İlk ve Son Yazaç/Sözcük Değişken'leri olan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 23.066 başlık/FaRk ile birlikte,
23.066 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(31/94)
- FARMASÖTİK KİMYA ile/||/<> MEDİKAL KİMYA
( İlaçların kimyasını ve etkilerini inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Tıbbi uygulamalarda kullanılan kimyasalları inceleyen bilim dalı. )
- FARMASÖTİK KİMYA ile/||/<> TOKSİKOLOJİ
( İlaçların kimyasını ve etkilerini inceleyen bilim dalı. İLE/||/<> Zehirli nesnelerin kimyasını ve etkilerini inceleyen bilim dalı. )
- Fars ile FARS[Fr.]
( İran'ın güneybatısında oturan halk ya da bu halktan olan kişi. İLE İlkel, yalın güldürme öğelerinden yararlanan, kimi kez inanılırlığın sınırını aşan, güldürmeyi amaç edinen oyun. )
- FARS ABECESİ ile/ve ARAP ABECESİ
( BÜYÜK KAPI ile/ve KÜÇÜK KAPI )
( BÂB-I KEBİR ile/ve BÂB-I SAGÎR )
- ... "FARZ" OLDU ile/değil/yerine ... ŞART OLDU
- FARZ ile FARZ-I KİFÂYE
- FARZ[Ar.] ile KARZ[Ar.]
- FARZ-I AYN ile/ve/<> FARZ-I KİFÂYE
( Herkes için geçerli olan durumların/konuların bilinmesi gerekli/zorunlu bilgiler/ilimler. İLE/VE Bazı kişilerin bilmesi yeterli olan bilgiler/ilimler. )
- FARZ-I MAHAL değil FARZIMUHAL(OLMAYACAK ŞEY YA!)
- FAŞÂFEŞ[Fars.] ile FEŞFEŞE[Fars.]
( Atılan okun havada çıkardığı ses. İLE Hışırtı. )
- FASÂHAT[Ar.] ile FAZÂHAT[Ar.]
( İyi ve açık konuşma, iyi söz söyleme becerisi, uzdillilik. İLE Alçaklık, edepsizlik. )
- FASİD ile BÂTIL
- FÂSİH[Ar. < FESH] ile FASÎH[Ar. çoğ. FUSAHÂ]
( İptal eden, bozan, çürüten, fesheden. İLE Güzel, düzgün ve açık konuşan, iyi söz söyleme becerisi olan. | Açık, âşikâr, sarih. )
- FÂSIK ile/ve/<> FÂCİR
- FASİKÜL/FASCICLE[İng.] değil/yerine/= DEMETÇİK
- FASIL[Ar. çoğ. FUSÛL] ile FÂSIL[Ar. < FASL]
( Fasl. | Bir bestekârın aynı makamdan bestelediği iki beste. | Türk müziğinde klasik bir konser programı. İLE Ayıran, bölen, fasleden. )
- FÂSILA:
SUGRÂ ile/ve/<> KÜBRÂ
( 3 harekeli ve 1 sakin. İLE/VE/<> 4'lü ya da üzeri. )
( [örnek] Kelebek. İLE/VE/<> Otomatik. )
- FÂSILA-YI SUGRÂ[Ar.] ile FÂSILA-YI KÜBRÂ[Ar.]
( Üç harekeli ve bir sâkin harften oluşan dört harfli sözcük.[vatanım gibi] İLE Dört harekeli ve bir sâkin harften oluşan dört harfli sözcük.[vatanımız gibi] )
- FASİYAL/FACIAL[İng.] değil/yerine/= YÜZ (İLİŞKİLİ)
- FASL-VASL ile/ve HAŞR-NEŞR
- FASM[Ar.] ile KASM[Ar.]
- FASO FİSO
( Sıradan. Anlamsız. )
- FASON[Fr.] ile FASONE[Fr.]
( Kesim. İLE Çözgü ya da atkının kumaş yüzeyi üzerinde, kendiliğinden bir desen oluşturduğu her tür kumaş. | Bu tür kumaşları oluşturan desen örneği. )
- FAŞTAK FIŞTAK ([ÖZENSİZ] YIKAMAK/YIKANMAK)
- FASULYE/BEZELYE ile HİNTBEZELYESİ
( ... İLE Baklagillerden, sıcak ülkelerde yetişen, tohumları fasulyeye benzeyen bir bitki. )
( ... cum C. INDICUS )
- FATİHÂ ile HER REK'ATIN FATİHÂ'SI
- FÂTİHA-HÂN[Ar.] ile FÂTİHÂN[Ar.]
( Birinin ruhuna Fatiha suresi okuyan. İLE Fethedenler, fatihler. )
- FATİHÂ'YA İZNİ OLMAK ile/ve FATİHÂ'SI DÜZGÜN OLMAK
- FATÎN/E[Ar. < FITNAT] ile FÂTİN[Ar. < FİTNE]
( Zeki, akıllı, uyanık, anlayışlı, kavrayışlı. İLE Fitneci. )
- FÂTİR[Ar.] ile FATÎR[Ar.] ile FATR[Ar. çoğ. FUTUR]
( Füturlu, durgun, gevşek. | Az sıcak, ılık olan. İLE Mayasız saç ekmeği, bazlama. | Bir çeşit pasta. | Olmamış, derecesini bulmamış şey. İLE Çatlak, yarık. | Mantar. )
- FATURA ile/ve/değil/yerine İRSALİYELİ FATURA
- FATURA[İt. < FATTURA] değil/yerine/= SAYIŞÇA
- FAY[Fr. < FAILLE] değil/yerine/= KIRIK/YERKIRIĞI
- FÂYİH[Ar.] ile FÂYİHA[Ar. çoğ. FEVÂYİH]
( Kendiliğinden dağılan güzel koku. İLE Çiçek ve meyve kokusu. | Hoş kokulu nesne. )
- FAZ[Ar. < Fr. < Yun.] ile FAZZ[Ar.]
( Evre, safha. İLE Huysuz, kötü sözlü, kaba. )
- FAZ ile İKİ FAZLI
( ... İLE Aralarında, devrenin dörtte biri kadar faz farkı olan. [Aynı frekans ve genlikte, iki alternatif akım ya da gerilim.] )
- FÂZÎH/A[Ar.] ile FAZÎHA[Ar. çoğ. FAZÂYİH]
( Utanmaz, rezil. | Çirkin, fena. İLE Edepsizliği, alçaklığ gerektiren iş/şey. )
- FAZÎLET ile/>< REZÎLET
- FAZLA BİLGİ ile FAZLADAN BİLGİ
( EXCESS INFORMATION vs./and EXTRA INFORMATION )
- FAZLA ENERJİ ve/<> KARMAŞA / KARGAŞA
- FAZLA FAZLA ile/değil FASLA FASLA
( ... İLE/DEĞİL Yer yer. )
- FAZLA FEDÂKÂR/LIK
ve/||/<>/>/ne yazık ki
(FAZLA) VEFÂSIZ/LIK
( Fedâkârlığın fazlası, vefâsızlığa neden olur. )
- FAZLA/GEREKSİZ/YERSİZ/BOŞ ...)
KONUŞMA! ile/ve/||/<>/< DÜŞÜNME!
( YAP! ile/ve/||/<>/< YAP! )
- FAZLA SAMİMİYET ile/ve/||/<> ÇOK SEVGİ ile/ve/||/<> ÇOK İYİLİK
( Saygıyı azaltır. İLE/VE/||/<> Nankörlük getirir ve sevileni uzaklaştırır. İLE/VE/||/<> Suistimal edilir. )
- [ne yazık ki]
(FAZLA) ŞIMARTILAN ÇOCUK ve/||/<>/> KENDİNDEN NEFRET EDEN ÇOCUK
- FAZLA/LIK ile/değil AŞKIN/LIK
- FECR (VAKTİ) ile FECR-İ KÂZİB[YALANCI FECR] ile FECR-İ SÂDIK[HAKİKİ FECR]
( Sabaha karşı, güneş doğmadan önce, ufkun gün doğusu tarafından görünen aydınlığı, tan yerinin ağarması. İLE Sabaha karşı, doğuda, amûdî biçimde görülen aydınlık. [Sahura kalkış.] İLE Şafak sökme, sabah, imsak. )
- FEDÂ ile/değil/yerine/>< ELVEDÂ
( Sevene can fedâ; sevmeyene elvedâ. )
- FEDÂÎ/SERDENGEÇTİ[Ar.] ile FEDÂKÂR/FİDÂ-KÂR[Ar., Fars.]
( Evre, safha. İLE Kendini ya da kişisel çıkarlarını esirgemeyen, fedâ eden, cömert, eli açık. )
- FEDÂ(KÂRLIK) ile FERÂGAT
( Sadakat. İLE/VE/||/<> Sevgi. )
( Mal/dan vermek. İLE/VE/||/<> "Can vermek" ve candan vermek. )
( Babadan gelen. İLE/VE/||/<> Anneden gelen. )
( Bedel ödemek. İLE/VE/||/<> Muhabbet. )
- FEDARASYON değil FEDERASYON
- FEDERAL DEVLET ile/||/<> FEDERASYON
( İçişlerinde geniş ölçüde bağımsız, dışişlerinde ortak bir kuruluşla temsil edilen devletlerin birleşmesinden oluşan devlet türü. İLE/||/<> Küçük devletlerin tek bir devlet konumuna gelmek için yaptığı ortaklık, devletler birliği. )
- FEDERASYON[Fr./İng. < FEDERATION] değil/yerine/= ÜSTBİRLİK
- FEHÂMETLÜ DEVLETLÜ ile ÜBBEHETLÜ DEVLETLÜ
( Sadrazamlara, Mısır hidivi ve yabancı prenslere, eyalet beylerine hitapta kullanılan unvan. İLE Sadrazamlık etmişlere hitapta kullanılan unvan. )
- FEHÎM[Ar. < FEHM] ile FEHM[Ar.]
( Zeki, anlayışlı, akıllı. İLE Anlama, anlayış. )
- FEHVÂ[Ar. çoğ. FEHÂVÎ] ile FEHVÂSINCA[Ar., Tr.]
( Anlam, mânâ, kavram, mefhum. İLE Uyarınca, sözü gereğince. )
- FEHVA'L-HİTÂB[Ar.] ile DELÎLU'L-HİTÂB[Ar.]
- FEKAL ile FEKAL-ORAL YOL
( Dışkısal. İLE Dışkı-ağız yolu. )
- FEL FECRİ/FECİR değil VEL FECRİ/FECİR
( "Gözleri fel fecri okuyor." DEĞİL Gözleri vel fecri okuyor. )
- FELÂ[Ar.] ile FELÂH[Ar.] ile FELAH[Ar.]
( O halde, o zaman. İLE Kurtuluş, selâmet, onma. | Mutluluk, kutluluk. İLE Başlangıç, iptida. )
- FELÂKET değil/yerine/= YIKIM/YIKINÇ
- FELÇ/C[Ar.] değil/yerine/= İNME
- FELSEFE:
AKLIN SORUNLARINA YANIT ARAMAK ve/<>/>
SORU(N)LARINA YANIT ARAMAK ve/<>/>
ETKİNLİK
( FELSEFE: Aklı kullanma sanatı. )
- FELSEFE/BİLİM/SANAT'TA:
SAYGI DUY(UL)MA ile/ve/||/<>/< SAYGI UYAN(DIR)MA
- FELSEFE-BİLİM TARİHİ ile/ve/||/<> ANADOLU'DA FELSEFE-BİLİM
( )
- FELSEFE:
DÜŞÜNCE BİÇİMİ OLARAK ile/ve/değil/||/<>/>/< YAŞAM BİÇİMİ OLARAK
- FELSEFE:
DÜŞÜNCENİN ...
TARİFİ ile/ve/değil/||/<>/< TARİHİ
- FELSEFE:
GEÇMİŞ/ŞİMDİ ÖYKÜSÜ değil GELECEK ÖYKÜSÜ
- FELSEFE/BİLİM/SANAT/...
KONUŞMAK" değil ÜZERİNE KONUŞMAK
- FELSEFE:
NESNEL İDEALİZM ile/ve/||/<> ÖZNEL İDEALİZM
- FELSEFE:
NİTELİKLİ SORU, SORMA "SANATI" ile/ve/||/<>
NİTELİKLİ, SORU SORMA "SANATI"
- FELSEFE ÖĞRENMEK değil/yerine FELSEFE YAPMAK
- FELSEFE ÖĞRENMEK ile/yerine/değil FELSEFE YAPMAYI ÖĞRENMEK
- FELSEFE:
"ÖĞRETMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖĞRETİLENLERİ DÜŞÜNMEK
- FELSEFE(PHILO-SOPHIA):
BİLGELİK SEVGİSİ ile/ve/||/<> SEVGİNİN BİLGELİĞİ
( )
- FELSEFE/PSİKOLOJİ ile/ve/||/<> AKADEMİK FELSEFE/PSİKOLOJİ
- FELSEFE SİSTEMİ ile FELSEFİ DÜŞÜNCE TARZI
- FELSEFE TARİHİ ile/ve/değil DÜŞÜNCE TARİHİ
- FELSEFE TARİHİ ile/ve/=/||/<>/>/< TARİH FELSEFESİ
- FELSEFE:
"YAPTIRIMLARI OLAN" değil/yerine YARGILARI OLAN
- FELSEFE ile/ve/değil/<> EROSEFE
- FELSEFE ile/ve/değil FELSEFE-BİLİM
- FELSEFE ile/ve FELSEFE ÜZERİNE FELSEFE
- FELSEFE ile "FELSEFELER"
- FELSEFE ile FELSEFENİN BİLGİSİ
- FELSEFE ile FELSEFÎ ÖYKÜ
- FELSEFE ile/ve KURAMSAL/TEORİK AKIL
- FELSEFE ile/ve METAFİZİK ile/ve MİSTİSİZM["MİSTİZİM" değil!]
( ... İLE/VE Metafizik sözü ilk defa Peripatos'culardan Rodos'lu Andronikos (M.Ö. I. yy.) tarafından kullanıldığı öne sürülür. İLE/VE ... )
( METAFİZİK: BİLGİ - VARLIK - AHLÂK )
( MİSTİSİZM VE FELSEFE - WALTER T. STACE - İNSAN YAY.
PHILOSOPHY vs./and METAPHYSICS vs./and MYSTICISM )
( ... ile/ve XIN ER SHANG XUE ile/ve XUAN )
- FELSEFE ile ÖLÜ FELSEFE
- FELSEFE = PHILOSOPHY[İng.] = PHILOSOPHIE[Fr., Alm.] = PHILOSOPHIA(PHILIA:SEVGİ, SOPHIA:BİLGELİK)[Yun.] = FILOSOFIA[İsp.]
- FELSEFE ve/<> TIP ve/<> TARİH
( Tabakât Literatürü Üzerine Bir İnceleme
[ www.klasikyayinlari.com/ebooks/default.aspx?kitapid=123 ] )
- FELSEFE/DE:
ÖZEL/LİK ile/ve/||/<> TÜMEL/LİK ile/ve/||/<> KESİN/LİK
- FELSEFE'DE SEZGİ ile NIETZSCHE'DE SEZGİ
( Kavramlaştırılmamış her türlü düşünce. İLE İçgüdü. )
- [FELSEFEDE/TASAVVUFTA] (BAZI/ÇOĞU) (ÖZEL ŞEY["AYRINTI/İÇERİK/DERİNLİK/YOĞUNLUK/KABALIK/İNCELİK"]):
"BAYIL" DİYE değil/yerine "AYIL!" DİYE
- FELSEFENİN GEÇMİŞİ ile GEÇMİŞTEKİ FELSEFE
- FELSEFE('NİN "KUSURU"):
ÖNCESİ var SONRASI [yok]
( Öncesinin var olup ve fakat sonrasının olmaması. )
- [ne yazık ki]
"... FELSEFESİ" ile/ve/||/<> "... SANATI" ile/ve/||/<> "... DUYGUSU" ile/ve/||/<> "... DİLİ" ile/ve/||/<> "... AKLI"
( Ne yazık ki, her durum ya da sözcüğün yanına/sonuna bu üç sözcüğün "getirilmesi/kullanılması", çok yaygın görülmektedir. Öncelikle kendimizden başlayıp bu yanlıştan ve kötü alışkanlıktan kurtulmak ve uzak durmak gerekiyor!
OLMAZ!
- ADÂLET "DUYGUSU/SANATI"
- ...[NESNE] "FELSEFESİ" )
- FELSEFESİZ ...:
BİLİM ile SANAT ile HUKUK/DİN ile YAŞAM
( Kör. İLE "Süsleme". İLE "Kural". İLE Yaşanmamış. )
- FELSEFESİZ SANAT ve FELSEFESİZ BİLİM ve FELSEFESİZ FELSEFE
( Zanaat. VE Teknokrasi, işçilik. VE İdeoloji. )
- FELSEFEYE GİRİŞ KİTAPLARI ile/ve/değil/yerine/<> FELSEFE TARİHİ KİTAPLARI
- FELSEFEYE/BİLİME/SANATA/DİLE/TARİHE/HUKUKA/DİNE ...:
"GÖRE" ... ile/değil -DE ...
( Alanlar ve kavramlar, kişi olmadığından, "... göre" sözcüğünün kullanımı burada yanlıştır. "Felsefede/bilimde/dilde/sanatta ..." biçiminde bulunma durumu["-de ..."] ile kullanılabilir. )
- FELSEFEYİ ANLAMAK ile/ve/||/<> FELSEFE İLE ANLAMAK
- FELSEFİ AKILCILIK/RASYONALİZM ile FELSEFİ AKILDIŞILIK/İRRASYONALİZM
( Bilginin, akıl ve mantık yoluyla elde edilebileceğini savunan görüş. İLE Bilginin, "akıl dışı yollarla[sezgi, duygu]" elde edilebileceğini savunan görüş. )
- FELSEFİ AKILCILIK/RASYONALİZM ile FELSEFİ DENEYCİLİK/EMPİRİZM
( Bilginin akıl ve mantık yoluyla elde edilebileceğini savunan görüş. İLE Bilginin deneyim ve gözlem yoluyla kazanıldığını savunan görüş. )
- FELSEFİ ANARŞİZM ile SİYASİ ANARŞİZM
( Devlet ve otoritenin meşrûiyetini reddeden felsefi görüş. İLE Devletsiz bir toplum yapısını savunan siyasi düşünce. )
- FELSEFİ BELİRLEMECİLİK/DETERMİNİZM ile FELSEFİ RASTLANTISALCILIK/İNDETERMİNİZM
( Tüm olayların önceden belirlenmiş neden-sonuç ilişkilerine bağlı olduğunu savunan görüş. İLE Olayların tamamen rastgele ya da öngörülemez olduğunu savunan görüş. )
- FELSEFİ BELİRLENİMCİLİK/DETERMİNİZM ile FELSEFİ ÖZGÜRLÜKÇÜLÜK/LİBERTERYENİZM
( Tüm olayların önceden belirlenmiş neden-sonuç ilişkilerine bağlı olduğunu savunan görüş. İLE Kişinin yapmayabilme gücü[ihtiyâr] ve yapabilme gücüne[irâde] sahip olduğunu ve kendi yeğleme ve seçimlerini yapabildiğini savunan görüş. )
- FELSEFİ DOĞALCILIK/NATURALİZM ile FELSEFİ DOĞAÜSTÜCÜLÜK/SÜPERNATURALİZM
( Doğa yasaları ve bilimsel yöntemlerle açıklanamayan hiçbir şeyin olmadığını savunan görüş. İLE "Doğaüstü" "var olanlar" ve "olayların" "gerçekliğini" "kabul eden görüş". )
- FELSEFİ DÜŞÜNCECİLİK/İDEALİZM ile FELSEFİ GÖRÜNGÜCÜLÜK/FENOMENOLOJİ
( Gerçekliğin temelde zihinsel ya da düşüncelerden oluştuğunu savunan görüş. İLE Bilinç ve deneyimlerin yapısını inceleyen felsefi yaklaşım. )
- FELSEFİ GERÇEKÇİLİK/REALİZM ile FELSEFİ ADCILIK/NOMİNALİZM
( Evrensel kavramların, gerçek ve bağımsız olduğunu savunan görüş. İLE Evrensel kavramların, sadece adlardan oluştuğunu savunan görüş. )
- FELSEFİ GÖRÜŞ/LER ile/ve GÖRELİ FELSEFÎ GÖRÜŞ/LER
- FELSEFİ HÜMANİZM ile FELSEFİ ANTİ-HÜMANİZM
( Kişinin değerini, özgürlüğünü ve potansiyelini vurgulayan görüş. İLE Kişi/insan merkezli düşünce düzenlerini eleştiren ve kişiyi/insanı merkezden çıkaran görüş. )
- FELSEFİ İDEALİZM ile FELSEFİ MATERYALİZM
( Gerçekliğin, temelde zihinsel ya da ideallerden oluştuğunu savunan görüş. İLE Gerçekliğin, nesnel unsurlardan oluştuğunu savunan görüş. )
- FELSEFİ İDEALİZM ile FELSEFİ POZİTİVİZM
( Gerçekliğin temelde zihinsel ya da düşüncelerden oluştuğunu savunan görüş. İLE Bilginin sadece gözlemlenebilir ve ölçülebilir olgulara dayandığını savunan görüş. )
- FELSEFİ İDEALİZM ile FELSEFİ REALİZM
( Gerçekliğin temelde zihinsel ya da ideallerden oluştuğunu savunan görüş. İLE Gerçekliğin zihinden bağımsız ve nesnel olduğunu savunan görüş. )
- FELSEFİ İLERLEME ile FELSEFİ DÖNGÜSELLİK
( İnsanlığın sürekli ilerlediğini savunan görüş. İLE Tarihin ve insanlığın döngüsel bir biçimde tekrar ettiğini savunan görüş. )
- FELSEFİ İLERLEME ile FELSEFİ DURUM/KONUM KORUMACILIK/STATÜKOCULUK
( İnsanlığın sürekli ilerlediğini savunan görüş. İLE Mevcut durumun korunmasını ve değişime karşı çıkılmasını savunan görüş. )
- FELSEFİ İLERLEME ile FELSEFİ GERİLEME
( İnsanlığın bilgi, ahlâk ve toplum açısından sürekli ilerlediğini savunan görüş. İLE İnsanlığın zamanla gerilediğini ve değerlerini kaybettiğini savunan görüş. )
- FELSEFİ İNSANCILIK/HÜMANİZM ile FELSEFİ ÖTEİNSANCILIK/TRANSHÜMANİZM
( İnsanın değerini, özgürlüğünü ve potansiyelini vurgulayan görüş. İLE İnsanın biyolojik sınırlarını aşarak teknolojiyle geliştirilmesini savunan görüş. )
- FELSEFİ İYİMSERLİK ile FELSEFİ HİÇÇİLİK/NİHİLİZM
( Dünyanın ve insanlığın temelde iyi olduğunu savunan görüş. İLE Her türlü anlam, değer ve amaç reddini savunan görüş. )
- FELSEFİ İYİMSERLİK ile FELSEFİ KÖTÜMSERLİK
( Dünyanın ve insanlığın temelde iyi olduğunu savunan görüş. İLE Dünyanın ve insanlığın temelde kötü olduğunu savunan görüş. )
- FELSEFÎ KAYGI ile/ve/değil FELSEFÎ YAKLAŞIM
- FELSEFİ KUŞKUCULUK ile BİLİMSEL KUŞKUCULUK
( Bilginin kesinliğine dair köklü kuşkuler içeren felsefi tutum. İLE Bilimsel iddiaların kanıt ve deneyle sorgulanmasını savunan tutum. )
- FELSEFÎ MİT ile/ve/<> ŞİİRSEL MİT
- FELSEFİ ÖĞRETİ ile FELSEFİ SİSTEM
- FELSEFİ ÖZDEKÇİLİK/MATERYALİZM ile TARİHSEL ÖZDEKÇİLİK/MATERYALİZM
( Gerçekliğin nesnel unsurlardan oluştuğunu savunan felsefi görüş. İLE Tarihin sınıf çatışmaları ve ekonomik etmenlerle biçimlendiğini savunan görüş. )
- FELSEFİ ÖZGÜRLÜK ile FELSEFİ ZORUNLULUK
( Kişinin irâdesini özgürce kullanma olanağına sahip olduğunu ve kendi yeğleme ve seçimlerini kendinin yapabildiğini/yapabileceğini savunan görüş. İLE Bireyin eylemlerinin önceden belirlenmiş olduğunu savunan görüş. )
- FELSEFİ REALİZM ile BİLİMSEL REALİZM
( Gerçekliğin zihinden bağımsız ve nesnel olduğunu savunan felsefi görüş. İLE Bilimsel kuramların gerçekliği doğru bir biçimde temsil ettiğini savunan görüş. )
- FELSEFÎ SORU/SORGULAMA ile/ve/= DEĞERLENDİRME
- FELSEFÎ SÖYLEM/DİSKUR ile/ve FELSEFÎ EDİM
- FELSEFÎ SÖZLÜK ile/ve/değil/yerine FELSEFÎ ANSİKLOPEDİK SÖZLÜK
- FELSEFİ TEKÇİLİK/MONİZM ile FELSEFİ İKİCİLİK/DUALİZM
( Gerçekliğin tek bir temel unsurdan oluştuğunu savunan görüş. İLE Gerçekliğin iki temel unsurdan[anlık/zihin ve özdek/madde] oluştuğunu savunan görüş. )
- FELSEFİ YARARCILIK/PRAGMATİZM ile FELSEFİ AKILCILIK/RASYONALİZM
( Bir düşüncenin doğruluğunu uygulamalı sonuçlarıyla değerlendiren felsefi yaklaşım. İLE Bilginin akıl ve mantık yoluyla elde edilebileceğini savunan felsefi yaklaşım. )
- FELSEFİ YARARCILIK/PRAGMATİZM ile FELSEFİ İNAKÇILIK/DOGMATİZM
( Bir düşüncenin doğruluğunu uygulamalı sonuçlarıyla değerlendiren felsefi yaklaşım. İLE Kesin ve sorgulanamaz doğruların varlığını savunan felsefi yaklaşım. )
- FEMORAL ile FEMUR
( Uyluk [ile ilgili], uyluksal. İLE Uyluk kemiği. )
- FENÂ ile/||/<> FELÂKET
- FENÂ-Fİ-LLÂH ile/ve/||/<> FENÂ-Fİ-L-AŞK
( Allah'ın varlığı içinde yok olma. İLE Aşk içinde yok olma. )
- FENAFİŞŞEYH ile FENAFİRRESUL ile FENAFİLLÂH
- FENÂ-YI HÂDİS ile FENÂ-YI KADÎM
- FENER ADASI ile/ve İNCİRLİ ADASI
( Pendik - Tuzla arasında kıyıya yakın olan adalar. [5 ada] )
- FENER ile/ve/||/<>/> AYAKLI FENER/FANUS[Ar.]
( ... İLE/VE/||/<>/> Süslü, ayaklı fener. | Saat, mikroskop vb. araçları tozdan korumak için üzerine kapatılan, yarım küre biçiminde cam kap. | Genellikle silindir biçiminde olan mum, gaz lambası vb. aydınlatma araçlarının çevresini kapatarak rüzgârdan koruyan cam. | Hamam kubbelerinde içeri aydınlık girmesi için bırakılan deliklerin üzerine konan şişkin cam. )
- FENETİK ile FİLOGENETİK
( Organizmaların benzerlik ve farklarına göre sınıflandırılması. İLE Organizmaların evrimsel ilişkilerine göre sınıflandırılması. )
- FENNEN[Ar.] ile FENNÎ[Ar.]
( Fen aracılığıyla, fen ile, fenne uygun olarak. İLE Fen ile ilgili olan. )
- FENOTİP/İK / PHENOTYP/IC[İng.] değil/yerine/= DIŞ GÖRÜNÜM/SEL
- FER'[Ar. çoğ. FÜRÛ] ile FERR[Ar.] ile FER[Ar.]
( Dal, budak. | Tomurcuk. | Bir aslın sonucu. | İkinci derecede önemli olan. İLE Kaçma, firâr. [KERR Ü FERR: Saldırma ve çekilme.(KELLİ-FELLİ değil KERLİ-FERLİ!)] İLE Parlaklık, aydınlık. | Zînet, süs, bezek. | Kuvvet, nüfuz, iktidar. )
- FER[Ar.] ile/ve/||/<>/> FER'İ[Ar.] ile/ve/||/<>/> FERİH[Ar. < FERAH]
( Dal, budak. İLE/VE/||/<>/> Asıla değil fer'e ait olan, ayrıntılarla ilgili, ayrıntı niteliğinde olan. | İkinci dereceden. İLE/VE/||/<>/> Neşeli, sevinçli[< sevinmek]. )
- FERÂĞ[Ar.] ile FERÂG[Ar.]
( Vazgeçme, bırakıp terk etme. | Bir mülkün tasarruf, sahip olma hakkını başkasına terk etme. | Dinlenme, istirahat. | Hiçbir işle meşgul olmama, rahat etme. İLE Serin rüzgâr. )
- FERÂĞ ile/||/<> VEFÂEN FERÂĞ ile/||/<> MERHÛN ile/||/<> GAYR-İ MENKÛL ile/||/<> MEVRÛS MAL ile/||/<> İNTİFÂ ile/||/<> MERİYET/MERİYYET ile/||/<> SÜBÛT-I-ŞERİ
( Satış[Bir mülkün tasarruf, sahip, olma hakkını başkasına terk etme. | Arazi yasasında ise mîrî ya da vakıf arazisinin yararlanma hakkının satışı. İLE/||/<> Taşınmaz mal rehni. İLE/||/<> Rehnedilen mal. İLE/||/<> Taşınmaz mal. İLE/||/<> Miras yolu ile edinilen mal. İLE/||/<> Yararlanma, kullanma. İLE/||/<> Yürürlük. İLE/||/<> Şer'i esaslara göre sabit olan haklar. )
- FERÂGAT AHLÂKI ile/ve/değil/yerine ANNELİK AHLÂKI
( [not] MORALS OF ABNEGATION vs./and/but MORALS OF MOTHER
MORALS OF MOTHER instead of MORALS OF ABNEGATION )
- FERÂGAT AHLÂKI > AŞK AHLÂKI
- FERAH FEZA (OTURMAK)
- FERAH[Ar.] ile FERÂH[Ar.]
( Gönül açıklığı, sevinç, sevinme. İLE Bol, geniş, yayvan, açık. )
- FERAH ile REFAH
- FERAHFEZA[Ar. + Fars.] ile FERAHNAK[Ar. + Fars.]
( Türk müziğinde, yegâh perdesinde karar kılan makamlardan biri. İLE Türk müziğinde, bir birleşik makam. )
- FERÂMÛŞ[Fars.] ile FERÂMÜŞ[Fars.]
( Unutma, hatırdan çıkma. İLE Ferâmûş'un hafifletilmişi. )
- FERÂSE ile FERÂŞE/PERVÂNE[Fars.]/USKUR[< İng.]
( Kısrak. İLE Geceleri, ışığın etrafında dönen küçük kelebek. Fırıldak. | Çark. | Haberci, kılavuz. | Şems-i Tebrizi. )
- FERÂSET/FİRÂSET[Ar.] ile FERÂŞET[Ar.]
( Anlayışlılık, çabuk seziş. | Binicilik, at yetiştirme bilgisi. | Yiğitlik, mertlik. İLE Kâbe süpürücüsünün hizmeti. )
- FERÂSET[Ar. < FERES(Çok hızlı giden at)] değil/yerine/= SEZGİ/SEZİ/SEZİŞ/ANLAYIŞ
( ZEKÂNIN İNCELMİŞ VE HIZLANMIŞI | EDEB'İN KALBE İNİŞİ | ANLAYIŞTA ÖNE GEÇME | ZEKÂNIN GÖVDEYİ KONTROL ALTINA ALMIŞ ŞEKLİ. (AKIL-ZEKÂ-FERASET) [AYNI ŞEYİN DEĞİŞİK MERTEBELERDE ALDIĞI ADLAR] )
- FERC[Ar. çoğ. FÜRÛC] ile FEREC[Ar.]
( Aralık, yarık, çatlak. | Dişilik örgeni, avret, utyeri, edep yeri. İLE Gam, tasa ve sıkıntıdan kurtulma. Kederden, darlıktan sonra gelen sevinç, teselli. | Zafer. )
- FERFORJE[Fr. < FER FORGÉ] değil/yerine/= DÖKME DEMİR
( Kapılara, pencerelere ya da evlerin iç bölümlerine süsleme amacıyla yapılıp takılan dövme demir. )
- FERHAT[Ar.] ile FERHÂD[Ar.]
( Sevinç, neşe. İLE Ferhâd ve Şîrîn adıyla ünlü olan eski bir öykünün erkek kahramanı olup Şîrîn'in âşıkıdır. )
- FERÎD[Ar. < FERD] ile FERÎD[Fars.]
( Tek, eşsiz, eşi olmayan. Tasım/kıyas kabul etmez, ölçüsüz. Üstün. İLE Avcı kuş. | Donmuş, katılaşmış şey. )
- FERÎD/E[Ar.] ile FERÎDE[Ar.]
( Tek, eşsiz, eşi olmayan. Tasım/kıyas kabul etmez, ölçüsüz. Üstün. İLE Kendi oyuyla hareket eden, kibirli, gururlu. )
- FERÎKAN["ka" uzun okunur] ile FERÎKAYN[Ar.]
( Topluluklar. İLE İki askerî fırka, iki taraf. )
- FERİŞTAH[Fars. < FİRİŞTE] değil/yerine/= UZMAN / EN YETKİLİ
- FERİT PAŞA ile DAMAT FERİT PAŞA
- FERMÂ[Fars.] ile FERMÂN[Fars.]
( Buyuran, emreden, âmir. | Süren. İLE Buyruk, emir. | Sultan tarafından verilen yazılı emir, berat, buyrultu. )
- FERMAN ile/ve FETVÂ
- FERMAR değil FERMUAR
- FERMENT ile FERMENTASYON
( Maya. İLE Mayalanma. )
- FERRİ-/FERRO- ile/||/<> SİDER-SİDERO-
( Demir, demirli. İLE/||/<> Demir. )
- FERSAH[Ar.]/FERSENG[Fars.] ile -FERSÂ[Fars.]
( Çeşitli mesafelere karşılık gelen değerde bulunan bir uzunluk ölçüsü. | Üç millik bir deniz mesafesi. İLE İki askerî fırka, iki taraf. )
- FERTİL ile FERTİLİZASYON
( Döllenebilen, dölleyebilen. İLE Döllenme, dölleme. )
- FERYÂD-FİGÂN (ETMEK)
- FERYAT/FERYÂD değil/yerine/= HAYKIRIŞ
- FES ÇEŞİTLERİ ile/ve KAVUK ÇEŞİTLERİ
( * AZİZİYE * HAMİDİYE * MECİDİYE ile/ve ... )
- FE'S[Ar. çoğ. FÜÛS] ile FES[Ar. < FAS]
( İki yüzlü balta. İLE Şapka yerine kullanılan, kırmızı, kalın çuhadan yapılmış, tepesinde püskülü olan, silindir biçiminde başlık. )
- FES[< Fas] ile/değil FESH
( Şapka yerine kullanılan, kırmızı, kalın çuhadan yapılmış, tepesinde püskülü olan, silindir biçiminde başlık. İLE/DEĞİL Verilmiş bir yargıyı/kararı, bozma, kaldırma. | Dağıtma, dağıtılma, kapatma. )
- FESAD ile/||/<> FENÂ
- FESÂD[Ar.] ile GAYY[Ar.]
- FESÂD[Ar.] ile KABÎH[Ar.]
- FESAHAT(FASİH) ile BELAĞAT(BELİĞ)
- FESÂHÂT değil FASÂHÂT
( Hoş ve açık konuşma, uzdillilik, iyi söz söyleme becerisi. )
- FESAHAT[Ar.] ile/ve/||/<> FETAHAT[Ar.] ile/ve/||/<> FETAKAT
( Dilin açıklığı. İLE/VE/||/<> Birinin kapıyı/kutuyu vb. açması. İLE/VE/||/<> Bir nesnenin gevşeyip açılması. )
- FESLEĞEN ile YERFESLEĞENİ
( ... İLE Sütleğengillerden, otsu ya da odunsu, sürüngen gövdeli bitki. )
( OCIMUM BASILICUM cum MERCURIALIS )
- FETÂ[Ar. çoğ. FİTYÂN] ile FETHA[çoğ. FETEHÂT]
( Genç, delikanlı, yiğit, mert. | Cömert. Eli açık. İLE Arapça sözcüklerin üzerine konulan üstün işareti. | Delik. )
- FETAL ALKOL BELİRGESİ/SENDROMU ile/||/<> DOWN BELİRGESİ/SENDROMU
( Gebelik sırasında alkol tüketimi sonucu bebekte gelişimsel bozukluklar. İLE/||/<> Genetik bir kromozom bozukluğu ve zihinsel gerilik. )
- FETAL/FÖTAL ile FETUS/FÖTUS/FÖTÜS
( Dölüt [ile ilgili]. İLE Dölüt. )
- FETHA ile/ve KESRE/ESRE/HAFZ ile/ve HEMZE ile/ve ÖTRE/ZAMME ile/ve ŞEDDE/TEŞDÎD ile/ve TENVÎN ile/ve NASB ile/ve REF ile/ve İLLET ile/ve MEDD/E ile/ve MEDD-İ LÎN ile/ve LÎN ile/ve VAV-I ATIFA
( a ya da e [düz ve geniş ünlü] okutan üstün imi. İLE/VE/||/<> ı ya da i [düz ve dar ünlü] okutan im. İLE/VE/||/<> Elif, vav, ye, he üzerine konan işaret - gırtlak vuruşu; elifin adı. İLE/VE/||/<> o, ö, u, ü [yuvarlak ünlü] okutan ötre imi. İLE/VE/||/<> Bir yazacı çift okutan ve şedde denilen im. İLE/VE/||/<> Sözcüğün sonunu, nun gibi okutmak üzere konan iki üstün[-en], iki esre[-in], iki ötre[-ün]. İLE/VE/||/<> Yazacın etha'lıymış gibi a ya da e'yle okunması. İLE/VE/||/<> Bir sözcüğü zammeli[ötre - yuvarlak ünlülü (o, ö, u, ü)] okuma. İLE/VE/||/<> Çeker harfleri[matres lectionis] elif, vav, ye yazaçlarından biri. İLE/VE/||/<> elif, vav, y e'yi çekerek uzatma. İLE/VE/||/<> vav ile ye sesçil imsiz[harekesiz] olup kendinden önceki yazaç üstün imi almışsa medd-i lîn olur. İLE/VE/||/<> Yumuşatarak çekme. İLE/VE/||/<> Atıf vavı. Bağlaç. Arapça ya da Farsça iki sözcüğü birbirine bağlarken, ilk sözcük ünsüzle bitmişse bu yazacı ü gibi okutur [ilim ve irfan~ilm ü irfan], ünlüyle bitmişse iki sözcüğü bağlayan vav, vü biçiminde okunur [kaza ve kader / kaza vü kader]. )
- FETİD ile FETOR
( Kokuşuk. İLE Kötü koku. )
- FETİH ile/||/<> FÜTUHAT ile/||/<> FETİHNÂME[İng. MESSAGE ANNOUNCING A CONQUEST | FR. MESSAGEM DE COMQUETE | ALM. BERICH (M) ÜBER EINE EROBERUNG] ile/||/<> FATİH
( Bir kenti ya da ülkeyi savaşarak alma. İLE/||/<> Fetihler, zaferler. İLE/||/<> Savaşlar sonunda kazanılan zaferleri, bir yerin alındığını müjdelemek için hükümdarların, fethedilen yerleri, komşu hükümdarlara, yabancı devlet adamlarına, hanlara, prenslere/şehzâdelere ve valilere bildirmek üzere yazılan resmi mektup. İLE/||/<> Fetheden, İslâm devletlerinde bir ülkeyi ya da kenti savaşarak alan hükümdar ya da komutana verilen san. )
- FETİŞ ile TAPMA/TAPINMA, TAPINCAK
( FETISH vs. TO ADORE/WORSHIP )
( ... cum DEVOTIO )
- FETVÂ ile/ve/||/<>/< İCTİHÂD
( ... İLE/VE/||/<> Müçtehitler tarafından kabul[ittihaz] edilen ictihâdın ifade biçimi. | İctihâd ile ortaya çıkan sonuçların, ifade edilmesinde bir araç. )
( EFFORT VEGISLATIF avec AVIS DOCTRINAL )
- FEVK ile/||/<> FEVKÂNÎ ile/||/<> FEVKÂNÎ TAHTÂNÎ
( Üst. İLE/||/<> Binanın üst bölümü, binanın üst katı. İLE/||/<> Altlı üstlü. )
- FEVKALADE SIKINTILI değil FAZLASIYLA SIKINTILI
- FEVREN[Ar.] ile FEVRÎ[Ar.]
( Çarçabuk, birdenbire. İLE Birdenbire, düşünmeden yapılan hareket. )
- FEVT ile/||/<> MEMÂT ile/||/<> MATÛH/E
( Ölüm. İLE/||/<> Ölüm. İLE/||/<> Bunamış, bunak. | Sakat, kötürüm, amelmânde. )
- FEYEZAN/SEYLAP değil/yerine/= TAŞKIN
- FEYFÂ'[Ar. çoğ. FEYÂFÎ] ile FEYÂFÎ[Ar. < FEYFÂ']
( Düz, büyük sahra, susuz kumlu çöl. İLE Susuz çöller, sahrâlar. )
- FEYZ ile/ve/<> İSTİMDÂT[< MEDED]
( Verimlilik, gürlük, ongunluk. İLE/VE/<> İmdat isteme, yardıma çağırma. )
- FEYZ-İ AKDES ile/ve/<> FEYZ-İ MUKADDES
( AN'da. İLE/VE/<> Zamanda. )
( ZÂT ÂLEMİNDEN GELEN TECELLİYÂT | EN KUTSAL TECELLÎ, MÂNÂ ile/ve/<> SIFAT ÂLEMİNDEN GELEN TECELLİYÂT, MADDE )
( ŞEFKAT ile/ve/<> KARŞILIKLI (KOŞULSUZ) SEVGİ )
- FEZA'[Ar.] ile FEZÂ'[Ar.] ile -FEZÂ/Y[Ar.]
( Korkma, bağırıp çığırma. | Dayanamama. | Ümitsizlik. | İnleyip sızlanma. İLE Ucu-bucağı bulunmayan boşluk, dünyanın sonsuz olan genişliği. İLE Artıran, çoğaltan.[FERAH-FEZÂ: Ferah artıran.] )
- FEZZ[Ar.] ile VÂHİD[Ar.]
- FİAT değil FİYAT
( Alım ya da satımda bir nesnenin/hizmetin para karşılığındaki değeri. [bedel, eder, armağan/hediye, kemal, paha] | Bir mal ya da hizmet için uygun görülen para karşılığı. | Bir değer ile para birimi arasındaki ilişki. )
- FİBER ile FİBERGLAS ile FİBERİN
( Sıkıştırılmış bitki tellerinden yapılmış mukavva ya da tahta. İLE Plastik maddelerden, özellikle poliyesterden parçaların yapımında kullanılan sağlamlaştırma maddesi. İLE Kan ve lenf serumunda bulunan, albüminli bir madde. )
- FİBER ile FİBRİL ile FİBRÖZ ile FİLAMENT ile FİLAMENTÖZ ile FİLİFORM ile FİLUM ile FİLUM TERMİNALE
( Lif, iplik. İLE Lifçik, iplikçik. İLE Lifli, ipliksi. İLE İplik, tel. İLE İpliksi. İLE İpliksi. İLE İplik, budun. İLE Uç iplik. )
- FİBR- ile/||/<> FİL- ile/||/<> RHABD-/RHABDO-
( Lif. İLE/||/<> İp. İLE/||/<> Çomak biçiminde yapı, çizgili lif. )
- FİDANBİTİ = YAPRAKBİTİ
( Yaprakbiti ailesinden olan böceklerin genel adı. )
- FIFO/FIRST IN FIRST OUT[İng.] değil/yerine/= İLK GİREN, İLK ÇIKAR
- FİGÜR = FIGURE[İng., Fr.] = FIGURA[Lat., İsp.]
- BİLGİ:
FİİLÎ ve İNFİALÎ[YENİLENEN, TECEDDÜD EDEN]
( Bilinenden önce meydana gelen varolan bilgidir. VE Bilinenden sonra meydana gelen bilgidir. )
( Bilgi, bilinenden öncedir. VE Bilgi, bilinenden sonradır. )
( Bilgi, bilineni yaratıyor. VE ... )
- FİİL-İ MÂZÎ ile/ve FİİL-İ MUZÂRİ
( Geçmiş zaman. İLE/VE Şimdi, geniş ve gelecek zaman. )
( FİİL-İ MÂZÎ (MALUM):
NASARÛ |
NASARNE |
NASARTÜM |
NASARTÜNNE |
NASARNÂ |
||
NASARÂ |
NASARATA |
NASARTÜMÂ |
NASARTÜMÂ |
|||
NASARA |
NASARAT |
NASARTE |
NASARTİ |
NASARTÜ |
NUSİRÛ |
NUSİRNE |
NUSİRTUM |
NUSİRTUNE |
NUSİRÂ |
||
NUSİRÂ |
NUSİRATÂ |
NUSİRTUMÂ |
NUSİRTUMÂ |
|||
NUSURA |
NUSİRAT |
NUSİRTE |
NUSİRTİ |
NUSİRTU |
YENSURÛNE |
YENSURNE |
TENSURÛNE |
TENSURNE |
NENSURU |
||
YENSURÂNİ |
TENSURÂNÎ |
TENSURÂNÎ |
TENSURÂNÎ |
|||
YENSURU |
TENSURÛ |
TENSURU |
TENSURÎNE |
ENSURU |
YUNSARÛNE |
YUNSARNE |
TUNSARÛNE |
TUNSARNE |
NUNSARU |
||
YUNSARÂNİ |
TUNSARÂNÎ |
TUNSARÂNÎ |
TUNSARÂNÎ |
|||
YUNSARU |
TUNSARÛ |
TUNSARU |
TUNSARÎNE |
UNSARU |
- FİİL-İ MUZÂRİ CAHDİ MÜSTEĞRAK (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ CAHDİ MUTLAK (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ NEFYİ HAL (MALUM) ile FİİL-İ MUZÂRİ NEFYİ İSTİKBAL (MALUM) ile FİİL-İ TAACCÜB SÂNİ
- FİİLLERDE:
HUKUKULLAH ile/ve/||/<> HUKUK'UL-ABD ADDEDİLEN ile/ve/||/<> İKİSİ BİRDEN ile/ve/||/<> HUKUK'UL-ABD'İN GALİP BULUNDUĞU
- FİJİ'DE:
VİTU LEVU ile/ve/<> VANAU LEVU
( Fiji takımadalarının en büyüğü.[160 km. uzunluğunda] İLE/VE/<> İkinci büyük adası.
[Halkın %90'ı bu iki büyük adaya yerleşmiş.] )
( Jim Carrey'nin oynadığı "The Truman Show" filminin çekim yapıldığı adalar.
[Brooke Shields'in oynadığı "Mavi Göl" filmi de, Fiji takımadalarında bulunan Kaplumbaga Adası[Turtle Island]'nda çekilmiştir.] )
- FIKH[Ar.] ile 'ILM/İLM[Ar.]
- FIKIH ile USUL-İ FIKIH
( -Fetva, -Mezhep, -Kanun, -Yargı İLE
* Deliller/Kaynaklar
- Naklî(-Kitap, -Sünnet)
- Aklî(-Kıyas, -İstihsan, -Mesalih-i Mürsele, -İstishab, -Örf, -Sedd-i Zerayi)
- Mülhak Olanlar
* Hükümler
* İstinbat(hüküm elde etmek üzerine uğraş)
* İctihad )
- FIKIR FIKIR (KAYNAMAK)(FOKURDAMAK/TOKURDAMAK)
- FİKİR/İDE/İDEA/MÜTALAA değil/yerine/= DÜŞÜNCE
- FİKİR ...:
"TEATRİSİ" değil TEATİSİ
- FİKİR ile/ve ZİKİR
( Felsefe. İLE Tasavvuf. )
- FİKİR ve/> ZİKİR ve/> ŞÜKÜR
- FIKRA[Ar. çoğ. FIKARÂT] ile FIRKA[Ar. çoğ. FIRAK]
( Omurga kemiklerinden bir boğum, omur. | Bend, madde, paragraf. | Kısa öykü, masal, kıssa. | Yasa maddelerinin paragraflarından her biri. | Bölüm, kısım, fasıl.[kitap ya da eserde] | Yazılmış kısa bir haber. | Gazetelerde, gündelik olayların kısa ve temiz bir üslûpla yazılmış şekli.[Fr. CHRONIQUE] İLE İnsan kalabalığı, öbeği/grubu. | Siyâset partisi. | Tümen. )
- FİKRİN SIHHATİ ile FİKRİN İSTİKAMETİ
- FİKSASYON ile FİKSATİF ile FİKSE ETMEK ile FİKSE OLMAK
( Saplantı, saplanma, sabitleştirme. İLE Sabitleştirici, sıkı tutucu. İLE Sabitleştirmek, kalıcılaştırmak. İLE Odaklanmak, saplanıp kalmak. )
- FİL DİŞİ ile FİLDİŞİ
( Filin dişi. ile Renk. )
- FÎL[Ar. çoğ. EFYÂL, FÜYÛL] ile Fİ'L/FİİL[Ar. çoğ. EF'AL, FİÂL]
( En büyük kara memelisi olan hayvan. İLE İş, kâr, amel, zamanla ilgili olup anlamı sağlayan sözcük, eylem. )
- FİL[Ar. < FÎL] ile KİNCER[Fars.]
( ... İLE Büyük fil. )
( EFYÂL/FÜYÛL[Ar. < FÎL]: Filler. [bilinen büyük hayvanlar] )
- FİLAMENT = HAYT = FILET
- FİLAMENT değil/yerine/= İPLİK, İP
- FİLARMONİ[İng./Fr. PHILHARMONY/PHILHARMONIE < PHILOS: Sevgi/si.] ile/ve/||/<> SENFONİ[İng./Fr. SYMPHONY/SYMPHONIE < Yun. < SYMPHONIA(συμφωνία) | SYM-: Birlikte. ( > SEN-)]
( Güçlü müzik sevgisi. | Müzik konserleri derneği. İLE/VE/||/<> Orkestra için bestelenmiş, birkaç bölümden oluşan uzun müzik yapıtı. )
- FİLARMONİ/K değil/yerine/= EZGİSEVİ/EZGİSEVER
- FİLBAHAR/FİLBAHRİ -ile
( Taşkırangillerden, ilkbaharda, beyaz ve güzel kokulu çiçekler açan, park ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen ağaççık. [Lat. PHILADELPHUS] )
- Fİ'LEN[Ar.] ile Fİ'LÎ[Ar. çoğ. Fİ'LİYYÂT]
( Hakikatte, gerçekten, işleyerek. İLE Fiille ilgili, gerçekten yapılan iş. )
- FİLİKA[İt. < FELUCA] ile BÜYÜK FİLİKA
( Cankurtaran sandalı. İLE ... )
( ... vs. PINNACE )
- FİLİZ[Ar. < Yun.] ile FİLİZZ[Ar. çoğ. FİLİZZÂT]
( Yeni sürmüş körpe ve küçük dal ya da yaprak, sürgün. İLE Eritilip temizlenmemiş olan altın, gümüş, bakır, demir gibi ham mâden, külçe. | Erimiş bakır. )
- FİLİZLEMEK ile FİLİZLENME ile FİLİZLENMEK ile TOMURMAK
( Bitkilerin, gereğinden çok olan filizlerini kırmak. İLE Yumruların üzerinde, ince uzun filizlerin belirmesi biçiminde görülen patates hastalığı. İLE Filiz vermek. | Gelişmeye, büyümeye başlamak. İLE Ağacı dibinden kesmek. | Ağaç ve asmalarda filiz vermek üzere gözler kabarmak, tomurcuklanmak. | Şişip kabarmak. )
- FİLM/FİLİM değil/yerine/= ÇEL, YARGAK,(ZAR GİBİ İNCE) | ÇELKİ (ÜZERİNE GÖRÜNTÜ ÇEKİLMİŞ ÇEL)
- FİLM/FOTOĞRAF:
SİYAH - BEYAZ ile/ve/||/<>/> RENKLİ
- FİLM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İLM
- FİLMDE:
80'LER ile 90'LAR ile 2000'LER ile 2010'LAR
( )
- FİLMDE/SİNEMADA:
BELGESEL ile/ve/||/<>/> KURGU/KURMACA
- FİLMDE:
HAREKET İMGELEMİ ile/ve/||/<> ZAMAN İMGELEMİ
- FİLMİ/KİTABI:
İZLEMEK/OKUMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< DENEYİMLEMEK
- FİLOZOF:
ANLAŞABİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< UZLAŞABİLEN
- FİLOZOF BİLİM İNSANI ile TEKNİK BİLİM İNSANI
- FİLOZOF ve SORU/SORUN
( Filozof/lar doğrudan sorunla/rla uğraş(and)ırlar. )
- FİLTRASYON ile FİLTRAT ile FİLTRE
( Süzme, süzülme. İLE Süzüntü. İLE Süzgeç, süzek. )
- FİLTRAT/FILTRATE[İng.] değil/yerine/= SÜZÜNTÜ
- FİLTRE/FİLTER[İng.] değil/yerine/= SÜZGEÇ
itibarı ile 23.066 başlık/FaRk ile birlikte,
23.066 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(31/94)
(1996'dan beri)