Bu nedir? | Nasıl kullanılır? | Nasıl okumalı/anlamalı? | Sıkça Sorulan Sorular | Yenilikler | İletişim
KİŞİ/LER'de
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
EN SON YAPILMIŞ OLAN EKLEMELER
[ 06 January - 19 January 2025 arasında... ]
Bugün itibariyle yapılmış olan eklemeler aşağıdaki gibidir.
[ 06 January - 19 January 2025 arasında... ]
( 25 yeni ekleme, 16 katkı(bilgi/açıklama) )
- İNAT/ÇI ile/ve/||/<> İNAK/ÇI
[Eklenme Tarih ve Saati: 18 January | 13:36 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70219(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- ÖNDER:
YARATICI ile/ve/değil/||/<>/< NARSİSİST
[Eklenme Tarih ve Saati: 15 January | 16:12 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70207(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- ÇOCUK:
(hem) (")MASUM(") ile/ve/değil/hem de/||/<> KURNAZ
[Eklenme Tarih ve Saati: 15 January | 16:07 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70205(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- KEL/LİK ile/değil/yerine SAÇSIZ/LIK
[Eklenme Tarih ve Saati: 15 January | 15:21 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70203(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- KUZEN ile KUZUM
[Eklenme Tarih ve Saati: 15 January | 15:12 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70201(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- KABİNE ile KABİLE
[Eklenme Tarih ve Saati: 15 January | 15:11 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70200(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Yönetke. İLE Boy. )
- ...'NIN "İSTEDİĞİ" / "BEKLEDİĞİ" ile/değil/yerine/>< DAVET ETTİĞİ
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 January | 22:28 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70196(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- BULUN ile BULNAMAK/BULNAMAQ ile BULNATMAK/BULNATMAQ ile BULUNG ile BULUŞ
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 January | 21:15 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70188(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Tutsak. İLE Düşmanı tutsak etmek. İLE Tutsak almayı emretmek. İLE Köşe. İLE Başka birinin yaptığı işten birinin elde ettiği kazanç. )
- BULAK/BULAQ ile BULAK/BULAQ
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 January | 21:15 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70182(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Sırtı geniş at. İLE Bir Türk kavmi. )
- BULAN ile BULAN
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 January | 21:15 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70181(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( İri yarı, vahşi bir hayvan.[Kıfçak ülkesinde][Küp gibi içi oyuk, yukarı kalkık bir boynuzu vardır. Kar ya da yağmur burada toplanır. Dişisi diz çöker, erkek de onun boynuzundan su içer. Erkeği de diz çöktüğünde dişisi boynuzundan su içer.] İLE Aradığını ulaşan kişi. )
- BUDUŞMAK/BUDUŞMAQ ile BUDMAK/BUDMAQ ile BUDUTMAK/BUDUTMAQ
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 January | 21:15 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70177(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Nesnenin ikiye ayrılması. İLE Donmak, donarak ölmek. İLE Birinin donarak olmasına neden olmak. )
- BÖNG ile/ve/||/<>/< ŞABANG
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 January | 21:15 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70169(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- YAĞLAMAK ile YALAMAK
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 January | 20:44 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70159(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- KAPIL[İng. < COUPLE] ile KAPIL
[Eklenme Tarih ve Saati: 09 January | 16:31 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70143(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Çift. İLE Kapma işine konu olmak. | Sürüklenmek. | Birine güvenip boş bulunarak aldanmak. | Birine tutulmak, bağlanmak, yoğun sevgi duymak. | Bir şeyin ya da birinin güçlü etkisinde kalmak. )
- HI(N)K ile/ve/||/<>/> BURNU(NDAN)
[Eklenme Tarih ve Saati: 09 January | 16:27 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70141(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Demiş. İLE/VE/||/<>/> Düşmüş. )
- TARTIŞMAYI:
AÇMAK/AÇAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BİTİRMEK/BİTİREN
[Eklenme Tarih ve Saati: 09 January | 15:29 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70132(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- BAHARINDAN" değil BAĞRINDAN
[Eklenme Tarih ve Saati: 09 January | 15:12 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70127(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- DNA ve/||/<>/> DİZİLEME YÖNTEMLERİ
[Eklenme Tarih ve Saati: 08 January | 22:41 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70124(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
(
DNA Dizileme Yöntemleri
Yöntem | İlke | Nasıl Çalışır? | Artıları | Eksileri |
---|---|---|---|---|
Sanger Dizileme (1977)(Frederick Sanger ve takımı) |
Zincir sonlandırma yöntemi; dideoksinükleotidlerin kullanımı ile DNA sentezinin durdurulması. |
|
|
|
Illumina Dizileme | Reversible terminator yöntemi; flüoresan işaretli nükleotidlerin eklenmesi ve kamera ile sinyal kaydı. |
|
|
|
PacBio (SMRT) Dizileme | Tek molekül üzerinden gerçek zamanlı dizileme; flüoresan işaretli nükleotidlerin polimeraz etkinliğiyle izlenmesi. |
|
|
|
Oxford Nanopore Dizileme | DNA'nın nanoporlardan geçirilmesi sırasında elektriksel sinyal değişikliklerinin kaydedilmesi. |
|
|
|
Sanger Dizileme ve Yeni Kuşak Dizileme Karşılaştırması
Özellik | Sanger Dizileme | Yeni Kuşak Dizileme (NGS) |
---|---|---|
Hız | Yavaş | Çok hızlı |
Doğruluk | Yüksek | Yüksek (bazı platformlarda daha düşük olabilir) |
Okuma Uzunluğu | ~800-1000 baz çifti | ~150-15.000+ baz çifti (platforma bağlı) |
Kapasite | Küçük ölçekli projeler için uygun | Tüm genom projeleri için uygun |
Maliyet | Büyük projeler için daha yüksek maliyet | Büyük projelerde daha düşük maliyet |
Kullanım Alanı | Gen doğrulama, küçük gen bölgeleri | Genomik çözümleme, transkriptom, epigenom |
- ÇİZGİ ile WALLACE ÇİZGİSİ
[Eklenme Tarih ve Saati: 06 January | 16:41 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70117(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( ... İLE Malay takımadalarındaki Asya ve Avustralya faunalarını birbirinden ayırır.[Adaların birbirine çok yakın olmasına karşın çizginin iki tarafındaki hayvanlar, evrimsel geçmişini yansıtan farkları yansıtır.] )
- KAÇKIN ile/ve/||/<> UÇKUN
[Eklenme Tarih ve Saati: 06 January | 16:14 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70116(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- KARÎ[Ar.] ile KARI
[Eklenme Tarih ve Saati: 06 January | 12:28 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/70112(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( Okuyucu, okur. İLE Bir erkeğin evlenmiş olduğu kadın. "KARI-KOCA" | Yaşlı. "KOCA KARI" )
- ANIMSAMA ile/ve/||/<>/> ÖĞRENME
[Eklenme Tarih ve Saati: 15 January | 15:40 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/48923(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
(
Konu | Açıklama |
---|---|
Morris Su Labirenti/Morris Water Mase |
Hayvanların öğrenme, bellek ve uzamsal becerilerini değerlendirmek için kullanılan bir davranışsal testtir. 1981 yılında Richard G. Morris tarafından geliştirilmiştir. Nörobilim ve davranışsal bilimler için standart bir araçtır ve özellikle mekânsal bellek ile ilgili beyin bölgelerinin [örneğin, hipokampus] işlevlerini anlamada önemli bir rol oynar. |
Yapı |
- Büyük, dairesel bir su havuzu. - Havuzun içinde, su yüzeyinin hemen altında gizli bir platform. - Su bulanıktır, böylece platform görerek değil dokunarak bulunur. |
Amaç |
- Hayvanın gizli platforma ulaşmasını sağlamak. - Mekânsal öğrenme ve belleği test etmek. |
Kullanım Alanları |
- Mekânsal öğrenme ve belleği değerlendirmesi. - Nörolojik bozuklukların incelenmesi (ör. Alzheimer, stres). - İlaç etkilerinin test edilmesi. |
Testin Çalışma Aşamaları |
Eğitim aşaması: Hayvan platformun yerini öğrenene kadar tankta birkaç kez test edilir. Test aşaması: Platform kaldırılır veya yeni bir yere yerleştirilir; hayvanın önceki bilgileri kullanma becerisi değerlendirilir. |
Ölçülen Parametreler |
- Platforma ulaşma süresi. - İzlenen yolun uzunluğu. - Platform çevresinde geçirilen süre (platform kaldırıldığında). |
Avantajlar |
- Öğrenme ve belleği niceliksel olarak değerlendirme olanağı sağlar. - Hayvanın doğal yüzme davranışlarını kullanır. |
Dezavantajlar |
- Hayvanlar için suya maruz kalmak stres yaratabilir. - Uygun araçlar ve teknik bilgi gerektirir. - Görme engelli hayvanlar için uygun değildir. |
Konu | Açıklama |
---|---|
Öğrenme ve Anımsama ile İlişkisi |
Morris su labirenti, mekânsal öğrenme ve uzun süreli belleği ölçmek için kullanılır. - Anımsama (Hafıza): Test aşamasında platform kaldırıldığında, hayvanın geçmiş deneyimlerini kullanarak platformun konumunu anımsama becerisi ölçülür. - Öğrenme Süreci: Hayvan, tekrar edilen denemelerle platformun yerini öğrenir ve bu süreç hipokampal işlevleri yansıtır. - Nörolojik Bozukluklar: Alzheimer, travmatik beyin hasarı gibi durumlarda öğrenme ve bellek bozulmaları bu test ile tespit edilebilir. |
Depresyon ile İlişkisi |
Depresyon, öğrenme, bellek ve bilişsel süreçlerde bozulmalara neden olabilir. - Stres ve Depresyonun Etkileri: Kronik stres ve depresyon, hipokampus oylumunda azalmaya ve bellek-öğrenme işlevlerinde bozulmaya yol açar. - HPA Aksı ve Kortizol: Depresyonda artan kortizol düzeyleri hipokampal plastisiteyi olumsuz etkiler, bu da labirent performansının düşmesine neden olur. - Antidepresan Tedaviler: Antidepresanlar hipokampus üzerindeki nöroplastik etkileri yoluyla bellek ve öğrenmeyi iyileştirebilir. Bu, test performansının artmasıyla gözlenebilir. |
( Ahmet Çorak'ın Tezi ( .pdf olarak da buradan indirebilir ve okuyabilirsiniz...) | Ahmet Çorak'ın Sitesi )
- SAMANA ile SAMANYA
[Eklenme Tarih ve Saati: 13 January | 14:16 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/43318(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
- BİLİNÇALTI" ile/değil/||/<>/< BİLİNÇDIŞI
[Eklenme Tarih ve Saati: 07 January | 13:14 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/28067(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
( )
( A little of attentiveness, of close observation of oneself, and you will see that no event is outside your consciousness. )
( SUBCONSCIOUS vs./and/<> UNCONSCIOUS )
- BEŞ<a target="_blank" href="http://6Dtr.com/ad.php?ad=167">ER</a> ile/değil/yerine/||/<>/> İNS<a target="_blank" href="http://6Dtr.com/ad.php?ad=80">AN</a> (OLABİLMEK)
[Eklenme Tarih ve Saati: 08 January | 12:17 ]
[www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/1642(Bu başlığa, sürekli/doğrudan erişim ve paylaşım) ]
(
İnsanın Evrimsel Süreci
Dönem | Tür | Özellikler | Zaman |
---|---|---|---|
İlk İnsan Benzeri Atalar | Sahelanthropus tchadensis | İnsan ve şempanze ayrımı; çift ayaklılık belirtileri | 7 - 6 milyon yıl önce |
Erken Homininler | Orrorin tugenensis | Çift ayaklılık adaptasyonu | 6 - 4 milyon yıl önce |
Erken Homininler | Ardipithecus ramidus | Ağaçta yaşama ve yerde hareket etme yeteneği | 4,4 milyon yıl önce |
Australopithecus Dönemi | Australopithecus afarensis | Çift ayaklı yürüyüş, küçük beyin; "Lucy" fosili | 4 - 3 milyon yıl önce |
Australopithecus Dönemi | Australopithecus africanus | Daha gelişmiş çene yapısı | 3 - 2 milyon yıl önce |
Erken Homo Türleri | Homo habilis | İlk taş araç kullanımı | 2,5 - 1,8 milyon yıl önce |
Erken Homo Türleri | Homo rudolfensis | Daha büyük beyin oylumu | 2 - 1,8 milyon yıl önce |
Orta Homo Türleri | Homo erectus | Afrika'dan göç, ateşin denetimi | 1,8 milyon - 500.000 yıl önce |
Neandertaller | Homo neanderthalensis | Avrupa ve Asya'da yaşamış, modern insanlarla genetik aktarım | 400.000 - 30.000 yıl önce |
Modern İnsan | Homo sapiens | Anatomik modern insan, Afrika kökenli | 300.000 yıl önce |
Modern İnsan | Homo sapiens sapiens | Davranışsal modern insan, ekinsel devrim | 40.000 yıl önce - günümüz |
(
İnsan(Homo) Türlerinin Evrimi
Dönem | Tür | Özellikler | Zaman |
---|---|---|---|
Erken Homo | Homo habilis | İlk taş araç kullanımı, çift ayaklılık | 2,5 - 1,8 milyon yıl önce |
Erken Homo | Homo rudolfensis | Daha büyük beyin oylumu, uzun yüz yapısı | 2 - 1,8 milyon yıl önce |
Orta Homo | Homo erectus | Ateşin denetimi, karmaşık araç yapımı | 1,8 milyon - 110.000 yıl önce |
Orta Homo | Homo heidelbergensis | Barınak yapımı, avlanma stratejileri | 700.000 - 200.000 yıl önce |
Geç Homo | Homo naledi | Bilinçli gömme davranışı | 335.000 - 236.000 yıl önce |
Geç Homo | Homo neanderthalensis | Avrupa'da yaşamış, modern insanlarla genetik aktarım | 400.000 - 30.000 yıl önce |
Geç Homo | Denisova İnsanları | Genetik çözümlemeyle tanımlandı, sınırlı fosil bulguları | 200.000 - 30.000 yıl önce |
Modern İnsan | Homo sapiens | Anatomik modern insan, Afrika kökenli | 300.000 yıl önce |
Modern İnsan | Homo sapiens sapiens | Davranışsal modern insan, ekinsel devrim | 40.000 yıl önce - günümüz |
( HUMANUS cum/||/<>/> HOMO )
- [ne yazık ki]
HASAN FEHMİ ile/ve/||/<> ABDİ İPEKÇİ ile/ve/||/<> ÇETİN EMEÇ ile/ve/||/<> UĞUR MUMCU ile/ve/||/<> ÖTEKİLER
( 06 Nisan 1909 tarihinde, Serbesti gazetesinin yazarı Hasan Fehmi, Galata Köprüsü'nde öldürülür... Hasan Fehmi, düşüncelerinden dolayı katledilen ilk gazetecidir. Bu nedenle, 06 Nisan, "Öldürülen Gazeteciler Günü" olarak anılır... )
- [ne yazık ki] :( ((((((
DENİZ GEZMİŞ ve/||/<> YUSUF ASLAN ve/||/<> HÜSEYİN İNAN
( )
- ŞÎRÎN[Fars.] ile Şîrîn[Fars.]
( Tatlı. | Sevimli, cana yakın. | Türk müziğinde büyük bir usul. İLE Ferhâd[Husrev] ile Şîrîn öyküsünün kahramanı. )
- 1938 değil 193
( Ölmedi, ölmeyecek! )
- 7-8 HASAN PAŞA
- ABDÜLLÂTİF ile/değil/yerine ABDULLAH
- ABRAHAM ABULAFIA ve/<> İBN ARABİ
- ADLER ile/ve/<> ADLER
( Friedrich İLE/VE/<> Alfred )
( Fizik'te. İLE/VE/<> Psikoloji'de. )
- ADLÎ ile ADLÎ
( Adâletle ilgili. İLE II. Sultan Bayezid'in şiirdeki takma adı/mahlâsı. )
- ADNAN SAYGUN ve/<> HALİT REFİĞ
- AFGAN KIZI ve LENA
- | AFRODİT = VENÜS | ile/ve/||/<>/> URANYA
( | Yunan'ların (en) güzele verdiği ad. İLE/= Roma'lıların (en) güzele verdiği ad. | İLE/VE/||/<>/> ... )
( | [Aşkın simgesi.] Yunan'da. İLE/= Latin'de. | İLE/VE/||/<>/> ... )
( | Sevgi ve güzellik. | İLE/VE/||/<>/> Bilim ve gerçekliği simgelediğinde aldığı ad. )
- AFRODİT/VENÜS ile NİNİ ile LILLITH
( Güzel/masum kadın. İLE Güzel ve şuh/kötücül kadın[La femme fatale]. İLE İblis\'in karısı. )
- AHFEŞ:
ABDÜLHAMÎD ile/ve/||/<> SAİD BİN MES'ADE ile/ve/||/<> ALİ BİN SÜLEYMAN
( AHFEŞ[Ar.]: Küçük gözlü. | Zayıf bakışlı. | Yalnız gece gören kişi. | Bu üç büyük Arap âliminin takma adı. )
- AHMET NÂŞİT:
SELİM NÂŞİT ile/ve/||/<>/> ÂDİLE NÂŞİT
( )
- ALBERT EINSTEIN ve/||/<> CHARLIE CHAPLIN
( Sanatınızda en çok takdir ettiğim şey, evrensellik. Tek bir söz bile kullanmıyorsunuz fakat tüm dünya sizi anlıyor. VE/||/<> Doğru. Sizin ününüz daha da yüce! Tüm dünya size hayranlık duyuyor fakat kimse, dediğiniz hiçbir şeyi anlamıyor. )
( What I admire most about your art is that it is universal. You don't say any word and the whole world understands you. AND/||/<> But your glory is greater. The world admires you while no one understands you. )
- ALBERT EINSTEIN ve/||/<> KARL SCHWARZSCHILD
- ALEXANDER FRIEDMANN ve/||/<> GEORGES LEMAITRE
( Einstein'in denklemlerini, kozmolojik sabit olmadan çizen ve evrenin genişlediğini, kuramsal olarak kanıtlayan ilk kişidir. VE/||/<> Einstein'ın genel görelilik kuramından yararlanarak evrenin genişlediğini söyledi. )
( 16 Haziran 1888 - 16 Eylül 1925 VE/||/<> 17 Temmuz 1894 - 20 Haziran 1966 )
- ALİ BEY ve/||/<>/> HASAN ALİ YÜCEL
( Ertuğrul Fırkateyni'nin kaptanı. VE/||/<>/> Torunu.[Milli Eğitim Bakanı, Köy Enstitüleri'ni kuran, çok sayıda önemli kitabın çevirisini yaptıran ve Türk ansiklopedisini oluşturtan kişi] )
( )
- ALİ ŞİR NEVÂÎ ve BİHZAD
- ALİ UFKÎ/UFÎKÎ ile/ve/> DİMİTRİ KANTEMİR
- ALONZO CHURCH ve/||/<> ALLEN TURING
- AMERİKA'NIN İLK BAŞKANI:
GEORGE WASHINGTON ile/ve/değil/||/< PEYTON RANDOLPH
- AMU ile/ve/= DALTON
( AMU ve DALTON aynı birimdir. )
( Nötron ve protonun kütleleri yaklaşık bir dalton'dur. [Bir elektronun kütlesi nötron ya da protonun kütlesinin 1/2.000'i kadar olduğu için, atomun toplam kütlesi hesaplanırken, bu miktar ihmal edilir.] )
( DALTON YASASI: Bir ideal gaz karışımının toplam basıncı, karışımı oluşturan gazların kısmî basınçlarının toplamına eşittir. )
- ANAXIMANDER ile ANAXIMENES
- ANDREI KOLMOGOROV
( S = klogW )
- ANLATIM:
HZ. DAVUD'A ile HZ. MUSA'YA
( Yol-Yordam-Yöntem. İLE ... )
( Yakarışlarla. İLE Yasalarla. )
- ANTOINE LAVOISIER ve/||/<>/> DIMITRIY MENDELEYEV
( 26 Ağustos 1743 - 08 Mayıs 1794 ve/||/<>/> 08 Şubat 1834 - 02 Şubat 1907 )
- APOLLONIUS ve/||/<> HIPPARKUS ve/||/<> BATLAMYUS ve/||/<> İBN ŞATIR ve/||/<> NASREDDİN TUSİ
- ÂRİF HİKMET EFENDİ ile/ve ÂRİF HİKMET
( Şeyhülislâm. İLE/VE Medine'li. )
- ARISTO VE İBNİ SİNÂ VE IMMANUEL KANT ile/ve ARISTO VE İBNİ SİNÂ VE KUTBUTTİN RÂZÎ VE IMMANUEL KANT
- ARISTO ile/ve/||/<>/> EINSTEIN
- ARİSTO ve HAREZMİ
- ARISTON ile ARISTO(TELES)
- ARISTOTALES" değil ARISTOTELES
- ARİSTOTELES ve/||/<> DEMOKRITOS
- ARISTOTELES ile/ve/<> IMMANUEL KANT
- ARNO PENZIAS ve/||/<> ROBERT WILSON
- ÂŞIK ÖĞRENCİ ile/ve/||/<> MELAHAT PARS
( ÖĞRENCİSİNİN AŞKINA YANIT...
Melahat Pars (1918-2005)
Konservatuvarda öğretim görevlisidir. Son derecede güzel, alımlı, zarif, ince, nazik, olgun yaşlarda bir güfte ve beste sanatçısıdır.
Bir öğrencisi, duygularına yenik düşerek, hocası Melahat Pars'a âşık olur. Sanki rastlantıymış gibi her fırsatta karşısına çıkmayı huy edinir. Hoca merdivenlerden inerken, o merdivenlerden çıkarken hocasını süzer. Hocası bir yöne doğru yürürken, o karşı yönden hocasına doğru yürür. Bu tür rastlantılar o kadar sık tekrar etmeye başlayınca, Melahat Pars da durumu anlar, ancak görmemezlikten gelir.
Bir gün merdivenlerden inerken, yukarıya çıkmakta olan öğrencisi,
hocası Melahat Pars’ın önünde durur, boynunu büker, yüzüne derinden bakar ve sevecen bir selenle;
- "Hocam, ben size âşık oldum. Ne yapsam olmuyor. Sizi görmeden duramıyorum. Gece gündüz hayalimdesiniz. Duygularımı denetleyemiyorum, perişanım, beni anlayınız lütfen." der.
Melahat Pars'ın yüzü kızarır. Hafifçe gülümser, yana çekilir ve yoluna devam eder. Evine vardığında ilham gelir, sabaha kadar çalışır ve bir beste yapar. Ertesi gün sabah, duygularını söyleyen öğrencisinin de olduğu sınıfta öğrencilerine;
- "Arkadaşlar, gece bir beste yaptım bakalım beğenecek misiniz?"
diyerek udunu eline alır ve şu besteyi, hoş seleniyle söylemeye başlar:
Ben gamlı hazan sense bahar dinle de vazgeç
Sen kendine kendin gibi bir taze bahar seç
Olmaz meleğim böyle bir aşk bende vakit geç
Sen kendine kendin gibi bir taze bahar seç
Bestekâr hanımefendi, çaktırmadan âşık öğrencisine bir göz attığında, öğrencinin hüngür hüngür ağladığını görür...
)
( )
- ÂŞIK PAŞA ile/ve ÂŞIK PAŞA-ZÂDE
( 1272 - 1333 ile 1303 - 1481 )
( En önemli kitabı, Garîb-nâme'dir. İLE En önemli kitabı, Âşık Paşa-zâde Tarihi'dir. )
- ÂŞIK VEYSEL ve/<> SELMAN EFENDİ
- ATA EFENDİ ve/||/<> NAZİF EFENDİ
- ATATÜRK ve/||/<> ANITKABİR
( )
- ATATÜRK ve/||/<>/< BEHİÇ ERKİN
( )
- ATOM MODELLERİNDE:
DEMOCRITOS ile/ve/||/<>/> DALTON ile/ve/||/<>/> THOMSON ile/ve/||/<>/> RUTHERFORD ile/ve/||/<>/> BOHR ile/ve/||/<>/> MODERN ATOM KURAMI
( )
- AUGUST COMTE ve/||/<>/> GEORGE SARTON ve/||/<>/> AYDIN SAYILI
- AUGUST COMTE ve ST. SIMON
- AUGUSTE RODIN ile/ve/||/<>/> KEMAL KÜNMAT
( "Düşünen Adam" heykelini yapan. İLE/VE/||/<>/> Bakırköy Akıl Hastahanesi'ndeki "Düşünen Adam" heykelini yapan. )
- AUGUSTINUS ile/ve/<> ABELARDUS
( Anlamak için iman ediyorum. İLE/VE/<> İman etmek için anlamaya çalışıyorum. )
- AVNÎ ile/ve/||/<> SELİMÎ ile/ve/||/<> MUHİBBÎ ile/ve/||/<> ADLÎ ile/ve/||/<> MURÂDÎ ile/ve/||/<> NECİB ile/ve/||/<> İLHÂMÎ
( [şiirlerinde kullandığı takma ad/mahlas]
Fatih Sultan Mehmet'in. İLE/VE/||/<> Yavuz Sultan Selim'in. İLE/VE/||/<> Kanunî Sultan Süleyman'ın. İLE/VE/||/<> II. Bayezit'in. İLE/VE/||/<> III. Murad'ın. İLE/VE/||/<> III. Ahmed'in. İLE/VE/||/<> III. Selim'in. )
- AYASOFYA MÜZESİ ve TOPKAPI SARAYI ve/||/<> HALUK DURSUN ve/||/<> KUMRULAR
( Makam odasını kumrulara terk eden bürokrat: Haluk Dursun
"Topkapı Sarayı'nda müdürlük yaptığım dönemde, makam odamda otururken bir kumrunun
açık pencereden girerek avizenin etrafında uçtuğunu gördüm. Hiç kımıldamadan seyretmeye
başladım.
Kumru, sanki tavaf eder gibi odanın her tarafında dolaştı, avizenin üzerine kondu, bir süre
oturdu. Sonra geldiği gibi uçup gitti. Biraz sonra yanında başka bir kumru ile tekrar geldi.
Bu sefer sanki bir ev (saray) sahibi edasıyla onu gezdirdi. Yeni geleni elinden, (kanadından)
tutar gibi aldı ve avizenin içine oturttu. Bir süre koklaştılar. Sonra uçup gittiler.
Ertesi gün ikisi birlikte ağızlarında dal parçacıkları ile geri geldi ve avizenin içine bir yuva
kurmaya başladılar. Yuva birkaç gün içinde kuruldu.
Olup biteni hiç ses çıkarmadan izliyordum. Dişi kuş, yumurtlama hazırlığı yapıyordu.
Galiba onlar da beni izliyordu ki, hiç tedirgin olmuş gibi görünmüyorlardı. Buna karşılık dışarıdan odaya başka biri girince, hemen ürküp pencereden kaçıyorlardı. Baktım olmayacak, makam odamı onlara bırakıp hemen karşıda bulunan küçük bir odaya geçtim.
Bir gün, televizyon çekimi için Topkapı Sarayı'na gelen gazeteci dostum rahmetli Savaş Ay,
"Hocam, niye bu küçücük odada oturuyorsun?" diye sordu.
"Ben hâlden anlarım, bir kumru arkadaşım, sevgilisine, “ben seni saraylarda yaşatacağım"
diye söz vermiş, insan yuva kurana yardımcı olmaz mı?" dedim.
"Hocam, ne olur göster şu yuvayı bana” dedi ve kapıdan odadaki yuvanın fotoğrafını çekti.
Ertesi gün beni Ankara'dan arayan arayana...
"Derhal makam odası açılsın, kumruların yuvası dağıtılsın,
saray bakımsızlıktan perişan olmuş görüntüsü verilmesin" dediler.
Meğer Savaş Ay haber yapmış bizim kumrunun öyküsünü...
Hemen aradım, “üstad sen ne yaptın?” diye sordum.
"Hocam bu kadar güzel malzeme (haber) buldum, yazılmaz mı Allah aşkına" dedi.
"Gazetede sabah toplantısında anlattım, herkes ayağa kalktı ve seni alkışladı" diye ekledi.
Sadece gazetedekiler değil Ankara da ayağa kalktı sayende" diye yanıt verdim.
Şimdi ne yapacaktım? Çifte kumrulara kol kanat gerip onların saadetlerini korumaya mı çalışacaktım, yoksa odayı kullanıma açarak bir yuvanın dağıtılmasına mı neden olacaktım?
Bir biçimde, ya ben makamı, ya da o kumrular makam odamdaki yuvalarını kaybedeceklerdi.
Akşama kadar bakanlıktan beni aramayan kalmadı...
“En azından yumurtadan yavru kuşlar çıksın, uçup gidene kadar bekleyelim” diye düşündüm.
“Ben yuvayı almam, siz beni görevden alın isterseniz” dedim.
Ertesi gün, yuvaya bakmaya gittim ki, ne göreyim, yuva yerinde duruyordu ama kumrular yoktu.
Yuva yerinde durmasa, "Biri kuşları ürküttü, kovaladı" diyecektim. Hâlbuki yuva yerli yerinde duruyordu. Kumrular, sanki durumu hissetmiş ve sessizce çekip gitmişlerdi. Bir daha da hiç gelmediler.
Daha sonra Topkapı Sarayı'ndan, Müsteşar ve Bakan Yardımcısı olarak Ankara'ya gittim.
"Kuşların yuvası dağıtılsın, makama sahip çıkılsın" diyenlerin ise hiçbiri Bakanlık'ta makamlarında kalamamıştı.
Muhakkak ki, biz de bir gün bu makamlardan uçup gideceğiz. Kuşlar ise hep sevmeye, uçmaya ve yuva kurmaya devam edecek.
Haluk DURSUN )
( )
- BACH ve MENDELSON
- BACH ile/ve VIVALDI
- BACON ile BACON
- bâkî[Ar. < BEKÂ çoğ. BEVÂKİ] ile bâkî[Ar. < BÜKÂ] ile BÂKÎ[Ar.]
( Tanrı. | Sürekli/daimi, kalıcı. | Alt taraf. | Artık, artan, fazla, geri kalan, bundan başka. İLE Ağlayan. [Fars. GİRYÂN] İLE Divan şairi ve uzun adıyla Abdülbâki Mahmut. Kanûnî Sultan Süleyman tarafından korunmuş ve Meliküşşuarâ, Sultânüşşuarâ gibi unvanlar kazanmıştır. [1527 - 1599] [Tüm Osmanlı tarihinde cenazesine en çok katılım olan kişidir.] )
- BÂKİ'NİN:
25 YAŞ ÖNCESİ ŞİİRLERİ ile/ve 25 YAŞ SONRASI ŞİİRLERİ
( BÂKÎ ['den...]
MÜHEYYÂ OLDU MECLİS SÂKİYÂ PEYMÂNELER DÖNSÜN
BU BEZM-İ RÛH BAHŞUN ŞEVKINA MESTÂNELER DÖNSÜN
DİLÂ CÂM-I ŞARÂB-I AŞK-I YÂRI ŞÖYLE NÛŞ İT KİM
FELEKLER GÜM GÜM ÖTSÜN BAŞINA HUMHÂNELER DÖNSÜN
HAYAL-İ ŞEM'-İ RUHSARIN KO YANSIN HANE-İ DİLDE
PERİN OL ŞEM'A YAKIP ŞEVK İLE PERVÂNELER DÖNSÜN
SEN AĞYÂR İLE DEVR ETDİR ŞEHÂ PEYMÂNEYİ DÂİM
SER-İ KÛYUN DOLAŞIP ÂŞIK-I BÎÇÂRELER DÖNSÜN
BU BEZM-İ DİLKÜŞÂYA MAHREM OLMAZ BÂKİYÂ HERKES
Dİ GELSİN EHL-İ DİLLER GELMESİN BİGÂNELER DÖNSÜN )
devamı için burayı tıklayınız...
- ŞÎRÎN[Fars.] ile Şîrîn[Fars.]
( Tatlı. | Sevimli, cana yakın. | Türk müziğinde büyük bir usul. İLE Ferhâd[Husrev] ile Şîrîn öyküsünün kahramanı. )
- Fars ile FARS[Fr.]
( İran'ın güneybatısında oturan halk ya da bu halktan olan kişi. İLE İlkel, yalın güldürme öğelerinden yararlanan, kimi kez inanılırlığın sınırını aşan, güldürmeyi amaç edinen oyun. )
- ABDAL ile Abdal
( Eskiden, bazı gezgin dervişlere verilen ad. İLE Safeviler döneminde, İran'da yaşayan önemli Türk oymaklarından biri. | Anadolu'da yaşayan, bu addaki bir oymak. [Geygel Abdalları] )
- bâkî[Ar. < BEKÂ çoğ. BEVÂKİ] ile bâkî[Ar. < BÜKÂ] ile BÂKÎ[Ar.]
( Tanrı. | Sürekli/daimi, kalıcı. | Alt taraf. | Artık, artan, fazla, geri kalan, bundan başka. İLE Ağlayan. [Fars. GİRYÂN] İLE Divan şairi ve uzun adıyla Abdülbâki Mahmut. Kanûnî Sultan Süleyman tarafından korunmuş ve Meliküşşuarâ, Sultânüşşuarâ gibi unvanlar kazanmıştır. [1527 - 1599] [Tüm Osmanlı tarihinde cenazesine en çok katılım olan kişidir.] )
- BEDEVÎ[Ar.] ile Bedevî[Ar.]
( Göçebe. | Çölde yaşayan. [BEDÂVET: Bedevîlik, göçebelik.] İLE Seyyit Ahmed-ül-Bedevî tarafından kurulan tarikat. )
- BEN ile/ve/değil/||/<>/< ben
( Başkalarının yanındaki. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Mutlak. )
- ER[Ar.] ile ER[Ar.] ile ER[Tr.] ile Er.[kimya]
( Eğer, ise, olsa, olur ise. İLE Erken. İLE Erkek. | Aşamasız asker. | Yiğit, kahraman. | İşini iyi bilen, yetenekli. İLE Erbiyum'un simgesi. )
- EŞREF[Ar. < ŞERÎF] ile Eşref[Ar.]
( Daha/pek/en şerefli/onurlu. İLE Hicivleriyle tanınmış şair.[Eserleri: Hasbihal, İran'da Yangın Var, İstimdat, Deccâl, Külliyât-ı Eş'âr. 1846 - 1911] )
- HABEŞÎ[Ar.] ile Habeşî[Ar.]
( Hat, tezhip, minyatür gibi güzel sanatlarda kullanılan bir kâğıt cinsi. | Çok esmer. İLE Kasma, kısaltma. | Aruzda, "fâilâtün"den "ât" hecesini çıkararak "fâilün" veznine sokma. )
- HATÂYÎ[Ar.] ile Hatâyî[Ar.]
( Hatay kumaşı. | Süslemede/tezhipte açılmış nilüferi andıran bir çiçek motifi. | Tezhipte, merkezini hatâyî denilen çiçek motifi işgal etmek üzere birbirine geçmiş spiral dallardaki çiçek motiflerinden oluşan süsleme tarzı. | Güzel sanatlarda kullanılan ve Çin'de pirinçten yapılan bir kâğıt cinsi. İLE Hatay'a ait, Hatay ile ilgili. )
- HAYTA/SERSERİ/KÜLHANBEYİ/APAŞ[Fr. < APACHE] ile Hayta
( Osmanlı'ların ilk dönemlerinde eyalet askerlerinin uc boylarında görevli sınıflarından biri. | Başıboş, bir baltaya sap olamamış. İLE Toroslarda yaşayan bir Yörük oymağı/âşireti. )
- HAZAR[Ar.] ile Hazar[Ar.]
( Sabit meskeni olanların oturdukları memleket. | Barış ve güven. İLE Deniz. | Hazar Denizi çevresinde yaşamış eski bir Türk boyu ya da bu boydan olan kişi. )
- Hüsrev[Fars.] ile HÜSREV[Fars.]
( Yapıtlarını Farsça yazmış bir Türk şairi ve edîbi.[1253-1325, Hindistan] | Hüsrev ü Şîrîn masalının eril kahramanı. İLE Sultan, padişah, hükümdar. )
- Kâbil[aslı KÂBÜL] ile Kabîl["ka" uzun okunur] ile KABÎL[Ar. < KABL] ile KABİL[Ar. < KABUL]["ka" uzun okunur]
( Afganistan'ın başkenti. İLE Hz. Âdem'in büyük oğlu olup kardeşi Hâbîl'i öldürmüştür. İLE Sınıf, tür/nev. | Türlü, gibi. | Az/biraz önce. İLE Kabul eden/edici. | Olan/olabilir. )
- KARGIN ile KARGIN ile Kargın
( Eriyen karların oluşturduğu akarsu. | Karla karışık yağan yağmur. İLE Marangozlukta kullanılan bir tür büyük rende. İLE Oğuz Türkleri'nin, yirmi dört boyundan biri. )
- KAYYUM ile/ve/||/<> Kayyûm
( Cami hizmetlisi. | Birinin yerine geçen, mütevellî. İLE/VE Ebedî ve ezelî olan. Allah. )
- LEYLÂ'[Ar.] ile Leylâ'[Ar.]
( Çok karanlık gece. | Arabî ayların son gecesi. İLE Leylâ ile Mecnûn öyküsünün kadın kahramanı. )
- MAHMÛD[Ar. < HAMD] ile Mahmûd[Ar.] ile Mahmûd (Kaşgarlı)[Ar.]
( Övülmeye değer, hamdolunmuş, senâ edilmiş. | Hz. Peygamber'in adlarından biri. İLE Ebrehe'nin Kâbe'yi yıkmak üzere getirdiği filin adı. İLE Türk bilgini, sözlük yazarı ve edibi. | Dîvân-ü Lügat-it Türk'ün yazarı. )
- MÂNİ'[Ar. < MEN | çoğ. MENEA] ile MA'NÎ/MÂNÂ[Fars.] ile Mânî[Fars.] ile MANİ[Ar.]
( Geri bırakan, alıkoyan, engel olan, men eden. | Engel, özür. İLE Eş, benzer. İLE Ünlü Çin'li nakkaşın adı. Behram Şâpûr zamanında İran'a gelip Zerdüşt ve Îsâ dinlerinin karışımı olan bâtıl mezhebini yaymaya başlamış olmasından dolayı idam edilmiştir. [Erteng/Erjeng adlı yapıtı ünlüdür.] )
- MECNÛN[Ar. < CİNN | çoğ. MECÂNÎN] ile Mecnûn[Ar.]
( Çıldırmış, deli, divâne. | Delice seven, tutkun. İLE Leylâ ile Mecnûn öyküsünün, erkek kahramanı. Kays. )
- MEDÂİN/MEDÂYİN[Ar. < MEDÎNE] ile MEDÂYÎN[Ar. < MİDYÂN] ile Medâin[Ar.]
( İller/kentler. [BÜLDÂN < BELD/BELDE] İLE Borca saplanmış, sürekli borç alan kişiler. İLE Eski İran'da, Dicle etrafında, yedi kentin adı olup, İslâm fetihleri sırasında, başkent konumundaydı. )
- MESÎH[Ar.] ile MESÎH[Ar. < MESH] ile Mesîh[Ar.]
( Üzerine yağ sürülmüş olan. İLE Başka bir şekle, hayvan kılığına girmiş olan kişi, mesh olunmuş. | Acîbe, garîbe. İLE Hz. Îsâ.[elini sürdüğü hastaların, anında iyileşmesinden kinâye olarak] )
- MRI ile/ve/||/<>/> fMRI
( RITA LEVI-MONTALCINI[22 Nisan 1909 - 30 Aralık 2012]
[1940'ta, MR'ı yapan kişidir.] )
- NÂCÎ[Ar.] ile NÂCİ'[Ar.] ile Nâcî[Ar.]
( Kurtulan, selâmete kavuşan, necat bulan. | Cehennemden kurtulmuş, cennetlik. İLE Sindirimi kolay yiyecek. İLE Birçok eseri bulunan, Tercemân-ı Hakîkat gazetesi yazarı.[öl. 1893] )
- NEDÎM[Ar.] ile Nedîm
( Meclis/sohbet arkadaşı. | Büyükleri, fıkra ve öyküleriyle eğlendiren. | Güzel, öykü anlatan, tatlı konuşan. | Yeniçeri ocağına yeni yazılan. İLE Osmanlı şairlerindendir. [öl. 1730] )
- NEF'Î[Ar. < NEF] ile Nef'î[Ar.]
( Çıkar ile ilgili, yararcı. İLE Divan Edebiyatı'nın en yüksek kasidecisi. [öl. 1634][IV. Murat döneminde, Bayram Paşa tarafından, bir hicvinden dolayı boğdurularak öldürtülmüştür.] )
- NEVÂÎ[Fars.] ile Nevâî[Ali Şîr-][Fars.]
( Makam, uyum ve nasip ile ilgili. İLE [1441-1501]. )
- PEŞÎN/PÎŞÎN[Fars.] ile PESÎN[Fars.] ile Peşîn[Fars.]
( Önden, önce. | Önden verilen. İLE Sonraki, en son. İLE Keykubad'ın üçüncü oğlu. )
- RÂZÎ/RAZİYYE[Ar. < RIZÂ] ile RAZÎ/RADÎ[Ar. çoğ. RUZAÂ] ile Râzî[Ar.]
( Kabul eden, boyun eğen, rıza gösteren. İLE Süt kardeş. | Süt emen çocuk. İLE Rey şehrine bağlı/mensup, bu şehirle ilgili olan. | İran'ın "Rey" şehrinden olan. | Sırra/râza bağlı/mensup. )
- SAMAN[Ar.] ile SÂMÂN[Ar.] ile Sâmân[Ar.]
( Türlü ekinlerin, taneleri ayrıldıktan sonra kalan sapları ve daha çok bunların harmanda parçalanmışı. İLE Servet, zenginlik. | Rahat, dinçlik. | Düzen. | Kudret, iktidar. İLE Sâmânî devletinin kurucusu. )
- TAT ile TAT ile Tat
( İran'lılara verilen bir ad. )
( Canlıların, besinlerdeki uçucu olmayan bileşikleri damak, boğaz ve dil yüzeyindeki mukoza noktaları aracılığıyla algıladığı duyum. | Tatlılık. | Hoşa giden durum, lezzet, zevk. İLE Dilsiz. İLE Türklerin egemen olduğu yerlerde yaşayan Arap ya da İran'lılar. | Hazar Denizi kıyısında, İran Azerbaycanı sınırında yaşayan, İran soyundan olan bir topluluğun adı. )
- Türkî[Tr. / Fars.] ile TÜRKÎ[Ar.]
( Türk. | Türk'le(rle) ilgili. İLE Türkü. )
- VAHŞÎ[Ar.] ile Vahşî[Ar.]
( Yabanî, insandan kaçan. | Ürkek, korkak. | Merhametsiz, duygusuz. İLE Uhud Gazâsı'nda, Hz. Hamza'yı öldüren köle. )
- ZATİ[Ar.] ile ZATî[Ar.] ile ZÂTÎ[Ar.] ile Zâtî[Ar.]
( Zâten. İLE Kendine özgü. İLE Kendiyle ilgili, kendine ait, kişilik, özlük, özel. İLE Ünlü Türk şairi. [1471 - 1546] )
- ANTOFİL[Fr.] değil/yerine/= ÇİÇEKSEVER
- ÂTIFET[Ar. çoğ. AVÂTIF] değil/yerine/= KARŞILIK BEKLEMEDEN GÖSTERİLEN SEVGİ, İYİLİKSEVERLİK
- FİLARMONİ/K değil/yerine/= EZGİSEVİ/EZGİSEVER
- HAYIRHAH değil/yerine/= İYİLİKSEVER
- HAYIRSEVER/HAYIRPERVER = HAYIRHAH[Ar., Fars.]
( Yoksullara, düşkünlere, yardıma gereksinimi olanlara, iyilik ve yardım etmeyi seven, iyiliksever, yardımsever. | İyilik dileyen/isteyen, iyicil. )
- HAYVANSEÇER değil/yerine/>< HAYVANSEVER
( Kedi, köpek sevip inek, koyun, balık yediğinizde, hayvansever değil, hayvan seçer oluyorsunuz. Ne zaman bir köpeğe duyduğunuz sevgiyi ve dostâne yakınlaşmayı bir ineğe de duyarsınız; işte o zaman kendinizle çelişmemiş olacaksınız. )
( Kendime, evrene, çevrem(iz)e, hayvanlara, tüm canlıların yaşam hakkına saygı göstermek üzere ve sağlığım/ız için de et ve hayvansal ürünleri yememeyi yeğliyorum/z...
Bu duyarlılığı gösteren ve gösterecek herkese teşekkür ediyorum/z... )
( )
- İYİLİKSEVERLİK = BENEVOLENCE[İng.] = BIENVEILLANCE[Fr.] = WOHLWOLLEN[Alm.] = BENEVOLENTIA[Lat.]
- İYİLİKSEVER/LİK ile/ve SEVGİ
- İYİMSER/LİK ile İYİLİKSEVER/LİK
( İyiliksever kişi, kendini yetiştirirken başkalarını da yetiştirmek ister. Kendi bilgisini genişletirken başkalarının bilgisini de geliştirmeye çalışır. )
( İyiliğe iyiliği her kişi yapar, Kötülüğe iyiliği er kişi yapar. )
( NİKBÎN ile ... )
( OPTIMIST vs. BENEVOLENT )
( OPTIMISTE avec ... )
( ... cum BENEVOLENTIA )
- MACERAPEREST değil/yerine/= OLAYCASEVER
- MİSAFİRPERVER değil/yerine/= KONUKSEVER
- MÜKRİM[Ar.] değil/yerine/= KONUKSEVER
- MÜZİKÇİ/MÜZİSYEN[Fr.] ile MÜZİKSEVER
( Müzik yapan. İLE Müzik tutkusu olan, müziği seven kişi. )
- NARSİSİZM değil/yerine/= ÖZSEVERLİK
- ŞEFKÂT ile/ve YARDIMSEVERLİK
( Şefkat, kişinin eline verilmiş sevgidir. )
( Eskiden papağanlara ezberletilen üç söz!
* ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL!
* DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL!
* İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! )
- SULHPERVER/SULHÇU[Ar., Fars.] değil/yerine/= BARIŞSEVER/BARIŞÇIL
- ÜÇ AKIL:
MUTLU ve/||/<> YARDIMSEVER ve/||/<> EVRENSEL
- ULUSÇULUK ile/değil/yerine/>/< VATANSEVERLİK
- VATANSEVER(/PERVER) değil/yerine/= YURTSEVER
- YURTSEVERLİK SÖYLEMİ ile/değil/yerine YURTTAŞLIK
- [ne yazık ki]
TUTUCU ile GERİCİ
- [ne yazık ki]
YIRTICI ile/ve/<> YIKICI
- ADÂLET:
DAĞITICI ile/ve/||/<> DÜZELTİCİ/DÜZENLEYİCİ
- ADMIN[İng.] değil/yerine/= YÖNETİCİ
- AFARACI
( Harman yerinde vs. toplamakta çalıştırılan işçilere verilen ad. )
- AĞIR CEZA SAVCISI değil AĞIR CEZA MAHKEMESİ NEZDİNDEKİ SAVCI
- AHÇI değil AŞÇI
( ... değil TABBÂH[< TABH | çoğ. TABBÂHÎN], TÂBİH[< TABH] )
( ... değil ÂŞ-PEZ )
- AKTARICI ile AKTARICI ile AKTARICI ile AKTARICI
( Dam kiremitlerini aktarıp kırıkları yenileyen kişi. İLE Kaynak kişiden derlenen herhangi bir parçayı kitlelere duyuran ve yayan kişi. İLE Görüntüyü bir bölgeden başka bir bölgeye ileten araç. İLE Bisiklette, zincirin çark geçişlerini sağlamaya yarayan parça. )
- ALEMCİ ile "ÂLEMCİ"
( Camilerin kubbelerine, minarelerine alem yapan ya da takan kişi. İLE Eğlenceyi seven, her fırsatta "eğlenen", [eğlendiğini varsayan/zanneden] kişi. )
- ALICI ile ALACAKLI
- ALICI ile/ve ANLAYICI
( Almaya/anlamaya hazır olan. | Satın almak isteyen kişi, müşteri. | Kendine bir şey gönderilen kişi. | Almaç. | Kayıt aracı. | Azrail. İLE/VE Katılmaya hazır olan. )
- ANNE ile/ve/ya da/||/<> BAKICI
- ÇALIŞTIRICI/ANTRENÖR SPORCU
- ARABULUCU ile/değil UZLAŞTIRMACI
- ARAŞTIRICI ile/değil/||/<> ARACI/UZMAN/HAFİYE[Ar.] ile/değil/||/<> CASUS
( [not] DETECTIVE vs./but/||/<> AGENT vs./but/||/<> SPY )
- ARAŞTIRMACI ile/ve/||/<>/> UYGULAYICI
- ARDIÇ OTU ile AYRIK OTU ile BEŞPARMAK OTU ile BOĞAN OTU ile CANAVAR OTU ile ÇOREK OTU ile DALAK OTU ile DELİCE OTU(RYE GRASS) ile EĞRELTİ OTU[Lat. NEPHRODIUM FILIX MAS] ile ENGEREK OTU ile GEYİK OTU ile GÜZELAVRATOTU[Lat. ATROPA BELLADONNA] ile İDRİS OTU ile KANARYA OTU ile KELEBEK OTU ile KENE OTU/HİNT YAĞI AĞACI ile KÜSTÜM OTU ile MELEK OTU ile MERCAN OTU ile NEVRUZ OTU ile ÖKSE OTU ile PİSİPİSİ OTU ile TAŞKIRAN OTU ile YÜKSÜK OTU[Lat. DIGITALIS PURPUREA] ile ACI OT ile SÜTLÜ OT
- ARKUCI
( Erkek ve kız ailelerinin arasında/tanışmasında aracı olan. )
- ASKER ile/ve/||/<> KARACI
( Kara kuvvetlerine bağlı subay, astsubay ya da er. )
- ASKER ile KARAKULLUKÇU
( ... İLE Yeniçeri Ocağı bölüklerinde odaları ve odaya gelen konukların ayakkabılarını temizleme, yemek kaplarını yıkama vb. işlerle görevli er. )
- AYARTICI ile KIŞKIRTICI
- BAĞLAÇ ile BAĞLAM ile BAĞLANTI/BAĞLANAK ile BAĞLAŞIK ile BAĞLAYICI ile BAĞLI
( Eş görevli sözcükleri ya da önermeleri birbirine bağlayan sözcük türü. İLE Deste. | Herhangi bir olguda olaylar, durumlar, ilişkiler örgüsü ya da bağlantısı. | Bir dil birimini çevreleyen, ondan önce ya da sonra gelen, çok sayıdaki durumda söz konusu birimi etkileyen, onun anlamını, değerini belirleyen birim ya da birimler bütünü. | Bent. İLE İki ya da daha çok şeyin birbiriyle bağlı bulunması, ilişki. | İki şey arasında ilişki sağlayan bağ. | Yapılacak işle ilgili sözlü ya da yazılı antlaşma. İLE Aralarında antlaşma ya da sözleşme sağlanmış olan kişi ya da topluluk, müttefik. | Sonuç, neden gibi birbiriyle sıkı sıkıya bağlı ve karşılıklı bağımlı olan nesne, terim. İLE Bağlama niteliği olan. | Bağlamaya ve birleştirmeye yarayan. | Uyulması zorunlu. | Kuruduğu zaman yüzeyde film oluşturan, pigment ve dolgu nesnelerini bir arada tutan, boyanın uçucu olmayan bölümü. İLE Bir bağ ile tutturulmuş olan. | Gerçekleşmesi bir şartı gerektiren, vabeste. | Sınırlanmış, sınırlı. | Kapatılmış olan, kapalı. | Bir kuruluşun yetkisi altında bulunan. | Birine, bir düşünceye, bir anıya saygı, aşk vb. duygularla bağlanan, sâdık, tutkun. | Halk inanışına göre, büyü etkisiyle eşeysel güçten yoksun edilmiş eril. )
- BAKICI ile/ve/değil/<> BAKIM VEREN
- BAKICI ile DADI
( ... ile TAYA, DÂYE )
( BABYSITTER vs. NANNY )
- BALTACI ile BALTACI/BALTALI
( Balta yapan ya da satan kişi. | Odun kırıcı. İLE Yangın söndürme kuruluşlarında balta kullanan er. | Önceleri sefer sırasında çalılık ve ormanlık yerleri temizlemek, yol açmak, çadırları kurup kaldırmak, yükleri bindirip indirmekle, sonraları kızlar ağasına bağlı olarak sarayı korumak ve sarayın dış hizmetlerini yapmakla görevli kişi. )
- BARIŞTIRICI ile/ve/||/<> KURTARICI
- BAYICI ile BOĞUCU
- BEKÇİ ile ASES ile ASESBAŞI
( Bir şeyi ya da bir yeri bekleyip korumakla görevli kişi. İLE Gece bekçisi. | Osmanlı döneminde, Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasından önceki güvenlik görevlisi. İLE Yeniçeri Ocağındaki askerî görevinin yanı sıra, başkentin düzenini korumakla da yükümlü olan yirmi sekizinci ortanın çorbacıbaşısı. )
- BEKÇİ ile BEN-VÂN
( ... İLE Tarla/harman/ekin bekçisi. )
- BEKÇİ ile DİZDAR[Fars.]
( ... İLE Kale bekçisi. )
- BEKÇİ ile/ve/||/<>/< GÖZETİCİ ile/ve/||/<>/< KURTARICI (OLMAK/OLMAMAK)
- BEKÇİ ile KİZİR
( ... İLE Köy bekçisi/kâhyası. )
- BEKÇİ ile/ve/<> POLİS
( ... İLE/VE/<> Şehir. [Şehirleşmiş yaşamı, şehirde yaşama kurallarını takip eden.] )
( )
( Silah kullanabilir, kimlik sorabilir, parmak izi ve fotoğraf alabilir. İLE/VE/||/<>
Polisin yetkisinin olup da bekçilerin olmadığı durumlar...
* Önleme arama
* Denetim yapma
* İstihbarat toplama, iletişimin tespiti, teknik araçla izleme
* Suça el koyma
* İfade alma
* Olay yeri inceleme
* Adlî arama ve el koyma
* Gözaltına alma
* Kişilerin ikametgah ve ev adreslerinden ayrılmamalarını isteme
* Teşhis yaptırma
* Yer gösterme yaptırma )
( ... ile/ve/<> ÂCÂN )
- BEKÇİ ile/ve/değil/||/<> TÜRBEDAR
- BELEŞÇİ ile/ve/değil PARASIZ
- BEYİN:
YANSITICI değil/yerine YARATICI
( [not] MONITOR but CREATOR
CREATOR instead of MONITOR )
- BİLİMCİ ile/ve/<>/> ÖKE ile/ve/<>/> BİLGER ile/ve/<>/> BİLGEN ile/ve/<>/> BİLMEN ile/ve/<>/> YETİLBEY ile/ve/<>/> BİLİMBEY
( Biliminsanı, akademisyen. İLE/VE/<>/> Doktor. İLE/VE/<>/> Yardımcı doçent. İLE/VE/<>/> Doçent. İLE/VE/<>/> Profesör. İLE/VE/<>/> Dekan. İLE/VE/<>/> Rektör. )
- BİRLEŞTİRİCİ ile BÜTÜNLEYİCİ
( CONNECTIVE vs. INTEGRANT )
- BÜYÜKELÇİ(SEFİR[Ar.]/SEFÂRET)/LİK ile/ve/||/<> KONSOLOS[Yun.]/LUK / ŞEHBENDER[Fars.]
( VİSKONSÜL: Konsolos yardımcısı. )
( Ülkesinin, öteki ülkelerin başkentinde sadece bir tane olan, temsil etmekte olduğu ülkenin en büyük yetkisine sahip diplomatik kurumudur.[Çoğunlukla ve olağan koşullarda vize ve pasaport işlemleri yapılmaz.] İLE/VE/||/<> Ülkesinin, öteki ülkelerdeki ticari çıkarlarını korumakla sorumlu, diplomatik olmayan resmi kurumlardır.[Diplomatik özelliği bulunmayan resmi görevlerin yapıldığı, resmi kurumdur. Genellikle, pasaport, evlilik, doğum ve ölüm gibi işlemler yapılmaktadır.][Konsolosluk arşivleri ile binalarının dokunulmaz hakları vardır.] )
( Kendi ülkesini başka ülkede temsil eden en üst düzeydeki devlet görevlisidir, diplomattır.[Görevli oldukları ülkelerde, vatandaşı oldukları ülkenin devlet başkanının temsilcisidir. Ülkesiyle görevli oldukları ülkeler arasındaki siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri ilişkileri geliştirmeyi hedefler.] İLE/VE/||/<> Konsolosluk yöneticisinin unvanı, ülkelere göre farklılık gösterir.[Bulundukları kentin yetkili yöneticisiyle ilişki durumundadır. Konsolosluktaki görevlilerin diplomatik temsil hakkı yoktur.] )
( AMBASSADOR vs./and CONSUL )
- BÜYÜKELÇİ ile ORTA ELÇİ
( ... İLE Büyükelçiden önceki elçilik aşaması ve bu aşamada olan kişi. )
- ÇAPACI ile/ve ÇİFTÇİ
- ÇARPICI ile ÇARPITICI
- ÇARPICI ile/ve/değil/yerine/<> ŞAŞIRTICI
- CEFÂKÂR değil/yerine/= KIRAV/CI
- ÇERÇİ ile TÜCCAR
( Mal takasıyla sınırlı. İLE Pazar yaratan. )
( Köy, pazar gibi yerlerde dolaşarak, ufak tefek tuhafiye eşyası satan, gezgin esnaf. İLE Ticaret yapan, ticaretle uğraşan kişi. )
- ÇİFT-Çİ ile/değil/yerine İKİ-Cİ
- ÇİFTÇİ ile/ve/değil KÖYLÜ
( FELLAH[Ar.]: Çiftçi. | Mısır köylüsü. | Siyahi, arap. )
( ZÂRİ[çoğ. ZÜRRÂ'] ile/ve/değil ... )
( ... ile/ve/değil RUSTAYİ )
( TAOPOU: Köy güzeli. )
- DAVACI ile/>< DAVALI
( PLAINTIFF vs./>< DEFENDANT )
- DEDİKODUCU/KOVCU ile NEMMÂM
( ... İLE Lâf taşıyan. )
- !DEDİKODUCU ile/ve/= !YAĞI/DÜŞMAN/HASIM
( Biz ancak kendimizin düşmanıyızdır. )
( Kişi, bilmediğine düşman olur. )
( ... ile HASIM )
- DELİL:
İZHAR EDİCİ ile/ve/||/<> İSPAT EDİCİ
- DİKKAT ÇEKİCİ ile/ve/değil ALIMLI
( AR'AR: Güzeldeki boy-pos. )
- DİLENCİ ile CERRAR
( .. İLE Çekici, sürükleyici. | Zorla para alan. | Savaş araçlarıyla donatılmış, kalabalık ordu. | Dilenci. )
( GEDA ile ... )
- DİLENCİ ile ISKATÇI
( ... İLE Iskat verilen kişi. | Mezarlık dilencisi. )
- DİLENCİ ile/değil MECNÛN
- DIŞLAYICI
( EXCLUSIVE )
- DIŞLAYICI ile/değil/yerine KAPSAYICI
- DOĞRUCU ile DOĞURUCU
- DOKUMACI ile ÇULHA[Fars. < CÜLÂH]
( ... İLE El tezgâhında bez dokuyan kişi. )
- DOLANDIRICI ile/değil KALPAZAN
( ... İLE/DEĞİL Sahte para basan ya da piyasaya süren kişi. | Yalan ve hile ile iş gören kişi. )
- DOLANDIRICI ile TAVCI
( ... İLE Birini kandırarak, yüze gülerek aldatan kişi. | Yurt dışından geldiğini söyleyerek üzerindeki değeri düşük altın ya da mücevherleri çok değerli gösterip dolandırıcılık yapan kişi. )
- DÖNÜŞTÜRÜCÜ ile/ve/değil/yerine UZLAŞTIRICI
- DUBLÂJ/CI değil/yerine/= SESLENDİRME / SESLENDİRİCİ
devamı için burayı tıklayınız...
- [ne yazık ki]
BAĞIMLI ile/değil TUTKUN
- [ne yazık ki]
TERBİYESİZ ile/değil/yerine DİK KAFALI
- AÇIK SÖZLÜ ile/değil AHMAK
- AÇIK SÖZLÜ//DOBRA[Bulg.] ile/değil PATAVATSIZ
( ... İLE/DEĞİL Sözlerinin nereye varacağını düşünmeden, saygısızca konuşan, davranışlarına dikkat etmeyen. )
- ACÛZE ile/değil/yerine YAŞLI
( Huysuz, yaşlı kadın. İLE/DEĞİL/YERİNE ...[Yaşının/bıkkınlığının getirdiği olumsuzlukları görmemezlikten gelerek!] )
- ADAM:
ER KİŞİ ile/ve/değil İNSANİYETLİ
- AHLÂKLI değil AHLÂK KİŞİSİ
- AHLÂKSIZ ile/değil KÖTÜ AHLÂKLI
- AHMAK KİŞİNİN ARADIĞI değil/yerine/>< AKILLI KİŞİNİN ARADIĞI
( Başkalarında. DEĞİL/YERİNE/>< Kendinde. )
- AHMAK ile ANDAVAL/LI[Yun.]
( Aklını gereği gibi kullanamayan, bön, budala, hamakat gösteren. İLE Ahmak, aptal, beceriksiz, şaşkın, bön, görgüsüz kişi. )
- AKILLI ÇALIŞKANLAR ile/ve AKILLI TEMBELLER ile/ve
AKILSIZ ÇALIŞKANLAR ile/ve AKILSIZ TEMBELLER
( Ödüllendirilmeli! İLE Teşvik edilmeli! İLE Ceza verilmeli! İLE Kovmalı! )
( Takdir etmeli! İLE Dikkat etmeli! İLE İkaz etmeli! İLE Terk etmeli! )
( [+ +] ile [+ -] ile
[- +] ile [- -] )
- AKIL/LI ile/ve/||/<>/> ERDEM/Lİ
( Akıllı kişiler, sudan hoşlanır. Erdemli kişiler, dağlardan zevk alır.
Akıllılar kıpır kıpırdır, erdemliler dingindir.
Akıllılar neşelidir, erdemlilerse uzun ömürlüdür. )
- AKILLI ile/ve "GÖZÜNDEN AKILLI"
( Ancak görünene/gördüğüne yönelmiş (zavallı) zihinlerin/kişilerin, kavramsalların alanına girdiklerinde nasıl da insafsızca genellemeler yaptıklarına dikkat ediniz! )
- [ne yazık ki]
AKILLILARIN DURUMU ile/ve/||/<> APTALLARIN TUTUMU
( [ne yazık ki] Sürekli, kuşku içinde. İLE "Küstahça, kendinden emin." )
- ALAYLI ile ALAYLI ile ALAYLI
( Erlikten yetişmiş, askerî okullarda okumadan başarı gösterip yükselen subay. | Gerekli okul eğitimini görmeden kendini yetiştirmiş olan kişi, [>< OKULLU/MEKTEPLİ] İLE Alay edici, küçümseyici, müstehzî. İLE Gösterişli, görkemli, debdebeli. )
- ÂLİCENAP[Ar.] ile ELİ AÇIK | ONURLU
- ALICI ile ALACAKLI
- ALIMLI ile ÇEKİCİ
- ANLAYIŞLI ile/ve/değil FEDÂKÂR
- ANLAYIŞLI/LIK ile BİLGİLİ/LİK / BİLGİSİZ/LİK
- ANLI ŞANLI
- ANNELERİN/BABALARIN EN BÜYÜK KORKUSU ile/ve/<> ENGELLİ ANNELERİNİN/BABALARININ EN BÜYÜK KORKUSU
( Çocuklarının ölmesi. İLE/VE/<> Çocuklarından önce ölmek. )
- APTAL "DOST" ile/değil/yerine AKILLI "DÜŞMAN"
- APTAL/LIKTA ile/ve/<> SAF/LIKTA |
ile/değil/yerine/><
AKILLI/LIKTA
( Ne affeder/affedilir, ne de unutur/unutulur. İLE/VE/||/<> Affeder/affedilir ve unutur/unutulur.
İLE/DEĞİL/YERİNE/><
Affeder/affedilir ama unutmaz/unutulmaz. )
( Öğretmeyi sever.
İLE/DEĞİL/YERİNE/><
Öğrenmeyi sever. )
- ARDIÇ OTU ile AYRIK OTU ile BEŞPARMAK OTU ile BOĞAN OTU ile CANAVAR OTU ile ÇOREK OTU ile DALAK OTU ile DELİCE OTU(RYE GRASS) ile EĞRELTİ OTU[Lat. NEPHRODIUM FILIX MAS] ile ENGEREK OTU ile GEYİK OTU ile GÜZELAVRATOTU[Lat. ATROPA BELLADONNA] ile İDRİS OTU ile KANARYA OTU ile KELEBEK OTU ile KENE OTU/HİNT YAĞI AĞACI ile KÜSTÜM OTU ile MELEK OTU ile MERCAN OTU ile NEVRUZ OTU ile ÖKSE OTU ile PİSİPİSİ OTU ile TAŞKIRAN OTU ile YÜKSÜK OTU[Lat. DIGITALIS PURPUREA] ile ACI OT ile SÜTLÜ OT
- ARİVİST[Fr.] değil/yerine/= HIRSLI, HARİS
( Ne pahasına olursa olsun hedefine, başarıya ulaşmak isteyen kimse, haris. )
- ARSIZ ile/değil/yerine/>< HAKLI ...
( Olan yerde/için. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Suçlu" "olur"/"görülür". )
- ASABİ[Ar.] değil/yerine/= SİNİRLİ
( Sinirli. | Sinirsel. | Sinirli bir biçimde. )
- ASABÎ değil/yerine/= SİNİRLİ
- ASIKYÜZLÜ/LÜK ile MEYMENETSİZ[Ar.]
( ... İLE "Uğursuz", huysuz, aksi. )
- AŞIRI ALÇAKGÖNÜLLÜ/LÜK ile/ve/<>/>/< YAĞCI/LIK
- AŞK'IN:
BEDELİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KUDRETİ
- AŞNA FİŞNE/HAŞNE FİŞNE = GİZLİ DOST/LUK
- ASTSUBAY ile BAŞGEDİKLİ
( ... İLE En yüksek rütbeli astsubay. )
- AZIKLI = AZIĞI OLAN | YOKSULLARI DOYURAN
- AZÎZ[Ar.] değil/yerine/= MUHTEREM, SAYIN, İZZETLİ, ONURLU, GÜÇLÜ | SEVGİLİ
- BÂDELİ ÂŞIK ile BÂDESİZ ÂŞIK
- BÂDELİ ŞAİR ile/ve BÂDESİZ ŞAİR
- BAĞIMLI/LIK(MÜPTELÂLIK) ile ISRARCI/LIK
( DEPENDENCE vs. TO INSIST )
- BAĞLAÇ ile BAĞLAM ile BAĞLANTI/BAĞLANAK ile BAĞLAŞIK ile BAĞLAYICI ile BAĞLI
( Eş görevli sözcükleri ya da önermeleri birbirine bağlayan sözcük türü. İLE Deste. | Herhangi bir olguda olaylar, durumlar, ilişkiler örgüsü ya da bağlantısı. | Bir dil birimini çevreleyen, ondan önce ya da sonra gelen, çok sayıdaki durumda söz konusu birimi etkileyen, onun anlamını, değerini belirleyen birim ya da birimler bütünü. | Bent. İLE İki ya da daha çok şeyin birbiriyle bağlı bulunması, ilişki. | İki şey arasında ilişki sağlayan bağ. | Yapılacak işle ilgili sözlü ya da yazılı antlaşma. İLE Aralarında antlaşma ya da sözleşme sağlanmış olan kişi ya da topluluk, müttefik. | Sonuç, neden gibi birbiriyle sıkı sıkıya bağlı ve karşılıklı bağımlı olan nesne, terim. İLE Bağlama niteliği olan. | Bağlamaya ve birleştirmeye yarayan. | Uyulması zorunlu. | Kuruduğu zaman yüzeyde film oluşturan, pigment ve dolgu nesnelerini bir arada tutan, boyanın uçucu olmayan bölümü. İLE Bir bağ ile tutturulmuş olan. | Gerçekleşmesi bir şartı gerektiren, vabeste. | Sınırlanmış, sınırlı. | Kapatılmış olan, kapalı. | Bir kuruluşun yetkisi altında bulunan. | Birine, bir düşünceye, bir anıya saygı, aşk vb. duygularla bağlanan, sâdık, tutkun. | Halk inanışına göre, büyü etkisiyle eşeysel güçten yoksun edilmiş eril. )
- BAĞLI ile/değil BAĞIMLI
- BAĞLI/LIK ile/ve/<> SAYGILI/LIK
- BAHRİYELİ değil/yerine/= DENİZGÜÇLÜ
- BÂKÎ ile/ve/||/<> ASLÎ
- BARBAROS[İt.] ile KIRMIZI SAKALLI
( Kırmızı sakallı. )
- BAŞAK ile SAKSIGÜZELİ
( ... İLE Damkoruğugillerden, yaprakları etli, çiçekleri başak biçiminde bir süs bitkisi. )
( ... cum COTYLEDON UMBILICUS )
- BAŞARILI ile/değil/yerine DEĞERLİ
( Verdiğinden, fazlasını alır/almaya çalışır. İLE/DEĞİL/YERİNE Aldığından, fazlasını vermeye çalışır. )
- BAŞI BAĞLI ile/değil BAŞI BAĞLI
( Baş örtülü. İLE/DEĞİL Eşi/nişanlısı/sözlüsü/sevgilisi olan. )
- BATI/LI ile BATI/LI
( Coğrafya. İLE Uygarlık. )
- BEBEK ile/ve/<>/> ÇOCUK ile/ve/<>/> ERGEN ile/ve/<>/> GENÇ ile/ve/<>/> ORTA YAŞ ile/ve/<>/> YAŞLI
( [yaş arası] 0-1 İLE/VE/<>/> 1-12. İLE/VE/<>/> 12-18. İLE/VE/<>/> 18-65. İLE/VE/<>/> 66-79. İLE/VE/<>/> 79-99.[Dünya Sağlık Örgütü'nün kabulü olarak] )
- BEBEK/ÇOCUK GELİŞİMİNDE İLİŞKİLER:
İKİLİ ile/ve/||/<>/> ÜÇLÜ ile/ve/||/<>/> TOPLUMSAL
- BEDİZ/BURXAN ile BEDİZLİG
( Put. İLE Süslü. )
- BENZETME:
AYRINTILI ile KISALTILMIŞ ile PEKİŞTİRİLMİŞ ile GÜZEL(BELİĞ)
( )
- BER-HURDÂR[Fars. < BERHÛR] ile MUTLU
( Hisse, nasip, pay.)] )
- BEYAZ BASTON/LU ile/ve/||/<> KIRMIZI - BEYAZ BASTON/LU
( ... İLE Görme engelli bir kişi, kırmızı - beyaz renkli baston kullanıyorsa bu, aynı zamanda kişinin işitme sorunu olduğu anlamına gelmektedir. )
( )
- BEYAZ YAKALI ile/ve/||/<> MAVİ YAKALI
- BİLGE ve/||/<> ALÇAKGÖNÜLLÜ
( Herkesten farklı olduğumuzu kavrayabilecek kadar. VE/||/<> Kimseden daha iyi olmadığımızı sürekli anımsayabilecek kadar. )
( ÂRİF ve/||/<> MÜTEVÂZI )
( WISE and/||/<> MODESTY )
- BİLGE/LİK ve/||/<> GÖNÜLLÜ/LÜK
- BİLGİLİ ile/ve/<>/değil EDİB
- BİLGİN (OLMAK) ile/ve/değil/||/<>/> AKILLI (OLMAK)
( Başkalarının bilgisiyle (de) olabiliriz. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Ancak, kendi aklımızla olabiliriz. )
- BİLGİSİZ/CAHİL ile/değil/yerine/>< USLU/AKILLI
( Çaban bile boş. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dursa da hoş. )
- BİLİNCİ ...:
[ne yazık ki]
BELİRLİ BİR YAŞTA KALMAK
ile/değil/yerine/><
BELİRLİ BİR YAŞTA DURDURMAK
- BİLİNÇLİ ile/değil/yerine BİLİNÇLENMİŞ
- BİR BAĞIMLI > DÖRT BAĞIMLI YAKINI
( Alkolik yakınları ve arkadaşlarının ortak sorunlarını çözebilmek için deneyimlerini ve umutlarını paylaştıkları bir topluluk. | http://www.al-anon-tr.org )
- [ne yazık ki]
KENDİNİ/BİRİNİ:
"HAKLI GÖRMEK/BULMAK" ile/ve/||/<> "ÜSTÜN GÖRMEK/BULMAK"
- SINIRDA/BORDERLINE ile BIPOLAR
( )
- BURJUVA/Zİ değil/yerine/= KENTSOYLU/LAR / KENTLİ
( Ortaçağ Avrupası'nda tüccarlara verilen ad. | Orta durumlu halk. )
- BURUN ile BURNAZ
( ... İLE İri ve uzun burunlu. )
- CAMGÜZELİ
( Evlerde süs olarak yetiştirilen, kırmızı çiçekler açan, bir tür kınaçiçeği. [Lat. IMPATIENS SULTANİ] )
- CANLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLİNÇLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLİNCİNİN BİLİNCİNDE OLAN/OLABİLEN
( Uyurken. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< "Uyurgezer". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Uyanıkken. )
( Bitki. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Hayvan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< İnsan. )
- CANLI ile/ve HAREKETLİ/HAREKET EDEBİLEN
( ALIVE vs./and ACTIVE )
- ÇAYIRGÜZELİ
( Buğdaygillerden bir bitki türü. [Lat. EROGROSTIS MAJOR] )
- ÇEKİMSER/LİK ile/ve/değil/||/<>/< UYUMLU/LUK
- ÇELİŞKİLİ ile/ve/değil/<> ÖZENSİZ
- CESÂRET/CESUR ve/<> AZİM/Lİ
- CESUR/CESURCA değil/yerine/= YÜREKLİ/KORKUSUZ/GÖZÜPEK
- ÇİFT ile/ve/değil İKİLİ
- ÇİFTÇİ ile/ve/değil KÖYLÜ
( FELLAH[Ar.]: Çiftçi. | Mısır köylüsü. | Siyahi, arap. )
( ZÂRİ[çoğ. ZÜRRÂ'] ile/ve/değil ... )
( ... ile/ve/değil RUSTAYİ )
( TAOPOU: Köy güzeli. )
- CİMRİ/LİK, HASİS/LİK, PİNTİ/LİK ile/değil/yerine TUTUMLU/LUK
( BUHL/BUHÛL, HİSSET ile/değil/yerine ... )
( STINGI/NESS, PARSIMONIOUS vs./and THRIFTY/NESS
THRIFTY/NESS instead of STINGI/NESS, PARSIMONIOUS )
- CIRILMAK ile/değil/yerine/>< (AZ/KARARINDA/ORANTILI) YEMEK
( Çatlayıncaya kadar yemek. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Az, ölçülü ve sağlıklı yemeği yeğleyelim! )
- ÇOK BİLGİLİ OLMAK ile/ve/||/<>/> ÇOK GÜZELLİK VE ACI GÖRMEK/YAŞAMAK
- ÇOK DÜŞÜNME" ile/ve/değil/yerine İYİ/DOĞRU/YETERLİ/NİTELİKLİ DÜŞÜNME
( Çok düşün(ül)memeli, iyi/doğru/yeterli/nitelikli düşün(ül)meli! )
( [not] TO THINK MUCH vs./and/but TO THINK WELL/RIGHT/ENOUGH/QUALIFIED
TO THINK WELL/RIGHT/ENOUGH/QUALIFIED instead of TO THINK MUCH )
- ÇOK TERBİYESİZ ile ÇOK TERBİYELİ
( İkisi de çok tehlikelidir. )
- CÜZDAN(/LI) değil/yerine VİCDAN(/LI)
- DAVACI ile/>< DAVALI
( PLAINTIFF vs./>< DEFENDANT )
- DEĞERLİ ile/ve/||/<> GÜÇLÜ
- DEĞİŞİK/LİK ile/ve/değil/||/<> ÇEŞİTLİ/LİK
- DELİ ile/değil/yerine/<>/>< AKILLI
( Sadece, aklı başında olanlar, deli olduklarını kabul ederler. )
( Dışından, kendi kendine konuşunca. İLE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< İçinden, kendi kendine konuşunca. )
- DELİ ile/değil/yerine "AKLI DALGALI"
- DELİ ile/değil DONANIMLI
( Sadece aklı başında olanlar, deli olduklarını kabul ederler. )
- DELİ ile/ve//||/<>/>/< SUÇLU
( Gördün deli, dön geri. )
- DELİ/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİLGİLİ/LİK
( Bilgisizler/cahiller ve düşün[e]meyenler için anlayamadıkları her şey [ve herkes] "deli/lik"tir. )
- DENGESİZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DALGALI
- DENSİZ/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< HEVESLİ/LİK
- DERDE DEVÂ ile/ve/değil DERDE TESELLİ
- DERİN/LİK ile/ve TUTARLI/LIK
( Derinlik, kişinin en kapsamlı gereksinimlerine olan duyarlılığında oluşturulan dengeden söz eder. Tutarlılıksa güvenilirliğe değinir. )
( DEEP/NESS vs./and CONSISTENCY )
- DERTLİ AĞIZ ile/ve/||/<> EHLİYETLİ KİŞİ
- DERTLİ ile/ve/<> EDİP ile/ve/<> ÂŞIK ile/ve/<> ÂRİF
( [Derdini] Yalın anlatan. İLE/VE/<> Hoş anlatan. İLE/VE/<> Haliyle anlatan. İLE/VE/<> Gülümseyişiyle örterek anlatan. )
- DEVLETLÜ RE'FETLÜ ile RİF'ATLÜ ile SAÂDETLÜ
( Seraskerelere verilen unvan. İLE Askerlikte binbaşılarla, mülkiyede üçüncü rütbe sahiplerinin unvanı.[SÂLİSE] İLE Askerlikte albay/miralay ile korgeneral[birinci ferik], sivilde vezir ile mîrülümerâlık rütbeleri arasındaki kişilerin resmî unvanı. )
- DEVLETLÜ ile DEVLETLÜ İNÂYETLÜ ile DEVLETLÜ NECÂBETLÜ ile DEVLETLÜ RE'FETLÜ ile DEVLETLÜ SEMÂHATLİ ile DEVLETLÜ SİYÂDETLÜ ile DEVLETLÜ UTÛFETLÜ[< UTÛF: Şefkât göstermek.]
( Sultanlara hitapta kullanılan unvan. | Refâh, saâdet ve nîmet sahibi, vezir ve müşir gibi büyük rütbe sahiplerine verilen unvan. İLE Sarayın kızlarağasına verilen unvan. İLE Şehzâdeler hakkında kullanılan unvan. İLE Seraskerelere verilen unvan. İLE Şeyhülislâmlar hakkında kullanılan unvan. İLE Mekke şerîfine, Hz. Muhammed'e intisâb şerefinde bulunan kişilere hitapta kullanılan unvan. İLE Vezirlere, müşirlere, sultan damatlarına verilen unvan. )
- DEVLETLÜ ile/ve ŞEVKETLÜ ile/ve ASÂLETLÜ ile/ve İSMETLÜ
( Sultanlara hitapta kullanılan unvan. | Refâh, saâdet ve nîmet sahibi, vezir ve müşir gibi büyük rütbe sahiplerine verilen unvan. İLE/VE Azamet ve heybet sahibi sultanlar için kullanılırdı. İLE/VE Yabancı elçilere verilen unvan. İLE/VE Derece bakımından yüksek kimselere, sultan ve şehzâdelerin hanımlarıyla kızlarına verilen bir unvan. )
- DİKKAT ÇEKİCİ ile/ve/değil ALIMLI
( AR'AR: Güzeldeki boy-pos. )
- DOĞRUDAN SEN ile/ve/<> DOLAYLI SEN
( Kendin. İLE/VE/<> Çocuğun. )
- DOKTOR ile/ve (SÜREKLİ) TALEBE/ÖĞRENCİ
( Ancak doktorasını tamamlayan kişi öğrenciliğe tam olarak başlamış kişidir. )
- DOKUNULMAZ/LIK ile/değil/yerine AYRICALIK/LI
- DONANIMLI (OLMAK) ile HAZIRLIKLI (OLMAK)
( İlerleme ancak hazırlık(sadhana) aşamasında olur. )
- DÜŞÜNCEDEN DAHA ZARARLI OLAN:
"USTA SALDIRICI" ile/ve/değil/||/<> ACEMİ SAVUNUCU
- DÜŞÜNEN ile/ve/<> DÜŞÜNCELİ
- DÜZENLİ ile/ve DİSİPLİNLİ
( SYSTEMATIC vs./and DISCIPLINED )
- EDEPLİ:
FELSEFECİ ve/||/<> MATEMATİKÇİ ve/||/<> HUKUKÇU
( Ancak, felsefeci, matematikçi ve hukukçular edeplidir.[Ancak, dile hâkim olabildikleri ve sorgulayabildikleri oranda.] [Ne hareketi/sporu temel/öncelikli alan, ne bilimsel tutarlılığı olan, ne de sanatsal duyarlılığı ile sınırları/nı aşan.] )
- [ne yazık ki]
EDEPSİZ ile/değil/yerine/>< EDEPLİ
( Bildiği sözcükler kadar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bilmediği sözcükler kadar. )
- EĞİLİMLİ ile/değil EĞİMLİ
- EMEKÇİ ile/ve/||/<>/> EMEKLİ
- EMİN değil/yerine/= GÜVENİK/GÜVENLİ
- EN ANLAMLI YEMİN ile EN BÜYÜK İNTİKAM ile EN ADİ SÖZ ile EN İYİ YANIT
( Söz vermek. İLE Affetmek. İLE "Seni hiç sevmemiştim." İLE Gülüp geçmek. )
- EN CESUR ve/||/<> EN GÜÇLÜ ve/||/<> EN MUTLU
( İlk özür dileyen. VE/||/<> İlk affeden. VE/||/<> İlk unutan. )
- ENGELLİ (mi?) ile/değil ENGELLENEN (mi?) ile/değil ENGELLENMİŞ (mi?)
( )
- ETKİLEYİCİ ile "DOKUNAKLI"
- ETKİN ile/ve/<> ETKİLİ
- EVLİ-BARKLI
- EVLİ-DAMLI
- EZİK ile/değil ALÇAKGÖNÜLLÜ
- FARKLI ile/ve ÖZEL
( DIFFERENT vs./and SPECIAL )
- FARKLILIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRLİK
( Dilde, anlatımda/aktarımda, parçalarda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Gerçeklikte/hakikatte. )
- FEHÂMETLÜ DEVLETLÜ ile ÜBBEHETLÜ DEVLETLÜ
( Sadrazamlara, Mısır hidivi ve yabancı prenslere, eyalet beylerine hitapta kullanılan unvan. İLE Sadrazamlık etmişlere hitapta kullanılan unvan. )
- FELSEFE:
UYURGEZER/LİK değil/yerine/>< GELİŞMİŞ BİLİNÇ/LİLİK
- FERİŞTAH[Fars. < FİRİŞTE] değil/yerine/= UZMAN / EN YETKİLİ
- GEÇİCİ/LİK ile/ve/<> GEÇİŞLİ/LİK
- GELENEK:
DÜZ değil KIRILMALI
- GENÇ / YAŞLI diye bir şey yok!
- GENÇLİK ile/<>/>< YETİŞKİNLİK ile/<>/>< YAŞLILIK
( [ne yazık ki] Zaman ve enerji vardır fakat cepte (pek/yeterince) para yoktur/olmaz. İLE/<>/>< Para ve enerji vardır fakat (pek/yeterince) zaman yoktur/olmaz. İLE/<>/>< Zaman ve para vardır fakat (yeterince) enerji yoktur/olmaz. )
( )
( Genç/lik, bilse; yaşlı/lık, yapabilse...
Si jeunesse savait, si vieillesse pouvait. )
- GERİ ZEKÂLI değil/yerine ZEKÂ GERİLİĞİ
( Hakaret. DEĞİL/YERİNE Durum. )
- GERİZEKÂLI değil/yerine/>< GEZİ ZEKÂLI
- GİRİŞİMCİ ile/ve/değil/||/< "SUÇLU"
- GİZLİ EVSİZLER ile GEÇİCİ EVSİZLER ile SÜREKLİ EVSİZLER
( Evsiz kalabilme olasılığı yüksek olan ve zaman zaman evsiz kalan kişiler.[Yoksulluk sınırının altında yaşarlar ve sürekli olarak evsiz kalma olasılığıyla karşı karşıyadır.] İLE Evsizlik süresi çok uzun olmayan evsiz kişiler. [Kendilerini, evsizlerden farklı olarak toplumun bir parçası olarak tanımlar. Kaygı, depresyon belirtileri, alkol ve madde kullanımı görülebilir. Evlerini, işlerini ve toplumsal konumlarını tekrar kazanmak için çaba gösterir.] İLE Uzun süre boyunca evsiz olan kişiler. [Sokak ve parklarda yaşamayı, olağan olarak görür ve açıkça evsiz olarak tanımlanır. Öteki kişilerle iletişimlerinde çok kuşkucudur.] )
- GÖNÜLLÜ ile/ve/||/<>/> BAĞIŞÇI
- GÖNÜLLÜ ile/ve/||/<> GÖNÜLVEREN
- GÖNÜLLÜ ile/ve/değil/<> KATILIMCI
- GÖREVLİ ile MANDARİN[Portekizce < Sans.]
( ... İLE Avrupa'lıların, Çin devlet görevlilerine verdikleri ad. | İmparatorun emrinde çalışan en yüksek dereceli Çin devlet memurlarına verilen unvan. )
- GÖRÜNTÜNÜN/MANZARANIN:
EN ÇİRKİNİ/KORKUNCU ile/değil/yerine/>< EN GÜZELİ
( Somurtan bir "yüz". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gülen bir yüz. :) )
( Gülen İnsan Yüzünün Görsel FaRkLaR'ı için burayı tıklayınız... )
( Kara delik. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Güneş. )
(
ile/değil/yerine/><
)
- GÜÇ/LÜ ile/ve/değil/||/<>/< YÜK/LÜ
- GÜÇLÜ OLAN ile/değil/yerine ()HAKLI() OLAN
( Güçlü olan, haklı değildir! Haklı olan ise güçlü olandır! )
- GÜÇLÜ ve/||/<>/> DAHA GÜÇLÜ
( Zayıf yanını, herkesten daha iyi bilen. VE/||/<>/> Zayıf yanına hükmedebilen. )
- GÜÇLÜ ile/ve/değil/||/<>/> ETKİLİ
- GÜÇLÜ ile/ve/değil/||/<>/< UYUMLANAN
- GÜÇLÜ(") ile/ve/||/<> (")ZENGİN(") ile/ve/||/<> (")AKILLI(")
( Hırslarını yenen. İLE/VE/||/<> Durumundan memnun olan. İLE/VE/||/<> Herşeyden ve herkesten öğrenen. )
- GURUR(LU OLMAK)/MAĞRUR ile/değil/yerine VAKUR (OLMAK)
- GÜVENLİ ile/ve/değil/||/<>/< AVANTAJLI
- GÜVENLİ ile/ve TEKİN
( ... İLE/VE Boş, içinde kimse bulunmayan. | Güvenilir (kişi, yer). | İçinde doğaüstü "varolanlar" bulunmadığına inanılan (yer). | Eski Türklerde bir babanın taşınmaz mallarının mirasçısı olan en küçük oğlu. )
- GÜZEL GENÇ ve/||/<> GÜZEL YAŞLI
( Doğanın yapıtıdır. VE/||/<> Sanatın yapıtıdır. )
- GÜZEL ile/ve/değil/||/<>/< FARKLI
- GÜZEL ile/ve/değil "HAVALI"
- GÜZEL ile/ve/değil/||/<> IŞILTILI
- GÜZELDE/GÜZELLİKTE ARANANLAR:
BAKIŞIM/LI(SİMETRİ/K) ve ORANTI/LI(EURYTMIE) ve UYUM/LU(HARMONİ/K)
( DÜZGÜN ve DÜZENLİ ve DİZGELİ ve AÇIK/LIK/PARLAK/LIK(CLARITAS/MUŞÂ'ŞÂA) )
- GÜZEL/LİK ile BAKIMLI/LIK
( BEAUTINESS vs. WELL CARED )
- GÜZEL/LİK ile İDDİALI GÜZEL/LİK
- GÜZEL/LİK ile YETERLİ/LİK
( BEAUTY/NESS vs. SUFFICIENCY )
- HABERDAR değil/yerine/= ÇAVLI
- HAKLI OLAN ile/değil/yerine AKLI OLAN
- HAKLI OLAN ile/ve/değil/yerine/||/<> HAKÇA OLAN
- HAKLI ..." ile/değil/yerine YERİNDE
(BİR KARAR/SONUÇ/TUTUM)
- HAKLI/LIK ve/değil/||/+/<>/< AKILLI/LIK
- HAKLI/LIK ile/ve VERİCİ/LİK
- HALÂVET[Ar.] ile TATLILIK, ŞİRİNLİK | ZEVK
( TATLILIK, ŞİRİNLİK | ZEVK )
- HAMİDİ VELİ
( SOMUNCU BABA )
- HAMİLE[Ar.] değil/yerine/= GEBE/YÜKLÜ
- HASSAS değil/yerine/= DUYARLI
- HASSAS değil/yerine/= DUYARLI
- HASSAS[Ar.]/SANTİMANTAL[Fr.] değil/yerine/= DUYARLI
- HASTA ile/ve/değil/<> FARKLI
- HASTA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SIKINTILI
- HAVALI ile ALIMLI
- [ne yazık ki]:
[hem] SUÇLU ile/ve/hem de/||/<>/> "GÜÇLÜ"
- HEVESLİ ile/ve HAZIR
- HİPERAKTİF ile/değil HAREKETLİ
( Öğrenme becerisi gösteremeyenler için geçerlidir. İLE ... )
( Nohut, boncuk vb. gibi şeyleri, önündeki ağzı dar şişeye 1-2-3 dk. boyunca doldurabiliyorsa ve dikkatini belirli sürelerde bir şeyler üzerinde tutabiliyorsa hiperaktif değildir! )
- HIZLI DÜŞÜNMEK ile/ve/değil DÜŞLEMEK / HAYAL (ETMEK)
- HIZLI ile/ve/değil/yerine HAREKETLİ
( [not] FAST vs./and/but ACTIVE
ACTIVE instead of FAST )
- HİZMETÇİ ile/değil/yerine HİZMETLİ
- HİZMETLİ ile MÜTEFERRİKA
( ... İLE Küçük giderler için ayrılan para. | Güvenlik örgütünde, kuşkulu kişilerin ilgili yerlere gönderilmek üzere geçici olarak barındırıldıkları bölüm. | Sultan, vezir ve daha başka devlet büyüklerinin yanında, türlü hizmetlerde bulunan. )
- HÜKÜMLÜ ile YÜKÜMLÜ
- [ne yazık ki]
İÇTEN PAZARLIKLI ile ÇIKARCI
- İÇTEN PAZARLIKLI ile İKİYÜZLÜ
- İDDİALI ile/ve YETKİN
- İHTİYÂR ile/ve DENGELİ(İTİDALİ/İTİDALLİ) İHTİYÂR
- İHTİYÂR ile/değil/yerine/=/<>/> YAŞLI
- İHTİYATLI/İHTİYATKÂR değil/yerine/= SAKINGAN
- İHTİYAT/LI[Ar.] değil/yerine/= SAKINMA/SAKINGAN
( Herhangi bir korku ya da düşünce ile bir şeyi yapmaktan uzak uzak durmak, içtinap etmek. | Olabileceği düşünülen kötülüklere karşı önlemler almak. | Korumak, esirgemek, gözetmek. )
- [ne yazık ki]
İKİ "ÇETE":
"HIRSLI" ile/ve/||/<> HIRSIZ
- İKİYÜZLÜ/LÜK ile/ve/değil/||/<>/>/< KORKAK/LIK
- ILIMLI ile/ve DENGELİ
- İNANIR ile/ve/<> ÖFKELİ İNANIR
- İNSAF/LI değil/yerine/= DUYUŞ/LU
- İNSAN/KİŞİ:
OLGUN ile/ve/değil/<> ONURLU
- İPOTEKLİ ve/<> ÇOCUK
- İŞ VERMEK:
YETERSİZE ile/ve/<> HIRSLIYA ile/ve/<> YETERSİZ HIRSLIYA
( Başarısızlığa neden olur. İLE/VE/<> Kavgaya neden olur. İLE/VE/<> Fitneye neden olur. )
( KİFÂYETSİZE ile/ve/<> MUHTERÎSE ile/ve/<> KİFÂYETSİZ MUHTERÎSE )
- İŞKOLİK ile/değil/yerine VERİMLİ ÇALIŞAN
( )
- İTİBÂR/LI değil/yerine/= SAYGIN/LIK
- İYİ NİYETLİ ile/ve/< YUFKAYÜREKLİ/RAKÎK[Ar. < RİKKAT]
- İYİ NİYETLİ/LİK ile ENAYİ/LİK
- KAÇAK ile GİZLİ ile YERALTI
( ILLEGAL vs. SECRET/HIDDEN )
- KADININ/ERKEĞİN ... değil KİŞİNİN YANLIŞLARI/YALANLARI([OLUMLU/OLUMSUZ] ÖZELLİKLERİ)
( "Erkeğin ya da kadının" olarak yanlış ve kötü/ye kullanılan (olumlu/olumsuz) "özellikler/i" ve genellemenin yanlışlığını taşı(t)mamak, farkındalık açısından öncelikli bir ayrımdır. )
- KADROLU ile SÖZLEŞMELİ
- KALİFİYE/VASIFLI değil/yerine/= NİTELİKLİ
- KANDİLLİ ile KANDİLLİ
( Kandili olan. İLE Çok sarhoş. )
- !KARAÇALI = ÇALIDİKENİ
( Hünnapgillerden, kurak yerlerde yetişen, çiçekleri altın sarısı renginde, dikenli bir bitki. | İki kişinin arasına girerek ilişkileri bozan kişi. )
( PALIURUS SPINOSA )
- KARARLI/LIK ve/||/<>/< DAYANIKLI/LIK
- KARARLI/LIK ve/||/<> TUTARLI/LIK
- KARNI AÇ (OLAN) ile AÇGÖZLÜ
( Doyar. İLE Doymaz! )
- KARŞILIKLI ile YANSIMALI
( MUTUAL )
- KARTAL ve/||/<> KÖPEK ve/||/<> AKILLI GELİN
( Sinek avlamaz. VE/||/<> Kuşa hırlamaz. VE/||/<> Kaynanaya hırlamaz. )
- KAVGACI/LIK ile/değil/yerine/>< KARARLI/LIK
- KAVUKLU ile PİŞEKÂR[Fars.]
( ... İLE Ortaoyununda, kavuklu ile konuşarak oyunu açan kişi. )
- KAYYUM/KAYYIM ile MÜTEVELLİ
( Belirli bir malın yönetilmesi ya da belirli bir işin yapılması için görevlendirilen kişi. İLE Bir vakfın yönetimi, kendine verilmiş kişi. )
- KELLİ FELLİ değil KERLİ FERLİ
( Saçı olmayan ve yarmak. DEĞİL Güç/kuvvet ve erk/iktidar. )
- KENDİNİ HAKLI ÇIKARAN >< DÜRÜST
( Kendini haklı çıkaran, dürüst değildir. )
- KEPÇE KUYRUK ile "ASALAK"/"PARAZİT"/ABACI/EKTİ/OTLAKÇI/TUFEYLİ
( Başkalarının sırtından geçinen kişi. İLE Başkalarının sırtından geçinen kişi. )
- KİBİR ile/ve/<>/değil BAĞIMLILIK
( Kibir, kişinin, sahip olduklarını, "hak etmediği" korkusundan kaynaklanır... )
- KİBİRLİ" ile "KASINTI"
- KIRILMAMA NOKTASINDAKİ KİŞİ İÇİN SÖYLENİLECEK OLAN:
[ya] KALPSİZ ile/ya da GÜÇLÜ
- KIRLI ile ...
( Ege bölgesinde özellikle hasat mevsiminde Orta Anadolu'dan gelen mevsimlik işçilere verilen ad. )
- KISA SÜRELİ ile/ve/<> GEÇİCİ
- KİŞİ:
"SERT" ile/ve/||/<>/> SICAKKANLI ile/ve/||/<>/> KARARLI
( Uzaktan bakıldığında. İLE/VE/||/<>/> Yaklaşıldığında. İLE/VE/||/<>/> Konuşmaya başladığında. )
- KİŞİLER:
(")AKILLI(") ile/ve/||/<> (")DUYARLI(") ile/ve/||/<> (")ETKİLİ(")
( Duygusuz. İLE/VE/||/<> Etkisiz. İLE/VE/||/<> Akılsız. )
- KİŞİYİ/İNSANI:
DOĞRUDAN ANLAMAK ile/ve/değil/yerine DOLAYLI OLARAK ANLAMAK
( Kişi/ler, dolaylı olarak, ancak, bir şeyler üzerinden anlaşılabilir. Doğrudan anlamak olanaklı değildir. Ve de kişi, ancak, kendinden bahsettiği oranda anlaşılabilir, bilinebilir/tanınabilir. )
- KİTAB-I:
TENZÎLÎ ile/ve/||/<> TEKVÎNÎ ile/ve/||/<> TELÎFÎ/TAHRÎRÎ
- KODAMAN ile KERLİ FERLİ["KELLİ FELLİ" değil!]
( İleri gelen, para ya makam sahibi kişi. İLE Giyimi düzgün, olgun ve gösterişli kişi. )
- KÖLE ile/değil/yerine GÖNÜLLÜ "KÖLE"
- KOMİK ile/ve/değil/<> ZAVALLI
- | KORKU ile/ve/||/<> KIZMA/ÖFKE ile/ve/||/<> ÜZÜNTÜ/ÜZÜLME ile/ve/||/<> UTANMA/UTANÇ[>< AÇGÖZLÜLÜK] ile/ve/||/<> İĞRENME/TİKSİNTİ | ile/ve/||/<> SEVİNÇ(NEŞE)/COŞKU ile/ve/||/<> ŞAŞIRMA/ŞAŞKINLIK/HAYRET
( Farklı coğrafyalarda yaşayıp farklı dilleri konuşsa da yeryüzünde yaşayan tüm bireyler, şu 6 ya da 7 duygu-durum için aynı yüz ifadesi ve mimikleri kullanıyor. )
( )
( )
- KÖŞKLÜ ile/ve "İKİ KEÇELİ"
( Osmanlı'da yangın habercileri. )
( ... İLE/VE Üst kıdemli. )
- KÖTÜMSER ile/değil SORUNLU
- KÖYDEŞ ile/ve/=/||/<> KÖYLÜ
( Aynı köyde oturan kişilerin birbirine göre her biri. )
- KÖYLÜ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KÖY KÖKENLİ
- KÖYLÜ ile/ve KULAK
( ... İLE/VE Varlıklı Rus köylüsü. )
- KÖYLÜ ile MUJİK
( ... İLE Rus köylüsü. )
- KÖYLÜ ile TAŞRALI
- KURTLU ile "KURTLU"
( İçinde kurt bulunan, kurtlanmış. İLE Yerinde rahat duramayan, sürekli kıpırdanan kişi. )
- KURUMSALLAŞMA YÖNETİMİNDE/ÖNDERLİĞİNDE, ÖNDER VE ÇALIŞANLAR:
BAŞLANGIÇTA ve/||/<>/> GEÇİŞTE ve/||/<>/> DENEYİMLİ ve/||/<>/> YETİŞMİŞ
( )
- KUŞKUCULUK ile/değil/yerine GÖRELİLİK
- MAĞRUR[Ar.] değil/yerine/= GURURLU
- MAHİR[Ar.] değil/yerine/= USTA/BECERİKLİ
( MÂHİRÂNE[Ar., Fars.]: Becerikli bir biçimde, becerikli olarak, ustaca. )
- MAKYAJLI ile/yerine MAKYAJSIZ
- MANTIKLI ile MANTIKSAL
( Mantığa uygun, usa/akla uygun. | Mantığa uygun davranan. İLE Mantıkla ilgili olan. )
- MAYMUN İŞTAHLI ile GEL-GİT GÖNÜLLÜ
- MAYMUN İŞTAHLI/LIK ile/değil/yerine ÇOK YÖNLÜ/LÜK
- MEBÛS[Ar.] değil/yerine/= SAYLAV/MİLLETVEKİLİ
- MEDYUN[Ar. < DEYN] değil/yerine/= BORÇLU/VERECEKLİ
- MEHDÎ[Ar. < HEDY] değil/yerine/= DOĞRU YOLU TUTAN, HİDÂYETE EREN/ERDİREN
- MEKÎN[< MEKÂN] değil/yerine/= OTURAN, YERLEŞEN | VAKARLI, TEMKİNLİ | SAĞLAM OTURAKLI KARARGÂH
- MEKRÜMETLÜ/MEKREMETLÜ ile FAZÎLETLÜ ile SEMÂHATLÜ ile FÜTÜVVETLÜ ile MEVEDDETLÜ ile ZEHÂDETLÜ
( İlmiyede sadreyn pâyesinin resmi unvanı. İLE İlmiye sınıfına ait olanlardan, İstanbul ve Harameyn unvanını alanlara hitapta kullanılan unvan. İLE Din âlimleri arasında kazaskerlik pâyesinde bulunanlara özel resmî takma ad. İLE Askerlikte mülâzım[teğmenler] ile kol ağası ve yüzbaşılara mülkiyede, rabia ve hâmise rütbeleri taşıyan kimselere verilen unvan. İLE Rütbesi olmayan kadılara verilen unvan. İLE Şeyhlere ve din adamlarına hitâben kullanılan unvan. )
- MELÂMÎ ile/değil/yerine MELÂMET NEŞELİ/NEŞESİ OLAN (BİRİ)
- MERAKLI ile/ve/değil/yerine İLGİLİ
- MERAKLI ile KIRKMERAK
( ... İLE Çok meraklı, her şeyi anlamak isteyen. )
- MERAKLI/LIK ile/ve/değil/yerine HEVESLİ/LİK
- MEŞAKKATLİ değil/yerine/= İNCE İŞLİ/EMEK İSTEYEN
- MEŞGUL ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< VERİMLİ
- MESRÛR[< SÜRÛR] ile NEŞELİ
( SEVİNMİŞ, NEŞELİ, MEMNUN, ARZUSUNA KAVUŞMUŞ )
- MESUT/BAHTİYAR değil/yerine/= MUTLU/KIVANÇLI
- MESUT/MESUD[Ar.] değil/yerine/= MUTLU
- METFUN[Ar.] değil/yerine/= GÖMÜLÜ
( Gömülmüş olan. )
- MEYYÂL[Ar. < MEYL] ile EĞİLİMLİ/EĞİMLİ
( EĞİLEN | ÇOK İSTEKLİ, DÜŞKÜN )
- MİLLETİN EFENDİSİ:
"KÖYLÜ" değil ÜRETEN KÖYLÜ
- MİMAR İÇİN FELSEFENİN SAĞLADIĞI:
İLKELİLİK ile/ve/||/<> ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK/TEVÂZU
( Felsefe, mimarı, ilke sahibi ve alçakgönüllükle açgözlü olmadan, dürüst, nazik ve âdil kılar.[VITRUVIUS] )
- MUALLÂ[Ar. < ULÜVV] değil/yerine/= YÜCE, YÜKSEK | MAKAMI, RÜTBESİ YÜKSEK | BİR YAZI BİÇİMİ
- MÜDÂVİM[Ar.] değil/yerine/= GEDİKLİ
- MÜEDDEP[Ar.] değil/yerine/= USLU, TERBİYELİ
- MÜESSİR[Ar.] değil/yerine/= ETKİLİ
- MÜFİT[Ar.] değil/yerine/= YARARLI | ANLATAN
- MUKÂVİM[Ar.] değil/yerine/= DİRENÇLİ
( Dayanıklı, güçlü, dirençli. | Karşı koyan, başkaldıran. )
- MUKTEDİR[Ar. < KUDRET] değil/yerine/= ERKLİ
( Bir şey yapmaya gücü yeten, becerebilen. )
- MUKTESİT[Ar.] değil/yerine/= TUTUMLU
- MÜLÂYİM[Ar.] değil/yerine/= UYGUN | YUMUŞAK HUYLU
- MÜLTECİ ile ŞARTLI MÜLTECİ
( YUKK61 ile YUKK62 )
- MÜLTEFİT[Ar.] değil/yerine/= GÜLERYÜZLÜ
- [ne yazık ki]
!MÜPTELA[Ar. < BELÂ] değil/yerine/= BAĞIMLI | DÜŞKÜN, TUTULMUŞ
- MÜREFFEH değil/yerine/= GÖNENÇLİ
- MÜŞEKKEL[Ar.] değil/yerine/= BİÇİM VERİLMİŞ | İRİ, GÖSTERİŞLİ
- MÜSTAHDEM/HADEME[Ar.] değil/yerine/= HİZMETLİ
- MÜSTAİT[Ar.] değil/yerine/= DOĞUŞTAN YETENEKLİ
- MÜŞTEHİ[Ar.] değil/yerine/= İSTEKLİ
( Bir şey için çok istek gösteren, istekli. | İştahlı. )
- MÜŞTEHİYÂT[< ŞEHVET] ile İŞTAHLILAR, İSTEKLİLER
- MÜŞTERÎ[Ar. < ŞİRÂ] değil/yerine/= ALICI/İLGİLİ
( Satın alan/alıcı, iştirâ eden. | Alışverişte bulunan. | İstekli. | Hem satın alan, hem satan. )
- MÜTECESSİS[Ar.] değil/yerine/= MERAKLI
- MÜTEDELLÎ[Ar.] ile MÜTEDENNÎ[Ar. < DENÂET] ile MÜTEDERRİ'[Ar.]
( Nazlanan, tedellî eden. İLE Gerileyen, aşağılayan, tedennî eden. İLE Zırhlanan, zırh giyen. )
- MUTEDİL[Ar.] değil/yerine/= DENGELİ | ILIMAN
- MUTEDİL[Ar.] değil/yerine/= ILIMAN/ILIMLI
- MÜTEESSİR[< ESR < ESÂRET] değil/yerine/= HÜZÜNLÜ, KEDERLİ, ÜZÜNTÜLÜ | BİRİNİN ACISIYLA ACILANAN | DUYGULANMIŞ
- MÜTEHAMMİL[Ar.] değil/yerine/= DAYANIKLI, GÖTÜRÜMLÜ
- MÜTEKAİT[Ar.]/ÇERAĞ[Fars.] değil/yerine/= EMEKLİ
- MUTENA[Ar.]/GÜZİDE[Fars.]/ELİT[Fr.] değil/yerine/= ÖZENİLMİŞ | SEÇİLMİŞ, SEÇKİN, BEĞENİLMİŞ, ÖNEMLİ
- MÜTEREDDİT[Ar.] değil/yerine/= İKİRCİKLİ
- MÜTEVÂZI değil/yerine/= ALÇAKGÖNÜLLÜ/GÖNLÜ YERDE/KOTKU
- MUTLU ile/ve/<> MEMNUN
( Başarının sırrı nedir bilmiyorum fakat başarısızlığın sırrı herkesi memnun etmeye çalışmaktır. )
( HAPPY vs. PLEASED/GLAD )
- MUTTALİ'[< TULÛ] değil/yerine/= ÖĞRENMİŞ, HABER ALMIŞ, BİLGİLİ, HABERDAR
- MUVAZZAF[Ar.] değil/yerine/= GÖREVLİ
( Bir görev ve hizmetle yükümlü olan kişi. | Silahlı Kuvvetler'de çalışan, meslekten subay ve astsubaylarla, askerlik hizmetini yapan erler. )
- MUVAZZAF değil/yerine/= GÖREVLİ
- NADİM[Ar.]/PİŞMAN[Fars. < PAŞMAN PAŞEMAN] değil/yerine/= ÖKÜNÇLÜ
- NAMDAR[Fars.] değil/yerine/= ÜNLÜ
- NANKÖR[Fars.] ile/değil/yerine/>< VEFÂLI
( Tek bir yanlışınızı/eksiğinizi/zararınızı görse, tüm iyiliklerinizi/artılarınızı/yararlarınızı unutur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çok fazla yanlışınızı/eksiğinizi/zararınızı görse bile iyiliklerinizi/artılarınızı/yararlarınızı unutmaz. )
- NÂZİK[Ar.] değil/yerine/= İNCELİKLİ
- NAZLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/</>< NAZENİN
- NE ŞEKER ile/ve NE TUZLU
( Bir şeyin hoşluğu anlatılmak istendiğinde. )
( Türkiye ve birçok kültürde. İLE/VE İran'da. )
- NEFSÂNÎ ile/ve/||/<>/< ŞEHVÂNÎ/ŞEHVETLİ
- NÜFUZ/LU değil/yerine/= SÖZÜGEÇİ/SÖZGEÇİRİCİLİK / SÖZÜGEÇER
- OBSESİF değil/yerine/= TAKINTILI
- ÖKE/DEHÂ:
DOLU ile KEŞF
( Hazır. İLE Çabayla. )
- OLANAKSIZ/LIK / OLANAKLI/LIK ve/<> KARARLI/LIK
( Aralarındaki tek fark, kararlılık derecesindedir. )
- ÖLÇÜLÜ ile/ve/||/<> ÖLÇÜ İLE
- KİŞİ:
ÖLÜ ve ÖLÜMLÜ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOLU ve OLUMLU
- ÖLÜ ile/ve/değil/||/<>/< ÖLÜMLÜ
- OLUMSUZ ile/ve/değil/yerine/>< OLUMLU
( !Üretici/yaratıcı. [!:değil] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Üretici/yaratıcı. )
( [not] NEGATIVE vs./and/but/>< POSITIVE
POSITIVE instead of NEGATIVE )
- OMURGALI ile/ve BİR DURUŞU OLAN/OLABİLEN
- ÖNCELİK/Lİ ile/ve/değil/yerine AYRICALIK/LI
( [not] PRIORITY vs./and/but PRIVILEGED
PRIVILEGED instead of PRIORITY )
- ORUÇLU yerine NİYETLİ
- OTODİDAKT/İZM[Fr./İng.] değil/yerine/= ÖZÖĞRENEN / ÖZÖĞRENİM/Lİ
- OYUNCU:
İSTEKLİ ile YETENEKLİ ile HEM İSTEKLİ, HEM DE YETENEKLİ
- ÖZEL ile/ve/değil/||/<>/< DUYARLI/LIK
- ÖZELLİK ile/ve AYRICALILIK
( PECULIARITY/SPECIALITY vs./and PRIVILEGENESS )
- ÖZEL/LİKLİ ile/ve AYRICALIKLI
- ÖZENTİ ile/değil/yerine ÖZENLİ
( Olma! İLE/DEĞİL/YERİNE Ol! )
- ÖZGÜN ile/ve/<>/|| FARKLI
- ÖZGÜR ile/ve/değil ÖZGÜVENLİ
- [ne yazık ki]
"ÖZGÜVENLİ" CAHİL ile/ve/||/<> GÖRGÜSÜZ VARSIL ile/ve/||/<> SIMARTILMIŞ APTAL ile/ve/||/<> ÇOCUK DAVRANIŞLI "YETİŞKİN"
- ÖZÜRLÜ[Ar. < ÖZR / MAZERET]/LER ve ENGELLİ/LER
- PANİK ile/ve/||/<> STRESLİ ile/ve/||/<> SİNİRLİ (OLMAMAK!)
- PARALI ile ZENGİN
- PASAKLI/LIK, ÇAPAÇUL ile/ve/değil DAĞINIK/LIK
- PÂYİDAR/PÂY-DÂR[Fars.] değil/yerine/= KALIMLI/YERLEŞMİŞ
- PİŞMAN/LIK değil/yerine/>< DAYANÇ/LI / SABIR/LI
( Uzun süreli. DEĞİL/YERİNE/>< Kısa süreli.
[Kısa süreli dayanç, uzun süreli pişmanlıktan korur.] )
- PİVOT[İng.] değil/yerine/= BEŞ NUMARALI OYUNCU [basketbol]
- POZİTİF/LİK ile/ve UYUMLU/LUK
( POSITIVE/NESS vs./and HARMONIOUS/HARMONY )
- PRENSİP/Lİ/PRINCIPLE[İng.] değil/yerine İLKE/Lİ
- PROBLEM/Lİ yerine SORUN/LU
- RENKLİ GÖZ/LÜ ile GÜZELLİK
- RİÂYETLÜ ile RÜTBETLÜ
( Saygılı anlamına bir Müslüman'ın bir Hristiyan'a yazdığı mektupta kullanılırdı. İLE Hristiyanlara, ruhani önderlere ve patriklere verilen unvan. )
- RİYÂKÂR değil/yerine/= İKİYÜZLÜ
- RİYA(KÂR) değil/yerine/= İKİYÜZLÜLÜK/(İKİYÜZLÜ)
- RUSTAİ[Fars.] değil/yerine/= KÖYLÜ
- SAÂDET[Ar.] ile SÜREKLİ MUTLULUK
( SÜREKLİ MUTLULUK )
- ŞÂD[Fars.] değil/yerine/= NEŞELİ, SEVİNÇLİ
- SAF/LIK ile/ve/değil İYİ NİYETLİ/LİK
- ŞAHANE değil/yerine/= ÇOK GÜZEL, EŞSİZ, GÖRKEMLİ
- ŞAHSİYET(Lİ/SİZ) değil/yerine/= KİŞİLİK(Lİ/SİZ)
- ŞAİR ve/||/<> SARAYBOSNA'LI ŞAİR
( )
- SALAK/LIK ile/ve ZAVALLI/LIK
( Kısa sürelidir. İLE/VE Uzun sürelidir. )
( Sonuçtadır. İLE/VE Hem süreçte, hem de sonuçtadır. )
( Hepimiz arada bir salak durumuna düşebiliriz fakat salaklıklarımızda ısrarcı olmak zavallılığa düşürür. )
- ŞAN/LI-ŞEREF/Lİ
- ŞARKÎ/ŞARKLI değil/yerine/= DOĞULU
- SATRANÇ ile ÂRİFLERİN SATRANCI/YILANLI DAMA
(
)
( ... İLE Mat yoktur. )
( )
- SAYGILI ile SAYGIN
( Kişinin, başkalarına gösterdiği tutum dolayısıyla. İLE Başkalarının, kişiye gösterdiği tutum dolayısıyla. )
- ŞEFKÂT ile/ve/<> KARŞILIKLI (KOŞULSUZ) SEVGİ
( Verili. İLE/VE/<> Kendi oluşturacağımız. )
( Birinci/l Sevgi. İLE/VE/<> İkinci/l Sevgi. )
( Anne sevgisi. İLE/VE/<> Senin/sizin sevgin/iz [çevrendekilerle]. )
( FEYZ-İ AKDES ile/ve/<> FEYZ-İ MUKADDES )
- ŞEFKÂTLÜ ile ...
( Babalar hakkında kullanılan unvan. )
- SELVİ BOYLU değil SERVİ BOYLU
- SEMPATİK/SYMPATHETIC[İng.] değil/yerine/= SEMPATİK (SİNİR BİLİMİ) | SEVİMLİ, CANA YAKIN
- SEMPATİK ile/değil/yerine/<> YAKIŞIKLI/GÜZEL
( LIKABLE vs./and/<> HANDSOME/BEAUTIFUL )
- SENDEN/BENDEN FARKLI DÜŞÜNEN(E TAHAMMÜL) ile SENDEN/BENDEN FARKLI İNANAN(A TAHAMMÜL)
- MİKROPLU/SEPTİK[İng. < SEPTIC] ile/değil KUŞKUCU/SKEPTİK[İng. < SCEPTIC]
- SESSİZ ADÂLET ile/ve SESLİ ADÂLET
( Para. İLE/VE Yöneticiler. )
( QUIET JUSTICE vs./and VOICED JUSTICE
Money. WITH/AND Directors. )
- SEVGİLİ ile/ve ÂŞIK
( Sultan. İLE/VE Kul. )
( Âşıksan, o da sana âşık olur. [Âşık-mâşuk ayrımı/farkı da kalmaz.] )
( Sevgili ile başbaşa olana, ağyâr gerekmez. )
( Birbirinin güneşinde ısınırlar. İLE/VE Yanarlar. )
( DAVUD: Sevgili. )
- SEVGİLİ ve/değil GÖLGE
- SEVGİLİ ile METRES
- SEVİMLİ ile/ve GÖSTERİŞLİ
( Ördek. İLE/VE Kuğu. )
- SIKINTILI ile/değil SIKINTIDA
- SIKINTILI ile ÜZGÜN
- SİNİRLİ ile DELİ
( Varsılsa. İLE Yoksulsa. )
- SİNİR/Lİ ile/ve/değil TELAŞ/LI
- SİNSİ ile İÇTEN PAZARLIKLI
- SİNSİ/LİK ile/ve/||/<>/> SİNİRLİ/LİK
- ŞİRİN değil/yerine/= SEVİMLİ
- ŞİRİN/LİK / SEVİMLİ/LİK ile/ve/değil/||/<>/< SAF/LIK
- ŞİRİN/LİK / SEVİMLİ/LİK ile/ve/değil/||/<>/< ŞAPŞAL/LIK
- ŞİŞMAN ile/ve/değil/yerine YAPILI
- SOĞUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MESAFELİ
- [ne yazık ki]
"SONUÇ ODAKLI/LIK" ve/||/<>/>/< HİLEKÂR/LIK
- SORUMLU/LUK ile/ve SUÇLU/LUK
( Sorumlu olmak, suçlulukla bağdaştırılmamalıdır. )
( RESPONSIBILITY vs./and TO INTERROGATE )
- SORUN/SIKINTI:
FARKLI OLMAK/TA ile/ve/||/<>/ne yazık ki FARKINDA OLMAMAK/TA
( )
- SORUNLU ile/değil/yerine/>< SORUMLU
- SOYLU" ve/||/=/<> İNSAFA GELEN
( En "soylu" kişi/ler, insafa gelen(ler)dir. )
- SÖZ/LÜ ile NİŞAN/LI
( YAVUKLU: Sözlü, nişanlı. | Sevgili. )
( NAMZET[Fars.]: Aday. | Sözlü, yavuklu. )
- ...'NIN:
"SUÇLUSU" ile/ve/değil/yerine/<>/< SORUMLUSU
- ŞÜPHELİ ile SANIK
- SÜREÇ ile SONUÇ (Merkezlilik)
( Ağaç, meyvesinden tanınır. )
- SÜSLÜ ile KIRNAK
( ... İLE Çalımlı, süslü kişi. | Güzel, titiz. | Cilveli, oynak. | Boylu boslu. | Çevik. | Cariye. )
- SÜSLÜ ile KOKET[Fr. < COQUETTE]
( ... İLE Güzel görünmeye çalışan, süse düşkün, kırıtan kadın. )
- TARİHSEL/LİK ile/ve/<> KATMANLI/LIK
- TEFE ile TEFELİ ile TEFECİ
( Dokuma tezgâhında tarağı tutan ahşap ya da metal parça. İLE Sık dokunmuş bez. İLE El altından yüksek faizle ödünç para veren kişi, faizci, murabahacı. )
- TEHDİTKÂR[Ar.] değil/yerine/= KORKUTULU/GÖZDAĞILI
- TEHLİKELİ:
AÇLIK ve TEHDİTTE ile/ve/<>/>< TOKLUK ve GÜÇLÜLÜKTE
( (")Hayvanlar("). İLE/VE/<>/>< [bazı/"bilinçsiz"] "Kişiler". )
- TEHLİKELİ ile/ve/değil/||/<>/< DUYARLI/HASSAS
- TEHLİKE/Lİ ile/ve RİSK/Lİ
( Tehlike, insana zarar verebilecek bir olgu gibi yorumlansa da, doğru davranış biçimleriyle aynı tehlike, ilerleme ve iç gelişme de sağlayabilir. )
( Tehlike, ruhu güçlendiririr ve içsel barışın, başarının en önemli kuralı olduğunu kavramamızı sağlar. )
( DANGER/OUS vs./and RISK/Y )
- TELLİ-DUVAKLI
- TEMBEL ile/değil/yerine/>< DERTLİ
( Uyanık iken uyuyan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Uykudayken uyanan. )
- TERS ile/değil/yerine İLKELİ
- TESLİM/İYET ile/ve BAĞLI/LIK
- TESPİHLİ ile TESPİHLİ
( Tespihi olan, tespih çeken. İLE Üzerinde bir sıraya dizilmiş tespih taneleri gibi yuvarlakları olan. )
- TEVEKKÜLLÜ değil/yerine/= KUTGÜVENÇLİ
- TEYZEZÂDE[Tr. + Fars.]/KUZEN[İng. < COUSIN] değil/yerine/= TEYZENİN OĞLU
- TİRENDAZ[Fars.] değil/yerine/= OK ATAN | BECERİKLİ | ÖZENLİ
- TOPLU" ile ŞİŞMAN
- TOPRAK TİPLERİNDE:
"KUMLU" ile "KİLLİ" ile "BEREKETLİ"
( Suyu[bilgiyi] geçirir. İLE Suyu[bilgiyi] geçirmez/almaz. İLE Suyu[bilgiyi] [ürüne] dönüştürür. )
- TRAFİKTE ÖNCELİKLİLER[sırasıyla]:
ENGELLİ/LER ile/ve/< HASTA/LAR ile/ve/< YAŞLI/LAR ile/ve/<
ÇOCUK/LAR, ÖĞRENCİ/LER ile/ve/< HANIM/LAR ile/ve/<
YAYA/LAR ile/ve/<
BİSİKLETLİ/LER ile/ve/< MOTOSİKLETLİ/LER ile/ve/< ACİL DURUM ARAÇLARI[hasta taşıma, itfaiye, polis] ile/ve/<
TOPLU TAŞIMA ARAÇLARI[raylı düzenler öncelikli olmak üzere!] ile/ve/<
ARABA/LAR ile/ve/< AYRICALIKLI/LAR
[her seviyedeki/konumdaki resmî makam araçları (her ne kadar güvenlikleri "önemli/öncelikli" sayılsa da!)]
( Kişiye ait arabaların sayılarının ülkemizde çok olması [ya da artmasının teşvik ediliyor olması], yolların eski olanaksızlıklara göre düzenlenmiş olması, önceliği arabalara vermek için geçerli bir neden değildir/olamaz! Tam tersine, konumları/sıraları en sondadır! [Bu zihniyeti geliştirmeyi ve yaygınlaştırmayı, her birimiz haklarımıza sahip çıkarak daha da hızlandıracağız! Lütfen!!! Sizin de farkındalığınız, desteğiniz ve katılımınızla!...] )
- TUTARLI/LIK ile DOĞRU/LUK
- TUTARLILIK ile/ve/||/<>/> İTİBAR
( Kendimizde gö(ste)rebileceğimiz. İLE/VE/||/<>/> Ötekilerde [ve kendimizde] gö(ste)rebileceğimiz. )
- TUTARLI/LIK ile/ve/<> UYUMLU/LUK
( CONSISTENCY vs./and/<> HARMONY )
- TÜVÂNÂ[Fars. < TEVÂNÂ] değil/yerine/= GÜÇLÜ, DİNÇ, CANLI
- ÜÇ AKIL:
MUTLU ve/||/<> YARDIMSEVER ve/||/<> EVRENSEL
- UÇUK ile/ve/değil/yerine/||/<> FARKLI
- ÜNLÜ/ANGIN/MEŞHUR/ŞÖHRET ile/ve/değil/yerine TANINMIŞ/LIK
( Ün/şöhret, âfettir. )
( [not] FAMOUS vs./and/but KNOWN
KNOWN instead of FAMOUS )
- ÜSTÜN ile/ve/değil ÜNLÜ
( Sakınan ve ümit edenlerin dışında kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur. )
- ÜSTÜN/LÜK ile/değil/yerine ÖZGÜVEN/Lİ
- UYDUM AKILLI ile/ve YARIM AKILLI
- UYGUN/LUK ile/ve TUTARLI/LIK
( SEZÂ ile/ve ... )
( CORRESPONDENCE vs./and COHERENCE )
- UYSAL ve/||/<> UYUMLU
( Hayvanlarda. VE/||/<> İnsanda. )
- UZUN KOLLU ile UZUN KOLLU ile/değil/yerine UZUN KOLLU
( Giyecek. İLE Hırsız. İLE/DEĞİL/YERİNE Uzaktan erişen/erişir. )
- VÂMIK[Ar.] değil/yerine/= SEVEN, ÂŞIK, SEVDÂLI
- VELİYY-ÜD-DİN değil/yerine/= DÎNE SIMSIKI BAĞLI
- VİCDAN/LI ile/değil/ne yazık ki/>< KORKU/KORKAK
- VİZYON/ER değil/yerine/= İLERİ GÖRÜŞ(LÜ)/UZAK GÖRÜ(LÜ)
- VOLONTER/VOLUNTARY[İng.] değil/yerine/= GÖNÜLLÜ
- YABANCI/LAŞTIRMA ile/ve/değil/||/<>/< TAŞRALI/LAŞTIRMA
- YAKIŞIKLI ile GÜZEL
( Baylar için kullanılır. İLE Bayanlar için kullanılır. Yüz güzelliği için özel bir sözcük vardır["Sabâhat"]. [Nadiren erkekler için de kullanılıyor.] ( Öz Türkçe'de "Göz-el"dir. Göze hitap eden. Zamanla "Güzel"e dönüşmüştür. )
( HANDSOME vs. BEAUTIFUL )
- YAKIŞIKLI/LIK ile/ve ŞIK/LIK
- YALAKA/LIK ile/değil/yerine/>< SAYGI/LI
- YANYANA ile/ve/<> KARŞILIKLI
- YARARLI >< ZARARLI ile/ve/<>/> İYİ >< KÖTÜ ile/ve/<>/> DOĞRU >< YANLIŞ ile/ve/<>/> GÜZEL >< ÇİRKİN ile/ve/<>/> SEVAP >< GÜNAH
( Akl-ı temyizî. İLE/VE/<>/> Akl-ı amelî. İLE/VE/<>/> Akıl. Akl-ı Nazarî. İLE/VE/<>/> İç duyular. İLE/VE/<> Vicdan. )
( ... İLE/VE/<>/> Düşünce ve eylemin uygunluğu/uyumluluğu. İLE/VE/<>/> Kavram ve nesnenin uygunluğu/uyumluluğu. İLE/VE/<>/> Biçim ve içeriğin uygunluğu/uyumluluğu. İLE/VE/<> ... )
( Spor. İLE/VE/<>/> Felsefe/Ahlâk. İLE/VE/<>/> Bilim. İLE/VE/<>/> Sanat. İLE/VE/<> Din. )
( İyi, yarar ve hazın sürekliliği olarak yorumlanır. )
( İyilik konusunda, kişiler, dört bölümdür:
1. Herkesten önce yapanlar: Bunlar, kerîmdir;
2. Taklit yoluyla yapanlar: Bunlar, hakîmdir;
3. Engelleyenler: Bunlar, eşkiyâdır;
4. Hoşlandıklarından dolayı yapanlar: Bunlar, kötü niyetlilerdir. )
( Kendiniz için neyin iyi olduğunu bilmezken, başkaları için neyin iyi olduğunu nasıl bilebilirsiniz? )
( When you do not know, what is good for yourself; how can you know, what is good for others? )
( ... VS./AND/<>/> Appropriateness/harmony of thought and action. WITH/AND/<>/> Appropriateness/harmony of concept and object. WITH/AND/<>/> Appropriateness/harmony of shape and content. WITH/AND/<> ... )
( ... VS./AND/<>/> Ethic. VS./AND/<>/> Rational. VS./AND/<>/> Aesthetics. VS./AND/<> Religious. )
( Sport. VS./AND/<>/> Philosophy. VS./AND/<>/> Science. VS./AND/<>/> Aesthetics. VS./AND/<> Religion. )
( BEŞ AMAÇ/MAKÂSID-I HAMSE[Ar.]: (KORUNANLAR/SAĞLANANLAR)
CAN ile/ve/<>/> KUŞAK/NESİL ile/ve/<>/> AKIL ile/ve/<>/> MAL ile/ve/<>/> DİN )
( NÂFİ'[< NEFY] >< ZARAR/MAZARRAT ile/ve/<>/> HAYR >< ŞER ile/ve/<>/> SIDK >< KİZB ile/ve/<>/> HÜSN >< KABÎH ile/ve/<> SEVAB-GÜNAH )
( BENEFICIAL >< HARMFUL vs./and/<>/> GOOD >< BAD vs./and/<>/> RIGHT >< WRONG/TRUE >< FALSE vs./and/<>/> BEAUTIFUL >< UGLY vs./and/<> MERIT [IN RELIGION] )
( ... ile/ve/<>/> TO AGATHON[iyilik] ile/ve/<>/> ... ile/ve/<>/> TO KALLOS[güzellik]/KALON/TOKALON ile/ve/<>/> ... )
( ... ile/ve/<>/> SHIVAM ile/ve/<>/> SATYAM ile/ve/<>/> SUNDARAM ile/ve/<> ... )
- YARARLI ile DOĞRU ile İYİ ile GÜZEL ile SEVAP
( Akıl. İLE Ahlâk. İLE Estetik. İLE Din. )
( Kavram ve nesnenin uygunluğu. İLE Düşünce ve eylemin uygunluğu. İLE Biçim ve içeriğin uygunluğu. İLE ... )
( Kendiniz için neyin iyi olduğunu bilmezken, başkaları için neyin iyi olduğunu nasıl bilebilirsiniz? )
( İyilik konusunda, kişiler, dört bölümdür:
1. Herkesten önce yapanlar: bunlar kerimdir.
2. Taklid yoluyla yapanlar: bunlar hakîmdir.
3. Engelleyenler: bunlar eşkiyadır.
4. Hoşlandıklarından dolayı yapanlar: bunlar kötü niyetlilerdir. )
( Rational. WITH Ethic. WITH Aesthetics. WITH Religious.
Appropriateness of concept and object. WITH Appropriateness of thought and action. WITH Appropriateness of shape and content. WITH ... )
( DEMIURGE: İYİ İDEASI (TANRI VE DÜNYANIN MİMARI) )
( RIGHT vs. GOOD vs. BEAUTIFUL vs. MERIT [IN RELIGION] )
( SATYAM ile SHIVAM ile SUNDARAM ile ... )
- YARARLI ile/ve YARARCI
- YARARLI/LIK ile/ve/<> ANLAMLI/LIK
( USEFUL/NESS vs./and/<> MEANINGFUL/NESS )
- YAŞLI-BAŞLI
- YAŞLI/LIK ile/ve/||/<>/> AĞIR BAŞLI/LIK
- YAŞLI ile AKVES[Ar.]
( ... İLE Yaşlılıktan beli bükülmüş olan. )
- YAŞLI ile ÇOK YAŞLI/MÜSİNN[Ar. < SİNN], A'MER
- YAŞLI ile KARAKOCA
( ... İLE Saçı ağarmamış yaşlı kişi. )
- YAŞLI ile YAŞLICA
( ... İLE Biraz yaşlı olan. )
- YATILI ile YATALAK
( Geceleri de kalınıp yatılan. | Geceleri de kalıp yatan öğrenci. İLE İnme ya da sakatlık gibi bir nedenle yataktan kalkamayan. )
- YERLİ ile/ve YEREL
- YETERSİZ ÇÖMEZ ile/ve ORTA NİTELİKLİ ÇÖMEZ ile/ve İYİ ÇÖMEZ
( Yetersiz bir çömez, öğretmenin ününden yararlanır. İLE/VE Orta nitelikli bir çömez, öğretmenin sevecenliğine hayrandır. İLE/VE İyi bir çömez ise öğretmenin düzencesiyle(disipliniyle) güçlenir, gelişir. )
- YETERSİZ" ile/değil/yerine/>< AKILLI
( Daha fazla bilinmek için "uğraşırlar". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Daha fazla bilmek için çalışırlar. )
- YETKİLİ ile/değil/< YETKİN
- YETKİN/LİK ve/<> GÜÇLÜ/LÜK ve/<> YETERLİ/LİK ve/<> YETENEKLİ/LİK
( Ne zaman ki güçlülük, tek çözüm olarak kalır; o zaman anlarsın, ne kadar güçlü olduğunu. )
( PERFECT/ION and/<> POWERFUL/NESS and/<> ENOUGH/SUFFICIENCY and/<> ABILITY/CAPACITY/SKILL )
- YUFKAYÜREKLİ/LİK ile/ve/değil MERHAMET/Lİ
- YÜKLÜ ile/ve/<>/> AĞIRAYAK
( Karnında yavru(bebek/fetüs) bulunan. İLE/VE/<>/> Doğurması yakın yüklü. )
- YUMUŞAK/SULU ile VICIK
( ... İLE Sulanarak, kıvamı gevşemiş. )
- YUMUŞAKBAŞLI ile YUFKAYÜREKLİ
- ZANLI ile SANIK
( Bir suç dolayısıyla sorguya çekilen. İLE Aleyhine ceza davası açılan. )
( MAZNÛN[< ZANN] ile ... )
( SUSPECT vs. ACCUSED )
- ZARÎF değil/yerine/= GÜZEL, ŞIK, ZARÂFETLİ | NÂZİK, İNCE, YAKIŞIKLI | İNCE NÜKTELİ, İNCE NÜKTELERLE KONUŞAN
- ZAVALLILAR ile/değil/yerine/>< KİŞİLER
( Sadece, güc(ün)e/olanaklar(ın)a "saygı gösterir". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Herkese saygı gösterir.
Çoğunlukla dedikodu yapar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşüncelerini açıkça paylaşır.
Sadece, çıkarları olduğunda yardımseverdir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kibar ve her zaman yardımseverdir.
Gösterişin hastasıdır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gösterişi sevmez.
Kolay söz verir, nadiren tutar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Verdikleri sözü tutmak için çabalar.
İlgi manyağıdır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Alçakgönüllüdür. )
- ZAYIF ya da GÜÇLÜ ile/değil/yerine ZEKİ
( İntikam alır. YA DA Affeder. İLE/DEĞİL/YERİNE Görmemezlikten gelir. )
- ZAYIF ile/değil DUYARLI/LIK
- ZENGİN ile/değil/yerine VARLIKLI
( Yılmaz Özdil'in, Mustafa Koç yazısı için burayı tıklayınız... )
- ZENGİN/LİK ile GÜÇLÜ/LÜK
- ZEYTİN-EKMEĞİ BİRLİKTE YEMEK ile ZEYTİN, ÜSTTE VE KÜRDAN SAPLI YEMEK
( "Gariban olursun." İLE "Havalı/üst sınıf vs. olursun." )
- ZİHİNSEL ENGELLİ/LİK ile/ve DÜŞÜNME ENGELLİ/LİK
( Hastalık/ta. İLE/VE Olumsuz alışkanlık/ta. )
( Bazı bireylerde. İLE/VE Toplum(lar)da. )
- ZİHNİ:
"DALGALI" ile/ve/||/<> "ÇALKANTILI"
- ZORLAYICI ve/<> EĞLENCELİ
( İş zorlayıcı, zorlayıcı olan ise eğlenceli olmalı/olabilmelidir. )
- ZORUNLULUK ve/||/<>/> GÜZELLİK
( Bazı/çoğu zorluk ve/ya da zorunluluklar, bazı/bazen güzelliklere yönelebilir ve/ya da dönüşebilirler. )
devamı için burayı tıklayınız...
- [ne yazık ki]
BAĞIMLI ile/değil TUTKUN
- [ne yazık ki]
"BEN" DEYİP DURAN ile KENDİNİ/KENDİNDEKİNİ DAYATAN
- [ne yazık ki]
DÜŞÜNMEYEN ile DÜŞÜNEMEYEN ile DÜŞÜNEMİYOR OLMASINA ALDIRMAYAN
( Tutucu. İLE Aptal. İLE Köle. )
- | "İNANAN" ile/ve/>< "KUŞKULANAN" |
değil/yerine/>
BAKMAYI BİLEN
( | "Mutludur." ile/ve/>< (")Bilgilidir.(") | DEĞİL/YERİNE Anlayandır. )
- [ne yazık ki]
!İTEN ile/||/<> !TUTMAYAN
- [ne yazık ki]
İTEN ile/ve/değil/||/<>/< TUTMAYAN
- [Fr.] MİLİS ile MİLİTAN
( Savaş sırasında, orduya yardımcı olarak toplanan halk gücü. İLE Bazı ülkelerde, yardımcı güvenlik gücü. İLE Bir düşüncenin, bir görüşün başarı kazanması için savaşan, mücadele eden. | Bir örgütün etkin üyesi. )
- [ne yazık ki]
SAVAŞLARDA:
PARTİZAN ile/<> GERİLLA ile/<> TERÖR
- [ne yazık ki]
TÖREYE DOĞAN ve/||/<> İSVİÇRE TÜZESİYLE EVLENEN ve/||/<> ALMAN YÖNETİM ZİHNİYETİYLE YÖNET(İL)EN ve/||/<> İTALYAN TÜZESİYLE CEZALANDIR(IL)AN ve/||/<> İSLÂMÎ KURALLARA GÖRE GÖMÜLEN
- 1000 TARAKTA BEZİ OLMAK/OLAN ile/değil/yerine/>< 10 PARMAĞINDA, 10 MARİFET(İ OLAN)
- AÇAN ile AÇAR ile AÇKI ile AÇACAK
( Açma işini yapan. | Oynak kemiklerin arasındaki açıları genişletmeye yarayan kasların genel adı. [>< BÜKEN] İLE Anahtar. | İştah açmak üzere, yemekten önce içilen içecek. İLE Bir cismin, yüzeyi üzerine, sert bir madde ya da bir araç sürterek, onu düzleştirip parlatma. [PERDAH] | [demircilikte] Delik büyültmekte kullanılan araç. | Anahtar ve her türlü açma aracı. İLE Açmaya yarayan araç. | Açma işleminin yapılacak olmasını, birinin, gelecek zaman kipinde gerçekleştireceğini belirten söz. )
- ACI DUYABİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< (KENDİ)/(ONUN/ÖTEKİNİN) ACISINI DUYABİLEN
( Canlı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< İnsan. )
( )
- ACİL YARDIMDA:
BEBEK ile/ve/||/<>/> ÇOCUK ile/ve/||/<>/> YETİŞKİN
( 0 - 1 yaş arası. İLE/VE/||/<> 1- 8 yaş arası. İLE/VE/||/<> 8 yaş üstü. )
- ÂDİL ile/ve/||/<>/> AYDIN
( Dışımız. İLE/VE/||/<>/> İçimiz. )
- AGRESİF[İng. AGRESSIVE] değil/yerine/= SALDIRGAN
- AKADEMİSYEN değil/yerine/= BİLİMCİ
- AKİL BALİĞ/BALİĞ değil/yerine/= ERGEN/ERİN/YENİYETME
- AKRAN[Ar.] değil/yerine/= YAŞIT/ÖĞÜR/BÖĞÜR/BOYDAŞ/TAYDAŞ[halkta]
( Yaşça yakın, yaşıt, boydaş, taydaş. | Öğrenmiş, alışmış. | Alışılmış, yadırganmaz olmuş, menus. | Takım, fırka, zümre. )
- ALBİNİZM/ALBİNO[Fr. < Lat.] ile AKŞIN/LIK
( Saç, kirpik, kaş ve deride aşırı beyazlık hastalığı. (Soydan geçer.) )
- ALDANAN ya da ALDATAN ile/ve/||/<> HEM ALDANAN, HEM ALDATAN
( Hayvan. İLE/VE/||/<> İnsan. )
- ÂLİM/ÂRİF ile/ve/değil/yerine/<> İMAN EDEN
- ALIŞKIN ile/değil/yerine ALIŞKANLIĞI OLAN
- AMATÖR ile AZ ANLAYAN
- ÂN ve/||/<>/> CÂN ve/||/<>/> CANÂN ve/||/<>/> CİHÂN
- ANCHORMAN[İng.] değil/yerine/= ANA HABER SUNUCUSU | BAŞKAN
- ANLAYAN ile/ve UYGULAYAN ile/ve ÖNEMSEMEK
- ANLIK/ZİHİN:
SABİT ile/değil/yerine/>< GELİŞİME AÇIK/YAKIN
( "Zeki görünme isteğinde olur." İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Öğrenme isteğine sahip olur. )
( Zorluklardan kaçınır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Zorluklara kucak açar.
Engellerde, kolaylıkla vazgeçer. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Terslikler karşısında sağlam durur.
Çabayı, yararsız görür. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çabayı, ustalığa giden yol olarak görür.
Yararlı olumsuz geribildirimleri "gereksiz görür." İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Eleştirilerden öğrenir. )
- ANNE/BABA ile/ve/||/<>/> ÇOCUK ile/ve/||/<>/> TORUN ile/ve/||/<>/> TORLAK
( )
( ... İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> Torun çocuğu. )
( ... İLE/VE/||/<>/> Ceviz [kabuğu]. İLE/VE/||/<>/> Ceviz içi. İLE/VE/||/<>/> ... )
- ANNE-ÇOCUK İLİŞKİSİNDE:
[ne yazık ki]
İHMÂL (EDEN) ile/ve/ya da/||/<> İŞGÂL (EDEN) ile/ve/ya da/||/<> İSTİSMÂR (EDEN)
( [Sağaltıcıya/terapiste ve sürece] Uyum gösterir. İLE/VE/YA DA/||/<> Uyum göstermez. İLE/VE/YA DA/||/<> Uyum göstermez. )
- ANNEDEN DOĞAN ile/ve "BABADAN" DOĞAN
- ANŞANTE/ANJANTE[Fr.] değil/yerine/= BÜYÜLENMİŞ, HAYRAN
- ANSİKLOPEDİYE GİREN ile MEZARA GİREN
- APTAL "DOST" ile/değil/yerine AKILLI "DÜŞMAN"
- ARANAN ile/ve/<>/> ARINAN
- ARAŞTIRICI ile/değil/||/<> ARACI/UZMAN/HAFİYE[Ar.] ile/değil/||/<> CASUS
( [not] DETECTIVE vs./but/||/<> AGENT vs./but/||/<> SPY )
- ARİFE değil/yerine/= ÖNGÜN
- ARIK ile ALGIN
( Ark, açık oluk, karık, dren[Fr. < DRAIN]. | Fide ya da fidan dikilen yer. | Zayıf, cılız, kuru, sıska. İLE Cılız, zayıf, hastalıklı. | Birine gönül vermiş, tutkun, vurgun. )
- ÂŞIK ile/ve/değil/yerine/<> HAYRAN
- AŞK:
ANLAMAYAN İÇİN ile/değil/yerine ANLAYAN İÇİN
( Bir günlük. İLE/DEĞİL/YERİNE Ömürlük. )
- ÂSÛDE[Fars.] değil/yerine/= RAHAT, DİNÇ OLAN | SUSKUN
- ATAK ile/değil/ne yazık ki !SALDIRGAN
- ATAŞE[Fr. < ATTACHÉ]["ATEŞE" değil! ] değil/yerine/= UZMAN
( Bir elçiliğe bağlı uzman, elçilik uzmanı. )
- ATILGAN = INTREPID[İng.] = INTRÉPIDE[Fr.] = UNERSCHROCKEN[Alm.] = INTREPIDUS[Lat.]
- ATILGAN ile KAPILGAN
( ... İLE Kolayca etkilenen, herşeye çabuk kapılan. )
- AZ ANLAYAN ile ÇOK ANLAYAN
- AZ VEREN değil/yerine ÇOK VEREN
( Candan. DEĞİL/YERİNE Maldan. )
( Az veren, canından; çok veren, malından olur. )
( Aldığımız, "kâr"; verdiğimiz, yarar! )
- AZIKLI = AZIĞI OLAN | YOKSULLARI DOYURAN
- AZINI AZIMSAMA!:
ATEŞ ve/||/<> DÜŞMAN ve/||/<> SAYRILIK ve/||/<> BİLGİ
- BABA:
EVE, "EKMEK" GETİREN ile/ve/değil/||/<> SEVGİSİNE, EMEK VEREN
- BABALAR:
KAHRAMAN ve/||/<> İLK ÂŞIK OLUNAN
- BAĞIRAN değil/yerine/>< BAĞIRMAYAN
( Değeri yüksek olmayan mal satanlar. DEĞİL/YERİNE/>< Değeri yüksek olan mal ve/ya da hizmet sunanlar. )
( İşportacı, eskici. DEĞİL/YERİNE/>< Kuyumcu/sarraf. antikacılar. )
( "Pop", "rock" vb. müzikçiler. DEĞİL/YERİNE/>< Sanat müziği/klasik müzik vb. söyleyen ve dinleyenler. )
- BAHÇIVAN[Fars.] < BÂĞÇEVÂN
( Bir bahçenin düzenlenmesi ve bakımıyla görevli kişi. | Geçimini bahçe ürünlerini yetiştirip satmakla sağlayan kişi. )
- BAKICI ile/ve/değil/<> BAKIM VEREN
- BAKTIĞIN ve/<> AKTIĞIN
- BÂLİĞ değil/yerine/= ERİN
- BÂNİ[Ar.] değil/yerine/= KURUCU/YAPAN
- [İt.] BAS ile BASBARİTON ile BARİTON ile TENOR ile KONTRTENOR
( En kalın, eril seleni. | En kalın sesli orkestra çalgısı. İLE Basın çıkamadığı ince tonlara çıkabilen, buna karşın, basın indiği kalın ve tok tonlara inemeyen eril seleni. İLE Bas ve tenor selenleri arasında bulunan eril seleni. İLE En tiz ya da en ince eril seleni. İLE Basın çıkamadığı ince tonlara çıkabilen ve buna karşılık basın indiği kalın ve tok tonlara inemeyen bir eril seleni. )
- BAŞKAN ile ASBAŞKAN
( ... İLE İkinci başkan. )
- BAŞKAN ile BAŞBUĞ
( ... İLE Eski Türklerde baş, başkan, komutan. | Osmanlı Devleti'nde savaş zamanı başka birliklerden ayrılıp bir araya getirilerek oluşturulan birliğin ya da milis güçlerinin komutanı. )
- BAŞKAN ile/ve/||/<> DANIŞMAN ile/ve/||/<> MUHTAR
( Dernek, vakıf, parti, enstitü, belediye, spor kulübü vb. gibi, "başkanlık" konumu ile sürdürülen kurum ve kuruluşlarda, "Başkan" olarak görev yapan kişinin, öteki yönetim kurulu üyelerinden hiçbir farkı, önceliği ya da üstünlüğü yoktur ve de ol(a)maz! Sadece, üstlenmiş olduğu geçici görevinde, biraz daha sorumluluk ve çok büyük bir fark ya da ayrıcalık oluşturmayacak bazı küçük ama önemli yetkileri bulunmaktadır. Bu, sınırsız ve sonsuz olmayan "yetkilerini" de, öncelikle ve tamamen, kurumun/kuruluşun ve yönetim kurulunun ne yapacakları değil ne gibi yanlışlıkların, eksikliklerin kalmaması, sorunların daha az çıkması yönünde, bilgi ve deneyim artılarını, kurum/kuruluş ve topluma sunacağı hizmeti amacıyla kullanmak durumundadır. Söz ya da karar verme makamı diye bir üstünlüğü de söz konusu değildir. Ortak alınmış/alınacak olan uygulama, yürütme kararlarında, oy fazlalığının bulunması, kişisel isteği ya da çıkarları yönünde değil sadece toplumun ortak çıkarları yönünde kullanılmak üzere, biraz daha fazla olan bilgi ve deneyimiyle, olası yanlış karar ve uygulamalara engel olabilmesi içindir. Dolayısıyla, bir şeyleri kendilerine sormak ya da izin istemek gibi bir üstünlükleri de söz konusu değildir. Fakat ne yazık ki, "Aman, işimiz ve aramız bozulmasın" kaygısıyla, kişiler, olması ve yapılması gereken süreçlerde sessiz kalır ve bu da başkanlık görevinde bulunan kişinin yetkilerini aşmasına, kötüye kullanmasına ve bu yanlışlara göz yumulmasına kadar gitmektedir. Bu tıkanıklığın giderilmesi için de başta, yönetim ve yürütme kurulu olmak üzere, tüm üyelerin ve vatandaşların, kişi değil kavram, kurum ve hizmet esaslı bir çalışma sürecinde olunduğunu anımsaması gerekmektedir.
İLE/VE/||/<>
Kişi, kurum ve kuruluşlara hizmet etmekte olan danışmanlar, kendilerine danışılan konuların uygulayıcısı durumunda değildir ve bu durumda bırakılamaz. Olası uygulamalardaki, girilmeyecek, sapılmayacak yönleri ve yolları işaret etmekle görevlilerdir. Ne yapılması hakkında, bilgi ve deneyim aktarımında bulunurlar fakat önerdikleri alanda daha fazla bilgili diye, işi ya da süreci, danışmana bırakmak gibi bir tutum ya da beklenti sergilenemez.
İLE/VE/||/<>
Halk tarafından seçilerek ve belirli bir dönem, koşul, sorumluluk, yetki ve görevlerle sınırlı kalmak üzere, yaşanılan bölgenin ilk yönetimsel yetkilisi olarak, bölgedeki ne yapılacaklarla değil ne yapılmayacaklarla, neyin, ne kadar süre ve koşulda, eksik ya da sorunlu kalmamasını sağlamak üzere, ihtiyâr heyeti desteği ile işbirliğinde bulunan kişidir. "Muhtar" sözcüğü, "Hayır!" kökünden gelerek, kendi ya da yakın çevresinin irâdesiyle değil ne yapılmayacağının ya da engel olunacağının bilgisine sahip olan kişi, ihtiyârını devrede tutan kişi anlamına gelmektedir. Fiziksel olarak yapılması gereken işlerde de belediye başkanını, güvenlik amacıyla da vali, kaymakam, polis, jandarma gibi ilgili kurum ve yetkililerle daha yakın ve doğrudan ilişki içinde olma görevindelerdir. Kaymakam ve valilerden daha alt bir yetki ve konumda olsalar da, belediye başkanından sonra değil önce gelirler. )
- BAŞKAN/SERVER[Fars.] ile PATRON
devamı için burayı tıklayınız...
- AŞK ile HAYALPERESTLİK
- CİHANGİR
( Tophane - Fındıklı sırtları. [Kanuni Sultan Süleyman'ın oğlu Şehzâde Cihangir[1531-1553] adına yapılan cami adından.] )
- HAYALPEREST değil/yerine/= DÜŞLEMCİ
- HAYALPERESTLİK ile ABARTMA
( FANCIFULNESS vs. TO EXAGGERATE )
- HAYIRSEVER/HAYIRPERVER = HAYIRHAH[Ar., Fars.]
( Yoksullara, düşkünlere, yardıma gereksinimi olanlara, iyilik ve yardım etmeyi seven, iyiliksever, yardımsever. | İyilik dileyen/isteyen, iyicil. )
- İKBALPEREST değil/yerine/= GÜN DÜŞKÜNÜ
- MACERAPEREST değil/yerine/= OLAYCASEVER
- MENFAATPERESTLİK değil/yerine/= ÇIKARCILIK
- MENFAATPERVER değil/yerine/= ÇIKARCI
- MİSAFİRPERVER değil/yerine/= KONUKSEVER
- PİSBOĞAZ/ŞİKEMPERVER[Fars.] değil/yerine/= OBUR
( Zamansız ve ayırt etmeden, eline geçeni yiyen kişi. İLE Gereğinden çok yemek yiyen, doymak bilmeyen. )
- SULHPERVER/SULHÇU[Ar., Fars.] değil/yerine/= BARIŞSEVER/BARIŞÇIL
- TERAKKİPERVER[Ar. + Fars.] değil/yerine/= İLERİCİ
- VATANSEVER(/PERVER) değil/yerine/= YURTSEVER
- ANLAYIŞLI ile/ve/değil FEDÂKÂR
- BESTECİ/BESTEKÂR değil/yerine/= KÜĞCÜ/KÜĞYAPAR
- CEFÂKÂR ile CEFÂKEŞ
( [eziyet] Çeken. İLE Eden. )
- CEFÂKÂR değil/yerine/= KIRAV/CI
- CÜRETKÂR değil/yerine/= GÖZSÜZ
- FAKİR ile/ve/değil/yerine KANAATKÂR
- GAYRETKÂR değil/yerine/= ÇABACIL
- HEVESKÂR ile/ve/değil/yerine GAYRETKÂR
( Olgun kişi, kişileri topluma yararlılık konusunda heveslendirerek, iyi çalışmalarını sağlar. )
- HEVESKÂR ile/değil/yerine TALEPKÂR
( Tembel olur. İLE/DEĞİL/YERİNE Gereğini yerine getirebilecek kadar çalışkan olur. )
- HÜNKÂR[Fars.]
( Gönüller sultanı. )
- HÜRMETKÂR[Ar.] değil/yerine/= SAYGILI
- İHMALKÂR değil/yerine/= SAVSAK/SAVSAGAN/SAVSAMACI/BOŞLAGAN/BOŞLAMACI
- İHTİYATLI/İHTİYATKÂR değil/yerine/= SAKINGAN
- İŞÇİ ile/ve/||/<>/> USTA ile/ve/||/<>/> SANATKÂR
( Elleriyle çalışan. İLE/VE/||/<>/> Elleri ve aklıyla çalışan. İLE/VE/||/<>/> Elleri, aklı ve gönlüyle çalışan. )
- KANAATKÂR değil/yerine/= YETİNGEN
( Kazandığı ile meşgul olup, başkasının kazandığı ile meşgul olmamak. )
- KAVUKLU ile PİŞEKÂR[Fars.]
( ... İLE Ortaoyununda, kavuklu ile konuşarak oyunu açan kişi. )
- MİNNETKÂR değil MİNNETTÂR
- MUHÂFAZA ve/+ KÂR ile/değil/yerine/>< MUHÂFAZAKÂR/KORUYUCU
- MUHAFAZAKÂR[Ar., Fars.] değil/yerine/= TUTUCU
- MÜLTEFİT/İLTİFATKÂR değil/yerine/= İLGİKAYRAN
- PERUKA[İt.] ile PERÜKÂR[Fr. < İt.]
( Takma saç. İLE Berber. )
- RİYÂKÂR değil/yerine/= İKİYÜZLÜ
- SAHTEKÂR değil/yerine/= DÜZMECİ
- SAHTEKÂR ile HİLEKÂR
( Sahtekâr kişi, sahici kişinin gözüne bakamaz. )
- SEBATKÂR[Ar.] değil/yerine/= DİREŞKEN/LİK
- TABLA ile/<> TABLAKÂR
( Satıcı vb.nin kullandığı tahtadan tepsi. | Soba, mangal vb. şeylerin altına konulan metalden ya da tahtadan yapılan tepsiye benzer altlık. | Bir şeyin düz ve geniş bölümü. | Ağaçtan ya da ağaç ürünlerinden hazırlanmış, büyük yüzeyli düzgün parça. | Genellikle Hindistan, Pakistan'da kullanılan, darbukaya benzer bir çalgı türü. | Denizcilikte, makaraların yüzlerini oluşturan dış bölümleri. İLE/<> Tablacı. | Büyük konaklarda mutfaktan yemek tablalarını götürüp getiren görevli. )
- TATMİNKÂR değil/yerine/= DOYUMCUL
- TEHDİTKÂR[Ar.] değil/yerine/= KORKUTULU/GÖZDAĞILI
- TEŞVİK/KÂR değil/yerine/= İTEV/Cİ
- ALÂKADAR değil/yerine/= İLGİLİ/İLİŞKİN
- ALDAR ile ALDATIR
( Aldatır. )
- AVATAR
( Haberci, Peygamber. )
- BAŞKAN ile/ve/||/<> DANIŞMAN ile/ve/||/<> MUHTAR
( Dernek, vakıf, parti, enstitü, belediye, spor kulübü vb. gibi, "başkanlık" konumu ile sürdürülen kurum ve kuruluşlarda, "Başkan" olarak görev yapan kişinin, öteki yönetim kurulu üyelerinden hiçbir farkı, önceliği ya da üstünlüğü yoktur ve de ol(a)maz! Sadece, üstlenmiş olduğu geçici görevinde, biraz daha sorumluluk ve çok büyük bir fark ya da ayrıcalık oluşturmayacak bazı küçük ama önemli yetkileri bulunmaktadır. Bu, sınırsız ve sonsuz olmayan "yetkilerini" de, öncelikle ve tamamen, kurumun/kuruluşun ve yönetim kurulunun ne yapacakları değil ne gibi yanlışlıkların, eksikliklerin kalmaması, sorunların daha az çıkması yönünde, bilgi ve deneyim artılarını, kurum/kuruluş ve topluma sunacağı hizmeti amacıyla kullanmak durumundadır. Söz ya da karar verme makamı diye bir üstünlüğü de söz konusu değildir. Ortak alınmış/alınacak olan uygulama, yürütme kararlarında, oy fazlalığının bulunması, kişisel isteği ya da çıkarları yönünde değil sadece toplumun ortak çıkarları yönünde kullanılmak üzere, biraz daha fazla olan bilgi ve deneyimiyle, olası yanlış karar ve uygulamalara engel olabilmesi içindir. Dolayısıyla, bir şeyleri kendilerine sormak ya da izin istemek gibi bir üstünlükleri de söz konusu değildir. Fakat ne yazık ki, "Aman, işimiz ve aramız bozulmasın" kaygısıyla, kişiler, olması ve yapılması gereken süreçlerde sessiz kalır ve bu da başkanlık görevinde bulunan kişinin yetkilerini aşmasına, kötüye kullanmasına ve bu yanlışlara göz yumulmasına kadar gitmektedir. Bu tıkanıklığın giderilmesi için de başta, yönetim ve yürütme kurulu olmak üzere, tüm üyelerin ve vatandaşların, kişi değil kavram, kurum ve hizmet esaslı bir çalışma sürecinde olunduğunu anımsaması gerekmektedir.
İLE/VE/||/<>
Kişi, kurum ve kuruluşlara hizmet etmekte olan danışmanlar, kendilerine danışılan konuların uygulayıcısı durumunda değildir ve bu durumda bırakılamaz. Olası uygulamalardaki, girilmeyecek, sapılmayacak yönleri ve yolları işaret etmekle görevlilerdir. Ne yapılması hakkında, bilgi ve deneyim aktarımında bulunurlar fakat önerdikleri alanda daha fazla bilgili diye, işi ya da süreci, danışmana bırakmak gibi bir tutum ya da beklenti sergilenemez.
İLE/VE/||/<>
Halk tarafından seçilerek ve belirli bir dönem, koşul, sorumluluk, yetki ve görevlerle sınırlı kalmak üzere, yaşanılan bölgenin ilk yönetimsel yetkilisi olarak, bölgedeki ne yapılacaklarla değil ne yapılmayacaklarla, neyin, ne kadar süre ve koşulda, eksik ya da sorunlu kalmamasını sağlamak üzere, ihtiyâr heyeti desteği ile işbirliğinde bulunan kişidir. "Muhtar" sözcüğü, "Hayır!" kökünden gelerek, kendi ya da yakın çevresinin irâdesiyle değil ne yapılmayacağının ya da engel olunacağının bilgisine sahip olan kişi, ihtiyârını devrede tutan kişi anlamına gelmektedir. Fiziksel olarak yapılması gereken işlerde de belediye başkanını, güvenlik amacıyla da vali, kaymakam, polis, jandarma gibi ilgili kurum ve yetkililerle daha yakın ve doğrudan ilişki içinde olma görevindelerdir. Kaymakam ve valilerden daha alt bir yetki ve konumda olsalar da, belediye başkanından sonra değil önce gelirler. )
- BEKÇİ ile DİZDAR[Fars.]
( ... İLE Kale bekçisi. )
- BEKÇİ ile/ve/değil/||/<> TÜRBEDAR
- BER-HURDÂR[Fars. < BERHÛR] ile MUTLU
( Hisse, nasip, pay.)] )
- CAZİP/CAZİBELİ/CAZİBEDAR değil/yerine/= ÇEKİCİ/ALIMLI/ALBENİLİ
- DAR ile DÂR[Ar.] ile DÂR[Fars.]
( Ensiz. İLE Ev, yurt. İLE İdam mahkûmlarını asmak için dikilen direk. )
- DEFTER-DÂR[Ar./Fars.]
( İl'de Maliye Bakanlığı'nın en yüksek memuru. )
- DEFTERDAR değil/yerine/= İLSAYMAN
- DÎDÂR ile YÜZ, ÇEHRE
( YÜZ, ÇEHRE )
- DİN ile DİNDAR ile DİNİ DAR
- DİNDAR ile ATEİST-DİNDAR
- DİNDAR ile DERVİŞ
- DİNDAR ile DİNCİ
- DİNDAR ile "KİNDAR"
- GADDAR ile CANİ
- GADDAR değil/yerine/= KIYGICI
- HABERDÂR[Ar. + Fars.] ile ALEMDÂR[Ar. + Fars.] ile FEHİMDÂR[Ar. + Fars.]
( Haberli, bilgili. İLE Bayrağı ya da sancağı taşıyan kişi. | Önder. İLE Anlayan, kavrayan. )
- HABERDAR değil/yerine/= ÇAVLI
- HAYDAR ile ESAD
( Arslan | Cesur, yiğit. | HZ. Ali. | ÖLÜMSÜZ DİRİ[HAYY] )
- HİSSE SAHİBİ/HİSSEDAR değil/yerine/= PAY İYESİ/PAYDAŞ
- HÜKÜMDAR[Ar. + Fars.] ile HAKAN[< KAĞAN]
( Sultan, kral, hakan gibi taht sahibi devlet başkanı. İLE Türk, Moğol ve Tatar hanları için "hükümdarlar hükümdarı" anlamında kullanılan bir san. | Osmanlı sultanlarına verilen san. )
- HÜKÜMDAR ile/değil/yerine/=/<> İLHAN
( ... İLE/DEĞİL/YERİNE/=/<> Bir ilhanlığın başında bulunan hükümdar/imparator. | İran Moğollarında hükümdarın sanı. )
- HÜKÜMDAR ile/ve/<>/> VELİAHT
( ... İLE/VE/<>/> Bir hükümdarın ölümünden ya da tahttan çekilmesinden sonra tahta geçmeye aday olan kişi. )
- KAFADÂR[Ar. + Fars.] değil/yerine/= İYİ/YAKIN ARKADAŞ
( Görüş ve anlayışları birbirine uyan kişilerden her biri, kafadaş, kafa dengi. )
- KAPICI ile ÇUHADAR[Fars.]
( ... İLE Dışarıdaki ayak işlerine bakan kişi. )
- KUTB-I İRŞÂD ile/ve/<> KUTB-I MEDÂR
( Manevi alanda/kilerin. İLE/VE/<> Dünyada/kilerin. [İkisinin de tâbi oldukları imama GAVS denilir.] )
- MİNNETKÂR değil MİNNETTÂR
- MÜHÜRDAR[Ar., Fars.] DAMGACI
( Devlet büyüklerinin mühürlerini taşımak ve gereken kâğıtları mühürlemekle yükümlü görevli. )
- MÜTEDEYYİN[Ar.]/RELIGIOUS[İng.] değil/yerine/= DİNDAR/KÖNECİL
( ILIMLI (İNSAN) | DİNDAR. | DİN İLE GÖREVLİ. | BORÇLU OLAN )
- NAMDAR[Fars.] değil/yerine/= ÜNLÜ
- PÂYİDAR/PÂY-DÂR[Fars.] değil/yerine/= KALIMLI/YERLEŞMİŞ
- PERDEDÂR ile ...
( Protokol müdürü. | Özel kalem. | PERDECİ, ÖNDER BİR KİŞİNİN KAPISINDA BEKLEYİP İÇERİ GİRECEKLERE KAPI PERDESİNİ AÇMAKLA GÖREVLİ KİŞİ )
- REFTÂR[Fars.] ile ...
( Gidiş, yürüyüş, hareket. | Salınarak edâlı yürüyüş. | Hızlı koşan. )
- REHBER ile MİHMÂN-DÂR[Fars.]
( ... İLE Konuk ağırlayan kişi. | Misafire eşlik etmek üzere verilen kişi. )
- ŞÂKİR[< ŞÜKÜR] ile MİNNETTÂR
( Şükreden, gördüğü iyilik için dua eden. İLE Birinden gördüğü iyiliğe karşı kendini borçlu sayan, gönül borcu olan kişi, gönül borçlusu. )
- SERDAR[Fars.] değil/yerine/= BAŞKOMUTAN
- TAHSİLDAR ile/ve/||/<> KUL OĞLANI
( ... İLE/VE/||/<> Vergi toplayan belediye tahsildarı. )
- TARAFTAR değil/yerine/= DESTEKÇİ
- TARAF/TAR ile/ve YANDAŞ
- TARİK-İ AHYÂR ile TARİK-İ EBRÂR ile TARİK-İ ŞUDDÂR
- TATAR ile Tatar
( Postayı süren kişi. İLE Tataristan'da, Batı Sibirya'da ve Rusya Federasyonu'nun değişik bölgelerinde yaşayan, Türk bir halk ve bu halktan olan kişi. )
- TEZGÂHTAR ile ESNAF/SÛKA[Ar.]
( TEZGÂH[< Fars. DEST-GÂH: Dokuma aleti, atölye. | Zenginlik.] )
- TEZGÂHTAR ile "TEZGÂHTAR"
( Satışla uğraşan. İLE Üçkağıtçı. )
- TEZGÂHTAR ile VANDÖZ
( ... İLE Tezgâhtar kadın. )
- ZİMÂM-DÂR[Ar., Fars.] ile ZİLYED[Ar.]
( Bir işi elinde tutan, yöneten, yürüten. İLE Bir malı/gayrımenkulü elinde tutan, malı -sahibi olsun ya da olmasın kullanmakta bulunan kişi. )
- MÂH[Fars.] ile MÂH[Fars.]
( Ay. | Yılın 1/12'si. İLE Geçersiz [para]. | Rezil, münâfık, alçak. )
- MAĞDUR/İYET ile MAHCUB/İYET
- MAĞŞUŞ[Ar.] değil/yerine/= KARIŞIK
- MÂHÂBİS[Ar. < MAHBES] ile MAHÂBÎS[Ar. < MAHBÛS] ile MAHÂBİZ[Ar. < MAHBEZE]
( Hapishaneler. İLE Hapsedilmiş, bir yere kapatılmış olanlar. İLE Ekmek fırınları/dükkanları. )
- MAHÂZÎL[Ar. < MAHZÛL] ile MAHÂZÎR[Ar. < MAHZÛR]
( Rezil/rüsva olan kişiler. İLE Sakınılacak, korkulacak, hazer olunacak şeyler, engeller, sakıncalar. )
- MAHDUM[Ar.] ile/ve/||/<> KERÎME[Ar.]
( Erkek çocuk. İLE/VE/||/<> Kız çocuk. )
- MAHFÛZ[Ar. < HIFZ] ile MAHFÛZ[Ar.]
( Saklanmış, hıfz olunmuş. | Korunmuş, gözetilmiş. | Gizlenmiş. | Ezberlenmiş. İLE Alçalmış. )
- MAHİYET[Ar.] ile MAİYET[Ar.]
( Öz. İLE Tören alayı. )
- MAHİYET ile/ve/<> MALİYET
- MAHİYET ile/ve/değil/= VARLIK
( Hiçbir nitelik ve nicelik, mahiyete yüklen(e)mez. )
( [not] QUIDITY/ESSENCE vs./and/but/= EXISTENCE )
- MAHİYET'TE VARLIK:
AYNİYET ile/ve GAYRİYET ile/ve CÜZZİYET
- MAHLÛK[Ar. < HALK] ile MAHLÛK[Ar.]
( Yaratılmış, halk olunmuş. İLE Traş edilmiş baş/yüz. )
- MAHLÛK/ÂT ile/ve MEVCÛD/ÂT
- MAHMÛD[Ar. < HAMD] ile Mahmûd[Ar.] ile Mahmûd (Kaşgarlı)[Ar.]
( Övülmeye değer, hamdolunmuş, senâ edilmiş. | Hz. Peygamber'in adlarından biri. İLE Ebrehe'nin Kâbe'yi yıkmak üzere getirdiği filin adı. İLE Türk bilgini, sözlük yazarı ve edibi. | Dîvân-ü Lügat-it Türk'ün yazarı. )
- MAHREF[Ar.] ile MA'REF[Ar.]
( Yemiş sepeti. İLE Yüzün, sürekli açık görünen yeri/yerleri. )
- MAHREM[Ar. < HARÂM | çoğ. MAHÂRİM] ile MAHREM[Ar.]
( Haram. Şeriatın yasak ettiği şey. | Nikâh düşmeyen, şeriatçe evlenilmesi yasak edilen. | Şeriatçe, kadının kendinden kaçmadığı erkek. | Biriyle çok samimi, içli-dışlı olan. | Gizli olan, herkese söylenilmeyen. | Herkesçe bilinmemesi gereken. | Tanrı'nın sırlarını öğrenmeye başlayan kişi. İLE İki dağ arasındaki yol. )
- MAHŞER[Ar.] ile MAŞER[Ar.]
( Kıyâmet günü dirilenlerin toplanacaklarına inanılan yer. | Büyük kalabalık. İLE İnsan topluluğu, toplum. )
- MAHSUN[Ar. < HISN] ile MAHZÛN[Ar. < HAZÎNE] ile MAHZÛN[Ar. < HÜZN]
( Güçlendirilmiş, istihkâmlı. İLE Hazinede saklanılan şey. İLE Hüzünlü, tasalı, kaygılı. )
- MAHSÛS[Ar. < HİSS] ile MAHSÛS[Ar. < HUSÛS | çoğ. MAHÂSÎS, MAHSÛSÂT] ile MAHZÛZ[Ar. < HAZZ]
( Duyumsanan, hissedilen. İLE Başkasında bulunmayan, sadece bir kişiye ait olan. | Birine ayrılmış olan. | Lâyık. | Ayrı, müstakil, başlı başına. | Özel olarak. | İsteyerek, bile bile. | Şakadan. İLE Hoşlanmış, haz etmiş. )
- MAKBUL ile/ve MERGUB
- MAKBUZ[Ar.] değil/yerine/= ÖDENDİ BELGESİ
- MAKUL[Ar. < KAVL]["ku" uzun okunur] ile MA'KUL/MA'KULE[Ar. < AKL]["ku" uzun okunur]
( Söylenilmiş, denilmiş. Söylenilen söz. İLE Akıllıca, akla uygun, akıllıca iş gören, anlayışlı, mantıklı. )
- MÂKUL ile/ve MEŞRÛ
( Usa/akla uygun olan. | Akıllıca iş gören, mantıklı. | Aşırı olmayan, uygun, elverişli. İLE/VE/+/||/<> Yasanın, kamu vicdanının ve dinin doğru bulduğu. )
- MÂLİK[Ar. < MÜLK | çoğ. MÜLLEK] ile Mâlik[Ar.] ile Mâlikî[Ar.]
( Sahip, bir şeye sahip olan. İLE Yedi Cehennem'in hâkimi ve kapıcısı olan, Zebânileri idâre eden melek. RIDVÂN )
- MÂLUM ile/ve MEÇHUL
( Etken. İLE/VE Edilgen. )
( Parmak/el açık. İLE/VE Parmak bükülü.[başparmakla birleştirerek!] )
- MÂNÂ[< A'NÎ] ve/< KASD
- MÂNİ'[Ar. < MEN | çoğ. MENEA] ile MA'NÎ/MÂNÂ[Fars.] ile Mânî[Fars.] ile MANİ[Ar.]
( Geri bırakan, alıkoyan, engel olan, men eden. | Engel, özür. İLE Eş, benzer. İLE Ünlü Çin'li nakkaşın adı. Behram Şâpûr zamanında İran'a gelip Zerdüşt ve Îsâ dinlerinin karışımı olan bâtıl mezhebini yaymaya başlamış olmasından dolayı idam edilmiştir. [Erteng/Erjeng adlı yapıtı ünlüdür.] )
- MASLAHAT ile/ve MENFAAT ile/ve MAKSAT ile/ve GARAZ
- MASTAR BİNAYI MERRE(KERE) ile/ve NEVÎ
( SAĞDAN SOLA! )
( NASARÂTÜN | NASRETÂNİ | NASRETEN ile/ve NİSRÂTÜN | NİSRATÂNÎ | NİSRATEN )
- MASTAR MİMİ ile/ve İSM-İ ÂLET
( SAĞDAN SOLA! )
( MENASİRU | MENSARÂNÎ | MENSARUN ile/ve MENASİRU | MİNSARÂNÎ | MİNSARUN )
- MA'SÛM[Ar. < İSMET] ile MASÛN[Ar. < SAVN]
( Suçsuz, kabahatsiz. | Küçük çocuk. İLE Saklanmış. | Korunmuş, korunan, sıyânet olunmuş. | Sâlim, sağlam. )
( INNOCENT vs. PROTECTED )
- MATÂİN[Ar. < MATÎN] ile MATÂİN[Ar. < MAT'AN] ile MATÂÎN[Ar. < MIT'ÂN]
( Balçıkla sıvanmış yerler. İLE Ta'n edilecek, sövülecek yerler. İLE Mızrakla vurmakta becerikli olan. )
- MATARA[Ar. < MİTHARE] ile MADARA[Fars.]
( Yolculukta kullanılan, boyna ya da bele asılı olarak taşınan, genellikle metalden yapılmış su kabı. İLE Kötü, sevimsiz. )
- MATRÛK[Ar.] ile METRÛK[Ar. < TERK]
( Gevşek, sölpük kişi/adam. | Kuruduktan sonra yağmurun tazelediği/tarâvetlendirdiği yer. İLE Terk edilmiş, bırakılmış, kullanılmaktan vazgeçilmiş, battal. )
- MAZÂRR[Ar. < MAZARRAT < ZARAR] ile MAZHAR[Ar. < ZUHÛR | çoğ. MAZÂHİR]
( Zararlar, ziyanlar. İLE Bir şeyin, göründüğü/çıktığı yer. | Nâil olma, onurlanma/şereflenme. | Bazı tekkelerde, oturarak uyunurken, dayanılan kısa değnek. | Bir çeşit tef. )
- MEBHÛS[Ar.] ile MEBHÛS[Ar. < BAHS] ile MEB'ÛS[Ar. çoğ. MEB'ÛSÂN]
( Sözü geçmiş, bahs olunmuş. İLE Solugan, tık soluk kişi/hayvan. İLE Gönderilmiş, ba's olunmuş. | Peygamber olarak gönderilmiş. | Halk tarafından seçilerek, mecliste yer alan kişi, milletvekili. )
- MECÂL[Ar.] ile TÂKAT[Ar. < TÂK]
( Güç, kuvet. | Fırsat, olanak. İLE Güç, dinçlik. | İktidar. )
- MECBÛL[Ar. < CİBİLLET] ile MECBÛR[Ar. < CEBR]
( Yaratılmış. | Yaratılışında, bir durum/hal ve sıfat bulunan. [Ar. "Yaradılışı iri olan"] İLE Zorlanmış, zor görmüş, zorla bir işe girişmiş, icbâr edilmiş. | Hatırı, gönlü alınmış. | Bağlı, düşkün. )
- MECBÛREN[Ar.] ile MECBÛRÎ[Ar.]
( Kendi isteğinin dışında, zorla. İLE Kaçınılmaz, zorunlu. )
- MECDÛL[Ar. < CEDL] ile MECDÛR[Ar.]
( Sağlam şey. | Bükülmüş. [Ar. "Kemikli ve yapısı sağlam kişi"] İLE Çiçek hastalığı çıkarmış olan. )
- MECNÛN[Ar. < CİNN | çoğ. MECÂNÎN] ile Mecnûn[Ar.]
( Çıldırmış, deli, divâne. | Delice seven, tutkun. İLE Leylâ ile Mecnûn öyküsünün, erkek kahramanı. Kays. )
- MECZÛM[Ar. < CEZM] ile MECZÛM[Ar. < CÜZÂM]
( Niyet edilmiş, kesin karar verilmiş. | Cezimli, son harfi harekesiz olarak okunan sözcük. ["İlm, cezb" gibi] İLE Cüzâmlı, miskinlik hastalığına/durumuna tutulmuş kişi. )
- MEDÂİN/MEDÂYİN[Ar. < MEDÎNE] ile MEDÂYÎN[Ar. < MİDYÂN] ile Medâin[Ar.]
( İller/kentler. [BÜLDÂN < BELD/BELDE] İLE Borca saplanmış, sürekli borç alan kişiler. İLE Eski İran'da, Dicle etrafında, yedi kentin adı olup, İslâm fetihleri sırasında, başkent konumundaydı. )
- MEDENÎ(YET) değil/yerine/= UYGAR/LIK
- MEFTÛL[Ar. < FETL] ile MEFTÛR[Ar. < FITRET] ile MEFTÛR[Ar. < FÜTÛR]
( Bükülmüş, kıvrılmış, fitil durumuna getirilmiş. İLE Yaratılmış, fıtretlenmiş. | Tabîî, cibillî. İLE Bezgin, bezmiş, kederli, ümitsiz. )
- MEFTÛM[Ar.] ile MEFTÛN[Ar. < FİTNE]
( Memeden, sütten kesilmiş çocuk. İLE Fitneye düşmüş. | Gönül vermiş, tutkun, vurgun. | Hayran olmuş, şaşmış. )
- MEHÎRE[Ar.] ile MEHÎR[Ar.]
( Nikâh bedeli çok olan kadın. | Usta, becerikli, mâhir. İLE [astr.] Ay. )
- MEKRÜMETLÜ/MEKREMETLÜ ile FAZÎLETLÜ ile SEMÂHATLÜ ile FÜTÜVVETLÜ ile MEVEDDETLÜ ile ZEHÂDETLÜ
( İlmiyede sadreyn pâyesinin resmi unvanı. İLE İlmiye sınıfına ait olanlardan, İstanbul ve Harameyn unvanını alanlara hitapta kullanılan unvan. İLE Din âlimleri arasında kazaskerlik pâyesinde bulunanlara özel resmî takma ad. İLE Askerlikte mülâzım[teğmenler] ile kol ağası ve yüzbaşılara mülkiyede, rabia ve hâmise rütbeleri taşıyan kimselere verilen unvan. İLE Rütbesi olmayan kadılara verilen unvan. İLE Şeyhlere ve din adamlarına hitâben kullanılan unvan. )
- MEKÛLÂT = ECNÂS-I ÂLİYE
- MELÂİKE-İ KERUBİYUN[Ar.] değil/yerine/= MELEKLERİN EN BÜYÜKLERİ
- MELÂMİ'[Ar. < LEM'A] ile MELÂMÎ[Ar. < MELÂMET | çoğ. MELÂMİYYÛN] ile MELÂMİH[Ar. < LEMHA]
( Parıltılar. İLE Her türlü gösterişten uzak, dünya malından yüz çeviren, dervişliği, rintliği kendine ilke edinen kişi. Melâmiye tarikatından olan.[Hem tarikattir, hem de değildir | Ne tarikat, ne de değildir] İLE Lemhalar[: Bir kez bakma. | Parıltı, parlama.]. | Bir şeyin başka bir şeye benzeme noktaları. | Güzellik ya da çirkinlik yapıtları. )
- MEMLEKET[Ar. çoğ. MEMÂLİK] değil/yerine/= YURT/ELİ
- MEMNUN KALMAK ile MÜTEESSİR OLMAK
- MEMNUN[Ar.] ile/ve/||/<> MECNUN[Ar.]
- ME'MÛL[Ar. < EMEL] ile ME'MÛR[Ar. < EMR | çoğ. ME'MÛRÎN, MEÂMÎR]
( Ümit olunan/edilen, beklenilen, amaç edinilen. | Ümit. İLE Emir almış olan kişi. | Bir işle görevlendirilen kişi. Devlet hizmetinde maaş ya da ücretle çalıştırılan kişi, görevli. | Emrolunan, emirle yaptırılmış olan iş/şey. )
- MEN (ETMEK) değil/yerine/= YASAK(LAMAK)
- MEN[Ar.] ile MEN'[Ar.] ile MEN[Ar.] ile MENN[Ar.]
( O kişi ki, kim ki. İLE Yasak etme, bırakmama, durdurma, esirgeme, vermeme, önleme. İLE Ben. İLE Kudret helvası. | İyilik etme, bağışlama, ihsan etme. | Batman. | Edilen iyiliği başa kakma. )
- MEN'Â'[Ar.] ile MEN'Â[Ar. çoğ. MENÂÎ]
( Ölüm haberi. İLE Ölüm haberi, kara haber. )
- MENÂÎ[Ar. < MEN'Â] ile MENÂÎH[Ar. < MENÂHE]
( Ölüm haberleri, kara haberler. İLE Ölü için ağlanacak yerler. )
- MENÂKIBNÂME[Ar.] ile/ve/||/<> TEZKİRE[Ar.]
( Önemli kişilerin övülecek özelliklerini anlatan yazılar. İLE/VE/||/<> Divan şairlerinin yaşamlarını ve şiirlerini genellikle öznel bir bakış açısıyla değerlendiren yapıt. )
- MENHÛS[Ar. < NAHS] ile MENHÛS[Ar.] ile MENHÛŞ[Ar.]
( Uğursuz, nuhûsetli.[MEŞ'ÛM] İLE Kuyruğunun yanları uyuz olan deve. İLE Yılan, akrep gbi hayvanlar tarafından sokulmuş. )
- MENÎ[Ar.] ile MENÎ'[Ar.] ile MENÎ[Ar.] ile MENHÎ[Ar. | çoğ. MENÂHÎ]
( Ersuyu. İLE Sarp, erişmesi/ulaşması zor yer. İLE Benlik. İLE Haram olmuş, yapılması şer'an yasaklanmış şey. )
- MENKUB[Ar. < NAKB]["ku" uzun okunur] ile MENKÛB[Ar. < NEKBET]
( Delinmiş, oyulmuş. İLE Tâlihsiz, nekbete düşmüş. | Gözden ve mevkiden düşmüş. )
- MENKUS[Ar. < NAKS]["ku" uzun okunur] ile MENKÛS[Ar. < NÜKS] ile MENKUŞ[Ar. < NAKŞ]["ku" uzun okunur] ile MENKUZ[Ar. < NAKZ]["ku" uzun okunur]
( Eksik olan. İLE Baş aşağı çevrilmiş, tersine dönmüş. | Hastalığı tekrar etmiş. | Sol ön ayağında beyaz bulunan ve Araplarca kabul görmeyen at. İLE İşlenmiş, nakış olunmuş, resim yapılmış, boya ile süslenmiş. | Nakışlı pencere, alçı pencere. İLE Bozulmuş, hükümsüz bırakılmış, nakz edilmiş. )
- ME'NÛS[Ar.] ile MEN'ÛŞ[Ar.]
( Alışılmış, ünsiyet olunmuş. İLE Yukarı kaldırılmış. | Fakir düştükten sonra sevindirilmiş. | Hayır ile anılan ölmüş kişi. | Tabuta konulmuş. )
- MER'[Ar.] ile MER[Ar.]
( Adam, erkek, kişi. İLE [sayı] Elli[50]. )
devamı için burayı tıklayınız...
- TAPINAK/MÂBED[Ar.] ile/ve/değil/||/<>/>/< BETİKLİK/KÜTÜPHANE
- TABİ(İ) ile TÂBİ ile TÂBİ
( Elbette; Doğal(/doğal olarak). İLE Bağımlı. İLE Basıcı. | Yayımcı. )
- TAFSİL ile TASNİF
- TAHÂDU'[Ar. < HUD'A] ile TAHADDU'/TAHAZZU'[Ar. < HUDÛ'/HUZÛ'] ile TAHADDUR[Ar. < HIDR/HIZR] ile TAHAZZUR[Ar. < HÂZIR] ile TAHADDÜR[Ar. < HADER] ile TAHADDÜR[Ar. < HADR] ile TAHAZZÜR[Ar. < HAZER] ile TAHATTUR[Ar. çoğ. TAHATTURÂT]
( Aldanmış gibi görünme. İLE Alçakgönüllülük gösterme. İLE Yeşilleşme, yeşil renk bağlama. İLE Hazır olma/bulunma. İLE Örtünmek, tesettür. | Uyuşma, uyuşturulma. İLE Yokuş aşağı inme. | Yukarıdan aşağı akıp gitme. İLE Sakınma, korunma, çekinme. İLE Anımsama, hatıra getirme/getirilme, unutulduktan sonra anımsanan şey. )
- TAHÂRET[Ar.]/TAHİR ile/ve/||/<>/>/< NEZÂFET[Ar.]/NAZİF
( Fiziksel/gövdesel temizlik. İLE/VE/||/<>/>/< Davranış ve tutumlardaki temizlik, ahlâkî temizlik. )
- TAHAVVÜL[Ar. < HÂL] ile/ve/<> TAGAYYÜR[Ar. < GAYR]
( [değişim] Biçimde/sıfatta. İLE/VE/<> Öz'de/zât'ta. )
- TAHKİK ile/ve/||/<> TETKİK
( Soruşturma. İLE/VE/||/<> İnceleme. | Araştırma. )
- TAHLÎF[< HALEF] ile TAHLÎF[< HALF]
( Birini kendi yerine bırakma. İLE Yemin ettirme. | Yargıcın, taraflardan birine yemin ettirmesi. )
- TAHLİL ile/ve TERKİB
- TAHLİL ile TESPİT
- TAHRÎC[< HURÛC] ile TA'LÎL
( Çıkarma. | Diploma verme. | Hz. Peygamber'in sözünü ilk rivâyet edeni ortaya çıkarma. İLE Tümdengelim. | Neden, bahane gösterme/gösterilme. )
- TAHSÎN[< HÜSN] ile TAHSÎN[< HISN]
( Güzel bulup takdir etme, beğenip alkışlama. | Güzelleştirme, güzel kılma. İLE Kale gibi sağlamlaştırma. )
- TAHSİS (ETMEK) ile/ve/değil/<> TESİS (ETMEK)
- TAHŞİYE[Ar. < HAŞY] ile TAHŞİYE[Ar. < HAŞYET]
( Hâşiye yazma. | Dipnot yazma, çıkma yapma. İLE Ürperme, ürpertilme. )
- TÂİB[Ar. < TEVBE] ile TAYYİB/E[Ar.]
( Tövbe eden. | XVIII. yüzyılda, Lâle Devri'nde, şairlerin önderi sayılan şair. İLE İyi, güzel, hoş. | Hz. Muhammed'in, annesi Âmine'ye verdiği bir ad. )
- TAKDİS[Ar.] değil/yerine/= KUTSAMAK
- TAKLİT ile/yerine HAKÂ
- TAKRÎZ[Ar. < KARZ] ile TAKRÎZ[Ar.]
( Ödünç verme. | Bir kitabın başına konulmak üzere tanınmış bir kişiden istenilen takdim ve takdir yazısı. İLE Bir kitabı tenkid etme. )
- TAKSİM ile/ve/||/<>/> TASNİF ile/ve/||/<>/> TERTİP
( Tüm tasnifler, aklîdir. Çünkü, doğada, tasnif[sınıflandırma] diye bir şey yoktur/olmaz. )
- TALİH ile/ve/= TA'Lİ(İKİNCİL)
- TALİKAT ile TARİKAT
- TA'LÎM(< İLM) ile TEMRÎN
( Aklı eğitmek, öğrenme, öğretim. İLE Alıştırma, idman yaptırma, egzersiz. )
- TALİP[< TALEP] ile/ve/||/<>/> TALİM
- TALİP[Ar.] ile TEŞNE[Ar.]
( İsteyen, istekli. | Genellikle evlenmek isteyen ve bu isteğini evleneceği kişiye bildiren. İLE Susamış. | Çok istekli. )
- TALTİF[Ar. < LÛTF çoğ. TALTÎFÂT] değil/yerine/= ÖDÜLLENDİRME
( LÛTUFLAR, İHSANLAR)] ile ABCDEF ( GÖNÜL OKŞAMA, GÖNLÜ HOŞ ETME ] YUMUŞATMA,YUMUŞATACAK BİR İLÂÇ KULLANMA ] RÜTBE, NİŞAN, MAAŞ ARTIRIMI GİBİ ŞEYLERLE SEVİNDİRME )
- TAMİM[Ar.]/SİRKÜLER[Fr.] değil/yerine/= GENELGE | GENELEME/GENELLEŞTİRME
- TANBÛRÎ/TANBÛRÂNÎ[Ar.] ile TANBÛR-ZEN[Ar.]
( Tamburu çok güzel çalan mûsikî üstadı. İLE Tambur çalan. )
- TANE TANE/CEV CEV[Fars.]
( CEV CEV )
- TANZİM ile TERTİP
- TASAVVUR(KAVRAM) ile TASDİK(YARGI)
( Yargısız kavram. İLE Yargı ile birlikte bulunan kavram. Yargı/hüküm içermesi gereken kavram/tasavvur. )
( Kavram. İLE/VE Önerme + Çıkarım. )
( NEDİR? - HANGİ? ile/ve HEL - LİME )
( MA - EYYU ile/ve -MIDIR? - NİÇİN? )
( Felsefecilere(hukemaya) göre Tasavvur:
* Tasavvur-ı sazic[çıplak/salt/yargısız tasavvur]
* Tasavvur mea hükm(in)[Yargıyla birlikte bulunan tasavvur]
Kelâmcılara(mütekellime) göre Tasavvur:
Tasavvurat-ı Selâse + Hüküm = Kaziye = Tasdik )
- TASDİK ile TAKDİR
- TASFİYE ile/ve/||/<> TAKDİS ile/ve/||/<> TEZKİYE
( Nefsi. İLE/VE/||/<> Kalbi. İLE/VE/||/<> Aklı. )
- TÂVİZ[Ar.] değil/yerine/= ÖDÜN
- TAYİN ile/ve TAHSİS
( Ne olduğunu anlama, gösterme, belirtme, kararlaştırma. | Atama. İLE Bir şeyi, bir kişiye ya da bir yere ayırma. )
- TEABBÜD ve TEDEBBÜR
- TECRİT ile/ve/değil/yerine TEHCİR
- TEDARİK ile/ve TEMİN
- TEDARİK/Lİ ile TEDBİR/Lİ
- TEDİYE[Ar.] değil/yerine/= ÖDEME
( Para vb. bir şey verme, ödeme. | Gerçekleşen bir alacağı para ile ödeme. )
- TEKEMMÜL ile/ve TEKÂMÜL
( Sonuç. İLE/VE Süreç. )
- TEKRAR/TEKRÎR (ETMEK) değil/yerine/= YİNELEME
( "Yineleme, istismar edilmiş çocuğun, dilsiz dilidir." - Judith L. HERMAN )
- TELÂKİ[Ar. < LİKA] ile TELÂKKİ[Ar. < LİKA | çoğ. TELÂKKIYYÂT]
( Birbirine karşı gelip buluşma, karşılaşma, birbirine ulaşma, birleşme. İLE Alma, kabul etme. | Kişisel görüş/anlayış. )
- TELHÎSEN[Ar.] ile TELHÎSÎ/TELHİSÇİ[Ar.]
( Özet olarak, kısaltılarak.[HÜLÂSETEN] İLE Bâbıâlî'den, sultana yazılacak şeylerin özetini çıkaran görevli. )
- TE'LÎF[< ÜLFET] ile TERKİB[< RÜKÛB | çoğ. TERKÎBÂT]
( Uzlaştırma, barıştırma. İLE Birkaç şeyi birleştirip karışık bir şey meydana getirme. | Birkaç şeyden meydana getirilmiş şey. | [dilb.] Birleştirme.[Fr. COMPOSITION] | Takım. | [kimyada] Sentez. )
- TELKİN ile/ve/değil/||/<>/> TERCİH
- TEMEYYÜZ[Ar.] değil/yerine/= KENDİNİ GÖSTERME, SİVRİLME, BENZERLERİNDEN FARKLI OLMA
- TEMSİL ile TAKLİT
- TENEZZÜH[< NÜZHET] ile TENEZZÜL[< NÜZÛL]
( Gezinti. İLE Kendine aykırı düşen bir işi ya da durumu kabul etme, alçalma, inma. | Alçakgönüllülük, kibirsizlik. | Fiyatta düşme/inme, indirim. )
- TEN-PEREST[Fars.] ile TEN-PERVER[Fars.]
( Gövdesini, kendini seven. Gövdesine çok dikkat eden. İLE Kendini beslemeye, rahatına düşkünlük. )
- TERBİYE[< RÜBÜV) ile TA'LÎM[< İLM]
( Besleyip, bütütme; Eğitim; Görgü; Alıştırma; Bedeni eğitmek. İLE Aklı eğitmek, öğrenme, öğretim. )
- TEREVVU'[Ar.] ile TEREVVUH[Ar.]
( Korkma. İLE Bir şeyden koku alma. )
- TERÎKE[Ar.] ile TERİKE/TEREKE[Ar. çoğ. TERÎKÂT/TEREKÂT]
( Kalık, evlenme dönemi geçmiş, evde kalmış. | İtfaiye erlerinin başlarına taktıkları kask. İLE Ölen kişinin bıraktığı şey. )
- TERKİN[Ar.] ile TERKÎN[Ar.]
( Boyama, yazma. İLE Belirli bir yerde ve saatte buluşma sözleşmesi. [MÎKAT: Bir iş için belirtilen zaman ya da yer.] )
- TERTİP ile/ve TANZİM
( Üstüste. İLE/VE Yanyana. )
- TERTİP ile TELİF
- TER-Ü-TAZE[Fars.] değil/yerine/= ÇOK TAZE, KÖRPE | DİNÇ BİR BİÇİMDE
- TESÂDÜF[< SADEF | çoğ. TESÂDÜFÂT] ile/ve/değil/yerine/<> TEVÂFUK[< VEFK | çoğ. TEVÂFUKAT]
( Rastlantı, aramadan bulma. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Uyma, uygun gelme. )
- TESÂLUH[Ar.] ile TESÂLUH[Ar.]
( MÜSÂLAHA[< SULH]: Barışma, uzlaşma. | Barış, güvenlik. İLE Sağır gibi görünme. )
- TESÂMU'[< SEM] ile TESÂMUH[< SEMÂHAT | çoğ. TESÂMUHÂT]
( Duyma/işitme, kulaktan duyma. İLE Hoş görme, müsamaha gösterme. | Dikkatsiz, kayıtsız davranma. )
- TEŞBİH ile/ve TEMSİL
- TEŞEKKÜL ile/ve TASAVVUR
- TESİR ile HÜKÜM
- TESLÎM[Ar.] ile TESLÎM[Ar. < SÜL, SELEME | çoğ. TESLÎMÂT]
( Çentme, diş diş etme. İLE Bir emâneti, yerine verme. | Bir şeyi, yeni sahibine verme. | Hakikat olduğunu söyleme. | İtiraf. | Dayanamayıp, "Pes!" deme. | Kendini, Allah'ın kaderine bırakma. | Bir saz yapıtında, asıl hâne ile mülâzimeyi bağlayan nağmeler olup bu nağmeler, her hânede tekrar edilmekle beraber, mülâzimeye dahil edilmez. Eskiden, buna "Terkib-i İntikal" da denilirdi. Fakat terkib-i intikal'in yalnız hâneleri bağlayan ve az çok tâdîlât ile tekrar edilen nağmeciklere verilen bir ad olup mülâzime ile hâne arasındaki nağmeye tevsî edilmemiş olma olasılığı da vardır. | Selam verme, selâmetle dua etme. | Âfetten masûn kılma. )
- TEVÂTÜR ile RİVÂYET
- TEVÂZÛ ("ETME[ME]K") ile/değil TENEZZÜL (ETME[ME]K)
( Küçük gibi görülen tenezzül makamı, saltanat makamından daha yüksektir. )
- TEVEŞÜ ile TEVEŞÜL
- TEVKÎL[Ar. < VEKÂLET] ile TEVKÎR[Ar. < VEKAR | çoğ. TEVKİRÂT]
( Vekil etme. İLE Güzel karşılama, ağırlama, ululama. )
- TEYAKKUZ[Ar.] değil/yerine/= SAKLIK/ANIKLIK/UYANIKLIK
- TEYİD ile TASDİK
- TİRB[Ar.] ile/ve/||/<> ZEMÎL[Ar.] ile/ve/||/<> SEMÎR[Ar.] ile/ve/||/<> SAHİB[Ar.] ile/ve/||/<> REFÎK[Ar.] ile/ve/||/<> HİLL[Ar.] ile/ve/||/<> NECİY[Ar.]
( Bizimle aynı yaşta olan. İLE/VE/||/<> İş arkadaşımız. İLE/VE/||/<> Oturduğumuz yerde bize arkadaşlık eden. İLE/VE/||/<> Bizimle geceleri konuşan. İLE/VE/||/<> Uzun süre bizimle arkadaşlık eden. İLE/VE/||/<> Yolculuk arkadaşımız. İLE/VE/||/<> Bizi kalbine yerleştiren. İLE/VE/||/<> Sırdaş. )
- TOPRAK:
ÖŞRÎ ile/||/<> HARACÎ ile/||/<> IKTA/İKTA
( Ya zapt edildiğinde müslümanlara verilmiş ya da müslümanlara ait olan topraklar. İLE/||/<> Devlet tarafından belirlenen, vergi karşılığında gayri müslimlere verilen topraklar. İLE/||/<> Selçuklular'da geliri Tımarlı Sipahilere verilen toprak. | Sultanın bir toprağı birine mülkî olarak ya da gelirinden yararlanmak üzere vermesi. )
- Tûbâ[Ar.] ile TÛBÂ[Ar.] ile TUBBA'[Ar. çoğ. TEBÂBİA] ile TUBA[Fr./İng.]
( Güzellik, iyilik, hoşluk. | Rahatlık. İLE Kökleri semâda, dalları zemine uzanmış, Cennet'te, Sidre'de bulunan ve dalları bütün Cennet'i gölgeleyen ilâhî ağaç. İLE Eski çağlarda, Yemen bölgesinde saltanat süren eski Arap hükümdarlarının unvanı. İLE Üzerinde pistonlar bulunan, bakırdan soluklu çalgı. )
- TUFÛL[Ar.] ile TUFÛL[Ar. < TIFL çoğ. ETFÂL]
( Güneşin, Batı'ya yaklaşması. İLE Çocuklar. )
- TULPA(/YONTRA) ile HÜDDAM
- TÜR ile FERD
- Türkî[Tr. / Fars.] ile TÜRKÎ[Ar.]
( Türk. | Türk'le(rle) ilgili. İLE Türkü. )
-
değil/yerine/><
, ve/||/<> . ve/||/<> ! ve/||/<> ? ve/||/<> :
( İnsanlık, bir gün...
(,) Virgülü kaybetti:
Söyledikleri, birbirine karıştı.
(.) Noktayı kaybetti:
Düşünceleri, uzayıp gitti. Ayıramadı onları.
(!) Ünlem işaretini kaybetti bir gün de:
Sevincini, öfkesini, tüm duygularını kaybetti.
(?) Soru işaretini kaybetti bir başka gün:
Soru sormayı unuttu.
Her şeyi olduğu gibi kabul eder oldu.
(:) İki noktayı kaybetti başka bir gün:
Hiçbir açıklama yapamadı.
Yaşamının sonuna geldiğinde...
Elinde sadece (") tırnak işareti kalmıştı...
“İçinde de başkalarının düşünceleri vardı yalnızca."
Alex Kanevsky )
- !TÜFEK ile !MAVZER[< MAUSER'in adından]
( ... İLE Atış hızı, dakikada, ortalama altı mermi olan ve orduda kullanılan bir tüfek. )
- (!)ÖLDÜRME ile !KIYA/!CİNAYET[Ar.]
( )
- (KANT'IN):
GÖRÜŞLER/İ ile/ve/||/<> ÇÖZÜMLER/İ
( 1. Canlı kuvvetlerin, doğru tahmini üzerine düşünceler[1746]
2. Metafiziksel bilişin ilk ilkeleri üzerine yeni bir açıklama[1755]
3. Evrensel doğa tarihi ve gökler kuramı[1755]
4. Fiziksel monodoloji[1756] )
- (MERZİFON'LU) KARA MUSTAFA PAŞA CAMİSİ ile KARA MUSTAFA MESCİDİ / KASAPLAR MESCİDİ
( Bayezıd'ta, Çarşıkapı karşısında, Yeniçeriler Caddesi'ndedir. [Minaresizdir.] İLE Yedikule'dedir. [Kasaplar kullandığı için Kasaplar Mescidi olarak tanınmıştır.] )
( 1690'da, Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından başlatılmış, oğlu Maktûlzâde Ali Paşa tarafından tamamlanmıştır. İLE XVII. yüzyılda, Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından. )
- (ZIR)DELİ ile/değil DÂHİ
( Kişilerin/toplumun anlayamadıkları ve/ya da kabul edemedikleri. İLE/DEĞİL Deliliğini, topluma kabul ettire(bile)n. )
(
Özellikle sözlük çalışması, dilin önemi, bireyin farkı ve değeri, yaşam hakkı, aşk, dostluk, psikoloji, ümit, hizmet, hukuksal süreç bağlamında ve daha çoğu bireysel (||/<>) toplumsal düşünce, duygu ve değerler açısından izlenilmesi gerekli olan, gerçek bir yaşam öyküsünün işlenilmiş olduğu
etkileyici, ilginç ve harika bir film. )
- [KANT'TA] KRİTİK:
ELEŞTİRİ ile/ve/değil/||/<>/< SINIR ÇİZMEK
- [ne yazık ki]
DESPOT[Fr. < DESPOTE | Yun. < DESPOTES(: Efendi.)] ile/ve/<> DESPOT[Yun.] ile/ve/<> DİKTATÖR[Lat. < DICTATOR] ile/ve/<> FAŞİST[İt. < FASCIO(: Demet, birlik.)] ile/ve/<> TİRAN[Yun. < TYRANNOS]
( Bir ülkeyi, zora ve baskıya dayanarak "mutlakiyetçilikle" "yöneten" kişi. İLE/VE/<> Ortadoks Rumlar'ın, din başkanlarına verilen ad. İLE/VE/<> Her dediğini ve dilediğini yaptırmak isteyen kişi. İLE/VE/<> Tüm siyasal yetkileri kendinde toplamış kişi. | Zorba. İLE/VE/<> Eski Yunan'da, siyasal erki, tek başına elinde tutan kişi. | Siyasal erki, zorla ele geçiren, onu kötüye kullanan kişi. | Acımasız, gaddar. )
( Hiçbir koşul ya da yasaya bağlı olmadığı/olamayacağı, sınırlandırılamayacağı zannı ve/ya da iddiasıyla davranır.[Güçlerini keyfi kullanır, yasalara uymaz, topluma karşı acımasızdır.] İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> "Yasaya" "bağlı" görünümünde, ölçüsüz, kişisel ve keyfî davranır. | Dizgeli/sistematik bir baskıcı "yönetim biçimi" uygular.[Genellikle acil durum ya da kriz dönemlerinde ortaya çıkar, siyasi muhalefeti bastırır, kişisel çıkarları için gücü kullanır.] İLE/VE/<> Faşizme bağlı olarak yönetir. Güçlü bir merkezi hükümete, şiddete ve milliyetçiliğe inanır, genellikle sivil özgürlükleri sınırlar. İLE/VE/<> Daha zalim ve baskıcı bir yöneticidir. Mutlak güce ve sınırsız yetkiye sahip olduğunu varsayar, topluma kıygı/zulüm uygular. )
( İdi Amin[Uganda], Caligula[Roma İmparatorluğu] İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> Adolf Hitler[Nazi Almanyası], Joseph Stalin[Sovyetler Birliği] İLE/VE/<> Benito Mussolini[İtalya] ve Francisco Franco[İspanya] İLE/VE/<> Antik Yunan'daki bazı "önderler" ve modern çağda Saddam Hüseyin[Irak], Pol Pot [Kamboçya], Robert Mugabe[Zimbabwe] tiran olarak tanımlanabilir. )
( İSTİBDAT: Uyruklarına hiçbir hak ve özgürlük tanımayan sınırsız tek erklik/monarşi, despotluk. )
( MÜSTEBİT ile/ve/<> ... )
- [ne yazık ki]
DİKENLİ TELLER JİLETLİ TELLER
( DİKENLİ TELLER
Madenlerden tel ekme tekniğini bulmakla yetinmeyen kişi, bu icadından çeşitli sanat ve sanayi
dalları yarattı. Kafes ve kümes telinden, gelin ve telgraf teline uzanan tel türlerinden biri de dikenli teldir. Kadayıf telinden çok devedikenine benzeyen dikenli tele "teldikeni" de
denebilirmiş ama, adı konmuş bir kere, değişmesi zor. Bozkırda sığır güden kovboylar için üretilen
dikenli tel, savaşlarda toplama kamplarında kullanılmış. Kimi ülkeler telin üretimini, kimi
ticaretini yasaklamış; ötekiler de tüketimi. Ülkemizde dikenli telle ilgili yasal kısıtlamalar
olup olmadığı kesin bilinmiyor. Ancak nerede "yasak" levhası varsa onun yakınında dikenli tel
örgü bulunması yabancı konuklarımızın hemen dikkatini çekiyor. Çünkü, yasak ya da tehlikeli
bölge simgesi olan dikenli telin tüketim düzeyi, ülkenin kültür düzeyi ile yapısal ve açısal
sorunlarını gösteriyor. Filtreli sigara ve Calcium(kuvvet) iğnesi türünden Frenk icatlarına
fazlaca düşkün olan milletlerin dikenli tel tüketme eğiliminin giderek yükseldiği saptanmış.
Yakın geleceğin üst düzey devlet yöneticiliğine aday olan sevgili evlatlarımıza karşı dikenli
telin saldırganca kullanıldığı da anlaşılmış. Üstelik, eskiçağlarda "dikendutu" olarak bilinen
böğürtlen çitleri yerine, günümüzde dikenli telörgüler kullanılması da çocuklarımızı hiç mutlu
etmiyormuş. Nüfusunun yüzde elli oranında şehirli, yüzde yetmiş oranında okuryazar olmasıyla
övünen Türkiye'deki dikenli tel tüketimi, plancılarla iktisatçıların tüylerini diken diken eden
bir artış hızına ulaşmış. Kesin olmayan ilk hesaplamalara göre yıllık yüzde yüzyirmisekiz
dolayındaki tüketim artışı, resmi enflasyon rakamlarını üçe katlayabilen tek tüketim kalemidir.
Bu denemede, dikenli telin şehir halkı ile topluma etkileri üzerinde durulmakta, güncelleşen
milli soruna medeni bir çözüm yolu aranmaktadır.
Dikenli telin güvenilir tarihçesi ne yazık ki hâlâ yazılmamış. Tüm bildiklerimiz, yabancı dillerdeki
ünlü ansiklopedilerden aktarılıyor. İlk üretim patenti 1874 yılında alınmış. Amerikalı mucit,
madeni tele diken takmanın teknik kolayını (aletini) bulmuş. Erkeksi görüntüsünü vurgulamak
için, bu yeni icada "sakallı tel" adı verilmiş. Çoğu sakallı olan yiğitlerimiz, Birinci Dünya
Savaşı sırasında Mısır'da tanıştıkları yeni silaha "dikenli tel" adını koymuşlar. Sakalın traş
çaresi var da dikeninki yok. Dikenli tel örgüler, o gün bugündür, düşmanlara, kaçakçılara,
hırsızlara, savaş esirlerine tutuklulara, gözaltına alınanlara karşı bir güvenlik önlemi (aracı)
olarak, inşaat şantiyelerinde, Hazine'den tahsisli resmi konutlarda, spor-eğitim ve turizm
tesislerinde, yasak ve hassas bölgelerde, saray, köşk, müze ve çocuk bahçelerinde kullanılıyor.
Kendi ülkelerinde dikenli teli belki hiç görmemiş olan kimi diplomatlar, bizdeki yaygın
kullanıma özenerek, Kançılarya ve Rezidansların bahçe duvarlarını dikenli tellerle takviye
etmeye başlamışlar. Bilinen çoğu örnek olaylar, dikenli tel çitlerin, aslında etkili olmadığını
ve sadece "yasak" anlamında kullanıldığını ortaya koyuyormuş.
Genellikle güvenilir kaynaklardan alınan derlenen doğrulanmamış bilgilere göre, 1890'da 2000 ton
olan dünya dikenli tel üretimi, 1930'da yaklaşık 200.000 tona, 1980'de 22.888.900 metrik tona
ulaşmış. Avrupa, Akdeniz ve İslam ülkeleri arasındaki tüketim hızı artışında Türkiye yıllardır
ilk sıraları koruyormuş. BM istatistikleri, sanayi ülkelerinde üretilen üstün nitelikli dikenli
tellerin daha çok gelişmekte olan ülkelerde tüketildiğini gösteriyormuş. Sivil amaçlı projelerde,
DT-7-ASA 9000 TSE standardına uygun (galvanizli çelikten yapılmış) piyasada "Kirpi" mal diye
bilinen ithal mallar ihracatında adı geçen ülkeler, dikenli tel kullanılmasını tümden yasaklamışlar.
Hatta, et ve süt paketleri üzerinde "Dikenli telsiz çiftliklerde üretilmiştir" damgası vuruluyormuş.
Afrika İnsan Hakları Derneği'nin 1986 tarihli araştırması da, dikenli telin hayvanlardan çok
yurttaşlara ve şehirlilere karşı kullanıldığı gerçeğini ortaya koymuş.
İlk "Dikenli Tel Yasası" 1894'te İngiltere'de yürürlüğe girmiş. Yasa, dikenli telin insana ve
hayvanlara zarar verecek biçimde kullanılmasını yasaklamış. Meskûn yerlerde ve yol kenarında kurulu
tel örgüler kaldırılmış, yasaya uymayan kişi ve kurumlara ağır cezalar kesilmiş. Yasa başarılı olmuş.
Medeni ülkelere sokulmayan dikenli teller, günümüzde artık medeniyet merkezi sayılan şehirlerde
görülüyor. "Gülü seven dikenine katlanır" sözü uyarınca, dikenl tel, en çok da, anıt ve sanat
yapıları, okullar, luna-parklar ile çocuk bahçelerinde "yasak" (girilmez/geçilmez/dokunulmaz)
anlamında kullanılıyor. Kime karşı, neden yasak? Malı mı koruduğu yoksa canı mı sakındığı?
belirsiz olan yasağın kendi, tehlikesinden büyük bir simge! "Dikkat Köpek Var!" ihbarı gibi,
"Dikkat Dikenli Tel" diye uyarmak gerekir hemşerileri.
Dikenli telden korunmak için neler yapılabilir? Telin dikenlerini traşlayan elektriklitraş makine
patenti 1974'te alınmışsa da, yapılan pazar araştırmaları sonunda, talep azlığı nedeniyle
üretime geçilememiş. Uluslararası Hayvanları Koruma Derneği'nin dergisine göre, en basit ve
ucuzundan bir tel makası ve iki kalifiye işçi ile yaklaşık 200.000 metrelik tel örgünün üç günde
kesilip kaldırılacağı; diken-traş makinelerine hiç ihtiyaç bulunmadığı anlaşılmış. Bu yüzden
diken traşlama makinesi yerine, çim-biçme makineleri alınması tavsiye ediliyor.
En kolay ve etkili çözümü Türk çocukları bulmuş. Dikenli telleri, birer yay teli gibi gerip
birbirine bağlayarak tel örgülerde 40-50 santimetrelik pencereler açmayı öğrenmişler. Çok büyük
değil ama geçmeye yetiyor. Gönüller şen olsun! Büyüklerce tasarlanan tel engellerin çocuklara
karşı etkili olmadığı görülüyor. Uzun sözün kısası, dikenli tel, öyle aşılmaz, geçilmez, sağlam
ya da dayanıklı bir engel değildir. Tırmalar, yaralar, belki sakatlar ama kararlı kişileri
durduramaz. Hele bizim mahalle çocuklarını asla!
Dikenli telle yıllardır içli-dışlı yaşamaya alışmış bir toplumdaki dikenli tel alışkanlığı nasıl
giderilebilir? Günlük yaşamımızın parçası olan tellerden vazgeçilebilir mi? Şili, Peru ve
Uruguay'daki ilk denemeler, yasağın karaborsaya yol açtığı ve milli standarda uymayan malların
piyasaya sürüldüğünü göstermiş. Halkın taklitlerden sakınması güçleşmiş. Ayrca, "Dikenli tel
kullanmak yasaktır" levhalarının dikenli telle çevrilmesi de -resmi tüketimin artmasına yol
açarken- muhalefet basınında çıkan karikatürlere konu olmuş.
Dikenli telin sakıncası yalnızca ele-göze batmasından, gelip geçen vatandaşların elbise ve eteklerini
yırtmasından, her ay yüzler ve binlerce çocuğa yok yere tetanoz serumu yapılmasından ibaret
değildir. Asıl üzerinde durulması gereken sorun, dikenli telin gelişigüzel kullanımından doğan duygusal
tepki ve manevi yıkıntılardır. AT ülkeleri, Belediyeler Biriği Genel Kurulu, dikenli telle korunmuş
kent mekânlarının, hemşeriye hakaret, çocuklara saldırı, milli onura saygısızlık, kamu yararına
"muzır" olduğuna karar vermiş.
Güney Amerika'da 1985'te yapılan bir kamuoyu yoklamasına göre, dikenli telli şehirlerde yetişen
çocukların, küçüklerini sevmediği, büyüklerini saymadığı, vatandaşlık görevlerini yerine getirmediği
görülmüş.* Yakın Doğu'nun Sincan özerk yöresinde at koşturan soydaşlarımızla geçen yaz yapılan
bilimsel söyleşide, Uygurlar'ın dikenli tel örgüleri hiç bilmedikleri anlaşılmış. New York
Belediyesi de, Batı Yakası'nın Öyküsü filminden sonra okul bahçeleri çevresindeki tel
örgüleri tümden kaldırmaya karar vermiş. Çünkü bu okullarda yetişmiş çocukların 2-3 katlı
binalara merdivensiz tırmandıkları görülmüş.
Dikenli telden yapılmış en ünlü engel, Birinci Savaş'ta Avusturya (Alp) Cephesi'nde savaşan ve
zafer kazanan İtalyan piyadelerinin "Konçertino" (Küçük Konçerto) adını verdikleri
istihkam (savaş) aracıdır. Akordiyon körüğü gibi açılıp kapanabilen, rüzgarlı kış gecelerinde,
memleket ezgilerini anımsatan özlem dolu sesler çıkaran dikenli kangallar bir dönem Napoliten
serenadlar kadar ün kazanmış. İtalyan savaşçılarn kara mizahı, medeniyet yolunda ilerleyen
insanlık onuru için görkemli bir esin kaynağı olabilir mi? diye düşünüyorum.
Fantastik çözüm yolları geliyor insanın aklına. Önce, dikenli tel örgülerin önünde ya da
arkasına yerleştirilecek sanayi tipi, kuvvetli hava üfüren vantilatörlerle, dikenli tellerin
müzik yapma gücü kanıtlanabilir ve amatör müzikseverlerin bu telleri dev akordiyonlar gibi
çalması sağlanabilir. İkinci ve daha etkili çözüm yolu olarak şehir merkezi (Centrum) çevresinden
sökülecek dikenli tellerden yapılacak Santurlar, Belediye konservatuvar öğrencilerine parasız
dağıtılabilir. Hele bir düşünün, değerli dostlarım: "Konser ya da Konçerto alanı: Giriş Serbesttir!
Alışageldiğimiz, dikenli yasaklar yerine kulağa ne kadar hoş geliyor, değil mi?
Yasaklar konusunu işleyip de, dikenli tel örgülere yer vermeyen kimi usta sanatçılarımıza buradan
kişisel bir çağrıda bulunmak istiyorum. Yaşar Kemal gibi yazarlar, dikenli tel yasaklarına karşı
bir kampanya açabilir. Kampanyanın koordinatörlüğünü belirlemek üzere uluslararası yarışmalar
da düzenlenebilir. Belediye Başkanlığı, İl Eğitim Müdürlüğü ile İlçe Zabıta Amirliği'nin açılacak
yarışmaya danışman olarak katılması sağlanabilir. En çok (kilo ya da kilometre) dikenli teli en
kısa zamanda söküp kaldıran yerel örgüte, çocuk ve yaşlı hemşerilerden kurulu yarışma jürisi
tarafından Büyük Belde Belediyeler Birliği (BBBB)'nin Başarı Beratı (BB) verilebilir. Yarışmayı
kazanan örgüt bandosu ile Konservatuvar Santur Heyeti'nin şehir merkezinde konserler vermesi de
düşünülebilir. Tanıtma Vakıflarımız, yeni spor dalının, Akdeniz ve Balkan Oyunları ile Olimpiyat
programına alınması için harekete geçirilebilir. Uluslararası yarışmalardaki ulusal başarılara
yıllardır özlem duyan ülkemiz, bir yandan altın madalyaları toplarken, barışcı çabalarındaki
başarısından dolayı Nobel'e aday da olabilir. Belki hayal denecek ama dikenli tel örgülerimizin
kaldırılabileceğini ve şehir merkezlerinin dikensiz, toplu-taşıma raylar ile örülebileceğini
sanıyorum. Dikensiz şehir merkezlerinde yetişen kuşakların güllere karşı daha duyarlı ve saygılı
olacaklarını da hayal ediyorum.
Dikenli tel, ekili tarlaları, başıboş sürülere karşı başarıyla korumuştur. Endüstrileşen ülkelerde
bostana giren danalar tasarım önlemleriyle durduruldu. Zamana ayak uyduramayan ve geri kalmış
ülkelerde, şehirlerin konut, eğitim, sağlık, üretim, ulaşım, dinlenme ve savunma bölgeleri
birbirine karışınca, tel örgülü yasaklar kaçınılmaz olmuş. Çağdaş Belediyeler, savaşı anımsatan
yasakları yaşatmak yerine dikensiz mekanlar yaratmak yolunu seçti. Kent bölgeleri yasalarla
belirlenince dikenli tel yasaklara gerek kalmamış. Parklarda, hipodromda, Hisarda, stadyumda,
okulda ve otoyoldaki dikenli "yasak"ların yerini biz de deneyebiliriz. Halk dilinde "köşeyi
dönmek" başarmak anlamına gelir. Oysa Hemşeri, köşeleri değil, kestirmelerin dikkenarlardan
yaklaşık, üçte-bir oranında daha kısa ve kârlı olduğunu keşfetmiştir. Dikdörtgen prizmanın
köşegenleri yaya trafiğe açılınca, köşeleri bekleyen dikenler işlevsiz kalır. Böylece, uygar
davranışa duyarlı şehir tasarımı, dikenli telin kullanma gerekçesini ortadan kaldırır. Dikenli
tele çözüm bulan Belediye (Başkanı), "Gidemediğin yer senin değildir." sözüyle ünlü Sivas Valisi
Halil Rıfat Paşa gibi, tarihe geçebilir. Gidilen her yer belediyenin, vatandaşın malı olur,
vatan olur. Bu öneri de, kuşkusuz, biraz hayal-kurgudur ama gerçek-üstü kuruntu değildir.
Vatandaşımıza, "Girebildiğin her yer senindir. Bu vatan senindir" diyebilmeliyiz.
* Manuel Scorza, Dikenli Tel adlı belgesel romanında (Türkçesi 1975), dikenli teli bir
silah gibi kullanan sömürgecilere yenik düşen ve tüm otlaklarını yitiren Peru'lu köylülerin
öyküsünü anlatır. Köyün rahibi, dikenli tel örgüyü "Şeytanla top oynayan kişinin işine",
Yerli-köylülerse, "Tanrı'nın Gazabına" benzetmişler, Tanrı'ya yalvarmışlarsa da sonuç hiç
değişmemiş!
Sayın Bozkurt Güvenç'in, İnsan ve Kültür adlı kitabından... )
( )
- [ne yazık ki]
KÜRESEL ISINMA ile/ve/değil/||/<>/> KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
( KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ sunumları!!!
Küresel İklim Değişimi ve Türkiye
Kuraklıkta Kriz Yönetiminden Risk Yönetimine Geçmeliyiz...
Kuraklık Kıranı Risk Yönetimi
Günümüzden 2100 Yılına Küresel İklim Değişimi
Küresel İklim Değişikliğine Uyum Stratejileri
Sel, Heyelan ve Çığ için Risk Yönetimi
Depremde İlk 72 Saat )
( Dünya genelinde ortalama sıcaklıkların artması. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İklimde uzun süreli değişiklikler ve dalgalanmalar. )
- [ne yazık ki]
NİCE KİŞİLER ile NİCE GİYSİLER
( [ne yazık ki] Görürüz, üstünde giysi olmayan. İLE Görürüz, içinde insan olmayan. )
- [ne yazık ki]
PARA ile/ve/||/<> DİN
( [ne yazık ki]
Konu "para" olduğunda, herkesin dini aynıdır. )
- [ne yazık ki]
SAVAŞTAN GERİYE KALANLAR:
ÖLÜLER "ORDUSU" ile/ve/||/<>/> YAS TUTANLAR "ORDUSU" ile/ve/||/<>/> HIRSIZLAR "ORDUSU"
- [ne yazık ki]
TALEB-İ MAL ile/ve/||/<> TALEB-İ CAH ile/ve/||/<> TALEB-İ ALÂYİŞ-İ ZÂHİR
( Karıncanın ayak sesinden daha sessizce nefse musallat olan üç gizli şirk. )
- [ne yazık ki]
YALAN SÖYLEMEK ile/ve/||/<>/> KENDİ YALANINA İNANMAK
- [ne yazık ki]
KATLANMAK" ile/ve/||/<>/> "KANIKSAMAK" ile/ve/||/<>/> "KABULLENMEK" ile/ve/||/<>/> "ONAYLAMAK"
( Çoğu soruna "tanık olmaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu soruna "katlanmaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu sorunu "kanıksamaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu sorunu "kabullenmekten" dolayı. )
- [not] TAXONOMY ile/ve/değil/yerine/<>/> CLADISTIC TAXONOMY
( Sınıflandırma. İLE Kladistik sınıflandırma. )
( LINNAEUS/LINNE vs./and/<>/>/but HELLING[1966] )
- [SORUNSAL]
AKLIN:
NEYİ BİLİP ile/ve/||/<> NEYİ BİLEMEYECEĞİ
( IMMANUEL KANT )
- [ya]
İSTİKLÂL ya da ÖLÜM
( )
- FELSEFE ile/ve/||/<>/> BİLİM
( Tanımlama ve tanıtlaması kendi içinde olan. İLE/VE Tanımlama ve tanıtlaması kendi dışında olan. )
( Kendi üzerine düşünebilme. İLE/VE Nesnesi üzerine yöntem uygulamaları. )
( Bilmediklerimiz. İLE/VE Bildiklerimiz. )
( Nesnesi, içindedir. İLE/VE Nesnesi, dışarıdadır. )
( Bilinç-bilinç ilişkisi. İLE/VE Bilinç-nesne ilişkisi. )
( Bilim, felsefenin başarılarından, felsefe de bilimin başarısızlıklarından örülmüştür. )
( FELSEFE: VARLIK ile/ve METAFİZİK ile/ve AHLÂK )
( FELSEFE: Yasaların örgünlüğünün bütünlüğü. )
( FELSEFE: BİLGİ OLARAK ile/ve/yerine YAŞAM TARZI OLARAK )
( FELSEFE: Nesillerarası mektuplaşma. Hem öldüren, hem de dirimli tutan bir özellik ve/ya da durumdur. )
( Felsefe, İyonya'da doğmuştur. Felsefeye ilk biçimini kazandıran üç filozof Thales, Anaksimander ve Anaksimenes'tir. )
( Düşünmenin yetkin biçimleridir. )
( Öngörme/öngörebilme gereksinimidir. )
( Nitelikli kavramlarını, daha nitelikli hale getirmektir. )
( Dili, daha nettir. )
( Betimlemeden kavrama, yasalılığa geçişin ilkeli olmasıdır. )
( BENZER YÖNLERİ:
İkisi de akla ve düşünme yasalarına dayanarak kendilerini haklı kılmaya çalışır.
İkisi de evreni, insanı ve yaşamı, bilinçli, yöntemli ve düzenlilik içinde araştırır.
İkisinde de eleştiri süzgecinden geçirilmeyen bilgi güvenli bulunmaz.
İkisi de eleştiri sonrası kavramlar ve soyutlamalarla bazı ilke ve yasalara ulaşarak genellemeler yapar.
FARKLI YÖNLERİ:
Felsefe; evreni, insanı ve yaşamı sorgularken; bilim, kendini olgular ile sınırlar. Evreni, kendi inceleme alanına göre parçalara ayırır.
Felsefe, olgu ve olayların ardındaki gerçekliği açıklamaya çalışır. Bilim, doğa olayları arasında nedensellik bağları kurarak doğa ile ilgili yasalara ulaşmayı hedefler.
Felsefe, kurgusal(spekülatif) ve rasyonel düşünüş gibi yöntemler kullanır. Bilimler ise tümevarım ve tümdengelim yöntemlerini kullanır. )
( Tümel. İLE/VE/||/<>/> Tikel. )
- Devlet-i Aliyye - Halil İnalcık
- 1 RAKAMI ile TEK SAYILAR ile ASAL SAYILAR
( Tasavvufta 1 rakamı adetten sayılmaz ve tek sayılar 3'ten başlatılır. )
( bkz. Tasavvuf'ta/Sufism )
( ... İLE ... İLE Kendinden ve birden başka hiçbir tamsayıya bölünemeyen sayılar.[2, 3, 5, 7, 11, 13, 17, 19, 23, ...][Matematikçilerden başka kimsenin anlamadığı nedenlerden dolayı 1 rakamı, asal sayı olarak kabul edilmez.] )
( ... İLE ... İLE 1 ile 100 arasında yirmibeş asal sayı varken, 100 ile 200 arasında yirmibir asal sayı vardır. 1 ile 1.000.000 arasında 78498 asal sayı varken, 10 milyon ile 11 milyon arasında 61938 asal sayı vardır. )
- 2 GÖZ ile/ve/||/<> 3. GÖZ
( Dışa bakar. İLE/VE/||/<> İçe bakar. )
( Aklın gözüdür. İLE/VE/||/<> Anlayışın gözüdür. )
( Bilinenleri/bilinebilecekleri, anlaşılabilecekleri görür. İLE/VE/||/<> İki gözün anlayamadıklarını görür. )
( Gördüklerinden rahatsız olunabilir. İLE/VE/||/<> Şikâyet etmekten uzaklaştırır. )
( Lobsang Rampa'nın, "3. Göz" adlı kitabını da okumanızı salık veririz. )
( Kimileri, gözden içer şarabı. )
- 7 TEPE:
İSTANBUL ile/ve ROMA
( İSTANBUL'da:
* Akropolis [Topkapı Sarayı ve Sultanahmet Camii'nin yer aldığı yükseklik]
* Çemberlitaş [Konstantin Sütunu'nun bulunduğu bölge ve çevresi]
* Beyazıt ve Süleymaniye alanı
* Fatih
* Fenerin üst kısımları [Yavuz Selim Camii’nin bulunduğu bölge]
* Cerrahpaşa sırtları
* Edirnekapı [Mihrimah Sultan Camii’nin yer aldığı tepe]
[Yediye yükseltmek için uydurulmuştu] İLE/VE
ROMA'da:
* Palatine
* Capitoline
* Quirinal
* Caelian
* Aventine
* Esquiline
* Viminal )
( Antik Roma kentinin yedi tepe üzerine kurulmasının, İmparator Büyük Konstantinos'u (Constantinus) çok etkilediği, İstanbul'u da Roma'ya benzetmek amacıyla, yedi rakamına yönlendirdiği anlatılır. İmparator, bu yedi sayısını uğurlu ve kutsal sayıyordu. Sarayının ana salonu, "Hepta Likhnos" yani "Yedi Kandilli" adını almıştı. İmparatoru korumakla görevli, "yedi kıtadan oluşmuş bir muhafız alayı vardı. Konstantinos, kendini, çevresinde "yedi gezegen"in dönüp durduğu güneş yerine koymuştu. Çemberlitaş üzerindeki heykeli de bu durumu betimlemekteydi. )
- AŞK
( AŞK-I CİSMÂNÎ: Maddî aşk, eşeysel arzulara dayanan sevgi.
AŞK-I DERÛN: Derinde, içte olan aşk, içten gelen arzu, istek.
AŞK-I EFLÂTÛNÎ: Platonik aşk, maddeci olmayan ideal aşk.
AŞK-I FAZL Ü HAKK: Fazilet ve doğruluk aşkı, sevgisi.
AŞK-I FÜSÛNKÂR: Sihirli, büyüleyici aşk.
AŞK-I HAKİKÎ: Gerçek sevgi, maddeye bağlı olmayan aşk.
AŞK-I İLÂHÎ: Tanrı aşkı.
AŞK-I MAKHÛR: Kahrolmuş, mahvolmuş aşk.
AŞK-I MARAZÎ: Düzensiz bir ruh halinin normal olmayan sevgisi.
AŞK-I MECÂZÎ: Allah sevgisine ulaşmak için O'nun yarattığı geçici suretlerden birini sevme.
AŞK-I MEMNÛ: Menedilmiş, yasaklanmış aşk.
AŞK-I MÜRDE: Ölmüş, bitmiş aşk.
AŞK-I RÛHÂNÎ: Manevî sevgi, Allah sevgisi.
AŞK-I SEHHÂR: Sihirleyici, büyüleyici aşk. )
- ABELL KATALOĞU ile/||/<> ABELL YARIÇAPI
( 1958 yılında, George Ogden Abell[astronom] tarafından yayımlanan ve 2712 gökada kümesini içeren bir gökadalar kataloğu.[Bir kümenin bu kataloğa eklenmesi için içinde en az elli gökada bulundurması ve Abell yarıçapı olarak adlandırılan bölge içinde bulunacak kadar düzenli olmaları gibi belirli ölçütleri karşılaması gerekmektedir. Daha tutarlı bir hata payı elde edebilmek için bu ölçütler sürekli uygulanmamıştır.[Kataloğa yapılan son eklemelerde üye sayısı ellinin altında pek çok küme bulunmaktadır.] İLE/||/<> Astronomide Abell kataloğundaki gökada kümelerinden devimle uzunluğu 2.14 megaparsek kabul edilen, tipik bir gökada kümesinin yarıçapı olarak tanımlanır. )
- ABRAMS DENEYİ ve/<>/< ABRAMS KURALI
( Belirli bir taze beton kütlesinin, kendi ağırlığı altında biçim değiştirmesini ölçerek dayanım derecesini gösteren deney. VE/<>/< Önce 1892'de, Fransa'da, Ferret'nin, sonra da ABD'de, Duff Abrams'ın tanıtladığı kural. Bu kurala göre, bir beton ya da harcın dayanımı, karışıma giren suyun ağırlığının, çimento ağırlığına oranı ile ters orantılıdır. )
( SU/ÇİMENTO ORANI: Bir beton ya da harçla, su ağırlığının çimento ağırlığına oranı. Bir betonun ya da harcın dayanımı, karışımındaki su/çimento oranı ile ters orantılıdır. Çimentonun prizinin kimyasal etkileşimi için gerekli en az su/çimento oranı, yaklaşık olarak 0.25'tir. Ancak, kum ve çakılı ıslatmak için bundan biraz daha fazla su gereklidir. Su/çimento oranı, akışkanlaştırıcı bazı kimyasal katkılar sayesinde daha az su kullanılarak düşürülebileceği gibi, vakumlu betonda, dökümden sonra karışımdaki suyun emilmesi yoluyla da azaltılabilir. Böylece, beton, daha kolay işlenebilir ve sonuç itibariyle de daha iyi bir dayanım sağlanabilir. )
- ABU SIMBEL TAPINAĞI ile/ve/||/<> NEFERTARI TAPINAĞI
( II. Ramses'in mezarının bulunduğu mağara tapınak. İLE/VE/||/<> Eşi Nefertari'nin mezarının bulunduğu mağara tapınak. )
- AÇIK ile/ve SEÇİK
( Doğal, Duyusal. İLE/VE Zihne. )
( Üçgenin iç kenarı. İLE/VE Hipotenüs. )
( Descartes )
- ÂDEM ile/ve HATEM'ÜL ENBİYÂ
- AĞAÇ KURBAĞASI ile KIRMIZI GÖZLÜ AĞAÇ KURBAĞASI
( ... İLE Yan taraflarında mavi-sarı çizgiler taşıyan yeşil bir gövdesi, turuncu ayak parmakları ve ateş kırmızısı gözleri vardır. )
( ... İLE Kosta Rika'da yaşarlar. )
( ... İLE Çıngıraklı yılanın yavrusu gibi ses çıkarırlar fakat tamamen zararsızlardır. )
( Bazı zehirli kurbağa türü dışında çoğu kurbağa türü tehlikeli değildir fakat öyleymiş gibi görünecek biçimde evrimleşmişlerdir. )
( BATES TAKLİDİ: Henry Walter BATES [1852 - 1892 yılları arasında Alfred Russel ile Amazon'larda yedi yıllarını geçirerek bilim dünyasına 8000 yeni tür kazandırmışlardır.] )
devamı için burayı tıklayınız...ÖZELLİKLER/NİTELİKLER/YETİLER (TOPLULUKLAR)...
(COMMUNITIES)
( 242 FaRk, 267 katkı[bilgi/açıklama] )
- !"IRKÇI/LIK" ile/ve/değil/<> OYMAKÇI/LIK / KABİLECİ/LİK
- (Sadece) kişi/kul hakkı için SUSMA!
- (SİGARA) "YASAĞI" değil SINIRLAMASI/KISITLAMA/SI
( Yürürlüğe giren yasa, bir "YASAK" koyma değildir! Toplum yaşamında ve kişiler arasında düzenin sağlanması, hakların korunması için ortak kullanım alanı kuralları uygulanmak zorundadır. Sigarayla ilgili düzenleme, kişilerin bulunmak zorunda/durumunda olduğu -kapalı ya da açık- ortamlarda sigara kullanıcılarının keyfî uygulamalarına izin vermemek üzerinedir. Bu durumdan rahatsız olan/olabilecek kişilerin haklarının korunması üzerine de bu tür kısıtlamalar getirilmesi gerekmiştir. "YASAK" olarak ifade edilen durum, "sigara içme yasağı" değil belirli ortak kullanım alanlarında keyfî tutumda bulunulmasına engel olabilmek üzere ve çevrenin rahatsız edilmemesine yöneliktir. Doğrudan, genel bir "içmeme yasağı" getirilmemiştir. "YASAK"[< YASA][yasaya/kanuna bağlı olan] sözcüğü ve kullanımının da, kişiler [içen-içmeyen, rahatsız olan/lar] arasında anlaşamamazlık/ihtilâf [ya da olası çatışma durumunda] toplum ve devlet tarafından kabul ve onay görmüş, uyumlu bir düzen sağlanabilmesi üzerine, gereken koşulların, yazılı ve tüzel(hukukî) bir karşılığının bulunması üzerinedir. Birlik ve bütünlüğü, sürdürülebilirliği sağlayabilmenin göstergesi ve dayanakçası olarak, "YASA" ve yasal gereklilik, işlevini yerine getirmek üzere uygulanmaktadır. Kişi, kendi evinde istediği gibi [çırılçıplak] dolaşabileceği halde dışarıda/sokakta, ortak alanlarda dolaşamayacağı gibi. Bu durumu anlayan ve kabul edebilen tütün kullanıcıları, tütün ürünleri kısıtlamasının da bir uzlaşım ve çözüm gerektirdiğini rahatlıkla anlayacak ve kabul ediyor olacaklardır. )
- [ne yazık ki]
EZİLENLER ile/ve/||/<> BASKILANANLAR
- Hiç kimse demeden KONUŞ!!!
- Sen diliyle kişileri katmadan, hedef almadan KONUŞ!!!
- 17 KAVİM
( M.Ö. 300'E KADAR )
- 3 KİŞİ/ARKADAŞ ile/yerine/ve 2, 4, 5, 6 [< üzeri] KİŞİ/ARKADAŞ
( Üç kişi, olanaksız bir üçgen oluşturduğundan, biri, öbeği[grubu] terk etmelidir. )
( Üç kişi, birlikte yürürken, birini yitirir. )
- ABORJİN ile/ve MAORİ
( Yeni Zelanda yerlisi. İLE/VE Yeni Zelanda yerli halkı. )
- ACEM[Ar.] ile Acem[Ar.] ile A'CEM[Ar.]
( Harflere nokta koyma. | Türk müziğinde, "mi" notasına yakın bir perde. İLE Arap olmayanlar. | İran'lılar. İLE Arap kavminden olmayan. )
- ACEM ile/ve/<>/= ARAP OLMAYAN
- ADA ile ATOL[Maldiv yerlileri dilinde]
( ... İLE Mercanların biraraya toplanmasıyla oluşmuş, halka biçiminde adacık, mercanada. )
- ADI GEÇEN/GEÇECEK KİŞİ İÇİN:
"... DENEN" değil ... ADLI/ADINDAKİ
- AFRO[Fr.] ile AFRO[İng.]
( Kıvırcık saç. İLE Afrika kökenli. )
- AFŞAR = AVŞAR
( Oğuz Türklerinin yirmi dört boyundan biri. )
- AHÎ ile AHÎ
( Kardeş, fütüvvet ehli, Yunus'ta tarikat kardeşi. )
- AK KEŞİŞ/LER ile/ve KARA KEŞİŞ/LER
( ... İLE/VE Benediktenler. )
- AKRAN[Ar.] değil/yerine/= YAŞIT/ÖĞÜR/BÖĞÜR/BOYDAŞ/TAYDAŞ[halkta]
( Yaşça yakın, yaşıt, boydaş, taydaş. | Öğrenmiş, alışmış. | Alışılmış, yadırganmaz olmuş, menus. | Takım, fırka, zümre. )
- ALEVÎ ile/ve/değil ALEVÎ
( Hz. Ali. İLE/VE/DEĞİL Yüce[ulvî]. )
- AMAZON[Fr. < Lat.] ile AMAZON ["AMOZON" değil!]
( Savaşa katılan kadınlara eski çağların Amazonlarına benzetilerek verilen san. | Kadınların giydiği giysi. | Memesiz. İLE Güney Amerika'daki dünyanın en geniş ormanı ve ırmağının adı. )
- AMERINDIAN
( Güney Amerika yerlileri. )
- ÂMÎ
( "Aşağı tabaka"dan olan. )
- ANGLİKAN ile ANGLOSAKSON
( İngiliz kilisesine bağlı olan kişi. İLE V. ve VI. yüzyılda Büyük Britanya'yı ele geçiren Cermen ırkından oymaklar. | Ana dili İngilizce olan kişi. )
- ARAB[Ar.] ile ÂRÂB[Ar. < İREB, İRBE] ile A'RÂB[Ar. < ARAB]
( Irak, Şam, Hicaz, Yemen, Mısır'da ve Afrika'nın kuzeyinde bulunan semitik kavmin genel adı. İLE Akıllar, zekâlar. | Hâcetler. | Hîleler, dekler, oyunlar. İLE Çöl Arapları. )
- ARAM UT ile/= ARAM UT
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Uygur ülkesinin yakınındaki bir Türk kavmi. İLE Bir yer adı. )
- ÂRÂM[Ar. < İREM] ile ÂRÂM[Fars.]
( Çölde, özellikle konulan belirteç/nişan. İLE Durma, eğlenme, dinlenme. | Yerleşme, dinlenme, karar kılma. )
- ARÂMÎ ile/ve ARABÎ
- ARAP ile ÂRÂP
( Irkı tanımlama. İLE "...-cı" olma(savunma, koruma, kayırma) )
- ARI[Ar.] ile ARI[Ar.] ile ÂRÎ[Ar.] ile ÂRÎ[Ar.] ile ÂRÎ[Ar.]
( Sade, temiz. | Yabancı şeylerden arınmış, katışıksız, saf, halis, öz. | Günahsız. İLE Zar kanatlılardan, bal ve bal mumu yapan, iğnesiyle sokan böcek. İLE Çıplak. | Hür. | -sız. İLE Hint-Avrupa dil ailesinden olan topluluk/kişi. İLE Evet. )
( Dünyada, 20.000'e yakın arı türü bulunmaktadır. )
( ... cum APIS MELLIFICA )
- ÂRİLER/ARYANS
( M.Ö. 1500 ile 100 yılları arasında Hindistan'a gelip İndus Vadisi Arîlerine, Kuzey Hindistan'a~son olarak da Ganj ovası Arîlerine yerleştiler ve buraya "Arîler, Arîler'in Anavatanı" anlamına gelen "Aryavarta" dediler. Hindistan'a kast sistemini getirdiler. )
- AŞİRET ile KABİLE
( Devlet örgütünün geri ve etkisiz olduğu toplumlarda bireylerin korunma ve yaşama gereksinimiyle bir şefin yönetimi altında birleşerek oluşturdukları küme. İLE ... )
- ASURLULAR ile/ve/<> PERSLER
- Ayinesi iştir kişinin, SUS!!!
- Ayinesi susmaktır kişinin, SUS!!!
- AZERİ değil AZERBAYCAN TÜRKÜ/TÜRKÇE'Sİ
- AZERİLER
( SAF OĞUZLAR )
- AZINLIK ile/değil ETNİK ÖBEK
( [not] MINORITY vs./but ETHNICAL GROUP )
- BACCAO
( Tüm yaşamlarını ve çözümlerini deniz üzerinde kuran/sürdüren, karaya çıkmayanlar. [Filipinler'de] )
- BAHÂÎ[Ar.] ile BAHAÎ/LİK[Ar.]
( Alışkın. İLE Din. )
- BAŞ ile BAŞ/HEAD[İng.]
- BATICI ile/ve/değil/yerine/||/>< BATILI
- BAYAT ile BAYAT[ARGU]
( Oğuzların bir kolunun adı. İLE Cenâb-ı Hakk. )
- BEÇENEK ile BEÇENEK
( Rum ülkesi yakınında yaşayan bir Türk kavmi. İLE Oğuzların bir kolu. )
- BEDEVÎ[Ar.] ile Bedevî[Ar.]
( Göçebe. | Çölde yaşayan. [BEDÂVET: Bedevîlik, göçebelik.] İLE Seyyit Ahmed-ül-Bedevî tarafından kurulan tarikat. )
- BEDEVÎ ile/değil/yerine/>< MEDENÎ
- BERBER[Fars.]/BARBER[İng.] ile BERBER[Fars.]
( Saç/sakal kesen usta/esnaf. İLE Afrika'nın kuzeyinde bulunan bir budun/kavim[Ar.]. )
- BEYAZ ORDU:
ÇEK LEJYONU ve/<> KOLÇAK KUVVETLERİ
( LEJYON[Fr. < Lat.]: Eski Romalılar'da, piyade ve süvarinin oluşturduğu askeri birlik. | Birkaç takımdan oluşan asker birliği. )
- BEZİRGÂN[Fars. < BAZERGÂN]/TÜCCAR[Ar.] değil/yerine/= TECİMEN
( Tüccar. | Alışverişte çok kâr amacı güden kişi. | Yahudiler için kullanılan bir adlandırma. | Mesleğini sadece kazanç için kullanan kişi. )
- BİLADER değil BİRADER
- BOLŞEVİKLER ile/ve MENŞEVİKLER
- BOY ile BOY
( Bir şeyin tabanı ile en yüksek noktası arasındaki uzaklık. | Bir yüzeyde, en sayılan iki kenar arasındaki uzaklık. | Uzunluk. | Yol, ırmak, deniz kıyısı. | Kumaş için ölçü. İLE Ortak bir atadan türediklerine inanan, birbiriyle kan yakınlığı bulunduğuna inanarak evlenmeyen, toplumsal ve ekonomik ilişkilerini anaerkil ve/ya da ataerkil anlayışa uygulayan, geleneksel topluluk. Kabile, klan. )
- BOZKURT ile/değil GÖKKURT
- BOZOKLAR ile/ve ÜÇOKLAR
- BRAHMANLAR ile/ve KŞATRİYALAR ile/ve VAYSYALAR ile/ve SUDRALAR ile/ve PARYALAR
( Brahma'nın ağzından yaratılmış rahipler sınıfı. İLE/VE Brahma'nın kolundan yaratılmış soylular ve savaşanlar sınıfı. Krallar, savaşçılar ve soylular. [Tenleri kırmızımsıdır.] İLE/VE Brahma'nın kalçasından yaratılmış çiftçi ve tüccar sınıfı. İLE/VE Brahma'nın kalçasından yaratılmış hizmetkâr ve işçi sınıfı. İLE/VE Bu dört sınıf dışında kalanlar. )
- BULAK/BULAQ ile BULAK/BULAQ
( Sırtı geniş at. İLE Bir Türk kavmi. )
- CAMİA[Ar., Fars.] = COMMUNITY[İng.] = COMMUNAUTÉ[Fr.] = COMMUNITAS[Lat.] = GEMEINSCHAFT[Alm.] = HË METUZIA[Yun.] = COMUNITA[İt.] = COMUNIDAD[İsp.] = GEMEENSCHAP[Fel.] = FÆLLESSKAB[Dan.] = OBŞÇESTVO[Rus.]
- ÇANDIR/MELEZ[Ar.]/METİS[Fr.] ile/ve TOPA
( ... İLE/VE Hindistan'daki melezler. )
- ÇAPUT BAĞLAMA ile/ve/<> SALAMA
( ... İLE/VE/<> Sahalar'ın, çaput bağlamaya verdikleri ad. )
- ÇAR =/< SEZAR
( Rusça. =/< Latince. )
( Rus imparatorlarına ve Bulgar krallarına verilen san. =/< ... )
- CİBİLİYET ile CİBİLİYETSİZ
( Yaratılış, huy, maya, fıtrat. İLE Soysuz, sütü bozuk. )
- ÇİN('Lİ) ile JAPONYA('LI)
( Çin-Tibet dil ailesindedir. İLE Ural-Altay dil ailesindedir.
[İkisinde de Kanji abece kullanılır.] )
( [saçları ve kaşları] Daha seyrek. İLE Daha yoğun. )
( [boy] Daha uzun. İLE Daha kısa. )
( [ten] Daha koyu, buğday. İLE Daha beyaz. )
- ÇİNGENE/KIPTİ[Ar. < KIBTİ] değil/yerine/= ROMAN
( ... DEĞİL/YERİNE/= Sözcük karşılığı, "İnsan". )
- ÇİNGENE ile DENİZ ÇİNGENESİ(BAJAU/BADJAU)
devamı için burayı tıklayınız...- !AŞAĞILAYICI/LIK ile/ve/<> !DIŞLAYICI/LIK
- !DEDİKODUCU ile/ve/= !YAĞI/DÜŞMAN/HASIM
( Biz ancak kendimizin düşmanıyızdır. )
( Kişi, bilmediğine düşman olur. )
( ... ile HASIM )
- !DESPOT[Fr.] değil/yerine/= !BUYURGAN
- !DEYUS[Ar. DEYYUS] ile/ve/||/<>/> !PEZEVENK[Erm.]
( Karısının ya da kendine çok yakın bir kadının iffetsizliğine göz yuman kişi ve bu kişilere yönelik sövgü sözü. İLE Gizli ve yasal olmayan eşeysel ilişki öncesinde aracılık eden kişi, dümbük, godoş, muhabbet tellâlı, kavat, astik, dasnik. | Gizli ve yasal olmayan eşeysel ilişki öncesinde aracılık eden anlamında kullanılan sövgü sözü. )
- !ESİR ile !KÖLE
- !FİTNE-!FÜCUR (PEŞİNDE KOŞMAK)
- !HEMPA[Fars.] ile/değil/yerine/>< KANKA/ARKADAŞ
( Kötü işlerde aynı amaçla ve birlikte hareket eden kişi, ayaktaş. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kan kardeşliği kadar yakınlıkla birlikte hareket eden/ler. )
- !KARAÇALI = ÇALIDİKENİ
( Hünnapgillerden, kurak yerlerde yetişen, çiçekleri altın sarısı renginde, dikenli bir bitki. | İki kişinin arasına girerek ilişkileri bozan kişi. )
( PALIURUS SPINOSA )
- !KÖLE/LİK ile/ve ŞAŞKIN/LIK
- !KÖLE ile/değil/yerine !GULÂM
- !KÖLE ile !KAMBER[Ar. < KANBER]
( ... İLE Sadık köle. )
- !KÖLE ile !MEVÂLİ
( ... İLE Âzâdlı köle. )
- !KÖLE ile !SERF[Lat.]
( ... İLE Derebeylik toplum düzeninde, toprakla birlikte alınıp satılan köle. )
- !KÖLE ile/değil/<>/< İŞÇİ
( [not] SLAVE vs./but/<>/< WORKER )
- !KUNDAK ile !KUNDAK[Yun.]
( Yeni doğmuş çocuğu ilk aylarda sıkıca sarıp sarmalamaya yarayan geniş bez. | Bu bezle sarılmış bebek. | Saçları yemeninin içine alıp bağlama. | Korunmak için sıkı sıkıya sarılmış şey. İLE Yangın çıkarmak için bir yere konulan tutuşmuş yağlı bez parçası vb.| Tüfek gibi bazı ateşli silahlarda bunları çeşitli yönlere çevirmeye yarayan, namlunun altında bulunan ağaç ya DA metal bölüm. | Arabalarda dingil yatağı. | Ara bozma, fitne, fesat. )
- !MAKTUL ile/ve/değil/||/<> MÂDUM
- !SİGARA İÇEN ile/ve/değil/<> İÇİREN/İÇTİREN/İÇTİRTEN
( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Etkin/Edilgin/Ettirgen. )
( [ne yazık ki] İçmeyenler. İLE/VE/DEĞİL/<> İçenler ve içmeyenler. )
- !TAHKİR ile/değil/yerine TENKİT/TENKİD
( Bir kaçıştır.[kendinden, utancından, küçüklüğünden] İLE/DEĞİL/YERİNE Bilmeyi zorunlu kılar. )
- ... "ÖZELLİĞE HAİZ" değil ... ÖZELLİĞİ HAİZ
- ... DÜŞÜNCELİ DÜŞÜNÜRLER değil ... KABULLÜ DÜŞÜNÜRLER
- ... KESİMİ ile/ve ... TAKIMI
- ..., "SAHİBİNE" BAĞIŞLASIN değil ..., SEVDİĞİNE BAĞIŞLASIN
- ...'NIN ...:
YALANCI/SI ile/değil AKTARICI/SI
- ...'NIN DEDİĞİ ile/ve/değil/||/<>/> ...'NIN BİLDİRDİĞİ
- ...'NIN:
"KARŞITI" ile/değil DIŞINDA KALAN/BIRAKILAN
- ...'NIN:
"SUÇLUSU" ile/ve/değil/yerine/<>/< SORUMLUSU
- ...'YA (ÇOK) DÜŞKÜN" ile/ve/değil/yerine "...'YI (ÇOK) SEVEN"
- ...'YI:
BAŞLATAN ile/ve/değil/||/<>/> BAŞLATICILARDAN BİRİ
- ... değil KÖREBE
- ...ÂNE ile ...ÂNÎ
- (B)İLİM:
KÜÇÜK ZİHİNLERİ ile ORTA ZİHİNLERİ ile İLERİ ZİHİNLERİ
( Kibirlendirir. İLE Şaşırtır. İLE Alçakgönüllü yapar. )
- (BİRİNİ, BİR ŞEYİ) "GÜZEL BULMAK" ile/değil/yerine GÜZELİ BULMAK
( Yanılabilirsin. İLE/DEĞİL/YERİNE Yanılmazsın. )
- (İÇ):
ÇOCUK ile/ve/||/<> YETİŞKİN ile/ve/||/<> EBEVEYN
- (OLMUŞ) OLAN ile OLMAKTA OLAN
( Nesne/ler. İLE Özne/kişi. / İnsan. )
- (OLUMLU/OLUMSUZ) HAVA/SI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HÂL/İ
- (ONUN/SENİN) GÜZELLİĞİNE BAKMAK ile/değil/yerine GÜZELLİĞE BAKMAK
- (OTELCİLİKTE)
"MÜŞTERİ" değil/yerine KONUK/MİSAFİR
- (ÖZEL OKULLARDA)
"MÜŞTERİ" değil/yerine ÖĞRENCİ
- (SİGARA) "YASAĞI" değil SINIRLAMASI/KISITLAMA/SI
( Yürürlüğe giren yasa, bir "YASAK" koyma değildir! Toplum yaşamında ve kişiler arasında düzenin sağlanması, hakların korunması için ortak kullanım alanı kuralları uygulanmak zorundadır. Sigarayla ilgili düzenleme, kişilerin bulunmak zorunda/durumunda olduğu -kapalı ya da açık- ortamlarda sigara kullanıcılarının keyfî uygulamalarına izin vermemek üzerinedir. Bu durumdan rahatsız olan/olabilecek kişilerin haklarının korunması üzerine de bu tür kısıtlamalar getirilmesi gerekmiştir. "YASAK" olarak ifade edilen durum, "sigara içme yasağı" değil belirli ortak kullanım alanlarında keyfî tutumda bulunulmasına engel olabilmek üzere ve çevrenin rahatsız edilmemesine yöneliktir. Doğrudan, genel bir "içmeme yasağı" getirilmemiştir. "YASAK"[< YASA][yasaya/kanuna bağlı olan] sözcüğü ve kullanımının da, kişiler [içen-içmeyen, rahatsız olan/lar] arasında anlaşamamazlık/ihtilâf [ya da olası çatışma durumunda] toplum ve devlet tarafından kabul ve onay görmüş, uyumlu bir düzen sağlanabilmesi üzerine, gereken koşulların, yazılı ve tüzel(hukukî) bir karşılığının bulunması üzerinedir. Birlik ve bütünlüğü, sürdürülebilirliği sağlayabilmenin göstergesi ve dayanakçası olarak, "YASA" ve yasal gereklilik, işlevini yerine getirmek üzere uygulanmaktadır. Kişi, kendi evinde istediği gibi [çırılçıplak] dolaşabileceği halde dışarıda/sokakta, ortak alanlarda dolaşamayacağı gibi. Bu durumu anlayan ve kabul edebilen tütün kullanıcıları, tütün ürünleri kısıtlamasının da bir uzlaşım ve çözüm gerektirdiğini rahatlıkla anlayacak ve kabul ediyor olacaklardır. )
- (TEK/BAZI) BİLİMBİREYLERİ
- (TEK/BAZI) SANATÇILAR
- (ZIR)DELİ ile/değil DÂHİ
( Kişilerin/toplumun anlayamadıkları ve/ya da kabul edemedikleri. İLE/DEĞİL Deliliğini, topluma kabul ettire(bile)n. )
(
Özellikle sözlük çalışması, dilin önemi, bireyin farkı ve değeri, yaşam hakkı, aşk, dostluk, psikoloji, ümit, hizmet, hukuksal süreç bağlamında ve daha çoğu bireysel (||/<>) toplumsal düşünce, duygu ve değerler açısından izlenilmesi gerekli olan, gerçek bir yaşam öyküsünün işlenilmiş olduğu
etkileyici, ilginç ve harika bir film. )
- [Ar.] BEHKEN ile BEHKENE/BEHKELE ile BEHNEKE
( Güzel ve gösterişli genç eril. İLE Nârin, ince ve güzel gövdeli dişil. İLE Şişmanca ve gövdesi güzel dişil. )
- [Ar.] MEDDAH ile MEDDAH
( Taklitler yaparak, hoş öyküler anlatarak halkı eğlendiren sanatçı. İLE Öven, aşırı övgüde bulunan kişi. )
- [Ar.] MEMUR ile MEMUL
( Devlet hizmetinde aylıkla çalışan kişi, görevli. | Bir işle görevlendirilmiş olan, yükümlü. İLE Umulan, düşünülen. )
- [Ar.] TEEBBÎ ile/ve TEEMMÜM
( Birini, baba edinme. | Birini, evlât edinme. İLE/VE Ana edinme. | Çocuğun, anne tarafından tanınması. )
- [BİLGİ/SÖZ]
"KULAĞINDAN":
GİRMEYEN ile GİRİP-ÇIKAN ile ZİHNİNE[/"KALBİNE"] ULAŞAN
( Hiçbir biçimde dinlemeyen/anla(ya)mayan. İLE Anlasa/Dinlese de unutan, kayıtsız kalan. İLE Tutan/kaydeden, dönüştüren, işleyen, uygulayan. )
- [DURUM > DUYGU > DÜŞÜNCE > DAVRANIŞ >= ... ]
ile
[DURUM > DÜŞÜNCE > DAVRANIŞ > DUYGU >= ... ]
ile
[DUYGU > DURUM > DAVRANIŞ >= ... ]
ile
[DÜŞÜNCE > DAVRANIŞ > DURUM > DUYGU >= ... ]
( Sorun. İLE Çözüm. İLE Âşık. Düşünme[sonradan]. İLE Biliminsanı. )
- [Fr. < Lat.] SENYÖR ile MONSENYÖR
( Ortaçağ Avrupa'da, toprağı olan derebeyi. | Fransa'da bir ayrıcalıklılık sanı. İLE Hristiyan prenslerine verilen san. | Yüksek aşamalı din adamlarına verilen san. )
- [Fr. < Yun.] PİLOT ile PİLOT
( Bir hava taşıtını kullanmak ve yönetmekle görevli kişi. İLE Deneme niteliğinde olan. )
- [Fr.] DÜK ile GRANDÜK
( Büyük bir düklüğün egemenine verilen ad. | Çarlık Rusya'sında, prenslere verilen ad. )
- [Fr.] MATMAZEL ile/> MADAM
( Evlenmemiş kızlar için kullanılan san. İLE/> Evli kadınlara verilen san. )
( [Türkçe'de], "Bayan" sözcüğü yerine kullanılırdı. İLE/> Müslüman olmayan evli kadınlar için kullanılırdı. )
- [Fr.] MİLİS ile MİLİTAN
( Savaş sırasında, orduya yardımcı olarak toplanan halk gücü. İLE Bazı ülkelerde, yardımcı güvenlik gücü. İLE Bir düşüncenin, bir görüşün başarı kazanması için savaşan, mücadele eden. | Bir örgütün etkin üyesi. )
- [hem] ÇOK OKUYAN ile/ve/||/<>/hem de ÇOK GEZEN
( Hangisi daha çok bilir?" sorusuna, birinden yana, iki yaklaşımda bulunuluyor. Doğru yanıt diye bir şey yok! İkisi de doğru ya/ya da yanlış olabilir. Fakat bilinebilecek bir şey varsa, o da ikisini de yapanın hiçbir şey bilmediğidir. Yani ne kadar bilmediğini anlayarak ve ne kadar daha anlaması gerektiğini anlar. "ŞİO ME NİHİL ŞİRE"[En iyi bildiğim şey, hiçbir şey bilmediğim!"] )
- [hem] KİŞİNİN "HATIRI" ile/ve/değil/yerine/hem de/||/<>/< HAKKIN HATIRI
- [İt.] BAS ile BASBARİTON ile BARİTON ile TENOR ile KONTRTENOR
( En kalın, eril seleni. | En kalın sesli orkestra çalgısı. İLE Basın çıkamadığı ince tonlara çıkabilen, buna karşın, basın indiği kalın ve tok tonlara inemeyen eril seleni. İLE Bas ve tenor selenleri arasında bulunan eril seleni. İLE En tiz ya da en ince eril seleni. İLE Basın çıkamadığı ince tonlara çıkabilen ve buna karşılık basın indiği kalın ve tok tonlara inemeyen bir eril seleni. )
- [İt.] LİRİK SOPRANO ile DRAMATİK SOPRANO ile KOLORATUR SOPRANO
( Duygusal ve yumuşak renkteki selen. İLE Tok ve derin renkteki selen. İLE Parlak, tiz ve ajilitesi yüksek selen. )
- [İt.] SOPRANO ile/ve MEZZO SOPRANO ile/ve KONTRALTO SOPRANO/ALTO
( Kadın ya da genç erkek çocuklarda en ince selen. | Bir çalgı topluluğunda, en ince sesleri veren müzik araçları. İLE Soprano ile kontralto arasında kadın seleni. İLE Kadın selenlerinin en kalını. )
- [NE YAZIK Kİ]
HUYSUZ ile/ve/||/<>/> GEÇİMSİZ
- [ne yazık ki!]
ÖZÜR DİLEYEMEMEK/DİLEYEMEYEN ile/ve/<> TEŞEKKÜR EDEMEMEK/EDEMEYEN
- [ne yazık ki]
GELENEKSEL KİŞİ ile MODERN KİŞİ
( Ebeveynlerine tapar. İLE Çocuklarına tapar. )
- [ne yazık ki]
MUHTEKİR[Ar.]/SPEKÜLATÖR[İng.] değil/yerine/= VURGUNCU
( Yolsuz kazanç elde eden, vurguncu, istifçi, ihtikâr yapan. )
- [ne yazık ki]
SEVGİSİZ/LİK ile/ve/||/<> İLETİŞİMSİZ/LİK ile/ve/||/<> İLGİSİZ/LİK
( [kişileri] Geçimsiz yapar. İLE/VE/||/<> Birbirine düşman eder. İLE/VE/||/<> Güzellikleri yok eder. )
( [ne yazık ki] Bireyleri sevemeyenler, "insanlık" kavramına sığınır... )
devamı için burayı tıklayınız...- !SAVAŞ ile/ve/değil/yerine SAVAŞIM
- ... "GELESİYE KADAR" değil ... GELİNCEYE KADAR
- ... BİÇİMİNDE DÜŞÜNMEK ile ... BİÇİMİNDE BAKMAK
- ... HAKKI ("VERMEK") ile/ve/değil/||/<>/< ... FIRSATI (TANIMAK)
- ... PEŞİNDE ile/ve/değil/<> ... DERDİNDE
- ...'NIN "İSTEDİĞİ" / "BEKLEDİĞİ" ile/değil/yerine/>< DAVET ETTİĞİ
- ...'NIN:
"ONURU" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLURU
- ...'NIN:
KANITI ile/değil GÖSTERGESİ
- ...'NIN(BEKLEMENİN/DÜŞÜNMENİN VB.):
"ÂLEMİ" YOK! değil GEREĞİ YOK!
- ...'YA NİSPETEN ile/ve/||/<> ...'YA SAYGIDAN/HÜRMETEN
- (AYAĞIM, ELİM/KOLUM VB.) SORUNLU ile RAHATSIZ ile SAKAT
- (AYNI/FARKLI) HATALAR İÇİN:
"KİMSEYE GÜVENMEMEK" ile/değil/yerine İKİ KEZ GÜVENMEMEK
- (B)İLİM:
KÜÇÜK ZİHİNLERİ ile ORTA ZİHİNLERİ ile İLERİ ZİHİNLERİ
( Kibirlendirir. İLE Şaşırtır. İLE Alçakgönüllü yapar. )
- (BAZI) DUYGULARI/NI:
SÜREKLİ YAŞAMAK/DUYUMSAMAK ile/ve/değil YOĞUN YAŞAMAK/DUYUMSAMAK
- (DAHA) ("ÜST") GÜCE[OLANAKLARA/KİŞİLERE] TAPARLIK ile/ve/değil/yerine/||/<> ÖYKÜNME
( Düşük bilgi/bilinç seviyesindeki ya da çıkarcı kişilerin(zihinlerin), iyiliğ(in)e yönelimde, güdülenmesini ve kötülüğ(ün)e başvurmada da kendini tutmasını sağlatan en etkili/etkin iki durum/tutum. )
- (KARŞILAŞMALARDA/BULUŞMALARDA/KÜLTÜRLERDE) HİÇ ÖPÜŞMEMEK ile 2 KEZ ile 3 KEZ ile 4 KEZ YANAKTAN ÖPÜŞMEK
- (KİŞİSEL) YORUM ile/ve/değil/yerine/<> NESNELLİK
( Yorum niteliğindeki hiçbir yaklaşım/açıklama, nesnellik iddiasında bulunamaz. )
- (KOŞULSUZ) SEVGİ:
(EN BÜYÜK) ZAAF ve ERDEM
- (ONUN İÇİN:)
[ne] ŞER ile/ve/değil/yerine/ne de/||/<>/< ŞEN
- (SİGARA) "YASAĞI" değil SINIRLAMASI/KISITLAMA/SI
( Yürürlüğe giren yasa, bir "YASAK" koyma değildir! Toplum yaşamında ve kişiler arasında düzenin sağlanması, hakların korunması için ortak kullanım alanı kuralları uygulanmak zorundadır. Sigarayla ilgili düzenleme, kişilerin bulunmak zorunda/durumunda olduğu -kapalı ya da açık- ortamlarda sigara kullanıcılarının keyfî uygulamalarına izin vermemek üzerinedir. Bu durumdan rahatsız olan/olabilecek kişilerin haklarının korunması üzerine de bu tür kısıtlamalar getirilmesi gerekmiştir. "YASAK" olarak ifade edilen durum, "sigara içme yasağı" değil belirli ortak kullanım alanlarında keyfî tutumda bulunulmasına engel olabilmek üzere ve çevrenin rahatsız edilmemesine yöneliktir. Doğrudan, genel bir "içmeme yasağı" getirilmemiştir. "YASAK"[< YASA][yasaya/kanuna bağlı olan] sözcüğü ve kullanımının da, kişiler [içen-içmeyen, rahatsız olan/lar] arasında anlaşamamazlık/ihtilâf [ya da olası çatışma durumunda] toplum ve devlet tarafından kabul ve onay görmüş, uyumlu bir düzen sağlanabilmesi üzerine, gereken koşulların, yazılı ve tüzel(hukukî) bir karşılığının bulunması üzerinedir. Birlik ve bütünlüğü, sürdürülebilirliği sağlayabilmenin göstergesi ve dayanakçası olarak, "YASA" ve yasal gereklilik, işlevini yerine getirmek üzere uygulanmaktadır. Kişi, kendi evinde istediği gibi [çırılçıplak] dolaşabileceği halde dışarıda/sokakta, ortak alanlarda dolaşamayacağı gibi. Bu durumu anlayan ve kabul edebilen tütün kullanıcıları, tütün ürünleri kısıtlamasının da bir uzlaşım ve çözüm gerektirdiğini rahatlıkla anlayacak ve kabul ediyor olacaklardır. )
- [Ar.] CÜSSE ile/ve HEYBET
( Gövde, kalıp, çelim. İLE/VE Korku ile saygı duygularını birden uyandıran durum ya da gösteriş. )
- [AŞKTA] SEVGİLİNİN:
"HERŞEYİ OLMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> "HİÇBİR ŞEYİ OLMAK"
- [ASLOLAN] DÜZÜŞMEK SEVİŞMEK!
- [BAZI/ÇOĞU DURUM/SORUN/HATA/ZORLUKTA]
"(BEN) İNSANIM" ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< "İNSANIM" DÜŞÜNCESİNE/SÖZCÜĞÜNE SIĞINMIŞSIN/KAÇMIŞSIN/SAKLANMIŞSIN
- [Çince] HSING, PEN HSING, TZU HSING
( Hakiki doğa, kendi doğası, öz doğa. )
- [hem] "ÖFKE" ile/ve/hem de/||/<>/>< "HAYRANLIK"
- [hem] İBÂDET ile/ve/hem de/ya da/||/<> NEDÂMET
- [İNANÇ +] İLİM ile/ve/||/<> İRFAN ile/ve/||/<> HÜZÜN ile/ve/||/<> NEŞE ile/ve/||/<> [bunlar yoksa]
( Hikmet. İLE/VE/||/<> Rahmet. İLE/VE/||/<> Zarâfet. İLE/VE/||/<> Muhabbet. İLE/VE/||/<> Şiddet. )
- [Lat.] CARITAS ve/||/<>/>/< CUPIDITAS
( Tanrı[uhrevî] sevgisi. VE/||/<>/>/< Kişi/nesne/dünya sevgisi. )
- [ne yazık ki]
"KENDİNDE":
!AYRICALIK/ÖNCELİK ("ARAMAK"/"BULMAK") ile !"ÖLÜMSÜZLÜK" ZANNETMEK ile !EGEMENLİK "KURMAK"
( Adâletten en uzakta olanların, en bilgisiz olanların ve kendinin en yüksekte olduğunu zannedenlerin, "kabul" ya da dayatmaları... )
- [ne yazık ki]
SEVGİSİZ/LİK ile/ve/||/<> İLETİŞİMSİZ/LİK ile/ve/||/<> İLGİSİZ/LİK
( [kişileri] Geçimsiz yapar. İLE/VE/||/<> Birbirine düşman eder. İLE/VE/||/<> Güzellikleri yok eder. )
( [ne yazık ki] Bireyleri sevemeyenler, "insanlık" kavramına sığınır... )
- [ne yazık ki]
!KEYFÎ "İDÂRE" ile/ve !KEYFÎ "İRÂDE"
- [ne yazık ki]
!SALDIRI ile/ve/||/<>/>/< !ŞİDDET
( Şiddet, saldırganlığın da ötesinde onun, nefret, düşmanlık gibi duygu ve etkinlik kazandığı biçimi ya da çeşit ve derecesidir. )
- [ne yazık ki]
"BİRİLERİNİN EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEK" ile/ve/||/<> "HIRSIZA, YOL GÖSTERMEK" ile/ve/||/<> DEĞİRMENİNE SU TAŞIMAK
- [ne yazık ki]
"ÇOK BİLMİŞLİK" ile/ve/||/<> "GARANTİCİLİK"
( [ne yazık ki] Bir kişi, ne kadar bilmiyorsa, o kadar "bilir". İLE/VE/||/<> Ne kadar "korkuyor" ve "öfkeliyse", o kadar "garanticidir". )
- [ne yazık ki]
"GÖNÜL KIRMAK/GÖNÜLDEN ÇIKMAK"
değil/yerine/><
"GÖNÜLE GİRMEK/GÖNÜL ALMAK"
( [ne yazık ki] Zihindeki (tek ya da çoğul) olumsuz ve ölümlü kayıtlarla. DEĞİL/YERİNE/>< Zihindeki (tek) olumlu ve ölümsüz kayıtla. )
( Kişi, "nasıl" ise gireceği/çıkacağı gönül de öyledir. )
- [ne yazık ki]
"GÖZ YUMMA" ile/ve/||/<> "GÖZETİP KOLLAMA"
- [ne yazık ki]
"KÖTÜLÜK" değil/yerine/>< İYİLERİN ÇABASI
( Kötülüğün baskın gelmemesi için tek koşul, iyilerin, çaba göstermeleridir. )
- [ne yazık ki]
"NİYET OKUMA" ile/ve/||/<> "AKIL OKUMA"
( İkisi de yanlıştır ve olanaksızdır. Hiçbir zaman, zemin ve koşulda yapılmamalıdır! )
- [ne yazık ki]
(")GECİKEN/GECİKMİŞ ADÂLET(") =/||/> ADÂLETSİZLİK
- [ne yazık ki]
[ne] "SÖZ DİNLEMEK" ile/ve/ne de/||/<>/< RİCÂ TANIMAK
- [ne yazık ki]
AYRIŞ(TIR)MA ile/ve/<> YABANCILAŞ(TIR)MA
- [ne yazık ki]
BAZI KİŞİLERİN, HATALARI/SUÇLARI:
"ÇUVALA BASMASI" ile/ve/||/<> "DUVARA ASMASI"
( Kendilerininkileri. İLE/VE/||/<> Bizimkileri/seninkileri. )
( Özellikle daha büyük olanlarını. İLE/VE/||/<> Özellikle daha küçük olanlarını. )
- [ne yazık ki]
BEKLENTİ ile/ve/değil/yerine/> ANLAMDAN/DEĞERDEN UZAK DÜŞMEK
- [ne yazık ki]
BİLGİSİZLİĞİN/BİLGİSİZLERİN:
KABALIĞI ile/ve/||/<> KALABALIĞI
- [ne yazık ki]
ÇEKİŞME ile/ve/<>/< İNATLAŞMA
- [ne yazık ki]
CENDEREYE ALMAK SOKMAK ile/ve/<> KISKACINA ALMAK
- [ne yazık ki]
DAYATMA ile/ve/||/<>/> İSYAN
( Etki. İLE/VE/||/<>/> Tepki. )
- [ne yazık ki]
EN BÜYÜK BİLGİSİZLİK/CEHÂLET:
YAKINLARIMIZIN VE SEVDİKLERİMİZİN DEĞERİNİ BİLMEME/ANIMSAMAMA/"AZIMSAMA" ile/ve/||/<>/> BİZİ SEVENLERİN DEĞERİNİ BİLMEME/ANIMSAMAMA/"AZIMSAMA"
- [ne yazık ki]
EN KÖTÜ HUY ile/ve/||/<> EN BÜYÜK HATA ile/ve/||/<> EN BÜYÜK SAFLIK
( Bazılarının karşısında bile iyi olmaktan vazgeçememek. İLE/VE/||/<> Herkesi, kendimiz gibi zannetmek. İLE/VE/||/<> Her bir kişiye güvenmek. )
- [ne yazık ki]
ET YİYENLER ile LEŞ YİYENLER
( [Ar., Fars.] LÂHİME ile CÎFE-HÂR )
( BUGAS[Ar.]: Leş yiyen kuşlar. )
( MEYTE/MEYYİTE/CÎFE[çoğ. CİYEF][Ar.]/LÂŞE[Fars.]/CARCASS[İng.]: Hayvan leşi. )
( DED ile CÎFE-HÂR, LÂŞE-HÂR, MEYTE-HÂR )
( CARNIVOROUS vs. SCAVENGER )
- [ne yazık ki]
HAKSIZLIK ve/||/<>/>/< ÖFKE
( Haksızlık etme. öfkenle hareket etme! )
- [ne yazık ki]
HAYRANLIK DUYANI ve/||/<> GÖRMEMEZLİKTEN GELENE
( Görmemezlikten geliyoruz. VE/||/<> Hayranlık duyuyoruz. )
- [ne yazık ki]
İDAM ile/ve/değil/<> İTHAM
- [ne yazık ki]
İLİŞKİLERİN/EVLİLİKLERİN BİTİŞİ:
AŞKIN BİTMESİNDEN ile/ve/||/<>/< ARKADAŞLIĞIN OLMAMASINDAN
- [ne yazık ki]
İNSANLIK SUÇLARI:
SOYKIRIM ile/ve/||/<> İŞKENCE/ŞİDDET ile/ve/||/<> TERÖR ile/ve/||/<> NEFRET/DÜŞMANLIK ile/ve/||/<> IRKÇILIK ile/ve/||/<> KÖLELEŞTİRME ile/ve/||/<> İNSAN KAÇAKÇILIĞI ile/ve/||/<> ORGAN TİCARETİ ile/ve/||/<> BAĞIMLILAŞTIRMA
( Bağımlılaştırma - İnsanlık Suçu İlişkisi - Muharrem Balcı )
( * Kasten öldürme
* Kasten yaralama
* İşkence, eziyet ya da köleleştirme
* Kişiyi, özgürlüğünden yoksun kılma
* Bilimsel deneylere tâbi kılma
* Eşeysel saldırıda bulunma, çocukların eşeysel istismarı
* Zorla gebe bırakma
* Zorla fuhşa sevketme )
( [unfortunately] HUMAN CRIMES: GENOCIDE and/||/<> TORTURE and/||/<> DISCRIMINATION and/||/<> HATRED and/||/<> TO PUSH ADDICTION (and/||/<> TO DISSAPOINT) )
- [ne yazık ki]
KARAMSAR/LIK ve/||/<> KARARSIZ/LIK
- [ne yazık ki]
KAYIRMA ile/ve/||/<> ŞIMARTMA
( NEPOTISM vs. SPOIL )
- [ne yazık ki]
KİBİR ile/ve/<> GİZLİ KİBİR
- [ne yazık ki]
KİŞİDE:
RASTLANTISAL/LIK ile/ve/||/<> KEYFÎ/LİK
- [ne yazık ki]
KÖLELİK ile/ve/||/<>/> BORÇ KÖLELİĞİ
- [ne yazık ki]
KÖTÜ KULLANIM ile/ve/||/<>/> KÖTÜYE KULLANIM
( [... olduğunu/olacağını] "biliyorsun/biliyordun." İLE/VE/||/<>/> "ZÂTEN"/"SONUÇTA"/"ASLINDA" biliyorsun/biliyordun." )
( "Bir alışveriş, bir fiş." şeklinde, fazladan/gereksiz açıklama yapmak, uyarıda bulunmak. İLE/VE/||/<>/> "Ama bunu söylemenize gerek yok ki! Ben yapınca alışverişi, ZÂTEN/SONUÇTA alıyorum satış fişi." şeklinde [soluksuz/beklemeksizin/düşünmeksizin] "yanıt vermek." )
( Bir kişinin, neyi bilip bilmediğini ve/ya da o an/dönem için anımsayıp anımsamadığını "belirlemek", beklentisi içinde olmak, dilin/ifadenin kötü kullanılmasıdır. [Hiçkimsenin, neyi bilip bilmediği, isteyip istemediği ya da yapıp yapamayacağı, hiçbir zaman, zemin ve koşulda bilinemez!] İLE/VE/||/<>/> Sözcüklerin yetersiz ve kötü kullanımıyla birlikte "niyet okumak" ya da genelleyici/indirgeyici/özdeştleştirici/köktenci/toptancı/sonuç odaklı bir yargı ifadesi ise sürecin ve ilişkinin tükenmesine neden olacak/olmuş bir kötüye kullanımdır. [Güç ve baskı uygulama isteği ve/ya da nedeniyle olduğu/olabileceği gibi sorumluluktan kaçmak gibi çok çeşitli anlamsız/gereksiz nedenlerden de kaynaklanmaktadır.] )
( Dünyadaki Yaşamın Tehlikede Olduğunun 21 Kareyle Kanıtı )
devamı için burayı tıklayınız...-
değil/yerine/><
, ve/||/<> . ve/||/<> ! ve/||/<> ? ve/||/<> :
( İnsanlık, bir gün...
(,) Virgülü kaybetti:
Söyledikleri, birbirine karıştı.
(.) Noktayı kaybetti:
Düşünceleri, uzayıp gitti. Ayıramadı onları.
(!) Ünlem işaretini kaybetti bir gün de:
Sevincini, öfkesini, tüm duygularını kaybetti.
(?) Soru işaretini kaybetti bir başka gün:
Soru sormayı unuttu.
Her şeyi olduğu gibi kabul eder oldu.
(:) İki noktayı kaybetti başka bir gün:
Hiçbir açıklama yapamadı.
Yaşamının sonuna geldiğinde...
Elinde sadece (") tırnak işareti kalmıştı...
“İçinde de başkalarının düşünceleri vardı yalnızca."
Alex Kanevsky )
- (BAZI TANINMIŞ) FİLOZOF ve BİLGİNLER
- (HÜCCETÜL İSLÂM / İMAM / EBÛ HAMİD) GAZZÂLÎ ile/ve AHMET GAZZÂLÎ
- (KANT'IN):
GÖRÜŞLER/İ ile/ve/||/<> ÇÖZÜMLER/İ
( 1. Canlı kuvvetlerin, doğru tahmini üzerine düşünceler[1746]
2. Metafiziksel bilişin ilk ilkeleri üzerine yeni bir açıklama[1755]
3. Evrensel doğa tarihi ve gökler kuramı[1755]
4. Fiziksel monodoloji[1756] )
- (KUSA'LI) NICOLAUS CUSANUS ile/ve/||/<>/> GIORDANO BRUNO ile/ve/||/<>/> HENRY MORE
- (TEK/BAZI) FİLOZOFLAR/DÜŞÜNÜRLER
- (ZIR)DELİ ile/değil DÂHİ
( Kişilerin/toplumun anlayamadıkları ve/ya da kabul edemedikleri. İLE/DEĞİL Deliliğini, topluma kabul ettire(bile)n. )
(
Özellikle sözlük çalışması, dilin önemi, bireyin farkı ve değeri, yaşam hakkı, aşk, dostluk, psikoloji, ümit, hizmet, hukuksal süreç bağlamında ve daha çoğu bireysel (||/<>) toplumsal düşünce, duygu ve değerler açısından izlenilmesi gerekli olan, gerçek bir yaşam öyküsünün işlenilmiş olduğu
etkileyici, ilginç ve harika bir film. )
- [KANT'TA] KRİTİK:
ELEŞTİRİ ile/ve/değil/||/<>/< SINIR ÇİZMEK
- [ne yazık ki]
NİCE KİŞİLER ile NİCE GİYSİLER
( [ne yazık ki] Görürüz, üstünde giysi olmayan. İLE Görürüz, içinde insan olmayan. )
- [ne yazık ki]
PARA ile/ve/||/<> DİN
( [ne yazık ki]
Konu "para" olduğunda, herkesin dini aynıdır. )
- [ne yazık ki]
KATLANMAK" ile/ve/||/<>/> "KANIKSAMAK" ile/ve/||/<>/> "KABULLENMEK" ile/ve/||/<>/> "ONAYLAMAK"
( Çoğu soruna "tanık olmaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu soruna "katlanmaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu sorunu "kanıksamaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu sorunu "kabullenmekten" dolayı. )
- [SORUNSAL]
AKLIN:
NEYİ BİLİP ile/ve/||/<> NEYİ BİLEMEYECEĞİ
( IMMANUEL KANT )
- FELSEFE ile/ve/||/<>/> BİLİM
( Tanımlama ve tanıtlaması kendi içinde olan. İLE/VE Tanımlama ve tanıtlaması kendi dışında olan. )
( Kendi üzerine düşünebilme. İLE/VE Nesnesi üzerine yöntem uygulamaları. )
( Bilmediklerimiz. İLE/VE Bildiklerimiz. )
( Nesnesi, içindedir. İLE/VE Nesnesi, dışarıdadır. )
( Bilinç-bilinç ilişkisi. İLE/VE Bilinç-nesne ilişkisi. )
( Bilim, felsefenin başarılarından, felsefe de bilimin başarısızlıklarından örülmüştür. )
( FELSEFE: VARLIK ile/ve METAFİZİK ile/ve AHLÂK )
( FELSEFE: Yasaların örgünlüğünün bütünlüğü. )
( FELSEFE: BİLGİ OLARAK ile/ve/yerine YAŞAM TARZI OLARAK )
( FELSEFE: Nesillerarası mektuplaşma. Hem öldüren, hem de dirimli tutan bir özellik ve/ya da durumdur. )
( Felsefe, İyonya'da doğmuştur. Felsefeye ilk biçimini kazandıran üç filozof Thales, Anaksimander ve Anaksimenes'tir. )
( Düşünmenin yetkin biçimleridir. )
( Öngörme/öngörebilme gereksinimidir. )
( Nitelikli kavramlarını, daha nitelikli hale getirmektir. )
( Dili, daha nettir. )
( Betimlemeden kavrama, yasalılığa geçişin ilkeli olmasıdır. )
( BENZER YÖNLERİ:
İkisi de akla ve düşünme yasalarına dayanarak kendilerini haklı kılmaya çalışır.
İkisi de evreni, insanı ve yaşamı, bilinçli, yöntemli ve düzenlilik içinde araştırır.
İkisinde de eleştiri süzgecinden geçirilmeyen bilgi güvenli bulunmaz.
İkisi de eleştiri sonrası kavramlar ve soyutlamalarla bazı ilke ve yasalara ulaşarak genellemeler yapar.
FARKLI YÖNLERİ:
Felsefe; evreni, insanı ve yaşamı sorgularken; bilim, kendini olgular ile sınırlar. Evreni, kendi inceleme alanına göre parçalara ayırır.
Felsefe, olgu ve olayların ardındaki gerçekliği açıklamaya çalışır. Bilim, doğa olayları arasında nedensellik bağları kurarak doğa ile ilgili yasalara ulaşmayı hedefler.
Felsefe, kurgusal(spekülatif) ve rasyonel düşünüş gibi yöntemler kullanır. Bilimler ise tümevarım ve tümdengelim yöntemlerini kullanır. )
( Tümel. İLE/VE/||/<>/> Tikel. )
- | AFRODİT = VENÜS | ile/ve/||/<>/> URANYA
( | Yunan'ların (en) güzele verdiği ad. İLE/= Roma'lıların (en) güzele verdiği ad. | İLE/VE/||/<>/> ... )
( | [Aşkın simgesi.] Yunan'da. İLE/= Latin'de. | İLE/VE/||/<>/> ... )
( | Sevgi ve güzellik. | İLE/VE/||/<>/> Bilim ve gerçekliği simgelediğinde aldığı ad. )
- 2 GÖZ ile/ve/||/<> 3. GÖZ
( Dışa bakar. İLE/VE/||/<> İçe bakar. )
( Aklın gözüdür. İLE/VE/||/<> Anlayışın gözüdür. )
( Bilinenleri/bilinebilecekleri, anlaşılabilecekleri görür. İLE/VE/||/<> İki gözün anlayamadıklarını görür. )
( Gördüklerinden rahatsız olunabilir. İLE/VE/||/<> Şikâyet etmekten uzaklaştırır. )
( Lobsang Rampa'nın, "3. Göz" adlı kitabını da okumanızı salık veririz. )
( Kimileri, gözden içer şarabı. )
- AŞK
( AŞK-I CİSMÂNÎ: Maddî aşk, eşeysel arzulara dayanan sevgi.
AŞK-I DERÛN: Derinde, içte olan aşk, içten gelen arzu, istek.
AŞK-I EFLÂTÛNÎ: Platonik aşk, maddeci olmayan ideal aşk.
AŞK-I FAZL Ü HAKK: Fazilet ve doğruluk aşkı, sevgisi.
AŞK-I FÜSÛNKÂR: Sihirli, büyüleyici aşk.
AŞK-I HAKİKÎ: Gerçek sevgi, maddeye bağlı olmayan aşk.
AŞK-I İLÂHÎ: Tanrı aşkı.
AŞK-I MAKHÛR: Kahrolmuş, mahvolmuş aşk.
AŞK-I MARAZÎ: Düzensiz bir ruh halinin normal olmayan sevgisi.
AŞK-I MECÂZÎ: Allah sevgisine ulaşmak için O'nun yarattığı geçici suretlerden birini sevme.
AŞK-I MEMNÛ: Menedilmiş, yasaklanmış aşk.
AŞK-I MÜRDE: Ölmüş, bitmiş aşk.
AŞK-I RÛHÂNÎ: Manevî sevgi, Allah sevgisi.
AŞK-I SEHHÂR: Sihirleyici, büyüleyici aşk. )
- ABRAHAM ABULAFIA ve/<> İBN ARABİ
- AÇIK ile/ve SEÇİK
( Doğal, Duyusal. İLE/VE Zihne. )
( Üçgenin iç kenarı. İLE/VE Hipotenüs. )
( Descartes )
- ADLER ile/ve/<> ADLER
( Friedrich İLE/VE/<> Alfred )
( Fizik'te. İLE/VE/<> Psikoloji'de. )
- AFRODİT/VENÜS ile NİNİ ile LILLITH
( Güzel/masum kadın. İLE Güzel ve şuh/kötücül kadın[La femme fatale]. İLE İblis\'in karısı. )
- AĞLAMAK ve/değil/yerine/<>/>< GÜLMEK :)
- AHFEŞ:
ABDÜLHAMÎD ile/ve/||/<> SAİD BİN MES'ADE ile/ve/||/<> ALİ BİN SÜLEYMAN
( AHFEŞ[Ar.]: Küçük gözlü. | Zayıf bakışlı. | Yalnız gece gören kişi. | Bu üç büyük Arap âliminin takma adı. )
- AHLÂK ile/ve/||/<>/< MERHAMET
- ALBERT EINSTEIN ve/||/<> CHARLIE CHAPLIN
( Sanatınızda en çok takdir ettiğim şey, evrensellik. Tek bir söz bile kullanmıyorsunuz fakat tüm dünya sizi anlıyor. VE/||/<> Doğru. Sizin ününüz daha da yüce! Tüm dünya size hayranlık duyuyor fakat kimse, dediğiniz hiçbir şeyi anlamıyor. )
( What I admire most about your art is that it is universal. You don't say any word and the whole world understands you. AND/||/<> But your glory is greater. The world admires you while no one understands you. )
- ALGI YANILSAMALARI'NDA:
MÜLLER-LYLER ve POGGENDORFF ve WUNDT ve ZOLLNER ve BOURDON
- ALİ BEY ve/||/<>/> HASAN ALİ YÜCEL
( Ertuğrul Fırkateyni'nin kaptanı. VE/||/<>/> Torunu.[Milli Eğitim Bakanı, Köy Enstitüleri'ni kuran, çok sayıda önemli kitabın çevirisini yaptıran ve Türk ansiklopedisini oluşturtan kişi] )
( )
- ALONZO CHURCH ve/||/<> ALLEN TURING
- ALTIN ORAN ve/<> FIBONACCI SAYILARI/DİZİSİ
( GOLDEN PROPORTION/RATIO/MEAN/SECTION and/<> FIBONACCI NUMBERS/SERIAL )
- ANAXIMANDER ile ANAXIMENES
- ANIMSAMA ile/ve/||/<>/> ÖĞRENME
(
Konu | Açıklama |
---|---|
Morris Su Labirenti/Morris Water Mase |
Hayvanların öğrenme, bellek ve uzamsal becerilerini değerlendirmek için kullanılan bir davranışsal testtir. 1981 yılında Richard G. Morris tarafından geliştirilmiştir. Nörobilim ve davranışsal bilimler için standart bir araçtır ve özellikle mekânsal bellek ile ilgili beyin bölgelerinin [örneğin, hipokampus] işlevlerini anlamada önemli bir rol oynar. |
Yapı |
- Büyük, dairesel bir su havuzu. - Havuzun içinde, su yüzeyinin hemen altında gizli bir platform. - Su bulanıktır, böylece platform görerek değil dokunarak bulunur. |
Amaç |
- Hayvanın gizli platforma ulaşmasını sağlamak. - Mekânsal öğrenme ve belleği test etmek. |
Kullanım Alanları |
- Mekânsal öğrenme ve belleği değerlendirmesi. - Nörolojik bozuklukların incelenmesi (ör. Alzheimer, stres). - İlaç etkilerinin test edilmesi. |
Testin Çalışma Aşamaları |
Eğitim aşaması: Hayvan platformun yerini öğrenene kadar tankta birkaç kez test edilir. Test aşaması: Platform kaldırılır veya yeni bir yere yerleştirilir; hayvanın önceki bilgileri kullanma becerisi değerlendirilir. |
Ölçülen Parametreler |
- Platforma ulaşma süresi. - İzlenen yolun uzunluğu. - Platform çevresinde geçirilen süre (platform kaldırıldığında). |
Avantajlar |
- Öğrenme ve belleği niceliksel olarak değerlendirme olanağı sağlar. - Hayvanın doğal yüzme davranışlarını kullanır. |
Dezavantajlar |
- Hayvanlar için suya maruz kalmak stres yaratabilir. - Uygun araçlar ve teknik bilgi gerektirir. - Görme engelli hayvanlar için uygun değildir. |
Konu | Açıklama |
---|---|
Öğrenme ve Anımsama ile İlişkisi |
Morris su labirenti, mekânsal öğrenme ve uzun süreli belleği ölçmek için kullanılır. - Anımsama (Hafıza): Test aşamasında platform kaldırıldığında, hayvanın geçmiş deneyimlerini kullanarak platformun konumunu anımsama becerisi ölçülür. - Öğrenme Süreci: Hayvan, tekrar edilen denemelerle platformun yerini öğrenir ve bu süreç hipokampal işlevleri yansıtır. - Nörolojik Bozukluklar: Alzheimer, travmatik beyin hasarı gibi durumlarda öğrenme ve bellek bozulmaları bu test ile tespit edilebilir. |
Depresyon ile İlişkisi |
Depresyon, öğrenme, bellek ve bilişsel süreçlerde bozulmalara neden olabilir. - Stres ve Depresyonun Etkileri: Kronik stres ve depresyon, hipokampus oylumunda azalmaya ve bellek-öğrenme işlevlerinde bozulmaya yol açar. - HPA Aksı ve Kortizol: Depresyonda artan kortizol düzeyleri hipokampal plastisiteyi olumsuz etkiler, bu da labirent performansının düşmesine neden olur. - Antidepresan Tedaviler: Antidepresanlar hipokampus üzerindeki nöroplastik etkileri yoluyla bellek ve öğrenmeyi iyileştirebilir. Bu, test performansının artmasıyla gözlenebilir. |
( Ahmet Çorak'ın Tezi ( .pdf olarak da buradan indirebilir ve okuyabilirsiniz...) | Ahmet Çorak'ın Sitesi )
- ANLAK/ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< US/AKIL/TAPINDIRAK
( INTELLIGENCE vs./and/but/||/<>/< REASON/RATIO
REASON/RATIO instead of INTELLIGENCE )
( [nicht] INTELLIGENZ mit/und/||/<>/< VERNUNFT )
- ANTİK YUNAN'DA:
HELEN DÖNEMİ ile/ve/<> HELENİSTİK DÖNEM ile/ve/<> ROMA DÖNEMİ
- ANTOINE LAVOISIER ve/||/<>/> DIMITRIY MENDELEYEV
( 26 Ağustos 1743 - 08 Mayıs 1794 ve/||/<>/> 08 Şubat 1834 - 02 Şubat 1907 )
- APOLLONIUS ve/||/<> HIPPARKUS ve/||/<> BATLAMYUS ve/||/<> İBN ŞATIR ve/||/<> NASREDDİN TUSİ
- ARISTO VE İBNİ SİNÂ VE IMMANUEL KANT ile/ve ARISTO VE İBNİ SİNÂ VE KUTBUTTİN RÂZÎ VE IMMANUEL KANT
- ARISTO ile/ve/||/<>/> EINSTEIN
- ARISTON ile ARISTO(TELES)
- ARISTOTALES" değil ARISTOTELES
- ARİSTOTELES ve/||/<> DEMOKRITOS
- ARISTOTELES ile/ve/<> IMMANUEL KANT
- AŞKA DÜŞMEK:
GÖNÜL İLE ile ZEKÂ İLE ile AKIL İLE ile DUYGU İLE ile DÜŞMEZSEK
- AŞKINSAL İDEALİZM ile/ve/||/<> ÖZNEL İDEALİZM ile/ve/||/<> AŞKINSAL VE ÖZNEL İDEALİZM ile/ve/||/<> ESTETİK İDEALİZM ile/ve/||/<> SALTIK İDEALİZM
- AŞKINSAL ile AŞKIN
( TRANSCENDENTAL vs. TRANSCENDENT )
- ASTROLOJİ" değil HASTROLOJİ
- ATOM MODELLERİNDE:
DEMOCRITOS ile/ve/||/<>/> DALTON ile/ve/||/<>/> THOMSON ile/ve/||/<>/> RUTHERFORD ile/ve/||/<>/> BOHR ile/ve/||/<>/> MODERN ATOM KURAMI
( )
- ATOMCU KELÂM ile/ve İBN-İ SÎNÂ'CI KELÂM
- AUGUST COMTE ve ST. SIMON
- AUGUSTINUS ile/ve/<> ABELARDUS
( Anlamak için iman ediyorum. İLE/VE/<> İman etmek için anlamaya çalışıyorum. )
- AVUKAT/EUATHLOS AÇMAZI ile/ve/||/<> KÖPRÜ AÇMAZI ile/ve/||/<> İKİ ZARF AÇMAZI ile/ve/||/<> UYUYAN GÜZEL AÇMAZI
- AYDAKİ 3 DORUK:
ULUĞ BEY ve/<> KOPERNIK ve/<> GALILEO
- AYDINLANMADA:
ATİNA ile/ve/||/<>/> BAĞDAT ile/ve/||/<>/> AMSTERDAM
- AYIRDEDİLEMEZLİK ile/ve/||/<> BELİRSİZLİK
- BACON ile BACON
- BAĞIMSIZLAŞMA ile/ve/||/<> WILLIAM/WILHELM TELL
- BAKIŞIM/SİMETRİ ile AYAR/GAUGE SİMETRİLERİ
- BALIK ÖLÇÜSÜ[ARCHIMEDES]:
YÜKSEKLİK ve/||/<> UZUNLUK ORANI
( VESICA PISCIS )
- BARÇA ile BARÇAN ile BARÇUK/BARÇUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- BARIŞ MANÇO KÜLTÜR MERKEZİ ile BARIŞ MANÇO KÜLTÜR MERKEZİ
- BELİRLEME, OLUMSUZLAMADIR ile/değil/yerine OLUMSUZLAYARAK BELİRLEME
- BENJAMIN ile BENJAMIN
- BİÇİM ESTETİĞİ ile/ve/||/<> İÇERİK ESTETİĞİ
- BİLDİĞİMİZİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİLMEDİĞİMİZİ
- BİLGE/ÂRİF ile BİLİM İNSANI/ÂLİM ile AYDINLANMIŞ ile CAHİL ile AHMAK
- BİLGİDE/BİLİMDE/BİLİMSELLİKTE,
DÜŞÜNCEDE/UYGULAMADA/YAŞAMDA:
DOĞRULANABİLİRLİK ile/ve/değil/||/<>/< YANLIŞLANABİLİRLİK
- BİLİM KİŞİSİ:
BİLİR ve/||/<>/> KANITLAR ve/||/<>/> DİKKAT EDİLMESİNİ İSTER
- BİLİM TARİHİ'NDE:
J.J SÉDILLOT ve/||/<> L.A SÉDILLOT
- BİLİM TERİMİ/KAVRAMINDA:
1924 ve/<>/< 1837
- BİLİM ile/ve AHLÂK ile/ve DİN
- BİLİM ve/||/<>/> BİLİMİN BİLİMİ
Felsefe sayfasının devamı için burayı tıklayınız...
- [SORUNSAL]
AKLIN:
NEYİ BİLİP ile/ve/||/<> NEYİ BİLEMEYECEĞİ
( IMMANUEL KANT )
- ARISTO VE İBNİ SİNÂ VE IMMANUEL KANT ile/ve ARISTO VE İBNİ SİNÂ VE KUTBUTTİN RÂZÎ VE IMMANUEL KANT
- ARİSTO ve HAREZMİ
- ARİSTOTELES MANTIĞI/SERT CİSİMLER MANTIĞI ile/ve BULANIK MANTIK
- ATOMCU KELÂM ile/ve İBN-İ SÎNÂ'CI KELÂM
- AVUKAT/EUATHLOS AÇMAZI ile/ve/||/<> KÖPRÜ AÇMAZI ile/ve/||/<> İKİ ZARF AÇMAZI ile/ve/||/<> UYUYAN GÜZEL AÇMAZI
- CÂMİ ve/||/<> MÂNİ
- DENKÖBEKLER/SONSAL SINIFLAMALAR/KATEGORİLER:
ARİSTOTELES'TE ile/ve/<>/> FARABÎ'DE ile/ve/<>/> KANT'TA
- GAZÂLÎ ve FAHREDDİN RÂZİ
- GAZZÂLÎ ÖNCESİ ile/ve SONRASI
- GEORG CANTOR ile MORITZ BENEDIKT CANTOR
- HEGEL'DE:
MANTIK BİLİMİ = METAFİZİK
- İÇİNDE ile/ve/değil/||/<>/>/< İÇİNDEKİ İÇİNDE(FİH-İ MA FİH)
- İSTENÇ/DİRETME/İRÂDE[EVET]
ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
DİRENÇ/DİRENME/İHTİYÂR[< HAYIR]
( ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
REVİYE[Ar.][>< BEDİHE])
( WILL/WILLPOWER vs. RESISTANCE )
- İSTENÇ/İRÂDE VE SİNİRBİLİM DENEYLERİNDE:
LIBET ile/ve/||/<> HAGGARD VE EIMER ile/ve/||/<> HAYNES ile/ve/||/<> FRIED
- KATEGORİLER:
ARİSTOTELES'TE ile/ve/||/<>/> KANT'TA ile/ve/||/<>/> HEGEL'DE
- KENDİLİĞİNDENLİK ile/ve/||/<>/= RASTGELELİK
- KONUT/MESKEN[Ar.] ile KONUT
- LEOPOLD LÖWENHEIM ve/||/<> THORALF SKOLEM (KURAMI)
- RUSSELL AÇMAZI ile/ve/||/<> CANTOR AÇMAZI ile/ve/||/<> RICHARD AÇMAZI ile/ve/||/<> YALANCI AÇMAZI ile/ve/||/<> CURRY AÇMAZI ile/ve/||/<> YABLO AÇMAZI ile/ve/||/<> BERRY AÇMAZI ile/ve/||/<> HETEROLOJİK AÇMAZ
- SAÇMA/LIK:
KİŞİNİN ÇIĞLIĞI ile/ve/ne yazık ki/||/<> DÜNYANIN SESSİZLİĞİ/SUSKUNLUĞU
- SATRANÇ ile/ve/||/<> KÖRLERİN SATRANCI ile/ve/||/<> KÖRLEME SATRANÇ
- ŞEMSEDDİN SEMERKANDÎ
- SONSUZ/LUK ile/ve/||/<> Pİ ile/ve/||/<> GOOGOLPLEX ile/ve/||/<> GRAHAM ile/ve/||/<> RAYO
- ÜMİT YİTİMİ ile/ve/||/<>/>/< UTANÇ
Mantık sayfasının devamı için burayı tıklayınız...
- (BAZI TANINMIŞ) FİLOZOF ve BİLGİNLER
- 1 RAKAMI ile TEK SAYILAR ile ASAL SAYILAR
( Tasavvufta 1 rakamı adetten sayılmaz ve tek sayılar 3'ten başlatılır. )
( bkz. Tasavvuf'ta/Sufism )
( ... İLE ... İLE Kendinden ve birden başka hiçbir tamsayıya bölünemeyen sayılar.[2, 3, 5, 7, 11, 13, 17, 19, 23, ...][Matematikçilerden başka kimsenin anlamadığı nedenlerden dolayı 1 rakamı, asal sayı olarak kabul edilmez.] )
( ... İLE ... İLE 1 ile 100 arasında yirmibeş asal sayı varken, 100 ile 200 arasında yirmibir asal sayı vardır. 1 ile 1.000.000 arasında 78498 asal sayı varken, 10 milyon ile 11 milyon arasında 61938 asal sayı vardır. )
- ALLEN ile/||/<> AYRILMA ile/||/<> HAECKEL BİYOGENETİK ile/||/<> HAMİLTON ile/||/<> HARDY-WEİNBERG ile/||/<> VON BAER
- ALTIN ORAN ve/<> FIBONACCI SAYILARI/DİZİSİ
( GOLDEN PROPORTION/RATIO/MEAN/SECTION and/<> FIBONACCI NUMBERS/SERIAL )
- ANLAK/ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< US/AKIL/TAPINDIRAK
( INTELLIGENCE vs./and/but/||/<>/< REASON/RATIO
REASON/RATIO instead of INTELLIGENCE )
( [nicht] INTELLIGENZ mit/und/||/<>/< VERNUNFT )
- ARİTMETİK ile/ve/||/<> LOGARİTMA[Yun.]
- ARŞİMET(ARCHIMEDES):
KATISI ile/ve/||/<> SAYISI ile/ve/||/<> YASASI
- ASAL SAYILARDA:
MILLS ile/ve/||/<> WRIGHT
- B KAT SAYISI[EINSTEIN KAT SAYILARI] ile B KAYNAĞI
( EINSTEIN COEFFICIENTS vs. B-POWER SUPPLY )
( LES COEFFICIENTS avec LA SOURCE DE LÉNERGIE DE B, LA SOURCE-B )
( EINSTEINKOEFFIZIENT mit B-STROMVERSORGUNG )
- BALIK ÖLÇÜSÜ[ARCHIMEDES]:
YÜKSEKLİK ve/||/<> UZUNLUK ORANI
( VESICA PISCIS )
- BERGMAN ile/ve/||/<> BORGMAN
- BİLİM KİŞİSİ:
BİLİR ve/||/<>/> KANITLAR ve/||/<>/> DİKKAT EDİLMESİNİ İSTER
- BOHR KURAMI ile (BOHR) BREIT WIGNER ile (BOHR) SOMMERFELD KURAMI/ATOM MODELİ ile BOHR VAN LEEUWEN KURAMI ile BOHR WHEELER KURAMI ile BOHR MANYETONU ile (BOHR) KARŞILIKLILIK/UYUMLULUK İLKESİ/KURAMI
- BRACHISTOCHRONE EĞRİSİNDE:
EN KISA YOL ile/ve/değil/||/<>/< EN KISA ZAMAN
- CARL LINNAEUS ve/<>/> GEORGES CUVIER
- CAUCHY SAYISI = HOOKE SAYISI
- CELCIUS ile/=/||/<> FAHRENHEIT ile/=/||/<> KELVIN
- DAĞ ile TEPE
( CEBEL[çoğul > CİBÂL] ile ... )
( KÛH ile ... )
( MOUNTAIN vs. HILL )
- DEMOKRİTOS ATOMCULUĞU ile/ve/||/<> PLATON KOZMOLOJİSİ
- DÖNGÜSEL(CYCLOID) GEOMETRİ - 1599
- EINSTEIN ve/||/<> ROSEN (KÖPRÜSÜ)/SOLUCAN DELİĞİ
- ERATOSTHENES ve/||/<>/> STRABON
( Ἐρατοσθένης VE/||/<>/> Στράβων )
- EŞLERİN ÖRTÜŞMEZLİĞİ AÇMAZI(PARADOKSU)'NDA:
LEIBNIZ ve GEOMETRİ ile/ve/||/<> EŞLER ve ÖRTÜŞMEZLİK ile/ve/||/<> YERLERİN, UZAYDA FARKLILAŞMASI(1768)
- EULER ve LAGRANGE ve KANT
- EVRENSEL DİL ARAYIŞI ile/ve/||/<>/> YETER NEDEN İLKESİ
- FOURIER ile/ve/||/<>/> CAUCHY ile/ve/||/<>/> DIRICHLET
- GAUSS(ÇAN) EĞRİSİ ile/ve/=/||/<> RASTGELELİK
- GEORG CANTOR ile MORITZ BENEDIKT CANTOR
- HAMILTON ve/||/<> LAGRANGE ÇÖZÜMLEMELERİ
- HÂZİN ile ABDURRAHMAN el-HÂZİNÎ
- HILBERT ve/||/<> MİLENYUM SORUNLARI MİLENYUM PROBLEMLERİ
- İBN YUNUS ile KEMALEDDIN İBN YUNUS
- İBN-İ HEYSEM ile/ve/||/<>/>< GALILEO
- İBN-İ HEYSEM ile İBN-İ HEYSEM
- İHSAN FAZLIOĞLU BETİKLERİNDE:
KENDİLİK ile/ve/||/<> KİMLİK
- İSTATİSTİK ve/||/<> BOLTZMANN İSTATİSTİK YASASI
- JOHN VON NEUMANN /
- JOSEPH-LOUIS LAGRANGE ve/||/<> PIERRE SIMON LAPLACE
- KANT'IN, ÖNE SÜRDÜĞÜ TEMEL VARSAYIM:
AKLÎ GÖRÜNÜN İPTALİ ile/ve/||/<>/> MATEMATİK ZEMİNİN ORTAYA KONULMASI
- KARMAŞIK SAYILARIN GÖSTERİMİ
- KENDİLİĞİNDENLİK ile/ve/||/<>/= RASTGELELİK
- KLAVYE KULLANIMI(/CISI) ile FARE KULLANIMI(/CISI)
( Büyük Harf[Caps Lock] tuşu aktifken [AltGr + Q] işaretini çıkartamazsınız. )
- KONİKLER:
ELİPS[Fr. < Yun.]/İHLÎCÎ[Ar.] ile PARABOL[Fr. < Yun.] ile HİPERBOL[Yun.]
- KONUT/MESKEN[Ar.] ile KONUT
- LEONHARD EULER ile ULF VON EULER
- LEOPOLD LÖWENHEIM ve/||/<> THORALF SKOLEM (KURAMI)
- LORENTZ ve/||/<> FITZGERALD
- MACH SAYISI:
SERBEST AKIM HIZI ve/<> SES HIZI
- MATEMATİK/BİLİM EŞİKLERİ
- MATEMATİK ve/||/<> MARX
- MAXWELL EŞİTLİKLERİNDE:
GAUSS YASASI ile/ve/||/<> GAUSS'UN MANYETİK YASASI ile/ve/||/<> FARADAY'IN TÜMEVARIM YASASI ile/ve/||/<> AMPER'İN DEVRE YASASININ DOĞRULAMASI
- MEKANİKTE:
NEWTON ile/ve/||/<>/> LAGRANGE
- MICHELSON ve/||/<> MORLEY
- MINKOWSKI DENKLEMİ: 1908
- NAVIER ve/||/<> STOKES (DENKLEMLERİ)
- NIELS HENRIK ABEL ve/||/<> EVARISTE GALOIS ve/||/<> ŞÂNİZÂDE ATÂULLAH EFENDİ
- ÖKLİD GEOMETRİSİ:
YER/DÜNYA İÇİN değil GÖK İÇİN
- ÖKLİD ile LOBACHEVSKI ile RHEIMANN GEOMETRİLERİ
- ÖKLİD ve/||/<>/> POSTULATLARI
- ÖLÇEK ile VERNİYE[< VERNIER adından]
- PASCAL ÜÇGENİ ve/||/<> BİNOM DAĞILIMI
- PASKAL[Fr.] ile (BLAISE) PASCAL
- PİRAMİT ile/<> KONİ
- RESİM ve/||/<>/< BİLİM
- RUSSELL AÇMAZI ile/ve/||/<> CANTOR AÇMAZI ile/ve/||/<> RICHARD AÇMAZI ile/ve/||/<> YALANCI AÇMAZI ile/ve/||/<> CURRY AÇMAZI ile/ve/||/<> YABLO AÇMAZI ile/ve/||/<> BERRY AÇMAZI ile/ve/||/<> HETEROLOJİK AÇMAZ
- SONSUZ/LUK ile/ve/||/<> Pİ ile/ve/||/<> GOOGOLPLEX ile/ve/||/<> GRAHAM ile/ve/||/<> RAYO
- SPİRAL ve/||/<> HELİS ve/||/<> ELİPS
- SULTANLARIN BİLDİĞİ DİL SAYISI:
8 || 7 || 6 || 5
- THALES KURAMI ve/||/<> ÜÇGENLER KURAMI
Matematik sayfasının devamı için burayı tıklayınız...
-
değil/yerine/><
, ve/||/<> . ve/||/<> ! ve/||/<> ? ve/||/<> :
( İnsanlık, bir gün...
(,) Virgülü kaybetti:
Söyledikleri, birbirine karıştı.
(.) Noktayı kaybetti:
Düşünceleri, uzayıp gitti. Ayıramadı onları.
(!) Ünlem işaretini kaybetti bir gün de:
Sevincini, öfkesini, tüm duygularını kaybetti.
(?) Soru işaretini kaybetti bir başka gün:
Soru sormayı unuttu.
Her şeyi olduğu gibi kabul eder oldu.
(:) İki noktayı kaybetti başka bir gün:
Hiçbir açıklama yapamadı.
Yaşamının sonuna geldiğinde...
Elinde sadece (") tırnak işareti kalmıştı...
“İçinde de başkalarının düşünceleri vardı yalnızca."
Alex Kanevsky )
- (!)ÖLDÜRME ile !KIYA/!CİNAYET[Ar.]
( )
- (KANT'IN):
GÖRÜŞLER/İ ile/ve/||/<> ÇÖZÜMLER/İ
( 1. Canlı kuvvetlerin, doğru tahmini üzerine düşünceler[1746]
2. Metafiziksel bilişin ilk ilkeleri üzerine yeni bir açıklama[1755]
3. Evrensel doğa tarihi ve gökler kuramı[1755]
4. Fiziksel monodoloji[1756] )
- (ZIR)DELİ ile/değil DÂHİ
( Kişilerin/toplumun anlayamadıkları ve/ya da kabul edemedikleri. İLE/DEĞİL Deliliğini, topluma kabul ettire(bile)n. )
(
Özellikle sözlük çalışması, dilin önemi, bireyin farkı ve değeri, yaşam hakkı, aşk, dostluk, psikoloji, ümit, hizmet, hukuksal süreç bağlamında ve daha çoğu bireysel (||/<>) toplumsal düşünce, duygu ve değerler açısından izlenilmesi gerekli olan, gerçek bir yaşam öyküsünün işlenilmiş olduğu
etkileyici, ilginç ve harika bir film. )
- [KANT'TA] KRİTİK:
ELEŞTİRİ ile/ve/değil/||/<>/< SINIR ÇİZMEK
- [ne yazık ki]
NİCE KİŞİLER ile NİCE GİYSİLER
( [ne yazık ki] Görürüz, üstünde giysi olmayan. İLE Görürüz, içinde insan olmayan. )
- [not] TAXONOMY ile/ve/değil/yerine/<>/> CLADISTIC TAXONOMY
( Sınıflandırma. İLE Kladistik sınıflandırma. )
( LINNAEUS/LINNE vs./and/<>/>/but HELLING[1966] )
- [SORUNSAL]
AKLIN:
NEYİ BİLİP ile/ve/||/<> NEYİ BİLEMEYECEĞİ
( IMMANUEL KANT )
- [ya]
İSTİKLÂL ya da ÖLÜM
( )
- FELSEFE ile/ve/||/<>/> BİLİM
( Tanımlama ve tanıtlaması kendi içinde olan. İLE/VE Tanımlama ve tanıtlaması kendi dışında olan. )
( Kendi üzerine düşünebilme. İLE/VE Nesnesi üzerine yöntem uygulamaları. )
( Bilmediklerimiz. İLE/VE Bildiklerimiz. )
( Nesnesi, içindedir. İLE/VE Nesnesi, dışarıdadır. )
( Bilinç-bilinç ilişkisi. İLE/VE Bilinç-nesne ilişkisi. )
( Bilim, felsefenin başarılarından, felsefe de bilimin başarısızlıklarından örülmüştür. )
( FELSEFE: VARLIK ile/ve METAFİZİK ile/ve AHLÂK )
( FELSEFE: Yasaların örgünlüğünün bütünlüğü. )
( FELSEFE: BİLGİ OLARAK ile/ve/yerine YAŞAM TARZI OLARAK )
( FELSEFE: Nesillerarası mektuplaşma. Hem öldüren, hem de dirimli tutan bir özellik ve/ya da durumdur. )
( Felsefe, İyonya'da doğmuştur. Felsefeye ilk biçimini kazandıran üç filozof Thales, Anaksimander ve Anaksimenes'tir. )
( Düşünmenin yetkin biçimleridir. )
( Öngörme/öngörebilme gereksinimidir. )
( Nitelikli kavramlarını, daha nitelikli hale getirmektir. )
( Dili, daha nettir. )
( Betimlemeden kavrama, yasalılığa geçişin ilkeli olmasıdır. )
( BENZER YÖNLERİ:
İkisi de akla ve düşünme yasalarına dayanarak kendilerini haklı kılmaya çalışır.
İkisi de evreni, insanı ve yaşamı, bilinçli, yöntemli ve düzenlilik içinde araştırır.
İkisinde de eleştiri süzgecinden geçirilmeyen bilgi güvenli bulunmaz.
İkisi de eleştiri sonrası kavramlar ve soyutlamalarla bazı ilke ve yasalara ulaşarak genellemeler yapar.
FARKLI YÖNLERİ:
Felsefe; evreni, insanı ve yaşamı sorgularken; bilim, kendini olgular ile sınırlar. Evreni, kendi inceleme alanına göre parçalara ayırır.
Felsefe, olgu ve olayların ardındaki gerçekliği açıklamaya çalışır. Bilim, doğa olayları arasında nedensellik bağları kurarak doğa ile ilgili yasalara ulaşmayı hedefler.
Felsefe, kurgusal(spekülatif) ve rasyonel düşünüş gibi yöntemler kullanır. Bilimler ise tümevarım ve tümdengelim yöntemlerini kullanır. )
( Tümel. İLE/VE/||/<>/> Tikel. )
- | AFRODİT = VENÜS | ile/ve/||/<>/> URANYA
( | Yunan'ların (en) güzele verdiği ad. İLE/= Roma'lıların (en) güzele verdiği ad. | İLE/VE/||/<>/> ... )
( | [Aşkın simgesi.] Yunan'da. İLE/= Latin'de. | İLE/VE/||/<>/> ... )
( | Sevgi ve güzellik. | İLE/VE/||/<>/> Bilim ve gerçekliği simgelediğinde aldığı ad. )
- ABRAMS DENEYİ ve/<>/< ABRAMS KURALI
( Belirli bir taze beton kütlesinin, kendi ağırlığı altında biçim değiştirmesini ölçerek dayanım derecesini gösteren deney. VE/<>/< Önce 1892'de, Fransa'da, Ferret'nin, sonra da ABD'de, Duff Abrams'ın tanıtladığı kural. Bu kurala göre, bir beton ya da harcın dayanımı, karışıma giren suyun ağırlığının, çimento ağırlığına oranı ile ters orantılıdır. )
( SU/ÇİMENTO ORANI: Bir beton ya da harçla, su ağırlığının çimento ağırlığına oranı. Bir betonun ya da harcın dayanımı, karışımındaki su/çimento oranı ile ters orantılıdır. Çimentonun prizinin kimyasal etkileşimi için gerekli en az su/çimento oranı, yaklaşık olarak 0.25'tir. Ancak, kum ve çakılı ıslatmak için bundan biraz daha fazla su gereklidir. Su/çimento oranı, akışkanlaştırıcı bazı kimyasal katkılar sayesinde daha az su kullanılarak düşürülebileceği gibi, vakumlu betonda, dökümden sonra karışımdaki suyun emilmesi yoluyla da azaltılabilir. Böylece, beton, daha kolay işlenebilir ve sonuç itibariyle de daha iyi bir dayanım sağlanabilir. )
- AÇIK ile/ve SEÇİK
( Doğal, Duyusal. İLE/VE Zihne. )
( Üçgenin iç kenarı. İLE/VE Hipotenüs. )
( Descartes )
- ADLER ile/ve/<> ADLER
( Friedrich İLE/VE/<> Alfred )
( Fizik'te. İLE/VE/<> Psikoloji'de. )
- AĞLAMAK ve/değil/yerine/<>/>< GÜLMEK :)
- AHFEŞ:
ABDÜLHAMÎD ile/ve/||/<> SAİD BİN MES'ADE ile/ve/||/<> ALİ BİN SÜLEYMAN
( AHFEŞ[Ar.]: Küçük gözlü. | Zayıf bakışlı. | Yalnız gece gören kişi. | Bu üç büyük Arap âliminin takma adı. )
- ALBERT EINSTEIN ve/||/<> CHARLIE CHAPLIN
( Sanatınızda en çok takdir ettiğim şey, evrensellik. Tek bir söz bile kullanmıyorsunuz fakat tüm dünya sizi anlıyor. VE/||/<> Doğru. Sizin ününüz daha da yüce! Tüm dünya size hayranlık duyuyor fakat kimse, dediğiniz hiçbir şeyi anlamıyor. )
( What I admire most about your art is that it is universal. You don't say any word and the whole world understands you. AND/||/<> But your glory is greater. The world admires you while no one understands you. )
- ALBERT EINSTEIN ve/||/<> KARL SCHWARZSCHILD
- ALEXANDER FRIEDMANN ve/||/<> GEORGES LEMAITRE
( Einstein'in denklemlerini, kozmolojik sabit olmadan çizen ve evrenin genişlediğini, kuramsal olarak kanıtlayan ilk kişidir. VE/||/<> Einstein'ın genel görelilik kuramından yararlanarak evrenin genişlediğini söyledi. )
( 16 Haziran 1888 - 16 Eylül 1925 VE/||/<> 17 Temmuz 1894 - 20 Haziran 1966 )
- ALGI YANILSAMALARI'NDA:
MÜLLER-LYLER ve POGGENDORFF ve WUNDT ve ZOLLNER ve BOURDON
- ALİ BEY ve/||/<>/> HASAN ALİ YÜCEL
( Ertuğrul Fırkateyni'nin kaptanı. VE/||/<>/> Torunu.[Milli Eğitim Bakanı, Köy Enstitüleri'ni kuran, çok sayıda önemli kitabın çevirisini yaptıran ve Türk ansiklopedisini oluşturtan kişi] )
( )
- ALONZO CHURCH ve/||/<> ALLEN TURING
- AMU ile/ve/= DALTON
( AMU ve DALTON aynı birimdir. )
( Nötron ve protonun kütleleri yaklaşık bir dalton'dur. [Bir elektronun kütlesi nötron ya da protonun kütlesinin 1/2.000'i kadar olduğu için, atomun toplam kütlesi hesaplanırken, bu miktar ihmal edilir.] )
( DALTON YASASI: Bir ideal gaz karışımının toplam basıncı, karışımı oluşturan gazların kısmî basınçlarının toplamına eşittir. )
- ANAXIMANDER ile ANAXIMENES
- ANDREI KOLMOGOROV
( S = klogW )
- ANIMSAMA ile/ve/||/<>/> ÖĞRENME
(
Konu | Açıklama |
---|---|
Morris Su Labirenti/Morris Water Mase |
Hayvanların öğrenme, bellek ve uzamsal becerilerini değerlendirmek için kullanılan bir davranışsal testtir. 1981 yılında Richard G. Morris tarafından geliştirilmiştir. Nörobilim ve davranışsal bilimler için standart bir araçtır ve özellikle mekânsal bellek ile ilgili beyin bölgelerinin [örneğin, hipokampus] işlevlerini anlamada önemli bir rol oynar. |
Yapı |
- Büyük, dairesel bir su havuzu. - Havuzun içinde, su yüzeyinin hemen altında gizli bir platform. - Su bulanıktır, böylece platform görerek değil dokunarak bulunur. |
Amaç |
- Hayvanın gizli platforma ulaşmasını sağlamak. - Mekânsal öğrenme ve belleği test etmek. |
Kullanım Alanları |
- Mekânsal öğrenme ve belleği değerlendirmesi. - Nörolojik bozuklukların incelenmesi (ör. Alzheimer, stres). - İlaç etkilerinin test edilmesi. |
Testin Çalışma Aşamaları |
Eğitim aşaması: Hayvan platformun yerini öğrenene kadar tankta birkaç kez test edilir. Test aşaması: Platform kaldırılır veya yeni bir yere yerleştirilir; hayvanın önceki bilgileri kullanma becerisi değerlendirilir. |
Ölçülen Parametreler |
- Platforma ulaşma süresi. - İzlenen yolun uzunluğu. - Platform çevresinde geçirilen süre (platform kaldırıldığında). |
Avantajlar |
- Öğrenme ve belleği niceliksel olarak değerlendirme olanağı sağlar. - Hayvanın doğal yüzme davranışlarını kullanır. |
Dezavantajlar |
- Hayvanlar için suya maruz kalmak stres yaratabilir. - Uygun araçlar ve teknik bilgi gerektirir. - Görme engelli hayvanlar için uygun değildir. |
Konu | Açıklama |
---|---|
Öğrenme ve Anımsama ile İlişkisi |
Morris su labirenti, mekânsal öğrenme ve uzun süreli belleği ölçmek için kullanılır. - Anımsama (Hafıza): Test aşamasında platform kaldırıldığında, hayvanın geçmiş deneyimlerini kullanarak platformun konumunu anımsama becerisi ölçülür. - Öğrenme Süreci: Hayvan, tekrar edilen denemelerle platformun yerini öğrenir ve bu süreç hipokampal işlevleri yansıtır. - Nörolojik Bozukluklar: Alzheimer, travmatik beyin hasarı gibi durumlarda öğrenme ve bellek bozulmaları bu test ile tespit edilebilir. |
Depresyon ile İlişkisi |
Depresyon, öğrenme, bellek ve bilişsel süreçlerde bozulmalara neden olabilir. - Stres ve Depresyonun Etkileri: Kronik stres ve depresyon, hipokampus oylumunda azalmaya ve bellek-öğrenme işlevlerinde bozulmaya yol açar. - HPA Aksı ve Kortizol: Depresyonda artan kortizol düzeyleri hipokampal plastisiteyi olumsuz etkiler, bu da labirent performansının düşmesine neden olur. - Antidepresan Tedaviler: Antidepresanlar hipokampus üzerindeki nöroplastik etkileri yoluyla bellek ve öğrenmeyi iyileştirebilir. Bu, test performansının artmasıyla gözlenebilir. |
( Ahmet Çorak'ın Tezi ( .pdf olarak da buradan indirebilir ve okuyabilirsiniz...) | Ahmet Çorak'ın Sitesi )
- ANLAK/ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< US/AKIL/TAPINDIRAK
( INTELLIGENCE vs./and/but/||/<>/< REASON/RATIO
REASON/RATIO instead of INTELLIGENCE )
( [nicht] INTELLIGENZ mit/und/||/<>/< VERNUNFT )
- ANTİK YUNAN'DA:
HELEN DÖNEMİ ile/ve/<> HELENİSTİK DÖNEM ile/ve/<> ROMA DÖNEMİ
- ANTOINE LAVOISIER ve/||/<>/> DIMITRIY MENDELEYEV
( 26 Ağustos 1743 - 08 Mayıs 1794 ve/||/<>/> 08 Şubat 1834 - 02 Şubat 1907 )
- APOLLONIUS ve/||/<> HIPPARKUS ve/||/<> BATLAMYUS ve/||/<> İBN ŞATIR ve/||/<> NASREDDİN TUSİ
- ARISTO VE İBNİ SİNÂ VE IMMANUEL KANT ile/ve ARISTO VE İBNİ SİNÂ VE KUTBUTTİN RÂZÎ VE IMMANUEL KANT
- ARISTO ile/ve/||/<>/> EINSTEIN
- ARİSTOTELES ve/||/<> DEMOKRITOS
- ARİTMETİK ile/ve/||/<> LOGARİTMA[Yun.]
- ARNO PENZIAS ve/||/<> ROBERT WILSON
- ARŞİMET(ARCHIMEDES):
KATISI ile/ve/||/<> SAYISI ile/ve/||/<> YASASI
- ATOMCU KELÂM ile/ve İBN-İ SÎNÂ'CI KELÂM
- AUGUST COMTE ve/||/<>/> GEORGE SARTON ve/||/<>/> AYDIN SAYILI
- AYAZ ile/ve/||/<> BOĞAZ
- AYDAKİ 3 DORUK:
ULUĞ BEY ve/<> KOPERNIK ve/<> GALILEO
- AYIRDEDİLEMEZLİK ile/ve/||/<> BELİRSİZLİK
- AYNŞTAYN ile AYNŞTAYNİYUM
( EINSTEIN vs. EINSTEINIUM )
( EINSTEIN avec EINSTEINIUM )
( EINSTEIN mit EINSTEINIUM )
- B KAT SAYISI[EINSTEIN KAT SAYILARI] ile B KAYNAĞI
( EINSTEIN COEFFICIENTS vs. B-POWER SUPPLY )
( LES COEFFICIENTS avec LA SOURCE DE LÉNERGIE DE B, LA SOURCE-B )
( EINSTEINKOEFFIZIENT mit B-STROMVERSORGUNG )
- BACON ile BACON
- BAKIŞIM/SİMETRİ ile AYAR/GAUGE SİMETRİLERİ
- BALIK ÖLÇÜSÜ[ARCHIMEDES]:
YÜKSEKLİK ve/||/<> UZUNLUK ORANI
( VESICA PISCIS )
- BARIŞ MANÇO KÜLTÜR MERKEZİ ile BARIŞ MANÇO KÜLTÜR MERKEZİ
- BENJAMIN ile BENJAMIN
- BERGMAN ile/ve/||/<> BORGMAN
- BİLGE/ÂRİF ile BİLİM İNSANI/ÂLİM ile AYDINLANMIŞ ile CAHİL ile AHMAK
- BİLGİDE/BİLİMDE/BİLİMSELLİKTE,
DÜŞÜNCEDE/UYGULAMADA/YAŞAMDA:
DOĞRULANABİLİRLİK ile/ve/değil/||/<>/< YANLIŞLANABİLİRLİK
- BİLİM KİŞİSİ:
BİLİR ve/||/<>/> KANITLAR ve/||/<>/> DİKKAT EDİLMESİNİ İSTER
- BİLİM TARİHİ'NDE:
J.J SÉDILLOT ve/||/<> L.A SÉDILLOT
- BİLİM TERİMİ/KAVRAMINDA:
1924 ve/<>/< 1837
- BİLİM ile/ve AHLÂK ile/ve DİN
- BİLİM ve/||/<>/> BİLİMİN BİLİMİ
- BİLİMSEL DEVRİM:
KOPERNİK ve/<> BRAHE ve/<> KEPLER ve/<> GALILEO ve/<> NEWTON
- BİLİMSEL/İLMÎ (ÇALIŞMA) ile AKADEMİK (ÇALIŞMA)
- BOHR KURAMI ile (BOHR) BREIT WIGNER ile (BOHR) SOMMERFELD KURAMI/ATOM MODELİ ile BOHR VAN LEEUWEN KURAMI ile BOHR WHEELER KURAMI ile BOHR MANYETONU ile (BOHR) KARŞILIKLILIK/UYUMLULUK İLKESİ/KURAMI
- BOHR YARIÇAPI ile BOHR YÖRÜNGESİ
- BOSE-EINSTEIN YOĞUNLAŞMASI ile/ve/||/<>/> SIVI ile/ve/||/<>/> KATI ile/ve/||/<>/> GAZ ile/ve/||/<>/> PLAZMA
- BOZON/LAR ile/ve/||/<> FERMİYON/LAR
- BRACHISTOCHRONE EĞRİSİNDE:
EN KISA YOL ile/ve/değil/||/<>/< EN KISA ZAMAN
- BRAGG (KLEEMAN):
KURALI ile/ve/||/<> YASASI/DENKLEMİ ile/ve/||/<> KIRINIMI/YANSIMASI
- BRAGG KLEEMAN KURALI/YASASI ile BRAGG PIERCE YASASI
- BUZULLAR İÇİN İLK TÜRK TEMSİLCİ: ONUR SABRİ DURAK
- ÇALIŞMAYA ALIŞMAK ile/ve/||/<>/> ALIŞMAYA ÇALIŞMAK
- CAMİ ile DEFTERDAR CAMİİ[1541]
(NAZLI MAHMUT EFENDİ)
- CÂMİ ve/||/<> MÂNİ
Bilim sayfasının devamı için burayı tıklayınız...
- (!)ÖLDÜRME ile !KIYA/!CİNAYET[Ar.]
( )
- [not] TAXONOMY ile/ve/değil/yerine/<>/> CLADISTIC TAXONOMY
( Sınıflandırma. İLE Kladistik sınıflandırma. )
( LINNAEUS/LINNE vs./and/<>/>/but HELLING[1966] )
- [ya]
İSTİKLÂL ya da ÖLÜM
( )
- ABELL KATALOĞU ile/||/<> ABELL YARIÇAPI
( 1958 yılında, George Ogden Abell[astronom] tarafından yayımlanan ve 2712 gökada kümesini içeren bir gökadalar kataloğu.[Bir kümenin bu kataloğa eklenmesi için içinde en az elli gökada bulundurması ve Abell yarıçapı olarak adlandırılan bölge içinde bulunacak kadar düzenli olmaları gibi belirli ölçütleri karşılaması gerekmektedir. Daha tutarlı bir hata payı elde edebilmek için bu ölçütler sürekli uygulanmamıştır.[Kataloğa yapılan son eklemelerde üye sayısı ellinin altında pek çok küme bulunmaktadır.] İLE/||/<> Astronomide Abell kataloğundaki gökada kümelerinden devimle uzunluğu 2.14 megaparsek kabul edilen, tipik bir gökada kümesinin yarıçapı olarak tanımlanır. )
- ALLEN ile/||/<> AYRILMA ile/||/<> HAECKEL BİYOGENETİK ile/||/<> HAMİLTON ile/||/<> HARDY-WEİNBERG ile/||/<> VON BAER
- ARİTMETİK ile/ve/||/<> LOGARİTMA[Yun.]
- AYAZ ile/ve/||/<> BOĞAZ
- BOZON/LAR ile/ve/||/<> FERMİYON/LAR
- CANLILARI İNCELEME (B)İLİMİ ile/ve İNSANIN OTOPSİSİNİN (B)İLİMİ
- CARL LINNAEUS ve/<>/> GEORGES CUVIER
- CHARLES DARWIN
- CHARLES DARWIN ve/<>/> ALFRED RUSSELL WALLACE
- ÇİZGİ ile WALLACE ÇİZGİSİ
( ... İLE Malay takımadalarındaki Asya ve Avustralya faunalarını birbirinden ayırır.[Adaların birbirine çok yakın olmasına karşın çizginin iki tarafındaki hayvanlar, evrimsel geçmişini yansıtan farkları yansıtır.] )
- DARWIN/İZM ile/değil SPENCER/İZM
- DARWIN ile/ve/||/<>/> MİTHAT EFENDİ
- DNA ve/||/<>/> DİZİLEME YÖNTEMLERİ
(
DNA Dizileme Yöntemleri
Yöntem | İlke | Nasıl Çalışır? | Artıları | Eksileri |
---|---|---|---|---|
Sanger Dizileme (1977)(Frederick Sanger ve takımı) |
Zincir sonlandırma yöntemi; dideoksinükleotidlerin kullanımı ile DNA sentezinin durdurulması. |
|
|
|
Illumina Dizileme | Reversible terminator yöntemi; flüoresan işaretli nükleotidlerin eklenmesi ve kamera ile sinyal kaydı. |
|
|
|
PacBio (SMRT) Dizileme | Tek molekül üzerinden gerçek zamanlı dizileme; flüoresan işaretli nükleotidlerin polimeraz etkinliğiyle izlenmesi. |
|
|
|
Oxford Nanopore Dizileme | DNA'nın nanoporlardan geçirilmesi sırasında elektriksel sinyal değişikliklerinin kaydedilmesi. |
|
|
|
Sanger Dizileme ve Yeni Kuşak Dizileme Karşılaştırması
Özellik | Sanger Dizileme | Yeni Kuşak Dizileme (NGS) |
---|---|---|
Hız | Yavaş | Çok hızlı |
Doğruluk | Yüksek | Yüksek (bazı platformlarda daha düşük olabilir) |
Okuma Uzunluğu | ~800-1000 baz çifti | ~150-15.000+ baz çifti (platforma bağlı) |
Kapasite | Küçük ölçekli projeler için uygun | Tüm genom projeleri için uygun |
Maliyet | Büyük projeler için daha yüksek maliyet | Büyük projelerde daha düşük maliyet |
Kullanım Alanı | Gen doğrulama, küçük gen bölgeleri | Genomik çözümleme, transkriptom, epigenom |
- DÜNYA TARİHİ ile/ve/||/<>/>/< DÜŞÜNCE TARİHİ ile/ve/||/<>/>/< FELSEFE-BİLİM TARİHİ
- EN UZUN BOYLU KİŞİ/LER
- EROS ve/||/<> LİBİDO
ile/ve/||/<>/<
TANATOS ve/||/<> DESTRUDO
- EVRİM:
DOĞAL SEÇİLİM KURAMI/ÖRNEĞİ ile/ve/değil/yerin/<>/>< DAYANIŞMA(SYMBIOSIS) KURAMI/ÖRNEĞİ
- GENETİK ile/ve/değil/||/<>/> EPİGENETİK
- GÜLÜMSEME :) ve/||/<> DUCHENNE GÜLÜMSEMESİ :)
- HAREKET DURUMUNDAKİ TEK BUZUL:
PERITO MORENO
- HAREKET ve/> YÖN
( MOVEMENT and/> DIRECTION )
- HERMANN von MEYER ve/<>/> GERHARD HEILMANN
- İBN MİSKEVEYH ile/ve DARWIN
- IGNAZ SEMMELWEIS ile/ve/||/<> LOUIS PASTEUR
- II. MAHMUT ve/||/<>/> ABDÜLAZİZ ve/||/<>/> FEYZİ PAŞA/FEYZULLAH İZMİDÎ
- İKİÇENEKLİ/LER ile İKİÇENETLİ
- JAMES COOK'UN:
I. YOLCULUĞU ile/ve/||/<>/> II. YOLCULUĞU ile/ve/||/<>/> III. YOLCULUĞU)
- JEAN-BAPTISTE LAMARCK ve/||/<>/> CHARLES DARWIN
- JOHANN GOTTLIEB FICHTE ve/||/<> WILHELM von HUMBOLDT
- KANT ile/ve/||/<>/> SCHILLER ile/ve/||/<>/> FICHTE ile/ve/||/<>/> SCHLEIERMACHER ile/ve/||/<>/> SCHLEGEL ile/ve/||/<>/> HEGEL ile/ve/||/<>/> SCHELLING ile/ve/||/<>/> SCHOPENHAUER ile/ve/||/<>/> FUERBACH ile/ve/||/<>/> DARWIN ile/ve/||/<>/> SPENCER
- KELEBEK ile KRAL KELEBEĞİ
( BUTTERFLY vs. ... )
( EL MARIPOSA con ... )
- KENDİLİĞİNDENLİK ile/ve/||/<>/= RASTGELELİK
- KEREN ile/değil KARAN
- KETOZİS ile KETOJENİK BESLENME
- KİŞİ/İNSAN:
GENÇLİK/TE ile YAŞLILIK/TA
- KÜÇÜK KAN DOLAŞIMI ile/ve/<> BÜYÜK KAN DOLAŞIMI
- LEWİS ASİDİ ile LEWİS BAZI
- MİKROBUN TANIMLANIŞI:
1876 ve/||/<> PASTEUR
- MODERN PERİYODLAR TABLOSU
- ÖD ile ÖD ile ÖT
- ORGANİZMA[Fr.] ile/ve/değil/+/||/<>/> ALGORİTMA[Yun.]
- PROTON/LAR ile/ve ELEKTRON/LAR
- RNA ile/ve/||/<>/< DNA ile/ve/||/<>/< aDNA[antikDNA] ile/ve/||/<>/< sDNA[sedaDNA/sedimenterDNA]
- SAĞLAM ZİHİN ve/||/<>/>/< SAĞLAM GÖVDE
- SOLUCAN ile CHIKILIDAE
- SONSUZ/LUK ile/ve/||/<> Pİ ile/ve/||/<> GOOGOLPLEX ile/ve/||/<> GRAHAM ile/ve/||/<> RAYO
- SOY ile "SOYLU"
( ANCESTRY vs. "NOBLE" )
- SU:
HİDROJEN ile/ve/||/<> OKSİJEN
- TAPINCA/PUT[Fars. < BUT]/İDOLE[Fr.]:
SOY ile/ve/||/<> MAĞARA ile/ve/||/<> ÇARŞI ile/ve/||/<> TİYATRO
( IDOLA TRIBUS avec IDOLA SPECUS avec IDOLA FORI avec IDOLA THEATRI )
- TITANIC ve/||/<>/> HALOMONAS TITANICAE
- ÜÇ NESİL ile/ve/||/<> ÜÇ HAYAT
- VEBÂ/COCOLIZTLI[Aztek dili]:
HIYARCIKLI/BUBONİK ile/ve/||/<> AKCİĞER/PNÖMONİK ile/ve/||/<> PULMONER/SEPTİSEMİK
- VEREM ve/||/<> VEREM/KOH BASİLİ(MİKROBU)[< R. Koh adından]
- WILHELM VON HUMBOLDT ve/||/<> ALEXANDER VON HUMBOLDT
- YAŞAM AĞACI ile/ve/||/<> DARWIN
- ZORUNLULUK ile/ve/||/<> ZAMAN ile/ve/||/<> ÜMİT
Dirimbilim sayfasının devamı için burayı tıklayınız...
- [ne yazık ki]
KÜRESEL ISINMA ile/ve/değil/||/<>/> KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
( KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ sunumları!!!
Küresel İklim Değişimi ve Türkiye
Kuraklıkta Kriz Yönetiminden Risk Yönetimine Geçmeliyiz...
Kuraklık Kıranı Risk Yönetimi
Günümüzden 2100 Yılına Küresel İklim Değişimi
Küresel İklim Değişikliğine Uyum Stratejileri
Sel, Heyelan ve Çığ için Risk Yönetimi
Depremde İlk 72 Saat )
( Dünya genelinde ortalama sıcaklıkların artması. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İklimde uzun süreli değişiklikler ve dalgalanmalar. )
- ABRAMS DENEYİ ve/<>/< ABRAMS KURALI
( Belirli bir taze beton kütlesinin, kendi ağırlığı altında biçim değiştirmesini ölçerek dayanım derecesini gösteren deney. VE/<>/< Önce 1892'de, Fransa'da, Ferret'nin, sonra da ABD'de, Duff Abrams'ın tanıtladığı kural. Bu kurala göre, bir beton ya da harcın dayanımı, karışıma giren suyun ağırlığının, çimento ağırlığına oranı ile ters orantılıdır. )
( SU/ÇİMENTO ORANI: Bir beton ya da harçla, su ağırlığının çimento ağırlığına oranı. Bir betonun ya da harcın dayanımı, karışımındaki su/çimento oranı ile ters orantılıdır. Çimentonun prizinin kimyasal etkileşimi için gerekli en az su/çimento oranı, yaklaşık olarak 0.25'tir. Ancak, kum ve çakılı ıslatmak için bundan biraz daha fazla su gereklidir. Su/çimento oranı, akışkanlaştırıcı bazı kimyasal katkılar sayesinde daha az su kullanılarak düşürülebileceği gibi, vakumlu betonda, dökümden sonra karışımdaki suyun emilmesi yoluyla da azaltılabilir. Böylece, beton, daha kolay işlenebilir ve sonuç itibariyle de daha iyi bir dayanım sağlanabilir. )
- ADLER ile/ve/<> ADLER
( Friedrich İLE/VE/<> Alfred )
( Fizik'te. İLE/VE/<> Psikoloji'de. )
- AMU ile/ve/= DALTON
( AMU ve DALTON aynı birimdir. )
( Nötron ve protonun kütleleri yaklaşık bir dalton'dur. [Bir elektronun kütlesi nötron ya da protonun kütlesinin 1/2.000'i kadar olduğu için, atomun toplam kütlesi hesaplanırken, bu miktar ihmal edilir.] )
( DALTON YASASI: Bir ideal gaz karışımının toplam basıncı, karışımı oluşturan gazların kısmî basınçlarının toplamına eşittir. )
- ANDREI KOLMOGOROV
( S = klogW )
- ARISTO ile/ve/||/<>/> EINSTEIN
- ARŞİMET(ARCHIMEDES):
KATISI ile/ve/||/<> SAYISI ile/ve/||/<> YASASI
- ASTROLOJİ" değil HASTROLOJİ
- ATOM MODELLERİNDE:
DEMOCRITOS ile/ve/||/<>/> DALTON ile/ve/||/<>/> THOMSON ile/ve/||/<>/> RUTHERFORD ile/ve/||/<>/> BOHR ile/ve/||/<>/> MODERN ATOM KURAMI
( )
- AYAZ ile/ve/||/<> BOĞAZ
- AYIRDEDİLEMEZLİK ile/ve/||/<> BELİRSİZLİK
- B KAT SAYISI[EINSTEIN KAT SAYILARI] ile B KAYNAĞI
( EINSTEIN COEFFICIENTS vs. B-POWER SUPPLY )
( LES COEFFICIENTS avec LA SOURCE DE LÉNERGIE DE B, LA SOURCE-B )
( EINSTEINKOEFFIZIENT mit B-STROMVERSORGUNG )
- BAKIŞIM/SİMETRİ ile AYAR/GAUGE SİMETRİLERİ
- BALIK ÖLÇÜSÜ[ARCHIMEDES]:
YÜKSEKLİK ve/||/<> UZUNLUK ORANI
( VESICA PISCIS )
- BASINÇ ve/||/<> HIZ
- BERGMAN ile/ve/||/<> BORGMAN
- BİLİM KİŞİSİ:
BİLİR ve/||/<>/> KANITLAR ve/||/<>/> DİKKAT EDİLMESİNİ İSTER
- BİLİM TERİMİ/KAVRAMINDA:
1924 ve/<>/< 1837
- BİR ile/ve/||/<> VAR
- BİRİNCİ YASA ile/ve/||/<>/> İKİNCİ YASA ile/ve/||/<>/> ÜÇÜNCÜ YASA ile/ve/||/<>/> EVRENSEL ÇEKİM YASASI
- BOHR KURAMI ile (BOHR) BREIT WIGNER ile (BOHR) SOMMERFELD KURAMI/ATOM MODELİ ile BOHR VAN LEEUWEN KURAMI ile BOHR WHEELER KURAMI ile BOHR MANYETONU ile (BOHR) KARŞILIKLILIK/UYUMLULUK İLKESİ/KURAMI
- BOHR YARIÇAPI ile BOHR YÖRÜNGESİ
- BOSE-EINSTEIN YOĞUNLAŞMASI ile/ve/||/<>/> SIVI ile/ve/||/<>/> KATI ile/ve/||/<>/> GAZ ile/ve/||/<>/> PLAZMA
- BOZON/LAR ile/ve/||/<> FERMİYON/LAR
- BRACHISTOCHRONE EĞRİSİNDE:
EN KISA YOL ile/ve/değil/||/<>/< EN KISA ZAMAN
- BRAGG KLEEMAN KURALI/YASASI ile BRAGG PIERCE YASASI
- CARL LINNAEUS ve/<>/> GEORGES CUVIER
- CARNOT ÇEVRİMİ ve/||/<> İDEAL ÇEVRİM
- CAUCHY SAYISI = HOOKE SAYISI
- CELCIUS ile/=/||/<> FAHRENHEIT ile/=/||/<> KELVIN
- CELSIUS DERECESİ ile/ve/<> CELSIUS SICAKLIK ÖLÇEĞİ
- CHARLES YASASI
- COLOMB ile COULOMB
- d'ALEMBERT İLKESİ ile/ve/<> d'ALEMBERT AÇMAZI/PARADOKSU
- DAİRESEL YÖRÜNGE ile/ve/||/<>/> ELİPTİK YÖRÜNGE
- DEPREMDE:
RICHTER ÖLÇÜMÜ ile/ve/yerine MMS[Moment Magnitude Scale-Moment Büyüklüğü Ölçeği]
- DÖNGÜSEL(CYCLOID) GEOMETRİ - 1599
- DOPPLER ETKİSİ/OLAYI ile/ve/<> DOPPLER GENİŞLEMESİ ile/ve/<> DOPPLER GENİŞLİĞİ ile/ve/<> DOPPLER KAYMASI/FREKANSI ile/ve/<> DOPPLER ORTALAMA ETKİ KESİTİ
( DOPPLEREFFEKT mit DOPPLER-VERBREITERUNG mit DOPPLERBREITE mit DOPPLER-VERSCHIEBUNG mit DOPPLERMITTELQUERSCHNIT )
( L'EFFECT DE DOPPLER avec LA DILATATION DE DOPPLER avec LA LARGEUR DE DOPPLER avec LE DÉPLACEMENT DE DOPPLER avec LA SECTION TRANSVERSALE )
( DOPPLER EFECT vs. DOPPLER BROADENING vs. DOPPLER WIDTH vs. DOPPLER SHIFT vs. DOPPLER MEAN CROSS-SECTION )
- DÜNYA TARİHİ ile/ve/||/<>/>/< DÜŞÜNCE TARİHİ ile/ve/||/<>/>/< FELSEFE-BİLİM TARİHİ
- EARNSHAW KURAMI
- EDMUND HALLEY ile/ve/||/<> ROBERT HOOKE ile/ve/||/<> CRISTOPHER WREN
- EINSTEIN ve/||/<> ROSEN (KÖPRÜSÜ)/SOLUCAN DELİĞİ
- ELEKTRİK (ALANI) ve/||/<>/> MANYETİK (ALAN)
- ELEKTRON ile İZOTOP
- EPR(DOLANIKLIK) AÇMAZI(PARADOKSU):
EINSTEIN ve/+/||/<> POTENSKI ve/+/||/<> ROSEN
- EULER ve LAGRANGE ve KANT
- EVRENSEL DİL ARAYIŞI ile/ve/||/<>/> YETER NEDEN İLKESİ
- EWALD von KLEIST ve/||/<> PIETER VAN
- FAHRENHEIT ile/ve/<> CELSIUS
- FÂNİ[Ar.] ile FANİ[Yun.]
- FOUCAULT SARKACI ile HUYGENS DÖNGÜSEL(CYCLOID) SARKACI
- FOURIER ile/ve/||/<>/> CAUCHY ile/ve/||/<>/> DIRICHLET
- FRAKTALLERDE:
KOCH ile/ve LORENZ ile/ve MANDELBROT
- GALİLEO DÖNÜŞÜMLERİ ile/ve/||/<>/> LORENTZ DÖNÜŞÜMLERİ
- GALVANİ ve/||/<> VOLTA
- GAUSS(ÇAN) EĞRİSİ ile/ve/=/||/<> RASTGELELİK
- GAZ[Fr. < Lat. CHAOS[Van Helmont] | "ga" uzun okunur] ile GAZ[Fr. < GAZE] ile GÂZ[Ar.]
- GRW KURAMI:
GHIRARDI ile/ve/||/<> RIMINI ile/ve/||/<> WEBER
- GÜNEŞ TUTULMASI ile/ve AY TUTULMASI
( KÜSÛF ile/ve HUSÛF )
( SOLAR ECLIPSE vs./and LUNAR ECLIPSE )
- HAMILTON ve/||/<>/> MAXWELL
- HAREKET DURUMUNDAKİ TEK BUZUL:
PERITO MORENO
- HAREKET ve/> YÖN
( MOVEMENT and/> DIRECTION )
- HEGEL'DE:
MANTIK BİLİMİ = METAFİZİK
- HIGGS BOZONU ile/ve/||/<> GRAVITON
- HIGGS PARÇACIĞI/BOZONU ile/ve/||/<>/> PENTAKUARK
- HOOKE YASASI ve/||/<>/> "NE KADAR KUVVET, O KADAR UZAMA"
( ... et/||/<> "UT TENSIO SIC VIS" )
- İBN-İ HEYSEM ile İBN-İ HEYSEM
- İLİŞKİLİ/LİK:
UZAYSAL/LIK ile/ve/||/<> NEDENSEL/LİK
- ISAAC NEWTON ve/||/<>/> IMMANUEL KANT
Fizik sayfasının devamı için burayı tıklayınız...
- [ne yazık ki]
KÜRESEL ISINMA ile/ve/değil/||/<>/> KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
( KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ sunumları!!!
Küresel İklim Değişimi ve Türkiye
Kuraklıkta Kriz Yönetiminden Risk Yönetimine Geçmeliyiz...
Kuraklık Kıranı Risk Yönetimi
Günümüzden 2100 Yılına Küresel İklim Değişimi
Küresel İklim Değişikliğine Uyum Stratejileri
Sel, Heyelan ve Çığ için Risk Yönetimi
Depremde İlk 72 Saat )
( Dünya genelinde ortalama sıcaklıkların artması. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İklimde uzun süreli değişiklikler ve dalgalanmalar. )
- [ya]
İSTİKLÂL ya da ÖLÜM
( )
- ABRAMS DENEYİ ve/<>/< ABRAMS KURALI
( Belirli bir taze beton kütlesinin, kendi ağırlığı altında biçim değiştirmesini ölçerek dayanım derecesini gösteren deney. VE/<>/< Önce 1892'de, Fransa'da, Ferret'nin, sonra da ABD'de, Duff Abrams'ın tanıtladığı kural. Bu kurala göre, bir beton ya da harcın dayanımı, karışıma giren suyun ağırlığının, çimento ağırlığına oranı ile ters orantılıdır. )
( SU/ÇİMENTO ORANI: Bir beton ya da harçla, su ağırlığının çimento ağırlığına oranı. Bir betonun ya da harcın dayanımı, karışımındaki su/çimento oranı ile ters orantılıdır. Çimentonun prizinin kimyasal etkileşimi için gerekli en az su/çimento oranı, yaklaşık olarak 0.25'tir. Ancak, kum ve çakılı ıslatmak için bundan biraz daha fazla su gereklidir. Su/çimento oranı, akışkanlaştırıcı bazı kimyasal katkılar sayesinde daha az su kullanılarak düşürülebileceği gibi, vakumlu betonda, dökümden sonra karışımdaki suyun emilmesi yoluyla da azaltılabilir. Böylece, beton, daha kolay işlenebilir ve sonuç itibariyle de daha iyi bir dayanım sağlanabilir. )
- AHMET NÂŞİT:
SELİM NÂŞİT ile/ve/||/<>/> ÂDİLE NÂŞİT
( )
- ANTOINE LAVOISIER ve/||/<>/> DIMITRIY MENDELEYEV
( 26 Ağustos 1743 - 08 Mayıs 1794 ve/||/<>/> 08 Şubat 1834 - 02 Şubat 1907 )
- ARİTMETİK ile/ve/||/<> LOGARİTMA[Yun.]
- ARŞİMET(ARCHIMEDES):
KATISI ile/ve/||/<> SAYISI ile/ve/||/<> YASASI
- AYNŞTAYN ile AYNŞTAYNİYUM
( EINSTEIN vs. EINSTEINIUM )
( EINSTEIN avec EINSTEINIUM )
( EINSTEIN mit EINSTEINIUM )
- B KAT SAYISI[EINSTEIN KAT SAYILARI] ile B KAYNAĞI
( EINSTEIN COEFFICIENTS vs. B-POWER SUPPLY )
( LES COEFFICIENTS avec LA SOURCE DE LÉNERGIE DE B, LA SOURCE-B )
( EINSTEINKOEFFIZIENT mit B-STROMVERSORGUNG )
- BİLİM TERİMİ/KAVRAMINDA:
1924 ve/<>/< 1837
- BOSE-EINSTEIN YOĞUNLAŞMASI ile/ve/||/<>/> SIVI ile/ve/||/<>/> KATI ile/ve/||/<>/> GAZ ile/ve/||/<>/> PLAZMA
- BOZON/LAR ile/ve/||/<> FERMİYON/LAR
- BRAGG (KLEEMAN):
KURALI ile/ve/||/<> YASASI/DENKLEMİ ile/ve/||/<> KIRINIMI/YANSIMASI
- BRAGG KLEEMAN KURALI/YASASI ile BRAGG PIERCE YASASI
- CAUCHY SAYISI = HOOKE SAYISI
- CELCIUS ile/=/||/<> FAHRENHEIT ile/=/||/<> KELVIN
- CELSIUS DERECESİ ile/ve/<> CELSIUS SICAKLIK ÖLÇEĞİ
- CHARLES YASASI
- CLAISEN BALONU ile CLAISEN TEPKİMESİ
( CLAISEN FLASK vs. CLAISEN REACTION )
( CLAISEN KOLBEN mit CLAISEN REAKTION )
- CLASIUS-CLAPEYRON EŞİTLİĞİ
- DOPPLER ETKİSİ/OLAYI ile/ve/<> DOPPLER GENİŞLEMESİ ile/ve/<> DOPPLER GENİŞLİĞİ ile/ve/<> DOPPLER KAYMASI/FREKANSI ile/ve/<> DOPPLER ORTALAMA ETKİ KESİTİ
( DOPPLEREFFEKT mit DOPPLER-VERBREITERUNG mit DOPPLERBREITE mit DOPPLER-VERSCHIEBUNG mit DOPPLERMITTELQUERSCHNIT )
( L'EFFECT DE DOPPLER avec LA DILATATION DE DOPPLER avec LA LARGEUR DE DOPPLER avec LE DÉPLACEMENT DE DOPPLER avec LA SECTION TRANSVERSALE )
( DOPPLER EFECT vs. DOPPLER BROADENING vs. DOPPLER WIDTH vs. DOPPLER SHIFT vs. DOPPLER MEAN CROSS-SECTION )
- DÜNYA TARİHİ ile/ve/||/<>/>/< DÜŞÜNCE TARİHİ ile/ve/||/<>/>/< FELSEFE-BİLİM TARİHİ
- EINSTEIN ve/||/<> ROSEN (KÖPRÜSÜ)/SOLUCAN DELİĞİ
- EVRENSEL DİL ARAYIŞI ile/ve/||/<>/> YETER NEDEN İLKESİ
- FAHRENHEIT ile/ve/<> CELSIUS
- GAZ[Fr. < Lat. CHAOS[Van Helmont] | "ga" uzun okunur] ile GAZ[Fr. < GAZE] ile GÂZ[Ar.]
- HAFNİYUM ile HAHNYUM/NİLSBOHRYUM
- HAREKET DURUMUNDAKİ TEK BUZUL:
PERITO MORENO
- HAREKET ve/> YÖN
( MOVEMENT and/> DIRECTION )
- HİDROJEN BAĞI ile VAN DER WAALS BAĞI
- HIGGS PARÇACIĞI/BOZONU ile/ve/||/<>/> PENTAKUARK
- IGNAZ SEMMELWEIS ile/ve/||/<> LOUIS PASTEUR
- II. MAHMUT ve/||/<>/> ABDÜLAZİZ ve/||/<>/> FEYZİ PAŞA/FEYZULLAH İZMİDÎ
- KANALİZASYON ve/||/<> HAMAM ve/||/<> KÜTÜPHANE
- KANITIN YOKLUĞU ve YOKLUĞUN KANITI
- KENDİLİĞİNDENLİK ile/ve/||/<>/= RASTGELELİK
- KETOZİS ile KETOJENİK BESLENME
- KİMYA/GER ile SİMYA/GER ile el-KİMYA
- KUMAŞ ile MERSERİZE[Fr.][John Mercer'in adından]
- KURÇATOVYUM = RUTHERFORDYUM
- LAVROVİT[Fr.] ile LAVSONİT[A. Camper Lawson'un adından]
- LE CHATELİER İLKESİ ile/||/<> HESS YASASI
- LEONHARD EULER ile ULF VON EULER
- LEWİS ASİDİ ile LEWİS BAZI
- LORENTZ ve/||/<> FITZGERALD
- MARIE CURIE ile/ve/||/<> PIERRE CURIE
- MATEMATİK/BİLİM EŞİKLERİ
- MENDELEVYUM[Fr. < Mendeleyev'in adından]
- MICHELSON ve/||/<> MORLEY
- MİKROBUN TANIMLANIŞI:
1876 ve/||/<> PASTEUR
- MODERN PERİYODLAR TABLOSU
- PROTON/LAR ile/ve ELEKTRON/LAR
- RÂZÎ ile FAHREDDİN RÂZÎ
- SU:
HİDROJEN ile/ve/||/<> OKSİJEN
- VAN DER WAALS GÜÇLERİ ile HİDROJEN BAĞI
- WEBER KATSAYILARI'NDA:
GÖRME/PARLAKLIK ile/ve KİNESTEZİ ile/ve ACI [ısıyla ortaya çıkan] ile/ve İŞİTME [orta frekanslar] ile/ve BASINÇ [deri] ile/ve KOKU ile/ve TAD [tuz]
- YAĞ DAMLASI DENEYİ ve/||/<> ELEKTRONUN YÜKÜNÜN ÖLÇÜLMESİ
- ZER-İ DEH-PENCÎ[Fars.] ile ZER-İ KAMER-TÂB[Fars.] ile ZER-İ KÂMİL[Fars.] ile ZER-İ MAHBÛB[Fars.] ile ZER-İ MAKLÛB[Fars.] ile ZER-İ SÂV/SÂVE[Fars.] ile ZER-İ ŞEŞ-SERÎ/VÎJE[Fars.]
Kimya sayfasının devamı için burayı tıklayınız...
GÖREVLİLER ve YETKİLİLER
- İLBAY/VALİ[Ar.]/SATRAP[Fars.] ile/ve İLÇEBAY/İLÇEBAŞ/KAYMAKAM[Ar.]
( VALİ[< VELİ: Koruyup kollayan.] ile/ve ... )
( TEKFUR[Bizans döneminde] ile/ve ... )
( [Slav] VOYVODA ile/ve ... )
( EMİR ile/ve ... )
( ÂRENG ile/ve ... )
- BEKÇİ ile/ve/<> POLİS
( ... İLE/VE/<> Şehir. [Şehirleşmiş yaşamı, şehirde yaşama kurallarını takip eden.] )
( )
( Silah kullanabilir, kimlik sorabilir, parmak izi ve fotoğraf alabilir. İLE/VE/||/<>
Polisin yetkisinin olup da bekçilerin olmadığı durumlar...
* Önleme arama
* Denetim yapma
* İstihbarat toplama, iletişimin tespiti, teknik araçla izleme
* Suça el koyma
* İfade alma
* Olay yeri inceleme
* Adlî arama ve el koyma
* Gözaltına alma
* Kişilerin ikametgah ve ev adreslerinden ayrılmamalarını isteme
* Teşhis yaptırma
* Yer gösterme yaptırma )
( ... ile/ve/<> ÂCÂN )
- BEKÇİ ile BEN-VÂN
( ... İLE Tarla/harman/ekin bekçisi. )
- BEKÇİ ile KİZİR
( ... İLE Köy bekçisi/kâhyası. )
- HAKÎM ile HÂKİM ile HAKEM ile HEKİM
( Bilge, hikmet sahibi. İLE Hüküm veren, yargıç. İLE Karar veren. İLE Tabip, tıp doktoru. )
( BİCİŞK ile ... ile ... ile ... )
( ... ile PULENU ile ... ile ... )
- AĞIR CEZA SAVCISI değil AĞIR CEZA MAHKEMESİ NEZDİNDEKİ SAVCI
- ASKERÎ ile/değil ASGARÎ
- HAKİM ile HÂKİM
( Hikmet sahibi. İLE Yargıç. )
- KARAKOL yerine POLİS MERKEZİ
- HÂKİM değil/yerine/= YARGIÇ
- KONTROLÖR[Fr. < CONTROLEUR] değil/yerine/= DENETÇİ
- ASKER[Fars.] ile ASKER, CÜND[Ar.], LEŞKER[Fars.]
( Devredici, seyyar. İLE Er. )
- ŞÂDÎ[Ar. < ŞEDÂ] ile ŞÂDÎ[Fars.]
( Mahkeme hademesi, mübaşir. | Zamanında, sultan sarayına odun götüren yeniçeri, odun ambarı memuru. | Nağme ile şiir okuyan. | İlimden, edebiyattan payı olan. | Torba oğlanı, Acemi Ocağı neferi. İLE Memnuniyet, sevinçlilik, gönül ferahlığı. )
- ARSIZ ile/değil/yerine/>< ÂDİL
( Bilgisizler güçlendiğinde. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bilgeler güçlendiğinde. )
- ÂRİF ile/ve/> HAKÎM ile/ve/> MÜTEELLİH
( ... > Hem ârif, hem de hakîm olan. )
( Kâmiller/ârifler, Allah'ın nazarıyla bakar. )
( Ârif olan... İçi, dışı, dengede tutan. )
- MÂLİK ile/ve/değil MUHÂFIZ
- POLİS
- YETKİ(Lİ)NİN KAYNAĞI ile YETKİ(Lİ)NİN EYLEMİ
( THE SOURCE OF AUTHORITY vs. THE ACTION OF AUTHORITY )
- DÖNÜŞTÜRÜCÜ ile/ve/değil/yerine UZLAŞTIRICI
- YETİ ile/ve/<> YETKİ
- İDÂRÎ KOLLUK ile/ve/<> ADLÎ KOLLUK
( ... İLE/VE/<> Uzmanlık gerektirir. )
- HÂKİM ile/ve/değil/yerine/||/<> HÂDİM
( Ancak, hizmet eden [hâdim], [duruma/olguya] hâkim olur. )
- ZÂLİM <>/>< ÂLİM
( Zâlim olan, âlim olabilir fakat zâlim olan, ârif ol(a)maz. )
( Yol sırasında, süreçte, kimin zâlim, kimin âlim olduğu/olacağı bilinmez. )
- KÂTİB-İ ÂDİL/NOTER[Fr. < NOTAIRE] ile/ve/||/<> HAKEM
- ŞAHİT ile/ve/||/<> NOTER
- BEKÇİ ile ASES ile ASESBAŞI
( Bir şeyi ya da bir yeri bekleyip korumakla görevli kişi. İLE Gece bekçisi. | Osmanlı döneminde, Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasından önceki güvenlik görevlisi. İLE Yeniçeri Ocağındaki askerî görevinin yanı sıra, başkentin düzenini korumakla da yükümlü olan yirmi sekizinci ortanın çorbacıbaşısı. )
- BEKÇİ ile DİZDAR[Fars.]
( ... İLE Kale bekçisi. )
- DÜRÜŞT[Fars.] ile/değil/yerine/>< DÜRÜST[Fars.]
( Sert; gücendirici, kırıcı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sözünde ve davranışlarında, doğruluktan ayrılmayan, doğru, onurlu. | Doğru, yanlışsız. )
- DEVRİYE değil/yerine GEZGE
- HÜKÜMRAN[Fars.] değil/yerine/= EGEMEN
- KAMU DENETÇİ/LİĞİ/MUHTESİB(OMBUDSMAN/LIK) ile/ve/||/<> ARABULUCU/LUK
( ... ile/ve/||/<> MUSLİHÛN )
- YARGIÇ:
AVRUPA'DA ile AMERİKA'DA
( Konusunda, çok bilgilidir. İLE Uzlaştırıcı ve halkın sağduyusuna göre karar verirler. )
- AVUKAT ile SAVCI
( [yarısı dolu bir bardağın] Dolu ve boş bölümlerini ayrı ayrı görebilen ve savunabilen. İLE Boş bölümün, dolu olan bölümünden öncelikli olmadığını gösterme sorumluluğu ve yetkisiyle "iddia etmesi" ve/ya da "savunabilmesi" gereken. )
- PİLOT:
ASKERİ ile SİVİL
- MANGA ile/ve/||/<>/> TAKIM ile/ve/||/<>/> BÖLÜK ile/ve/||/<>/> TABUR ile/ve/||/<>/> ALAY ile/ve/||/<>/> TUGAY/LİVA ile/ve/||/<>/> TÜMEN/FIRKA ile/ve/||/<>/> KOLORDU ile/ve/||/<>/> ORDU ile/ve/||/<>/> KUVVETLER ile/ve/||/<>/> GENEL KURMAY
( Onbaşı/çavuş/asteğmen/teğmen yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Üstteğmen yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Yüzbaşı yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Binbaşı/yarbay yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Albay yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Tuğgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Tümgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Korgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Orgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Orgeneraller yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Genel Kurmay Başkanı yönetiminde. )
( 10 er. İLE/VE/||/<>/> Birkaç[4/5] manga. İLE/VE/||/<>/> Birkaç takım. İLE/VE/||/<>/> Birkaç[dört] bölük. | Küme, yığın, grup. İLE/VE/||/<>/> Birkaç tabur. İLE/VE/||/<>/> Birkaç alay. İLE/VE/||/<>/> Birkaç tugay. İLE/VE/||/<>/> Birkaç tümen. İLE/VE/||/<>/> Birkaç kolordu. İLE/VE/||/<>/> Birkaç ordu. İLE/VE/||/<>/> Birkaç kuvvet. )
( [OSMANLI'da] Mülâzım-ı Sânî yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Mülâzım-ı Evvel yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Yüzbaşı yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Kolağası yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Binbaşı yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Kaymakam yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Miralay yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Mirliva yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Mirliva/Ferik yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Ferik yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Birinci Ferik yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Birinci Ferikler yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Genel Kurmay Başkanı yönetiminde. )
( SECOND LIEUTENANT vs./and/||/<>/> (FIRST) LIEUTENANT vs./and/||/<>/> CAPTAIN vs./and/||/<>/> MAJOR/COMMANDANT vs./and/||/<>/> LIEUTENANT COLONEL vs./and/||/<>/> COLONEL vs./and/||/<>/> BRIGADIER GENERAL vs./and/||/<>/> MAJOR GENERAL vs./and/||/<>/> LIEUTENANT GENERAL vs./and/||/<>/> GENERAL vs./an/||/<>/> GENERALS vs./and/||/<>/> HEAD OFFICER )
( II. Dünya Savaşı "WEHRMACHT", Kara Kuvvetleri (HEER), Deniz Kuvvetleri (KRIEGSMARINE), Hava Kuvvetleri (LUFTWAFFE) ve Özel "SS" Birlikler'inden oluşuyordu. )
( RİYALA[İt.]: Osmanlı donanmasında, Tümgeneral'e eş bir rütbe. )
- ADÂLET HEYKELİNİN GÖZLERİNİN KAPALILIĞI:
"NAMUSSUZLARA GÖZ YUMMAK İÇİN" değil ÂDİL OLMAK İÇİN
- HÂKİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİLİRKİŞİ
( Yöntemi/usûlü bilir ve süreci takip etmekle görevli ve yetkilidir. Esasa dayalı bilgi, belge ve kanıtlara dayanarak son kararı belirler. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Esası, içeriği[konuyu, alanı ve terimlerini] (daha) iyi/geniş/derin bilir ve/ya da belirler.[Bazı/çoğu davada, hâkimin değil/yerine bilirkişilerin ortak görüşleri ve uzlaşımsal kararı önceliklidir ya da dikkate alınmalıdır.] )
- ELKAB-I RESMİYYE
( Resmî unvanlar. )
- KONSÜL[Fr. < CONSUL] ile BAŞKAN/YARGIÇ
( Görevini bir başka meslektaşıyla paylaşan yargıç. [Görev süresi 1 yıl olmak üzere][Eski Roma'da] )
( Roma'da, her yıl seçilen iki devlet başkanından her biri. | 1799'dan, 1804'e kadar Fransa'da birlikte görev alan üç devlet başkanından her biri. )
- MÜDDEÎ-İ UMÛMÎ[Ar.] değil/yerine/= SAVCI
- MÜNCÎ[Ar. < NECÂT] değil/yerine/= KURTARAN
- SERDAR[Fars.] değil/yerine/= BAŞKOMUTAN
- ASKER ile PENCİK[Fars.]
( ... İLE Asker yetiştirilmek üzere, savaş tutsaklarından, beşte bir oranında ayrılan acemioğlan adaylarına verilen ad. )
- BEKÇİ ile/ve/değil/||/<> TÜRBEDAR
- ASKER/POLİS ile ZAPTİYE[Ar.]
- YARGIÇ ile YARGICI
( Ulus adına, yargı yetkisini kullanarak yasaya aykırı davranışlarda ya da uyuşulmayan işlerde, yasayı yerine getirmekle, tüzeyi gerçekleştirmekle görevli kişi. İLE Bir anlaşmazlığı çözmek için iki tarafın başvurduğu kişi ya da kendine seçme yetkisi verilen bilirkişi, hakem. )
- KOMUTAN/KUMANDAN[Fr. < COMMANDANT] ile MALKOÇ
( ... İLE Osmanlı'da, Akıncılar Ocağı'nın komutanı. )
- KOMUTAN ile MİR[Fars.]
( ... İLE Baş, kumandan, amir. | Bey. )
- MİRİ KÂTİBİ değil/yerine/= YARGIÇ
( Osmanlı Devleti'nde, maliye ile halk arasındaki davalara bakan yargıç. )
- EDEPLİ:
FELSEFECİ ve/||/<> MATEMATİKÇİ ve/||/<> HUKUKÇU
( Ancak, felsefeci, matematikçi ve hukukçular edeplidir.[Ancak, dile hâkim olabildikleri ve sorgulayabildikleri oranda.] [Ne hareketi/sporu temel/öncelikli alan, ne bilimsel tutarlılığı olan, ne de sanatsal duyarlılığı ile sınırları/nı aşan.] )
- MUHZIR[Ar.] ile MÜBÂŞİR[]Ar.]
( İlgililerin, mahkemede bulunmalarını sağlayan görevli. İLE Mahkemede, duruşmaya girecekleri ve tanıkları çağıran, yargıcın buyruklarını bildiren, kâğıtları getirip götüren görevli. )
- KÂDI ile MÜÇTEHİT[Ar.]
( Tanzimata kadar her türlü davaya, Tanzimat ile Medeni Kanun arasındaki dönemde ise yalnız evlenme, boşanma, nafaka, miras davalarına bakan mahkemelerin başkanları. İLE Ayet ve hadislere dayanarak yargıya varan, karar veren din düşünürü. )
- MÜLÂZIM[Ar.]/MÜLÂZIM-I SÂNÎ[Osm.] değil/yerine/= TEĞMEN
( Bir işe girmek için bir süre parasız olarak o işe devam eden. | Teğmen. )
- MÜSTANTİK[Ar.] değil/yerine/= SORGU YARGICI/HAKİMİ
- ASKER ile SEKBAN[Fars.]
( ... İLE Osmanlılar'da, sınır boylarında görev yapan bir sınıf asker. | Eyalet paşaları ve sancak beylerine bağlı olarak görev yapan bir sınıf asker. )
- SADRAZAM ile SERASKER
( ... İLE Sadrazamlık göreviyle yükümlü olmayan ve Osmanlı ordusunun komutanlığını yapan vezirin sanı. )
SORUMLULAR
- [ne yazık ki]
İNSANLIK SUÇLARI:
SOYKIRIM ile/ve/||/<> İŞKENCE/ŞİDDET ile/ve/||/<> TERÖR ile/ve/||/<> NEFRET/DÜŞMANLIK ile/ve/||/<> IRKÇILIK ile/ve/||/<> KÖLELEŞTİRME ile/ve/||/<> İNSAN KAÇAKÇILIĞI ile/ve/||/<> ORGAN TİCARETİ ile/ve/||/<> BAĞIMLILAŞTIRMA
( Bağımlılaştırma - İnsanlık Suçu İlişkisi - Muharrem Balcı )
( * Kasten öldürme
* Kasten yaralama
* İşkence, eziyet ya da köleleştirme
* Kişiyi, özgürlüğünden yoksun kılma
* Bilimsel deneylere tâbi kılma
* Eşeysel saldırıda bulunma, çocukların eşeysel istismarı
* Zorla gebe bırakma
* Zorla fuhşa sevketme )
( [unfortunately] HUMAN CRIMES: GENOCIDE and/||/<> TORTURE and/||/<> DISCRIMINATION and/||/<> HATRED and/||/<> TO PUSH ADDICTION (and/||/<> TO DISSAPOINT) )
- ADÂLET VE EŞİTLİK ve/||/<>/> UYUM VE DOSTLUK
- ADANMIŞLAR ile KESİN İNANÇLILAR
- ALICI ile ALACAKLI
- ARSIZ ile/değil/yerine/>< ÂDİL
( Bilgisizler güçlendiğinde. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bilgeler güçlendiğinde. )
- BAKAN/LIK ile/değil/yerine/> KALEM(SEKRETER/YA)
- BAŞKAN/SERVER[Fars.] ile PATRON
- BİR ULUSUN:
DÜŞMANLARI ile/ve/<> "AYDINLARI"
( Askerî-siyasî örgütünü yener. İLE/VE/<> Tarihini yener/değersizleştirir. )
- BÜYÜKELÇİ(SEFİR[Ar.]/SEFÂRET)/LİK ile/ve/||/<> KONSOLOS[Yun.]/LUK / ŞEHBENDER[Fars.]
( VİSKONSÜL: Konsolos yardımcısı. )
( Ülkesinin, öteki ülkelerin başkentinde sadece bir tane olan, temsil etmekte olduğu ülkenin en büyük yetkisine sahip diplomatik kurumudur.[Çoğunlukla ve olağan koşullarda vize ve pasaport işlemleri yapılmaz.] İLE/VE/||/<> Ülkesinin, öteki ülkelerdeki ticari çıkarlarını korumakla sorumlu, diplomatik olmayan resmi kurumlardır.[Diplomatik özelliği bulunmayan resmi görevlerin yapıldığı, resmi kurumdur. Genellikle, pasaport, evlilik, doğum ve ölüm gibi işlemler yapılmaktadır.][Konsolosluk arşivleri ile binalarının dokunulmaz hakları vardır.] )
( Kendi ülkesini başka ülkede temsil eden en üst düzeydeki devlet görevlisidir, diplomattır.[Görevli oldukları ülkelerde, vatandaşı oldukları ülkenin devlet başkanının temsilcisidir. Ülkesiyle görevli oldukları ülkeler arasındaki siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri ilişkileri geliştirmeyi hedefler.] İLE/VE/||/<> Konsolosluk yöneticisinin unvanı, ülkelere göre farklılık gösterir.[Bulundukları kentin yetkili yöneticisiyle ilişki durumundadır. Konsolosluktaki görevlilerin diplomatik temsil hakkı yoktur.] )
( AMBASSADOR vs./and CONSUL )
- BÜYÜKELÇİ ile ORTA ELÇİ
( ... İLE Büyükelçiden önceki elçilik aşaması ve bu aşamada olan kişi. )
- DEVLET ile/ve/||/<> VATANDAŞ
( Sadece yükümlülükleri vardır. [Hak sahipliği söz konusu değildir.] İLE/VE/||/<> Hakları ve yükümlülükleri vardır. )
- DEVLETLÜ RE'FETLÜ ile RİF'ATLÜ ile SAÂDETLÜ
( Seraskerelere verilen unvan. İLE Askerlikte binbaşılarla, mülkiyede üçüncü rütbe sahiplerinin unvanı.[SÂLİSE] İLE Askerlikte albay/miralay ile korgeneral[birinci ferik], sivilde vezir ile mîrülümerâlık rütbeleri arasındaki kişilerin resmî unvanı. )
- DİPLOMAT ile BÜROKRAT
( Uluslararası konularda ülkesini temsil etmekle görevlendirilen kişi. İLE Devlet dairesinde çalışan kişi. )
( Türkiye'de Bürokrat: "Devletin her türlü nimetine tâlip, her türlü külfetinden uzak kişi." )
- DÜRÜŞT[Fars.] ile/değil/yerine/>< DÜRÜST[Fars.]
( Sert; gücendirici, kırıcı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sözünde ve davranışlarında, doğruluktan ayrılmayan, doğru, onurlu. | Doğru, yanlışsız. )
- EBEVEYN ile VELİ
- ECR-İ HASS ile/ve/<> ECR-İ MÜŞTEREK
- EFENDİSİ ve/||/<>/< KÖLESİ
( Bilginin. VE/||/<>/< Çalışmanın. )
- FEHÂMETLÜ DEVLETLÜ ile ÜBBEHETLÜ DEVLETLÜ
( Sadrazamlara, Mısır hidivi ve yabancı prenslere, eyalet beylerine hitapta kullanılan unvan. İLE Sadrazamlık etmişlere hitapta kullanılan unvan. )
- FERİŞTAH[Fars. < FİRİŞTE] değil/yerine/= UZMAN / EN YETKİLİ
- FİRARİ[Ar.] değil/yerine/= KAÇAK
- GÂZİ ile GÂZİ ile GAZÎ
( Savaştan, sağlam ya da (az/çok) yaralı çıkan. İLE Mustafa Kemal ATATÜRK İLE "Gezi" için gaz yiyen. )
- GELİN-DAMAT ve/||/<> SAĞDIÇ
( ... VE/||/<> Düğünde, gelin ya da güveye kılavuzluk eden kişi. )
- GELİN ve/<> DAMAT
( İ'SÂR[Ar.]: Gelin olma çağına gelme. )
( ARÛS ve/<> ARÎS )
( BEYÛ/BEYÛG ve/<> ARÎS )
( BRIDE and/<> GROOM )
- GERÇEK KİŞİ/LİK ile TÜZEL KİŞİ/LİK
- GÜRÛH[Fars.] ile GÜRÛH-I NÂCİ
( Cemaat, bölük, takım. | Değersiz, aşağı görülen, küçümsenen topluluk, derinti, sürü. İLE Kurtulmuş topluluk. )
- HAKİM OLMAK" ile/ve "SAHİP ÇIKMAK"
- HALİFE ile/ve KUL
- HATTAT ile KÂTİP
( ... ile TUSSİ-TUSSİ: Mektup yazıcısı. [TUSSİ: Mektup] )
- HÜKÜMLÜ ile YÜKÜMLÜ
- İDDİALI ile/ve YETKİN
- İSSİ değil/yerine/= SAHİBİ
- İSTANBUL('UN):
EFENDİSİ ile/ve MANEVÎ EFENDİSİ ile/ve KÜLTÜREL EFENDİSİ
( Yöneticiler. İLE/VE Meşâyih. İLE/VE Dikkatli, temiz, düzenliler. )
( Maddî. İLE/VE Manevî. İLE/VE Kültürel. )
( İHTİSAB AĞALARI )
( ALİİ: Efendi. ile/ve ... )
- JÜRİ[Fr. < İng.] değil/yerine/= KURUL/SEÇİCİ KURUL
( Seçiciler kurulu, seçici kurul. | Yargıcılar kurulu. )
- KÂBİL ile/ve/<> FAİL
- KAHRAMAN >< KURBAN
- KALABALIKLARDAN YANA OLMAK ile/değil/yerine HAKTAN YANA OLMAK
( )
- KÂTİP ile/ve TERZİ/HAYYAT/BAHYEZEN[Fars.]
- KAYYUM/KAYYIM ile MÜTEVELLİ
( Belirli bir malın yönetilmesi ya da belirli bir işin yapılması için görevlendirilen kişi. İLE Bir vakfın yönetimi, kendine verilmiş kişi. )
- KAYYUM ile/ve/||/<> Kayyûm
( Cami hizmetlisi. | Birinin yerine geçen, mütevellî. İLE/VE Ebedî ve ezelî olan. Allah. )
- KEFİL ile/ve/değil ARACI
( ... ile/ve/değil VESÂTET[Ar.]: Aracılık. )
- KEFİL ile REFERANS
( Azamî muhabbetin, teminât-ı tâmmesi, işbu vesileyle mutazammındır. )
- KEFİL ile/ve/<> VEKİL
- KILAVUZ/REHBER[Ar.] ile ÖNDER[LİDER değil!]
( İçten, doğru gelmeyen hiçbir kılavuzluğu kabul etmeyin. O zaman bile tüm anıları ayıklayın. Çünkü onlar, bizi yanlışa götürür. )
( Yollar ve araçlar hakkında tümüyle cahil olsanız bile sessiz kalın ve içinize bakın; kılavuzluk mutlaka gelecektir. )
( KÂİD ile RÂİD )
( GUIDE vs. LEADER
Accept no guidance but from within, and even then sift out all memories for they will mislead you.
Even if you are quite ignorant of the ways and the means, keep quiet and look within; guidance is sure to come. )
- KİŞİ = MİRASSIZ
- KÖYLÜ ile/ve KULAK
( ... İLE/VE Varlıklı Rus köylüsü. )
- LİDER[İng.] ile/değil/yerine ÖNDER
( Bulunulan durumu, var olanı yönlendirir. İLE/DEĞİL/YERİNE Ufuk açar. )
- LİYÂKÂT ve/||/<> İSTİHKAK
- MENSUP[Ar.] değil/yerine/= ÜYE
- MİRKELÂM[Fars. (AMİR, BAŞ, BEY)MÎR-İ KELÂM] ile ...
( KONUŞMAYI/SÖZÜ/SOHBETİ BAŞLATAN, BAŞLATACAK OLAN, BAŞLATMASI BEKLENEN | GÜZEL, DÜZGÜN, ZARİF KONUŞAN )
- MOLLA ile/ve KULAK MOLLASI
- MÜDÜR ile/ve EMİN
- MÜFETTİŞ[Ar.] değil/yerine/= DENETÇİ/DENETMEN
- MUHATAP[Ar.]["MUHATTAP" değil!] değil/yerine/= KONUŞULAN/KONUŞUK
- MÜKELLEFİYET ile/ve/değil/yerine/<> MUHABBET
- MÜNTAHİP[Ar.] değil/yerine/= SEÇMEN
- OLGUN ile/ve/<>/+ YETKİN
- PAZVANT/PÂSBÂN/PÂSDÂR/PÂSVÂN[Fars.] değil/yerine/= BEKÇİ
( Osmanlı döneminde, Rumeli'de, gece bekçilerine verilen ad. )
- POLİTİKACI değil/yerine DEVLET ADAMI
( Seçimleri düşünür. DEĞİL/YERİNE Gelecek kuşakları düşünür. )
- REÎS[Ar.] ile/değil/yerine/= BAŞKAN
( KIYÂMÎ TEKKELERİNDE KIYÂMEN EDİLEN ZİKİRLERDE ZİKRİ İDARE EDEN )
- RİÂYETLÜ ile RÜTBETLÜ
( Saygılı anlamına bir Müslüman'ın bir Hristiyan'a yazdığı mektupta kullanılırdı. İLE Hristiyanlara, ruhani önderlere ve patriklere verilen unvan. )
- ŞÂHİD[Ar. < ŞEHÂDET | çoğ. ŞEVÂHİD] ile ŞÂHİD[Fars.]
( Tanık. | Senet yerine geçecek biçimde büyük bir yapıttan ya da kişiden alınan örnek. İLE Sevgili. | Güzel. )
- ŞAHİT[Ar.] değil/yerine/= TANIK
HİZMET EDİLENLER ve DURUMLAR, SORUMLULUKLAR
- !DEDİKODUCU ile/ve/= !YAĞI/DÜŞMAN/HASIM
( Biz ancak kendimizin düşmanıyızdır. )
( Kişi, bilmediğine düşman olur. )
( ... ile HASIM )
- !DÜŞMAN/LIK ve !KİN
- !ESİR ile !KÖLE
- !KÖLE/LİK ile/ve ŞAŞKIN/LIK
- !KÖLE ile/değil/yerine !GULÂM
- !KÖLE ile !MEVÂLİ
( ... İLE Âzâdlı köle. )
- !KÖLE ile !SERF[Lat.]
( ... İLE Derebeylik toplum düzeninde, toprakla birlikte alınıp satılan köle. )
- !KÖLE ile/değil/<>/< İŞÇİ
( [not] SLAVE vs./but/<>/< WORKER )
- ...'NIN:
"SUÇLUSU" ile/ve/değil/yerine/<>/< SORUMLUSU
- (HERHANGİ BİR) DÜŞÜNCEYE:
MAHKÛM/İYET ile/ve/değil/yerine HÂKİM/İYET
- [Ar.] TEEBBÎ ile/ve TEEMMÜM
( Birini, baba edinme. | Birini, evlât edinme. İLE/VE Ana edinme. | Çocuğun, anne tarafından tanınması. )
- [ne yazık ki!]
ÖZÜR DİLEYEMEMEK/DİLEYEMEYEN ile/ve/<> TEŞEKKÜR EDEMEMEK/EDEMEYEN
- [ne yazık ki] :( ((((((
DENİZ GEZMİŞ ve/||/<> YUSUF ASLAN ve/||/<> HÜSEYİN İNAN
( )
- [ne yazık ki]
DESPOT[Fr. < DESPOTE | Yun. < DESPOTES(: Efendi.)] ile/ve/<> DESPOT[Yun.] ile/ve/<> DİKTATÖR[Lat. < DICTATOR] ile/ve/<> FAŞİST[İt. < FASCIO(: Demet, birlik.)] ile/ve/<> TİRAN[Yun. < TYRANNOS]
( Bir ülkeyi, zora ve baskıya dayanarak "mutlakiyetçilikle" "yöneten" kişi. İLE/VE/<> Ortadoks Rumlar'ın, din başkanlarına verilen ad. İLE/VE/<> Her dediğini ve dilediğini yaptırmak isteyen kişi. İLE/VE/<> Tüm siyasal yetkileri kendinde toplamış kişi. | Zorba. İLE/VE/<> Eski Yunan'da, siyasal erki, tek başına elinde tutan kişi. | Siyasal erki, zorla ele geçiren, onu kötüye kullanan kişi. | Acımasız, gaddar. )
( Hiçbir koşul ya da yasaya bağlı olmadığı/olamayacağı, sınırlandırılamayacağı zannı ve/ya da iddiasıyla davranır.[Güçlerini keyfi kullanır, yasalara uymaz, topluma karşı acımasızdır.] İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> "Yasaya" "bağlı" görünümünde, ölçüsüz, kişisel ve keyfî davranır. | Dizgeli/sistematik bir baskıcı "yönetim biçimi" uygular.[Genellikle acil durum ya da kriz dönemlerinde ortaya çıkar, siyasi muhalefeti bastırır, kişisel çıkarları için gücü kullanır.] İLE/VE/<> Faşizme bağlı olarak yönetir. Güçlü bir merkezi hükümete, şiddete ve milliyetçiliğe inanır, genellikle sivil özgürlükleri sınırlar. İLE/VE/<> Daha zalim ve baskıcı bir yöneticidir. Mutlak güce ve sınırsız yetkiye sahip olduğunu varsayar, topluma kıygı/zulüm uygular. )
( İdi Amin[Uganda], Caligula[Roma İmparatorluğu] İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> Adolf Hitler[Nazi Almanyası], Joseph Stalin[Sovyetler Birliği] İLE/VE/<> Benito Mussolini[İtalya] ve Francisco Franco[İspanya] İLE/VE/<> Antik Yunan'daki bazı "önderler" ve modern çağda Saddam Hüseyin[Irak], Pol Pot [Kamboçya], Robert Mugabe[Zimbabwe] tiran olarak tanımlanabilir. )
( İSTİBDAT: Uyruklarına hiçbir hak ve özgürlük tanımayan sınırsız tek erklik/monarşi, despotluk. )
( MÜSTEBİT ile/ve/<> ... )
- [ne yazık ki]
!FAŞİST[< FASCES BALTASI]
- [ne yazık ki]
!GENOSİT[İng./Fr. < GENOCIDE] değil/yerine/= SOYKIRIM
- [ne yazık ki]
!İNSAN KAÇAKÇILIĞI ile/ve/||/<> !İNSAN TİCARETİ
( TCK79 ile/ve/||/<> TCK80 )
- [ne yazık ki]
!İRTİKÂB ile/değil/yerine/= !YİYİCİLİK, RÜŞVET[Ar. < RİŞVET] YEME
( Bekleme, gözleme. | Kötü bir iş işleme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/= Yaptırılmak istenilen bir işte yasa dışı kolaylık ve çabukluk sağlanması için birine mal ya da para olarak sağlanan çıkar. )
( MÜRTEKİP[Ar.]: Kötü, uygunsuz işler çeviren. | Rüşvet yiyen/yiyici. )
- [ne yazık ki]
!İTEN ile/||/<> !TUTMAYAN
- [ne yazık ki]
!MUHTELİS[Ar.] değil/yerine/= ÇALAN
( Beylik mal ya da parayı zimmetine geçiren, çalan. )
- [ne yazık ki]
!MÜTECÂVİZ[Ar.] değil/yerine/= SALDIRGAN/SALDIRICI/SATAŞKAN
- [ne yazık ki]
!ÖTEKİLEŞTİRME ile/ve/||/<>/> !DÜŞMANLAŞTIRMA
- [ne yazık ki]
"KULLUK" ile/ve/değil/<> GÖNÜLLÜ "KÖLELİK"
( Annelik. )
- [ne yazık ki]
"ÖZGÜVENLİ" CAHİL ile/ve/||/<> GÖRGÜSÜZ VARSIL ile/ve/||/<> SIMARTILMIŞ APTAL ile/ve/||/<> ÇOCUK DAVRANIŞLI "YETİŞKİN"
- [ne yazık ki]
"YARIM AKILLI/LIK" ile/ve/değil/||/<>/>/< YARDIM "AKILLI/LIK"
- [ne yazık ki]
BAĞNAZ ile/ve/||/<> AHMAK ile/ve/||/<> KÖLE
( [Mantık ...] Yürütmeyen. İLE/VE/||/<> Yürütemeyen. İLE/VE/||/<> Yürütmekten korkan. )
- [ne yazık ki]
BENCİL/LİK ile/ve/<>/değil SORUMSUZ/LUK
- [ne yazık ki]
BENCİLLİK ile/ve/||/<>/> NEFRET VE DÜŞMANLIK
- [ne yazık ki]
DÜŞMAN/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<> KARŞIT/LIK
- [ne yazık ki]
EZİLENLER ile/ve/||/<> BASKILANANLAR
- [ne yazık ki]
HAKARET ile KAZF/KAZİF
( ... İLE Nitelikli hakaret. | Atma. | Namuslu bir kadına, zinâ suçunu isnâd etme. )
( HADD-İ KAZF: Namuslu kadınlara iftira edenlere verilen ceza. )
- [ne yazık ki]
HIRS ile/ve/||/<>/>/< TEERRÜB
( Sonu gelmeyen istek, aşırı tutku. | Öfke, kızgınlık. İLE/VE/||/<>/>/< Kendini zeki göstermeye çalışma. )
- [ne yazık ki]
HUKUKSUZ/LUK ve/> ACIMASIZ/LIK
- [ne yazık ki]
KANDIRMADA:
"APTAL/LIĞIMIZ" ile/ve/değil/||/<>/< "ONUN/ONLARIN" KARAKTERSİZ/LİĞİ
( Olmuyor. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Oluyor. )
- [ne yazık ki]
MAĞDUR ile/ve/||/<> MAZLUM
- [ne yazık ki]
MAZLUM ile/ve/||/<> HORLANANLAR
- [ne yazık ki]
MUHTEKİR[Ar.]/SPEKÜLATÖR[Fr.,İng] değil/yerine/= VURGUNCU
- [ne yazık ki]
PEZEVENK/TERES/KAVAT[Ar. < KAVVÂD]/GODOŞ[Erm. < KODOŞ]/PIMP/COCKOLD[İng.] ile/değil PUZEVENK
- [ne yazık ki]
PUTUNU, KENDİ YAPAR, KENDİ TAPAR" ve/||/<> KÖLELEŞTİRİRSİN ALDIRMAZ; "KÖLE" DERSİN, KALDIRMAZ
- [ne yazık ki]
ŞAKŞAKÇI/LIK ile YALAKA/LIK
- [ne yazık ki]
TERBİYESİZ ile/değil/yerine DİK KAFALI
- [ne yazık ki]
YALAKA/LIK/DALKAVUK/LUK ile/ve/<> YARDAKÇI/LIK
( ... İLE/VE/<> Özellikle kötü işlerde birine yardım eden kişi. )
( TEKÂPÛ ile/ve/<> ... )
- [NİTELİĞİN GÖSTERGESİNDE]
DOST ile ÂŞIK
( Kavgada belirli olur. İLE Vedâda belirli olur. )
- [ya] (")TÂBİ(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/ya da ÂRİF
- | "İNANAN" ile/ve/>< "KUŞKULANAN" |
değil/yerine/>
BAKMAYI BİLEN
( | "Mutludur." ile/ve/>< (")Bilgilidir.(") | DEĞİL/YERİNE Anlayandır. )
- | "REZİL" ve/ya da "SEFİL" |
değil/yerine/><
ASİL
( [ayrılıktan hemen sonra ...]
| Başkasının kollarına bırakana "denilen". VE/YA DA Alkole bırakana "denilen". |
DEĞİL/YERİNE/><
Zamana bırakana denilen. )
- ABD ile KUL
( KUL )
- ABERASYON ile/||/<> ABERAN
( Sapınç. | Sapma. İLE/||/<> Sapmış. | Normal dışı. )
- ABÛS[Ar.] ile SOMURTKAN | ÇATIK/ASIK YÜZ | GARİP, ACAYİP
- ABUS ile ABUZAMBAK
( Somurtkan. | Çatık/asık yüz. | Garip, acayip. İLE Garip sözler söyleyen, tuhaf hareketlerde bulunan kişi. )
- ÂCİZ ile/ve/değil/||/<>/> MAĞDUR
- ADÂLET:
DAĞITICI ile/ve/||/<> DÜZELTİCİ/DÜZENLEYİCİ
- ADÂLET:
KİŞİ/KUL ve/||/<> İLÂH'IN BİRLİĞİ
- ADÂLET:
SUÇU/"SUÇLU"YU ARAMAK ile/ve/değil/||/<>/< (SONUNA KADAR) MÂSUMU/MASUMİYETİ ARAMAK
- ADÂLET ile/ve/<> DÜŞMANIN "ADÂLETİ"
( Adâletin gerekliliği ve önceliği, düşmanının "adâletine" maruz kalmamak ve mağdur olmamak içindir. )
- ADÂVET/MUGALAZA[Ar.] değil/yerine/= DÜŞMANLIK, YAĞILIK
- ÂDİL ile/ve/<> ÂCİL
( Ancak, korkusuzluğa gelenler âdil olur. )
- AFERİST[Fr.] değil/yerine/= VURGUNCU, ÇIKARCI, DALAVERECİ
- AİLE/AĞIL/AVUL ile/ve SÜLÂLE[< SÜR-AİLE]/AKRABA
( Ateşten esen yel, aileyi simgeler. )
( ... ile/ve ÂL [Âl'i Sultan: Sultan çocukları. | Âl-i Osman: Osmanoğulları.] )
( OIKIA ile/ve ... )
( FAMILY vs./and RELATIVE )
( AİGA ile/ve ... )
- AİLE ile ZODRUGA
( ... İLE Bazı Balkan ülkelerinde rastlanan büyük aile tipi. Kırk ilâ seksen kişiyi kapsayan dört kuşağı içine alan topluluklar. [Aynı ekonomik düzene bağlılardır.] [Aile içindeki en yaşlı erkek ya da kadın, aile önderidir.] )
- AKIL-BALİĞ değil ÂKİL-BALİĞ
Tüze sayfasının devamı için burayı tıklayınız...- ALTIN ORAN ve/<> FIBONACCI SAYILARI/DİZİSİ
( 1.6180339887 [φ = (1 + √5) / 2 = 1.6180339887498...] ve/<> 0, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, 610, 987 ... [son iki sayının toplamı alınarak devam edilir] )
( Dizideki ardışık iki sayının oranı, sayılar büyüdükçe Altın Oran'a yaklaşır. )
( MİMARLIK ÜZERİNE ON KİTAP - VITRUVIUS[Marcus Vitruvius Pollio, M.Ö. 80 ile 15] )
( Altin_Oran.mp4 [1] | Altin_Oran2.mp4 [2] )
( )
( Wikipedia'da... http://tr.wikipedia.org/wiki/Altin_oran )
( Okuduğunuz Herşeye İnanmayın: Salyangoz Kabukları ve Fibonacci Sayıları
Kişiler, mucizelere inanmak ister. Yaşamın tamamının mucizelerle dolu olmasını isterler. Her şeyin birbirine kusursuz bir biçimde oturmasını, olaylar, olgular ve sistemlerde hiçbir pürüz olmamasını isterler. Bu, insan türünün beyin yapısı ve çalışma ilkeleri düşünüldüğünde anlaşılırdır. Fakat yine de tanıdığımız en karmaşık yapı olan beynimizin, bu kadar basit hatalara düşebildiği gerçeğini göz önünde bulundurarak, etrafımızı incelerken çok daha dikkatli ve gerçekçi olmamız gerekmektedir. Burada, yardımımıza bilimsel yöntem ve analiz metotları koşmaktadır. Çünkü kişiler, kendilerini kandırmaya açıktır. Duygularına hemencecik yenik düşerler, bu bakımdan zaafları vardır. Söylediğimiz gibi, her şeyin büyüleyici, her şeyin sıradışı, her şeyin olağanüstü, her şeyin masalsı olmasını isteriz. Ancak doğa kusurludur. Bu kusurları görmemezlikten gelerek bilim üretemeyiz. Çünkü kusurlara bakarak, hataları anlayarak, eksiklikleri fark ederek sistemlerin nasıl çalıştığını, nasıl çalışmaları gerektiğini, neden kusursuz olamayacaklarını anlarız. Hatta bu sayede onları geliştiririz, doğadakilerden daha başarılı sistemler üretebiliriz.
HP, Apple, Netscape Communications gibi birçok büyük teknoloji firmasında yazılım mühendisi olarak görev almış olan, aynı zamanda astronomi, biyoloji, matematik gibi alanlarda araştırmalar yürüten, teknoloji ve bilim yazarlığı yapan, bilimin yayılması için konuşmalara katılan Akkana Peck, deniz kabuklarının matematiği ile ilgili bir araştırma yazısı üzerinde çalışırken ilginç bir gerçekle karşılaşmış. Hikayeyi bilirsiniz: doğada kusursuz bir matematik olduğu, ayçiçeklerinden salyangoz kabuklarına, kol uzunluğumuzdan çeşitli kentlerin bulunduğu coğrafi lokasyonlara kadar her şeyin "özel bir matematik" dahilinde olduğu iddia edilir. Hatta kimi zaman üniversitelerin animasyon birimleri ve grafikerleri bile bunu öyle bir göstermektelerdir ki, sanki doğada hakikaten tüm canlıların uyduğu bir matematiksel/geometrik düzen varmış gibi bir algı yaratılır. Kolumuzun toplam uzunluğunun dirseğimizden parmak ucuna kadar olan uzunluğa oranının "altın oran"a uymak zorunda olduğunu sanarız. Deniz kabuklarının ve deniz minarelerinin gerçekten de Fibonacci sayılarına mükemmel biçimde uyduğunu sanar, ayçiçeği tohumlarının kusursuz bir matematiği takip ettiğine inanırız. Bunların hepsi koca bir hatadır. Akkana Peck bu gerçekle yüzleşmesini şöyle anlatıyor:
"Bir arkadaşımın üniversitedeki matematik dersine Fibonacci sayılarıyla ilgili bilgi vermek üzere davet edilmiştim. Daha lisedeyken Fibonacci sayıları üzerine araştırmalar yapmaya başlamıştım ve onların büyüyen bir şehrin güç istasyonlarını planlamada nasıl kullanıldığını incelemiştim. Tüm bunları o derste anlatacaktım, dolayısıyla araştırmalarımda bulduğum tüm görselleri bulmaya ihtiyacım vardı. Bilirsiniz, çam kozalaklarındaki, çiçeklerin yapraklarındaki, ağaçlardaki dallanmalardaki matematiksel oranları, Altın Oran'ı, Fibonacci/Altın Spiralini, vb. doğadaki matematiği gösteren görsellere ihtiyacım vardı. Örneğin bir Nautilus kabuğunun nasıl harika bir biçimde Fibonacci sayılarına uyduğunu göstermeyi istiyordum.
Çam kozalaklarını topladım, bazı fotoğraflar çektim, slaytlar hazırladım ve iş, altın orana uyan spiralleri göstermeye geldi. Ufak bir GIMP metni hazırlayarak bilgisayarımın otomatik olarak Fibonacci spiralini oluşturmasını sağladım. Sonrasında, bir odacıklı Nautilus fotoğrafı aramaya başladım. Amacım, bu spirale ne kadar kusursuz biçimde uyduğunu göstermekti. Sonunda Wikipedia'dan harika bir örnek buldum. GIMP içerisine yapıştırdım ve üzerine altın spirali çizdim. Sonrasında ise birbirine uydurmak üzere boyutlarla oynamaya başladım. İmkansızdı. Hiçbir biçimde spiral, kabuğun şekline uymuyordu!
Ne kadar çabalarsam çabalayayım, hiçbir biçimde kabuk ile spirali uyduramadım. Ben de Google Images'ı kullanarak daha fazla kabuk fotoğrafı bulmaya çalıştım. Bulduğum hiçbir kabuk spirale uymuyordu! Hatta Fibonacci sarmalına yaklaşamıyordum bile!"
Akkana Peck, bu konuda yalnız değildir. Başlangıçta sözünü ettiğimiz düşünceler, halk arasına o kadar yerleşmiştir ki, bizim matematiğimizden doğan bazı oranların doğada halikulade bir biçimde olması gerektiğini sanarız. Evet, bu oranlar kabaca doğadaki organizmaların yapılarında rastlanabilir. Aslında bunda şaşılacak bir şey yoktur. Örneğin Fibonacci sayıları dediğiniz sayılar, kademeli olarak bir önceki toplama eklenerek artan sayılardır. Bir deniz minaresi kabuğu da, bir önceki zaman diliminde üretilen kabuk miktarının üzerine konarak arttığı için, elbette, ister istemez Fibonacci sayıları dediğimiz sayıya uyacaktır. Bir ayçiçeğinin tohumları, merkezden başlayıp etrafa yayılır. Altın spiral de, belirli bir merkezden başlayıp etrafa yayılan çizgilerden elde edilir. Dolayısıyla ikisinin birbirine uyması kaçınılmazdır. Bizler bu oranları tanımlarız. Bu oranlar, gökten inmezler. Eğer doğada, bu oranları tanımladığımız temele uyan bazı sistemler varsa, o sistemlerin sonucunda yine bu oranları görmemiz son derece anlaşılırdır. Hatta bu, kaçınılmaz bir sonuçtur.
Daha açık bir örneği şöyle verebiliriz: tüm sayı sistemleri etrafımızda kendini tekrar eden objeleri kategorize ederek gelişmiştir. 1, 2, 3 gibi sayılar, aslında kategorizasyon amacı taşır. Tek olan bir olguya "1" deriz. Kendini tekrar ediyorsa, bu sayıyı arttırırız. Sayılar böyle oluşmuştur. Tüm matematik, bunun üzerine inşa edilmiştir. Dolayısıyla matematiği, doğadaki sistemleri tanımlamak için, doğadaki sistemlere bakarak geliştirdik. Örneğin matematikteki "türev" denen işlem, "değişim miktarını" verir. Dolayısıyla etrafımızda düzenli olarak değişen şeylere bakıp, türev hesabına uymalarına şaşıramayız. Ancak nedense bu matematiksel unsurların adı "altın oran" ya da "Fibonacci sayıları" gibi daha havalı isimler olunca, sanki özel bir anlamları varmış zannedilir. Halbuki tıpkı türev, integral, vb. matematiksel hesaplamalar gibi, bu oranlar da doğaya bakarak inşa ettiğimiz sistemlerin ürünüdür. Doğadaki sistemlerde bu matematiksel izleri görmemizde şaşılacak bir taraf yoktur.
Ancak sorun bu da değildir. Sorun, doğada bu oranlara uyduğu iddia edilen birçok sistemin, daha fazla sayıda veriyle gözden geçirildiğinde, bu oranlara hiç de uymadığını görmemizdir. Örneğin spesifik bir kişinin omuz-kol uzunluğunu, dirsek-kol uzunluğuna böldüğünüzde 1.618'e çok yakın bir sayı elde edebilirsiniz belki, ki bu "altın oran" olarak bilinir. Ancak 100 kişinin kolunu ölçtüğünüzde, bu orandan ciddi anlamda sapma olduğunu görürsünüz. Belki ortalamaları gene altın orana yakın olacaktır; ki bu son derece anlaşılırdır, çünkü bu oranların doğa yasalarının tanımından kaynaklandığı düşünülmektedir. Örneğin kütleçekiminin bir cismin yerden yüksekliğine etkisinin, ağırlıkla sınırlandırılmış olmasından ötürü birçok uzunluğun altın orana uymak zorunda olduğu düşünülmektedir ve bu konuda araştırmalar sürmektedir. Altın oran, sonradan keşfedilen bir özellik değildir. Doğada var olan oranlardan çıkarılan bir özelliktir. Eğer ki etrafımızda altın orana uyan obje sayısı gerçekten çok fazlaysa, beynimizin de bu oranı daha hoş görecek biçimde evrimleşmesi kaçınılmaz bir sonuçtur.
Science News'te yayınlanan bir makalede deniz kabuklarının spiralleri ele alınmıştır. 1999 yılında emekli matematikçi Clement Falbo San Francisco'da bulunan Kaliforniya Bilim Akademisi'nde bir dizi Nautilus kabuğunun ölçümünü yaptı. Bulguları ilginçti: evet, kabuklar altın spiral gibi logaritmik bir seriyi takip ediyordu. Ancak kabukların oranı 1.24 ila 1.43 arasında değişiyordu. Ortalama oranları ise 1.33'e 1'di! Bu, 1.618 civarında olması beklenen altın orana yakın bile değildi!
Sonradan, 2002 yılında aynı sorunu John Sharp da fark etti. Ancak matematikçilerin bu bulgularına rağmen halk arasında halen bu oranların canlıların yapısını %100 yönettiği ve bu canlıların gövdelerinin bu oranlara %100 uyduğu gibi saplantılı bir sanrı bulunmaktadır. Sharp şöyle söylüyor:
"Bu yanlış iddiayla ilgili en ilgi çekici olan şey, ne kadar yaygın olduğudur. Hatta bu konuları daha iyi bilmeleri gereken matematikçiler bile bu hataya düşmektelerdir. İşte bu, neden geometrinin daha geniş olarak ve sıradan olmayan bir biçimde öğretilmesi gerektiğini göstermektedir. Sadece geometri de değil, şekiller ve oranların görsel estetiği de düzgün öğretilmelidir."
Burada son olarak şu sorun doğmaktadır: bir sayı, bir diğerine ne kadar yakın olursa, tamamen uyduğu söylenilebilir? Yukarıdaki sayılar arasındaki fark matematiksel olarak barizdir. Dolayısıyla 1.33 sayısını gidip de "1.618'e çok yakın, dolayısıyla bu canlılar altın orana uyuyor." dememiz olanaklı değildir. Daha önce de söylediğimiz gibi, spirallerin büyüme tipinden ötürü buna benzer bir orana uyması kaçınılmazdır. Eğer doğadaki bir sistemin, belirli bir orana uyduğunu iddia edeceksek, ondalık basamağından sonraki en az 2-3 adet değerin o orana birebir uymasını bekleriz. Örneğin pi sayısını kullanırken 3.14 olarak almak yeterlidir. Daha fazlası hesaba dikkate değer bir katkı sağlamaz (ancak dahasını eklerseniz hesabınızın isabetliliği artar). Daha azı ise kabul edilmez, çünkü çok yüksek hata payı demektir. Benzer biçimde, Dünya'nın yerçekim ivmesini 9.81 almak kabul edilebilirdir; ancak 10'a yuvarlamak ilkokul düzeyinde bir hesap yapılmıyorsa kabul edilemez. Benzer biçimde, bir sistemin altın orana uyduğu iddia ediliyorsa, o sistemden aldığınız oran en azından 1.62 civarında olmaldır ki genelde doğrudan 1.618'e uyması beklenir. Ancak 1.3 gibi bir sayının 1.618'e yakın olduğunu, dolayısıyla sistemin "altın orana kusursuz biçimde uyduğunu" söylemek akıl, bilim ve gerçek dışıdır. )
( ... VE/<> Fn = Fn-1 + Fn-2 )
( GOLDEN PROPORTION/RATIO/MEAN/SECTION and/<> FIBONACCI NUMBERS/SERIAL )
- AMİRAL[Fr.] değil/yerine/= DENİZHAN
- ARİTMETİK ile/ve/||/<> LOGARİTMA[Yun.]
( ... İLE/VE/||/<> Büyük çarpmaları, bölmeleri, kök ve kuvvet alışlarını yapabilmek için bulunan bir yol. Biri geometrik, öbürü aritmetik olarak kurulan iki sayı dizisinden, aritmetik olanın her sayısı, karşılaştığı geometrik sayının logaritmasıdır. [1=0 | 10=1 | 100=2 | 1000=3 | 10.000=4 vb.] )
( ... İLE/VE/||/<> Çok büyük ve çok küçük olan sayılarla yapılacak işlemlerde kullanılır.
[Uzay bilimlerinde, bileşik faiz ve koordinat hesaplamalarında, deprem ve ses şiddetinin hesaplamalarında, kimyada pH hesabında, matematiksel konumu belirli olan iki nokta arasındaki uzaklığın hesaplanmasında ve bakterilerin çoğalma hızının hesaplanmasında kullanılır.]
[İlk kez, John Napier tarafından kullanılmıştır.] )
- BAHÂR[Fars. çoğ. BAHÂRÂN] ile BAHÂR ile BAHHÂR[Ar. < BAHR]
( Kışla yaz arasındaki mevsim. İlkyaz. [22 Mart - 21 Haziran arasıdır] İLE Güzellik. | Güzel. | Sığırgözü, papatya, sığır papatyası, sarı papatya. | Put, sanme, çelîpa. | Atılmış pamuk. | Ölçek. | Karanfil, tarçın, karabiber gibi kokulu şeyler. İLE Denizci, gemici. )
- BAHİR[Ar.] ile BÂHİR[Ar.] ile BÂHİR[Ar.] ile BÂHİR[Ar.]
( Deniz. İLE Yalancı, ahmak, alık. İLE Ekin sulayıcı, sulayan. İLE Belirli, açık, apaçık. | Işıklı, parlak, güzel. )
- BAHRİ ile BAHRÎ[Ar.]
( Uzun boyunlu, sivri gagalı, boynunun önü ve göğsü parlak beyaz olan, alçaktan ve hızlı uçan, suya bağımlı bir tür kuş. [Lat. PODICEPS CRISTATUS] İLE Denizle ilgili. )
- BAHRİYELİ değil/yerine/= DENİZGÜÇLÜ
- BALIK ÖLÇÜSÜ[ARCHIMEDES]:
YÜKSEKLİK ve/||/<> UZUNLUK ORANI
( Bir çemberin merkezinin, ötekinin çevresine değmesiyle oluşan balık biçimi. )
( 153.265: 3'ün kareköküne ve eşkenar üçgenin orantısına yakın tam sayı. )
( VESICA PISCIS )
- BARBAROS[İt.] ile KIRMIZI SAKALLI
( Kırmızı sakallı. )
- BENDENİZ ile BEN DENİZ
( Bende[: hizmetçi/köle]'niz. İLE Adım, Deniz'dir. )
- BUZULLAR İÇİN İLK TÜRK TEMSİLCİ: ONUR SABRİ DURAK
( İTÜ Denizcilik Fakültesi öğretim görevlisi Onur Sabri Durak[Dr.], Antarktik Antlaşmalar Sekretaryası'nda Türkiye’yi temsil eden ilk biliminsanı olarak göreve başladı...[10 Ocak 2017] [devamı için burayı tıklayınız...] )
- ÇAPAR ile ÇAPAR
( Postacı, ulak. | Benekli. [hayvan ve bitkide] | Derisi, kılları ve gözleri, renk özdeği yokluğundan dolayı renksiz olan insan ya da hayvan. AKŞIN, ALBİNO. İLE Takadan büyük bir çeşit Karadeniz kayığı. )
- CEZAYİR'Lİ HASAN PAŞA ile "CEZAYİR'Lİ HASAN PAŞA"LAR
( Sadrazam ve Kaptan-ı Derya. İLE ... )
- ÇİNGENE ile DENİZ ÇİNGENESİ(BAJAU/BADJAU)
- DENİZ OTOBÜSLERİNDE:
AUTHORISED PERSONNEL ONLY yerine ANCAK YETKİLİ KİŞİ GİREBİLİR
- DİL[Fars.] ve/= GÖNÜL
( "Dil, gönlü yüzdüren gemidir." )
- EN İYİ TEKNE ve/||/<> EN İYİ ARKADAŞ
( Arkadaşın teknesi. İLE/VE/||/<> Teknesi olan. )
- ER ile SİLAHENDAZ[Ar., Fars.]
( ... İLE Gereğinde karaya çıkarılan, özellikle tüfeklerle donatılmış, deniz eri. )
- EVRİM:
DOĞAL SEÇİLİM KURAMI/ÖRNEĞİ ile/ve/değil/yerin/<>/>< DAYANIŞMA(SYMBIOSIS) KURAMI/ÖRNEĞİ
( Ekvator bölgesinde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Sibirya'da. )
( CHARLES DARWIN ile/ve/değil/yerine/<>/>< PYOTR KROPOTKIN[09 Aralık 1842 - 08 Şubat 1921] )
- HARÂMÎ/KORSAN[İt./Lat. < KORSO] ile/ve IZBANDUT[İt. SBANDATO < Cerm.] ile/ve EŞKIYÂ/PİRAT
( Bir devletin koruması altında ve uluslararası kurallara göre tâbi olarak hareket eder/di. İLE/VE Görünüşü ve davranışı ile korku veren, iriyarı adam. | Rum korsanlarına verilen ad. İLE/VE Deniz haydutu. )
( Haksız saldırıları dava etme olanağı/hakkı söz konusudur. İLE/VE ... İLE/VE Hiçbir hak söz konusu değildir. )
- JAMES COOK'UN:
I. YOLCULUĞU ile/ve/||/<>/> II. YOLCULUĞU ile/ve/||/<>/> III. YOLCULUĞU)
( Ağustos 1768 - Temmuz 1771 ile/ve/||/<>/> 1772 - 1775 ile/ve/||/<>/> 1776 - 1780 )
( )
- JEAN JACQUES ROUSSEAU ile/ve JACQUES COUSTEAU
( ... İLE/VE Deniz araştırmacısı, okyanusbilimci, kaptan. )
( [vefât] 02 Temmuz 1778 İLE/VE 25 Haziran 1997 )
- KAMERA[Fr.] ile KAMARA[İt.]
( Görüntüleme aracı. | Görüntülerin filme alınmasını sağlayan araç, alıcı. | Kameraman. | Bir çekime başlanırken, yönetmenin alıcıyı çalıştırmaları için verdiği buyruk. İLE Gemi Odası. | İngiltere yasama meclisi. )
- KAPTANPAŞA/KAPTAN-I DERYA = ORAMİRAL
( Deniz kuvvetlerinde, kara kuvvetlerindeki orgeneralin dengi olan en yüksek rütbeli amiral. )
- KIYICI ile KIYICI/GADDAR ile KIYICI
( Kıyma işini yapan kişi. İLE Gaddar. İLE Kıyılara vuran enkazı devletten aldığı izinle toplayan kişi. )
- KOMODİN[Fr. < COMMODINE]/KOMOT ile KOMODOR[Fr. < COMMODORE]
( Karyolanın yanı başına konulan üstü masa biçimindeki küçük dolap. İLE Amiral yetkisiyle görevli deniz subayı. | Bir kuruluşa bağlı yolcu gemilerinin en eski kaptanı. )
- LEVENT ile ...
( Deniz erlerine verilen ad. | Boylu-boslu, güçlü delikanlı. )
- MANGA ile/ve/||/<>/> TAKIM ile/ve/||/<>/> BÖLÜK ile/ve/||/<>/> TABUR ile/ve/||/<>/> ALAY ile/ve/||/<>/> TUGAY/LİVA ile/ve/||/<>/> TÜMEN/FIRKA ile/ve/||/<>/> KOLORDU ile/ve/||/<>/> ORDU ile/ve/||/<>/> KUVVETLER ile/ve/||/<>/> GENEL KURMAY
( Onbaşı/çavuş/asteğmen/teğmen yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Üstteğmen yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Yüzbaşı yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Binbaşı/yarbay yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Albay yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Tuğgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Tümgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Korgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Orgeneral yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Orgeneraller yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Genel Kurmay Başkanı yönetiminde. )
( 10 er. İLE/VE/||/<>/> Birkaç[4/5] manga. İLE/VE/||/<>/> Birkaç takım. İLE/VE/||/<>/> Birkaç[dört] bölük. | Küme, yığın, grup. İLE/VE/||/<>/> Birkaç tabur. İLE/VE/||/<>/> Birkaç alay. İLE/VE/||/<>/> Birkaç tugay. İLE/VE/||/<>/> Birkaç tümen. İLE/VE/||/<>/> Birkaç kolordu. İLE/VE/||/<>/> Birkaç ordu. İLE/VE/||/<>/> Birkaç kuvvet. )
( [OSMANLI'da] Mülâzım-ı Sânî yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Mülâzım-ı Evvel yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Yüzbaşı yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Kolağası yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Binbaşı yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Kaymakam yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Miralay yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Mirliva yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Mirliva/Ferik yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Ferik yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Birinci Ferik yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Birinci Ferikler yönetiminde. İLE/VE/||/<>/> Genel Kurmay Başkanı yönetiminde. )
( SECOND LIEUTENANT vs./and/||/<>/> (FIRST) LIEUTENANT vs./and/||/<>/> CAPTAIN vs./and/||/<>/> MAJOR/COMMANDANT vs./and/||/<>/> LIEUTENANT COLONEL vs./and/||/<>/> COLONEL vs./and/||/<>/> BRIGADIER GENERAL vs./and/||/<>/> MAJOR GENERAL vs./and/||/<>/> LIEUTENANT GENERAL vs./and/||/<>/> GENERAL vs./an/||/<>/> GENERALS vs./and/||/<>/> HEAD OFFICER )
( II. Dünya Savaşı "WEHRMACHT", Kara Kuvvetleri (HEER), Deniz Kuvvetleri (KRIEGSMARINE), Hava Kuvvetleri (LUFTWAFFE) ve Özel "SS" Birlikler'inden oluşuyordu. )
( RİYALA[İt.]: Osmanlı donanmasında, Tümgeneral'e eş bir rütbe. )
- MÜSTEBHİR[Ar. < BAHR] ile MÜSTEBİ[Ar.]
( Deniz gibi geniş olan kişi, istibhâr eden. İLE Esir eden. )
- MÜTEBÂHHİR[Ar. < BUHÂR] ile MÜTEBÂHHİR[Ar. < BAHR | çoğ. MÜTEBAHHİRÎN] ile MÜTEBÂHÎ[Ar. < BEHÂ]
( Buharlaşan, buğu haline gelen, dumanlanan, tütsülenen, tebahhur eden. İLE Bilgisi, deniz gibi engin olan. İLE Övünen. )
- NEVEND[Ar. < NÜVEB][Fars.] ile LEVEND[LEVENDÂN][Fars.]
( Hızlı giden at. | Postacı, atlı postacı. İLE Yeniçeri devrinde deniz erlerine verilen bir ad. | Zamanında, Venedik'lilerin, doğu bölgelerinden, maaşla topladıkları deniz askeri. | Tembel. | Ayyaş, içkici. | Zampara. | Kabadayı. | Hizmetçi, gündelikçi, çırak. | Namussuz kadın. | İbne. [Türkçe'de kullanılan anlamlar, Farsça'da yoktur!] )
- PASİFİK OKYANUSU:
MALENEZYA ile/ve/<> MİKRONEZYA ile/ve/<> POLONEZYA
( Dumont d'Ureille adlı bir denizci, 1827 yılında bu coğrafyaya ulaşmayı başarmıştır. Pasifik Okyanusu'nu bu 3 bölgeye ayırmıştır. )
- PERSONEL ile MÜRETTEBAT
- RİYÂLE/RİYALA ile/ve/||/<>/> RİYALE-İ HÜMÂYUN
( Osmanlı bahriye teşkîlâtında, kaptan paşadan sonra gelen üç büyük amiral rütbesinden üçüncüsü. [öteki rütbeler: KAPUDÂNE ve PATRONA] | Bu rütbedeki amiralin kumanda ettiği gemi. İLE Riyâle yönetimindeki gemi. )
- SAFRA[İt.] ile SAFRA
( Gemileri ve her boyda deniz aracını, dengede tutmak istenilen su düzeyine kadar batırabilmek için, dip bölümlerine konulan ağırlık. | Balonlarda bulunan pilotların, yükselmek ya da inişi yavaşlatmak istediklerinde attıkları ağırlık. | Sıkıntı, tedirginlik, rahatsızlık veren kişi. İLE Öd. )
- SÜLEYMAN ve/<> SUNULLAH ve/<> FEYZULLAH ve/<> ÂLÎ ve/<> PÎRÎ ve/<> NEV'Î
( Kanûni Sultan Süleyman. VE/<> Sunullah Efendi. VE Feyzullah Efendi. VE Gelibolu'lu Âlî. VE Piri Reis. VE Yahya Efendi. )
( Sultan. VE/<> Şeyhülislâm. VE Muhaddis. VE Tarihçi. VE Denizci. VE Şair. )
( Kanûni Sultan Süleyman ve/<> sınıf arkadaşları. )
- TABLA[Ar.] ile LEVİ
( Satıcı vb.nin kullandığı tahtadan tepsi. | Soba, mangal vb. şeylerin altına konulan metalden ya da tahtadan yapılan tepsiye benzer altlık. | Bir şeyin düz ve geniş bölümü. | Ağaçtan ya da ağaç ürünlerinden hazırlanmış, büyük yüzeyli düzgün parça. | Genellikle Hindistan, Pakistan'da kullanılan, darbukaya benzer bir çalgı türü. | Denizcilikte, makaraların yüzlerini oluşturan dış bölümleri. İLE Etiyopya'da, kadınların, dudaklarına yerleştirdikleri tablalar.[Toplumsal konum, zenginlik, güç göstergesidir ve gurur kaynağıdır.] )
- TABLA ile/<> TABLAKÂR
( Satıcı vb.nin kullandığı tahtadan tepsi. | Soba, mangal vb. şeylerin altına konulan metalden ya da tahtadan yapılan tepsiye benzer altlık. | Bir şeyin düz ve geniş bölümü. | Ağaçtan ya da ağaç ürünlerinden hazırlanmış, büyük yüzeyli düzgün parça. | Genellikle Hindistan, Pakistan'da kullanılan, darbukaya benzer bir çalgı türü. | Denizcilikte, makaraların yüzlerini oluşturan dış bölümleri. İLE/<> Tablacı. | Büyük konaklarda mutfaktan yemek tablalarını götürüp getiren görevli. )
- TÂİF[E][< TAVÂF] ile ...
( BÖLÜK, TAKIM, GÜRUH, FIRKA | TAVÂF EDEN, ETRAFINI DOLAŞAN, DÖNEN | TAYFA, GEMİ İŞÇİSİ | KAVİM, KABÎLE | ARABİSTAN'DA MEKKE YAKININDA BİR ŞEHİR )
- TAYFA[Ar. < TAİFE] ile MİÇO/MUÇO[İt.]
( Bir gemide bulunan, türlü işlerde çalıştırılan sefer işçileri. | Aynı işi yapan topluluk. | Birinin yanında bulunan yardakçılar, koşuntu. İLE Gemilerde, küçük yaşta tayfa yamağı. )
- TAYFA[Ar.] ile SERDÜMEN[Fars. < İt.]
( ... İLE Dümen kullanmakla görevli, bilgili ve deneyimli tayfa. | Savaş gemilerinde, çavuştan daha yüksek bir aşamada bulunan er. )
- TERSANELİ[İt.] değil/yerine/= DENİZ SUBAYI / ERİ
- TÜMAMİRAL ile PATRONA[İt.]
( ... İLE Tümamirale yakın eski bir deniz subaylığı aşaması. )
- URUGUAY ve/<> MONTEVIDEO
( URUGUAY: Kuşları barındıran ırmak. VE/<> "Bir dağ gördüm[Macellan'ın gemisindeki denizcilerden birinin, sahile yaklaşırken bağırarak söylediği söz.][Uruguay'ın başkenti.] )
- VANDAL/LIK ile !BARATARYA
( Miladın, başlangıç yıllarında yaşayan ve Roma İmparatorluğu ile yaptığı savaşlarda, acımasızlığı ile ün salan bir Doğu Germen halkı. | Eski kültür ve sanat anıtlarını yakıp yıkan; bunların değerini bilmeyen kişi ya da halk. İLE Kaptanın, tayfaların, gemi sahibine, armatöre ya da sigorta ortaklığına, bilerek verdiği zarar. )
- YELKENCİ ile/ve/değil/||/<>/< DENİZCİ
( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Ya dalan, ya iyi ve uzun yüzebilen, ya kürek çeken ya da üçünü birden yapabilen. )
- ZEVRÂK[Ar.] ile/değil/yerine/= KAYIK
( Suya en dayanaklı olan sandal ağacından, hiç çivi kullanmadan yapılır. [Atatürk'ün kullandığı -fotoğraftaki- kayık.] İLE ... )
Deniz/cilik sayfasının devamı için burayı tıklayınız...
- (TEK/BAZI) FİLOZOFLAR/DÜŞÜNÜRLER
- (ZIR)DELİ ile/değil DÂHİ
( Kişilerin/toplumun anlayamadıkları ve/ya da kabul edemedikleri. İLE/DEĞİL Deliliğini, topluma kabul ettire(bile)n. )
(
Özellikle sözlük çalışması, dilin önemi, bireyin farkı ve değeri, yaşam hakkı, aşk, dostluk, psikoloji, ümit, hizmet, hukuksal süreç bağlamında ve daha çoğu bireysel (||/<>) toplumsal düşünce, duygu ve değerler açısından izlenilmesi gerekli olan, gerçek bir yaşam öyküsünün işlenilmiş olduğu
etkileyici, ilginç ve harika bir film. )
- [ne yazık ki]
DESPOT[Fr. < DESPOTE | Yun. < DESPOTES(: Efendi.)] ile/ve/<> DESPOT[Yun.] ile/ve/<> DİKTATÖR[Lat. < DICTATOR] ile/ve/<> FAŞİST[İt. < FASCIO(: Demet, birlik.)] ile/ve/<> TİRAN[Yun. < TYRANNOS]
( Bir ülkeyi, zora ve baskıya dayanarak "mutlakiyetçilikle" "yöneten" kişi. İLE/VE/<> Ortadoks Rumlar'ın, din başkanlarına verilen ad. İLE/VE/<> Her dediğini ve dilediğini yaptırmak isteyen kişi. İLE/VE/<> Tüm siyasal yetkileri kendinde toplamış kişi. | Zorba. İLE/VE/<> Eski Yunan'da, siyasal erki, tek başına elinde tutan kişi. | Siyasal erki, zorla ele geçiren, onu kötüye kullanan kişi. | Acımasız, gaddar. )
( Hiçbir koşul ya da yasaya bağlı olmadığı/olamayacağı, sınırlandırılamayacağı zannı ve/ya da iddiasıyla davranır.[Güçlerini keyfi kullanır, yasalara uymaz, topluma karşı acımasızdır.] İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> "Yasaya" "bağlı" görünümünde, ölçüsüz, kişisel ve keyfî davranır. | Dizgeli/sistematik bir baskıcı "yönetim biçimi" uygular.[Genellikle acil durum ya da kriz dönemlerinde ortaya çıkar, siyasi muhalefeti bastırır, kişisel çıkarları için gücü kullanır.] İLE/VE/<> Faşizme bağlı olarak yönetir. Güçlü bir merkezi hükümete, şiddete ve milliyetçiliğe inanır, genellikle sivil özgürlükleri sınırlar. İLE/VE/<> Daha zalim ve baskıcı bir yöneticidir. Mutlak güce ve sınırsız yetkiye sahip olduğunu varsayar, topluma kıygı/zulüm uygular. )
( İdi Amin[Uganda], Caligula[Roma İmparatorluğu] İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> Adolf Hitler[Nazi Almanyası], Joseph Stalin[Sovyetler Birliği] İLE/VE/<> Benito Mussolini[İtalya] ve Francisco Franco[İspanya] İLE/VE/<> Antik Yunan'daki bazı "önderler" ve modern çağda Saddam Hüseyin[Irak], Pol Pot [Kamboçya], Robert Mugabe[Zimbabwe] tiran olarak tanımlanabilir. )
( İSTİBDAT: Uyruklarına hiçbir hak ve özgürlük tanımayan sınırsız tek erklik/monarşi, despotluk. )
( MÜSTEBİT ile/ve/<> ... )
- [ne yazık ki]
NİCE KİŞİLER ile NİCE GİYSİLER
( [ne yazık ki] Görürüz, üstünde giysi olmayan. İLE Görürüz, içinde insan olmayan. )
- [ne yazık ki]
PARA ile/ve/||/<> DİN
( [ne yazık ki]
Konu "para" olduğunda, herkesin dini aynıdır. )
- [ne yazık ki]
TALEB-İ MAL ile/ve/||/<> TALEB-İ CAH ile/ve/||/<> TALEB-İ ALÂYİŞ-İ ZÂHİR
( Karıncanın ayak sesinden daha sessizce nefse musallat olan üç gizli şirk. )
- [ne yazık ki]
YALAN SÖYLEMEK ile/ve/||/<>/> KENDİ YALANINA İNANMAK
- [ne yazık ki]
KATLANMAK" ile/ve/||/<>/> "KANIKSAMAK" ile/ve/||/<>/> "KABULLENMEK" ile/ve/||/<>/> "ONAYLAMAK"
( Çoğu soruna "tanık olmaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu soruna "katlanmaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu sorunu "kanıksamaktan" dolayı. [ve giderek ...] İLE/VE/||/<>/> Çoğu sorunu "kabullenmekten" dolayı. )
- ADLER ile/ve/<> ADLER
( Friedrich İLE/VE/<> Alfred )
( Fizik'te. İLE/VE/<> Psikoloji'de. )
- AĞLAMAK ve/değil/yerine/<>/>< GÜLMEK :)
( Yalnız. VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Herkesle birlikte. :) )
( Çocuklar, annesini/babasını yıkarken. İLE Anneler/babalar, çocuğunu yıkarken. )
(
ve/değil/yerine/<>/><
)
( Heraklitos. VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Demokritos. )
- ALGI YANILSAMALARI'NDA:
MÜLLER-LYLER ve POGGENDORFF ve WUNDT ve ZOLLNER ve BOURDON
- ALZHEIMER ile/ve/||/<> BINSWANGER BELİRGESİ/SENDROMU
- ALZHEIMER ile/ve/||/<> PARKINSON
( 4 gen[1, 1, 14, 19, 21] + 7 gen. )
( ... İLE/VE/||/<> Beyinde dopamin üreten bölgedeki göze kaybı nedeniyle bu nesnenin az salınımı sonucu oluşur. )
- ANIMSAMA ile/ve/||/<>/> ÖĞRENME
(
Konu | Açıklama |
---|---|
Morris Su Labirenti/Morris Water Mase |
Hayvanların öğrenme, bellek ve uzamsal becerilerini değerlendirmek için kullanılan bir davranışsal testtir. 1981 yılında Richard G. Morris tarafından geliştirilmiştir. Nörobilim ve davranışsal bilimler için standart bir araçtır ve özellikle mekânsal bellek ile ilgili beyin bölgelerinin [örneğin, hipokampus] işlevlerini anlamada önemli bir rol oynar. |
Yapı |
- Büyük, dairesel bir su havuzu. - Havuzun içinde, su yüzeyinin hemen altında gizli bir platform. - Su bulanıktır, böylece platform görerek değil dokunarak bulunur. |
Amaç |
- Hayvanın gizli platforma ulaşmasını sağlamak. - Mekânsal öğrenme ve belleği test etmek. |
Kullanım Alanları |
- Mekânsal öğrenme ve belleği değerlendirmesi. - Nörolojik bozuklukların incelenmesi (ör. Alzheimer, stres). - İlaç etkilerinin test edilmesi. |
Testin Çalışma Aşamaları |
Eğitim aşaması: Hayvan platformun yerini öğrenene kadar tankta birkaç kez test edilir. Test aşaması: Platform kaldırılır veya yeni bir yere yerleştirilir; hayvanın önceki bilgileri kullanma becerisi değerlendirilir. |
Ölçülen Parametreler |
- Platforma ulaşma süresi. - İzlenen yolun uzunluğu. - Platform çevresinde geçirilen süre (platform kaldırıldığında). |
Avantajlar |
- Öğrenme ve belleği niceliksel olarak değerlendirme olanağı sağlar. - Hayvanın doğal yüzme davranışlarını kullanır. |
Dezavantajlar |
- Hayvanlar için suya maruz kalmak stres yaratabilir. - Uygun araçlar ve teknik bilgi gerektirir. - Görme engelli hayvanlar için uygun değildir. |
Konu | Açıklama |
---|---|
Öğrenme ve Anımsama ile İlişkisi |
Morris su labirenti, mekânsal öğrenme ve uzun süreli belleği ölçmek için kullanılır. - Anımsama (Hafıza): Test aşamasında platform kaldırıldığında, hayvanın geçmiş deneyimlerini kullanarak platformun konumunu anımsama becerisi ölçülür. - Öğrenme Süreci: Hayvan, tekrar edilen denemelerle platformun yerini öğrenir ve bu süreç hipokampal işlevleri yansıtır. - Nörolojik Bozukluklar: Alzheimer, travmatik beyin hasarı gibi durumlarda öğrenme ve bellek bozulmaları bu test ile tespit edilebilir. |
Depresyon ile İlişkisi |
Depresyon, öğrenme, bellek ve bilişsel süreçlerde bozulmalara neden olabilir. - Stres ve Depresyonun Etkileri: Kronik stres ve depresyon, hipokampus oylumunda azalmaya ve bellek-öğrenme işlevlerinde bozulmaya yol açar. - HPA Aksı ve Kortizol: Depresyonda artan kortizol düzeyleri hipokampal plastisiteyi olumsuz etkiler, bu da labirent performansının düşmesine neden olur. - Antidepresan Tedaviler: Antidepresanlar hipokampus üzerindeki nöroplastik etkileri yoluyla bellek ve öğrenmeyi iyileştirebilir. Bu, test performansının artmasıyla gözlenebilir. |
( Ahmet Çorak'ın Tezi ( .pdf olarak da buradan indirebilir ve okuyabilirsiniz...) | Ahmet Çorak'ın Sitesi )
( Günlük konuşmada kullandığımız ve düşüncemizdeki gibi gerçekleşmeyen öğrenme işlevi ve sürecinin, öğrenme çeşitlerini bilmenin de kaygının nedeni/kaynağı ve sürecinde, kaygı duygu-durum bozukluklarında, hem doğru tanımlamak, hem de tersine çevirmek üzere ne kadar işe yarayacağını anımsamak durumundayız.
Bilindiği üzere, psikoloji araştırma ve deneylerinde, hayvanlardan ve özellikle de çeşitli nedenlerden dolayı sıçanlardan da yararlanılır. Kişinin, zihinsel ve bu doğrultuda, davranışsal ve tutumsal çözümlemelerinde, anımsamanın ve öğrenmenin sürecini de sıçanlar üzerinden şöyle ilginç bir deneyle anla(t)ma olanağımız bulunuyor.
Anımsama ile Öğrenme arasındaki farkları değerlendirebileceğimiz en verimli örnek ve deney ise Su Labirenti'dir.[Water Mase]
Sıçanın, sıçrayarak dışarı çıkamayacağı, ancak yüzerek bir çıkışa ulaşabileceğini düşündüren, 50 - 60 cm. derinliğindeki ve birkaç metre çaptaki, görüş mesafesi sıfır olan, boyalı bir suyla dolu havuzu, yüzeyinde, dörde böldüğümüzü varsayalım.
Havuzun bir çeyreğinde bulunan ve su üzerinde, sıçanı, batmadan taşıyabilecek bir mantarın çaprazındaki bir noktadan da sıçanı havuza bıraktığımızda, havuzun tamamında, suyun içinde ve herhangi bir yerinde yüzerken mantarı keşfetmesi ve üzerine çıkması, sıçan için bir çıkış kapısı ve bir kayıt olarak yerini almıştır.
Sıçan, yine aynı havuzun bambaşka bir noktasından tekrar havuza bırakıldığında, aynı çeyrekte bulunan mantarın, birkaç saniye daha hızlı keşfedilmeye başlandığı gözlemlenmektedir. Bu süreç ve tekrar sayısı arttıkça, sıçan, havuzun neresinden suya bırakılırsa bırakılsın, sürenin kısalmasıyla ve doğrudan bulunduğu çeyreğe ve noktaya yüzme şeklinde bir sonuca ulaşmaktadır. Bu durum, sıçanın, mantarın bulunduğu çeyreği ve yeri, öğrenmiş olması değil anımsaması ile ifade edilmektedir.
İkinci aşamada, mantar, havuzun içinden alınır ve sıçan, tekrar farklı çeyreklerden havuza bırakılır. Hangi çeyrekten ve kaç kere suya bırakılırsa bırakılsın, doğrudan, mantarın bulunduğu aynı çeyreğe yüzmekte ve mantarın bulunduğu noktanın etrafında yüzmektedir. Bu daha kapsamlı durum, süreç ve sonuç ise öğrenme ile ifade edilmektedir.
Kaygının ortadan kaldırılması için bilginin yanı sıra, zihnin işleyişinin de bilinmesi, çok belirleyici ve kolaylaştırıcı bir katkı sağlamaktadır. )
- ANIMSAMA ile/ve/||/<> ZEIGARNIK ETKİSİ
( ... İLE/VE/||/<> Yarım kalmış, tamamlanmamış şeylerin aniden ve daha kolay bir biçimde anımsanabildiği savunulan etki.[< Bluma Zeigarnik - 1920] )
- ANLAK/ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< US/AKIL/TAPINDIRAK
( Birleştirme/bağlantılandırma üzerine ve becerisi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Ayırabilme, dışarıda bırakabilme üzerine ve becerisi. )
( Kendini düşünür. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< [Önce kendiyle birlikte] Başkalarını da düşünür. )
( "Savaşta". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Barış için! )
( Sunulmuş/bahşedilmiş olan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Kişinin kuracağı. )
( Dün zekiydim, dünyayı değiştirmek isterdim. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bugün akıllıyım, kendimi değiştiriyorum. )
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bağ. | Eskiden, develerin ayağına bağladıkları bağ. | Kendini, gereksinimi duyulan şeyi, kendi aracılığıyla elde edilen özel bir sıfatla kayıtlandırmış zât. )
( Sözel/yazınsal. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Matematik. )
( )
( Dilin becerisi/hüneri. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Dilin freni. )
( Yakını gösteren ışık/huzme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Uzağı gösteren ışık/huzme. )
( Ne yapacağını "bilmek", istenç/irâde[yapma bilgisi/gücü/isteği]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Ne yapmayabileceğini bilme[bilgisi/gücü/isteği], direnç/ihtiyâr. )
( Kısa sürede [kazanırsa/belki/kısmen] "kazan[dır]ır". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Orta ve uzun sürede kazan[dır]ır. )
( )
( [Kişileri ...] Ayrıştırır, uzaklaştırır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Birleştirir, buluşturur. )
( [öteki ucu] Asalaklık. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Aptallık. )
( Keskinleştirmek üzere. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yetkinleştirmek üzere. )
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Hind felsefesindeki temel kavram RTA, Yol (Rota, route, road) anlamına gelmektedir. Ratio'nun kaynağı olan Ratis ise, Lâtince'de, bağ çubuklarını boylarına göre düzlemektir, denk etmektir. Eski Yunan'da, muntazam dizilmiş kolye anlamında, "cosmos", düzenli evren ("Cosmos") ile, akıl, dil, "Logos (uyumlu dil ve Akıl)", "Nomos", "Ethos" [yüce değerlere yönelme] arasındaki eşdeğerlik demektir. Japonların "Kannagara no michi"si, Arapların "Şeria"sı da aynı, doğru yol, anlamındadır. )
( INTELLIGENCE vs./and/but/||/<>/< REASON/RATIO
REASON/RATIO instead of INTELLIGENCE )
( [nicht] INTELLIGENZ mit/und/||/<>/< VERNUNFT )
- APTAL/LIKTA ile/ve/<> SAF/LIKTA |
ile/değil/yerine/><
AKILLI/LIKTA
( Ne affeder/affedilir, ne de unutur/unutulur. İLE/VE/||/<> Affeder/affedilir ve unutur/unutulur.
İLE/DEĞİL/YERİNE/><
Affeder/affedilir ama unutmaz/unutulmaz. )
( Öğretmeyi sever.
İLE/DEĞİL/YERİNE/><
Öğrenmeyi sever. )
- APTAL ile/değil/yerine/>< ABDAL
( Hakikat, Ben'im! İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ben, hakikatim. )
( "Kafası çalışmama", "gaflette/acziyette bulunma" ve birçok ayrıntılı anlamları taşıyan aşağılayıcı/küçük düşürücü durum/hitap. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kul. Kulluk. Abdiyet (makamı). )
( Değişmeyen. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Değişen. )
( Devrilir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Evrilir. )
( Abdal olan, aptal olanı affedebilir. )
( Yanıtları, anlamsız bulur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Soruyu, anlamsız bulur. )
( Hep, haklı olmayı, beceri zanneder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Hep ya da hiç, haklı olmayacağını/olmayabileceğini bilir. )
( [bir oylamanın, sonucunun] "Oy çokluğu" ile alınmasına sevinir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Oy birliği" ile alınmasını bekler/ister. )
( Abdal'a, aptal gibi davranır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Aptal'a, abdal gibi davranır. )
( Uyur, düşünemez. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşünür, uyuyamaz. )
( "De ki, ..." derler. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "... Peki!" derler. )
( [bir düşüncenin] Taraftarı olur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Tarafı olur. )
( Savrulur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Savunur. )
( Lâf eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Söz eder.
[ bkz. www.FaRkLaR.net/Dil ] )
( Dolu taneleri gibidir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kar taneleri gibidir. )
( Öfkeyle konuşur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sükûnetle konuşur. )
( [için öncelikli olan] "Başarmak"tır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Denemektir. )
( Hiçbir esinti bile duymaz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Mâlûm olur. )
( [ "Batı"ya / "Doğu"ya ] Hayranlık duyar ya da nefret eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ne hayranlık duyar, ne de nefret eder. [Sadece, anlamaya çalışır.] )
( [Söz'ün] Kandırıcılığına kapılır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Hakikatini arar. )
( Yakını görür, uzağı söyler. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Uzağı görür, yakını söyler. )
( Zikrine kanma! İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Bikr"ine["ilk olması"na] kapılma[zannetme]! )
( [zihnine/"aklına"] "Güzel" deyince, kadın gelir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Kadın" deyince, güzel/lik gelir. )
( Yaptığından pişmanlık duyar ve yere çöker. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Tövbe eder ve ayağa kalkar. )
( "Gözü açık"lardır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Kör"lerdir. [gözleri, geçici/"değerli" olanlara kapalıdır] )
( Mey ile hoş olur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Aşk ile mest olur. )
( Düşünür ve durur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Durur ve düşünür.
[Duran, susmak bilmez; düşünen, hemen susar.] )
( Alacaklı gibi sevdiğinden dolayı, en küçük antlaşmazlıkta, hacze gelir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Borçlu gibi sever, bedel ödemekten çekinmez. )
( Ortadır[vasat] ama ortada[vasatta] durmayı bilmez. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Orta değildir ve ortada[vasatta] (dengede/itidalde) durmayı bilir. )
( [sevindiğinde] Sırıtır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gülümser. )
( Zırlar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ağlar. )
( [ "düş"te iken, uya(ndı)rılınca ] Ne uyanır, ne de utanır.[ve sayıklar] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Uyanır ve utanır. )
( Dünyayı kurtarmaya çalışır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dünyadan kurtulmaya çalışır.
[En sonunda da, abdal, kendine kavuşur; aptal, dünyaya.] )
( Yararının/çıkarının peşinden koşar. [ve de zarar eder] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yararı ve güzel(lik)i arar. [ıstırap duyar] )
( Anlaşılmak ister. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anlamak ister.
[Oysa ki, [hakikatte] Anlaması gerekir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anlaşılması gerekir.] )
( Aptalı bulunca, aptal aptal konuşur.[abdalın yanına düşse de, yine aptal aptal konuşmaya devam eder] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Abdalı bulunca, susar.[aptalın yanına düşse de susar] )
( Tüm bunları ve ayrıntıları, aptalca/saçma(lık) olarak "görür"/"düşünür". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ayrımları/ayrıntıları görür ve susar.
www.FaRkLaR.net/SUS )
( Herkesin beğendiğini beğenir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Beğendiğinin, başkalarınca da beğenilmesini ister. )
( Rakamlara itibar eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sözcüklere itibar eder. )
( Küfreder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Şükreder. )
( [kendini] Alacaklı zanneder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Borçlu kabul eder. )
( [Kendine gelmek için] Yerin sarsılmasına gereksinim duyar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yüreğin sarsılmasına gereksinim duyar. )
( Anlamaz ve sürekli konuşur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anlar ve susar. )
( Aptala, değerli bir şeyini yitirdiğinden dolayı değil yitirdiği şeylerin değerini anlayamadığından dolayı aptal denilir. )
( "Aptallık Kuramı"(Dietrich Bonhoeffer) [okumak için burayı tıklayınız...] )
( Yapabileceğini yapmayan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yapmayabileceğini yapan.[dallama/dalyarak] )
( VALEA ile/değil/yerine/>< ... )
Psikoloji sayfasının devamı için burayı tıklayınız...
-
değil/yerine/><
, ve/||/<> . ve/||/<> ! ve/||/<> ? ve/||/<> :
( İnsanlık, bir gün...
(,) Virgülü kaybetti:
Söyledikleri, birbirine karıştı.
(.) Noktayı kaybetti:
Düşünceleri, uzayıp gitti. Ayıramadı onları.
(!) Ünlem işaretini kaybetti bir gün de:
Sevincini, öfkesini, tüm duygularını kaybetti.
(?) Soru işaretini kaybetti bir başka gün:
Soru sormayı unuttu.
Her şeyi olduğu gibi kabul eder oldu.
(:) İki noktayı kaybetti başka bir gün:
Hiçbir açıklama yapamadı.
Yaşamının sonuna geldiğinde...
Elinde sadece (") tırnak işareti kalmıştı...
“İçinde de başkalarının düşünceleri vardı yalnızca."
Alex Kanevsky )
- ADNAN SAYGUN ve/<> HALİT REFİĞ
- AĞLAMAK ve/değil/yerine/<>/>< GÜLMEK :)
( Yalnız. VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Herkesle birlikte. :) )
( Çocuklar, annesini/babasını yıkarken. İLE Anneler/babalar, çocuğunu yıkarken. )
(
ve/değil/yerine/<>/><
)
( Heraklitos. VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Demokritos. )
- ALBERT EINSTEIN ve/||/<> CHARLIE CHAPLIN
( Sanatınızda en çok takdir ettiğim şey, evrensellik. Tek bir söz bile kullanmıyorsunuz fakat tüm dünya sizi anlıyor. VE/||/<> Doğru. Sizin ününüz daha da yüce! Tüm dünya size hayranlık duyuyor fakat kimse, dediğiniz hiçbir şeyi anlamıyor. )
( What I admire most about your art is that it is universal. You don't say any word and the whole world understands you. AND/||/<> But your glory is greater. The world admires you while no one understands you. )
- ALGI YANILSAMALARI'NDA:
MÜLLER-LYLER ve POGGENDORFF ve WUNDT ve ZOLLNER ve BOURDON
- ALİ BEY ve/||/<>/> HASAN ALİ YÜCEL
( Ertuğrul Fırkateyni'nin kaptanı. VE/||/<>/> Torunu.[Milli Eğitim Bakanı, Köy Enstitüleri'ni kuran, çok sayıda önemli kitabın çevirisini yaptıran ve Türk ansiklopedisini oluşturtan kişi] )
( )
- ANIMSAMA ile/ve/||/<>/> ÖĞRENME
(
Konu | Açıklama |
---|---|
Morris Su Labirenti/Morris Water Mase |
Hayvanların öğrenme, bellek ve uzamsal becerilerini değerlendirmek için kullanılan bir davranışsal testtir. 1981 yılında Richard G. Morris tarafından geliştirilmiştir. Nörobilim ve davranışsal bilimler için standart bir araçtır ve özellikle mekânsal bellek ile ilgili beyin bölgelerinin [örneğin, hipokampus] işlevlerini anlamada önemli bir rol oynar. |
Yapı |
- Büyük, dairesel bir su havuzu. - Havuzun içinde, su yüzeyinin hemen altında gizli bir platform. - Su bulanıktır, böylece platform görerek değil dokunarak bulunur. |
Amaç |
- Hayvanın gizli platforma ulaşmasını sağlamak. - Mekânsal öğrenme ve belleği test etmek. |
Kullanım Alanları |
- Mekânsal öğrenme ve belleği değerlendirmesi. - Nörolojik bozuklukların incelenmesi (ör. Alzheimer, stres). - İlaç etkilerinin test edilmesi. |
Testin Çalışma Aşamaları |
Eğitim aşaması: Hayvan platformun yerini öğrenene kadar tankta birkaç kez test edilir. Test aşaması: Platform kaldırılır veya yeni bir yere yerleştirilir; hayvanın önceki bilgileri kullanma becerisi değerlendirilir. |
Ölçülen Parametreler |
- Platforma ulaşma süresi. - İzlenen yolun uzunluğu. - Platform çevresinde geçirilen süre (platform kaldırıldığında). |
Avantajlar |
- Öğrenme ve belleği niceliksel olarak değerlendirme olanağı sağlar. - Hayvanın doğal yüzme davranışlarını kullanır. |
Dezavantajlar |
- Hayvanlar için suya maruz kalmak stres yaratabilir. - Uygun araçlar ve teknik bilgi gerektirir. - Görme engelli hayvanlar için uygun değildir. |
Konu | Açıklama |
---|---|
Öğrenme ve Anımsama ile İlişkisi |
Morris su labirenti, mekânsal öğrenme ve uzun süreli belleği ölçmek için kullanılır. - Anımsama (Hafıza): Test aşamasında platform kaldırıldığında, hayvanın geçmiş deneyimlerini kullanarak platformun konumunu anımsama becerisi ölçülür. - Öğrenme Süreci: Hayvan, tekrar edilen denemelerle platformun yerini öğrenir ve bu süreç hipokampal işlevleri yansıtır. - Nörolojik Bozukluklar: Alzheimer, travmatik beyin hasarı gibi durumlarda öğrenme ve bellek bozulmaları bu test ile tespit edilebilir. |
Depresyon ile İlişkisi |
Depresyon, öğrenme, bellek ve bilişsel süreçlerde bozulmalara neden olabilir. - Stres ve Depresyonun Etkileri: Kronik stres ve depresyon, hipokampus oylumunda azalmaya ve bellek-öğrenme işlevlerinde bozulmaya yol açar. - HPA Aksı ve Kortizol: Depresyonda artan kortizol düzeyleri hipokampal plastisiteyi olumsuz etkiler, bu da labirent performansının düşmesine neden olur. - Antidepresan Tedaviler: Antidepresanlar hipokampus üzerindeki nöroplastik etkileri yoluyla bellek ve öğrenmeyi iyileştirebilir. Bu, test performansının artmasıyla gözlenebilir. |
( Ahmet Çorak'ın Tezi ( .pdf olarak da buradan indirebilir ve okuyabilirsiniz...) | Ahmet Çorak'ın Sitesi )
( Günlük konuşmada kullandığımız ve düşüncemizdeki gibi gerçekleşmeyen öğrenme işlevi ve sürecinin, öğrenme çeşitlerini bilmenin de kaygının nedeni/kaynağı ve sürecinde, kaygı duygu-durum bozukluklarında, hem doğru tanımlamak, hem de tersine çevirmek üzere ne kadar işe yarayacağını anımsamak durumundayız.
Bilindiği üzere, psikoloji araştırma ve deneylerinde, hayvanlardan ve özellikle de çeşitli nedenlerden dolayı sıçanlardan da yararlanılır. Kişinin, zihinsel ve bu doğrultuda, davranışsal ve tutumsal çözümlemelerinde, anımsamanın ve öğrenmenin sürecini de sıçanlar üzerinden şöyle ilginç bir deneyle anla(t)ma olanağımız bulunuyor.
Anımsama ile Öğrenme arasındaki farkları değerlendirebileceğimiz en verimli örnek ve deney ise Su Labirenti'dir.[Water Mase]
Sıçanın, sıçrayarak dışarı çıkamayacağı, ancak yüzerek bir çıkışa ulaşabileceğini düşündüren, 50 - 60 cm. derinliğindeki ve birkaç metre çaptaki, görüş mesafesi sıfır olan, boyalı bir suyla dolu havuzu, yüzeyinde, dörde böldüğümüzü varsayalım.
Havuzun bir çeyreğinde bulunan ve su üzerinde, sıçanı, batmadan taşıyabilecek bir mantarın çaprazındaki bir noktadan da sıçanı havuza bıraktığımızda, havuzun tamamında, suyun içinde ve herhangi bir yerinde yüzerken mantarı keşfetmesi ve üzerine çıkması, sıçan için bir çıkış kapısı ve bir kayıt olarak yerini almıştır.
Sıçan, yine aynı havuzun bambaşka bir noktasından tekrar havuza bırakıldığında, aynı çeyrekte bulunan mantarın, birkaç saniye daha hızlı keşfedilmeye başlandığı gözlemlenmektedir. Bu süreç ve tekrar sayısı arttıkça, sıçan, havuzun neresinden suya bırakılırsa bırakılsın, sürenin kısalmasıyla ve doğrudan bulunduğu çeyreğe ve noktaya yüzme şeklinde bir sonuca ulaşmaktadır. Bu durum, sıçanın, mantarın bulunduğu çeyreği ve yeri, öğrenmiş olması değil anımsaması ile ifade edilmektedir.
İkinci aşamada, mantar, havuzun içinden alınır ve sıçan, tekrar farklı çeyreklerden havuza bırakılır. Hangi çeyrekten ve kaç kere suya bırakılırsa bırakılsın, doğrudan, mantarın bulunduğu aynı çeyreğe yüzmekte ve mantarın bulunduğu noktanın etrafında yüzmektedir. Bu daha kapsamlı durum, süreç ve sonuç ise öğrenme ile ifade edilmektedir.
Kaygının ortadan kaldırılması için bilginin yanı sıra, zihnin işleyişinin de bilinmesi, çok belirleyici ve kolaylaştırıcı bir katkı sağlamaktadır. )
- ANLAK/ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< US/AKIL/TAPINDIRAK
( Birleştirme/bağlantılandırma üzerine ve becerisi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Ayırabilme, dışarıda bırakabilme üzerine ve becerisi. )
( Kendini düşünür. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< [Önce kendiyle birlikte] Başkalarını da düşünür. )
( "Savaşta". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Barış için! )
( Sunulmuş/bahşedilmiş olan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Kişinin kuracağı. )
( Dün zekiydim, dünyayı değiştirmek isterdim. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bugün akıllıyım, kendimi değiştiriyorum. )
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bağ. | Eskiden, develerin ayağına bağladıkları bağ. | Kendini, gereksinimi duyulan şeyi, kendi aracılığıyla elde edilen özel bir sıfatla kayıtlandırmış zât. )
( Sözel/yazınsal. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Matematik. )
( )
( Dilin becerisi/hüneri. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Dilin freni. )
( Yakını gösteren ışık/huzme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Uzağı gösteren ışık/huzme. )
( Ne yapacağını "bilmek", istenç/irâde[yapma bilgisi/gücü/isteği]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Ne yapmayabileceğini bilme[bilgisi/gücü/isteği], direnç/ihtiyâr. )
( Kısa sürede [kazanırsa/belki/kısmen] "kazan[dır]ır". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Orta ve uzun sürede kazan[dır]ır. )
( )
( [Kişileri ...] Ayrıştırır, uzaklaştırır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Birleştirir, buluşturur. )
( [öteki ucu] Asalaklık. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Aptallık. )
( Keskinleştirmek üzere. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yetkinleştirmek üzere. )
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Hind felsefesindeki temel kavram RTA, Yol (Rota, route, road) anlamına gelmektedir. Ratio'nun kaynağı olan Ratis ise, Lâtince'de, bağ çubuklarını boylarına göre düzlemektir, denk etmektir. Eski Yunan'da, muntazam dizilmiş kolye anlamında, "cosmos", düzenli evren ("Cosmos") ile, akıl, dil, "Logos (uyumlu dil ve Akıl)", "Nomos", "Ethos" [yüce değerlere yönelme] arasındaki eşdeğerlik demektir. Japonların "Kannagara no michi"si, Arapların "Şeria"sı da aynı, doğru yol, anlamındadır. )
( INTELLIGENCE vs./and/but/||/<>/< REASON/RATIO
REASON/RATIO instead of INTELLIGENCE )
( [nicht] INTELLIGENZ mit/und/||/<>/< VERNUNFT )
- ANTİK YUNAN'DA:
HELEN DÖNEMİ ile/ve/<> HELENİSTİK DÖNEM ile/ve/<> ROMA DÖNEMİ
( M.Ö. VI. - IV. yy. İLE/VE/<> M.Ö. IV. - I. yy. İLE/VE/<> M.S. I. - V. yy. )
( )
- ATATÜRK ve/||/<> ANITKABİR
( )
- BALIK ÖLÇÜSÜ[ARCHIMEDES]:
YÜKSEKLİK ve/||/<> UZUNLUK ORANI
( Bir çemberin merkezinin, ötekinin çevresine değmesiyle oluşan balık biçimi. )
( 153.265: 3'ün kareköküne ve eşkenar üçgenin orantısına yakın tam sayı. )
( VESICA PISCIS )
- BARIŞ MANÇO KÜLTÜR MERKEZİ ile BARIŞ MANÇO KÜLTÜR MERKEZİ
( Kadıköy'de. İLE Avcılar'da. )
- BİÇİM ESTETİĞİ ile/ve/||/<> İÇERİK ESTETİĞİ
( Kant'ta. İLE/VE/||/<> Hegel'de. )
- BİLDİĞİMİZİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİLMEDİĞİMİZİ
( Bilmeyelim! İLE/VE/||/<>/< Bilelim! )
- BİR ile/ve/||/<> VAR
( Sonsal sınıflama[kategori] değillerdir. Herşeyde varlardır. )
( Dili olanaklı kılanlar. )
( Transandant terimlerdir. [bkz. KANT] )
- BİSİKLET ve/||/<> MUSTAFA KEMAL
( )
- ÇALIŞMAYA ALIŞMAK ile/ve/||/<>/> ALIŞMAYA ÇALIŞMAK
( Okulda. İLE/VE/||/<> Yaşamda. )
- CAMİ ile DEFTERDAR CAMİİ[1541]
(NAZLI MAHMUT EFENDİ)
( )
- CHARLES TRIPP ve/||/<> ELI BOWEN
( Çift kişilik[tandem] bisikleti, elleri olmayan Charles Tripp ile ayakları olmayan Eli Bowen, 1891'de icat etmiştir. )
( )
- COĞRAFYA ile COĞRAFYA
( ... İLE Strabon'un yazdığı kitabın adıdır! )
- DAĞ ile TEPE
( ŞİMRÂH: Dağ tepesi. )
( BÎSÜTÛN: Âşık Ferhad'ın, sevgilisi Şîrîn'in emriyle Kermanşah civarında deldiği dağ. | Gökyüzü. )
( Sevgili Ersin Alok'un çektiği dağ fotoğraflarını görmek için burayı tıklayınız... )
( )
( En yüksek dağlar:
Mauna Kea (Hawaii) 10.200 m.
Everest (Nepal) 8848 m.
K2 (Kaşmir) 8611 m.
Kangchenjunga (Nepal) 8600 m.
Makalu (Nepal) 8481 m.
Dhaulagiri (Nepal) 8172 m.
Nanga Parbat (Kaşmir) 8126 m.
Annapurna (Nepal) 8078 m.
Gasherbrum (Kaşmir) 8068 m.
Gosainthan (Tibet) 8013 m. )
( CEBEL[çoğul > CİBÂL] ile ... )
( KÛH ile ... )
( MOUNTAIN vs. HILL )
- DAHA ÇOK OLANI ARAMAK değil/yerine DAHA AZ OLANIN TADINI ÇIKARMAK
- DAHİ ile DÂHİ
( Bile. İLE Yaratıcı gücü olan kişi. )
( ... İLE Bir Milletin Bekâsı - Teoman Duralı... )
- DAKTİLODA/KLAVYEDE:
A KLAVYE/DVORAK ile F KLAVYE ile E KLAVYE ile Q KLAVYE
( Klavyede, harflerin bulunduğu sol üst köşeye göre ad alırlar. )
( Hiyeroglif klavyesi... http://discoveringegypt.com/egyptian-hieroglyphic-writing/hieroglyphic-typewriter )
(
ile
)
( What I learned about languages just by looking at a Turkish typewriter )
( İHSAN SITKI YENER KİMDİR?
Liseyi, 1942 yılında, İzmir Ticaret Lisesi'nde bitirdi. Ortaokul yıllarında, daktiloda on parmak yazı yazmaya başlayan İhsan Sıtkı Yener, 1940'lı yıllardan itibaren standart klavye konusunda çalışmaya başladı.
Yüksek öğrenimini, 1946 yılında, İstanbul'da Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde tamamladı. Aynı yıl, Sultanahmet Lisesi'nde daktilografi öğretmenliği yaptı. Yüksek Lisans için ABD'ye giderek New York Üniversitesi'nde “Ölçme ve Değerlendirme” konusunda yüksek lisans yaptı ve aynı yıl doktorasını tamamladı.
Yener, 1946 yılında öğretmenliğe başladığı sırada, Türk dilinin özelliklerine göre yapılmış bir daktilo icat etme çalışmalarına başladı. "On parmak için ideal Türk Klavyesi"ni, 1955 yılında kabul ettirdi ve 1974 yılında tüm daktiloların F klavye olmasını sağladı. )
( Ümit Kıvanç'ın, "F klavye, Türkiye'de yapılmış tek düzgün iştir" yazısı için burayı tıklayınız... )
( )
( Bilgisayarınızda klavyeler tanımlanmışsa "Alt + Shift" komutu ile direkt olarak geçiş yapabilirsiniz. Aynı klavyeyi ister F, ister Q olsun, hem F, hem Q olarak kullanabilirsiniz. )
( F klavyenin mucidi İhsan Sıtkı Yener, yaşamını kaybetti - 02 Eylül 2016 )
( )
( )
( Q klavyeyi oluşturan: Christopher Latham Sholes (1867) )
( "Neden Q (QWERTY) Klavye Kullanmaktan Vazgeçemiyoruz?" yazısı için burayı tıklayınız... )
Sanat sayfasının devamı için burayı tıklayınız...
- ... KEMAL:
NAMIK ile YAŞAR ile ORHAN
( 21 Aralık 1840 - 02 Aralık 1888 İLE 15 Eylül 1914 - 02 Haziran 1970 İLE 06 Ekim 1923 - 28 Şubat 2015 )
- ALFRED PRUFROCK'UN AŞK TÜRKÜSÜ[T S ELIOT] ŞİİRİNİN ÇEVİRİSİNDE:
CAN YÜCEL ile SUPHİ AYTEMUR ile NURDAN SÜMER
- ALİ ŞİR NEVÂÎ
( İlk hamse ve tezkireyi yazmıştır. )
- ANAKİKLİK/PALİNDROM ile AMBİGRAM
( Tersinden okununca da aynı anlamı veren sözcük ya da tümce. İLE Tersine çevirme. Sunulduğu biçimiyle okunabildiği gibi tam tersine çevrildiğinde de okunabilen görseller. )
( SANMA ŞAHIM | HERKESİ SEN | SÂDIKÂNE | YÂR OLUR
HERKESİ SEN | DOST MU SANDIN | BELKİ O | AĞYÂR OLUR
SÂDIKÂNE | BELKİ O | ÂLEMDE BİR | DİLDÂR OLUR
YÂR OLUR | AĞYÂR OLUR | DİLDÂR OLUR | SERDÂR OLUR
YAVUZ SULTAN SELÎM )
( )
- ARAZİ ile/ve TOPRAK
( TOPRAK
Tarlam, sana üçyüz fidan aşılasam
Tarla coşar, fidan coşar, el coşar
Gücüm yetse, hemen işe başlasam
Kazma coşar, kürek coşar, bel coşar
Muhidime örnek olmak maksadım
Sevinir evlâdım, söylenir adım
Hız ile yürür idim olsa kanadım
Yolcu coşar, ayak coşar, yol coşar
Çalışırsan toprak verir cömerttir
Emeksiz istemek, dermansız derttir
Çalışmak, insana büyük servettir
Kese coşar, gönül coşar, el coşar
Yılda bir kez, çiçek açan ağaçlar
Hayatta insana ömür bağışlar
Her taraftan cıvıldaşır o kuşlar
Seher coşar, bülbül coşar, gül coşar
Güzelin kulağı, küpeyi saklar
Ağacın yaprağı, meyveyi koklar
Mehtap ile birleşince yapraklar
Gölge coşar, mehtap coşar, dal coşar
Yel, dala değdikçe, sor ki, dallar ne çeker
Durmaz inler, ırgalanır, Hû çeker
Demişler ki, bu derdi bu çeker
Veysel ağlar, sazı ile tez coşar
[ Veysel (Âşık) 'ın yazdığı ilk şiirdir. ]
[ Sürekli erişim adresi...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/12792 ]
)
( ... ile/ve TÜRÂB )
( ... ile/ve HÂK, ÂCÂK )
( ... ile/ve PİTHİRİ )
- BÂHTER ile BÂHTER
( Batı. [Yeni şairlerin kullanımında] İLE Doğu. [Eski şairlerin kullanımında] )
- BÂKİ'NİN:
25 YAŞ ÖNCESİ ŞİİRLERİ ile/ve 25 YAŞ SONRASI ŞİİRLERİ
( BÂKÎ ['den...]
MÜHEYYÂ OLDU MECLİS SÂKİYÂ PEYMÂNELER DÖNSÜN
BU BEZM-İ RÛH BAHŞUN ŞEVKINA MESTÂNELER DÖNSÜN
DİLÂ CÂM-I ŞARÂB-I AŞK-I YÂRI ŞÖYLE NÛŞ İT KİM
FELEKLER GÜM GÜM ÖTSÜN BAŞINA HUMHÂNELER DÖNSÜN
HAYAL-İ ŞEM'-İ RUHSARIN KO YANSIN HANE-İ DİLDE
PERİN OL ŞEM'A YAKIP ŞEVK İLE PERVÂNELER DÖNSÜN
SEN AĞYÂR İLE DEVR ETDİR ŞEHÂ PEYMÂNEYİ DÂİM
SER-İ KÛYUN DOLAŞIP ÂŞIK-I BÎÇÂRELER DÖNSÜN
BU BEZM-İ DİLKÜŞÂYA MAHREM OLMAZ BÂKİYÂ HERKES
Dİ GELSİN EHL-İ DİLLER GELMESİN BİGÂNELER DÖNSÜN )
- BANU ÇİÇEK ve/<> BAMSI BEYREK
( Dede Korkut Öyküleri'nde geçen bir aşk öyküsü. )
- BENJAMIN ile BENJAMIN
( Walter Benjamin İLE Benjamin Franklin )
( 15 Temmuz 1892 - 26 Eylül 1940 İLE 17 Ocak 1706 - 17 Nisan 1790 )
( Alman edebiyat eleştirmeni, düşünür, kültür tarihçisi ve estetik kuramcısı. İLE Yayıncı, yazar, mucit, felsefeci, biliminsanı ve siyasetçi. )
- CAMİ ile DEFTERDAR CAMİİ[1541]
(NAZLI MAHMUT EFENDİ)
( )
- ÇEHOV değil ÇEHOF
- ÇOK GÜZELSİN! DEMENİN:
ÖNCESİ ile/ve/||/<>/> SONRASI
( )
( "Çok Güzelsin!" Demenin Etkileri... yazısı için burayı tıklayınız... )
- DAKTİLODA/KLAVYEDE:
A KLAVYE/DVORAK ile F KLAVYE ile E KLAVYE ile Q KLAVYE
( Klavyede, harflerin bulunduğu sol üst köşeye göre ad alırlar. )
( Hiyeroglif klavyesi... http://discoveringegypt.com/egyptian-hieroglyphic-writing/hieroglyphic-typewriter )
(
ile
)
( What I learned about languages just by looking at a Turkish typewriter )
( İHSAN SITKI YENER KİMDİR?
Liseyi, 1942 yılında, İzmir Ticaret Lisesi'nde bitirdi. Ortaokul yıllarında, daktiloda on parmak yazı yazmaya başlayan İhsan Sıtkı Yener, 1940'lı yıllardan itibaren standart klavye konusunda çalışmaya başladı.
Yüksek öğrenimini, 1946 yılında, İstanbul'da Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nde tamamladı. Aynı yıl, Sultanahmet Lisesi'nde daktilografi öğretmenliği yaptı. Yüksek Lisans için ABD'ye giderek New York Üniversitesi'nde “Ölçme ve Değerlendirme” konusunda yüksek lisans yaptı ve aynı yıl doktorasını tamamladı.
Yener, 1946 yılında öğretmenliğe başladığı sırada, Türk dilinin özelliklerine göre yapılmış bir daktilo icat etme çalışmalarına başladı. "On parmak için ideal Türk Klavyesi"ni, 1955 yılında kabul ettirdi ve 1974 yılında tüm daktiloların F klavye olmasını sağladı. )
( Ümit Kıvanç'ın, "F klavye, Türkiye'de yapılmış tek düzgün iştir" yazısı için burayı tıklayınız... )
( )
( Bilgisayarınızda klavyeler tanımlanmışsa "Alt + Shift" komutu ile direkt olarak geçiş yapabilirsiniz. Aynı klavyeyi ister F, ister Q olsun, hem F, hem Q olarak kullanabilirsiniz. )
( F klavyenin mucidi İhsan Sıtkı Yener, yaşamını kaybetti - 02 Eylül 2016 )
( )
( )
( Q klavyeyi oluşturan: Christopher Latham Sholes (1867) )
( "Neden Q (QWERTY) Klavye Kullanmaktan Vazgeçemiyoruz?" yazısı için burayı tıklayınız... )
- DILTHEY ve/<> GADAMER
- DÎVÂN EDEBİYATI ile TANZİMAT EDEBİYATI
- DİVAN ŞİİRİ TÜRLERİ [DİNSEL]:
TEVHÎD ile/ve/<> MÜNÂCÂT[< NECV] ile/ve/<> NAAT ile/ve/<> MİRÂCİYE ile/ve/<> MAKTEL-İ HÜSEYİN ile/ve/<> HİLYE ile/ve/<> MEVLİD ile/ve/<> KIRK HADİS ile/ve/<> MENÂKIBNÂME ile/ve/<> KISSA ile/ve/<> SİYER
( Tanrı'nın birliğini ve ululuğunu anlatan şiir/ler. İLE/VE/<>
Allah'a dua etme, yalvarma. | Allah'a dua konulu şiirler/manzûme. İLE/VE/<>
Hz. Muhammed'i övmek, ona yakarma, şefaat dileme amacıyla yazılmış şiir/ler. İLE/VE/<>
Hz. Muhammed'in mirâcını anlatan şiirler. İLE/VE/<>
Hz. Hüseyin'in Kerbela'da şehit edilişini konu alan ve acıklı bir üslûpta yazılan yapıtlar. İLE/VE/<>
Hz. Muhammed'in fiziksel ve kişisel özelliklerini, örnek davranışlarını konu alan yapıtlar. İLE/VE/<>
Hz. Muhammed'in doğumunu ve kısaca yaşamını övgüyle anlatan yapıtlar. İLE/VE/<>
Hz. Muhammed'in kırk sözünden oluşan yapıtlar. İLE/VE/<>
Din büyüklerinin, tarikat kurucularının, ermişlerin olağanüstü yaşamlarını anlatan yapıtlardır. İLE/VE/<>
Öğüt verici ve öğretici öykü, fıkra, masal, menkıbe türü yapıtlar. İLE/VE/<>
Hz. Muhammed'in yaşamını anlatan yapıtlar. )
- EŞREF[Ar. < ŞERÎF] ile Eşref[Ar.]
( Daha/pek/en şerefli/onurlu. İLE Hicivleriyle tanınmış şair.[Eserleri: Hasbihal, İran'da Yangın Var, İstimdat, Deccâl, Külliyât-ı Eş'âr. 1846 - 1911] )
- FALAKA ile FALAKA
( Ömer Seyfettin'in, öykü kitabı. İLE Ahmet Rasim'in, anı kitabı. )
- FRANCOIS RABELAIS = ALCOFRIBAS NASIER / SERAPHIN CALOBARSY
( 04 Şubat 1494 - 09 Nisan 1553 )
( "Gargantua ve Pantagruel" adlı kitabın yazarıdır. )
- GOETHE ve/||/<> HERDER
- HAYDAR KUTLU =/< NÂBİ YAĞCI
- HERDER ve/||/<>/> GOETHE ve/||/<>/> SCHILLER
( 25 Ağustos 1744 - 18 Aralık 1803 VE/||/<>/> 28 Ağustos 1749 - 22 Mart 1832 VE/||/<>/> 10 Kasım 1759 - 09 Mayıs 1805 )
- Hüsrev[Fars.] ile HÜSREV[Fars.]
( Yapıtlarını Farsça yazmış bir Türk şairi ve edîbi.[1253-1325, Hindistan] | Hüsrev ü Şîrîn masalının eril kahramanı. İLE Sultan, padişah, hükümdar. )
- HZ. İBN ARÂBÎ ve/||/<> AZİZ PAVLUS (SEYAHATNÂMELERİ)
- İHSAN FAZLIOĞLU BETİKLERİNDE:
KENDİLİK ile/ve/||/<> KİMLİK
- İMZA ile CEMAL SÜREYYA'NIN İMZASI
- İNSANIN/KİŞİNİN:
SÖZÜ ile/ve BAKIŞI ile/ve SUSMASI
( Hikmet olmalı. İLE/VE İbret olmalı. İLE/VE Ders olmalı. )
( Gerek yok, her sözü, lâf ile beyâna
Bir bakış, bin söz eder, bakıştan anlayana... )
( )
- KANT ile/ve/||/<>/> SCHILLER ile/ve/||/<>/> FICHTE ile/ve/||/<>/> SCHLEIERMACHER ile/ve/||/<>/> SCHLEGEL ile/ve/||/<>/> HEGEL ile/ve/||/<>/> SCHELLING ile/ve/||/<>/> SCHOPENHAUER ile/ve/||/<>/> FUERBACH ile/ve/||/<>/> DARWIN ile/ve/||/<>/> SPENCER
( [Doğum Tarihi] 1724 ile/ve/||/<>/> 1759 ile/ve/||/<>/> 1762 ile/ve/||/<>/> 1768 ile/ve/||/<>/> 1770 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1772 ile/ve/||/<>/> 1775 ile/ve/||/<>/> 1788 ile/ve/||/<>/> 1804 ile/ve/||/<>/> 1809 ile/ve/||/<>/> 1820 )
( Wilhelm Schlegel, 22 Ocak 1798'de Jena'dan, Berlin'de kardeşi Friedrich Schlegel ile küçük bir evi paylaşan Schleiermacher'a, kardeşinin yarattığı skandallardan dolayı sitem dolu bir mektup yazar ve yakın zamanda taşınmış olduğu Berlin'den Jena'ya, kendinin yanına dönmesi için Friedrich'i ikna etmesini ister; zira kardeşi, Schiller ile girdiği tartışma sonrasında yayımladığı son metniyle tümden tozu dumana katmıştır. Öyle ki, aynı soyadını taşımasıyla Wilhelm dahi gözden çıkarılmanın eşiğine gelmiştir. Sonunda, Goethe, tartışmaya dahil olur ve Friedrich ile babacan bir konuşma yaparak, ondan kibarca, bundan sonra başka bir alan üzerine, başka bir yerde çalışmasını ister. Oysa Friedrich, bu tavsiye üzerine gittiği Berlin’de, çoktan kendi çevresini kurarak yeni bir edebi akımın öncülüğü görevini üstlenmiştir. Henüz 25 yaşındaki bir genç tarafından yazılıp böylesi büyük bir etki yaratan, yepyeni ve tümüyle özgün bir düşünsel hareketin öncüsü olan bu metin, Eleştirel Fragmanlar'dı ve yalnızca 37 sayfalık 127 aforizmadan oluşuyordu. Aradan geçen neredeyse iki yüz yıl boyunca Eleştirel Fragmanlar üzerine yüzlerce kitap yazılacaktı. Schlegel kimilerine göre yaygaracı, kimilerine göre dâhi olarak adlandırılacak ama her halükârda Romantik hareketin düşünsel temellendiricisi olarak tarih sahnesindeki yerini alacaktı... )
- KİŞİ/İNSAN ve/||/=/<>/< DİL
( Kişi, dilinin ardında gizlidir. )
( TALÂKAT: Dil açıklığı, düzgün sözlülük. | Güleryüzlülük. )
( Kişinin içi neyse, dili de odur. )
( Kişinin, dile; dilin, yola; yolun, ereğe gereksinimi vardır. )
( İnsan/kişi, dil varolanıdır; kelâmla terbiye olunur/edilir. )
( Hakikatin üzerindeki perdelerden biri dildir. )
( SELÂSET: Sözün akıcı olma, kolay anlaşılma hali. )
( AĞZI TATLI: Hoş konuşan. )
( Üslûb-u lîsân, aynıyla insan. )
( Kişi, kendini, yazı aynasında görür/gösterir ve gerçekleştirir. )
( HUMAN(/SOCIETY) and/||/=/<>/< LANGUAGE )
( ... ve/||/=/<>/< LİSÂN )
( ... ve/||/=/<>/< ZEBÂN )
- KİŞİ ve/||/<>/> GÖZGÜ/AYNA ve/||/<>/> YAZI
( Üçü de herşeyi yansıtır. )
( Ancak, üçüne baktığında, kendini görebilirsin. )
( Kişi, kendini, en iyi, yazı aynasında tanır ve gerçekleştirir. [ Öncelikli olarak, iki ayrı sayfada, şu iki dizini oluşturmakla başlamak gerek. 1- HAYIR! | 2- YAPMAYABİLECEKLERİM(İZ) ] )
( Kişi, kendini, üç ayna karşısında tanıyabilir ve gerçekleştirebilir.
İlk aynamız, öteki aynasında yani anne ve başka kişilerle olan ilişkilerinde, paylaşım ve iletişimlerimizdedir.
İkincisi, doğada ya da cam/ayna, metal, kamera gibi nesnelerdeki yansımalarındadır.
Üçüncüsü ise yazı aynasındadır, yazdıklarımızın ve yazabileceklerimizin yansımasındadır.
Yazma eylemi, ilk ikisi gibi dolaylı olmayıp doğrudan, kişinin kendini, zihnini ve yaşamını karşısına koyup gözlemlemesini ve düzenlemesini sağlayan, yaşamın gelişine ya da kendi "haz ve keyfî kararlarına" düş(ür)meyebileceği eylem ve tutumdur.
Yaparak, eyleyerek ve "Yaptığını yaz, yazdığını yap!" ilkesiyle ancak yazarak, kendine hizmet etmekle herkese, insanlığa hizmet etmiş ve yaşama katılmış olur.
Bir'e hizmet, bin'e hizmet;
bin'e hizmet, bir'e hizmettir.
-------------------------------------------
Kişi, ne yaparsa
kendi yapar, kendine yapar. )
- KİŞİNİN, ...:
"MİZAH GÜCÜ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "AKIL GÜCÜ"
- KİTAP OKUMAYI SEVMEYEN ile/değil/yerine/<> ARADIĞI KİTABI HENÜZ BULAMAMIŞ OLAN
- KİTAP ile/ve/<> ÖĞRETMEN/HOCA/MÜRŞİT/GURU
( Neyi/neleri nasıl yapacağını/yapabileceğini anlatır/gösterir. İLE/VE/<> Neyin/nelerin yapılmayacağını/yapılmaması gerektiğini gösterir/anlatır. )
( Veri/bilgi. İLE/VE/<> Bilgi + Tecrübe. )
( ... ile/ve/<> GURU: Can bağdaşması. )
Yazın sayfasının devamı için burayı tıklayınız...
- !CESÂRET ile !İNTİKAM
( İntikama yönelik çaba, cesâretten değil acziyettendir. )
- ... KERE ile/ve/||/<>/> "AŞK KERE"
- ... değil BEŞİBİRLİK
- (B)İLİM ve/||/<> ZİKİR ve/||/<> AŞK
( Aklın gereği/terbiyesi/zekâtı. VE/||/<> Sözün gereği/terbiyesi/zekâtı. VE/||/<> Gönlün gereği/terbiyesi/zekâtı. )
- (BİR ŞEYDEN[ÜRÜN/HİZMET]) MEMNUN OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> (BİR ŞEYİN[ÜRÜN/HİZMET]) (SİZİN İÇİN) UYGUN OLMASI
- (DAHA/EN) KORKUNÇ/VAHİM OLAN:
SOKAKTAKİ KARGAŞA ile/değil DİLDEKİ KARMAŞA
( Yaşamdaki en korkunç "durum" ya da deneyim, birini çok sevmektir.
[Sevgi kadar değerli bir duygunun nesi, nasıl korkunç olabilir? O sevgimizin yoğunluğunun o kişiyi kendimizden kaçırma olasılığının artırması ve ölümünün duyulmasından dolayı her an için geçerli ve etkisi yüksek olan çok korkutucu bir durumdur.] )
- (KOŞULSUZ) SEVMELİ!
- [Ar.] MEMNUNİYET ile MEMNUİYET
( Kıvanma, kıvanç. İLE Yasak olma, yasak edilme durumu. )
- [HANGİ]
(")HAKLA?(") (HİZMET)
ile/ve/değil/yerine/||/<>
AKLA? (HİZMET)
- [ne yazık ki!]
ÖZÜR DİLEYEMEMEK/DİLEYEMEYEN ile/ve/<> TEŞEKKÜR EDEMEMEK/EDEMEYEN
- [ne yazık ki]
"YARIM AKILLI/LIK" ile/ve/değil/||/<>/>/< YARDIM "AKILLI/LIK"
- [ne yazık ki]
ASIKYÜZLÜLÜK ile/değil/yerine/>< GÜLÜMSEMEK
( Gülümsemesini kaybeden kişi, herşeyini kaybetmiştir. )
( A person, who has lost their smile, has lost everything. )
( Dünyanın en kötü görüntüsü/manzarası. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dünyanın en hoş/harika görüntüsü/manzarası. )
- [ne yazık ki]
BAĞIMLI ile/değil TUTKUN
- [ne yazık ki]
MÜDÂRÂ[T][< DERY] ile İKİYÜZLÜLÜK | YÜZE GÜLME, DOST GİBİ GÖRÜNME
- [SEVGİLİNLE/EŞİNLE] TEK KİŞİLİK YATAKTA, BİRLİKTE UYUMAK/YATMAK ile ÇİFT KİŞİLİK YATAKTA, BİRLİKTE UYUMAK/YATMAK
- | "DÜŞÜNMEK" ve "İNANMAK" ve "SEVMEK" |
ile/ve/ne yazık ki/||/<>/>
EYLEMEK
( Çok fazla. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/> Çok az. )
- | BİRLİK ve/+ ÇOKLUK | ve/||/<>/> TÜMELLİK
( | UNITY and/+ ABUNDANCE | and/||/<>/> UNIVERSAL )
- | YALIN VE DOLAYSIZ ve/||/<> AYRIM VE DOLAYLI BİRLİK |
ve/||/<>
BUNLARIN BİRLİKTELİĞİ
- ACZ ve/> AŞK ve/> ACZ [tekrar]
- ACZİYET ile/ve/<>/değil AŞK
- ADÂLET:
BİRLİK ile/ve/<> DİRLİK
- ADÂLET:
KİŞİ/KUL ve/||/<> İLÂH'IN BİRLİĞİ
- ADÂLET ile/ve/<> BİLİM ile/ve/<> AŞK
- ADÂLET ve/||/<>/>/< DAYANIŞMA
- ADÂLETSİZLİK ile/değil/yerine/>< KARŞILIKLI HİZMET (İÇİN)
- ADSIZ NARKOTİKLER değil ADSIZ NARKOTİK (ARKADAŞ BİRLİĞİ)
( Adsız Narkotik Arkadaşlık Birliği Tel.: 536. 341 01 89 )
- AĞ ile/ve BÜTÜNLÜK
- AĞLAMAK ve/değil/yerine/<>/>< GÜLMEK :)
( Yalnız. VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Herkesle birlikte. :) )
( Çocuklar, annesini/babasını yıkarken. İLE Anneler/babalar, çocuğunu yıkarken. )
(
ve/değil/yerine/<>/><
)
( Heraklitos. VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Demokritos. )
- AHLÂK:
KORKU ile/ve/<> HAK ile/ve/<> FERÂGAT ile/ve/<> AŞK
- AİT OLMA ile/ve/||/<>/> BİREY OLMA ile/ve/||/<>/> BİRLİKTE OLMA
- AKIL ETMEK ile TEFEKKÜR ETMEK
- AKIL ve/||/<> AHLÂK ve/||/<> ADÂLET ve/||/<> ÂDÂB ve/||/<> AŞK
( REASON and MORALS and JUSTICE and ... and LOVE )
- AKLÎ BİRLİK ile/ve SİYASÎ BİRLİK
( LOGICAL UNITY vs./and POLITICAL UNITY )
- ALDI BENİ ile/ve/||/<>/> YAKTI BENİ
( İki kaşın arası. İLE/VE/||/<>/> Gözlerinin karası. )
- ALLÂH'IN VARLIĞI ile/değil ALLÂH'IN BİRLİĞİ
- ALLAH ile/ve/<> AŞK
( "Açıkladıkça" gizlenen. İLE/VE/<> Gizledikçe açığa çıkan. )
- ALLEGRO[İt. < Mutlu, sevinçli.] ile ALLEGRETTO[İt.]
( Hızlı, canlı çalmak/çalınan. İLE Allegro'dan daha yavaş tempoda çalmak/çalınan. )
- AMAÇ:
AYRICALIK değil/yerine HİZMET
- AMAÇ:
BİRLİK ve/<> BÜTÜNLÜK
- AMAÇ ve COŞKU
( AIM and EXUBERANCE | EBULLIENCE )
- AMORE ve/||/<>/< MORE ve/||/<>/< ORE ve/||/<>/< RE
( Sevgi/Aşk. VE/||/<>/< Ahlâk. VE/||/<>/< Söz. VE/||/<>/< Eylem. )
- ANLAM ile/ve/<>/>/< BÜTÜNLÜK
( Anlam, bütünlük gerektirir. )
( Meaning needs integrity. )
( Anlamak, beğenmenin başlangıcıdır. )
( MEANING and/<> INTEGRITY )
- ANLAM ile/ve/<> MUTLULUK
( MEANING vs./and/<> HAPPINESS )
- ANLAMLI YAŞAM ile/ve/yerine MUTLU YAŞAM
( Geçmiş ve/ya da gelecek üzerine kurulan. İLE/VE/YERİNE ÂN üzerine kurulan. )
- ANTLAŞMA ile/ve/<> İŞBİRLİĞİ
( Kişinin çok fazla işbirliği içinde olabildiği çeşitli düzeyler vardır. )
( PACT vs./and/<> COOPERATION
There are other levels on which man is much more co-operative. )
- ARINMA ve/||/<>/> AYDINLANMA ve/||/<>/> AŞK
- AŞK ile/ve/değil/||/<> TUTKU
( Bilincin kayması. | Zihnin by-pass'ı. İLE/VE/DEĞİL ... )
( AŞK: Kendi kendini deneyimleme. )
( AŞK: Kara baht. )
( AŞK: Uykuya dalmadan önceki son düşündüğün ve uyandığındaki ilk düşündüğün. [tabii uyuyabiliyorsan] )
( AŞK: Kendi bilgisinin bittiği yerde, aczin başladığı zaman bilinebilir. )
( [not] LOVE vs./and/but PASSION )
- AŞ ve/<>/|| AŞK
- ÂŞIK OLMAK ile AŞK/I YAŞAMAK
- ÂŞIK ve (")MUM(")
- ÂŞIK ile ÂRİF
( Susarsa helâk olur. İLE Konuşursa helâk olur. )
- AŞIK ile/değil ÂŞIK
( Baldır kemiği ile eklemleşerek, bileğin belirli başlı oynak merkezini oluşturan, ayak bileğinde bulunan, küçük kemiklerden biri. | Yapı çatılarında, uzun mertek, aşırma. | AŞIK ATMAK: Yarışmak. İLE/DEĞİL Vurgun, tutkun. )
- ÂŞIK <> AŞK <> MAŞÛK(A)
( Rüyasını görür. <> ... <> Uyur. )
- ÂŞIK ile/ve/değil/yerine/<> HAYRAN
- ÂŞIK ile KUL
- ÂŞIK ile/ve/||/<> MECNÛN
( Kardeşlerdir. )
- ÂŞIK ile/ve/||/<> SÂDIK ile/ve/||/<> LÂYIK
- ÂŞIK ile ŞIPSEVDİ
( ... İLE Görür görmez seven, âşık olan kişi. )
devamı için burayı tıklayınız...
itibariyle 9003 başlık/FaRk ile birlikte,
11266 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(1/9)
-
değil/yerine/><
, ve/||/<> . ve/||/<> ! ve/||/<> ? ve/||/<> :
( İnsanlık, bir gün...
(,) Virgülü kaybetti:
Söyledikleri, birbirine karıştı.
(.) Noktayı kaybetti:
Düşünceleri, uzayıp gitti. Ayıramadı onları.
(!) Ünlem işaretini kaybetti bir gün de:
Sevincini, öfkesini, tüm duygularını kaybetti.
(?) Soru işaretini kaybetti bir başka gün:
Soru sormayı unuttu.
Her şeyi olduğu gibi kabul eder oldu.
(:) İki noktayı kaybetti başka bir gün:
Hiçbir açıklama yapamadı.
Yaşamının sonuna geldiğinde...
Elinde sadece (") tırnak işareti kalmıştı...
“İçinde de başkalarının düşünceleri vardı yalnızca."
Alex Kanevsky )
- !"IRKÇI/LIK" ile/ve/değil/<> OYMAKÇI/LIK / KABİLECİ/LİK
- !AŞAĞILAYICI/LIK ile/ve/<> !DIŞLAYICI/LIK
- !DEDİKODUCU ile/ve/= !YAĞI/DÜŞMAN/HASIM
( Biz ancak kendimizin düşmanıyızdır. )
( Kişi, bilmediğine düşman olur. )
( ... ile HASIM )
- !DESPOT[Fr.] değil/yerine/= !BUYURGAN
- !DEYUS[Ar. DEYYUS] ile/ve/||/<>/> !PEZEVENK[Erm.]
( Karısının ya da kendine çok yakın bir kadının iffetsizliğine göz yuman kişi ve bu kişilere yönelik sövgü sözü. İLE Gizli ve yasal olmayan eşeysel ilişki öncesinde aracılık eden kişi, dümbük, godoş, muhabbet tellâlı, kavat, astik, dasnik. | Gizli ve yasal olmayan eşeysel ilişki öncesinde aracılık eden anlamında kullanılan sövgü sözü. )
- !DÜŞMAN/LIK ve !KİN
- !ESİR ile !KÖLE
- !FİTNE-!FÜCUR (PEŞİNDE KOŞMAK)
- !HEMPA[Fars.] ile/değil/yerine/>< KANKA/ARKADAŞ
( Kötü işlerde aynı amaçla ve birlikte hareket eden kişi, ayaktaş. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kan kardeşliği kadar yakınlıkla birlikte hareket eden/ler. )
- !KARAÇALI = ÇALIDİKENİ
( Hünnapgillerden, kurak yerlerde yetişen, çiçekleri altın sarısı renginde, dikenli bir bitki. | İki kişinin arasına girerek ilişkileri bozan kişi. )
( PALIURUS SPINOSA )
- !KÖLE/LİK ile/ve ŞAŞKIN/LIK
- !KÖLE ile/değil/yerine !GULÂM
- !KÖLE ile !KAMBER[Ar. < KANBER]
( ... İLE Sadık köle. )
- !KÖLE ile !MEVÂLİ
( ... İLE Âzâdlı köle. )
- !KÖLE ile !SERF[Lat.]
( ... İLE Derebeylik toplum düzeninde, toprakla birlikte alınıp satılan köle. )
- !KÖLE ile/değil/<>/< İŞÇİ
( [not] SLAVE vs./but/<>/< WORKER )
- !KUNDAK ile !KUNDAK[Yun.]
( Yeni doğmuş çocuğu ilk aylarda sıkıca sarıp sarmalamaya yarayan geniş bez. | Bu bezle sarılmış bebek. | Saçları yemeninin içine alıp bağlama. | Korunmak için sıkı sıkıya sarılmış şey. İLE Yangın çıkarmak için bir yere konulan tutuşmuş yağlı bez parçası vb.| Tüfek gibi bazı ateşli silahlarda bunları çeşitli yönlere çevirmeye yarayan, namlunun altında bulunan ağaç ya DA metal bölüm. | Arabalarda dingil yatağı. | Ara bozma, fitne, fesat. )
- !MAKTUL ile/ve/değil/||/<> MÂDUM
- !SAVAŞ ile/ve/değil/yerine SAVAŞIM
- !SİGARA İÇEN ile/ve/değil/<> İÇİREN/İÇTİREN/İÇTİRTEN
( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Etkin/Edilgin/Ettirgen. )
( [ne yazık ki] İçmeyenler. İLE/VE/DEĞİL/<> İçenler ve içmeyenler. )
- !TAHKİR ile/değil/yerine TENKİT/TENKİD
( Bir kaçıştır.[kendinden, utancından, küçüklüğünden] İLE/DEĞİL/YERİNE Bilmeyi zorunlu kılar. )
- !TÜFEK ile !MAVZER[< MAUSER'in adından]
( ... İLE Atış hızı, dakikada, ortalama altı mermi olan ve orduda kullanılan bir tüfek. )
- ... "GELESİYE KADAR" değil ... GELİNCEYE KADAR
- ... "ÖZELLİĞE HAİZ" değil ... ÖZELLİĞİ HAİZ
- ... BİÇİMİNDE DÜŞÜNMEK ile ... BİÇİMİNDE BAKMAK
- ... DÜŞÜNCELİ DÜŞÜNÜRLER değil ... KABULLÜ DÜŞÜNÜRLER
- ... HAKKI ("VERMEK") ile/ve/değil/||/<>/< ... FIRSATI (TANIMAK)
- ... KEMAL:
NAMIK ile YAŞAR ile ORHAN
( 21 Aralık 1840 - 02 Aralık 1888 İLE 15 Eylül 1914 - 02 Haziran 1970 İLE 06 Ekim 1923 - 28 Şubat 2015 )
- ... KESİMİ ile/ve ... TAKIMI
- ... PEŞİNDE ile/ve/değil/<> ... DERDİNDE
- ..., "SAHİBİNE" BAĞIŞLASIN değil ..., SEVDİĞİNE BAĞIŞLASIN
- ...'NIN ...:
YALANCI/SI ile/değil AKTARICI/SI
- ...'NIN "İSTEDİĞİ" / "BEKLEDİĞİ" ile/değil/yerine/>< DAVET ETTİĞİ
- ...'NIN DEDİĞİ ile/ve/değil/||/<>/> ...'NIN BİLDİRDİĞİ
- ...'NIN:
"KARŞITI" ile/değil DIŞINDA KALAN/BIRAKILAN
- ...'NIN:
"ONURU" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLURU
- ...'NIN:
"SUÇLUSU" ile/ve/değil/yerine/<>/< SORUMLUSU
- ...'NIN:
KANITI ile/değil GÖSTERGESİ
- ...'NIN(BEKLEMENİN/DÜŞÜNMENİN VB.):
"ÂLEMİ" YOK! değil GEREĞİ YOK!
- ...'YA (ÇOK) DÜŞKÜN" ile/ve/değil/yerine "...'YI (ÇOK) SEVEN"
- ...'YA NİSPETEN ile/ve/||/<> ...'YA SAYGIDAN/HÜRMETEN
- ...'YI:
BAŞLATAN ile/ve/değil/||/<>/> BAŞLATICILARDAN BİRİ
- ... değil KÖREBE
- ...ÂNE ile ...ÂNÎ
- (!)ÖLDÜRME ile !KIYA/!CİNAYET[Ar.]
( )
- (AYAĞIM, ELİM/KOLUM VB.) SORUNLU ile RAHATSIZ ile SAKAT
- (AYNI/FARKLI) HATALAR İÇİN:
"KİMSEYE GÜVENMEMEK" ile/değil/yerine İKİ KEZ GÜVENMEMEK
- (B)İLİM:
KÜÇÜK ZİHİNLERİ ile ORTA ZİHİNLERİ ile İLERİ ZİHİNLERİ
( Kibirlendirir. İLE Şaşırtır. İLE Alçakgönüllü yapar. )
- (BAZI TANINMIŞ) FİLOZOF ve BİLGİNLER
( * ORPHEUS: Antik Yunan'ın mitolojisini -mitini değil, mitinin lojisini, bilimini- oluşturan ve öğreten.
( Orpheus, Fenike dilinde Nur anlamına gelen Aur, Yunanca'da Arpha ile şifa anlamına gelen Rafae sözcüklerinden oluşmuştur ve "Nur ile şifa veren" anlamına gelmektedir. )
* HERMES: Hermes Trimegistes(Üç kere bilge Hermes).
( TRIMEGISTES (3 KEZ BİLGELİK): SEMÂVÎ ve ARZÎ ve KALBÎ )
( Hermes'in Mısır dilindeki adı Thot'tur. )
( İdris sözcüğünün anlamı terzidir. )
( Hermes sözcüğü Ermes, Hermis ve Heramis biçimlerinde söylenildiği gibi, Anadolu Türkçesi'ne de Ermiş olarak girmiş ve Tanrı'ya kavuşma durumunun bir adı olarak benimsenmiştir. Böylece tasavvufun en temel kavramı ve amacı, "ermiş" olmuştur. )
( Hermetik Öğreti'nin etkisi altında gelişmiş İbrani ve Arabi kültürlerde, "İbrani Kabalası ve Zohar'da, Arabi Ebced ve Hurufilik'te" görülen sessiz harflerin sayılarla eşleştirilmesi ve yerlerinin değiştirilerek anlama kombinasyonları oluşturulması geleneği Hermetik'tir. )
* HERAKLEİTOS: Filozof.
( Herakleitos'a göre Evren, var olanları tüm içeriği bakımından sürekli bir oluş içinde değişmektedir. )
( Herakleitos'a göre, kişiler, duyular ve görüngüler tarafından aldatılmaktadır, bunun için bilge insan mutluluğa ve doyuma giden yolda us'u izlemelidir. )
* HERAKLEİTOS: Filozof.
( Parmenides'te "Doğa", "Var olan" anlamına gelir. )
* PROTOGORAS: Filozof.
( Hakikatin ölçüsü insandır; insandan bağımsız saltık bir hakikat yoktur. )
* DEMOKRİTOS: Filozof.
( Demokritos'a göre metafiziksel araştırmanın hedefi bilgi kazanmaktır; törel hedef ise mutluluğu, ansal barış ya da huzuru kazanmaktır. )
* ARKHILOKHOS: Şair.
* SAPPHO: Şair.
* ALKAIOS: Şair.
* SOLON: Kanun koyucu, hukukçu. (Yedi Bilge'den).
* THALES (M.Ö. 600): Doğa ve felsefe bilimcisi. Suyu ilk arke olarak nitelendirmiştir. İyonya Mektebi denilen ünlü okulun kurucusu, Yedi Bilge'nin birincisi ve astronomi bilginlerindendir. Güneş tutulmasının olduğunu keşfetmiştir.
( Aristoteles tarafından Thales'in ilk filozof olarak kabul edilmesinin nedeni, Thales'in düşünceyi teolojiden doğa üzerine yöneltmesidir. Başka bir deyişle, evrende olan bitenin bilgisini kişinin kendi düşüncesi, becerisi ve çabasında aramayı, bunun için doğaüstü hiçbir güce gereksinim duymamayı, zihinsel düzeyde Thales başlatmıştı. Bu, kişinin inandan/dogmadan akla yükselmesinin bir göstergesidir. )
* ANAKSIMANDROS: Astronomi ve coğrafya bilginidir.
* PYTHAGORAS: Filozof ve geometri bilgini, sayı mistiği-matematikçi-felsefeci.
( Pİ: 3,1416, THA: İlk ilke, GORAS: Karanlıktan aydınlığa çıkaran, aydınlatan, RA'ya kavuşturan. )
( Matematikte (pi) ile gösterilen, "Çember uzunluğunun çemberin çapına oranı"ndan çıkartılan sabit bir sayıdır.
Pi sayısı sınırlı sonsuzluğu ifade etmekle, bilginin kesin değil ama yaklaşık olarak doğruluğunu belirtmekte.
Pi sayısı rasyonel tamsayılara karşın irrasyonel ve aşkın bir sayıdır.
Geometriye ait bir ifadenin matematiksel anlatımı.
Pythagoras'ın mistisizmindeki kavramsallığı, sınırlı sonludan sınırsız sonsuza akıl yoluyla bağ kurma çabasıdır. Başka bir deyişle, sonlu ve karşıtı sonsuzun akıl aracılığı ile armonik bir bütünlük olarak kavranma denemesidir. )
( Piramit: PY-RA-MYTH )
* AISOPOS: Ünlü Kinik, bir öykücü.
* PINDAROS: Şair.
* AISKHYLOS: Tragedya mucidi.
* SOPHOKLES: Dram yazan şairlerin birincisidir.
* ARISTOPHANES: Komedya şairi.
* HERODOTOS: Tarihçilerin babası. (Şeyhü'l-Müverrihîn)
* THUKYDIDES: Tarihçi.
* KSENEPHON: Filozof, tarihçi.
* METON: Matematikçi | Astronomide "Altın Dönem" denilen ondokuz senenyi keşfetmiştir.
* HIPPOKRATES: Tabâbeti diriltmiştir.
* PERIKLES: Kendi adıyla anılan bir ilerleme döneminin kurucusudur.
* ANAKSAGORAS: Atina'da felsefeyi ilk kurandır.
* SOKRATES: Filozof.
( GNOTHI SEATONU! )
( Sokrates dışta olan bitenden çok, insana, insan aklına ve onun kavramlarına yönelmekle, bilgi kuramcılığının temellerini atmıştır. )
* PLATON(EFLATUN): Filozof. Sokrates'in öğrencisi. Geniş omuzlu/göğüslü.
* ARİSTOTELES: Filozof. Platon'un öğrencisi.
( İSKENDER ÖNCESİ ARİSTOTELES ile İSKENDER SONRASI ARİSTOTELES )
* ARISTIPPOS: Tanınmış Kirene Okulu'nun kurucusudur ve Kirene'liler arasında en çok incelik sahibi olanıdır.
* PHIDIAS: Ünlü heykeltıraş.
* POLYGNOTOS: Ünlü ressam.
* DEMOSTHENES: Ünlü konuşmacı/hatip.
* EUKLEIDES: Ünlü geometri bilgini.
* ARKHIEMEDES: Ünlü geometri bilgini olup, yakıcı aynaları ve hidrostatikteki yasası ve burgusu ile olağanüstü ün kazanmıştır.
* KONFÜÇYÜS(KUNG-FU-TZU) (İ.Ö. 557-479): Öğretisi mistik değil, tamamıyla uygulamalı ahlâk öğretisidir. Bu öğreti dinsel ve metafizik hiçbir öğe taşımaz. )
- (BAZI) DUYGULARI/NI:
SÜREKLİ YAŞAMAK/DUYUMSAMAK ile/ve/değil YOĞUN YAŞAMAK/DUYUMSAMAK
- (BİRİNİ, BİR ŞEYİ) "GÜZEL BULMAK" ile/değil/yerine GÜZELİ BULMAK
( Yanılabilirsin. İLE/DEĞİL/YERİNE Yanılmazsın. )
- (DAHA) ("ÜST") GÜCE[OLANAKLARA/KİŞİLERE] TAPARLIK ile/ve/değil/yerine/||/<> ÖYKÜNME
( Düşük bilgi/bilinç seviyesindeki ya da çıkarcı kişilerin(zihinlerin), iyiliğ(in)e yönelimde, güdülenmesini ve kötülüğ(ün)e başvurmada da kendini tutmasını sağlatan en etkili/etkin iki durum/tutum. )
- (HÜCCETÜL İSLÂM / İMAM / EBÛ HAMİD) GAZZÂLÎ ile/ve AHMET GAZZÂLÎ
( ... İLE/VE Kardeşi. )
- (İÇ):
ÇOCUK ile/ve/||/<> YETİŞKİN ile/ve/||/<> EBEVEYN
- (KANT'IN):
GÖRÜŞLER/İ ile/ve/||/<> ÇÖZÜMLER/İ
( 1. Canlı kuvvetlerin, doğru tahmini üzerine düşünceler[1746]
2. Metafiziksel bilişin ilk ilkeleri üzerine yeni bir açıklama[1755]
3. Evrensel doğa tarihi ve gökler kuramı[1755]
4. Fiziksel monodoloji[1756] )
- (KARŞILAŞMALARDA/BULUŞMALARDA/KÜLTÜRLERDE) HİÇ ÖPÜŞMEMEK ile 2 KEZ ile 3 KEZ ile 4 KEZ YANAKTAN ÖPÜŞMEK
- (KİŞİSEL) YORUM ile/ve/değil/yerine/<> NESNELLİK
( Yorum niteliğindeki hiçbir yaklaşım/açıklama, nesnellik iddiasında bulunamaz. )
- (KOŞULSUZ) SEVGİ:
(EN BÜYÜK) ZAAF ve ERDEM
- (KUSA'LI) NICOLAUS CUSANUS ile/ve/||/<>/> GIORDANO BRUNO ile/ve/||/<>/> HENRY MORE
( 1401 - 11 Ağustos 1464 İLE/VE/||/<>/> Ocak 1548 - 17 Şubat 1600 İLE/VE/||/<>/> 12 Ekim 1614 - 01 Eylül 1687 )
- (MERZİFON'LU) KARA MUSTAFA PAŞA CAMİSİ ile KARA MUSTAFA MESCİDİ / KASAPLAR MESCİDİ
( Bayezıd'ta, Çarşıkapı karşısında, Yeniçeriler Caddesi'ndedir. [Minaresizdir.] İLE Yedikule'dedir. [Kasaplar kullandığı için Kasaplar Mescidi olarak tanınmıştır.] )
( 1690'da, Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından başlatılmış, oğlu Maktûlzâde Ali Paşa tarafından tamamlanmıştır. İLE XVII. yüzyılda, Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından. )
- (OLMUŞ) OLAN ile OLMAKTA OLAN
( Nesne/ler. İLE Özne/kişi. / İnsan. )
- (OLUMLU/OLUMSUZ) HAVA/SI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HÂL/İ
- (ONUN İÇİN:)
[ne] ŞER ile/ve/değil/yerine/ne de/||/<>/< ŞEN
- (ONUN/SENİN) GÜZELLİĞİNE BAKMAK ile/değil/yerine GÜZELLİĞE BAKMAK
- (OTELCİLİKTE)
"MÜŞTERİ" değil/yerine KONUK/MİSAFİR
- (ÖZEL OKULLARDA)
"MÜŞTERİ" değil/yerine ÖĞRENCİ
- (Sadece) kişi/kul hakkı için SUSMA!
- (SİGARA) "YASAĞI" değil SINIRLAMASI/KISITLAMA/SI
( Yürürlüğe giren yasa, bir "YASAK" koyma değildir! Toplum yaşamında ve kişiler arasında düzenin sağlanması, hakların korunması için ortak kullanım alanı kuralları uygulanmak zorundadır. Sigarayla ilgili düzenleme, kişilerin bulunmak zorunda/durumunda olduğu -kapalı ya da açık- ortamlarda sigara kullanıcılarının keyfî uygulamalarına izin vermemek üzerinedir. Bu durumdan rahatsız olan/olabilecek kişilerin haklarının korunması üzerine de bu tür kısıtlamalar getirilmesi gerekmiştir. "YASAK" olarak ifade edilen durum, "sigara içme yasağı" değil belirli ortak kullanım alanlarında keyfî tutumda bulunulmasına engel olabilmek üzere ve çevrenin rahatsız edilmemesine yöneliktir. Doğrudan, genel bir "içmeme yasağı" getirilmemiştir. "YASAK"[< YASA][yasaya/kanuna bağlı olan] sözcüğü ve kullanımının da, kişiler [içen-içmeyen, rahatsız olan/lar] arasında anlaşamamazlık/ihtilâf [ya da olası çatışma durumunda] toplum ve devlet tarafından kabul ve onay görmüş, uyumlu bir düzen sağlanabilmesi üzerine, gereken koşulların, yazılı ve tüzel(hukukî) bir karşılığının bulunması üzerinedir. Birlik ve bütünlüğü, sürdürülebilirliği sağlayabilmenin göstergesi ve dayanakçası olarak, "YASA" ve yasal gereklilik, işlevini yerine getirmek üzere uygulanmaktadır. Kişi, kendi evinde istediği gibi [çırılçıplak] dolaşabileceği halde dışarıda/sokakta, ortak alanlarda dolaşamayacağı gibi. Bu durumu anlayan ve kabul edebilen tütün kullanıcıları, tütün ürünleri kısıtlamasının da bir uzlaşım ve çözüm gerektirdiğini rahatlıkla anlayacak ve kabul ediyor olacaklardır. )