İngilizce karşılıkları olan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 10.541 başlık/FaRk ile birlikte,
10.541 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(36/44)
- SOMATİK/BEDENSEL/SOMATIC[İng.] değil/yerine/= GÖVDESEL
- SOMATİZASYON/BEDENSELLEŞTİRME/SOMATIZATION[İng.] değil/yerine/= GÖVDESELLEŞTİRME
- SOMNAMBULİZM/SOMNAMBULISM[İng.] ile ...
( Uyurgezerlik. )
- SOMNAMBULİZM/SOMNAMBULISM[İng.] değil/yerine/= UYURGEZERLİK
- SOMNOGRAFİ/SOMNOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= UYKU ÇİZGELEMESİ
- SOMNOLANS/SOMNOLENCE[İng.] değil/yerine/= AŞIRI UYKU EĞİLIMİ
- SÖMÜRÜ ile SUİSTİMAL ile MANİPÜLÂSYON
- SOMUT ile/ve/<> DİZGE/DÜZEN
- SOMUT ve/=/||/<> EYLEM
- SOMUT ile/ve GERÇEK/LİK
- SOMUT ile KATI
- SOMUT = MÜŞAHHAS = CONCRETE[İng.] = CONCRET[Fr.] = KONKRET[Alm.] = CONCRETUS[Lat.] = CONCRETO[İsp.]
- SON AKŞAM YEMEĞİ ile/ve "SON AKŞAM YEMEĞİ"
( 1495 - 1498 arasında. İLE/VE 1662[Çuhacılar Loncası] )
( Tabloda 26 el bulunur. İLE/VE 5 el bulunur. )
( Leonardo da Vinci.[15 Nisan 1452 - 02 Mayıs 1519] İLE/VE Rembrandt Harmenszoon van Rijn.[15 Temmuz 1606 ? 04 Ekim 1669] )
- SON ile ARKA
- SON ile/ve/>/değil BAŞLANGIÇ
- SON ile/ve BÜTÜN/LÜK
- SONA ERDİRME ile KURTULMA/KURTARMA
( Ancak Yaşamımızın muazzam kederini tamamen idrak ederek ona karşı isyan ettiğimiz zaman, bir çıkış yolu bulunabilir. )
- SONDA/CATHETER[İng.] değil/yerine/= DALGI
- SONEK ile SONEKLEME
- SONİKATÖR ULTRASONİK HOMOJENİZATÖR/ULTRASONIC HOMOGENİZER[İng.] değil/yerine/= SES ÖTESİ BAĞDAŞTIRICI
- SONLU/LUK ile/ve/değil GEÇİCİ/LİK
- SONLU = FINITE[İng.] = FINI[Fr.] = ENDLICH[Alm.] = FINITA[Lat.]
- SONOGRAM[İng.] değil/yerine/= SES ÖTESİ GÖRÜNTÜ
- SONRADAN AKLINA GELMESİ ile GEÇ ANLAMAK
- SONSAL) SINIFLAMA/KATEGORİZASYON ile/ve DIŞSALLIK, DIŞLAŞTIRMA
- SONSUZ ile/ve BİR
- SONSUZ ile/ve/= HERŞEY x HERŞEY
- SONSUZ = NAMÜTENAHİ = INFINITE[İng.] = INFINI[Fr.] = UNENDLICH[Alm.] = INFINITUS, INFINITA[Lat.] = INFINITO/TA[İsp.]
- SONSUZ ile/ve SINIRLI SONSUZ
( ~ İLE/VE Pi sayısı. )
( Rasyonel. İLE/VE İrrasyonel. )
- SONUÇ
- SONUÇ, SONUÇTA ile/ve/değil/yerine ŞU AN
( İkisinin kullanımında da, "Önemli[öncelikli] olan, şu andır/sonuçtur" indirgemeci/lik yanlışlığı yapılmamalıdır! )
- SONUÇ ile/ve BİLGİ
- SONUÇ ile/değil/yerine ÇIKARIM
- SONUÇ ile/ve/değil GÖSTERGE
- SONUÇ ile/ve/değil KAYNAK
- SONUÇ ile/ve/<> NEDEN/SEBEP
- SONUÇ ile/ve NEDEN/SEBEP OLAMAYAN SONUÇ
- SONUÇ = NETİCE = CONCLUSION[İng., Fr.] = SCHLUSS, SCHLUSSATZ, KONKLUSION[Alm.] = CONCLUSIO[Lat.] = CONCLUSIÓN[İsp.]
- SONUÇ ile/ve/||/<> ÖZET
- SONUÇ ile/ve/değil SON/ÂKIBET
- SONUÇ ile/ve TESELLİ
- SONUÇ ile TOPLAM
- SONURGU = COROLLARY[İng.] = COROLLAIRE[Fr.] = ZUSATZ[Alm.] = COROLLARIUM[Lat.]
- SOPA ile MAŞA
- SÖR[Fr. SOEUR] ile "SÖR"[İng.]
( Katolik mezhebinde kendini dine adayan ve manastırda yaşayan kadın/rahibe. | Kızkardeş. | Hastabakıcı. İLE İngiliz, "soyluluk" "unvanı"[Kişinin soyu olmaz! Öncelikle ve son olarak, kendi vardır. Kendinden öncekileri, ikinci/üçüncü sıralarda düşünmek gerekir. "Soy" düşüncesi/sözü, dirimsel/biyolojik bir durumdur. Ancak, hayvanlar için [köpek ya da at için] geçerli "olabilir". "İnsan" için, zorlamalı, dolaylı ve gereksiz/yersiz bir "yakıştırmadır!"]. )
- SORGULAMA ile/ve SINAMA
- SÖRKIL[İng. < CIRCLE] değil/yerine/= DÖNGÜ
- SORMAK ile "AÇMAK"
- SORMAK = ASK[İng.] = DEMANDER[Fr.] = FRAGEN[Alm.] = DOMANDARE[İt.] = PREGUNTAR[İsp.]
- SORMAK ile/ve/<> FARKINDALIK
- SORMAK ile/ve/<> İSTEMEK
( Aynı anda iki anlama birden sahip olan, haddi aşmamak üzere hangisi daha uygunsa o anlam üzerinden değerlendirme dileğiyle kullanılan çok değerli bir kavram ve sözcüğümüzdür. )
- SORMAK ile/ve SÖYLEMEK
- SORMAK ile/ve UTANMA(MA)K
- ŞORT[İng. SHORT] ile TAYT[İng. TIGHT]
( Paçaları, dizlerin yukarısında olan kısa pantolon. İLE Bacakları sıkı saran özel kumaştan yapılmış bir pantolon türü. | Sızmaz, su geçirmez bir kumaştan yapılmış şort giysi. )
- SORU-YORUM ile/ve YORUM-SORU
- SORU ile/ve/değil HAKARET
- SORU ile/ve KİŞİ
( Kişi, başka kişilere görünendir. )
( En yalın sorular, en değerli olanlardır. )
( Durun, bakın, inceleyin, doğru soruları sorun, doğru sonuçlara varın ve onlara göre hareket etme cesâretini gösterin ve olanlara bakın. )
( Sorulardan kaçanlar, yanıtların sıcaklığına sığınır. )
- SORU ile/ve KUŞKU(/ŞÜPHE)
- SORU = QUESTION[İng.] = QUESTION[Fr.] = FRAGE[Alm.] = QUESTIONE[İt.] = CUESTIÓN[İsp.]
- SORU ile/ve/> SORUN ile/ve/> SORUNSAL
( Sorun olmadan/yoksa soru da olmaz/oluşmaz. )
- SORU ile/ve/<> YANIT
( Soru, yanıttan önce gelir. )
( Question comes before answer. )
- SORU ile/ve YORUM
( Soru sorma biçimi, konuyu/nesneyi belirler. )
- SORUMLULUK VERME ile/değil/yerine SORUMLULUK ALMA(YI SAĞLAMA)
( Sorumluluk verilmez, sorumluluk alınır. Sorumluluk alınması için koşullar, uygun yapıya büründürülür. )
( It's not right to "giving responsibility". Better to arrange conditions "to taking responsibility". )
- SORUMLULUK ile/ve AVANTAJ
- SORUMLULUK ile/ve KARAR
( Kararlılık için duyarlılık ve tedbirlilik gerekir. )
( Olgun kişi, özellikle hareket içeren sorumluluklara olumlu bakar. )
- SORUMLULUK ile/ve MEKANİZMA
( Sorumluluklardan kaçmanın yolu, "Benim sorumluluklarım var" demektir. )
- SORUMLULUK = MESÛLİYET = RESPONSIBILITY[İng.] = RESPONSABILITÉ[Fr.] = VERANTWORTUNG[Alm.]
- SORUMLULUK ile/ve OLGUNLUK
- SORUMLULUK ile/ve SORGULAMA
- SORUMLULUK ile/ve ÜSTLENME
( Sorumluluklarımızdan kaçınırsak, sorumluluklardan kaçınmamızın olumsuz/ağır sonuçlarından kaçınamayız. )
- SORUN
- SORUN/LU ile RİSK/Lİ
- SORUN ile/ve EKSİKLİK
- SORUN ile/değil/yerine FARK
- SORUN ile/ve/değil/yerine KONU
( Sorunumuzdan tümüyle haberdar olalım, ona her yönünden bakalım, onun, yaşamımızı nasıl etkilediğini gözlemleyelim. Sonra onu kendi haline bırakalım. )
( Hiçbir sorun tümüyle çözülemez, fakat siz onun geçerli olmadığı bir düzeye kendinizi çekebilirsiniz. )
( Sana bir yararı olmayacak sorun diye bir şey yoktur. )
( Yararlarına gereksinimin olduğu için sorunları ararsın. )
- SORUN = MESELE = PROBLEM[İng., Alm.] = PROBLEME[Fr.] = PROBLEMA < PRO:ÖNE. BALLEIN:ATMAK[Yun.] = PROBLEMA[İsp.]
- SORUN ile/ve/değil ÖNCELİK
- SORUN ile SIKINTI
( Doğal olmayan yollarla sorun çözmek yerine onlara ayak uydurmak daha doğrudur. )
- SORUN ile SORUNUN SONUCU
- SORUNLARI (SADECE) KONUŞMAK ile/ve/yerine/değil SORUNLAR İÇİN ÇÖZÜM ARAMAK/BULMAK
( Hiçbir sorun, onu yaratan 'bilinç seviyesi'yle çözülemez. )
( Problems cannot be solved at the same level of awareness that created them. )
- SORUNLARI:
SORUN OLARAK KONUŞMAK ile/yerine/değil İLERLEME/GELİŞİM ARACI OLARAK KONUŞMAK/DEĞERLENDİRMEK
- SORUNSAL = İHTİMALİ = PROBLEMATIC[İng.] = PRBOLÉMATIQUE[Fr.] = PROBLEMATISCH[Alm.] = PROBLEMATIKOS[Yun.]
- SOSYAL MEDYA (5C):
KONUŞMA/SÖYLEŞİ ve/+/||/<>/> ORTAKLIK ve/+/||/<>/> YORUM ve/+/||/<>/> İŞBİRLİĞİ ve/+/||/<>/> KATKI
- SOSYAL[İng. < SOCIAL < SOCIETY] değil/yerine/= TOPLUMSAL
- SOSYALİZASYON/SOCIALIZATION[İng.] değil/yerine/= TOPLUMSALLAŞMA
- SOSYOMETRİ/SOCIOMETRY[İng.] değil/yerine/= TOPLUMSAL DAVRANIŞ ÖLÇÜMÜ
- ŞOV[İng. < SHOW] değil/yerine/= GÖSTERİ
- SOY/HEALTH LITERACY[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK OKUR-YAZARLIĞI
- SOY ile "SOYLU"
( Adamın biri, Sokrat'ı, soy üzerinden aşağılamaya çalışınca, Sokrat şöyle dedi: "Senin soyun sende bitti, benimki ise benden başlar". )
- ŞÖYLE ile BÖYLE ile ŞÖYLE YA DA BÖYLE ile ŞÖYLE VE BÖYLE
- SÖYLEME ile ANLATMA
( ... İLE Düşüncenin/konunun/olgunun/durumun aktarımı/paylaşımı. )
- SÖYLEMEK ile BAHSETMEK
- SÖYLEMEK ile/ve KAVRAMAK
- SÖYLEMEK ile/ve KONUŞMAK
( Yılan imgesi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Değnek imgesi. )
( dd İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> mdw )
( Sonuç [odaklılık]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Süreç ve sonuç [birlikteliği ve bütünlüğü]. )
( "Kendini merkeze alma" ve ötekileri önemsizleştirmeye neden olur/olabilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Ötekiyle birlikte kendini ve herkesin olası düşüncesini, durumunu/sürecini dikkate almayı gerektirir/sağlar. )
- SÖYLEMEK ile/ve ÖNERMEK
- SÖYLEMEK ile SAPTAMAK
- SÖYLEMEK ile SÖYLEMEMEK
- SÖYLENCE = ÜSTURE = MYTHE[İng., Fr.] = MYTHOS[Alm., Yun.] = MITO[İsp.]
- SÖYLENCEBİLİM = İLM-İ ESATİR = MYTHOLOGY[İng.] = MYTHOLOGIE[Fr., Alm.] = MYTHOLOGIA[Yun.] = MITOLOGIA[İsp.]
- SÖYLENİLEN'İ:
YORUMLAMAK ile/değil/yerine DİNLEMEK[Kabul etmek anlamında değil!]
( İmgelemeden bakmayı, çarpıtmadan dinlemeyi öğrenin, hepsi bu. )
( Dinleyen, anlatandan ârif gerektir. )
( Çok dinlememiz ve az konuşmamız için, iki kulağımız ve bir dilimiz var. )
- SÖYLENİLEN'İ:
YORUMLAMAK ile/yerine DİNLEMEK[Kabul etmek anlamında değil!]
( Doğruyu konuşmak iki kişi ister; doğru söyleyen, doğru dinleyen. )
( İmgelemeden bakmayı, çarpıtmadan dinlemeyi öğrenin, hepsi bu. )
- SÖYLENİŞ/SÖYLEYİŞ ile SESLENDİRİŞ
- SÖYLEYİŞ/DİKSİYON[Fr./İng. < DICTION] ile/ve/değil/||/<> SESLENDİRİŞ/ARTİKÜLASYON[Fr./İng. < ARTICULATION]
- SOYMAK ile SIYIRMAK
- SOYUT ile/değil AYRI
- SOYUT ile/ve EVRENSEL
- SOYUT ile MİSTİK
- SOYUT = MÜCERRET = ABSTRACT[İng.] = ABSTRAIT[Fr.] = ABSTRAKT[Alm.] = ABSTRACTUM[Lat.] = ABSTRACTO/TA[İsp.]
- SOYUT ile/ve/değil ÖZ
- SOYUT ile SOMUT
( Soyut, AKIL'ın alanıdır. Varlık-Yokluk, Birlik-Çokluk gibi kavramlardır soyut olanlar. | İlişkisizlik. İLE İlkesine/yasasına göre işleyen olgu. | Duyunun kavramlaştırılması. | Kavram çiftleri arasındaki ilişki. | Ayrımların birliği. )
( BAZI SOYUTLAR:
* AHLÂK
* CEBİR
* MÛSİKÎ
* METAFİZİK )
( Saltık[mutlak]. İLE Göreli. )
- SOYUT ile/ve/||/<> SONUÇ
- SOYUT ile YALITILMIŞ
- SOYUTLA(N)MAK ile/değil/yerine DERİNLEŞ(TİR)MEK
- SOYUTLAMA GÜCÜ ile/ve/||/<> YÖNETİLEBİLİRLİK ile/ve/||/<> İLİŞKİLERİN ÖNCELİĞİ
- SOYUTLAMA ile AYIKLAMA
- SOYUTLAMA ile/ve BÜTÜNLÜKLÜ SOYUTLAMA
- SOYUTLAMA ile DEĞİLLEME
- SOYUTLAMA ile/ve EVRENSELLEŞTİRME
- SOYUTLAMA ve KENDİNİ GÖZLEMLEYEBİLMEK
- SOYUTLAMA ile OLASI SONSAL SOYUTLAMA
- SOYUTLAMA ile/ve SOMUTLAŞTIRMA
( Bilim. İLE/VE Denetleme. )
- SOYUTLAMA ile/ve/||/<> SOYUTLANMA
- SÖZ (ALMAK/VERMEK) ile/değil/yerine OLUR/ONAY (ALMAK/VERMEK)
- SÖZ DİZİLİMİ DEĞİŞTİRGENİ ile ...
- SÖZ/EYLEM ile/ve/<> DOĞRU YER
( Meyvesiz sözler söyleyip, söylediklerini yaşamında uygulamayan kişi, güzel ve renkli görünen fakat kokusu olmayan bir çiçeğe benzer. )
- SÖZ/EYLEM ile/ve/<> DOĞRU ZAMAN
- SÖZ/SAB ile/ve TATLI SÖZ
( Güftâr. İLE/VE Güftâr-ı şirin. )
( "Bir sözü(sırrı) söylediğimde o bana malik olur, ben ona malik olamam". )
( "Sözünde doğru, işinde dakik olmalısın. Sözünde doğru olan kimsenin değeri artar, işinde dakik olan kimsenin de işi neticeye bağlanır". )
( Söz taşıyanların(su'ât) getirdiklerini kabul etmek büyük bir zulümdür. )
( Sözlerin öfkesini gözleyin, ağızdan çıkan sözleri kulaklarınız duysun. Sözlerle hiç kimseye zarar vermeyin. )
( En kolay olmayan şey: Söz Söylemek ve Söz Anlamak. )
( Balcının var bal tası, oduncunun var baltası. )
( Tatlı dil, yılanı bile deliğinden çıkarır. )
( Taşa geçer, kendime geçmez sözüm. )
( Huzur veren tek bir söz, yararı olmayan binlerce sözden daha yeğdir. )
( Bu sözler/şiirler, "Onlar benim!" diyenindir. )
( Sözden suret doğup ölür, dalga kendini tekrar denize götürür. )
( DEKLAMASYON: Sözü güzel söyleme, süslü sözlerle söyleme. )
( Âb-ı Hayat, kulakla içilir. )
( Âb-ı Hayat, su değil, Kâmil'in sözleridir. )
- SÖZ ile/ve/<> ÇÖZÜM
- SÖZ ile/ve/<> GARANTİ
( Neye söz verdiysen oradan hesaba çekilirsin. )
( VAAD ile TAAHHÜD/T )
( VAİT: Söz verme. Belirli bir şeyi yapmayı taahhüt. )
( TAAHHÜD[< AHD]: Bir işin yapılması üzerine resmi olarak sözleşme. )
- SÖZ = PHRASE[İng.] = EXPRESSION[Fr.] = ÄUßERUNG[Alm.] = ESPRESSIONE[İt.] = EXPRESIÓN[İsp.]
- SÖZ ile/ve/<> YAZI
( Etkileme sanatı. İLE/VE Varolma sanatı. )
( Söz ile ses hem delâlet eden hem edilen. İLE/VE Sadece delâlet/işaret eden. )
( DİLEKÇE/ARÎZA[Ar.]: Küçükten büyüğe yazılan yazı. )
( GRAFOLOJİ: El yazısını inceleyen bilim dalı. )
( Söz, uçar; yazı, kalır! [Lat. Verbevolent, scriptamanent.] )
- SÖZCÜK AİLESİ ile ...
- SÖZCÜKLERDEN, ANLAMA ULAŞMAK/"GİTMEK" ile/ve/<>/yerine/değil ANLAMDAN, SÖZCÜĞE ULAŞMAK
( Sözlerin ötesine geçmeye çalışın. )
( Sözler, gerçekleri yaratmaz; onlar ya tarif ya tahrif eder. )
( Sözün tamamı, anlamayana söylenilir. )
( Try to go beyond the words.
Words do not create facts; they either describe them or distort. )
- SÖZCÜKLERİN ANLAMLARINI
- SÖZCÜKTEN, ANLAMA GİTMEK ile/yerine/değil ANLAMDAN, SÖZCÜĞE GİTMEK
( Sözlerin ötesine geçmeye çalışın. )
- SÖZLEŞME = MUKÂVELE[Ar.] = CONTRACT[İng.] = CONTRAT[Fr.] = VERTRAG[Alm.] = CONTRAER[İsp.]
- SÖZLÜ ile SÖZEL
- SÖZLÜK ile/ve/yerine/<> ANSİKLOPEDİK SÖZLÜK
( İlk sözlük yazarı... Halil b. Ahmed [ö. 786] )
- SÖZLÜK = LÛGAT/KAMUS = DICTIONARY[İng.] = DICTIONNAIRE[Fr.] = WÖRTERBUCH[Alm.] = DIZIONARIO[İt.] = DICCIONARIO[İsp.]
- SÖZLÜK ile SÖZLÜK KÜTÜĞÜ ile SÖZLÜKBİRİM ile SÖZLÜKÇE ile SÖZLÜKSEL ile SÖZLÜKSEL BİÇİMBİLİM ile SÖZLÜKSEL KÜTÜK ile SÖZLÜKSEL BİÇİMBİRİM
- SÖZÜ:
YANLIŞ ANLAMA ile SAPTIRMA
( Anlamaya uğraşmayın! Yanlış anlamamanız yeter. )
( Yanlış düşüncelerden kurtulun, bu yeter. )
( Kendinize iyice bakın, tüm yanlış anlamalar ve yanlış düşünceler eriyip gideceklerdir. )
( Herkese, anlayabileceği kadar söz söyleyin. [Kellimünnâse alâ kader-i ukûlihim] )
( Bir sözü anlamak için, estetik bir hal gerek. )
( Don't try to understand! Enough if you do not misunderstand.
Get rid of wrong ideas, that is all.
Have a good look at yourself and all these misapprehensions and misconceptions will dissolve. )
- SÖZÜN KISASI ile SÖZÜN ÖZÜ
- SPA/SALUS PER AQUA, HEALTH FROM WATER[İng.] değil/yerine/= SUDAN GELEN SAĞLIK
- SPACER[İng.] değil/yerine/= ARACI TÜP
- SPASYAL DEZORYANTASYON/SPATIAL DISORIENTATION[İng.] değil/yerine/= UZAMSAL YÖNELIM BOZUKLUĞU
- SPASYAL/SPATIAL[İng.] değil/yerine/= UZAMSAL | MEKANSAL
- SPAZM/SPASM[İng.] değil/yerine/= KASILIM
- SPAZMODİK/SPASMODIC[İng.] değil/yerine/= KASILIMLI
- SPAZMOLITİK/SPASMOLYTIC[İng.] değil/yerine/= KASILIMÇÖZER
- SPAZMOLİZ/SPASMOLYSIS[İng.] değil/yerine/= KASILIM ÇÖZÜLMESİ
- SPB/SEREBRAL PERFÜZYON BASINCI/ CEREBRAL PERFUSION PRESSURE[İng.] değil/yerine/= BEYİN KANLANMA BASINCI
- SPECIFIC GRAVITY[İng.] değil/yerine/= ÖZGÜL AĞIRLIK
- SPECIMEN/SPECİMEN[İng.] değil/yerine/= PARÇA ÖRNEK
- SPECT/TEK FOTON EMISYON BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ/SINGLE PHOTON EMISSION COMPUTERIZED TOMOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= TEK FOTON SAÇILIMLI BİLGİSAYARLI KESITÇEKİM
- SPEKTRAL/SPECTRAL[İng.] değil/yerine/= GÖRÜNTÜSEL
- SPEKTROFOTOMETRİ/SPECTROPHOTOMETRY[İng.] değil/yerine/= İZGESEL IŞIL ÖLÇÜMÜ
- SPEKTROSKOPİ/SPECTROSCOPY[İng.] değil/yerine/= İZGESEL GÖRÜNTÜLEME
- SPEKÜLASYON[Fr., İng.] değil/yerine/= KURGU
- SPEKÜLATİF[Fr., İng. SPECULATIVE] değil/yerine/= KURGUSAL | SAPTIRICI
- SPEKÜLATİF[İng.] değil/yerine/= TARTIŞILIR
- SPERMA ile/ve OVÜL
( En küçük hücre. İLE/VE En büyük hücre. )
- SPESİFİK[İng. < SPECIFIC] değil/yerine/= ÖZGÜL
- SPESIFIK/SPECİFIC[İng.] değil/yerine/= ÖZGÜL
- SPESIFIKASYON/SPECİFICATION[İng.] değil/yerine/= ÖZGÜLLEME | ÖZGÜL ÖZELLİK
- SPESIFISITE/SPECİFICITY[İng.] değil/yerine/= ÖZGÜLLÜK
- SPESİMEN/SPECİMEN[İng.] değil/yerine/= PARÇA ÖRNEK
- SPİKER[İng. SPEAKER] =
( İngilizce "Speaker" yani "Konuşan" demektir. "Parlamento Sözcüsü" için kullanılan özel bir görevin adıdır. )
- SPINAL[İng.] değil/yerine/= OMURGAYLA İLGILİ | DİKENSİ
- SPINOZ/SPINOUS[İng.] değil/yerine/= DİKENSİ (ÇIKINTI)
- SPIRAL[İng.] değil/yerine/= SARMAL
- SPIROMETRİ/SPIROMETRY[İng.] değil/yerine/= SOLUK ÖLÇÜMÜ
- SPLINTER[İng.] değil/yerine/= KIYMIKSI
- SPLIT[İng.] değil/yerine/= YARILMA | ÇİFTLENME | INCE DİLIM
- SPLITTING[İng.] değil/yerine/= AYIRMA/AYRIŞTIRMA
- SPONJİYÖZ/SPONGIOUS[İng.] değil/yerine/= SÜNGERİMSİ
- SPONSOR[İng.] ile SAKMAN/DESTEKÇİ/REKLÂM VEREN/DÜŞ ORTAĞI
- SPOR[İng. SPORT] ile SPOR[Fr. SPORE < Yun.]
( Bedeni ya da zihni geliştirmek amacıyla kişisel ya da toplu olarak gerçekleştirilen, bazı kurallara göre uygulanan hareketlerin tümü. | Kullanışı rahat, kolay olan. İLE Çiçeksiz bitkilerde üreme organı. | tek hücreli hayvanların, çok özelleşmiş olan üreme gözesi. )
- SPOR ile/değil FUTBOL
( Futbol, "spor yanı"nın olmasının ötesinde, daha çok, toplumları gütme aracı kullanıldığından, spor olmaktan çok fazla uzaklaşmıştır. )
- SPOR = SPORT[İng., Fr., Alm., İt.] = DEPORTE[İsp.]
- SPORADİK/SPORADIC[İng.] değil/yerine/= TEK TÜK
- SPREY[İng. SPRAY] değil/yerine/= PÜSKÜRTÜCÜ
( Bir püskürtücü yardımıyla çok ince damlacıklar durumunda püskürtülen sıvı. | Püskürtücü. )
- SPS/HEALTH PROFILE SYSTEM[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK PROFİL DÜZENİ
- SPUR[İng.] değil/yerine/= MAHMUZ | MAHMUZSU
- SQL/STRUCTURED QUERY LANGUAGE[İng.] değil/yerine/= YAPILANDIRILMIŞ SORGU DİLİ
- SRT/STEROTAKTİK RADYOTERAPİ STEREOTACTIC RADIOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= STEROTAKTİK IŞIN SAĞALTIMI
- SSD/SOLİD STATE DISK[İng.] değil/yerine/= KATI HAL SÜRÜCÜSÜ
- SSL/SECURE SOCKET LAYER[İng.] değil/yerine/= GÜVENLİ SOKET KATMANI
- STABIL/STABLE[İng.] ile/değil/yerine/||/=/<> KARARLI | DEĞİŞMEZ | DENGELİ | SABİT
- STABILITE/STABILITY[İng.] değil/yerine/= DENGELİLİK
- STABİLİZASYON/STABILIZATION[İng.] değil/yerine/= DENGELEME
- STABİLİZATÖR/STABILIZER[İng.] değil/yerine/= DENGELEYEN
- STABILOMETRE/STABILOMETER[İng.] değil/yerine/= DENGE ÖLÇER
- STABILOMETRİ/STABILOMETRY[İng.] değil/yerine/= DENGE ÖLÇÜMÜ
- STAGE[İng.] değil/yerine/= EVRE
- STAI/STATE-TRAIT ANXIETY INVENTORY[İng.] değil/yerine/= DURUM-SÜREKLİ KAYGI DÖKÜMÜ
- STAJ[Fr./İng. STAGE] değil/yerine/= ÇIRAKLIK
( Herhangi bir meslek edinecek olan kimsenin geçirdiği uygulamalı öğrenme dönemi. | Birinin, meslek bilgisini artırmak için bir kurumun bir ya da birçok bölümünde çalışarak geçirdiği dönem. )
- STAND-BY[İng.] değil/yerine/= HAZIRDA
- STANDARDİZASYON/STANDARDIZATION[İng.] değil/yerine/= ÖLÇÜNLEME
- STANDART/STANDARD[İng.] değil/yerine/= ÖLÇÜNLÜ
- STANDART ile MUTLAK
- STANDART ile/ve SOMUT
- STANDSTILL[İng.] değil/yerine/= DURAKLAMA
- STANT[İng.] değil/yerine/= SERGİLİK
- STAPLER[İng.] değil/yerine/= TEL ZIMBA, BASARDİKER
- STAR"[İng.] değil/yerine/= "YILDIZ"
- STARBOARD vs. PORT SIDE
- STARTLE HASTALIĞI/STARTLE DISEASE[İng.] değil/yerine/= İRKİLME SAYRILIĞI
- STATİK/STATIC[İng.] değil/yerine/= DURAĞAN
- STAZ/STASIS[İng.] değil/yerine/= DURGUNLUK
- STEM/CELL[İng.] değil/yerine/= KÖK GÖZE
- STEM/SCIENCE, TECHNOLOGY, ENGINEERING, MATHEMATICS[İng.] değil/yerine/= FEN, TEKNOLOJİ, MÜHENDISLİK, MATEMATİK
- STEN[İng.] ile STEN[Fr. < Yun.]
( Çapı, 9 milimetre olan, İngiliz yapısı, hafif, kullanışı kolay bir tür makineli tüfek. İLE Bir tonluk bir kütleye, bir saniyede 1 metre hız artışı veren kuvvet ölçü birimi. )
- STENOZ/STENOSIS[İng.] değil/yerine/= DARLIK
- STENT[İng.] değil/yerine/= KAFESÇİK
- STEP/STEPPE[Fr., Rus.] ile STEP[İng.]
( Bozkır. İLE Basketbolda, hatalı yürüme. | Basamak ve adımlarla yapılan spor etkinliği. )
- STEREOTİP/STEREOTYPE[İng.] değil/yerine/= KALIP
- STEREOTİPİK/STEREOTYPIC[İng.] değil/yerine/= BASMAKALIP
- STERİL/İZE[Fr.]/STERILE/STERILIZED[İng.]/ değil/yerine/= KISIR (KADIN) | MİKROPTAN ARINMIŞ, MİKROPSUZLAŞ(TIRIL)MIŞ, MİKROPSUZ | KISIR /ARINIK
- STERİLİZASYON/STERILIZATION[İng.] değil/yerine/= MİKROPSUZLAŞTIRMA | KISIRLAŞTIRMA
- STERİLİZATÖR/STERİLİZATOR[İng.] değil/yerine/= MİKROPSUZLAŞTIRGAÇ
- STETOSKOP/STETHOSCOPE[İng.] değil/yerine/= DİNLEME ALETİ
- STİCKER[İng.] değil/yerine/= ÇIKARTMA
- STİGMATİZASYON/STİGMATIZATION[İng.] değil/yerine/= DAMGALAMA
- STİL ile TİP
- STILE[İng.] değil/yerine/= KILAVUZ ÇUBUK
- STILOİT/STYLOID[İng.] değil/yerine/= ÇİVİMSİ
- STIMÜLAN/STIMULANT[İng.] değil/yerine/= UYARICI
- STIMÜLASYON/STIMULATION[İng.] değil/yerine/= UYARIM
- STIMÜLATÖR/STIMULATOR[İng.] değil/yerine/= ELEKTRİKSEL UYARICI ARAÇ
- STİMÜLÜS/STIMULUS[İng.] değil/yerine/= UYARI, UYARAN
- STOCHASTIC REGRESSORS[İng.] değil/yerine/= MODEL BAĞIMLI DEĞİŞKENİN AÇIKLAYICI DEĞİŞKEN ETKİSİNDE OLDUĞUNU RASSAL REGRESYON MODELİ
- STOK[İng.] değil/yerine/= YIĞIM, YIĞILIM | YIĞIMLIK
- STOKASTİK[İng.] değil/yerine/= REGRESÖR MODEL
- STOMA[İng.] değil/yerine/= YAPAY AĞIZ
- STOPAJ[İng.] değil/yerine/= ÖN KESİNTİ
- STRABISMUS[İng.] değil/yerine/= ŞAŞILIK
- STRAGNANT HİPOKSİ/STRAGNANT HYPOXIA[İng.] değil/yerine/= DURAĞAN HİPOKSİ
- STRANGÜLE/STRANGULATED[İng.] değil/yerine/= BOĞULMUŞ
- STRATIFIKASYON/STRAFICATION[İng.] değil/yerine/= KATMANLAMA
- STRATOSFER ile/ve/<> STRATOPOZ
( Katyuvar. İLE/VE/<> Katyuvarın üst sınırı. )
- STRES/STRESS[İng.] değil/yerine/= GERİLİM
- STRES ile/değil/yerine/>< TUTKU
( İstemediğin bir şey için çok çalışmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sevdiğin bir şey için çok çalışmak. )
- STRES ile/değil/yerine/>< TUTKU
( İnanmadığımız bir iş üzerine çok çalışmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İnandığımız bir iş üzerine çok çalışmak. )
(1996'dan beri)