İngilizce karşılıkları olan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 10.540 başlık/FaRk ile birlikte,
10.540 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(18/44)
- HER ŞEY ile HER ŞEY('İ)
- HER ŞEY ile HER ŞEY('İ)
- HER ŞEY ile HERŞEY('İ)
( Her şey, her şeyle ilişkili olduğu için hiçbir şeyi, sadece ve tek başına "her şey" olarak düşünemez ve dillendiremezsin. )
( Her şey, biraraya getirilmiş parçalar anlamını taşır. )
- HER YER(İ)(NDE) ile/ve HİÇBİR YER(İ)(NDE)
- HER ZAMAN ile "HER ZAMAN"I
( Genelin içinde düşünülen zaman. İLE Özelliği/farkı olan üzerine düşünülen "ZAMAN"ı. )
- HER ZAMAN ile SÜREKLİ/DAİMA[Ar.]
( Zaman-ötesi oluş, tümüyle Şimdi'dedir. )
- HER ile HEP
- HER ile TÜM
- HERBAL[İng.] değil/yerine/= OTSU BİTKİ
- HERCAİ MENEKŞE ile YABANİ HERCAİ MENEKŞE
- HEREDİTE/HEREDITY[İng.] değil/yerine/= KALITIM, SOYA ÇEKİM
- HEREDİTER/HEREDITARY[İng.] değil/yerine/= KALITIMSAL
- HERHANGİ BİR ŞEY ile HERHANGİ BİR ŞEY('İ)
- HERKES ile "HERKES"İ
( Genelin içinde düşünülen kişiler. İLE Özelliği/farkı olan üzerine düşünülen "KİŞİ"yi. )
- HERKES ile BİRÇOK
- HERKES ile/ve/değil/yerine HAZIR OLAN HERKES
- HERKES ile HEPİMİZ
- HERKES ile MİLLET
- HERMENEUTİK
- HERNİ/HERNIA[İng.] değil/yerine/= FITIK
- HERNİASYON/HERNIATION[İng.] değil/yerine/= FITIKLAŞMA
- HERŞEY ile/ve GÜVENİLİRLİK
( Masum ve basit olana güvenme cesâretine pek az kişi sahiptir. )
- HERŞEYİ İÇİNE ALAN ile/ve HERŞEYİN İÇİNDE OLAN
- HESAP ile/ve GÖZLEM
- HESAPLAMA ile/ve/<> AÇIKLAMA
- HESAPLAŞMAYI:
KENDİNLE YAPMAK ile/ve KENDİNE YAPMAK
- HETEROGREFT/HETEROGRAFT[İng.] değil/yerine/= AYRI TÜR YAMASI
- HETEROJEN/HETEROGENOUS[İng.] değil/yerine/= AYRIŞIK
- HETEROJENİSITE/HETEROGENICITY[İng.] değil/yerine/= AYRI TÜRELLİLİK
- HETEROTOPİ/HETEROTOPY[İng.] değil/yerine/= KONUM DIŞILIK
- HEYECAN ile/ve ACELE
- HEYECAN ile/ve ENERJİ
- HEYECAN ile/ve YOĞUN İLGİ/İSTEKLİLİK
- HEYET[Ar.]/COUNCIL[İng.]/KONSEY[Fr. < CONSEIL] değil/yerine/= KURUL
- HEYET[Ar.]/KOMİTE[Fr. < COMITE][İng. COMMITTEE] değil/yerine/= KURUL
- HEYET ile/ve/||/<>/< MAHİYET
( Mâhiyet + Sûret + Ârazlar. İLE/VE/||/<>/< Öz. )
( Mâhiyet, taksim edilmez. )
( Mâhiyetten istisna yapılmaz. )
- HEYKEL[Ar.] değil/yerine/= ANIT/YAPIT/YONTU
- HEZEYAN[Ar.]/DELÜZYON/DELUSION[İng.] değil/yerine/= SANRI
- HI/HEALTH INFORMATICS[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK BİLİŞİMİ
- HİBERNASYON/HIBERNATION[İng.] değil/yerine/= KIŞ UYKUSU
- HİBRİDİZASYON/HYBRIDIZATION[İng.] değil/yerine/= MELEZLEME
- HİBRIT/HYBRID[İng.] değil/yerine/= KATIŞIK | KIRMA
- HİÇ/LİK ile/ve/değil/<> DEĞERSİZ/LİK
- HİÇ/LİK ile/ve MUTLAK/LIK
- HİÇ/LİK ile/ve YOK/LUK
( Kendinizi alabildiğine çıplaklık, alabildiğine hiçlik içinde hazır tutun. )
- HİÇ/LİK ile YOK/LUK
( SHUNYA/NADA ile ... )
( Y EN EL MONTE NADA: ve hiçlik dağının üzerinde )
( Hiç, hiçbir bilim dalının konusu değildir. )
- HİÇBİR ŞEY ile HİÇBİR ŞEY('İ)
( RIEN )
- HİÇÇİLİK = ADEMİYUM MEZHEBİ = NIHILISM[İng.] = NIHILISME[Fr.] = NIHILISMUS[Alm.] = NIHIL[Lat.]
- HİÇLİK = ADEM = NON-BEING[İng.] = NÉANT[Fr.] = NICHTS[Alm.] = NON ENS[Lat.]
- HİÇLİK ile/ve/=/<>/değil/yerine/hem de/ya da/belki BÜTÜNLÜK
- HİCRÎ TAKVİM ile/ve MÎLÂDÎ TAKVİM(EFRENCÎ/GREGORYEN TAKVİM) ile/ve MUSEVÎ TAKVİMİ
( Güneş yılına göre ayarlanmış olan Musevî takvimi. M.S. 2000=5761 )
( İslâm'ın takvimi olmaz, takvim müslümanlarındır, kullanım(ı) içindir. )
( 103 ile/ve 100 ile/ve ... )
( 309 ile/ve 300 )
- HİDRASYON/HYDRATION[İng.] değil/yerine/= SIVIYLA BİRLEŞTİRME, SU EKLEME, SIVI DESTEĞİ
- HİDROFİL/HYDROPHIL[İng.] değil/yerine/= SUCUL, SU GEÇİMLİ, SUÇEKEN
- HİDROFOP/HYDROPHOBE[İng.] değil/yerine/= SU GEÇİMSİZ, SUÇEKMEZ
- HİDROSEL/HYDROCELE[İng.] değil/yerine/= SULUTORBA
- HİDROSTATİK BASINÇ/HYDROSTATIC PRESSURE[İng.] değil/yerine/= SU BASINCI
- HIE/HEALTH INFORMATION EXCHANGE[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK BİLGİSİ ALIŞVERİŞİ
- HIFZISSIHHA[Ar.]/SANİTASYON/SANITATION[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK KORUMA, SAĞLIKLAMA
- HİJYEN[Fr./İng. HYGIÈNE < Yun.]["HİİJEN" değil!] ile TEMİZLİK
( Sağlık bilgisi/koşulları. İLE Sağlıklı olmayı/kalmayı devam ettirmek üzere sağlanması ve sürdürülmesi gereken eylem/tutum. )
( Ameliyat ya da açık yara gibi bazı ileri durumlar ve yapılacak incelikli işler için koşulların/araçların temiz olması yeterli değildir. )
- HİJYEN/HYGIENE[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK KORUMA BİLGİSİ
- HİJYENİK/HYGIENIC[İng.] değil/yerine/= SAĞLIKLI
- HİKMET ile İLLET ile SEBEP
( Teoloji. İLE Ontolojik metafizik. | Numenal. İLE Fizik. Fenomenal. )
( Theology. VS. Ontological metaphysics. | Numenal. VS. Physics. Phenomenal. )
- HİKMET ve/<> TABİAT
( Ancak, hayvanlar hikmet aramaz. )
- HİLOMORFİZM/HYLOMORPHISM[İng.] değil/yerine/= ÖZDEKBİÇİMCİLİK/MADDEBİÇİMCİLİK
- HİLUM[İng.] değil/yerine/= SAP
- HIMSS/HEALTHCARE INFORMATION AND MANAGEMENT SYSTEMS SOCIETY[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK BİLGİ VE YÖNETİM SİSTEMLERİ DERNEĞİ
- HİNDİ/GÜLÜK ile GURK | BABA HİNDİ
( ... İLE Eril hindi. )
( Kökenleri Meksika ve Kuzey Amerika'dır. )
( "Hindi" adı, İspanyol'ların Amerika'ya "Indies" demesinden dolayıdır. )
( Amerika yerlilerinin kullandıkları ad "FURKEE"dir. [Pilgrim Fathers] )
( İngilizce'de "turkey"[Baş harfi(t) küçük olarak!] olarak geçmesinin nedeni, hindinin ticaretini İspanya'dan tüm Avrupa'ya yapanların Türk tüccarlar olmasıdır. [Avrupa'ya hindinin gelişi 1520'lerdir.] )
( "TÜRKİYE HOROZU" [Eskiden İngiltere'de hindileri satanlardan dolayı] )
( Portekiz'liler, hindi için "PERU" adını kullanır. )
( [İbranice] MEKARKERİM )
( Hindi sesi çoğu dilde "GLU GLU" ya da "KRUK KRUK" olarak yazılır. )
(
ile ... )
- HİNT ÖKÜZÜ ile TİBET ÖKÜZÜ
- HİPER TANSİYON[İng./Fr. < TENSION] değil/yerine/= YÜKSEK KAN BASINCI
- HİPERAKTİVİTE/HYPERACTIVITY[İng.] değil/yerine/= AŞIRI HAREKETLİLİK
- HİPERAKUT/HYPERACUTE[İng.] değil/yerine/= AŞIRI IVEGEN
- HİPERALIMENTASYON/HYPERALIMENTATION[İng.] değil/yerine/= YOĞUN BESLEME
- HİPEREMI/HYPEREMIA[İng.] değil/yerine/= AŞIRI KANLANMA
- HİPERGLİSEMI/HYPERGLYCEMIA[İng.] değil/yerine/= KAN ŞEKERİ YÜKSEKLİĞİ
- HİPERİNTENS/HYPERINTENSE[İng.] değil/yerine/= AŞIRI YOĞUN
- HİPERMETROP(İ)[Fr. < Yun. HYPER: Aşırı. | METRON: Ölçü. | OPS: Göz.] ile/ve/||/<> MİYOP[Fr. < Yun. MYEIN: Kırpmak. | OPS: Göz.] ile/ve/||/<> ASTİGMATİZMA ile/ve/||/<> PRESBİTLİK[Fr. < Yun.: PRESBYTES: Yaşlı.]
( Nesnelerin görüntüleri, ağtabakanın gerisinde kaldığından dolayı, yakını net/iyi görememe. İLE/||/<> Nesnelerin görüntüleri, ağtabakanın ön tarafında kaldığından dolayı, uzağı net/iyi görememe. İLE/||/<> Gözün saydam tabakasında meridyenlerin eşitsizliği yüzünden duru görememe durumu. | Gözdeki kornea ya da lensin düzensiz eğriliği nedeniyle bulanık görme. İLE/||/<> Gözde uyum gücünün azalması yüzünden, yakındaki nesneleri net görememe durumu. )
( * Eksen,
* Kırıcılık,
* Gelıp Geçici Hipermetropi.
İLE
* Eksen,
* Kırıcılık,
* Gelİp Geçici Hipermetropi.
İLE
* Basit,
* Kompoze/Bileşik,
* Mikst
İLE
)
( ... ile/||/<> KASR-ÜL-BASAR ile/||/<> ... ile/||/<> ... )
- HİPERSELÜLER/HYPERCELLULAR[İng.] değil/yerine/= ARTMIŞ GÖZELİ
- HİPERSENSITİVİTE/HYPERSENSITIVITY[İng.] değil/yerine/= AŞIRI DUYARLILIK
- HİPERTERMİ/HYPERTHERMIA[İng.] değil/yerine/= KONTROLSÜZ SICAKLIK ARTIŞI
- HİPERTONİ/HYPERTONIA[İng.] değil/yerine/= AŞIRI GERİM | AŞIRI GEÇİŞİM
- HİPERTROFİ/HYPERTROPHY[İng.] değil/yerine/= İRİLEŞİM
- HİPERVENTILASYON/HYPERVENTILATION[İng.] değil/yerine/= HIZLI-DERİN SOLUMA
- HİPERVİJİLANS/HYPERVIGILANCE[İng.] değil/yerine/= AŞIRI UYARILMIŞLIK
- HİPERVİSKOZİTE/HYPERVISCOSITY[İng.] değil/yerine/= AĞDALILIK
- HİPERVOLEMI/HYPERVOLEMIA[İng.] değil/yerine/= OYLUM FAZLALIĞI
- HİPOAKTİVİTE/HYPOACTIVITY[İng.] değil/yerine/= ETKINLİK AZALMASI
- HİPODENS/HYPODENSE[İng.] değil/yerine/= AZ YOĞUN
- HİPOFİZ BEZİ ile KALKANBEZİ/TİROİD BEZİ ile PARATİROİD BEZİ ile LENF BEZİ ile BÖBREK ÜSTÜ BEZİ ile PANKREAS BEZİ ile EŞEYSEL BEZ ile İÇ SALGI BEZLERİ ile GASTRİT SUYU BEZİ ile GÖĞÜS KEMİĞİ ARKASINDA BULUNAN İÇSALGI BEZİ/TİMUS
- HİPOGLİSEMI/HYPOGLYCEMIA[İng.] değil/yerine/= KAN ŞEKERİ DÜŞÜKLÜĞÜ
- HİPOPLAZİ/HYPOPLASIA[İng.] değil/yerine/= AZ GELİŞİM
- HİPOSTAZ/HYPOSTASIS[İng.] değil/yerine/= KAN GÖLLENİMİ
- HİPOSTENİ/HYPOSTENIA[İng.] değil/yerine/= GÜÇ DÜŞÜKLÜĞÜ
- HİPOTANSİYON/HYPOTENSION[İng.] değil/yerine/= DÜŞÜK KAN BASINCI
- HİPOTERMİ/HYPOTHERMIA[İng.] değil/yerine/= DÜŞÜK SICAKLIK
- HİPOTEZ/HYPOTHESIS[İng.] değil/yerine/= VARSAYIM
- HİPOTONİ/HYPOTONIC[İng.] değil/yerine/= AZ GERİM | AZ GEÇİŞİM
- HİPOVOLEMI/HYPOVOLEMIA[İng.] değil/yerine/= KAN HACMİ DÜŞÜKLÜĞÜ
- HIRS = AMBITIO[İng.] = AMBITION[Fr.] = EHRGEIZ, EHRSUCHT[Alm.] = AMBITIO[Lat.]
- HIRS ile/ve/<> HIZ
- HIRS ile İHTİRAS
( Kontrol edebiliriz. İLE Kontrolü altındayızdır. )
( Sevdiğimiz şeyler, arzu ve ihtiraslarımız, en büyük düşmanımızdır. )
( We can control it. VS. We are under control of it. )
( HIRS: Devenin, dilini ısırıp kendi kanını emmesi. İLE Kişinin, kendini yiyip bitirmesi. )
- HIS/HOSPITAL INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= HASTANE BİLGİ DÜZENİ
- HİSSETMEK ile/ve/<> FARKETMEK
- HİSTOLOJİ/K/HISTOLOGY[İng.] değil/yerine/= DOKUBİLİM/SEL / DOKU/SAL
- HISTORY vs. TIME
- HIT/HEALTH INFORMATION TECHNOLOGİES[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ
- HIV/HUMAN IMMUNODEFICIENCY VİRUS[İng.] değil/yerine/= INSAN BAĞIŞIKLIK YETERSİZLİĞİ VİRÜSÜ
- HIV ile/ve/||/<>/> TAT
( ... İLE/VE/||/<>/> HIV'in konakçı gözede çoğalmasını sağlayan çoğu dirimsel etmenin üretiminde ve organizasyonunda belirleyici durumdadır. )
- HIZ ve/<> DİKKAT
( Hız, yoğun dikkat gerektirir. )
- HIZ ile/ve DİZİ/SERİ
- HIZ ve/=/||/<>/> SORUN
- HIZIR TÜRBESİ değil FERİDUN AHMET PAŞA TÜRBESİ(NİŞANCI)
( Eyüp'tedir. )
( Türbe girişindeki yazının, "Boylu-poslu, endamlı idi. Çok hayırseverdi. Hızır gibi adamdı." olmasından dolayı "Hızır Türbesi" olarak yanlış tanımlanmaktadır. )
- HIZLANDIRICI ile/ve KOLAYLAŞTIRICI
- HIZLANDIRMAK ile/ve ATLAMAK
- HIZLI DEĞİŞİM (-İN FARKINDALIĞI) ile YAVAŞ DEĞİŞİM (-İN FARKINDALIĞI)
( Örnek: Sıcak suya atılmış kurbağa.[hemen zıplar] İLE Kaynayacak olan sudaki kurbağa. [hiçbir şeyin farkına var(a)maz] )
( Emek ve çaba harcayarak değişebileceğinizi hayal etmeyin. )
- HIZLI ile/ve/değil/yerine HAREKETLİ
- HIZLI ile KISA
- HİZMET ile/ve DESTEK
- HİZMET ile/ve/<> DEVİNİM
( Hizmet etmek/edebilmek, devindirici ve dönüştürücüdür. )
- HİZMET ile/ve/<> KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME
( Hizmet ederek kendini gerçekleştirir, kendini gerçekleştirirken/gerçekleştirmek için de hizmet edebilirsin/etmelisin. )
( )
- HKM/HEALTHCARE KNOWLEDGE MANAGEMENT[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK BİLGİ YÖNETİMİ
- HL7/HEALTH LEVEL SEVEN[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK SEVİYE 7 STANDARDI
- HLA/HUMAN LEUKOCYTE ANTIGEN[İng.] değil/yerine/= İNSAN LÖKOSIT ANTİJENİ, İNSAN AKYUVAR ANTİJENİ
- HOAX[İng.] değil/yerine/= ALDATMACA
- HOBİ[İng. < HOBBY] değil/yerine DÜŞKÜ/OYNAÇ
- HOL[İng. HALL]/KORİDOR[Fr. CORRIDOR]/SOFA[Ar.] değil/yerine/= GEÇENEK, ARALIK
( Evlerde, oda kapılarının açıldığı genişçe yer. )
( BAKLA SOFA
FASULYE ODA )
- HOLDER[İng.] değil/yerine/= TUTAÇ
- HOLISTİK TIP/HOLISTIC MEDICINE[İng.] değil/yerine/= BÜTÜNCÜL TIP
- HOLİZM/HOLISM[İng.] değil/yerine/= BÜTÜNCÜLLÜK
- HOLOLENS[İng.] değil/yerine/= KARMA GERÇEKLİK GÖZLÜĞÜ
- HOMEOPATİ/HOMEOPATHY[İng.] değil/yerine/= BENZERİ BENZERLE SAĞALTIM
- HOMİSİT/HOMICİDE[İng.] değil/yerine/= ELKIYIM
- HOMOGREFT/HOMOGRAFT[İng.] değil/yerine/= TÜRDEŞ YAMA
- HOMOJEN/HOMOGENOUS[İng.] değil/yerine/= AYNI YAPIDA | BAĞDAŞIK
- HOMOJENİZATÖR/HOMOGENIZER[İng.] değil/yerine/= BAĞDAŞTIRICI
- HOMOLATERAL/HOMOLATERAL[İng.] değil/yerine/= AYNI YAN
- HOMOLOG/HOMOLOGUE[İng.] değil/yerine/= EŞDEŞ
- HOMOZİGOT/HOMOZYGOTE[İng.] değil/yerine/= EŞKALITIM/ÖZKALITIMLI
- HOMUNKULUS/HOMUNCULUS[İng.] değil/yerine/= INSANCIK
- HOR GÖRMEK ile KENDİNİ HOR GÖRMEK
( ZİLLET: Hakirlik, horluk, aşağılık, alçaklık. )
- HORGÖRÜ ile/yerine HOŞGÖRÜ
( Hor görme! Hor gördüğüne muhtaç olursun. )
( Güçlü bir zihin hoşgörülü, dar bir zihin horgörülü olur. )
- HORİZONTAL[İng.] değil/yerine/= YATAY, ÇEVREN
- HORN[İng.] değil/yerine/= BOYNUZ
- HOROZ ile/ve/<> TAVUK
( Şehveti simgeler. İLE/VE/<> ... )
( ... ile/ve/<> TOK[Tuna Bulgarları'na ait kitâbelerde] )
(
ile/ve/<>
)
(
)
- HOŞ SÖZ ile/ve/<> HOŞ EYLEM
- HOŞGÖRÜ/İYİGÖRÜ = MÜSAMAHA, TESAMUH = TOLERANS[İng. < TOLERANCE] = TOLÉRANCE[Fr.] = TOLERANZ[Alm.] = TALERANTIA < TOLERARE[Lat.]
- HOŞGÖRÜ ile/> İHÂNET
( Fazla hoşgörü, ihânete girer. )
- HOŞGÖRÜ ile İKİYÜZLÜLÜK
( İkiyüzlülük yapan, özgür olamaz. )
- HOŞGÖRÜ ile/ve/değil/yerine İMAN
- HOŞGÖRÜ ve ÖZGÜVEN
- HOST[İng.] değil/yerine/= KONAKÇI
- HOSTILITE/HOSTILITY[İng.] değil/yerine/= DÜŞMANLIK
- HOVARDA/LIK ile ÇAPKIN/LIK
( Zevki için para harcamaktan kaçınmayan/kaçınmama. | Çapkın/lık. İLE Geçiçi, kısa süreli aşklar peşinde koşan/koşmak. )
( ... İLE Her ne kadar erillere atfedilse de karar verenler ve/ya da kabul edenler dişiller olduğundan dolayı erillerin çok fazla belirleyicilikleri yoktur. )
- HT/HİPERTANSİYON HYPERTENSION[İng.] ile/||/<>/>< HİPOTANSİYON HYPOTENSION[İng.]
( Yüksek kan basıncı durumu. İLE/||/<>/>< Düşük kan basıncı durumu. )
- HTBS/MAP BASED INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= HARİTA TABANLI BİLGİ DÜZENİ
- HTK/HCT/HEMATOKRIT HEMATOCRIT[İng.] değil/yerine/= ALYUVAR YÜZDESİ
- HTMS/PATIENT TRACKING INTERVENTION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= HASTA TAKİP MÜDAHALE DÜZENİ
- HTS/RAPID TREATMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= HIZLI TEDAVİ DÜZENİ
- HTTP/HYPERTEXT TRANSFER PROTOCOL[İng.] değil/yerine/= ÜST METİN AKTARIM PROTOKOLÜ
- HUBER KÖŞKÜ ile/= CUHMURBAŞKANLIĞI KÖŞKÜ
( 1985'ten sonra kamulaştırılarak Cumhurbaşkanlığı Köşkü olarak kullanılmaktadır. )
- HÜCRE[Ar.]/CELL[İng.] değil/yerine/= GÖZE
- HÜKÜMET[Ar.]/KABİNE[Fr./İng.] değil/yerine/= YÖNETKE
- HÜKÜMET ile HANEDAN
- HUME ÇATALINDA:
OLGULAR, OLGU DURUMLARI ile/ve/||/<> DÜŞÜNCELERİN BAĞINTILARI
- HÜMORAL/HUMORAL[İng.] değil/yerine/= SALGISAL
- HUNİ ile BÜHNER HUNİSİ
( ... İLE Üzerine süzgeç kâğıdının olduğu gibi yerleştirileceği tabanı bulunan, porselenden yapılmış huni. )
- HÜNSÂ/AMPHOTERIC/HERMAPHRODITE[İng.]/MİZVÂCE -ile
( HEM DİŞİLİK, HEM ERİLLİK ALÂMETİ BULUNAN (HÜNSÂ-Yİ RECÛLÎ/HÜNSÂ-Yİ NİSÂÎ) )
- HURMA[Fars.] ile TRABZON HURMASI/ASYA/JAPON HURMASI/TAZE HURMA/CENNET ELMASI
( Hurma ağacı. | Palmiyegillerin eski çağlardan beri Kuzey Afrika'da kültürü yapılan, yemişlerinden yararlanılan, gövdesi uzun, yaprakları büyük ve dikenli bir ağaç. | Bu ağacın tatlı meyvesi. İLE Abanozgillerden, 15 metre kadar yükselebilen büyük bir ağaç. | Bu ağacın elma büyüklüğünde, turuncu renkte, hamken kekre olan, olgunlaştığında tatlılaşan meyvesi. )
- HURRA[İng.] değil/yerine/= YAŞA!
- HÜZÜN VE ÜZÜNTÜ ile/ve ÜMİT VE KAYGI
( Geçmişte. İLE/VE Gelecekte. )
( AHZEN: Çok hüzünlü, kederli. )
( In the past. vs./AND In the future. )
- HÜZÜN = MELANCHOLY[İng.] = MÉLANCOLIE[Fr.] = MELANCHOLIE[Alm.] = MELANCHOLIA[Lat.]
- HÜZÜN ile/ve/değil MUHABBET
- HZ. ÂDEM
- HZ. İSA
- HZ. MUHAMMED
- HZ. MUSA
- IABP/INTRAAORTIC BALLOON PUMP INTRAAORTIC[İng.] değil/yerine/= BALON POMPASI, AORT İÇİ BALON POMPASI, ANA ATARDAMAR İÇİ BALON POMPASI
- İADE[Ar. < AVD] >< MÜSÂDERE[Ar. < SUDÛR | çoğ. MÜSÂDERÂT]
( Geri gönderme/çevirme. | Eski/önceki durumuna getirme. | Karşılık yapma. | Birinci dizenin son sözcüğünü, ikinci dizenin başında tekrarlayarak yazılan şiir. >< Tanzimat'tan önce, herhangi suçlu birinin malının, hükümetçe, sultan adına alıkonulması. | Yasak bir şeyin, yasaya uygun olarak alıkonulması/zabtı, zoralım. )
- İBÂDET ile/ve RİTÜEL
( İkisi de seyirlik değildir, doğrudan katılımı gerektirir. )
( )
- İBE/HUMAN COMPUTER INTERACTION[İng.] değil/yerine/= INSAN BİLGİSAYAR ETKİLEŞİMİ
- İBRAHİM EFENDİ SARAYI ile İBRAHİM PAŞA SARAYI
( Feriye Sarayları. İLE Türk-İslâm Eserleri Müzesi. )
- İBRAHİM SEBİLİ (AYASOFYA SEBİLİ) ile İBRAHİM PAŞA SEBİLİ
( Ayasofya türbelerinin sağ köşesinde. İLE Şehzadebaşı'nda. )
- İBRÎ/İBRİYYE[Ar.][İng. STYLOID | Fr. STYLOÏDE] -ile
( İğneliler. )
- İÇ BÜTÜNLÜK ile/ve TUTARLILIK
- İÇ DEVİMSEL/HAREKİ[Ar.]/DİNAMİK ile/ve DIŞ DEVİMSEL/HAREKİ/DİNAMİK
( Onun bütününü dikkate alın, yalnızca dış belirtilerini değil. )
- İÇ GEZEGENLER ile/ve DIŞ GEZEGENLER ile/ve OLUŞUMLAR
( Mars, Venüs, Dümya ve Mars. İLE/VE Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün. İLE/VE ... )
( Güneşaltı. İLE/VE Güneşüstü. İLE/VE ... )
( Kayasal nesneler ve bunların uyduları ile asteroitler[küçük gezegenler], göktaşları. İLE/VE Temel olarak gazdan[başlıca hidrojen] oluşan nesneler ve Güneş. İLE/VE Kayasal nesnelerle donmuş su, metan ve amonyak karışımından oluşanlar. )
- İÇ GÖZLEM ile/ve/||/<> İÇE DİKKAT ile/ve/||/<> ÖZ DÜŞÜNÜM
- İÇ İÇE/LİK ile BAĞIMLI/LIK
( Bağımlı olduğunu imgeleyen yalnızca zihindir. )
- İÇ İÇE ile ARKA ARKAYA
- İÇ SALGI ile DIŞ SALGI
- İÇ VAROLAN ile/ve DIŞ VAROLAN
( İç varolan ilhamın kaynağıdır. İLE Dış varolan, bellek ile hareket eder. )
( Öz varolanınız en yüce öğretmendir. )
- IC/INSPIRATUVAR KAPASITE INSPIRATORY CAPACITY[İng.] değil/yerine/= SOLUK ALIM SIĞASI
- IC50/YÜZDE ELLİ İNHİBİTÖR KONSANTRASYON HALF MAXIMAL[ İNHİBİTORY CONCENTRATION[İng.] değil/yerine/= YÜZDE ELLİ YOĞUNLUK ÖNLEYİCİ
- İCAT ile/ve/<>/değil KEŞF
- İCÂZET[Ar.]/DİPLOMA[Fr./İng.] değil/yerine/= İZİN | ESKİ BİR YAZI TÜRÜ
- İÇBÜKEY/OBRUK/MUKAAR[Ar.]/KONKAV[Fr. < CONCAVE] ile DIŞBÜKEY/MUHADDEB[Ar.]/KONVEKS[Fr. < CONVEXE]
- ICD-O/INTERNATIONAL CLASSIFICATION OF DISEASES-ONCOLOGY[İng.] değil/yerine/= ULUSLARARASI HASTALIK SINIFLANDIRMASI-ONKOLOJİ
- ICD/INTERNATIONAL CLASSIFICATION OF DISEASES | İMPLANTABLE CARDIOVERTER DEFİBRİLLATOR[İng.] değil/yerine/= ULUSLARARASI HASTALIK SINIFLANDIRMASI | YÜREK İÇİ DİZEMDÜZELTİR (AYGIT)
- İÇE ÇARPIK/LIK ile/||/<> DIŞA ÇARPIK/LIK
- İÇEDÖNÜK/LÜK ile DIŞADÖNÜK/LÜK
- İÇERİK DEĞER ile/ve/<> KÜLTÜREL DEĞER
( İç değerimizi bilmeliyiz, ona güvenmeliyiz ve günlük yaşantımızda istek ve korkularımızı fedâ ederek bunu belirgin kılmalıyız. )
( We must know our inner worth and trust it and express it in the daily sacrifice of desire and fear. )
- İÇERİK ile/ve BAĞLAM
- İÇERİK = CONTENT[İng.] = CONTENU[Fr.] = INHALT[Alm.] = CONTENUTO[İt.] = CONTENIDO[İsp.]
- İÇERİK ile/ve İDDİA
- İÇERİK ile/ve SINIR
( Sınırlarını tartış, onların gerçekten senin olup olmadığından emin ol. )
- İÇERLEME = INDIGNATION[İng., Fr.] = ENTRÜSTUNG[Alm.] = INDIGNATIO[Lat.]
- İÇERME ile/ve/<> KAPSAMA
( Ayrıştırıcı/ayrıştırılmış. İLE/VE/<> Birleştirici/birleşik. )
( İçine almak, içinde bulundurmak. | Bir şeyin, başka bir şeyin varoluşunu gerektirmesi, birinin ötekini ister istemez düşündürmesi. İLE/VE/<> Sınırları içine başka konuları ya da anlamları alma durumu. )
( Bir kümenin/öbeğin/başlığın altında, belirli olan bir parçayı/üyeyi işaret etmek. İLE/VE/<> Bir kümenin/öbeğin/başlığın altında, olası dışarıda kalmış/kalabilecek parçalarına/üyelerine işaret etmek. )
( İçtekileri işaret eder. İLE/VE/<> Dıştaki çerçeveleyenin sınırlarını işaret eder. )
- İÇERME = TAZAMMUN = IMPLICATION[İng., Fr.] = IMPLIKATION[Alm.] = IMPLICATIO[Lat.]
- İÇGÜDÜ/DOĞALİTKİ = SEVK-İ TABİÎ, GARİZE, İNSİYAK = INSTINCT[İng., Fr.] = INSTINKT[Alm.] = INSTINCTUS[Lat.] = INSTINTO[İsp.]
- İÇGÜDÜ ile/ve GEN
- İÇGÜDÜ ile/ve/değil NİYET
- İÇİ YAKAN ATEŞ ile DIŞI YAKAN ATEŞ
( ŞÛLE: Mum ateşinin her bir kezlik kıpırtısı. )
- İÇİÇE/LİK ile/ve/> GÖRELİ/LİK
- İÇİNDE OLMAK ile/ve GÖMÜLÜ OLMAK
- İÇİNDE OLMAK ile/ve PARÇASI OLMAK
- İÇİNE GİRİLEMEZLİK / NÜFÛZ EDİLEMEZLİK[İng. IMPENETRABILITY]:
ÂN'A ve/||/<> NESNEYE
- İÇKİN ile/ve İÇSEL
- İÇKİN = MÜNDEMİÇ = IMMANENT[İng., Fr., Alm.] = IMMANENS[Lat.]
- İÇKİN ile/ve SAKLI
- İÇLEM = TAZAMMUN = COMPREHENSION[İng.] = COMPRÉHENSION[Fr.] = INHALT[Alm.] = COMPREHENSIO[Lat.]
- İÇREK = BÂTINÎ = ESOTERIC[İng.] = ÉSOTÉRIQUE[Fr.] = ESOTERISCH[Alm.] = ESO[Yun.]
- İÇSEL FUKARALIK ile/ve/<> EN BÜYÜĞÜN SAHİPLENİLMESİ
- İÇSELLEŞTİRME ile/ve YAŞAMA YANSITMA
- İÇSELLİK ile/ve KENDİLİK
- ICT/INFORMATION AND COMMUNICATION TECHNOLOGY[İng.] değil/yerine/= BİLGİ VE İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ
- İÇTEN BOZULUŞ ile/ve DIŞTAN BOZULUŞ
- İÇTEPİ ile İÇGÜDÜ
( Toplumda(kilerde)n. İLE Doğadan. )
- ICU/İNTENSIVE CARE UNİT[İng.] değil/yerine/= YOĞUN BAKIM ÜNİTESİ, YOĞUN BAKIM BİRİMİ
- İDAM değil/yerine ADÂLET
- İDANTİK/IDENTICAL[İng.] değil/yerine/= ÖZDEŞ
- İDDİA ile/ve BENCİLLİK
( Bencillik, parçanın adına ve bütünün zararına, açgözlülük etmek, ele geçirmek, biriktirmek demektir. )
( Tüm çatışmaların kökeninde "ben" ve "benim" fikirleri yatar. )
( Sadece kendi ötenize, egonuzdan öteye uzanmalısınız, o zaman onu bulacaksınız. )
( Bencillik, ıstırabın nedenidir. )
( Kendinin, gövde ve zihin olmadığını bilen bir kişi, bencil olamaz, çünkü bencillik nedeni olabilecek bir şeye sahip değildir. )
( Tek kötülük, budalalık ve bencilliktir. )
( Bencillik merkezi yok olduğu zaman, tüm haz arzusu ve ıstırap korkusu biter. )
- İDDİA ile/ve/<> CİDDİYET
- İDDİA ile DAYANAK
( İddiaya itiraz edilmez! Ancak "delil"lerine edilebilir. )
( UMDE: Dayanılacak, güvenilecek şey/kişi/yer, destek. | İlke. | Herkesin güvendiği kişi. )
- İDDİA ile/ve/||/<>/> GEREKÇE
- İDDİA ile/ve/değil/yerine GÖRÜŞ
- İDDİA ile İDDİADA İDDİA
( Kesin iddia, tutsaklık demektir. )
( Olmadığınız şey olduğunuzu iddia etmekte ve aslında olduğunuz şey olduğunuzu da inkâr etmektesiniz. )
- İDDİA ile/ve/değil İMÂ
- İDDİA ile SUÇLAMA
- İDDİALI OLMAK ile/yerine/değil ÇABA(SINI) GÖSTERMEK
( Başarı, ancak yorulmaksızın doğru çabaları göstererek kazanılır. )
( İyi huyluluğun etkisi, alçakgönüllü ve sıralı çabalarla elde edilen kalıcı durumlarda görünür. )
(1996'dan beri)