Psikoloji'deki FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 7.987 başlık/FaRk ile birlikte,
7.987 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(26/33)
- SANI = OPINION[İng., Fr.] = MEINUNG[Alm.] = OPINIO[Lat.]
- SANI ile SANRI
( Önce, olduğunuzu sandığınız kişi olmadığınızı anlayın. )
( En küçük bir kuşku olmaksızın, kendinizi sandığınız şey olmadığınızı bilin! )
( Understand first that you are not the person you believe yourself to be.
Beyond the least shadow of doubt, that you are not what you believe yourself to be. )
( SURMISE vs. HALLUCINATION )
( ZANN ile BİRSAM )
- SANIYORUM ile/ve/||/<> SAYIYORUM
- SANMA! ile/ve/||/<>/> ANMA! ile/ve/||/<>/> YANMA!
( )
- SANMAK ile/değil/yerine/>< "SAYMAK"
- SANRI ile/ve/||/<> SANCI
- SANRILARDAN "KURTULMAK" ile/ve/değil/||/<>/< SANRILARI TEKRAR EDEREK KURTULMAK
- SANSKAR(LAR) ile ...
( Kişinin karakterinin temelini oluşturan özellikler, huylar, mizaç. )
- SANSUALİZM[Fr.]/SENSÜALİZM[İng.] değil/yerine/= DUYUMCULUK
- SAPIK ile/değil AZGIN
- SAPIK/LIK" ile SAPKIN/LIK | ile/değil/yerine/||/<>/< SAPMA
( "Yükleme". İLE Tespit. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Durum. )
- SAPKIN EŞEYSELLİK ile/değil YOĞUN EŞEYSELLİK
- SAPKIN" ile/değil/yerine ÇAPKIN
- SAPLANTI ile/değil AŞK
- SAPLANTI = FİKR-İ SABİT = FIXED IDEA[İng.] = IDÉE FIXE[Fr.] = FIXE IDEE[Alm.] = FIXUS[Lat.]
- SAPLANTI ile/değil/yerine İSTİKRAR
- SAPLANTI ile/değil TİK[Fr.]
( ... İLE/DEĞİL Herhangi bir kas kümesinin, istençdışı devinmesi. | Alışkanlıkla sık sık yinelenen, gülünç, sıkıcı söz ya da el, kol, yüz devinmesi. )
- SAPMA ile/ve/<> SAPLANMA
- SAPMA ile/ve/||/<> YAŞAMDA KALMA SAPMASI
( II. Dünya Savaşı sırasında, müttefikler,
Naziler tarafından vurulan uçaklardaki kurşun deliklerini haritaladı ve
düşman topçularının ağır hasar verdiği alanları güçlendirmeye çalıştı.
Hedefleri, uçağın daha fazla kırmızı noktalı (ya da daha fazla merminin isabet ettiği) alanları yeniden inşâ etmek ve güçlendirmekti.
Kuramsal olarak, bu mantıklı bir çıkarımdı.
Sonuç itibariyle bunlar en çok etkilenen bölgelerdi.
Ama bir matematikçi olan Abraham Wald,
farklı bir sonuca vardı: Kırmızı noktalar, sadece eve dönebilen uçaklara verilen hasarı temsil ediyordu.
Gerçekten güçlendirilmesi gereken alanlar,
mermilerin isabet etmediği yerlerdi.
Çünkü bunlar, uçak vurulduğunda yaşamda kalamayacağı yerlerdi.
Buna, "yaşamda kalma sapması" denir.
Yalnızca yaşamda kalan örneklere odaklanmamızdan kaynaklı bir hatadır. )
(
)
- SARHOŞ ile DÎVÂNE
- SARHOŞ[Fars. SER:Baş. + HOŞ] değil/yerine/= ESRİK/ESRÜK[dvnlgttrk]
- SARHOŞ ile KÖR KANDİL/GÖK KANDİL
( ... İLE Aşırı derecede sarhoş. )
- SARILMAK:
MUTLULUĞU, İKİYE KATLAMAK ve/||/<> ACIYI, İKİYE BÖLMEK
- SARILMAK ile SARINMAK
( Sarma eyleminin yapılması. | Bir şeyin üzerine, bir ya da birkaç kez dolanmak. | Kollarını dolamak, kucaklamak. | Tüm gücü ile ele almak. | Büyük bir istekle kendini vermek, benimsemek. | Hemen yapmaya koyulmak, girişmek. İLE Kendi üstüne sarmak. )
- SARKINTILIK ile/değil İLTİFAT
- ŞARLATAN[İt./Fr.] ile/ve/<> ŞAKLABAN
( Kendi bilgi ve niteliklerini ya da mallarını överek, çevresindekileri kandıran, dolandıran kişi. | Bilir geçinen kişi. İLE Şen, şakacı ve güldürücü kişi. | Dalkavuk. )
- SARSIM ile SARSINTI
( Sarsma eylemi. | Gök nesnelerinin[cirim], genel çekim yasasına uygun olarak birbirini çekmesi nedeniyle herhangi bir gezegenin hareketinde görülen karışıklık. İLE Birden sallanma, sarsılma. | Titreme. | Deprem. | Deprem sırasındaki yer hareketlerinin her biri. | Bir kurum ya da kuruluşun dengesini etkileyen bozukluk. | Kaza, ilaç ve uyuşturucuların yarattığı, fiziksel ya da coşkusal nitelikteki, birdenbire gelişen karmaşık belirtilerin tümü. )
- ŞAŞIRMA (ACEB)
- ŞAŞIRMA ve/> KORKU
- ŞAŞIRMAK ile/ve AFALLAMAK
- ŞAŞIRMAK ile "KIRILMAK"
- ŞAŞIRMAK ile/ve/||/<> SARSILMAK
- ŞAŞIRTICI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜŞÜNDÜRÜCÜ
- ŞAŞIRTMA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
DEVEDE KULAK ile/ve/||/<> YA SİYAH, YA BEYAZ ile/ve/||/<> KANITLAMA ZORUNLULUĞU ile/ve/||/<> FELÂKET ÇIĞIRTKANLIĞI ile/ve/||/<> İMÂLI SORU ile/ve/||/<> ÇOK SORULU ile/ve/||/<> SINIRLI SEÇENEK
( FALLACY OF THE BEARD vs./and/||/<> BLACK OR WHITE FALLACY vs./and/||/<> ARGUMENT FROM IGNORANCE vs./and/||/<> FALLACY OF SLIPPERY SLOPE vs./and/||/<> COMPLEX QUESTION vs./and/||/<> FALLACY OF MANY QUESTIONS vs./and/||/<> FALLACY OF LIMITED CHOICES )
- ŞAŞKINLIK(/HAYRET) ile/ve/||/<>/> KUŞKU
( Zihinde. İLE/VE/||/<>/> Felsefede. )
- ŞAŞKIN/LIK ile/değil/yerine AŞKIN/LIK
- ŞAŞKINLIK ile BELİNLEME
( .. İLE Birden uyanarak, çevresine korku ile şaşkın şaşkın bakmak. )
- ŞAŞKIN/LIK ile/ve/<> GÜVENSİZ/LİK
- ŞAŞKIN/LIK ile/ve/değil HAYRAN/LIK
( BEHT )
- ŞAŞKIN/LIK ile/ve/<> KARARSIZ/LIK
- ŞAŞKINLIK ile KORKU
( BEWILDERMENT vs. FEAR )
- ŞAŞKIN/LIK ve PANİK
- ŞAŞKIN/LIK ile/ve/> SUSKUN/LUK / SUSMA
- ŞAŞMAK/ŞAŞALAMAK ile ŞAŞIRMAK
( Şaşan ve şaşıran kişi, bilmediğini bilen kişidir. )
- SATAŞMAK ile/ve/||/<> DALAŞMAK
- SATAŞMAK ile/ve/||/<>/> SÜRTÜŞMEK
- SATILABİLİRLİK ile/ve/değil/<> DEĞİŞİM DEĞERLİLİK
- SATİR[Fr.] değil/yerine/= YERGİ
- SATİRİAZİS ile/ve/||/<> NEMFOMANİ
( [Aşırı eşeysel istekli/lik]
Erilde. İLE/VE/||/<> Dişilde. )
- [not] SATISFACTION vs./and TO (GET) IMPRESS
- SATIŞTA:
N ile/ve/||/<> A ile/ve/||/<> I ile/ve/||/<> D ile/ve/||/<> A ile/ve/||/<> S
( Gereksinim. İLE/VE/||/<> Dikkat. İLE/VE/||/<> İlgi. İLE/VE/||/<> İstek. İLE/VE/||/<> Eylem. İLE/VE/||/<> Tatmin. )
( Need. VS./AND/||/<> Attention. VS./AND/||/<> Interest. VS./AND/||/<> Desire. VS./AND/||/<> Action. VS./AND/||/<> Satisfaction. )
- SATRANÇ TAŞLARININ DEĞERLERİNDE:
1 ile/ve/||/<>/< 3 ile/ve/||/<>/< 5 ile/ve/||/<>/< 9 ile/ve/||/<>/< SONSUZ
( Piyon. İLE/VE/||/<>/< Filler. İLE/VE/||/<>/< Atlar ve kaleler. İLE/VE/||/<>/< Vezir. İLE/VE/||/<>/< Şah. )
- SATVET[Ar.] değil/yerine/= (ZORLU/SİNDİRİCİ) GÜÇ
- [ne yazık ki]
!SAVAŞ ile ASKERİCİLİK/MİLİTARİZM
- SAVAŞ değil/yerine/>< SANAT
- SAVAŞ ile/ve/değil/yerine SAVAŞIM
- [ne yazık ki]
!SAVAŞ ve/||/<>/>/< !YILDIRMA/TERÖR[Fr.]
- [ne yazık ki]
SAVAŞ DÖNEMLERİNDE:
RİTÜELLEŞMİŞ ile SINIRLAMACI OLAN ile FETİH ile MUTLAK AMACI OLAN ile SINIRI OLMAYAN
- SAVAŞMAMA ile/ve/||/<> MESAFE ALMA
- SAVCININ/POLİSİN İŞİ(/GÖREVİ/SORUMLULUĞU):
"(HERHANGİ) (BİR) ZANLI YAKALAMAK" değil (İLGİLİ/KANITLI) ZANLIYI YAKALAMAK
- SAVRULMAK ile/değil/yerine/>< SALINMAK
- SAVRULMAK ile/değil SARSILMAK
- [ne yazık ki]
SAVSAKLAMA ile/ve/||/<> BOŞVERME
- SAVSAKLAMA ile/ve/<> SALLAMA
- SAVUNMA MEKANİZMALARINDA:
BASTIRMA ile/ve/değil/||/<> BÖLME
- SAVUNMA MEKANİZMALARINDA:
FİZİKSEL OLARAK KAZANILMIŞ SAVUNMA SİLAHLARI ile/ve DAVRANIŞSAL OLARAK KAZANILMIŞ SAVUNMA HAREKETLERİ
- SAVUNMA MEKANİZMASI ile/ve/||/<> AVUNTU
- SAVUNMA ve/||/<> GÜDÜLENME ve/||/<> KAYGI
- SAVUNMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SAVUŞTURMA
- SAVUNMA ile/ve/||/<> "... SAYMA"
- SAVURGAN/LIK ile/ve/<>/değil/yerine DAĞINIK/LIK
- SAVURGAN/LIK ile/değil/yerine/>< SADÂKAT
- SAVUŞMA/CIZLAM[argo] ile SIVIŞMA
( Kaçma. İLE Ortadan kaybolma. )
- ŞÂYÂN[Fars.] değil/yerine/= UYGUN, YAKIŞIR, YARAŞIR, DEĞER
- SAYDAMLIK/ŞEFFAFLIK ile/ve/||/<> ÖZDENETİM
- SAYGI:
BİLİNÇ ve/||/<> DUYARLILIK
- SAYGI (GÖSTERMEK) ile/ve/||/<>/> ANLAYIŞ (GÖSTERMEK)
- SAYGI ile/ve/||/<> ÇEKİNMEK
- SAYGI ile/ve/<> DEĞER VERMEK
( RESPECT vs./and/<> TO ESTEEM/APPRECIATE )
- SAYGINLIK/PRESTİJ[Fr.,İng. < PRESTIGE] ile GÖSTERİŞ
( ... ile NÜMÂYİŞ )
( ... ile AFİLİ[Gösterişli, çalımlı.] )
- SAYGISIZ/LIK:
ÇEKİNMEMEK(TEN) ile/ve/değil/||/<>/< YETERİNCE ÇEKİNMEMEK(TEN)
- SAYGISIZLIK ile/ve/değil DÜŞÜNCESİZLİK
( [not] DISRESPECTFULNESS vs./and/but THOUGHTLESSNESS )
- Saygı duyulmak için DİNLE!!!
- SAYI ile/ve/||/<>/> NARSİSİST SAYI/ARMSTRONG SAYISI/MÜKEMMEL KUVVETLİ SAYI
(
Bir sayının basamaklarının her birinin, toplam basamak sayısı kadar üssü alınıp toplandığında yine aynı sayıyı vermesi durumu.
Matematiksel Açıklama
Bir n basamaklı X sayısı için:
X = d1 + d2 + ... + dn
biçimindeki denklem sağlanıyorsa X bir narsisist sayıdır.
Örnekler
- 153 sayısı:
13 + 53 + 33 = 1 + 125 + 27 = 153
94 + 44 + 74 + 44 = 6561 + 256 + 2401 + 256 = 9474
Bu tür sayılar, belirli bir düzende ortaya çıkmaz ve genellikle belirli bir aralıkta bulunmaları için özel algoritmalar kullanılır.
)- SAYILABİLİRLİK ile/ve/||/<>/> BİREYLEŞİM
- SAYRI/HASTA/HİPOKONDRİAK ile/değil SAYRIMSAK
( ... İLE/DEĞİL Gerçekte sayrı olmadığı halde, kendini sayrı gösteren/sanan. )
- SAYRILIK/HASTALIK/MARAZ[Ar.] değil/yerine/>< ESENLİK
- SAYRILIK ile/ve BÖLGESEL SAYRILIK
( DISEASE vs./and ENDEMIC )
- SCIENCE ile PSEUDO SCIENCE
- SEANS[İng.] değil/yerine/= OTURUM
- SEÇEMEDİKLERİMİZ ile/ve/||/<>/> YEĞLEYEBİLECEKLERİMİZ
( Doğum yerimiz. | Ten rengimiz. | Anne ve babamız. | Cinsiyetimiz. | "Adımız." | "Kökenimiz."
İLE/VE/||/<>
Adâletli olmak. | Ahlâklı olmak. | İyi kalpli olmak. | Dürüst olmak. | Saygılı olmak. | Öğrenmeye açık olmak. | Kendini geliştiren olmak. | Önyargısız olmak. )
- SEÇİLMİŞ DİKKAT ile/ve/||/<> BÖLÜNMÜŞ DİKKAT ile/ve/||/<> DİKKAT DEĞİŞTİRME
( SELECTIVE ATTENTION vs. DIVIDED ATTENTION vs. ATTENTION SWITCH )
- SEÇİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< STRATEJİ
- SECİYE ile ...
( HUY, TABİAT, KARAKTER )
- SEÇME ... ile/değil SEÇMELİ ...
- SEFÂLET ile/ve/değil İÇ SEFÂLET
- SEFALJİ ile/||/<> MİGREN
( Baş ağrısı. İLE/||/<> Şiddetli baş ağrıları ve öteki belirtilerle ilişkili bir nörolojik sayrılık. )
- ŞEFKÂT ve NEZÂKET :
SAĞIRIN DA DUYABİLDİĞİ ve/||/<> KÖRÜN DE GÖREBİLDİĞİ
- SEHER ve/||/<> BAHAR
( Gecenin sonu/sonrası. VE/||/<> Kışın sonu/sonrası. )
- ŞEHİR ve/> ARTI DEĞER
- SEHİV[Ar.] değil/yerine/= HATA
( Unutma nedeniyle yapılan hata ve sonucu bakımından, çok önemli olmayan yanlışlık.[Akla geldiğinde telâfisi de yapılmak üzere.] )
( Bizden hatâ, Hakk'tan atâ'. )
- SEHV değil/yerine/= YANLIŞ, HATA | YANILMA
- ŞEHVET ile ...
( AŞIRI İSTEK | MADDEYE OLAN BAĞIMLILIK | NEFİS )
- ŞEHVET ile/ve/değil/yerine AŞK
( Tüm canlılar arasında. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Kişiden/insandan, her şeye yönelik. )
( Herkes, dur der! İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Herkes, kabul eder. )
- ŞEHVET ile CİMRİLİK
( Maddeye olan bağımlılık. İLE Elisıkılık, Elindekikini sakınma/paylaşmama. )
( İnsanı mağlup eden her arzu şehvettir. )
( ŞEHVET: Nefsin aldığı tüm paylar. )
( ŞEHVET: Allah'ın varlığını bildiğin halde kendi varoluşunu gözardı edememek. )
- ŞEHVET ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> FAHİŞ/FUHUŞ
- ŞEHVET ile/ve/||/<>/> GULMET
( Maddeye olan bağımlılık. | Anımsamak - imgelemek - ummak/beklentide olmak. İLE/VE/||/<>/> Şehvet fazlalığı. )
- ŞEHVET ve/> İFFET/UT
- ŞEHVET[Ar.]/LİBİDO değil/yerine/= KÖSNÜ
( Eşeysel enerji. )
- ŞEHVET ve ŞİDDET
- ŞEHVETTEN ile/ve/değil/yerine AŞKTAN
( Beşer doğulur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE İnsan olunur. )
( Geçici. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Kalıcı. )
( Beşeri aşk. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Kendi. | Tüm yetkin olanlar. )
( Mülkiyet. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Özgürlük. )
- ŞEKER ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SABUN (OYUNU)
- ŞEKER SAYRILIĞI ile GİZLİ ŞEKER SAYRILIĞI
( DIABETES INSPIDUS vs. DIABETES MELLITUS )
- ŞEKER ile/ve/||/<>/< ŞÜKÜR
- ŞEKİL ile/ve/||/<> AHVÂL/HÂL
- SEKONDER/PRİMER ... değil/yerine/= İKİNCİL/BİRİNCİL ...
- SEKS (YAPMAK) ile/ve/değil/||/<>/< HEYECAN (YAPMAK)
- SEKS ile/ve/||/<>/< SES
( SEX vs./and/||/<>/< SOUND )
- SEKSÎ ile/ve/değil/yerine/=/||/<>/< KIŞKIRTICI
- SEKTE[Ar.]/KRİZ[İng. < CRISIS] ile/||/<>/> BUNALIM/BUHRAN[Ar.]
( Tıpta. [kalp sektesi(nden ölmek/gitmek) /kalp krizi(nden ölmek/gitmek).] İLE/||/<>/> Toplumsal. [büyük buhran (1929)] )
- ŞEKVÂ değil/yerine/= ŞİKÂYET, HOŞNUTSUZLUK
( ŞİKÂYET, HOŞNUTSUZLUK )
- SELF-AWARENESS[İng.] değil/yerine/= ÖZ FARKINDALIK
- ŞEMA:
KENDİ ile/ve/||/<>/> DIŞ DÜNYA ile/ve/||/<>/> GELECEK
- ŞEMA ile/ve/||/<> MOD
- SEMÂ'DA:
DÖNÜŞ ve/<> DUYUŞ ve/<> HİTAB ve/<> OLUŞ
- ŞEMAL" değil ŞEMAİL
- ŞEMALAR:
KOŞULLU ile/ve/||/<> KOŞULSUZ
- SEMANTİK BELLEK/SEMANTIC MEMORY[İng.] değil/yerine/= ANLAMSAL BELLEK
- BELLEK:
SEMANTİK ile/ve/||/<> EPİZODİK
( Olgusal. İLE/VE/||/<> Özgeçmişe dayalı. )
- SEMANTİK[Fr., < SEMANTIQUE / İng. < SEMANTICS] değil/yerine/= ANLAMBİLİM/ANLAMSAL
- ... ŞEMASI ile ... AĞACI
- ÂFETLER:
SEMÂVÎ ile/ve/||/<> MÜKTESEP
( ÂFÂT-I SEMÂVİYE ile/ve/||/<> ÂFÂT-I MÜKTESEBE )
- SEMİR ZEKİ
- SEMPATİ[İng.] ile EMPATİ ile APATİ ile ANTİPATİ ile TELEPATİ
( Duygudaşlık, yakınlık, sıcakkanlılık. İLE Duyumsama, kendini ötekinin yerine koyma çabası. İLE [hiçbir şey] Duyumsamama, duyumsuzluk, kayıtsızlık. | Sürekli cansızlık, gevşeklik. İLE Karşıduyum, soğukluk. İLE Uzaduyum. | Zihinsel, uzaktan [işaretsiz, yazısız, sözsüz] iletişim kurma (becerisi). )
( PATHOS[Yun.]: Duyum/samak, his/setmek. )
( SYMPATHY vs. EMPATHY vs. APATHY vs. ANTIPATHY vs. TELEPATHY )
- SEMPATİ/SYMPATHY[İng.] değil/yerine/= HOŞ DUYUM
- SEMPATİKO ile/ve/||/<> SEMPATİ ile/ve/||/<> EMPATİ ile/ve/||/<> CONPATİ
- SEMPATİZAN[Fr.] değil/yerine/= DUYGUDAŞ
- SEMPTOMATOLOJİ ile/ve/||/<> ETİYOLOJİ ile/ve/||/<> TERAPÖTİK
( Göstergelerin incelenmesi, belirtibilim. İLE/VE/||/<> İLE/VE/||/<> Nedenlerin araştırılması. İLE/VE/||/<> Tedavi/sağaltım yollarının araştırılması ve uygulanması. )
- ŞEN-ŞAKRAK (BİRİ)
- SENDELEME ile YALPALAMA
( ... İLE Dengesi bozularak, bir sağa, bir sola eğilmek. [YALPA: Rüzgâr ya da dalgaların etkisiyle, geminin, bir sancağa(sağa), bir iskeleye(sola) yatıp kalkması.] )
- SENDEN/BENDEN FARKLI DÜŞÜNEN(E TAHAMMÜL) ile SENDEN/BENDEN FARKLI İNANAN(A TAHAMMÜL)
- SENİ, SENDEN EDEN ile/değil/yerine SENİ, SEN EDEN
- SENİ SEVMEYENE GÖSTERME!:
SABIR ve/||/<> FEDÂKÂRLIK ve/||/<> SEVGİ
( [gösterirsek, onun için ...] ... "Yüzsüzlük" "olur". VE/||/<> ... "Eziklik" "olur". VE/||/<> ... "Kişiliksizlik" "olur". )
- SENİ:
SEVMEYENİ ile/ve/değil/yerine/>< SEVENİ
( Tatlı olsa da unut. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Zehir olsa da yut. )
( Sevme! İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Sev... [Sevenin/sevginin ölçütü de tüm davranış, tutum ve sözlerinde ne kadar saygılı olduğu/davrandığıdır.] )
- (SENİN) DEDİĞİN (GİBİ) OLSUN (DİYE) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖNLÜN OLSUN (DİYE)
- SENİN, İÇİN FESAT değil/yerine ÖKÜZ ALTINDA, BUZAĞI ARAMAMAK GEREK
- ŞENLENME ve/||/<>/> BEREKETLENME
- SENSİZ ile/ve/||/<> SONSUZ
- SENSÖR değil/yerine/= ALICI/ALGILAYICI
- SENSORY GATING[İng.] değil/yerine/= DUYUSAL KAPILAMA
- SERBEST ÇAĞRIŞIM ile/ve/değil SALLAMAK
- SERD[Ar.] ile SERD[Ar.] ile SERD[Fars.]
( Sözü, düzgün ve uygun söyleme. İLE Doğrama, doğranma. İLE Soğuk. | Sert, haşin, çirkin. | Sert, kaba, hoyrat. )
- SEREBRAL PALSİ ile FRIEDREICH ATAKSİ
- SEREBRAL/CEREBRAL ile/||/<> SEREBROSPİNAL/CEREBROSPINAL
( Beyinle ilgili. İLE/||/<> Beyin ve omurilikle ilgili. )
- SEREBRUM'DA:
YARIK ile/ve OLUK
( FISSURE vs./and SULCUS )
- ONUR = ŞEREF[Ar.] = HONOUR[İng.] = HONNEUR[Fr.] = EHRE[Alm.] = ONORE[İt.] = HONOR[İsp.]
- ŞEREF[Ar.] değil/yerine/= ONUR, YÜCEY
- ŞERGİL değil/yerine/= ASKINTI, BAŞ BELÂSI
- SERİ ZAMAN ALGILAMASI ile SÜREKLİ ZAMAN ALGILAMASI
( PERCEPTION OF SERIAL TIME vs. PERCEPTION OF CONTINUAL TIME )
- SEROTONİN ve/||/<> DOPAMİN ve/||/<> OKSİTOSİN ve/||/<> ENDORFİN
( Mutluluk hormonları. )
- SERPİLME ile/ve/||/<> GELİŞME
- SERSEMLEMEK, ŞAŞKINLAMAK = SANGILAMAK
- SERSERİ[Fars.] ile/ve/||/<> HERCÂÎ[Fars.]
( Başı boş.[baş başa][kendi kendine] İLE/VE/||/<> İsteğinde kararlı olmayan ya da konudan konuya geçiveren. | Aşkta, değişken, vefâsız. )
- SÖZ:
SERT ile/ve/||/<> TERS ile/ve/||/<> KİTABIN ORTASINDAN
- SERTİFİKA[Fr.]["SERFİTİKA" değil!]/DİPLOMA[Yun.] ile ÖĞRENİM BELGESİ/ÖĞRENİBELGE
- SERTLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< REDDETMEK
- SERZENİŞ ile HAYIFLANMA
- SERZENİŞ ile SIZLANMA
- SES-SOLUK (ÇIKARMAMAK/ÇIKARMASIN/ÇIKARMIYOR)
- SES ile/ve/değil/yerine SESSİZLİK(SÜKÛNET)
( Sessizlik, baş etmendir. )
( Sessizlikle Bilgelik, Davranışlarla Krallık. )
( Sessizlik ve sükûn - öte yol budur. )
( Sessizlikten başka hiçbir belirli düşünce, zihnin doğal hali olamaz. )
( Sessizliğe ulaştığınızda, herşey doğal biçimde, sizin tarafınızdan bir girişim olmaksızın kendiliğinden oluşacaktır. )
( Aklın, davranışlardaki en açık belirtisi sükûnet ile zarâfettir. )
( Sessizlik ve sükûnet içinde, gelişirsiniz. )
( Sükûnet ve sessizlik içinde, büyürsünüz. )
( Size yardım edecek olan, sessizliktir. )
( Sükûnet ve sessizlik içinde "Ben" kabuğu erir ve iç ile dış bir olur. )
( Umudunuz, zihninizde sessiz ve gönlünüzde sakin kalmakta yatar. )
( Öteye varabilmek için sessizliğe râzı olmalısınız. )
( Tüm gereksinimim(iz), SESSİZLİK. )
( Kendinize tam bir sessizlik içinde bakın, kendinizi tanımlamayın/tarif etmeyin. )
( Sessiz ve sakin kalın. )
( Gerçeğe varmış olan kişiler çok sessizlerdir. )
( İlim, hâle inkılâp edince ses çıkmaz. )
( Sadece aslî olanda sükûn ve huzur vardır. )
( Sessizlik bir kez idrak edildiğinde, o, değişebilir olanı derin biçimde etkiler, kendi etkilenmeden kalarak. )
( Sessizlik hakkındaki tüm konuşmalar, gürültüden ibarettir. )
( YAZIT
Gürültü patırtının ortasında sükûnetle dolaş; sessizliğin içinde, huzur bulunduğunu unutma! Başka türlü davranmak, açıkça gerekmedikçe, herkesle dost olmaya çalış. Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık, unutmak olsun. Bağışla ve unut! Fakat kimseye teslim olma! İçten ol; telâşsız, kısa ve açık seçik konuş. Başkalarına da kulak ver. Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü, dünyada, herkesin bir öyküsü vardır.
Yalnız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış. İşinle ne kadar küçük olursa olsun ilgilen; yaşamdaki dayanağın odur. Seveceğin bir iş seçersen, yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın. İşini öyle seveceksin ki, başarıların, gövdeni ve yüreğini güçlendirirken, verdiklerinle de yepyeni yaşamlar başlatmış olacaksın.
Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol. Sevmediğin zaman sever gibi yapma. Çevrene, önerilerde bulun fakat hükmetme. Kişileri yargılarsan, onları sevmeye zamanın kalmaz. Ve unutma ki, insanlığın, yüzyıllardır öğrendikleri, sonsuz uzunlukta bir kumsaldaki tek bir kum taneciğinden daha fazla değildir.
Aşka burun kıvırma sakın; o, çöl ortasındaki yemyeşil bir bahçedir. O bahçeye uygun bir bahçıvan olmak için her bitkinin sürekli bakıma gereksinimi olduğunu unutma.
Kaybetmeyi, ahlâksız kazanca yeğle. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azâbı, yaşam boyu sürer. Bazı idealler, o kadar değerlidir ki, o yolda yenilmen bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras, dürüstlüktür.
Yılların geçmesine öfkelenme; gençliğe yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe. Yapamayacağın şeylerin, yapabileceklerini engellemesine izin verme.
Rüzgârın yönünü değiştiremediğin zaman, yelkenlerini, rüzgâra göre ayarla. Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil gemiyi, limana getirip getiremediğinle ilgilenir. Ara sıra isyana yönelecek olsan da anımsa ki, evreni yargılamak olanaksızdır. Ondan dolayı, kavgalarını sürdürürken bile kendinle barış içinde ol.
Anımsar mısın doğduğun zamanları: Sen ağlarken, herkes, sevinçle gülüşüyordu. Öyle bir yaşam geçir ki, herkes ağlasın öldüğünde, sen mutlulukla gülümse. :) Sabırlı, sevecen, erdemli ol. Önünde sonunda, tüm servetin, sensin. Görmeye çalış ki, tüm pisliğine ve kalleşliğine karşın, dünya, yine de kişinin biricik güzel mekânıdır.
Eski Bir Tapınak Yazıtı (Xsenius İ.Ö. IX. yy.) )
( HÂMÛŞÂN[Fars.]: Sessizler, susmuşlar. | Mevlevî mezarlıkları. )
( SAVT ile/ve/değil/yerine SAMT )
( [not] SOUND vs./and/but QUITENESS
QUITENESS instead of SOUND
Silence is the main factor.
Wisdom in Silence, Kingdom in Behaviour.
Silence and peace - this is the way beyond.
In peace and silence, you grow.
In peace and silence the skin of the 'I' dissolves and the inner and the outer become one.
What helps is silence.
No particular thought can be mind's natural state, only silence.
Your hope lies in keeping silent in your mind and quiet in your heart.
To go beyond, you must consent to silence.
ALL I/WE NEED IS SILENCE!
Look at yourself in total silence, do not describe yourself.
Keep quiet.
Realised people are very quiet.
There is peace only in the essential.
Once you are quiet, things will begin to happen spontaneously and quite naturally without any interference on your part.
All talk about silence is mere noise. )
( SABDA ile/ve/değil/yerine ... )
- SESİMİZİ:
DOĞRUDAN DUYMAK ile/ve/||/<> KAYIT ARACINDAN DUYMAK
( Ses Kaydımızı Dinlediğimizde Sesimizi Neden Kendi Duyduğumuzdan Farklı Algılarız?
Ses, havada basınç dalgaları oluşturarak yayılır. Kulağımıza ulaşan ses dalgaları, kulak kanalı boyunca ilerler ve iç kulaktaki koklea olarak adlandırılan salyangoz biçimindeki yapıda bulunan tüy hücreleri tarafından algılanır. Tüy hücreleri, ses dalgalarını, sinir iletilerine dönüştürür. Bu sinyaller, sinir hücreleri tarafından beyne iletilir ve böylece ses duyulmuş olur.
Kendi ses kaydımızı dinlediğimizde, çoğunlukla duyduğumuz sesten rahatsız olur ve kayıttakinin kendi sesimize benzemediğini düşünürüz. Çünkü, normalde kendi sesimizi iki biçimde algılarız. Konuştuğumuzda oluşan ses dalgaları öteki dış kaynaklı sesler gibi havada yayılırken kulağımıza ulaşır ve kokleadaki tüy hücreleri tarafından algılanır. Ancak, ses dalgalarını oluşturan ses telleri titreştiğinde, bu titreşimler, boynumuzdaki ve başımızdaki kemikler tarafından da iletilir. Kokleaya ulaşan bu titreşimlerin frekansı havada yayılan sesin frekansından daha düşüktür. Kendi sesimizi bu iki farklı yoldan ulaşan ses dalgalarının birleşimi biçiminde algılarız.
Ses kayıt araçları, sadece havada yayılan ses dalgalarını algıladığı için sesimizin vücudumuzun içinde iletilen bileşenini duyamamış oluruz. Dışarıdan gelen sesleri engelleyen kulaklıkları taktığımızda ise sadece "kendi iç sesimizi" algılarız. )
- SESİMİZİ YÜKSELTMEK ile/değil/yerine/>< SÖZÜMÜZÜ YÜKSELTMEK
- SESİZLİK" değil SESSİZLİK
- SESLİ DÜŞÜNME ile/<>/ne yazık ki SÖYLENME
- SESSİZ KALMAK ile/ve/||/<>/> ONSUZ KALMAK
( (")Kırıldıysak.(") İLE/VE/||/<>/> Kırıldığımızı anlamıyorsa. )
- SESSİZ KALMAK ile/ve/||/<>/> ONSUZ KALMAK
( Kırıldığımızı anlamıyorsa. İLE/VE/||/<>/> Sessizliğimizden de kırıldığımızı anlamıyorsa. )
- SESSİZ-SEDÂSIZ (GİTMEK/GELMEK)
- SESSİZLEŞME/SUSKUNLAŞMA:
DİNLEYENİMİZ OLMADIĞINDA ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> ANLAYANIMIZ OLMADIĞINDA
- SESSİZLİK ile/ve/<> SİZSİZLİK
- SES'TE/SELEN'DE:
YÜKSEKLİK/PERDE ile/ve ŞİDDET ile/ve TON
- SEVDÂ ve/||/<> AYRILIK
( Ayrılık da sevdânın içinde/parçası. / Ayrılık, sevdâya dahil. )
- SEVDİĞİMİZ İŞİ YAPANA KADAR ve/||/<> SEVDİĞİMİZ YERDE OLANA KADAR
( Yaptığımız işi sevelim! VE/||/<> Olduğumuz yeri sevelim. )
- SEVDİĞİNE "İTAAT" ile/ve/||/<> "İTAAT ETTİĞİNİ" SEVMEK
- SEVDİĞİNE KAVUŞAMAMAK ile/ve/||/<> KAVUŞTUĞUNU SEVEMEMEK
- SEVENE ile/ve/||/<> SEVMEYENE
( Hay hay. İLE/VE/||/<> Bay bay[İng. < bye bye] )
- SEVGİ BAĞLARININ:
BOZULMASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< KURULMASI
( bkz. John Bowlby )
- SEVGİ:
CAN ve/<> HEYECAN
- SEVGİ:
"İNANMA" değil EDİM
- SEVGİ:
SIRADIŞI/ABARTILI ŞEYLER YAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SIRADAN ŞEYLERİ, ÖZENLE/DİKKAT İLE VE İNCELİKLE/RİKKAT İLE YAPMAK
- SEVGİ:
TESELLİ ile/ve/değil/||/<>/>/< TECELLİ
( Sevilince. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Sevince. )
- SEVGİ:
YANLIŞLARI ÖRTMEK İÇİN değil ZORLUKLARI AŞMAK İÇİN
- SEVGİ:
"YEĞLEME ya da SEÇİM ya da BAĞIMLILIK" ile/değil/yerine/!=/>< KOŞULSUZLUK
( Sevgi, ne yeğleme, ne seçim, ne de bağımlılık konusudur. Her şeyi sevilmeye değer ve sevilebilir kılan bir olanak ve güçtür. )
( The love is which is neither prefer or choice, nor attachment. But a power and possibility which makes all things love-worthy and lovable. )
- SEVGİ ile/ve/<>/değil ALIŞKANLIK
( LOVE vs./and/<>/değil ADDICTION )
- SEVGİ ve/<> ANLAM
( LOVE and/<> MEANING/SENSE )
- SEVGİ ile/ve BAĞIMLILIK
( Neyi çok[gereğinden fazla] seversek, canımızdan olduran odur. )
( LOVE vs./and DEPENDENCE )
- SEVGİ ve/||/<>/> HAK
( Ailede. VE/||/<>/> Toplumda. )
- SEVGİ ile/>< KÂR
( [Pozitivizm ve kapitalizmin ...] Sevmediği. İLE/>< "Sevdiği". )
- SEVGİ ile/ve/değil MİNNET
- SEVGİ ile/ve/||/<> SEZGİ ile/ve/||/<> COŞKU
( LOVE vs./and/<> INTUITION vs./and/<> EXUBERANCE | EBULLIENCE )
- SEVGİ ile TUTKU
( LOVE vs. PASSION )
- SEVGİ:
PLATON'U ile/ve/daha çok/||/<>/< HAKİKATİ
( "Platon'u severim fakat hakikati daha çok severim." - Aristoteles )
- SEVGİDE:
KOŞULSUZLUK ve/||/<> HESAPSIZLIK ve/||/<>
SÜREKLİLİK ve/||/<> VEREREK BAŞLAMAK(< ALMA DÜŞÜNCESİNİN/BEKLENTİSİNİN OLMAMASI)
- SEVGİ/İLGİDE:
ABARTI ile/ve/||/<>/> BOĞMA
- SEVGİLİ ile/ve ÂŞIK
( Sultan. İLE/VE Kul. )
( Âşıksan, o da sana âşık olur. [Âşık-mâşuk ayrımı/farkı da kalmaz.] )
( Sevgili ile başbaşa olana, ağyâr gerekmez. )
( Birbirinin güneşinde ısınırlar. İLE/VE Yanarlar. )
( DAVUD: Sevgili. )
- SEVGİLİNİN/BİRİNİN:
"HERŞEYİ OLMAK" ile/değil/yerine HİÇBİR ŞEYİ OLMAK
- SEVGİNİN:
"AŞIRISI" değil/olmaz BİLİNÇSİZİ
- SEVGİSİZLİK ile/ve/değil/||/<>/< İHMAL EDİLMEK/YOK SAYILMAK/GÖRÜLMEMEK
- [ne yazık ki]
SEVGİSİZLİK ve/||/<>/> KAYITSIZLIK
- SEVİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ ile/ve/değil/yerine/||/<> SEVMEK
( Hiçbir zaman doymazsın. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Ancak, sevdikçe doyarsın. )
- SEVİLMEK ile/ve/değil/<> ANLAŞILMAK
- SEVİLMEYEN İŞ ile/yerine SEVİLEN İŞ
( Zor/çetin gelir. İLE/YERİNE Kolay gelir. )
- SEVİNÇ:
İYİ ŞEYLER OLDUĞUNDA ve/||/<> KÖTÜ ŞEYLER OLMADIĞINDA
( Her zaman. VE/||/<> Çoğunlukla ve/ya da bazen. )
- SEVİNÇ = JOY, GLADNESS[İng.] = ÉPANOUISSEMENT[Fr.] = FREUDE[Alm.] = GAUDIUM[Lat.]
- SEVİNÇ ile/ve/değil/yerine NEDENSİZ SEVİNÇ
- SEVİNÇ ile/ve/değil/<> NEDENSİZ SEVİNÇ
- SEVİNÇ >< ÜZÜNTÜ/KEDER/ACI/ISTIRAP >< İSTEK
( Dostunla paylaşırsan artar. >< Dostunla paylaşırsan azalır. )
- SEVİNCE ile/ve/||/<>/> SEVİNCE[< SEVİNÇ'E]
( Sevdiğimizde. İLE/VE/||/<>/> Sevinçli olmaya/olma durumuna. )
- SEVİNÇTEN/MUTLULUKTAN AĞLAMAK ile ÜZÜNTÜDEN AĞLAMAK
( Üzüntüsü sahte olanın, ağlaması gösterişli olur. )
( İŞRÎRÂK: Gözyaşına boğulma, ağlamaktan boğulmak derecesine gelme. )
- SEVİŞME ile/ve/||/<> ŞEFKAT
- SEVİYELİ/LİK / SEVİYESİZ/LİK ile/ve/||/<>/> SEVİYESİ
- SEVİYESİZLEŞME ile/ve/||/<>/> YOZLAŞMA
- ŞEVK ve/||/<> ŞEHVET
- ŞEVKÂT[Ar. < ŞEVK | çoğ. EŞVÂK] ile/değil ŞEFKÂT/ŞEFÂKÂT[Ar.]
( Şiddetli istek, keyif, neşe, sevinç. İLE/DEĞİL Sevecenlik. | Acıyarak, esirgeyerek, merhamet ederek sevme. )
- SEVMEK:
"SAHİP OLMAK" ile/değil/yerine/< DEĞER VERMEK
- SEVMEK-SEVİLMEK ile/ve/<> ANIMSAMAK-ANIMSANMAK ile/ve/<> BAĞIŞLAMAK-BAĞIŞLANMAK
( Üçü de güzeldir fakat ilkleriyle de yetin(ebil)mek gerekir. )
- SEVMEK ile/ve/+/||/<>/>/< (DAHA ÇOK) SEVMEYİ İSTEMEK/YEĞLEMEK
- SEVMEK ile/ve/<> DEĞER VERMEK
( TO LOVE vs./and/<> TO APPRECIATE )
- SEVMEK ile/ve/=/||/<>/>/< DEĞERLENDİRMEK
- SEVMEK ile/ve/<> OKŞAMAK
( ... cum/et/<> BLAND/ÎTUS )
- SEVMEK ile/ve/değil SAHİP OLMA İSTEĞİ
- SEVME/SEVGİ ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< İŞİNE YARAMA
( Çoğunlukla, kişilerin ne kadar işine yarıyor/yaramıyorsak, bizi o kadar çok/az "severler". )
- SEVMEYİ BIRAKMAK ile/değil/yerine SEVGİMİZİ GÖSTERMEYİ BIRAKMAK
- SEVR "ANTLAŞMASI" değil/yerine LOZAN ANTLAŞMASI
( 1920 değil/yerine 1923 )
( )
- ŞEY ile/ve/||/<> NESNE ile/ve/||/<> GÖSTERGE
( )
( THING vs./and/||/<> OBJECT vs./and/||/<> INDICATOR )
- ŞEY/LER ARACILIĞIYLA KENDİNDEN HOŞLANMAK ile/ve/yerine/değil ŞEY(LER)DEN HOŞLANMAK
( Bir şeyden hoşlanmaktan söz edilir, doğrusu, bu şey aracılığıyla kendinden hoşlanmasıdır. )
- SEYYİAT ile/değil/yerine/>< HASENAT
- SEYYİE[Ar.] değil/yerine/= KÖTÜLÜK
- SEZGİ/ÖKE(DEHÂ):
ZEKÂ ve/+ İÇGÜDÜ
- SEZGİ ile/ve/değil/||/<>/< ALIŞKANLIK
- SEZGİ = HADS, TEHADDÜS = INTUITION[İng., Fr.] = ANSCHAUUNG[Alm.] = INTUITIO-INTUITUS < IN-TUERI:İÇİNİ GÖRME[Lat.] = NOESIS[Yun.] = INTUICIÓN[İsp.]
- SEZGİ ile İÇGÜDÜ
( INTUITION vs. INSTINCT )
- SEZGİ ile İÇSEL ALGI
( INTUITION vs. INNER PERCEPTION )
- SEZGİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> KAVRAM
- SEZGİ" ile/değil "NİYET OKUMASI"
- SEZGİ ile ÖNSEZİ
- SEZGİ ile/ve/değil/yerine/||/<> SAĞDUYU
- SEZGİ ile TAHMİN
( INTUITION vs. TO GUESS/ESTIMATE )
- SEZGİ ile/ve/değil/||/<>/< USTALIK
- SEZGİ ile VAHİY
( Yanıl(t)abilir. İLE "Yanılmaz." | "Yanıl(t)mayan sezgi." )
- SEZGİ ile/ve/<> ZEKÂ
( TAHADDÜS[< HADS/HUDÛS] ile ... )
( INTUITION vs./and/<> INTELLIGENCE )
(1996'dan beri)