ve (... ve ...) bağlaçlı FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 22.177 başlık/FaRk ile birlikte,
22.177 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(78/90)
- TEK/LİK ile/ve/<> ÇOK/LUK
( İçte. İLE/VE/<> Dışta. )
- TEKLİK ile/ve/değil/yerine ÇOKLUKTAKİ BİRLİK
- TEKNİK DİL/JARGON ile/ve ÖNYARGI
( JARGON vs./and PREJUDICE )
- TEKNİK OLARAK ile/ve/<> SONUÇTA
- TEKNİK ile/ve/değil/<> TAKTİK
- TEKNOKRASİ ile/ve/||/<> TEKNOKRAT
( Sanayi, ekonomi ve devlet yönetiminin politikacılar değil uzmanlar, teknisyenler ve uygulayımcılar tarafından yönetilmesine dayanan düzen. İLE/VE||/<> Teknokrasiden yana olan. | Teknokrasi içinde yer alan, yönetici konumundaki mühendis, mimar, teknisyen, iktisatçı vb. çalışanların ortak adı. | Ekonomik mekanizmaların kuramsal incelenmesine dayanan ancak insan etkenini her zaman yeterince göz önünde bulundurmayan devlet adamı ya da memur. )
- TEKNOLOJİ ÜRÜNLERİ ile/ve/değil/yerine TEKNOLOJİ
- TEKNOLOJİ ile/ve/<> BAĞIMLILIK
- TEKNOLOJİ ve/<> FELSEFE ve/<> İDEOLOJİ ve/<> SANAT
( [Nesneleri ve olanakları] [Daha da] Yararlı kılar. VE/<> Açıklar. VE/<> Değiştirir. VE/<> Yeniden yaratır. )
- TEKNOLOJİ ile/ve KONFOR
- TEKNOLOJİYİ TAKİP ETMEK ile/ve TEKNOLOJİYİ KULLANMAK
( İleriden. İLE/VE Geriden. )
( FOLLOW THE TECHNOLOGY vs./and TO USE THE TECHNOLOGY
Forward. WITH/AND Backward. )
- TEKRAR ETMEK ile/ve "ÜZERİNDEN GEÇMEK"
- TEKRAR ile/ve/değil/yerine AKTARIM
( [not] REPETITION vs./and/but SHARING/TRANSMISSION
SHARING/TRANSMISSION instead of REPETITION )
- TEKRAR ve/<> BELLEK GÜÇLENDİRMESİ
- TEKRAR ile/ve ÇOĞUNLUK
( REPETITION vs./and MAJORITY )
- TEKRAR ile/ve ÇOKLUK
( REPETITION vs./and ABUNDANCE )
- TEKRAR ile/ve DARB
- TEKRAR ile/ve/değil/yerine DÖNGÜ
( 2 ve üzeri. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE 1 )
( Ana-baba'dan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Ata'dan. )
( [not] REPETITION vs./and/but VICIOUS CIRCLE
VICIOUS CIRCLE instead of REPETITION )
- TEKRAR ile/ve FAZLA/LIK
- TEKRAR ile/ve/||/<> İDDİA
- TEKRAR ile/ve/<> ISRAR
( REPETITION vs. INSISTENCE )
- TEKRAR ile/ve OYUN
( REPETITION vs./and GAME )
- TEKRAR ile/ve PEKİŞTİRME
( REPETITION vs./and TO CONSOLIDATE )
- TEKRAR ile/ve PEKİŞTİRME
( REPETITION vs./and TO CONSOLIDATE )
- TEKRAR ile/ve/<> SÜREKLİLİK
( REPETITION vs./and/<> CONTINUITY )
- TEKRAR ile/ve/değil/yerine TERENNÜM
- TEKRARLAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< İRDELEMEK
- TEKRARLAYICI (OLMAK) ile/ve/değil/yerine UYGULAYICI (OLMAK)
- TEKRÎS/İNİSİYASYON ile/ve İNÂBE/T
( Temele taş koyma. | Tanrı'ya vakfetme, takdîs. | İthaf. İLE/VE Günahlara tövbe edip Hakk yoluna dönme. | Bir mürşide başvurup, tarikata girme. )
- TEKVİNÎ ÖNERME ile/ve TEKLİFÎ ÖNERME ile/ve İHBARÎ ÖNERME ile/ve TEVİLÎ ÖNERME ile/ve İNŞAÎ ÖNERME
- TEKVİN/Î ile/ve TEKLİF/Î ile/ve TEDVÎN/Î
- TEL KÜF ile/ve/||/<> TEL KÜFLÜCE
( Gövdede, hemen hemen tüm dokularda yerleşebilen asalak bir tür mantar. İLE/VE/||/<> Tel küften ileri gelen ilkel mantar hastalığı. )
( SPOROTRICHUM SCHNECKI cum ... )
- TEL ile/ve/||/<> TELCİK
( ... İLE/VE/||/<> Çok ince tel. | Köklerin en ince uc bölümleri. | Eril örgende başçığı taşıyan ince bölüm. | Sinir ya da kas gözelerinin sitoplazmasında bulunan ince iplikçikler. )
- TELÂFİ ile/ve/||/<> PANZEHİR
- TELEF[Ar.] (ETMEK) ile/ve/||/<> HEBÂ[Ar.] (ETMEK)
( Hayvanın yok edilmesi, öldürülmesi. | Boş yere tüketme, yıpratma. İLE/VE/||/<> Hiçbir işe yaramadan yok olma, boşa gitme. )
- TELEF[Ar.] ile/ve/||/<> ZİYAN[Fars.]
( Boş yere tüketme, yıpratma. İLE/VE/||/<> Zarar. )
- TELEFERİK[Fr.] ile/ve/||/<> TELESİYEJ[Fr.]
( Birbirinden uzak iki yüksek yer arasında, havada gerilmiş bir ya da birkaç çelik halat üzerinde kayarak hareket eden asılı taşıt. İLE Kayakçıları sürekli hareket durumundaki bir kabloya asılı oturma yerlerinde taşıyan bir teleferik türü. )
- TELEK ile/ve/değil ÖRTÜ
- TELEK ile/ve/||/<> TELEKE
( Kuşların gövde, kanat ve kuyruğunda bulunan, uçma, örtü ve kuyruk telekleri olarak üçe ayrılan, çeşitli renklerde kalın eksenli tüy. İLE/VE/||/<> Uzun ve sert kanat telekleri. )
- TELEK/RÎŞ ile/ve YELEK
( Kuşların, gövde, kanat ve kuyruğunda bulunan, uçma, örtü ve kuyruk telekleri olarak üçe ayrılan, türlü renklerde kalın eksenli tüy. İLE/VE Kuş kanadının büyük kalemli tüyü. )
( PER: Kanat. | Yelek, kuş kanadının büyük tüyleri. )
- TELEKS[Fr./İng. < TELEX] ile/ve/||/<>/> BELGEGEÇER/TELEFAKS[Fr./İng.] / FAKS
( Telsiz ve telem araçlarına uzaktan haber yazdırma düzeni. İLE/VE/||/<>/> Belgegeçer aracına uzaktan yazdırma düzeni. )
- TELESİMEK ile/ve/||/<> ZAYIFLAMAK
( Yorulmak, güçsüz kalmak, yorgunluktan bayılacak duruma gelmek. İLE/VE/||/<> ... )
- TELESKOP ile/ve/<> FAST(Five-hundred-meter Aperture Spherical Radio Telescope)
( ... İLE/VE/<> Dünyanın en güçlü tek çanaklı radyo dedektörü. )
(
)
- TELESKOP ile/ve/<> RADYO TELESKOPU
( Dünyanın en büyük ve en duyarlı single-dish radyo teleskopu, Porto Riko'dadır. )
- TELEVİZYON (İZLEMEK)
ile/ve/değil/yerine/><
KİTAP (OKUMAK)
(
)
- TELEVİZYON[Fr./İng.] ile/ve/değil/yerine GÖSTERGE/GENEL AĞ/İNTERNET[İng.]
( BİZİM ÇOCUKLARIN PUTU
KÖŞEDEKİ KARAKUTU
EHL-İ KÜFÜR ÇEKTİ ŞUTU
KALEMİZE GOL EYLEDİ )
( Gün boyunca televizyon izlesen, bir sayfa kitap okumak kadar değeri/etkisi/katkısı olmaz. )
( Vericiden iletilen dalgaların görüntü ve ses olarak görünmesini ve duyulmasını sağlayan aygıt, televizyon alıcısı. İLE Bilgisayar ağlarının birbirine bağlanması sonucu ortaya çıkan, herhangi bir sınırlaması ve yöneticisi olmayan uluslararası bilgi iletişim ağı. )
- TELEVİZYON ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KANAL
( Kişi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Kavram. )
- TELİF ile/ve/||/<> MÂNÂ
- TELİF ile/ve ŞERH
- TE'LÎF[Ar.] ile/ve/||/<> TASNÎF[Ar.]
( Birbiriyle ilişkisi yokmuş gibi sanılan, uzak, dağınık verileri toparlar. İLE/VE/||/<> Sınıflamak.[Var olan verileri kullanışlı duruma dönüştürür.] )
- TELKİN ile/ve/<> TEMKİN
- TELKİN ile/ve/değil/||/<>/> TERCİH
- TELLERİ(MİZİ) KARDEŞ EYLEMEK ve/||/<>/> SAZI(MIZI) DÜZENLEMEK
- TELLİ SAZLAR ile/ve NEFESLİ SAZLAR ile/ve VURMALI SAZLAR
( Ud-i Kadîm, Tanbur-i Servinân, Kopuz-u Rûmî, Rebab, Şeştar, Mugni, Ceng, Kânun. İLE Zurna, Nefir, Ney, Irak Nâyı, Erganun, Mûsikar, Burgu. İLE Kâse, Bardak, Davul, Def, Darbuka, Kös, Nakkare, Zil. )
( Sultanların Rebab çaldırma isteği, Hitab-ı İlâhi'ye ulaşabilmek üzeredir. )
- TELMÎH ile/ve TENÂSÜB ile/ve SEBK-İ HİNDÎ
( ... İLE ... İLE XVII. yüzyılda, Divan şiirinde başlayan, karmaşık mazmunlara, imge oyunlarına, güç anlaşılır, alışılmadık benzetmelere dayanan, süslü bir anlatım biçimi. )
- TELMİH[Ar.] ile/ve/değil/||/<> TEŞBİH[Ar.]
- TELOMER:
ANNE KARNINDA ile/ve/||/<>/> YAŞAMDA
- TELVİN (EHLİ)/EHL-İ TELVİN [TELEVVÜN][< LEVN] ile/ve/<>/>< TEMKİN (EHLİ)/EHL-İ TEMKİN
( Kalp/kişi, telvin ile temkin arasında olmaktır/olandır. )
( Telvin, temkin gerektirir. )
- TELVİN ile/ve/<> TELVİN
( Temkinden önce/ki. İLE/VE/<> Temkinden sonra/ki. )
- TELVİN ve/> TEMKİN
- TEMBEL ile/ve/değil/||/<>/< HANTAL
- TEMBELLİK YAPMAMAK ile/ve TEMBELLİK YAPAMAMAK
( Bilginin, ilmin yetersizliğinden. İLE/VE Aklın yetersizliğinden. )
- TEMBELLİK ile/ve/değil ALIŞKANLIK
- TEMBELLİK ile/ve/<> ART NİYET
- TEMBEL/LİK ile/ve/<> ATÂLET
- TEMBEL/LİK ile/ve/<> AYLAK/LIK
( TENBEL[Fars.]: Tembel, üşengeç, ağır davranan. )
( Tembele iş emredersin, ahmağa söz söylersin, o da sana hemen akıl verir. )
- TEMBEL/LİK ile/ve/<> BEZGİN/LİK
- TEMBELLİK ile/ve/<> ÇALIŞMAMAK
( Tembellik gövdenin aptallığı; aptallık da, zihnin tembelliğidir. )
( Tembel olursan hakkını alamazsın; kızgın olursan hakkın üzerine sabredemezsin. )
( Tembellik her kötülüğün anasıdır. )
( BENŞ ile/ve/<> ... )
- [ne yazık ki]
TEMBEL/LİK ile/ve/değil/||/<> ELİNDEKİNİN DEĞERİNİ BİLMEZ/LİK
- TEMBELLİK ile/ve/<>/değil İŞ BEĞENMEMEZLİK
- TEMBELLİK ile/ve/değil/<> "KENDİNE"(KEYFİNE/RAHATINA) GÖRE DÜŞÜNME
- TEMBEL/LİK ile/ve/<> MİSKİN/LİK
- TEMBELLİK ile/ve/değil ÖNCELİK
- TEMBEL/LİK ile/ve/||/<> SEDANTER[FR. < S&EACUTE;DENTAIRE SÉDENTAİRE]
( ... İLE/VE/||/<> Düzenli fizikî hareketliliğin olmadığı, tembel ve hareketsiz yaşam tarzı süren. )
- TEMBEL/LİK ve/<>/|| SEVGİSİZ/LİK
- [ne yazık ki]
TEMBELLİK ile/ve/değil/||/<>/< "SONRA YAPARIM" (ÖLÇÜSÜZLÜĞÜ)
- TEMBEL/LİK ile/ve/||/<> YETERSİZ/LİK
- TEMEL BÜYÜKLÜKLER:
KÜTLE ile/ve/||/<> IŞIK ile/ve/||/<> SICAKLIK ile/ve/||/<> AKIM ile/ve/||/<>
MOL ile/ve/||/<> UZUNLUK ile/ve/||/<> ZAMAN
- TEMEL DEĞERLER ve/||/<>/< TEMEL ÇELİŞKİLER
- TEMEL İLKE/LER ile/ve/değil/yerine ANAHTAR KAVRAM/LAR
( [not] "BASIC PRINCIPLE/S" vs./and/but "SWITCH/KEY CONCEPT/S"
"SWITCH/KEY CONCEPT/S" instead of "BASIC PRINCIPLE/S" )
- TEMEL KABULLER/AKSİYOMLAR:
VAR OLUŞ ile/ve/||/<> BAĞIMSIZLIK ile/ve/||/<> DEĞİŞMEZLİK/BENZERLİK ile/ve/||/<> BİLİNEBİLİRLİK ile/ve/||/<> SÜREKLİLİK ile/ve/||/<> PAYLAŞILABİLİRLİK/ANLATILABİLİRLİK
- TEMEL SORUN ile/ve YAYGIN TEMEL SORUN
( BASIC PROBLEM vs./and COMMON BASIC PROBLEM )
- TEMEL ile/ve/||/<> ALTYAPI
- TEMEL ile/ve/değil BAĞLAM
- TEMEL ile/ve/<>/değil/yerine BELİRLEYİCİ
- TEMEL ve ÇÖZÜM/LEME
( BASE and ANALYSE )
- TEMEL ile/ve/<>/> SÜREÇ ile/ve/<>/> (")SONUÇ(")
( Hiçbir nesne/kavram/olgu, taşıdığı/yansıttığı ada/olguya, kendine daha uygun bir ad/tanım bulunmasını olanaksızlaştıracak derecede bağlı değildir. )
( Süreci kavramadan, sonuçlar konuşulamaz!
Süreç düşünülmeden ve konuşulmadan, "sonuç"/lar konuşulamaz! )
( Sefer. İLE/VE/<>/> "Zafer". )
( Yargılama. İLE/VE/<>/> Yürütüm[infaz]. )
( Âlim ve âriflerin takibi, tutumu, ilgilendiği, odaklandığı, öncellediği. İLE/VE/<>/> Câhillerin, gençlerin, çocukların, toplumların, "güçlüler"in, yetersizlerin, eziklerin, kibirlilerin, kendini ya da başkalarını küçümseyenlerin, keyifçilerin, hazcıların, çıkarcıların, "avcı"ların, kozcuların, kumarbazların "tavrı", aradıkları, "öncelledikleri", saplandıkları, müşterisi ve bağımlısı oldukları. )
( Zihinleri/akılları devrede olanlar/tutanların ilgilendiği. İLE/VE/<>/> Duyguları ağır basanların duyarsızlığı/kayıtsızlığı. )
( Gerçekliklerle yüzleşebilenlerin ilgilendiği. İLE/VE/<>/> Beklenti(sin)de olanların uğraştığı/didiştiği. )
- TEMEL ile/ve/||/<>/> TAMAMLAYICI
- TEMEL ve TEEMMÜL
- TEMEL ile/ve/||/<> TÖZ
- TEMEL ile/ve ZEMİN
- TEMELE ALMA" ve/<> AMAÇ
- TEMELLENDİRME ile/ve/<> DAYANDIRMA
- TEMELLENDİRMEK ile/ve/||/<>/> DEĞERLENDİRMEK
- TEMEL/LENDİRMEK ile/ve/||/<> NEDEN/SELLEŞTİRMEK
( WELL-FOUNDING vs. CAUSALING )
- TEMELLENME ile/ve/||/<>/> AÇIĞA ÇIKMAK
- TEMELLİ ... ile/ve/değil/||/<> KALICI OLARAK
- TEMENNİ[Ar.] ile/ve/||/<> TERECCİ[Ar. < RİCÂ]
( Dilek, istek. İLE/VE/||/<> Rica etmek, yalvarmak. | Ummak, umut etmek. )
- TEMEYYÜZ[Ar. < MEYZ]:
HALK ile/ve/||/<> BA'S
( Benzerleri içinde sivrilme, seçilir duruma gelme, kendini gösterme.[< MEYZ: Ayırmak, üstün tutmak.] )
- TEMİZ HAVA ve/<> BİSİKLET
- TEMİZ NİYET ve TEVEKKÜL
- TEMİZ ZİHİN ile/ve/<> TEMİZ GÖNÜL
- TEMİZ ve/<> TEMİZLEYİCİ
( Toprak, su, oksijen, gülümseme, [doğru] bilgi. )
- TEMİZLEMEK ile/ve/<> GİDERMEK
( TATHÎR ile/ve/<> ... )
- TEMİZLEMEK ile/ve/değil/||/<>/< SİLMEK
- TEMİZLEMEK ile/ve/değil/||/<>/< YALITMAK
- TEMİZLENME ile/ve EVRİM
- TEMİZLİK ile/ve/<> DÜZEN/DÜZENLEME/TERTİP
- TEMİZ/LİK ve/<> GÜZEL/LİK
- TEMİZ/LİK ile/ve/<> PARLAK/LIK
- TEMMUZ ile/ve/||/<>/> KIZIL ISI
( Yılın yedinci ayı. İLE/VE/||/<>/> Temmuz'un çok sıcak olan ikinci yarısı. )
- TEMSİL ETME ile/ve BİLDİRME
( TO REPRESENT vs./and TO NOTIFY )
- TEMSİL ETMEK ile/ve/değil VAROLUŞ
( [not] TO REPRESENT vs./and/but EXISTENCE )
- TEMSİL ile/ve/||/<> OLUMSUZ TEMSİL
- TEMSİL ile/ve/||/<>/> TERSİM
- TEMSİLLER ile/ve/||/<> TEMSİL ÇOKLUSU
- TEN GİYSİSİ ile/ve/değil/yerine/<> CAN GİYSİSİ
- TENBİH ile/ve İKAZ
- TENCERE ile/ve/||/<> PENCERE
( Eli olmamak. İLE/VE/||/<> Gözü olmamak. )
- YEMEK:
TENCEREDEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TABAKTAN
- TENEKE ile/ve KİLE
( Yumuşak çelikten yapılmış üzeri kalay kaplı ince sac. | Bu sacdan yapılmış olan. | Bu sacdan yapılan, yaklaşık yirmi litre hacmindeki kap. | Bu kabın aldığı miktarda olan.[13-14 kilo alır.]
İLE/VE
Tahıl ölçümlerinde kullanılır. Tenekeden 5 cm. daha kısadır. [10-12 kilo alır.] )
( KEYL[çoğ. EKYÂL]: Ölçme. | Kile ile ölçmek. | Tahıl, hubûbat ölçüsü, ölçek. | KEYLÎ: Kile ile ölçülen. | TEKYÎL[Ar. < KİLE]: Kile ile ölçme. )
( ... ile/ve YÜ [bir kile], FU [kilenin dörtte biri] )
- TENEŞİR[Fars. < TENŞÜR] ile/ve/||/<> MUSALLA[Ar.] ile/ve/||/<> KATAFALK[Fr. < CATAFALQUE]
( Kırkından sonra azanı, teneşir paklar. )
( Üstünde ölü yıkanılan mermer/kerevet. İLE Namaz kılmaya yarayan, açık yer. | Camilerde, cenaze konulup önünde namaz kılınan yer. İLE Önünden geçilerek kendine saygı gösterilmek istenen ölünün tabutunun konulması için yapılmış yüksek yer. )
- TENEZZÜH[< NÜZHET] ve/||/<>/> ARABA
( Eskiden, arabalara, tenezzüh denilirdi. Sadece hekimler kullanırdı. Hekim dışındakilerin araba kullanması ayıptı ve görgüsüzlüktü. )
- TENEZZÜL ETMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> TEVECCÜH ETMEK
- TENEZZÜL ETME(ME)K ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İTİBAR ETME(ME)K
- TENEZZÜL ve KERÂMET
- TENEZZÜL ile/ve/değil/<> TEŞEBBÜS
- TENHADA ile/ve/||/<> KALABALIKTA
( Dayılığın. İLE Affı olmaz. )
- TENİN:
"BESLENMESİ" ile/ve/<> DESTEKLENMESİ
( İçeriden. İLE/VE/<> Dışarıdan. )
- TENKİT ile/ve/<> ŞİKÂYET
- TENKİT ile/ve/<> TENKIYE[< NAKY]
( Temizleme, fenâsını atma. İLE/VE/<> Ayıklayıp temizleme. | Kalın bağırsağa su verme ve bu iş için kullanılan araç.[HUKNE: Şırınga.][İHTİKAN | Fr. LAVMAN] )
- TEN/SEL ile/ve/değil/<> TİN/SEL
- TEN[Fars.]/SEL ile/ve/<> TİN/SEL ile/ve/<> TİN
( Ten, tinin zemini olamaz. )
( Giysi tenden, ten de candan habersiz! )
( Nedeni dışarıda olan. İLE Nedeni ve ereği/amacı kendinde olan. )
( Gövdenin dış yüzü, deri, cilt. | Gövde, vucut, beden. İLE/VE/<> İnsanın ve insanlığın toplam değeri, birikimi. )
- TENTÜR[Fr.] ile/ve/||/<> TENTÜRDİYOT[Fr.]
( Alkolün bir ya da birden çok bitki üstündeki eritici etkisi sonucu elde edilen sıvı ilâç. İLE/VE/||/<> Mikrop kapmasını önlemek için bir kesik ya da sıyrığa sürülen iyot tentürü. )
( TINCTURE OF IODINE )
- TENYA ile/ve EKİNOKOK
( ... İLE/VE Etoburların gelişmiş dönemlerinde bağırsaklarında yaşayan tenya türü. )
- TENYA ile/ve ZÂT-ÜL-HUFEYRE-İ RE'S[Ar.]
( ... İLE/VE Uzunluğu 20 m. kadar olan bir çşit tenya, şerit. )
- TENZİH ile/ve TAKYİD/TAKYİT
( Arılama, kusur kondurmama. | Allah'ın tüm kusurlardan uzak olduğuna inanma. İLE Bağlı kılma, kısıtlama, kayıtlama. )
- TENZİH ile/ve/||/<> TEŞBİH[< SÜBUH]
( [BATI PARADİGMASIYLA] FELSEFE ile BİLİM )
( TEVHİD: SANAT )
( Görünmezlik âlemi. Saflık âlemi. Nezahet, temizlik, paklık. Ayrılama, uzak tutma. İLE/VE/||/<> Görünürlük âlemi. Mânâyı maddede görmek. Asıl değil ama asıl gibi. Benzetme, benzetilme, benzeti. )
( Sırf tenzîhte kalanlar, Küfür'de, sırf teşbîhte kalanlar ise Şirk 'tedir. Tenzîh ile teşbîh arası, yâni "berzah", insânın kendidir. )
( Hz. Musa. İLE/VE/||/<> Hz. İsa. )
- TENZİH ile/ve/> TEŞBİH ile/ve/> TECRİT ile/ve/> TESBİH ile/ve/> TEFRİK
- TENZİH ve/> TE'VİL
- TENZİHTE, TEŞBİHİ GÖRMEK ile/ve/<> TEŞBİHİ, TENZİHTE GÖRMEK
( İkisi de, birliğe/tevhide getirir. )
- [TENZİH-TEŞBİH ile/ve/> TENZİHTE TEŞBİH, TEŞBİHTE TENZİH] ile/ve/değil/yerine/> HEM TENZİH, HEM DE TEŞBİH | NE TENZİH, NE DE TEŞBİH
- MERKEZCİLİK:
TEO ile/ve/<>/> HOMO ile/ve/<>/> ETNO ile/ve/<>/> GEO ile/ve/<>/> EGO ile/ve/<>/> ECO
- TEOGONİ ile/ve KOZMOGONİ ile/ve ANTROPOGONİ ile/ve ESKATOLOJİ(MEAD)
- TEOKRASİ ile/ve/||/<> ARİSTOKRASİ ile/ve/||/<> MONARŞİ ile/ve/||/<> ANARŞİ
- TEOLOJİ:
ATLAS FELEĞİNİN İÇ BÜKEYİ ile/ve AY FELEĞİNİN DIŞ BÜKEYİNİN ARASI/NDAKİ/LER
( THEOLOGY: ATLAS FELEGININ INNER CONCAVE vs./and AY FELEGININ OUTER CONVEX ARASI/NDAKI/LER )
- TEOLOJİ ile/ve/< KOZMOLOJİ
( Fiziği atlayarak felsefe, kozmolojiyi atlayarak ilâhiyat olmaz! )
- TEOLOJİ ile/ve/||/<>/> METAFİZİK ile/ve/||/<>/> POZİTİVİZM
- TEOLOJİK GÜVENLİK ALANI ile/ve EPİSTEMOLOJİK GÜVENLİK ALANI ile/ve ETİK GÜVENLİK ALANI ile/ve ESTETİK GÜVENLİK ALANI
- TEOREM[Fr.] ile/ve/değil/||/<>/< TEORİ[Fr.]
( Kanıtlanabilen bilimsel önerme. | Mantıksal usa vurma ile kanıtlanan önermenin ya da özelliğin bildirimi. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Kuram. )
( Matematik ya da mantıkta, aksiyomlara ve önceki teoremlere dayanarak kesin olarak kanıtlanmış bir önerme.[Mutlak doğruluğu kanıtlandığından tartışmaya açık değildir.] İLE Bilimsel yöntemle kanıtlanmış, gözlemlerle desteklenen ve geniş bir olgular bütününü açıklayan genel bir çerçeve.[Hipotezden gelişir ve yanlışlanabilir nitelikte olmasına karşın genellikle geniş kabul görür.] )
- KURAM/TEORİ ile/ve ÜTOPYA
( ... İLE/VE Hayalini biçimlendirmek/eğitmek. )
( THEORY vs./and UTOPIA )
- TEPE YANGINI ile/ve/||/<>/> GÖVDE YANGINI
- TEPE ile/ve YAMAÇ
( ... İLE Dağ ya da tepenin herhangi bir yanı. )
- TEPEDEN İNME ile/ve/||/<> SONRADAN GÖRME
- TEPİNMEK ile/ve/<> DİDİNMEK
( Ayaklarını hızla yere ya da bir şeye üst üste vurmak. | Öfke ve sevincini açığa vuracak davranışlarda bulunmak. | Gürültü etmek. | Direnmek. İLE/VE/||/<> Çok güçlük çekerek sürekli çalışmak. )
- TEPKİ GÖSTERMEK ile/ve POSTA KOYMAK
- TEPKİ (VERMEK) ile/ve/değil/yerine GERİBİLDİRİM
( AKS-ÜL-AMEL ile/ve/değil/yerine ... )
( [not] REACTION vs./and/but FEEDBACK
FEEDBACK instead of REACTION )
- TEPKİ ile/ve/değil DEĞERLENDİRME
( [not] REACTION vs./and/but EVALUATION )
- TEPKİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DIŞAVURUM
- TEPKİ ile/ve/değil TEDİRGİNLİK
- TEPKİ ile/ve/değil/yerine TESPİT
( [not] REACTION vs./and/but TO DETERMINE
TO DETERMINE instead of REACTION )
- TEPKİ ile/ve/değil/yerine TUTUM
( [not] REACTION vs./and/but ATTITUDE
ATTITUDE instead of REACTION )
- TEPKİ ile/ve/değil/yerine TUTUM
( [not] REACTION vs./and/but ATTITUDE
ATTITUDE instead of REACTION )
- TEPKİSELLİK ile/ve/değil/yerine İNANDIKLARINDAN VAZGEÇMEMEK
- TEPKİSELLİK ile/ve/değil/yerine SICAĞI SICAĞINA
- TEPKİSİZLİK ile/ve/<> HAZIR-YANITLI OLAMAMA KAYGISI
- TEPKİSİZLİK ile/ve/değil/||/<>/< SİLAHSIZLANMA
- TER KOKUSU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TEN KOKUSU
- TERK ile/ve/> HAYIR
( Güç ve hayırlar herkes içindir ve isteyen herkese hazırdır. )
( Dıştaki hiçbir şey bir değer ifade etmediği ve gönül her şeyi terk etmeye hazır olduğu zaman, zihinsel olgunluk düzeyine ulaşılmış demektir. )
( Power and grace are for all and for the asking.
A level of mental maturity is reached when nothing external is of any value and the heart is ready to relinquish all. )
( ABANDONMENT/FORSAKE/RENOUNCE/LEAVE vs./and/> NO )
- TERBİYE(EĞİTİM) ile/ve/> TÂLİM(ÖĞRETİM/ALIŞTIRMA) ile/ve/> TE'DİB(EDEB)(DAVRANIŞ/TUTUM)
( Davranış-eylem. İLE/VE Düşünce-bilgi. VE/> Terkib. )
( Göze dayanır. İLE/VE Kulağa dayanır. VE/> Davranıştır. )
( İyi-kötü. İLE/VE Doğru-yanlış. VE/> Güzel. )
( Örnek gerektirir. İLE/VE Bilen/hoca gerektirir. VE/> "Kişi kendin bilmek", haddini bilmek gerektirir. )
( Her yerdedir. İLE/VE Belirli bir yerdedir. VE/> Her yer ve zamandadır. )
( Bütüncüldür. İLE/VE Sıradüzenseldir. VE/> Estetiktir. )
( Kalb-i selîm. İLE/VE Akl-ı selîm VE/> Zevk-i selîm. )
( TO TRAIN vs./and PRACTICE/EXERCISE/DRILL and/> MANNER
Behaviour-action. VS./AND Idea-knowledge. AND/> Compound.
Base on eye. VS./AND Base on ear. AND/> Behaviour.
Good-bad. VS./AND Right-wrong. AND/> Beautiful.
Needed example. VS./AND Needed teacher. AND/> To know the self.
Everywhere. VS./AND Define place. AND/> Everywhere and anytime.
Integral. VS./AND Hierarchical. AND/> Aesthetical. )
- TERBİYE ETMEK:
ÇOCUKLARIMIZI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİMİZİ
- TERBİYE ile/ve/||/<> TASFİYE ile/ve/||/<> TEZKİYE
- TERBİYE ve/<> TEZKİYE
( Aklı. VE/<> Kalbi. )
- TERBİYESİZLİK ile/ve/değil/<> İNAT
- [ne yazık ki]
TERBİYESİZLİK ile/ve/||/<>/< KEYFİYET
- TERBİYESİZ/LİK ile/ve SALAK/LIK, SALOZ[argo]
- TERBİYESİZ/LİK ile/ve "ŞEREFSİZ/LİK"
- TERCİH ile/ve/değil EŞİK
- TERCİH ile/ve TERCİH-BİLÂ-MÜRACCAH
- TERCİH ile/ve/değil TEVHİD(BİREŞİM) NOKTASI
- TERCİHİM, BU/ŞU/O ile/ve/<>/değil/yerine TERCİHİM, BU/ŞU/O YÖNDE
- TERCÜME ile/ve/<>/değil/yerine TE'LİF
- TEREKE DEFTERLERİ ile/ve/değil MUHÂLEFÂT DEFTERLERİ
- TERENNÜM:
LAFZÎ ile/ve/||/<>/> İKÂÎ
- TERENNÜM[çoğ. TERENNÜMÂT] ile/ve/||/<> TAGANNÎ[< GINÂ | çoğ. TAGANNİYÂT]
( Yavaş ve güzel bir sesle şarkı söyleme. | Kuşun şakıması, ötmesi. | İLE/VE/||/<> Zenginleşme. | Muhtaç olmama, yetinme. | Makamla okuma. )
- TERİM:
AD ile/ve/||/<>/> GÖNDERİMİ
- TERİMLERİN/KAVRAMLARIN KULLANIMINDA:
FARKLILIK ile/ve/değil/yerine YEĞLEME
- TERK ETMEK ile/ve/değil/yerine İLİŞKİDE OLMAK
( [not] ABANDONMENT/FORSAKE/RENOUNCE/LEAVE vs./and/but TO BE RELATED
TO BE RELATED vs./and ABANDONMENT/FORSAKE/RENOUNCE/LEAVE )
- TERK ETMEK ile/ve VAZGEÇMEK
( Bilincine varmadığınız bir şeyi terk edemezsiniz. )
( Öteye devam etmek için terk etmek durumundasınız. )
( Önemli[öncelikli] olan, ne yaptığınız değil, ne yapmaktan vazgeçtiğinizdir. )
( Fiziksel vazgeçiş ve terk yalnızca bir içtenlik, bir samimiyet belirtisidir, fakat yalnızca içtenlik de özgürlüğe kavuşturamaz; uyanık bir idrak, istekli bir araştırma ve derin bir incelemeden doğan bir anlayışa gereksinim vardır. )
( Yapmanız gereken, tüm anıları ve beklentileri terk etmektir. )
( Dıştaki hiçbir şey bir değer ifade etmediği ve gönül her şeyi terk etmeye hazır olduğu zaman, zihinsel olgunluk düzeyine ulaşılmış demektir. )
( İç değerinizi bilmelisiniz, ona güvenmelisiniz ve günlük yaşantınızda, arzu ve korkularınızı feda ederek bunu belirgin kılmalısınız. )
( Duyup da/bilip de terk etmelidir. )
( Birinci adımdan vazgeçmeyen, ikinci adımı atamaz. )
( [Kendine/Bilgiye] Teslim olmadan terk edemezsin. )
( Ortak etmeni bulmak için tüm ayrımları terk etmek zorundasınız. Ancak evrensel olan ortaktır. )
( Gerçek vazgeçiş, terk edilecek bir şeyin bulunmadığını, çünkü size ait hiçbir şeyin bulunmadığını idrak ediştedir. )
( Sahte olandan vazgeçin, doğru olan kendi yerini bulacaktır. )
( Yanlış anlamalarınızı ortaya çıkarın ve onları terk edin, hepsi bu kadar. )
( Birine, vazgeçilmez olduğunu hissettirdiğinde, ilk vazgeçeceği kişi sen olursun. )
( You cannot abandon what you do not know.
To go beyond, you must abandon them.
It is not what you do, but what you stop doing that matters.
Mere physical renunciation is only a token of earnestness, but earnestness alone does not liberate. There must be understanding which comes with alert perceptivity, eager enquiry and deep investigation.
All you have to do is to abandon all memories and expectations.
You must know your inner worth and trust it and express it in the daily sacrifice of desire and fear.
The real giving up is in realising that there is nothing to give up, for nothing is your own.
Give up the false and the true will come into its own. )
( ... ile/ve SARF-I NAZAR )
( ABANDONMENT/FORSAKE/RENOUNCE/LEAVE vs./and GIVE UP )
- TERK ETMEK ile/ve/||/<> YOK ETMEK
- TERK ETMEK/EDİLMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AYRILMAK
- TERK ile/ve OLMAMALI
- TERK ile/ve/değil/yerine EZİYET
( Bazen, terk edilmektense eziyet görmeye bile râzı olabilirsin. )
- TERK ile/ve HAYIR
( Güç ve hayırlar herkes içindir ve isteyen herkese hazırdır. )
( Dıştaki hiçbir şey bir değer ifade etmediği ve gönül her şeyi terk etmeye hazır olduğu zaman, zihinsel olgunluk düzeyine ulaşılmış demektir. )
( ABANDONMENT/FORSAKE/RENOUNCE/LEAVE vs./and NO )
- TERK ile/ve TÖVBE
- TERK-İ DÜNYA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TERK-İ DİYÂR
( Ölüm. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bulunduğun ya da yerleştiğin bölgeden ayrılma/uzaklaşma. )
- TERK-İ DÜNYA ve/<>/> TERK-İ UKBÂ ve/<>/> TERK-İ HESTÎ/TERK
( * TERK-İ DÜNYA (Budizm'deki Yansıması: NİRMANAKAYA)
* TERK-İ UKBÂ(Dünyayı terk etmenin vereceği mutluluğu terk)(Cenneti ve nimetlerini terk) "(B.Y.: DHARMAKAYA)"
* TERK-İ TERK(/HESTÎ)(Kendi varlığını terk edip Hakk'ta fâni olmak) "(B.Y: SAMBOGAKAYA)" )
- TERKİB[< RÜKÛB | çoğ. TERKÎBÂT] ve İHTİLÂT[< HALT] ile/ve/<> MİZÂC[< MEZC | çoğ. EMZİCE]
( | Birkaç şeyi birleştirip karışık bir şey oluşturma. VE Karışma, katışma. | Karşılaşıp görüşme. | İLE/VE/<> Bir şeyle karıştırılmış olan başka şey. | Huy, tabiat. )
- TERKİP ile/ve NAZIM
( Birleşim, birleştirme, bir araya getirme. | Tamlama. | [kimya] Bileşim. İLE/VE Düzenleyen, düzene koyan, tertip eden. | Manzume yazan kişi. | Şiir. )
- TERLİK/ŞIPŞIP/ŞIPIDIK[argo] ile/ve PANTUFLA[Yun.]
- TERLİK ile/ve NALIN[Ar.]/TAKUNYA[Yun.]
( Genellikle ev içinde giyilen, deri, naylon vb. şeylerden yapılan, arkası açık, hafif ve türlü biçimlerde ayak giysisi. | Beyaz patiskadan dikilen takke, başlık. İLE/VE Genellikle hamam vb. ıslak tabanlı yerlerde kullanılan, yüksek ökçeli, ağaçtan yapılmış bir tür ayak giysisi. )
- TERMAL İLETKENLİK ile/ve/||/<> ELEKTRİKSEL İLETKENLİK
( Isı iletme yeteneği. İLE/VE/||/<> Elektrik iletme yeteneği. )
- TERMAL İLETKENLİK ile/ve/||/<> ELEKTRİKSEL İLETKENLİK
( Bir nesnenin ısıyı iletme yeteneği. İLE/VE/||/<> Bir nesnenin elektrik akımını iletme yeteneği. )
- TERMODİNAMİĞİN:
1. YASASI ile/ve/||/<>/> 2. YASASI
( Durum değişimi. İLE/VE/||/<>/> Durum yönü. )
( Durum değişimi. İLE/VE/||/<>/> Niteliği. )
- TERMODİNAMİK DENGE ile/ve/||/<> MEKANİK DENGE
( Bir yapının/sürecin enerji alışverişi yapmadığı durum. İLE/VE/||/<> Bir yapının/sürecin güçlerinin dengede olduğu durum. )
- TERMODİNAMİK ile/ve/||/<> ISI AKTARIMI
( Enerji ve iş arasındaki ilişkiyi inceleyen bilim dalı. İLE/VE/||/<> Isının bir yerden başka bir yere geçişini inceleyen bilim dalı. )
- TERMODİNAMİK ile/ve/||/<> OPTİK
( Isı ve enerji dönüşümlerini inceler. İLE/VE/||/<> Işık ve görüntü olaylarını inceler. )
- TERMODİNAMİK ile/ve/||/<> TERMOELEKTRİK ile/ve/||/<> TERMOKİMYA ile/ve/||/<> TERMONÜKLEER
( Isı enerjisi ile kinetik enerji arasındaki ilgileri ve bu konuyla ilgili olayları inceleyen fizik kolu. İLE/VE/||/<> Isı enerjisi ile kinetik enerji arasındaki ilgileri ve bu konuyla ilgili olayları inceleyen fizik kolu. İLE/VE/||/<> Tepkimelere eşlik eden termik olayları inceleyen kimya dalı. İLE/VE/||/<> Ancak çok yüksek sıcaklıklarda, hafif elementler arasında doğan (çekirdeksel tepkime). )
- [ne yazık ki]
!TERÖR ile/ve/=/||/<>/< FİNANS
- TERÖRİZM" ile/ve/değil/||/<> TÖRERİZM
( )
- TERS ile/ve/<> KESİŞME
- TERSÂ ile/ve CEBÂNET
( Çok korkak, titrek. İLE/VE Korkaklık. )
- TERSÂNE-İ ÂMİRE ile/ve/||/<> TOPHANE-İ ÂMİRE ile/ve/||/<> BARUTHANE-İ ÂMİRE
- TERSİNEMEZLİĞİN ARTIŞI ve/||/<>/> "SABİTLİK"
- TERSİNEMEZLİK/ENTROPİ ile/ve/||/<> ÖZDEŞLİK, ZAMAN, DÜZENSİZLİK, KATSAYI
( [zaman] Var. İLE/VE/||/<> Yok. )
( Bir dizgenin kuvantum mekaniksel olarak bulunabileceği farklı durumların sayısı. İLE/VE/||/<> ... )
- TERSİNEMEZLİK ve/||/<> EVRENSEL KÜTLE ÇEKİMİ
- TERSİNEMEZLİK ve/||/<> KARANLIK ENERJİ ve/||/<> KARANLIK MADDE
- TERSİNEMEZLİKTE/ENTROPİDE:
NİCELİK ile/ve/değil/||/<> "NİTELİK"
- TERSİNİR DURUM DEĞİŞİMİ ile/ve/||/<> TERSİNEMEZ DURUM DEĞİŞİMİ
( Tersinir olmayan durum değişir. İLE/VE/||/<> İz bırakmadan, tersi yönde gerçekleşebilen durum değişir. )
- TERSİNİR ile/ve/||/<> TERSİNİRLİK
( Bir olayın ortaya çıkma koşullarındaki sonsuz küçük bir değişikliğin etkisiyle herhangi bir anda yön değiştirebilen [kimyasal, fiziksel ve mekanik dönüşüm]. İLE Tersinir bir olayın özelliği. )
- TERSLEMEK ile/ve/değil/yerine REDDETMEK
- TERTİB ve/||/<>/>/< MÜRETTEBÂT
- TERTİBAT ile/ve TEŞKİLÂT
- TERTİP ile/ve TANZİM
( Üstüste. İLE/VE Yanyana. )
- TERVİYE ile/ve/<>/> AREFE ile/ve/<>/> NEHÂR
( [Zilhicce'nin] 8. günü. İLE/VE/<>/> 9. günü. İLE/VE/<>/> 10. günü.[Bayram] )
- TERZİ, KENDİ SÖKÜĞÜNÜ DİKEMEZ ile/ve/||/<> KELİN İLACI OLSA BAŞINA SÜRER/MİŞ
- TERZİ:
[hem] "ORTOPEDİST" ve/||/<>/hem de "PSİKOLOG"
- TESÂDÜF ile/ve/değil DIŞLAŞMA
- TESÂDÜF[< SADEF | çoğ. TESÂDÜFÂT] ile/ve/değil/yerine/<> TEVÂFUK[< VEFK | çoğ. TEVÂFUKAT]
( Rastlantı, aramadan bulma. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Uyma, uygun gelme. )
- TESBİH (ETMEK) ile/ve/<> ZİKR (ETMEK)
- TEŞBÎH[< ŞİBH](/BENZETME) ile/ve/< İSTİÂRE ile/ve/< MECÂZ[< CEVÂZ] ile/ve/< MECÂZ-I MÜRSEL(/DÜZ DEĞİŞMECE) ile/ve/< TÂ'RÎZ[< ARZ] ile/ve/< TEŞHÎS[< ŞAHS] VE İNTÂK[< NUTK]
( Ortak nitelikleri bulunan nesne ya da kavramlar arasında benzerlik kurma sanatı. İLE/VE Bir sözcüğü kendi anlamı dışında kullanarak, bir şeyi benzediği başka şeylerin adıyla anma sanatı. İLE/VE Sözcükleri gerçek anlamları dışında kullanma sanatı. İLE/VE Bir sözcüğü, benzetme amacı gütmeden, başka bir sözcük yerine kullanma sanatı. [iki nesne/kavram arasında çok çeşitli ilişkiler kurulmasıyla] İLE/VE Bir sözü, hem gerçek, hem de mecâzî anlamıyla kullanma sanatı. [Söylenilen sözün gerçek anlamından bir sonuç çıksa da geçerli olan mecâzî anlamıdır][alay, sitem, şaka gibi kullanımlarda] İLE/VE Birini eleştirme, küçük düşürme ya da alay etmek amacıyla söylenilmek istenileni tam tersi bir anlamda bir sözle, incelikle ve lâtîfeyle[espriyle] anlatma sanatı. İLE/VE Teşhis, cansız varolanları ya da hayvanları kişileştirme sanatı. [FABL] | İntak, nesneleri konuşturma sanatı. )
- TEŞBİH ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KIYAS
- TEŞBİH ile/ve/||/<> MECAZ
- TEŞBİH ile/ve/<> TAHAYYÜL
- TEŞBİH ile/ve TEMSİL
- TEŞBİH ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TESPİT
- TESCİL/LEMEK ile/ve/değil TASDİK/LEMEK
( Herhangi bir şeyi resmî olarak kaydetme, kütüğe geçirme. | Bir taşınmazın üzerinde bir aynî hakkın kurulması için tapu kütüğüne yapılması gerekli kayıt. İLE/VE/DEĞİL Doğrulama. | Onay, onaylama. )
- TEŞEBBÜS ile/ve/||/<>/> TESADÜF
( Teşebbüs etmezsen, tesadüf etmez. )
- TEŞEBBÜS[Ar.] ile/ve TEVESSÜL[Ar.]
- TEŞEKKÜL ile/ve TASAVVUR
- TEŞEKKÜR ETMEK ve/||/<> ÖZÜR DİLEMEK
( Bunları bilmeyenlere, kapıları/nı kapatmak gerekir. )
- TEŞEKKÜR ETMEK ile/ve TAKDİR ETMEK
( TO THANK vs./and TO APPRECIATE )
- TEŞEKKÜR ile/ve ALLAH'A ŞÜKÜR
- TEŞEKKÜR ile/ve ŞÜKÜR
( Kişilere ve topluma teşekkür etmeyi bilmeyen, şükür etmeyi bilemez. )
- TEŞEKKÜRDE:
ESTAĞFİRULLÂH ile/ve/değil/||/<> RİCA EDERİM
- TESELLÎ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TECELLİ
( Hakikati keşf edebilmek için teselli değil tecelli gerekir. )
- TESHÎR ile/ve/> TAHRİK
( Söz/kelâm ile. İLE/VE/> Bakış/nazar ile. )
- TESİR (ETMEK) ile/ve/||/<>/> TESİS (ETMEK)
( Etki etmek. İLE/VE/||/<>/> Yapılandırmak. )
- TE'SÎR[Ar. < İSR | çoğ. TE'SÎRÂT] ile/ve TES'ÎR[Ar. < SA'R] ile/ve TESHÎR[Ar. < SİHRİYY] ile/ve TESHÎR[Ar. < SİHR/SEHHAR | çoğ. TESHÎRÂT]
( Alâmet, nişan bırakma. | İşleme, dokunma, içe işleme. | Kederlendirme. İLE/VE Değer/kıymet/narh koyma. | Ateşi yakıp alevlendirme. İLE/VE Zapt ve istila etme, ele geçirme, elde etme. İLE/VE Büyü yapma, büyüleme, aldatma/aldatılma, kendini bağlama. )
- TESİS (ETMEK) ve/<> TEMİN (ETMEK)
itibarı ile 22.177 başlık/FaRk ile birlikte,
22.177 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(78/90)
(1996'dan beri)