İngilizce karşılıkları olan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 10.541 başlık/FaRk ile birlikte,
10.541 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(40/44)
- TÜP[Fr./İng. < TUBE] ile FALLOP TÜPÜ/BORUSU
( Laboratuvarlarda türlü işlerde kullanılan, bir ucu kapalı cam boru. | İçine krem, diş macunu, ilaç vb. nesneler konulan, bir ucu burgu kapaklı, plastik ya da metal boru. | Akışkan nesnelerin konulduğu, genellikle silindir biçiminde, içi boş, ağzı özel tapalı kap. İLE Döl yatağının üst köşesinden yumurtalığa kadar uzanan, yaklaşık 10 santimetre uzunluğundaki boru. )
- TUR[İng./Fr.] ile TURNE[Fr.]
( Dolaşma. | Bir sonuca ulaşıncaya kadar yapılan iş. | Başladığı noktada biten, bir ya da daha fazla yere önceden belirlenmiş bir programa göre yapılan yolculuk. İLE Bulunduğu yerden başka yerlere gösteri yapmak amacıyla giden tiyatro, gösteri ya da müzik sanatçılarının gezisi. )
- TÜR ile AŞAMA
- TÜR ile BÖLÜM
( Bir tür olan şey, zorunlu olarak bir bölümdür fakat bir bölümün aynı zamanda bir tür olması zorunlu değildir. )
- TÜR ile İŞLEV
- TÜR = NEVİ = SPECIES[İng., Lat.] = ESPÈCE[Fr.] = ART[Alm.] = EIDOS[Yun.] = ESPECIE[İsp.]
- TÜR ile NİTELİK
- TÜR ile TİP
- TURBO KANAT
- TÜRBÜLAN/TURBULANT[İng.] değil/yerine/= BURGAÇLI
- TÜRBÜLANS[İng./Fr. TURBULENCE] değil/yerine/= HAVA BURGACI/GİRDAP
- TÜRE(T)ME ile YARATMA
- TÜRETİM EKİ ile ...
- TÜRETİMSEL BİÇİMBİRİM ile ...
- TURGOR[İng.] değil/yerine/= GERGİ, DOLGUNLUK
- TURİST[İng.]/GEZEN ile/değil/yerine GEZGİN
( Gezen tilki, yatan aslandan evlâdır. )
( Evliyâ Çelebi, [o zamanın koşullarında] 257 şehir, 7600 kale gezmiştir. )
( 









)
- TURNA YEMİŞİ ile/ve/||/<> YABAN MERSİNİ/LİKAPA/MAVİ YEMİŞ ile/ve/||/<> KIZILCIK
(
)
- TURNA ile KARKARA
( ... İLE Başı sorguçlu turna. )
( ... İLE Bataklık bölgelerde yaşarlar. )
- TURNİKE/TOURNİQUE[İng.] değil/yerine/= BOĞMAÇ
- TURP ile/değil EJDER MEYVESİ
( ... İLE/DEĞİL Dış görünüşü turp gibi, kırmızı ve aralarından yeşil yapraklar çıkan, içi beyaz fakat siyah noktalar bulunan, tadı çok güzel bir meyve.[Vietnam'da] )
- TURP ile ŞALGAM/ÇOMUR
- TÜRÜM = SUDUR = EMANATION[İng., Alm.] = ÉMANATION[Fr.] = EMANATIO[Lat.]
- TUŞE/TOUCH[İng.] değil/yerine/= DOKUNUM
- TUTAM/GANZİLİS ile TUTAM ile TUTAM ile TUTAM/DİZENEK/TERTİP/NİZAM/FORMAT[İng.]
( Avuç içi ya da parmak uclarıyla tutulabilen miktarda olan. | Deste, demet. İLE Bankacılıkta kullanılan, borsada kota alabilmek için gerekli asgari şirket sermayesi ya da pay, hisse, parti, lot. | Belge. İLE Durum. İLE Soruların biçimsel özellikleri, dile getirilişi, dizisi, geçişleri ve özel eylem simgeleriyle bir gözlem aracının taşıdığı biçimsel düzen. )
- TUTARLI/LIK ile/ve DAYANAKLI/LIK
( Derin anlamda devamlılığa, tutarlılık sonucu ulaşılır. )
( Tutarlı olun, yapaylık ve kurnazlıktan uzak durun. )
- TUTARLI/LIK ile/ve/> DENGELİ/LİK
- TUTARLI/LIK ile/ve/<> GEÇERLİ/LİK
- TUTARLI/LIK ile/ve/<> UYUMLU/LUK
- TUTARLI = İNSİCAMLI = CONSEQUENT[İng.] = CONSÉQUENT[Fr.] = KONSEQUENT[Alm.] = CONSEQUENS[Lat.] = CONSECUTIVO/VA[İsp.]
- TUTKU ile/ve ÇİLE
- TUTKU = İHTİRAS = PASSION[İng., Fr.] = LEIDENSCHAFT[Alm.] = PASSIO[Lat.] = PATHOS[Yun.] = PASION[İsp.]
( Tutuklu kalmak. )
- TUTKU ile/ve/||/<> KORKU
- TUTKU ile KÖSNÜ/ŞEHVET
( ŞEHVET: Maddeye olan bağımlılık. )
( ŞEHVET: Anımsamak - imgelemek - ummak/beklentide olmak. )
( Kişiyi yenik düşüren her istek, kösnüdür/şehvettir. )
( LUST: Bondage to matter. )
( LUST: Remembering - imagining - anticipating. )
( GULMET: Şehvet fazlalığı. )
- TUTKU ile/ve/değil/yerine TUTUM
- TUTKU ile/ve/||/<> US
- TUTMA ile BULUNDURMA
- TUTMA ile/ve/> GENİŞLETME
- TUTMAK ile/ve BAĞLAMAK/BAĞLAYICILIK
- TUTUKLU/TUTUKLA(N)MA ile/ve/değil/||/<>/< GÖZALTINDA/GÖZALTINA ALMA
( [ancak özel ve zorunlu durumlarda] Yargıç dışında, ne savcı, ne de polis tutuklama yapabilir.[yaptıkları tutuklama değil gözaltına alma ve/ya da [sınırlılığında] bulundurmadır] )
- TUTUM = ATTITUDE[İng., Fr.] = EINSTELLUNG/HALTUNG[Alm.] = ATTITUDINE[İt.] = ACTIDUD[İsp.]
- TUTUM ile/ve KARAKTER
- TUTUM ile/ve/< NİYET
( ... İLE/VE Neden değil Niçin[Ne İçin]. )
( İlke'li düşünmek, niyettir. )
( Niyet, davranışları birleştiriyorsa ilkedir. )
( Onun, bizim için ne olduğunu, zihinsel tutumumuz belirler. )
( Özbilincim'in, "vicdânım" doğrultusunda eylemek isteğini beslemesi de, 'niyet'tir. )
- TUTUM ile/ve NİYET
( ... İLE/VE Neden değil Niçin(Ne İçin). )
( Niyet davranışları birleştiriyorsa ilkedir. )
( Onun sizin için ne olduğunu zihinsel tutumunuz belirler. )
- TUTUM ile/ve TAVIR
( Koşullarınızı (belki) değiştiremezsiniz, fakat tavır ve tutumunuzu değiştirebilirsiniz. )
( Kibar, asil ve hassas bir tavır içinde olun. )
( İşlerinizde sessiz ve alçakgönüllü bir tavır edinin. )
( Alışkanlık haline gelmiş olan yumuşak tavır, problemler karşısında etkisiz kalmaya neden olur. )
( Kişinin hayatını belirleyen şey, tavır ve hareketleridir. )
( Uyumlu tavrınızdan vazgeçmeyin ve güncel, yararsız çözümlere kapılmayın. )
( Konumunuzu ancak bilinçli tavırlar sağlama alabilir. )
( Yolcunun zenginliği, kişinin iç varlığıyla barışık olma yeteneğinin simgesidir ve bu durum uyumlu ve çekici bir tavrı yaratır. )
( Bilge kişinin tavrı önemlidir. )
- TUTUŞTURMAK ile YAKMAK/GÖYÜNDÜRMEK
- TUVAL[Fr. < TOILE]/CANVAS[İng.] ile TUVAL[Fr. < TOILE]
( Üzerine resim yapılan, gerdirilmiş keten, kenevir ya da pamuklu kaba kumaş. İLE Bu kumaşın üzerine yapılmış tablo. )
- TÜY ile/ve/değil/||/<> KIL
( Kuşlardaki "kalın/ince" ve/ya da "sert/yumuşak" olan deri uzantısı. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Tüm kara ve deniz canlılarındaki "kalın/ince" ve/ya da "sert/yumuşak" olan deri uzantısı. )
( )
- TÜY ile/ve/değil TELEK
( ... İLE/VE/DEĞİL Kuşların gövde, kanat ve kuyruğunda bulunan, uçma, örtü ve kuyruk telekleri olarak üçe ayrılan, çeşitli renklerde kalın eksenli tüy. )
- TUZ ile ASİT TUZU ile BAZİK TUZLAR ile KAYA TUZU ile DENİZ TUZU[HİPERTONİK] ile KAN TUZU[İZOTONİK] ile BİLEŞİMİNDE HİDRAT BULUNAN TUZLAR
( ... İLE ... İLE ... İLE ... İLE Gövdemizdeki/kanımızdaki[izotonik] tuz, binde dokuz[0,009] oranındadır. İLE Deniz suyundaki[hipertonik] tuz, binde otuzdur[0,030][%3]. İLE ... )
( ... VS. ... VS. ... VS. ... VS. [0,009] in the blood/body. VS. [0,030][%3] in the sea water. VS. ... )
- TÜZE'NİN TEMEL İLKELERİ - ULPIAN[M.S. 170 - 223]:
ONURLU YAŞAMAK ve/||/<> BAŞKASINI İNCİTMEMEK ve/||/<> HERKESE, HAKKINI TESLİM ETMEK
- TÜZE(HUKUK) (DAİRESİ) ile/ve/||/<> TÜRE(ADÂLET) (DAİRESİ)
HUKUK ve/||/<> ADÂLET ve/||/<> ÖZGÜRLÜK ve/||/<> MEŞRÛİYET(GEÇERLİLİK)
( ... İLE/VE/||/<> Lâyık olana, lâyık olunanı vermek/verebilmektir. )
( Adâlet ancak hakikatten, saadet ancak adâletten doğabilir. )
( Attika mahkemelerinde, suçlu, suçu tespit edildikten sonra, bazı hallerde, kendine uygun gördüğü cezayı kendi isteyebilirdi. )
( Adâlette gecikme olmaz! | Adâletin gecikmesi olmaz/olmamalı! | Adâletin gecikmişi olmaz! )
( "BURNU SÜRTMEK": Yavuz Sultan Selim, hükümdarlığında, hırsızlık yapanları bir direğe bağlar, tanınması için günlerce çarşının içinde dolaştırtırmış. Bugünkü deyimle yüz kızartıcı suçlar dediğimiz çeşitli ahlâki suçlarda ise suçluyu burnu yere sürtecek biçimde bir arabaya yatırtır, burnunu yere sürttürürmüş. "Bırak, burnu sürtsün biraz!" gibi deyimler buradan gelmektedir. Yavuz Sultan Selim'in ilk sekiz yılında yaptığı bu uygulamalarla toplum büyük bir huzura ulaşmış ve hem devletin gücünü, hem de bütçesini üç kat büyütmüştür. )
( ZEMBİLLİ ALİ EFENDİ(CEMÂLÎ)'nin adâlet anlayışını ve uygulamalarını yani kendine neden "Zembilli" denildiğini de araştırmanızı salık veririz. )
(
| 
ADÂLET DAİRESİ
Adâlet, dünya barışının temelidir.
Dünya bağının sınırlarını devlet belirler.
İşte bu devlet duvarını inşâ edecek, devlete düzen sağlayacak olan hukuktur.
Siyasi güç olmaksızın hukuk, yaptırımlarını yerine getiremez.
Siyasi gücü, askeriye korur.
Askeri gücün yaşamasını ekonomi sağlar.
Ekonomik gücü halk sunar.
Halkın birliğini sağlayacak olan ise adâlettir.
Adl'dir mucib-i salâh-ı cihan
Cihan bir bağdır, divan devlet
Devletin nâzımı şeriattır
Şeriata olamaz hiç hâris illâ mülk
Mülk zabteylemez illâ leşker
Leşkeri cem edemez illâ mal
Malı cem eyleyen raiyettir
Raiyeti kul eder padişah-ı âleme adl. )
( Sayın Muharrem Balcı'nın yayınlarını paylaştığı adresi... www.MuharremBALCI.com )
( Türk Hukuk Lügâtı'na, burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz... )
( Elimizde kudret olmadığı sürece, özgürlük isteriz.
Kudreti ele geçirince üstün olmak isteriz.
Ama başaramazsak, adâlet isteriz. )
( "Kurallara uymak", adâlet değildir. )
( Rızâ yazısı için burayı tıklayınız... )
(
| 
|
)
( ... İLE/VE/||/<> Güçler arasındaki denge. )
- TÜZE/HUKUK ile/ve/||/<> AKTÖRE/AHLÂK
( [Hesap] Eylemden sonra. İLE/VE/||/<> Eylemden önce. )
( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )
( Görünen ahlâk. İLE/VE/||/<> Görünmeyen hukuk.
Visible moral. VS./AND/||/<> Invisible law. )
- TÜZE ve/||/<>/= AKIL
- TÜZE = JUSTICE[İng.] = DROIT[Fr.] = RECHT[Alm.] = DIRITTO[İt.] = DERECHO[İsp.]
- TÜZE ile/ve MATEMATİK
- TÜZE ile/ve TOPLUMBİLİM
( "Toplumbilim Sözlükleri" tarihçesini okumak için burayı tıklayınız... )
- TÜZEL/HUKUKÎ SORUMLULUK ile/ve/değil/=/||/<>/>/< İNSANÎ/BİREYSEL SORUMLULUK
- TX/ORGAN NAKLİ/TRANSPLANTATION[İng.] değil/yerine/= ÖRGEN AKTARIMI
- TXT/TEXT[İng.] değil/yerine/= METİN DOSYASI
- TYPE I BIAS[İng.] değil/yerine/= BİRINCİ TÜR YANLILIK
- TYPE II BIAS[İng.] değil/yerine/= İKINCİ TÜR YANLILIK
- UBS/SPATIAL INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= UZAMSAL BİLGİ DÜZENİ
- UC BİRİM ile UZANTI
- UC ile/ve GÜÇ
- UC ile TARAF
( Uclar, güdülenmeyi engeller! )
( TARAFEYN: Uclar. )
- UC ile UÇ
( Kutup. İLE Emir kipinde "Uçmak". )
- UCLAR ile/ve/değil/yerine FARKLAR
- UCUZ İŞ ile/değil/yerine/>< İYİ İŞ
( İyi değildir. İLE/>< Ucuz değildir. )
- UĞRAŞILMASI GEREKEN ile/ve/değil/yerine/<>/< UĞRAŞILMAMASI GEREKEN
( Gerekeni yapmak, ciddiyetin ve içtenliğin kanıtıdır. )
( The doing is the proof of earnestness. )
- UĞRAŞMAK ile İLGİLENMEK
- UHY/REMOTE PATIENT MONİTORING[İng.] değil/yerine/= UZAKTAN SAYRI YÖNETİMİ
- ÜLKELER ile/ve/<> DİKDÖRTGENLİKLERİ
( Ülkeleri görmek için burayı tıklayınız... | Click here to see... )
- ULKUS/ULCUS[İng.] değil/yerine/= YARA
- ÜLSER/ULCER[İng.] değil/yerine/= YARA
- ULTRAFİLTRASYON/ULTRAFILTRATION[İng.] değil/yerine/= INCE SÜZME
- ULTRAFILTRATE[İng.] değil/yerine/= INCE SÜZÜNTÜ
- ULTRASON/ULTRASOUND[İng.] değil/yerine/= SES ÖTESİ | SES ÖTESİ GÖREÇLEME
- ULTRASONİK/ULTRASONIC[İng.] değil/yerine/= SES ÖTESİYLE İLGILİ
- ULTRASONOGRAFİ/ULTRASONOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= SES ÖTESİ GÖREÇLEME
- ULTRASTRÜKTÜR/ULTRASTRUCTURE[İng.] değil/yerine/= INCE YAPI
- ULULAMA = HÜRMET = VENERATION[İng.] = VÉNÉRATION[Fr.] = HOCHACTUNG[Alm.] = VENERATIO[Lat.]
- UMDE[Ar.]/PRENSİP[İng. < PRINCIPLE] değil/yerine/= İLKE
- ÜMİT ile/ve/<> CESÂRET
( Ümitsizliğe kapılmadan gerçeklerle yüzleşmek ve sahip olduklarımızda mutlu olmak gereklidir. )
( Cesaret, tehlike karşısında akıl ve zekânın kullanılmasıdır. )
( Doğru olanı gördüğü halde yapmamak, cesâretsizliktir. )
( Ümidimizi kesmeyiz, kesemeyiz! )
( Kişinin ümitsizlik hakkı yoktur. )
( Ümitsizlik, bir üçgende, dördüncü köşeden bahsetmek gibidir. )
- ÜMİT ile/ve/<> EMEK
( Ümit kalacağına emek kalsın. )
- ÜMİT ve/<> GÖNÜL
- ÜMİT ile/ve OLASILIK
( Her koşulda ve sürekli olarak beslenmeli, vazgeçilmemelidir! İLE/VE Olabildiğince öngörülebilmelidir. )
( Must feed in all conditions and all the time. WITH/AND Must forsighted as much as possible. )
- ÜMİTLİ/UMUTLU OLMAK ile/ve/<> MUTLU OLMAK
( UMUTLU/LUK ile/ve/<> MUTLU/LUK )
- ÜMİTSİZ AŞK ile/ve KARŞILIKSIZ AŞK
- ÜMİTSİZ AŞK ile/ve OLANAKSIZ AŞK ile/ve ÖLÜMSÜZ AŞK
( Ümit etme ki, yüzünü görebil. )
- UML/UNİFİED MODELING LANGUAGE[İng.] değil/yerine/= BİRLEŞİK MODELLEME DİLİ
- UMLS/UNIFIED MEDICAL LANGUAGE SYSTEM[İng.] değil/yerine/= BİRLEŞİK TIP DİLİ DÜZENİ
- UMMAK ile TAHMİN ETMEK
- UMUT[Türkçe]/ÜMİT[Fars. < UMİD] = RECÂ[Ar.] = HOPE[İng.] = ESPOIR[Fr.] = HOFFNUNG[Alm.] = SPES[Lat.]
- UMUT ile/ve/<> İMAN ile/ve/<> SEVGİ
- UMUTSUZLUK = ÜMİTSİZLİK[Fars.] = DEPAIR[İng.] = DÉSESPOIR[Fr.] = VERZWEIFLUNG[Alm.] = DESPERATIO[Lat.]
- ÜN/ŞÖHRET ile/ve/değil/yerine TANINMA
( Tanımadıklarının seni tanıması. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Tanıdığın ya da tanıyabileceğin sayıda kişinin seni tanıması. )
( [yaklaşık olarak] 100.000 - 500.000 üzeri kişi tarafından tanınmak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE 100.000 - 500.000 altında kişi tarafından tanınmak. )
- UN ile ARAROT[İng. < ARROWROOT]
( ... İLE Sıcak iklimlerde yetişen, maranta adlı kamıştan ve başka bitkilerin kökünden çıkarılan, çocuk maması yapmaya yarayan un. )
- UNCONSCIOUS[İng.] değil/yerine/= BİLİNÇ DIŞI
- ÜNİAKSİYEL/UNIAXIAL[İng.] değil/yerine/= TEK EKSENLİ
- ÜNİDİREKSİYONEL/UNIDIRECTIONAL[İng.] değil/yerine/= TEK YÖNLÜ
- ÜNİFOKAL/UNIFOCAL[İng.] değil/yerine/= TEK ODAKLI
- UNIFORM[İng.] değil/yerine/= TEK BİÇİMLİ
- UNILATERAL[İng.] değil/yerine/= TEK TARAFLI
- UNIPOLAR[İng.] değil/yerine/= TEK KUTUPLU
- UNISEKS SEKS
- ÜNİTE[İng. < UNIT] değil/yerine/= BÖLÜM | BİRİM, ÖLÇÜ, VAHİT
( Birim, vahit, ölçü. )
- ÜNİTE/UNIT[İng.] değil/yerine/= BİRİM
- ÜNİVALAN/UNIVALENT[İng.] değil/yerine/= TEK DEĞERLİKLİ
- ÜNİVARYANT/UNIVARIANT[İng.] değil/yerine/= TEK DEĞİŞKENLİ
- ÜNİVERSAL/UNIVERSAL[İng.] değil/yerine/= EVRENSEL
- ÜNLÜ HARF/LER ile ÜNSÜZ HARF/LER
( Kalın: A[düz ve geniş] | I[düz ve dar] | O[yuvarlak ve geniş] | U[yuvarlak ve dar]
İnce: E[düz ve geniş] | İ[düz ve dar] | Ö[yuvarlak ve geniş] | Ü[yuvarlak ve dar]
İLE/VE/||/<>
Dudak: F[sert ve sürekli] | P[sert ve süreksiz] || M, V[yumuşak ve sürekli] | B[yumuşak ve süreksiz]
(Yarı) Dudak-Diş: F[sert ve sürekli] || V[yumuşak ve sürekli]
Diş: S, Ş[sert ve sürekli] | Ç, T[sert ve süreksiz] || J, L, N, R, Z[yumuşak ve sürekli] | C, D[yumuşak ve süreksiz]
Damak: K[sert ve süreksiz] || Y[yumuşak ve sürekli] | C, G[yumuşak ve süreksiz]
Gırtlak: H[sert ve sürekli] || Ğ[yumuşak ve sürekli] )
( 
İLE
)
(
)
- ÜNLÜ/ANGIN/MEŞHUR/ŞÖHRET ile/ve/değil/yerine TANINMIŞ/LIK
( Ün/şöhret, âfettir. )
- UNUTMA ile/ve AKLINA GELMEME(Sİ)
- UNUTMA ile/ve/||/<> BUNAMA/ATEH[Ar.]/DEMANS[Fr., İng. < DEMENTIA] ile/ve/||/<> ALZHEIMER
( Alzheimer tanısı için aşağıdakilerden en az ikisi tanılanmış ve "önemli ölçüde dikkate alınmalıdır".
- Zayıf bellek
- İletişim ve dil zorluğu
- Odaklanmada ve dikkatini vermede güçlük
- Hatalı muhakeme ve yargı
- Bozulmuş görsel algı )
( Alzheimer, genel olarak üç evreye ayrılır:
1. Unutkanlık, bildiği yerleri tanıyamama, bazı sözcükleri bulamama, işine ve hobilerine karşı ilgisini yitirme gibi erken belirtiler verir ve genellikle hasta olduğunu kabul etmek istemez.
2. Bellek kaybı belirginleşir. Yakınlarının adını unutabilir. Yolunu kaybedebilir. Konuşma bozukluğu artar. Yıkanma, giyinme gibi gündelik işlerinde yardıma gereksinim duyabilir ve bazı hayaller görebilir.
3. Artık aile üyelerini tanımayabilir, yemek yemede ve yürümede güçlükler başlar, sidik ve dışkısını tutamayabilir ve ciddi davranış bozuklukları görülebilir.
Alzheimer hastalığı, yaklaşık 5-8 yıllık bir ilerleme süreci içinde hastayı yatağa bağlı ve tamamen bakıma muhtaç duruma getirir. )
( 
Unutma eğrisi ve aralık etkisinin keşfi ile tanınan, deneysel bellek çalışmalarına öncülük eden psikolog Hermann Ebbinghaus (1850–1909), öğrenme eğrisini tanımlayan ilk kişidir. Unutma eğrisinin grafiği, kişilerin "öğrenileni" tekrar etmezse yeni öğrendiği bilgilerin, günler içinde nasıl azaldığını gösterir. )
( ... İLE/VE/||/<> Bellek, düşünme ve toplumsal yeteneklerde bozulma. İLE/VE/||/<> Beyinde plak ve düğüm oluşumu ile bellek kaybı ve bilişsel gerileme. | Demansın en yaygın nedeni olan ve ilerleyici bellek kaybı ile ilişkili bir sayrılık. )
- UNUTMAK ile "ATLAMAK"
- UNUTMAK ile "BİLİYORUM" SANMAK
- UNUTMAK ile/ve/değil/yerine/<> AFFETMEK
( Bir hatayı, hem unutmak, hem affetmek aptallıktır. Ne unutmak, ne affetmek, hainliktir. Hatayı unutmayıp sahibini affetmek, işte bu erdemdir. )
( Söylenilmeyebilecek, yanlış/yersiz/zamansız bir söz, ancak affedilir fakat unutulmaz! )
( Aldığın dersi kaybettirir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Bakış açını değiştirir. )
( Mutlu eder. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Güçlü kılar. )
- UNUTMAK ile BİLMEMEK
- UNUTMAK ile BOŞLAMAK/İHMAL[Ar.]
- UNUTMAK ile/ve/değil/yerine HIZLI GEÇMEK
- UNUTMAK ile/ve/değil/yerine ÜZERİNE KONUŞMAMAK
- UNUTMAK ile/ve YENİLEMEK
- UPREGULATION/UPREGULATION[İng.] değil/yerine/= ARTARAK DÜZENLENİM
- UPS/UNINTERRUPTIBLE POWER SUPPLY[İng.] değil/yerine/= KESİNTISİZ GÜÇ KAYNAĞI
- UPTAKE[İng.] değil/yerine/= TUTULUM
- UPUYGUN = MUTABIK = ADEQUAT[İng.] = ADÉQUAT[Fr.] = ADÄQUAT[Alm.] = ADEQUATUS[Lat.] = ADECUADO/DA[İsp.]
- URANYUM
( Atom numarası 92, atom ağırlığı 238,03 olan, 1800 °C'ye doğru ergiyen, 18,7 yoğunluğunda, demir görünüşünde bir öğe. [ Simgesi: U ] )
- ÜREME ile ÇOĞALMA
- ÜREME ve/||/<>/> KORUMA
- ÜREMEK ile/ve DOĞURMAK
- ÜRETİM ARTIŞI ile/ve NİTELİK ARAYIŞI
( Rüzgâr ve gökgürültüsünün birbirini tamamlaması artışı simgeler. )
- ÜRETİM/İMALÂT[Ar.] ve/> DÖNÜŞÜM
- ÜRETMEK/ÜRETİM ile/ve YARATMAK/YARATIM
( Üretenler karanlıktan kurtulabilir. )
( Ancak zeki ve bilgili olanlar üretim yapabilirler. )
( Zaferin sırrı, Arınma ve Bilgi'ye ulaştıktan sonra çalışmaktır. Çalışmanın en iyisi ve yararlısı üretim yapanıdır. )
- ÜRETMEK ile/ve OLUŞTURMAK
- ÜRETMEK ile YENİ BİR ŞEY ÜRETMEK
- ÜROFLOMETRİ/UROFLOWMETRY[İng.] değil/yerine/= İDRAR AKIM ÖLÇÜMÜ
- ÜROGRAFİ/UROGRAPHY[İng.] değil/yerine/= BOŞALTIM SİSTEMİ GÖRÜNTÜLEMESİ
- ÜRPERTİ ile/ve/> TUTKU
- US/AKIL ile/ve/değil/||/<>/< BAĞLAM
- US/AKIL ve/<> TARİH/SEL/LİK
- US/ULTRASON/ULTRASONOGRAFİ ULTRASOUND[İng.] değil/yerine/= SES ÖTESİ, YANSILANIM
- US = AKIL = REASON[İng.] = RAISON[Fr.] = VERNUNFT[Alm.] = RATIO[Lat.] = RAZON[İsp.]
- US ile/ve DENEYİM/TECRÜBE
- US ve/||/<> SU
- US ile ZİHİN
- USB/UNIVERSAL SERIAL BUS[İng.] değil/yerine/= EVRENSEL DİZİ VERİ YOLU
- USÇULUK = AKLİYE = RATIONALISM[İng.] = RATIONALISME[Fr.] = RATIONALISMUS[Alm.] = RATIO[Lat.]
- USDIŞI = GAYR-İ AKLÎ = IRRATIONAL[İng., Alm.] = IRRATIONNEL[Fr.]
- USG/ULTRASONOGRAFİ ULTRASONOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= SES ÖTESİ YANSILANIM
- USH/REMOTE HEALTH SERVICE[İng.] değil/yerine/= UZAKTAN SAĞLIK HİZMETİ
- USLAMLAMA = REASONING[İng.] = RAISONNEMENT[Fr.] = SCHLUßVERFAHREN[Alm.] = RATIOCINATIO[Lat.]
- USS/NATIONAL HEALTH SYSTEM[İng.] değil/yerine/= ULUSAL SAĞLIK DÜZENİ
- USSAL BİLGİ ile/ve/<> SEZGİSEL BİLGİ
( İkinci türden bilgi. )
( Gerçeği yanlıştan ayırdeden bilgi. )
( Zorunlu olarak gerçektir. )
- ÜST BACAK KEMİĞİ ile KAVAL KEMİĞİ/BACAK KALEMİ
( ... İLE Baldırda olan iki kemikten kalını. )
- ÜST METİN İŞARETLEME DİLİ/HYPERTEXT MARKUP LANGUAGE/HTML[İng.] ile/ve/||/<> GENİŞLETİLEBİLİR İŞARET DİLİ/EXTENSIBLE MARKUP LANGUAGE/XML[İng.]
( Verileri ve içerikleri görüntülemek için kullanılır. İLE/VE/||/<> Verileri depolamak ve paylaşmak için kullanılır. )
( Etiketleri önceden tanımlanmıştır. İLE/VE/||/<> Etiketleri önceden tanımlanmamıştır. Kullanıcı kendi etiketlerini oluşturmaktadır. )
- ÜST-DİL = METALANGUAGE[İng.] = MÉTALANGUE[Fr.] = METASPRACHE[Alm.]
- ÜST ile/ve AYRI
- ÜST ile/ve NİTELİKLİ
- USTALIK ile/ve ANLAYIŞ
- USTALIK ile/ve BECERİ
- ÜSTÜN/LÜK ile/ve/değil/yerine/||/<> FARKLI/LIK
- ÜSTÜN ile/ve/değil ÖTE
- ÜSTÜNLÜK ile/yerine ÇEŞİTLİLİK
- USÛLEYN:
USÛL-İ FIKIH ile/ve/||/<> USÛL-İ DİN
- USÛLSÜZ/LÜK ile HAKSIZ/LIK/GADR[Ar.]
- ÜŞÜTME ve ÜZÜNTÜ
- USVS/NATIONAL HEALTH DATA DICTIONARY[İng.] değil/yerine/= ULUSAL SAĞLIK VERİ SÖZLÜĞÜ
- UTANÇ = SHAME[İng.] = HONTE[Fr.] = SHAM[Alm.] = PUDOR[Lat.]
- UTANMAK ile ÇEKİNMEK
- UTANMAK ile EDEB
- UTANMAK ile GOCUNMA
- ÜTILİZASYON/UTILIZATION[İng.] değil/yerine/= KULLANIM
- ÜTOPİK[İng. < Yun.] değil/yerine/= DÜŞÜLKÜSEL
- ÜTS/PRODUCT TRACKING SYSTEM[İng.] değil/yerine/= ÜRÜN TAKİP DÜZENİ
- UV/ULTRAVİYOLE RADYASYON/ULTRAVIOLET RADIATION[İng.] değil/yerine/= MOR ÖTESİ, MOR ÖTESİ IŞINIM
- ÜVEYİK ile KUSKUĞUK
( Yabani güvercin. İLE Eril yabani güvercin. )
- UWB/ULTRA-WIDEBAND[İng.] değil/yerine/= ULTRA GENİŞ BANT
- UYANIK ile AYIK
- UYARAN ile UYARILAN
- UYARI ile/ve/değil ESPRİ
- UYDURMAK ile/değil/yerine UYARLAMAK
- UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR
( Evrensel. İLE/VE/||/<> Yerel. )
( Denetimli. İLE/VE/||/<> Bilinçdışı. )
( Toprak, kişiye aittir. İLE/VE/||/<> Kişi, toprağa aittir. )
( Uygarlık, olay ve olguları birbirinden büyük titizlikle ayırd edebilmektir. )
( Kültür, en geniş tanımıyla yaşam biçimini gösterir. )
( Kültür, insan-doğa ve kişi-kişi[toplum] ilişkilerinin toplamıdır. )
( Uygar kişi, dünyanın neresinde ve hangi kültürde üretilirse üretilsin, insanlık değerlerine sahip çıkan, onu benimseyen ve yaşamına katan kişidir. )
( Evrenseller kültürler içinde yer almış olmalıdır. )
( UYGARLIK/MEDENİYET = ZANAAT-FEN ve AHLÂK )
( MEDENİYET OLUŞTURABİLMEK İÇİN:
* TANRI/İLK İLKE,
* EVREN/DOĞA,
* İNSAN )
( Farkındalık ile. İLE/VE/||/<> Farkında olmadan. )
( Yöntemli. İLE/VE/||/<> Alışkanlıklar. )
( İnsan - İnsan ilişkisi (ile). İLE/VE/||/<> Doğa - İnsan ilişkisi (ile). )
( Sanat. İLE/VE/||/<> Zanaat. )
( Öğrenilir. İLE/VE/||/<> Yaşanır. )
( Kimsin/iz? İLE/VE/||/<> Kimlerdensin/iz? / Nerelisin/iz? )
( Uluslararası. İLE/VE/||/<> Ulusal. )
( ZAMAN: Doğrusal. İLE/VE/||/<> Döngüsel. )
( Us. İLE/VE/||/<> Us dışı. )
( Yasa. İLE/VE/||/<> Töre. )
( Medine. İLE/VE/||/<> Yesrib. )
( Çatışmalar içinde. İLE/VE/||/<> Zahmetler içinde. )
( Kâmil kültür, kendinden sonra gelecek kültürün gübresidir. )
( Gerçek üstü. İLE/VE/||/<> Gerçek. )
( Ancak, felsefenin getirebildiği/sağladığı/sunduğu. İLE/VE/||/<> Sanat ve dinin getirdiği. )
( Bilim. İLE/VE/||/<> Felsefe. )
( Saygıyla... İLE/VE/||/<> Sevgiyle... )
- UYGARLIK = MEDENİYET = CIVILIZATION[İng.] = CIVILISATION[Fr.] = ZIVILISATION[Alm.] = CIVIS[Lat.] = CIVILIZACIÓN[İsp.]
- UYGULAMAYA YÖNELİK BİLGİ ile/ve SAF SOYUT BİLGİ
- UYGULAYIM = TEKNİK = TECHNICS[İng.] = TECHNIQUE[Fr.] = TECHNIK[Alm.] = TEKHNE[Yun.] = TECNICA[İsp.]
- UYGUN OLMAMAK ile YETERİ KADAR UYGUN OLMAMAK
- UYGUN/LUK ile/ve TUTARLI/LIK
- UYGUN ile/ve ANIK/HAZIR[Ar.]
( Hazır olmak, olgun olmaktır. )
( Hazıra, Hızır gerekmez. )
( Hazır, huzurdadır. )
( ÂMÂDE[Fars.]: Hazır, hazırlanmış. )
- UYGUN ile/ve İLİŞKİN
- UYGUN ile/ve KULLANIŞLI
- UYGUNLUK ile/ve GEÇERLİLİK
- UYGUNLUK ile UYGUNSUZLUK
- UYGUNLUK ile/ve YAKINLIK
- UYKU ile/ve KIŞ UYKUSU
- UYKU ile/ve LETARJİ
( ... İLE/VE Çok uzun süren, derin uyku hali. | Uyuşukluk, atâlet. )
( Uykuya dalış süresi ortalama yedi dakikadır. )
- UYLUK/OYLUK ile/ve BALDIR/İNCİK/SÂK[Ar.]
( Kalçadan dize kadar olan bölüm. İLE/VE Dizle ayak bileği arasındaki bölümün arkasındaki bölüm. )
- UYUM
- UYUM/LU/LUK ile/ve PARALEL/LİK
- UYUM/LU/LUK ile/ve YALIN/LIK
- UYUM = AHENK = HARMONY[İng.] = HARMANIE[Fr.] = HARMONIE[Alm.] = HARMONIA[Yun. Zarafet ve uyum tanrıçası.] = ARMONÍA[İsp.]
- UYUM ile/ve ÇELİŞKİLİ UYUM
- UYUM ile/ve/<> DENGE
( Her varolan, öteki bir varolan ile uyum içindedir. )
( Uyumun içinde, korkuya yer yoktur. )
( Şehvet gibi ateş, nefret gibi kötülük, uyumsuzluk gibi acı ve aydınlanma gibi de sevinç yoktur. )
( En büyük hastalık, doyumsuz istekler; en büyük acı da uyumsuzluktur. )
( Sarı, öğle güneşinin rengi yani orta noktanın ve dengenin simgesidir. )
( Gerçek, Sattva'dan ötededir. )
( İFRÂT[< FART] - İTİDAL - TEFRİT )
( Tamas donuklaştırır, rajas çarpıtır, sattva uyumlu kılar. )
( İnsan-altı olanlar, Tamas'ın ve Rajas'ın egemenliği altındalardır; kişiler ise Sattva'nın. )
( Berraklık ve yardımseverlik, zihni ve eylemi etkilemesinden dolayı Sattva'dır. )
( Sattva'nın olgunlaşmasıyla tüm arzu ve korkular son bulur. )
( Tamas obscures, rajas distorts, sattva harmonises. )
( Every being is compatible vs. every other being.
In harmony there is no place for fear.
The sub-human - the 'humanoids' - are dominated by tamas and rajas and the humans by sattva.
Clarity and charity is sattva as it affects mind and action.
With the maturing of the sattva all desires and fears come to an end.
The real is beyond sattva. )
- UYUM ile/ve EŞ ZAMANLAMA
- UYUM ile/ve EYLEME GEÇMİŞ UYUM
( Dinler, hakikatlerini, eylem içinde [sessiz eylem içinde] gösterirler. )
- UYUM ile/ve TINLAMA
- UYUM ile/ve TUTARLILIK
- UYUM ile/ve UYGUNLUK
- UYUM ile/ve YAKINLAŞMA
- UYUMLU/LUK ile/ve GÜZEL/LİK
- UYUMLU/LUK ile/ve UYGUN/LUK
- UYUMLULUK ile/ve AKLİMATİZASYON
( ... İLE/VE Çevresel etmendeki bir değişime, fizyolojik olarak kendini uyumlandırma. )
- UYUTUM = NEVM-İ SINAİ = HYPNOSIS[İng.] = HYPNOSE[Fr., Alm.] = HYNOS[Yun.]
- UZADEVİM(TELEKİNEZİ[Fr./İng.]) ile KALDIRMA(LEVİTASYON[Fr./İng.])
( Telekinezi ya da sadece kinezi, özdeğin(maddenin) iç dinamiklerine zihin/düşünce gücüyle etki ederek biçimini değiştirmek. İLE Levitasyon ise, özdeği bütün olarak yerinden hareket ettirmek/havalandırmak/havada dolaştırmak. )
- UZAK/LIK ile/ve BAĞIMSIZ/LIK
- UZAK ile BÜYÜK
- UZAK ile GEREKSİZ
- UZAK ile İLERİ
- UZAK ile KÜÇÜK
- UZAKLAŞMAK/YAKINLAŞMAK ile/ve ETRAFINDA DOLAŞMAK
- UZAKLAŞMAK ile/ve/değil UZAK DURMAK
- UZAKLAŞMAK ile YABANCILAŞMAK
- UZAKLIK/MESAFE ile UZAY UZAKLIĞI
- UZAM/DÜZLEM/HAYYİZ/VÜSAT[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/> UZAY
( Belirli noktalar toplamı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/|||/<>/> Tüm noktalar toplamı. )
( Tanımla(n)mayla. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/|||/<>/> ... )
( Dışta. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/|||/<>/> İçte. )
( İçte yok. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/|||/<>/> Dışta yok. )
- UZAM ile/ve BİÇİM
- UZAM = HAYYİZ = EXTENSION, EXTENT[İng.] = ÉTENDUE, EXTENSION[Fr.] = AUSDEHNUNG[Alm.] = EXTENSIO[Lat.] = EXTENSIÓN[İsp.]
- UZAMLI ŞEY = EXTENDED THING[İng.] = CHOSE ÉTENDUE[Fr.] = AUSGEDEHNTE DING[Alm.] = RES EXTENSA[Lat.]
- UZAY/BRAVAIS ÖRGÜSÜ
( Bir kristaldeki atom, iyon ve moleküllerin, uzayda, düzenli olarak tekrarlanan dizilişi. )
- UZAY = MEKÂN = SPACE[İng.] = ESPACE[Fr.] = RAUM[Alm.] = SPATIUM[Lat.] = ESPACIO[İsp.]
- ÜZERİNE BİRŞEYLER SÖYLEMEK ile BELİRLEMEK
( Bir şey ki söylemesen de olur, söyleme! Bir şey ki yapmasan da olur, yapma! )
- ÜZERİNE KONUŞULAMAZ/LAR ile/ve/değil İFADE EDİLEMEZ/LER
- UZLAŞIM/SAL = İTİBAR/Î = CONVENTION/AL[İng.] = CONVENTION/NEL[Fr.] = KONVENTION/EL[Alm.] = CONVENTIO[Lat.] = CONVENCIÓN[İsp.]
- UZLAŞIM ile/ve/<> UYUM
- UZLAŞIM ile/ve/değil/yerine UYUMLU BİRLİK
- UZLAŞMA ile/değil ERDEM
- UZLAŞMA ile/ve İMAN
- UZMANLIK ile/ve/değil/yerine/||/<> MESLEK
- UZMANLIK ile/ve ORGANİZASYON
- UZUN KLİTORİSLİ KADIN (ERİL) ve "KISA PENİSLİ ERKEK" (DİŞİL):
İNSAN
- UZUN UZUN BAKMAK ile GÖZ KIRPMAK
( ... İLE Bir kişinin, ortalama göz kırpma hızı, 100 - 400 milisaniye arasında gerçekleşmektedir. )
- UZUN UZUN KONUŞMAK ile "UZATMAK"
- UZUN/KISA) SÜRELİ/LİK (/ SOLUKLU/LUK) ile SÜREKLİ/LİK
- UZUN/LUK ile/ve YÜKSEK/LİK
( İki nokta arasında. İLE/VE Zeminden hareket ederek. )
- ÜZÜNTÜ = KEDER = PAIN[İng.] = DOULEUR[Fr.] = SCHMERZ[Alm.] = DOLOR[Lat.]
- VAC/VAK/VACUUM ASSISTED CLOSURE[İng.] değil/yerine/= VAKUM YARDIMLI YARA KAPATMA, NEGATİF BASINÇLI YARA KAPATMA
- VAD/VENTRİKÜLER DESTEK CİHAZI VENTRICULAR ASSIST DEVICE[İng.] değil/yerine/= KARINCIK DESTEK AYGITI
- VAGON[Fr./İng. < WAGON] ile/ve/||/<> FURGON[Fr. < FOURGON]
( ... İLE/VE/||/<> Nesne vagonu. )
- VAGON[Fr./İng. < WAGON] ile/ve/||/<> TENDER[Fr.]
( Yük ve yolcu taşımakta kullanılan, lokomotifin çektiği demir yolu aracı. İLE/VE/||/<> Lokomotifin arkasına bağlanan, gerekli yakıtı, suyu taşıyan vagon. )
- VAHÂ[Ar.] ile ILGIM/SERAP/YALGIN/PUSARIK
( Çöl ortasında suyu ve yeşilliği olan yer. İLE ... )
(1996'dan beri)