Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(4/5)


- KULÛB[< KALB] ile ...

( KALPLER, GÖNÜLLER )


- KÜP:
KÖP ETMEK[Eski Türkçe]/KOP[Kofti] ile HUMBARA/HUM-PÂRE[Fars.]

( Ayrıca "Copy"[İng.] sözcüğünün de köp ile bağlantılı olduğu düşünülmektedir. İLE Küçük küp. Kumbara. )

( Hititler döneminde kapalı bir alanda büyük küpler yere gömülürdü. Yiyeceklerin aynı ısı ortamında uzun zaman, bozulmadan kalmasını sağlayan bu yöntemde ne kadar çok küpünüz varsa o kadar zenginsinizdir. Baysınız, beysinizdir. En çok küpü olan yani köpetli/kuvvatlı olan şüphesiz ki devletin başı, aynı zamanda Tanrı vekili olan kraldır. )


- KÜP[Ar.] ile KÜP[Fr./ing. CUBE]

( Su, pekmez, yağ vb. sıvıları ya un, buğday gibi tahılları saklamaya yarayan, geniş karınlı, dibi dar toprak kap. | Sarhoş. İLE Birbirine eşit karelerden oluşan altı yüzlü dikdörtgen. | Altı yüzü birbirine eşit kareden oluşan dik prizma. | Bu biçimdeki nesne. | Bir cismin hacim hesabında kullanılan ölçü birimi. | Bir sayının üçüncü kuvveti. [4³ = 4 x 4 x 4 = 64] )


- KUŞKU/ŞÜPHE ile ŞEKK[çoğ. ŞUKÛK]

( Olumsuz emin olmama. İLE %50 - %50 | Ne o, Ne o. )

( LA REYB: Şüpheyi kaldıran ne ise. )

( Haram ya da helâl olduğu hakkında kesin yargı verilemeyen durum. | Doğru ya da yanlış olduğu tespit edilemeyen durum. [Cezada şüphe, sanık lehine yorumlanır.] İLE ... )


- KÜSPE[Fars. < KUSBE] ile KÖFTÜN

( Hayvan yemi, yakacak ve gübre olarak kullanılan, yağı ya da suyu çıkarılmış her türlü yağlı tohum ve bitki artığı. İLE Sığırlara yedirilen susam ya da keten küspesi. )


- KUTB ile/ve KUTB-U ÂLEM


- KUTB[çoğ. AKTÂB | KUTÛB] ile ...

( BİR GRUBUN, BİR KAVMİN BAŞI, BİR TARÎK'İN ULU'SU, [GAVS'DEN SONRA GELİR] | KUTUPLARIN KUTBU, DEVRİN KUTBU | ALLAH'IN, O KİŞİYE, TASARRUF KUDRETİ VERMİŞ OLDUĞU VELÎ )


- KUTUB ile/ve/< EBRÂR[Ar. < BERR]

( ... İLE/VE Hayır sahipleri, iyiler, dindarlar. | Kutub'dan sonra veliler arasında 300 ahyâr, 40 abdal, 7 ebrâr, 4 nakîb vardır. )

( Bu dönen dünyanın üzerinde dönmeden durmak. )


- KUTUP ile/ve/değil EŞİK


- KUTUP ile KUTUP ENGEL

( ... İLE Bir pilde elektromotor kuvveti düşüren polarma olayına karşı gelmek ve elektrik akımının durmasını önlemek için kullanılan kimyasal nesnelerden her biri. )


- KUTUP değil/yerine/= UC


- KUTUP değil/yerine/= UCAY


- LÂKÂP/LÂKÂB[Ar.] ile/ve/||/<> NAM[Fars.] ile/ve/||/<> SIFAT[Ar.]

( Takma ad. İLE/VE/||/<> Ad. | Ün. İLE/VE/||/<> Birinin görev, ödev, toplumsal ya da tüzel bakımdan yeri ve özelliği. | Bir adın önüne gelerek o adı nitelik, nicelik, yer, sıra vb. bakımlardan belirten sözcük. | Yüz, kılık ve dış görünüş. )


- LÂKAP(/B) değil/yerine/= TAKMA AD | SAN/UNVAN["ÜNVAN" değil!]


- LAL- ile/||/<> -LALİA/LALO- ile/||/<> -LEXİA ile/||/<> -PHASİA/-PHRASİA ile/||/<> -PHEMİA ile/||/<> LİNGU-/LİNGUO- ile/||/<> CİON-/CİONO-/KİONO- ile/||/<> STAPHYL-/STAPHYLO-

( Konuşma, anlaşılmaz sözler söylemek. İLE/||/<> Konuşma organları ya da konuşma ile ilgili, konuşma bozukluğu ile ilgili. İLE/||/<> Konuşma, okuyabilme yeteneği ile ilgili. İLE/||/<> Konuşma, konuşma bozukluğu ile ilgili. İLE/||/<> Bozuk konuşma, konuşma yeteneği, söyleme yetisi. İLE/||/<> Dil. İLE/||/<> Küçük dil, uvula ile ilgili. İLE/||/<> Üzüm salkımı, küçük dil ile ilgili, stafilokokla ilgili. )


- LÂTÎF ile/ve/<> EDÎB

( İnce/zarif. İLE/VE Sınırını bilen. )


- LAUBALİ değil/yerine/= SENLİ-BENLİ


- LEBÂN[Ar.] ile LEBBÂN[Ar.]

( Göğüs. İLE Sütçü. )


- LOKOMOTİF[Fr./İng. < LOCOMOTIVE] ile/ve/||/<> AMİGO[İsp.]

( Tren vagonlarını çeken makina. | Öncü. İLE/VE/||/<> Arkadaş. | Spor yarışmalarında taraftarları coşturan kişi. )


- LÜZUM/HACET/İCAP değil/yerine/= GEREK/İSTER


- MADRÛB ile/||/<> MADRÛB FÎH ile/||/<> TAD'ÎF

( Çarpılan. İLE/||/<> Çarpan. İLE/||/<> İki katını alma işlemi. )


- MAĞDUR ile/ve/||/<> MUZDARİP/MUZTARİB[< DARB]


- MAĞDUR/İYET ile MAHCUB/İYET


- MAHCÛB ile MEKŞUF


- MAHLEB[Ar. çoğ. MAHÂLİB] ile MAHLEB[Ar.]

( Aslan, kedi, doğan gibi hayvanların çengelli pençeleri. İLE İdris ağacı. | Bal. )


- MAHLEB[Ar.] ile MAHLEB[Ar. çoğ. MAHÂLİB]

( Gülgillerden, 6-10 m. yüksekliğinde bir ağaç. Kokulu kiraz, İdris ağacı. | Bu ağacın, baharat olarak kullanılan, nohut büyüklüğündeki yemişi. | Bal. İLE Aslan, kedi, doğan gibi hayvanların çengelli pençesi. )

( PRUNUS MAHALEB cum ... )


- MAHSUB[Ar. < HİSÂB | çoğ. MAHÂSİB] ile MAHSÛB[Ar.]

( Hesaba katılmış, hesap edilmiş. | Büyük bir zâta mensup kişi. İLE Kızamık çıkarma. )


- MAHSUP değil/yerine/= SAYIŞIK


- MAKBUL ile/ve MERGUB


- MAKSÛM ile/||/<> MAKSÛM ALEYH ile/||/<> MENSÛB İLEYH

( Bölünen. İLE/||/<> Bölen. İLE/||/<> Payda ya da bölen. )


- MAKTÛ'/MAKTÛA[Ar. < KAT | çoğ. MAKATÎ'] ile MAKTÛA[Ar. < KAT | çoğ. MAKTÛAB]

( Kesilmiş, kat olunmuş. | Değeri biçilmiş, pazarlıksız. | Götürü. İLE Gazete, dergi ve benzeri şeylerden kesilmiş parça. [Fr. COUPURE] )


- MAKUL ve/||/<>/> MAKBUL

( Akılcı, akla uygun. VE/||/<>/> Kabul edilir/edilebilir. )


- MALAK/BALAK ile/ve/||/<>/> MANDA

( Manda yavrusu. İLE/VE/||/<>/> ... )


- MANSIB[< NASB] ile ...

( Büyük memurluk makamı. | Devlet hizmeti, memuriyet. | Onun, derece, rütbe, makam. )


- MATKAP[Ar. < MİSKAB] değil/yerine/= DELGİ


- MATKAP ile MURÇ[Erm.]

( ... İLE Betona delik açmakta kullanılan, sivri uclu bir aygıt. )


- MATLUB ile/ve/<> MAKSUD


- MATLUB ile/ve/<>/= MEÇHUL


- MAVİ "HAP" ile "KIRMIZI HAP"

( "MATRIX I" Filmi! )


- MAYTAP[Fars. < MAHTÂB] değil/yerine/= HAVAİ FİŞEK

( Yandığında renkli ve parlak ışıklar saçan, şenlik gecelerinde yakılan havai fişek. )


- MAZRUB değil/yerine/= ÇARPAN


- MEBLÂĞ ile/ve/değil/yerine/>< MEVLÂ

( Küçük. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Büyük. )


- MECÂZ-I MÜREKKEB / İSTİÂRE-İ MÜREKKEBE[Ar.] ile MECÂZ-I MÜRSEL[Ar.]

( Benzetmenin temel öğelerinden olup yalnız biriyle arka arkaya birkaç benzerlik sıralayarak yapılan kullanım. İLE Bir sözcüğü, gerçek anlamından, mecâzî anlama geçirirken, aradaki ilgi ve ilişkinin benzeyişinden başka bir duruma dayandırılması. )


- MECZÛB ve/||/<>/> DİLEKÇESİ...

( 1965 yılında vefât eden, Elazığ Tımarhanesi'ndeki bir meczubun (ortadaki) Allah'a yazdığı mektubu...

“Ben, dünya Kürresi, Türkiye karyesi ve Urfa Köyü'nden, (El-Aziz --Elazığ) Tımarhanesi (Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi) sakinlerinden; ismi önemsiz, cismi değersiz, çaresiz ve kimsesiz bir abdi acizin, ahir deminde misafiri Azrail’i beklerken, Başhekimlik üzerinden, Hâkimler Hakimi'nin dergâh-ı Ulûhiyetine son arzuhâlimdir:

Ben, gam(dertlilik) deryasında, fakirlik vatanında, horluk ve rezillik kaftanında, SULTAN yapılmışım.

Meyvelerden, dağdağana; çalgılardan, ney-kemana kapılmışım… Benim yatağım, akasya dikeninden; yorganım, kirpi derisinden farksızdır. Kalbim, Ayizman’ın(Hitlerin işkenceci Nazi Komutanı) fırını ve Sahrâ'nın çöl fırtınasıdır.

Ruhum, âşık-ı Hüdâ Mahbûb peresttir, lâkin aklım, kaderin cilvesi ve talihin sillesiyle gûresttir(gel-gittir).

Bana gelen, derd ü gamın kilosu beleştir. Nerede bir güzel varsa, bana karşı keleştir(yüz vermez, cesâretlidir), tüm yiğitler de bana hep ters ve terestir.

Aylar geçti, tek temizliğim, gözyaşıyla ve kara toprakla aldığım teyemmüm abdesttir. Yani, içtiğimiz, kezzap suyu; mezemiz ise ateştir.

Ol Resûl-i zişân ve Sultân-ı dü-cihân: “Cenâb-ı Allah’ın, insanları, dünya; dünyayı ise insan için yarattığını; Ruhları, vucud için, vucudları ise ruhlar için yarattığını; erkekleri, kadınlar; kadınları, erkekler için yarattığını; Cennet'i, mü’min kullar, mü’min kulları da Cennet için yarattığını; cehennemi, inkârcılar ve münâfıklar, inkârcıları ve münâfıkları da cehennem için yarattığını” hadisleriyle haber vermiştir.

Peki, acaba, benim gibi meczub divâneleri ne maksatla halk etmiştir? Bilen babayiğit, meydana çıkıp söylesin...

Allah, sana iman verdi, sen, tuğyan edersin; O in’am etti, sen, küfran(nankörlük) edersin; O, ikram etti, sen, inkâr edersin; O, ihsân etti, sen, isyân edersin; bir de kalkıp bana deli divâne diye bühtân edersin!...

Bu söylediklerimin hepsi, ruhumun içinde cenk etmektedir. Eğer, dilekçemin yanıtı gelirse bu manevralar sona erecektir.

Şimdi, adresimi arz ediyorum: Kur’ân’ı geldiği yere, yine Kur’ân’ı getiren, geri taşısın. Madem ki, ahkâmı ve ahlâkı kalmadı, Kur’ân’ın kâğıdı ve yazısı neye yarasın?! Tâ ki, Hz. Muhammed Mehdi (A.S) gelince, yeniden okunup yaşansın!

Ey, zerrelerden kürrelere, yerlerden göklere, tüm âlemlerin Rabbi!...

Ey, cemâdî, nebâtî, hayvanî, insanî, ruhanî ve nuranî, her şeyin ve herkesin yegâne sahibi!...

Ey, iman ve şuur ehl-i kalplerin, en yüce habîbi!...

Ey, dertli bedenlerin, kederli gönüllerin ve yaralı yüreklerin tabîbi!...

Ben, bi-çâre kulun ki; garipler garîbi, hüzünlerin esîri, zulümlerin mustarîbi, öksüz, yetim ve sahipsiz bir tımarhane delisi...

Ama kutsî muhabbet ve hasretinin divânesi!...

Herkesi ve her şeyimi elimden aldın ama sana sığındım, aşkına sarıldım, yegâne Sen kaldın!... Yurdumdan, yuvamdan, evimden, barkımdan ayırdın, gurbete ve hasrete saldın. Ama onları ararken, Sana ulaştım, sevdâna daldım! Böylece, fânî ve hayalî görüntülerden kurtarıp hakîkî tecellîne mazhar kıldın.

Yüceler yücesi Rabbim, Efendim!

Hakk'tan saparak ve haddimi aşarak, hâşâ, Sen'den, Burak bineği, Cebrail seyisi, Sidret'ül Münteha menzili, cümle mahlûkâtın en şereflisi, Rahmân'ın en mükemmel tecelli ve temsilcisi… Kâinâtın fahrî ebedîsi, Âhir zaman Nebî'si ve Mehdî'si, Levh-i Mahfûz'un tercümanı ve tebliğcisi, Efendiler efendisi, Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem’in) Mahbubiyeti'ni mi istedim?...

Hanif Din'in üstadı ve nice Nebîlerin atası, Hz. İbrahim’in, halîliyetini; Hz. Süleyman’ın, saltanat ve servetini; Hz. Musa’nın, Celâdet ve cesâretini; Hz. İsa’nın ruhanîyetini mi istedim?...

Hz. Ebû Bekir Sıddık’ın, yüksek fazîlet ve kurbiyyetini; Hz. Ömer'ül Faruk’un, dirâyet ve teslimiyetini; Hz. Osman-ı Zinnureyn'in, asâlet ve sehâvetini; Hz. Aliy'ül Murtaza’nın, ilim ve velâyetini mi istedim?...

Senden, mülk-ü-hâkimiyet, şan-ü-şöhret, mal-ü-servet mi talep ettim? Senden, vucuduma sıhhat ve âfiyet; aklıma ziyâ ve selâmet; hayatıma, huzur ve istikâmet dilendiysem, bunlar için de bin kere tevbe ettim!

Çünkü, Şeriât'ın iptal, Tarikât'ın ihmal, Hakîkât'ın ihlâl ve mü’minlerin iğfâl edildiği bir zillet ve rezâlet döneminde, bana, akıl ve mükellefiyet verseydin, bu, sadece benim mesûliyet ve mahzûniyetimi ziyâdeleştirecekti!

Sultan'ım Efendi'm!

Ben, Senden, sadece, seni istedim; pahası, elbet böyle yüksektir ve tüm sevdiklerimi ve sahiplendiklerimi uğruna fedâ etmektir.

Rabbim, elbet vardır hikmeti ki, bu kuluna, böyle zillet ve zahmet çektirirsin. Ben, hâşâ, itiraz değil naz ederim ama umarım, Sen, niyâz kabul edersin.

Aile efrâdımı, akl-ı izânımı alıp beni hicrâna saldın. Ama yine de şükür; ya akıllı kalıp ama hâin ve hilekâr olaydım...

Ya varlıklı kalıp ama zâlim ve sahtekâr olaydım...

Ya âlim ve saygın kalıp ama gâfil ve riyâkâr olaydım...

Ya arkalı etraflı kalıp ama azgın ve zulümkâr olaydım...

Ya sağlıklı sefâlı kalıp ama sapıtmış, ahlâksız ve vicdansız olaydım!...

Derd-ü-belâ ki, sabredenlerin vesile-i mirâcıdır. Mü'minler, kalbimin tâcı; mücrimler, rahmetin muhtâcı; münkirler, hikmetin icabı; Sâdık ve âşık, ehl-i cehd adâletin ilâcıdır. Velâkin, bu münâfık, hain ve zâlimler ise çıban başıdır, akrep gibi sancıdır; şerefli insana, helâli dışında tüm kadınlar, kızlar, ana-bacıdır.

Ey Rabbim, Efendi'm!

Malûm-u âlîniz ve yüce takdirinizdir ki; ne özenli-bezekli elbiselerle gezdiğim bayramlarım oldu… Ne onurlu ve huzurlu seyahatlerim ve seyranlarım oldu… Ne etrafımda hizmet ve rağbet gösteren dostlarım ve hayranlarım oldu!...

Lezzet ne imiş, izzet ne imiş ve fazilet ne imiş tatmadım; ama şikâyet şekâvettir; tüm bu fânî ve fenâ nimetlerin asıl sahibi olan Padişahlar Padişahı'nı buldum...

Beni, yoktan var ettin, iman ve hidâyet buyurup varlığından haberdar ettin, ama aklımı alıp kulunu, bi-karar ettin. Sana, sonsuz şükürler olsun!...

Şimdi, son dileğim, beni yanına al ve bir daha huzurundan ve sonsuz nûrundan ayırma, ne olursun!

Umarım, bu dilekçeyi yazdım diye bana darılmazsın; çünkü, Zâtından gayrıya yalvarıp yakarmanın, ŞİRK olduğunu buyurdun!

Selâm ve dua ile... )


- MECZÛB[Ar. < CEZB] ile/değil/< MECNÛN[Ar. < CİNN]

( Çekilmiş, cezb olunmuş. | Allah sevgisinden dolayı cezbeye tutularak kendinden geçmiş olan. | Deli, divâne. İLE/DEĞİL Çıldırmış, deli, divâne. | Delice seven, tutkun, âşık. )

( Âşıklar, meczûb değil mecnûndur. )


- MECZUB ile/değil MECZUB MEŞREP


- MECZUB ile MELENG[Fars.]

( ... İLE Yalınayak, başıkabak bir halde dünya ile ilişkisini kesmiş olan. | Hakikî aşk ile sarhoş olmuş kişi. )


- MEFHÛM ile MEVHÛM


- MEHTAP[Fars. < MAHTÂB] değil/yerine/= AY IŞIĞI


- MEHTAP değil/yerine/= IŞILAY


- MEKTEB-İ TIBBİYE-İ MÜLKİYE[Ar.] ile MEKTEB-İ TIBBİYE-İ ŞAHÂNE[Ar.]

( Tıp fakültesi. İLE Askerî tıp okulu. )


- MEKTEP[Ar.] değil/yerine/= OKUL


- MEKTUP değil/yerine/= BİTİ/BETİK


- MEKTUP ile/ve FERMAN

( BİTİK/G[Sözün yakalanıp saklandığı, muhafaza edildiği yer. | Sözün bittiği(türediği), ozlaştığı yer.] ile/ve YARLIĞ )


- MEKTUP ile SİRKÜLER

( ... İLE Birçok kişiye ulaştırılmak üzere çoğaltılmış mektup. )


- MEKTUP ZARF


- MENÂKIB ile SÎRET


- MENGİZ ile BENİZ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Yüzün rengi. )


- MENKİB[Ar. | çoğ. MENÂKİB] ile MENKIBE/MENKABE[çoğ. MENÂKIB]

( Omuz ve kol kemiğinin birleştiği yer. İLE Din büyüklerinin ya da tarihe geçmiş ünlü kişilerin, yaşamları ve olağanüstü davranışlarıyla ilgili öykü. )


- MENKUB[Ar. < NAKB]["ku" uzun okunur] ile MENKÛB[Ar. < NEKBET]

( Delinmiş, oyulmuş. İLE Tâlihsiz, nekbete düşmüş. | Gözden ve mevkiden düşmüş. )


- MENKÛS ile/||/<> MENKÛS MİNH ile/||/<> MENSÛB ile/||/<> MÜSTESNÂ ile/||/<> MÜSTESNÂ MİNH

( Çıkan. İLE/||/<> Eksilen. İLE/||/<> Pay ya da bölünen. İLE/||/<> Çıkan. İLE/||/<> Eksilen. )


- MENSUP değil/yerine/= KATNAŞ


- MERÂTİB ile ...

( Manevî yolculuk. )


- MERKAB/E, MARKAB[Ar. çoğ. MERÂKIB] ile MERKEB[Ar. < RÜKÛB | çoğ. MERÂKİB]

( Gözetleme, gözleme yeri/kulesi. | Gökyüzünün kuzey yarım küresinde Feres-i Ekber[Pegasus] burcunun büyük dörtgeninin büyük kenarının sağ köşesinde bulunan yıldız. [Lat. BETA PEGASUS] İLE Vapur, gemi, kayık gibi şeyler. | Eşek. )


- MERKEP/MERKEB[Ar.] = EŞEK


- MERMİ ile ŞARAPNEL[Fr. < SHRAPNEL]

( ... İLE Patladığında etrafa küçük parçalar saçan bir tür top mermisi. )


- MESKUB[Ar. < SAKB]["ku" uzun okunur] ile MESKÛB[Ar. < SÜKÛB]

( Delinmiş, delikli, sakb olunmuş. İLE Kalıba dökülmüş, akıtılmış. )


- MEŞREB ile MEZHEB

( Yaradılış, huy. | Davranış biçimi. İLE Bir dinin görüş ve anlayış ayrılıkları nedeniyle ortaya çıkan kollarından her biri. | Öğreti. | [mecaz] Anlayış, görüş. )


- METREKÜP değil STER[Fr. < Yun.]

( ... DEĞİL Yığın durumundaki yakılacak odun için kullanılan, bir metreküpe eşit, oylum ölçüsü. )


- METROBÜSLERDE:
BULAŞIM değil/yerine ULAŞIM


- METRUK ile/ve/||/<> HARAP


- MEVHUM-U MUHÂLİF değil MEFHUM-U MUHÂLİF


- MEVT ile/ve/değil/||/<>/< FEVT

( Kişilerin/toplumun huzurundan kaybolmak. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Allah'ın huzurundan kaybolmak. | Bir daha ele geçememek üzere kaybetme, elden çıkarma, kaçırma. )

( Geçmiş. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Gelecek. )

( Matem. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Hüzün. )

( Ayrılık, ölümden beterdir. )

( Fevt, mevt'ten daha zordur.
[Kaybedecek olduğunu bilmek, kaybetmekten daha zordur.] )

( [not] DEATH vs./and/but/||/<>/< LOSS )


- MEZHEBLERDE İHTİLÂF[Ar.] ile CİNSLERDE İHTİLÂF[Ar.]


- MİHRÂB[Ar.] ile MİNBER[Ar. çoğ. MENÂBİR]

( Camilerde/mescidlerde, yönelinen (kıble) taraftaki duvarda bulunan ve imamlık edene ayrılmış olan oyuk, girintili yer. | Ümit bağlanılan yer. | Sevgilinin kaşları. | Halının sınır çerçevesi içinde, yalnız bir tarafında bulunan, kemer görünüşlü desen. | Sunak.[Fr. AUTEL] İLE Camilerde, hatîbin çıkıp hutbe okuduğu, merdivenli kürsü. | 1919'da, İstanbul'da yayımlanmış olan günlük siyâsî ve ticarî gazete.[Rasim Ferit tarafından yayımlanan bu gazete, ancak 50 sayılık yayıma ulaşabilmiştir.] )


- MİKLEB/MIKLEB[Ar.] ile/ve AYRAÇ

( ... İLE/VE Eski ciltli kitapların kapaklarında sabit bulunan ayraç. )


- MİKROP[Fr./İng. < MICROBE] ile ASEPSİ[Fr. < ASEPSIE]

( Ancak mikroskopla görülebilen, çürümeye, mayalanmaya ve hastalıklara yol açan tek gözeli canlı. İLE Isıyla araç ve pansuman nesnelerinin mikropsuzlaştırılması. Özellikle tıpta kullanılan araç gereçlerdeki hastalık etkenini mikropların sayısını kimyasal ya da fiziksel yollarla hastalığa neden olamayacak düzeye düşürme. )


- MİKROP ile MİKROKOK [Fr. < Yun.]

( ... İLE Nokta biçimindeki mikroplara verilen genel ad. )


- MİKROP[Yun.] ile PLANKTON[Fr. < Yun.]

( ... İLE Suda bulunan mikroskobik küçük canlılar topluluğu. | Okyanusların, göllerin/göletlerin yüzeyine yakın olarak zayıf bir biçimde yüzen ya da edilgin bir biçimde sürüklenen, çoğunluğu mikroskobik organizmalar. )

( MICROBE/GERM vs. PLANKTON )


- KÜÇÜM/MİKROP[Yun.] ile GİRMİK/VİRÜS[Fr./İng.]

( )

( MICROBE vs. VIRUS )


- -MİZ = BİZ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- MİZÂC ile/ve/<> MEŞREB

( 12 çeşit. İLE/VE/<> 36 çeşit. )


- MODEL[Fr. < MODELE] ile KALIP[Ar. < KÂLİB]

( Resim, heykel vb. yapılırken baka baka benzetilmeye çalışılan nesne ya da kişi, örnek. | Bir özelliği olan nesne ya da kişi. | Biçim. | Giysi örneklerini içinde toplayan dergi. | Otomobil vb.nde tip. | Benzer. | Örnek olmaya değer kimse ya da şey, örnek, paradigma. | Manken. | Tasarlanan ürünün tanıtım ya da deneme amacıyla üretilen ilk örneği, prototip. İLE Bir şeye biçim vermeye ya da eski biçimini korumaya yarayan araç. | Biçki modeli, patron. | Genellikle küp biçiminde yapılan. | Gösterişli görünüş. | Biçim, durum. | Yenilikten uzak, özgün olmayan. )


- MR ile/ve/||/<> BT/CT(TOMOGRAFİ)

( Gövdenin yapısal anormalliklerini tespit etmede kullanılan manyetik alanlı ve radyo dalgalı bir görüntüleme aracı.[Daha çok tendon yaralanmalarında, omurilik sorunlarında, beyin tümorlerinde ve yumuşak bağ doku tespitlerinde kullanılır.][Manyetik alan kullanılır.][X-ray ışınları ve radyasyon kullanılmaz.][İşlemi, yarım saat kadar sürebilir.] İLE/VE/||/<> Daha çok kemik yaralanmalarında, ciğer ve göğüs sorunlarında ve kanser tespitlerinde kullanılır.[Radyasyon kullanılır.][Daha çok acil servislerde kullanılır.][İşlemi, yaklaşık beş dakika sürer.] )


- MUADDEL ile/||/<> MUNKALİB ile/||/<> TEBÂDÜL ile/||/<> TAHVÎL

( Değiştirilmiş, tâdil edilmiş. İLE/||/<> Değişen. İLE/||/<> Değişme. İLE/||/<> Değiştirme. )


- MUAF ile/ve/<> MASUM


- MÜCBİR SEBEP değil/yerine/= GÜCEYİCİ NEDEN


- MÜCELLED[Ar. < CİLD] ile MÜCELLİD[Ar. < CİLD | çoğ. MÜCELLİDÎN]

( Ciltlenmiş, teclîd olunmuş. İLE Kitap ciltleyen, ciltçi. )


- MÜCERREB[Ar. < TECRİBE] ile MÜCERRİB[Ar. < TECRİBE | çoğ. MÜCERRİBÎN]

( Denenmiş, sınanmış, tecrübe edilmiş. İLE Deneyen, sınayan, tecrübe eden. )


- MÜCERRED[Ar.] ile TAAZZÜB[Ar. < AZEB] ile TE'EBBÜD[Ar.]

( Tek, yalnız. İLE Evlenmeyip bekâr kalma. İLE Ürküp çekinme. | Evlenmeme. )


- MÜCERREP[Ar.] değil/yerine/= DENENMİŞ, SINANMIŞ


- MU'CİB[Ar. < ACEB] ile MÛCİB[Ar. < VÜCÛB] ile MÜCÎB[Ar. < CEVÂB]

( Hayrete/taaccübe düşüren, şaşkınlık veren, icâb eden. İLE Gereken, gerektiren. | Neden, vesîle. İLE Teklifi kabul eden, istenileni yapan, sorulana yanıt veren, icâbet eden. )


- MUCİP SEBEP değil/yerine/= GEREKÇE


- MUDİYY[Ar.] ile ZEHÂB[Ar.]


- MÜFRED(YALIN) ile MÜREKKEB(BİLEŞİK)

( Küllî anlam bir tek lâfızla gösterildiğinde "müfred" adını alır. İLE İki lâfız birleştirilerek gösterildiğinde "mürekkeb" adını alır. )


- MUĞLAK ile/||/<> MÜPHEM ile/||/<> MECHUL ile/||/<> MUAMMA ile/||/<> MUÂLLAK

( Anlaşılması güç, anlaşılmaz, karışık, çapraşık. İLE/||/<> Belirsiz. | Açık ve seçik olmadan. İLE/||/<> Bilinmeyen. İLE/||/<> Şiir sanatında harflerle yapılan bilmece/ler. İLE/||/<> Asılmış, asılı, ta'lîk edilmiş. | Bir yere dayanmadan, havada, boşta duran. | Sürüncemede kalmış iş. | Bağlı. | Kesin olmayan. | Açık hece.[bâ] | Bir yazı biçimi. )


- MUHADDAB[Ar. < HAD] ile MUHÂTAB[Ar. < HUTBE]

( Boyanmış, tahdîb olunmuş. İLE Kendine söz söylenilen. | İkinci kişi. | Eskiden, Şeyhülislâm tarafından, medresede yetişmiş kişiler arasından seçilen ve huzur derslerine katılan, en çok dört kişiden biri. )


- MUHALİF ile/değil/yerine MUHATAP


- MUHASSAR ile/ve MUHATAB


- MUHATAP[Ar.]["MUHATTAP" değil!] değil/yerine/= KONUŞULAN/KONUŞUK


- MUATTAP/MUHATTAP/MUHAATTAP[Ar.] değil MUHÂTAP[Ar. < MUHÂTAB < HUTBE]


- MÜHEZZEB[Ar. < HEZB] ile MÜHEZZİB[Ar. < HEZB]

( Düzeltilmiş, yoluna koyulmuş, tehzîb olunmuş. İLE Düzelten, yola koyan, terbiye eden, tehzîb eden. )


- MUHİBBÂN/MUHİPLER ile/ve/değil/||/<>/> MÜNTESİB

( Bir tarikatın, tarikattan olmamasına karşın taraflısı olanlar. | Sevenler, saygı besleyenler, dostlar. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Bir yere, birine bağlanmış, kapılanmış, intisap etmiş olan kişi, derviş. | İlgili. )


- MUHRİB[Ar.] ile MUHRİB[Ar. < HARÂB | çoğ. MUHRİBÎN]

( Torpidoları avlamaya yarayan ve çok hızlı giden bir çeşit küçük savaş gemisi. İLE Yıkan, harâb eden. )


- MUHTESİP[Ar.](İHTİSAP AĞASI) ile/ve/||/<> KETHÜDÂ/KAHYÂ[Fars.]

( İslâm şehirlerinde çarşı ve pazar esnafını din kurallarına göre denetleyen görevli, belediye memuru. İLE/VE/||/<> Yiğitbaşılar aracılığıyla esnaf ve devlet ilişkisini yürüten. | Konak, çiftlik vb. yerlerde türlü işleri yapmakla görevli kişi. | Değnekçi. | Gerekmediği hâlde başkasının işine karışan kişi. | Esnaf kuruluşlarında lonca başkanı. )


- MUKABBİL[Ar. < KABL | çoğ. MUKABBİLÎN] ile MUKABİL[Ar. çoğ. KABİLE]["ka" uzun okunur]

( Öpen, takbîl eden. İLE Karşı karşıya gelen, bir şeyin karşısında bulunan. | Bir şeye karşı/karşılık yapılan. | Karşılık. | Karşılığında. )


- MÜKÂTEBE[Ar. < KETB] ile/>< MÜKÂTEME[Ar. < KETM]

( Tamamlandığı zaman özgürleştirilmek üzere bedele bağlanan köle/lik. İLE/>< Gizleme. )


- MUKÂVELE ile/ve MUKÂBELE


- MÜKTESEP HAK/HAKK-I MÜKTESEP değil/yerine/= KAZANILMIŞ ÜLEV


- MÜNÂSEBET[Ar. < NİSBET] değil/yerine/= İLİŞKİ/İLİŞİK/İLİNTİ

( UYGUNLUK | İLİŞİK | İLGİ, YAKINLIK, BAĞ | YANAŞMA, VESÎLE )


- MÜNÂSİB[< NİSBET] ile ...

( UYGUN, YERİNDE | YAKIŞIK, YARAŞIK )


- MUNSAP[Ar.] değil/yerine/= KAVUŞAN, KAVŞAK | [coğ.] AĞIZ


- MÜNTAHAP[Ar.] değil/yerine/= SEÇİLMİŞ, SEÇME


- MÜPHEM[Ar.] ile/ve/||/<> ŞAİBE/Lİ[Ar.]


- MÜPTEDİ[Ar.] değil/yerine/= ÖĞRENMEYE YENİ BAŞLAYAN


- [ne yazık ki]
!MÜPTELA[Ar. < BELÂ] değil/yerine/= BAĞIMLI | DÜŞKÜN, TUTULMUŞ


- MÜPTELÂ/MÜBTELÂ[Ar. < BELÂ] ile MÜPTEZEL/MÜBTEZEL[Ar. < İBTİZÂL]

( Bağımlı. | Düşkün, tutulmuş. İLE Değersiz. )


- MÜPTEZEL/MÜBTEZEL[Ar. < İBTİZÂL] değil/yerine/= DEĞERSİZ, SAYGINLIĞINI YİTİRMİŞ, BAYAĞI KİŞİ, AŞAĞILIK KİŞİ

( Saygınlığını yitirmiş. | Çokluğundan dolayı değerini yitiren, değersiz. )


- MÜREKKEB ile MÜELLEF

( Ayrım olmaz. İLE Ayrım olur/olabilir. )


- MÜREKKEB[Ar. < RÜKÛB | çoğ. MÜREKKEBÂT] ile MÜREKKİB[Ar. < RÜKÛB]

( İki ya da daha çok şeyin karışmasından meydana gelen, terkîb edilmiş. | Bileşik. | Yazı mürekkebi. İLE Bileşiği meydana getiren. | Bileşen. )


- MÜREKKEP ile MÜREKKEP

( Yazı yazmak, desen çizmek ya da basmak için kullanılan, türlü renklerde sıvı madde. İLE Bileşmiş, bileşik. | ...-dan oluşmuş/olma. )

( ZEKÂB ile ... )


- MÜRETTEB[Ar. < RETB] ile MÜRETTİB[Ar. < RETB | çoğ. MÜRETTİBÎN]

( Dizilmiş, yerli yerine konulmuş, tertîb olunmuş. | Bir şey/yer için ayrılmış, tâyin edilmiş. | Sonradan kurulmuş. | Danışıklı, uydurma, yalandan düzenlenmiş. İLE Sıraya koyan, düzene sokan, tertîb eden. | Matbaada, yazı dizicisi. )


- MÜSBET değil MÜSPET


- MÜSEBBİP değil/yerine/= NEDEN OLAN/YOL AÇAN


- MÜŞFİK["MÜŞVİK" değil!] değil/yerine/= SEVECEN


- MÜSPET/MÜSBET ile MENFÎ

( Olumlu. İLE Olumsuz. )


- MÜSTA'CEB[Ar. < ACEB] ile MÜSTA'CİB[Ar. < ACEB]

( Şaşılacak olan. İLE Şaşan, şaşakalan, isti'câb eden. )


- MÜSTAHLEB[Ar. < HALB] ile MÜSTAHLİB[Ar. < HALB] ile MÜSTAHLİB[Ar. < HALB]

( Beyaz ve sübye tarzında yapılmış olan ilâç. | Sübye.[Fr. ÉMULSION] İLE Tırmalayan, istihlâb eden. İLE Sağan, istihlâb eden. )


- MUSTARİP ile MÜTEESSİR

( Acı çeken. İLE Kederli, hüzünlü, üzüntülü. | Birinin acısıyla acılanan. | Etkilenen. )


- MÜSTAS'AB[Ar. < SA'B] ile MÜSTASHAB[Ar. < SOHBET]

( Zor, güç olan, zor iş. İLE Yanında arkadaş olarak bulundurulan. )


- MÜSTASHAB[Ar. < SOHBET] ile MÜSTASHİB[Ar. < SOHBET]

( Yanında arkadaş olarak bulundurulan. İLE Yanına alan, beraber olunan, istishâb eden. )


- MÜSTEKBİR ile/değil MÜTEKEBBİR


- MUTAASSIP(/B)[Ar.] değil/yerine/= BAĞNAZ/AŞIRI TUTUCU


- MÜTEFEKKİRE ve/<> TERTİB


- MÜTEKELLİM ile/ve MUHATAP ile/ve GAİP

( Ben. İLE/VE Sen. İLE/VE O. )


- MÜTENASİB ile MÜTENAFİR

( Çeken. İLE İten. )


- MÜTESÂİB[Ar.] ile MÜTESA'İB[Ar.]

( Esneyen, tesâüb eden. İLE Güç olan, güçleşen. )


- MÜTEŞEBBİH:
"BENZER" ile/ve/değil/||/<>/< ŞÜPHE


- MÜTESEYYİB[Ar.] ile MÜTESEYYİB[Ar. < TESEYYÜB | çoğ. MÜTESEYYİBÎN]

( Dul kalan kadın, teseyyüb eden. İLE Kayıtsız davranan, aldırış etmeyen, teseyyüb eden. )


- MUZDARİP/MUZTARİB[Ar. < DARB] ile MÜSTARİB[Ar. < ARAB] ile MÜSTAHLİB[Ar. < HALBB]

( Istırap çeken. İLE Araplaşmış olan, aslen Arap olmadığı halde sonradan Araplaşmış olan. İLE Tırmalayan, istihlâb eden. )


- MUZDARİP değil/yerine/= İÇVURUK/ÇEKENLİ


- MÜZEHHEB[Ar. < ZEHEB] ile MÜZEHHİB[Ar. < ZEHEB]

( Altın suyuna batırılmış. | Yaldızlanmış. İLE Altın suyuna batıran, tezhipçi, tezhip eden. | Yaldıza batıran, yaldızcı. )


- MUZİP değil/yerine/= TAKILGAN


- NÂCİ ile/ve NECÎB


- NÂHİB[Ar. < NEHB] ile NAHÎB[Ar. çoğ. NAHB] ile NAHÎB[Ar.]

( Yağmalayıcı/yağma eden, talanlayan/talanlayıcı, çapulcu. İLE Korkak. İLE Avaz avaz ağlama. )


- NAHÎF[Ar.] ile NAHÎF/NAÎF[Ar. < NEHÂFET] ile NAHİF/NAİF[Fr.]

( Genizden gelen ses. İLE Zayıf, arık. İLE Kendini yetiştirmiş, doğal bir plastik sanat yeteneğine sahip sanatçılar tarafından yaratılan resim sanatı. | Güzel sanatların, özellikle resim alanında kendini yetiştirmiş sanatçısı ya da onun yapıtı. | Saf, deneyimsiz. | Acemice yapılan. )


- NAHÎF/NAÎF[Ar. < NEHÂFET] ile/ve/değil/||/<>/< ZARİF[Ar. < ZARÂFET]


- NAHİV ve FIKIH USÛLÜ ve TEFSİR USÛLÜ


- NAÎB[Ar.] ile NAÎK[Ar.]

( Karga ve çirkin sesli kuşların ötüşü. İLE Karga ötüşü. | Horoz sesi. )


- NAKŞ (ETMEK):
HARF[HRF] ile/ve/<> RAKAM[RKM] ile/ve/<> KİTAP/KETEBE[KTB]

( Üçünün de anlamı, "Kazıyarak nakşetmek"tir. )


- NASÎB ile NASB

( Pay, kısmet. | Birinin elde edebildiği şey. İLE Bir memurluğa tâyin. | Dikmek, saplamak. )


- NASİHAT ile/ve/||/<> NASİP[Ar. NASİB]


- NASIP[Ar.] değil/yerine/= ATAMA


- NASİP ile/ve/değil/yerine AZİM

( Nasip bilmeyip, azim biliriz. )


- NASİP ile/ve İHSAN


- NASİP ile KISMET

( Kısmetse gelir Yemen'den, değilse gelir çenenden. )


- NASİP ile/ve KISMET

( Bu kurda, bu kuşa, bu da nasip olursa bana. )

( image

image )


- NASİP ve MÜESSER


- NASIP ile NASİP

( Atama. İLE Birinin payına düşen şey. | Birinin elde edebildiği, sahip olabildiği şey. | Kısmet, talih, baht. | Günlük kazanç. )


- NECÎB ve/> HALÎL

( ... İLE Samimi arkadaş. )


- NEDEN/SEBEP/MÜSEBBİB ile VESİLE

( CAUSE vs. MEANS )


- NEDEN/SEL/LİK ile/ve GEREKÇE/Lİ/LİK

( [durumdan/olaydan] Önce. İLE/VE Sonra. )

( CAUSE vs./and JUSTIFICATION )


- NEFSİNİ:
"SİLEN" değil/yerine/>< BİLEN


- NESEB/SOY değil/yerine/>< NİSBET


- NESİB ile/ve RAMAZANİYE

( Ramazan konulu şiirler, genellikle kasidelerin nesib bölümünde işlenmiştir. VE Dîvânlarda, Ramazaniye başlığıyla müstakil şiirler de kaleme alınmıştır. )


- NESRÎN[Fars.] ile NESTER/BESTEREN/NESTERÛN/NESTERÎN[Fars.]

( Ağustos gülü, yaban gülü. | Mısır gülü. | Van gülü. İLE Ağustos gülü, yaban gülü. )


- NEV'Î ile/ve NEF'Î

( 1572? - 1635 ile/ve 1533 - 1599 )


- NİKAB["ka" uzun okunur] ile NİKÂB[Ar.]

( Peçe, yüz örtüsü. | Perde, örtü. İLE Kuşçu eldiveni. )


- NİSAP değil/yerine/= YETER SAYI


- NİSBÎ ile KISMÎ


- NİYET ile/ve ÜSLÛB


- KÂTİB-İ ÂDİL/NOTER[Fr. < NOTAIRE] ile/ve/||/<> HAKEM


- NÜCEBÂ[< NECÎB] ile ...

( RİCAULLAH(TANRI ERENLERİ) YA DA RİCÂL-ÜL-GAYB(GAYB ERENLERİ) DENİLEN 40 KİŞİYE VERİLEN AD, KIRKLAR )


- O ile VA ile OB OB
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Bir buyruğun yerine getirilmesinin reddedildiğini belirten ilgeç. İLE Birinin başka birine verdiği buyruğun yadsınmasına ilişkin ikinci kişinin kullandığı bir reddetme ilgeci. İLE Bir şey hakkında palavra atana ve kanıtlayamayana söylenen söz. )


- ODUN = HAŞEB = BOIS


- ÖFKE/GADAP ile CELÂLLENME

( Hiçbir şeyi gözü görmeyecek biçimde kızmak. İLE Haksızlığa karşı haklı olarak gösterilen tepki. )


- ONLA/ŞUNLA-BUNLA değil ONUNLA/ŞUNUNLA-BUNUNLA


- ONU(/BENİ/SENİ) "BÖLMEK/KESMEK" değil SÖZÜ/KONUYU/AKIŞI "BÖLMEK/KESMEK"


- OP-/OPTO- ile/||/<> -OPSİS/OPHTHALM-/OPHTHALMO- ile/||/<> -OPİA ile/||/<> -OPSİA/-OPSİS/-OPSY ile/||/<> -OPY ile/||/<> CERAT-/CERATO-/KERA-/KERAT-/KERATO- ile/||/<> OCUL-/OCULİ-/OCULO- ile/||/<> CORE-/CORO-/-CORİA ile/||/<> PHAC-/PHACO- ile/||/<> ANİSOKORİ ile/||/<> DACRY-/DACRYO- ile/||/<> LACRİMO-/LACHRYMO- ile/||/<> CYCL-/CYCLO- ile/||/<> TARS-/TARSO- ile/||/<> İRİD-/İRİDO- ile/||/<> CANTH-/CANTHO- ile/||/<> BLEPHAR-/BLEPHARO-/-BLEPHARON ile/||/<> -SCOPE/-SCOPİC/-SCOPY ile/||/<> PHOR-/-PHORE/-PHORİA/PHORO-/-PHOROUS ile/||/<> ASTHENO-

( Görme, optik. İLE/||/<> Göz. İLE/||/<> Göz, göz kusuru ile ilgili. İLE/||/<> Özel görme ya da görünüm tipi ile ilgili. İLE/||/<> Boynuzsu doku | Kornea. İLE/||/<> Göz, gözle ilgili, göze ait. İLE/||/<> Lens ya da göz merceği ile ilgili. İLE/||/<> Göz bebekleri/Pupiller ile ilgili. İLE/||/<> Göz bebeklerinin farklı büyüklükte olması. İLE/||/<> Göz yaşları ile ilgili. İLE/||/<> Gözyaşı ve ilgili yapılarla ilgili. İLE/||/<> Devir, halka, daire, dairesel, gözün silier nesnesi ile ilgili. İLE/||/<> Göz kapaklarının kenarları ile ilgili, ayağın tarsal bölümü ile ilgili. İLE/||/<> İris. İLE/||/<> Gözün köşeleri ile ilgili, kontusla ilgili. İLE/||/<> Göz kapakları, kirpiklerle ilgili. | Göz kapağı hastalıkları ile ilgili. İLE/||/<> İnceleme için kullanılan araç, görmeyi sağlayan araç, görme, inceleme. İLE/||/<> Taşıyan, yüklenen, görme ekseninin dönmesi. İLE/||/<> Güçsüzlük, zayıflık [astenopi: Göz yorgunluğu]. )


- ORADAN ile/ve/||/<> BURADAN


- ORAN/TI/LI/LIK / NİSBÎ ile/ve/<> GÖRELİ/LİK / İZÂFİYET

( PROPORTION vs./and/<> RELATIVITY )


- OROSPU/LUK / KAHPE[Ar. < KAHBE] / EKEK/LİK / ERSEK[dvnlgttrk] ile FÂHİŞE/LİK | KEVÂŞE

( Kısaca: Orospuluk Zihinde; Fahişelik Gövdede
Orospuluk, spekülatif düşüncelerle, çıkara yönelik, işine geldiği gibi hareket etme eğilimi(eşeysel göstergesi olmaksızın). İLE Fahişelik ise, içinde bulunduğu/bulunmuş oldukları koşullardan/olumsuzluklardan/"acziyetten" kaynaklanabilen, çok geniş/özel nedenlere dayanabilen ya da kişisel seçim/karar ile gövdenin eşeysel yönde, nesnel karşılığı için kullandırılması. )

( BAGIYY [çoğ. BAGAYÂ] )


- ÖRTBAS["ÖRTPAS" değil!] ETMEK ile KORUMAK ile BASTIRMAK ile GÖZARDI ETMEK

( ... vs. TO IGNORE )


- ÖRTÜ/PERDE[Fars.]/HİCAB[Ar.]:
BURKU ile NİKAB ile LİFAM ile LİSAM ile HIMAR ile NASİF ile MİKNE'A ile CİLBAB


- OXYMORON ile EUPHEMISM(ÖFEMİZM)/ÖRTMECE

( Abartılı pekiştirme. İLE Kaba ya da ağır bir söz yerine aynı anlamı veren daha hafif bir söz. )

( "OXYMORON"LAR

* NEDENSİZ NEDEN
* FARKINDALIĞIN DUYARLILIĞI
* YOĞUNLUĞUNDAN ALGILANAMAMA

* "KORKUNÇ GÜZEL"

* "KORKUNÇ KOMİK"

* "KORKUNÇ TİTİZ"

* "DEHŞET GÜZEL"

* "DEHŞET ÖRNEK"

* "DEHŞET ÖNEMLİ"

* "MÜTHİŞ KÖTÜ"

* "MANYAK İYİ"

* "MANYAK BİŞEY"

* "AŞIRI SAĞLIKLI"

* "AŞIRI SEVGİ/SEVMEK"

* "ACAYİP BEĞENMEK"

* "ACAYİP ZEVKLİ"

* "ACAYİP MUHTEŞEM"

* "ACAYİP ÇOK"

* "AŞIRI UYGUN"

* "MUHTEŞEM ŞAİBE"

* "ŞİDDETLE İSTEMEK"

* "ŞİDDETLE ÖNERMEK"

* "ŞİDDETLİ SEVGİ"

* "ŞİDDETLİ DİKKAT"

* "SIKI YAĞMAK"

* "FELÂKET GÜZEL"

* FELÂKET DİNLENDİRİCİ

* "FENA ALBÜM"

* "KÖTÜ OLMAK"

* "KÖTÜ DEZAVANTAJ"

* "PİS ÇARPMAK/BAKMAK"

* "PİS YAKALADIN"

* "PİS (BİR) DURUM"

* "AKILLARA ZARAR ..."

* "DELİ PARA"

* "KÖPEK PARA"

* "TATLI BELA"

* "TATLI ACI"

* "ÇOK AZ"

* "PİS AĞRI"

* "PİS ATLAMAK/BAKMAK/ÇARPMAK"

* "HİÇ YOK"

* "BİRAZ FAZLA"

* "GEVEZE SUSUŞ"

* "DOLU BOŞLUK"

* "ZERREDEKİ OKYANUS"

* "NOKTANIN SONSUZLUĞU"

* "MUHTEŞEM HATA"

* "MÜTHİŞ FELÂKET"

* "FELÂKET MUHTEŞEM"

* "FEVKALÂDE RAHATSIZ EDİCİ"

* "VALLAHİ ÖYLE GALİBA"

* (GÜZEL İÇİN:) "ÂFET"

* "FUCK'N UNBELIEVABLE"

* "DEAFENING SILENCE"

* "MOURNFUL OPTIMIST" )


[Yukarıdakilerin hiçbiri zorlama, uydurma sözcükler değil bir biçimde, bazı yerlerde kullanılmış, görülmüş/duyulmuş "tamlama"lardır.] )


- ÖYLE BÖYLE (DEĞİL)


- ÖYLE["ÖLE" değil!] ile BÖYLE["BÖLE" değil!]

( Oradaki/zihindeki/paylaşılmaz. İLE Buradaki/görünür/görünür varsayma/paylaşılır. )

( Konuşma sırasında araya giren gereksiz/yerli-yersiz "Böyle" eklemelerine dikkat edilmeli, sakınılmalı/kaçınılmalıdır, yer verilmemelidir/kullanılmamalıdır. Kendi zihninizdeki süreci "Böyle" sözcüğünü kullanarak "anlatabildiğiniz düşüncesi"nden vazgeçmek gerekiyor. )

( [LIKE] THAT vs. [LIKE] THIS )


- PAHALILANDI değil PAHALANDI(< BAHALANDI)


- PAMUK[Fars.] ile/||/<>/> TULUP

( Ebegümecigillerden, koza biçimindeki meyvesi üç, dört, beş dilimli olan, sıcak bölgelerde yetişen tarım bitkisi. | Bu bitkinin tohumlarının çevresinde oluşmuş ince, yumuşak tellerin adı. | Bu tellerin işlenmiş biçimi. | Bu bitkinin işlenmiş biçiminden yapılmış. | Halı, kilim vb. yaygıların üzerinde oluşan, uçuşabilen toz kümecikleri. İLE/||/<>/> Atılmış, eğrilmeye hazırlanmış, top biçiminde pamuk. )


- PARDESÜ[Fr.] ile CÜPPE[Ar.]

( Serin havalarda, giysilerin üzerine giyilen ince üstlük. İLE Hukukçuların, bilimteylerde, belirli bir aşamaya ulaşmış bilimkişileri, dinadamlarının giysi üzerine giydikleri, uzun yenleri geniş, düğmesiz giysi. )

( Mİ'TAF ile CÜBBE )


- PASTIRMA YAZI değil
BASTIRMA(/BASTIRAN) YAZ/I


- PAZU[Fars. < BÂZÛ](BİSEPS) ile/ve TRİSEPS

( Kolun, omuz ile dirsek arasındaki bölümü. İLE/VE ... )

( BICEPS vs./and TRICEPS )


- PAZVANT/PÂSBÂN/PÂSDÂR/PÂSVÂN[Fars.] değil/yerine/= BEKÇİ

( Osmanlı döneminde, Rumeli'de, gece bekçilerine verilen ad. )


- Pb ile Pd

( Kurşunun simgesi. İLE Palladyum'un simgesi. )


- PHİL-/-PHİL/-PHİLE/-PHİLİA/-PHİLİC/PHİLO-/-PHİLY ile/||/<> PHOB-/-PHOBE/-PHOBİA/-PHOBİAC/PHOBO-

( Sevme, eğilimi olma, eğilim, hastalık derecesinde eğilim. İLE/||/<> Korku, kaygı, fobisi olan. )


- PHYSİ-/PHYSİO- ile/||/<> PHYT-/-PHYTE/PHYTİ-/PHYTO- ile/||/<> DENDR- ile/||/<> PHARMACO-

( Doğa ile ilgili, doğal, fizyoloji ile ilgili. İLE/||/<> Bitki, vejetasyon, bitkisel, parazit ile ilgili. İLE/||/<> Ağaç. İLE/||/<> İlaç ya da ilaç nesneleri ile ilgili. )


- PİŞMANLIK:
MERTEBE değil TEKALLÜB/DEVİNİM VE TÖVBE


- POLİÇE[İt. < BOLIZZA] ile BOLİÇE[İbr.]

( Belirli bir sürenin sonunda belirli bir parayı kendi adına ya da bir başkasının emrine ödemesi için alacaklının borçluya yazdığı bildiri. | Sigorta senedi. İLE Yahudi kadını. )


- POSTNİŞİN ile/ve SERTARÎK ile/ve SERTABBÂH ile/ve SERZÂKİR ile/ve İMÂM ile/ve MEYDANCI ile/ve TÜRBEDÂR ile/ve ÂSÂDÂR ile/ve NAKÎB ile/ve PAZARCI ile/ve ÇERÂĞÎ ile/ve SÂKÎ ile/ve FERRÂŞ ile/ve KAPUCU


- POTİN/FOTİN[Fr.] ile BOT

( Koncu ayak bileğini örtecek kadar uzun olan, bağcıklı ya da yan tarafı lastikli ayakkabı. İLE ... )


- POZİTİF ile/ve AVANTAJ

( POSITIVE vs./and ADVANTAGE )


- PROFİLAKSİ/PROPHYLAXIS[İng.] değil/yerine/= ÖNLEME


- PUSULA[İt. < BUSSALO] değil/yerine/= YÖNDEÇ/YÖNEÇ/İLETECİK


- RAB'[Ar.] ile RABB[Ar.] ile Rabb[Ar.] ile RÂBB[Ar.]

( Avlulu ev. İLE Efendi, sahip. İLE Allah. İLE Sütbaba, üveybaba. )


- RAB ile/ve/<> TURAB


- RÂHİB ve/<> KÂTİB ve/<> HÂSİB


- RAHÎB[Ar. < RAHB] ile RÂHİB[Ar. çoğ. RÂHİBÂN, REHEBÂN, RUHBÂN]

( Geniş, bol. İLE Hıristiyanlarda, genellikle manastırda yaşayan (evlenmeyen) din adamı, karabaş, keşiş. )


- RÂKİP(/B) ile RAKÎP(/B)

( Binici. İLE Karşı(sında) olan. )

( RIDER vs. RIVAL )


- RAPTETMEK[Ar. < RABT] değil/yerine/= İLİŞTİRMEK/TUTTURMAK


- RÂZ-BÂN[Fars.] ile RÂZ-DÂN[Fars.] ile RÂZ-DÂR[Fars.] ile RÂZ-PÛŞ[Fars.]

( Sır saklayan. İLE Sırrı bilen. İLE Sır tutan. İLE Sır gizleyen. )


- REBAB[Fars.]/RÜBAP/REBAP

( Gövdesi hindistancevizi kabuğundan yapılmış, uzun saplı saz. )


- REFERANS[[İng. < REFERENCE]] değil/yerine/= REVERANS[Fr.]

( Kaynak. | Öneri. | Öneri mektubu. İLE Selâm ya da teşekkür için eğilerek ya da dizleri kırarak yapılan hareket. )


- REİS'ÜL KÜTTAP ile ...

( XVII. yüzyıla kadar Osmanlı'larda sultan divanı yazmanlarının başı. | Dışişleri Bakanı.[Tanzimat'tan önce] )


- RESESİF[Fr. < RÉCESSIF]/RECESSIVE[İng.] değil/yerine/= ÇEKİNİK


- RUB-UL MÜCEYYEB ile RUB-UL MUKANTAR ile USTURLAB

( Sinüs'ün dörtte biri. İLE ... İLE ... )

( ... İLE ... İLE İlk kez M.Ö. II. yy.'da Hipark tarafından bulunumuş ve Batlamyus tarafından kullanılmıştır. Bu alet ile yıldızların Arz'dan uzaklıkları ölçülürdü. Üstüne gökyüzü haritası çizilmiş hilâlî daire biçiminde bir tahtadan ibarettir. Akrep ya da ankebût denilen bir ibresi vardır. Bu ibre, ucuna fındık büyüklüğünde taş bağlanmış bir ipten ibarettir. Yıldızların seyri bu ip ile gösterilir, ölçümler bunun üzerinden ortaya çıkar. Kenarlarda da açılar, milyem ve grat hesapları yazılıdır. Halen astronomlar ve denizciler, geliştirilmiş usturlap kullanır. )

( ... vs. ... vs. ASTROLABE )


- RÜSUP[Ar.] değil/yerine/= TORTU/TOPUT/SÜZÜNTÜ/ÇÖKELTİ


- ŞA'B[çoğ. ŞUÛB] ile ŞÂB/ŞÂBB[Ar. < ŞEBÂB | çoğ. ŞÜBBÂN] ile ŞÂB[Fars.]

( Cemaat, taife, kabile. | Kızıldeniz'den çıkarılan dallı budaklı taşlar. | Bölünmüş, parçalanmış şey. | Kafatasındaki çatlaklık. İLE Genç, delikanlı; yiğit. İLE Şap. )


- SABAN/PULLUK[Rusça PLOUG] ile SAPAN

( Toprağı sürmek için kullanılan tarım aracı. İLE ... )

( NEVCER ile ... )

( GIBÂZ ile ... )

( PLOUGH ile ... )

( ARATRUM ile ... )

( ARATRO con ... )

( AROTRON ile ... )

( PELEUGH ile ... )


- SÂBIK[Ar.] ile SÂDIK[Ar.]

( Önceki. İLE Sadakatli. | Doğru, gerçek. )


- ŞAHAB/ŞİHÂB[Ar.]/METEOR(İT) değil/yerine/= GÖKTAŞI

( Havayuvarı içinde oluşan sıcaklık değişmeleri, yel, yıldırım, yağmur, dolu gibi olaylara verilen ad. | Akanyıldız. )


- SAHÂBE/ASHAB ile/ve/> TÂBİİN ile/ve/> TEBE-İ TÂBİÎN

( Hz. Muhammed'in döneminde yaşamış ve onu görmüş olanlar. İLE/VE/> Hz. Muhammed'i görmüş olanları görenler. İLE/VE/> Hz. Muhammed'i görmüş olanları görenleri görenler. )


- ŞAHAP[Ar. < ŞİHÂB] değil/yerine/= AĞMA/AKAN YILDIZ


- SAHB[Ar.] ile SAHB[Ar. < SÂHİB]

( Gürültü, patırtı etme. İLE Yakın dostlar, sahipler. )


- SÂHİB[Ar.] ile KARÎN[Ar.]


- SAHİP değil/yerine/= İYE


- SÂİB[Ar.] ile SÂİB[Ar. < SEVÂB] ile SÂİB[Ar. < SE'B] ile SAİB[Ar.] ile SAHİB[Ar.]

( Bir yerle, bir şeyle ilişiği olmayan. İLE Yanlışsız, doğru, yanlışlık yapmayan. | Amaca, hedefe uygun. | Hedefe doğru ulaşan. İLE Yağmur getiren bora[İt. < Yun.][: genellikle arkasından yağmur getiren sert ve geçici rüzgâr/yel.]. İLE Çarmıha germek. İLE Sahip[mâlik]. | Bir vasfı olan[hâiz]. | Koruyan[hâmî]. | Bir iş yapmış olan. | Sürekli sohbette bulunan. | Hak yolunu göstermek isteyen mürşid. )


- ŞAİBE[< ŞEVB | çoğ. ŞEVÂİB] ile/değil ŞÂYİA[çoğ. ŞÂYİÂT]

( Leke, kusur, ayıp; noksan, nakîsa. | Art düşünce. | Hile. | Kir, leke | Kötü eser, iz. İLE/DEĞİL Yayılmış haber, yaygın olan, söylenti. )


- SALEP ile ASILMIŞADAM

( ... İLE Salepgillerden, çiçekleri asılmış, bir insana benzeyen ve köklerinden salep çıkarılan bir bitki. )


- SALEP[Ar.] ile SA'LEB[Ar. çoğ. SAÂLİB]

( Salepgillerin örnek bitkisi, orkide. [Lat. ORCHIS] | Bu bitkinin yumru durumundaki köklerinden dövülerek hazırlanan beyaz toz. | Bu tozun, şekerli süt ya da su ile kaynatılmasıyla yapılan sıcak içecek. İLE Tilki. )


- SÂLİK-MECZUB ile MECZUB-SÂLİK


- SÂLİK ile MECZUB


- SÂLİK ile/ve/||/<>/> SAHİP


- SALYA[Ar. < Yun.]/RÎK[Ar.] ile TÜKÜRÜK

( Ağızdan sızan tükürük. İLE Tükürük bezlerinin, ağza akan salgısı. )

( MEL'UB: Salyalı ağız. )

( SALIVA vs. SPITTLE )


- ŞAMYEL/ŞAMREL değil ŞAMBREL[Fr. < CHAMBRE A AIR]

( İç lastik. )


- SAP ile SAMAN

( Bitkinin dal, yaprak, çiçek vb. bölümlerini taşıyan, ağaçlarda odunlaşarak gövde durumunu alan bölüm. | Çiçek ya da meyveyi dala bağlayan ince bölüm, sak. İLE Ekinlerin harmanda dövülüp taneleri ayrıldıktan sonra kalan ufalanmış sapları. )


- ŞAP ile ŞAP[Ar. < ŞABB]/ALÜN[Fr.] ile ŞAP

( İstekle öperken çıkan ses. | Birden yere düşme ya da çarpma sırasında çıkan ses. İLE Alüminyum ve potasyum sülfatından ya da amonyum alüminyum sülfatından oluşan, sıcak suda eriyen, tadı buruk, antiseptik bir madde. İLE İnce kum ve çimentoyla yapılan düzgün döşeme sıvası. )


- ŞARAP[Ar. < ŞERÂB]/MÜDÂME/MEY[Fars.] ile/değil HAMR


- ŞARAP ile/değil KEVSER ŞARABI


- SARAY ile/ve/değil/yerine/<> ÇAYIR-BAYIR


- SAVAB - HATA ile SEVAP - GÜNAH


- SAVÂB[Ar.] ile SEVÂB[Ar.] ile SEVVÂB[Ar.] ile SAVB[Ar.]

( Doğruluk, dürüstlük. Doğru hareket/davranış/düşünce. | Doğru, dürüst. İLE Ödüllendirilen hareket/davranış/tutum. | Hayırlı hareket, hayır işleme. İLE Elbiseci. İLE Yön/cihet, taraf. )


- SAVT[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< SAMT[Ar.]

( Ses, sadâ[insan sesi], selen. | Bağırma, haykırma, çığlık. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Susmak. )


- SAYGI ile/ve/<> EDEB

( ... ile/ve/<> HUMANITAS )

( RESPECT vs./and/<> PERTINENCE )


- SEB/SEBB[Ar.] ile SEB'[Ar.]

( Sövme, sövüp sayma. İLE Yedi/7. )


- ŞEBB[Ar.] ile ŞEB[Ar.]

( Şap. İLE Gece. )


- SEBEB:
HAFİF ile/ve/<> SAKÎL

( Kapalı hece. İLE/VE/<> Açık hece. )

( Harfin 1.'si harekeli, 2.'si sakîl ise. İLE/VE/<> 2 harekeli harf. )


- SEBEB[Ar.] ile ÂLET[Ar.]


- SEBEB ile/ve/<> MÜSEBBİB-ÜL ESBÂB


- SEBEB ile/ve/<> VETED ile/ve/<> FÂSILA

( İp. İLE/VE/<> Kazık. İLE/VE/<> İp ile kazıkların arası.
[Çadır terimlerinden.] )

( 2 harf. İLE/VE/<> 3 harf. İLE/VE/<> 4 harf ve fazlası. )


- SEBEP ile İLLET