Bugün[20 Aralık 2025]
itibarı ile 10.540 başlık/FaRk ile birlikte,
10.540 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(14/44)


- ESL/EXTRACORPOREAL SHOCKWAVE LITHOTRIPSY[İng.] değil/yerine/= GÖVDE DIŞI ŞOK DALGASIYLA TAŞ KIRIMI


- ESNEK ile HIZLI


- ESNEME'DE[İng.]:
AÇLIKTAN ile CAN SIKINTISINDAN/MELAL[Ar.] ile SİNİR YORGUNLUĞUNDAN ile OKSİJENSİZLİKTEN


- ESNEMEK ile/ve HAPŞIRMAK


- ESPRİ ve ŞAKA


- ESR/ERYTHROCYTE SEDİMENTATION RATE[İng.] değil/yerine/= ERİTROSIT SEDİMANTASYON HIZI, ALYUVAR ÇÖKME HIZI


- ESRİME = VECİT[Ar.] = ECSTASY[İng.] = EXTASE[Fr.] = EKSTASE[Alm.] = EKSTASIS[Yun.] = ÉXTASIS[İsp.]


- ESSAY[İng.] değil/yerine/= DENEME


- EŞSESLİ = EQUIVOCAL[İng.] = ÉQUIVOQUE[Fr.] = ÄQUIVOK[Alm.] = AEQUIVOCUS < AEQUUS[Lat.]


- EŞSÖZ = İADE-İ MÂNÅ = TAUTOLOGY[İng.] = TAUTOLOGIE[Fr., Alm.] = TAUTOLOGIA[Yun.] = COSA FINALIS


- ESTETİK = BEDİİYAT = AESTHETICS[İng.] = ESTHÉTIQUE[Fr.] = AESTHETIK[Alm.] = AISTHETIKÉ[Yun.] = ESTÉTICO[İsp.]


- ESTETİK ile ESTETİZE


- ESTETİK ile ESTETİZE


- ESTETİK ile/ve SİLÜET


- ESWL/EXTRACORPOREAL SHOCK WAVE LITHOTRIPSY[İng.] değil/yerine/= GÖVDE DIŞI ŞOK DALGASIYLA TAŞ KIRIMI


- EŞYA ile MAL


- ET(H)İK = İLM-İ AHLÂK = ETHICS[İng.] = ÉTHIQUE[Fr.] = ETHIK[Alm.] = ETHICA[Lat.] = ETHIKE[Yun.] = ÉTICA[İsp.]


- ET ve/<> KEMİK


- ETA/EVENT TREE ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= OLAY AĞACI ÇÖZÜMLEMESİ/ANALİZİ


- ETAP ile BASAMAK


- ETİYOLOJİ/ETIOLOGY[İng.] değil/yerine/= NEDEN | NEDEN BİLGİSİ


- ETİYOLOJİK/ETIOLOGICAL[İng.] değil/yerine/= NEDENSEL


- ETK/ELECTRONIC MEDICAL RECORDING[İng.] değil/yerine/= ELEKTRONİK TIBBİ KAYIT


- ETKEN/ETMEN = ÂMİL = FACTOR[İng., İsp.] = FACTEUR[Fr.] = FAKTOR[Alm.]


- ETKEN ile/ve BELİRLEYİCİ


- ETKEN ile/ve/değil/||/<> DEĞİŞKEN


- ETKEN ile NEDEN


- ETKEN ile VESİLE


- ETKER NEDEN = EFFICIENT CAUSE[İng.] = CAUSE EFFICIENTE[Fr.] = WIRKENDE URSACHE[Alm.] = CAUSA EFFICIENS[Lat.]


- ETKİ ALANI ile/ve/<> DENETİM/KONTROL ALANI


- ETKİ ETMEK ile "KARIŞMAK"


- ETKİ/LEME ile ENGEL/LEME

( Engeller bir ölçüde kalktığında, O, bir anda içinize doğar. )

( Sana engel olmaya çalışanlar, başaracağına, en çok inananlardır. )

( It will dawn on you suddenly, when the obstacles are removed to some extent. )


- ETKİ ile/ve/<> BASINÇ


- ETKİ ile/ve BEDEL


- ETKİ ile/ve/<> DENETİM


- ETKİ ve DİRENÇ


- ETKİ = ESER, TESİR = EFFECT[İng.] = EFFET[Fr.] = WIRKUNG, EFFEKT[Alm.] = EFFECTUS[Lat.] = EFECTO[İsp.]


- ETKİ ile KATKI


- ETKİ ile/ve/> NEDEN


- ETKİ ile/ve/<> PAY


- ETKİ ile/ve/<> TEPKİ


- ETKİ ile/ve YANKI


- ETKİLENMEK = AFFECT[İng.] = AFFECTER[Fr.] = AFFIZIEREN[Alm.] = AFFICERE[Lat.]


- ETKİLENMEK ile ALIMLAMAK


- ETKİLENMEK ile/ve/> ESİNLENMEK


- ETKİLEŞİM ile/ve DEĞİŞİM


- ETKİLEŞİM ile/ve DÖNÜŞÜM


- ETKİLEŞİM ile/ve/değil/yerine ETKİNLEŞMEK

( Duygusallık. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Koşulsuz sevgi. )

( Alışveriş. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Veriş. )


- ETKİLEŞME ile/ve KAYNAŞMA


- ETKİLEYİCİ ile/ve BELİRLEYİCİ


- ETKİLEYİCİ ile/ve DÖNÜŞTÜRÜCÜ


- ETKİLİ ile/ve ETKİLEYİCİ


- ETKİN ile/ve BASKIN


- ETKİN = FAAL = ACTIVE[İng.] = ACTIF[Fr.] = AKTIV[Alm.] = ACTIVO[İsp.]


- ETKİNLİK = FAALİYET, FAİLİYET = ACTIVITY[İng.] = ACTIVITÉ[Fr.] = AKTIVITÄT, TÄTIGKEIT[Alm.] = ACTIVIDAD[İsp.]


- ETKİNLİK ile/ve/değil/yerine/> ÜRETİM


- ETKİNLİK ile/ve ÜRETKENLİK


- ETMEK ile KILMAK


- ETMEN = ÅMİL = AGENT[İng., Fr.] = AGENS, DAS WIRKENDE[Alm.] = AGENS[Lat.] = AGENTE[İsp.]


- ETNİK/ETHNIC[İng.] değil/yerine/= BUDUNSAL


- ETS/EARLY DIAGNOSIS SYSTEM[İng.] değil/yerine/= ERKEN TANILAMA DÜZENİ


- EUS/ENDOSCOPIC ULTRASOUND[İng.] değil/yerine/= ENDOSKOPİK ULTRASON, İÇ GÖREÇLEMEYLE ULTRASON


- EV ve/||/<>/> EVRE


- EVAKÜASYON/EVACUATION[İng.] değil/yerine/= BOŞALTMA


- EVALÜASYON/EVALUATION[İng.] değil/yerine/= DEĞERLEME


- EVANTRASYON/EVENTRATION[İng.] değil/yerine/= KARIN DIŞINA ÇIKMA, EVİSERASYON


- EVAPORASYON/EVAPORATION[İng.] değil/yerine/= BUHARLAŞ(TIR)MA


- EVAR/ENDOVASCULAR AORTIC ANEURYSM REPAIR[İng.] değil/yerine/= ENDOVASKÜLER AORT ANEVRİZMA TAMİRİ, DAMAR İÇİ ANA ATARDAMAR BALONCUĞU ONARIMI


- EVENT/RECORDER EVENT RECORDER[İng.] değil/yerine/= OLAY KAYDEDER


- EVERSİYON/EVERSION[İng.] değil/yerine/= DIŞA DÖNDÜRME


- EVET ile MUTLAKA


- EVET = YES[İng.] = OUI[Fr.] = JA[Alm.] = SI[İt.] = SÍ[İsp.]


- EVETLEME, OLUMLAMA = İCAP, TASDİK = AFFIRMATION[İng., Fr.] = BEJAHUNG[Alm.] = AFFIRMATIO[Lat.] = AFIRMACIÓN[İsp.]


- EVİRME/EVİRTİM/YANSIMA = AKİS/İNİKÂS/İFRAĞ = CONVERSION[İng., Fr.] = KONVERSION[Alm.] = CONVERSIO[Lat.]


- EVİSERASYON/EVISCERATION[İng.] değil/yerine/= KARIN DIŞINA ÇIKIM


- EVOK POTANSİYEL/EVOKED POTENTIAL[İng.] değil/yerine/= UYARILMIŞ GİZİL GÜÇ


- EVOLÜSYON/EVOLUTION[İng.] değil/yerine/= EVRİM


- EVREN/KÂİNAT ile DÜNYA


- EVREN ile/ve BEN/KİŞİ


- EVREN ile/ve BEN/KİŞİ


- EVREN ve/<> BEYİN

( Makro beyin. VE/<> Mikro evren. )


- EVREN = KÂİNAT = COSMOS[İng., Fr.] = KOSMOS[Alm.] = KOSMOS[Yun.]

( VAROLANLARIN HEPSİ | OLANLAR | AYALTI DÜNYA [olarak kabul edilirdi] )


- EVRENBİLİM = KEVNİYAT = COSMOLOGY[İng.] = COSMOLOGIE[Fr.] = KOSMOLOGIE[Alm.] = COSMOLOGIA[Lat.] = KOSMOLOGIA[Yun.]


- EVRENDOĞUM = KİYANİYAT, TEŞEKKÜL-İ ÂLEM = COSMOGONY[İng.] = COSMOGONIE[Fr.] = KOSMOGONIE[Alm.] = KOSMO-GONIA[Yun.]


- EVRENSEL/LİK ile KÜRESEL/LİK


- EVRENSEL ile KÜRESEL/KÜREVİ


- EVRENSEL ile/ve ORTAK


- EVRENSEL ile ORTAK


- EVRENSEL ile/ve/değil/yerine PAYLAŞILAN


- EVRENSEL ile/ve/değil/yerine PAYLAŞILAN


- EVRENSEL = UNIVERSAL[İng., Alm.] = GÉNÉRALE[Fr.] = UNIVERSALIS[Lat.]


- EVRENSELLEŞTİRME ile/ve SONSUZLAŞTIRMA


- EVRENSELLEŞTİRME ile/ve SONSUZLAŞTIRMA


- EVRİM/EVOLASYON[İng. < EVOLUTION] ile DEĞİŞİNİM/MUTASYON

( Canlının tür olarak gelişmesi, bir canlıyı ötekilerden ayırt eden morfolojik ve fizyolojik karakterlerin gelişmesi yolunda geçirilen bir seri değişim. İLE Genetik yapıda, kendiliğinden ya da bir dış etken aracılığı ile ortaya çıkan değişiklik. | Doğada ve toplumda, niteliksel değişmelerin, yavaş yavaş değil birdenbire olması, bir şeyin, ortam ve koşullarını bulduğunda, birdenbire nitelik değiştirmesi. )

( 1500 milyon yıl ilâ 2 milyar yıl gerekir. )

( )

( )

( )


- EVRİM/SEL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GELİŞİM/SEL

( )


- EVRİM ile/ve/değil/yerine DEĞİŞİKLİK


- EVRİM ile/ve/değil/yerine DEĞİŞİM


- EVRİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İLERLEME


- EVRİM = TEKÂMÜL = EVOLUTION[İng.] = ÉVOLUTION[Fr.] = ENTWICKLUNG, EVOLUTION[Alm.] = EVOLUTIO[Lat.] = EVOLUCIÓN[İsp.]


- EVRİMSEL SÜREÇTE:
AŞAMALI/DERECELİ DENGE ile/ve/||/<> SIÇRAMALI DENGE

(

Evrimsel Süreçte Dereceli ve Sıçramalı Denge

Evrim Hızı ve Paternlerine İlişkin İki Temel Model

DERECELİ DENGE (Gradualism)

Önerici: Charles Darwin (1859)

Temel İlke: "Natura non facit saltum" (Doğa sıçrama yapmaz)

Tanım: Evrimsel değişimin sürekli, yavaş ve küçük adımlarla gerçekleştiği klasik evrim modeli

SIÇRAMALI DENGE (Punctuated Equilibrium)

Önericiler: Niles Eldredge & Stephen Jay Gould (1972)

Temel İlke: Uzun durağanlık + Kısa hızlı değişim

Tanım: Evrimsel değişimin uzun durağan dönemler ve kısa, hızlı değişim dönemleri ile karakterize olduğu model

Temel Karşılaştırma
Özellik Dereceli Denge Sıçramalı Denge
Değişim Hızı Sabit, yavaş Değişken, dönemsel hızlı
Zaman Ölçeği Milyonlarca yıl sürekli Binlerce yıl hızlı + milyonlarca yıl durağan
Morfolojik Değişim Sürekli, kademeli Ani, sonra sabit
Türleşme Paterni Anajenez (düz hat) Kladogenez (dallanma)
Ara Formlar Bol miktarda Nadir
Fosil Kaydı Yorumu Eksik veri sorunu Gerçek patern yansıması
Popülasyon Boyutu Büyük popülasyonlar Küçük, izole popülasyonlar
Mekanizma Farkları
Mekanizma Tipi Dereceli Denge Sıçramalı Denge
SELEKSİYON VE ADAPTASYON
Doğal Seçilim Sürekli işler Dönemsel yoğunlaşır
Çevresel Baskı Kademeli değişim Ani krizler
Adaptasyon Yavaş ve sürekli Hızlı ve sıçramalı
GENETİK MEKANİZMALAR
Gen Akışı Yüksek Düşük/Kesilmiş
Mutasyon Etkisi Küçük, birikimli Büyük etkili olabilir
Genetik Sürüklenme Minimal Önemli rol
Kurucu Etkisi Önemsiz Kritik
Fosil Kaydı Yorumları
Gözlem Dereceli Açıklama Sıçramalı Açıklama
Ara Form Azlığı Fossilleşme nadirdir, kayıt eksik Geçiş çok hızlıdır
Morfolojik Durağanlık Stabilize edici seçilim Gelişimsel homeostaz
Ani Görünümler Göç ya da eksik kayıt Gerçek hızlı türleşme
Coğrafi Paternler Kademeli yayılma Lokal türleşme + yayılma
Stratigrafik Boşluklar Sedimentasyon boşlukları Evrimsel stasis dönemleri
Kanıt ve Örnekler
Örnek Model Kanıt
DERECELİ DENGE ÖRNEKLERİ
Foraminiferler Dereceli Okyanus sedimentlerinde sürekli kayıt, kademeli morfolojik değişim
At Evrimi Dereceli Hyracotherium'dan Equus'a kademeli boyut ve diş değişimi
Darwin İspinozları Dereceli Gaga adaptasyonunda sürekli seleksiyon ve mikroevrim
SIÇRAMALI DENGE ÖRNEKLERİ
Kambriyen Patlaması Sıçramalı 540 milyon yıl önce ani çeşitlenme, yeni body planlar
Cichlid Balıkları Sıçramalı Afrika göllerinde binlerce yılda yüzlerce tür
Bryozoalar Sıçramalı Cheilostome türlerinde durağanlık + ani değişim
KARIŞIK PATERNLER
Memeliler Karışık Hem aşamalı, hem de sıçramalı örnekler
Türleşme Coğrafyası
Türleşme Tipi Aşamalı Model Sıçramalı Model
Simpatrik Aynı alanda yavaş ayrışma Nadir, hızlı ekolojik ayrışma
Allopatrik Coğrafi yalıtım + yavaş değişim Yalıtım + hızlı değişim
Parapatrik Komşu popülasyonlarda gradyan Sınır bölgelerinde hızlı değişim
Peripatrik Periferal populasyonlar yavaş ayrışır Küçük populasyonlarda hızlı evrim
Moleküler Genetik Kanıtlar
Bulgu Dereceli Destek Sıçramalı Destek
Moleküler Saat Sabit mutasyon oranı Değişken evrim hızı
Nötral Teori Sürekli genetik değişim Morfolojik durağanlık açıklar
Hox Genleri Kademeli değişim Ani fenotipik sıçrama
Gen Duplikasyonları Yavaş işlev değişimi Hızlı yenilik potansiyeli
Epigenetik Sürekli modifikasyon Ani fenotip değişimi
Farklı Taksonlarda Paternler
Takson Baskın Patern Açıklama
Memeliler Karışık Hem aşamalı, hem de sıçramalı örnekler bulunuyor
Kuşlar Daha sıçramalı Ada radyasyonları, hızlı adaptasyon
Böcekler Sıçramalı Metamorfoz, hızlı çeşitlenme
Bitkiler Daha aşamalı Sürekli morfolojik değişim
Mikroorganizmalar Çok hızlı Horizontal gen transferi, hızlı adaptasyon
Deniz Omurgasızları Değişken Öbeğe ve çevreye bağlı
Ekolojik Etmenler
Etmen Aşamalı Etki Sıçramalı Etki
İklim Değişimi Kademeli adaptasyon Kriz ve fırsat penceresi
Rekabet Sürekli seçilim baskısı Niş boşalması ve doldurma
Predasyon Evrimsel silahlanma yarışı Ani seçilim baskısı
Habitat Yavaş değişim Fragmentasyon, yalıtım
Kitlesel Yok Oluş Arka plan yok oluş Adaptif radyasyon fırsatı

Tarihsel Gelişim

  • 1859: Darwin - Türlerin Kökeni (Dereceli model)
  • 1940-1960: Modern Sentez - Dereceli model hakimiyeti
  • 1972: Eldredge & Gould - Sıçramalı denge önerisi
  • 1980-1990: Yoğun tartışmalar ve kanıt arayışı
  • 2000+: Entegre modeller, moleküler kanıtlar
1859
Darwin - Dereceli Model
1972
Eldredge & Gould - Sıçramalı Model
Milyon Yıl
Aşamalı Zaman Ölçeği
Bin Yıl
Sıçramalı Değişim Süresi

Aşamalı Denge Özellikleri

  • Sürekli ve yavaş değişim
  • Doğal seçilim sürekli işler
  • Küçük mutasyonların birikimi
  • Büyük popülasyonlar
  • Yüksek gen akışı
  • Ara formlar bol
  • Fosil kaydı eksik

Sıçramalı Denge Özellikleri

  • Uzun durağanlık dönemleri
  • Kısa hızlı değişim anları
  • Küçük yalıtılmış popülasyonlar
  • Kurucu etkisi önemli
  • Genetik sürüklenme etkili
  • Ara biçimler nadir
  • Fosil kaydı gerçeği yansıtır
Modern Sentez ve Gelecek
Uzlaşım Noktaları Açık Sorular Araştırma Yönleri
İki model birbirini dışlamaz Durağanlığın moleküler temeli? Genomik çözümlemeler
Farklı ölçeklerde farklı paternler Gelişimsel kısıtlamaların rolü? Evo-devo çalışmaları
Takson ve çevre özeli İklim değişimi etkisi? Deneysel evrim
Mekanizmalar çeşitli Genomik devrimlerin sıklığı? Paleogenomiks
)


- EX ANTE PREVIOUSLY[İng.] değil/yerine/= ÖNCEDEN


- EX POST FROM BEHİND[İng.] değil/yerine/= GERÇEKLEŞEN


- EX VIVO[İng.] değil/yerine/= CANLI DIŞI


- EXCEEDINGLY vs. EXCESSIVELY


- EXCITABILITY[İng.] değil/yerine/= UYARILGANLIK


- EXCURSION[İng.] değil/yerine/= AÇILMA | GEZİNIM


- EXPANDER[İng.] değil/yerine/= GENİŞLETICİ (DOKU, YAPI VB.)


- EXPERIMENT vs. EXPERIENCE


- EYALET ile/ve/değil COMMONWEALTH

( ... İLE/VE/DEĞİL Ortak rızayla oluşturulmuş siyasi topluluk. ["İngiliz Uluslar Topluluğu" değil!] )


- EYELINER[İng.] değil/yerine/= GÖZ KALEMİ


- EYLE! ve/||/<> GÖSTER! ve/||/<> KANITLA!

( Konuşmak yerine. VE/||/<> Söylemek yerine. VE/||/<> Söz vermek yerine. )

( Instead of talk! AND/||/<> Instead of say! AND/||/<> Instead of promise! )


- EYLEM/FİİL ile/ve ETKİNLİK/FAALİYET

( Tek. İLE/VE Çok. )

( Somut. İLE/VE Soyut. )

( Fizikteki simgesi: S )


- EYLEM ve BİRLİK


- EYLEM ile/ve/değil/yerine BÜTÜNLÜK İÇİNDE EYLEM


- EYLEM ile/ve/||/<>/> ETKİ


- EYLEM = FİİL = ACTION, ACTIVITY[İng.] = ACTION[Fr.] = AKTION, HANDLUNG[Alm.] = ACTION[Lat.] = ACCIÓN[İsp.]


- EYLEM ile/ve ÖZGÜRLEŞTİRİCİ EYLEM

( O, ırmağa götürür fakat geçiş size aittir. )


- EYLEM ile/ve UYGULAMA

( Doğruluk ve eylemin birliği! )

( Bencil olmayan ve arzudan arınmış eylem! )


- EYLEMCİL ÇEKİM -ile


- EYLEME = ACT, OPERATE[İng.] = AGIR[Fr.] = HANDELN[Alm.] = AGERE[Lat.] = OBRAR[İsp.]


- EYLEMSİ -ile


- EYLEMSİZ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE ile/değil/yerine EYLEMLİ DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE

( El duası olmadan, dil duası olmaz. )

( Yaparak başarırsınız, tartışıp çekişerek değil. )

( Kalbi değiştiren eylemdir. )

( Herşey yapıldığında zihin sessiz kalır. )

( Sağlam bir anlayışa sahip bir kişi, eylemden sakınmaz. )

( İnandığınızı yapın ve yaptığınıza inanın. Başka her şey enerji ve zaman savurganlığıdır. )

( Evinizin eşiğini temizlemeden, komşunuzun damındaki kardan şikâyet etmeyiniz. )


- EYTİŞİM(DİYALEKTİK) ile SÜREÇ(VETÎRE)


- EYTİŞİM(DİYALEKTİK) ile ZITLIK


- EYTİŞİM/DİYALEKTİK ile/ve DEVİM/DİNAMİK


- EYTİŞİM = FENN-İ MÜNAZARA, İLMİ- CEDEL, İLM-İ HİLAF Ü CEDEL = DIALECTIC[İng.] = DIALECTIQUE[Fr.] = DIALEKTIK[Alm.] = DIALEKTIKE[Yun.] = DIALECTO[İsp.]


- FAALİYET[Ar.]/AKTİVİTE[Fr. < ACTIVITE | İng. < ACTIVITY] değil/yerine/= ETKİNLİK | EYLEM


- FAGOSITOZ/PHAGOCYTOSIS[İng.] değil/yerine/= GÖZE YUTUMU


- FAITH[İng.] ile/değil FATİH


- FAİZ ile HİZMET


- FAKTÖR[İng.] değil/yerine/= ETKEN/ETMEN


- FALANKS/PHALANX[İng.] değil/yerine/= PARMAK KEMİĞİ


- FAMILYAL/FAMILIAL[İng.] değil/yerine/= AİLEVİ


- FANATİZM[İng. FANATICISM | Fr. < FANATISME] değil/yerine/= BAĞNAZLIK


- FANTOM/PHANTOM[İng.] değil/yerine/= HAYALET


- FAR ile/ve/||/<>/> FARK


- FARE ile KIR FARESİ/SİVRİ FARE/SOREKS

( ... İLE Uzun burunlu, hortum gibi burnu olan bir fare. Bir numaralı ölüm makinası. Her dakika bir canlı yemek zorundadır. )


- FARE ile MEEKAP/FİRAVUN FARESİ

( ... İLE Afrika'da, özellikle Mısır'da yaygın, kedi büyüklüğünde bir hayvan. )


- FARE ile SIÇAN

( Fareler, tüm kıtalarda yaşar. [5200 metreye kadar] )

( Gebelik süreleri 22-24 gündür. [Doğumdan 24 saat sonra gebeliğe uygun duruma gelir.][Yılda 60 kadar yavru doğurabilmektelerdir.] İLE ... )

( [Sans.] MUSH[< MUSHKA: Küçük fare. | Haya/testis. > MUSK (Misk geyiğinin erbezi benzeri salgı bezinden) > MUSCLE(< derinin altında fare/sperm gibi hareket etmekten)]: Fare. | Çalmak. [Fare için 40 ayrı sözcük kullanılır.] )

( Fare ile ... )


- FARK YARATMA ÇABASI yerine BÜTÜNÜ GÖRMEYE ÇALIŞMAK


- FARK/LI/LIK ile NİTELİK FARKI/FARKLILIĞI


- FARK ile AYKIRILIK(PARADOKS)

( "Ben, her zaman yalan söylerim." [Epimenides] )


- FARK ile BAĞLANTI


- FARK ile ÇELİŞKİ


- FARK ile/ve DEĞER


- FARK ile/ve DERİNLİK


- FARK ile/ve/=/||/<> DİKKAT


- FARK ile/ve/değil DİZİLİM


- FARK ile İKİLİK


- FARK ile KÂR


- FARK ile/ve MESAFE


- FARK ile ÖNEM


- FARK ile/ve/değil/yerine/en azından ORTAK NOKTA


- FARK ile ÖZELLİK


- FARK ile ZIT


- FARKETMEK ile/ve/<> FARK'I FARKETMEK


- FARKINDALIK


- FARKINDALIK BİLİNÇ


- FARKINDALIK ile/ve/<> DAYANIŞMA


- FARKINDALIK ile/ve/||/<> MESAFELİ FARKINDALIK


- FARKINDALIK ile/ve/<> SEVGİ

( Farkındalık dinamiktir, sevgi ise varoluştur. )

( Farkındalık, eylem halindeki sevgidir. )


- FARKINDALIK ve/||/<> TUTUM ve/||/<> ÖZGÜNLÜK


- FARKINDALIK ile/ve/<> YOĞUNLAŞMA


- FaRkLaR (Kılavuzu/"Sözlüğü") ile/ve/<> FARKINDALIK


- FARKLAR ile/ve/değil/> FARKLILIK

( Farkın olumlu ya da olumsuz bir yönde olması/değerlendirilmesi gerekmeden sadece fark olarak! )


- FARKLI ile AYRI

( Farklıdır fakat ayrı değildir. )

( Nesneler ve kişiler farklılardır, fakat, onlar, ayrı değillerdir. )

( Pencere kapalı ya da açık olabilir ama güneş her zaman parlar. Bu tamamen oda için bir fark oluşturur, güneş için ise hiç. )

( Ayrılık duygusunu kaldırın, çatışma kalmayacaktır. )

( Ancak ayrılıkçılık ve çıkarcılık dünyada gerçek ıstırabın ortaya çıkmasına neden olur. )


- FARKLI ile/ve DEĞİŞİK


- FARKLI ile/ve İDDİALI


- FARKLI ile/ve ÖZEL


- FARKLI ile/ve SIRADIŞI


- FARKLILIK ile AYRICALIK


- FARKLILIK ile/ve/<> FARKINDALIK

( Farklılık, sadece, farklı olmak isteğinden çıkmaz. Ancak, yaşam biçiminde (de) olursa farklılıktır. )


- FARKLILIKLAR değil FARKLAR

(

Kavram Açıklama Örnek Kullanım
Farklılık - Bir durum ya da nesnenin genel olarak farklı olma durmunu tanımlar.

- Soyut bir kavramdır ve tekil olarak kullanılır/kullanılmalıdır.
- "İki kültür arasındaki farklılık, oldukça dikkat çekiciydi."

- "Tasarımlardaki farklılık, genel estetik anlayışından kaynaklanıyor."
Farklar - Belirli iki ya da daha fazla nesne arasındaki somut ya da açık ayrımları tanımlar.

- Nesne ya da tek tek gözlemlenebilen durumlar için yeğlenir.
- "Bu iki öneri arasındaki farklar oldukça belirgindir."

- "Renkler arasındaki farklar, hemen göze çarpıyor."
"Farklılıklar" - En son/üst düşün(dür)me/soyutlama "-lık" ekinden sonra "-lar" çoğul ekinin kullanımı gereksiz/yanlıştır. Dil bilgisi hatasıdır.

- Yerine "farklılık" ya da "farklar" yeğlenmelidir.
- Hatalı örnek: İki çalışma arasındaki "farklılıklar", ayrıntılarıyla incelendi.

- Doğru: İki çalışma arasındaki farklar, ayrıntılarıyla incelendi.
)


- FARKLILIKLAR ile FARKLAR


- FARMAKOLOJİ/PHARMACOLOGY[İng.] değil/yerine/= İLAÇ BİLİMİ


- FARMAKOPE/PHARMACOPEIA[İng.] değil/yerine/= RESMİ İLAÇ BİLGİSİ


- FARMAKOVİJİLANS/PHARMACOVİGILANCE[İng.] değil/yerine/= İLAÇ TAKİP DÜZENİ


- FASET/FACET(TE)[İng.] değil/yerine/= DÜZ, PÜRÜZSÜZ YÜZEY


- FASİKÜL/FASCICLE[İng.] değil/yerine/= DEMETÇİK


- FASİKÜLASYON/FASCICULATION[İng.] değil/yerine/= SEYİRME


- FASİLITASYON/FACİLITATION[İng.] değil/yerine/= KOLAYLAŞTIRMA


- FASİYAL/FACIAL[İng.] değil/yerine/= YÜZ (İLİŞKİLİ)


- FATALITE ORANI/FATALITY RATE[İng.] değil/yerine/= OLGU-ÖLÜM ORANI


- FATALITE/FATALITY[İng.] değil/yerine/= ÖLDÜRÜCÜLÜK


- FAZ[Fr./İng. < PHASE] değil/yerine/= EVRE


- FAZ/İK/PHAS/IC[İng.] değil/yerine/= EVRE/Lİ


- FAZLA BİLGİ ile FAZLADAN BİLGİ


- FAZLA ile ÇOK


- FAZLA ile/ve/değil ETKİN


- FAZLA ile/ve/değil GEREKSİZ


- FAZLA ile/ve/değil HIZLI


- FAZLA ile ÖTE


- FAZLA ile/ve SORUN


- FAZLA ile/ve/yerine/değil YETERİNCE


- FAZLALIK ile/ve AİDİYET


- FDA/FOOD AND DRUG ADMINISTRATION[İng.] değil/yerine/= ABD GIDA VE İLAÇ DAİRESİ


- FEBRİL/FEBRİLE[İng.] değil/yerine/= ATEŞLİ


- FEDÂKÂRLIK ile KATLANMA


- FEDERASYON[Fr./İng. < FEDERATION] değil/yerine/= ÜSTBİRLİK


- FELSEFE ile/ve DÜŞÜNCE

( Düşünce, düşünce başlar. [yere/aşağı düşünce!] )

( Bir yerini/dizini incitmeyen, düşünmeye başlamaz kolay kolay. )

( Dilin dilbilgisi. İLE/VE/<> Aklın dilbilgisi. )

( Yunan ökesi/dehası. VE Roma ökesi/dehası. )

( Aristoteles. İLE/VE Büyük İskender. )

( Tekillerden, tümeli görmeye çalışmak. İLE/VE Tekilde, tümeli görmek esastır. )

( Felsefe, matematiğin çalışma odasını, röntgen ışığıyla yansıtmaya çalışır. )

( Birleştirmek/birlikte tutmak gerekiyor. )

( Hayranlık. VE Hayret. )

( Zanaat. VE Teknokrasi, işçilik. VE İdeoloji. )

( İdeoloji. İLE/DEĞİL/YERİNE Felsefe. )

( Hayret. VE/<> Hayranlık. VE/<> Aşk. )

( Hikmet, teolojik; illet, metafizik; sebep, fizik nedenleri aramaktır. )

( Hikmet: Nasıl ise onu o biçimde bilmek. )

( Hikmet: Varolanları, nasılsa o biçimde ve tâkatı kadar bilmek. )

( Hikmet: Olgunlaşmayı istemek. )

( Hikmet: Doğada ve zamanda illetlendirmek. )

( Hikmet: Gizil durumda, tüm erdemleri içerir. )

( Hikmet Tanrısı: ENKİ )

( Hikmet: İstikmal el-Nefs. )

( Hikmet: "En Yüksek Hikmet". Onu kazanmış olmaya(onun iktinâ'ına) "'İlm", o ilme meleke kazanmış olmaya "Felsefe". )

( FELSEFE: KAVLÎ HİKMET )

( PHIL0-SOPHOS ile/ve SOPHOS )

( el-Hikmet: ilmun bi-a'yan'il-mevcudât alâ ma hiye fi'nefs'il emr bi-kaderi takat'il-beşeriyye )

( Fikir üretir. İLE/VE Tedbir üretir. )

( Nazarî hikmet. VE Amelî hikmet. )

( ... İLE HİKMET-İ HÂLİDA, CÂVİDÂN-I HIRED, PHILOSOPHIA PERENNIS )

( Genel felsefe eserlerinin adı olarak bu ad kullanılır. İLE/VE İlm-i mantık'ın başka bir adıdır. Pek çok mantık kitabı bu adı taşır. İLE/VE Abdurrahman Hazinî'nin eserinin adıdır. Eser, çekim ve cisimlerin özgül ağırlıklarından bahseder. Modern döneme kadar konuyla ilgili en önemli çalışmadır. İngilizce çevirisi de vardır. )

( Kişinin [ve evrenin] sorularına aklın sınırları içinde kalarak yanıt vermeye çalışmak. VE Anlama ilişkin soruların akıl ile değil kurguyla yapılacağına yönelik yaklaşımı felsefenin soruları içinde kalarak yanıtlamaya çalışmak. )

( GAZALİ ve KANT )

( Kişinin, kendine soru sormaya başlamasıyla devreye girer. )


- FELSEFE ile/ve/||/<> İNSAN


- FELSEFE ile/ve KELÂM

( Kelâmın anlaşılmayanı kabuğu, anlaşılanı içidir. )


- FELSEFE ile/ve/değil/||/<>/< KURAM


- FELSEFE ile/ve MACERA


- FELSEFE ile/ve MATEMATİK

( Tekillerden tümeli görmeye çalışmak. İLE/VE Tekilde tümeli görmek esastır. )

( Felsefe, matematiğin çalışma odasını röntgen ışığıyla yansıtmaya çalışır. )

( Kavramlarla ilgili etkinlik. İLE/VE Kavram inşâ etmek. )


- FELSEFE ile/ve METAFİZİK ile/ve MİSTİSİZM["MİSTİZİM" değil!]

( ... İLE/VE Metafizik sözü ilk defa Peripatos'culardan Rodos'lu Andronikos (M.Ö. I. yy.) tarafından kullanıldığı öne sürülür. İLE/VE ... )

( METAFİZİK: BİLGİ - VARLIK - AHLÂK )


- FELSEFE = PHILOSOPHY[İng.] = PHILOSOPHIE[Fr., Alm.] = PHILOSOPHIA(PHILIA:SEVGİ, SOPHIA:BİLGELİK)[Yun.] = FILOSOFIA[İsp.]


- FELSEFE ve/<> TUTKU

( Kişi, felsefeyi, ancak tutkuyla yaşama katar. )


- FENESTRASYON/FENESTRATION[İng.] değil/yerine/= PENCERELEME


- FENOTİP/İK / PHENOTYP/IC[İng.] değil/yerine/= DIŞ GÖRÜNÜM/SEL


- FERÂGAT AHLÂKI ile/ve/değil/yerine ANNELİK AHLÂKI


- FERÂGAT(BEZL) ile TERK

( Canına kıymazsan, seyahat etme! )


- FERÂSE ile FERÂŞE/PERVÂNE[Fars.]/USKUR[< İng.]

( Kısrak. İLE Geceleri, ışığın etrafında dönen küçük kelebek. Fırıldak. | Çark. | Haberci, kılavuz. | Şems-i Tebrizi. )


- FERMANTASYON/FERMENTATION[İng.] değil/yerine/= MAYALANMA


- FERMENT[İng.] değil/yerine/= MAYA


- FERRUM[İng.] değil/yerine/= DEMİR


- FESTİVAL[İng.] değil/değil/yerine/= ŞENLİK/ŞÖLEN


- FETİH ile/||/<> FÜTUHAT ile/||/<> FETİHNÂME[İng. MESSAGE ANNOUNCING A CONQUEST | FR. MESSAGEM DE COMQUETE | ALM. BERICH (M) ÜBER EINE EROBERUNG] ile/||/<> FATİH

( Bir kenti ya da ülkeyi savaşarak alma. İLE/||/<> Fetihler, zaferler. İLE/||/<> Savaşlar sonunda kazanılan zaferleri, bir yerin alındığını müjdelemek için hükümdarların, fethedilen yerleri, komşu hükümdarlara, yabancı devlet adamlarına, hanlara, prenslere/şehzâdelere ve valilere bildirmek üzere yazılan resmi mektup. İLE/||/<> Fetheden, İslâm devletlerinde bir ülkeyi ya da kenti savaşarak alan hükümdar ya da komutana verilen san. )


- FETİŞ ile TAPMA/TAPINMA, TAPINCAK


- FEV/FORCED EXPIRATORY VOLUME[İng.] değil/yerine/= ZORLU SOLUK VERME OYLUMU


- FFP/FRESH FROZEN PLASMA | FİLTERING FACE PİECE[İng.] değil/yerine/= TAZE DONMUŞ PLAZMA | YÜZE SÜZGEÇLENEN PARÇA


- FFP2 MASKE/FFP2 MASK[İng.] değil/yerine/= N95 MASKE


- FFR/FRACTIONAL FLOW RESERVE[İng.] değil/yerine/= ORANSAL AKIM YEDEĞİ


- FHIR/FAST HEALTHCARE INTEROPERABILITY RESOURCES[İng.] değil/yerine/= HIZLI SAĞLIK HİZMETİ BİRLİKTE ÇALIŞABİLİRLİK KAYNAKLARI


- FİBER[İng.] değil/yerine/= LIF


- FİBRİL[İng.] değil/yerine/= LIFÇİK


- FİBRİLASYON/FİBRİLLATION[İng.] değil/yerine/= ÇIRPINTI


- FİBULA ile KAVAL KEMİĞİ


- FİDAN, SÜRGÜN ile/ve AĞAÇ

( ... Ağaç rakım sınırı 1800 m.dir. [Deniz seviyesinden 1800 m.nin üzerinde ağaç olmaz] )

( Sürgün, taze ve düzgün fidan. )

( Divan şiirinde sevgilinin boyu ve endamı, ince ve düzgün oluşu nedeniyle nihâle benzetilir. )

( [Sümerce] ... ile/ve GİŞ )


- FİDANLIK ile AĞAÇ PARKI/ARBORETUM[Lat.]

( Ağaç yetiştirilen alan. İLE Çeşitli ağaçların, sergilenme, eğitim ya da bilimsel inceleme amacıyla yetiştirildikleri ya da korundukları geniş bahçe. )


- FİDBEK[İng. < FEEDBACK] değil/yerine/= GERİBİLDİRİM


- FIFO/FIRST IN FIRST OUT[İng.] değil/yerine/= İLK GİREN, İLK ÇIKAR


- FİGÜR = FIGURE[İng., Fr.] = FIGURA[Lat., İsp.]


- FİİL EHLİYETİ/CAPACITY TO ACT[İng.] değil/yerine/= AYIRT ETME GÜCÜ/EDİM UZLUĞU


- FİİL-İ MÂZÎ ile/ve FİİL-İ MUZÂRİ

( Geçmiş zaman. İLE/VE Şimdi, geniş ve gelecek zaman. )


- FİİL-İ TAACCÜB EVVEL


- FİKİR ile TEZÂHÜR


- FİKİR ile/ve/yerine VİCDAN


- FIKRA[Ar. çoğ. FIKARÂT] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]


- FİKS[İng. < FIX] değil/yerine/= DURAĞAN/DEĞİŞMEZ, SABİT


- FİKS/FIXED[İng.] değil/yerine/= SABİT


- FİKSASYON/FIXATION[İng.] değil/yerine/= SABİTLEME | SAPLANMA


- FİKSATÖR/FIXER[İng.] değil/yerine/= SABİTLEYİCİ


- FİLAMENT/FİLAMENT[İng.] değil/yerine/= İĞCİK


- FİLARMONİ[İng./Fr. PHILHARMONY/PHILHARMONIE < PHILOS: Sevgi/si.] ile/ve/||/<> SENFONİ[İng./Fr. SYMPHONY/SYMPHONIE < Yun. < SYMPHONIA(συμφωνία) | SYM-: Birlikte. ( > SEN-)]

( Güçlü müzik sevgisi. | Müzik konserleri derneği. İLE/VE/||/<> Orkestra için bestelenmiş, birkaç bölümden oluşan uzun müzik yapıtı. )


- FİLIFORM[İng.] değil/yerine/= İPLİKSİ | ZAYIF


- FİLİKA[İt. < FELUCA] ile BÜYÜK FİLİKA

( Cankurtaran sandalı. İLE ... )


- FİLİKA[İt. < FELUCA] ile ÇATANA[Çetene kasabasının adından]/İSTİMBOT[İng. < STEAMBOAT]

( Cankurtaran sandalı. İLE Filika büyüklüğünde, islimle işleyen deniz teknesi, küçük vapur. [Tuna kıyısındaki Çetene kentinden] )


- FİLİZ ile/ve KIVILCIM


- FİLOZOF ile SÛFÎ

( Yaptığına bakılmaz, söylediğine bakılır. İLE Söylediğine bakılmaz, yaptığına bakılır. )