İngilizce karşılıkları olan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 10.540 başlık/FaRk ile birlikte,
10.540 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(15/44)
- FİLTRASYON/FİLTRATION[İng.] değil/yerine/= SÜZME | SÜZÜLME
- FİLTRAT/FILTRATE[İng.] değil/yerine/= SÜZÜNTÜ
- FİLTRE[Fr. FILTRE / İng. FILTER < Lat. ] değil/yerine/= ELEK/SÜZGEÇ/SÜZEK
- FİLTRE/FİLTER[İng.] değil/yerine/= SÜZGEÇ
- FİLYASYON/FİLIATION[İng.] değil/yerine/= ALAN INCELEMESİ
- FİMBRİYA/FİMBRIA[İng.] değil/yerine/= SAÇAK
- FİNAL[İng.] değil/yerine/= SON/LAMA, BİTİM
- FİNİŞ[İng. < FINISH] değil/yerine/= BİTİŞ, VARIŞ
- FİRE ile FIRE[İng.]
( Ağırlık yitimi. | Bir iş yapılırken çıkan artık parça. | Eksik, noksan olan. İLE Ateş. )
- FIRSAT ile/ve ORTAM
- FIRSAT ile/ve ŞANS
- FIRSAT ile/ve VESİLE
- FIRSATÇILIK ile/değil/yerine YARARCILIK
- FIRTINA[İt. < FORTUNALE] ile KASIRGA
( Rüzgâr çizelgesinde hızı 34-40 deniz mili olan ve kuvveti 8 ile gösterilen, yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr. | Bu rüzgârın denizde ya da kum çöllerinde yarattığı dalgalanma. | Güç atlatılan kötü durum. | Karşıt düşünce ya da durumların yarattığı karışıklık, sıkıntı. İLE Rüzgâr çizelgesinde hızı 64 ya da daha fazla deniz mili olan ve kuvveti 12 ile gösterilen rüzgâr. | Duyguların patlak verişi, büyük heyecan, coşku. )
- FISH/FLUORESCEİN İN SITU HYBRİDIZATION[İng.] değil/yerine/= FLORESAN İN SITU HİBRİDİZASYON, FLORESANLA YERİNDE MELEZLEME
- FİT[İng.] değil/yerine/= ATAK, NÖBET | UYMA
- FİTOTERAPİ/PHYTOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= BİTKİSEL SAĞALTIM
- FİYASKO[İt. FIASCO < Cerm.] ile/ve SKANDAL[Fr. < SCANDALE]
( Bir girişimde, gülünç ve başarısız sonuç. İLE/VE Ayıp sayılacak bir durumun çıkaracağı gürültü. | Büyük yankı uyandıran, utanç verici ya da küçük düşürücü olay. )
( Böyle kuşun, böyle kuyruğu olur. )
- FİYAT/I ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞER/İ
( Nesnelere verilen. İLE/VE İnsana/kişiye verilen. )
( [... olmayana]
"Çöp" denilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< "Çıkarken kapıyı kapat" denilir. )
( Her şeyin olur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bazı şeylerin ve kişilerin olur. )
- FİZİK MUAYENE/PHYSICAL EXAMINATION[İng.] değil/yerine/= FİZİK BAKI
- FİZİK ve/||/<>/>/< DÜŞÜNCE ve/||/<>/>/< FİZİK
- FİZİK ile/ve/||/<> KİMYA
( Katının/sertin bilgisi/bilimi. İLE/VE/||/<> Sıvı, gaz ve yumuşağın bilgisi/bilimi. )
(
Fizik ile Kimya Arasındaki FaRkLaR
Tanımlar
Fizik: Nesne ve enerjinin temel yasalarını inceleyen bilim dalıdır. Güç, hareket, enerji, elektrik, manyetizma, ışık ve kuantum gibi konularla ilgilenir.
Kimya: Nesnelerin yapısını, bileşimini, özelliklerini ve birbiriyle nasıl etkileşime girdiğini inceleyen bilim dalıdır.
Fizik ve Kimyanın İlişkisi
İki bilim dalı, çok noktada kesişir. Termodinamik, kuvantum mekaniği ve malzeme bilimi gibi alanlar, hem fizik, hem de kimyanın çalışma konusudur.
Fizik ve Kimyanın Farkları
| Fizik | Kimya |
|---|---|
| Daha genel yasalar ve evrensel ilkelerle ilgilenir. | Nesnenin özellikleri ve değişim süreçleriyle ilgilenir. |
| Genellikle matematiksel modellemelerle açıklanır. | Deneysel süreçler ve moleküler yapı çözümlemeleri içerir. |
| Atom altı parçacıklar, kuvantum mekaniği, elektromanyetizma gibi alanları kapsar. | Kimyasal bağlar, tepkimeler, organik ve inorganik nesneleri kapsar. |
- FİZİK ile/ve MEKANİK
- FİZİK ile/ve/||/<>/> METAFİZİK
( Nesne. İLE Nesnellik. )
( Madde İLE/VE/||/<>/> Varlık. )
( Madde ve Varlık arasındaki durum/ilişki Mevcud. )
( Sadece "ilk neden" alanının incelenmesi, ilâhiyat/teoloji. )
( [ilk neden] | < 0 ile/ve/||/<>/> 0 > | [ilk neden] )
( Işıktan yavaş olan. İLE/VE/||/<>/> Işıktan hızlı olan. )
( )
- FİZİK ile/ve MÜZİK
- FİZİKÖTESİ = MABAD-ET-TABİİYE = METAPHYSICS[İng.] = MÉTAPHYSIQUE[Fr.] = METAPHYSIK[Alm.] = META TA PHYSIKA[Yun.]
- FİZİKÖTESİ ile/ve/||/<> VAROLUŞBİLİMLER ile/ve/||/<> VAROLUŞBİLİM ile/ve/||/<> VAROLUŞBİLİM
( Felsefede. İLE/VE/||/<> Felsefede. İLE/VE/||/<> Teknolojide. İLE/VE/||/<> Bilimde. )
- FİZYOLOJİ/PHYSIOLOGY[İng.] değil/yerine/= ORGANİZMA İŞLEV BİLİMİ
- FİZYOLOJİ ile/ve/değil/||/<> ANATOMİ
( www.anatomage.com | www.anatomagetable.com )
( Gövdenin işlevlerini inceleyen bilim dalı. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Gövdenin yapısını inceleyen bilim dalı. )
- FİZYOLOJİK GEREKSİNİMLER ile/ve/<> PSİKOLOJİK GEREKSİNİMLER
( Yerleşim dışında. İLE/VE/<> Yerleşim merkezlerinde. )
- FİZYON/FÜZYON/FISSION[İng.] değil/yerine/= BÖLÜNME | ÇOĞALMA
- FİZYOPATOLOJİ/PHYSIOPATHOLOGY[İng.] değil/yerine/= SAYRILIK OLUŞUM BİLİMİ
- FLAMBAJ/FLAMBAGE[İng.] değil/yerine/= YALAZLAMA
- FLANK[İng.] değil/yerine/= BÖĞÜR
- FLAPPING TREMOR ASTERIXIS, FLAPPING TREMOR[İng.] değil/yerine/= KANAT ÇIRPINTISI
- FLASHBULB HAFIZA/FLASHBULB MEMORY[İng.] değil/yerine/= AYRINTILI OLAY BELLEĞİ
- FLASİDİTE/FLACCIDITY[İng.] değil/yerine/= GEVŞEKLİK
- FLASTER ADHESIVE TAPE[İng.] değil/yerine/= YAPIŞKAN ŞERIT
- FLEKSİBIL/FLEXIBLE[İng.] değil/yerine/= ESNEK
- FLEKSİBİLİTE/FLEXIBILITY[İng.] değil/yerine/= ESNEKLİK
- FLEKSİYON/FLEXION[İng.] değil/yerine/= ESNEME
- FLEKSÖR/FLEXOR[İng.] değil/yerine/= BÜKÜCÜ, EĞİCİ
- FLEKSURA/FLEXURA[İng.] değil/yerine/= BÜKÜNTÜ
- FLEP/FLAP[İng.] değil/yerine/= SAPLI DOKU
- FLOKÜLASYON/FLOCCULATION[İng.] değil/yerine/= BULUTSU ÇÖKÜŞÜM
- FLORESAN/FLUORESCENT[İng.] değil/yerine/= IŞIKTA PARLAYAN, IŞIK YAYAN
- FLOROSKOPİ/FLUOROSCOPY[İng.] değil/yerine/= X-IŞINIYLA BAKI
- FLOW CYTOMETER[İng.] değil/yerine/= AKAN GÖZEÖLÇER
- FLOW CYTOMETRY[İng.] değil/yerine/= AKAN GÖZE ÖLÇÜMÜ
- FLOWMETER[İng.] değil/yerine/= AKIŞÖLÇER
- FLOWMETRY[İng.] değil/yerine/= AKIŞÖLÇÜMÜ
- FLU[Fr. < FLOU]/BLURRED[İng.] değil/yerine/= BULANIK
- FLÜKTÜAN/FLUCTUANT[İng.] değil/yerine/= ÇALKANTILI
- FLÜKTÜASYON/FLUCTUATION[İng.] değil/yerine/= ÇALKALANIM
- FMA/COST BENEFIT ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= YARAR BEDEL ÇÖZÜMLEMESİ
- FMA/FOUNDATIONAL MODEL OF ANATOMY[İng.] değil/yerine/= ANATOMİ TEMEL MODELİ
- FMF/FAMILIAL MEDITERRANEAN FEVER[İng.] değil/yerine/= (AILEDEN GELEN) AKDENİZ ATEŞİ
- FMRI/FUNCTIONAL MAGNETIC RESONANCE IMAGING[İng.] değil/yerine/= İŞLEVSEL MANYETİK REZONANS GÖRÜNTÜLEME
- FOB[İng.] ile
( Alıcı ile satıcı arasında kararlaştırılan bir fiyatın, malın, satıcı tarafından, belirli bir limanda, gemi üzerinde teslimi koşuluyla biçilmiş olduğunu gösteren bir kısaltma. )
- FOBİ/PHOBIA[İng.] değil/yerine/= KORKU
- FOK ile LEOPAR/PARS FOKU
( ... İLE 22 km. hızla yüzebilirler. )
( ... İLE Boyu, 4 m.; ağırlığı, yarım tondan fazla olabilir. )
( ... İLE Deniz memelilerini avlayan tek foktur. )
( ... İLE Suyun dışında, hareket becerileri düşüktür. )
- FOKAL/FOCAL[İng.] değil/yerine/= ODAKSAL
- FOKUS[İng. < FOCUS]/LANMA değil/yerine/= ODAK/LANMA
- FOLIE A DEUX[İng.] değil/yerine/= PAYLAŞILMIŞ GERÇEKLİK YİTİMİ
- FOLİKÜL/FOLLICLE[İng.] değil/yerine/= KESECİK
- FOLKLOR ile HALK OYUNLARI
- FOLKSONOMİ/FOLKSONOMY[İng.] değil/yerine/= TOPLUMSAL SINIFLANDIRMA
- FOLLOWER[İng.] değil/yerine/= ARTÇI DALGI
- FONETİK/PHONETIC[İng.] değil/yerine/= SES (İLİŞKİLİ)
- FONKSİYON[İng. FUNCTION] değil/yerine/= İŞLEV
- FONKSİYONEL/FUNCTIONAL[İng.] değil/yerine/= İŞLEVSEL
- FONOKARDİYOGRAM/PHONOCARDIOGRAM[İng.] değil/yerine/= KALP SES ÇİZGESİ
- FONOLOJİ[Fr., İng. < Yun.] değil/yerine/= SESBİLİM
- FONT[Fr.] ile FONT[İng.]
( Dökme, demir, pik. İLE Yazı tipi. )
- FONTANEL/FONTİKÜL/FONTANELLE/FONTICULUS[İng.] değil/yerine/= BINGILDAK
- FORAMEN[İng.] değil/yerine/= DELİK
- FORM ile/ve/değil MORF
( SURET ile/ve/değil ŞEKİL )
( Biçimden soyutlanmış suret'in kalıcılığı olanaklı değildir.[Şekil'den mücerred suret'in bekâsı mümkün değildir.] )
- FORMAL/FORMEL[İng./Fr.] >< (INFORMAL/INFORMEL) değil/yerine/= BİÇİMSEL (OLAN) (>< OLMAYAN)
- FORMASYON[Fr., İng.] değil/yerine/= YETİŞİM
- FORMASYON/FORMATION[İng.] değil/yerine/= BİÇİMLENME | OLUŞUM
- FORMICA ile FORMİKA[İng. < FORMICA]
( Karınca(/dan) [ailesi]. İLE Fenol formol reçinesine batırılmış ve yüzeyi yapay reçine ile kaplanmış birkaç kat kâğıttan oluşan ve çoğu marangozlukta kullanılan bir tür nesne. )
- FORMÜLASYON/FORMULATION[İng.] değil/yerine/= BİÇİMLENDİRME | BİLEŞİMLEME
- FORNİKS/FORNIX[İng.] değil/yerine/= KEMERSİ YAPI | ÇIKMAZ | KATLANTI
- FORSEPS/FORCEPS[İng.] değil/yerine/= TUT ÇEK
- FORTRAN/FORMULA TRANSLATOR[İng.] değil/yerine/= FORMÜL DÖNÜŞTÜRÜCÜ (PROGRAMLAMA DİLİ)
- FORWARD GRUPLAMA/FORWARD TYPING[İng.] değil/yerine/= DOĞRUDAN ÖBEKLENDİRME
- FOSSA[İng.] değil/yerine/= ÇUKUR
- FOTON ile FOTON[İng. PHOTON]
( Fotoğrafın. İLE Işıcık. )
- FOTOSENTEZ ile/ve/||/<> SOLUNUM
( * Sadece bitki gözelerinde olur. İLE/VE/||/<> Bitkisel ve hayvansal tüm gözelerde olur.
* Sadece ışık altında gerçekleşir. İLE/VE/||/<> Günün her saatinde (gece-gündüz) devam eder.
* Fotosentez sırasında su ve karbondioksit kullanılır. İLE/VE/||/<> Organik besinler ve oksijen kullanılır.
* Fotosentez sırasında oksijen açığa çıkar. İLE/VE/||/<> Solunum sonrasında su ve karbondioksit açığa çıkar.
* Güneş enerjisi kimyasal enerjiye dönüşür. İLE/VE/||/<> Kimyasal enerji, serbest iş enerjisine dönüşür.
* Ağırlık artışı olur. İLE/VE/||/<> Ağırlık azalması olur.
* Organik besinler yapılmış olur. İLE/VE/||/<> Organik besinler yıkılıp, parçalanmış olur. )
- FOTOTERAPİ/PHOTOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= IŞIK SAĞALTIMI
- FOVEA[İng.] değil/yerine/= ÇUKURCUK
- FPGA/FİELD-PROGRAMMABLE GATE ARRAY[İng.] değil/yerine/= PROGRAMLANABİLİR KAPI DİZİSİ
- FRAGMANTASYON/FRAGMENTATION[İng.] değil/yerine/= PARÇALAMA
- FRAJİL[İng./Fr. FRAGILE] değil/yerine/= KIRILGAN
- FRAJİLITE/FRAGILITY[İng.] değil/yerine/= KIRILGANLIK
- FRAKSİYON/FRACTION[İng.] değil/yerine/= PARÇA | BÖLÜM | KESİM
- FRAKSİYONASYON/FRACTIONATION[İng.] değil/yerine/= AYRIŞMA
- FRAKTÜR/FRACTURE[İng.] değil/yerine/= KIRIK
- FRAME[İng.] değil/yerine/= ÇERÇEVE, KARE KARE
- FRC/FRK/FUNCTIONAL RESIDUAL CAPACITY[İng.] değil/yerine/= FONKSİYONEL İŞLEVSEL ARTAKALAN SIĞA, REZİDÜEL KAPASITE
- FREE(DOM) vs./and FREE
- FREKANS[Fr. FRÉQUENCE/İng. FREQUENCY] değil/yerine/= SIKLIK
( Birim zamandaki titreşim sayısı. )
- FREKANS ile DERECE
- FREMITUS[İng.] değil/yerine/= ELE GELEN TİTREŞİM
- FRİ ŞOP[İng. < FREE SHOP] değil/yerine/= GÜMRÜKSÜZ MAĞAZA
- FRİKSİYON/FRICTION[İng.] değil/yerine/= SÜRTÜNME
- FROG[İng.] -ile
( At tırnağının içi. )
- FROM ME vs. WITH ME/WITH YOU
- FRONTAL DÜZLEM/FRONTAL PLANE[İng.] değil/yerine/= KORONAL DÜZLEM
- FRONTAL[İng.] değil/yerine/= ALNA İLİŞKIN | ÖNDEN
- FROSTBİTE/FROZEN[İng.] değil/yerine/= DONUK
- FROTMAN/FRICTION RUB[İng.] değil/yerine/= SÜRTÜNME SESİ
- FROZEN SECTION[İng.] değil/yerine/= DONUKKESIT INCELEME
- FRUSTRASYON/FRUSTRATION[İng.] değil/yerine/= ENGELLENME
- FT-IR/FOURIER TRANSFORM INFRARED SPECTROSCOPY[İng.] değil/yerine/= FOURİER DÖNÜŞÜMÜ KIZILÖTESİ SPEKTROSKOPİSİ
- FTA/FAULT TREE ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= HATA AĞACI ÇÖZÜMLEMESİ/ANALİZİ
- FTP/FILE TRANSFER PROTOCOL[İng.] değil/yerine/= DOSYA AKTARIM PROTOKOLÜ
- FTR/PHYSICAL THERAPY AND REHABILITATION[İng.] değil/yerine/= FİZİK TEDAVİ VE REHABILITASYON
- FUEL-OIL[İng.] değil/yerine/= YAĞYAKIT
- FÜG/FUGUE[İng.] değil/yerine/= ZİHINSEL KAÇIŞ
- FULGURASYON/FULGURATION[İng.] değil/yerine/= ŞİMŞEKLEME
- FULL vs. DENSE
- FULL-TIME[İng.] değil/yerine/= TAM GÜN
- FULMINAN/FULMINANT[İng.] değil/yerine/= TEZ KÖTÜLEŞEN
- FUNDUS[İng.] değil/yerine/= DİP | ÇANAK
- FUNGUS[İng.] değil/yerine/= MANTAR
- FUNNEL EFFECT[İng.] değil/yerine/= HUNİ ETKİSİ
- FURŞET/FOURCHETTE[İng.] değil/yerine/= ÇATAL
- FUTBOL[İng. < FOOT BALL] değil/yerine/= AYAK TOPU
- FÜZİFORM/FUSIFORM[İng.] değil/yerine/= İĞSİ
- FUZÛLÎ[Ar. < FUZÛL] ile FUZÛLÎ[Ar.]
- FÜZYON/FUSION[İng./Fr.] değil/yerine/= KAYNAŞMA
- FUZZY LOGIC[İng.] değil/yerine/= BULANIK MANTIK
- FUZZY[İng.] değil/yerine/= BULANIK
- FVK/FORCED VITAL CAPACITY[İng.] değil/yerine/= ZORLU YAŞAMSAL SIĞA, ZORLU VİTAL KAPASİTE
- G-LOC/G-INDUCED LOSS OF CONSCIOUSNESS GRAVITE[İng.] değil/yerine/= (YER ÇEKİMİ) UYARIMLI BİLİNÇ KAYBI
- GAGALAMAK ile GAGA İLE TÜYLERİNİ TARAMAK/DÜZELTMEK
- GAİP | GAİBE ve MUHATAP | MUHATABA ve MÜTEKELLİM
( Serçe Parmak | Yüzük Parmağı VE Orta Parmak | İşaret Parmağı VE Baş Parmak )
( Müzekker | Müennes VE Müzekker | Müennes VE Ben. )
( Sağ elin avuç içine bakar biçimde )
- GALİBİYET ve/> BOZGUN
( Yenilen kişi mutsuz olduğundan, galibiyet nefreti doğurur. Bu nedenle, galibiyeti ve bozgunu terkeden kişi, sevinci bulur. )
- GALİBİYET ile/ve/değil/yerine FETİH
- GALO RİTMİ/GALLOP RHYTHM[İng.] değil/yerine/= DÖRTNAL DİZEMI
- GAMBOT[İng. < GUN-BOAT] değil/yerine/= TOPÇEKER / SAVAŞ GEMİSİ
( Ağır top taşıyan küçük savaş gemisi. | Top çeken araç. )
- GAMET/GAMETE[İng.] değil/yerine/= EŞEY GÖZESİ
- GANGLİYON/GANGLION[İng.] değil/yerine/= DÜĞÜM | SİNİRÇEKİRDEK
- GAP[İng.] değil/yerine/= ARALIK, AÇIKLIK, BOŞLUK
- GARANTİ ile/ve/<>/||/değil/yerine SİGORTA
- GARANTİ ile/ve/değil/yerine TEDBİR
- GARİP/LİK ile/ve İLGİNÇ/LİK
- GARİPSEMEK ile YADIRGAMAK
- GASTROENTEROLOJİ/GASTROENTEROLOGY[İng.] değil/yerine/= SINDIRİM BİLİMİ
- GATE[İng.] değil/yerine/= KAPI
- GAVAJ/GAVAGE[İng.] değil/yerine/= BORUCUKLA BESLEME
- GAYRET[Ar.]/EFOR[Fr./İng. < EFFORT] (ETMEK) değil/yerine/= ÇABA/LAMAK
- GBK/TEMPORARY LOSS OF CONSCIOUSNESS[İng.] değil/yerine/= GEÇİCİ BİLİNÇ KAYBI
- GCS/GLASGOW COMA SCALE[İng.] değil/yerine/= GLASGOW KOMA ÖLÇEĞİ, GLASGOW KOMA SKALASI
- GDM/GENERALIZED LINEAR MODEL[İng.] değil/yerine/= GENELLEŞTİRİLMİŞ DOĞRUSAL MODEL
- GDPR/GENERAL DATA PROTECTION REGULATION[İng.] değil/yerine/= GENEL VERİ KORUMA YÖNETMELİĞİ
- GECE[< GEÇ(>< ERKEN)]/TÜN/DÜN ile/ve/değil/yerine/<>/>< GÜN/DÜZ
( Birlik/Vahdet. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Çokluk/Kesret. )
( Gece/karanlık önceliklidir. )
( [Fars., Ar.] ŞEB-TÂ-BE-SEHER: Geceden sabaha kadar. )
( ŞEB Ü RÛZ: Gece gündüz. | RÛZ Ü ŞEB: Gündüz gece. )
( MELEVÂN: Gece ile gündüz.[MÂ-DÂM-EL-MELEVÂN: Gece ve gündüz devam ettikçe. | MÂ-TEÂKAB-EL-MELEVÂN: Gece ile gündüz birbiri ardı sıra geldikçe.] YA'FUR[çoğ. YAÂFÎR]: Gecenin beşte/altıda bir gibi bölümü. )
( Hakikat. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Şeriat. )
( TÜNMEK: Havanın kararıp gece olması. )
- GECE ile/ve KARANLIK GECE
- GEÇERLİ BİLGİ ile GEÇERSİZ BİLGİ
( Bilginin yanlış olduğu yerde yorumun doğruluğu yanlışlığı konuşulmaz. / Usûlü yanlışın füruğu tartışılmaz. )
- GEÇERLİ/LİK ile/ve/= GERÇEK
( Gerçek, samimi eylemin meyvesidir. )
( Bİ-L-Fİ'L: Gerçekten. )
- GEÇERLİ/LİK ile/ve YARARLI/LIK
- GEÇİCİ ile/ve ALDATICI
- GEÇİCİ ile/ve KALICI
( Kendi, istikrarlı, sabit olmayan bir zihinde, herhangi bir şey nasıl kalıcı olabilir? )
( Geçici olanın içindeki kalıcı olanı, gerçek olmayanın içinde gerçek olanı araştırın. )
( Geçicilik, gerçek olmayışın kanıtıdır. )
( Geçicilik, gerçekdışılığın en iyi kanıtıdır. )
( Olgun kişinin nutuğu, içerikli; yaşama biçimiyse kalıcı olmalıdır. )
- GEÇİCİ = TRANSITIENT, TRANSITIVE[İng.] = TRANSITIF[Fr.] = ÜBERGEHEND[Alm.] = TRANSIENS[Lat.]
- GEÇİRGEN ZAR ile GEÇİRGEN OLMAYAN ZAR ile YARI GEÇİRGEN ZAR
- GEÇİRİMLİ / BİRLEŞİMSEL ile/>< GEÇİRİMSİZ
- GEÇİŞME/GEÇİŞİM/ERİM/HULÛL[Ar.]/OZMOZ[< OSMOS]/OSMOSIS[İng.] ile GEÇİŞME/DİFÜZYON/DIFFUSION[İng.]
( Su moleküllerinin yarı geçirgen bir zardan geçişi. İLE Moleküllerin yüksek yoğunluktan düşük yoğunluğa geçişi. )
- GEÇMİŞ DIŞI -ile
- GEÇMİŞ ODAKLILIK[RUMİNASYON]:
TAKINTILI ile BUNALIMLI/ÇÖKÜNTÜLÜ
- GEÇMİŞ ile/ve/<>/> ŞİMDİ ile/ve/<>/> GELECEK
( Anılardadır. İLE/VE/<>/> Hayal gücündedir. )
( Değişmezdir. İLE/VE/<>/> Belirsizdir. )
( Değiştiremeyiz fakat bilebiliriz. İLE/VE/<>/> Bilemeyiz fakat değiştirebiliriz. )
( Constant. vs./AND/<>/> Unknown/indefinite.
In memory. vs./AND/<>/> In imagination.
We cannot change but we can/should know. vs./AND/<>/> We cannot know but we can/might/should change. )
( "Şimdi"ye odaklanmış olan bir şey, benimledir. Çünkü ben, sonsuz şimdiyim, an içinde var olanım. Şimdi olan olaya verdiğim de kendi gerçekliğimdir. )
( A thing focussed in the now is with me, for I am ever present; it is my own reality that I impart to the present event. )
( Nesneler ve düşünceler, sürekli değişmektedir. Şu anda olanın gerçek olduğu deneyimi ise asla değişmez; düşlerde bile. )
( Things and thoughts have been changing all the time. But the feeling/experience that what is now is real has never changed, even in dream. )
- GEÇMİŞE ODAKLILIK ile ÜST BİLİŞ
- GEĞİRMEK ile/ve OSURMAK
( Kültürlere göre ikisi de çok büyük ayıp/yanlış/hata olarak da, sıradan bir durum olarak da algılanabilmekte/değerlendirilebilmektedir. )
( Bazı kültürlerde, yemek sırasında yellenme bile sıradan bir durum olarak karşılanabilmektedir. )
( FLATUS VOCES )
( Üstten. İLE/VE Alltan. )
( Ağızdan. İLE/VE Anüsten. )
- GEL-GİT/MED-CEZİR ile BEŞ GÜNDE BİR OLAN GEL-GİT
- GELENEK ile/ve DİZGE
- GELENEK ve/> GELECEK
- GELENEK ile/ve GELENEKÇİ GELENEK
- GELENEK ile/ve/<> GEREKLİLİK
- GELENEKTE:
SÜREKLİLİK ile/ve/<> TUTARLILIK
- GELİN/KELİN[dvnlgttrk] ve/<> DAMAT/GÜVEY
( İ'SÂR[Ar.]: Gelin olma çağına gelme. )
- GELİNCİK ile/<> KAKIM/KAKUM/ERMİN/AS/AZ[dvlgtrk]
( ... İLE/<> Kutup gelinciği. Sansargillerden, yazın, esmer kırmızı, kışın beyaz renkli gelincik. )
(
İLE/<>
)
- GELİNCİK ile SANSAR
- GELİNCİK ile YABAN GELİNCİĞİ
( Evcilleştirilmiş Avrupa kokarcaları olarak da bilinirler. İLE ... )
( 18 saat boyunca uyurlar. İLE ... )
( İnsana özgü olarak bilinen bazı hastalıklara yakalanabilirler. [Pankreas ve lenf kanseri oldukça yaygındır.] İLE ... )
( ... ile
)
- GELİR ile GİDER
- GELİR ile/ve KAZANÇ
( İRAT ile/ve ... )
- GELİŞİGÜZELLİK ile/ve KEYFÎLİK
- GELİŞİM
- GELİŞİM ile/ve/<> DERİNLEŞME
- GELİŞİM = DEVELOPMENT[İng.] = DÉVELOPPEMENT[Fr.] = ENTWICKLUNG[Alm.] = SVILUPPO[İt.] = DESARROLLO[İsp.]
- GELİŞİM ile/ve DÖNÜŞÜM
- GELİŞİM ile/ve/||/<> GELİŞMEK
- GELİŞİM ile/ve/> İLERLEME
( Yaptığı işi iyi yapan kişi ilerleyecektir. )
( İlerleme ancak hazırlık aşamasında olur. )
( Kişinin daha da ilerlemesi için olanca cesârete gereksinimi vardır. )
( Sessizlik ve Sükûnet içinde, gelişirsiniz. )
( Nasıl ilerlemeli? İki kâse pirinç feda edilerek. )
( Doğru yönde ilerlediğimi nereden bileceğim? Göreviniz hakkında gösterdiğiniz azim, kararlılık, berraklık ve sadakatte ilerleyişinizle. )
( Olgun kişi, atalarının bilgelik ve deyişlerini inceleyerek kişiliğini geliştirir. )
( İlerlemenin işaretleri nelerdir? Tüm endişelerden kurtulmuşluk, bir rahatlık ve sevinç hali, içte derin bir huzur, dışta bol enerji. )
( Yükselen güneş, ilerlemeyi simgeler. )
( Senden ileride olanlara gelişmek için, geride olanlara da rahatlamak için bak. )
( One needs all the courage to go further.
In Silence and Peace, you grow.
How shall I know that I am moving in the right direction?
By your progress in intentness, in clarity and devotion to the task.
What are the signs of progress?
Freedom from anxiety; a sense of ease and joy; deep peace within and abundant energy without. )
- GELİŞİM ile/ve OLUŞUM
- GELİŞİM ile/ve SIRADÜZEN
- GELİŞİM ile/ve TAMAMLANMA
- GELİŞİM ile/ve/> YENİLİK
- GELİŞME ile/ve GENLEŞME
( Hi, You probably get a ton of emails about "getting on the first page of Google." Too bad most of them are SCAMS. If you REALLY want to rank higher, you absolutely need to get this one part right: https://moreseotraffic.top/wal/?=farklar.net It's backed by data from thousands of SEO campaigns, across all industries. Just imagine what it could do for your business. Crystal DeMatio 964-2055 E. Badillo St Covina, CA 91724 If you prefer not to receive commercial messages regarding seo for your business, please remove yourself here: https://www.moreseotraffic.top/out.php/?site=farklar.net )
- GELİŞMEKTE OLAN ile GELİŞMEMİŞ
- GELİŞTİRME ile/ve/<> GÜÇLENDİRME
( Güç ve hayırlar herkes içindir ve isteyen herkese hazırdır. )
( Power and grace are for all and for the asking. )
- GELİŞTİRME ile/ve/<> ÖNÜNÜ/ÖTESİNİ AÇIK TUTMAK
- GELİŞTİRME ile/ve/<> PEKİŞTİRME
- GEMİ ile SKAVUT[İng. < Lat.]
( ... İLE Çok hızlı gidebilen, bir tür keşif gemisi. )
- GEMIFİKASYON/GAMİFICATION[İng.] değil/yerine/= OYUNLAŞTIRMA
- GEMİNİN, SU YÜZEYİ:
ÜSTÜ ile/ve/<> ALTI/FRİBORD[İng.]
- GEN EKSPRESYONU/GENE EXPRESSION[İng.] değil/yerine/= GEN İFADESİ
- GEN MUTASYONU/GENE MUTATION[İng.] değil/yerine/= GEN DEĞİŞİNIMİ
- GEN/GENE[İng.] değil/yerine/= KALITLIK
- GEN ile/ve/||/<>/> KROMOZOM
( DNA'nın işlevsel bir birimi. İLE/VE/||/<>/> Genleri taşıyan yapı. )
- GENÇKEN ÇABALA!:
"PARA/ÇIKAR KAZANMAK" İÇİN değil/yerine ÖĞRENMEK İÇİN
- GENDER[İng.] değil/yerine/= TOPLUMSAL CINSİYET
- GENEL/UMUM ile MUTLAK
- GENEL ile/ve/yerine/değil ÇEŞİTLİ
- GENEL ile DÜZENLİ/SÜREKLİ GENEL
- GENEL ile GELENEKSEL
- GENEL ile GENELDE
- GENEL ile/ve GENİŞ
- GENEL ile GERÇEK
- GENEL ile/ve/değil MİLLÎ
- GENEL ile/ve/değil OLAĞAN
- GENEL ile/ve ORTAK/LAŞA
- GENEL ile ÖZEL
- GENEL ile/ve TEMEL
( Uzlaşım. İLE/VE Zorunluluk. )
- GENEL ile TÜM
- GENEL ile/ve TÜMEL
( Vahdet. İLE/VE Ahad. )
( Zorunluluk yoktur/olmaz! İLE/VE Zorunluluk vardır, aranır ve/ya da bulunmak zorundadır. )
- GENEL = UMUMÎ = GENERAL[İng., İsp.] = GÉNÉRAL[Fr.] = ALLGEMEIN[Alm.] = GENERALIS[Lat.]
- GENELLEME ile/ve "BÜYÜLTMEK"
- GENELLEME ile/ve/değil "SIÇRAMA"
- GENELLEME ile/ve/değil ABARTMA
- GENELLEME ile/değil BENZETME/TEŞBİH
- GENELLEME ile ÇIKARIM
- GENELLEME ile/ve/değil/yerine DEĞİLLEME
- GENELLEME ile/ve/||/<>/> HATA
- GENELLEME ile/ve/değil SINIRLAMA
- GENELLEME ile TOPTANCI TUTUM
- GENELLEŞTİRME ile/yerine OLASILIK OLARAK (DEĞERLENDİRME)
- GENELLEŞTİRME = TAMİM = GENERALIZATION[İng.] = GÉNÉRALISATION[Fr.] = GENERALISATION[Alm.] = GENERALIS[Lat.]
- GENELLİKLE ile ÇOĞUNLUKLA
- GENESIS BLOCK[İng.] değil/yerine/= AKILLI BLOK
- GENETİK SEKANS/GENETIC SEQUENCE[İng.] değil/yerine/= GENETİK DİZİ/DİZİLIM
- GENETİK[Alm./İng.] değil/yerine/= KALITIMBİLİM
( Kalıtım bilimi.| Genlerle ilgili, genlerin belirlediği, genlerle geçen. | Genlerle ilgili, kalıtımla ilgili. )
- GENETİK/GENETICS[İng.] değil/yerine/= GEN BİLİMİ
- GENİŞ KAVRAM" ile "DERİN KAVRAM"
- GENİŞ KAVRAM ile DERİN KAVRAM
- GENİŞLEME ile/ve FERAHLAMA
- GENİŞLEME ile/ve YAYILMA
- GENİŞLETİLEBİLİR İŞARET DİLİ/EXTENSIBLE MARKUP LANGUAGE/XML[İng.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/> (YAPILANDIRILMIŞ VERİ DEĞİŞİMINDE) JAVASCRIPT NESNE GÖSTERİMİ/JAVASCRIPT OBJECT NOTATION/JSON[İng.]
( Bir biçimlendirme dilidir ve verileri tanımlamak için etiketleri kullanır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Verileri nesneler biçiminde tanımlamak için anahtar/değer çiftlerini, diziyi vb. kullanır. )
( Karmaşık veriler için etiketleri tekrarlamamız gerekebilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Veriler, nesneler olarak temsil edilebilir. [Bu nedenle, JSON hafiftir ve XML'den daha hızlıdır.] )
(1996'dan beri)