ

( Rahman. VE Rahmet. VE Rahim. )


- DOĞA ve/||/<>/> DOYA DOYA


- DOĞA ile DUA

( NATURE vs. PRAYER )


- DOĞA ile/ve/||/<>/> EYLEM

( Koşullu. İLE/VE/||/<>/> Koşulsuz. )

( NATURE vs./and/||/<>/> ACTION )


- DOĞA ve/=/<> HAREKET VE SÜKÛNUN İLKESİ

(
HAREKET ve İLKESİ | TEK YÖNLÜ           | ÇOK YÖNLÜ
İrâdesiz
                       | Unsur(Doğa)           | Bitki(Bitkisel Nefs)
İrâdeli                          | Felek[Felekî Nefs]   | Canlı[Hayvanî Nefs]   )


- DOĞA ile/ve/> İNSAN

( Geleceği olmaz. İLE/VE/> Geleceği vardır. )

( Seni attan ve ottan ayıran özelliklerin olmalı! )

( Sadece kişi, ötesine geçebilir fakat üstüne çıkamaz. )

( İkisi de en zordur ve en sondur. )

( Kişiler, kendi amaçları olduğunu sansalar bile, bilmeden, doğanın amacına doğru hareket ederler. )

( NATURE vs./and/> HUMAN )


- DOĞA ve/<> KÜLTÜR

( Birincil düzen/doğa. VE/<> İkincil düzen/doğa. )

( Işığı, gölgeyle terbiye eden. VE/<> Noktayı, virgülle devam ettiren. )


- DOĞA ile/>< TARİH

( NATURE vs./>< HISTORY )


- DOĞA ile/ve/= TÜMEL AHLÂK


- DOĞACILIK/"DOĞASEVERLİK":
[ne yazık ki]
BAHÇE/DE İSE ile/ve/değil/yerine/||/>< ORMAN/DA İSE

( Çoğunlukta. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Azınlıkta. )

( Bilgisizlik ve bilinçsizlikte. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Bilgi ve bilinçlilikte. )


- DOĞAÇLAMA ile KOMPOZİSYON


- OLASILIK:
DOĞADA/DEVİMDE/NESNELERDE ile/ve/||/<>/> DAVRANIŞTA/EYLEMDE(KİŞİDE) ile/ve/||/<>/> ZİHİNDE/DÜŞÜNCEDE/SÖZDE


- DOĞADA / VERİLİ VAROLANDA:
3 KEZ VERİLİ VAROLAN ile/ve 2 KEZ VERİLİ VAROLAN ile/ve 1 KEZ VERİLİ VAROLAN

( İnsan. İLE/VE Hayvan. İLE/VE Bitki ve nesne/ler. )

( Kendini kendine konu kılabilen. İLE/VE Güdü(m)lü. İLE/VE Âtıl. )

( Yer değiştirebilen bir merkezlilikte. İLE/VE Merkezsiz. İLE/VE Merkezsiz. )


- DOĞADA:
"YASALAR" değil GÜÇLER


- DOĞAL AHLÂK ile/ve AKLÎ AHLÂK ile/ve ŞER'Î AHLÂK

( NATURAL MORALS vs./and MENTAL MORALS vs./and MORALS OF LAW )


- DOĞAL BESLENMEDE:
MESAFE ile/ve/||/<> ZAMANLAMA ile/ve/||/<> TOHUM ile/ve/||/<> KAYNAK ile/ve/||/<> İŞLEME ile/ve/||/<> SAĞLIK ile/ve/||/<> CANLILAR

( Yakın. İLE/VE/||/<> Döngüsel. İLE/VE/||/<> Yerli. İLE/VE/||/<> Aracısız. İLE/VE/||/<> Organik/zehirsiz. İLE/VE/||/<> Dirimsel çeşitlilik. )


- DOĞAL BİLİNÇ ile/ve/<> EYTİŞİMSEL BİLİNÇ


- DOĞAL BİLİNÇ ve/||/<> ÖZ BİLİNÇ


- DOĞAL DEĞİŞİM ile YAPAY/SUNİ DEĞİŞİM

( NATURAL ALTERATION vs. ARTIFICIAL ALTERATION )


- DOĞAL DURUM:
"DURMAK" değil HAREKET


- DOĞAL OLANLARIN:
REDDİ, YOK SAYILMASI değil/yerine DENETİM ALTINDA TUTULMASI


- DOĞAL OLARAK ile/ve/değil/yerine KENDİLİĞİNDEN


- DOĞAL VE ZORUNLU ile DOĞAL AMA ZORUNLU DEĞİL ile NE DOĞAL, NE DE ZORUNLU

( Doğal Hal'de, "Ben şuyum, ben oyum" yoktur. )

( There is no 'I am this', 'I am that', in the natural state. )

( NATURAL AND COMPULSORY vs. NATURAL BUT NOT COMPULSORY vs. NEITHER NATURAL, NOR COMPULSORY )


- DOĞAL ile/ve/değil/||/<>/>/< OLMASI GEREKEN


- DOĞALLIK ile/ve/||/<> İÇTENLİK

( ... İLE/VE/||/<> Kanıta gereksinimi olmayan doğallık. )


- DOĞAL/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<> KENDİLİĞİNDEN/LİK


- DOĞALLIK ile/ve/<> KENDİLİK

( NATURALNESS vs./and/<> SELF-NESS )

( ZIRAN ile/ve/<> ... )


- DOĞAMIZA UYGUN OLAN/OLMAYAN ile/ve/<> "YARAYAN"/"YARAMAYAN"


- DOĞANIN AŞILMASI ve/<> BEŞERİLİĞİN AŞILMASI

( Tarih ile. VE/<> İnsan olmakla. )


- DOĞANIN/NESNELERİN OKUNMASINDA:
DİL ile/ve/<> MATEMATİK ile/ve/<> İLİŞKİSEL ile/ve/<> DİL-MATEMATİK KESİŞİMİNDEN


- DOĞAYA DOĞAN ile/ve/değil/||/<>/> YAŞAMA DOĞAN

( Behaim["hayvan"]. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Beşer/İnsan. )

( Yaşam, yaşamla beslenir. [Doğada bu süreç zorunluludur, toplumda ise gönüllü olmalıdır.] )

( Yaşamın tamir edemediğine ölüm son verir. )

( [not] TO BORN IN NATURE vs./and/but TO BORN IN LIFE
What life cannot mend, death will end. )


- DOĞA'YA DOĞAN ile/değil YAŞAM'A DOĞAN

( Behaim[hayvan]. İLE/DEĞİL İnsan. )


- DOĞAYI BİLMEK ile/ve DOĞA AYNASINDA, KENDİNİ BİLMEK


- DOĞDUĞUMUZ YER ile/ve/değil/yerine/> DOYDUĞUMUZ YER ile/ve/değil/yerine/> DOLDUĞUMUZ YER


- DOĞRU BİLDİĞİNİ YAPMAK ile/değil CANININ İSTEDİĞİNİ YAPMAK [değil/yerine/daha iyisi YAPMAMAK]


- DOĞRU DÜŞÜNME ile/ve/<> DOĞRU İSTEME

( Kazandığın zaman pişman olacağın, kaybettiğin zaman üzüleceğin şeyleri isterken dikkatli olmak gerek. )

( Bir şey iyi olduğu için istenmez, istendiği için iyidir. )

( RIGHT THINKING vs./and/<> RIGHT REQUESTING )


- DOĞRU DUYU/HİS ile/ve NASIL ÖĞRENİLECEĞİNİ BİLMEK

( Doğru hisse sahip olan, nasıl öğreneceğini bilir. )

( RIGHT SENSE vs./and TO KNOW HOW TO LEARN )


- DOĞRU İŞ"İ YAPMAK ile/ve/||/<>/< İŞİ DOĞRU YAPMAK

( Us. İLE/VE/||/<>/< Anlık/bilgi. )


- DOĞRU İŞİN YAPILMASI ile/ve/<> İŞİN, DOĞRU YAPILMASI

( Etkililik. İLE/VE/<> Etkinlik. )


- DOĞRU OLAN ile/ve OLMASI GEREKEN

( WHICH IS RIGHT vs./and HAS TO BE )


- DOĞRU SEÇİM ile/ve/<> DENGELİ TÜKETİM


- DOĞRU SORULARIN YANITLARI ile/ve/||/<> DOĞRU YANITLARIN SORULARI


- DOĞRU SÖYLÜYORSUN yerine SÖYLEDİĞİN SÖZ DOĞRU


- DOĞRU-YANLIŞ YOK/TUR! ile/değil/ya da [BAĞLAMINDA ve GÖRELİ OLARAK] DOĞRU-YANLIŞ OLMAZ/OLMAYABİLİR

( Doğru-yanlış, bir şeyin ne olmadığı ve olmayacağı üzerine buluşmak olduğundan, olan/lar, olabilecek/ler üzerine kullanıl(a)maz/değildir! )


- DOĞRU/YANLIŞ ile/ve/değil/yerine EN AZ YANLIŞ

( Bazen/bazı durum/konu/olaylarda, doğru ya da yanlış üzerinden değil, en az yanlışı düşünerek[hesaplayarak, göze alarak] hareket etmek, karar almak durumunda/zorunda kalabilir/olabilirsiniz. )


- DOĞRU/YANLIŞ ile/ve/değil GEÇERLİ/GEÇERSİZ

( [not] TRUE/FALSE vs./and/but VALID/INVALID )


- DOĞRU/YANLIŞ ile/ve/değil İDEOLOJİK TUTUM

( [not] TRUE/FALSE vs./and/but IDEOLOGICAL ATTITUDE )


- DOĞRU/YANLIŞ ile İYİ/KÖTÜ ile GÜZEL/ÇİRKİN/YÜCE

( Genelde kötü ve iyi, bir âdet ve gelenek meselesidir ve sözcüklerin nasıl kullanıldığına göre, ya sakınılır ya da hoş karşılanır. )

( Mükemmel olmayanı, mükemmel olan uğruna seve seve fedâ edersek, iyi ve kötü "tartışmaları" artık olmayacaktır. )

( Kötülük, hiçbir zaman hem iyiliği, hem de kendini tanıyamaz; iyilikse eğitildikçe zamanla hem kendine, hem de kötülüğe ilişkin bilgilerle donanır. )

( YÜCE: Fizik ya da metafizik güçlerden koruyan. )

( Usually the bad and the good are a matter of convention and custom and are shunned or welcomed, according to how the words are used. )

( RIGHT/WORNG vs. GOOD/BAD vs. NICE[/BEAUTIFUL]/UGLY )


- DOĞRU/YANLIŞ ile İYİ/KÖTÜ ile GÜZEL/ÇİRKİN/YÜCE


- DOĞRU ile/ve/yerine/değil GEREKTİĞİ GİBİ

( Eğer doğru ise başka türlü olamaz. )

( Doğru kendini öne sürmez, o sahtenin sahte olarak görülmesi ve reddedilmesinde yatar. Zihin sahte olan tarafından kör edilmişken doğruyu aramak yararsızdır. Doğru olanın sezilebilmesi için önce sahtenin tamamen temizlenip yok edilmesi gerekir. )

( RIGHT vs./and TO BE REQUIRED/NEEDED )


- DOĞRU ile YANLIŞ

( Doğru/nun kullanım/ı ile. İLE Yanlış/ın kullanım/ı ile. )

( Ne doğrular var, adamı, yoldan eder;
Ne yanlışlar var, insanı, adam eder. )


- DOĞRUDAN SEN ile/ve/<> DOLAYLI SEN

( Kendin. İLE/VE/<> Çocuğun. )


- DOĞRUDAN SÖYLEMEK ile AÇIK AÇIK SÖYLEMEK/KONUŞMAK

( TO SAY DIRECTLY vs. TO SAY/TALK FRANKLY/OPENLY )


- DOĞRUDAN YARDIM ile/değil/yerine DOLAYLI YARDIM

( Politikacıdan gelir. İLE/DEĞİL/YERİNE Bilgelerden gelir. )


- DOĞRU-LAMAK ile YANLIŞ-LAMAK

( TO VERIFY vs. ... )


- DOĞRULUK ve/||/<>/>/< AŞK

( Kalemimiz olsun. VE/||/<>/>/< Mürekkebimiz olsun. )


- DOĞRU/LUK ile/ve/değil GEÇERLİ/LİK

( [not] RIGHT/RIGHTEOUSNESS vs./and/but VALID/VALIDITY )


- DOĞRULUK = HAKİKAT = TRUTH[İng.] = VÉRITÉ[Fr.] = WAHRHEIT, RICHIGKEIT[Alm.] = VERITAS[Lat.] = ALÉTHEIA[Yun.] = VERDAD[İsp.]


- DOĞRULUK ve/||/<> İYİLİK ve/||/<> YÖN(ELİM)/İSTİKÂMET

( Hak ve hakikatte. VE/||/<> Eylemde. VE/||/<> Davranışta. )

( el-SIDK fi'l-HAKK ve/||/<> el-HAYR fi'l-AMEL ve/||/<> el-İSTİKAMET fi'l-AHVAL )


- DOĞRU/LUK ile/ve/> UYGULANABİLİR/LİK


- DOĞRULUK ile/ve/||/<>/>/< YARDIM


- [ne yazık ki]
DOĞRU OLDUĞUNU BİLDİĞİN HALDE, YAPMAMAK ile/ve/<> YANLIŞ/HATALI/EKSİK OLANI, BİLMENE KARŞIN, YAPMAK


- DOĞRU/SÂDIK ile/ve/değil/yerine OLDUĞU GİBİ

( Doğru, gün gibi âşikârdır. )

( RIGHT vs./and AS WHAT IT IS )


- DOĞRUSAL HAREKET ile/ve DAİRESEL/DÖNGÜSEL HAREKET

( HAREKET-İ MÜSTAKİME ile/ve HAREKET-İ MÜSTEDİRE )


- DOĞRUSAL ZAMAN ANLAYIŞI ile/ve/<> DÖNGÜSEL ZAMAN ANLAYIŞI

( LINEAR TIME PARADIGM vs./and/<> VICIOUS CIRCLE TIME PARADIGM )


- DOĞRUYA DOĞRU ile DOĞRU'YA DOĞRU

( Bir doğru karşısında başka bir doğru daha. İLE Doğrunun bulunması ve bilinmesi yolunda/yönünde. )


- DOĞRUYA EN YAKIN ile/ve YANLIŞTAN EN UZAK

( THE CLOSEST TO THE STRAIGHT vs./and THE FAREST FROM THE FALSE )


- DOĞRU/YETKİN DAVRANIŞ/EYLEM(SÂLİH AMEL):
BARIŞ ve/<> KURTULUŞ[KURTARICI EYLEM]

( Kendinle. VE/<> Hizmetle/eylemle. )


- DOĞRUYU SÖYLEME ZORUNLULUĞU ile/ve/değil/||/<> GÜVENİLİRLİK

( Hukukçular, güvenilir kişilerdir; ancak, doğruyu söylemek zorunda değillerdir. )


- DOĞRUYU SÖYLEMEK, HER ZAMAN DOĞRU DEĞİLDİR değil HER DOĞRUYU, HER ZAMAN VE HER YERDE SÖYLEMEMEK GEREK

( "Doğruyu söylemek, her zaman doğru değildir" diyenler, kendileri için "en yararlı olabilecek" yanlışı söylemek için en uygun zamanı bekleyenlerdir... )


- DOĞU FELSEFESİ ile/ve/değil DOĞU BİLGELİĞİ/İRFÂNI


- DOĞUM VE ÖLÜM:
1'ER KERE ile/ve/değil/<>/> 2'ŞER KERE

( [doğum] Anadan. İLE/VE/DEĞİL/<>/> Babadan. )

( [ölüm] Ölünce. İLE/VE/DEĞİL/<>/> Ölmeden önce. )

( Beşer. İLE/VE/DEĞİL/<>/> İnsan. )


- DOĞUM ve/> BÜYÜME ve/> GELİŞİM

( Aşk ile. VE/> Şevkât ile. VE/> Muhabbet ile. )

( İSTİHLÂL[Ar. < HİLÂL]: Çocuğun doğar doğmaz ağlamaya başlaması. )

( TELAHHUM[Ar. < LAHM]: Semirme, etlenme. )

( TERBİYE[Ar.< RÜBÜV]: Besleyip büyütme, beslenip büyütülme. | Eğitim. | Görgü. | Alıştırma. | Hafif cezalandırma. | Bazı yemeklere konulan limon, sirke, salça gibi şeyler. | Alıştırma.[hayvan] | Tavsiye, kayırma, koruma. )


- DOĞUM ile/ve GELİŞİM


- DOĞUŞ ile/ve/<> BİÇİMLENİŞ

( BIRTH vs./and/<> TO SHAPE UP )


- DOĞUŞTAN HUYLAR ile YAPAY/SUNÎ HUYLAR ile ALACA

( HULKUN MATBU'UN ile TAHALLUKUN MASNU'UN ile Kötü huy. )

( VİLÂDÎ[Ar.]/CONGÉNITAL[Fr.]: Doğuştan. )

( ŞÎME[Ar.]: Huy, tabiat. )


- DOKUMA ve/||/<>/>/< OKUMA


- DOKUNAKLI ile/ve/||/<>/< DÜŞÜNDÜRÜCÜ/DUYGUSAL


- DOKUNARAK ile/ve/değil/yerine/||/<> YOKLAYARAK


- DOKUNMA COŞKUSU/TUTKUSU ile/ve/değil/yerine/<> GÖRME COŞKUSU/TUTKUSU


- DOKUNMA!:
ÖZELİNE ve/||/<> ÖZÜRÜNE ve/||/<> KUTSALINA


- DOKUNMA ve/||/<>/> YOĞRULMA


- DOKUNMAK ile/ve/||/<> ANLAMAK

( TO TOUCH vs./and/||/<> TO UNDERSTAND )


- DOKUNMAK ile/ve/||/=/<> ANMAK


- DOKUNMAK ile/ve/değil DEĞİNMEK

( Fiziksel. İLE/VE/DEĞİL Zihinsel/kavramsal. | Bağlantı kurmak, ilişkiye geçmek. )


- DOLANA KADAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/> OLANA KADAR

( Nicelik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> Nitelik. )


- YATIRIM:
"DOLAR"A ile/değil/yerine DOĞAYA


- DOLAYIM(LI/SIZ) ile DÜŞÜNÜLMÜŞ


- DOLAYISIYLA ile BU/O NEDENLE


- DOLGUNLUK ile/yerine OLGUNLUK

( STUFFED vs. RIPENESS
RIPENESS instead of STUFFED )


- DÖLLENME ile MAYALANMA

( ZYGOSIS vs. ZYMOSIS )


- DOMİNO ETKİSİ ile/ve/||/<> ZİNCİRLEME ETKİ


- DONAKALMAK değil/yerine/>< ODAKLANMAK


- DONANIMLI (OLMAK) ile HAZIRLIKLI (OLMAK)

( İlerleme ancak hazırlık(sadhana) aşamasında olur. )


- DÖNGÜ ile/ve/||/<> DEVİNİM


- DÖNÜŞTÜREREK ile/değil/<> DÖNÜŞEREK


- DÖNÜŞTÜRME ve/||/<>/< DÜŞÜNME


- DÖNÜŞTÜRME ile/ve/değil/yerine/||/<> UYARLAMA


- DÖNÜŞTÜRMEK ile İÇSELLEŞTİRMEK

( Dıştakileri. İLE/VE Kavramları. )


- DÖNÜŞÜM ile/ve/<> DEĞİŞİM

( Değişimi kavrayan kişi, işaretleri farkeder ve bu belirtilerin ardındaki zamansal beklentileri karşılar. )

( Değişim, ancak şimdi olabilir. Gelecekte değil! )

( Bilinç, tümüyle değişimin bilincidir. )

( Emek ve çaba harcayarak değişebileceğimizi düşlemeyelim! )

( Olgun kişi, bir panter gibi farkettirmeden değişir. )

( Kişisel arzularınızı terk edin ve böylece tasarruf edilen gücü dünyanın değişmesi yolunda kullanın! )

( Sessizlik bir kez idrak edildiğinde, o, değişebilir olanı derin biçimde etkiler, kendi etkilenmeden kalarak. )

( Değişmez olan, işimize yaramaz. )

( Ancak değiştirebileceklerinizden sorumlusunuz. Tüm değiştirebileceğiniz ise kendi tavrınızdır. Sorumluluğunuz oradadır. )

( Sadece değişebilir olan üzerine düşünülüp konuşulabilir. )

( Çevremizi o kadar değiştirdik ki, şimdi bu yeni çevreye uyabilmek için kendimizi değiştirmemiz gerekiyor. )

( İSTİDÂRE[Ar. < DEVR]: Daire biçimine girme, değirmi olma, değirmilenme. )

( All consciousness is consciousness of change.
Do not imagine that you can change through effort.
Abandon every personal desire and use the power thus saved for changing the world!
Once realised of silence, it will deeply affect the changeable, itself remaining unaffected.
The unchangeable is of no use to you.
You are responsible only for what you can change. All you can change is only your attitude. There lies your responsibility.
Only the changeable can be thought of and talked about. )

( TRANSFORMATION vs./and/<> ALTERATION )


- DÖNÜŞÜM ve/||/<>/> DOĞUM


- DÖNÜŞÜM ile/ve/değil/||/<>/< DÖNGÜ

( [not] TRANSFORMATION vs./and/||/<>/but/< CYCLE
CYCLE instead of TRANSFORMATION )


- DÖNÜŞÜM ile/ve/<> ETKİNLİK

( TRANSFORMATION vs./and/<> ACTIVITY )


- DÖRT DÖRTLÜK ADAM OLMAK ile/ve KALIBININ ADAMI OLMAK

( Dört unsur ve dört hıltın [bkz. İnsan'da!] en uyumlu ve dengeli bir biçimde biraradalığı. İLE/VE Sözleri ve yaptıklarında tutarlı ve bütünlüklü olmak/davranmak. )


- DÖRT İSTEK:
AÇGÖZLÜLÜK ile/ve/||/<>/> ÇEKİŞME ile/ve/||/<>/> GÖSTERİŞ ile/ve/||/<>/> GÜÇ TUTKUSU


- DÖRT YETİ:
CÂZİBE ve/> MÂSIKA ve/> HÂZIMA ve/> LÂMİA


- 4 YIL, 4 AY, 4 GÜN:
Çocukların, eğitime (ilk öğrenim ve eğitime) başlatılma eşiği. -ve


- DORUKLARI/NI... -ile/ve/<>

( DORUKLARI/NI
[NE YAZIK Kİ]

ŞEFKÂTSİZLİĞİ/MİZİ, ANNEDE/N ÖĞREN/DİK
ANLAYIŞSIZLIĞI/MIZI, BABADA/N ÖĞREN/DİK
ÖTEKİLEŞTİRME/MİZİ, KARDEŞLERDE/N ÖĞREN/DİK
UZAKLIĞI/MIZI, YAKINLARIMIZDA/N ÖĞREN/DİK

ACIMASIZLIĞI/MIZI, KADINLARDA/N ÖĞREN/DİK
TAKINTILARI/MIZI, ERKEKLERDE/N ÖĞREN/DİK
KEYFİYETİ/MİZİ, EŞEŞEYSELLERDE/N ÖĞREN/DİK

SEFİLLİĞİ/MİZİ, ZENGİNLERDE/N ÖĞREN/DİK
KAYITSIZLIĞI/MIZI, ÜNLÜLERDE/N ÖĞREN/DİK

İKİYÜZLÜLÜĞÜ/MÜZÜ, POLİTİKACILARDA/N ÖĞREN/DİK
SAPLANTILARI/MIZI, BAŞ(BA)KANLARDA/N ÖĞREN/DİK

DİNSİZLİĞİ/MİZİ, DİN(İ)DARLARDA/N ÖĞREN/DİK
TUTARSIZLIĞI/MIZI, HOCALARDA/N ÖĞREN/DİK
ZEVZEKLİĞİ/MİZİ, AYDINLARDA/N ÖĞREN/DİK

SİNSİLİĞİ/MİZİ, TÜCCARLARDA/N ÖĞREN/DİK
DEDİKODUCULUĞU/MUZU, ESNAFTA/N ÖĞREN/DİK
İLGİSİZLİĞİ/MİZİ, BİLGİSAYARCILARDA/N ÖĞREN/DİK
DEĞERSİZLEŞTİRMEYİ/MİZİ, GAZETECİLERDE/N ÖĞREN/DİK

AKILSIZLIĞI/MIZI, BİLİMKİŞİLERİNDE/N ÖĞREN/DİK
YÜZEYSELLİĞİ/MİZİ, FELSEFECİLERDE/N ÖĞREN/DİK
DUYARSIZLIĞI/MIZI, SANATÇILARDA/N ÖĞREN/DİK

SAYGISIZLIĞI/MIZI, YAYADAN ÖĞREN/DİK
DİKKATSİZLİĞİ/MİZİ, ONDAN ÖĞREN/DİK
ÖZENSİZLİĞİ/MİZİ İSE SENDEN ÖĞREN/DİK

DİDİŞME/MİZİ, KOMŞUDAN ÖĞREN/DİK
SATAŞMA/MIZI, ARKADAŞTAN ÖĞREN/DİK
KAVGAYI DA, TARAFTARLARDA/N ÖĞREN/DİK

[FAKAT/YERİNE]

BARIŞI, HALKTA/N ÖĞREN/DİK

BAYRAMI, ÇOCUKLARDA/N ÖĞREN/DİK

DENGEYİ, DOĞADA/N ÖĞREN/DİK

KENDİMİZİ, EVRENDE/N ÖĞREN/DİK



[ Sürekli/doğrudan erişim adresi...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/32793 ] )

( THEIR SUMMITS
[UNFORTUNATELY]

(WE) LEARN/ED (OUR) COMPASSION FROM/AT (OUR) MOTHER
(WE) LEARN/ED (OUR) INCOMPREHENSION FROM/AT (OUR) FATHER
(WE) LEARN/ED (OUR) FROM/AT (OUR) BROTHERS/SISTERS
(WE) LEARN/ED (OUR) OTHERING FROM/AT (OUR) RELATIVES

(WE) LEARN/ED (OUR) RELENTLESS FROM/AT WOMEN
(WE) LEARN/ED (OUR) OBSSESSIONS FROM/AT MEN
(WE) LEARN/ED (OUR) MODALITIES FROM/AT HOMOSEXUALS

(WE) LEARN/ED (OUR) POVERTY FROM/AT RICHS
(WE) LEARN/ED (OUR) DETACHMENT FROM/AT CELEBRITIES

(WE) LEARN/ED (OUR) HYPOCRISY FROM/AT POLITICIANS
(WE) LEARN/ED (OUR) FIXATIONS FROM/AT PRESIDENTS/MINISTERS

(WE) LEARN/ED (OUR) IRRELIGION FROM/AT RELIGIOUS'
(WE) LEARN/ED (OUR) INCONSISTENCE FROM/AT TEACHERS
(WE) LEARN/ED (OUR) FLIPPANCY FROM/AT INTELLECTUALS

(WE) LEARN/ED (OUR) SLYNESS FROM/AT TRADERS
(WE) LEARN/ED (OUR) GOSSIPY FROM/AT DEALERS
(WE) LEARN/ED (OUR) IRRELEVANCE FROM/AT COMPUTER NERDS
(WE) LEARN/ED (OUR) DEBASEMENT FROM/AT JOURNALISTS

(WE) LEARN/ED (OUR) INSANITY FROM/AT SCIENTICIANS
(WE) LEARN/ED (OUR) SUPERFICIALITY FROM/AT PHILOSOPHERS
(WE) LEARN/ED (OUR) INSENSITIVITY FROM/AT ARTISTS

(WE) LEARN/ED (OUR) INDIGNITY FROM/AT PEDESTRIANS
(WE) LEARN/ED (OUR) NEGLIGENCE FROM/AT HIM/HER
(WE) LEARN/ED (OUR) SLIPSHOD FROM/AT YOU

(WE) LEARN/ED (OUR) SCUFFLE FROM/AT NEIGHBOR
(WE) LEARN/ED (OUR) PROVOCATION FROM/AT FRIEND
(WE) LEARN/ED (OUR) SCRAP FROM/AT FANS


[BUT/INSTEAD OF "THESE"]


(WE) LEARN/ED (OUR) PEACE FROM/AT PUBLIC

(WE) LEARN/ED (OUR) MERRINESS FROM/AT KIDS

(WE) LEARN/ED (OUR) BALANCE FROM/AT NATURE

(WE) LEARN/ED (OUR) SELF/SELVES FROM/AT UNIVERSE



[ Direct reach address...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/32793 ] )


- DOST, ACI SÖYLER değil DOST, ACIYI DA SÖYLEYEBİLİR/SÖYLER


- DOST, ACI SÖYLER değil/yerine DOST, ACIYI, TATLI SÖYLEYEBİLİR/SÖYLEYEBİLENDİR


- DOST:
ACI SÖYLEYEN değil ACIYI, TATLI SÖYLEYEN


- DOST / KİŞİ/LERİ KAZANMAK ile/ve/değil/yerine DOSTU/DOSTLARI/KİŞİ/LERİ KAYBETMEMEK

( Dost kazanmak yerine varolan dostları [tanıyarak/anlayarak] kaybetmemeye çalışmalı! )


- DOST:
KOLAY KAZANILMAZ ve KOLAY KAYBEDİLEBİLİR


- DOST OL(A)MAYAN/A ile/değil/yerine DOST (OLAN/A, OLABİLEN/E)

( Yol ver. İLE/DEĞİL/YERİNE "Yaşamını ver." )

( KIYIM-KIYIM, KIYIL Kİ, DOST ÖNÜNE ÇIK(ABİL) )


- DOST:
YANLIŞINI DUYURAN/YAYAN değil YANLIŞINDA UYARAN ve/sonra KORUYAN/KOLLAYAN


- DOST ve/>< DERT

( Dostu olanın, derdi olmaz. )


- DOSTLARINLA DÜŞMAN OL(MA)MAK/OLABİLMEK ile/||/<> DÜŞMANLARINLA DOST OL(MA)MAK/OLABİLMEK


- DOSTLUK:
"KUSURSUZ/LUK" değil/yerine SAMİMİYET


- DOSTLUK/TA:
ÜST/AŞAĞI değil/yok DENKLİK


- DOSTLUKTA/YOLCULUKTA:
İKNÂ ve/||/<> RIZÂ

( [ne yazık ki] Dostlukta ya da bir yol alışta, iknâ ve rızâ değil de zorlama var ise, yoldaşlar, önce birbirini yargılamaya sonra da birbirini yok etmeye başlarlar. )

( Amaçları farklı iki kişinin, aynı yolda yürümesi, onları yoldaş kılmaz, bir süreliğine yol arkadaşı kılar. Birbirini taşımaz, yük olurlar. )


- DOSTUNA, HERŞEYİ/Nİ ANLATMA! ve DÜŞMANINA, BÜYÜK/FAZLA HAKARET ETME!

( [ileride] Düşmanın olabilir. VE Dostun olabilir. )

( ...nın, yarısını göster, yarısını gösterme! )


- DOYAMAMAK ile/ve DAYANAMAMAK


- DOYGUNLUK ile/ve/değil/yerine TADINA VARMAK


- DOYMAK(SINIRA GELMEK) ile/yerine GEREKSİNİM DUYDUĞUN KADARINI ALMAK


- DOYUM:
"İNANARAK" ile/değil ANLAYARAK


- DOYUM ve/||/<>/< BÜTÜNLÜK


- DOYUMLULUK ve/||/<> GÜVEN

( En büyük zenginlik. VE/||/<> En iyi yakınlık/akrabalık. )


- DOYURMAK ÜZERE ile/ve/değil/yerine HAREKETE GEÇİRMEK


- DRAM[Fr. < DRAME]/DRAMA ile TRAJEDİ[Fr. < Yun. TRAGEDIE]

( Sahnede oynanmak için yazılmış oyun, drama. | Acıklı, üzüntülü olayları, bazen güldürücü yönlerini de katarak konu alan sahne oyunu ya da televizyon filmi. | Tiyatro yazını. | Acıklı olay. İLE Konusunu efsanelerden ya da tarihsel olaylardan alan, acıklı sonuçlarla bağlanan bir tür tiyatro yapıtı, facia. | Üzücü iki [ve üzeri] olmazın biraradalığı. )


- DUA (İLE) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞA (İLE)


- DUA ile/ve/||/<> MAHATMA GANDHI'NİN DUASI

( )


- DUDAK/MİDE ORUCU ile/ve/değil/||/< DİL ORUCU


- DUDAKSIL HARFLER ile/ve YARI DUDAKSIL HARFLER

( B | M | P ile/ve V | F )

( Bugünkü B harfi, Etrüsk abecesinden alınmıştır. )

( B harfi, EYEF'i [OB tamgasını] işaret etmektedir. )

( B: Bel'in simgesi. [B, b] | Bor'un simgesi. [B] | Elektrik alınganlığın simgesi. [B] | Manyetik akı yoğunluğunun(indüklemenin) simgesi. [B] | Temel tanecik fiziğinde, Baryon sayısının simgesi. [B] | Basınç birimi Bar'ın simgesi. [b] | Optik gerilme katsayısı brevster'ın simgesi. [b] | Yüzeyce genleşme katsayısının simgesi. [b] | ...'LI V

M: Baş kuvantum sayısı n = 3 'e karşılık gelen elektron tabakasının simgesi. [M] | Kuvvet momentinin simgesi. [M] | Mach sayısının simgesi. [M] | Madelung sabitinin simgesi. [M] | Milyon anlamındaki Mega [10&sup6;]'nın simgesi. [M] | Kütlenin simgesi. [m] | Manyetik kuvantum sayısının simgesi. [m] | Manyetik momnetin simgesi. [m] | Metrenin simgesi. [m]

P: Basıncın simgesi. [P, p] | Dinamik ağdalılık birimi poiz'in simgesi. [P] | Ettingshausen katsayısının simgesi. [P] | Fosforun simgesi. [P] | Gücün simgesi. [P] | Paritenin simgesi. [P] | Poynting vektörünün simgesi. [P] | Atomda, yörüngesel kuvantum sayısı l = 1 'e karşılık gelen elektron tabakalarının simgesi. [p] | Momentumun simgesi. [p] | Piko [10¯¹2;] 'nun simgesi. [p] | Plank'ın simgesi. [p] | Protonun simgesi. [p, ¦p, 1p¹] | Yarı iletken tipinin [p tipi] simgesi. [p]

İLE/VE

F: Fahrenheit derecesinin simgesi. [ºF] | Faraday sabitinin simgesi. [F] | Farad'ın simgesi. [F] | Flor'un simgesi. [F] | Kuvvetin simgesi. [F] | Coriolis parametresinin simgesi. [f] | Fanning sürtünme katsayısının simgesi. [f] | femto'nun simgesi. [f] | Frekans'ın simgesi. [f] | Odak uzaklığının simgesi. [f] | Yörüngesel kuvantum sayısı l = 3 'e karşılık gelen elektron alt tabakasının simgesi. [f]

V: Elektrik potansiyel farkı, gerilim ve voltajın simgesi. [V] | Hacmin simgesi. [V] | Vanadyum öğesinin simgesi. [V] | Hızın simgesi. [v] )

( HURÛF-İ ŞEFE )


- DUDAKTAN/AĞIZA GİREN ile/ve/<> DUDAKTAN/AĞIZDAN ÇIKAN

( İnsan/kişi, iki dudağı arasındadır.
1. İçeri ne gireceğini [yiyeceğini/içeceğini] bilen.
2. Dışarı ne [söz] çıka(ra)cağını bilen. )

( Dudak ise beşer'i, İnsan yapan/yapabilendir! [Dudağın altı doğadır.[doğanın/düzenin parçasıdır, doğayla ve doğada varolanlarla ortaktır.] )

( İnsan/kişi, yediğini bilen/tanıyan, doğasına uygun olanları dudağından geçirendir/geçirebilendir. )

( BİR ŞEY Kİ...
YAPMASAN DA OLUR! YAPMA!!!

BİR ŞEY Kİ...
SÖYLEMESEN DE OLUR! SÖYLEME!!!

 

BİR ŞEY Kİ...
YEMESEN DE OLUR! YEME!!!

BİR ŞEY Kİ...
İÇMESEN DE OLUR! İÇME!!!
[Özellikle abur-cuburlar, et ve tüm hayvansal ürünler, kahve ve de özellikle sigara gibi...] )


- DÜĞÜM değil/yerine/>< ÇÖZÜM


- DÜĞÜMÜ KESMEK ile/değil/yerine DÜĞÜMÜ ÇÖZMEK


- DÜMENCİ ile/değil/yerine/>< KÜREKÇİ

( image )


- DÜN İLE BUGÜNÜN "KAVGASI/TARTIŞMASI" ve/ne yazık ki/||/<>/> YARININ KAYBI


- DÜN ile YARIN ile/ve/değil/yerine/||/=/<>/< BUGÜN

( Gitti mi gelmez. İLE Gelir mi bilinmez. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/<>/< [ne yazık ki] Değeri bilinmez. )

( Yarın, bugünün öğrencisidir.
[Lat.] Discipulus est prioris posterior dies. )

( ... ile FERDA ile/ve/değil/yerine/||/=/<>/< ... )


- DÜN/LER ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< GÜN/LER

( Unutulabilirler. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Yaşanılması gerekenler, yaşanılacaklar. )

( Unutulabilecek ve bağlamında unutulabilmesi gereken. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Yaşanılabilecek ve yaşanılması gereken. )


- DÜNYA NÜFUSU(-1) ile/ve/||/<>/ya da 1 KİŞİ

( "Pamuk". İLE/VE/||/<>/YA DA "Demir". )


- DÜNYA:
ŞEYLERİN TOPLAMI ile/ve/değil/||/<>/>/< OLGULARIN TOPLAMI


- DÜNYA VATANDAŞLIĞI ile/ve/||/<>/> EKİN(KÜLTÜR) VATANDAŞLIĞI

( 11. aya kadar. İLE/VE/||/<>/> 11. ay sonrası boyunca. )


- DÜNYA ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< AŞK/IM

( [Ne kadar büyük olsa da ...] (daha) Küçük. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< [Ne kadar küçük olsa da ...] (daha) Büyük. )


- DÜNYA ...:
"DÜZDÜR" değil DÜZ DUR

( Ya da değildir. DEĞİL Önce sen, düz dur! )


- DÜNYA ile/ve/||/<> NESNELERİN ÖYKÜSÜ

( )


- AKADEMİK YIL:
DÜNYADA ile JAPONYA'DA

( Eylül-Ekim aylarında başlar. İLE 01 Nisan'da başlar. )


- DÜNYADA, BİR KİŞİ/İNSAN OLMAK ile/ve/değil/||/<> BİR KİŞİ İÇİN DÜNYA OLMAK


- YALAN:
DÜNYADA ve/||/<> SİYÂSETTE ve/||/<> TİCARETTE ve/||/<> FELSEFEDE ve/||/<> EDEBİYATTA ve/||/<> GAZETECİLİKTE ve/||/<> GENÇLİKTE

( Vefâ. VE/||/<> Vaad. VE/||/<> Reklam. VE/||/<> Safsata. VE/||/<> Mecaz. VE/||/<> Haber. VE/||/<> Aşk. )


- DÜNYAYA GELMEK/GELDİK değil DÜNYADAN GELMEK/GELDİK


- DÜNYAYI "ALGILAMA/YORUMLAMADA":
"OLDUĞUMUZ GİBİ" ile/değil/yerine/>< OLDUĞU GİBİ


- DÜNYAYI DEĞİŞTİRMEK ile/değil/yerine DÜNYANI[İSTEKLERİNİ/ÇEVRENİ/KOŞULLARINI] DEĞİŞTİRMEK


- DÜNYAYI YERİNDEN OYNATMAK ile/ve/||/<>/< OTURDUĞUMUZ YERDEN KALKMAK


- DÜNYAYI/ÜLKEYİ/KİŞİLERİ KURTARMAK/KORUMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİNİ KURTARMAK VE KORUMAK


- DURABİLMEK ile/ve/||/<> UNUTABİLMEK ile/ve/||/<> SUSABİLMEK ile/ve/||/<> AFFEDEBİLMEK


- DURAĞAN TOPLUM ile/değil/yerine/>< DEVİNGEN TOPLUM


- DURAĞANLIK/ATÂLET(OTURMA/YATMA) ile/değil/yerine/>< HAREKET

( Üşütür ve giydirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Isıtır ve soyundurur. )


- DURAĞAN/LIK ve YOK/LUK

( STABLE/STABILITY and NONEXISTENT/NONEXISTENCE )


- DURAN ADAM ve/||/<> OTURAN TOPLUM


- DURANDA, DÖNEN ile/ve/<> DÖNENDE, DURAN

( Doğa. İLE/VE/<> İnsan/kendi. )


- DURDURMAK ve/||/<>/< DURMAK

( Yaşamımızdaki ve çevremizdeki tüm yakın ya da uzak sorunları, öncelikle sorunların ve sorunları yaratanların karşılarında durarak, yapmayarak, yaptırmayarak, "Hayır!" deme olanağımızla[ihtiyârımızla/muhtariyetimizle] durdurabiliriz. )


- DURGUN/LUK ile/ve/değil/yerine DİNGİN/LİK


- DURMA = DÜZGÜN DOĞRUSAL DEVİM/HAREKET

( Aralarında fark yoktur. )


- DURMAK ve/<> DURU BAKMAK


- DÜRTEN ile/ve/||/<>/> DÜŞÜNDÜRTEN


- DÜRTÜ ile/ve/||/<>/> GÜDÜ(MOTİVASYON)

( Fiziksel kaynaklı gereksinim. İLE/VE/<> Zihinsel/düşünsel kaynaklı gereksinim. [ve bunların harekete geçmesi/geçirilmesi] )

( DRIVE vs./and/||/<>/> MOTIVATION )


- DÜRTÜ ve/||/<> ÖRÜNTÜ KURMA DÜRTÜSÜ


- DÜRTÜ ile/ve/değil/||/<>/> UYARAN ile/ve/değil/||/<>/> UYARILMA


- DÜRTÜLER ile/ve/||/<> KAYGI ile/ve/||/<> SAVUNMALAR


- [DURUM > DUYGU > DÜŞÜNCE > DAVRANIŞ >= ... ]
ile
[DURUM > DÜŞÜNCE > DAVRANIŞ > DUYGU >= ... ]
ile
[DUYGU > DURUM > DAVRANIŞ >= ... ]
ile
[DÜŞÜNCE > DAVRANIŞ > DURUM > DUYGU >= ... ]

( Sorun. İLE Çözüm. İLE Âşık. Düşünme[sonradan]. İLE Biliminsanı. )


- DURUMDAN/HALDEN ANLAMAK ve/||/<> GÖNÜL KIRMAMAK


- DURUM/HAL ve/<>/|| GENİŞ/GELECEK ZAMAN


- DURUM/LAR ile/ve/||/<>/> KOŞUL/LAR ile/ve/||/<>/> KARAR/LAR


- ["DURUMU"] KABUL ETME(ME)K ile KABULLENME(ME)K

( TEK ELİNİ KALDIRMAK ile İKİ ELİNİ BİRDEN KALDIRMAK )


- DURUMUNDA OLMAK ile/ve KONUMUNDA OLMAK

( BEING IN THE STATE OF vs. HAD TO IN THE STATE OF )


- DURUŞ ile/ve/||/<> BAKIŞ


- DURUŞ ile/ve/||/<>/> DİRENİŞ


- DURUŞ ile/ve/||/<>/>/< OTURUŞ


- DURUŞ ve/<> SAYGI ve/<> SEVGİ

( Kıyam. VE/<> Rükû. VE/<> Secde. )


- DURUŞ ile/ve TUTUM

( Sen doğru dur, kötüler ecelini bulur! )

( POSTURE/POSITION vs./and ATTITUDE )


- DOĞRU/DÜRÜST[Fars.] OLMAK =/||/<> "MANZARA KAPATAN AĞAÇ OLMAK"

( Ne yazık ki, bazı "kişiler" için dürüst kişilerin (istenilmeme) durumu. )


- DÜRÜSTLÜK:
"ÇOK ARKADAŞ" değil/yerine İYİ DOST (KAZANDIRIR)


- DOĞRU/LUK/DÜRÜST/LÜK[Fars.] ile/ve AÇIK/LIK

( TO BE HONEST vs./and OPEN/NESS, CLARITY )


- DOĞRULUK/DÜRÜSTLÜK[Fars.] =/> RAHATLIK


- DOĞRULUK/DÜRÜSTLÜK[Fars.] ile/ve/<> SAYGI

( Dürüst olmayan cezalandırılır. İLE/VE Saygı göstermeyene toplumda yer verilmez. )

( Teşekkür ve özür dilemeyi bilmek/uygulamak ile. )

( TO BE HONEST vs./and RESPECT )


- DÜRÜSTLÜKTE:
KOLAY İNCİNME ile/ve/||/<> KOLAY İNCİTME


- DÜŞ KURMA ve/||/<>/> UYANIŞ YAŞAMA

( Dışa bakınca. VE/||/<>/> İçe bakarak. )


- DÜŞ/ÜNÜ KURMAK ve/||/<>/> HAREKETE GEÇMEK


- DÜŞE-KALKA/ÜFTÂN Ü HİZÂN[Fars.] (BÜYÜMEK)

( ÜFTÂN Ü HÎZÂN )


- DÜŞKÜNLÜK ile/ve/değil/yerine ÖNCELİK (VERMEK/VERİLEN)

( [not] FONDNESS/ADDICTION vs./and/but PRIORITY
PRIORITY instead of FONDNESS/ADDICTION )


- DÜŞLER ve/||/<>/> GÜLÜŞLER


- DÜŞMAN ve DELİ ile/değil/yerine/||/>< DOST ve ÂŞIK

( İşine geleni söyler. VE Ağzına geleni söyler. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gerçekleri söyler. VE Gönlünden geçeni söyler. )


- DÜŞMAN OLMAK değil/yerine/>< BİRBİRİNE HAYRAN OLMAK


- DÜŞMAN(") ile/değil/yerine RAKİP


- DÜŞMANA:
| "ZARAR VERMEK ve/ya da ÖÇ ALMAK" |
ile/değil/yerine/><
BAĞIŞLAMAK

( | Düşmanından daha alçağa düşürür. VE/YA DA Düşmanınla aynı seviyeye düşürür. | İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yüceltir. )


- DÜŞMANDAN KORUNMAK ile/ve/değil/||/<> "DOST"TAN KORUNMAK

( Kendin korunabilirsin. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Bir şeylerin ve/ya da birilerinin de koruması gerekir. )

( Dostlarım! Dünyada, dost yoktur! )

( Kusursuz dost isteyen, dostsuz kalır. )

( Ayıpsız yâr isteyen, yârsız kalır. )


- DÜŞMAN/LIK ile/değil/yerine/>< DOST/LUK

( Dostluğunun bedelini ödemekten kaçınanın, "düşmanlığı"nı önemsemeyebilirsin. Fakat düşmanlığının bedelini ödemeye hazır olanın, "dostluğu"nu ciddiye al! )

( Düşmanın en büyük hilesi, "dostluğudur". )

( Dedikodu/nu eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Uyarır/ikaz eder. )

( )

( [ölümü] Unutturan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anımsatan. )

( "Ne yapmamız gerektiğini" gösterir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ne yapabileceğimizi gösterir. )

( Her canımızı sıkanla. VE Her elimizi sıkanla. [Olmayalım!] )

( Her başımızı ağrıtanı düşman bilmeyelim/saymayalım. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Her başımızı okşayanı dost bilmeyelim/saymayalım. )

( Düşmana sus. İLE/VE/>< Dost ile konuş. )

( ADÂVET ile/değil/yerine/>< SÂDIK[< SIDK] )


- DÜŞME KAYGISI ile/ve/||/<> YÜKSEK SES KAYGISI

( İnsanın, doğduğunda,sahip olduğu, sadece iki korku. [Öteki tüm korku ve kaygıları sonradan öğrenir.] )


- DÜŞMEMEK değil/yerine KALKABİLMEK

( Hiç. DEĞİL/YERİNE Her düştüğünde. )


- DUŞTA/YIKANMADA SICAK/SOĞUK SU AYAKLARDAN YUKARI DOĞRU ISLATMAYA BAŞLAYARAK DÖK(ÜN)MEK


- DUŞU:
YEMEKTEN SONRA, DOLU MİDEYLE YAPMAK değil/yerine YEMEKTEN ÖNCE, BOŞ MİDEYLE YAPMAK


- ÖZSAYGI:
DÜŞÜK ile/değil/yerine YÜKSEK

( Süreğen kararsızlık ve mükemmelliyetçilik aranır/yaşanır. İLE/DEĞİL/YERİNE Eylemlerinin sorumluluğu kabul edilir. )

( Savunucu olma ve başkalarının düşüncelerine karşı duyarlılık görülür. İLE/DEĞİL/YERİNE Karar verirken, mantığı ile temellendirme görülür. )

( Hata yapmaktan korkma görülür. İLE/DEĞİL/YERİNE Başarı için kararlılığa sahip olma görülür. )

( Başkaları ile kıyaslama yapılır. İLE/DEĞİL/YERİNE Değişime açık olunur. )

( Kişinin, kendi hakkında aşırı eleştirellik görülür. İLE/DEĞİL/YERİNE Fizyolojik, zihinsel ve duygusal durumuna göre yaklaşılır. )

( Başkaları tarafından onaylanmaya aşırı istek görülür. İLE/DEĞİL/YERİNE Sağlıklı ilişki kurmaya özen gösterilir. )


- [ne yazık ki]
DÜŞÜLEN YALNIZLIK ile/ve/değil/yerine YEĞLENİLEN YALNIZLIK

( Çürütür/eritir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Olgunlaştırır/geliştirir. )


- DÜŞÜN! ve/||/<>/> OKU!

( Konuşmadan önce. VE/||/<>/> Düşünmeden önce. )


- DÜŞÜNCE DÖNEMLERİNDE:
"BÜYÜSEL" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> (")DİNSEL(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BİLİMSEL

( Onbinlerce yıldır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Sekizbin yıldır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Birkaç yüzyıldır. )


- DÜŞÜNCE/DÜŞÜNME ve/<> İMGELEM YETİSİ

( IDEA/TO THINK and/<> THE FACULTY OF IMAGINATION )


- DÜŞÜNCE/İNANÇ/İDEAL ile/ve/<> KİŞİ

( Bazen ancak bir düşünce/inanç/ideal için herkesten vazgeçebilirsin, bazen de ancak bir kişi için tüm düşünce/inanç/ideallerinden! )


- DÜŞÜNCE ve/||/<>/< MANTIK
ve/||/<>
EYLEM ve/||/<>/< EDEB

( Düşüncenin edebi, mantıktır. VE/||/<> Eylemin mantığı, edebdir. )


- DÜŞÜNCE/FİKİR ile/ve/<>/< BİLGİ/VERİ

( Amaca yönelik. İLE/VE/||/<>/< Nedene yönelik. )

( Entellektüel akıl. Amaçlı, evrensel düşünme. İLE/VE/||/<>/< Rasyonel akıl. )

( Gelecekte tutar, geleceğe yöneliktir. İLE/VE/||/<>/< Geçmişte tutar. )

( Bilgi/veri sahibi olmadan, düşünce/fikir sahibi olunmaz/olunmamalı! )

( Gelecek. İLE/VE/||/<>/< Şimdi. )

( IDEA/THOUGHT vs./and/||/<>/< KNOWLEDGE/DATA )


- DÜŞÜNCE ve/||/<> BİLGİ ve/||/<> BELLEK


- DÜŞÜNCE ile/ve/||/<> DUYGU ile/ve/||/<> DAVRANIŞ/TUTUM ile/ve/||/<> DENEYİM ile/ve/||/<> DEĞER ile/ve/||/<> DİL

( Akıl[doğru bağ/lar] ve ilim ile yapılandırılır. İLE/VE/||/<> Çeşitli fizyolojik ve psikolojik isteklerle ve eğlencelerle doyurulur. İLE/VE/||/<> Çalışarak, iş yaparak, kazanarak ve kazandırarak dengelenir. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )

( Düşünceler, duygulardan önce gelir. )

( %80 İLE/VE/||/<> %20 İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )

( Duygu yok fakat [çeşitli oranlarda/yoğunluklarda] etkisi olabilir. İLE/VE/||/<> Düşünce var. İLE/VE/||/<> Düşünce ve duygu var. İLE/VE/||/<> Öncenin, kendimizin ve başkalarının düşünceleri var. İLE/VE/||/<> Tümü var. )

( Saniyelerde. İLE/VE/||/<> Milisaniyelerde. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )

( Zihnimizin konuşma dili. İLE/VE/||/<> Gövdemizin konuşma dili. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )


- DÜŞÜNCE ile/değil/yerine FARKLARI BİRLİĞE GETİREN DÜŞÜNCE

( En ufak bir fark gördüğün müddetçe sen gerçeğe yabancısın demektir. )

( Kederin nedeni, farklar ve ayrımlar değildir. )

( [not] THOUGHT vs./but THE THOUGHT BRINGS THE DIFFERENCES IN UNITY
THE THOUGHT BRINGS THE DIFFERENCES IN UNITY instead of THOUGHT
As long as you see the least difference, you are a stranger to reality.
Differences and distinctions are not the causes of sorrow. )


- DÜŞÜNCE ve/||/<> IŞIK ve/||/<> KİŞİ ve/||/<> İLİŞKİ

( Her zaman, zemin ve koşulda, her yöne ilerleyebilirler. )


- DÜŞÜNCE ile/ve/||/<>/> İZLENİM

( David Hume )


- DÜŞÜNCE ile/ve/değil/yerine KENDİNİ OLUŞTURAN DÜŞÜNCE


- DÜŞÜNCE ile MİSAFİR-İ GAYBÎ

( ZAMAN ZAMAN İNSANIN AKLINA GELEN KÖTÜ DÜŞÜNCELER [GELİP GEÇİCİDİR!] )


- DÜŞÜNCE ile/değil/yerine TÜREYEBİLİR/TÜRETİLEBİLİR DÜŞÜNCE

( İyi düşünceler, hormonların dengeli salgılanmasını sağlar. )

( Yüksek düşünceler, örnek kullanılmadan, hoşnut edici bir biçimde anlatılamaz. )

( Kötü düşünce, döner-dolaşır, ne yapar-eder size ulaşır! )

( Hakkımdaki yüksek düşünceniz, sadece sizin bir düşüncenizdir. [Onu herhangi bir anda değiştirebilirsiniz. Görüş ve kanılara nasıl/neden o kadar önem yüklenebilir?] )

( Your high opinion of me is your opinion only. [Any moment you may change it. How/why attach importance to opinions?] )


- DÜŞÜNCEDE ile/ve/||/<>/>/< EĞİTİMDE ile/ve/||/<>/>/< BİLİMDE

( Özgürlüğü. İLE/VE||/<>/>/< Çağdaşlığı. İLE/VE||/<>/>/< Evrenselliği. [yeğleyelim!] )


- DÜŞÜNCEDEN DAHA ZARARLI OLAN:
"USTA SALDIRICI" ile/ve/değil/||/<> ACEMİ SAVUNUCU


- DÜŞÜNCE/DUYGU/DAVRANIŞ'LARDA:
KOŞMAK/EMEKLEMEK değil/yerine YÜRÜMEK


- DÜŞÜNCELERİ ÖĞRENMEK ile/ve/değil/yerine DÜŞÜNMEYİ ÖĞRENMEK/BECERMEK

( [not] TO LEARN IDEAS vs./and/but TO LEARN/MANAGE TO THINK
TO LEARN/MANAGE TO THINK instead of TO LEARN IDEAS )


- DÜŞÜNCEMİZİ DEĞİŞTİREBİLMEK:
"ZAAFİYET" değil MEZİYET


- DÜŞÜNCENİN, GELİŞİGÜZEL "KULLANILIŞI" ile/değil/yerine/>/>< FELSEFE


- DÜŞÜNCESİZLİK ile DÜŞÜNEMEMEK/DÜŞÜNEMEMİŞ OLMAK

( THOUGHTLESSNESS vs. NOT ABLE TO THINK )


- DÜŞÜNCEYİ/DÜŞLERİ, DOĞAYA YANSITMAK değil/yerine DOĞAYI, ZİHİNDE İNŞÂ ETMEK


- DÜŞÜNCEYİ:
SÖZDE/YAZIDA BIRAKMAK ile/değil/yerine UYGULAMAYA SOKMAK

( Bir düşüncene(/düşünceye/ilkeye/mirasa), ancak, sen sahip çıkarsan (uygular ve devam ettirirsen), bir anlam/değer kazanır/sın ve/ya da kazandırır/sın. )


- DÜŞÜNDÜĞÜNÜ, VAROLANA GİYDİRMEK ile/değil/yerine VAROLANI DÜŞÜNMEK


- DÜŞÜNEMEMEK ile/ve/<> AYIRD EDEMEMEK

( Düşünemeyen ayırd etmeyi de ayrıntıları da göremez. [ayıramayınca/düşünemeyince de bedelini ağır ödeyebilir!] )


- DÜŞÜN(E)MEMEK değil/ne yazık ki/< "DÜŞÜNMEYİ İSTEMEMEK"

Bugün[15 Ekim 2025]
itibarı ile 9.326 başlık/FaRk ile birlikte,
9.326 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(11/39)