Kökeni/Kaynağı bulunan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 2.873 başlık/FaRk ile birlikte,
2.873 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(11/13)
- SİVİL İTAATSİZLİK ile/ve/değil/||/<>/< BİREYSEL EYLEM
- SİVİL TOPLUM < SİVİL İTAATSİZLİK
( Sivil itaatsizlik olmadan, sivil toplum ol(uş)maz. )
- SİYAH/BEYAZ ile/ve/değil/>/<>/< RENKSİZLİK
- SİYÂSET ve/< ADÂLET
- SİYASET ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAYSİYET
- SİYÂSETNAME ile/ve/değil/||/<>/< NASİHATNAME
- SİYASETNAMELERDE:
NAS ile/ve/değil/||/<>/< MASLAHAT
- SİYASETNAMELERDE:
SULTAN OLMAK ile/ve/||/<>/< İYİ BİR KİŞİ OLMAK
- SIZMAK ile/ve/değil/||/<>/< UYUYAKALMAK
- SKEPTİSİZM:
KUŞKUCULUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SORGULAMACILIK
- SKOR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SPOR
- SOFRANIN BEREKETİ :/=/||/<>/< KALABALIĞI
- SOFU[Ar. < Yun.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MOLLA[Ar.]
( Dinin buyruk ve yasaklarına tümüyle uyan kişi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Büyük kadı. | Medrese öğrencisi. | Büyük bilgin. )
- SOĞUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MESAFELİ
- SOĞUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOLUK
- SOĞUKTA/SERİNLİKTE GİYİNMEK:
GEREKSİNİM ile/ve/değil/||/<>/< TEDBİR
- SÖĞÜT(BİLECİK) < SEBASİYON
- SOĞUTUCU/KLİMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YEL/RÜZGÂR YAKALAYICISI
- SOHBET'İN:
KÂL'İ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HÂL'İ
- SOKAK/HABER FOTOĞRAFI ile/ve/değil/||/<>/< BELGESEL FOTOĞRAF
( )
- SOLGUN değil/yerine/</>< OLGUN
- SOLUK "ALAMAMAK" ile/ve/değil/||/<>/< ORTAMDAKİ (BELİRLİ/BELİRSİZ) KOKUDAN RAHATSIZ OLMAK
- SOLUK ALMA/İNHALASYON[İng. < INHALATION] ile/ve/değil/< SOLUK VERME/EKSHALASYON[İng. < EXHALATION]
( TEBEHHÜR: Kısa ve sık soluk alma. )
( ŞEHÎK[< ŞEHKA] ile/ve/değil/< ZEFÎR )
- SÖMÜRMEK ile/ve/||/<>/< EMMEK
- SÖMÜRÜ ve/||/<>/< TAHRİK
- GELENEK:
SOMUT ile/ve/||/<>/< SOYUT
( İçi boş. İLE/VE/||/<>/< Evrensel. )
- SON ile/ve/< BÜTÜN/LÜK
- SON ile/ve/değil/< EŞİK
- SONA BAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< YOLA BAKMAK
- SONDA/Kİ ile/ve/değil/||/<>/< SONRA/Kİ
- SONLU/LUK / SONSUZ/LUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SALTIK/LIK / MUTLAK/LIK
- SONLULUK ile/ve/değil/< GEÇİCİLİK
- SONSUZ ile/ve/değil/||/<>/< SAYISIZ
- [ne yazık ki]
"SONUÇ ODAKLI/LIK" ve/||/<>/>/< HİLEKÂR/LIK
- SONUÇ ve/||/<>/< KISIR/LIK
- [ne yazık ki]
"SONUÇ ODAKLILIK/MERKEZLİLİK" ile/ve/||/<>/>/< TERBİYESİZLİK
- SORGULAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖZLEMLEMEK
- SORGULAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< KONUŞMAK
- SORMAK ile/ve/değil/||/<>/< SESLİ DÜŞÜNMEK
- SORU SORMAK ve/=/||/<>/< SORUMLULUĞU İSTEMEK
- SORU ile/değil/< İNŞİRÂH[< ŞERH]
- SORULMAMIŞ/İSTENİLMEMİŞ ÖNERİ/TAVSİYE ile/ve/ne yazık ki/||/<>/< MASKELİ AŞAĞILAMA
- SORULURSA ile/ve/değil/||/<>/>/< SORULSA
- SORUMLULUK ve/||/<>/< (KENDİNİ) SAVUNABİLMEK("SALDIRI" değil/olmayan!)
- [ne yazık ki]
SORUMLULUKTAN KAÇMAK ile/ve/||/<>/< ÖZGÜRLÜĞÜ YADSIMAK
- SORUN "ÇIKARMAK/ÇIKARAN" ile/ve/değil/||/<>/< SORUNU GÜN YÜZÜNE ÇIKARMAK/ÇIKARAN
- SORUN:
"YAP(A)MAMA" ile/ve/değil/||/<>/< BAŞLAYAMAMA
- SORUN ile/ve/=/||/<>/< "SONUÇ"
- SORUN ile/ve/ne yazık ki/||/<>/< SORUNUN OLMAMASI SORUNU
- SORUN/LAR:
DİNLEMEMEKTEN ile/ve/değil/||/<>/< DUYMAK FAKAT (DUYDUĞUNA) UYMAMAKTAN
- SORUNLARIN:
OLUŞMASI ile/ve/değil/||/<>/< ORTAYA ÇIKMASI
- DURUM/RESİM:
SORUNLU ile/ve/değil/||/<>/< SORUNLULARIN
- SÖVEN ile/değil/yerine/></< SEVEN
- ŞÖYLE DÜŞÜNMEK ve/||/<>/>/< DENEY
- SÖYLEM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEM
- SOYUTLAMA ile/ve/değil/||/<>/< SIYIRMA/AYIRMA/DIŞA ÇIKARMA
- SÖZ:
"AĞDALI" ile/ve/değil/||/<>/< ABARTILI ile/ve/değil/||/<>/< AYRINTILI
- SÖZ:
KABUL GÖRMEK İÇİN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞRULUĞUNDAN DOLAYI
- SÖZ KONUSU ile/ve/değil/||/<>/< OLASILIK
- SÖZ VERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÜVEN VERMEK
( Güven veriyorsan, ayrıca söz vermen gerekmez. )
- SÖZ ile/ve/değil/||/<>/>/< BİLİNCİ KURAN SÖZ
- SÖZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< NİYET
- SÖZ ve/||/<>/< HÂL ve/||/<>/< NÛR
- SÖZ ile/ve/< LAKONİK[Fr. < Yun.]
( ... İLE/VE/< Kısa ve özlü söz, vecize. )
( Sözün tamamı, ahmağa söylenilir. )
- SÖZ ve/||/<>/>/< ÜMİT
( Sözün eşiği, ümidin eşiğidir. Bir yerde, söylenilecek söz var ise orada, ümit var demektir.
Sözümüz, ümidimizdir... )
- SÖZCÜĞÜN:
"NEREDEN GELDİĞİ" ile/ve/değil/||/<>/< NEREYE DAYANDIĞI
- SÖZCÜKLER/ADLAR ile/ve/||/<>/< KENT KÖKENLERİ
( ÂLÂ/DANİSKA ile/ve/||/<>/< DANZIG/GDANSK(POLONYA)
BORDO[: Mora çalan kırmızı renk.] ile/ve/||/<>/< BORDEAUX(FRANSA)
ÇARLİSTON[biber / dans] ile/ve/||/<>/< CHARLESTON(AMERİKA)
DENIM[İng. : Kot vb. yapımında kullanılan bir tür pamuklu kumaş.] ile/ve/||/<>/< NIMES(FRANSA)
FAYANS[Fr. : Duvarları kaplayıp süslemek için kullanılan, bir yüzü sırlı ve türlü desenlerle bezenmiş, pişmiş balçıktan levha.] ile/ve/||/<>/< FAENZA(İTALYA)
FES ile/ve/||/<>/< FES(FAS)
JEAN ile/ve/||/<>/< GENES/CENOVA(İTALYA)
KALAS[Rom.]: Kalın biçilmiş uzun tahta. ile/ve/||/<>/< GALATİ(ROMANYA)
KALAMATA[Yun. :Bir tür etli ve büyük zeytin.] ile/ve/||/<>/< KALAMATA(YUNANİSTAN)
KOLONYA[İt. < COLONIA: İçinde limon, lavanta vb. bitkilerin yağı bulunan, hafif kokulu alkollü bir nesne.] ile/ve/||/<>/< COLOGNE/KÖLN(ALMANYA)
KÛFİ[Ar. : Arap yazısının, düz ve köşeli çizgilerle yazılan eski bir biçimi.] ile/ve/||/<>/< KÛFE(IRAK)
MIKNATIS ile/ve/||/<>/< MAGNESIA(YUNANİSTAN)
MİSİNA[İt. < MESSINA : Yapay ve sentetik ham maddeden tek kat çekilmiş, değişik kalınlıkta iplik. ile/ve/||/<>/< MESSINA(İTALYA)
MUSLİN[Fr. MOUSSELINE : Sık dokunmuş, parlak, ince, yumuşak bir kumaş türü.] ile/ve/||/<>/< MUSUL(IRAK)
NİHAVENT[: Klasik Türk müziğinde bir makam.] ile/ve/||/<>/< NİHÂVEND(İRAN)
NİŞABUREK[Fars. : Klasik Türk müziğinde rast makamı ve uşşak makamının buselik "si" perdesiyle oluşmuş bir makam.] ile/ve/||/<>/< NİŞABUR(İRAN)
PARŞÖMEN[Fr. < PARCEMIN]/TİRŞE[Fars. : Yeşil ile mavi arası bir renk/ton.] ile/ve/||/<>/< PERGAMON/BERGAMA(TÜRKİYE)
SPA ile/ve/||/<>/< SPA(BELÇİKA)
TARANTULA[: Sekiz bacaklı, iki kollu bir tür örümcek.] ile/ve/||/<>/< TARANTO(İTALYA) )
- SÖZLÜK ÇALIŞMASI/OKUMASI:
HERKESİN HARCI ile/ve/değil/||/<>/< HERKESİN İHTİYACI
- SÖZLÜK ve YASA KULLANIMI/OKUMA GEREĞİ:
[hem] BİLMEDİĞİMİZ KAVRAMLAR/TERİMLER/YASALAR SÖZCÜKLER İÇİN
ile/ve/değil/hem de/||/<>/>/<
(")BİLDİĞİMİZ(") SÖZCÜKLER/KAVRAMLAR/TERİMLER/YASALAR İÇİN
- STRATEJİK "ORTAKLIK" ile/ve/||/<>/< SİYASAL ORTAKLIK" ile/ve/||/<>/< ÇÖZÜM ORTAKLIĞI"
- SU GEÇİRMEZ/LİK ile/ve/||/<>/< IŞIK GEÇİRMEZ/LİK
- SUÇ ORTAKLIĞI ile/ve/||/<>/< SIÇ ORTAKLIĞI
- SUÇ ile/ve/değil/||/<>/< KIRIK CAMLAR KURAMI
( "Suçlarla mücadeleyi nasıl başardınız?" sorusuna,
New York'un efsane Belediye Başkanı Giuliani'nin yanıtı şöyle olmuştu.
Metruk bir bina düşünün, binanın camlarından biri kırıldığında, o camı hemen tamir ettirmezseniz, kısa sürede, yoldan geçen herkes eline bir taş alıp, binanın tüm camlarını kırar. Benim yaptığım şey, ilk cam kırıldığında onu hemen tamir ettirmek oldu. Bir elektrik direğinin dibine ya da bir binanın köşesine, biri, bir torba çöp bıraksın. O çöpü hemen oradan kaldırmazsanız, her geçen, çöpünü oraya bırakır ve çok kısa bir sürede dağlar gibi çöp birikir. Ben ilk konan çöp torbasını kaldırttım.
Çünkü siz bunu yapmadığınızda kişiler, o bölgede düzeni sağlayan bir otorite olmadığını düşünüyor, öteki camları da kırıyor. Ardından daha büyük suçlar geliyor; bir süre sonra o sokak, polisin giremediği bir mahalleye dönüşüyor.
Bunu anlayan New York polisi, önce küçük suçların peşine düşmüş. Metroya bilet almadan binenleri, apartman girişlerini tuvalet olarak kullananları, kamu malına zarar verenleri, hatta içki şişelerini yola atanları bile yakalayıp haklarında işlem yapmış.
Kırık Cam Kuramı, ABD'li suç psikologu Philip Zimbardo'nun 1969'da yaptığı bir deneyden ilham alınarak geliştirilmişti.
Zimbardo, suç oranının yüksek olduğu, yoksul Bronx ve daha yüksek yaşam standardına sahip Palo Alto bölgelerine birer 1959 model otomobil bıraktı.
Araçların plakası yoktu, kaputları aralıktı.
Olup bitenleri gizli kamerayla izledi.
Bronx'taki otomobil, üç gün içinde baştan aşağıya yağmalandı.
Ötekine ise bir hafta boyunca kimse dokunmadı.
Ardından Zimbardo ile iki öğrencisi, sağlam kalan otomobilin yanına gidip çekiçle kelebek camını kırdılar.
Daha ilk darbe indirilmişti ki, çevredeki kişiler(zengin beyazlar) da olaya katıldılar.
Birkaç dakika sonra o otomobil de kullanılmaz hale geldi.
Demek ki, diyordu Zimbardo,
"İlk camın kırılmasına, ya da çevreyi kirleten ilk çöpe, ilk duvar yazısına izin vermemek gerek. Aksi halde kötü gidişatı engelleyemeyiz!"
SUÇ CENNETİ NASIL OLUŞUR?
Kırmızı ışıkta geçilmesini önleyemiyorsanız küçük suçlara engel olamazsınız.
Küçük suçlara engel olamazsanız, büyük suçları engelleyemezsiniz..
Sonuç itibariyle ülkeniz sanıkların suç işlemekten endişe duymadığı bir suç cennetine dönüşür. Bunun akabinde suçlularla mücadelede yılgınlığa düşen kanun koyucu sanıklara taviz/af anlamına gelen lehe kanunlar çıkararak adalet denklemindeki erozyonu hızlandırır.
Küçük suçların görüldüğü ceza mahkemelerine bakalım...
Sürekli HAGB (Hükmün Açıklanmasını Geri Bırakma) kararları verdiğimiz sanıkların birçoğu yeniden suç işleyerek mahkeme huzuruna gelmiyor mu?
Hatta bu olay yargıçların bilinçaltındaki Adli dejenerasyon algısı nedeniyle sanığın kişiliğine bakılmaksızın tüm suçlar için HAGB uygulanması bir hakmış gibi algılanır ve onuncu kez HAGB kararı vermek alışkanlık durumunu alır.
Buna karşın mağdur ise adâlete olan güveni sarsılmış ve kaderine boyun eğmek zorunda kalmıştır. Artık önünde iki seçenek vardır, ya intikamını kendi almalı ya da ateşi içine gömmelidir.
Sanık, ise hukuk sistemini test ettiği ilk eylemden büyük bir zaferle çıkmış ve suç işlemenin korkulacak bir şey olmadığının idraki ile yeni suçlar için yola koyulmuştur.
İşlediği her suç kendine güven tazeletmiş ve bu statünün verdiği korku ile de topluma yönelik bir sindirme hareketine başlamıştır...
Mafya ve çeteleşmenin yolunu açan işte bu tablodur.
Bu yüzden diyoruz ki, devlet yani kamu otoritesi bir kural koymuşsa onun takibini dört koldan yapmak zorundadır. Bundan daha önemlisi, devlet, koyduğu kuralların takibini yapmayan kamu görevlisini takip etmekle işe başlamalıdır.
Takibin takibini yapmazsınız, Devlet, muz cumhuriyetine döner.
Okulda, iş yerinde, sokakta, yolda ya da deniz kenarında...
Kişiler, kamu otoritesinin kendi koyduğu kuralları büyük bir titizlikle takip ettiği kanaatine varmalı ve bunu bilinçaltına adeta kazımalıdır.
Bilinçaltına yerleşen bu algı, kişilerin karakteri olur ve kurullara saygı bilinci gelişir.
Olması gereken de budur.
Bu sayede kişiler, en küçük sorunlarda bile yasaları ihlâl etmeyi ve suç işlemeyi değil hukuk önünde hesaplaşmayı ilke edinir.
Ancak uygulanana cezaların, mağdurlar için tatmin edici bir nitelik sunması koşuluyla...
Unutmayalım...
Küçük hataları görmemezlikten gelmişseniz, bilin ki, daha büyükleri yoldadır. )
(
)
- SUÇLU/LUK / SUÇLU/SU / SUÇLU/LARI ile/ve/değil/||/<>/< SORUMLU/LUK / SORUMLU/SU / SORUMLU/LARI
( Sorumlu olmak, suçlulukla bağdaştırılmamalıdır. )
( RESPONSIBILITY vs./and TO INTERROGATE )
- ...'NIN:
"SUÇLUSU" ile/ve/değil/yerine/<>/< SORUMLUSU
- SULANDIRICI ile/ve/değil/||/<>/< İNCELTİCİ
- SÜMBÜL EFENDİ CAMİİ ve/< KIZLAR MANASTIRI
- ŞUNU ...:
SÖYLER ile/ve/değil/||/<>/< SÖYLEMİŞ OLUR
- ŞÜPHE ve/< TASAVVUR
( Tasavvur olmadan şüphe oluşmaz/edilmez. )
- ŞÜPHE ve/< TASAVVUR
( Tasavvur olmadan şüphe oluşmaz/edilmez. )
( Kuşku söz konusu olduğunda sanığın lehine kullanılır. )
- ŞÜPHELİNİN:
TAHLİYE TALEBİ ile/ve/değil/||/<>/< SERBEST BIRAKILMA TALEBİ
( Mahkeme aşamasında.[Koğuşturmanın mahkemece kabulünden sonra.] İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Soruşturma aşamasında. )
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ile/ve/< GELENEK
- SÜREÇ ile/ve/||/<>/< DAYANÇ/ÇIDAM/SABIR
( Ancak, anlayış, aydınlatır. )
( PROCESS vs./and PATIENCE )
- SÜREKLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SIK SIK
- SUS!!! ve/</>< DİNLE!!!
- SUS! ve/>/< DİNLE! ve/>/< KONUŞ! ve/>/< YAZ!!!
( bkz. www.FaRkLaR.net/SUS | www.FaRkLaR.net/Dinle | www.FaRkLaR.net/KONUS )
- SUSKUN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SUSAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SUSABİLEN
- SÜSLÜ/LÜK ile/değil/yerine/||/<>/< BAKIMLI/LIK
( SÜRRE DEVESİ GİBİ SÜSLENMEK )
- SUSMA HAKKI ve/||/<>/< ALEYHİNE KULLANMAMA
( Suç kuşkusu altında bulunan kişinin, hem soruşturma, hem de yargılama sırasında işlediği iddia edilen suçla ilgili olarak, kendine sorulan sorulara yanıt vermeye, bu yolda kanıt göstermeye zorlanamaması ve bu durumun, kişi aleyhine yorumlanamaması olarak ifade edilebilir. VE/||/<>/< ... )
- SUSMA HAKKININ TARİHÇESİNDE, DÖNÜM NOKTALARI:
JOHN LILBURNE'NİN TUTUMU ve/||/<>/>/< MIRANDA UYARILARI
( 1637 yılında, İngiliz tarihinin en renkli, en dramatik kişilerinden biri olan John Lilburne’un, halkı yönetime karşı kışkırtan bir kitap yayımladığından dolayı tutuklanıp bu mahkeme önüne çıkarılması, susma hakkı konusunda bir dönüm noktası olmuştur. Lilburne, mahkemede, açıkça neyle suçlandığı hakkında bilgilendirilene kadar, sorulan sorulara yanıt vermeyi reddetti. Bu durum, ceza yargılaması açısından, tarihin bize taşıdığı, susma hakkının kullanılması ile ilgili ilk durumdur.
VE/||/<>/>/<
1. Sessiz kalma hakkınız vardır.
2. Söyleyeceğiniz her şey, mahkemede, aleyhinize kullanılabilir.
3. Herhangi bir soruya yanıt vermeden önce, avukat ile konuşma hakkınız vardır ve soruları yanıtlarken, avukatınız, yanınızda bulunabilir.
4. Eğer bir avukat tutamıyorsanız ve dilerseniz, size bir avukat belirlenecektir.
5. İfade sırasında, herhangi bir anda, soruların öncesinde ya da sonrasında, susma hakkınızı ve avukattan yararlanma hakkını kullanabilirsiniz. [1966 Arizona - ABD] )
( 1- You have the right to remain silent.
2- Anything you say can and will be used against you in a court of law.
3- You have the right to an attorney.
4- If you cannot afford an attorney, one will be appointed for you. )
( RIGHT TO REMAIN SILENT and/||/<>/>/< MIRANDA WARNING )
- SUSMAK:
"STRATEJİ" ile/ve/değil/||/<>/< HAK
- ŞUÛR ile/ve/||/<>/>/< NUR
( Anlama, anlayış, hissetme, duyma. İLE/VE/||/<>/>/< Işıma, aydınlık/aydınlanma, bilinçlenme. )
- ŞUUR ve/||/<>/< ŞİİR ve/||/<>/< EŞAR
( Sızıntı. )
- SUYUN:
"ŞARLAMASI" değil/< ŞIRILDAMASI
- TA PHYSICA
ile/ve/||/<>
TA POIOUMENA
ile/ve/||/<>
TA CHREMATA ile/ve/||/<>TA PRAGMATA
ile/ve/||/<>/<
TA MATHEMATA
- TABAN TABANA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TAMAMEN
- TABİB ile/ve/<>/< ÂLİM
( Âlim olmadan, tabib olamazsınız(olunmaz/dı da).
[Osmanlı dönemindeki öğrenim ve eğitimde geçerliydi. Bugün de, Osmanlı bilgi ve deneyimini önemseyen, derinlikli/kapsamlı tutumunu devam ettiren Amerika'da, tıp ve hukuk bölümünden önce, üniversitede bir bölüm tamamlamış olma gerekliliği/zorunluluğu bulunmaktadır.]
[Umarız, bir gün, bizim öğrenim/eğitim düzenimiz/bilincimiz de aynı çizgiye yüksel(til)ecektir!] )
( İster tabip/hekim, ister hakim/avukat ya da herhangi bir alanda ilerlemek/yürümek ve derinleşmek için, önce, düşünme nedir?, nasıl düşünülür?, kavramlar nasıl tanımlanır, nasıl birbirine eklemlenir? önermeler nasıl kurulur? gibi temel, mantık ve usûl ile ilgili altyapı ve bilgi/ler oluşturulmalıdır ki, daha sonra, esasa ve ayrıntılara geçilebilsin. )
- TABİÎ Kİ ile/ve/değil/||/<>/< MUHAKKAK
- TAÇLI VİRÜS ile/ve/||/<>/< TAÇSIZ VİRÜS/LER
( Covid 19 İLE/VE/||/<>/< Yaşamımızdaki ve zihnimizdeki çoğu (olası) "sorun". )
- TAFSÎLÂT[Ar. < TAFSÎL < FASL] ile/ve/< AÇIKLAMA
( ... İLE/VE Etraflıca, uzun uzun açıklamalar. )
- TAHALLÜL[< HALEL | çoğ. TAHALLÜLÂT] ile/değil/< TAHALLÜL[< HALL | çoğ. TAHALLÜLÂT]
( Bozulma, halel bulma. | Ekşime, sirkeleşme. | Araya girme. İLE Hallolma, parçaları birbirinden ayrılma. | [kimya] Ayrışma. )
( [ile] TAHALHUL[< HALHAL]: Ayağa bilezik/halhal takma. | Hava cereyânı olması. | Bir nesnenin, hacminin kabarıp şişmesi. )
- TAHAMMÜL EDEMEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ALIŞAMAMAK
- TAHAMMÜL ETMEK ile/ve/değil/||/<>/< KABUL
- TAHAMMÜL ve/||/<>/< TAHAYYÜL
- TAHÂRET[Ar.]/TAHİR ile/ve/||/<>/>/< NEZÂFET[Ar.]/NAZİF
( Fiziksel/gövdesel temizlik. İLE/VE/||/<>/>/< Davranış ve tutumlardaki temizlik, ahlâkî temizlik. )
- TAHASSUS[< HUSUS]:
HUSUSİ VE MAHSUS OLMAK, BİR KİŞİYE MAHSUS KILINMAK -<
- TAHİN[Ar. < TAHÎN] -<
( TAHN: Öğütme, öğütülme, öğütülmüş tahıl anlamından hareketle, daha çok pekmezle karıştırılarak ya da helvası yapılarak kullanılan "öğütülmüş susam" olarak yerleşmiş gıda ürünü. )
- TÂHİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/</> TAYYİB
( Temiz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> İyi, güzel, hoş. )
- TAHMİN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TAHAMMÜL
- TAHRÎM[< HIRMAN]: < HARAM KILMA, KILINMA
- TAHT ile/ve/değil/||/<>/< TABUT
- TÂİR[< TAYERÂN]:
Uçucu, uçan. | Kuş. -<
- TAKDİR[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GERİBİLDİRİM
- BAŞARI GÖSTERGESİ:
TAKDİR (İLE) ile/ve/değil/yerine/< TAKLİT (İLE)
- TAKDİR ile/ve/değil/< TEDBİR[< DÜBÛR/DÜBR]
( Tedbir, takdirin parçasıdır. )
- TAHKİR >< TAKDİS ile/değil/yerine/<>/< TAKDİR
( ... >< Sadece, Allah içindir. İLE/DEĞİL/YERİNE/<>/< ... )
- TAKI:
SAHTE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GERÇEK
( Varsıl taksa bile "gerçek". İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yoksul taksa bile "sahte". )
- TAKILMA ile/ve TIKANMA ile/ve TUTUKLUK | ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İKİLEM
- TAKLİT:
(SADECE/BİR) DAVRANIŞ ile/ve/değil/||/<>/< KİMLİĞİNİ BULMA (ÇABASI)
- TAKTİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAKLAŞIM
- TAKTÎR[Ar. < KAT, KUTUR, KATARÂN | çoğ. TAKTÎRÂT] ile/değil/< TAKDÎR[Ar. < KADER | çoğ. TAKDÎRÂT]
( Damla damla akıtma, dökülme, damlama. | Damıtma, inbikten çekme. İLE Beğenme, değer biçme, değer verme/verilme. | Değerini/önemini anlama. | Ezelde Allah'ın olmasını istediği şeyler. )
- TAKVİYE[< KUVVET]:
KUVVETLENDİRME, KUVVETLENDİRİLME -<
- TÂLİB ile/ve/||/<>/>/< TÂBİ
- TALİMAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TALEP
- TA'M[< TUÛM]:
YEME | TAD, LEZZET -<
- TAM ile/ve/değil/||/<>/< AÇIK/NET
- TAMAMLAYICI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DESTEKLEYİCİ
- TAMLAMA ile/ve/değil/||/<>/< ÖNERME
- TAMLAMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TANIMLAMA
- TANIM ile/ve/değil/||/<>/< DURUM
( [not] DEFINITION vs./and/but/||/<>/< STATE/CONDITION )
- TANIM ile/ve/||/<>/< TANIMIN TANIMI
( Bir kavramın niteliklerini eksiksiz olarak belirtme ya da açıklama. İLE/VE/||/<>/< Her parçasını içinde barındırabilen/birleştiren, dışında kalanlara engel olan.[Efrâdını câmî, ağyârını mânî.] )
- TANIM ile/ve/=/||/<>/< ÜÇLEME
- [ne yazık ki]
SAVAŞ:
TANIMADIKLARIMIZLA ile/ve/||/<>/< TANIDIKLARIMIZLA ile/ve/||/<>/< KENDİNLE
- TANIMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TANIYANI(ZİHNİ) TANIMAK
- TANITIM(RESM) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TANIM(HADD)
( [not] DESCRIPTION vs./and/but/||/<>/< DEFINITION )
- TAPINMA ile/ve/değil/||/<>/< BAĞIMLILIK
- TAPINMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "TUTUNMA"
- TAPU ile/ve/||/<>/< KADASTRO[Fr. < CADASTRE]
( Bir taşınmazın üstündeki mülkiyet hakkını gösteren belge. | Tapu işlerinin yürütüldüğü kuruluş. İLE/VE/||/<>/< Bir ülkedeki her çeşit arazi ve mülk yerinin, alanının, sınırlarının ve değerlerinin devlet eliyle belirlenip plana bağlanması. )
- TARAF OLMAK ile/değil/yerine/||/<>/< EMEK VERMEK
- TARAFSIZ OLMAK ile/ve/||/<>/>/< DÜRÜST OLMAK
( Dürüstlük, bizi gerçeğe götürecektir. )
( Tek yükümlülüğümüz, kendimize karşı dürüst olmaktır. )
( Dürüstlük ve arınmışlık, engelleri kaldırır. )
( Kişi, kendi tarihiyle uğraşırken, kendi mânevî dünyasıyla, anlam dünyasıyla uğraştığından dolayı tarafsız kalamaz; bu, kişinin doğasına aykırıdır fakat dürüst olabilir. )
( Integrity will take you to reality.
Integrity and purity remove the obstacles. )
( Dürüst olup olmadığınızı, size, sizden başka kim söyleyebilir? )
( Bazı konularda ve ayrıntılarında tarafsız olamayabiliriz fakat (daha) dürüst olabiliriz. )
( TO BE HONEST vs./and/||/<>/>/< TO BE NEUTRAL )
- TARİH ve/< DAYANAKÇA ve/< KAYNAK
- TARİH ve/||/<>/< İNSAN/LIK
( Tarihin öznesi, insanlıktır. )
- TARİH ve/||/<>/< KİŞİ/İNSAN ÖYKÜLERİ
( )
- TARİH ile/ve/değil/||/<>/< NESNELERİN TARİHİ
- TARİH ve/||/<>/< ÖZGÜRLÜK İSTEĞİ
- TARÎH[Ar.] ile/değil/< TÂRİH[Ar. < ERH | çoğ. TEVÂRÎH]
( İşe yaramadığından dolayı bir yana atılmış şey. İLE/DEĞİL Tarih. )
- TARİH ile/ve/değil/||/<>/< TARİH YAZIMI
- TARİH ile/ve/||/<>/< UNUTULMUŞ TARİH
( | )
- TARTIŞILMASI "GEREK" ile/ve/değil/||/<>/< TARTIŞILABİLİR
- TARTIŞILMASI GEREKEN ile/ve/değil/||/<>/< TEMELLENDİRİLMESİ GEREKEN
- TARTIŞMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KONUŞMA
( Bilmediğimiz bir konuda konuşmazsak tartışma çıkmaz. )
( - Mutluluğun sırrı nedir?
- Aptallarla tartışmaya girmemektir.
- Kesinlikle katılmıyorum. Sır bu olamaz bence.
- "Doğru". )
( Konuşma ve tartışmanın, temel ve öncelikli koşulları...
- Konuşulanı anlamaya çalışmanın ilk koşulu olarak her bilinmeyen, yeni, farklı, aşırı, aykırı konu ya da durum karşısında düşünme ve konuşma sürecinde (olabildiğince) nötr olabilmek.
("Kişisel", "keyfî" "düşünce/sav/iddia", "önceki kayıtlar", "kalıp ya da kabuller", "inak/inanç" ve "yüklerle" başlamamak.)
- (Nitelikli) Soru sormak.["Hiç mi aklına gelmiyor?" gibi "yargı sözleri" kullanmadan, "Nasıl olabilir?" gibi anlamaya yönelik sorular sormak.]
- Konuşan kişiye ya da konuşanın kişiliğine saldırmamak ve sadece savlarını konuşmak/tartışmak.
- Daha kolay karşı sav üretmek amacıyla ötekinin savını yanlış tanımlamamak, abartmamak.
- Tekil ya da birkaç örnekle "kestirmeden" gitmeye çalışmamak, "genellemeler, indirgemeler, özdeşleştirmeler" yapmamak; "köktenci, toptancı ve sonuç odaklı" kişisel, keyfî ya da dayatmacı "çözümler üretme"mek.
- Kullanılan kanıta dayanan öncüllerden birini "doğru varsayarak" sav üretmemek.
- Bir olguyu, zamansal dizilimde, "daha önce de oldu" "savıyla" sonraki bir olgunun nedeni olarak iddia etmemek.
- Ortada ikiden fazla olanaklı yol varken savını sahte bir ikileme indirmemek.[Birden, "çok"; ikiden, "hep" "çıkarma"mak.]
- Bilinmeyen ya da bilmediğimiz bir "savın", doğru ya da yanlış olması gerektiğini savunmamak ve/ya da iddia etmemek.
- Kanıtlama yükümlülüğünü, savı sorgulayana yüklememek.
- Aralarında mantıksal bir bağ olmadıkça, "bir şeyin, bir şeyden türediğini" varsaymamak.
- Öncüllerin ya da sav sahibinin "tanınmış/tarihsel/bilimsel" "biri(/nden)" olmasını, bir çıkarımın kanıtı olarak sunmamak. )
( )
(
)
( [not] ARGUE vs./and/but TALKING )
- TAŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< TOPRAK
( Taş gibiydin. Çok gönül kırdın. Yeter!
Toprak ol! Üstünde hoş güller biter...
Mevlânâ )
(
)
( Olsaydık, erirdik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Olduk, dayandık. )
- TASARI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UZLAŞI
- TASARRUF ile/ve/< TASADDUK
- TASAVVUF ile/ve/=/||/<>/< DİNİN EDİMSELLİĞİ
- TASAVVUF < TASFİYE
- TASAVVUR(KAVRAM) ile/ve/||/<> TASDİK(YARGI) ile/ve/||/<>/< İHTİYÂR ve İRÂDE
( Yargısız kavram. İLE/VE/||/<> Yargı ile birlikte bulunan kavram. Yargı/hüküm içermesi gereken kavram/tasavvur. İLE/VE/||/<>/< ... )
( Kavram. İLE/VE/||/<> Önerme + Çıkarım. İLE/VE/||/<>/< ... )
( NEDİR? - HANGİ? ile/ve/||/<> HEL - LİME ile/ve/||/<>/< ... )
( MA - EYYU ile/ve/||/<> -MIDIR? - NİÇİN? ile/ve/||/<>/< ... )
( - Felsefecilere(hukemaya) göre Tasavvur:
* Çıplak/salt/yargısız tasavvur[Tasavvur-ı sazic]
* Yargıyla birlikte bulunan tasavvur[Tasavvur mea hükm(in)]
- Kelâmcılara(mütekellime) göre Tasavvur:
Tasavvurat-ı Selâse + Hüküm = Kaziye = Tasdik )
- TAŞKIN ile/ve/değil/||/<>/< SEL
- TAŞLAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAŞLAMAK
- TATLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< VERİMLİ
- TATMİN OL(MA)MA ile/ve/||/<>/< ANLA(MA)MA
- TAVIR ile/ve/değil/||/<>/< AKIL
( Tavrının olması için aklın olması gerekmez. )
- TAVIR ile/ve/değil/||/<>/< BAKIŞ
- TAVZİH[< VUZÛH]:
AÇIKLAMA, AÇIK ANLATMA, AYDINLATMA -<
- TAYR[Ar. < ATYÂR, TUYÛR]/MÜRG[Fars.]:
Kuş. -<
- TEBAHHUR[< BUHÂR]:
BUĞULANMA, BUĞU HALİNE GİRME | TÜTSÜLENME -<
- TEBELLEŞ ile/ve/değil/||/<>/< MUSALLAT (OLMAK)
- TEBEŞİR[Fars.] ile/ve/||/<>/< KALSİT
( Toz zerreciklerinden oluşan, çizdiği yerde iz bırakan, beyaz ya da açık renkte kireçli kaya. | Bu nesneden yapılan, kara tahta, duvar vb. yüzeylere yazı yazmak için kullanılan, beyaz ya da renkli çubuk.[Tebeşir, bir tür kalsittir.] İLE/VE/||/<>/< Billurlaşmış doğal kalsiyum karbonatı. )
- TEBLÎĞ/TEBLÎG[< BULÛG | çoğ. TEBLÎGAT] ile/değil/yerine/< TEVDÎ'[< VED | çoğ. TEVDÎÂT]
( Yetiştirme, eriştirme, bitiştirme. | Götürme, taşıma. | [edebiyatta] Abartının birinci derecesi. İLE/DEĞİL/YERİNE Bırakma, emanet etme. | Vedâlaşma. )
- TEBLİĞ ile/ve/değil/||/<>/>/< TEMSİL
- TECİM/TİCARET:
KAZANMAK ya da GEREKSİNİMİNİ KARŞILAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAZANDIRMAK ya da GEREKSİNİMİ KARŞILAMAK
- TECRÎD[< Ar. CERED | çoğ. TECRÎDÂT] ile/< İNTİZÂ[< Ar. NEZ]
( Maddî olandan arındırmak. | Soymak/soyutlamak. İLE/< Dış-dünyada, bir nesnede gizilgüç[bilkuvve/potansiyel] olarak bulunan bir özelliği, zihnin soyutlayarak yetkin örnek[ideal-form] haline getirmesi. | Ayıklamak. )
( Soyma, soyulma. | Ayırma, bir tarafta tutma. | Herşeyden el-ayak çekme. | Soyutlama. | Yalıtma. | Bir şairin kendini soyut bir kişilik, yani ayrı bir kişi sayarak ona hitab etmesi. | Noktasız harflerden oluşan sözcüklerle tümce ya da mısra yapma. İLE/< Çekip koparma, koparıp alma. )
( İntizâ olmadan, tecrîd olmaz. )
( Without the extraction, there cannot be the abstraction. )
( ABSTRACTION vs./< EXTRACTION )
- TEDBİR ile/ve/değil/yerine/>/< AKIL
( Dışarıda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>/< İçeride. )
( Bilgisizde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>/< Düşünende. )
( "Gelecekte." İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>/< Şu anda ve burada. )
( Nesne. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>/< Kavram. )
- TEDBİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< FİKİR (ETMEK)
( Sonuca yönelik düşünme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Sonuca yönelik olmayan düşünme. )
( Zât bakımından aynı, itibar bakımından ayrılardır. )
( Sona bakmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Yola bakmak. )
( [not] Thinking to [get/go] consequence. VS./AND/BUT/||/<>/>/< Any kind of thinking without consequence.
Any kind of thinking without consequence. INSTEAD OF Thinking to [get/go] consequence. )
( [not] PRECAUTION vs./and/but/||/<>/>/< TO THINK
TO THINK instead of PRECAUTION )
- TEDBİR ile/ve/||/<>/< İHTİYÂR
- TEDBİR ile/ve/değil/yerine/<>/< TAKDİR
( Tedbir, takdirin parçasıdır. )
- TEDBİR[< DÜBÛR] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TAKDİR
( Bir şeyi temin edecek ya da önleyecek yol, çare. | Kişinin ihtiyâr ve istenci/irâdesi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< ... )
( Tedbir, takdirin parçasıdır. )
( Yaptığın şeyin tedbirini, takdir-i Hüdâ'dan bekle. )
( Takdirden gelene, tedbir kılınmaz
Ne kılayım çare, ben, şimdiden geri
Yaram türlü türlü, merhem bulunmaz
İstersen merhemi, çal, şimdiden geri
( Tecellim böyleymiş, kime, ne diyeyim )
Geçti elden, gitti muhabbet çağı
Rakip, bahçeye kurmuş otağı
Yıkılsın çevresi, bostanı bağı
El girsin bağına, var, şimdiden geri
( Seher yeli, sevdiğimden bir haber )
Sen bir gonca gülsün, istife karış
İstersen gül oyna, dilersen sarış
Gönlün kimi isterse, ülfet et konuş
Yârim, sana destur var, şimdiden geri
( Tecellim böyleymiş, kime, ne diyeyim )
Kul Abdal'ım, bir sultanam ayılım
Yüz sür beni, eşiğinde sayılım
Hakk'tan gelen tecellime, kayılım
Kul Abdal'ım, yalan dünya, vefâsız
Âlemde bir yâre düştüm, devâsız
Sen bana yâr olmazsın, be hey vefâsız
Var kime olursan ol, şimdiden geri
( Seher yeli, sevdiğimden bir haber )
[ Veysel (Âşık) 'tan
dinlemek üzere burayı tıklayınız... ]
[ Sürekli erişim adresi...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/19854 ]
2023
VEYSEL (ÂŞIK) yılıdır.
Madem görüyorsunuz... O zaman, hoş görün! - Veysel (Âşık)
)
- TEDBİRLİ/LİK ile/ve/değil/||/<>/< KARAMSAR/LIK
- TEDİRGİN/LİK ile/ve/<>/>/< GERGİN/LİK
- TEDİRGİNLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HEYECAN
- [ne yazık ki]
TEHDİT ETMEK ile/ve/değil/||/<>/< "ABA ALTINDAN SOPA GÖSTERMEK"
- TEHLİKE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLASILIK
- TEHLİKELİ ile/ve/değil/||/<>/< DUYARLI/HASSAS
- TEK ÇEKİRDEKLİ/LER -<
- TEK HÜCRELİ/LER -<
- TEK ile/ve/değil/||/<>/< TEPEDE
- TEKÂMÜL[Ar. < KEMÂL] ile/ve/değil/||/<>/< TEKÂBÜL[Ar. < KABL]
- TEKÂSÜF[< KESÂFET]:
SIKLAŞMA, KOYULAŞMA | YOĞUNLAŞMA -<
- TEKEVVÜN[< KEVN]:
VAR OLMA, MEYDANA GELME, OLUŞ -<
- TEKİL ile/ve/||/<>/< AYRI
- TEKİL ile/ve/||/<>/< KOPUK
- TEKİL < | TİKEL <> TÜMEL |
( Aydın Birey. < Kültür. VE||/<>/> Uygarlık. )
( Buradaki Tekil'lik, Tümel ile Tikel'in çelişik birliği olarak Aydın-Kişi'dır. )
( İnsanı, insana, < insanla, VE||/<>/> insanca anlatmak. )
- TEKİL/LİK ile/ve/değil/||/<>/< ÖZGÜN/LÜK
- TEKKE[Ar. < KESR]["TEKE" değil!] ile/değil/< TEKYE[Ar. < VEKÂ | çoğ. TEKÂYÂ]
( ... İLE Dayanma. | Güvenme. | Tekke, dergâh, hankâh, zâviye. )
- TEKLİF ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖLÇÜT
- TELEVİZYON ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KANAL
( Kişi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Kavram. )
- TELEZZÜZ[< LEZZET]:
LEZZET, TAD ALMA, HOŞLANMA, HOŞA GİTME -<
- TEMBEL ile/ve/değil/||/<>/< HANTAL
- TEMBEL değil/< HAREKETE GEÇİRİLEMEYEN
- [ne yazık ki]
TEMBELLİK ile/ve/değil/||/<>/< "SONRA YAPARIM" (ÖLÇÜSÜZLÜĞÜ)
- TEMEKKÜR[Ar. < MEKR] < HÎLE[Ar.]
- TEMEL DEĞERLER ve/||/<>/< TEMEL ÇELİŞKİLER
- TEMİZLEMEK ile/ve/değil/||/<>/< SİLMEK
- TEMİZLEMEK ile/ve/değil/||/<>/< YALITMAK
- YEMEK:
TENCEREDEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TABAKTAN
- TENEZZÜL ETME(ME)K ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İTİBAR ETME(ME)K
- TEOLOJİ ile/ve/< KOZMOLOJİ
( Fiziği atlayarak felsefe, kozmolojiyi atlayarak ilâhiyat olmaz! )
- TEOREM[Fr.] ile/ve/değil/||/<>/< TEORİ[Fr.]
( Kanıtlanabilen bilimsel önerme. | Mantıksal usa vurma ile kanıtlanan önermenin ya da özelliğin bildirimi. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Kuram. )
( Matematik ya da mantıkta, aksiyomlara ve önceki teoremlere dayanarak kesin olarak kanıtlanmış bir önerme.[Mutlak doğruluğu kanıtlandığından tartışmaya açık değildir.] İLE Bilimsel yöntemle kanıtlanmış, gözlemlerle desteklenen ve geniş bir olgular bütününü açıklayan genel bir çerçeve.[Hipotezden gelişir ve yanlışlanabilir nitelikte olmasına karşın genellikle geniş kabul görür.] )
- TEPKİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DIŞAVURUM
- [ne yazık ki]
"TEPKİ" ile/değil/></< YANIT VEREMEMEK
( Yanıt veremeyen, tepki verir. )
- TEPKİSİZLİK ile/ve/değil/||/<>/< SİLAHSIZLANMA
- TER KOKUSU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TEN KOKUSU
- TERBİYE ETMEK:
ÇOCUKLARIMIZI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİMİZİ
- [ne yazık ki]
TERBİYESİZLİK ile/ve/||/<>/< KEYFİYET
- TERK ETMEK/EDİLMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AYRILMAK
- TERK-İ DÜNYA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TERK-İ DİYÂR
( Ölüm. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bulunduğun ya da yerleştiğin bölgeden ayrılma/uzaklaşma. )
- [ne yazık ki]
!TERÖR ile/ve/=/||/<>/< FİNANS
- TERTİB ve/||/<>/>/< MÜRETTEBÂT
- TEŞBÎH[< ŞİBH](/BENZETME) ile/ve/< İSTİÂRE ile/ve/< MECÂZ[< CEVÂZ] ile/ve/< MECÂZ-I MÜRSEL(/DÜZ DEĞİŞMECE) ile/ve/< TÂ'RÎZ[< ARZ] ile/ve/< TEŞHÎS[< ŞAHS] VE İNTÂK[< NUTK]
( Ortak nitelikleri bulunan nesne ya da kavramlar arasında benzerlik kurma sanatı. İLE/VE Bir sözcüğü kendi anlamı dışında kullanarak, bir şeyi benzediği başka şeylerin adıyla anma sanatı. İLE/VE Sözcükleri gerçek anlamları dışında kullanma sanatı. İLE/VE Bir sözcüğü, benzetme amacı gütmeden, başka bir sözcük yerine kullanma sanatı. [iki nesne/kavram arasında çok çeşitli ilişkiler kurulmasıyla] İLE/VE Bir sözü, hem gerçek, hem de mecâzî anlamıyla kullanma sanatı. [Söylenilen sözün gerçek anlamından bir sonuç çıksa da geçerli olan mecâzî anlamıdır][alay, sitem, şaka gibi kullanımlarda] İLE/VE Birini eleştirme, küçük düşürme ya da alay etmek amacıyla söylenilmek istenileni tam tersi bir anlamda bir sözle, incelikle ve lâtîfeyle[espriyle] anlatma sanatı. İLE/VE Teşhis, cansız varolanları ya da hayvanları kişileştirme sanatı. [FABL] | İntak, nesneleri konuşturma sanatı. )
- TEŞBİH ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KIYAS
- TEŞBİH ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TESPİT
- TESELLÎ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TECELLİ
( Hakikati keşf edebilmek için teselli değil tecelli gerekir. )
- TESLİMİYET ile/ve/||/<>/< SABIR
( Özellikle, Anthony Hopkins'in, "The Edge" ve "The Instinct" adlı filmlerini de izlemenizi salık veririz. )
- TESLİMİYET ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< TERK-İ DAVÂ
- TESLİMİYET ile/ve/||/<>/>/< TEVEKKÜL
ile/ve/||/<>/>/<
TEBESSÜM :)
( Denizde, kendini bırakırsan batmazsın. Kişiyi batıran, kendini bırakmaksızın çırpınmasıdır. )
- TESLİMİYET ve/||/<>/< UTANMAK/UTANABİLMEK
- TEŞNE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MÜSAİT (OLMA)
- TESPİT ile/ve/değil/||/<>/< İTİRAF
- TESPİT ile/ve/değil/||/<>/>/< (HAKKI/NI) TESLİM
- TEST ile/ve/değil/||/<>/< CHECK
- TESTİ[Fars. < DESTİ] ile/ve/< AMFORA/AMFOR[Lat./Fr. < Yun.]
( Geniş gövdeli, dar boğazlı, emzikli ya da emziksiz olabilen, toprak, cam, metal vb. nesnelerden yapılan su kabı. | Bu kabın alabileceği miktarda olan. İLE/VE İki kulplu, dibi sivri, dar boyunlu, karnı geniş testi. )
(
)
- TESTİ ile/ve/değil/||/<>/< HIZMAN/HARMAN
( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Çiriş kökünden yapılan yağ kabı. )
- TEVÂTÜR ve/< TEBLİĞ
( Herşeyin senedi olması gerekmez. Tebliğ ve tevâtür de yeterlidir/geçerlidir. )
- TEVÂZÛ ile/değil/< TEFÂHÜR[< FAHR)
- TEVECCÜD[< VECD]:
VECDE GELME, HALLENME, COŞMA -<
- TEVEKKÜL ve/||/<>/< TEVHİD
- TEVHÎD ve/< ADÂLET ve/< MUHABBET
- TEZEKKÜR[< ZİKR]:
HATIRA GETİRME | BİR KONUYU KONUŞMA -<
- TEZELLÜL ile/değil/yerine/< TEVÂZÛ
( Aşağılanma. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Alçakgönüllülük. )
( "Alçakgönüllüğün" aşırısı ve sonu. İLE/DEĞİL/YERİNE/< ... )
- TE'ZÎN[< EZÂN]:
EZAN OKUTMA -<
- TIKANMAK ile/ve/||/<>/>/< TÜKENMEK
- TİKEL ile/ve/||/<>/< EVRENSEL
- TİLMÎZ[Ar.]["TIRMİZ" değil!] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TÂLİP[Ar. < TÂLİB]
- TİMBUKTU < TİN-BUKTU
( Mali'nin bir kenti. < [: Su kaynağının göbeği.] )
- TİN ve/||/<>/< ŞAŞMA
( Şaşma, tin'in kapısıdır. )
- TIP:
ORTODOKS ile/ve/||/<>/< ÇİN ile/ve/||/<>/< HİNT(AYURVEDA)
- TİŞYE/PARŞÖMEN ( < BERGAMA-PERGAMENT ):
Ak deri.
( Koyun, keçi, özellikle dana derisinden bir tür yazı kağıdı. )
- TİTİZLİK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÖZEN
- TOHUM:
YUMURTA ile/ve/değil/||/<>/< DÜŞÜNCE
- TOHUMUN:
YİTMESİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< BİTMESİ/YEŞERMESİ
itibarı ile 2.873 başlık/FaRk ile birlikte,
2.873 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(11/13)
(1996'dan beri)