Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(18/30)


- KEVSEL ile KEVSER[Ar.]

( Geminin kıç tarafı. İLE Maddi ve manevi çokluk, kalabalık kuşak. | İlim, irfân. | Cennette bir havuzun adı. )


- [ne yazık ki]
KEYFÎ "DÜŞÜNMEK"/KONUŞMAK ile/değil/yerine KENDİNE GÖRE "DÜŞÜNMEK/KONUŞMAK/YAŞAMAK"

( [ne yazık ki] Kişiler, (çoğunlukla) yiyecekleri ve yatacakları bir şeyleri olduğu sürece düşünmeyi reddederler. [ya da bu yanılsamadan ve keyfiyetten vazgeçip düşün(ebil)meyi, her şeye yeğlemelilerdir] )


- [ne yazık ki]
"KEYFÎLİK" ile/değil/yerine GÖRELİLİK


- KEYFİNE/ÇIKARINA GÖRE DAVRANMAK ile/değil/yerine/>< KENDİN/KİŞİ/ADAM/İNSAN OLMAK

( Kendin olmak, "keyfine/çıkarına göre davranmak/davranabilmek" değildir. )


- KEYİF/RAHATLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇALIŞMA/HİZMET

( % 3[daha çok] -31[en fazla, azınlıkla/bazen] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< % 96[daha çok] - 69[en az, çoğunlukla] )


- KEYİF ile/değil/yerine/>< KEŞİF

( [not] PLEASURE/MOOD vs./but/>< DISCOVERY
DISCOVERY instead of PLEASURE/MOOD )


- KEYİF ile/değil RIZÂ


- KEYİF ile/değil/< YAŞAM

( Keyifler değildir yaşamı değerli yapan. Yaşamdır, keyif almayı değerli kılan. )


- KİBAR/LIK ile NAZİK/LİK


- KİBARLIK ile/değil/yerine NEZÂKET

( Nasıl "görünmek" "istediğmizle". İLE/DEĞİL/YERİNE Kim olduğumuzla ilgili. )

( Krala gösterilen kibarlık, "zorunluluktandır". İLE/DEĞİL/YERİNE Dilenciye gösterileni nezâket, gerçektir. )


- KİBİR:
HALKTAN "UZAK DURMAK" değil HAK VE HAKİKATTEN UZAK DURMAK


- KİBİR değil/yerine/>< ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK

( Büyük görünme. / Küçüklüğün ölçüsü. DEĞİL/YERİNE/>< Küçük görünme. / Büyüklüğün ölçüsü. )


- KİBİR değil/yerine/>< ONUR/VAKAR[Ar.]

( Kartal, vakarı; yılan, bilgeliği simgeler. )

( Başkalarını aşağılayarak. DEĞİL/YERİNE/>< Başkalarına hizmet ederek. )

( Kendini beğenme, başkalarından üstün tutma, büyüklenme, benlik. DEĞİL/YERİNE/>< Ağırbaşlılık. )


- KİBİR ile/değil/yerine ÖZDEĞER


- KİBİR ile/değil/yerine/>< ÖZGÜVEN

( Çoğu kişiden üstün olduğumuzu zannediyorsak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kimseden bir eksiğimizin olmadığını düşünüyorsak. )

( Kendinden emin olmaya alışık olmayana, özgüven, "kibir" gibi gelebilir. )

( [not] ARROGANCE vs./but/>< SELF CONFIDENCE
SELF CONFIDENCE instead of ARROGANCE )


- KİFAFLANMAK[Ar.] değil/yerine/= AZLA YETİNMEK

( Elde ne varsa onunla, çok az yiyecekle karın doyurmak, çok az şeyle yetinmek. )


- KİLİTLENMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ODAKLANMAK


- KİM?:
DEĞİŞİM İSTER? ile DEĞİŞMEK İSTER?

( Herkes. İLE Pek az (aklını kullanma cesâretini gösteren) kişi. )


- KİMİN, "HAKLI/HAKSIZ" OLDUĞU değil/yerine NEYİN, DOĞRU OLDUĞU

( Bir şeyin, haklı olduğunu bildiğin halde, o şeyden yana çıkmazsan, korkaksın demektir. )


- KİMİN:
"NE OLDUĞU" ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< NE OLACAĞI

( "Belirli" olabilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Belirsizdir. )


- KİMLİK ile/ve/<> BENLİK ile/ve/<> BİREYSELLİK


- KİMSESİZ/LİK (KALMAK) ile/değil/yerine YALNIZ/LIK (OLMAK)


- KİMSEYE İNANMAMAK" ile/değil/yerine/||/>< ONA/ONLARA(BAZI KİŞİLERE) İNANABİLECEĞİNİ ANLAMAK/KABUL ETMEK


- KİMSEYİ:
(ÇOK/FAZLA) ÖVMEMELİ ve/||/<> KÜSMEMELİ ve/||/<> YAKINMAMALI ve/||/<> SUÇLAMAMALI


- KİN ile/değil/yerine/>< SADÂKAT


- KİNÂYE ÇEŞİTLERİNDE [YAZINDA/EDEBİYATTA]:
MUGÂLATA-İ MANEVİYE ile TEVRİYE ile İSTİHDÂM ile TEVCÎH ile TA'RÎZ ile REMZ

( ... İLE Örtmek, merâmı gizlemek. | [edebiyatta] Nükte yapmak amacıyla birkaç anlamı olan bir sözcüğün, en uzak anlamını kastederek kullanma sanatı.[Anlam sanatlarındandır ve telvîn'in bir bölümüdür.] İLE Hizmet ettirme. | Birden fazla anlamı olan bir sözcüğün, her anlamını, anlama uygun düşecek biçimde kullanma sanatı. [Sözcüğün, mecâz ve gerçek anlamı, başka sözcüklerin etkisiyle kullanım alanına çıkar. Çoğu zaman, aynı sözcüğün yerine özne biçimi kullanılır. Sözcüğün iki anlamı da kendileriyle ilgili yönde ele alınır.] İLE ... İLE "Taş atma." Birini, küçük düşürmek ve onunla alay etmek amacıyla, söylenecek sözü, tam tersi olan bir söz ile nükte yaparak anlatma sanatı. | Zarif bir biçimde, ifadenin yönünü değiştirerek sitemde bulunmak. ["Ne kadar da cömert davranıyorsunuz..."] [Bu sanatta, söz söylenilen kişi, karşılık vermekten yoksun bırakılır.][Kinâye sözcüğe, ta'rîz ise anlama dayandırılır.] İLE ... )


- KİNÂYE ile/ve/değil/yerine/<>/>/< İNCELİK


- KİNÂYE[Ar.] ile TARİZ[Ar.]

( Düşünüleni dolaylı olarak anlatan söz. | Üstü kapalı, sitemli, dokunaklı söz. | Bir sözü, gerçek anlamının dışında kullanma sanatı. İLE Kapalı bir biçimde, dolaylı olarak söz söyleme, taşlama. )


- KIPI = AN = DEM = MOMENT[İng., Fr., Alm.] = ATTIMO/MOMENTO[İt.] = MOMENTO/RATO[İsp.]


- KİRAZ ile DEFNE ile MEŞE ile AKÇAAĞACI ile KAYISI

( image )

( Kendinizi tanımlamak isteseydiniz ne olmak isterdiniz?

Kiraz kadar lezzetli, defne gibi yeşil, meşe gibi toprağın sigortası, akçaağaç kadar estetik ve kayısı kadar yararlı olmak isterdim. )


- KIRGIN/LIK ile/ve/||/<>/> KIZGIN/LIK ile/ve/||/<>/> KİN

( Sessizdir. İLE/VE/||/<>/> Gürültülüdür. İLE/VE/||/<>/> Gereksizdir ve yanlıştır. )


- KIRILMAMALI:
DAL ile/ve/||/<> SEVGİ

( Ağaçtan, meyve bekliyorsak. VE Kişilerden, sevgi bekliyorsak. )


- 40'LI YAŞLAR ile/ve/||/<>/> 50'Lİ YAŞLAR

( Gençliğin yaşlılığı. İLE/VE/||/<>/> Yaşlılığın gençliği. )


- KİRLENMEKTEN KORUNMA ve/<> ERDEM


- KIRMAMAK" ve/||/<> "KIRILMAMAK"

( "Dil ile". VE/||/<> (B)ilim/bilgi ile. )

( İlk ders. VE/||/<> Son ders. )


- KİRPİ ile ARMADİLLO

( ... İLE 20 türü vardır. [30-40 milyon civarındalardır] [hepsi de Amerika'da yaşarlar] )

( ... İLE 60 milyon yıldır yeryüzündelerdir. )

( ... İLE Soluklarını 6 dakikaya kadar tutabilirler. [Uzun bir mesafe almaları gerektiğinde ciğerlerini havayla doldurup, midelerini can yeleği gibi şişirirler] )

( ... İLE Ürkütüldüklerinde ve bir savunma mekanizması olarak metrelerce havaya sıçrarlar. )

( ... İLE Teksas eyaletindeki her iki memeliden biri armadillodur. [Öteki ise, Teksas Uzunboynuz sığırıdır.("Teksas hız kesicisi" takma adıyla da anılırlar)] )

( Armadillo'lar, en büyük penise sahip memelidir. )

( [Azteklerde] ... ile AZOTOCHTLI[: Kaplumbağamsı tavşan.] )

( ... ile Armadillo | Armadillo )

( ... İLE Fareler [ve insanlar] dışında, cüzzamdan ciddi biçimde etkilenen tek hayvan türüdür. [Amerika'nın Louisiana eyaletindeki armadillolarının çoğu cüzzamlıdır] )

( Çözümler/Çareler...

Kendimizi, ayakta, dikey | durumda görerek değil O küre/yuvarlak biçimdeki bir bütün ve tüm bütünlüklerin önemli bir parçası olarak görüp birbirimizle, yaşamda, doğada ve doğayla uyumlu bir akış/yuvarlanış içinde olmamızda!... )

( HEDGEHOG/CENTIPEDE vs. ARMADILLO )

( ERINACEUS EUROPAEUS cum [İsp.]ARMADO< [Lat.]ARMARE )


- KISA KES, AYDIN HAVASI OLSUN değil KISA KES, AYDIN ABASI OLSUN

( ABA: Kumaştan yapılma giysi.[Aydın efesinin abası, kısa ve dizleri açıktır.] )


- KISA/KÜÇÜK USÛL ile/ve UZUN/BÜYÜK USÛL


- KISA VADELİ YARAR-UZUN VADELİ ZARAR ile/değil/yerine ÂN'I YAŞAMAK


- KİŞİ/BİREY ile/ve/değil/yerine KAVRAM/DURUM/OLAY

( Bazı durumları yaşayan/deneyimleyen değil o durumu kim yaşarsa yaşasın aynı süreç ve sonuç deneyimlenebilecek olan. )

( Kişinin özgünlüğünün, özerkliğinin üst seviyede olması, sınırlanamaz, kısıtlanamazlığı, kapsayıcılığının derinliği ve genişliği, insanla bağlantılandırılan ve bağdaştırılanların yetersizliği/düşüklüğünden dolayı apayrı olarak ve hiçbir şeyle karıştırılmaması gerekliliği. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Kavramın/olayın kendi içinde ve kendine özgülüğünün gözönünde bulundurularak/dikkate alınarak değerlendirilmesi ve arı biçimde bırakılma gerekliliğinin ister kişi, isterse diğer tüm kavram ve olaylarla bağlantılandırılmasındaki/bağdaştırılmasındaki duyarlılık ve titizlik gerekliliği. )

( Kişiyi, kavramsallaştırma! Kavramı, kişiselleştirme!
[ GENEL ile ÖZEL'i karıştırma! ] )

( Düşüncenin üstesinden gelemeyen, düşünenin üstesinden gelmeye çalışır. )

( PERSON vs./and CONCEPT/EVENT )


- KİŞİ:
"BÜYÜK" ile/ve/||/<> AKILLI ile/ve/||/<> GÜÇLÜ

( Hatalarını kabul edebildiği ölçüde. İLE/VE/||/<> Hatalarından ders çıkarabildiği ölçüde. İLE/VE/||/<> Hatalarını düzeltebildiği ölçüde. )


- KİŞİ:
FARKLI ile/ve/değil/||/<>/>/< (TOPLAMININ) FAZLASI


- KIŞI GEÇİRMEK ile/ve/fakat/||/<>/> AYAZI UNUTMAMAK


- KİŞİ:
"HINZIR'IN ÜSTÜNDE HINZIR'LAŞMIŞ" ile/değil/yerine/>< HIZIR'IN ÜSTÜNDE HIZIR'LAŞMIŞ


- KİŞİ İÇİN (OLAN) ile/ve TOPLUM İÇİN (OLAN)

( Giyinmek, öncelikle toplum (ve düzeni/sağlığı) için daha sonra kişi içindir. )


- KİŞİ/İNSAN:
ANLAMAYANA ile/ve/||/<> "ANLAYANA"

( "Eksik" geliriz. İLE/VE/||/<> "Çok" geliriz. )

( Davul-zurna, az. İLE/VE/||/<> Sivrisinek, saz. )


- KİŞİ/İNSAN, GÖVDENİN İÇİNDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖVDE, KİŞİNİN DIŞINDA


- KİŞİ/İNSAN:
UYKU ve/||/<> UYANIKLIK ve/||/<> BEN'İN DENEYİMİ/FARKINDALIĞI


- KİŞİ/İNSAN ve/= AKIL

( Akılla her şey bilinir de insan bilinmez. )


- KİŞİ/İNSAN ve/<> İNSAF


- KİŞİ/İNSAN ve/||/<> KİTAP

( Kişiler, kitap gibidir. Gerçek yüzleri, kapağına bakınca değil zamanla, sayfaları okundukça anlaşılır. )

( )


- KİŞİ/İNSAN ve/||/<>/< ZAAF

( Kişi, "zaafları"nın toplamı kadardır. )


- KİŞİ:
İYİLİK ile/ve/||/<> MERHAMET ile/ve/||/<> KİŞİLİK

( [kadar ...] "Taşlanır." İLE/VE/||/<> "Dışlanır." İLE/VE/||/<> Sınanır. )


- KİŞİ/KENDİ ile/ve İNSANLIK

( İnsanlık, bizden, çoluğumuzun çocuğumuzun, konu konşumuzun, milletimizin ve insanlığın yararlanmasıdır. )


- KİŞİ, KİŞİNİN:
"KURDU" değil YURDU/AYNASI


- KİŞİ, KİŞİNİN KURDUDUR[HOMO HOMINUS LUPUS]:
"THOMAS HOBBES'UN SÖZÜ" değil PLAUTUS'UN SÖZÜ[ASINARIA'da]


- KİŞİ:
MUTLU ve/||/<>/> KARARLI ve/||/<>/> ONURLU ve/||/<>/> "BÜYÜK" ve/||/<>/> SAYGIN ve/||/<>/> İNSAN

( Sevgimiz kadar. VE/||/<>/> Bilgimiz kadar. VE/||/<>/> Ürettiğimiz kadar. VE/||/<>/> Paylaştığımız kadar. VE/||/<>/> Merhametimiz kadar. VE/||/<>/> Dürüstlüğümüz kadar. )


- KİŞİ, NE YAPARSA:
KENDİ YAPAR ve/+/<> KENDİNE YAPAR


- KİŞİ ODAKLILIK ile/değil/yerine/>< OLGU(/DURUM/KAVRAM/BAĞLAM) ODAKLILIK

( [GELECEK:] "Kim gelecek? O gelecek." biçiminde algılar/yorumlar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Geçmiş ya da şimdi değil Şimdi'den sonrası olan zamansal durumu/kavramı düşünmek olarak algılar/yorumlar. )


- KİŞİ/ADAM/İNSAN OLMAK ve/||/<>/=/: 72 MİLLETİ, BİR BİLMEK


- KİŞİ:
"SERT" ile/ve/||/<>/> SICAKKANLI ile/ve/||/<>/> KARARLI

( Uzaktan bakıldığında. İLE/VE/||/<>/> Yaklaşıldığında. İLE/VE/||/<>/> Konuşmaya başladığında. )


- KİŞİ TANRI ile KAVRAM TANRI


- KİŞİ:
"TAŞLANIR" ve/||/<> "DIŞLANIR" ve/||/<> "SINANIR"

( İyiliği kadar. VE/||/<> Merhameti kadar. VE/||/<> Teslimiyeti kadar. )


- KİŞİ ve/||/<>/> GÖZGÜ/AYNA ve/||/<>/> YAZI

( Üçü de herşeyi yansıtır. )

( Ancak, üçüne baktığında, kendini görebilirsin. )

( Kişi, kendini, en iyi, yazı aynasında tanır ve gerçekleştirir. [ Öncelikli olarak, iki ayrı sayfada, şu iki dizini oluşturmakla başlamak gerek. 1- HAYIR! | 2- YAPMAYABİLECEKLERİM(İZ) ] )

( Kişi, kendini, üç ayna karşısında tanıyabilir ve gerçekleştirebilir.

İlk aynamız, öteki aynasında yani anne ve başka kişilerle olan ilişkilerinde, paylaşım ve iletişimlerimizdedir.

İkincisi, doğada ya da cam/ayna, metal, kamera gibi nesnelerdeki yansımalarındadır.

Üçüncüsü ise yazı aynasındadır, yazdıklarımızın ve yazabileceklerimizin yansımasındadır.

Yazma eylemi, ilk ikisi gibi dolaylı olmayıp doğrudan, kişinin kendini, zihnini ve yaşamını karşısına koyup gözlemlemesini ve düzenlemesini sağlayan, yaşamın gelişine ya da kendi "haz ve keyfî kararlarına" düş(ür)meyebileceği eylem ve tutumdur.

Yaparak, eyleyerek ve "Yaptığını yaz, yazdığını yap!" ilkesiyle ancak yazarak, kendine hizmet etmekle herkese, insanlığa hizmet etmiş ve yaşama katılmış olur.


Bir'e hizmet, bin'e hizmet;
bin'e hizmet, bir'e hizmettir.

-------------------------------------------

Kişi, ne yaparsa
kendi yapar, kendine yapar. )


- KİŞİ ve/||/<>/> BAŞ OYUNCU

( Her birey, yaşamının baş oyuncusudur. )


- KİŞİ ve/||/<>/>/< BELLEK

( ... VE/||/<>/>/< Güncellenen geçmiş. )


- KİŞİ ve/= GÖNÜL

( GÖNÜL BİRDİR!
["Benim gönlüm"/"Senin gönlün"ü olmaz!] )

( HUMAN and/= HEART )


- KİŞİ ile/ve/<> İNSANLIK

( Kişileri, ayrı ayrı sevemeyenler, -çarpıtarak- "insanlık" kavramına "sığınırlar". )

( Seni sana emanet edemiyorsak, insanlığı nasıl emanet edelim?! )


- KİŞİ ile/ve/değil/yerine OLGUN/KÂMİL KİŞİ(/İNSAN-I KÂMİL)

( Başkasının sözünü taşıyan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Kendi sözünü söyleyebilen/söyleyen. )

( Anadan doğma insan yoktur. )

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Kendini aşma iradesini gösteren. )

( ... ile İSKENDERİYE FENERİ/MİSFALA )


- KİŞİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÖZLÜK


- KİŞİ ile/ve/||/<> TOPLUM

( [Kendini/zihnini/davranışını/adâletini] Kızdığında gösterir. İLE/VE/||/<> Savaşta gösterir. )

( PERSON vs./and/||/<> SOCIETY )


- KİŞİ:
CAN ve/||/<>/> GÜÇ ve/||/<>/> /< İKRAR ve/||/<>/> /< ADÂLET ve/||/<>/> KEMÂL

( Kişi, doğar ve can kazanır. VE/||/<> />/< Canında güç kazanır/bulur. VE/||/<> />/< Gücünü, kararlarında/ikrarında bulur. VE/||/<> /< Kararında adâletli ise, erdemli olur. VE/||/<> />Adâletinde olgunluğu/kemâli bulursa, olgun/kâmil olur. )


- KİŞİDE:
EBEVEYN BULAŞMASI ile/ve/||/<> ÇOCUK BULAŞMASI

( Düşüncelerde. İLE/VE/||/<> Duygularda. )


- İSTEMEK/SORMAK(SUAL ETMEK):
KİŞİDEN ile/ve/değil/yerine/||/<> ALLAH'TAN

( Verirse, (")minnet("); vermezse, (")zillet("). İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Verirse, nimet; vermezse, hikmet. )


- KİŞİ/İNSAN:
BİLGİSİZLİĞİNİN ESİRİ
ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>
BİLGELİĞİNİN ESERİ


- KİŞİ/İNSAN:
DÜŞKÜN ile/değil/yerine/>< İÇKİN

( Gövde/haz odaklı/lık. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Akıl öncelikll/lik. )


- KİŞİ/İNSAN ve/<> EYLEM

( Ayinesi iştir kişinin, lâfına bakılmaz! )

( Kişinin "büyüklüğü", başkası/başkaları için de yapabildikleriyle orantılıdır. )

( İnsana özgü/dair hiçbir şey bana/sana yabancı değildir. )


- KİŞİLER ARASINDA:
"DUVAR ÖRMEK" değil/yerine/>< "KÖPRÜ KURMAK"


- KİŞİLER ÜZERİNDE değil/yerine/< KİŞİLER ÜZERİNDEN


- MERAK":
KİŞİLER ÜZERİNE/ÜZERİNDEN ile/değil/yerine/< DÜŞÜNCELER/ZİHİNLER ÜZERİNE/ÜZERİNDEN


- KİŞİLER:
YANLIŞ <> KÖTÜ ile/değil/yerine/||/>< İYİ<> DOĞRU

( Ders bırakır. <> Deneyim bırakır. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Mutluluk bırakır. <> İz bırakır. )


- KİŞİLER ile İNSANLIK


- KİŞİLER ile/ve/||/<>/> MEZAR TAŞLARI

( )

( )

( )

( )

( image )


- KİŞİ/LER değil/yerine/||/=/<>/< ZİHİN/LER


- KİŞİLERDE BAKILMASI GEREKEN/ÖNCELİKLİ OLAN:
"VAAD/LER" değil SAMİMİYET


- KİŞİLERDE:
(")KÖTÜ(") ile/değil/yerine/>< (")İYİ(")

( [İlkesi]
Sahip olmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Olmak.

[Simgesi]
Yılan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Elif. [ | ]

[Sıfatı]
Yalancı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dürüst.

[Hak(k)'a karşı]
Başkaldırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Boyun eğer.

[Haksızlığa karşı]
Boyun eğer. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Başkaldırır.

[Öteki ile ilişkisi]
Sömürür. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Öteki" diye biri yoktur.

[Etkisi]
Korku salar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ümidi yayar.

[Duygusal durumu]
Korkak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sevecen.

[Görünüşü]
Her kılıfa girebilir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gülümser. :)

[İletişimde]
Yargılar ve suçlar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anlar ve eğitir.

[Toplumsal etkisi]
Köleleştirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Özgürleştirir.

[İş/hizmet karşısında]
Sorumluluk almaz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sorumluluk alır.

[Başarı yolunda]
Sonuç odaklıdır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Süreç odaklıdır.

[Uygarlığa katkısı]
Aydınlığı karartır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Karanlığı aydınlatır. )


- KİŞİLERE/İ:
[ne] DARILACAK KADAR GÜVENMEK ile/ve/ne de/||/<> GÖNÜL KOYACAK KADAR SEVMEK


- KİŞİLERİ KONUŞMAK ile/değil/yerine KİŞİLERLE KONUŞMAK


- KİŞİLERİ:
"OLANAK/FIRSAT OLARAK GÖRMEK" ile/değil/yerine/>< İNSAN/KENDİ OLARAK GÖRMEK


- KİŞİLERİ TANIMA:
YOLCULUKTA ve/||/<> ZORLUKTA ve/||/<>
YOKLUKTA ve/||/<> (AYNI) MASADA


- KİŞİLERİ TANIMAK:
TANIŞIRKEN ile/ve/değil/||/<>/>/< TARTIŞIRKEN


- KİŞİLERİ, ZİHNİMİZDEN/YAŞAMIMIZDAN ÇIKARMA:
HATA YAPTIKLARINDAN DOLAYI değil ÜMİDİMİZ KESİLİRSE


- KİŞİLERİN ANIMSANMASI:
"ZAYIFLIKLARI" ile/değil/yerine/>< ÇABALARI


- KİŞİLERİN:
HATASINDAN/YANLIŞINDAN/SUÇUNDAN/GÜNAHINDAN ve/fakat TÖVBESİNDEN

( Haberimiz olabilir. VE/FAKAT Haberimiz olmayabilir. [Dolayısıyla, kimseyi kınamamak gerek!] )


- KİŞİLERİN:
İLK SÖYLEDİKLERİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SON YAPTIKLARI


- KİŞİLERİN/İKİ KİŞİNİN:
ÖNÜNDEN/ARASINDAN GEÇMEK değil/yerine/>< ARKASINDAN GEÇMEK


- KİŞİLERİN/ÜNLÜLERİN:
DOĞUM TARİHİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖLÜM TARİHİ

( Kişilerin doğum tarihini değil ölüm tarihini ölçüt almak gerekir. Nedenlerini yeterince düşünürüz umarız...

Onlarca nedenin özeti olarak;
doğduğumuzda, kendimiz olamamışızdır henüz.

Ölene kadar da her düşüncemizi,
tutum, karar ve adımızı bile değiştirebiliriz. )


- KİŞİLERLE "AYNI OLMAK" ile/değil/yerine/>< KİŞİLERE AYNA OLMAK


- KİŞİLERLE İLİŞKİDE:
ÇOK UZAKLAŞMAMAK ve/||/<> ÇOK YAKLAŞMAMAK

( Donmamak için. VE/||/<> Yanmamak için. )


- KİŞİLERLE MÜCADELE ile/değil/yerine/< KEYFİYETLE MÜCADELE


- KİŞİLİK = ŞAHSİYET = PERSONALITY[İng.] = PERSONALITÉ[Fr.] = PERSÖNLICHKEIT, PERSONALITÄT[Alm.] = PERSONALIDAD[İsp.]


- KİŞİNİN:
"AĞZIYLA KUŞ TUTMASI" değil "AĞZINI (KAPALI) TUTMASI"


- KİŞİNİN:
ANLAYACAĞI DİL ile/ve/değil/yerine/||/<>/> "KENDİ DİLİ"

( Aklına ulaşı(lı)r. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> "Kalbine" ulaşı(lı)r. )


- KİŞİNİN BAKIŞINDA:
GÖRÜNEN ile/ve/||/<> KENDİ ile/ve/||/<> GÖRÜNMEYEN


- KİŞİNİN ...:
İÇSELLEŞTİRDİĞİ ile/ve/||/<>/> KÖK SALDIĞI


- KİŞİNİN YÖNETİMİ ile/ve/<> TOPLUMUN YÖNETİMİ ile/ve/<> DEVLETİN YÖNETİMİ

( TO MANAGE THE SELF vs./and/<> TO MANAGE THE SOCIETY vs./and/<> TO MANAGE THE STATE )


- KİŞİ:
KONUŞTUĞU ile/ve/değil/fakat/||/<>/< SUSTUĞU


- KİŞİNİN, ...:
"MİZAH GÜCÜ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "AKIL GÜCÜ"


- KİŞİNİN:
SESSİZLİĞİ ile SUSKUNLUĞU

( Ağzın, kapalı tutulması. İLE Ağzın, kilitli tutulması. )

( Katlanılabilir. İLE Katlanılamaz. )


- KİŞİNİN YAŞAMI:
VİTRİNLİK ile/ve/değil/||/<>/< DERİNLİK

( Bildiğimiz. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Bilmediğimiz. )


- KİŞİNİN YETİŞMESİ ve/<> YETİŞMİŞ KİŞİ


- KISIR DÖNGÜYE NEDEN OLAN ile/yerine ARTIRMAYI SAĞLAYAN

( WHICH THE REASON TO VICIOUS CIRCLE vs./and WHICH TO GET TO SAVING )


- KİŞİSEL ÇELİŞİM ile/değil/yerine/>< KİŞİSEL GELİŞİM


- KİŞİSEL) "KABUL" ile/ve/değil/yerine/></< TANIM


- KİŞİSEL ile/ve/||/<> KİTLESEL


- KİŞİYE BIRAKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< KİŞİYE GÜVENMEK


- KİŞİYE GÖRE RENK DEĞİŞTİRMEK ile/değil/>< KİŞİLİĞİNİN, RENKLİ OLMASI


- KİŞİYE ÖZGÜ ile/ve/değil/||/<>/< KİŞİYE ÖZEL


- TESLİMİYET:
"KİŞİ"YE ile/ve/değil/||/<>/< YOL'A


- KİŞİYİ/ÇOCUĞU ELEŞTİRMEK ile/değil/yerine/&gt;&lt;/&lt; DAVRANIŞI ELEŞTİRMEK

( Utancı artırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ahlâkı artırır. )


- KİŞİYİ:
FARKLI KILAN ve/||/<> GÜÇLÜ KILAN ve/||/<> KENDİ KILAN

( Affettiklerimiz. VE/||/<> Sabrettiklerimiz. VE/||/<> Vazgeçtiklerimiz. )


- KORUMAK/KORUYAN:
[hem] KİŞİYİ, KENDİNDEN hem de DOĞAYI, İNSANDAN


- KİŞİYİ YIKAN:
DÜŞMAN(LAR)IN SÖZLERİ ile/değil/||/<>/< DOSTLARIN SESSİZLİĞİ


- KİŞİYİ/ÇOCUĞU ÖVMEK ile/değil/yerine/||/&gt;&lt;/< DAVRANIŞI ÖVMEK

( Kibri geliştirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>


- KİŞİYİ/İNSANI:
DOĞRUDAN ANLAMAK ile/ve/değil/yerine DOLAYLI OLARAK ANLAMAK

( Kişi/ler, dolaylı olarak, ancak, bir şeyler üzerinden anlaşılabilir. Doğrudan anlamak olanaklı değildir. Ve de kişi, ancak, kendinden bahsettiği oranda anlaşılabilir, bilinebilir/tanınabilir. )


- KIŞKIRTMA ile/ve/&lt;/değil/yerine TETİKLEME


- KISSA ile/ve/||/<>/> HİSSE

( Fıkra, öykü/hikâye, rivâyet. | Vak'a. İLE/VE/||/<>/> ... )


- KİTAP OKUMAK:
"UYUMAK İÇİN" değil UYANIK KALMAK/OLMAK ÜZERE


- KİTAP OKUMAYI SEVMEYEN ile/değil/yerine/<> ARADIĞI KİTABI HENÜZ BULAMAMIŞ OLAN


- KİTAP OKUYANLAR ile/>< HIRSIZLAR

( Kitap çalmaz. İLE/>< Kitap okumaz. )


- KİTAP ve/||/<> HİTAP


- KİTAP ve/<> KİŞİ ve/<> MUHABBET


- KİTAP ile/ve/||/<>/> KİTAP SEVDÂSI VE AŞAMALARI

( )

( KİTAP SEVDÂSI AŞAMALARI...

9- Kitapları/nı, sonraki kuşağa bırakma...
8- Kitap biriktirme...
7- Yeniden keşfetme...
6- Kitaba yer/gereksinim yok...
5- Kitaplardan beklenilenin dayanılmaz hayal kırıklığı... ["Ben bir kitap yazayım da görsünler!"]
4- Kitapları, kişilerle etkileşimde olmanın yerine koyma...
3- Kimlik olarak kitaplar...
2- Kitap aşkı...
1- Kitapların keşfi... )


- KITLIKTA:
AÇLIK değil TOKLUK

( Kıtlık zamanlarında, kişileri, açlık değil alışmış oldukları tokluk öldürür. )


- KIVAM ile/ve/||/<>/> KIYAM

( Ölçü/kıvam oluşturmadan, kalkış/kıyam, ilerleme, gelişim olmaz. )


- KIVAM ile SEVİYE

( CONSISTENCY vs. LEVEL )


- KIVILCIM ve/||/<> SİVİLCE

( [fazla] Güvenme servetine! Bir kıvılcım yeter. VE/||/<> [fazla] Güvenme güzelliğine! Bir sivilce yeter. )


- KIYÂM ve/||/<> SÜKÛNET ve/||/<> KAVL ve/||/<> HAYAT

( Hizmet ile olsun! VE/||/<> Hürmet ile olsun! VE/||/<> Hikmet ile olsun! VE/||/<> Edep ile olsun! )


- KIYAM ve/||/<> SÜKÛNET ve/||/<> KAVL(SÖZ) ve/||/<> HAYAT

( Hizmet ile. VE/||/<> Saygı ile. VE/||/<> Hikmet ile. VE/||/<> Edeb ile. )


- KIYÂMET ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KIYMET


- KIYAS ile/yerine KARŞILAŞTIRMA

( Tanım/Örnek: Bir sayfanın ikiye bölünerek, iki ayrı olgunun/kavramın kendi özlerinin iki ayrı sütunda sadece veri olarak dizilişi ve öylece yorum eklemeden bırakılması. İLE Yapılan tablonun/karşılaştırmanın altına ekleme/yorum biçiminde göreceliliği, sınırlılığı ve kısıtlılığı potansiyelinin gözardı edilerek bir değerlendirme yapılması.(sınırı aşmak/bilmemek). Sonuç: Kıyasın değil, karşılaştırmanın daha yerinde, arı, saf, doğru olacağı ve kıyas yapmama gerekliliği. )

( Nispet. İLE/YERİNE Oran. )

( TO COMPARE vs. COMPARISON
COMPARISON instead of TO COMPARE )


- KIZIM ile/ve/||/<>/> GELİNİM

( Sana söylüyorum. İLE/VE/||/<>/> Sen anla! )


- KLASİK DÖNEM ANLAYIŞI ile MODERN DÖNEM ANLAYIŞI


- KLÂSİK NEDENSELLİK (ELEŞTİRİSİ) ile/ve MODERN NEDENSELLİK (ELEŞTİRİSİ)


- KNOW-HOW ile/ve/değil/||/<>/< DATABASE

( Yöntem bilgisi. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Veri tabanı. )

( deneme )


- KOBALT ile/> NİKEL ile/> KADMİYUM ile/> KURŞUN

( Atom numarası 27, atomik kütlesi 58.933, yoğunluğu 8.9 g/cm³, ergime sıcaklığı 1495 ºC, kaynama sıcaklığı 2870 ºC, kütle numaraları 54-62 arasında izotopları bulunan, ancak sadece 59 kütle numaralı izotopu [27Co59, %100] kararlı olan, 60 kütle numaralı radyoizotopu [Co60], 5.3 yıl yarılanma süresi ve 1.17 MeV ve 1.33 MeV enerjili iki gama fotonuyla tıpta ışın tedavisinde ve endüstride kullanılan, demir ve nikele benzeyen beyaz metal. Simgesi: Co
İLE/>
Atom numarası 28, atomik kütlesi 58.71, ergime sıcaklığı 1453 ºC, kaynama sıcaklığı 2732 ºC ve yoğunluğu 8.9 g/cm³ olan, 360 ºC'den sonra ferromanyetik özelliğini kaybeden, kütle numaraları 57-66 arasında izotopları bulunan, nikel pillerin ışına maruz kalmasıyla oluşan 63 kütle numaralı radyoizotopu [Ni63] radyoaktif izleyici olarak kullanılan, geçiş metalleri öbeğinden, manyetik özellikli alaşımlarda, trafolarda, elektrik iletkenliği düşük olduğundan, direnç malzemelerinde, elektrik ve elektronik devrelerde, seramik kaplama sanayiinde kullanılan, parlak beyaz metal öğe. Simgesi: Ni
İLE/>
Atom numarası 48, atomik ağırlığı 112.40, ergime sıcaklığı 320.9 ºC, kaynama sıcaklığı 765 ºC ve yoğunluğu 8.6 g/cm³ olan, 0.6 eV'un üstündeki nötronlar için saçılma etki kesitleri yüksek fakat soğurma etki kesitleri küçük, ısıl [0.0253 eV enerjili ya da 2200 m/s hızlı] nötronlar için soğurma etki kesiti çok yüksek [2450 b], saçılma etki kesiti çok düşük [5.6 b] olduğundan, reaktörlerin denetim çubuklarında ve ayrıca ölçüm aygıtlarında nötronlara karşı ekranlama işlevi için kullanılan, çinkoya benzeyen, genellikle çinko yataklarında, onunla birlikte bulunan beyaz metal öğe. Simgesi: Cd
İLE/>
Atom numarası 82, atomik kütlesi 207.2, ergime sıcaklığı 327.5 ºC, kaynama derecesi 1740 ºC ve yoğunluğu 11.35 g/cm³ olan, kütle numarası 190-218 arasında izotopları olan, maliyet/yoğunluk oranı düşük olmasından dolayı ve fiziksel ve mekanik özellikleri, ışından dolayı önemli bir değişikliğe uğramadığından dolayı, gama ışınlarına karşı etkin zırh malzemesi olarak ve özellikle nükleer reaktörlerde nötron+gamalara karşı zırhlamada, sanayide akü yapımında, elektrik iletiminde kullanılan kabloların kaplanmasında, silah sanayiinde mermi yapımında, inşaat sanayiinde bina çatılarının kaplanması ve ses yalıtımında, otomotiv ve gemi endüstirilerinde dengeleme ağırlığı, petrol sanayiinde oktan artırıcı olarak yakıt maddelerinde ve matbaacılıkta harflerin dökümünde kullanılan, kararlı izotopları Pb206[%25.1], Pb207[%21.7] ve Pb208[%52.3]'un sırasıyla uranyum[92U238], aktinyum[92U235, AcU] ve toryum[90Th232] radyoaktif serilerinin son halkalarını oluşturduğu mavimsi gri renkte çok ağır metal. Simgesi: Pb )

( Co İLE/> Ni İLE/> Cd İLE/> Pb )

( COBALT vs./> NICKEL vs./> CADMIUM vs./> LEAD )

( COBALT avec/> NICKEL avec/> CADMIUM avec/> LE PLOMB )

( KOBALT mit/> NICKEL mit/> KADMIUM mit/> BLEI )


- KOLAY OLDUĞUNDAN YAPMAMAK
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
(YETERİNCE)
(B)İLGİLENMEDİĞİNDEN/ANLAMADIĞINDAN YAPMAMAK/ERTELEMEK


- KOLAY OLMAYAN:
UYUYANI UYANDIRMAK değil UYUMA TAKLİDİ YAPANI UYANDIRMAK


- KOLAY OLMAYAN/ZOR "YAŞAM" İÇİN ile/değil/yerine/>< KOLAY YAŞAM İÇİN

( "Kolay/kısa seçimler/sonuçlar". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kolay/kısa olmayan seçimler/süreçler. )


- KOLAY "YOL/YÖNTEM" ile/ve/değil/yerine/||/&gt;&lt;/< KOLAY OLMAYAN YOL/YÖNTEM

( [Yaşamı ...]
Zorlaş[tır]ır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>


- KOLAY ile/>< DEĞER

( Kolay, değerin düşmanıdır. )

( vs./and/||/<> VALUE )


- KOLAY ile/ve UYGULAMA/PRATİK

( ÂSÂN ile/ve ... )

( EASY vs./and PRACTICAL )


- KOLAY ile/>< ZOR

( [hiçbir şey ...] Göründüğü kadar kolay değildir. İLE/VE/>< Zannedildiği kadar zor değildir. )

( EASY vs./>< DIFFICULT )


- KOLAYCILIK ile/ve/değil/<> TESLİMİYET


- ANNE/LİK/TE:
KOLAYLAŞTIRICI/LIK ile/değil/yerine/>< DÜZENLEYİCİ/LİK

( [Yaklaşım] Esnek ve destekleyici. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Katı ve kurallara dayalı.

[Amaç] Çocuğun özgüvenini ve bağımsızlığını artırmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çocuğun disiplinli ve sorumlu bir birey olmasını sağlamak.

[Destekleyici Rol] Çocuğun ilgi ve yeteneklerini keşfetmesine yardımcı olmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çocuğa net sınırlar ve beklentiler koymak.

[Özgüven] Çocuğun kendine güvenini artırmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çocuğa sorumluluklar vererek güvenli bir çerçeve sağlamak.

[Bağımsızlık] Çocuğun kendi kararlarını almasına olanak tanımak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çocuğun belirli kurallara ve sorumluluklara uymasını sağlamak.

[Disiplin ve Kurallar] Daha az vurgu. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Belirli bir düzen ve disiplin içinde yetiştirme.

[Net Beklentiler] Esneklik gösterme. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çocuklardan ne beklendiğini açıkça belirtme.

[Sorumluluk] Çocuğun sorun çözme becerilerini geliştirmek. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çocuğa belirli görevler ve sorumluluklar verme. )

( [Annelik] Bir gelişim aşaması. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bir rol.

[Annelik] Kendini gerçekleştirme. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yaşama geçici bir ara vermek.

[Annelik] İdealize edilmiş. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Küçük görülen.

[Öznel deneyim] Uyarıcı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Tüketici.

[Rol dağılımı] Anneliğin sıradüzeni. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Eş ile eşitlik.

[Kimlik] Anne. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Birey.

[Anne bakımı] İçgüdüsel. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Edinilen.[Doğru yöntemleri uygulamak]

[Yönetim] Sezgisel doğaçlama. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Alışılagelmişleri önemsemek.

[Hedef] Kendiliğindenlik. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Öngörülebilirlik.

[Bebeğin imgesi] Savunmasız, iyi huylu. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Güçlü, doyumsuz.

[Oryantasyon] En iyisini bebek bilir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< En iyisini yetişkin bilir.

[Anne-bebek] Karşılıklı memnuniyet. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gereksinim bakışımsızlığı.

[Annenin işlevi] Vezgeçilmez. Tam zamanlı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Başka biri tarafından da gerçekleştirilebilir. )

( Çocuğun bireysel gelişimini desteklemeyi, bağımsızlık kazanmasını desteklemeyi ve onların özgüvenini artırmayı amaçlar.
[Bu yaklaşımda anneler, çocuklarının kendi kararlarını almalasına, sorun çözme becerilerini geliştirmesine ve kendi yeteneklerini keşfetmesine yardımcı olur.]

[Destekleyici Rol] Anneler, çocuklarının ilgisini ve yeteneklerini keşfetmesi için onları destekler.

[Özgüven] Çocukların kendine güvenini artırmak için teşvik edici bir ortam sağlar.

[Bağımsızlık] Çocukların kendi kararlarını almasına ve sorunları çözmesine olanak tanır.

İLE/DEĞİL/YERİNE/><

Çocukların belirli kurallara ve disiplin çerçevesine uygun biçimde yetiştirilmesini hedefler. Bu yaklaşımda anneler, çocuklarına net sınırlar ve beklentiler koyar ve bu kurallara uyulmasını sağlar. [Disiplin ve Kurallar] Çocukların belirli bir düzen ve disiplin içinde yetişmesini sağlar.

[Net Beklentiler] Anneler, çocuklardan ne beklendiğini açıkça belirtir ve bu beklentilere uyulmasını denetler.

[Sorumluluk] Çocukların sorumluluk sahibi bireyler olarak yetişmesi için belirli görevler ve sorumluluklar verir. )

( [Yaklaşımlar] Daha esnek ve destekleyici bir yaklaşımla çocuğun bireysel gelişimini ön planda tutar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Daha katı ve kurallara dayalı bir yaklaşımla çocuğun toplumsal düzene ve disipline uygun biçimde yetişmesini hedefler.

[Amaçlar] Çocuğun özgüvenini ve bağımsızlığını artırmayı amaçlar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çocuğun disiplinli ve sorumlu bir birey olmasını sağlamayı hedefler.

[Yöntemler] Çocukların kendi kararlarını alması teşvik edilir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çocukların belirli kurallara ve sorumluluklara uymaları sağlanır.

[Çocuk Üzerindeki Etki] Çocukların yaratıcılıklarını ve sorun çözme becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabilir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çocukların daha disiplinli ve düzenli bireyler olarak yetişmesini sağlar. )

( MOTHER:
[not] FACILITATOR vs./but/>< REGULATOR
REGULATOR instead of FACILITATOR )


- KOLAYLAŞTIRICI ARABULUCU ile/ve/<> DEĞERLENDİRİCİ ARABULUCU


- GÜÇ/DAYANIKLILIK/DENGE:
KOL/DA ile/ve/değil/||/<>/< BACAK/TA

( Yüzmede[özellikle suyun üstünde durmada], tutunma ve tırmanmada kolun gücüne değil bacakların gücüne ve olanaklarına yönelmek/odaklanmanın önceliği ve farkındalığı... )


- KÖLE OLMAK ile "ROBOTLAŞMAK"

( Geçmişin tehlikesiydi. İLE Geleceğin tehlikesi. )


- KÖLELEŞTİRENLER:
"SEVİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ" ve/||/<>/> "BEĞENİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ" ve/||/<>/> "TAKDİR EDİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ"


- KOLKOLA" değil KOL KOLA


- KOMEDİ[İng. < COMEDY] değil/yerine/= GÜLDÜRÜ


- KOMEDİ ile KOMİK

( Sanatçının yaptığı. İLE Abartanın, dozu kaçıranın yaptığı. )


- KOMŞUDA PİŞER ve/||/<>/> BİZE DE DÜŞER


- KONFOR ALANI ile/değil/ne yazık ki "KAYGI/KORKU" ALANI


- KONFOR "ZİNCİRİNİ":
"KORUMAK/SÜRDÜRMEK" ile KIRMAK


- KONSEPT[İng. < CONCEPT] değil/yerine/= KAVRAM


- KONU/DURUM/BAŞLIK DEĞERLENDİRMEDE:
KOŞULLAR ve/||/<>/> OLANAKLAR ve OLANAKSIZLIKLAR ve/||/<>/> OLASILIKLAR ve/||/<>/> (ARA) ÇÖZÜMLER


- KONU/KAVRAM/DURUM:
TARTIŞILABİLİR ile/ve/değil/yerine/< TARTIŞILMAYA DEĞER


- KONUKLUKTA ve/||/<> YEMEKTE ve/||/<> TOPLUMDA

( Gözümüze sahip çıkalım. VE/||/<> Elimize sahip çıkalım. VE/||/<> Dilimize sahip çıkalım. )


- KONULARI/SORUNLARI/DURUMLARI:
UZATMAYALIM! ile/ve/||/<> UZLAŞALIM! ile/ve/||/<> UNUTALIM!


- KONUŞ ve/||/<>/> EĞLEN ve/||/<>/> TARTIŞ ve/||/<>/> KORU

( Arkadaş gibi. VE/||/<>/> Çocuk gibi. VE/||/<>/> Eş gibi. VE/||/<>/> Kardeş gibi. )


- KONUŞABİLECEĞİN BİRİ ile/ve/>/değil/yerine SUSUŞABİLECEĞİN BİRİ


- Konuşamayanları anlamak için SUS!!!


- KONUŞANLAR BİLENLER

( Bilmiyor. İLE/VE/||/<> Konuşmuyor. )


- KONUŞKAN/LIK ile/ve/<> CANDAN/LIK


- KONUŞMA ile/ve/< MUHÂVERÂT[Ar. < MUHÂVERE]

( ... İLE/VE Karşılıklı konuşma/lar. )


- KONUŞMAK:
"AĞIZLA" ve/değil/||/<>/< AKILLA


- KONUŞMAK İÇİN SIRA/ZAMAN BEKLEMEK değil/yerine/>< ÖTEKİNİ DİNLEMEK


- KONUŞMAK/KONUŞ(A)MAMAK ile/ve/||/<>/> KAVUŞMAK/KAVUŞ(A)MAMAK


- KONUŞMAK/YAZMAK ile/ve/yerine/değil/hem de YAPMAK/UYGULAMAK

( Bir kişinin bir şey yapıyor ya da yapmıyor gibi görünmesi çoğu zaman yanıltıcıdır. )

( [not] TO TALK/WRITE vs./and/but/also TO DO(/MAKE)/TO APPLY
TO DO(/MAKE)/TO APPLY instead of TO TALK/WRITE
What a man appears to do, or not to do, is often deceptive. )


- KONUŞMAK ile ANLATMAK

( Herhangi bir şey üzerine. İLE Konuya ya da kişilere bağlı olarak. )

( TO TALK vs. TO TELL/EXPLAIN )


- KONUŞMAK DÜŞÜNMEYİ BİLMEK


- KONUŞMAK ile/değil/yerine GEREKTİĞİ KADAR KONUŞMAK

( Düşünmeden konuşmanın cezası, sonradan düşünmeye mahkûm olmaktır. )

( Lisanen konuşmak, halen anlaşmak! )

( Konuşmama gereksinimi/n kadar, konuşma gereksinimini anımsayarak KONUŞ!!!
Konuşma gereksinimi/n kadar, konuşmama gereksinimini anımsayarak KONUŞ!!!
Konuşmama gereği kadar, konuşma gereğini anımsayarak KONUŞ!!!
Konuşma gereği kadar, konuşmama gereğini anımsayarak KONUŞ!!! )

( [not] TO TALK vs./but TO TALK IN NECESSITY
TO TALK IN NECESSITY instead of TO TALK )


- KONUŞMAK ile/ve/değil/yerine/<> SUSMAK

( Sessizlikle Bilgelik, Davranışlarla Krallık. )

( Konuşmak gereksinim olabilir fakat susmak sanattır. )

( Kişiye/insana, konuşmayı öğrenebilmesi için iki yıl, dilini tutmasını öğrenebilmesi için altmış yıl gereklidir. )

( Yarışılamaz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Yarışılabilir. )

( Yaşam, konuşanların birbiriyle dalaşı, susanların ise barışıyladır. )

( Dışarıdakileri(nesneleri/kişileri/olayları/olguları/durumları) değiştirmek/geliştirmek istiyorsan... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> İçeriyi/içerdekileri/yaşamını(zihnindekileri) yani kendini değiştirmek/geliştirmek istiyorsan... )

( Konuşan, susabilenin hizmetkârıdır. )

( Wisdom by silence, royalty by behaviours. )

( [not] TO TALK vs./and/but/<> TO BE SILENT
TO BE SILENT instead of TO TALK )

( ... ile/ve/değil/yerine/<> HÖSMEK )


- KONUŞMA(MA)NIN:
"ANLAMSIZLIĞI" ile/ve/değil/yerine/<> "GEREKSİZLİĞİ"

( Konuşmak, kişinin, her koşul ve zamanda, en öncelikli yeti ve eylememidir. Dolayısıyla, kendi isteksiz ya da kopuk olduğumuz durumlar için "konuşmanın gereği yok" biçiminde düşünülmemeli ve konuşulmamalıdır. Anlamsızlığı, isabetsizliği, yersizliği/zamansızlığı olabilir fakat "gereksizliği" diye bir durum söz konusu olmadığı gibi bu ["niyetteki/kasıttaki"] söz de söylenemez/söylenmemelidir. )


- KONUŞMA/SÖZ ile/ve DİL

( * Her konuşmanın öznesi vardır. - Dil'in yoktur.
* Her konuşmanın muhatabı vardır. - Dil'in yoktur.
* Her konuşmanın şimdisi vardır. - Dil'in zamanı yoktur.
* Her konuşma, bir şeye dairdir. - Dil, herşey hakkındadır. )

( Dil, konuşur; kişi, dile uyduğu kadar konuşur. )

( Hareket halindekilere konuşulmaz, duranlara/duranlarla konuşulur. )


- KONUŞMAYAN/KONUŞAMAYAN ile/değil/yerine SUSAN/SUSABİLEN

( Bilgisiz/cahil, bazı/birçok şey(ler)i bilmeyen/algılayamayan/anlayamayan/kavrayamayan. İLE/DEĞİL/YERİNE Bilen, farkındalıklı. )


- KONUŞMAYAN/KONUŞAMAYAN ile/değil/yerine SUSAN/SUSABİLEN

( Bilgisiz/cahil, bazı/birçok şey(ler)i bilmeyen/algılayamayan/anlayamayan/kavrayamayan. İLE/DEĞİL/YERİNE Bilen, farkındalıklı. )


- KONUŞMAYI BİLMEK ve/= DÜŞÜNMEYİ BİLMEK


- KONUŞMAYI ÖĞRENMEK ile/ve/||/<>/> SUSABİLMEYİ ÖĞRENMEK

( İki yılda. İLE/VE/||/<>/> Kırk ile altmış yıl arasında. )


- KONUŞULABİLİR HİKMET ile KONUŞULAMAZ HİKMET

( Hikmetin dili, simge ve sükûttur. )


- KOOPERATİFÇİLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SOSYAL KOOPERATİFÇİLİK

( )


- KOPERNİK:
"MODERN ASTRONOMİNİN İLKİ" değil
ANTİK EVREN ANLAYIŞININ, SON TEMSİLCİSİ


- KOPMA:
(")İNCELDİĞİ(") YERDEN ile/değil/ne yazık ki "İNCİNDİĞİ/MİZ / İNCİTTİĞİ/MİZ" YERDEN


- KÖPRÜ ile CHOLUTECA KÖPRÜSÜ

( ... İLE Honduras'ta, Choluteca ırmağı üzerinde, 484 metre uzunluğunda bir köprü.
[Honduras, fırtına ve kasırgalarıyla ünlü bir bölge. 1996 yılında, Choluteca ırmağı üzerinde yeni bir köprü inşâ etmeye karar verdiklerinde şiddetli hava koşullarına dayanmasını amaçladılar. Bir Japon firmasıyla antlaşma yapıldı ve onlar da çok sertleşebilen doğal güçlere dayanacak biçimde tasarlanmış sağlam bir köprü inşâ etti. Günümüzün tasarım ve mühendislik harikası olan yeni Choluteca köprüsü, 1998'de halkın hizmetine açıldı. Bireyler, ırmağın bir kıyısından öteki kıyısına geçerken yeni köprüye hayran kalmadan edemedi. Choluteca'nın gurur ve mutluluğuydu. O yılın Ekim ayında, "Mitch Kasırgası", Honduras'ı vurdu. Dört günde, -normalde altı aylık yağışa eşit olan- 190 santimetreküp yağmur yağdı. Her yerde yıkım oluştu. Choluteca ırmağı yükseldi ve tüm bölgeyi su bastı. Yedi bin kişi yaşamını kaybetti. Honduras'taki tüm köprüler, Yeni Choluteca köprüsü dışında yıkılmıştı. Bir sorun vardı. Köprü, olduğu gibi dururken, ona varan ve ondan çıkan yollar yok olmuştu. Önceden burada yol olduğuna gösterren en ufak bir belirti bile kalmamıştı ve hepsi bu kadar da değildi. Yaşanan taşkın, Choluteca ırmağını, yatağını değiştirmeye zorlamıştı. Yeni bir kanal yaratmıştı ve ırmak, artık köprünün altından değil yanından akıyordu. Sonuç itibarı ile köprü, kasırgaya dayanacak kadar sağlamdı ama hiçbir yere ulaşmayan bir köprü durumuna gelmişti. Dünya daha önce düşünemeyeceğimiz biçimlerde değişiyor. Ve Choluteca Köprüsü, çevremiz değiştikçe bize -kariyerimize, işimize, yaşamımıza- neler olabileceğinin harika bir örneği...] )

( )


- KORKAĞIN "KILICI" ile/değil/yerine/>< CESURUN BAKIŞI


- KORKAN ile/değil/yerine/>< GÜVENEN

( "Sahiplenir". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sahip çıkar. )


- KORKMAK ile/değil/yerine ONUN SEVİYESİNE İNMEMEK/DÜŞMEMEK


- KORKMAK değil/yerine/>< YÜRÜMEK

( Yürümeyi gerektiren nedenler, korkmaya neden olanlardan daha fazladır. )


- KORKU ve ÜZÜNTÜ değil/yerine/>< BİREŞİM(TEVHİD)

( Gelecekle ilgili. VE Geçmişle ilgili. DEĞİL/YERİNE/>< Şimdide. )


- KORKU ile ANLAYIŞ EKSİKLİĞİ


- KORKU ile/ve/||/<> KIZMA/ÖFKE ile/ve/||/<> ÜZÜNTÜ/ÜZÜLME ile/ve/||/<> UTANMA/UTANÇ[>< AÇGÖZLÜLÜK] ile/ve/||/<> İĞRENME/TİKSİNTİ | ile/ve/||/<> SEVİNÇ(NEŞE)/COŞKU ile/ve/||/<> ŞAŞIRMA/ŞAŞKINLIK/HAYRET

( Farklı coğrafyalarda yaşayıp farklı dilleri konuşsa da yeryüzünde yaşayan tüm bireyler, şu 6 ya da 7 duygu-durum için aynı yüz ifadesi ve mimikleri kullanıyor. )

( )

( )


- KORKULACAK OLAN:
BİZİMLE AYNI DÜŞÜNCEDE OLMAYANLAR ile/değil/yerine AYNI DÜŞÜNCEDE OLMAYIP BUNU SÖYLEME CESÂRETİNDE OLMAYANLAR


- KORKULMASI GEREKEN:
HATA YAPMAK ile/değil/> AYNI HATALARI TEKRAR (TEKRAR) YAPMAK

( Korkmayalım! İLE/> Korkalım! )


- ... KORKUSU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ... COŞKUSU


- KORKUTUCU/LUK ile/||/>< GÜLÜNÇ/LÜK

( "Korkutucu olmaya" çalışırken, abartı ölçüsü artırılırsa korkutuculuktan kolaylıkla gülünçlüğe düşülebilir/düşülür. )


- KÖRLER ÇARŞISINDA ve/||/<> SAĞIRLAR ÇARŞISINDA

( Ayna satma! VE/||/<> Gazel atma! )


- KÖRLÜK ile/<> YOKLUK


- [ne yazık ki]
KORNA:
"SELÂMLAMA/VEDÂLAŞMA" ile/ve/||/<> "TEPKİ GÖSTERME" ile/ve/||/<> "ADÂLET ARAMA/SAĞLAMA"


- ŞEFKÂT:
KORUYUCU ve BAKICI ve YETİŞTİRİCİ


- KORUYUCU ile/ve/değil/||/<> KALKAN


- KOŞ ve/||/<> COŞ


- KÖŞE ile/ve/değil/yerine/>< GEZİ


- KOŞUK ile GÜZELLEME

( ... İLE Halk yazınında, konusu sevi olan, lirik bir koşuk türü. | Şen, sevinçli duyguları anlatan türkülerde özel bir ezgi. )


- KOŞUL BELİRTMEK / SORU SORMAK


- KOŞUL = BAYLAV = ŞART = CONDITION[İng., Fr.] = BEDINGUNG[Alm.] = CONDITIO[Lat.] = CONDICIONAR[İsp.]


- KOŞUL/LAR ile/ve/||/<>/< NEDEN/LER

( Fizikte. İLE/VE/||/<>/< Zihinde. )

( CONDITION/S vs./and/||/<>/< CAUSE/S )


- KOŞULSUZ) SEVGİ:
(EN BÜYÜK) ZAAF ve ERDEM


- KOŞULSUZ/LUK ile/ve/<> İLİŞKİSİZ/LİK


- KÖTÜ NİYETLE PLAN YAPIP "KAZANMAK" ile/değil/yerine/>< İYİ NİYETLE ÜMİT EDİP KAYBETMEK


- KÖTÜ (OLMAK) ile/ve/değil/||/<>/< YAŞAMDA KALACAK KADAR KÖTÜ OLABİLMEK


- KÖTÜLÜĞE, EN İYİ KARŞILIK -ile

( UNUTMAK )


- KAYGILAN/MAK / KORK/MAK:
KÖTÜLÜK EDENDEN VE ETTİĞİNDEN
ile/ve/değil/yerine/daha çok/||/<>/<
İYİLİK EDENDEN VE ETTİĞİNDEN


- KÖTÜLÜK ETMEK ile/ve/||/<>/< ZARAR VERMEK

( İnsanda. İLE/VE/||/<>/< Kişilerde ve hayvanlarda. )

( ÖNCE, ZARAR VERME!

DO NOT HARM!

PRIMUM NON NOCERE PRIMA NON NOCERE )


- [ne yazık ki]
"KÖTÜLÜK" değil/yerine/>< İYİLERİN ÇABASI

( Kötülüğün baskın gelmemesi için tek koşul, iyilerin, çaba göstermeleridir. )


- KÖTÜ/LÜK ile/ve/değil/<> KÖTÜLÜKLERE NEDEN/VESİLE OLAN

( Kendinden çok, başkalarından az isteyen bir kişi, kendini, kötülüklerden uzak tutar. )

( HABÂSET ile HASED )


- KÖTÜLÜKLERLE "YÜKSELMEK" değil/yerine/><
İYİLİKLERLE "KAYBETMEK"


- KÖTÜ/LÜK(TE) ile/ve/değil/yerine/>< İYİ/LİK(TE)

( Hesaplı/planlı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Hesapsız/plansız. )

( İyi, yapmak ve yaratmakla; kötü, tembellik ve işsizlikle görülür. )

( Mükemmel olmayanı mükemmel olan uğruna seve seve feda edin, o zaman iyi ve kötü tartışmaları artık hiç olmayacak. )

( Ortak iyiliği (bütünün hayrını) arzu ettiğinizde, tüm dünya sizinle birlikte arzu eder. )

( Yapmış olduğu kötülüğü daha sonra yaptığı iyilikle yenen kişi, ayın, ışığını örten bulutlardan kurtulduğu zamanki gibi, dünyaya ışık yayar. )

( Olgun kişi, iyiyi gözlemleyerek onun peşinden gider, kötüyü gözlemleyerek düzeltmeye çalışır. )

( En yüksek katta şereflendirilmenin anlamı, kişinin iyiliğe olan içten aşkının doğurduğu başarıdır. )

( Olayları iyi ve kötü diye ayırdığınız sürece, haklı olabilirsiniz. Gerçekte ise, yerine getirildiklerinde, iyi kötüye, kötü de iyiye dönüşür. )

( Kötüyü kötü görebilmeliyiz ki, iyiyi arayabilelim. )

( Her şeyi iyi görürsek, tuzağa düşeriz. )

( ARETE[Hellence]: İyilik. | Erdem, yetenek, yetkinlik, yararlılık. )

( İyi şeylerin olduğu/olabildiği/olabileceği kadar, kötü; kötü şeylerin olduğu kadar da, iyi şeylerin olduğu/olabildiği/olabileceği ve bu bağlamda da, iyi/kötü tanımının olmadığı/olamayacağı, ancak ve sadece bizim alt seviye yükleme(leri)mizle ya da indirgeme(leri)mizle söz konusu olduğunu anımsamakta yarar vardır. )

( İyi birini gördüğünüzde, onu taklit etmeye çalışın. Kötü birini gördüğünüzde, onun kusurlarını, kendinizde de arayın. )

( İyinin karşıtı, "kötü" değil ne yazık ki "düşünce/düşünme yok(sun)luğu"dur. )

( Azaltamıyorsak. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Artırabiliriz/artıralım! )

( Seçme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Yeğleme. )

( [not] BAD/NESS vs./and/but/>< GOOD/NESS
GOOD/NESS instead of BAD/NESS )

( MAUVAIS avec/et/>< BON )

( SCHLECHT mit/und/>< GUT )

( MALUM cum/et/>< BONUM )

( MALO con/y/>< BUENO )

( CATTIVO con/e/>< BUONO )

( SEYYİ', RADİ' ile/ve/>< CEYYİD, HASEN )


- KOYU ile DOLGUN


- KRAL OLMAK ile/değil/yerine/>< BABA OLMAK


- KRAL/LIK" ile/ve/değil/||/<>/>/< BİLGE/LİK

( Davranışla. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Sessizlikle. )


- KRİZ YOK değil/ne yazık ki KERİZ ÇOK


- KROZOL ve AŞK MEYVESİ

( Orta Afrika Cumhuriyeti'nde bulunan ve tatmanız önerilen iki tropikal meyve. )


- KÜÇÜĞÜN, BÜYÜĞE SELÂM VERMESİ ile/ve/değil/yerine BÜYÜĞÜN, KÜÇÜĞE SELÂM VERMESİ


- ÇÖZÜMLER:
KÜÇÜK ile/ve/||/<> ARA ile/ve/||/<> YALIN


- KÜÇÜK DERT ile/ve/||/<> BÜYÜK DERT

( Konuşur/konuşturur. İLE/VE/||/<> Dilsizdir. )


- KÜÇÜK HESAP ile/değil/yerine/>< AYRINTI

( "Küçük/güdük zihin"liler "uğraşır". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Profesyoneller uğraşır. )

( Gözü, tanede olan kuşun, ayağı, tuzaktan kurtulmaz. )

( FERİ[Ar.]: Ayrıntılarla ilgili, ayrıntı niteliğinde olan. | İkinci derecede/n olan. )


- [ne yazık ki]
KÜÇÜK HESAP ile/ve/||/<>/>/< BİLGİSİZLİK

( İkirciğe neden olur. İLE/VE/||/<>/>/< Hesapsızlığa ve fazla/yersiz "atılganlığa" neden olur. )


- KÜÇÜK ZİHİN ile/değil/yerine/<>/> ORTA ZİHİN ile/değil/yerine/<>/> İLERİ ZİHİN

( Kişilerle uğraşır. İLE/DEĞİL/YERİNE Olaylarla uğraşır. İLE/DEĞİL/YERİNE Düzenle/sistemle uğraşır. )

( "Her sorunun" kendince bir yanıtı/açıklaması vardır. İLE/DEĞİL/YERİNE Deneyimlerinden öğrenir. İLE/DEĞİL/YERİNE Herşeyden ve herkesten öğrenir. )

( "Dengini" arar. İLE ... İLE/DEĞİL/YERİNE Kendini arar. )

( "İleri zihinler, kendi çağının ötesindedir, zekiler, kendine bir şeyler çıkarır ve ahmak olan da buna karşı koyar.[The great person is ahead of their time, the smart make something out of it, and the blockhead, sets themselves against it.]" )


- KÜÇÜLMEK ile/değil/yerine İNCELMEK


- KÜÇÜMSEMEK ile HOR GÖRMEK

( Kimseyi küçümseme! Nokta da küçüktür fakat bitirir tümceyi. )

( "Karıncayı bile incitmem" deme! "Bile"den incinir karınca. Söz söylemek, İrfân ister; anlamak, İnsan! )

( TO DESPISE vs. TO BELITTLE )

( CONTEMPTUS cum DEDIGNATIO )


- KUDRET ile/ve EDEB


- KÜFÜR ETMEK/EDEN/ŞATİM[Ar. < ŞETM] ile/değil/yerine/>< ŞÜKÜR ETMEK/EDEN


- KÜFÜR ile HÂCİRE[Ar. | çoğ. HEVÂCİR]

( ... İLE Terbiye sınırlarını aşan küfür. | Günün en sıcak zamanı. )


- KUĞU:
Güzelliğini sergilemekten, su içmeyi bile boşvererek/unutarak susuzluktan ölmüş. -ile


- KUKLA değil KUKLACI ve/||/<> BAĞCI değil/yerine ÜZÜM


- KÜL OLMAK" ile/ve/||/<> "GÜL OLMAK"

( Nefsini yakarak. İLE/VE/||/<> İyilik yaparak. )


- KÜL SERMEK ile/ve/||/<> GÜL SERMEK

( Bin kere gelenin önüne. İLE/VE/||/<> Bir kere gelenin önüne. )


- [ya/hem] KÜL ile/değil/yerine/hem de/ya da/||/<>/>< GÜL

( [ya/hem] Bir "bakış/algı/yorum". İLE/DEĞİL/YERİNE/HEM DE/YA DA/||/<>/>< Başka bir "bakış/algı/yorum". )


- KÜL ve/<> KURŞUN ve/<> SİRKE

( Herhangi bir nesnenin, bir sonraki aşaması bulunmayan, fiziksel ve/ya da kimyasal sonları/eşikleri. )