İngilizce karşılıkları olan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 10.541 başlık/FaRk ile birlikte,
10.541 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(35/44)
- SEZARYEN ile/değil/yerine NORMAL DOĞUM
( İTİLÂN: Âşikâr, meydanda olma. | Doğum sırasında, bebeğin görünmesi. )
- SEZGİ ile/ve APAÇIK GÖRMEK
- SEZGİ = HADS, TEHADDÜS = INTUITION[İng., Fr.] = ANSCHAUUNG[Alm.] = INTUITIO-INTUITUS < IN-TUERI:İÇİNİ GÖRME[Lat.] = NOESIS[Yun.] = INTUICIÓN[İsp.]
- SEZGİ ile İÇGÜDÜ
- SEZGİ ile İÇSEL ALGI
- SEZGİ ile TAHMİN
- SEZGİ ile/ve YORUM
- SEZGİ ile ZAN
- SEZGİ ile/ve/<> ZEKÂ
- SEZGİYİ HAREKETE GEÇİRMEK ile/ve SEZGİYİ OLGUNLAŞTIRMAK
- SEZMEK ile AŞMAK
- SEZON[Fr., İng.] değil/yerine/= DÖNEM/MEVSİM
- SF/SALINE SOLUTION[İng.] değil/yerine/= SERUM FİZYOLOJİK
- SFERİK/SPHERICAL[İng.] değil/yerine/= KÜREMSİ
- SFİGMOMANOMETRE/SPHYGMOMANOMETER[İng.] değil/yerine/= KAN BASINÇÖLÇER
- SFS/SEQUENTIAL FORWARD SELECTION[İng.] değil/yerine/= SIRALI İLERİ YÖNLÜ SEÇİM
- SFT/PULMONARY FUNCTION TESTS[İng.] değil/yerine/= SOLUNUM İŞLEV TESTLERİ
- SHEATH[İng.] değil/yerine/= KILIF
- SHUNT[İng.] değil/yerine/= ŞANT
- SICAK >< SOĞUK["SOUK" değil!] | ile/ve/||/<>/> ILIK
( ... ve/||/<>/+ ... ve/||/<>/> Hem ortak, hem de sonuç. )
- SICAKLIK ile ISI
( Bir nesnenin, sıcaklığının artmasına yol açan fiziksel enerji. İLE Sıcak olan şeyin etkisi ya da niteliği. )
( Bir nesnenin moleküllerinin deviminin ve ortalama kinetik enerjisinin bir ölçüsüdür. İLE Enerjinin bir biçimidir ve sıcaklık farkı nedeniyle bir nesneden ötekine aktarılması. )
( Termometre ile ölçülür. İLE Kalorimetre ile ölçülür. )
- SIÇAN ile KAHVERENGİ SIÇAN
( Kahverengi sıçanlar, normal sıçanların yok olmasına neden olmuşlardır. İLE Kutup buzulları ve Alberta - Kanada dışında bulunmadıkları yer yoktur. )
( ... İLE Anavatanları Moğolistan'dır. [1727'de Batı Avrupa'ya yayılmışlardır.] [1942 yılında Alberta şehrinin doğu sınırına varmışlardır.(Alberta'lılar savaşmaya karar vererek 650 km. uzunluğunda, bugün bile korunan bölge oluşturmuştur.)] )
( ... İLE Dünyada 150 milyon kadar oldukları tahmin edilmektedir. )
( ... İLE 15 metre yükseklikten hiç incinmeden atlayabildikleri iddia edilmektedir.. )
( ... İLE Dik yüzeylere tırmanabilirler. [1 metreye kadar sıçrayabilirler.(Sıçanın üzerinize doğru sıçraması size değil, omzunuzun üzerinden ışığa/kaçacağı noktaya yöneliktir.)] )
( ... İLE İp üzerinde yürüyebilirler. )
( ... İLE Susuzluğa deveden bile daha çok dayanabilirler. )
( ... İLE Hiç durmadan 72 saat yüzebildikleri iddia edilmektedir. )
( ... İLE Yenilebilir herşeyi yerler. [Kurşun plağı, yumuşak beton, tuğla, kereste ve alüminyum gibi][Elektrik kablolarındaki zararların 1/4'ünün nedeni sıçanların büyük dişleridir. Nedeni açıklanamayan ev yangınlarının da çoğunlukla sorumlularılardır.][Dünyada her yıl üretilen ürünün 1/5'ini tüketir.] )
( ... İLE 3 ayda eşeysel olgunluğa erişirler. [Günde 20 kereye kadar çiftleşirler.][Çok eşlilerdir.] )
( ... İLE Yılda 12 doğum yaparlar ve her seferinde 22 yavru doğururlar. )
( ... İLE Zeki ve beceriklilerdir. Çabuk öğrenirler ve müthiş bir belleğe sahiptir. )
( ... İLE Tüm pislik algılamalarına karşın zamanlarının neredeyse yarısını kendilerini temizlemekle geçirirler. )
( Fareler ve sıçanlar, iletişimini sidiğiyle sağlar. [Sevgi, etkilenme, egemenlik ya da itaat ettiklerini göstermek için birbirinin üzerine ya da yenilebilir olduğunu göstermek için yiyeceğin üzerine işerler.] )
- SIÇAN ile KESELİ SIÇAN
( ... İLE Doğu ABD'de, Kuzey Amerika'da Rio Grande Nehri'nin kuzeyinde bulunur. Yavrusunu, karnındaki kesesinde taşır. Tek başına yaşayan ve bir kedi büyüklüğünde olan bir hayvandır; fırsatçılığıyla ünlüdür. Tehlike karşısında, ölü taklidi yaparlar.
Cinsindeki en büyük tür ve diğer keseli sıçanların en büyüğüdür. Genellikle, 38–51 cm. uzunluğunda, kuyruğu 33 cm.'dir. 4–6 kg. ağırlığındadır. Tüyleri, grimsi kahverengi; yüzleri, beyazdır. Uzun tüyleri ve sarılıcı kuyrukları vardır. Kuyruklarıyla küçük nesneleri taşıyabilirler. Kulakları tüysüzdür, uzun ve sivri bir burunları vardır. 50 tane dişleri bulunur. )
( ... ile
|
)
- SIÇAN ile KÖSTEBEK/KÖRSIÇAN/YERSIÇANI/YER GÖÇKENİ/SOKUR
- SIÇAN ile SU KOBAYI
( ... İLE Güney Amerika bölgesinde, akarsu ve göl kenarlarında yaşar. )
( ... İLE Kuyruksuz, ayakları yarım perdeli, kaba tüylü bir kemirgen. )
- SIÇANYILANI ile/ve ÇİN SIÇANYILANI
( ... İLE Boyu, 5 m.'yi bulabilir. )
( ... ile
)
- SİCİM KURAMI ile/ve/||/<> ZAR KURAMI
( 


)
- SIÇRAMAK ile ZIPLAMAK
- ŞİDDETLİ UYARI ile/ve GERÇEK/LİK
- SİF[İng. COST-INSURANCE-FREIGHT] değil/yerine/= MALİYET
( Bir malın fiyatı, sigortası ve navlunu birlikte olmak üzere maliyeti. )
- SIFAT ile/ve KAYIT
- SIFAT ile NİTELİK
- SIFAT ile SIFAT TÜMCECİĞİ
- SIFIR BİÇİM ile SIFIR TÜRETİM
- ŞİFRE OLARAK KALMASI GEREKEN ile/ve DEŞİFRE EDİLMESİ GEREKEN
- ŞİFRE[Fr. CHIFFRE] = KOD[Fr., İng. CODE]
( Gizli haberleşmeye yarayan işaretlerin tümü, kod. | Gizliliği olan kasa, kapı, çanta vb. şeylerin açılması için gereken rakam/harf. )
- SİGARA İÇİLMEYEN BÖLÜM yerine SİGARA İÇİLEN BÖLÜM
- SIĞINMACI ile/ve/||/<> GÖÇMEN ile/ve/||/<> MÜLTECİ
- SİGORTA[İt.] ile REASÜRANS[Fr.]
( Bir şeyin ya da birinin, herhangi bir yönden, ileride karşılaşabileceği zararı gidermek için, önceden ödenen önödeme karşılığında, bu işle uğraşan kuruluşla yapılan bağlnatı sözleşmesi. | Bu tür sözleşmeleri yapan şirket. | Özellikle elektrik devresinde, akım çok güçlü olduğunda, eriyerek, güvenliği sağlayan, kazayı önleyen nesne ya da düzenek. İLE Bir sigorta ortaklığının, sigorta ettiği paranın bir bölümünü, olabilecek zarara karşı, başka bir ortaklığa yeniden sigorta ettirmesi işi. )
- ŞİİR ile/ve/<> MÜZİK
( Şiir, ifade edilemez olanı sözlere dökme sanatıdır. )
( Tanrı Toth'un konuşmasının taklidi. )
( Şiir şişmanlatmaz fakat (egoyu) şişirir. )
- ŞİİR = POEM[İng.] = POÈME[Fr.] = GEDICHT[Alm.] = POEMA[İt., İsp.]
- ŞIK/LIK ile GÜZEL/LİK
- ŞİKÂYET[Ar.] ile/değil YAKINMA
( Uyumsuzluk yaratıyor, sonra da yakınıyorsunuz. )
( You create disharmony and then complain! )
- ŞİKÂYET ile GAMMAZLAMA
- ŞİKÂYET ile/ve/değil/yerine HAYRET
- ŞİKÂYET ile/ve/değil/yerine RİCÂ
- SIKI/LAŞMA ile KATI/LAŞMA
- SIKINTI ile/ve ARAYIŞ
( SIKINTI: Varoluşun sesi. )
- SIKINTI ile/ve/> ÇÖZÜMLER / ÇARE/LER
( DERMAN ARAR İDİM, DERDİME
DERDİM, BANA DERMAN İMİŞ
BURHAN ARARDIM, ASLIMA
ASLIM, BANA BURHAN İMİŞ )
( "Çare/ler" yazısı için burayı tıklayınız... )
( I was seeking the recipe to my trouble...
I saw that, my trouble was the recipe...
I was seeking the evidence to my essense...
I saw that, my essense was the evidence... )
- SİKLİK/CYCLIC[İng.] değil/yerine/= DÖNGÜSEL
- SİKLOTRON/CYCLOTRON[İng.] değil/yerine/= YÜKLÜ PARÇACIK HIZLANDIRICI
- SİKLUS/CYCLE[İng.] değil/yerine/= DÖNGÜ
- SİLİKAT[Fr./İng. < SILLICATE] ile KANBİYİT[Fr. < CANBYTE]
( Yapı malzemesi olarak kullanılan cam, çimento, tuğla vb. nesnelerin bileşiminde bulunan, silisik asidin bazlarla birleşerek oluşturduğu tuz. İLE Hidratlı doğal demir silikat. )
- ŞİLİN[İng. SHILLING] ile PENİ[İng. PENNY]
( Avusturya para birimi. | Birleşik Tanzanya Cumhuriyeti, Kenya, Somali ve Uganda para birimi. | İngiliz lirasının yirmide biri olan para. İLE Sterlin'in yüzde biri değerindeki para birimi. )
- SİLSİLE[Ar.] değil/yerine/= DİZİ
( Birbirine bağlı, birbiriyle ilgili şeylerin oluşturduğu dizi, sıra. | Bilinen en eski atalardan, yaşayan torunlara kadar aile sırası. )
- ŞIMARIKLIK ile/ve KİBİR
( Şımardıysan, artık başka bir düşmana gerek kalmamış demektir. )
- SİMBİYOTİK/SYMBIOTIC[İng.] değil/yerine/= ORTAK YAŞAR
- SİMBİYOZ/SYMBIOSIS[İng.] değil/yerine/= ORTAK YAŞAM
- ŞİMDİ = NOW[İng.] = MAINTENANT[Fr.] = JETZT[Alm.] = ORA[İt.] = AHORA[İsp.]
- SİMETRİ/K[İng.]/MÜTENAZIR[Ar.] değil/yerine/= BAKIŞIM/LI
( İki ya da daha çok şey arasında konum, biçim ve belirli bir eksene göre ölçü uygunluğu. | [mat.] Eksen olarak alınan bir doğrudan, benzer noktaları karşılıklı olarak aynı uzaklıkta bulunan iki benzer parçanın birbirine göre olan durumu, tenazur. )
- SİMGE ile/ve DUYU
( Tini gösterir. İLE/VE Nesnenin görünüşünü gösterir. )
- SİMGE ile/ve/<> İŞARET
- SİMGE ile/ve/<> KAVRAM
- SİMGE ile KAVRAM
- SİMGE = REMZ[çoğ. RÜMÛZ(ÂT)] = SYMBOL[İng., Alm.] = SYMBOLE[Fr.] = SYMBOLON[Yun.] = SIMBOLO[İsp.]
- SİMGE ile/ve SİMGE
- SİMGEBİLİM = SYMBOLICS[İng.] = SYMBOLIQUE[Fr.] = SYMBOLIK[Alm.]
- SİMGELEMEK ile/ve TEMSİL ETMEK
- SİMGELEŞTİRME ile/ve BENZETME
- SİMGELEŞTİRME ile/ve/<> DIŞLAŞTIRMA
- SİMGESEL (ANLATIM) ile/ve/<> ÇOKLU (ANLATIM)
( Akıllı kişiler, canlı bir varolanın, dil ve sözle çizilerek anlatılmasını, boya ya da herhangi bir sanat yapıtıyla gösterilmesine yeğ tutar; akılla izleyemeyen kişilere ise sanat yapıtı daha uygun gelir. )
- SİMGESEL/LİK ile/ve/<> AŞKIN/LIK
( Aşkınlığın imgesi. İLE/VE/<> Aşkınlığın gerçekleşmesi. )
( Simgelerin hem örtücü, hem de açıcı özellikleri vardır. )
- SİMGESEL/LİK ile/ve/değil/yerine/<>/hem de İŞLEVSEL/LİK
- SIMSIKI ile DİPDİRİ
- SİMÜLATÖR/SIMULATOR[İng.] değil/yerine/= BENZETEÇ
- SİMÜLE HASTA/SIMULATED PATIENT[İng.] değil/yerine/= SÖZDE SAYRI
- SİMÜLTANE/SIMULTANEOUS[İng.] değil/yerine/= EŞ ZAMANLI
- SINAAT/ZANAAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SANAT
( Tasarım. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Yaratıcı imgelem. )
( İşlevi/nde olan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> İşlevinden/görünüşünden arındırılmış olan. )
( Aktarılabilir, tekrarlanabilir, devredilebilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Aktarılamaz, tekrarlanamaz, devredilemez. )
- SİNCAP[< Fars. SİNCÂB] ile KANGURU
( ... İLE Gebelik süreleri 22 - 24 gündür. [Yavruları 1 aylıkken annesinin kesesine geçer.] )
( ... İLE Doğumun kuraklık zamanına gelmesini engelleyebilirler. [Embriyolarını yumurtalıklarından birinde aylarca saklayabilirler.] )
( ... İLE Dişillerin 3 vajinası vardır. [Biri doğurmak, ikisi çiftleşmek üzere] )
( ... İLE Meme bezleri, tam yağlı ve yağsız sütü aynı anda üretebilir. )
( ... İLE Saatte 32 km. hıza ulaşabilirler. [Hızlandıkça daha az enerji harcarlar.][Kullandıkları enerjinin %70'ini geri dönüştürebilirler. (İnsanda ise ancak %20)] )
( ÇEKELEZ/ÇÖKELEZ, DEĞİN, GALLİ, TEYİN ile ... )
( SİNCÂBİYYE[Ar.]: Sincapgiller. )
( ... ile
)
( ... İLE Büyümeleri, hiç durmaz. )
( ... İLE Yavruları, 6.5 aylık olduklarında annelerinin keselerinden çıkarlar. )
( ... İLE Kangurugillerden, Avustralya'da yaşayan, iri, otçul, memeli, ön ayakları kısa, arka ayakları ile kuyruğu uzun ve güçlü, başı küçük, dişisinin karnında yavrularını taşıyacak bir kesesi bulunan keseli hayvan. )
- SİNCAP/ÇEKELEZ ile AMERİKA SİNCABI
(
ile 

)
- SİNDİRİM ile EMİLİM
(
)
- SINE QUA NON[Lat.]/ABSOLUTE MUST[İng.] değil/yerine/= OLMAZSA OLMAZ
- SİNEK KURDU ile LARVA["LAVRA" değil!]
- SİNEK/CİBİN ile/ve SİVRİSİNEK
( ... İLE/VE Bilinen 2500 sivrisinek türü vardır. [400'ü Anopheles ailesin aittir ve bunlardan 40'ı sıtma bulaştırabilir.] )
( İspanyolca ve Portekizce'de "küçük sinek" anlamına gelir. )
( Divân şiirinde sevgilinin beni, bir kara sinek olarak ele alınır. )
( 
Sivrisineğin elektronik mikroskop ve öteki modern araçlar altında incelenmesi sonucu keşfedilenler...
O ufacık kafasında tam 100 adet göz var. Mikroskopla bile zor görülebilen ağzında 48 adet diş bulunuyor.
Göğsünde biri merkezî, ikisi de kanatlar için olmak üzere 3 adet kâlp bulunmakta ve her bir kalpte 2 adet kulakçık, 2 adet de karıncık yer alıyor. Bu ufacık sivrisinek, son teknoloji uçaklar olmak üzere en gelişmiş cihazlarda bile bulunmayan bir termâl alıcıya sahip. Ve canlıları ısı ile buluyor. Bu aracın ısı duyarlılığı, santigrat derecenin binde biri.
Son derece gelişmiş bir kan tahlil aracı, bir anestezi aracı ve kanı kolayca emebilmek için bir kan sulandırıcı araca sahip. Hortumunda altı adet bıçak bulunuyor. Bunlardan dördü ile kare biçimli bir kesi oluşturuyor, öteki ikisiyle de kanı emmek için bir tüp biçimini oluşturuyor. Ayaklarında da pençeler ve kancalar bulunmakta. )
( İlgili başka bir yazıyı daha okumak için burayı tıklayınız... )
- SİNEK ile ARI
( İlgili yazı ve ayrıntılar için burayı tıklayınız... )
(
)
- SİNEK ile EŞEK SİNEĞİ
- SİNEK ile MAVİ SİNEK/ET SİNEĞİ
- SİNEMA ile/ve FİLM
- SİNEMA ile/ve TİYATRO
( 2015 yılı Tiyatro ve Sinema İstatistikleri için burayı tıklayınız... )
- SINERJİ/SYNERGY[İng.] değil/yerine/= ARTI ETKİ | YÖNDEŞ ETKİ
- SINERJİK/SYNERGIC[İng.] değil/yerine/= YÖNDEŞ ETKİLİ 2 .ARTI ETKİLİ
- SINERJIST/SYNERGIST[İng.] değil/yerine/= YÖNDEŞ ETKIN | ARTI ETKIN
- SINERJİZM/SYNERGISM[İng.] değil/yerine/= YÖNDEŞ ETKİLEME | ARTI ETKİLEME
- SINEŞİ/SYNECHIA[İng.] değil/yerine/= YAPIŞIKLIK
- SINESTEZİ/SYNESTHESIA[İng.] değil/yerine/= BİRLEŞİK DUYU
- SINGREFT/SYNGRAFT[İng.] değil/yerine/= TIPKI İKİZ YAMASI
- SİNGULUM/CINGULUM[İng.] değil/yerine/= KUŞAK, HALKA
- SINIF/LAMA ile/ve/||/=/<> SINIR/LAMA
- SINIF = CLASS[İng.] = CLASSE[Fr.] = KLASSE[Alm.] = CLASSIS[Lat.] = CLASE[İsp.]
- SINIF ile/ve ŞUBE
- SINIFLAMA ile/yerine/değil SONSAL/BÜTÜNCÜL SINIFLAMA(KATEGORİ)
- SINIFLAMA ile/yerine/değil SONSAL/BÜTÜNCÜL SINIFLAMA(KATEGORİ)
( ... ile/yerine/değil DEME KALIPLARI )
- SINIFLANDIRMA HATALARI:
BÜTÜNLEME ile/ve/||/<> İNDİRGEME
- SINIFLANDIRMA ile/ve/> SIRALAMA
- SİNİR KILIFI/MİYELİN/MYELIN[İng.] ile/ve/||/<> SİNİR GÖZESİ/NÖRON
( Sinir gözelerinin aksonlarını saran yalıtıcı tabaka. İLE/VE/||/<> Sinir gözesi. )
- SINIR[Yun. < PERAS]/HADD/HUDUT[Ar.] ile KOTA[Fr./İng. < QUOTA]
( İki komşu devletin topraklarını birbirinden ayıran çizgi. | Komşu il, ilçe, köy ya da kişilerin topraklarını birbirinden ayıran çizgi. | Bir şeyin yayılabileceği ya da genişleyebileceği son çizgi, uc. | Bir şeyin nicelik bakımından inebileceği ya da çıkabileceği en alt ve en üst yer. | Değişken bir büyüklüğün istenildiği kadar yaklaşabildiği durağan büyüklük. | Uc, son. İLE Bir ülkede ithal edilecek nesnelerin çeşitlerini, oranlarını ya da miktarlarını gösteren dizin. | Bir ülkede ithal edilecek mallar için getirilen sınırlama. | Kuruluşlarda ya da derneklerde bir öbeğe tanınan sayı. | Bazı ülkelerde, sinemalarda belirli bir süre oynatılması zorunlu olan yerli film sayısının yabancı filmlere oranı. )
- SINIR/LAMAK ile/ve/<> "BAĞLAM/AK"
- SINIR ile/ve GÜNEŞ SİSTEMİNİN SINIRLARININ ÖTESİ
- SINIR = HAT/HADD, HUDUT = LIMIT[İng.] = LIMITE[Fr., İsp.] = GRENZE[Alm.] = LIMITIS[Lat.] = PERAS[Yun.]
- SİNİR ile/ve/||/<>/> KRANİYAL SİNİRLER
( ... İLE/VE/||/<>/>
0 - Terminal
I – Olfaktör
II – Optik
III – Okülomotor
IV – Troklear
V – Trigeminal
VI – Abdusens
VII – Fasiyal
VIII – Vestibülokoklear
IX – Glossofaringeal
X – Vagus
XI – Aksesuar
XII – Hipoglossal )
(
)
- SINIR ile/ve KUŞATMA
- SINIR ve/<> MERKEZ/ÇEKİRDEK
- SINIR ile MUTLAK
- SINIR ile/ve ÖTEKİ
- SINIR ile SON
- SINIR ile/ve SONUÇ
- SINIRLAMA ile/ve/<> ÇERÇEVELEME
- SINIRLAMA ile/ve/< İNDİRGEME
- SINIRLAMAK ile/ve/<> BELİRLEMEK
- SINIRLAMAK ile/ve/<> DIŞTALAMAK
- SINIRLI/LIK ile YETERSİZ/LİK
- SINIRLI ile/ve KISITLI
- SINIRLI ile SEÇMELİ
( Sınırlı olanın sıra ile acı ve haz verici olması zorunludur. )
- SINIRLILIK ile/ve TEKRAR
- SINIRSIZ EVREN TASAVVURU
- SINIRSIZ ile/ve KAYNAĞI SINIRSIZDA OLAN SINIRLI
- SINIRSIZ ile SINIRLANAMAYAN
- SINIRSIZ ile SONSUZ
( Mekânda. İLE Zamanda. )
( Bir gövdede odaklanmış, sonsuz olanız. )
( Sonsuz, bölünemez. )
( Sonsuz, sonsuzdan büyük ya da küçük olamaz. )
( Sonsuzluk, nicelik değildir. )
( In place. VS. On time. )
- SİNISTER LEFT[İng.] değil/yerine/= SOL | SOLDAKİ
- SİNMEK ile İŞLEMEK
- SİNOFRİ/SYNOPHRYS[İng.] değil/yerine/= BİRLEŞİK KAŞ
- SİNOVİYA/SYNOVIA[İng.] değil/yerine/= EKLEM SIVISI
- SİNTILASYON/SCINTILLATION[İng.] değil/yerine/= SAÇILIM
- SİNÜS[İng. < Lat.] ile SİNÜS[Lat.] ile SİNÜZOİT/SINUSOID[İng.]
( Kovuk, kanal, boşluk. Örgenlerin ya da dokuların arasında bulunan boşluklar. | Dibi ağzından geniş oyuk/yara. İLE Trigonometrik bir çember üzerine taşınmış bir yayın ucunun ve bu yaya karşılık olan merkez açısının ordinatı. Simgesi: sin İLE Boşlukçuk, toplardamar boşluğu. )
- SİNÜZİT[Fr.] <> REFLÜ[Lat.]
( Ateş, baş ağrısı, burun tıkanıklığı ve akıntısı ile beliren yüz sinüslerinin yangılanması. İLE Midedekilerin, ağızdan geri gelmesi biçimindeki bir sindirim düzeni sayrılığı. )
- SİNYAL[İng.,Fr. < SIGNAL] değil/yerine/= İMLEM
- SİNYAL ile İPUCU
- SIR ile/değil İLİŞKİ
( Modern bilim, ilişki ve betimlemeyi ele alır. )
( Sır eylemdir - Burada ve Şimdi! )
( Birine "Sırrımı sakla!" diyorsan, o sırrı sen ilân ediyorsun demektir. )
( İki kişinin bildiği sır değildir. )
( Sır, hak etmeyenlere/etmeyenlerde kötülük demektir. )
- SIRADAN ile KLÂSİK
- SIRADAN ile/değil OLAĞAN
- SIRADÜZENSİZLİK ile/ve/||/<> KARMAŞA
- SIRF ile/ve HAKİKAT
- SIRF ile SAF
- SIRF ile/ve/> TÜMEL/KÜLLÎ
- ŞIRINGA[İng. < SYRINGE]/ENJEKTÖR değil/yerine/= İĞNE
- SIRITMAK ile/değil/yerine GÜLMEK
( Aptallık, şaşkınlık, kurnazlık ya da alay belirtir biçimde gülmek. [Durumdaki hoşluğa ya da durumun algılanamamasında düşünsel/duygusal karşılığı olmadan yüz kaslarını düşünce komutlarıyla güler konuma getirmek.] İLE ... )
- ŞİRK ile İKİLİK
- SİRKADİYEN RITIM/CIRCADIAN RHYTHM[İng.] değil/yerine/= GÜNLÜK DİZEM
- SİRKADİYEN/CIRCADIAN[İng.] değil/yerine/= GÜNLÜK
- SİRKÜLASYON[İng. < CIRCULATION] değil/yerine/= DOLAŞIM/YAYILMA
- SİRKÜLASYON/CIRCULATION[İng.] değil/yerine/= DOLAŞIM
- SİRKÜLASYON ile SİKLON/SİKLUS/KİKLON[Alm. < KYKLON]
- SİRKÜLER/CIRCULAR[İng.] değil/yerine/= DAİRESEL | İÇ YAZIM
- SİRKÜMFERANSİYEL/CIRCUMFERENTIAL[İng.] değil/yerine/= ÇEMBERSEL
- SİRKÜMFLEKS/CIRCUMFLEX[İng.] değil/yerine/= DOLANAN
- SİRKÜMSTANSİYALITE/CIRCUMSTANTIALITY[İng.] değil/yerine/= ÇEVRESEL KONUŞMA
- SIRS/SYSTEMIC INFLAMMATORY RESPONSE SYNDROME[İng.] değil/yerine/= SİSTEMİK ENFLAMATUVAR YANIT SENDROMU, SİSTEMİK YANGISAL YANIT BELİRGESİ
- SIRTLAN/YELELİKURT/ANDIK/ANDUK ile YABAN KÖPEĞİ
( 4 modern türleri bulunmaktadır. İLE ... )
( Sırtlanların, köpeklerle bir akrabalığı yoktur. [En yakın akrabaları misk kedileridir.] )
( Aslanlarınkinden iki kat büyüklükte kalpleri vardır. İLE ... )
( 5 kilometre boyunca saatte 55 kilometre hızla koşabilirler. İLE ... )
( Sırtlanlar çok miktarda ve çok hızlı yerler. [Gövde ağırlıklarının 3 katı kadar] İLE ... )
( Hedefteki avı kaçmaktan vazgeçene kadar kilometrelerce takip ederler. Kurban pes ettiği anda, karnına ve bacaklarına saldırırlar. İLE ... )
( Av hayvanı ölümlerinin 1/4'ünden sorumlulardır. [Çok sayıdaki bölgede, avladıkları hayvanlar, aslanların en büyük besin kaynağıdır.] İLE ... )
( Tek rakipleri aslanlardır. [Aralarında sürekli bir savaş hali bulunur.][İkisi de birbirinden yemek çalarlar fakat yaygın inancın aksine, daha çok aslanlar sırtlanların leşlerinden aşırırlar.]Bir ısırıştaki uyguladığı çene gücü, aslanınkinden daha fazladır. İLE ... )
( Midelerindeki konsantre hidroklorik asit sayesinde deri ve kemikleri de sindirebilirler. [Kalsiyumun etkisiyle dışkıları beyaz renktedir.] İLE ... )
( Yavruları çiftler halinde doğar. [Yavrulardan birinin egemenlik kurmak için ikizini öldürdüğü sıkça görülmektedir.] İLE ... )
( Dişillerin önderlik ettiği topluluklar halinde yaşarlar. İLE ... )
( Bir ailedeki sırtlan sayısı 80'e kadar çıkabilir.[Fakat avlanmak için küçük gruplara bölünürler.] İLE ... )
( Yaşlanmış aslanlar sürünün dışında kaldıklarından dolayı sırtlanlar tarafından parçalanırlar.] )
( BEHDEL[Ar.]: Sırtlan yavrusu. )
( Etiyopya'nın Harar bölgesinde yaşayan bir hayvansever, her akşam, yüzlerce sırtlanı, tek tek adıyla çağırarak kendi eliyle beslemektedir.[Tebrik ve teşekkür ediyoruz!] )
- ŞİŞ/ŞİŞLİK ile ...
- SIS/SPATIAL INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= UZAMSAL BİLGİ DÜZENİ
- SİS ile DUMAN
- SİS ile İS
( Atmosferin alt tabakalarındaki küçük su ya da buhar tanelerinden oluşan bulutların, çok alçalarak yeryüzüne kadar inmesiyle oluşan duman. İLE Dumanın, değdiği yerde bıraktığı, kara leke. | Sürme. )
- SİS ile/ve/||/<>/> İZ
( Havada/çevrede. İLE/VE/||/<>/> Zihinde. )
- SİSLİ ile DUMANLI/PUSLU
- SİSTEM[İng., Fr.] ile/ve ŞABLON[Alm. SCHABLONE]
( Düzen. | Bir sonuç elde etmeye yarayan yöntemler düzeni. | Yol, yöntem. | Bir aracı oluşturan düzen, düzenek/tertibat. | Model, tip. | [felsefe] Dizge. İLE Üzerindeki harf ve biçimlerin çevre çizgileri kalem ucu girecek biçimde oyuk olan, bu çizgilerden kalemle istenilen biçim elde edilen, metal ya da plastikten cetvel. | Değişik alanlarda düzeltme, belirleme, ölçme, denetleme işlerinde kullanılan ve yaptığı işe göre yapısı değişen araç. | Çok kez tekrarlandığından, kanıksanmış basmakalıp örnek. )
- SİSTEM = MANZÛME = SYSTEM[İng.] = GLIEDERUNG, LEHRBAU, SYSTEM[Alm.] = SYSTÈME[Fr.] = SÜSTEMA[Yun.] = SİSTEMA[İt.]
- SİSTEM ile PROGRAM
- SİSTEMATİK/SYSTEMATIC[İng.] değil/yerine/= DİZGELİ
- SİSTEMİK SİRKÜLASYON/SYSTEMIC CIRCULATION[İng.] değil/yerine/= BÜYÜK KAN DOLAŞIMI
- SİSTEMİK/SYSTEMIC[İng.] değil/yerine/= YAYGIN | TÜM GÖVDEYLE İLGILİ)
- SISTOMETRİ/CYSTOMETRY[İng.] değil/yerine/= MESANE İŞLEV ÖLÇÜMÜ
- SITASYON/CITATION[İng.] değil/yerine/= GÖNDERME, ATIF
- SİTEP/STEP[İng.] değil/yerine/= ADIM
- SITOGENETİK/CYTOGENETICS[İng.] değil/yerine/= GÖZE GENETİK BİLİMİ
- SITOGENEZ/CYTOGENESIS[İng.] değil/yerine/= GÖZE GELİŞİMİ
- SITOLİZ/CYTOLYSIS[İng.] değil/yerine/= GÖZE ERİMESİ
- SİTOLOJİ[Fr., İng.] ile GÖZEBİLİM
( Hücre bilimi. )
- SITOLOJİ/CYTOLOGY[İng.] değil/yerine/= GÖZE BİLİMİ
- SITOLOJİK TETKİK/CYTOLOGIC EXAMINATION[İng.] değil/yerine/= GÖZE BİLİMSEL INCELEME
- SITOLOJİK/CYTOLOGIC[İng.] değil/yerine/= GÖZE BİLİMSEL
- SITOMETRİ/CYTOMETRY[İng.] değil/yerine/= GÖZE ÖLÇÜMÜ
- SITOPLAZMA/CYTOPLASM[İng.] değil/yerine/= GÖZE SIVISI
- SITUS İNVERSUS[İng.] değil/yerine/= TERS KONUM
- SITUS SOLITUS[İng.] değil/yerine/= DOĞRU KONUM
- SITUS[İng.] değil/yerine/= KONUM
- ŞİVE[Fars.]/AKSAN[Fr./İng. < ACCENT] değil/yerine/= VURGU/ÖZÜN/AĞIZ
- SİVİ[İng. < CV] değil/yerine/= ÖZGEÇMİŞ
- SİVİLCE ile ERGENLİK SİVİLCESİ/ERGENCE/AKNE[Yun.] ile SİVİLCEMSİ/AKNEİFORM
( SİVİLCE TERİMLERİ
ANDROJEN
Temel erkeklik hormonu; ancak daha düşük düzeyde bayanlarda da bulunur.
BEYAZ NOKTA
Cilt yüzeyinde görülen bazen beyazımsı, bazen de ciltle aynı renkte küçük pütürler, kapalı komedon olarak geçer.
FOLİKÜL
Ciltte bulunan, kıl kökünü barındıran, yağ bezinin bir kanal aracılığı ile içine açıldığı ve kendisi de bir gözenekle cilt yüzeyine açılan anatomik yapı. Bu gözenekler cildin hemen hemen tamamında bulunur. Salgılanan yağlı sebum gözenekler aracılığıyla cildin yüzeyine atılır.
HORMON
Gövdede değişik salgı bezlerinden salgılanan ve tüm gövde işlevlerini düzenleyen kimyasal nesneler.
KOMEDON
Siyah nokta ve pütürlerin genel adı.
LEZYON
Hekimler tarafından çeşitli oluşumları anlatmak için kullanılan bir terim.
MİKROKOMEDON
Gözle görülemeyen sadece büyüteç yardımıyla görülebilen, gözenekleri tıkamış tıkaçlar. Bunlar genelde, zaman içinde siyah ve/veya beyaz noktalara ve daha sonra da sivilcelere yol açarlar.
NODÜLER AKNE
Genellikle dışarı açılıp akmayan ama ele gelen bir sertlik biçiminde olan, iri, bir kısmı, üzerine basıldığıda ağrı veren büyük lezyonlar. Kist, nodüle benzer özellikleri de olan ama sonuçta farklı bir lezyondur. Bu durumdaki akneler düzelince genellikle iz ya da leke bırakır.
Bu terim genellikle, akne yapma riski olan kozmetik ürünlerin, akneye yol açmadıklarını anlatmak amacıyla kullanılır. P. ACNES
Bir bakteri adı. Bu bakteri normalde de cildimizde bulunur. Ancak, gözenekler tıkandığıda dışarı atılamayan yağlı sebum maddesi içinde aşırı miktarlarda çoğalarak akneye yol açabilir.
PAPÜL
Küçük, çevresine göre kabarık, ancak iltihaplı beyaz "baş"ı olmayan kırmızı sivilceler.
PÜSTÜL
Çevresi kırmızı, çok büyük olmayan ama ortasında beyaz uç olan, irinli sivilceler.
SEBASE BEZ
Deriye yağını veren nesneyi salgılayan küçük bezler, yağ bezleri.
SEBUM
Yağ bezleri(sebase bezler) tarafından salgılanan yağdan zengin bir madde. Özellikle gençlik yıllarının başlarında çok fazla salgılandığı bilinmektedir. SİYAH NOKTA
Cilt yüzeyinde görülen siyah küçük noktacıklar. Bulunduğu yerdeki gözeneklerin tıkanmış olduğu anlaşılır. Açık komedon olarak bilinir.
)
- SİVİLCE ile/değil İSİLİK/ISIRGIN
- SİYANOZ/CYANOSIS[İng.] değil/yerine/= MORARMA
- SİYASETÇİ/POLİTİKACI[İng. < Yun.] değil/yerine/= YÖNETKİCİ
- SİYASİ TARİH ile/ve/<> KÜLTÜR TARİHİ
- SİYASİ/DİPLOMATİK/ASKERİ TARİH ile/> TARİH
- SIZLANMA ile/ve/değil TESPİT
- SIZMAK ile BAYILMAK
( Yorgunluk ya da içki gibi nedenlerle kendinden geçerek uyuyakalmak. İLE Çeşitli fizyolojik[sıcak, açlık/susuzluk, yorgunluk gibi] ve/ya da psikolojik nedenlerle dayanma gücünü kaybetmek, kendinden geçmek. )
- SKA/SEREBRAL KAN AKIMI CEREBRAL BLOOD FLOW[İng.] değil/yerine/= BEYİN KAN AKIMI
- SKALA/SCALE[İng.] değil/yerine/= ÖLÇEK
- SKALA/SCALE[İng.] ile SPEKTRUM/SPECTRUM[İng.]
( Genellikle ölçü aletlerinde gösterge çizelgesi. | Bir rengin belirli bir tonunun sağa doğru giderek artan oranda beyaz, sola doğru giderek artan oranda siyah katılarak elde edilebilen türevlerini gösteren cetvel. | Bir bestede kullanılabilecek aynı türden sesler kümesi. | Gam. İLE Çeşitlilik. )
- SKGS/HEALTH PROTECTION ENHANCEMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK KORUMA GELİŞTİRME DÜZENİ
- SKİ[İng.] değil/yerine/= KAYAK
- SKLEROZ/SCLEROSIS[İng.] değil/yerine/= SERTLEŞME | SERTLİK
- SKOPİ/SCOPY[İng.] değil/yerine/= GÖREÇLEME
- SKOR/SCORE[İng.] değil/yerine/= SAYI
- SKORLAMA/SCORING[İng.] değil/yerine/= SAYILAMA | PUANLAMA | DEĞERLENDİRME
- SKRS/HEALTH CODING REFERENCE SERVER[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK KODLAMA REFERANS SUNUCUSU
- SKUAMÖZ/SQUAMOUS[İng.] değil/yerine/= YASSI
- SL/SUBLINGUAL[İng.] değil/yerine/= DİL ALTI
- SLAYT[İng.] değil/yerine/= YANSI
- SLAYT/SLİDE[İng.] değil/yerine/= SAYDAM, YANSI
- SLOGAN[Fr./İng.]/KLİŞE[Fr. < CLICHÉ]/MOTTO[İt.] ile/değil/yerine/>< DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE
( Kısa ve çarpıcı, propaganda sözü. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşünülmüş söz. )
- SMART CONTRACTS[İng.] değil/yerine/= AKILLI SÖZLEŞMELER
- SMİR/SMEAR[İng.] değil/yerine/= YAYMA
- SMS/SHORT MESSAGE SERVICE[İng.] değil/yerine/= KISA İLETİ HİZMETİ
- SMTP/SİMPLE MAIL TRANSFER PROTOCOL[İng.] değil/yerine/= BASIT POSTA AKTARIM PROTOKOLÜ (ELEKTRONİK POSTA GÖNDERMEDE)
- SN/SERIAL NUMBER[İng.] değil/yerine/= DİZİ NUMARASI
- SNARE[İng.] değil/yerine/= KAPAN
- SNOMED/CT SYSTEMATIZED NOMENCLATURE OF MEDICINE CLINICAL TERMS[İng.] değil/yerine/= SİSTEMATİK TIP TERMİNOLOJİSİ KLINİK TERİMLERİ
- SNOMED/RT SYSTEMATIZED NOMENCLATURE OF MEDICINE REFERENCE TERMS[İng.] değil/yerine/= SİSTEMATİK TIP TERMINOLOJİSİ BAŞVURU TERİMLERİ
- SNOMED/SYSTEMATIZED NOMENCLATURE OF MEDICINE[İng.] değil/yerine/= DÜZENLİ TIP TERMINOLOJİSİ
- SNOP[İng.]/KÜSTAH[Fars. < GUSTÂH] değil/yerine/= ZÜPPE/DANDİ[Fr. DANDY]/DIDON[Fr. < DIS DONC]
( Seçkin görünmek için bazı çevrelerdeki düşünceleri benimseyen, hayranlık duyan ve onlar gibi davranmaya özenen kişi. )
- SODYUM[Fr., İng.] değil/yerine/>< POTASYUM[Fr., İng.]
( Sodyumu düşük olan gıdalar tüketilmelidir. DEĞİL/YERİNE/>< Potasyumu yüksek olan gıdalar tüketilmelidir. )
( Atom numarası 11, atom ağırlığı 22,990, yoğunluğu 0,971 olan, 97,5 °C'de eriyen, deniz ve kaya tuzlarında, doğada birleşik olarak çok yaygın bulunan, beyaz, parlak, mum gibi yumuşak bir öğe. Simgesi: Na DEĞİL/YERİNE Atom numarası 19, atom ağırlığı 39,10, yoğunluğu 0,87 olan, 62,5 °C'de eriyen, 15 °C'de mum gibi yumuşak, soğukta sert ve kırılgan, potasyum hidroksit içinde bulunan bir öğe. Simgesi: K )
- SOFA/SEQUENTIAL ORGAN FAILURE ASSESSMENT[İng.] değil/yerine/= ARDIŞIK ÖRGEN YETMEZLİĞİ DEĞERLENDİRME
- SOFT[İng.] değil/yerine YUMUŞAK
- SOFTVEYR[İng. < SOFTWARE] değil/yerine/= YAZILIM
- SOĞAN ile/ve/||/<> PIRASA[Yun.]
( Zambakgillerden, yemeklere tat vermek için yumrusu ve yeşil yaprakları kullanılan güzel kokulu bitki. | Çiğdem, lale, zambak, sarımsak vb. bitkilerin toprak altındaki yumru kökü. İLE/VE/||/<> Zambakgillerden, sapından ve yapraklarından yararlanılan, çok yıllık bir kış sebzesi. )
- SOĞAN ile/ve SARIMSAK
( ... ile/ve TÜRK-İ RÜSTÂYÂN )
(
)
- SOGİ ile/ve GO
( Japon satrancı. İLE/VE Çin satrancı. )
- SOĞUK ile DONUK
- SOĞUK ile SERİN
- SOHBET
- SOHBET = CONVERSATIN/CHAT[İng.] = CAUSETTE[Fr.] = GESCHWÄTZ[Alm.] = CONVERSAZIONE[İt.] = CHARLA[İsp.]
- ŞÖHRET ile TANINMIŞ
- ŞOK (OLMAK) ile/değil ŞOKE OLMAK
( Durum, kavram. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Deneyim. )
- SOKET[İng. Marka adından] değil/yerine/= KISA ÇORAP
- SOLIT/SOLİD[İng.] değil/yerine/= KATI, KATILIK
- SOLITER/SOLITARY[İng.] değil/yerine/= TEK
- SOLMAK ile KURUMAK
- SOLÜBILITE/SOLUBILITY[İng.] değil/yerine/= ÇÖZÜLEBİLİRLİK
- SOLUCAN/SOĞULCAN ile SÜLÜK
( Solucan, Şubat ayında sırf fosfordur, tavuklar yiyecek olursa ölürler. )
- SOLUCAN ile BAĞIRSAK SOLUCANI
- SOLUCAN ile KURD
- SOLUCAN ile YASSI SOLUCAN
( PLANARYA: Daha küçük hayvanları avlayan ya da ölü hayvanlarla beslenen etobur yassı solucanlar. )
- SOLUK ALMA/İNHALASYON[İng. < INHALATION] ile/ve/değil/< SOLUK VERME/EKSHALASYON[İng. < EXHALATION]
( TEBEHHÜR: Kısa ve sık soluk alma. )
- SOLUK BORUSU/TRAKE[Fr. < TRACHEE] ile/ve/||/<> YEMEK BORUSU/ÖZAFAGUS/GULLET
- SOLUK DARLIĞI/SOLUNUM GÜÇLÜĞÜ/YELPİK/DİSPNE[Fr.]//DYSPNEA[İng.]/ANJİN DÖ PUVATRİN[Fr.]
( Balgamlı öksürükle ortaya çıkan, süreğen göğüs sayrılığı. )
- SOLUK = NEFES = BREATH[İng.] = SOUFFLE[Fr.] = ATEM[Alm.] = RESPIRO[İt.] = ALIENTO[İsp.]
- SOLUK ile SOLUK VERMEK
( Derin ve sakin biçimde solunum ile canlılık artar, o da beyni etkiler ve zihnin arınmasına ve istikrar bulmasına ve derin düşünmeye elverişli hale gelmesine yardım eder. )
( Tekrarlama, soluğunuza istikrar kazandırır. )
( With deep and quiet breathing vitality will improve, which will influence the brain and help the mind to grow pure and stable and fit for meditation.
Repetition will stabilise your breath. )
- SOLÜSYON[Fr., İng. SOLUTION] değil/yerine/= ÇÖZELTİ
- SOLÜSYON/SOLUTION[İng.] değil/yerine/= ÇÖZELTİ
- SOLVENT[İng.] ile/ve/||/<> SOLÜSYON
( Çözücü. İLE/VE/||/<> Çözelti. | Eriyik. | Çözüm. )
(1996'dan beri)