Bugün[22 Aralık 2025]
itibarı ile 10.541 başlık/FaRk ile birlikte,
10.541 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(42/44)


- YAĞMUR ile KAR


- YAĞMUR ile MUSON[Fr. < Ar.]

( ... İLE Güney Asya kıyılarıyla Hint Denizi'nde, yaz ve kış mevsimlerinde, birbirine ters yönlerden esen geniş alanlı rüzgâr.[Yaz musonu, nemlidir.] )


- YAKIN GEZEGENLER ile BÜYÜK GEZEGENLER ile KÜÇÜK GEZEGENLER

( Merkür, Venüs, Mars/Merîh/Sakıt. İLE Merkür, Venüs, Dünya, Mars/Merîh/Sakıt, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün. İLE Mars ve Jüpiter gezegenleri arasında kalan gök nesneleri[cirim], astereoidler. )

( Utârid, Zühre, Mirrih. İLE Utârid, Zühre, ..., Mirrih, Müşteri, Zühal, ..., ... İLE ... )


- YAKIN NEDEN ile UZAK NEDEN

( Kuyudaki bir kurbağa, gökteki kuşlar hakkında hiçbir şey bilmez. )


- YAKIN/LIK ile SICAK/LIK


- YAKIN ile/ve/değil ARDIŞIK


- YAKIN ile EŞ


- YAKIN ile/ve UZAK


- YAKIŞ(TIR)MAK ile BAĞDAŞ(TIR)MAK


- YAKIŞIKLI ile GÜZEL

( Baylar için kullanılır. İLE Bayanlar için kullanılır. Yüz güzelliği için özel bir sözcük vardır["Sabâhat"]. [Nadiren erkekler için de kullanılıyor.] ( Öz Türkçe'de "Göz-el"dir. Göze hitap eden. Zamanla "Güzel"e dönüşmüştür. )


- YAKIŞTIRMAK ile/ve "YAPIŞTIRMAK"


- YAKLAŞIK/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< (YÜKSEK/DÜŞÜK) OLASILIK (İLE)


- YAKLAŞIM ile/ve DÜZEN


- YAKLAŞIM ile TEPKİ

( Sonsuz oluştaki su, meziyete karşı olgun yaklaşımı simgeler. )

( Kişi, olaylara, iç gerçeğinin ve mantığının belirlediği biçimde tepki vermelidir. )


- YAKLAŞMAK ile/ve/değil/<>/> YAKINLAŞMAK


- YALAN SÖYLEMEK ile/ve/değil DOĞRUYU SÖYLEYEMEMEK


- YALAN SÖYLEMEK ile/değil/yerine/>< GERÇEĞİ SÖYLEMEK

( Geleceğinizin önemli/belirleyici bir parçası olur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Geçmişinizdeki (herhangi) bir parçadır. )

( If you tell the truth, it becomes a part of your past. If you lie, it becomes a part of your future. )


- YALAN ile AD/TANIM DEĞİŞTİRMEK


- YALAN ile DOĞASINA UYGUN DAVRANMAK


- YALAN ile/ve/değil/yerine FELSEFE


- YALAN ile/ve İLGİLENMEME/UĞRAŞMAMA (İSTEĞİ)


- YALAN ile KAMUFLAJ


- YALAN ile KITIR

( ... İLE Uydurma söz. )


- YALAN ile ŞAKA

( Dürûg-zen(yalancı) olursa bir evde, düzen olmaz o evde. )

( Zekâ, doğruluk Hürmüz'ün; cehalet, yalan ise Ehrimen'in sıfatlarıdır. )


- YALAN ile/değil ÜSTLENME


- YALAN ile/ve/değil/||/<> YANLIŞ

( İzin verilmez. İLE/VE İzin verilebilir. )

( [argo] MAVAL[: Uydurma söz.] ile/ve ... )

( "Yalan söylemişim" ve "Yanlış anlattım" diyemeyiz.["Yalan söyledim" ve "Yanlış anlatmışım" diyebiliriz.]
"Zannedersem" de diyemeyiz.["Zannediyorum/zannederim" diyebiliriz.] )


- YALIÇAPKINI/EMİRCİK/İSKELEKUŞU ile CÜCE YALIÇAPKINI


- YALIN (ÖNERME) = VAKİİYE = ASSERTORIC[İng.] = ASSERTORIQUE[Fr.] = ASSERTORISCH[Alm.] = ASSERERE[Lat.]


- YALIN/LIK ve/<> GÜZEL/LİK


- YALIN ile BASİT


- YALIN ile OLAĞAN


- YALINLIK ve AKIL


- YALINLIK ile/ve BİRLİK


- YALITILMIŞLIK ile/ve İKİLİK


- YALITILMIŞLIK ile/ve/yerine YALNIZLIK


- YALITIM ile/ve DUYARSIZLIK


- YALITIM ile/ve SOYUTLAMA


- YALITMA/YALITIK/İZOLE[Fr., İng. ISOLE < Lat.] ile YOK ETME, GİDERME/İZALE[Ar.]


- YALNIZ ... ile SADECE ...


- YALNIZ/LIK ile TEK BAŞINA/LIK

( Gereksinim duyarız. İLE Yeğleriz. | Temsildir. )

( Tek başına yürüyen kişi, bir dostluk kurar. )

( Yalnızların yılmaması, kendileri için yararlı olur. )

( Kendimizi, kendimizle zaman geçirmeyi, "yalnızlık" saymayacağımız biçimde geliştiriyoruz. )

( Yalnız kalpleri harekete geçiren kişi, dünyayı hereket ettirir. )

( We need. VS. We prefer. )

( En kötü/ileri yalnızlık, kendiyle barışık olmamaktır. )


- YALNIZ ile/ve TEK


- YAN YANA KOYMAK ile BİRARAYA GETİRMEK


- YAN YANA/LIK ile/ve ART ARDA/ARDIŞIK/LIK/MÜTERÂDİF[Ar. < RİDF]

( Uzay/mekân. İLE/VE Zaman. )


- YAN YANALIK ile/ve DIŞTALIK


- YANAK GAMZESİ ile BEL GAMZESİ


- YANILMA = HATA = ERROR[İng., Lat., İsp.] = ERREUR[Fr.] = IRRTUM[Alm.]


- YANILMALI TASIM = KIYAS-I FASİT = PARALOGISM[İng.] = PARALOGISME[Fr.] = FEHLSCHLUSS, PARALOGISMUS[Alm.] = PARALOGISMOS[Yun.]


- YANILSAMA ile/ve GÜVENSİZLİK


- YANILSAMA ile/ve HİPNOZ


- YANILSAMADA/YANILTMADA:
"YERDEN KALDIRMA" ile/ve/||/<> "GÖRÜNÜŞTEN KALDIRMA" ile/ve/||/<> "ÜRETİM" ile/ve/||/<> "AKTARIM" ile/ve/||/<> "YER DEĞİŞTİRME" ile/ve/||/<> "İÇİNE GEÇİRME" ile/ve/||/<> "YENİDEN OLUŞTURMA" ile/ve/||/<> "KAÇIRMA/ÇIKARMA" ile/ve/||/<> "UZTAŞIMA" ile/ve/||/<> "ÖNGÖRÜ"

(

)


- YANINDA ile İKİNCİL


- YANIT ile/ve AÇIKLAMA


- YANIT ile KARŞILIK


- YANIT ile ONAY


- YANIT ile/ve SORU

( Soruyu bulana kadar yanıtı bildiğimiz de, bilmediğimiz de ortaya çıkmaz. )


- YANITI OLAN ile/ve/değil/yerine SORUSU OLAN

( Yetişkin/ler. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Çocuk ve çocuksu yanını/zihnini sürdürebilen/ler. )


- YANKI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SELEN/SES

( AKSİSEDÂ, BİNT-ÜL-CEBEL[ )

( Yankı değil ses ol! )


- YANLIŞ ANLAMAK ile/değil YANLIŞ ANLAMLANDIRMAK

( Dünya, çeşitliliği içinde zengindir, fakat sizin yabancılık ve korku duymanız yanlış anlama yüzündendir. )


- YANLIŞ DÜŞÜNMEK ile/değil FARKLI DÜŞÜNMEK


- YANLIŞ(HATÂ) ile AYIP

( DEH ÂK: ON AYIP
* ÇİRKİNLİK
* BODURLUK
* ZULÜM VE ADÂLETSİZLİK
* OBURLUK
* KÖTÜ DİLLİLİK
* YALANCILIK
* ACEMİLİK
* AKILSIZLIK
* KORKAKLIK
* UTANMAZLIK )

( Ayıplara keşif bâtıldır. )


- YANLIŞ(HATÂ) ile GÜNAH

( Hiçbir günah yok, ki içinde sevap,
Hiçbir sevap yok, ki içinde günah olmasın. )

( İlk günah, Olan'ı sınırlamaktır. Yapma! )

( Bilinçsizce hata/suç olur fakat günah olmaz! )


- YANLIŞ/I YAPMAYACAK KADAR/ŞEKİLDE BİLMEK ile/ve ANLATABİLECEK/AKTARABİLECEK KADAR/ŞEKİLDE BİLMEK


- YANLIŞ/LIK ile/ve GEÇİCİ/LİK


- YANLIŞ/LIK ile TUTARSIZLIK

( Yanlışlık, yetersiz düşüncelerdeki bilgi yoksunluğundan oluşur. )


- YANLIŞ ile "TERS"


- YANLIŞ ile "YAMUK"


- YANLIŞ ile/ve/değil ANLAMSIZ


- YANLIŞ ile/değil/yerine BEYHÛDE


- YANLIŞ ile/ve/değil/yerine EKSİK


- YANLIŞ ile/değil FARKLI


- YANLIŞ ile/ve HATA PAYI

( Bu kılavuzdaki herşey[/bazıları], yanlış olabilir. )


- YANLIŞ = HATALI = WRONG[İng.] = FAUX[Fr.] = FALSCH[Alm.] = FALSUS[Lat.] = INJURIA[İsp.]


- YANLIŞ ile KÖTÜ ile ÇİRKİN ile GÜNAH/YAZUK

( Akıl. İLE Ahlâk. İLE Estetik. İLE Din. )

( Kötülüğün engellenmesi, iyiyi elde etmekten önceliklidir. [Def-i mefâsıd/mazariyat, celb-i menâfiden/menfaatten evlâdır.] )

( Kötülük, yanlış anlamaların ve kötüye kullanmaların yarattığı sorunlara yanlış yaklaşımdır. )

( Kötülük, dikkatsizliğin gölgesidir. )

( Kimse, bile bile kötü değildir; her kötülük, bilgi sanılan bir bilgisizlikten gelir. )

( Sadece bir iyi vardır, bilgi; sadece bir kötü vardır, cehalet. )

( Daha yüksek bilginize ters düşen her ne yaparsanız, o günahtır. )

( Rational. VS. Ethic. VS. Aesthetics. VS. Religious.
Evil is in the wrong approach to problems created by misunderstanding and misuse.
Evil is the shadow of inattention.
Whatever you do against your better knowledge is sin. )


- YANLIŞ ile YANILGI

( Bizi yanıltan, kendi imgelememizdir. )


- YANLIŞLIK/YANLIŞSIN ve/> "YANMIŞLIK"/YANMIŞSIN


- YANSIMA ile/ve DERİNLİK


- YANSIMA ile/ve GÖSTERGE


- YANSIMA ile/ve KARŞILIK BULMA


- YANSIMA ile/değil UZANTI


- YAPAMAM değil/yerine/>< YAPABİLİRİM

( )


- YAPI/SAL ile/ve DÖNEM/SEL, (KONJONKTÜR/EL)


- YAPI ile/ve KALIP

( Sınırlama ve zorlama anlamına gelebilir. )

( Enerjimizi ve zamanımızı, zihnimizin, çevrenizde örmüş olduğu duvarı yıkmak için saklamalıyız. )


- YAPICI ile/ve OLGUNLAŞTIRICI


- YAPILACAK ile/ve YAPILABİLECEK

( Yapılan her şey sizin tarafınızdan, yani evrensel ve tükenmez enerji tarafından yapılır. )


- YAPILACAK ile YAPILABİLECEK


- YAPILANDIRMA ile BİÇİMLENDİRME/ŞEKİLLENDİRME


- YAPILMASI İSTENİLEN ile/ve/< YAPILMAMASI İSTENİLEN


- YAPINTI = TASNİ = FICTION[İng., Fr.] = FIKTION[Alm.] = FICTIO[Lat.] = FICCIÓN[İsp.]


- YAPISAL ALGI ile/ve/<> DOĞRUDAN ALGI


- YAPISALCILIK = STRUCTURALISM[İng.] = STRUCTURALISME[Fr.] = STRUKTURALISMUS[Alm.] = STRUCTURA[Lat.]


- YAPMAK ile/ve/değil/yerine/=/||/<> OLMAK

( Yapmak, olmaktır; olmak, yapmaktır. )

( TO DO is TO BE, TO BE is TO DO )


- YAPMAK ile/ve/yerine YAŞAMAK


- YAPRAĞIN ORTA DAMARI ile MİKROPİL

( ... İLE Tohuma su girişini sağlayan oyuk. )


- YAPTIRIM ile/ve/değil DAYANAKÇA


- YARA ile CERAHAT


- YARADANCILIK = DEISM[İng.] = DÉISME[Fr.] = DEISMUS[Alm.] = DEUS[Lat.]


- YARAR(LI)/LIK ile KAZANÇ(LI)/LIK


- YARAR/ÇIKAR ile HAZ


- YARAR/ZARAR ile İŞLEV


- YARAR ile/yerine/değil KARŞILIKLI YARAR


- YARARCI/PRAGMATİK (YAKLAŞIM) ile/ve/değil/yerine ALGI DÜZENSEL/PARADİGMATİK (YAKLAŞIM)


- YARARLANMA ile KAZANIM


- YARARLI >< ZARARLI ile/ve/<>/> İYİ >< KÖTÜ ile/ve/<>/> DOĞRU >< YANLIŞ ile/ve/<>/> GÜZEL >< ÇİRKİN ile/ve/<>/> SEVAP >< GÜNAH

( Akl-ı temyizî. İLE/VE/<>/> Akl-ı amelî. İLE/VE/<>/> Akıl. Akl-ı Nazarî. İLE/VE/<>/> İç duyular. İLE/VE/<> Vicdan. )

( ... İLE/VE/<>/> Düşünce ve eylemin uygunluğu/uyumluluğu. İLE/VE/<>/> Kavram ve nesnenin uygunluğu/uyumluluğu. İLE/VE/<>/> Biçim ve içeriğin uygunluğu/uyumluluğu. İLE/VE/<> ... )

( Spor. İLE/VE/<>/> Felsefe/Ahlâk. İLE/VE/<>/> Bilim. İLE/VE/<>/> Sanat. İLE/VE/<> Din. )

( İyi, yarar ve hazın sürekliliği olarak yorumlanır. )

( İyilik konusunda, kişiler, dört bölümdür:
1. Herkesten önce yapanlar: Bunlar, kerîmdir;
2. Taklit yoluyla yapanlar: Bunlar, hakîmdir;
3. Engelleyenler: Bunlar, eşkiyâdır;
4. Hoşlandıklarından dolayı yapanlar: Bunlar, kötü niyetlilerdir. )

( Kendiniz için neyin iyi olduğunu bilmezken, başkaları için neyin iyi olduğunu nasıl bilebilirsiniz? )

( ... VS./AND/<>/> Appropriateness/harmony of thought and action. WITH/AND/<>/> Appropriateness/harmony of concept and object. WITH/AND/<>/> Appropriateness/harmony of shape and content. WITH/AND/<> ... )

( When you do not know, what is good for yourself; how can you know, what is good for others? )

( ... VS./AND/<>/> Ethic. VS./AND/<>/> Rational. VS./AND/<>/> Aesthetics. VS./AND/<> Religious. )

( Sport. VS./AND/<>/> Philosophy. VS./AND/<>/> Science. VS./AND/<>/> Aesthetics. VS./AND/<> Religion. )

( BEŞ AMAÇ/MAKÂSID-I HAMSE[Ar.]: (KORUNANLAR/SAĞLANANLAR)
CAN ile/ve/<>/> KUŞAK/NESİL ile/ve/<>/> AKIL ile/ve/<>/> MAL ile/ve/<>/> DİN )


- YARARLI/LIK ile/ve/<> ANLAMLI/LIK


- YARARLI ile DOĞRU ile İYİ ile GÜZEL ile SEVAP

( Akıl. İLE Ahlâk. İLE Estetik. İLE Din. )

( Kavram ve nesnenin uygunluğu. İLE Düşünce ve eylemin uygunluğu. İLE Biçim ve içeriğin uygunluğu. İLE ... )

( Kendiniz için neyin iyi olduğunu bilmezken, başkaları için neyin iyi olduğunu nasıl bilebilirsiniz? )

( İyilik konusunda, kişiler, dört bölümdür:
1. Herkesten önce yapanlar: bunlar kerimdir.
2. Taklid yoluyla yapanlar: bunlar hakîmdir.
3. Engelleyenler: bunlar eşkiyadır.
4. Hoşlandıklarından dolayı yapanlar: bunlar kötü niyetlilerdir. )

( DEMIURGE: İYİ İDEASI (TANRI VE DÜNYANIN MİMARI) )

( Rational. WITH Ethic. WITH Aesthetics. WITH Religious.
Appropriateness of concept and object. WITH Appropriateness of thought and action. WITH Appropriateness of shape and content. WITH ... )


- YARARLI ile YARARLI('YI)

( FEVÂİD[< FAİDE]: Menfaatler, yararlar, kârlar, kazançlar. )

( Yaptığın, "kâr"; yapmadığın, yarar! )


- YARARLI ile YARARSIZ


- YARARSIZ ile YARARSIZ('I)


- YARASA ile TARSIUS


- YARATICI/LIK ve BİLGE/LİK


- YARATICILIK ile YENİLİK/TİCARİLEŞTİRME


- YARATIM ile/ve DÖNÜŞÜM


- YARATMAK ile/ve DÖNÜŞTÜRMEK


- YARAYI(/NIN ÜSTÜNÜ) KAŞIMAK değil/yerine YARANIN ETRAFINI KAŞIMAK


- YARDA[İng.] ile ...

( Yaklaşık olarak, 91 cm. gelen İngiliz uzunluk ölçü birimi. )


- YARDIM ile/ve/değil/yerine İŞ


- YARDIMCI OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< FIRSAT VERMEK

( Tekrarlanması gereken yardım, yardım değildir. )

( Yapılmaya değer tek yardım, yardıma gereksinim duymaktan kurtuluşu sağlamaktır. )

( Bizi, insan yapacak olan, berraklık ve yardımseverliktir. )

( En önemli yardımcı, gerçeğin, içimizde bulunuşudur. )

( The main thing that helps is to have reality within. )

( image

Bunu mu istiyorsunuz?

• Çocuğunuz...

– Varsın, bir çivi bile çakamasın... Ama dersleri iyi olsun.
– Varsın, omuzlarda cenaze taşıyanlara bön bön baksın... Ama matematiği düzgün olsun.
– Varsın, evin çalan telefonuna cevap veremesin... Ama notları yüksek olsun.
– Varsın, eve gelen misafirlerinizle üç kelime konuşamasın... Ama fen lisesine gitmiş olsun.
– Varsın, ağlayan bir çocuk görünce ona gülsün... Ama sınıfın birincisi olsun.
– Varsın, kendinin fazladan harçlığı olduğu halde; kantinden simit alamayan çocuklarla alay etsin... Ama öğretmenlerinin gözdesi olsun.
– Varsın, başını okşayıp hatırını soran bir yetişkine dönüp; “Ya siz nasılsınız?” diyemesin... Ama yabancı dili mükemmel olsun.
– Varsın, oyun arkadaşları olmasın... Ama sınavlarda “on” çeksin.

– Varsın;
– Taziye nedir, bilmesin,
– "Başın sağ olsun" ne demek, anlamasın,
– "Geçmiş olsun" kime denir, niçin denir, haberi olmasın,
– "Uğurlar olsun", ne anlama gelir farkında olmasın,
– Ama... Karneleri süper olsun.
– Evet… Varsın, tek dostu olmasın... Ama iyi gelir getiren bir mesleği olsun...

Üstün Dökmen )


- YARDIMCI ÖNERME = LEMMA[İng., Lat.] = LEMME[Fr.] = HILFSATZ[Alm.]


- YARGI SONUCU/HÜKÜM[Ar.] ile/ve/||/<> KARAR


- YARGI/HÜKÜM[Ar.] ile ÖNYARGI


- YARGI = HÜKÜM = JUDGEMENT[İng.] = JUGEMENT[Fr.] = URTEIL[Alm.] = IUDICIUM[Lat.] = APOPHASIS[Yun.] = JUICIO[İsp.]


- YARGILAMAK ile/değil İNDİRGEMEK


- YARGILAMAK ile/değil/yerine KEŞFETMEK


- YARGILAMAK ile KÖTÜLEMEK


- YARI ÖMÜR ile BİYOLOJİK YARI ÖMÜR

( Canlı organizmaya verilen radyoaktif maddenin, yarısının ortamdan atılması için geçen süre. İLE Bir radyoaktif maddenin, etkinliğinin yarı değerine düşmesi için geçen süre. Yarı ömür 10¹5 yıldan [vanadyum] 10¯¹6 saniyeye [berilyum] kadar değişir. )


- YARIŞ ile REKABET


- YARIŞMA = EMULATION[İng., Fr.] = WETTEIFER[Alm.] = AEMULATIO[Lat.]


- YASA/LAR ile İLKE/LER ile KURAL/LAR

( -- BOYLE-MARIOTTE YASASI(LAW OF BOYLE-MARIOTTE):
( Kütlesi değişmeyen bir gazın, sabit sıcaklık derecesinde hacmi, basıncı ile ters orantılıdır. )

-- CHARLES YASASI(LAW OF CHARLES):
( Sabit bir basınç altında bulunan ideal bir gazın oylumu/hacmi, o gazın mutlak sıcaklığı ile doğru orantılıdır. )

-- COULOMB YASASI(LAW OF COULOMB):
( Elektrik yükleri birbirini, yük miktarlarının çarpımıyla doğru, aralarındaki uzaklığın karesiyle ters orantılı olarak çeker ya da iterler. )

-- DALTON YASASI(LAW OF DALTON):
( Kapalı bir kapta bulunan bir gaz karışımının yaptığı basınç, kapta bulunan gazların ayrı ayrı yaptıkları basınçların toplamına eşittir. )

-- ENERJİNİN KORUNUMU YASASI(LAW OF CONSERVATION OF ENERGY):
( Evrende herşey, enerjinin birbirine dönüşümü olduğuna göre toplam enerji sabittir. )
( Önceki enerjiler toplamı, sonraki enerjiler toplamına eşittir. )

-- ERİME YASALARI(LAWS OF MELTING):
( 1) Kimyasal bakımdan saf olan her katı cisim, belirli bir basınç altında belirli bir sıcaklıkta erimeye başlar.
2) Katının erime süresinde sıcaklık sabit kalır.
3) Erime sıcaklığı/noktası denen bu sıcaklıkta, katı nesnenin 1 gramının sıvı hale geçmesi için belirli bir ısı miktarı olması gerekir ki, bu ısıya o cismin erime ısısı denir. )

-- EYLEMSİZLİK YASASI/NEWTON HAREKET YASALARI(LAW OF INERTIA/NEWTON'S LAWS OF MOTION):
( Her nesne, dıştan bir güçle zorlanmadıkça, durgun durumda ya da düzgün doğru devim/hareket durumunda kalır. )
( Newton, yerçekimi yasasını bulan, keşfeden değil, doğa bilimindeki işlevini formüle eden kişidir. )

-- FARADAY ELEKTROLİZ YASALARI(FARADAY'S LAWS OF ELECTROLYSIS):
( 1) Toplama kabında açığa çıkan madde miktarı, kaptan geçen elektrik yükü miktarı ile doğru orantılıdır.
2) Seri bağlı toplama kaplarından 96.500 coulomb'luk elektrik yükü geçirilirse, her birinde bir eşdeğer gram madde açığa çıkar. )

-- FOTOELEKTRİK YASASI(LAW OF PHOTOELECTRIC):
( Gelen fotonun (enerji parçacığının) taşıdığı enerji, belirli bir "eşik enerjisinin" üstüne çıkmaz ise, elektron yayılması olanaklı değildir. (Eşik enerjisi: Elektronu yüzeyden ayırmak için verilmesi gereken minimum enerji) )

-- GAUSS YASASI(LAW OF GAUSS):
( Sabit sıcaklık ve basınç altında ölçüm yapıldığında, bir kimyasal tepkimede kullanılan ya da oluşturulan gazların hacimleri arasında basit oranlar bulunduğunu belirten yasa. | Kapalı bir yüzey içindeki toplam elektrik yükü miktarları sıfırsa, kapalı yüzey içindeki elektrik alanının büyüklüğü de sıfırdır. )

-- BİRLEŞEN HACİMLER (GAY-LUSSAC) YASASI(LAW OF GAY-LUSSAC):
( Gazlar, birleşerek yeni bir gaz bileşik oluşturduğu zaman, reaksiyona giren gaz hacimleri ile oluşan gazın hacmi arasındaki oran, küçük tam sayıların oranı gibidir. )

-- HOOK YASASI(LAW OF HOOK):
( Esnek bir cismin zorlayıcı bir kuvvet karşısında gösterdiği biçim değişikliği, uygulanan kuvvetle doğru orantılıdır. )

-- İVME YASASI/NEWTON HAREKET YASALARI(LAW OF ACCELERATION/NEWTON'S LAWS OF MOTION):
( Bir cismin hareketliliğinin değişim hızı, bu değişimi sağlayan kuvvetle doğru orantılıdır ve kuvvetin doğrultusuna yönelmiştir. )

-- JOULE YASASI(LAW OF JOULE):
( Bir iletkenden bir saniyelik sürede geçen elektrikğin verdiği ısı, iletkenin direnci ile elektrik akım şiddetinin karesinin çarpımına eşittir. )

-- KAYNAMA YASALARI(LAW OF BOILING):
( 1) Saf bir sıvı, belirli bir basınç altında belirli bir sıcaklıkta kaynar.
2) Sıvının kaynaması süresince sıcaklık sabit kalır.
3) Kaynama sıcaklığındaki sıvının buhar basıncı, sıvı üzerine etkileyen dış basıncı eşittir. )
( Ender Gazlarda:
Helyum[Atom No: 2]: -269°C
Neon[10]: -246°C
Argon[18]: -186°C
Krypton[36]: -152°C
Xenon[54]: -108°C
Radon[86]: -62°C )

-- KEPLER YASALARI(LAWS OF KEPLER):
( 1) Her gezegen güneşin çevresinde elips biçiminde bir yörünge izler. Güneş bu elipsin odaklarından birinde bulunur.
2) Bir gezegenle güneş arasında çekilen doğru çizgi, eş zamanlarda eş alanları tarar. Bu nedenle gezegenler güneşe yakın oldukları zaman, uzak olduklarına oranla daha hızlı hareket ederler.
3) Bir gezegenin güneş çevresinde bir kez dönmesi için geçen zamanın karesi, güneşe olan ortalama uzaklığının küpü ile doğru orantılıdır. )

-- KIRILMA YASALARI(LAWS OF REFRACTION):
( 1) Gelen ışık, yüzeyin normali ve kırılan ışık aynı düzlemdedir.
2) Gelen ışığın yüzey normali ile yaptığı açının sinüsünün, kırılan ışığın yüzey normali ile yaptığı açının sinüsüne oranı sabittir. Bu sabit orana, ikinci saydam ortamın birinci saydam ortama göre kırılma indisi denir. )

-- KÜTLENİN KORUNUMU YASASI(LAW OF CONSERVATION OF MATTER):
( Madde yoktan yaratılamaz ve yok edilemez, ancak bir dizi etkileşimler sonunda toplam kütle değişmeden kalır. )

-- LAVOISIER YASASI(LAVOISIER LAW):
( Kimyasal reaksiyonlara giren ve oluşan maddelerin kütleleri eşittir. Buna kütlenin korunumu yasası denir. )

-- LENZ YASASI(LAW OF LENZ'S):
( İndüksiyon akımının yönü, her zaman, kendilerini doğuran etkilerin yönü ile zıt yöndedir. )

-- MENDEL YASALARI(MENDEL'S LAWS):
( 1) Eştiplik (İzotopi) Yasası: Birbirinden birer karakterle ayrılan iki saf ırk birleştiği zaman meydan gelen melezlerin hepsi de aynı tipde olur.
2) Başatlık (Dominant) Yasası: Melezlerde ana-babadan sadece birinin karakterinin görünmesi, ötekinin bu karakter tarafından maskelenmesi (çekinik) kalması hali.
3) Karakterlerin ayrılışı (Segregation) Yasası: Melezlerin kendi aralarında çaprazlanması halinde ana ve babaya ait karakterlerin 1/4 ana, 1/4 baba, 2/4 melez biçiminde ayrılmasıdır. )

-- MENDEL ORANI(MENDEL'S RATIO):
( Melez iki döl arasında çaprazlanırsa [F1xF2] oluşan F2 dölünde 1/4 arı döl, 2/4 melez döl, 1/4 ikinci arı döl oluşur. )

-- MIKNATISLIK YASASI(LAW OF MAGNETS):
( Aynı cins manyetik kutuplar birbirini iter, ayrı cins manyetik kutuplar birbirini çekerler. )

-- NEWTON GENEL ÇEKİM KUVVETİ YASASI(NEWTON'S LAW OF ATTRACTION):
( Evrendeki tüm nesneler, birbirini, kütleleri çarpımıyla doğru, aralarındaki uzaklığın karesi ile ters orantılı olarak çeker. )

-- NEWTON HAREKET YASALARI(NEWTON'S LAW OF MOTION):
( 1) Her nesne, dıştan bir kuvvetle zorlanmadıkça, durgun durumda ya da düzgün doğru hareket durumunda kalır.
2) Bir nesnenin hareketliliğinin değişim hızı, bu değişimi sağlayan kuvvetle doğru orantılıdır ve kuvvetin doğrultusuna yönelmiştir.
3) Her etkiye eşit ve karşıt yönlü bir tepki oluşur. )

-- OHM YASASI(LAW OF OHM):
( Bir iletkenin iki ucu arasındaki potansiyel farkının bu iletkenden geçme akım şiddetine oranı sabittir. Bu da o iletkenin direncidir. [R = V / I] )

-- SABİT ORANLAR YASASI(LAW OF DEFINITE PROPORTIONS):
( İki madde bir bileşik oluşturmak üzere sabit bir oranda birleşilrer. Bunlar hangi ortamda karıştırılırsa karıştırılsınlar tepkimeye giren kütlenin oranı sabit kalır. Karışımda maddelerin birinden çok fazla bulunuyorsa, bunun bir kısmı tepkimeye girmeyecek ve değişmemiş olarak kalacaktır. )

-- SNELL YASASI(LAW OF SNELL):
( 1) Gelen ışık, yüzeyin normali ve kırılan ışık yanı düzlem içindedir.
2) Gelme açısından sinüsünün kırılma açısının sinüsüne oranı sabittir. [sin i / sin r = n])

-- TERMODİNAMİK YASALARI(LAWS OF THERMODYNAMICS):
( 1) Enerji yaratılıp yok edilemez; yalnızca biçim değiştirir.
2) Isı her zaman, sıcak olan nesneden soğuk olana doğru akar ve soğuk cismin ısısının bir bölümünü daha sıcak bir başka cisme vererek onu ısıtması olanaksızdır.
3) Bir maddenin çeşitli halleri arasındaki entropi (termodinamik bir sistemde elde edilemez enerji miktarı) farkı, mutlak sıfır sıcaklığına yaklaştıkça sıfıra yaklaşır. )

-- YANSIMA YASALARI(LAWS OF REFLECTION):
( 1) Gelen ışık, yüzey normali ve yansıyan ışık aynı düzlemdedir.
2) Gelen ışığın yüzey normali ile yaptığı açı yansıyan ışığın yüzey normali ile yaptığı açıya eşittir. )

-- YÜZME YASASI(LAW OF FLOATING):
( Bir sıvı yüzeyinde yüzen bir cismin, suyun itme kuvveti ile, o cismin ağırlığı birbirine eşittir. )

 

-- ARŞİMET İLKESİ(ARCHIMEDES'S PRINCIPLE):
( Bir suya kısmen ya da tamamen batmış durumdaki bir nesne, su içinde kapladığı hacim kadar suyun ağırlığına eşit bir kuvvet yukarıya kaldırır. ) -- AYRILMA İLKESİ(PRINCIPLE OF SEGREGATION):
( Belirli bir karakteri berlileyen bir gen çiftinin üyleri farklı gametlere ayrılır. )

-- BAĞIMSIZ DAĞILIM İLKESİ(PRINCIPLE OF INDEPENDENT ASOORTMENT):
( Çeşitli karakterleri kontrol eden gametlere geçerken birbirinden bağımsız olarak dağılır. )

-- BASKINLIK İLKESİ(PRINCIPLE OF DOMINANCE):
( Melez bir organizmada belirli bir karakteri öbür genlerin etkisini yok eden bir gen belirler. )

-- PASCAL İLKESİ(PASCAL'S PRINCIPLE):
( Kapalı bir kapta bulunan bir sıvının yüzeyinin herhangi bir parçasına yapılan basıncı, bu sıvı her yöne aynı şiddetle iletir. )

-- ÜSTÜSTE GELME İLKESİ(PRINCIPLE OF SUPERPOSITION):
( Bir ortamdaki iki ya da daha çok dalganın birlikte oluşturdukları etki, bu dalgaların tek tek etkilerinin toplamına eşittir. )

 

-- SAĞ EL KURALI(RIGHT HAND RULE):
( 1) Sağ elin başparmağı akım yönünü gösterecek biçimde tel avuç içine alındığında, tel çevresinde bükülen parmaklar manyetik alanın yönünü gösterir.
2) Sağ elin avuç içi halka merkezine bakacak ve dört parmak akım yönünü gösterecek biçimde el halka üzerinde hareket ettirilirse, açılan başparmak halka merkezinde oluşan manyetik alanın yönünü gösterir.(Halka merkezindeki manyetik alanı bulma)
3) Sağ elin dört parmağı akım yönünü gösterecek biçimde makara avuç içine alınırsa, açılan başparmak manyetik alanın yönünü gösterir. (Selenoid içindeki düzgün manyetik alan şiddetini bulma). )


- YASA/LAR ile/ve/değil KOŞUL/LAR

( Yasalar değil, ancak koşullar/ı değiştirilebilir. )

( Şeriat, şeriatın koşullarını belirler. )


- YASA ile/ve ARAÇ


- YASA = KANUN = LAW[İng.] = LOI[Fr.] = GESETZ[Alm.] = LEX[Lat.] = NOMOS[Yun.] = LEY[İsp.]


- YASA ile/ve KUVVET


- YASA ile MUTLAK


- YASA ile/ve OLGU


- YAŞA ve/||/<> SEV ve/||/<> DİNLE ve/||/<> KONUŞ

( Mış gibi yapmadan. VE/||/<> Dayanmadan. VE/||/<> Savunmadan. VE/||/<> İncitmeden. )

( [Without] Pretending. AND/||/<> Depending. AND/||/<> Defending. AND/||/<> Offending. )

( DİNLE ve/||/<> KONUŞ )


- YASA ile/ve UYUM


- YASA ile/ve YAPTIRIM

( KANUN ile/ve MÜEYYİDE )


- YASA ile YÖNERGE


- YASA ile YÖNETMELİK


- YASAK ile ENGEL


- YASAK ile/ve/değil/yerine/<> OLANAKSIZLIK


- YASAK ile/ve/değil/yerine SINIRLAMA/KISITLAMA

( Yürürlüğe giren yasa, bir "YASAK" koyma değildir! Toplum yaşamında ve kişiler arasında düzenin sağlanması, hakların korunması için ortak kullanım alanı kuralları uygulanmak zorundadır. Sigarayla ilgili düzenleme, bireylerin bulunmak zorunda/durumunda olduğu -kapalı ya da açık- ortamlarda sigara kullanıcılarının keyfî uygulamalarına izin vermemek üzerinedir. Bu durumdan rahatsız olan/olabilecek kişilerin haklarının korunması üzerine de bu tür kısıtlamalar getirilmesi gerekmiştir. "YASAK" olarak ifade edilen durum, "sigara içme yasağı" değil belirli ortak kullanım alanlarında keyfî tutumda bulunulmasına engel olabilmek üzere ve çevrenin rahatsız edilmemesine yöneliktir. Doğrudan, genel bir "içmeme yasağı" getirilmemiştir.

"YASAK"[< YASA][yasaya/kanuna bağlı olan] sözcüğü ve kullanımının da, kişiler [içen-içmeyen, rahatsız olan/lar] arasında anlaşamamazlık/ihtilâf [ya da olası çatışma durumunda] toplum ve devlet tarafından kabul ve onay görmüş, uyumlu bir düzen sağlanabilmesi üzerine, gereken koşulların, yazılı ve tüzel(hukukî) bir karşılığının bulunması üzerinedir. Birlik ve bütünlüğü, sürdürülebilirliği sağlayabilmenin göstergesi ve dayanakçası olarak, "YASA" ve yasal gereklilik, işlevini yerine getirmek üzere uygulanmaktadır.

Kişi, kendi evinde istediği gibi [çırılçıplak] dolaşabileceği halde dışarıda/sokakta, ortak alanlarda dolaşamayacağı gibi. Bu durumu anlayan ve kabul edebilen tütün kullanıcıları, tütün ürünleri kısıtlamasının da bir uzlaşım ve çözüm gerektirdiğini rahatlıkla anlayacak ve kabul ediyor olacaklardır. )


- YASAK ile/ve/değil/yerine/||/<> SINIRLILIK/KISITLILIK

( Kişi, özellikle başkalarını yönettiği koşullarda, amacına ulaşmak için kendinin kabullenemeyeceği kısıtlamaları başkalarına uygulamamalıdır. Eğer duruma uyan, ama özgürlüğü de sınırlamayan sınırlar konulabilirse büyük başarılar elde etmek olanaklıdır. )


- YASAL OLMAYAN ile KAYITSIZ


- YASAL ile KAYITLI


- YAŞAM ALANI ile/ve/değil HAREKET ALANI

( Bazı düşünürlerin/sanatçıların, [turistlerin ya da turist gibi yaşayanların vb.] her hareket alanlarının, yaşam alanı olmadığı gibi. )


- YAŞAM'DA:
ANLATIM ile/ve ANLAM

( Yaşam, anlatım ile anlamın birbirinden ayrılmasıyla aydınlanır. )

( The life gets the enlightenment by seperation of expression from meaning. )


- YAŞAM/BİLİNÇ ile/ve/değil/=/< BELLEK

( Bellekte, bir boşluğun olması, bilinçte (de), bir boşluğun olmasını gerektirmez. )


- YAŞAM/HAYAT ve/> ETKİNLİK/FAALİYET ve/> BİLİNÇ/ŞUUR


- YAŞAM/HAYAT ve/= SONSUZ/LUK


- YAŞAM/HAYAT ve/= SÜRPRİZ


- YAŞAM/HAYAT ile/ve TUTARLILIK


- YAŞAM/HAYAT ve/=/<> ÜMİT

( Hayat, teselli olmaktır. )

( Erip, eriyip, biten. VE/=/<> Hiç bitmeyen, bitmemesi gereken. )


- YAŞAM/TASAVVUF:
ARINMA/SÂFİYET ve/||/<> ANLAMA/İRFÂNİYET ve/||/<> AŞK


- YAŞAM ile/ve DOĞA


- YAŞAM ile/ve HAREKET


- YAŞAM = HAYAT = LIFE[İng.] = VIE[Fr.] = LEBEN[Alm.] = VITA[Lat.] = BIOS[Yun.] = VIDA[İsp.]


- YAŞAM ile/ve HERŞEY


- YAŞAM ile/||/<> KISA BATTANİYE

( Yukarı çekersek, ayak açıkta kalır. Aşağı çekersek, omuz. Neşeli kişiler, çözüm üreterek[dizlerini karnına çekerek] rahat uyur. )

( "Çözüm." İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Ara çözüm. )


- YAŞAM ile/ve KOŞUL/LAR


- YAŞAM ve/||/<> KURAM


- YAŞAM ile/ve ÖNGÖRÜLEBİLİR YAŞAM

( ... İLE/VE Kişinin en çok istediği/"aradığı". )


- YAŞAM ile/ve PAYLAŞIM


- YAŞAM ile YAŞAMAK

( Hayat hayatla beslenir. Doğada bu süreç zorunluludur, toplumda ise gönüllü olmalıdır. )

( Sorgulanmayan yaşam, yaşam değildir. )

( Yaşam, suyun toprağa karışmasıdır. )


- YAŞAM ile YAŞANTI


- YAŞAMA ANLAMI/AMACI/NEDENİ[IKIGAI]:
SEVDİĞİN ve/+/||/&cap;/<>/>/<
(DÜNYANIN/TOPLUMUN) GEREKSİNİM/İ ve/+/||/&cap;/<>/>/<
KARŞILIĞI/MALİYETİ, İYİ OLDUĞUN/YAPTIĞIN ŞEY DOLAYI ÖDENEN/ÖDENEBİLECEK ve/+/||/&cap;/<>/>/<
İYİ OLDUĞUN/YAPTIĞIN

( [2'liler]
[∩: Kesişim]
[1: SEVDİĞİN | 2: GEREKSİNİM | 3: KARŞILIĞI/MALİYETİ, İYİ OLDUĞUNDAN DOLAYI ÖDENEN | 4: İYİ OLDUĞUN/YAPTIĞIN]
1 ve/∩/+/||/<> 2 = GÖREV/HEDEF(MISSION)
2 ve/∩/+/||/<> 3 = MESLEK(VOCATION)
3 ve/∩/+/||/<> 4 = UZMANLIK(PROFESSION)
4 ve/∩/+/||/<> 1 = COŞKU/TUTKU(PASSION)

ve/+/||/∩/<>/>

[3'lüler]
1 ve/∩/+/||/<> 2 ve/∩/+/||/<> 3 = Coşku/heyecan ve gönül rahatlığı fakat "kesinliğin" bulunmaması
2 ve/∩/+/||/<> 3 ve/∩/+/||/<> 4 = Rahatlık fakat boşluk duyumu
3 ve/∩/+/||/<> 4 ve/∩/+/||/<> 1 = Tatmin fakat işe yaramazlık "düşüncesi/zannı"
4 ve/∩/+/||/<> 1 ve/∩/+/||/<> 2 = Neşe, dolgunluk/doluluk fakat "servetleştirilemeyen"

ve/+/||/∩/<>/>

1 ve/∩/+/||/<> 2 ve/∩/+/||/<> 3 ve/∩/+/||/<> 4 = YAŞAMA ANLAMI/AMACI/NEDENİ[IKIGAI] )

( [2's]
[∩: Intersection]
[1: WHAT YOU LOVE | 2: WHAT THE WORLD NEEDS | 3: WHAT YOU CAN BE PAID FOR | 4: WHAT YOU ARE GOOD AT]
1 &/∩/+/||/<> 2 = MISSION
2 &/∩/+/||/<> 3 = VOCATION
3 &/∩/+/||/<> 4 = PROFESSION)
4 &/∩/+/||/<> 1 = PASSION

&/+/||/∩/<>/>

[3's]
1 &/∩/+/||/<> 2 &/∩/+/||/<> 3 = Excitement and complacency, but sense of uncertainty
2 &/∩/+/||/<> 3 &/∩/+/||/<> 4 = Comfortable but thought/"feeling" of emptiness
3 &/∩/+/||/<> 4 &/∩/+/||/<> 1 = Satisfaction but thought/"feeling" of uselesness
4 &/∩/+/||/<> 1 &/∩/+/||/<> 2 = Delight and fullness but no "wealth"

&/+/||/∩/<>/>

1 &/∩/+/||/<> 2 &/∩/+/||/<> 3 &/∩/+/||/<> 4 = REASON TO LIVE/HAVING A PURPOSE IN LIFE[IKIGAI] )

( )


- YASAMA ve/||/<>/> YÜRÜTME ve/||/<>/> YARGI


- YAŞAMAK ile/ve/||/<> DENEYİMLEMEK / TECRÜBE ETMEK


- YAŞAMAK ile/ve DÖNÜŞTÜRMEK

( Yaşayan yaratamaz, yaratan yaşayamaz. )


- YAŞAMAK ile/ve DUYUMSAMAK


- YAŞAMAK ile/ve EYLEMİNDE BULUNMAK


- YAŞAMAK ile/ve YAŞANTILAMAK


- YAŞAMDA KALMAK ile/ve/değil/||/<>/> YAŞAMAK

( Canlılarda. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İnsanda. )


- YAŞANTI ile/ve ANLATIM


- YAŞANTI = EXPERIENCE[İng.] = EXPÉRIENCE VÉCUE[Fr.] = ERLEBNIS[Alm.]


- YASSI ADA ile/ve SİVRİ ADA

( ... İLE/VE "Hayırsız Ada" olarak da adlandırılır. )

( Menderes Hükümeti'nin yargılandığı adadır. İLE/VE ... )

( RHODUSSA, PLATİ[PLATEIA] ile/ve OKSİYA[Sivri anlamına gelmektedir] )


- YATAK YASTIK


- YATAY DUDAKLAR ile/ve DİKEY DUDAKLAR

( Oldukça sık sorun çıkarır. İLE Hiçbir sorun bırakmaz. )


- YATAY RASTGELELİK ile/ve DİKEY RASTGELELİK


- YATAY/DİKEY ile PARALEL


- YATAY ile/ve DİKEY/DÜŞEY

( UFKÎ ile/ve ŞÂKULÎ["ku" uzun okunur] )


- YATKINLIK ile/ve/||/<>/> KATILIM ile/ve/||/<>/> SÜREKLİLİK


- YATROJENİK/İATROGENIC[İng.] değil/yerine/= SAĞLIKÇI KAYNAKLI


- YAVAŞ YAVAŞ ile ADIM ADIM

( Olgun kişi, kendini, küçük başlangıçları adım adım büyük başarılara dönüştürmeye adamıştır. )

( En uzun yokculuklara bile, ufak bir adımla başlanır. )

( İlk adım belki tavanı tepenize indirebilir, fakat az zamanda kargaşa bitecek ve barış ve sevinç gelecektir. )

( Bir sonraki adımınızın ne olması gerektiği hakkında hiçbir zaman bilgisiz bırakılmadınız. )

( Her adım, bir sonraki için yeterli enerji üretecektir. )


- YAVAŞ/LIK ile/ve "UYUŞUK/LUK"

( MIYMINTI: Kişinin sabrını tüketecek derecede yavaş ve mızmızca iş gören. )

( Doğadaki en yavaş canlı/hayvan Bradipus'tur. )


- YAVAŞLATMAK ile AĞIRDAN ALMAK


- YAYGIN BİLGİ ile/ve/<> ÖZEL BİLGİ ile/ve/<> BİLGİ

( 1- Ammeden, ammeye aktarılan yaygın bilgi.
2- Alimlerden, alimlere aktarılan özel bilgi.
3- Tek bir kişiden, tek bir kişiye aktarılan bilgi. )


- YAYGIN ile BÜYÜK


- YAYGIN ile ENDER/NADİR


- YAYIM >< SOĞURUM/EMİLİM


- YAYIN/LAMA ile YAYIM/LAMA

( Elektronik araçlarla gerçekleştirilen/sağlanan. İLE Kâğıt üzerine basılarak gerçekleştirilen/sağlanan. )


- YAYLA ile OVA


- YAYMA ile/ve/değil ALAN/INI GELİŞTİRME


- YAYMAK ile DAĞITMAK


- YAYMAK ile GENİŞLETMEK


- YAYMAK ile GENİŞLETMEK


- YAYMAK ile PAYLAŞMAK


- YAYMAK ile SAÇMAK


- YAZ GÜNDÖNÜMÜ ile KIŞ GÜNDÖNÜMÜ


- YAZDIĞINI YAP!(MAK) ve/<> YAPTIĞINI YAZ!(MAK)

( Yapacağını yaz, yazdığını yap! )

( Yaşamak için ayağa kalkmıyorsan, yazmak için masaya oturma! )


- YAZGICILIK = CEBRİYE = FATALISM[İng.] = FATALISME[Fr.] = FATALISMUS[Alm.]


- YAZILI KURALLAR ile/ve YAZILI OLMAYAN KURALLAR


- YAZILIM UZMANI ile/ve/<> YAZILIM GELİŞTİRİCİ ile/ve/<> YAZILIM KORSANI

( )

( Çoğu yazılım uzmanı ve geliştiriciler bile yazılım korsanlarının göz önünde bulundurdukları kadar yaratıcı değildir. İLE/VE/<> Çoğu yazılım uzmanı ve yazılım korsanı, geliştiricilerin eğitim ve deneyimlerine sahip değildir. İLE/VE/<> Tüm yazılım korsanları, aynı zamanda yazılım "uzmanı ve geliştiricisidir". )

( Many programmers, and even developers, are not creative enough to be considered hackers. VS./AND/<> Many programmers, and even hackers, are not educated or experienced enough to be considered developers. VS./AND/<> All hackers and developers are programmers. )

( The Difference Between a Programmer, a Hacker, and a Developer )


- YBB/YBÜ/INTENSIVE CARE UNIT[İng.] değil/yerine/= YOĞUN BAKIM BİRİMİ


- YBS/MANAGEMENT INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= YÖNETİM BİLGİ DÜZENİ


- YDZ[YAPAY DAR ZEKÂ]/ANI[İng. ARTIFICIAL NARROW INTELLIGENCE] ile/ve/||/<>/> YGZ[YAPAY GENEL ZEKÂ]/AGI[İng. ARTIFICIAL GENERAL INTELLIGENCE]

(

Yapay Dar Zeka (Narrow AI) ve Yapay Genel Zeka (AGI)

Yetenekleri, kapsamları ve gelecekteki potansiyelleri açısından kapsamlı bir karşılaştırma

Yapay zeka, yetenekleri ve kapsamına göre farklı türlere ayrılabilir. Bu ayrımları anlamak, var olan YZ'nin neler yapabileceğini ve gelecekteki gelişmelerin neler başarabileceğini netleştirmeye yardımcı olur. İşte bu noktada Yapay Dar Zeka (Narrow AI) ile Yapay Genel Zeka (AGI) arasındaki farkları incelemek, hem bugün kullanılan teknolojiyi doğru konumlandırmaya hem de gelecekteki potansiyeli daha net görmeye yardımcı olur.

Narrow AI (Yapay Dar Zeka) Nedir?

Narrow AI (yapay dar zeka), kapsamı sınırlı bir yapay zeka türüdür. Bu tür yapay zekada, bir öğrenme algoritması tek bir görevi yerine getirir. Bu görevden elde edilen bilgiler, diğer görevlere otomatik olarak uygulanmaz.

Yapay dar zeka, insan müdahalesine gerek kalmadan tek bir görevi yerine getirir. Dil çevirisi ve görüntü tanıma, yapay dar zekanın iki popüler uygulamasıdır. Günümüzde kullanılan yapay zeka uygulamalarının büyük çoğunluğu yapay dar zeka olarak başlar.

AGI (Yapay Genel Zeka) Nedir?

Yapay Genel Zeka (Artificial General Intelligence), bireyin bilişsel yeteneklerine sahip olabilecek varsayımsal bir yapay zeka türüdür. Bir AGI sistemi, bireylerin yapabileceği her türlü görevi öğrenebilir, akıl yürütebilir, algılayabilir ve gerçekleştirebilir.

Yapay genel zekanın amacı, insan gibi düşünebilen ve öğrenebilen bir makine yaratmaktır. Dil anlamak, problem çözmek, karar vermek ve hatta duygular sergilemek gibi yeteneklere sahip olacaktır.

Narrow AI Gerçek Yaşamdaki Uygulamaları

  • Sağlık: Tıbbi görüntü analizi ve hastalık teşhisi
  • Finans: Dolandırıcılık tespiti ve risk değerlendirmesi
  • Perakende: Kişiselleştirilmiş öneriler
  • Güvenlik: Yüz tanıma teknolojisi
  • Otomotiv: Otonom araçlarda görüntü tanıma
  • Müşteri Hizmetleri: Chatbot desteği
  • Envanter: Stok yönetimi optimizasyonu
  • Algoritmik Ticaret: Finansal işlem otomasyonu

AGI'nin Olası Kazanımları

Yapay genel zekanın en önemli avantajlarından biri, yaratıcılık, empati ve sezgi gerektiren görevler de dahil olmak üzere, insana özgü herhangi bir görevi yerine getirebilmesidir. Bu, sağlık, eğitim ve sanat gibi alanlarda yapay zeka uygulamaları için yeni olanaklar yaratacaktır.

AGI ile İlgili Kaygılar

Yapay genel zeka, bazı kaygıları da beraberinde getirmektedir. Yapay genel zekanın gelişimi, insan zekasını aşarak insanlık için bir tehdit haline gelebileceğinden, önemli etik sonuçlar doğurabilir. Ayrıca, makineler daha önce insan tarafından yapılan görevleri yerine getirebileceğinden, işsizliğe yol açabilir.

Yapay Dar Zeka vs Yapay Genel Zeka

Temel Ayrım

Yapay Dar Zeka (ANI), sınırlı bir kapsamda tekil görevlerde üstün performans gösterecek şekilde özel olarak tasarlanmıştır. Öte yandan, Yapay Genel Zeka (AGI), herhangi bir görevi yerine getirme yeteneğine sahiptir ve birden fazla karmaşık görevi yerine getirebilir. Narrow AI önceden tanımlanmış algoritmalara dayanırken, yapay genel zeka, makine öğrenimi yoluyla öğrenme ve uyum sağlama yeteneğine sahiptir. Bir diğer önemli fark ise, narrow AI'ın öz farkındalığa sahip olmaması, genel yapay zekanın ise öz farkındalık potansiyeline sahip olmasıdır.

Ayrıntılı Karşılaştırma

Kriter Yapay Dar Zeka (Narrow AI) Yapay Genel Zeka (AGI)
Tanım Belirli bir görev için tasarlanan ve yalnızca o alanda yüksek performans gösteren bir yapay zeka türüdür. İnsan gibi her alanda anlayabilen, öğrenebilen ve bilgiyi farklı görevlere uygulayabilen varsayımsal bir yapay zeka türüdür.
Güncel Durum Bugün tamamen çalışır durumdadır ve birçok alanda etkin olarak kullanılmaktadır. Şu anda yalnızca kuramsal düzeyde bulunmaktadır ve çalışan bir örneği bulunmamaktadır.
Öğrenme Yeteneği Yalnızca kendi alanı içinde öğrenme yapabilmektedir ve bilgiyi başka bir alana aktaramamaktadır. Her türlü görevi öğrenebilir ve öğrendiği bilgiyi farklı bir alanda kullanabilir.
Problem Çözme Kapsamı Programlandığı parametreler ve eğitim senaryoları içinde problem çözebilmektedir. Özel olarak tasarlanmadığı problemleri bile çözebilecek bir kapasiteye sahip olacaktır.
İş Uygulamaları Günümüzde chatbot'lar, öneri motorları, sahtekarlık tespiti ve tahmine dayalı analiz gibi tüm yaygın uygulamaları güçlendirmektedir. Şu anda hiçbir ticari uygulamada bulunmamaktadır ve yalnızca araştırma ortamlarında ele alınmaktadır.
Eğitim Gereksinimi Geniş miktarda alan-özgü veriye ve net şekilde belirlenmiş hedeflere ihtiyaç duymaktadır. Tamamen yeni bir görevi minimal eğitimle öğrenebilecek bir yapıya sahip olacaktır.
Esneklik Programlandığı amacın dışına çıkamamakta ve sınırlı esneklik göstermektedir. Her duruma uyum sağlayabilecek, insan benzeri bir esneklik gösterecektir.
Yatırım Getirisi Birkaç ay içinde ölçülebilir bir yatırım geri dönüşü sağlayabilmektedir. Yatırım geri dönüş süresi tahmin edilememektedir.
Uygulama Maliyeti Maliyetleri veri, altyapı ve kullanım senaryosuna göre öngörülebilir seviyededir. Maliyeti günümüz teknolojisiyle tahmin edilememektedir.
Risk Profili Riskleri belirli bir uygulama alanı ile sınırlı kalmaktadır. Kurumlar ve toplum genelinde geniş çaplı riskler oluşturma potansiyeline sahip olacaktır.
Performans Tutarlılığı Kendi alanında tutarlı ve öngörülebilir bir performans sergilemektedir. Performansı bağlama göre değişiklik gösterebilecektir.
Ölçeklenebilirlik Benzer görevler için kolayca çoğaltılabilmektedir. Her örnekte benzersiz yetenekler geliştirebilecektir.
İnsan Denetimi Sürekli insan gözetimine ve ayar yapılmasına ihtiyaç duymaktadır. En az seviyede insan müdahalesiyle çalışabilecektir.
Hata Yönetimi Eğitim parametreleri dışında kaldığında öngörülebilir hatalar yapabilir. Hatalarını kendi kendine düzeltebilme kapasitesine sahip olacaktır.
Pazar Hazırlığı Olgun bir teknoloji olarak pazarda yerini almış ve güvenilir yöntemlerle uygulanmaktadır. Henüz deneysel aşamadadır ve ticari bir çözüm olarak bulunmamaktadır.
)


- YEĞLEME/TERCİH ile/ve/<> AYIRDINDALIK, FARKINDALIK


- YEĞLEME/TERCİH ile/ve/<> BEĞENİ


- YEĞLEME/TERCİH ile/ve/> KARAR


- YEĞLEME/TERCİH ile/ve ÖNCEL/LEMEK


- YEĞLEME/TERCİH ile/ve/değil ÖNCELİK


- YEĞLEME/TERCİH ile/ve/> TUTUM


- YEĞLEMEK/TERCİH ETMEK ve/<> LÜTFEN ve/<>/+/||/> BÖYLE ve/<> BU DA VAR

( "Sihirli" sözcükler. VE/+/||/<>/> "Sigorta" sözcükler. )

( Dışsal ve ilksel. VE/+/||/<>/> İçsel ve sonsal. )

( Varoluşumuzda, tüm canlı/cansız nesne, bitki, hayvan ve insanla, gövdelerimizin aracılığıyla etkileşim, zihnimizin aracılığıyla da hem etkileşim, hem de daha ileri ve nitelikli bir etkileşim olan iletişim ilişkilerinde bulunuyoruz. Bu ilişkilerimizin başlangıç ve ortaklığı ise yetkin bir benzetmeyle, hiçbir ayrımın bulun(a)madığı bir . [NOKTA]'dan oluşmasıdır.

"Nokta"dan aşağı doğru açılan, büyüyerek ve genişleyerek dalgalanan bir çizgide, zihin ve enerjilerimizle, aşağı [yoğunluğa/kesâfete] doğru inen; yukarı [inceliğe/letâfete] doğru da yükselen bir aralıkta bulunuyor ve sürekli olarak çeşitli bilgi, bilinç seviyelerimizle, davranış-tutumlarımızdaki incelik ve kabalıklarla da aşağı ve yukarı bir salınımla, tekrar noktaya doğru geri dönmek [rücû] üzere yaşam yolculuğumuza devam ediyoruz.

Bu süreçte, az/çok ya da öteki varolanlara oranla daha "gelişmiş ya da geliş(e)memiş" varolanlar["insan"] olarak, kişiler arasındaki ilişkilerimizde de çeşitli bilgi ve bilinç farklarımızın ve tutumlarımız üzerinden sürdürdüğümüz yaşamamızda, bazı sözcüklerin önceliğini ve olumlu etkilerini görüyoruz. Bunları, etkileri ile "sihirli" ve hizmetleri itibariyle de "sigorta" sözcükler olarak kullanıyoruz. Bu sözcükler, bir piramit olarak düşündüğümüzde, sözcüklerin doruğunda yer alıyor.

Etkileri itibariyle neredeyse bir "sihir" olarak tanımladığımız bu sözcükler, kulağın duyacağı oranda seslendirilerek dışsal ve her düşünce ya da sözün, başında ya da sonunda, ilksel/öncelikli olarak kullanılmalarıyla gerçekleşiyor.

Yaşamı, (nitelikli) yaşam; bireyi, (nitelikli) insan yapan ve öteki var olanlardan ayıran en önemli(öncelikli) durum ve kavram, sadece insana özgü bulunan, yeğleme olanağıdır. "Yeğleme/tercih etme" farkındalığıyla sürdürdüğümüz tüm düşünme ve konuşma süreçleri, bize, olgular arasındaki ayrımda durabilme ve isabetsiz olabilecek ile isabetli olan arasındaki tutumu ya da kararı verme olanağını sağlatıyor. Yani, "Bu gece/sabah, uyumayayım ve şu işleri tamamlayayım." düşüncesi ve ayrımında, "Bu gece/sabah, uyumamayı ve işleri tamamlamayı yeğliyorum." sözü ile olası zorluklar karşısında olanakların artmasını, kontrol altında tutulması gereken gücün/olanakların, bizim elimizde olmasını sağlatıyor. Gün içinde, binlerce kez içinde bulunduğumuz bu ve bunun gibi ayrımlarda, farkındalığımızı devrede tutmamızı sağlayan yeğleme olanağımız, ilgili kararımızı, uygulamamızı, günümüzü ve yaşamımızı nitelikli seviyelere çıkarmakla birlikte, kaygılanmaya neden olabilecek "düşüncelerden" de alabildiğine uzaklaşabilmemizi sağlıyor.

İkinci "sihirli" sözcüğümüz olan "Lütfen" sözü/sözcüğünün kullanımı da, aramızdaki farkların, ayrımların yok olduğu noktadan düşünerek ve seslenerek söylememizi, aktarmamızı ya da paylaşmamızı sağlıyor. Bir emiri bile ricâya dönüştürebilen bir olanak sunuyor. Yani, bir yakınımıza, "Bana bir bardak su getir!" biçimindeki, "yakınlıktan ya da rahatlıktan" dolayı emir kipinde söyleyebileceğimiz sözü bile kendimiz düşünmek varken, yakınımızın, "sihirli sözcüğü söylersen getiririm" uyarısıyla, "Peki. Lütfen, bana bir bardak su getir." sözüyle bambaşka bir alana taşımış oluruz. Bu ve buna benzer/benzemez tüm örnek ya da durumlarda, Lüt(û)fen, dikkat ve incelikle(rikkatle) söyleyebileceğimiz sözlerin yeğlenmesindeki ve gereksiz yere kaygıların oluşmasına engel olabileceğini de her ânımızda ve kararımızda, her sözümüzde göstermenin niteliği ve verimliliğinden de uzak duramayız herhalde.

Yaşamda, çok çeşitli durumlar söz konusu ve olasılık içindeyken, pek kolay kaldıramayacağımız ve taşıyamayacağımız durum ve olaylarla da karşı karşıya geliriz. Bu durumlarda kullandığımız sözcükler ise "sigorta" sözcüklerdir.

Başımıza gelebilecek her türlü maddi/manevi kayıp, ölüm, önceki koşulların yitirilmesi gibi en zorlayıcı olanlarında ise gereken tüm eylemler gerçekleştirildikten ve sözler söylenildikten, ıstıraplar paylaşıldıktan, sözün yetmeyeceği ve aklın tükeneceği noktadan sonra eğer bir yerlerde sonlandırılmazsa büyük zarar göreceğimiz kesin durumlar için çözüm aracı olan "sigorta" sözcükler(imiz)den ilki "Böyle" sözü/sözcüğüdür.

Yaşamın belirli aralığında bulunan zorlu durumların ötesinde de çok sıradışı, rekor ya da istisnai olumlu/olumsuz olay ve olgularla da karşılaşabilir, görebilir ya da duyabiliriz. "Böyle" sözünün yetmeyeceği (çok) aşırı ya da aykırı durumlar için de imdada yetişen, elektrik tesisatındaki düzenek gibi, büyük zararlara neden olmaması için kurulan önlem ve sigorta aracı olarak, "Bu da var" sözü/sözcüğü kullanılmaktadır. Bu sözcüklerin özelliği ise bunları, ancak kendimize söyleyebilmek üzere içsel ve sonsal olmalarıdır.

Kaygının pek fazla oluşmamasını, bu sözcüklerin kullanımı ile de büyük oranda sağlamış oluruz. )


- YEKPÂRE[Fars.] değil/yerine/= BÜTÜN

( Küçük olan, bütünü yansıtır ama bütünü içeremez. )

( The small, projects the whole; but it cannot contain the whole. )


- YEL/RÜZGÂR[< Fars. Zaman, vakit.] ile MELTEM(HAFİF RÜZGÂR)

( Yeller, her zaman yüksek basınçtan alçak basınca doğru eser. )

( Rüzgârlar, genellikle boğazlara, vadilere uygun eser. )

( Rüzgârlar, geldikleri yerin sıcaklığını gittiği yere taşır. )

( Toprağın üzerindeki rüzgâr, manzarayı temsil eder. )

( NİKAT-I CİHÂT[< NOKTA]["ka" uzun okunur]: Rüzgârların yönünü göstermek için bazı harita ve pusulaların üzerinde bulunan resim. )

( ANOMEMETRE: Rüzgârın hızını ölçen araç. )

( BÂD-NÜMÂ: Rüzgârın hangi taraftan estiğini gösteren araç. | Fırıldak. )

( MERVAHA[Ar. | çoğ. MERÂVÎH]: Ova, çöl. | Her tarafından rüzgâr esen yer.] )

( RÜZGÂR: Zaman, devir. | Dünya. | Yel.

BÂD: Olsun, ola, olaydı. İLE BÂD: Yel, rüzgâr. | Soluk, nefes. | Ah sesi, ah çekme. | [tas.] Allah'ın yardımı. | Övme, söz. | Büyüklük taslama, kibir. | Şarap.

* BÂD-İ BERÎN: Lâtif hava, sabah yeli.
* BÂD-İ CEM: Süleyman Peygamber'in hükmettiği yel.
* BÂD-İ CENÛBÎ: Güney yeli.
* BÂD-İ HAZÂN: Sonbahar yeli.
* BÂD-İ HEVÂ: Bedâva.
* BÂD-İ NEVÂ: Ses, nağme; nakarat.
* BÂD-İ NEV-RÛZ: Bahar yeli.
* BÂD-İ PÜRGÜ: Sürekli sesler çıkaran, ıslık çalan yel.
* BÂD-İ SABÂ: Doğudan esen hafif yel. | Adı manzum anonim bir edvarda geçen makam.
* BÂD-İ SEHER-HÎZ: Gündoğusundan esen hafif yel, tan yeli.
* BÂD-İ SEMÛM: Sam yeli.
* BÂD-İ SUBH: Sabah yeli.
* BÂD-İ ŞİMÂLÎ: Kuzey yeli. )


- YEL/RÜZGÂR ile FIRTINA


- YEL/RÜZGÂR ile TİPİ/BORA/BURAN

( ... İLE/VE Şiddetli kar yağışı, kar fırtınası. )


- YELE ile SAÇ


- YELLENME/OSURMA


- YEMEK ile/> MÜZİK

( Yemek sırasında çalınan keman hem aşçıya, hem de kemancıya saygısızlıktır. )


- YENGEÇ ile ISTAKOZ


- YENGEÇ ile UZUN VE İNCE BACAKLI YENGEÇ


- YENİ CAMİ(HATİCE TURHAN SULTAN CAMİ) ile YENİ CAMİ(GÜNNÛŞ EMETULLAH VALİDE SULTAN CAMİİ) ile ESKİ-YENİ CAMİ / KASIM ÇAVUŞ CAMİSİ

( Eminönü'ndedir. İLE Üsküdar'dadır. İLE Eyüp'tedir. )


- YENİ SARAY ile YENİ SARAY / SOKOLLU SARAYI / MEHMED PAŞA SARAYI

( ... İLE Sultanahmed Camisi yerindeydi fakat artık yerinde yoktur. )


- YENİ/ESKİ ile/ve/değil/yerine FARKLI


- YENİ ile/ve GARİP


- YENİ ile/ve YOĞUN


- YENİDEN DİRİL(T)MEK ile/değil YENİDEN CANLANDIRMAK


- YENİDEN PAZARLAMA ile/ve/||/<> YENİDEN HEDEFLEME

( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )


- YENİLEME ile/ve DEĞİŞTİRME


- YENİLEME ile GÜNCELLEME


- YENİLENEBİLİR ile/ve ÇOĞALTILABİLİR


- YER VERMEK ile DEĞER VERMEK


- YER VERMEMEK ile TUTARSIZLIK


- YEREL DİL/LER ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖVDE DİLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ZİHİN DİLİ

( İşaretler/simgeler[yazılar/sözcükler], sesler aracılığıyla sürdürülen dil. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Durum/duruş, davranış/tutum, el/yüz/göz[bakış, jest, mimik], işaret/simge, ses tonu/vurgusu aracılığıyla sürdürülen dil. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< İmgeler, nesneler, kavramlar, olay/olgu ve durumların kayıtlarının yoğrulduğu dil. )

( Ülkelerin/bölgelerin, toplulukların/bireylerin, ortak/uzlaşımsal olarak belirlediği/kullandığı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Sınırların, bölgesel/yerel farkların bulun(a)madığı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bireyin donanımı(geliş[me]mişliği] oranındaki. )

( IQ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EQ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SQ )


- YERGİ, SUÇLAMA = BLAME[İng.] = BLÂME[Fr.] = TADEL[Alm.] = VITUPERIUS[Lat.]


- YERİNDE/LİK ile/ve GEÇERLİ/LİK


- YERİNE KOYMA ile/ve/değil/yerine/<>/> DÖNÜŞTÜRME


- YERİNE KOYMA ile/değil DÖNÜŞÜM


- YERİNE ile DEĞİL


- YERLEŞİM ile/ve ÜRETİM


- YERLEŞTİRMEK ile OTURTMAK


- YERSİZ ile DEĞERSİZ


- YERYÜZÜ = ARZ = EARTH[İng.] = TERRE[Fr.] = ERDE[Alm.] = TERRA[İt.] = TIERRA[İsp.]


- YEŞİL KARTAL ile YILAN KARTALI

( İkisi de yılanları avlar. )

( Pencelerinde sallanan yılanla havalanırlar. İLE Yılanı kafalarından başlamak üzere yemeye başlarlar. )

( )


- YETENEK ile/ve/değil ÇARESİZLİK


- YETENEK ile DURUM/HAL


- YETENEK ile/ve ETKİLİLİK


- YETENEK ile/ve ETKİNLİK/FAALİYET


- YETERİNCE ile/değil/yerine BELİRLİ BİR ÖLÇÜ/MİKTAR