
Değil/yerine (... değil/yerine ... bağlaçlı FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 13.366 başlık/FaRk ile birlikte,
13.366 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(38/55)
- ÖZDEŞ ile/ve/<>/değil/yerine DENK
- ÖZDEŞLEŞME ile/değil/yerine SOYUNMA
- ÖZEL BİR ... ile/ve/değil/yerine/||/<> BELİRGİN BİR ...
- ÖZEL OKULLARDA:
"MÜŞTERİ" değil/yerine ÖĞRENCİ
- ÖZEL ile/ve/değil/yerine/||/<> AYRINTI
- ÖZEL ile/ve/değil/yerine/||/<> ÖZELLİĞİ OLAN
- ÖZEL ile/ve/değil/yerine SIRADIŞI
( [not] SPECIAL vs./and/but EXTRAORDINARY
EXTRAORDINARY instead of SPECIAL )
- ÖZELLİK:
AYRIŞTIRAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRLEŞTİREN
- ÖZENDİRME ile/ve/değil/yerine (SADECE) ANLATIM
( [not] TO ENCOURAGE vs./and/but (ONLY) EXPLAINING
(ONLY) EXPLAINING instead of TO ENCOURAGE )
- ÖZENTİ ile/değil/yerine ÖZENLİ
( Olma! İLE/DEĞİL/YERİNE Ol! )
- ÖZGÜN/LÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BEN/LİK
- ÖZGÜR DÜŞÜNME'Yİ:
"ÖĞRETMEK" ile/değil/yerine OLANAKLARINI SAĞLAMAK/SUNMAK
( Özgür düşünmeyi ancak kişinin kendi gerçekleştirebileceğinden öğretilemez fakat olanaklarını sunmak/sağlamak gereklidir! )
( TO FREE IMAGINATION: [not] TO TEACH vs./but TO SUPPLY/OFFER POSSIBILITIES
TO FREE IMAGINATION: TO SUPPLY/OFFER POSSIBILITIES instead of TO TEACH )
- ÖZGÜRLÜĞÜNE YÖNELİM/EĞİLİM ile/ve/değil/yerine ÖZGÜRLÜĞE YÖNELİM/EĞİLİM
- ÖZGÜRLÜK ve EŞİTLİK ve KARDEŞLİK
ile/ve/değil/yerine/tersine/önce/||/<>/></<
KARDEŞLİK > EŞİTLİK > ÖZGÜRLÜK
- ÖZGÜRLÜK ile/ve/değil/yerine ÖZGÜRLÜĞÜN KULLANILIŞI
( [not] FREEDOM vs./and/but USING OF THE FREEDOM
USING OF THE FREEDOM instead of FREEDOM )
- ÖZLEDİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ÇOK GÖRESİM GELDİ
( Ahmet Hamdi Tanpınar'ın, eşine yazdığı mektubu sonlandırırken, "özledim" demekten utanıp "çok göresim geldi" diye yazmış olması... )
- OZMOLARITE/OSMOLARITY[İng.] değil/yerine/= GEÇİŞİMLİK
- OZMOMETRİ/OSMOMETRY[İng.] değil/yerine/= GEÇİŞİM ÖLÇÜMÜ
- OZMOS[Fr.] değil/yerine/= GEÇİŞME
- OZMOTİK/FRAJİLITE OSMOTIC FRAGILITY[İng.] değil/yerine/= GEÇİŞİM KIRILGANLIĞI
- OZMOTİK/OSMOTIC[İng.] değil/yerine/= GEÇİŞİMLİ
- ÖZNE ile/ve/değil/yerine ETKİN ÖZNE
( [not] SUBJECT vs./and/but ACTIVE SUBJECT
ACTIVE SUBJECT instead of SUBJECT )
- OZOKERİT değil/yerine/= YERMUMU
( Petrol ve terebentin içinde eriyen, doğal hidrokarbonlardan oluşan bir tür mum. )
- OZON/OZONE[İng.] değil/yerine/= ÜÇ MOLEKÜLLÜ OKSİJEN
- ÖZÜR DİLERİM değil/yerine ÖZÜR/ÖZRÜMÜ BEYAN EDİYORUM/EDERİM
- p.ae.[Lat. < PARTES AEQUALES] değil/yerine/= EŞİT PARÇALARLA
- p.r.n.[Lat. < PRO RE NATA] değil/yerine/= ARA SIRA, BAZEN
- P.C./POST CİBUM, AFTER MEALS[İng.] değil/yerine/= YEMEKTEN SONRA
- P.O./PER OS, ORAL[İng.] değil/yerine/= AĞIZDAN
- P2P/PEER TO PEER[İng.] değil/yerine/= UCTAN UCA
- PACEMAKER[İng.] değil/yerine/= KALP PİLİ
- PACING[İng.] değil/yerine/= UYARI OLUŞTURMA (KALP PİLINDE)
- PACS/PICTURE ARCHIVING AND COMMUNICATION SYSTEMS[İng.] değil/yerine/= GÖRÜNTÜ SAKLAMA/ARŞİVLEME VE İLETİŞİM DÜZENLERİ
- PADİŞAH değil/yerine/= ERKLİHAN
- PAHALI ile/değil/yerine BANA ÇOK GELİR
- PAK[Fars.] değil/yerine/= TEMİZ
- PAKİMETRİ/PACHYMETRY[İng.] değil/yerine/= KALINLIK ÖLÇÜM (KORNEA)
- PAKT[Fr.] değil/yerine/= ANTLAŞMA
- PALARGA değil/yerine/= YAN
- PALEOGRAF değil/yerine/= ESKİYAZIBİLİCİ
- PALEOGRAFİ değil/yerine/= ESKİYAZIBİLİ
- PALEOGRAFİK değil/yerine/= ESKİYAZISAL
- PALPABIL/PALPABLE[İng.] değil/yerine/= ELE GELİR
- PALPASYON/PALPATION[İng.] değil/yerine/= ELLE INCELEME/YOKLAMA
- PALPİTASYON/PALPITATION[İng.] değil/yerine/= ÇARPINTI
- PALSİ/PALSY[İng.] değil/yerine/= FELÇ
- PALYASYON/PALLIATION[İng.] değil/yerine/= HAFİFLETME, | AZALTMA
- PALYATİF/PALLIATIVE[İng.] değil/yerine/= RAHATLATICI
- PALYATİF TEDAVİ/PALLIATIVE TREATMENT[İng.] değil/yerine/= RAHATLATICI SAĞALTIM
- PALYATİF[Fr.]/MUVAKKAT[Ar.] değil/yerine/= GEÇİCİ
- PALYATİF/MUVAKKAT değil/yerine/= GEÇİCİ
- PAMUK ile/ve/değil/yerine/<>/> İP ile/ve/değil/yerine/<>/> KUMAŞ ile/ve/değil/yerine/<>/> GİYSİ ile/ve/değil/yerine/<>/> MARKA
( 1 TL. ile/ve/<>/> 10 TL. ile/ve/<>/> 100 TL. ile/ve/<>/> 1000 TL. ile/ve/<>/> 10.000 TL. )
- PANDÜL[Fr.]/RAKKAS[Ar.] değil/yerine/= SARKAÇ
- PANORAMA değil/yerine/= GENGÖRÜNÜ
- PANORAMİK değil/yerine/= GENGÖRÜNÜL
- PANSUMAN[Fr. < PANSEMENT] değil/yerine/= YARA BAKIMI/TEMİZLİĞİ
- PANSUMAN/DRESSING[İng.] değil/yerine/= YARA BAKIMI
- PARA BİRİKTİRMEK ile/ve/değil/yerine PARA KAZANMAK
( Yaşamak için para kazanmak gerekir fakat para kazanmak için yaşanmaz. )
( [not] TO SAVE MONEY vs./and/but TO EARN MONEY
TO EARN MONEY instead of TO SAVE MONEY )
- PARA HARCAMAK:
"SAHİP OLMAK" İÇİN ile/değil/yerine DENEYİM KAZANMAK ÜZERE
( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Daha mutlu kılar. )
- PARA (SAPLANTISI) değil/yerine KİŞİ[KARDEŞ/ARKADAŞ/OLANAKSIZ/MAĞDUR]
- PARA ile/ve/değil/yerine BOL PARA
- PARA" ile/değil/yerine İNSANLIK
( Ne önemi var? İLE/DEĞİL/YERİNE Önemli/mühim[öncelikli] olan. )
- PARA ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< VERİ > BİLGİ
( Bilgi peşinde koşmak, altın peşinde koşmaktan daha iyidir.
[Ar. Talebu'l-ilm hayrun min taleb'z-zeheb] )
( [not] MONEY vs./and/but/||/<>/>/< KNOWLEDGE
KNOWLEDGE instead of MONEY )
- PARA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ZAMAN
( Parayı, paranın satın alabileceği şeyler için tüketmek. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Para ile satın alınamayacak şeyler için tüketmek. )
- PARADOKSAL/PARADOXICAL[İng.] değil/yerine/= ÇELİŞKİLİ
- PARAGRAFİ/PARAGRAPHY[İng.] değil/yerine/= YAZILI ANLATIM GÜÇLÜĞÜ
- PARAKRİN/PARACRINE[İng.] değil/yerine/= YEREL HORMON
- PARALALİ/PARALALIA[İng.] değil/yerine/= HARF SÖYLEYİŞ GÜÇLÜĞÜ
- PARALEL değil/yerine/= ENLEM/ENLEMLİ
- PARALEL ile/ve/değil/yerine/||/<> KATMANLILIK
- PARALİTİK/PARALYTIC[İng.] değil/yerine/= FELÇLİ
- PARALİZİ/PARALYSIS[İng.] değil/yerine/= FELÇ
- PARALOJİ/PARALOGIA[İng.] değil/yerine/= YANLIŞ AKIL YÜRÜTME
- PARAMEDİKAL/PARAMEDICAL[İng.] değil/yerine/= TIPLA BAĞLANTILI
- PARAMEDİYAN/PARAMEDIAN[İng.] değil/yerine/= ORTAYA YAKIN
- PARAMNEZİ/PARAMNESIA[İng.] değil/yerine/= BELLEK YANILSAMASI
- PARANIN:
CEPTE OLMAMASI ile/ve/değil/yerine/>< CEPTE OLMASI
( [not] THE MONEY NOT IN THE POCKET vs./and/but/>< THE MONEY IN THE POCKET
THE MONEY IN THE POCKET instead of THE MONEY NOT IN THE POCKET
)
- PARANIN "ÖNEMİ" değil/yerine/< İNSANLIK
- [ne yazık ki]
PARA/NIZ:
VARSA ile/ve/değil/yerine YOKSA
( Sadece kendiniz, kim olduğunuzu unutursunuz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Tüm dünya, kim olduğunuzu unutur. )
- PARANKİM/PARENCHYMA[İng.] değil/yerine/= ÖZEK DOKU
- PARANLA "VEZİR", AKLINLA REZİL OLMAK
ile/değil/yerine/><
PARANLA "REZİL", AKLINLA "VEZİR" OLMAK
- PARANOYA/PARANOIA[İng.] değil/yerine/= AKIL DIŞI SAPLANTI
- PARANOYA/K[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ÖTEKUŞKU/CU / ÖTEKUŞKUSAL
- PARANTEZ[İng.]/MUTARIZA[Ar.] değil/yerine/= AYRAÇ
- PARAPRAKSİ/PARAPRAXIA[İng.] değil/yerine/= DİL-DEVİNIM SÜRÇMESİ
- PARAPSİKOLOG değil/yerine/= ÖTEUSBİLİMCİ
- PARAPSİKOLOJİ/PARAPSYCHOLOGY[İng.] değil/yerine/= FİZİK ÖTESİ "BİLGİSİ"
- PARAPSİKOLOJİK değil/yerine/= ÖTEUSBİLİMSEL
- PARASENTEZ/PARACENTESIS[İng.] değil/yerine/= KARIN ZARI SIVI ALIMI
- PARASINI ÖDEMEK ile/değil/yerine ÜCRETİNİ ÖDEMEK
- PARAŞÜT değil/yerine/= DÜŞÜRTEÇ
- PARAVAN[Fr. < PARAVENT] değil/yerine/= PERDE[Fars.]
( Menteşelerle birbirine bağlı birkaç parçadan oluşan ve yapılarda, bazı bölümleri ayırmakta kullanılan, katlanır, taşınır, çerçeveli perde. | Adından, yetkisinden, gücünden, kendine belirli etmeden yararlanılan kişi/kuruluş. )
- PARAVAN/A[Fr. < PARAVENT]/SEPERATÖR[İng. < SEPERATOR] değil/yerine/= AYRAÇ
( Menteşelerle birbirine bağlı birkaç parçadan oluşan ve yapılarda bazı bölümleri ayırmakta kullanılan, katlanır, taşınır çerçeveli perde. | Adından, yetkisinden, gücünden kendisine belirli etmeden yararlanılan [kişi ya da kuruluş]. )
- PARAZİT[Fr. < Yun.] değil/yerine/= (")ASALAK(")
( Asalak. | Radyo yayınına karışan yabancı ses. | Başkalarının sırtından geçinen kişi. )
- PARÇA ile/değil/yerine ÜYE
- PARÇALAMAK ile/değil/yerine YARGILAMAK
- PARÇALANMA ile/ve/değil/yerine DAĞILMA
( [not] TO BREAK INTO PIECES vs./and/but TO DISPERSE
TO DISPERSE instead of TO BREAK INTO PIECES )
- PARÇALARDA, PARÇAYI/LARI GÖRMEK ile/değil/yerine PARÇALARDA, BÜTÜNÜ GÖRMEK
( TO SEE THE PIECES/S ON PIECES vs. TO SEE THE INTEGRITY ON PIECES )
- PARENTERAL NÜTRİSYON/PARENTERAL NUTRITION[İng.] değil/yerine/= SINDIRİM YOLU DIŞI BESLENME
- PARENTERAL[İng.] değil/yerine/= SINDIRİM YOLU DIŞI
- PAREZİ/PARESIS[İng.] değil/yerine/= HAFİF FELÇ
- PARİDİYE[Ar.]/PARIDÉES[Fr.] değil/yerine/= BAŞTANKARAGİLLER
( ... cum TERMINALIA CITRINA )
- PARITE/PARITY[İng.] değil/yerine/= DOĞUM SAYISI
- PARK YERİ değil/yerine BİSİKLET(Lİ) YOLU
- PARKE[Fr. PARQUET] değil/yerine/= SAVCI
( Eskiden, hakim kürsüsünden aşağıda ve yerde oturmaları nedeniyle savcılara, parke adı verilirmiş. )
- PARKUR değil/yerine/= YARIŞ YOLU
( Bisiklet, atletizm gibi bazı yarış ve koşularda, yarışmaların yapıldığı yol. )
- PARMAKLA GÖSTERMEK ile/değil/yerine GÖSTERMEK
- PAROKSİSMAL/PAROXYSMAL[İng.] değil/yerine/= NÖBETLEMELİ
- PARSE[İng.] ile/değil/yerine İNCELEME
( Bir tümce ya da sözcüğü, dilbilgisi açısından incelemek. )
- PART TAYM/PART TIME değil/yerine/= YARIM GÜN
- PART TİME[İng.] değil/yerine/= YARI ZAMANLI
- PART-TIME[İng.] değil/yerine/= YARI ZAMANLI
- part vic.[Lat. < PARTIBUS VICIBUS] değil/yerine/= BÖLÜNMÜŞ DOZLARLA
- PARTİKÜL/PARTICLE[İng.] değil/yerine/= PARÇACIK
- PARTİKÜL[Fr.] değil/yerine/= PARÇACIK
- PARTİSYON değil/yerine/= BÖLME, BÖLÜM
- PASAJ[Fr.] ile/değil/yerine ÇARŞI
( İçinde dükkânlar bulunan, üzeri kapalı ya da açık, aynı zamanda yol olarak kullanılan ve geçiş yapılan çarşı. | Bir yazıdan, bir yapıttan alınan bölüm, parça. İLE/DEĞİL/YERİNE ... )
- PASAJ/PASSAGE[İng.] değil/yerine/= GEÇİŞ | GEÇİT
- PASİF-AGRESİF/PASSIVE-AGGRESSIVE[İng.] değil/yerine/= EDİLGEN-SALDIRGAN
- PASİF/PASSIVE[İng.] değil/yerine/= EDİLGEN
- PASİF değil/yerine/= ÇEKİNİK
- PASİF değil/yerine/= EDİLGEN
- PASİF değil/yerine/= EDİLGEN/EDİLGİN
- PASİFİKASYON değil/yerine/= ETKİSİZLEŞTİRME
- PASİFİZE ETMEK değil/yerine/= ETKİSİZLEŞTİRMEK
- PASTORAL[Fr.] değil/yerine/= ÇOBANLAMA/KIRSAL
- PATCH[İng.] değil/yerine/= YAMALIK
- PATCHPLASTY[İng.] değil/yerine/= YAMALAMA
- PATCHWORK[İng.] değil/yerine/= KIRK YAMA / YAMA İŞİ
- PATENS/PATENCY[İng.] değil/yerine/= AÇIK KALMA
- PATENT[İng.] değil/yerine/= AÇIK | BULUŞ BELGESİ
- PATERN ANALİZ/PATTERN ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= ÖRÜNTÜ ÇÖZÜMLEME
- PATERN[İng.] değil/yerine/= ÖRÜNTÜ | KALIP
- PATERNAL[İng.] değil/yerine/= BABADAN/ATADAN
- PATİKA[Slavca/Bulgarca] değil/yerine/= İZLEK/İZYOLU/KEÇİ YOLU/YOLAK/ÇIĞIR[dvnlgtturk]
- PATLAYANA KADAR ile/değil/yerine DOYANA/DOYACAK KADAR
- PATOGENEZ/PATHOGENESIS[İng.] değil/yerine/= SAYRILIK GELİŞİM SÜRECİ
- PATOGNOMİK/PATHOGNOMONIC[İng.] değil/yerine/= TANI KOYDURUCU
- PATOJEN/PATHOGEN[İng.] değil/yerine/= SAYRILAYICI, HASTALIK YAPICI
- PATOJENİK/PATHOGENIC[İng.] değil/yerine/= YOZLATAN, SAYRILAYAN
- PATOLOJİ/PATHOLOGY[İng.]/MARAZÎ[Ar.] değil/yerine/= SAYRILIK BİLİMİ
- PATOLOJİK/PATHOLOGIC[İng.]/MARAZÎ değil/yerine/= SAYRILIKBİLİMSEL/SAYRILIKLI/SAYRILIKLA İLGILİ
- PATRON OLMAK ile/değil/yerine ÖRNEK VE ÖNDER OLMAK
( [not] BEING BOSS vs./but BEING EXAMPLE AND LEADER
BEING EXAMPLE AND LEADER instead of BEING BOSS )
- PATRON değil/yerine/= İŞVEREN
- PATRONAJ[Fr. < PATRONAGE] ile/ve/değil/yerine/<> YARDIM | YÖNETİM, GÖZETİM
( Cezaevinden serbest bırakılan suçlunun, toplum yaşantısına yeniden uyabilmesini sağlamak amacıyla yapılan yardım çalışması. )
- PATTERN MINING[İng.] değil/yerine/= ÖRÜNTÜ MADENCİLİĞİ
- PAY ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAK
- PAYDOS[Yun.] değil/yerine SON/ARA
( İşi ya da çalışmayı, (geçici olarak) bırakma. DEĞİL/YERİNE ... )
- PÂYE[Fars.] değil/yerine/= AŞAMA
- PÂYİDAR/PÂY-DÂR[Fars.] değil/yerine/= KALIMLI/YERLEŞMİŞ
- PAYİTAHT[Fars.] değil/yerine/= BAŞKENT
- [ne yazık ki]
"PAY KAPMAYA ÇALIŞMAK" değil/yerine HAK ETMEK
- PAYLAMAK değil/yerine PAYLAŞMAK
( İter. DEĞİL/YERİNE Çeker. )
- PAYPLAN[İng. < PIPELINE] değil/yerine/= BORUYOLU
- PAZARLIK PAYI ile/ve/değil/yerine İNDİRİM PAYI
- PAZARLIK ile/değil/yerine TARTIŞMA
( [not] NEGOTIATION vs./but ARGUE
ARGUE instead of NEGOTIATION )
- PAZIBENT[Fars.] değil/yerine/= KUŞAK/KOLÇAK
( Belirli bir amaçla, kola geçirilen, enli kuşak, kolçak. )
- PAZU GÖSTERMEK" ile/değil/yerine/||/<>/></< GÖNLÜNÜN GENİŞLİĞİ
- PAZVAL ile/değil/yerine KAYIŞ
( Kunduracıların, çalışırken, kundurayı, dizleri üzerinde tutmak için kullandıkları kayış. )
- PAZVANT/PÂSBÂN/PÂSDÂR/PÂSVÂN[Fars.] değil/yerine/= BEKÇİ
( Osmanlı döneminde, Rumeli'de, gece bekçilerine verilen ad. )
- PBFT/PRACTICAL BYZANTINE FAULT TOLERANCE[İng.] değil/yerine/= UYGULAYIMSAL BİZANS HATA TOLERANSI
- p.c.[Lat. < POST CIBUM] değil/yerine/= YEMEKLERDEN SONRA
- PC/POST CİBUM[İng.] değil/yerine/= YEMEKTEN SONRA
- PCI/PERCUTANEOUS CORONARY INTERVENTION[İng.] değil/yerine/= DERİDEN KORONER ATARDAMAR GİRİŞİMİ, PERKÜTAN KORONER GİRİŞİM
- PCO&SUP2;/PARTIAL CARBON DIOXIDE PRESSURE[İng.] değil/yerine/= PARSİYEL KARBONDİOKSİT BASINCI
- PCR/POLYMERASE CHAIN REACTION POLIMERAZ[İng.] değil/yerine/= ZINCIR TEPKİMESİ
- PDA/PERSONAL DATA ASSISTANT | PATENT DUCTUS ARTERIOSUS[İng.] değil/yerine/= KİŞİSEL VERİ YARDIMCISI | PATENT DUKTUS ARTERİYOZUS, DUKTUS ARTERİYOZUS AÇIKLIĞI
- PDÖ/PROBLEM-BASED TEACHING[İng.] değil/yerine/= SORUNA DAYALI ÖĞRETIM
- PE/PULMONARY EMBOLISM PULMONER[İng.] değil/yerine/= EMBOLİ, AKCİĞER DAMAR TIKANIMI
- PEDAGOG değil/yerine/= EĞİTİMBİLİMCİ/EĞİTİMCİ
- PEDAGOJİ/K değil/yerine/= EĞİTİMBİLİM/SEL
- PEDAL değil/yerine/= AYAKÇA
- PEDAL[İt.] değil/yerine/= AYAKLIK
( Bir makinede/araçta, ayak yardımıyla dönmeyi ya da devinimi sağlayan düzen. )
- PEDERŞAHİ[Fars.] değil/yerine/= ATAERKİL
( Soyda babayı esas alan ve ailede çocukları baba soyuna mal eden toplum düzeni. )
- PEDİKÜL/PEDICLE[İng.] değil/yerine/= AYAK, AYAKÇIK | SAP
- PEDİYATRİ/PEDİATRICS[İng.] değil/yerine/= ÇOCUK SAĞLIĞI VE SAYRILIKLARI BİLİMİ
- PEDİYATRİK/PEDİATRIC[İng.] değil/yerine/= ÇOCUKLA İLGILİ
- PEDÜNKÜL/PEDINCLE[İng.] değil/yerine/= SAP
- PEELING[İng.] değil/yerine/= DERİ SOYMA
- PEFMETRE/PEAK FLOW METER[İng.] değil/yerine/= TEPE AKIM HIZIÖLÇER
- PEG/PERKÜTAN ENDOSKOPİK GASTROSTOMİ/ PERCUTANEOUS ENDOSCOPIC GASTROSTOMY[İng.] değil/yerine/= DERİDEN İÇ GÖREÇLEMEYLE MİDE AĞIZLAŞTIRMASI
- PEHLİVAN[Fars.] değil/yerine/= GÜREŞÇİ
- PEJMURDE[Fars.] değil/yerine/= SALAŞ
( Eski püskü, yırtık. | Dağınık, perişan. )
- PEJORATİF[Fr.] değil/yerine/= YERMELİ
- PEK KONUŞMAMAK ile/değil/yerine/>/< (DAHA) AZ KONUŞMAK
- PEKÂLÂ değil/yerine/= PEKİYİ
- PENCERE[Fars.] değil/yerine/= BAKANAK
- PENCERE değil/yerine/= ODAGÖZ
- PENDANT[İng.] değil/yerine/= ASKI
- PENEPLEN değil/yerine/= YONTUKDÜZ
( Erozyon etkisiyle oluşmuş, yumuşak engebeli yeryüzü parçası, yalama yazı. )
- PENEPLEN değil/yerine/= YONTUKDÜZ
- PENETRAN/PENETRANT[İng.] değil/yerine/= DELICİ | İÇEGEÇEN
- PENETRAN YARALANMA/PENETRATING İNJURY[İng.] değil/yerine/= DELICİ YARALANMA
- PENETRANS/PENETRANCE[İng.] değil/yerine/= İÇE GEÇİŞ, İÇE İŞLEME
- PENETRASYON/PENETRATION[İng.] değil/yerine/= DELME | İÇE GEÇME
- PENOPLEN[Fr.] değil/yerine/= YONTUKDÜZ
( Erozyon etkisiyle oluşmuş, yumuşak, engebeli yeryüzü parçası, yalama yazı. )
- PENS[Fr.] değil/yerine/= KISKAÇ/MAŞA[Fars. < MAŞE: Tetik.]
( Çeşitli biçim ve büyüklükte, maşa ya da kıskaç. | Giysilerde, kimi yerinden içeri doğru daraltılarak dikilmiş bölüm. )
- PENUMBRA[İng.] değil/yerine/= YARI GÖLGELEME
- PEPTİK/PEPTIC[İng.] değil/yerine/= SINDIRİMSEL
- PER (OS) ORAL[İng.] değil/yerine/= AĞIZDAN
- PERAKUT/PERACUTE[İng.] değil/yerine/= AŞIRI IVEGEN
- PERDE ile/değil/yerine BASAMAK
- PERDE değil/yerine/= GERGİ/GERELTİ
- PERDE[Fars.]/STOR[Fr. < Lat.] değil/yerine/= ÖRTÜ
( Ağaç, kumaş vb.nden yapılmış, bir kanal içinde hareket ederek açılıp kapanan perde. )
- PERFEKSİYONİZM/PERFECTIONISM[İng.] değil/yerine/= MÜKEMMELLİYETÇİLİK
- PERFORAN/PERFORANT[İng.] değil/yerine/= DELICİ
- PERFORASYON/PERFORATION[İng.] değil/yerine/= DELINME
- PERFORMANS/PERFORMANCE[İng.] değil/yerine/= VERİM | BAŞARIM | GÖSTERİ
- PERFORMANS değil/yerine/= BAŞARIM
- PERFÜZÖR/PERFUSOR[İng.] değil/yerine/= KANA SIVI AKTARICI, SIVI POMPASI
- PERFÜZYON/PERFUSION[İng.] değil/yerine/= KANLANMA | KANA SIVI AKTARIMI
- PERGEL değil/yerine/= YAYÇİZER
- PERGEL[Fars.] değil/yerine/= YAYÇİZER
- PERGOLA[İt.] değil/yerine/= GÖLGELİK/ÇARDAK
- PERİFERİ[Fr. < PÉRİPHÉRİE] değil/yerine/= KIYI | ÇEVRE | UC
- PERİFERİK/PERIPHERAL[İng.] değil/yerine/= ÇEVRESEL
- PERİFERİK YAYMA/PERIPHERAL BLOOD SMEAR[İng.] değil/yerine/= ÇEVRESEL KAN YAYMASI
- PERIGEE değil/yerine/= YERBERİ
- PERIHELION değil/yerine/= GÜNBERİ
- PERIOPERATİF/PERIOPERATIVE[İng.] değil/yerine/= AMELİYAT SÜRECİ
- PERİŞAN[Fars.] değil/yerine/= DAĞILGAN
- PERISTALTİK/PERISTALTIC[İng.] değil/yerine/= SAĞINIMLI
- PERİYOD değil/yerine/= DÖNEY
- PERİYODİK değil/yerine/= DÖNEMSEL
- PERİYODİK/PERIODIC, PERIODICAL[İng.] değil/yerine/= DÖNEMSEL | SÜRELİ (YAYIN)
- PERİYOT/PERIOD[İng.] değil/yerine/= DÖNEM, DEVRE
- PERKÜSYON değil/yerine/= VURMALI ÇALGI
- PERKÜTAN NEFROSTOMİ/PERCUTANEOUS NEPHROSTOMY[İng.] değil/yerine/= DERIDEN BÖBREK AĞIZLAŞTIRMASI
- PERKÜTAN/PERCUTANEOUS[İng.] değil/yerine/= DERİ YOLUYLA, DERIDEN
- PEROKSİZOM değil/yerine/= AYIRGAN
- PERPENDİKÜLER/PERPENDICULAR[İng.] değil/yerine/= DİKEY
- PERSANTIL/PERCENTILE[İng.] değil/yerine/= YÜZDELİK
- PERSEPSİYON/PERCEPTION[İng.] değil/yerine/= ALGILAMA
- PERSEVERASYON/PERSEVERATION[İng.] değil/yerine/= TEKRARLI TAKILIM
- PERSISTAN/PERSISTENT[İng.] değil/yerine/= İNATÇI
- PERSONALITE/PERSONALITY[İng.] değil/yerine/= KİŞİLİK
- PERSPEKTİF/PERSPECTIVE değil/yerine/= BAKIŞ AÇISI
- PERSPEKTİF değil/yerine/= GÖRÜNGE/BAKIŞ AÇISI
- PERTEV değil/yerine/= IŞIK, PARLAKLIK, YALIM
- PERVÂ[Fars.] değil/yerine/= ÇEKİNME/SAKINMA/KORKU
- PES ETMEK ile/ve/değil/yerine/>< AKIŞINA BIRAKMAK
- PES ETMEK ile/değil/yerine OLGUNLAŞMAK
- PES ETMEK ile/ve/değil/yerine VAZGEÇMEK
- PES/FOOT[İng.] değil/yerine/= AYAK
- PESETA ile/değil/yerine/> AVRO
( Eski İspanyol para birimi. )
- PESİMİST/PESSIMIST[İng.]/BEDBİN[Fars.] değil/yerine/= KARAMSAR/KÖTÜMSER
- PESİMİZM/PESSIMISM[İng.]/BEDBİNLİK değil/yerine/= KÖTÜMSERLİK/KARAMSARLIK
- PEŞİN FİYAT değil/yerine/= ÖN EDER
- PEŞİN FİYATINA TAKSİTLE değil/yerine/= ÖN EDERİNE BÖLÜŞLE
- PEŞİN değil/yerine/= ÖNCELİ
itibarı ile 13.366 başlık/FaRk ile birlikte,
13.366 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(38/55)