ve (... ve ...) bağlaçlı FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 22.177 başlık/FaRk ile birlikte,
22.177 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(8/90)
- ASLÎ ile/ve AHLÂKÎ
- ASLÎ ile/ve/||/<>/> TALÎ
- ASLINDA/ESASINDA ... ile/ve/değil/yerine BİR YANDAN DA ...
- ASLINDA ile/ve/değil/yerine AYNI ZAMANDA
- ASLINDA ile/ve/||/<> BAKTIĞINIZDA
- ASLINDA ile/ve/||/<> GERÇEKTEN
- ASLINDA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HALBUKİ
- ASLINDA ile/ve/değil/||/<>/< ÖZÜNDE
- AŞMA ile/ve/||/<> DÖNÜŞTÜRME
- AŞMA ile/ve İLERLEME
( İlerleme engellemeleri, gerilemeyse övgüleri beraberinde getirir. )
( TO EXCEED vs./and PROGRESS )
- AŞMAK ile/ve/değil ALIŞMAK
( [not] TO EXCEED vs./and/but TO GET USED TO )
- AŞMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ATLAMAK
- AŞMAK ile/ve ÇIKMAK
( FEVKÂ ile/ve ALÂ )
- AŞMAK ile/ve/değil/yerine DEĞİŞTİRMEK/DÖNÜŞTÜRMEK
- AŞMAK ile/ve KIRMAK
- AŞMAK ve/> ULAŞMAK
- ASTENİ/ASTHENIA[İng.] ile/ve/||/<>/> ASTENİK/ASTHENIC[İng.]
( Güç yitimi. Gövde/beden düşkünlüğü. İLE/||/<>/> Düşkün. Gücü yitik. )
- ASTEROİT KUŞAĞI ile/ve KUİPER KUŞAĞI ile/ve OORT BULUTU
(
)
( Oort Bulutu:
Adını, Jan Oort'tan alan Oort Bulutu'nun, Güneş Sistemi'ne yaklaşık 1000 - 100.000 AB/AU uzaklıkta bir bölge olduğu ve Güneş Sistemi'ni çok büyük bir küre gibi çevrelediği düşünülüyor.
1 AB/AU(astronomi birimi), Güneş ile Dünya arasındaki uzaklık olup yaklaşık 150 milyon kilometredir. Bilinen en uzak gezegen olan Neptün, Güneş'e, yaklaşık 30 AB/AU uzaklıktadır.
Oort Bulutu'nun iç sınırı ile dış sınırı arasındaki uzaklık, o kadar büyüktür ki, NASA'nın, günde 1,5 milyon kilometre yol alan uzay aracı Voyager 1'in, bu hızla Oort Bulutu'na ulaşması, yaklaşık 300 yılı, Oort Bulutu'ndan çıkması ise 30.000 yılı bulabilir. )
- ASTEROİT ile/ve KUYRUKLU YILDIZ
( İkisi de gezegenler oluşurken ortaya çıkmıştır ve güneş sisteminin içinde hareket eder durumdalardır. )
( Kayaç ve metallerden oluşur. İLE/VE Tuz ve organik nesnelerden oluşur. )
( Kuyruklu yıldızların yörüngeleri, asteroidlere göre daha düzensiz ve dairesel olmaktan uzaktır. )
( Genelde, Mars ve Jüpiter asteroid kuşağında bulunurlar. İLE/VE Uzayın daha derinlerinde bulunurlar. )
- ASTIM ile/ve/||/<> KOAH
- ASTRONOMİ ile/ve/||/<> KOZMOLOJİ
( Nicelik. İLE/VE/||/<> Nitelik. )
( ASTRONOMY vs. COSMOLOGY )
- ASTRONOMİ ile/ve ASTROLOJİ
( Gökyüzü nesnelerinin[cirim] aritmetik hesaplamaları. İLE/VE Gökyüzü nesnelerinin[cirim] yeryüzüne etkileri. )
( Bâtın. İLE/VE Zâhir. )
( İLM-İ HEY'ET/FELEK ile İLM-İ AHKÂM-I NÜCÛM )
- ASTRONOMİ ile/ve İLÂHİYAT
( ASTRONOMY vs./and TEOLOGY )
- ASTRONOMİ ile/ve OPTİK
- ASTRONOMİ ve TIP
( ASTRONOMY and MEDICINE )
- ASTRONOMİ'DE:
GÖZLEMLERİN DÜZELTİLMESİ ile/ve İLKELERİN DÜZELTİLMESİ
( ... İLE/VE * Metafizik * Fizik * Matematik ile. )
- AŞÛRE (TATLISI) ile/ve/değil/||/<>/< AŞÛRE (ÇORBASI/YEMEĞİ/AŞI)
- AŞURE[Ar. AŞURÂ] ile/ve/||/<>/> HELİSE KÖHLE SAVRMA KEŞKEK SAHRA AŞURESİ TUZLU AŞURE
( Tatlı olanı. İLE/VE/||/<>/> Tuzlu olanı. )
- AŞÛRE ile/ve/<> ANAŞABUR/ANUŞABUR
( ... İLE/VE/<> Bakliyat kullanılmaz. Tatlı değildir. )
- AŞÛRE ile/ve/<>/|| EBRÛ
- ASURLULAR ile/ve/<> PERSLER
- AT:
GEYİK ve KAYIK ve HÖYÜK
( Önden bakınca. VE Yandan bakınca. VE Arkadan bakınca. )
- AT:
GÜÇLÜ ile/ve/değil DAYANIKSIZ
- AT:
HİÇKİMSENİN ve/<> HERKESİN(BİNENİN)
- AT, O "ADAMI"! ve/||/<>/> AT, O ADIMI!
- AT:
SEÇEN ve/<> SEÇİLEN
( O, bizi seçer. VE/<> Biz, onu seçeriz. )
- AT ile/ve/<> AD
- AT ile/ve/değil/yerine/||/<> BİSİKLET
- AT ile/ve COB, TEVSEN
- AT ile/ve/||/<>/> DEVE ile/ve/||/<>/> FİL
( Attan büyük deve, deveden büyük fil var. )
- AT ve/<> İNSAN
- AT ile/ve/değil/yerine KATIR
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Atın yapamadıklarını sağlama olanağı sunar. )
- AT ve/||/<> KÖPEK
( Sezgi. VE/||/<> Sadakat. )
- AT ile/ve/||/<>/> OK ile/ve/||/<>/> TÜFEK
- ATA EFENDİ ve/||/<> NAZİF EFENDİ
- ATA ERK/İL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AKIL ERK/İL
- ATAERKİLLİK ile/ve/değil/yerine/< ANAERKİLLİK
( PATRİARKAL avec ... )
- ATAK ile/ve SERİ
( ATTACK vs./and SWIFT )
- ATAK/LIK ile/ve/||/<> GÖZÜKARA/LIK
- ATAKÖY ile/ve/<> ŞİRİNEVLER
- ATA/LAR ile/ve BAHADIR/LAR
- ATÂLET ile/ve/||/<> DİRENÇ
- ATÂLET ile/ve/değil/<>/< OLANAKSIZLIK
- ATARDAMAR YANGISI ile/ve TOPLARDAMAR DUVARLARI YANGISI ile/ve AK KAN BEZİ YANGISI(ADENİT) ile/ve KALP KAPAKÇIĞI YANGISI
( ARTERİT ile/ve FLEBİT/TROMBOFLEBİT ile/ve VALVULITIS )
- ATASÖZÜ ile/ve BERCESTE
( ... İLE/VE Kolayca hatıra geliveren ve yüksek bir anlam taşıyan mısra ya da beyit. | Sağlam ve lâtif. | Seçme. )
- ATATÜRK ve/||/<> ANITKABİR
( )
- ATATÜRK ve/||/<>/< BEHİÇ ERKİN
( )
- ATA'yı tanı ve öyle KONUŞ!!! -ve
- ATEİZM/ATEİST:
TANRI TANIMAZ/LIK ile/ve/değil TANRIYI KARIŞTIRMADAN BİLİMSEL ARAŞTIRMA/ÇALIŞMA YAPMAK
- ATEŞ İSTİDASI ile/ve/=/||/<> BAŞA HASIR YAKMA
- ATEŞ[Fars.] ile/ve ALEV
( Zihinde. İLE/VE Gözde. )
( Kavram. İLE/VE Nesne. )
( Yanıcı nesnelerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr. | Tutuşmuş olan nesne. | Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer ya da araç. | Patlayıcı silahların atılması. | Genellikle hastalık etkisiyle artan gövde sıcaklığı, kızdırma. | Öfke, hırs, hınç. | Coşkunluk. | Tehlike, felaket. | Büyük üzüntü, ıstırap. İLE Yanan maddelerin ya da gazların türlü biçimlerdeki ışıklı uzantısı, yalım, yalaz, alaz, şule. | Sıcaklık. | Kıvılcım. | Mızrak uçlarına takılan küçük bayrak, flama. | Aşk ateşi. )
( ÂDÎŞ ile/ve ... )
( FIRE vs./and FLAME )
( NÂR ile/ve ŞU'LE[çoğ. ŞUAL] )
- ATEŞ ve/<> KORUK
- ATEŞ ile/ve TOPRAK
( ... İLE/VE Hazinet-ül esma. )
- ATEŞ ile/ve/||/<> YAZI ile/ve/||/<> FELSEFE-BİLİM ile/ve/||/<> SANAYİ
( İnsanlığın gelişimindeki/tarihindeki dört önemli eşik. )
( 70.000'lerde. İLE/VE/||/<> 3500'lerde. İLE/VE/||/<> [M.Ö. ve M.S.] 1000'lerde. İLE/VE/||/<> 1800'lerde. )
- ATEŞLE PİŞMEK ile/ve/yerine GÜNEŞLE TATLANMAK
- ATIF[Ar. < ATF] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞİNİ
( Bir tarafa çevirme. | İlişkili bulma. | Gönderme. | Bir başkasının daha önce yayımlanmış çalışmasına yapılan gönderme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bir konuyu ele alarak ondan kısaca söz etmek. )
- ATIF ile/ve PAY ALMA
( ATTRIBUTION vs./and TO GET SHARE )
- ATIK ile/ve/||/<> DIŞKI
- ATILAN TOKADIN:
"SAHİBİ" ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/>/< NEDENİ
- ATILIM ile/ve/<>/< KATILIM
- ATILMAK ile/ve/değil/||/<>/< İSTENİLMEMEK
- ATILMAZ/LAR ile/ve/<> SATILMAZ/LAR
- ATIN, AYNI ANDA:
BİR YANI/YÖNÜ ve ÖTEKİ YANI/YÖNÜ
( Buzul koşullarında (bile) yaşayabilen. VE/>< Sıcaktan ölebilen. [Hiçbir özel koşula gereksinimi olmadan, doğada kendi başına yaşamını sürdürebilen.] )
( * SEVİMLİ ve KORKAK
* CESUR ve OYNAK
* GÜVENİLİR ve (PEK) GÜVENİLMEZ[/GÜVENİLMEYEBİLİR] )
- ATIN:
ÖNÜ ve ARKASI ve ORTASI/SIRTI
( Isırır. VE Teper. VE Batar. )
- ATİNA ve/<>/>< SELANİK
( ... VE/<>/>< Ege'nin en güzel yarımadalarından biri olan Halkidıkide'de bulunmaktadır. [Adını, Büyük İskender'in üvey kızkardeşi olan Thessalonica'dan almıştır.] )
( ... VE/<>/>< "Thermaikos körfezinin gelini" olarak da bilinen Vardar[Aksios] ırmağının ağzında, Yunan tanrılarının dağı Olympos'un karşısında kurulan Selanik, Bizans döneminde, İstanbul'dan sonra, bölgenin en önemli kentiydi. Bugün de, Yunanistan'ın ikinci büyük kenti olan Selanik'in tek rakibi, adını, tanrıça Athena'dan alan başkent Atina'dır. )
( ... VE/<>/>< Selanik, Kordon sefalarının benzerliği ile İzmir'in küçük kardeşi olarak da tanınır. )
- ATİNA ve/<> SYNTAGMA MEYDANI
( Syntagma[Anayasa] Meydanı, Atina'nın merkezi kabul edilmektedir. )
- ATKI ile/ve ETOL
( ... İLE/VE Uzun omuz atkısı. )
- ATLA ile/ve/||/<> ATLA!
( At ile. İLE Atlayabilirsin. )
- ATLAMAK ile/ve/||/<>/> PATLAMAK
- ATLAS[İlk omur]:
İNSANDA ve TARİHTE/MİTOLOJİDE
( Kafatasını taşır. VE Aklı taşır. )
- ATLAS OKYANUSU ile/ve/||/<> BÜYÜK OKYANUS ile/ve/||/<> HİNT OKYANUSU ile/ve/||/<> GÜNEY OKYANUSU ile/ve/||/<> KUZEY BUZ DENİZİ
- ATLAS OKYANUSUNDA:
[KUZEY AMERİKA] LABRADOR DENİZİ ile/ve/||/<> BELLE ADASI BOĞAZI ile/ve/||/<> FUNDY KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CHESAPEAKE KOYU ile/ve/||/<> SARGASSO DENİZİ ile/ve/||/<> FLORİDA BOĞAZI ile/ve/||/<> APALACHEE KOYU ile/ve/||/<> CAMPECHE KOYU ile/ve/||/<> YUCATAN KANALI ile/ve/||/<> HONDURAS KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PANAMA KANALI ile/ve/||/<> COLON KÖRFEZİ ile/ve/||/<> VENEZUELA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> MONA BOĞAZI ile/ve/||/<> ANEGADA BOĞAZI ile/ve/||/<> AMAZON AĞZI ile/ve/||/<> MARAJO KOYU ile/ve/||/<> MARCOS KOYU ile/ve/||/<> BLANCA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> S. MATIAS KÖRFEZİ ile/ve/||/<> S. JORGE KÖRFEZİ ile/ve/||/<> GRANDE KÖRFEZİ ile/ve/||/<> MACELLAN BOĞAZI
- ATLAS ile/ve/yerine LACİVERT ATLAS
( Kırmızıdır. İLE/VE/YERİNE Nadirdir. )
- ATLANTİK/ATLAS OKYANUSU ve/<> PLATA IRMAĞI
( Uruguay'ın dünyaca ünlü kumsalı/plajı olan Punta del Este'deki ucun, bir tarafında Atlantik Okyanusu, öteki tarafında ise Plata Irmağı'nın ağzı görülmektedir. )
- ATLATMA ve/> MUTLULUK
- ATLET[Fr.] ile/ve FANİLA[İt.]
( Kolsuz. İLE/VE Kollu. )
- ATLET ile/ve/||/<>/> TAVŞANLIK
( ... İLE/VE/||/<>/> Değerli ağaçlarla ince işler yapma sanatı. | Atletizm yarışlarında rekor kırması beklenen atletin önünde koşup tempoyu yüksek tutan atletin yaptığı iş. )
- ATLI KARINCA ile/ve SİYAH KARINCA ile/ve HUBUBAT YİYEN KARINCA
( Tatlı, yağ ve peynir yerler. İLE/VE Üzümün ve meyve ağaçlarının suyunu emerler. Yuvalarındaki çöpler, yapraklar üzerine kusar, katılaşan bu usâreyi kışın emerler. İLE/VE Buğdayın, arpanın sürgün yapacak yerini kesip yerler. )
( PONERA GRANDIS cum ... cum ... )
- ATMAK ile/ve FIRLATMAK
- ATMAN ile/ve/||/<> BRAHMAN
( İÇKİN ile AŞKIN )
- ATOM AĞIRLIĞI ile/ve ATOM ÇEKİRDEĞİ
( Atomun bir molünün gram olarak kütlesi. Toplam atomik kütle. İLE/VE Bir atomun proton ve nötronlarını taşıyan merkezi bölümü. )
- ATOM ALTI/NDA ve/<> BÜTÜNLÜK/TE
( Belirsizliğin yaşandığı alanlar. )
- ATOM DÜZEYİ ile/ve/> MOLEKÜLER DÜZEY ile/ve/> ORGANEL DÜZEYİ ile/ve/> GÖZE DÜZEYİ ile/ve/> DOKU DÜZEYİ ile/ve/> ORGAN DÜZEYİ ile/ve/> ORGAN DÜZENİ(SİSTEMİ) DÜZEYİ ile/ve/> ORGANİZMA DÜZEYİ
( Hücrenin İç Yapısı'nı izlemek için burayı tıklayınız... )
- ATOM:
FİZİK'TE ile/ve/değil FELSEFE'DE
( Bölünmüş olduğu kabul edilir. İLE/VE/DEĞİL Felsefede bölünemeyen anlamını karşılamaya devam eder. )
( Fizikte bölündüğü düşünülen şey bölünmüştür fakat o atom değildir. En son bölünemeyendir atom. )
- ATOM MODELLERİNDE:
DEMOCRITOS ile/ve/||/<>/> DALTON ile/ve/||/<>/> THOMSON ile/ve/||/<>/> RUTHERFORD ile/ve/||/<>/> BOHR ile/ve/||/<>/> MODERN ATOM KURAMI
(
)
- ATOM NUMARASI ile/ve KÜTLE NUMARASI
( Bir atomun çekirdeğindeki protonların sayısı. [Her bir öğe/element için kendine özgü atom numarası vardır.] İLE/VE Bir atomun çekirdeğindeki protonların ve nötronlarının sayısının toplamı. [Kütle numarası, atom çekirdeğindeki proton ve nötronların toplamına eşittir.] )
( vs./and/||/<> MASS NUMBER )
- ATOM ÜSTÜ ile/ve ATOM ALTI
- ATOM ile/ve/değil/yerine BÖLÜNEMEYEN EN KÜÇÜK
- ATOM ile/ve/< ÇEKİRDEK ile/ve/< PROTON/NÖTRON(NÜKLEON[Fr. < Lat.]) ile/ve/< MEZON[Fr. < Yun.] ile/ve/< ELEKTRON ile/ve/< KUARK
( 10¯8 cm. İLE/VE/< 10¯¹² cm. İLE/VE/< 10¯¹³ cm. | Elektrondan ağır, protondan hafif bir atom nesneciği. İLE/VE/< 10¯¹6 cm. İLE/VE/< 10¯¹6 cm. )
( ATOM vs./and/< NUCLEUS vs./and/< PROTON/NEUTRON vs./and/< MÉSON vs./and/< ELECTRON vs./and/< QUARK )
- ATOM ile/ve/değil EŞİK
- ATOM ile/ve/||/<>/> MOLEKÜL
( Kimyanın en temel yapı taşı. Ögenin kimyasal özelliklerini belirler. İLE/VE/||/<>/> Atomların bir araya gelerek oluşturduğu yapıları tanımlar. )
( Nesnenin en küçük birimi. İLE İki ya da daha fazla atomdan oluşan yapı. )
- ATOM ile/ve/||/<>/> ÖZDECİK/MOLEKÜL[Fr./İng. MOLECULE]
( Bölünemeyen. İLE/VE/||/<>/> Pek ufak parça. )
( Bir ögenin özelliklerini taşıyan, nesnenin en küçük birimi. İLE//VE/||/<>/> İki ya da daha fazla sayıda atomun kovalent bağlarla birbirine bağlanmasıyla oluşan nesne. )
( CEVHER-İ FERDÎ )
( [kökeni/etimolojisi] TOMOS[Yun.]: Bölmek. İLE/VE ZERRE[Ar.] )
( Rotasyon. İLE/VE Sirkülasyon. )
( ATAMUS cum/et ... )
( ATOMOS )
- ATOM ile/ve/||/<> TO KENON
( Bölünemeyen. İLE/VE/||/<> Boşluk. )
( Fiziksel. İLE/VE/||/<> Matematiksel. )
- ATOM ve/||/<>/< TORYUM[Th]
( Birkaç türü birleştiğinde çeşitli molekülleri, bir tek türü ise bir kimyasal öğeyi oluşturan parçacık. VE/||/<>/< Atom numarası 90, atom ağırlığı yaklaşık 232 olan, yoğunluğu 112,6 olan, 1700 °C'de eriyen, kurşun renginde, havada bozulmaz, atom enerjisi kaynağı olarak kullanılan radyoaktif bir öğe. )
- ATOMCU KELÂM ile/ve İBN-İ SÎNÂ'CI KELÂM
- ATON[< ADONAI] ve/<>/< ATUM/ATOM ve/<>/< AMON
( Gökteki nur. VE/<>/< Yerdeki nur. VE/<>/< Gönüldeki nur. )
( Evrende/ilâhta. VE/<>/< Dünyada/evrende. VE/<>/< İnsanda/kalbinde. )
( Güneş. VE/<>/< Zerre. VE/<>/< İnsan. )
(
)
- ATTAPULGIT ile/ve/<> KAOLIN(IT)
( İspanya toprağı. İLE/VE/<> ... )
- ATVÂD, CEBEL[Ar. < TAVD] ile/ve/< A'LÂM[Ar. < ALEM]
( Dağlar. İLE/VE Yüksek dağlar. )
- AUGUST COMTE ve/||/<>/> GEORGE SARTON ve/||/<>/> AYDIN SAYILI
- AUGUST COMTE ve ST. SIMON
- AUGUSTE RODIN ile/ve/||/<>/> KEMAL KÜNMAT
( "Düşünen Adam" heykelini yapan. İLE/VE/||/<>/> Bakırköy Akıl Hastahanesi'ndeki "Düşünen Adam" heykelini yapan. )
- AUGUSTINUS ile/ve/<> ABELARDUS
( Anlamak için iman ediyorum. İLE/VE/<> İman etmek için anlamaya çalışıyorum. )
- AUM:
SOLUK ve/||/<> SESSİZLİK
- AURORA ile/ve AURA/ÖNCÜL DUYUM, ÖNCÜL BELİRTİ, GÖVDENİN ÇEVRESİNDEKİ ENERJİ ALANI
( Kuzey kutbu ışıkları. İLE/VE İnsan gövdesi etrafındaki ışıma/tireşim/enerji. )
- AVAM TENZİHİ ile/ve HAVAS (ÂRİF) TENZİHİ
- AVAM ile/ve HAVAS ile/ve HAS ile/ve HAS'ÜL-HAS
( İctihadın parçası değil. İLE İctihadın parçası. İLE ... İLE ... )
- AVANTA ile/ve/||/<> HANUT
( Emek vermeden sağlanılan "kazanç". İLE Özellikle turistleri alışveriş etmeleri için belirli dükkânlara götürme işinden alınan yüzde. )
- [ne yazık ki]
AVCI ile/ve/=/||/<> AYI
( Hile bilir de. İLE/VE/=/||/<> Yol bilmez mi? )
- AVCI/LAR ile/ve AYRIŞTIRICI/LAR
- AVCI/LIK ile/ve/değil/önce/||/<>/< TOPLAYICI/LIK
- AVNÎ ile/ve/||/<> SELİMÎ ile/ve/||/<> MUHİBBÎ ile/ve/||/<> ADLÎ ile/ve/||/<> MURÂDÎ ile/ve/||/<> NECİB ile/ve/||/<> İLHÂMÎ
( [şiirlerinde kullandığı takma ad/mahlas]
Fatih Sultan Mehmet'in. İLE/VE/||/<> Yavuz Sultan Selim'in. İLE/VE/||/<> Kanunî Sultan Süleyman'ın. İLE/VE/||/<> II. Bayezit'in. İLE/VE/||/<> III. Murad'ın. İLE/VE/||/<> III. Ahmed'in. İLE/VE/||/<> III. Selim'in. )
- AVRASYA:
ASYA[< ASIA, ASIE] ile/ve AVRUPA
( 40 milyon km². İLE/VE 10 milyon km² )
( ASIA vs./and EUROPE )
- AVRUPA BİRLİĞİ ZİRVESİ ile/ve/||/<> AVRUPA BİRLİĞİ KURULU/KONSEYİ
( THE EUROPEAN COUNCIL vs./and/||/<> THE COUNCIL )
- AVUÇ/LAMAK ile/ve KOŞAM/LAMAK
( ... İLE/VE İki elle avuç/lamak. )
- AVUKAT/EUATHLOS AÇMAZI ile/ve/||/<> KÖPRÜ AÇMAZI ile/ve/||/<> İKİ ZARF AÇMAZI ile/ve/||/<> UYUYAN GÜZEL AÇMAZI
( Hukuk fakültesini bitiren genç, ülkenin en ünlü avukatının yanında staj yapmak için başvuruda bulunur.
Avukat, gence, tek koşul ileri sürer:
"İlk davandan elde ettiğin tüm parayı bana vereceksin".
Antlaşma imzalanır ve iki yıl beraber çalışırlar. Tam staj bittiğinde, genç, antlaşmayı haksız bulduğunu, ilk davadan kazandığı parayı ona vermeyeceğini açıklar. Avukat, tazminat talebi ile mahkemeye başvurur.
Hakimin kararı ne olmalıdır?
İki davalı, duruşmada, hakimin karşısına geçtiğinde, avukat, şunu söyler:
"Sayın Yargıç. Bu davayı uzatmaya gerek yok. Çünkü, eğer ben kazanırsam, parayı alacağım; eğer kaybedersem yine alacağım. Çünkü, antlaşmamıza göre, o, ilk davasından kazandığı parayı bana verecek."
Hakim, tam avukatı haklı bulacakken, bu kez, genç avukat söz alır ve şöyle der:
"Sayın Yargıç. Evet. Avukat haklı. Bu duruşma, gerçekten gereksiz ama benim lehime. Eğer, ben bu davayı kazanırsam, ona bir şey ödemeyeceğim. Eğer, kaybedersem, antlaşmamıza göre, ilk davayı kaybettiğimden dolayı ona yine bir şey ödemeyeceğim.”
İLE/VE/||/<>
Sokrates, güçlü bir efendinin, -Platon'un- bekçiliğini yaptığı bir köprüye gelir ve geçmesine izin vermesini rica eder. Platon, şu yanıtı verir...
"Yemin ederim, ağzından çıkacak bir sonraki söz doğru olursa geçmene izin veririm, yanlış olursa seni suya atarım.
Sokrates'in yanıtı:
"Sen, beni, suya atacaksın." olur.
[Platon, Sokrates'i suya atmasa, Sokrates, yalan söylemiş olacak ve suya atılması gerekecek; suya atsa, Sokrates doğru söylemiş olacak ve suya atılmaması gerekecektir.]
İLE/VE/||/<>
...
İLE/VE/||/<>
... )
- AVUNÇ ile/ve/||/<> AVUNTU
( Acının hafiflemesi ya da unutulması. Teselli. İLE İnsanı avutan şey. )
- AVUNMA ile/ve NEŞE
( TO BE CONSOLED vs./and GAIETY/MERRIMENT )
- AVUNMA ile/ve OYALANMA
( TO BE CONSOLED vs./and TO DAWDLE )
- AVUNMA ile/ve/değil/yerine/|| SAVUNMA
- AVUNTU ile/ve/değil/yerine/<> GERÇEK/LİK
- AVUNTU ile/ve KETLE(N)ME[Erm.]
( CONSOLATION vs./and OBSTACLE | TO IMPEDE )
- AVURT ile/ve/||/<> ART AVURT
( Yanağın ağız boşluğu hizasına gelen bölümü. İLE/VE/||/<> Avurdun arka bölümü. )
- AY ALTI (ÂLEM) ile/ve AY ÜSTÜ (ÂLEM)
( Fizik. İLE/VE Matematik. )
( Doğrusal hareket vardır. İLE Doğrusal hareket yoktur. )
( METAFİZİK - (ÖTESİ) MATEMATİK - (ÜSTÜ) FİZİK - (ALTI) )
( Klâsik kozmolojide, Ay feleğinin altında bulunan, dört unsurun, toprak, su, hava ve ateş, karışımından meydana gelen, madenler, bitkiler, hayvanlar ve insan ile metereoloji olgu ve olaylarının yer aldığı, çizgisel hareketin hakim olduğu, oluş ve bozuluş dünyası. İLE/VE Klasik kozmolojide, atlas feleği ile ay feleği arasında yer alan, esirden meydana gelmiş, dairesel hareketin hakim olduğu, mahiyetini kozmoloji, heyetini ise astronominin incelediği dünya. )
- AY AYAKTA, ÇOBAN YATAKTA, AY YATAKTA ÇOBAN AYAKTA" ile/ve "ERKEN KALKAN ERKEN YOL ALIR"
- AY/DOLUNAY ile/ve YENİAY
( MEH ile/ve HİLÂL, ŞEHR )
( MOON vs./and CRESCENT )
- [ne yazık ki]
AY VE YILDIZ İSTER/SİN ve/||/<>/> BUNLARI DA GÜNDÜZ OLSUN DİYE İSTER/SİN / BEKLER/SİN
- AY ve/<> 2016 HO3
( [Dünyanın] Uydusu. VE/<> Yarı uydusu. )
( ... VE/<> NASA, 2016 HO3 adlı bir asteroid keşfettiğini ve bunun dünyanın yarı uydusu olduğunu açıkladı. 2016 HO3 adlı asteroidin, 10 yıl önce görüntüden kaybolan 2003 YN107'nin bir benzeri olduğu belirtildi. İlk keşfin, 27 Nisan'da Hawaii'deki Pan-STARRS 1 araştırma teleskopunu kullanan bilimkişileri tarafından yapıldığını açıklayan NASA, o günden bu yana incelenip gökbilimciler tarafından kayıt altına alınan asteroidin, "2016 HO3" adıyla etiketlendiğini açıkladı. İncelemeler sonucunda, bir yarı uydu olduğu sonucuna varılan asteroidin, 38 - 120 metre çapında olduğu tahmin ediliyor. )
( )
( MOON and/<> CONSTANT COMPANION )
- AY ile/ve/||/<> AY ...(AMAN/OF GİBİ)
- AY ile/ve/||/<> KAMO OALEWA
( Dünyanın iki uydusu. )
- AYA ile/ve APAZ
( Avuç içi. İLE/VE Kapalı avuç. )
( RÂHE, KEFF ile/ve ... )
( KEF ile/ve ... )
( RÂHE ile ... )
- AYAĞA BAKMAK ile/ve/değil/yerine YERE BAKMAK
- AYAĞA KALKMAK/KIYAM ve/||/<>/> UYANMAK/UYANIKLIK/YAKAZA ve/||/<>/> YÜRÜYÜŞ/SEYR
- AYAĞINA TAŞ DEĞMESİN" ile/ve/||/<> "KİRPİĞİNE TOZ DEĞMESİN"
- AYAK BASMAK" ile/ve/<>/> "ADIM ATMAK"
- AYAK UYDURMAK ile/ve EŞLİK ETMEK
- AYAK ile/ve AĞIM
( ... İLE/VE Ayağın üstündeki tümsek. )
( Her bir ayağımızda yaklaşık bir trilyon bakteri vardır. )
- AYAK ve/<> TÜM ÖRGENLER
- AYAKKABI ile/ve/<> LORTA[İt.]
( ... İLE/VE/<> Ayakkabı kalıbının çapı. )
- ... AYAKLARI ile/ve/||/<>/> ... AĞIZLARI
- AYAKLARINIZI:
ÜŞÜTMEYİN! ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SICAK TUTUN!
- AYAKTA DURACAK DURUMUNUN OLMAMASI ile/ve/||/<>/< YAŞAMDA DURACAK NEDENLERİNİN OLMASI
- AYAKTA DURMAK/DURABİLMEK ile/ve/<>/< KİŞİSEL YÖNETİM VE GELİŞİM
- AYAKTA DURMAK ve/fakat/||/<>/>/< HAYATTA KALMAK
( Yeterince gücün olmayabilir/kalmayabilir. VE/FAKAT/||/<>/>/< Nedenlerin vardır ve yeterince çoktur. )
- AYAKTA TUTMAK ile/ve/||/<> HAVADA TUTMAK
- AYAKTAKİ KEMİKLER:
BAŞPARMAKTA ile/ve/||/<> ÖTEKİ PARMAKLARDA
( 2'şer kemik bulunur. İLE/VE/||/<> 3'er kemik bulunur. )
- AYAR BABA ile/ve/||/<> LEYLÂ ANNE
- AYAR SİMETRİSİ
ile/ve/||/<>
AYAR GRUBU
ile/ve/||/<>
KONFİGÜRASYON UZAYI
ile/ve/||/<>
DENKLİK SINIFI
( Bir kuramın fiziksel olmayan simetrilerine verilen addır. Bir kuramda bazı ayar dönüşümleri yapıyorsak ve gözlemlenebilen fiziksel nicelikler bundan etkilenmiyorsa deriz ki, kuram belirli bir ayar simetrisine sahiptir. [Newton'un klasik mekaniği, tüm evrenin ötelemeleri altında simetriktir. Evrendeki maddeyi bir metre yukarı (bunun yerine kendi favori yönünüzü de seçebilirsiniz) taşıdığımızda evren yine bildiğimiz evrendir. Hiçbir şey değişmemiştir. Bundan dolayı Newton mekaniğinin öteleme simetrisi vardır diyebiliriz.]
İLE/VE/||/<>
Ayar dönüşümlerinin oluşturduğu gruptur. Bunun için ayar dönüşümlerinin bazı özellikleri sağlaması gerekir (bunlara grup belitleri/aksiyomları denir):
– Birim öğe. [Sisteme hiçbir işlem yapmayan bir simetri vardır.]
– Ters öğe. Bir simetri dönüşümünün etkilerini geri alabilecek bir simetri dönüşümü vardır. [Newton mekaniğinde tüm evreni bir metre yukarı kaydırdık. Sonra da bir metre aşağı kaydırdık. Aşağı kaydırma işlemi, yukarı kaydırma işleminin tersidir. Ve birbirine ters olan dönüşümlerin art arda uygulanması birim elemanı verir.]
– Kapalılık. [Art arda uygulanan ayar dönüşümlerinin de bir ayar dönüşümü olması gerekir.]
– Birleşme özelliği. [Birer ayar dönüşümü olsun ve art arda uygulansın. 'dan önce ikilisini uygulamakla 'dan sonra ikilisini uygulamak arasında fark yoktur.]
İLE/VE/||/<>
Bir kuramın izin verdiği tüm hallerin bir kümesidir, uzayıdır.
İLE/VE/||/<>
Bir kümenin birbirine denk [birbirine denk demek bir denklik bağıntısıyla birbirine bağlı olmak demektir] olan öğelerinin oluşturduğu kümedir. )
- AYARLAMAK ile/ve/<>/değil DENK GETİRMEK
- AYARLAYAN ile/ve/değil/||/<> AYARTAN
- AYASOFYA MÜZESİ ve TOPKAPI SARAYI ve/||/<> HALUK DURSUN ve/||/<> KUMRULAR
( Makam odasını kumrulara terk eden bürokrat: Haluk Dursun
"Topkapı Sarayı'nda müdürlük yaptığım dönemde, makam odamda otururken bir kumrunun
açık pencereden girerek avizenin etrafında uçtuğunu gördüm. Hiç kımıldamadan seyretmeye
başladım.
Kumru, sanki tavaf eder gibi odanın her tarafında dolaştı, avizenin üzerine kondu, bir süre
oturdu. Sonra geldiği gibi uçup gitti. Biraz sonra yanında başka bir kumru ile tekrar geldi.
Bu sefer sanki bir ev (saray) sahibi edasıyla onu gezdirdi. Yeni geleni elinden, (kanadından)
tutar gibi aldı ve avizenin içine oturttu. Bir süre koklaştılar. Sonra uçup gittiler.
Ertesi gün ikisi birlikte ağızlarında dal parçacıkları ile geri geldi ve avizenin içine bir yuva
kurmaya başladılar. Yuva birkaç gün içinde kuruldu.
Olup biteni hiç ses çıkarmadan izliyordum. Dişi kuş, yumurtlama hazırlığı yapıyordu.
Galiba onlar da beni izliyordu ki, hiç tedirgin olmuş gibi görünmüyorlardı. Buna karşılık dışarıdan odaya başka biri girince, hemen ürküp pencereden kaçıyorlardı. Baktım olmayacak, makam odamı onlara bırakıp hemen karşıda bulunan küçük bir odaya geçtim.
Bir gün, televizyon çekimi için Topkapı Sarayı'na gelen gazeteci dostum rahmetli Savaş Ay,
"Hocam, niye bu küçücük odada oturuyorsun?" diye sordu.
"Ben hâlden anlarım, bir kumru arkadaşım, sevgilisine, “ben seni saraylarda yaşatacağım"
diye söz vermiş, insan yuva kurana yardımcı olmaz mı?" dedim.
"Hocam, ne olur göster şu yuvayı bana” dedi ve kapıdan odadaki yuvanın fotoğrafını çekti.
Ertesi gün beni Ankara'dan arayan arayana...
"Derhal makam odası açılsın, kumruların yuvası dağıtılsın,
saray bakımsızlıktan perişan olmuş görüntüsü verilmesin" dediler.
Meğer Savaş Ay haber yapmış bizim kumrunun öyküsünü...
Hemen aradım, “üstad sen ne yaptın?” diye sordum.
"Hocam bu kadar güzel malzeme (haber) buldum, yazılmaz mı Allah aşkına" dedi.
"Gazetede sabah toplantısında anlattım, herkes ayağa kalktı ve seni alkışladı" diye ekledi.
Sadece gazetedekiler değil Ankara da ayağa kalktı sayende" diye yanıt verdim.
Şimdi ne yapacaktım? Çifte kumrulara kol kanat gerip onların saadetlerini korumaya mı çalışacaktım, yoksa odayı kullanıma açarak bir yuvanın dağıtılmasına mı neden olacaktım?
Bir biçimde, ya ben makamı, ya da o kumrular makam odamdaki yuvalarını kaybedeceklerdi.
Akşama kadar bakanlıktan beni aramayan kalmadı...
“En azından yumurtadan yavru kuşlar çıksın, uçup gidene kadar bekleyelim” diye düşündüm.
“Ben yuvayı almam, siz beni görevden alın isterseniz” dedim.
Ertesi gün, yuvaya bakmaya gittim ki, ne göreyim, yuva yerinde duruyordu ama kumrular yoktu.
Yuva yerinde durmasa, "Biri kuşları ürküttü, kovaladı" diyecektim. Hâlbuki yuva yerli yerinde duruyordu. Kumrular, sanki durumu hissetmiş ve sessizce çekip gitmişlerdi. Bir daha da hiç gelmediler.
Daha sonra Topkapı Sarayı'ndan, Müsteşar ve Bakan Yardımcısı olarak Ankara'ya gittim.
"Kuşların yuvası dağıtılsın, makama sahip çıkılsın" diyenlerin ise hiçbiri Bakanlık'ta makamlarında kalamamıştı.
Muhakkak ki, biz de bir gün bu makamlardan uçup gideceğiz. Kuşlar ise hep sevmeye, uçmaya ve yuva kurmaya devam edecek.
Haluk DURSUN )
(
)
- AYASOFYA ve ZEYREK
( Fatih Sultan Mehmet'in fetih sonrasında benim diye belirlediği yerler. )
- AYASOFYA'DA:
BİRİNCİ ile/ve İKİNCİ ile/ve ÜÇÜNCÜ
( M.S.: 360 ile/ve 415 ile/ve 537 )
- AYASOFYA'DA:
İMAM ile/ve/değil KÜRSÜ ŞEYHİ
- ÂYÂT-I İLMÎYE/KAVL ile/ve ÂYÂT-I KEVNÎYE
( Peygamberlere Cebrail aracılığıyla indirilmiş ayetler. İLE/VE Tüm âlem. Kainattaki herşey Allah'ın tüm ayetleridir. [Okuyabilene aşk olsun!] )
- AYAZ ile/ve/||/<> BOĞAZ
( Lokman Hekim, 32 temel hastalık belirlemiş. 16'sının, soğuktan; 16'sının da "yeme-içme"den kaynaklandığını görmüş. Üşütmemeyi ve çok yememeyi yeğlemeliyiz. )
- AYDAKİ 3 DORUK:
ULUĞ BEY ve/<> KOPERNIK ve/<> GALILEO
( Uluğ Bey, kurduğu sektans sistemi ile 1180 yıldızın konumunu ve bir yılın 365 gün olduğunu, Kopernik'ten 60, Galileo'dan 200 yıl önce, hemen hemen doğru olarak hesaplamıştır. )
- AYDIN ile/ve/||/<> ÖNDER
- AYDINLANMA/HAK(K)'I BULMAK:
DERVİŞ OLMAKLA ile/ve/||/<> ÂŞIK OLMAKLA ile/ve/||/<> İNSAN OLMAKLA
- AYDINLANMA ile/ve/> AŞMA
( ENLIGHTENMENT vs./and/> TO EXCEED )
- AYDINLANMA ile/ve/<>/> DEVRİM
- AYDINLANMA ile/ve/değil EŞİK
- AYDINLANMA ile/ve MİLÂD
- AYDINLANMA ile/ve "ÖLMEDEN ÖNCE ÖLMEK"
- AYDINLANMA ve/=/<> SEVİNÇ
- AYDINLANMA ile/ve/||/<>/> SÜKÛNET
( ENLIGHTENMENT vs./and/||/<>/> QUITENESS )
- AYDINLANMADA:
ATİNA ile/ve/||/<>/> BAĞDAT ile/ve/||/<>/> AMSTERDAM
( )
- AYDINLANMAK ile/ve/||/<>/> ERMEK
- AYDINLANMAK ve/||/<>/>/< ŞEFKÂT
- AYDINLANMIŞLIK(ENTELEKYA) ile/ve AKIL(REASON) ile/ve ORAN(RASYO)
( Ereğe bağlı akıl. İLE/VE Nedene/sebebe bağlı akıl. İLE/VE Tasıma/kıyasa bağlı akıl. )
( Ereğe ulaştırır. İLE/VE Hikmet sunar. İLE/VE Düzen sağlar. )
( INTELLECT vs./and REASON vs./and RATIO
Dependent in aim. WITH/AND Dependent in cause. WITH/AND Dependent in comparison.
Attains to the aim. WITH/AND Presents the philosophy. WITH/AND Obtains the regularity. )
- AYDINLANMIŞ/LIK ve/<> UYANDIRILMIŞ/LIK
- AYDINLARIN BİLGİSİZLİĞİ ile/ve/||/<> SANATÇILARIN SATKINLIĞI
- AYDINLATMA ile/ve/değil AYDINLANMA
( [not] ILLIMUNATION vs./and/but ENLIGHTENMENT )
- ÂYET (YAPIŞTIRMAK) ile/ve/||/<> KÜLTÜR (YAPIŞTIRMAK)
- ÂYET ile/ve AŞİR
( ... İLE/VE On ayetlik bölüm. )
- ÂYET ile/ve/<>/II HADİS-İ KUTSÎ
- AYET ile/ve/<> HİKMET
( İddia edersen, böyle/şöyle olursun. )
- ÂYET ve/=/||/<> İŞÂRET
- ÂYET ve/||/<>/< SİMGE
- ÂYET ile/ve/||/<>/> VÂRİDÂT
( Risâletten doğan/gelen. İLE/VE/||/<>/> Velâyetten doğan/gelen. )
( ... İLE/VE/||/<>/> Bireysel/sanatsal. )
- AYI ile/ve/||/<>/> AHLAT
( Ayının kırk türküsü var, kırkı da ahlat üstüne. )
- AYI ile/ve KANADA AYISI
( ... İLE/VE Avlanmak için suyun içine dalma özelliği geliştirmiştir. )
- AYIKLAMA ile/ve/||/<> ÇIKARMA
- AYIKLAMA ile/ve GÖZARDI ETME
( SELECTION vs./and TO IGNORE )
- AYIKLAMA ile/ve/<>/> İŞLEME
- AYIKLAMA ile/ve SINIFLANDIRMA
( SELECTION vs./and CLASSIFICATION )
- ÂYİNLERİN SAĞLADIKLARI:
ÂŞIK'IN, AŞKINI ARTIRMAK ile/ve GAFİL'İN GAFLETİNİ KALDIRMA
- AYIP "GÖRME"! -ve
( Görürsen de ört! )
- AYIP (OLAN):
(")BİLMEMEK(") ile/ve/değil/||/<>/< ÖĞRENMEMEK
- AYIP OLMAZ/ARANILMAZ!:
TIPTA ile/ve/||/<> HUKUKTA ile/ve/||/<> SÖZLÜKTE ile/ve/||/<>
FELSEFEDE ile/ve/||/<> BİLİMDE ile/ve/||/<> SANATTA ile/ve/||/<> SPORDA ile/ve/||/<>
DOĞADA ile/ve/||/<> HAYVANLARDA ile/ve/||/<> BİTKİLERDE ile/ve/||/<>
NESNELERDE ile/ve/||/<> DİRİMBİLİMDE ile/ve/||/<>
ANLIKTA(ZİHİNDE) ile/ve/||/<> USTA(AKILDA) ile/ve/||/<> TARİHTE ile/ve/||/<>
RIZÂDA ile/ve/||/<> GÜVENLİKTE ile/ve/||/<> İKİ KİŞİ ARASINDA ile/ve/||/<>
EŞEYSELLİKTE ile/ve/||/<> DÖRT DUVAR ARASINDA ile/ve/||/<> BATTANİYENİN ALTINDA
- AYIP ile/ve/değil/||/<> "AÇIK"
- AYIP ile/ve/değil/||/<> AĞIR
- AYIP ile/ve/< ISTIRAP
- AYIP[Ar. < AYB] ile/ve/<>/> KAYIP[Ar. < GAYB]
- AYIP ile/ve/değil/yerine SAÇMA
- AYIP ile/ve < TEZAD
- AYIRDEDİLEMEZLİK ile/ve/||/<> BELİRSİZLİK
( Gottfried Leibniz İLE/VE/||/<> Werner Heisenberg )
- AYIRDEDİLEMEZLİK ile/ve/||/<> ÖZDEŞLİK
- AYIRDINDA/LIK ile/ve/<> FARKINDA/LIK
( Ayırt edebilme bağımlılıklardan kurtuluşa götürür. )
( Ayırt edebilme yeteneği, bizi bağımlılıklardan kurtuluşa, tutkusuzluğa götürecektir; bu durum ise doğru davranışı, eylemi sağlayacaktır; doğru davranış ise bizi gerçek var oluşumuza ulaştıran içsel köprüyü kuracaktır. )
( Ayırt etme ve ayrılık duygusu olmadığında, buna sevgi diyebilirsiniz. )
( Olgun kişi toplulukları düzenleyerek neyi birbirinden ayırması gerektiğini bilir. )
( Kişinin kendi için doğru olanı ayırd etmesi ve sıkı çalışması er ya da geç ödüllendirilecektir. )
( Kişi durumunun mükemmel olduğunun ve hatta daha da ilerleyeceğinin ayrımına varmalıdır. )
( Farkındalık her şeyin ötesidir - hem varlığın, hem yokluğun. )
( Farkına varın ki, her ne olursa, size, sizin tarafınızdan, sizin aracılığınızla olur ve siz, her ne algılarsanız, onun yaratanı, tadına varanı ve yok edenisiniz. )
( Önemli[öncelikli] olan, yalnızca farkındalıktır, onun içerdikleri değil. )
( Tam farkındalık halinde temas kurulmuştur. )
( Bir ilişki kurmak ve sürdürmek için, doğrudan eylemle ifade edilen sevecen bir farkındalık hali gereklidir. )
( Yeni ve özel bir farkındalık biçimi gerekmez. )
( Kişinin gönlünü görebilecek berrak içgörüye sahip olmadıkça ayırt edemezsiniz. )
( Kendi hakkınızdaki farkındalığınızı derinleştirin ve genişletin, o zaman tüm hayırlar ve lütûflar akacaktır. )
( Şimdi yapılmakta olan ayırt edebilme ve ihtirassız olma uygulaması, zamanı geldiğinde meyvesini verecektir. )
( Tüm gereksiniminiz, varoluşunuzun, bir sözlü beyan biçiminde değil, fakat her an mevcut bir gerçek olarak farkında olmaktır. )
( Varoluşunuzun farkındalığı, gerçek varlığınızı görmenizi sağlayacaktır. )
( Sadece var olduğunuzun farkında olun ve farkında kalın. )
( Discrimination leads to detachment. )
( In full awareness the contact is established.
Discrimination will lead to detachment; detachment will ensure right action; right action will build the inner bridge to your real being.
Awareness is beyond all - being as well as not-being.
Awareness itself is all important, not the content of it.
Deepen and broaden your awareness of yourself and all the blessings will flow.
You cannot, unless you have a clear insight into the heart of person.
Be aware that whatever happens, happens to you, by you, through you, that you are the creator, enjoyer and destroyer of all you perceive.
For establishing and maintaining relationship affectionate awareness expressed in direct action is required.
No new, or special kind of awareness is needed.
Discrimination and dispassion practised now will yield their fruits at the proper time.
All you need is to be aware of being, not as a verbal statement, but as an ever-present fact.
The awareness that you are, will open your eyes to what you are.
Just be aware that you are and remain aware. )
( DISTINGUISH/NESS, DISCRIMINATION vs./and/<> AWARE/NESS )
- AYIRDINDALIK ile/ve/<> İÇSELLEŞTİRME
( DISTINGUISHNESS vs./and/<> INTERNALIZATION )
- AYIRICI AKIL ile/ve UYGULAMALI AKIL ile/ve KURAMSAL AKIL
( Yararlı-Zararlı. İLE/VE İyi-Kötü. İLE/VE Doğru-Yanlış. )
- AYIRICI ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< BİRLEŞTİRİCİ
- AYIRMA ile/ve KAYIRMA
- AYIRMA ile/ve/değil/yerine PAYLAŞIM
- AYIRMA ile/ve/||/<>/> SINIFLANDIRMA ile/ve/||/<>/> SONSAL SINIFLAMA
( TO SEPARATE vs./and/||/<>/> CATEGORIZE )
- AYIRMA ile/ve/||/<> YALINLAŞTIRMA ile/ve/||/<> ARA ÇÖZÜM/LER ARAMA/BULMA
( Düşüncenin, bilgilerin, nesnelerin, kavram, olay ve olgular üzerinde en temel uygulanması gerekenlerin başında, onları bütün olarak görebilmenin yanı sıra ve ötesinde, ayırma bilgisi, becerisi ve oranı bulunmaktadır.
Bilmek ya da bilinebilenler, ancak küçültme ya da ayırma bilgi ve becerisiyle elde edilebilirler. Bu işin ustalığı da, her ustalığın temelinde bulunan çıraklık sürecinde gerçekleşir ve kaynağını, gücünü çıraklık döneminden alır. Bu bilgi, deneyim ve dönem, kalfalıkta ve ustalıkta bile olunsa, tüm sürecin neredeyse tamamıdır.
Birleştirme bilgi ve becerisi olarak tanımlanan ustalık, yetkin çıraklıktır. Hatta ustalık diye bir şeyden bile söz edilemeyecek kadar tek bir bilinç ve beceridir. Kişinin, bisiklet kullanmayı bir kere öğrenmesinden sonra, yaşam boyunca bir daha bisiklet kullanmayı öğrenmeye gerek kalmaması, kendinin değil, suyun kaldırma gücündeki gibi, kendiliğindenliğiyle, doğasıyla sağlanır. Zihnin ya da bilincin devrede olması ile değil, beynin ya da öte bir bilincin devrede olmasıyla, bilinç merdiveninde görülen, bilinçsiz bilinçlilik ya da yeterlilik ile sağlanır.
Karmaşık olan ya da öyle "algılanan" süreçlerin çözümü de, onları, oldukları yapıda değil, küçülterek ya da çok haneli sayıdan oluşan bir bölmenin, tek haneli bir sayıya doğru yalınlaştırılması ile gerçekleşir.
Çözümsüz "görünen" durumların da çözümü, köklü/kökten çözüm arayışı değil ara çözüm üretebilmektir. Yaşamımızda, karşılaşılabilecek sonsuz olumlu ya da olumsuz olasılıktaki durum ve süreçler için bazen ya da çoğunlukla, bir düşünce ya da nesneden, ödün vermeden ya da bir parçasından vazgeçmeden, bir şey elde etmek ya da yetersiz/olumsuz sürecin devam etmesine göz yumarak, bir sonuç ya da çözüm oluşturmak olanaklı değildir.
Ne herhangi bir düşünce ya da bir durum için, ne de kaygının sona erdirilmesi, olumsuz ya da yetersiz koşulların tamamen ortadan kalkma "beklentisi" ya da "dileği" ile sağlanamayacağından dolayı, ayırmayı, yalınlaştırmayı ve ara çözümler üretmeyi bilmek, becermek gerekmektedir.
"Hiçbir sorun, onu yaratan 'bilinç seviyesi'yle çözülemez." )
- AYIRMAK/AYIRABİLMEK ile/ve/>/= TOPARLAMAK/TOPARLAYABİLMEK
( TO SEPARATE vs./and/>/= TO (BE ABLE TO) PACK/SUMMARIZE )
- AYIRT EDİLEMEZLİK:
DÜŞÜNCEDE ile/ve/||/<> DÜŞÜNMEDE
- AYKIRI ile/ve/değil/yerine/<>/< AYRI
- AYKIRI ile/ve/değil/||/<>/< ORANTISIZ
- AYKIRI/LIK ile/ve/değil/yerine/<>/< AYRI/LIK
( [not] INCONGRUITY vs./and/but/<>/< DISTINCT
DISTINCT instead of INCONGRUITY )
- AYKIRI/LIK ile/ve/değil UYMAMA
- AY/LIK ile/ve/değil/||/<> AN/LIK
- AYMARA ile/ve QUECHUA
( Titicaca Gölü'nün, Bolivya sınırları içinde bulunan adalarında yaşayan yerli halkın kullandığı, eski bir yerli dil. İLE/VE Gölün Peru'da bulunan bölümünde kullanılan, İnka'lardan kalma dil. )
- AYMAZLIK ile/ve/değil/||/<>/< BOŞLAMA/İHMAL
- AYN ile/ve DEYN
( Zat. İLE/VE Sıfat. )
- AYNA:
CAM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< CAN
( Kendi yüzünü görmek isteyenin baktığı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Özünü görmek isteyenin baktığı. )
- AYNA:
| DOĞA NESNELERİ ve/||/<> NESNELER | ve/||/<> KİŞİ/İNSAN ve/||/<> YAZI
- AYNA ile/ve/||/<> DİKİZ AYNASI
( )
- AYNA ile/ve/=/||/<>/< GÖRÜNTÜ
- AYNA" ile/ve/> İKİNCİ VAROLAN
( Her varolan, her zerreye; her zerre, her varolana etki eder. )
- AYNA ile/ve YANSIMA
(
)
( MIRROR vs./and REFLECTION )
( ... ile İNİKÂS )
- AYNADA:
YÜZÜNÜ GÖRMEK ile/ve/değil/yerine ÖZÜNÜ GÖRMEK
( [istersen] Cama bak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Can'a bak! )
- AYNALAMA:
BİRİNCİL ile/ve/||/<>/> İKİNCİL
( Bakım veren[anne vb.]. İLE Baba. )
- AYNALANMA:
BİRİNCİL ile/ve/||/<>/> İKİNCİL ile/ve/||/<>/> ÜÇÜNCÜL
( Annenin, çocuğuna, biricikliğini duyumsatmasıyla. İLE/VE/||/<>/> Baba ile olan. İLE/VE/||/<>/> Yaştaş/akran ile. )
- AYNALA(N)MA ve/||/<> ONAYLA(N)MA
- AYNA/LA(N)MAK ile/ve/değil/||/<>/< SAHİPLENMEK/MUSAHİPLİK
- AYNAN YOKSA KOMŞUNA BAK ile/ve BANA ARKADAŞINI SÖYLE, SANA KİM OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM
- AYNEN ile/ve/||/<> HOMOJEN
- AYNEN ile/ve/||/=/<> KESİNLİKLE
- AYNEN ile/ve TAMAMEN
( EXACTLY vs./and COMPLETELY )
- AYNI AÇIDAN BAKMAK ile/ve/||/<>/>/< AYNI ACIDAN BAKMAK
- AYNI ANDA DOĞRU ile/ve/değil/yerine AYRI AYRI/TEK TEK DOĞRU
- AYNI ANDA ile/ve/değil/||/<> MİLİSANİYELER İÇİNDE
- AYNI "BOK" ile/ve/değil/||/<>/> LACİVERDİ
- AYNI DİLİ KONUŞMAK ve/||/<> AYNI DURUMU/HÂLİ PAYLAŞMAK
- AYNI DÜŞÜNMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRLİKTE DÜŞÜNMEK
- [ne yazık ki]
"AYNI KEFEYE KOYMAK" ve/||/<> "AYNI POTADA ERİTMEK"
( İkisi de bireyler ve toplumlar için çok yanlıştır ve yapılmamalıdır! )
- AYNI ŞEYİ(AYRINTIYI/KONUYU):
KONUŞUYORUZ ile/ve/değil/||/<>/> SÖYLÜYORUZ
- AYNI YÖNDE ile/ve/||/<> PARALEL
- AYNI ZAMANDA ile/ve/değil AYRICA
itibarı ile 22.177 başlık/FaRk ile birlikte,
22.177 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(8/90)
(1996'dan beri)