İlk ve Son Yazaç/Sözcük Değişken'leri olan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 23.065 başlık/FaRk ile birlikte,
23.065 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(38/94)
- HAYVAN ile AYVAN/EYVÂN[Fars.]
( Canlı. İLE Ev bahçesi, avlu, taşlık. | Mısır, fındık vb. kurutmaya mahsus zeminden yüksek yer. | Üstü kesik, koni biçiminde zahire ambarı. | Balkon, hayat, salon, teras, sundurma, saya. | Çok pencereli ya da bir tarafı açık üst kat odası. | Damda düzlük, düz dam. )
- HAYVAN ile BEBEK/ÇOCUK KAÇIRAN HAYVAN
- HAYVAN ile HAYVAN-I NÂTIK(İNSAN)
( Tekilleri görebilir. İLE Tikelleri anlar. )
- HAYVAN ile YIRTICI HAYVAN
( MESBAA[Ar.]: Yırtıcı hayvanı çok olan yer. )
( ... ile CÂRİHA, SEBÛ'[çoğ. SİBÂ'] )
( ANIMAL vs. PREDATOR )
- HAYVAN(CANLI) = BEHAİM = ANIMAL[İng., Fr., İsp.] = TIER[Alm.] = ANIMALE[İt.]
- HAYVAN-I NÂTIK ile HAYVAN-I DÂHIK ile CİSM-İ DÂHIK
- HAYVÂNÎ RUH ile RÛHREVÂN ile İZÂFÎ RUH (CÂN-I CÂN-I CAN)
- HAYVANINISEVER ile/değil/yerine/>< HAYVANSEVER
- HAYVANLAR (ÂLEMİ) ve/<> NE OLMADIĞININ/OLMAYACAĞININ GÖSTERGELERİ
- HAYVANLAR:
YEMEK ve/||/<> BİNEK ve/||/<> DENEK
DEĞİLDİR!
- ALT ÇENE:
HAYVANDA ile/+/> İNSANDA
( İki yönde hareket eder. [Aşağı/yukarı./Açma-kapama. VE Sağa-sola.] İLE/+/> Üç yönde hareket edebilir.[Aşağı/yukarı./Açma-kapama. VE Sağa-sola. VE İleri-geri.] )
( Yakalama, ısırma. VE Çiğnemeyi sağla(tı)r. İLE/+/> Konuşmayı sağla(tı)r. )
- HAYVAN/LIK ile/değil/yerine/>< HAYRAN/LIK
- HAYVANSAL "PROTEİN" ile/değil/yerine/||/<>/< BİTKİSEL PROTEİN
- HAYVANSEÇER değil/yerine/>< HAYVANSEVER
( Kedi, köpek sevip inek, koyun, balık yediğinizde, hayvansever değil, hayvan seçer oluyorsunuz. Ne zaman bir köpeğe duyduğunuz sevgiyi ve dostâne yakınlaşmayı bir ineğe de duyarsınız; işte o zaman kendinizle çelişmemiş olacaksınız. )
( Kendime, evrene, çevrem(iz)e, hayvanlara, tüm canlıların yaşam hakkına saygı göstermek üzere ve sağlığım/ız için de et ve hayvansal ürünleri yememeyi yeğliyorum/z...
Bu duyarlılığı gösteren ve gösterecek herkese teşekkür ediyorum/z... )
(
)
- HAYY[Ar.] ile HAYEVÂN[Ar.]
- HAYYÂL[Ar.] ile HAYYÂL[Ar. < HAYL]
( Hileci, dalavereci. İLE At yetiştiren, at terbiyecisi. )
- | "HAZ YAŞAMI" ile/ve/||/<> "POLİTİK YAŞAM" |
ile/ve/değil/yerine/||/<>/>
KURAMSAL YAŞAM
- HAZ ve/||/<>/< AZ
- HAZ ile/ve/<>/< HAD
- HAZ ile/değil/yerine HAS
( [not] PLEASURE vs./but PURE/SPECIAL
PURE/SPECIAL instead of PLEASURE )
- HAZ ile/ve/değil/yerine/<>/> İHTİZAZ
( Gövdesel. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/> Zihinsel. )
- HAZÂ[Ar.] ile HAZA'[Ar.]
( Bu, şu, o. İLE Kesme. | Kesip yarma. )
- HAZAR[Ar.] ile Hazar[Ar.]
( Sabit meskeni olanların oturdukları memleket. | Barış ve güven. İLE Deniz. | Hazar Denizi çevresinde yaşamış eski bir Türk boyu ya da bu boydan olan kişi. )
- HAZAR ile HAZAR ile HAZARA
- HAZAR(GÜVENLİK) ile HAZER(SAKINMA)
- HAZCI/LIK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< BİLGİSİZ/LİK VE BİLİNÇSİZ/LİK
- HÂZİM[Ar. < HEZÎMET] ile HAZÎM[Ar.]
( Hezîmete uğratan, zafer kazanan, galip. İLE Sarhoş. )
- HÂZİN ile ABDURRAHMAN el-HÂZİNÎ
( İlk dönem matematikçi, cebirci, denklemlerde rasyonel ve irrasyonel çözüm arasında ayrım yapan. Öklit ile Diophantes'i karşılıklı okuyan. Hendesî dil ile adedî dili birbirine çeviren matematikçi. İLE Fizikçi. Mîzânü'l Hikme adlı kitabın yazarı. Bu kitapta, cisimlerin özgül ağırlığını tespit için icat edilen ve icat ettiği âletlerden söz eder ve ayrıca pek çok nesnenin özgül ağırlığını verir. )
- HÂZİN[Ar. < HİZÂNE | çoğ. HUZZÂN] ile HAZÎN[Ar. < HÜZM]
( Hazine muhafızı, hazinedar, bekçi. İLE Hüzünlü, mahzun olarak, kederli, gamlı. | Hüzün verici. | Acıklı, üzüntü veren, dokunaklı. )
- HAZİNE ile/||/<> BEYTÜL MAL ile/||/<> İRÂD-I CEDÎD ile/||/<> HAZİNEDAR
( Sarayın para ve değerli eşyasının korunduğu yer. Devlet malı. İLE/||/<> Devlet hazinesi. İLE/||/<> III. Selim'in Nizam-ı Cedîd Ordusu için oluşturduğu, bazı vergileri kapsayan hazine. İLE/||/<>Saray hazinesini yöneten memur. )
- HAZİNE ile/ve/||/<> GİZLİ HAZİNE/KENZ-İ MAHFÎ/KENZ-İ HAFÎ
- HAZIR BİLGİ ile/ve/değil/yerine YÖNLENDİRİCİ BİLGİ
- HAZIR YANIT ile BAHÂNE
- HAZIR OLMAK/OLAN ile/ve/<> İSTEKLİ OLMAK/OLAN
- HAZIR OLMAK/OLAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TÂLİP OLMAK/OLAN
- HAZIR (OLMAK) ile/ve/> RAHAT (OLMAK)
- HAZIR ile HÂZIR
( ZÂHİRDE GÖRÜNEN VE BİLİNEN, İLİMLE BİLİNEN )
- HÂZIR ve NÂZIR
- HAZİRAN'IN 21/22'Sİ ile ARALIK'IN 21/22'Sİ
( En uzun gün ve günün kısalmaya başlaması. İLE En kısa gün ve günün uzamaya başlaması. )
( HAZİRAN[Süryanice] )
- HAZIRLANMA (İ'TİDÂD)
- HAZIRLA(N)MAK ile/ve/değil PROGRAM YAPMAK
( [not] TO GET READY vs./and/but PROGRAMMING )
- HAZIRLIKSIZ ... ile/değil/yerine/>< HAZIRLIKLI ...
- HAZİRUN değil HAZIRUN
- HAZMETMEK ile/ve SORGULAMAK/SORGULAYABİLMEK
( "TO DIGEST" vs./and (ABLE) TO INTERROGATE )
- HAZRET(HZ.)[< HUZÛR (çoğ. HAZERÂT)][KURB, PİŞ-GÂH] -ile
( Saygı ile büyüklere verilen/kullanılan unvan. | Kalenderce bir sesleniş. | Var oluş mertebelerinin her biri. )
- HAZÛL[Ar.] ile HAZÛR[Ar. < HAZER]
( Kimsesiz, yardımsız kalarak herşeyden mahrum sürünme. İLE Çok çekingen/dikkatli. )
- HAZZ[Ar.] ile HAZ/HAZZ[Ar. çoğ. HUZÛZ, HUZÛZÂT] ile HÂZ[Ar.]
( Kesme, kısaltma. | Kazıma, yırtma, silme. İLE Hoşlanma, zevklenme, sevinç, memnunluk. Hoşa giden duygulanım, hoşlanma. | Bir şeyden duyusal ya da tinsel sevinç duyma. | Sürdürülmesi istenilen ılımlı ve doygunluk veren coşku. | Baht, tâlih, nasip, saadet, kıymet. İLE Kir, pas. )
- HEART ile/ve/||/<> EARTH
- HEBÂ değil/yerine/>< ÇABA
- HECE:
VURGULU ile/ve/||/<> VURGUSUZ
- HECTO- ile/||/<> CENTİ-
( Yüz, yüz kat. İLE/||/<> Yüzde bir, yüz. )
- HEDER[Ar.] ile/değil HEBÂ[Ar.]
( Karşılığını alamama, boşa gitme, ziyan olma. İLE/DEĞİL Hiçbir işe yaramadan yok olma, boşa gitme. )
- HEGEL'İN:
"DİYALEKTİK FELSEFESİ" değil
KURGUL FELSEFESİ
- HEGEMON ile/değil/yerine/>< EGEMEN
- HEGEMONYA[Yun. < HEGEMONIA]["HEGAMONYA" değil!] ile BASKI
( ... İLE Bir devletin, başka bir devlet üzerindeki siyasi üstünlüğü ve baskısı. )
- HEKİM/HEKİMLİK değil/yerine/= OTACI/OTACILIK
( OTACI: Saray hekimi. )
- HEKLEMEK"[İng. < HACKING] ile/değil/yerine/>< EKLEMEK
- HEKSOZ ile PENTOZ
( Altı karbonlu monosakkaritler. İLE Beş karbonlu monosakkaritler. )
- HELÂ/HALÂ[Ar.]/KENEF[Ar. < KENİF]/KERİZ[Fars. < KARIZ]/AYAKYOLU/WC/TOILET[İng.]/00[Fr.]/TUVALET[Fr.] ile MEMİŞHANE ile TUVALET
( Ayakyolu. İLE Gece giysisi. )
- HELÂHİL-NİSÂR[Ar.] ile HELÂHİL-RÎZ[Ar., Fars.]
( Öldürücü zehir saçan. İLE Öldürücü zehir saçan. )
- HELÂL ile/ve/||/<> HİLÂL ile/ve/||/<> LÂLEH
- HELOZON değil HELEZON
- HELVA ile KOZ HELVA
( ... İLE Ceviz ve şekerle yapılan, ağdalı bir helva türü. )
- HELYOTERAPİ/HELIOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= GÜNEŞLE SAĞALTIM
- [hem] ÇOK OKUYAN ile/ve/||/<>/hem de ÇOK GEZEN
( Hangisi daha çok bilir?" sorusuna, birinden yana, iki yaklaşımda bulunuluyor. Doğru yanıt diye bir şey yok! İkisi de doğru ya/ya da yanlış olabilir. Fakat bilinebilecek bir şey varsa, o da ikisini de yapanın hiçbir şey bilmediğidir. Yani ne kadar bilmediğini anlayarak ve ne kadar daha anlaması gerektiğini anlar. "ŞİO ME NİHİL ŞİRE"[En iyi bildiğim şey, hiçbir şey bilmediğim!"] )
- [ne yazık ki]:
[hem] SUÇLU ile/ve/hem de/||/<>/> "GÜÇLÜ"
- HEMAFEREZ/HEMAPHERESIS[İng.] değil/yerine/= KAN AYIR-SEÇ (İŞLEMI)
- HEMATİT[Fr. < HÉMATITE] değil/yerine/= KAN TAŞI
( Kırmızı ya da esmer renkte olan doğal demir oksidinden oluşan, yaralardan akan kanı durdurmak için kullanılan bir mineral, hematit. )
- HEMATİT ile MANYATİT
- HEMATİT ile/||/<> MANYETİT/MAGNETİT
( Metalik gri ya da siyah renkte olan bir taş. İLE/||/<> Siyah manyetik bir mineral. )
- HEM(AT)OPO(İ)ETİK ile HEM(AT)OPO(İ)EZ ile HEMAGLÜTİNASYON ile HEMATEMEZ ile HEMATOJEN ile HEMATOLOG ile HEMATOLOJİ ile HEMATOM ile HEMATÜRİ
( Kan yapıcı, kan oluşumu [ile ilgili]. İLE Kan yapımı, kan oluşumu. İLE Kan kümeleşimi. İLE Kan kusma. İLE Kan yapıcı, kan yoluyla. İLE Kanbilim uzmanı. İLE Kanbilim. İLE Kan toplağı. İLE Kan işeme. )
- HEMATÜRİ ile/||/<> PROTEİNÜRİ
( Sidikte kan bulunması. İLE/||/<> Sidikte protein bulunması. )
- HEMCİNS ile/ve/değil/||/<> HEMDERT
( Varolanların tümü. | Cinsleri bir olan, aynı soydan. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Dertleri ortak/yakın olan kişiler. )
- HEM-DEM[Fars.] ile HEM-DEST[Fars.]
( Sıkı fıkı, canciğer arkadaş. İLE Kuvvet kudrette beraber olan, el ele veren. | Ortak. | Kumaş dokuyuculukta bir çırağa, artık tek başına çalışabilecek seviyeye geldiğini bildiren beratı veren kişi. )
- HEME OST ile HEME EZ OST
- HEMEN DEĞİŞİM ile/ve ÂNÎ DEĞİŞİM
( IMMEDIATELY ALTERATION vs./and SUDDEN ALTERATION )
- HEMEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SICAĞI SICAĞINA
- HEMİANOPSİ ile HEMİPLEJİ ile HEMİSFER
( Yarım görmezlik. İLE Yarı inme. İLE Yarı küre. )
- HEMİNTH-/HEMİNTHO- ile/||/<> VERMİ-
( Kurt, solucan. İLE/||/<> Solucan. )
- HEMODİYALİZ/HEMODIALYSIS[İng.] değil/yerine/= KAN ARITIM/SÜZDÜRÜM
- HEMODİYALİZ ile HEMOGRAM ile HEMOLİTİK ile HEMOLİTİK ANEMİ ile HEMOLİZ ile HEMOPTİZİ ile HEMORAJİ ile HEMORAJİK ile HEMOSİTOMETRE ile HEMOSTATİK ile HEMOSTAZ
( Kan süzüm. İLE Tam kan sayımı. İLE Kan yıkımlı, kan yıkıcı. İLE Yıkımlı kansızlık. İLE Kan yıkımı. İLE Kan tükürme. İLE Kanama. İLE Kanamalı, kanama[yla ilgili]. İLE Kan sayar. İLE Kanama durdurucu. İLE Kanama durması, kanın durması. )
- HEMPA ile/||/<> HEMTA
( Ayaktaş, arkadaş[kötü işlerde]. İLE/||/<>/||/<> Yandaş, denktaş, arkadaş. )
- HEMZ[Ar.] ile LEMZ[Ar.]
( Örtülü ayıplama. İLE İthâm ederek ayıplama. )
- HEMZEMİN ve/<> HEMDEM
- HENGÂME[Fars.][HANGAME/ENDAME değil!] ile İZDİHÂM[Ar. < ZAHAM] ile CURCUNA
( Kavga, patırtı, gürültü. İLE Kalabalık, yığılma, kalabalıktan sıkışma. İLE Gürültülü, karışık durum. | Türk müziğinde, on zamanlı, altı vuruşlu küçük bir usûl. | Bu usûlle bestelenmiş yapıt. )
- HEP ile/yerine/değil DAHA ÇOK
- HEP[Fars. < HEB] ile/değil İKİ (KEZ)
( [not] ALLWAYS vs./but TWO (TIMES)/TWICE )
- HEP ile İKİDE BİR
- HEP ile/değil/yerine OLABİLDİĞİ KADAR
- HEP ile/ve/<> SADECE
- HEPATİK ile HEPATOLOJİ ile HEPATOMEGALİ ile HEPATOSİT ile HEPATOSPLENOMEGALİ ile HEPATOTOKSİK
( Karaciğer [ile ilgili]. İLE Karaciğerbilim. İLE Karaciğer büyümesi. İLE Karaciğer gözesi. İLE Karaciğer/dalak büyümesi. İLE Karaciğere zararlı. )
- HEPATİT A ile/||/<> HEPATİT B ile/||/<> HEPATİT C ile/||/<> HEPATİT D ile/||/<> HEPATİT E
( Hepatit A virüsünün neden olduğu, genellikle kirli su ya da yiyeceklerle bulaşan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit B virüsünün neden olduğu, kan ve vücut sıvıları yoluyla bulaşan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit C virüsünün neden olduğu, kan yoluyla bulaşan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit B virüsü ile birlikte bulaş oluşturan bir karaciğer bulaşı. İLE/||/<> Hepatit E virüsünün neden olduğu, genellikle kirli su ile bulaşan bir karaciğer bulaşı. )
- HEPAT/O- ile KRAN(İ)YO- ile M(İ)YEL(O)- ile FLEBO- ile PNEUM-/PNEUMO-/PNEUMATO- ile PİYO- ile NEKRO-
( Karaciğer [ön ek]. İLE Kafa-, kafatası. İLE Omurilik [ile ilgili]. İLE Toplardamar [ile ilgili]. İLE Hava-, gaz-, akciğer. İLE İrinli, irin .... İLE Ölü/nekro-. )
- HEPATOMEGALİ ile/||/<> SPLENOMEGALİ
( Karaciğerin olağandışı büyümesi. İLE/||/<> Dalağın olağandışı büyümesi. )
- HEPİMİZ:
AYNIYIZ değil AYNI DEĞERDEYİZ
- HEPTANRICILIK/TÜMTANRICILIK/PANTEİZM ile KÖKEN TANRI ile MİMAR TANRI ile YARATICI TANRI ile KİŞİ TANRI ile KAVRAM TANRI
- HEPTANRICILIK/TÜMTANRICILIK(PANTEİZM) ile HEPTANRIDACILIK(PANENTEİZM)
( Tanrı ile evrenin aynı şey olduğunu savunan görüş. | Tanrı'yı, etkin yaratıcı güç olarak belirlemekle birlikte Tanrı'yla dünyayı özdeşleştiren öğreti. ["Tek gerçek varlık, Tanrı'dır, dünya onun yansısıdır ya da türevidir. Buna göre, dünya, Tanrı'dan ayrı bir töz değildir".]
İLE
Tanrı'nın evreni kapsadığını ancak ondan daha büyük olduğunu savunan görüş. |
Her şeyin, Tanrı'da olduğunu öne süren öğreti. ["Gerçeklik, üç öğeden; ruhtan, doğadan, insandan oluşur. Ancak, bu üç öğenin temelinde, yüce varlık olan Tanrı vardır. Dünya, Tanrı'yla ve Tanrı'dadır, Tanrı'nın yanında değil ondadır, onun bağımlılığı altındadır, insanlık bu dünya ve yeryüzüyle sınırlı değildir, insanlık Tanrı'dadır, dolayısıyla ölümsüzdür ve tüm evrene yayılmıştır."] )
( PANTEISM vs. PANENTEISM )
- HER ANLAM/DA ile/ve/değil/||/<>/< HER ALAN/DA
- HER BABAYİĞİDİN HARCI DEĞİL ile HER BABAYİĞİDİN KÂRI DEĞİL
- HER BİLDİĞİMİZİ ... ile/ve/||/<> HER SÖYLEDİĞİMİZİ ...
( Söylemiyoruz! İLE/VE/||/<> Biliyoruz! )
- HER BİRİSİNE değil HER BİRİNE
- HER ELİNİ SIKAN İLE ... ile/ve/<> HER CANINI SIKAN İLE ...
( Dost olma! İLE/VE/<> Düşman olma! )
- HER GÜN ...:
BİR ile/ve/||/<>/> ÜÇ ile/ve/||/<>/> BEŞ
İŞ/GÖREV
( [Her gün ...]
Büyük bir işi/görevi yerine getirebilmek. İLE/VE/||/<>/> En az üç orta işi/görevi yerine getirebilmek. İLE/VE/||/<>/> En az beş küçük işi/görevi yerine getirebilmek. )
- (HER GÜN) GERİNMELİ ve ESNEMELİ!
- HER HALÜKÂRDA değil/yerine/= HER DURUMDA
- HER İKİ KAPILARIMIZ değil İKİ KAPIMIZ
- HER İKİSİ değil İKİSİ ya da HER BİRİ
- HER NE KADAR ŞÖYLE OLMASINA KARŞIN/RAĞMEN değil HER NE KADAR ŞÖYLE OLSA DA ya da ŞÖYLE OLMASINA KARŞIN
- HER NE MENEMSE" ile "HER NE ŞEYİMSE/SİKİMSE" |
ile/değil/yerine/||/<>/<
"HER NEYSE"
- HER NE OLURSA ve/||/<> DİLİM/İZ DURURSA
( Bana, benden olur. VE/||/<> Başım barış/selâmet bulur. )
- HER NEYSE değil/yerine NEYSE
- HER ŞEY, DEĞİŞİR değil HER ŞEY, (BELİRLİ/BELİRSİZ) BİR ŞEYE GÖRE DEĞİŞİR
- HER ŞEY ile/ve/değil/||/<>/>/< HER ŞEYDE
- HER ŞEY ile HER ŞEY('İ)
( EVERY THING vs. EVERY THING )
- HER ŞEY ile HERŞEY('İ)
( Her şey, her şeyle ilişkili olduğu için hiçbir şeyi, sadece ve tek başına "her şey" olarak düşünemez ve dillendiremezsin. )
( Her şey, biraraya getirilmiş parçalar anlamını taşır. )
( EVERY THING vs. EVERYTHING
Everything implies a collection of particulars. )
- HER ŞEY(DE)/YER(DE) ile/ve HİÇBİR ŞEY(DE)/YER(DE)
( When we realise that all is in our mind and that we are beyond the mind, that we are truly alone; then all is us.
Nothing is me, so I am nothing. )
( Hiçbir "şey", ben değildir; böylece, ben, hiçbir şeyim. )
( Herhangi bir şey, sadece o şey değildir. )
( Herhangi bir şey, bütünün bir yanını göstererek gizleyendir. )
( Herşey, kendi olmayanı da işaret etmektedir. )
( Can sıkmanın sırrı, herşeyi anlatmaktır. )
( Herşeyin, zihnimizde olduğunu, bizim, zihinden öte olduğumuzu ve gerçekten yalnız başımıza olduğumuzu, ne zaman anlarsak, işte o zaman, herşey biziz. )
( [ON] EVERYTHING/PLACE vs./and [ON] NOTHING/PLACE )
- HER "ŞEYSİ" değil HER ŞEYİ
- HER "SORUNLARINI" (ÇÖZMEK) değil HER SORUNUNU (ÇÖZMEK)
- HER "VARLIK" değil VARLIK(VUCUD) ya da HER VAROLAN(MEVCUD)
- HER YER(İ)(NDE) ile/ve HİÇBİR YER(İ)(NDE)
( EVERYWHERE vs./and NOWHERE | NOT ANYWHERE )
- HER ZAMAN ile "HER ZAMAN"I
( Genelin içinde düşünülen zaman. İLE Özelliği/farkı olan üzerine düşünülen "ZAMAN"ı. )
( EACH TIME vs. EVERYTIME )
- HER ile/ve BASİT HER
- HER ile HEP
( EACH/EVERY vs. ALWAYS )
- HER ile/ve HERHANGİ
- HERAKLEITOS AÇMAZI ile/ve/||/<> ÇOKLUK AÇMAZI ile/ve/||/<> THESEUS AÇMAZI
- HERC Ü MERC değil/yerine/= ALTÜST, KARMAKARIŞIK, ALLAK BULLAK, DARMADAĞINIK
- HERCAİ MENEKŞE ile YABANİ HERCAİ MENEKŞE
( PANSY vs. WILD PANSY )
( VIOLA TRICOLOR HORTENSIS cum VIOLA TRICOLOR )
- HEREDİTE ile HEREDİTER ile HERİTABİLİTE
( Kalıtım, soyaçekim. İLE Kalıtsal. İLE Kalıtılabilirlik. )
- HERETİK ile HERMETİK
- HERETİZM ile ATEİZM ile PANTEİZM
- HERHALDE ile HER HALDE
( Tahmin, belki. İLE Mutlaka, kesinlikle. )
- HERHALDE["HERALDE" değil!] ile/değil/yerine SANIRIM
- HERHANGİ BİR) DÜŞÜNCEYE:
MAHKÛM/İYET ile/ve/değil/yerine HÂKİM/İYET
- HERHANGİ BİR KİŞİ (OLAN/OLMAK) ile/ve/değil/yerine BELİRLİ BİR KİŞİ (OLAN/OLMAK)
- HERHANGİ BİRİ OLMAK ile/değil/yerine BELİRLİ BİR KİŞİ OLMAK
- HERKELE[Ar.] ile HERGELE[Ar.]
( İnce, zarif, hoş. | Hoşluk, incelik. İLE Eşek sürüsü. | Binek ve taşıta alışmamış [akıllı] hayvan. | Terbiye ve görgüden uzak, bayağı, aşağılık kişi. )
- HERKES, "HER ŞEYİN FARKINDA"
ile/değil/||/<>/<
"HİÇKİMSE, HİÇBİR ŞEYİN FARKINDA DEĞİL" DEĞİL
- HERKES, KENDİ İŞİNE BAKSIN! değil HERKES, KENDİ İÇİNE BAKSIN!
- HERKES YAPAMAZ ile/ve/değil HERKES, HER ZAMAN (KOLAY KOLAY) YAPAMAZ
- HERKES ile/ve/değil/yerine HAZIR OLAN HERKES
( [not] EVERYBODY vs./and/but EVERYBODY WHO ARE READY
EVERYBODY WHO ARE READY instead of EVERYBODY )
- HERKES ile ORTAK DİLDE HERKES ile AYRIMSIZ HERKES
- HERKESİN:
"BEYNİ" değil ZİHNİ
:FARKLI ÇALIŞIR
- HERKESİN:
YANLAŞTIĞI KİŞİ/LER ile/ve/değil/||/<>/< İYİ ANLAŞTIĞI KİŞİ/LER
- HERKEZ değil HERKES
- HERMES = İDRİS(Terzi) = ERMİŞ(Anadolu Türkçe'si) = HİRAMUS = HERMESE = HERMESÜ'L-HİRAMİSE(Araplarca) = THOT(Mısır'da) = HERMİS
( )
- HERMETİK ÖĞRETİ ile HERMES
- HERMETİK ile/ve HERMENEUTİK
( ... İLE/VE Farklı bakışlarla aynı olguya bakma olanağını sunmak/kazandırmak. Çok anlamlılığa izin vermektir. )
( Hermes. İLE/VE Dilthey. )
( Hermeneutik'in amacı: Tekil tarihsel varoluşun anlaşılması. )
( ... İLE/VE Aslına uygun okuyabilme. )
- HERNİ/HERNIA[İng.] değil/yerine/= FITIK
- HER ŞEY İLE HER ŞEY ile/ve HER ŞEY İLE BİR ŞEY
( EVERYTHING WITH EVERYTHING vs./and EVERYTHING WITH A THING )
- HER ŞEY ilefakat HERKES/TE
( Olabilir. İLE/FAKAT Olamaz. )
- HER ŞEY ile/ve HER ŞEYE HER ŞEYİ SÖYLEYEBİLMEK
( HER SÖYLEDİĞİN DOĞRU OLMALI HER DOĞRUYU SÖYLEMEK DOĞRU DEĞİLDİR HER SÖYLEDİĞİN HAKK OLMALI HER HAKK'I SÖYLEMEK HAKKIN DEĞİLDİR )
- HER ŞEY ile HİÇBİR ŞEY
( Zamanla telâfi edilebilir. İLE Geçip giden zaman, hiçbir şeyle telâfi edilemez. )
- HER ŞER'DE/ŞEYDE, BİR HAYIR VARDIR ile/değil HER ŞER'DE/ŞEYDE, BİR OLABİLİR/ARAMAK GEREK
- (HERŞEYE) BURNUNU SOKMAK/SOKUYOR OLMAK ile/ve (HERŞEYE) MAYDANOZ OLMAK
- HERŞEYİ BİLEN ile/değil KENDİNİ BİLEN
- HERŞEYİ İÇİNE ALAN ile/ve HERŞEYİN İÇİNDE OLAN
( INCLUDES EVERYTHING vs./and IN EVERYTHING )
- HER ŞEYİ İÇİNE ALAN HER ŞEYİN İÇİNDE OLAN
- HERŞEYİ YAZMAK ile/ve/değil/yerine YAZILABİLDİĞİ KADAR/INI YAZMAK
- HERTZ:
60 ile/<>/> 90 ile/<>/> 120 ile/<>/> 144
- HERTZ ile KİLOHERTZ
( Saniyede bir titreşim yapan devirli bir olayın frekansına eşit frekans birimi. İLE Bir saniyede bin titreşimi olan elektromanyetik dalga boyu ölçüsü birimi. )
- ... HESABI (İLE) ile/değil ... HASEBİ (İLE)
- HESABI:
"YIKMAK" ile/ve/değil/yerine "YÜKLEMEK"
- HESABINI GÜDMEK/YAPMAK ile/<> DAVASINI GÜDMEK/YAPMAK
- HESABINI YAPMAK ile/ve HESABINI TUTMAK
- HESAP[Ar. < HİSBE]/CALCULUS = ÇAKILTAŞI
( Çakıltaşlarını saymaktan gelir. )
- HESAP-KİTAP (YAPMAK, ORTADA)
- HESAP ile/ve/değil/||/<>/< AKD
( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Parmak hesabı. )
- HESAP ile/ve GEREKÇE
- HESAP ile/ve GÖZLEM
( TO THINK vs./and OBSERVATION )
- HESAP değil/yerine/= SAYIŞ
- HESAPLAŞMAK ile/ve/değil/||/<> HELÂLLEŞMEK
- HESAPLAŞMAYI:
KENDİNLE YAPMAK ile/ve KENDİNE YAPMAK
( TO GET EVEN WITH: YOUR SELF vs./and TO YOUR SELF )
- HETEROGREFT/HETEROGRAFT[İng.] değil/yerine/= AYRI TÜR YAMASI
- HETEROJEN/HETEROGENOUS[İng.] değil/yerine/= AYRIŞIK
- HETEROJEN (KARIŞIMLAR) ile HOMOJEN (KARIŞIMLAR)
( Gözle ayırt edilebilen farklı fazlardan oluşur. İLE Tek bir fazda homojen bir biçimde dağılmış nesnelerden oluşur. )
- HETEROJENİSITE/HETEROGENICITY[İng.] değil/yerine/= AYRI TÜRELLİLİK
- HETEROSİKLİK KİMYA ile/||/<> AROMATİK KİMYA / KARBOHİDRAT KİMYASI
( Heterosiklik bileşiklerin kimyasını inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Aromatik bileşiklerin kimyasını inceleyen bilim dalı. )
- HETEROTOPİ/HETEROTOPY[İng.] değil/yerine/= KONUM DIŞILIK
- HEVÂ-HEVES
- HEVES KIRILMASI ve/<>/> YALNIZLIĞA YÖNELİM/DÜŞKÜNLÜK
- HEVES ile/ve/değil/yerine/||/<>/> HEDEF
( [kişiyi ...] Oyalar. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Yola çıkarır. )
- HEVES ile/ve HEYECAN
- HEVESKÂR/HEVESLİ değil/yerine/= KÖSEMELİ
- HEVESKÂR ile/ve/değil/yerine GAYRETKÂR
( Olgun kişi, kişileri topluma yararlılık konusunda heveslendirerek, iyi çalışmalarını sağlar. )
- HEVESKÂR ile/değil/yerine TALEPKÂR
( Tembel olur. İLE/DEĞİL/YERİNE Gereğini yerine getirebilecek kadar çalışkan olur. )
- HEY ... ile EY ...
- HEYACAN değil HEYECAN
- HEYBE[Ar. < AYBE] ile HEYBET[Ar.]
( Omuzda taşınan, içine öteberi koymaya yarayan, kilim ya da halıdan yapılmış iki gözlü torba. | Omuza geçirilebilen tek gözlü bir çanta türü. | Eril üreme örgeni.[Güney İkizdere -Rize'de] İLE Korku ve saygı uyandıran görünüş. )
- HEYBE[Ar. < AYBE] değil/yerine/= MANÇUK/ÇUG[dvnlgttrk]
- HEYECAN:
"HATA YAPTIRABİLİR" ve/fakat/||/<>/> HAK'I YAPTIRIR
- HEYECANLAN(M)IYORUM ile/ve/değil/yerine/<> HEYECANI(MI) İÇİMDE TAŞIYORUM/TUTUYORUM
- HEYELAN[Ar.][HEYALAN değil!] değil/yerine/= GÖÇÜ/KAYŞA
( Toprak kayması. )
- HEY'ET:
HEYULA ve/ SÛRET-İ CİSMİYE ve/ SÛRET-İ NEV'İYE ve/ ŞEKİL/BİÇİM ve/ SÛRET-İ VEHMİYE
- HEYET[Ar.]/KOMİTE[Fr. < COMITE][İng. COMMITTEE] değil/yerine/= KURUL
- HEYET ile/ve/||/<>/< MAHİYET
( Mâhiyet + Sûret + Ârazlar. İLE/VE/||/<>/< Öz. )
( Mâhiyet, taksim edilmez. )
( Mâhiyetten istisna yapılmaz. )
( CONFIGURATION vs./and/||/<>/< QUIDDITY/ESSENCE )
- HEYET-İ ÂYÂN ile/ve/||/<> HEYET-İ MEBÛSAN
- HEY'Î[Ar.] ile HEYÎ[Ar.]
( Astronomi ile ilgili. İLE Madde, varolan. )
- HEYKEL[Ar.] değil/yerine/= ANIT/YAPIT/YONTU
( STATUE vs. MONUMENT )
- HEZEL[Ar. < HEZL] ile MİZÂH[Ar.]
( Çevresindekileri neşelendirmek amacıyla yazılan ya da söylenilen söz. | Bir şiiri ya da şiir parçasını şakalı bir anlatıma çevirme. İLE Eğlendirme, güldürme ve birinin davranışına, incitmeden takılma amacını güden ince alay. | Gerçeğin güldürücü yanlarını ortaya koyan yazın türü. )
- HİBÂ[Ar.] ile HİBÂ[Ar. çoğ. AHBİYE]
( Vergi. | Bahşiş. | Bayana kocasından kalan hisse. İLE Keçeden ya da abadan yapılmış göçebe çadırı, oba. )
- HİBBE[Ar. < HİBEB] ile HİBE[Ar. < HİBÂT]
( Paçavra, kesilmiş kumaş parçası. İLE Bağışlama, bağış. )
- HÎBE değil HİBE
- HİÇ ETMEK ile/ve/değil/<> PİÇ ETMEK
- HİÇ KAÇINILMAZ değil KAÇINILMAZ
- HİÇ ÖNEMİ YOK ile/değil ÖNEMLİ DEĞİL
- HİÇ ŞEKERSİZ/MAKYAJSIZ değil ŞEKERSİZ/MAKYAJSIZ
- HİÇ SEVMEM ile/değil/yerine PEK SEVMEM
- HİÇ TARTIŞMASIZ/KATKISIZ/PEŞİNATSIZ ... değil TARTIŞMASIZ/KATKISIZ/PEŞİNATSIZ ...
- HİÇ VAR OLMAMAK değil/yerine "TELEF OLMAK"
- HİÇ YOKTAN ... değil HİÇ, YOKTAN, ...(HİÇ, YOKTAN İYİDİR)
- HİCÂ[Ar.] ile HİCÂ'[Ar.]
( Bilmece, bulmaca, yanıltmaca. İLE Hicvetme, yerme. )
- HİCÂB[çoğ. HÜCÜB] değil/yerine/= UTANMA, SIKILMA | PERDE | AYIP | SÜLÛKA ENGEL OLA(BİLE)N HERŞEY
- HİCÂC[Ar.] ile HİCÂC[Ar. < HÜCCET]
( Gözün ikinci tabakası. İLE Kanıtlar/deliller, hüccetler, vesikalar, senetler. )
- HİCAL[Ar. < HACLE] ile HİCÂL[Ar. < HECL]
( Gelin odaları. İLE Çukurlar, uçurumlar. )
- HİCAP[Ar.] ile/ve/||/<> HÂCİP[Ar.]
( [örtülmesi gerekeni ...]
Örtmek. İLE/VE/||/<> Örten. )
- HİÇBİRİSİ değil HİÇBİRİ
- HİCÎR[Ar.] ile HİCR[Ar.]
( Huy, âdet, tabîat. İLE Ayrılık. | Sayıklama, saçmalama. )
- HİCİV/HİCV[Ar. < (aslı) HECV]/SATİR değil/yerine/= YERGİ/TAŞLAMA[Ar. TÂRÎZ]
( Birini, bir toplumu, bir düşünceyi, bir nesneyi ya da bir göreneği yermek için yazılmış yazı/şiir ya da söylenmiş söz. İLE "Taşlamak." | Sert madenleri aşındırıcı bir taşla parlatma ve yerine uymasını sağlama. | Alaylı halk şiiri. | Kapalı bir biçimde, dolaylı olarak söz söyleme, târîz. | Hakâret. )
( Terbiyesize, terbiyesizliğini, terbiyesizlik yapmadan ve onun seviyesine inmeden söylemek/yazmak. )
- HİÇKİMSEMİZ" değil HİÇBİRİMİZ
- HİCRÎ TAKVİM ile/ve MÎLÂDÎ TAKVİM(EFRENCÎ/GREGORYEN TAKVİM) ile/ve MUSEVÎ TAKVİMİ
( Güneş yılına göre ayarlanmış olan Musevî takvimi. M.S. 2000=5761 )
( İslâm'ın takvimi olmaz, takvim müslümanlarındır, kullanım(ı) içindir. )
( 103 ile/ve 100 ile/ve ... )
( 309 ile/ve 300 )
( Takvimin başlangıç noktası, Hz. Muhammed'in 622 yılındaki Mekke'den Medine'ye hicretidir. Hicrî takvimde bir ay yılı 354 gündür. 29 ve 30 gün çeken 12 aydan oluşur. Hicrî(H) 300=Mîlâdî(M)(M.S.) 912-913, H 600=M 1203-1204, H 1000=M 1591-1592, H 1300=M 1822-1823'tür. İLE/VE ( Mîlâd/Nexus, Hz. İsa'nın doğumu ile başlar. [M.Ö.(Mîlât'tan Önce) / B.C.(Before Christ / İsa'dan Önce)] - 0 - [M.S.(Mîlâttan Sonra) / A.D.(Anno Domini)]. Papa XIII. Gregorius tarafından 1582'de düzeltilip, şimdiye kadar kullanılmakta olan ve 1926'dan beri Türkiye'de de kullanılan takvim. )
- HİDÂB[Ar. < HADEB] ile HİDÂB/HİZÂB[Ar.]
( Kanburluklar, yumruluklar. İLE Boya. | Kına. )
- HİDÂS[Ar.] ile HİDÂŞ[Ar.]
( Son, nihâyet, bitim. İLE Tırmalama. )
- HİDÂYET CAMİİ ile/ve NUSRETİYE CAMİİ
( İkisi de, II. Mahmut tarafından inşâ ettirilmiştir. )
( Caminin bulunduğu sokaktaki pisliklerden temizlenmesi ve bölgenin hidâyete ermesi üzerine. İLE Yeniçeriliğin kaldırılması vesilesi["başarısı ve şükranı"] ile inşâ ettirmiştir.[1826][NUSRET: İlâhî yardım.] )
- HİDAYET'ÜL HİKME:
MANTIK ve FİZİK ve METAFİZİK
- HİDDET ile/ve ŞİDDET
- HIDIRELLEZ[< HIZIR-İLYAS] ile/ve/||/<>/> HIZIR AYLARI
( 06 Mayıs sabahı. İLE/VE/||/<>/> 06 Kasım'a kadar. )
- HIDİV KASRI ile/ve HIDİV SARAYI
( Abbas Hilmi Paşa Sarayı. [Mimar Delfo Seminati] [1907] İLE/VE Abbas Hilmi Paşa'nın annesi Emine Hanım tarafından yaptırılmıştır. [Şu anda Mısır Konsolosluğu'dur.] )
( Çubuklu'da, Dalgıç Okulu'nun arkasında, koruluğun ortasında ve en yüksek noktasındadır. İLE/VE ... )
( Buharla işleyen bir asansörü vardır. İLE/VE ... )
( HIDİV[Fars.]: Osmanlı döneminde, Kavala'lı Mehmet Ali Paşa'dan sonra Mısır valilerine verilen san. [Abbas Hilmi Paşa, Osmanlı Devleti'nin son valisidir.] )
- HİDR-/HİDRO- ile/||/<> HYGR-/HYGRO-
( Ter. İLE/||/<> Islak, nemli. )
- HİDRASİT[Fr. < Yun.] ile HİDRAT[Fr. < Yun.]
( Hidrojen ile bir metalsinin, oksijensiz bileşmesinden oluşan asit. İLE Su ile bir cismin verdiği bileşik. )
- HİDRASYON ile/>< DEHİDRASYON
( Su molekülü eklenmesi. İLE/>< Su molekülü çıkarılması. )
- HİDRASYON ile HİDROLİZ
( Su moleküllerinin bir bileşiğe eklenmesi. İLE Su moleküllerinin bir bileşiği parçalanması. )
- HİDROBİYOLOJİ ile/ve/<> HİDRODİNAMİK
( Sularda yaşayan canlıların yaşamını inceleyen bilim. İLE/VE/<> Sıvıya batırılmış katı cisimler üzerinde, onların hareketiyle ilgili olarak sıvıların gösterdiği direnci ve sıvıların hareketini inceleyen bilim dalı. | Bu bilimle ilgili. )
- HİDROFİL/İK ile HİDROFOBİ ile HİDROFOBİK ile HİDROLİZ ile HİDROTERAPİ ile HİDRÖZ
( Su/nem çeken, su seven. İLE Su korkusu, su çekmezlik. İLE Sudan korkan, su çekmez. İLE Sudan korkan, su çekmez. İLE Suyla yıkım. İLE Su sağaltımı. İLE Sulu. )
- HİDROFİLİK ile/>< HİDROFOBİK
( Su seven moleküller. İLE/>< Su sevmeyen moleküller. )
- HİDROFOBİK ile HİDROFİLİK
( Suyu sevmeyen nesneler. İLE Suyu seven nesneler. )
- HİDROGRAFİ/K değil/yerine/= SUBİLGİSİ/SUBİLGİSEL
- HİDROJEN BAĞI ile/ve/||/<> İYONİK BAĞ
( Su molekülleri arasındaki bağ.[Hidrojen atomunun elektronegatif bir atom ile oluşturduğu zayıf bir bağ.] İLE/VE/||/<> Elektron alışverişi ile oluşan bağ.[Pozitif ve negatif iyonlar arasındaki çekim kuvvetine dayanan bir bağ.] )
- HİDROJEN BAĞI ile VAN DER WAALS BAĞI
( Hidrojen atomu ile öteki atomlar arasında oluşan zayıf bağ. İLE Moleküller arası zayıf çekim güçleri. )
( F, O ya da N'ye bağlı H atomunun başka bir atomla oluşturduğu güçlü bağ. İLE Zayıf elektrostatik çekim güçleri. )
- HİDROJEN ile/ve/||/<>/> HİDROJEN PEROKSİT[OKSİJENLİ SU]
( H2O ile/ve/||/<>/> H202 )
- HİDROSEL ile/ve/||/<> VARİKOSEL
- HIFZ[Ar.] ile 'ILM/İLM[Ar.]
- HIFZISSIHHA[Ar.]/SANİTASYON/SANITATION[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK KORUMA, SAĞLIKLAMA
- HIGGS PARÇACIĞI ile/ve/||/<> UN PARÇACIĞI
- HIGGS / HICKS(-KALDOR)
- HİJYEN[Fr./İng. HYGIÈNE < Yun.]["HİİJEN" değil!] ile TEMİZLİK
( Sağlık bilgisi/koşulları. İLE Sağlıklı olmayı/kalmayı devam ettirmek üzere sağlanması ve sürdürülmesi gereken eylem/tutum. )
( Ameliyat ya da açık yara gibi bazı ileri durumlar ve yapılacak incelikli işler için koşulların/araçların temiz olması yeterli değildir. )
( HYGIENE vs. CLEANLINESS )
( ... ile NEZÂFET )
- HİJYENİK/HYGIENIC[İng.] değil/yerine/= SAĞLIKLI
- HİKMET ile İLLET ile SEBEP
( Teoloji. İLE Ontolojik metafizik. | Numenal. İLE Fizik. Fenomenal. )
( Theology. VS. Ontological metaphysics. | Numenal. VS. Physics. Phenomenal. )
( WISDOM vs. CAUSE vs. REASON )
- HİKMET-İ AMELİYE ile/ve HİKMET-İ ÂLİYE
- HİLÂFET-İ KÂMİLE ile HİLÂFET-İ NÂKISA
- HİLÂLÎ ile/||/<> İHLÎLÎCÎ
( Hilâl biçimi. İLE/||/<> Oval. )
itibarı ile 23.065 başlık/FaRk ile birlikte,
23.065 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(38/94)
(1996'dan beri)