Bugün[25 Ekim 2025]
itibarı ile 23.065 başlık/FaRk ile birlikte,
23.065 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(44/94)


- İŞGAL[Ar. < ŞUGL] ile İŞKÂL[Ar. < ŞEKL]

( Meşgul etme, işle uğraştırma. | İşten alıkoyma. | Tutma. | Oyalama. İLE Müşküllük, güçlük. | Güçleştirme, çetinleştirme. )


- İŞGAL ile İŞTİGAL


- İSHAK KUŞU/BATAKLIK BAYKUŞU ile ÇİZGİLİ İSHAK KUŞU

( )

( OTUS SCOPS cum OTUS BRUCEI )


- İSHAK ile/ve/||/<> İSMAİL


- İSHAL ile/değil ISHAL


- İSHÂL[Ar. < SEHL] ile İSHÂR[Ar.]

( Sürgün, iç sürme, mülâyim dışkılama. İLE Gece uyutmayıp uyanık bulundurma. )


- ISHAL ile/ve/<> ISLAH


- ISHAL ile İZHÂR


- İSHAL[< SEHL]["isal" değil!]/AMEL/LİNET[Ar.]/DİARE[İng.] değil/yerine/= SÜRGÜN/SÜRÜK/ÖTÜRÜK/CIRCIR (OLMAK)

( DIARRHEA )


- İSHAR ile İZHAR


- İŞİ:
BİLMEK ile/ve/||/<>/> TUTTURMAK


- İŞİ:
BİLMEYEN ile/değil/yerine/>< BİLEN

( "Hocası". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yapıcısı. )


- İŞİ/İŞLERİ:
DELEGE (ETMEK) / TEVDİ (ETMEK) değil/yerine/= YÜKLEMEK/YÖNLENDİRMEK


- ISI ve IŞIK...:
OLSUN ile/ve/||/<>/> DOLSUN


- ISI YALITIMI ile/ve/değil/<> ISI YÖNETİMİ


- İŞİ YÜRÜTMEK ile "İŞİ GÖTÜRMEK"

( EXECUTE vs. "TO BEAR" )


- ISI ile ÖZGÜL ISI

( ... İLE 1 gram maddenin sıcaklığını, 1 ºC değiştirmek için emilmesi ya da kaybedilmesi gereken su miktarı. )


- İSİG ile İSİG KÖL/İSİG GÖL
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Sıcak. İLE Barsgan'da bir göl.[Uzunluğu otuz, eni on fersah.] )


- IŞIĞA, IŞIKLA BAKMAK ile/ve YÖNTEME, YÖNTEMLE BAKMAK


- IŞIĞADOĞRULUM ile/<> IŞIĞAGÖÇÜM/IŞIKGÖÇÜM

( Işık etkisiyle bir bitkinin büyüme devinimi. İLE/VE/<> Birgözelilerde birdenbire aydınlanma sonucu görülen tepkime. )

( PHOTOTROPISM vs./<> PHOTOTACTISM )


- IŞIĞI GÖRMEK ile/ve/değil/||/<>/< IŞIKLA GÖRMEK

( )


- IŞIĞIN:
YANSIMASI ile/ve/değil/||/<>/> KIRILMASI ile/ve/değil/||/<>/> SAÇILMASI

( Bir dalganın bir yüzeye çarparak geri dönmesi. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Bir dalganın bir ortamdan başka bir ortama geçerken yön değiştirmesi. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Işığın farklı yönlere dağılması. )

( REFLECTION vs./and/||/<>/> REFRACTION vs./and/||/<>/> SCATTERING :OF LIGHT )


- IŞIK HIZI ile/değil/< DÜŞÜNCE HIZI

( Saniyede, 300.000 km. İLE/DEĞİL/< En hızlı olan. )


- IŞIK MİKROSKOBU ile/ve ELEKTRON MİKROSKOBU ile/ve KUVANTUM MİKROSKOBU

( Işık, cam merceklerden oluşan kondansör tarafından örnek üzerine odaklanır, daha sonra görüntü objektif ve okulerdeki mercekler tarafından büyütülerek gözle ya da fotoğraf filmi üzerinde izlenir. İLE/VE Işık yerine elektron yayıcı kaynak [mikroskobun üst kısmında] kullanılır ve cam mercekler yerine elektromıknatıslar kullanılır. Yayılan elektronlar, kondansör mercekler tarafından örnek üzerine odaklanır. Objektif ve projektör mercekleri tarafından büyütülen görüntü, izlenmek üzere bir ekrana ya da fotoğraf filmi üzerine düşürülür. )


- IŞIK YILI ile/ve GAUSS YILI

( Işığın bir yılda boşlukta aldığı mesafe. [Zaman birimi değildir!] İLE/VE 1 Astronomik Birimi[AU], kütlesi sıfır kabul edilen bir taneciğin 1 Gauss yılı[365,256.898.300 gün] sürede çizdiği düzgün dairesel yörüngenin yarıçapı olarak kabul edilmiştir. )

( 1 ışık yılı = 63.241 AU [ 1 AU = 149.597.870.691 ± 30 m. ] | [9.5 Trilyon km. / 9.460.718.940.369.531 m. ± 1.897.230 m.] )

( Astronomik Birim [AU], Dünya'nın Güneş çevresinde çizdiği eliptik yörüngenin büyük ekseninin yarısı kabul edilir. )

( Dünya ile Ay arasındaki en fazla mesafe 1.3 ışık saniyesidir. )

( Dünya ile Güneş arasındaki en fazla mesafe 499 ışık saniyesidir [8.3 ışık dakikası]. )

( Güneş Sistemi'nin çapı yaklaşık 150 ışık saatidir. )

( Oort Bulutu[güneşin etrafında dönen kuyrukluyıldızlar kümesi] yaklaşık 2 ışık yılı çapındadır. )

( Güneş'e en yakın yıldız sistemi olan Alfa Centauri yıldız sistemi, Güneş Sistemi'nden yaklaşık 25 astronomik birim, yani 3,75 milyar km. uzaklıktadır. )

( Samanyolu Galaksisi'nin çapı 100.000 ışık yılı kadardır. )

( Samanyolu'nun komşu galaksilerinden Andromeda, bize 2.4 - 2.7 milyon ışık yılı uzaklıktadır. )

( Güneş'ten sonra dünyaya en yakın yıldız olan Proxima Centauri, 4.2 ışık yılı uzaklıktadır. )

( LIGHT YEAR vs./and GAUSS YEAR )


- IŞIK ile/ve/||/<> GÜNEŞ IŞIĞI

( ... ile/ve/||/<> FÜRÛG-İ ÂFTÂB )

( SET ile/ve/||/<> JANSET )


- IŞIK ile/ve/||/<> IŞIĞIN YAYILIMI

( Fiziğin konusudur/alanıdır. İLE/VE/||/<> Matematiğin konusudur/alanıdır. )


- IŞIK ile IŞIN

( ... ile HUZME[Demet. | Işın demeti.(HUZME-İ ZİYÂİYYE)] )

( LIGHT vs. RAY )


- IŞIK ile IŞITAÇ/IŞITIN/LAMBA[Yun.]

( Ateş, ampül vb.'den gelen ışık. )

( GLAUKOS ve KYANOS: Işığın ve karanlığın göreli yoğunluğunu ifade etmek için kullanılırdı. )


- IŞIK ile/ve IŞTIN/AYDINLIK

( LUX cum/et LUMEN )


- IŞIK ile/ve/değil/yerine/||/&gt;&lt;/< KARANLIK

( Görmek isteyenler için. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>

( [not] LIGHT vs./and/but/||/>DARKNESS instead of LIGHT )


- IŞIL IŞIL (PARLAMAK/PARILDAMAK)


- IŞILKÜFLER ile IŞILKÜFLÜCE

( Çeşitli türleri, insan ve hayvanlarda, asalak yaşayan tatlıbitkiler takımı. İLE Evcil hayvanlarda, özellikle sığırlarda, ışılküflerden ileri gelen ve insana da bulaşabilen ilkel mantar sayrılığı. )


- İSİM CÜMLESİ ile/ve FİİL CÜMLESİ

( İsim + İsim'den ya da İsim + Fiil'den oluşur. İLE/VE Fiil + İsim'den oluşur. )

( Örnek: Hasan kaim. İLE/VE Nasara Hasan. )

( CÜMLE: Yargı bildiren sözcükler/kelimeler bütünü. )


- İSİM[Ar. < İSM | çoğ. ESMÂ] ile/ve/||/<> SEMÂ'[Ar. < SAMÂ | SÜMÜVV | çoğ. SEMÂVÂT]/GÖK

( Yukarı kaldıran/çıkaran. İLE/VE/||/<> Kalkık. )


- İSİM ile/ve/<> CİSİM/RESİM


- İSİM ile/değil İŞİM


- AD/İSİM ile/ve/||/<> ÖNAD/SIFAT ile/ve/||/<> EDİM/FİİL

( İşaret. İLE/VE/||/<> Nitelik. İLE/VE/||/<> Gerçekleşme. )


- IŞIMA ile/ve/||/<> ISIL IŞIMA


- İŞİMİZ/UĞRAŞIMIZ/HİZMETİMİZ:
| "YIKMAK" ve/ya da "YAKMAK" İLE | değil YAPMAK İLE


- IŞIN ile IŞINIM/IŞIMA/RADYASYON[Fr.]

( Bir ışık kaynağından çıkarak her yöne yayılıp giden ışık demeti. | Işınetkin özdeklerin saçtıkları alfa, beta, gama ışınlarından her biri. | Bir noktadan çıkıp sonsuza giden yarım doğrulardan her biri. İLE Işın ya da tanecik yayımı, radyasyon. | Uzayda yayılan bir dalgayı oluşturan öğelerin tümü. | Bir erkenin ışık demeti durumunda yayılması. | Isının, bir kaynaktan ışın ve dalga devinimi yoluyla yayılması. )

( LIGHT vs. RADIATION )


- İŞİNE GEL(ME)ME/GELEN ile/değil/ne yazık ki/||/<>/< KOLAYINA GEL(ME)ME/GELEN


- İŞİNE GELİRSE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UYARSA/UYUYORSA


- İŞİNE GEL(ME)MEK/GELEN ile/ve/||/<> DEĞER BİLMEZLİK


- İŞİNE GEL(ME)MEK/GELEN ile/ve/||/<> İŞİNE YARAMAK/YARAYAN ile/ve/||/<>


- ISIN/KALORİ[Fr.] ile KİLOKALORİ[Fr.]

( Normal atmosfer basıncında, ısınma ısısı 15 °C'lik suyunkine eşit olan bir cismin, bir gramının sıcaklığını 10 °C yükseltmek için gerekli ısı miktarına eşit olan ısı birimi. | Besinlerin, dokular içinde yanarak gövdenin ısı ve enerjisini sağlama değerlerini gösteren ölçü. İLE Büyük kalori. )


- IŞINSAL ÇİÇEKLER = KAPİTULUMDAKİ DİLSİ KENAR ÇİÇEKLER = EZHÂR-I ŞUÂ'ÎYE = RAYONS, FLEURS RAYONNÉES, RUBANÉES, FLEURS LIGULÉES


- ISIRARAK ile KOPARARAK

( BITING vs. BREAKING OFF )


- ISIRGAN ÇORBASI ile/ve ISIRGAN YAĞLAŞI

( ... İLE/VE Mısırununu, muhallebi gibi pişirerek. [Kümbet Yaylası] )


- ISIRGAN OTU değil DALGAN(DALAYAN) OTU

( Hayvan ısırır, ot dalar. )

( Isırgangillerden, her tarafı sert tüylerle kaplı, tüyleri kırılınca, karınca asidi denilen, çok kaşındırıcı bir madde çıkaran bir ot. İLE ... )

( URTICA cum ... )


- İS-/İSO- ile/||/<> ANİS-/ANİSO-

( Eşit, benzer, aynı. İLE/||/<> Benzemeyen, eşit olmayan, farklı. [anisokori: Göz bebeklerinin farklı büyüklükte olması.] )


- ISITILAN KURBAĞA ÖYKÜSÜ değil/yerine SARI ÖKÜZ ÖYKÜSÜ

( ... DEĞİL/YERİNE Otlakların birinde bir öküz sürüsü yaşarmış. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü öküzlerdeymiş. Ancak, öküzler saldırı anında bir araya geldiği zaman, aslanların yapılacak bir şeyi kalmazmış. Bu yüzden küçük hayvanlarla beslenmek zorunda kalan aslanlar, iyi beslenememeye başlayınca bir çare düşünmüşler. Topal aslan yanına bir iki aslanı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmış.

"SUÇ, HEP O SARI ÖKÜZ'DE..."

Öküzlerin önderi Boz Öküz ve yanındakilere tatlı dille konuşmaya başlamış:
"Saygıdeğer öküz efendiler. Bugün buraya sizden özür dilemeye geldik. Biliyorum. Bugüne kadar size zarar verdik. Ama inanın ki, bunların hiçbirini isteyerek yapmadık. Tüm suç hep o Sarı Öküz''de. Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Biz de barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Sizle bir sorunumuz yok. Verin onu bize, siz kurtulun, yine barış içinde yaşayalım."

Boz Öküz ve heyeti, bu sözler üzerine, aralarında tartışmış ve teklifi haklı bularak, Sarı Öküz'ü vermişler aslanlara. Bir tek, Benekli Öküz karşı çıkmış ama kimseye derdini anlatamamış.

"AFERİN! SİZİ KUTLARIZ!"

Bir süre sonra, aslanlar yine aynı yöntemle gelip, bu kez Uzun Kuyruk'u istemişler:
"Gördünüz mü ne kadar barış severiz. Sizi de kararınızdan dolayı kutlarız. Ancak, şu sizin Uzun Kuyruk var ya, kuyruğunu salladıkça nereden baksak görünüyor ve aklımızı başımızdan alıyor. Size saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Oysa siz normal kuyruklusunuz. Verin onu bize, bu konuyu kapatıp, barış içinde yaşamaya devam edelim."

Boz Öküz ve heyeti, Uzun Kuyruk''u teslim etmiş, yine Benekli Öküz karşı çıkmış. Uzun Kuyruk, aslanların pençesi altında can vermiş.

"NEREDE KAYBETTİK BİZ BU SAVAŞI?"

Bu olay, sürekli tekrarlanmış, her seferinde farklı bahanelerle. Sonunda, öküzler zayıflamış, aslanlar küstahlaşmış. Artık, hiçbir bahane ileri sürmeden, doğrudan müdahale ederek, "Verin bize şunu, yoksa karışmayız" demeye başlamışlar. Birer birer aslanların pençesinde can verirken, Boz Öküz ve birkaç öküz kalmış geride. İçlerinden biri, önderlerine, "Ne oldu bize? Nerede kaybettik biz bu savaşı? Oysa, zamanında ne kadar da güçlüydük" diye sormuş.

Boz Öküz, Benekli Öküz'ün sözlerini anımsayarak, gözleri nemli... "Biz, Sarı Öküz'ü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı..." )


- ISITMA ile/ve/<> IŞITMA

( TESHÎN[< SAHN | çoğ. TESHÎNÂT] ile ŞAVK )


- ISKAÇA[İt.] ile ISKARÇA[İt.]

( Yelkenli gemilerde, direklerin alt uclarının içine oturtulduğu yuva. İLE Bir limanın, gemi kalabalığı içindeki durumu. | Bir şeyi, tıka basa doldurma. )


- İSKAL["ka" uzun okunur] ile İSKAR[Ar.] ile İSKÂR[Ar.]

( Ağır şey yükletme/yükletilme. İLE Hor/hakir görme. İLE Sarhoş etme. )


- İSKANBİL değil İSKAMBİL[Fr. BRISCAMBILLE]


- İSKAT/ISKAT[< SUKUT | çoğ. ISKATÂT]["ka" uzun okunur] ile İSKÂT[< SÜKÛT]

( Düşürme/düşürülme. | Yok etme. | Hükümsüz bırakma. | Ölünün azapsız kalması için dağıtılan sadaka. İLE Susturma, sükût ettirme. | Tartışmada yanıt veremeyecek duruma getirme, ağzını kapattırma. | Kandırma, râzı etme. )

( ISKAT-I CENÎN: Çocuk düşürme. )


- İŞKEMBE[Fars. < ŞIKENBE] ile/ve/> BÖRKENEK ile/ve/> KIRKBAYIR/KERGÜK ile/ve/> ŞİRDEN/ŞÎRDÂN[Fars.]/KUTNE

( Geviş getirenlerin, ilk ve en büyük mide bölümü. İLE/VE/> Geviş getiren hayvanlarda ikinci mide. İLE/VE/> Geviş getiren hayvanlarda üçüncü mide. İLE/VE/> Geviş getiren hayvanlarda dördüncü mide. )

( RUMEN vs./and/> RETIKULUM vs./and/> OMASUM vs./and/> ABOMASUM )


- İSKEMİK PERİYOT/ISCHEMIC PERIOD[İng.] değil/yerine/= YETERSİZ KANLANAN DÖNEM


- İSKENDER[< İSKÂNDAR] KENTİ ile/ve/||/<>/> KALINTISI

( Beş. İLE/VE/||/<>/> İki. )


- İŞKİL/İŞKÎL[Ar. < ŞEKL] ile İŞKİL/İŞKÎL[Fars.]

( Güçlük, zorluk. İLE Şüphe, hile. | Kötü bir durumla karşılaşma sanısı, kuruntu, vesvese. | Önden sağ ve arkadan sol ayağı beyaz olan at.[Araplarca hiç makbul sayılmaz] )


- ETEK GİYMEK:
İSKOÇYA'DA ve YEMEN'DE


- İSKORBÜT[Fr. < Lat. < Rus.] ile İSKORPİT[Yun.]

( C vitamini eksikliği nedeniyle, dermansızlık, zayıflık ve dişetlerinin yangısı gibi belirtilerle kendini gösteren hastalık. İLE İskopitgillerden, iri başlı, yüzgeçlerinde yakıcı dikenleri bulunan bir balık. )

( ... cum SCORPAENA ACROFA )


- ISLAH/ISLAHATÇ[Ar.] / REFORM/İST[İng.] değil/yerine/= İYİLTİM/Cİ, İYİLEŞTİRME/İYİLEŞTİRİCİ / DEĞİŞİKLİK/DEĞİŞTİRİCİ


- ISLAK ZEMİN ile KAYGAN ZEMİN


- İSLÂM DÜŞÜNCESİ ile/ve TÜRK DÜŞÜNCESİ


- VAKIF:
İSLÂM HUKUKUNDA ile/ve/||/<>/> MEDENİ HUKUKTA


- İSLÂM:
"İNANCI" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜŞÜNCESİ


- İSLÂM MEDENİYETİNDE
ENDÜLÜS ile/ve/||/<> KUDÜS ile/ve/||/<> MÂVERÂÜNNEHİR(KAZAKİSTAN-ÖZBEKİSTAN-TÜRKMENİSTAN)


- İSLÂM/MÜSLÜMANLIK:
TEK TANRI DİNİ değil AŞKIN TANRI DİNİ


- İSLÂM ile HRİSTİYANLAŞTIRILMIŞ İSLÂM


- İSLÂM'IN 5 ŞARTI ve "İSLÂM'IN 6. ŞARTI"

( Zorunluluk/Cebrî. Dışsal. VE İrâdî. İçsel. )

( İslâm'ın birinci şartı, iman olup, kalp ile inanmak ve dil ile de söylemektir. Öteki dört şart ise, gövde ile yapılacak ve kalp ile niyet edilecek ibâdetlerdir. )

( İslâm'ın şartı beştir, altıncısı Haddini Bilmek'tir. [7. şartı da haddini bilmeyene haddini bildirmek!] )

( PENC-ERKÂN )


- İŞLEM ile İŞLEV


- İŞLENEBİLİR VERİ ile/ve/||/<>/> ERİŞİLEBİLİR VERİ ile/ve/||/<>/> OKUNABİLİR VERİ ile/ve/||/<>/> ANLAŞILABİLİR VERİ

( Simge seviyesinde. Dijital ve mantıksal girdilerle. İLE/VE/||/<>/> Bili/enformasyon. | Veri aktarımı. | Matematik ve iletişim. | Anlam olmayan değer. İLE/VE/||/<>/> Bilgi. | Değer etiketlemesi. İLE/VE/||/<>/> Keşif. KATAdop Mimarisiyle. )


- ... İŞLERİ ile/ve/||/<> ... İLİŞKİLERİ


- İŞLERİ(MİZİ)/GEREKSİNİMLERİ(MİZİ)(EŞİMİZE/YAKINLARIMIZA/ÇALIŞANLARA/BİRİLERİNE/TOPLUMA/ÖTEKİNE):
"YIKMAK(/YIKILMAK)" ile/değil/yerine/>< (HER KOŞULDA) KONUŞMAK/KONUŞABİLMEK


- İŞLERLİK ile/ve İŞLEVSELLİK


- İŞLEVSEL/FONKSİYONEL ile İŞLETSEL/İŞLEYSEL/MEKANİK


- İŞLEVSEL(ADAPTİF) ile/ve/||/<>/>< İŞLEVSEL OLMAYAN(MALADAPTİF)


- İŞLEYİŞ ile İŞLEV


- İSM[Ar. çoğ. ESMÂ, ESÂMÎ] ile İSM[Ar. çoğ. ÂSÂM]

( Ad. İLE Suç, günah. )


- -İSM ile/||/<> -İST

( Durum, olay, koşul, yerleşim, yönelim. İLE/||/<> Bir konuyla ilgilenen kişi. )


- İSMÂ'[Ar. < SEM] ile İSMÂH[Ar.]

( Dinletme, işittirme. İLE Cömert kılma, samâhatli. | Mülâyim ve itaatli etme. )


- İSMAİL AĞA CAMİSİ ile/değil İSMAİL EFENDİ CAMİSİ

( Aksaray, Atatürk Bulvarı'ndaydı. [1956 yılında açılan yol nedeniyle yıktırılmıştır.] İLE/DEĞİL Fatih, Yavuz Selim'de Çarşamba Caddesi'nde. )

( 1617'de, Serhat(Sınır) Ağası İsmail Ağa tarafından. İLE/DEĞİL 1724'te, Şeyhülislâm İsmail Efendi tarafından. )


- İSMAİLÎ-BÂTINÎ TEVİL KURAMI ile/ve MUTEZİLE TEVİL KURAMI


- İSMET:
İMAN ve/||/<> EMAN


- İSMET ve/<> İFFET


- İSMİ-CİSMİ (BELİRLİ OLMAMAK)


- İSM-İ FAİL ile/ve İSM-İ MEF'UL

( MENÂSÎRU | MENASİRU )

( İSM-İ FAİL:

NÂSİRÛNE (NUSSÂRUN) (NUSSARUN, NASARATÜN)
NASİRÂTÜN (NEVÂSİRU)
-
-
   
-
NÂSİRÂNİ
NASİRATÂNİ
-
-
   
NÂSİRUN
NASİRATÜN
-
-
 
-
* 4 CEMİ MÜZEKKER ile/ve 2 CEMİ MÜENNES ( NÂSİRÛNE | NUSSÂRUN | NUSSARUN | NASARATÜN ile/ve NASİRÂTÜN | NEVÂSİRU )


- İSM-İ TASGİR ile/ve İSM-İ MENSUB(MÜZEKKER)

( SAĞDAN SOLA! )

( NUSAYRÛNE | NUSAYRÂNÎ | NUSAYRUN ile/ve NASRİYÛNE | NASRİYÂNÎ | NASRİYÜN [MÜZEKKER] NASRİYÂTÜN | NASRİYETÂNÎ | NASRİYETÜN [MÜENNES] )


- İSMU'L-URFÎ[Ar.] ile İSMU'L-ŞER'Î[Ar.]


- İSNÂ-AŞER/İYYE -ile

( CA'FERÎ MEZHEBİNİN ONİKİ İMAM TELÂKKİSİNE DAYANAN KOLU )


- İSNÂ'[Ar.] ile İSNÂ[Ar.]

( Övme, medhetme. | Şükretme. İLE Değerini yükseltme. | Bir yerde uzun zaman kalma. )


- ISNÂ'[Ar.] ile ISNÂN[Ar.]

( Yardım etme. | Anla(ya)mayan birinin, gerektiği gibi öğrenmesi. İLE Darılma, gücenme. | Ayak direme, ısrâr etme. | Kibirlenme. )


- İSNÂD[çoğ. İSNÂDÂT] değil/yerine/= DAYANDIRMA/DAYANDIRI


- İSNÂD ile İSTİNÂD

( Bir şeyi, biri için "yaptı" demek. | İftira etmek. | Hadislerin sırasıyla kimler tarafından söylenilegeldiğini bildirme. | Yüklem[müsned] ile özne[müsnediileyh] arasındaki ilgi.[Türkçe'de; "-im, -şim, -dim, -dik" gibi] İLE İnat etme. | Direnme. |/| Dayanma. | Güvenme. | Senet, delil, hüccet sayma. | Avcı zinciri gerisinde arka olmak üzere toplu bir durumda bulundurulan asker. )


- İSNAT/İSNAD ETMEK değil/yerine/= DAYANDIRMAK


- ISO 9000 ile/ve/<> ISO 9001


- İSOT/BİBER ile PİSPAS

( ... İLE Yemen'lilerin yemeklerinde kullandıkları çok acı bir biber. )

( CAPSICUM ANNUUM cum ... )


- İSPANYOL MERKANTİLİZMİ ile FRANSIZ MERKANTİLİZMİ(KOLBERTİZM) ile İNGİLİZ MERKANTİLİZMİ

( Altın ve gümüş madenlerinin ülkeden çıkmasının önlenmesini ister. İLE Sanayi sayesinde, altın ve gümüş stoğunun artırılmasını ister. İLE Ticaret sayesinde, altın ve gümüş stoğunun artırılmasını ister ve ihracatın, ithalattan çok olmasıyla artacağını iddia eder. )


- İSPANYOLCA ile/||/<> YAHUDİ İSPANYOLCASI(LADİNO)


- İSPAT/TANIT ile/ve KANIT

( Matematik'te. İLE/VE Matematik dışında. Fizik'te. )

( Öne sürülen bir şeyin doğruluğunu göstermede izlenen düşünce süreci. | Tanıtlamaya yarayan belge ya da herhangi bir şey, beyyine, hüccet. İLE Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanaat verici belge, delil, iz, argüman. | Anlaşmazlık konusu olan şeyde, yargıcın kanılarını oluşturan şey, delil. | Sonurguya ulaşan bir uslamlamanın dayandığı gerçek, delil.

SONURGU: Bir başlangıcın, bir olgunun, bir ilginin renkli ve zorunlu görülen sonucu, vargısı. )

( İçeriden. İLE/VE Dışarıdan. )


- İSPAT/İSBAT ile/ve HÜCCET ile/ve BURHAN ile/ve DELİL

( BELGİT: Bir kişinin, yapmaya ya da ödemeye borçlu olduğu şeyi göstermek üzere imzaladığı resmi kâğıt, senet. | Bir önermeyi tanıtlamak için gösterilen ve daha önce doğru olarak kabul edilen başka önerme. )


- İSPAT/İSBAT ile SUBÛT

( Zihinde. İLE Hem zihinde, hem de dışarıda/nesnede/olguda. )

( ... İLE Gerçekleşme, şüpheye yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkma. )


- İSPİNOZ ile GALAPAGOS VAMPİR İSPİNOZU

( ... İLE Penguenlerin kanını emiyorlar. )


- İSRAF (EKONOMİSİ) değil/yerine/>< İNSAF (EKONOMİSİ)


- İSRAF ET(TİR)MEK değil/yerine/= SAYPA(T)MAK


- İŞRAK NAMAZI ile DUHÂ(KUŞLUK) NAMAZI

( ... İLE 8 rekattir. [2 ya da 4 rekatta bir selam verilebilir.] )


- İŞRAK ile/ve/<> İRŞÂD


- İŞRÂK[Ar. < ŞİRK] ile İŞRÂK[Ar. < ŞARK] ile İŞRÎRÂK[Ar.]

( Allah'a ortak koşma, Allah'ın tek/bir oluşuna inanmama. İLE Güneşin doğması, doğarak çevresini ışıklandırması. | Işıklandırma, parlatma. İLE Gözyaşına boğulma, ağlamaktan boğulmak derecesine gelme. )


- ISRAR ile DİRETMEK/DİRENTİ


- ISRAR ile İSTİKRAR

( INSISTENCE vs. STABILITY )


- İSRAR/LA değil ISRAR/LA


- İST. BOĞAZI'NDA:
ÜST AKINTI ile/ve ALT AKINTI

( Karadeniz'den gelen. İLE/VE Ege'den gelen. )


- ISTAKOZ ile KEREVİDES/KEREVİT/KARAVİDE[Yun.]/BÖCEK

( Denizde yaşayan. İLE Tatlı suda yaşayan. )

( LOBSTER vs. CRAWFISH )

( HOMARUS VULGARIS cum ASTACUS/CAMBARUS / POTAMOBIUS FLUVIATILIS )


- İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ değil İSTANBUL, AYDIN ÜNİVERSİTESİ

( Aydın şehrimizin adını düşünür/seslendirir gibi değil Aydınlanmış/Aydınlanacak olanlar/ın anlamında seslendirilmeli/vurgulanmalıdır! )


- İSTANBUL ŞEHİR ÜNİVERSİTESİ değil İSTANBUL, ŞEHİR ÜNİVERSİTESİ

( "İstanbul Şehri" gibi düşünür/seslendirir gibi değil Şehir Üniversitesi olarak seslendirilmeli/vurgulanmalıdır! )


- İSTANBUL'DA/KENTİNDE YAŞAMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< İSTANBUL'U/KENTİNİ YAŞAMAK


- İSTANBUL'U GÖRMEK ile/ve/değil/yerine İSTANBUL'A GÖRÜNMEK


- İSTANBUL'UN AÇILIŞI ile/ve İSTANBUL'UN FETHİ

( 11 Mayıs 330 İLE/VE 29 Mayıs 1453 )


- İSTANBUL'UN ADLARI ve ŞANLARI

( BYZAS, BUZIS, BYSE, BYSANTE [İlk adlarından.] )

( BYZANTION [Byzas'ın kenti.][Roma dönemine kadar kullanılmıştır.] )

( ANTONEIA, ANTHUSA, DEUTERA ROME [Roma'lıların kullanımı.] )

( KONSTANTINOPOLIS [Uzun süre bu adla tanımlanmıştır.] )

( TSARIGRA [İmparator kenti.][Slav kaynaklarında.] ( MIKLEGARD [İmparator Mikhael?in kenti.][Vikingler'de.] )

( TEKFURİYE, ZAVEGOROD [Rus'ların kullanımı.] [TEKFUR: Bizans hudud valisi] )

( VİZENDOVAR [Macar'ların kullanımı.] )

( KANATORYA/KANATURİYE [Polonya'lıların kullanımı.] )

( AYLANA [Çek'lerin kullanımı.] )

( KONSTANTİNAPOL [Avusturya'lıların kullanımı.][Nemçe] )

( HERAKLİYAN [İsveç'lilerin kullanımı.] )

( İSTEFANYA, İSTEFANİYE [Hollanda'lıların kullanımı.] )

( AGRANDONE [Frank'ların kullanımı.] )

( YAĞFURİYE, POZANTİYAM, KONSTANTİNİYE [Frenk'lerin kullanımı.] )

( KOSTİYE, KOSTİN [Portekiz'lilerin kullanımı.] )

( MAKEDONYA [Latin'lerin kullanımı.] )

( KONSTANTİNİYYE-İ KÜBRA [Arap'ların kullanımı.] )

( KAYSER-İ ZEMİN[Yeryüzü imparatoru] [Fars'ların/Acem'lerin kullanımı.] )

( TAHT-I RUM [Hint'lerin kullanımı.] )

( ÇAKDURYAN, ÇAKDURKAN [Moğol'ların kullanımı.] )

( SAKALYA [Tatar'ların kullanımı.] )

( VİZENDOVİNA [Ermeni'lerin kullanımı.] )

( YANKOVİÇE, ALEKSANDRA [Süryani'lerin kullanımı.] )

( PÜZANT [Ermeni'lerin kullanımı.] )

( ÂSİTÂNE [Osmanlı'larda!] )

( ÂSİTÂNE-İ SAADET[Sultan Sarayı] )

( DÂR-ÜL HİLÂFE[Halife'nin evi] )

( DÂRÜ'S SALTANA[Saltanat'ın evi] )

( DERGÂH-I SELÂTİN[Sultanlar kapısı] )

( DERSAADET, DERALİYE )

( MAHRÛSE: Türklere göre, İstanbul'un Büyük Kent anlamına gelen bir adı. )

( MAHRÛSE-İ KONSTANTİNİYE: Konstantiniye Büyük Kenti. )

( İSTİMBOLİ [Verilen adlardan biri.] )

( KONSTANTİNİYYEBULİN [Verilen adlardan biri.] )

( POZANTİYAM [Verilen adlardan biri.] )

( SÜDDE-İ SALTANAT Saltanatın Eşiği. [Verilen adlardan biri.] )

( İstanbul, en çok adı olan şehirdir. )

( UÇ-OĞ-BOLUĞ: İstanbul'un kadîm dönemlerinde, "Cennet Şehir" anlamına gelen, ön-Türkçe adı. )

( GULGULE-İ RÛM
TANTANA-İ RÛM
VEVELE-İ RÛM
DEBDEBE-İ RÛM
GALEBE-İ RÛM )

( : EIS TIN POLIN, ISTINPOLIN: Kentte, kent içinde, kent içi. )


- İSTANBUL('UN):
EFENDİSİ ile/ve MANEVÎ EFENDİSİ ile/ve KÜLTÜREL EFENDİSİ

( Yöneticiler. İLE/VE Meşâyih. İLE/VE Dikkatli, temiz, düzenliler. )

( Maddî. İLE/VE Manevî. İLE/VE Kültürel. )

( İHTİSAB AĞALARI )

( ALİİ: Efendi. ile/ve ... )


- İSTANBUL'UN ORTASI ile/ve SIFIR(MİLYON/MILLION) TAŞI

( Şehzâde Camisi'nin köşesinde bulunan taşın bulunduğu noktadır. İLE/VE Sultanahmet'te, Divanyolu başında, Yerebatan Sarnıcı köşesinde bulunan Bizans yapıtı taş sütundur. [Dünyanın, İstanbul'un merkezi ve başlangıç noktası, Avrupa'ya İstanbul'dan başlayan yolun başı olarak değerlendirilmiştir.] )

( Osmanlı için. İLE/VE Bizans için. )


- İSTANBUL'UN:
SAFÂ SULARI ile/ve/||/<>/> ŞİFÂ SULARI


- ISTARAH[Ar.] ile/değil/= ISTAHAR[Ar.]

( ... İLE/DEĞİL/= İran'da, bir kent adı. | Su birikintisi, havuz, göl. )


- İSTATİKSEL YASA ile/ve/||/<> ÇOK BÜYÜK SAYILAR YASASI


- İSTATİSTİK ve/||/<> BOLTZMANN İSTATİSTİK YASASI


- İSTATİSTİKSEL ANLAM/LILIK / YORUM ile/ve/<> TARİHSEL ANLAM/LILIK / YORUM


- İSTATİSTİKSEL HATA SAÇMA(LIK)LARI/SAFSATALARI:
YETERSİZ ÖRNEK ile/ve/||/<> TEMSİL ETMEYEN ÖRNEK ile/ve/||/<> YANLIŞ BENZETME ile/ve/||/<> YOK SAYMA ile/ve/||/<> SÜMEN ALTI ile/ve/||/<> KUMARBAZ

( FALLACY OF INSUFFICIENT SAMPLE vs./and/||/<> UNREPRESENTATIVE SAMPLE vs./and/||/<> FALSE ANALOGY vs./and/||/<> SLOTHFUL INDUCTION vs./and/||/<> FALLACY OF SLANTING vs./and/||/<> GAMBLER'S FALLACY )


- İSTAVRİT ile KRAÇA/KIRAÇA

( ... İLE İstavrit balığının küçüğü. )


- İŞTE:
"GÖNÜL EĞLENDİRMEK" ile/ve/değil/yerine/||/></< GÖNÜLLÜLÜK


- İSTEDİĞİN KADAR ARAMA(MA)K ile/ve/değil/hem de İSTEDİĞİN ZAMAN ARAMA(MA)K


- GÖRMEK/BAKMAK:
"İSTEDİĞİNİ" ile/ve/değil/yerine/||/<> İSTEDİĞİN ŞEY İÇİN GEREKEN(LER)İ


- İSTEDİĞİNİ/AĞZINA GELENİ" "SÖYLEMEK" ile/değil/yerine/>/>< İSTEMEDİĞİN SÖZLERİ DUYMAK (ZORUNDA KALMAK/KALIR)


- İSTEK DIŞI/DOĞAL ÖLÜM ile/ve/değil/yerine/< İSTEYEREK ÖLÜM

( Kişinin ölümü. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/< Kişiliğin ölümü. )

( Ölmeden önce ölünüz. - MÛTÛ KABLE EN TE-MÛT )

( MEVT-İ TABİÎ ile/ve/değil/yerine/< MEVT-İ İRADÎ/İHTİYARÎ )


- İSTEK/TALEP değil/yerine ADÂLET


- İSTEME EDİMİ = VOLITION[İng., Fr.] = WOLLEN, WOLLENSAKT[Alm.] = VOLITIONE[Lat.]


- İSTEMEK ile/ve/değil/yerine/hem de/+/||/<>/> GERÇEKTEN İSTEMEK

( Zihindeki günlük 40-50.000 düşüncenin büyük bir bölümünün tanımlanmamış/netleşmemiş, pasif temelli, sıradan, dayanaksız, isteme eylemi. İLE Sıradan isteğin bir üst aşaması olan gerçekten istemenin, gerekeni yaparak ve istenenin umudu ve çabası, içtenliği, samimiyeti ve ciddiyeti ile istemek. )

( İstemekle tamamına ve daha da fazlasına sahip olabilirsiniz. )

( EĞİNİK: İçten istemek. )

( İSTİD'Â'[Ar. < DUA]: Yalvararak isteme. | Dilekçe. )

( You can have the whole of it and more for the mere asking. )

( [not] TO ASK/REQUIRE vs./and/but/also REALLY/DEEPLY WANT/REQUEST
REALLY/DEEPLY WANT/REQUEST instead of TO ASK/REQUIRE )

( [nicht] FORDERN/WOLLEN mit/und TATSÄCHLICH FORDERN/WOLLEN )


- KISKANÇLIK:
İSTEMLİ ile/ve/||/<> RASTLANTISAL/TESADÜFÎ


- İŞTEN ÇIKIŞTA/ÇIKARILMADA:
KIDEM TAZMİNATI ile/ve/<> İHBAR TAZMİNATI ile/ve/<> İŞSİZLİK ÖDENEĞİ

( )


- İSTENÇ/İRÂDE ile/ve AŞKINLIK

( ... ile/ve GULÜV )

( WILLPOWER vs./and TRANSCENDENCE )


- İSTENÇ/İRÂDE ile/ve İSTEK

( Tümdengelimli doğada. İLE/VE Tümevarımlı doğada. )

( WILLPOWER vs./and WILL )


- İSTENÇ/İRÂDE ile/ve İSTİKRAR

( WILLPOWER vs./and STABILITY )


- İSTENÇ/İRÂDE ve/<> İDÂRE

( WILLPOWER and/<> TO MANAGE )


- ... İSTENCİ/İRÂDESİ ile/değil ... İSTEĞİ

( ... irâdesi[yapma/yapabilme gücü]. İLE/DEĞİL ... yönelimi. )


- İSTENMİYEN değil İSTENİLMEYEN


- İSTEYEN 'ŞÖYLE' YAPAR, İSTEYEN YAPMAZ değil İSTEYEN 'ŞÖYLE' YAPAR, İSTEMEYEN YAPMAZ


- İSTİAP/İSTİAB ETMEK ile HACM-İ İSTİÂBÎ

( İçine alma, sığdırma. | Kaplamak, toplamak, tamam etmek. | Tutulmak, zapteylemek. İLE Bir şeyin, içine alabildiği miktar. )


- İSTİÂRE ile/ve/değil MECÂZ[< CEVAZ | çoğ. MECÂZÂT]

( Bir sözcüğü kendi anlamı dışında kullanarak, bir şeyi benzediği başka şeylerin adıyla anma sanatı. İLE/VE Sözcükleri gerçek anlamları dışında kullanma sanatı. )


- İSTİÂZA[Ar. < İVAZ] ile İSTİÂZE[Ar. < İYAZ]

( Karşılık olarak bir şey isteme. İLE Allah'a sığınma.[eûzü billâhi min-eş-şeytân-ir-racîm ya da neûzü billâh] | Sığınma. )


- İSTİB'ÂD[Ar. < BU'D] ile İSTİ'BÂD[Ar.]

( Uzaksama, uzak görme, olasılık vermeme. İLE ... )


- İSTİ'BÂR[Ar.] ile İSTİBÂR[Ar.]

( Rüya tabir ettirme. İLE Yoklama, muayene etme. )


- İSTİBDÂ'[Ar.] ile İSTİBDÂ'[Ar.] ile İSTİBDÂD[Ar.]

( İşedikten sonra akıntıyı tam arıtma. | Nikâhlanılan bir dulun gebe olmadığına sonucunu elde etmek üzere bir adet dönemi görene kadar ona yaklaşmamak. İLE Nadide sayma, bedi'. İLE Keyfî yönetme düzeni. | Yönetimde baskı/tazyık. )


- İSTİBKÂ'[Ar. < BEKA]["ka" uzun okunur] ile İSTİBKÂ'[Ar. < BÜKÂ]

( Devamını, sürmesini isteme. | Saklama, koruma, muhafaza etme.[İng., Fr. CONSERVATION] İLE Ağlatma. )


- İSTÎCÂB[Ar.] ile İSTİ'CÂB[Ar. < ACEB]

( Haklı sayma, vacib görme. İLE Hayrette kalma, şaşma, taaccübetme. )


- İSTÎCÂL[Ar.] ile İSTİ'CÂL[Ar. < ACEL] ile İSTÎCÂR[Ar. < ECR]

( Sonraya bırakılmasını, te'cîl edilmesini isteme. İLE Acele etme, tez olmasını isteme, çabuklaştırma. İLE Kira ile tutma, kiralama. )


- İSTİCVÂB[< CEVÂB] değil/yerine/= SORUP YANIT ALMA, YANIT ALMA AMACIYLA SÖYLETME | SORGU


- İSTİDÂ'[Ar.] ile İSTÎDÂ'[Ar. < VEDÂ] ile İSTİD'Â'[Ar. < DUA] ile İSTİDÂA/İSTİZÂA[Ar. < ZİYA]

( El uzatma. İLE Birinin yanına bırakma, bir şeyi saklamak üzere birine emanet etme. İLE Yalvararak isteme. | Dilekçe, istidâ. İLE Aydınlanma, ışıklanma, ziyalanma. )


- İSTİ'DÂD[Ar.] değil/yerine/= AKILLILIK | ANLAYIŞLILIK | DOĞAL EĞİLİM, BECERİ/KABİLİYET


- İSTİ'DÂD ile HAL

( Küpün içinde ne varsa, dışarı da o sızar. )


- İSTİDÂD[Ar.] ile İSTİ'DÂD[Ar.]

( Doğrulma. | Alışma. İLE Bir şeyin kabulüne, kazanılmasına olan doğal eğilim, beceri. | Akıllılık. | Anlayışlılık. | Becerisi olan kişi. )


- İSTİ'DÂD ile/ve KÂBİLİYET


- İSTİ'DÂD ve YÖNELİM


- İSTİDÂD-I SÂİD[Ar.] ile İSTİDÂD-I YED[Ar.]

( Bileğin alışması. İLE Elin alışması. )


- İSTİFÂ[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= İŞBIRAKI, İŞİ/GÖREVİ BIRAKMAK, İŞTEN/GÖREVDEN AYRILMAK


- ISTIFÂ'[< SAFVET] ile/ve/< İSTİ'FA'[< AFV]

( Bir şeyin hâlisini, temizini seçip alma. | Ayıklama. | Seçme, seçkinlik. İLE/VE Affını isteme. | Bir işten, kendi isteğiyle çekilme. )


- İSTÎFÂ'[Ar. < VEFÂ] ile İSTİ'FÂ'[Ar. < AFV] ile İSTİFHÂM[Ar. < FEHM | çoğ. İSTİFHÂMÂT] ile İSTİHFÂ'[Ar.]

( Tamamıyla alma/alınma, ödetilme. İLE Affını isteme. | Bir işten kendi isteğiyle çekilme. İLE Sorma, anlama. Anlamak, öğrenmek için sorma. İLE Saklanma, gizlenme. )


- İSTİFA ile/ve/||/<>/> İSTİĞFAR

( Affını isteme. | Bir işten, kendi isteğiyle çekilme. İLE/VE/||/<>/> Tövbe. | Allah'tan günahın bağışlanmasını isteme. | Estağfirullah. )


- İSTİFÂDE ile/ve/<>/< İSTİFÂ

( İstifâ etmediğimizden, istifâde edemeyiz. )


- İSTİFÂZA[< FEYZ] ile İSTİFÂDE


- İSTİFSÂR[Ar. < FESR] ile/ve/<> İSTİNTÂK[Ar. < NUTK]

( Bir şeyin açıklanmasını, aydınlığa kavuşmasını isteme, anlamaya çalışma, sorma. İLE/VE/<> Sorgu. | Sorguya çekme. )


- İSTİFTÂ'[Ar. < FETVÂ] ile İSTİFTÂH[Ar. < FETH]

( Fetvâ almak/istemek. Müftüye başvurma. İLE Siftah etme. | Başlama, başlanılma. | Açma, açılma. )


- İSTİĞASE[Ar.] değil/yerine/= YARDIM İSTEMEK


- İSTİĞFAR ile/ve SEYİD'ÜL İSTİĞFAR(TÖVBENİN EFENDİSİ)


- İŞTİHÂ'[Ar. < ŞEHVET] ile İŞTİHÂR[Ar. < ŞÖHRET]

( İstek, meyil. | Yemek yeme isteği, iştah. İLE Ün alma, ünlü olma, şöhret bulma, şöhretlenme, meşhur olma. )


- İSTİHÂB/ISTIHÂB ile İSTİHÂB ile İSTİHÂB/İŞTİHÂB ile İSTÎÂB[< VAB]

( Saklama, gizleme. | Dostluk kurma. | Konuşma, musâheb etme. İLE Hibe ve armağan olarak isteme. Bağış olarak arzulama. İLE Ağarma, beyazlama, kırlaşma. İLE İçine alma, sığdırma. | Kaplamak, toplamak, tamam etmek. | Tutulmak, zapteylemek. )


- İSTÎHÂL[Ar. < EHL] ile İSTÎHÂR[Ar.]

( Bir şeye uygun/lâyık/ehil olma. İLE Geri kalma/bırakılma. )


- İSTÎHÂLE[Ar. < HAVL | çoğ. İSTİHÂLÂT] ile İSTÎHÂRE[Ar. < HAYR]

( Olanaklı/mümkün olmayış, olanaksızlık/imkânsızlık, olamazlık. | Bir durumdan/halden başka bir duruma/hâle geçiş. [KEVN <> FESAD] | Başkalaşma. [İng. METAMORPHOSE, METAMORPHOSIS | Fr. MÉTAMORPHOSE] İLE Bir işin hayırlı olup olmayacağını öngörmek üzere abdest alıp dua edip uykuya yatma. | Hayırlı olmayı arzu etme.[Fr. ONIROMANCIE] )


- İSTİHÂRE[Ar. < HAYR] ile İSTİ'ÂRE[Ar. çoğ. İSTİÂRÂT] ile İSTİŞÂRE[< ŞÛRÂ | çoğ. İSTİŞÂRÂT]

( Allah'a sual etmek. Bir durumun/işin hayırlı olup olmayacağını öngörmek üzere abdest alıp dua edip uykuya yatma. [Uyku durumu/hali koşulu/şartı yoktur.] | Hayırlı olmayı arzu etme.[Fr. ONIROMANCIE] İLE Ödünç alma, birinden eğreti bir şey alma. | Bir sözcüğün anlamını geçici/eğreti olarak başka bir sözcük üzerine kullanma. İLE Düşünce sorma, danışma. Sohbet ederek sual etmek. )


- İSTİHFÂF[< HİFFET] ile/değil/yerine/>< İSTİ'FÂF[Ar. < İFFET]

( Küçümseme, hor görme, tahkir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Haram ve çirkin şeylerden kaçınmak, kötülükten, günahtan kaçınmak, iffetli olmak. )


- İSTİHKAK[Ar. < HAKK]["ka" uzun okunur] ile İSTİKÂK[Ar.] ile İŞTİKAK[Ar. < ŞAKK]

( Hakkı olma, hak kazanma. | Hak kazanılan şey. İLE Bitkilerin çokluktan dolayı birbirine dolaşık/sarmaşık olması. İLE Yarılmış bir şeyin bir bölümünü alma. | Aynı kökten çıkma, türeme. | Aynı kökten türemiş sözcükleri aynı mısra ya da beyitin içinde kullanma sanatı. [teslîm, selâmet, selâm] )


- İSTİHKÂM ile İSTİHDAM

( Düşman saldırısını durdurmak, düşmana karşı savunma yapmak amacıyla düzenlenmiş yer. | İstihkam işleriyle uğraşma. İLE Bir görevde/işte kullanma. )


- İSTİHLÂB[Ar.] ile İSTİHLÂB[Ar.]

( Şerbet kıvamına getirme. | Yemeğin, bağırsaklarda sindirilmek üzere yoğun sıvı kıvamına geçmesi. | Süt sağma/sağılma. İLE Tırmalama. )


- İSTİHLÂL[Ar. < HELÂL] ile İSTİHLÂL[Ar. < HİLÂL] ile BERÂ'AT-İ İSTİHLÂL

( Helâl sayma. | Helâlleşme. | Helâl edilmesini isteme. İLE Yeni Ay'ın görünmesi, hilâli görme. | Çocuğun doğar doğmaz ağlamaya başlaması. İLE Bir sözün, yazının ya da yapıtın giriş bölümünde, konuya doğrudan girmeden önce, yapıt sahibinin ustalığını gösteren, dikkat çekici, zarif, sanatlı bir başlangıç yapması. | Edebî metinlerde, özellikle kaside, mersiye, gazel gibi divan edebiyatı ürünlerinde, konuya geçmeden önce yapılan sanatlı ve etkileyici giriş bölümler. [Amaç, dinleyicinin ya da okuyucunun ilgisini çekmek, şairin ustalığını sergilemek ve yapıta güçlü bir giriş yapmak.] )


- İSTİHRAÇ ile İSTİHSAL ile İSTİNTAÇ

( Anlam, sonuç çıkarma/çıkarsama. İLE Çıkarma, elde etme. | Üretim, üretme. İLE Sonuç çıkarma. | Bir büyük önermeden küçüğe ve sonurguya, yasalardan olaylara, nedenden sonuca giderek sonuç çıkarma. )


- İSTİHSÂL[Ar. < HÂSIL çoğ. İSTİHSÂLÂT] ile İSTİHZAR[Ar. < HUZÛR (çoğ. İSTİHZÂRÂT)]

( Elde etme, ele geçirme/geçirilme, çıkarma, meydana getirme, hâsıl etme. | Üretim, üretme. Üretme. İLE Hazırlama. | Anımsama. )


- [ne yazık ki]
!İSTİHZÂ'/SARAKA[argo] değil/yerine/= !ALAY ETME [bkz. İSTİSHÂR]


- İSTİHZA' yerine İSTİ'FÂF(<İFFET)


- İSTİHZA ile/değil İSTİHSA


- İSTİHZÂ[Ar.] ile SUHRİYYET[Ar.]


- İSTÎKA'["ka" uzun okunur] ile İSTÎKA'["ka" uzun okunur] ile İSTİKA'[Ar. < SAKY]["ka" uzun okunur] ile İSTİKA/İSTEKA[İt. < Cerm.]

( Olacak/gerçekleşecek, vuku' bulacak diye endişelenme. İLE Olmasını bekleme, olacak diye endişeye düşme. İLE İçecek su alma, su isteme. İLE Ayakkabıların altını parlatmak için kunduracıların kullandığı kemik. )


- İSTİKÂMET[Ar.] ile İSÂBET[Ar.]


- İSTÎKAN["ka" uzun okunur] ile İSTİKÂN/E/T[Ar.]

( Kesin/yakînen bilme/biliş. İLE Alçakgönüllülük. | Küçülme. )


- İSTİKBÂLEN[Ar.] ile İSTİKBÂLÎ[Ar.]

( Gelecek zamanda, ileride. | Karşılayarak, karşılamak üzere. İLE Gelecek zamanla ilgili. )


- İSTİKFÂ'[Ar.] ile İSTİKFÂ[Ar.]

( ... İLE Yeterli sayma, kâfi. Varolan ile geçinmek isteme. )


- İSTİKLÂL (SAVAŞI):
"KURTULUŞ" (SAVAŞI) ile/ve/değil/||/<>/>/< BAĞIMSIZLIK (SAVAŞI)


- İSTİKLÂL ile/ve/||/<>/> İSTİKBÂL

( Bağımsızlık. İLE/VE/||/<>/> Gelecek. )


- İSTİKRÂ[Ar.] ile İSTİKRÂ[Ar. İKTİRÂ] ile İSTİKRÂH[Ar. < KERH]

( Gezme, dolaşma; âvârelik. | Bir şey hakkında etraflı bilgi edinme. | Tümevarım. [İng. INDUCTION, Fr. ÉPAGOGIQUE] İLE Kira ile tutma/tutulma, kiralama. İLE İğrenme, tiksinme. | [Ar.: İstemeyerek zorla yapma.] )


- İSTİKŞÂF[< KEŞF | çoğ. İSTİKŞÂFÂT][İSTİŞKÂF değil!] ile/ve/<>/> İSTİŞÂRE

( Keşfetmeye çalışma, ne olup bittiğini öğrenmek için araştırmada bulunma. | [coğr.] Açınsama. İLE Fikir sorma, danışma. )


- İSTİKTÂL[Ar.] ile İSTİKTÂR[Ar. < KATR]

( Ölümden korkmayarak kendini tehlikeye atma. İLE Damla damla akıtma, damıtma. )


- İSTÎLÂ'[Ar. < VELY] ile İSTİ'LÂ'[Ar. < ULÜVV]

( Bir yeri kuvvet kullanarak ele geçirme. | Yayılma, kaplama. | Basma.[Jeoloji'de] İLE Yükselme. | Üste çıkma, üstün gelme. )


- ISTILÂ[Ar.] ile ISTILÂH[Ar. < SULH | çoğ. ISTILAHÂT]

( Ateşte ısınma. İLE Terim, tabir, ilim/bilim sözü/sözcüğü. )

( ... İLE Barış sağlatan kavram. )


- İSTİLÂ[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİSMÂR[Ar.]


- İSTİ'LÂM[Ar. < İLM] ile İSTİLÂM[Ar.]

( Karar bulma, yerleşme. | Kararlaşma, iyice belirli olma. İLE Öpme ya da el sürme. | Kâbe'nin tavâfı sırasında "Hacer-ül-Esved"in elle okşanması ve izdiham dolayısıyla bizzat el sürülemiyorsa uzaktan okşama işaretinin yapılması. | Allah'ın madde ilhâm etmesi niyâzında bulunma. )


- İSTİMÂ'[Ar.] ile İSTİMÂ'[Ar. < SEM | çoğ. İSTİMÂÂT]

( Birinin ziyaretine gitme. İLE Dinleme/dinlenilme, duymalar/işitme. | Dinleyip kabul etme. | Kulak verip dinleme. )


- İSTİMÂL[Ar. < AMEL] ile İSTİMHÂL[Ar. < MEHL]

( Kullanma. İLE Zaman, mühlet isteme. )


- İSTİMAL[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİFÂDE[Ar.]

( Kullanım. İLE/VE/||/<> Yararlanma. )


- İSTİMÂL[Ar. < AMEL] ile İSTİMÂR[Ar. < TAMİR]

( Kullanma. İLE İmâr ettirme. | Bir yerin imarını isteme. | İstimlâk etme, sömürgeleştirme. )


- İSTİMDÂT[Ar. < MEDED] değil/yerine/= YARDIM İSTEME


- İSTİMLÂK[Ar. < MİLK] ile/ve/||/<> İSTİMÂR[Ar. < TAMİR]

( Bir yeri satın alma, mülk alma. | Kamulaştırma. Devletin, genelin yararına olarak bir şeyi sahibinden satın alması. İLE/VE/||/<> İmâr ettirme. | Bir yerin imarını isteme. | İstimlâk etme, sömürgeleştirme. )


- İSTİMTÂ'[Ar. < TEMETTÜ] ile İSTİMTÂR[Ar.]

( Yararlanma, kazanç. İLE Yağmur isteme, yağmur duasına çıkma. )


- İSTİ'NÂD[Ar. < İNÂD] ile İSTİNÂD[Ar.]

( İnat etme, direnme. İLE Dayanma. | Güvenme. | Senet, delil, hüccet sayma. )


- İSTİNAT ETMEK değil/yerine/= DAYANMAK/YASLANMAK


- İSTİNBÂ'[Ar.] ile İSTİNBÂT[Ar.]

( Haber sorma, bilgi isteme. İLE Bir söz ya da işten gizli bir anlam çıkarma. Açık olmayarak, dolayısıyla, zımnen anlama. )


- İSTİNBÂT[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİDLÂL[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİBSÂR[Ar.]

( Bir söz ya da işten gizli bir anlam çıkarma. Açık olmayarak, dolayısıyla, zımnen anlama. İLE Bir delile dayanarak bir şeyden sonuç çıkarma, delil ile anlama. İLE Basiretli olmak. Düşünceli, hesaplı ve dikkatli iş yapmak ve hareket etmek. )


- İSTİNKAS["ka" uzun okunur] ile İSTİNKÂŞ[Ar. < NAKŞ]["ka" uzun okunur]

( Bir şeyin fiyatını/değerini düşürmeye çalışma. İLE Nakşedilmesini isteme. | Nakşetme. )


- İSTİNSÂ'[Ar.] ile İSTİNSÂH[Ar. < NESH] ile İSTİNSÂH[Ar. < NUSH]

( Borç ödemek için zaman/mühlet isteme. | Veresiye almak isteme. İLE Nüshasını çıkarma, bir sûretini çıkarma, kopya etme. )


- İSTİNSÂR[Ar.] ile İSTİNSÂR[Ar. < NASR] ile İSTİNŞÂ'[Ar.]

( Su ya da başka bir ilâç çekip burnu temizleme. | Püskürme. İLE Yardım isteme. İLE Haber/havâdis araştırma. )


- İSTÎRÂ'[Ar.] ile İSTİR'Â[Ar.] ile İŞTİRA[Ar.]

( Çakmak taşından ateş çıkartma. | İki ağaç parçasını birbirine sürte sürte tutuşturma. İLE Riayet isteme. İLE Satın alma. )


- ISTIRAP/B ile AZAB

( ... ile İKAB["ka" uzun okunur] )


- İSTÎRÂHAT[Ar. < RÂHAT] ile İSTÎRÂHÂT[Ar. < İSTÎRÂHAT]

( Rahat etme, dinlenme. İLE Dinlenmeler. )


- İSTİRÂK[Ar. < SİRKAT] ile İSTİ'RÂK[Ar.] ile İŞTİRÂK[Ar. < ŞİRKET]

( Çalma/çalınma, hırsızlık. İLE Terlemek üzere/için yatmak. İLE Ortaklık, ortak olma, paydaşlık. | Bir işte yer alma, paydaşlık etme. | Bir işe, bir düşünceye katılma, katılım. | İktisadi devlet teşekküllerinin ya da kamu iktisadi kuruluşlarının ya da bağlı ortaklıklarının, sermayelerinin en az yüzde onbeşine, en çok yüzde ellisine sahip bulundukları anonim şirketler. | Bir ortaklık ile işletme arasında, sözkonusu ortaklığın yönetimine ve ortaklık politikalarının belirlenmesine katılma anlamında sürekli bir bağ yaratan, doğrudan ya da dolaylı sermaye ve yönetim ilişkisi. )


- İŞTİRÂK[Ar. < ŞİRKET] ile/ve/<>/< İŞTİYÂK[Ar. < ŞEVK]

( Ortaklık, ortak olma, paydaşlık. | Bir işte yer alma, paydaşlık etme. | Bir işe, bir düşünceye katılma, katılım. | İktisadi devlet teşekküllerinin ya da kamu iktisadi kuruluşlarının ya da bağlı ortaklıklarının, sermayelerinin en az yüzde onbeşine, en çok yüzde ellisine sahip bulundukları anonim şirketler. | Bir ortaklık ile işletme arasında, sözkonusu ortaklığın yönetimine ve ortaklık politikalarının belirlenmesine katılma anlamında sürekli bir bağ yaratan, doğrudan ya da dolaylı sermaye ve yönetim ilişkisi. İLE/VE/<>/< Şevklenme, göreceği gelme, özleme. )


- İŞTİRÂK ile/||/<> MÜCENNİS ile/||/<> MÜTEMÂSİL

( Ortaklık, iki ya da daha fazla sayının başka bir sayının ortak katları olması durumu. İLE/||/<> Aynı cins durumuna getirilmiş olan. | Tam sayılı kesrin bileşik kesre çevrildikten sonraki payı. İLE/||/<> Aynı. )


- İŞTİRAK[Ar.] yerine ORTAKLIK, KATILMAK/KATILIM


- [ne yazık ki]
ISTIRAP:
HAFİF ile DERİN

( Konuşulabilir. İLE Konuşulamaz, dile gel(e)mez/getiril(e)mez. )


- ISTIRAP VERİCİ OLAN:
"KİM OLMADIĞIMIZ" değil KİM OLAMADIĞIMIZ


- ISTIRAP ile/ve/> ÇİLE

( ... İLE/VE/> Kemalâta erdiren ıstırap. )


- ISTIRAP ve/<> OLGUNLUK


- İSTİRHÂM[Ar. < RUHM]["İSTİRÂM" değil!] değil/yerine/= YALVARMA


- İSTİRİDYE ile/ve/||/<>/> İNCİ İSTİRİDYESİ/KABUĞU

( SADEF/SEDEF )


- İSTİ'SÂB[Ar.] ile İSTİS'ÂB[Ar. < SA'B]

( İğrenme. İLE Güç sayma, bir şeyin zor gelmesi. )


- İSTİS'ÂL[Ar. < SUÂL] ile İSTÎSÂL[Ar. < ASL] ile İSTİSHÂL[Ar. < SEHL]

( Soruşturma. İLE Kökünden koparıp çıkarma/çıkarılma, kökünü kurutma. | Bir urun çıkarılması. İLE Kolay sayma/görme. )


- İSTİŞAM değil İNSİCAM/BAĞDAŞIM

( Benzer nesneler arasındaki ya da bir bütünü oluşturan parçalar arasındaki uyum. | Tutarlılık. )


- İSTİŞ'ÂR[Ar. çoğ. İSTİŞ'ÂRÂT] ile İSTİŞHÂR[Ar.]

( Yazı ile bildirilmesini isteme. [POLEMİK: Yazarak/yazılı tartışma.] İLE Ün kazanma, şöhret bulma. )


- İSTİ'SÂR[Ar.] ile İSTÎSÂR[Ar.] ile İSTÎSÂR[Ar.] ile İSTİSHÂR[Ar.]

( Bir işin güç olmasını isteme. İLE Bir şeyi nefsine ayırma. [Fr. ÉGOÏSME] İLE Kolaylaşma, kolay sayma/addedilme. İLE Alay etme, eğlenme. )


- İSTİŞÂRE[< ŞÛRÂ (çoğ. İSTİŞÂRÂT)] değil/yerine/= DÜŞÜNCE SORMA, DANIŞMA


- İSTİŞÂRE ile/ve/<> İSTİFÂDE


- İSTİŞÂRE ile/ve İSTİHÂRE

( Sohbet ederek sual etmek. İLE/VE Allah'a sual etmek. [Uyku hali şart değildir.] )


- İSTİSÂRE[Ar.] ile İSTİŞÂRE[Ar. < ŞÛRÂ (çoğ. İSTİŞÂRÂT)]

( Tozutma, toz savurma. | Fitnecilik, fesatçılık etme. İLE Fikir sorma, danışma. )


- İSTİŞÂRE[< ŞÛRÂ | çoğ. İSTİŞÂRÂT] ile TEÂTÎ[< ATÂ]


- İSTİŞHÂD[Ar.] ile İSTİŞHÂD[Ar.]

( Tanık getirme, tanık gösterme. | Şehit olma. İLE Edebî bir düşüncenin sağlamlığını kanıtlamak için, değerli yapıtlardan örnek gösterme. )


- İSTİSHÂL[Ar. < SEHL] ile İSTİSHÂR[Ar.]

( Kolay sayma/görme. İLE Alay etme, eğlenme. )


- İSTİSMÂR[Ar. < SEMERE] ile/ve/<>/değil SÛ-İ İSTİ'MÂL[Ar. < AMEL | çoğ. İSTİ'MÂLÂT]

( )

( İşletme, yararlanma. | Sömürme. İLE/VE/<>/DEĞİL Kötü/yersiz/yolsuz kullanma. )


- İSTİSNA OLMAK" değil/yerine/>< İNSAN/KİŞİ/ADAM OLMAK

( [istiyorsan] "Egemen olmak." DEĞİL/YERİNE Özgür olmak. )


- İSTİSRÂ'[Ar. < SÜR'AT] ile İSTİSRÂR[Ar.]

( Hızlandırma, süratlendirme. İLE Odalık alma. )


- İSTİ'TÂF[Ar. < ATF | çoğ. İSTİ'TÂFÂT] ile İSTÎTÂF[Ar.]

( Yardım ve merhamet dileme. İLE Kaplama. )


- İSTİVÂ'[Ar. < SEVÂ] ile İSTİ'FÂ'[Ar. < AFV] ile İŞTİFÂ'[Ar.]

( Birden çok şeyin birbirine eşit ve denk olması. | Düz olma, düzlük. | Kaplama, örtme. | Ortada ve tam bir derecede bulunma. | Mevlevî sikkesinin tam ortasına gelmek üzere önden arkaya doğru çekilen iki parmak eninde yeşil çuha. İLE Affını isteme. | Bir işten kendi isteğiyle çekilme. İLE İyi olma, şifâ bulma. )


- İSTİVÂ'[Ar.] ile İSTİKÂMET[Ar.]


- İSTİYÂK[Ar.] ile İŞTİYÂK[Ar. < ŞEVK]

( Misvak kullanma. İLE Şevklenme, göreceği gelme, özleme. )

Bugün[25 Ekim 2025]
itibarı ile 23.065 başlık/FaRk ile birlikte,
23.065 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(44/94)